Tüm Türkiye'nin gözü, ülke çapındaki elektrik kesintisinden hemen sonra, Berkin Elvan soruşturmasına bakan İstanbul Cumhuriyet Savcısı Mehmet Selim Kiraz'ın rehin alındığı Çağlayan Adliye'sine çevrildi. Ancak beklenen güzel haberler akşam saatlerinde düzenlenen operasyonun ardından hüsrana dönüştü. Mehmet Selim Kiraz hayatını kaybetti. Peki Mehmet Selim Kiraz, Berkin Elvan davasına nasıl müdahil olmuştu? İşte Mehmet Selim Kiraz'ın rehine alındığı olaydan önce adının geçtiği yerler.
Mehmet Selim Kiraz, İstanbul 'dan önce Osmaniye'de görev yapıyordu. Sonrasında İstanbul Gaziosmanpaşa'da dört yıl süreyle görev aldı. Rehin alınan Savcı Kiraz, HSYK'nın yaz kararnamesi ise Gaziosmanpaşa Adliyesi'nden Çağlayan'daki İstanbul Adliyesi'ne ataması yapılmıştı.
Berkin Elvan Davası
Berkin Elvan soruşturmasını yürüten İstanbul Cumhuriyet savcısı Mehmet Selim Kiraz, davaya atandığı dönemde İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne yazı yazarak, Ulusal Kriminal Büro’nun fotoğraflar üzerinden yaptığı incelemede 3 polisin eşgalinin tespit edildiğini ancak açık kimliklerinin tespit edilemediğini hatırlatmıştı. Savcı Kiraz, eşgalleri belirlenen ikisi ZET’çi (bibar gazı tabancası kullanan polisler), biri de muhimmatçı bu 3 polisin açık kimliğinin tespiti için olay günü olay yerinde görev yapan polislerin açık kimliklerinin fotoğrafları ile birlikte kendisine yollanmasını istemişti.
Sonrasında olaylar şu şekilde gelişti: İstanbul Emniyet Müdürlüğü, Savcı Kiraz’ın talebi üzerine 21 polisin açık kimliklerini ve değişik açı ve boylardan çekilmiş fotoğraflarını soruşturma dosyasına yolladı. Savcı Kiraz, daha önce eşgalleri belirlenen ancak açık kimliklerine ulaşılamayan 3 polisin fotoğrafları ile emniyetin yolladığı 21 polisin fotoğraflarını ve kimlik bilgilerini Adli Tıp Kurumu Ses ve Görüntü İnceleme Şube Müdürlüğü’ne yolladı. Savcı Kiraz, eşgalleri tespit edilen ancak açık kimlikleri tespit edilemeyen bu 3 polisin, emniyetin gönderdiği 21 polis içinde olup olmadığının belirlenmesini istedi.
Savcı Mehmet Selim Kiraz’ın Berkin Elvan dosyasında yaptığı son işlemlerden biri de, Elvan’ın ölümüne ilişkin görüntüleri Jandarma Kriminal’e göndermek oldu. Ulusal Kriminal Büro’ya gönderilen kamera görüntüleri üzerinden şüpheli polislerin kimlik tespiti yapılamayınca kayıtlar, Savcı Kiraz tarafından geçen günlerden Jandarma Kriminal’e gönderildi.
Gezi Parkı Dosyası
Savcı Mehmet Selim Kiraz, geçen yıl ekim ayında Gezi Parkı dosyalarında bakmakla görevlendirildi. Berkin Elvan’ın öldürülmesinin yanı sıra Lobna Allami, Okan Özçelik, Volkan Kesanbilici, Edral Sarıkaya, Aydın Aydoğan ve Burak Ünveren’in de aralarında olduğu, Gezi Parkı gösterileri sırasında yaralananlar hakkındaki soruşturma dosyalarını yürütüyordu. Savcı Kiraz’ın yürüttüğü soruşturmalarda, şüpheli kamu görevlilerinin tespiti aşamasına gelinmişti. Kiraz’ın eşi de Çağlayan Adliyesi’nde hakim olarak görev yapıyor.
31 Mart 2015'te yaşanan ülke çapındaki elektrik kesintisi sırasında harekete geçen DHKC üyeleri, Berkin Elvan davasına bakan savcı Mehmet Selim Kiraz'ı görev yaptığı adliyede rehin aldı. İçeriden silah sesi duyuldu, özel tim adliyeye girdi. Berkin Elvan'ın ölümünden sorumlu polislerin 'canlı yayında itirafta bulunmasını ve yargılanmalarını' isteyen örgüt, aralarında milletvekili Sezgin Tanrıkulu, İstanbul Baro Başkanı Ümit Kocasakal ve TAYAD'ın da olduğu bir arabulucu heyeti oluşturulmasını istiyor. Taleplerinin yerine getirilmesi için 15.35'e kadar süre veren örgüt, operasyon düzenlenmesi halinde savcıyı öldürmekle tehdit ediyor.
Çağlayan adliyesinde Berkin Elvan soruşturmasını yürüten savcı bir grup tarafından rehin alındı. İçeriden silah sesi duyuldu, özel tim adliyeye girdi. Örgüt, şu açıklamayı yaptı:
"Berkin Elvan'ı vuran ve gözetleyen polislerin derhal tutuklanmasını istiyoruz. Milletvekili Sezgin Tanrıkulu arabulucu olsun. 15.35'e kadar süre veriyoruz, müdahale olursa savcıyı öldürürüz."
Akşam saatlerinde Cumhuriyet Savcısı Mehmet Selim Kiraz'ı, İstanbul Adliyesi'ndeki odasında rehin alan örgüt üyelerine yönelik operasyon düzenlendi. Operasyonun ardından ağır yaralanan savcı Kiraz hastaneye kaldırıldığı yönünde haberler çıktı. Ancak hastaneden gelen bilgiler, savcının adliyeden çıktığı sırada yaşamını yitirmiş olduğu yönündeydi. Mehmet Selim Kiraz 31 Mart 2015 tarihinde rehin alındığı saldırıda hayatını kaybetti. Kiraz'ı rehin alan saldırganlar ise ölü olarak ele geçirildi.
Mehmet Selim Kiraz’ın cenazesi hastaneden alınarak Adli Tıp Kurumu morguna götürüldü. Kiraz'ın cenazesi 1 Nisan 2015 saat 11.00'de Çağlayan Adliyesi'nde yapılacak törenin ardından Eyüp Sultan Cami'nde kılınacak cenaze namazı sonrasında Eyüp Mezarlığı'nda toprağa verilecek.
(Kaynak:radikal.com.tr)
1 Nisan 2015 Çarşamba
Metin Feyzioğlu: Koridorda savcının eşiyle dua ettik
Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, rehin alınan savcı Mehmet Kiraz'ı kurtarmak için düzenlenen operasyon sırasında 6. kattaydı. Feyzioılu o anlara ilişkin şunları söyledi: "Savcının birkaç oda ötesinde Berkin'in babası, eylemcilere telefonda 'Bana bir acı da siz yaşatmayın' diyordu. 50 metre ötede oturan savcının hâkim eşiyle el ele dua ettik."
Çağlayan'daki İstanbul Adalet Sarayı'nda savcı Mehmet Selim Kiraz'ın rehin alınıp şehit edilmesiyle sonuçlanan olay sırasında Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu da adliyenin 6. katındaydı. Feyzioğlu o anları şu sözlerle anlattı: “Savcının birkaç oda ötesinde Berkin’in babası, eylemcilere telefonda ‘Bana bir acı da siz yaşatmayın’ diyordu. 50 metre ötede oturan savcının hâkim eşiyle el ele dua ettik.”
Operasyon sırasında Çağlayan Adliyesi’nde 6. Katta bulunan Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, izlenimlerini Cumhuriyet’e anlattı: “Olayı duyar duymaz hemen adliyeye gittim. Katı tamamen güvenlik kordonuna almışlardı. Savcının odasının birkaç oda ötesinde Berkin Elvan’ın babası, teröristlerle telefonda konuşuyordu. “Benden daha büyük bir acı yaşayan var mı” diye soruyordu. “Bu eylemi doğru görmüyorum. Bana bir acı da siz yaşatmayın” diyordu. Bir hayli uzun konuştu. Çıktığında üzgündü, sarsılmıştı. O sırada rehin olan savcının eşi, odasına 50 metre ötede bir sandalyede oturuyordu. Kendisi de bir hâkimdi. Orada saatlerce sonucu bekledi. Umutluydu. Onunla el ele dua ettik birlikte...
CÜPPEYİ 10 LİRAYA ALIRSINIZ
Savcı Siirtliymiş. Sosyal demokrat bir aile... Siirt’te SHP’nin ilçe başkanının akrabası... Üstelik Berkin Elvan dosyasının savcıları içinde gördüğü en iyisi olduğunu söyledi avukat arkadaşlar... Berkin gibi tertemiz bir gencin adını kullanarak yapılan iğrenç bir provokasyondur bu... Siyasal iktidarın, baskı yasaları için kullanacağı bir provokasyondur. Nitekim Cumhurbaşkanı Erdoğan, ilk yaptığı açıklamada avukatların adliyeye girişine yeni düzenleme getirilmesi gerektiğini savundu. O avukat cüppesini pazardan 10 liraya alabilirsiniz. Buna dayanarak bunu fırsat bilerek avukatların adliyeye girişine sınır koymak çok yanlıştır... Şunu bilin ki adliye savcılar kadar bizim de mekanımız. Meslektaşımız için bizim de yüreğimiz yanıyor. Kimse bu acı üzerinden avukatlara fatura kesmeye kalkışmasın. (radikal.com.tr)
Çağlayan'daki İstanbul Adalet Sarayı'nda savcı Mehmet Selim Kiraz'ın rehin alınıp şehit edilmesiyle sonuçlanan olay sırasında Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu da adliyenin 6. katındaydı. Feyzioğlu o anları şu sözlerle anlattı: “Savcının birkaç oda ötesinde Berkin’in babası, eylemcilere telefonda ‘Bana bir acı da siz yaşatmayın’ diyordu. 50 metre ötede oturan savcının hâkim eşiyle el ele dua ettik.”
Operasyon sırasında Çağlayan Adliyesi’nde 6. Katta bulunan Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, izlenimlerini Cumhuriyet’e anlattı: “Olayı duyar duymaz hemen adliyeye gittim. Katı tamamen güvenlik kordonuna almışlardı. Savcının odasının birkaç oda ötesinde Berkin Elvan’ın babası, teröristlerle telefonda konuşuyordu. “Benden daha büyük bir acı yaşayan var mı” diye soruyordu. “Bu eylemi doğru görmüyorum. Bana bir acı da siz yaşatmayın” diyordu. Bir hayli uzun konuştu. Çıktığında üzgündü, sarsılmıştı. O sırada rehin olan savcının eşi, odasına 50 metre ötede bir sandalyede oturuyordu. Kendisi de bir hâkimdi. Orada saatlerce sonucu bekledi. Umutluydu. Onunla el ele dua ettik birlikte...
CÜPPEYİ 10 LİRAYA ALIRSINIZ
Savcı Siirtliymiş. Sosyal demokrat bir aile... Siirt’te SHP’nin ilçe başkanının akrabası... Üstelik Berkin Elvan dosyasının savcıları içinde gördüğü en iyisi olduğunu söyledi avukat arkadaşlar... Berkin gibi tertemiz bir gencin adını kullanarak yapılan iğrenç bir provokasyondur bu... Siyasal iktidarın, baskı yasaları için kullanacağı bir provokasyondur. Nitekim Cumhurbaşkanı Erdoğan, ilk yaptığı açıklamada avukatların adliyeye girişine yeni düzenleme getirilmesi gerektiğini savundu. O avukat cüppesini pazardan 10 liraya alabilirsiniz. Buna dayanarak bunu fırsat bilerek avukatların adliyeye girişine sınır koymak çok yanlıştır... Şunu bilin ki adliye savcılar kadar bizim de mekanımız. Meslektaşımız için bizim de yüreğimiz yanıyor. Kimse bu acı üzerinden avukatlara fatura kesmeye kalkışmasın. (radikal.com.tr)
Dördüncü kattan düşen bebeğin mucize kurtuluşu
Bursa'da dördüncü kattan düşen 14 aylık Abdülkadir, bir günlük tedavinin ardından taburcu oldu. Başını yere çarpmasına rağmen hiçbir kırık çıkığı ve travması olmayan minik Abdülkadir'in sadece bir gözü morardı. Abdülkadir "Sana ne oldu?" diye sorana ise "Düştüm uf oldum" diyor.
Yürekleri ağızlara getiren üzücü olay önceki gün Orhangazi İlçesi'nde yaşandı. Annesi Hülya İnsel ile komşuda okunan mevlide giden 14 aylık Abdülkadir İnsel, evdekiler mevlit dinlerken evin içinde kendi kendine oynamaya başladı.
Bir ara balkona çıkan minik Abdülkadir, aşağı bakmak isterken demirlerin arasından sarkınca, dördüncü kat balkonundan yere düştü.
Bir süre sonra yokluğu fark edilip, binanın arkasında yerde yatarken bulunan Abdülkadir'in başını yere çarptığı anlaşılınca, hızla Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'ne getirildi. Burada tedavi altına alınan Abdülkadir'in çekilen röntgenlerinde kırık ve çıkık tespit edilemezken, başını yere çarpması sonucu sadece sol gözünde morarma, anlında ise berelenme olduğu ortaya çıkınca herkes rahat bir nefes aldı.
Günü hastanede geçirip ardından taburcu edilen Abdülkadir İnsel'in durumunun oldukça iyi olduğu dikkat çekerken, "Ne oldu sana?" diyene ise "Düştüm uf oldum" diye cevap veriyor.
Annesi Hülya İnsel de "Yavrumu Allah bize bağışladı" derken, ailenin evi ziyaretçi akınına uğruyor. Minik Abdülkadir'in balkondan düşerken alt kat balkonundaki plastik eternite çarpıp, ileriye toprak zemine doğru düştüğü için kazayı ucuz atlattığı, gözünde de görme ile ilgili sorununun şimdilik olmadığı belirtiliyor.
Yürekleri ağızlara getiren üzücü olay önceki gün Orhangazi İlçesi'nde yaşandı. Annesi Hülya İnsel ile komşuda okunan mevlide giden 14 aylık Abdülkadir İnsel, evdekiler mevlit dinlerken evin içinde kendi kendine oynamaya başladı.
Bir ara balkona çıkan minik Abdülkadir, aşağı bakmak isterken demirlerin arasından sarkınca, dördüncü kat balkonundan yere düştü.
Bir süre sonra yokluğu fark edilip, binanın arkasında yerde yatarken bulunan Abdülkadir'in başını yere çarptığı anlaşılınca, hızla Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'ne getirildi. Burada tedavi altına alınan Abdülkadir'in çekilen röntgenlerinde kırık ve çıkık tespit edilemezken, başını yere çarpması sonucu sadece sol gözünde morarma, anlında ise berelenme olduğu ortaya çıkınca herkes rahat bir nefes aldı.
Günü hastanede geçirip ardından taburcu edilen Abdülkadir İnsel'in durumunun oldukça iyi olduğu dikkat çekerken, "Ne oldu sana?" diyene ise "Düştüm uf oldum" diye cevap veriyor.
Annesi Hülya İnsel de "Yavrumu Allah bize bağışladı" derken, ailenin evi ziyaretçi akınına uğruyor. Minik Abdülkadir'in balkondan düşerken alt kat balkonundaki plastik eternite çarpıp, ileriye toprak zemine doğru düştüğü için kazayı ucuz atlattığı, gözünde de görme ile ilgili sorununun şimdilik olmadığı belirtiliyor.
Şehit Savcı Mehmet Selim Kiraz terzilik yaparak okumuş
İstanbul Çağlayan Adalet Sarayı'nda teröristler tarafından şehit edilen Cumhuriyet Savcısı Mehmet Selim Kiraz'ın, Mersin'deki baba evinde sessizlik hakim olurken, Kiraz ailesinin komşularından Ferhat Taşın, Savcı Kiraz'ın çalışarak okuduğunu lisedeyken terzilik yaptığını söyledi.
Aslen Siirtli olan ve yaklaşık 40 yıl önce Mersin'e göç eden 6 çocuklu Hakkı-Saadet Kiraz çifti kentin düşük gelirli ailelerinin yaşadığı Demirtaş Mahallesi'ndeki iki katlı evde yaşamaya başladı. Mersin Adliyesi'nde zabıt katibi olarak çalışırken emekli olan Hakkı Kiraz, yıllar önce merkez Yenişehir İlçesi'ne taşındı.
AİLENİN TEK ERKEK ÇOCUĞU...
Ailenin 15 yıllık komşusu Ferhat Taşın, Hakkı-Saadet Kiraz çiftinin uzun bir süredir şehit savcı Mehmet Selim Kiraz'ın çocuklarına bakmak için İstanbul'da olduklarını söyledi. Ailenin tek erkek çocuğu olan Kiraz'ın şehit olmasından dolayı kendisinin ve tüm komşularının büyük bir üzüntü içinde olduklarını ifade eden Taşın, şunları söyledi:
"Lisede okurken aynı zamanda terzilik yapıyordu. Çalışarak okudu. Olayı internetten öğrendim. Savcı Beyin fotoğrafını gördüm, çocuğun ağzını bantlamışlar. Şok oldum, böyle bir şey olamaz. Çok üzüldüm ve hemen Hakkı Bey'i aradım. Telefonda operasyonun iyi sonuçlanmasını diledim. Sesi çok üzgün geliyordu. Evlat acısı çok zor. Şu anda Hakkı Bey'in durumuna üzülüyorum.
'ÇOK ALÇAKGÖNÜLLÜ BİR SAVCIYDI'
Çok değerli bir insandı. Çok saygıdeğer bir çocuktu. Babamızın, çocuğumuzun başına gelse bu kadar üzülmezdik. Çocuk savcı ama hiç öyle görünmezdi. Çok alçakgönüllü bir çocuktu. Hakkı Bey ve eşi Savcı Beyin çocuklarına bakmak için İstanbul'daydı. Komşuların hepsi çok üzgün. Bu bir terör saldırısıdır, lanetliyoruz bu olayı."
Mahallede sevilen bir aile olduğu belirtilen Kiraz ailesinin yaşadığı olay sonrası üzüntüye boğulan komşuları, telefon ile baba Hakkı Kiraz'a ulaşarak acılarını paylaştı.
MESLEKTAŞLARI YASTA... ÇAĞLAYAN'I KENDİSİ İSTEMİŞ
ŞEHİT edilen Cumhuriyet Savcısı Mehmet Selim Kiraz’ın meslektaşları yasta. Sosyal medya üzerinden üzüntülerini dile getiren meslektaşları teröre lanet okudular.
Savcı Kiraz’ın ilk görev yeri olan Erzincan’da birlikte görev yapan Yargıtay üyesi Hakan Yüksel, duygularını şöyle dile getirdi:
HAKİKATLİ ADAMDI
“Savcı Mehmet Selim Kiraz, kendisini Erzincan ili Çayırlı İlçesinde hakim olarak çalıştığım sırada tanıdım. Bekardı ve kuradan gelmişti. Lojmanda karşımda oturuyordu. Kısa zamanda kendisinin ne kadar delikanlı, hakikatli bir adalet adamı olduğunu anlamıştım. Zamanla bizim evin de bir bireyi olmuştu. Çayırlı’dan tayinim çıktığında beni ve ailemi ağlayarak Ilgaz’a gönderecek kadar yüreği geniş bir arkadaşımdı. Daha sonrada kendisiyle irtibatımız devam etti. En son YBP’nin İstanbul da gerçekleştirdiği yemek programında buluşmuştuk.
ÇAĞLAYAN ADLİYESİNİ İSTEDİ
Yemek sırasında Gaziosmanpaşa’dan Çağlayan’a tayin olmak istediğini söylemişti. Bu isteği de gerçekleşti. Ancak maalesef bu bir karıncayı bile incitmeyen bu değerli hukuk adamı, değerli dostum bugün şeref yoksunu insan müsveddeleri tarafından katledildi. Allah’ım sana kardeşimi yolluyorum. Sana yalvarıyorum sen onun mekanını cennet eyle. Onun geride bıraktığı emanetlerine sahip çıkma azmimizi her daim yüksek tut. Nur içinde yat Selim kardeşim. Bizi affet seni koruyamadığımız için, seni kurtaramadığımız için affet.”
YARGITAY VE ANKARA ADLİYESİNDE TÖREN VAR
Savcı Kiraz’ın meslektaşları bugün Yargıtay ve Ankara Adliye Sarayı önünde tören düzenliyor.
İbrahim MAŞE - Mustafa İNSAN/MERSİN,(DHA)
Aslen Siirtli olan ve yaklaşık 40 yıl önce Mersin'e göç eden 6 çocuklu Hakkı-Saadet Kiraz çifti kentin düşük gelirli ailelerinin yaşadığı Demirtaş Mahallesi'ndeki iki katlı evde yaşamaya başladı. Mersin Adliyesi'nde zabıt katibi olarak çalışırken emekli olan Hakkı Kiraz, yıllar önce merkez Yenişehir İlçesi'ne taşındı.
AİLENİN TEK ERKEK ÇOCUĞU...
Ailenin 15 yıllık komşusu Ferhat Taşın, Hakkı-Saadet Kiraz çiftinin uzun bir süredir şehit savcı Mehmet Selim Kiraz'ın çocuklarına bakmak için İstanbul'da olduklarını söyledi. Ailenin tek erkek çocuğu olan Kiraz'ın şehit olmasından dolayı kendisinin ve tüm komşularının büyük bir üzüntü içinde olduklarını ifade eden Taşın, şunları söyledi:
"Lisede okurken aynı zamanda terzilik yapıyordu. Çalışarak okudu. Olayı internetten öğrendim. Savcı Beyin fotoğrafını gördüm, çocuğun ağzını bantlamışlar. Şok oldum, böyle bir şey olamaz. Çok üzüldüm ve hemen Hakkı Bey'i aradım. Telefonda operasyonun iyi sonuçlanmasını diledim. Sesi çok üzgün geliyordu. Evlat acısı çok zor. Şu anda Hakkı Bey'in durumuna üzülüyorum.
'ÇOK ALÇAKGÖNÜLLÜ BİR SAVCIYDI'
Çok değerli bir insandı. Çok saygıdeğer bir çocuktu. Babamızın, çocuğumuzun başına gelse bu kadar üzülmezdik. Çocuk savcı ama hiç öyle görünmezdi. Çok alçakgönüllü bir çocuktu. Hakkı Bey ve eşi Savcı Beyin çocuklarına bakmak için İstanbul'daydı. Komşuların hepsi çok üzgün. Bu bir terör saldırısıdır, lanetliyoruz bu olayı."
Mahallede sevilen bir aile olduğu belirtilen Kiraz ailesinin yaşadığı olay sonrası üzüntüye boğulan komşuları, telefon ile baba Hakkı Kiraz'a ulaşarak acılarını paylaştı.
MESLEKTAŞLARI YASTA... ÇAĞLAYAN'I KENDİSİ İSTEMİŞ
ŞEHİT edilen Cumhuriyet Savcısı Mehmet Selim Kiraz’ın meslektaşları yasta. Sosyal medya üzerinden üzüntülerini dile getiren meslektaşları teröre lanet okudular.
Savcı Kiraz’ın ilk görev yeri olan Erzincan’da birlikte görev yapan Yargıtay üyesi Hakan Yüksel, duygularını şöyle dile getirdi:
HAKİKATLİ ADAMDI
“Savcı Mehmet Selim Kiraz, kendisini Erzincan ili Çayırlı İlçesinde hakim olarak çalıştığım sırada tanıdım. Bekardı ve kuradan gelmişti. Lojmanda karşımda oturuyordu. Kısa zamanda kendisinin ne kadar delikanlı, hakikatli bir adalet adamı olduğunu anlamıştım. Zamanla bizim evin de bir bireyi olmuştu. Çayırlı’dan tayinim çıktığında beni ve ailemi ağlayarak Ilgaz’a gönderecek kadar yüreği geniş bir arkadaşımdı. Daha sonrada kendisiyle irtibatımız devam etti. En son YBP’nin İstanbul da gerçekleştirdiği yemek programında buluşmuştuk.
ÇAĞLAYAN ADLİYESİNİ İSTEDİ
Yemek sırasında Gaziosmanpaşa’dan Çağlayan’a tayin olmak istediğini söylemişti. Bu isteği de gerçekleşti. Ancak maalesef bu bir karıncayı bile incitmeyen bu değerli hukuk adamı, değerli dostum bugün şeref yoksunu insan müsveddeleri tarafından katledildi. Allah’ım sana kardeşimi yolluyorum. Sana yalvarıyorum sen onun mekanını cennet eyle. Onun geride bıraktığı emanetlerine sahip çıkma azmimizi her daim yüksek tut. Nur içinde yat Selim kardeşim. Bizi affet seni koruyamadığımız için, seni kurtaramadığımız için affet.”
YARGITAY VE ANKARA ADLİYESİNDE TÖREN VAR
Savcı Kiraz’ın meslektaşları bugün Yargıtay ve Ankara Adliye Sarayı önünde tören düzenliyor.
İbrahim MAŞE - Mustafa İNSAN/MERSİN,(DHA)
Şehit Savcı Mehmet Selim Kiraz son yolculuğuna uğurlanıyor
İstanbul Çağlayan Adliyesi’nde teröristler tarafından silahla vurularak öldürülen savcı Mehmet Selim Kiraz’ın babası taziyeleri kabul ederken, yakınları da gözyaşı döktü. Şehit savcı Kiraz için Çağlayan Adliyesi'nde devlet töreni düzenlendi. Binlerce meslekteşanın cübbeleleriyle katıldığı tören sonrası Kiraz'ın cenazesi, Eyüp Sultan Cami'nde getirildi. Kiraz burada kılınacak cenaze namazı sonrasında Eyüp Mezarlığı'nda toprağa verilecek.
İstanbul Çağlayan Adliyesi’nde teröristler tarafından vurularak öldürülen savcı Mehmet Selim Kiraz’ın babası ile yakınları akşam saatlerinde Çağlayan’daki Florence Nightningale Hastanesi’ne geldi. Burada baba Hakkı Kiraz taziyeleri kabul ederken, yakınlarının gözyaşları sel oldu. Baba ve yakınları hastanede iken Adalet Bakanı Kenan İpek, eski İçişleri Bakanı Efkan Ala, BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, İstanbul Valisi Vasip Şahin ve İstanbul Emniyet Müdürü Selami Altınok hastaneye geldi.
Burada baba Kiraz ile görüşen protokol başsağlığı diledi. Protokol ardından yakınlarına da başsağlığı diledi. Ardından protokol hastaneden ayrıldı. Savcı Kiraz’ın yakınlarının ise gözyaşları sel oldu. Öte yandan savcı Mehmet Selim Kiraz’ın cenazesi hastaneden alınarak Adli Tıp Kurumu morguna götürüldü. Sabah saatlerinde Kiraz'ın cenazesini taşıyan araç, motosikletli polislerin eskortluğunda görev yaptığı Çağlayan'daki İstanbul Adalet Sarayı'na getirildi.
ÇİÇEK, ARINÇ VE AKDOĞAN ADALET SARAYI'NDAKİ TÖRENDE
Adliyede dün yaşanan rehin olayında şehit edilen savcı Kiraz için adliye içindeki alanda tören düzenleniyor. Törene TBMM Başkanı Cemil Çiçek, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Yalçın Akdoğan, Numan Kurtulmuş, Adalet Bakanı Kenan İpek, adliyedeki hakim, savcı, avukat ve diğer personel de törene katıldı.
Şehit savcı Kiraz’ın çocukları ve yakınları da tören alanına geldi. Yakınları gözyaşlarını tutamadı. Kiraz’ın cenazesi polisler tarafından adliyeye taşındı. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın ardından konuşmalara geçildi.
"MİLLETİN ÖNÜNDE HESAP VERECEKSİNİZ"
Adalet Bakanı Kenan İpek, törende yaptığı konuşmada "Tetikçilerin ölmüş olması alçak ve karanlık güçleri rahatlatmasın. Hepimiz Mehmet Selim’iz demenin zamanıdır. Terör yıkar, yakar ve öldürür. Terör her zaman masum insanlara yöneldiği için kalleşliktir. Ne zaman büyük hedefler belirlemişsek ya yaygara ya terörist saldırı ile içimize kapandık.
Canlarımız yanacak ama bu millet var olacak. Bu al bayrak ebediyen göklerde dalgalanacaktır. Tarih boyunca bu millete musallat olan ne kadar hain varsa hepsinin defteri dürülmüş, hadleri bildirilmiştir. Huzur bozmak isteyenler de hesap verecek. Bu alçak saldırıdan medet umanlara sesleniyorum, hangi ine çöreklenirseniz çöreklenin milletin önünde hesap vereceksiniz. Destekçileri, ve azmettirenler adalet önünde hesap verecek" dedi.
SLOGAN ATILDI
Adliyede düzenlenen törenin sonunda 'şehitler ölmez, vatan bölünmez' sloganları atıldı. Törende İl Müftüsü Rahmi Yaran ile birlikte 2 hoca daha şehit savcı için dua etti. Cenazeye gelemeyeceklerden şehit savcı için helallik istendi.
CENAZEYE DAVUTOĞLU DA KATILACAK
Kiraz'ın cenazesi, törenin ardından Eyüp Sultan Cami'nde kılınacak cenaze namazı sonrasında Eyüp Mezarlığı'nda toprağa verilecek. Savcının cenaze törenine Başbakan Ahmet Davutoğlu da katılacak.
(hürriyet.com.tr)
Şafak Yayla'nın ağabeyleri hakkındaki müthiş detaylar
İstanbul Adalet Sarayı'nı basan DHKP-C'lilerden Şafak Yayla'nın iki ağabeyi de aynı terör örgütüne yönelik operasyonlarda yakalanmıştı.
Hürriyet'in haberine göre; Şafak Yayla’nın ağabeyi Mehmet Yayla, 30 Temmuz 2013’te mühimmat yüklü bir şişme botla Türkiye’ye giderken Ege’de Sakız adası açıklarında yakalanmıştı.
Türkiye'de saldırı gerçekleştirmeyi planladığı belirtilen ve 1.5 yılı aşkın süredir Yunanistan'da tutuklu olan Mehmet Yayla, cezasının beşte üçünü çektikten sonra, yani iki yıl içinde serbest bırakılacak.
Şafak Yayla’nın diğer ağabeyi Bulut Yayla ise 2013’te Türk ve Yunan istihbaratlarının ortaklaşa operasyonu ile Atina’da yakalanarak Türkiye’ye götürülmüştü.
DHKP-C Okmeydanı Alan Sorumlusu Bulut Yayla, 1 Şubat 2013'te ABD'nin Ankara Büyükelçiliği'ne düzenlenen saldırının ardından ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından terör listesine alınmıştı.
Bulut Yayla, Türkiye'de cezaevinde.
ABD Dışişleri Bakanlığı, Bulut Yayla'yı, teröristleri ve teröristlerle terörizme destek verenleri hedef alan 13224 No'lu Kararname’ye dâhil etti. Dışişleri Bakanlığı'nın internet sitesinde yer alan 24 Temmuz 2013 tarihli notta; söz konusu terör örgütünün, Mart 2013'te Ak Parti Genel Merkezi ve Adalet Bakanlığı'na yönelik terör saldırıları düzenlediği bilgisi de yer alıyor.
ABD Dışişleri Bakanlığı'nın internet sitesindeki bilgilendirme notu
(kaynak:hürriyet.com.tr)
Hürriyet'in haberine göre; Şafak Yayla’nın ağabeyi Mehmet Yayla, 30 Temmuz 2013’te mühimmat yüklü bir şişme botla Türkiye’ye giderken Ege’de Sakız adası açıklarında yakalanmıştı.
Türkiye'de saldırı gerçekleştirmeyi planladığı belirtilen ve 1.5 yılı aşkın süredir Yunanistan'da tutuklu olan Mehmet Yayla, cezasının beşte üçünü çektikten sonra, yani iki yıl içinde serbest bırakılacak.
DHKP-C Okmeydanı Alan Sorumlusu Bulut Yayla, 1 Şubat 2013'te ABD'nin Ankara Büyükelçiliği'ne düzenlenen saldırının ardından ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından terör listesine alınmıştı.
Bulut Yayla, Türkiye'de cezaevinde.
ABD Dışişleri Bakanlığı, Bulut Yayla'yı, teröristleri ve teröristlerle terörizme destek verenleri hedef alan 13224 No'lu Kararname’ye dâhil etti. Dışişleri Bakanlığı'nın internet sitesinde yer alan 24 Temmuz 2013 tarihli notta; söz konusu terör örgütünün, Mart 2013'te Ak Parti Genel Merkezi ve Adalet Bakanlığı'na yönelik terör saldırıları düzenlediği bilgisi de yer alıyor.
ABD Dışişleri Bakanlığı'nın internet sitesindeki bilgilendirme notu
(kaynak:hürriyet.com.tr)
Cumhurbaşkanı Erdoğan: Avukat cübbesiyle savcıyı rehin aldılar
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Romanya'nın başkenti Bükreş'e gelir gelmez İstanbul Adliyesi'nde yaşanan olayla ilgili basın mensuplarına açıklamalarda bulundu.
Bazı kişilerin Avukat cübbesiyle içeri girmek suretiyle, savcı Selim Kiraz'ı odasında rehin aldığını söyleyen Erdoğan, “İstanbul valiliğimiz, emniyet, sürekli irtibat halinde kendileriyle bir takım görüşmeler yapılıp bu ilişkilerle netice alır mıyız diye bazı adımlar atılıyor. Az öncesine kadar bu süreç devam etti. İçeriden silah sesleri duyulunca, bunun üzerine güvenlik teşkilatımız odaya giriyorlar" diye konuştu.
3 DEĞİL 2 TERÖRİST
Emniyet müdürünün kendisine bilgi verdiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bana verdiği 3 değil, 2 teröristi öldürüyorlar. Savcımız 3 tane başından, 2 tane de vücudunun değişik yerlerinde maalesef kurşunlanıyor. Şuanda ameliyatta. Dua edelim, inşallah ameliyatın neticesinde sağlığına kavuşur. Ama durumu ciddiyetini koruyor. Az önce hastane yetkililerinden aldığım bilgi, bu istikamette. Rabbim kendisine sağlık, sıhhat, afiyetler versin. Sayın Başbakanla görüşmelerimizi yaptık. Onlar da bakan arkadaşlarımızda olay yerinde durum değerlendirmelerini yapıyorlar. Biz de döner dönmez, yarın akşam aynı şekilde tekrar arkadaşlarımızla bu işi her yönüyle ele almak suretiyle, bundan sonraki süreçte avukatların adalet saraylarına girmesinden tutun da ve diğer görevlilerin de aynı şekilde adalet saraylarını girişlerinde, bunların ne gibi muameleye tabi tutulacaklarını, bunların hepsini ele almak gerekiyor. Bu işin hafife alınır bir yanı yok. Bu üzerinde çok çok ibretle, durulacak bir vaka, bir olay" diye konuştu.
POLİSE TEBRİK
Operasyonu gerçekleştiren polisleri tebrik eden Erdoğan, "Çünkü onlar da bir yerde bu silah seslerinden sonra, can siperhane odaya girerek, orada da gereğini yerine getirmiş oldular. Ben ailesine geçmiş olsun diyorum savcımızın. Şuanda dua etmekten başka elimizden bir şey gelmiyor,. Doktor arkadaşlarımız ellerinden geleni zaten yapıyorlar" dedi.
BELKİ İSTANBUL'A DÖNECEĞİZ
Bir soru üzerine Romanya programında iptal olmadığını, Enerji bakanı Yıldız'ın heyetten ayrılıp Türkiye'ye döndüğünü söyleyen Erdoğan, "Buradaki programımızı toparlayıp, Ankara'ya belki İstanbul'a döneceğiz" dedi. (hürriyet.com.tr)
Bazı kişilerin Avukat cübbesiyle içeri girmek suretiyle, savcı Selim Kiraz'ı odasında rehin aldığını söyleyen Erdoğan, “İstanbul valiliğimiz, emniyet, sürekli irtibat halinde kendileriyle bir takım görüşmeler yapılıp bu ilişkilerle netice alır mıyız diye bazı adımlar atılıyor. Az öncesine kadar bu süreç devam etti. İçeriden silah sesleri duyulunca, bunun üzerine güvenlik teşkilatımız odaya giriyorlar" diye konuştu.
3 DEĞİL 2 TERÖRİST
Emniyet müdürünün kendisine bilgi verdiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bana verdiği 3 değil, 2 teröristi öldürüyorlar. Savcımız 3 tane başından, 2 tane de vücudunun değişik yerlerinde maalesef kurşunlanıyor. Şuanda ameliyatta. Dua edelim, inşallah ameliyatın neticesinde sağlığına kavuşur. Ama durumu ciddiyetini koruyor. Az önce hastane yetkililerinden aldığım bilgi, bu istikamette. Rabbim kendisine sağlık, sıhhat, afiyetler versin. Sayın Başbakanla görüşmelerimizi yaptık. Onlar da bakan arkadaşlarımızda olay yerinde durum değerlendirmelerini yapıyorlar. Biz de döner dönmez, yarın akşam aynı şekilde tekrar arkadaşlarımızla bu işi her yönüyle ele almak suretiyle, bundan sonraki süreçte avukatların adalet saraylarına girmesinden tutun da ve diğer görevlilerin de aynı şekilde adalet saraylarını girişlerinde, bunların ne gibi muameleye tabi tutulacaklarını, bunların hepsini ele almak gerekiyor. Bu işin hafife alınır bir yanı yok. Bu üzerinde çok çok ibretle, durulacak bir vaka, bir olay" diye konuştu.
POLİSE TEBRİK
Operasyonu gerçekleştiren polisleri tebrik eden Erdoğan, "Çünkü onlar da bir yerde bu silah seslerinden sonra, can siperhane odaya girerek, orada da gereğini yerine getirmiş oldular. Ben ailesine geçmiş olsun diyorum savcımızın. Şuanda dua etmekten başka elimizden bir şey gelmiyor,. Doktor arkadaşlarımız ellerinden geleni zaten yapıyorlar" dedi.
BELKİ İSTANBUL'A DÖNECEĞİZ
Bir soru üzerine Romanya programında iptal olmadığını, Enerji bakanı Yıldız'ın heyetten ayrılıp Türkiye'ye döndüğünü söyleyen Erdoğan, "Buradaki programımızı toparlayıp, Ankara'ya belki İstanbul'a döneceğiz" dedi. (hürriyet.com.tr)
Savcı Mehmet Selim Kiraz şehit oldu
İstanbul Çağlayan Adliye Sarayı'nda dün iki terörist Savcı Mehmet Selim Kiraz'ı rehin aldı. Teröristlerle sekiz saate yakın müzakere yapıldı. Akşam saat 20.25'te Çağlayan Adliyesi'nde bulunan 323 numaralı odadan silah sesi gelmesi üzerine polis düğmeye bastı ve operasyon başlatıldı. Operasyonda Savcı Mehmet Kiraz ağır yaralandı. Savcı Kiraz kaldırıldığı Florence Nightingale Hastanesi'nde şehit oldu. İki terörist ise ölü olarak ele geçirildi. Operasyonun gerçekleştirildiği odada yaşanan dehşet binanın camlarına yansıdı...
İstanbul İl Sağlık Müdürü Selami Albayrak ve İstanbul Bilim Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Çavlan Çiftçi konuyla ilgili olarak hastane önünde açıklama yaptı.
İstanbul İl Sağlık Müdürü Selami Albayrak ve İstanbul Bilim Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Çavlan Çiftçi konuyla ilgili olarak hastane önünde açıklama yaptı.
Selami Albayrak, "Sayın savcımıza menfur bir saldırı gerçekleşti. Saldırı gerçekleştikten 2 dakika içinde Florence Nightingale Hastanemize ulaştırıldı. Hastanemize ulaştığında çok ciddi bir yaralanma olmuştu. Yapılan bütün müdahalelere rağmen, bütün girişimlere ve cerrahi ekibin ve hekimlerimizin gayretine rağmen, ne yazık ki bir görev şehidi verdik ve sayın Savcımızı kaybettik. Milletimizin başı sağolsun" dedi.
"SOLUNUMU, KALBİ TAMAMEN DURMUŞTU"
İstanbul Bilim Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Çavlan Çiftçi de, "Ateşli silah yaralanması... Hem baş, hem göğüste. Tamamen solumu ve kalbi durmuş durumdaydı. Tüm müdahaleyi tüm ekibimiz yaptı ve hastayı hemen ameliyata aldık. Ancak ameliyata, her türlü müdahaleye rağmen maalesef şehit verdik. Geldiğinde hayatını kaybetmişti. Solunumu, kalbi tamamen durmuştu. Hiçbir hayati fonksiyonu yoktu. Saat 20.50 sıralarında geldi, 21.55'te kaybettik. Ama geldiğinde zaten kaybetmiştik. 1 saat boyunca müdahale ettik. Tüm ekibimiz burada hazır bekliyorduk. Savcımızı hemen aldık, maaasef tüm çabalarımıza rağmen kaybettik. Başımız sağolsun" dedi.
ADLİYEYE SAHTE AVUKAT KİMLİĞİ İLE GİRDİLER
Alınan bilgiye göre, adliyedeki odasında rehin alınan İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Memur Suçları Bürosu Savcısı Mehmet Selim Kiraz'ın şehit olduğu olayda ölü ele geçirilen iki terörist, adliyeye avukat cübbesiyle geldi. Sahte avukat kimliğini gösteren teröristler, bu nedenle X-ray cihazından geçmeden ve aranmadan adliyeye girdi.
Yanlarındaki silahla Cumhuriyet Savcısı Kiraz'ın odasına çıkan teröristler, savcıyı etkisiz hale getirip, odanın kapısını arkadan kilitledi. Bu sırada Savcı Kiraz, panik butonuna basarak, yardım talebinde bulundu. Güvenlik görevlileri kapının kilitli olması nedeniyle odaya giremedi.
Öte yandan operasyonun sonunda Cumhuriyet Savcısı Kiraz'ın hastaneye kaldırılmasının ardından emniyet güçleri, odada incelemelerde bulundu. Bomba bulunma iddialarını dikkate alan polis, odadaki çantayı kontrollü patlattı. Çantada bomba olmadığı belirlendi. Teröristlerin cenazeleri Adli Tıp Kurumu Morgu'na kaldırılırken, olay yeri inceleme ekiplerinin oda ve çevresindeki incelemeleri sürüyor.
Mehmet AKTARAN / İstanbul DHA
31 Mart 2015 Salı
Günün en acı karesi
6 yaşındaki Bülent Sonaş ablasının mezarındaki toprağı öpüp sarıldı.
Samsun'da 8 yaşındaki Yeşim Sonaş'ı karla kaplı yol nedeniyle evine 300 metre uzaklıkta indirip, yağmur suyu tahliye kanalına düşüp ölmesine neden olduğu iddiasıyla tutuklu yargılanan servis şoförü 54 yaşındaki Yusuf S., ilk duruşmada tahliye edildi. Karara tepki gösteren anne 35 yaşındaki Emine Sonaş, "O dışarıda, ama benim çocuğum şu anda topraktan çıkamıyor. Servis şoförünün cezalandırılmasını istiyorum" dedi.
Olay, Terme İlçesi'nde geçen 6 Ocak’ta meydana geldi. Taşımalı eğitim gören Söğütlü İlkokulu 3'üncü sınıf öğrencisi Yeşim Sonaş, okulu kar tatiline girince servisle Yeni Camii Köyü'ndeki evine döndü. Minibüs evinin bulunduğu yoldaki kar nedeniyle giremedi. Servis şoförü, evli ve 3 çocuk babası Yusuf S., bunun üzerine Yeşim Sonaş'ı evine 300 metre uzakta bıraktı. Küçük kız yürüyerek eve gitmek isterken üzeri buz ve karla kaplı yağmur suyu tahliye kanalına düştü. Yaklaşık 2 metre derinlikteki kanaldaki suda boğulan Yeşim Sonaş eve gelmeyince annesi 3 çocuk annesi Emine ve babası 44 yaşındaki Yakup Şonaş servis şoförünü aradı. Şoför Yusuf S., küçük kızı 1 saat önce yolda bıraktığını söyleyince aile fertleri aramaya çıktı. Arama sonunda Yeşim Sonaş'ın su kanalında önce çantası daha sonra cesedi bulundu. Aile, kızlarının hem okul yönetimi hem de servis şoförünün ihmali nedeniyle şikayetçi olunca Yusuf S., gözaltına alındı. Sürücü sevk edildiği nöbetçi mahkeme tarafından tutuklandı.
BİLİRKİŞİ RAPORUNA GÖRE SERVİS ŞOFÖRÜ YÜZDE 80 KUSURLU
Savcılığın hazırladığı iddianamede, iş güvenliği uzmanı tarafından hazırlanan bilirkişi raporunda, Yeşim Sonaş'ın güvenli biçimde su ile kaplı yoldan karşıya geçişini sağlamadığı belirtilerek servis şoförü Yusuf S. yüzde 80 kusurlu, Söğütlü Ortaokulu Müdürü Ahmet S. de velilere okulların erken kapandığına dair ve servis şoförlerine velilerin telefon numaralarını vermeyerek yüzde 20 kusurlu olduğunu bildirdi.
İddianamede, Yeşim Sonaş'ın araçtan inerken su birikintisi olduğunu ve buradan geçemeyeceğini ön görmesine rağmen, şüpheli servis şoförünün bunu öngörmemesinden bahsedilemeyeceği belirtilerek, "Şüpheli tarafından öngörülen muhtemel neticenin meydana gelmesinin istenmemesine rağmen objektif özen yükümlülüğüne aykırı hareket edilmek sureti ile neticenin meydana gelmesinin engellenemediği bu halde şüphelinin eylemi bilinçli taksirle hareket etme olarak değerlendirilmiştir" denildi.
"YERLERDE SU OLUP OLMADIĞINI FARK ETMEDİM"
Terme Asliye Ceza Mahkemesi tarafından hakkında bilinçli taksirle bir kişinin ölümüne neden olmak suçundan 9 yıla kadar hapis cezası istemiyle hakim karşısına çıkarılan servis şoförü Yusuf S. ifadesinde, Yeşim Sonaş'ı sabah aldığı yerde güzergah üzerinde indirdiğini anlatırken, "Hafif kar vardı. Yerlerde su olup olmadığını fark etmedim. Ben de ailesinin telefonu yoktu. Bu nedenle arayamadım. Yeşim Sonaş'a, 'Seni şimdi annen alacak' dedim. Çünkü bize okul idaresi ailelere haber verdiklerini söylemişlerdi. Ayrıca Yeşim Sonaş'ın evindekilerin duyması için aracın kornasını 5-6 defa çaldım. Yeşim Sonaş'ın araçtan inerken bir şey söylediğini duymadım. İndirdikten sonra yoluma devam ettim."
Tanık olarak dinlenen Söğütlü Ortaokulu 8'nci sınıf öğrencisi 14 yaşındaki E.Ö., olay günü okul tatil edilince okuldan erken çıktıklarını, servis aracına bindiklerini ifade ederek, "Kar yağıyordu. Servis şoförümüz Yeşim Sonaş'ı sürekli inip bindiği yerde indirdi. Yeşim Sonaş, şoföre 'Burada su var, ben nasıl geçeceğim?' diye söyledi. Yusuf S., ise bunun üzerine 5-6 sefer korna çaldı ve 'Annen duymuştur. Gelip seni alır' dedi ve arabadan indirdi" diye konuştu.
Söğütlü Ortaokulu'nun servis şoförü diğer tanık Abdullah A., okul yöneticilerinin öğrencileri dağıtırken herhangi bir ikazda bulunmadığını kenhdilerine velilerin telefon numaralarının verilmediğini, kazadan sonra bu numaraların dağıtıldığını anlattı.
Tanık ifadelerinin ardından anne Emine Sonaş ve baba Yakup Sonaş, kızlarının ölümünden servis sürücüsünü sorumlu tutarak şikayetçi oldu. Mahkeme tutuklu sanığın tutukluluk süresini ve hakkında istenen cezanın alt ve üst sınırı, mevcut delil durumunu dikkate alarak tutuksuz yargılamasına karar verdi. Gelecek duruşmada okul müdür ve yardımcısının ifadeleri alınması da kararlaştırıldı.
Tahliye kararına anne Emine ve baba Yakup Sonaş tepki gösterdi. Anne Emine Sonaş, "Çocuğum katili 2.5 ay sonra serbest bırakıldı. Evladımı bile bile ölüme bıraktı. Şoförün o çamuru, karı, suyu görmemesine imkan yoktu. Cezalandırılmasını istiyorum" dedi.
Baba Yakup Sonaş ise, "İlk duruşmada serbest bırakılmasından dolayı çok üzüldüm. Olay günü o kar fırtınada yol deniz olmuş, servis şoförü çocuğum eve gelemeyeceğini çok iyi biliyordu. Ama o anda kıymet vermedi. Yargılama devam ediyor ama bu kadar çabuk tahliye edilmemeliydi" diye konuştu.
Savcılık, olayda bilirkişi raporuna göre yüzde 20 kusurlu olduğu belirtilen okul müdürü Ahmet S. hakkında da soruşturma başlattı. DHA
Samsun'da 8 yaşındaki Yeşim Sonaş'ı karla kaplı yol nedeniyle evine 300 metre uzaklıkta indirip, yağmur suyu tahliye kanalına düşüp ölmesine neden olduğu iddiasıyla tutuklu yargılanan servis şoförü 54 yaşındaki Yusuf S., ilk duruşmada tahliye edildi. Karara tepki gösteren anne 35 yaşındaki Emine Sonaş, "O dışarıda, ama benim çocuğum şu anda topraktan çıkamıyor. Servis şoförünün cezalandırılmasını istiyorum" dedi.
Olay, Terme İlçesi'nde geçen 6 Ocak’ta meydana geldi. Taşımalı eğitim gören Söğütlü İlkokulu 3'üncü sınıf öğrencisi Yeşim Sonaş, okulu kar tatiline girince servisle Yeni Camii Köyü'ndeki evine döndü. Minibüs evinin bulunduğu yoldaki kar nedeniyle giremedi. Servis şoförü, evli ve 3 çocuk babası Yusuf S., bunun üzerine Yeşim Sonaş'ı evine 300 metre uzakta bıraktı. Küçük kız yürüyerek eve gitmek isterken üzeri buz ve karla kaplı yağmur suyu tahliye kanalına düştü. Yaklaşık 2 metre derinlikteki kanaldaki suda boğulan Yeşim Sonaş eve gelmeyince annesi 3 çocuk annesi Emine ve babası 44 yaşındaki Yakup Şonaş servis şoförünü aradı. Şoför Yusuf S., küçük kızı 1 saat önce yolda bıraktığını söyleyince aile fertleri aramaya çıktı. Arama sonunda Yeşim Sonaş'ın su kanalında önce çantası daha sonra cesedi bulundu. Aile, kızlarının hem okul yönetimi hem de servis şoförünün ihmali nedeniyle şikayetçi olunca Yusuf S., gözaltına alındı. Sürücü sevk edildiği nöbetçi mahkeme tarafından tutuklandı.
BİLİRKİŞİ RAPORUNA GÖRE SERVİS ŞOFÖRÜ YÜZDE 80 KUSURLU
Savcılığın hazırladığı iddianamede, iş güvenliği uzmanı tarafından hazırlanan bilirkişi raporunda, Yeşim Sonaş'ın güvenli biçimde su ile kaplı yoldan karşıya geçişini sağlamadığı belirtilerek servis şoförü Yusuf S. yüzde 80 kusurlu, Söğütlü Ortaokulu Müdürü Ahmet S. de velilere okulların erken kapandığına dair ve servis şoförlerine velilerin telefon numaralarını vermeyerek yüzde 20 kusurlu olduğunu bildirdi.
İddianamede, Yeşim Sonaş'ın araçtan inerken su birikintisi olduğunu ve buradan geçemeyeceğini ön görmesine rağmen, şüpheli servis şoförünün bunu öngörmemesinden bahsedilemeyeceği belirtilerek, "Şüpheli tarafından öngörülen muhtemel neticenin meydana gelmesinin istenmemesine rağmen objektif özen yükümlülüğüne aykırı hareket edilmek sureti ile neticenin meydana gelmesinin engellenemediği bu halde şüphelinin eylemi bilinçli taksirle hareket etme olarak değerlendirilmiştir" denildi.
"YERLERDE SU OLUP OLMADIĞINI FARK ETMEDİM"
Terme Asliye Ceza Mahkemesi tarafından hakkında bilinçli taksirle bir kişinin ölümüne neden olmak suçundan 9 yıla kadar hapis cezası istemiyle hakim karşısına çıkarılan servis şoförü Yusuf S. ifadesinde, Yeşim Sonaş'ı sabah aldığı yerde güzergah üzerinde indirdiğini anlatırken, "Hafif kar vardı. Yerlerde su olup olmadığını fark etmedim. Ben de ailesinin telefonu yoktu. Bu nedenle arayamadım. Yeşim Sonaş'a, 'Seni şimdi annen alacak' dedim. Çünkü bize okul idaresi ailelere haber verdiklerini söylemişlerdi. Ayrıca Yeşim Sonaş'ın evindekilerin duyması için aracın kornasını 5-6 defa çaldım. Yeşim Sonaş'ın araçtan inerken bir şey söylediğini duymadım. İndirdikten sonra yoluma devam ettim."
Tanık olarak dinlenen Söğütlü Ortaokulu 8'nci sınıf öğrencisi 14 yaşındaki E.Ö., olay günü okul tatil edilince okuldan erken çıktıklarını, servis aracına bindiklerini ifade ederek, "Kar yağıyordu. Servis şoförümüz Yeşim Sonaş'ı sürekli inip bindiği yerde indirdi. Yeşim Sonaş, şoföre 'Burada su var, ben nasıl geçeceğim?' diye söyledi. Yusuf S., ise bunun üzerine 5-6 sefer korna çaldı ve 'Annen duymuştur. Gelip seni alır' dedi ve arabadan indirdi" diye konuştu.
Söğütlü Ortaokulu'nun servis şoförü diğer tanık Abdullah A., okul yöneticilerinin öğrencileri dağıtırken herhangi bir ikazda bulunmadığını kenhdilerine velilerin telefon numaralarının verilmediğini, kazadan sonra bu numaraların dağıtıldığını anlattı.
Tanık ifadelerinin ardından anne Emine Sonaş ve baba Yakup Sonaş, kızlarının ölümünden servis sürücüsünü sorumlu tutarak şikayetçi oldu. Mahkeme tutuklu sanığın tutukluluk süresini ve hakkında istenen cezanın alt ve üst sınırı, mevcut delil durumunu dikkate alarak tutuksuz yargılamasına karar verdi. Gelecek duruşmada okul müdür ve yardımcısının ifadeleri alınması da kararlaştırıldı.
Tahliye kararına anne Emine ve baba Yakup Sonaş tepki gösterdi. Anne Emine Sonaş, "Çocuğum katili 2.5 ay sonra serbest bırakıldı. Evladımı bile bile ölüme bıraktı. Şoförün o çamuru, karı, suyu görmemesine imkan yoktu. Cezalandırılmasını istiyorum" dedi.
Baba Yakup Sonaş ise, "İlk duruşmada serbest bırakılmasından dolayı çok üzüldüm. Olay günü o kar fırtınada yol deniz olmuş, servis şoförü çocuğum eve gelemeyeceğini çok iyi biliyordu. Ama o anda kıymet vermedi. Yargılama devam ediyor ama bu kadar çabuk tahliye edilmemeliydi" diye konuştu.
Savcılık, olayda bilirkişi raporuna göre yüzde 20 kusurlu olduğu belirtilen okul müdürü Ahmet S. hakkında da soruşturma başlattı. DHA
Bakan Avcı'dan elektrik müjdesi
Bakan Nabi Avcı Türkiye'yi etkileyen elektrik kesintisi hakkında konuştu.
Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, TBMM Genel Kurulu’nda muhalefet milletvekillerinin elektrik kesintisiyle ilgili tepkilerine “Yüzde 85’inde sorun giderildi, elektrik verildi. Saat 20.00’de de yüzde yüzüne verilecek” yanıtını verdi..
Elektrik kesintisi sosyal medyayı salladı
Türkiye genelinde yaşanan elektrik kesintisi, sosyal medya kullanıcılarını isyan ettirdi.. İşte kullanıcıların attığı tweetlerden bazıları;
Çakıroğlu @egeckrgl
Koskoca ülkede nasıl elektrik gider
Samed Şener @samedsener
Istanbulun her yerinde mi gitti bu elektrik
Gözde Bıyık @gzdbyk
Bu nasıl bi elektrik gitmesi...revolution dizisine döndük resmen
Özgür Ekin @zgrknsc
Üretim durmuş, ulaşım aksamış tam bir kaos bence milli güvenlik sebebiyle elektrik kesintisine ara verilmeli...
DPÜniversitesi @dputwit
Sizden elektrik alamıyorum.
Büşra Yılmaz @bsraylmz_bra
Bu havada elektrik mi kesilir ya donuyoruz burda.
troY @halgu
nasi bi kedisin arkadas ulkede elektrik gitti.
ALP ASLAN @CobanAlpaslan
Sizde varsa biraz elektrik alabilir miyiz?
Cepot @cetop
#elektrik kesintisi sorun değil, şarjlarımız olduğu sürece. Esas felaket, #şarj bittiğinde gelecek, demedi demeyin! Hayat damarımız o!
Çiğdem Akdemir @akdemircigdem
Zaten elektrik alamıyorduk birbirimizden.. Toptan koptu hat iyi mi!
Seküler Teolog @ErolSaybak
Mardin'de de elektrik kesildi. Voltaj lobisi devrede.
Salim Ünsal @unsalim
Şarjlar doluyken elektrik kesintisi keyifli. Asıl kabus telefonun şarjı bitince!
Baldomero Montoya @Maurice_Lambic
İzmir de de elektrik kesik
İşte Sosyal medyada kesintiyle ilgili yapılan komik paylaşımlar
-Şimdi herkes en yakın halıya ayağını sürtüp statik elektrik yüklenmeye başlasın. Zor zamanda lazım olur.
-Türkiye buzluktaki kuban etlerini haşlamak için evlerine koşuyor sayın seyirciler. Dolapta dondurması olan tedirgin.
-Memleketten ümidi kesince fişi cektiler galiba.. #BuradaElektrikYok
-cebimdeki son parayida kesilmesin diye dun elektrik faturasina verdim, bilseydim lahmacun yerdim. #BuradaElektrikYok"@mtluezgi
-Bakalım trafik ışıkları çalışmıyorken trafikte nasıl bir medeniyet sınavı verecegiz. Yayalara saygıyı göreceğiz
-Panik Yok Bu bir tatbikattır:)
Malum Haziran ayı yaklaşıyor tüm Birimler hazır olmalı di mi ama:)
-Sarjlari yetmiyorsa kitabini okusunlar. #BuradaElektrikYok
-Telefonların şarjları hızla tükeniyordu ve birinciliği iPhone'a verdiler.. #BuradaElektrikYok
-Şarjlar bitince hepimiz buharlaşıp yok olacaz
- Mart'ın son gününü olması münasebetiyle yurdum kedileri Türkiye'deki bütün trafolara girerek jübilelerini yapıyorlar...
#BuradaElektrikYok
-Elektrik gidince Ev arkadaşlarımla tanıştım iyi insanlarmış ?? #buradaelektrikyok #Konya
-Avrupa ile aramızdaki son bağ da kopmuş! #BuradaElektrikYok
Dert etmeyin elektrik olmayabilir ama sular hala akıyor..
İmza:Polyanna
#BuradaElektrikYok Survivor da gibi olduk 1 dilim börege sevinen yarışmacilar gibi elektrik gelince sevineceğiz??
-Bu kadar gerilime memleket dayanmadı. Tüm sigortaları attı
-Hastaneye sıçan teyze, sıçayım böyle hayata diye memleketin fişini çekmesin. #BuradaElektrikYok
Çakıroğlu @egeckrgl
Koskoca ülkede nasıl elektrik gider
Samed Şener @samedsener
Istanbulun her yerinde mi gitti bu elektrik
Gözde Bıyık @gzdbyk
Bu nasıl bi elektrik gitmesi...revolution dizisine döndük resmen
Özgür Ekin @zgrknsc
Üretim durmuş, ulaşım aksamış tam bir kaos bence milli güvenlik sebebiyle elektrik kesintisine ara verilmeli...
DPÜniversitesi @dputwit
Sizden elektrik alamıyorum.
Büşra Yılmaz @bsraylmz_bra
Bu havada elektrik mi kesilir ya donuyoruz burda.
troY @halgu
nasi bi kedisin arkadas ulkede elektrik gitti.
ALP ASLAN @CobanAlpaslan
Sizde varsa biraz elektrik alabilir miyiz?
Cepot @cetop
#elektrik kesintisi sorun değil, şarjlarımız olduğu sürece. Esas felaket, #şarj bittiğinde gelecek, demedi demeyin! Hayat damarımız o!
Çiğdem Akdemir @akdemircigdem
Zaten elektrik alamıyorduk birbirimizden.. Toptan koptu hat iyi mi!
Seküler Teolog @ErolSaybak
Mardin'de de elektrik kesildi. Voltaj lobisi devrede.
Salim Ünsal @unsalim
Şarjlar doluyken elektrik kesintisi keyifli. Asıl kabus telefonun şarjı bitince!
Baldomero Montoya @Maurice_Lambic
İzmir de de elektrik kesik
İşte Sosyal medyada kesintiyle ilgili yapılan komik paylaşımlar
-Şimdi herkes en yakın halıya ayağını sürtüp statik elektrik yüklenmeye başlasın. Zor zamanda lazım olur.
-Türkiye buzluktaki kuban etlerini haşlamak için evlerine koşuyor sayın seyirciler. Dolapta dondurması olan tedirgin.
-Memleketten ümidi kesince fişi cektiler galiba.. #BuradaElektrikYok
-cebimdeki son parayida kesilmesin diye dun elektrik faturasina verdim, bilseydim lahmacun yerdim. #BuradaElektrikYok"@mtluezgi
-Bakalım trafik ışıkları çalışmıyorken trafikte nasıl bir medeniyet sınavı verecegiz. Yayalara saygıyı göreceğiz
-Panik Yok Bu bir tatbikattır:)
Malum Haziran ayı yaklaşıyor tüm Birimler hazır olmalı di mi ama:)
-Sarjlari yetmiyorsa kitabini okusunlar. #BuradaElektrikYok
-Telefonların şarjları hızla tükeniyordu ve birinciliği iPhone'a verdiler.. #BuradaElektrikYok
-Şarjlar bitince hepimiz buharlaşıp yok olacaz
- Mart'ın son gününü olması münasebetiyle yurdum kedileri Türkiye'deki bütün trafolara girerek jübilelerini yapıyorlar...
#BuradaElektrikYok
-Elektrik gidince Ev arkadaşlarımla tanıştım iyi insanlarmış ?? #buradaelektrikyok #Konya
-Avrupa ile aramızdaki son bağ da kopmuş! #BuradaElektrikYok
Dert etmeyin elektrik olmayabilir ama sular hala akıyor..
İmza:Polyanna
#BuradaElektrikYok Survivor da gibi olduk 1 dilim börege sevinen yarışmacilar gibi elektrik gelince sevineceğiz??
-Bu kadar gerilime memleket dayanmadı. Tüm sigortaları attı
-Hastaneye sıçan teyze, sıçayım böyle hayata diye memleketin fişini çekmesin. #BuradaElektrikYok
Erdoğan'dan 3. nükleer santral açıklaması
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Slovakya’da konuştu.
İşte Erdoğan’ın konuşmasından satır başları:
Nükleer santralin, bunun devreye girmesi belki bizim için 7-8 yılı bulacak.
Sizin şu anda böyle bir nükleer enerjiye sahipsiniz. Tabi bizimki ülkenin büyüklüğü sebebiyle sadece güney ve kuzeydeki ikisinin toplamı 9500 megavat gücünde enerji olacak.
Belki ardından üçüncü bir nükleer enerjinin adımını atacağız. Türkiye'nin enerji günü her geçen gün arttığı için bu adımları atmalıyız.
Ortak araştırma çalışmalarıyla enerji tarım savunma sanayii alanlarında yakın işbirliği yapabileceğimize inanıyorum. Ülkelerimizin, doğalgaz boru hattı projelerinde ortak çalışmalar yürütebilmeleri mümkün gözüküyor.
LATİN AMERİKA'YA BAKIYORUM SCHENGEN VİZESİ...
Demek ki Slovakya AB ile şöyle bir anlaşsa, bize vizeleri kaldırmış olsalar bizim kaldırdığımız gibi Türkler de o zaman Slovakya'ya daha fazla gelecektir.
Latin Amerika'ya bakıyorum Schengen vizesi kullanılabiliyor. Hala bize bu engel devam ediyor. Fakat zannediyorum artık bir yıl içinde falan bu işler de yoluna girecektir. AB Bakanımız da bunu yakından takip ediyor. Kapılar ve kalbimiz Slovak halkına, tüm dünya insanlarına her zaman açıktır.
Bilhassa yeni fasılların açılması konusunda tabi AB'de bize daha adil davranılmasını arzu ediyoruz. Bu konuda Slovak dostlarımızdan devamlı destek aldık, bunun artmasını bekliyoruz. Türkiye 1 Aralık 2014 itibariyle G20 dönem başkanlığını üstlenmiş durumdadır.
Büyümenin toplumun bütün kesimleri kapsamına büyük önem veriyoruz. Güvenin tesis edilmesinin iş dünyası bakımından ne kadar önemli olduğunu en iyi sizler biliyorsunuz. G20’nin taahhütlerini uygulaması şarttır. Bu anlayışla g20’nin taahhütlerinin etkin biçimde kullanılması için izleme mekanizmaları oluşturmayı düşünüyoruz.
Aramızda bürokratlar var, kusura bakmasınlar. Bürokratik oligarşi ön keser, siyasetçinin önünü keser. Bu defa tabi iş adamı girişimci rahatlıkla yürüyemez. Bu işbirliği kaybedenin olmayacağı bir işbirliğidir.
İşte Erdoğan’ın konuşmasından satır başları:
Nükleer santralin, bunun devreye girmesi belki bizim için 7-8 yılı bulacak.
Sizin şu anda böyle bir nükleer enerjiye sahipsiniz. Tabi bizimki ülkenin büyüklüğü sebebiyle sadece güney ve kuzeydeki ikisinin toplamı 9500 megavat gücünde enerji olacak.
Belki ardından üçüncü bir nükleer enerjinin adımını atacağız. Türkiye'nin enerji günü her geçen gün arttığı için bu adımları atmalıyız.
Ortak araştırma çalışmalarıyla enerji tarım savunma sanayii alanlarında yakın işbirliği yapabileceğimize inanıyorum. Ülkelerimizin, doğalgaz boru hattı projelerinde ortak çalışmalar yürütebilmeleri mümkün gözüküyor.
LATİN AMERİKA'YA BAKIYORUM SCHENGEN VİZESİ...
Demek ki Slovakya AB ile şöyle bir anlaşsa, bize vizeleri kaldırmış olsalar bizim kaldırdığımız gibi Türkler de o zaman Slovakya'ya daha fazla gelecektir.
Latin Amerika'ya bakıyorum Schengen vizesi kullanılabiliyor. Hala bize bu engel devam ediyor. Fakat zannediyorum artık bir yıl içinde falan bu işler de yoluna girecektir. AB Bakanımız da bunu yakından takip ediyor. Kapılar ve kalbimiz Slovak halkına, tüm dünya insanlarına her zaman açıktır.
Bilhassa yeni fasılların açılması konusunda tabi AB'de bize daha adil davranılmasını arzu ediyoruz. Bu konuda Slovak dostlarımızdan devamlı destek aldık, bunun artmasını bekliyoruz. Türkiye 1 Aralık 2014 itibariyle G20 dönem başkanlığını üstlenmiş durumdadır.
Büyümenin toplumun bütün kesimleri kapsamına büyük önem veriyoruz. Güvenin tesis edilmesinin iş dünyası bakımından ne kadar önemli olduğunu en iyi sizler biliyorsunuz. G20’nin taahhütlerini uygulaması şarttır. Bu anlayışla g20’nin taahhütlerinin etkin biçimde kullanılması için izleme mekanizmaları oluşturmayı düşünüyoruz.
Aramızda bürokratlar var, kusura bakmasınlar. Bürokratik oligarşi ön keser, siyasetçinin önünü keser. Bu defa tabi iş adamı girişimci rahatlıkla yürüyemez. Bu işbirliği kaybedenin olmayacağı bir işbirliğidir.
Enerji Bakanı Taner Yıldız'dan flaş elektrik kesintisi açıklaması
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Slovakya programına eşlik eden heyette bulunan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Türkiye'de yaşanan elektrik kesintileri ile ilgili olarak, "10.36 itibari ile sistemde çökme oldu. Kesintinin neyden kaynaklandığını inceleyip öğreneceğiz" dedi.
Hürriyet'in haberine göre; Bakan Yıldız, "Şu anda Ankara'da Sincan'a Balgat ve şu anda bulunduğumuz TBMM'de dahil olmak üzere bir çok kesime elektrik verilmeye başlandı. Bu bizim istemediğimiz sevmediğimiz olay. Bunun farklı sebepleri olabilir. Bunun detaylarına gireceğiz. Şu anda bizim için önemli olan şebekeyi ayağa kaldırmak. Bu çok sık rastladığımız bir olay değil.
En önemli noktalardan bir tanesi saat 10:36 itibariyle arzımızın fazla, talebimizin de az olduğu zamanlardan bir tanesi. Sabah 07:30-08:30'da tüketimin daha fazla olduğunu görüyoruz. Nereden kaynaklanıyor olabilir, iletim hatlarından, ya da manevra dediğimiz hadiseden kaynaklanabilir. Ben bire bir, sıcağı sıcağına da takip ediyorum. Gölbaşı'nda merkezde bir kriz merkezimiz var. Orada bu yakinen takip ediliyor. Gelişmeleri de ben buradan her bir saatte bir bu bilgileri size arz edeceğim" diye konuştu.
"SİBER BİR SALDIRI MIDIR ONU DA SÖYLEYEMEM"
Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun yaptığı ‘Terör saldırısı ihtimali’ açıklamasına dair Yıldız, "Bir soru üzerine başbakanımız o cevabı vermiş bulunuyorlar. Bu az mi çok mu ihtimaldir ben bunu söyleyemem. Yani siber bir saldırı mıdır onu da söyleyemem. Bizim merkezlerimiz var, sistemin tamamının gözetildiği merkezlerimiz var. Acaba merkezleri, bölgeleri izole etmediği için mi bunlar oldu? Her bir daire kendi içinde bunu yönetmesi gerekirdi. Bir operasyon hatası mı var, teknik açıdan hata mı var, yoksa siber bir saldırı mı var, bloke olan bir durum mu var, bunların her birisini anlık takip ediyoruz. O kayıtlar hepsi çıkarılacak. Asıl olan bir an önce sistemi ayağa kaldırmak. İstemediğimiz bu durumdan derhal kurtulmak." dedi.
Türkiye’de böyle bir kesinti olup olmadığı yönündeki soruya Bakan Yıldız, "Bu kadar geniş bir alanda çok sık rastlamamıştık." diye yanıt verdi.
"İstanbul’da metro ve marmaray’da sorun yaşanıyor. size bilgi geldi mi" şeklindeki soruya Yıldız, "380 kilovoltluk kısımda enerjilenme başladı. Bunların 31,5 kademe kademe bunun düşürülmesi lazım. Ben çok uzun sürmemesini temenni ediyorum. Çok uzun sürmeden bunu gerçekleştirmemiz lazım en önemli nokta bu." şeklinde yanıt verdi.
Hürriyet'in haberine göre; Bakan Yıldız, "Şu anda Ankara'da Sincan'a Balgat ve şu anda bulunduğumuz TBMM'de dahil olmak üzere bir çok kesime elektrik verilmeye başlandı. Bu bizim istemediğimiz sevmediğimiz olay. Bunun farklı sebepleri olabilir. Bunun detaylarına gireceğiz. Şu anda bizim için önemli olan şebekeyi ayağa kaldırmak. Bu çok sık rastladığımız bir olay değil.
En önemli noktalardan bir tanesi saat 10:36 itibariyle arzımızın fazla, talebimizin de az olduğu zamanlardan bir tanesi. Sabah 07:30-08:30'da tüketimin daha fazla olduğunu görüyoruz. Nereden kaynaklanıyor olabilir, iletim hatlarından, ya da manevra dediğimiz hadiseden kaynaklanabilir. Ben bire bir, sıcağı sıcağına da takip ediyorum. Gölbaşı'nda merkezde bir kriz merkezimiz var. Orada bu yakinen takip ediliyor. Gelişmeleri de ben buradan her bir saatte bir bu bilgileri size arz edeceğim" diye konuştu.
"SİBER BİR SALDIRI MIDIR ONU DA SÖYLEYEMEM"
Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun yaptığı ‘Terör saldırısı ihtimali’ açıklamasına dair Yıldız, "Bir soru üzerine başbakanımız o cevabı vermiş bulunuyorlar. Bu az mi çok mu ihtimaldir ben bunu söyleyemem. Yani siber bir saldırı mıdır onu da söyleyemem. Bizim merkezlerimiz var, sistemin tamamının gözetildiği merkezlerimiz var. Acaba merkezleri, bölgeleri izole etmediği için mi bunlar oldu? Her bir daire kendi içinde bunu yönetmesi gerekirdi. Bir operasyon hatası mı var, teknik açıdan hata mı var, yoksa siber bir saldırı mı var, bloke olan bir durum mu var, bunların her birisini anlık takip ediyoruz. O kayıtlar hepsi çıkarılacak. Asıl olan bir an önce sistemi ayağa kaldırmak. İstemediğimiz bu durumdan derhal kurtulmak." dedi.
Türkiye’de böyle bir kesinti olup olmadığı yönündeki soruya Bakan Yıldız, "Bu kadar geniş bir alanda çok sık rastlamamıştık." diye yanıt verdi.
"İstanbul’da metro ve marmaray’da sorun yaşanıyor. size bilgi geldi mi" şeklindeki soruya Yıldız, "380 kilovoltluk kısımda enerjilenme başladı. Bunların 31,5 kademe kademe bunun düşürülmesi lazım. Ben çok uzun sürmemesini temenni ediyorum. Çok uzun sürmeden bunu gerçekleştirmemiz lazım en önemli nokta bu." şeklinde yanıt verdi.
Balyoz Davası'nda savcı tüm sanıklar için beraat istedi
Yeniden görülen "Balyoz Davası"nda mütalaasını açıklayan savcı, "Dosyadaki dijital verilerin delil vasfına sahip olmadığı anlaşılmıştır. Sanıklarla, suça konu dijital veriler arasında bağ kurulmasının mümkün olmadığı kanaatine varılmıştır" dedi. Savcı, Çetin Doğan, Dursun Çiçek, Engin Alan, Ergin Saygun, İbrahim Fırtına, Özden Örnek'in de aralarında bulunduğu 236 sanığın tamamı için beraat istedi.
Anayasa Mahkemesi’nin Balyoz Davası’yla ilgili verdiği "Hak ihlali" kararının ardından aralarında emekli Orgeneral Çetin Doğan, MHP Milletvekili emekli Korgeneral Engin Alan, emekli Oramiral Özden Örnek, emekli Orgeneral Bilgin Balanlı ve emekli Albay Dursun Çiçek’in de bulunduğu 236 tutuksuz sanığın yargılanmasına devam ediliyor.
ENGİN ALAN, DURSUN ÇİÇEK, ÖZDEN ÖRNEK DE HAZIR BULUNDU
Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nce Anadolu Adalet Sarayı’ndaki 450 kişilik Şehit Hakan Kılıç Konferans Salonu’nda görülen davanın 5. duruşmasına aralarında MHP Milletvekili emekli Korgeneral Engin Alan, CHP milletvekili aday adayı emekli Albay Dursun Çiçek, emekli Orgeneral Halil İbrahim Fırtına ve emekli Oramiral Özden Örnek’in de bulunduğu 140 tutuksuz sanık ve avukatları katıldı.
SALONDA ELEKTRİK KESİNTİSİ
Duruşmada sanık ve avukat sayısının çokluğu nedeniyle yoklama yaklaşık 1 saat sürdü. Salona yeni gelen sanık ve avukatlarının eklenmesi sırasında elektrik kesintisi yaşandı ve salon yaklaşık 1 dakika karanlıkta kaldı. Bu sırada mahkeme Başkanı Özlem Karaçam’ın katibine "Kaydetmiş miydin?" diye soru yöneltmesi tüm salonu güldürdü.
BARANSU’NUN ESKİ EŞİNİN EVİNDEKİ BELGELER SORULDU
Mahkeme Başkanı Karaçam, "Sizi dikkatle dinlemek istiyoruz, herkesin söylediğini. Bugün beyanlarınızı alacağız. Lütfen kimse izinsiz duruşma salonunu terketmesin" dedi. Mahkeme başkanı Karaçam, Balyoz’da Kumpas soruşturması kapsamında gazeteci Mehmet Baransu’nun eski eşi Esra Konur’un evinin ardiyesinde yapılan arama kapsamında soruşturmayı yürüten savcılığa "Balyoz", "Oraj", "Suga", "Çarşaf", "Sakal" adlı eylem planlarına ilişkin ’delil niteliği taşıyan belgelerin olup olmadığının’ sorulduğunu belirtti. Soruşturma savcısının eylem planlarına ilişkin belgelerin olmadığı yönünde mahkemeye cevap verdiğini ifade etti.
BİLİRKİŞİ RAPORUNA KARŞI BEYANLAR ALINIYOR
Mahkeme Başkanı Karaçam ardından , İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) görevlileri bilirkişiler Prof. Dr. Uluğ Bayazıt, Doç. Dr. Feza Buzlıca ve Yrd. Doç. Dr. Ayşe Tosun Mısırlı’nın dava dosyasındaki dijital delillere ilişkin hazırlanan rapor ve ek raporlara ilişkin savcıya bir diyeceğinin olup olmadığını sordu. Savcı Ramazan Öksüz herhangi bir diyeceğinin olmadığını belirtti.
"7 NİSAN’DAN ÖNCE GERİ VERİLMESİNİ TALEP EDİYORUM"
Bilirkişi rapor ve ek raporlara ilişkin sanık ve avukatlarının beyanlarının alınmasına geçildi. Emekli Orgeneral Bilgin Balanlı, "Bilirkişi raporlarına katılıyorum, avukatım İlkay Sezer’in mahkemeye sunduğu dilekçelere de katılıyorum ve mahkemenizin en kısa sürede beraat kararı vermesini talep ediyorum" dedi. CHP İstanbul ikinci bölgeden milletvekili aday adayı emekli Albay Dursun Çiçek, "Çalınan masumiyetimizin ve seçilme hakkımız dahil bütün haklarımızın 7 Nisan’dan önce geri verilmesini talep ediyorum ve Kumpasçılar hakkında suç duyurusunda bulunulmasını istiyorum" diye konuştu.
"DİJİTAL VERİLERİN SAHTE OLDUĞU SON BİLİKİŞİ RAPORUYLA İSPTALANMIŞTIR"
Emekli Orgeneral Çetin Doğan, "Dijital verilerin sahte olduğu son bilikişi raporuyla isptalanmıştır. Davanın en kısa sürede sonuçlandırılmasını ve beraatimi talep ediyorum" dedi. Emekli Korgeneral Engin Alan da, bilirkişi raporuna katıldığını belirterek beraatini istedi.
"DELİL VASFINA SAHİP OLMADIĞI ANLAŞILMIŞTIR"
Mütalaasını açıklayan savcı "Dosyadaki dijital verilerin delil vasfına sahip olmadığı anlaşılmıştır. Sanıklarla, suça konu dijital veriler arasında bağ kurulmasının mümkün olmadığı kanaatine varılmıştır" dedi.
SAVCI TÜM SANIKLAR İÇİN BERAAT İSTEDİ
Yeniden görülen "Balyoz Davası"nda savcı, Çetin Doğan, Dursun Çiçek, Engin Alan, Ergin Saygun, İbrahim Fırtına, Özden Örnek'in de aralarında bulunduğu 236 sanığın tamamı için beraat istedi.
Savcı Ramazan Öksüz, dijital veriler hakkında sahtecilik iddiasına ilişkin kuvvetli suç şüphesi bulunduğundan, ilgililer hakkında suç duyurusunda bulunulmasını talep etti.
PEKŞEN: "ŞİMDİ SIRA, DAVAYI ÜRETELERİN YARGILANMASINDA.."
Balyoz davasında savcının sanıkların tümünün "beraatini" istemesi üzerine, gözler mahkeme heyetinin dava hakkındaki nihai kararına çevrildi. Mahkemenin kararını bugün mesai saatleri içinde almasının beklendiğini söyleyen Balyoz davası sanıklarının avukatlarından Haluk Pekşen, savcı mütalaasındaki, sanıkların beratı dışındaki, "sahte delilleri üretenler için mahkemenin suç duyurusunda bulunması isteğine" dikkat çekti.
Mahkemenin, savcının delilleri üretenler hakkındaki suç duyurusu talebini kabul etmesi halinde, yeni bir süreç başlayacağına dikkat çeken Haluk Pekşen, son durumu şöyle özetledi;
"Balyoz davasında iki temel üzerine kurgulanmıştı; dijital veriler ve istanbul'da yapılmış plan semineri. Savcı mütalaasında, bilirkişi raporlarının, bilişim tekniklerine ilişkin raporların, tanık ifadelerinin, suçlamaları karşılamadığı, İstanbul'daki plan seminerinin de mutat askeri uygulama olduğu yer aldı. Savcı, sanıkların tümüne beraat verilmesini istedi. Ayrıca, sahte delillerin oluşturulması ve işlemlerle ilgili suç duyurusunda bulunulmasını talep etti."
Savcının suç duyurusu talebinin, "Balyoz davası delillerini üretenlerin, hazırlayanların, bu yargılamaya müsebbip olanlar hakkında" olduğuna dikkat çeken avukat Pekşen, şöyle konuştu:
"ARTIK YENİ BİR YARGILAMA FASLI BAŞLIYOR.."
"Artık yeni bir fasıl başlıyor. Bu davayı üretenler, ortaya koyanlar, başta TSK olmak üzere Türkiye Cumhuriyeti'ne karşı bu silahsız, siyasi ve ekonomik savaşı başlatanların yargılanmasına başlanacaktır. Bu yargılama, savaş suçuna kadar gidebilecek bir suç olacak. Artık savaşlar sadece kan akıtarak, uçaklarla bir yerleri bombalayarak yapılmıyor. Ülkelerin çıkarlarına karşı bu tip savaşlar da yürütülüyor. İşte bu yargılanacaktır".
"MAĞDURİYETLERİN GİDERİLMESİ İÇİN TBMM HAREKETE GEÇMELİ"
Balyoz davasında yargılanan sanıkların, dava süreci boyunca maddi, manevi, insani, memnu haklar ve statüler açısından pekçok zarara uğradıklarına da dikkat çeken Pekşen, bunu düzeltmenin en kolay ve kısa yolunun ise, parlamentodan mağduriyetleri toptan giderecek bir yasa çıkarılması olduğunu söyledi. Pekşen, böyle bir yasanın çıkarılmaması halinde ise, müvekkillerinin gördükleri her türlü zararı karşılamak üzere yargıya başvuracaklarını da vurguladı.
Cem TURSUN - Arzu KAYA/İSTANBUL, (DHA)
Anayasa Mahkemesi’nin Balyoz Davası’yla ilgili verdiği "Hak ihlali" kararının ardından aralarında emekli Orgeneral Çetin Doğan, MHP Milletvekili emekli Korgeneral Engin Alan, emekli Oramiral Özden Örnek, emekli Orgeneral Bilgin Balanlı ve emekli Albay Dursun Çiçek’in de bulunduğu 236 tutuksuz sanığın yargılanmasına devam ediliyor.
ENGİN ALAN, DURSUN ÇİÇEK, ÖZDEN ÖRNEK DE HAZIR BULUNDU
Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nce Anadolu Adalet Sarayı’ndaki 450 kişilik Şehit Hakan Kılıç Konferans Salonu’nda görülen davanın 5. duruşmasına aralarında MHP Milletvekili emekli Korgeneral Engin Alan, CHP milletvekili aday adayı emekli Albay Dursun Çiçek, emekli Orgeneral Halil İbrahim Fırtına ve emekli Oramiral Özden Örnek’in de bulunduğu 140 tutuksuz sanık ve avukatları katıldı.
SALONDA ELEKTRİK KESİNTİSİ
Duruşmada sanık ve avukat sayısının çokluğu nedeniyle yoklama yaklaşık 1 saat sürdü. Salona yeni gelen sanık ve avukatlarının eklenmesi sırasında elektrik kesintisi yaşandı ve salon yaklaşık 1 dakika karanlıkta kaldı. Bu sırada mahkeme Başkanı Özlem Karaçam’ın katibine "Kaydetmiş miydin?" diye soru yöneltmesi tüm salonu güldürdü.
BARANSU’NUN ESKİ EŞİNİN EVİNDEKİ BELGELER SORULDU
Mahkeme Başkanı Karaçam, "Sizi dikkatle dinlemek istiyoruz, herkesin söylediğini. Bugün beyanlarınızı alacağız. Lütfen kimse izinsiz duruşma salonunu terketmesin" dedi. Mahkeme başkanı Karaçam, Balyoz’da Kumpas soruşturması kapsamında gazeteci Mehmet Baransu’nun eski eşi Esra Konur’un evinin ardiyesinde yapılan arama kapsamında soruşturmayı yürüten savcılığa "Balyoz", "Oraj", "Suga", "Çarşaf", "Sakal" adlı eylem planlarına ilişkin ’delil niteliği taşıyan belgelerin olup olmadığının’ sorulduğunu belirtti. Soruşturma savcısının eylem planlarına ilişkin belgelerin olmadığı yönünde mahkemeye cevap verdiğini ifade etti.
BİLİRKİŞİ RAPORUNA KARŞI BEYANLAR ALINIYOR
Mahkeme Başkanı Karaçam ardından , İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) görevlileri bilirkişiler Prof. Dr. Uluğ Bayazıt, Doç. Dr. Feza Buzlıca ve Yrd. Doç. Dr. Ayşe Tosun Mısırlı’nın dava dosyasındaki dijital delillere ilişkin hazırlanan rapor ve ek raporlara ilişkin savcıya bir diyeceğinin olup olmadığını sordu. Savcı Ramazan Öksüz herhangi bir diyeceğinin olmadığını belirtti.
"7 NİSAN’DAN ÖNCE GERİ VERİLMESİNİ TALEP EDİYORUM"
Bilirkişi rapor ve ek raporlara ilişkin sanık ve avukatlarının beyanlarının alınmasına geçildi. Emekli Orgeneral Bilgin Balanlı, "Bilirkişi raporlarına katılıyorum, avukatım İlkay Sezer’in mahkemeye sunduğu dilekçelere de katılıyorum ve mahkemenizin en kısa sürede beraat kararı vermesini talep ediyorum" dedi. CHP İstanbul ikinci bölgeden milletvekili aday adayı emekli Albay Dursun Çiçek, "Çalınan masumiyetimizin ve seçilme hakkımız dahil bütün haklarımızın 7 Nisan’dan önce geri verilmesini talep ediyorum ve Kumpasçılar hakkında suç duyurusunda bulunulmasını istiyorum" diye konuştu.
"DİJİTAL VERİLERİN SAHTE OLDUĞU SON BİLİKİŞİ RAPORUYLA İSPTALANMIŞTIR"
Emekli Orgeneral Çetin Doğan, "Dijital verilerin sahte olduğu son bilikişi raporuyla isptalanmıştır. Davanın en kısa sürede sonuçlandırılmasını ve beraatimi talep ediyorum" dedi. Emekli Korgeneral Engin Alan da, bilirkişi raporuna katıldığını belirterek beraatini istedi.
"DELİL VASFINA SAHİP OLMADIĞI ANLAŞILMIŞTIR"
Mütalaasını açıklayan savcı "Dosyadaki dijital verilerin delil vasfına sahip olmadığı anlaşılmıştır. Sanıklarla, suça konu dijital veriler arasında bağ kurulmasının mümkün olmadığı kanaatine varılmıştır" dedi.
SAVCI TÜM SANIKLAR İÇİN BERAAT İSTEDİ
Yeniden görülen "Balyoz Davası"nda savcı, Çetin Doğan, Dursun Çiçek, Engin Alan, Ergin Saygun, İbrahim Fırtına, Özden Örnek'in de aralarında bulunduğu 236 sanığın tamamı için beraat istedi.
Savcı Ramazan Öksüz, dijital veriler hakkında sahtecilik iddiasına ilişkin kuvvetli suç şüphesi bulunduğundan, ilgililer hakkında suç duyurusunda bulunulmasını talep etti.
PEKŞEN: "ŞİMDİ SIRA, DAVAYI ÜRETELERİN YARGILANMASINDA.."
Balyoz davasında savcının sanıkların tümünün "beraatini" istemesi üzerine, gözler mahkeme heyetinin dava hakkındaki nihai kararına çevrildi. Mahkemenin kararını bugün mesai saatleri içinde almasının beklendiğini söyleyen Balyoz davası sanıklarının avukatlarından Haluk Pekşen, savcı mütalaasındaki, sanıkların beratı dışındaki, "sahte delilleri üretenler için mahkemenin suç duyurusunda bulunması isteğine" dikkat çekti.
Mahkemenin, savcının delilleri üretenler hakkındaki suç duyurusu talebini kabul etmesi halinde, yeni bir süreç başlayacağına dikkat çeken Haluk Pekşen, son durumu şöyle özetledi;
"Balyoz davasında iki temel üzerine kurgulanmıştı; dijital veriler ve istanbul'da yapılmış plan semineri. Savcı mütalaasında, bilirkişi raporlarının, bilişim tekniklerine ilişkin raporların, tanık ifadelerinin, suçlamaları karşılamadığı, İstanbul'daki plan seminerinin de mutat askeri uygulama olduğu yer aldı. Savcı, sanıkların tümüne beraat verilmesini istedi. Ayrıca, sahte delillerin oluşturulması ve işlemlerle ilgili suç duyurusunda bulunulmasını talep etti."
Savcının suç duyurusu talebinin, "Balyoz davası delillerini üretenlerin, hazırlayanların, bu yargılamaya müsebbip olanlar hakkında" olduğuna dikkat çeken avukat Pekşen, şöyle konuştu:
"ARTIK YENİ BİR YARGILAMA FASLI BAŞLIYOR.."
"Artık yeni bir fasıl başlıyor. Bu davayı üretenler, ortaya koyanlar, başta TSK olmak üzere Türkiye Cumhuriyeti'ne karşı bu silahsız, siyasi ve ekonomik savaşı başlatanların yargılanmasına başlanacaktır. Bu yargılama, savaş suçuna kadar gidebilecek bir suç olacak. Artık savaşlar sadece kan akıtarak, uçaklarla bir yerleri bombalayarak yapılmıyor. Ülkelerin çıkarlarına karşı bu tip savaşlar da yürütülüyor. İşte bu yargılanacaktır".
"MAĞDURİYETLERİN GİDERİLMESİ İÇİN TBMM HAREKETE GEÇMELİ"
Balyoz davasında yargılanan sanıkların, dava süreci boyunca maddi, manevi, insani, memnu haklar ve statüler açısından pekçok zarara uğradıklarına da dikkat çeken Pekşen, bunu düzeltmenin en kolay ve kısa yolunun ise, parlamentodan mağduriyetleri toptan giderecek bir yasa çıkarılması olduğunu söyledi. Pekşen, böyle bir yasanın çıkarılmaması halinde ise, müvekkillerinin gördükleri her türlü zararı karşılamak üzere yargıya başvuracaklarını da vurguladı.
Cem TURSUN - Arzu KAYA/İSTANBUL, (DHA)
Berkin Elvan soruşturmasına bakan savcı Mehmet Selim Kiraz odasında rehin alındı
Berkin Elvan soruşturmasına bakan İstanbul Cumhuriyet Savcısı Mehmet Selim Kiraz’ın rehin alındı. Yasa dışı bir örgüte yakınlığı ile bilinen kişiler Twitter hesabından Savcı Kiraz’ın başına silah dayalı halde fotoğraf yayınlandı. İstanbul Emniyet Müdürü Selami Altınok az önce yaptığı açıklamada 'olayın kan dökülmeden çözülmesini istiyoruz. Görüşmeler devam ediyor' dedi.
Savcıyı rehin alan örgüt terör eylemiyle ilgili sosyal medya hesabından fotoğraflar paylaşarak serbest bırakma şartlarını duyurdu. Savcı Kiraz'ın odası Çağlayan Adliyesi'nin 6.'ıncı katında bulunuyor.
Rehin alınan Savcı Kiraz, HSYK'nın yaz kararnamesi ise Çağlayan'daki İstanbul Adliyesi'ne atanmıştı.
14 YILLIK SAVCI
Savcı Kiraz’ın Gaziosmanpaşa’da 4 yıl kadar görev yaptığı, İstanbul’dan önce Osmaniye’de görev yaptığı öğrenildi.
Savcının rehin alınmasının ardından özel harekat timi Çağlayan Adliyesi'ne geldi.
REHİN ALANLARLA GÖRÜŞÜLÜYOR
İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili Vedat Yiğit, Savcı Kiraz’ı rehin alan kişiler ile görüşmelerin yapılmaya başlandığını açıkladı. Hurriyet.com.tr’ye konuşan Başsavcı Vekili Yiğit, “Onların bulunduğu katta özel harekat polisleri bulunuyor. Onlarla (rehin alan kişiler) görüşmeler var. Onların istediği bir kişi üzerinden görüşmeler yapılıyor” dedi.
ADLİYE GİRİŞ ÇIKIŞA KAPATILDI
Adliye giriş-çıkışlara kapatılırken, Kiraz'ın odasının bulunduğu 6. kat boşaltıldı. Alt ve üst katlarda yoğun güvenlik önlemi alındı.
Terörle Mücadele ve Özel Harekat şube müdürlüklerine bağlı ekipler ile müzakere timi, adliyeye geldi. Adliyenin dışında hakim noktalara da keskin nişancıların yerleştirildiği görüldü.
İstanbul Valisi Vasip Şahin ile Emniyet Müdürü Selami Altınok ve Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü'nden sorumlu Emniyet Müdür Yardımcısı Mustafa Çalışkan da adliyeye geldi.
Adliye önünde, Olay Yeri İnceleme ve Çevik Kuvvet şube müdürlükleri ile itfaiye ve sağlık ekipleri de hazır bekletiliyor.
BÜTÜN KATLAR BOŞALTILDI
Çağlayan Adliyesi'nde hareketlilikj devam ederken adliyenin bütün katları boşaltılmaya başlandı.
BAŞSAVCI ÇAĞIRDI, ÜMİT KOCASAKAL ADLİYEYE GİTTİ
İstanbul Başsavcısı'nın talebi üzerine, İstanbul Barosu Başkanı Ümit Kocasakal'ın Çağlayan Adliyesi'ne gittiği ortaya çıktı.
Ümit Kocasakal, Hürriyet'e yaptığı açıklamada, "Bu konuda hiçbir şey söylemeyeceğim. Şimdi Adliyeye gidiyorum. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından bana haber verildi. Şimdi Adliyeye gidiyorum. Başka birşey söylemeyeceğim" dedi.
Kocasakal adliye girişinde ise, sorular üzerine "Ne kadar hassas görüyorsunuz. Hangi açıklamayı yapayım. Çağrıldık geldik"diye konuştu
GAZETECİLER UZAKLAŞTIRILDI
Adliyenin A kapısı önündeki basın mensupları, pencereden silahla ateş açılması ihtimaline karşı buradan uzaklaştırıldı.
İstanbul Barosu Başkanı Ümit Kocasakal'ın adliyeye girdiği görüldü.
EYLEMİ YAPAN Ş.Y İDDİASI
Savcı Mehmet Selim Kiraz'ı rehin alan kişilerden birinin Ş.Y olduğu ileri sürüldü. Ş. Y'nin İstanbul'da geçmiş tarihte yasadışı örgüte yönelik bir operasyonda gözaltına alınan isimlerden biri olduğu belirtiliyor.
AÇIKLAMA YAPILDI
İstanbul emniyet Müdürü Selami Altınok gazetecilere şu açıklamayı yaptı:
Hiç kimsenin canı yanmadan bir an önce sonuçlanabilmesinin gayretini gösteriyoruz. İnşallah umudumuz odur ki bu eylemde kimsenin canı yanmadan, hiçbir arkadaşımızın zarar görmesine imkan vermeden sonuçlanmış olur diye düşünüyoruz. An itibariyle herhangi bir sıkıntımız yok. Herhangi bir arkadaşımızın sorunu yok.
Müzakereci arkadaşlarımız, bize katkı veren İstanbul barosu başkanımız, diğer arkadaşlarımız eylemcilerle görüşüyor.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcıvekili Orhan Kapıcı ise şunları söyledi:
Bu süreçte devletin tüm kurumları, bu konuda yardımcı olması gereken insanlar gerekli yardımları yapıyorlar. Tabi eylemin amacı, anladığımız kadarıyla berkin elvan soruşturması nedeniyle gündeme geldiğini öğreniyoruz. Berkin elvan, bizim çocuğumuzdur, kardeşimizdir. Onun ölüm olayı hepimizi üzmüştür. Biz
hukukçular olarak soruşturmayı etkin ve zamanında yapmak zorundayız. Elimizden gelen her türlü gayreti sarf ediyoruz. Bu eylemin faili de devletin bize verdiği yetki, hukuk sınırları içerisinde faili de bulunmaya çalışılacaktır. Başsavcılık ve emniyet olarak her türlü gayreti sarf edeceğiz. Bu konuda tüm halkımızın emin olmasını canı gönülden istiyoruz.
Biz istiyoruz ki başka bir müessip hadise olmasın. Gerekli girişimler yapılıyor. İnşallah herhangi bir kaza olmadan bu eylem sonuçlanır.
İÇERDEKİLER AVUKAT MI?
O konuda net bir durum yok. Biz şu an itibariyle kimdir nedir onda değiliz. Burada bir hadise var, savcımızın can güvenliği. (kaynak:hürriyet.com.tr)
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)