Çin Halk Cumhuriyeti'nin güney kıyısında bulunan Hong Kong’da ilginç bir eyleme sahne oldu. Göğüslerini kullanarak polise muhavemet ettiği suçlamasıyla 3,5 ay hapse mahkum edilen Nh Lai-Ying isimli kadını desteklemek için ‘göğüs yürüyüşü’ düzenlendi.
Üzerlerine rengarenk sütyenler giymiş olan aktivistler ilgi topladı. Yapılan açıklamada bir kadının göğüsleri ile saldırıda bulunmasının mümkün olmadığı, alınan bu kararın çok saçma olduğu vurgulanırken, bu karara göre göğüslerin saldırı silahı listesine alınması gerektiğini söylediler.
Wan Chai bölgesinde toplanan göstericiler, “Polis, kendinden utan!”, “Göğüsler silah değildir” sloganları eşliğinde olayı protesto etti.
Gösteriye katılan James Hon isimli bir adam, “Hayatımda ilk defa sütyen giyiyorum. Dünyaya bu saçmalığı göstermek için oldukça tuhaf bir yöntem uygulamak durumunda kaldık” dedi.
Lai-Ying, polise göğüsleriyle vurduğu suçlaması nedeniyle Salı günü açıklanan karar ile hapis cezasına suçlu bulunmuş ve mahkûm edilmişti. Hürriyet
3 Ağustos 2015 Pazartesi
Hava sıcaklığı bugün 60 derece hissedilecek!
Antalya'da hava sıcaklığı bugün, yılın rekor seviyesine ulaşacak. Gölgede 39 dereceyi bulacak sıcaklık, 60 derece olarak hissedilecek.
Antalya Meteoroloji Bölge Müdürlüğü, Antalya için 'tehlikeli sıcaklık' uyarısı yaptı. Bugün kentte 39 dereceye kadar yükselmesi beklenen hava sıcaklığı 60 derece olarak hissedilecek. Meteorolojinin uyarısı nedeniyle bölgedeki turistik tesisler de sıcak günü serin atlatabilmek adına çeşitli önlemler aldı.
Türkiye'de yabancı turistin en çok rağbet gösterdiği merkez
olan kentte, yine birçok ilden tatile gelen yerli turistlerle birlikte kent halkının da sahillere ve su parklarına akın etmesi bekleniyor.
Başta Konyaaltı ve Lara plajları sabah saatlerinden itibaren yoğunluk yaşamaya başladı. Deniz suyu sıcaklığının 29 derece kaydedildiği kentteki su parkı ve havuzlar da yoğun taleple karşı karşıya kaldı.
Uzmanlar, özellikle solunum sıkıntısı çeken, kronik akciğer hastaları, astım, KOAH ve bronşit hastalığı olan hastalar için riskli gün olduğunu söyledi. Özellikle yüksek nemim bu gruptaki hastalar için sıkıntı yaratabileceğine dikkat çekildi.
Antalya Meteoroloji Bölge Müdürlüğü, Antalya için 'tehlikeli sıcaklık' uyarısı yaptı. Bugün kentte 39 dereceye kadar yükselmesi beklenen hava sıcaklığı 60 derece olarak hissedilecek. Meteorolojinin uyarısı nedeniyle bölgedeki turistik tesisler de sıcak günü serin atlatabilmek adına çeşitli önlemler aldı.
Türkiye'de yabancı turistin en çok rağbet gösterdiği merkez
olan kentte, yine birçok ilden tatile gelen yerli turistlerle birlikte kent halkının da sahillere ve su parklarına akın etmesi bekleniyor.
Başta Konyaaltı ve Lara plajları sabah saatlerinden itibaren yoğunluk yaşamaya başladı. Deniz suyu sıcaklığının 29 derece kaydedildiği kentteki su parkı ve havuzlar da yoğun taleple karşı karşıya kaldı.
Uzmanlar, özellikle solunum sıkıntısı çeken, kronik akciğer hastaları, astım, KOAH ve bronşit hastalığı olan hastalar için riskli gün olduğunu söyledi. Özellikle yüksek nemim bu gruptaki hastalar için sıkıntı yaratabileceğine dikkat çekildi.
Etiketler:
antalya,
haber,
hava durumu,
meteoroloji
2 Ağustos 2015 Pazar
Şehidin hikayesi yürekleri dağladı!
PKK saldırısı sonucu şehit düşen 20 yaşındaki Jandarma Komando Er Barış Akkabak'ın dede evine ateş düştü.
Mardin’de Midyat’ta PKK saldırısı sonucu şehit olan 20 yaşındaki Akkabak’ın Antalya’ya Serik’teki dede evine sabah saatlerinde gelen yetkililer acı haberi dedesi sinir krizi geçirdi.
Kozan Mahallesi’ndeki eve sabah saatlerde gelen yetkililer, şehidin dedesi Ramazan ve anneannesi Havva Akkabak’a acılı haberi verdi. Şehit haberinin verilmesi ardından eve büyük Türk bayrağı asıldı, komşuları ve yakınları aileye başsağlığı diledi. Şehidin anneannesi ve yakınları gözyaşlarına hakim olamadı. sinir krizi geçiren anneanne Havva Akkabak’a sağlık görevlileri ambulansta müdahale etti. “İçim yanıyor” diye feryat eden dede Ramazan Akkabak, sinir krizi geçirdi, gömleğini yırttı.
BAKAN TELEFONLA ARAYARAK BAŞSAĞLIĞI DİLEDİ
Antalya Büyükşehir Belediyesi tarafından şehidin evine taziye aracıyla pide ve ayran getirilerek vatandaşlara ikram edildi. Serik Belediye Başkanı Ak Partili Ramazan Çalık da eve gelerek şehidin yakınlarına taziyede bulundu. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da dede Ramazan Akkabak’ı telefonla arayarak başsağlığı diledi.
DEDESİ NÜFUSUNA ALIP BABALIK YAPTI
Diğer yandan şehit Barış Akkabak’ın annesi Kadriye Akkabak’ın 2003 yılında kanser nedeniyle vefat ettiği, babası Cevdet Erdem’in ise kendilerini terk ettiği kaydedildi. Annesinin ölümü üzerine Barış Akkabak’ı nüfusuna alan dedesi, torununa babalık yaptı. Şehidin diğer iki erkek kardeşi Ferhat ve Onur’un ise başka ailelere evlatlık verildiği kaydedildi.
Alüminyum işiyle uğraşan Akkabak’ın, Manisa Kırkağaç’taki acemi birliğinden sonra dağıtım izni için dedesinin evine geldiği, iki hafta önce de Mardin Midyat’taki birliğine teslim olduğu belirtildi.
“HER ŞEYİ HAZIRDI EVLENECEKTİ AMA ŞEHİT OLDU”
Dede Ramazan Akkabak, torununu küçüklükten itibaren kendisinin büyüttüğünü söyledi. “Barış benim çocuğumdu” diyen deden Akkabak, “25 bin liraya araba aldım, dükkanı vardı. Askerden dönünce evlenecekti. Her şeyi hazırdı. Hazırlığını yapmıştı. Acı haber geldi, şehit oldu” dedi.
Şehidin dayısı Şaban Akkabak da yeğeniyle dün telefonla konuştuğunu belirtti. Motosiklet kullandığı için “Ben seni ararım” dediğini kaydeden Akkabak, “5- 10 dakika sonra ben aradım ancak meşgule aldı. Ardından, ’Operasyona gidiyorum, ortalık karışık’ diye mesaj attı. Ondan sonra da görüşemedik” diye konuştu.
Şehidin cenazesi ikindide kılınacak cenaze namazından sonra Gebiz Mahallesi’nde toprağa verilecek.
ANNESİ VEFAT ETTİ, BABASI TERK ETTİ
Şehit Barış Akkabak’ın Antalya’nın Serik ilçesindeki dede evinde acı, gözyaşı ve hakim. Şehidin dedesi Ramazan Akkabak taziyeleri Kozan Gökveliler Mahallesi’ndeki evinde kabul ediyor. Annesi hayatta olmadığı, babası da ayrı olduğu için dedesinin sahip çıktığı şehidin büyüdüğü evin girişine Türk Bayrağı asılı. Yeğenin öksüz olduğunu anlatan dayı Şaban Akkabak, şehitlerinin Manisa’da yaptığı acemiliğin ardından usta birliği için Mardin’e gittiğini söyledi. Yeğenin dağıtımının ardından bayramını köyünde geçirdikten sonra, yaklaşık 10-15 gün önce usta birliğine teslim olduğunu anlatan dayı Akkabak, “Dün üzücü haberi geldi.” dedi.
ARTIK BİTSİN, ANALAR KUZULAR AĞLAMASIN
Barış Akkabak’ın 18 yaşına kadar dağlarda keçi otlattığını, 18 yaşında Antalya’da meslek öğrenip kendi işini kurduğunu dile getiren dayı Akkabak, “Kimseye zararı yoktu. ‘Askerden gelince bana kız bulun’ diyordu. Nasip olmadı.” dedi. Yeğenin ölümünden devleti sorumlu tutan dayı Şaban Akkaya, yeğeniyle aralarında geçen bir konuşmayı şöyle aktardı: “Benim yeğenim askerdeyken demiş, ‘Komutanım iki terörist gördük’. ‘Oğlum ateş yapmayın. Onlar yaparsa siz yapın, karşılık verin’ demiş. Benim yeğenim şimdi vuruldu. Karşılık vermemenin anlamı kaldı mı?”
Yaşanan acıların bir an önce son bulmasını isteyen Şaban Akkaya, “Artık bitsin. Bu analar, kuzular ağlamasın. Ana yok, baba yok bu çocukta. Varsa teyze dayı var. Ne olacak şimdi? Bu insanlar 3-5 gün gelecek. Ondan sonra ne olacak. Oldu mu şimdi bu. Tamam vatan sağolsun diyoruz da analar evlatsız, çocuklar babası kalıyor. Biz şimdi yeğensiz kaldık oldu mu şimdi?
DEVLET ÇOCUĞUMUZU GERİ VERSİN
Köylü kadınlar sakinleştirmeye çalıştığı şehit erin teyzesi Zeliha Namal ise şöyle feryat etti: “Devlet bizim çocuğumuzu geri versin. Benim çocuğum öksüzdü. Geri versinler. Bizim askerlerimize sahip çıkmıyorlar. Benim kuzum öksüzdü.”
sözcü.com.tr
Mardin’de Midyat’ta PKK saldırısı sonucu şehit olan 20 yaşındaki Akkabak’ın Antalya’ya Serik’teki dede evine sabah saatlerinde gelen yetkililer acı haberi dedesi sinir krizi geçirdi.
Kozan Mahallesi’ndeki eve sabah saatlerde gelen yetkililer, şehidin dedesi Ramazan ve anneannesi Havva Akkabak’a acılı haberi verdi. Şehit haberinin verilmesi ardından eve büyük Türk bayrağı asıldı, komşuları ve yakınları aileye başsağlığı diledi. Şehidin anneannesi ve yakınları gözyaşlarına hakim olamadı. sinir krizi geçiren anneanne Havva Akkabak’a sağlık görevlileri ambulansta müdahale etti. “İçim yanıyor” diye feryat eden dede Ramazan Akkabak, sinir krizi geçirdi, gömleğini yırttı.
BAKAN TELEFONLA ARAYARAK BAŞSAĞLIĞI DİLEDİ
Antalya Büyükşehir Belediyesi tarafından şehidin evine taziye aracıyla pide ve ayran getirilerek vatandaşlara ikram edildi. Serik Belediye Başkanı Ak Partili Ramazan Çalık da eve gelerek şehidin yakınlarına taziyede bulundu. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da dede Ramazan Akkabak’ı telefonla arayarak başsağlığı diledi.
DEDESİ NÜFUSUNA ALIP BABALIK YAPTI
Diğer yandan şehit Barış Akkabak’ın annesi Kadriye Akkabak’ın 2003 yılında kanser nedeniyle vefat ettiği, babası Cevdet Erdem’in ise kendilerini terk ettiği kaydedildi. Annesinin ölümü üzerine Barış Akkabak’ı nüfusuna alan dedesi, torununa babalık yaptı. Şehidin diğer iki erkek kardeşi Ferhat ve Onur’un ise başka ailelere evlatlık verildiği kaydedildi.
Alüminyum işiyle uğraşan Akkabak’ın, Manisa Kırkağaç’taki acemi birliğinden sonra dağıtım izni için dedesinin evine geldiği, iki hafta önce de Mardin Midyat’taki birliğine teslim olduğu belirtildi.
“HER ŞEYİ HAZIRDI EVLENECEKTİ AMA ŞEHİT OLDU”
Dede Ramazan Akkabak, torununu küçüklükten itibaren kendisinin büyüttüğünü söyledi. “Barış benim çocuğumdu” diyen deden Akkabak, “25 bin liraya araba aldım, dükkanı vardı. Askerden dönünce evlenecekti. Her şeyi hazırdı. Hazırlığını yapmıştı. Acı haber geldi, şehit oldu” dedi.
Şehidin dayısı Şaban Akkabak da yeğeniyle dün telefonla konuştuğunu belirtti. Motosiklet kullandığı için “Ben seni ararım” dediğini kaydeden Akkabak, “5- 10 dakika sonra ben aradım ancak meşgule aldı. Ardından, ’Operasyona gidiyorum, ortalık karışık’ diye mesaj attı. Ondan sonra da görüşemedik” diye konuştu.
Şehidin cenazesi ikindide kılınacak cenaze namazından sonra Gebiz Mahallesi’nde toprağa verilecek.
ANNESİ VEFAT ETTİ, BABASI TERK ETTİ
Şehit Barış Akkabak’ın Antalya’nın Serik ilçesindeki dede evinde acı, gözyaşı ve hakim. Şehidin dedesi Ramazan Akkabak taziyeleri Kozan Gökveliler Mahallesi’ndeki evinde kabul ediyor. Annesi hayatta olmadığı, babası da ayrı olduğu için dedesinin sahip çıktığı şehidin büyüdüğü evin girişine Türk Bayrağı asılı. Yeğenin öksüz olduğunu anlatan dayı Şaban Akkabak, şehitlerinin Manisa’da yaptığı acemiliğin ardından usta birliği için Mardin’e gittiğini söyledi. Yeğenin dağıtımının ardından bayramını köyünde geçirdikten sonra, yaklaşık 10-15 gün önce usta birliğine teslim olduğunu anlatan dayı Akkabak, “Dün üzücü haberi geldi.” dedi.
ARTIK BİTSİN, ANALAR KUZULAR AĞLAMASIN
Barış Akkabak’ın 18 yaşına kadar dağlarda keçi otlattığını, 18 yaşında Antalya’da meslek öğrenip kendi işini kurduğunu dile getiren dayı Akkabak, “Kimseye zararı yoktu. ‘Askerden gelince bana kız bulun’ diyordu. Nasip olmadı.” dedi. Yeğenin ölümünden devleti sorumlu tutan dayı Şaban Akkaya, yeğeniyle aralarında geçen bir konuşmayı şöyle aktardı: “Benim yeğenim askerdeyken demiş, ‘Komutanım iki terörist gördük’. ‘Oğlum ateş yapmayın. Onlar yaparsa siz yapın, karşılık verin’ demiş. Benim yeğenim şimdi vuruldu. Karşılık vermemenin anlamı kaldı mı?”
Yaşanan acıların bir an önce son bulmasını isteyen Şaban Akkaya, “Artık bitsin. Bu analar, kuzular ağlamasın. Ana yok, baba yok bu çocukta. Varsa teyze dayı var. Ne olacak şimdi? Bu insanlar 3-5 gün gelecek. Ondan sonra ne olacak. Oldu mu şimdi bu. Tamam vatan sağolsun diyoruz da analar evlatsız, çocuklar babası kalıyor. Biz şimdi yeğensiz kaldık oldu mu şimdi?
DEVLET ÇOCUĞUMUZU GERİ VERSİN
Köylü kadınlar sakinleştirmeye çalıştığı şehit erin teyzesi Zeliha Namal ise şöyle feryat etti: “Devlet bizim çocuğumuzu geri versin. Benim çocuğum öksüzdü. Geri versinler. Bizim askerlerimize sahip çıkmıyorlar. Benim kuzum öksüzdü.”
sözcü.com.tr
"Kalkmış TV'de keçiler diye reklam yapıyor"
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, akil insanlar heyetini ve isim vermeden heyetteki sanatçı Kadir İnanır’ı eleştirerek, “Şimdi bir artist, kalkmış TV’de reklam yapıyor, keçiler diye. Kendilerine göre sinema oyuncusu. Bilmedikleri, nereden yazıldığı belli olmayan bir senaryoyu uygulamaya başlamışlar. Bu sanatçılar bu tür senaryolara alışık. Türk sinemasından hareketle çözüm sürecini savunanlar arasında ‘iyi adam’, ‘kötü adam’ bulunuyor. İyi adam Ayhan Işık, kötü adam da Ahmet Tarık Tekçe olmuştur. Kim işine yarıyorsa o Ayhan Işık, kim işine yarıyorsa Ahmet Tarık Tekçe” dedi.
Bahçeli, basına kapalı olarak gerçekleşen Genişletilmiş İl İstişare Toplantılarına dün de Ankara’da devam etti. Genel Merkez’deki Gün Sazak Konferans Salonu’nda partililere konuşan Bahçeli, edinilen bilgilere göre özetle şunları kaydetti:
MHP’YE HAKARET
“MHP, siyasi etiği bozan, siyasi hayatı yozlaştıran her türlü anlayışı reddeder. MHP’den temin etmek suretiyle azınlık hükümeti tek başına iktidar olabilir sözüne inanarak, iktidar olmak hevesine kapılanlar, farkında olmadan MHP’ye hakaret etmektedirler. Bunu yapabilmeyi düşünen insanın da MHP’de yeri yoktur.
ARTİST REKLAM YAPIYOR
Şimdi bir artist, kalkmış TV’de reklam yapıyor, keçiler diye. Kendilerine göre de bir sinema oyuncusu. Bilmedikleri, nereden yazıldığı belli olmayan bir senaryoyu uygulamaya başlamışlardır. Bu sanatçı insanlar, bu tür senaryolara alışıktır. Türk sinema hayatında iki tane senarist vardır. Birincisi Bülent Oran, diğeri Sefa Önal’dır. Fakir kız, zengin oğlandan tut, köyden kente geçerken sorunlar hep bu senaristlerin oluşturduğu filmlerle sinema hayatı zenginleştirilmiştir. Bazıları vardır içlerinde iyi oğlan, bazıları vardır, fakir kız veya zengin kız şeklinde. İyi oğlanlar hep baş artist olarak, söz gelimi Ayhan Işık. Kötü adam da Ahmet Tarık Tekçe olmuştur. Bu senaryoların hepsi devam ediyor. Kim işine yarıyorsa Ayhan Işık, kim işine yarıyorsa Ahmet Tarık Tekçe olmuştur. İkisi de rahmetli oldu. Türk milleti böyle zehirleniyor. Hal böyle olunca küresel güçlerin, emperyalistlerin yazmış olduğu senaryoyu oynayacak insanlara ihtiyaç vardır. Bunları da buldular çıkardılar. Birçok sivil toplum kuruluşu, bunun hepsinin ortak noktası birlikte hareket ettikleri çözüm programının altında saklı fakat çözümün ne olduğunu bilen yok. Kapsamı nereye kadardır, düşünen yok. Bir çözüm türküsüdür, devam ediyor.
CHP ERDOĞAN’I BALIN İÇİNE BOĞDU
AKP’nin 12 yıllık iktidarı döneminde kutuplaşma öne çıkarıldı. Bunlar Türkiye’yi bölünmenin eşiğine getirmiştir. Bu bir toplumsal yarılmadır. Bunun da ekmeğine yağ süren CHP olmuştur. Her konuyu tersten anlamış ve farkında olmadan Tayyip Erdoğan’ın elini güçlendirmiştir. Başörtüsü, imam hatip, Kuran kursları böyle olmuştur. CHP’nin yanlış tepkileriyle mütedeyyin vatandaşlarımız ‘AKP, bak inançlarımızı daha güçlü kılmak için meselelerimize sahip çıkıyor’ derken, CHP, Erdoğan’ı yağın balın içine boğmuştur.
MHP’YE HUSUMETTEN VAZGEÇMİYORLAR
Davutoğlu, partileri ziyaret etti, bizi de ziyaret etti. Sizlere şurada neyi anlatmışsam, kendisine de onu anlattım. ‘Kuracağınız bir hükümette MHP olmayacaktır, Türkiye için en uygunu HDP ile bir koalisyondur. Çözüm sürecini milletin daha iyi anlamasına, çözümün kapsamının nereye gitmesine vesile olacaktır. Ama bunda bir engel koyuyorsanız, o zaman toplumsal yarılmayı bütünleştirecek bir AKP - CHP koalisyonu yapmanızda yarar vardır’ demişizdir. Sonra, ‘MHP’nin koalisyon içine girmeyeceği anlaşılmıştır’ diyor. O zaman bize dedi ki, ‘Bazı konularda istişare yapabilmek için Faruk Çelik beyle, partinizden görevlendireceğiniz bir arkadaşımız görüşebilir mi?’ Dedik ki, ‘Biz koalisyonu değil, Türkiye’nin meselelerini görüşebiliriz. Bunu bizim dışımızda yapın.’ Şimdi kendilerinin birtakım oyunları için bunları yazıyor, çiziyorlar. Hele hele Samanyolu, Bugün, Zaman gibi medya organlarına akıl ermiyor. MHP’ye husumette bulunmaktan vazgeçmiyorlar. O kadar iş başlarına bugüne kadar birlikte hareket ettikleri AKP’den geldi, hala husumeti MHP’de yürütüyorlar.”
hürriyet.com.tr
Bahçeli, basına kapalı olarak gerçekleşen Genişletilmiş İl İstişare Toplantılarına dün de Ankara’da devam etti. Genel Merkez’deki Gün Sazak Konferans Salonu’nda partililere konuşan Bahçeli, edinilen bilgilere göre özetle şunları kaydetti:
MHP’YE HAKARET
“MHP, siyasi etiği bozan, siyasi hayatı yozlaştıran her türlü anlayışı reddeder. MHP’den temin etmek suretiyle azınlık hükümeti tek başına iktidar olabilir sözüne inanarak, iktidar olmak hevesine kapılanlar, farkında olmadan MHP’ye hakaret etmektedirler. Bunu yapabilmeyi düşünen insanın da MHP’de yeri yoktur.
ARTİST REKLAM YAPIYOR
Şimdi bir artist, kalkmış TV’de reklam yapıyor, keçiler diye. Kendilerine göre de bir sinema oyuncusu. Bilmedikleri, nereden yazıldığı belli olmayan bir senaryoyu uygulamaya başlamışlardır. Bu sanatçı insanlar, bu tür senaryolara alışıktır. Türk sinema hayatında iki tane senarist vardır. Birincisi Bülent Oran, diğeri Sefa Önal’dır. Fakir kız, zengin oğlandan tut, köyden kente geçerken sorunlar hep bu senaristlerin oluşturduğu filmlerle sinema hayatı zenginleştirilmiştir. Bazıları vardır içlerinde iyi oğlan, bazıları vardır, fakir kız veya zengin kız şeklinde. İyi oğlanlar hep baş artist olarak, söz gelimi Ayhan Işık. Kötü adam da Ahmet Tarık Tekçe olmuştur. Bu senaryoların hepsi devam ediyor. Kim işine yarıyorsa Ayhan Işık, kim işine yarıyorsa Ahmet Tarık Tekçe olmuştur. İkisi de rahmetli oldu. Türk milleti böyle zehirleniyor. Hal böyle olunca küresel güçlerin, emperyalistlerin yazmış olduğu senaryoyu oynayacak insanlara ihtiyaç vardır. Bunları da buldular çıkardılar. Birçok sivil toplum kuruluşu, bunun hepsinin ortak noktası birlikte hareket ettikleri çözüm programının altında saklı fakat çözümün ne olduğunu bilen yok. Kapsamı nereye kadardır, düşünen yok. Bir çözüm türküsüdür, devam ediyor.
CHP ERDOĞAN’I BALIN İÇİNE BOĞDU
AKP’nin 12 yıllık iktidarı döneminde kutuplaşma öne çıkarıldı. Bunlar Türkiye’yi bölünmenin eşiğine getirmiştir. Bu bir toplumsal yarılmadır. Bunun da ekmeğine yağ süren CHP olmuştur. Her konuyu tersten anlamış ve farkında olmadan Tayyip Erdoğan’ın elini güçlendirmiştir. Başörtüsü, imam hatip, Kuran kursları böyle olmuştur. CHP’nin yanlış tepkileriyle mütedeyyin vatandaşlarımız ‘AKP, bak inançlarımızı daha güçlü kılmak için meselelerimize sahip çıkıyor’ derken, CHP, Erdoğan’ı yağın balın içine boğmuştur.
MHP’YE HUSUMETTEN VAZGEÇMİYORLAR
Davutoğlu, partileri ziyaret etti, bizi de ziyaret etti. Sizlere şurada neyi anlatmışsam, kendisine de onu anlattım. ‘Kuracağınız bir hükümette MHP olmayacaktır, Türkiye için en uygunu HDP ile bir koalisyondur. Çözüm sürecini milletin daha iyi anlamasına, çözümün kapsamının nereye gitmesine vesile olacaktır. Ama bunda bir engel koyuyorsanız, o zaman toplumsal yarılmayı bütünleştirecek bir AKP - CHP koalisyonu yapmanızda yarar vardır’ demişizdir. Sonra, ‘MHP’nin koalisyon içine girmeyeceği anlaşılmıştır’ diyor. O zaman bize dedi ki, ‘Bazı konularda istişare yapabilmek için Faruk Çelik beyle, partinizden görevlendireceğiniz bir arkadaşımız görüşebilir mi?’ Dedik ki, ‘Biz koalisyonu değil, Türkiye’nin meselelerini görüşebiliriz. Bunu bizim dışımızda yapın.’ Şimdi kendilerinin birtakım oyunları için bunları yazıyor, çiziyorlar. Hele hele Samanyolu, Bugün, Zaman gibi medya organlarına akıl ermiyor. MHP’ye husumette bulunmaktan vazgeçmiyorlar. O kadar iş başlarına bugüne kadar birlikte hareket ettikleri AKP’den geldi, hala husumeti MHP’de yürütüyorlar.”
hürriyet.com.tr
Kredi kartına büyük tuzağa dikkat!
Bankaların kara listesine girdikleri için kredi kullanamayanlar ile cep telefonlarına getirilen kredi kartına taksit yasağı bazı satıcıları senetle satışa yöneltti. Ancak, tüketiciler ‘sakıncalı sözleşmelere’ imza attıklarının farkına bile varmıyor. Ayrıca her taksit için ayrı senet yapılması gerekiyor.
Kredi ve kredi kartı borcu yüzünden bankaların kara listesine girenlerin sayısının 3.5 milyona dayanması, cep telefonlarına getirilen kredi kartına taksit yasağının 1.5 yıla ulaşması, ürün taleplerini senetle satış yapan mağazalardan karşılamak zorunda kalan tüketicileri, tehlikeli sözleşmelere imza atmak zorunda bırakıyor.
Bu da, senetle satış yapan mağazaların alışveriş yapan müşterilerine, aldıkları ürünün karşılığında sadece toplam bedel üzerinden tek bir senet imzalatmasından kaynaklanıyor. Oysa, Tüketici Yasası’na göre, taksitli satışlarda tüketicilerin daha sonra herhangi bir sorunla karşılaşmaması için her bir taksit için ayrı ayrı senet düzenlenip imzalatılması gerekiyor. Yasa’ya aykırı olmasına rağmen, bu mağazaların tüketicilere toplam bedeli gösteren tek bir senet imzalatması, kötü niyetli uygulamalara açık kapı bırakıyor. Bu mağazalar, ileride yaşanacak her hangi bir taksit ödeme aksaklığında borcun tamamını içeren senedi, devreye sokma tehdidi olarak kullanabileceği gibi, mağaza açısından herhangi bir finansal sorunun yaşanması durumlarında taksitler aksatılmasa da borcun tamamının tahsiline yol açıyor
SORUNA YARGI ÇÖZÜMÜ
Tüketici Yasası’nın her taksit için ayrı ayrı düzenlemek yerine toplam bedeli içeren tek senedin imzalatılması durumunda, düzenlenen senetlerin tüketiciler lehinde geçersiz kılmasına rağmen, bu tür senetlere yönelik takip durumlarında tüketicilerin yine de haklarını yargıda aramaları gerekiyor. Bunun için de satıcının imzalattığı taksit sözleşmesinin bir nüshasının mutlaka tüketicinin elinde olması gerekiyor. Zaten Yasa’ya göre de satıcının imzalanan sözleşmenin bir kopyasını tüketiciye verme yükümlülüğü bulunuyor. Ayrıca, bu sözleşmenin dışında bir de kıymetli evrak niteliği bulunan senet ya da senetler düzenleniyorsa, bu senetlerin de her bir taksit tutarı için ayrı ayrı düzenlenmesi gerekiyor. Aksi takdirde düzenlenen kambiyo senetleri, geçersiz sayılıyor. Söz konusu senetlerle ilgili herhangi bir sorun yaşandığında da, tüketicilerin senet bedelinin miktarına göre ya bulundukları il ve ilçedeki tüketici sorunları hakem heyetlerine ya da tüketici mahkemelerine başvurup, haklarını aramaları gerekiyor.
ALMADAN İMZALAMA
Bankaların kara listesine girdikleri için kredi ve kredi kartı kullanamayanlar ile cep telefonlarına getirilen kredi kartına taksitli satış yasağından etkilenmek istemeyenlerin tercih ettiği taksitli satış sözleşmelerinde, tüketicilerin dikkat etmeleri noktalar, sadece toplam bedeli içeren tek senetler oluşturmuyor. Bu tip sözleşmelerde satın alınan ürününün teslimiyle ilgili maddelere de dikkat edilmesi gerekiyor. İmzalanan sözleşmelerde ürünün teslim alındığına dair ibare olup olmadığının mutlaka kontrol edilmesi gerekiyor. Satıcı firmalar tarafından standart olarak önceden hazırlanmış bu sözleşmelere “Malı teslim aldım” şeklinde bir ibare yer alabiliyor. Bu ibare, daha sonra ürünün teslimiyle ilgili herhangi bir sorun yaşandığında tüketicilerin aleyhine kullanılabiliyor. Böyle durumlarda, art niyetli satıcılar, tüketiciyle yaşanan sorunlarda, ürünü teslim etmiş gibi davranarak, sözleşmede yer alan ürün bedelini haksız yere talep edebiliyor. Tüketicilerin bu tip sözleşme maddelere karşı da dikkatli olması, teslimi daha sonra gerçekleştirilecek ürünlerde, sözleşmede yer alan ürünü teslim aldıklarına dair ibarelerin üstünü çizerek, yanına teslim almadıklarını eklemeleri gerekiyor.
hürriyet.com.tr
Kredi ve kredi kartı borcu yüzünden bankaların kara listesine girenlerin sayısının 3.5 milyona dayanması, cep telefonlarına getirilen kredi kartına taksit yasağının 1.5 yıla ulaşması, ürün taleplerini senetle satış yapan mağazalardan karşılamak zorunda kalan tüketicileri, tehlikeli sözleşmelere imza atmak zorunda bırakıyor.
Bu da, senetle satış yapan mağazaların alışveriş yapan müşterilerine, aldıkları ürünün karşılığında sadece toplam bedel üzerinden tek bir senet imzalatmasından kaynaklanıyor. Oysa, Tüketici Yasası’na göre, taksitli satışlarda tüketicilerin daha sonra herhangi bir sorunla karşılaşmaması için her bir taksit için ayrı ayrı senet düzenlenip imzalatılması gerekiyor. Yasa’ya aykırı olmasına rağmen, bu mağazaların tüketicilere toplam bedeli gösteren tek bir senet imzalatması, kötü niyetli uygulamalara açık kapı bırakıyor. Bu mağazalar, ileride yaşanacak her hangi bir taksit ödeme aksaklığında borcun tamamını içeren senedi, devreye sokma tehdidi olarak kullanabileceği gibi, mağaza açısından herhangi bir finansal sorunun yaşanması durumlarında taksitler aksatılmasa da borcun tamamının tahsiline yol açıyor
SORUNA YARGI ÇÖZÜMÜ
Tüketici Yasası’nın her taksit için ayrı ayrı düzenlemek yerine toplam bedeli içeren tek senedin imzalatılması durumunda, düzenlenen senetlerin tüketiciler lehinde geçersiz kılmasına rağmen, bu tür senetlere yönelik takip durumlarında tüketicilerin yine de haklarını yargıda aramaları gerekiyor. Bunun için de satıcının imzalattığı taksit sözleşmesinin bir nüshasının mutlaka tüketicinin elinde olması gerekiyor. Zaten Yasa’ya göre de satıcının imzalanan sözleşmenin bir kopyasını tüketiciye verme yükümlülüğü bulunuyor. Ayrıca, bu sözleşmenin dışında bir de kıymetli evrak niteliği bulunan senet ya da senetler düzenleniyorsa, bu senetlerin de her bir taksit tutarı için ayrı ayrı düzenlenmesi gerekiyor. Aksi takdirde düzenlenen kambiyo senetleri, geçersiz sayılıyor. Söz konusu senetlerle ilgili herhangi bir sorun yaşandığında da, tüketicilerin senet bedelinin miktarına göre ya bulundukları il ve ilçedeki tüketici sorunları hakem heyetlerine ya da tüketici mahkemelerine başvurup, haklarını aramaları gerekiyor.
ALMADAN İMZALAMA
Bankaların kara listesine girdikleri için kredi ve kredi kartı kullanamayanlar ile cep telefonlarına getirilen kredi kartına taksitli satış yasağından etkilenmek istemeyenlerin tercih ettiği taksitli satış sözleşmelerinde, tüketicilerin dikkat etmeleri noktalar, sadece toplam bedeli içeren tek senetler oluşturmuyor. Bu tip sözleşmelerde satın alınan ürününün teslimiyle ilgili maddelere de dikkat edilmesi gerekiyor. İmzalanan sözleşmelerde ürünün teslim alındığına dair ibare olup olmadığının mutlaka kontrol edilmesi gerekiyor. Satıcı firmalar tarafından standart olarak önceden hazırlanmış bu sözleşmelere “Malı teslim aldım” şeklinde bir ibare yer alabiliyor. Bu ibare, daha sonra ürünün teslimiyle ilgili herhangi bir sorun yaşandığında tüketicilerin aleyhine kullanılabiliyor. Böyle durumlarda, art niyetli satıcılar, tüketiciyle yaşanan sorunlarda, ürünü teslim etmiş gibi davranarak, sözleşmede yer alan ürün bedelini haksız yere talep edebiliyor. Tüketicilerin bu tip sözleşme maddelere karşı da dikkatli olması, teslimi daha sonra gerçekleştirilecek ürünlerde, sözleşmede yer alan ürünü teslim aldıklarına dair ibarelerin üstünü çizerek, yanına teslim almadıklarını eklemeleri gerekiyor.
hürriyet.com.tr
31 Temmuz 2015 Cuma
Fotoğraf makinasının flaşı bebeği kör etti
Çin ’de ismi açıklanmayan üç aylık bir bebek, fotoğrafmakinasının flaşı nedeniyle gözünü kaybetti. Daily Mail ’in haberine göre, bebeğin anne-babasının arkadaşı, fotoğrafı yalnızca 25 santim mesafeden, flaşı kapamayı unutarak çekti.
Kısa bir süre sonra çocuklarının gözünde problem olduğunu fark eden anne-baba, bebeği doktora götürdü. Bebeğin sol gözünde görme kaybı olduğu ve sağ gözünü tamamen kaybettiği açıklandı. Fotoğrafı çeken kişiye dava açılıp açılmayacağı bilinmiyor.
Flaşın sarı benekteki hücrelere zarar verdiği ifade edilirken, sarı beneğin gelişimi çocuklar dört yaşına basana kadar tamamlanmıyor.
(medyafaresi.com.tr)
Kısa bir süre sonra çocuklarının gözünde problem olduğunu fark eden anne-baba, bebeği doktora götürdü. Bebeğin sol gözünde görme kaybı olduğu ve sağ gözünü tamamen kaybettiği açıklandı. Fotoğrafı çeken kişiye dava açılıp açılmayacağı bilinmiyor.
Flaşın sarı benekteki hücrelere zarar verdiği ifade edilirken, sarı beneğin gelişimi çocuklar dört yaşına basana kadar tamamlanmıyor.
(medyafaresi.com.tr)
29 Temmuz 2015 Çarşamba
'Taliban lideri Molla Ömer öldü' iddiası
Afgan yetkililer, Taliban lideri Molla Muhammed Ömer'in öldüğünü öne sürdü.
Molla Ömer'in öldüğüne ilişkin iddia BBC tarafından ortaya atıldı. BBC'nin haberine göre, Afgan hükümeti ve istihbaratından kaynaklar, Molla Ömer'in iki ya da üç yıl önce öldüğünü söyledi.
AA: PAKİSTAN'DA ÖLDÜ
Afgan hükümetinden adının açıklanmasını istemeyen bir yetkili, AA muhabirine Pakistan'ın Molla Ömer'in ölümü konusunda Afganistan hükümetine bilgi verdiğini söyledi.
Yetkili, Molla Ömer'in iki yıl önce Pakistan'da önemli bir sağlık sorunu nedeniyle öldüğünü savundu.
BBC'nin ulaştığı bir Taliban sözcüsü, kısa süre içinde konuya ilişkin bir açıklama yapılacağını belirtti. Afganistan Devlet Başkanı Sözcüsü, Molla Ömer'in öldüğü yönündeki iddiaları araştırdıklarını söyledi.
DAHA ÖNCE DE İDDİALAR VARDI AMA...
Taliban'ın ruhani lideri olarak kabul edilen ve 55 yaşında olduğu tahmin edilen Molla Ömer'in öldürüldüğüne dair geçmiş yıllarda da iddialar ortaya atılmış ancak bu haberler asılsız çıkmıştı. Ancak BBC, Molla Ömer'in öldüğüne dair açıklamaların, ilk kez Afgan hükümetindeki üst düzey kaynaklarca dile getirildiğine vurgu yaptı.
Geçtiğimiz haftalarda Molla Ömer'e ait olduğu iddia edilen bir Ramazan Bayramı mesajı yayımlanmıştı. Söz konusu mesajda, Molla Ömer'in, Afgan hükümetiyle Taliban arasındaki barış görüşmelerine destek verdiği bildirilmişti.
11 Eylül saldırılarını düzenleyen El Kaide lideri Usame Bin Ladin’e destek veren Molla Ömer, ABD öncülüğündeki koalisyonun müdahalesiyle Taliban’ın devrildiği 2001 yılından bu yana kamuoyunca görülmedi.
FBI'ın arananlar listesindeki Molla Ömer'in; uzun boylu, siyah saçlı ve sağ gözünde şarapnel yarası olduğu belirtiliyor.
Molla Ömer 1996'da BBC ekibi tarafından gizlice görüntülenmişti.
TALİBAN BİYOGRAFİSİNİ YAYINLAMIŞTI
-- Taliban, Molla Ömer’in 1960 yılında Kandehar vilayetine bağlı Chah-i Himmat köyünde doğduğunu açıkladı.
-- 1980’li yıllarda Sovyet işgaline karşı verilen direnişte savaştı. Sağ gözünde şarapnel yarası var.
-- Sovyet ordularının Afganistan'dan çekilmesinin ardından çıkan iç savaşta Taliban'ı iktidara taşıdı.
-- 1996’da Taliban hareketinin “dini lideri” oldu.
-- El Kaide lideri Usame bin Ladin’le yakın ilişki kurdu.
-- ABD öncülüğündeki güçler, 2001 yılında Molla Ömer yönetimini devirdi. ABD Dışişleri Bakanlığı, başına 10 bin dolar ödül koydu.
-- Bu yılın başlarında Taliban, biyografisini yayınladı. Buna göre; farklı bir mizah anlayışı olan Molla Ömer’in evi ve yabancı bankalarda hesabı yok.
(hürriyet.com.tr)
Molla Ömer'in öldüğüne ilişkin iddia BBC tarafından ortaya atıldı. BBC'nin haberine göre, Afgan hükümeti ve istihbaratından kaynaklar, Molla Ömer'in iki ya da üç yıl önce öldüğünü söyledi.
AA: PAKİSTAN'DA ÖLDÜ
Afgan hükümetinden adının açıklanmasını istemeyen bir yetkili, AA muhabirine Pakistan'ın Molla Ömer'in ölümü konusunda Afganistan hükümetine bilgi verdiğini söyledi.
Yetkili, Molla Ömer'in iki yıl önce Pakistan'da önemli bir sağlık sorunu nedeniyle öldüğünü savundu.
BBC'nin ulaştığı bir Taliban sözcüsü, kısa süre içinde konuya ilişkin bir açıklama yapılacağını belirtti. Afganistan Devlet Başkanı Sözcüsü, Molla Ömer'in öldüğü yönündeki iddiaları araştırdıklarını söyledi.
DAHA ÖNCE DE İDDİALAR VARDI AMA...
Taliban'ın ruhani lideri olarak kabul edilen ve 55 yaşında olduğu tahmin edilen Molla Ömer'in öldürüldüğüne dair geçmiş yıllarda da iddialar ortaya atılmış ancak bu haberler asılsız çıkmıştı. Ancak BBC, Molla Ömer'in öldüğüne dair açıklamaların, ilk kez Afgan hükümetindeki üst düzey kaynaklarca dile getirildiğine vurgu yaptı.
Geçtiğimiz haftalarda Molla Ömer'e ait olduğu iddia edilen bir Ramazan Bayramı mesajı yayımlanmıştı. Söz konusu mesajda, Molla Ömer'in, Afgan hükümetiyle Taliban arasındaki barış görüşmelerine destek verdiği bildirilmişti.
11 Eylül saldırılarını düzenleyen El Kaide lideri Usame Bin Ladin’e destek veren Molla Ömer, ABD öncülüğündeki koalisyonun müdahalesiyle Taliban’ın devrildiği 2001 yılından bu yana kamuoyunca görülmedi.
FBI'ın arananlar listesindeki Molla Ömer'in; uzun boylu, siyah saçlı ve sağ gözünde şarapnel yarası olduğu belirtiliyor.
Molla Ömer 1996'da BBC ekibi tarafından gizlice görüntülenmişti.
TALİBAN BİYOGRAFİSİNİ YAYINLAMIŞTI
-- Taliban, Molla Ömer’in 1960 yılında Kandehar vilayetine bağlı Chah-i Himmat köyünde doğduğunu açıkladı.
-- 1980’li yıllarda Sovyet işgaline karşı verilen direnişte savaştı. Sağ gözünde şarapnel yarası var.
-- Sovyet ordularının Afganistan'dan çekilmesinin ardından çıkan iç savaşta Taliban'ı iktidara taşıdı.
-- 1996’da Taliban hareketinin “dini lideri” oldu.
-- El Kaide lideri Usame bin Ladin’le yakın ilişki kurdu.
-- ABD öncülüğündeki güçler, 2001 yılında Molla Ömer yönetimini devirdi. ABD Dışişleri Bakanlığı, başına 10 bin dolar ödül koydu.
-- Bu yılın başlarında Taliban, biyografisini yayınladı. Buna göre; farklı bir mizah anlayışı olan Molla Ömer’in evi ve yabancı bankalarda hesabı yok.
(hürriyet.com.tr)
Afirka’da 4 ülkede peçe yasaklandı
Boko Haram'ın intihar saldırılarını artırmasından sonra Kongo, Çad, Kamerun ve Nijer yüzü tamamen örten peçe takılmasını yasakladı
Afrika ülkelerinde kadınların giydiği ve yüzü tamamen örten peçeden oluşan dini kıyafet olan burkalar, intihar bombacısı kadınların kamufle olmasını sağladığı için tehlike arz ediyordu.Özellikle Boko Haram militanı kadınlar, gerçekleştirdiği pek çok saldırıda bu kıyafetler nedeniyle farkedilmemişti. Nüfusun yüzde 80′ini Hristiyanların oluşturduğu Kongo, yüzü tamamen örten peçeye 3 ay önce yasak getirerek bu önlemi alan ilk ülke oldu.
İNTİHAR SALDIRILARINDA KADINLAR KULLANILIYOR
Kongo’dan sonra Çad hükümeti de, Boko Haram’ın 15 Haziran’da peş peşe düzenlediği intihar saldırılarının ardından yüzü tamamen örten peçe takma yasağının yanı sıra başka güvenlik önlemleri de almaya başladı.
Kamerun’un Nijerya sınırındaki kuzey bölgesinde de saldırıların artırması ve bazı intihar saldırılarının yüzü tamamen peçeyle örtülü kadınlar tarafından düzenlendiğinin tespit edilmesi üzerine geçen ay ortasında peçe takma yasağı uygulanmaya başladı.
Son olarak Nijer’de terörle mücadele kapsamında ülkenin güneydoğusunda yüzü tamamen örten peçenin kullanımına geçici bir süre yasak getirildi.
Gine ve Gabon’da da İçişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamalarda, konuyla ilgili önlemin en kısa zamanda alınacağı ve yüzü tamamen örten peçeye yasak getirileceği ifade edildi.
(sözcü.com.tr)
Afrika ülkelerinde kadınların giydiği ve yüzü tamamen örten peçeden oluşan dini kıyafet olan burkalar, intihar bombacısı kadınların kamufle olmasını sağladığı için tehlike arz ediyordu.Özellikle Boko Haram militanı kadınlar, gerçekleştirdiği pek çok saldırıda bu kıyafetler nedeniyle farkedilmemişti. Nüfusun yüzde 80′ini Hristiyanların oluşturduğu Kongo, yüzü tamamen örten peçeye 3 ay önce yasak getirerek bu önlemi alan ilk ülke oldu.
İNTİHAR SALDIRILARINDA KADINLAR KULLANILIYOR
Kongo’dan sonra Çad hükümeti de, Boko Haram’ın 15 Haziran’da peş peşe düzenlediği intihar saldırılarının ardından yüzü tamamen örten peçe takma yasağının yanı sıra başka güvenlik önlemleri de almaya başladı.
Kamerun’un Nijerya sınırındaki kuzey bölgesinde de saldırıların artırması ve bazı intihar saldırılarının yüzü tamamen peçeyle örtülü kadınlar tarafından düzenlendiğinin tespit edilmesi üzerine geçen ay ortasında peçe takma yasağı uygulanmaya başladı.
Son olarak Nijer’de terörle mücadele kapsamında ülkenin güneydoğusunda yüzü tamamen örten peçenin kullanımına geçici bir süre yasak getirildi.
Gine ve Gabon’da da İçişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamalarda, konuyla ilgili önlemin en kısa zamanda alınacağı ve yüzü tamamen örten peçeye yasak getirileceği ifade edildi.
(sözcü.com.tr)
28 Temmuz 2015 Salı
Fransız parkında bikini dayağı
Fransa'nın Reims kentinde bir parkta bikinisiyle güneşlenen bir kadın, onu ‘ahlaksızlıkla’ suçlayan bir grup kadının saldırısına uğrayınca, ortalık karıştı.
Fransa’nın kuzeyindeki Reims kentindeki Léo Lagrange Parkı’nda bikiniyle güneşlenen 21 yaşındaki bir kadın, onu “ahlaksızca vücudunu göstermekle” suçlayan bir grup kadından dayak yedi.
Kurbanın yediği dayak sonucu hafif yaralandığını duyuran Fransız polisi, henüz saldırganların kimliklerini açıklamadı. Ancak sosyal medya üzerinden olaya büyük tepki gösteren yüzlerce kişi, dayakçı kadınların Müslüman olduğunu düşündüklerini dile getirince, Fransa’da ortam gerildi. Reims Belediye Başkanı Arnaud Robinet, “Tüm verileri elde etmeden bir sonuca varmamalıyız. Yine de insanların neden bu saldırının dini nedenlerle gerçekleştiğini düşündüğünü de anlayabiliyorum. Doğruysa, bu çok ciddi bir konu” dedi.
SALDIRGANLAR YAKALANDI
Yetkililer, yaşları 16 ila 24 arasında değişen beş saldırganın kısa sürede yakalandığını ve 18 yaşından büyük üç saldırganın eylül ayında hâkim karşısına çıkacağını duyurdu. Yaşları 16 ve 17 olan diğer iki saldırganın ise yeniden sorguya alınacağı ancak henüz resmi bir suçlama ile karşı karşıya olmadıkları açıklandı.
Olayın ardından bir sosyal medya kampanyası başlatan ırkçılık karşıtı SOS Racisme örgütü de Fransız kadınlarını olayın yaşandığı parkta bikini giymeye davet etti. Kötü hava koşulları bu protesto gösterisine katılımın çok düşük kalmasına neden olsa da, sosyal medyada “#jeportemonmaillotauparcleo (Mayomu parkta giyiyorum)” hashtag’iyle başlatılan kampanyayla, Fransız kadınlar kamuya açık yerlerde bikiniyle çektirdikleri fotoğrafları paylaşmaya başladı.
Fransa’nın kuzeyindeki Reims kentindeki Léo Lagrange Parkı’nda bikiniyle güneşlenen 21 yaşındaki bir kadın, onu “ahlaksızca vücudunu göstermekle” suçlayan bir grup kadından dayak yedi.
Kurbanın yediği dayak sonucu hafif yaralandığını duyuran Fransız polisi, henüz saldırganların kimliklerini açıklamadı. Ancak sosyal medya üzerinden olaya büyük tepki gösteren yüzlerce kişi, dayakçı kadınların Müslüman olduğunu düşündüklerini dile getirince, Fransa’da ortam gerildi. Reims Belediye Başkanı Arnaud Robinet, “Tüm verileri elde etmeden bir sonuca varmamalıyız. Yine de insanların neden bu saldırının dini nedenlerle gerçekleştiğini düşündüğünü de anlayabiliyorum. Doğruysa, bu çok ciddi bir konu” dedi.
SALDIRGANLAR YAKALANDI
Yetkililer, yaşları 16 ila 24 arasında değişen beş saldırganın kısa sürede yakalandığını ve 18 yaşından büyük üç saldırganın eylül ayında hâkim karşısına çıkacağını duyurdu. Yaşları 16 ve 17 olan diğer iki saldırganın ise yeniden sorguya alınacağı ancak henüz resmi bir suçlama ile karşı karşıya olmadıkları açıklandı.
Olayın ardından bir sosyal medya kampanyası başlatan ırkçılık karşıtı SOS Racisme örgütü de Fransız kadınlarını olayın yaşandığı parkta bikini giymeye davet etti. Kötü hava koşulları bu protesto gösterisine katılımın çok düşük kalmasına neden olsa da, sosyal medyada “#jeportemonmaillotauparcleo (Mayomu parkta giyiyorum)” hashtag’iyle başlatılan kampanyayla, Fransız kadınlar kamuya açık yerlerde bikiniyle çektirdikleri fotoğrafları paylaşmaya başladı.
Kadına şiddette son nokta
Dün Ankara ve İzmir'den gelen kadına yönelik şiddet haberleri tüyler ürpertti. Ankara Sincan'da Kamil Hamarat, eski kız arkadaşını önce boynundan bıçakladı, Kaçan genç kızı yakalayıp yine defalarca bıçakladı ve sonra ‘Öldün mü’ diye sorup bıçağı şakağına sapladı. İzmir'de ise bir baba, yurttan kaçan kızını 9 bıçak darbesiyle öldürdü.
Sincan’da mahkemeye gelen iddianame, yine bir erkeğin kadına korkunç şiddetini gözler önüne serdi. Erkek, genç kızı önce boynundan bıçakladı. Kaçan genç kızı yakalayıp yine defalarca bıçakladı ve sonra ‘Öldün mü’ diye sorup bıçağı şakağına sapladı.
Eski kız arkadaşı 19 yaşındaki F.G.’yi şakağına bıçaklayarak yaralayan Kamil Hamarat hakkında savcılık kasten öldürmeye teşebbüs suçundan müebbet hapis istemiyle dava açıldı.
Sincan Cumhuriyet Başsavcılığı’nın hazırladığı iddianameye göre, F.G. adlı Genç kız, 16 Nisan 2015 saat 19.00 sıralarında okuduğu meslek lisesinden çıkarak evine doğru gitmeye başladı. Bir süre sonra F.G.’nin önünü kesen eski erkek arkadaşı Kamil Hamarat, genç kızın arabaya binmesini istedi. Israr üzerine arabaya binen genç kız, sonrasında yaşadığı dehşeti ifadesinde şöyle anlattı:
BIÇAĞI BOYNUNA VURDU
“Araçta bana ‘Seni çok seviyorum. Benden neden ayrıldın, beni hiç aldattın mı’ dedi. Ben de ‘Hayır’ dedim. ‘Sen şerefsizsin, o…, kendimi öldüreceğim, seni de öldüreceğim 2 saniye gözünü kapat’ dedi. Daha sonra araçta bulunan ekmek bıçağını alarak boynuma vurdu. Kendimi araçtan dışarıya attım ve yere yuvarlandım. Kamil, araçtan inerek bıçağı vücuduma vurmaya başladı. ‘Öldün mü’ diye sordu. Kaçmak için ayağa kalktım. Arkamdan koşarak geldi ve bıçağı sol şakağıma sapladı.”
‘HAYDİ VUR’ DEMİŞ
İddianamede, kaldırıldığı hastanede ameliyatla bıçağın genç kızın kafasından çıkarıldığı anlatılırken, Kamil Hamarat da ifadesinde, F.G.’nin kendisini tahrik ettiğini öne sürerek, “Kışkırtıcı şekilde konuştu. Boynunu uzatarak, ‘Haydi bana vur’ dedi. Kendimi kaybederek ekmek bıçağı ile vurdum. Zarar vermek istedim” dedi.
Savcılık, Hamarat hakkında ömür boyu hapis cezası talep edilen iddianameyi mahkemeye sundu. F.G’nin avukatı Evin Konuk, kadına şiddet olaylarında her gün dehşet verici görüntülerle karşılaştıklarını anlatarak, “Sanığın en ağır şekilde cezalandırılması için mücadele edeceğiz” dedi.
YURTTAN KAÇAN KIZINA 9 BIÇAK
İzmir’in Konak ilçesinde seyyar manav Sabri A. (41), yetiştirme yurdunda kalan kızı Şükran A.'nın (17) yurttan kaçıp Kültürpark'a gittiğini öğrendi. Önceki gece saat 23.00 sıralarında buraya gelen babasını karşısında gören genç kız, kaçmaya başladı. Fuar alanı içerisinde yaşanan kovalamaca sonucunda baba Sabri A. yakaladığı kızını sırtından 7, koltuk altından 2 bıçak darbesiyle yaraladı.
Hastaneye kaldırılan Şükran A. kurtarılamadı. Kaçan baba Sabri A. kısa sürede yakalandı.
(hürriyet.com.tr)
Sincan’da mahkemeye gelen iddianame, yine bir erkeğin kadına korkunç şiddetini gözler önüne serdi. Erkek, genç kızı önce boynundan bıçakladı. Kaçan genç kızı yakalayıp yine defalarca bıçakladı ve sonra ‘Öldün mü’ diye sorup bıçağı şakağına sapladı.
Eski kız arkadaşı 19 yaşındaki F.G.’yi şakağına bıçaklayarak yaralayan Kamil Hamarat hakkında savcılık kasten öldürmeye teşebbüs suçundan müebbet hapis istemiyle dava açıldı.
Sincan Cumhuriyet Başsavcılığı’nın hazırladığı iddianameye göre, F.G. adlı Genç kız, 16 Nisan 2015 saat 19.00 sıralarında okuduğu meslek lisesinden çıkarak evine doğru gitmeye başladı. Bir süre sonra F.G.’nin önünü kesen eski erkek arkadaşı Kamil Hamarat, genç kızın arabaya binmesini istedi. Israr üzerine arabaya binen genç kız, sonrasında yaşadığı dehşeti ifadesinde şöyle anlattı:
BIÇAĞI BOYNUNA VURDU
“Araçta bana ‘Seni çok seviyorum. Benden neden ayrıldın, beni hiç aldattın mı’ dedi. Ben de ‘Hayır’ dedim. ‘Sen şerefsizsin, o…, kendimi öldüreceğim, seni de öldüreceğim 2 saniye gözünü kapat’ dedi. Daha sonra araçta bulunan ekmek bıçağını alarak boynuma vurdu. Kendimi araçtan dışarıya attım ve yere yuvarlandım. Kamil, araçtan inerek bıçağı vücuduma vurmaya başladı. ‘Öldün mü’ diye sordu. Kaçmak için ayağa kalktım. Arkamdan koşarak geldi ve bıçağı sol şakağıma sapladı.”
‘HAYDİ VUR’ DEMİŞ
İddianamede, kaldırıldığı hastanede ameliyatla bıçağın genç kızın kafasından çıkarıldığı anlatılırken, Kamil Hamarat da ifadesinde, F.G.’nin kendisini tahrik ettiğini öne sürerek, “Kışkırtıcı şekilde konuştu. Boynunu uzatarak, ‘Haydi bana vur’ dedi. Kendimi kaybederek ekmek bıçağı ile vurdum. Zarar vermek istedim” dedi.
Savcılık, Hamarat hakkında ömür boyu hapis cezası talep edilen iddianameyi mahkemeye sundu. F.G’nin avukatı Evin Konuk, kadına şiddet olaylarında her gün dehşet verici görüntülerle karşılaştıklarını anlatarak, “Sanığın en ağır şekilde cezalandırılması için mücadele edeceğiz” dedi.
YURTTAN KAÇAN KIZINA 9 BIÇAK
İzmir’in Konak ilçesinde seyyar manav Sabri A. (41), yetiştirme yurdunda kalan kızı Şükran A.'nın (17) yurttan kaçıp Kültürpark'a gittiğini öğrendi. Önceki gece saat 23.00 sıralarında buraya gelen babasını karşısında gören genç kız, kaçmaya başladı. Fuar alanı içerisinde yaşanan kovalamaca sonucunda baba Sabri A. yakaladığı kızını sırtından 7, koltuk altından 2 bıçak darbesiyle yaraladı.
Hastaneye kaldırılan Şükran A. kurtarılamadı. Kaçan baba Sabri A. kısa sürede yakalandı.
(hürriyet.com.tr)
27 Temmuz 2015 Pazartesi
Ceset çiçeği beş yıl sonra açtı
Dünyanın en eski ve en büyük bitki türlerinden olan 'ceset çiçeği' Japonya'da bir parkta beş yıl sonra yeniden açtı.
Amorphophallus Titanum olarak bilinen bitki türü, çürümüş ete benzeyen kokusu nedeniyle halk arasında ceset çiçeği olarak anılıyor. Kokusu yüznden böcek ve sinekleri çeken ceset çiçeği, açtıktan bir kaç sonra soluyor.
Japonya’nın Jindai Botanik Bahçesi’nde beş yıl sonra yeniden açtığı gözlenen çiçek, halkın yoğun ilgisine neden oldu. Çiçeği görmek isteyenlerin yoğun talepleri üzerine, Jindai Botanik Bahçesi ziyaret saatlerini uzattı.
Anavatanı Endonezya olarak bilinen çiçek, daha çok Batı Sumatra bölgesindeki yağmur ormanlarında görülüyor. Deniz seviyesinden 120 ila 365 metre yükseklikteki tepelerde yetişen türün neslinin, yaygın ormansızlaştırma nedeniyle tehdit altında olduğu belirtiliyor.
Amorphophallus Titanum olarak bilinen bitki türü, çürümüş ete benzeyen kokusu nedeniyle halk arasında ceset çiçeği olarak anılıyor. Kokusu yüznden böcek ve sinekleri çeken ceset çiçeği, açtıktan bir kaç sonra soluyor.
Japonya’nın Jindai Botanik Bahçesi’nde beş yıl sonra yeniden açtığı gözlenen çiçek, halkın yoğun ilgisine neden oldu. Çiçeği görmek isteyenlerin yoğun talepleri üzerine, Jindai Botanik Bahçesi ziyaret saatlerini uzattı.
Anavatanı Endonezya olarak bilinen çiçek, daha çok Batı Sumatra bölgesindeki yağmur ormanlarında görülüyor. Deniz seviyesinden 120 ila 365 metre yükseklikteki tepelerde yetişen türün neslinin, yaygın ormansızlaştırma nedeniyle tehdit altında olduğu belirtiliyor.
New York Magazine Bill Cosby’nin taciz ettiği kadınları kapak yaptı
ABD'li komedyen ve aktör Bill Cosby'nin tacizine uğradıklarını ileri süren kadınlar, New York Magazin'in bu haftaki kapağında yer aldı.
Bill Cosby hakkındaki taciz suçlamaları sürerken, ABD’li haftalık New York Magazine dergisi, Bill Cosby’nin taciz ettiği iddia edilen kadınları kapağına taşıdı.
40′TAN FAZLA KADIN MAHKEMEYE ŞİKAYETTE BULUNDU
Son yıllarda her geçen gün hakkında yeni bir cinsel taciz suçlaması ortaya çıkan Cosby tarafından tacize uğradıkları gerekçesiyle 40′tan fazla kadın mahkemeye başvurmuştu.
Ünlü dergi 78 yaşındaki Cosby’den şikayetçi olan 35 kadınla konuştu ve hikayelerini anlatmalarını istedi.
Derginin kapağında sandalyelerinde oturan 35 kadın bulunuyor, 36′ncı sandalye ise yeni bir taciz kurbanı için boş bırakılmış.
Yayınlanan haber; fotoğraflar, video ve kadınların kişisel ifadelerinden oluşuyor.
HİKAYELER BİRBİRİNE BENZİYOR
Haberin en dikkat çekici yanı ise tacize uğrayan kadınların anlattıkları hikayelerin birbiriyle büyük ölçüde benzerlik göstermesi.
40′TAN FAZLA KADIN MAHKEMEYE ŞİKAYETTE BULUNDU
Son yıllarda her geçen gün hakkında yeni bir cinsel taciz suçlaması ortaya çıkan Cosby tarafından tacize uğradıkları gerekçesiyle 40′tan fazla kadın mahkemeye başvurmuştu.
Ünlü dergi 78 yaşındaki Cosby’den şikayetçi olan 35 kadınla konuştu ve hikayelerini anlatmalarını istedi.
Derginin kapağında sandalyelerinde oturan 35 kadın bulunuyor, 36′ncı sandalye ise yeni bir taciz kurbanı için boş bırakılmış.
Yayınlanan haber; fotoğraflar, video ve kadınların kişisel ifadelerinden oluşuyor.
HİKAYELER BİRBİRİNE BENZİYOR
Haberin en dikkat çekici yanı ise tacize uğrayan kadınların anlattıkları hikayelerin birbiriyle büyük ölçüde benzerlik göstermesi.
Japonya bambudan elektrik üretecek
Japonya'da yapılacak olan santral sayesinde, 5 bin evin bir yıllık elektrik ihtiyacının karşılanması bekleniyor.
Japonya’nın batısında bulunan Yamaguchi eyaletinde kurulacak olan santralin yaklaşık 20 milyon dolara malolacağı açıklandı. 2016′da inşaatının başlaması planlanan santralin, bir yıl sonra ise üretime geçmesi düşünülüyor.
Santralde, bambu ağaçlarının yakılması sonucu ortaya çıkan buhar, türbinlerde elektriğe çevrilecek ve hesaplara göre yaklaşık olarak 5 bin evin bir yıllık elektriği bu şekilde karşılanabilecek. Tokushima eyaleti merkezli şirketin kuracağı santral yılda 15,8 milyon kilovatsaat elektrik üretecek. Sözcü
Japonya’nın batısında bulunan Yamaguchi eyaletinde kurulacak olan santralin yaklaşık 20 milyon dolara malolacağı açıklandı. 2016′da inşaatının başlaması planlanan santralin, bir yıl sonra ise üretime geçmesi düşünülüyor.
Santralde, bambu ağaçlarının yakılması sonucu ortaya çıkan buhar, türbinlerde elektriğe çevrilecek ve hesaplara göre yaklaşık olarak 5 bin evin bir yıllık elektriği bu şekilde karşılanabilecek. Tokushima eyaleti merkezli şirketin kuracağı santral yılda 15,8 milyon kilovatsaat elektrik üretecek. Sözcü
22 Temmuz 2015 Çarşamba
ünyanın en eski Kuran-ı Kerim'i bulundu
Dünyanın en eski Kuran'ı olabilecek elyazmaları, İngiltere'deki Birmingham Üniversitesi tarafından ortaya çıkarıldı.
Yapılan karbon 14 testiyle elyazmalarının en az 1370 yıllık olduğu belirlendi. BBC'nin haberine göre; Kuran'a ait sayfalar, yaklaşık bir asırdır üniversitenin kütüphanesinde fark edilmeden kaldı. British Library'nin kutsal kitaplar uzmanı Dr. Muhammad Isa Waley, "heyecan verici bu keşfin İslam dünyasını sevindireceğini" söyledi.
Dünyanın en eski Kuran'ı olduğu tahmin edilen parçaların, Birmingham Üniversitesi'nin kütüphanesinde Ortadoğu kitap ve belgeleri arasında durduğu belirtildi. Bir doktora öğrencisinin sayfaları incelemesinin ardından Oxford Üniversitesi'nde karbon testine tabi tutulan elyazmalarının, koyun ya da keçi derisine yazıldığı tespit edildi.
Hicazi el yazısıyla koyun derisine yazıldığı tespit edilen Kuran-ı Kerim’in dünyanın bulunan en eskisi olup olmadığını, yapılacak araştırmalar ortaya çıkaracak. Hürriyet
Yapılan karbon 14 testiyle elyazmalarının en az 1370 yıllık olduğu belirlendi. BBC'nin haberine göre; Kuran'a ait sayfalar, yaklaşık bir asırdır üniversitenin kütüphanesinde fark edilmeden kaldı. British Library'nin kutsal kitaplar uzmanı Dr. Muhammad Isa Waley, "heyecan verici bu keşfin İslam dünyasını sevindireceğini" söyledi.
Dünyanın en eski Kuran'ı olduğu tahmin edilen parçaların, Birmingham Üniversitesi'nin kütüphanesinde Ortadoğu kitap ve belgeleri arasında durduğu belirtildi. Bir doktora öğrencisinin sayfaları incelemesinin ardından Oxford Üniversitesi'nde karbon testine tabi tutulan elyazmalarının, koyun ya da keçi derisine yazıldığı tespit edildi.
Hicazi el yazısıyla koyun derisine yazıldığı tespit edilen Kuran-ı Kerim’in dünyanın bulunan en eskisi olup olmadığını, yapılacak araştırmalar ortaya çıkaracak. Hürriyet
40 bin insana yerleri yok
Türkiye özellikle Suriye’deki savaştan kaçan 2 milyona yakın kişiyi ‘zorunlu’ ağırlarken, AB ülkeleri, muhtaç durumdaki topu topu 40 bin mülteciyi nereye ‘koyacağını’ kararlaştıramıyor. Avrupa Birliği, Suriye ve Eritre çıkışlı ve halen İtalya ile Yunanistan’daki kamplarda bulunan uluslararası korumaya ihtiyacı olan 40 bin mülteciyi üye ülkelerde konuşlandırmakta zorlanıyor.
Türkiye tek başında AB Komisyonu tarafından belirlenen rakamın yaklaşık 50 katına ev sahipliği yaparken toplantı üstüne toplantı düzenleyip sorunu çözmeye çalışan 28 AB üyesi ülke yine 40 bin rakamına ulaşamadı. Önceki gün AB içişleri ve adalet bakanlarını Lüksemburg’da bir araya getiren toplantıda üye ülkeler yoğun pazarlıkların ardından 32 bin 256 kişi için taahhütte bulundu. Geri kalan yaklaşık 8 bin kişi için pazarlıklar aralıkta sonuçlandırılacak.
AB liderlerinin Komisyon’un önerileri doğrultusunda haziranda aldığı ancak Birlik üyesi ülkelerin neredeyse yarısının itirazı nedeniyle “zorunlu” paylaşımı “gönüllü” paylaşıma çeviren karara rağmen gerekli adımların tam anlamıyla atılmaması özellikle insan hakları örgütleri tarafından sert şekilde eleştiriliyor.
PAZARLIĞA DEVAM
Şu ana kadar kapılarını mültecilere en çok açan ülkeler arasında yer alan Fransa ve Almanya, 40 bin hedefinin yarısına yakını için taahhüt altına girerken Macaristan uygulamaya katılmama kararı aldı.
İspanya, Komisyon’un kendisi için önerdiği sayının yaklaşık dörtte birine yeşil ışık yakarken 40 milyonluk nüfusuyla AB’nin önde gelen ülkeleri arasında yer alan Polonya’nın kabul etme taahhüdünde bulunduğu mülteci sayısı binle sınırlı kaldı. Polonya ve Baltık ülkeleri yüksek sayıda mülteciyi barındırma imkânlarının bulunmadığını net şekilde dile getirirken İspanya İçişleri Bakanı Jorge Fernandez Diaz, ülkesinin yaklaşımını, “Yeniden yerleştirme politikası konusunda çok eleştirimiz var çünkü bir çekim faktörü yaratacak” sözleriyle özetledi. Avusturya, Slovakya ve Slovenya da “sorunlu” ülkeler arasında yer alıyor. Yeniden yerleştirmeye tabi olacak mültecilerin ekimden itibaren İtalya ve Yunanistan’dan diğer ülkelere gönderilmesi öngörülüyor. AB dışındaki kamplarda bulunan 20 bin göçmenin kabulü konusunda ise uzlaşı sağlamak kolay oldu. AB ülkeleri Suriye’ye komşu ülkelerdeki kamplardan 22 bin 504 göçmeni almayı kabul etti.
Türkiye tek başında AB Komisyonu tarafından belirlenen rakamın yaklaşık 50 katına ev sahipliği yaparken toplantı üstüne toplantı düzenleyip sorunu çözmeye çalışan 28 AB üyesi ülke yine 40 bin rakamına ulaşamadı. Önceki gün AB içişleri ve adalet bakanlarını Lüksemburg’da bir araya getiren toplantıda üye ülkeler yoğun pazarlıkların ardından 32 bin 256 kişi için taahhütte bulundu. Geri kalan yaklaşık 8 bin kişi için pazarlıklar aralıkta sonuçlandırılacak.
AB liderlerinin Komisyon’un önerileri doğrultusunda haziranda aldığı ancak Birlik üyesi ülkelerin neredeyse yarısının itirazı nedeniyle “zorunlu” paylaşımı “gönüllü” paylaşıma çeviren karara rağmen gerekli adımların tam anlamıyla atılmaması özellikle insan hakları örgütleri tarafından sert şekilde eleştiriliyor.
PAZARLIĞA DEVAM
Şu ana kadar kapılarını mültecilere en çok açan ülkeler arasında yer alan Fransa ve Almanya, 40 bin hedefinin yarısına yakını için taahhüt altına girerken Macaristan uygulamaya katılmama kararı aldı.
İspanya, Komisyon’un kendisi için önerdiği sayının yaklaşık dörtte birine yeşil ışık yakarken 40 milyonluk nüfusuyla AB’nin önde gelen ülkeleri arasında yer alan Polonya’nın kabul etme taahhüdünde bulunduğu mülteci sayısı binle sınırlı kaldı. Polonya ve Baltık ülkeleri yüksek sayıda mülteciyi barındırma imkânlarının bulunmadığını net şekilde dile getirirken İspanya İçişleri Bakanı Jorge Fernandez Diaz, ülkesinin yaklaşımını, “Yeniden yerleştirme politikası konusunda çok eleştirimiz var çünkü bir çekim faktörü yaratacak” sözleriyle özetledi. Avusturya, Slovakya ve Slovenya da “sorunlu” ülkeler arasında yer alıyor. Yeniden yerleştirmeye tabi olacak mültecilerin ekimden itibaren İtalya ve Yunanistan’dan diğer ülkelere gönderilmesi öngörülüyor. AB dışındaki kamplarda bulunan 20 bin göçmenin kabulü konusunda ise uzlaşı sağlamak kolay oldu. AB ülkeleri Suriye’ye komşu ülkelerdeki kamplardan 22 bin 504 göçmeni almayı kabul etti.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)