29 Kasım 2015 Pazar

Şehit polisler son yolculuklarına uğurlandı

Diyarbakır’da dün PKK’lı teröristler tarafından şehit edilen polisler memleketlerinde son yolculuklarına uğurlandı.

Polis memuru 41 yaşındaki Ahmet Çiftaslan’ın cenazesi, memleketi Kahramanmaraş’ta düzenlenen törenle toprağa verildi.

Diyarbakır’ın Sur İlçesi’nde, Baro Başkanı Tahir Elçi’nin hayatını kaybetmesinin hemen öncesinde PKK saldırısında ağır yaralanan ve kaldırıldığı Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak şehit olan Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü’nde görevli polis memuru Ahmet Çiftaslan cenazesi, düzenlenen törenin ardından askeri uçakla memleketi Kahramanmaraş’a getirildi.

Eşi Dilek ile çocukları Mehtap ve Deniz ile birlikte Kahramanmaraş Havaalanı’nda, Kahramanmaraş Valisi Mustafa Hakan Güvençer, Büyükşehir Belediye Başkanı Fatih Mehmet Erkoç, Garnizon Komutanı Albay Uzay Şahin, Emniyet Müdürü Servet Yılmaz, İl Jandarma Komutanı Albay Coşkun Doğan, şehidin annesi Süheyla, kardeşleri Şebnem Tanır ile şehidin kardeşi Mehmet Ali Çiftaslan, meslektaşları ve yakınları tarafından karşılandı.

Annesi Süheyla ve eşi Dilek Çiftaslan’ın kadın polisler tarafından teselli edildiği şehit polis memuru Ahmet Çiftaslan’ın Türk bayrağına sarılı tabutu, cenaze aracına konularak polis eskortu eşliğinde son kez Turan Mahallesi’ndeki baba evine götürüldü. Burada helallik alındıktan sonra şehit polis Ahmet Çiftaslan için Ulu Cami’de ikindi vakti cenaze töreni düzenlendi.

Buradaki törene Kültür ve Turizm Bakanı Mahir Ünal, CHP Genel Başkan Yardımcısı Erdoğan Toprak, MHP Kahramanmaraş Milletvekili Oğuz Tor ve CHP Gaziantep Milletvekili Akif Ekici’nin yanı sıra çok sayıda vatandaş katıldı.

Babası Ejder Çiftaslan’ın yaklaşık 2 yıl önce hayatını kaybettiği öğrenilen şehit polis memuru Çiftaslan’ın özgeçmişi okunduktan sonra kılınan cenaze namazının ardından Şeyhadil Mezarlığı Şehitliği’nde gözyaşlarıyla toprağa verildi.

ŞEHİT POLİS ELAZIĞ’DA GÖZYAŞLARI ARASINDA TOPRAĞA VERİLDİ 

Şehit polis Cengiz Erdur’un cenazesi getirildiği memleketi Elazığ’da, önce helallik alınması için kardeşi Adem Erdur’un evine götürüldü, daha sonra camide kılınan namazdan sonra gözyaşları arasında toprağa verildi.

Diyarbakır’da yapılan uğurlama töreninden sonra 47 yaşındaki şehit polis Cengiz Erdur’un cenazesi memleketi Elazığ’a getirildi. Şehit polisin cenazesi helallik alınması için Abdullah Paşa Mahallesinde bulunan, infaz koruma memuru olan kardeşi Adem Erdur’un evine getirildi.

Şehidin eşi Melek Erdur, helallik alındığı sırada gözyaşlarına boğuldu. Şehidin cenazesi ardından Mevlana Camisine götürüldü. Mevlana Camisinde düzenlenen törene Elazığ Valisi Murat Zorluoğlu, Belediye Başkanı Mücahit Yanılmaz, 8’inci Kolordu Komutanı Korgeneral Yılmaz Uyar, Ak Parti ve CHP’li Milletvekilleri, askeri ve mülki erkan ile şehidin yakınları ve vatandaşlar katıldı.

Elazığ müftüsü Peyami Güngör’ün kıldırdığı cenaze namazı sırasında şehidin yakınları ayakta durmakta güçlük çektiği görüldü.

Törene katılan protokol üyeleri Şehit polis memurunun kardeşi Adem Erdur’a taziye dileklerinde bulunurken, kılınan cenaze namazının ardından şehit polis memurun cenazesi Asri mezarlıkta toprağa verildi.

Şehit polisin memuru Cengiz Erdur’un babası Sırrı Erdur’un 2007 yılında vefat ettiği ve üç kardeşinin de öldüğü, cenaze törenine katılan annesi Ayşe Erdur’un da Ergani’de yaşadığı öğrenildi. Şehit Cengiz Erdur’un Arzu ve Eren adında iki çocuğu bulunuyor.

Mücahit YOLCU / Kahramanmaraş - Şahismail GEZİCİ/ ELAZIĞ,(DHA)

Rus savaş uçakları İdlib'i vurdu: 40 ölü, 70 yaralı

Anadolu Ajansı'nın (AA) haberine göre, Rus savaş uçaklarının İdlib'in Eriha ilçesinde pazar yeri ile sivil yerleşim yerine saldırması sonucunda 40 kişi öldü, 70 kişi yaralandı.

Rus ordusuna ait savaş uçaklarının İdlib'in Eriha ilçesinde pazar yerine saldırması sonucunda 40 sivilin öldüğü, 70 kişinin de yaralandığı bildirildi.

Eriha ilçesindeki sivil savunma yetkililerinden alınan bilgiye göre, Rus savaş uçaklarının İdlib'de, muhaliflerin denetimindeki Eriha ilçe merkezinde bulunan pazar yeri ile sivil yerleşim birimine saldırması sonucunda, aralarında kadın ve çocuklarınında olduğu 40 kişi hayatını kaybetti, 70 kişi de yaralandı.

Saldırı bölgesinde büyük maddi hasarın meydana geldiğini aktaran yetkililer, Rus savaş uçaklarının saldırılarında yaralanan sivillerin ilçedeki sahra hastanelerine kaldırılarak tedavi altına alındığını söyledi.

Sivil savunma ekiplerinin saldırı sonucunda yıkılan ev ve iş yerlerin enkazının altında ölü ve yaralıların olup olmadığını araştırıldığını ifade eden yetkililer, ölü sayısının yükselmesinden endişe edildiğini aktardı.

Terör örgütü IŞİD'le mücadele kapsamında Suriye'ye gelen Rus ordusuna ait savaş uçakları, Humus, Hama, Halep ve İdlib'te muhaliflerin kontrolünde bulunan sivil yerleşim yerine saldırıyor.

Rus uçakları hafta içinde Halep'in Azez ilçesinde insani yardım taşıyan tırların bulunduğu yere saldırmasında 7 kişi ölmüş, 10 kişi yaralanmış ve 20 TIR yanarak kül olmuştu. ntvmsnc.com.tr

Silivri mektupları

Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcisi Erdem Gül, tutuklu bulundukları Silivri Cezaevi’nden, bugünkü Türkiye- AB Zirvesi öncesinde AB liderlerine bir mektup gönderdi. Mektupta, şunlara yer verildi:

DAYANIŞMA ÖNEMLİ VE ACİL

“Türkiye’nin Avrupa ailesinin bir parçası olduğuna ve tam üyelik hedefine inanan gazeteciler olarak, size Silivri Cezaevi’nden yazıyoruz. Düşünce ve ifade özgürlüğü, mensubu olduğumuz uygarlığın vazgeçilmez değeridir. Bu özgürlüğü kullandığımız ve halkın haber alma hakkını savunduğumuz için tutuklu yargılanıyoruz. Bu hafta sonu buluşacağınız Türkiye Başbakanı ve onun temsil ettiği rejim, insan hakları ve basın özgürlüğünü hiçe sayan politikası ve uygulamalarıyla tanınıyor. Hükümetleriniz, hepimizin yüreğini yakan mülteci krizi nedeniyle Ankara hükümetiyle müzakere halinde... Toplantınızda bu soruna kalıcı bir çözüm bulunmasını samimiyetle arzu ediyoruz.

Bu konudaki çözüm arzunuzun, Batı dünyasının da temel değerlerinden olan insan hakları, basın ve ifade özgürlüğü hassasiyetinize engel olmayacağını ummak istiyoruz. Ortak değerlerimizin ancak ortak tavırlar ve dayanışma ile korunabileceğini hatırlatıyor, bu dayanışmanın önemli ve acil olduğunu belirtmek istiyoruz. Tutuklu gazeteciler adına Can Dündar Erdem Gül.”

ÖNCE HEDEF SONRA HABER OLDUK

Can Dündar, Hürriyet gazetesine önceki gün gönderdiği mektupta ise şunları dile getirdi: “Bu sabah, Hürriyet’in sürmanşetinde tutuklanma haberimizi görmek, tuhaf bir yabancılaşma yarattı bende. Gazeteciler haber yapar, haber olmaz. Ama içinden geçmekte olduğumuz zorlu dönemde ne yazık ki yazdıklarımız bizi önce hedef, sonra haber haline soktu. Bundan yılar mıyız? Tabi ki hayır! Daha önceki hukuksuzluklara imza atanlar bugün nerede ne haldeyse bugünküleri de aynı akıbet bekliyor. Biz dün de aynı özgürlük mücadelemizi veriyorduk, bugün de veriyoruz. İster içerde ister dışarıda. Bu gidişle çok fark kalmayacak zaten. Sevgiyle. Can Dündar.”

BEDELİNİ KORKMADAN ÖDERİM

Erdem Gül ise mektubunda şöyle dedi: “Tutukluluğumun ilk gününü tamamlamak üzere olduğum şu saatlerde içim rahat ve huzurlu. Biliyorum ki bu haberleri yazmayı tüm gazeteci arkadaşlar görev sayar. Tek huzursuzluğum, haber nedeniyle ödetilmek istenen bedelin çok ağır oluşu. Bunu da kişisel değil, bir ülke meselesi olarak görüyorum. Haber yazmanın çok tehlikeli bir hale gelişidir asıl kaygı verici olan. Bu, halka gerçekleri anlatmanın bedeliyse bu bedel tarafımdan korkmadan ödenecek.”
DESTEK EYLEMLERİ

GAZETECİLER Can Dündar ve Erdem Gül’ün tutuklanması, birçok ilde protesto edildi. Çanakkale’de Çağdaş Gazeteciler Derneği’nin çağrısıyla İskele Meydanı'nda toplanan grup, kordon boyunda Cumhuriyet gazetesini ücretsiz dağıttı.
Grup adına açıklama yapan gazeteci Sermet Atadinç, “Özgür basın yoksa, özgür toplum yoktur. Dün gazetecileri tutuklayanlar, daha hemen sonrasında bunu haber yapan soruşturmayla ilgili bilgiler veren insanlar hakkında soruşturma açtılar" dedi. hürriyet.com.tr

28 Kasım 2015 Cumartesi

Deprem alanları AVM oldu

İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi’nin 11 üyesi, olası İstanbul depremine yönelik çadır ve toplanma alanlarına inşaat yapıldığını ileri sürdü.

Binlerce insanın yaşamını yitirdiği 1999 Marmara depreminin ardından 2001’de İstanbul Büyükşehir Belediyesi Afete Yönelik Acil Eylem Planı hazırlandı. Plan, olası depremde halkın toplanacağı alanları, çadır kentlerin yerlerini, helikopter pistlerini, itfaiye ve sağlık tesislerini, acil ulaşım yollarını gösteriyordu. Planda, İstanbul’da olası bir depremde toplanma ve çadır kurulacak 470 nokta belirlendi, 562 cadde ve sokak ‘1’inci Derece Afet-Acil Ulaşım Yolu’ ilan edildi. 

HALKIN HABERİ VAR MI?

Hürriyet'ten Fatma Aksu'nun haberine göre; Bu ay yapılan İBB Meclis toplantısına, CHP’li 11 üyenin imzasıyla verilen  önergede, depremde toplanma ve çadır alanlarının büyük çoğunluğuna AVM ve lüks konutlar inşa edildiğine dikkat çekildi. Önergede, “İstanbul’da 1’inci Derece Afet-Acil Ulaşım Yolu uygulaması halen devam etmekte midir? Yeni acil ulaşım yolları nereler olacaktır? İstanbul’da yeni deprem toplanma alanları olarak nereler belirlenmiştir? Halkın bundan haberi var mıdır? Biten ve halen devam etmekte olan hastane, okul ve viyadük gibi kamu veya özel binaların yüzde kaçı depreme hazır hale getirilmiştir?” diye soruldu.

KAÇACAK YER YOK

İSTANBUL Valiliği Afet Yönetim Merkezi’nde 2001 yılında belirlenen 480 çadır ve toplanma yerinin yarısı artık yok. Yapılaşmaya açılan bazı toplanma alanları şunlar: Ali Sami Yen (Şişli), Ağaoğlu MyCity (Bahçelievler), Meydan AVM (Bahçelievler), Sahilpark Veliefendi (Zeytinburnu), Onaltı Dokuz (Zeytinburnu), Ora AVM (Bayrampaşa), Forum İstanbul (Zeytinburnu), Kiptaş Ünalan Evleri (Üsküdar), TOKİ Avrupa Konutları (GOP), Ataköy Konakları (Bakırköy), Capacity AVM (Bakırköy), Selenium Plaza (Beşiktaş).

Putin’den Türkiye’ye yönelik 6 maddeli tedbir kararnamesi

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Türkiye’ye yönelik tedbir paketi kararnamesini imzaladı. Uygulanacak 6 maddelik tedbir paketine “Rusya milli güvenliğini ve vatandaşlarını koruma altına alma ve Türkiye’ye yönelik belirli ekonomik yaptırımların uygulanması” adı verildi.

Kararın, 28 Kasım’da yürürlüğe girdiği ve yeni bir emre kadar yürürlükte kalacağı belirtildi.

Tedbir maddeleri şöyle:

1) Merkezi Türkiye bulunan ve hukuken buraya bağlı olan firma ve kuruluşların Rusya’da güvenliği ilgilendiren alanlarda faaliyet yürütmesi yasaklanıyor.

2) 1 Ocak 2016 tarihinden itibaren Türk vatandaşlarının, Rusya’da işe alınmasına yasak getiriliyor. Bu arada 31 Aralık 2015 tarihine kadar işveren ile imzalanmış sözleşmesi bulunanlar Türk işçiler çalışmaya devam edebilecek.

3) Türkiye’de üretilmiş belirli ürünlere Rusya’ya giriş yasağı getiriliyor. Yasağa dahil olacak ürünlerin Rusya hükümeti tarafından daha sonra belirlenecek listede duyurulması öngörülüyor.

4) Rusya’ya taşımacılık yapan araçlar, sıkı kontrol ve denetim altına alınacak. Ayrıca Rusya tur operatörlerinden Türkiye’ye tur satmaktan kaçınmaları isteniyor.

5) İki ülke arasında sefer sayısı uçuşlar dışındaki (charter) seferlerinin tamamı askıya alınıyor.

6) Rusya ile Türkiye arasında 1 Ocak 2016 tarihinden itibaren vizesiz seyahat uygulaması askıya alınıyor. Rusya’nın milli güvenliğinin koruma altına alınması için Karadeniz ve Azak denizindeki tüm limanlarda güvenliğin arttırılmasını emrediyor.

TÜRK BÜYÜKELÇİLİĞİ’NDEN BASKILARA TEPKİ

Bu arada Türkiye'nin Moskova Büyükelçiliği, Rus makamlarından bu ülkede yaşayan Türk vatandaşlarına yönelik baskılara son verilmesi çağrısında bulundu.

Büyükelçilikten yapılan açıklamada, son günlerde Rusya'nın farklı bölgelerinde yaşayan işadamı, işçi ve öğrenci gibi farklı kesimlere mensup Türk vatandaşlarından, "Rus resmi makamlarının kendilerine baskı uyguladığı" yönünde şikayetler geldiği belirtilerek, bunlara son verilmesi talep edildi.

Açıklamada, "Büyükelçilik, ilgili vatandaşlarımızla temas kurarak gerekli bilgiyi aldıktan sonra Rusya Dışişleri Bakanlığı ve ilgili resmi birimlerle görüşerek, şikayet konularıyla ilgili açıklama beklediğimizi ifade ederek, baskılara son verilmesini talep etmektedir" denildi.  

İŞADAMLARINA GÖZALTI         

Tarım Fuarı'na katılmak üzere Türkiye'den Rusya'nın Krasnodar şehrine giden 26 Türk iş adamı gözaltına alınmıştı. Türk iş adamları, fuar alanı içindeki stantlara gelen ve pasaport kontrolü yapan sivil polisler tarafından polis merkezine götürülmüş, sabah saatlerine kadar burada tutulmuştu. Ertesi gün, mahkemeye çıkarılan iş adamlarının 10 gün boyunca gözaltında tutulduktan sonra sınır dışı edileceği belirtilmişti.  

ÖĞRENCİLERE BASKIN

Saratov şehrinde de polisin Türk öğrencilerin yaşadığı üniversite yurduna sabah erken saatlerde baskın yaptığı ve sadece Türk öğrencileri pasaport kontrolüne tabi tuttuğu kaydedilmişti. Polisin, bazı Türk öğrencileri gözaltına aldığı bildirilmişti.  

SEYAHAT UYARISI

Dışişleri Bakanlığı, Rusya Federasyonu'na ilişkin seyahat duyurusu yayınlayarak, Türk vatandaşlarının aciliyet ve önem arz etmeyen seyahatlerini ertelemelerinde yarar görüldüğünü duyurmuştu.

Türkiye-Suriye sınırında Türk hava sahasını, 5 dakika içinde 10 kez uyarılmasına rağmen ihlal eden SU-24 tipi savaş uçağına angajman kuralları çerçevesinde bölgede devriye görevinde bulunan iki Türk F-16 uçağı müdahalede bulunmuştu.

Rusya, Hatay'ın Yayladağı ilçesinin karşısında Suriye'nin Bayırbucak bölgesine düşen uçağın kendisine ait olduğunu açıklamış, NATO, uçağın hava ihlali yaptığına ilişkin Türkiye'nin paylaştığı bilgilerin doğruluğunu teyit etmişti.

Ekim ayı başında da Rusya'ya ait savaş uçakları Türk hava sahasını ihlal etmiş, Rus yetkililer olayın ardından özür dileyerek benzer durumların tekrarlanmayacağını bildirmişti. Türkiye ise hava sahası ihlallerine askeri karşılık verilmesini içeren angajman kurallarının uygulanacağı uyarısını yinelemişti.

hürriyet.com.tr

Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi öldürüldü, 2 polis şehit oldu

Diyarbakır'da daha önceki çatışmalarda hasar gören kentin simgelerinden 4 Ayaklı Minare'de bir grup avukatla basın açıklaması düzenleyen 49 yaşındaki Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi, 1 kişinin silahlı saldırısında öldürüldü. Saldırının ardından çıkan çatışmada 1 polis memuru şehit oldu, 2 polis memuru ile 1 gazeteci yaralandı. Yaralanan polis memurlarından biri de kaldırıldığı hastanede şehit oldu. Saldırının ardından Diyarbakır Valiliği, merkez Sur İlçesi'nde saat 13.00'den itibaren sokağa çıkma yasağı ilan etti.

ZARAR GÖREN TARİHİ MİNAREDE AÇIKLAMA

Diyarbakır'ın merkez Sur İlçesi'ndeki 4 Ayaklı Minare'nin çıkan çatışmalarda kurşunların isabet etmesi yüzünden hasar görmesi üzerine Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi, baro üyesi yaklaşık 20 avukatla birlikte birlikte bugün saat 10.30'da minare önünde basın açıklaması yaptı.


Çatışma sırasında Tahir Elçi son olarak böyle görüntülendi.

Açıklama sırasında Elçi ve avukatlar ellerinde, 'İnsanlığın mirasıyım, mirasına sahip çık' ve 'Ayaklarımdan vurdular' yazılı dövizler taşıdı.

DÖVİZLERİ BIRAKTIĞI SIRADA SİLAH SESLERİ DUYULDU

Baro Başkanı Tahir Elçi, basın açıklamasını yapmasının ardından minarenin kurşunlardan hasar gören ayaklarına dövizleri bıraktığı sırada silah sesleri duyuldu. Bu sırada açıklamaya katılan avukatlar ve gazeteciler silah sesleri üzerine dağılarak kendilerini yerlere attı.

BİR KİŞİ TABANCAYLA BÖLGEDEN KAÇTI

Bölgede güvenlik önlemleri alan sivil polisler de silahlarını çekerek ne olduğunu anlamaya çalıştı. Bu sırada Elçi'nin bulunduğu yerden yeniden silah sesleri duyuldu ve hemen ardından da 1 kişi elinde tabancayla bölgeden koşarak kaçmaya başlayınca, polisler bu kişiye ateş açtı. Bu arada Elçi kanlar içinde minarenin ayaklarını dibine düştü. Elçi'nin vurulduğunu gören sivil polisler bu sırada sokak aralarından silah sesleri gelmesi üzerine karşılık vererek ateş açtı. Bu arada hafif sakallı bir kişi de de elinde tabanca ile sokaktan koşarak kaçtığı görüldü.

Çatışmada 3 polis ile Anadolu Ajansı muhabiri Aziz Aslan yaralandı. Basın açıklamasını izleyen gazeteciler ile avukatlar çatışma arasında kaldı. Çatışma nedeniyle bölgeye uzun süre ambulans giremeyince, Elçi'nin cenazesi ile yaralılar alandan alınamadı. Çatışmanın bitmesiyle birlikte yaralılar ile Elçi'nin cenazesi alınarak hastanelere götürüldü.

BİR POLİS ŞEHİT OLDU, YARALI İKİ POLİS MEMURUNUN DURUMU AĞIR

Hastaneye götürülen yaralı polislerden 1'i Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nde yapılan tüm müdahaleye rağmen şehit oldu. Diğer 2 yaralı polisin durumlarının da ciddi olduğu belirtildi. Kolundan kurşunla yaralanan Anadolu Ajansı muhabiri Aziz Aslan'ın tedavisi ise sürüyor. Olayın ardından güvenlik güçleri bölgeyi çembere alarak giriş ve çıkışlara kapattı. Selahattin Eyyübi Devlet Hastanesi'ne kaldırılan Elçi'nin yapılan ön otopside ensesinden giren tabanca kurşununun sol kaşının üzerinden çıktığı belirlendi.

'SAKALLI BİRİ ATEŞ ETTİ'

Tahir Elçi'ye yapılan saldırı Dört Ayaklı Minare'nin geçtiğimiz günlerdeki çatışmada hasar görmesiyle ilgili olarak basın açıklaması sonrasında gerçekleşti. DHA muhabiri Felat Bozarslan’ın görgü tanıklarına dayanarak verdiği bilgiye göre sakallı bir kişi gruba ateş açtı. Çatışma çıktı, bu esnada Tahir Elçi vuruldu. Bozarslan, Anadolu Ajansı muhabiri Aziz Aslan'ın yaralı halde semtteki bir eve sığındığını, ancak süren çatışma nedeniyle ambulansın eve gelemediğini belirtti. Aziz Aslan daha sonra hastaneye kaldırıldı.

Tahir Elçi’nin ölümünü Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Fırat Anlı Twitter’dan duyurdu. Diyarbakır Barosu saldırıyı 'suikast' olarak değerlendirdi.

ANADOLU AJANSI 'PKK' DEDİ

Anadolu Ajansı, Elçi’nin terör örgütü terör örgütü PKK mensuplarının ateş açması sonucu çıkan çatışmada öldüğünü duyurdu.

ELÇİ'NİN SON SÖZLERİ

Tahir Elçi, vurulmadan dakikalar önce yaptığı basın açıklamasında şöyle demişti: “Bu tarihi bölgede; birçok medeniyete beşiklik etmiş, evsahipliği yapmış bu kadim bölgede; insanlığın bu ortak mekanında silah, çatışma, operasyon istemiyoruz. Savaşlar, çatışmalar, silahlar, operasyonlar bu alandan uzak olsun, diyoruz.”

DİYARBAKIR VALİLİĞİ'NDEN AÇIKLAMA

"28.11.2015 tarihinde saat 11.00 dolaylarında İlimiz Sur İlçesi Dört Ayaklı Minare civarında Diyarbakır Barosu tarafından bir basın açıklaması programı yapıldığı esnada güvenlik görevlilerimize saldırıda bulunulmuş; bu saldırıda 1 polis memurumuz şehit olmuş, 2 polis memurumuz da yaralanmıştır. Olay sırasında ve akabinde aynı yerde meydana gelen çatışmada, Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi hayatını yitirmiştir. Konuyla ilgili Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığınca soruşturma açılmış olup konunun detayları incelenmektedir. Konuyla ilgili detaylı açıklama kamuoyuyla daha sonra paylaşılacaktır.

ŞEHİT POLİS SAYISI 2'YE YÜKSELDİ

Diyarbakır'da Baro Başkanı Tahir Elçi'nin silahlı saldırıda öldürülmesinden önceki silahlı saldırıya uğrayan polislerden şehit olanların sayısı 2'ye yükseldi. Saldırıda şehit olan polis memuru Ahmet Çiftaslan'ın ardından ağır yaralanan ve Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nde yoğun bakımda tedavi gören polis memuru Cengiz Erdur da yapılan tüm müdahaleye rağmen şehit oldu. Diğer polis memurunun tedavisine ise hastanede devam ediliyor.

TAHİR ELÇİ KİMDİR?

Tahir Elçi, 1966 yılında Cizre'de doğdu. İlk,orta ve lise tahsilini Cizre’de tamamlayan Tahir Elçi, 1991 yılında Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesinden mezun oldu. Tahir Elçi, 1992 yılından günümüze Diyarbakır’da serbest avukatlık yapıyordu.

Tahir Elçi, Türkiye’de gündemde kalan çok sayıda davayı yurt içindeki mahkemeler ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi önünde temsil ederek bölgede en çok tanınan avukatlar arasında yerini aldı. Almanya’da bulunan Avrupa Hukuku Akademisinde (ERA) uluslar arası ceza hukuku ve ceza yargılaması eğitimi gören Tahir Elçi, 1998’ten günümüze staj eğitimi ve meslek içi eğitimlerde ceza ve insan hakları hukuku alanında seminerler verdi.

Tahir Elçi, 1998-2006 yılları arasında Diyarbakır Barosunda yöneticilik yaptı. Türkiye Barolar Birliği (TBB) İnsan Hakları Merkezi Bilim Danışma Kurulu üyesi de olan Tahir Elçi, Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Kurucular Kurulu üyesi ve bir çok sivil toplum örgütünün kuruluşu ve çalışmalarında yer aldı. Evli ve iki çocuk babası olan Tahir Elçi, İngilizce biliyordu.

Ahmet Hakan'ın CNN Türk'te konuğu olan Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi, "PKK, terör örgütü değildir." diyerek stüdyoda gergin anların yaşanmasına sebep oldu. Tarafsız Bölge'de karşı karşıya gelen Tahir Elçi ve Uygar Aktan PKK üzerinden tartıştı. Elçi'nin "PKK, terör örgütü değil, siyasi bir harekettir" sözleri üzerine stüdyoda gergin anlar yaşandı. Elçi, sözlerini sürdürerek, "Devlet bir terör örgütü müdür?" diyerek tartışmayı daha da alevlendirdi. Bu sözler üzerine Aktan, "PKK'yı terör örgütü olarak bütün resmi kuruluşlar niteliyor. Sizin nitelendirmenizin hiç bir kıymeti yok." sözleriyle Elçi'ye karşılık verdi.

"PKK terör örgütü değildir" dediği için hakkında yakalama kararı çıkarılan ve Diyarbakır’da gözaltına alınarak İstanbul’a getirilen Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi, Atatürk Havalimanı’ndan Bakırköy Adliyesi’ne getirildi. Elçi, adliyedeki işlemlerinin ardından tutuklanma talebiyle mahkemeye sevk edildi.

Elçi, 1992 yılından beridir Diyarbakır'da serbest avukatlık yapıyordu. 1998-2006 arası Diyarbakır Barosu’nda yönetici olarak görev yapan Elçi, Diyarbakır Barosu Başkanlığı yanı sıra Türkiye Barolar Birliği İnsan Hakları Merkezi Bilim Danışma Kurulu üyesi olarak da görev yapıyor. Elçi iki çocuk babasıydı.

Ramazan YAVUZ- Serdar SUNAR/ DİYARBAKIR(DHA)

'Evden kaçtım ve yeni sevgilim hamile'

15 yaşındaki genç çocuk, babasına yazdığı mektubu yastığının üzerine bıraktı ve ortadan kayboldu. Babası,oğlunun odasını toplamak için odaya girdiğinde bu mektubu buldu ve gözlerine inanamadı. Babanın sosyal medyada paylaştığı bu mektup bugünlerde paylaşma rekorları kırıyor.

Çocuklarınızın okulda aldığı notlar yüzünden üzülüyor musunuz? 
Yanıtınız evet ise, bu mektupta yazanları okuduktan sonra belki de bunlara çok da üzülmemek gerektiğini anlayacaksınız. 

Bugünlerde sosyal medyanın gündemine oturmuş olan bu mektubun gerçek mi ya da sahte mi olduğu bilinmiyor ancak, mektupta yazanlar bazen hayatta ufak tefek problemleri çok da dert etmemek gerektiğine bizi kesinlikle inandırıyor. 
İşte, NY Meta sitesinde paylaşıldıktan sonra bir anda gündeme oturan o mektup:
'AIDS İÇİN DE DUA EDİN' 
'Sevgili baba, 

Şu an sana büyük bir pişmanlık ve kederle yazıyorum. 
Yeni sevgilimle evden kaçmam gerekti çünkü sen ve annemle olan olası bir sahneden kaçmak istedim.
Gerçek tutkuyu Stacy'de buldum, o çok iyi ama biliyorum sen onun piercing'lerini, dövmelerini, dar motorcu kostümlerini ve benden daha yaşlı olmasını onaylamayacaksın. 
Bu aslında yalnız tutku da değil baba, o hamile. 
Stacy çok mutlu olacağımızı söyledi. Ormanda bir karavanı var ve tüm kış boyunca odun toplayarak ısınabileceğimizi söyledi. Daha pek çok çocuk yapma hayalimiz var. 
Stacy gözümü açtı, anladım ki marihuana gerçekten kimseye zarar vermiyor. Hatta marihuanayı kendimiz için yetiştirdiğimiz gibi diğer insanlarla paylaşmak için de yetiştireceğiz, böylece daha fazla kokain ve hap alabileceğiz. 
Aynı zamanda Stacy AIDS olduğu için bunun tedavisi konusunda da dua etmeye devam edeceğiz. Stacy bunu hakettiğinden emin... 

Babacığım, üzülme. 

15 yaşındayım ve kendime nasıl bakacağımı biliyorum. 
Bir gün geri döneceğimden eminim, böylece sen de torunlarınla tanışabileceksin.
Sevgiler,
Joshua
Not: 
Babacığım, bu yazanların hiçbiri doğru değil. Bu gece Jason'da kalacağım. Sana sadece, hayatta mutfak masası üzerinde bulabileceğin matematik sınavı sonuçlarımdan daha kötü şeylerin de olabileceğini hatırlatmak istedim. 
Eve gelmek benim için güvenli olduğunda lütfen ara!' 

Putin'e sert mesaj; Ateşle oynama

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye’de düşürülen uçakla ilgili Türkiye’yi ‘Sırtımızdan bıçaklandık’ sözleriyle suçlayan Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’e, “Bu millet bugüne kadar hiç kimseyi sırtından bıçaklamamıştır” diyerek yanıt verdi. Yardım TIR’larını vuran Rusya’nın ateşle oynadığını söyleyen Erdoğan, “Çok samimi olarak ateşle oynamamasını tavsiye ediyoruz” dedi.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, toplu açılış töreni için gittiği Bayburt’ta, ‘O Rus Kop’u da bilir Bayburt’u da Reis’ pankartıyla karşılandı.

Yakutiye Camisi’nde cuma namazını kılan Erdoğan, Kent Meydanı’ndaki törende özetle şunları söyledi:

DAVETSİZ MİSAFİRLİK OLMAZ

“Rus uçakları daha önce de hava sahamızı ihlal etmişti. Bir tanesi Karadeniz’de oldu, 15 dakika kadar sınır ihlali yaptılar. Uyarılar uyarılar, daha sonra çıkıp gitti. Bu olaydan önce 3-4 Ekim tarihinde yine iki kez sınır ihlali yaptılar. Bu 3. sınır ihlaliydi. Aramızda stratejik işbirliği var, eyvallah. Ama bu, egemenlik haklarımızı ihlale sebep veremez. 3-4 Ekim’deki olaylarda ben Sayın Putin’i aradım, ‘Bu yapılanlar şık değil, çirkin gelişmeler’ diye kendileriyle konuştum. G-20’de yine konuştum. Şunu söylediler ‘Bunu bir misafirlik olarak kabul edeceksiniz’ diye. Ben de ‘Davetsiz misafirlik olmaz’ dedim. Hassas bir bölgenin içindeyiz. Defalarca söyledik, ‘Sizin orada ne işiniz var?’ Neymiş, ‘Suriye rejimi davet etmiş.’ Siz her davete icabet etmeye mecbur musunuz? Burada 380 bin insanı öldüren bir katil Esed var. Davetine icabet etmeye mecbur musunuz?

DEDİKODUYLA YÜRÜMEZ

Pek çok kanalla bu konudaki hassasiyetleri Rusya’ya ilettik. Buna rağmen kasıtlı mı, önemsizlikten mi kaynaklandığını bilmediğimiz şekilde sınır ihlaline bigane kalmamız mümkün değil. Kendilerine teknik her türlü bilgi verildi. Yaşanan hadiseden duyduğumuz üzüntüyü ifade ettik. Rus Devlet Başkanı’nın, Fransa Cumhurbaşkanı Sayın Hollande ile yaptığı açıklamalar asla kabul edilebilir değildir. Türkiye, DAİŞ’ten petrol almıyor. Tam aksine Amerika Hazine Bakanlığı açıkladı. Rus şirketleriyle DAİŞ’in ortaklaşa Suriye rejimine petrol sattığını ifade ettiler, belgelediler. Biz bir terör örgütünden petrol alacak kadar haysiyetsiz değiliz, bunu böyle bilesiniz. Sayın Putin, Türkiye’ye giden ve petrol taşıyan birtakım kamyonlardan bahsediyor. Uluslararası ilişkiler dedikoduyla, iftirayla yürümez. Hele hele Sayın Putin’e hiç yakışmaz. Rusya’nın böyle bir iddiası varsa belgeleriyle ispat etmek mecburiyetindedir.

ÇOCUK OYUNCAĞI DEĞİL

,Devleterarası ilişkiler çocuk oyuncağı değildir. Rusya bizim gözümüzde önemli, köklü bir devlettir. Bunun için Rusya’dan bu tür konularda devlet ciddiyetine yakışır tavır bekliyoruz. Sayın Putin, Türkiye’nin kendilerini sırtından bıçakladığını söylüyor. Hayır bu millet bugüne kadar hiç kimseyi sırtından bıçaklamamıştır. Bu millet göğüs göğüse savaşmasını bilen bir millettir. İlişkilerimize zarar verecek tutum içinde olmamız mümkün değildir. Sınırın ihlali nedeniyle yaşanan hadise kendi mecrasında sonuna kadar takip edilir, araştırılır olayda hangi tarafın kastı ihmali olduğu ortaya çıkar.

TIR’LARI DURDURMAK ATEŞLE OYNAMAKTIR

Biz Rus savaş uçaklarının sınırlarımızı ihlal ettiğini, radar görüntüleri, ses kayıtlarıyla dünyaya duyurduk. Rusya’nın da iddialarını bu şekilde ispatlama yükümlülüğü vardır. Aksi takdirde Türkiye’ye yapılan ağır itham yüzünden Rusya, yalancı duruma düşecektir.
Sayın Putin, ‘kim terörizme çifte standart uyguluyorsa, ateşle oynuyordur’ diyor. Sonuna kadar katılıyorum. Doğru. Suriye’de 380 bin cana mal olan, devlet terörü uygulayan Esed rejimine destek olmak, evet o da ateşle oynamaktır. DAİŞ’le mücadele bahanesiyle uluslararası meşruiyeti olan muhalifleri vurmak, evet ateşle oynamaktır. Türkiye’nin haklılığının tüm dünya tarafından kabul edildiği bir hadiseyi bahane ederek, bize olmadık ithamlarda bulunmak, meseleyi vatandaşlarımıza ki bir fuara katılmak için Rusya’ya giden vatandaşlarımıza eziyete vardırmak, evet ateşle oynamaktır. Bölgede ticari faaliyet veya insani yardım amaçlı olarak bulunabilecek TIR’ları sorumsuz bir şekilde vurmak, evet ateşle oynamaktır. Rusya’ya çok samimi olarak, ateşle oynamamasını tavsiye ediyoruz.

YÜZ YÜZE GÖRÜŞMEK İSTERİM 

Türkiye’ye yönelik topyekün iftira kampanyası başlatılmasını, vatandaşlarımızın taciz edilmesini, ilişkilerin tehlikeye atılmasını açıkçası Rusya’ya yakıştıramıyorum. Pazartesi günü Paris’te Sayın Putin’le bu meseleyi yüz yüze görüşmek isterim. Makul noktada buluşmayı arzu ederim. Bu konunun gereksiz tırmandırılmasından rahatsız olduğumuzu ifade etmek isterim. Türkiye ve Rusya’nın önünde çok büyük işbirliği potansiyeli var. Türkiye ile Rusya’nın ilişkilerimizin bozulmasından memnuniyet duyanlar çıkabilir. Ama bu durumdan zarar görecek olan sadece ülkemizdir. Rusya’ya samimiyetle ‘gelin bu duruma meydan vermeyelim’ diyorum.” (Kaynak:hürriyet.com.tr)

Kitapları raflardan kaldırıldı

Kaynak Holding’e 10 gün önce kayyum atanmasının ardından şirketin bünyesinde bulunan NT kitap mağazalarında Fethullah Gülen’e ait kitaplar raflardan kaldırıldı.

NT Kitapevi’nin şubelerine gönderilen talimatla Gülen’in kitapları önceki gece toplanarak depoya kaldırıldı. İsmini vermeyen bir görevli, “Kayyum atanmasının ardından dün Gülen’in kitaplarının toplatılmasıyla ilgili talimat geldi. Kitapları stoklarda bulunan kayıtlara göre eksiksiz olarak paketleyip merkeze göndermemiz istendi. Biz de dün akşam kitapları kolilere koyup yolladık. Artık NT mağazalarında satışları yapılmayacak” dedi. Koza-İpek grubunun ardından cemaate yakınlığıyla bilinen Kaynak Holding’e bağlı 19 şirket, 1 vakıf ve 1 derneğe 10 gün önce 7 kayyum atanmıştı. hürriyet.com.tr

27 Kasım 2015 Cuma

"Hemşire Partisi" bakanlığı harekete geçirdi

Antalya'daki otel ve kulüpler tarafından düzenlenen 'Nurse Party: Hemşire Partisi' ve 'Emergency Party: Acil Durum Partisi' haberleri üzerine Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü, 81 il valiliği il sağlık müdürlüklerine gönderdiği yazıda, konunun tespiti halinde ilgililerin uyarılarak gereken idari ve yasal işlemlerin yapılması talimatını verdi. 

Antalya'da Ceila Club tarafından 14 Ağustos'ta düzenlenen 'Emergency Party'nin iptalini isteyen Türk Hemşireler Derneği (THD) Antalya Şube yöneticileri ile Antalya Sağlık Platformu bileşenleri, Ceila Club yetkililerini kınayıp, eğlencenin iptalini istedi, ancak hiçbir yanıt alınmadı.

Bunun üzerine THD Antalya Şubesi, 14 Ağustos'ta yapılacağı duyurulan parti için kulüp yöneticilerine kınama yazısı gönderdi.

Hemşirelerin cinsel bir nesne, erotik bir öğe olarak gösterildiği, toplumu hemşireleri bu biçimde görmeye ya da düşünmeye ittiği belirtilerek konunun muhataplarına kınama yazısı gönderildi.

Kınama yazısında, "Bu afişin kullanılması aynı zamanda toplumda kadına yönelik eşitsizliğin, cinsiyet ayrımının sürdürülmesine de katkı sunmaktadır. Çünkü yakın tarihe kadar hemşirelik yalnızca kadınların edindiği mesleklerden biri olarak görülmekteydi" denildi.

Kulüp yetkilileri 'partiyi erteledik' demelerine karşın, aynı tarihte Ceila Club'de çekilen fotoğrafların sosyal medyada yer alması üzerine THD Antalya Şubesi ile Sağlık Platformu Bileşenleri Ekim 2015'te Sağlık Bakanlığı'na, hemşirelik mesleğinin adının bu tür etkinliklerde kullanılmaması için yaptırım uygulanması konusunda başvuruda bulundu.

Sağlık Bakanlığı, Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü, THD Antalya Şubesi'ne gönderdiği yanıtta "Başvurunuzda bahsedilen konuların tespiti halinde ilgililerin uyarılarak gereken idari ve yasal işlemlerin yapılması hususunda 81 il valiliği il sağlık müdürlüğü talimatlandırılmıştır" dedi. (cnntürk.com.tr)

İstanbul'da bu pazar 11 ilçede elektrik kesintisi

İstanbul'un Avrupa Yakası'ndaki 11 ilçede 29 Kasım Pazar günü 12 saate varan süre ile elektrik kesintisi uygulanacak.


Boğaziçi Elektrik Dağıtım AŞ'den yapılan yazılı açıklamaya göre, kesinti programı şöyle:

Fatih:

08.00-20.00 saatlerinde Zeyrek, Cibali, Kalenderhane mahallelerinde Haydarbey, Büyük Karaman, Dede Efendi, Şehzadebaşı, Fevziye, İtfaiye, Cemal Yener Tosyalı caddeleri ile Dülgeroğlu, Gemciler, Refah, Ömer Efendi, Sırrımcılar, Tezgahçılar, Atatürk Bulvarı, Zeyrek Mehmetpaşa, Tekke Çıkmazı, Musabey, Fil Yokuşu Aralığı, Kayserili Ahmetpaşa, Kendir, Piri, Kovacılar, Hüsambey, İmam Niyazi, Kırbacı, Akif Paşa sokaklar, Alemdar Mahallesi, Çatalçeşme, Ticarethane, Himaye-i Etfal, Baş Muhasip, Hoca Rüstem, Bıçkı Yurdu sokaklar.

Güngören:

08.30-18.20 saatlerinde Merkez Mahallesi, Gaziosmanpaşa, Zeynep Kamil, Ziyapaşa caddeleri ile Ulubatlı Hasan, Merter, Cömerttürk, Esnaf, Arkın, Çağlayan, Ergenekon, Yunus Emre, Samipaşa sokaklar, 08.00-18.00'de Sanayi Mahallesi, Kazım Karabekir Caddesi, Gonca, Ozan, Öznur, Gürbüz, Kale, Güvenç, Başaklı, Özboran sokaklar ile Dünya Seramik Merkezi, halı saha ve civarı, Avcılar'da 08.00-18.00'de Üniversite Mahallesi, Mezarlıküstü Caddesi, Sarıgül Sokağı ve civarı.

Küçükçekmece'de 09.00-14.00 saatlerinde İnönü Mahallesi, Arıkuşu, Korutürk, Ay, Nurten, Ertekin, Koreli, Yavuz, Tahsin sokaklar, 00.01-06.00'da Atakent Mahallesi, Malazgirt, Hürriyet, Cumhuriyet caddeleri ile 9, 10, 216 ve 217 çıkmazları, 2, 6, 7, 215, 12, 13 ve Kartopu sokaklar, İkitelli Kavşağı, 1. Etap ve civarı.

Silivri:

09.00-19.00 saatlerinde Selimpaşa Mahallesi, Yakamoz Caddesi, 3139, 3164, 3147, 3141, 3148, 3146, 3145 sokaklar, Kale Tatil Köyü İç Yolu, Camcıoğlu Sitesi İç Yolu, 09.00-17.00'de Balaban, Değirmenköy ve Fevzipaşa mahallelerinde Gölet Caddesi, Aslanağzı ve Mezbaha sokaklar, Eser Diamond Hotel, Tekno Metal Fabrikası, Altındağ Polimer ve Metal Sanayi, Trakya Grup Plastikal ve Cam Sanayi, Özyaşar Tel ve Galvanizleme Sanayi, Bafra Un Yem Gıda Sanayi, Birlik Bağlantı Elemanları Sanayi, Eurotex Tekstil Sanayi, İSKİ Arıtma Tesisleri, 10.00-13.00'te Yeni Mahallesi, Adil Öndül Caddesi ve Şahip Dinçel Sokağı.

Bağcılar:

22.00-06.00'da Mahmutbey Mahallesi,Taş Ocağı Yolu Caddesi, Yelken ve Tanyeli sokaklar.

Başakşehir:

08.00-20.00 saatlerinde Başakşehir Mahallesi, İstiklal Caddesi, Ova Çıkmazı ve Cihangir sokaklar.

Arnavutköy:

09.00-18.00 saatlerinde Durusu Mahallesi, Zeynel Dağlar, Nihat Kayar, Yeni Köy, Lala Paşa caddeleri ile Bayırgülü, Sucu Basri sokaklar, Yeniköy Sahil, Milten Kömür Ocakları, Terkoz Papaz Çeşme mevkisi ve civarı.

Gaziosmanpaşa:

06.00-18.00'de Barbaros Hayrettinpaşa Mahallesi, Cebeci Caddesi, 1181 ve 542 sokaklar, Küçükköy ve civarı.

Beylikdüzü:

08.00-18.00 saatlerinde Adnan Kahveci ve Kavaklı mahallelerinde Çalışlar ve Harbiye caddeleri, Şirin Sanayi Sitesi, Amerikan Koleji, Rem Çelik, Tam Plastik, Günbey Elektrik ve civarı.

Bakırköy:

09.00-19.00'da Basınköy ve Şenlikköy mahallelerinde Ahmet Cevdet İkdam Caddesi, Eski Edirne Asfaltı, Çınar, Karaağaç, Şehit Muammer Yüzsüren, Teyyareci Sami Uçan, Turgutreis, Rauf Denktaş sokaklar, 08.00-18.00'de Mehmet Nesi Özmen Mahallesi Sedir, Kiraz, Ihlamur, Kayalar sokaklar.

Beyoğlu:

09.00-15.00 saatlerinde Kılıçali Paşa, Pürtelaş Hasan Efendi mahallelerinde Meclis-i Mebusan Caddesi, Sanatkarlar Mektebi, İlyas Çelebi, Balabanbey Çıkmazı, Salı Pazarı Çıkmazı, Akarsu Yokuşu, Enli Yokuşu sokaklar ve civarı.

Esenyurt:

Akçaburgaz, Fatih, Pınar, Merkez mahallelerinde Yaşar Kemal Caddesi, 1172, 1173, 1174 ve 1175 sokaklar, 19 Mayıs Bulvarı, Avrupa Otoyolu Hadımköy bağlantı yolu, TEM bağlantı yolu, Renault Gelişim Otomotiv, Bank Asya, Köfteciler ve civarı.

Rusya'dan küstah tweet

Rusya'nın Londra Büyükelçiliği'nin resmi Twitter hesabından yapılan küstah paylaşım tepkilere neden oldu.

Söz konusu hesaptan "Birinci Dünya Savaşı'nın 100'üncü yıldönümünü anıyoruz. 1915'ten muhteşem bir Rus poster sanatı" notuyla paylaşılan resimde, cüce olarak çizilen bir Osmanlı paşasının bir Rus askerine vurmaya çalıştığı görülüyor.

Türkleri küçük düşürmeyi amaçlayan savaş propagandasına girişen Rusya'nın bu hamlesi, başta Twitter olmak üzere sosyal medyada büyük tepki çekti. (Hürriyet)


Bodrum ve Çanakkale'da facia: 6 çocuk öldü

3 yaşındaki Suriyeli Aylan, Bodrum kıyılarında yüzükoyun yatan cesediyle tüm dünyayı sarsmıştı. Dün gece Bodrum’da yine facia vardı. Bu kez batan teknede bulunan iki küçük kardeş Beren ve Dlen hayatını kaybetti. Teknede bulunan ve boğulma tehlikesi geçiren küçük Ceylan ise sağlık ekiplerinin müdahalesiyle hayata döndürüldü. Ceylan’ın korku dolu bakışları her şeyi anlatmaya yetti. Yürek sızlatan bu habere de, tüm dünyayı ayağa kaldıran Aylan bebeğin fotoğrafını çeken Doğan Haber Ajansı muhabiri Nilüfer Demir ve Yaşar Anter imza attı.Bodrum’da iki küçük kardeş can verirken aynı saatlerde Çanakkale’de de gece yarısı batan botta 4 çocuk boğuldu.

TEKNE ALABORA OLDU

Bodrum’un Bitez Mahallesi sahilinden yasadışı yollarla Yunanistan’a geçmek isteyen Suriyeli kaçakların bulunduğu tekne fırtına yüzünden sahilden açıldıktan bir süre sonra alabora oldu. İhbar üzerine bölgeye gelen sahil güvenlik ekipleri deniz yüzeyindeki 15 kaçağı bota alarak kurtardı. Ekiplerin yaptığı çalışmada 2 çocuk cesedine ulaşıldı. Kurtarılan kaçaklar sahil güvenlik botuyla karaya çıkarıldı. Batan teknede ilk belirlemelere göre 20 Suriyeli kaçağın bulunduğu öğrenildi.

ÖLEN ÇOCUKLAR KARDEŞ ÇIKTI

Teknenin batması sonucu boğularak hayatını kaybeden 2 çocuğun kız kardeş oldukları belirlendi. 4 yaşındaki Beren Halil Hüseyin ve 1 yaşındaki Dlven Halil Hüseyin’in cesetleri ambulansla Bodrum Devlet Hastanesi’ne getirildi. Aynı sedyede taşınan iki kardeşi cesetleri, yakınları tarafından teşhis edildikten sonra Muğla Adli Tıp Kurumu’na gönderildi.

4 YAŞINDAKİ CEYLAN’IN KORKU DOLU BAKIŞLARI

Yine faciayla biten umut yolculuğunda sahilde 4 yaşında Ceylan Nesrin Solar Omar isimli bir kız çocuğu bulundu. Boğulma tehlikesi geçiren Ceylan, polis ve sağlık ekiplerinin müdahalesiyle hayata döndürüldü. Ekipler tarafından ambulansa alınan küçük Ceylan Bodrum Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı. Hastaneye kaldırılırken Ceylan’ın gözlerindeki korku objektiflere yansıdı.

AYVACIK’TA FACİA: 4 ÇOCUK ÖLDÜ
Çanakkale’nin Ayvacık İlçesi Sivrice Koyu'ndan denize açıldıkları belirlenen kaçakları taşıyan lastik bot gece yarısı battı. Dört çocuğun cesedine ulaşılırken, 51 kişi kişi ise sağ olarak sahil güvenlik tarafından kurtarıldı. Kurtarılan kaçaklar Babakale Limanı'na getirildi.


“HAYATA DÖNDÜREMEDİK”

Bodrum’da çocuklara suni teneffüs yaparak kurtarmaya çalışan Kenan Şahin, yaptığı açıklamada, "Bizi yoldan çevirdiler. Suni teneffüs yaptık ama uzun bir zaman olmuştu, herhalde hayata döndüremedik" dedi.

“UMUT YOLCULUĞU YİNE DRAMLA BİTTİ”

Teknesi batan ve sahile çıkan kaçakların yardımına koşan vatandaşlardan Hüseyin Sarsılmaz, "Gece yarısı sesleri çığlıkları duyduk tekne battığını anladık. Hemen ilgili makamlara telefon edip yardım istedik. Çünkü her zaman buradan kaçmaya çalışıyorlar. Hemen arkadaşlarımla sahile gidip yardım ettik. İki çocuğun öldüğünü öğrendik, umut yolculuğu yine bir dram ile bitti" diye konuştu. DHA

26 Kasım 2015 Perşembe

Can Dündar ve Erdem Gül tutuklandı

MİT TIR'larıyla ilgili yayımladıkları haber ve görüntüler nedeniyle haklarında başlatılan soruşturma kapsamında savcılıkta ifade verdikten sonra tutuklanma talebiyle nöbetçi mahkemeye sevk edilen Dündar ve Gül, Nöbetçi 7. Sulh Ceza Hakimliği'nde de ifade verdi. Mahkeme, Dündar ve Gül'ün tutuklanmasına karar verdi. Can Dündar, mahkemenin kararını Twitter hesabından "Tutuklandık" diye duyurdu.


21.35 - Can Dündar "Üzülmeye gerek yok. Bunlar bizim için şeref madalyası. İçeride ve dışarıda mücadelemiz devam edecek." yorumunda bulundu.

21:30 - Tutuklama kararının ardından Can Dündar, salona giremediği için kararı duyamayanların yanına gelerek “Arkadaşlar tutuklandık” dedi. Dündar ve Erdem’e destek için adliyeye gelenlerden bazıları, “Özgür basın susturulamaz” diye slogan attı.

21.20 - Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve gazetenin Ankara Temsilcisi Erdem Gül, sevk edildikleri İstanbul Nöbetçi 7. Sulh Ceza Hakimliği tarafından tutuklandı.

20.25 - CHP milletvekili Mahmut Tanal, adliye koridorunda gazetecilere konuştu: "Burada hukukun kırıntısını arıyoruz. Hukukun kırıntısı varsa zaten serbest bırakırlar."

20.10 – Basın mensupları ve milletvekillerinin bekleyişi sürüyor. Can Dündar ve Erdem Gül bir süre için dışarıda tutulan izleyicilerin yanına geldi. Morallerinin yüksek olduğu gözlendi. Güvenlik görevlilerinin araya girmesinin ardından iki gazeteci salona döndü.

19.50 – Sorgu bitti, karar için duruşmaya ara verildi.

18.22 - Dündar ve Gül'ün çıkarıldığı 7. Sulh Ceza Hakimliği'nin bulunduğu kata savcılık kararıyla giriş yasağı getirildi.

18.00 – Destek için gelenlerin sayısı artıyor.

17.00 – Can Dündar ve Erdem Gül’ün İstanbul Nöbetçi 7. Sulh Ceza Hakimliğindeki sorgusu başladı.

SORUŞTURMA MAYIS AYINDA BAŞLATILDI

Can Dündar ve Erdem Gül hakkında geçtiğimiz Mayıs ayında MİT’e ait TIR’larda yapılan aramaların fotoğraflarının ve kamera görüntüsünün Cumhuriyet Gazetesi ve internet sitesinde yayınlanmasının ardından soruşturma başlatılmıştı.

İFADELERİ İKİ SAAT SÜRDÜ

Dündar ve Gül, bu sabah saatlerinde soruşturma kapsamında ifade vermek üzere İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na geldi. Dündar ve Gül, soruşturmayı yürüten İstanbul Cumhuriyet Başsavcıvekili İrfan Fidan'a “şüpheli” sıfatıyla yaklaşık 2 saat ifade verdi.

DÜNDAR VE GÜL'E TUTUKLAMA TALEBİ

Başsavcıvekili Fidan, iki gazetecinin “Devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından, niteliği itibarıyla gizli kalması gereken bilgileri, siyasal veya askeri casusluk maksadıyla temin etmek”, “Devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibarıyla gizli kalması gereken bilgileri siyasal veya askeri casusluk maksadıyla açıklamak” ve “silahlı örgüte üye olmak” suçlarından tutuklanmaları talebiyle nöbetçi hakimliğe sevk etti.

Dündar ve Gül'e destek için CHP ve HDP'li milletvekilleri ile meslektaşları adliye koridorlarında yalnız bırakmadı.

CAN DÜNDAR ANLATTI

Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar, savcıya ifade verdikten sonra açıklamalarda bulundu. Dündar'ın açıklamaları esnasında Cumhuriyet Gazetesi Ankara temsilcisi Erdem Gül ifade veriyordu. Dündar ifadesiyle ilgili şunları anlattı:

"İfademizi verdik. Savcı bu yayınladığımız haberin kaynağını sordu. Nedenini sordu. Tabi bu tür şeylerde gazetecilerin kaynağını açıklamama hakkı var, bunu hatırlattık. Kaynağımızı açıklamak zorunda değiliz dedik.

Ama öte yandan neden yaptınız sorusunun nedeni çok açık. Burada kamuoyunun bilgilenme hakkı, devletin bir suç işliyorsa bunun ortaya çıkarılması bir gazetecilik görevidir, bunun altını çizdik. Uluslararası örnekleri verdik. Watergate'ten Wikileaks'e kadar pek çok örneği var. Ulusal güvenlikle ifade özgürlüğünün çıkar çatışması yaşadığı... Türkiye'de de bu olay bunun bir örneğidir.

Biz üstümüze düşeni yaptık ve bunun cemaatle hiçbir ilgisi olmadığını da anlattık"

GAZETECİLERDEN DESTEK

Aralarında 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Başdanışmanı Ahmet Sever'in de bulunduğu çok sayıda gazeteci arkadaşı, Can Dündar'a destek vermek amacıyla Çağlayan'daki İstanbul Adliyesi'ne geldi.

SORUŞTURMA NASIL BAŞLADI?

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Cumhuriyet gazetesinde, 29 Mayıs'ta MİT TIR'ları ilgili yayımlanan fotoğraflı haber üzerine, "Devletin güvenliğine ilişkin bilgileri temin etme, siyasi ve askeri casusluk, gizli kalması gereken bilgileri açıklama, terör örgütünün propagandasını yapma" suçlarından, Dündar ve Gül hakkında soruşturma başlattı.

Başsavcılığın talebi üzerine nöbetçi İstanbul 8. Sulh Ceza Hakimliği, internet sitelerindeki söz konusu yayınların içeriklerinin engellenmesine karar verdi.

ERDOĞAN'IN AVUKATI DA SUÇ DUYURUSUNDA BULUNDU

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın avukatı Muammer Cemaloğlu da 2 Haziran'da İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderilmek üzere, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na, Can Dündar hakkında, genel yayın yönetmeni olduğu Cumhuriyet gazetesinde geçen yıl Hatay ve Adana'da, MİT'e ait yardım tırlarının durdurulmasıyla ilgili, "gerçeğe aykırı bazı görüntü ve bilgiye yer verdiği" gerekçesiyle suç duyurusunda bulundu.

Soruşturmayı İstanbul cumhuriyet başsavcıvekillerinden İrfan Fidan yürütüyor. DHA

Can Dündar’a tutuklama talebi

MİT TIR'ları davasında gazeteciler Can Dündar ve Erdem Gül tutuklanma talebiyle mahkemeye sevk edildi.

Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve gazetenin Ankara temsilcisi Erdem Gül, MİT TIR’larıyla ilgili yayınlanan haberlerden dolayı ifade verdiği savcı tarafından tutuklanma istemiyle mahkemeye sevk edildi.

Gazeteciler Can Dündar ve Erdem Gül’ü tutuklama istemiyle mahkemeye sevkeden savcılık, “Silahlı Terör Örgütü Üyeliği, Siyasal ve Askeri Casusluk, Gizli Kalması Gereken Bilgileri Açığa Çıkarmak” suçlarının işlendiğini iddia ediyor.

CAN DÜNDAR VE ERDEM GÜL’ÜN BULUNDUĞU KATA GİRİŞ YASAĞI

Dündar ve Gül’ü tutuklama istemiyle mahkemeye sevkeden savcılık, “Silahlı Terör Örgütü Üyeliği, Siyasal ve Askeri Casusluk, Gizli Kalması Gereken Bilgileri Açığa Çıkarmak” suçlarının işlediğini iddia ediyor. Dündar ve Gül’e destek için CHP ve HDP’li milletvekilleri ve meslektaşları adliye koridorlarında yalnız bırakmadı.

Ancak bir süre sonra Can Dündar’ın çıkarıldığı 7. Sulh Ceza Hakimliği’nin bulunduğu kata savcılık kararıyla ‘giriş yasağı’ getirildi.

WIKILEAKS’TEN CAN DÜNDAR MESAJLARI

Dünyaca ünlü sızıntı sitesi Wikileaks de, Gazeteci Can Dündar’ın Suriye’deki militanlara gönderilen silah konvoylarının fotoğraflarını yayınladığı için casuslukla suçlanıp mahkemeye çıkarıldığını duyurdu.

Wikileaks resmi twitter hesabından şu mesajları attı:
TGC VE TGS’DEN CAN DÜNDAR AÇIKLAMASI

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) ve Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS), Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Cumhuriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Erdem Gül’ün tutuklanmaları istemiyle mahkemeye sevk edilmesine tepki gösterdi. Yapılan açıklamada, “Söz konusu haberin yayınlanması gazetecinin halka karşı görevidir. Halkın haber alma hakkının teminatıdır. Gazetecinin görevi devletin çıkarını korumak değildir. Devletin çıkarını koruyacak merciler bellidir. Herkes kendi görevini yapmaktadır” denildi.

Konuyla ilgili açıklamada şu görüşlere yer verildi: “Cumhuriyet Gazetesi’nin MİT tırlarıyla ilgili yaptığı haber gerçek bir olayın halka iletilmesidir. Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ndeki, “gazeteci basın özgürlüğünü, halkın doğru haber alma, bilgi edinme hakkı adına dürüst biçimde kullanır. Bu amaçla her türlü sansür ve otosansürle mücadele etmeli, halkı da bu yönde bilgilendirmelidir. Gazetecinin halka karşı sorumluluğu, başta işverenine ve kamu otoritelerine karşı olmak üzere, öteki tüm sorumluluklardan önce gelir” maddesine uygundur. Gazeteci tüm bilgi kaynaklarına serbestçe ulaşma ve kamu yaşamını belirleyen, halkı ilgilendiren tüm olayları izleme, araştırma hakkına sahiptir.

Tüm bunların ışığında meslektaşlarımız Can Dündar ve Erdem Gül’ün tutuklama talebiyle mahkemeye sevk edilmesi başta TC Anayasası, 5187 Sayılı Basın Kanunu, Türk Ceza Kanunu, Avrupa Birliği İnsan Hakları Sözleşmesi, mevcut Anayasa Mahkemesi kararlarına aykırıdır.

Söz konusu haberin yayınlanması gazetecinin halka karşı görevidir. Kaldı ki, gazetecinin görevi devletin çıkarını korumak değildir. Devletin çıkarını koruyacak merciler Anayasamız tarafından belirlenmiştir. Gazeteci, devleti yönetenlerin belirlediği ulusal ve uluslararası politika konularında ön yargılara değil, halkın haber alma hakkına dayanır. Onu mesleğin temel ilkeleri ve özgürlükçü demokrasi kaygıları yönlendirir. Herkes kendi görevini yapmalıdır.

64. Hükümet reform hükümeti olarak kamuoyuna sunulmuştur. İktidara basın ve düşünceyi ifade özgürlüğü üzerindeki engelleri kaldırıp, gazetecileri tutuklanmadan mesleklerini yapabilir hale getirecek reformlara başlamayı öneriyoruz.” (Kaynak:sözcü.com.tr)