Reis Geleneksel Uçurtma Şenliği ile çocuklar, eğlence dolu bir gün yaşayacak.
Reis’in, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı etkinliği, hafta boyunca devam ederken, uçurtma şenliğinin yanı sıra, düzenlenecek mısır şenliği ile çocuklar coşku dolu bir bayram geçirecek.
23 Nisan’da bir dizi etkinliğe katılmakta olan Reis Gıda, zincir marketlerde düzenlediği organizasyonlarda da, uçurtma hediye edecek. Reis stantlarından, uçurtma alan çocukların gözlerindeki mutluluk görülmeye değer.
35 yıldır kuru gıda sektörünün lideri olan Reis Gıda, toplumdaki kurum ve kuruluşlara değer katan sayısız sosyal sorumluluk projesi içinde yer alırken; özel günler ve haftalara dair etkinliklere katkı sağlamayı sürdürüyor. Ülkemizin sayılı Sevgi Şirketlerinden olan Reis, toplumla paylaşma konusundaki liderliğini, faaliyete başladığı ilk günden itibaren devam ettiriyor.
Sağlıklı ve dengeli beslenmenin önemini anlatıyor
Geleceğimiz olan çocuklarımız ve gençlerimiz başta olmak üzere tüm bireyleri, obezite konusunda bilinçlendirmeyi hedefleyen Reis Gıda, ‘yaşanabilir bir dünya için sağlıklı ve dengeli beslenmeyi’ birinci önceliği olarak ele alıyor.
Son 7 yıldır kurumsal sosyal sorumluluk projesi kapsamında obeziteyle mücadele eden Reis, 2009 yılında ‘Geleneksel Lezzetler Sağlıklı Nesiller’ sloganıyla başlattığı kampanyasına, ‘Abur Cubur Olacağı Budur’ ile devam etti. Kampanyada bir sonraki slogan “Abur Cubura Karnımız Tok” oldu. 2015 yılında başlatılan “Ev Yemeği Sofrada Hesap Ortada” çalışması ile sağlıklı bir toplum için obeziteye karşı mücadelesini 2016 yılında devam ettiriyor.
6 Nisan 2016 Çarşamba
Erdoğan, Kılıçdaroğlu’na çok sert sözlerle cevap verdi
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Saray'da muhtarlarla buluştu.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Aile Bakanı Sema Ramazanoğlu için “Birilerinin önüne yatmış vaziyette” diyen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na ağır ifadelerle tepki gösterdi. Erdoğan, “Dinime küfreden Müslüman olsa bari. Cinsi sapık şu an cezaevinde ve yaptıklarının hesabını adalete veriyor. Peki bu siyasi sapıklarını ne yapacağız” dedi. Erdoğan konuşmasında, Can Dündar ve Erdem Gül’ün MİT TIR’ları davasına katılan konsolosları eleştirmesinin ardından bir muhtarla yanak yanağa resmedildiği mizah dergisi Leman’ın kapağına da tepki gösterdi. Erdoğan, “Biliyorsunuz bir konsolosun, casusluktan yargılanan bir gazeteciyle fotoğraf çektirdiğini eleştirmiştim. Bir mizah dergisi, benim muhtarlarla çektirdiğim fotoğrafı kapağına taşımış, “Biz konsoloslarla, sen ancak muhtarlarla fotoğraf çektirirsin” demişler. Benim yanım zaten muhtarların yanı, siz o konsolosların yanında” diye konuştu.
Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı Sarayın’da yaptığı konuşmasından satırbaşları şöyle;
Ülkemizdeki muhtarlarımızın tamamıyla kucaklaşmak için başlattığımız bu buluşmaları devam ettireceğiz. Bu toplantılar, ülkemizde sadece Cumhurbaşkanı nezdinde değil, bana göre en verimli organizasyondur. Keşke mümkün olsa da, 79 milyon insanımızın tamamıyla temas kurabilsek. Sizler, onların zaten vekilisiniz. Sizlerle bir araya gelmek 79 milyonla buluşmaktır.
Dün avukatlarımız buradaydı, 81 vilayeti temsil eden avukatlarımızla bir araya geldik. Amerika’da da vatandaşlarımızla bir araya geldik, onun öncesinde Harp akademilerinde subaylarımızla buluştuk. Daha evvel, bir televizyon programında üniversiteli gençlerimizle konuşma fırsatı bulduk. Aynı şekilde, bulduğum her fırsatta illerimize gidiyor, vatandaşlarımızla kucaklaşıyorum. Tüm saydığım bu programlar son 3 hafta içerisinde gerçekleşti. Ülkemize hayırlı olmak için gece gündüz koşturmaya, mücadele etmeye devam edeceğim.
KARİKATÜR DERGİSİ LEMAN’IN KAPAĞINA TEPKİ
Bizim milletimizle, özellikle siz muhtarlarımızla muhabbetimiz birilerini rahatsız ediyor. Beni eleştirmek adına muhtarlarımızı eleştirmeye kadar varıyor. Biliyorsunuz bir konsolosun, casusluktan yargılanan bir gazeteciyle fotoğraf ektirdiğini eleştirmiştim. Bir mizah dergisi, benim muhtarlarla çektirdiğim fotoğrafı kapağına taşımış, “Biz konsoloslarla, sen ancak muhtarlarla fotoğraf çektirirsin” demişler. Benim yanım zaten muhtarların yanı, siz kimin yanındasınız? O konsolosların yanındasınız. Varsın devam etsinler, biz onların kafasını çok iyi biliyoruz. Kendilerini solcu, aydın olarak tanımlıyorlar, bunlar halk düşmanının önde gidenleridir
Bunun adını halkçılık koyarak kara mizah örneği gösteriyorlar. Dün, ayağındaki çarığı, altındaki şalvarı, başındaki kasketi yüzüden Aşık Veysel’i Ankara’ya sokmamaya çalışan kafayla, benim muhtarlarla buluşmamı eleştiren kafa aynıdır. Bunların demokratlığı milletsiz bir demokrattır. “Şu millet olmasa Türkiye’yi ne güzel idare ederiz” diyorlar. Günahıyla-sevabıyla ülkeyi yönetme sorumluluğunu üstlendik, yaptıklarımız ortada.
KILIÇDAROĞLU’NA ÇOK SERT SÖZLER: SİYASİ SAPIK
Hayalimi hatırlıyor musunuz? Siz muhtarlar olarak bu konulara ilgi duyan, gözü açık insanlarsınız. Siz hatırlamıyorsanız diğer vatandaşlarımız hiç hatırlamaz. Ülkede şöyle bir muhalefet anlayış var:
Cumhurbaşkanına ve hükümete hakaret edelim. Rahat koltuklarımızda oturalım. Dışarıdan bir güç gelsin, üst akıl diyorum ya ben onlar bir talimat versin, onları devirsin diye bekliyorlar. Cinsi sapıklara dahil bel bağlamış durumdalar. Bakınız Ana muhalefet partisinin başkanı çıkıyor bir konuşma yapıyor. Bu konuşmayı onun şahsına değil, onun şahsında başında bulunduğu partinin mensubu hanımefendilere ve o partinin mensuplarına ve milletime bu çağrıyı yapıyorum. Karaman’dan sonra Türkiye’nin dört bir yanında olaylar patladı diyor, bunlar sabah akşam dinden imandan bahsediyorlar diyor. Dinime küfreden müslüman olsa diyor.
Değerli kardeşlerim, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı olan hanımefendiye terbiyemin el vermeyeceği ifadelerle saldırıyor. Bu sözler sansürlenerek verildi medyada. Bakan hanım hakkında çok çirkin ifadeler kullanıyor, Cinsi sapık şu an cezaevinde ve yaptıklarının hesabını adalete veriyor, peki bu siyasi sapıklarını ne yapacağız?
Ahlaksızlığın çıtasını sürekli yükseltiyorlar, söylenecek her söz fuzilidir, tıpkı kendisi gibi gereksizdir. Bu kişi, başında bulunduğu partinin yüz karasıdır. Kaset olayı olmasa bu partinin başına gelecek mecali yoktu. Bunda yalanın, takiyenin her türlüsü var. Kendi Genel Başkanı’nın yanından ayrılıyor, “Aday değilim” diyor, ertesi gün adaylığını ilan ediyor, bunlardan siyasetçi olmaz. Benim milletim “Adam gibi adam olana prim veririz” diyor, milletimiz böyle bir zihniyete itibar ediyor. Muhalefet partilerinin iktidar olup, rahatlarını bozmak gibi bir niyetleri yok zaten. İktidar olursan ekonomiyle, bölgedeki krizlerle, sağlıklarla, fakir fukarayla ilgileneceksin, iş çok. Bu kadar sorumluluk bizim muhalefeti bozar. Hakikatlerle yüzleşmek hiçbirinin işine gelmez
Normal şartlarda siyasi parti dediğin tek başına iktidar olmak, başaramıyorsa iktidarın bir parçası olmak ister. Bizimkiler iktidar sorumluluğundan kaçmanın yollarını aradılar. Milletimiz de, “Madem halinizden memnunsunuz, böyle devam edin” deyip 1 Kasım’da tercihlerini sandığa taşıdılar. Lafla dünyaya nizam vermeye kalkanların evlerinde terbiyesizliği görürsünüz. Milletimiz de lafa değil icraate bakıyor. Türkiye, kendi toprakları içinde yaşanan dünyadaki en büyük terör olaylarının hedefi durumundadır. Güneydoğu’da yaşanan saldırılar hem halkımızı tehdit ediyor, hem de şehitlerimizde bizi acılara gark ediyor.
Sınırın diğer tarafından yapılan tahrikat sebebiyle operasyonlar yavaş ilerliyor. Güvenlik güçlerimizin verdiği kayıplar, büyük etkili bombalardan kaynaklanıyor. Özellikle Nusaybin’de bu böyle. İnsanlarımızın sağlığı için hassasiyet gösterdiğimiz için böyle sorunlarla karşılaşıyoruz. Gerekiyorsa operasyon yürütülen yerlerin tamamen boşaltılması, kullanılamaz hale gelmiş binaların uzaktan yıkılması yoluna gidilebilir.
Bu bölge zaten altyapısı olmayan bir bölge. Bizim önce buralarda altyapıyı A’dan Z’ye yapmamız lazım. Biz buralarda kentsel dönüşümü gerçekleştirerek buraları inşa etmemiz lazım, şu an hükümetimizin yaptığı bu. Buralar tamamen yıkılıp yeniden inşa edilmesi lazım.
Bizim şehitlerimize verdiğimiz birçok imkan var, her defasında açıklamak şehitlerimize saygısızlık olur diye dillendirmiyoruz. Orada yapılacak işlemler mülk sahiplerine yönelik yapılacak, mülk sahibi olmayanlar ise yine orada kirada yaşamaya devam edecekler. Bu süreç içerisinde onlara kira yardımı yapılıyor devletimiz tarafından. Adil olmak bir devletin şanındandır, şerefindendir. Bizim devletimiz de bu şekilde adım atıyor. Askerimizin değil canını serçe parmağını dahil oradaki beton yığınına değişmez.
Son zamanlarda bu sebepten şehit verdiğimizi görüyoruz, güvenlik güçlerimizin ihtiyaçları konusunda ilgili kurumların hassasiyet göstermesini bekliyorum. Binbaşı Selçuk Çelik’in ailesine başsağlığı diliyorum, şehitlerimizin makamı, peygamberlikten sonra en yüce makam. Bu başsağlığı dileklerimi iletirken, onların acısı bizim yaşadığımız gibi değil biliyorum. Biz şuna inandık, inanacağız: Şuheda fışkıracak toprağı sıksan şuheda, etmesin beni tek vatanım dünyada cüda… Şehitlik işte bu toprakları vatan yapan o kanın ta kendisidir. Ülkenin ve milletin bekası için canını veren kahramanlarımızı omuzumuzda taşısak yeridir.
Biz bu coğrafyayı vatanımız olarak kabul ettiğimiz, hayatımızı burada geçirmekte kararlı olduğumuz sürece bu mücadele bitmeyecektir. Birilerinin yaşayacağı başka ülkeler olabilir, ama bizim gidecek başka bir vatanımız yok, bu toprakları bırakmaya niyetimiz yok. Milletimizin birliğini hedef alarak bizi sıkıştırmaya çalışanlar üstlerine bastıkları toprağın bir de altına baksınlar. Orada, kendileri gibi düşünen, hareket eden nice gafiller görecekler.
“5 DAİMİ ÜLKE ARASINDA 1 TANE MÜSLÜMAN YOK”
Tek vatan diyoruz, bu ülkede 79 milyon insan var. Ben Kürdüm, ama ben Türk milletindenim, Boşnak’ım ama ben Türk milletindenim. Böyle denmeli. Tek vatan, bu vatanda kimse operasyona kalkışmasın, kalkışırlarsa şu anda ödedikleri bedelin kat be kat fazlasını ödeyecekler, bunu herkes kabullenecek. Biri çıkmış paralel, öteki çıkmış bilmem ne devleti. Türkiye Cumhuriyeti olarak ya varsın ya yoksun, bu olay böyle. Hep birlikte Türkiye olarak hedeflerimize ulaşacağız, onun için parçalanmayacağız. Birbirimizi Allah için seveceğiz, birilerine prim vermeyeceğiz.
Ülkemizin içeride ve dışarıda verdiği mücadeleyi kavrayamayanların olduğunu görüyoruz. Basit bir bölgesel kriz meselesi yaşamıyoruz. Bu mesele, yüzyıl önce başlatılan bir projenin yeniden canlandırma girişimidir, 1. Dünya Savaşı’ndan sonra 2. Dünya Savaşı’nda atılan adımların devamıdır. Irak’ta çeyrek asırdır süren kriz, sadece mezhep çekişmesinden ibaret asla değildir. Mısır’da, Libya’da yaşananların bu ülkenin kendi dinamikleri olarak kabul edemeyiz. Kafkasya’da, Afrika’da bitmek bilmeyen sancılar tesadüf değildir. Dünya 5′ten büyüktür, bunun için uluslararası kurumların yeniden yapılandırılmasını talep ediyoruz. BM’de 196 ülke var, ama hepsinin kaderi 5 ülkenin ağzında, o 5 ülkeden bir tanesi “hayır” diyorsa siz oradan karar çıkartamazsınız, bu 5 daimi üyenin de 5′i Hristiyan, içlerinde bir tane Müslüman yok, hani adalet? Her inancın temsil edildiği BM konseyi yok ki ortada. Şu anda Suriye’yle ilgili konularda tek başına Rusya “hayır” diyor iş bitiyor, adil olmak her devletin bana göre kalış sebebidir. 1. Dünya şartlarıyla bu günün şartları aynı değil, BM’nin yeniden reforme edilmesi lazım. Yeniden dizayn edilmesinde 196 ülke de burada 2 sene de bir mi olur nasıl olursa olsun belli aralıklarda görev sırası gelmeli.
ANAYASA’YI İHLAL Mİ?
Erdoğan’ın Kılıçdaroğlu’na yüklenirken, sarf ettiği “Bunlara benim milletim ülkeyi teslim etmez” sözleri de sosyal medyanın gündemine oturdu. Birçok sosyal medya kullanıcı Erdoğan’ın sözlerini “iç politikaya müdahale” olarak yorumladı.
Peki Erdoğan’ın sözleri “Cumhurbaşkanı’nın tarafsız olmasını” düzenleyen Anayasa’nın 101′inci maddesine aykırı mı. Anayasa’nın 101. maddesi şöyle;
Madde 101- Cumhurbaşkanı, Türkiye Büyük Millet Meclisince kırk yaşını doldurmuş ve yükseköğrenim yapmış kendi üyeleri veya bu niteliklere ve milletvekili seçilme yeterliğine sahip Türk vatandaşları arasında yedi yıllık bir süre için seçilir. Cumhurbaşkanlığına Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri dışında aday gösterilebilmesi, Meclis üye tamsayısının en az beşte birinin yazılı önerisiyle mümkündür. Bir kimse, iki defe Cumhurbaşkanı seçilemez. Cumhurbaşkanı seçilenin, varsa partisi ile ilişiği kesilir ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Üyeliği sona erer.” Sözcü
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Aile Bakanı Sema Ramazanoğlu için “Birilerinin önüne yatmış vaziyette” diyen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na ağır ifadelerle tepki gösterdi. Erdoğan, “Dinime küfreden Müslüman olsa bari. Cinsi sapık şu an cezaevinde ve yaptıklarının hesabını adalete veriyor. Peki bu siyasi sapıklarını ne yapacağız” dedi. Erdoğan konuşmasında, Can Dündar ve Erdem Gül’ün MİT TIR’ları davasına katılan konsolosları eleştirmesinin ardından bir muhtarla yanak yanağa resmedildiği mizah dergisi Leman’ın kapağına da tepki gösterdi. Erdoğan, “Biliyorsunuz bir konsolosun, casusluktan yargılanan bir gazeteciyle fotoğraf çektirdiğini eleştirmiştim. Bir mizah dergisi, benim muhtarlarla çektirdiğim fotoğrafı kapağına taşımış, “Biz konsoloslarla, sen ancak muhtarlarla fotoğraf çektirirsin” demişler. Benim yanım zaten muhtarların yanı, siz o konsolosların yanında” diye konuştu.
Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı Sarayın’da yaptığı konuşmasından satırbaşları şöyle;
Ülkemizdeki muhtarlarımızın tamamıyla kucaklaşmak için başlattığımız bu buluşmaları devam ettireceğiz. Bu toplantılar, ülkemizde sadece Cumhurbaşkanı nezdinde değil, bana göre en verimli organizasyondur. Keşke mümkün olsa da, 79 milyon insanımızın tamamıyla temas kurabilsek. Sizler, onların zaten vekilisiniz. Sizlerle bir araya gelmek 79 milyonla buluşmaktır.
Dün avukatlarımız buradaydı, 81 vilayeti temsil eden avukatlarımızla bir araya geldik. Amerika’da da vatandaşlarımızla bir araya geldik, onun öncesinde Harp akademilerinde subaylarımızla buluştuk. Daha evvel, bir televizyon programında üniversiteli gençlerimizle konuşma fırsatı bulduk. Aynı şekilde, bulduğum her fırsatta illerimize gidiyor, vatandaşlarımızla kucaklaşıyorum. Tüm saydığım bu programlar son 3 hafta içerisinde gerçekleşti. Ülkemize hayırlı olmak için gece gündüz koşturmaya, mücadele etmeye devam edeceğim.
KARİKATÜR DERGİSİ LEMAN’IN KAPAĞINA TEPKİ
Bizim milletimizle, özellikle siz muhtarlarımızla muhabbetimiz birilerini rahatsız ediyor. Beni eleştirmek adına muhtarlarımızı eleştirmeye kadar varıyor. Biliyorsunuz bir konsolosun, casusluktan yargılanan bir gazeteciyle fotoğraf ektirdiğini eleştirmiştim. Bir mizah dergisi, benim muhtarlarla çektirdiğim fotoğrafı kapağına taşımış, “Biz konsoloslarla, sen ancak muhtarlarla fotoğraf çektirirsin” demişler. Benim yanım zaten muhtarların yanı, siz kimin yanındasınız? O konsolosların yanındasınız. Varsın devam etsinler, biz onların kafasını çok iyi biliyoruz. Kendilerini solcu, aydın olarak tanımlıyorlar, bunlar halk düşmanının önde gidenleridir
Bunun adını halkçılık koyarak kara mizah örneği gösteriyorlar. Dün, ayağındaki çarığı, altındaki şalvarı, başındaki kasketi yüzüden Aşık Veysel’i Ankara’ya sokmamaya çalışan kafayla, benim muhtarlarla buluşmamı eleştiren kafa aynıdır. Bunların demokratlığı milletsiz bir demokrattır. “Şu millet olmasa Türkiye’yi ne güzel idare ederiz” diyorlar. Günahıyla-sevabıyla ülkeyi yönetme sorumluluğunu üstlendik, yaptıklarımız ortada.
KILIÇDAROĞLU’NA ÇOK SERT SÖZLER: SİYASİ SAPIK
Hayalimi hatırlıyor musunuz? Siz muhtarlar olarak bu konulara ilgi duyan, gözü açık insanlarsınız. Siz hatırlamıyorsanız diğer vatandaşlarımız hiç hatırlamaz. Ülkede şöyle bir muhalefet anlayış var:
Cumhurbaşkanına ve hükümete hakaret edelim. Rahat koltuklarımızda oturalım. Dışarıdan bir güç gelsin, üst akıl diyorum ya ben onlar bir talimat versin, onları devirsin diye bekliyorlar. Cinsi sapıklara dahil bel bağlamış durumdalar. Bakınız Ana muhalefet partisinin başkanı çıkıyor bir konuşma yapıyor. Bu konuşmayı onun şahsına değil, onun şahsında başında bulunduğu partinin mensubu hanımefendilere ve o partinin mensuplarına ve milletime bu çağrıyı yapıyorum. Karaman’dan sonra Türkiye’nin dört bir yanında olaylar patladı diyor, bunlar sabah akşam dinden imandan bahsediyorlar diyor. Dinime küfreden müslüman olsa diyor.
Değerli kardeşlerim, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı olan hanımefendiye terbiyemin el vermeyeceği ifadelerle saldırıyor. Bu sözler sansürlenerek verildi medyada. Bakan hanım hakkında çok çirkin ifadeler kullanıyor, Cinsi sapık şu an cezaevinde ve yaptıklarının hesabını adalete veriyor, peki bu siyasi sapıklarını ne yapacağız?
Ahlaksızlığın çıtasını sürekli yükseltiyorlar, söylenecek her söz fuzilidir, tıpkı kendisi gibi gereksizdir. Bu kişi, başında bulunduğu partinin yüz karasıdır. Kaset olayı olmasa bu partinin başına gelecek mecali yoktu. Bunda yalanın, takiyenin her türlüsü var. Kendi Genel Başkanı’nın yanından ayrılıyor, “Aday değilim” diyor, ertesi gün adaylığını ilan ediyor, bunlardan siyasetçi olmaz. Benim milletim “Adam gibi adam olana prim veririz” diyor, milletimiz böyle bir zihniyete itibar ediyor. Muhalefet partilerinin iktidar olup, rahatlarını bozmak gibi bir niyetleri yok zaten. İktidar olursan ekonomiyle, bölgedeki krizlerle, sağlıklarla, fakir fukarayla ilgileneceksin, iş çok. Bu kadar sorumluluk bizim muhalefeti bozar. Hakikatlerle yüzleşmek hiçbirinin işine gelmez
Normal şartlarda siyasi parti dediğin tek başına iktidar olmak, başaramıyorsa iktidarın bir parçası olmak ister. Bizimkiler iktidar sorumluluğundan kaçmanın yollarını aradılar. Milletimiz de, “Madem halinizden memnunsunuz, böyle devam edin” deyip 1 Kasım’da tercihlerini sandığa taşıdılar. Lafla dünyaya nizam vermeye kalkanların evlerinde terbiyesizliği görürsünüz. Milletimiz de lafa değil icraate bakıyor. Türkiye, kendi toprakları içinde yaşanan dünyadaki en büyük terör olaylarının hedefi durumundadır. Güneydoğu’da yaşanan saldırılar hem halkımızı tehdit ediyor, hem de şehitlerimizde bizi acılara gark ediyor.
Sınırın diğer tarafından yapılan tahrikat sebebiyle operasyonlar yavaş ilerliyor. Güvenlik güçlerimizin verdiği kayıplar, büyük etkili bombalardan kaynaklanıyor. Özellikle Nusaybin’de bu böyle. İnsanlarımızın sağlığı için hassasiyet gösterdiğimiz için böyle sorunlarla karşılaşıyoruz. Gerekiyorsa operasyon yürütülen yerlerin tamamen boşaltılması, kullanılamaz hale gelmiş binaların uzaktan yıkılması yoluna gidilebilir.
Bu bölge zaten altyapısı olmayan bir bölge. Bizim önce buralarda altyapıyı A’dan Z’ye yapmamız lazım. Biz buralarda kentsel dönüşümü gerçekleştirerek buraları inşa etmemiz lazım, şu an hükümetimizin yaptığı bu. Buralar tamamen yıkılıp yeniden inşa edilmesi lazım.
Bizim şehitlerimize verdiğimiz birçok imkan var, her defasında açıklamak şehitlerimize saygısızlık olur diye dillendirmiyoruz. Orada yapılacak işlemler mülk sahiplerine yönelik yapılacak, mülk sahibi olmayanlar ise yine orada kirada yaşamaya devam edecekler. Bu süreç içerisinde onlara kira yardımı yapılıyor devletimiz tarafından. Adil olmak bir devletin şanındandır, şerefindendir. Bizim devletimiz de bu şekilde adım atıyor. Askerimizin değil canını serçe parmağını dahil oradaki beton yığınına değişmez.
Son zamanlarda bu sebepten şehit verdiğimizi görüyoruz, güvenlik güçlerimizin ihtiyaçları konusunda ilgili kurumların hassasiyet göstermesini bekliyorum. Binbaşı Selçuk Çelik’in ailesine başsağlığı diliyorum, şehitlerimizin makamı, peygamberlikten sonra en yüce makam. Bu başsağlığı dileklerimi iletirken, onların acısı bizim yaşadığımız gibi değil biliyorum. Biz şuna inandık, inanacağız: Şuheda fışkıracak toprağı sıksan şuheda, etmesin beni tek vatanım dünyada cüda… Şehitlik işte bu toprakları vatan yapan o kanın ta kendisidir. Ülkenin ve milletin bekası için canını veren kahramanlarımızı omuzumuzda taşısak yeridir.
Biz bu coğrafyayı vatanımız olarak kabul ettiğimiz, hayatımızı burada geçirmekte kararlı olduğumuz sürece bu mücadele bitmeyecektir. Birilerinin yaşayacağı başka ülkeler olabilir, ama bizim gidecek başka bir vatanımız yok, bu toprakları bırakmaya niyetimiz yok. Milletimizin birliğini hedef alarak bizi sıkıştırmaya çalışanlar üstlerine bastıkları toprağın bir de altına baksınlar. Orada, kendileri gibi düşünen, hareket eden nice gafiller görecekler.
“5 DAİMİ ÜLKE ARASINDA 1 TANE MÜSLÜMAN YOK”
Tek vatan diyoruz, bu ülkede 79 milyon insan var. Ben Kürdüm, ama ben Türk milletindenim, Boşnak’ım ama ben Türk milletindenim. Böyle denmeli. Tek vatan, bu vatanda kimse operasyona kalkışmasın, kalkışırlarsa şu anda ödedikleri bedelin kat be kat fazlasını ödeyecekler, bunu herkes kabullenecek. Biri çıkmış paralel, öteki çıkmış bilmem ne devleti. Türkiye Cumhuriyeti olarak ya varsın ya yoksun, bu olay böyle. Hep birlikte Türkiye olarak hedeflerimize ulaşacağız, onun için parçalanmayacağız. Birbirimizi Allah için seveceğiz, birilerine prim vermeyeceğiz.
Ülkemizin içeride ve dışarıda verdiği mücadeleyi kavrayamayanların olduğunu görüyoruz. Basit bir bölgesel kriz meselesi yaşamıyoruz. Bu mesele, yüzyıl önce başlatılan bir projenin yeniden canlandırma girişimidir, 1. Dünya Savaşı’ndan sonra 2. Dünya Savaşı’nda atılan adımların devamıdır. Irak’ta çeyrek asırdır süren kriz, sadece mezhep çekişmesinden ibaret asla değildir. Mısır’da, Libya’da yaşananların bu ülkenin kendi dinamikleri olarak kabul edemeyiz. Kafkasya’da, Afrika’da bitmek bilmeyen sancılar tesadüf değildir. Dünya 5′ten büyüktür, bunun için uluslararası kurumların yeniden yapılandırılmasını talep ediyoruz. BM’de 196 ülke var, ama hepsinin kaderi 5 ülkenin ağzında, o 5 ülkeden bir tanesi “hayır” diyorsa siz oradan karar çıkartamazsınız, bu 5 daimi üyenin de 5′i Hristiyan, içlerinde bir tane Müslüman yok, hani adalet? Her inancın temsil edildiği BM konseyi yok ki ortada. Şu anda Suriye’yle ilgili konularda tek başına Rusya “hayır” diyor iş bitiyor, adil olmak her devletin bana göre kalış sebebidir. 1. Dünya şartlarıyla bu günün şartları aynı değil, BM’nin yeniden reforme edilmesi lazım. Yeniden dizayn edilmesinde 196 ülke de burada 2 sene de bir mi olur nasıl olursa olsun belli aralıklarda görev sırası gelmeli.
ANAYASA’YI İHLAL Mİ?
Erdoğan’ın Kılıçdaroğlu’na yüklenirken, sarf ettiği “Bunlara benim milletim ülkeyi teslim etmez” sözleri de sosyal medyanın gündemine oturdu. Birçok sosyal medya kullanıcı Erdoğan’ın sözlerini “iç politikaya müdahale” olarak yorumladı.
Peki Erdoğan’ın sözleri “Cumhurbaşkanı’nın tarafsız olmasını” düzenleyen Anayasa’nın 101′inci maddesine aykırı mı. Anayasa’nın 101. maddesi şöyle;
Madde 101- Cumhurbaşkanı, Türkiye Büyük Millet Meclisince kırk yaşını doldurmuş ve yükseköğrenim yapmış kendi üyeleri veya bu niteliklere ve milletvekili seçilme yeterliğine sahip Türk vatandaşları arasında yedi yıllık bir süre için seçilir. Cumhurbaşkanlığına Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri dışında aday gösterilebilmesi, Meclis üye tamsayısının en az beşte birinin yazılı önerisiyle mümkündür. Bir kimse, iki defe Cumhurbaşkanı seçilemez. Cumhurbaşkanı seçilenin, varsa partisi ile ilişiği kesilir ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Üyeliği sona erer.” Sözcü
AKP’li başkandan skandal paylaşım
Derince AKP Gençlik Kolları Başkanı Tanju Yılmaz, Atatürk ve Kılıçdaroğlu için skandal bir paylaşım yaptı.
Kocaeli’nin Derince İlçesi’nde AKP Gençlik Kolları Başkanı Tanju Yılmaz, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na sosyal medyadan, “93 yıllık garabetin çocuğu. Atan ne ki, sen ne olacaksın” sözleri ile tepki gösterdi. Tanju Yılmaz bir süre sonra tepki gören paylaşımını kaldırdı.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun çocuk tacizleriyle ilgili olarak Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sema Ramazanoğlu’nu eleştirmesinin ardından, AKP Derince Gençlik Kolları Başkanı Tanju Yılmaz, dün akşam sosyal paylaşım sitesinden cevap verdi. Tanju Yılmaz, “Senin de, senin gibi kaç tane zerzevat varsa hiçbirinizin yatacak yeriniz yok. Bu toprakların tarihindeki en kara lekesiniz. 93 yıllık garabetin çocuğu. Atan ne ki sen ne olacaksın. Ahlaksız Kılıçdaroğlu” paylaşımında bulundu. Tanju Yılmaz’ın, Cumhuriyet ve Atatürk üzerinden Kılıçdaroğlu’na tepki göstermesine sosyal medyada tepkiler doğdu. Tanju Yılmaz yaklaşık 2 saat sonra paylaşımını kaldırdı. DHA
Kocaeli’nin Derince İlçesi’nde AKP Gençlik Kolları Başkanı Tanju Yılmaz, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na sosyal medyadan, “93 yıllık garabetin çocuğu. Atan ne ki, sen ne olacaksın” sözleri ile tepki gösterdi. Tanju Yılmaz bir süre sonra tepki gören paylaşımını kaldırdı.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun çocuk tacizleriyle ilgili olarak Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sema Ramazanoğlu’nu eleştirmesinin ardından, AKP Derince Gençlik Kolları Başkanı Tanju Yılmaz, dün akşam sosyal paylaşım sitesinden cevap verdi. Tanju Yılmaz, “Senin de, senin gibi kaç tane zerzevat varsa hiçbirinizin yatacak yeriniz yok. Bu toprakların tarihindeki en kara lekesiniz. 93 yıllık garabetin çocuğu. Atan ne ki sen ne olacaksın. Ahlaksız Kılıçdaroğlu” paylaşımında bulundu. Tanju Yılmaz’ın, Cumhuriyet ve Atatürk üzerinden Kılıçdaroğlu’na tepki göstermesine sosyal medyada tepkiler doğdu. Tanju Yılmaz yaklaşık 2 saat sonra paylaşımını kaldırdı. DHA
Cumhurbaşkanlığı Sarayı'na 650 milyon liralık ek bina
Resmi Gazete’de yayınlanan yatırım programına göre bu yıl toplam 64 milyar 927 milyon liralık yatırım yapılacak. 2016-2019 yılları arasında Cumhurbaşkanlığı’na ek hizmet binaları için toplam 650 milyon lira kaynak ayrılacak.
Cumhurbaşkalığı'na ek hizmet binaları için 3 yıllığına 650 milyon liralık kaynak ayrıldı. 2016 yılı yatırım programına göre, 2016-2019 yılları arasında Cumhurbaşkanlığı’na ek hizmet binaları için ayrılan 650 milyon liralık kaynağın 120 milyon lirası bu yıl harcanacak. Yatırım programına göre, Kanal İstanbul’un bağlantı yollarının proje ve etüdüne yönelik 2016 yılı için 3 milyon liralık yatırım bütçesi ayrıldı.
65 MİLYAR LİRALIK YATIRIM
2016 yılı bütçe yasasının çıkmasının ardından bu yıl hangi kurumun, nereye yatırım yapacağını gösteren 2016 yılı yatırım programı da şekillendi. 31 Mart günü Resmi Gazete’nin mükerrer sayısında yayımlanan 2016 yılı yatırım programına göre, bu yıl toplam 64 milyar 927 milyon liralık yatırım yapılacak. Bunun 19.2 milyar lirası yeni yatırımlara, 44.5 milyar lirası devam eden projelere ve 1.2 milyar lirası da etüt işlerine harcanacak. Yatırımlarda aslan payını, ulaştırma sektörü alacak. Ulaştırma sektöründe 19.8 milyar liralık yatırım yapılacak. İktisadi ve sosyal alanlarda yapılacak diğer kamu hizmetleri için 11.9 milyar lira, eğitim için 11.7 milyar lira, tarım için 7.9 milyar lira, sağlık sektörü için 5.3 milyar lira, enerji sektörü için 4.9 milyar lira, madencilik için 1.5 milyar lira, imalat sektörü için 963 milyon lira, turizm için 490 milyon lira ve konut sektörü için de 426 milyon liralık yatırım harcaması yapılacak.
CUMHURBAŞKANLIĞI’NA 798.8 MİLYON LİRA
Yatırım programında Cumhurbaşkanlığı’nın toplam yatırımları 798.8 milyon lira olarak gösterildi. Yatırım bütçesinin 673 milyon lirası yeni projelerden, 123 milyon 850 bin lirası devam eden projelerden, 2 milyon lirası da etüt-projelerden oluştu. Yatırım programına göre, Ankara ve İstanbul’da yapılacak inşaat bakım onarım yatırımları için 123 milyon 850 bin liralık kaynak ayrıldı. 2015-2016 yıllarını kapsayan bu yatırımlar için 2015 yılında 98 milyon 850 bin lira harcandı. 2016 yılı için 25 milyon liralık kaynak ayrıldı.
EK HİZMET BİNASI
Yatırım programında “Yeni projeler” başlığı altında iki kaleme yer verildi. 2016 yılından sonraya kalanlar kısmında yer alan ek hizmet binaları için toplam 650 milyon liralık kaynak tahsis edildi. 3 yıl sürecek bu projenin detayında “Ek hizmet binası (322.088 metrekare), etüt-proje, makine, teçhizat, peyzaj (112.210 metrekare)” bilgileri yer aldı. Ek hizmet binaları için 2016 yılında 120 milyon liralık harcama yapılması öngörüldü. Ayrıca taşıt alımları ve özel geliştirilmiş yazılım için de bu yıl 23 milyon liralık ödenek verildi. Yeni ve devam eden projelerle birlikte Cumhurbaşkanlığı bu yıl 170 milyon liralık yatırım harcaması yapacak. Geçen yıl Cumhurbaşkanlığı’nın yatırım bütçesi 158 milyon liraydı.
BAŞBAKANLIK 98 MİLYON LİRA
Başbakanlığın yatırım harcaması için 97 milyon 180 bin lira olarak belirlendi. Başbakanlık yatırım bütçesini bina bakım onarımı, güvenlik yazılımı, araç alımı ve özel geliştirilmiş yazılım için harcayacak.
KANAL İSTANBUL YOLLARINA 5.4 MİLYAR LİRA
Yatırım programında Kanal İstanbul bağlantı yolları etüt proje ve yapımı bölünmüş yol için Karayolları Genel Müdürlüğü’ne 3 milyon lira ödenek verildi. 2013-2019 yıllarını kapsayan projenin toplam büyüklüğü 5 milyar 380 milyon lira olarak belirlendi. 2015 yılında 2 milyar 539 milyon liralık harcama yapıldı. Hürriyet
Cumhurbaşkalığı'na ek hizmet binaları için 3 yıllığına 650 milyon liralık kaynak ayrıldı. 2016 yılı yatırım programına göre, 2016-2019 yılları arasında Cumhurbaşkanlığı’na ek hizmet binaları için ayrılan 650 milyon liralık kaynağın 120 milyon lirası bu yıl harcanacak. Yatırım programına göre, Kanal İstanbul’un bağlantı yollarının proje ve etüdüne yönelik 2016 yılı için 3 milyon liralık yatırım bütçesi ayrıldı.
65 MİLYAR LİRALIK YATIRIM
2016 yılı bütçe yasasının çıkmasının ardından bu yıl hangi kurumun, nereye yatırım yapacağını gösteren 2016 yılı yatırım programı da şekillendi. 31 Mart günü Resmi Gazete’nin mükerrer sayısında yayımlanan 2016 yılı yatırım programına göre, bu yıl toplam 64 milyar 927 milyon liralık yatırım yapılacak. Bunun 19.2 milyar lirası yeni yatırımlara, 44.5 milyar lirası devam eden projelere ve 1.2 milyar lirası da etüt işlerine harcanacak. Yatırımlarda aslan payını, ulaştırma sektörü alacak. Ulaştırma sektöründe 19.8 milyar liralık yatırım yapılacak. İktisadi ve sosyal alanlarda yapılacak diğer kamu hizmetleri için 11.9 milyar lira, eğitim için 11.7 milyar lira, tarım için 7.9 milyar lira, sağlık sektörü için 5.3 milyar lira, enerji sektörü için 4.9 milyar lira, madencilik için 1.5 milyar lira, imalat sektörü için 963 milyon lira, turizm için 490 milyon lira ve konut sektörü için de 426 milyon liralık yatırım harcaması yapılacak.
CUMHURBAŞKANLIĞI’NA 798.8 MİLYON LİRA
Yatırım programında Cumhurbaşkanlığı’nın toplam yatırımları 798.8 milyon lira olarak gösterildi. Yatırım bütçesinin 673 milyon lirası yeni projelerden, 123 milyon 850 bin lirası devam eden projelerden, 2 milyon lirası da etüt-projelerden oluştu. Yatırım programına göre, Ankara ve İstanbul’da yapılacak inşaat bakım onarım yatırımları için 123 milyon 850 bin liralık kaynak ayrıldı. 2015-2016 yıllarını kapsayan bu yatırımlar için 2015 yılında 98 milyon 850 bin lira harcandı. 2016 yılı için 25 milyon liralık kaynak ayrıldı.
EK HİZMET BİNASI
Yatırım programında “Yeni projeler” başlığı altında iki kaleme yer verildi. 2016 yılından sonraya kalanlar kısmında yer alan ek hizmet binaları için toplam 650 milyon liralık kaynak tahsis edildi. 3 yıl sürecek bu projenin detayında “Ek hizmet binası (322.088 metrekare), etüt-proje, makine, teçhizat, peyzaj (112.210 metrekare)” bilgileri yer aldı. Ek hizmet binaları için 2016 yılında 120 milyon liralık harcama yapılması öngörüldü. Ayrıca taşıt alımları ve özel geliştirilmiş yazılım için de bu yıl 23 milyon liralık ödenek verildi. Yeni ve devam eden projelerle birlikte Cumhurbaşkanlığı bu yıl 170 milyon liralık yatırım harcaması yapacak. Geçen yıl Cumhurbaşkanlığı’nın yatırım bütçesi 158 milyon liraydı.
BAŞBAKANLIK 98 MİLYON LİRA
Başbakanlığın yatırım harcaması için 97 milyon 180 bin lira olarak belirlendi. Başbakanlık yatırım bütçesini bina bakım onarımı, güvenlik yazılımı, araç alımı ve özel geliştirilmiş yazılım için harcayacak.
KANAL İSTANBUL YOLLARINA 5.4 MİLYAR LİRA
Yatırım programında Kanal İstanbul bağlantı yolları etüt proje ve yapımı bölünmüş yol için Karayolları Genel Müdürlüğü’ne 3 milyon lira ödenek verildi. 2013-2019 yıllarını kapsayan projenin toplam büyüklüğü 5 milyar 380 milyon lira olarak belirlendi. 2015 yılında 2 milyar 539 milyon liralık harcama yapıldı. Hürriyet
6 yaşındaki Yasin’den haber alınamıyor
Konya’nın Akören İlçesi’ne bağlı eskiden köy olan Belkuyu Mahallesi’ndeki evinden dün oynamak için çıkan 6 yaşındaki Yasin Şahin’den bir daha haber alınamadı. Jandarma ve AFAD ekipleri ile köylüler, arama çalışmalarını aralıksız sürdürüyor.
Belkuyu Anaokulu öğrencisi Yasin Şahin, iki gün önce okuldan geldikten sonra evlerinin önünde oynamaya başladı. 4 çocuk babası Süleyman Şahin de saat 16.00 sıralarında hayvanları otlatıp eve döndü. Her gün hayvan otlatmadan dönerken kendisini karşılayan oğlu Yasin’i bu kez göremeyince eşine Yasin’in nerede olduğunu sordu. O da evin önünde oynadığını söyledi. Şahin Ailesi, minik Yasin’in, çevrede oynadığını düşünüp bir süre bekledi. Sonra yemek için toplandıkları sırada Yasin yine eve gelmeyince, bu kez aile çıkıp çevrede Yasin’i aradı. Herhangi bir ize rastlamayınca da Jandama ve AFAD’a haber verildi. Jandama, AFAD yaklaşık 20 kişilik ekiple, minik Yasin’in, elbiselerinin koklatıldığı köpek eşliğinde mahallenin çevresinde arama yapıldı. Ancak minik Yasin bulunamadı.
Dün sabah saatlerinde yeniden Jandarma, AFAD ve köylülerden oluşan yaklaşık 200 kişilik ekip, arama çalışması başlattı. Mahallenin çevresi yakındaki kanyon, dere yatağı ve Apa Barajı’nın etrafında didik didik arama yapıldı. Ancak henüz minik Yasin’in izine rastlanmadı.
’EVDEN UZAKLAŞMAZDI’
Minik Yasin dün okuldan döndüğünde o sırada bahçede ekmek yaptığını belirten babaanne 68 yaşındaki Akile Şahin, "Ben ekmek yapıyordum. Hatta ’Acıktın mı babaannem?’ dedim. O da acıktığını söyleyince. Ekmeğin üzerine tereyağı sürüp verdim. Yedikten sonra evin önünde oynuyordu. Bir ara Yasin’e, ’Gel bana çeşmeyi aç, buraları temizleyeyim’ dedim. Oyunu bırakıp, çeşmeyi açtı. Sonra tekrar oyununa devam etti. Ben hayvanlarla ilgileniyordum. Annesi de evde yukardaydı, bebekle ilgileniyordu. Yasin o sırada kaybolmuş. Evden hiç uzaklaşmazdı. Tek başına hiç bir yere gitmezdi. Kız kardeşleriyle giderdi. Okuluna da her zaman aynı yoldan gidip gelirdi" diye konuştu.
Akile Şahin, torununun evin giriş kapısının yanına astığı beslenme çantasını göstererek, "Yavrum gitti, beslenme çantası kaldı" diyerek gözyaşı döktü.
Ağlayan babaannesi Akile Şahin’e sarılıp, teselli etmeye çalışan Yasin’in 10 yaşındaki ablası Makbule Şahin "Ben ders çalışıyordum. O da bahçede oynuyordu. ’Sonra çizgi film izleyeceğim’ diye eve girdi. O sırada kardeşim Akile geldi. O da ders çalışacağını söyledi. Sonra kardeşim Yasin’in kaybolduğunu fark ettik" dedi.
ABLASININ TERLİKLERİNİ GİYMİŞ
Yasin’in annesi 26 yaşındaki Ümmü Şahin de "Yasin okuldan gelmişti. Evin önünde top oynuyordu. Bebek hastaydı ben de onunla ilgileniyordum. Yemek yiyecektik. Çocukları çağırdım. Kızlar geldi ama oğlum gelmedi. Her tarafı aradık bulamadık. Yasin’in ayakkabıları burada, ablasının terliklerini giymiş. Evden hiçbir zaman uzaklaşmazdı. En fazla babasıyla hayvanları otlatmaya giderdi. Şu ana kadar oğlumla ilgili hiç bir iz, işaret yok" dedi.
HELİKOPTERLE HAVADAN ARANDI
Konya’nın Akören İlçesi’nde dün evinin önünde oynarken kaybolan Yasin Şahin’in bulunması için 3’ünü Ana Jet Üstüne bağlı askeri helikopterle kanyonda arama yapıldı. AFAD ve Jandarma da Belkuyu Mahallesi’ndeki arazideki ağıl ve mağaraları tek tek aradı. Evlerinin yaklaşık 2 kilometre uzağındaki 1.70 metre derinliğindeki sarnıçtaki su itfaiye ekipleri tarafından tahliye edildi. Tahliye sonrası sarnıçıda yapılan kontrollede herhangi bir bulguya rastlanmadı. Çalışmalar sabaha kadar ara verildi. Hasan DÖNMEZ/KONYA, (DHA)
Belkuyu Anaokulu öğrencisi Yasin Şahin, iki gün önce okuldan geldikten sonra evlerinin önünde oynamaya başladı. 4 çocuk babası Süleyman Şahin de saat 16.00 sıralarında hayvanları otlatıp eve döndü. Her gün hayvan otlatmadan dönerken kendisini karşılayan oğlu Yasin’i bu kez göremeyince eşine Yasin’in nerede olduğunu sordu. O da evin önünde oynadığını söyledi. Şahin Ailesi, minik Yasin’in, çevrede oynadığını düşünüp bir süre bekledi. Sonra yemek için toplandıkları sırada Yasin yine eve gelmeyince, bu kez aile çıkıp çevrede Yasin’i aradı. Herhangi bir ize rastlamayınca da Jandama ve AFAD’a haber verildi. Jandama, AFAD yaklaşık 20 kişilik ekiple, minik Yasin’in, elbiselerinin koklatıldığı köpek eşliğinde mahallenin çevresinde arama yapıldı. Ancak minik Yasin bulunamadı.
Dün sabah saatlerinde yeniden Jandarma, AFAD ve köylülerden oluşan yaklaşık 200 kişilik ekip, arama çalışması başlattı. Mahallenin çevresi yakındaki kanyon, dere yatağı ve Apa Barajı’nın etrafında didik didik arama yapıldı. Ancak henüz minik Yasin’in izine rastlanmadı.
’EVDEN UZAKLAŞMAZDI’
Minik Yasin dün okuldan döndüğünde o sırada bahçede ekmek yaptığını belirten babaanne 68 yaşındaki Akile Şahin, "Ben ekmek yapıyordum. Hatta ’Acıktın mı babaannem?’ dedim. O da acıktığını söyleyince. Ekmeğin üzerine tereyağı sürüp verdim. Yedikten sonra evin önünde oynuyordu. Bir ara Yasin’e, ’Gel bana çeşmeyi aç, buraları temizleyeyim’ dedim. Oyunu bırakıp, çeşmeyi açtı. Sonra tekrar oyununa devam etti. Ben hayvanlarla ilgileniyordum. Annesi de evde yukardaydı, bebekle ilgileniyordu. Yasin o sırada kaybolmuş. Evden hiç uzaklaşmazdı. Tek başına hiç bir yere gitmezdi. Kız kardeşleriyle giderdi. Okuluna da her zaman aynı yoldan gidip gelirdi" diye konuştu.
Akile Şahin, torununun evin giriş kapısının yanına astığı beslenme çantasını göstererek, "Yavrum gitti, beslenme çantası kaldı" diyerek gözyaşı döktü.
Ağlayan babaannesi Akile Şahin’e sarılıp, teselli etmeye çalışan Yasin’in 10 yaşındaki ablası Makbule Şahin "Ben ders çalışıyordum. O da bahçede oynuyordu. ’Sonra çizgi film izleyeceğim’ diye eve girdi. O sırada kardeşim Akile geldi. O da ders çalışacağını söyledi. Sonra kardeşim Yasin’in kaybolduğunu fark ettik" dedi.
ABLASININ TERLİKLERİNİ GİYMİŞ
Yasin’in annesi 26 yaşındaki Ümmü Şahin de "Yasin okuldan gelmişti. Evin önünde top oynuyordu. Bebek hastaydı ben de onunla ilgileniyordum. Yemek yiyecektik. Çocukları çağırdım. Kızlar geldi ama oğlum gelmedi. Her tarafı aradık bulamadık. Yasin’in ayakkabıları burada, ablasının terliklerini giymiş. Evden hiçbir zaman uzaklaşmazdı. En fazla babasıyla hayvanları otlatmaya giderdi. Şu ana kadar oğlumla ilgili hiç bir iz, işaret yok" dedi.
HELİKOPTERLE HAVADAN ARANDI
Konya’nın Akören İlçesi’nde dün evinin önünde oynarken kaybolan Yasin Şahin’in bulunması için 3’ünü Ana Jet Üstüne bağlı askeri helikopterle kanyonda arama yapıldı. AFAD ve Jandarma da Belkuyu Mahallesi’ndeki arazideki ağıl ve mağaraları tek tek aradı. Evlerinin yaklaşık 2 kilometre uzağındaki 1.70 metre derinliğindeki sarnıçtaki su itfaiye ekipleri tarafından tahliye edildi. Tahliye sonrası sarnıçıda yapılan kontrollede herhangi bir bulguya rastlanmadı. Çalışmalar sabaha kadar ara verildi. Hasan DÖNMEZ/KONYA, (DHA)
Rehin alınan pilotu sokak sokak dolaştırdılar
Kısmi ateşkesin devam ettiği Suriye’de El Kaide bağlantılı muhalifler, Halep’in güneyinde Suriye ordusuna ait Su-22 jetini düşürdü.
Suriye devlet televizyonu SANA, orduya ait uçağın düşürüldüğünü doğruladı. Haberde, keşif uçağının karadan havaya bir füzeyle vurulduğu, uçaktan kendini fırlatan pilotu kurtarma çalışmalarının devam ettiği belirtildi.
Suriye İnsan Hakları Gözlemevi'ne göre; düşürülen uçağın pilotu Halid Said, El Kaide bağlantılı El Nusra Cephesi’nin militanları tarafından yakalandı.
İlerleyen saatlerde ise El Kaide bağlantılı başka bir örgüt olan Ahrar'uş Şam, uçağı kendilerinin düşürdüğünü öne sürdü.
El Nusra Cephesi sosyal medyaya, pilotu yaralı halde gösteren video yükledi. Videoda bazı militanların, pilotun çevresinde “Utan kendinden, pis domuz” dediği duyuluyor. Militanları pilotu daha sonra İdlib sokaklarında dolaştırdı.
Jetin ilk önce Rusya’ya ait olduğu iddia edilmişti. Rusya Savunma Bakanlığı Sözcüsü İgor Konaşenkov ise dün yaptığı açıklamada, Rus hava güçlerinin, Suriye uçağının düşürüldüğü bölgede operasyon düzenlemediğini söyledi.
Suriyeli muhalifler, savaşın başladığı 2011’den bu yana birçok kez Suriye uçağını düşürmüştü. Son olayın ve Halep’teki çatışmaların, 27 Şubat’tan beri kısmen devam eden ateşkese zarar verebileceği belirtiliyor.
Suriye devlet televizyonu SANA, orduya ait uçağın düşürüldüğünü doğruladı. Haberde, keşif uçağının karadan havaya bir füzeyle vurulduğu, uçaktan kendini fırlatan pilotu kurtarma çalışmalarının devam ettiği belirtildi.
Suriye İnsan Hakları Gözlemevi'ne göre; düşürülen uçağın pilotu Halid Said, El Kaide bağlantılı El Nusra Cephesi’nin militanları tarafından yakalandı.
İlerleyen saatlerde ise El Kaide bağlantılı başka bir örgüt olan Ahrar'uş Şam, uçağı kendilerinin düşürdüğünü öne sürdü.
El Nusra Cephesi sosyal medyaya, pilotu yaralı halde gösteren video yükledi. Videoda bazı militanların, pilotun çevresinde “Utan kendinden, pis domuz” dediği duyuluyor. Militanları pilotu daha sonra İdlib sokaklarında dolaştırdı.
Jetin ilk önce Rusya’ya ait olduğu iddia edilmişti. Rusya Savunma Bakanlığı Sözcüsü İgor Konaşenkov ise dün yaptığı açıklamada, Rus hava güçlerinin, Suriye uçağının düşürüldüğü bölgede operasyon düzenlemediğini söyledi.
Suriyeli muhalifler, savaşın başladığı 2011’den bu yana birçok kez Suriye uçağını düşürmüştü. Son olayın ve Halep’teki çatışmaların, 27 Şubat’tan beri kısmen devam eden ateşkese zarar verebileceği belirtiliyor.
Üsküdar’da dehşet: Pitbull saldırdı
Üsküdar’da başıboş bir pitbull, sokakta bulunan vatandaşlara saldırdı. Olayda 3 kişi yaralanırken, köpek otomobili ile zincirine basan bir genç tarafından durduruldu
Mimar Sinan Mahallesi’nde yaşanan olayda sokak ortasında başıboş gezen bir pitbull, 3 gencin yaralanmasına neden oldu. Kaçtığı belirtilen ve sokak ortasında zinciri ile dolaşan pitbull, Müjdat Şakınay, Eyüp Kotan ve Mehmet Bolakan isimli gençleri ısırdı. Vücutlarının çeşitli yerlerinden ısırılan gençler olay yerinden güçlükle uzaklaşırken, Okan Ayın isimli gencin son anda arabası ile köpeğin zincirine basması büyük bir tehlikeyi önledi. Sokakta bulunan vatandaşlar olayın şokunu yaşarken, olay hemen belediye ekiplerine bildirildi. Olayın şokunu yaşayan vatandaşlar, “Arkadaşlar geçiyordu buradan üzerlerine atladı. 3 arkadaş yaralandı. Arkadaşlar kasığından ve bacağından yaralandı. Böyle köpekleri sokağa salmasınlar. İnsanlara yazık günah. Başıboş hayvan, anlaşılan kaçmış. Aç olduğu belli” dedi.
Köpeğin zincirine aracının tekeri ile basarak durduran Okay Ayın, “Biz burada duruyorduk. Köpek zincirli bir şekilde geldi. Seveyim dediler. Bir anda bacaklarından tutmaya çalıştı. Zaten 3 kişiye birden saldırınca biz hepimiz almaya çalıştık. Arkadaşlara saldırdı. Arabanın etrafında durdu, bende zincirinin üzerine tekerle bastım. Yoksa çoluk çocuk herkesi ısırırdı” şeklinde konuştu.
PİTBULL BELEDİYE GÖREVLİLERİ TARAFINDAN İĞNE İLE UYUTULDU
Sokakta 3 kişiyi yaralayarak büyük bir panik yaşanmasına neden olan pitbull, belediye görevlileri gelinceye kadar bir süre vatandaşların meraklı bakışları arasında bekledi. Üsküdar Belediyesi’ne bağlı belediye ekipleri, olay yerine gelerek hazırlık yaptı. Uyuşturucu iğneyi köpeğe saplayan ekipler, bir süre bekledikten sonra köpeği kontrollü bir şekilde aldı. Köpek araca bindirildikten sonra hayvan barınağına götürüldü. Pitbullun saldırısı sonucu yaralanan Müjdat Şakınay, Eyüp Kotan ve Mehmet Bolakan ise Haydarpaşa Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi Bulaşıcı Hastalıklar Kliniği’nde tedavi altına alındı.
Köpeğin saldırısı sonucu ayağından yaralanan Mehmet Bolakan, “Mahallede duruyorduk. Bir arkadaşımızın elinde köpek vardı. Sahipsiz sandık. Çocukları ısırmasın diye uzaklaştırmaya çalışıyorlardı. Birden üzerime saldırdı. Dişleri ayağıma geçti komple“ dedi.Diğer yaralı Müjdat Şakınay ise, “ Durumum şu an iyi ama pitbull çok sıkıntılı bir hayvan” şeklinde konuştu.
Hastanede gözlem altına alınan yaralıların tedavisi sürerken, polis pitbullun sahibine ulaşmak için soruşturma başlattı. Hürriyet
Mimar Sinan Mahallesi’nde yaşanan olayda sokak ortasında başıboş gezen bir pitbull, 3 gencin yaralanmasına neden oldu. Kaçtığı belirtilen ve sokak ortasında zinciri ile dolaşan pitbull, Müjdat Şakınay, Eyüp Kotan ve Mehmet Bolakan isimli gençleri ısırdı. Vücutlarının çeşitli yerlerinden ısırılan gençler olay yerinden güçlükle uzaklaşırken, Okan Ayın isimli gencin son anda arabası ile köpeğin zincirine basması büyük bir tehlikeyi önledi. Sokakta bulunan vatandaşlar olayın şokunu yaşarken, olay hemen belediye ekiplerine bildirildi. Olayın şokunu yaşayan vatandaşlar, “Arkadaşlar geçiyordu buradan üzerlerine atladı. 3 arkadaş yaralandı. Arkadaşlar kasığından ve bacağından yaralandı. Böyle köpekleri sokağa salmasınlar. İnsanlara yazık günah. Başıboş hayvan, anlaşılan kaçmış. Aç olduğu belli” dedi.
Köpeğin zincirine aracının tekeri ile basarak durduran Okay Ayın, “Biz burada duruyorduk. Köpek zincirli bir şekilde geldi. Seveyim dediler. Bir anda bacaklarından tutmaya çalıştı. Zaten 3 kişiye birden saldırınca biz hepimiz almaya çalıştık. Arkadaşlara saldırdı. Arabanın etrafında durdu, bende zincirinin üzerine tekerle bastım. Yoksa çoluk çocuk herkesi ısırırdı” şeklinde konuştu.
PİTBULL BELEDİYE GÖREVLİLERİ TARAFINDAN İĞNE İLE UYUTULDU
Sokakta 3 kişiyi yaralayarak büyük bir panik yaşanmasına neden olan pitbull, belediye görevlileri gelinceye kadar bir süre vatandaşların meraklı bakışları arasında bekledi. Üsküdar Belediyesi’ne bağlı belediye ekipleri, olay yerine gelerek hazırlık yaptı. Uyuşturucu iğneyi köpeğe saplayan ekipler, bir süre bekledikten sonra köpeği kontrollü bir şekilde aldı. Köpek araca bindirildikten sonra hayvan barınağına götürüldü. Pitbullun saldırısı sonucu yaralanan Müjdat Şakınay, Eyüp Kotan ve Mehmet Bolakan ise Haydarpaşa Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi Bulaşıcı Hastalıklar Kliniği’nde tedavi altına alındı.
Köpeğin saldırısı sonucu ayağından yaralanan Mehmet Bolakan, “Mahallede duruyorduk. Bir arkadaşımızın elinde köpek vardı. Sahipsiz sandık. Çocukları ısırmasın diye uzaklaştırmaya çalışıyorlardı. Birden üzerime saldırdı. Dişleri ayağıma geçti komple“ dedi.Diğer yaralı Müjdat Şakınay ise, “ Durumum şu an iyi ama pitbull çok sıkıntılı bir hayvan” şeklinde konuştu.
Hastanede gözlem altına alınan yaralıların tedavisi sürerken, polis pitbullun sahibine ulaşmak için soruşturma başlattı. Hürriyet
5 Nisan 2016 Salı
İlker Başbuğ: Atatürk böyle giderse 21 ve 22'nci yüzyılın da lideri olur
Genelkurmay eski Başkanı İlker Başbuğ, Atatürk’ün 20’nci yüzyılda lideri olarak tanımlandığını belirterek, "Böyle giderse 21. hatta 22’nci yüzyılın da lideri olur" dedi.
Genelkurmay eski Başkanı İlker Başbuğ, Antalya Genç İşadamları Derneği’nin (ANTGİAD) konuğu oldu. Akra Barut Hotel’deki toplantıda Başbuğ, 'Mustafa Kemal Atatürk Neden 20’nci yüzyılın en büyük lideridir?’ başlıklı sunum yaptı. Toplantıya, CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Antalya Milletvekili Çetin Osman Budak Antalya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) Başkanı Davut Çetin ile iş dünyasının genç temsilcileri katıldı.
İlker Başbuğ, Atatürk’ü anlattığı konuşmasına, "Atatürk’ü 20’nci yüzyılın lideri olarak tanımlıyoruz ama böyle giderse 21, hatta 22’nci yüzyılın da lideri olur" sözleriyle başladı. Yüzyıllar boyunca Mustafa Kemal Atatürk’ten bahsedileceğini kaydeden Başbuğ, "Ciddi sorunlarla karşı karşıyayız, hep çıkış yolu arıyoruz, çıkış yolu ararken Mustafa Kemal Atatürk’e bakmaya çalışın. Büyük samimiyetle itiraf etmek isterim ki, çözüm yolunu onda bulacaksanız" dedi.
ATATÜRK, PRENSİP İNSANIYDI
Mustafa Kemal Atatürk’ü 'bir kelimeyle nasıl tanımlarsınız’ şeklindeki soruları, 'prensip insanı’ olarak yanıtladığını anlatan İlker Başbuğ, "Prensip adamı demedim, bunu da yanlış kullanıyoruz. Antalya Genç İşadamları Derneği örneğin, niye adamları, burada kadınlar da var. Hayatta en önem verdiğim konu Türk kadınlarını en az erkekler kadar hayatta aktif hale getirmek. Kadınlarımız her alanda aktifler ama isimleri değiştirmekte biraz tutucuyuz, biraz muhafazakar davranıyoruz. ANTGİAD bu konuda belki öncü olur. Onun için diyorum ki Atatürk’e prensip insanıydı" diye konuştu.
Gençlere de hayatlarında benimsedikleri, kabul ettikleri prensipler olmasını önerdiğini vurgulayan Başbuğ, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ama bu prensiplerden hayatınız pahasına vazgeçmeyin. Siyasette prensip olsa ne güzel olur. İnandığınız, savunduğunuz fikirleri sonuna kadar savunacaksınız ama belki orada oy da kaybedeceksiniz. Ama siyaseti oyla, seçimle endekslerseniz o zaman prensiplerden ayrılma noktasına gidiyorsunuz. Bunun karşılığı da popülist olmak, güncel olaylara göre hareket etmek. Güncel olaylara göre popülist davranırsanız kısa vadede başarı sağlarsınız ama ölümsüz olamazsınız. İşte Atatürk’te bu var. Atatürk’ün dünyayı, çevreyi anlamaya başladıktan sonra kazandığı prensipleri var ve bunlardan geri adım atmamıştır. Lütfen prensipleriniz olsun ve bu prensiplere sahip çıkın."
İlker Başbuğ, Atatürk’ün sahip olduğu ve benimsediği bağımsızlık, devrimcilik, akıl ve bilimi rehber edinmek gibi prensiplerini anlattı. Atatürk’ün çok istisnai olan kişisel bağımsızlığa sahip olduğunu da belirten Başbuğ, "Akıl ve bilimi kendinize rehber edinirseniz bu laikliktir, laik düşüncenin temel noktası. Atatürk’ü emsalsiz kılan temel noktalardan biri de kişisel menfaatinin olmamasıdır. Bu da çok istisnai, burada olan ben de dahil yanına yaklaşamayız. Onun için önemli olan ülke ve milletin menfaatidir" dedi.
Genelkurmay eski Başkanı İlker Başbuğ, Antalya Genç İşadamları Derneği’nin (ANTGİAD) konuğu oldu. Akra Barut Hotel’deki toplantıda Başbuğ, 'Mustafa Kemal Atatürk Neden 20’nci yüzyılın en büyük lideridir?’ başlıklı sunum yaptı. Toplantıya, CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Antalya Milletvekili Çetin Osman Budak Antalya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) Başkanı Davut Çetin ile iş dünyasının genç temsilcileri katıldı.
İlker Başbuğ, Atatürk’ü anlattığı konuşmasına, "Atatürk’ü 20’nci yüzyılın lideri olarak tanımlıyoruz ama böyle giderse 21, hatta 22’nci yüzyılın da lideri olur" sözleriyle başladı. Yüzyıllar boyunca Mustafa Kemal Atatürk’ten bahsedileceğini kaydeden Başbuğ, "Ciddi sorunlarla karşı karşıyayız, hep çıkış yolu arıyoruz, çıkış yolu ararken Mustafa Kemal Atatürk’e bakmaya çalışın. Büyük samimiyetle itiraf etmek isterim ki, çözüm yolunu onda bulacaksanız" dedi.
ATATÜRK, PRENSİP İNSANIYDI
Mustafa Kemal Atatürk’ü 'bir kelimeyle nasıl tanımlarsınız’ şeklindeki soruları, 'prensip insanı’ olarak yanıtladığını anlatan İlker Başbuğ, "Prensip adamı demedim, bunu da yanlış kullanıyoruz. Antalya Genç İşadamları Derneği örneğin, niye adamları, burada kadınlar da var. Hayatta en önem verdiğim konu Türk kadınlarını en az erkekler kadar hayatta aktif hale getirmek. Kadınlarımız her alanda aktifler ama isimleri değiştirmekte biraz tutucuyuz, biraz muhafazakar davranıyoruz. ANTGİAD bu konuda belki öncü olur. Onun için diyorum ki Atatürk’e prensip insanıydı" diye konuştu.
Gençlere de hayatlarında benimsedikleri, kabul ettikleri prensipler olmasını önerdiğini vurgulayan Başbuğ, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ama bu prensiplerden hayatınız pahasına vazgeçmeyin. Siyasette prensip olsa ne güzel olur. İnandığınız, savunduğunuz fikirleri sonuna kadar savunacaksınız ama belki orada oy da kaybedeceksiniz. Ama siyaseti oyla, seçimle endekslerseniz o zaman prensiplerden ayrılma noktasına gidiyorsunuz. Bunun karşılığı da popülist olmak, güncel olaylara göre hareket etmek. Güncel olaylara göre popülist davranırsanız kısa vadede başarı sağlarsınız ama ölümsüz olamazsınız. İşte Atatürk’te bu var. Atatürk’ün dünyayı, çevreyi anlamaya başladıktan sonra kazandığı prensipleri var ve bunlardan geri adım atmamıştır. Lütfen prensipleriniz olsun ve bu prensiplere sahip çıkın."
İlker Başbuğ, Atatürk’ün sahip olduğu ve benimsediği bağımsızlık, devrimcilik, akıl ve bilimi rehber edinmek gibi prensiplerini anlattı. Atatürk’ün çok istisnai olan kişisel bağımsızlığa sahip olduğunu da belirten Başbuğ, "Akıl ve bilimi kendinize rehber edinirseniz bu laikliktir, laik düşüncenin temel noktası. Atatürk’ü emsalsiz kılan temel noktalardan biri de kişisel menfaatinin olmamasıdır. Bu da çok istisnai, burada olan ben de dahil yanına yaklaşamayız. Onun için önemli olan ülke ve milletin menfaatidir" dedi.
'Cübbeli Ahmet' hakkında 'dini değerleri aşağılama' suçlamasıyla dava açıldı
Kamuoyunda, "Cübbeli Ahmet Hoca" olarak bilinen Ahmet Mahmut Ünlü hakkında, yazdığı bir kitapta, “Halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri alenen aşağılama” suçundan 1 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması istemiyle dava açıldı.
Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, şüpheli Ahmet Mahmut Ünlü tarafından kaleme alınan, Tuana Basım Yayın tarafından dağıtımı yapılan “Şifa Ayetleri” isimli kitabın 42. ve 43. sayfalarında “erkeğin tenasül uzvu için okunacak dualar” başlığı altında halkın din duygularının alenen tahkir edildiği yönünde şikayette bulunulduğu belirtildi.
İddianamede, Ünlü'nün savcılığa verdiği ifadeye de yer verilirken, şüpheli Ünlü'nün savunmasında soruşturmaya konu 42. ve 43. sayfalardaki bilgileri başka bir kitaptan alıntı yaptığını belirttiği ancak, sayfanın alt kısmında dipnot gösterilmediği, hangi sayfaların alıntı olduğuna dair bilgi verilmediği kaydedildi.
İddianamede, şunlar kaydedildi:
'DOĞRULUĞUNU GÖSTEREN BİR BİLGİ BULUNMUYOR'
“Diyanet İşleri Başkanlığının 14 Ocak 2016 tarihli yazısında, 'Kuran-ı Kerim'deki bazı surelerin, ayetlerin ve Allah'ın isimlerinin suya okunması ve bu suyun tedavide kullanılmasına yönelik dile getirilen tertip ve yöntemlerin sahih kaynaklarımızda bir dayanağı olmadığı gibi Kur'an ve sünnette bu tertip ve uygulamaların doğruluğunu gösteren bir bilgi bulunmamaktadır. Mezkur Sure, ayet ve Esma-ı Celile'nin manalarından hareketle bu ve benzeri tertiplerin oluşturulması tasvip edilemez. Kur'an ayetlerinin ve Esma-ı Şerife'lerin bu gibi konularda istismar edilmesi Kuran'ın mehabetine yakışmayacağı gibi halk nazarında da olumsuz duygu ve anlayışlara yol açabilir.' denilmektedir. Dosya kapsamındaki bilgi, belge, savunma ve tüm delillere göre şüphelinin Kur'an, hadis ya da sünnete dayanmayan bir takım yöntemlere halkın dini duyguları incitecek şekilde yer verdiği, halk nazarında olumsuz duygu ve anlayışlara yol açabilecek bilgilerin doğruluğunu gösteren bir kaynak bulunmadığı, atılı 'dini duyguların alenen aşağılanması' suçunun işlendiği kanaatine varılmıştır.” denildi.
İddianamede, şüpheli Ahmet Mahmut Ünlü hakkında, “Halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri alenen aşağılama” suçundan 6 aydan 1 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması isteniyor. Davanın duruşması önümüzdeki günlerde Bakırköy 2. Asliye Ceza Mahkemesinde görülecek. Hürriyet
Beratcan'ın annesi tutuksuz yargılanacak..
İstanbul Kartal'da kaybolduktan 15 gün sonra cesedi bulunan 10 yaşındaki Beratcan K.’nin annesi Türkan K.’nin serbest bırakılmasına ilişkin ikinci kez yapılan itiraz reddedildi. Bu kararın ardından anne Türkan K. tutuksuz yargılanacak.
İTİRAZ ÜSTÜNE İTİRAZ
Beratcan'ın annesi Türkan K. hakkında tutuklamaya yönelik yakalama kararı çıkardıktan sonra adli kontrol ile serbest bırakılması kararına soruşturma savcısı geçtiğimiz hafta itiraz etti. Savcının itirazını değerlendiren Anadolu 3. Sulh Ceza Hakimliği kararında direnerek itirazı bir üst mahkeme olan Anadolu 4. Sulh Ceza Hakimliği'ne gönderdi.
İTİRAZ REDDEDİLDİ
Hakimlik, ilk etapta annenin 2. Sulh Ceza Hakimliği'nce serbest bırakıldığını ve bu serbest bırakılmaya itirazı da 3. Sulh Ceza Hakimliği'nin karara bağladığını belirtti. 3. Sulh Ceza Mahkemesi'nin tutuklamaya yönelik yakalama kararı vermesinin ardından Türkan K.'yı adli kontrolle serbest bırakma kararının artık kesin olduğunu belirten 4. Sulh Ceza Hakimliği, dosyaya yeni bir delil eklenmedikçe itirazın mümkün olmadığını belirterek itirazın reddine karar verdi.
KADIN SIĞINMA EVİNDE
Anadolu 3. Sulh Ceza Hakimliği geçtiğimiz hafta serbest bırakılan Türkan K. hakkında soruşturma savcısının talebi doğrultusunda tutuklamaya yönelik yakalama kararı çıkarmış ancak annenin ifadesini aldıktan sonra yurt dışına çıkış yasağı koyarak serbest bırakmıştı. Hakimlik ayrıca Türkan K.'yı Bakırköy Kadın Sığınma Evi'ne yerleştirerek orayı terk etmeme yönünde karar vermişti.
İTİRAZ ÜSTÜNE İTİRAZ
Beratcan'ın annesi Türkan K. hakkında tutuklamaya yönelik yakalama kararı çıkardıktan sonra adli kontrol ile serbest bırakılması kararına soruşturma savcısı geçtiğimiz hafta itiraz etti. Savcının itirazını değerlendiren Anadolu 3. Sulh Ceza Hakimliği kararında direnerek itirazı bir üst mahkeme olan Anadolu 4. Sulh Ceza Hakimliği'ne gönderdi.
İTİRAZ REDDEDİLDİ
Hakimlik, ilk etapta annenin 2. Sulh Ceza Hakimliği'nce serbest bırakıldığını ve bu serbest bırakılmaya itirazı da 3. Sulh Ceza Hakimliği'nin karara bağladığını belirtti. 3. Sulh Ceza Mahkemesi'nin tutuklamaya yönelik yakalama kararı vermesinin ardından Türkan K.'yı adli kontrolle serbest bırakma kararının artık kesin olduğunu belirten 4. Sulh Ceza Hakimliği, dosyaya yeni bir delil eklenmedikçe itirazın mümkün olmadığını belirterek itirazın reddine karar verdi.
KADIN SIĞINMA EVİNDE
Anadolu 3. Sulh Ceza Hakimliği geçtiğimiz hafta serbest bırakılan Türkan K. hakkında soruşturma savcısının talebi doğrultusunda tutuklamaya yönelik yakalama kararı çıkarmış ancak annenin ifadesini aldıktan sonra yurt dışına çıkış yasağı koyarak serbest bırakmıştı. Hakimlik ayrıca Türkan K.'yı Bakırköy Kadın Sığınma Evi'ne yerleştirerek orayı terk etmeme yönünde karar vermişti.
Porn* yıldızı Amber Rayne evinde ölü bulundu
Bir süre önce meslektaşı James Deen'i kendisine tacizde bulunduğu suçlamasıyla gündemde olan p*rno yıldızı Amber Rayne evinde ölü bulundu.
31 yaşındaki Rayne'in San Fernando Vadisi'ndeki evinde araştırma yapan polis genç kadının aşırı dozda uyuşturucudan hayatını kaybetmesinin büyük ihtimal olduğunu söyledi.
Polis yetkilileri, Amber Rayne'in hayatını kaybettiği sırada yanında bir arkadasının bulunduğunu, genç kadının yanlışlıkla yüksek dozda uyuşturu almış olabileceğini açıkladı.
Amber Rayne'in yakınları, 10 yıldır porn* sektöründe çalışan Rayne'in "ya cumartesi gecesi geç saatlerde ya da pazar gününü ilk ışıklarında uykusunda hayata veda ettiğini" belirtti.
Gerçek adı Meghan Wren olan Amber Rayne, bir süre önce sektörün en ünlü aktörlerinden biri olan James Deen'in kendisini taciz ettiğini ileri sürmüştü.
31 yaşındaki Rayne'in San Fernando Vadisi'ndeki evinde araştırma yapan polis genç kadının aşırı dozda uyuşturucudan hayatını kaybetmesinin büyük ihtimal olduğunu söyledi.
Polis yetkilileri, Amber Rayne'in hayatını kaybettiği sırada yanında bir arkadasının bulunduğunu, genç kadının yanlışlıkla yüksek dozda uyuşturu almış olabileceğini açıkladı.
Amber Rayne'in yakınları, 10 yıldır porn* sektöründe çalışan Rayne'in "ya cumartesi gecesi geç saatlerde ya da pazar gününü ilk ışıklarında uykusunda hayata veda ettiğini" belirtti.
Gerçek adı Meghan Wren olan Amber Rayne, bir süre önce sektörün en ünlü aktörlerinden biri olan James Deen'in kendisini taciz ettiğini ileri sürmüştü.
Kılıçdaroğlu'ndan Bakan Ramazanoğlu'na sert sözler
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu partisinin haftalık grup toplantısında konuştu. Kılıçdaroğlu kamuoyunun tartıştığı çocuk tacizi olaylarıyla ilgili olarak Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sema Ramazanoğlu’nu sert sözlerle eleştirdi.
İşte Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından satır başları:
CHP'ye yönelik saldırılar var. Bekledim geçen hafta Başbakan çıkıp bir açıklama yapacak mı?
“ALÇAK VE ŞEREFSİZDİRLER”
Bu saldırıyı yapanlar sözde CHP'yi terör örgütleriyle irtibatlandırarak yapıyorlar. CHP'yi terör örgütleriyle irtibatlandıranlar alçaklar ve şerefsizlerdir. Bu terör örgütleriyle masaya oturanlar kim?
“BİRİSİ ‘ÇÖZÜM MASASINA OTURACAĞIZ’ DİĞERİ ‘OTURMAYACAĞIZ’ DİYOR”
Türkiye Cumhuriyeti yönetilmiyor. Fiilen yönetilmiyor. Savruluyor. Cumhuriyet tarihinin en derin krizini yaşıyoruz. Birisi kalkıyor çözüm masasına oturacağız diyor birisi diyor hayır oturmayacağız. Sonra evet oturmayacağız diyor. Çark ediyor. Türkiye'nin geleceğinde bütün uygar dünya kaygı duyuyor. Haberleri izleyemez hale geldik. Böyle bir yönetim olamaz. 3. sınıf adamlarla 21. yüzyılın Türkiye'si yönetilemez. Tonlarca patlayıcı yükleyeceksiniz kimsenin haberi olmayacak?
“BU ÇOCUKLARI BU YOZ KÜLTÜRE SİZ NASIL TESLİM ETTİNİZ?”
Karaman'dan sonra Türkiye'nin dört bir yanında olaylar patladı. Bunlar sabah akşam Müslümanlıktan din imandan bahsediyorlardı. Bu çocukları bu yoz kültüre siz nasıl teslim ettiniz? Vakıfları savunuyorlar. Çocuklara sahip çıkın vakıflara değil. Bu çocuklar yasa dışı burada nasıl kaldı?
“AİLE BAKANI BİRİLERİNİN ÖNÜNE YATMIŞ DURUMDA”
Valisi konuşmuyor, Milli Eğitim Bakanı konuşmuyor. Aileden sorumlu Bakan da zaten birilerinin önüne yatmış vaziyette o da konuşmuyor. Bu yurtlara kim izin veriyor arkadaşlar... Biz izin vermedik diyorlar koro halinde. Siz izin vermediyseniz bunlar nasıl açılıyor?
“NİYE SAPIKLARA TESLİM EDİYORSUNUZ ÇOCUKLARIMIZI”
Bu işlerin baş sorumlusu Milli Eğitim Bakanı niye konuşmuyor? Niye sapıklara teslim ediyorsunuz çocuklarımızı. İtibar sahibi olmak yüksek ahlak sahibi olmakla başlar. Adalet duygularını içinde hissetmekle başlar. Ben büyük saraylarda oturuyorum benim itibarım yüksektir hiç olmaz. İtibar parayla pulla satın alınabilecek şey değildir...
İşte Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından satır başları:
CHP'ye yönelik saldırılar var. Bekledim geçen hafta Başbakan çıkıp bir açıklama yapacak mı?
“ALÇAK VE ŞEREFSİZDİRLER”
Bu saldırıyı yapanlar sözde CHP'yi terör örgütleriyle irtibatlandırarak yapıyorlar. CHP'yi terör örgütleriyle irtibatlandıranlar alçaklar ve şerefsizlerdir. Bu terör örgütleriyle masaya oturanlar kim?
“BİRİSİ ‘ÇÖZÜM MASASINA OTURACAĞIZ’ DİĞERİ ‘OTURMAYACAĞIZ’ DİYOR”
Türkiye Cumhuriyeti yönetilmiyor. Fiilen yönetilmiyor. Savruluyor. Cumhuriyet tarihinin en derin krizini yaşıyoruz. Birisi kalkıyor çözüm masasına oturacağız diyor birisi diyor hayır oturmayacağız. Sonra evet oturmayacağız diyor. Çark ediyor. Türkiye'nin geleceğinde bütün uygar dünya kaygı duyuyor. Haberleri izleyemez hale geldik. Böyle bir yönetim olamaz. 3. sınıf adamlarla 21. yüzyılın Türkiye'si yönetilemez. Tonlarca patlayıcı yükleyeceksiniz kimsenin haberi olmayacak?
“BU ÇOCUKLARI BU YOZ KÜLTÜRE SİZ NASIL TESLİM ETTİNİZ?”
Karaman'dan sonra Türkiye'nin dört bir yanında olaylar patladı. Bunlar sabah akşam Müslümanlıktan din imandan bahsediyorlardı. Bu çocukları bu yoz kültüre siz nasıl teslim ettiniz? Vakıfları savunuyorlar. Çocuklara sahip çıkın vakıflara değil. Bu çocuklar yasa dışı burada nasıl kaldı?
“AİLE BAKANI BİRİLERİNİN ÖNÜNE YATMIŞ DURUMDA”
Valisi konuşmuyor, Milli Eğitim Bakanı konuşmuyor. Aileden sorumlu Bakan da zaten birilerinin önüne yatmış vaziyette o da konuşmuyor. Bu yurtlara kim izin veriyor arkadaşlar... Biz izin vermedik diyorlar koro halinde. Siz izin vermediyseniz bunlar nasıl açılıyor?
“NİYE SAPIKLARA TESLİM EDİYORSUNUZ ÇOCUKLARIMIZI”
Bu işlerin baş sorumlusu Milli Eğitim Bakanı niye konuşmuyor? Niye sapıklara teslim ediyorsunuz çocuklarımızı. İtibar sahibi olmak yüksek ahlak sahibi olmakla başlar. Adalet duygularını içinde hissetmekle başlar. Ben büyük saraylarda oturuyorum benim itibarım yüksektir hiç olmaz. İtibar parayla pulla satın alınabilecek şey değildir...
Cumhurbaşkanı Erdoğan: 'Bizim vatandaşımız dahi olamazlar'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Belki biz bir ölüyoruz ama en az 10 da, 20 de, 30 da onlardan öldürüyoruz. Bu, bu şekilde devam ediyor. Terör örgütünün yandaşlarını devre dışı bırakmak için vatandaşlıktan çıkartma dahil gereken tüm önlemleri almakta kararlı olmalıyız. Bunlar bizim vatandaşımız dahi olamazlar" dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Avukatlar Günü nedeniyle avukatlara seslendi. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasının satır başları şöyle:
"Gezi olayları da Paralel Yapı'nın darbe girişimi de 7 Haziran öncesi yaratılan ortam da birbirinden farklı gibi görünüyor. Ama aynı dosyanın birbirini takip eden duruşmalarından bahsediyoruz.
Bölücü terör örgütü temmuz ayında eylemlere başladığında örgütün zekasını aşan bir planlamasının olduğunu gördüm. Şehit olan güvenlik güçlerimiz olmasa terör örgütünün eylemleri bizim için Gezi olaylarından daha büyük bir tehdit değil.
BROOKINGS ENSTİTÜSÜNDE YAŞANANLAR
Orası özgürlükler ülkesi. Ama kısa süre önce aynı yerde Obama’ya ölüm tehdidi gönderen birisi 3 yıla mahkum oluyor. Özgürlükler ülkesi ya şu anda içeride. Bizde tweetten filan mahkum olanı görmedim. Sadece olsa olsa tazminat alıyoruz. Onu da ben almıyorum zaten avukat arkadaşlara 'bildiğiniz gibi yapın' diyorum.
Son seyahat. Brookings Enstitüsü'nde konuşmam var, malum yapılar gelmiş. 100-150 kişiler. Hayatta biraraya gelemeyecekler orada; PKK, PYD, ASALA, paralel devlet yapılanması ve Atatürkçü Düşünce Kuruluşu da orada. Kimisi YPG'nin paçavrasını sallıyor, paralel yapı temsilcisi orada. Önce hepsi bana saldırıyordu. Biraz sonra Atatürkçü Düşünce Kuruluşu'ndan birileri onlara saldırdı. Onlar birbirine girdi.
Öbür tarafta bizi destekleyen bir grup. Bağırdıkları kim Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı. Tablo açık ve net ortada. Kimler, kime, karşı nerede bir araya geliyor? Güvenlik güçlerinin müdahalesi söz konusu değil. Orası özgürlükler ülkesi. Obama'ya Twitter'dan ölüm tehdidi gönderen birisi 3 yıla mahkum oluyor. Özgürlükler ülkesi ya. Bana onca ölüm tehditleri oluyor, alsak alsak tazminat alıyoruz.
Kuzu postuna bürünmüş sırtlanlar terör örgütüne hizmet ediyorlar. Devletine milletine ihanet eden kimseyi sırtımızda taşımak zorunda değiliz. Şehitlerimiz oluyor. Ciğerimiz dağlanıyor. Gün geliyor bizler de anneler gibi mahzun hale düşüyoruz. Ama şunu biliyoruz bu araziler tapu kadastrosundaki yerler değildir. Bu topraklar şüheda kanıyla ıslanınca vatan olur.
'VATANDAŞIMIZ DAHİ OLAMAZLAR'
Belki biz bir ölüyoruz ama en az 10 da, 20 de, 30 da onlardan öldürüyoruz. Bu, bu şekilde devam ediyor. Terör örgütünün yandaşlarını devre dışı bırakmak için vatandaşlıktan çıkartma dahil gereken tüm önlemleri almakta kararlı olmalıyız. Bunlar bizim vatandaşımız dahi olamazlar." Hürriyet
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Avukatlar Günü nedeniyle avukatlara seslendi. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasının satır başları şöyle:
"Gezi olayları da Paralel Yapı'nın darbe girişimi de 7 Haziran öncesi yaratılan ortam da birbirinden farklı gibi görünüyor. Ama aynı dosyanın birbirini takip eden duruşmalarından bahsediyoruz.
Bölücü terör örgütü temmuz ayında eylemlere başladığında örgütün zekasını aşan bir planlamasının olduğunu gördüm. Şehit olan güvenlik güçlerimiz olmasa terör örgütünün eylemleri bizim için Gezi olaylarından daha büyük bir tehdit değil.
BROOKINGS ENSTİTÜSÜNDE YAŞANANLAR
Orası özgürlükler ülkesi. Ama kısa süre önce aynı yerde Obama’ya ölüm tehdidi gönderen birisi 3 yıla mahkum oluyor. Özgürlükler ülkesi ya şu anda içeride. Bizde tweetten filan mahkum olanı görmedim. Sadece olsa olsa tazminat alıyoruz. Onu da ben almıyorum zaten avukat arkadaşlara 'bildiğiniz gibi yapın' diyorum.
Son seyahat. Brookings Enstitüsü'nde konuşmam var, malum yapılar gelmiş. 100-150 kişiler. Hayatta biraraya gelemeyecekler orada; PKK, PYD, ASALA, paralel devlet yapılanması ve Atatürkçü Düşünce Kuruluşu da orada. Kimisi YPG'nin paçavrasını sallıyor, paralel yapı temsilcisi orada. Önce hepsi bana saldırıyordu. Biraz sonra Atatürkçü Düşünce Kuruluşu'ndan birileri onlara saldırdı. Onlar birbirine girdi.
Öbür tarafta bizi destekleyen bir grup. Bağırdıkları kim Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı. Tablo açık ve net ortada. Kimler, kime, karşı nerede bir araya geliyor? Güvenlik güçlerinin müdahalesi söz konusu değil. Orası özgürlükler ülkesi. Obama'ya Twitter'dan ölüm tehdidi gönderen birisi 3 yıla mahkum oluyor. Özgürlükler ülkesi ya. Bana onca ölüm tehditleri oluyor, alsak alsak tazminat alıyoruz.
Kuzu postuna bürünmüş sırtlanlar terör örgütüne hizmet ediyorlar. Devletine milletine ihanet eden kimseyi sırtımızda taşımak zorunda değiliz. Şehitlerimiz oluyor. Ciğerimiz dağlanıyor. Gün geliyor bizler de anneler gibi mahzun hale düşüyoruz. Ama şunu biliyoruz bu araziler tapu kadastrosundaki yerler değildir. Bu topraklar şüheda kanıyla ıslanınca vatan olur.
'VATANDAŞIMIZ DAHİ OLAMAZLAR'
Belki biz bir ölüyoruz ama en az 10 da, 20 de, 30 da onlardan öldürüyoruz. Bu, bu şekilde devam ediyor. Terör örgütünün yandaşlarını devre dışı bırakmak için vatandaşlıktan çıkartma dahil gereken tüm önlemleri almakta kararlı olmalıyız. Bunlar bizim vatandaşımız dahi olamazlar." Hürriyet
Gülhane Parkı'nda duvar çöktü, enkazdan iki ceset çıktı
Gülhane Parkı'ndaki bir çay bahçesinin duvarı çöktü. Duvarın altında kalanların bulunduğunun belirtilmesi üzerine çok sayıda itfaiye ekibi olay yerine sevk edildi. Enkaz altında kalan 7 kişiden 5'i toprak altından kurtarılarak hastaneye gönderildi. İtfaiyenin olay yerindeki çalışması devam ederken enkaz altındaki iki kişinin cesedi çıkarıldı.
5 KİŞİ HASTANEYE KALDIRILDI
Enkaz altında kalan 7 kişiden 3'ü kendi imkanlarıyla, 2 kişi ise itfaiye ekipleri tarafından toprak altından kurtarıldı. Enkazdan çıkarılan Gülben Aydın, Gökçe Çataloluk Asal, Barkın Asal çevrede bulunanların araçlarıyla İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesi'ne; Beyza Adıgüzel ile ismi henüz öğrenilemeyen 1 kişi de ambulanslarla Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne kaldırıldı.
CESETLER ÇIKARILDI
AFAD ve itfaiye ekipleri, göçük altında kalan İsa Kılıç ile adı henüz öğrenilemeyen bir kadının cesedine saat 16.00 sıralarında ulaştı. 2 kişinin cesedi enkaz altından çıkarıldı.
VALİ ŞAHİN: NİYE YIKILMIŞ ARAŞTIRILIYOR
İstanbul Valisi Vasip Şahin, Gülhane Parkı'na gelerek göçüğün meydana geldiği bölgede incelemelerde bulundu. Çıkışta gazetecilere açıklamalarda bulunan Vali Şahin, "Oradaki duvarın yıkılması suretiyle olmuş ama niye yıkılmış araştırılıyor. Burası set üstü diye bilinen bir çay bahçesinin bir bölümü. Arkadaşlar incelemelerden sonar yıkılma sebebini de ortaya çıkaracaklardır" ifadelerini kullandı.Hürriyet
5 KİŞİ HASTANEYE KALDIRILDI
Enkaz altında kalan 7 kişiden 3'ü kendi imkanlarıyla, 2 kişi ise itfaiye ekipleri tarafından toprak altından kurtarıldı. Enkazdan çıkarılan Gülben Aydın, Gökçe Çataloluk Asal, Barkın Asal çevrede bulunanların araçlarıyla İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesi'ne; Beyza Adıgüzel ile ismi henüz öğrenilemeyen 1 kişi de ambulanslarla Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne kaldırıldı.
CESETLER ÇIKARILDI
AFAD ve itfaiye ekipleri, göçük altında kalan İsa Kılıç ile adı henüz öğrenilemeyen bir kadının cesedine saat 16.00 sıralarında ulaştı. 2 kişinin cesedi enkaz altından çıkarıldı.
VALİ ŞAHİN: NİYE YIKILMIŞ ARAŞTIRILIYOR
İstanbul Valisi Vasip Şahin, Gülhane Parkı'na gelerek göçüğün meydana geldiği bölgede incelemelerde bulundu. Çıkışta gazetecilere açıklamalarda bulunan Vali Şahin, "Oradaki duvarın yıkılması suretiyle olmuş ama niye yıkılmış araştırılıyor. Burası set üstü diye bilinen bir çay bahçesinin bir bölümü. Arkadaşlar incelemelerden sonar yıkılma sebebini de ortaya çıkaracaklardır" ifadelerini kullandı.Hürriyet
Antalya'da Nisan sıcağı plajları doldurdu
Hava sıcaklığının 26 dereceye yükseldiği Antalya’da sahiller dolup taştı. Evcil hayvanını alıp sahile koşanlar nisan güneşinin tadını çıkardı.
Kadınların çoğunlukta olduğu plaj, podyumları aratmadı.
Birbirinden farklı model ve renkte bikinileri ile göze hitap eden turistler, güzellikleriyle dikkat çekti. Kimi zaman denize giren, kimi zaman cep telefonlarıyla selfie çeken turistler, renkli görüntüler oluşturdu.
Deniz sezonunu açmanın mutluluğunu yaşayan bazı tatilcilere evcil hayvanları da eşlik etti.
Yanlarında getirdikleri köpekleri ile denize giren tatilciler, güneşli havanın tadını çıkardı. DHA
Kadınların çoğunlukta olduğu plaj, podyumları aratmadı.
Birbirinden farklı model ve renkte bikinileri ile göze hitap eden turistler, güzellikleriyle dikkat çekti. Kimi zaman denize giren, kimi zaman cep telefonlarıyla selfie çeken turistler, renkli görüntüler oluşturdu.
Deniz sezonunu açmanın mutluluğunu yaşayan bazı tatilcilere evcil hayvanları da eşlik etti.
Yanlarında getirdikleri köpekleri ile denize giren tatilciler, güneşli havanın tadını çıkardı. DHA
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)