26 Mayıs 2016 Perşembe

Otelciler kötü haberi verdi

Türkiye Otelciler Birliği (TÜRBO) Başkanı Timur Bayındır; sektörün Mayıs ayı performansının ardından, turizmde bu yıl çift haneli daralma yaşanmasının kesinleştiğini söyledi.

Bayındır, Rusya ile gerilen ilişkiler, son dönemde yaşanan bombalı saldırı olayları ve artan güvenlik endişeleri nedeniyle İstanbul başta olmak üzere Türkiye genelindeki otel doluluk oranlarının sert düşüş kaydettiğini belirtti.

Yaz dönemine ilişkin rezervasyonlarda da kayda değer bir iyileşme yaşanmaması ve fiyat düşüşleri nedeniyle önümüzdeki aylarda gelirlerdeki düşüşün daha da hızlanacağını tahmin ettiklerini belirten Bayındır; yıl sonu gelir hedeflerine ulaşılmasının mümkün görünmediğini ifade etti.
Turizm, Türkiye'nin cari açığın finansmanında en büyük kalemlerden biri konumunda bulunuyor.
Güncel OVP'ye göre turizm (seyahat) gelirlerinin 2015'te 27 milyar dolara gerilemesi ve 2016'da da bu seviyede kalması bekleniyor.

İLK ÇEYREKTE DARALDI

TÜİK verilerine göre, turizm gelirleri ilk çeyrekte yüzde 16.5 azalarak 4.07 milyar dolar oldu.
Kültür ve Turizm Bakanlığı verilerinin açıkladığı Ocak-Mart verilerine göre, yabancı ziyaretçi sayısı da yüzde 10.3 düşüşle 4.06 milyon kişi oldu.

TÜROB'un geleneksel öğle yemeğinde Reuters'a değerlendirmede bulunan Bayındır, resmi rakamların ilk üç aya işaret etmesine karşın, sektörün Nisan ve Mayıs performansının da önümüzdeki döneme ilişkin iyi sinyal vermediğini belirterek, "Güvenlik endişeleri turizmi sekteye uğratıyor. Birçok ülkenin vatandaşlarını Türkiye'ye seyahat konusunda uyarması nedeniyle Türkiye'ye turist gelişi maalesef olmuyor. Turistlerin gelmemesi tamamen güvenlik ve imaja dayalı" dedi ve ekledi:

"ÖNGÖREMİYORUZ"

"Mayıs ayındaki gidişatı da gördükten sonra sektördeki düşüşün bu yıl çift haneli olacağına eminiz. Rakam veremiyoruz çünkü çift hanenin ulaşacağı seviyeyi öngöremiyoruz."

TÜROB verilerine göre, Nisan ayında Türkiye genelinde otellerin doluluk oranları geçen yıl aynı dönemdeki yüzde 66.9 seviyesinden yüzde 52.2'ye geriledi.

Aynı dönemde İstanbul'daki otellerin doluluk oranları ise yüzde 74 seviyesinden yüzde 50.3'e düştü. Bu düşüş, son 10 yılın en sert düşüşü oldu.

Doluluklardaki düşüşün Mayıs ayında daha da artacak gibi göründüğünü ifade eden Bayındır, "Mayıs-Ağustos arasındaki dönem sektörün en dolu ayları. Dolayısıyla bu aylardaki doluluk oranlarında yaşanacak gerileme nedeniyle gelirlerdeki düşüş de daha kuvvetli olacak" dedi.

FİYAT REKABETİ GELİRLERİ VURDU

Bayındır, az sayıdaki turisti çekebilmek için oteller arasında yaşanan fiyat rekabetinin de gelirleri vurduğunu söyledi.

TÜROB verilerine göre, Nisan ayında İstanbul'da elde edilen ortalama odabaşı gelir, geçen yıl aynı dönemdeki 96.3 eurodan 57.7 euroya geriledi.

Turizmdeki kayıpların yerli turistle telafi edilmesinin mümkün olmadığını belirten Bayındır, hükümetin sektörü desteklemek için getirdiği teşvikleri ise olumlu bulduklarını; ancak yeterli görmediklerini söyledi.

Hükümet, geçtiğimiz aylarda turizm sektörüne destek sağlamak amacıyla önce "Turizm Acil Eylem Destek Paketi"ni ardından da "Turizm Sektörü İstihdam Destek Paketi"ni açıklamıştı.

Bayındır, konaklama sektöründe SGK ve muhtasar ödemelerin 18 ay faizsiz olarak ertelenmesi, 2017 sonuna kadar sosyal sigorta primlerinin yarısının merkezi bütçe tarafından karşılanması ve konaklama sektöründe esnek çalışma modelinin en kısa süre içerisinde hayata geçirilmesi gerektiğini belirtti.

Bayındır ayrıca, sektörün bu zor döneminde gelen asgari ücret artışı nedeniyle sektördeki bir çok tesiste de yüzde 25'e varan istihdam daralmaları gözlendiğini söyledi.

Ardı ardına acı haberler

Mardin'in Nusaybin ilçesinde teröristlerin tuzakladığı el yapımı patlayıcının infilak etmesi sonucu 2 asker şehit oldu, 9 güvenlik görevlisi yaralandı. Tunceli’nin Ovacık İlçesi Kuşluca Jandarma Karakolu'na düzenlenen saldırıda iki asker yaralandı


Edinilen bilgiye göre, Nusaybin ilçesi Fırat Mahallesi Çağ Çağ Caddesi'nde operasyona çıkan askerlere yönelik el yapımı patlayıcılı saldırı düzenlendi. Saldırıda 1 uzman çavuş şehit oldu.
Hain saldırıda ağır yaralanan ve Nusaybin Devlet Hastanesi’ne kaldırılarak tedavi altına alınan polis memuru doktorların tüm müdahalesine rağmen kurtarılamadı, şehit sayısı 2'ye yükseldi.  Saldırıda 9 güvenlik görevlisinin de yaralandığı ve Nusaybin Devlet Hastanesi’nde tedavi altına alındığı belirtildi. Yaralıların durumlarını iyi olduğu ifade edildi. 

TUNCELİ'DE JANDARMA KARAKOLUNA SALDIRI

Tunceli’nin Ovacık İlçesi Kuşluca Jandarma Karakolu yakınlarında koruma görevi yürüten güvenlik güçlerine PKK’lı teröristler keskin nişancı tüfeği ile açtığı ilk ateşte 2 asker yaralandı. Tunceli’nin Ovacık İlçesi Kuşluca Jandarma Karakol Komutanlığı’nda görevli personel, güvenliği sağlamak için karakol çevresinde görev yaparken, bugün saat 14.30 sıralarında bir grup PKK’lı teröristin silahlı saldırısına uğradı. PKK’lıların keskin nişancı tüfeği Kanas ile açtığı ilk ateşte 2 asker yaralandı. Bölgede bulunan diğer askerlerin anında karşılık vermesiyle bölgede çatışma çıktı. Çatışma sürürken, Tunceli Jandarma Bölge Komutanlığı’ndan kalkan Kobra helikopterler PKK’lıların bulunduğu alanları ateş altına aldı. Bu ara çatışmanın sürdüğü bölgeye Ovacık ile Hozat ilçelerinden çok sayıda jandarma özel harekat timleri sevk edildi. Yaralı askerler helikopterle Elazığ Asker Hastanesi’ne kaldırılarak tedavi altına alındı. DHA

Akdeniz'de mülteci teknesi alabora oldu: 80 kişi öldü

İtalya açıklarında son 24 saat içerisinde ikinci tekne faciası yaşandı. Sığınmacıları taşıyan bir tekne alabora oldu, 80 kişi öldü.

İtalyan sahil güvenliğinden yapılan açıklamada, alabora olan teknedeki yaklaşık 80 kişinin yaşamını yitirdiği belirtildi.

Teknedeki 24 kişi ise İtalyan ekipler tarafından kurtarıldı.

Olay son 24 saat içerisinde Akdeniz sularında yaşanan 2 tekne faciası olarak kayıtlara geçti.
Libya'da dün yola çıkan yüzlerce sığınmacıyı taşıyan bir balıkçı teknesi alabora olmuş, 7 kişi ölmüştü. ntv

Yılın Basın Fotoğrafı Ödülü “Aylan Bebek”e

TFMD Yılın Basın Fotoğrafı 2016 Ödülleri, Ankara'da düzenlenen törenle sahiplerini buldu.

1985 yılından beri aralıksız olarak düzenlenen TFMD Yılın Basın Fotoğrafı 2016 yarışmasına bu yıl 4 bin 155 kare fotoğrafla katılım sağlandı.

Doğan Haber Ajansı’ndan Nilüfer Demir’in tüm dünyada yankı uyandıran Aylan bebek fotoğrafı, Yılın Basın Fotoğrafı ve Yılın Haber Fotoğrafı birincilik ödüllerine layık görüldü. Yine ‘Yılın Siyaset Fotoğrafı’ dalında Doğan Haber Ajansı’ndan Uğur Can birinciliğe layık görüldü. İkinciliğe Cumhuriyet Gazetesi’nden Necati Savaş, üçüncülüğe ise Milliyet Gazetesi’nden Oğuz Yeter layık görüldü.

Yılın Haber Fotoğrafı ikincisi Tumay Berkin’in olurken, Yılın Haber Fotoğrafı Mansiyon ödülünü EPA foto muhabiri Tolga Bozoğlu kazandı.

Spor Toto Yılın Spor Fotoğrafı ödülünü Yeniyüzyıl Gazetesi’nden Eser Erenler alırken, bu dalda ikinciliği EPA’dan Tolga Bozoğlu, üçüncülüğü Habertürk Gazetesi’nden Sedat Yılmaz, mansiyon ödülünü de Milliyet Gazetesi’nden Ercan Arslan elde etti.

Avrupa Birliği Özel Ödülüne Reuters’dan Ümit Bektaş layık görülürken, Yılın Günlük Hayat Fotoğrafı dalında birinciliği serbest foto muhabiri Yağız Karahan, ikinciliği Cumhuriyet Gazetesi’nden Can Erok ve üçüncülüğü de Hürriyet Gazetesi’nden Selahattin Sönmez kazandı.
Portre fotoğrafı dalında Agence Le Journal’den Emin Özmen ve aynı dalda Hürriyet Gazetesi’nden Levent Kulu mansiyon aldı. Yılın Çevre ve Doğa Fotoğrafı dalında ise serbest foto muhabiri Aykut Fırat, üçüncü oldu.

Türkiye Güzellikleri dalında ise birinciliği Milliyet Gazetesi’nden Ozan Güzelce, üçüncülüğü Associated Press’den Emrah Güler elde ederken, Rafet Hüner Özel Ödülü’nü İhlas Haber Ajansı’ndan Eren Bozkurt aldı.

Yılın Foto Röportajı dalında AFP’den Bülent Kılıç birincilik ödülü alırken, bu dalda ikinciliğe Le Journal’den Emin Özmen, üçüncülüğe ise Atlas Dergisi’nden Kerem Yücel layık görüldü.

Reza Zarrab’ın mal varlığı dudak uçuklattı

Savcı Bharara'nın Reza Zarrab için hazırladığı dosyada Zarrab ve ailesinin yaşadığı lüks hayat da yer aldı.


ABD’de tutuklu bulunan Reza Zarrab’ın büyük malvarlığını, yaşamakta olduğu lüks hayat tarzının da ortaya koyduğunun vurgulandığı Savcı Bharara’nın dosyasında, “Zarrab ilk ifadesinde 8 milyon dolara aldığı bir evi olduğunu, bir ofis ve Türkiye’de bir mağaza sahibi olduğunu söyledi. Tüm bu ifadeler yalan” denildi. Buna gerekçe olarak da Zarrab’ın 2014 Mayıs ayında mal varlığına ilişkin gönderdiği bir e-posta kanıt olarak ortaya konuldu. Bu e-postaya göre, Zarrab’ın Savcı Bharara’nın dosyasına giren mal varlığı şöyle;

* Zarrab’ın en kendi adına en azından 20 gayrımenkul, sahip olduğu şirketler, kızı ve eşi adına da en az üç gayrımenkul.

* Toplam değerleri 40 bin Euro’yu aşan çok sayıda silah

* Zarrab, eşi ve Royal grubu tarafından sahip olunan toplam değeri 100 bin Euroya varan 6 adet at

* Yaklaşık 7 deniz gemisi (Rza Yatçılık ve Royal Turk LLC adına kayıtlı)

* TC-RZA adına kayıtlı bir özel jet

* Zarram ya da Royal şirketi adına kayıtlı 17 lüks otomobil

* Toplam değerleri 10 milyon dolardan fazla sanat eserleri


Reza Zarrab Makedonya vatandaşıymış

ABD'de tutuklu bulunan Reza Zarrab'ın iki değil üç pasaportu olduğu ortaya çıktı. Dosyaya göre; Zarrab'ın Türkiye ve İran'a ek bir de Makedonya vatandaşlığı bulunuyor.


Savcı Bharara’nın “Zarrab kefaletle salıverilmesin” talebini içeren dilekçesinde, Zarrab’ın Türkiye ve İran vatandaşlığının yanısıra, Makedonya vatandaşlığına da sahip olduğu bilgisi yer aldı. Ne İran’ın, ne de Makedonya’nın ABD ile “suçluların iadesi anlaşması” bulunmadığına dikkat çeken Savcı Bharara, Türkiye’nin ise “kendi vatandaşlarını iade etmediğine” vurgu yaptı. Ayrıca Zarrab’ın “Erdoğan dahil, üst düzey Türk yetkililerle iyi ilişkiler içinde olduğunu” da belirten Bharara, bu durumun Türkiye’ye gitmesi halinde, Zarrab’ın geri gönderilmeyeceğine kanıt olarak ifade etti.

Yaralı polis, Rüzgar Çetin hakkındaki şikâyetini geri çekti

Yönetmen Sinan Çetin’in oğlu Rüzgar Çetin’in Beşiktaş’ta bir polisin şehit olmasına neden olan kazaya ilişkin tutuklu yargılandığı davada, yaralı polis memuru Emre Tetik’in şikayetinden vazgeçtiği ortaya çıktı. Çetin ailesinin, şehit polis memuru İsmet Alagöz’ün eşi Özlem Alagöz’e, mağduriyetlerinin giderilmesi teklifinde bulunduğu, ancak Alagöz’ün bu teklifi reddettiği öğrenildi.

Yönetmen Sinan Çetin’in oğlu Rüzgar Çetin, 29 Ocak 2016 tarihinde lüks aracıyla Beşiktaş’ta polis aracına çarpmış, kazada polis memuru İsmet Alagöz şehit olurken, polis memuru Emre Tetik ağır yaralanmıştı. Rüzgar Çetin’in 22 yıl 6 aya kadar hapis istemiyle tutuklu yargılandığı davada yeni bir gelişme yaşandı. Davanın müştekilerinden polis memuru İsmet Tetik’in avukatı aracılığıyla İstanbul 11’inci Ağır Ceza Mahkemesi’ne bir dilekçe göndererek şikayetinden vazgeçtiği ortaya çıktı.

ŞİKAYETİMDEN VAZGEÇİYORUM”

Tetik’in 2 Mayıs 2016 tarihli iki cümlelik dilekçesinde, “İstanbul 11’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2016/61 sayılı dosyasında, sanık Rüzgar Çetin hakkındaki şikayetimizden ve davaya katılma talebimizden feragat ediyoruz. Şikayetimizden ve davaya katılma talebimizden feragatimiz doğrultusunda gereğinin yapılmasını saygılarımla vekaleten arz ve talep ederim” denildi.

ŞEHİDİN EŞİNE DE TEKLİF YAPILDI

Konuya ilişkin polis memuru Emre Tetik’in avukatından herhangi bir açıklama yapılmazken, Çetin ailesinden şehit polis memuru İsmet Alagöz’ün eşi Özlem Alagöz’e de bir teklif yapıldığı öğrenildi.
Çetin ailesinin, ilk duruşmanın ardından avukatları aracılığıyla, Özlem Alagöz ve avukatlarını arayarak, “Başsağlığı için arıyoruz. Mağduriyetinizi giderelim. Çocuklarınızın geleceği için anlaşalım. Onlar bizim de çocuklarımız. Şikayetinizden ister vazgeçin ister vazgeçmeyin” şeklinde teklifte bulundukları belirtildi. Özlem Alagöz’ün bu başsağlığı ve teklifi reddettiği kaydedildi.
Rüzgar Çetin’in tutuklu yargılandığı davanın bir sonraki duruşması 16 Haziran tarihinde görülecek.

KAZANIN ARDINDAN TUTUKLANMIŞTI

Ünlü yönetmen Sinan Çetin'in işletmeci oğlu Rüzgar Çetin, Beşiktaş’ta lüks marka aracıyla, karşı yönden gelen polis aracıyla çarpışmış, araçtan fırlayan polis memuru İsmet Fatih Alagöz kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetmişti. Olayda bir polis memuru da yaralanmıştı. Kaza esnasında alkollü olduğu öğrenilen Çetin, olayın ardından çıkarıldığı mahkemece tutuklanmıştı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede Rüzgar Çetin’in “Bir kişinin ölümüne, bir kişinin yaralanmasına neden olmak” suçlarından 3 yıldan 22 yıl 6 aya kadar hapisle cezalandırılmasını talep ediliyor.

25 Mayıs 2016 Çarşamba

Dizel mi almalı yoksa benzinli mi?

Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Makina Mühendisliği Otomotiv Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Atilla Bilgin, yeni araç alacak ya da araçlarını değiştirecek kişilerin en çok "dizel araç mı benzinli araç mı?" ikileminde kaldığını belirterek, yeni araç alırken kullanıcının taşıdı ne kadar kullanacağının önemli olduğunu söyledi.

Çalışma teknolojisi bakımından dizel motorların benzinli motorlara göre çok daha verimli olduğunu anlatan Bilgin, bir dizel motorun verimi yüzde 40 iken, benzinli motorun veriminin yüzde 30'larda olduğuna dikkati çekti. Bilgin, "Bu demek oluyor ki aynı yakıtla dizel motor taşıt daha fazla yol gider. Bir de dizel yakıtı benzinden daha ucuz. Bu daha da cazip yapıyor ama dizel motor araç alırken benzinli motorlu araca göre daha fazla para ödüyorsun. Bu durumda kişinin aracı ne kadar kullanacağına bakmak gerekir." diye konuştu.   

Kullanıcıların araçlarıyla ortalama yılda 15 bin kilometre yol yaptığına işaret eden Bilgin, şöyle devam etti: "Fiyat farkıyla ekonomiklik birbirine çok paralel çizgide ilerler. Yılda 15 bin kilometrenin üzerinde kullanıyorsanız dizel aracı alırken verdiğiniz fazla parayı 10 yıl içinde amorti etmiş oluyorsunuz. 10 yıl sonra da kara geçmiş oluyorsunuz. Yılda 15 bin kilometreden daha az kullanıyorsanız, benzinli taşıt almanızda hiçbir sakınca yok. Bir de bunun psikolojik boyutu var. İnsanlar ilk araç alırken çok daha büyük bir paraya kıyarken, günlük kullanımda cebinden çıkan paranın daha az olmasını ister. Öyle düşünüldüğü zaman dizel araç insana çok daha ekonomik gelir."

DİZEL MOTORLU ARAÇLAR DAHA MASRAFLI

Bilgin, araçların bakım masrafına bakıldığı zaman da dizel motorlu taşıtın bakım masrafının daha yüksek olduğunu belirterek, "Dizel motorlu araçlar daha yüksek teknolojiye sahip olduğu için bunların periyodik bakım maliyetleri daha yüksektir. Bakım masraflarını düşününce benzinli motorlu araçlar biraz daha cazip duruma geliyor." değerlendirmesinde bulundu. Dizel motorun periyodik bakımının aralıklarının çok daha kısa olduğunu da ifade eden Bilgin, "Ortalama benzinli bir motorda periyodik bakımlar 20 bin kilometrede iken tabi firmadan firmaya markadan markaya modelden modele değişir, bunlar dizel motorlu bir araçta 15 bin kilometreye kadar inebiliyor ve bakım masrafı da daha fazla oluyor." dedi. 

İbrahim Bodur son yolculuğuna uğurlandı

Kale Grubu Kurucusu ve Onursal Başkanı İbrahim Bodur’u son yolculuğuna uğurlamak için Çanakkale Seramik Fabrikaları’nda tören düzenlendi. Üzerinde Kabe örtüsü bulunan tabut omuzlarda taşınarak fabrika içindeki camii önüne getirildi. Torunu İbrahim Bodur dedesi İbrahim Bodur’un fotoğrafını taşıdı. Bodur’un, temelini 1957 yılında attığı ilk tesisin kapısı önündeki törende gözyaşı dökerek konuşan kızı Zeynep Bodur Okyay, "Onun mirasını korumak hepimizin boynunun borcu" dedi.

İstanbul’da pazartesi günü yaşlılığa bağlı sağlık sorunları nedeniyle vefat eden Kale Grubu Kurucusu ve Onursal Başkanı 88 yaşındaki İbrahim Bodur için bugün Çan İlçesi’ndeki Çanakkale Seramik Fabrikaları’nda uğurlama töreni düzenlendi. Tören, duayen sanayici İbrahim Bodur’un, Çanakkale Seramik Fabrikaları’nda temelini 1957 yılında attığı tesisin kapısı önünde gerçekleştirildi. İbrahim Bodur’un eşi Sevim Bodur, kardeşi Süleyman Bodur, kızı Zeynep Bodur Okyay, damadı Osman Okyay, torunu İbrahim Bodur, Çanakkale Valisi Hamza Erkal, Balıkesir Valisi Mustafa Yaman, Malatya Valisi Süleyman Kamçı, Eskişehir Valisi Güngör Azim Tuna, Bitlis Valisi Ahmet Çınar, eski Başbakan Yıldırım Akbulut, Esnaf Odaları Konfederasyonu Genel Başkanı Bendevi Palandöken, eski bakanlar Ali Coşkun ve Faruk Nafiz Özak, milletvekilleri, kaymakamlar, belediye başkanları, fabrika çalışanları, Kaleseramik’in bayi ve iş ortakları ile çok sayıda kişi törene katıldı. Fabrika bahçesinde dökülen lokmalar, konuklara dağıtıldı.

"ROL MODELDİ"
İbrahim Bodur’un kızı, Kale Grubu Başkanı ve Ceo’su Zeynep Bodur Okyay, törende gözyaşlarını tutamadığı duygusal bir konuşma yaptı. Babası için helallik alan Zeynep Bodur Okyay, konuşmasına başlarken, "Bugün Kale Grubu’nun kurucusu, Türk sanayinin ulu çınarı, sayın İbrahim Bodur’u; babamı son yolculuğuna uğurluyoruz" dedi. Okyay, şunları söyledi:

"Hepimizin acısı derin, üzüntümüz de sonsuz. Onun 1955 yılından itibaren başladığı çalışmaları, 1957 yılında temelini attığı ve bu sene Allah nasip edip bize aynı temelin üzerinde yenilediğimiz bu binanın önünde, bu kuruluşların ilk kapısının önünde ağırlamayı uygun bulduk. Ama ne kadar şanslı bir insanız ki, ulu çınarın gölgesinde yetişmeyi, sanayiciliği, iş adamlığını, her şeyden önce insan olmanın ne demek olduğunu onun gölgesinde öğrenme şansı bulduk. Babamın öğütlerini ömür boyu ben ve tüm Kale ailesi çalışanları olarak hatırlayacağız. Gerçekten ondan çok şey öğrendik. Bize rehberlik etti. Gerçekten yolumuzu da aydınlattı. Daima inandı, güvendi, cesaretlendirdi. Sevgi ve saygıyı öğreten çok yüce gönüllü bir insandı. Attığı her adımı insan sevgisi, memleket sevdasıyla atan gerçekten bir rol modeldi. Ömrüm boyunca onun gibi vatanperver, onun gibi bu millete inanan bir insan az gördüm. Onun mirasını gelecek kuşaklara, aynı değerleri koruyarak aktarmak bizim boynumuzun borcudur. Ben eminim ki, şimdi soruyorum, aynı düstur üzerine gitmeye tüm Kale Ailesi olarak var mısınız? Allah razı olsun. Onun mirasını korumak hepimizin boynumuzun borcu. Allah hepimize sabır versin. Gerçekten içimden bir parça kopuyor. Bir evlat olarak ondan bin kere razıyım. Allah’a şükrediyorum böyle bir babanın evladı olduğum için. Hepimiz inançlı insanlarız. Burada bitmediğine inanan insanlarız. Anneme de Allah’tan hayırlı uzun ömür niyaz ediyorum."
Zeynep Bodur Okyay’ın konuşması sırasında Ahmet Yaramaz isimli eski bir çalışan da "Buranın temelinde çalıştım. 1958 yılında bitti, bıraktım. 1983 yılında da emekli oldum. En son 40’ncı kuruluş yılında geldiğinde kendisiyle görüşmüştük" dedi. Okyay da babasıyla ilgili konuşan Ahmet Yaramaz’ın elini öpüp, teşekkür etti.

"KALE GİBİ İNSANDI"
Çanakkale Valisi Hamza Erkal ise, İbrahim Bodur’a Allah’tan rahmet diledi. Memleketin çok kıymetli bir insanı kaybettiğini anlatan Vali Erkal, sanayi duayeni Bodur’un bütün halkına, yaşadığı Çan’a, İstanbul’a ve bütün memlekete hizmet ettiğini vurguladı. Vali Erkal, İbrahim Bodur’un herkese öncülük ettiğini, bu yönüyle dev bir insan olduğunu belirterek, "İsminde de Kale vardı. Çanakkale’ye yakışır bir şekilde. Kale, gibi bir insandı. Bu memleketin kalesiydi. Sanayisi, yaptıkları hayırları, gönül insanı olmakla ve buradaki yaşayan herkese kucak açmakla kale gibi bir insandı. Bugün bu kale gibi insanı ahrete yolcu ediyoruz" dedi.

ÜZERİNE KABE ÖRTÜSÜ ÖRTÜLDÜ
Tören ardından üzerinde Kabe örtüsü bulunan İbrahim Bodur’un tabutu omuzlarda taşınarak fabrika içindeki camii önüne getirildi. Torunu İbrahim Bodur dedesi İbrahim Bodur’un fotoğrafını taşıdı. Bodur ailesi taziyeleri kabul etti. Namaz saatine kadar dualar okundu. Burada öğle namazının ardından kılınan cenaze namazı kılındı ve İbrahim Bodur’un cenazesi doğduğu köy olan Yenice İlçesi’ne bağlı Nevruz Köyü’ndeki aile kabristanında defnedilmek üzere yola çıkarıldı. DHA

Zülfü Livaneli’den flaş istifa

Zülfü Livaneli, UNESCO iyi niyet elçiliğinden istifa etti.


Yaklaşık 20 yıldır UNESCO'nun iyi niyet elçiliği görevini yürüten Zülfü Livaneli, görevinden istifa ettiğini açıkladı.

1996'dan beri Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür kurumu UNESCO için çalışan Zülfü Livaneli istifasını, Genel Direktör Irina Bokova'ya gönderdiği bir mektupla bildirdi. UNESCO'nun yapısı gereği hükümetlerarası bir kuruluş olduğunu belirteren Livaneli, insan hakları ihlalleri, düşünce ve basın özgürlüğüne vurulan darbelere dikkat çekti.

“İKİYÜZLÜLÜK”

Birleşmiş Milletler'in uluslararası alanda atadığı tek Türk iyi niyet elçisi olan Zülfü Livaneli, 
UNESCO’ya seslendi:

Bunlar karşısında susarak insanlık zirveleri yapmak ve soyut barış söylemlerinde bulunmak, UNESCO'nun temel idealleri ile çelişki oluşturuyor. Sur'daki tarih hazinesi yok edilirken İstanbul'da Dünya Kültür Mirasını Koruma konuşmaları yapmak ikiyüzlülük anlamına geliyor.”
Livaneli, iyi niyet elçiliğine 1996 yılında Federico Mayor tarafından “Müzik ve edebiyat alanında dünya barışına yaptığı katkılar” nedeniyle atanmıştı.

“Türk Bayrağı ve Atatürk birilerini yine rahatsız etmiş”

İmza kampanyasına CHP Yalova milletvekili Muharrem İnce'den de destek geldi: "Türk Bayrağı ve Atatürk birilerini yine rahatsız etmiş"

31 yıllık Kartal Anadolu Lisesi'nin yeni logosunda Ulu Önder Atatürk’ün resmi ve Türk Bayrağı’nın kaldırılmasına tepkiler devam ediyor. CHP Yalova milletvekili Muharrem İnce, eski logoya dönülmesi için başlatılan imza kampanyasını “Türk Bayrağı ve Atatürk birilerini yine rahatsız etmiş! Duyarlı Kartal Anadolu Lisesi öğrencilerimizi kutluyorum” ifadeleriyle paylaştı.

İstanbul Kartal Anadolu Lisesi, tepki çeken bir uygulamaya imza attı. Geçmişte, Ulu Önder Atatürk’ün resmi ve Türk Bayrağı bulunan lisenin logosu değiştirildi. Yeni logonun üzerinde kartal çizimi, kepli öğrenci figürü, ve ‘K’ harfinin yer aldığı “Kartal Anadolu Lisesi 1985” yazısı yer alıyor.
Bu değişikliğe tepki gösteren öğrenciler ve veliler eski logoya dönülmesi için ‘change.org’da bir imza kampanyası başlattı. Kampanya kısa sürede 2 bin imzaya ulaştı.

İmza kampanyasına CHP Yalova milletvekili Muharrem İnce’den de destek geldi.

CHP’li  İnce, eski logoya dönülmesi için başlatılan imza kampanyasını twitter sayfasından şu ifadelerle paylaştı: “Türk Bayrağı ve Atatürk birilerini yine rahatsız etmiş! Duyarlı Kartal Anadolu Lisesi öğrencilerimizi kutluyorum”

“İstanbul Kartal Anadolu Lisesi Logosundan Atatürk ve Türk Bayrağı Kaldırılmasın!” başlıklı kampanyanın gerekçesinde şu ifadelere yer veriliyor:

“Okulumuz, Türk ve Alman Hükümetleri arasında yapılan protokol uyarınca Almanya´dan kesin dönüş yapan yurtdaşlarımızın çocuklarının eğitimi amacıyla 9 Ekim 1985 tarihinde eğitim ve öğretime açıldı.

Türkiye'de resmi okullar arasında İSO 9001 belgesini ilk alan okul olarak da gururluyuz.

Okulumuzda çağdaş ve görsel eğitim için her türlü olanak hazırlanmış durumdadır. Misyonumuz Atatürk İlkeleri ve İnkılapları doğrultusunda daima ileri daima yenilikçi ve daima çağdaş öğrenciler yetiştirmektir.

Ancak okulumuz öğrencileri ve öğretmenlerinin sosyal medya hesaplarından yaptıkları paylaşımlarda okulumuzun logosundan Ulu Önder Atatürk ve Türk Bayrağının kaldırılıp kurumsal kimliği ile alakası olmayan sadece bir logo tercih edilmiştir.

Yeni logo binlerce kişinin eğitim gördüğü, idari ve öğrenci kadrosu binlerle ifade edilecek sayıdaki KARTAL ANADOLU LİSELİ hiç kimsenin fikri alınmadan kullanılmaya başlamıştır.

OKULUMUZA, LOGOMUZA HER ŞEYDEN ÖNCE ATATÜRK’E VE BAYRAĞIMIZA SAHİP ÇIKALIM.”

“ATATÜRK VE TÜRK BAYRAĞI OLMAYAN BİR LOGO İSTEMİYORUZ”

Kampanyayı imzalayanların bazıları imzalama nedenlerini de belirtiyor. İşte dikkat çeken yorumlardan bazıları:

-İmzalıyorum çünkü değerlerimizi kaybetmeye başladığımız şu günlerde siyasal alanda bir hakkımız olmasa bile bu şekilde sesimizi belli edebileceğimize inanıyorum. Türk bayrağının ve Atatürk’ün kimseyi rahatsız etmemesi ve herkesin Türkiye’de yaşadığının farkına varması gerektiğini düşünüyorum.

– Çünkü biz Türküz ve benliğimizi korumamız gerekiyor bunu bayrağı kaldırarak değil göğüsümüzün üstünde hayatımız boyunca taşıyarak yapabiliriz.

– Türkiye Cumhuriyeti Devletinde eğitimin öncüsü olan Mustafa Kemal ATATÜRK ve al rengini şehitlerin kanından alan TÜRK BAYRAĞI olmayan bir logo istemiyoruz! Bu ülkede eğitim görme hakkını size tanıyan ulu önderi,uğruna günümüzde dahi onlarca şehit verilen bayrağı nasıl yok sayarsınız?

– Eğitim kurumu gibi bir yerde Atatürk ve Türk bayrağı olmasa o kurum öğrencilere hiçbirşey öğretemez.

– Bayrağımı Ata’mı Hangi Tarih Silebilmiş Ki Bunlar Silebileceğini Sanıyor.

– Atatürk’ün ilke ve inkilapları doğrultusunda yürüyen bir gençliğin ancak t-shirtlerinden baskıyı kaldırabilirsiniz, Atatürk sevgisini içimizden söküp alamayacaksınız.

Piton talihsiz adamı tuvalette cinsel organından ısırdı

Tayland'da bir adam, tuvalette piton saldırısına uğradı. Devasa yılan, Atthaporn Boonmakchuay adlı talihsiz adamı cinsel organından ısırdı.


İngiliz The Mirror gazetesinin Banpakong News sitesinden aktardığı habere göre; bu sabah yaşanan talihsiz olay şöyle gelişti:

Boonmakchuay, uyandıktan sonra tuvalete girdi. Klozete oturduğu sırada cinsel organının ucunda bir acı hisseti. Refleks olarak elini aşağı götüren 38 yaşındaki adam, penisini ısıran şeyin büyük bir yılan olduğunu anlayınca adeta şoke oldu.

Çığlıklar içinde eşine seslenen adam, akabinde cinsel organını bırakmayan sürüngenle mücadele etmeye başladı. Dehşetengiz olay sırasında banyo sanki az önce bir cinayete sahne olmuşçasına kana bulandu.

Saniyeler içinde yılandan kurtulmak için dahice bir plan yapan Boonmakchuay, eline geçirdiği iple dört metre uzunluğundaki yılanı kafasından yakaladı. Sonrasında ise kendinden geçerek bayıldı.
Hastaneye kaldırılan talihsiz adamın sağlık durumunun stabil olduğu belirtilirken, yılanın beş iftaiye personeli tarafından tuvaletten çıkarıldığı aktarıldı. Borulardan tırmandığı tahmin edilen pitonun doğaya bırakılacağı öğrenildi.


C.D. olayını duyan isyan etti

Otobüste yaşanan mastürbasyon skandalı gündeme damgasını vurdu. Olayın ardından şirket yetkililerince yapılan açıklamada muavin hakkında hukuki işlem başlatılacağı bildirdi. C.D isimli üniversite öğrencisinin maruz kaldığı cinsel taciz olayı toplumda büyük yankı uyandırdı. Twitter ve Ekşi Sözlük'te vatandaşlar cinsel taciz olaylarına isyan etti!


Türkiye’nin hafızasında maalesef bu tür olay çok. Kadının neredeyse seyahat özgürlüğü hakkı kalmadı. Türkiye’nin bir an önce kadınların can ve seyahat güvenliğini sağlayacak önlemleri almaya başlamalı. İşte yakın dönemde Türkiye’nin gündemine damga vuran utanç verici olaylar:

EVİNE DÖNÜYORDU ÖLDÜRÜLDÜ
Mersin’in Tarsus ilçesinde cinayetin yaşandığı 11 Şubat 2015 tarihinde Özgecan Aslan, okuldan çıktıktan sonra Tarsus’ta bir alışveriş merkezinde arkadaşıyla birlikteydi. Alışveriş merkezinde arkadaşından ayrıldı ve ikamet ettiği Mersin’e gitmek için şehirlerarası sefer yapan minibüse bindi. Özgecan’ın bindiği minibüsün şoförü Suphi Altındöken Özgecan’a cinsel tacizde bulunmaya çalıştı daha sonra genç kızı öldürdü. Özgecan’ın ardından Türkiye’de büyük bir sosyal patlama yaşandı. Geçen haftalarda müebbet hapse çarptırılan Özgecan’ın katili Suphi Altındöken cezaevinde başka bir mahkum tarafından öldürüldü.

YOLDA YÜRÜYEN KIZA TECAVÜZ ETTİ 65 TL’SİNİ ALDI
Trafik kazalarıyla gündemden düşmeyen Kadıköy Bağdat Caddesi 26 Ocak 2016 tarihinde yolda yürüyen bir genç kıza tecavüz edildi. İstanbul'un en kalabalık semtlerinden olan bölgede eli bıçaklı saldırgan, üniversiteli genç kıza bir apartmanın arka bahçesinde tecavüz etti. Saldırgan, polisin Pendik’te yaptığı operasyonla yakalandı. Servis şoförü olduğu öğrenilen şüphelinin poliste verdiği ifadesinde “Şeytana uydum” dediği öğrenildi. Tecavüzcü genç kızın çantasındaki 65 TL ve cep telefonunu almıştı.

NİŞANLISININ YANINDA DEHŞETİ YAŞADI
İzmir’in Buca ilçesinde 11 Nisan 2014’te H.Ç. ve kız arkadaşı R.F, otomobilleriyle gittikleri ormanlık alanda üç kişinin saldırısına uğradı. Saldırganlar H.Ç’yi ormanlık alanda yüzüstü yatırıp etkisiz hale getirdikten sonra otomobildeki R.F’ye silah zoruyla tecavüz etti.

HALK OTOBÜSÜ ŞOFÖRÜ TECAVÜZ ETTİ!
Geçtiğimiz Eylül ayında yaşanan korkunç olayda ise, İstanbul Şehir Üniversitesi öğrencisi Yemen asıllı S.G., Çamlıca'daki kız yurdunda dönmek için Üsküdar'dan halk otobüsüne bindi. S.G.'nin iddiasına göre, içinde kendisinden başka yolcu bulunmayan otobüs, bir süre sonra güzergâh değiştirdi. Ardından da şoför otobüsü durdurup, elindeki bıçakla tehdit ederek üniversiteli kıza arka koltukta tecavüz etti. Yemenli öğrenci, olayın ardından bilmediği bir yerde otobüsten inmeyi başardığını ve arkadaşlarına haber verdiğini öne sürdü. Polis, genç kızın şikâyetçi olmasından bir gün sonra halk otobüsü şoförü 48 yaşındaki A.K.'yı yakaladı. Hırsızlıktan sabıkası olduğu belirlenen A.K. ise sevk edildiği savcılıkta, genç kadınla kendi rızasıyla birlikte olduğunu iddia etti. Olayla ilgili soruşturma devam ediyor.

KISA ŞORT DAYAĞI
Beşiktaş kadın voleybol takımı alt yapı oyuncusu 19 yaşındaki Nurcan İbrahimoğlu, 2011 yılında antrenman çıkışı basketbol şortu ile otobüse binmiş, erkek yolculardan biri İbrahimoğlu'nun yanından geçerken önce uzattığı ayaklarına vurmuş, ardından da “Bu otobüste çıplak bacaklarını uzatarak oturamazsın. Terbiyesiz” diye bağırmıştı. Genç kızın “Asıl terbiyesiz sizsiniz” demesi üzerine sinirlenen adam, genç kıza yumruk atarak dudağını patlatmıştı.

SOSYAL MEDYA LANETLEDİ


Açıköğretim mezunları artık THY'de pilot olabilecek

Türk Hava Yolları'ndan (THY) Açıköğretim Fakültesi mezunları için sevindirici bir haber geldi. THY'de artık Açıköğretim mezunları da pilot olabilecek.


Sürekli artan uçak sayısıyla her yıl 500 yeni pilota ihtiyacı olan Türk Hava Yolları, ihtiyacı karşılayabilmek için pilot alım şartlarını revize ediyor. 2021'e kadar ihtiyaç duyacağı 4 binden fazla pilotu ağırlıklı olarak yurt içi kaynağından karşılamayı hedefleyen Türk Hava Yolları, yetiştirilmek üzere alım yapacağı ikinci pilot aday adaylarında aranan şartlarda yeni bir düzenlemeye daha gitti. Daha önce üniversitelerin 4 yıllık sayısal ve eşit ağırlık puan türlerinden öğrenci kabul eden bölümlerden mezun adayların başvurularını kabul eden, geçen yıldan itibaren ise ilk kez sözel bölümlerden mezun adaylara da kapılarını açan THY, bu kez açıköğretim mezunlarını pilot alım sürecine dahil etti.

30 HAZİRAN'A KADAR BAŞVURU YAPABİLECEKLER

Habertürk'ten Gökhan Artan'ın haberine göre, THY, 30 Haziran 2016 tarihine kadar yayında olacak yetiştirilmek üzere 2. pilot aday adaylarında açıköğretim mezunu olan adayların da başvurularının kabul edileceğini duyurdu. Türkiye'de yetişen pilot sayısı yetersiz kaldığı için, yurt dışından yabancı pilot alımı da yapan THY'nin bu yöndeki arayışları devam ediyor. Birçok ülkede düzenlediği Road show'lar (tanıtım turları) ile pilot arayan THY, pilot bulmak için bu kez 1-2 Haziran tarihleri arasında Cidde'de düzenleyeceği Road show ile Suudi Arabistan'da pilotlar ile bir araya gelecek. Toplantılarda THY'nin pilotlara sunduğu imkanlar tanıtılacak ve başvurular için yapılacak işlemler anlatılacak.

İhracatın lideri Koç, Zarrab listede

Geçtiğimiz yılın en fazla ihracat yapan ilk 10 şirketi içerisinde Koç Grubu’nun 4 şirketi yer aldı. Zarrab’ın da şirketi yine listeye girdi. Reza Zarrab'ın şirketi Roysar Gıda en fazla ihracat yapan 25. şirket oldu.

Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) geçen yılın en başarılı 1000 ihracatçı firmasını açıkladı. TİM verilerine göre 2015'te en fazla ihracat yapan şirket Ford Otomotiv oldu. 3.8 milyar dolar ihracata imza atan Ford'u bir diğer Koç Grubu şirketi 2.9 milyar dolarla TÜPRAŞ takip etti. Üçüncü sırada da 2.6 milyar dolar ile OYAK Renault yer aldı.

Reza Zarrab geçen sene ticari başarısından dolayı Ekonomi Bakanı ve Başbakan Yardımcısı tarafından ödüllendirilmişti.

KOÇ DÖRTLEDİ

En fazla ihracat yapan 10 şirket arasında ise toplam 4 Koç Grubu şirketi yer aldı. Türkiye genel ihracatında geçen yıl ilk üç sırayı paylaşan firmaları sırasıyla Kibar Dış Ticaret 2 milyar 433 milyon, Vestel Ticaret 2 milyar 155 milyon, TOFAŞ 2 milyar 57 milyon, Arçelik 1 milyar 783 milyon, Toyota Otomotiv 1 milyar 184 milyon, Bosch Sanayi 1 milyar 59 milyon ve TGS Dış Ticaret de 1 milyar 4 milyon dolarlık ihracatla takip etti.

Geçtiğimiz yıl ihracat ödülü alan ve şu anda ABD'de tutuklu olan Reza Zarrab'ın şirketi yine ihracat şampiyonları listesine girdi. Zarrab'ın Roysar Gıda firması, en fazla ihracat yapan 25'inci şirket oldu. Zarrab, bir önceki yıl listeye 13'üncü sıradan girmişti. Roysar ayrıca mücevher sektöründe en fazla ihracat yapan firma oldu. Roysar'ın ihracatı 2014'te 847 milyon dolarken, 2015'te 395 milyon dolara geriledi.

Taylan Büyükşahin / sözcü.com.tr