Efsane boksör Muhammed Ali'nin belirtilmeyen doğal nedenler dolayısıyla septik şok sonucu öldüğü açıklandı. Şampiyon sporcunun cenaze töreni ise Cuma günü, doğduğu kent olan Louisville'de yapılacak. Öte yandan, kızı Hana, Ali'nin tüm organları durduktan sonra kalbinin 30 dakika daha attığını söyledi.
Yalnızca boks ringlerindeki başarılarıyla değil insan hakları, siyasi konulardaki duruşu ve savaş karşıtı söylemleriyle de gönülleri fetheden efsane boksör Muhammed Ali’nin ailesi, şampiyon sporcunun cenaze töreninin doğduğu kent olan Luisville’de Cuma günü yapılacağını açıkladı.
Ailenin sözcüsü Bob Gunnell, “O bir dünya vatandaşıydı ve tüm kesimden insanların cenazesine katılmasını isterdi” dedi.
Öte yandan, üç kez ağır siklet boks şampiyonu olan Ali’nin ölüm döşeğinde de kolay teslim olmadığı ortaya çıktı. Kızı Hana, sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamada, Ali’nin son anlarıyla ilgili çarpıcı bir bilgi paylaştı. Efsane boksörün organları durdurduktan sonra kalbi 30 dakika boyunca atmaya sürdürmüş.
Hana’nın mesajında şu ifadeler yer aldı: “Tüm organları durdu ama kalbi atmayı bırakmadı. 30 dakika boyunca… Kalbi atmaya devam ediyordu. Kimse böyle bir şey görmedi. ”
ABD’DE BÜYÜK YANKI UYANDIRDI
Parkinson hastalığıyla mücadele eden 74 yaşındaki Muhammed Ali’nin ölümü, ABD’de çok büyük yankı uyandırdı.
ABD Başkanı Barack Obama da sosyal medya hesabından Muhammed Ali’nin 1965’te Sony Liston’u yendiği maçı paylaşarak, “Dünyayı sarstı ve daha iyi bir yer haline çevirdi. Huzur içinde uyu şampiyon” diye yazdı.
Eski ABD başkanlarından Bill Clinton da “Hoşçakal dostum, birçok yönden harika biriydin” mesajını paylaştı.
Amerikan medyasında yer alan haberlerde, Bill Clinton’un, Muhammed Ali’nin cenaze töreninde bir
konuşma yapacağı belirtildi.
SEPTİK ŞOK NEDİR?
Enfeksiyon sonucu kan basıncı tehlikeli seviyelere düştüğünde hayati risk teşkil eden bir durum oluşuyor.
Bağışıklık sistemi güçsüz insanlarda septik şok ihtimali artıyor.
Belirtileri ise şöyle: Konuşma güçlüğü, kusma, diyare, kafa bulanıklığı, titreme ve kas ağrısı.
Hızlı müdahale iyileşme için önem teşkil ediyor.
5 Haziran 2016 Pazar
Avukatından Reza Zarrab’ı vurma önerisi
Reza Zarrab'ın avukatı mahkemeye "yanına iki güvenlik görevlisi verelim kaçarsa vururlar" dedi, savcılık "parasını ondan alacak adamlara emanet edilemez" diye öneriyi reddetti.
Reza Zarrab’ın avukatı Benjamin Brafman’ın 2 Haziran'daki duruşmada yaptığı bir saati aşan sunumunda yargıç Richard Berman'a müvekkili ile ilgili ilginç bir öneride bulunduğu ortaya çıktı.
Hürriyet’ten Razi Canikligil’in haberine göre; avukat Brafman, başsavcılığın Reza Zarrab'ın kefalet başvurusunun rededilmesi üzerindeki aşırı ısrarcı tutumu üzerine, “Zarrab'ın kaçmaya teşebbüsü olursa, eğer uygun görürseniz güvenlik yetkilileri makul güç kullanabilecekler, hatta eğer izin verilirse onu vurabilirler. Mükemmel değil mi” dedi.
‘GÜVENLİK ŞİRKETİ İLE ANLAŞTIK’
50 milyon dolarlık kefalet paketi ile birlikte ‘Guidepost' isimli bir güvenlik şirketiyle anlaştıklarını belirten avukat Brafman, firmanın Manhattan'da bir apartmanın 15'nci katında bulunan bir daireyi Zarrab için hazırladığını belirterek, cami, doktor ziyaretleri ve mahkemeye ulaşım için özel şoförlü bir minibüsün de hazırlandığını anlattı.
TALEP REDDEDİLDİ
Başsavcı Preet Bharara'yı temsilen bulunan yardımcısı Michael Lockard ise “Bunlar parasını mahkumdan alan gardiyanlar. Kefalet ile dışarıdayken kaçmak, cezaevinden kaçmaktan daha kolay. Zarrab hakkındaki suçlamalar çok güçlü ve olağanüstü kaçma riski var. Bu durumda kendisini Manhattan'da hafif silahlı 2 güvenlik görevlisine teslim etmek, komşuları ve çevresindekilerin yaşamını riske sokar” diye itiraz etti. Sözcü
Reza Zarrab’ın avukatı Benjamin Brafman’ın 2 Haziran'daki duruşmada yaptığı bir saati aşan sunumunda yargıç Richard Berman'a müvekkili ile ilgili ilginç bir öneride bulunduğu ortaya çıktı.
Hürriyet’ten Razi Canikligil’in haberine göre; avukat Brafman, başsavcılığın Reza Zarrab'ın kefalet başvurusunun rededilmesi üzerindeki aşırı ısrarcı tutumu üzerine, “Zarrab'ın kaçmaya teşebbüsü olursa, eğer uygun görürseniz güvenlik yetkilileri makul güç kullanabilecekler, hatta eğer izin verilirse onu vurabilirler. Mükemmel değil mi” dedi.
‘GÜVENLİK ŞİRKETİ İLE ANLAŞTIK’
50 milyon dolarlık kefalet paketi ile birlikte ‘Guidepost' isimli bir güvenlik şirketiyle anlaştıklarını belirten avukat Brafman, firmanın Manhattan'da bir apartmanın 15'nci katında bulunan bir daireyi Zarrab için hazırladığını belirterek, cami, doktor ziyaretleri ve mahkemeye ulaşım için özel şoförlü bir minibüsün de hazırlandığını anlattı.
TALEP REDDEDİLDİ
Başsavcı Preet Bharara'yı temsilen bulunan yardımcısı Michael Lockard ise “Bunlar parasını mahkumdan alan gardiyanlar. Kefalet ile dışarıdayken kaçmak, cezaevinden kaçmaktan daha kolay. Zarrab hakkındaki suçlamalar çok güçlü ve olağanüstü kaçma riski var. Bu durumda kendisini Manhattan'da hafif silahlı 2 güvenlik görevlisine teslim etmek, komşuları ve çevresindekilerin yaşamını riske sokar” diye itiraz etti. Sözcü
Norveç 2025’e kadar fosil yakıtla çalışan araçları yasaklayacak!
Norveç gazetesi Dagens Naerinsliv, 2025 yılına kadar ülkede fosil yakıt kullanan araçların satışının yasaklanacağını duyurdu.
Dagens Naeringsliv, manşetinden populist Framstegspartiet Parti’sine (İlerleme Partisi) atıf yaparak, “FRP, tüm benzinli araçları kaldıracak” yazdı.
İngiliz The Independent internet gazetesinin aktardığı habere göre; siyasi yelpazenin iki kanadından politikacılar da, 2025 yılına kadar Norveç’teki tüm araçların yeşil enerjiyle çalışması konusunda somut sonuçlar üzerinde anlaşmaya vardı.
2025’e kadar fosil yakıtla çalışan araçların trafikten çekilmesi çok önemli bir gelişme. Çünkü Norveç’in gelirinin büyük bir bölümü ülkenin petrol endüstrisinden geliyor.
Haberde, Norveç’in ‘sıfır ormansızlaştırma’ prensiplerine uyan ilk ülke olacağı da belirtildi.
Elektrikli araç üreten ABD merkezli Tesla Motors CEO’su Elon Musk, Norveç’in kararına övgüler düzdü. “Norveç’in benzinli araçları 2025’te yasaklayacağını şimdi duydum. Ne müthiş bir ülke” yazdı.
Dagens Naeringsliv, manşetinden populist Framstegspartiet Parti’sine (İlerleme Partisi) atıf yaparak, “FRP, tüm benzinli araçları kaldıracak” yazdı.
İngiliz The Independent internet gazetesinin aktardığı habere göre; siyasi yelpazenin iki kanadından politikacılar da, 2025 yılına kadar Norveç’teki tüm araçların yeşil enerjiyle çalışması konusunda somut sonuçlar üzerinde anlaşmaya vardı.
2025’e kadar fosil yakıtla çalışan araçların trafikten çekilmesi çok önemli bir gelişme. Çünkü Norveç’in gelirinin büyük bir bölümü ülkenin petrol endüstrisinden geliyor.
Haberde, Norveç’in ‘sıfır ormansızlaştırma’ prensiplerine uyan ilk ülke olacağı da belirtildi.
Elektrikli araç üreten ABD merkezli Tesla Motors CEO’su Elon Musk, Norveç’in kararına övgüler düzdü. “Norveç’in benzinli araçları 2025’te yasaklayacağını şimdi duydum. Ne müthiş bir ülke” yazdı.
Öğrencisiyle kaçan müdür, kızı bırakıp ortadan kayboldu
Mersin'in Anamur ilçesinde öğrencisiyle kaçan okul sahibinin oğlu ve aynı zamanda müdür, kızı otogara bırakıp ortadan kayboldu.
Mersin’in Anamur İlçesi'nde, iddiaya göre öğrencisi T.A'yı kaçırdıktan sonra ‘yoğun mahalle baskısı gördüğü’ belirtilen özel lisenin müdürü Osman Furkan Cengiz, kayıplara karıştı. Genç kız haber verdiği ailesi tarafından Antalya Otogarı’ndan alınarak Anamur'a getirildi.
Okulun sahibinin oğlu ve müdürü olan Osman Furkan Cengiz mezuniyet gününden bir gün sonra kendi öğrencisi T.A ile birlikte özel aracıyla ortadan kayboldu. Yapılan araştırmada önce Gazipaşa ve sonra da Alanya ilçesinden bir bankadan para çektiği belirlendi. Mezuniyet töreni gecesinden sonra sabahın ilk saatlerinde genç kızın, eğitim gördüğü okulun müdürü Osman Furkan Cengiz’in otomobiline bindiği de saptandı. Genç kızın 18 yaşını bitirmiş olması nedeniyle polis ailenin ‘Hayatından endişe ediyoruz’ başvurusunu, sadece ‘Kayıp kişiler’ kapsamında değerlendirerek, başvuruyu tüm emniyet birimlerine bildirdi.
YOĞUN BASKI SONUÇ VERDİ
Anamur'dan lise müdürünün bazı arkadaşları kendisine ulaşarak ‘Anamur'da yer yerinden oynadı’ derken, kızın ailesinin büyük tepki göstermesi ile müdür yoğun şekilde arandı. Antalya’da oldukları anlaşılan müdür ve liseli kız gelişmeler karşısında daha fazla dayanamadı. T.A. kendisinin Antalya otogarında bulunduğunu ailesine bildirdi. Bunun üzerine Antalya'ya giden aile fertleri kızlarını alarak Anamur'a döndü. Öğrencisini kaçıran okulun sahibi ve müdürü Furkan Cengiz'in nerede bulunduğu ise bilinmiyor.
Aynı okulda görev yapan kimya öğretmeni C.C. ile evli olan ve 4 yaşında bir kız çocuğu babası Osman Furkan Cengiz’in, üniversite sınavlarına hazırlanan öğrencisi T.A ile uzun süredir ilişki yaşadığı öne sürülmüştü. DHA
Ünlü lisede tarihi protesto
İstanbul Erkek Lisesi'nde düzenlenen mezuniyet töreninde, okul müdürü konuşma yapmak için kürsüye çıktı. Öğrenciler bu sırada okul müdürünü protesto etmek için sırtlarını döndü. Ayrıca öğrenciler mezuniyet sonrası yaşananların öncesi ve sonrasına ilişkin bir bildiri yayımladı. Bu olay sosyal medyada da çok konuşuldu.
Türkiye’nin en köklü liselerinden biri olan İstanbul Erkek Lisesi’nin 2016 yılı mezuniyet töreninde diplomasını almak için törene katılan öğrenciler okul müdürünü protesto etti. Okul Müdürü Hikmet Konar konuşma yaptığı sırada öğrenciler sırtlarını döndü. Öğrencilerin son aylarda Konar’ın girdiği derslerde de zaman zaman tepki gösterdikleri öğrenildi.
PROTESTO NEDEN GERÇEKLEŞTİ?
Yaşanan protestonun ne sebeple gerçekleştiğine ilişkin yer alan iddia ise, Milli Eğitim Bakanlığı’nın İstanbul’daki 11 lisenin okul müdürlerini, kendilerinin atamaya başlaması, daha önce vakıfların da görüşü alınarak bazı sınavlara tabii tutulan, aynı okulda öğretmen ya da müdür yardımcılığı yapanların müdür olarak görevlendirildiği okullarda bu sistem yapılan yasal düzenlemeyle kaldırılması olarak öne sürüldü. Daha sonra atamayla gelen müdürler de öğrencilerin tepkisiyle karşılaşmaya başladı.
Türkiye'nin en yüksek puanlı Anadolu ve fen liselerinin de aralarında yer aldığı Proje Okullar listesine geçtiğimiz yıl İstanbul (Erkek) Lisesi de alınmıştı.
Milli Eğitim Bakanlığı'na (MEB) bazı okulları seçerek “Proje Okul” yapma, öğretmen ve müdürlerini de sınavsız atama hakkı veren yasal düzenleme, dershaneler yasası olarak bilinen 652 sayılı Kanun hükmünde kararname ile yapılmıştı.
MEZUN ÖĞRENCİLERDEN BİLDİRİ
Konuyla ilgili mezuniyet sonrası sosyal medya üzerinden açıklama yapan öğrenciler, yaşanan protestonun politik bir görüşle alakalı olmadığını belirtti. Açıklamada ayrıca, okul müdürü Hikmet Konar’ın gelmesiyle başlayan kısıtlamalar nedeniyle böyle bir protestonun yapıldığı ifade edildi.
15 ÖĞRETMENE SÜRGÜN İDDİASI
İstanbul Erkek Lisesi'nde 15 yıldır görev yapan tarih öğretmeni Seyit Işık, ‘dine hakaret ettiği' gerekçesiyle geçtiğimiz yılın Aralık ayında görevden alınmıştı. Öğretmenlerinin haksız biçimde görevden alındığını düşünen İstanbul Lisesi öğrencileri Işık'ın görevine iade edilmesi için eylem başlatmıştı.
Öğrenciler, öğretmenlerine ait olan “Özgür düşünceden yana olun, demokrasiden yana olun, insan haklarından yana olun ve sevgiyi daima her şeyin üzerinde tutun. (Seyit Işık) pankartıyla protesto gösterisi düzenlemişlerdi. Sözcü
Türkiye’nin en köklü liselerinden biri olan İstanbul Erkek Lisesi’nin 2016 yılı mezuniyet töreninde diplomasını almak için törene katılan öğrenciler okul müdürünü protesto etti. Okul Müdürü Hikmet Konar konuşma yaptığı sırada öğrenciler sırtlarını döndü. Öğrencilerin son aylarda Konar’ın girdiği derslerde de zaman zaman tepki gösterdikleri öğrenildi.
PROTESTO NEDEN GERÇEKLEŞTİ?
Yaşanan protestonun ne sebeple gerçekleştiğine ilişkin yer alan iddia ise, Milli Eğitim Bakanlığı’nın İstanbul’daki 11 lisenin okul müdürlerini, kendilerinin atamaya başlaması, daha önce vakıfların da görüşü alınarak bazı sınavlara tabii tutulan, aynı okulda öğretmen ya da müdür yardımcılığı yapanların müdür olarak görevlendirildiği okullarda bu sistem yapılan yasal düzenlemeyle kaldırılması olarak öne sürüldü. Daha sonra atamayla gelen müdürler de öğrencilerin tepkisiyle karşılaşmaya başladı.
Türkiye'nin en yüksek puanlı Anadolu ve fen liselerinin de aralarında yer aldığı Proje Okullar listesine geçtiğimiz yıl İstanbul (Erkek) Lisesi de alınmıştı.
Milli Eğitim Bakanlığı'na (MEB) bazı okulları seçerek “Proje Okul” yapma, öğretmen ve müdürlerini de sınavsız atama hakkı veren yasal düzenleme, dershaneler yasası olarak bilinen 652 sayılı Kanun hükmünde kararname ile yapılmıştı.
MEZUN ÖĞRENCİLERDEN BİLDİRİ
Konuyla ilgili mezuniyet sonrası sosyal medya üzerinden açıklama yapan öğrenciler, yaşanan protestonun politik bir görüşle alakalı olmadığını belirtti. Açıklamada ayrıca, okul müdürü Hikmet Konar’ın gelmesiyle başlayan kısıtlamalar nedeniyle böyle bir protestonun yapıldığı ifade edildi.
15 ÖĞRETMENE SÜRGÜN İDDİASI
İstanbul Erkek Lisesi'nde 15 yıldır görev yapan tarih öğretmeni Seyit Işık, ‘dine hakaret ettiği' gerekçesiyle geçtiğimiz yılın Aralık ayında görevden alınmıştı. Öğretmenlerinin haksız biçimde görevden alındığını düşünen İstanbul Lisesi öğrencileri Işık'ın görevine iade edilmesi için eylem başlatmıştı.
Öğrenciler, öğretmenlerine ait olan “Özgür düşünceden yana olun, demokrasiden yana olun, insan haklarından yana olun ve sevgiyi daima her şeyin üzerinde tutun. (Seyit Işık) pankartıyla protesto gösterisi düzenlemişlerdi. Sözcü
4 Haziran 2016 Cumartesi
Türk bilim insanı Amazon’da 1.5 metrelik dev solucan buldu
Çevre bilimci Doç. Dr. Çağan Şekercioğlu, Amazon yağmur ormanında 1.5 metrelik dev solucanı bularak görüntüledi.
ABD Utah Üniversitesi ve Koç Üniversitesi öğretim üyesi, ABD National Geographic Creative Ajansı’nın tek Türk fotoğrafçısı, ekolog, ornitolog ve çevrebilimci Doç. Dr. Çağan Şekercioğlu, Ekvador Amazon yağmur ormanındaki Wild Sumaco Biyolojik Araştırma İstasyonu’nda ender görülen 1.5 metrelik dev solucanı görüntüledi.
Yağmur ormanı kuşlarını araştırmak ve fotoğraflamak için çıktığı zorlu araştırma gezisinde 2 hafta içinde 500’den fazla kuş türünü görüntüleyen Doç. Dr. Şekercioğlu, bu gezide kendisini en çok etkileyenin canlı bir kuş türü değil, çocukluktan beri görmeyi hayal ettiği dev solucan olduğunu söyledi.
Amazon yağmur ormanındaki dev solucana ilişkin bilgi veren Doç. Dr. Çağan Şekercioğlu, şunları söyledi:
"Amazon yağmur ormanında bazı canlılar devleşebiliyor. Bu 1.5 metrelik dev solucan, yıllardır görmek istediğim bir canlıydı. Yerel rehberim, 2 metre uzunlukta ve neredeyse 1 kilo olanını görmüş. Ataköy’de çocukken taşların altında en büyük solucanı arardım. En sonunda Amazon’da buldum. Ekvador’da yağmurlu mevsim olmasından dolayı arazideki hemen her günümüzde yağmur yedik, çalışmalarımız aksadı, sel tehlikesi atlattık, yolda giderken üzerimize gelen heyelandan zor kaçtık. Ama her zaman olduğu gibi, yağmur ormanında yüzlerce muhteşem canlı türü gördüm. Grison denilen ve görülmesi zor olan su samuru ile sansar arası bir canlının yavrularını ilk kez görüntüledim. 2 haftada 500’den fazla kuş türü kaydettim. Ama en büyük sürpriz, bu dev solucan oldu. Dünyadaki en büyük tür bu değil. Dünyada bilinen yaklaşık 6 bin toprak solucanı türü arasında, Avustralya dev Gıppsland solucanı 3 metreyi bulabiliyor ama soyu tehlikede ve görmek neredeyse imkansız. Buradaki toprak çok verimli olduğundan, birçok canlı daha büyük oluyor. Bu dev solucanlar toprağı havalandırarak daha verimli hale getiriyor."
Doç. Dr. Şekercioğlu, dünyada 7 binden fazla kuş türünü doğada görmüş ender kişilerden. TÜBİTAK Bilim Özel Ödülü’nü alan tek biyolog olan Doç. Dr. Şekercioğlu, 2001 yılından bu yana Doğu Anadolu’da ekoloji ve yaban hayatı araştırmaları yapıyor. Doç. Dr. Şekercioğlu, 2007 yılında kurduğu KuzeyDoğa Derneği’yle bölgenin hızla yok edilen doğasını kurtarmak için çalışmalar da yürütüyor. DHA
ABD Utah Üniversitesi ve Koç Üniversitesi öğretim üyesi, ABD National Geographic Creative Ajansı’nın tek Türk fotoğrafçısı, ekolog, ornitolog ve çevrebilimci Doç. Dr. Çağan Şekercioğlu, Ekvador Amazon yağmur ormanındaki Wild Sumaco Biyolojik Araştırma İstasyonu’nda ender görülen 1.5 metrelik dev solucanı görüntüledi.
Yağmur ormanı kuşlarını araştırmak ve fotoğraflamak için çıktığı zorlu araştırma gezisinde 2 hafta içinde 500’den fazla kuş türünü görüntüleyen Doç. Dr. Şekercioğlu, bu gezide kendisini en çok etkileyenin canlı bir kuş türü değil, çocukluktan beri görmeyi hayal ettiği dev solucan olduğunu söyledi.
Amazon yağmur ormanındaki dev solucana ilişkin bilgi veren Doç. Dr. Çağan Şekercioğlu, şunları söyledi:
"Amazon yağmur ormanında bazı canlılar devleşebiliyor. Bu 1.5 metrelik dev solucan, yıllardır görmek istediğim bir canlıydı. Yerel rehberim, 2 metre uzunlukta ve neredeyse 1 kilo olanını görmüş. Ataköy’de çocukken taşların altında en büyük solucanı arardım. En sonunda Amazon’da buldum. Ekvador’da yağmurlu mevsim olmasından dolayı arazideki hemen her günümüzde yağmur yedik, çalışmalarımız aksadı, sel tehlikesi atlattık, yolda giderken üzerimize gelen heyelandan zor kaçtık. Ama her zaman olduğu gibi, yağmur ormanında yüzlerce muhteşem canlı türü gördüm. Grison denilen ve görülmesi zor olan su samuru ile sansar arası bir canlının yavrularını ilk kez görüntüledim. 2 haftada 500’den fazla kuş türü kaydettim. Ama en büyük sürpriz, bu dev solucan oldu. Dünyadaki en büyük tür bu değil. Dünyada bilinen yaklaşık 6 bin toprak solucanı türü arasında, Avustralya dev Gıppsland solucanı 3 metreyi bulabiliyor ama soyu tehlikede ve görmek neredeyse imkansız. Buradaki toprak çok verimli olduğundan, birçok canlı daha büyük oluyor. Bu dev solucanlar toprağı havalandırarak daha verimli hale getiriyor."
Doç. Dr. Şekercioğlu, dünyada 7 binden fazla kuş türünü doğada görmüş ender kişilerden. TÜBİTAK Bilim Özel Ödülü’nü alan tek biyolog olan Doç. Dr. Şekercioğlu, 2001 yılından bu yana Doğu Anadolu’da ekoloji ve yaban hayatı araştırmaları yapıyor. Doç. Dr. Şekercioğlu, 2007 yılında kurduğu KuzeyDoğa Derneği’yle bölgenin hızla yok edilen doğasını kurtarmak için çalışmalar da yürütüyor. DHA
Reza, mafyanın avukatıyla 60 milyon dolara anlaşmış
Kefaletle serbest kalabilmek için kesenin ağzını sonuna kadar açtı.
ABD'de önceki gün yargıç karşısına çıkan Zarrab'ın avukatının yaptığı savunma dikkat çekti. Bugüne dek birçok kirli ismi savunduğu için adı ‘mafya avukatı'na çıkan Brafman'ın Zarrab'tan 60 milyon dolar alacağı öne sürüldü. Çıkacak karara göre bu miktar artabilir
ABD'de ‘kara para aklama', ‘dolandırıcılık' ve ‘İran'a yönelik ambargoları delme” suçlamalarıyla yargılanan 17 Aralık soruşturmasının kilit ismi Reza Zarrab, önceki gün kefalet talebinin değerlendirildiği duruşma için yargıç karşısına çıktı. Duruşmada Zarrab'ın avukatı Benjamin Brafman, yaklaşık 1 saat süren bir savunma yaptı. Brafman, el hareketleri, jestler, mimikler ve ağdalı cümlelerle süslediği savunmasında, Zarrab'ın ev hapsine alınması için yargıcı ikna etmeye çalıştı. Yargıcın önceki gün vermesi beklenen kararı 7 Haziran'a ertelemesi de avukatın bu performansına bağlandı.
67 yaşındaki Brafman, ABD'de oldukça ünlü bir hukukçu. 30 yaşından beri sürdürdüğü mesleğinde bugüne kadar birçok mafya babası, uyuşturucu çetesi lideri ve ünlü ismi savundu. Bu nedenle adı “Mafya avukatı”na çıktı. Brafman'ın Zarrab'ı savunmak için de oldukça iyi bir sözleşmeye imza attığı öne sürüldü. Haberdar isimli internet sitesinin iddiasına göre, ünlü avukat Zarrab'ın davasında bir yıl için 60 milyon dolar alacak. Dava sürecinde çıkacak kararlara göre, bu miktara ‘bonuslar' da eklenecek. Örneğin Zarrab hakkında ev hapsi kararı ya da başka bir olumlu hüküm çıkarsa Brafman'ın geliri milyonlarca dolar daha artacak.
İKİ KEZ EN İYİ AVUKAT SEÇİLDİ
1997 ve 2005'te New York'un en iyi ceza avukatı seçilen Brafman, cinsel taciz iddiasıyla yargılanan IMF eski başkanı Dominique Strauss-Kahn'ın savunmasını da üstlenmişti. Bunun dışında çocuk tacizinden yargılanan sanatçı Michael Jackson, siyasetçi Carl Kruger, rap yıldızı Jay-Z, hip hop yıldızı Sean Combs, sporcu Plaxico Burress, gece kulübü işletmecisi Peter Gatien, 16 yaşında cinayet işleyen bebek yüzlü katil olarak bilinen Daphne Abdela, Gambino mafya ailesinden Sammy Gravano, kanser ilacının fiyatını bir gecede 5 bin dolara çıkaran girişimci Martin Shkreli gibi çok sayıda tanınmış kişinin avukatlığını yaptı.
Ebru Gündeş, bir kaçağın eşi olarak anılmak istemez
NEW York'ta önceki gün yapılan duruşmada Reza Zarrab'ın avukatı Benjamin Brafman, müvekkilinin 50 milyon dolarlık kefalet karşılığında ev hapsine alınmasını istedi. Brafman, Zarrab'ın kirasını ödeyip Manhattan'da bir binanın 15'inci katında ev tuttuğunu, mahkemenin de getirebileceği ek şartlar doğrultusunda güvenliğinin en iyi şekilde sağlanacağını söyledi. Brafman, müvekkilinin güvenliğinin eksiksiz 24 saat süreceği vaadinde bulundu. Zarrab'ın kaçmayacağını savunan Brafman, 33 yaşında olan müvekkilinin mutlu bir aile yaşantısı olduğunu söyledi. Brafman, 5 yaşında bir kızı olan müvekkilinin tanınmış bir uluslararası şarkıcı olan Ebru Gündeş ile evli olduğunu, kaçak yaşayıp bu mutluluğu feda etmeyeceğini belirtti. “Sanatçı Gündeş bir kaçağın eşi olarak anılmak istemez. Zarrab, burada yargı sürecinde kalıp aklanmak istiyor” dedi.
Savcı, Zarrab'ın ev hapsine alınmasına bu sözlerle karşı çıktı
‘Sürekli yalan söylüyor'
19 Mart'tan beri ABD'de tutuklu bulunan Reza Zarrab'ın önceki gün yapılan duruşmasına, New York Güney Bölgesi Başsavcısı Preet Bharara katılmadı. Onun yerine Zarrab hakkındaki iddiaları, yardımcısı Michael Lockard mahkemeye sundu. Zarrab'ın avukatının ‘kefaletle bırakılması ve ev hapsine alınması' talebine kesinlikle karşı çıkan Lockard, “Sürekli yalan söylüyor. Uluslararası bağlantılarını kullanarak çok rahat bir şekilde bazı ülkelere kaçmak için girişimlerde bulunabilir. Kaçarsa geri getiremeyiz” diye konuştu. Lockard, “Ev hapsine alınacağı yerde bulunacak silahlı güvenlik görevlileri New York halkı için büyük tehdit oluşturur. Nedeni, Zarrab'ın şaibeli uluslararası bağlantıları ve ciddi kaçma riski taşıması. Kaçmaya çabalayan Sarraf'ı engellemeye çalışan güvenlik görevlileri çevredeki kişilerin hayatını tehlikeye atabilir. Güvenlik görevlilerinin silahlarından çıkan mermilerle New York halkı zarar görebilir” dedi.
ABD'de önceki gün yargıç karşısına çıkan Zarrab'ın avukatının yaptığı savunma dikkat çekti. Bugüne dek birçok kirli ismi savunduğu için adı ‘mafya avukatı'na çıkan Brafman'ın Zarrab'tan 60 milyon dolar alacağı öne sürüldü. Çıkacak karara göre bu miktar artabilir
ABD'de ‘kara para aklama', ‘dolandırıcılık' ve ‘İran'a yönelik ambargoları delme” suçlamalarıyla yargılanan 17 Aralık soruşturmasının kilit ismi Reza Zarrab, önceki gün kefalet talebinin değerlendirildiği duruşma için yargıç karşısına çıktı. Duruşmada Zarrab'ın avukatı Benjamin Brafman, yaklaşık 1 saat süren bir savunma yaptı. Brafman, el hareketleri, jestler, mimikler ve ağdalı cümlelerle süslediği savunmasında, Zarrab'ın ev hapsine alınması için yargıcı ikna etmeye çalıştı. Yargıcın önceki gün vermesi beklenen kararı 7 Haziran'a ertelemesi de avukatın bu performansına bağlandı.
67 yaşındaki Brafman, ABD'de oldukça ünlü bir hukukçu. 30 yaşından beri sürdürdüğü mesleğinde bugüne kadar birçok mafya babası, uyuşturucu çetesi lideri ve ünlü ismi savundu. Bu nedenle adı “Mafya avukatı”na çıktı. Brafman'ın Zarrab'ı savunmak için de oldukça iyi bir sözleşmeye imza attığı öne sürüldü. Haberdar isimli internet sitesinin iddiasına göre, ünlü avukat Zarrab'ın davasında bir yıl için 60 milyon dolar alacak. Dava sürecinde çıkacak kararlara göre, bu miktara ‘bonuslar' da eklenecek. Örneğin Zarrab hakkında ev hapsi kararı ya da başka bir olumlu hüküm çıkarsa Brafman'ın geliri milyonlarca dolar daha artacak.
İKİ KEZ EN İYİ AVUKAT SEÇİLDİ
1997 ve 2005'te New York'un en iyi ceza avukatı seçilen Brafman, cinsel taciz iddiasıyla yargılanan IMF eski başkanı Dominique Strauss-Kahn'ın savunmasını da üstlenmişti. Bunun dışında çocuk tacizinden yargılanan sanatçı Michael Jackson, siyasetçi Carl Kruger, rap yıldızı Jay-Z, hip hop yıldızı Sean Combs, sporcu Plaxico Burress, gece kulübü işletmecisi Peter Gatien, 16 yaşında cinayet işleyen bebek yüzlü katil olarak bilinen Daphne Abdela, Gambino mafya ailesinden Sammy Gravano, kanser ilacının fiyatını bir gecede 5 bin dolara çıkaran girişimci Martin Shkreli gibi çok sayıda tanınmış kişinin avukatlığını yaptı.
Ebru Gündeş, bir kaçağın eşi olarak anılmak istemez
NEW York'ta önceki gün yapılan duruşmada Reza Zarrab'ın avukatı Benjamin Brafman, müvekkilinin 50 milyon dolarlık kefalet karşılığında ev hapsine alınmasını istedi. Brafman, Zarrab'ın kirasını ödeyip Manhattan'da bir binanın 15'inci katında ev tuttuğunu, mahkemenin de getirebileceği ek şartlar doğrultusunda güvenliğinin en iyi şekilde sağlanacağını söyledi. Brafman, müvekkilinin güvenliğinin eksiksiz 24 saat süreceği vaadinde bulundu. Zarrab'ın kaçmayacağını savunan Brafman, 33 yaşında olan müvekkilinin mutlu bir aile yaşantısı olduğunu söyledi. Brafman, 5 yaşında bir kızı olan müvekkilinin tanınmış bir uluslararası şarkıcı olan Ebru Gündeş ile evli olduğunu, kaçak yaşayıp bu mutluluğu feda etmeyeceğini belirtti. “Sanatçı Gündeş bir kaçağın eşi olarak anılmak istemez. Zarrab, burada yargı sürecinde kalıp aklanmak istiyor” dedi.
Savcı, Zarrab'ın ev hapsine alınmasına bu sözlerle karşı çıktı
‘Sürekli yalan söylüyor'
19 Mart'tan beri ABD'de tutuklu bulunan Reza Zarrab'ın önceki gün yapılan duruşmasına, New York Güney Bölgesi Başsavcısı Preet Bharara katılmadı. Onun yerine Zarrab hakkındaki iddiaları, yardımcısı Michael Lockard mahkemeye sundu. Zarrab'ın avukatının ‘kefaletle bırakılması ve ev hapsine alınması' talebine kesinlikle karşı çıkan Lockard, “Sürekli yalan söylüyor. Uluslararası bağlantılarını kullanarak çok rahat bir şekilde bazı ülkelere kaçmak için girişimlerde bulunabilir. Kaçarsa geri getiremeyiz” diye konuştu. Lockard, “Ev hapsine alınacağı yerde bulunacak silahlı güvenlik görevlileri New York halkı için büyük tehdit oluşturur. Nedeni, Zarrab'ın şaibeli uluslararası bağlantıları ve ciddi kaçma riski taşıması. Kaçmaya çabalayan Sarraf'ı engellemeye çalışan güvenlik görevlileri çevredeki kişilerin hayatını tehlikeye atabilir. Güvenlik görevlilerinin silahlarından çıkan mermilerle New York halkı zarar görebilir” dedi.
3 Haziran 2016 Cuma
Bakan’dan 9 günlük bayram tatili için açıklama
Kültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcı, bayram tatilinin 9 güne çıkarılması konusuyla ilgili bir açıklama yaptı.
Turizmciler bu yaz sezonundaki yaralarını sarmak için Ramazan Bayramı tatilinin 9 gün olmasını istiyor. Kültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcı konuyla ilgili yaptığı açıklamada tatilin 9 güne çıkarılması kararının önümüzdeki günlerde Bakanlar Kurulu’nda görüşüleceğini belirtti.
Rusya krizi ve Avrupa turizmindeki ciddi düşüş oranları nedeniyle en kötü yılını geçiren sektör temsilcileri, Ramazan Bayramı tatilinin 9 güne çıkarılmasını ve bunun bir an önce açıklanmasını talep etti.
Turizmciler bu yaz sezonundaki yaralarını sarmak için Ramazan Bayramı tatilinin 9 gün olmasını istiyor. Kültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcı konuyla ilgili yaptığı açıklamada tatilin 9 güne çıkarılması kararının önümüzdeki günlerde Bakanlar Kurulu’nda görüşüleceğini belirtti.
Rusya krizi ve Avrupa turizmindeki ciddi düşüş oranları nedeniyle en kötü yılını geçiren sektör temsilcileri, Ramazan Bayramı tatilinin 9 güne çıkarılmasını ve bunun bir an önce açıklanmasını talep etti.
Üvey babasını öldürdü, hapse girmeyecek
Üvey babasını öldürdü, mahkeme cinayetin ’meşru savunma’ ve ’zorunluluk’ sonucu işlendiği kanaatine vararak Fatma Türkan’ın, ’meşru savunma sınırının aşılması’ nedeniyle kelepçeli olarak ev hapsine alınmasına karar verdi.
Bursa'ın Osmangazi ilçesi dün akşam meydana gelen olayda Fatma Türkan, eşinden ayrı olan ve boşanma davaları süren annesi Cemile Türkan ile 3,5 yıldır imam nikahıyla yaşayan 41 yaşındaki Nihat Vural ile annesini dövdüğü gerekçesiyle tartıştı. Fatma Türkan, tartışma sırasındaüvey babasını mutfaktan aldığı ekmek bıçağıyla kısık altından bıçakladı. Kanlar içinde yere yığılan Nihat Vural haber verilmesi sonucu olay yerine gelen 112 Acil Servis ekipleri tarafından yapılan ilk müdahalenin ardından ağır yaralı olarak Muradiye Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı. Doktarların tüm müdahalelerine rağmen Nihat Vural dün gece hayatını kaybetti.
Bıçaklama olayının ardından 155 Polis imdat telefonunu arayarak "ben annemi döven üvey babamı bıçakladım" diye ihbarda bulunan Fatma Türkan gözaltına alındı.
AĞLAYARAK ADLİYEYE ÇIKARILDI
Sorgulaması tamamlanan genç kız bugün ’adam öldürmek’ suçundan ağlayarak adliyeye çıkartıldı.
20 yaşındaki Fatma Türkan, sorgusunun ardından adliyeye sevk edildi. Savcılık ifadesinden sonra tutuklanması talebiyle nöbetçi mahkemeye sevk edilen Fatma Türkan ifadesinde, "Üvey babam dövdüğü annemin boğazına makas dayamıştı. Ben de onu görünce kendimi kaybettim. Masadan aldığım bıçak ile onu bir kez yaraladım. Amacım onu yaralamak, annemi kurtarmaktı. Onun sürekli olarak anneme uyguladığı şiddet beni çok üzüyordu. Pişmanım" dedi.
Nöbetçi Sulh Ceza Mahkemesi bu ifadenin ardından cinayetin ’meşru savunma’ ve ’zorunluluk’ sonucu işlendiği kanaatine vararak Fatma Türkan’ın, ’meşru savunma sınırının aşılması’ nedeniyle kelepçeli olarak ev hapsine alınmasına karar verdi.
Fatma Türkkan’ın, ev hapsini Kütahya’da bir adreste geçireceği belirtildi. Hürriyet
Bursa'ın Osmangazi ilçesi dün akşam meydana gelen olayda Fatma Türkan, eşinden ayrı olan ve boşanma davaları süren annesi Cemile Türkan ile 3,5 yıldır imam nikahıyla yaşayan 41 yaşındaki Nihat Vural ile annesini dövdüğü gerekçesiyle tartıştı. Fatma Türkan, tartışma sırasındaüvey babasını mutfaktan aldığı ekmek bıçağıyla kısık altından bıçakladı. Kanlar içinde yere yığılan Nihat Vural haber verilmesi sonucu olay yerine gelen 112 Acil Servis ekipleri tarafından yapılan ilk müdahalenin ardından ağır yaralı olarak Muradiye Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı. Doktarların tüm müdahalelerine rağmen Nihat Vural dün gece hayatını kaybetti.
Bıçaklama olayının ardından 155 Polis imdat telefonunu arayarak "ben annemi döven üvey babamı bıçakladım" diye ihbarda bulunan Fatma Türkan gözaltına alındı.
AĞLAYARAK ADLİYEYE ÇIKARILDI
Sorgulaması tamamlanan genç kız bugün ’adam öldürmek’ suçundan ağlayarak adliyeye çıkartıldı.
20 yaşındaki Fatma Türkan, sorgusunun ardından adliyeye sevk edildi. Savcılık ifadesinden sonra tutuklanması talebiyle nöbetçi mahkemeye sevk edilen Fatma Türkan ifadesinde, "Üvey babam dövdüğü annemin boğazına makas dayamıştı. Ben de onu görünce kendimi kaybettim. Masadan aldığım bıçak ile onu bir kez yaraladım. Amacım onu yaralamak, annemi kurtarmaktı. Onun sürekli olarak anneme uyguladığı şiddet beni çok üzüyordu. Pişmanım" dedi.
Nöbetçi Sulh Ceza Mahkemesi bu ifadenin ardından cinayetin ’meşru savunma’ ve ’zorunluluk’ sonucu işlendiği kanaatine vararak Fatma Türkan’ın, ’meşru savunma sınırının aşılması’ nedeniyle kelepçeli olarak ev hapsine alınmasına karar verdi.
Fatma Türkkan’ın, ev hapsini Kütahya’da bir adreste geçireceği belirtildi. Hürriyet
Zarrab’ın kefalet kararı 7 Haziran’a kaldı
ABD'de tutuklu yargılanan Reza Zarrab'ın bugün yapılan kefalet davasında, Yargıç Richard Berman karar vermedi. Yargıç "Belgeleri inceleyeceğim" dedi, kararı 7 Haziran'a bıraktı.
New York Güney Bölge Savcısı Preet Bharara ve Zarrab’ın avukatı Brafman’ın mahkemeye sunduğu çok sayıda belgeyi “inceleyeceğini” söyleyen Yargıç Berman, kararını daha sonra vereceğini açıkladı. Mahkemede tarafların 7 Haziran’da tekrar biraraya gelmelerine karar verildi.
50 MİLYON DOLAR KEFALET ÜCRETİ, ELEKTRONİK KELEPÇE VE PARASINI KENDİSİNİN ÖDEYECEĞİ “GARDİYANLAR” ÖNERMİŞTİ
Reza Zarrab’ın avukatı, müvekkilinin tutuksuz yargılanabilmesi için, “elektronik kelepçe ile ev hapsi” seçeneğini önermişti. Mahkemeye 10 milyon doları nakit, toplam 50 milyon dolarlık güvence vermeyi de öneren avukat, Zarrab’ın kirasını kendi ödeyeceği kiralık bir evde, masraflarını kendisinin karşılayacağı ancak Savcılığın da onaylayacağı güvenlik şirketi elemanlarının gözetiminde, elektronik kelepçe ile serbest bırakılmasını istemişti.
Davanın Savcısı Bharara ise, Zarrab’ın “çok zengin olması”, ABD ile hiçbir bağının bulunmaması, pekçok ülke vatandaşlığı taşıması nedeniyle “kaçma riskinin büyük olduğunu” vurgulayarak, yargılamanın tutuklu devam etmesini istemişti. Savcı Bharara, Zarrab’ın pasaportunu taşıdığı İran ve Makedonya’ya kaçması halinde, bu ülkelerle iade anlaşmasının bulunmadığını vurgulamış, yine vatandaşı olduğu Türkiye’ye kaçması halinde ise, “Türkiye’deki üst düzey siyasilerle kurduğu yolsuzluk ve rüşvet ilişkisini” kullanarak, iadeyi engelleyebileceğini belirtmişti. Savcı Bharara, buna delil olarak da Türkiye’deki 17 Aralık Yolsuzluk ve Rüşvet soruşturması iddianamesini göstermişti.
Zarrab hakkındaki iddianameyi hazırlayan New York Güney Bölge Başsavcısı Preet Bharara ise Zarrab'ın Türkiye başta olmak üzere birçok ülkenin en üst düzey yöneticileri ile bağlantısı olduğunu ve ev hapsine çıkması halinde bir daha mahkemeye gelmeyeceğini belirterek, kefaletle serbest bırakılma isteğine karşı çıkıyor. Bharara tarafından hazırlanan iddianamede, Zarrab hakkında toplam 75 yıl hapis cezası isteniyor. 33 yaşındaki Zarrab, New York'un Manhattan bölgesindeki Metropolitan Cezaevi'nde tutuklu bulunuyor. Sözcü
New York Güney Bölge Savcısı Preet Bharara ve Zarrab’ın avukatı Brafman’ın mahkemeye sunduğu çok sayıda belgeyi “inceleyeceğini” söyleyen Yargıç Berman, kararını daha sonra vereceğini açıkladı. Mahkemede tarafların 7 Haziran’da tekrar biraraya gelmelerine karar verildi.
50 MİLYON DOLAR KEFALET ÜCRETİ, ELEKTRONİK KELEPÇE VE PARASINI KENDİSİNİN ÖDEYECEĞİ “GARDİYANLAR” ÖNERMİŞTİ
Reza Zarrab’ın avukatı, müvekkilinin tutuksuz yargılanabilmesi için, “elektronik kelepçe ile ev hapsi” seçeneğini önermişti. Mahkemeye 10 milyon doları nakit, toplam 50 milyon dolarlık güvence vermeyi de öneren avukat, Zarrab’ın kirasını kendi ödeyeceği kiralık bir evde, masraflarını kendisinin karşılayacağı ancak Savcılığın da onaylayacağı güvenlik şirketi elemanlarının gözetiminde, elektronik kelepçe ile serbest bırakılmasını istemişti.
Davanın Savcısı Bharara ise, Zarrab’ın “çok zengin olması”, ABD ile hiçbir bağının bulunmaması, pekçok ülke vatandaşlığı taşıması nedeniyle “kaçma riskinin büyük olduğunu” vurgulayarak, yargılamanın tutuklu devam etmesini istemişti. Savcı Bharara, Zarrab’ın pasaportunu taşıdığı İran ve Makedonya’ya kaçması halinde, bu ülkelerle iade anlaşmasının bulunmadığını vurgulamış, yine vatandaşı olduğu Türkiye’ye kaçması halinde ise, “Türkiye’deki üst düzey siyasilerle kurduğu yolsuzluk ve rüşvet ilişkisini” kullanarak, iadeyi engelleyebileceğini belirtmişti. Savcı Bharara, buna delil olarak da Türkiye’deki 17 Aralık Yolsuzluk ve Rüşvet soruşturması iddianamesini göstermişti.
Zarrab hakkındaki iddianameyi hazırlayan New York Güney Bölge Başsavcısı Preet Bharara ise Zarrab'ın Türkiye başta olmak üzere birçok ülkenin en üst düzey yöneticileri ile bağlantısı olduğunu ve ev hapsine çıkması halinde bir daha mahkemeye gelmeyeceğini belirterek, kefaletle serbest bırakılma isteğine karşı çıkıyor. Bharara tarafından hazırlanan iddianamede, Zarrab hakkında toplam 75 yıl hapis cezası isteniyor. 33 yaşındaki Zarrab, New York'un Manhattan bölgesindeki Metropolitan Cezaevi'nde tutuklu bulunuyor. Sözcü
2 Haziran 2016 Perşembe
Süper Loto sonuçları 2 Haziran: 11 milyon TL’lik dev ikramiye sahibini buldu!
5. devirlik ikramiye için yapılan haftanın Süper Loto çekilişi nasıl sonuçlandı? İşte Büyük ikramiyenin çılgın bir rakama ulaştığı Süper Loto sonuçları, çekilişte çıkan numaralar ve bilinen rakamlara göre alınacak ikramiye miktarları...
Haziran ayının ilk Süper Loto sonuçları belli oldu. Bilindiği gibi Süper Loto çekilişinde 5 haftadır devir gerçekleşiyordu ki bu da ikramiyenin giderek büyümersini sağlamıştı. Önceki haftanın Süper Loto çekilişinde bu haftaya 9 milyon TL’ye yakın ikramiye devretmişti. Bu ada bu hafyata yani 2 Haziran tarihli 450. hafta Süper Loto çekilişinde daha çok kişinin şansını denemesini sağladı. Yapılan çekilişte 11 milyon TL’yi aşan dev ikramiye Malatya’nın Yeşilyurt semtinden kupon dolduran bir talihlinin oldu. İşte haftanın Süper Loto sonuçları, çekilişte çıkan numaralar ve ikramiye dağılımı
450. haftanın numaraları: 17 28 29 37 39 40
2 HAZİRAN SÜPER LOTO SONUÇLARI İKRAMİYE DAĞILIMI
6 bilen kişi sayısı : | 1 | Kişi başına düşen ikramiye tutarı: | 11.445.247,75TL |
5 bilen kişi sayısı : | 83 | Kişi başına düşen ikramiye tutarı: | 9.561,20TL |
4 bilen kişi sayısı : | 4.949 | Kişi başına düşen ikramiye tutarı: | 172,50TL |
3 bilen kişi sayısı : | 98.325 | Kişi başına düşen ikramiye tutarı: | 14,95TL |
Maaşlar 100 lira düşecek!
Bireysel emekliliğe otomatik katılım için düzenlenen tasarı, yakında Meclis’e gelecek. Yeni düzenlemeye göre, 45 yaş altı çalışanlar otomatik sisteme dahil edilecek ve maaşlarından 100 lira kesinti yapılacak.
Bireysel emeklilikte otomatik katılım için son aşamaya gelindi. Ancak yeni düzenlemenin ayrıntıları henüz bilinmiyor. Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek'in açıkladığı bilgilere göre, 45 yaş altı çalışanlar otomatik olarak sisteme dahil edilecek ve asgari 100 lira katkı payı kesilecek. Diğer bir deyişle 45 yaş altında olan tüm çalışanların maaşı 100 lira kesintiye uğrayacak.
Taslağın Ekonomi Koordinasyon Kurulu'nda yapılacak değerlendirmenin ardından en kısa sürede Meclis'e sunulması bekleniyor.
6 AY SONRA İSTEYEN ÇIKABİLİYOR
Şimşek'in verdiği bilgiye göre sisteme giriş zorunlu olmakla birlikte, isteyen herkes 6 ay sonra parasını alıp sistemden çıkabilecek. Ancak taslağın ayrıntıları bilinmediği için 6 ay sonra parasını geri alacakların ödedikleri parayı kesintiye uğramadan alıp alamayacağı bilinmiyor. Nitekim isteğe bağlı yapılan mevcut bireysel emeklilik sistemine göre, 6 ay sonra sistemden çıkmak isteyen kişi parasını almak istediğinde kesintiye uğruyor.
DEVLET DESTEĞİ BİLİNMİYOR
Yeni taslakta bilinmeyen bir diğer nokta da otomatik katılımda BES'tekine benzer devlet desteğinin ne kadar olacağı. Mevcut sistemde BES'e katılımda devlet desteği yüzde 25. Yeni sistemde bu desteğin miktarı belli değil.
MEVCUT BES KATILIMCISI SİSTEME DAHİL EDİLECEK Mİ?
Bilinmeyen bir diğer nokta da mevcut sistemde BES katılımcısı bir kişinin yine zorunlu olarak sisteme dahil edilip edilmeyeceği.
Şimşek'in verdiği bilgiye göre, sisteme 13 milyon kişinin katılması bekleniyor. 2014 yılında yapılan pilot uygulamada 604 çalışandan sadece 4'ünün sistemi bıraktığına işaret edilirken, pilot uygulamanın gelir düzeyi yüksek şehirlerde yapılmasına vurgu yapılıyor.
TELEVİZYON ALMAK İÇİN SİSTEMDEN ÇIKAN VAR
Bununla birlikte, sigorta uzmanları mevcut bireysel emeklilik sisteminde ciddi sıkıntılar olduğunu yılın ilk çeyreğinde sisteme katılım hızının düştüğünü söylüyor. Nitekim, 2015 yılında BES'e 1 milyon 233 bin kişi girerken, 743 bin kişi çıkmış bulunuyor. Diğer bir deyimle şirketler, sisteme girenlerin yüzde 36'sını elde tutamıyor. Toplam rakamlara bakıldığında ise sisteme 11.2 milyon kişi girerken, 4,1 milyon kişi ayrılmış durumda. Uzmanlar, televizyon ya da otomobil almak için bile sistemden ayrılanlar olduğunu gördüklerini belirtiyor.
SİSTEM NASIL İŞLİYOR?
Mevcut sisteme göre, BES'e katılan bir kişinin emekli olabilmesi ya da toplu para alabilmesi için 10 yıl boyunca en az 100-150 arasında bir ödeme yapması ve 56 yaşını doldurması gerekiyor.
Emekli maaşı ise ‘ömür boyu' değil. Yani en az 10 yıl ödedikten ve 56 yaşına geldikten sonra toplam para istenilen yıllara bölünerek geri alınıyor. Ya da toplanan paranın hepsi alınıyor. Uzmanlar pratikte katılımcıların daha çok biriktirdikleri paranın tamamını aldıklarını söylüyor.
ŞİRKETLER KAZANMIYOR, BU İŞTEN ÇEKİLİYOR
Diğer yandan, BES yapan sigorta şirketlerinin bu işten para kazanmadığına dikkat çekiliyor. Türkiye'de yaklaşık 19 bireysel emeklilik şirketi olduğuna dikkat çekilirken, bunların 5-6 tanesinin bu işi yapmadığı belirtiliyor.
Devlet desteğiyle birlikte şirketlere yapılan kesinti oranının düştüğüne, şirketlerin bu nedenle para kazanamadığını, bu yüzden de bu işten çekilmeye başladığına işaret eden uzmanlar, emeklilik şirketlerinin BES'ten değil, hayat sigortasından kar ettiğini vurguluyor.
Uzmanlar, emeklilik şirketlerinin yeni sistemi bekledikleri ancak bir takım zorluklar yaşayacağını düşünüyor. Nitekim, bu sistemin yürümesi için ciddi bir alt yapı gerekiyor. Diğer yandan sistemde sürekli değişiklik yapılmasının da şirketlerin sıkılıp, bu işten çekilebileceğine dikkat çekiliyor.
Nitekim dünya devleri Ergo Emeklilik, Fiba Holding'e satılırken, Groupama Sigorta & Emeklilik'in ise sadece 67 bin katılımcısı bulunuyor. Sözcü
Bireysel emeklilikte otomatik katılım için son aşamaya gelindi. Ancak yeni düzenlemenin ayrıntıları henüz bilinmiyor. Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek'in açıkladığı bilgilere göre, 45 yaş altı çalışanlar otomatik olarak sisteme dahil edilecek ve asgari 100 lira katkı payı kesilecek. Diğer bir deyişle 45 yaş altında olan tüm çalışanların maaşı 100 lira kesintiye uğrayacak.
Taslağın Ekonomi Koordinasyon Kurulu'nda yapılacak değerlendirmenin ardından en kısa sürede Meclis'e sunulması bekleniyor.
6 AY SONRA İSTEYEN ÇIKABİLİYOR
Şimşek'in verdiği bilgiye göre sisteme giriş zorunlu olmakla birlikte, isteyen herkes 6 ay sonra parasını alıp sistemden çıkabilecek. Ancak taslağın ayrıntıları bilinmediği için 6 ay sonra parasını geri alacakların ödedikleri parayı kesintiye uğramadan alıp alamayacağı bilinmiyor. Nitekim isteğe bağlı yapılan mevcut bireysel emeklilik sistemine göre, 6 ay sonra sistemden çıkmak isteyen kişi parasını almak istediğinde kesintiye uğruyor.
DEVLET DESTEĞİ BİLİNMİYOR
Yeni taslakta bilinmeyen bir diğer nokta da otomatik katılımda BES'tekine benzer devlet desteğinin ne kadar olacağı. Mevcut sistemde BES'e katılımda devlet desteği yüzde 25. Yeni sistemde bu desteğin miktarı belli değil.
MEVCUT BES KATILIMCISI SİSTEME DAHİL EDİLECEK Mİ?
Bilinmeyen bir diğer nokta da mevcut sistemde BES katılımcısı bir kişinin yine zorunlu olarak sisteme dahil edilip edilmeyeceği.
Şimşek'in verdiği bilgiye göre, sisteme 13 milyon kişinin katılması bekleniyor. 2014 yılında yapılan pilot uygulamada 604 çalışandan sadece 4'ünün sistemi bıraktığına işaret edilirken, pilot uygulamanın gelir düzeyi yüksek şehirlerde yapılmasına vurgu yapılıyor.
TELEVİZYON ALMAK İÇİN SİSTEMDEN ÇIKAN VAR
Bununla birlikte, sigorta uzmanları mevcut bireysel emeklilik sisteminde ciddi sıkıntılar olduğunu yılın ilk çeyreğinde sisteme katılım hızının düştüğünü söylüyor. Nitekim, 2015 yılında BES'e 1 milyon 233 bin kişi girerken, 743 bin kişi çıkmış bulunuyor. Diğer bir deyimle şirketler, sisteme girenlerin yüzde 36'sını elde tutamıyor. Toplam rakamlara bakıldığında ise sisteme 11.2 milyon kişi girerken, 4,1 milyon kişi ayrılmış durumda. Uzmanlar, televizyon ya da otomobil almak için bile sistemden ayrılanlar olduğunu gördüklerini belirtiyor.
SİSTEM NASIL İŞLİYOR?
Mevcut sisteme göre, BES'e katılan bir kişinin emekli olabilmesi ya da toplu para alabilmesi için 10 yıl boyunca en az 100-150 arasında bir ödeme yapması ve 56 yaşını doldurması gerekiyor.
Emekli maaşı ise ‘ömür boyu' değil. Yani en az 10 yıl ödedikten ve 56 yaşına geldikten sonra toplam para istenilen yıllara bölünerek geri alınıyor. Ya da toplanan paranın hepsi alınıyor. Uzmanlar pratikte katılımcıların daha çok biriktirdikleri paranın tamamını aldıklarını söylüyor.
ŞİRKETLER KAZANMIYOR, BU İŞTEN ÇEKİLİYOR
Diğer yandan, BES yapan sigorta şirketlerinin bu işten para kazanmadığına dikkat çekiliyor. Türkiye'de yaklaşık 19 bireysel emeklilik şirketi olduğuna dikkat çekilirken, bunların 5-6 tanesinin bu işi yapmadığı belirtiliyor.
Devlet desteğiyle birlikte şirketlere yapılan kesinti oranının düştüğüne, şirketlerin bu nedenle para kazanamadığını, bu yüzden de bu işten çekilmeye başladığına işaret eden uzmanlar, emeklilik şirketlerinin BES'ten değil, hayat sigortasından kar ettiğini vurguluyor.
Uzmanlar, emeklilik şirketlerinin yeni sistemi bekledikleri ancak bir takım zorluklar yaşayacağını düşünüyor. Nitekim, bu sistemin yürümesi için ciddi bir alt yapı gerekiyor. Diğer yandan sistemde sürekli değişiklik yapılmasının da şirketlerin sıkılıp, bu işten çekilebileceğine dikkat çekiliyor.
Nitekim dünya devleri Ergo Emeklilik, Fiba Holding'e satılırken, Groupama Sigorta & Emeklilik'in ise sadece 67 bin katılımcısı bulunuyor. Sözcü
El öpen kahraman binbaşı sol gözünü kaybetti
Mardin’in Nusaybin ilçesi'nde, PKK'lı teröristlerce bir binaya konulan patlayıcının infilak ettirmesi sonucu yaralanan Adıyaman Jandarma Özel Harekat Tabur Komutanı Binbaşı Necmettin Tetik, Ankara GATA'ya getirildi. Burada ameliyata alınan Binbaşı Tetik'in, sol gözünü kaybettiği belirtildi.
Şırnak’ın Silopi ilçesindeki operasyonlarda 23 Aralık 2015 tarihinde bölgedeki ailelerin tahliyesi sırasında küçük bir çocuğun elini nefesiyle ısıtan ve Mardin’in Nusaybin İlçesi’nde dünkü operasyonda yaralanarak GATA’ya kaldırılan Jandarma Özel Harekat Tabur Komutanı Binbaşı Necmettin Tetik’in sol gözünü kaybettiği belirtildi.
Nusaybin’de operasyonlar devam ederken dün teröristlerin bir binaya tuzakladığı patlayıcının infilak etmesi sonucu 1 uzman çavuş şehit olmuş, Binbaşı Necmettin tetik’in de aralarında bulunduğu 12 güvenlik görevlisi yaralanmıştı. Jandarma Özel Harekat Tabur Komutanı Binbaşı Necmettin Tetik’in tedavisinin GATA’da sürdüğü belirtildi.
Dün ilçenin Fırat Mahallesi’nde meydana gelen patlamada, Jandarma Uzman Çavuş Mehmet Akpınar şehit oldu. Aralarında Adıyaman Jandarma Özel Harekat Tabur Komutanı Binbaşı Necmettin Tetik’in de bulunduğu 11 güvenlik görevlisi ise yaralandı.
Şırnak’ın Silopi ilçesindeki operasyonlarda 23 Aralık 2015 tarihinde bölgedeki ailelerin tahliyesi sırasında küçük bir çocuğun elini nefesiyle ısıtan ve Mardin’in Nusaybin İlçesi’nde dünkü operasyonda yaralanarak GATA’ya kaldırılan Jandarma Özel Harekat Tabur Komutanı Binbaşı Necmettin Tetik’in sol gözünü kaybettiği belirtildi.
Nusaybin’de operasyonlar devam ederken dün teröristlerin bir binaya tuzakladığı patlayıcının infilak etmesi sonucu 1 uzman çavuş şehit olmuş, Binbaşı Necmettin tetik’in de aralarında bulunduğu 12 güvenlik görevlisi yaralanmıştı. Jandarma Özel Harekat Tabur Komutanı Binbaşı Necmettin Tetik’in tedavisinin GATA’da sürdüğü belirtildi.
Dün ilçenin Fırat Mahallesi’nde meydana gelen patlamada, Jandarma Uzman Çavuş Mehmet Akpınar şehit oldu. Aralarında Adıyaman Jandarma Özel Harekat Tabur Komutanı Binbaşı Necmettin Tetik’in de bulunduğu 11 güvenlik görevlisi ise yaralandı.
'Ermeni Soykırımı' oylamasının sonucu belli oldu!
Almanya'da Federal Meclis, 1915 olaylarını 'soykırım' olarak niteleyen tasarıyı onayladı. Türkiye'nin sert tepki gösterdiği tasarının oylandığı oturuma Almanya Başbakanı Angela Merkel katılmadı. Sembolik anlam taşıyan karar tasarısı, bir ret ve bir çekimser oyla kabul edildi. Kenya ziyareti sırasında gazetecilerin sorularını yanıtlayan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan,"Alman parlamentosunun almış olduğu bu karar, Almanya-Türkiye ilişkilerini ciddi manada etkileyebilecek olan bir karardır" dedi.
Alman Federal Meclisi, 1915-1916 yıllarındaki Ermeni tehcir ve olaylarını 'soykırım' olarak nitelendiren karar tasarısını oyladı. İktidardaki Hıristiyan Birlik partileri (CDU/CSU) ile muhalefetteki Yeşiller'in "1915-1916 yıllarında Osmanlı İmparatorluğu'nda Ermenilere ve diğer Hıristiyan azınlıklara uygulanan soykırımın hatırlanması ve anılması" başlıklı karar tasarısının görüşmelerine TSİ 12.25 sularında başladı.
Oylama öncesinde parlamentoda temsil edilen partiler adına söz alan vekillerin konuşmaları 1 saat 15 dakika kadar sürdü. Ardından da karar tasarısı oylandı. Oylamada sadece birer ret ve çekimser oy çıktı.
ERDOĞAN'DAN İLK TEPKİ
Nairobi'de Kenya Cumhurbaşkanı Uhuru Kenyatta ile düzenlediği ortak basın toplantısında gazetecilerin sorularını yanıtlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan,"Az önce Sayın Başbakan’la da bir telefon görüşmem oldu. Ortak kanaatimiz ilk adımımız büyükelçiyi istişarelerde bulunmak üzere Türkiye çağırmak. Alman parlamentosunun almış olduğu bu karar Almanya-Türkiye ilişkilerini ciddi manada etkileyebilecek olan bir karardır. Döndükten sonra bunların değerlendirmesini yapacağız. Nasıl bir adım atacağız bakacağız. Ondan sonra da asıl atmamız gereken adımları atacağız. Gidene kadar Dışişleri’ndeki arkadaşlarımız da gerekli çalışmaları yapacaklar ve ondan sonra atmamız gereken adımları atacağız" dedi.
ONAYLANMASINA KESİN GÖZÜYLE BAKILIYORDU
Taslak metnin başlığının yanında iki ayrı yerde de 'soykırım' kelimesine yer veriliyor. Hıristiyan Birlik, SPD meclis gruplarından yapılan açıklamada ve Alman basınınn haberlerinde oylamada milletvekillerinden önemli bir fire beklenmediği bildirilmişti.
Almanya Başbakanı Angela Merkel, Başbakan Yardımcısı Sigmar Gabriel ve Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier programları nedeniyle oylamaya katılmadı.
BAKANLARIN ÇOĞU KATILMIYOR
Tasarının tartışıldığı oturumda hükümet sıralarının çoğu boş kaldı.
Toplantıyı Türkiye adına Berlin Büyükelçiliği Müsteşar Yardımcısı Gül Özge Kaya izliyor.
Tasarının onaylanması halinde Türkiye'nin Berlin Büyükelçisi Hüseyin Avni Karslıoğlu'nu Ankara'ya çağırabileceği belirtiliyordu.
Oturum, geçen yıl 1915 olaylarını “soykırım” olarak nitelendiren Federal Meclis Başkanı Norbert Lammert'in konuşmasıyla başladı.
Alman İmparatorluğunun da suç ortaklığı yaptığını belirten Lammert, "100 yıl önce yaşananlardan bugünkü Türk hükümeti sorumlu değil. Ama gelecek için sorumluluk taşıyor" dedi.
Lammert, Alman parlamentosu ve parlamenterlere yönelik tehditlerin kabul edilemeyeceğini söyledi ve "Tehditleri kabul etmeyeceğiz ve yılmayacağız" diye konuştu.
Oturumda konuşan Sosyal Demokrat Parti dış politika sözcüsü Rolf Mützenich ise, "Nereden gelirse gelsin. Bizi tehditlerle sindirmelerine izin vermeyiz" dedi. 1915 olaylarını "soykırım" diye niteleyen Mützenich, "kıyımın savaş esnasında olmasının soykırımı dışlamayacağını" savundu. Mützenich Almanya'nın "suç ortaklığını" da vurguladı.
TASARIDA NELER VAR
“Alman Parlamentosu, Osmanlı İmparatorluğu’nda Ermeni ve öteki Hıristiyan azınlıklara karşı 100 yılı aşkın bir süre önce başlanan tehcir ve katliamın kurbanlarının anısı önünde saygıyla eğiliyor” denilen metinde, şu ifadeler yer alıyor:
”Dönemin Jön Türkler rejiminin talimatıyla 24 Nisan 1915’te Osmanlı Konstantinopolis’inde 1 milyonu aşkın etnik Ermeni’nin sistematik tehcir ve kıyımı başladı. Onların kaderi 20’nci yüzyılda yaşanan korkunç kitlesel kıyımların, etnik temizliklerin, tehcirlerin ve hatta evet soykırımların bir örneği.”
Osmanlı İmparatorluğu’nun müttefiki Alman İmparatorluğu’nun yaşananlardaki rolü için “utanç verici” ifadesi kullanılan metinde, Alman diplomatik temsilcileri ve misyonerlerin açıkça uyarmasına rağmen Almanya’nın o dönem bu insanlık suçunu durdurmayı denemediğine dikkat çekiliyor. Parlamentoya sunulan ortak metinde ayrıca, Osmanlı İmparatorlu’ndaki Asuriler, Süryaniler ve Keldaniler gibi Hıristiyan azınlığın da soykırıma uğradığı iddia ediliyor.
Soykırım iddialarının Almanya’da okulların müfredatlarına konulması ve gelecek kuşaklara aktarılması da istenirken, bunun Almanya’da yaşayan Türk ve Ermeni kökenlilerin uyumuna katkı sağlayacağı belirtiliyor. Alman hükümetinden ayrıca Ermenistan ve Türkiye arasında uzlaşmaya dönük çabaları teşvik etmesi ve desteklemesi de talep ediliyor.
ERMENİSTAN MEMNUN
Alman parlamentosunun kararı Ermenistan’da memnuniyet yarattı. Ermenistan Dışişleri Bakanı Edvard Nalbandyan, “Alman Parlamentosu’nun Ermeni ve diğer Hıristiyanlara karşı işlenen soykırımı tanımasını memnuniyetle karşılıyoruz” dedi.Almanya’daki oylamadan kısa bir süre sonra yayınlanan Nalbandyan açıklamasında ayrıca şu ifadelere yer verildi:
“Almanya Cumhurbaşkanı Joachim Gauck’un soykırımın 100’üncü yılında söyledikleri ve şimdi Almanya Federal Meclisi Bundestag’ın oylaması Almanya’nın üzerine düşeni yaptığını göstermiştir. Almanya’da bugün alınan karar soykırımın uluslararası düzeyde tanınması ve kınanması sürecine büyük katkı sağlayacaktır. İleride insanlığa karşı böyle bir suçun bir daha işlenmemesine katkıda bulunacaktır”. (Kaynak:hürriyet.com.tr)
Alman Federal Meclisi, 1915-1916 yıllarındaki Ermeni tehcir ve olaylarını 'soykırım' olarak nitelendiren karar tasarısını oyladı. İktidardaki Hıristiyan Birlik partileri (CDU/CSU) ile muhalefetteki Yeşiller'in "1915-1916 yıllarında Osmanlı İmparatorluğu'nda Ermenilere ve diğer Hıristiyan azınlıklara uygulanan soykırımın hatırlanması ve anılması" başlıklı karar tasarısının görüşmelerine TSİ 12.25 sularında başladı.
Oylama öncesinde parlamentoda temsil edilen partiler adına söz alan vekillerin konuşmaları 1 saat 15 dakika kadar sürdü. Ardından da karar tasarısı oylandı. Oylamada sadece birer ret ve çekimser oy çıktı.
ERDOĞAN'DAN İLK TEPKİ
Nairobi'de Kenya Cumhurbaşkanı Uhuru Kenyatta ile düzenlediği ortak basın toplantısında gazetecilerin sorularını yanıtlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan,"Az önce Sayın Başbakan’la da bir telefon görüşmem oldu. Ortak kanaatimiz ilk adımımız büyükelçiyi istişarelerde bulunmak üzere Türkiye çağırmak. Alman parlamentosunun almış olduğu bu karar Almanya-Türkiye ilişkilerini ciddi manada etkileyebilecek olan bir karardır. Döndükten sonra bunların değerlendirmesini yapacağız. Nasıl bir adım atacağız bakacağız. Ondan sonra da asıl atmamız gereken adımları atacağız. Gidene kadar Dışişleri’ndeki arkadaşlarımız da gerekli çalışmaları yapacaklar ve ondan sonra atmamız gereken adımları atacağız" dedi.
ONAYLANMASINA KESİN GÖZÜYLE BAKILIYORDU
Taslak metnin başlığının yanında iki ayrı yerde de 'soykırım' kelimesine yer veriliyor. Hıristiyan Birlik, SPD meclis gruplarından yapılan açıklamada ve Alman basınınn haberlerinde oylamada milletvekillerinden önemli bir fire beklenmediği bildirilmişti.
Almanya Başbakanı Angela Merkel, Başbakan Yardımcısı Sigmar Gabriel ve Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier programları nedeniyle oylamaya katılmadı.
BAKANLARIN ÇOĞU KATILMIYOR
Tasarının tartışıldığı oturumda hükümet sıralarının çoğu boş kaldı.
Toplantıyı Türkiye adına Berlin Büyükelçiliği Müsteşar Yardımcısı Gül Özge Kaya izliyor.
Tasarının onaylanması halinde Türkiye'nin Berlin Büyükelçisi Hüseyin Avni Karslıoğlu'nu Ankara'ya çağırabileceği belirtiliyordu.
Oturum, geçen yıl 1915 olaylarını “soykırım” olarak nitelendiren Federal Meclis Başkanı Norbert Lammert'in konuşmasıyla başladı.
Alman İmparatorluğunun da suç ortaklığı yaptığını belirten Lammert, "100 yıl önce yaşananlardan bugünkü Türk hükümeti sorumlu değil. Ama gelecek için sorumluluk taşıyor" dedi.
Lammert, Alman parlamentosu ve parlamenterlere yönelik tehditlerin kabul edilemeyeceğini söyledi ve "Tehditleri kabul etmeyeceğiz ve yılmayacağız" diye konuştu.
Oturumda konuşan Sosyal Demokrat Parti dış politika sözcüsü Rolf Mützenich ise, "Nereden gelirse gelsin. Bizi tehditlerle sindirmelerine izin vermeyiz" dedi. 1915 olaylarını "soykırım" diye niteleyen Mützenich, "kıyımın savaş esnasında olmasının soykırımı dışlamayacağını" savundu. Mützenich Almanya'nın "suç ortaklığını" da vurguladı.
TASARIDA NELER VAR
“Alman Parlamentosu, Osmanlı İmparatorluğu’nda Ermeni ve öteki Hıristiyan azınlıklara karşı 100 yılı aşkın bir süre önce başlanan tehcir ve katliamın kurbanlarının anısı önünde saygıyla eğiliyor” denilen metinde, şu ifadeler yer alıyor:
”Dönemin Jön Türkler rejiminin talimatıyla 24 Nisan 1915’te Osmanlı Konstantinopolis’inde 1 milyonu aşkın etnik Ermeni’nin sistematik tehcir ve kıyımı başladı. Onların kaderi 20’nci yüzyılda yaşanan korkunç kitlesel kıyımların, etnik temizliklerin, tehcirlerin ve hatta evet soykırımların bir örneği.”
Osmanlı İmparatorluğu’nun müttefiki Alman İmparatorluğu’nun yaşananlardaki rolü için “utanç verici” ifadesi kullanılan metinde, Alman diplomatik temsilcileri ve misyonerlerin açıkça uyarmasına rağmen Almanya’nın o dönem bu insanlık suçunu durdurmayı denemediğine dikkat çekiliyor. Parlamentoya sunulan ortak metinde ayrıca, Osmanlı İmparatorlu’ndaki Asuriler, Süryaniler ve Keldaniler gibi Hıristiyan azınlığın da soykırıma uğradığı iddia ediliyor.
Soykırım iddialarının Almanya’da okulların müfredatlarına konulması ve gelecek kuşaklara aktarılması da istenirken, bunun Almanya’da yaşayan Türk ve Ermeni kökenlilerin uyumuna katkı sağlayacağı belirtiliyor. Alman hükümetinden ayrıca Ermenistan ve Türkiye arasında uzlaşmaya dönük çabaları teşvik etmesi ve desteklemesi de talep ediliyor.
ERMENİSTAN MEMNUN
Alman parlamentosunun kararı Ermenistan’da memnuniyet yarattı. Ermenistan Dışişleri Bakanı Edvard Nalbandyan, “Alman Parlamentosu’nun Ermeni ve diğer Hıristiyanlara karşı işlenen soykırımı tanımasını memnuniyetle karşılıyoruz” dedi.Almanya’daki oylamadan kısa bir süre sonra yayınlanan Nalbandyan açıklamasında ayrıca şu ifadelere yer verildi:
“Almanya Cumhurbaşkanı Joachim Gauck’un soykırımın 100’üncü yılında söyledikleri ve şimdi Almanya Federal Meclisi Bundestag’ın oylaması Almanya’nın üzerine düşeni yaptığını göstermiştir. Almanya’da bugün alınan karar soykırımın uluslararası düzeyde tanınması ve kınanması sürecine büyük katkı sağlayacaktır. İleride insanlığa karşı böyle bir suçun bir daha işlenmemesine katkıda bulunacaktır”. (Kaynak:hürriyet.com.tr)
Bunun adı mucize! Göğsünden girip, sırtından çıktı
Gaziantep’te, 19 yaşındaki Adem Özçoban çalıştığı inşaatta dengesini kaybederek yere düştüğü sırada göğsüne demir çubuk saplandı. Göğsüne saplanan ve sırtından çıkan inşaat demiriyle hastaneye götürülen genç, ameliyatla kurtarıldı.
Kent merkezindeki bir inşaatta sıvacı olarak çalışan Adem Özçoban, dün harç taşıdığı sırada dengesini kaybederek inşaatın 1’inci katındaki merdivenlerden zemin kata düştü. Göğsüne saplanan demir çubukla görenleri şoke eden Özçoban, ambulansla Gaziantep Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Üniversitesi’ne götürüldü. Prof. Dr. Maruf Şanlı başkanlığındaki ekip tarafından yapılan operasyonla inşaat demiri saplandığı yerden başarıyla çıkarıldı.
'BİR ANDA BAŞIM DÖNDÜ'
Bugün ameliyat sonrası tahlilleri yapılan Özçoban, sağlık durumunun iyi olduğunu söyleyerek, "İnşaatta çalışıyordum. İşimi hızlı yapıyordum. Güneşin de etkisiyle başım döndü ve düştüm. Düştüğüm yerdeki merdiven basamağında bulunan demir göğsüme battı. Sonra buraya getirdiler ameliyat oldum. İnşaatlarda çalışanları dikkatli olmaya çağırıyorum. İş için hızlı çalışıyorlar ama kendilerine dikkat etmiyorlar. Herkes daha dikkatli olmalı" diye konuştu. Tıp Fakültesi Dekanı Levent Elbeyli ise ameliyatın başarılı geçtiğini, donanımlı bir hastaneye getirilmemesi halinde Özçoban için daha tehlikeli sonuçlar olacağını belirterek şöyle konuştu:
'DURUMU İYİ'
"Hastamız dün saat 15.00 sıralarında hastanemize geldi. Büyük bir demir çubuk hastamızın göğsünden girerek sırt tarafından çıkmıştı. Acil serviste ilk müdahaleyi yaptıktan sonra, hastamıza bu durumda MR’da çekemediğimiz için acil ameliyata aldık. Prof. Dr. Maruf Şanlı başkanlığında gerçekleştirilen başarılı ameliyatla demir çubuğu saplandığı yerden çıkarıldı. Hastamızın göğsünde ve akciğerinde oluşan hasar onarıldı. Bugün itibariyle durumu iyi. Eğer hastamız bu kadar büyük ve olanağı fazla olan bir hastaneye götürülmesiydi, durumu daha ciddi olabilirdi."
Adem Özçoban’ın durumunun iyi olduğu ve birkaç gün içerisinde taburcu olabileceği bildirildi. DHA
Kent merkezindeki bir inşaatta sıvacı olarak çalışan Adem Özçoban, dün harç taşıdığı sırada dengesini kaybederek inşaatın 1’inci katındaki merdivenlerden zemin kata düştü. Göğsüne saplanan demir çubukla görenleri şoke eden Özçoban, ambulansla Gaziantep Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Üniversitesi’ne götürüldü. Prof. Dr. Maruf Şanlı başkanlığındaki ekip tarafından yapılan operasyonla inşaat demiri saplandığı yerden başarıyla çıkarıldı.
'BİR ANDA BAŞIM DÖNDÜ'
Bugün ameliyat sonrası tahlilleri yapılan Özçoban, sağlık durumunun iyi olduğunu söyleyerek, "İnşaatta çalışıyordum. İşimi hızlı yapıyordum. Güneşin de etkisiyle başım döndü ve düştüm. Düştüğüm yerdeki merdiven basamağında bulunan demir göğsüme battı. Sonra buraya getirdiler ameliyat oldum. İnşaatlarda çalışanları dikkatli olmaya çağırıyorum. İş için hızlı çalışıyorlar ama kendilerine dikkat etmiyorlar. Herkes daha dikkatli olmalı" diye konuştu. Tıp Fakültesi Dekanı Levent Elbeyli ise ameliyatın başarılı geçtiğini, donanımlı bir hastaneye getirilmemesi halinde Özçoban için daha tehlikeli sonuçlar olacağını belirterek şöyle konuştu:
'DURUMU İYİ'
"Hastamız dün saat 15.00 sıralarında hastanemize geldi. Büyük bir demir çubuk hastamızın göğsünden girerek sırt tarafından çıkmıştı. Acil serviste ilk müdahaleyi yaptıktan sonra, hastamıza bu durumda MR’da çekemediğimiz için acil ameliyata aldık. Prof. Dr. Maruf Şanlı başkanlığında gerçekleştirilen başarılı ameliyatla demir çubuğu saplandığı yerden çıkarıldı. Hastamızın göğsünde ve akciğerinde oluşan hasar onarıldı. Bugün itibariyle durumu iyi. Eğer hastamız bu kadar büyük ve olanağı fazla olan bir hastaneye götürülmesiydi, durumu daha ciddi olabilirdi."
Adem Özçoban’ın durumunun iyi olduğu ve birkaç gün içerisinde taburcu olabileceği bildirildi. DHA
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)