15 Temmuz darbe girişimi soruşturması kapsamında Milli Eğitim Bakanlığı'ndaki 15 bin 200 kamu personeli açığa alındı.
Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), 15 bin 200 kamu personelinin açığa alınarak, haklarında soruşturma başlatıldığını duyurdu. MEB’in resmi internet sitesinden yapılan yazılı açıklamada, bakanlık olarak ‘FETÖ örgütü’ ile irtibatlı kamu personeline yönelik kapsamlı bir çalışma yürütüldüğü belirtilerek, şöyle denildi:
“Bilindiği üzere, 15 Temmuz 2016 tarihinde FETÖ/PDY terör örgütü bağlantılı cuntacı bir grup ülkemizin demokratik hukuk düzenine ve kamu kurum ve kuruluşlarının işleyişine yönelik bir darbe teşebbüsünde bulunmuş, bu teşebbüs devletimizin ve milletimizin ortaya koyduğu ortak dayanışma ve üstün gayret sayesinde bertaraf edilmiştir. Bu olay da göstermiştir ki, mezkûr terör örgütüyle bağlantılı tüm kişi, kurum ve kuruluşlarla etkin bir şekilde mücadele edilmeli ve bu örgütün bütün faaliyet alanları ortadan kaldırılmalıdır. Bu kapsamda Millî Eğitim Bakanlığı olarak, bu yapıya ait tüm özel eğitim kurumları ve okullar ile barınma merkezlerinin yanı sıra, Bakanlığımız merkez ve taşra teşkilatında görev yapan FETÖ örgütüyle irtibatlı kamu personeline yönelik olarak kapsamlı bir çalışma yürütülmektedir. Bugün itibarıyla, Bakanlığımızın merkez ve taşra teşkilatında görev yapan 15 bin 200 kamu personeli açığa alınmış, bu kişiler hakkında soruşturma başlatılmıştır. Ayrıca Bakanlığımızın bu yöndeki çalışmaları devam etmekte olup, kamuoyu gelişmeler hakkında bilgilendirilecektir.” DHA
20 Temmuz 2016 Çarşamba
İstanbul’da 992 asker tutuklandı
15 Temmuz darbe girişiminin ardından İstanbul'da gözaltına alınanlardan 992'si tutuklanırken, 121 kişi 'adli kontrol hükmü' uygulanarak salıverildi. Şüphelilerden 58'i ise serbest bırakıldı.
Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) içerisindeki FETÖ/PDY üyelerince gerçekleşen darbe kalkışmasında, İstanbul’da gözaltına alınan askerlerden, şu ana kadar bin 161 şüpheli adliyeye sevk edildi. Şüphelilerden 992’si tutuklanırken, 121 kişi ‘adli kontrol hükmü’ uygulanarak salıverildi.Şüphelilerden 58’i ise serbest bırakıldı. Sözcü
Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) içerisindeki FETÖ/PDY üyelerince gerçekleşen darbe kalkışmasında, İstanbul’da gözaltına alınan askerlerden, şu ana kadar bin 161 şüpheli adliyeye sevk edildi. Şüphelilerden 992’si tutuklanırken, 121 kişi ‘adli kontrol hükmü’ uygulanarak salıverildi.Şüphelilerden 58’i ise serbest bırakıldı. Sözcü
Fuat Avni yakalandı iddiası
Twitter jurnalcisi Fuat Avni'nin yakalandığı iddia edildi.
Başbakanlık Ek Binası’na dün gece düzenlenen operasyonda, ‘Fuat Avni’ olarak bilinen Twitter hesabını yöneten kişinin yakalandığı iddia edildi.
Milliyet Gazetesi Ankara temsilcisi Tolga Şardan, CNN Türk canlı yayınında “Dün gece Ankara’da Başbakanlık ek binada bir operasyon düzenlendi ve kamuoyunda Fuat Avni olarak bilinen kişiyle ilgili gözaltılar yapıldı. 9 kişi ve bu hesabın başındaki kişi gözaltına alındı” diye konuştu.
İşte Fuat Avni isimli hesaptan atılan son tweet:
Yılmaz Özdil'in rekor kıran "Demokrasi geldi ulan" yazısı
Yılmaz Özdil'in "Demokrasi geldi ulan!" başlığıyla yayımlanan (20 Temmuz 2016) yazısı şöyle:
50'li yılların başı.
Demokrat parti iktidar.
Bursa'nın ünlü Çelik Palas Oteli'nde cumartesi geceleri orkestra eşliğinde keyifli anlar yaşanıyor, zarif hanımlar, şık beyler, dans ediliyor, yemekle başlayan müzik, yasa gereği makul bir saatte sona eriyor.
İşte gene böyle bi gecenin finalinde, solist kapanış selamını veriyor, salondakilere teşekkür ederek, enstrümanları toplatmaya başlıyor ki… O da ne? Arka masalardan tehditkar bir ses yükseliyor, dewvam edinn!
Herkes dönüp bakıyor, güya takım elbiseli ama, yaka bağır açık, erkek erkeğe oturan dört tip… Tatsızlık çıkmasın diye orkestra tekrar yerine oturuyor, solist tangoya başlıyor, papatya gibisin beyaz ve ince…
Tango bitiyor.
Çile bitmiyor.
Az önce devamm diyen herif, bu defa elini devamm devamm manasında sallıyor, devam edin dedim, duymadınız mı diye bağırıyor.
Orkestra soliste bakıyor, solist zoraki ses tonuyla, adeta mesaj verircesine son tangoyu tekrarlamaya başlıyor, nedir bu çektiğim senin elinden, yalvarırım gel üzme beni…
Herif aniden yerinden fırlıyor, ağzından köpükler saça saça sahneye yürüyor, çalacaksın ulan, coşkulu çalacaksın diye gürleyerek, solisti ıskalıyor, ayaklı mikrofona basıyor tokadı, deviriyor, orkestra donup kalıyor, az önce neşeli kahkahaların yükseldiği salona ölüm sessizliği hakim oluyor, herkes suspus…
Otel yetkilisi koşuyor, vaziyete müdahale etmeye çalışıyor, ortak bir tanıdık çağırıp işi tatlıya bağlamak için, gayet nazik ifadeyle soruyor, sayın beyefendi siz kimlerdensiniz acaba?
*
Herif kendini tanıtıyor:
Ben demokrasiyim ulan!
*
Sonra da salona dönüp,
nara atıyor:
Memlekette artık demokrasi var ulan, var mı itirazı olan!
*
Ve 2016…
Çok şükür ki demokrasimiz darbecilerden kurtarıldı.
*
Akp'ye oy vermeyen Kadıköy, Beşiktaş, Bakırköy, Şişli gibi semtlerde kornalarla demokrasi turuna çıkıp, otomobilinin penceresine oturan demokrat arkadaşlar, kafelerde oturanlara bağırıyor, alkışlasanıza ulann!
*
İstanbul'da kamyonet kasalarına doluşup, mahalledeki komşusunun kapısına dayanan
demokratlar var, sen niye
tura çıkmıyorsun ulann!
*
İzmir'e bile demokrasi geldi mesela…
Şehrin simgesi, tarihi Saat Kulesi, tee 1901'den beri, 115 yıldır orada huzurla duruyordu, İzmir yangınından bile sağ salim kurtuldu.
Demokrasi bi geldi… Demokrasi nöbeti'yle demir parmaklıklarını, işlemeli ahşap kapısını yıktılar, oymalı taşlarını, mermerlerini kırdılar, çeşmelerini söktüler, duvarlarındaki ay-yıldız işlemelerine zarar verdiler, benzerleri sadece Efes'te bulunan mozaiklerini parçaladılar, içerden tırmanan merdivenlerinde bile hasar var, denize bakan yüzündeki saatini taşla vura vura kırdılar, kadranını çaldılar. Gözümüz gibi baktığımız firuze çinili Konak camisi'nin etrafı çöplüğe döndü.
*
Allah “oku” diyor…
Darbe kurbanının cenaze namazını kıldıran imam “bizi bilhassa okumuşların şerrinden muhafaza eyle yarabbi” diye dua ediyor, cumhurbaşkanı orada, bakanlar orada, ağzından çıkanı kulağın duyuyor mu diyeceklerine, “amin” diyorlar.
*
TBMM bahçesine toplanan kalabalık, başbakana “idam isteriz idam isteriz” diye tempo tutuyor, odunla, kayışla, tekmeyle linç görüntülerini Japonya'dan Brezilya'ya kadar herkes seyrediyor, köprüden aşağı atalım diye bağırıyorlar, yağlı urganla darağacı yapıp, kamyon kasasına yüklemişler, sokak sokak gezdiriyorlar. Hâlâ inanmayıp… Askerin gırtlağını kestikleri doğru mu acaba diye merak ediliyor.
*
Medyanın gerisi zaten ampul broşürü ama… Bizim gazetenin bile şakülü kaydıysa kardeşim, Sözcü bile ebelek gübelek demeye başladıysa yani… Gelen demokrasiyi düşünün gari!
50'li yılların başı.
Demokrat parti iktidar.
Bursa'nın ünlü Çelik Palas Oteli'nde cumartesi geceleri orkestra eşliğinde keyifli anlar yaşanıyor, zarif hanımlar, şık beyler, dans ediliyor, yemekle başlayan müzik, yasa gereği makul bir saatte sona eriyor.
İşte gene böyle bi gecenin finalinde, solist kapanış selamını veriyor, salondakilere teşekkür ederek, enstrümanları toplatmaya başlıyor ki… O da ne? Arka masalardan tehditkar bir ses yükseliyor, dewvam edinn!
Herkes dönüp bakıyor, güya takım elbiseli ama, yaka bağır açık, erkek erkeğe oturan dört tip… Tatsızlık çıkmasın diye orkestra tekrar yerine oturuyor, solist tangoya başlıyor, papatya gibisin beyaz ve ince…
Tango bitiyor.
Çile bitmiyor.
Az önce devamm diyen herif, bu defa elini devamm devamm manasında sallıyor, devam edin dedim, duymadınız mı diye bağırıyor.
Orkestra soliste bakıyor, solist zoraki ses tonuyla, adeta mesaj verircesine son tangoyu tekrarlamaya başlıyor, nedir bu çektiğim senin elinden, yalvarırım gel üzme beni…
Herif aniden yerinden fırlıyor, ağzından köpükler saça saça sahneye yürüyor, çalacaksın ulan, coşkulu çalacaksın diye gürleyerek, solisti ıskalıyor, ayaklı mikrofona basıyor tokadı, deviriyor, orkestra donup kalıyor, az önce neşeli kahkahaların yükseldiği salona ölüm sessizliği hakim oluyor, herkes suspus…
Otel yetkilisi koşuyor, vaziyete müdahale etmeye çalışıyor, ortak bir tanıdık çağırıp işi tatlıya bağlamak için, gayet nazik ifadeyle soruyor, sayın beyefendi siz kimlerdensiniz acaba?
*
Herif kendini tanıtıyor:
Ben demokrasiyim ulan!
*
Sonra da salona dönüp,
nara atıyor:
Memlekette artık demokrasi var ulan, var mı itirazı olan!
*
Ve 2016…
Çok şükür ki demokrasimiz darbecilerden kurtarıldı.
*
Akp'ye oy vermeyen Kadıköy, Beşiktaş, Bakırköy, Şişli gibi semtlerde kornalarla demokrasi turuna çıkıp, otomobilinin penceresine oturan demokrat arkadaşlar, kafelerde oturanlara bağırıyor, alkışlasanıza ulann!
*
İstanbul'da kamyonet kasalarına doluşup, mahalledeki komşusunun kapısına dayanan
demokratlar var, sen niye
tura çıkmıyorsun ulann!
*
İzmir'e bile demokrasi geldi mesela…
Şehrin simgesi, tarihi Saat Kulesi, tee 1901'den beri, 115 yıldır orada huzurla duruyordu, İzmir yangınından bile sağ salim kurtuldu.
Demokrasi bi geldi… Demokrasi nöbeti'yle demir parmaklıklarını, işlemeli ahşap kapısını yıktılar, oymalı taşlarını, mermerlerini kırdılar, çeşmelerini söktüler, duvarlarındaki ay-yıldız işlemelerine zarar verdiler, benzerleri sadece Efes'te bulunan mozaiklerini parçaladılar, içerden tırmanan merdivenlerinde bile hasar var, denize bakan yüzündeki saatini taşla vura vura kırdılar, kadranını çaldılar. Gözümüz gibi baktığımız firuze çinili Konak camisi'nin etrafı çöplüğe döndü.
*
Allah “oku” diyor…
Darbe kurbanının cenaze namazını kıldıran imam “bizi bilhassa okumuşların şerrinden muhafaza eyle yarabbi” diye dua ediyor, cumhurbaşkanı orada, bakanlar orada, ağzından çıkanı kulağın duyuyor mu diyeceklerine, “amin” diyorlar.
*
TBMM bahçesine toplanan kalabalık, başbakana “idam isteriz idam isteriz” diye tempo tutuyor, odunla, kayışla, tekmeyle linç görüntülerini Japonya'dan Brezilya'ya kadar herkes seyrediyor, köprüden aşağı atalım diye bağırıyorlar, yağlı urganla darağacı yapıp, kamyon kasasına yüklemişler, sokak sokak gezdiriyorlar. Hâlâ inanmayıp… Askerin gırtlağını kestikleri doğru mu acaba diye merak ediliyor.
*
Medyanın gerisi zaten ampul broşürü ama… Bizim gazetenin bile şakülü kaydıysa kardeşim, Sözcü bile ebelek gübelek demeye başladıysa yani… Gelen demokrasiyi düşünün gari!
SGK Fethullah Gülen'in emekli maaşını kesti
SGK, Fethullah Gülen'in emekli maaşını kesti. Ayrıca Gülen'in tüm sosyal hakları da iptal edildi.
Sosyal Güvenlik Kurumu'dan (SGK), FETÖ'nün elebaşı Fethullah Gülen ile ilgili bir adım geldi.
Gülen'in emekli maaşı kesilirken, tüm sosyal güvenlik haklarını da iptal etti.
SGK'nın aynı kararı darbe girişimine katılan isimler için de alacağı belirtiliyor. ntvmsnc
Sosyal Güvenlik Kurumu'dan (SGK), FETÖ'nün elebaşı Fethullah Gülen ile ilgili bir adım geldi.
Gülen'in emekli maaşı kesilirken, tüm sosyal güvenlik haklarını da iptal etti.
SGK'nın aynı kararı darbe girişimine katılan isimler için de alacağı belirtiliyor. ntvmsnc
Kamuda izinler iptal edildi, kafalar karıştı
Kamu çalışanlarının yıllık izinlerinin iptaline ilişkin genelge, memurlarda kafa karışıklığı yarattı. Pek çok kişi, çalıştığı kurumu ya da ilgili sendikaları arayarak, kendilerinin de bu kapsamda olup olmadığını sordu. Sendikalar, her kurumun çalışanları özelinde ayrıntılı açıklama yapmasını istedi. Başbakanlık tarafından yayımlanan genelgeyle, izindeki çalışanların da göreve dönmesi istendi.
GENELGE ÖĞRETMENLERİ KAPSAMIYOR
Habertürk Gazetesi'nden Deniz Çiçek'in haberine göre genelgenin, okulların tatil olması nedeniyle öğretmenleri kapsamadığı ortaya çıktı. Pek çok kişi, genelge sonrasında hem kendi kurumlarını, hem de bağlı olduğu sendikayı arayarak, kapsamda olup olmadığını sordu. Kamu kurumları da genelgeler yayımlayarak, personelin çağrılmasını istedi. İzindeki personel telefonla arandı ve iş başı yapması istendi.
Genelgede “memurlar” yerine “kamu çalışanı” ifadesi kullanıldığı için akademik personel de, kamu işçileri de izinden dönecek. Evlilik, ölüm, analık izninde olanların dönmesi gerekmiyor. Şehir dışında olanlar da görevlerine devam edecek. İzin döneminde yurtdışında olan personel de aynı şekilde iznini yarıda keserek görevine dönecek. Raporlu ya da refakatçi olan personel de kapsam dışında görülüyor. Ancak bundan sonraki rapor başvurularında zorluklar yaşanabilir.
KAMU SEN: ÖĞRETMENLE İLGİSİ YOK
Kamu-Sen Başkanı İsmail Koncuk da sorular üzerine Facebook’tan, “MEB yetkilileri ile yaptığım görüşmeye göre izinlerin kaldırılmasının öğretmenlerle alakası yok. Tüm kurumlar detaylı açıklama yapmalı” dedi.
BİLET VE OTEL PARASI ÖDENDİ MAĞDURİYETE YOL AÇACAK
Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) açıklamasında da genelgenin geri çekilmesi istendi. Açıklamada, genelgenin belirsizliklerle dolu olduğu belirtilerek, “Genelge aileleri de etkileyecek. Bir ayrım gözetilmemiş. Dolayısıyla kamu yararı yok. İzin hakkı en temel sosyal hak. Kamu emekçisi, ulaşım ve konaklamada ödemelerini önceden yaptı. Ekonomik mağduriyetlere yol açacak. Motivasyon etkilenecek” denildi.
GENELGE ÖĞRETMENLERİ KAPSAMIYOR
Habertürk Gazetesi'nden Deniz Çiçek'in haberine göre genelgenin, okulların tatil olması nedeniyle öğretmenleri kapsamadığı ortaya çıktı. Pek çok kişi, genelge sonrasında hem kendi kurumlarını, hem de bağlı olduğu sendikayı arayarak, kapsamda olup olmadığını sordu. Kamu kurumları da genelgeler yayımlayarak, personelin çağrılmasını istedi. İzindeki personel telefonla arandı ve iş başı yapması istendi.
Genelgede “memurlar” yerine “kamu çalışanı” ifadesi kullanıldığı için akademik personel de, kamu işçileri de izinden dönecek. Evlilik, ölüm, analık izninde olanların dönmesi gerekmiyor. Şehir dışında olanlar da görevlerine devam edecek. İzin döneminde yurtdışında olan personel de aynı şekilde iznini yarıda keserek görevine dönecek. Raporlu ya da refakatçi olan personel de kapsam dışında görülüyor. Ancak bundan sonraki rapor başvurularında zorluklar yaşanabilir.
KAMU SEN: ÖĞRETMENLE İLGİSİ YOK
Kamu-Sen Başkanı İsmail Koncuk da sorular üzerine Facebook’tan, “MEB yetkilileri ile yaptığım görüşmeye göre izinlerin kaldırılmasının öğretmenlerle alakası yok. Tüm kurumlar detaylı açıklama yapmalı” dedi.
BİLET VE OTEL PARASI ÖDENDİ MAĞDURİYETE YOL AÇACAK
Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) açıklamasında da genelgenin geri çekilmesi istendi. Açıklamada, genelgenin belirsizliklerle dolu olduğu belirtilerek, “Genelge aileleri de etkileyecek. Bir ayrım gözetilmemiş. Dolayısıyla kamu yararı yok. İzin hakkı en temel sosyal hak. Kamu emekçisi, ulaşım ve konaklamada ödemelerini önceden yaptı. Ekonomik mağduriyetlere yol açacak. Motivasyon etkilenecek” denildi.
ABD: Gülen’in iadesi için elimizde fiziksel talep yok!
ABD Dışişleri Bakanlığı önemli bir açıklama yaparak, Türkiye'den kendilerine Fethullah Gülen'in iadesi ile ilgili fiziksel bir talep gelmediğini duyurdu.
CNN Türk’ün Reuters’a dayandırdığı habere göre ABD’li bir yetkili, “Türk yetkililerle iletişim halindeyiz ancak şu ana kadar elimize fiziksel olarak bir talep ulaşmadı” ifadelerini kullandı.
Başbakan Binali Yıldırım AKP grup toplantısında Gülen’in iadesi için 4 dosya gönderilerek ABD’ye başvuru yapıldığını açıkladı.
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ da Gülen’in 60 gün içinde tutuklanması ve iade edilene kadar tutuklu kalması için ABD Adalet Bakanlığı’na yazı gönderildiğini duyurmuştu.
21 bin öğretmenin lisansı iptal!
Milli Eğitim Bakanlığı'da 15 bin 200 personelin açığa almasının ardından bir deprem de özel eğitim kurumlarında yaşandı. Özel eğitim kurumlarında görev yapan 21 bin öğretmenin lisansı iptal edildi.
Böylece toplamda 36 bin 200 öğretmen işinden oldu.
Milli Eğitim Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada yaptığı açıklamada FETÖ örgütü ile irtibatlı kamu personeline yönelik kapsamlı bir çalışma yürütüldüğü belirtilerek ‘Bugün itibarıyla, Bakanlığımızın merkez ve taşra teşkilatında görev yapan 15 bin 200 kamu personeli açığa alınmış, bu kişiler hakkında soruşturma başlatılmıştır. Ayrıca Bakanlığımızın bu yöndeki çalışmaları devam etmekte olup, kamuoyu gelişmeler hakkında bilgilendirilecektir.’ denilmişti. Sözcü
Böylece toplamda 36 bin 200 öğretmen işinden oldu.
Milli Eğitim Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada yaptığı açıklamada FETÖ örgütü ile irtibatlı kamu personeline yönelik kapsamlı bir çalışma yürütüldüğü belirtilerek ‘Bugün itibarıyla, Bakanlığımızın merkez ve taşra teşkilatında görev yapan 15 bin 200 kamu personeli açığa alınmış, bu kişiler hakkında soruşturma başlatılmıştır. Ayrıca Bakanlığımızın bu yöndeki çalışmaları devam etmekte olup, kamuoyu gelişmeler hakkında bilgilendirilecektir.’ denilmişti. Sözcü
Etiketler:
darbe,
fethullah gülen,
haber,
öğretmen
Erdoğan’ın oğlu, kızı ve damadı tek tek konuştu
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın İstanbul Kısıklı'daki konutunun önünde kurulan sahneye çıkan Bilal Erdoğan, kızı Sümeyye Bayraktar ve damadı Selçuk Bayraktar orada bekleyen kalabalığa hitap etti.
İstanbul Kısıklı’da toplanan binlerce kişi ellerinde Türk bayraklarıyla ‘demokrasi nöbeti’ne devam ediyor. Darbeye girişimine karşı Kısıklı’dan ayrılmayan kalabalığa Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın oğlu Bilal Erdoğan, kızı Sümeyye Bayraktar ve damadı Selçuk Bayraktar seslendi.
Bilal Erdoğan şu ifadeleri kullandı:
“Rabbimize ne kadar şükretsek bu nimetlerin şükrünü eda edemeyiz . Bu birliğin beraberliğin kardeşliğin bu dayanışmanın bu kuvvetin hamdını eda edemeyiz. Hepiniz hoşgeldiniz. Bizler belki hasbelkader Allahın takdiriyle bu aileye doğmuş kardeşleriz ama aslında bu lanet olası darbe girişimiyle birlikte şunu da gördük. Bizler Türkiye ailesine doğan kardeşlermişiz. Hepinizle kardeş olduğumuz için gurur duyuyoruz. Allah birliğimizi daim etsin. Memleketimizie, devletimize zeval vermesin ve bu gücü birlikteliği daim eylesin. İnanın ki geleceğimiz bu günden aydınlık olacaktır. Sağolun varolun Allah razı olsun.”
Sümeyye Bayraktar ise, “Bu millet, gerçek özgürlük neymiş, bir halk özgürlüğüne, bağımsızlığına nasıl sahip çıkarmış, bunu gösterdi. Hepiniz kahramanlarsınız. Allah hepinizden razı olsun” dedi.
Selçuk Bayraktar da “Bu mübarek ümmetin, milletin bir ferdi olmaktan büyük gurur duyduğumu bütün kardeşlerime ifade etmek istiyorum. Sizlerin coşkusu inanılmaz, dünyanın hiçbir yerinde görülmüş bir mücadele değil. Hepinizden Allah razı olsun, parçanız olmaktan büyük bir gurur duyuyorum” ifadelerini kullandı. DHA
İstanbul Kısıklı’da toplanan binlerce kişi ellerinde Türk bayraklarıyla ‘demokrasi nöbeti’ne devam ediyor. Darbeye girişimine karşı Kısıklı’dan ayrılmayan kalabalığa Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın oğlu Bilal Erdoğan, kızı Sümeyye Bayraktar ve damadı Selçuk Bayraktar seslendi.
Bilal Erdoğan şu ifadeleri kullandı:
“Rabbimize ne kadar şükretsek bu nimetlerin şükrünü eda edemeyiz . Bu birliğin beraberliğin kardeşliğin bu dayanışmanın bu kuvvetin hamdını eda edemeyiz. Hepiniz hoşgeldiniz. Bizler belki hasbelkader Allahın takdiriyle bu aileye doğmuş kardeşleriz ama aslında bu lanet olası darbe girişimiyle birlikte şunu da gördük. Bizler Türkiye ailesine doğan kardeşlermişiz. Hepinizle kardeş olduğumuz için gurur duyuyoruz. Allah birliğimizi daim etsin. Memleketimizie, devletimize zeval vermesin ve bu gücü birlikteliği daim eylesin. İnanın ki geleceğimiz bu günden aydınlık olacaktır. Sağolun varolun Allah razı olsun.”
Sümeyye Bayraktar ise, “Bu millet, gerçek özgürlük neymiş, bir halk özgürlüğüne, bağımsızlığına nasıl sahip çıkarmış, bunu gösterdi. Hepiniz kahramanlarsınız. Allah hepinizden razı olsun” dedi.
Selçuk Bayraktar da “Bu mübarek ümmetin, milletin bir ferdi olmaktan büyük gurur duyduğumu bütün kardeşlerime ifade etmek istiyorum. Sizlerin coşkusu inanılmaz, dünyanın hiçbir yerinde görülmüş bir mücadele değil. Hepinizden Allah razı olsun, parçanız olmaktan büyük bir gurur duyuyorum” ifadelerini kullandı. DHA
19 Temmuz 2016 Salı
Devlet Bahçeli’den o fotoğrafa tepki
Bahçeli, "Yaralı askerin başında bozkurt işareti yapan şerefsiz bulunup anasından doğduğuna pişman edilmelidir" dedi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli partisinin grup toplantısında askeri döverek başında bozkurt işareti yapan kişi hakkında konuştu. Bahçeli, “Kimin suçlu kimin suçsuz olduğu bilinmeden Mehmetçiklerin kemerle dövülmesi, bıçaklanması tekmelenmesi milli vicdana terstir. İblis uşağı yaratık neredeyse bulunup darbecilerle birlikte cezalandırılmalıdır. Bu şerefsiz bulunup anasından doğduğuna pişman edilmelidir. Biz 12 Eylül’de haklı olduğumuz halde askere el kaldırmadık, için için ağladık ama içimize attık. Yürümezsem hak yolda erimezsem hak yolda çürümezsem hak yolda gök girsin kızıl çıksın! Mehmetçiğe zulüm ne demektir. TSK’yı topluca suçlamak kime ne kazandırır. Sela verilmesine verilsin ama halkla asker birbirine girmesin, askerle asker birbirine girmesin. Hele hele milliyetçi hareketi kimse olaylara çekmeye çalışmasın” dedi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli partisinin grup toplantısında askeri döverek başında bozkurt işareti yapan kişi hakkında konuştu. Bahçeli, “Kimin suçlu kimin suçsuz olduğu bilinmeden Mehmetçiklerin kemerle dövülmesi, bıçaklanması tekmelenmesi milli vicdana terstir. İblis uşağı yaratık neredeyse bulunup darbecilerle birlikte cezalandırılmalıdır. Bu şerefsiz bulunup anasından doğduğuna pişman edilmelidir. Biz 12 Eylül’de haklı olduğumuz halde askere el kaldırmadık, için için ağladık ama içimize attık. Yürümezsem hak yolda erimezsem hak yolda çürümezsem hak yolda gök girsin kızıl çıksın! Mehmetçiğe zulüm ne demektir. TSK’yı topluca suçlamak kime ne kazandırır. Sela verilmesine verilsin ama halkla asker birbirine girmesin, askerle asker birbirine girmesin. Hele hele milliyetçi hareketi kimse olaylara çekmeye çalışmasın” dedi.
IŞİD'li denilen kişi tiyatrocu Ali Nuri Türkoğlu çıktı
15 Temmuz Cuma günü Boğaziçi köprüsünde yaralanan askerleri taşıyanlar arasında bulunan tiyatrocu Ali Nuri Türkoğlu sosyal medyada IŞİD militanı olduğu yönünde başlayan tartışma üzerine katil damgası yedi. Ama gerçek öyle değildi. Türkoğlu iddialar üzerine açıklama yaparak büyük bir yanlışlığın kurbanı olduğunu anlattı.
Gelen tepkiler üzerine sosyal medya adreslerinden aynı yaralı askeri bir araca bindirirken çekilmiş fotoğrafını paylaşan ünlü oyuncu " Çok şükür! Daha önce de anlattığım gibi ambulans giremediği için yetişen siyah araca bindirdiğimizi söylemiştim, canımdan çoktan geçtim, eğer hedef gösterdiğiniz adamlardan biri dahi şimdiye öldürüldüyse nolacak şimdi!" yazdı.
Türkoğlu o anları böyle anlattı: "Bir an aşırı kalabalık birikti. Sebebini anlayamadım. Dediler ki sniper indi. Asansörden inerken sniper yakalamışlar. Koştum, nasıl koştuğumu bilmiyorum. Yerde insanların bir şeyi tekmelediğini gördüm. Kalabalığa daldım, bir tane adam ellerini germiş üzerine kapaklanmış "Yapmayın" diye bağırıyor. O IŞİD'li diye yargısız infaz ettikleri kardeşler de çıkmışlar refüjlerin üzerine "Yapmayın, bizim dinimizde bu yok" diye bağırıyorlar. Askerin kıyafetinden tutulacvak bir yer yok, sıyrılmış üzerinden. Maalesef kan revan içinde. Üzerinde kırık çıkık olma ihtimaline karşı da kıyafetini sedye gibi kullanıyoruz. Biz bunu ilk yardım dersinde gördük. O IŞİD'çi dedikleri kardeşler açtılar koridorları."
Türkoğlu, tehdit mesajları aldığını ve rol gereği bıraktığı sakalını kesmek zorunda kaldığını açıkladı.
Gelen tepkiler üzerine sosyal medya adreslerinden aynı yaralı askeri bir araca bindirirken çekilmiş fotoğrafını paylaşan ünlü oyuncu " Çok şükür! Daha önce de anlattığım gibi ambulans giremediği için yetişen siyah araca bindirdiğimizi söylemiştim, canımdan çoktan geçtim, eğer hedef gösterdiğiniz adamlardan biri dahi şimdiye öldürüldüyse nolacak şimdi!" yazdı.
Türkoğlu o anları böyle anlattı: "Bir an aşırı kalabalık birikti. Sebebini anlayamadım. Dediler ki sniper indi. Asansörden inerken sniper yakalamışlar. Koştum, nasıl koştuğumu bilmiyorum. Yerde insanların bir şeyi tekmelediğini gördüm. Kalabalığa daldım, bir tane adam ellerini germiş üzerine kapaklanmış "Yapmayın" diye bağırıyor. O IŞİD'li diye yargısız infaz ettikleri kardeşler de çıkmışlar refüjlerin üzerine "Yapmayın, bizim dinimizde bu yok" diye bağırıyorlar. Askerin kıyafetinden tutulacvak bir yer yok, sıyrılmış üzerinden. Maalesef kan revan içinde. Üzerinde kırık çıkık olma ihtimaline karşı da kıyafetini sedye gibi kullanıyoruz. Biz bunu ilk yardım dersinde gördük. O IŞİD'çi dedikleri kardeşler açtılar koridorları."
Türkoğlu, tehdit mesajları aldığını ve rol gereği bıraktığı sakalını kesmek zorunda kaldığını açıkladı.
17 Temmuz 2016 Pazar
Bozdağ: 6 bin gözaltı var
Darbe girişimi ardından düzenlenen gözaltı operasyonları ile ilgili açıklama Adalet Bakanı Bekir Bozdağ'dan geldi. TRT haber'e konuşan Bakan Bozdağ, "6 bin civarında gözaltı var" dedi.
Adalet Bakanı Bozdağ,' 'Şu anda temizlik devam ediyor. 6 bin civarında gözaltı var. 6 bini de geçecektir. Bunlarla ilgili adli süreç devam edecektir." dedi.
Bakan Bozdağ'ın açıklamalarından satır başları;
-Bu girişim FETÖ terör örgütünün askerleri tarafından yapılmıştır.
-Milletimizin ölümüne meydanlara çıkması bu alçakları derdest etmiştir.
-Cumhuriyet tarihinde ilk defa bir hükumet darbeciler karşısında şapkasını alıp gitmedi.
-Bu mücadele milletle beraber yürüyor. 6 bin kişi civarında gözaltı var, daha da olacak.
-Son ihanet olayıyla herkes bu paralel çetenin hangi noktaya geldiğini gördü.
-Yargıda yapılanlar Türk yargısını özgürleştirmek içindir. 15 Temmuz Türkiye için bir milattır, milleti birleştiren bir demokrasi bayramıdır.
-Artık Türkiye'nin FETÖ ile irtibatta olanlarla birlikte yaşama kabiliyeti kalmamıştır.
Adalet Bakanı Bozdağ,' 'Şu anda temizlik devam ediyor. 6 bin civarında gözaltı var. 6 bini de geçecektir. Bunlarla ilgili adli süreç devam edecektir." dedi.
Bakan Bozdağ'ın açıklamalarından satır başları;
-Bu girişim FETÖ terör örgütünün askerleri tarafından yapılmıştır.
-Milletimizin ölümüne meydanlara çıkması bu alçakları derdest etmiştir.
-Cumhuriyet tarihinde ilk defa bir hükumet darbeciler karşısında şapkasını alıp gitmedi.
-Bu mücadele milletle beraber yürüyor. 6 bin kişi civarında gözaltı var, daha da olacak.
-Son ihanet olayıyla herkes bu paralel çetenin hangi noktaya geldiğini gördü.
-Yargıda yapılanlar Türk yargısını özgürleştirmek içindir. 15 Temmuz Türkiye için bir milattır, milleti birleştiren bir demokrasi bayramıdır.
-Artık Türkiye'nin FETÖ ile irtibatta olanlarla birlikte yaşama kabiliyeti kalmamıştır.
Erleri linç edenler tespit edilip cezalandırılmalı
Darbe girişiminde bulunan komutanlarının verdikleri emre uyan er ve erbaşların siviller tarafından linç edilmeye çalışıldığı görüntüleri değerlendiren Ankara Barosu eski Başkanı Avukat Sema Aksoy, “Emir komuta zincirinde er ve erbaşlar aldığı emri yerine getirmek zorundadır. Yaptıkları suç teşkil etmez. Bu şiddet olayını yaratanlar tespit edilip cezalandırılmalıdır” dedi.
Ankara Barosu eski Başkanı Avukat Sema Aksoy, darbeci komutanların emri altında olan er ve erbaşların siviller tarafından linç edilme görüntülerini sozcu.com.tr'ye değerlendirdi. Darbenin asla kabul edilemez bir durum olduğunu belirten Aksoy, “Demokrasinin panzehiri daha fazla demokrasidir. Siyaseti dizayn etmek millete aittir” dedi.
“ORTA ÇAĞ YÖNTEMİ”
Emir komuta zincirinin en altında yer alan er ve erbaşların siviller tarafından linç edilmeye kalkışıldığı görüntülerin insanlık adına utanç verici olduğunu söyleyen Aksoy, kendi kendine hak almanın orta çağ karanlığında görülen bir yöntem olduğunu ifade etti.
“ASKER EMRE İTAATLE YÜKÜMLÜ”
Türk Silahlı Kuvvetleri ç hizmet kanununda bütün kurgunun mutlak itaat üzerine kurulu olduğunun altını çizen Aksoy, “Amir emretmek selahiyetine sahiptir. Diğerleri, yani er, erbaş ve onbaşılar mutlak itaat etmekle görevlidir. Emir komuta zincirinde, aldığı emri yapma zorunluluğu vardır” dedi.
“SUÇ EMRİ VERENDE”
Er ve erbaşların yaptıklarının kesinlikle suç teşkil etmediğini ifade eden Aksoy, Türk Silahlı Kuvvetleri iç hizmet kanununun, icradan doğan mesuliyeti emri verene yüklediğini söyledi.
“HEPİMİZİN ÇOCUĞU OLABİLİR”
Emir altındaki er ve erbaşların herkesin çocuğu olabileceğini belirten Aksoy, “Bu çocuklar, ağzından salyalar akarak onlara saldıranların, kemerini çıkarıp linç etmeye çalışanların kendi evlatları da olabilir. Bu şiddet olayını yaratanlar hemen tespit edilip cezalandırılmalıdır” diye konuştu.
EMRE MUTLAK İTAAT
Bu er ve erbaşların teröre karşı canlarını ortaya koyarak mücadele ettiklerinin de unutulmaması gerektiğini belirten Avukat Aksoy, askeriyedeki emre mutlak itaatle ilgili şöyle bir hikaye de anlattı: “Bir komutan askere ağacı sulamasını söyler. Ancak yağmur yağıyordur ve asker de, ‘Zaten yağmur yağıyor' diye ağacı sulamaz. Komutanı ‘Suladın mı diye?' sorar. Asker ‘Hayır yağmur yağıyordu sulamadım' diye cevaplayınca komutan, “Sulamak zorundasın. Önemli olan yağmurun yağması değil, benim verdiğim emre uymandır' der.”
ÖMER FARUK EMİNAĞAOĞLU: “HALKIN ŞİDDETE BAŞVURMASI HUKUKLA AÇIKLANAMAZ”
YARSAV eski Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu, er ve erbaşların siviller tarafından linç edilmeye kalkışılması görüntülerini şöyle değerlendirdi:
“Hukukta, can güvenliğine yönelik tehlikeyi defetme zorunluluğu durumunda ancak orantılı olarak şiddete başvurulabilir. Bunun dışında halkın şiddete başvurması hukukla açıklanamaz. Hukuk ve demokrasiye sahip çıkma adına sokaklara dökülenlerin şiddete başvurmaları, savunduklarının hukuk ve demokrasi olmadığını göstermektedir.
Kamu görevlilerine yapılanları, kamu görevlilerinin yaptıklarının boyutları gerçek yönleriyle bilinememektedir. Net olan ise, bu sürecin kendi hukukunu yarattığı, hukukun üstünlüğünün sözde kaldığıdır.” (Fırat Tur// Sözcü)
“ORTA ÇAĞ YÖNTEMİ”
Emir komuta zincirinin en altında yer alan er ve erbaşların siviller tarafından linç edilmeye kalkışıldığı görüntülerin insanlık adına utanç verici olduğunu söyleyen Aksoy, kendi kendine hak almanın orta çağ karanlığında görülen bir yöntem olduğunu ifade etti.
“ASKER EMRE İTAATLE YÜKÜMLÜ”
Türk Silahlı Kuvvetleri ç hizmet kanununda bütün kurgunun mutlak itaat üzerine kurulu olduğunun altını çizen Aksoy, “Amir emretmek selahiyetine sahiptir. Diğerleri, yani er, erbaş ve onbaşılar mutlak itaat etmekle görevlidir. Emir komuta zincirinde, aldığı emri yapma zorunluluğu vardır” dedi.
“SUÇ EMRİ VERENDE”
Er ve erbaşların yaptıklarının kesinlikle suç teşkil etmediğini ifade eden Aksoy, Türk Silahlı Kuvvetleri iç hizmet kanununun, icradan doğan mesuliyeti emri verene yüklediğini söyledi.
“HEPİMİZİN ÇOCUĞU OLABİLİR”
Emir altındaki er ve erbaşların herkesin çocuğu olabileceğini belirten Aksoy, “Bu çocuklar, ağzından salyalar akarak onlara saldıranların, kemerini çıkarıp linç etmeye çalışanların kendi evlatları da olabilir. Bu şiddet olayını yaratanlar hemen tespit edilip cezalandırılmalıdır” diye konuştu.
EMRE MUTLAK İTAAT
Bu er ve erbaşların teröre karşı canlarını ortaya koyarak mücadele ettiklerinin de unutulmaması gerektiğini belirten Avukat Aksoy, askeriyedeki emre mutlak itaatle ilgili şöyle bir hikaye de anlattı: “Bir komutan askere ağacı sulamasını söyler. Ancak yağmur yağıyordur ve asker de, ‘Zaten yağmur yağıyor' diye ağacı sulamaz. Komutanı ‘Suladın mı diye?' sorar. Asker ‘Hayır yağmur yağıyordu sulamadım' diye cevaplayınca komutan, “Sulamak zorundasın. Önemli olan yağmurun yağması değil, benim verdiğim emre uymandır' der.”
ÖMER FARUK EMİNAĞAOĞLU: “HALKIN ŞİDDETE BAŞVURMASI HUKUKLA AÇIKLANAMAZ”
YARSAV eski Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu, er ve erbaşların siviller tarafından linç edilmeye kalkışılması görüntülerini şöyle değerlendirdi:
“Hukukta, can güvenliğine yönelik tehlikeyi defetme zorunluluğu durumunda ancak orantılı olarak şiddete başvurulabilir. Bunun dışında halkın şiddete başvurması hukukla açıklanamaz. Hukuk ve demokrasiye sahip çıkma adına sokaklara dökülenlerin şiddete başvurmaları, savunduklarının hukuk ve demokrasi olmadığını göstermektedir.
Kamu görevlilerine yapılanları, kamu görevlilerinin yaptıklarının boyutları gerçek yönleriyle bilinememektedir. Net olan ise, bu sürecin kendi hukukunu yarattığı, hukukun üstünlüğünün sözde kaldığıdır.” (Fırat Tur// Sözcü)
Sabiha Gökçen’de silah sesleri
Sabiha Gökçen Havalimanı'ndaki Jandarma Koruma Bölük Komutanlığı'nda giden polislerle bazı askerler arasında kısa süreli çatışma çıktı.
Darbe girişimi soruşturması kapsamında hakkında gözaltı kararı olan ve 11 asker gözaltına alındı. Edinilen bilgiye göre bazı askerlerin emniyet güçlerine direnmesi sonucunda asker ve polis arasında kısa süreli çatışma çıktı. Ölen yada yaralananın olmadığı olayın sonunda 11 asker gözaltına alındı. Sözcü
Darbe girişimi soruşturması kapsamında hakkında gözaltı kararı olan ve 11 asker gözaltına alındı. Edinilen bilgiye göre bazı askerlerin emniyet güçlerine direnmesi sonucunda asker ve polis arasında kısa süreli çatışma çıktı. Ölen yada yaralananın olmadığı olayın sonunda 11 asker gözaltına alındı. Sözcü
İlber Ortaylı'dan sosyal medya açıklaması
Prof. Dr. İlber Ortaylı, "Darbe gecesinde ve sonraki günlerde sosyal medyayı kullanmadım, herhangi bir mesaj yayınlamadım. İnternette dolaşan yazılara itibar etmeyiniz" dedi.
Prof. Dr. Ortaylı'nın açıklaması şöyle:
"Sosyal medyaya (Twitter ve Facebook) aktif olarak katılmıyorum. Daha doğrusu 'akıllı telefon' benim hayatımda yok. Bu teknolojiyle temasım yardımcılarım sayesinde oluyor. Birkaç yıldan beri benim adıma sahte hesaplar açılıyor ve yalan yanlış bilgiler paylaşılıyor. Kritik günlerde başkasının imzasıyla hüküm yürütmeyi doğru bulmuyorum, bu maalesef bizde çok yapılıyor. Yardımcılarım tarafından bilgi paylaşılan Twitter hesabı @ilberortayligsu’dur ve yakında resmi Facebook sayfası da açılacak. Darbe gecesinde ve sonraki günlerde sosyal medyayı kullanmadım, herhangi bir mesaj yayınlamadım. İnternette dolaşan yazılara itibar etmeyiniz. Bu acı günlerle ilgili değerlendirmemi Hürriyet gazetesindeki köşemde paylaşacağım."
Prof. Dr. Ortaylı'nın açıklaması şöyle:
"Sosyal medyaya (Twitter ve Facebook) aktif olarak katılmıyorum. Daha doğrusu 'akıllı telefon' benim hayatımda yok. Bu teknolojiyle temasım yardımcılarım sayesinde oluyor. Birkaç yıldan beri benim adıma sahte hesaplar açılıyor ve yalan yanlış bilgiler paylaşılıyor. Kritik günlerde başkasının imzasıyla hüküm yürütmeyi doğru bulmuyorum, bu maalesef bizde çok yapılıyor. Yardımcılarım tarafından bilgi paylaşılan Twitter hesabı @ilberortayligsu’dur ve yakında resmi Facebook sayfası da açılacak. Darbe gecesinde ve sonraki günlerde sosyal medyayı kullanmadım, herhangi bir mesaj yayınlamadım. İnternette dolaşan yazılara itibar etmeyiniz. Bu acı günlerle ilgili değerlendirmemi Hürriyet gazetesindeki köşemde paylaşacağım."
Etiketler:
darbe,
facebook,
ilber ortaylı,
medya,
twitter
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)