Fethullah Gülen'in Türkiye'ye müdahale çağrısı yaptığı Mısır kanalının sahibinin Muhammed Dahlan olduğu ortaya çıktı. Dahlan 15 Temmuz darbe girşiminde aracılık yapmakla suçlanıyor.
Fethullah Gülen'in Batı'ya Türkiye müdahale çağrısı yaptığı kanalın sahibi Filistinli Muhammed Dahlan çıktı. Dahlan ismine The Guardian eski editörü David Hearst dikkat çekmişti. Hearst, Dahlan'ı 15 Temmuz darbe girişiminde aracılık yapmak suçlamıştı.
Hearst'ın, genel yayın yönetmenliğini üstlendiği Middle East Eye haber sitesinde 15 Temmuz darbe girişiminden haftalar önce Birleşik Arap Emirlikleri hükümetinin, FETÖ’ye para aktardığı, para transferi içinse Abu Dabi Veliaht Prensi Muhammed bin Zeyid el Nahyan ile yakın ilişkileri olan Muhammed Dahlan'ın aracı olduğu iddiaları yer almıştı. Haberde ayrıca göre Dahlan’ın Fetullah Gülen ile iletişim kurmasına, ABD’de yaşayan Filistinli bir iş adamı yardımcı olduğu, bu iş adamının kimliğinin Türk gizli servisi tarafından bilindiği öne sürülüyor.
Gazze’de Hamas iktidara gelmeden önce El Fetih partisinin bu bölgedeki lideri olan Dahlan, Hamas’a karşı ABD destekli bir darbe ve Yaser Arafat’a suikast planlamakla suçlanınca Abu Dabi’ye sığınmıştı.
Kaynak:cnntürk.com
5 Ağustos 2016 Cuma
Yanlış ilaç üretiminden 74 çocuk zehirlendi
Yanlış üretilmiş D vitamini Danimarka’da 74 çocuğun zehirlenmesine neden oldu. Vitamin tabletlerine normal seviyesinin 75 katı kalsiyum yüklendiği belirlendi.
74 çocuğun zehirlenmesine neden olan D vitamini tabletlerinin üretici firması Innopharma, söz konusu tabletleri 21 Temmuz’da geri çekmesine karşın çocuklar zehirlenmekten kurtulamadı.
Zehirlenen çocuklardan altısında çok yüksek, 68’inde ise yüksek oranda kalsiyum seviyesi tespit edildi.
Kalsiyum zehirlenmesinin böbrek işlevlerinin kötüleşmesi ve kas zayıflıklarına neden olduğu, nadir durumlarda da ölümlere yol açabileceği açıklandı. DHA
FETÖ iddiasıyla açığa alınan memura yarım emeklilik şoku
15 Temmuz darbe girişimi sonrası Fethullahçı Terör Örgütü soruşturması kapsamında açığa alınan memurlar için prim ödeme uygulaması da değişti. SGK emeklilik keseneklerini yüzde 50 indirdi.
"Sosyal medya üzerinden FETÖ'nün propagandasını yapmak, finansal destek sağlamak, doğrudan ya da dolaylı yardımda bulunmak suretiyle işbirliği yapmak" iddiasıyla açığa alınan memurlar için prim ödeme uygulaması değişti.
SGK emeklilik keseneklerini yüzde 50 indirilirken, memuriyetten çıkartılanlar da emekli olamayacak.
İşte Sabah'tan Faruk Erdem'in o yazısı:
"Fethullahçı Terör Örgütü (FETÖ) ile bağlantısı olduğu için görevden uzaklaştırılan, memuriyetten atılan ya da açığa alınan kamu çalışanlarının emeklilik işlemleriyle ilgili yönetmelik geçen hafta ilk kez bu köşede yer almıştı. Buna göre FETÖ'cülerin yıpranmadan yararlanarak erken emekli olmalarının önüne geçildi. Söz konusu uygulamalar ve açığa alınan memurların sigorta kesenekleriyle ilgili ayrıntılar da netleşiyor. Soruşturma geçiren memurlar için idari ve adli karar verilene kadar prim ve yıpranmalarının nasıl uygulanacağını SGK bir duyuruyla açıkladı. Yıpranma kapsamında özellikle Emniyet ve TSK mensupları için her yıl 90 gün veriliyor. Böylece 10 yıl çalışan bir kamu görevlisi için fiili hizmet zammı 2.5 yıl oluyor.
Yönetmelik değişikliği bu haktan sadece görev başındakilerin yararlanacağını belirterek böylece, açığa alınanların faydalanamayacağını hükme bağladı.
O yol kapatıldı
Açığa alınan veya görevine son verilen kamu personeliyle ilgili yapılacak işlemlerin anlatıldığı duyuruya göre, açığa alınan ve kurumlarınca açık aylığı ödenmeye başlananların, bu aylıklarının ödenmeye başladığı tarihi takip eden aydan itibaren emekli keseneği ve kurum karşılıkları yüzde 50 oranında ödenecek. Böylece memurların ileride emekliliklerini etkileyecek primler yarı yarıya yatırılmış olacak. Fiili hizmet zammından yararlanacak TSK ve Emniyet personeli için de yüzde 50 oranında yararlanma şartı konuldu. Fakat bu personelin yıpranmadan yararlanabilmeleri için mutlaka görev başında olmaları gerekiyor. Dolayısıyla açıkta ya da başka kurumlarda olanlar bu yüzde 50'den de yararlanamayacak.
Açıktakiler için işlemler:
Hizmet cetvelinde görevden uzaklaştırıldığına dair kaydın girilmesi...
Unvan bilgisinde bulunduğu en son unvan kaydının kapatılması, yeni bir kayıt açılması ve bunda unvan oranı seçeneğnin yarım olması...
Personelin görevine son verilmesi halinde işlemin hizmet cetveline işlenmesi ve unvan bilgisinin kapatılması gerekiyor."
"Sosyal medya üzerinden FETÖ'nün propagandasını yapmak, finansal destek sağlamak, doğrudan ya da dolaylı yardımda bulunmak suretiyle işbirliği yapmak" iddiasıyla açığa alınan memurlar için prim ödeme uygulaması değişti.
SGK emeklilik keseneklerini yüzde 50 indirilirken, memuriyetten çıkartılanlar da emekli olamayacak.
İşte Sabah'tan Faruk Erdem'in o yazısı:
"Fethullahçı Terör Örgütü (FETÖ) ile bağlantısı olduğu için görevden uzaklaştırılan, memuriyetten atılan ya da açığa alınan kamu çalışanlarının emeklilik işlemleriyle ilgili yönetmelik geçen hafta ilk kez bu köşede yer almıştı. Buna göre FETÖ'cülerin yıpranmadan yararlanarak erken emekli olmalarının önüne geçildi. Söz konusu uygulamalar ve açığa alınan memurların sigorta kesenekleriyle ilgili ayrıntılar da netleşiyor. Soruşturma geçiren memurlar için idari ve adli karar verilene kadar prim ve yıpranmalarının nasıl uygulanacağını SGK bir duyuruyla açıkladı. Yıpranma kapsamında özellikle Emniyet ve TSK mensupları için her yıl 90 gün veriliyor. Böylece 10 yıl çalışan bir kamu görevlisi için fiili hizmet zammı 2.5 yıl oluyor.
Yönetmelik değişikliği bu haktan sadece görev başındakilerin yararlanacağını belirterek böylece, açığa alınanların faydalanamayacağını hükme bağladı.
O yol kapatıldı
Açığa alınan veya görevine son verilen kamu personeliyle ilgili yapılacak işlemlerin anlatıldığı duyuruya göre, açığa alınan ve kurumlarınca açık aylığı ödenmeye başlananların, bu aylıklarının ödenmeye başladığı tarihi takip eden aydan itibaren emekli keseneği ve kurum karşılıkları yüzde 50 oranında ödenecek. Böylece memurların ileride emekliliklerini etkileyecek primler yarı yarıya yatırılmış olacak. Fiili hizmet zammından yararlanacak TSK ve Emniyet personeli için de yüzde 50 oranında yararlanma şartı konuldu. Fakat bu personelin yıpranmadan yararlanabilmeleri için mutlaka görev başında olmaları gerekiyor. Dolayısıyla açıkta ya da başka kurumlarda olanlar bu yüzde 50'den de yararlanamayacak.
Açıktakiler için işlemler:
Hizmet cetvelinde görevden uzaklaştırıldığına dair kaydın girilmesi...
Unvan bilgisinde bulunduğu en son unvan kaydının kapatılması, yeni bir kayıt açılması ve bunda unvan oranı seçeneğnin yarım olması...
Personelin görevine son verilmesi halinde işlemin hizmet cetveline işlenmesi ve unvan bilgisinin kapatılması gerekiyor."
Hüseyin Avni Mutlu tutuklandı
15 Temmuz darbe soruşturması kapsamında mahkemeye sevk edilen eski İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu tutuklandı
15 Temmuz darbe girişimine ilişkin soruşturma kapsamında gözaltına alınan eski İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu'nun da aralarında bulunduğu 12 kişi "terör örgütüne üye olmak" suçundan tutuklandı.
8 vali, 1 vali yardımcısı ve 3 kaymakam
Çağlayan'daki İstanbul Adliyesi'ne getirilen 8 vali, 1 vali yardımcısı ve 3 kaymakamın hakimlik işlemleri sona erdi.
Nöbetçi İstanbul 3. Sulh Ceza Hakimliği, eski İstanbul Valisi Mutlu'nun da aralarında bulunduğu şüphelilerin "terör örgütüne üye olmak" suçundan tutuklanmalarına karar verdi.
Silivri Cezaevi'ne götürüldü
Tutuklanan Mutlu ve diğer şüpheliler saat 04.00 sıralarında iki çevik kuvvet otobüsüyle Silivri Cezaevi'nde getirildi. DHA
15 Temmuz darbe girişimine ilişkin soruşturma kapsamında gözaltına alınan eski İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu'nun da aralarında bulunduğu 12 kişi "terör örgütüne üye olmak" suçundan tutuklandı.
8 vali, 1 vali yardımcısı ve 3 kaymakam
Çağlayan'daki İstanbul Adliyesi'ne getirilen 8 vali, 1 vali yardımcısı ve 3 kaymakamın hakimlik işlemleri sona erdi.
Nöbetçi İstanbul 3. Sulh Ceza Hakimliği, eski İstanbul Valisi Mutlu'nun da aralarında bulunduğu şüphelilerin "terör örgütüne üye olmak" suçundan tutuklanmalarına karar verdi.
Silivri Cezaevi'ne götürüldü
Tutuklanan Mutlu ve diğer şüpheliler saat 04.00 sıralarında iki çevik kuvvet otobüsüyle Silivri Cezaevi'nde getirildi. DHA
Başörtülü bacın darbeci çıktı!
Sözcü yazarı Yılmaz Özdil'in yazısı rekor kırıyor...
Senelerce başörtümüz yüzünden üniversiteye giremedik, mağdur edildik diye oy istediniz… İlk türbanlı rektörünüz fetocu çıktı.
*
Mayo reklamlarını abdestimiz bozuluyor diye paravanla kapattınız, İstanbul'un Ankara'nın caddelerini türban reklamlarıyla donattınız… En ünlü türban firması fetocu çıktı.
*
İmam hatipten terörist çıkmaz, imam hatipten terörist yetişmez dediniz… Sırf diyanet'te bin 200 imam, müezzin, müftü fetocu çıktı, diyanet'in “bayan” Kuran kursu eğitmenleri fetocu çıktı.
*
Türbanlı gazeteci Hanım Büşra Erdal, kumpas davaları sırasında twitter'dan şarjör boşaltıyordu, subay eşlerinin “saçı”yla alay ediyordu, “balyoz kadınları hep sarışın, kim kimin eşi karıştırıyorduk, eşlerinin resmi basılı olan tişörtler giymişler, işimiz kolaylaştı” diyordu. Fetocu çıktı.
*
Kendi ellerinizle TBMM Üstün Hizmet Ödülü verdiğiniz, “eli öpülmesi gereken insan” dediğiniz işadamının türbanlı eşi, fetocu abla çıktı.
*
Meslek hayatı boyunca yakasında Atatürk rozeti taşıyan başhemşireyi hiç gerekçe göstermeden görevden aldınız, onun yerine yönetmeliğe aykırı şekilde türban üstü peruklu hemşireyi atadınız, türban üstü peruklu hemşireye itiraz eden başhekimi görevden aldınız, sonra da bu türban üstü peruklu hemşireyi, kamu hastaneleri birliğinde terfilerden sorumlu müdür yaptınız… Fetocu çıktı.
*
Yani?
*
“Benim başörtülü bacıma saldırdılar, benim başörtülü bacıma saldırdılar” diyordunuz… Başörtülü bacın devlete saldırdı birader!
*
Başörtülü bacıma saldıranlar camiye ayakkabılarıyla girdiler diyordunuz… Başörtülü bacıların camiye F16'yla girdi.
*
(Amacım elbette başörtülü kadınları rencide etmek değil. Tam tersine… “Başörtülü bacı” sömürüsüyle genelleme yapmanın ne kadar yanlış olduğuna dikkat çekmek istiyorum.)
*
Türbanlılara bacı…
Türbansızlara, kadın mıdır kız mıdır bilemem dediniz.
*
Türbanlılara bacı…
Türbansızlara, perdesiz eve benzer, ya satılıktır, ya kiralıktır dediniz.
*
Türbanlılara bacı…
Türbansızlara yarım dediniz.
*
Türbanlıları ebedi masum…
Türbansızları ezeli suçlu ilan ettiniz.
*
Türbanlılara “benim milletim…”
Türbansızlara “bunlar” dediniz.
*
Netice?
Başörtülü bacın darbeci çıktı.
*
Hazır “rabbimden af” dilenirken…
Başörtüsüz kadınlardan da özür dilenmesi gerekir.
Senelerce başörtümüz yüzünden üniversiteye giremedik, mağdur edildik diye oy istediniz… İlk türbanlı rektörünüz fetocu çıktı.
*
Mayo reklamlarını abdestimiz bozuluyor diye paravanla kapattınız, İstanbul'un Ankara'nın caddelerini türban reklamlarıyla donattınız… En ünlü türban firması fetocu çıktı.
*
İmam hatipten terörist çıkmaz, imam hatipten terörist yetişmez dediniz… Sırf diyanet'te bin 200 imam, müezzin, müftü fetocu çıktı, diyanet'in “bayan” Kuran kursu eğitmenleri fetocu çıktı.
*
Türbanlı gazeteci Hanım Büşra Erdal, kumpas davaları sırasında twitter'dan şarjör boşaltıyordu, subay eşlerinin “saçı”yla alay ediyordu, “balyoz kadınları hep sarışın, kim kimin eşi karıştırıyorduk, eşlerinin resmi basılı olan tişörtler giymişler, işimiz kolaylaştı” diyordu. Fetocu çıktı.
*
Kendi ellerinizle TBMM Üstün Hizmet Ödülü verdiğiniz, “eli öpülmesi gereken insan” dediğiniz işadamının türbanlı eşi, fetocu abla çıktı.
*
Meslek hayatı boyunca yakasında Atatürk rozeti taşıyan başhemşireyi hiç gerekçe göstermeden görevden aldınız, onun yerine yönetmeliğe aykırı şekilde türban üstü peruklu hemşireyi atadınız, türban üstü peruklu hemşireye itiraz eden başhekimi görevden aldınız, sonra da bu türban üstü peruklu hemşireyi, kamu hastaneleri birliğinde terfilerden sorumlu müdür yaptınız… Fetocu çıktı.
*
Yani?
*
“Benim başörtülü bacıma saldırdılar, benim başörtülü bacıma saldırdılar” diyordunuz… Başörtülü bacın devlete saldırdı birader!
*
Başörtülü bacıma saldıranlar camiye ayakkabılarıyla girdiler diyordunuz… Başörtülü bacıların camiye F16'yla girdi.
*
(Amacım elbette başörtülü kadınları rencide etmek değil. Tam tersine… “Başörtülü bacı” sömürüsüyle genelleme yapmanın ne kadar yanlış olduğuna dikkat çekmek istiyorum.)
*
Türbanlılara bacı…
Türbansızlara, kadın mıdır kız mıdır bilemem dediniz.
*
Türbanlılara bacı…
Türbansızlara, perdesiz eve benzer, ya satılıktır, ya kiralıktır dediniz.
*
Türbanlılara bacı…
Türbansızlara yarım dediniz.
*
Türbanlıları ebedi masum…
Türbansızları ezeli suçlu ilan ettiniz.
*
Türbanlılara “benim milletim…”
Türbansızlara “bunlar” dediniz.
*
Netice?
Başörtülü bacın darbeci çıktı.
*
Hazır “rabbimden af” dilenirken…
Başörtüsüz kadınlardan da özür dilenmesi gerekir.
4 Ağustos 2016 Perşembe
Gülen’in bağış yaptığı isimler arasında Hillary Clinton var
Amerikan Washington Post gazetesi bugün Fethullah Gülen'le ilgili çarpıcı bir analiz yayımladı.
“77 yaşında, kırılgan ve Pennsylvania’da yaşıyor. Türkiye onun darbe girişiminin beyni olduğunu söylüyor” başlıklı yazıda, Gülen’in 15 Temmuz’da 200’den fazla kişinin ölümüne neden olan kanlı girişimi yönetmekle suçlandığı belirtiliyor.
TÜRKİYE 85 KUTU BELGE GÖNDERDİ
Yazıda Ankara’nın Gülen’in iadesini istediği hatırlatılırken, Türk makamları tarafından ABD Adalet Bakanlığı’na 85 kutu delil belgesi verildiği belirtiliyor.
Washington'da incelenmeye başlanan 85 kutu belgeyle Türkiye’nin, Gülen'in toplumunun her alanına nasıl sızdığını ve darbenin beyni olduğunu kanıtlamayı amaçladığı ifade ediliyor.
ABD’YE TURİST VİZESİYLE GELDİ
ABD’nin Gülen’i turist olarak giriş yaptığı 1999 yılından sonra ülkeden göndermek için yıllarca uğraştığı, sonrasında ise hiçbir politik girişim olmaksızın Gülen’e yeşil kart verildiği anlatılıyor. Haberde, Gülen’in dünya çapında bilinen Hizmet Hareketi’nin köklerinin de 1999 yılında ABD’de atıldığı yazılıyor.
Gazetenin haberinde, Gülen’in okullarının dünyada ve ABD’de yaygın olduğu anlatılırken, bunların pek çoğunun yüksek performanslı okullar olduğu belirtiliyor. Hatta Teksas’taki bir charter (sözleşmeli) okulunun, Obama yönetimi tarafından düzenlenen bir yarışmada 30 milyon dolarlık burs kazandığı aktarılıyor.
Öte yandan, Gülen’e ait bazı okullarda sorunlar yaşandığı, dolandırıcılık iddialarının ortaya atıldığı belirtiliyor. Georgia eyaletindeki bir okul ise 2014 yılında yapılan denetim sırasında tespit edilen usulsüzlük nedeniyle kapatılmış.
Haberde, Gülen’in okullarıyla ilgili şu tespite de yer verilmiş: “Pek çok charter okulunun Gülen’le olan bağlantılarını inkâr ettikleri de biliniyor. Ancak bu okulların bazı ortak özellikleri var: Türkler tarafından açıldılar. Eğitimde Gülen’in tavsiye ettiği gibi matematik, bilim ve teknolojiye ağırlık veriliyor. Hepsinde ortak bir misyon izleniyor ve Türk dili ile Türk kültürünü öğrenmenin imkânlarını sunuyor.”
HILLARY CLINTON’A BAĞIŞ YAPILMIŞ
Gülen Hizmetinin üyelerinin Beyaz Saray’da verilen yemek davetlerine katıldığını ve hükümet yetkililerini konferanslarda ve törenlerde ağırladıklarını aktaran gazete, Türk Amerikan Birliği’nin yılda bir kez yapılan büyük organizasyonuna yüksek seviyedeki Amerikalıların katıldığını hatta 2008 yılında eski ABD Başkan Bill Clinton’ın video aracılığıyla katılarak konuşma yaptığını hatırlatıyor.
Yazıda son yıllarda Gülen hareketine bağlı kişiler ve organizasyonların politikacılara yüz binlerce dolarlık bağış yaptığı da belirtiliyor. Bağış yapılan isimler arasında Başkan adayı Hillary Clinton, eski Beyaz Saray sözcüsü John Boehner, eski Teksas valisi ve başkan aday Rick Perry gibi pek çok politikacı bulunuyor.
Öte yandan, Washington Post’un elde ettiği bilgilere göre; 2007 yılından beri Gülen hareketiyle bağlantısı olan 10’dan fazla organizasyon 289 kongre gezisine sponsor oldu, bunların yarısı Türkiye’ye düzenlenen gezilerdi.
FBI SORUŞTURMALARI SONUÇSUZ KALDI
Yazının bir bölümünde “Gülen organizasyonunun nasıl çalıştığına yönelik şeffaflığın bulunmaması -örneğin federal dosyalarda organizasyona mali destek sağlayanların isimlerinin bulunmaması, hiyerarşik yapının bilinmemesi ve para kaynaklarının açık olmaması- şüpheleri artırıyor” deniliyor.
“FBI tarafından geçmişte ve günümüzde yürütülen mali soruşturmalarda, okullardan iş derneklerine, Gülen bağlantılı girişimler hakkında incelemeler yapılmasına rağmen hiçbir suçlamada bulunulmadı” denilen haberde, Gülen’in onursal başkanı olduğu Rumi Forum’un yöneticisi Emre Çelik’in sözlerine yer verilmiş. Mali düzensizliklerle ilgili konuşan Çelik, “Tüm kurumların kendi yönetim kurulları var. Yapılan ve yapılmayanlarla ilgili sorumluluk yönetim kurullarına aittir. Gülen herhangi bir resmi yetkiye sahip değil. Onun günlük görevleri arasında hiçbir ülkedeki hiçbir kurumu yönetmek yok. Tek görevi yazmak ve konuşmak” diyor.
ESKİ CIA ŞEFİ YEŞİL KART İÇİN MEKTUP YAZDI
Eski CIA şefi Graham Fuller’ın geçtiğimiz ay Huffington Post gazetesine yazdığı yazıdan alıntı yapılan haberde, Fuller’ın şu sözlerine yer veriliyor: “İslami hareketler arasında Hizmet’i, mantıklı, ılımlı, açık fikirli olması sebebiyle listenin en üstüne koyarım.”
Washington Post’un haberinde Fuller’ın, Gülen’in Yeşil Kart başvurusu için destek mektubu yazdığı belirtiliyor. Öte yandan AKP milletveliki Orhan Deligöz Fuller’ın 15 Temmuz gecesi Büyükada’da bir otelde toplantı yaptığını ileri sürmüştü.
ERDOĞAN GÜLEN İLİŞKİSİ
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Fethullah Gülen arasındaki ilişkiye de değinilen yazıda, Erdoğan’ın 2010 yılında anayasa referandumundan zaferle çıktıktan sonra “Okyanus ötesine teşekkür ettiği” hatırlatılıyor. Ancak 2011 yılında Erdoğan’ın üçüncü dönemiyle beraber ilişkilerin bozulmaya başladığı anlatılıyor. 2012 yılında dershanelerin kapatılmasıyla sürtüşme gün yüzüne çıkarken, 2013 yılına gelindiğinde ikili arasında açık bir savaş başladığı biliniyor.
NASIL OTURMA İZNİ ALDI
Gülen’in ABD’ye gelişi ve oturma izni alana kadar geçen sürece de mercek tutulan yazıda şunlar anlatılıyor:
“Yaklaşık 10 yıl ABD’de turistik vize ile ikamet eden Gülen, bu süre boyunca göçmenlik bürosu tarafından defalarca ülkeden atılmaya çalışıldı. 2001 yılında “dini çalışan” olarak göçmen vizesine başvuru yapan Gülen bundan 18 ay sonra ise oturma izni talebinde bulundu. bu talep henüz cevaplanmadan, ABD Gülen’in ‘dini’ vizesini açıklanmayan bir sebepten iptal etti. Gülen bu kararı temyize götürdü ve bu kez 2006 yılında “eğitimci” sıfatıyla ve “özel yetenekli” kişiler için açılan bir programla daimi oturma iznine başvurdu. Bu başvurusu ise 2007 yılında reddedildi. Gülen bu gelişmelerin üzerine mağdur edildiğini öne sürerek dava açtı. Bir yıldan uzun süren davada Pennsylvania savcısı Gülen’in bir okulda eğitim vermediğini; ne bir eğitimci olduğunu ne de “özel yetenekli” olduğunu savundu. Ancak Türk ve ABD’li yetkililerin desteğiyle Gülen 2008 yılında davayı kazandı.” (Kaynak:sözcü.com.tr)
“77 yaşında, kırılgan ve Pennsylvania’da yaşıyor. Türkiye onun darbe girişiminin beyni olduğunu söylüyor” başlıklı yazıda, Gülen’in 15 Temmuz’da 200’den fazla kişinin ölümüne neden olan kanlı girişimi yönetmekle suçlandığı belirtiliyor.
TÜRKİYE 85 KUTU BELGE GÖNDERDİ
Yazıda Ankara’nın Gülen’in iadesini istediği hatırlatılırken, Türk makamları tarafından ABD Adalet Bakanlığı’na 85 kutu delil belgesi verildiği belirtiliyor.
Washington'da incelenmeye başlanan 85 kutu belgeyle Türkiye’nin, Gülen'in toplumunun her alanına nasıl sızdığını ve darbenin beyni olduğunu kanıtlamayı amaçladığı ifade ediliyor.
ABD’YE TURİST VİZESİYLE GELDİ
ABD’nin Gülen’i turist olarak giriş yaptığı 1999 yılından sonra ülkeden göndermek için yıllarca uğraştığı, sonrasında ise hiçbir politik girişim olmaksızın Gülen’e yeşil kart verildiği anlatılıyor. Haberde, Gülen’in dünya çapında bilinen Hizmet Hareketi’nin köklerinin de 1999 yılında ABD’de atıldığı yazılıyor.
Gazetenin haberinde, Gülen’in okullarının dünyada ve ABD’de yaygın olduğu anlatılırken, bunların pek çoğunun yüksek performanslı okullar olduğu belirtiliyor. Hatta Teksas’taki bir charter (sözleşmeli) okulunun, Obama yönetimi tarafından düzenlenen bir yarışmada 30 milyon dolarlık burs kazandığı aktarılıyor.
Öte yandan, Gülen’e ait bazı okullarda sorunlar yaşandığı, dolandırıcılık iddialarının ortaya atıldığı belirtiliyor. Georgia eyaletindeki bir okul ise 2014 yılında yapılan denetim sırasında tespit edilen usulsüzlük nedeniyle kapatılmış.
Haberde, Gülen’in okullarıyla ilgili şu tespite de yer verilmiş: “Pek çok charter okulunun Gülen’le olan bağlantılarını inkâr ettikleri de biliniyor. Ancak bu okulların bazı ortak özellikleri var: Türkler tarafından açıldılar. Eğitimde Gülen’in tavsiye ettiği gibi matematik, bilim ve teknolojiye ağırlık veriliyor. Hepsinde ortak bir misyon izleniyor ve Türk dili ile Türk kültürünü öğrenmenin imkânlarını sunuyor.”
HILLARY CLINTON’A BAĞIŞ YAPILMIŞ
Gülen Hizmetinin üyelerinin Beyaz Saray’da verilen yemek davetlerine katıldığını ve hükümet yetkililerini konferanslarda ve törenlerde ağırladıklarını aktaran gazete, Türk Amerikan Birliği’nin yılda bir kez yapılan büyük organizasyonuna yüksek seviyedeki Amerikalıların katıldığını hatta 2008 yılında eski ABD Başkan Bill Clinton’ın video aracılığıyla katılarak konuşma yaptığını hatırlatıyor.
Yazıda son yıllarda Gülen hareketine bağlı kişiler ve organizasyonların politikacılara yüz binlerce dolarlık bağış yaptığı da belirtiliyor. Bağış yapılan isimler arasında Başkan adayı Hillary Clinton, eski Beyaz Saray sözcüsü John Boehner, eski Teksas valisi ve başkan aday Rick Perry gibi pek çok politikacı bulunuyor.
Öte yandan, Washington Post’un elde ettiği bilgilere göre; 2007 yılından beri Gülen hareketiyle bağlantısı olan 10’dan fazla organizasyon 289 kongre gezisine sponsor oldu, bunların yarısı Türkiye’ye düzenlenen gezilerdi.
FBI SORUŞTURMALARI SONUÇSUZ KALDI
Yazının bir bölümünde “Gülen organizasyonunun nasıl çalıştığına yönelik şeffaflığın bulunmaması -örneğin federal dosyalarda organizasyona mali destek sağlayanların isimlerinin bulunmaması, hiyerarşik yapının bilinmemesi ve para kaynaklarının açık olmaması- şüpheleri artırıyor” deniliyor.
“FBI tarafından geçmişte ve günümüzde yürütülen mali soruşturmalarda, okullardan iş derneklerine, Gülen bağlantılı girişimler hakkında incelemeler yapılmasına rağmen hiçbir suçlamada bulunulmadı” denilen haberde, Gülen’in onursal başkanı olduğu Rumi Forum’un yöneticisi Emre Çelik’in sözlerine yer verilmiş. Mali düzensizliklerle ilgili konuşan Çelik, “Tüm kurumların kendi yönetim kurulları var. Yapılan ve yapılmayanlarla ilgili sorumluluk yönetim kurullarına aittir. Gülen herhangi bir resmi yetkiye sahip değil. Onun günlük görevleri arasında hiçbir ülkedeki hiçbir kurumu yönetmek yok. Tek görevi yazmak ve konuşmak” diyor.
ESKİ CIA ŞEFİ YEŞİL KART İÇİN MEKTUP YAZDI
Eski CIA şefi Graham Fuller’ın geçtiğimiz ay Huffington Post gazetesine yazdığı yazıdan alıntı yapılan haberde, Fuller’ın şu sözlerine yer veriliyor: “İslami hareketler arasında Hizmet’i, mantıklı, ılımlı, açık fikirli olması sebebiyle listenin en üstüne koyarım.”
Washington Post’un haberinde Fuller’ın, Gülen’in Yeşil Kart başvurusu için destek mektubu yazdığı belirtiliyor. Öte yandan AKP milletveliki Orhan Deligöz Fuller’ın 15 Temmuz gecesi Büyükada’da bir otelde toplantı yaptığını ileri sürmüştü.
ERDOĞAN GÜLEN İLİŞKİSİ
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Fethullah Gülen arasındaki ilişkiye de değinilen yazıda, Erdoğan’ın 2010 yılında anayasa referandumundan zaferle çıktıktan sonra “Okyanus ötesine teşekkür ettiği” hatırlatılıyor. Ancak 2011 yılında Erdoğan’ın üçüncü dönemiyle beraber ilişkilerin bozulmaya başladığı anlatılıyor. 2012 yılında dershanelerin kapatılmasıyla sürtüşme gün yüzüne çıkarken, 2013 yılına gelindiğinde ikili arasında açık bir savaş başladığı biliniyor.
NASIL OTURMA İZNİ ALDI
Gülen’in ABD’ye gelişi ve oturma izni alana kadar geçen sürece de mercek tutulan yazıda şunlar anlatılıyor:
“Yaklaşık 10 yıl ABD’de turistik vize ile ikamet eden Gülen, bu süre boyunca göçmenlik bürosu tarafından defalarca ülkeden atılmaya çalışıldı. 2001 yılında “dini çalışan” olarak göçmen vizesine başvuru yapan Gülen bundan 18 ay sonra ise oturma izni talebinde bulundu. bu talep henüz cevaplanmadan, ABD Gülen’in ‘dini’ vizesini açıklanmayan bir sebepten iptal etti. Gülen bu kararı temyize götürdü ve bu kez 2006 yılında “eğitimci” sıfatıyla ve “özel yetenekli” kişiler için açılan bir programla daimi oturma iznine başvurdu. Bu başvurusu ise 2007 yılında reddedildi. Gülen bu gelişmelerin üzerine mağdur edildiğini öne sürerek dava açtı. Bir yıldan uzun süren davada Pennsylvania savcısı Gülen’in bir okulda eğitim vermediğini; ne bir eğitimci olduğunu ne de “özel yetenekli” olduğunu savundu. Ancak Türk ve ABD’li yetkililerin desteğiyle Gülen 2008 yılında davayı kazandı.” (Kaynak:sözcü.com.tr)
Fethullah Gülen için yakalama kararı
İstanbul 2. Sulh Ceza Hakimliği, FETÖ/PDY'nin kurucusu Fethullah Gülen hakkında "15 Temmuz darbe girişiminin talimatını verdiği" gerekçesiyle tutuklamaya yönelik yakalama kararı çıkardı.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu Savcılarından Can Tuncay, FETÖ/PDY’nin lideri Fetullah Gülen hakkında 15 Temmuz darbe girişimiyle ilgili tutuklamaya yönelik yakalama kararı çıkarılmasını talep etti. Sözcü
Fethullah Gülen'in yeğeni Muhammet Sait Gülen itiraf etti
Fethullah Gülen'in yeğeni Muhammet Sait Gülen, "2010 KPSS'de kopya çektim. Darbe girişimi sonrasında Fethullah Gülen'in yaptığı açıklamaları kınıyorum" dedi.
Muhammet Sait Gülen, "Erzurum'da cemaatin evlerinde büyüdüm. Cemaat üyesiyim ama FETÖ üyesi değilim" dedi.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nca, darbe girişimine ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında gözaltına alınan FETÖ elebaşı Fethullah Gülen'in yeğeni Muhammet Sait Gülen, çıkarıldığı mahkemece tutuklandı.
Anayasal düzene karşı işlenen suçları soruşturma bürosu savcısı Yücel Erkman'ın daha önce başlattığı 2010 KPSS sorularının sızdırılmasına ilişkin soruşturmada şüpheli bulunan Gülen'in yeğeni Muhammet Sait Gülen, Erzurum'da gözaltına alınmasının ardından Ankara'ya getirilmişti.
Savcılık sorgusunun ardından mahkemeye çıkarılan Gülen, terör örgütü üyeliğinin yanı sıra 2010 KPSS sorularının sızdırılmasına ilişkin soruşturmada da sorgulanacak.
Muhammet Sait Gülen'in savcılık sorgusundaki ifadeleri de ortaya çıktı.
Gülen, "2010 KPSS'de kopya çektim. Darbe girişimi sonrasında Fethullah Gülen'in yaptığı açıklamaları kınıyorum. Erzurum'da cemaatin evlerinde büyüdüm. Cemaat üyesiyim ama FETÖ üyesi değilim" dedi. cnntürk
Muhammet Sait Gülen, "Erzurum'da cemaatin evlerinde büyüdüm. Cemaat üyesiyim ama FETÖ üyesi değilim" dedi.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nca, darbe girişimine ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında gözaltına alınan FETÖ elebaşı Fethullah Gülen'in yeğeni Muhammet Sait Gülen, çıkarıldığı mahkemece tutuklandı.
Anayasal düzene karşı işlenen suçları soruşturma bürosu savcısı Yücel Erkman'ın daha önce başlattığı 2010 KPSS sorularının sızdırılmasına ilişkin soruşturmada şüpheli bulunan Gülen'in yeğeni Muhammet Sait Gülen, Erzurum'da gözaltına alınmasının ardından Ankara'ya getirilmişti.
Savcılık sorgusunun ardından mahkemeye çıkarılan Gülen, terör örgütü üyeliğinin yanı sıra 2010 KPSS sorularının sızdırılmasına ilişkin soruşturmada da sorgulanacak.
Muhammet Sait Gülen'in savcılık sorgusundaki ifadeleri de ortaya çıktı.
Gülen, "2010 KPSS'de kopya çektim. Darbe girişimi sonrasında Fethullah Gülen'in yaptığı açıklamaları kınıyorum. Erzurum'da cemaatin evlerinde büyüdüm. Cemaat üyesiyim ama FETÖ üyesi değilim" dedi. cnntürk
Etiketler:
cemaat,
darbe,
fethullah gülen,
haber
Hüseyin Avni Mutlu adliyeye sevk edildi
Gözaltına alınan valilerden haber geldi. Hüseyin Avni Mutlu'nun da aralarında bulunduğu bir grup merkez valisi adliyeye sevk edildi. Vatandaşlar, valilere ''vatan haini'' diyerek tepki gösterdi.
15 Temmuz darbe girişimi sonrası gözaltına alınan eski İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu'nun da aralarında bulunduğu bir grup merkez valisi, vali yardımcısı ve kaymakamın emniyetteki işlemleri tamamlandı.
Çevik Kuvvet otobüsüyle Bayrampaşa Devlet Hastanesi'ne götürülen şüpheliler, burada sağlık kontrolünden geçirildi.
Şüpheliler, vatandaşlar tarafından protesto edildi. Bazı vatandaşlar Çevik Kuvvet otobüsünü yumruklarken, bazıları "Vatan hainleri, bunları asacaksınız" diye bağırdı. Şüpheliler daha sonra adliyeye götürüldü.
İstanbul Emniyet Müdürlüğü Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü'nde işlemleri tamamlanan
şüpheliler, Çağlayan'daki İstanbul Adliyesi'ne sevk edildi.
İstanbul eski Valisi Hüseyin Avni Mutlu, Diyarbakır Valiliği yaptığı dönemde, yoksul çocuklar için gönderilen yarım milyonu, FETÖ dershanelerine aktarmakla suçlanıyor. DHA
15 Temmuz darbe girişimi sonrası gözaltına alınan eski İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu'nun da aralarında bulunduğu bir grup merkez valisi, vali yardımcısı ve kaymakamın emniyetteki işlemleri tamamlandı.
Çevik Kuvvet otobüsüyle Bayrampaşa Devlet Hastanesi'ne götürülen şüpheliler, burada sağlık kontrolünden geçirildi.
Şüpheliler, vatandaşlar tarafından protesto edildi. Bazı vatandaşlar Çevik Kuvvet otobüsünü yumruklarken, bazıları "Vatan hainleri, bunları asacaksınız" diye bağırdı. Şüpheliler daha sonra adliyeye götürüldü.
İstanbul Emniyet Müdürlüğü Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü'nde işlemleri tamamlanan
şüpheliler, Çağlayan'daki İstanbul Adliyesi'ne sevk edildi.
İstanbul eski Valisi Hüseyin Avni Mutlu, Diyarbakır Valiliği yaptığı dönemde, yoksul çocuklar için gönderilen yarım milyonu, FETÖ dershanelerine aktarmakla suçlanıyor. DHA
FETÖ'cü 13 Alevi derneği kapatıldı
Türkiye'de darbe girişiminde bulunan FETÖ tarafından kurulduğu iddia edilen 13 Alevi derneği kapatıldı. Eskişehir Hacı Bektaş Veli Kültür Sosyal ve Yardımlaşma Derneği Başkanı Kamer Ali Durur, kapatılan derneklerin cemaate yakın olduğunu söyledi. Başbakan Binali Yıldırım ile görüştüklerini belirten Durur, artık kendilerinin muhattap alınacağını söyledi.
15 Temmuz darbe girişimi sonrası 13 Alevi derneğinin kapatılmasını Eskişehir Hacı Bektaş Veli Kültür Sosyal ve Yardımlaşma Derneği Başkanı Kamer Ali Durur ve Cemevi Dedesi Seyit İbrahim Erenler değerlendirdi.
15 Temmuz'un ardından kapatılan 13 derneğin başkanlarının Alevi olmadığını aktaran Başkan Kamer Ali Durur, kapatma kararının faydalı olduğunu söyledi. Söz konusu dernekleri "çakma" olarak nitelendiren Başkan Durur, "Kapatılan 13 Alevi derneği var. Bu dernekler sadece tabela dernekleriydi. Bunların çakma dernekler olduğunu biliyorduk. Bunu defalarca da dillendirmemize rağmen ne yazık ki bu taleplerimiz göz ardı edildi. Onlar bizi hiçbir zaman temsil etmedi ve bu kuruluşların başkanları dahi Alevi değildi. Sadece belki içlerinde bir iki tane Alevi vatandaşımız ve canımız olabilir, ama bunlar tamamen Fethullahçı Terör Örgütü ile bağlantılı çalışan gruplardı. Kapatılmalarında da zaten fayda vardı. Bizim de istediğimiz buydu" dedi.
Başbakan'la görüştüler
Başbakan Binali Yıldırım ile Ankara'da bir araya gelerek görüştüklerini belirten Başkan Durur, cemevlerinin arsa tahsisi konusunda söz aldıklarını ifade etti. Bundan sonraki süreçte FETÖ'ya bağlı dernekler yerine kendilerinin muhatap alınacağını kaydeden Başkan Durur, "Dün sayın Başbakanımız ile birlikteydik. Bir programımız vardı. Alevi Vakıfları Federasyonu ve Alevi Dernekleri Federasyonu olarak katıldık. Sayın Başbakanımıza bu konuları da ilettiğimizde, kendisi de bu konuda gerçekten hassas olduğunu ve bundan sonraki süreçte de muhatap olarak bizleri göreceğini ve özellikle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin vermiş olduğu kararlar vardı. Bu kararlar doğrultusunda ayrıca cemevlerinin arsa tahsisi konusunda yardımcı olacağını ve bu konuda gerekli sözleri de aldık" şeklinde konuştu.
'Oyunu bozduk'
FETÖ'ya bağlı olarak kurulan 13 dernekte farklı şeylerin döndüğünden söz eden Başkan Kamer Ali Durur, "Alevi yolunu ve erkanını sürdürmediklerinden anlaşılıyordu. Çünkü oraya saf ve temiz duyguları ile giden Alevi canlar gittiği zaman, orada farklı şeylerin döndüğünü görüyorlardı. Var olan kurumlarımızla da irtibata geçtikleri için bu konuda bilgi sahibi olmuştuk. Cumhuriyet döneminde özellikle 90'lı yıllardan bu yana Aleviler üzerinde ciddi anlamda oyunlar dönüyor. Yani özellikle bu Alevi ve Sünni çatışması oluşturmak anlamında bu. Gerek Sünni canlarımız, dostlarımız olsun; gerek Alevi camiası olsun biz bu oyunlara gelmedik. Bu oyunu bozduk. Tabi bu süreç halen devam ediyor. Fethullahçı Terör Örgütü, Aleviler üzerinde ciddi bir çatışma ortamı oluşturmak istiyor. Bizler, Alevi inancına sahip olan kurumlar olarak gerekli toplantılarımızı yaptık. Üyelerimizi bilgilendirdik ve bundan sonraki süreçte de daha temkinli yaklaşıp, daha duyarlı olacağız. Yani Alevisi, Sünnisi, Kürdüyle, Türküyle biz tek gücüz ve varlığız. Bunu bu şekilde de sürdürmeye devam edeceğiz. Yani bu oyunlara gelmeyeceğiz, tam tersi biz bu oyunları bozacağız" diye konuştu.
Ali'siz alevilik
Kapatılan 13 dernekte Ali'siz Alevilik projesinin yer aldığı öne sürülürken, Başkan Durur bu iddialara da cevap verdi. Başkan Durur, "Ali'siz Aleviliğin zaten Alevi inancında yeri yok. Çünkü biz hak Muhammed, Ali yoluna gönül vermiş olan insanlarız. Eğer Ali'yi çıkarırsanız, Alevilik o zaman yok olur. Alevilik denilen bir şey olmaz. Biz tamamen Allah'a kul, Muhammed Mustafa'ya ümmet, Ali'ye talip olan insanlarız" ifadelerine yer verdi.
'İslamiyet'te bunların yeri yok'
Cemevi dedesi Seyit İbrahim Erenler ise, en ufak bir olayda hedefin Alevi mahalleleri olduğundan söz etti. Karanlık güçlerin Alevi-Sünni çatışması için halen mücadele verdiğini sözlerine ekleyen Erenler, "Öncelikle milletimizin başı sağ olsun diyorum. Bu hain olayda, darbe girişiminde hayatını yitiren vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet diliyorum. Yakınlarına başsağlığı diliyorum. Canlarımıza baktığımız zaman, Aleviler bugüne kadar ne zaman darbe olsa yara almış insanlar. Bu yola ve erkana sığmayan bir durum; hainlik yada itaatsizlik. Allah'ın emrine karşı gelme, peygamberin emrine karşı gelme; suçsuz, masum insanları öldürme, arkadan vurma ki zaten İslamiyet'te bunların yeri yoktur. Dört kapı kırk makam, insanı kamil olma yolunda, kesinlikle yeri yoktur. Karşıt gruplardan, fikirleri bağdaşmayan, sempati duymayan insanlardan zarar gelebilir. Alevi mahallerine saldırmasınlar. Eğer Allah'a inançları varsa, Müslüman Müslümanın kardeşidir. Allah bunu kitabında söylüyor, 'Dileseydim sizi tek bir ümmet yapardım. Haydi birbirinizle iyilik yarışına girin.' Bizler, insanın insanca değer yargıları ile yaşayan bir toplum olsun istiyoruz. Bizim tek derdimiz bu" diye belirtti.(cnntürk)
15 Temmuz darbe girişimi sonrası 13 Alevi derneğinin kapatılmasını Eskişehir Hacı Bektaş Veli Kültür Sosyal ve Yardımlaşma Derneği Başkanı Kamer Ali Durur ve Cemevi Dedesi Seyit İbrahim Erenler değerlendirdi.
15 Temmuz'un ardından kapatılan 13 derneğin başkanlarının Alevi olmadığını aktaran Başkan Kamer Ali Durur, kapatma kararının faydalı olduğunu söyledi. Söz konusu dernekleri "çakma" olarak nitelendiren Başkan Durur, "Kapatılan 13 Alevi derneği var. Bu dernekler sadece tabela dernekleriydi. Bunların çakma dernekler olduğunu biliyorduk. Bunu defalarca da dillendirmemize rağmen ne yazık ki bu taleplerimiz göz ardı edildi. Onlar bizi hiçbir zaman temsil etmedi ve bu kuruluşların başkanları dahi Alevi değildi. Sadece belki içlerinde bir iki tane Alevi vatandaşımız ve canımız olabilir, ama bunlar tamamen Fethullahçı Terör Örgütü ile bağlantılı çalışan gruplardı. Kapatılmalarında da zaten fayda vardı. Bizim de istediğimiz buydu" dedi.
Başbakan'la görüştüler
Başbakan Binali Yıldırım ile Ankara'da bir araya gelerek görüştüklerini belirten Başkan Durur, cemevlerinin arsa tahsisi konusunda söz aldıklarını ifade etti. Bundan sonraki süreçte FETÖ'ya bağlı dernekler yerine kendilerinin muhatap alınacağını kaydeden Başkan Durur, "Dün sayın Başbakanımız ile birlikteydik. Bir programımız vardı. Alevi Vakıfları Federasyonu ve Alevi Dernekleri Federasyonu olarak katıldık. Sayın Başbakanımıza bu konuları da ilettiğimizde, kendisi de bu konuda gerçekten hassas olduğunu ve bundan sonraki süreçte de muhatap olarak bizleri göreceğini ve özellikle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin vermiş olduğu kararlar vardı. Bu kararlar doğrultusunda ayrıca cemevlerinin arsa tahsisi konusunda yardımcı olacağını ve bu konuda gerekli sözleri de aldık" şeklinde konuştu.
'Oyunu bozduk'
FETÖ'ya bağlı olarak kurulan 13 dernekte farklı şeylerin döndüğünden söz eden Başkan Kamer Ali Durur, "Alevi yolunu ve erkanını sürdürmediklerinden anlaşılıyordu. Çünkü oraya saf ve temiz duyguları ile giden Alevi canlar gittiği zaman, orada farklı şeylerin döndüğünü görüyorlardı. Var olan kurumlarımızla da irtibata geçtikleri için bu konuda bilgi sahibi olmuştuk. Cumhuriyet döneminde özellikle 90'lı yıllardan bu yana Aleviler üzerinde ciddi anlamda oyunlar dönüyor. Yani özellikle bu Alevi ve Sünni çatışması oluşturmak anlamında bu. Gerek Sünni canlarımız, dostlarımız olsun; gerek Alevi camiası olsun biz bu oyunlara gelmedik. Bu oyunu bozduk. Tabi bu süreç halen devam ediyor. Fethullahçı Terör Örgütü, Aleviler üzerinde ciddi bir çatışma ortamı oluşturmak istiyor. Bizler, Alevi inancına sahip olan kurumlar olarak gerekli toplantılarımızı yaptık. Üyelerimizi bilgilendirdik ve bundan sonraki süreçte de daha temkinli yaklaşıp, daha duyarlı olacağız. Yani Alevisi, Sünnisi, Kürdüyle, Türküyle biz tek gücüz ve varlığız. Bunu bu şekilde de sürdürmeye devam edeceğiz. Yani bu oyunlara gelmeyeceğiz, tam tersi biz bu oyunları bozacağız" diye konuştu.
Ali'siz alevilik
Kapatılan 13 dernekte Ali'siz Alevilik projesinin yer aldığı öne sürülürken, Başkan Durur bu iddialara da cevap verdi. Başkan Durur, "Ali'siz Aleviliğin zaten Alevi inancında yeri yok. Çünkü biz hak Muhammed, Ali yoluna gönül vermiş olan insanlarız. Eğer Ali'yi çıkarırsanız, Alevilik o zaman yok olur. Alevilik denilen bir şey olmaz. Biz tamamen Allah'a kul, Muhammed Mustafa'ya ümmet, Ali'ye talip olan insanlarız" ifadelerine yer verdi.
'İslamiyet'te bunların yeri yok'
Cemevi dedesi Seyit İbrahim Erenler ise, en ufak bir olayda hedefin Alevi mahalleleri olduğundan söz etti. Karanlık güçlerin Alevi-Sünni çatışması için halen mücadele verdiğini sözlerine ekleyen Erenler, "Öncelikle milletimizin başı sağ olsun diyorum. Bu hain olayda, darbe girişiminde hayatını yitiren vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet diliyorum. Yakınlarına başsağlığı diliyorum. Canlarımıza baktığımız zaman, Aleviler bugüne kadar ne zaman darbe olsa yara almış insanlar. Bu yola ve erkana sığmayan bir durum; hainlik yada itaatsizlik. Allah'ın emrine karşı gelme, peygamberin emrine karşı gelme; suçsuz, masum insanları öldürme, arkadan vurma ki zaten İslamiyet'te bunların yeri yoktur. Dört kapı kırk makam, insanı kamil olma yolunda, kesinlikle yeri yoktur. Karşıt gruplardan, fikirleri bağdaşmayan, sempati duymayan insanlardan zarar gelebilir. Alevi mahallerine saldırmasınlar. Eğer Allah'a inançları varsa, Müslüman Müslümanın kardeşidir. Allah bunu kitabında söylüyor, 'Dileseydim sizi tek bir ümmet yapardım. Haydi birbirinizle iyilik yarışına girin.' Bizler, insanın insanca değer yargıları ile yaşayan bir toplum olsun istiyoruz. Bizim tek derdimiz bu" diye belirtti.(cnntürk)
Türkiye ABD’ye Gülen’le ilgili 85 kutu belge gönderdi
Amerikan Washington Post gazetesi bugün Fethullah Gülen'le ilgili çarpıcı bir analiz yayımladı.
“77 yaşında, kırılgan ve Pennsylvania’da yaşıyor. Türkiye onun darbe girişiminin beyni olduğunu söylüyor” başlıklı yazıda, Gülen’in15 Temmuz’da 200’den fazla kişinin ölümüne neden olan kanlı girişimi yönetmekle suçlandığı belirtiliyor.
TÜRKİYE 85 KUTU BELGE GÖNDERDİ
Ankara’nın Gülen’in Türkiye’ye iadesini istendiği hatırlatılan yazıda, Türk makamları tarafından ABD Adalet Bakanlığı’na 85 kutu delil belgesi verdiği belirtiliyor.
Washington'da incelenmeye başlanan 85 kutu belgeyle, Türkiye’nin Gülen'in toplumunun her alanına nasıl sızdığını ve darbenin beyni olduğunu kanıtlamayı amaçladığı ifade ediliyor.
ABD’YE TURİST VİZESİYLE GELDİ
Gülen’in ABD’ye turist olarak giriş yaptığı 1999 yılından sonra ülkeden göndermek için yıllarca uğraştığı, sonrasında ise ABD’nin hiçbir politik girişim olmadan Gülen’e yeşil kart verildiği anlatılıyor.
Haberde, Gülen’in dünya çapında bilinen Hizmet Hareketinin köklerinin de 1999 yılında ABD’de atıldığı yazılıyor.
Gazetenin haberinde Gülen’in okullarının dünyada ve ABD’de yaygın olduğu anlatılırken bunların pek çoğunun yüksek performanslı okullar olduğu belirtiliyor. Hatta Teksas’taki bir charter okulunun Obama yöetimi tarafından düzenlenen bir yarışmada 30 milyon dolarlık burs kazandığı aktarılıyor.
Öte yandan Gülen’e ait bazı okullarda sorunlar yaşandığı, dolandırıcılık iddialarının ortaya atıldığı belirtiliyor. Georgia eyaletindeki bir okul ise 2014 yılında yapılan denetim sırasında tespit edilen usulsüzlük nedeniyle kapatılmış.
Haberde Gülen’in okullarıyla ilgili şu tespite de yer verilmiş: “Pek çok charter okulunun Gülen’le olan bağlantılarını inkâr ettikleri de biliniyor. Ancak bu okulların bazı ortak özellikleri var: Türkler tarafından açıldılar. Eğitimde Gülen’in tavsiye ettiği gibi matematik, bilim ve teknolojiye ağırlık veriliyor. Hepsinde ortak bir misyon izleniyor ve Türk dili ile Türk kültürünü öğrenmenin imkanlarını sunuyor.”
HILLARY CLINTON’A BAĞIŞ YAPILMIŞ
Gülen Hizmetinin üyelerinin Beyaz Saray’da verilen yemek davetlerine katıldığını ve hükümet yetkililerini konferanslarda ve törenlerde ağırladıklarını aktaran gazete, Türk Amerikan Birliği’nin yılda bir kez yapılan büyük organizasyonuna yüksek seviyedeki Amerikalıların katıldığını hatta 2008 yılında eski ABD Başkan Bill Clinton’ın video aracılığıyla katılarak konuşma yaptığını hatırlatıyor.
Yazıda son yıllarda Gülen hareketine bağlı kişiler ve organizasyonların politikacılara yüzbinlerce dolarlık bağış yaptığı da belirtiliyor. Bağış yapılan isimler arasında Başkan adayı Hillary Clinton, eski Beyaz Saray sözcüsü John Boehner, eski Teksas valisi ve başkan aday Rick Perry gibi pek çok politikacı bulunuyor.
Öte yandan Washington Post’un elde ettiği bilgilere göre, 2007 yılından beri Gülen hareketiyle bağlantısı olan 10’dan fazla organizasyon 289 kongre gezisine sponsor oldu, bunların yarısı Türkiye’ye düzenlenen gezilerdi.
FBI SORUŞTURMALARI SONUÇSUZ KALDI
Yazının bir bölümünde “Gülen organizasyonunun nasıl çalıştığına yönelik şeffaflığın bulunmaması – örneğin federal dosyalarda organizasyona mali destek sağlayanların isimlerinin bulunmaması, hiyerarşik yapının bilinmemesi ve para kaynaklarının açık olmaması- şüpheleri artırıyor” deniliyor.
“FBI tarafından geçmişte ve günümüzde yürütülen mali soruşturmalarda, okullardan iş derneklerine, Gülen bağlantılı girişimler hakkında incelemeler yapılmasına rağmen hiçbir suçlamada bulunulmadı” denilen haberde Gülen’in onursal başkanı olduğu Rumi Forum’un yöneticisi Emre Çelik’in sözlerine yer verilmiş. Mali düzensizliklerle ilgili konuşan Çelik, “Tüm kurumların kendi yönetim kurulları var. Yapılan ve yapılmayanlarla ilgili sorumluluk yönetim kurullarına aittir. Gülen herhangi bir resmi yetkiye sahip değil. Onun günlük görevleri arasında hiçbir ülkedeki hiçbir kurumu yönetmek yok. Tek görevi yazmak ve konuşmak” diyor.
ESKİ CIA ŞEFİ YEŞİL KART İÇİN MEKTUP YAZDI
Eski CIA şefi Graham Fuller’ın geçtiğimiz ay Huffington Post gazetesine yazdığı yazıdan alıntı yapılan haberde Fuller’ın şu sözlerine yer veriliyor: “İslami hareketler arasında Hizmet’i, mantıklı, ılımlı, açık fikirli olması sebebiyle listenin en üstüne koyarım.”
Washington Post’un haberinde Fuller’ın, Gülen’in Yeşil Kart başvurusu için destek mektubu yazdığı belirtiliyor. Öte yandan AKP milletveliki Orhan Deligöz Fuller’ın 15 Temmuz gecesi Büyükada’da bir otelde toplantı yaptığını ileri sürmüştü.
ERDOĞAN GÜLEN İLİŞKİSİ
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Fethullah Gülen arasındaki ilişkiye de değinilen yazıda, Erdoğan’ın 2010 yılında anayasa referandumundan zaferle çıktıktan sonra “Okyanus ötesine teşekkür ettiği” hatırlatılıyor. Ancak 2011 yılında Erdoğan’ın üçüncü dönemiyle beraber ilişkilerin bozulmaya başladığı anlatılıyor. 2012 yılında dersanelerin kapatılmasıyla sürtüşme gün yüzüne çıkarken, 2013 yılına gelindiğinde ikili arasında açık bir savaş başladığı biliniyor.
NASIL OTURMA İZNİ ALDI
Gülen’in ABD’ye gelişi ve oturma izni alana kadar geçen sürece de mercek tutulan yazıda şunlar anlatılıyor:
“Yaklaşık 10 yıl ABD’de turistik vize ile ikamet eden Gülen, bu süre boyunca göçmenlik bürosu tarafından defalarca ülkeden atılmaya çalışıldı. 2001 yılında “dini çalışan” olarak göçmen vizesine başvuru yapan Gülen bundan 18 ay sonra ise oturma izni talebinde bulundu. bu talep henüz cevaplanmadan, ABD Gülen’in ‘dini’ vizesini açıklanmayan bir sebepten iptal etti. Gülen bu kararı temyize götürdü ve bu kez 2006 yılında “eğitimci” sıfatıyla ve “özel yetenekli” kişiler için açılan bir programla daimi oturma iznine başvurdu. Bu başvurusu ise 2007 yılında reddedildi. Gülen bu gelişmelerin üzerine mağdur edildiğini öne sürerek dava açtı. Bir yıldan uzun süren davada Pennsylvania savcısı Gülen’in bir okulda eğitim vermediğini; ne bir eğitimci olduğunu ne de “özel yetenekli” olduğunu savundu. Ancak Türk ve ABD’li yetkililerin desteğiyle Gülen 2008 yılında davayı kazandı.” Sözcü
“77 yaşında, kırılgan ve Pennsylvania’da yaşıyor. Türkiye onun darbe girişiminin beyni olduğunu söylüyor” başlıklı yazıda, Gülen’in15 Temmuz’da 200’den fazla kişinin ölümüne neden olan kanlı girişimi yönetmekle suçlandığı belirtiliyor.
TÜRKİYE 85 KUTU BELGE GÖNDERDİ
Ankara’nın Gülen’in Türkiye’ye iadesini istendiği hatırlatılan yazıda, Türk makamları tarafından ABD Adalet Bakanlığı’na 85 kutu delil belgesi verdiği belirtiliyor.
Washington'da incelenmeye başlanan 85 kutu belgeyle, Türkiye’nin Gülen'in toplumunun her alanına nasıl sızdığını ve darbenin beyni olduğunu kanıtlamayı amaçladığı ifade ediliyor.
ABD’YE TURİST VİZESİYLE GELDİ
Gülen’in ABD’ye turist olarak giriş yaptığı 1999 yılından sonra ülkeden göndermek için yıllarca uğraştığı, sonrasında ise ABD’nin hiçbir politik girişim olmadan Gülen’e yeşil kart verildiği anlatılıyor.
Haberde, Gülen’in dünya çapında bilinen Hizmet Hareketinin köklerinin de 1999 yılında ABD’de atıldığı yazılıyor.
Gazetenin haberinde Gülen’in okullarının dünyada ve ABD’de yaygın olduğu anlatılırken bunların pek çoğunun yüksek performanslı okullar olduğu belirtiliyor. Hatta Teksas’taki bir charter okulunun Obama yöetimi tarafından düzenlenen bir yarışmada 30 milyon dolarlık burs kazandığı aktarılıyor.
Öte yandan Gülen’e ait bazı okullarda sorunlar yaşandığı, dolandırıcılık iddialarının ortaya atıldığı belirtiliyor. Georgia eyaletindeki bir okul ise 2014 yılında yapılan denetim sırasında tespit edilen usulsüzlük nedeniyle kapatılmış.
Haberde Gülen’in okullarıyla ilgili şu tespite de yer verilmiş: “Pek çok charter okulunun Gülen’le olan bağlantılarını inkâr ettikleri de biliniyor. Ancak bu okulların bazı ortak özellikleri var: Türkler tarafından açıldılar. Eğitimde Gülen’in tavsiye ettiği gibi matematik, bilim ve teknolojiye ağırlık veriliyor. Hepsinde ortak bir misyon izleniyor ve Türk dili ile Türk kültürünü öğrenmenin imkanlarını sunuyor.”
HILLARY CLINTON’A BAĞIŞ YAPILMIŞ
Gülen Hizmetinin üyelerinin Beyaz Saray’da verilen yemek davetlerine katıldığını ve hükümet yetkililerini konferanslarda ve törenlerde ağırladıklarını aktaran gazete, Türk Amerikan Birliği’nin yılda bir kez yapılan büyük organizasyonuna yüksek seviyedeki Amerikalıların katıldığını hatta 2008 yılında eski ABD Başkan Bill Clinton’ın video aracılığıyla katılarak konuşma yaptığını hatırlatıyor.
Yazıda son yıllarda Gülen hareketine bağlı kişiler ve organizasyonların politikacılara yüzbinlerce dolarlık bağış yaptığı da belirtiliyor. Bağış yapılan isimler arasında Başkan adayı Hillary Clinton, eski Beyaz Saray sözcüsü John Boehner, eski Teksas valisi ve başkan aday Rick Perry gibi pek çok politikacı bulunuyor.
Öte yandan Washington Post’un elde ettiği bilgilere göre, 2007 yılından beri Gülen hareketiyle bağlantısı olan 10’dan fazla organizasyon 289 kongre gezisine sponsor oldu, bunların yarısı Türkiye’ye düzenlenen gezilerdi.
FBI SORUŞTURMALARI SONUÇSUZ KALDI
Yazının bir bölümünde “Gülen organizasyonunun nasıl çalıştığına yönelik şeffaflığın bulunmaması – örneğin federal dosyalarda organizasyona mali destek sağlayanların isimlerinin bulunmaması, hiyerarşik yapının bilinmemesi ve para kaynaklarının açık olmaması- şüpheleri artırıyor” deniliyor.
“FBI tarafından geçmişte ve günümüzde yürütülen mali soruşturmalarda, okullardan iş derneklerine, Gülen bağlantılı girişimler hakkında incelemeler yapılmasına rağmen hiçbir suçlamada bulunulmadı” denilen haberde Gülen’in onursal başkanı olduğu Rumi Forum’un yöneticisi Emre Çelik’in sözlerine yer verilmiş. Mali düzensizliklerle ilgili konuşan Çelik, “Tüm kurumların kendi yönetim kurulları var. Yapılan ve yapılmayanlarla ilgili sorumluluk yönetim kurullarına aittir. Gülen herhangi bir resmi yetkiye sahip değil. Onun günlük görevleri arasında hiçbir ülkedeki hiçbir kurumu yönetmek yok. Tek görevi yazmak ve konuşmak” diyor.
ESKİ CIA ŞEFİ YEŞİL KART İÇİN MEKTUP YAZDI
Eski CIA şefi Graham Fuller’ın geçtiğimiz ay Huffington Post gazetesine yazdığı yazıdan alıntı yapılan haberde Fuller’ın şu sözlerine yer veriliyor: “İslami hareketler arasında Hizmet’i, mantıklı, ılımlı, açık fikirli olması sebebiyle listenin en üstüne koyarım.”
Washington Post’un haberinde Fuller’ın, Gülen’in Yeşil Kart başvurusu için destek mektubu yazdığı belirtiliyor. Öte yandan AKP milletveliki Orhan Deligöz Fuller’ın 15 Temmuz gecesi Büyükada’da bir otelde toplantı yaptığını ileri sürmüştü.
ERDOĞAN GÜLEN İLİŞKİSİ
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Fethullah Gülen arasındaki ilişkiye de değinilen yazıda, Erdoğan’ın 2010 yılında anayasa referandumundan zaferle çıktıktan sonra “Okyanus ötesine teşekkür ettiği” hatırlatılıyor. Ancak 2011 yılında Erdoğan’ın üçüncü dönemiyle beraber ilişkilerin bozulmaya başladığı anlatılıyor. 2012 yılında dersanelerin kapatılmasıyla sürtüşme gün yüzüne çıkarken, 2013 yılına gelindiğinde ikili arasında açık bir savaş başladığı biliniyor.
NASIL OTURMA İZNİ ALDI
Gülen’in ABD’ye gelişi ve oturma izni alana kadar geçen sürece de mercek tutulan yazıda şunlar anlatılıyor:
“Yaklaşık 10 yıl ABD’de turistik vize ile ikamet eden Gülen, bu süre boyunca göçmenlik bürosu tarafından defalarca ülkeden atılmaya çalışıldı. 2001 yılında “dini çalışan” olarak göçmen vizesine başvuru yapan Gülen bundan 18 ay sonra ise oturma izni talebinde bulundu. bu talep henüz cevaplanmadan, ABD Gülen’in ‘dini’ vizesini açıklanmayan bir sebepten iptal etti. Gülen bu kararı temyize götürdü ve bu kez 2006 yılında “eğitimci” sıfatıyla ve “özel yetenekli” kişiler için açılan bir programla daimi oturma iznine başvurdu. Bu başvurusu ise 2007 yılında reddedildi. Gülen bu gelişmelerin üzerine mağdur edildiğini öne sürerek dava açtı. Bir yıldan uzun süren davada Pennsylvania savcısı Gülen’in bir okulda eğitim vermediğini; ne bir eğitimci olduğunu ne de “özel yetenekli” olduğunu savundu. Ancak Türk ve ABD’li yetkililerin desteğiyle Gülen 2008 yılında davayı kazandı.” Sözcü
5 milyon tapuya FETÖ gözaltısı
Tüm tapu müdürlüklerine gönderilen resmi yazıyla alım-satım işlemleri durduruldu. FETÖ üyelerinin mal varlıklarını satmasını önlemek için alınan tedbir kararının işlemler tamamlanana kadar devam edeceği öğrenildi. FETÖ'cülere ait tapu sayısının 5 milyona yakın olduğu bildiriliyor.
Türkiye genelinde bütün tapu müdürlüklerine resmi bir yazı gönderildi. Yazı üzerine başta İstanbul ve Ankara olmak üzere birçok tapu müdürlükleri, dün alım-satım işlemlerini yapmadı.
Gönderilen yazı üzerine işlem yapmayan tapu müdürlükleri gün boyu, kendilerine gönderilen Fethullahçı Terör Örgütü (FETÖ) üyesi kişilerin mal varlıklarının satımını önlemek için tedbir kararları aldı.
15 Temmuz’daki hain darbe girişiminin başarısız olması üzerine panikleyen FETÖ üyelerinin mal varlıkları üzerine savcılık tarafından tedbir kararı çıkarıldı. FETÖ'nün şantaj ve himmetle elde ettiği mal varlıklarının envanteri çıkarılması üzerine tapu daireleri ve bankalara yazı yazılarak gerekli işlemlerin başlatılması talimatı verildi. Vatan’dan Çağdaş Ulus’un haberine göre; FETÖ'cü çeteye hizmet edip mal devirlerine aracılık eden mali müşavirler ve avukatların da listesi çıkarıldı.
Geçtiğimiz hafta yayımlanan Milli Emlak Tebliği'ne göre, kapatılan kurum ve kuruluşların mülkiyetindeki binalardaki taşınırlar, güvenlik önlemleri alınarak aynen muhafaza edilecek. Kiralama suretiyle kullanılan binalardaki taşınırlar ise öncelikle ilgili ve ihtiyacı olan kamu kurum veya kuruluşuna devredilecek.
MAL VARLIĞINA TEDBİR
FETÖ üyelerinin mal varlıklarını dondurma kararı alması, satması gibi işlemlerin önüne geçebilmek için dün Türkiye genelindeki tüm tapu müdürlüklerine resmi bir yazı gönderildi. Söz konusu uygulama sebebiyle başta İstanbul ve Ankara olmak üzere dün tapu müdürlüklerinde alım-satım gibi pek çok işlem yapılamadı. İşlemler tamamlanana kadar uygulamanın devam edeceği öğrenilirken tapuya gelen vatandaşlar işlemlerin bir süre yapılmayacağına dair bilgiyi öğrenince tapudan işlem yapmadan ayrılmak zorunda kaldı. Bazı tapularda ise kısmi işlem yapıldığını belirten tapu yetkilileri, kendilerine gelen isim listelerinin kayıtlardan tek tek incelemeye tabi tutulduğunu belirtti. Sözcü
Türkiye genelinde bütün tapu müdürlüklerine resmi bir yazı gönderildi. Yazı üzerine başta İstanbul ve Ankara olmak üzere birçok tapu müdürlükleri, dün alım-satım işlemlerini yapmadı.
Gönderilen yazı üzerine işlem yapmayan tapu müdürlükleri gün boyu, kendilerine gönderilen Fethullahçı Terör Örgütü (FETÖ) üyesi kişilerin mal varlıklarının satımını önlemek için tedbir kararları aldı.
15 Temmuz’daki hain darbe girişiminin başarısız olması üzerine panikleyen FETÖ üyelerinin mal varlıkları üzerine savcılık tarafından tedbir kararı çıkarıldı. FETÖ'nün şantaj ve himmetle elde ettiği mal varlıklarının envanteri çıkarılması üzerine tapu daireleri ve bankalara yazı yazılarak gerekli işlemlerin başlatılması talimatı verildi. Vatan’dan Çağdaş Ulus’un haberine göre; FETÖ'cü çeteye hizmet edip mal devirlerine aracılık eden mali müşavirler ve avukatların da listesi çıkarıldı.
Geçtiğimiz hafta yayımlanan Milli Emlak Tebliği'ne göre, kapatılan kurum ve kuruluşların mülkiyetindeki binalardaki taşınırlar, güvenlik önlemleri alınarak aynen muhafaza edilecek. Kiralama suretiyle kullanılan binalardaki taşınırlar ise öncelikle ilgili ve ihtiyacı olan kamu kurum veya kuruluşuna devredilecek.
MAL VARLIĞINA TEDBİR
FETÖ üyelerinin mal varlıklarını dondurma kararı alması, satması gibi işlemlerin önüne geçebilmek için dün Türkiye genelindeki tüm tapu müdürlüklerine resmi bir yazı gönderildi. Söz konusu uygulama sebebiyle başta İstanbul ve Ankara olmak üzere dün tapu müdürlüklerinde alım-satım gibi pek çok işlem yapılamadı. İşlemler tamamlanana kadar uygulamanın devam edeceği öğrenilirken tapuya gelen vatandaşlar işlemlerin bir süre yapılmayacağına dair bilgiyi öğrenince tapudan işlem yapmadan ayrılmak zorunda kaldı. Bazı tapularda ise kısmi işlem yapıldığını belirten tapu yetkilileri, kendilerine gelen isim listelerinin kayıtlardan tek tek incelemeye tabi tutulduğunu belirtti. Sözcü
Etiketler:
cemaat,
darbe,
fethullah gülen,
haber,
ohal
56 hakim ve savcı hakkında yakalama kararı
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nca, darbe girişimine ilişkin soruşturma kapsamında haklarında gözaltı kararı verilen hakim ve savcılardan bulunamayan 56 kişi hakkında yakalama kararı çıkarıldı.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın darbe girişiminin ardından başlattığı soruşturma kapsamında, aralarında Yargıtay, Danıştay, Ankara Vergi Mahkemesi üyeleri, Ankara Adliyesi hakim ve savcılarının da aralarında bulunduğu 3 binin üzerinde kişi hakkında gözaltı kararı verilmişti.
Bu kişilerden büyük çoğunluğu gözaltına alınıp savcılık sorgularının ardından tutuklanarak cezaevine gönderildi.
Memur Suçları Soruşturma Bürosunda görevli cumhuriyet savcısının talebi üzerine gözaltı kararı bulunmasına rağmen yakalanamayan 56 kişi, hakkında Ankara 5. Sulh Ceza Hakimliği tarafından yakalama kararı çıkarıldı.
Kamuoyunda "Kozmik Oda" olarak bilinen soruşturmayı yürüten Savcı Mustafa Bilgili, soruşturmanın hakimlerinden Halil İbrahim Kütük, Anayasa Mahkemesi Raportörü Tarık Kavak, Hrant Dink davasında 2 MİT görevlisine takipsizlik veren eski Sincan Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Süleyman Savut, eski Adalet Bakanlığı Başmüfettişi Mete Ercoşgun, kamuoyunda "Selam Tevhid" olarak bilinen "Sözde Kudüs Ordusu Terör Örgütü" soruşturmasında usulsüz dinleme talep ettiği gerekçesiyle açığa alınan savcı Salim Duran hakkında yakalama kararı çıkarılanlar arasında bulunuyor. Hürriyet
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın darbe girişiminin ardından başlattığı soruşturma kapsamında, aralarında Yargıtay, Danıştay, Ankara Vergi Mahkemesi üyeleri, Ankara Adliyesi hakim ve savcılarının da aralarında bulunduğu 3 binin üzerinde kişi hakkında gözaltı kararı verilmişti.
Bu kişilerden büyük çoğunluğu gözaltına alınıp savcılık sorgularının ardından tutuklanarak cezaevine gönderildi.
Memur Suçları Soruşturma Bürosunda görevli cumhuriyet savcısının talebi üzerine gözaltı kararı bulunmasına rağmen yakalanamayan 56 kişi, hakkında Ankara 5. Sulh Ceza Hakimliği tarafından yakalama kararı çıkarıldı.
Kamuoyunda "Kozmik Oda" olarak bilinen soruşturmayı yürüten Savcı Mustafa Bilgili, soruşturmanın hakimlerinden Halil İbrahim Kütük, Anayasa Mahkemesi Raportörü Tarık Kavak, Hrant Dink davasında 2 MİT görevlisine takipsizlik veren eski Sincan Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Süleyman Savut, eski Adalet Bakanlığı Başmüfettişi Mete Ercoşgun, kamuoyunda "Selam Tevhid" olarak bilinen "Sözde Kudüs Ordusu Terör Örgütü" soruşturmasında usulsüz dinleme talep ettiği gerekçesiyle açığa alınan savcı Salim Duran hakkında yakalama kararı çıkarılanlar arasında bulunuyor. Hürriyet
Hüseyin Gülerce 15 Temmuz darbe girişiminin 1 numarasını açıkladı
Hüseyin Gülerce 24 TV'de yaptığı açıklamada 15 Temmuz darbe girişiminin 1 numarası Adil Öksüz olduğunu söyledi.
Yıllarca Gülen'in en yakınlarında yer alan, o dönemki tabirle "cemaat"in en önemli isimlerinden biri olarak zikredilen Hüseyin Gülerce 24 TV'de darbe girişimini değerlendirdi.
'1 numara Adil Öksüz'dür'
Darbe girişiminin 1 numarasının kim olduğuna yönelik soruya yanıt veren Gülerce, "Adil Öksüz o gece Akıncılar Üssü'nde görüntüleri olduğu söyleniyor. Varsa diye konuşuyorum. O zaman Öksüz darbe girişiminin kesinlikle 1 numarasıdır. Kesin. Bu darbe girişiminin merkez üssü Akıncı Üssü çıktı mı, çıktı. Orada da bu İlahiyat Yardımcı Doçenti görüldüyse kesinlikle 1 numara odur.
Bunun 1 numara olduğu düşüncesini kuvvetlendiren bir şey daha var. Bu adam son 20 gün içerisinde, birisi darbe girişiminden 3 gün olmak üzere Pensilvanya'ya gitmiş. Kafamdaki şablona göre böyle bir darbenin son talimatlarını Fethullah Gülen son talimatlarını telefonla vermemiştir. Şifahi olarak vermiştir. Bir yardımcı ilahiyat doçenti Pensilvanya'yı kapı komşusu yapmış. Bu nasıl bir şey." dedi.
Yıllarca Gülen'in en yakınlarında yer alan, o dönemki tabirle "cemaat"in en önemli isimlerinden biri olarak zikredilen Hüseyin Gülerce 24 TV'de darbe girişimini değerlendirdi.
'1 numara Adil Öksüz'dür'
Darbe girişiminin 1 numarasının kim olduğuna yönelik soruya yanıt veren Gülerce, "Adil Öksüz o gece Akıncılar Üssü'nde görüntüleri olduğu söyleniyor. Varsa diye konuşuyorum. O zaman Öksüz darbe girişiminin kesinlikle 1 numarasıdır. Kesin. Bu darbe girişiminin merkez üssü Akıncı Üssü çıktı mı, çıktı. Orada da bu İlahiyat Yardımcı Doçenti görüldüyse kesinlikle 1 numara odur.
Bunun 1 numara olduğu düşüncesini kuvvetlendiren bir şey daha var. Bu adam son 20 gün içerisinde, birisi darbe girişiminden 3 gün olmak üzere Pensilvanya'ya gitmiş. Kafamdaki şablona göre böyle bir darbenin son talimatlarını Fethullah Gülen son talimatlarını telefonla vermemiştir. Şifahi olarak vermiştir. Bir yardımcı ilahiyat doçenti Pensilvanya'yı kapı komşusu yapmış. Bu nasıl bir şey." dedi.
Ahmet Davutoğlu'na ölüm tehdidi
Ahmet Davutoğlu için son dakika haberi geldi. Eski başbakanlardan Ahmet Davutoğlu, bugün katıldığı bir cenaze namazı sırasında yanına yaklaşan Erhan Yiğit adlı kişi tarafından tehdit edildi. Mahkemeye sevk edilen Yiğit, her hafta karakola imza vermesi şartı ve yurt dışına çıkış yasağı konularak serbest bırakıldı.
Edinilen bilgiye göre ünlü mimar Turgut Cansever'in eşi Nilüfer Cansever'in cenaze namazına katılmak için saat 13:15'de Fatih Cami'ne gelen Ahmet Davutoğlu, onu selamlayarak yanına yaklaşan, hatta elini sıkan Erhan Yiğit, tarafından ölümle tehdit edildi.
Davutoğlu'na yönelik, "Şimdi sen beni öldür yoksa ben seni öldüreceğim" şeklinde sözler sarfeden Yiğit, koruma polislerinin müdahalesiyle etkisiz hale getirildi.
Davutoğlu'nun yakın koruma ekibi tarafından yakalayarak emniyet yetkililerine teslim edilen şüpheli önce polis merkezine götürüldü ardından adliyeye sevk edildi.
"Başkanlığını yaptığım kongrede beni engellediniz dedim"
Fatih'te bulunan Şehit Tevfik Fikret Erciyas Polis Merkezi'ne götürülerek ifadesi alınan Erhan Yiğit, daha sonra Çağlayan'daki İstanbul Adalet Sarayı'na sevk edildi.
Elleri kelepçeli ve üzerinde 'Ben Türküm' yazılı siyah bir tişört olan zanlı, kendisini polis merkezi önünde bekleyen gazetecilerin Davutoğlu'nu neden tehdit ettiği yönündeki soruları üzerine, “Tehdit değil. Başbakan beni önledi dedim. Tehdit yok. Rahat ol. 1 Kasım seçimlerinde neden benim başkanlığını yaptığım kongrede beni engellediniz dedim. Öldürme tehdit yok. Önlediniz dedim" diye konuştu.
Tehdit suçundan aranması çıktı
Çağlayan'da bulunan İstanbul Adalet Sarayı'na girişte Erhan Yiğit "Neden tehdit ettiniz?" sorusu üzerine "Vatan sana canım feda" şeklinde cevap verdi. Piskolojik sorunları olduğu iddia edilen Yiğit'in daha önce de tehdit suçundan aranması olduğu öğrenildi.
Yiğit savcılık sorgusunun ardından adli kontrol şartı ile mahkemeye sevk edildi.
Serbest bırakıldı
Erhan Yiğit, her hafta karakola imza vermesi şartı ve yurt dışına çıkış yasağı konularak serbest bırakıldı.
Ancak başka bir dosyası nedeniyle akli dengesinin yerinde olup olmadığının tespiti istenen Yiğit'in Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'ne sevk edileceği öğrenildi.
Edinilen bilgiye göre ünlü mimar Turgut Cansever'in eşi Nilüfer Cansever'in cenaze namazına katılmak için saat 13:15'de Fatih Cami'ne gelen Ahmet Davutoğlu, onu selamlayarak yanına yaklaşan, hatta elini sıkan Erhan Yiğit, tarafından ölümle tehdit edildi.
Davutoğlu'na yönelik, "Şimdi sen beni öldür yoksa ben seni öldüreceğim" şeklinde sözler sarfeden Yiğit, koruma polislerinin müdahalesiyle etkisiz hale getirildi.
Davutoğlu'nun yakın koruma ekibi tarafından yakalayarak emniyet yetkililerine teslim edilen şüpheli önce polis merkezine götürüldü ardından adliyeye sevk edildi.
"Başkanlığını yaptığım kongrede beni engellediniz dedim"
Fatih'te bulunan Şehit Tevfik Fikret Erciyas Polis Merkezi'ne götürülerek ifadesi alınan Erhan Yiğit, daha sonra Çağlayan'daki İstanbul Adalet Sarayı'na sevk edildi.
Elleri kelepçeli ve üzerinde 'Ben Türküm' yazılı siyah bir tişört olan zanlı, kendisini polis merkezi önünde bekleyen gazetecilerin Davutoğlu'nu neden tehdit ettiği yönündeki soruları üzerine, “Tehdit değil. Başbakan beni önledi dedim. Tehdit yok. Rahat ol. 1 Kasım seçimlerinde neden benim başkanlığını yaptığım kongrede beni engellediniz dedim. Öldürme tehdit yok. Önlediniz dedim" diye konuştu.
Tehdit suçundan aranması çıktı
Çağlayan'da bulunan İstanbul Adalet Sarayı'na girişte Erhan Yiğit "Neden tehdit ettiniz?" sorusu üzerine "Vatan sana canım feda" şeklinde cevap verdi. Piskolojik sorunları olduğu iddia edilen Yiğit'in daha önce de tehdit suçundan aranması olduğu öğrenildi.
Yiğit savcılık sorgusunun ardından adli kontrol şartı ile mahkemeye sevk edildi.
Serbest bırakıldı
Erhan Yiğit, her hafta karakola imza vermesi şartı ve yurt dışına çıkış yasağı konularak serbest bırakıldı.
Ancak başka bir dosyası nedeniyle akli dengesinin yerinde olup olmadığının tespiti istenen Yiğit'in Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'ne sevk edileceği öğrenildi.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)