AK parti Genel Başkanı ve Başbakan Binali Yıldırım, referandum sonuçlarının belli olmasından sonra balkon konuşması yaptı. "Bu halk oylamasının kaybedeni yoktur. Kazanan Türkiyedir, kazanan aziz milletimdir" diyen Yıldırım "Kimsenin kalbi kırık olmasın" mesajını verdi.
Başbakan Binali Yıldırım, halk oylamasının sonuçlanmasının ardından AK Parti Genel Merkezi önünde balkon konuşması yaparak partililere teşekkür etti.
Yıldırım, “Bilmeyen öğrensin, duymayan duysun. Kardeşiz, tek vücut, tek bir milletiz. Aziz vatandaşlarım, Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini öngören gayri resmi sonuçlara göre evetle neticelenmiştir, Cenab-ı Mevlam hayırlı uğurlu eylesin. Yüksek bir katılımla sandık başına giderek tercihini yapan demokrasimize sahip çıkan bütün vatandaşlarıma teşekkür ediyorum. Halk oylamasının güvenliğini sağlayan bütün güvenlik teşkilatı ve bütün kamu görevlilerine milletim adına teşekkür ediyorum. Sandık görevlilerine müşahitlere teşekkür ediyorum. Bugün ilk kez hak oylamasında sandığa giden 1 milyon 269 bin gencimizi özellikle kutluyorum. Huzur içinde neticelenen bu oylama demokrasi tarihimizde milletin kendi kararıyla verdiği bir seçimdir. Demokrasi tarihimizde bu oylamayla yeni bir sayfa açılmıştır, herkes emin olsun ki çıkan bu sonucu halkımızın refahı, huzuru için en güzel şekilde değerlendireceğiz, teşekkürler Türkiye, Aziz milletim, yurt dışına yaşayan ve Türkiye’nin demokrasinine sahip çıkan bütün vatandaşlarımıza özellikle teşekkür ediyorum. Bir özel teşekkür ve bir selam kurucu genel başkanımız, liderimiz Sayın Cumhurbaşkanımız, Recep Tayyip Erdoğan’a teşekkür ediyorum. Kendisini buradan defalarca bu balkon konuşmasını yaptığı yerden sevgiyle saygıyla bütün teşkilatım adına selamlıyorum” ifadelerini kullandı.
Bir teşekkür de Bahçeli’ye
“Demokratik tercihin ortaya çıkması için hepimiz çok çalıştık, çok gayret ettik” diyen Yıldırım şöyle konuştu: Bu sürede sahaya çıkan herkese ülkem milletim, demokrasi adına şükranlarımı sunuyorum. Heyecanınız, coşkunuzla kampanya boyunca bizi bir an bile yalnız bırakmayan yol arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Bu anayasa değişikliğinin hazırlanmasında beraber çalıştığım MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye, partisinin bütün teşkilatlarına teşekkür ediyorum. Ayrıca bu süreçte diğer partilerimize de halk oylaması sürecinde yaptıkları olumlu katkıdan dolayı şükranları sunuyorum. Şimdi durmak yok, yola devam.
Kaldığımız yerden yola devam ediyoruz. Elbette farklı düşüncelerimiz, farklı çözüm önerilerimiz olacak ama neticede birliğimizi beraberliğimizi gözümüz gibi koruyacağız, demokrasimizin güzelliği de budur. Farklı fikirlere sahip olmak hiçbir şekilde birbirine üstünlük sağlamak değildir. Meydanlarda farklı şeyler söyledik, millete farklı şeyler anlattık ama son sözü millet söyledi, ‘evet’ dedi noktayı koydu.
Yola çıkarken söylediğimiz gibi halkın iradesi nasıl tecelli ederse o sonuç başımızın tacıdır dedik. Halkımız seçimini yapmış Cumhurbaşkanlığı yönetim sistemine olur vermiştir. Bu ülke bu millet artık hiçbir vesayete, hiçbir harici müdahaleye hiçbir tehdide boyun eğmeyeceğini bir kez daha göstermiştir. Bu seçimlerle, 15 Temmuz alçak darbe girişimini yapan terör örgütüne, bölücü terör örgütüne, Türkiye’ye düşmanlık yapan dış mihraklara en güzel cevabı milletimiz sandıkta vermiştir” şeklinde konuştu.
"Kazanan Türkiye'dir, kazanan Aziz milletimdir."
Yıldırım, “Bu seçimler, Türk demokrasisinin olgunluk düzeyini bütün dünyaya göstermiştir. Bizler Türkiye Cumhuriyeti devletinin birinci derece eşit vatandaşlarıyız. Meşru siyasi alandaki rekabet, birlik ve bütünlüğümüzü asla bozamaz, bozamayacaktır. Vatandaşlarımızın tercihi doğrultusunda geleceği güven içinde inşa edeceğiz. Açıkça söylüyorum, bu halk oylamasının kaybedeni yoktur, kazanan Türkiye'dir, kazanan Aziz milletimdir. Şimdi artık dayanışma bir olma beraber olma birlikte Türkiye olma zamanıdır. Sandıktan bizim tercihimiz ‘evet’ çıktığı için mutluyuz. Milli iradeyle aynı yönde olmak büyük bir şereftir. Bu büyük mutluluğa gölge düşürecek her türlü davranışı ve yorumdan elbette kaçınacağız. Demokratik olgunluğumuzu bize yakışan vakarla anlatacağız. Biz de öteki beriki yoktur, kimse mahsun olmasın.” dedi.
"İlk genel seçimde hayata geçireceğiz."
Bu maratonun bugün başarıyla sonuçlandığını belirten Yıldırım, “Cumhurbaşkanımız birçok ilde, Anadolu’da vatandaşlarımızla kucaklaştı. Kampanya bütün şehir meydanlarında bir bahar şölenine dönüştü. Toplumun bütün fertleri ifade ederek meydanlara döküldü, huzur içinde bu oylamayı gerçekleştirdik. Süreç boyunca yurt dışındaki vatandaşlarımıza vatanseverlikle ülkemize, birliğimize sahip çıktılar. Yine bu süre içinde Türkiye’nin ayağına basmak isteyenler bugün bir mahcubiyeti yaşamışlardır, onları dediği değil Türkiye’nin milletin dediği oldu. Şimdi önümüze, işimize bakacağız. Şimdi milletimizin aydınlık yarınları için uzak ufuklara bakacağız. 2019 seçimlerine kadar gerekli hazırlıkları yapıp çalışarak yeni yönetim sistemini yapılacak ilk genel seçimde hayata geçireceğiz. Bugün demokrasi, millet, hukuk devleti kazandı. Bugün yurt içinde, yurt dışında yaşayan 83 milyon vatandaşımız kazandı. Bu sistem değişikliğiyle beraber, birliğimizi, beraberliğimizi daha çok güçlendireceğiz. Ekonomimizi daha da büyüteceğiz. Kalkınmamızı daha güçlü hale getireceğiz. Türkiye'yi terörden arınmış, birliğini, beraberliğini kardeşliği sağlamlaştırmış örnek lider ülkeler arasına sokacağız” diye konuştu.
"‘Evet’ diyen ‘hayır’ diyen bütün vatandaşlarımıza bir kez daha şükranlarımı sunuyorum"
Yıldırım, bütün vatandaşların hakkını ve hukukunu koruyacaklarına dikkat çekerek, “Bu halk oylamasında ‘hayır’ diyenler de ‘evet’ diyenler de birdir, aynı şekilde değerlidir. ‘Evet’ diyen ‘hayır’ diyen bütün vatandaşlarımıza bir kez daha şükranlarımı sunuyorum, hepsini muhabbetle selamlıyorum. Biz biriz, beraberiz, birlikte Türkiye’yiz. Bütün farklılıklarımızla bir bütünüz. Demokrasi bizim ortak değerimizdir. Her an yanımda olan, destek veren değerli eşim Semiha Hanımefendiye ve aileme teşekkür ediyorum. Bu sonucun geleceğimiz için hayırlı uğurlu olmasını diliyor, bütün AK Parti teşkilatına ve milletime şükranlarımı sunuyorum” şeklinde konuştu.
Başbakan Yıldırım’ın balkon konuşmasında, Başbakan Yardımcıları Numan Kurtulmuş, Veysi Kaynak, Tuğrul Türkeş ve Nurettin Canikli, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, AK Parti Genel Başkan Yardımcıları Mustafa Ataş, Cevdet Yılmaz ve Mehdi Eker, Anayasa Komisyonu Başkanı Mustafa Şentop, Adalet Komisyonu Başkanı Ahmet İyimaya, Ankara Milletvekilileri Ali İhsan Arslan, Emrullah İşler de hazır bulundu. Yıldırım’a eşi Semiha Yıldırım da eşlik etti. Partililerden sık sık “Recep Tayyip Erdoğan” sloganları yükselirken, partililer Başbakan Yıldırım’ı yağmura aldırış etmeden dinledi. cnntürk
17 Nisan 2017 Pazartesi
Ruslara pasaportsuz Türkiye mesajı
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Rusya ile ilişkilerde eski günlere döndüklerini belirterek, üzücü olaylardan ders alarak ilişkileri güçlendirdiklerini söyledi. Rusya vatandaşlarının pasaporta ihtiyaç duymadan Türkiye'ye gelmesini gerektiğinin altını çizen Çavuşoğlu, "Bu üzücü hadiseden önce de görüşmelerimiz olmuştu.
Bakan Çavuşoğlu: "Rusya ile ilişkilerde eski günlere döndük"
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Rusya ile ilişkilerde eski günlere döndüklerini belirterek, üzücü olaylardan ders alarak ilişkileri güçlendirdiklerini söyledi.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Alanya Rus Eğitim ve Kültür Derneği üyeleri ile Alanya Ticaret ve Sanayi Odası'nda (ALTSO) buluştu. Bakan Çavuşoğlu'nu geleneksel kıyafetlerle karşılayan dernek üyeleri, Rus ekmeği 'karavay' ikram etti.
Buluşmada konuşan Çavuşoğlu, Rusya ile ilişkilerde eski günlere döndüklerini belirterek, üzücü olaylardan ders alarak ilişkileri güçlendirdiklerini söyledi.
Türk Akımı Projesi, Akkuyu gibi Rusya ile büyük projeler gerçekleştirdiklerinin altını çizen Çavuşoğlu, diğer alanlarda da ilişkileri güçlendirmek için çalıştıklarını vurguladı.
"RUS VATANDAŞI PASAPORTA İHTİYAÇ DUYMADAN TÜRKİYE'YE GELEBİLMELİ"
Rusya vatandaşlarının pasaporta ihtiyaç duymadan Türkiye'ye gelmesini gerektiğinin altını çizen Çavuşoğlu, "Bu üzücü hadiseden önce de görüşmelerimiz olmuştu.
Ukrayna ile imzaladık bu yıl onlar da gelebilecekler. Gürcistan'la da bunu başarmıştık neden Rusya ile de yapmayalım. Ukrayna'dan da önce görüşmelere başlamıştık. İnşallah bunu da başaracağız. Başkanımız da Türkiye'nin güçlenmesi için 'Evet' verilmesi gerekiyor" diye konuştu.
"CHARTER SEFERLERDE BİR SIKINTI YOK"
Havaalanımız tüm uçaklar için elverişli bir havaalanı. Terminal binamızı daha da büyüteceğiz. Bu sene Rusya'nın değişik şehirlerinden de Alanya-Gazipaşa Havalimanı'na uçaklar inecek. Özellikle dostum Sergey Lavrov'un uçağının inmesinden sonra havaalanı büyük ilgi gördü. Bu sene çok daha fazla Rus misafiri Alanya ve Antalya'da ağırlamak istiyoruz. Charter seferlerde de bir sıkıntı yok.
Rus sigorta şirketlerinin burada tedavi için çalışma yaptığını biliyoruz. Geçtiğimiz hafta Antalya'da sağlık ve spor turizmini ilk kez düzenledik ve buraya gelen bir Rus sağlık sigorta şirketi Antalya'daki devlet hastanemizle anlaşma imzaladı. 20 bin Rus vatandaşının tedavisi garantisi verdi. İnşallah yeni hastanemizi de açınca çok sayıda Rus vatandaşında tedavisi için buraya gelmesini arzu ediyoruz. Alanya'yı sağlığın başkenti yapacağız.
Antalya Alanya arasında otoban çalışmamız var. Öte yandan Alanya'yı İç Anadolu ile bağlayacak hızlı tren çalışmamız da var. Vatandaşlık ve diğer konular söz konusu olduğu zaman elimizden geleni de yapıyoruz. Çifte vatandaşlık konusunda bizim için hiç bir sorun yok, tüm ülke vatandaşlarına verebiliyoruz. Rusya'nın bazı şartları var bu başvurularda ama ileride inşallah bunu da çözeriz" diye konuştu. Hürriyet
Bakan Çavuşoğlu: "Rusya ile ilişkilerde eski günlere döndük"
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Rusya ile ilişkilerde eski günlere döndüklerini belirterek, üzücü olaylardan ders alarak ilişkileri güçlendirdiklerini söyledi.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Alanya Rus Eğitim ve Kültür Derneği üyeleri ile Alanya Ticaret ve Sanayi Odası'nda (ALTSO) buluştu. Bakan Çavuşoğlu'nu geleneksel kıyafetlerle karşılayan dernek üyeleri, Rus ekmeği 'karavay' ikram etti.
Buluşmada konuşan Çavuşoğlu, Rusya ile ilişkilerde eski günlere döndüklerini belirterek, üzücü olaylardan ders alarak ilişkileri güçlendirdiklerini söyledi.
Türk Akımı Projesi, Akkuyu gibi Rusya ile büyük projeler gerçekleştirdiklerinin altını çizen Çavuşoğlu, diğer alanlarda da ilişkileri güçlendirmek için çalıştıklarını vurguladı.
"RUS VATANDAŞI PASAPORTA İHTİYAÇ DUYMADAN TÜRKİYE'YE GELEBİLMELİ"
Rusya vatandaşlarının pasaporta ihtiyaç duymadan Türkiye'ye gelmesini gerektiğinin altını çizen Çavuşoğlu, "Bu üzücü hadiseden önce de görüşmelerimiz olmuştu.
Ukrayna ile imzaladık bu yıl onlar da gelebilecekler. Gürcistan'la da bunu başarmıştık neden Rusya ile de yapmayalım. Ukrayna'dan da önce görüşmelere başlamıştık. İnşallah bunu da başaracağız. Başkanımız da Türkiye'nin güçlenmesi için 'Evet' verilmesi gerekiyor" diye konuştu.
"CHARTER SEFERLERDE BİR SIKINTI YOK"
Havaalanımız tüm uçaklar için elverişli bir havaalanı. Terminal binamızı daha da büyüteceğiz. Bu sene Rusya'nın değişik şehirlerinden de Alanya-Gazipaşa Havalimanı'na uçaklar inecek. Özellikle dostum Sergey Lavrov'un uçağının inmesinden sonra havaalanı büyük ilgi gördü. Bu sene çok daha fazla Rus misafiri Alanya ve Antalya'da ağırlamak istiyoruz. Charter seferlerde de bir sıkıntı yok.
Rus sigorta şirketlerinin burada tedavi için çalışma yaptığını biliyoruz. Geçtiğimiz hafta Antalya'da sağlık ve spor turizmini ilk kez düzenledik ve buraya gelen bir Rus sağlık sigorta şirketi Antalya'daki devlet hastanemizle anlaşma imzaladı. 20 bin Rus vatandaşının tedavisi garantisi verdi. İnşallah yeni hastanemizi de açınca çok sayıda Rus vatandaşında tedavisi için buraya gelmesini arzu ediyoruz. Alanya'yı sağlığın başkenti yapacağız.
Antalya Alanya arasında otoban çalışmamız var. Öte yandan Alanya'yı İç Anadolu ile bağlayacak hızlı tren çalışmamız da var. Vatandaşlık ve diğer konular söz konusu olduğu zaman elimizden geleni de yapıyoruz. Çifte vatandaşlık konusunda bizim için hiç bir sorun yok, tüm ülke vatandaşlarına verebiliyoruz. Rusya'nın bazı şartları var bu başvurularda ama ileride inşallah bunu da çözeriz" diye konuştu. Hürriyet
Kemal Kılıçdaroğlu'ndan YSK'ya sert eleştiri
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, anayasa değişikliği için yapılan referandum sonuçlarını değerlendirdi. Parti genel merkezinde konuşan Kılıçdaroğlu, YSK'ya yönelik sert eleştirilerde bulundu. CHP lideri, "Milletin kararına saygılıyız ama milletin kararına YSK gölge düşürmüştür" dedi.
Parti genel merkezinde kurmaylarıyla bir araya gelen Kılıçdaroğlu, sonrasında basın toplantısı düzenledi.
Türkiye'nin bir referandumu tamamladığını aktaran Kılıçdaroğlu, "Öncelikle, sandığa giden bütün yurttaşlarıma içten teşekkürlerimi sunuyorum. Bütün konuşmalarımda 'evet diyenin de 'hayır' diyenin de başımın üstünde yeri vardır' açıklamasını yapmıştım. Bu bağlamda sandığa gidip iradesini beyan eden bütün vatandaşlarıma teşekkürlerimi sunuyorum." diye konuştu.
Eşit olmayan koşullarda bir referandum gerçekleştirdiklerini, bunu herkesin bildiğini savunan Kılıçdaroğlu, koşullar uygun olmamasına karşın demokrasiye sahip çıkmak için ellerinden gelen her türlü çabayı hukuk zemininde kalarak gösterdiklerini ifade etti. Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
"Evet'i savunanlar hukuk kurallarının dışına çıktılar ama biz özenle hukuk kurallarının içinde çaba harcadık, görüşlerimizi bütün vatandaşlarımızla paylaştık. Anayasalar birer toplumsal uzlaşma belgeleridir. Bunu da yaptığım bütün konuşmalarda ifade ettim. Hepimizin anayasası olacak, bir grubun, bir partinin, bir ailenin, bir kişinin anayasası değil. 80 milyonun anayasası olacak. O nedenle 'Toplumsal uzlaşma belgesidir anayasalar' diyorum. Bu referandum bir gerçeği ortaya çıkardı, toplumun en az yüzde 50'si buna 'hayır' diyor. Dolayısıyla bu anayasa değişikliği ve onun oluşturduğu bütün anayasa bir anlamda bir toplumsal uzlaşma belgesi olma niteliğini büyük ölçüde yitirmiş durumda. Daha önemlisi bu gerçek önümüzde dururken siyaset kurumuna bir görev düşüyor. Anayasayı bir toplumsal uzlaşma belgesi haline dönüştürmek. Bu Türkiye'yi hem içerde hem dışarıda çok daha güçlü bir devlet konumuna getirir. Bu çağrıyı bir partinin genel başkanı olarak yapmayı görev addediyorum."
"YSK, referandumu tartışmalı hale getirdi"
Hukuk devleti ve hukukun üstünlüğü kavramlarının çok önemli olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, parlamentoların yaptığı yasalara her vatandaşın, kurumun uymak zorunda olduğunu belirtti.
Yasalara uyulmazsa hukukun üstünlüğü ve hukuk devleti kavramının büyük ölçüde yara alacağını dile getiren Kılıçdaroğlu, "Yüksek Seçim Kurulu, üzülerek ifade edeyim, bu referandumu tartışmalı hale getirdi." ifadesini kullandı.
Seçim Kanunu'nun 98'inci maddesinde "Üzerinde ilçe seçim kurulu ve sandık kurulu mührü bulunmayan zarflar geçersiz sayılır." dendiğini anımsatan Kılıçdaroğlu, YSK'nın aldığı kararla bu zarfları geçerli kabul ettiğini söyledi.
Seçim Kanunu'nun 101'inci maddesinde ise "Arkasında sandık kurulu mührü bulunmayan oy pusulaları geçersizdir." ifadesinin yer aldığını hatırlatan Kılıçdaroğlu, YSK'nın buna da "geçerli" dediğini aktardı.
Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "YSK'ya şu soruyu sormak isterim, Vatandaşlar görevlerini yaptılar, sandığa gittiler, oylarını kullandılar, hiçbir itiraz var mı? Hiçbir itirazımız yok. Vatandaşın oyuna sonuna kadar saygılıyız ama hiçbir kurum kendisini parlamentonun üstünde göremez, öyle bir yetkisi de yoktur. Kaldı ki yasa maddesi böyle, bu yasa maddelerine dayanarak çıkardığı genelge de böyle. 'Bunlar geçersizdir' diyor. Ama siz, oturuyorsunuz, iktidar partisinden birisinin itirazı
üzerine bunları geçerli sayıyorsunuz, neden? Kendinizi parlamentonun üzerinde hangi gerekçeyle görüyorsunuz ve hangi gerekçeyle yapılan referandumu tartışmalı hale getiriyorsunuz?"
"Sonuna kadar takip edeceğiz"
"Maç yapılırken, maçın ortasında kural değişmez, evrensel bir kuraldır bu. YSK, maçın ortasında, üstelik zarflar açıldıktan sonra yasalara aykırı olarak kuralları değiştiriyor. Bunu doğru bulmuyoruz, asla kabul etmiyoruz. Milletin kararına saygılıyız ama milletin kararına YSK gölge düşürmüştür." diyen Kılıçdaroğlu, hukuksal açıdan da kamu vicdanı açısından da referandumun meşruiyetinin YSK tarafından tartışmalı hale getirildiğini savundu.
Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti: "YSK, seçimin güvenliğinden sorumluyken, bir referandumu tartışmalı hale getiriyor. Aklın alacağı şey değil. Biz büyük bir milletiz, içeride ve dışarıda güçlü olmak isteriz. Gücümüzü hukuktan, hukukun üstünlüğünden almalıyız. Kurumlar, yasalara uygun hareket etmek zorunda. Yapılan bir yanlış, bir referandumu tartışmalı hale getiriyor. Alınan yasalara aykırı karar, referandumu tartışmalı hale getiriyor. Bun asla doğru bulmuyoruz ve bunu sonuna kadar takip edeceğiz."
Bu arada, CHP Genel Merkezi'nde giriş katında toplanan bazı partililer alınan sonuca tepki gösterdi. Partililerden bazıları "istifa" yönünde, bazıları Kılıçdaroğlu'na destek sloganları attı.
Parti genel merkezinde kurmaylarıyla bir araya gelen Kılıçdaroğlu, sonrasında basın toplantısı düzenledi.
Türkiye'nin bir referandumu tamamladığını aktaran Kılıçdaroğlu, "Öncelikle, sandığa giden bütün yurttaşlarıma içten teşekkürlerimi sunuyorum. Bütün konuşmalarımda 'evet diyenin de 'hayır' diyenin de başımın üstünde yeri vardır' açıklamasını yapmıştım. Bu bağlamda sandığa gidip iradesini beyan eden bütün vatandaşlarıma teşekkürlerimi sunuyorum." diye konuştu.
Eşit olmayan koşullarda bir referandum gerçekleştirdiklerini, bunu herkesin bildiğini savunan Kılıçdaroğlu, koşullar uygun olmamasına karşın demokrasiye sahip çıkmak için ellerinden gelen her türlü çabayı hukuk zemininde kalarak gösterdiklerini ifade etti. Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
"Evet'i savunanlar hukuk kurallarının dışına çıktılar ama biz özenle hukuk kurallarının içinde çaba harcadık, görüşlerimizi bütün vatandaşlarımızla paylaştık. Anayasalar birer toplumsal uzlaşma belgeleridir. Bunu da yaptığım bütün konuşmalarda ifade ettim. Hepimizin anayasası olacak, bir grubun, bir partinin, bir ailenin, bir kişinin anayasası değil. 80 milyonun anayasası olacak. O nedenle 'Toplumsal uzlaşma belgesidir anayasalar' diyorum. Bu referandum bir gerçeği ortaya çıkardı, toplumun en az yüzde 50'si buna 'hayır' diyor. Dolayısıyla bu anayasa değişikliği ve onun oluşturduğu bütün anayasa bir anlamda bir toplumsal uzlaşma belgesi olma niteliğini büyük ölçüde yitirmiş durumda. Daha önemlisi bu gerçek önümüzde dururken siyaset kurumuna bir görev düşüyor. Anayasayı bir toplumsal uzlaşma belgesi haline dönüştürmek. Bu Türkiye'yi hem içerde hem dışarıda çok daha güçlü bir devlet konumuna getirir. Bu çağrıyı bir partinin genel başkanı olarak yapmayı görev addediyorum."
"YSK, referandumu tartışmalı hale getirdi"
Hukuk devleti ve hukukun üstünlüğü kavramlarının çok önemli olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, parlamentoların yaptığı yasalara her vatandaşın, kurumun uymak zorunda olduğunu belirtti.
Yasalara uyulmazsa hukukun üstünlüğü ve hukuk devleti kavramının büyük ölçüde yara alacağını dile getiren Kılıçdaroğlu, "Yüksek Seçim Kurulu, üzülerek ifade edeyim, bu referandumu tartışmalı hale getirdi." ifadesini kullandı.
Seçim Kanunu'nun 98'inci maddesinde "Üzerinde ilçe seçim kurulu ve sandık kurulu mührü bulunmayan zarflar geçersiz sayılır." dendiğini anımsatan Kılıçdaroğlu, YSK'nın aldığı kararla bu zarfları geçerli kabul ettiğini söyledi.
Seçim Kanunu'nun 101'inci maddesinde ise "Arkasında sandık kurulu mührü bulunmayan oy pusulaları geçersizdir." ifadesinin yer aldığını hatırlatan Kılıçdaroğlu, YSK'nın buna da "geçerli" dediğini aktardı.
Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "YSK'ya şu soruyu sormak isterim, Vatandaşlar görevlerini yaptılar, sandığa gittiler, oylarını kullandılar, hiçbir itiraz var mı? Hiçbir itirazımız yok. Vatandaşın oyuna sonuna kadar saygılıyız ama hiçbir kurum kendisini parlamentonun üstünde göremez, öyle bir yetkisi de yoktur. Kaldı ki yasa maddesi böyle, bu yasa maddelerine dayanarak çıkardığı genelge de böyle. 'Bunlar geçersizdir' diyor. Ama siz, oturuyorsunuz, iktidar partisinden birisinin itirazı
üzerine bunları geçerli sayıyorsunuz, neden? Kendinizi parlamentonun üzerinde hangi gerekçeyle görüyorsunuz ve hangi gerekçeyle yapılan referandumu tartışmalı hale getiriyorsunuz?"
"Sonuna kadar takip edeceğiz"
"Maç yapılırken, maçın ortasında kural değişmez, evrensel bir kuraldır bu. YSK, maçın ortasında, üstelik zarflar açıldıktan sonra yasalara aykırı olarak kuralları değiştiriyor. Bunu doğru bulmuyoruz, asla kabul etmiyoruz. Milletin kararına saygılıyız ama milletin kararına YSK gölge düşürmüştür." diyen Kılıçdaroğlu, hukuksal açıdan da kamu vicdanı açısından da referandumun meşruiyetinin YSK tarafından tartışmalı hale getirildiğini savundu.
Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti: "YSK, seçimin güvenliğinden sorumluyken, bir referandumu tartışmalı hale getiriyor. Aklın alacağı şey değil. Biz büyük bir milletiz, içeride ve dışarıda güçlü olmak isteriz. Gücümüzü hukuktan, hukukun üstünlüğünden almalıyız. Kurumlar, yasalara uygun hareket etmek zorunda. Yapılan bir yanlış, bir referandumu tartışmalı hale getiriyor. Alınan yasalara aykırı karar, referandumu tartışmalı hale getiriyor. Bun asla doğru bulmuyoruz ve bunu sonuna kadar takip edeceğiz."
Bu arada, CHP Genel Merkezi'nde giriş katında toplanan bazı partililer alınan sonuca tepki gösterdi. Partililerden bazıları "istifa" yönünde, bazıları Kılıçdaroğlu'na destek sloganları attı.
İşsizlik rakamları açıklandı
TÜİK Ocak ayı işsizlik rakamlarını açıkladı. Buna göre işsizlik oranı yüzde 13 seviyesinde gerçekleşirken işsiz sayısı 3 milyon 985 bin kişiye çıktı. Böylelikle işsizlik rakamları Şubat 2010'dan beri en yüksek seviyesini görmüş oldu.
Türkiye genelinde 15 ve daha yukarı yaştakilerde işsiz sayısı 2017 yılı Ocak döneminde geçen yılın aynı dönemine göre 695 bin kişi artarak 3 milyon 985 bin kişi oldu. İşsizlik oranı ise 1,9 puanlık artış ile yüzde 13 seviyesinde gerçekleşti. Aynı dönemde; tarım dışı işsizlik oranı 2,2 puanlık artış ile yüzde 15,2 olarak tahmin edildi. Genç nüfusta (15-24 yaş) işsizlik oranı 5,3 puanlık artış ile yüzde 24,5 olurken,15-64 yaş grubunda bu oran 2 puanlık artış ile yüzde 13,3 olarak gerçekleşti.
İSTİHDAM ORANI YÜZDE 44,8 OLDU
İstihdam edilenlerin sayısı 2017 yılı Ocak döneminde, bir önceki yılın aynı dönemine göre 397 bin kişi artarak 26 milyon 672 bin kişi, istihdam oranı ise 0,2 puanlık azalış ile yüzde 44,8 oldu.
Bu dönemde, tarım sektöründe çalışan sayısı 81 bin kişi, tarım dışı sektörlerde çalışan sayısı 317 bin kişi arttı. İstihdam edilenlerin yüzde 18,3’ü tarım, yüzde 19,8’i sanayi, yüzde 6,5’i inşaat, yüzde 55,4’ü ise hizmetler sektöründe yer aldı. Önceki yılın aynı dönemi ile karşılaştırıldığında tarım sektörünün istihdam edilenler içindeki payı değişim göstermezken, sanayi sektörünün payı 0,4 puan, inşaat sektörünün payı 0,2 puan azaldı. Hizmet sektörünün payı ise 0,6 puan arttı.
İŞGÜCÜNE KATILMA ORANI YÜZDE 51,5 OLARAK GERÇEKLEŞTİ
İşgücü 2017 yılı Ocak döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre 1 milyon 93 bin kişi artarak 30 milyon 658 bin kişi, işgücüne katılma oranı ise 0,8 puan artarak yüzde 51,5 olarak gerçekleşti. Aynı dönemler için yapılan kıyaslamalara göre; erkeklerde işgücüne katılma oranı 0,7 puanlık artışla yüzde 71,5, kadınlarda ise 1 puanlık artışla yüzde 32 olarak gerçekleşti.
OCAK 2016'DA YÜZDE 11 SEVİYESİNDEYDİ
Türkiye genelinde 15 ve daha yukarı yaştakilerde işsiz sayısı 2016 yılı Ocak döneminde 3 milyon 290 bin kişi olmuştu. İşsizlik oranı ise yüzde 11,1 seviyesinde gerçekleşmişti.
KAYIT DIŞI ÇALIŞANLARIN ORANI YÜZDE 32,5 OLARAK GERÇEKLEŞTİ
Ocak 2017 döneminde herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna bağlı olmadan çalışanların oranı, bir önceki yılın aynı dönemine göre 0,7 puan artarak yüzde 32,5 olarak gerçekleşti.
MEVSİM ETKİLERİNDEN ARINDIRILMIŞ İSTİHDAM ARTTI, İŞSİZLİK AZALDI
Mevsim etkilerinden arındırılmış istihdam bir önceki döneme göre 230 bin kişi artarak 27 milyon 534 bin kişi olarak tahmin edildi. İstihdam oranı 0,1 puanlık artış ile yüzde 46,3 oldu.
Mevsim etkilerinden arındırılmış işsiz sayısı bir önceki döneme göre 10 bin kişi azalarak 3 milyon 697 bin kişi olarak gerçekleşti. İşsizlik oranı 0,2 puanlık azalış ile yüzde 11,8 oldu.
Mevsim etkilerinden arındırılmış işgücüne katılma oranı bir önceki döneme göre 0,1 puanlık artış ile yüzde 52,5 olarak gerçekleşti. Ekonomik faaliyete göre istihdam edilenlerin sayısı, tarım sektöründe 111 bin, sanayi sektöründe 9 bin, inşaat sektöründe 13 bin, hizmet sektöründe 96 bin kişi arttı.
Türkiye genelinde 15 ve daha yukarı yaştakilerde işsiz sayısı 2017 yılı Ocak döneminde geçen yılın aynı dönemine göre 695 bin kişi artarak 3 milyon 985 bin kişi oldu. İşsizlik oranı ise 1,9 puanlık artış ile yüzde 13 seviyesinde gerçekleşti. Aynı dönemde; tarım dışı işsizlik oranı 2,2 puanlık artış ile yüzde 15,2 olarak tahmin edildi. Genç nüfusta (15-24 yaş) işsizlik oranı 5,3 puanlık artış ile yüzde 24,5 olurken,15-64 yaş grubunda bu oran 2 puanlık artış ile yüzde 13,3 olarak gerçekleşti.
İSTİHDAM ORANI YÜZDE 44,8 OLDU
İstihdam edilenlerin sayısı 2017 yılı Ocak döneminde, bir önceki yılın aynı dönemine göre 397 bin kişi artarak 26 milyon 672 bin kişi, istihdam oranı ise 0,2 puanlık azalış ile yüzde 44,8 oldu.
Bu dönemde, tarım sektöründe çalışan sayısı 81 bin kişi, tarım dışı sektörlerde çalışan sayısı 317 bin kişi arttı. İstihdam edilenlerin yüzde 18,3’ü tarım, yüzde 19,8’i sanayi, yüzde 6,5’i inşaat, yüzde 55,4’ü ise hizmetler sektöründe yer aldı. Önceki yılın aynı dönemi ile karşılaştırıldığında tarım sektörünün istihdam edilenler içindeki payı değişim göstermezken, sanayi sektörünün payı 0,4 puan, inşaat sektörünün payı 0,2 puan azaldı. Hizmet sektörünün payı ise 0,6 puan arttı.
İŞGÜCÜNE KATILMA ORANI YÜZDE 51,5 OLARAK GERÇEKLEŞTİ
İşgücü 2017 yılı Ocak döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre 1 milyon 93 bin kişi artarak 30 milyon 658 bin kişi, işgücüne katılma oranı ise 0,8 puan artarak yüzde 51,5 olarak gerçekleşti. Aynı dönemler için yapılan kıyaslamalara göre; erkeklerde işgücüne katılma oranı 0,7 puanlık artışla yüzde 71,5, kadınlarda ise 1 puanlık artışla yüzde 32 olarak gerçekleşti.
OCAK 2016'DA YÜZDE 11 SEVİYESİNDEYDİ
Türkiye genelinde 15 ve daha yukarı yaştakilerde işsiz sayısı 2016 yılı Ocak döneminde 3 milyon 290 bin kişi olmuştu. İşsizlik oranı ise yüzde 11,1 seviyesinde gerçekleşmişti.
KAYIT DIŞI ÇALIŞANLARIN ORANI YÜZDE 32,5 OLARAK GERÇEKLEŞTİ
Ocak 2017 döneminde herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna bağlı olmadan çalışanların oranı, bir önceki yılın aynı dönemine göre 0,7 puan artarak yüzde 32,5 olarak gerçekleşti.
MEVSİM ETKİLERİNDEN ARINDIRILMIŞ İSTİHDAM ARTTI, İŞSİZLİK AZALDI
Mevsim etkilerinden arındırılmış istihdam bir önceki döneme göre 230 bin kişi artarak 27 milyon 534 bin kişi olarak tahmin edildi. İstihdam oranı 0,1 puanlık artış ile yüzde 46,3 oldu.
Mevsim etkilerinden arındırılmış işsiz sayısı bir önceki döneme göre 10 bin kişi azalarak 3 milyon 697 bin kişi olarak gerçekleşti. İşsizlik oranı 0,2 puanlık azalış ile yüzde 11,8 oldu.
Mevsim etkilerinden arındırılmış işgücüne katılma oranı bir önceki döneme göre 0,1 puanlık artış ile yüzde 52,5 olarak gerçekleşti. Ekonomik faaliyete göre istihdam edilenlerin sayısı, tarım sektöründe 111 bin, sanayi sektöründe 9 bin, inşaat sektöründe 13 bin, hizmet sektöründe 96 bin kişi arttı.
Büyükşehirler referandumda ne oy verdi?
Türkiye'de milyonlarca vatandaş anayasa ve sistem değişikliğini oylamak için sandık başına gitti. Resmi olmayan sonuçlara göre sandıktan yüzde 51.3 evet, yüzde 48.7 oranında hayır oyu çıktı. Peki Türkiye'nin 'Büyükşehir' statüsündeki illerde vatandaşların tercihi nasıl oldu? İşte o sonuçlar...
1- Adana
Resmi olmayan sonuçlara göre Adana'da seçmen yüzde 58.13 oranında 'hayır' yüzde 41.87 oranında 'evet' dedi. İşte diğer büyükşehirler ve oy oranları...
2- Ankara
Evet: %48.86
Hayır: %51.14
3- Antalya
Evet: %40.94
Hayır: %59.06
4- Aydın
Evet: %35.74
Hayır: %64.26
5- Balıkesir
Evet: %45.53
Hayır: %54.47
6- Bursa
Evet: %53.21
Hayır: %46.79
7- Denizli
Evet: %44.58
Hayır: %55.42
8- Diyarbakır
Evet: %32.42
Hayır: %67.58
9- Erzurum
Evet: %74.50
Hayır: %25.50
10- Eskişehir
Evet: %42.43
Hayır: %57.57
11- Gaziantep
Evet: %62.46
Hayır: %37.54
12- Hatay
Evet: %45.64
Hayır: %54.36
13- İstanbul
Evet: %48.65
Hayır: %51.35
14- İzmir
Evet: %31.22
Hayır: %68.78
15- Kahramanmaraş
Evet: %73.95
Hayır: %26.05
16- Kayseri
Evet: %67.75
Hayır: %32.25
17- Kocaeli
Evet: %56.69
Hayır: %43.31
18- Konya
Evet: %72.88
Hayır: %27.12
19- Malatya
Evet: %69.57
Hayır: %30.43
20- Manisa
Evet: %45.66
Hayır: %54.34
21- Mardin
Evet: %40.96
Hayır: %59.04
22- Mersin
Evet: %35.99
Hayır: %64.01
23- Muğla
Evet: %30.72
Hayır: %69.28
24- Ordu
Evet: %61.90
Hayır: %38.10
25- Sakarya
Evet: %68.08
Hayır: %31.92
26- Samsun
Evet: %63.56
Hayır: %36.44
27- Şanlıurfa
Evet: %70.82
Hayır: %29.18
28- Tekirdağ
Evet: %38.98
Hayır: %61.02
29- Trabzon
Evet: %66.47
Hayır: %33.53
30- Van
Evet: %42.80
Hayır: %57.20
1- Adana
Resmi olmayan sonuçlara göre Adana'da seçmen yüzde 58.13 oranında 'hayır' yüzde 41.87 oranında 'evet' dedi. İşte diğer büyükşehirler ve oy oranları...
2- Ankara
Evet: %48.86
Hayır: %51.14
3- Antalya
Evet: %40.94
Hayır: %59.06
4- Aydın
Evet: %35.74
Hayır: %64.26
5- Balıkesir
Evet: %45.53
Hayır: %54.47
6- Bursa
Evet: %53.21
Hayır: %46.79
7- Denizli
Evet: %44.58
Hayır: %55.42
8- Diyarbakır
Evet: %32.42
Hayır: %67.58
9- Erzurum
Evet: %74.50
Hayır: %25.50
10- Eskişehir
Evet: %42.43
Hayır: %57.57
11- Gaziantep
Evet: %62.46
Hayır: %37.54
12- Hatay
Evet: %45.64
Hayır: %54.36
13- İstanbul
Evet: %48.65
Hayır: %51.35
14- İzmir
Evet: %31.22
Hayır: %68.78
15- Kahramanmaraş
Evet: %73.95
Hayır: %26.05
16- Kayseri
Evet: %67.75
Hayır: %32.25
17- Kocaeli
Evet: %56.69
Hayır: %43.31
18- Konya
Evet: %72.88
Hayır: %27.12
19- Malatya
Evet: %69.57
Hayır: %30.43
20- Manisa
Evet: %45.66
Hayır: %54.34
21- Mardin
Evet: %40.96
Hayır: %59.04
22- Mersin
Evet: %35.99
Hayır: %64.01
23- Muğla
Evet: %30.72
Hayır: %69.28
24- Ordu
Evet: %61.90
Hayır: %38.10
25- Sakarya
Evet: %68.08
Hayır: %31.92
26- Samsun
Evet: %63.56
Hayır: %36.44
27- Şanlıurfa
Evet: %70.82
Hayır: %29.18
28- Tekirdağ
Evet: %38.98
Hayır: %61.02
29- Trabzon
Evet: %66.47
Hayır: %33.53
30- Van
Evet: %42.80
Hayır: %57.20
16 Nisan 2017 Pazar
İstanbul'un elektriğine denizden destek
Ulaştırma Bakanlığı tarafından kiralandığı ve Marmaray’a elektrik sağlayacak olan dev jeneratör gemi Doğan Bey, demirlediği Yenikapı'da elektrik tellerini karaya bağladı. Karada hızla süren çalışmaların ardından, daha önce Irak'ta görev yapan 126 Megawatt’lık gemi ürettiği elektriği artık Marmaraya iletmeye başlayacak. Dev jenaratör geminin elektriğini şehir şebekesinden alan Marmaray’ın neden olduğu elektrik kesintilerinin önüne geçmesi planlanıyor.
Ortadoğu Afrika ve Güney Asya ülkelerinde yetmeyen elektrik ihtiyacını karşılamak için Karadeniz Holdingi tarafından başlatılan projede görev yapan 9 jeneratör gemiden biri olan Doğan Bey, geçtiğimiz günlerde Marmara Denizi'ne giriş yapmış ve Yenikapı açıklarına demirlemişti.
126 Megawatt'lık bir santrali bünyesinde barındıran Doğan Bey gemisinin Yenikapı'ya demirlemesinin ardından hızla başlayan çalışmalarda gemiden uzatılan elektrik kablolarıyla karaya bağlandı.
Karada yapılan çalışmalarda ise kıyıda bir elektrik aktarma istasyonu yapıldı. Bu istasyonda son çalışmaların yapıldığı ardından geminin ürettiği enerjinin önce şehir şebekesine oradan da Marmara’ya ulaşacağı öğrenildi.
Elektrik enerjisini Eminönü Bölgesi’ndeki şehir santralinden alan Marmaray’ın, şehir elektrik şebekesinde kesintilerine neden oluyordu. Özellikle turistik bir bölge olan Kapalıçarşı ve çevresinde yapılan ve uzun süren elektrik kesintileri nedeniyle esnaf zor günler geçiriyordu.
500 bin nüfuslu bir yerleşim yerinin elektrik ihtiyacını karşılayabilecek güçte olan Karadeniz Powership Doğan Bey gemisi 126 Megawatt gücünde. Tuzla'da 2010 yılında üretilen ve Irak'ta görev yapan Doğan Bey gemisi üretildiği tarihten bu yana elektrik üretiyor.
Ortadoğu Afrika ve Güney Asya ülkelerinde yetmeyen elektrik ihtiyacını karşılamak için Karadeniz Holdingi tarafından başlatılan projede görev yapan 9 jeneratör gemiden biri olan Doğan Bey, geçtiğimiz günlerde Marmara Denizi'ne giriş yapmış ve Yenikapı açıklarına demirlemişti.
126 Megawatt'lık bir santrali bünyesinde barındıran Doğan Bey gemisinin Yenikapı'ya demirlemesinin ardından hızla başlayan çalışmalarda gemiden uzatılan elektrik kablolarıyla karaya bağlandı.
Karada yapılan çalışmalarda ise kıyıda bir elektrik aktarma istasyonu yapıldı. Bu istasyonda son çalışmaların yapıldığı ardından geminin ürettiği enerjinin önce şehir şebekesine oradan da Marmara’ya ulaşacağı öğrenildi.
Elektrik enerjisini Eminönü Bölgesi’ndeki şehir santralinden alan Marmaray’ın, şehir elektrik şebekesinde kesintilerine neden oluyordu. Özellikle turistik bir bölge olan Kapalıçarşı ve çevresinde yapılan ve uzun süren elektrik kesintileri nedeniyle esnaf zor günler geçiriyordu.
500 bin nüfuslu bir yerleşim yerinin elektrik ihtiyacını karşılayabilecek güçte olan Karadeniz Powership Doğan Bey gemisi 126 Megawatt gücünde. Tuzla'da 2010 yılında üretilen ve Irak'ta görev yapan Doğan Bey gemisi üretildiği tarihten bu yana elektrik üretiyor.
15 Nisan 2017 Cumartesi
Atilla Taş ve 13 kişi tutuklandı!
FETÖ'nün medya yapılanması davasında tahliye olduktan sonra haklarında "Anayasal düzeni ve Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ni ortadan kaldırmaya teşebbüs" suçlarından soruşturma açılan Atilla Taş ve Gökçe Fırat Çulhaoğlu'nun da aralarında bulunduğu 13 kişiden 12'si tutuklandı.
FETÖ’nün medya yapılanması davasında tahliye olduktan sonra haklarında “Anayasal düzeni ve Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ni ortadan kaldırmaya teşebbüs” suçlarından soruşturma açılan ve cezaevinden çıkar çıkmaz gözaltına alınarak İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne götürülen şarkıcı Atilla Taş’ın da aralarında bulunduğu 13 şüpheli, 14 gündür gözaltında tutuldukları emniyet müdürlüğünden akşam saatlerinde Çağlayan’daki İstanbul Adalet Sarayı’na götürüldü. Emniyette soruşturmayı yürüten savcılıkça ifadeleri alındığı öğrenilen şüpheliler; Atilla Taş, Gökçe Fırat Çulhaoğlu, Yakup Çetin, Bünyamin Köseli, Cihan Acar, Abdullah Kılıç, Oğuz Usluer, Ali Akkuş, Hüseyin aydın, Murat Aksoy, Mustafa Erkan Acar, Seyit Kılıç, Yetkin Yıldız tutuklanmaları talebiyle nöbetçi sulh ceza hakimliğine sevk edildi.
“DARBE GİRİŞİMİNİN ETKİ AJANLIĞINI YAPTILAR”
Başsavcılık mahkemeye gönderdiği sevk yazısında, “15 Temmuz darbe girişiminde bulunan FETÖ/PDY üyesi şüphelilerin darbe girişimi süresi öncesinde, esnasında ve sonrasında örgütsel kamuoyu oluşturmak maksadıyla örgütün medya yapılanmasında yer aldıkları, örgütün yalnızca mensupları tarafından hazırladığı kriptografik haberleşme programını kullandıkları, örgütün üst düzey yöneticileriyle yoğun irtibatlarının olduğu, örgütsel hiyerarşi içinde hareket ettikleri, örgüte müzahir sendikaya üye oldukları, örgüte ait basın yayın kuruluşlarında aktif olarak görev aldıkları, darbe girişimini gerçekleştiren ve halen tutuklu yargılanan FETÖ/PDY’nin silahlı kanadıyla eylem ve fikir birliğiyle hareket ettikleri ve darbe girişimi eyleminin etki ajanlığı görevini ifa ettikleri” ileri sürüldü.
12 KİŞİ TUTUKLANDI
İstanbul Nöbetçi 2. Sulh Ceza Hakimliği, sorguları tamamlanan şüphelilerden 12’si hakkında tutuklama kararı verdi. Kararda, şüphelilerin FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün basın yayın ve medya yapılanmasında faaliyette bulundukları, bu kapsamda eylem ve fikir birliği içerisinde hareket ettikleri, darbe girişimi eylemlerinin etki ajanlığı görevlerini ifa ettikleri belirtilerek isnat edilen, “Anayasal düzeni ve Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ni ortadan kaldırmaya teşebbüs” suçlarından tutuklanmalarına karar verildi. Şüphelilerden Ali Akkuş’un, 17-25 Aralık sürecinden sonra genel yayın yönetmeni Ekrem Dumanlı ile hükümete karşı yürütülen faaileyetler konusunda ters düştüğü, gazetede pasif göreve verildiği, gazeteden ayrılırken tazminatının ödenmediği ve bu süreçten sonra örgütün faaliyetleri arasında yer almadığı hususları dikkate alınarak adli kontrol şartıyla serbest bırakılmasına karar verildi.
ATİLLA TAŞ’IN SOSYAL MEDYADA ALGI OPERASYONU YAPTIĞI İDDİA EDİLDİ
Kararda pop müzik sanatçısı olduğu belirtilen şüphelilerden Atila Taş’ın, örgüte ait kapatılan Meydan gazetesi ile Haberdar isimli internet sitesinde köşe yazarlığı yaptığı, fuatavni’nin paylaşımlarını haber yaptığı, örgütün üst düzey mensupları arasında yer alan Ekrem Dumanlı, Said Sefa ve Erdal Şen isimli kişilerle telefon irtibatının olduğu, Bylock kullanıcısı olan 4 kişi ile telefon görüşmesinin bulunduğu ve örgüt tarafından kendisine yüklenen misyon gereğince sosyal medyada ve kamuoyunda algı operasyonları yaptığı iddia edildi.
OLAYIN GEÇMİŞİ
15 Temmuz darbe girişiminin ardından FETÖ’nün medya yapılanması soruşturması kapsamında aralarında Atilla Taş’ın da bulunduğu 26 kişi tutuklanmıştı. Toplamda 29 kişi hakkında dava açılmıştı. Şüpheliler, 25. Ağır Ceza Mahkemesi’nde iki hafta önce ilk kez hakim karşısına çıkmış, 5 gün süren duruşmaların ardından duruşma savcısı 13 kişinin tahliyesini talep etmişti. İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesi de 21 kişinin tahliyesine karar vermişti. Ancak üst mahkeme 8 kişinin tahliyesine itiraz ederken Başsavcılık da, 13 kişi hakkında darbe soruşturması başlatmıştı. 8 kişi cezaevinden çıkamazken, 13 kişi ise yeni soruşturma kapsamında tekrar gözaltına alınarak emniyete götürülmüş, tahliye kararı veren İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesi heyeti ile duruşma savcısı HSYK tarafından açığa alınmıştı. DHA
FETÖ’nün medya yapılanması davasında tahliye olduktan sonra haklarında “Anayasal düzeni ve Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ni ortadan kaldırmaya teşebbüs” suçlarından soruşturma açılan ve cezaevinden çıkar çıkmaz gözaltına alınarak İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne götürülen şarkıcı Atilla Taş’ın da aralarında bulunduğu 13 şüpheli, 14 gündür gözaltında tutuldukları emniyet müdürlüğünden akşam saatlerinde Çağlayan’daki İstanbul Adalet Sarayı’na götürüldü. Emniyette soruşturmayı yürüten savcılıkça ifadeleri alındığı öğrenilen şüpheliler; Atilla Taş, Gökçe Fırat Çulhaoğlu, Yakup Çetin, Bünyamin Köseli, Cihan Acar, Abdullah Kılıç, Oğuz Usluer, Ali Akkuş, Hüseyin aydın, Murat Aksoy, Mustafa Erkan Acar, Seyit Kılıç, Yetkin Yıldız tutuklanmaları talebiyle nöbetçi sulh ceza hakimliğine sevk edildi.
“DARBE GİRİŞİMİNİN ETKİ AJANLIĞINI YAPTILAR”
Başsavcılık mahkemeye gönderdiği sevk yazısında, “15 Temmuz darbe girişiminde bulunan FETÖ/PDY üyesi şüphelilerin darbe girişimi süresi öncesinde, esnasında ve sonrasında örgütsel kamuoyu oluşturmak maksadıyla örgütün medya yapılanmasında yer aldıkları, örgütün yalnızca mensupları tarafından hazırladığı kriptografik haberleşme programını kullandıkları, örgütün üst düzey yöneticileriyle yoğun irtibatlarının olduğu, örgütsel hiyerarşi içinde hareket ettikleri, örgüte müzahir sendikaya üye oldukları, örgüte ait basın yayın kuruluşlarında aktif olarak görev aldıkları, darbe girişimini gerçekleştiren ve halen tutuklu yargılanan FETÖ/PDY’nin silahlı kanadıyla eylem ve fikir birliğiyle hareket ettikleri ve darbe girişimi eyleminin etki ajanlığı görevini ifa ettikleri” ileri sürüldü.
12 KİŞİ TUTUKLANDI
İstanbul Nöbetçi 2. Sulh Ceza Hakimliği, sorguları tamamlanan şüphelilerden 12’si hakkında tutuklama kararı verdi. Kararda, şüphelilerin FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün basın yayın ve medya yapılanmasında faaliyette bulundukları, bu kapsamda eylem ve fikir birliği içerisinde hareket ettikleri, darbe girişimi eylemlerinin etki ajanlığı görevlerini ifa ettikleri belirtilerek isnat edilen, “Anayasal düzeni ve Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ni ortadan kaldırmaya teşebbüs” suçlarından tutuklanmalarına karar verildi. Şüphelilerden Ali Akkuş’un, 17-25 Aralık sürecinden sonra genel yayın yönetmeni Ekrem Dumanlı ile hükümete karşı yürütülen faaileyetler konusunda ters düştüğü, gazetede pasif göreve verildiği, gazeteden ayrılırken tazminatının ödenmediği ve bu süreçten sonra örgütün faaliyetleri arasında yer almadığı hususları dikkate alınarak adli kontrol şartıyla serbest bırakılmasına karar verildi.
ATİLLA TAŞ’IN SOSYAL MEDYADA ALGI OPERASYONU YAPTIĞI İDDİA EDİLDİ
Kararda pop müzik sanatçısı olduğu belirtilen şüphelilerden Atila Taş’ın, örgüte ait kapatılan Meydan gazetesi ile Haberdar isimli internet sitesinde köşe yazarlığı yaptığı, fuatavni’nin paylaşımlarını haber yaptığı, örgütün üst düzey mensupları arasında yer alan Ekrem Dumanlı, Said Sefa ve Erdal Şen isimli kişilerle telefon irtibatının olduğu, Bylock kullanıcısı olan 4 kişi ile telefon görüşmesinin bulunduğu ve örgüt tarafından kendisine yüklenen misyon gereğince sosyal medyada ve kamuoyunda algı operasyonları yaptığı iddia edildi.
OLAYIN GEÇMİŞİ
15 Temmuz darbe girişiminin ardından FETÖ’nün medya yapılanması soruşturması kapsamında aralarında Atilla Taş’ın da bulunduğu 26 kişi tutuklanmıştı. Toplamda 29 kişi hakkında dava açılmıştı. Şüpheliler, 25. Ağır Ceza Mahkemesi’nde iki hafta önce ilk kez hakim karşısına çıkmış, 5 gün süren duruşmaların ardından duruşma savcısı 13 kişinin tahliyesini talep etmişti. İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesi de 21 kişinin tahliyesine karar vermişti. Ancak üst mahkeme 8 kişinin tahliyesine itiraz ederken Başsavcılık da, 13 kişi hakkında darbe soruşturması başlatmıştı. 8 kişi cezaevinden çıkamazken, 13 kişi ise yeni soruşturma kapsamında tekrar gözaltına alınarak emniyete götürülmüş, tahliye kararı veren İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesi heyeti ile duruşma savcısı HSYK tarafından açığa alınmıştı. DHA
14 Nisan 2017 Cuma
"Az kaza yapan sürücüler ödüllendirilecek"
Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, zorunlu trafik sigortasında tavan fiyat uygulamasına ilişkin, "Hem sektöre hem tüketiciye mesajım; az kaza yapan veya hiç kaza yapmayanlar ödüllendirilecek. Fakat sık sık kaza yapanlar da cezalandırılacak. Dolayısıyla primlere tavan getirilmesi, rehavet getirmesin." ifadelerini kullandı.
Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, NTV'de katıldığı programda gündeme ve referanduma ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Referandum öncesi izlenimlerinin ne olduğunun sorulması üzerine Şimşek, sahadan edindiği izlenimin kararsızların azaldığı, referandumdan güçlü bir "evet" çıkmasını ümit ettiklerini söyledi.
Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine yönelik "tek adam rejimine gidildiği" eleştirilerinin hatırlatılması üzerine Şimşek, bunun doğru olmadığını, kesinlikle tek adam rejimine gidilmediğini, dünyanın en gelişmiş demokrasilerinde uygulanan başkanlık sistemine geçildiğini anlattı.
Yeni sistemde başa kim, yüzde kaç oy alarak gelirse gelsin, cumhurbaşkanının yetkilerinin sınırı olduğuna işaret eden Şimşek, bu yetkilerin çok net şekilde tarif edildiğini belirtti. Söz konusu iddiaların, anayasayı, kanunları, yargı ve Meclis denetimini dikkate almayan söylemler olduğunu ifade eden Şimşek, "Doğru söylemler değil, muhalefetin bir dezenfermasyon çabası." dedi.
Rejim değişikliği eleştirilerine ilişkin de Şimşek, Türkiye'de kesinlikle rejimin değişmeyeceğini, hükümet sistemi değişikliği yapıldığını ifade etti.
"Eyalet sistemi olsa, MHP buna destek verir miydi?"
Şimşek, "cumhurbaşkanlığı hükümet sistemiyle Türkiye'nin eyaletlere bölüneceği" yönündeki söylemlerin anımsatılması üzerine, bu ifadelere güldüğünü söyledi. Bu anayasa değişikliğinde eyalet sisteminin bulunması halinde MHP'nin buna kesinlikle destek vermeyeceğini belirten Şimşek, bölücü terör örgütünün sözde liderlerinin defalarca net şekilde "hayır" oyunu desteklediklerini söylediklerini ifade etti. Şimşek, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Bölücü terör örgütü hayır mitingleri yapmadı mı? Eğer bu gerçekten eyalet sistemini içerseydi, böyle bir yetki olsaydı arka planda, bölücü terör Avrupa'da, Türkiye'de bu referandumun aleyhinde kampanya yapar mıydı? Bu kanunla düzenlenecek bir konudur. Anayasanın ilk 4 maddesi buna izin vermez. Diyelim ki kanunla düzenlenecek. Kanunu Meclis çıkartacak, cumhurbaşkanı çıkartmayacak. Net olarak söylüyorum anayasa değişikliğinde eyaletin 'e'si yok. Kesinlikle eyalet kurmaya yetki yok. PKK'nın, bu referanduma bu kadar güçlü karşı duruşu, bir kere bunu net şekilde doğruluyor. Bizim partimiz, Hakkari'ye gidiyoruz, Yüksekova'daydık. 'Tek bayrak, tek millet, tek devlet, tek vatan' dedik. Bunu Hakkari, Şırnak ve her yerde söyledik. Böyle bir gizli ajanda olsa, böyle bir yetki olsa... Buna kargalar güler, bunu dikkate bile almamak lazım. Sahada, gittiğimiz yerlerde karşımıza çıkıyor, şoke oluyoruz."
Başbakan Yardımcısı Şimşek, "Mevcut sistem neye engel oluşturuyor ki yenileme ihtiyacı doğdu?" sorusunu yanıtlarken de bu değişikliğin bir parti veya şahıs meselesi olmadığına dikkati çekti. Kamuoyu yoklamalarına göre, AK Parti'nin Kurucu Genel Başkanı olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, şu anda AK Parti Genel Başkanı olması halinde yeniden seçileceğini, destek oranının 2015'ten daha güçlü olduğunu görüldüğünü söyledi. Şimşek, "Dolayısıyla bugün iş bir parti, şahıs meselesi olsa hiç değişikliğe gerek yok." diye konuştu.
Şimşek, "Türkiye'nin bir çekirge gibi güçlü iktidarları döneminde zıpladığını, diğer dönemlerinde ise düştüğünü" ifade ederek, bütün şoklara rağmen son 14 yılda Türkiye'nin başarı hikayesi yazdığını dile getirdi.
"Maliye politikasında alanımız var"
Son 6 ayda alınan bazı kararların Hazine nakit dengesi ve borçlanmaya etkisine ilişkin bir soru üzerine Şimşek, Hazine nakit akışındaki artışın sürpriz olmadığını belirtti. Yılın ilk çeyreğindeki sosyal güvenlik primlerini son çeyreğe ertelediklerini ve buna benzer birçok tedbir aldıklarını kaydeden Şimşek, "Türkiye geçen yıl çok büyük şoklar yaşadı. Bu şoklara verebileceğimiz tepki anlamında, fiyat istikrarından dolayı, para politikasında fazla alanımız yok. Maliye politikasında alanımız var. Faizleri artırdık ama maliye politikasını gevşettik." diye konuştu.
Şimşek, söz konusu gevşemenin geçici olduğunu dile getirerek, "Ben inanıyorum ki evet çıkarsa ekonomi toparlanır, vergi gelirleri toparlanır, bu tedbirler ilanihaye devam etmez ve yılın ikinci yarısında bütçe dengeleri hızla iyileşir. Dolayısıyla faiz-kur bağlamında kalıcı bir etki olmaz." değerlendirmesinde bulundu
"Yüzde 2,9 büyüme pozitif bir sürprizdi"
Şimşek, "Türkiye'nin 2016'da yüzde 2,9 büyümesinin sürpriz olup olmadığı" yönündeki soruya, "Evet, benim için de pozitif bir sürprizdi, daha düşük bekliyorduk. Sürpriz nereden kaynaklandı? 0,4 puanlık geriye doğru bir revizyon var. Biraz da stoklardaki artış beklediğimizden daha güçlüydü. Aslında yüzde 2 civarında bir rakam bekleniyordu, yüzde 3 civarında bir rakam çıktı. Oldukça iyi bir rakam." yanıtını verdi.
Bu kadar şokları yaşamış bir ülkenin uzun süre derin bir resesyonda kalmasının bekleneceğine işaret eden Şimşek, Türkiye'nin sağlam temelleriyle bunu atlattığını vurguladı. Şimşek, "Esas gündemimiz şu, Anayasa değişikliği büyük bir reformdur, ana bir reformdur. Ondan sonra oturup ekonomide bu şoklara karşı direnci daha da artıracak, büyümeyi tekrar yüzde 6 patikasına oturtacak ve 1 milyon kişi istihdam yaratacak yeni bir dönem. İşte böyle bir dönemin arifesindeyiz. 16 Nisan'da çıkacak 'evet', o ivmeyle yapacağımız reformlarla, bu direnç bize o morali verdi, Türkiye tekrar yüzde 6 büyüme patikasına oturacak." ifadelerini kullandı.
"İşsizlik de enflasyon da yazın aşağıya inecek"
Şimşek, mart ayına ilişkin enflasyon oranının çok sürpriz olmadığına işaret ederek, "Çünkü bir kur şoku yedik. Geçen sene başımıza gelen felaketlerden sonra, hele turizmin terör ve darbe girişiminden etkilendiği ortamda ciddi bir turizm geliri kaybına uğradık. Kur şoku yeni yeni enflasyonda kendini hissettiriyor. İşin özü bu." değerlendirmelerinde bulundu.
Türkiye'nin geçen sene 600 bin kişiye iş bulduğunu ancak yine de genç nüfus nedeniyle işsizliğin de arttığına dikkati çeken Şimşek, yıl başından bu yana 700 binin üzerinde yeni istihdam sağlandığını, işsizlik oranının çok hızla yaza doğru düşeceğini söyledi.
Şimşek, "Yaz aylarında işsizlik oranlarının hem mevsimsel etkilerle, hem de mevsimsel etkilerden arındırılmış olarak aşağıya ineceğine inanıyorum. Enflasyon da yazın tekrar tek haneye inecek." diye konuştu.
Gıda Komitesi olarak gıda fiyatları konusunda tedbirler aldıklarını vurgulayan Şimşek, "Enflasyon mutlaka tek haneye inmek zorunda, biz kabul edemeyiz." dedi.
"Tavan fiyat rehavet getirmesin"
Trafik sigortasında tavan uygulamasına yönelik soruyu yanıtlayan Şimşek, sektörlerin fiyatlamasından yana olmadığını ancak bu konuda sektörden olumlu tepkiyi alamadıklarını söyledi. Şimşek, şöyle devam etti:
"Türkiye'yi iller bazında 8 kategoriye böldük. Yıl sonuna kadar düşünüyoruz, geçici bir tedbir olabilir fakat sonrasında da tekrar bakacağız. Açık söylüyorum, sektörün artan öngörülebilirlik çerçevesinde daha makul bir fiyatlamaya gideceğini ümit ediyorum. Sektörün sürdürülebilirliği, makul bir sermaye getirisi esastır. Kesinlikle siyasi bir perspektifle bu fiyatlamayı yapmıyoruz. Geniş kitleleri ilgilendiriyor ama rasyonel olmamız lazım. Hem sektöre mesajım, hem tüketiciye mesajım; az kaza yapan veya hiç kaza yapmayanlar ödüllendirilecek. Fakat sık sık kaza yapanlar da cezalandırılacak. Dolayısıyla primlere tavan getirilmesi, rehavet getirmesin."
Şimşek, uluslararası bir danışmanlık firmasıyla Gaziantep özelinde yürütülen çalışmaya ilişkin soru üzerine de Gaziantep'te modüller geliştireceklerini, küresel birikimi olan bir uluslararası danışmanlık firmasının da yol haritasını çıkaracağını, Gaziantep'in sanayisinin dönüşümünü sağlayacaklarını ifade etti. cnntürk
Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, NTV'de katıldığı programda gündeme ve referanduma ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Referandum öncesi izlenimlerinin ne olduğunun sorulması üzerine Şimşek, sahadan edindiği izlenimin kararsızların azaldığı, referandumdan güçlü bir "evet" çıkmasını ümit ettiklerini söyledi.
Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine yönelik "tek adam rejimine gidildiği" eleştirilerinin hatırlatılması üzerine Şimşek, bunun doğru olmadığını, kesinlikle tek adam rejimine gidilmediğini, dünyanın en gelişmiş demokrasilerinde uygulanan başkanlık sistemine geçildiğini anlattı.
Yeni sistemde başa kim, yüzde kaç oy alarak gelirse gelsin, cumhurbaşkanının yetkilerinin sınırı olduğuna işaret eden Şimşek, bu yetkilerin çok net şekilde tarif edildiğini belirtti. Söz konusu iddiaların, anayasayı, kanunları, yargı ve Meclis denetimini dikkate almayan söylemler olduğunu ifade eden Şimşek, "Doğru söylemler değil, muhalefetin bir dezenfermasyon çabası." dedi.
Rejim değişikliği eleştirilerine ilişkin de Şimşek, Türkiye'de kesinlikle rejimin değişmeyeceğini, hükümet sistemi değişikliği yapıldığını ifade etti.
"Eyalet sistemi olsa, MHP buna destek verir miydi?"
Şimşek, "cumhurbaşkanlığı hükümet sistemiyle Türkiye'nin eyaletlere bölüneceği" yönündeki söylemlerin anımsatılması üzerine, bu ifadelere güldüğünü söyledi. Bu anayasa değişikliğinde eyalet sisteminin bulunması halinde MHP'nin buna kesinlikle destek vermeyeceğini belirten Şimşek, bölücü terör örgütünün sözde liderlerinin defalarca net şekilde "hayır" oyunu desteklediklerini söylediklerini ifade etti. Şimşek, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Bölücü terör örgütü hayır mitingleri yapmadı mı? Eğer bu gerçekten eyalet sistemini içerseydi, böyle bir yetki olsaydı arka planda, bölücü terör Avrupa'da, Türkiye'de bu referandumun aleyhinde kampanya yapar mıydı? Bu kanunla düzenlenecek bir konudur. Anayasanın ilk 4 maddesi buna izin vermez. Diyelim ki kanunla düzenlenecek. Kanunu Meclis çıkartacak, cumhurbaşkanı çıkartmayacak. Net olarak söylüyorum anayasa değişikliğinde eyaletin 'e'si yok. Kesinlikle eyalet kurmaya yetki yok. PKK'nın, bu referanduma bu kadar güçlü karşı duruşu, bir kere bunu net şekilde doğruluyor. Bizim partimiz, Hakkari'ye gidiyoruz, Yüksekova'daydık. 'Tek bayrak, tek millet, tek devlet, tek vatan' dedik. Bunu Hakkari, Şırnak ve her yerde söyledik. Böyle bir gizli ajanda olsa, böyle bir yetki olsa... Buna kargalar güler, bunu dikkate bile almamak lazım. Sahada, gittiğimiz yerlerde karşımıza çıkıyor, şoke oluyoruz."
Başbakan Yardımcısı Şimşek, "Mevcut sistem neye engel oluşturuyor ki yenileme ihtiyacı doğdu?" sorusunu yanıtlarken de bu değişikliğin bir parti veya şahıs meselesi olmadığına dikkati çekti. Kamuoyu yoklamalarına göre, AK Parti'nin Kurucu Genel Başkanı olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, şu anda AK Parti Genel Başkanı olması halinde yeniden seçileceğini, destek oranının 2015'ten daha güçlü olduğunu görüldüğünü söyledi. Şimşek, "Dolayısıyla bugün iş bir parti, şahıs meselesi olsa hiç değişikliğe gerek yok." diye konuştu.
Şimşek, "Türkiye'nin bir çekirge gibi güçlü iktidarları döneminde zıpladığını, diğer dönemlerinde ise düştüğünü" ifade ederek, bütün şoklara rağmen son 14 yılda Türkiye'nin başarı hikayesi yazdığını dile getirdi.
"Maliye politikasında alanımız var"
Son 6 ayda alınan bazı kararların Hazine nakit dengesi ve borçlanmaya etkisine ilişkin bir soru üzerine Şimşek, Hazine nakit akışındaki artışın sürpriz olmadığını belirtti. Yılın ilk çeyreğindeki sosyal güvenlik primlerini son çeyreğe ertelediklerini ve buna benzer birçok tedbir aldıklarını kaydeden Şimşek, "Türkiye geçen yıl çok büyük şoklar yaşadı. Bu şoklara verebileceğimiz tepki anlamında, fiyat istikrarından dolayı, para politikasında fazla alanımız yok. Maliye politikasında alanımız var. Faizleri artırdık ama maliye politikasını gevşettik." diye konuştu.
Şimşek, söz konusu gevşemenin geçici olduğunu dile getirerek, "Ben inanıyorum ki evet çıkarsa ekonomi toparlanır, vergi gelirleri toparlanır, bu tedbirler ilanihaye devam etmez ve yılın ikinci yarısında bütçe dengeleri hızla iyileşir. Dolayısıyla faiz-kur bağlamında kalıcı bir etki olmaz." değerlendirmesinde bulundu
"Yüzde 2,9 büyüme pozitif bir sürprizdi"
Şimşek, "Türkiye'nin 2016'da yüzde 2,9 büyümesinin sürpriz olup olmadığı" yönündeki soruya, "Evet, benim için de pozitif bir sürprizdi, daha düşük bekliyorduk. Sürpriz nereden kaynaklandı? 0,4 puanlık geriye doğru bir revizyon var. Biraz da stoklardaki artış beklediğimizden daha güçlüydü. Aslında yüzde 2 civarında bir rakam bekleniyordu, yüzde 3 civarında bir rakam çıktı. Oldukça iyi bir rakam." yanıtını verdi.
Bu kadar şokları yaşamış bir ülkenin uzun süre derin bir resesyonda kalmasının bekleneceğine işaret eden Şimşek, Türkiye'nin sağlam temelleriyle bunu atlattığını vurguladı. Şimşek, "Esas gündemimiz şu, Anayasa değişikliği büyük bir reformdur, ana bir reformdur. Ondan sonra oturup ekonomide bu şoklara karşı direnci daha da artıracak, büyümeyi tekrar yüzde 6 patikasına oturtacak ve 1 milyon kişi istihdam yaratacak yeni bir dönem. İşte böyle bir dönemin arifesindeyiz. 16 Nisan'da çıkacak 'evet', o ivmeyle yapacağımız reformlarla, bu direnç bize o morali verdi, Türkiye tekrar yüzde 6 büyüme patikasına oturacak." ifadelerini kullandı.
"İşsizlik de enflasyon da yazın aşağıya inecek"
Şimşek, mart ayına ilişkin enflasyon oranının çok sürpriz olmadığına işaret ederek, "Çünkü bir kur şoku yedik. Geçen sene başımıza gelen felaketlerden sonra, hele turizmin terör ve darbe girişiminden etkilendiği ortamda ciddi bir turizm geliri kaybına uğradık. Kur şoku yeni yeni enflasyonda kendini hissettiriyor. İşin özü bu." değerlendirmelerinde bulundu.
Türkiye'nin geçen sene 600 bin kişiye iş bulduğunu ancak yine de genç nüfus nedeniyle işsizliğin de arttığına dikkati çeken Şimşek, yıl başından bu yana 700 binin üzerinde yeni istihdam sağlandığını, işsizlik oranının çok hızla yaza doğru düşeceğini söyledi.
Şimşek, "Yaz aylarında işsizlik oranlarının hem mevsimsel etkilerle, hem de mevsimsel etkilerden arındırılmış olarak aşağıya ineceğine inanıyorum. Enflasyon da yazın tekrar tek haneye inecek." diye konuştu.
Gıda Komitesi olarak gıda fiyatları konusunda tedbirler aldıklarını vurgulayan Şimşek, "Enflasyon mutlaka tek haneye inmek zorunda, biz kabul edemeyiz." dedi.
"Tavan fiyat rehavet getirmesin"
Trafik sigortasında tavan uygulamasına yönelik soruyu yanıtlayan Şimşek, sektörlerin fiyatlamasından yana olmadığını ancak bu konuda sektörden olumlu tepkiyi alamadıklarını söyledi. Şimşek, şöyle devam etti:
"Türkiye'yi iller bazında 8 kategoriye böldük. Yıl sonuna kadar düşünüyoruz, geçici bir tedbir olabilir fakat sonrasında da tekrar bakacağız. Açık söylüyorum, sektörün artan öngörülebilirlik çerçevesinde daha makul bir fiyatlamaya gideceğini ümit ediyorum. Sektörün sürdürülebilirliği, makul bir sermaye getirisi esastır. Kesinlikle siyasi bir perspektifle bu fiyatlamayı yapmıyoruz. Geniş kitleleri ilgilendiriyor ama rasyonel olmamız lazım. Hem sektöre mesajım, hem tüketiciye mesajım; az kaza yapan veya hiç kaza yapmayanlar ödüllendirilecek. Fakat sık sık kaza yapanlar da cezalandırılacak. Dolayısıyla primlere tavan getirilmesi, rehavet getirmesin."
Şimşek, uluslararası bir danışmanlık firmasıyla Gaziantep özelinde yürütülen çalışmaya ilişkin soru üzerine de Gaziantep'te modüller geliştireceklerini, küresel birikimi olan bir uluslararası danışmanlık firmasının da yol haritasını çıkaracağını, Gaziantep'in sanayisinin dönüşümünü sağlayacaklarını ifade etti. cnntürk
Altan kardeşler ve Nazlı Ilıcak için istenen cezalar belli oldu
'FETÖ'nün darbe girişimine iştirak eden medya unsurları soruşturması' kapsamında aralarında yazar Ahmet Altan, kardeşi Prof. Dr. Mehmet Altan, gazeteci Nazlı Ilıcak ile kapatılan Zaman Gazetesi'nin eski müdürü Ekrem Dumanlı'nın da olduğu 17 şüpheli hakkında yürütülen soruşturma tamamlandı.
Savcı, Altan kardeşler, Nazlı Ilıcak ve Ekrem Dumanlı dahil 16 şüpheli hakkında 3'er kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istedi. Ekrem Dumanlı, Emre Uslu, Tuncay Opçin için "Silahlı terör örgütü yöneticiliği" suçundan ayrıca ceza isterken, Altan kardeşler ile Nazlı Ilıcak hakkında ise, "Silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme" suçundan cezalandırılmaları talep edildi.
6'sı tutuklu 10 firari toplam 17 isim var
15 Temmuz darbe girişimi öncesi verdikleri mesajlarda darbe girişimini önceden bildikleri ve darbe çağrışımında bulundukları iddiasıyla tutuklanan yazar Ahmet Altan, kardeşi Mehmet Altan ile gazeteci Nazlı Ilıcak'ın da aralarında bulunduğu 6'sı tutuklu, 1' i serbest bırakılan, 10'u da firari olmak üzere toplam 17 şüpheli hakkındaki soruşturma tamamlandı.
247 sayfalık iddianame
İddianamede Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı ve 65. Hükümet suçtan zarar gördükleri gerekçesiyle davacı olarak yer aldı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu Savcısı Can Tuncay tarafından, "FETÖ'nün medyadaki unsurlarının darbe girişimindeki rolü" başlığı altında hazırlanan iddianame 247 sayfadan oluşuyor.
Altan kardeşler ve Ilıcak'ın FETÖ adına suç işledikleri iddia edildi
İddianamede yazar Ahmet Altan, kardeşi Mehmet Altan ile gazeteci Nazlı Ilıcak'ın darbe girişimini öncesinden bildikleri ve darbe girişimine zemin hazırlayan söylem ve propagandalarda bulundukları iddia edildi. Bu üç isim hakkında, darbeye teşebbüs suçunu oluşturan, "Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme", "Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme" ve "Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme" suçlarından 3'er kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talep edildi. Altan kardeşler ile Ilıcak'ın söz konusu suçu FETÖ terör örgütü adına işledikleri belirtilerek "Silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme" suçundan ayrıca 7 buçuk yıldan 15'er yıla kadar hapis cezası talep edildi.
Dumanlı, Uslu ve Opçin için FETÖ yöneticiliği iddiası...
Firari şüpheliler kapatılan Zaman Gazetesinin eski genel müdürü Ekrem Dumanlı, eski Taraf yazarı Emre Uslu, yazar Tuncay Opçin hakında da "Darbeye teşebbüs" suçlarından 3'er kez ağırlaştırılmış müebbet, "Silahlı terör örgütü yöneticisi olmak" suçundan da ayrıca 15 yıldan 22,5 yıla kadar hapis cezası talep edilen iddianamede, firari şüpheli Emre Uslu hakkında ayrıca, "Halkı kin ve düşmanlığa tahrik etme" suçundan da 3 yıla kadar hapsi istendi.
Diğer şüphelilere de örgüt üyeliği iddiası
Kapatılan Samanyolu Televizyonu'nun Washington temsilcisi firari şüpheli Şemseddin Efe, kapatılan Today's Zaman gazetesinin eski genel yayın yönetmeni firari şüpheli Bülent Keneş, Profesör Osman Özsoy, kapatılan Zaman gazetesinin İsrail muhabiri firari şüpheli Abdulkerim Balcı, gazetesinin genel yayın yönetmen yardımcısı firari şüpheli Mehmet Kamış ile gazetesinin yöneticilerinden Faruk Kardıç, gazetenin görsel yönetmeni Fevzi Yazıcı, Polis Akademisi'nde öğretim görevlisi olan Şükrü Tuğrul Özşengül, kapatılan Zaman gazetesinin marka müdürü Yakup Şimşek ve gazetenin kültür sanat sayfasında çalışan Ali Çolak hakkında da "Darbeye teşebbüs" suçundan 3'er kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talep edildi. Bu şüpheliler için ayrıca "silahlı terör örgütüne üye olma" suçundan 7 buçuk yıldan 15'er yıla kadar hapis cezası istendi.
İddianamede, kapatılan Zaman Gazetesinin 10 Ekim 2015'de yayınlanan ve darbe çağrışımında bulunduğu belirtilen rekalm filmini çektiği tespit edilen ajansın sahibi şüpheli Tibet Murat Sanlıman hakkında ise "FETÖ silahlı terör örgütüne bilerek ve isteyerek yardım etme" suçundan 7 buçuk yıldan 15 yıla kadar hapis cezası talep edildi.
Başsavcı onayladı, mahkemeye gönderildi
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından onaylanan iddianame İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderildi. Mahkemenin iddianameyi 15 gün içinde kabul etmesi durumunda şüphelilerin yargılanmasına başlanacak. DHA
Savcı, Altan kardeşler, Nazlı Ilıcak ve Ekrem Dumanlı dahil 16 şüpheli hakkında 3'er kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istedi. Ekrem Dumanlı, Emre Uslu, Tuncay Opçin için "Silahlı terör örgütü yöneticiliği" suçundan ayrıca ceza isterken, Altan kardeşler ile Nazlı Ilıcak hakkında ise, "Silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme" suçundan cezalandırılmaları talep edildi.
6'sı tutuklu 10 firari toplam 17 isim var
15 Temmuz darbe girişimi öncesi verdikleri mesajlarda darbe girişimini önceden bildikleri ve darbe çağrışımında bulundukları iddiasıyla tutuklanan yazar Ahmet Altan, kardeşi Mehmet Altan ile gazeteci Nazlı Ilıcak'ın da aralarında bulunduğu 6'sı tutuklu, 1' i serbest bırakılan, 10'u da firari olmak üzere toplam 17 şüpheli hakkındaki soruşturma tamamlandı.
247 sayfalık iddianame
İddianamede Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı ve 65. Hükümet suçtan zarar gördükleri gerekçesiyle davacı olarak yer aldı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu Savcısı Can Tuncay tarafından, "FETÖ'nün medyadaki unsurlarının darbe girişimindeki rolü" başlığı altında hazırlanan iddianame 247 sayfadan oluşuyor.
Altan kardeşler ve Ilıcak'ın FETÖ adına suç işledikleri iddia edildi
İddianamede yazar Ahmet Altan, kardeşi Mehmet Altan ile gazeteci Nazlı Ilıcak'ın darbe girişimini öncesinden bildikleri ve darbe girişimine zemin hazırlayan söylem ve propagandalarda bulundukları iddia edildi. Bu üç isim hakkında, darbeye teşebbüs suçunu oluşturan, "Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme", "Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme" ve "Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme" suçlarından 3'er kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talep edildi. Altan kardeşler ile Ilıcak'ın söz konusu suçu FETÖ terör örgütü adına işledikleri belirtilerek "Silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme" suçundan ayrıca 7 buçuk yıldan 15'er yıla kadar hapis cezası talep edildi.
Dumanlı, Uslu ve Opçin için FETÖ yöneticiliği iddiası...
Firari şüpheliler kapatılan Zaman Gazetesinin eski genel müdürü Ekrem Dumanlı, eski Taraf yazarı Emre Uslu, yazar Tuncay Opçin hakında da "Darbeye teşebbüs" suçlarından 3'er kez ağırlaştırılmış müebbet, "Silahlı terör örgütü yöneticisi olmak" suçundan da ayrıca 15 yıldan 22,5 yıla kadar hapis cezası talep edilen iddianamede, firari şüpheli Emre Uslu hakkında ayrıca, "Halkı kin ve düşmanlığa tahrik etme" suçundan da 3 yıla kadar hapsi istendi.
Diğer şüphelilere de örgüt üyeliği iddiası
Kapatılan Samanyolu Televizyonu'nun Washington temsilcisi firari şüpheli Şemseddin Efe, kapatılan Today's Zaman gazetesinin eski genel yayın yönetmeni firari şüpheli Bülent Keneş, Profesör Osman Özsoy, kapatılan Zaman gazetesinin İsrail muhabiri firari şüpheli Abdulkerim Balcı, gazetesinin genel yayın yönetmen yardımcısı firari şüpheli Mehmet Kamış ile gazetesinin yöneticilerinden Faruk Kardıç, gazetenin görsel yönetmeni Fevzi Yazıcı, Polis Akademisi'nde öğretim görevlisi olan Şükrü Tuğrul Özşengül, kapatılan Zaman gazetesinin marka müdürü Yakup Şimşek ve gazetenin kültür sanat sayfasında çalışan Ali Çolak hakkında da "Darbeye teşebbüs" suçundan 3'er kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talep edildi. Bu şüpheliler için ayrıca "silahlı terör örgütüne üye olma" suçundan 7 buçuk yıldan 15'er yıla kadar hapis cezası istendi.
İddianamede, kapatılan Zaman Gazetesinin 10 Ekim 2015'de yayınlanan ve darbe çağrışımında bulunduğu belirtilen rekalm filmini çektiği tespit edilen ajansın sahibi şüpheli Tibet Murat Sanlıman hakkında ise "FETÖ silahlı terör örgütüne bilerek ve isteyerek yardım etme" suçundan 7 buçuk yıldan 15 yıla kadar hapis cezası talep edildi.
Başsavcı onayladı, mahkemeye gönderildi
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından onaylanan iddianame İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderildi. Mahkemenin iddianameyi 15 gün içinde kabul etmesi durumunda şüphelilerin yargılanmasına başlanacak. DHA
Baykal'dan 'eyalet' yorumu
CHP eski Genel Başkanı Deniz Baykal, 16 Nisan referandumuyla ilgili MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli tarafından dile getirilen 'eyalet sistemi' tartışmalarına ilişkin, 18 madde içinde gizli bir madde olduğunu ve bunu tespit ettiklerini söyledi. Baykal, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın geçmişteki açıklamalarını da gündeme getirerek, "Şu andaki cumhurbaşkanı eyaleti iyi diye düşünüyor" dedi.
Antalya İşadamları Derneği'nin (ANTİAD) Akra Hotel'de düzenlediği toplantıya katılan Deniz Baykal, referanduma ilişkin açıklamalarda bulundu. Baykal şunları söyledi: “Şimdi bir anayasa var evlere şenlik. 200 devletin hiçbirinde, Avrupa'nın hiçbir ülkesinde yok. Bir kişinin söylediği hepimizi bağlayacak. Bu 18'inci yüzyılın işi. 21'inci yüzyılda böyle bir şey yok. Kanunu da sen yap, ülkeyi de sen yönet, parayı da sen harca. Dünyanın hiçbir ülkesinde böyle bir şey yoktur. Ben bunu kendime hakaret sayıyorum bu ülkenin bir vatandaşı olarak. Egemenliği milleten alacağız tek adama vereceğiz, niye vereceğiz? 80 milyonun yerini tutacak bir kişi yok. Hepimiz beşeriz. Bugün varız, yarın yokuz beşer şaşar. Nitekim şaştı."
2010'dan daha büyük yanlış
2010 referandumu öncesinde Atlantik ötesinden 'Mezarlarınızdaki ölülerinizi kaldırın onlar da gitsin oy versin' diye bir talimat geldiğinin hatırlanmasını isteyen Deniz Baykal konuşmasını şöyle sürdürdü:
“HSYK, Anayasa Mahkemesi ve bütün devlet teşkilatı bunların eline geçti. Sonuç ne, 2010'daki referandum, 2016'da 15 Temmuz askeri darbe girişimi. O askeri darbe girişiminin arkasında o referandum vardır. O referandum geçmeseydi, HSYK kapıları, adliye koridorları, silahlı kuvvetler rütbeleri, güvenlik makamları bunların eline geçemezdi. Şimdi önümüzdeki bundan kat kat daha büyük yanlış. Şimdi oylayacağımız referandum 2010'dan daha büyük yanlış. Televizyonda sayın Cumhurbaşkanını izlerken, şöyle bir duygu geliyor içimden, 'Ya ben bu filmi gördüm daha önceden' duygusu vardır ya, 'Ben bu filmi gördüm' diyorum. Nerede gördüm, 2010'da. 2010'da aynı konuşmalar, aynı heyecan, aynı suçlayıcı ifadeler, aynı karalamalar, aynı vaadler, aynı bağrış çağrış. Milleti ikna ettin de darbe yaptı o yerleştirdiğin insanlar. Şimdi çok daha büyük bir felakete ikna etmeye çalışıyor."
16'ncı maddede gizli eyalet kurma yetkisi
Deniz Baykal, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin de gündeme getirdiği eyalet tartışmalarıyla ilgili ortaya yeni bir iddia attı. Baykal, 18 maddeyi tek tek inceledikleri ve bir maddenin gizlendiğini söyledi. Önemli bir konunun açıkça söylenmeden geçiştirildiğini belirten Baykal, şunları anlattı:
“18 madde diyorlar ya aslında 18 madde değil. 16'ncı madde torba madde, tek madde değil. içinde 60 madde var. O 60 maddenin bir kısmı önemli değil, kelime değişiklikleri, biçimsel değişiklik. Ama bazı çok önemli değişiklik yapıyorlar. Ciddi incelemezsen göremezsin. Biz inat ettik ciddi inceledik. Diyor ki 'Anayasamızın 123'üncü maddesinin 3'üncü cümlesine aşağıdaki ibare eklenmiştir.' İbare 'bir cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle.' Ya bu nedir diye döndük anayasayı açıp 123'üncü maddeyi bulduk. Bir gördük, eyalet kurma yetkisini içeren tüzel kişilik yetkisi, kamu tüzel kişiliği kurma. Tıpkı vilayet, belediye gibi, il kurmak kamu tüzel kişiliği kurmak. Bu konularda yürürlükteki anayasamıza göre yetki Meclis'teydi. Meclis isterse yeni tüzel kişilik kurabilir. Yeni tüzel kişilik ne, adı yazılı değil ama eyalet. Eyalette vilayet üstü bir kamu tüzel kişiliğidir. Eyaleti kurabilir, kim kurabilir şimdi TBMM. Meclis 'arkadaşlar artık vilayet zamanı geçti biz eyalete geçeceğiz diyebilir mi', diyebilir. Diyemez diye bir şey yok, meclis yetki sahibi. Eyalet düzenine geçilebilir. Ama nasıl geçer, teklif gelir, kamuoyunda konuşulur, mecliste tartışılır, herkes görüşünü söyler, vatandaş tepkisini söyler falan ve ona göre olgunlaşır ve ağırlık kazanırsa yapabilir. Şimdi oraya yeni bir şey geldi. Sadece kanunla TBMM değil, kararnameyle cumhurbaşkanı da yapabilir denildi."
Cumhurbaşkanının eyalet konuşmasını anlattı
Bununla ilgili cumhurbaşkanı başbakanken yaptığı bir televizyondaki açıklamasını da toplantılarda projeksiyonla yansıtmaya başladıklarını anlatan Deniz Baykal şöyle konuştu:
“Elimizde hazır. Ne diyor orada o zamanki sayın başbakan, 'Arkadaşlar eyaletten korkmayınız. Güçlü devletler eyaletten korkmaz. Bakın Osmanlı İmparatorluğu'nda Lazistan eyaleti vardı. Kürdistan eyaleti vardı.' 'Olabilir, peki efendim eyaletin başındaki insan seçimle gelirse olur mu, bunu da mı düşünüyorsunuz' diye gazeteci soruyor. Ona cevap gene, o zamanki sayın başbakanın, 'O 2023'ün işi.' Aynen, 'O 2023'ün işi.' Bunu biz gösteriyoruz her yerde. Tabi bunu görünce insanlar 'ya ne oluyoruz' diye rahatsız olmaya başladı. Şu andaki cumhurbaşkanı eyaleti iyi diye düşünüyor, 'Osmanlı'da vardı' diyor, ismini vererek 'Kürdistan, Laziztan' diyerek. Halbuki unutuyor ki 1864'de Osmanlı vazgeçti o işten. 'Yanlıştır, benim üzerimdeki planları tahrik eder' dedi ama o planlar devam etti ve sonuç Sevr'dir. Biz, o bölme taktiklerini Sevr planı kabul etti sonra Lozan'da yırttık ve o işi aştık. Suriye, Irak aşamadı ve yanıyor şimdi. Eyalet Türkiye üzerinden ayrıştırma bölme politikalarına zemin sunacak bir anlayış. Bir davetiye çıkarma. Olacak iş değil."
Rahatsızlıklar Bahçeli'ye ulaştı
Bu konunun kamuoyunda dalgalandığı ve tepki duyan bazı insanların Bahçeli'ye kadar ulaştıklarının da anlaşıldığını dile getiren Deniz Baykal şöyle dedi:
“Ya bu ne biçim iş, ne oluyor falan diye. Tam bu sırada da cumhurbaşkanının danışmanı önce çıktı, '16 Nisan'da halk kendi devletini kuracak' dedi. Biz sadece yönetim sistemi değişecek diye biliyorduk. Öyle diyordu Binali bey, 'Hayır hayır rejim değişikliği değil yönetim sistemi değişikliği' diyordu. Şimdi bırakın yönetim, rejim değişikliğini, meğer devlet kurulacakmış, devlet kuruluşu başlayacakmış 16 Nisan'da."
16 maddedeki yetki ne?
Sadece bir anayasa değişikliği değil başka planlar, başka tezgahlar, dilin altında dönen bir bakla olduğunu dile getiren Baykal, “Bu ilk orada çıktı. Biraz önce bir başka danışman 'Biz eyaleti kuracağız' demiş ve onu dediği video da dolaşıyor ortalıkta. Adnan Tanrıverdi. Eski askermiş, sosyal medyada şimdi onun açıklaması dolaşıyor" diye konuştu.
Cumhurbaşkanı'nın peygamber benzetmesine tepki
Deniz Baykal, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 15 Temmuz darbe girişimi gecesi Marmaris'te darbeci askerlerin uçağında yaptığı aramayla ilgili anlattığı olay üzerine de sert açıklamada bulundu. Yeni bir saptırma olayı çıktığını belirten Baykal, şöyle tepki gösterdi:
“Sayın cumhurbaşkanı 'Bu darbeciler gelmişler Marmaris'te benim kaldığım otele, uçağa, helikoptere girmişler, aramışlar, bana bakmışlar ama bulamamışlar. Tıpkı Hz Peygamberimizin yanında daha sonra halife olacak Ebubekir Sıddık'la beraber saklandığı Nur Dağı'ndaki durumda olduğu gibi. Hani bilirsiniz ya örümcek ağı örmüş peygamberimizi arayanlar müşrikler yakalayacaklar, örümcek ağını görünce gitmişler. Ya tıpkı onun gibi' demiş. Şimdi arkadaşlar bu kampanyada çok gaf yapıldı, gerçek dışı sözler söylendi. Başbakan 'Selam olsun Bolu Beyi çocuklarına' dedi. Bunlar olabilir, ufak tefek yanlış şeyler ama şimdi anlattığım söz iyi düşünülmüş ve çok tehlikeli bir laf. Yani bu Allah'a şirk koşmaktır, bu peygambere şirk koşmaktır. Peygambere şirk koymak, Allah'ın peygamberi tek olduğu için de Allah'ın hükmüne karşı çıkmaktır. Yani bir siyasetçi nasıl olur da kendisini peygambere benzetebilir. Biz birtakım siyasetçileri biliriz, 'Benim liderime dokunmak ibadettir, benim liderim Allah'ın bütün vasıflarını üzerinde taşımaktadır' dediğine tanık olduk. Bu laflar karşısında isterdik ki kendisine böyle sözler söylenen lider çıksın, 'Haddini bil kendine gel öyle bir şey olamaz' diye tepki göstersin. Bizzat sayın cumhurbaşkanının kendisinin kendisini örümcek sayesinde kurtulmuş olan peygambere benzetiyor olduğuna bu kampanyada tanık olmak gerçekten ibret vericidir. Sözkonusu olan dağ değil, mağaradır. Nur Dağı değildir Sevr Mağarası'dır. Bu da işin bir başka boyutu. Şimdi bu işlere kalkınca insanın ayağı dolanır. Bu da Allah'ın takdiri olmuştur. Böyle benzetmeye kalkığı zaman bunun yakışık almadığı böyle bir benzetmeyi yapanın ayağına dolaşmasından dilinin dolaşmasından da ortaya çıkmıştır. Böyle şeylere tanık olmak istemiyoruz. Kimsenin kendisini peygamberle mukayese ederek itibar kazanma arayışına milletimizin fırsat vermemesini istiyoruz." cnntürk
Antalya İşadamları Derneği'nin (ANTİAD) Akra Hotel'de düzenlediği toplantıya katılan Deniz Baykal, referanduma ilişkin açıklamalarda bulundu. Baykal şunları söyledi: “Şimdi bir anayasa var evlere şenlik. 200 devletin hiçbirinde, Avrupa'nın hiçbir ülkesinde yok. Bir kişinin söylediği hepimizi bağlayacak. Bu 18'inci yüzyılın işi. 21'inci yüzyılda böyle bir şey yok. Kanunu da sen yap, ülkeyi de sen yönet, parayı da sen harca. Dünyanın hiçbir ülkesinde böyle bir şey yoktur. Ben bunu kendime hakaret sayıyorum bu ülkenin bir vatandaşı olarak. Egemenliği milleten alacağız tek adama vereceğiz, niye vereceğiz? 80 milyonun yerini tutacak bir kişi yok. Hepimiz beşeriz. Bugün varız, yarın yokuz beşer şaşar. Nitekim şaştı."
2010'dan daha büyük yanlış
2010 referandumu öncesinde Atlantik ötesinden 'Mezarlarınızdaki ölülerinizi kaldırın onlar da gitsin oy versin' diye bir talimat geldiğinin hatırlanmasını isteyen Deniz Baykal konuşmasını şöyle sürdürdü:
“HSYK, Anayasa Mahkemesi ve bütün devlet teşkilatı bunların eline geçti. Sonuç ne, 2010'daki referandum, 2016'da 15 Temmuz askeri darbe girişimi. O askeri darbe girişiminin arkasında o referandum vardır. O referandum geçmeseydi, HSYK kapıları, adliye koridorları, silahlı kuvvetler rütbeleri, güvenlik makamları bunların eline geçemezdi. Şimdi önümüzdeki bundan kat kat daha büyük yanlış. Şimdi oylayacağımız referandum 2010'dan daha büyük yanlış. Televizyonda sayın Cumhurbaşkanını izlerken, şöyle bir duygu geliyor içimden, 'Ya ben bu filmi gördüm daha önceden' duygusu vardır ya, 'Ben bu filmi gördüm' diyorum. Nerede gördüm, 2010'da. 2010'da aynı konuşmalar, aynı heyecan, aynı suçlayıcı ifadeler, aynı karalamalar, aynı vaadler, aynı bağrış çağrış. Milleti ikna ettin de darbe yaptı o yerleştirdiğin insanlar. Şimdi çok daha büyük bir felakete ikna etmeye çalışıyor."
16'ncı maddede gizli eyalet kurma yetkisi
Deniz Baykal, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin de gündeme getirdiği eyalet tartışmalarıyla ilgili ortaya yeni bir iddia attı. Baykal, 18 maddeyi tek tek inceledikleri ve bir maddenin gizlendiğini söyledi. Önemli bir konunun açıkça söylenmeden geçiştirildiğini belirten Baykal, şunları anlattı:
“18 madde diyorlar ya aslında 18 madde değil. 16'ncı madde torba madde, tek madde değil. içinde 60 madde var. O 60 maddenin bir kısmı önemli değil, kelime değişiklikleri, biçimsel değişiklik. Ama bazı çok önemli değişiklik yapıyorlar. Ciddi incelemezsen göremezsin. Biz inat ettik ciddi inceledik. Diyor ki 'Anayasamızın 123'üncü maddesinin 3'üncü cümlesine aşağıdaki ibare eklenmiştir.' İbare 'bir cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle.' Ya bu nedir diye döndük anayasayı açıp 123'üncü maddeyi bulduk. Bir gördük, eyalet kurma yetkisini içeren tüzel kişilik yetkisi, kamu tüzel kişiliği kurma. Tıpkı vilayet, belediye gibi, il kurmak kamu tüzel kişiliği kurmak. Bu konularda yürürlükteki anayasamıza göre yetki Meclis'teydi. Meclis isterse yeni tüzel kişilik kurabilir. Yeni tüzel kişilik ne, adı yazılı değil ama eyalet. Eyalette vilayet üstü bir kamu tüzel kişiliğidir. Eyaleti kurabilir, kim kurabilir şimdi TBMM. Meclis 'arkadaşlar artık vilayet zamanı geçti biz eyalete geçeceğiz diyebilir mi', diyebilir. Diyemez diye bir şey yok, meclis yetki sahibi. Eyalet düzenine geçilebilir. Ama nasıl geçer, teklif gelir, kamuoyunda konuşulur, mecliste tartışılır, herkes görüşünü söyler, vatandaş tepkisini söyler falan ve ona göre olgunlaşır ve ağırlık kazanırsa yapabilir. Şimdi oraya yeni bir şey geldi. Sadece kanunla TBMM değil, kararnameyle cumhurbaşkanı da yapabilir denildi."
Cumhurbaşkanının eyalet konuşmasını anlattı
Bununla ilgili cumhurbaşkanı başbakanken yaptığı bir televizyondaki açıklamasını da toplantılarda projeksiyonla yansıtmaya başladıklarını anlatan Deniz Baykal şöyle konuştu:
“Elimizde hazır. Ne diyor orada o zamanki sayın başbakan, 'Arkadaşlar eyaletten korkmayınız. Güçlü devletler eyaletten korkmaz. Bakın Osmanlı İmparatorluğu'nda Lazistan eyaleti vardı. Kürdistan eyaleti vardı.' 'Olabilir, peki efendim eyaletin başındaki insan seçimle gelirse olur mu, bunu da mı düşünüyorsunuz' diye gazeteci soruyor. Ona cevap gene, o zamanki sayın başbakanın, 'O 2023'ün işi.' Aynen, 'O 2023'ün işi.' Bunu biz gösteriyoruz her yerde. Tabi bunu görünce insanlar 'ya ne oluyoruz' diye rahatsız olmaya başladı. Şu andaki cumhurbaşkanı eyaleti iyi diye düşünüyor, 'Osmanlı'da vardı' diyor, ismini vererek 'Kürdistan, Laziztan' diyerek. Halbuki unutuyor ki 1864'de Osmanlı vazgeçti o işten. 'Yanlıştır, benim üzerimdeki planları tahrik eder' dedi ama o planlar devam etti ve sonuç Sevr'dir. Biz, o bölme taktiklerini Sevr planı kabul etti sonra Lozan'da yırttık ve o işi aştık. Suriye, Irak aşamadı ve yanıyor şimdi. Eyalet Türkiye üzerinden ayrıştırma bölme politikalarına zemin sunacak bir anlayış. Bir davetiye çıkarma. Olacak iş değil."
Rahatsızlıklar Bahçeli'ye ulaştı
Bu konunun kamuoyunda dalgalandığı ve tepki duyan bazı insanların Bahçeli'ye kadar ulaştıklarının da anlaşıldığını dile getiren Deniz Baykal şöyle dedi:
“Ya bu ne biçim iş, ne oluyor falan diye. Tam bu sırada da cumhurbaşkanının danışmanı önce çıktı, '16 Nisan'da halk kendi devletini kuracak' dedi. Biz sadece yönetim sistemi değişecek diye biliyorduk. Öyle diyordu Binali bey, 'Hayır hayır rejim değişikliği değil yönetim sistemi değişikliği' diyordu. Şimdi bırakın yönetim, rejim değişikliğini, meğer devlet kurulacakmış, devlet kuruluşu başlayacakmış 16 Nisan'da."
16 maddedeki yetki ne?
Sadece bir anayasa değişikliği değil başka planlar, başka tezgahlar, dilin altında dönen bir bakla olduğunu dile getiren Baykal, “Bu ilk orada çıktı. Biraz önce bir başka danışman 'Biz eyaleti kuracağız' demiş ve onu dediği video da dolaşıyor ortalıkta. Adnan Tanrıverdi. Eski askermiş, sosyal medyada şimdi onun açıklaması dolaşıyor" diye konuştu.
Cumhurbaşkanı'nın peygamber benzetmesine tepki
Deniz Baykal, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 15 Temmuz darbe girişimi gecesi Marmaris'te darbeci askerlerin uçağında yaptığı aramayla ilgili anlattığı olay üzerine de sert açıklamada bulundu. Yeni bir saptırma olayı çıktığını belirten Baykal, şöyle tepki gösterdi:
“Sayın cumhurbaşkanı 'Bu darbeciler gelmişler Marmaris'te benim kaldığım otele, uçağa, helikoptere girmişler, aramışlar, bana bakmışlar ama bulamamışlar. Tıpkı Hz Peygamberimizin yanında daha sonra halife olacak Ebubekir Sıddık'la beraber saklandığı Nur Dağı'ndaki durumda olduğu gibi. Hani bilirsiniz ya örümcek ağı örmüş peygamberimizi arayanlar müşrikler yakalayacaklar, örümcek ağını görünce gitmişler. Ya tıpkı onun gibi' demiş. Şimdi arkadaşlar bu kampanyada çok gaf yapıldı, gerçek dışı sözler söylendi. Başbakan 'Selam olsun Bolu Beyi çocuklarına' dedi. Bunlar olabilir, ufak tefek yanlış şeyler ama şimdi anlattığım söz iyi düşünülmüş ve çok tehlikeli bir laf. Yani bu Allah'a şirk koşmaktır, bu peygambere şirk koşmaktır. Peygambere şirk koymak, Allah'ın peygamberi tek olduğu için de Allah'ın hükmüne karşı çıkmaktır. Yani bir siyasetçi nasıl olur da kendisini peygambere benzetebilir. Biz birtakım siyasetçileri biliriz, 'Benim liderime dokunmak ibadettir, benim liderim Allah'ın bütün vasıflarını üzerinde taşımaktadır' dediğine tanık olduk. Bu laflar karşısında isterdik ki kendisine böyle sözler söylenen lider çıksın, 'Haddini bil kendine gel öyle bir şey olamaz' diye tepki göstersin. Bizzat sayın cumhurbaşkanının kendisinin kendisini örümcek sayesinde kurtulmuş olan peygambere benzetiyor olduğuna bu kampanyada tanık olmak gerçekten ibret vericidir. Sözkonusu olan dağ değil, mağaradır. Nur Dağı değildir Sevr Mağarası'dır. Bu da işin bir başka boyutu. Şimdi bu işlere kalkınca insanın ayağı dolanır. Bu da Allah'ın takdiri olmuştur. Böyle benzetmeye kalkığı zaman bunun yakışık almadığı böyle bir benzetmeyi yapanın ayağına dolaşmasından dilinin dolaşmasından da ortaya çıkmıştır. Böyle şeylere tanık olmak istemiyoruz. Kimsenin kendisini peygamberle mukayese ederek itibar kazanma arayışına milletimizin fırsat vermemesini istiyoruz." cnntürk
13 Nisan 2017 Perşembe
Sağlık Bakanlığından yabancı hekim kararı
Sağlık Bakanlığı Müsteşarı Eyüp Gümüş, "Yeni yaptığımız şehir hastanelerinin bir kısmı uluslararası hasta hizmetleri için ayrılmıştır. Körfez ülkelerinden gelebilecek hekimler buralarda çalışabileceklerdir" dedi
Sağlık Bakanlığı Müsteşarı Eyüp Gümüş, "Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) Türkiye 4. Ortak Sağlık Çalışma Grubu" toplantısında yaptığı konuşmada, yeni şehir hastaneleriyle birlikte Türkiye'de 40 bin yataklı hastanelerin kamu-özel ortaklığı modeliyle yapıldığını ve şu ana kadar Mersin, Yozgat ile Isparta'dakilerin açıldığını söyledi.
Şehir hastaneleri 2018'in sonuna kadar açılacak
Şehir hastanelerinin 2018'in sonuna kadar açılacağını bildiren Gümüş, Ankara'da Bilkent ve Etlik'te iki büyük şehir hastanesi yapıldığını, bunların toplam 8 bin yatak kapasitesine sahip olacağını anlattı.
Fiziki mekanlardan sonra artık içinde çalışacak sağlık personelinin eğitimine, nitelikli personel çalıştırılmasına ve yapılan hizmetlerin kaliteli olmasına önem verileceğini vurgulayan Gümüş, "Şu anda Türkiye'nin özellikle kamu-özel iş birliği yöntemiyle önemli deneyimleri oluştu. Sağlık iş birliği açısından da Türkiye'nin önünde olan ve şu anda çalıştığımız konulardan biri, sağlık endüstrisinin geliştirilmesidir" dedi.
Körfez ülkelerden gelen hekimler ve hemşireler çalışabilecek
Sağlık turizmi konusunda da körfez ülkeleriyle iş birliğine gidebileceklerini dile getiren Gümüş, "Yeni yaptığımız şehir hastanelerinin bir kısmı uluslararası hasta hizmetleri için ayrılmıştır. Burada yabancı dil bilen hemşirelerimiz, hekimlerimiz görev alacaklardır. Körfez ülkelerinden gelebilecek hekimler ve hemşireler buralarda çalışabileceklerdir." diye konuştu.
Sağlık Bakanlığı Müsteşarı Eyüp Gümüş, "Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) Türkiye 4. Ortak Sağlık Çalışma Grubu" toplantısında yaptığı konuşmada, yeni şehir hastaneleriyle birlikte Türkiye'de 40 bin yataklı hastanelerin kamu-özel ortaklığı modeliyle yapıldığını ve şu ana kadar Mersin, Yozgat ile Isparta'dakilerin açıldığını söyledi.
Şehir hastaneleri 2018'in sonuna kadar açılacak
Şehir hastanelerinin 2018'in sonuna kadar açılacağını bildiren Gümüş, Ankara'da Bilkent ve Etlik'te iki büyük şehir hastanesi yapıldığını, bunların toplam 8 bin yatak kapasitesine sahip olacağını anlattı.
Fiziki mekanlardan sonra artık içinde çalışacak sağlık personelinin eğitimine, nitelikli personel çalıştırılmasına ve yapılan hizmetlerin kaliteli olmasına önem verileceğini vurgulayan Gümüş, "Şu anda Türkiye'nin özellikle kamu-özel iş birliği yöntemiyle önemli deneyimleri oluştu. Sağlık iş birliği açısından da Türkiye'nin önünde olan ve şu anda çalıştığımız konulardan biri, sağlık endüstrisinin geliştirilmesidir" dedi.
Körfez ülkelerden gelen hekimler ve hemşireler çalışabilecek
Sağlık turizmi konusunda da körfez ülkeleriyle iş birliğine gidebileceklerini dile getiren Gümüş, "Yeni yaptığımız şehir hastanelerinin bir kısmı uluslararası hasta hizmetleri için ayrılmıştır. Burada yabancı dil bilen hemşirelerimiz, hekimlerimiz görev alacaklardır. Körfez ülkelerinden gelebilecek hekimler ve hemşireler buralarda çalışabileceklerdir." diye konuştu.
Trafik sigortası tavan fiyatları ne kadar oldu? İşte tavan fiyatlar
Aylardır merakla beklenen trafik sigortasında tavan fiyat uygulamasını içeren yeni düzenleme açıklandı Kazasız araç kullanan sürücülere avantajlar da sağlayan tavan fiyat uygulamasında fiyatlar yüzde 20 oranında düştü.
Uzun süredir beklenen trafik sigortasına tavan fiyatlar kesinleşti. Trafik sigortasında gelen iyi sürücü bonusu ile fiyatlar değişti. Sigorta priminde ortalama yüzde 20 indirim meydana getiren yeni düzenleme ile İstanbul’da iyi sürücülere 470, kötü sürücülere 2 bin 138 lira tavan geldi.
Hürriyet Gazetesi'nden Noyan Doğan'ın haberine göre, trafik sigortasında tavan fiyat belli oldu. Buna göre, sigortacılar, trafiğe ilk kez çıkacak otomobiller için (4. basamak) 807 liradan fazla prim alamayacak. Hiç hasarı olmayan sürücüler için (7. basamak) bu fiyat 443 liraya düşerken, az hasarlı sürücülerden (6. ve 5. basamak) 564 lira ile 686 liradan fazla prim alınamayacak.
Hasarlı sürücüler için tavan fiyatlar ise şöyle oldu: Çok hasarlı (1.basamak) 2.017 lira, 2. basamak 1.614 lira, 3. basamak 1.210 lira. Yeni düzenlemede şehirlerarası fiyat farkları da olacak. İstanbul’da 4. basamakta olan bir sürücü 855 lira öderken; Ankara, Kocaeli, Bursa’da 831 lira ödeyecek. Böylece otomobillerde İstanbul için en düşük prim 470 lira, en yüksek prim 2.138 lira; Ankara içinse en düşük prim, 457 lira, en yüksek prim 2.078 lira olacak. Tavan fiyat uygulaması 2017’nin sonuna kadar sürecek ve mayıs ayının başında itibaren fiyatlar her ay yüzde 1 artacak. Hazine’nin yayımladığı genelgeye göre geçmişe yönelik prim iadesi yapılmayacak. Tavan fiyat uygulaması 12 Nisan 2017 itibariyle başlayacak.
Uzun süredir beklenen trafik sigortasına tavan fiyatlar kesinleşti. Trafik sigortasında gelen iyi sürücü bonusu ile fiyatlar değişti. Sigorta priminde ortalama yüzde 20 indirim meydana getiren yeni düzenleme ile İstanbul’da iyi sürücülere 470, kötü sürücülere 2 bin 138 lira tavan geldi.
Hürriyet Gazetesi'nden Noyan Doğan'ın haberine göre, trafik sigortasında tavan fiyat belli oldu. Buna göre, sigortacılar, trafiğe ilk kez çıkacak otomobiller için (4. basamak) 807 liradan fazla prim alamayacak. Hiç hasarı olmayan sürücüler için (7. basamak) bu fiyat 443 liraya düşerken, az hasarlı sürücülerden (6. ve 5. basamak) 564 lira ile 686 liradan fazla prim alınamayacak.
Hasarlı sürücüler için tavan fiyatlar ise şöyle oldu: Çok hasarlı (1.basamak) 2.017 lira, 2. basamak 1.614 lira, 3. basamak 1.210 lira. Yeni düzenlemede şehirlerarası fiyat farkları da olacak. İstanbul’da 4. basamakta olan bir sürücü 855 lira öderken; Ankara, Kocaeli, Bursa’da 831 lira ödeyecek. Böylece otomobillerde İstanbul için en düşük prim 470 lira, en yüksek prim 2.138 lira; Ankara içinse en düşük prim, 457 lira, en yüksek prim 2.078 lira olacak. Tavan fiyat uygulaması 2017’nin sonuna kadar sürecek ve mayıs ayının başında itibaren fiyatlar her ay yüzde 1 artacak. Hazine’nin yayımladığı genelgeye göre geçmişe yönelik prim iadesi yapılmayacak. Tavan fiyat uygulaması 12 Nisan 2017 itibariyle başlayacak.
İklim değişiklikleri uçuşlardaki türbülans şiddetini üç katına çıkarabilir
İklim değişikliği yeryüzünde farklı etkilere sebep olurken hava olaylarının seyrini de değiştiriyor. Bilim insanlarına göre önümüzdeki yüzyıl içinde uçak içinde maruz kalacağımız türbülanslar bir hayli şiddetli olacak.
Reading Üniversitesi’nde yapılan yeni bir araştırma İklim değişikliğinin uçuşlarda gereğinden fazla iniş çıkış yaşanabileceğini ve önümüzdeki dönem türbülansların iki ya da üç katına çıkacağını öngörüyor. Atmosferik Bilimlerdeki Gelişmeler'de yayınlanan araştırma türbülans güç seviyeleri ve gelecekte nasıl değişeceklerini araştıran ilk çalışma.
Önümüzdeki dönem atmosferdeki ortalama türbülansın yüzde 59 oranında artacağını öngörülüyor. Orta seviyedeki türbülansların yüzde 94, şiddetli türbülansların ise yüzde 149 artması bekleniyor.
Bu yüzyıldan sonra atmosferdeki CO2 seviyesinin iki katına çıkması da beklenen gelişmeler arasında. Çalışmanın yazarı Paul Willams yaptığı basın açıklamasında ”Çoğu yolcu için hafif türbülans konfor seviyelerini düşüren rahatsız edici bir olgudan başka bir şey değil, endişeli yolcuları strese sokabilir. Fakat uçuş yapanları ve uçak görevlilerini dahi hastanelik edebilen yüzde 149’luk türbülans artışı en tecrübeli yolcuları bile endişeye sürükleyebilir” ifadelerini kullanıyor.
Dr. Willams öncelikli araştırmanın alternatif uçuş yollarını aramak olduğunu sözlerine ekledi. Willams yaptığı açıklamada ” Değişikliklerin yüksekliğini ve mevsimsel bağımlılığını araştırmamız, belirsizliklerin nicelleştirilmesi için farklı iklim modelleri ve ısınma senaryolarını analiz etmemizi gerektiriyor” dedi.
Ancak bu sorunu çözmeye çalışan tek kişi Dr. Willams değil. Weather Şirketi’ni 2 milyar USD'ye satın alan IBM, Gogo Inc. ile beraber yürüttüğü çalışmalarda türbülans sırasında pilotların uçuş rotalarını buna göre ayarlayacak çözümler arıyor. Sözcü
Reading Üniversitesi’nde yapılan yeni bir araştırma İklim değişikliğinin uçuşlarda gereğinden fazla iniş çıkış yaşanabileceğini ve önümüzdeki dönem türbülansların iki ya da üç katına çıkacağını öngörüyor. Atmosferik Bilimlerdeki Gelişmeler'de yayınlanan araştırma türbülans güç seviyeleri ve gelecekte nasıl değişeceklerini araştıran ilk çalışma.
Önümüzdeki dönem atmosferdeki ortalama türbülansın yüzde 59 oranında artacağını öngörülüyor. Orta seviyedeki türbülansların yüzde 94, şiddetli türbülansların ise yüzde 149 artması bekleniyor.
Bu yüzyıldan sonra atmosferdeki CO2 seviyesinin iki katına çıkması da beklenen gelişmeler arasında. Çalışmanın yazarı Paul Willams yaptığı basın açıklamasında ”Çoğu yolcu için hafif türbülans konfor seviyelerini düşüren rahatsız edici bir olgudan başka bir şey değil, endişeli yolcuları strese sokabilir. Fakat uçuş yapanları ve uçak görevlilerini dahi hastanelik edebilen yüzde 149’luk türbülans artışı en tecrübeli yolcuları bile endişeye sürükleyebilir” ifadelerini kullanıyor.
Dr. Willams öncelikli araştırmanın alternatif uçuş yollarını aramak olduğunu sözlerine ekledi. Willams yaptığı açıklamada ” Değişikliklerin yüksekliğini ve mevsimsel bağımlılığını araştırmamız, belirsizliklerin nicelleştirilmesi için farklı iklim modelleri ve ısınma senaryolarını analiz etmemizi gerektiriyor” dedi.
Ancak bu sorunu çözmeye çalışan tek kişi Dr. Willams değil. Weather Şirketi’ni 2 milyar USD'ye satın alan IBM, Gogo Inc. ile beraber yürüttüğü çalışmalarda türbülans sırasında pilotların uçuş rotalarını buna göre ayarlayacak çözümler arıyor. Sözcü
Karamollaoğlu: İslam'ı bir alet gibi kullanmamalısınız
Saddet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu bir basın açıklaması yaptı. Açıklamasında "Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, canlı yayında 15 Temmuz gecesi Dalaman Havalimanı'nda yaşadıklarını Nur dağı Hira Mağarası'nda yaşananlara benzetti bu konuda neler söyleyeceksiniz?" sorusu üzerine "Ülkemizde insanlarımızın dini duygularını gündeme getirerek bir hava oluşturulmaya çalışılıyor. Doğru bulmuyoruz. İslam'ı kesinlikle bu tip konulara bir alet gibi kullanamazsınız. İslam'ı kesinlikle bu tip konularda bir alet gibi kullanamaz, kullanmamalısınız" yanıtını verdi.
Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu yaptığı basın açıklamasında referandumu ve gündemi değerlendirdi. Yeni anayasa ve referanduma ilişkin Karamollaoğlu, referandum sonucuna herkesin saygı duyması gerektiğini vurgulayarak, "Algı operasyonu yapılıyor. Sanki Saadet Partisi 'Evet' diyecek gibi gösterilmeye çalışılıyor. Çok net bir şekilde söylüyoruz. Saadet Partisi 'Hayır' diyecek. Başkanlık sitemine değil metne karşıyız" diye konuştu.
"İslam'ı kesinlikle bu tip konulara bir alet gibi kullanamazsınız"
"Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, canlı yayında 15 Temmuz gecesi Dalaman Havalimanı'nda yaşadıklarını Nur dağı Hira Mağarası'nda yaşananlara benzetti bu konuda neler söyleyeceksiniz?" sorusu üzerine Karamollaoğlu şu yanıtı verdi: "Ben rüya yorumlarını pek bilmeyen birisiyim. Ülkemizde insanlarımızın dini duygularını gündeme getirerek bir hava oluşturulmaya çalışılıyor. Doğru bulmuyoruz. İslam'ı kesinlikle bu tip konulara bir alet gibi kullanamazsınız. Hamd olsun biz Müslümanız. Ama Müslümanlık ile İslamcılıkı aynı kefeye koymuyoruz. İslamcılık, kelime manasına baktığınız zaman adeta İslam'ın belli bir maksat için kullanılması manasına geliyor. İslam'ı kesinlikle bu tip konularda bir alet gibi kullanamaz, kullanmamalısınız." DHA
Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu yaptığı basın açıklamasında referandumu ve gündemi değerlendirdi. Yeni anayasa ve referanduma ilişkin Karamollaoğlu, referandum sonucuna herkesin saygı duyması gerektiğini vurgulayarak, "Algı operasyonu yapılıyor. Sanki Saadet Partisi 'Evet' diyecek gibi gösterilmeye çalışılıyor. Çok net bir şekilde söylüyoruz. Saadet Partisi 'Hayır' diyecek. Başkanlık sitemine değil metne karşıyız" diye konuştu.
"İslam'ı kesinlikle bu tip konulara bir alet gibi kullanamazsınız"
"Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, canlı yayında 15 Temmuz gecesi Dalaman Havalimanı'nda yaşadıklarını Nur dağı Hira Mağarası'nda yaşananlara benzetti bu konuda neler söyleyeceksiniz?" sorusu üzerine Karamollaoğlu şu yanıtı verdi: "Ben rüya yorumlarını pek bilmeyen birisiyim. Ülkemizde insanlarımızın dini duygularını gündeme getirerek bir hava oluşturulmaya çalışılıyor. Doğru bulmuyoruz. İslam'ı kesinlikle bu tip konulara bir alet gibi kullanamazsınız. Hamd olsun biz Müslümanız. Ama Müslümanlık ile İslamcılıkı aynı kefeye koymuyoruz. İslamcılık, kelime manasına baktığınız zaman adeta İslam'ın belli bir maksat için kullanılması manasına geliyor. İslam'ı kesinlikle bu tip konularda bir alet gibi kullanamaz, kullanmamalısınız." DHA
Genel Müdür duyurdu. THY eleman alacak
Türk Hava Yolları (THY) Genel Müdürü Bilal Ekşi, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada 250 kişinin THY bünyesinde istihdam edileceğini açıkladı.
Resmi sosyal medya hesabı Twitter’dan yazılı açıklama yapan THY Genel Müdürü Bilal Ekşi, THY bünyesinde farklı pozisyonlarda görevlendirilmek üzere toplam 250 kişinin işe alınacağını açıkladı.
Ekşi, yaptığı açıklamada, “THY’nin daha da büyümesine destek verecek 250 yeni çalışma arkadaşı arıyoruz” ifadesini kullandı.
Toplamda 250 kişi istihdam edilecek
THY bünyesinde çalışmak isteyenleri heyecanlandıran konuya ilişkin detaylar THY’nin resmi internet sitesinde de yayımlandı.
İki ayrı duyuruya çıkan THY, ilk duyuruda İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi mezunu 200 kişinin işe alınacağı, ikinci duyuruda ise Sayısal Bilimler mezunu 50 kişinin THY bünyesine katılacağı belirtildi.
İş başvurusu yapacaklar kişilerde İngilizce seviyesinin belirlenen kriterlerde olması şartı yer alıyor. Ayrıca başvuru yapmak isteyenlerin 1 Ocak 1988 ve sonrasında doğmuş olması gerekiyor.
İş başvurusunda bulunmak isteyenler THY’nin resmi internet sitesinden yapılan duyurudan ayrıntılı bilgiye ulaşabilecek.
Resmi sosyal medya hesabı Twitter’dan yazılı açıklama yapan THY Genel Müdürü Bilal Ekşi, THY bünyesinde farklı pozisyonlarda görevlendirilmek üzere toplam 250 kişinin işe alınacağını açıkladı.
Ekşi, yaptığı açıklamada, “THY’nin daha da büyümesine destek verecek 250 yeni çalışma arkadaşı arıyoruz” ifadesini kullandı.
Toplamda 250 kişi istihdam edilecek
THY bünyesinde çalışmak isteyenleri heyecanlandıran konuya ilişkin detaylar THY’nin resmi internet sitesinde de yayımlandı.
İki ayrı duyuruya çıkan THY, ilk duyuruda İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi mezunu 200 kişinin işe alınacağı, ikinci duyuruda ise Sayısal Bilimler mezunu 50 kişinin THY bünyesine katılacağı belirtildi.
İş başvurusu yapacaklar kişilerde İngilizce seviyesinin belirlenen kriterlerde olması şartı yer alıyor. Ayrıca başvuru yapmak isteyenlerin 1 Ocak 1988 ve sonrasında doğmuş olması gerekiyor.
İş başvurusunda bulunmak isteyenler THY’nin resmi internet sitesinden yapılan duyurudan ayrıntılı bilgiye ulaşabilecek.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)