Dünyaca ünlü piyanist Fazıl Say, referandum sonuçları ardından içinde dikkat çekici tespitler bulunan bir paylaşım yaptı.
Piyanist Fazıl Say, sosyal medya hesabından paylaştığı yazıda şu ifadelere yer verdi: “Biz ‘hayır’ diyenler gerçekte yüzde kaçız bilemiyoruz bile, bize ‘ Yüzde 49’sunuz denmiş, bilmiyoruz, ama şunu merak ediyoruz, bu yüzde 49’u anlayacak ve dinleyecekler mi? Filanca referandum oldu diye kimsenin özü değişmez, değiştirilemez. Bütün büyük şehirlerde ‘Hayır’ın kazanması bize anlamlı bir kuvvet verdi, ama asıl kahramanlar Anadolu’da hayır diyenlerdir. Çalışacağız, üreteceğiz. Yaşayacağız. Ama daha da önemlisi, gerçek bir lider getireceğiz…”
17 Nisan 2017 Pazartesi
‘Hayır’ rekoru yüzde 93.5 ile bu ilçede
Hatay'ın merkez ilçelerinden Defne Belediye Başkanı CHP'li İbrahim Yaman; 16 Nisan 2017’de yapılan Anayasa Değişikliği Referandumu’nda yüzde 93.5 'Hayır' oyu ile rekor kıran ilçe halkına teşekkür mesajı yayınladı.
Yüzde 89.8 katılım oranı ve yüzde 93.5 hayır oyu ile rekor bir rakama imza attıklarını belirten Başkan Yaman: “Defneliler; Atatürk ilke ve devrimlerinin yılmaz savunucuları olduklarını tüm dünyaya bir kez daha kanıtladılar. Sandığa yüksek katılım gösteren, yüzde 93.5 hayır oyu kullanarak Cumhuriyetimize sahip çıkan Defne'nin aydınlık insanlarına, emeği geçen tüm siyasilere teşekkür ediyoruz. Defne farkını bir kez daha göstermiş, bir rekora daha imza atmıştır. Bu rekor, Defne'nin gurur tablosudur” dedi. Pazar günkü referandumda Hatay’da il düzeyinde % 54.4 hayır çıkmıştı. 99 bin 761 seçmenli Defne İlçesi’nde ‘Evet’ oyları 5 bin 761, ‘Hayır’ oyları 82 bin 826 oldu.
‘HALKA DEĞİŞİKLİĞİ İYİ ANLATTIK’
Hatay’ın merkez Defne İlçesi Belediye Başkanı İbrahim Yaman, ilçeden çıkan yüzde 93.5’lik Türkiye rekoru olan ‘hayır’ oylarını değerlendirdi. Yaman açıklamasında şunları söyledi:
“Bu bizim ilk rekorumuz değil belediye seçimlerinde de Türkiye rekoru kırmıştık tabi bunun birkaç tane nedeni var. Defne ilçesi hem eğitimli aydın, insanların çok yoğun olduğu bölge. Bunun yanında gerek biz gerekse CHP yöneticilerimiz bu işi halkımıza iyi anlattık, ilçe örgütümüz de bu değişikliği insanlarımıza çok iyi şekilde anlattı, bunun büyük etkisi oldu. Tabi temelinde vatandaşlarımızın cumhuriyete, Atatürk ilke ve inkılaplarına çok bağlı insanlar olması birinci faktör bu konuda tüm vatandaşlarıma teşekkür ediyorum. Hem iyi bir katılım sağladılar hem de Türkiye’de rekor bir hayır oyu çıktı.”
Yüzde 89.8 katılım oranı ve yüzde 93.5 hayır oyu ile rekor bir rakama imza attıklarını belirten Başkan Yaman: “Defneliler; Atatürk ilke ve devrimlerinin yılmaz savunucuları olduklarını tüm dünyaya bir kez daha kanıtladılar. Sandığa yüksek katılım gösteren, yüzde 93.5 hayır oyu kullanarak Cumhuriyetimize sahip çıkan Defne'nin aydınlık insanlarına, emeği geçen tüm siyasilere teşekkür ediyoruz. Defne farkını bir kez daha göstermiş, bir rekora daha imza atmıştır. Bu rekor, Defne'nin gurur tablosudur” dedi. Pazar günkü referandumda Hatay’da il düzeyinde % 54.4 hayır çıkmıştı. 99 bin 761 seçmenli Defne İlçesi’nde ‘Evet’ oyları 5 bin 761, ‘Hayır’ oyları 82 bin 826 oldu.
‘HALKA DEĞİŞİKLİĞİ İYİ ANLATTIK’
Hatay’ın merkez Defne İlçesi Belediye Başkanı İbrahim Yaman, ilçeden çıkan yüzde 93.5’lik Türkiye rekoru olan ‘hayır’ oylarını değerlendirdi. Yaman açıklamasında şunları söyledi:
“Bu bizim ilk rekorumuz değil belediye seçimlerinde de Türkiye rekoru kırmıştık tabi bunun birkaç tane nedeni var. Defne ilçesi hem eğitimli aydın, insanların çok yoğun olduğu bölge. Bunun yanında gerek biz gerekse CHP yöneticilerimiz bu işi halkımıza iyi anlattık, ilçe örgütümüz de bu değişikliği insanlarımıza çok iyi şekilde anlattı, bunun büyük etkisi oldu. Tabi temelinde vatandaşlarımızın cumhuriyete, Atatürk ilke ve inkılaplarına çok bağlı insanlar olması birinci faktör bu konuda tüm vatandaşlarıma teşekkür ediyorum. Hem iyi bir katılım sağladılar hem de Türkiye’de rekor bir hayır oyu çıktı.”
İstanbul'daki kesin seçim sonuçları açıklandı
Yüksek Seçim Kurulu anayasa değişikliğini içeren referandumda İstanbul için kesin sonuçları açıkladı. İşte ilçe ilçe 'evet' ve 'hayır' oyu kullanan kişi sayısı...
Referandum seçimlerinde İstanbul’daki kesin sonuçlar açıklandı. Sonuçlara göre İstanbul'da 4 Milyon 479 Bin 269 seçmen 'evet', 4 Milyon 728 Bin 317 seçmen ise 'hayır' oyu kullandı.
YSK İstanbul İl Seçim Kuruluna ulaşan kesin sonuçlar açıklandı. İstanbul genelinde 9 Milyon 207 Bin 586 seçmenin oy kullandığı belirtilirken, bu seçmenlerden 4 Milyon 479 Bin 269’unun ‘evet’, 4 Milyon 728 Bin 317’sinin ise ‘hayır’ seçeneğini mühürlediği ortaya çıktı. İstanbul’un 39 ilçesinin 21’inden ‘evet ‘ sonucu, 18’inden ise ‘hayır’ sonucu çıktı. İstanbul’da kullanılan 9 Milyon 207 Bin 586 oydan, 132 Bin 619 oy geçersiz sayıldı.
İstanbul’a bağlı 39 ilçedeki oy dağılımı ise şöyle:
1- Adalar: 2 Bin 646 evet, 7 Bin 402 hayır
2- Arnavutköy: 92 Bin 67 evet, 46 Bin 36 hayır
3- Ataşehir: 116 Bin 782 Bin evet, 157 Bin 521 hayır
4- Avcılar: 108 Bin 172 evet, 156 Bin 39 hayır
5- Bağcılar: 270 Bin 470 evet, 172 Bin 518 hayır
6- Bahçelievler: 189 Bin 448 evet, 186 Bin 937 hayır
7- Bakırköy: 33 Bin 474 evet, 116 Bin 804 hayır
8- Başakşehir: 112 Bin 719 evet, 96 Bin 524 hayır
9- Bayrampaşa: 94 Bin 229 evet, 83 Bin 241 hayır
10- Beşiktaş: 21 Bin 932 evet, 106 Bin 648 hayır
11- Beykoz: 86 Bin 718 evet, 76 Bin 654 hayır
12- Beylikdüzü: 76 Bin 537 evet,109 Bin 648 hayır
13- Beyoğlu: 74 Bin 62 evet, 73 Bin 738 hayır
14- Büyükçekmece: 64 Bin 990 evet, 81 Bin 738 hayır
15- Çatalca: 18 Bin 558 evet, 28 Bin 127 hayır
16- Çekmeköy: 76 Bin 699 evet, 69 Bin 741 hayır
17- Esenler: 182 Bin 844 evet, 92 Bin 394 hayır
18- Esenyurt: 209 Bin 980 evet, 321 Bin 860 hayır
19- Eyüp: 116 Bin 399 evet, 123 Bin 812 hayır
20- Fatih: 127 Bin 324 evet, 120 Bin 505 hayır
21- Gaziosmanpaşa: 174 Bin 292 evet, 131 Bin 917 hayır
22- Güngören: 101 Bin 354 evet, 86 Bin 935 hayır
23- Kadıköy: 63 Bin 479 evet, 263 Bin 814 hayır
24- Kağıthane: 151 Bin 199 evet, 128 Bin 255 hayır
25- Kartal: 133 Bin 637 evet, 173 Bin 927 hayır
26- Küçükçekmece: 209 Bin 670 evet, 262 Bin 999 hayır
27- Maltepe: 125 Bin 811 evet, 201 Bin 777 hayır
28- Pendik: 244 Bin 540 evet, 183 Bin 79 hayır
29- Sancaktepe: 117 Bin 270 evet, 109 Bin 483 hayır
30- Sarıyer: 89 Bin 749 evet, 129 Bin 855 hayır
31- Silivri: 43 Bin 357 evet, 64 Bin 627 hayır
32- Sultanbeyli: 129 Bin 661 evet, 54 Bin 265 hayır
33- Sultangazi: 188 Bin 862 evet, 118 Bin 638 hayır
34- Şile: 11 Bin 885 evet, 11 Bin 230 hayır
35- Şişli: 50 Bin 347 evet, 128 Bin 142 hayır
36- Tuzla: 76 Bin 19 evet, 74 Bin 43 hayır
37- Ümraniye: 239 Bin 455 evet, 194 Bin 275 hayır
38- Üsküdar: 167 Bin 748 evet, 191 Bin 496 hayır
39- Zeytinburnu: 84 Bin 884 evet, 81 Bin 913 hayır
Referandum seçimlerinde İstanbul’daki kesin sonuçlar açıklandı. Sonuçlara göre İstanbul'da 4 Milyon 479 Bin 269 seçmen 'evet', 4 Milyon 728 Bin 317 seçmen ise 'hayır' oyu kullandı.
YSK İstanbul İl Seçim Kuruluna ulaşan kesin sonuçlar açıklandı. İstanbul genelinde 9 Milyon 207 Bin 586 seçmenin oy kullandığı belirtilirken, bu seçmenlerden 4 Milyon 479 Bin 269’unun ‘evet’, 4 Milyon 728 Bin 317’sinin ise ‘hayır’ seçeneğini mühürlediği ortaya çıktı. İstanbul’un 39 ilçesinin 21’inden ‘evet ‘ sonucu, 18’inden ise ‘hayır’ sonucu çıktı. İstanbul’da kullanılan 9 Milyon 207 Bin 586 oydan, 132 Bin 619 oy geçersiz sayıldı.
İstanbul’a bağlı 39 ilçedeki oy dağılımı ise şöyle:
1- Adalar: 2 Bin 646 evet, 7 Bin 402 hayır
2- Arnavutköy: 92 Bin 67 evet, 46 Bin 36 hayır
3- Ataşehir: 116 Bin 782 Bin evet, 157 Bin 521 hayır
4- Avcılar: 108 Bin 172 evet, 156 Bin 39 hayır
5- Bağcılar: 270 Bin 470 evet, 172 Bin 518 hayır
6- Bahçelievler: 189 Bin 448 evet, 186 Bin 937 hayır
7- Bakırköy: 33 Bin 474 evet, 116 Bin 804 hayır
8- Başakşehir: 112 Bin 719 evet, 96 Bin 524 hayır
9- Bayrampaşa: 94 Bin 229 evet, 83 Bin 241 hayır
10- Beşiktaş: 21 Bin 932 evet, 106 Bin 648 hayır
11- Beykoz: 86 Bin 718 evet, 76 Bin 654 hayır
12- Beylikdüzü: 76 Bin 537 evet,109 Bin 648 hayır
13- Beyoğlu: 74 Bin 62 evet, 73 Bin 738 hayır
14- Büyükçekmece: 64 Bin 990 evet, 81 Bin 738 hayır
15- Çatalca: 18 Bin 558 evet, 28 Bin 127 hayır
16- Çekmeköy: 76 Bin 699 evet, 69 Bin 741 hayır
17- Esenler: 182 Bin 844 evet, 92 Bin 394 hayır
18- Esenyurt: 209 Bin 980 evet, 321 Bin 860 hayır
19- Eyüp: 116 Bin 399 evet, 123 Bin 812 hayır
20- Fatih: 127 Bin 324 evet, 120 Bin 505 hayır
21- Gaziosmanpaşa: 174 Bin 292 evet, 131 Bin 917 hayır
22- Güngören: 101 Bin 354 evet, 86 Bin 935 hayır
23- Kadıköy: 63 Bin 479 evet, 263 Bin 814 hayır
24- Kağıthane: 151 Bin 199 evet, 128 Bin 255 hayır
25- Kartal: 133 Bin 637 evet, 173 Bin 927 hayır
26- Küçükçekmece: 209 Bin 670 evet, 262 Bin 999 hayır
27- Maltepe: 125 Bin 811 evet, 201 Bin 777 hayır
28- Pendik: 244 Bin 540 evet, 183 Bin 79 hayır
29- Sancaktepe: 117 Bin 270 evet, 109 Bin 483 hayır
30- Sarıyer: 89 Bin 749 evet, 129 Bin 855 hayır
31- Silivri: 43 Bin 357 evet, 64 Bin 627 hayır
32- Sultanbeyli: 129 Bin 661 evet, 54 Bin 265 hayır
33- Sultangazi: 188 Bin 862 evet, 118 Bin 638 hayır
34- Şile: 11 Bin 885 evet, 11 Bin 230 hayır
35- Şişli: 50 Bin 347 evet, 128 Bin 142 hayır
36- Tuzla: 76 Bin 19 evet, 74 Bin 43 hayır
37- Ümraniye: 239 Bin 455 evet, 194 Bin 275 hayır
38- Üsküdar: 167 Bin 748 evet, 191 Bin 496 hayır
39- Zeytinburnu: 84 Bin 884 evet, 81 Bin 913 hayır
Türkiye Barolar Birliği'nden 13 maddelik açıklama
Türkiye Barolar Birliği, anayasa değişikliği halk oylamasına ilişkin yazılı açıklama yaptı. Açıklamada, "YSK'nın yapılan itirazları değerlendirirken, Anayasa madde 79 ile kendisine yüklenen sorumluluğun gereğini yerine getirmesini umuyor ve diliyoruz." denildi.
1-16 Nisan 2017 Halk Oylaması sürecini hep birlikte yaşadık. Bu süreçte görev alarak yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı, hukukun üstünlüğü için mücadele eden tüm baro başkanlarımız ile meslektaşlarımıza, toplantılarımıza katılan ya da sosyal medyadan izleyen, düşüncelerini paylaşan tüm vatandaşlarımıza, tercihi ne olursa olsun oyunu veren herkese içten teşekkürlerimizi sunuyoruz.
2-Anayasa değişikliği sürecinde, Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulu'nun kararları çerçevesinde ve 1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun 110.maddesi uyarınca, milletvekillerini ve halkımızı bilgilendirmek üzere, üzerimize düşen görevi yerine getirdik.
3-Halk oylaması gününde; Halk Oylamasına sunulan değişikliğin hukuk düzenimizi bütünüyle etkileyecek olması, dolayısıyla böyle bir değişikliğin tam anlamıyla güvenilir bir oylama sonucunda yapılmasındaki üstün kamu yararını dikkate alarak, hukukun üstünlüğünü korunması görevimiz çerçevesinde Türkiye Barolar Birliği'nde Sandık Güvenliği Merkezi kurduk. Konunun uzmanı meslektaşlarımız eliyle, vatandaşlarımızdan gelen soruları telefonla cevapladık, barolarımızı sorunlarla ilgili bilgilendirdik.
4-Sandık Kurullarında temsilci görevlendirmek ise, barolarımızın ve Türkiye Barolar Birliği'nin görev ve yetki alanında değildir. Bu sebeple, oyların sayımına ilişkin tutanakların tutulmasına, toplanmasına ve karşılaştırılmasına dair veriler, halk oylamasında sandıklarda görevli bulundurma hakkına sahip siyasi partilerin elinde mevcut olabilir. Bu nedenle; YSK'nın yalnızca siyasi partilere duyurduğu sandık sonuçlarının toplanan tutanaklarla karşılaştırılması, yine yalnızca siyasi partilerce yapılabilir.
5-Tüm gün boyunca, Türkiye'nin pek çok ilinden gelen telefonların büyük bir kısmı, mühürsüz oy pusulası şikâyetlerini içeriyordu. Avukatlarımızın bu durumda hukuki tavsiyesi, sandıklar açıldığında bu hususun tutanakla tespit edilmesi idi. Çünkü 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkındaki Kanun'un emredici 101.maddesinin 1.fıkrasının 3.bendi uyarınca, mühürsüz oy pusulaları geçersizdir.
6-Kanunun bu çok açık hükmüne rağmen, oylama devam ederken, “mühürsüz oy pusulalarının dışarıdan getirildiğinin kanıtlanamadığı hallerde, bu pusulaların geçerli olacağıöna karar verildiği, YSK'nın web sayfasına atıf verilerek basın-yayın organlarınca duyuruldu.
7-Oysa aynı YSK, sadece birkaç saat önce, oy pusulalarına mühür basılmış olmasının sebebini “oylamada sahte oy pusulası kullanımını engellemekö olarak duyurmuştu. (bkz.16.04.2017 559 sayılı YSK kararı)
8-YSK'nın bu kararının sonucu olarak; dışarıdan sahte oy pusulası getirilip getirilmediğini kanıtlama imkânı kalmamıştır. Çünkü bir oy pusulasının dışarıdan getirilmiş olduğunun yegâne kanıtı, pusulada mührün bulunmamasıdır.
9-Nitekim Anayasa Mahkemesi'nin 06/02/2014 tarih ve 2013/3912 numaralı bireysel başvuru üzerine verdiği kararında, meslek odalarının seçimlerinde dahi mühürsüz oy pusulalarının geçersiz olacağından söz edilmektedir. Şu halde YSK'nın emredici bu kanun hükmünü herhangi bir gerekçeyle görmezden gelmesi hukuka uygun olamaz.
10-Sandık Güvenliği Merkezine gelen telefonlardan da anlaşıldığı üzere; maalesef oylama devam ederken kanuna aykırı olarak verilen bu karar sebebiyle, mühürsüz oy pusulası kullanıldığına dair tutulması zorunlu olan tutanaklar muhtemelen çoğu sandıkta tutulmamıştır. Çünkü bu hukuka aykırı karar ile sandık kurulları, mühürsüz oy pusulası kullanılmasının usule uygun olduğuna dair hatalı bir kanaate sevk edilmişlerdir.
11-Yine basın aracılığıyla edindiğimiz bilgilere göre, pek çok sandıkta, oylama bittikten sonra, mühürsüz pusulaların arkası, sandık kurullarınca mühürlenmiş, gerekçe olarak da YSK'nın söz konusu kararı gösterilmiştir.
12-Şu halde, YSK'nın, Kanuna açıkça aykırı bu duyurusu hem usulsüzlüğe hem de usulsüzlüğün ortaya çıkmasını sağlayacak tutanakların tutulmamasına neden olmuştur. Seçimlerin yargı güvencesinde yapılacağına ve bunun sağlanmasından da YSK'nın sorumlu olacağına dair Anayasa'nın 79.maddesinin içi, maalesef bizzat YSK tarafından boşaltılmıştır.
13-Bu durumda halk oylamasının sonucunu, mühürsüz oy pusulası kullanılmasından daha da ağır olarak, YSK'nın söz konusu hukuka aykırı kararı etkilemiştir. YSK'nın yapılan itirazları değerlendirirken, Anayasa madde 79 ile kendisine yüklenen sorumluluğun gereğini yerine getirmesini umuyor ve diliyoruz. Aksi takdirde seçimlerin yargı güvencesinde yapıldığından, adil olduğundan ve sonuçların güvenilirliğinden, kısacası hukukun üstün olduğu demokratik bir devlet düzeninden söz edilmesi mümkün olmayacaktır. Üzüntümüz, halk oylamasının sonucuna ilişkin değil, sonucu etkilemeye elverişli açık ve ağır hukuka aykırılıkların görmezden gelinmek istenmesine ilişkindir. Kamuoyuna saygıyla duyurulur." DHA
1-16 Nisan 2017 Halk Oylaması sürecini hep birlikte yaşadık. Bu süreçte görev alarak yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı, hukukun üstünlüğü için mücadele eden tüm baro başkanlarımız ile meslektaşlarımıza, toplantılarımıza katılan ya da sosyal medyadan izleyen, düşüncelerini paylaşan tüm vatandaşlarımıza, tercihi ne olursa olsun oyunu veren herkese içten teşekkürlerimizi sunuyoruz.
2-Anayasa değişikliği sürecinde, Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulu'nun kararları çerçevesinde ve 1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun 110.maddesi uyarınca, milletvekillerini ve halkımızı bilgilendirmek üzere, üzerimize düşen görevi yerine getirdik.
3-Halk oylaması gününde; Halk Oylamasına sunulan değişikliğin hukuk düzenimizi bütünüyle etkileyecek olması, dolayısıyla böyle bir değişikliğin tam anlamıyla güvenilir bir oylama sonucunda yapılmasındaki üstün kamu yararını dikkate alarak, hukukun üstünlüğünü korunması görevimiz çerçevesinde Türkiye Barolar Birliği'nde Sandık Güvenliği Merkezi kurduk. Konunun uzmanı meslektaşlarımız eliyle, vatandaşlarımızdan gelen soruları telefonla cevapladık, barolarımızı sorunlarla ilgili bilgilendirdik.
4-Sandık Kurullarında temsilci görevlendirmek ise, barolarımızın ve Türkiye Barolar Birliği'nin görev ve yetki alanında değildir. Bu sebeple, oyların sayımına ilişkin tutanakların tutulmasına, toplanmasına ve karşılaştırılmasına dair veriler, halk oylamasında sandıklarda görevli bulundurma hakkına sahip siyasi partilerin elinde mevcut olabilir. Bu nedenle; YSK'nın yalnızca siyasi partilere duyurduğu sandık sonuçlarının toplanan tutanaklarla karşılaştırılması, yine yalnızca siyasi partilerce yapılabilir.
5-Tüm gün boyunca, Türkiye'nin pek çok ilinden gelen telefonların büyük bir kısmı, mühürsüz oy pusulası şikâyetlerini içeriyordu. Avukatlarımızın bu durumda hukuki tavsiyesi, sandıklar açıldığında bu hususun tutanakla tespit edilmesi idi. Çünkü 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkındaki Kanun'un emredici 101.maddesinin 1.fıkrasının 3.bendi uyarınca, mühürsüz oy pusulaları geçersizdir.
6-Kanunun bu çok açık hükmüne rağmen, oylama devam ederken, “mühürsüz oy pusulalarının dışarıdan getirildiğinin kanıtlanamadığı hallerde, bu pusulaların geçerli olacağıöna karar verildiği, YSK'nın web sayfasına atıf verilerek basın-yayın organlarınca duyuruldu.
7-Oysa aynı YSK, sadece birkaç saat önce, oy pusulalarına mühür basılmış olmasının sebebini “oylamada sahte oy pusulası kullanımını engellemekö olarak duyurmuştu. (bkz.16.04.2017 559 sayılı YSK kararı)
8-YSK'nın bu kararının sonucu olarak; dışarıdan sahte oy pusulası getirilip getirilmediğini kanıtlama imkânı kalmamıştır. Çünkü bir oy pusulasının dışarıdan getirilmiş olduğunun yegâne kanıtı, pusulada mührün bulunmamasıdır.
9-Nitekim Anayasa Mahkemesi'nin 06/02/2014 tarih ve 2013/3912 numaralı bireysel başvuru üzerine verdiği kararında, meslek odalarının seçimlerinde dahi mühürsüz oy pusulalarının geçersiz olacağından söz edilmektedir. Şu halde YSK'nın emredici bu kanun hükmünü herhangi bir gerekçeyle görmezden gelmesi hukuka uygun olamaz.
10-Sandık Güvenliği Merkezine gelen telefonlardan da anlaşıldığı üzere; maalesef oylama devam ederken kanuna aykırı olarak verilen bu karar sebebiyle, mühürsüz oy pusulası kullanıldığına dair tutulması zorunlu olan tutanaklar muhtemelen çoğu sandıkta tutulmamıştır. Çünkü bu hukuka aykırı karar ile sandık kurulları, mühürsüz oy pusulası kullanılmasının usule uygun olduğuna dair hatalı bir kanaate sevk edilmişlerdir.
11-Yine basın aracılığıyla edindiğimiz bilgilere göre, pek çok sandıkta, oylama bittikten sonra, mühürsüz pusulaların arkası, sandık kurullarınca mühürlenmiş, gerekçe olarak da YSK'nın söz konusu kararı gösterilmiştir.
12-Şu halde, YSK'nın, Kanuna açıkça aykırı bu duyurusu hem usulsüzlüğe hem de usulsüzlüğün ortaya çıkmasını sağlayacak tutanakların tutulmamasına neden olmuştur. Seçimlerin yargı güvencesinde yapılacağına ve bunun sağlanmasından da YSK'nın sorumlu olacağına dair Anayasa'nın 79.maddesinin içi, maalesef bizzat YSK tarafından boşaltılmıştır.
13-Bu durumda halk oylamasının sonucunu, mühürsüz oy pusulası kullanılmasından daha da ağır olarak, YSK'nın söz konusu hukuka aykırı kararı etkilemiştir. YSK'nın yapılan itirazları değerlendirirken, Anayasa madde 79 ile kendisine yüklenen sorumluluğun gereğini yerine getirmesini umuyor ve diliyoruz. Aksi takdirde seçimlerin yargı güvencesinde yapıldığından, adil olduğundan ve sonuçların güvenilirliğinden, kısacası hukukun üstün olduğu demokratik bir devlet düzeninden söz edilmesi mümkün olmayacaktır. Üzüntümüz, halk oylamasının sonucuna ilişkin değil, sonucu etkilemeye elverişli açık ve ağır hukuka aykırılıkların görmezden gelinmek istenmesine ilişkindir. Kamuoyuna saygıyla duyurulur." DHA
YSK Başkanından 'Mühürsüz zarf' tartışmasında ilk açıklama
Yüksek Seçim Kurulu (YSK) Başkanı Sadi Güven, referandumda oyların tasnifi sürerken aldıkları mühürsüz oy pusulaları ve zarfların geçerli sayılmasına ilişkin tartışma yaratan kararlarını savundu. Güven, oy pusula ve zarflarını kanun gereği mühürlemek zorunda olan sandık kurullarının ihmali nedeniyle şekli bir hata yüzünden seçmenlerin anayasal haklarını engellememek için oyları geçerli saydıklarını söyledi.
AK PARTİ İTİRAZ ETTİ
Tartışmalı karar, AK Parti’li Recep Özel’in, oy sayımı başladıktan sonra ülke genelinde gelen şikâyetler üzerine üzerinde mühür olmayan zarf ve pusulaların geçerli sayılması için YSK’ya başvurusu üzerine alındı. CHP’nin YSK temsilcisi Mehmet Hadimi Yakupoğlu, bu talebe karşı çıktı. Ancak yapılan tartışmalar sonrasında YSK, 11 üyenin oybirliğiyle AK Parti’nin talebini kabul etti. Kararın tepki görmesi ve YSK önüne gelen bir grubunun protestosunun yanı sıra CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun sert tepkisinin ardından gece YSK Başkanı Güven kameraların karşısına geçti.
Güven, sandıklar açıldıktan ancak sonuçlar intikal etmeden önce sandık kurulu mühürüyle oy pusulası ve zarfların mühürlenmediği yönünde Kurul’a yoğun şikayet geldiğini belirtti. Güven, YSK’nın oybirliği ile sandık kurulu mühürü taşımayan fakat dışarıdan getirilerek kullanıldığı kanıtlanmadıkça bu oy pusulası ve zarfların geçerli sayılmasına karar verdiğini anlattı. Güven, tercih mühürü yerine evet mühürü dağıtıldığı, arka yüzü yerine ön yüzüne basıldığı şeklindeki şikayetleri de seçmenin iradesini etkileyecek şekilde görmeyerek geçerli saydıklarını da belirtti. Güven, şunları söyledi:
SANDIK KURUL HATASI
“Seçim sabahı ilk kez oy torbaları sandık kurullarına dağıtıldı. Yedi kişilik sandık kurullarının en az 5 tane siyasi parti temsilcileri oy pusulaları ve oy zarflarının arkalarını mühürlemek zorundadır. Ancak sandık sonuçları girilmeden sandık kurullarının ihmali, seçmenden kaynaklanan bir kusur olmaması nedeniyle geçerli olduğuna karar verdik. Bu seçimde 166 bin 679 AK Partili, 166 bin 211 CHP’li, 157 bin MHP’li sandık kurulu üyesi olmak üzere toplam 314 bin 63 bin sandık kurulu üyesi görev yapmıştır. Sandıkların tamamı AK Parti ve CHP’lilerin de bulunduğu üyelerce sayılmış ve ıslak imzalı tutanağa bağlamıştır. Biz kural değiştirmedik. Onların yapmış oldukları hata nedeniyle seçmenimizin anayasal oy verme hakkını engellememek için YSK bu kararı almıştır. YSK kararı ilk kez almamıştır..
6 DAKİKA KESİNTİ
Bir ara 6 dakikalık süre dışında tüm veriler YSK’ca siyasi partilere verilmiştir ve anlık olarak YSK’ya geldiği anda aktarılmıştır.“
AK PARTİ İTİRAZ ETTİ
Tartışmalı karar, AK Parti’li Recep Özel’in, oy sayımı başladıktan sonra ülke genelinde gelen şikâyetler üzerine üzerinde mühür olmayan zarf ve pusulaların geçerli sayılması için YSK’ya başvurusu üzerine alındı. CHP’nin YSK temsilcisi Mehmet Hadimi Yakupoğlu, bu talebe karşı çıktı. Ancak yapılan tartışmalar sonrasında YSK, 11 üyenin oybirliğiyle AK Parti’nin talebini kabul etti. Kararın tepki görmesi ve YSK önüne gelen bir grubunun protestosunun yanı sıra CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun sert tepkisinin ardından gece YSK Başkanı Güven kameraların karşısına geçti.
Güven, sandıklar açıldıktan ancak sonuçlar intikal etmeden önce sandık kurulu mühürüyle oy pusulası ve zarfların mühürlenmediği yönünde Kurul’a yoğun şikayet geldiğini belirtti. Güven, YSK’nın oybirliği ile sandık kurulu mühürü taşımayan fakat dışarıdan getirilerek kullanıldığı kanıtlanmadıkça bu oy pusulası ve zarfların geçerli sayılmasına karar verdiğini anlattı. Güven, tercih mühürü yerine evet mühürü dağıtıldığı, arka yüzü yerine ön yüzüne basıldığı şeklindeki şikayetleri de seçmenin iradesini etkileyecek şekilde görmeyerek geçerli saydıklarını da belirtti. Güven, şunları söyledi:
SANDIK KURUL HATASI
“Seçim sabahı ilk kez oy torbaları sandık kurullarına dağıtıldı. Yedi kişilik sandık kurullarının en az 5 tane siyasi parti temsilcileri oy pusulaları ve oy zarflarının arkalarını mühürlemek zorundadır. Ancak sandık sonuçları girilmeden sandık kurullarının ihmali, seçmenden kaynaklanan bir kusur olmaması nedeniyle geçerli olduğuna karar verdik. Bu seçimde 166 bin 679 AK Partili, 166 bin 211 CHP’li, 157 bin MHP’li sandık kurulu üyesi olmak üzere toplam 314 bin 63 bin sandık kurulu üyesi görev yapmıştır. Sandıkların tamamı AK Parti ve CHP’lilerin de bulunduğu üyelerce sayılmış ve ıslak imzalı tutanağa bağlamıştır. Biz kural değiştirmedik. Onların yapmış oldukları hata nedeniyle seçmenimizin anayasal oy verme hakkını engellememek için YSK bu kararı almıştır. YSK kararı ilk kez almamıştır..
6 DAKİKA KESİNTİ
Bir ara 6 dakikalık süre dışında tüm veriler YSK’ca siyasi partilere verilmiştir ve anlık olarak YSK’ya geldiği anda aktarılmıştır.“
Cumhurbaşkanı Erdoğan, gündemindeki ilk başlığı açıkladı
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Tarabya'daki Huber Köşkü'nde referandum sonuçlarıyla ilgili açıklama yaptı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bugün oyumu kullanırken de ifade ettiğim gibi bu anayasa değişikliği herhangi bir değişiklik değildir. Bu farklıdır ve bu çok çok anlamlıdır. Türkiye tarihinde ilk defa, tamamen TBMM ve milletimizin iradesiyle böylesine önemli bir değişime milletimiz karar vermiştir. Cumhuriyet tarihimizde ilk defa tamamen sivil siyaset eliyle yönetim sistemimizi değiştiriyoruz. Bu bakımdan bu çok çok çok önemli" dedi. Erdoğan, halka yaptığı konuşmada ise "İdam için Sayın Yıldırım ve Bahçeli ile görüşeceğim. Gerekirse bir halk oylaması daha yaparız." diye konuştu. "Bazı televizyonlarda falan, aç tavuk kendini buğday ambarında sanarmış ya, bu neticeyi küçümsemeye gayret edenler var." diyen Erdoğan, "Boşuna uğraşmayın, atı alan Üsküdar'ı geçti haberiniz yok." diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasının satır başları şöyle:
16 Nisan 2017 anayasa değişikliğiyle ilgili sonuçların değerlendirmesine yönelik basın toplantısını ilk defa bu mekanda yapıyoruz. Bu mekan basın toplantısına ev sahipliği yapıyor. Hayırlı uğurlu olsun diyorum. Bizleri dinleyen değerli vatandaşlarım, sizleri en kalbi duygularımla saygıyla selamlıyorum.
Bugün yapılan anayasa değişikliği halk oylaması sonuçlarının, ülkemiz ve milletimiz için hayırlı olmasını diliyorum. Milletimiz bir kez daha farklı bir olgunluk içerisinde sandık başına gitmiş, hür iradesiyle TBMM tarafından kabul edilen anayasa değişikliği konusundaki görüşünü ifade etmiştir. Resmi olmayan sonuçlar, yaklaşık 25 milyon evet oyuyla ve 1 milyon 300 bin farkla anayasa değişikliğinin kabul edildiğini göstermektedir.
'TARİHİ BİR KARAR'
Öncelikle oyunun rengi ne olursa olsun, sandığa giden milletimizin her bir ferdine şükranlarımı sunuyorum.
16 Nisan halk oylaması milletimizin geleceğine sahip çıktığının önemli bir göstergesidir. Ekranları başında bizi izleyen sevgili milletim, bugün Türkiye 200 yıllık tartışma konusu olan yönetim sistemi konusunda tarihi bir karar vermiştir. Bu karar sıradan bir olay değildir. Çok ciddi bir yönetim sistemi üzerindeki dönüşüm kararının verildiği gündür bugün.
Her zaman olduğu gibi bu halk oylamasında mevcudu savunmak kolay, değişimi savunmak zor olmuştur. Hamd olsun bu zoru başardık. Tarihimizin en önemli yönetim reformunu hayata geçiriyoruz. Bilindiği gibi anayasa değişikliği sadece 18 maddeden oluşmasına rağmen, içeriği itibariyle köklü bir değişim arz etmektedir. Bu mesele ülkemizin gündeminde aslında uzun zamandır konuşuluyor.
Son dakika... Cumhurbaşkanı Erdoğan, gündemindeki ilk başlığı açıkladı
'TÜRKİYE 25 MİLYON OYLA EVET KARARI VERDİ'
Örneğin büyükşehir belediye başkanı olduğum dönemden bu yana, sürekli medyanın bana sorduğu sorulardan biri olmuştur. Daha sonra panellerde karşılaştığım sorulardan biri olmuştur. Bu soruyla her zaman karşı karşıya olduk. Şimdiyse, 2015 yılı başında başkanlık sistemine geçiş konusunda verilen desteğin yüzde 25-30’lar düzeyinde olduğunu gösteriyordu. İşte böyle zor bir süreç sonunda, bugün Türkiye 25 milyon evet oyuyla kararını vermiştir.
AK Parti Genel Başkanı Sayın Binali Yıldırım’a, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye, BBP Genel Başkanı Mustafa Destici’ye, STK’lara ve bütün kurumlara teşekkür ediyorum.
'SİVİL SİYASET ELİYLE YÖNETİM DEĞİŞİYOR'
Doğu Güneydoğu’daki oyların önemini vurgulamak isterim. Güneydoğu Anadolu bölgesindeki tüm illerde 10 ila 20 puanlık artışlar olduğunu görüyoruz. İnşallah bu sonuçlar ülkemizin önünde yeni bir dönemin başladığının müjdecisi olacaktır. Gerek halk oylaması sürecinde gerekse sandık başında tercihini evet yönünde ortaya koyan herkese, şahsıma gösterdikleri güven ve teveccüh için şükranlarımı sunuyorum.
Bugün oyumu kullanırken de ifade ettiğim gibi bu anayasa değişikliği herhangi bir değişiklik değildir. Bu farklıdır ve bu çok çok anlamlıdır. Türkiye tarihinde ilk defa, tamamen TBMM ve milletimizin iradesiyle böylesine önemli bir değişime milletimiz karar vermiştir. Cumhuriyet tarihimizde ilk defa tamamen sivil siyaset eliyle yönetim sistemimizi değiştiriyoruz. Bu bakımdan bu çok çok çok önemli.
'TÜM TÜRKİYE'NİN ZAFERİ'
Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemiyle birlikte yürütme yasama ve yargı erkleriyle arasındaki ilişkiler birbirlerinden tamamen ayrılmıştır. Bu üç organ, aynı ortak hedefe yani tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet amacı doğrultusunda hizmet verecektir. 16 Nisan Evet veya Hayır diyen herkese, 80 milyon nüfusun, tüm Türkiye’nin zaferidir. Yurtdışında yaşayan vatandaşlarımız bu zaferin önemli bir mimarıdır. Ve onlar demokrasi mücadelesini gurbette verdiler ama asla demokrasiden taviz vermeden bu mücadeleyi verdiler. Şimdi nihai neticeler açıklandığında, verdikleri bu mücadelenin ne kadar bereketli olduğunu da gördük, görüyoruz.
Halk oylaması bitmiş ve o süreçte yaşanan tartışmalar geride kalmıştır. Ama önümüzde yepyeni bir dönem vardır. Anayasa değişikliğinin tüm maddeleri bir anda yürürlüğe girmiyor. 2019’da yapılması ön görülen seçimle devreye girecektir. Önümüzde pek çok iş var. Artık sadece sloganlarla, belirli değerlerin istismarıyla bu ülkede cumhurbaşkanı seçilip yönetimi üstlenmek mümkün değildir.
Milletimizin gönlünü kazanmanın, geleceği için de söyleyecek sözünüz hayata geçirecek projeleriniz, projelendirilmiş yatırımlarınız olmak zorundadır. Başka türlü cumhurbaşkanlığı seçimlerinde neticeye ulaşmak mümkün değildir. Herkes için hazırlık yapmak için 2019’a kadar önemli bir zaman vardır. Bu sekizinci halk oylamasıydı. Masaya yatırıp ne getirmiştir, ne götürmüştür diye baktığımızda bu referandumun çok çok anlamlı olduğunu göreceksiniz. Çünkü bu gerçekten Türkiye’nin geleceğine, ihya adımı olrak büyük önem arz etmektedir.
Diğer ülkelerin ve kurumların milletin kararlarına saygı duymasını bekliyoruz. Bir kez daha halk oylaması sonuçlarının ülkemiz ve milletimiz için hayırlara vesile olmasını diliyorum. Başta YSK olmak üzere, tüm sandıklarda görev alan vatandaşlarıma çok çok teşekkür ediyorum. Sandığa giderek demokrasisine sahip çıkan tüm vatandaşlarıma kalbi şükranlarımı iletiyorum. Sizlere çok çok teşekkür ediyorum.
CUMHURBAŞKANI HALKA SESLENDİ
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Huber Köşkü'ndeki basına yaptığı açıklamadan sonra Huber Köşkü önünde toplanan halka sesleniyor. Erdoğan'ın buradaki açıklamalarından öne çıkan başlıklar ise şöyle;
- Sizleri bu anlamlı buluşmada en kalbi duygularla selamlıyorum. Gerçekten ir olduk, bir olduk, kardeş olduk, hep birlikte Türkiye olduk. Ve adeta yedi düvel saldırdı. Ama bütün bunlara karşı milletim dik durdu. Bölünmedi, parçalanmadı, yurt içi yurt dışı, işte sandıkları siz patlattınız.
- Sizlerle beraber yapacağımız çok iş var. Ama bilesiniz ki bu bizim burada çıkışımızın ilk anı değil. Biz şu anda zaten yoldaydık, şimdi vites değiştirerek daha hızlı şekilde gideceğiz.
- Bunlar hep bize patinaj yaptırdılar, artık Türkiye'nin kitabında Allah'ın izniyle patinaj olmayacak.
- Ve her alanda Türkiye çok daha önemli adımları, büyük adımları atmak üzere muasır medeniyetler seviyesinin üzerine çıkacak, hiç endişeniz olmasın.
- İşte şurada bir saat içerisinde toplandınız. bu ne büyük bir aşktır?
- Bugüne kadar projesi olmayanlar bizim karşımızda konuştu ama biz projelerimizle konuştuk. Bundan sonra da projelerimizle yol almaya devam edeceğiz. Şimdi biliyorsunuz bugünkü çıkan neticeyle, dikkat edin dünya yüzde 50-55'lerle, bazı yerlerde yüzde 35'lerle seçim yapıyor, bakın biz bugün yüzde 86 ile bir seçim gerçekleştirdik. Böyle bir katılım var mı ya?
"BOŞUNA UĞRAŞMAYIN ATI ALAN ÜSKÜDAR'I GEÇTİ HABERİNİZ YOK"
- Ve bunun yüzde 51 buçuğunu evet aldı. Ve şimdi bazı televizyonlarda falan, aç tavuk kendini buğday ambarında sanarmış ya, bu neticeyi küçümsemeye gayret edenler var. Boşuna uğraşmayın, atı alan Üsküdar'ı geçti haberiniz yok.
- Bundan sonra birlikte, beraber yapacağımız çok iş var. Birinci safha neydi, parlamento. Anayasa Komisyonu'nda biliyorsunuz pet şişeler nasıl fırlatıldı, engellemek istediler, başaramadılar. Genel Kurul'a geldi, orada ne oldu? Hamd olsun 339'la parlamentodan geçti. AK Parti ve MHP'nin milletvekillerinin dayanışmasıyla.
- Ben buradan öncelikle Sayın Yıldırım'a, Sayın Bahçeli'ye çok teşekkür ediyorum. Dik durdular, gruplarına sahip çıktılar ve böylece Meclis'ten geçti. Ne dedik? Şimdi sıra millette dedik. Milletimizde burada el ele verdi. Sıra dedik millette, millet görevini yaptı mı? Ve millete sopa gösterilmez. Gösterenler cevabını sandıkta aldı mı?
- Şimdi ben diyorum ki, AK Parti'ye gönül veren kardeşlerime teşekkür ediyorum, MHP'ye gönül veren kardeşlerime teşekküre diyorum, BBP'ye gönül veren kardeşlerime teşekküre diyorum. HÜDAPAR'a gönül veren kardeşlerime teşekkür ediyorum. Güneydoğu'da çok ciddi değişim dönüşüm yaşandı, bundan sonrası daha iyi olacak. Fakat bu demek değildir ki, diğer siyasi partileri destekleyenlerden destek gelmedi.
- Bundan sonra vites büyüteceğiz. İşimiz çok, yapacağımız çok şey var bu ülkede. İlk iş... ('İdam' sesleri) Hemen bu konuyu Sayın Başbakan ile Sayın Bahçeli ile de görüşeceğim. Meydanlarda hep bununla karşılaştım diyeceğim, zaten Sayın Bahçeli ben desteklerim dedi, Sayın Yıldırım aynı şekilde. Fakat Kılıçdaroğlu da destekleyeceğini söylemişti. Eğer gerçekten destekler de önüme gelirse ben bunu onaylarım. Ha desteklemedi, o zaman yapacağımız şey ne? Bir halk oylaması da bunun için yaparız.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasının satır başları şöyle:
16 Nisan 2017 anayasa değişikliğiyle ilgili sonuçların değerlendirmesine yönelik basın toplantısını ilk defa bu mekanda yapıyoruz. Bu mekan basın toplantısına ev sahipliği yapıyor. Hayırlı uğurlu olsun diyorum. Bizleri dinleyen değerli vatandaşlarım, sizleri en kalbi duygularımla saygıyla selamlıyorum.
Bugün yapılan anayasa değişikliği halk oylaması sonuçlarının, ülkemiz ve milletimiz için hayırlı olmasını diliyorum. Milletimiz bir kez daha farklı bir olgunluk içerisinde sandık başına gitmiş, hür iradesiyle TBMM tarafından kabul edilen anayasa değişikliği konusundaki görüşünü ifade etmiştir. Resmi olmayan sonuçlar, yaklaşık 25 milyon evet oyuyla ve 1 milyon 300 bin farkla anayasa değişikliğinin kabul edildiğini göstermektedir.
'TARİHİ BİR KARAR'
Öncelikle oyunun rengi ne olursa olsun, sandığa giden milletimizin her bir ferdine şükranlarımı sunuyorum.
16 Nisan halk oylaması milletimizin geleceğine sahip çıktığının önemli bir göstergesidir. Ekranları başında bizi izleyen sevgili milletim, bugün Türkiye 200 yıllık tartışma konusu olan yönetim sistemi konusunda tarihi bir karar vermiştir. Bu karar sıradan bir olay değildir. Çok ciddi bir yönetim sistemi üzerindeki dönüşüm kararının verildiği gündür bugün.
Her zaman olduğu gibi bu halk oylamasında mevcudu savunmak kolay, değişimi savunmak zor olmuştur. Hamd olsun bu zoru başardık. Tarihimizin en önemli yönetim reformunu hayata geçiriyoruz. Bilindiği gibi anayasa değişikliği sadece 18 maddeden oluşmasına rağmen, içeriği itibariyle köklü bir değişim arz etmektedir. Bu mesele ülkemizin gündeminde aslında uzun zamandır konuşuluyor.
Son dakika... Cumhurbaşkanı Erdoğan, gündemindeki ilk başlığı açıkladı
'TÜRKİYE 25 MİLYON OYLA EVET KARARI VERDİ'
Örneğin büyükşehir belediye başkanı olduğum dönemden bu yana, sürekli medyanın bana sorduğu sorulardan biri olmuştur. Daha sonra panellerde karşılaştığım sorulardan biri olmuştur. Bu soruyla her zaman karşı karşıya olduk. Şimdiyse, 2015 yılı başında başkanlık sistemine geçiş konusunda verilen desteğin yüzde 25-30’lar düzeyinde olduğunu gösteriyordu. İşte böyle zor bir süreç sonunda, bugün Türkiye 25 milyon evet oyuyla kararını vermiştir.
AK Parti Genel Başkanı Sayın Binali Yıldırım’a, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye, BBP Genel Başkanı Mustafa Destici’ye, STK’lara ve bütün kurumlara teşekkür ediyorum.
'SİVİL SİYASET ELİYLE YÖNETİM DEĞİŞİYOR'
Doğu Güneydoğu’daki oyların önemini vurgulamak isterim. Güneydoğu Anadolu bölgesindeki tüm illerde 10 ila 20 puanlık artışlar olduğunu görüyoruz. İnşallah bu sonuçlar ülkemizin önünde yeni bir dönemin başladığının müjdecisi olacaktır. Gerek halk oylaması sürecinde gerekse sandık başında tercihini evet yönünde ortaya koyan herkese, şahsıma gösterdikleri güven ve teveccüh için şükranlarımı sunuyorum.
Bugün oyumu kullanırken de ifade ettiğim gibi bu anayasa değişikliği herhangi bir değişiklik değildir. Bu farklıdır ve bu çok çok anlamlıdır. Türkiye tarihinde ilk defa, tamamen TBMM ve milletimizin iradesiyle böylesine önemli bir değişime milletimiz karar vermiştir. Cumhuriyet tarihimizde ilk defa tamamen sivil siyaset eliyle yönetim sistemimizi değiştiriyoruz. Bu bakımdan bu çok çok çok önemli.
'TÜM TÜRKİYE'NİN ZAFERİ'
Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemiyle birlikte yürütme yasama ve yargı erkleriyle arasındaki ilişkiler birbirlerinden tamamen ayrılmıştır. Bu üç organ, aynı ortak hedefe yani tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet amacı doğrultusunda hizmet verecektir. 16 Nisan Evet veya Hayır diyen herkese, 80 milyon nüfusun, tüm Türkiye’nin zaferidir. Yurtdışında yaşayan vatandaşlarımız bu zaferin önemli bir mimarıdır. Ve onlar demokrasi mücadelesini gurbette verdiler ama asla demokrasiden taviz vermeden bu mücadeleyi verdiler. Şimdi nihai neticeler açıklandığında, verdikleri bu mücadelenin ne kadar bereketli olduğunu da gördük, görüyoruz.
Halk oylaması bitmiş ve o süreçte yaşanan tartışmalar geride kalmıştır. Ama önümüzde yepyeni bir dönem vardır. Anayasa değişikliğinin tüm maddeleri bir anda yürürlüğe girmiyor. 2019’da yapılması ön görülen seçimle devreye girecektir. Önümüzde pek çok iş var. Artık sadece sloganlarla, belirli değerlerin istismarıyla bu ülkede cumhurbaşkanı seçilip yönetimi üstlenmek mümkün değildir.
Milletimizin gönlünü kazanmanın, geleceği için de söyleyecek sözünüz hayata geçirecek projeleriniz, projelendirilmiş yatırımlarınız olmak zorundadır. Başka türlü cumhurbaşkanlığı seçimlerinde neticeye ulaşmak mümkün değildir. Herkes için hazırlık yapmak için 2019’a kadar önemli bir zaman vardır. Bu sekizinci halk oylamasıydı. Masaya yatırıp ne getirmiştir, ne götürmüştür diye baktığımızda bu referandumun çok çok anlamlı olduğunu göreceksiniz. Çünkü bu gerçekten Türkiye’nin geleceğine, ihya adımı olrak büyük önem arz etmektedir.
Diğer ülkelerin ve kurumların milletin kararlarına saygı duymasını bekliyoruz. Bir kez daha halk oylaması sonuçlarının ülkemiz ve milletimiz için hayırlara vesile olmasını diliyorum. Başta YSK olmak üzere, tüm sandıklarda görev alan vatandaşlarıma çok çok teşekkür ediyorum. Sandığa giderek demokrasisine sahip çıkan tüm vatandaşlarıma kalbi şükranlarımı iletiyorum. Sizlere çok çok teşekkür ediyorum.
CUMHURBAŞKANI HALKA SESLENDİ
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Huber Köşkü'ndeki basına yaptığı açıklamadan sonra Huber Köşkü önünde toplanan halka sesleniyor. Erdoğan'ın buradaki açıklamalarından öne çıkan başlıklar ise şöyle;
- Sizleri bu anlamlı buluşmada en kalbi duygularla selamlıyorum. Gerçekten ir olduk, bir olduk, kardeş olduk, hep birlikte Türkiye olduk. Ve adeta yedi düvel saldırdı. Ama bütün bunlara karşı milletim dik durdu. Bölünmedi, parçalanmadı, yurt içi yurt dışı, işte sandıkları siz patlattınız.
- Sizlerle beraber yapacağımız çok iş var. Ama bilesiniz ki bu bizim burada çıkışımızın ilk anı değil. Biz şu anda zaten yoldaydık, şimdi vites değiştirerek daha hızlı şekilde gideceğiz.
- Bunlar hep bize patinaj yaptırdılar, artık Türkiye'nin kitabında Allah'ın izniyle patinaj olmayacak.
- Ve her alanda Türkiye çok daha önemli adımları, büyük adımları atmak üzere muasır medeniyetler seviyesinin üzerine çıkacak, hiç endişeniz olmasın.
- İşte şurada bir saat içerisinde toplandınız. bu ne büyük bir aşktır?
- Bugüne kadar projesi olmayanlar bizim karşımızda konuştu ama biz projelerimizle konuştuk. Bundan sonra da projelerimizle yol almaya devam edeceğiz. Şimdi biliyorsunuz bugünkü çıkan neticeyle, dikkat edin dünya yüzde 50-55'lerle, bazı yerlerde yüzde 35'lerle seçim yapıyor, bakın biz bugün yüzde 86 ile bir seçim gerçekleştirdik. Böyle bir katılım var mı ya?
"BOŞUNA UĞRAŞMAYIN ATI ALAN ÜSKÜDAR'I GEÇTİ HABERİNİZ YOK"
- Ve bunun yüzde 51 buçuğunu evet aldı. Ve şimdi bazı televizyonlarda falan, aç tavuk kendini buğday ambarında sanarmış ya, bu neticeyi küçümsemeye gayret edenler var. Boşuna uğraşmayın, atı alan Üsküdar'ı geçti haberiniz yok.
- Bundan sonra birlikte, beraber yapacağımız çok iş var. Birinci safha neydi, parlamento. Anayasa Komisyonu'nda biliyorsunuz pet şişeler nasıl fırlatıldı, engellemek istediler, başaramadılar. Genel Kurul'a geldi, orada ne oldu? Hamd olsun 339'la parlamentodan geçti. AK Parti ve MHP'nin milletvekillerinin dayanışmasıyla.
- Ben buradan öncelikle Sayın Yıldırım'a, Sayın Bahçeli'ye çok teşekkür ediyorum. Dik durdular, gruplarına sahip çıktılar ve böylece Meclis'ten geçti. Ne dedik? Şimdi sıra millette dedik. Milletimizde burada el ele verdi. Sıra dedik millette, millet görevini yaptı mı? Ve millete sopa gösterilmez. Gösterenler cevabını sandıkta aldı mı?
- Şimdi ben diyorum ki, AK Parti'ye gönül veren kardeşlerime teşekkür ediyorum, MHP'ye gönül veren kardeşlerime teşekküre diyorum, BBP'ye gönül veren kardeşlerime teşekküre diyorum. HÜDAPAR'a gönül veren kardeşlerime teşekkür ediyorum. Güneydoğu'da çok ciddi değişim dönüşüm yaşandı, bundan sonrası daha iyi olacak. Fakat bu demek değildir ki, diğer siyasi partileri destekleyenlerden destek gelmedi.
- Bundan sonra vites büyüteceğiz. İşimiz çok, yapacağımız çok şey var bu ülkede. İlk iş... ('İdam' sesleri) Hemen bu konuyu Sayın Başbakan ile Sayın Bahçeli ile de görüşeceğim. Meydanlarda hep bununla karşılaştım diyeceğim, zaten Sayın Bahçeli ben desteklerim dedi, Sayın Yıldırım aynı şekilde. Fakat Kılıçdaroğlu da destekleyeceğini söylemişti. Eğer gerçekten destekler de önüme gelirse ben bunu onaylarım. Ha desteklemedi, o zaman yapacağımız şey ne? Bir halk oylaması da bunun için yaparız.
Referandum sonuçları sonrasında Başbakan'dan ilk açıklama
AK parti Genel Başkanı ve Başbakan Binali Yıldırım, referandum sonuçlarının belli olmasından sonra balkon konuşması yaptı. "Bu halk oylamasının kaybedeni yoktur. Kazanan Türkiyedir, kazanan aziz milletimdir" diyen Yıldırım "Kimsenin kalbi kırık olmasın" mesajını verdi.
Başbakan Binali Yıldırım, halk oylamasının sonuçlanmasının ardından AK Parti Genel Merkezi önünde balkon konuşması yaparak partililere teşekkür etti.
Yıldırım, “Bilmeyen öğrensin, duymayan duysun. Kardeşiz, tek vücut, tek bir milletiz. Aziz vatandaşlarım, Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini öngören gayri resmi sonuçlara göre evetle neticelenmiştir, Cenab-ı Mevlam hayırlı uğurlu eylesin. Yüksek bir katılımla sandık başına giderek tercihini yapan demokrasimize sahip çıkan bütün vatandaşlarıma teşekkür ediyorum. Halk oylamasının güvenliğini sağlayan bütün güvenlik teşkilatı ve bütün kamu görevlilerine milletim adına teşekkür ediyorum. Sandık görevlilerine müşahitlere teşekkür ediyorum. Bugün ilk kez hak oylamasında sandığa giden 1 milyon 269 bin gencimizi özellikle kutluyorum. Huzur içinde neticelenen bu oylama demokrasi tarihimizde milletin kendi kararıyla verdiği bir seçimdir. Demokrasi tarihimizde bu oylamayla yeni bir sayfa açılmıştır, herkes emin olsun ki çıkan bu sonucu halkımızın refahı, huzuru için en güzel şekilde değerlendireceğiz, teşekkürler Türkiye, Aziz milletim, yurt dışına yaşayan ve Türkiye’nin demokrasinine sahip çıkan bütün vatandaşlarımıza özellikle teşekkür ediyorum. Bir özel teşekkür ve bir selam kurucu genel başkanımız, liderimiz Sayın Cumhurbaşkanımız, Recep Tayyip Erdoğan’a teşekkür ediyorum. Kendisini buradan defalarca bu balkon konuşmasını yaptığı yerden sevgiyle saygıyla bütün teşkilatım adına selamlıyorum” ifadelerini kullandı.
Bir teşekkür de Bahçeli’ye
“Demokratik tercihin ortaya çıkması için hepimiz çok çalıştık, çok gayret ettik” diyen Yıldırım şöyle konuştu: Bu sürede sahaya çıkan herkese ülkem milletim, demokrasi adına şükranlarımı sunuyorum. Heyecanınız, coşkunuzla kampanya boyunca bizi bir an bile yalnız bırakmayan yol arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Bu anayasa değişikliğinin hazırlanmasında beraber çalıştığım MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye, partisinin bütün teşkilatlarına teşekkür ediyorum. Ayrıca bu süreçte diğer partilerimize de halk oylaması sürecinde yaptıkları olumlu katkıdan dolayı şükranları sunuyorum. Şimdi durmak yok, yola devam.
Kaldığımız yerden yola devam ediyoruz. Elbette farklı düşüncelerimiz, farklı çözüm önerilerimiz olacak ama neticede birliğimizi beraberliğimizi gözümüz gibi koruyacağız, demokrasimizin güzelliği de budur. Farklı fikirlere sahip olmak hiçbir şekilde birbirine üstünlük sağlamak değildir. Meydanlarda farklı şeyler söyledik, millete farklı şeyler anlattık ama son sözü millet söyledi, ‘evet’ dedi noktayı koydu.
Yola çıkarken söylediğimiz gibi halkın iradesi nasıl tecelli ederse o sonuç başımızın tacıdır dedik. Halkımız seçimini yapmış Cumhurbaşkanlığı yönetim sistemine olur vermiştir. Bu ülke bu millet artık hiçbir vesayete, hiçbir harici müdahaleye hiçbir tehdide boyun eğmeyeceğini bir kez daha göstermiştir. Bu seçimlerle, 15 Temmuz alçak darbe girişimini yapan terör örgütüne, bölücü terör örgütüne, Türkiye’ye düşmanlık yapan dış mihraklara en güzel cevabı milletimiz sandıkta vermiştir” şeklinde konuştu.
"Kazanan Türkiye'dir, kazanan Aziz milletimdir."
Yıldırım, “Bu seçimler, Türk demokrasisinin olgunluk düzeyini bütün dünyaya göstermiştir. Bizler Türkiye Cumhuriyeti devletinin birinci derece eşit vatandaşlarıyız. Meşru siyasi alandaki rekabet, birlik ve bütünlüğümüzü asla bozamaz, bozamayacaktır. Vatandaşlarımızın tercihi doğrultusunda geleceği güven içinde inşa edeceğiz. Açıkça söylüyorum, bu halk oylamasının kaybedeni yoktur, kazanan Türkiye'dir, kazanan Aziz milletimdir. Şimdi artık dayanışma bir olma beraber olma birlikte Türkiye olma zamanıdır. Sandıktan bizim tercihimiz ‘evet’ çıktığı için mutluyuz. Milli iradeyle aynı yönde olmak büyük bir şereftir. Bu büyük mutluluğa gölge düşürecek her türlü davranışı ve yorumdan elbette kaçınacağız. Demokratik olgunluğumuzu bize yakışan vakarla anlatacağız. Biz de öteki beriki yoktur, kimse mahsun olmasın.” dedi.
"İlk genel seçimde hayata geçireceğiz."
Bu maratonun bugün başarıyla sonuçlandığını belirten Yıldırım, “Cumhurbaşkanımız birçok ilde, Anadolu’da vatandaşlarımızla kucaklaştı. Kampanya bütün şehir meydanlarında bir bahar şölenine dönüştü. Toplumun bütün fertleri ifade ederek meydanlara döküldü, huzur içinde bu oylamayı gerçekleştirdik. Süreç boyunca yurt dışındaki vatandaşlarımıza vatanseverlikle ülkemize, birliğimize sahip çıktılar. Yine bu süre içinde Türkiye’nin ayağına basmak isteyenler bugün bir mahcubiyeti yaşamışlardır, onları dediği değil Türkiye’nin milletin dediği oldu. Şimdi önümüze, işimize bakacağız. Şimdi milletimizin aydınlık yarınları için uzak ufuklara bakacağız. 2019 seçimlerine kadar gerekli hazırlıkları yapıp çalışarak yeni yönetim sistemini yapılacak ilk genel seçimde hayata geçireceğiz. Bugün demokrasi, millet, hukuk devleti kazandı. Bugün yurt içinde, yurt dışında yaşayan 83 milyon vatandaşımız kazandı. Bu sistem değişikliğiyle beraber, birliğimizi, beraberliğimizi daha çok güçlendireceğiz. Ekonomimizi daha da büyüteceğiz. Kalkınmamızı daha güçlü hale getireceğiz. Türkiye'yi terörden arınmış, birliğini, beraberliğini kardeşliği sağlamlaştırmış örnek lider ülkeler arasına sokacağız” diye konuştu.
"‘Evet’ diyen ‘hayır’ diyen bütün vatandaşlarımıza bir kez daha şükranlarımı sunuyorum"
Yıldırım, bütün vatandaşların hakkını ve hukukunu koruyacaklarına dikkat çekerek, “Bu halk oylamasında ‘hayır’ diyenler de ‘evet’ diyenler de birdir, aynı şekilde değerlidir. ‘Evet’ diyen ‘hayır’ diyen bütün vatandaşlarımıza bir kez daha şükranlarımı sunuyorum, hepsini muhabbetle selamlıyorum. Biz biriz, beraberiz, birlikte Türkiye’yiz. Bütün farklılıklarımızla bir bütünüz. Demokrasi bizim ortak değerimizdir. Her an yanımda olan, destek veren değerli eşim Semiha Hanımefendiye ve aileme teşekkür ediyorum. Bu sonucun geleceğimiz için hayırlı uğurlu olmasını diliyor, bütün AK Parti teşkilatına ve milletime şükranlarımı sunuyorum” şeklinde konuştu.
Başbakan Yıldırım’ın balkon konuşmasında, Başbakan Yardımcıları Numan Kurtulmuş, Veysi Kaynak, Tuğrul Türkeş ve Nurettin Canikli, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, AK Parti Genel Başkan Yardımcıları Mustafa Ataş, Cevdet Yılmaz ve Mehdi Eker, Anayasa Komisyonu Başkanı Mustafa Şentop, Adalet Komisyonu Başkanı Ahmet İyimaya, Ankara Milletvekilileri Ali İhsan Arslan, Emrullah İşler de hazır bulundu. Yıldırım’a eşi Semiha Yıldırım da eşlik etti. Partililerden sık sık “Recep Tayyip Erdoğan” sloganları yükselirken, partililer Başbakan Yıldırım’ı yağmura aldırış etmeden dinledi. cnntürk
Başbakan Binali Yıldırım, halk oylamasının sonuçlanmasının ardından AK Parti Genel Merkezi önünde balkon konuşması yaparak partililere teşekkür etti.
Yıldırım, “Bilmeyen öğrensin, duymayan duysun. Kardeşiz, tek vücut, tek bir milletiz. Aziz vatandaşlarım, Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini öngören gayri resmi sonuçlara göre evetle neticelenmiştir, Cenab-ı Mevlam hayırlı uğurlu eylesin. Yüksek bir katılımla sandık başına giderek tercihini yapan demokrasimize sahip çıkan bütün vatandaşlarıma teşekkür ediyorum. Halk oylamasının güvenliğini sağlayan bütün güvenlik teşkilatı ve bütün kamu görevlilerine milletim adına teşekkür ediyorum. Sandık görevlilerine müşahitlere teşekkür ediyorum. Bugün ilk kez hak oylamasında sandığa giden 1 milyon 269 bin gencimizi özellikle kutluyorum. Huzur içinde neticelenen bu oylama demokrasi tarihimizde milletin kendi kararıyla verdiği bir seçimdir. Demokrasi tarihimizde bu oylamayla yeni bir sayfa açılmıştır, herkes emin olsun ki çıkan bu sonucu halkımızın refahı, huzuru için en güzel şekilde değerlendireceğiz, teşekkürler Türkiye, Aziz milletim, yurt dışına yaşayan ve Türkiye’nin demokrasinine sahip çıkan bütün vatandaşlarımıza özellikle teşekkür ediyorum. Bir özel teşekkür ve bir selam kurucu genel başkanımız, liderimiz Sayın Cumhurbaşkanımız, Recep Tayyip Erdoğan’a teşekkür ediyorum. Kendisini buradan defalarca bu balkon konuşmasını yaptığı yerden sevgiyle saygıyla bütün teşkilatım adına selamlıyorum” ifadelerini kullandı.
Bir teşekkür de Bahçeli’ye
“Demokratik tercihin ortaya çıkması için hepimiz çok çalıştık, çok gayret ettik” diyen Yıldırım şöyle konuştu: Bu sürede sahaya çıkan herkese ülkem milletim, demokrasi adına şükranlarımı sunuyorum. Heyecanınız, coşkunuzla kampanya boyunca bizi bir an bile yalnız bırakmayan yol arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Bu anayasa değişikliğinin hazırlanmasında beraber çalıştığım MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye, partisinin bütün teşkilatlarına teşekkür ediyorum. Ayrıca bu süreçte diğer partilerimize de halk oylaması sürecinde yaptıkları olumlu katkıdan dolayı şükranları sunuyorum. Şimdi durmak yok, yola devam.
Kaldığımız yerden yola devam ediyoruz. Elbette farklı düşüncelerimiz, farklı çözüm önerilerimiz olacak ama neticede birliğimizi beraberliğimizi gözümüz gibi koruyacağız, demokrasimizin güzelliği de budur. Farklı fikirlere sahip olmak hiçbir şekilde birbirine üstünlük sağlamak değildir. Meydanlarda farklı şeyler söyledik, millete farklı şeyler anlattık ama son sözü millet söyledi, ‘evet’ dedi noktayı koydu.
Yola çıkarken söylediğimiz gibi halkın iradesi nasıl tecelli ederse o sonuç başımızın tacıdır dedik. Halkımız seçimini yapmış Cumhurbaşkanlığı yönetim sistemine olur vermiştir. Bu ülke bu millet artık hiçbir vesayete, hiçbir harici müdahaleye hiçbir tehdide boyun eğmeyeceğini bir kez daha göstermiştir. Bu seçimlerle, 15 Temmuz alçak darbe girişimini yapan terör örgütüne, bölücü terör örgütüne, Türkiye’ye düşmanlık yapan dış mihraklara en güzel cevabı milletimiz sandıkta vermiştir” şeklinde konuştu.
"Kazanan Türkiye'dir, kazanan Aziz milletimdir."
Yıldırım, “Bu seçimler, Türk demokrasisinin olgunluk düzeyini bütün dünyaya göstermiştir. Bizler Türkiye Cumhuriyeti devletinin birinci derece eşit vatandaşlarıyız. Meşru siyasi alandaki rekabet, birlik ve bütünlüğümüzü asla bozamaz, bozamayacaktır. Vatandaşlarımızın tercihi doğrultusunda geleceği güven içinde inşa edeceğiz. Açıkça söylüyorum, bu halk oylamasının kaybedeni yoktur, kazanan Türkiye'dir, kazanan Aziz milletimdir. Şimdi artık dayanışma bir olma beraber olma birlikte Türkiye olma zamanıdır. Sandıktan bizim tercihimiz ‘evet’ çıktığı için mutluyuz. Milli iradeyle aynı yönde olmak büyük bir şereftir. Bu büyük mutluluğa gölge düşürecek her türlü davranışı ve yorumdan elbette kaçınacağız. Demokratik olgunluğumuzu bize yakışan vakarla anlatacağız. Biz de öteki beriki yoktur, kimse mahsun olmasın.” dedi.
"İlk genel seçimde hayata geçireceğiz."
Bu maratonun bugün başarıyla sonuçlandığını belirten Yıldırım, “Cumhurbaşkanımız birçok ilde, Anadolu’da vatandaşlarımızla kucaklaştı. Kampanya bütün şehir meydanlarında bir bahar şölenine dönüştü. Toplumun bütün fertleri ifade ederek meydanlara döküldü, huzur içinde bu oylamayı gerçekleştirdik. Süreç boyunca yurt dışındaki vatandaşlarımıza vatanseverlikle ülkemize, birliğimize sahip çıktılar. Yine bu süre içinde Türkiye’nin ayağına basmak isteyenler bugün bir mahcubiyeti yaşamışlardır, onları dediği değil Türkiye’nin milletin dediği oldu. Şimdi önümüze, işimize bakacağız. Şimdi milletimizin aydınlık yarınları için uzak ufuklara bakacağız. 2019 seçimlerine kadar gerekli hazırlıkları yapıp çalışarak yeni yönetim sistemini yapılacak ilk genel seçimde hayata geçireceğiz. Bugün demokrasi, millet, hukuk devleti kazandı. Bugün yurt içinde, yurt dışında yaşayan 83 milyon vatandaşımız kazandı. Bu sistem değişikliğiyle beraber, birliğimizi, beraberliğimizi daha çok güçlendireceğiz. Ekonomimizi daha da büyüteceğiz. Kalkınmamızı daha güçlü hale getireceğiz. Türkiye'yi terörden arınmış, birliğini, beraberliğini kardeşliği sağlamlaştırmış örnek lider ülkeler arasına sokacağız” diye konuştu.
"‘Evet’ diyen ‘hayır’ diyen bütün vatandaşlarımıza bir kez daha şükranlarımı sunuyorum"
Yıldırım, bütün vatandaşların hakkını ve hukukunu koruyacaklarına dikkat çekerek, “Bu halk oylamasında ‘hayır’ diyenler de ‘evet’ diyenler de birdir, aynı şekilde değerlidir. ‘Evet’ diyen ‘hayır’ diyen bütün vatandaşlarımıza bir kez daha şükranlarımı sunuyorum, hepsini muhabbetle selamlıyorum. Biz biriz, beraberiz, birlikte Türkiye’yiz. Bütün farklılıklarımızla bir bütünüz. Demokrasi bizim ortak değerimizdir. Her an yanımda olan, destek veren değerli eşim Semiha Hanımefendiye ve aileme teşekkür ediyorum. Bu sonucun geleceğimiz için hayırlı uğurlu olmasını diliyor, bütün AK Parti teşkilatına ve milletime şükranlarımı sunuyorum” şeklinde konuştu.
Başbakan Yıldırım’ın balkon konuşmasında, Başbakan Yardımcıları Numan Kurtulmuş, Veysi Kaynak, Tuğrul Türkeş ve Nurettin Canikli, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, AK Parti Genel Başkan Yardımcıları Mustafa Ataş, Cevdet Yılmaz ve Mehdi Eker, Anayasa Komisyonu Başkanı Mustafa Şentop, Adalet Komisyonu Başkanı Ahmet İyimaya, Ankara Milletvekilileri Ali İhsan Arslan, Emrullah İşler de hazır bulundu. Yıldırım’a eşi Semiha Yıldırım da eşlik etti. Partililerden sık sık “Recep Tayyip Erdoğan” sloganları yükselirken, partililer Başbakan Yıldırım’ı yağmura aldırış etmeden dinledi. cnntürk
Ruslara pasaportsuz Türkiye mesajı
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Rusya ile ilişkilerde eski günlere döndüklerini belirterek, üzücü olaylardan ders alarak ilişkileri güçlendirdiklerini söyledi. Rusya vatandaşlarının pasaporta ihtiyaç duymadan Türkiye'ye gelmesini gerektiğinin altını çizen Çavuşoğlu, "Bu üzücü hadiseden önce de görüşmelerimiz olmuştu.
Bakan Çavuşoğlu: "Rusya ile ilişkilerde eski günlere döndük"
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Rusya ile ilişkilerde eski günlere döndüklerini belirterek, üzücü olaylardan ders alarak ilişkileri güçlendirdiklerini söyledi.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Alanya Rus Eğitim ve Kültür Derneği üyeleri ile Alanya Ticaret ve Sanayi Odası'nda (ALTSO) buluştu. Bakan Çavuşoğlu'nu geleneksel kıyafetlerle karşılayan dernek üyeleri, Rus ekmeği 'karavay' ikram etti.
Buluşmada konuşan Çavuşoğlu, Rusya ile ilişkilerde eski günlere döndüklerini belirterek, üzücü olaylardan ders alarak ilişkileri güçlendirdiklerini söyledi.
Türk Akımı Projesi, Akkuyu gibi Rusya ile büyük projeler gerçekleştirdiklerinin altını çizen Çavuşoğlu, diğer alanlarda da ilişkileri güçlendirmek için çalıştıklarını vurguladı.
"RUS VATANDAŞI PASAPORTA İHTİYAÇ DUYMADAN TÜRKİYE'YE GELEBİLMELİ"
Rusya vatandaşlarının pasaporta ihtiyaç duymadan Türkiye'ye gelmesini gerektiğinin altını çizen Çavuşoğlu, "Bu üzücü hadiseden önce de görüşmelerimiz olmuştu.
Ukrayna ile imzaladık bu yıl onlar da gelebilecekler. Gürcistan'la da bunu başarmıştık neden Rusya ile de yapmayalım. Ukrayna'dan da önce görüşmelere başlamıştık. İnşallah bunu da başaracağız. Başkanımız da Türkiye'nin güçlenmesi için 'Evet' verilmesi gerekiyor" diye konuştu.
"CHARTER SEFERLERDE BİR SIKINTI YOK"
Havaalanımız tüm uçaklar için elverişli bir havaalanı. Terminal binamızı daha da büyüteceğiz. Bu sene Rusya'nın değişik şehirlerinden de Alanya-Gazipaşa Havalimanı'na uçaklar inecek. Özellikle dostum Sergey Lavrov'un uçağının inmesinden sonra havaalanı büyük ilgi gördü. Bu sene çok daha fazla Rus misafiri Alanya ve Antalya'da ağırlamak istiyoruz. Charter seferlerde de bir sıkıntı yok.
Rus sigorta şirketlerinin burada tedavi için çalışma yaptığını biliyoruz. Geçtiğimiz hafta Antalya'da sağlık ve spor turizmini ilk kez düzenledik ve buraya gelen bir Rus sağlık sigorta şirketi Antalya'daki devlet hastanemizle anlaşma imzaladı. 20 bin Rus vatandaşının tedavisi garantisi verdi. İnşallah yeni hastanemizi de açınca çok sayıda Rus vatandaşında tedavisi için buraya gelmesini arzu ediyoruz. Alanya'yı sağlığın başkenti yapacağız.
Antalya Alanya arasında otoban çalışmamız var. Öte yandan Alanya'yı İç Anadolu ile bağlayacak hızlı tren çalışmamız da var. Vatandaşlık ve diğer konular söz konusu olduğu zaman elimizden geleni de yapıyoruz. Çifte vatandaşlık konusunda bizim için hiç bir sorun yok, tüm ülke vatandaşlarına verebiliyoruz. Rusya'nın bazı şartları var bu başvurularda ama ileride inşallah bunu da çözeriz" diye konuştu. Hürriyet
Bakan Çavuşoğlu: "Rusya ile ilişkilerde eski günlere döndük"
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Rusya ile ilişkilerde eski günlere döndüklerini belirterek, üzücü olaylardan ders alarak ilişkileri güçlendirdiklerini söyledi.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Alanya Rus Eğitim ve Kültür Derneği üyeleri ile Alanya Ticaret ve Sanayi Odası'nda (ALTSO) buluştu. Bakan Çavuşoğlu'nu geleneksel kıyafetlerle karşılayan dernek üyeleri, Rus ekmeği 'karavay' ikram etti.
Buluşmada konuşan Çavuşoğlu, Rusya ile ilişkilerde eski günlere döndüklerini belirterek, üzücü olaylardan ders alarak ilişkileri güçlendirdiklerini söyledi.
Türk Akımı Projesi, Akkuyu gibi Rusya ile büyük projeler gerçekleştirdiklerinin altını çizen Çavuşoğlu, diğer alanlarda da ilişkileri güçlendirmek için çalıştıklarını vurguladı.
"RUS VATANDAŞI PASAPORTA İHTİYAÇ DUYMADAN TÜRKİYE'YE GELEBİLMELİ"
Rusya vatandaşlarının pasaporta ihtiyaç duymadan Türkiye'ye gelmesini gerektiğinin altını çizen Çavuşoğlu, "Bu üzücü hadiseden önce de görüşmelerimiz olmuştu.
Ukrayna ile imzaladık bu yıl onlar da gelebilecekler. Gürcistan'la da bunu başarmıştık neden Rusya ile de yapmayalım. Ukrayna'dan da önce görüşmelere başlamıştık. İnşallah bunu da başaracağız. Başkanımız da Türkiye'nin güçlenmesi için 'Evet' verilmesi gerekiyor" diye konuştu.
"CHARTER SEFERLERDE BİR SIKINTI YOK"
Havaalanımız tüm uçaklar için elverişli bir havaalanı. Terminal binamızı daha da büyüteceğiz. Bu sene Rusya'nın değişik şehirlerinden de Alanya-Gazipaşa Havalimanı'na uçaklar inecek. Özellikle dostum Sergey Lavrov'un uçağının inmesinden sonra havaalanı büyük ilgi gördü. Bu sene çok daha fazla Rus misafiri Alanya ve Antalya'da ağırlamak istiyoruz. Charter seferlerde de bir sıkıntı yok.
Rus sigorta şirketlerinin burada tedavi için çalışma yaptığını biliyoruz. Geçtiğimiz hafta Antalya'da sağlık ve spor turizmini ilk kez düzenledik ve buraya gelen bir Rus sağlık sigorta şirketi Antalya'daki devlet hastanemizle anlaşma imzaladı. 20 bin Rus vatandaşının tedavisi garantisi verdi. İnşallah yeni hastanemizi de açınca çok sayıda Rus vatandaşında tedavisi için buraya gelmesini arzu ediyoruz. Alanya'yı sağlığın başkenti yapacağız.
Antalya Alanya arasında otoban çalışmamız var. Öte yandan Alanya'yı İç Anadolu ile bağlayacak hızlı tren çalışmamız da var. Vatandaşlık ve diğer konular söz konusu olduğu zaman elimizden geleni de yapıyoruz. Çifte vatandaşlık konusunda bizim için hiç bir sorun yok, tüm ülke vatandaşlarına verebiliyoruz. Rusya'nın bazı şartları var bu başvurularda ama ileride inşallah bunu da çözeriz" diye konuştu. Hürriyet
Kemal Kılıçdaroğlu'ndan YSK'ya sert eleştiri
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, anayasa değişikliği için yapılan referandum sonuçlarını değerlendirdi. Parti genel merkezinde konuşan Kılıçdaroğlu, YSK'ya yönelik sert eleştirilerde bulundu. CHP lideri, "Milletin kararına saygılıyız ama milletin kararına YSK gölge düşürmüştür" dedi.
Parti genel merkezinde kurmaylarıyla bir araya gelen Kılıçdaroğlu, sonrasında basın toplantısı düzenledi.
Türkiye'nin bir referandumu tamamladığını aktaran Kılıçdaroğlu, "Öncelikle, sandığa giden bütün yurttaşlarıma içten teşekkürlerimi sunuyorum. Bütün konuşmalarımda 'evet diyenin de 'hayır' diyenin de başımın üstünde yeri vardır' açıklamasını yapmıştım. Bu bağlamda sandığa gidip iradesini beyan eden bütün vatandaşlarıma teşekkürlerimi sunuyorum." diye konuştu.
Eşit olmayan koşullarda bir referandum gerçekleştirdiklerini, bunu herkesin bildiğini savunan Kılıçdaroğlu, koşullar uygun olmamasına karşın demokrasiye sahip çıkmak için ellerinden gelen her türlü çabayı hukuk zemininde kalarak gösterdiklerini ifade etti. Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
"Evet'i savunanlar hukuk kurallarının dışına çıktılar ama biz özenle hukuk kurallarının içinde çaba harcadık, görüşlerimizi bütün vatandaşlarımızla paylaştık. Anayasalar birer toplumsal uzlaşma belgeleridir. Bunu da yaptığım bütün konuşmalarda ifade ettim. Hepimizin anayasası olacak, bir grubun, bir partinin, bir ailenin, bir kişinin anayasası değil. 80 milyonun anayasası olacak. O nedenle 'Toplumsal uzlaşma belgesidir anayasalar' diyorum. Bu referandum bir gerçeği ortaya çıkardı, toplumun en az yüzde 50'si buna 'hayır' diyor. Dolayısıyla bu anayasa değişikliği ve onun oluşturduğu bütün anayasa bir anlamda bir toplumsal uzlaşma belgesi olma niteliğini büyük ölçüde yitirmiş durumda. Daha önemlisi bu gerçek önümüzde dururken siyaset kurumuna bir görev düşüyor. Anayasayı bir toplumsal uzlaşma belgesi haline dönüştürmek. Bu Türkiye'yi hem içerde hem dışarıda çok daha güçlü bir devlet konumuna getirir. Bu çağrıyı bir partinin genel başkanı olarak yapmayı görev addediyorum."
"YSK, referandumu tartışmalı hale getirdi"
Hukuk devleti ve hukukun üstünlüğü kavramlarının çok önemli olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, parlamentoların yaptığı yasalara her vatandaşın, kurumun uymak zorunda olduğunu belirtti.
Yasalara uyulmazsa hukukun üstünlüğü ve hukuk devleti kavramının büyük ölçüde yara alacağını dile getiren Kılıçdaroğlu, "Yüksek Seçim Kurulu, üzülerek ifade edeyim, bu referandumu tartışmalı hale getirdi." ifadesini kullandı.
Seçim Kanunu'nun 98'inci maddesinde "Üzerinde ilçe seçim kurulu ve sandık kurulu mührü bulunmayan zarflar geçersiz sayılır." dendiğini anımsatan Kılıçdaroğlu, YSK'nın aldığı kararla bu zarfları geçerli kabul ettiğini söyledi.
Seçim Kanunu'nun 101'inci maddesinde ise "Arkasında sandık kurulu mührü bulunmayan oy pusulaları geçersizdir." ifadesinin yer aldığını hatırlatan Kılıçdaroğlu, YSK'nın buna da "geçerli" dediğini aktardı.
Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "YSK'ya şu soruyu sormak isterim, Vatandaşlar görevlerini yaptılar, sandığa gittiler, oylarını kullandılar, hiçbir itiraz var mı? Hiçbir itirazımız yok. Vatandaşın oyuna sonuna kadar saygılıyız ama hiçbir kurum kendisini parlamentonun üstünde göremez, öyle bir yetkisi de yoktur. Kaldı ki yasa maddesi böyle, bu yasa maddelerine dayanarak çıkardığı genelge de böyle. 'Bunlar geçersizdir' diyor. Ama siz, oturuyorsunuz, iktidar partisinden birisinin itirazı
üzerine bunları geçerli sayıyorsunuz, neden? Kendinizi parlamentonun üzerinde hangi gerekçeyle görüyorsunuz ve hangi gerekçeyle yapılan referandumu tartışmalı hale getiriyorsunuz?"
"Sonuna kadar takip edeceğiz"
"Maç yapılırken, maçın ortasında kural değişmez, evrensel bir kuraldır bu. YSK, maçın ortasında, üstelik zarflar açıldıktan sonra yasalara aykırı olarak kuralları değiştiriyor. Bunu doğru bulmuyoruz, asla kabul etmiyoruz. Milletin kararına saygılıyız ama milletin kararına YSK gölge düşürmüştür." diyen Kılıçdaroğlu, hukuksal açıdan da kamu vicdanı açısından da referandumun meşruiyetinin YSK tarafından tartışmalı hale getirildiğini savundu.
Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti: "YSK, seçimin güvenliğinden sorumluyken, bir referandumu tartışmalı hale getiriyor. Aklın alacağı şey değil. Biz büyük bir milletiz, içeride ve dışarıda güçlü olmak isteriz. Gücümüzü hukuktan, hukukun üstünlüğünden almalıyız. Kurumlar, yasalara uygun hareket etmek zorunda. Yapılan bir yanlış, bir referandumu tartışmalı hale getiriyor. Alınan yasalara aykırı karar, referandumu tartışmalı hale getiriyor. Bun asla doğru bulmuyoruz ve bunu sonuna kadar takip edeceğiz."
Bu arada, CHP Genel Merkezi'nde giriş katında toplanan bazı partililer alınan sonuca tepki gösterdi. Partililerden bazıları "istifa" yönünde, bazıları Kılıçdaroğlu'na destek sloganları attı.
Parti genel merkezinde kurmaylarıyla bir araya gelen Kılıçdaroğlu, sonrasında basın toplantısı düzenledi.
Türkiye'nin bir referandumu tamamladığını aktaran Kılıçdaroğlu, "Öncelikle, sandığa giden bütün yurttaşlarıma içten teşekkürlerimi sunuyorum. Bütün konuşmalarımda 'evet diyenin de 'hayır' diyenin de başımın üstünde yeri vardır' açıklamasını yapmıştım. Bu bağlamda sandığa gidip iradesini beyan eden bütün vatandaşlarıma teşekkürlerimi sunuyorum." diye konuştu.
Eşit olmayan koşullarda bir referandum gerçekleştirdiklerini, bunu herkesin bildiğini savunan Kılıçdaroğlu, koşullar uygun olmamasına karşın demokrasiye sahip çıkmak için ellerinden gelen her türlü çabayı hukuk zemininde kalarak gösterdiklerini ifade etti. Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
"Evet'i savunanlar hukuk kurallarının dışına çıktılar ama biz özenle hukuk kurallarının içinde çaba harcadık, görüşlerimizi bütün vatandaşlarımızla paylaştık. Anayasalar birer toplumsal uzlaşma belgeleridir. Bunu da yaptığım bütün konuşmalarda ifade ettim. Hepimizin anayasası olacak, bir grubun, bir partinin, bir ailenin, bir kişinin anayasası değil. 80 milyonun anayasası olacak. O nedenle 'Toplumsal uzlaşma belgesidir anayasalar' diyorum. Bu referandum bir gerçeği ortaya çıkardı, toplumun en az yüzde 50'si buna 'hayır' diyor. Dolayısıyla bu anayasa değişikliği ve onun oluşturduğu bütün anayasa bir anlamda bir toplumsal uzlaşma belgesi olma niteliğini büyük ölçüde yitirmiş durumda. Daha önemlisi bu gerçek önümüzde dururken siyaset kurumuna bir görev düşüyor. Anayasayı bir toplumsal uzlaşma belgesi haline dönüştürmek. Bu Türkiye'yi hem içerde hem dışarıda çok daha güçlü bir devlet konumuna getirir. Bu çağrıyı bir partinin genel başkanı olarak yapmayı görev addediyorum."
"YSK, referandumu tartışmalı hale getirdi"
Hukuk devleti ve hukukun üstünlüğü kavramlarının çok önemli olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, parlamentoların yaptığı yasalara her vatandaşın, kurumun uymak zorunda olduğunu belirtti.
Yasalara uyulmazsa hukukun üstünlüğü ve hukuk devleti kavramının büyük ölçüde yara alacağını dile getiren Kılıçdaroğlu, "Yüksek Seçim Kurulu, üzülerek ifade edeyim, bu referandumu tartışmalı hale getirdi." ifadesini kullandı.
Seçim Kanunu'nun 98'inci maddesinde "Üzerinde ilçe seçim kurulu ve sandık kurulu mührü bulunmayan zarflar geçersiz sayılır." dendiğini anımsatan Kılıçdaroğlu, YSK'nın aldığı kararla bu zarfları geçerli kabul ettiğini söyledi.
Seçim Kanunu'nun 101'inci maddesinde ise "Arkasında sandık kurulu mührü bulunmayan oy pusulaları geçersizdir." ifadesinin yer aldığını hatırlatan Kılıçdaroğlu, YSK'nın buna da "geçerli" dediğini aktardı.
Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "YSK'ya şu soruyu sormak isterim, Vatandaşlar görevlerini yaptılar, sandığa gittiler, oylarını kullandılar, hiçbir itiraz var mı? Hiçbir itirazımız yok. Vatandaşın oyuna sonuna kadar saygılıyız ama hiçbir kurum kendisini parlamentonun üstünde göremez, öyle bir yetkisi de yoktur. Kaldı ki yasa maddesi böyle, bu yasa maddelerine dayanarak çıkardığı genelge de böyle. 'Bunlar geçersizdir' diyor. Ama siz, oturuyorsunuz, iktidar partisinden birisinin itirazı
üzerine bunları geçerli sayıyorsunuz, neden? Kendinizi parlamentonun üzerinde hangi gerekçeyle görüyorsunuz ve hangi gerekçeyle yapılan referandumu tartışmalı hale getiriyorsunuz?"
"Sonuna kadar takip edeceğiz"
"Maç yapılırken, maçın ortasında kural değişmez, evrensel bir kuraldır bu. YSK, maçın ortasında, üstelik zarflar açıldıktan sonra yasalara aykırı olarak kuralları değiştiriyor. Bunu doğru bulmuyoruz, asla kabul etmiyoruz. Milletin kararına saygılıyız ama milletin kararına YSK gölge düşürmüştür." diyen Kılıçdaroğlu, hukuksal açıdan da kamu vicdanı açısından da referandumun meşruiyetinin YSK tarafından tartışmalı hale getirildiğini savundu.
Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti: "YSK, seçimin güvenliğinden sorumluyken, bir referandumu tartışmalı hale getiriyor. Aklın alacağı şey değil. Biz büyük bir milletiz, içeride ve dışarıda güçlü olmak isteriz. Gücümüzü hukuktan, hukukun üstünlüğünden almalıyız. Kurumlar, yasalara uygun hareket etmek zorunda. Yapılan bir yanlış, bir referandumu tartışmalı hale getiriyor. Alınan yasalara aykırı karar, referandumu tartışmalı hale getiriyor. Bun asla doğru bulmuyoruz ve bunu sonuna kadar takip edeceğiz."
Bu arada, CHP Genel Merkezi'nde giriş katında toplanan bazı partililer alınan sonuca tepki gösterdi. Partililerden bazıları "istifa" yönünde, bazıları Kılıçdaroğlu'na destek sloganları attı.
İşsizlik rakamları açıklandı
TÜİK Ocak ayı işsizlik rakamlarını açıkladı. Buna göre işsizlik oranı yüzde 13 seviyesinde gerçekleşirken işsiz sayısı 3 milyon 985 bin kişiye çıktı. Böylelikle işsizlik rakamları Şubat 2010'dan beri en yüksek seviyesini görmüş oldu.
Türkiye genelinde 15 ve daha yukarı yaştakilerde işsiz sayısı 2017 yılı Ocak döneminde geçen yılın aynı dönemine göre 695 bin kişi artarak 3 milyon 985 bin kişi oldu. İşsizlik oranı ise 1,9 puanlık artış ile yüzde 13 seviyesinde gerçekleşti. Aynı dönemde; tarım dışı işsizlik oranı 2,2 puanlık artış ile yüzde 15,2 olarak tahmin edildi. Genç nüfusta (15-24 yaş) işsizlik oranı 5,3 puanlık artış ile yüzde 24,5 olurken,15-64 yaş grubunda bu oran 2 puanlık artış ile yüzde 13,3 olarak gerçekleşti.
İSTİHDAM ORANI YÜZDE 44,8 OLDU
İstihdam edilenlerin sayısı 2017 yılı Ocak döneminde, bir önceki yılın aynı dönemine göre 397 bin kişi artarak 26 milyon 672 bin kişi, istihdam oranı ise 0,2 puanlık azalış ile yüzde 44,8 oldu.
Bu dönemde, tarım sektöründe çalışan sayısı 81 bin kişi, tarım dışı sektörlerde çalışan sayısı 317 bin kişi arttı. İstihdam edilenlerin yüzde 18,3’ü tarım, yüzde 19,8’i sanayi, yüzde 6,5’i inşaat, yüzde 55,4’ü ise hizmetler sektöründe yer aldı. Önceki yılın aynı dönemi ile karşılaştırıldığında tarım sektörünün istihdam edilenler içindeki payı değişim göstermezken, sanayi sektörünün payı 0,4 puan, inşaat sektörünün payı 0,2 puan azaldı. Hizmet sektörünün payı ise 0,6 puan arttı.
İŞGÜCÜNE KATILMA ORANI YÜZDE 51,5 OLARAK GERÇEKLEŞTİ
İşgücü 2017 yılı Ocak döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre 1 milyon 93 bin kişi artarak 30 milyon 658 bin kişi, işgücüne katılma oranı ise 0,8 puan artarak yüzde 51,5 olarak gerçekleşti. Aynı dönemler için yapılan kıyaslamalara göre; erkeklerde işgücüne katılma oranı 0,7 puanlık artışla yüzde 71,5, kadınlarda ise 1 puanlık artışla yüzde 32 olarak gerçekleşti.
OCAK 2016'DA YÜZDE 11 SEVİYESİNDEYDİ
Türkiye genelinde 15 ve daha yukarı yaştakilerde işsiz sayısı 2016 yılı Ocak döneminde 3 milyon 290 bin kişi olmuştu. İşsizlik oranı ise yüzde 11,1 seviyesinde gerçekleşmişti.
KAYIT DIŞI ÇALIŞANLARIN ORANI YÜZDE 32,5 OLARAK GERÇEKLEŞTİ
Ocak 2017 döneminde herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna bağlı olmadan çalışanların oranı, bir önceki yılın aynı dönemine göre 0,7 puan artarak yüzde 32,5 olarak gerçekleşti.
MEVSİM ETKİLERİNDEN ARINDIRILMIŞ İSTİHDAM ARTTI, İŞSİZLİK AZALDI
Mevsim etkilerinden arındırılmış istihdam bir önceki döneme göre 230 bin kişi artarak 27 milyon 534 bin kişi olarak tahmin edildi. İstihdam oranı 0,1 puanlık artış ile yüzde 46,3 oldu.
Mevsim etkilerinden arındırılmış işsiz sayısı bir önceki döneme göre 10 bin kişi azalarak 3 milyon 697 bin kişi olarak gerçekleşti. İşsizlik oranı 0,2 puanlık azalış ile yüzde 11,8 oldu.
Mevsim etkilerinden arındırılmış işgücüne katılma oranı bir önceki döneme göre 0,1 puanlık artış ile yüzde 52,5 olarak gerçekleşti. Ekonomik faaliyete göre istihdam edilenlerin sayısı, tarım sektöründe 111 bin, sanayi sektöründe 9 bin, inşaat sektöründe 13 bin, hizmet sektöründe 96 bin kişi arttı.
Türkiye genelinde 15 ve daha yukarı yaştakilerde işsiz sayısı 2017 yılı Ocak döneminde geçen yılın aynı dönemine göre 695 bin kişi artarak 3 milyon 985 bin kişi oldu. İşsizlik oranı ise 1,9 puanlık artış ile yüzde 13 seviyesinde gerçekleşti. Aynı dönemde; tarım dışı işsizlik oranı 2,2 puanlık artış ile yüzde 15,2 olarak tahmin edildi. Genç nüfusta (15-24 yaş) işsizlik oranı 5,3 puanlık artış ile yüzde 24,5 olurken,15-64 yaş grubunda bu oran 2 puanlık artış ile yüzde 13,3 olarak gerçekleşti.
İSTİHDAM ORANI YÜZDE 44,8 OLDU
İstihdam edilenlerin sayısı 2017 yılı Ocak döneminde, bir önceki yılın aynı dönemine göre 397 bin kişi artarak 26 milyon 672 bin kişi, istihdam oranı ise 0,2 puanlık azalış ile yüzde 44,8 oldu.
Bu dönemde, tarım sektöründe çalışan sayısı 81 bin kişi, tarım dışı sektörlerde çalışan sayısı 317 bin kişi arttı. İstihdam edilenlerin yüzde 18,3’ü tarım, yüzde 19,8’i sanayi, yüzde 6,5’i inşaat, yüzde 55,4’ü ise hizmetler sektöründe yer aldı. Önceki yılın aynı dönemi ile karşılaştırıldığında tarım sektörünün istihdam edilenler içindeki payı değişim göstermezken, sanayi sektörünün payı 0,4 puan, inşaat sektörünün payı 0,2 puan azaldı. Hizmet sektörünün payı ise 0,6 puan arttı.
İŞGÜCÜNE KATILMA ORANI YÜZDE 51,5 OLARAK GERÇEKLEŞTİ
İşgücü 2017 yılı Ocak döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre 1 milyon 93 bin kişi artarak 30 milyon 658 bin kişi, işgücüne katılma oranı ise 0,8 puan artarak yüzde 51,5 olarak gerçekleşti. Aynı dönemler için yapılan kıyaslamalara göre; erkeklerde işgücüne katılma oranı 0,7 puanlık artışla yüzde 71,5, kadınlarda ise 1 puanlık artışla yüzde 32 olarak gerçekleşti.
OCAK 2016'DA YÜZDE 11 SEVİYESİNDEYDİ
Türkiye genelinde 15 ve daha yukarı yaştakilerde işsiz sayısı 2016 yılı Ocak döneminde 3 milyon 290 bin kişi olmuştu. İşsizlik oranı ise yüzde 11,1 seviyesinde gerçekleşmişti.
KAYIT DIŞI ÇALIŞANLARIN ORANI YÜZDE 32,5 OLARAK GERÇEKLEŞTİ
Ocak 2017 döneminde herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna bağlı olmadan çalışanların oranı, bir önceki yılın aynı dönemine göre 0,7 puan artarak yüzde 32,5 olarak gerçekleşti.
MEVSİM ETKİLERİNDEN ARINDIRILMIŞ İSTİHDAM ARTTI, İŞSİZLİK AZALDI
Mevsim etkilerinden arındırılmış istihdam bir önceki döneme göre 230 bin kişi artarak 27 milyon 534 bin kişi olarak tahmin edildi. İstihdam oranı 0,1 puanlık artış ile yüzde 46,3 oldu.
Mevsim etkilerinden arındırılmış işsiz sayısı bir önceki döneme göre 10 bin kişi azalarak 3 milyon 697 bin kişi olarak gerçekleşti. İşsizlik oranı 0,2 puanlık azalış ile yüzde 11,8 oldu.
Mevsim etkilerinden arındırılmış işgücüne katılma oranı bir önceki döneme göre 0,1 puanlık artış ile yüzde 52,5 olarak gerçekleşti. Ekonomik faaliyete göre istihdam edilenlerin sayısı, tarım sektöründe 111 bin, sanayi sektöründe 9 bin, inşaat sektöründe 13 bin, hizmet sektöründe 96 bin kişi arttı.
Büyükşehirler referandumda ne oy verdi?
Türkiye'de milyonlarca vatandaş anayasa ve sistem değişikliğini oylamak için sandık başına gitti. Resmi olmayan sonuçlara göre sandıktan yüzde 51.3 evet, yüzde 48.7 oranında hayır oyu çıktı. Peki Türkiye'nin 'Büyükşehir' statüsündeki illerde vatandaşların tercihi nasıl oldu? İşte o sonuçlar...
1- Adana
Resmi olmayan sonuçlara göre Adana'da seçmen yüzde 58.13 oranında 'hayır' yüzde 41.87 oranında 'evet' dedi. İşte diğer büyükşehirler ve oy oranları...
2- Ankara
Evet: %48.86
Hayır: %51.14
3- Antalya
Evet: %40.94
Hayır: %59.06
4- Aydın
Evet: %35.74
Hayır: %64.26
5- Balıkesir
Evet: %45.53
Hayır: %54.47
6- Bursa
Evet: %53.21
Hayır: %46.79
7- Denizli
Evet: %44.58
Hayır: %55.42
8- Diyarbakır
Evet: %32.42
Hayır: %67.58
9- Erzurum
Evet: %74.50
Hayır: %25.50
10- Eskişehir
Evet: %42.43
Hayır: %57.57
11- Gaziantep
Evet: %62.46
Hayır: %37.54
12- Hatay
Evet: %45.64
Hayır: %54.36
13- İstanbul
Evet: %48.65
Hayır: %51.35
14- İzmir
Evet: %31.22
Hayır: %68.78
15- Kahramanmaraş
Evet: %73.95
Hayır: %26.05
16- Kayseri
Evet: %67.75
Hayır: %32.25
17- Kocaeli
Evet: %56.69
Hayır: %43.31
18- Konya
Evet: %72.88
Hayır: %27.12
19- Malatya
Evet: %69.57
Hayır: %30.43
20- Manisa
Evet: %45.66
Hayır: %54.34
21- Mardin
Evet: %40.96
Hayır: %59.04
22- Mersin
Evet: %35.99
Hayır: %64.01
23- Muğla
Evet: %30.72
Hayır: %69.28
24- Ordu
Evet: %61.90
Hayır: %38.10
25- Sakarya
Evet: %68.08
Hayır: %31.92
26- Samsun
Evet: %63.56
Hayır: %36.44
27- Şanlıurfa
Evet: %70.82
Hayır: %29.18
28- Tekirdağ
Evet: %38.98
Hayır: %61.02
29- Trabzon
Evet: %66.47
Hayır: %33.53
30- Van
Evet: %42.80
Hayır: %57.20
1- Adana
Resmi olmayan sonuçlara göre Adana'da seçmen yüzde 58.13 oranında 'hayır' yüzde 41.87 oranında 'evet' dedi. İşte diğer büyükşehirler ve oy oranları...
2- Ankara
Evet: %48.86
Hayır: %51.14
3- Antalya
Evet: %40.94
Hayır: %59.06
4- Aydın
Evet: %35.74
Hayır: %64.26
5- Balıkesir
Evet: %45.53
Hayır: %54.47
6- Bursa
Evet: %53.21
Hayır: %46.79
7- Denizli
Evet: %44.58
Hayır: %55.42
8- Diyarbakır
Evet: %32.42
Hayır: %67.58
9- Erzurum
Evet: %74.50
Hayır: %25.50
10- Eskişehir
Evet: %42.43
Hayır: %57.57
11- Gaziantep
Evet: %62.46
Hayır: %37.54
12- Hatay
Evet: %45.64
Hayır: %54.36
13- İstanbul
Evet: %48.65
Hayır: %51.35
14- İzmir
Evet: %31.22
Hayır: %68.78
15- Kahramanmaraş
Evet: %73.95
Hayır: %26.05
16- Kayseri
Evet: %67.75
Hayır: %32.25
17- Kocaeli
Evet: %56.69
Hayır: %43.31
18- Konya
Evet: %72.88
Hayır: %27.12
19- Malatya
Evet: %69.57
Hayır: %30.43
20- Manisa
Evet: %45.66
Hayır: %54.34
21- Mardin
Evet: %40.96
Hayır: %59.04
22- Mersin
Evet: %35.99
Hayır: %64.01
23- Muğla
Evet: %30.72
Hayır: %69.28
24- Ordu
Evet: %61.90
Hayır: %38.10
25- Sakarya
Evet: %68.08
Hayır: %31.92
26- Samsun
Evet: %63.56
Hayır: %36.44
27- Şanlıurfa
Evet: %70.82
Hayır: %29.18
28- Tekirdağ
Evet: %38.98
Hayır: %61.02
29- Trabzon
Evet: %66.47
Hayır: %33.53
30- Van
Evet: %42.80
Hayır: %57.20
16 Nisan 2017 Pazar
İstanbul'un elektriğine denizden destek
Ulaştırma Bakanlığı tarafından kiralandığı ve Marmaray’a elektrik sağlayacak olan dev jeneratör gemi Doğan Bey, demirlediği Yenikapı'da elektrik tellerini karaya bağladı. Karada hızla süren çalışmaların ardından, daha önce Irak'ta görev yapan 126 Megawatt’lık gemi ürettiği elektriği artık Marmaraya iletmeye başlayacak. Dev jenaratör geminin elektriğini şehir şebekesinden alan Marmaray’ın neden olduğu elektrik kesintilerinin önüne geçmesi planlanıyor.
Ortadoğu Afrika ve Güney Asya ülkelerinde yetmeyen elektrik ihtiyacını karşılamak için Karadeniz Holdingi tarafından başlatılan projede görev yapan 9 jeneratör gemiden biri olan Doğan Bey, geçtiğimiz günlerde Marmara Denizi'ne giriş yapmış ve Yenikapı açıklarına demirlemişti.
126 Megawatt'lık bir santrali bünyesinde barındıran Doğan Bey gemisinin Yenikapı'ya demirlemesinin ardından hızla başlayan çalışmalarda gemiden uzatılan elektrik kablolarıyla karaya bağlandı.
Karada yapılan çalışmalarda ise kıyıda bir elektrik aktarma istasyonu yapıldı. Bu istasyonda son çalışmaların yapıldığı ardından geminin ürettiği enerjinin önce şehir şebekesine oradan da Marmara’ya ulaşacağı öğrenildi.
Elektrik enerjisini Eminönü Bölgesi’ndeki şehir santralinden alan Marmaray’ın, şehir elektrik şebekesinde kesintilerine neden oluyordu. Özellikle turistik bir bölge olan Kapalıçarşı ve çevresinde yapılan ve uzun süren elektrik kesintileri nedeniyle esnaf zor günler geçiriyordu.
500 bin nüfuslu bir yerleşim yerinin elektrik ihtiyacını karşılayabilecek güçte olan Karadeniz Powership Doğan Bey gemisi 126 Megawatt gücünde. Tuzla'da 2010 yılında üretilen ve Irak'ta görev yapan Doğan Bey gemisi üretildiği tarihten bu yana elektrik üretiyor.
Ortadoğu Afrika ve Güney Asya ülkelerinde yetmeyen elektrik ihtiyacını karşılamak için Karadeniz Holdingi tarafından başlatılan projede görev yapan 9 jeneratör gemiden biri olan Doğan Bey, geçtiğimiz günlerde Marmara Denizi'ne giriş yapmış ve Yenikapı açıklarına demirlemişti.
126 Megawatt'lık bir santrali bünyesinde barındıran Doğan Bey gemisinin Yenikapı'ya demirlemesinin ardından hızla başlayan çalışmalarda gemiden uzatılan elektrik kablolarıyla karaya bağlandı.
Karada yapılan çalışmalarda ise kıyıda bir elektrik aktarma istasyonu yapıldı. Bu istasyonda son çalışmaların yapıldığı ardından geminin ürettiği enerjinin önce şehir şebekesine oradan da Marmara’ya ulaşacağı öğrenildi.
Elektrik enerjisini Eminönü Bölgesi’ndeki şehir santralinden alan Marmaray’ın, şehir elektrik şebekesinde kesintilerine neden oluyordu. Özellikle turistik bir bölge olan Kapalıçarşı ve çevresinde yapılan ve uzun süren elektrik kesintileri nedeniyle esnaf zor günler geçiriyordu.
500 bin nüfuslu bir yerleşim yerinin elektrik ihtiyacını karşılayabilecek güçte olan Karadeniz Powership Doğan Bey gemisi 126 Megawatt gücünde. Tuzla'da 2010 yılında üretilen ve Irak'ta görev yapan Doğan Bey gemisi üretildiği tarihten bu yana elektrik üretiyor.
15 Nisan 2017 Cumartesi
Atilla Taş ve 13 kişi tutuklandı!
FETÖ'nün medya yapılanması davasında tahliye olduktan sonra haklarında "Anayasal düzeni ve Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ni ortadan kaldırmaya teşebbüs" suçlarından soruşturma açılan Atilla Taş ve Gökçe Fırat Çulhaoğlu'nun da aralarında bulunduğu 13 kişiden 12'si tutuklandı.
FETÖ’nün medya yapılanması davasında tahliye olduktan sonra haklarında “Anayasal düzeni ve Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ni ortadan kaldırmaya teşebbüs” suçlarından soruşturma açılan ve cezaevinden çıkar çıkmaz gözaltına alınarak İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne götürülen şarkıcı Atilla Taş’ın da aralarında bulunduğu 13 şüpheli, 14 gündür gözaltında tutuldukları emniyet müdürlüğünden akşam saatlerinde Çağlayan’daki İstanbul Adalet Sarayı’na götürüldü. Emniyette soruşturmayı yürüten savcılıkça ifadeleri alındığı öğrenilen şüpheliler; Atilla Taş, Gökçe Fırat Çulhaoğlu, Yakup Çetin, Bünyamin Köseli, Cihan Acar, Abdullah Kılıç, Oğuz Usluer, Ali Akkuş, Hüseyin aydın, Murat Aksoy, Mustafa Erkan Acar, Seyit Kılıç, Yetkin Yıldız tutuklanmaları talebiyle nöbetçi sulh ceza hakimliğine sevk edildi.
“DARBE GİRİŞİMİNİN ETKİ AJANLIĞINI YAPTILAR”
Başsavcılık mahkemeye gönderdiği sevk yazısında, “15 Temmuz darbe girişiminde bulunan FETÖ/PDY üyesi şüphelilerin darbe girişimi süresi öncesinde, esnasında ve sonrasında örgütsel kamuoyu oluşturmak maksadıyla örgütün medya yapılanmasında yer aldıkları, örgütün yalnızca mensupları tarafından hazırladığı kriptografik haberleşme programını kullandıkları, örgütün üst düzey yöneticileriyle yoğun irtibatlarının olduğu, örgütsel hiyerarşi içinde hareket ettikleri, örgüte müzahir sendikaya üye oldukları, örgüte ait basın yayın kuruluşlarında aktif olarak görev aldıkları, darbe girişimini gerçekleştiren ve halen tutuklu yargılanan FETÖ/PDY’nin silahlı kanadıyla eylem ve fikir birliğiyle hareket ettikleri ve darbe girişimi eyleminin etki ajanlığı görevini ifa ettikleri” ileri sürüldü.
12 KİŞİ TUTUKLANDI
İstanbul Nöbetçi 2. Sulh Ceza Hakimliği, sorguları tamamlanan şüphelilerden 12’si hakkında tutuklama kararı verdi. Kararda, şüphelilerin FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün basın yayın ve medya yapılanmasında faaliyette bulundukları, bu kapsamda eylem ve fikir birliği içerisinde hareket ettikleri, darbe girişimi eylemlerinin etki ajanlığı görevlerini ifa ettikleri belirtilerek isnat edilen, “Anayasal düzeni ve Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ni ortadan kaldırmaya teşebbüs” suçlarından tutuklanmalarına karar verildi. Şüphelilerden Ali Akkuş’un, 17-25 Aralık sürecinden sonra genel yayın yönetmeni Ekrem Dumanlı ile hükümete karşı yürütülen faaileyetler konusunda ters düştüğü, gazetede pasif göreve verildiği, gazeteden ayrılırken tazminatının ödenmediği ve bu süreçten sonra örgütün faaliyetleri arasında yer almadığı hususları dikkate alınarak adli kontrol şartıyla serbest bırakılmasına karar verildi.
ATİLLA TAŞ’IN SOSYAL MEDYADA ALGI OPERASYONU YAPTIĞI İDDİA EDİLDİ
Kararda pop müzik sanatçısı olduğu belirtilen şüphelilerden Atila Taş’ın, örgüte ait kapatılan Meydan gazetesi ile Haberdar isimli internet sitesinde köşe yazarlığı yaptığı, fuatavni’nin paylaşımlarını haber yaptığı, örgütün üst düzey mensupları arasında yer alan Ekrem Dumanlı, Said Sefa ve Erdal Şen isimli kişilerle telefon irtibatının olduğu, Bylock kullanıcısı olan 4 kişi ile telefon görüşmesinin bulunduğu ve örgüt tarafından kendisine yüklenen misyon gereğince sosyal medyada ve kamuoyunda algı operasyonları yaptığı iddia edildi.
OLAYIN GEÇMİŞİ
15 Temmuz darbe girişiminin ardından FETÖ’nün medya yapılanması soruşturması kapsamında aralarında Atilla Taş’ın da bulunduğu 26 kişi tutuklanmıştı. Toplamda 29 kişi hakkında dava açılmıştı. Şüpheliler, 25. Ağır Ceza Mahkemesi’nde iki hafta önce ilk kez hakim karşısına çıkmış, 5 gün süren duruşmaların ardından duruşma savcısı 13 kişinin tahliyesini talep etmişti. İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesi de 21 kişinin tahliyesine karar vermişti. Ancak üst mahkeme 8 kişinin tahliyesine itiraz ederken Başsavcılık da, 13 kişi hakkında darbe soruşturması başlatmıştı. 8 kişi cezaevinden çıkamazken, 13 kişi ise yeni soruşturma kapsamında tekrar gözaltına alınarak emniyete götürülmüş, tahliye kararı veren İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesi heyeti ile duruşma savcısı HSYK tarafından açığa alınmıştı. DHA
FETÖ’nün medya yapılanması davasında tahliye olduktan sonra haklarında “Anayasal düzeni ve Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ni ortadan kaldırmaya teşebbüs” suçlarından soruşturma açılan ve cezaevinden çıkar çıkmaz gözaltına alınarak İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne götürülen şarkıcı Atilla Taş’ın da aralarında bulunduğu 13 şüpheli, 14 gündür gözaltında tutuldukları emniyet müdürlüğünden akşam saatlerinde Çağlayan’daki İstanbul Adalet Sarayı’na götürüldü. Emniyette soruşturmayı yürüten savcılıkça ifadeleri alındığı öğrenilen şüpheliler; Atilla Taş, Gökçe Fırat Çulhaoğlu, Yakup Çetin, Bünyamin Köseli, Cihan Acar, Abdullah Kılıç, Oğuz Usluer, Ali Akkuş, Hüseyin aydın, Murat Aksoy, Mustafa Erkan Acar, Seyit Kılıç, Yetkin Yıldız tutuklanmaları talebiyle nöbetçi sulh ceza hakimliğine sevk edildi.
“DARBE GİRİŞİMİNİN ETKİ AJANLIĞINI YAPTILAR”
Başsavcılık mahkemeye gönderdiği sevk yazısında, “15 Temmuz darbe girişiminde bulunan FETÖ/PDY üyesi şüphelilerin darbe girişimi süresi öncesinde, esnasında ve sonrasında örgütsel kamuoyu oluşturmak maksadıyla örgütün medya yapılanmasında yer aldıkları, örgütün yalnızca mensupları tarafından hazırladığı kriptografik haberleşme programını kullandıkları, örgütün üst düzey yöneticileriyle yoğun irtibatlarının olduğu, örgütsel hiyerarşi içinde hareket ettikleri, örgüte müzahir sendikaya üye oldukları, örgüte ait basın yayın kuruluşlarında aktif olarak görev aldıkları, darbe girişimini gerçekleştiren ve halen tutuklu yargılanan FETÖ/PDY’nin silahlı kanadıyla eylem ve fikir birliğiyle hareket ettikleri ve darbe girişimi eyleminin etki ajanlığı görevini ifa ettikleri” ileri sürüldü.
12 KİŞİ TUTUKLANDI
İstanbul Nöbetçi 2. Sulh Ceza Hakimliği, sorguları tamamlanan şüphelilerden 12’si hakkında tutuklama kararı verdi. Kararda, şüphelilerin FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün basın yayın ve medya yapılanmasında faaliyette bulundukları, bu kapsamda eylem ve fikir birliği içerisinde hareket ettikleri, darbe girişimi eylemlerinin etki ajanlığı görevlerini ifa ettikleri belirtilerek isnat edilen, “Anayasal düzeni ve Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ni ortadan kaldırmaya teşebbüs” suçlarından tutuklanmalarına karar verildi. Şüphelilerden Ali Akkuş’un, 17-25 Aralık sürecinden sonra genel yayın yönetmeni Ekrem Dumanlı ile hükümete karşı yürütülen faaileyetler konusunda ters düştüğü, gazetede pasif göreve verildiği, gazeteden ayrılırken tazminatının ödenmediği ve bu süreçten sonra örgütün faaliyetleri arasında yer almadığı hususları dikkate alınarak adli kontrol şartıyla serbest bırakılmasına karar verildi.
ATİLLA TAŞ’IN SOSYAL MEDYADA ALGI OPERASYONU YAPTIĞI İDDİA EDİLDİ
Kararda pop müzik sanatçısı olduğu belirtilen şüphelilerden Atila Taş’ın, örgüte ait kapatılan Meydan gazetesi ile Haberdar isimli internet sitesinde köşe yazarlığı yaptığı, fuatavni’nin paylaşımlarını haber yaptığı, örgütün üst düzey mensupları arasında yer alan Ekrem Dumanlı, Said Sefa ve Erdal Şen isimli kişilerle telefon irtibatının olduğu, Bylock kullanıcısı olan 4 kişi ile telefon görüşmesinin bulunduğu ve örgüt tarafından kendisine yüklenen misyon gereğince sosyal medyada ve kamuoyunda algı operasyonları yaptığı iddia edildi.
OLAYIN GEÇMİŞİ
15 Temmuz darbe girişiminin ardından FETÖ’nün medya yapılanması soruşturması kapsamında aralarında Atilla Taş’ın da bulunduğu 26 kişi tutuklanmıştı. Toplamda 29 kişi hakkında dava açılmıştı. Şüpheliler, 25. Ağır Ceza Mahkemesi’nde iki hafta önce ilk kez hakim karşısına çıkmış, 5 gün süren duruşmaların ardından duruşma savcısı 13 kişinin tahliyesini talep etmişti. İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesi de 21 kişinin tahliyesine karar vermişti. Ancak üst mahkeme 8 kişinin tahliyesine itiraz ederken Başsavcılık da, 13 kişi hakkında darbe soruşturması başlatmıştı. 8 kişi cezaevinden çıkamazken, 13 kişi ise yeni soruşturma kapsamında tekrar gözaltına alınarak emniyete götürülmüş, tahliye kararı veren İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesi heyeti ile duruşma savcısı HSYK tarafından açığa alınmıştı. DHA
14 Nisan 2017 Cuma
"Az kaza yapan sürücüler ödüllendirilecek"
Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, zorunlu trafik sigortasında tavan fiyat uygulamasına ilişkin, "Hem sektöre hem tüketiciye mesajım; az kaza yapan veya hiç kaza yapmayanlar ödüllendirilecek. Fakat sık sık kaza yapanlar da cezalandırılacak. Dolayısıyla primlere tavan getirilmesi, rehavet getirmesin." ifadelerini kullandı.
Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, NTV'de katıldığı programda gündeme ve referanduma ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Referandum öncesi izlenimlerinin ne olduğunun sorulması üzerine Şimşek, sahadan edindiği izlenimin kararsızların azaldığı, referandumdan güçlü bir "evet" çıkmasını ümit ettiklerini söyledi.
Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine yönelik "tek adam rejimine gidildiği" eleştirilerinin hatırlatılması üzerine Şimşek, bunun doğru olmadığını, kesinlikle tek adam rejimine gidilmediğini, dünyanın en gelişmiş demokrasilerinde uygulanan başkanlık sistemine geçildiğini anlattı.
Yeni sistemde başa kim, yüzde kaç oy alarak gelirse gelsin, cumhurbaşkanının yetkilerinin sınırı olduğuna işaret eden Şimşek, bu yetkilerin çok net şekilde tarif edildiğini belirtti. Söz konusu iddiaların, anayasayı, kanunları, yargı ve Meclis denetimini dikkate almayan söylemler olduğunu ifade eden Şimşek, "Doğru söylemler değil, muhalefetin bir dezenfermasyon çabası." dedi.
Rejim değişikliği eleştirilerine ilişkin de Şimşek, Türkiye'de kesinlikle rejimin değişmeyeceğini, hükümet sistemi değişikliği yapıldığını ifade etti.
"Eyalet sistemi olsa, MHP buna destek verir miydi?"
Şimşek, "cumhurbaşkanlığı hükümet sistemiyle Türkiye'nin eyaletlere bölüneceği" yönündeki söylemlerin anımsatılması üzerine, bu ifadelere güldüğünü söyledi. Bu anayasa değişikliğinde eyalet sisteminin bulunması halinde MHP'nin buna kesinlikle destek vermeyeceğini belirten Şimşek, bölücü terör örgütünün sözde liderlerinin defalarca net şekilde "hayır" oyunu desteklediklerini söylediklerini ifade etti. Şimşek, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Bölücü terör örgütü hayır mitingleri yapmadı mı? Eğer bu gerçekten eyalet sistemini içerseydi, böyle bir yetki olsaydı arka planda, bölücü terör Avrupa'da, Türkiye'de bu referandumun aleyhinde kampanya yapar mıydı? Bu kanunla düzenlenecek bir konudur. Anayasanın ilk 4 maddesi buna izin vermez. Diyelim ki kanunla düzenlenecek. Kanunu Meclis çıkartacak, cumhurbaşkanı çıkartmayacak. Net olarak söylüyorum anayasa değişikliğinde eyaletin 'e'si yok. Kesinlikle eyalet kurmaya yetki yok. PKK'nın, bu referanduma bu kadar güçlü karşı duruşu, bir kere bunu net şekilde doğruluyor. Bizim partimiz, Hakkari'ye gidiyoruz, Yüksekova'daydık. 'Tek bayrak, tek millet, tek devlet, tek vatan' dedik. Bunu Hakkari, Şırnak ve her yerde söyledik. Böyle bir gizli ajanda olsa, böyle bir yetki olsa... Buna kargalar güler, bunu dikkate bile almamak lazım. Sahada, gittiğimiz yerlerde karşımıza çıkıyor, şoke oluyoruz."
Başbakan Yardımcısı Şimşek, "Mevcut sistem neye engel oluşturuyor ki yenileme ihtiyacı doğdu?" sorusunu yanıtlarken de bu değişikliğin bir parti veya şahıs meselesi olmadığına dikkati çekti. Kamuoyu yoklamalarına göre, AK Parti'nin Kurucu Genel Başkanı olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, şu anda AK Parti Genel Başkanı olması halinde yeniden seçileceğini, destek oranının 2015'ten daha güçlü olduğunu görüldüğünü söyledi. Şimşek, "Dolayısıyla bugün iş bir parti, şahıs meselesi olsa hiç değişikliğe gerek yok." diye konuştu.
Şimşek, "Türkiye'nin bir çekirge gibi güçlü iktidarları döneminde zıpladığını, diğer dönemlerinde ise düştüğünü" ifade ederek, bütün şoklara rağmen son 14 yılda Türkiye'nin başarı hikayesi yazdığını dile getirdi.
"Maliye politikasında alanımız var"
Son 6 ayda alınan bazı kararların Hazine nakit dengesi ve borçlanmaya etkisine ilişkin bir soru üzerine Şimşek, Hazine nakit akışındaki artışın sürpriz olmadığını belirtti. Yılın ilk çeyreğindeki sosyal güvenlik primlerini son çeyreğe ertelediklerini ve buna benzer birçok tedbir aldıklarını kaydeden Şimşek, "Türkiye geçen yıl çok büyük şoklar yaşadı. Bu şoklara verebileceğimiz tepki anlamında, fiyat istikrarından dolayı, para politikasında fazla alanımız yok. Maliye politikasında alanımız var. Faizleri artırdık ama maliye politikasını gevşettik." diye konuştu.
Şimşek, söz konusu gevşemenin geçici olduğunu dile getirerek, "Ben inanıyorum ki evet çıkarsa ekonomi toparlanır, vergi gelirleri toparlanır, bu tedbirler ilanihaye devam etmez ve yılın ikinci yarısında bütçe dengeleri hızla iyileşir. Dolayısıyla faiz-kur bağlamında kalıcı bir etki olmaz." değerlendirmesinde bulundu
"Yüzde 2,9 büyüme pozitif bir sürprizdi"
Şimşek, "Türkiye'nin 2016'da yüzde 2,9 büyümesinin sürpriz olup olmadığı" yönündeki soruya, "Evet, benim için de pozitif bir sürprizdi, daha düşük bekliyorduk. Sürpriz nereden kaynaklandı? 0,4 puanlık geriye doğru bir revizyon var. Biraz da stoklardaki artış beklediğimizden daha güçlüydü. Aslında yüzde 2 civarında bir rakam bekleniyordu, yüzde 3 civarında bir rakam çıktı. Oldukça iyi bir rakam." yanıtını verdi.
Bu kadar şokları yaşamış bir ülkenin uzun süre derin bir resesyonda kalmasının bekleneceğine işaret eden Şimşek, Türkiye'nin sağlam temelleriyle bunu atlattığını vurguladı. Şimşek, "Esas gündemimiz şu, Anayasa değişikliği büyük bir reformdur, ana bir reformdur. Ondan sonra oturup ekonomide bu şoklara karşı direnci daha da artıracak, büyümeyi tekrar yüzde 6 patikasına oturtacak ve 1 milyon kişi istihdam yaratacak yeni bir dönem. İşte böyle bir dönemin arifesindeyiz. 16 Nisan'da çıkacak 'evet', o ivmeyle yapacağımız reformlarla, bu direnç bize o morali verdi, Türkiye tekrar yüzde 6 büyüme patikasına oturacak." ifadelerini kullandı.
"İşsizlik de enflasyon da yazın aşağıya inecek"
Şimşek, mart ayına ilişkin enflasyon oranının çok sürpriz olmadığına işaret ederek, "Çünkü bir kur şoku yedik. Geçen sene başımıza gelen felaketlerden sonra, hele turizmin terör ve darbe girişiminden etkilendiği ortamda ciddi bir turizm geliri kaybına uğradık. Kur şoku yeni yeni enflasyonda kendini hissettiriyor. İşin özü bu." değerlendirmelerinde bulundu.
Türkiye'nin geçen sene 600 bin kişiye iş bulduğunu ancak yine de genç nüfus nedeniyle işsizliğin de arttığına dikkati çeken Şimşek, yıl başından bu yana 700 binin üzerinde yeni istihdam sağlandığını, işsizlik oranının çok hızla yaza doğru düşeceğini söyledi.
Şimşek, "Yaz aylarında işsizlik oranlarının hem mevsimsel etkilerle, hem de mevsimsel etkilerden arındırılmış olarak aşağıya ineceğine inanıyorum. Enflasyon da yazın tekrar tek haneye inecek." diye konuştu.
Gıda Komitesi olarak gıda fiyatları konusunda tedbirler aldıklarını vurgulayan Şimşek, "Enflasyon mutlaka tek haneye inmek zorunda, biz kabul edemeyiz." dedi.
"Tavan fiyat rehavet getirmesin"
Trafik sigortasında tavan uygulamasına yönelik soruyu yanıtlayan Şimşek, sektörlerin fiyatlamasından yana olmadığını ancak bu konuda sektörden olumlu tepkiyi alamadıklarını söyledi. Şimşek, şöyle devam etti:
"Türkiye'yi iller bazında 8 kategoriye böldük. Yıl sonuna kadar düşünüyoruz, geçici bir tedbir olabilir fakat sonrasında da tekrar bakacağız. Açık söylüyorum, sektörün artan öngörülebilirlik çerçevesinde daha makul bir fiyatlamaya gideceğini ümit ediyorum. Sektörün sürdürülebilirliği, makul bir sermaye getirisi esastır. Kesinlikle siyasi bir perspektifle bu fiyatlamayı yapmıyoruz. Geniş kitleleri ilgilendiriyor ama rasyonel olmamız lazım. Hem sektöre mesajım, hem tüketiciye mesajım; az kaza yapan veya hiç kaza yapmayanlar ödüllendirilecek. Fakat sık sık kaza yapanlar da cezalandırılacak. Dolayısıyla primlere tavan getirilmesi, rehavet getirmesin."
Şimşek, uluslararası bir danışmanlık firmasıyla Gaziantep özelinde yürütülen çalışmaya ilişkin soru üzerine de Gaziantep'te modüller geliştireceklerini, küresel birikimi olan bir uluslararası danışmanlık firmasının da yol haritasını çıkaracağını, Gaziantep'in sanayisinin dönüşümünü sağlayacaklarını ifade etti. cnntürk
Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, NTV'de katıldığı programda gündeme ve referanduma ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Referandum öncesi izlenimlerinin ne olduğunun sorulması üzerine Şimşek, sahadan edindiği izlenimin kararsızların azaldığı, referandumdan güçlü bir "evet" çıkmasını ümit ettiklerini söyledi.
Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine yönelik "tek adam rejimine gidildiği" eleştirilerinin hatırlatılması üzerine Şimşek, bunun doğru olmadığını, kesinlikle tek adam rejimine gidilmediğini, dünyanın en gelişmiş demokrasilerinde uygulanan başkanlık sistemine geçildiğini anlattı.
Yeni sistemde başa kim, yüzde kaç oy alarak gelirse gelsin, cumhurbaşkanının yetkilerinin sınırı olduğuna işaret eden Şimşek, bu yetkilerin çok net şekilde tarif edildiğini belirtti. Söz konusu iddiaların, anayasayı, kanunları, yargı ve Meclis denetimini dikkate almayan söylemler olduğunu ifade eden Şimşek, "Doğru söylemler değil, muhalefetin bir dezenfermasyon çabası." dedi.
Rejim değişikliği eleştirilerine ilişkin de Şimşek, Türkiye'de kesinlikle rejimin değişmeyeceğini, hükümet sistemi değişikliği yapıldığını ifade etti.
"Eyalet sistemi olsa, MHP buna destek verir miydi?"
Şimşek, "cumhurbaşkanlığı hükümet sistemiyle Türkiye'nin eyaletlere bölüneceği" yönündeki söylemlerin anımsatılması üzerine, bu ifadelere güldüğünü söyledi. Bu anayasa değişikliğinde eyalet sisteminin bulunması halinde MHP'nin buna kesinlikle destek vermeyeceğini belirten Şimşek, bölücü terör örgütünün sözde liderlerinin defalarca net şekilde "hayır" oyunu desteklediklerini söylediklerini ifade etti. Şimşek, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Bölücü terör örgütü hayır mitingleri yapmadı mı? Eğer bu gerçekten eyalet sistemini içerseydi, böyle bir yetki olsaydı arka planda, bölücü terör Avrupa'da, Türkiye'de bu referandumun aleyhinde kampanya yapar mıydı? Bu kanunla düzenlenecek bir konudur. Anayasanın ilk 4 maddesi buna izin vermez. Diyelim ki kanunla düzenlenecek. Kanunu Meclis çıkartacak, cumhurbaşkanı çıkartmayacak. Net olarak söylüyorum anayasa değişikliğinde eyaletin 'e'si yok. Kesinlikle eyalet kurmaya yetki yok. PKK'nın, bu referanduma bu kadar güçlü karşı duruşu, bir kere bunu net şekilde doğruluyor. Bizim partimiz, Hakkari'ye gidiyoruz, Yüksekova'daydık. 'Tek bayrak, tek millet, tek devlet, tek vatan' dedik. Bunu Hakkari, Şırnak ve her yerde söyledik. Böyle bir gizli ajanda olsa, böyle bir yetki olsa... Buna kargalar güler, bunu dikkate bile almamak lazım. Sahada, gittiğimiz yerlerde karşımıza çıkıyor, şoke oluyoruz."
Başbakan Yardımcısı Şimşek, "Mevcut sistem neye engel oluşturuyor ki yenileme ihtiyacı doğdu?" sorusunu yanıtlarken de bu değişikliğin bir parti veya şahıs meselesi olmadığına dikkati çekti. Kamuoyu yoklamalarına göre, AK Parti'nin Kurucu Genel Başkanı olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, şu anda AK Parti Genel Başkanı olması halinde yeniden seçileceğini, destek oranının 2015'ten daha güçlü olduğunu görüldüğünü söyledi. Şimşek, "Dolayısıyla bugün iş bir parti, şahıs meselesi olsa hiç değişikliğe gerek yok." diye konuştu.
Şimşek, "Türkiye'nin bir çekirge gibi güçlü iktidarları döneminde zıpladığını, diğer dönemlerinde ise düştüğünü" ifade ederek, bütün şoklara rağmen son 14 yılda Türkiye'nin başarı hikayesi yazdığını dile getirdi.
"Maliye politikasında alanımız var"
Son 6 ayda alınan bazı kararların Hazine nakit dengesi ve borçlanmaya etkisine ilişkin bir soru üzerine Şimşek, Hazine nakit akışındaki artışın sürpriz olmadığını belirtti. Yılın ilk çeyreğindeki sosyal güvenlik primlerini son çeyreğe ertelediklerini ve buna benzer birçok tedbir aldıklarını kaydeden Şimşek, "Türkiye geçen yıl çok büyük şoklar yaşadı. Bu şoklara verebileceğimiz tepki anlamında, fiyat istikrarından dolayı, para politikasında fazla alanımız yok. Maliye politikasında alanımız var. Faizleri artırdık ama maliye politikasını gevşettik." diye konuştu.
Şimşek, söz konusu gevşemenin geçici olduğunu dile getirerek, "Ben inanıyorum ki evet çıkarsa ekonomi toparlanır, vergi gelirleri toparlanır, bu tedbirler ilanihaye devam etmez ve yılın ikinci yarısında bütçe dengeleri hızla iyileşir. Dolayısıyla faiz-kur bağlamında kalıcı bir etki olmaz." değerlendirmesinde bulundu
"Yüzde 2,9 büyüme pozitif bir sürprizdi"
Şimşek, "Türkiye'nin 2016'da yüzde 2,9 büyümesinin sürpriz olup olmadığı" yönündeki soruya, "Evet, benim için de pozitif bir sürprizdi, daha düşük bekliyorduk. Sürpriz nereden kaynaklandı? 0,4 puanlık geriye doğru bir revizyon var. Biraz da stoklardaki artış beklediğimizden daha güçlüydü. Aslında yüzde 2 civarında bir rakam bekleniyordu, yüzde 3 civarında bir rakam çıktı. Oldukça iyi bir rakam." yanıtını verdi.
Bu kadar şokları yaşamış bir ülkenin uzun süre derin bir resesyonda kalmasının bekleneceğine işaret eden Şimşek, Türkiye'nin sağlam temelleriyle bunu atlattığını vurguladı. Şimşek, "Esas gündemimiz şu, Anayasa değişikliği büyük bir reformdur, ana bir reformdur. Ondan sonra oturup ekonomide bu şoklara karşı direnci daha da artıracak, büyümeyi tekrar yüzde 6 patikasına oturtacak ve 1 milyon kişi istihdam yaratacak yeni bir dönem. İşte böyle bir dönemin arifesindeyiz. 16 Nisan'da çıkacak 'evet', o ivmeyle yapacağımız reformlarla, bu direnç bize o morali verdi, Türkiye tekrar yüzde 6 büyüme patikasına oturacak." ifadelerini kullandı.
"İşsizlik de enflasyon da yazın aşağıya inecek"
Şimşek, mart ayına ilişkin enflasyon oranının çok sürpriz olmadığına işaret ederek, "Çünkü bir kur şoku yedik. Geçen sene başımıza gelen felaketlerden sonra, hele turizmin terör ve darbe girişiminden etkilendiği ortamda ciddi bir turizm geliri kaybına uğradık. Kur şoku yeni yeni enflasyonda kendini hissettiriyor. İşin özü bu." değerlendirmelerinde bulundu.
Türkiye'nin geçen sene 600 bin kişiye iş bulduğunu ancak yine de genç nüfus nedeniyle işsizliğin de arttığına dikkati çeken Şimşek, yıl başından bu yana 700 binin üzerinde yeni istihdam sağlandığını, işsizlik oranının çok hızla yaza doğru düşeceğini söyledi.
Şimşek, "Yaz aylarında işsizlik oranlarının hem mevsimsel etkilerle, hem de mevsimsel etkilerden arındırılmış olarak aşağıya ineceğine inanıyorum. Enflasyon da yazın tekrar tek haneye inecek." diye konuştu.
Gıda Komitesi olarak gıda fiyatları konusunda tedbirler aldıklarını vurgulayan Şimşek, "Enflasyon mutlaka tek haneye inmek zorunda, biz kabul edemeyiz." dedi.
"Tavan fiyat rehavet getirmesin"
Trafik sigortasında tavan uygulamasına yönelik soruyu yanıtlayan Şimşek, sektörlerin fiyatlamasından yana olmadığını ancak bu konuda sektörden olumlu tepkiyi alamadıklarını söyledi. Şimşek, şöyle devam etti:
"Türkiye'yi iller bazında 8 kategoriye böldük. Yıl sonuna kadar düşünüyoruz, geçici bir tedbir olabilir fakat sonrasında da tekrar bakacağız. Açık söylüyorum, sektörün artan öngörülebilirlik çerçevesinde daha makul bir fiyatlamaya gideceğini ümit ediyorum. Sektörün sürdürülebilirliği, makul bir sermaye getirisi esastır. Kesinlikle siyasi bir perspektifle bu fiyatlamayı yapmıyoruz. Geniş kitleleri ilgilendiriyor ama rasyonel olmamız lazım. Hem sektöre mesajım, hem tüketiciye mesajım; az kaza yapan veya hiç kaza yapmayanlar ödüllendirilecek. Fakat sık sık kaza yapanlar da cezalandırılacak. Dolayısıyla primlere tavan getirilmesi, rehavet getirmesin."
Şimşek, uluslararası bir danışmanlık firmasıyla Gaziantep özelinde yürütülen çalışmaya ilişkin soru üzerine de Gaziantep'te modüller geliştireceklerini, küresel birikimi olan bir uluslararası danışmanlık firmasının da yol haritasını çıkaracağını, Gaziantep'in sanayisinin dönüşümünü sağlayacaklarını ifade etti. cnntürk
Altan kardeşler ve Nazlı Ilıcak için istenen cezalar belli oldu
'FETÖ'nün darbe girişimine iştirak eden medya unsurları soruşturması' kapsamında aralarında yazar Ahmet Altan, kardeşi Prof. Dr. Mehmet Altan, gazeteci Nazlı Ilıcak ile kapatılan Zaman Gazetesi'nin eski müdürü Ekrem Dumanlı'nın da olduğu 17 şüpheli hakkında yürütülen soruşturma tamamlandı.
Savcı, Altan kardeşler, Nazlı Ilıcak ve Ekrem Dumanlı dahil 16 şüpheli hakkında 3'er kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istedi. Ekrem Dumanlı, Emre Uslu, Tuncay Opçin için "Silahlı terör örgütü yöneticiliği" suçundan ayrıca ceza isterken, Altan kardeşler ile Nazlı Ilıcak hakkında ise, "Silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme" suçundan cezalandırılmaları talep edildi.
6'sı tutuklu 10 firari toplam 17 isim var
15 Temmuz darbe girişimi öncesi verdikleri mesajlarda darbe girişimini önceden bildikleri ve darbe çağrışımında bulundukları iddiasıyla tutuklanan yazar Ahmet Altan, kardeşi Mehmet Altan ile gazeteci Nazlı Ilıcak'ın da aralarında bulunduğu 6'sı tutuklu, 1' i serbest bırakılan, 10'u da firari olmak üzere toplam 17 şüpheli hakkındaki soruşturma tamamlandı.
247 sayfalık iddianame
İddianamede Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı ve 65. Hükümet suçtan zarar gördükleri gerekçesiyle davacı olarak yer aldı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu Savcısı Can Tuncay tarafından, "FETÖ'nün medyadaki unsurlarının darbe girişimindeki rolü" başlığı altında hazırlanan iddianame 247 sayfadan oluşuyor.
Altan kardeşler ve Ilıcak'ın FETÖ adına suç işledikleri iddia edildi
İddianamede yazar Ahmet Altan, kardeşi Mehmet Altan ile gazeteci Nazlı Ilıcak'ın darbe girişimini öncesinden bildikleri ve darbe girişimine zemin hazırlayan söylem ve propagandalarda bulundukları iddia edildi. Bu üç isim hakkında, darbeye teşebbüs suçunu oluşturan, "Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme", "Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme" ve "Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme" suçlarından 3'er kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talep edildi. Altan kardeşler ile Ilıcak'ın söz konusu suçu FETÖ terör örgütü adına işledikleri belirtilerek "Silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme" suçundan ayrıca 7 buçuk yıldan 15'er yıla kadar hapis cezası talep edildi.
Dumanlı, Uslu ve Opçin için FETÖ yöneticiliği iddiası...
Firari şüpheliler kapatılan Zaman Gazetesinin eski genel müdürü Ekrem Dumanlı, eski Taraf yazarı Emre Uslu, yazar Tuncay Opçin hakında da "Darbeye teşebbüs" suçlarından 3'er kez ağırlaştırılmış müebbet, "Silahlı terör örgütü yöneticisi olmak" suçundan da ayrıca 15 yıldan 22,5 yıla kadar hapis cezası talep edilen iddianamede, firari şüpheli Emre Uslu hakkında ayrıca, "Halkı kin ve düşmanlığa tahrik etme" suçundan da 3 yıla kadar hapsi istendi.
Diğer şüphelilere de örgüt üyeliği iddiası
Kapatılan Samanyolu Televizyonu'nun Washington temsilcisi firari şüpheli Şemseddin Efe, kapatılan Today's Zaman gazetesinin eski genel yayın yönetmeni firari şüpheli Bülent Keneş, Profesör Osman Özsoy, kapatılan Zaman gazetesinin İsrail muhabiri firari şüpheli Abdulkerim Balcı, gazetesinin genel yayın yönetmen yardımcısı firari şüpheli Mehmet Kamış ile gazetesinin yöneticilerinden Faruk Kardıç, gazetenin görsel yönetmeni Fevzi Yazıcı, Polis Akademisi'nde öğretim görevlisi olan Şükrü Tuğrul Özşengül, kapatılan Zaman gazetesinin marka müdürü Yakup Şimşek ve gazetenin kültür sanat sayfasında çalışan Ali Çolak hakkında da "Darbeye teşebbüs" suçundan 3'er kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talep edildi. Bu şüpheliler için ayrıca "silahlı terör örgütüne üye olma" suçundan 7 buçuk yıldan 15'er yıla kadar hapis cezası istendi.
İddianamede, kapatılan Zaman Gazetesinin 10 Ekim 2015'de yayınlanan ve darbe çağrışımında bulunduğu belirtilen rekalm filmini çektiği tespit edilen ajansın sahibi şüpheli Tibet Murat Sanlıman hakkında ise "FETÖ silahlı terör örgütüne bilerek ve isteyerek yardım etme" suçundan 7 buçuk yıldan 15 yıla kadar hapis cezası talep edildi.
Başsavcı onayladı, mahkemeye gönderildi
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından onaylanan iddianame İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderildi. Mahkemenin iddianameyi 15 gün içinde kabul etmesi durumunda şüphelilerin yargılanmasına başlanacak. DHA
Savcı, Altan kardeşler, Nazlı Ilıcak ve Ekrem Dumanlı dahil 16 şüpheli hakkında 3'er kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istedi. Ekrem Dumanlı, Emre Uslu, Tuncay Opçin için "Silahlı terör örgütü yöneticiliği" suçundan ayrıca ceza isterken, Altan kardeşler ile Nazlı Ilıcak hakkında ise, "Silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme" suçundan cezalandırılmaları talep edildi.
6'sı tutuklu 10 firari toplam 17 isim var
15 Temmuz darbe girişimi öncesi verdikleri mesajlarda darbe girişimini önceden bildikleri ve darbe çağrışımında bulundukları iddiasıyla tutuklanan yazar Ahmet Altan, kardeşi Mehmet Altan ile gazeteci Nazlı Ilıcak'ın da aralarında bulunduğu 6'sı tutuklu, 1' i serbest bırakılan, 10'u da firari olmak üzere toplam 17 şüpheli hakkındaki soruşturma tamamlandı.
247 sayfalık iddianame
İddianamede Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı ve 65. Hükümet suçtan zarar gördükleri gerekçesiyle davacı olarak yer aldı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu Savcısı Can Tuncay tarafından, "FETÖ'nün medyadaki unsurlarının darbe girişimindeki rolü" başlığı altında hazırlanan iddianame 247 sayfadan oluşuyor.
Altan kardeşler ve Ilıcak'ın FETÖ adına suç işledikleri iddia edildi
İddianamede yazar Ahmet Altan, kardeşi Mehmet Altan ile gazeteci Nazlı Ilıcak'ın darbe girişimini öncesinden bildikleri ve darbe girişimine zemin hazırlayan söylem ve propagandalarda bulundukları iddia edildi. Bu üç isim hakkında, darbeye teşebbüs suçunu oluşturan, "Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme", "Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme" ve "Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme" suçlarından 3'er kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talep edildi. Altan kardeşler ile Ilıcak'ın söz konusu suçu FETÖ terör örgütü adına işledikleri belirtilerek "Silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme" suçundan ayrıca 7 buçuk yıldan 15'er yıla kadar hapis cezası talep edildi.
Dumanlı, Uslu ve Opçin için FETÖ yöneticiliği iddiası...
Firari şüpheliler kapatılan Zaman Gazetesinin eski genel müdürü Ekrem Dumanlı, eski Taraf yazarı Emre Uslu, yazar Tuncay Opçin hakında da "Darbeye teşebbüs" suçlarından 3'er kez ağırlaştırılmış müebbet, "Silahlı terör örgütü yöneticisi olmak" suçundan da ayrıca 15 yıldan 22,5 yıla kadar hapis cezası talep edilen iddianamede, firari şüpheli Emre Uslu hakkında ayrıca, "Halkı kin ve düşmanlığa tahrik etme" suçundan da 3 yıla kadar hapsi istendi.
Diğer şüphelilere de örgüt üyeliği iddiası
Kapatılan Samanyolu Televizyonu'nun Washington temsilcisi firari şüpheli Şemseddin Efe, kapatılan Today's Zaman gazetesinin eski genel yayın yönetmeni firari şüpheli Bülent Keneş, Profesör Osman Özsoy, kapatılan Zaman gazetesinin İsrail muhabiri firari şüpheli Abdulkerim Balcı, gazetesinin genel yayın yönetmen yardımcısı firari şüpheli Mehmet Kamış ile gazetesinin yöneticilerinden Faruk Kardıç, gazetenin görsel yönetmeni Fevzi Yazıcı, Polis Akademisi'nde öğretim görevlisi olan Şükrü Tuğrul Özşengül, kapatılan Zaman gazetesinin marka müdürü Yakup Şimşek ve gazetenin kültür sanat sayfasında çalışan Ali Çolak hakkında da "Darbeye teşebbüs" suçundan 3'er kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talep edildi. Bu şüpheliler için ayrıca "silahlı terör örgütüne üye olma" suçundan 7 buçuk yıldan 15'er yıla kadar hapis cezası istendi.
İddianamede, kapatılan Zaman Gazetesinin 10 Ekim 2015'de yayınlanan ve darbe çağrışımında bulunduğu belirtilen rekalm filmini çektiği tespit edilen ajansın sahibi şüpheli Tibet Murat Sanlıman hakkında ise "FETÖ silahlı terör örgütüne bilerek ve isteyerek yardım etme" suçundan 7 buçuk yıldan 15 yıla kadar hapis cezası talep edildi.
Başsavcı onayladı, mahkemeye gönderildi
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından onaylanan iddianame İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderildi. Mahkemenin iddianameyi 15 gün içinde kabul etmesi durumunda şüphelilerin yargılanmasına başlanacak. DHA
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)