14 Ekim 2015 Çarşamba

3. Nükleer Santral İğneada’ya yapılacak

3. Nükleer Santral, Avrupa'nın en büyük longoz ormanlarının bulunduğu İğneada'ya yapılacak.

Enerji Bakanlığı, 3. Nükleer Santral’in, Kırklareli’nde bulunan İğneada ilçesine yapılacağını duyurdu. Enerji Bakanlığı Çinliler ve Amerikalılar ile Mutabakat zaptı imzalandığını açıklandı.
İSTANBUL’UN DİBİNDEKİ CENNET

Nükleer Santral Avrupa’nın en büyük Longoz ormanlarının bulunduğu  İğneada Milli Parkı’nın yakınlarına inşa edilecek. Yaz aylarında turist akınına uğrayan İğneada, İstanbul’a kuş uçuşu yaklaşık 120 km mesafede bulunuyor. Kırklareli’nin Demirköy ilçesine yaklaşık 15 kilometre uzaklıkta bulunan İğneada Longoz Ormanları toprak yolları, heybetli ağaçları,
kuş sesleri, yer yer su birikintileri ve yeşil çayırlarıyla sadece Türkiye’nin değil Avrupa’nın da bir numarası.
Longoz (Subasar Ormanı) Nedir?
Longoz, denize doğru akan derelerin getirdiği kumların birikerek kıyıda set oluşturması ve dere ağzını kapatması sonucu akarsuyun biriktiği yerde oluşan bir özel ekosistemdir. Yalnızca belirli ağaç (örneğin, dişbudak, kızılağaç, vs), bitki (örneğin, göl soğanı, su menekşesi, vs) ve kuş (örneğin, kara leylek, balıkçıl, vs) türleri bu yaşam ortamını tercih ederler.
Ülkemizde 3 Longoz Ormanı (su basar) var. İğneada Longozu 2 bin 511 dönüm büyüklükle, Avrupa’nın ve Türkiye’nin en büyüğü. Ülkemizde İğneada Longozunun yanı sıra Sakarya Karasu Acarlar Longozu ve Sinop Sarıkum Longozu yer alıyor. (sözcü.com.tr)









Platonik aşk yaşadığı üniversiteli kızı boğazını keserek öldürdü

Bolu'nun Gerede İlçesi'nde üniversite öğrencisi 21 yaşındaki Uğur A. platonik aşk yaşadığı sınıf arkadaşı 21 yaşındaki Dilay Gül'e erkek arkadaşıyla telefonla konuştuğunu öğrenince bıçakla saldırdı. Defalarca bıçakladığı genç kızın boğazını keserek öldüren Uğur A. polis tarafından kısa sürede yakalandı.

Olay, saat 22.30 sıralarında, Abant İzzet Baysal Üniversitesi Gerede Meslek Yüksekokulu'nun önündeki Osmanlı Caddesi üzerinde meydana geldi. Gerede Meslek Yüksekokulu Kimya Bölümü birinci sınıf öğrencisi Dilay Gül, kendisiyle aynı sınıfta okuyan Uğur A. ile tanıştı. İddiaya göre, Uğur A.  duygusal yakınlık hissettiği genç kızı bir süre sonra okulda rahatsız etmeye başladı. İkinci öğretim olması nedeniyle üniversiteden geç saatlerde çıkarak kaldığı yurda yürüyerek giden Dilay Gül, erkek arkadaşıyla cep telefonuyla konuştuğu sırada yanına Uğur A. geldi. Uğur A. genç kıza, "Sevgilinle mi konuşuyorsun?" diye sorunca "Evet" cevabı karşısında bir anda bıçakla saldırdı. Yaşanan arbede sırasında genç kızı vücudunun çeşitli yerlerinden defalarca bıçakladıktan sonra boğazını kesen Uğur A. daha sonra olay yerinden uzaklaştı. Yaşanan olay sırasında çığlıkları duyan yurttaki öğrenciler polisi aradı.

CEP TELEFONUNA KAYDEDİLEN SES KAYDI ELE VERDİ
Olay yerine gelen polis ve 112 Acil ekipleri yol kenarında hareketsiz halde yatan Dilay Gül'ün hayatını kaybettiğini belirledi.  Polis, Dilay Gül'ün telefon kaydından en son konuştuğu kişiye ulaştı. Telefona çıkan genç kızın erkek arkadaşı, cep telefonunda yüklü olan kayıt programının kaydettiği son konuşmayı polislere cep telefonuyla mesaj olarak gönderdi. Görüşme kaydında, Dilay Gül yanına gelen kişinin Uğur A. olduğunu söylemesi üzerine polis ekipleri genç kızla aynı sınıfta olan Uğur A.'yı evinin yakınında kanlı kıyafetleriyle birlikte yakalayarak gözaltına aldı. Bolu  Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şubesi Cinayet Büro Amirliği ekipleri Uğur A.'nın bıçağını attığını iddia ettiği bölgede el fenerleriyle arama yaptılar.
"SÜREKLİ ALKOL ALIYORDU"
Sınıf arkadaşı Remzi Aydın, Dilay Gül’ün gece okuldan çıkıp yurda giderken zor anlar yaşadığını belirterek, "Daha birinci sınıftayız ve yeni tanıştılar.  Uğur A.'nın sürekli alkol alıyordu. Beni de eve içki içmeye çağırırdı. Psikolojisi bozuk gibiydi" diye konuştu. Olayla ilgili soruşturma başlatıldı.
tlu YUCA-Taner BAYAR (BOLU/DHA)

13 Ekim 2015 Salı

Cinsiyet değişimini fotoğrafladı


Jamie Raines sıradan bir kız çocuğu olarak dünyaya geldi. Ama bu durum, ona hiçbir zaman kendini iyi hissettirmedi. Bu yüzden cinsiyetini değiştirmek istedi ve 3 yıl sürecek olan hormon tedavisine başladı. Jamie, geçen 3 yıl boyunca her gün bir selfie çekti ve toplamda 1400 fotoğraf biriktirdi. 














12 Ekim 2015 Pazartesi

Muhammet Veysel Atılgan için duygusal mektup

Ankara'daki saldırının en küçük kurbanı Muhammet Veysel Atılgan için öğretmeni mektup yazdı.

Ankara’da meydana gelen hain terör saldırısında babası ile birlikte yaşamını yitiren 9 yaşındaki Veysel Atılgan gözyaşları arasında Batman’da toprağa verildi. Gercüş ilçesinde babasıyla yanyana toprağa verilen 9 yaşındaki Veysel Atılgan’ın öğretmeni onun ardından okuyanları gözyaşlarına boğan bir mektup kaleme aldı.
“Ankara’daki hain saldırıda öğrencimi kaybettim” diyerek başladı mektuh ve duygusal satırlarla devam etti.
İşte o mektup;
“Sevgili öğrencim Muhammed Veysel Atılgan, küçücük bedeninde taşıdığın kocaman yüreğinle barış dediğin için babanla el ele katillerin hedefi oldun. Başkentin göbeğinde faşist saldırıya maruz kaldın. Arkadaşlarınla daha dün mendil kapmaca oynarkenki coşkun gözlerimin önünden gitmiyor. Şimdi söyle güzel gözlü güzel yürekli çocuğum nasıl anlatayım arkadaşlarına barış sözcüğünün anlamını?
Ben bu dersi seni anmadan nasıl veririm? Seni, barış sözünü kullanmadan anlatırsam eksik olur, barış dersem peki arkadaşların sormaz mı ‘barış ölüme eş mi öğretmenim?’ diye. Küçücük bedenin ağzı salyalı katillerin hangi egolarını tatmin etti acaba? Güzel gözlü, güzel yürekli oğlum sana söz, oturmaktan hoşlandığın o cam kenarındaki yerin hep senin olacak. Barışın güvercini sensin artık benim için…”
sözcü.com.tr

İzzettin Çevik dehşet anlarını anlattı

Ankara'daki hain saldırının simge fotoğrafı olan karedeki acılı baba İzzettin Çevik yaşadıklarını anlattı.

Eşi ve kız kardeşi ile birlikte geldiği Ankara’da kızlarını da yanlarına alarak barış mitingine giden İzzettin Çevik’in yaralı eşiyle birlikte görüntülendiği fotoğraf hain saldırının simgesi olmuştu. Acılı baba, acılı eş, acılı ağabey yaşadıklarını anlattı…
Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en kanlı terör saldırısı olarak kayıtlara geçen Ankara’daki hain patlamada ortaya çıkan hikayeler yürek burkmaya devam ediyor. Mitinge eşi Hatice, kızı Başak Sidar ve kızkardeşi Nilgün Çevik’le birlikte gelen ve patlama sonrası çekilen bir fotoğrafla hain saldırının simgesini haline gelen İzzettin Çevik yaşadıklarını anlattı. İşte acı olayın hikayesi…
ÇOCUKLARINI ŞANLIURFA’DA BIRAKMIŞLAR
Lise ve ortakokulda okuyan iki çocuğunu Şanlıurfa’da bırakan İzzettin Çevik, eşi Hatice ile kız kardeşi Nilgün’ü yanına alıp Ankara’ya gitti. Miting için Başkent’e gelen aile burada Atılım Üniversitesi’nde öğrenci olan kızları Başak Sidar Çevik ile buluştu. Daha sonra dördü birden Ankara Garı önündeki beklemeye başladı. Saatler 10:04′ü gösterdiginde ise hainlerin bombası hemen yanlarında patladı.
KARDEŞİ VE KIZI OLAY YERİNDE HAYATLARINI KAYBETTİLER
Patlamaya en yakın noktada bulunan kızı Başak Sidar ile kızkardeşi Nilgün Çevik oracıkta hayatlarını kaybettiler. İzzettin Çevik’in eşi Hatice Çevik ise gözünden yaralandı. Kendisi ise şans eseri ufak tefek yaralarla kurtuldu.
“TEK İSTEDİĞİM ŞEY CANLARIMIZI TOPRAĞA VERMEK…”
Acılı baba İzzettin Çevik yaşadıklarını Hürriyet’e anlattı. Çevik “Kızım Atılım Üniversitesi 4. sınıfta okuyordu. Buluşma noktasında beklerken kızım yanımıza geldi. Sonra alana girdik. Birilerine güveniyorduk. Barış diyorduk, başka bir şey demiyorduk. Sadece barış… Onlar da Ankara’nın göbeğinde bizlere bunları yaptılar. Acımız çok büyük. Tek istediğim şey şimdi canlarımızı toprağa vermek. Eşim şu an hastanede tedavi altında, başka bir şey söylemek istemiyorum.” dedi.
(Hürriyet)

İnanılmaz ölüm! Annesinin kucağında vuruldu

Adana'da izinsiz gösteriler sırasında evlerinin önünde oturan annesinin kucağındayken başına kurşun isabet eden 3 yaşındaki kız çocuğu yaşamını yitirdi.


Alınan bilgiye göre, dün gece merkez Seyhan ilçesi Mithatpaşa Mahallesi'nde izinsiz gösteriler çıktı.

Polisin tazyikli su ve biber gazıyla müdahale ettiği gösteriler sırasında evlerinin önünde oturan Kamile Dora'nın kucağında bulunan 3 yaşındaki kızı Tevriz'in başına, kim tarafından ateşlendiği henüz belirlenemeyen silahtan çıkan kurşun isabet etti.

Ağır yaralanan çocuk, 112 Acil Servis ekiplerince kaldırıldığı Çukurova Dr. Aşkım Tüfekçi Devlet Hastanesindeki müdahaleye rağmen kurtarılamadı.

Küçük çocuğun cenazesi, otopsi için Adana Adli Tıp Kurumuna gönderildi.

Olayla ilgili soruşturma başlatıldı.

Bir kahreden şehit haberi daha

Diyarbakır’ın Ergani ilçesinde bölge trafik noktasında zırhlı araca bir grup PKK’lı tarafından ateş açıldı. Polisin karşılık vermesi üzerine çıkan çatışmada polis memuru Özgür Gümüş şehit oldu.

Olay, Ergani ilçesinde bulunan bölge trafik noktasında meydana geldi.
Bölge trafikte nöbet tutan polislere bir grup PKK’lı terörist ateş açtı. Polisin anında karşılık vermesi üzerine çatışma yaşandı. Çıkan çatışmada Özgür Gümüş isimli polis memuru yaralandı.
Meslektaşlarının yardımıyla hastaneye kaldırılan Özgür Gümüş, yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak şehit oldu.
Bölgeye çok sayıda polis sevk edilirken kaçan PKK’lı grubun yakalanması için operasyon başlatıldı.
FETHİYE'YE ŞEHİT ATEŞİ DÜŞTÜ
Polis memuru Özgür Gümüş’ün Fethiye’deki baba ocağına acı haber sabaha karşı ulaştı. Şehidin evi Türk bayraklarıyla donatılırken, acılı aile Dalaman Havalimanı üzerinden Diyarbakır’a götürüldü.
Evli ve biri kız 2 çocuk babası olduğu öğrenilen şehidin cenazesinin bugün toprağa verilmesi bekleniyor. DHA

11 Ekim 2015 Pazar

Soma’nın çocukları

Kınık’ın sırtını dayadığı dağların zirvesinde İzmir’e bağlı bir köy Elmadere. 13 Mayıs 2014’te 301 madencinin hayatını kaybettiği Soma faciasında 90 haneli köy, 11 şehit verdi.


KÖYE SERVİS VERİLMEDİ
Elmadere Alevi köyü. Köyün büyük bölümü akraba. Faciadan sonra ‘Yetimler Köyü’ diye de bilindi, 23 çocuk babasız kaldı. Üstüne üstlük hemen hemen hepsi amcalarını, dayılarını, eniştelerini kaybetti faciada. Soma faciası sonrası çocuklarının madenci olmasını istemeyen köylüler, okumaları için desteklerken çocukların da çok hayali vardı. Kimi doktor, kimi subay, kimi öğretmen, kimi avukat olmak istiyordu.
Ancak bu yıl liseye gidenler zor durumda. Nereye başvurdularsa servis verilmediği için isyandalar. Lise çağındaki erkekler çaresizlikten motosikletlerle kızlar amele arabalarıyla Kınık’taki liseye gitmeye, 16 kilometrelik dağ yolunu aşmaya çalışıyor. Birçoğunun ailesi de bu şartlarda okula göndermediği için gençler üzgün. Bir sabah 07.00’de köy meydanında okul için toplaşan çocukların yanına gittiğimizde köyün büyükleri de “Ne ekmek istemek, ne para için yetkililerin yanına vardık biz. Çocuklarımızı okutun diye vardık. Biz köy olarak Soma’da bedel ödedik. Okumak zorundalar başka yapacak bir şey yok” sözleriyle dile getirdi bu isyanı. Köy meydanında köyün ilköğretim öğrencileri servise binerken, liselileri arkalarından bakarken bulduk. Birçoğu motosikletle okula gitme hazırlığındayken, kızlar işçileri taşıyan minibüslere binmek için sıradaydı. Kızların bazıları ise bu şartlarda aileleri okula göndermediği için tarlada yevmiyeyle çalışıyor, ‘amele minibüsü’nde oturuyordu.
SERVİSLE TARLAYA
Babaları Önder Kiliç, “Kızlarımı okutmak istiyorum. Bu köyden üniversiteli çıksın istiyorum. Ancak servis yok. Ne motosikletle ne de başka şartlarda aşağıya inip okula servis olmadan gitmeleri mümkün değil. Evde oturacaklarına onlar da bizimle tarlaya çalışmaya geliyor” diyor. İşçileri taşıyan minibüsün arka sırasında oturan lise 1 öğrencisi Işılay, Esra ve lise 3’e gitmesi gereken Sevilay Kiliç ise “Okula gitmek istiyoruz ama ne yapalım” diye üzüntülerini dile getiriyordu.
‘KIZIM SİZ BİZİM GİBİ OLMAYIN’
SOMA faciasında babasını kaybeden Pınar Kiliç’in durumu iki kat zor. Maden şehidinin kızı Pınar istediği okullara yerleşememiş. Büyüyünce doktor olup belki insanların ölümlerini azaltabileceğini düşünüyor. Burslu okumak istemiş burs bulamamışılar. Tüm bunlardan haber beklerken düz liseye devam edeyim demiş bu defa da servis olmadığı için köyde kalakalmış. Pınar, “Babam okumamı çok isterdi. ‘Kızım siz bizim gibi böyle olmayın’ derdi” sözleriyle duygularını ifade etti.
‘1 KASIM’A KADAR İDARE EDİN’
Faciada iki kardeşini, kayınbiraderlerini kaybeden Sezai Kaya isyan etti: “Milli eğitim müdürüne gittim. 1 Kasım’dan sonraya kadar dişimizi sıkmamızı söyledi. Belki sonra servis bulunabilecekmiş. Bazen acaba seçimlerde 240 CHP, 4 AKP çıktı diye mi bizle ilgilenilmiyor diye düşünüyoruz.”
ÜNİVERSİTE OKUDU İŞÇİ OLDU
PINAR’ın dedesi Tahir Kiliç yaşadıklarını şöyle özetledi: “Annesiyle oğullarımızı sırtımızda taşıdık, okutmaya çalıştık. Pınar’ın babası üniversite okudu, çaresizlikten madenci oldu, faciada kaybettik. Faciada bir oğlumu iki damadımı kaybettim. 7 torun kaldı. Onları okutmak tek amacım.” (hürriyet.com.tr)

Türkiye yasta! 95 ölü, 48'i ağır 246 yaralı

Türkiye dün tarihinin en büyük terör saldırısını yaşadı. Ankara’daki barış mitingi öncesinde iki canlı bomba patladı. 95 kişi can verdi, 48’i ağır 246 kişi yaralandı. Kamuoyu, derin infial yaratan olayın arkasında kim varsa bulunmasını bekliyor.

3 SANİYEDE 2 CANLI BOMBA
KESK, DİSK, TMMOB ve TTB’nin de aralarında bulunduğu, çok sayıda siyasi parti ve derneğin destek verdiği ‘Emek, Barış ve Demokrasi Mitingi’ kana bulandı. Grubun toplandığı Ankara Garı’nda sabah saat 10.04’te 3 saniye arayla 2 canlı bomba kendini patlattı. Ortalığın kan gölüne döndüğü patlamalarda 95 kişi hayatını kaybederken, 48’i ağır 246 kişi ise yaralandı. Patlamanın ardından ceset parçaları 3 kilometrelik alana yayıldı.

‘Emek, Barış ve Demokrasi’ mitingi için binlerce kişi sabah saat 09.30’dan itibaren Ankara Garı’nın önünde toplanmaya başladı. Grup saat 10.00’dan itibaren mitingin yapılacağı Sıhhiye’ye doğru yürüyüşe geçti. Saat 10.04’te, art arda 2 patlama meydana geldi. Görgü tanıklarının verdiği bilgilere göre ilk patlama HDP’li grubun toplandığı alanda, ikinci patlama ise bazı siyasi dergi çevrelerinin bulunduğu alanda meydana geldi. İlk belirlemelere göre 2 canlı bomba, 9 metre mesafede ve 3 saniye aralıklarla kendilerini patlattı. Yüksek basınç ve büyük gürültüyle meydana gelen patlamanın etkisiyle yüzlerce kişi sağa sola savruldu. Garın camları kırıldı, çevredeki birçok araçta büyük hasar oluştu.
5 bine yakın kişi patlamanın ardından adeta şok yaşadı. Birçok yaralının olay yerinden kaçarak girdiği şokun etkisinde banliye trenine sığındığı, yoldan geçen arabalarla olay yerinde uzaklaştığı görüldü. Yaralananların bazılarının ise olay yerinden kaçarken patlama noktasından metrelerce ileride hayatını kaybettiği anlaşıldı. Patlamadan 1.5 saat sonra kriminal, olay yeri inceleme ekibi alana geldi. Polisin, güvenlik şeridi oluşturmasının ardından, Ankara Adliyesi’nde görev yapan 4 başsavcıvekili ve 16 savcı olay yerine gelerek incelemelerde bulundu.
SURUÇ DÜZENEĞİ
Polis, olay yerinde yaptığı incelemede bomba düzeneğinin, Suruç’ta 34 kişinin hayatını kaybettiği patlamada kullanılan düzenekle aynı olduğunu tespit etti. Bu detay da saldırının Suruç ve Diyarbakır’daki HDP mitingine yönelik saldırıyla bağlantılı olduğu ihtimalini güçlendirdi.
3 GÜN ÖNCE BİLGİ GELMİŞ
Olaydan kısa bir süre sonra Çevik Kuvvet’in alana girmeye çalışmasına vatandaşlar tepki gösterdi. Bu sırada olay yerinde bulunan TOMA’lardan su sıkıldı ve biber gazı atıldı. Patlamanın hemen ardından olay yerine İstihbarat, Terör, Asayiş, Güvenlik olmak üzere yüzlerce polis sevk edildi. Ancak yaşanan kargaşa ve oluşan tepki nedeniyle polis patlama bölgesine giremedi. Mitingi düzenleyen kişilerce anons yapılarak alanın boşaltılması istendi.  Türkiye’nin güvenlik önlemleri açısında birinci sırada olan Ankara’da 2 canlı bombanın aynı anda kendilerini patlaması güvenlik zafiyeti sorularını da gündeme getirdi. İstihbarat ve terör birimlerine 3 gün önce gelen istihbaratta mitinge bombalı bir saldırı düzenlenebileceği uyarısı yapıldı. Yazıda, mitinge yönelik, ses getirecek bir eylem hazırlığı olduğu, önlemlerin buna göre alınmasının istendiği öğrenildi. Bu talimat doğrultusunda terör ve istihbarat birimlerinin, mitingin yapılacağı alanın etrafında 2 gün önceden önlemler almaya başladığı bildirildi. Dün geceden itibaren de bomba imha uzmanları, terör ve istihbarat ekiplerinin miting bölgesinde önlem aldığı, alana giriş noktalarında kontrol noktaları oluşturduğu belirtildi. Miting alanın ise dün sabah saat 05.00’ten itibaren dedektör köpeklerle arandığı öğrenildi.
RUTİN UYARI
Üst düzey bir emniyet yetkilisi gelen istihbarat uyarısıyla ilgili “Kritik dönemlerdeki büyük miting, eylem ve toplumsal olaylar öncesi bu uyarılar yapılır. Birçoğunda bu istihbaratlar doğru çıkmaz. Bu uyarı da rutin yapılmış, önlem alınmasına yöneliktir. Bu miting öncesi de aynı uyarı yapılmış, gerekli önlemler alınmış” dedi.
 
1 CANLI BOMBA TESPİT EDİLDİ

OLAY sonrası güvenlik kameraları ile MOBESE kameraları incelemeye alındı. Patlama noktasının 3 ayrı noktadan MOBESE kameralarınca görüntülendiği anlaşıldı. İki canlı bombanın görüntüsünün de bu kameralara yansıdığı belirtildi. Canlı bombaların saldırı öncesi plan yaptığı, polisin güvenlik önlemlerinin yoğun olduğu alanları bildikleri, bu nedenle eylemi toplanma alanında gerçekleştirdikleri değerlendirildi. Polisin bu kadar hassas bir noktada güvenlik önlemi almaması ise dikkat çekti. Olay yerinde yapılan incelemede canlı bomba olduğu değerlendirilen bir kişinin ceset parçalarına ulaşıldı. Yapılan incelemede gövdesinin alt tarafı tamamen parçalanan cesedin canlı bombaya ait olabileceği değerlendirildi. Bu cesede ait görüntünün yüz tanıma sistemi ile taranarak kimliğinin belirlenmesine çalışıldığı kaydedildi.
 
AĞABEY ŞÜPHESİ

PATLAMA sonrası yapılan ilk değerlendirmelerde Suruç’ta canlı bomba eylemi yapan Şeyh Abdurrahman Alagöz’ün ağabeyinin eylemi yapabileceği belirtildi. Suruç’ta 34 kişinin ölümüyle sonuçlanan canlı bomba eylemi sonrasında, Alagöz ve ağabeyi Yunus Emre Alagöz’ün Suriye’de bomba eğitimi aldıkları ve sonrasında yasadışı yollardan Türkiye’ye giriş yaptıkları tespit edilmişti. Alagöz Ailesi’nin başvurusu üzerine her iki kardeşin de Emniyet’te ‘terör nitelikli kayıp’ olarak kayıtlarının bulunduğu bildirildi. Alagöz ile HDP’nin Diyarbakır mitinginde bombalı saldırı düzenleyen Orhan Gönder’in aynı gruba bağlı oldukları, aynı dönemde Suriye’ye geçerek IŞİD’e katıldıkları bilgisine de ulaşıldı. Şeyh Abdurrahman Alagöz’ün canlı bomba eylemi yapmasının ardından ağabeyi Yunus Emre Alagöz’ün de eylem hazırlığında olduğu istihbaratı alınmış, Alagöz’ün yakalanması için de 81 il emniyet müdürlüğü ile güvenlik birimleri uyarılmıştı.
Suruç saldırısının ardından gündeme gelen Adıyaman’daki IŞİD yapılanmasıyla ilgili Emniyet’in yaptığı incelemede, canlı bomba eylemcisi olabilecek 16 kişilik listeyi 81 il emniyet müdürlüğüne göndermişti. Adıyaman Grubu olarak bilinen 16 kişilik liste fotoğraflarıyla birlikte emniyet müdürlüklerine gönderilerek, bu kişilerin eylem yapabileceği belirtilmişti. Suruç’taki canlı bomba saldırısının hemen ardından gönderilen bombacı eylemci listesinde Mustafa Dokumacı, Hacı Yusuf Kızılbay, Kasım Dere, Mahmut Gazi Dündar, Mehmet Mustafa Çevik, Ömer Deniz Dündar, Yakup Aktulum, Mehmet İşik, Mehmet Taşar, Muhammet Zana Alkan, Ersal Ocak, Mahmut Gazi Tatar, Recep Yaman, Memet İşbar, Salih Küçüktaş ve Suruç eylemcisi Şeyh Abdurrahman Alagöz’ün ağabeyi yunus emre Alagöz isimleri ve fotoğrafları yer almıştı.
 

3 BAKANA TEPKİ

PATLAMA alanına gelen Adalet Bakanı Kenan İpek, Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, İçişleri Bakanı Selami Altınok patlamanın olduğu yerde incelemelerde bulundu. Çevredeki vatandaşlar “Katil devlet” sloganları atıp bakanlara tepki gösterdiler, ellerindeki pet şişeleri bakanlara fırlattı. Tepkiler üzerine bakanlar olay yerini terk etti.
 
ANKARA’DA 3 GÜNDÜR İKİ CANLI BOMBA ARANIYORDU

ANKARA’da, üç gündür kent genelinde iki canlı bombanın arandığı öğrenildi. İstihbarat birimlerinin üç gün önce “mitingde eylem yapılabilir” uyarısı ile bağlantılı olarak biri kadın iki canlı bomba uyarısı da yapıldığı öğrenildi. Eylemi de yapacakları değerlendirilen kadın ve erkek canlı bombacıların fotoğrafları tüm birimlere dağıtılırken emniyet genel müdürlüğü, Ankara Emniyet Müdürlüğü, merkez ilçe emniyet müdürlükleri ile polis merkezlerinin panolarına da asıldığı öğrenildi. Terör ve istihbarat birimlerinin isim ve fotoğrafları bildirilen canlı bombaları yakalanması için Ankara genelinde iki gün üst üste çok sayıda operasyon yaptığı, kent genelinde asayiş denetimi yapıldığı, ancak bir sonuç alamadığı öğrenildi. Dünkü canlı bombaların aranan bu iki kişi olup olmadığı üzerine çalışma yürütülüyor.
TWİTTER’A YAVAŞLATMA 

TÜRKİYE’yi derinden sarsan Ankara’nın merkezindeki terör saldırısı sonrası, sosyal medya hesapları da yavaşlatıldı. Mahkeme kararına dayanmayan yavaşlatma nedeniyle birçok vatandaş Facebook ve Twitter’a VPN üzerinden ulaştı. Karar nedeniyle sosyal medyaya VPN kanalını kullanarak giren birçok yurttaş tepkilerini yine sosyal medyada gösterdi. Twitter’ın “Policy” isimli resmi hesabından erişim sorunuyla ilgili açıklama geldi: “Türkiye’de birçok yerde Twitter’a erişim sorunu haberleri alıyoruz. Sorunu araştırıp erişimi tekrar sağlamayı umuyoruz.” DHA

10 Ekim 2015 Cumartesi

Ankara’daki patlamada 9 yaşındaki çocuk öldü!

Ankara Sıhhiye Meydanı'nda meydana gelen kalleş saldırıda, 9 yaşında bir çocuğun hayatını kaybettiği ortaya çıktı.

Birleşik Taşımacılık Sendikası üyesi İbrahim Atılğan ve yanında getirdiği 9 yaşındaki çocuğu Veysel Atılğan hayatını kaybetti. İbni Sina Hastanesi önünde bekleyen Nezahat Atılğan ise haberi aldığında yıkıldı. Evrensel gazetesinin haberine göre, eşini ve çocuğunu kaybeden Atılğan, “Yavrum seni nasıl toprağa vereceğim. Yavrum…” diye feryat etti.

sözcü.com.tr

Bugün ne oldu?

Türkiye bugün tarihinin en kanlı terör saldırısını yaşadı. 3 gün ulusal yas ilan edildi. 86 kişi öldü 186 kişi yaralandı. Siyasiler olayı kınayan açıklamalar yaparken Başbakan Davutoğlu 3 gün yas ilan edildiğini söyledi. İşte bugünün öne çıkan başlıkları…


Bugün ilki saat 10.04’te Ankara Tren Garı önünde patlayan bomba sonucu 86 kişi öldü, 186 kişi yaralandı. İlk bilgilere göre 20 kişi hayatını kaybetti. Daha sonra açıklama yapan Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu 86 kişinin hayatını kaybettiği bilgisini kamuoyu ile paylaştı.
Cumhurbaşkanı Recep tayyip Erdoğan, Ankara'daki terör saldırısıyla ilgili yazılı açıklama yaptı. Erdoğan, "Bu saldırıyı lanetliyorum. Her türlü terör eyleminin karşısındayız" dedi. Patlamanın ardından açıklama yapan HDP Eş Genelbaşkanı Selahattin Demirtaş, “Saldırı, Diyarbakır ve Suruç'un tıpa tıp benzeri ve devamı. Bilanço çok ağır” ifadelerini kullandı.
Saldırının ardından Ankaralılar yaralılara kan vermek için hastanelere koştu. Ankara'daki patlama sırasında mitinge katılmak üzara orada olan CHP Milletvekili Musa Çam yaşadıklarını anlattı. Çam, çok kısa arayla iki patlama olduğunu, önüne bir bilye düştüğünü söyledi.
Saldırıyla ilgili olarak açıklama yapan AK Parti Milletvekili Mehmet ali Şahin, “Ankara’da bir yürüyüş yapılırken çevrede de çok ciddi aramaların yapılması, bu tür eylemlerin meydana gelmemesiyle ilgili tedbirlerin alınması icabet ederdi”  dedi.
İçişleri Bakanı Selami Altınok ise, “Güvenlik açığıyla ilgili hiçbir şey söz konusu değildir. miting alanına girilirken arama yapılacaktı. Miting alanı dışında zemin araması yapılmıştır. Güvenlik zaafiyeti olduğunu düşünmüyorum” açıklamasını yaptı.    
Ankara Tren Garı'nın önünde meydana gelen çok sayıda kişinin öldüğü ve yaralandığı terör saldırısı nedeniyle Cumhurbaşkanı Erdoğan ve liderler programlarını iptal etti. Başbakan davutoğlu, terör saldırıları nedeniyle 3 gün ulusal yas ilan edildiğini söyledi. Hürriyet

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan saldırı açıklaması

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ankara'daki terör saldırısıyla ilgili yazılı açıklama yaptı. Erdoğan, "Bu saldırıyı lanetliyorum. Her türlü terör eyleminin karşısındayız" dedi.

Erdoğan''ın açıklaması şu şekilde:
'MENFUR SALDIRIYI ŞİDDETLE KINIYORUM'   
“Bugün Ankara Tren Garı önünde gerçekleştirilen terör eyleminde, birçok vatandaşımızın hayatını kaybettiğini, birçok vatandaşımızın da yaralandığını büyük bir teessürle öğrenmiş bulunmaktayım. Birlik ve beraberliğimize, ülkemizin huzuruna kasteden bu menfur saldırıyı şiddetle kınıyorum. Kaynağı, söylemi, amacı, adı ne olursa olsun, her türlü terör eyleminin ve terör örgütünün karşısındayız, hep birlikte de karşısında olmak mecburiyetindeyiz. Teröre en büyük desteği, terör eylemleri ve terör örgütleri karşısında çifte standartla hareket edenler vermektedir. Daha önce değişik yerlerde askerimize, polisimize, korucularımıza, kamu görevlilerimize ve masum vatandaşlarımıza karşı yapılan terör eylemleri ile bugün Ankara Tren Garı'nda sivil vatandaşlarımızı hedef alan terör saldırısı arasında hiçbir fark yoktur."

'AMACI, FARKLI TOPLUM KESİMLERİNİ BİRBİRİNE DÜŞÜREBİLMEKTİR'
"Millet olarak, özellikle de siyasi partiler, sivil toplum kuruluşları ve medya olarak, bu saldırıların tümüne karşı, aynı duyarlılıkla, aynı samimiyetle, aynı insani ve ahlaki duruşla tavrımızı ortaya koymalıyız. Diğer terör eylemleri gibi Ankara Tren Garı'ndaki saldırı da, birliğimizi, beraberliğimizi, kardeşliğimizi, geleceğimizi hedef almaktadır. Bu saldırı karşısında göstereceğimiz dayanışma ve kararlılık, teröre vereceğimiz en büyük, en anlamlı cevap olacaktır. Ankara'daki saldırıyı gerçekleştirenlerin amacı, farklı toplum kesimlerini birbirine düşürebilmektir. Bu konuda herkesi sorumlu davranmaya, dikkatli hareket etmeye, terörün yanında değil karşısında yer almaya davet ediyorum. Devletimiz, tüm birimleriyle bu olayı aydınlatmak için çalışmaktadır; faillerin en kısa zamanda belirleneceğine ve adalete teslim edileceğine inanıyorum. Milletimizin huzurunu, ülkemizin güven ve istikrar ortamını bozmayı amaçlayan bu saldırıda hayatlarını kaybeden vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet, ailelerine ve aziz milletimize başsağlığı, yaralanan vatandaşlarımıza acil şifalar diliyorum." Hürriyet

Türkiye'nin en kanlı terör saldırısı

Türkiye, bugün Ankara'da yaşanan terör saldırısıyla sarsıldı. Hükümetten yapılan son açıklamalara göre 86 kişinin yaşamını yitirdiği ve 186 kişinin de yaralı olduğu bombalı saldırı, Cumhuriyet tarihinde yaşanan en kanlı terör eylemi olarak tarihe geçecek. İşte Türkiye'nin yakın tarihinde yaşanan ve akıllara kazınan terör saldırılarından bazıları:

20 TEMMUZ 2015 - SURUÇ SALDIRISI: Şanlıurfa'nın Suruç ilçesinde, Kobani'ye yardım götürmek üzere toplanan Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu (SGDF) üyelerinin basın açıklaması yaptığı sırada düzenlenen intihar saldırısında 34 kişi yaşamını yitirdi. Saldırıyı IŞİD'in düzenlemiş olabileceği öne sürüldü. 
5 HAZİRAN 2015 - HDP MİTİNGİNE BOMBA: HDP’nin Diyarbakır İstasyon Meydanı’ndaki mitingi başlamadan hemen önce iki ayrı patlama meydana geldi.
Patlamanın ilki saat 17.50 sıralarında, meydandaki platformdan 60 metre uzaklıktaki çöp kutusunda oldu. Bu patlamanın trafodan kaynaklandığı anons edildi. 4 dakika sonra bu kez on binlerce insanla dolu olan miting alanının hemen yanındaki trafonun önünde şiddetli bir patlama oldu. Patlamada 5 kişi hayatını yitirdi.
6 OCAK 2015 - SULTANAHMET'TE CANLI BOMBA: İstanbul'un turistik semtlerinden Sultanahmet'teki bir polis noktasına Ocak ayında canlı bomba saldırısı düzenlendi. Saldırıda ağır yaralanan polis memuru şehit oldu. Ölen canlı bomba IŞİD militanı Dağıstanlı Diana Ramazova'ydı.
11 MAYIS 2013 - REYHANLI SALDIRISI: Hatay’ın Reyhanlı İlçesi’nde 11 Mayıs 2013'te bomba yüklü araçlarla terör saldırısı düzenlendi. Meydana gelen çifte patlamada 5'i çocuk 52 kişi yaşamını yitirdi. Saldırıyı IŞİD'in üstlendiği iddia edildi.
 
27 TEMMUZ 2008 - GÜNGÖREN SALDIRISI: İstanbul'un Güngören ilçesinde ardı ardına iki bombanın patlatılması sonucu; 5'i çocuk olmak üzere 18 kişinin ölmesi ve 154 kişinin yaralanması ile sonuçlanmıştı. Saldırıyı PKK üstlenmişti.
 
22 MAYIS 2007 - ANAFARTALAR ÇARŞISI SALDIRISI: Ankara'nın Ulus Semti'ndeki Anafartalar Çarşısı'nda intihar saldırısı düzenlendi. Saldırıyı PKK'lı Güven Akkuş'un düzenlediği açıklandı. Saldırıda 6 kişi hayatını kaybetti.
 
15 KASIM 2003 - SİNAGOG SALDRISI: Neve Şalom Sinagogu ve Bet İsrael Sinagogu'na düzenlenen eylemlerin sonucunda 27 kişi yaşamını yitirdi. Bomba yüklü araçlarla düzenlenen eylemlerde, eylemi gerçekleştiren kişiler de yaşamını yitirmiştir. Patlamaların meydana geldiği sinagoglarda ve çevrelerinde büyük hasar oluşurken, en az 300 kişi de yaralandı.
 
20 KASIM 2003 - HSBC VE İNGİLİZ KONSOLOSLUĞU SALDIRILARI: Sinagog saldırılarından beş gün sonra, 20 Kasım 2003'te yine bomba yüklü araçlarla iki eylem düzenlendi. 20 Kasım'daki bombalı eylemlerin hedefi İstanbul'daki İngiliz Konsolosluğu ve HSBC Bankası'nın genel merkezi oldu. Saldırıda 30 yaşamını yitirdi, 450'den fazla kişi yaralandı. Saldırılar El-Kaide tarafından üstlenildi.
 
13 MART 1999 - MAVİ ÇARŞI SALDIRISI: Kadıköy'deki Mavi Çarşı'ya 13 Mart 1999'da düzenlenen molotofkokteylli saldırıda 13 kişi yaşamını kaybetmişti. Saldırının PKK'lı olan üç sanığı müebbet hapis cezasına çarptırıldı.
24 MAYIS 1993 - BİNGÖL KATLİAMI: Bingöl-Elazığ karayolunda araçların yolunu kesen PKK militanları, usta birliklerine giden ve askerliklerini tamamlayıp memleketlerine dönmekte olan üniformasız askerlerin olduğu otobüsleri durdurarak 33’ü asker, 40 kişiyi olay yerinin yakınında kurşuna dizerek katletti.
1 MAYIS 1977 - KANLI 1 MAYIS: İşçi Bayramı`nı kutlamak üzere çeşitli illerden İstanbul'a gelen yaklaşık 500 bin kişinin doldurduğu Taksim Meydanı'nda dönemin DİSK başkanı Kemal Türkler konuşmasının sonuna geldiğinde etraftan silah sesleri duyulmaya başlandı. Çıkan olaylarda 34 kişi yaşamını yitirdi, 136 kişi ise yaralanmıştı.

(Kaynak:hürriyet.com.tr)

Ankara patlamasında 86 ölü 186 yaralı

İçişleri Bakanı Selami Altınok, Adalet Bakanı Kenan İpek ve Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu; Ankara'daki tren garı önünde meydana gelen patlamaya ilişkin ortak basın toplantısı düzenledi. Müezzinoğlu, ölü ve yaralı sayısını açıklayarak "Olay yerinde kaybettiğimiz vaka sayımız ne yazık ki 62. Bize ağır yaralı olarak gelip de kaybettiğimiz vaka sayımız da 24. Gerçekten çok ağır bir tablo. Ameliyathanelerde ve yoğun bakımlarda olan vakalarımız dolayısıyla kayıplarımızın artmasından da korkuyoruz" dedi.

Başbakanlık Yeni Bina'da 3 bakanın düzenlediği ortak basın toplantısında ilk açıklamayı yapan İçişleri Bakanı Altınok, "Bugün sabah saat 10.04'te Ankara'da tren garının bulunduğu alanda menfur bir terör eylemi meydana gelmiştir. Bu terör eylemi, Türk demokrasisine karşı yapılmış bir eylemdir. Lanetliyoruz. Ölenlere rahmet diliyorum. Yaralılarımıza acil şifalar diliyorum. Bütün milletimizin ve yakınlarının başı sağ olsun diyorum" diye konuştu.
"MİTİNG ALANIMIZ ASIL OLARAK SIHHİYE OLDUĞU İÇİN ORADA BARİYERLEMELER YAPILMIŞTI"
Patlama öncesine ve miting hazırlıklarına ilişkin açıklamalarda bulunan Altınok, güvenlik önlemlerinin miting alanı olan Sıhhiye Meydanı'nda yoğunlaştırılmış olduğunu belirterek "1 Ekim itibariyle Emek Platformu diye adlandırdığımız platform, Sıhhiye'de miting yapmak için Ankara Valiliğimize müracaatta bulunmuş, Ankara Valiliğimizin uygun görmesi üzerine bugün sabah 9'dan itibaren özellikle il dışından gelen katılımcıların yoğun olarak gar civarına geldiği ve buradan da miting saatinde Sıhhiye'ye geçeceklerine dair toplanmalar meydana gelmiştir. Gerek menfur saldırının olduğu alanda güvenlik kuvvetlerimiz gerekli önlemleri almıştı. Gerek Sıhhiye'de miting alanımız asıl olarak Sıhhiye olduğu için, orada bariyerlemeler yapılmıştı. Bariyerlemeler yapıldığı alanda girişlerde de gerekli arama işlemleri yapılacaktı. Maalesef acımız büyük. Sayın Başbakanımızın da kısa bir süre sonra sizlere gerekli açıklamaları yapacağını belirtmek istiyorum. Çalışmalar devam ediyor. Adalet Bakanlığımız, Cumhuriyet Savcılığımız adli boyutuyla işlemleri yapıyor. Biz de saldırının gerekçeleri, kimler tarafından nasıl yapıldığı noktasında emniyet kuvvetlerimiz gerekli çalışmaları yapıyor" ifadelerini kullandı.
"PROFESYONELCE ORGANİZE EDİLDİĞİ ANLAŞILAN TERÖR EYLEMİYLE MUHATAP OLDUK"
Patlamanın ardından Sağlık Bakanlığı tarafından yapılan çalışmalar hakkında bilgiler veren Bakan Müezzinoğlu, "Demokrasimizin sağlıklı şekilde yürüyebilmesini hedef alan, insanlarımızı katlederek haince düzenlenmiş terör eylemiyle milletçe karşı karşıya kaldık. Bedeli ağır olan, kaybımızın ağır olduğu ve son derece haince ve profesyonelce organize edildiği anlaşılan bir terör eylemiyle muhatap olduk. Sağlık Bakanlığı olarak bize çağrının geldiği 10.04-10.05 itibariyle 10.08'de ambulanslarımız harekete geçmiş ve 10.11 itibariyle olan yerinde 21 ambulansımız ekipleriyle vakalara ulaşmıştır. Barış mitingi dolayısıyla olay yerinde zaten bizim 4 ambulansımız görevliydi. O ambulanslar da ilk andan itibaren olaya müdahale etti. İlk andan itibaren dinamik şekilde müdahale var ama eylemin büyüklüğü, iki ayrı noktada patlamanın olması ve olay yerinde olağanüstü panik ortamının olması hem kayıplarımızın çoğalması hem de yaralılarımızın hızla hastaneye ulaşmasında belki bazı aksamalar olabilir" şeklinde konuştu.
"KAYIPLARIMIZIN ARTMASINDAN KORKUYORUZ"
Patlama nedeniyle toplam 86 kişinin öldüğünü ve 186 kişinin yaralandığını açıklayan Müezzinoğlu, "Bugün cumartesi, hafta sonu; hastanelerimize hızla ekipler beyin cerrahından, plastik cerrahına, yoğun bakım uzmanları, bütün ekiplerimiz çok kısa sürede hastanelerimizde oluşturuldu. Olaydan 15 dakika sonra olay yerindeki ambulans sayımız 56 ekibe dönüştü. UMKE ekiplerimiz de orada görev aldılar. Ayaktan gelenler dışında şu anda hastanelerimizde 186 hastamız tedavi oluyor. Bunlardan 28'i yoğun bakımlarda. 18'i ameliyathanede tedavi ortamında. Olay yerinde kaybettiğimiz vaka sayımız ne yazık ki 62. Bize ağır yaralı olarak gelip de kaybettiğimiz vaka sayımız da 24. Gerçekten çok ağır bir tablo. Ameliyathanelerde ve yoğun bakımlarda olan vakalarımız dolayısıyla kayıplarımızın artmasından da korkuyoruz. Ümit ederiz ki yaralı vakalarımızı hayata tutundururuz. Farklı illerden gelen yaralılarımız var. Onların tedavilerini olabilecek şekilde illerine talep olursa ambulans helikopterlerimiz, uçaklarımız hazır" açıklamasında bulundu.
"KAYBIYLA İLGİLİ VATANDAŞLARIMIZA ALO 184 HATTIYLA 24 SAAT HİZMET VERECEK ALT YAPIYI KURDUK"
Hastanelerde kan ihtiyacı olmadığını vurgulayan Müezzinoğlu, "Terör eylemini bir farklı boyutuyla daha da ağırlaştıran bir sıkıntıyı da yaşıyoruz. Ne yazık ki sosyal medyada yaygın şekilde vatandaşlarımızı paniğe götürecek haberler de özellikle biz ısrarla kan ihtiyacımızın olmadığını ifade etmemize rağmen, şu anda 5 bin ünitenin üzerinde kanımız hastanelerde hazır. Bunun dışında ihtiyaç olduğu halde 3 bin üniteyi de yedek olarak yine hazırlamış durumdayız. Bu ağır sorunu daha da ağırlaştıracak paniğe sürükleyecek olumsuz haberlerin yapılmamasını ve vatandaşlarımızın asılsız haberlere itibar etmemelerini özellikle vurgulamak istiyorum. Yaralısı olan, kaybıyla ilgili telaşı olan tüm vatandaşlarımıza da ALO 184 hattıyla 24 saat hizmet verecek alt yapıyı kurduk. Her türlü tedbiri aldık. Çok ağır bir tablo. Milletimizin başı sağ olsun. Sağduyu, sabır ve inşallah tedbirler de artarak sağlıklı bir süreçle demokrasimizin güçleneceği süreci 1 Kasım'ı sağlıklı bir şekilde sandığa gitmeyi de temenni ediyorum" dedi.
"4 CUMHURİYET BAŞSAVCIMIZ, 16 CUMHURİYET SAVCIMIZ TİTİZ VE YOĞUN ÇALIŞMA YÜRÜTÜYOR"
Patlama sonrası 4 Cumhuriyet Başsavcısı ve 16 Cumhuriyet Savcısının hemen çalışmalara başladığını açıklayan Adalet Bakanı İpek, şöyle konuştu: "Milletimizin varlığına, birliğine ve bütünlüğüne karşı yöneltilen bu menfur terör saldırısı dolayısıyla hayatını kaybeden vatandaşlarımıza rahmet; yakınlarına baş sağlığı diliyorum. Milletimizin başı sağ olsun. Adli boyutuyla ilgili Ankara Cumhuriyet Başsavcılığımız olaydan hemen sonra çalışmaya başladı. 4 Cumhuriyet Başsavcımız, 16 Cumhuriyet Savcımız olayla ilgili gerek olay yerinde gerek Adli Tıp'ta çok titiz ve yoğun bir çalışma yürütüyorlar. Bu toplantıdan önce bana verilen son bilgiye göre yaklaşık 1 saatlik çalışma kalmıştı olay yeriyle ilgili. Adli Tıp boyutuyla ilgili İstanbul'dan da yeni ekipler Ankara'ya sevk ettik. En kısa zamanda cenazelerin otopsi işlemleri tamamlanacak ve ailelerine teslim edeceğiz. Başsavcılığımızın gerek emniyet birimleriyle gerek istihbarat birimleriyle çok titiz çalışması devam ediyor. İnşallah olayın arkasında olanlar, arka planı aydınlatılmış olacak"
"ÇALIŞMALARIMIZA MANİ OLMAMASI İÇİN GELİŞMELERİ PAYLAŞMAYI UYGUN BULMUYORUM"
Saldırının bir canlı bomba saldırısı olup olmadığı ile saldırıyı gerçekleştirenlerin hangi örgüt mensubu olduğuna ilişkin bir tespit olup olmadığı sorulan Altınok, "Bu sorduğunuz sorulara şu aşamada birtakım gelişmeler ve bilgiler bizde olmasına rağmen sizlere verebilecek durumda değilim. Netleştiği takdirde bu sorulara rahatlıkla cevap verebiliriz. Şu anda çalışmalarımıza da mani olmaması için diğer gelişmeleri sizlerle paylaşmayı uygun bulmuyorum" ifadelerini kullandı.
PATLAMANIN NASIL GERÇEKLEŞTİRİLDİĞİ NOKTASINDAKİ BİLGİLER İLERLEYEN SAATLERDE VERİLECEK
İlk patlamanın 10.04'te Ankara Tren Garı kavşağının bulunduğu havuz tarafında ve sağ tarafta ikinci patlamanın ise sol tarafta 3 saniye sonra meydana geldiğini belirten Altınok; patlamanın ne tür patlayıcı ile kimler tarafından gerçekleştirildiği noktasındaki bilgilerin ilerleyen saatlerde verileceğini söyledi. Patlamada hayatını kaybeden polis olmadığını açıklayan Altınok, "Vefat eden polisimiz yoktur. 9 tane hafif yaralı arkadaşımız vardır" dedi. DHA