Fethullah Gülen Cemaati’ne yakınlığıyla bilinen kişilerin ABD’li kongre üyelerine yaptığı bağışlar, USA TODAY gazetesine konu oldu. Gazete, yıllık 37 bin dolar kazanan bir öğretmenin nasıl olur da 2 bin 500 dolar bağış yapabileceğini sordu. Senatör Kelly Ayotte’un ofisinin de cemaate mensup olduğu düşünülen kişilerin bağışlarını iade ettiğine dikkat çekildi.
Gülen Cemaati’nin ABD’li kongre üyelerine yaptığı bağışlarla ilgili soru işaretleri, ABD basınına konu oldu. ABD’nin önde gelen gazetelerinden USA TODAY’in haberine göre Gülen Cemaati’ne yakın olan ve yıllık 30 bin dolar civarı gelire sahip kişiler ABD’li siyasetçilere tek seferde 2 bin 500 dolarlık bağışta bulundu. USA TODAY, bağışçıların Fethullah Gülen hareketiyle bağlantılı olduğunu ve bazılarının da Gülen’le ilişkili okul ve kâr amacı gütmeyen kuruluşlarda çalıştıklarını öne sürdü. Bağışlarla ilgili gazetenin sorularını cevaplayan Cumhuriyetçi New Hampshire Senatörü Kelly Ayotte’un ofisi, 30 Nisan 2014’te cemaate mensup olduğu düşünülen kişilerden aldıkları 43 bin 100 dolarlık (121 bin 753 TL) tutarı iade ettiklerini açıkladı.
YILLIK 37 BİN DOLAR KAZANIYOR
Habere göre Ayotte’a bağış yapan 19 Türk asıllı ABD’liden bazıları New Hampshire eyaleti dışında yaşıyordu ve senatör hakkında çok az bilgiye sahip görünüyorlardı. Hatta bu kişiler kadın olan Kelly Ayotte’u erkek sanıyordu. Ayotte’un ofisi söz konusu kişilerden bağış alan Başkan Barack Obama ve Demokratların Başkan adayı Hillary Clinton’ın da paraları iade etmesi gerektiğini belirtti. İddiaya göre, hem Cumhuriyetçilere hem de Demokratlara bağışlar yapan Gülen Cemaati mensupları, Demokrat Partili Teksas Milletvekili Henry Cuellar’a da 7 Ekim 2013 tarihinde 22 bin 500 dolar (63 bin 560 TL) bağışladı. 2 bin 500 dolar bağış yapan kişilerden biri Ohio eyaletinin Toledo kentindeki bir Gülen okulunda öğretmenlik yapan Akif Camizci’ydi.
EVİ YOK AMA 5 BİN DOLAR BAĞIŞ YAPMIŞ
Eyalet kayıtlarına göre Camizci yılda sadece 37 bin dolar (104 bin 521 TL) kazanıyordu. Gazete yıllık geliri 37 bin dolar olan bir öğretmenin nasıl böyle bir bağış yapabildiğine dikkat çekti. Gazete haberinde, Camizci’ye ulaşamadığını yazdı. Cuellar’a bağış yaptığı belirlenen bir başka kişi Illinois eyaletinin Mount Prospect kentinde bulunan Ortabatı Türk Amerikan Vakfı Başkan Yardımcısı Bilal Ekşili’ydi. Kayıtlara göre Ekşili, Cuellar’a 5 bin dolar (14 bin 122 TL) bağış yaptı. Oysa vakıf, Amerikan Gelir İdaresi’ne Ekşili’nin yılda 31 bin 592 dolar (89 bin 228 TL) kazandığını bildirmişti. Kayıtlara göre evi olmamakla birlikte Ekşili, 2010 yılından bu yana siyasi kampanyalara 38 bin dolar bağış yaptı. USA TODAY, Ekşili’ye de ulaşamadığını belirtti. (Kaynak:hürriyet.com.tr)
21 Kasım 2015 Cumartesi
20 Kasım 2015 Cuma
Mutlu Kaya 6 ay sonra konuştu!
Televizyon kanalındaki ses yarışmasıyla tanınan Mutlu Kaya, 6 ay önce Diyarbakır'ın Ergani ilçesindeki evinde silahla yaralanmasına ilişkin dava kapsamında tedavi gördüğü hastanede ifade verdi.
Milliyet'te yer alan habere göre Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığınca tutuklu sanık Veysi Ercan hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle hazırlanan iddianame, 2. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edildi.
8 Ekim'deki ilk duruşmaya tedavisi sürdüğü için katılamayan Kaya'nın ifadesi, mahkemenin ara kararı doğrultusunda kadın hakim tarafından tedavi gördüğü özel hastanede alındı.
Kaya'nın ifadesi alındığı sırada Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı avukatı Remzi Atalay ve sanık avukatı Serdar Teke de hastanede hazır bulundu.
Kaya, ifadesinde tutuklu sanık Veysi Ercan'ı bir yıldır tanıdığını, Ercan'ın kendisini beğendiği için sürekli peşinden geldiğini iddia etti.
"Gelir, evinizi tarar, ağabeyini öldürürüm"
Sanığa ilişkin, "Beni rahatsız ediyor, sürekli anne ve babamla tehdit ediyordu. Onunla korktuğum için görüştüm"görüşünü paylaşan Kaya, ifadesinde şunları kaydetti:
"O gün kardeşim ve arkadaşıyla gece dışarı yemek almaya çıktık. Sanık Ercan beni aradı. Numaramı nereden bulduğunu bilmiyorum. Ondan korktuğum için cevap verdim çünkü cevap vermeseydim beni sürekli arayacaktı. Telefonu açtığım gibi 'Geliyorum' dedi. Görüşmek istemediğimi belirttiğimde, 'Gelir, evinizi tarar, ağabeyini öldürürüm' dedi. Kavurmacıdan yemek aldıktan sonra Ercan yanımıza geldi. Daha sonra arabayla bizi eve bıraktı. Evde otururken 03.00 gibi tekrar beni arayarak küfür edince, ağladım ve ona yalvardım."
"Dördüncü kurşun kapıyı kapatırken camından isabet etti"
Ercan'ın aynı gece son kez görüşmek için kendisinden kapıya çıkmasını istediğini, "Sana bir şey yapmayacağım, çıkmazsan Ergani'yi ayağa kaldıracağım" diye tehdit ettiğini savunan Kaya, "Bir şey yapmaz ve son gelişidir"düşüncesiyle kapıya çıktığını belirtti.
Kaya, ifadesine şöyle devam etti:
"Veysi Ercan olay günü kapımıza gelerek, elimi sıkıca tutup, 'Gel, seninle kaçalım' dedi. Ben de 'Bırak beni, ben seni sevmiyorum, seninle kaçamam. Ben ağabeyime bunu nasıl yaparım? Benim şerefim ve namusum var' diyerek, kaçmayacağımı söylediğimde bir dakika düşünmeden silahı çıkararak kafama doğru sıktı. Karanlık değildi. Sokak lambasının ve evin ışığı vardı. Silah ateş almadı ancak ben bağırarak kaçtım. 'Yapma Ercan' diye bağırdım. Kaçarken arkamdan bir daha sıktı, değmedi. Bir daha sıktı. Dördüncü kurşun kapıyı kapatırken camından bana isabet etti. Her şeyi hatırlıyorum."
Ablasından yardım istediğini, yeğeninin kendisini kucağına alarak taksiyle hastaneye götürdüğünü, ambulans geldikten sonra hafızasını kaybettiğini aktaran Kaya, Ercan'ın daha önce de kendisini tehdit ettiğini, olaydan önce Ergani'de polisten yardım istediğini ancak herhangi bir işlem yapılmadığını ileri sürdü.
Kaya, ifadesinde "O, öyle bir sahtekar ki bana kendisini Ercan olarak tanıttığı için sürekli ona 'Ercan' diye hitap ediyordum. Gerçek ismini sonradan öğrendim. Sanıktan şikayetçiyim" değerlendirmesinde bulundu.
"Yarışmaya katılmamdan dolayı sorun çıkardı"
"Olay günü peşimi bıraksın' diye görüştüm. Daha önce ses yarışmasının Gaziantep elemelerine gitmedim. Benim yarışmaya katılmamdan dolayı sorun çıkardı. Bu yüzden beni mahvetti ve öldürdü. Ondan önce bu kadar rahatsız etmiyordu" ifadesini kullanan Kaya, Ercan'ın İstanbul'da yarışmadayken de kendisini bir kez aradığını ancak telefonu yüzüne kapattığını belirtti.
Mutlu Kaya, Diyarbakır'ın Ergani ilçesindeki evinde İstanbul'da katılacağı televizyon programı öncesi prova yaparken 18 Mayıs Pazartesi gecesi başından silahla vurularak ağır yaralanmış, olayla ilgili Kaya'nın erkek arkadaşı olduğu belirtilen Veysi Ercan tutuklanmış, şüpheli hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemiyle dava açılmıştı.
Milliyet'te yer alan habere göre Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığınca tutuklu sanık Veysi Ercan hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle hazırlanan iddianame, 2. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edildi.
8 Ekim'deki ilk duruşmaya tedavisi sürdüğü için katılamayan Kaya'nın ifadesi, mahkemenin ara kararı doğrultusunda kadın hakim tarafından tedavi gördüğü özel hastanede alındı.
Kaya'nın ifadesi alındığı sırada Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı avukatı Remzi Atalay ve sanık avukatı Serdar Teke de hastanede hazır bulundu.
Kaya, ifadesinde tutuklu sanık Veysi Ercan'ı bir yıldır tanıdığını, Ercan'ın kendisini beğendiği için sürekli peşinden geldiğini iddia etti.
"Gelir, evinizi tarar, ağabeyini öldürürüm"
Sanığa ilişkin, "Beni rahatsız ediyor, sürekli anne ve babamla tehdit ediyordu. Onunla korktuğum için görüştüm"görüşünü paylaşan Kaya, ifadesinde şunları kaydetti:
"O gün kardeşim ve arkadaşıyla gece dışarı yemek almaya çıktık. Sanık Ercan beni aradı. Numaramı nereden bulduğunu bilmiyorum. Ondan korktuğum için cevap verdim çünkü cevap vermeseydim beni sürekli arayacaktı. Telefonu açtığım gibi 'Geliyorum' dedi. Görüşmek istemediğimi belirttiğimde, 'Gelir, evinizi tarar, ağabeyini öldürürüm' dedi. Kavurmacıdan yemek aldıktan sonra Ercan yanımıza geldi. Daha sonra arabayla bizi eve bıraktı. Evde otururken 03.00 gibi tekrar beni arayarak küfür edince, ağladım ve ona yalvardım."
"Dördüncü kurşun kapıyı kapatırken camından isabet etti"
Ercan'ın aynı gece son kez görüşmek için kendisinden kapıya çıkmasını istediğini, "Sana bir şey yapmayacağım, çıkmazsan Ergani'yi ayağa kaldıracağım" diye tehdit ettiğini savunan Kaya, "Bir şey yapmaz ve son gelişidir"düşüncesiyle kapıya çıktığını belirtti.
Kaya, ifadesine şöyle devam etti:
"Veysi Ercan olay günü kapımıza gelerek, elimi sıkıca tutup, 'Gel, seninle kaçalım' dedi. Ben de 'Bırak beni, ben seni sevmiyorum, seninle kaçamam. Ben ağabeyime bunu nasıl yaparım? Benim şerefim ve namusum var' diyerek, kaçmayacağımı söylediğimde bir dakika düşünmeden silahı çıkararak kafama doğru sıktı. Karanlık değildi. Sokak lambasının ve evin ışığı vardı. Silah ateş almadı ancak ben bağırarak kaçtım. 'Yapma Ercan' diye bağırdım. Kaçarken arkamdan bir daha sıktı, değmedi. Bir daha sıktı. Dördüncü kurşun kapıyı kapatırken camından bana isabet etti. Her şeyi hatırlıyorum."
Ablasından yardım istediğini, yeğeninin kendisini kucağına alarak taksiyle hastaneye götürdüğünü, ambulans geldikten sonra hafızasını kaybettiğini aktaran Kaya, Ercan'ın daha önce de kendisini tehdit ettiğini, olaydan önce Ergani'de polisten yardım istediğini ancak herhangi bir işlem yapılmadığını ileri sürdü.
Kaya, ifadesinde "O, öyle bir sahtekar ki bana kendisini Ercan olarak tanıttığı için sürekli ona 'Ercan' diye hitap ediyordum. Gerçek ismini sonradan öğrendim. Sanıktan şikayetçiyim" değerlendirmesinde bulundu.
"Yarışmaya katılmamdan dolayı sorun çıkardı"
"Olay günü peşimi bıraksın' diye görüştüm. Daha önce ses yarışmasının Gaziantep elemelerine gitmedim. Benim yarışmaya katılmamdan dolayı sorun çıkardı. Bu yüzden beni mahvetti ve öldürdü. Ondan önce bu kadar rahatsız etmiyordu" ifadesini kullanan Kaya, Ercan'ın İstanbul'da yarışmadayken de kendisini bir kez aradığını ancak telefonu yüzüne kapattığını belirtti.
Mutlu Kaya, Diyarbakır'ın Ergani ilçesindeki evinde İstanbul'da katılacağı televizyon programı öncesi prova yaparken 18 Mayıs Pazartesi gecesi başından silahla vurularak ağır yaralanmış, olayla ilgili Kaya'nın erkek arkadaşı olduğu belirtilen Veysi Ercan tutuklanmış, şüpheli hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemiyle dava açılmıştı.
Fetva kurulları geliyor
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) Başkanı Mehmet Ali Akben, "Kaç kişi oruç tutuyor, kaç kişi cuma namazına gider, kaç kişi helale dikkat eder dediğimizde bu oranları çok yüksek görürüz ama en büyük zafiyetimiz faiz konusunda" dedi. Akben İslami finans modeliyle ilgili olarak yaptığı açıklamada ise 'fetva kurulları'nın kurulacağını söyledi.
BDDK Başkanı Mehmet Ali Akben, Anadolu Ajansı'nın "global iletişim ortağı" olduğu, Dünya Bankası, Sermaye Piyasası Kurulu ve Borsa İstanbul iş birliğiyle G20 çatısı altında düzenlenen "2. Uluslararası İslam Finansı ve İktisadı Konferansı"nda, Türkiye'de İslami kurumlar içerisinde Müslümanlar tarafından en fazla dikkat edilmeyen konunun faiz olduğunu kaydetti.
‘KENDİLERİNİ SORGUYA ÇEKMELİLER’
"Kaç kişi oruç tutuyor, kaç kişi cuma namazına gider, kaç kişi helale dikkat eder dediğimizde bu oranları çok yüksek görürüz ama en büyük zafiyetimiz faiz konusunda" yorumunu yapan Akben, insanların bu konuda kendilerini sorguya çekmeleri gerektiğini dile getirdi. BDDK olarak ayrı bir daire kurdukları bilgisini veren Akben, "katılım bankacılığı, İslam finansı Türkiye'de nasıl gerçekleştirilir, bu sistem Türkiye'de nasıl geliştirilir" diye baktıklarının altını çizdi. Özel sektörün katılım bankacılığına teveccüh göstermediğine dikkati çeken Akben, sözlerine şöyle devam etti:
"Sermaye sahiplerimiz, birikim sahiplerimiz bu alana teveccüh göstermiyor. Ziraat Katılım, Halk Katılım ve Vakıf Katılım gibi devlet artık bu alanda üzerine düşen vazifeyi yapıyor. BDDK olarak konunun geliştirilmesinde üzerimize düşen vazifeyi yapacağız ama oralarda çalışan arkadaşlarımızdan istediğim bu sistem taklitçi bir sistem olmamalı. Kendi kuralları içerisinde büyüyen, kendi kurallarını oluşturmuş bir sistem olarak yürütülmeli."
FETVA KURULLARI GELİYOR
Akben, faizsiz esasa göre çalışan tüketici finansman şirketlerine ihtiyaç olduğunu söyledi. Bu sistemi kurmak isteyenler için sistemin müsait olduğunu bildiren Akben, burada bir açılım sağlanabileceğini dile getirdi. BDDK olarak Türkiye'de bu sistemin büyümesi ve dünyaya bir model oluşturması açısından gereken düzenlemeleri yapacaklarını anlatan Akben, "Fetva kurulları BDDK bünyesinde mi olmalı?...Şu an Katılım Bankaları Birliği bünyesinde olması planlandı ama şart değil, değerlendirilir. Hangi tarafta olmasının daha sağlam ve daha doğru tanımlanmasını mevzuat çerçevesinde dikkate alırız" şeklinde konuştu.
Akben, bu konuda herkesin sunacağı görüş ve katkıya açık olduklarının altını çizdi. Şu andaki mevcut katılım bankacılığı sisteminin bankalar kanunu içerisinde yer alan tariflerinin bir takım sıkıntılar içerdiğinin farkında olduklarını vurgulayan Akben, "Onların da düzenlenmesi için çalışıyoruz. Önümüzdeki dönemde bu sistemin Türkiye ekonomisi içerisinde ve dünya ölçeğinde önemli yerlere geleceğine inanıyoruz." dedi. hürriyet.com.tr
BDDK Başkanı Mehmet Ali Akben, Anadolu Ajansı'nın "global iletişim ortağı" olduğu, Dünya Bankası, Sermaye Piyasası Kurulu ve Borsa İstanbul iş birliğiyle G20 çatısı altında düzenlenen "2. Uluslararası İslam Finansı ve İktisadı Konferansı"nda, Türkiye'de İslami kurumlar içerisinde Müslümanlar tarafından en fazla dikkat edilmeyen konunun faiz olduğunu kaydetti.
‘KENDİLERİNİ SORGUYA ÇEKMELİLER’
"Kaç kişi oruç tutuyor, kaç kişi cuma namazına gider, kaç kişi helale dikkat eder dediğimizde bu oranları çok yüksek görürüz ama en büyük zafiyetimiz faiz konusunda" yorumunu yapan Akben, insanların bu konuda kendilerini sorguya çekmeleri gerektiğini dile getirdi. BDDK olarak ayrı bir daire kurdukları bilgisini veren Akben, "katılım bankacılığı, İslam finansı Türkiye'de nasıl gerçekleştirilir, bu sistem Türkiye'de nasıl geliştirilir" diye baktıklarının altını çizdi. Özel sektörün katılım bankacılığına teveccüh göstermediğine dikkati çeken Akben, sözlerine şöyle devam etti:
"Sermaye sahiplerimiz, birikim sahiplerimiz bu alana teveccüh göstermiyor. Ziraat Katılım, Halk Katılım ve Vakıf Katılım gibi devlet artık bu alanda üzerine düşen vazifeyi yapıyor. BDDK olarak konunun geliştirilmesinde üzerimize düşen vazifeyi yapacağız ama oralarda çalışan arkadaşlarımızdan istediğim bu sistem taklitçi bir sistem olmamalı. Kendi kuralları içerisinde büyüyen, kendi kurallarını oluşturmuş bir sistem olarak yürütülmeli."
FETVA KURULLARI GELİYOR
Akben, faizsiz esasa göre çalışan tüketici finansman şirketlerine ihtiyaç olduğunu söyledi. Bu sistemi kurmak isteyenler için sistemin müsait olduğunu bildiren Akben, burada bir açılım sağlanabileceğini dile getirdi. BDDK olarak Türkiye'de bu sistemin büyümesi ve dünyaya bir model oluşturması açısından gereken düzenlemeleri yapacaklarını anlatan Akben, "Fetva kurulları BDDK bünyesinde mi olmalı?...Şu an Katılım Bankaları Birliği bünyesinde olması planlandı ama şart değil, değerlendirilir. Hangi tarafta olmasının daha sağlam ve daha doğru tanımlanmasını mevzuat çerçevesinde dikkate alırız" şeklinde konuştu.
Akben, bu konuda herkesin sunacağı görüş ve katkıya açık olduklarının altını çizdi. Şu andaki mevcut katılım bankacılığı sisteminin bankalar kanunu içerisinde yer alan tariflerinin bir takım sıkıntılar içerdiğinin farkında olduklarını vurgulayan Akben, "Onların da düzenlenmesi için çalışıyoruz. Önümüzdeki dönemde bu sistemin Türkiye ekonomisi içerisinde ve dünya ölçeğinde önemli yerlere geleceğine inanıyoruz." dedi. hürriyet.com.tr
Lider eşi halkla "empati" için aç kalıyor
Zimbabve Devlet Başkanı Robert Mugabe'nin eşi Grace Mugabe, açlıkla boğuşan binlerce vatandaşıyla dayanışma için bazı öğünlerini atladığını açıkladı.
Sık sık müsrifliği ve alışveriş tutkusu için eleştirilen 50 yaşındaki Grace Mugabe, başkent Harare'nin yoksul semtlerinden birinde düzenlediği mitingte günde sadece bir kez yemek yiyebilen Zimbabvelilerle empati kurmak için öğün atladığını söyledi.
Mugabe, daha sonra iktidardaki ZANU-PF Partisi'ne destek verenlere mısır ve pirinç dağıttı.
Grace Mugabe, sekreterliğini yaparken tanıştığı, kendisinden 41 yaş büyük Robert Mugabe ile 1996 yılında evlenmişti. Mugabe, 1987 yılından bu yana Zimbabve'de iktidarda bulunuyor.
Dünya Gıda Programı verilerine göre 1,5 milyondan fazla Zimbabveli, kuraklık nedeniyle yiyecek yardımına gereksinim duyuyor.
Sık sık müsrifliği ve alışveriş tutkusu için eleştirilen 50 yaşındaki Grace Mugabe, başkent Harare'nin yoksul semtlerinden birinde düzenlediği mitingte günde sadece bir kez yemek yiyebilen Zimbabvelilerle empati kurmak için öğün atladığını söyledi.
Mugabe, daha sonra iktidardaki ZANU-PF Partisi'ne destek verenlere mısır ve pirinç dağıttı.
Grace Mugabe, sekreterliğini yaparken tanıştığı, kendisinden 41 yaş büyük Robert Mugabe ile 1996 yılında evlenmişti. Mugabe, 1987 yılından bu yana Zimbabve'de iktidarda bulunuyor.
Dünya Gıda Programı verilerine göre 1,5 milyondan fazla Zimbabveli, kuraklık nedeniyle yiyecek yardımına gereksinim duyuyor.
19 Kasım 2015 Perşembe
Örgü ören mahkumlara erken tahliye
Brezilya'da bir hapishanede sipariş üzerine örgü ören makhumlar erken tahliye ediliyor.
Brezilya’da bir cezaevinde el işi kazak ören mahkumlara erken tahliye olanağı sağlanıyor. Mahkumlar gün içinde sipariş aldıkları örgüleri yetiştirmeye çalışıyor.
Yetkililer bir el örgüsü kazak ihraç eden bir şirketin, siparişleri yetiştirememesi üzerine mahkumlara başvurduklarını söylüyor.
Dört yıl önce başlatılan projeye katılan mahkumlar hem para kazanıyor hem de ceza sürelerini kısaltabiliyorlar. Örgü örmenin karşılığı ise aylık asgari ücretin dörtte üçüne denk geliyor. Bu paranın dörtte biri mahkum hesabına biriktirilip cezaevinde çıkışı sırasında veriliyor. (Sözcü)
Brezilya’da bir cezaevinde el işi kazak ören mahkumlara erken tahliye olanağı sağlanıyor. Mahkumlar gün içinde sipariş aldıkları örgüleri yetiştirmeye çalışıyor.
Yetkililer bir el örgüsü kazak ihraç eden bir şirketin, siparişleri yetiştirememesi üzerine mahkumlara başvurduklarını söylüyor.
Dört yıl önce başlatılan projeye katılan mahkumlar hem para kazanıyor hem de ceza sürelerini kısaltabiliyorlar. Örgü örmenin karşılığı ise aylık asgari ücretin dörtte üçüne denk geliyor. Bu paranın dörtte biri mahkum hesabına biriktirilip cezaevinde çıkışı sırasında veriliyor. (Sözcü)
Obama: Esad gitmeli
Antalya'daki G20 zirvesinde Erdoğan ve Putin'le görüşen ABD Başkanı Obama Suriye krizi hakkında konuştu; “Esad gitmeli” dedi.
ABD Başkanı Barack Obama Asya Ekonomik İşbirliği Zirvesi (APEC) için gittiği Filipinler’in başkenti Manila’da Suriye krizi ile ilgili açıklamalarda bulundu.
Obama, “Esad iktidarda olduğu sürece Suriye’deki iç savaşın biteceğini öngörmüyorum” dedi.
Obama’nın, hafta sonu düzenlenen Antalya'daki G20 Zirvesi sırasında Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Rusya lideri Vladimir Putin'le birebir görüşmelerin ardından bu açıklamayı yapması dikkat çekti.
ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, Viyana’da yapılan Suriye görüşmelerinin ardından 6 ay içerisinde geçiş hükümetinin kurulacağını söylemişti. Türkiye'nin de aralarında bulunduğu 17 ülkenin katıldığı görüşmelerden Esad'ın geleceğine ilişkin bir uzlaşma çıkmazken 18 ay içinde Suriye’de bir seçim yapılması isteğinde mutabık kalınmıştı.
TRUDEAU OBAMA’YA SÖZ VERDİ
APEC zirvesinde Obama’yla görüşen Kanada Başbakanı Justin Trudeau, “IŞİD’le mücadelede güçlü partner olacağız” sözü verdi.
Trudeau, geçtiğimiz ay göreve gelmesinin ardından ABD öncülüğündeki IŞİD karşıtı koalisyondaki savaş uçaklarını geri çekme kararı almıştı. 129 kişinin yaşamını yitirdiği Paris saldırıları sonrasında bu karar tartışılmaya başlandı. hürriyet.com.tr
ABD Başkanı Barack Obama Asya Ekonomik İşbirliği Zirvesi (APEC) için gittiği Filipinler’in başkenti Manila’da Suriye krizi ile ilgili açıklamalarda bulundu.
Obama, “Esad iktidarda olduğu sürece Suriye’deki iç savaşın biteceğini öngörmüyorum” dedi.
Obama’nın, hafta sonu düzenlenen Antalya'daki G20 Zirvesi sırasında Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Rusya lideri Vladimir Putin'le birebir görüşmelerin ardından bu açıklamayı yapması dikkat çekti.
ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, Viyana’da yapılan Suriye görüşmelerinin ardından 6 ay içerisinde geçiş hükümetinin kurulacağını söylemişti. Türkiye'nin de aralarında bulunduğu 17 ülkenin katıldığı görüşmelerden Esad'ın geleceğine ilişkin bir uzlaşma çıkmazken 18 ay içinde Suriye’de bir seçim yapılması isteğinde mutabık kalınmıştı.
TRUDEAU OBAMA’YA SÖZ VERDİ
APEC zirvesinde Obama’yla görüşen Kanada Başbakanı Justin Trudeau, “IŞİD’le mücadelede güçlü partner olacağız” sözü verdi.
Trudeau, geçtiğimiz ay göreve gelmesinin ardından ABD öncülüğündeki IŞİD karşıtı koalisyondaki savaş uçaklarını geri çekme kararı almıştı. 129 kişinin yaşamını yitirdiği Paris saldırıları sonrasında bu karar tartışılmaya başlandı. hürriyet.com.tr
Etiketler:
abd,
antalya,
Fransa,
IŞİD,
kanada,
obama,
Paris,
putin,
recep tayyip erdoğan,
rusya,
Suriye
AK Parti TBMM Başkan adayı İsmail Kahraman
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, "AK Parti’nin Meclis Başkan adayının İsmail Kahraman olarak belirlenmesine karar verildi" dedi. Çelik ayrıca dün oynanan Türkiye-Yunanistan maçında saygı duruşu ve milli marşlar sırasında yapılan saygısızlığa tepki gösterdi.
Ömer Çelik, MYK toplantısı sonrası basın açıklaması yaparak soruları yanıtladı. İlk olarak Fransa’daki terör saldırısına değinen Çelik, şunları söyledi:
"Bundan sonra terör örgütlerine yönelik topyekün mücadelenin ne kadar önemli olduğu görülüyor. O saldırının çok daha büyük bir katliamı hedeflediği maçın oynandığı stada girmek istedikleri ama son anda engellendiği göz önüne alınırsa. Türkiye’nin bu saldırıyı gerçekleştirenlerden bir tanesini batılı istihbarat terör örgütlerine bildirdiği, ciddi uyarılarda bulunduğu, yine bir tanesini sınır dışı ettikten sonra Belçika’ya ilettiği ama Belçika’da yakalandıktan sonra o kişinin serbest bırakıldığı ve arkasından bu terör eylemini gerçekleştirdiği şeklinde bilgiler var.
Bütün bunlar aslında Türkiye’nin mücadelesinin ne kadar güçlü bir mücadele olduğunu ve Türkiye’nin bu konuda ne kadar samimi olduğunu da gösteriyor. Ama bu konularda ortak tavır ve tutum geliştirilmediği müddetçe maalesef bu istihbarat paylaşımları zaman zaman yeterli karşılık bulmuyor ve gözden kaçan unsurlarla birlikte bu terör örgütleri bu tip büyük katliamlara imza atmış oluyorlar. Bir kez daha Fransa halkına başsağlığı dileklerimizi iletiyoruz."
AK PARTİ’NİN MECLİS BAŞKAN ADAYI İSMAİL KAHRAMAN
MYK’da alınan kararlara değinen Çelik, "Sayın Başbakanımız milletvekillerimiz ile yapılan toplantıda önümüzdeki Meclis Başkanlığı süreci için bir geniş istişare yaptı. Herkes hür bir biçimde görüşünü ifade etti. Yapılan istişareler sonucunda, AK Parti’nin Meclis Başkan adayının İsmail Kahraman olarak belirlenmesine karar verildi" dedi.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, partilerinin TBMM Başkanı adayının İstanbul Milletvekili İsmail Kahraman olduğunu açıkladı.
Çelik, başkan adaylığı için başvurunun yarın yapılacağını belirtti.
İSMAİL KAHRAMAN KİMDİR
AK Parti İstanbul Milletvekili İsmail Kahraman 1940 Rize doğumlu. İstanbul Üniversitesi Hukuk fakültesi mezunu olan Kahraman, geçmişte Talebe Cemiyeti Başkanlığı, Milli Türk Talebe Birliği Genel Başkanlığı, Birlik Vakfı, Türkiye Gönüllü Teşekküller Vakfı (TGTV) Kuruculuğu ve Mütevelli Heyeti Başkanlıkları, Özel Sektörde İdare Meclisi Başkanlıkları, Çalışma Bakanlığı Müşavirliği ve Kültür Bakanlığı yapmıştı. Kahraman, ayrıca Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Geliştirme Vakfı Kurucular Kurulu Üyesi ve Mütevelli Heyeti Başkanlığı yapıyordu. Kahraman, 1 Kasım seçimlerinde AK Parti'den İstanbul 1. Bölge 1. sıra milletvekili adayı olarak seçimleri kazanmıştı. DHA
Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan önemli açıklamalar
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, A Haber’de soruları yanıtladı. Erdoğan, özetle şu açıklamaları yaptı:
“7 Haziran ile 1 Kasım arasındaki farkı iyi analiz etmemiz gerekiyor. 7 Haziran sonucu koalisyon nasıl oluşacaktı. Türkiye tek başına bir partinin iktidar olduğu dönemlerde yükselişe geçmiştir. Türkiye koalisyonlarla geriye gitti.
SENKRONİZE OLMAMIZ ÖNEMLİ
(Yeni hükümet çalışmaları) Sayın Başbakan bir defa çalışmasını yürütecek. Yani kendine göre herhalde, o da arkadaşlarıyla istişarelerini yapar. Ondan sonra da bize kendi hazırlıklarını sunacaktır. Bu hazırlıkları sunduktan sonra da bizler kendisiyle bazı şeyleri paylaşırız, paylaşmayız ama bu arkadaşların kahir ekseriyeti tanıdığımız, bildiğimiz arkadaşlar. Ve burada bir Cumhurbaşkanı olarak, cumhurun başı olarak benim de tek derdim şudur; yani geleceğe yönelik başarılı bir kabine oluşması. Çünkü bu başarılı kabinenin oluşmasında Cumhurbaşkanı, Başbakan ortak hareket etmesi, ortak bir çalışma, bir performans ortaya koyması ülkemin geleceği için önemli. Yani Cumhurbaşkanı başka telden çalarsa, Başbakan başka telden çalarsa, o zaman biz bir netice alamayız. Bu bakımdan yani bizim özellikle buradaki senkronize olmamız çok çok önemli.
MİLLET ONAYLAYACAKTIR
(Anayasa değişikliği) Ben şuna inanıyorum, eğer Meclis’ten geçerse milletimiz referandumda bunu onaylayacaktır. Sadece ana muhalefet partisinin vereceği destekle bile milli iradenin temsilcileriyle bu iş parlamentoda çözülür. Giderse bile ben milletime güveniyorum, onaylayacaktır.
BAŞKANLIĞI GÜNDEME GETİRECEĞİM
Ben Başkanlık sistemi olayını gündeme getirdim, getiriyorum, yine getireceğim. Bunu bırakalım milletimiz tartışsın, akademisyenler tartışsın. Sorunların altında aslında bir sistem krizi var. Bu benim şahsi meselem değil, ülkemin, milletimin meselesi olarak görüyorum. Gazi Mustafa Kemal’in uygulamalarında başkanlık sistemi vardı. Milletin önüne getirelim, millet tercihini yapsın. Ne derse millet baş göz üstüne diyelim.
DAİŞ ŞU ANDA HEDEF
(IŞİD’ e operasyon) DAİŞ olayı zaten şu anda böyle bir hedef noktasında. Niye hedefte? Çünkü DAİŞ şu anda ülkemiz için bir tehdit unsuru olmuştur. Dolayısıyla buna karşı bizim de koalisyon güçleriyle adım atmamız sözkonusu.
YALNIZ DAHİ KALSAM...
(Paralel devletle mücadele) Şu anda orada bir hukuk bürosu ile hükümet, devlet olarak çok ciddi bir anlaşmamız var. Öyle zannediyorum ki, çok kısa bir zaman içinde neticesini vermeye başlayacak. Şu anda açıklamam doğru değil. Attığımız bazı özel adımlar var ki, bu adımlar da onlara çok daha farklı herhalde geleceği yaşatacak. Şahıs olarak onlar beni çok iyi tanıyor ama ben de onları çok iyi tanıyorum. Onlar Tayyip Erdoğan’a ihanet ettiler, ben onlara ihanet etmiyorum. Milletin hakkını onlardan geri alma mücadelesini veriyorum. Yalnız dahi kalsam sonuna kadar bunu sürdüreceğimi söyledim.”
“7 Haziran ile 1 Kasım arasındaki farkı iyi analiz etmemiz gerekiyor. 7 Haziran sonucu koalisyon nasıl oluşacaktı. Türkiye tek başına bir partinin iktidar olduğu dönemlerde yükselişe geçmiştir. Türkiye koalisyonlarla geriye gitti.
SENKRONİZE OLMAMIZ ÖNEMLİ
(Yeni hükümet çalışmaları) Sayın Başbakan bir defa çalışmasını yürütecek. Yani kendine göre herhalde, o da arkadaşlarıyla istişarelerini yapar. Ondan sonra da bize kendi hazırlıklarını sunacaktır. Bu hazırlıkları sunduktan sonra da bizler kendisiyle bazı şeyleri paylaşırız, paylaşmayız ama bu arkadaşların kahir ekseriyeti tanıdığımız, bildiğimiz arkadaşlar. Ve burada bir Cumhurbaşkanı olarak, cumhurun başı olarak benim de tek derdim şudur; yani geleceğe yönelik başarılı bir kabine oluşması. Çünkü bu başarılı kabinenin oluşmasında Cumhurbaşkanı, Başbakan ortak hareket etmesi, ortak bir çalışma, bir performans ortaya koyması ülkemin geleceği için önemli. Yani Cumhurbaşkanı başka telden çalarsa, Başbakan başka telden çalarsa, o zaman biz bir netice alamayız. Bu bakımdan yani bizim özellikle buradaki senkronize olmamız çok çok önemli.
MİLLET ONAYLAYACAKTIR
(Anayasa değişikliği) Ben şuna inanıyorum, eğer Meclis’ten geçerse milletimiz referandumda bunu onaylayacaktır. Sadece ana muhalefet partisinin vereceği destekle bile milli iradenin temsilcileriyle bu iş parlamentoda çözülür. Giderse bile ben milletime güveniyorum, onaylayacaktır.
BAŞKANLIĞI GÜNDEME GETİRECEĞİM
Ben Başkanlık sistemi olayını gündeme getirdim, getiriyorum, yine getireceğim. Bunu bırakalım milletimiz tartışsın, akademisyenler tartışsın. Sorunların altında aslında bir sistem krizi var. Bu benim şahsi meselem değil, ülkemin, milletimin meselesi olarak görüyorum. Gazi Mustafa Kemal’in uygulamalarında başkanlık sistemi vardı. Milletin önüne getirelim, millet tercihini yapsın. Ne derse millet baş göz üstüne diyelim.
DAİŞ ŞU ANDA HEDEF
(IŞİD’ e operasyon) DAİŞ olayı zaten şu anda böyle bir hedef noktasında. Niye hedefte? Çünkü DAİŞ şu anda ülkemiz için bir tehdit unsuru olmuştur. Dolayısıyla buna karşı bizim de koalisyon güçleriyle adım atmamız sözkonusu.
YALNIZ DAHİ KALSAM...
(Paralel devletle mücadele) Şu anda orada bir hukuk bürosu ile hükümet, devlet olarak çok ciddi bir anlaşmamız var. Öyle zannediyorum ki, çok kısa bir zaman içinde neticesini vermeye başlayacak. Şu anda açıklamam doğru değil. Attığımız bazı özel adımlar var ki, bu adımlar da onlara çok daha farklı herhalde geleceği yaşatacak. Şahıs olarak onlar beni çok iyi tanıyor ama ben de onları çok iyi tanıyorum. Onlar Tayyip Erdoğan’a ihanet ettiler, ben onlara ihanet etmiyorum. Milletin hakkını onlardan geri alma mücadelesini veriyorum. Yalnız dahi kalsam sonuna kadar bunu sürdüreceğimi söyledim.”
18 Kasım 2015 Çarşamba
Fethullah Gülen’den kayyum tepkisi
FETÖ lideri olarak kırmızı bültenle aranan Fethullah Gülen, cemaate yakın şirketlere kayyum atanmasına sert tepki gösterdi.
Koza İpek Holding’ten sonra Cemaat’e yakın Kaynak Holding’e de mahkeme tarafından kayyum atandı. Fethullah Gülen de sitesinde yayınlanan sohbetinde kayyum konusuna değidi. “Kayyum” kelimesinin Allah’ın bir ismi olduğunu, “kayyım” denilmesi gerektiğini belirten Gülen, sözlerinin devamında ise “Bu mülahazalarla hareket edenlere ise dense dense “denî haydut” denir” ifadelerini kullandı.
FETHULLAH GÜLEN’İN KAYYUM AÇIKLAMASI:
“Zavallı fani yarın nalları dikebilecek bir insana Cenabı Hakkın mübarek bir ismini vererek Kayyum diyorlar. Kayyûm Cenab-ı Hakk’ın ismidir. Buna kayyım denir. Özür dilerim. Nezaket sınırlarını aşıyorum. Bu mülahazalarla hareket edenlere ise dense dense “denî haydut” denir”
sözcü.com.tr
Koza İpek Holding’ten sonra Cemaat’e yakın Kaynak Holding’e de mahkeme tarafından kayyum atandı. Fethullah Gülen de sitesinde yayınlanan sohbetinde kayyum konusuna değidi. “Kayyum” kelimesinin Allah’ın bir ismi olduğunu, “kayyım” denilmesi gerektiğini belirten Gülen, sözlerinin devamında ise “Bu mülahazalarla hareket edenlere ise dense dense “denî haydut” denir” ifadelerini kullandı.
FETHULLAH GÜLEN’İN KAYYUM AÇIKLAMASI:
“Zavallı fani yarın nalları dikebilecek bir insana Cenabı Hakkın mübarek bir ismini vererek Kayyum diyorlar. Kayyûm Cenab-ı Hakk’ın ismidir. Buna kayyım denir. Özür dilerim. Nezaket sınırlarını aşıyorum. Bu mülahazalarla hareket edenlere ise dense dense “denî haydut” denir”
sözcü.com.tr
Kadıköy'de rıhtıma cami
Başbakanlık, Diyanet İşleri Başkanlığı ve İstanbul Müftülüğü’nün talepleri doğrultusunda, Kadıköy rıhtım bölgesine, kalabalık cemaate uygun büyüklükte yeni bir ‘Ulu Cami’ yapılacak.
Kadıköy Deniz Otobüsü İskelesi yanındaki İSPARK alanına Başbakanlık, Diyanet İşleri Başkanlığı, İstanbul İl Müftülüğü talebi doğrultusunda yapımı planlanan Ulu Cami için1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planı Değişikliği Plan raporu, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nda askıya çıkarıldı. 7 Haziran 2005’te İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı ile Maliye Bakanlığı arasında imzalanan protokol ile söz konusu yer, Büyükşehir Belediyesi’nin tasarrufuna bırakılmıştı.
YERİ BİRAZ ‘SORUNLU’
Bu alan 8 Ekim 2012 tarihli ‘Haydarpaşa Gar ve Geri Sahası ile Kadıköy Meydan ve Çevresi Koruma Amaçlı Nazım İmar Planı’nda, Kentsel ve Tarihi Sit Alanı sınırları dışında, ‘Etkilenme Geçiş Sahası Sınırı’ içerisinde, çoğunlukla ‘İSKİ Hizmet Alanı’nda, kısmen ‘Ağaçlandırılacak Alan’da, kısmen de ‘Park ve Dinlenme Alanı’nda kalıyor. Ceferağa Mahallesi sınırlarında şu anda açık otopark olarak kullanılan yaklaşık 34 bin metrekarelik cami alanının Marmara tarafındaki bölümü, deniz doldurularak kazanılmış. Rapora göre, planlama alanı aynı zamanda ‘Karmaşık Problemlerin Görüldüğü Alanlar’ kategorisinde. Yani, proje alanındaki bazı bölgeler, sıvılaşma, kütle hareketleri, su baskını ve çeşitli mühendislik problemleri içeriyor.
‘ULU CAMİ ŞART’
Askıya çıkarılan raporda, İstanbul’un Anadolu yakasında, özellikle de söz konusu planlama alanı ve yakın çevresinde, ‘Selatin Cami’ veya ‘Ulu Cami’ mahiyetinde cami yer almadığı belirtildi. Raporda, plan değişikliğinin gerekçesi şöyle anlatıldı: “Büyük cemaatlerle cuma namazlarının, bayram namazlarının veya kalabalık kitlelerin katılımıyla ifa edilecek cenaze namazlarının kılınacağı bir ‘Ulu Cami’ inşa edilebilecek nitelikte uygun bir yerin planlanması gerektiği tespit edilmiştir.”
HÜSEYİN SAĞ: DİN ÜZERİNDEN KUTUPLAŞMA
Kadıköy ve İBB’nin CHP’li Meclis Üyesi Hüseyin Sağ da, cami projesini şu sözlerle eleştirdi: “Kadıköy’le ilgili sürekli bir cami tartışması gündemde tutuluyor. Göztepe, ardından rıhtıma cami. Jeolojik açıdan sakıncalı olan dolgu alanında cami yapımı. Sürekli din üzerinden kaotik bir ortam yaratılmaya çalışılıyor. Cami üzerinden toplumda kutuplaşma yaratılılıyor. Bu bir tasadüf değil, bilerek yapılıyor.”
NUHOĞLU: ÖYLE BİR TALEP YOK, DAVA AÇACAĞIZ
KADIKÖY Belediye Başkanı Aykurt Nuhoğlu, cami projesi için hukuki süreç başlatacaklarını ve yol haritası çizip kamuoyunu bilgilendireceklerini söyledi. Cami yapımı planlanan alana yürüme mesafesinde camiler bulunduğunu ifade eden Nuhoğlu, Hürriyet’e yaptığı açıklamada şöyle dedi: “Bu tamamen siyasal bir karar. Ortalığı karıştırmak için yapılıyor. Ankara’dan Kadıköy’de cami mi lazım, kilise mi lazım nasıl görüyorsun? Sana ne? Kadıköylüler oturup kendi aralarında karar verir. Dünyada bu kadar sorun varken, camiyle mi uğraşıyorlar? Camiler kutsal mekanlardan, siyasete alet edilmesi doğru değil. Dava açacağız.”
Bölgede yeni yapılacak camiye yakın dört cami bulunuyor:
- Sultan 3. Mustafa İskele Camisi: 1000 metre
- Caferağa Camisi: 1150 metre
- Beyazıt Kethüda Camisi: 1250 metre
- Osmanağa Camisi: 1350 metre
cnntürk.com.tr
Kadıköy Deniz Otobüsü İskelesi yanındaki İSPARK alanına Başbakanlık, Diyanet İşleri Başkanlığı, İstanbul İl Müftülüğü talebi doğrultusunda yapımı planlanan Ulu Cami için1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planı Değişikliği Plan raporu, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nda askıya çıkarıldı. 7 Haziran 2005’te İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı ile Maliye Bakanlığı arasında imzalanan protokol ile söz konusu yer, Büyükşehir Belediyesi’nin tasarrufuna bırakılmıştı.
YERİ BİRAZ ‘SORUNLU’
Bu alan 8 Ekim 2012 tarihli ‘Haydarpaşa Gar ve Geri Sahası ile Kadıköy Meydan ve Çevresi Koruma Amaçlı Nazım İmar Planı’nda, Kentsel ve Tarihi Sit Alanı sınırları dışında, ‘Etkilenme Geçiş Sahası Sınırı’ içerisinde, çoğunlukla ‘İSKİ Hizmet Alanı’nda, kısmen ‘Ağaçlandırılacak Alan’da, kısmen de ‘Park ve Dinlenme Alanı’nda kalıyor. Ceferağa Mahallesi sınırlarında şu anda açık otopark olarak kullanılan yaklaşık 34 bin metrekarelik cami alanının Marmara tarafındaki bölümü, deniz doldurularak kazanılmış. Rapora göre, planlama alanı aynı zamanda ‘Karmaşık Problemlerin Görüldüğü Alanlar’ kategorisinde. Yani, proje alanındaki bazı bölgeler, sıvılaşma, kütle hareketleri, su baskını ve çeşitli mühendislik problemleri içeriyor.
‘ULU CAMİ ŞART’
Askıya çıkarılan raporda, İstanbul’un Anadolu yakasında, özellikle de söz konusu planlama alanı ve yakın çevresinde, ‘Selatin Cami’ veya ‘Ulu Cami’ mahiyetinde cami yer almadığı belirtildi. Raporda, plan değişikliğinin gerekçesi şöyle anlatıldı: “Büyük cemaatlerle cuma namazlarının, bayram namazlarının veya kalabalık kitlelerin katılımıyla ifa edilecek cenaze namazlarının kılınacağı bir ‘Ulu Cami’ inşa edilebilecek nitelikte uygun bir yerin planlanması gerektiği tespit edilmiştir.”
HÜSEYİN SAĞ: DİN ÜZERİNDEN KUTUPLAŞMA
Kadıköy ve İBB’nin CHP’li Meclis Üyesi Hüseyin Sağ da, cami projesini şu sözlerle eleştirdi: “Kadıköy’le ilgili sürekli bir cami tartışması gündemde tutuluyor. Göztepe, ardından rıhtıma cami. Jeolojik açıdan sakıncalı olan dolgu alanında cami yapımı. Sürekli din üzerinden kaotik bir ortam yaratılmaya çalışılıyor. Cami üzerinden toplumda kutuplaşma yaratılılıyor. Bu bir tasadüf değil, bilerek yapılıyor.”
NUHOĞLU: ÖYLE BİR TALEP YOK, DAVA AÇACAĞIZ
KADIKÖY Belediye Başkanı Aykurt Nuhoğlu, cami projesi için hukuki süreç başlatacaklarını ve yol haritası çizip kamuoyunu bilgilendireceklerini söyledi. Cami yapımı planlanan alana yürüme mesafesinde camiler bulunduğunu ifade eden Nuhoğlu, Hürriyet’e yaptığı açıklamada şöyle dedi: “Bu tamamen siyasal bir karar. Ortalığı karıştırmak için yapılıyor. Ankara’dan Kadıköy’de cami mi lazım, kilise mi lazım nasıl görüyorsun? Sana ne? Kadıköylüler oturup kendi aralarında karar verir. Dünyada bu kadar sorun varken, camiyle mi uğraşıyorlar? Camiler kutsal mekanlardan, siyasete alet edilmesi doğru değil. Dava açacağız.”
Bölgede yeni yapılacak camiye yakın dört cami bulunuyor:
- Sultan 3. Mustafa İskele Camisi: 1000 metre
- Caferağa Camisi: 1150 metre
- Beyazıt Kethüda Camisi: 1250 metre
- Osmanağa Camisi: 1350 metre
cnntürk.com.tr
17 Kasım 2015 Salı
Kanada'da 'peçe yasağı' davası düştü
Kanada gündemi aylardır meşgul eden peçe yasağı tartışmaları, göreve gelen Trudeau hükümetinin davayı geri çekmesiyle son buldu.
Ülkede bir önceki hükümet tarafından Anayasa Mahkemesi'ne açılan ve peçenin yasaklanmasını öngören dava dilekçesi, 19 Ekim seçimleri sonrası göreve gelen Trudeau hükümetinin Vatandaşlık ve Göçmenlik Bakanı John McCallum ve Adalet Bakanı Jody Wilson-Raybould tarafından geri çekildi.
Böylece, Kanada gündemini aylardır meşgul eden peçe yasağı tartışmaları da resmen son buldu.
Ülkenin en büyük güçlerinden birinin toplumdaki çok kültürlülük olduğunu ifade eden iki bakan, vatandaşlık testlerinden geçen başarılı adayları Kanada ailesine dahil etmeye devam edeceklerini belirtti.
NE OLMUŞTU?
2011 yılında Vatandaşlık ve Göçmenlik Bakanlığı yaptığı sırada başlattığı bir uygulama ile Müslüman kadınların vatandaşlık yemin töreni sırasında peçe takmalarına getirdiği yasak, geçen yıl Ekim ayında vatandaşlık yemini etmeyen Zunera İshaq isimli Pakistan asıllı göçmen bir kadın tarafından hukuksal alana taşınmıştı.
Zunera İshaq, Kanada Devleti'ni mahkemeye vermiş ve Kanada Yüksek Mahkemesi de kadını geçen Şubat ayında haklı bularak, peçesi ile yemin edebileceğine hükmetmişti.
Dönemin Kanada Başbakanı Stephen Joseph Harper, Yüksek Mahkeme'nin kararına tepki göstermiş ve kararı temyize götürme kararı almıştı.
Zunera Ishaq geçtiğimiz ay peçesiyle yemin etmişti.Hürriyet
Ülkede bir önceki hükümet tarafından Anayasa Mahkemesi'ne açılan ve peçenin yasaklanmasını öngören dava dilekçesi, 19 Ekim seçimleri sonrası göreve gelen Trudeau hükümetinin Vatandaşlık ve Göçmenlik Bakanı John McCallum ve Adalet Bakanı Jody Wilson-Raybould tarafından geri çekildi.
Böylece, Kanada gündemini aylardır meşgul eden peçe yasağı tartışmaları da resmen son buldu.
Ülkenin en büyük güçlerinden birinin toplumdaki çok kültürlülük olduğunu ifade eden iki bakan, vatandaşlık testlerinden geçen başarılı adayları Kanada ailesine dahil etmeye devam edeceklerini belirtti.
NE OLMUŞTU?
2011 yılında Vatandaşlık ve Göçmenlik Bakanlığı yaptığı sırada başlattığı bir uygulama ile Müslüman kadınların vatandaşlık yemin töreni sırasında peçe takmalarına getirdiği yasak, geçen yıl Ekim ayında vatandaşlık yemini etmeyen Zunera İshaq isimli Pakistan asıllı göçmen bir kadın tarafından hukuksal alana taşınmıştı.
Zunera İshaq, Kanada Devleti'ni mahkemeye vermiş ve Kanada Yüksek Mahkemesi de kadını geçen Şubat ayında haklı bularak, peçesi ile yemin edebileceğine hükmetmişti.
Dönemin Kanada Başbakanı Stephen Joseph Harper, Yüksek Mahkeme'nin kararına tepki göstermiş ve kararı temyize götürme kararı almıştı.
Zunera Ishaq geçtiğimiz ay peçesiyle yemin etmişti.Hürriyet
Yıldız Sarayı’na 49.5 milyon TL
Kültür ve Turizm Bakanlığı, Cumhurbaşkanlığı bünyesinde varlığını sürdürülmesi planlanan Yıldız Sarayı için toplam 49 milyon 485 bin 358 TL tutarında yatırım projesi yürütüyor.
2. Abdülhamid döneminde Osmanlı devletinin idare merkezi olan Yıldız Sarayı’nın kapsamlı bir restorasyonun ardından Cumhurbaşkanlığı bünyesinde yer alacağı açıklandı. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın 2015 yılı bütçe çizelgesinde yer alan Yatırım Projeleri Listesi’nde Yıldız Sarayı için 12 projenin planlandığı görüldü. Projelerin toplam tutarı ise 49 milyon 485 bin 358 TL. Bakanlığın Yıldız Sarayı için planladığı projeler şunlar:
2. Abdülhamid döneminde Osmanlı devletinin idare merkezi olan Yıldız Sarayı’nın kapsamlı bir restorasyonun ardından Cumhurbaşkanlığı bünyesinde yer alacağı açıklandı. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın 2015 yılı bütçe çizelgesinde yer alan Yatırım Projeleri Listesi’nde Yıldız Sarayı için 12 projenin planlandığı görüldü. Projelerin toplam tutarı ise 49 milyon 485 bin 358 TL. Bakanlığın Yıldız Sarayı için planladığı projeler şunlar:
TİYATRO VE CARİYELER DAİRESİ
- 2013 yılında başlayan, Yıldız Sarayı Müzesi marangozhane ve şehir müzesi rölöve restitüsyon restorasyon teşhir tanzim projelerinin yapımının 2015’te tamamlanması öngörülüyor. Proje tutarı 249 bin TL olan çalışma için 2015 bütçesinden 1000 TL’lik yatırım yapıldı.
- 2013’te başlayan Yıldız Sarayı Saray Tiyatrosu ve Gedikli Cariyeler Dairesi (Sahne Sanatları) rölöve restitüsyon ve restorasyon projelerinin yapımının da bu yıl sonuna kadar tamamlanması planlanıyor. Proje tutarı 117 bin 850 olan çalışma için 2015 bütçesinden 1000 TL’lik yatırım yapıldı.
- 2013’de başlayan Yıldız Sarayı harem yapıları ve Küçük Mabeyn Köşkü teşhir tanzim projelerinin yapımının bu yıl sonuna kadar tamamlanması planlanıyor. Proje tutarı 274 bin 800 TL olan çalışma için 2015 bütçesinden 1000 TL yatırım yapıldı.
- 2013’te başlayan Yıldız Sarayı Arabacılar Dairesi basit onarımının bu yıl sonuna kadar tamamlanması planlanıyor. Proje tutarı 1 milyon 414 bin 708 TL olan çalışma için 2015 bütçesinden 1000 TL yatırım yapıldı.
Büyük Mabeyn Köşkü konukevi olarak kullanılıyor.
HAREM YAPILARINA 15 MİLYON TL
- Bu yıl başlayan Yıldız Sarayı Musahip Ağalar Köşkü onarımının 2017’de tamamlanması öngörülüyor. Proje tutarı 3 milyon 200 bin TL olan çalışma için 2015 bütçesinden 1 milyon TL’lik yatırım yapıldı.
- Bu yıl başlayan Yıldız Sarayı Kızlar Ağası Dairesi sera yapıları, harem kapısı onarımı ve çevre düzenlemesi projelerinin 2017 yılında tamamlanması planlanıyor. Proje tutarı 7 milyon 988 bin TL olan çalışma için 2015 bütçesinden 1 milyon 600 bin TL’lik yatırım yapıldı.
Yıldız Sarayı’nda 1877 yılından itibaren ikamet etmeye başlayan Sultan II. Abdülhamid, ibadet etmek için uzağa gitmek istemedi. Sarayın hemen yakınına bir cami yapılması emrini verdi. Mimar Sarkis Balyan, 1885-1886 yılları arasında Barbaros Bulvarı’nda, Yıldız Sarayı’na giden yolun üzerinde bu görkemli camiyi inşa etti.
- Bu yıl başlayan Yıldız Sarayı harem yapıları ikmal onarımı ve teşhir tanziminin 2017’de tamamlanması planlanıyor. Proje tutarı 15 milyon 421 bin TL olan çalışma için 2015 bütçesinden 3 milyon 181 bin 358 TL’lik yatırım yapıldı.
- Bu yıl başlayan Yıldız Sarayı marangozhane ve güzel sanatlar galerisi (şehir müzesi) onarımı ve teşhir tanziminin 2017’de tamamlanması öngörülüyor. Proje tutarı 7 milyon TL olan çalışma için 2015 bütçesinden 1 milyon TL’lik yatırım yapıldı.
- Bu yıl başlayan Yıldız Sarayı Kaskat Köşkü ve Küçük Mabeyn Köşkü teşhir tanziminin 2017’de tamamlanması öngörülüyor. Proje tutarı 4 milyon 500 bin TL olan çalışma için 2015 bütçesinden 750 bin TL’lik yatırım yapıldı.
(Umut Erdem / Hürriyet)
Türkiye bu kadar çok mülteciyle nasıl baş etsin?
Almanya Federal Meclisi Başkan Yardımcısı Claudia Roth, Türkiye’ye gelen mülteci sayısının artmasından endişe ediyor. Roth’a göre Türkiye’nin bu kadar mülteciyle tek başına baş etmesi zor.
Almanya Federal Meclisi Başkan Yardımcısı Claudia Roth, parlamentoda bir grup Türk gazeteciyle görüştü.Almanya Federal Meclisi’ndeki görüşmede Roth, yaşanan mülteci krizi üzerine Avrupa’nın Türkiye’ye önerdiği, mültecilerin geri kabulü karşılığı finansal yardım, vize serbestisi ve AB müzakerelerinde bazı fasılların açılması gibi koşulları içeren anlaşma paketini sert bir dille eleştirdi. Almanya Başbakanı Angela Merkel’in mülteci krizine karşı Türkiye’ye sunduğu anlaşma paketini çok fazla eleştirdiğini belirten Roth, “Türkiye’de şimdikinden çok daha fazla mültecinin bulunmasıyla sonuçlanacak böyle bir anlaşmayı Türk Hükümeti’ne nasıl teklif edebilirler? Türk toplumu bu kadar yüksek sayıda mülteciyle nasıl baş etsin?” dedi.
BEDELİ ÇOK AĞIR
Cladua Roth, Suriye ve Irak’ın durumundan dolayı Türkiye’ye gelen mülteci sayısının önümüzdeki günlerde daha da artmasından korktuğunu belirterek, şöyle konuştu: “Suriye’ye yapılan operasyonların ardından çok daha fazla Suriyeli göçmenin geleceği tahmin ediliyor. Ayrıca insani trajedilerin yaşandığı Irak’tan ve Afganistan’da gelen mülteci sayısının da artacağı düşünülüyor. Türk toplumu bu kadar yüksek sayıda kadın, erkek ve çocuk mülteciyle nasıl baş etsin? Bu kadar çok sayıda mülteciyi Türk toplumuna nasıl entegre edebilirsiniz? Türkiye’ye bunun karşılığında para teklif etmenin, bir takım sözler vermenin ya da AK Parti için bir tür seçim kampanyası olarak görülebilecek şekilde seçimlerden önce Türkiye’yi ziyaret etmenin Türkiye açısından da, mülteciler için de, Avrupa Birliği için de bedeli çok ağır.”
‘BASINA BASKILAR BENİ ŞOKE ETTİ’
Almanya Federal Meclisi Başkan Yardımcısı Claudia Roth, Türkiye’de son aylarda basın özgürlüğüne yönelik yaşanan baskılardan dolayı “şoke olduğunu” da belirtti. Roth, bu konuda da şunları söyledi:
‘BÖYLE DEMOKRASİ OLMAZ’
“Basın özgürlüğü olmadan demokrasi de olmaz. Hayatta kalmak için ekmeğe ve suya ne kadar ihtiyacınız varsa ifade ve basın özgürlüğünü de o kadar ihtiyacınız vardır. Türkiye’de sivil haklar büyük ölçüde azaltıldı, basın özgürlüğünün üzerindeki baskılar ortada, ayrıca yargı bağımsızlığından da artık bahsedemiyoruz. Avrupa Komisyonu’nun ilerleme raporunda basın özgürlüğü, yargı bağımsızlığı ve sivil haklarla ilgili eleştiriler açıktı ve rapor seçimlerden önce yayınlanmaya hazırdı, komisyonun bunu seçimlerden önce yayınlamamasını çok eleştirdik.”
Claudia Roth, Türkiye’de son 20 yılda görülmemiş ölçüde kutuplaşma olduğuna da dikkat çekerek, “Bir tarafta ‘Biz’ yani AK Parti var, diğer tarafta da ‘diğerleri.’ Siyah ve beyaz gibi bir ayrışma var ve de toplumu bir araya getirmeye yönelik hiçbir çaba yok” değerlendirmesi de yaptı.
(hürriyet.com.tr)
Almanya Federal Meclisi Başkan Yardımcısı Claudia Roth, parlamentoda bir grup Türk gazeteciyle görüştü.Almanya Federal Meclisi’ndeki görüşmede Roth, yaşanan mülteci krizi üzerine Avrupa’nın Türkiye’ye önerdiği, mültecilerin geri kabulü karşılığı finansal yardım, vize serbestisi ve AB müzakerelerinde bazı fasılların açılması gibi koşulları içeren anlaşma paketini sert bir dille eleştirdi. Almanya Başbakanı Angela Merkel’in mülteci krizine karşı Türkiye’ye sunduğu anlaşma paketini çok fazla eleştirdiğini belirten Roth, “Türkiye’de şimdikinden çok daha fazla mültecinin bulunmasıyla sonuçlanacak böyle bir anlaşmayı Türk Hükümeti’ne nasıl teklif edebilirler? Türk toplumu bu kadar yüksek sayıda mülteciyle nasıl baş etsin?” dedi.
BEDELİ ÇOK AĞIR
Cladua Roth, Suriye ve Irak’ın durumundan dolayı Türkiye’ye gelen mülteci sayısının önümüzdeki günlerde daha da artmasından korktuğunu belirterek, şöyle konuştu: “Suriye’ye yapılan operasyonların ardından çok daha fazla Suriyeli göçmenin geleceği tahmin ediliyor. Ayrıca insani trajedilerin yaşandığı Irak’tan ve Afganistan’da gelen mülteci sayısının da artacağı düşünülüyor. Türk toplumu bu kadar yüksek sayıda kadın, erkek ve çocuk mülteciyle nasıl baş etsin? Bu kadar çok sayıda mülteciyi Türk toplumuna nasıl entegre edebilirsiniz? Türkiye’ye bunun karşılığında para teklif etmenin, bir takım sözler vermenin ya da AK Parti için bir tür seçim kampanyası olarak görülebilecek şekilde seçimlerden önce Türkiye’yi ziyaret etmenin Türkiye açısından da, mülteciler için de, Avrupa Birliği için de bedeli çok ağır.”
‘BASINA BASKILAR BENİ ŞOKE ETTİ’
Almanya Federal Meclisi Başkan Yardımcısı Claudia Roth, Türkiye’de son aylarda basın özgürlüğüne yönelik yaşanan baskılardan dolayı “şoke olduğunu” da belirtti. Roth, bu konuda da şunları söyledi:
‘BÖYLE DEMOKRASİ OLMAZ’
“Basın özgürlüğü olmadan demokrasi de olmaz. Hayatta kalmak için ekmeğe ve suya ne kadar ihtiyacınız varsa ifade ve basın özgürlüğünü de o kadar ihtiyacınız vardır. Türkiye’de sivil haklar büyük ölçüde azaltıldı, basın özgürlüğünün üzerindeki baskılar ortada, ayrıca yargı bağımsızlığından da artık bahsedemiyoruz. Avrupa Komisyonu’nun ilerleme raporunda basın özgürlüğü, yargı bağımsızlığı ve sivil haklarla ilgili eleştiriler açıktı ve rapor seçimlerden önce yayınlanmaya hazırdı, komisyonun bunu seçimlerden önce yayınlamamasını çok eleştirdik.”
Claudia Roth, Türkiye’de son 20 yılda görülmemiş ölçüde kutuplaşma olduğuna da dikkat çekerek, “Bir tarafta ‘Biz’ yani AK Parti var, diğer tarafta da ‘diğerleri.’ Siyah ve beyaz gibi bir ayrışma var ve de toplumu bir araya getirmeye yönelik hiçbir çaba yok” değerlendirmesi de yaptı.
(hürriyet.com.tr)
Korkutan depremler
İstanbul dün 17:45'te Marmara Denizi açıklarındaki 4.2 büyüklüğünde bir depremle sarsılırken, Ege de bu sabaha karşı 4.2 ile sallandı. Bugün ise TSİ ile 09:10'da Yunanistan'ın batı kıyıları açıklarında 6.5 büyüklüğünde şiddetli bir deprem meydana geldi. Gelen son haberlere göre; 1 kişi ölürken, bazı binalarda maddi hasar oluştu.
ABD Jeolojik Araştırmalar Merkezi, Yunanistan'ın Lefkada Adası açıklarındaki depremin, yerin 10 kilometre altında meydana geldiğini bildirdi.
Mora Yarımadası'nın kuzeyinden Yanya bölgesine kadar geniş bir alanda hissedilen depremin merkez üssü ise Nidri'nin 14 kilometre kuzey batısı.
Anadolu Ajansı'nın Yunan medyasından aktardığına göre; Lefkada'da yıkılan evin altında kalan bir kadının cesedine ulaşıldı. Yunanistan'ı paniğe sevk eden deprem sonucu Lefkada Adası'nda bazı binaların hasar gördüğü bildiriliyor.
Reuters'ın haberine göre; ilk ölçümde depremin büyüklüğü 6.7 olarak verildi. Yapılan ikinci ölçümde ise büyüklük 6.8, depremin merkezi ise yerin 5 kilometre altı olarak belirlendi.
ABD Jeolojik Araştırmalar Merkezi'nin internet sitesinde görülen son büyüklük ise 6.5
ABD Jeolojik Araştırmalar Merkezi, Yunanistan'ın Lefkada Adası açıklarındaki depremin, yerin 10 kilometre altında meydana geldiğini bildirdi.
Mora Yarımadası'nın kuzeyinden Yanya bölgesine kadar geniş bir alanda hissedilen depremin merkez üssü ise Nidri'nin 14 kilometre kuzey batısı.
Anadolu Ajansı'nın Yunan medyasından aktardığına göre; Lefkada'da yıkılan evin altında kalan bir kadının cesedine ulaşıldı. Yunanistan'ı paniğe sevk eden deprem sonucu Lefkada Adası'nda bazı binaların hasar gördüğü bildiriliyor.
Reuters'ın haberine göre; ilk ölçümde depremin büyüklüğü 6.7 olarak verildi. Yapılan ikinci ölçümde ise büyüklük 6.8, depremin merkezi ise yerin 5 kilometre altı olarak belirlendi.
ABD Jeolojik Araştırmalar Merkezi'nin internet sitesinde görülen son büyüklük ise 6.5
Dadı niyetine fuhuş kölesi
Özbekistanlı A.Z. 6 ay önce kendisine zorla fuhuş yaptıran çetenin elinden kurtularak polise sığındı. A.Z.’nin ifadesi üzerine İstanbul Kaçakçılık Şube Müdürlüğü’ne bağlı Göçmen Kaçakçılığı ve İnsan Ticareti Büro Amirliği ekipleri soruşturma başlattı. A.Z.’nin isimlerini verdiği kişiler teknik ve fiziki takibe alındı. Elebaşı İ.E.’nin Türkiye’ye getirdiği kadınların pasaportlarına el koyduğu, fuhuşa zorladığı, karşı gelenlere de işkence yaptığı belirlendi.
DİRENENE ‘ÖLDÜRESİYE DAYAK’
Teknik takip altındaki İ.E. bir arkadaşını arayıp, fuhuş yapmak istemeyen bir kadını ormana götürdüklerini ve öldüresiye dövdüklerini anlattı. Polis çete üyelerine yaptığı ilk operasyonda, elebaşı İ.E.’nin de arasında bulunduğu 12 kişiyi gözaltına aldı. Gözaltındakilerin tümü tutuklandı. Ancak teknik takibi sürdürüldü. İ.E. cezaevinden çeteyi yönetiyordu.
Polis geçen cuma günü İstanbul’da 19 adresin yanı sıra, Antalya, Bodrum ve İzmir’de eşzamanlı operasyonlar düzenledi. 3’ü kadın toplam 18 kişi gözaltına alındı, çetenin elindeki altı kadın da kurtarıldı. Böylece çetenin elinden toplam 20 kadın kurtarılmış oldu. Kadınlar memleketlerine gönderildi.
‘YAZLIKLARI’ DA VAR
Çete üyeleri, yaz ayları için de Bodrum, Antalya ve İzmir’de de fuhuş evler açtı. İnternet üzerinden müşteri bulmak için bir eskort sitesini de devreye soktu. Türkiye’ye gelen kadınlar havalimanında karşılanıyor ve pasaportlarına el konularak fuhuş yaptırılan evlere götürülüyordu. Direnenler dövülüyor, tecavüze uğruyordu.
(Eyüp Serbest / hürriyet.com.tr)
DİRENENE ‘ÖLDÜRESİYE DAYAK’
Teknik takip altındaki İ.E. bir arkadaşını arayıp, fuhuş yapmak istemeyen bir kadını ormana götürdüklerini ve öldüresiye dövdüklerini anlattı. Polis çete üyelerine yaptığı ilk operasyonda, elebaşı İ.E.’nin de arasında bulunduğu 12 kişiyi gözaltına aldı. Gözaltındakilerin tümü tutuklandı. Ancak teknik takibi sürdürüldü. İ.E. cezaevinden çeteyi yönetiyordu.
Polis geçen cuma günü İstanbul’da 19 adresin yanı sıra, Antalya, Bodrum ve İzmir’de eşzamanlı operasyonlar düzenledi. 3’ü kadın toplam 18 kişi gözaltına alındı, çetenin elindeki altı kadın da kurtarıldı. Böylece çetenin elinden toplam 20 kadın kurtarılmış oldu. Kadınlar memleketlerine gönderildi.
‘YAZLIKLARI’ DA VAR
Çete üyeleri, yaz ayları için de Bodrum, Antalya ve İzmir’de de fuhuş evler açtı. İnternet üzerinden müşteri bulmak için bir eskort sitesini de devreye soktu. Türkiye’ye gelen kadınlar havalimanında karşılanıyor ve pasaportlarına el konularak fuhuş yaptırılan evlere götürülüyordu. Direnenler dövülüyor, tecavüze uğruyordu.
(Eyüp Serbest / hürriyet.com.tr)
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)