28 Kasım 2015 Cumartesi

Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi öldürüldü, 2 polis şehit oldu

Diyarbakır'da daha önceki çatışmalarda hasar gören kentin simgelerinden 4 Ayaklı Minare'de bir grup avukatla basın açıklaması düzenleyen 49 yaşındaki Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi, 1 kişinin silahlı saldırısında öldürüldü. Saldırının ardından çıkan çatışmada 1 polis memuru şehit oldu, 2 polis memuru ile 1 gazeteci yaralandı. Yaralanan polis memurlarından biri de kaldırıldığı hastanede şehit oldu. Saldırının ardından Diyarbakır Valiliği, merkez Sur İlçesi'nde saat 13.00'den itibaren sokağa çıkma yasağı ilan etti.

ZARAR GÖREN TARİHİ MİNAREDE AÇIKLAMA

Diyarbakır'ın merkez Sur İlçesi'ndeki 4 Ayaklı Minare'nin çıkan çatışmalarda kurşunların isabet etmesi yüzünden hasar görmesi üzerine Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi, baro üyesi yaklaşık 20 avukatla birlikte birlikte bugün saat 10.30'da minare önünde basın açıklaması yaptı.


Çatışma sırasında Tahir Elçi son olarak böyle görüntülendi.

Açıklama sırasında Elçi ve avukatlar ellerinde, 'İnsanlığın mirasıyım, mirasına sahip çık' ve 'Ayaklarımdan vurdular' yazılı dövizler taşıdı.

DÖVİZLERİ BIRAKTIĞI SIRADA SİLAH SESLERİ DUYULDU

Baro Başkanı Tahir Elçi, basın açıklamasını yapmasının ardından minarenin kurşunlardan hasar gören ayaklarına dövizleri bıraktığı sırada silah sesleri duyuldu. Bu sırada açıklamaya katılan avukatlar ve gazeteciler silah sesleri üzerine dağılarak kendilerini yerlere attı.

BİR KİŞİ TABANCAYLA BÖLGEDEN KAÇTI

Bölgede güvenlik önlemleri alan sivil polisler de silahlarını çekerek ne olduğunu anlamaya çalıştı. Bu sırada Elçi'nin bulunduğu yerden yeniden silah sesleri duyuldu ve hemen ardından da 1 kişi elinde tabancayla bölgeden koşarak kaçmaya başlayınca, polisler bu kişiye ateş açtı. Bu arada Elçi kanlar içinde minarenin ayaklarını dibine düştü. Elçi'nin vurulduğunu gören sivil polisler bu sırada sokak aralarından silah sesleri gelmesi üzerine karşılık vererek ateş açtı. Bu arada hafif sakallı bir kişi de de elinde tabanca ile sokaktan koşarak kaçtığı görüldü.

Çatışmada 3 polis ile Anadolu Ajansı muhabiri Aziz Aslan yaralandı. Basın açıklamasını izleyen gazeteciler ile avukatlar çatışma arasında kaldı. Çatışma nedeniyle bölgeye uzun süre ambulans giremeyince, Elçi'nin cenazesi ile yaralılar alandan alınamadı. Çatışmanın bitmesiyle birlikte yaralılar ile Elçi'nin cenazesi alınarak hastanelere götürüldü.

BİR POLİS ŞEHİT OLDU, YARALI İKİ POLİS MEMURUNUN DURUMU AĞIR

Hastaneye götürülen yaralı polislerden 1'i Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nde yapılan tüm müdahaleye rağmen şehit oldu. Diğer 2 yaralı polisin durumlarının da ciddi olduğu belirtildi. Kolundan kurşunla yaralanan Anadolu Ajansı muhabiri Aziz Aslan'ın tedavisi ise sürüyor. Olayın ardından güvenlik güçleri bölgeyi çembere alarak giriş ve çıkışlara kapattı. Selahattin Eyyübi Devlet Hastanesi'ne kaldırılan Elçi'nin yapılan ön otopside ensesinden giren tabanca kurşununun sol kaşının üzerinden çıktığı belirlendi.

'SAKALLI BİRİ ATEŞ ETTİ'

Tahir Elçi'ye yapılan saldırı Dört Ayaklı Minare'nin geçtiğimiz günlerdeki çatışmada hasar görmesiyle ilgili olarak basın açıklaması sonrasında gerçekleşti. DHA muhabiri Felat Bozarslan’ın görgü tanıklarına dayanarak verdiği bilgiye göre sakallı bir kişi gruba ateş açtı. Çatışma çıktı, bu esnada Tahir Elçi vuruldu. Bozarslan, Anadolu Ajansı muhabiri Aziz Aslan'ın yaralı halde semtteki bir eve sığındığını, ancak süren çatışma nedeniyle ambulansın eve gelemediğini belirtti. Aziz Aslan daha sonra hastaneye kaldırıldı.

Tahir Elçi’nin ölümünü Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Fırat Anlı Twitter’dan duyurdu. Diyarbakır Barosu saldırıyı 'suikast' olarak değerlendirdi.

ANADOLU AJANSI 'PKK' DEDİ

Anadolu Ajansı, Elçi’nin terör örgütü terör örgütü PKK mensuplarının ateş açması sonucu çıkan çatışmada öldüğünü duyurdu.

ELÇİ'NİN SON SÖZLERİ

Tahir Elçi, vurulmadan dakikalar önce yaptığı basın açıklamasında şöyle demişti: “Bu tarihi bölgede; birçok medeniyete beşiklik etmiş, evsahipliği yapmış bu kadim bölgede; insanlığın bu ortak mekanında silah, çatışma, operasyon istemiyoruz. Savaşlar, çatışmalar, silahlar, operasyonlar bu alandan uzak olsun, diyoruz.”

DİYARBAKIR VALİLİĞİ'NDEN AÇIKLAMA

"28.11.2015 tarihinde saat 11.00 dolaylarında İlimiz Sur İlçesi Dört Ayaklı Minare civarında Diyarbakır Barosu tarafından bir basın açıklaması programı yapıldığı esnada güvenlik görevlilerimize saldırıda bulunulmuş; bu saldırıda 1 polis memurumuz şehit olmuş, 2 polis memurumuz da yaralanmıştır. Olay sırasında ve akabinde aynı yerde meydana gelen çatışmada, Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi hayatını yitirmiştir. Konuyla ilgili Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığınca soruşturma açılmış olup konunun detayları incelenmektedir. Konuyla ilgili detaylı açıklama kamuoyuyla daha sonra paylaşılacaktır.

ŞEHİT POLİS SAYISI 2'YE YÜKSELDİ

Diyarbakır'da Baro Başkanı Tahir Elçi'nin silahlı saldırıda öldürülmesinden önceki silahlı saldırıya uğrayan polislerden şehit olanların sayısı 2'ye yükseldi. Saldırıda şehit olan polis memuru Ahmet Çiftaslan'ın ardından ağır yaralanan ve Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nde yoğun bakımda tedavi gören polis memuru Cengiz Erdur da yapılan tüm müdahaleye rağmen şehit oldu. Diğer polis memurunun tedavisine ise hastanede devam ediliyor.

TAHİR ELÇİ KİMDİR?

Tahir Elçi, 1966 yılında Cizre'de doğdu. İlk,orta ve lise tahsilini Cizre’de tamamlayan Tahir Elçi, 1991 yılında Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesinden mezun oldu. Tahir Elçi, 1992 yılından günümüze Diyarbakır’da serbest avukatlık yapıyordu.

Tahir Elçi, Türkiye’de gündemde kalan çok sayıda davayı yurt içindeki mahkemeler ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi önünde temsil ederek bölgede en çok tanınan avukatlar arasında yerini aldı. Almanya’da bulunan Avrupa Hukuku Akademisinde (ERA) uluslar arası ceza hukuku ve ceza yargılaması eğitimi gören Tahir Elçi, 1998’ten günümüze staj eğitimi ve meslek içi eğitimlerde ceza ve insan hakları hukuku alanında seminerler verdi.

Tahir Elçi, 1998-2006 yılları arasında Diyarbakır Barosunda yöneticilik yaptı. Türkiye Barolar Birliği (TBB) İnsan Hakları Merkezi Bilim Danışma Kurulu üyesi de olan Tahir Elçi, Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Kurucular Kurulu üyesi ve bir çok sivil toplum örgütünün kuruluşu ve çalışmalarında yer aldı. Evli ve iki çocuk babası olan Tahir Elçi, İngilizce biliyordu.

Ahmet Hakan'ın CNN Türk'te konuğu olan Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi, "PKK, terör örgütü değildir." diyerek stüdyoda gergin anların yaşanmasına sebep oldu. Tarafsız Bölge'de karşı karşıya gelen Tahir Elçi ve Uygar Aktan PKK üzerinden tartıştı. Elçi'nin "PKK, terör örgütü değil, siyasi bir harekettir" sözleri üzerine stüdyoda gergin anlar yaşandı. Elçi, sözlerini sürdürerek, "Devlet bir terör örgütü müdür?" diyerek tartışmayı daha da alevlendirdi. Bu sözler üzerine Aktan, "PKK'yı terör örgütü olarak bütün resmi kuruluşlar niteliyor. Sizin nitelendirmenizin hiç bir kıymeti yok." sözleriyle Elçi'ye karşılık verdi.

"PKK terör örgütü değildir" dediği için hakkında yakalama kararı çıkarılan ve Diyarbakır’da gözaltına alınarak İstanbul’a getirilen Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi, Atatürk Havalimanı’ndan Bakırköy Adliyesi’ne getirildi. Elçi, adliyedeki işlemlerinin ardından tutuklanma talebiyle mahkemeye sevk edildi.

Elçi, 1992 yılından beridir Diyarbakır'da serbest avukatlık yapıyordu. 1998-2006 arası Diyarbakır Barosu’nda yönetici olarak görev yapan Elçi, Diyarbakır Barosu Başkanlığı yanı sıra Türkiye Barolar Birliği İnsan Hakları Merkezi Bilim Danışma Kurulu üyesi olarak da görev yapıyor. Elçi iki çocuk babasıydı.

Ramazan YAVUZ- Serdar SUNAR/ DİYARBAKIR(DHA)

'Evden kaçtım ve yeni sevgilim hamile'

15 yaşındaki genç çocuk, babasına yazdığı mektubu yastığının üzerine bıraktı ve ortadan kayboldu. Babası,oğlunun odasını toplamak için odaya girdiğinde bu mektubu buldu ve gözlerine inanamadı. Babanın sosyal medyada paylaştığı bu mektup bugünlerde paylaşma rekorları kırıyor.

Çocuklarınızın okulda aldığı notlar yüzünden üzülüyor musunuz? 
Yanıtınız evet ise, bu mektupta yazanları okuduktan sonra belki de bunlara çok da üzülmemek gerektiğini anlayacaksınız. 

Bugünlerde sosyal medyanın gündemine oturmuş olan bu mektubun gerçek mi ya da sahte mi olduğu bilinmiyor ancak, mektupta yazanlar bazen hayatta ufak tefek problemleri çok da dert etmemek gerektiğine bizi kesinlikle inandırıyor. 
İşte, NY Meta sitesinde paylaşıldıktan sonra bir anda gündeme oturan o mektup:
'AIDS İÇİN DE DUA EDİN' 
'Sevgili baba, 

Şu an sana büyük bir pişmanlık ve kederle yazıyorum. 
Yeni sevgilimle evden kaçmam gerekti çünkü sen ve annemle olan olası bir sahneden kaçmak istedim.
Gerçek tutkuyu Stacy'de buldum, o çok iyi ama biliyorum sen onun piercing'lerini, dövmelerini, dar motorcu kostümlerini ve benden daha yaşlı olmasını onaylamayacaksın. 
Bu aslında yalnız tutku da değil baba, o hamile. 
Stacy çok mutlu olacağımızı söyledi. Ormanda bir karavanı var ve tüm kış boyunca odun toplayarak ısınabileceğimizi söyledi. Daha pek çok çocuk yapma hayalimiz var. 
Stacy gözümü açtı, anladım ki marihuana gerçekten kimseye zarar vermiyor. Hatta marihuanayı kendimiz için yetiştirdiğimiz gibi diğer insanlarla paylaşmak için de yetiştireceğiz, böylece daha fazla kokain ve hap alabileceğiz. 
Aynı zamanda Stacy AIDS olduğu için bunun tedavisi konusunda da dua etmeye devam edeceğiz. Stacy bunu hakettiğinden emin... 

Babacığım, üzülme. 

15 yaşındayım ve kendime nasıl bakacağımı biliyorum. 
Bir gün geri döneceğimden eminim, böylece sen de torunlarınla tanışabileceksin.
Sevgiler,
Joshua
Not: 
Babacığım, bu yazanların hiçbiri doğru değil. Bu gece Jason'da kalacağım. Sana sadece, hayatta mutfak masası üzerinde bulabileceğin matematik sınavı sonuçlarımdan daha kötü şeylerin de olabileceğini hatırlatmak istedim. 
Eve gelmek benim için güvenli olduğunda lütfen ara!' 

Putin'e sert mesaj; Ateşle oynama

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye’de düşürülen uçakla ilgili Türkiye’yi ‘Sırtımızdan bıçaklandık’ sözleriyle suçlayan Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’e, “Bu millet bugüne kadar hiç kimseyi sırtından bıçaklamamıştır” diyerek yanıt verdi. Yardım TIR’larını vuran Rusya’nın ateşle oynadığını söyleyen Erdoğan, “Çok samimi olarak ateşle oynamamasını tavsiye ediyoruz” dedi.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, toplu açılış töreni için gittiği Bayburt’ta, ‘O Rus Kop’u da bilir Bayburt’u da Reis’ pankartıyla karşılandı.

Yakutiye Camisi’nde cuma namazını kılan Erdoğan, Kent Meydanı’ndaki törende özetle şunları söyledi:

DAVETSİZ MİSAFİRLİK OLMAZ

“Rus uçakları daha önce de hava sahamızı ihlal etmişti. Bir tanesi Karadeniz’de oldu, 15 dakika kadar sınır ihlali yaptılar. Uyarılar uyarılar, daha sonra çıkıp gitti. Bu olaydan önce 3-4 Ekim tarihinde yine iki kez sınır ihlali yaptılar. Bu 3. sınır ihlaliydi. Aramızda stratejik işbirliği var, eyvallah. Ama bu, egemenlik haklarımızı ihlale sebep veremez. 3-4 Ekim’deki olaylarda ben Sayın Putin’i aradım, ‘Bu yapılanlar şık değil, çirkin gelişmeler’ diye kendileriyle konuştum. G-20’de yine konuştum. Şunu söylediler ‘Bunu bir misafirlik olarak kabul edeceksiniz’ diye. Ben de ‘Davetsiz misafirlik olmaz’ dedim. Hassas bir bölgenin içindeyiz. Defalarca söyledik, ‘Sizin orada ne işiniz var?’ Neymiş, ‘Suriye rejimi davet etmiş.’ Siz her davete icabet etmeye mecbur musunuz? Burada 380 bin insanı öldüren bir katil Esed var. Davetine icabet etmeye mecbur musunuz?

DEDİKODUYLA YÜRÜMEZ

Pek çok kanalla bu konudaki hassasiyetleri Rusya’ya ilettik. Buna rağmen kasıtlı mı, önemsizlikten mi kaynaklandığını bilmediğimiz şekilde sınır ihlaline bigane kalmamız mümkün değil. Kendilerine teknik her türlü bilgi verildi. Yaşanan hadiseden duyduğumuz üzüntüyü ifade ettik. Rus Devlet Başkanı’nın, Fransa Cumhurbaşkanı Sayın Hollande ile yaptığı açıklamalar asla kabul edilebilir değildir. Türkiye, DAİŞ’ten petrol almıyor. Tam aksine Amerika Hazine Bakanlığı açıkladı. Rus şirketleriyle DAİŞ’in ortaklaşa Suriye rejimine petrol sattığını ifade ettiler, belgelediler. Biz bir terör örgütünden petrol alacak kadar haysiyetsiz değiliz, bunu böyle bilesiniz. Sayın Putin, Türkiye’ye giden ve petrol taşıyan birtakım kamyonlardan bahsediyor. Uluslararası ilişkiler dedikoduyla, iftirayla yürümez. Hele hele Sayın Putin’e hiç yakışmaz. Rusya’nın böyle bir iddiası varsa belgeleriyle ispat etmek mecburiyetindedir.

ÇOCUK OYUNCAĞI DEĞİL

,Devleterarası ilişkiler çocuk oyuncağı değildir. Rusya bizim gözümüzde önemli, köklü bir devlettir. Bunun için Rusya’dan bu tür konularda devlet ciddiyetine yakışır tavır bekliyoruz. Sayın Putin, Türkiye’nin kendilerini sırtından bıçakladığını söylüyor. Hayır bu millet bugüne kadar hiç kimseyi sırtından bıçaklamamıştır. Bu millet göğüs göğüse savaşmasını bilen bir millettir. İlişkilerimize zarar verecek tutum içinde olmamız mümkün değildir. Sınırın ihlali nedeniyle yaşanan hadise kendi mecrasında sonuna kadar takip edilir, araştırılır olayda hangi tarafın kastı ihmali olduğu ortaya çıkar.

TIR’LARI DURDURMAK ATEŞLE OYNAMAKTIR

Biz Rus savaş uçaklarının sınırlarımızı ihlal ettiğini, radar görüntüleri, ses kayıtlarıyla dünyaya duyurduk. Rusya’nın da iddialarını bu şekilde ispatlama yükümlülüğü vardır. Aksi takdirde Türkiye’ye yapılan ağır itham yüzünden Rusya, yalancı duruma düşecektir.
Sayın Putin, ‘kim terörizme çifte standart uyguluyorsa, ateşle oynuyordur’ diyor. Sonuna kadar katılıyorum. Doğru. Suriye’de 380 bin cana mal olan, devlet terörü uygulayan Esed rejimine destek olmak, evet o da ateşle oynamaktır. DAİŞ’le mücadele bahanesiyle uluslararası meşruiyeti olan muhalifleri vurmak, evet ateşle oynamaktır. Türkiye’nin haklılığının tüm dünya tarafından kabul edildiği bir hadiseyi bahane ederek, bize olmadık ithamlarda bulunmak, meseleyi vatandaşlarımıza ki bir fuara katılmak için Rusya’ya giden vatandaşlarımıza eziyete vardırmak, evet ateşle oynamaktır. Bölgede ticari faaliyet veya insani yardım amaçlı olarak bulunabilecek TIR’ları sorumsuz bir şekilde vurmak, evet ateşle oynamaktır. Rusya’ya çok samimi olarak, ateşle oynamamasını tavsiye ediyoruz.

YÜZ YÜZE GÖRÜŞMEK İSTERİM 

Türkiye’ye yönelik topyekün iftira kampanyası başlatılmasını, vatandaşlarımızın taciz edilmesini, ilişkilerin tehlikeye atılmasını açıkçası Rusya’ya yakıştıramıyorum. Pazartesi günü Paris’te Sayın Putin’le bu meseleyi yüz yüze görüşmek isterim. Makul noktada buluşmayı arzu ederim. Bu konunun gereksiz tırmandırılmasından rahatsız olduğumuzu ifade etmek isterim. Türkiye ve Rusya’nın önünde çok büyük işbirliği potansiyeli var. Türkiye ile Rusya’nın ilişkilerimizin bozulmasından memnuniyet duyanlar çıkabilir. Ama bu durumdan zarar görecek olan sadece ülkemizdir. Rusya’ya samimiyetle ‘gelin bu duruma meydan vermeyelim’ diyorum.” (Kaynak:hürriyet.com.tr)

Kitapları raflardan kaldırıldı

Kaynak Holding’e 10 gün önce kayyum atanmasının ardından şirketin bünyesinde bulunan NT kitap mağazalarında Fethullah Gülen’e ait kitaplar raflardan kaldırıldı.

NT Kitapevi’nin şubelerine gönderilen talimatla Gülen’in kitapları önceki gece toplanarak depoya kaldırıldı. İsmini vermeyen bir görevli, “Kayyum atanmasının ardından dün Gülen’in kitaplarının toplatılmasıyla ilgili talimat geldi. Kitapları stoklarda bulunan kayıtlara göre eksiksiz olarak paketleyip merkeze göndermemiz istendi. Biz de dün akşam kitapları kolilere koyup yolladık. Artık NT mağazalarında satışları yapılmayacak” dedi. Koza-İpek grubunun ardından cemaate yakınlığıyla bilinen Kaynak Holding’e bağlı 19 şirket, 1 vakıf ve 1 derneğe 10 gün önce 7 kayyum atanmıştı. hürriyet.com.tr

27 Kasım 2015 Cuma

"Hemşire Partisi" bakanlığı harekete geçirdi

Antalya'daki otel ve kulüpler tarafından düzenlenen 'Nurse Party: Hemşire Partisi' ve 'Emergency Party: Acil Durum Partisi' haberleri üzerine Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü, 81 il valiliği il sağlık müdürlüklerine gönderdiği yazıda, konunun tespiti halinde ilgililerin uyarılarak gereken idari ve yasal işlemlerin yapılması talimatını verdi. 

Antalya'da Ceila Club tarafından 14 Ağustos'ta düzenlenen 'Emergency Party'nin iptalini isteyen Türk Hemşireler Derneği (THD) Antalya Şube yöneticileri ile Antalya Sağlık Platformu bileşenleri, Ceila Club yetkililerini kınayıp, eğlencenin iptalini istedi, ancak hiçbir yanıt alınmadı.

Bunun üzerine THD Antalya Şubesi, 14 Ağustos'ta yapılacağı duyurulan parti için kulüp yöneticilerine kınama yazısı gönderdi.

Hemşirelerin cinsel bir nesne, erotik bir öğe olarak gösterildiği, toplumu hemşireleri bu biçimde görmeye ya da düşünmeye ittiği belirtilerek konunun muhataplarına kınama yazısı gönderildi.

Kınama yazısında, "Bu afişin kullanılması aynı zamanda toplumda kadına yönelik eşitsizliğin, cinsiyet ayrımının sürdürülmesine de katkı sunmaktadır. Çünkü yakın tarihe kadar hemşirelik yalnızca kadınların edindiği mesleklerden biri olarak görülmekteydi" denildi.

Kulüp yetkilileri 'partiyi erteledik' demelerine karşın, aynı tarihte Ceila Club'de çekilen fotoğrafların sosyal medyada yer alması üzerine THD Antalya Şubesi ile Sağlık Platformu Bileşenleri Ekim 2015'te Sağlık Bakanlığı'na, hemşirelik mesleğinin adının bu tür etkinliklerde kullanılmaması için yaptırım uygulanması konusunda başvuruda bulundu.

Sağlık Bakanlığı, Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü, THD Antalya Şubesi'ne gönderdiği yanıtta "Başvurunuzda bahsedilen konuların tespiti halinde ilgililerin uyarılarak gereken idari ve yasal işlemlerin yapılması hususunda 81 il valiliği il sağlık müdürlüğü talimatlandırılmıştır" dedi. (cnntürk.com.tr)

İstanbul'da bu pazar 11 ilçede elektrik kesintisi

İstanbul'un Avrupa Yakası'ndaki 11 ilçede 29 Kasım Pazar günü 12 saate varan süre ile elektrik kesintisi uygulanacak.


Boğaziçi Elektrik Dağıtım AŞ'den yapılan yazılı açıklamaya göre, kesinti programı şöyle:

Fatih:

08.00-20.00 saatlerinde Zeyrek, Cibali, Kalenderhane mahallelerinde Haydarbey, Büyük Karaman, Dede Efendi, Şehzadebaşı, Fevziye, İtfaiye, Cemal Yener Tosyalı caddeleri ile Dülgeroğlu, Gemciler, Refah, Ömer Efendi, Sırrımcılar, Tezgahçılar, Atatürk Bulvarı, Zeyrek Mehmetpaşa, Tekke Çıkmazı, Musabey, Fil Yokuşu Aralığı, Kayserili Ahmetpaşa, Kendir, Piri, Kovacılar, Hüsambey, İmam Niyazi, Kırbacı, Akif Paşa sokaklar, Alemdar Mahallesi, Çatalçeşme, Ticarethane, Himaye-i Etfal, Baş Muhasip, Hoca Rüstem, Bıçkı Yurdu sokaklar.

Güngören:

08.30-18.20 saatlerinde Merkez Mahallesi, Gaziosmanpaşa, Zeynep Kamil, Ziyapaşa caddeleri ile Ulubatlı Hasan, Merter, Cömerttürk, Esnaf, Arkın, Çağlayan, Ergenekon, Yunus Emre, Samipaşa sokaklar, 08.00-18.00'de Sanayi Mahallesi, Kazım Karabekir Caddesi, Gonca, Ozan, Öznur, Gürbüz, Kale, Güvenç, Başaklı, Özboran sokaklar ile Dünya Seramik Merkezi, halı saha ve civarı, Avcılar'da 08.00-18.00'de Üniversite Mahallesi, Mezarlıküstü Caddesi, Sarıgül Sokağı ve civarı.

Küçükçekmece'de 09.00-14.00 saatlerinde İnönü Mahallesi, Arıkuşu, Korutürk, Ay, Nurten, Ertekin, Koreli, Yavuz, Tahsin sokaklar, 00.01-06.00'da Atakent Mahallesi, Malazgirt, Hürriyet, Cumhuriyet caddeleri ile 9, 10, 216 ve 217 çıkmazları, 2, 6, 7, 215, 12, 13 ve Kartopu sokaklar, İkitelli Kavşağı, 1. Etap ve civarı.

Silivri:

09.00-19.00 saatlerinde Selimpaşa Mahallesi, Yakamoz Caddesi, 3139, 3164, 3147, 3141, 3148, 3146, 3145 sokaklar, Kale Tatil Köyü İç Yolu, Camcıoğlu Sitesi İç Yolu, 09.00-17.00'de Balaban, Değirmenköy ve Fevzipaşa mahallelerinde Gölet Caddesi, Aslanağzı ve Mezbaha sokaklar, Eser Diamond Hotel, Tekno Metal Fabrikası, Altındağ Polimer ve Metal Sanayi, Trakya Grup Plastikal ve Cam Sanayi, Özyaşar Tel ve Galvanizleme Sanayi, Bafra Un Yem Gıda Sanayi, Birlik Bağlantı Elemanları Sanayi, Eurotex Tekstil Sanayi, İSKİ Arıtma Tesisleri, 10.00-13.00'te Yeni Mahallesi, Adil Öndül Caddesi ve Şahip Dinçel Sokağı.

Bağcılar:

22.00-06.00'da Mahmutbey Mahallesi,Taş Ocağı Yolu Caddesi, Yelken ve Tanyeli sokaklar.

Başakşehir:

08.00-20.00 saatlerinde Başakşehir Mahallesi, İstiklal Caddesi, Ova Çıkmazı ve Cihangir sokaklar.

Arnavutköy:

09.00-18.00 saatlerinde Durusu Mahallesi, Zeynel Dağlar, Nihat Kayar, Yeni Köy, Lala Paşa caddeleri ile Bayırgülü, Sucu Basri sokaklar, Yeniköy Sahil, Milten Kömür Ocakları, Terkoz Papaz Çeşme mevkisi ve civarı.

Gaziosmanpaşa:

06.00-18.00'de Barbaros Hayrettinpaşa Mahallesi, Cebeci Caddesi, 1181 ve 542 sokaklar, Küçükköy ve civarı.

Beylikdüzü:

08.00-18.00 saatlerinde Adnan Kahveci ve Kavaklı mahallelerinde Çalışlar ve Harbiye caddeleri, Şirin Sanayi Sitesi, Amerikan Koleji, Rem Çelik, Tam Plastik, Günbey Elektrik ve civarı.

Bakırköy:

09.00-19.00'da Basınköy ve Şenlikköy mahallelerinde Ahmet Cevdet İkdam Caddesi, Eski Edirne Asfaltı, Çınar, Karaağaç, Şehit Muammer Yüzsüren, Teyyareci Sami Uçan, Turgutreis, Rauf Denktaş sokaklar, 08.00-18.00'de Mehmet Nesi Özmen Mahallesi Sedir, Kiraz, Ihlamur, Kayalar sokaklar.

Beyoğlu:

09.00-15.00 saatlerinde Kılıçali Paşa, Pürtelaş Hasan Efendi mahallelerinde Meclis-i Mebusan Caddesi, Sanatkarlar Mektebi, İlyas Çelebi, Balabanbey Çıkmazı, Salı Pazarı Çıkmazı, Akarsu Yokuşu, Enli Yokuşu sokaklar ve civarı.

Esenyurt:

Akçaburgaz, Fatih, Pınar, Merkez mahallelerinde Yaşar Kemal Caddesi, 1172, 1173, 1174 ve 1175 sokaklar, 19 Mayıs Bulvarı, Avrupa Otoyolu Hadımköy bağlantı yolu, TEM bağlantı yolu, Renault Gelişim Otomotiv, Bank Asya, Köfteciler ve civarı.

Rusya'dan küstah tweet

Rusya'nın Londra Büyükelçiliği'nin resmi Twitter hesabından yapılan küstah paylaşım tepkilere neden oldu.

Söz konusu hesaptan "Birinci Dünya Savaşı'nın 100'üncü yıldönümünü anıyoruz. 1915'ten muhteşem bir Rus poster sanatı" notuyla paylaşılan resimde, cüce olarak çizilen bir Osmanlı paşasının bir Rus askerine vurmaya çalıştığı görülüyor.

Türkleri küçük düşürmeyi amaçlayan savaş propagandasına girişen Rusya'nın bu hamlesi, başta Twitter olmak üzere sosyal medyada büyük tepki çekti. (Hürriyet)


Bodrum ve Çanakkale'da facia: 6 çocuk öldü

3 yaşındaki Suriyeli Aylan, Bodrum kıyılarında yüzükoyun yatan cesediyle tüm dünyayı sarsmıştı. Dün gece Bodrum’da yine facia vardı. Bu kez batan teknede bulunan iki küçük kardeş Beren ve Dlen hayatını kaybetti. Teknede bulunan ve boğulma tehlikesi geçiren küçük Ceylan ise sağlık ekiplerinin müdahalesiyle hayata döndürüldü. Ceylan’ın korku dolu bakışları her şeyi anlatmaya yetti. Yürek sızlatan bu habere de, tüm dünyayı ayağa kaldıran Aylan bebeğin fotoğrafını çeken Doğan Haber Ajansı muhabiri Nilüfer Demir ve Yaşar Anter imza attı.Bodrum’da iki küçük kardeş can verirken aynı saatlerde Çanakkale’de de gece yarısı batan botta 4 çocuk boğuldu.

TEKNE ALABORA OLDU

Bodrum’un Bitez Mahallesi sahilinden yasadışı yollarla Yunanistan’a geçmek isteyen Suriyeli kaçakların bulunduğu tekne fırtına yüzünden sahilden açıldıktan bir süre sonra alabora oldu. İhbar üzerine bölgeye gelen sahil güvenlik ekipleri deniz yüzeyindeki 15 kaçağı bota alarak kurtardı. Ekiplerin yaptığı çalışmada 2 çocuk cesedine ulaşıldı. Kurtarılan kaçaklar sahil güvenlik botuyla karaya çıkarıldı. Batan teknede ilk belirlemelere göre 20 Suriyeli kaçağın bulunduğu öğrenildi.

ÖLEN ÇOCUKLAR KARDEŞ ÇIKTI

Teknenin batması sonucu boğularak hayatını kaybeden 2 çocuğun kız kardeş oldukları belirlendi. 4 yaşındaki Beren Halil Hüseyin ve 1 yaşındaki Dlven Halil Hüseyin’in cesetleri ambulansla Bodrum Devlet Hastanesi’ne getirildi. Aynı sedyede taşınan iki kardeşi cesetleri, yakınları tarafından teşhis edildikten sonra Muğla Adli Tıp Kurumu’na gönderildi.

4 YAŞINDAKİ CEYLAN’IN KORKU DOLU BAKIŞLARI

Yine faciayla biten umut yolculuğunda sahilde 4 yaşında Ceylan Nesrin Solar Omar isimli bir kız çocuğu bulundu. Boğulma tehlikesi geçiren Ceylan, polis ve sağlık ekiplerinin müdahalesiyle hayata döndürüldü. Ekipler tarafından ambulansa alınan küçük Ceylan Bodrum Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı. Hastaneye kaldırılırken Ceylan’ın gözlerindeki korku objektiflere yansıdı.

AYVACIK’TA FACİA: 4 ÇOCUK ÖLDÜ
Çanakkale’nin Ayvacık İlçesi Sivrice Koyu'ndan denize açıldıkları belirlenen kaçakları taşıyan lastik bot gece yarısı battı. Dört çocuğun cesedine ulaşılırken, 51 kişi kişi ise sağ olarak sahil güvenlik tarafından kurtarıldı. Kurtarılan kaçaklar Babakale Limanı'na getirildi.


“HAYATA DÖNDÜREMEDİK”

Bodrum’da çocuklara suni teneffüs yaparak kurtarmaya çalışan Kenan Şahin, yaptığı açıklamada, "Bizi yoldan çevirdiler. Suni teneffüs yaptık ama uzun bir zaman olmuştu, herhalde hayata döndüremedik" dedi.

“UMUT YOLCULUĞU YİNE DRAMLA BİTTİ”

Teknesi batan ve sahile çıkan kaçakların yardımına koşan vatandaşlardan Hüseyin Sarsılmaz, "Gece yarısı sesleri çığlıkları duyduk tekne battığını anladık. Hemen ilgili makamlara telefon edip yardım istedik. Çünkü her zaman buradan kaçmaya çalışıyorlar. Hemen arkadaşlarımla sahile gidip yardım ettik. İki çocuğun öldüğünü öğrendik, umut yolculuğu yine bir dram ile bitti" diye konuştu. DHA

26 Kasım 2015 Perşembe

Can Dündar ve Erdem Gül tutuklandı

MİT TIR'larıyla ilgili yayımladıkları haber ve görüntüler nedeniyle haklarında başlatılan soruşturma kapsamında savcılıkta ifade verdikten sonra tutuklanma talebiyle nöbetçi mahkemeye sevk edilen Dündar ve Gül, Nöbetçi 7. Sulh Ceza Hakimliği'nde de ifade verdi. Mahkeme, Dündar ve Gül'ün tutuklanmasına karar verdi. Can Dündar, mahkemenin kararını Twitter hesabından "Tutuklandık" diye duyurdu.


21.35 - Can Dündar "Üzülmeye gerek yok. Bunlar bizim için şeref madalyası. İçeride ve dışarıda mücadelemiz devam edecek." yorumunda bulundu.

21:30 - Tutuklama kararının ardından Can Dündar, salona giremediği için kararı duyamayanların yanına gelerek “Arkadaşlar tutuklandık” dedi. Dündar ve Erdem’e destek için adliyeye gelenlerden bazıları, “Özgür basın susturulamaz” diye slogan attı.

21.20 - Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve gazetenin Ankara Temsilcisi Erdem Gül, sevk edildikleri İstanbul Nöbetçi 7. Sulh Ceza Hakimliği tarafından tutuklandı.

20.25 - CHP milletvekili Mahmut Tanal, adliye koridorunda gazetecilere konuştu: "Burada hukukun kırıntısını arıyoruz. Hukukun kırıntısı varsa zaten serbest bırakırlar."

20.10 – Basın mensupları ve milletvekillerinin bekleyişi sürüyor. Can Dündar ve Erdem Gül bir süre için dışarıda tutulan izleyicilerin yanına geldi. Morallerinin yüksek olduğu gözlendi. Güvenlik görevlilerinin araya girmesinin ardından iki gazeteci salona döndü.

19.50 – Sorgu bitti, karar için duruşmaya ara verildi.

18.22 - Dündar ve Gül'ün çıkarıldığı 7. Sulh Ceza Hakimliği'nin bulunduğu kata savcılık kararıyla giriş yasağı getirildi.

18.00 – Destek için gelenlerin sayısı artıyor.

17.00 – Can Dündar ve Erdem Gül’ün İstanbul Nöbetçi 7. Sulh Ceza Hakimliğindeki sorgusu başladı.

SORUŞTURMA MAYIS AYINDA BAŞLATILDI

Can Dündar ve Erdem Gül hakkında geçtiğimiz Mayıs ayında MİT’e ait TIR’larda yapılan aramaların fotoğraflarının ve kamera görüntüsünün Cumhuriyet Gazetesi ve internet sitesinde yayınlanmasının ardından soruşturma başlatılmıştı.

İFADELERİ İKİ SAAT SÜRDÜ

Dündar ve Gül, bu sabah saatlerinde soruşturma kapsamında ifade vermek üzere İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na geldi. Dündar ve Gül, soruşturmayı yürüten İstanbul Cumhuriyet Başsavcıvekili İrfan Fidan'a “şüpheli” sıfatıyla yaklaşık 2 saat ifade verdi.

DÜNDAR VE GÜL'E TUTUKLAMA TALEBİ

Başsavcıvekili Fidan, iki gazetecinin “Devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından, niteliği itibarıyla gizli kalması gereken bilgileri, siyasal veya askeri casusluk maksadıyla temin etmek”, “Devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibarıyla gizli kalması gereken bilgileri siyasal veya askeri casusluk maksadıyla açıklamak” ve “silahlı örgüte üye olmak” suçlarından tutuklanmaları talebiyle nöbetçi hakimliğe sevk etti.

Dündar ve Gül'e destek için CHP ve HDP'li milletvekilleri ile meslektaşları adliye koridorlarında yalnız bırakmadı.

CAN DÜNDAR ANLATTI

Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar, savcıya ifade verdikten sonra açıklamalarda bulundu. Dündar'ın açıklamaları esnasında Cumhuriyet Gazetesi Ankara temsilcisi Erdem Gül ifade veriyordu. Dündar ifadesiyle ilgili şunları anlattı:

"İfademizi verdik. Savcı bu yayınladığımız haberin kaynağını sordu. Nedenini sordu. Tabi bu tür şeylerde gazetecilerin kaynağını açıklamama hakkı var, bunu hatırlattık. Kaynağımızı açıklamak zorunda değiliz dedik.

Ama öte yandan neden yaptınız sorusunun nedeni çok açık. Burada kamuoyunun bilgilenme hakkı, devletin bir suç işliyorsa bunun ortaya çıkarılması bir gazetecilik görevidir, bunun altını çizdik. Uluslararası örnekleri verdik. Watergate'ten Wikileaks'e kadar pek çok örneği var. Ulusal güvenlikle ifade özgürlüğünün çıkar çatışması yaşadığı... Türkiye'de de bu olay bunun bir örneğidir.

Biz üstümüze düşeni yaptık ve bunun cemaatle hiçbir ilgisi olmadığını da anlattık"

GAZETECİLERDEN DESTEK

Aralarında 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Başdanışmanı Ahmet Sever'in de bulunduğu çok sayıda gazeteci arkadaşı, Can Dündar'a destek vermek amacıyla Çağlayan'daki İstanbul Adliyesi'ne geldi.

SORUŞTURMA NASIL BAŞLADI?

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Cumhuriyet gazetesinde, 29 Mayıs'ta MİT TIR'ları ilgili yayımlanan fotoğraflı haber üzerine, "Devletin güvenliğine ilişkin bilgileri temin etme, siyasi ve askeri casusluk, gizli kalması gereken bilgileri açıklama, terör örgütünün propagandasını yapma" suçlarından, Dündar ve Gül hakkında soruşturma başlattı.

Başsavcılığın talebi üzerine nöbetçi İstanbul 8. Sulh Ceza Hakimliği, internet sitelerindeki söz konusu yayınların içeriklerinin engellenmesine karar verdi.

ERDOĞAN'IN AVUKATI DA SUÇ DUYURUSUNDA BULUNDU

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın avukatı Muammer Cemaloğlu da 2 Haziran'da İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderilmek üzere, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na, Can Dündar hakkında, genel yayın yönetmeni olduğu Cumhuriyet gazetesinde geçen yıl Hatay ve Adana'da, MİT'e ait yardım tırlarının durdurulmasıyla ilgili, "gerçeğe aykırı bazı görüntü ve bilgiye yer verdiği" gerekçesiyle suç duyurusunda bulundu.

Soruşturmayı İstanbul cumhuriyet başsavcıvekillerinden İrfan Fidan yürütüyor. DHA

Can Dündar’a tutuklama talebi

MİT TIR'ları davasında gazeteciler Can Dündar ve Erdem Gül tutuklanma talebiyle mahkemeye sevk edildi.

Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve gazetenin Ankara temsilcisi Erdem Gül, MİT TIR’larıyla ilgili yayınlanan haberlerden dolayı ifade verdiği savcı tarafından tutuklanma istemiyle mahkemeye sevk edildi.

Gazeteciler Can Dündar ve Erdem Gül’ü tutuklama istemiyle mahkemeye sevkeden savcılık, “Silahlı Terör Örgütü Üyeliği, Siyasal ve Askeri Casusluk, Gizli Kalması Gereken Bilgileri Açığa Çıkarmak” suçlarının işlendiğini iddia ediyor.

CAN DÜNDAR VE ERDEM GÜL’ÜN BULUNDUĞU KATA GİRİŞ YASAĞI

Dündar ve Gül’ü tutuklama istemiyle mahkemeye sevkeden savcılık, “Silahlı Terör Örgütü Üyeliği, Siyasal ve Askeri Casusluk, Gizli Kalması Gereken Bilgileri Açığa Çıkarmak” suçlarının işlediğini iddia ediyor. Dündar ve Gül’e destek için CHP ve HDP’li milletvekilleri ve meslektaşları adliye koridorlarında yalnız bırakmadı.

Ancak bir süre sonra Can Dündar’ın çıkarıldığı 7. Sulh Ceza Hakimliği’nin bulunduğu kata savcılık kararıyla ‘giriş yasağı’ getirildi.

WIKILEAKS’TEN CAN DÜNDAR MESAJLARI

Dünyaca ünlü sızıntı sitesi Wikileaks de, Gazeteci Can Dündar’ın Suriye’deki militanlara gönderilen silah konvoylarının fotoğraflarını yayınladığı için casuslukla suçlanıp mahkemeye çıkarıldığını duyurdu.

Wikileaks resmi twitter hesabından şu mesajları attı:
TGC VE TGS’DEN CAN DÜNDAR AÇIKLAMASI

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) ve Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS), Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Cumhuriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Erdem Gül’ün tutuklanmaları istemiyle mahkemeye sevk edilmesine tepki gösterdi. Yapılan açıklamada, “Söz konusu haberin yayınlanması gazetecinin halka karşı görevidir. Halkın haber alma hakkının teminatıdır. Gazetecinin görevi devletin çıkarını korumak değildir. Devletin çıkarını koruyacak merciler bellidir. Herkes kendi görevini yapmaktadır” denildi.

Konuyla ilgili açıklamada şu görüşlere yer verildi: “Cumhuriyet Gazetesi’nin MİT tırlarıyla ilgili yaptığı haber gerçek bir olayın halka iletilmesidir. Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ndeki, “gazeteci basın özgürlüğünü, halkın doğru haber alma, bilgi edinme hakkı adına dürüst biçimde kullanır. Bu amaçla her türlü sansür ve otosansürle mücadele etmeli, halkı da bu yönde bilgilendirmelidir. Gazetecinin halka karşı sorumluluğu, başta işverenine ve kamu otoritelerine karşı olmak üzere, öteki tüm sorumluluklardan önce gelir” maddesine uygundur. Gazeteci tüm bilgi kaynaklarına serbestçe ulaşma ve kamu yaşamını belirleyen, halkı ilgilendiren tüm olayları izleme, araştırma hakkına sahiptir.

Tüm bunların ışığında meslektaşlarımız Can Dündar ve Erdem Gül’ün tutuklama talebiyle mahkemeye sevk edilmesi başta TC Anayasası, 5187 Sayılı Basın Kanunu, Türk Ceza Kanunu, Avrupa Birliği İnsan Hakları Sözleşmesi, mevcut Anayasa Mahkemesi kararlarına aykırıdır.

Söz konusu haberin yayınlanması gazetecinin halka karşı görevidir. Kaldı ki, gazetecinin görevi devletin çıkarını korumak değildir. Devletin çıkarını koruyacak merciler Anayasamız tarafından belirlenmiştir. Gazeteci, devleti yönetenlerin belirlediği ulusal ve uluslararası politika konularında ön yargılara değil, halkın haber alma hakkına dayanır. Onu mesleğin temel ilkeleri ve özgürlükçü demokrasi kaygıları yönlendirir. Herkes kendi görevini yapmalıdır.

64. Hükümet reform hükümeti olarak kamuoyuna sunulmuştur. İktidara basın ve düşünceyi ifade özgürlüğü üzerindeki engelleri kaldırıp, gazetecileri tutuklanmadan mesleklerini yapabilir hale getirecek reformlara başlamayı öneriyoruz.” (Kaynak:sözcü.com.tr)

Rusya’dan Türkiye’ye ilginç teklif

Rusya, SU-24 tipi savaş uçağının düşürülmesini ilginç bir bakış açısıyla değerlendirerek, 'Ayasofya' talebinde bulundu.

Rusya Duma Meclisi Milletvekili Sergey Gavrilov, sınır ihlali neticesinde düşürülen Rus uçağına işaret ederek Türkiye için şaşırtan bir açıklama yaptı.

Milletvekili Gavrilov, Türkiye’nin dostça bir adım atarak Ayasofya’yı Ortodoks Kilisesi’ne iade etmesini beklediklerini ifade ederek, bu adımın İslam ve Türkiye’nin üst düzey siyasetteki iyi niyetinin göstergesi olabileceğini açıkladı.
Ayrıca Gavrilov, “Türk-Rus ilişkileri bir dayanıklılık testinden geçiyor. Böyle bir dönemde dostça girişimler ve teklifler büyük önem taşıyor. Ayasofya’nın Ortodoks Kilisesi’ne iade edilmesi için Türkiye’den samimi adım bekliyoruz” dedi. (sözcü.com.tr)


Küs kardeşlerin ezeli rekabeti

AK Parti siyaseti son 10 yıldan beri iki kız kardeşin rekabetine sahne oluyor. Aileden Sorumlu Devlet Bakanlığı yapan Selma Kavaf’ın ablası Sema Ramazanoğlu, 6 yıl sonra kardeşinin yürüttüğü görevi üstlendi ve bakan oldu.

Uzun bir süredir birbiriyle görüşmeyen kardeşler, 7 Haziran’da ayrı illerden milletvekili adayı olmuş ancak ikisi de listeye konulmamıştı. Hatta küs kız kardeşlerin rekabeti nedeniyle 2011’de Sema Ramazanolu’nun eşi Mehmet Ramazanoğlu aradan sıyrılıp milletvekili seçilmişti. Bu kez, 1 Kasım’da abla Sema Ramazanoğlu hem kardeşini, hem kocasını geride bırakarak, önce aday, sonra da bakan oldu. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan’ın yakın dostu ve aile doktoru olan 56 yaşındaki Sema Ramazanoğlu, AK Parti’nin kurucularından. Sema Razamanoğlu, türbanlı olduğu için o yıllarda milletvekili yapılamayınca, daha çok partinin Kadın Kolları Başkanlığı’ndaki çalışmalara ağırlık verdi. Aynı dönemlerde kız kardeşi Selma Kavaf sahneye çıktı.

Başı açık olan Selma Kavaf, kısa sürede AK Parti içerisinde yer edindi. Kavaf, 2009’da Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanlığı görevini üstlendi. Yıldırım Mehmet Ramazanoğlu’nun Haziran 2011’de milletvekili seçildiğinde iki kız kardeş arasında ipler tamamen koptu. 7 Haziran seçimleri iki kız kardeşi yine karşı karşıya getirdi. Selma Kavaf Denizli’den, Sema Ramazanoğlu da İstanbul’dan adaylık başvurusunda bulundu. İki kız kardeş arasındaki yarış ikisine de yaramadı ve 7 Haziran seçimlerinde listeye konulmadılar. Erken seçim kararı abla Sema Ramazanoğlu’na yaradı. Tek başına yarışa katılan Selma Ramazanoğlu, önce milletvekili, ardından kardeşinin 6 yıl önce yaptığı bakanlığı üstlendi. Milletvekili seçilmek için 13 yıl beklemek zorunda kalan Selma Ramazanoğlu, aileden çıkan üçüncü milletvekili oldu.

(Nuray Babacan / hürriyet.com.tr)

25 Kasım 2015 Çarşamba

Bu yıl sıcaklık rekoru kırılacak

Yapılan açıklamada 2015'in en sıcak yıl olarak kayıtlara geçeceği bildirildi. Dünya Meteoroloji Örgütü, 2016'nın bu yıldan daha sıcak olmasını tahmin ediyor.

Dünya Meteoroloji Örgütü (DMÖ), 2015'in muhtemelen en sıcak yıl olarak kayıtlara gireceğini duyurdu.
DMÖ'nün küresel hava değişikliği hakkında yayımladığı beş yıllık raporunda, dünyada iklim değişikliğinin El Nino ve insan kaynaklı küresel ısınmadan kaynaklandığı ifade edildi.

Raporda, iklim değişikliğinin sembolik sınırları aştığı ve ağır hava şartlarını tetiklediği uyarısı yapıldı.

BM Cenevre Ofisi'nde düzenlenen basın toplantısı düzenleyen DMÖ Genel Direktörü Michel Jarraud, "2015 muhtemelen en sıcak yıl olarak kayıtlara geçecek. Hava sıcaklığında bir santigratlık eşiğin aşılması ihtimal dahilinde. Bu da dünya için tamamen kötü bir haber" dedi.

Atmosferde sera etkisine neden olan gazların en yoğun seviyeye ulaştığını ifade eden Jarraud, bunun da küresel iklim durumunun tarihinin en kötü düzeyinde bulunmasının nedenlerinden biri olduğunu söyledi.

Jarraud, "İklim değişikliğine neden olan sera gazı salınımı kontrol altına alınabilir. Harekete geçmek için yeterli bilgiye sahibiz. Bizim seçeneğimiz varken gelecek nesillerin bir seçeneği yok" değerlendirmesinde bulundu.

"2016 DAHA SICAK OLACAK"
Jarraud, "Güçlü ve devamlı olarak artış gösteren El Nino olaylarına şahitlik ediyoruz. El Nino'nun küresel ısınma üzerindeki etkisinin 2016 yılında da devam etmesini bekliyoruz" dedi.

El Nino, yarattığı ısıtıcı etki nedeniyle kasırgalara, şiddetli yağışlara, taşkınlara, kuraklıklara, yangınlara ve tarımsal ürün kayıplarına yol açıyor, bunların sonucunda salgın hastalıklar artabiliyor ve çok sayıda ölüm yaşanabiliyor.

DMÖ, gelecek yılın bu yıldan daha sıcak olacağını tahmin ediyor. ntvmsnc

IŞİD’den korkunç infaz

IŞİD'e katılan Bosnalı kızlardan biri saldırıda hayatını kaybederken, diğerini IŞİD militanları kafasını çekiçle ezerek öldürdü

Avusturya’dan geçen yıl Nisan ayında, “Allah adına savaşmaya gidiyoruz. Bizi aramayın” diyerek kaçan ve Suriye’ye gidip IŞİD’e katılan 18 ve 16 yaşındaki iki Müslüman kız can verdi.

İlk olarak bu yıl 16’sına basacak olan Sabina Selimovic’in, bir saldırıda hayatını keybettiği belirtildi. 18 yaşındaki Samra’yı ise, IŞİD militanlarının kafasına çekiçle vurarak öldürdüğü açıklandı.

RAKKA’DAN KAÇACAKTI

18 yaşına yeni girdiği söylenen Samra Kesinoviç’in IŞİD’e katıldıktan sonra, burkalı ve kara çarşaflı fotoğraflarını paylaştığı görülüyordu. Ancak Samra bir süre sonra IŞİD zulmünden kaçmak istedi. Rakka’dan firar etmeye çalışan Samra’yı yakalayan IŞİD, ağır şekilde dövdükten sonra kafasını çekiçle ezerek infaz etti.

BİR DE ÇOCUĞU OLDU

Daha önce bir saldırıda öldüğü söylenen Sabina gibi, Bosnalı bir ailenin kızı olan Samra’nın çok sayıda kadınla bir arada tutulduğu, hatta bir çocuğunun olduğu açıklandı. Samra’nın çocuğuyla birlikte kaçmaya çalıtığı belirtiliyor. sözcü.com.tr

Kamuya açık alanda burka giyene 28 bin TL ceza

İsviçre'nin Ticino kantonunda kamuya açık alanlarda burka giymek yasaklandı. Yasağa uymayanlara 28 bin TL'ye kadar para ceza verilecek.
İsviçre'nin Ticino kantonunda kamuya açık alanlarda burka giyen kadınlar 10 bin Frank'a kadar (28 bin TL) ceza ile karşı karşıya. 
Yerel meclisin aldığı karar çerçevesinde kadınların kamuya açık binalar, restoran ve mağazalarda yüzlerini kapatması yasaklandı.  
Ülkenin İtalyanca konuşulan güney bölgesinde yer alan Ticino'da söz konusu karar yapılan referandumun arıdından eylül 2013'te alınmıştı.  
MİNİMUM CEZA 280 TL 
Yasaya karşı gelen kadınlara minimum 100 Frank (280 TL) ceza verilmeye başlanacak. Alınan karar çerçevesinde kadınlara verilebilecek maksimum para cezası ise 10 bin Frank  (28 bin TL) 
"PROTESTOCULARIN MASKELERİ DE HEDEFTE" 
Yerel medyada yer alan haberlere göre, söz konusu karar sadece burkaları kapsamıyor. Yerel hükümetin protestolarda göstericilerin giydiği maskeleri de yasaklanmaya hazırlandığı iddia ediliyor. ntvmsnc