50 milyon kişinin kimlik bilgisinin internette paylaşılması vatandaşları endişelendirdi. Açık adresten TC Kimlik numarasına kadar tüm kişisel bilgilerin paylaşıldığı veri tabanında tek eksik anne kızlık soyadı. Tabii başka platformlardan ele geçirilmediyse...
TÜRKİYE’deki 50 milyon kişinin kimlik bilgilerinin internette paylaşılmaya başlaması vatandaşlar arasında paniğe yol açtı. Sızdırılan bilgilerde bir kimlik kartında olan birçok bilgiye ek olarak açık adres de bulunuyor.
Türkiye’de sıkça kullanılan anne kızlık soyadı ile güvenlik doğrulaması ise sızdırılan bilgilerde yer almıyor. Bu güvenlik kontrollerinin anne kızlık soyadı ile yapılabileceğini gösteriyor. Ancak anne kızlık soyadına da sosyal ağlardan ulaşabilmek mümkün.
Şimdilik Türkiye’de siber güvenliğin en yüksek garantisinin ‘anne kızlık soyadı’ olduğunu ifade eden Bilişim Hukuku Uzmanı Avukat Burçak Ünsal, “Teknik ve hukuki güvenlik olarak ne yazık ki bu haldeyiz. Kişisel verimizi kim alıyor, hangi sunucuda saklıyor, bu sunucunun teknik güvenliği nasıl, bu veriye ve sunucuya kimlerin erişimi var, bu sunucuların bakımını onarımını çalışmasını aynı şirket mi yoksa alt yükleniciler mi sağlıyor, sunucuların ve erişimi olanların kalifikasyonları var mı, denetlemeleri yapılıyor mu, alınan kişisel veriler ne amaçla kullanılıyor, ne ölçüde işleniyor, işlendikten sonra alanın iştirakleri ile veya üçüncü kişilerle paylaşılıyor mu? Bunlar tek nefeste akla gelebilecek onlarca sorudan sadece bir kısmı” dedi.
TEYİT YÖNTEMİ DEĞİŞMELİ
Bu ihmallerin hafife alınmayacak bir ciddiyeti olduğunu sözlerine ekleyen Ünsal, bu ihmal ve zaafiyetlerin gerek özel kurumlarda gerek kamu kesiminde mutlaka giderilmesi gerektiğini, aksi takdirde hesaplanamayacak zararlar ve mağduriyetler süreceğini belirtti.
Adli Bilişim Uzmanı Mustafa Sansar ise, ele geçen detaylarla herşeyin yapılabileceğini ifade ederek, “Artık yapılabilecek birşey yok. Bundan sonra ancak devlet bunu tekrar düzenleyebilir. Kurum ve kuruluşlarda bilgi güvenliği olarak tedbir alınması gerekiyor. Yeni nesil güvenlik önlemleri alınması gerekiyor. Tek başına anne kızlık soyadıyla kimlik bilgisi veya bilgi güvenliği teyidi yapılmaması gerekiyor. Çünkü anne kızlık soyadlarına farklı yollardan da ulaşabilmek mümkün” diye konuştu. Bankacılar ise bir taraftan sektörün güvenilir olduğunu söylerken bir taraftan isim belirterek görüş vermekten kaçınıyor. Bu da sektörün güvenliği açısından temkinli olduklarını gösteriyor.
Sektöre yakın bir kaynak internette paylaşılan kimlik bilgileriyle işlem yapılabilmesi mümkün olmadığını iddia etti. Islak imza ve cep telefonu ile doğrulama olmak üzere birçok farklı güvenlik sorgulamasının yapıldığını belirtti aynı kaynak hesap açılması, kredi çekilmesi ve kredi kartı çıkarılması gibi olayların yaşanmayacağını öne sürdü. Ancak telefonla yapılabilen bankacılık işlemleri ve ilk kez banka hesabı açacak kişilerin sahte kimlik kullanma olasılığı ile sorularımız cevapsız kaldı.
Kimlik bilgileriyle neler yapılabilir?
-Sahte kimlik üretilebilir
Bu durumda...
*Banka hesabı açılabilir
*Para transferi yapılabilir
*Kredi kartı alınabilir
*Kredi çekilebilir
*Çek defteri alınabilir
*Sosyal medya hesapları ele geçirilebilir
*Ticari sır hırsızlıkları gerçekleştirilebilir
*Elektrik, su ve doğalgaz abonesi olunabilir
*Sahte uçak ve otobüs bileti alınabilinir
*SIM kart alınabilir
*Araç kiralaması yapılabilir
‘MİSAFİR OLMAK İSTEYEN GELSİN’
BAŞBAKAN Ahmet Davutoğlu, kişisel verilerin sızdırılması ve ele geçirilmesi konusunu ciddiyetle ele aldıklarını ifade ederek, “Ulaştırma ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım konuyla ilgili Bakanlar Kurulu’nu bilgilendirdi. Kendisinden bu konuyu incelemesi ve gerekli tedbirlerin alınmasını istedik. Konuyla ilgili çalışmalar yapılıyor. Milletimiz gerekli tedbirlerin alındığından endişe etmesin. Evimin adresi sızdırılmış, misafir olmak isteyen varsa gelsin” dedi. Vatandaşların bu konularda gerekli tedbirin alındığından emin olmasını isteyen Davutoğlu, “Tabii siber suçlar, bu tür aktiviteler bütün dünya için büyük tehdit oluşturuyor. Devletlere, kurumlara emanet edilmiş kişisel verilerin korunması önem taşıyor. Başbakan olarak benim kişisel verilerim ne kadar mahrem ve önemli ise herhangi bir vatandaşımızınki de o ölçüde önemlidir” diye konuştu.
‘ORAYA GİRMEK TUZAK, GİRMEYİN’
ULAŞTIRMA Bakanı Binali Yıldırım, kimlik bilgilerinin sızdırılmasıyla ilgili olarak, “Vatandaşlara şunu tavsiye ediyorum, ‘ben de var mıyım’ diye merak edip sisteme girme yarışında olmasınlar. Oraya girmek bir tuzaktır. Sizin girmenizi istiyorlar. Oraya girerek size ait başka bilgilere ulaşmak istiyorlar” dedi. Yıldırım şunları söyledi: “Seçimler öncesi YSK’nın bütün partilere vermek zorunda olduğu seçmen bilgileri bugün sanki Mernis sisteminden sızıntı olmuş gibi servis yapılıyor. Seçmen olmadığı için 18 yaş altındakilerin bilgileri yok. Bu bir problem. Şimdi Meclisimiz kişisel verilerin korunmasına dair kanun çıkardı. Bu kanunla beraber her türlü kişisel veriye erişim güvence altına alınıyor. Ama her şeye rağmen buna erişenlere çok ciddi hapis cezaları geliyor. Bu yola tevessül eden kötü niyetli kişiler bunun hesabını verecekler. Bu bize bir şey gösterdi; seçim kanununda da bir düzenleme yapmak lazım. Bu bilgileri ya vermemek ya da kısıtlama yaparak vermek. Bir kişiyle paylaştığınız şey sır değildir.”
YSK VERİLERİ PARTİLERLE PAYLAŞIYOR
ADALET Bakanı Bekir Bozdağ, konu hakkında şunları söyledi: “Nereden, nasıl sızdı bilmiyorum ama rakamlara baktığınız zaman 50 milyon civarında. Bu, Türkiye’deki seçmen sayısına yakın. Bildiğiniz gibi YSK, seçmenlere ilişkin bilgileri siyasi partilerle de paylaşıyor. O nereden sızdı, nasıl sızdı bunun araştırılması, tahkik edilmesi, üzerinde durulması lazım. Öyle zannediyorum ki dün bu haberlerin çıkmasından sonra gerekli tahkikat hem adli boyutuyla hem idari boyutuyla başlatılmıştır.”
SORUŞTURMA BAŞLATILDI
ANKARA Cumhuriyet Başsavcılığı, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına ait kimlik bilgilerinin internette yayınlanmasına ilişkin haberler üzerine soruşturma başlattı. Alınan bilgiye göre, başsavcılığın basında çıkan haberleri ihbar kabul ederek başlattığı soruşturma, Bilişim Suçları Soruşturma Bürosunca açıldı. Soruşturma, Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) “Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme” başlıklı 136. ve “Bilişim sistemine girme” başlıklı 243. maddeleri kapsamında yürütülecek.
Görevlendirilen cumhuriyet savcısının, ilk aşamada yayınlanan bilgilere sahip İçişleri Bakanlığı Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü’nün yanı sıra siyasi partilerin seçimler öncesinde il seçim kurullarından seçmenlere ait bilgileri alabilmeleri nedeniyle Yüksek Seçim Kurulu ile temas kuracağı öğrenildi. TCK’nın ilgili maddesinde “Kişisel verileri, hukuka aykırı olarak bir başkasına veren, yayan veya ele geçiren kişi, 2 yıldan 4 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır” hükmü yer alıyor. Söz konusu maddede, suçun kamu görevlisi tarafından ve görevinin verdiği yetki kötüye kullanılmak ya da belli bir meslek ve sanatın sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle işlenmesi halinde cezanın yarı oranında artırılacağı belirtiliyor. TCK’nın 243. maddesinde ise, “Bir bilişim sisteminin bütününe veya bir kısmına, hukuka aykırı olarak giren ve orada kalmaya devam eden kimseye bir yıla kadar hapis veya adli para cezası verilir. Tanımlanan fiillerin bedeli karşılığı yararlanılabilen sistemler hakkında işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranına kadar indirilir. Bu fiil nedeniyle sistemin içerdiği veriler yok olur veya değişirse, 6 aydan 2 yıla kadar hapis cezasına hükmolunur” düzenlemesi bulunuyor.
NELERE DİKKAT ETMEK GEREKİYOR?
PAYLAŞILAN kimlik bilgilerinden sonra Türkiye’de yaşayanların bundan sonraki dönemde dikkat etmesi gereken bazı noktalar var.
Dijital kimlik koruması konusunda çalışmalar gerçekleştiren CSID Avrupa takımı, Türkiye’de ana iş ortaklarından ACP sigorta ve Reasurans brokerlığı, dikkat edilmesi ve uygulanması gereken öneriler listesini yayınladı.
Buna göre dikkat edilmesi gereken noktalar şu şekilde:- Nüfus kâğıdınızı değiştirin: 2010 ‘dan bu yana nüfus kâğıdınızı değiştirmediyseniz, en kısa sürede yenileyin. Yeni bir fotoğraf ile yeni bir kimlik çıkarmanız halinde kimlik değişime uğramış olacak, kimlik seri numarası ve veriliş bilgileri değişecektir.
-Kayıtlarınızı güncelleyin: Değiştirdiğiniz nüfus cüzdanınızı banka, telekom operatörleri, resmi kurumlar gibi tüm kayıtlı olduğu yerlerde güncelleyin. Yeni kimlik bilgilerinizin sistemlere işlendiğinden emin olun.
-Polis ya da savcılığa başvurun: Önlem amaçlı olarak polis ya da savcılığa başvurup kişisel verilerinizin sızmış olabileceği, olabilecek olay ve durumlardan mağduriyetinizin oluşabileceği ve bu tür olası durumlardan sorumlu olmayacağınıza ilişkin tutanak tutulmasını isteyebilir ve bu kaydı saklayabilirsiniz.
-E-devlet’i takip edin: Belirli aralıklarla e-devlet sisteminden vergi, dava, GSM aboneliği gibi kayıtlarınızı kontrol edin. Şüpheli durumda derhal polise veya savcılığa başvurun.
(Ahmet Can / Hürriyet)
7 Nisan 2016 Perşembe
6 Nisan 2016 Çarşamba
Kimlik bilgileri çalındı. Şimdi ne olacak?
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının kimlik bilgilerinin çalındığı yönündeki iddialar bir anda ülkenin bir numaralı gündem maddesi haline geldi. Peki kimlik bilgilerini toplamak ve satmanın cezası nedir? Çalınan kimlik bilgileriyle neler yapılabilir? Kimlik bilgileri çalınan kişiler nasıl bir yol izlemelidirler?
Avukat Rezan Epözdemir, kimlik bilgilerinin çalınarak satılmasıyla ilgili şu bilgileri verdi:
CEZASI EN AĞIR 4.5 YIL
Kişisel verilerin kaydedilmesi ve kişisel verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme Türk Ceza Kanunu'nun 135. ve 136. maddesi kapsamında bizim hukuk sistemimizde suç olarak tanımlanmıştır. Kişisel verilerin kaydedilmesi suçunun cezası 1 ila 3 yıl hapis cezasıdır. Suçun nitelikli hali ise, kamu görevlisi tarafından görevin verdiği yetkinin kötüye kullanılarak veya belirli bir meslek veya sanatın sağladığı kolaylıktan yararlanılarak işlenmesidir ki bu durumda suçun cezası 1.5 ile 4.5 yıl hapis cezası olacaktır.
İSMET BERKAN YAZDI: BİR MİLLETİN KİMLİK BİLGİLERİ SIZDIRILDI
Kişisel verileri verme, yayma veya ele geçirme suçu ise kişisel verileri kaydetme suçundan farklı olarak zaten kayıtlı bulunan verilere yönelik işlenen bir suçtur. Bu suç tipinin maddi unsuru herhangi ortamda kayıtlı bulunan kişisel verilerin hukuka aykırı yollarla ele geçirilmesi, başkasına verilmesi veya yayılmasıdır. Kişisel verileri verme, yayma veya ele geçirme suçunun cezası 2 ila 4 yıl hapis cezası olarak belirlenmiştir.
Bu suçun kamu görevlileri tarafından işlenmesi halinde ceza yarı oranında artacağından kimlik bilgilerini hukuka aykırı olarak veren veya ele geçiren kamu görevlileri 3 yıldan 6 yıla kadar hapis cezası ile yargılanacaklardır.
Burada bir diğer ihtimal ise, bu kimlik bilgilerinin YSK, nüfus müdürlüğü, Mernis gibi bilişim sitemlerine girilerek ele geçirilmesidir. Bu halde de Türk Ceza Kanunu'nun 243. maddesi uyarınca ek olarak failler hakkında 1 yıla kadar hapis veya adli para cezası verileceği hüküm altına alınmıştır.
KİŞİSEL VERİ NEDİR?
Kişisel veri, gerçek veya tüzel kişilere özgü olan ve kişilerin belirlenebilir olmasını sağlayan her türlü spesifik bilgidir. Bu yönüyle kişisel veri, yalnızca kişilerin tanınmasını ve teşhisini sağlayan bilgilerden ibaret olmayıp, kişilerin fiziki, sosyal, kültürel, mali, psikolojik tüm bilgileri kapsamaktadır. Bu kapsamda kişilerin vatandaşlık ve vergi numarası, kimlik, pasaport ve ehliyet bilgiler, sosyal güvenlik numarası, ev ve iş adresi, e-posta adresi, telefon numarası, faks numarası, özgeçmişi, fotoğrafı, videosu, kan grubu, adli sicil (sabıka) bilgileri gibi kişinin belirli veya belirlenebilir olmasını sağlayan tüm bilgiler kişisel veri niteliği taşımaktadır ve kişisel verilerin korunması kapsamına girmektedir.
Avukat Rezan Epözdemir, kimlik bilgilerinin çalınarak satılmasıyla ilgili şu bilgileri verdi:
CEZASI EN AĞIR 4.5 YIL
Kişisel verilerin kaydedilmesi ve kişisel verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme Türk Ceza Kanunu'nun 135. ve 136. maddesi kapsamında bizim hukuk sistemimizde suç olarak tanımlanmıştır. Kişisel verilerin kaydedilmesi suçunun cezası 1 ila 3 yıl hapis cezasıdır. Suçun nitelikli hali ise, kamu görevlisi tarafından görevin verdiği yetkinin kötüye kullanılarak veya belirli bir meslek veya sanatın sağladığı kolaylıktan yararlanılarak işlenmesidir ki bu durumda suçun cezası 1.5 ile 4.5 yıl hapis cezası olacaktır.
İSMET BERKAN YAZDI: BİR MİLLETİN KİMLİK BİLGİLERİ SIZDIRILDI
Kişisel verileri verme, yayma veya ele geçirme suçu ise kişisel verileri kaydetme suçundan farklı olarak zaten kayıtlı bulunan verilere yönelik işlenen bir suçtur. Bu suç tipinin maddi unsuru herhangi ortamda kayıtlı bulunan kişisel verilerin hukuka aykırı yollarla ele geçirilmesi, başkasına verilmesi veya yayılmasıdır. Kişisel verileri verme, yayma veya ele geçirme suçunun cezası 2 ila 4 yıl hapis cezası olarak belirlenmiştir.
Bu suçun kamu görevlileri tarafından işlenmesi halinde ceza yarı oranında artacağından kimlik bilgilerini hukuka aykırı olarak veren veya ele geçiren kamu görevlileri 3 yıldan 6 yıla kadar hapis cezası ile yargılanacaklardır.
Burada bir diğer ihtimal ise, bu kimlik bilgilerinin YSK, nüfus müdürlüğü, Mernis gibi bilişim sitemlerine girilerek ele geçirilmesidir. Bu halde de Türk Ceza Kanunu'nun 243. maddesi uyarınca ek olarak failler hakkında 1 yıla kadar hapis veya adli para cezası verileceği hüküm altına alınmıştır.
KİŞİSEL VERİ NEDİR?
Kişisel veri, gerçek veya tüzel kişilere özgü olan ve kişilerin belirlenebilir olmasını sağlayan her türlü spesifik bilgidir. Bu yönüyle kişisel veri, yalnızca kişilerin tanınmasını ve teşhisini sağlayan bilgilerden ibaret olmayıp, kişilerin fiziki, sosyal, kültürel, mali, psikolojik tüm bilgileri kapsamaktadır. Bu kapsamda kişilerin vatandaşlık ve vergi numarası, kimlik, pasaport ve ehliyet bilgiler, sosyal güvenlik numarası, ev ve iş adresi, e-posta adresi, telefon numarası, faks numarası, özgeçmişi, fotoğrafı, videosu, kan grubu, adli sicil (sabıka) bilgileri gibi kişinin belirli veya belirlenebilir olmasını sağlayan tüm bilgiler kişisel veri niteliği taşımaktadır ve kişisel verilerin korunması kapsamına girmektedir.
HALK ARASINDA ADI FİŞLEME
Kişisel verileri kaydetme, kişilere ait verilerin hukuka aykırı şekilde depolanmasıdır. Kişisel verilerin kaydedilmesi halk arasında “fişleme” olarak tabir edilmektedir. Kişisel verilerin kayıt işlemi kağıt veya dosya üzerinden yapılabileceği gibi dijital ortamda da yapılabilir. Bunun suça veya cezaya bir etkisi yoktur. Önemli olan, kişilerin siyasi, felsefi, dini, mezhepsel, ırksal özelliklerinin, sağlık özelliklerinin, hastalıklarının, cinsel tercihlerinin veya benzeri kişisel bilgilerinin hukuka aykırı şekilde kayıt altına alınmasıdır. Kişisel verilerin hukuka aykırı kaydedilmesi suçunda temel olarak iki unsur söz konusudur. Birincisi ortada kişisel bir veri söz konusu olmalı ve ikinci olarak bu veri hukuka aykırı şekilde kaydedilmelidir. Bir kişisel verinin hukuka aykırı kaydedilmesi, kişisel verilerin kişisel veriyi kaydetme hak ve yetkisi olmaksızın kaydedilmesidir. Bu bakımından kişisel verinin kaydedilmesine, kişisel verinin sahibi tarafından izin veya onay verilmesi hukuka aykırılığı kaldıran bir unsurdur. Aynı şekilde kişisel veriyi meslek veya görev ya da herhangi bir sözleşme kapsamında rızaya dayalı olarak kaydedilmesi de hukuka aykırı olma özelliğini ortadan kaldıran bir durumdur. Bunların dışında herhangi bir izin veya onay olmaksızın ya da izin veya onay verilen kişiden farklı bir kişi tarafından kişisel verilerin kaydedilmesi hukuka aykırı ve suç olacaktır.
FAİLLERİN TESPİTİNİ İSTEYEBİLİRSİNİZ
Bu teorik bilgiler ışığında, kimlik bilgileri çalınan vatandaşlar Cumhuriyet Başsavcılığına başvurmak suretiyle faiilerin tespiti ve cezalandırılması için şikayet dilekçesi verebilirler. Bununla birlikte bu suç tipleri Türk Ceza Kanunu'nun 139. maddesine göre şikayete bağlı suç tipleri olmayıp resen kovuşturulabilen suç tipleridir, yani ilgililer şikayetçi olmasa bile kamu adına soruşturma yapılır ve failler tespit edilirse kamu davası açılır. Ankara cumhuriyet Başsavcılığı konuya ilişkin bir soruşturma açmış olup, varsa kimlik bilgileri yani kişisel verileri çalınan vatandaşların şikayeti de bu ana dosya ile birleştirilecek ve dosya tek elden yeknesak bir şekilde yürütülecektir. Aksi usul ekonomisine aykırı olur ve aynı olay nedeniyle birden fazla savcılık dosyası üzerinden tahkikat yürütülmesine sebep olur. Dolayısıyla kimlik bilgileri çalınan kimselerin yapacakları bireysel şikayetler ana dosya olan Ankara cumhuriyet başsavcılığı dosyası ile birleştirilir.
Burada tc kimlik numaralarının değiştirilmesi veya tahrif edilmesi söz konusu olamaz, çünkü zaten buradaki nüfus ysk başta olmak üzere bir çok veri tabanında ve resmi belgelerde bu kayıtlar mevcut ve tasdik altındadır.
KANUN CUMHURBAŞKANI’NIN ONAYINI BEKLİYOR
Cumhurbaşkanının onayını bekleyen Kişisel verilerin Korunması Kanunu henüz onaylanıp resmi gazetede yayınlanmadığından, somut olaya uygulanabilmesine olanak yoktur. Ancak bu kanunun onaylanmasını takiben TÜRK Ceza Kanunu'nun 135, 136 ve 243. maddelerine göre daha lehe olması halinde uygulanması söz konusu olabilecek ve bu durumda lehe yasa geriye yürüyebilecektir. Cumhurbaşkanı tarafından onaylanmayıp resmi gazetede yürürlüğe girmeyen Kişisel verilerin Korunması Kanunu, Türk Ceza Kanunu'nun mevcut haline göre daha sıkı bir koruma rejimi ihtiva etmektedir.
ÇALINAN BİLGİLERLE NELER YAPILABİLİR?
Çalınan bilgilerle, ilgili vatandaşlar aleyhine kredi çekilebilir, kefil olunabilir, şirket kurulabilinir, tasarrufi işlemlerde bulunulabilinir. İnteraktif bankacılık vasıtaları kullanılabilinir. Tabi ki bütün bunların yapılabilmesi için, ilgilinin imzası, ikametgah belgesi veya telefon bilgisi ile sistemde kayıtlı telefonuna gelen şifre ve mesaj bilgilerine de ihtiyaç var, ek olarak bunlardan biri veya birkaçının temini halinde bu işlemler de yapılabilinir.
Bununla birlikte kimlik bilgilerinin çalınmasının esasa müessir olan bir diğer önemli sonucu ise, bilgi sahiplerinin kişisel verilerinin kaydedilerek veya ele geçirilerek kategorize edilmesi, tasniflenmesi ve halk dilindeki tabirle " fişlenmesi "dir. Ki bu durumun demokratik hukuk devleti açısından kabulüne hukuken ve fiilen olanak toktur. (Hürriyet)
Sema Ramazanoğlu'ndan Kılıçdaroğlu'na: Çirkin ve edep dışı
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sema Ramazanoğlu, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun partisinin grup toplantısında yaptığı açıklamaları kınayarak hukuki süreç başlatacağını açıkladı.
Bakan Ramazanoğlu yaptığı açıklamada, "CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun partisinin grup toplantısında yaptığı ve şahsımda tüm kadınları hedef alan çirkin ve edep dışı açıklamalarını şiddetle kınıyorum" ifadesini kullandı.
"Ana muhalefet partisinin genel başkanının, bir kadına karşı bu kadar seviyesiz ve ahlakdışı açıklamaları ülkemiz ve milletimiz adına üzüntü vericidir" diyen Ramazanoğlu şöyle devam etti:
"Bir önceki grup toplantısında da anneliğimle ilgili çirkin ithamlarda bulunan Kılıçdaroğlu, bu seviyesiz üslubunu sürdürmekte, kadın kimliğine saygısızlıkta ısrar etmektedir. Bu açıklamalar aynı zamanda açık bir taciz ve insan hakkı ihlalidir. Şahsımla birlikte tüm kadınları hedef almaktadır. Öyle inanıyorum ki; bu talihsiz açıklamalar en başta Kılıçdaroğlu'nun eşini ve CHP'de siyaset yapan kadınları rahatsız etmiştir. Tüm kadınlar ve anneler adına, bu hadsiz, haksız ve hukuksuz açıklamayı kınıyor, başta CHP mensubu kadınlarımız olmak üzere tüm kamuoyunu tavır almaya davet ediyorum.
Siyaset tarihimize kara bir leke olarak geçen Kemal Kılıçdaroğlu'nun hakaretlerini yüce milletimizin vicdanına havale ederken, tüm hukuki süreçleri de başlatacağımı kamuoyumuza saygılarımla arz ediyorum."
Bakan Ramazanoğlu yaptığı açıklamada, "CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun partisinin grup toplantısında yaptığı ve şahsımda tüm kadınları hedef alan çirkin ve edep dışı açıklamalarını şiddetle kınıyorum" ifadesini kullandı.
"Ana muhalefet partisinin genel başkanının, bir kadına karşı bu kadar seviyesiz ve ahlakdışı açıklamaları ülkemiz ve milletimiz adına üzüntü vericidir" diyen Ramazanoğlu şöyle devam etti:
"Bir önceki grup toplantısında da anneliğimle ilgili çirkin ithamlarda bulunan Kılıçdaroğlu, bu seviyesiz üslubunu sürdürmekte, kadın kimliğine saygısızlıkta ısrar etmektedir. Bu açıklamalar aynı zamanda açık bir taciz ve insan hakkı ihlalidir. Şahsımla birlikte tüm kadınları hedef almaktadır. Öyle inanıyorum ki; bu talihsiz açıklamalar en başta Kılıçdaroğlu'nun eşini ve CHP'de siyaset yapan kadınları rahatsız etmiştir. Tüm kadınlar ve anneler adına, bu hadsiz, haksız ve hukuksuz açıklamayı kınıyor, başta CHP mensubu kadınlarımız olmak üzere tüm kamuoyunu tavır almaya davet ediyorum.
Siyaset tarihimize kara bir leke olarak geçen Kemal Kılıçdaroğlu'nun hakaretlerini yüce milletimizin vicdanına havale ederken, tüm hukuki süreçleri de başlatacağımı kamuoyumuza saygılarımla arz ediyorum."
Etiketler:
ak parti,
chp,
kadın,
kemal kılıçdaroğlu
50 milyon kişinin kimlik bilgisinin çalındı
Önceki gün Amerikan haber ajansı Associated Press (AP) tüm dünyaya şu haberi geçti: ”Türkiye’deki 50 milyon kişinin kimlik bilgileri internette yayınlandı.” Bu açıklama üzerine ise sosyal ağlardaki kullanıcılar deyim yerindeyse ayağa kalktı. Bunun ardından Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım da açıklama yaptı. Yıldırım, bu bilgilerin önceki dönemlerde de paylaşıldığını ve sürekli gündeme getirildiğini ifade etti. Bu bilgiler 2009 yılında düzenlenen yerel seçimlerinde test aşamasında kullanılan veri tabanındaki kişilere aitti.
Bu haberin tekrar gündeme gelmesi vatandaşları tedirgin etmeye yetti. Peki bu bilgiler kimleri kapsıyor? Sizin bilgileriniz de internette paylaşılıyor mu? Veya bu bilgilerle neler yapılabilir? Merak edilen tüm soruları mercek altına alarak cevaplarını bulduk.
* Hangi kimlik bilgileri var?
- Türkiye vatandaşlık bilgilerinde, TC Kimlik No, ad, soyad, anne adı, baba adı, yaş, doğum yeri, doğum tarihi, nüfusa kayıt olunan il ve açık adres bulunuyor. Kısaca bir kimlikte bulunabilecek tüm bilgiler veri tabanında yer alıyor.
* Benim de kimlik bilgim var mı?
- Paylaşılan bilgiler, 2008 yılında 18 yaşını doldurmuş kişileri kapsadığı iddia ediliyor. Bu yüzden 1990 yılından önce doğmuş vatandaşların kimlik bilgileri mevcut. Yani 26 yaşından küçük kişilerin kimlik bilgisi bulunmuyor. 2008’de 18 yaşını doldurduktan sonra adres bilgilerini değiştirenlerin kayıtları yenilenmiş durumda değil.
* Kimlik bilgilerimi nasıl ele geçirdiler?
- 2008 Mart ayında yerel seçimler için test veritabanı oluşturuldu. Ancak oluşturulan veri tabanı sızdırıldı. Bunun ardından 2010 yılında kimlik bilgileri DVD’ler halinde satıldı. Emniyet güçleri yaptığı operasyonlarda bu bilgileri satan kişileri yakaladı. Ancak bu bilgiler internet ortamında paylaşılmaya devam edildi. En son geçtiğimiz şubat ayında da bu bilgiler tekrar internet ortamında paylaşıldı.
* Daha önce paylaşılan bilgilerle farkı ne?
- Geçtiğimiz şubat ayında paylaşılan bilgilerle bugün paylaşılanlar arasındaki tek fark şifreleme. Daha önceki sızıntılarda bilgiler basitçe şifrelenmişti. ‘Bit kaydırma’ olarak ifade edilen bu şifreleme sistemi önceki gün paylaşılan dosyada açık hale getirildi.
* Kendi bilgilerimi silebilebilir miyim?
- Oluşturulan veri tabanından bilgilerinizi silebilmek imkânsız. Çünkü oluşturulan veri tabanındaki bilgiler bir kez ele geçirilmiş ve daha sonra kopyalanarak çoğaltılmış durumda. Bu yüzden bilgilerinizi silemezsiniz.
* Paylaşılan bilgilerle neler yapılabilir?
- Bir kimlikte yer alan hemen hemen tüm bilgilere sahip olan veri tabanı ile bir kişi adına birçok işlem yapabilmek mümkün. Örneğin, kredi ve kredi kartı alınabilir, sahte kimlik çıkarılabilir, e-devlet hesabı açarak kişi adına tüm işlemler yapılabilir.
* Veri tabanını indirmek suç mu?
- Kesinlikle suçtur. Bunun sebebi de kişisel verileri ele geçirilmesi. Bu yüzden vatandaşların kimlik bilgileri veri tabanını bilgisayarınıza kesinlikle indirmeyin.
* Yeni veriler sızdırılabilir mi?
- Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı, siber güvenlik için çalışmalarını devam ettiriyor. Siber Güvenlik Kurulu ve Siber Güvenlik Eylem Planı ile hackerların bu tip verilen ele geçirmesini önlemek için stratejiler hayata geçiriliyor. Buna rağmen hackerların bu tip verileri ele geçirmesi de mümkün.
KİMLİĞİMİZİ HER YERDE PAYLAŞIYORUZ
SON yıllarda ele geçirilen kimlik bilgileri yüzünden kişilerin adına kredi ve kredi kartı alındığını ifade eden Bilişim Avukatı Gökhan Ahi, “Buradaki bilgilerle birçok şeyi yapabilmek mümkün. Ancak bu veri tabanına gelmeden önce kimliğimizi her yerde paylaşıyoruz. Kimliklerimizin fotokopisini çektiriyoruz. Plazalara girerken, operatörlerden hat açtırırken veya kargo teslim alırken. Bu durumlarda da kimlik bilgilerinin kopyalanması mümkün“ diye konuştu.
ISITIP GÜNDEME GETİRİYORLAR
ULAŞTIRMA, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, Türk Dünyası Mühendisler ve Mimarlar Birliği (TDMMB) Yönetim Kurulu’nda yaptığı konuşmada “50 milyon Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının kimlik bilgilerinin çalındığı” yönündeki iddialara cevap verdi. Yıldırım, “Bu haber çok eski bir haber. 2010 yılında da böyle bir iddia ortaya atılmıştı. Şimdi bu, zaman zaman ısıtılıp ısıtılıp gündeme getiriliyor, yeni bir haber gibi servis yapılıyor. Şu an ortaya çıkan haberlerin güncel bir değeri yok. Bu, bildiğimiz bir konudur, geçmişte yaşanmış bir hadisedir” dedi.
Kişisel verilerin korunmasına yönelik yasal düzenlemenin TBMM’den çıktığını ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın onayında olduğunu anımsatan Yıldırım, söz konusu kanun yürürlüğe girdikten sonra kişisel veriler konusunda çok daha sıkı tedbirler olacağını ifade etti. Yıldırım, ayrıca sosyal medyada zaman zaman piyasayı hareketlendirmek için doğru olmayan haberlerin yayılabildiğini sözlerine ekledi. hürriyet.com.tr
Bu haberin tekrar gündeme gelmesi vatandaşları tedirgin etmeye yetti. Peki bu bilgiler kimleri kapsıyor? Sizin bilgileriniz de internette paylaşılıyor mu? Veya bu bilgilerle neler yapılabilir? Merak edilen tüm soruları mercek altına alarak cevaplarını bulduk.
* Hangi kimlik bilgileri var?
- Türkiye vatandaşlık bilgilerinde, TC Kimlik No, ad, soyad, anne adı, baba adı, yaş, doğum yeri, doğum tarihi, nüfusa kayıt olunan il ve açık adres bulunuyor. Kısaca bir kimlikte bulunabilecek tüm bilgiler veri tabanında yer alıyor.
* Benim de kimlik bilgim var mı?
- Paylaşılan bilgiler, 2008 yılında 18 yaşını doldurmuş kişileri kapsadığı iddia ediliyor. Bu yüzden 1990 yılından önce doğmuş vatandaşların kimlik bilgileri mevcut. Yani 26 yaşından küçük kişilerin kimlik bilgisi bulunmuyor. 2008’de 18 yaşını doldurduktan sonra adres bilgilerini değiştirenlerin kayıtları yenilenmiş durumda değil.
* Kimlik bilgilerimi nasıl ele geçirdiler?
- 2008 Mart ayında yerel seçimler için test veritabanı oluşturuldu. Ancak oluşturulan veri tabanı sızdırıldı. Bunun ardından 2010 yılında kimlik bilgileri DVD’ler halinde satıldı. Emniyet güçleri yaptığı operasyonlarda bu bilgileri satan kişileri yakaladı. Ancak bu bilgiler internet ortamında paylaşılmaya devam edildi. En son geçtiğimiz şubat ayında da bu bilgiler tekrar internet ortamında paylaşıldı.
* Daha önce paylaşılan bilgilerle farkı ne?
- Geçtiğimiz şubat ayında paylaşılan bilgilerle bugün paylaşılanlar arasındaki tek fark şifreleme. Daha önceki sızıntılarda bilgiler basitçe şifrelenmişti. ‘Bit kaydırma’ olarak ifade edilen bu şifreleme sistemi önceki gün paylaşılan dosyada açık hale getirildi.
* Kendi bilgilerimi silebilebilir miyim?
- Oluşturulan veri tabanından bilgilerinizi silebilmek imkânsız. Çünkü oluşturulan veri tabanındaki bilgiler bir kez ele geçirilmiş ve daha sonra kopyalanarak çoğaltılmış durumda. Bu yüzden bilgilerinizi silemezsiniz.
* Paylaşılan bilgilerle neler yapılabilir?
- Bir kimlikte yer alan hemen hemen tüm bilgilere sahip olan veri tabanı ile bir kişi adına birçok işlem yapabilmek mümkün. Örneğin, kredi ve kredi kartı alınabilir, sahte kimlik çıkarılabilir, e-devlet hesabı açarak kişi adına tüm işlemler yapılabilir.
* Veri tabanını indirmek suç mu?
- Kesinlikle suçtur. Bunun sebebi de kişisel verileri ele geçirilmesi. Bu yüzden vatandaşların kimlik bilgileri veri tabanını bilgisayarınıza kesinlikle indirmeyin.
* Yeni veriler sızdırılabilir mi?
- Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı, siber güvenlik için çalışmalarını devam ettiriyor. Siber Güvenlik Kurulu ve Siber Güvenlik Eylem Planı ile hackerların bu tip verilen ele geçirmesini önlemek için stratejiler hayata geçiriliyor. Buna rağmen hackerların bu tip verileri ele geçirmesi de mümkün.
KİMLİĞİMİZİ HER YERDE PAYLAŞIYORUZ
SON yıllarda ele geçirilen kimlik bilgileri yüzünden kişilerin adına kredi ve kredi kartı alındığını ifade eden Bilişim Avukatı Gökhan Ahi, “Buradaki bilgilerle birçok şeyi yapabilmek mümkün. Ancak bu veri tabanına gelmeden önce kimliğimizi her yerde paylaşıyoruz. Kimliklerimizin fotokopisini çektiriyoruz. Plazalara girerken, operatörlerden hat açtırırken veya kargo teslim alırken. Bu durumlarda da kimlik bilgilerinin kopyalanması mümkün“ diye konuştu.
ISITIP GÜNDEME GETİRİYORLAR
ULAŞTIRMA, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, Türk Dünyası Mühendisler ve Mimarlar Birliği (TDMMB) Yönetim Kurulu’nda yaptığı konuşmada “50 milyon Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının kimlik bilgilerinin çalındığı” yönündeki iddialara cevap verdi. Yıldırım, “Bu haber çok eski bir haber. 2010 yılında da böyle bir iddia ortaya atılmıştı. Şimdi bu, zaman zaman ısıtılıp ısıtılıp gündeme getiriliyor, yeni bir haber gibi servis yapılıyor. Şu an ortaya çıkan haberlerin güncel bir değeri yok. Bu, bildiğimiz bir konudur, geçmişte yaşanmış bir hadisedir” dedi.
Kişisel verilerin korunmasına yönelik yasal düzenlemenin TBMM’den çıktığını ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın onayında olduğunu anımsatan Yıldırım, söz konusu kanun yürürlüğe girdikten sonra kişisel veriler konusunda çok daha sıkı tedbirler olacağını ifade etti. Yıldırım, ayrıca sosyal medyada zaman zaman piyasayı hareketlendirmek için doğru olmayan haberlerin yayılabildiğini sözlerine ekledi. hürriyet.com.tr
“Reis Geleneksel Uçurtma Şenliği”
Reis Geleneksel Uçurtma Şenliği ile çocuklar, eğlence dolu bir gün yaşayacak.
Reis’in, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı etkinliği, hafta boyunca devam ederken, uçurtma şenliğinin yanı sıra, düzenlenecek mısır şenliği ile çocuklar coşku dolu bir bayram geçirecek.
23 Nisan’da bir dizi etkinliğe katılmakta olan Reis Gıda, zincir marketlerde düzenlediği organizasyonlarda da, uçurtma hediye edecek. Reis stantlarından, uçurtma alan çocukların gözlerindeki mutluluk görülmeye değer.
35 yıldır kuru gıda sektörünün lideri olan Reis Gıda, toplumdaki kurum ve kuruluşlara değer katan sayısız sosyal sorumluluk projesi içinde yer alırken; özel günler ve haftalara dair etkinliklere katkı sağlamayı sürdürüyor. Ülkemizin sayılı Sevgi Şirketlerinden olan Reis, toplumla paylaşma konusundaki liderliğini, faaliyete başladığı ilk günden itibaren devam ettiriyor.
Sağlıklı ve dengeli beslenmenin önemini anlatıyor
Geleceğimiz olan çocuklarımız ve gençlerimiz başta olmak üzere tüm bireyleri, obezite konusunda bilinçlendirmeyi hedefleyen Reis Gıda, ‘yaşanabilir bir dünya için sağlıklı ve dengeli beslenmeyi’ birinci önceliği olarak ele alıyor.
Son 7 yıldır kurumsal sosyal sorumluluk projesi kapsamında obeziteyle mücadele eden Reis, 2009 yılında ‘Geleneksel Lezzetler Sağlıklı Nesiller’ sloganıyla başlattığı kampanyasına, ‘Abur Cubur Olacağı Budur’ ile devam etti. Kampanyada bir sonraki slogan “Abur Cubura Karnımız Tok” oldu. 2015 yılında başlatılan “Ev Yemeği Sofrada Hesap Ortada” çalışması ile sağlıklı bir toplum için obeziteye karşı mücadelesini 2016 yılında devam ettiriyor.
Reis’in, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı etkinliği, hafta boyunca devam ederken, uçurtma şenliğinin yanı sıra, düzenlenecek mısır şenliği ile çocuklar coşku dolu bir bayram geçirecek.
23 Nisan’da bir dizi etkinliğe katılmakta olan Reis Gıda, zincir marketlerde düzenlediği organizasyonlarda da, uçurtma hediye edecek. Reis stantlarından, uçurtma alan çocukların gözlerindeki mutluluk görülmeye değer.
35 yıldır kuru gıda sektörünün lideri olan Reis Gıda, toplumdaki kurum ve kuruluşlara değer katan sayısız sosyal sorumluluk projesi içinde yer alırken; özel günler ve haftalara dair etkinliklere katkı sağlamayı sürdürüyor. Ülkemizin sayılı Sevgi Şirketlerinden olan Reis, toplumla paylaşma konusundaki liderliğini, faaliyete başladığı ilk günden itibaren devam ettiriyor.
Sağlıklı ve dengeli beslenmenin önemini anlatıyor
Geleceğimiz olan çocuklarımız ve gençlerimiz başta olmak üzere tüm bireyleri, obezite konusunda bilinçlendirmeyi hedefleyen Reis Gıda, ‘yaşanabilir bir dünya için sağlıklı ve dengeli beslenmeyi’ birinci önceliği olarak ele alıyor.
Son 7 yıldır kurumsal sosyal sorumluluk projesi kapsamında obeziteyle mücadele eden Reis, 2009 yılında ‘Geleneksel Lezzetler Sağlıklı Nesiller’ sloganıyla başlattığı kampanyasına, ‘Abur Cubur Olacağı Budur’ ile devam etti. Kampanyada bir sonraki slogan “Abur Cubura Karnımız Tok” oldu. 2015 yılında başlatılan “Ev Yemeği Sofrada Hesap Ortada” çalışması ile sağlıklı bir toplum için obeziteye karşı mücadelesini 2016 yılında devam ettiriyor.
Erdoğan, Kılıçdaroğlu’na çok sert sözlerle cevap verdi
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Saray'da muhtarlarla buluştu.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Aile Bakanı Sema Ramazanoğlu için “Birilerinin önüne yatmış vaziyette” diyen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na ağır ifadelerle tepki gösterdi. Erdoğan, “Dinime küfreden Müslüman olsa bari. Cinsi sapık şu an cezaevinde ve yaptıklarının hesabını adalete veriyor. Peki bu siyasi sapıklarını ne yapacağız” dedi. Erdoğan konuşmasında, Can Dündar ve Erdem Gül’ün MİT TIR’ları davasına katılan konsolosları eleştirmesinin ardından bir muhtarla yanak yanağa resmedildiği mizah dergisi Leman’ın kapağına da tepki gösterdi. Erdoğan, “Biliyorsunuz bir konsolosun, casusluktan yargılanan bir gazeteciyle fotoğraf çektirdiğini eleştirmiştim. Bir mizah dergisi, benim muhtarlarla çektirdiğim fotoğrafı kapağına taşımış, “Biz konsoloslarla, sen ancak muhtarlarla fotoğraf çektirirsin” demişler. Benim yanım zaten muhtarların yanı, siz o konsolosların yanında” diye konuştu.
Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı Sarayın’da yaptığı konuşmasından satırbaşları şöyle;
Ülkemizdeki muhtarlarımızın tamamıyla kucaklaşmak için başlattığımız bu buluşmaları devam ettireceğiz. Bu toplantılar, ülkemizde sadece Cumhurbaşkanı nezdinde değil, bana göre en verimli organizasyondur. Keşke mümkün olsa da, 79 milyon insanımızın tamamıyla temas kurabilsek. Sizler, onların zaten vekilisiniz. Sizlerle bir araya gelmek 79 milyonla buluşmaktır.
Dün avukatlarımız buradaydı, 81 vilayeti temsil eden avukatlarımızla bir araya geldik. Amerika’da da vatandaşlarımızla bir araya geldik, onun öncesinde Harp akademilerinde subaylarımızla buluştuk. Daha evvel, bir televizyon programında üniversiteli gençlerimizle konuşma fırsatı bulduk. Aynı şekilde, bulduğum her fırsatta illerimize gidiyor, vatandaşlarımızla kucaklaşıyorum. Tüm saydığım bu programlar son 3 hafta içerisinde gerçekleşti. Ülkemize hayırlı olmak için gece gündüz koşturmaya, mücadele etmeye devam edeceğim.
KARİKATÜR DERGİSİ LEMAN’IN KAPAĞINA TEPKİ
Bizim milletimizle, özellikle siz muhtarlarımızla muhabbetimiz birilerini rahatsız ediyor. Beni eleştirmek adına muhtarlarımızı eleştirmeye kadar varıyor. Biliyorsunuz bir konsolosun, casusluktan yargılanan bir gazeteciyle fotoğraf ektirdiğini eleştirmiştim. Bir mizah dergisi, benim muhtarlarla çektirdiğim fotoğrafı kapağına taşımış, “Biz konsoloslarla, sen ancak muhtarlarla fotoğraf çektirirsin” demişler. Benim yanım zaten muhtarların yanı, siz kimin yanındasınız? O konsolosların yanındasınız. Varsın devam etsinler, biz onların kafasını çok iyi biliyoruz. Kendilerini solcu, aydın olarak tanımlıyorlar, bunlar halk düşmanının önde gidenleridir
Bunun adını halkçılık koyarak kara mizah örneği gösteriyorlar. Dün, ayağındaki çarığı, altındaki şalvarı, başındaki kasketi yüzüden Aşık Veysel’i Ankara’ya sokmamaya çalışan kafayla, benim muhtarlarla buluşmamı eleştiren kafa aynıdır. Bunların demokratlığı milletsiz bir demokrattır. “Şu millet olmasa Türkiye’yi ne güzel idare ederiz” diyorlar. Günahıyla-sevabıyla ülkeyi yönetme sorumluluğunu üstlendik, yaptıklarımız ortada.
KILIÇDAROĞLU’NA ÇOK SERT SÖZLER: SİYASİ SAPIK
Hayalimi hatırlıyor musunuz? Siz muhtarlar olarak bu konulara ilgi duyan, gözü açık insanlarsınız. Siz hatırlamıyorsanız diğer vatandaşlarımız hiç hatırlamaz. Ülkede şöyle bir muhalefet anlayış var:
Cumhurbaşkanına ve hükümete hakaret edelim. Rahat koltuklarımızda oturalım. Dışarıdan bir güç gelsin, üst akıl diyorum ya ben onlar bir talimat versin, onları devirsin diye bekliyorlar. Cinsi sapıklara dahil bel bağlamış durumdalar. Bakınız Ana muhalefet partisinin başkanı çıkıyor bir konuşma yapıyor. Bu konuşmayı onun şahsına değil, onun şahsında başında bulunduğu partinin mensubu hanımefendilere ve o partinin mensuplarına ve milletime bu çağrıyı yapıyorum. Karaman’dan sonra Türkiye’nin dört bir yanında olaylar patladı diyor, bunlar sabah akşam dinden imandan bahsediyorlar diyor. Dinime küfreden müslüman olsa diyor.
Değerli kardeşlerim, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı olan hanımefendiye terbiyemin el vermeyeceği ifadelerle saldırıyor. Bu sözler sansürlenerek verildi medyada. Bakan hanım hakkında çok çirkin ifadeler kullanıyor, Cinsi sapık şu an cezaevinde ve yaptıklarının hesabını adalete veriyor, peki bu siyasi sapıklarını ne yapacağız?
Ahlaksızlığın çıtasını sürekli yükseltiyorlar, söylenecek her söz fuzilidir, tıpkı kendisi gibi gereksizdir. Bu kişi, başında bulunduğu partinin yüz karasıdır. Kaset olayı olmasa bu partinin başına gelecek mecali yoktu. Bunda yalanın, takiyenin her türlüsü var. Kendi Genel Başkanı’nın yanından ayrılıyor, “Aday değilim” diyor, ertesi gün adaylığını ilan ediyor, bunlardan siyasetçi olmaz. Benim milletim “Adam gibi adam olana prim veririz” diyor, milletimiz böyle bir zihniyete itibar ediyor. Muhalefet partilerinin iktidar olup, rahatlarını bozmak gibi bir niyetleri yok zaten. İktidar olursan ekonomiyle, bölgedeki krizlerle, sağlıklarla, fakir fukarayla ilgileneceksin, iş çok. Bu kadar sorumluluk bizim muhalefeti bozar. Hakikatlerle yüzleşmek hiçbirinin işine gelmez
Normal şartlarda siyasi parti dediğin tek başına iktidar olmak, başaramıyorsa iktidarın bir parçası olmak ister. Bizimkiler iktidar sorumluluğundan kaçmanın yollarını aradılar. Milletimiz de, “Madem halinizden memnunsunuz, böyle devam edin” deyip 1 Kasım’da tercihlerini sandığa taşıdılar. Lafla dünyaya nizam vermeye kalkanların evlerinde terbiyesizliği görürsünüz. Milletimiz de lafa değil icraate bakıyor. Türkiye, kendi toprakları içinde yaşanan dünyadaki en büyük terör olaylarının hedefi durumundadır. Güneydoğu’da yaşanan saldırılar hem halkımızı tehdit ediyor, hem de şehitlerimizde bizi acılara gark ediyor.
Sınırın diğer tarafından yapılan tahrikat sebebiyle operasyonlar yavaş ilerliyor. Güvenlik güçlerimizin verdiği kayıplar, büyük etkili bombalardan kaynaklanıyor. Özellikle Nusaybin’de bu böyle. İnsanlarımızın sağlığı için hassasiyet gösterdiğimiz için böyle sorunlarla karşılaşıyoruz. Gerekiyorsa operasyon yürütülen yerlerin tamamen boşaltılması, kullanılamaz hale gelmiş binaların uzaktan yıkılması yoluna gidilebilir.
Bu bölge zaten altyapısı olmayan bir bölge. Bizim önce buralarda altyapıyı A’dan Z’ye yapmamız lazım. Biz buralarda kentsel dönüşümü gerçekleştirerek buraları inşa etmemiz lazım, şu an hükümetimizin yaptığı bu. Buralar tamamen yıkılıp yeniden inşa edilmesi lazım.
Bizim şehitlerimize verdiğimiz birçok imkan var, her defasında açıklamak şehitlerimize saygısızlık olur diye dillendirmiyoruz. Orada yapılacak işlemler mülk sahiplerine yönelik yapılacak, mülk sahibi olmayanlar ise yine orada kirada yaşamaya devam edecekler. Bu süreç içerisinde onlara kira yardımı yapılıyor devletimiz tarafından. Adil olmak bir devletin şanındandır, şerefindendir. Bizim devletimiz de bu şekilde adım atıyor. Askerimizin değil canını serçe parmağını dahil oradaki beton yığınına değişmez.
Son zamanlarda bu sebepten şehit verdiğimizi görüyoruz, güvenlik güçlerimizin ihtiyaçları konusunda ilgili kurumların hassasiyet göstermesini bekliyorum. Binbaşı Selçuk Çelik’in ailesine başsağlığı diliyorum, şehitlerimizin makamı, peygamberlikten sonra en yüce makam. Bu başsağlığı dileklerimi iletirken, onların acısı bizim yaşadığımız gibi değil biliyorum. Biz şuna inandık, inanacağız: Şuheda fışkıracak toprağı sıksan şuheda, etmesin beni tek vatanım dünyada cüda… Şehitlik işte bu toprakları vatan yapan o kanın ta kendisidir. Ülkenin ve milletin bekası için canını veren kahramanlarımızı omuzumuzda taşısak yeridir.
Biz bu coğrafyayı vatanımız olarak kabul ettiğimiz, hayatımızı burada geçirmekte kararlı olduğumuz sürece bu mücadele bitmeyecektir. Birilerinin yaşayacağı başka ülkeler olabilir, ama bizim gidecek başka bir vatanımız yok, bu toprakları bırakmaya niyetimiz yok. Milletimizin birliğini hedef alarak bizi sıkıştırmaya çalışanlar üstlerine bastıkları toprağın bir de altına baksınlar. Orada, kendileri gibi düşünen, hareket eden nice gafiller görecekler.
“5 DAİMİ ÜLKE ARASINDA 1 TANE MÜSLÜMAN YOK”
Tek vatan diyoruz, bu ülkede 79 milyon insan var. Ben Kürdüm, ama ben Türk milletindenim, Boşnak’ım ama ben Türk milletindenim. Böyle denmeli. Tek vatan, bu vatanda kimse operasyona kalkışmasın, kalkışırlarsa şu anda ödedikleri bedelin kat be kat fazlasını ödeyecekler, bunu herkes kabullenecek. Biri çıkmış paralel, öteki çıkmış bilmem ne devleti. Türkiye Cumhuriyeti olarak ya varsın ya yoksun, bu olay böyle. Hep birlikte Türkiye olarak hedeflerimize ulaşacağız, onun için parçalanmayacağız. Birbirimizi Allah için seveceğiz, birilerine prim vermeyeceğiz.
Ülkemizin içeride ve dışarıda verdiği mücadeleyi kavrayamayanların olduğunu görüyoruz. Basit bir bölgesel kriz meselesi yaşamıyoruz. Bu mesele, yüzyıl önce başlatılan bir projenin yeniden canlandırma girişimidir, 1. Dünya Savaşı’ndan sonra 2. Dünya Savaşı’nda atılan adımların devamıdır. Irak’ta çeyrek asırdır süren kriz, sadece mezhep çekişmesinden ibaret asla değildir. Mısır’da, Libya’da yaşananların bu ülkenin kendi dinamikleri olarak kabul edemeyiz. Kafkasya’da, Afrika’da bitmek bilmeyen sancılar tesadüf değildir. Dünya 5′ten büyüktür, bunun için uluslararası kurumların yeniden yapılandırılmasını talep ediyoruz. BM’de 196 ülke var, ama hepsinin kaderi 5 ülkenin ağzında, o 5 ülkeden bir tanesi “hayır” diyorsa siz oradan karar çıkartamazsınız, bu 5 daimi üyenin de 5′i Hristiyan, içlerinde bir tane Müslüman yok, hani adalet? Her inancın temsil edildiği BM konseyi yok ki ortada. Şu anda Suriye’yle ilgili konularda tek başına Rusya “hayır” diyor iş bitiyor, adil olmak her devletin bana göre kalış sebebidir. 1. Dünya şartlarıyla bu günün şartları aynı değil, BM’nin yeniden reforme edilmesi lazım. Yeniden dizayn edilmesinde 196 ülke de burada 2 sene de bir mi olur nasıl olursa olsun belli aralıklarda görev sırası gelmeli.
ANAYASA’YI İHLAL Mİ?
Erdoğan’ın Kılıçdaroğlu’na yüklenirken, sarf ettiği “Bunlara benim milletim ülkeyi teslim etmez” sözleri de sosyal medyanın gündemine oturdu. Birçok sosyal medya kullanıcı Erdoğan’ın sözlerini “iç politikaya müdahale” olarak yorumladı.
Peki Erdoğan’ın sözleri “Cumhurbaşkanı’nın tarafsız olmasını” düzenleyen Anayasa’nın 101′inci maddesine aykırı mı. Anayasa’nın 101. maddesi şöyle;
Madde 101- Cumhurbaşkanı, Türkiye Büyük Millet Meclisince kırk yaşını doldurmuş ve yükseköğrenim yapmış kendi üyeleri veya bu niteliklere ve milletvekili seçilme yeterliğine sahip Türk vatandaşları arasında yedi yıllık bir süre için seçilir. Cumhurbaşkanlığına Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri dışında aday gösterilebilmesi, Meclis üye tamsayısının en az beşte birinin yazılı önerisiyle mümkündür. Bir kimse, iki defe Cumhurbaşkanı seçilemez. Cumhurbaşkanı seçilenin, varsa partisi ile ilişiği kesilir ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Üyeliği sona erer.” Sözcü
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Aile Bakanı Sema Ramazanoğlu için “Birilerinin önüne yatmış vaziyette” diyen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na ağır ifadelerle tepki gösterdi. Erdoğan, “Dinime küfreden Müslüman olsa bari. Cinsi sapık şu an cezaevinde ve yaptıklarının hesabını adalete veriyor. Peki bu siyasi sapıklarını ne yapacağız” dedi. Erdoğan konuşmasında, Can Dündar ve Erdem Gül’ün MİT TIR’ları davasına katılan konsolosları eleştirmesinin ardından bir muhtarla yanak yanağa resmedildiği mizah dergisi Leman’ın kapağına da tepki gösterdi. Erdoğan, “Biliyorsunuz bir konsolosun, casusluktan yargılanan bir gazeteciyle fotoğraf çektirdiğini eleştirmiştim. Bir mizah dergisi, benim muhtarlarla çektirdiğim fotoğrafı kapağına taşımış, “Biz konsoloslarla, sen ancak muhtarlarla fotoğraf çektirirsin” demişler. Benim yanım zaten muhtarların yanı, siz o konsolosların yanında” diye konuştu.
Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı Sarayın’da yaptığı konuşmasından satırbaşları şöyle;
Ülkemizdeki muhtarlarımızın tamamıyla kucaklaşmak için başlattığımız bu buluşmaları devam ettireceğiz. Bu toplantılar, ülkemizde sadece Cumhurbaşkanı nezdinde değil, bana göre en verimli organizasyondur. Keşke mümkün olsa da, 79 milyon insanımızın tamamıyla temas kurabilsek. Sizler, onların zaten vekilisiniz. Sizlerle bir araya gelmek 79 milyonla buluşmaktır.
Dün avukatlarımız buradaydı, 81 vilayeti temsil eden avukatlarımızla bir araya geldik. Amerika’da da vatandaşlarımızla bir araya geldik, onun öncesinde Harp akademilerinde subaylarımızla buluştuk. Daha evvel, bir televizyon programında üniversiteli gençlerimizle konuşma fırsatı bulduk. Aynı şekilde, bulduğum her fırsatta illerimize gidiyor, vatandaşlarımızla kucaklaşıyorum. Tüm saydığım bu programlar son 3 hafta içerisinde gerçekleşti. Ülkemize hayırlı olmak için gece gündüz koşturmaya, mücadele etmeye devam edeceğim.
KARİKATÜR DERGİSİ LEMAN’IN KAPAĞINA TEPKİ
Bizim milletimizle, özellikle siz muhtarlarımızla muhabbetimiz birilerini rahatsız ediyor. Beni eleştirmek adına muhtarlarımızı eleştirmeye kadar varıyor. Biliyorsunuz bir konsolosun, casusluktan yargılanan bir gazeteciyle fotoğraf ektirdiğini eleştirmiştim. Bir mizah dergisi, benim muhtarlarla çektirdiğim fotoğrafı kapağına taşımış, “Biz konsoloslarla, sen ancak muhtarlarla fotoğraf çektirirsin” demişler. Benim yanım zaten muhtarların yanı, siz kimin yanındasınız? O konsolosların yanındasınız. Varsın devam etsinler, biz onların kafasını çok iyi biliyoruz. Kendilerini solcu, aydın olarak tanımlıyorlar, bunlar halk düşmanının önde gidenleridir
Bunun adını halkçılık koyarak kara mizah örneği gösteriyorlar. Dün, ayağındaki çarığı, altındaki şalvarı, başındaki kasketi yüzüden Aşık Veysel’i Ankara’ya sokmamaya çalışan kafayla, benim muhtarlarla buluşmamı eleştiren kafa aynıdır. Bunların demokratlığı milletsiz bir demokrattır. “Şu millet olmasa Türkiye’yi ne güzel idare ederiz” diyorlar. Günahıyla-sevabıyla ülkeyi yönetme sorumluluğunu üstlendik, yaptıklarımız ortada.
KILIÇDAROĞLU’NA ÇOK SERT SÖZLER: SİYASİ SAPIK
Hayalimi hatırlıyor musunuz? Siz muhtarlar olarak bu konulara ilgi duyan, gözü açık insanlarsınız. Siz hatırlamıyorsanız diğer vatandaşlarımız hiç hatırlamaz. Ülkede şöyle bir muhalefet anlayış var:
Cumhurbaşkanına ve hükümete hakaret edelim. Rahat koltuklarımızda oturalım. Dışarıdan bir güç gelsin, üst akıl diyorum ya ben onlar bir talimat versin, onları devirsin diye bekliyorlar. Cinsi sapıklara dahil bel bağlamış durumdalar. Bakınız Ana muhalefet partisinin başkanı çıkıyor bir konuşma yapıyor. Bu konuşmayı onun şahsına değil, onun şahsında başında bulunduğu partinin mensubu hanımefendilere ve o partinin mensuplarına ve milletime bu çağrıyı yapıyorum. Karaman’dan sonra Türkiye’nin dört bir yanında olaylar patladı diyor, bunlar sabah akşam dinden imandan bahsediyorlar diyor. Dinime küfreden müslüman olsa diyor.
Değerli kardeşlerim, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı olan hanımefendiye terbiyemin el vermeyeceği ifadelerle saldırıyor. Bu sözler sansürlenerek verildi medyada. Bakan hanım hakkında çok çirkin ifadeler kullanıyor, Cinsi sapık şu an cezaevinde ve yaptıklarının hesabını adalete veriyor, peki bu siyasi sapıklarını ne yapacağız?
Ahlaksızlığın çıtasını sürekli yükseltiyorlar, söylenecek her söz fuzilidir, tıpkı kendisi gibi gereksizdir. Bu kişi, başında bulunduğu partinin yüz karasıdır. Kaset olayı olmasa bu partinin başına gelecek mecali yoktu. Bunda yalanın, takiyenin her türlüsü var. Kendi Genel Başkanı’nın yanından ayrılıyor, “Aday değilim” diyor, ertesi gün adaylığını ilan ediyor, bunlardan siyasetçi olmaz. Benim milletim “Adam gibi adam olana prim veririz” diyor, milletimiz böyle bir zihniyete itibar ediyor. Muhalefet partilerinin iktidar olup, rahatlarını bozmak gibi bir niyetleri yok zaten. İktidar olursan ekonomiyle, bölgedeki krizlerle, sağlıklarla, fakir fukarayla ilgileneceksin, iş çok. Bu kadar sorumluluk bizim muhalefeti bozar. Hakikatlerle yüzleşmek hiçbirinin işine gelmez
Normal şartlarda siyasi parti dediğin tek başına iktidar olmak, başaramıyorsa iktidarın bir parçası olmak ister. Bizimkiler iktidar sorumluluğundan kaçmanın yollarını aradılar. Milletimiz de, “Madem halinizden memnunsunuz, böyle devam edin” deyip 1 Kasım’da tercihlerini sandığa taşıdılar. Lafla dünyaya nizam vermeye kalkanların evlerinde terbiyesizliği görürsünüz. Milletimiz de lafa değil icraate bakıyor. Türkiye, kendi toprakları içinde yaşanan dünyadaki en büyük terör olaylarının hedefi durumundadır. Güneydoğu’da yaşanan saldırılar hem halkımızı tehdit ediyor, hem de şehitlerimizde bizi acılara gark ediyor.
Sınırın diğer tarafından yapılan tahrikat sebebiyle operasyonlar yavaş ilerliyor. Güvenlik güçlerimizin verdiği kayıplar, büyük etkili bombalardan kaynaklanıyor. Özellikle Nusaybin’de bu böyle. İnsanlarımızın sağlığı için hassasiyet gösterdiğimiz için böyle sorunlarla karşılaşıyoruz. Gerekiyorsa operasyon yürütülen yerlerin tamamen boşaltılması, kullanılamaz hale gelmiş binaların uzaktan yıkılması yoluna gidilebilir.
Bu bölge zaten altyapısı olmayan bir bölge. Bizim önce buralarda altyapıyı A’dan Z’ye yapmamız lazım. Biz buralarda kentsel dönüşümü gerçekleştirerek buraları inşa etmemiz lazım, şu an hükümetimizin yaptığı bu. Buralar tamamen yıkılıp yeniden inşa edilmesi lazım.
Bizim şehitlerimize verdiğimiz birçok imkan var, her defasında açıklamak şehitlerimize saygısızlık olur diye dillendirmiyoruz. Orada yapılacak işlemler mülk sahiplerine yönelik yapılacak, mülk sahibi olmayanlar ise yine orada kirada yaşamaya devam edecekler. Bu süreç içerisinde onlara kira yardımı yapılıyor devletimiz tarafından. Adil olmak bir devletin şanındandır, şerefindendir. Bizim devletimiz de bu şekilde adım atıyor. Askerimizin değil canını serçe parmağını dahil oradaki beton yığınına değişmez.
Son zamanlarda bu sebepten şehit verdiğimizi görüyoruz, güvenlik güçlerimizin ihtiyaçları konusunda ilgili kurumların hassasiyet göstermesini bekliyorum. Binbaşı Selçuk Çelik’in ailesine başsağlığı diliyorum, şehitlerimizin makamı, peygamberlikten sonra en yüce makam. Bu başsağlığı dileklerimi iletirken, onların acısı bizim yaşadığımız gibi değil biliyorum. Biz şuna inandık, inanacağız: Şuheda fışkıracak toprağı sıksan şuheda, etmesin beni tek vatanım dünyada cüda… Şehitlik işte bu toprakları vatan yapan o kanın ta kendisidir. Ülkenin ve milletin bekası için canını veren kahramanlarımızı omuzumuzda taşısak yeridir.
Biz bu coğrafyayı vatanımız olarak kabul ettiğimiz, hayatımızı burada geçirmekte kararlı olduğumuz sürece bu mücadele bitmeyecektir. Birilerinin yaşayacağı başka ülkeler olabilir, ama bizim gidecek başka bir vatanımız yok, bu toprakları bırakmaya niyetimiz yok. Milletimizin birliğini hedef alarak bizi sıkıştırmaya çalışanlar üstlerine bastıkları toprağın bir de altına baksınlar. Orada, kendileri gibi düşünen, hareket eden nice gafiller görecekler.
“5 DAİMİ ÜLKE ARASINDA 1 TANE MÜSLÜMAN YOK”
Tek vatan diyoruz, bu ülkede 79 milyon insan var. Ben Kürdüm, ama ben Türk milletindenim, Boşnak’ım ama ben Türk milletindenim. Böyle denmeli. Tek vatan, bu vatanda kimse operasyona kalkışmasın, kalkışırlarsa şu anda ödedikleri bedelin kat be kat fazlasını ödeyecekler, bunu herkes kabullenecek. Biri çıkmış paralel, öteki çıkmış bilmem ne devleti. Türkiye Cumhuriyeti olarak ya varsın ya yoksun, bu olay böyle. Hep birlikte Türkiye olarak hedeflerimize ulaşacağız, onun için parçalanmayacağız. Birbirimizi Allah için seveceğiz, birilerine prim vermeyeceğiz.
Ülkemizin içeride ve dışarıda verdiği mücadeleyi kavrayamayanların olduğunu görüyoruz. Basit bir bölgesel kriz meselesi yaşamıyoruz. Bu mesele, yüzyıl önce başlatılan bir projenin yeniden canlandırma girişimidir, 1. Dünya Savaşı’ndan sonra 2. Dünya Savaşı’nda atılan adımların devamıdır. Irak’ta çeyrek asırdır süren kriz, sadece mezhep çekişmesinden ibaret asla değildir. Mısır’da, Libya’da yaşananların bu ülkenin kendi dinamikleri olarak kabul edemeyiz. Kafkasya’da, Afrika’da bitmek bilmeyen sancılar tesadüf değildir. Dünya 5′ten büyüktür, bunun için uluslararası kurumların yeniden yapılandırılmasını talep ediyoruz. BM’de 196 ülke var, ama hepsinin kaderi 5 ülkenin ağzında, o 5 ülkeden bir tanesi “hayır” diyorsa siz oradan karar çıkartamazsınız, bu 5 daimi üyenin de 5′i Hristiyan, içlerinde bir tane Müslüman yok, hani adalet? Her inancın temsil edildiği BM konseyi yok ki ortada. Şu anda Suriye’yle ilgili konularda tek başına Rusya “hayır” diyor iş bitiyor, adil olmak her devletin bana göre kalış sebebidir. 1. Dünya şartlarıyla bu günün şartları aynı değil, BM’nin yeniden reforme edilmesi lazım. Yeniden dizayn edilmesinde 196 ülke de burada 2 sene de bir mi olur nasıl olursa olsun belli aralıklarda görev sırası gelmeli.
ANAYASA’YI İHLAL Mİ?
Erdoğan’ın Kılıçdaroğlu’na yüklenirken, sarf ettiği “Bunlara benim milletim ülkeyi teslim etmez” sözleri de sosyal medyanın gündemine oturdu. Birçok sosyal medya kullanıcı Erdoğan’ın sözlerini “iç politikaya müdahale” olarak yorumladı.
Peki Erdoğan’ın sözleri “Cumhurbaşkanı’nın tarafsız olmasını” düzenleyen Anayasa’nın 101′inci maddesine aykırı mı. Anayasa’nın 101. maddesi şöyle;
Madde 101- Cumhurbaşkanı, Türkiye Büyük Millet Meclisince kırk yaşını doldurmuş ve yükseköğrenim yapmış kendi üyeleri veya bu niteliklere ve milletvekili seçilme yeterliğine sahip Türk vatandaşları arasında yedi yıllık bir süre için seçilir. Cumhurbaşkanlığına Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri dışında aday gösterilebilmesi, Meclis üye tamsayısının en az beşte birinin yazılı önerisiyle mümkündür. Bir kimse, iki defe Cumhurbaşkanı seçilemez. Cumhurbaşkanı seçilenin, varsa partisi ile ilişiği kesilir ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Üyeliği sona erer.” Sözcü
AKP’li başkandan skandal paylaşım
Derince AKP Gençlik Kolları Başkanı Tanju Yılmaz, Atatürk ve Kılıçdaroğlu için skandal bir paylaşım yaptı.
Kocaeli’nin Derince İlçesi’nde AKP Gençlik Kolları Başkanı Tanju Yılmaz, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na sosyal medyadan, “93 yıllık garabetin çocuğu. Atan ne ki, sen ne olacaksın” sözleri ile tepki gösterdi. Tanju Yılmaz bir süre sonra tepki gören paylaşımını kaldırdı.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun çocuk tacizleriyle ilgili olarak Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sema Ramazanoğlu’nu eleştirmesinin ardından, AKP Derince Gençlik Kolları Başkanı Tanju Yılmaz, dün akşam sosyal paylaşım sitesinden cevap verdi. Tanju Yılmaz, “Senin de, senin gibi kaç tane zerzevat varsa hiçbirinizin yatacak yeriniz yok. Bu toprakların tarihindeki en kara lekesiniz. 93 yıllık garabetin çocuğu. Atan ne ki sen ne olacaksın. Ahlaksız Kılıçdaroğlu” paylaşımında bulundu. Tanju Yılmaz’ın, Cumhuriyet ve Atatürk üzerinden Kılıçdaroğlu’na tepki göstermesine sosyal medyada tepkiler doğdu. Tanju Yılmaz yaklaşık 2 saat sonra paylaşımını kaldırdı. DHA
Kocaeli’nin Derince İlçesi’nde AKP Gençlik Kolları Başkanı Tanju Yılmaz, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na sosyal medyadan, “93 yıllık garabetin çocuğu. Atan ne ki, sen ne olacaksın” sözleri ile tepki gösterdi. Tanju Yılmaz bir süre sonra tepki gören paylaşımını kaldırdı.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun çocuk tacizleriyle ilgili olarak Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sema Ramazanoğlu’nu eleştirmesinin ardından, AKP Derince Gençlik Kolları Başkanı Tanju Yılmaz, dün akşam sosyal paylaşım sitesinden cevap verdi. Tanju Yılmaz, “Senin de, senin gibi kaç tane zerzevat varsa hiçbirinizin yatacak yeriniz yok. Bu toprakların tarihindeki en kara lekesiniz. 93 yıllık garabetin çocuğu. Atan ne ki sen ne olacaksın. Ahlaksız Kılıçdaroğlu” paylaşımında bulundu. Tanju Yılmaz’ın, Cumhuriyet ve Atatürk üzerinden Kılıçdaroğlu’na tepki göstermesine sosyal medyada tepkiler doğdu. Tanju Yılmaz yaklaşık 2 saat sonra paylaşımını kaldırdı. DHA
Cumhurbaşkanlığı Sarayı'na 650 milyon liralık ek bina
Resmi Gazete’de yayınlanan yatırım programına göre bu yıl toplam 64 milyar 927 milyon liralık yatırım yapılacak. 2016-2019 yılları arasında Cumhurbaşkanlığı’na ek hizmet binaları için toplam 650 milyon lira kaynak ayrılacak.
Cumhurbaşkalığı'na ek hizmet binaları için 3 yıllığına 650 milyon liralık kaynak ayrıldı. 2016 yılı yatırım programına göre, 2016-2019 yılları arasında Cumhurbaşkanlığı’na ek hizmet binaları için ayrılan 650 milyon liralık kaynağın 120 milyon lirası bu yıl harcanacak. Yatırım programına göre, Kanal İstanbul’un bağlantı yollarının proje ve etüdüne yönelik 2016 yılı için 3 milyon liralık yatırım bütçesi ayrıldı.
65 MİLYAR LİRALIK YATIRIM
2016 yılı bütçe yasasının çıkmasının ardından bu yıl hangi kurumun, nereye yatırım yapacağını gösteren 2016 yılı yatırım programı da şekillendi. 31 Mart günü Resmi Gazete’nin mükerrer sayısında yayımlanan 2016 yılı yatırım programına göre, bu yıl toplam 64 milyar 927 milyon liralık yatırım yapılacak. Bunun 19.2 milyar lirası yeni yatırımlara, 44.5 milyar lirası devam eden projelere ve 1.2 milyar lirası da etüt işlerine harcanacak. Yatırımlarda aslan payını, ulaştırma sektörü alacak. Ulaştırma sektöründe 19.8 milyar liralık yatırım yapılacak. İktisadi ve sosyal alanlarda yapılacak diğer kamu hizmetleri için 11.9 milyar lira, eğitim için 11.7 milyar lira, tarım için 7.9 milyar lira, sağlık sektörü için 5.3 milyar lira, enerji sektörü için 4.9 milyar lira, madencilik için 1.5 milyar lira, imalat sektörü için 963 milyon lira, turizm için 490 milyon lira ve konut sektörü için de 426 milyon liralık yatırım harcaması yapılacak.
CUMHURBAŞKANLIĞI’NA 798.8 MİLYON LİRA
Yatırım programında Cumhurbaşkanlığı’nın toplam yatırımları 798.8 milyon lira olarak gösterildi. Yatırım bütçesinin 673 milyon lirası yeni projelerden, 123 milyon 850 bin lirası devam eden projelerden, 2 milyon lirası da etüt-projelerden oluştu. Yatırım programına göre, Ankara ve İstanbul’da yapılacak inşaat bakım onarım yatırımları için 123 milyon 850 bin liralık kaynak ayrıldı. 2015-2016 yıllarını kapsayan bu yatırımlar için 2015 yılında 98 milyon 850 bin lira harcandı. 2016 yılı için 25 milyon liralık kaynak ayrıldı.
EK HİZMET BİNASI
Yatırım programında “Yeni projeler” başlığı altında iki kaleme yer verildi. 2016 yılından sonraya kalanlar kısmında yer alan ek hizmet binaları için toplam 650 milyon liralık kaynak tahsis edildi. 3 yıl sürecek bu projenin detayında “Ek hizmet binası (322.088 metrekare), etüt-proje, makine, teçhizat, peyzaj (112.210 metrekare)” bilgileri yer aldı. Ek hizmet binaları için 2016 yılında 120 milyon liralık harcama yapılması öngörüldü. Ayrıca taşıt alımları ve özel geliştirilmiş yazılım için de bu yıl 23 milyon liralık ödenek verildi. Yeni ve devam eden projelerle birlikte Cumhurbaşkanlığı bu yıl 170 milyon liralık yatırım harcaması yapacak. Geçen yıl Cumhurbaşkanlığı’nın yatırım bütçesi 158 milyon liraydı.
BAŞBAKANLIK 98 MİLYON LİRA
Başbakanlığın yatırım harcaması için 97 milyon 180 bin lira olarak belirlendi. Başbakanlık yatırım bütçesini bina bakım onarımı, güvenlik yazılımı, araç alımı ve özel geliştirilmiş yazılım için harcayacak.
KANAL İSTANBUL YOLLARINA 5.4 MİLYAR LİRA
Yatırım programında Kanal İstanbul bağlantı yolları etüt proje ve yapımı bölünmüş yol için Karayolları Genel Müdürlüğü’ne 3 milyon lira ödenek verildi. 2013-2019 yıllarını kapsayan projenin toplam büyüklüğü 5 milyar 380 milyon lira olarak belirlendi. 2015 yılında 2 milyar 539 milyon liralık harcama yapıldı. Hürriyet
Cumhurbaşkalığı'na ek hizmet binaları için 3 yıllığına 650 milyon liralık kaynak ayrıldı. 2016 yılı yatırım programına göre, 2016-2019 yılları arasında Cumhurbaşkanlığı’na ek hizmet binaları için ayrılan 650 milyon liralık kaynağın 120 milyon lirası bu yıl harcanacak. Yatırım programına göre, Kanal İstanbul’un bağlantı yollarının proje ve etüdüne yönelik 2016 yılı için 3 milyon liralık yatırım bütçesi ayrıldı.
65 MİLYAR LİRALIK YATIRIM
2016 yılı bütçe yasasının çıkmasının ardından bu yıl hangi kurumun, nereye yatırım yapacağını gösteren 2016 yılı yatırım programı da şekillendi. 31 Mart günü Resmi Gazete’nin mükerrer sayısında yayımlanan 2016 yılı yatırım programına göre, bu yıl toplam 64 milyar 927 milyon liralık yatırım yapılacak. Bunun 19.2 milyar lirası yeni yatırımlara, 44.5 milyar lirası devam eden projelere ve 1.2 milyar lirası da etüt işlerine harcanacak. Yatırımlarda aslan payını, ulaştırma sektörü alacak. Ulaştırma sektöründe 19.8 milyar liralık yatırım yapılacak. İktisadi ve sosyal alanlarda yapılacak diğer kamu hizmetleri için 11.9 milyar lira, eğitim için 11.7 milyar lira, tarım için 7.9 milyar lira, sağlık sektörü için 5.3 milyar lira, enerji sektörü için 4.9 milyar lira, madencilik için 1.5 milyar lira, imalat sektörü için 963 milyon lira, turizm için 490 milyon lira ve konut sektörü için de 426 milyon liralık yatırım harcaması yapılacak.
CUMHURBAŞKANLIĞI’NA 798.8 MİLYON LİRA
Yatırım programında Cumhurbaşkanlığı’nın toplam yatırımları 798.8 milyon lira olarak gösterildi. Yatırım bütçesinin 673 milyon lirası yeni projelerden, 123 milyon 850 bin lirası devam eden projelerden, 2 milyon lirası da etüt-projelerden oluştu. Yatırım programına göre, Ankara ve İstanbul’da yapılacak inşaat bakım onarım yatırımları için 123 milyon 850 bin liralık kaynak ayrıldı. 2015-2016 yıllarını kapsayan bu yatırımlar için 2015 yılında 98 milyon 850 bin lira harcandı. 2016 yılı için 25 milyon liralık kaynak ayrıldı.
EK HİZMET BİNASI
Yatırım programında “Yeni projeler” başlığı altında iki kaleme yer verildi. 2016 yılından sonraya kalanlar kısmında yer alan ek hizmet binaları için toplam 650 milyon liralık kaynak tahsis edildi. 3 yıl sürecek bu projenin detayında “Ek hizmet binası (322.088 metrekare), etüt-proje, makine, teçhizat, peyzaj (112.210 metrekare)” bilgileri yer aldı. Ek hizmet binaları için 2016 yılında 120 milyon liralık harcama yapılması öngörüldü. Ayrıca taşıt alımları ve özel geliştirilmiş yazılım için de bu yıl 23 milyon liralık ödenek verildi. Yeni ve devam eden projelerle birlikte Cumhurbaşkanlığı bu yıl 170 milyon liralık yatırım harcaması yapacak. Geçen yıl Cumhurbaşkanlığı’nın yatırım bütçesi 158 milyon liraydı.
BAŞBAKANLIK 98 MİLYON LİRA
Başbakanlığın yatırım harcaması için 97 milyon 180 bin lira olarak belirlendi. Başbakanlık yatırım bütçesini bina bakım onarımı, güvenlik yazılımı, araç alımı ve özel geliştirilmiş yazılım için harcayacak.
KANAL İSTANBUL YOLLARINA 5.4 MİLYAR LİRA
Yatırım programında Kanal İstanbul bağlantı yolları etüt proje ve yapımı bölünmüş yol için Karayolları Genel Müdürlüğü’ne 3 milyon lira ödenek verildi. 2013-2019 yıllarını kapsayan projenin toplam büyüklüğü 5 milyar 380 milyon lira olarak belirlendi. 2015 yılında 2 milyar 539 milyon liralık harcama yapıldı. Hürriyet
6 yaşındaki Yasin’den haber alınamıyor
Konya’nın Akören İlçesi’ne bağlı eskiden köy olan Belkuyu Mahallesi’ndeki evinden dün oynamak için çıkan 6 yaşındaki Yasin Şahin’den bir daha haber alınamadı. Jandarma ve AFAD ekipleri ile köylüler, arama çalışmalarını aralıksız sürdürüyor.
Belkuyu Anaokulu öğrencisi Yasin Şahin, iki gün önce okuldan geldikten sonra evlerinin önünde oynamaya başladı. 4 çocuk babası Süleyman Şahin de saat 16.00 sıralarında hayvanları otlatıp eve döndü. Her gün hayvan otlatmadan dönerken kendisini karşılayan oğlu Yasin’i bu kez göremeyince eşine Yasin’in nerede olduğunu sordu. O da evin önünde oynadığını söyledi. Şahin Ailesi, minik Yasin’in, çevrede oynadığını düşünüp bir süre bekledi. Sonra yemek için toplandıkları sırada Yasin yine eve gelmeyince, bu kez aile çıkıp çevrede Yasin’i aradı. Herhangi bir ize rastlamayınca da Jandama ve AFAD’a haber verildi. Jandama, AFAD yaklaşık 20 kişilik ekiple, minik Yasin’in, elbiselerinin koklatıldığı köpek eşliğinde mahallenin çevresinde arama yapıldı. Ancak minik Yasin bulunamadı.
Dün sabah saatlerinde yeniden Jandarma, AFAD ve köylülerden oluşan yaklaşık 200 kişilik ekip, arama çalışması başlattı. Mahallenin çevresi yakındaki kanyon, dere yatağı ve Apa Barajı’nın etrafında didik didik arama yapıldı. Ancak henüz minik Yasin’in izine rastlanmadı.
’EVDEN UZAKLAŞMAZDI’
Minik Yasin dün okuldan döndüğünde o sırada bahçede ekmek yaptığını belirten babaanne 68 yaşındaki Akile Şahin, "Ben ekmek yapıyordum. Hatta ’Acıktın mı babaannem?’ dedim. O da acıktığını söyleyince. Ekmeğin üzerine tereyağı sürüp verdim. Yedikten sonra evin önünde oynuyordu. Bir ara Yasin’e, ’Gel bana çeşmeyi aç, buraları temizleyeyim’ dedim. Oyunu bırakıp, çeşmeyi açtı. Sonra tekrar oyununa devam etti. Ben hayvanlarla ilgileniyordum. Annesi de evde yukardaydı, bebekle ilgileniyordu. Yasin o sırada kaybolmuş. Evden hiç uzaklaşmazdı. Tek başına hiç bir yere gitmezdi. Kız kardeşleriyle giderdi. Okuluna da her zaman aynı yoldan gidip gelirdi" diye konuştu.
Akile Şahin, torununun evin giriş kapısının yanına astığı beslenme çantasını göstererek, "Yavrum gitti, beslenme çantası kaldı" diyerek gözyaşı döktü.
Ağlayan babaannesi Akile Şahin’e sarılıp, teselli etmeye çalışan Yasin’in 10 yaşındaki ablası Makbule Şahin "Ben ders çalışıyordum. O da bahçede oynuyordu. ’Sonra çizgi film izleyeceğim’ diye eve girdi. O sırada kardeşim Akile geldi. O da ders çalışacağını söyledi. Sonra kardeşim Yasin’in kaybolduğunu fark ettik" dedi.
ABLASININ TERLİKLERİNİ GİYMİŞ
Yasin’in annesi 26 yaşındaki Ümmü Şahin de "Yasin okuldan gelmişti. Evin önünde top oynuyordu. Bebek hastaydı ben de onunla ilgileniyordum. Yemek yiyecektik. Çocukları çağırdım. Kızlar geldi ama oğlum gelmedi. Her tarafı aradık bulamadık. Yasin’in ayakkabıları burada, ablasının terliklerini giymiş. Evden hiçbir zaman uzaklaşmazdı. En fazla babasıyla hayvanları otlatmaya giderdi. Şu ana kadar oğlumla ilgili hiç bir iz, işaret yok" dedi.
HELİKOPTERLE HAVADAN ARANDI
Konya’nın Akören İlçesi’nde dün evinin önünde oynarken kaybolan Yasin Şahin’in bulunması için 3’ünü Ana Jet Üstüne bağlı askeri helikopterle kanyonda arama yapıldı. AFAD ve Jandarma da Belkuyu Mahallesi’ndeki arazideki ağıl ve mağaraları tek tek aradı. Evlerinin yaklaşık 2 kilometre uzağındaki 1.70 metre derinliğindeki sarnıçtaki su itfaiye ekipleri tarafından tahliye edildi. Tahliye sonrası sarnıçıda yapılan kontrollede herhangi bir bulguya rastlanmadı. Çalışmalar sabaha kadar ara verildi. Hasan DÖNMEZ/KONYA, (DHA)
Belkuyu Anaokulu öğrencisi Yasin Şahin, iki gün önce okuldan geldikten sonra evlerinin önünde oynamaya başladı. 4 çocuk babası Süleyman Şahin de saat 16.00 sıralarında hayvanları otlatıp eve döndü. Her gün hayvan otlatmadan dönerken kendisini karşılayan oğlu Yasin’i bu kez göremeyince eşine Yasin’in nerede olduğunu sordu. O da evin önünde oynadığını söyledi. Şahin Ailesi, minik Yasin’in, çevrede oynadığını düşünüp bir süre bekledi. Sonra yemek için toplandıkları sırada Yasin yine eve gelmeyince, bu kez aile çıkıp çevrede Yasin’i aradı. Herhangi bir ize rastlamayınca da Jandama ve AFAD’a haber verildi. Jandama, AFAD yaklaşık 20 kişilik ekiple, minik Yasin’in, elbiselerinin koklatıldığı köpek eşliğinde mahallenin çevresinde arama yapıldı. Ancak minik Yasin bulunamadı.
Dün sabah saatlerinde yeniden Jandarma, AFAD ve köylülerden oluşan yaklaşık 200 kişilik ekip, arama çalışması başlattı. Mahallenin çevresi yakındaki kanyon, dere yatağı ve Apa Barajı’nın etrafında didik didik arama yapıldı. Ancak henüz minik Yasin’in izine rastlanmadı.
’EVDEN UZAKLAŞMAZDI’
Minik Yasin dün okuldan döndüğünde o sırada bahçede ekmek yaptığını belirten babaanne 68 yaşındaki Akile Şahin, "Ben ekmek yapıyordum. Hatta ’Acıktın mı babaannem?’ dedim. O da acıktığını söyleyince. Ekmeğin üzerine tereyağı sürüp verdim. Yedikten sonra evin önünde oynuyordu. Bir ara Yasin’e, ’Gel bana çeşmeyi aç, buraları temizleyeyim’ dedim. Oyunu bırakıp, çeşmeyi açtı. Sonra tekrar oyununa devam etti. Ben hayvanlarla ilgileniyordum. Annesi de evde yukardaydı, bebekle ilgileniyordu. Yasin o sırada kaybolmuş. Evden hiç uzaklaşmazdı. Tek başına hiç bir yere gitmezdi. Kız kardeşleriyle giderdi. Okuluna da her zaman aynı yoldan gidip gelirdi" diye konuştu.
Akile Şahin, torununun evin giriş kapısının yanına astığı beslenme çantasını göstererek, "Yavrum gitti, beslenme çantası kaldı" diyerek gözyaşı döktü.
Ağlayan babaannesi Akile Şahin’e sarılıp, teselli etmeye çalışan Yasin’in 10 yaşındaki ablası Makbule Şahin "Ben ders çalışıyordum. O da bahçede oynuyordu. ’Sonra çizgi film izleyeceğim’ diye eve girdi. O sırada kardeşim Akile geldi. O da ders çalışacağını söyledi. Sonra kardeşim Yasin’in kaybolduğunu fark ettik" dedi.
ABLASININ TERLİKLERİNİ GİYMİŞ
Yasin’in annesi 26 yaşındaki Ümmü Şahin de "Yasin okuldan gelmişti. Evin önünde top oynuyordu. Bebek hastaydı ben de onunla ilgileniyordum. Yemek yiyecektik. Çocukları çağırdım. Kızlar geldi ama oğlum gelmedi. Her tarafı aradık bulamadık. Yasin’in ayakkabıları burada, ablasının terliklerini giymiş. Evden hiçbir zaman uzaklaşmazdı. En fazla babasıyla hayvanları otlatmaya giderdi. Şu ana kadar oğlumla ilgili hiç bir iz, işaret yok" dedi.
HELİKOPTERLE HAVADAN ARANDI
Konya’nın Akören İlçesi’nde dün evinin önünde oynarken kaybolan Yasin Şahin’in bulunması için 3’ünü Ana Jet Üstüne bağlı askeri helikopterle kanyonda arama yapıldı. AFAD ve Jandarma da Belkuyu Mahallesi’ndeki arazideki ağıl ve mağaraları tek tek aradı. Evlerinin yaklaşık 2 kilometre uzağındaki 1.70 metre derinliğindeki sarnıçtaki su itfaiye ekipleri tarafından tahliye edildi. Tahliye sonrası sarnıçıda yapılan kontrollede herhangi bir bulguya rastlanmadı. Çalışmalar sabaha kadar ara verildi. Hasan DÖNMEZ/KONYA, (DHA)
Rehin alınan pilotu sokak sokak dolaştırdılar
Kısmi ateşkesin devam ettiği Suriye’de El Kaide bağlantılı muhalifler, Halep’in güneyinde Suriye ordusuna ait Su-22 jetini düşürdü.
Suriye devlet televizyonu SANA, orduya ait uçağın düşürüldüğünü doğruladı. Haberde, keşif uçağının karadan havaya bir füzeyle vurulduğu, uçaktan kendini fırlatan pilotu kurtarma çalışmalarının devam ettiği belirtildi.
Suriye İnsan Hakları Gözlemevi'ne göre; düşürülen uçağın pilotu Halid Said, El Kaide bağlantılı El Nusra Cephesi’nin militanları tarafından yakalandı.
İlerleyen saatlerde ise El Kaide bağlantılı başka bir örgüt olan Ahrar'uş Şam, uçağı kendilerinin düşürdüğünü öne sürdü.
El Nusra Cephesi sosyal medyaya, pilotu yaralı halde gösteren video yükledi. Videoda bazı militanların, pilotun çevresinde “Utan kendinden, pis domuz” dediği duyuluyor. Militanları pilotu daha sonra İdlib sokaklarında dolaştırdı.
Jetin ilk önce Rusya’ya ait olduğu iddia edilmişti. Rusya Savunma Bakanlığı Sözcüsü İgor Konaşenkov ise dün yaptığı açıklamada, Rus hava güçlerinin, Suriye uçağının düşürüldüğü bölgede operasyon düzenlemediğini söyledi.
Suriyeli muhalifler, savaşın başladığı 2011’den bu yana birçok kez Suriye uçağını düşürmüştü. Son olayın ve Halep’teki çatışmaların, 27 Şubat’tan beri kısmen devam eden ateşkese zarar verebileceği belirtiliyor.
Suriye devlet televizyonu SANA, orduya ait uçağın düşürüldüğünü doğruladı. Haberde, keşif uçağının karadan havaya bir füzeyle vurulduğu, uçaktan kendini fırlatan pilotu kurtarma çalışmalarının devam ettiği belirtildi.
Suriye İnsan Hakları Gözlemevi'ne göre; düşürülen uçağın pilotu Halid Said, El Kaide bağlantılı El Nusra Cephesi’nin militanları tarafından yakalandı.
İlerleyen saatlerde ise El Kaide bağlantılı başka bir örgüt olan Ahrar'uş Şam, uçağı kendilerinin düşürdüğünü öne sürdü.
El Nusra Cephesi sosyal medyaya, pilotu yaralı halde gösteren video yükledi. Videoda bazı militanların, pilotun çevresinde “Utan kendinden, pis domuz” dediği duyuluyor. Militanları pilotu daha sonra İdlib sokaklarında dolaştırdı.
Jetin ilk önce Rusya’ya ait olduğu iddia edilmişti. Rusya Savunma Bakanlığı Sözcüsü İgor Konaşenkov ise dün yaptığı açıklamada, Rus hava güçlerinin, Suriye uçağının düşürüldüğü bölgede operasyon düzenlemediğini söyledi.
Suriyeli muhalifler, savaşın başladığı 2011’den bu yana birçok kez Suriye uçağını düşürmüştü. Son olayın ve Halep’teki çatışmaların, 27 Şubat’tan beri kısmen devam eden ateşkese zarar verebileceği belirtiliyor.
Üsküdar’da dehşet: Pitbull saldırdı
Üsküdar’da başıboş bir pitbull, sokakta bulunan vatandaşlara saldırdı. Olayda 3 kişi yaralanırken, köpek otomobili ile zincirine basan bir genç tarafından durduruldu
Mimar Sinan Mahallesi’nde yaşanan olayda sokak ortasında başıboş gezen bir pitbull, 3 gencin yaralanmasına neden oldu. Kaçtığı belirtilen ve sokak ortasında zinciri ile dolaşan pitbull, Müjdat Şakınay, Eyüp Kotan ve Mehmet Bolakan isimli gençleri ısırdı. Vücutlarının çeşitli yerlerinden ısırılan gençler olay yerinden güçlükle uzaklaşırken, Okan Ayın isimli gencin son anda arabası ile köpeğin zincirine basması büyük bir tehlikeyi önledi. Sokakta bulunan vatandaşlar olayın şokunu yaşarken, olay hemen belediye ekiplerine bildirildi. Olayın şokunu yaşayan vatandaşlar, “Arkadaşlar geçiyordu buradan üzerlerine atladı. 3 arkadaş yaralandı. Arkadaşlar kasığından ve bacağından yaralandı. Böyle köpekleri sokağa salmasınlar. İnsanlara yazık günah. Başıboş hayvan, anlaşılan kaçmış. Aç olduğu belli” dedi.
Köpeğin zincirine aracının tekeri ile basarak durduran Okay Ayın, “Biz burada duruyorduk. Köpek zincirli bir şekilde geldi. Seveyim dediler. Bir anda bacaklarından tutmaya çalıştı. Zaten 3 kişiye birden saldırınca biz hepimiz almaya çalıştık. Arkadaşlara saldırdı. Arabanın etrafında durdu, bende zincirinin üzerine tekerle bastım. Yoksa çoluk çocuk herkesi ısırırdı” şeklinde konuştu.
PİTBULL BELEDİYE GÖREVLİLERİ TARAFINDAN İĞNE İLE UYUTULDU
Sokakta 3 kişiyi yaralayarak büyük bir panik yaşanmasına neden olan pitbull, belediye görevlileri gelinceye kadar bir süre vatandaşların meraklı bakışları arasında bekledi. Üsküdar Belediyesi’ne bağlı belediye ekipleri, olay yerine gelerek hazırlık yaptı. Uyuşturucu iğneyi köpeğe saplayan ekipler, bir süre bekledikten sonra köpeği kontrollü bir şekilde aldı. Köpek araca bindirildikten sonra hayvan barınağına götürüldü. Pitbullun saldırısı sonucu yaralanan Müjdat Şakınay, Eyüp Kotan ve Mehmet Bolakan ise Haydarpaşa Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi Bulaşıcı Hastalıklar Kliniği’nde tedavi altına alındı.
Köpeğin saldırısı sonucu ayağından yaralanan Mehmet Bolakan, “Mahallede duruyorduk. Bir arkadaşımızın elinde köpek vardı. Sahipsiz sandık. Çocukları ısırmasın diye uzaklaştırmaya çalışıyorlardı. Birden üzerime saldırdı. Dişleri ayağıma geçti komple“ dedi.Diğer yaralı Müjdat Şakınay ise, “ Durumum şu an iyi ama pitbull çok sıkıntılı bir hayvan” şeklinde konuştu.
Hastanede gözlem altına alınan yaralıların tedavisi sürerken, polis pitbullun sahibine ulaşmak için soruşturma başlattı. Hürriyet
Mimar Sinan Mahallesi’nde yaşanan olayda sokak ortasında başıboş gezen bir pitbull, 3 gencin yaralanmasına neden oldu. Kaçtığı belirtilen ve sokak ortasında zinciri ile dolaşan pitbull, Müjdat Şakınay, Eyüp Kotan ve Mehmet Bolakan isimli gençleri ısırdı. Vücutlarının çeşitli yerlerinden ısırılan gençler olay yerinden güçlükle uzaklaşırken, Okan Ayın isimli gencin son anda arabası ile köpeğin zincirine basması büyük bir tehlikeyi önledi. Sokakta bulunan vatandaşlar olayın şokunu yaşarken, olay hemen belediye ekiplerine bildirildi. Olayın şokunu yaşayan vatandaşlar, “Arkadaşlar geçiyordu buradan üzerlerine atladı. 3 arkadaş yaralandı. Arkadaşlar kasığından ve bacağından yaralandı. Böyle köpekleri sokağa salmasınlar. İnsanlara yazık günah. Başıboş hayvan, anlaşılan kaçmış. Aç olduğu belli” dedi.
Köpeğin zincirine aracının tekeri ile basarak durduran Okay Ayın, “Biz burada duruyorduk. Köpek zincirli bir şekilde geldi. Seveyim dediler. Bir anda bacaklarından tutmaya çalıştı. Zaten 3 kişiye birden saldırınca biz hepimiz almaya çalıştık. Arkadaşlara saldırdı. Arabanın etrafında durdu, bende zincirinin üzerine tekerle bastım. Yoksa çoluk çocuk herkesi ısırırdı” şeklinde konuştu.
PİTBULL BELEDİYE GÖREVLİLERİ TARAFINDAN İĞNE İLE UYUTULDU
Sokakta 3 kişiyi yaralayarak büyük bir panik yaşanmasına neden olan pitbull, belediye görevlileri gelinceye kadar bir süre vatandaşların meraklı bakışları arasında bekledi. Üsküdar Belediyesi’ne bağlı belediye ekipleri, olay yerine gelerek hazırlık yaptı. Uyuşturucu iğneyi köpeğe saplayan ekipler, bir süre bekledikten sonra köpeği kontrollü bir şekilde aldı. Köpek araca bindirildikten sonra hayvan barınağına götürüldü. Pitbullun saldırısı sonucu yaralanan Müjdat Şakınay, Eyüp Kotan ve Mehmet Bolakan ise Haydarpaşa Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi Bulaşıcı Hastalıklar Kliniği’nde tedavi altına alındı.
Köpeğin saldırısı sonucu ayağından yaralanan Mehmet Bolakan, “Mahallede duruyorduk. Bir arkadaşımızın elinde köpek vardı. Sahipsiz sandık. Çocukları ısırmasın diye uzaklaştırmaya çalışıyorlardı. Birden üzerime saldırdı. Dişleri ayağıma geçti komple“ dedi.Diğer yaralı Müjdat Şakınay ise, “ Durumum şu an iyi ama pitbull çok sıkıntılı bir hayvan” şeklinde konuştu.
Hastanede gözlem altına alınan yaralıların tedavisi sürerken, polis pitbullun sahibine ulaşmak için soruşturma başlattı. Hürriyet
5 Nisan 2016 Salı
İlker Başbuğ: Atatürk böyle giderse 21 ve 22'nci yüzyılın da lideri olur
Genelkurmay eski Başkanı İlker Başbuğ, Atatürk’ün 20’nci yüzyılda lideri olarak tanımlandığını belirterek, "Böyle giderse 21. hatta 22’nci yüzyılın da lideri olur" dedi.
Genelkurmay eski Başkanı İlker Başbuğ, Antalya Genç İşadamları Derneği’nin (ANTGİAD) konuğu oldu. Akra Barut Hotel’deki toplantıda Başbuğ, 'Mustafa Kemal Atatürk Neden 20’nci yüzyılın en büyük lideridir?’ başlıklı sunum yaptı. Toplantıya, CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Antalya Milletvekili Çetin Osman Budak Antalya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) Başkanı Davut Çetin ile iş dünyasının genç temsilcileri katıldı.
İlker Başbuğ, Atatürk’ü anlattığı konuşmasına, "Atatürk’ü 20’nci yüzyılın lideri olarak tanımlıyoruz ama böyle giderse 21, hatta 22’nci yüzyılın da lideri olur" sözleriyle başladı. Yüzyıllar boyunca Mustafa Kemal Atatürk’ten bahsedileceğini kaydeden Başbuğ, "Ciddi sorunlarla karşı karşıyayız, hep çıkış yolu arıyoruz, çıkış yolu ararken Mustafa Kemal Atatürk’e bakmaya çalışın. Büyük samimiyetle itiraf etmek isterim ki, çözüm yolunu onda bulacaksanız" dedi.
ATATÜRK, PRENSİP İNSANIYDI
Mustafa Kemal Atatürk’ü 'bir kelimeyle nasıl tanımlarsınız’ şeklindeki soruları, 'prensip insanı’ olarak yanıtladığını anlatan İlker Başbuğ, "Prensip adamı demedim, bunu da yanlış kullanıyoruz. Antalya Genç İşadamları Derneği örneğin, niye adamları, burada kadınlar da var. Hayatta en önem verdiğim konu Türk kadınlarını en az erkekler kadar hayatta aktif hale getirmek. Kadınlarımız her alanda aktifler ama isimleri değiştirmekte biraz tutucuyuz, biraz muhafazakar davranıyoruz. ANTGİAD bu konuda belki öncü olur. Onun için diyorum ki Atatürk’e prensip insanıydı" diye konuştu.
Gençlere de hayatlarında benimsedikleri, kabul ettikleri prensipler olmasını önerdiğini vurgulayan Başbuğ, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ama bu prensiplerden hayatınız pahasına vazgeçmeyin. Siyasette prensip olsa ne güzel olur. İnandığınız, savunduğunuz fikirleri sonuna kadar savunacaksınız ama belki orada oy da kaybedeceksiniz. Ama siyaseti oyla, seçimle endekslerseniz o zaman prensiplerden ayrılma noktasına gidiyorsunuz. Bunun karşılığı da popülist olmak, güncel olaylara göre hareket etmek. Güncel olaylara göre popülist davranırsanız kısa vadede başarı sağlarsınız ama ölümsüz olamazsınız. İşte Atatürk’te bu var. Atatürk’ün dünyayı, çevreyi anlamaya başladıktan sonra kazandığı prensipleri var ve bunlardan geri adım atmamıştır. Lütfen prensipleriniz olsun ve bu prensiplere sahip çıkın."
İlker Başbuğ, Atatürk’ün sahip olduğu ve benimsediği bağımsızlık, devrimcilik, akıl ve bilimi rehber edinmek gibi prensiplerini anlattı. Atatürk’ün çok istisnai olan kişisel bağımsızlığa sahip olduğunu da belirten Başbuğ, "Akıl ve bilimi kendinize rehber edinirseniz bu laikliktir, laik düşüncenin temel noktası. Atatürk’ü emsalsiz kılan temel noktalardan biri de kişisel menfaatinin olmamasıdır. Bu da çok istisnai, burada olan ben de dahil yanına yaklaşamayız. Onun için önemli olan ülke ve milletin menfaatidir" dedi.
Genelkurmay eski Başkanı İlker Başbuğ, Antalya Genç İşadamları Derneği’nin (ANTGİAD) konuğu oldu. Akra Barut Hotel’deki toplantıda Başbuğ, 'Mustafa Kemal Atatürk Neden 20’nci yüzyılın en büyük lideridir?’ başlıklı sunum yaptı. Toplantıya, CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Antalya Milletvekili Çetin Osman Budak Antalya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) Başkanı Davut Çetin ile iş dünyasının genç temsilcileri katıldı.
İlker Başbuğ, Atatürk’ü anlattığı konuşmasına, "Atatürk’ü 20’nci yüzyılın lideri olarak tanımlıyoruz ama böyle giderse 21, hatta 22’nci yüzyılın da lideri olur" sözleriyle başladı. Yüzyıllar boyunca Mustafa Kemal Atatürk’ten bahsedileceğini kaydeden Başbuğ, "Ciddi sorunlarla karşı karşıyayız, hep çıkış yolu arıyoruz, çıkış yolu ararken Mustafa Kemal Atatürk’e bakmaya çalışın. Büyük samimiyetle itiraf etmek isterim ki, çözüm yolunu onda bulacaksanız" dedi.
ATATÜRK, PRENSİP İNSANIYDI
Mustafa Kemal Atatürk’ü 'bir kelimeyle nasıl tanımlarsınız’ şeklindeki soruları, 'prensip insanı’ olarak yanıtladığını anlatan İlker Başbuğ, "Prensip adamı demedim, bunu da yanlış kullanıyoruz. Antalya Genç İşadamları Derneği örneğin, niye adamları, burada kadınlar da var. Hayatta en önem verdiğim konu Türk kadınlarını en az erkekler kadar hayatta aktif hale getirmek. Kadınlarımız her alanda aktifler ama isimleri değiştirmekte biraz tutucuyuz, biraz muhafazakar davranıyoruz. ANTGİAD bu konuda belki öncü olur. Onun için diyorum ki Atatürk’e prensip insanıydı" diye konuştu.
Gençlere de hayatlarında benimsedikleri, kabul ettikleri prensipler olmasını önerdiğini vurgulayan Başbuğ, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ama bu prensiplerden hayatınız pahasına vazgeçmeyin. Siyasette prensip olsa ne güzel olur. İnandığınız, savunduğunuz fikirleri sonuna kadar savunacaksınız ama belki orada oy da kaybedeceksiniz. Ama siyaseti oyla, seçimle endekslerseniz o zaman prensiplerden ayrılma noktasına gidiyorsunuz. Bunun karşılığı da popülist olmak, güncel olaylara göre hareket etmek. Güncel olaylara göre popülist davranırsanız kısa vadede başarı sağlarsınız ama ölümsüz olamazsınız. İşte Atatürk’te bu var. Atatürk’ün dünyayı, çevreyi anlamaya başladıktan sonra kazandığı prensipleri var ve bunlardan geri adım atmamıştır. Lütfen prensipleriniz olsun ve bu prensiplere sahip çıkın."
İlker Başbuğ, Atatürk’ün sahip olduğu ve benimsediği bağımsızlık, devrimcilik, akıl ve bilimi rehber edinmek gibi prensiplerini anlattı. Atatürk’ün çok istisnai olan kişisel bağımsızlığa sahip olduğunu da belirten Başbuğ, "Akıl ve bilimi kendinize rehber edinirseniz bu laikliktir, laik düşüncenin temel noktası. Atatürk’ü emsalsiz kılan temel noktalardan biri de kişisel menfaatinin olmamasıdır. Bu da çok istisnai, burada olan ben de dahil yanına yaklaşamayız. Onun için önemli olan ülke ve milletin menfaatidir" dedi.
'Cübbeli Ahmet' hakkında 'dini değerleri aşağılama' suçlamasıyla dava açıldı
Kamuoyunda, "Cübbeli Ahmet Hoca" olarak bilinen Ahmet Mahmut Ünlü hakkında, yazdığı bir kitapta, “Halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri alenen aşağılama” suçundan 1 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması istemiyle dava açıldı.
Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, şüpheli Ahmet Mahmut Ünlü tarafından kaleme alınan, Tuana Basım Yayın tarafından dağıtımı yapılan “Şifa Ayetleri” isimli kitabın 42. ve 43. sayfalarında “erkeğin tenasül uzvu için okunacak dualar” başlığı altında halkın din duygularının alenen tahkir edildiği yönünde şikayette bulunulduğu belirtildi.
İddianamede, Ünlü'nün savcılığa verdiği ifadeye de yer verilirken, şüpheli Ünlü'nün savunmasında soruşturmaya konu 42. ve 43. sayfalardaki bilgileri başka bir kitaptan alıntı yaptığını belirttiği ancak, sayfanın alt kısmında dipnot gösterilmediği, hangi sayfaların alıntı olduğuna dair bilgi verilmediği kaydedildi.
İddianamede, şunlar kaydedildi:
'DOĞRULUĞUNU GÖSTEREN BİR BİLGİ BULUNMUYOR'
“Diyanet İşleri Başkanlığının 14 Ocak 2016 tarihli yazısında, 'Kuran-ı Kerim'deki bazı surelerin, ayetlerin ve Allah'ın isimlerinin suya okunması ve bu suyun tedavide kullanılmasına yönelik dile getirilen tertip ve yöntemlerin sahih kaynaklarımızda bir dayanağı olmadığı gibi Kur'an ve sünnette bu tertip ve uygulamaların doğruluğunu gösteren bir bilgi bulunmamaktadır. Mezkur Sure, ayet ve Esma-ı Celile'nin manalarından hareketle bu ve benzeri tertiplerin oluşturulması tasvip edilemez. Kur'an ayetlerinin ve Esma-ı Şerife'lerin bu gibi konularda istismar edilmesi Kuran'ın mehabetine yakışmayacağı gibi halk nazarında da olumsuz duygu ve anlayışlara yol açabilir.' denilmektedir. Dosya kapsamındaki bilgi, belge, savunma ve tüm delillere göre şüphelinin Kur'an, hadis ya da sünnete dayanmayan bir takım yöntemlere halkın dini duyguları incitecek şekilde yer verdiği, halk nazarında olumsuz duygu ve anlayışlara yol açabilecek bilgilerin doğruluğunu gösteren bir kaynak bulunmadığı, atılı 'dini duyguların alenen aşağılanması' suçunun işlendiği kanaatine varılmıştır.” denildi.
İddianamede, şüpheli Ahmet Mahmut Ünlü hakkında, “Halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri alenen aşağılama” suçundan 6 aydan 1 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması isteniyor. Davanın duruşması önümüzdeki günlerde Bakırköy 2. Asliye Ceza Mahkemesinde görülecek. Hürriyet
Beratcan'ın annesi tutuksuz yargılanacak..
İstanbul Kartal'da kaybolduktan 15 gün sonra cesedi bulunan 10 yaşındaki Beratcan K.’nin annesi Türkan K.’nin serbest bırakılmasına ilişkin ikinci kez yapılan itiraz reddedildi. Bu kararın ardından anne Türkan K. tutuksuz yargılanacak.
İTİRAZ ÜSTÜNE İTİRAZ
Beratcan'ın annesi Türkan K. hakkında tutuklamaya yönelik yakalama kararı çıkardıktan sonra adli kontrol ile serbest bırakılması kararına soruşturma savcısı geçtiğimiz hafta itiraz etti. Savcının itirazını değerlendiren Anadolu 3. Sulh Ceza Hakimliği kararında direnerek itirazı bir üst mahkeme olan Anadolu 4. Sulh Ceza Hakimliği'ne gönderdi.
İTİRAZ REDDEDİLDİ
Hakimlik, ilk etapta annenin 2. Sulh Ceza Hakimliği'nce serbest bırakıldığını ve bu serbest bırakılmaya itirazı da 3. Sulh Ceza Hakimliği'nin karara bağladığını belirtti. 3. Sulh Ceza Mahkemesi'nin tutuklamaya yönelik yakalama kararı vermesinin ardından Türkan K.'yı adli kontrolle serbest bırakma kararının artık kesin olduğunu belirten 4. Sulh Ceza Hakimliği, dosyaya yeni bir delil eklenmedikçe itirazın mümkün olmadığını belirterek itirazın reddine karar verdi.
KADIN SIĞINMA EVİNDE
Anadolu 3. Sulh Ceza Hakimliği geçtiğimiz hafta serbest bırakılan Türkan K. hakkında soruşturma savcısının talebi doğrultusunda tutuklamaya yönelik yakalama kararı çıkarmış ancak annenin ifadesini aldıktan sonra yurt dışına çıkış yasağı koyarak serbest bırakmıştı. Hakimlik ayrıca Türkan K.'yı Bakırköy Kadın Sığınma Evi'ne yerleştirerek orayı terk etmeme yönünde karar vermişti.
İTİRAZ ÜSTÜNE İTİRAZ
Beratcan'ın annesi Türkan K. hakkında tutuklamaya yönelik yakalama kararı çıkardıktan sonra adli kontrol ile serbest bırakılması kararına soruşturma savcısı geçtiğimiz hafta itiraz etti. Savcının itirazını değerlendiren Anadolu 3. Sulh Ceza Hakimliği kararında direnerek itirazı bir üst mahkeme olan Anadolu 4. Sulh Ceza Hakimliği'ne gönderdi.
İTİRAZ REDDEDİLDİ
Hakimlik, ilk etapta annenin 2. Sulh Ceza Hakimliği'nce serbest bırakıldığını ve bu serbest bırakılmaya itirazı da 3. Sulh Ceza Hakimliği'nin karara bağladığını belirtti. 3. Sulh Ceza Mahkemesi'nin tutuklamaya yönelik yakalama kararı vermesinin ardından Türkan K.'yı adli kontrolle serbest bırakma kararının artık kesin olduğunu belirten 4. Sulh Ceza Hakimliği, dosyaya yeni bir delil eklenmedikçe itirazın mümkün olmadığını belirterek itirazın reddine karar verdi.
KADIN SIĞINMA EVİNDE
Anadolu 3. Sulh Ceza Hakimliği geçtiğimiz hafta serbest bırakılan Türkan K. hakkında soruşturma savcısının talebi doğrultusunda tutuklamaya yönelik yakalama kararı çıkarmış ancak annenin ifadesini aldıktan sonra yurt dışına çıkış yasağı koyarak serbest bırakmıştı. Hakimlik ayrıca Türkan K.'yı Bakırköy Kadın Sığınma Evi'ne yerleştirerek orayı terk etmeme yönünde karar vermişti.
Porn* yıldızı Amber Rayne evinde ölü bulundu
Bir süre önce meslektaşı James Deen'i kendisine tacizde bulunduğu suçlamasıyla gündemde olan p*rno yıldızı Amber Rayne evinde ölü bulundu.
31 yaşındaki Rayne'in San Fernando Vadisi'ndeki evinde araştırma yapan polis genç kadının aşırı dozda uyuşturucudan hayatını kaybetmesinin büyük ihtimal olduğunu söyledi.
Polis yetkilileri, Amber Rayne'in hayatını kaybettiği sırada yanında bir arkadasının bulunduğunu, genç kadının yanlışlıkla yüksek dozda uyuşturu almış olabileceğini açıkladı.
Amber Rayne'in yakınları, 10 yıldır porn* sektöründe çalışan Rayne'in "ya cumartesi gecesi geç saatlerde ya da pazar gününü ilk ışıklarında uykusunda hayata veda ettiğini" belirtti.
Gerçek adı Meghan Wren olan Amber Rayne, bir süre önce sektörün en ünlü aktörlerinden biri olan James Deen'in kendisini taciz ettiğini ileri sürmüştü.
31 yaşındaki Rayne'in San Fernando Vadisi'ndeki evinde araştırma yapan polis genç kadının aşırı dozda uyuşturucudan hayatını kaybetmesinin büyük ihtimal olduğunu söyledi.
Polis yetkilileri, Amber Rayne'in hayatını kaybettiği sırada yanında bir arkadasının bulunduğunu, genç kadının yanlışlıkla yüksek dozda uyuşturu almış olabileceğini açıkladı.
Amber Rayne'in yakınları, 10 yıldır porn* sektöründe çalışan Rayne'in "ya cumartesi gecesi geç saatlerde ya da pazar gününü ilk ışıklarında uykusunda hayata veda ettiğini" belirtti.
Gerçek adı Meghan Wren olan Amber Rayne, bir süre önce sektörün en ünlü aktörlerinden biri olan James Deen'in kendisini taciz ettiğini ileri sürmüştü.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)