18 Nisan 2016 Pazartesi

AB'den Türkiye'ye vize koşulu

AB ülkelerinin Türkiye'ye Haziran sonundan itibaren Schengen Bölgesi'nde vize muafiyeti sağlanması konusunda uygulamaya “askıya alma koşulu” eklenmesini talep ettiği belirtildi.
Konuyla ilgili haber Welt am Sonntag'da yer aldı. Haberde Türkiye ile AB arasında yapılan mülteci anlaşması uyarınca Türkiye'ye Haziran sonundan itibaren uygulanması planlanan vize muafiyetinin sınırsız olmayacağı ileri sürüldü.


Welt am Sonntag, Avrupa Birliği'nin üçüncü ülkelere vize muafiyetinin kaldırılması konusunda bugüne dek izlediğinden farklı bir uygulamaya gideceğini ve Ankara ile olağanüstü bir vize serbestliği anlaşması yapmayı istediğini belirtti. Haberde bunun olmasını isteyen ülkeler arasında Almanya ve Fransa'nın da yer aldığı kaydedildi.

BU MADDE NEYİ ÖNGÖRÜYOR?

Welt am Sonntag diplomatik çevrelere dayandırarak verdiği haberinde, bu anlaşmanın askıya alma koşulunu içereceğini ve bu maddenin Türkiye'nin AB ile daha önce kararlaştırdığı biçimde sığınmacıları Yunanistan'dan almaması; yoksul, korunmaya muhtaç sığınmacılara yeterli koruma sağlamaması ya da insan haklarına riayet etmemesi gibi durumlarda devreye gireceğini belirtti. Bu koşul, vize muafiyetinin çok hızlı biçimde kaldırılmasını sağlayabilecek.

Welt am Sonntag'ın haberinde söz konusu vize muafiyeti koşulunun Kosova, Gürcistan ve Ukrayna'yı da kapsaması gerektiği belirtildi. Bu planlara dair kararın kısa süre içinde verilmesi hedefleniyor. Bu konunun AB İçişleri Bakanlarının önümüzdeki perşembe Lüksemburg'da yapacağı buluşmada da ele alınması bekleniyor.

Türk vatandaşlarına Haziran sonundan itibaren Schengen Bölgesi'nde vize muafiyeti tanınması, AB ve Türkiye arasındaki mülteci anlaşmasının önemli bir parçasını oluşturuyor. Bu anlaşma Türkiye'nin 20 Mart'tan itibaren yasa dışı yollardan Yunanistan'a geçiş yapan sığınmacıları geri almasını, AB'nin ise bunun karşılığında Türkiye'den Suriyeli sığınmacı almasını öngörüyor.

Deutsche Welle Türkçe

Ali Ağaoğlu'ndan Reza Zarrab için skandal istek

Ali Ağaoğlu: Burası adam gibi bir ülke olsaydı, Rıza Sarraf'ı hapse atmak yerine şeref madalyası takardık.


17-25 Aralık soruşturmalarında gözaltına alınıp ifadesi alındıktan sonra serbest bırakılan işadamı Ali Ağaoğlu, 40 gün hapis yattıktan sonra tahliye edilen ve geçtiğimiz günlerde "ABD'yi dolandırma" suçlamasıyla Miami'de tutuklanan Reza Zarrab'la (Rıza Sarraf) ilgili olarak "Rıza bu ülkeye kötülük yapmadı ki. Amerika'nın tezgahları bu yaşadıklarımız. Kendi bankalarını kullanamıyorlar, parayı bizim Halkbank kazanıyor diye yaptılar bu işleri hep. Bu ticaret İran'ın da işine yaradı. Paraya ihtiyacı var. Adamın malı var satıyor, Türkiye de satın alıyor" diye konuştu. Yandaş Sabah gazetesinden Şaban Arslan'a konuşan Ali Ağaoğlu, "Burası adam gibi bir ülke olsaydı. Rıza Sarraf'ı hapse atmak yerine şeref madalyası takardık" dedi.

Sabah Gazetesi'ndne Şaban Arslan'ın Ali Ağaoğlu'yla yaptığı söyleşinin bir kısmı şöyle:

- Fetullahçılarla 17 Aralık öncesi aranız nasıldı. Himmet vermiyor muydunuz yani?

- 2013 Türkçe Olimpiyatları'na sponsor oldum. Türkçe öğrettikleri çocuklarla görüştüm. O çocuklar yarın bir gün o ülkenin başbakanı, bakanı olacak belli ki. Güzel ve zekice tasarlanmış bir proje. Çok güzel, milli bir proje olduğunu düşünüyoruz ya. Zannediyoruz ki projenin arkasında bizim devletimiz var. Cumhurbaşkanı'nın (Erdoğan) yanındaydım açılış konuşmasında. Ama ben o zaman bir şeyleri fark ettim orada. Bir şarkı çalındı Atatürk Olimpiyat Stadı'nda. "Böbürlenme padişahım. Senden büyük Allah var" diye... Bunların Erdoğan'la bir sorunu olduğundan şüphelenmiştim. Samimi değillerdi.

- Benim en çok takıldığım nokta, sizin gözaltına alınmanız. Siz adamı (Zekeriya Öz) jest yapıp tatile göndermişsiniz üç ay önce. Adam sizin parasını ödediğiniz şezlongda uzanmış güneşleniyor. Kendisine bağlı polisler aynı saatlerde İstanbul'da sizinle ilgili operasyon yapıyor.

- Aynen... Daha garip olan, kaldığım nezaretteki somyalar benim verdiğim parayla yapılmıştı. Ben
yaptırdım nezareti evet. Tahtaymış eskiden. 20 santimlik sünger koydurdum nezarete. Hayatımda hiç uyumadığım kadar rahat uyudum orada. Herkes bağırıp çağırdı sabaha kadar. Ben vurdum kafayı, 18 saat uyudum.

- Nasıl bir geceydi sahi.

- Ooo çok kötü geceydi. Fatih Belediye başkan yardımcısıyla aynı yerde kaldım. Polisler bana, "Birilerine haber göndermek falan ister misin" diye sordu. "Allah'a haber verin" dedim. Şaka bir yana. İnsan üzülüyor tabi. Ben trafik polisine selam veren adamım. Faşist değilim ama milliyetçiyim. Atatürk'ü severim ama Atatürk'ü kullananlardan değilim. Beni alırken çok zorlandılar tabi. 4 evime, 4 karıma ayrı ekip gönderdiler. Beni Aataşehir'de büyük hanımın evinde buldular.

- O gece işleri çoktu onların.

- Taş Yapı'nın sahibi Emrullah da orada. Emrullah "Ooo ne iyi, dostlarım beni ziyarete gelmiş..." dedi. Ne ziyareti. Biz de gözaltına alınmışız.

- Sizi Zekeriya mı (Öz) sorguladı?

- Hayır ya, başka biri.

- Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir'i, Zekeriya'nın oteline inşaat izni vermedi diye gözaltına aldılar biliyorsunuz.

- Eften püften gerekçeler evet... 3 gün gözaltında kaldım. Benim tek suç delilim telefon konuşmam. Telefonda "Patronla görüştüm" diye bir ifadem var. Bana sorulan tek soru şu: Patron kim? Kaç para verdin? Sektörün önemli bir ismiyim tabi. Anladım ki biz figüranız. Asıl hedef Başbakan. Senaryo belli, yeni kabine bile hazır. Başbakan'ı, bakanları hazırlamışlar. Birkaç ay sonra da Amerika'daki (Fetullah Gülen), salya sümük dönecek Türkiye'ye. Sarayını bile yapmışlar. Adliyenin -7'nci katında ifade için beklerken polislere, "O Zekeriya'nın ... dedim. Sonra da dediğimi yaptım.

- Hedeflerinden biri de TÜRGEV'di tabii.

- TÜRGEV'den Tayyip Bey'in oğlu Bilal Bey'e ulaşacaklar. Bana oradan takıyorlar; "TÜRGEV'e yardım etmişin" diye. Suç mu bu...

- Rıza Sarraf da o gece oradaydı değil mi?

- Rıza Sarraf'ı da gözaltına almışlardı. Rıza'yı tanımam. Rıza bu ülkeye kötülük yapmadı ki. Amerika'nın tezgahları bu yaşadıklarımız. Kendi bankalarını kullanamıyorlar, parayı bizim Halkbank kazanıyor diye yaptılar bu işleri hep. Bu ticaret İran'ın da işine yaradı. Paraya ihtiyacı var. Adamın malı var satıyor, Türkiye de satın alıyor. Burası adam gibi bir ülke olsaydı. Rıza Sarraf'ı hapse atmak yerine şeref madalyası takardık

- Çalışanlara iyi para veriyor musunuz?

- Veriyorum. Bir amele günlük 70-80 lira alır. Sigortası almayan iş başı yapamaz. Bizim iş güvenliği açısından bir şantiyede 186 kişi çalıştırıyoruz. İş güvenliği konusunda çok titizim ben.

- Sağcı mısınız, solcu mu?

- Tabii ki sağcıyım. Solun olduğu yerde ot bitmez. Nurettin Sözen İstanbul'u mahvetmiştir. Türkiye'nin en önemli sorunu adam gibi muhalefetin olmamasıdır. Olsaydı bugün yıllık gelir 20 bin dolardı

17 Nisan 2016 Pazar

66 yıl sonra gelen madalya

Kars’ın Kağızman İlçesi’ne bağlı Kümbet Mahallesi’nde oturan Kore gazisi 85 yaşındaki Sertif Abaylı, Kaymakam Musa Üçgül ve Türkiye Muharip Gaziler Derneği Kars Şube Başkanı Yüksel Öztürk’ün girişimleri ile 66 yıl sonra ’şeref madalyası’na kavuştu. Yıkık dökük bir evde eşi Besra ile oturan 7 çocuk babası Sertif Abaylı, "Devletimden bir isteğim yok. Allah ülkemize zeval vermesin" dedi. Gazinin eşi Besra nine ise, "Odamızın duvarı açılmış. Kar ve yağmur suları her yağışta içeri doluyor. Gazim gururundan söyleyememiş. Kaymakamımız evimizi onarır mı acaba" diye sordu.


Kağızmanlı Sertif Abaylı, 19 yaşında gittiği askerliği sırasında Birleşmiş Milletler kararı ile Türkiye’den Kore’ye giden taburdaki askerlerden biri oldu. 25 Eylül 1950 tarihinde Türkiye’den yola çıkan birlik yaklaşık 1 ay sonra Güney Kore’deki BM kuvvetlerine katıldı. Türk askeri Kuzey Kore birliklerinin püskürtülmesinde önemli rol oynadı.

Türk askerinin kahramanlık destanı Güney Kore Cumhuriyeti tarafından unutulmadı. Kağızman Kaymakamı Musa Üçgül ve Türkiye Muharip Gaziler Derneği Kars Şube Başkanı Yüksel Öztürk girişimleri sonucu Güney Kore Cumhuriyeti tarafından 66 yıl sonra gönderilen ’şeref madalyası’ Kore Gazisi Sertif Abaylı’ya verildi. Kaymakamlık binasında Musa Üçgül’ün elinden geç gelen şeref madalyasını alan Sertif Abaylı’nın mutluluğu yüzünden okundu.

'KAYMAKAMIMIZ EVİMİZİ ONARIR MI ACABA'

Eşi Besra Abaylı ile Kümbet Mahallesindeki yıkılmak üzere olan bir evde yaşayan Kore Gazisi savaşta 3 kurşun yarası aldığını anımsattı. 15 günlük bir tedaviden sonra tekrar savaşa katıldığını anlatan Abaylı, şöyle dedi:

"Aldığımız başarılar ile ülkemizi gururlandırdı. 3 katlı gemiyle 18 günde Türkiye’ye döndük. Devletimden bir isteğim yok. Allah ülkemize zeval vermesin, birlik beraberlikten ayrılmayın. Ülkemize sahip çıkın, zor günlerden geçiyoruz."

Besra nine ise 62 yıllık eşi Sertif Abaylı’nın gözlerinin çok az gördüğü için evlerini onaramadığını söyledi. Besra Abaylı, "Odamızın duvarı açılmış. Kar ve yağmur suları her yağışta içeri doluyor. Gazim gururundan söyleyememiş. Kaymakamımız evimizi onarır mı acaba?" diye konuştu. DHA

Asya bebek taburcu oldu ama...

İstanbul Beyoğlu İstiklal Caddesi’nde 19 Mart’ta 4 kişinin öldüğü canlı bomba saldırısında yaralanan ve bebek arabasıyla saldırının simgesi olan 2.5 yaşındaki Asya bebek ile anne ve babası, taburcu olup Adana’ya döndü. Baba Turgut B., “Çok zor günler geçirdik. Allah’a şükür şimdi kızım A. ve eşim Çilem ile 27 gün sonra yine bir aradayız. Ben ve eşimin durumu iyi ama kızım maalesef bir gözünü kaybetti” dedi.


Habertürk gazetesinin haberine göre, taburcu olmadan 2 hafta önce eşi ve kızının tedavi gördüğü özel hastaneye sevk edildiğini belirten B., “Lanet terör saldırısından sonra yaralı kızımı ilk kez o zaman gördüm. Gözünün göremeyecek olduğunu öğrenince çok üzüldüm. Ama kızımın yaşadığına şükrediyorum” ifadesini kullandı.

2 gün önce taburcu olduklarını ve evlerine dönmenin mutluluğunu yaşadıklarını kaydeden B., “Kızım A. ile şimdilik evde oyunlar oynayarak günü geçiriyoruz. Buruk bir mutluluk yaşıyoruz. İstanbul’a kızımın kontrolleri için zaman zaman gelip gideceğiz” diye konuştu. Patlama sırasında kızının kucağında olduğunu kaydeden Turgut B., o anı şöyle anlattı:

"AKLIMDAM ÇIKMIYOR"

"Olay günü aklımdan çıkmıyor. Küçük kızım A. benim kucağımda, eşim Çilem ve büyük kızım E. arkadan yürüyerek İstiklal Caddesi’nde ilerliyorduk. Yabancı turist grubunu bilmiyorum ama yüksek sesle önümüzde bir patlama oldu. Her yer toz duman oldu. İnsanlar kaçışmaya başladı. Dönüp arkama baktım, eşim ve kızım oradaydı. Bir-iki dakika sonra bir polis kucağımda duran kızımı alıp ambulansa koşarak götürdü. Ayağım kırılmış, farkında değildim. İnsanlar yerlerde yatıyordu. Beni ambulansla hastaneye götürdüler. Kızıma bir şey olacak diye çok korktum."

Araç muayenesinde 'ağır kusur' düzenlemesi

Muayenesi sırasında tamire ihtiyaç duyulacak derecede eksiklikleri tespit edilen araçların muayene raporuna bu eksiklikler, "ağır kusur" olarak işlenecek.1 aylık süre içinde muayenenin yapıldığı istasyona veya aynı ilde yer alan diğer sabit istasyonlara gidilmesi halinde muayene tekrarından ücret alınmayacak. 


Muayenesi sırasında tamire ihtiyaç duyulacak derecede eksiklikleri tespit edilen araçların muayene raporunda, bu eksiklikler "ağır kusur" olarak yer alacak.

Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı'nın, Araç Muayene İstasyonlarının Açılması, İşletilmesi ve Araç Muayenes Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliği, Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdi.     

Buna göre, araç muayenesi sonucunda tamire ihtiyaç duyulacak derecede eksiklikler tespit edilmesi halinde, bu eksiklikler araç muayene raporuna "ağır kusur" olarak işlenecek.     

Söz konusu raporun bir örneği aracı getirene verilecek ve rapordaki eksikliklerin giderilip giderilmediği, muayene tekrarı sırasında kontrol edilecek. 1 aylık süre içinde muayenenin yapıldığı istasyona veya aynı ilde yer alan diğer sabit istasyonlara gidilmesi halinde muayene tekrarından ücret alınmayacak.     

1 aylık sürenin dolmasından sonra gelinen muayeneden veya 1 aylık süre dolmadan gelinen muayene tekrarından sonraki muayeneden ücret alınacak.  

Bahçeli'den yeni parti iddiası

MHP lideri Devlet Bahçeli, muhaliflerin kanunsuz kongre tarihi açıklayarak suç işlediklerini ve partiyi paralel yörüngeye sabitlemek istediklerini söyledi. Bahçeli muhalifleri, "Okyanus ötesi kaynaklı planlamalardan medet uman" sözleriyle niteleyerek, partileşme çabası içinde olduklarını öne sürdü.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Ankara 12. Sulh Hukuk Mahkemesi'nin partiyi kurultaya
götürmesinin ardından dün partisinin Merkez Yönetim Kurulu'nu (MYK) ve il başkanlarını topladı. Bahçeli, toplantının ardından yaptığı açıklamada, muhaliflerin kanunsuz kongre tarihi açıklayarak suç işlediklerini öne sürdü.

Yeniyüzyıl gazetesinin haberine göre; Bahçeli, MHP'nin paralel yörüngeye sabitlenmek istendiğini ve partiyi istikrarsızlığa sokmak için faal halde bulunanların diğer yanda muhtemel partileşme çabalarını alttan alta yürüttüklerini iddia etti. Bahçeli, yaptığı yazılı açıklamada muhalifleri “Okyanus ötesi kaynaklı planlamalardan medet uman, vicdanını kiralayan” diye niteledi.

"GERÇEK YÜZÜ ÇOK YAKINDA NET OLARAK ANLAŞILACAK"

“MHP nifak çemberine alınmak, paralel yörüngeye sabitlenmek istenmektedir” ifadesini kullanan Bahçeli şunları kaydetti:

“MHP hukukun tüm imkanlarını kullanarak hakkını arayacak, Allah'ın izniyle yanlış hesap doğru kararlarla telafi edilecektir. Üstelik bu süreçte sabır ve soğukkanlılıktan da taviz verilmeyecektir. MHP haklıdır ve hakkının yenilmesine, mütecaviz operasyonlara asla müsaade etmeyecektir. Bir yanda partimizi istikrarsızlığa sokmak için faal halde bulunan, diğer yanda muhtemel partileşme çalışmalarını alttan alta yürütenlerin gerçek yüzü çok yakında net olarak anlaşılacaktır. Ayrıca olağanüstü tüzük kurultayıyla ilgili kanunsuz tarih açıklayanlar suç işlediklerini, vebal taşıdıklarını iyi bilmelidirler. Korsan ve paralel kurultayın toplanması şöyle dursun, düşünülmesi bile akla ziyandır. Başka kapılara yüz sürüp, sonra verilen imkanları yanlışa yorarak partimizin varlığında hak iddia edenler her zaman vesayeti altına girdikleri paralel örgüt gibi lekeli olacaklardır. MHP içinde bulunduğu badireyi aşacaktır. 47 yıllık emaneti çiğnetmeyeceğiz.”

16 Nisan 2016 Cumartesi

Facebook'ta iğrenç tuzak!

İzmir’in Bornova İlçesi’nde Facebook üzerinden bağlantı kurduğu yaşı küçük kız çocuğunun çıplak fotoğraflarını ele geçirip, şantajla götürdüğü bir yerde cinsel istismarda bulunan İ.U. (28) tutuklandı.

Bornova İlçe Emniyet Müdürlüğü ekipleri ilçede İ.U.’nun yaşı küçük kız çocuğunun sosyal medya hesabı üzerinden ele geçirdiği çıplak fotoğrafları ile şantaj yaptığı ve bir arkadaşının işyerine götürerek cinsel istismarda bulunduğu bilgisinin alınması üzerine harekete geçti. İ.U. düzenlenen operasyonla yakalandı. İ.U.’nun sosyal medya hesabı incelendiğinde yaşı küçük kız çocuğuna ait görüntüler ve cinsel içerikli konuşmalar tespit edildi.  İ.U. çıkarıldığı mahkeme tarafından tutuklandı. DHA

Ali Ağaoğlu Türkiye’yi terk ediyor

İş adamı Ali Ağaoğlu, devam eden projelerini tamamladıktan sonra Türkiye’de iş yapmayı bırakacağını açıkladı.


Bekleyen projeler arasında neredeyse hiçbir işinin yürümediğini anlatan Ağaoğlu Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Ali Ağaoğlu, “Ellerinde bir işadamı listesi var, ‘bunların işleri yürümeyecek’ diye dolaşıyorlar” diye konuştu. Akşam gazetesine konuşan Ağaoğlu, “Devam eden birkaç tane işimiz var onları da bitirip yurtdışına gideceğiz” dedi.

380 MİLYON TL KDV ALACAĞIM VAR

Devletten 380 milyon liralık KDV alacağı bulunduğunu vurgulayan Ali Ağaoğlu, “380 milyon TL param yıllardır devlette duruyor. 380 milyon TL ne demek. Cirosu 380 milyon TL’yi bulmayan büyük şirketler var” dedi. KDV alacağını alamamış olmasının nedeni olarak da yine ‘bürokrasiyi’ gösteren Ağaoğlu, “Ticaretten anlamayan, hayatında bir yumurta satmamış, bir tane eleman çalıştırmamış insanlar ülkenin kaderini belirliyor. Rahmetli Özal’ın da Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın da başarısının sırrı eski tüccar olmalarından geçiyor. Ticareti bilmeyen insanlar, ticaret yapanların da önünü tıkıyorlar” şeklinde konuştu.

TEK ŞANSIMIZ BAŞKANLIK SiSTEMİ

Türkiye’nin vakit kaybetmeden başkanlık sistemine geçmesi gerektiğini söyleyen Ali Ağaoğlu, “Türkiye’nin başkanlık sisteminden başka şansı yok. Bu sistem şimdiye kadar halka iyi anlatılmadı. Kamuoyunda da hak ettiği şekilde tartışılamadı. O yüzden kafalarda soru işaretleri oluştu. Oysa bu bütün dünyada uygulanan bir sistem. Kişilere indirgemek çok yanlış. Halka iyi anlatılması lazım. Çünkü Türkiye’nin önünün açılması için başkanlık şart” diye konuştu.

Suphi Altındöken’in cenazesi toprağa verildi

Suphi Altındöken'in cenazesi, dün gece Mersin'de adı açıklanmayan bir mezarlığa defnedildi. Babası ise "ölüm hastalığı" yüzünden cenazeye katılamadı.


Mersin’in Tarsus İlçesi’nde üniversite öğrencisi Özgecan Aslan’ın Adana’da cezaevinde geçen 11 Nisan’da öldürülen katili 27 yaşındaki Ahmet Suphi Altındöken’in Adana Devlet Hastanesi morgunda bekletilen cenazesi, ailesi tarafından alınarak dün gece ‘gizlice’ Mersin’de adı açıklanmayan bir mezarlığa defnedildi. Polis, ailenin avukatı İbrahim Kaplan’ın resmi evrakları imzalayarak teslim aldığı cenazenin fark edilmemesi için tabuta kadın eşarbı koydu. Öte yandan Altındöken’in babasının Nekrofobi hastalığı (ceset görüldüğünde ya da ölüm düşüncesiyle ortaya çıkan aşırı korku) nedeniyle katılmadığı bildirildi. Özgecan’ın vahşice öldürüldükten sonra cesedinin parçanalarak yakılmasında rolü olan baba Altındöken’in bu hastalığa ne zaman yakalandığı ise kafalarda soru işaretlerine neden oldu.

Adana F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda hükümlü 46 yaşındaki Gültekin Alan tarafından 11 Nisan’da tabancayla vurularak öldürülen Özgecan Aslan’ın katili Ahmet Suphi Altındöken’in defnedilmesiyle ilgili kriz aşıldı. Öldürüldükten sonra annesi Naciye Tan’a teslim edilen ve Tarsus’ta toprağa verilemeyince tekrar Adana Devlet Hastanesi morguna getirilen Ahmet Suphi Altındöken’in cenazesi, yakınları tarafından dün saat 23.00 sıralarında alındı. Polis, ailenin avukatı İbrahim Kaplan’ın resmi evrakları imzalayarak teslim aldığı cenazenin fark edilmemesi için tabuta kadın eşarbı koydu.

SURİYELİ KADIN CENAZESİ GÖRÜNTÜSÜ VERİLDİ
Morg etrafında bekleyenler ve gazetecilere cenazeyle ilgili, “Bir Suriyeli kadın cenazesi alıyoruz” açıklaması yapıldı. Bu yolla gazetecilerin takibinden kurtulmak isteyen aile, tabutun üzerine de eşarp örttü. Cenaze aracı da verilmediği için sivil plakalı bir kamyonete konulan cenaze Mersin’e doğru götürüldü. Tarsus-Adana-Gaziantep Otoyolu’nda cenaze aracını takip eden gazeteciler, yolda denetim yapan polisler tarafından durdurulurken, cenazenin bulunduğu kamyonet ise Mersin yönüne devam etti.

NEKROFOBİ HASTASI BABA KATILMADI
Gazetecilerin takibi engellenen Suphi Altındöken’in cenazesi Mersin sınırları içerisinde nerede olduğu gizli tutulan bir mezarlığa götürüldü. Annesi Naciye Tan ile kız kardeşi ve bazı yakınlarının katılımıyla cenaze gece karanlığında dini işlemler yapılarak defnedildi.
Aynı saldırıda vurulan ve Adana TOKİ Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde tedavisi süren baba Necmittin Altındöken’in de cenaze törenine Nekrofobi hastası (Ceset görüldüğünde ya da ölüm düşüncesiyle ortaya çıkan aşırı korku) nedeniyle katılmadığı bildirildi. Baba Necmittin Altındöken’in aslında oğlunun cenazesine katılmayı çok istediği ancak Nekrofobi hastalığı, sağlık sorunları ve güvenlik endişesiyle bu isteğinden vazgeçtiği vurgulandı. Baba Altındöken’in geçen yıllarda kaybettiği annesinin cenaze törenine de bu hastalığı nedeniyle katılamadığı ifade edildi.

Mardin ve Şırnak’tan acı haberler 5 şehit

Mardin'in Savur ilçesinde 4 asker Şırnak'ta ise 1 polis memuru şehit oldu.


Mardin’in Savur İlçesi’ne bağlı Taşlık ve Yazır köyleri arasında devriye görevi yürüten güvenlik güçlerini taşıyan zırhlı aracın geçişi sırasında, önceden teröristlerce yola döşenen el yapımı patlayıcının infilak etmesi sonucu 4 asker şehit oldu 3 asker de yaralandı.


ŞEHİT EVLERİNE ATEŞ DÜŞTÜ
BURSA – Savur’daki hain saldırıda şehit olan Jandarma Uzman Çavuş Sinan Yaylı’nın şehit olduğu haberi baba evine ulaştı. Acı haberi alan baba Ahmet Yaylı ve anne Hacer Yaylı’nın fenalaşması üzerine evin önünde bulunan sağlık ekipleri tarafından müdahale edildi. Sinan Yaylı’nın şehit olduğu haberinin duyulmasının ardından yakınları ve komşuları eve akın ederken, Osmangazi Kaymakamı Enver Ünlü ve Bursa Jandarma Alay Komutan Yardımcısı Jandarma Albay Hakan Keskin taziye ziyaretinde bulundu.

Şehit Jandarma Uzman Çavuş Sinan Yaylı’nın, iki ablasının olduğu ve nişanlı olduğu öğrenildi.

ACI HABERİ ANTALYA’DA ALDILAR
SİVAS- Mardin’in Savur İlçesi’nde zırhlı askeri araca yapılan bombalı saldırıda şehit olan askerlerden Uzman Jandarma Çavuş Erdal Çetin’in acı haberi re Sivas’taki yakınlarını yasa boğdu. Uzman Jandarma Çavuş Erdal Çetin’in acı haberi memleketi Sivas’a ulaştı. Sağlık ekipleri eşliğinde şehidin Gülyurt Mahallesi’ndeki baba evine giden askeri yetkililer, aileyi evde bulamayınca şehadet haberini amcası Necati Çetin’e verdi. Amca Necati Çetin’in Abdulvahabi Gazi Mahallesi’nde oturduğu 3 katlı bina, Türk bayraklarıyla donatıldı. Hasan-Şaziye Çetin çiftinin 4 çocuğundan ikincisi olan evli ve 2 çocuk babası Erdal Çetin’ın 1996 yılında göreve başladığı öğrenildi. Ankara’da görevli olan Çetin’in bir süre önce geçici görevle Mardin’in Savur İlçesi’ne gittiği belirtildi. Bu arada şehidin anne ve babasının Antalya’daki kızları Hatice Çetin’in yanında olduğu ve oğullarının şehadet haberini aldıktan sonra şehidin Ankara’daki eşi Arzu Çetin’in yanına gittikleri ifade edildi. Şehidin cenazesi yarın Sivas’ta toprağa verilecek.


2 AY SONRA BABA OLACAKTI
NİĞDE- Savur’daki hain saldırıda şehit olan Jandarma Astsubay 25 yaşındaki Yasin Tekin’in ise Niğdeli olduğu öğrenildi. Şehidin Niğde’deki baba ocağına ateş düştü.

Merkez Şahinali Mahallesi’nde oturan aileye acı haberi, Vali Yardımcısı Özgür Körükçü ve Garnizon Komutanı Jandarma Albay İbrahim Taşkın tarafından sağlık ekipleri eşliğinde verildi. Oğullarının şehit olduğunu öğrenen baba Üzeyir ile anne Nevriye gözyaşlarına boğuldu. Acı haberi duyan şehidin yakınları ile komşuları eve akın etti. Şehidin baba ocağına Türk bayrağı asıldı. Mardin’e 1 ay önce giden şehit Yasin Tekin’in ailenin 3 çocuğundan biri olduğu, eşi Ülkiye Tekin’in ise 7 aylık hamile olduğu belirtildi. Oğlunu kaybetmenin üzüntüsünü yaşayan baba Üzeyir Tekin, “Gidip de geri gelen var mı oradan. Belki öbür tarafta bizi bekleyecek. Benim oğlum öldü, ama güzel bir mertebe olan şehitlikle ödüllendirildi. Vatan sağolsun ağlamayacağım, böyle makam kime nasip olur. Ayrıca şehit törenine çelenk gönderecekler bir hayır kurumuna veya bir şehit ailesine yardım etsinler” dedi. DHA




15 Nisan 2016 Cuma

AVM kapısı sigaraya kapanacak

Sağlık Bakanlığı’nın hazırladığı torba yasa taslağında ilginç ayrıntılar yer aldı. Buna göre, alışveriş merkezlerinin kapısına 5 metre mesafeye kadar sigara içilemeyecek, sigara paketleri özendirmemek için tek tip hazırlanacak.


Sağlık Bakanlığı’nca hazırlanan torba yasa taslağı Başbakanlığa gönderildi. Burada da revizyona uğrayan taslağa son şeklini Bakanlar Kurulu verecek. Taslakta özetle şu maddeler yer alıyor:

72 YAŞ EMEKLİLİĞİ
Yoğun olarak kullanılan alışveriş merkezi, sinema, tiyatro vb. kapalı alan mahiyetindeki yerlerin giriş kapılarına asgari 5 metre mesafede sigara içilemeyecek. Tütün ürünleri, markanın yazım şekli, paketlerin rengi, diğer zorunlu yazılar dâhil olmak üzere aynı şekilde tasarlanmış düz paket olarak piyasaya sunulacak.

Sağlık Bakanlığı’nda görev yapan hekimlerin emeklilik yaşları 2026 yılına kadar 72’ye çıkarılıyor.

DOĞUM TEŞVİĞİ
Geçen yıl yüzde 50’nin üzerine çıkan sezaryenle doğumu azaltmak için normal doğumu teşvik sigortası gelecek. Normal doğuma bağlı olarak kadın ve çocuğun uğrayacağı maddi ve bedeni zararlar karşılanacak. Sigortayı hastaneler yaptıracak.

AŞI ZORUNLU
Çocuklara yapılacak olan kızamık, polio (çocuk felci), kabakulak, kızamıkçık, difteri, boğmaca, suçiçeği, hepatit A, verem aşıları ile toplumun ve topluluğun sağlığını tehdit edeceği bilim kurulunun önerisi üzerine Bakanlıkça belirlenen aşılarda, rıza aranmayacak.

TEK TİP SİGARA
Taslakta, Avustralya başta olmak üzere dünyada birkaç ülkede uygulanan ve tek tip sigara paketini zorunlu kılan "beyaz paket" maddesi de yer alıyor. Taslağa göre, tütün ürünleri markanın yazım şekli, yazı karakteri, punto boyutu, paket üzerindeki konumu, paketlerin rengi, uyarı mesajları, diğer zorunlu yazı, ibare ve şekiller de dahil olmak üzere aynı şekilde tasarlanmış düz paket biçiminde piyasaya sunulabilecek. Paketlerin üzerine marka logosu veya markayı çağrıştıracak simge konulamayacak.

Topbaş’ın çılgın projesi: İstanbul Boğazı'nın altından yaya yolu

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, Kabataş ile Üsküdar arasında “Yaya Tüneli ile bir yürüyüş yolu” oluşturacaklarını açıkladı. Üsküdar’da Marmaray metrosundan inen yolcular, denizin altından, yürüme bandı ile karşı yakaya geçip, Kabataş metrosuna ulaşabilecek.

Topbaş, İBB Meclisi’nin Nisan ayı oturumlarının son gününde, 2015 Yılı Faaliyet Raporu’nun oylanması öncesi yaptığı sunumda, çok önemli vizyon projelerini açıklayacağını söyledi. İstanbul’da devam eden metro yatırımlarının yanı sıra önümüzdeki günlerde ihaleye çıkacak metro hatları yatırımlarını anlatan Topbaş, ilk bir projeyi Meclis kürsüsünden açıkladı.

CHP sıralarından “Çılgın proje olmasın” şeklindeki sataşmaya, Ak Parti sıraları alkışla karşılık gelirken, Topbaş gülerek CHP sıralarına, “Sıkı durun” diye seslendi. Tüm meclis salonu heyecanla kendisinin ne söyleyeceğini bekleyen meclis üyelerini daha fazla heyecanlandırmayan Topbaş,  şu açıklamayı yaptı: “Üsküdar ile Kabataş arasında bir yürüme tüneli yapacağız. Üsküdar metrosundan çıkanlar, yüzeye çıkmadan, yürüme bandıyla Kabataş’taki metro istasyonuna gelecek. Oradan metroyla, Kirazlı’ya gidecek. Etiler’de finikülerle Aşiyan’a gidebilecek” dedi.

DAĞLARI DELİP GEÇECEĞİZ
Topbaş, İstanbul’a yeni tünel projelerini hayata geçireceklerini belirtip, “D100 karayolu üzerinde Çobançeşme’den gireceğiz, Küçükçekmece’den çıkacağız. Haramidere’den girip Büyükçekmece’den çıkacağız. Dağları delip geçeceğiz. Söylediysek yaparız” dedi.

BOĞAZİÇİ İMAR MÜDÜRLÜĞÜ PARK OLACAK
Topbaş, Boğaziçi İmar Müdürlüğü’nün bulunduğu alanı halka açacaklarını söyledi. Park ve Bahçeler Daire Başkanı’na bu konuda talimat verdiğini ifade eden Topbaş, “Mevcut ağaçlar kesilmeden, rengarenk ağaçları tespit edip, bir bölümü kiraz ağacı yolu, bir tarafı erguvan yolu, bir yerde de hatmi çiçeği yolu yapacağız. Rengarenk bir park olacak.

Topbaş, ayrıca İstanbul’da bir de “Kuş Akvaryumu” çalışması başlattıklarını söyledi.

İSTANBUL’A 1000 YENİ OTOBÜS
Topbaş, İstanbul’a 1000 yeni otobüs alacakların, tedavülden kalkan otobüsleri ise Afrika’nın kentlerine göndereceklerini ifade etti.

CHP: TOPAŞ’IN MASALLARINI DİNLEDİK
Topbaş’ın açıklamalarına ardından  CHP Grubu adına söz alan İBB Meclis Üyesi Hakkı Sağlam, “Topbaş’tan masallar dinledik. Topbaş’ın sözüne ettiği zaman kaybı, kendisinden başkası değildir” diye konuştu. Sağlam, Topbaş’ın açıkladığı projeyi, “ Peki bunun çalışmasını yaptınız mı? Ters akıntı var, balıklar var, canlılar var. Nasılsa bir daha ki dönem siz olmayacaksınız. ‘Benden sonra, CHP’liler  doğruyu tespit etti yapmadı’ diyeceksiniz” sözleriyle eleştirdi. DHA

Mermer ocakları binlerce flamingoyu yerinden etti

Burdur'daki Yarışlı Gölü'ne sodalı suyu nedeniyle her yıl gelen flamingolar, bu sene ilk defa gelmediler.

Yarışlı Gölü, flamingo ve başka birçok kuş türüne ev sahipliği yapıyor. Ancak Burdur’daki bu gölün etrafındaki dağları mermer ocakları kuşatmış durumda. Etrafında 50′nin üzerinde mermer ocağı bulunan göl, tozlar nedeniyle kirlendi ve bu nedenle her sene bir aylığına misafirliğe gelen flamingolar bu sene göle uğramadı.

Burdur’da Tefenni, Karaman ve Yeşilova ilçelerinde neredeyse bütün dağları saran mermer ocakları, bölgede yer altı su kaynaklarından tarımsal faaliyetlere birçok alanda zarara yol açıyor. Mermer ocakları; Salda, Yarışlı, Burdur Gölü ve Akgöl gibi birçok gölü uğrak yeri olarak kullanan flamingo, akçabalıkçıl, dikkuyruk gibi çok sayıda göçmen kuş türü için de tehlike oluşturuyor.

TOZ VE GÜRÜLTÜ KİRLİLİĞİ KUŞLARI KAÇIRDI

Kuş gözlemcileri ve doğa yürüyüş grupları için gözlem amacıyla gezilerin düzenlendiği bu göllerden Yarışlı, her yıl nisan ayında binlerce flamingoya ev sahipliği yapıyordu. Ancak son yıllarda Yarışlı Gölü’nün etrafını saran dağlar, mermer ocaklarıyla doldu. Göl etrafında 50′nin üzerinde mermer ocağı faaliyet gösteriyor. İş makinelerinin hareketliliği, patlatılan dinamitler, toz ve gürültü kirliliği nedeniyle ilk defa bu yıl Yarışlı Gölü’ne flamingolar gelmedi.

Flamingo gözlemi için her yıl Yarışlı Gölü’ne gezi düzenleyen Patika Grubu kurucusu ve orman yüksek mühendisi Nusret Yakışıklı, Afrika’dan Sibirya’ya giderken ve dönerken Anadolu’nun semalarından geçen flamingoların, yaklaşık 1 ay bu gölde misafir kaldıklarını söyledi. Nusret Yakışıklı, eski zamanlarda Akdeniz ardı coğrafyada, Muğla’dan Konya’ya kadar uzanan ‘Göller Bölgesi’ denilen bir diyar varken, son 50 yılda tahıl yetiştirmek için göllerin yüzde 90′ının insan eliyle kalkınma, gelişme adına kurutulduğunu söyledi.


KUŞLAR İÇİN BU GÖLÜN BİR ÖZELLİĞİ VARDI

Yarışlı Gölü’nün göçmen kuşlar için olduğu kadar, orada kuluçkaya yatan onlarca yerli kuş için de son sığınak görevini üstlendiğini belirten Yakışıklı, “Diğer göllerde olmayan bir şey var bu gölde. O da sodalı suyu. Peki sodalı su nedir? Birçok kuş türü ekolojileri gereği sadece sodalı suda yaşayabilir, üreyebilir. Salda ve Burdur gölleri arasında kurutulmaktan kurtulmuş bu göl; narin, kırılgan, yaşayan bir göl. Ormanlar, akarsular, denizler gibi göllerin de bir ekosistemi var. Göl ekosistemleri sanıldığının aksine çok değerli yaşam ortamlarını içinde barındırır. Yarışlı Gölü bu anlamda kuşların bu uzun göç yolunda soluklanacağı, nefes alacağı, enerjilerini toplayacağı bölgedeki son sığınak” diye konuştu.

GÖZÜ DÖNMÜŞLÜK

Gölün hemen yanı başında son 3-5 senede onlarca mermer ocağı açıldığını ve açılmaya devam ettiğini kaydeden Yakışıklı, “Yarışlı Gölü iki kaynaktan beslenir. Biri güneyinde bulunan gölün kendi su kaynakları, ki her su kaynağının tepesinde bir mermer ocağı var. Bu akıl tutulması değilse bile, rantın, dalavere işlerin ve gözü dönmüşlüğün nelere kadir olduğunun açık bir göstergesi” dedi.
İkinci olarak yağmur sularından beslenen gölün çanak şeklinde olduğunu, bu çanakların yanaklarının mermer ocağıyla dolduğuna değinen Yakışıklı, “Yağmur yağınca bu ocaklardaki mermer tozları göle taşınıyor. Sonra bu tozlar gölün tabanına çöküyor ve tabanda bir beton etkisi gösteriyor. Gölün canlıları; balık, su böcekleri, kurbağalar, algler, mikroskobik canlılar, su sinekleri ölüyor. Çünkü gölün suyu kavanozdaki ölü su gibi oluyor. Ekolojisi bozuluyor. Yani gölün kuşlar için gıda üretimi duruyor, göl ölüyor” dedi.

GÖL KİRLİ BEYAZA DÖNÜŞÜYOR

Kuşların artık suya girmekten imtina ettiğini, göl kenarında karada bir şeyler aradığını belirten Nusret Yakışıklı, gölün renginin mermer tozları nedeniyle kirli beyaza döndüğünü, flamingolar başta olmak üzere birçok kuş türünün gölü terk ettiğini söyledi. Yakışıklı, hem göl etrafı hem göl suyunda oluşan kirlilik nedeniyle ilk kez bu yıl flamingoların bu göle gelmediğini de dile getirdi. DHA
 




Cenaze krizine ‘geçici yer ya da köy’ çözümü

Özgecan’ın katili Ahmet Suphi Altındöken’in cezaevinde öldürülmesinin ardından hiçbir mezarlığa kabul edilmemesiyle başlayan kriz sürüyor.


Özgecan Aslan’ın katili Ahmet Suphi Altındöken’in cenazesi 4’üncü günde de toprağa verilemedi. Belediye, aileye “geçici bir yer ya da kalıcı olarak bir köy mezarlığı” teklifinde bulundu.
Adana F Tipi Cezaevi’nde pazartesi günü öldürülen Altındöken’in cenazesiyle ilgili Mersin Büyükşehir Belediyesi Mezarlıklar Müdürlüğü yetkililerinin aile yakınlarıyla bir araya geldiği ve “geçici bir yer ya da bir köy mezarlığında kalıcı olarak toprağa verilmesi” teklifinde bulunduğu öğrenildi. habertürk’ün haberine göre; Ailenin teklifi kabul etmesi üzerine defin için yer tespitine çalışıldığı belirtildi. Belediye yetkililerinin görüşme halinde olduğu Özgecan’ın ailesinin de mezar krizi nedeniyle rahatsızlıklarını dile getirip sorunun çözümünü istediği ifade edildi.

“KADIN SATICILIĞI YAPANLARI ÖLDÜRMEK İÇİN KOĞUŞ BASIP ADANA’YA SÜRÜLDÜLER”

Öte yandan cenazedeki infaza ilişkin soruşturma da sürüyor. Altındöken’in katil zanlısı Gültekin Alan’ın Tokat’taki gazinosunu işleten kardeşi Necmettin Alan’ın ifadeye çağrıldığı belirtildi. Tevfik Alan, “Ağabeyim Gültekin Alan, Ahmet Tekin B. ile İzmir Cezaevi’nde aynı koğuşta yatıyordu. Başka bir koğuşta kadın satıcılığı yapan ve kabadayı olarak geçinen Ü.Ü.’yü öldürmek için koğuşlarını bastılar. Ağabeyim ile Ahmet Tekin B. birlikte Adana’daki cezaevine sürüldüler” ifadesini kullandı.

Ağabeyinin tutuklanan infaz koruma memuru Hacı Ahmet Ö.’ye gazino açtırıp kadın gönderdiği iddiası hakkında ise Alan, “Bu kesinlikle yalan. Ağabeyimin gazinosunu ben işletiyorum. Buraya cezaevinde çalışan hiç kimse gelmedi. Özellikle ismi geçen infaz koruma memuru Hacı Ahmet Ö. diye birini hayatımda görmedim de tanımıyorum da” diye konuştu.

Adana Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan yapılan açıklamada ise Gültekin Alan’ın spor salonuna götürüldüğü sırada silahı çıkarıp 2 personeli spor salonu giriş koridoruna kapattığı, koşarak Ahmet Suphi Altındöken’in koridorun sonundaki odasına gittiği ve mazgaldan ateş ederek baba-oğulu vurduğu kaydedildi. Ani müdahale ekibinin eylemden yaklaşık 4 dakika sonra Alan’ı etkisiz hale getirdiği belirtilen açıklamada, yaralıların uzun süre odada beklediği ve saldırıyı gerçekleştiren hükümlünün maktulün bulunduğu odaya girdiği şeklindeki iddiaların gerçeği yansıtmadığı vurgulandı.

Eskişehir'de tecavüze uğradığı öne sürülen 2 erkek öğrenciden biri intihar etti

Eskişehir’in Sivrihisar İlçesi’nde meslek lise öğrencisi 17 yaşındaki D.C., 4 gün önce kendisini asarak yaşamına son verdi. Polise başvurup kendisine tecavüz edildiğini öne süren bir okul arkadaşının, D.C.’nin de bu kişilerin tecavüzüne uğradığını iddia etmesi üzerine gözaltına alınan 3 şüpheliden biri tutuklandı.

Sivrihisar İlçesi’ndeki meslek lisesinde okuyan D.C adlı erkek öğrenci, 4 gün önce kendisini asarak intihara kalkıştı. İpten indirilen D.C., çağırılan ambulansla, Eskişehir Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı. Ancak D.C., doktorların tüm çabasına karşın kurtarılamadı. D.C.’nin cenazesi, yakınları tarafından Ankara’nın Polatlı İlçesi’ne götürülerek toprağa verildi.

OKUL ARKADAŞINDAN TECAVÜZ İDDİASI
D.C.’nin intiharının ardından ismi açıklanmayan bir okul arkadaşı, polise gidip kendisine 3 kişinin tecavüz ettiğini belirterek, "Bu kişiler D.C.’ye de tecavüz etmiş olabilirler. D.C.’de bu yüzden intihar etmiş olabilir" iddiasında bulundu. Harekete geçen polis ekipleri, işsiz olan 25 yaşlarındaki Y.S. ile birlikte 3 kişi gözaltına alındı.

Emniyetteki ifadelerinin ardından adliyeye sevk edilen şüphelilerden Y.S. cinsel saldırı suçundan çıkarıldığı mahkemece tutuklandı, diğer 2 kişi ise tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı.
Bu arada Polatlı’dan Sivrihisar’a gelen D.C.’nin yakınlarının serbest kalanlardan bir kişiye ait işyerinin camlarını kırdığı belirtildi. Hürriyet