Sağlık Bakanlığınca hazırlanan, "Yabancı Sağlık Meslek Mensuplarının Türkiye'de Özel Sağlık Kuruluşlarında Çalışma Usul ve Esaslarına Dair Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik" Resmi Gazete'de yayımlandı. Düzenlemeye göre, Türkiye'de mesleklerini icra edemeyen yabancı sağlık çalışanları, Sağlık Bakanlığınca değerlendirilerek yeterli kabul edilmeleri halinde, belirlenecek sağlık kuruluşlarında görev yapabilecek.
Türkiye'de mesleklerini icra edemeyen yabancı sağlık çalışanları, Sağlık Bakanlığınca değerlendirilerek yeterli kabul edilmeleri halinde, belirlenecek sağlık kuruluşlarında görev yapabilecek.
YABANCI EBELER DE TÜRKİYE'DE GÖREV YAPABİLECEK
Sağlık Bakanlığınca hazırlanan "Yabancı Sağlık Meslek Mensuplarının Türkiye'de Özel Sağlık Kuruluşlarında Çalışma Usul ve Esaslarına Dair Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik" Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdi.
Buna göre, yönetmelik, diş hekimi, eczacı, hasta bakıcılar hariç, özel sağlık kuruluşlarında çalışacak tüm yabancı sağlık meslek mensuplarını kapsıyor. Daha önceki mevzuatta yer alan "ebe" ibaresi de yönetmelikten çıkarılarak yabancı ebelerin de Türkiye'de görev yapabilmesi sağlanacak.
SURİYELİ SAĞLIK MENSUPLARINA ÖZEL İZİN VERİLECEK
Düzenlemeyle ayrıca, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından Türkiye'de çalışmalarına izin verilecek Suriyeli sağlık meslek mensupları için Sağlık Bakanlığınca verilecek ön izin belgesine ilişkin mevcut maddede değişiklik yapıldı.
Bu değişiklik çerçevesinde, Türkiye'de mesleklerini icra edemeyen yabancı sağlık çalışanları, Sağlık Bakanlığınca değerlendirilerek, yeterli kabul edilmeleri halinde belirlenecek sağlık kuruluşlarında görev yapabilecek.
16 Haziran 2016 Perşembe
Boyundan büyük balık yakaladı
Edirne'de, 5 yıl önce hobi olarak balıkçılığa başlayan kadın, sezona bereketli başladı. 54 yaşındaki kadın, gölette yakaladığı dev yayın balığını oğlunun sosyal medya hesabı üzerinden paylaştı.
Amatör balıkçılar, akarsu, gölet ve barajlarda su ürünleri av yasağının sona ermesiyle birlikte avlanmaya başladı. 5 yıl önce hobi olarak balıkçılığa başlayan Hanife Akkıyık, Edirne'nin Süloğlu ilçesine bağlı Geçkinliği köyü yakınlarında bulunan gölete attığı ağı çekerken büyük bir sürprizle karşılaştı. Sabah saatlerinde su ürünleri yetiştiriciliği yapan oğlu Tolga Akkıyık ve gelini ile birlikte gölete avlanmak için giden 54 yaşındaki Hanife Akkıyık, dev yayın balığı yakaladı.
OĞLUNUN BALIK AĞLARINI TAMİR EDERKEN BALIKÇILIĞA MERAK SARDI
Yaklaşık 2.5 metre ve 72 kilogram ağırlığındaki yayın balığını görünce büyük mutluluk yaşadığını dile getiren Akkıyık, "Oğlumun ağlarını tamir ederken, balıkçılığa merak sardım. 5 yıldır da hobi olarak amatör anlamda kendi imkanlarıma boş zamanlarımda gölete gelip balık tutmaya çalışıyorum. Bugün resmi olarak avlanma sezonu açıldı. Sabah saatlerinde attığımız ağı çekerken büyük bir balık yakaladığımızı tahmin etmiştim ama bu kadarını beklemiyordum. Çok mutlu oldum" dedi.
Amatör balıkçılar, akarsu, gölet ve barajlarda su ürünleri av yasağının sona ermesiyle birlikte avlanmaya başladı. 5 yıl önce hobi olarak balıkçılığa başlayan Hanife Akkıyık, Edirne'nin Süloğlu ilçesine bağlı Geçkinliği köyü yakınlarında bulunan gölete attığı ağı çekerken büyük bir sürprizle karşılaştı. Sabah saatlerinde su ürünleri yetiştiriciliği yapan oğlu Tolga Akkıyık ve gelini ile birlikte gölete avlanmak için giden 54 yaşındaki Hanife Akkıyık, dev yayın balığı yakaladı.
OĞLUNUN BALIK AĞLARINI TAMİR EDERKEN BALIKÇILIĞA MERAK SARDI
Yaklaşık 2.5 metre ve 72 kilogram ağırlığındaki yayın balığını görünce büyük mutluluk yaşadığını dile getiren Akkıyık, "Oğlumun ağlarını tamir ederken, balıkçılığa merak sardım. 5 yıldır da hobi olarak amatör anlamda kendi imkanlarıma boş zamanlarımda gölete gelip balık tutmaya çalışıyorum. Bugün resmi olarak avlanma sezonu açıldı. Sabah saatlerinde attığımız ağı çekerken büyük bir balık yakaladığımızı tahmin etmiştim ama bu kadarını beklemiyordum. Çok mutlu oldum" dedi.
Rüzgar Çetin davasında bilirkişi raporu şoku
1 polisin şehit olduğu 1 polisin ise yaralandığı kazayı yapan Rüzgar Çetin davasında bilirkişi raporu mahkemeye ulaştı. Bilirkişi raporunda Çetin'in kaza gecesi 0.90 promil alkollü olduğu belirtildi. Ayrıca süratli olduğu ve hatalı olduğu kaydedildi ancak o rapora göre polis memurları da emniyet kemeri takmıyordu. 2 polis emniyet kemeri takmış olsaydı ölüm ve yaralanmalar meydan gelmeyebilirdi.
Ünlü yönetmen Sinan Çetin'in oğlu Rüzgar Çetin geçtiğimiz ocak ayında Beşiktaş'ta kaza yaptı. Çetin'in kullandığı lüks araç Çırağan caddesinde karşı şeride geçti ve bir polis aracıyla kafa kafaya çarpıştı. Polislerden İsmet Fatih Alagöz şehit olurken polis memuru Emre Tetik ise yaralandı.
Tutuklu yargılanan Rüzgar Çetin hakkında 22.5 yıla kadar hapis istendi. Davada Çetin'in avukatı bilirkişi raporu istemişti. Rapor mahkemeye ulaştı.
Habertürk'ün habiren göre, bilirkişi raporunda Çetin'in kaza gecesi 0.90 promil alkollü olduğu belirtildi. Ayrıca süratli olduğu ve hatalı olduğu kaydedildi ancak o rapora göre polis memurları da emniyet kemeri takmıyordu. 2 polis emniyet kemeri takmış olsaydı ölüm ve yaralanmalar meydan gelmeyebilirdi.
Bilirkişiler bu nedenle Rüzgar Çetin'in tam kusurlu değil asli kusurlu olduğunu savundu. Rüzgar Çetin asli kusurlu olması halinde mahkeme heyeti takdir yetkisini ceza indiriminden yana kullanabilir.
Zarrab'ın kefalet talebi reddedildi
New York Güney Bölgesi Savcısı Preet Bharara, Reza Zarrab’ın kefalet başvurusunun reddedildiğini açıkladı.
İran asıllı Türkiye vatandaşı Reza Zarrab, 19 Mart günü tatil için gittiği belirtilen Miami'de gözaltına alınmış ve sorgusu sonrası tutuklanmıştı.
Hakkında düzenlenen iddianame ABD Adalet Bakanlığı tarafından basına da duyurulan Zarrab'ın kara para aklama, ABD devletini ve bankalarını dolandırmak gibi suçları işlediği iddiasıyla yargılanması talep ediliyor.
Zarrab, avukatı Benjamin Brafman aracılığıyla mahkemeye 10 milyon doları nakit, toplam 50 milyon dolarlık kefalet ödemeyi önermişti. Brafman, bu kefalet karşılığında müvekkilinin New York’ta kapısında 24 saat boyunca silahlı güvenlik görevlilerinin nöbet tutacağı bir evde, GPS ile takip edilerek kalmasını talep etmişti.
TWITTER'DAN DUYURDU
Savcı Bharara, mahkemenin bu talebi reddettiğini az önce Twitter hesabından duyurdu. Ünlü savcı, "Federal yargıç müdafii Reza Zarrab'ın kefalet talebini reddetti, yargılama devam edecek" ifadesini kullandı.
Hakkında düzenlenen iddianame ABD Adalet Bakanlığı tarafından basına da duyurulan Zarrab'ın kara para aklama, ABD devletini ve bankalarını dolandırmak gibi suçları işlediği iddiasıyla yargılanması talep ediliyor.
Zarrab, avukatı Benjamin Brafman aracılığıyla mahkemeye 10 milyon doları nakit, toplam 50 milyon dolarlık kefalet ödemeyi önermişti. Brafman, bu kefalet karşılığında müvekkilinin New York’ta kapısında 24 saat boyunca silahlı güvenlik görevlilerinin nöbet tutacağı bir evde, GPS ile takip edilerek kalmasını talep etmişti.
TWITTER'DAN DUYURDU
Savcı Bharara, mahkemenin bu talebi reddettiğini az önce Twitter hesabından duyurdu. Ünlü savcı, "Federal yargıç müdafii Reza Zarrab'ın kefalet talebini reddetti, yargılama devam edecek" ifadesini kullandı.
15 Haziran 2016 Çarşamba
Reza Zarrab’ın duruşması ertelendi
ABD'nin Miami kentinde tutuklanan Reza Zarrab'ın 16 Haziran günü görülmesi gereken duruşması 20 Haziran'a ertelendi.
Kara para aklama, dolandırıcılık ve İran’a uygulanan yaptırımları delme suçlamaları ile ABD’nin New York kentinde tutuklu olarak yargılanan 17-25 Aralık’ın kilit isimlerinden birisi olan Reza Zarrab’ın, 16 Haziran’da görülmesi gereken duruşması 20 Haziran’a bırakıldı.
REZA ZARRAB’IN DURUŞMASI NEDEN ERTELENDİ?
Zarrab hakkındaki iddianameyi hazırlayan New York Güney Bölgesi Başsavcısı Preet Bharara, davaya bakan Yargıç Richard Berman’a yolladığı dilekçede, iş seyahatlerinin yoğunluğunu gerekçe gösterip, Reza Zarrab’ın avukatı Benjamin Brafman’ın da tarih değişikliğine rıza gösterdiğini belirterek, duruşmanın 20 Haziran tarihine ertelenmesini istedi.
Mahkeme yargıcı, bu isteği uygun bularak, duruşmanın 20 Haziran Pazartesi gününe ertelenmesine karar verdi.
Zarrab, önümüzdeki pazartesi günü yerel saat ile sabah 09:00’da (TSİ 16:00) yargıç karşısına çıkacak. (DHA)
Kara para aklama, dolandırıcılık ve İran’a uygulanan yaptırımları delme suçlamaları ile ABD’nin New York kentinde tutuklu olarak yargılanan 17-25 Aralık’ın kilit isimlerinden birisi olan Reza Zarrab’ın, 16 Haziran’da görülmesi gereken duruşması 20 Haziran’a bırakıldı.
REZA ZARRAB’IN DURUŞMASI NEDEN ERTELENDİ?
Zarrab hakkındaki iddianameyi hazırlayan New York Güney Bölgesi Başsavcısı Preet Bharara, davaya bakan Yargıç Richard Berman’a yolladığı dilekçede, iş seyahatlerinin yoğunluğunu gerekçe gösterip, Reza Zarrab’ın avukatı Benjamin Brafman’ın da tarih değişikliğine rıza gösterdiğini belirterek, duruşmanın 20 Haziran tarihine ertelenmesini istedi.
Mahkeme yargıcı, bu isteği uygun bularak, duruşmanın 20 Haziran Pazartesi gününe ertelenmesine karar verdi.
Zarrab, önümüzdeki pazartesi günü yerel saat ile sabah 09:00’da (TSİ 16:00) yargıç karşısına çıkacak. (DHA)
Şehidin Vietnamlı eşine maaş neden bağlanmadığı ortaya çıktı
Diyarbakır'ın Yenişehir İlçesi'nde geçen yıl 23 Temmuz'da şehit edilen Zonguldaklı trafik polisi 37 yaşındaki Tansu Aydın'ın eşi Vietnamlı Vu Yhuy Tuanvi Aydın'a, Vietnam'da, ölen Vietnamlıların Türk eşlerine maaş bağlanmadığı için 'mütekabiliyet' (devletler arası ilişkilerde karşılıklı olma durumu)esası gereği şehit maaşı bağlanmadığı ortaya çıktı.
Vietnamlı Vu Yhuy Tuanvi Aydın, Zonguldaklı şehit polis Tansu Aydın’ın cenaze töreninde Budist inancına gören dua edip ağıtlar yakarak, tabutun yanına uzanıp gözyaşı dökerek herkesi duygulandırmıştı. Yasalara göre Türk vatandaşı olabilmek için evlendikten sonra 3 yıl beklemesi gereken Tuanvi Aydın, Bakanlar Kurulu kararıyla eşi şehit olduktan 2 hafta sonra Türk vatandaşı oldu. Ancak, Tuanvi Aydın’a şehit maaşı bağlanmadı.
Eski Başbakan Ahmet Davutoğlu, basında çıkan haberlerin ardından şehit eşine maaş bağlanması talimatı verdi. Buna rağmen Tuanvi Aydın’a şehit maaşı bağlanmadı.
MÜTEKABİLİYET ESASI
Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı’ndan Tuanvi Aydın’a gönderilen yazıda, 5434 sayılı kanunda yer alan, ‘Türk vatandaşlarıyla evlenmiş yabancı uyruklu kadınlara, Türkiye’de ikamet ettikleri sürece, mütekabiliyet (devletler arası ilişkilerde karşılıklı olma durumu) esası dikkate alınarak aylık bağlanır’ hükmüne yer verildi. Yazıda şöyle denildi:
“Vietnam Sosyalist Cumhuriyeti Sosyal Güvenlik Kuruluşlarınca bu ülkede ikamet etmek koşulu ile mütekabiliyet esasına göre aylık bağlanıp bağlanmadığının bildirilmesi istenmiş, Dışişleri Bakanlığı Konsolosluk İşleri Genel Müdürlüğü’nden cevaben alınan yazıda Türk vatandaşı ile evli olan Vietnam Sosyalist Cumhuriyeti vatandaşlarının ölümü halinde Türk vatandaşı olan eşlerine Vietnam Sosyalist Cumhuriyeti sosyal güvenlik kuruşlarınca aylık bağlanamayacağı görülmüştür. Bu nedenle eşiniz Tansu Aydın’dan dolayı tarafınıza aylık bağlanmasına imkan bulunmamaktadır.”
ŞEHİT EŞİNDEN TEPKİ
Geçen Şubat ayında ilk eşinden olan çocukları Eliz ve Lucky ile ülkesine dönen Tuanvi Aydın, sosyal medya üzerinden karara tepki gösterdi. Liderlerin sözünde durması ve sorumluluklarını yerine getirmesi gerektiğini ifade eden Tuanvi Aydın, şöyle dedi:
“Liderlerin temel görevlerinden biri de benim gibi şehit polis eşlerini savunmak ve mümkün olduğunca en kısa sürede onlara fırsatlar yaratmaktır. Ama maalesef benim durumumda öyle yapmadılar ve herkes sorumluluğunu bir üst makama yükledi.
Daha saçma olan da Türk makamlarının Vietnam makamlarına benim şehit maaşını alıp alamayacağımı sormaları. Bu sadece sorumsuzca sorunu çözmemeye çalışmaktır. Hangi yasa ve hukukla bir şehit eşinin maaşına yetkililer el koyabilir? Benim şehit eşim vatana hizmet dışında ne yaptı ki eşine bu zulüm yapılıyor? Şehit olmanın geride bıraktıklarına ödülü onları kahretmek midir?”
Eşiyle severek ve ailesinin desteği ile yasal olarak evliyken bu durumun başlarına geldiğini söyleyen Tuanvi Aydın, “Ben bir mülteci gibi devletten dilenmiyorum. Yasal hakkım olan ve Ahmet Davutoğlu’nun da söz verdiği gibi şehit maaşımı istiyorum” dedi. DHA
Vietnamlı Vu Yhuy Tuanvi Aydın, Zonguldaklı şehit polis Tansu Aydın’ın cenaze töreninde Budist inancına gören dua edip ağıtlar yakarak, tabutun yanına uzanıp gözyaşı dökerek herkesi duygulandırmıştı. Yasalara göre Türk vatandaşı olabilmek için evlendikten sonra 3 yıl beklemesi gereken Tuanvi Aydın, Bakanlar Kurulu kararıyla eşi şehit olduktan 2 hafta sonra Türk vatandaşı oldu. Ancak, Tuanvi Aydın’a şehit maaşı bağlanmadı.
Eski Başbakan Ahmet Davutoğlu, basında çıkan haberlerin ardından şehit eşine maaş bağlanması talimatı verdi. Buna rağmen Tuanvi Aydın’a şehit maaşı bağlanmadı.
MÜTEKABİLİYET ESASI
Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı’ndan Tuanvi Aydın’a gönderilen yazıda, 5434 sayılı kanunda yer alan, ‘Türk vatandaşlarıyla evlenmiş yabancı uyruklu kadınlara, Türkiye’de ikamet ettikleri sürece, mütekabiliyet (devletler arası ilişkilerde karşılıklı olma durumu) esası dikkate alınarak aylık bağlanır’ hükmüne yer verildi. Yazıda şöyle denildi:
“Vietnam Sosyalist Cumhuriyeti Sosyal Güvenlik Kuruluşlarınca bu ülkede ikamet etmek koşulu ile mütekabiliyet esasına göre aylık bağlanıp bağlanmadığının bildirilmesi istenmiş, Dışişleri Bakanlığı Konsolosluk İşleri Genel Müdürlüğü’nden cevaben alınan yazıda Türk vatandaşı ile evli olan Vietnam Sosyalist Cumhuriyeti vatandaşlarının ölümü halinde Türk vatandaşı olan eşlerine Vietnam Sosyalist Cumhuriyeti sosyal güvenlik kuruşlarınca aylık bağlanamayacağı görülmüştür. Bu nedenle eşiniz Tansu Aydın’dan dolayı tarafınıza aylık bağlanmasına imkan bulunmamaktadır.”
ŞEHİT EŞİNDEN TEPKİ
Geçen Şubat ayında ilk eşinden olan çocukları Eliz ve Lucky ile ülkesine dönen Tuanvi Aydın, sosyal medya üzerinden karara tepki gösterdi. Liderlerin sözünde durması ve sorumluluklarını yerine getirmesi gerektiğini ifade eden Tuanvi Aydın, şöyle dedi:
“Liderlerin temel görevlerinden biri de benim gibi şehit polis eşlerini savunmak ve mümkün olduğunca en kısa sürede onlara fırsatlar yaratmaktır. Ama maalesef benim durumumda öyle yapmadılar ve herkes sorumluluğunu bir üst makama yükledi.
Daha saçma olan da Türk makamlarının Vietnam makamlarına benim şehit maaşını alıp alamayacağımı sormaları. Bu sadece sorumsuzca sorunu çözmemeye çalışmaktır. Hangi yasa ve hukukla bir şehit eşinin maaşına yetkililer el koyabilir? Benim şehit eşim vatana hizmet dışında ne yaptı ki eşine bu zulüm yapılıyor? Şehit olmanın geride bıraktıklarına ödülü onları kahretmek midir?”
Eşiyle severek ve ailesinin desteği ile yasal olarak evliyken bu durumun başlarına geldiğini söyleyen Tuanvi Aydın, “Ben bir mülteci gibi devletten dilenmiyorum. Yasal hakkım olan ve Ahmet Davutoğlu’nun da söz verdiği gibi şehit maaşımı istiyorum” dedi. DHA
‘Cenazaye bile gelmedi, 96 bin lirayı aldı’
Diyarbakır'da 24 Mart 2016 tarihinde Bingöl karayolu üzerindeki Mermer Jandarma Karakolu’na terör örgütü PKK'lılarca düzenlenen bombalı saldırıda şehit olan Jandarma Uzman Onbaşı Sabri Acem için 96 bin liralık ölüm yardımının boşanma davası açan eşi Ayşegül Acem’e ödenmesine şehidin ailesi tepki gösterdi.
Jandarma Uzman Onbaşı Sabri Acem (26), 2014'te Ayşegül Acem ile evlendi. Şiddetli geçimsizlik nedeniyle düğünden 2 ay sonra genç kadın evini terk edip, 23 Eylül 2014'te boşanma davası açtı. Sabri Acem ise girdiği sınavları kazanarak jandarma uzman onbaşı oldu. Sabri Acem, 2015'te Ölüm Yardım Beyannamesi doldurup, ‘Görevdeyken ölmesi halinde ölüm yardımının babası, annesi ve kardeşine ödenmesini' talep etti. Boşanma davası devam ederken, Uzman Onbaşı Sabri Acem terör örgütü PKK'nın 24 Mart 2016'da karakola düzenlediği bombalı saldırıda şehit oldu.
Baba Erkan Acem (49) ile anne Seval Acem (48), devlet tarafından oğulları için verilen yaklaşık 96 bin TL'lik ölüm yardımının boşanma aşamasındaki eşi Ayşegül Acem tarafından alındığını öğrenince isyan etti. Oğlunun verdiği beyana rağmen paranın Ayşegül Acem’e verildiğini söyleyen baba Erkan Acem, bu konuyla ilgili 11 Nisan'da Mersin 3. Aile Mahkemesi'nin de ihtiyati tedbir kararı aldığını belirtti. Ancak bunlara rağmen yaklaşık 96 bin TL'nin Ayşegül Acem'in hesabına yatırıldığını, paranın da 27 Nisan'da hesaptan çekildiğini ifade eden baba Acem, devletin gereğini yapmasını istedi.
”EL YAZILI VERASETNAMEMİZ VAR”
Baba Acem, “Oğlum 24 Mart tarihinde şehit olmuştur ve oğlumun sadece 2 aylık bir evlilikle Kıbrıs'ta beraber olduğu Ayşegül ismindeki şahıs oğlumu terk ederek, aldığı maaşı beğenmeyerek, havai bir yaşam isteyerek oğlumu terk etmiştir. Mersin'e gelip 23 Eylül 2014 tarihinde oğluma boşanma davası açmıştır ve oğlum bunu hazmedemeyerek ‘devlete sırtımı dayayacağım, resmi elbiseyi giyeceğim’ diyerek, sınavlara girerek uzman çavuş olarak göreve başladı. Evladımızı 24 Mart'ta kaybettik ve iki senedir arkasını arayıp sormayan bir şahıs, şehidimizin cenazesinde bile olmayan şahıs bankadan 96 bin TL parasını çekebilecek kadar kendini düşürüyor. Oğlumun ayrıca orduda operasyonlara çıkarken ‘Ölüm Yardım Beyannamesi' adı altında el yazısıyla yazılmış bıraktığı bir verasetnamemiz var. Buna rağmen böyle bir şahıs 2 sene sonra ortaya çıkıp, ‘ben mirasçısıyım’ diyebilecek kadar kendini düşürebiliyor. Keşke yanımızda olsaydı, keşke bizim yanımızda, oğlumun yanında sonuna kadar olsaydı bütün haklarımı ben de ona devretseydim. 11 Nisan'da alınmış tedbir kararımız var, ‘bu kız hiçbir hakkını kullanamaz, yardımlardan faydalanamaz' diye. Buna rağmen devletimiz bu insana 27 Nisan'da 96 bin TL ödeyebiliyor. Devlet yetkililerimizden gereğinin yapılmasını arz ediyorum. Yüce Türk adaletine sesleniyorum buradan, anne baba karşısında 26 senelik bir emek ve 2 aylık bir birliktelik, ki kocasını en zor gününde bile terk etmiş, kaçmış bir şahıs 2 sene sonra ortaya çıkıp ‘ben mirasçısıyım’ diyebiliyorsa diyebileceğim başka bir şey yoktur. Yetkililerden adaletin yerine getirilmesini istiyorum” şeklinde konuştu. Sözcü
Baba Erkan Acem (49) ile anne Seval Acem (48), devlet tarafından oğulları için verilen yaklaşık 96 bin TL'lik ölüm yardımının boşanma aşamasındaki eşi Ayşegül Acem tarafından alındığını öğrenince isyan etti. Oğlunun verdiği beyana rağmen paranın Ayşegül Acem’e verildiğini söyleyen baba Erkan Acem, bu konuyla ilgili 11 Nisan'da Mersin 3. Aile Mahkemesi'nin de ihtiyati tedbir kararı aldığını belirtti. Ancak bunlara rağmen yaklaşık 96 bin TL'nin Ayşegül Acem'in hesabına yatırıldığını, paranın da 27 Nisan'da hesaptan çekildiğini ifade eden baba Acem, devletin gereğini yapmasını istedi.
”EL YAZILI VERASETNAMEMİZ VAR”
Baba Acem, “Oğlum 24 Mart tarihinde şehit olmuştur ve oğlumun sadece 2 aylık bir evlilikle Kıbrıs'ta beraber olduğu Ayşegül ismindeki şahıs oğlumu terk ederek, aldığı maaşı beğenmeyerek, havai bir yaşam isteyerek oğlumu terk etmiştir. Mersin'e gelip 23 Eylül 2014 tarihinde oğluma boşanma davası açmıştır ve oğlum bunu hazmedemeyerek ‘devlete sırtımı dayayacağım, resmi elbiseyi giyeceğim’ diyerek, sınavlara girerek uzman çavuş olarak göreve başladı. Evladımızı 24 Mart'ta kaybettik ve iki senedir arkasını arayıp sormayan bir şahıs, şehidimizin cenazesinde bile olmayan şahıs bankadan 96 bin TL parasını çekebilecek kadar kendini düşürüyor. Oğlumun ayrıca orduda operasyonlara çıkarken ‘Ölüm Yardım Beyannamesi' adı altında el yazısıyla yazılmış bıraktığı bir verasetnamemiz var. Buna rağmen böyle bir şahıs 2 sene sonra ortaya çıkıp, ‘ben mirasçısıyım’ diyebilecek kadar kendini düşürebiliyor. Keşke yanımızda olsaydı, keşke bizim yanımızda, oğlumun yanında sonuna kadar olsaydı bütün haklarımı ben de ona devretseydim. 11 Nisan'da alınmış tedbir kararımız var, ‘bu kız hiçbir hakkını kullanamaz, yardımlardan faydalanamaz' diye. Buna rağmen devletimiz bu insana 27 Nisan'da 96 bin TL ödeyebiliyor. Devlet yetkililerimizden gereğinin yapılmasını arz ediyorum. Yüce Türk adaletine sesleniyorum buradan, anne baba karşısında 26 senelik bir emek ve 2 aylık bir birliktelik, ki kocasını en zor gününde bile terk etmiş, kaçmış bir şahıs 2 sene sonra ortaya çıkıp ‘ben mirasçısıyım’ diyebiliyorsa diyebileceğim başka bir şey yoktur. Yetkililerden adaletin yerine getirilmesini istiyorum” şeklinde konuştu. Sözcü
Hakkı Devrim hayatını kaybetti
Basın-yayın dünyasının usta ismi Hakkı Devrim, 87 yaşında yaşam savaşına yenik düşerek aramızdan ayrıldı. 70 yıllık basın hayatında örnek bir gazetecilik örneği sergileyen duayen yazar Hakkı Devrim, yaşamı boyunca kalemini elinden bırakmadı.
1929 Eskişehir doğumlu Hakkı Devrim, 1947 yılında Kabataş Erkek Lisesi'ni bitirmiş, 1951 yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden mezun olarak başarılı öğrencilik yaşamını geride bırakıp, 1950-1954 yılları arasında İstanbul Radyosu söz ve temsil yayınlarında reji asistanı olarak çalışmaya başlamıştır. Gazetecilikle 1952 yılında Son Saat dergisi ile tanışan Hakkı Devrim, başarılı röportajlarıyla döneminin çok konuşulan isimlerinden oldu. Daha sonraları Tercüman, Havadis, Yeni Sabah, Ege Ekspres ve Tasvir gazetelerinde çeşitli görevlerde bulundu. Yeni Sabah'ta genel yayın yönetmenliği yaptı; "Fısıltı" köşesinin yazarıydı.
YAŞAMI MEDYADA GEÇTİ
1965'te Meydan Dergisi'nin kurucuları arasında yer aldı. Meydan Larousse ansiklopedisinin genel yayın müdürlüğünü yaptı. 1973 yılında, arkadaşlarıyla birlikte Kaynak Kitaplar Yayınevi'ni kurdu. Bir süre basın-yayın dünyasından uzaklaştıktan sonra 1990'da Doğan Yayın Grubu'nda gazeteciliğe döndü ve tanıtım (promosyon) programlarında yer alan ansiklopedilerin hazırlanmasına katıldı. Daha sonraları, AD Kitapçılık'ta Genel Yayın Yönetmeni olarak çalıştı. 1995'te Posta'da Telaynak köşesini yazdı. CNN Türk'te "Hakkıyla Sohbet" ve "Günbegün" adıyla sohbet programları yaptı. 2005-2011 yılları arası Okan Bayülgen'in birçok programlarında daimi konuk olmuştur.
1929 Eskişehir doğumlu Hakkı Devrim, 1947 yılında Kabataş Erkek Lisesi'ni bitirmiş, 1951 yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden mezun olarak başarılı öğrencilik yaşamını geride bırakıp, 1950-1954 yılları arasında İstanbul Radyosu söz ve temsil yayınlarında reji asistanı olarak çalışmaya başlamıştır. Gazetecilikle 1952 yılında Son Saat dergisi ile tanışan Hakkı Devrim, başarılı röportajlarıyla döneminin çok konuşulan isimlerinden oldu. Daha sonraları Tercüman, Havadis, Yeni Sabah, Ege Ekspres ve Tasvir gazetelerinde çeşitli görevlerde bulundu. Yeni Sabah'ta genel yayın yönetmenliği yaptı; "Fısıltı" köşesinin yazarıydı.
YAŞAMI MEDYADA GEÇTİ
1965'te Meydan Dergisi'nin kurucuları arasında yer aldı. Meydan Larousse ansiklopedisinin genel yayın müdürlüğünü yaptı. 1973 yılında, arkadaşlarıyla birlikte Kaynak Kitaplar Yayınevi'ni kurdu. Bir süre basın-yayın dünyasından uzaklaştıktan sonra 1990'da Doğan Yayın Grubu'nda gazeteciliğe döndü ve tanıtım (promosyon) programlarında yer alan ansiklopedilerin hazırlanmasına katıldı. Daha sonraları, AD Kitapçılık'ta Genel Yayın Yönetmeni olarak çalıştı. 1995'te Posta'da Telaynak köşesini yazdı. CNN Türk'te "Hakkıyla Sohbet" ve "Günbegün" adıyla sohbet programları yaptı. 2005-2011 yılları arası Okan Bayülgen'in birçok programlarında daimi konuk olmuştur.
10 Haziran 2016 Cuma
Reza Zarrab davasında flaş gelişme: Hakim, Reza’nın pasaportlarını istedi
ABD'de Tutuklu yargılanan Reza Zarrab'ın davasında çok önemli bir gelişme yaşandı; Davaya bakan Hakim Berman, "incelemek üzere" Zarrab'ın tüm pasaportlarının kendisine teslim edilmesini istedi.
Pasaportlar, Reza Zarrab’ın kefaletle serbest bırakılıp bırakılmayacağı için büyük önem taşıyor.
Zarrab’ın kefaletle serbest kalması halinde, pasaportlarını mahkemeye teslim etmesi gerekiyor.
Hakim Berman, Zarrab’ın avukatlarına ve Savcılık makamına gönderdiği yazılarda, Avukatlarda olan iki pasaport ile, tutuklandığında savcılığın el koyduğu bir pasaportun mahkemeye en geç Pazartesi günü öğle saatlerine kadar teslim edilmesini istedi. Pasaportların “elden ve güvenli zarflar içinde teslim edilmesi” istenirken, hakim hem Zarrab’ın avukatına, hem de savclığa, pasaportların fotokopilerini çektirmeleri, böylece her iki tarafın elinde de üç pasaportun da fotokopilerinin bulunabileceğini bildirdi.
Zarrab’ın avukatı, müvekkilinin kefaletle salıverilme şartlarının içine, pasaportlarının mahkemeye teslim edilmesini de dahil etmişti. Avukat, Zarrab’ın 50 milyon Dolar kefalet ücreti, New York’ta güvenli bir dairede ayak bileğinde bir kelepçe ile salıverilmesini, dairenin kapısında da sürekli silahlı özel gardiyanların görevlendirilmesini önermişti.
Savcılık ise, Zarrab’ın tutukluluk halinin hapishanede devam etmesinde ısrarcı olmuştu. Sözcü
Pasaportlar, Reza Zarrab’ın kefaletle serbest bırakılıp bırakılmayacağı için büyük önem taşıyor.
Zarrab’ın kefaletle serbest kalması halinde, pasaportlarını mahkemeye teslim etmesi gerekiyor.
Hakim Berman, Zarrab’ın avukatlarına ve Savcılık makamına gönderdiği yazılarda, Avukatlarda olan iki pasaport ile, tutuklandığında savcılığın el koyduğu bir pasaportun mahkemeye en geç Pazartesi günü öğle saatlerine kadar teslim edilmesini istedi. Pasaportların “elden ve güvenli zarflar içinde teslim edilmesi” istenirken, hakim hem Zarrab’ın avukatına, hem de savclığa, pasaportların fotokopilerini çektirmeleri, böylece her iki tarafın elinde de üç pasaportun da fotokopilerinin bulunabileceğini bildirdi.
Zarrab’ın avukatı, müvekkilinin kefaletle salıverilme şartlarının içine, pasaportlarının mahkemeye teslim edilmesini de dahil etmişti. Avukat, Zarrab’ın 50 milyon Dolar kefalet ücreti, New York’ta güvenli bir dairede ayak bileğinde bir kelepçe ile salıverilmesini, dairenin kapısında da sürekli silahlı özel gardiyanların görevlendirilmesini önermişti.
Savcılık ise, Zarrab’ın tutukluluk halinin hapishanede devam etmesinde ısrarcı olmuştu. Sözcü
Etiketler:
abd,
ebru gündeş,
reza zarrab,
rıza sarraf
9 Haziran 2016 Perşembe
Ramazan Bayramı tatilinin kaç gün olacağı açıklandı!
Bayram Tatili 9 gün oldu. 4 Temmuz Pazartesi günü öğleden itibaren kamu çalışanları 11 Temmuz'a kadar izinli olacaklar.
Kamu çalışanları 4 Temmuz Pazartesi (arefe) günü öğleden sonra ve 8 Temmuz cuma günü idari izinli sayılacak. Böylelikle kamu çalışanları 9 gün izinli olacak.
Bayram tatilini 9 güne çıkaran açıklama Başbakanlık’ın resmi internet sitesinden yayınlandı. Açıklamada, “Sayın Başbakanımız Binali Yıldırım, Kamu Kurum ve Kuruluşlarında çalışanların 4 Temmuz Pazartesi günü yarım gün ve 8 Temmuz Cuma günü tam gün izinli sayılmasına ilişkin yazıyı imzalamıştır. Buna göre, kurum yöneticilerince gerekli tedbirlerin alınarak hizmetlerin aksatılmaması, zorunlu hizmetlerin yürütülmesi için asgari seviyede eleman bulundurulması kaydıyla, kamu kurum ve kuruluşlarındaki tüm çalışanlar, Ramazan Bayramı’nın arefesi 4 Temmuz Pazartesi günü yarım gün ve 8 Temmuz Cuma günü tam gün idari izinli sayılacaklardır. Yazı ilgili kurumlara gönderilmiştir” denildi.
TURİZMCİLER SEVİNDİ
Türkiye Otelciler Birliği (TÜROB) Başkanı Timur Bayındır Sozcu.com.tr’ye yaptığı açıklamada, “Bu karar sektörümüz için çok olumlu oldu. Şehir turlarına çok faydası olmayacak. Erken rezervasyonlar zaten yapıldı. Tatilini uzatmak isteyenlere yarıyacaktır bu karar. Son dakika satışlarında ciddi şekilde artış bekliyoruz” dedi.
Kamu çalışanları 4 Temmuz Pazartesi (arefe) günü öğleden sonra ve 8 Temmuz cuma günü idari izinli sayılacak. Böylelikle kamu çalışanları 9 gün izinli olacak.
Bayram tatilini 9 güne çıkaran açıklama Başbakanlık’ın resmi internet sitesinden yayınlandı. Açıklamada, “Sayın Başbakanımız Binali Yıldırım, Kamu Kurum ve Kuruluşlarında çalışanların 4 Temmuz Pazartesi günü yarım gün ve 8 Temmuz Cuma günü tam gün izinli sayılmasına ilişkin yazıyı imzalamıştır. Buna göre, kurum yöneticilerince gerekli tedbirlerin alınarak hizmetlerin aksatılmaması, zorunlu hizmetlerin yürütülmesi için asgari seviyede eleman bulundurulması kaydıyla, kamu kurum ve kuruluşlarındaki tüm çalışanlar, Ramazan Bayramı’nın arefesi 4 Temmuz Pazartesi günü yarım gün ve 8 Temmuz Cuma günü tam gün idari izinli sayılacaklardır. Yazı ilgili kurumlara gönderilmiştir” denildi.
TURİZMCİLER SEVİNDİ
Türkiye Otelciler Birliği (TÜROB) Başkanı Timur Bayındır Sozcu.com.tr’ye yaptığı açıklamada, “Bu karar sektörümüz için çok olumlu oldu. Şehir turlarına çok faydası olmayacak. Erken rezervasyonlar zaten yapıldı. Tatilini uzatmak isteyenlere yarıyacaktır bu karar. Son dakika satışlarında ciddi şekilde artış bekliyoruz” dedi.
Pakistan’da anne, sevgilisiyle evlenen kızını yakarak öldürdü
Pakistan'ın Lahor kentinde bir anne, ailesinin rızası olmadan evlenen kızını yakarak öldürme suçlamasıyla tutuklandı.
Polis Ziynet Refik adlı kurbanın vücudunda işkence izleri bulunduğunu, bir yatağa bağlanıp ateşe verildiğini söyledi. BBC Türkçe’nin haberine göre anne Pervin Refik’in kızını kandırıp, damadın ailesinin evinden geri getirmekle suçlanıyor.
Pakistan’da son bi ayda üç kadın yakılarak öldürüldü. Geçen hafta da Maria Sadakat adlı genç bir öğretmen başkent İslamabad yakınlarındaki Murree’de bir evlilik teklifini reddettiği için ateşe verilmişti. Sadakat hastanede üç gün süren yaşam mücadelesinin ardından hayatını kaybetmişti.
Bir ay önce de bir arkadaşının sevgilisiyle kaçmasına yardım eden bir kız köy meclisi kararıyla yakılmıştı.
Son kurban Ziynet Refik’in boğulduğu ve daha sonra yakıldığı belirtildi. Polis Refik’in bedeninde işkence izleri olduğunu belirtti. Otopsinin ardından Refik’in yakıldığı sırada hala hayatta olup olmadığının anlaşılacağı söylendi.
Polis, 50 yaşındaki anne Pervin Refik’in kızının cesediyle birlikte bulunduğunu, olayla ilgili olarak erkek kardeşin de sorgulanacağını belirtti.
Ziynet Refik baba evinden kaçtıktan sonra geçen hafta eşiyle resmi nikah kıymış ve daha sonra erkek tarafının evinde birlikte yaşamaya başlamıştı. Anne Pervin Refik’in barışma ve normal bir düğün töreni yapma vaadiyle kızının eve gelmesini sağladığı iddia ediliyor.
Pakistan’daki bağımsız İnsan Hakları Komisyonu’nun verilerine göre ülkede son bir yılda yaklaşık 1.100 kadın öldürüldü. Birçok vakanın da rapor edilmediği sanılıyor.
Polis Ziynet Refik adlı kurbanın vücudunda işkence izleri bulunduğunu, bir yatağa bağlanıp ateşe verildiğini söyledi. BBC Türkçe’nin haberine göre anne Pervin Refik’in kızını kandırıp, damadın ailesinin evinden geri getirmekle suçlanıyor.
Pakistan’da son bi ayda üç kadın yakılarak öldürüldü. Geçen hafta da Maria Sadakat adlı genç bir öğretmen başkent İslamabad yakınlarındaki Murree’de bir evlilik teklifini reddettiği için ateşe verilmişti. Sadakat hastanede üç gün süren yaşam mücadelesinin ardından hayatını kaybetmişti.
Bir ay önce de bir arkadaşının sevgilisiyle kaçmasına yardım eden bir kız köy meclisi kararıyla yakılmıştı.
Son kurban Ziynet Refik’in boğulduğu ve daha sonra yakıldığı belirtildi. Polis Refik’in bedeninde işkence izleri olduğunu belirtti. Otopsinin ardından Refik’in yakıldığı sırada hala hayatta olup olmadığının anlaşılacağı söylendi.
Polis, 50 yaşındaki anne Pervin Refik’in kızının cesediyle birlikte bulunduğunu, olayla ilgili olarak erkek kardeşin de sorgulanacağını belirtti.
Ziynet Refik baba evinden kaçtıktan sonra geçen hafta eşiyle resmi nikah kıymış ve daha sonra erkek tarafının evinde birlikte yaşamaya başlamıştı. Anne Pervin Refik’in barışma ve normal bir düğün töreni yapma vaadiyle kızının eve gelmesini sağladığı iddia ediliyor.
Pakistan’daki bağımsız İnsan Hakları Komisyonu’nun verilerine göre ülkede son bir yılda yaklaşık 1.100 kadın öldürüldü. Birçok vakanın da rapor edilmediği sanılıyor.
Genel Sağlık Sigortası borçları siliniyor
Yaklaşık 3.5 milyon gencin beklediği Genel Sağlık Sigortası (GSS) prim borçlarının silinmesiyle ilgili yönetmeliğin detayları netleşti.
Genel Sağlık Sigortası (GSS) primlerini ödemeyen 25 yaşının altındaki gençlerin prim borçları silinmeye başladı. Hürriyet Gazetesi’nden Noyan Doğan, bugün yayımlanan yazısında 25 yaşın altındakilerin Genel Sağlık Sigortası (GSS), prim borçlarının affı ile ilgili detaylarını yazdı. 2012 yılından itibaren gelir testi yaptırmayıp Genel Sağlık Sigortası primlerini ödemeyen yaklaşık 3.5 milyon gencin borçları silinecek, 1 veya 2 ayın ardından sağlık hizmeti de almaya başlayacaklar.
Anne ve babası sigortalı olsun veya olmasın, 18 yaşından küçük gençler veya 25 yaşından küçük eğitim hayatına devam eden öğrenciler otomatik olarak GSS kapsamında sayılıyordu. Ancak 2012’den bu yana öğrenci olmayıp da Genel Sağlık Sigortası primlerini ödemeyen 18 ila 25 yaşında arasındaki gençler sağlık hizmetlerinden yararlanamıyordu. Yayımlanan genelgeyle bu gençlerin prim borçları sıfırlanmaya başlandı. Borçların silinecek olmasına karşın bu güne kadar primlerini ödeyenlere para iadesi yapılmayacak.
Nisan ayındaki torba kanun ile yasalaşan düzenleme 25 Nisan 2016 tarihine kadar olan borçların silinmesini öngörüyor. Buna göre sadece 25 nisana kadar olan borçlar silinecek. Borcu silinen vatandaş bu tarihten itibaren olan primlerini ödemeye devam edecek. 2012 ile 2016 yılları arasında 25 yaşını dolduran gençlerin ise 25 yaşını doldurduğu tarihe kadar olan prim borçları silinecek.
Genel Sağlık Sigortası (GSS) primlerini ödemeyen 25 yaşının altındaki gençlerin prim borçları silinmeye başladı. Hürriyet Gazetesi’nden Noyan Doğan, bugün yayımlanan yazısında 25 yaşın altındakilerin Genel Sağlık Sigortası (GSS), prim borçlarının affı ile ilgili detaylarını yazdı. 2012 yılından itibaren gelir testi yaptırmayıp Genel Sağlık Sigortası primlerini ödemeyen yaklaşık 3.5 milyon gencin borçları silinecek, 1 veya 2 ayın ardından sağlık hizmeti de almaya başlayacaklar.
Anne ve babası sigortalı olsun veya olmasın, 18 yaşından küçük gençler veya 25 yaşından küçük eğitim hayatına devam eden öğrenciler otomatik olarak GSS kapsamında sayılıyordu. Ancak 2012’den bu yana öğrenci olmayıp da Genel Sağlık Sigortası primlerini ödemeyen 18 ila 25 yaşında arasındaki gençler sağlık hizmetlerinden yararlanamıyordu. Yayımlanan genelgeyle bu gençlerin prim borçları sıfırlanmaya başlandı. Borçların silinecek olmasına karşın bu güne kadar primlerini ödeyenlere para iadesi yapılmayacak.
Nisan ayındaki torba kanun ile yasalaşan düzenleme 25 Nisan 2016 tarihine kadar olan borçların silinmesini öngörüyor. Buna göre sadece 25 nisana kadar olan borçlar silinecek. Borcu silinen vatandaş bu tarihten itibaren olan primlerini ödemeye devam edecek. 2012 ile 2016 yılları arasında 25 yaşını dolduran gençlerin ise 25 yaşını doldurduğu tarihe kadar olan prim borçları silinecek.
Reza Zarrab dosyasından Acun Ilıcalı da çıktı!
Bharara'nın derlediği bilgilere göre; Reza Zarrab, Acun Ilıcalı için özel jetini göndermiş.
ABD'de tutuklu bulunan Reza Zarrab'a ilişkin Başsavcı Bharara WhatsApp yazışmalarını da mahkemeye sundu. Yazışmalarda “Acun Ilıcalı ile Dubai seyahati” gibi ilginç detaylar da var. Delillere göre; Dubai'den dönüşte Acun Ilıcalı’nın jeti bozulunca, Acun ve 9 kişilik arkadaş grubu için Zarrab kendi özel jetini göndermiş.
Reza Zarrab'ın özel yazışmalarında, Acun Ilıcalı ile Dubai seyahati, Miami'de kendilerine eşlik edecek olan İngiliz çocuk bakıcısı, Miami'deki planları üzerine detaylı yazışmalar yer alıyor. Zarrab'ın ‘RZ' kodu ile kullandığı ‘WhatsApp' hesabında ‘Adem Turkey' kod isimli kişiyle İngilizce yazışmalarına dikkat çekiliyor. Zarrab, özel yatının bakımı, yeni alacağı başka yatın hangi limana bağlı olarak hangi bayrağı taşıyacağı konusunu tartışırken, FBI soruşturmasında mal varlığı listesinde yazmadığı yatı, özel uçağı, Miami seyahati için yazıştığı İngiliz dadı ve Florida'daki ‘dalış' planları bulunuyor.
Hürriyet’ten Razi Canikligil’in haberine göre; delil dosyasındaki notlardan bazıları şöyle;
Dubai'ye dalışa ve Formula 1 yarışı izlemeye gidiyorlar.
Zarrab'ın Formula One izlemek için 209.000 BAE Dirhem'i harcıyor.
380.000 BAE Dirhem ise Formula One araçlarını pistte kullanmak için ödediği ücret.
Dubai'den dönüşte Acun'un jeti bozulunca, Acun ve 9 kişilik arkadaş grubu için kendi jetini gonderiyor.
Adem, Zarrab'a Dubai'ye girişte sorun yaşayıp yaşamadığını soruyor,
Zarrab, sorun yaşadığını başka terminale gitmek zorunda kaldığını ve “Tamam beni içeri aldılar” diye yazıyor.
Özel yatının boyası icin 60 bin Euro ödüyor. Toplam ücretin yüzde 40'ı bu boyadan.
Yatın çekimi için yüzde 19 KDV'yi ödemeden anlaşmaya varıyorlar.
Yatı taşıyacak gemi 750.000 Euro alıyor. 500 bin Euro içine ve nakliyesine harcanıyor.
İngiliz dadı haftalık 1.500, yıllık 78.000 pound istiyor. Dadının ajansı da 19.500 pound istiyor.
Adem ve eşi Christine'de ABD'ye Zarrab ile gidiyor.
ABD gezisi 18-28 Mart tarihleri arası için planlanmış
Zarrab, Adem'e “Miami ile Florida arası ne kadar uzak diye soruyor? Miami'nin Florida eyaletinde olduğunu bilmiyor. Miami'de dalışa ve daha sonra Orlando'ya Disneyworld'e ve NASA'ya gideceklerini yazıyor.
Son gün, Adem'in Amerika'ya gelmesini istemiyor. Kendisine saygısızlık ettiğini düşünüyor.
Adem hava alanındayken uçuşunu iptal ettiriyor. Ofise gidip Şükrü ile aralarında olan sorunu çözmesini istiyor, sorun çözüldükten sonra Adem de Business Class'ta kendisiyle birlikte uçuyor.
EBRU GÜNDEŞ ILICALI’NIN EKİBİNDEYDİ
Reza Zarrab’ın eşi şarkıcı Ebru Gündeş son yıllarda Acun Ilıcalı’nın projelerinde yer alıyordu.
ABD'de tutuklu bulunan Reza Zarrab'a ilişkin Başsavcı Bharara WhatsApp yazışmalarını da mahkemeye sundu. Yazışmalarda “Acun Ilıcalı ile Dubai seyahati” gibi ilginç detaylar da var. Delillere göre; Dubai'den dönüşte Acun Ilıcalı’nın jeti bozulunca, Acun ve 9 kişilik arkadaş grubu için Zarrab kendi özel jetini göndermiş.
Reza Zarrab'ın özel yazışmalarında, Acun Ilıcalı ile Dubai seyahati, Miami'de kendilerine eşlik edecek olan İngiliz çocuk bakıcısı, Miami'deki planları üzerine detaylı yazışmalar yer alıyor. Zarrab'ın ‘RZ' kodu ile kullandığı ‘WhatsApp' hesabında ‘Adem Turkey' kod isimli kişiyle İngilizce yazışmalarına dikkat çekiliyor. Zarrab, özel yatının bakımı, yeni alacağı başka yatın hangi limana bağlı olarak hangi bayrağı taşıyacağı konusunu tartışırken, FBI soruşturmasında mal varlığı listesinde yazmadığı yatı, özel uçağı, Miami seyahati için yazıştığı İngiliz dadı ve Florida'daki ‘dalış' planları bulunuyor.
Hürriyet’ten Razi Canikligil’in haberine göre; delil dosyasındaki notlardan bazıları şöyle;
Dubai'ye dalışa ve Formula 1 yarışı izlemeye gidiyorlar.
Zarrab'ın Formula One izlemek için 209.000 BAE Dirhem'i harcıyor.
380.000 BAE Dirhem ise Formula One araçlarını pistte kullanmak için ödediği ücret.
Dubai'den dönüşte Acun'un jeti bozulunca, Acun ve 9 kişilik arkadaş grubu için kendi jetini gonderiyor.
Adem, Zarrab'a Dubai'ye girişte sorun yaşayıp yaşamadığını soruyor,
Zarrab, sorun yaşadığını başka terminale gitmek zorunda kaldığını ve “Tamam beni içeri aldılar” diye yazıyor.
Özel yatının boyası icin 60 bin Euro ödüyor. Toplam ücretin yüzde 40'ı bu boyadan.
Yatın çekimi için yüzde 19 KDV'yi ödemeden anlaşmaya varıyorlar.
Yatı taşıyacak gemi 750.000 Euro alıyor. 500 bin Euro içine ve nakliyesine harcanıyor.
İngiliz dadı haftalık 1.500, yıllık 78.000 pound istiyor. Dadının ajansı da 19.500 pound istiyor.
Adem ve eşi Christine'de ABD'ye Zarrab ile gidiyor.
ABD gezisi 18-28 Mart tarihleri arası için planlanmış
Zarrab, Adem'e “Miami ile Florida arası ne kadar uzak diye soruyor? Miami'nin Florida eyaletinde olduğunu bilmiyor. Miami'de dalışa ve daha sonra Orlando'ya Disneyworld'e ve NASA'ya gideceklerini yazıyor.
Son gün, Adem'in Amerika'ya gelmesini istemiyor. Kendisine saygısızlık ettiğini düşünüyor.
Adem hava alanındayken uçuşunu iptal ettiriyor. Ofise gidip Şükrü ile aralarında olan sorunu çözmesini istiyor, sorun çözüldükten sonra Adem de Business Class'ta kendisiyle birlikte uçuyor.
EBRU GÜNDEŞ ILICALI’NIN EKİBİNDEYDİ
Reza Zarrab’ın eşi şarkıcı Ebru Gündeş son yıllarda Acun Ilıcalı’nın projelerinde yer alıyordu.
8 Haziran 2016 Çarşamba
Kılıçdaroğlu'na mermi atıldı, gözaltılar var
İstanbul Vezneciler'deki terör saldırısında şehit olan polisler Gökhan Topçu ve Kadir Cihan Karagözlü bugün Fatih Camii'nde son yolculuklarına uğurlandı. Cenaze törenine Başbakan Binali Yıldırım, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, İçişleri Bakanı Efkan Ala ile Sağlık Bakanı Recep Akdağ da katıldı. Tören öncesi kalabalık, cenaze namazını beklerken camide çelenk gerginliği yaşandı. Cenazeye katılan bazı kişiler CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun çelengine tepki göstererek üzerindeki ismi sökmeye çalıştı. İstanbul Emniyet Müdürü Mustafa Çalışkan, uyarıda bulundu, sakin olmalarını istedi, "Bizim töremizde cenazede kavga olmaz, çelenk parçalama olmaz" dedi. Kılıçdaroğlu, cenaze namazı için alana geldiğinde de bir grup tarafından protesto edildi, bunun üzerine yeniden anons yapıldı. Kılıçdaroğlu’nun camiden çıkışı sırasında da arbede yaşandı. Kılıçdaroğlu aracına giderken bir kişi tarafından mermi atıldı. CHP'li Tekin, "Bu provokasyonun hesabı sorulmazsa, bu hükümet bunun bedelini ağır öder” diye konuştu. Kılıçdaroğlu’na mermi attığı belirtilen kişi gözaltına alındı. Dışarı çıkarılan kişi, polis merkezine götürüldü. Akşam saatlerinde gelen haberde ise gözaltı sayının 4'e yükseldiği belirtildi.
İstanbul Vezneciler’deki terör saldırısında şehit olan polisler Gökhan Topçu ve Kadir Cihan Karagözlü bugün Fatih Camii’nde son yolculuklarına uğurlandı. Başbakan Binali Yıldırım, 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile bazı bakanlar ve AK Partili ve CHP’li milletvekillerinin yanı sıra çok sayıda vatandaşın katıldığı cenaze töreninde ve sonrasında gergin anlar yaşandı.
ÇELENK GERGİNLİĞİ
İlk gerginlik, Başbakan Yıldırım ve beraberindeki bakanlar camiye girdikten sonra, Kemal Kılıçdaroğlu ve CHP’li milletvekilleri gelmeden önce cami avlusunda yaşandı. CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun adının yazılı olduğu çelenk, bazı kişiler tarafından parçalanarak dışarıya atıldı. Avlunun girişine atılan çelenk, burada bir kişi tarafından tekmelendi.
PARTİLİLERLE BİRLİKTE GELDİ
Kemal Kılıçdaroğlu, öğlen ezanının okunmasının ardından kısa bir süre camiye geldi. Kılıçdaroğlu’na TBMM Başkanvekili Akif Hamzaçebi, CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, CHP İstanbul Milletvekilleri Gürsel Tekin, Enis Berberoğlu, CHP İl Başkanı Cemal Canpolat ve bazı partililer eşlik etti.
CAMİYE GİRİŞTE DE PROTESTO EDİLDİ
Kemal Kılıçdaroğlu’nın camiye girişi sırasında da cemaatteki bazı kişiler tarafından protesto edildi. Slogan atan grup cami imamının da mikrofondan yaptığı konuşmasıyla sakinleştirilmeye çalışıldı. Daha sonra cenaze namazı İstanbul İl Müftüsü Prof. Dr. Rahmi Yaran kıldırıldı.
MERMİ ATILDI, 4 KİŞİ GÖZALTINA ALINDI
Namazın ardından cenazeler avludan tören kıtasının eşliğinde çıkarıldı. Cenaze çıkarılmadan önce içeride CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun önüne mermi fırlattığı iddia edilen bir kişi, İstanbul Emniyet Müdürü Mustafa Çalışkan’ın talimatıyla cami dışına çıkarıldı. Sivil bir polis tarafından üniformalı polislere teslim edildi. Camiden polisler eşliğinde uzaklaştırılan Kılıçdaroğlu’na mermi attığı öne sürülen kişiye arkadan koşarak gelen bir başka kişi yumruk attı. Akşam saatlerinde gözaltı sayısının 4'e yükseldiği belirtildi. Gözaltına alınan şahıslar Fatih’teki Şehit Tevfik Fikret Karakolu'nda yapılan ilk sorgulamanın ardından Gayrettepe’deki asayiş şube müdürlüğüne götürüldü.
CHP’Lİ MİLLETVEKİLLERİ KORUMA
Aynı grup, camiden çıkışı sırasında da Kemal Kılıçdaroğlu’na tepki göstermeyi sürdürdü. Kılıçdaroğlu, cenazelerin tören kıtası eşliğinde geçişini izlemek için Binali Yıldırım, Abdullah Gül ve bakanların bulunduğu yere gelerek burada bekledi.
Cenazelerin geçişinin ardından protestoların devam etmesi üzerine, CHP Milletvekilleri Gürsel Tekin ve Enis Berberoğlu, İl Başkanı Cemal Canpolat ile koruma ekibinin cemberine aldığı Kılıçdaroğlu, uzaklaştırılmaya çalışıldı. CHP’liler de tepki gösteren kişilere karşılık verince uzun süren bir arbede yaşandı. Kılıçdaroğlu, tepkiler arasında aracına binerek camiden ayrıldı.
GÜRSEL TEKİN: EMNİYET BİZE 'CENAZEYE KATILMAYIN' DEDİ
Kılıçdaroğlu ile birlikte şehitlerin cenaze törenine katılan CHP İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin, Sözcü'ye yaptığı açıklamada Emniyet'in kendilerine “provokasyon olacak. Cenazelere katılmayın” mesajının verildiğini söyledi. “Ancak Sayın Genel Başkan gideceğim dedi ve gitti” diyen Tekin, mermi olayını şöyle anlattı: “Cenaze namazında saf tutulduğunda, AKP yöneticilerinin, bakanların hemen arka sırasında olan bir şahıs, tek bir kişi, ki kendisi şehit ailesi filan değil, “ne yüzle geldiniz” diye bize iki üç kez bağırdı. Biz Emniyete, “susturun bu şahsı” dedik. Emniyet Müdürü yanımıza kadar geldi. “Gereğini yapacağım” dedi. Ancak yine de şahsa müdahale edilmedi. Büyük ihtimalle bakanların tanıdıklarından biri olduğu için müdahale edilmedi. Cenaze bittikten sonra ise bu şahıs, yanımıza kadar gelerek, elindeki mermiyi Genel Başkanımızın önüne attı. Mermi şu anda polislerde. Emniyet Müdürü de bize, “şahsı gözaltına aldım” dedi. O şahsın fotoğrafları bizde mevcut. Durumu araştıracağız.”
“HESABI SORULMAZSA, HÜKÜMET BEDELİNİ AĞIR ÖDER”
Tekin, o merminin Kılıçdaroğlu’na değil, “Cumhurbaşkanı’na, Başbakan’a, Bakanlar ve en önemlisi de şehitlere polislere atıldığını” vurgulayarak, “Bu provokasyon üçüncü kezdir yaşanıyor. En kutsal mekanlarda, cenaze sırasında yaşanıyor. Hani bunlar camilere, kutsal mekanlara, şehitlere, cenazelere saygılıydılar? Bu provokasyonun hesabı sorulmazsa, bu hükümet bunun bedelini ağır öder” diye konuştu. Tekin sözlerini şöyle tamamladı “Eğer ana muhalefet liderine karşı bu hükümet, bu emniyet gerekli önlemleri alamayacaksa, CHP örgütü arslanlar gibi önlemlerini alır. Bundan sonra cenazelere örgütümüzle gideriz.” DHA
İstanbul Vezneciler’deki terör saldırısında şehit olan polisler Gökhan Topçu ve Kadir Cihan Karagözlü bugün Fatih Camii’nde son yolculuklarına uğurlandı. Başbakan Binali Yıldırım, 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile bazı bakanlar ve AK Partili ve CHP’li milletvekillerinin yanı sıra çok sayıda vatandaşın katıldığı cenaze töreninde ve sonrasında gergin anlar yaşandı.
ÇELENK GERGİNLİĞİ
İlk gerginlik, Başbakan Yıldırım ve beraberindeki bakanlar camiye girdikten sonra, Kemal Kılıçdaroğlu ve CHP’li milletvekilleri gelmeden önce cami avlusunda yaşandı. CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun adının yazılı olduğu çelenk, bazı kişiler tarafından parçalanarak dışarıya atıldı. Avlunun girişine atılan çelenk, burada bir kişi tarafından tekmelendi.
PARTİLİLERLE BİRLİKTE GELDİ
Kemal Kılıçdaroğlu, öğlen ezanının okunmasının ardından kısa bir süre camiye geldi. Kılıçdaroğlu’na TBMM Başkanvekili Akif Hamzaçebi, CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, CHP İstanbul Milletvekilleri Gürsel Tekin, Enis Berberoğlu, CHP İl Başkanı Cemal Canpolat ve bazı partililer eşlik etti.
CAMİYE GİRİŞTE DE PROTESTO EDİLDİ
Kemal Kılıçdaroğlu’nın camiye girişi sırasında da cemaatteki bazı kişiler tarafından protesto edildi. Slogan atan grup cami imamının da mikrofondan yaptığı konuşmasıyla sakinleştirilmeye çalışıldı. Daha sonra cenaze namazı İstanbul İl Müftüsü Prof. Dr. Rahmi Yaran kıldırıldı.
MERMİ ATILDI, 4 KİŞİ GÖZALTINA ALINDI
Namazın ardından cenazeler avludan tören kıtasının eşliğinde çıkarıldı. Cenaze çıkarılmadan önce içeride CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun önüne mermi fırlattığı iddia edilen bir kişi, İstanbul Emniyet Müdürü Mustafa Çalışkan’ın talimatıyla cami dışına çıkarıldı. Sivil bir polis tarafından üniformalı polislere teslim edildi. Camiden polisler eşliğinde uzaklaştırılan Kılıçdaroğlu’na mermi attığı öne sürülen kişiye arkadan koşarak gelen bir başka kişi yumruk attı. Akşam saatlerinde gözaltı sayısının 4'e yükseldiği belirtildi. Gözaltına alınan şahıslar Fatih’teki Şehit Tevfik Fikret Karakolu'nda yapılan ilk sorgulamanın ardından Gayrettepe’deki asayiş şube müdürlüğüne götürüldü.
CHP’Lİ MİLLETVEKİLLERİ KORUMA
Aynı grup, camiden çıkışı sırasında da Kemal Kılıçdaroğlu’na tepki göstermeyi sürdürdü. Kılıçdaroğlu, cenazelerin tören kıtası eşliğinde geçişini izlemek için Binali Yıldırım, Abdullah Gül ve bakanların bulunduğu yere gelerek burada bekledi.
Cenazelerin geçişinin ardından protestoların devam etmesi üzerine, CHP Milletvekilleri Gürsel Tekin ve Enis Berberoğlu, İl Başkanı Cemal Canpolat ile koruma ekibinin cemberine aldığı Kılıçdaroğlu, uzaklaştırılmaya çalışıldı. CHP’liler de tepki gösteren kişilere karşılık verince uzun süren bir arbede yaşandı. Kılıçdaroğlu, tepkiler arasında aracına binerek camiden ayrıldı.
GÜRSEL TEKİN: EMNİYET BİZE 'CENAZEYE KATILMAYIN' DEDİ
Kılıçdaroğlu ile birlikte şehitlerin cenaze törenine katılan CHP İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin, Sözcü'ye yaptığı açıklamada Emniyet'in kendilerine “provokasyon olacak. Cenazelere katılmayın” mesajının verildiğini söyledi. “Ancak Sayın Genel Başkan gideceğim dedi ve gitti” diyen Tekin, mermi olayını şöyle anlattı: “Cenaze namazında saf tutulduğunda, AKP yöneticilerinin, bakanların hemen arka sırasında olan bir şahıs, tek bir kişi, ki kendisi şehit ailesi filan değil, “ne yüzle geldiniz” diye bize iki üç kez bağırdı. Biz Emniyete, “susturun bu şahsı” dedik. Emniyet Müdürü yanımıza kadar geldi. “Gereğini yapacağım” dedi. Ancak yine de şahsa müdahale edilmedi. Büyük ihtimalle bakanların tanıdıklarından biri olduğu için müdahale edilmedi. Cenaze bittikten sonra ise bu şahıs, yanımıza kadar gelerek, elindeki mermiyi Genel Başkanımızın önüne attı. Mermi şu anda polislerde. Emniyet Müdürü de bize, “şahsı gözaltına aldım” dedi. O şahsın fotoğrafları bizde mevcut. Durumu araştıracağız.”
“HESABI SORULMAZSA, HÜKÜMET BEDELİNİ AĞIR ÖDER”
Tekin, o merminin Kılıçdaroğlu’na değil, “Cumhurbaşkanı’na, Başbakan’a, Bakanlar ve en önemlisi de şehitlere polislere atıldığını” vurgulayarak, “Bu provokasyon üçüncü kezdir yaşanıyor. En kutsal mekanlarda, cenaze sırasında yaşanıyor. Hani bunlar camilere, kutsal mekanlara, şehitlere, cenazelere saygılıydılar? Bu provokasyonun hesabı sorulmazsa, bu hükümet bunun bedelini ağır öder” diye konuştu. Tekin sözlerini şöyle tamamladı “Eğer ana muhalefet liderine karşı bu hükümet, bu emniyet gerekli önlemleri alamayacaksa, CHP örgütü arslanlar gibi önlemlerini alır. Bundan sonra cenazelere örgütümüzle gideriz.” DHA
Etiketler:
cenaze,
chp,
kemal kılıçdaroğlu,
şehit
Bakkal 6 çocuğu taciz iddiasıyla tutuklandı
Balıkesir’in Edremit İlçesi’nde bakkal dükkanı işleten 58 yaşındaki M.B., hepsi kız çocuğu olan 6 ilkokul öğrencisini elle taciz ettiği iddiasıyla gözaltına alındı. Jandarmadaki işlemlerinni ardından adliyeye sevk edilen M.B., çıkarıldığı mahkemece tutuklandı.
Edremit’te bakkal dükkanı işleten evli M.B., değişik zamanlarda işyerine gelen ilkokul öğrencisi 6 kız çocuğunu taciz ettiği iddiasıyla geçen cuma günü gözaltına alındı.
Bir erkek öğrencinin durumu fark edip öğretmenine anlatmasıyla olayın ortaya çıktığı öğrenildi. Çocukların psikolog eşliğinde alınan ifadelerinin ardından jandarma tarafından gözaltına alınan M.B., sevk edildiği adliyede çıkarıldığı mahkemece tutuklandı. DHA
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)