FETÖ’cülerin 15 Temmuz’un planını yaptığı 6 yıl önceki gizli toplantıda teröristbaşı Gülen’in evlilik hesaplarının da konuşulduğu ortaya çıktı. Toplantıda imam, Gülen’in ilk evliliğini 80’li yaşlarda bekar bir kadınla ikinci evliliğini ise 90’lı yaşlarda dul bir kadınla yapacağını anlatıyor.
FETÖ'nün üst düzey bir abisinin kanlı darbe planının şifrelerini verdiği 2010 yılındaki gizli toplantıda, terörist başı Fetullah Gülen'in evlilikle ilgili sapkın düşüncelerini de anlattığı ortaya çıktı. Yeni Şafak'ın haberine göre, İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı'nın FETÖ dosyasına giren 2010 yılına ait CD'ye konu sohbette, Gülen'in 40 talebesinden biri olan üst düzey bir imam, diğer imamlara yaptığı konuşmada, Gülen'in üst düzey yeteneklere sahip olduğunu anlattı.
Sünnet diye evlenecekmiş
Bugüne kadar evlenmeyen Fetullah Gülen'in evlilik planı da söz konusu sohbette anlatıldı. Gülen'in talebesi olan imam, şöyle konuşuyor: “Bir hadis dersinde Vehbi Hoca, 'hocam sünnetler içinde evlilik de var, bunları nasıl yaşayacaksınız?' diye soruyor. Hocaefendi de 'Vehbi efendi, şeriat geldiği zaman ilk bıraktığım şey sakal olacak. Evliliğe gelince, ahir ömrümüzde sünnete uyma açısından bu işe de gireriz' diyor. Hiç düşünmemişsinizdir hoca evliliğini... Hocaefendi 80 küsur yaşında evlenecek. İki evlilik sünnet olduğu için ikinci evliliğini de 90 küsur yaşında gerçekleştirecek."
Çocuklarının cinsiyeti de belli
“Birinci evlendiği kişi bekar olacak, ondan iki tane oğlu olacak, ikincisi ise dul olacak ve ondan çocuğu olmayacak. Hocaefendi gençlik yıllarında, tahta kulübedeyken çamaşır yıkıyormuş. Kalbinden hafif geçmiş 'ya bir avrat olsaydı bu işleri düşünmezdim' diye. O gece sabah seher vaktinde müezzin Hayri Efendi vardır, cami müezzini. Allah Resulü rüyasına giriyor Hayri Efendinin ve 'git Fetullah'a söyle, evlenirse ölür' diyor. Hocaefendi de 'ya evlilik falan düşündüğüm yok. Çamaşır yıkarken kalbimde öyle bir şey geçmişti' diyor. Allah Resulü demek bu kadarına bile razı olmadı."
Ben bu asrın sahibiyim
Söz konusu sohbette imam, Gülen'le ilgili şunları da söylüyor: “Hocaefendi, kendi talebeleri için 'bunlar bana kriz geçirtiyor, kan kusturuyorlar' diyor. Niye kan kusturuyorlar? Hocaefendinin mahiyetini bilmediklerinden. Hocaefendiye güzel konuşan bir vaiz olarak bakıyorlar ilk zamanlar. Vazifeli olduğunu bilmiyorlar ki... Pekmezci abiye vazife veriyor Buca kamplarında. Sallıyor Pekmezci abi, 'tamam hocam yaparız' diyor. Ertesi hafta gelince 'o iş yapıldı mı?' diye soruyor tekrar. 'Yaparız hocam yaparız' diyor yine. Bu sefer hocaefendi, 'kaç hafta geçmiş halen 'yaparız' diyorsun. Mühim bir iş yapılması lazım, hocaefendi üzerinde ehemmiyetle duruyor ama sallıyor karşıdaki, vazifeli olduğunu bilmiyor ki. En son kızıyor hocaefendi, tutuyor yakasından 'sen benim kim olduğumu biliyor musun? Ben bu asrın sahibiyim' diyor. Bir türlü iş yapmaz Pekmezci, ondan sonra Pekmezci oluyor. Zaten hocaefendi kızdığı zaman maharetlerini söyler."
Geleceği biliyormuş
İmam, Gülen'in 'geleceği bildiğini' iddia edilerek şunları söyledi: “Şimdi asrın başındaki imamlar hiç sarsılmıyorlar değil mi? Her türlü sıkıntı ve çileye rağmen bakıyorsunuz dimdik ayakta duruyorlar. Neden? Çünkü filmi biliyorlar da ondan. İşte büyük zadlara, hocaefendiye, ilahi ekranda kendi hayatını Allah ona seyrettiriyorsa sarsılmaması için seyrettiriyor, neticeyi bilsin ki hayatın içerisinden geçen başına gelen bütün şeyleri göğüslesin. Yani hocaefendi geleceği biliyor..."
Peygamberi rüyasında görüyor
“Geçenlerde Amerika'da bir arkadaşımız hocaefendiye, 'hocam, üstad hazretleri ileride kim geleceğinden risalelerde açıklama ya da şerh yapacağından bahsediyor, bu ne zaman kim gelecek' deyince, hocaefendi gülmüş, 'ya mübarek ben yapıyorum ya' demiş. Geçen hafta da bir abiye, 'Hocaefendinin ekranı açık mı?' diye soruyor. Bu kadar da olur mu ya? 7 yaşında her gece Allah Resulü'nu rüyasında gören insanın ekranı kapalı mı olur?"
7 Kasım 2016 Pazartesi
Sultan 2. Abdülhamid'in mal varlığı
Osmanlı padişahlarından Sultan 2. Abdülhamid'in 1869-1908 yıllarına ait, Anadolu, Ortadoğu, Balkanlar ve Trakya'daki mal varlığına ilişkin 7 bin 756 taşınmazının tapu kayıtları, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü arşivinde saklanıyor.
Sultan 2. Abdülhamid'in çeşitli ülkelerde yaşayan torunlarının açtığı miras davalarıyla zaman zaman tartışılan mal varlığına ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanlığına bağlı Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü arşivlerinde ayrıntılı kayıtlar yer alıyor.
MAL VARLIĞI 3 DEFTERDE YAZILI
Arşiv Daire Başkanı Zeynel Abidin Türkoğlu, arşivlerinde Sultan 2. Abdülhamid'in şahsi mal varlığına ilişkin 3 tapu kayıt defteri bulunduğunu söyledi. Türkoğlu, "Elimizdeki 3 defterde Sultan 2. Abdülhamid'e ait 1869-1908 yıllarına ait Anadolu, Ortadoğu, Balkanlar ve Trakya'da aktif ve pasif olarak toplam 7 bin 756 taşınmazın tapu kaydı bulunuyor. 2. Abdülhamid'e ait kayıtlar içinde tarla, bağ, bahçe, mera, koru, çiftlik, konak, hane, değirmen, maden, zeytinlik, kahvehane ve dükkan gibi birçok taşınmaz yer alıyor" dedi.
Sultan 2. Abdülhamid'in ölümünün ardından bazı taşınmazların hazineye aktarıldığını belirten Türkoğlu, özellikle çiftlik ve emlaka ilişkin kayıtlarda sayı belirtilmediği için miktarın net olarak bilinemediğini ifade etti.
TÜRKİYE'DE 2 BİN 369 TAŞINMAZ
Abdülhamid'in Anadolu'da 2 bin 369 taşınmaz kaydı bulunduğunu vurgulayan Türkoğlu, "Bunlar İstanbul, İzmir, Balıkesir, Çanakkale, Tekirdağ, Adıyaman, Denizli, Sakarya, Giresun, Aydın, Sivas, Eskişehir, Bursa, Kocaeli, Burdur, Manisa, Kırklareli ve Edirne illerinde yer alıyor. Bu taşınmazların bir milyon 256 bin 947 dekarı halen 2. Abdülhamid'in üzerinde kayıtlı bulunuyor. 391 bin 573 dekarı Hazine'ye, 8 bin 627 dekarı da şahıslar adına geçmiş gözüküyor" diye konuştu.
Türkoğlu Sultan 2. Abdülhamid'in Balkanlar'da da 2 bin 843'ü Yunanistan, bin 424'ü Arnavutluk, 8'i Bulgaristan, 5'i Makedonya'da olmak üzere 4 bin 280 taşınmaz kaydı olduğunu vurgulayarak, bunların da 220 bin 23 dekarının halen Abdülhamid'in üzerinde, 560 bin 231 dekarının Hazine'ye, bin 328 dekarının da şahıslar adına geçtiğini bildirdi. Sultan 2. Abdülhamid'in Ortadoğu'daki mal varlıklarına ilişkin olarak, defterlerde Suriye'de 390, Lübnan'da 333, Filistin'de 223, Irak'ta 83, Arabistan'da 60, İsrail'de 10, Libya'da da 8 olmak üzere toplam bin 107 kaydın bulunduğunu dile getiren Türkoğlu, "Bu kayıtlardan 3 milyon 482 bin 106 dekarı halen 2. Abdülhamid adına kayıtlı durmakta olup, bir milyon 528 bin 395 dekarı Hazineye, 7 bin 178 dekarı da şahıslar adına geçmiştir" ifadelerini kullandı. Türkoğlu, kayıtların yer aldığı defterlerin diğer tarihi evraklarda olduğu gibi özenle, kontrollerinin yapılarak, uygun koşullarda saklandığını kaydetti.
"MİRASÇILARINDAN ARAYAN OLMADI"
Sultan 2. Abdülhamid'e ait taşınmazların bazılarının 1908'den sonra devlet hazinesine geçtiğini vurgulayarak, "Yurtdışındaki taşınmazların mevcut durumuyla ilgili de herhangi bir bilgimiz yok. Bu zaten uluslararası hukuku ilgilendiren bir konu. Biz sadece bu kayıtların muhafazası noktasında çalışıyoruz. İlgililerine bu çalışmaları sunuyoruz. Abdülhamid'in mirasçılarından ise şu ana kadar bizi arayan olmadı" ifadelerini kullandı. ntvmsnc
MAL VARLIĞI 3 DEFTERDE YAZILI
Arşiv Daire Başkanı Zeynel Abidin Türkoğlu, arşivlerinde Sultan 2. Abdülhamid'in şahsi mal varlığına ilişkin 3 tapu kayıt defteri bulunduğunu söyledi. Türkoğlu, "Elimizdeki 3 defterde Sultan 2. Abdülhamid'e ait 1869-1908 yıllarına ait Anadolu, Ortadoğu, Balkanlar ve Trakya'da aktif ve pasif olarak toplam 7 bin 756 taşınmazın tapu kaydı bulunuyor. 2. Abdülhamid'e ait kayıtlar içinde tarla, bağ, bahçe, mera, koru, çiftlik, konak, hane, değirmen, maden, zeytinlik, kahvehane ve dükkan gibi birçok taşınmaz yer alıyor" dedi.
Sultan 2. Abdülhamid'in ölümünün ardından bazı taşınmazların hazineye aktarıldığını belirten Türkoğlu, özellikle çiftlik ve emlaka ilişkin kayıtlarda sayı belirtilmediği için miktarın net olarak bilinemediğini ifade etti.
TÜRKİYE'DE 2 BİN 369 TAŞINMAZ
Abdülhamid'in Anadolu'da 2 bin 369 taşınmaz kaydı bulunduğunu vurgulayan Türkoğlu, "Bunlar İstanbul, İzmir, Balıkesir, Çanakkale, Tekirdağ, Adıyaman, Denizli, Sakarya, Giresun, Aydın, Sivas, Eskişehir, Bursa, Kocaeli, Burdur, Manisa, Kırklareli ve Edirne illerinde yer alıyor. Bu taşınmazların bir milyon 256 bin 947 dekarı halen 2. Abdülhamid'in üzerinde kayıtlı bulunuyor. 391 bin 573 dekarı Hazine'ye, 8 bin 627 dekarı da şahıslar adına geçmiş gözüküyor" diye konuştu.
Türkoğlu Sultan 2. Abdülhamid'in Balkanlar'da da 2 bin 843'ü Yunanistan, bin 424'ü Arnavutluk, 8'i Bulgaristan, 5'i Makedonya'da olmak üzere 4 bin 280 taşınmaz kaydı olduğunu vurgulayarak, bunların da 220 bin 23 dekarının halen Abdülhamid'in üzerinde, 560 bin 231 dekarının Hazine'ye, bin 328 dekarının da şahıslar adına geçtiğini bildirdi. Sultan 2. Abdülhamid'in Ortadoğu'daki mal varlıklarına ilişkin olarak, defterlerde Suriye'de 390, Lübnan'da 333, Filistin'de 223, Irak'ta 83, Arabistan'da 60, İsrail'de 10, Libya'da da 8 olmak üzere toplam bin 107 kaydın bulunduğunu dile getiren Türkoğlu, "Bu kayıtlardan 3 milyon 482 bin 106 dekarı halen 2. Abdülhamid adına kayıtlı durmakta olup, bir milyon 528 bin 395 dekarı Hazineye, 7 bin 178 dekarı da şahıslar adına geçmiştir" ifadelerini kullandı. Türkoğlu, kayıtların yer aldığı defterlerin diğer tarihi evraklarda olduğu gibi özenle, kontrollerinin yapılarak, uygun koşullarda saklandığını kaydetti.
"MİRASÇILARINDAN ARAYAN OLMADI"
Sultan 2. Abdülhamid'e ait taşınmazların bazılarının 1908'den sonra devlet hazinesine geçtiğini vurgulayarak, "Yurtdışındaki taşınmazların mevcut durumuyla ilgili de herhangi bir bilgimiz yok. Bu zaten uluslararası hukuku ilgilendiren bir konu. Biz sadece bu kayıtların muhafazası noktasında çalışıyoruz. İlgililerine bu çalışmaları sunuyoruz. Abdülhamid'in mirasçılarından ise şu ana kadar bizi arayan olmadı" ifadelerini kullandı. ntvmsnc
5 Kasım 2016 Cumartesi
Facebook'un kurucusu Zuckerberg'e Almanya'da soruşturma
Almanya'da Münih Savcılığının, sosyal paylaşım sitesi Facebook'un İcra Kurulu Başkanı (CEO) ve kurucu ortaklarından Mark Zuckerberg hakkında, "halkı kışkırtmaya kasıtlı bir şekilde yardımcı olmak" suçlamasıyla soruşturma başlattığı bildirildi.
Würzburglu avukat Chan-jo Jun'un suç duyurusunu işleme alan savcılığın soruşturmasına neden olarak, Zuckerberg'in Facebook'taki kullanıcıların yazdığı cinayet çağrıları, şiddet tehditleri, Yahudi soykırımının yalanlanmaları ve diğer suçlara göz yumduğu ve bu nedenle halkı kışkırtmaya kasıtlı bir şekilde yardımcı olduğu iddiası gösterildi.
Der Spiegel dergisinin haberine göre, suçlananlar arasında Zuckerberg'in yanı sıra şirketin müdürü Sheryl Sandberg, Avrupa Direktörü Richard Allan ve Berlin Direktörü Eva-Maria Kirschsieper de bulunuyor.
Suç duyurusunda, söz konusu paylaşımların şirketin bilgisi dahilinde olmasına rağmen silinmediği belirtildi.
Würzburglu avukat Chan-jo Jun'un suç duyurusunu işleme alan savcılığın soruşturmasına neden olarak, Zuckerberg'in Facebook'taki kullanıcıların yazdığı cinayet çağrıları, şiddet tehditleri, Yahudi soykırımının yalanlanmaları ve diğer suçlara göz yumduğu ve bu nedenle halkı kışkırtmaya kasıtlı bir şekilde yardımcı olduğu iddiası gösterildi.
Der Spiegel dergisinin haberine göre, suçlananlar arasında Zuckerberg'in yanı sıra şirketin müdürü Sheryl Sandberg, Avrupa Direktörü Richard Allan ve Berlin Direktörü Eva-Maria Kirschsieper de bulunuyor.
Suç duyurusunda, söz konusu paylaşımların şirketin bilgisi dahilinde olmasına rağmen silinmediği belirtildi.
4 Kasım 2016 Cuma
HDP milletvekilleri tutuklandı!
HDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ tutuklandı.
HDP operasyonunda HDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ tutuklandı. HDP'ye yönelik operasyonda aralarında eş genel başkanlar Selahattin Demirtaş ile Figen Yüksekdağ'ın da olduğu 12 milletvekili gözaltına alınmıştı. Demirtaş, Yüksekdağ, İdris Baluken, Nursel Aydoğan, Leyla Birlik hakkında tutuklama kararı verildi. Ziya Pir, İmam Taşçıer savcılıktan, Sırrı Sürreya Önder ise mahkemeden serbest bırakıldı. (Kaynak:hurriyet.com.tr)
HDP operasyonunda HDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ tutuklandı. HDP'ye yönelik operasyonda aralarında eş genel başkanlar Selahattin Demirtaş ile Figen Yüksekdağ'ın da olduğu 12 milletvekili gözaltına alınmıştı. Demirtaş, Yüksekdağ, İdris Baluken, Nursel Aydoğan, Leyla Birlik hakkında tutuklama kararı verildi. Ziya Pir, İmam Taşçıer savcılıktan, Sırrı Sürreya Önder ise mahkemeden serbest bırakıldı. (Kaynak:hurriyet.com.tr)
Düdüklü tencere bomba gibi patladı
İzmir'de aşure yapıldığı sırada ocak üzerindeki bulunan düdüklü tencerenin patlamasıyla, ocak başında bulunan Nazlı Biçer Ertuğ’un yüzü ve vücudunun büyük bölümü yandı. Acılar içinde kalan ve aylarca güneşe çıkamayacak olan talihsiz kadını en büyük tesellisi ise kazadan birkaç dakika önce yanında bulunan oğlunun o sırada içeriye gitmesi oldu.
Üretici firmaya dava açacağını söyleyen Nazlı Biçer Ertuğ, "O an çok büyük acı yaşadım. Gözlerimi dahi açamadım. Benim yaşadığımı başka kadınların yaşamaması için, hukuk mücadelesi vereceğim" dedi.
Çiğli Organize Sanayi Bölgesi’ndeki bir fabrikada planlama bölümünde çalışan 31 yaşındaki Nazlı Biçer Ertuğ, evinde aşure yapmak için aynı marka iki düdüklü tencere içerisinde buğday kaynatmaya başladı. Ertuğ, aynı anda ocak üzerinde aşure hazırlıklarını sürdürdüğü sırada düdüklü tencerelerden birisi, bomba gibi patladı. Düdüklü tencere ve kapağı farklı bir yöne fırladı, içerisindeki kızgın buhar ile suyla karışmış olan buğday, Nazlı Biçer Ertuğ’un üzerini kapladı.
YÜZÜ TAMAMEN YANDI
Kızgın buhar ve suyun yüzünü kaplamasıyla büyük acı yaşayan Nazlı Biçer Ertuğ, çığlık atarak mutfaktan dışarıya koşup, kayınvalidesi Şadan Ertuğ’dan yardım istedi. Bir yandan yüzünü yıkayıp serinletmeye çalışan Ertuğ, bir yandan da 112’yi aradı. Hastaneye götürülen Nazlı Biçer Ertuğ’un yüzünün büyük bir bölümü ile vücudunun çeşitli yerlerinde, birinci ve ikinci derece yanıklar oluştuğu anlaşıldı. Yanık kremiyle tedavisine başlanan talihsiz kadının, yaralarının kapanmasından sonra plastik cerrahlarca tedavisinin sürdürüleceği belirtildi. Nazlı Biçer Ertuğ’un yüzü, kaza öncesi haline göre neredeyse tanınmayacak hale geldi.
OĞLUNUNU YANMAMASI TEK TESİLLİSİ
Mikrop kapmaması için steril bir ortamda bulunması ve aylarca güneş ışığından uzak durması gereken Ertuğ’un yaşadığı bu olaydaki tek tesellisi ise kazadan birkaç dakika önce yanında bulunan 3.5 yaşındaki oğlu Rüzgar’ın, o sırada içeriye gitmesi oldu. Yaşadığı acıyı unutamadığını belirten
Nazlı Biçer Ertuğ şunları anlattı:
"Aşure yaptığımız sırada düdüklü tencere bomba gibi patladı. O an ne yapacağımı bilemedim ama yüzümde ve vücudumda büyük acı hissettim. Çığlıklar atıp mutfaktan çıktım. O an ne yapacağımı bilemiyordum. Sağlık ekiplerinden yardım istedim. Şimdi aylar sürecek zorlu bir tedavi süreci bizi bekliyor. Çünkü yaraların mikrop kapmaması lazım."
DAVA AÇACAK
Yaşadıklarına isyan eden Nazlı Biçer Ertuğ şöyle konuştu:
"Benim hatamla kaza olsa elbette bir şey diyemeyeceğim ama, güvenli diye aynı firmadan iki tane düdüklü tencere aldık. Birisi bu şekilde patlıyor. Bunun sorumlularının hesap vermesi lazım. Ben günlerdir çocuğumu sadece uzaktan seviyorum, öpüp sarılamıyorum. Elimle dokunuyorum sadece, yaralarım mikrop kapmasın diye. Eminim bu tencereleri kullanan başka kadınlar da vardır. Ben onlarını benim gibi acı yaşamaması içini uyarıda bulunmak istiyorum. Ayrıca firmanın da gerekli cezayı görmesi lazım. Bunun için dava açacağım" dedi. Taylan YILDIRIM / İZMİR (DHA)
Üretici firmaya dava açacağını söyleyen Nazlı Biçer Ertuğ, "O an çok büyük acı yaşadım. Gözlerimi dahi açamadım. Benim yaşadığımı başka kadınların yaşamaması için, hukuk mücadelesi vereceğim" dedi.
Çiğli Organize Sanayi Bölgesi’ndeki bir fabrikada planlama bölümünde çalışan 31 yaşındaki Nazlı Biçer Ertuğ, evinde aşure yapmak için aynı marka iki düdüklü tencere içerisinde buğday kaynatmaya başladı. Ertuğ, aynı anda ocak üzerinde aşure hazırlıklarını sürdürdüğü sırada düdüklü tencerelerden birisi, bomba gibi patladı. Düdüklü tencere ve kapağı farklı bir yöne fırladı, içerisindeki kızgın buhar ile suyla karışmış olan buğday, Nazlı Biçer Ertuğ’un üzerini kapladı.
YÜZÜ TAMAMEN YANDI
Kızgın buhar ve suyun yüzünü kaplamasıyla büyük acı yaşayan Nazlı Biçer Ertuğ, çığlık atarak mutfaktan dışarıya koşup, kayınvalidesi Şadan Ertuğ’dan yardım istedi. Bir yandan yüzünü yıkayıp serinletmeye çalışan Ertuğ, bir yandan da 112’yi aradı. Hastaneye götürülen Nazlı Biçer Ertuğ’un yüzünün büyük bir bölümü ile vücudunun çeşitli yerlerinde, birinci ve ikinci derece yanıklar oluştuğu anlaşıldı. Yanık kremiyle tedavisine başlanan talihsiz kadının, yaralarının kapanmasından sonra plastik cerrahlarca tedavisinin sürdürüleceği belirtildi. Nazlı Biçer Ertuğ’un yüzü, kaza öncesi haline göre neredeyse tanınmayacak hale geldi.
OĞLUNUNU YANMAMASI TEK TESİLLİSİ
Mikrop kapmaması için steril bir ortamda bulunması ve aylarca güneş ışığından uzak durması gereken Ertuğ’un yaşadığı bu olaydaki tek tesellisi ise kazadan birkaç dakika önce yanında bulunan 3.5 yaşındaki oğlu Rüzgar’ın, o sırada içeriye gitmesi oldu. Yaşadığı acıyı unutamadığını belirten
Nazlı Biçer Ertuğ şunları anlattı:
"Aşure yaptığımız sırada düdüklü tencere bomba gibi patladı. O an ne yapacağımı bilemedim ama yüzümde ve vücudumda büyük acı hissettim. Çığlıklar atıp mutfaktan çıktım. O an ne yapacağımı bilemiyordum. Sağlık ekiplerinden yardım istedim. Şimdi aylar sürecek zorlu bir tedavi süreci bizi bekliyor. Çünkü yaraların mikrop kapmaması lazım."
DAVA AÇACAK
Yaşadıklarına isyan eden Nazlı Biçer Ertuğ şöyle konuştu:
"Benim hatamla kaza olsa elbette bir şey diyemeyeceğim ama, güvenli diye aynı firmadan iki tane düdüklü tencere aldık. Birisi bu şekilde patlıyor. Bunun sorumlularının hesap vermesi lazım. Ben günlerdir çocuğumu sadece uzaktan seviyorum, öpüp sarılamıyorum. Elimle dokunuyorum sadece, yaralarım mikrop kapmasın diye. Eminim bu tencereleri kullanan başka kadınlar da vardır. Ben onlarını benim gibi acı yaşamaması içini uyarıda bulunmak istiyorum. Ayrıca firmanın da gerekli cezayı görmesi lazım. Bunun için dava açacağım" dedi. Taylan YILDIRIM / İZMİR (DHA)
Uçuş korkusuna 11 madde ile son
Psikiyatrist Yrd.Doç.Dr. Rıdvan Üney uçuş fobisiyle baş edebilmenin yollarını şöyle sıraladı:
1. Uçuş tarihinden önce havaalanını ziyaret edin
Uçuş korkusuna 11 madde ile son Gözlem yapın. Birçok kişi havaalanına gitmeden uçak fobisi yaşayabilir. Böyle durumlarda uçuş gününden önce havaalanına gidip, insanları gözlemlemek ve onların ne denli rahat olduklarını görmek kişinin korkularını yatıştırır.
2. Uçak iniş kalkışını seyredin
İmkânınız varsa uçakların iniş kalkışını seyredin. Bu durum tehlike algınızı yatıştıracaktır. Seyretmek durumu sıradanlaştırır ve önemsizleştirir.
3. Öncelikle kısa seyahatler seçin
İlk uçuş için bir saati aşmayan seyahatler tercih edilmelidir. Korkuyla yüzleşmek ve sürenin kısalığı kişinin kendine olan güvenini artıracaktır.
4. Gece uykusuz kalmanız olumsuzluk yaratmaz
Uçuş öncesi uykusuz olmanız sakıncalı değildir. Hatta seyahat sırasında uykunuz gelir ve uyuyabilirsiniz. Bu da rahat seyahat etmenizi sağlayabilir.
5. Uçuş ekibini gözlemleyin
Uçuş esansında kabinde bulunan ekibin rahat tutumları gerçekçidir. Dolayısıyla bu durum yolculuğun emniyetli bir şekilde geçtiğini gösterir. Kaygılarınızı azaltır.
6. Müzik dinleyin ya da film seyredin
Seyahat esansında müzik dinlemek veya film seyretmek hem ilginizi dağıtır hem de iyi zaman geçirmenizi sağlar.
7. Kaygınız çoksa uçuş ekibinden yardım isteyin
Kaygılı olduğunuzu uçuş ekibine söylediğinizde sizi rahatlatacak bilgileri verirler. Aynı zamanda teskin edici tutumları yardımcı olacaktır.
8. Pilotla görüşebilirsiniz
Uçağa binerken pilotla görüşüp uçak ve seyahatin nasıl geçeceği konusunda bilgi alabilirsiniz. Bu konuda birçok pilot yardımcı olacaktır.
9. Türbülansın az olduğu rotayı seçin
İlk uçuş denemesi yapacaksanız, uçakta sarsıntının az olacağı bir seyahati tercih edin. Bu konuda internette bolca bilgi bulabilirsiniz.
10. Nefes egzersizi yapın
Seyahat esnasında korkunuz artarsa nefes egzersizi yapın. Nefes egzersizi; on kere burnunuzdan yavaşça nefes alıp, bir süre nefesi tutup, yavaşça nefesinizi boşaltmak şeklindedir.
11. Koltuk seçimine dikkat edin
Genelde uçaklarda diz mesafesi dardır. Bu nedenle ilk uçuşunuz da acil çıkış kapısının olduğu koltukları tercih edin. Bununla birlikte koridor tarafında oturmak da daha rahat hissettirir." (İHA)
1. Uçuş tarihinden önce havaalanını ziyaret edin
Uçuş korkusuna 11 madde ile son Gözlem yapın. Birçok kişi havaalanına gitmeden uçak fobisi yaşayabilir. Böyle durumlarda uçuş gününden önce havaalanına gidip, insanları gözlemlemek ve onların ne denli rahat olduklarını görmek kişinin korkularını yatıştırır.
2. Uçak iniş kalkışını seyredin
İmkânınız varsa uçakların iniş kalkışını seyredin. Bu durum tehlike algınızı yatıştıracaktır. Seyretmek durumu sıradanlaştırır ve önemsizleştirir.
3. Öncelikle kısa seyahatler seçin
İlk uçuş için bir saati aşmayan seyahatler tercih edilmelidir. Korkuyla yüzleşmek ve sürenin kısalığı kişinin kendine olan güvenini artıracaktır.
4. Gece uykusuz kalmanız olumsuzluk yaratmaz
Uçuş öncesi uykusuz olmanız sakıncalı değildir. Hatta seyahat sırasında uykunuz gelir ve uyuyabilirsiniz. Bu da rahat seyahat etmenizi sağlayabilir.
5. Uçuş ekibini gözlemleyin
Uçuş esansında kabinde bulunan ekibin rahat tutumları gerçekçidir. Dolayısıyla bu durum yolculuğun emniyetli bir şekilde geçtiğini gösterir. Kaygılarınızı azaltır.
6. Müzik dinleyin ya da film seyredin
Seyahat esansında müzik dinlemek veya film seyretmek hem ilginizi dağıtır hem de iyi zaman geçirmenizi sağlar.
7. Kaygınız çoksa uçuş ekibinden yardım isteyin
Kaygılı olduğunuzu uçuş ekibine söylediğinizde sizi rahatlatacak bilgileri verirler. Aynı zamanda teskin edici tutumları yardımcı olacaktır.
8. Pilotla görüşebilirsiniz
Uçağa binerken pilotla görüşüp uçak ve seyahatin nasıl geçeceği konusunda bilgi alabilirsiniz. Bu konuda birçok pilot yardımcı olacaktır.
9. Türbülansın az olduğu rotayı seçin
İlk uçuş denemesi yapacaksanız, uçakta sarsıntının az olacağı bir seyahati tercih edin. Bu konuda internette bolca bilgi bulabilirsiniz.
10. Nefes egzersizi yapın
Seyahat esnasında korkunuz artarsa nefes egzersizi yapın. Nefes egzersizi; on kere burnunuzdan yavaşça nefes alıp, bir süre nefesi tutup, yavaşça nefesinizi boşaltmak şeklindedir.
11. Koltuk seçimine dikkat edin
Genelde uçaklarda diz mesafesi dardır. Bu nedenle ilk uçuşunuz da acil çıkış kapısının olduğu koltukları tercih edin. Bununla birlikte koridor tarafında oturmak da daha rahat hissettirir." (İHA)
Yavuz Bingöl köprüde intiharı engelledi
Ünlü sanatçı rol aldığı dizinin setine giderken 15 Temmuz Şehitler Köprüsü'nde intihar etmek isteyen bir genci ikna etti.
Yavuz Bingöl, 15 Temmuz Şehitler Köprüsü'nde intihar girişimine müdahale etti.
Dün rol aldığı “Sevda Kuşun Kanadında” dizisinin setine giderken bir gencin köprünün korkuluklarına çıktığını gören Bingöl, aracını durdurdu.
Olay yerine koşan ünlü sanatçı intihar etmek isteyen gençle konuşmaya başladı.
Gençle 10 dakika boyunca konuşan ve onu intihardan vazgeçiren Bingöl, olayla ilgili şunları söyledi:
“Çocuk benim hayranımmış. Beni görünce ağlamaya başladı. 10 dakika konuştuk, sonunda intihar etmekten vazgeçti. Bir can kurtarmak güzel bir şey tabii ki. Ama gençleri böyle görmek çok üzücü.”
Yavuz Bingöl, 15 Temmuz Şehitler Köprüsü'nde intihar girişimine müdahale etti.
Dün rol aldığı “Sevda Kuşun Kanadında” dizisinin setine giderken bir gencin köprünün korkuluklarına çıktığını gören Bingöl, aracını durdurdu.
Olay yerine koşan ünlü sanatçı intihar etmek isteyen gençle konuşmaya başladı.
Gençle 10 dakika boyunca konuşan ve onu intihardan vazgeçiren Bingöl, olayla ilgili şunları söyledi:
“Çocuk benim hayranımmış. Beni görünce ağlamaya başladı. 10 dakika konuştuk, sonunda intihar etmekten vazgeçti. Bir can kurtarmak güzel bir şey tabii ki. Ama gençleri böyle görmek çok üzücü.”
Diyarbakır'da 2'si polis 8 şehit var
Diyarbakır'ın Bağlar ilçesinde bomba yüklü araçla saldırı düzenlendi.Başbakan Binali Yıldırım, 8 kişinin hayatını kaybettiğini, 7'si hastanede tedavi altında olan 100'den fazla yaralı bulunduğunu açıkladı. Yıldırım saldırıda 1 teröristin de öldüğünü bildirdi.
Diyarbakır'ın Bağlar ilçesi Aydın Arslan Bulvarı'nda Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğü binasına yakın bir noktada, vatandaşlar ve öğrencilerin yoğun bulunduğu bölgede sabah 08.00 sıralarında teröristlerce bomba yüklü araçla saldırı gerçekleştirildi. Saldırıda ilk belirlemelere göre bir kişi hayatını kaybetti, 30 kişi yaralandı. Yaralıların kaldırıldıkları hastanelerde tedavileri sürüyor.
1 ton bomba yüklü minibüs
Olay yerinde güvenlik güçlerince yapılan incelemede, saldırının patlayıcı yüklü minibüsle düzenlendiği belirlendi. Saldırıda bir tonun üzerinde patlayıcı kullanıldığı tespit edildi. Patlamanın şiddetiyle olay yerinde çukur oluşurken, çevredeki çok sayıda bina ve iş yeri hasar gördü. Olay yeri inceleme ile AFAD ekiplerinin bölgedeki çalışmaları sürüyor.
Başbakan yıldırım: 8 kişi hayatını kaybetti
Basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Başbakan Binali Yıldırım, Diyarbakır'daki saldırıda 2'si polis 8 kişinin hayatını kaybettiğini açıkladı. Yıldırım, saldırıda 1 teröristin de öldüğünü bildirdi. Başbakan Yıldırım, saldırıda yaralanan 100 kişiden 7'sinin hastanedeki tedevilerinin sürdüğünü söyledi.
Bakan Bozdağ'dan açıklama
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi’ni ziyaretinde yaptığı konuşmada Diyarbakır saldırısına dair açıklama yaptı. Bakan Bozdağ, "Bugün Diyarbakır’da Bağlar’da bir aracın patlatılması sonucu pek çok vatandaşımız yaralandı, bazı vatandaşlarımız ve polislerimiz şehit oldu. Kendilerine Allah’tan rahmet diliyorum. Türkiye terörle etkin bir mücadele yürütmektedir" dedi.
Cumhurbaşkanı bilgi aldı
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Diyarbakır'ın Bağlar ilçesindeki patlamayla ilgili yetkililerden bilgi aldı. Cumhurbaşkanlığı kaynaklarınca, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, patlama haberinin ardından sabah saatlerinde Diyarbakır Valisi Hüseyin Aksoy'u telefonla aradığı belirtildi.
Valilik: Saldırıyı PKK üstlendi
Diyarbakır Valiliği'nden yapılan ilk açıklamada, patlamanın PKK'lı teröristlerce bomba yüklü araçla gerçekleştirildiğinin değerlendirildiği açıklandı. Saat 11.30 sıralarında ikinci bir açıklama yapan Valilik, patlamanın bomba yüklü bir araçla yapıldığını ve saldırının terör örgütü PKK tarafından üstlenildiğini bildirdi.
Diyarbakır Valiliği tarafından yapılan ikinci açıklamada, "04.11.2016 Cuma günü saat 07.53’te ilimiz Bağlar İlçesinde bulunan Aydın Arslan bulvarında Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğü binasına yakın bir noktada, sivil vatandaşlarımızın ve öğrencilerin oldukça yoğun olarak bulunduğu bir bölgede, bölücü terör örgütü mensuplarınca üstlenilen, bomba yüklü araçla bir patlama gerçekleştirildiği anlaşılmıştır" denildi.
Patlamadan sonra gözaltındakiler başka yere nakledildi
Patlamanın hedefi olan Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğü’nde çeşitli suçlardan gözaltında bulunan şüphelilerin ise saldırıdan sonra Silvan yolundaki Polis Okuluna nakledildiği öğrenildi. Patlama sonrası olay yerine çok sayıda sağlık, UMKE ve itfaiye ekipleri yönlendirilirken, yaralı sayısının fazla olmasından dolayı bazı ambulansların 4-5 yaralıyı birden taşıdıkları belirtildi. Saldırı sonrası çevre illerden de sağlık ekipleri sevk edilirken, yaralılar kentte bulunan kamu ve özel hastanelere kaldırıldı.
Saldırının bulunduğu bölgede vatandaşların yaşadığı binalarda büyük hasat meydana gelirken, bazı dükkan ve evlerde göçük oluştu. Göçük altında kalan yaralı vatandaşlar enkaz altından çıkarılırken, bölgede bazı noktalarda enkaz kaldırma çalışmaları devam ediyor. Kentte polis olağanüstü güvenlik önlemi alırken, özellikle hastanelere giden yollar ve hastane önlerinde önlemler artırıldı. Kentte tüm sağlık çalışanları ve emniyet birimleri göreve çağrıldı. Hastane önünde görüntü almak isteyen basın mensuplarına polis olayla ilgili yayın yasağının bulunduğu hatırlatılarak görüntü alınmasına izin verilmedi. cnntürk
Diyarbakır'ın Bağlar ilçesi Aydın Arslan Bulvarı'nda Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğü binasına yakın bir noktada, vatandaşlar ve öğrencilerin yoğun bulunduğu bölgede sabah 08.00 sıralarında teröristlerce bomba yüklü araçla saldırı gerçekleştirildi. Saldırıda ilk belirlemelere göre bir kişi hayatını kaybetti, 30 kişi yaralandı. Yaralıların kaldırıldıkları hastanelerde tedavileri sürüyor.
1 ton bomba yüklü minibüs
Olay yerinde güvenlik güçlerince yapılan incelemede, saldırının patlayıcı yüklü minibüsle düzenlendiği belirlendi. Saldırıda bir tonun üzerinde patlayıcı kullanıldığı tespit edildi. Patlamanın şiddetiyle olay yerinde çukur oluşurken, çevredeki çok sayıda bina ve iş yeri hasar gördü. Olay yeri inceleme ile AFAD ekiplerinin bölgedeki çalışmaları sürüyor.
Başbakan yıldırım: 8 kişi hayatını kaybetti
Basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Başbakan Binali Yıldırım, Diyarbakır'daki saldırıda 2'si polis 8 kişinin hayatını kaybettiğini açıkladı. Yıldırım, saldırıda 1 teröristin de öldüğünü bildirdi. Başbakan Yıldırım, saldırıda yaralanan 100 kişiden 7'sinin hastanedeki tedevilerinin sürdüğünü söyledi.
Bakan Bozdağ'dan açıklama
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi’ni ziyaretinde yaptığı konuşmada Diyarbakır saldırısına dair açıklama yaptı. Bakan Bozdağ, "Bugün Diyarbakır’da Bağlar’da bir aracın patlatılması sonucu pek çok vatandaşımız yaralandı, bazı vatandaşlarımız ve polislerimiz şehit oldu. Kendilerine Allah’tan rahmet diliyorum. Türkiye terörle etkin bir mücadele yürütmektedir" dedi.
Cumhurbaşkanı bilgi aldı
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Diyarbakır'ın Bağlar ilçesindeki patlamayla ilgili yetkililerden bilgi aldı. Cumhurbaşkanlığı kaynaklarınca, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, patlama haberinin ardından sabah saatlerinde Diyarbakır Valisi Hüseyin Aksoy'u telefonla aradığı belirtildi.
Valilik: Saldırıyı PKK üstlendi
Diyarbakır Valiliği'nden yapılan ilk açıklamada, patlamanın PKK'lı teröristlerce bomba yüklü araçla gerçekleştirildiğinin değerlendirildiği açıklandı. Saat 11.30 sıralarında ikinci bir açıklama yapan Valilik, patlamanın bomba yüklü bir araçla yapıldığını ve saldırının terör örgütü PKK tarafından üstlenildiğini bildirdi.
Diyarbakır Valiliği tarafından yapılan ikinci açıklamada, "04.11.2016 Cuma günü saat 07.53’te ilimiz Bağlar İlçesinde bulunan Aydın Arslan bulvarında Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğü binasına yakın bir noktada, sivil vatandaşlarımızın ve öğrencilerin oldukça yoğun olarak bulunduğu bir bölgede, bölücü terör örgütü mensuplarınca üstlenilen, bomba yüklü araçla bir patlama gerçekleştirildiği anlaşılmıştır" denildi.
Patlamadan sonra gözaltındakiler başka yere nakledildi
Patlamanın hedefi olan Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğü’nde çeşitli suçlardan gözaltında bulunan şüphelilerin ise saldırıdan sonra Silvan yolundaki Polis Okuluna nakledildiği öğrenildi. Patlama sonrası olay yerine çok sayıda sağlık, UMKE ve itfaiye ekipleri yönlendirilirken, yaralı sayısının fazla olmasından dolayı bazı ambulansların 4-5 yaralıyı birden taşıdıkları belirtildi. Saldırı sonrası çevre illerden de sağlık ekipleri sevk edilirken, yaralılar kentte bulunan kamu ve özel hastanelere kaldırıldı.
Saldırının bulunduğu bölgede vatandaşların yaşadığı binalarda büyük hasat meydana gelirken, bazı dükkan ve evlerde göçük oluştu. Göçük altında kalan yaralı vatandaşlar enkaz altından çıkarılırken, bölgede bazı noktalarda enkaz kaldırma çalışmaları devam ediyor. Kentte polis olağanüstü güvenlik önlemi alırken, özellikle hastanelere giden yollar ve hastane önlerinde önlemler artırıldı. Kentte tüm sağlık çalışanları ve emniyet birimleri göreve çağrıldı. Hastane önünde görüntü almak isteyen basın mensuplarına polis olayla ilgili yayın yasağının bulunduğu hatırlatılarak görüntü alınmasına izin verilmedi. cnntürk
Vergi ve cezaya % 3.83 zam
2017 yılı başından itibaren vergi, ceza ve harçlar yüzde 3.83 oranında artacak.
Hürriyet'in haberine göre 1-3 yaş grubundan 1.300 silindir hacmindeki otomobiller için motorlu taşıtlar vergisi 624 liradan 647 liraya yükselecek. 1 yıllık pasaport harcı 163 liradan 169 liraya yükselecek. Kapalı alanda sigara içmenin cezası da 105 liradan 109 liraya yükselecek.
Otomobil vergisi 647 TL
Her yıl kasım ayında vergi, ceza ve harçların bir sonraki yıl ne kadar zamlanacağı netleşiyor. Kasım ayında ekim ayı itibariyle 12 aylık Yurtiçi Üretici Fiyat Endeksi (Yİ-ÜFE) artışı Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanıyor. Yeniden değerleme oranı olarak kabul edilen bu oran daha sonra Maliye Bakanlığı tarafından ilan ediliyor. Bakanlar Kurulu’nun yeniden değerleme oranını değiştirme yetkisi de var. TÜİK’in dün açıkladığı Yİ-ÜFE rakamları ile artış oranı belli oldu. 1 Ocak 2017’DEN itibaren vergi, ceza ve harçlar yüzde 3.83 artacak. 1-3 yaş grubunda yer alan ve motor silindir hacmi 1300 cm3’e kadar olan otomobillerin motorlu taşıtlar vergisi 624 liradan 647 liraya yükselecek. Aynı yaş grubundaki motor silindir hacmi 1301-1600 santimetreküp arasındaki otomobillerin vergisi de 997 liradan bin 35 liraya çıkacak.
Ehliyet 418 TL
Yeniden değerleme oranı ile pasaport, sürücü belgesi gibi belgeler üzerinden alınan harçlar da zamlanacak. 6 aya kadar pasaportlar için harç 111.7 liradan 116 liraya, 1 yıl için geçerli olacak pasaportlar için de ödenecek harç 163.3 liradan 169.5 liraya yükselecek. Yeni yılda uygulanacak trafik cezaları da aynı oranda artacak. Kırmızı ışıkta geçmenin cezası 199.5 liradan 207 liraya yükselecek. TBMM’de görüşmeleri başlayan 2017 yılı bütçe tasarısına göre harçlar yüzde 14.4, damga vergisi yüzde 12.8, para cezaları yüzde 2.8 oranında artacak. 2016 yıl sonunda harçlardan elde edilecek gelir 17.7 milyar lira olacak. 2017 yılında ise yüzde 14.4 artışla 20.2 milyar liralık harç toplanması planlanıyor. Para cezaları ise bu yıl sonunda 10.8 milyar lira olarak gerçekleşecek. 2017 yılında yüzde 2.8 artışla 11.1 milyar liralık gelir bekleniyor.
Hürriyet'in haberine göre 1-3 yaş grubundan 1.300 silindir hacmindeki otomobiller için motorlu taşıtlar vergisi 624 liradan 647 liraya yükselecek. 1 yıllık pasaport harcı 163 liradan 169 liraya yükselecek. Kapalı alanda sigara içmenin cezası da 105 liradan 109 liraya yükselecek.
Otomobil vergisi 647 TL
Her yıl kasım ayında vergi, ceza ve harçların bir sonraki yıl ne kadar zamlanacağı netleşiyor. Kasım ayında ekim ayı itibariyle 12 aylık Yurtiçi Üretici Fiyat Endeksi (Yİ-ÜFE) artışı Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanıyor. Yeniden değerleme oranı olarak kabul edilen bu oran daha sonra Maliye Bakanlığı tarafından ilan ediliyor. Bakanlar Kurulu’nun yeniden değerleme oranını değiştirme yetkisi de var. TÜİK’in dün açıkladığı Yİ-ÜFE rakamları ile artış oranı belli oldu. 1 Ocak 2017’DEN itibaren vergi, ceza ve harçlar yüzde 3.83 artacak. 1-3 yaş grubunda yer alan ve motor silindir hacmi 1300 cm3’e kadar olan otomobillerin motorlu taşıtlar vergisi 624 liradan 647 liraya yükselecek. Aynı yaş grubundaki motor silindir hacmi 1301-1600 santimetreküp arasındaki otomobillerin vergisi de 997 liradan bin 35 liraya çıkacak.
Ehliyet 418 TL
Yeniden değerleme oranı ile pasaport, sürücü belgesi gibi belgeler üzerinden alınan harçlar da zamlanacak. 6 aya kadar pasaportlar için harç 111.7 liradan 116 liraya, 1 yıl için geçerli olacak pasaportlar için de ödenecek harç 163.3 liradan 169.5 liraya yükselecek. Yeni yılda uygulanacak trafik cezaları da aynı oranda artacak. Kırmızı ışıkta geçmenin cezası 199.5 liradan 207 liraya yükselecek. TBMM’de görüşmeleri başlayan 2017 yılı bütçe tasarısına göre harçlar yüzde 14.4, damga vergisi yüzde 12.8, para cezaları yüzde 2.8 oranında artacak. 2016 yıl sonunda harçlardan elde edilecek gelir 17.7 milyar lira olacak. 2017 yılında ise yüzde 14.4 artışla 20.2 milyar liralık harç toplanması planlanıyor. Para cezaları ise bu yıl sonunda 10.8 milyar lira olarak gerçekleşecek. 2017 yılında yüzde 2.8 artışla 11.1 milyar liralık gelir bekleniyor.
WhatsApp, Twitter, Instagram, Facebook ve YouTube'a erişim sağlanamıyor
Türkiye'de WhatsApp, Instagram, Facebook, Twitter, YouTube gibi uygulama ve web sitelerine gece 1.20'den beri erişim sağlanmasında güçlük çekiliyor. Ayrıca kullanıcılar genel olarak internete erişmekte de sorunlar yaşandığını rapor ediyor.
Sosyal medya uygulamalarına VPN yardımıyla ulaşan kullanıcılardan çok sayıda şikayet içeren mesaj atıldı.
Birçok kullanıcı adı geçen servislere ya hiç ulaşamıyor ya da güçlükle erişim sağlıyor.
WhatsApp kullanıcıları uygulamada sorun yokmuş gibi göründüğünü ancak hiç mesaj gelmediğini ve gönderdikleri mesajların da yerine gitmediğini teyit ettiler.
Resmi bir açıklama yapılmamakla birlikte erişimde yaşanan sıkıntıların ISP düzeyinde yapılan yavaşlatmadan kaynaklandığına dair teknoloji sitelerinde yorumlar yapılıyor.
Sosyal medya uygulamalarına VPN yardımıyla ulaşan kullanıcılardan çok sayıda şikayet içeren mesaj atıldı.
Birçok kullanıcı adı geçen servislere ya hiç ulaşamıyor ya da güçlükle erişim sağlıyor.
WhatsApp kullanıcıları uygulamada sorun yokmuş gibi göründüğünü ancak hiç mesaj gelmediğini ve gönderdikleri mesajların da yerine gitmediğini teyit ettiler.
Resmi bir açıklama yapılmamakla birlikte erişimde yaşanan sıkıntıların ISP düzeyinde yapılan yavaşlatmadan kaynaklandığına dair teknoloji sitelerinde yorumlar yapılıyor.
Aç kalan ayılar ilçeye indi
Kar yağışı sebebiyle aç kalan ayılar, Kars'ın Sarıkamış ilçesindeki çöplüklerde yiyecek aradı.
Son yıllardaki şehirleşme ve orman alanlarının yetersizliği sebebiyle beslenme alanları daralan ayılar, Kars Sarıkamış'ta dünden itibaren etkili olan kar yağışı nedeniyle aç kaldı.
Doğal ortamlarında yiyecek bulamadıkları için ilçe merkezine yaklaşık 5 kilometre uzaklıktaki çöplüğe gelen ayılar, karınlarını doyurabilmek için yiyecek bulmaya çalıştı. Kış uykusu öncesi yağ depolamaya ihtiyacı olan ayılar, çöplükte buldukları yiyeceklerle karınlarını doyurdu.
Ayıların çöplüğe gelişiyle heyecanlı anlar yaşayan bazı meraklı vatandaşlar da hayvanları görebilmek amacıyla çöplük bölgesine geldi. Vatandaşlar, soğuk ve karlı havaya rağmen araçlarının içinden ayıların yiyecek aramasını izledi. Ziyaret için Ankara'dan gelen Haluk Yavuz, şehir çöplüğünde ayıları seyretmenin keyifli olduğunu, ancak karnını doyurmaya çalışan ayıların rahatsız edilmeden izlenmesi gerektiğini söyledi.
YAVRU AYIYI GÜVENLİK KAMERASI GÖRÜNTÜLEDİ
Ayrıca, genellikle hava karardıktan sonra ilçe çöplüğüne gelen ayılara, gece saatlerinde ilçenin ormanlık alana yakın olan İnönü Mahallesi'nde de rastlanıyor.
Gece saatlerinde sokakta dolaşan ayılar, zaman zaman güvenlik kameralarınca da görüntüleniyor. Söz konusu mahallede, aç kalan ayı yavrusunun Fevzi Çakmak İlkokulu önünde yiyecek bulmak için dolaştığı anlar kaydedildi. Görüntülerde, polis ekiplerini fark eden yavru ayının Askerlik Şubesi önündeki bariyerlerin içine girip bir süre durduktan sonra kaçarak gözden kaybolduğu görülüyor. ntvmsnc
Son yıllardaki şehirleşme ve orman alanlarının yetersizliği sebebiyle beslenme alanları daralan ayılar, Kars Sarıkamış'ta dünden itibaren etkili olan kar yağışı nedeniyle aç kaldı.
Doğal ortamlarında yiyecek bulamadıkları için ilçe merkezine yaklaşık 5 kilometre uzaklıktaki çöplüğe gelen ayılar, karınlarını doyurabilmek için yiyecek bulmaya çalıştı. Kış uykusu öncesi yağ depolamaya ihtiyacı olan ayılar, çöplükte buldukları yiyeceklerle karınlarını doyurdu.
Ayıların çöplüğe gelişiyle heyecanlı anlar yaşayan bazı meraklı vatandaşlar da hayvanları görebilmek amacıyla çöplük bölgesine geldi. Vatandaşlar, soğuk ve karlı havaya rağmen araçlarının içinden ayıların yiyecek aramasını izledi. Ziyaret için Ankara'dan gelen Haluk Yavuz, şehir çöplüğünde ayıları seyretmenin keyifli olduğunu, ancak karnını doyurmaya çalışan ayıların rahatsız edilmeden izlenmesi gerektiğini söyledi.
YAVRU AYIYI GÜVENLİK KAMERASI GÖRÜNTÜLEDİ
Ayrıca, genellikle hava karardıktan sonra ilçe çöplüğüne gelen ayılara, gece saatlerinde ilçenin ormanlık alana yakın olan İnönü Mahallesi'nde de rastlanıyor.
Gece saatlerinde sokakta dolaşan ayılar, zaman zaman güvenlik kameralarınca da görüntüleniyor. Söz konusu mahallede, aç kalan ayı yavrusunun Fevzi Çakmak İlkokulu önünde yiyecek bulmak için dolaştığı anlar kaydedildi. Görüntülerde, polis ekiplerini fark eden yavru ayının Askerlik Şubesi önündeki bariyerlerin içine girip bir süre durduktan sonra kaçarak gözden kaybolduğu görülüyor. ntvmsnc
Diyarbakır'da çok büyük patlama
Diyarbakır Emniyet Müdürlüğünün Bağlar ilçesindeki ek binası yakınlarında patlama meydana geldi. Olay yerine çok sayıda ambulans sevk edildi. İlk gelen bilgilere göre 30 kişi yaralandı. Anadolu Ajansı'na göre ise yaralı sayısı 6 olarak açıklandı.
Alınan bilgiye göre, merkez Bağlar ilçesinde bulunan İl Emniyet Müdürlüğüne ait Terörle Mücadele ve Çevik Kuvvet şube müdürlüklerinin bulunduğu ek bina yakınlarında sabah 08.00 sıralarında şiddetli bir patlama oldu. Patlama sesi kentin birçok noktasından duyulurken, çevredeki bazı binalarda hasar oluştu.
Anadolu Ajansı'na göre patlamada ilk belirlemelere göre 6 kişi yaralandı. Yaralılar, olay yerine sevk edilen ambulanslar tarafından kentteki hastanelere kaldırıldı.
Olay yerine AFAD arama kurtarma ile itfaiye ekipleri sevk edilirken, polis helikopterinin de havadan inceleme yaparak olay yerinden görüntü aldığı gözlendi.
Cezaevi yakınında meydana geldi
Patlamanın meydana geldiği yerin Diyarbakır E Tipi Cezaevi'ne yaklaşık 200 metre uzaklıkta olduğu da belirtildi.
Alınan bilgiye göre, merkez Bağlar ilçesinde bulunan İl Emniyet Müdürlüğüne ait Terörle Mücadele ve Çevik Kuvvet şube müdürlüklerinin bulunduğu ek bina yakınlarında sabah 08.00 sıralarında şiddetli bir patlama oldu. Patlama sesi kentin birçok noktasından duyulurken, çevredeki bazı binalarda hasar oluştu.
Anadolu Ajansı'na göre patlamada ilk belirlemelere göre 6 kişi yaralandı. Yaralılar, olay yerine sevk edilen ambulanslar tarafından kentteki hastanelere kaldırıldı.
Olay yerine AFAD arama kurtarma ile itfaiye ekipleri sevk edilirken, polis helikopterinin de havadan inceleme yaparak olay yerinden görüntü aldığı gözlendi.
Cezaevi yakınında meydana geldi
Patlamanın meydana geldiği yerin Diyarbakır E Tipi Cezaevi'ne yaklaşık 200 metre uzaklıkta olduğu da belirtildi.
3 Kasım 2016 Perşembe
Cübbeli Ahmet hakkında karar
Cübbeli Ahmet Hoca olarak bilinen Ahmet Mahmut Ünlü, “Şifa AyetleriHer bir uzuv (organ) için okunması münasip olan ayetler” isimli kitabında “Dini değerlere hakaret ettiği” ve “Halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri alenen aşağılama” gerekçesi ile hakkında açılan davadan beraat etti.
Cübbeli Ahmet Hoca olarak bilinen Ahmet Mahmut Ünlü, “Şifa AyetleriHer bir uzuv (organ) için okunması münasip olan ayetler” isimli kitabında “Dini değerlere hakaret ettiği” ve “Halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri alenen aşağılama” gerekçesi ile hakkında açılan davadan beraat etti.
Bakırköy 2. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın karar duruşmasına, şikayetçi ve müşteki Avukat Rasim Kubilay Ünlü ile sanık Ahmet Mahmut Ünlü'nün Avukatı Fatih Oğuz katıldılar.
Duruşmada sanık Ahmet Mahmut Ünlü'nün Avukatı Fatih Oğuz'un sunduğu yazılı savunması okundu. Yazılı savunmasında müşteki Rasim Kubilay Ünlü'nün iddialarının asılsız ve mesnetsiz olduğunu öne süren Avukat Oğuz, huzurdaki davanın hukuka ve usule aykırı olduğunu iddia etti. Müvekkilinin müştekiyi tanımadığını belirten Avukat Oğuz, “Müvekkilimizin şikayete konu eserinde ne Rasim Kubilay Ünlü isimli kiyişe ne de bir başkasına yönelik herhangi bir suç unsuru içeren ifadesi ya da eylemi yoktur” dedi.
Müvekkili Ahmet Mahmut Ünlü'nün dini konularda yayın yapan bir bilim adamı ve hizmetleri itibariyle bir din adamı olduğunu savunan Avukat Oğuz, müvekkilinin hurafelerle uğraştığının kabul edilebilir yanı olmadığını savundu.
Davaya konu edilen kitabın müvekkilinin doğrudan yazmadığını belirten Avukat Oğuz, “Kitap, Eş-Şeyh Maü'l-Ayneyn isimli müellifin ‘Fatiku'r-ratk Ala Ratikı'l-fekt' isimli son eserinin bir bölümünden alıntıdır. Bu husus kitapta belirtilmiştir” dedi.
Müşteki Rasim Kubilay Ünlü'nün suçtan zarar görmediğinden dolayı davaya katılma talebinin reddine karar verilmesini isteyen Avukat Oğuz, suçun unsurlarının oluşmadığını öne sürerek müvekkilinin beraatini istedi.
Müşteki şikayetçi Avukat Rasim Kubilay Ünlü, sanık Ahmet Mahmut Ünlü'nün avukatının dile getirdiği hususlara iştirak etmediğini belirterek, sanığın kitaptaki suça konu bölümleri toplantı ve konferanslarında dile getirdiğini, dolayısı ile suçun zamanaşımına uğramadığını söyledi.
Soruşturma aşamasında kitap ile ilgili olarak Diyanet İşleri Başkanlığı'ndan görüş alındığını, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın sanık aleyhine görüş bildirdiğini hatırlatan Müşteki Avukat Rasim Kubilay Ünlü, davaya katılma talebinin kabulüne, sanığın cezalandırılmasına karar verilmesini istedi.
Müşteki Ahmet Rasim Ünlü'nün suçtan doğrudan zarar görmediğini gerekçe gösteren mahkeme, müştekinin davalara katılma talebini reddeetti.
BERAAT ETTİ
Ardından kararını açıklayan mahkeme, sanık Ahmet Mahmut Ünlü'ye yüklenen eylemin kanunda suç olarak tanımlanmamış olmasını gerekçe göstererek beraatine karar verdi.
İDDİANAMEDEN
Avukat Ahmet Rasim Ünlü'nün şikayeti üzerine Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı Ahmet Mahmut Ünlü hakkında, “Şifa Ayetleri” isimli kitabında, “Dini değerlere hakaret ettiği” ve “Halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri alenen aşağılama” suçlarından iddianame düzenlemişti.
İddianamede, suça konu bölümler nedeni ile Diyanet İşleri Başkanlığı'ndan görüş alındığı, gelen cevabi yazıda suça konu bölümlerin Kur'an ve sünnette doğruluğunu gösteren bilginin bulunmadığı bilgisine yer veriliyor.
Ahmet Mahmut Ünlü'nün şikayete konu kitapta “Dini değerlere hakaret ettiği” ve “Halkın bir kesiminin benimsedği dini değerleri alenen aşağılama” suçlarını işlediği belirtilerek 6 aydan 1 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılması isteniyordu. DHA
Cübbeli Ahmet Hoca olarak bilinen Ahmet Mahmut Ünlü, “Şifa AyetleriHer bir uzuv (organ) için okunması münasip olan ayetler” isimli kitabında “Dini değerlere hakaret ettiği” ve “Halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri alenen aşağılama” gerekçesi ile hakkında açılan davadan beraat etti.
Bakırköy 2. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın karar duruşmasına, şikayetçi ve müşteki Avukat Rasim Kubilay Ünlü ile sanık Ahmet Mahmut Ünlü'nün Avukatı Fatih Oğuz katıldılar.
Duruşmada sanık Ahmet Mahmut Ünlü'nün Avukatı Fatih Oğuz'un sunduğu yazılı savunması okundu. Yazılı savunmasında müşteki Rasim Kubilay Ünlü'nün iddialarının asılsız ve mesnetsiz olduğunu öne süren Avukat Oğuz, huzurdaki davanın hukuka ve usule aykırı olduğunu iddia etti. Müvekkilinin müştekiyi tanımadığını belirten Avukat Oğuz, “Müvekkilimizin şikayete konu eserinde ne Rasim Kubilay Ünlü isimli kiyişe ne de bir başkasına yönelik herhangi bir suç unsuru içeren ifadesi ya da eylemi yoktur” dedi.
Müvekkili Ahmet Mahmut Ünlü'nün dini konularda yayın yapan bir bilim adamı ve hizmetleri itibariyle bir din adamı olduğunu savunan Avukat Oğuz, müvekkilinin hurafelerle uğraştığının kabul edilebilir yanı olmadığını savundu.
Davaya konu edilen kitabın müvekkilinin doğrudan yazmadığını belirten Avukat Oğuz, “Kitap, Eş-Şeyh Maü'l-Ayneyn isimli müellifin ‘Fatiku'r-ratk Ala Ratikı'l-fekt' isimli son eserinin bir bölümünden alıntıdır. Bu husus kitapta belirtilmiştir” dedi.
Müşteki Rasim Kubilay Ünlü'nün suçtan zarar görmediğinden dolayı davaya katılma talebinin reddine karar verilmesini isteyen Avukat Oğuz, suçun unsurlarının oluşmadığını öne sürerek müvekkilinin beraatini istedi.
Müşteki şikayetçi Avukat Rasim Kubilay Ünlü, sanık Ahmet Mahmut Ünlü'nün avukatının dile getirdiği hususlara iştirak etmediğini belirterek, sanığın kitaptaki suça konu bölümleri toplantı ve konferanslarında dile getirdiğini, dolayısı ile suçun zamanaşımına uğramadığını söyledi.
Soruşturma aşamasında kitap ile ilgili olarak Diyanet İşleri Başkanlığı'ndan görüş alındığını, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın sanık aleyhine görüş bildirdiğini hatırlatan Müşteki Avukat Rasim Kubilay Ünlü, davaya katılma talebinin kabulüne, sanığın cezalandırılmasına karar verilmesini istedi.
Müşteki Ahmet Rasim Ünlü'nün suçtan doğrudan zarar görmediğini gerekçe gösteren mahkeme, müştekinin davalara katılma talebini reddeetti.
BERAAT ETTİ
Ardından kararını açıklayan mahkeme, sanık Ahmet Mahmut Ünlü'ye yüklenen eylemin kanunda suç olarak tanımlanmamış olmasını gerekçe göstererek beraatine karar verdi.
İDDİANAMEDEN
Avukat Ahmet Rasim Ünlü'nün şikayeti üzerine Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı Ahmet Mahmut Ünlü hakkında, “Şifa Ayetleri” isimli kitabında, “Dini değerlere hakaret ettiği” ve “Halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri alenen aşağılama” suçlarından iddianame düzenlemişti.
İddianamede, suça konu bölümler nedeni ile Diyanet İşleri Başkanlığı'ndan görüş alındığı, gelen cevabi yazıda suça konu bölümlerin Kur'an ve sünnette doğruluğunu gösteren bilginin bulunmadığı bilgisine yer veriliyor.
Ahmet Mahmut Ünlü'nün şikayete konu kitapta “Dini değerlere hakaret ettiği” ve “Halkın bir kesiminin benimsedği dini değerleri alenen aşağılama” suçlarını işlediği belirtilerek 6 aydan 1 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılması isteniyordu. DHA
Evin kapısı 5 metrelik çukura çıkıyor
Sivas'ta yalnız yaşayan yaşlı kadın evinin yıkılması için müteahhit firmayla anlaşamadı. Evin bulunduğu sokaktaki diğer evlerin sahipleriyle anlaşan firma evleri yıkınca yaşlı kadının evine girmek için kullandığı kapının önünde yaklaşık 5 metre yükseklikte çukur oluştu.
Kızılırmak Mahallesi'nde 2 katlı müstakil evde yaşayan 82 yaşındaki Emine Kutluca'nın evinin bulunduğu sokaktaki diğer evlerin sahipleriyle görüşen müteahhit firma hak sahipleriyle anlaşma sağladı. Yaşlı kadınla da görüşen müteahhit firma evini, kat karşılığı vermek isteyen kadınla anlaşamadı.
Başka hissedarları da olan evin sahipleriyle anlaşma sağlayamayan müteahhit firma evin bulunduğu sokaktaki anlaştığı evleri yıktı. Müteahhit firma yaşlı kadının evden çıkması için evin elektriğini ve suyunu kesti. Sokakta bulunan diğer evler yıkılınca Kutluca'nın evine girmek için kullandığı kapının önünde yıkımın ardından yaklaşık 5 metre yükseklikte çukur oluştu.
Evin suyu olmadığı için tuvalet ihtiyacını komşularında karşılayan yaşlı kadın, evinden dışarı çıkmak için komşusunun evinin bahçesini kullanmak zorunda kalıyor. Eşi vefat eden ve çocuğu olmayan yaşlı kadının evinin kapısını görenler ise şaşkınlıklarını gizleyemiyor.
Evin kapısı 5 metrelik çukura çıkıyor Yaşadığı olayın şokunu yaşayan Emine Kutluca, "Müteahhit 'size bir ay müsaade' dedi. 'Yeriniz ev etmiyor buralar yeşil alan olacak' dedi. 'Ben bir yere gidemem benim kimsem yok' dedim. Buranın mirasçı malı olduğunu söyledim. Ben hissedarları söyledim. Hissedarlarla anlaşamayacağını söyledi. 'Buralardan yer veremem' dedi. Ben de bir yere gitmem dedim" diye konuştu.
Suyunun kesik olduğunu tuvalet ihtiyacını komşulara giderek giderdiğini anlatan Kutluca, kapıyı kullanamadığını ifade ederek, "Yan komşudan evime giriyorum. Bu kapıyı açsam aşağı düşerim. Ben müteahhitle hiç bir anlaşma yapmadım. İmzalamayacağımı söyledim. Sen bana buralarda yer vermedikten sonra imza vermem dedim" ifadelerini kullandı.
Başka hissedarları da olan evin sahipleriyle anlaşma sağlayamayan müteahhit firma evin bulunduğu sokaktaki anlaştığı evleri yıktı. Müteahhit firma yaşlı kadının evden çıkması için evin elektriğini ve suyunu kesti. Sokakta bulunan diğer evler yıkılınca Kutluca'nın evine girmek için kullandığı kapının önünde yıkımın ardından yaklaşık 5 metre yükseklikte çukur oluştu.
Evin suyu olmadığı için tuvalet ihtiyacını komşularında karşılayan yaşlı kadın, evinden dışarı çıkmak için komşusunun evinin bahçesini kullanmak zorunda kalıyor. Eşi vefat eden ve çocuğu olmayan yaşlı kadının evinin kapısını görenler ise şaşkınlıklarını gizleyemiyor.
Evin kapısı 5 metrelik çukura çıkıyor Yaşadığı olayın şokunu yaşayan Emine Kutluca, "Müteahhit 'size bir ay müsaade' dedi. 'Yeriniz ev etmiyor buralar yeşil alan olacak' dedi. 'Ben bir yere gidemem benim kimsem yok' dedim. Buranın mirasçı malı olduğunu söyledim. Ben hissedarları söyledim. Hissedarlarla anlaşamayacağını söyledi. 'Buralardan yer veremem' dedi. Ben de bir yere gitmem dedim" diye konuştu.
Suyunun kesik olduğunu tuvalet ihtiyacını komşulara giderek giderdiğini anlatan Kutluca, kapıyı kullanamadığını ifade ederek, "Yan komşudan evime giriyorum. Bu kapıyı açsam aşağı düşerim. Ben müteahhitle hiç bir anlaşma yapmadım. İmzalamayacağımı söyledim. Sen bana buralarda yer vermedikten sonra imza vermem dedim" ifadelerini kullandı.
Doğurduğu bebeği öldüren anneye ömür boyu hapis
İzmir'de, tuvalette dünyaya getirdiği bebeğini evin balkonundan boş alana atarak ölümüne neden olduğu iddiasıyla tutuklu yargılanan 36 yaşındaki Refika Gülkan Akın, ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı. Sanık Refika Gülkan Akın, duruşmada yaptığı son savunmada, "Bana cani gözüyle bakılmasını istemem. İçim acıyor" dedi.
Davaya konu olan olay geçen yıl 11 Ocak'ta meydana geldi. Vatandaşlar, Konak ilçesi Halil Rıfatpaşa Caddesi üzerindeki apartmanlar arasında bulunan boş alanda yeni doğmuş bir bebek cesedi görünce durumu yetkililere bildirdi. Araştırma yapan polis, cesedin bulunduğu yerin karşısındaki apartmanın dördüncü katında hamile bir kadının oturduğu bilgisine ulaştı. Savcılıktan alınan izin sonrası eve giden polis, özel bir şirkette güvenlik görevlisi Refika Gülkan Akın ile karşılaştı. Evlilik dışı ilişkiden hamile kalan Refika Gülkan Akın'ın, tuvalette dünyaya getirdiği bebeğini balkondan attığı anlaşıldı. Gözaltına alınan Refika Gülkan Akın tutuklandı, hakkında dava açıldı.
Yeniden rapor alınsın
İzmir 12'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde 'kasten ölüme neden olmak' suçlamasıyla açılan davanın son duruşmasına tutuklu sanık Refika Gülkan Akın ile avukatı Akif Duygu katıldı. İstanbul Adli Tıp Kurumu 4'üncü İhtisas Dairesi'nden gelen raporda, Refika Gürkan Akın'ın cezai ehliyetinin tam olduğu belirtildi. Daha önce de iki ayrı hastaneden cezai ehliyetinin tam olduğuna dair rapor verilen sanığın avukatı Akif Duygu, "Müvekkilim hakkında İstanbul Adli Tıp Kurumu 4'üncü İhtisas Dairesi tarafından verilen rapor yetersizdir. Adli Tıp Genel Kurulu'ndan yeniden rapor alınsın. Üç hafta gözlem altında kalması gerekirken, 4 gün içinde rapor düzenlenmiştir. Raporu düzenleyen heyetteki çoğu kişi FETÖ'den tutuklanmıştır. Bu rapor Yargıtay denetiminde yeterli değildir" dedi.
Savcı cezalandırılmasını istedi
Duruşma Savcısı Çetin Demirci ise yeniden rapor alınması talebinin reddini istedi. Savcı Demirci, mütaalasında sanığın işlediği suçun sabit olduğunu, kasten kendi bebeğini öldürdüğünü belirterek, ağırlaştırılmış müebbet hapis ile cezalandırılmasını, sanığın tutukluluk halinin de devamını talep etti.
'İçim acıyor'
Sanık Refika Gülkan Akın, savcının mütalaasına karşı savunmasında başına bu işin nasıl geldiğini anlayamadığını söyledi. Refika Gülkan Akın, "Böyle olmasını istemezdim. Ben böyle bir insan değilim. Böyle bir şeyin nasıl olduğunu kesinlikle anlamıyorum. Ben sonuçta anne adayıydım. Bu yaşadıklarımı anlayamıyorum. Bana cani gözüyle bakılmasını istemem. İçim acıyor" dedi.
İyi hal indirimi
Sanık avukatının yeniden rapor alınması talebini reddeden mahkeme heyeti, sanığı önce ağırlaştırılmış ömürboyu hapis cezasına çarptırdı, ardından cezasını duruşmalardaki iyi hali nedeniyle ömür boyu hapis cezasına indirip, tutukluluğunun devamına karar vererek duruşmayı bitirdi. Sanık Refika Gülkan Akın, ceza karşısında büyük üzüntü yaşarken, avukatı Akif Duygu, kararın temyizi için Yargıtay'a başvuracaklarını belirtti.
Davaya konu olan olay geçen yıl 11 Ocak'ta meydana geldi. Vatandaşlar, Konak ilçesi Halil Rıfatpaşa Caddesi üzerindeki apartmanlar arasında bulunan boş alanda yeni doğmuş bir bebek cesedi görünce durumu yetkililere bildirdi. Araştırma yapan polis, cesedin bulunduğu yerin karşısındaki apartmanın dördüncü katında hamile bir kadının oturduğu bilgisine ulaştı. Savcılıktan alınan izin sonrası eve giden polis, özel bir şirkette güvenlik görevlisi Refika Gülkan Akın ile karşılaştı. Evlilik dışı ilişkiden hamile kalan Refika Gülkan Akın'ın, tuvalette dünyaya getirdiği bebeğini balkondan attığı anlaşıldı. Gözaltına alınan Refika Gülkan Akın tutuklandı, hakkında dava açıldı.
Yeniden rapor alınsın
İzmir 12'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde 'kasten ölüme neden olmak' suçlamasıyla açılan davanın son duruşmasına tutuklu sanık Refika Gülkan Akın ile avukatı Akif Duygu katıldı. İstanbul Adli Tıp Kurumu 4'üncü İhtisas Dairesi'nden gelen raporda, Refika Gürkan Akın'ın cezai ehliyetinin tam olduğu belirtildi. Daha önce de iki ayrı hastaneden cezai ehliyetinin tam olduğuna dair rapor verilen sanığın avukatı Akif Duygu, "Müvekkilim hakkında İstanbul Adli Tıp Kurumu 4'üncü İhtisas Dairesi tarafından verilen rapor yetersizdir. Adli Tıp Genel Kurulu'ndan yeniden rapor alınsın. Üç hafta gözlem altında kalması gerekirken, 4 gün içinde rapor düzenlenmiştir. Raporu düzenleyen heyetteki çoğu kişi FETÖ'den tutuklanmıştır. Bu rapor Yargıtay denetiminde yeterli değildir" dedi.
Savcı cezalandırılmasını istedi
Duruşma Savcısı Çetin Demirci ise yeniden rapor alınması talebinin reddini istedi. Savcı Demirci, mütaalasında sanığın işlediği suçun sabit olduğunu, kasten kendi bebeğini öldürdüğünü belirterek, ağırlaştırılmış müebbet hapis ile cezalandırılmasını, sanığın tutukluluk halinin de devamını talep etti.
'İçim acıyor'
Sanık Refika Gülkan Akın, savcının mütalaasına karşı savunmasında başına bu işin nasıl geldiğini anlayamadığını söyledi. Refika Gülkan Akın, "Böyle olmasını istemezdim. Ben böyle bir insan değilim. Böyle bir şeyin nasıl olduğunu kesinlikle anlamıyorum. Ben sonuçta anne adayıydım. Bu yaşadıklarımı anlayamıyorum. Bana cani gözüyle bakılmasını istemem. İçim acıyor" dedi.
İyi hal indirimi
Sanık avukatının yeniden rapor alınması talebini reddeden mahkeme heyeti, sanığı önce ağırlaştırılmış ömürboyu hapis cezasına çarptırdı, ardından cezasını duruşmalardaki iyi hali nedeniyle ömür boyu hapis cezasına indirip, tutukluluğunun devamına karar vererek duruşmayı bitirdi. Sanık Refika Gülkan Akın, ceza karşısında büyük üzüntü yaşarken, avukatı Akif Duygu, kararın temyizi için Yargıtay'a başvuracaklarını belirtti.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)