Euler Hermes tarafından hazırlnan “İflaslar: Buzdağının Görünen Ucu” başlıklı ekonomik görünüm raporu Türkiye'de iflasların 2017 yılında yüzde 5 daha artacağını öngörüyor.
Alacak sigortası alanında faaliyet gösteren Euler Hermes’in “İflaslar: Buzdağının Görünün Ucu” başlıklı son ekonomik görünüm raporuna göre, 2016’da yüzde 2 azaldığı tahmin edilen küresel iflaslar, 2017’de yedi yıldır ilk kez artış kaydederek yüzde 1 artacak. Cumhuriyet gazetesinden Pelin Ünker'in haberine göre, bu yıl dünya genelinde 10 ülkeden 6’sında iflasların artması beklenirken, incelenen ülkelerin yarısından fazlasında kriz öncesi seviyenin üzerinde seyredecek.
Rapora göre Türkiye de iflasların güçlü artış gösterdiği ülkeler arasında yer alıyor. Euler Hermes, Türkiye’de iflasların 2017’de yüzde 5 artacağını öngördü. Rapora göre 2016’da ise iflaslarda yüzde 10 azalma gerçekleşti. Buna göre 2015’te 13 bin 701 şirket iflas ederken, yüzde 10 azaldığı düşünülürse 2016 için bu rakam 12 bin 331 olarak hesaplanıyor. İflasların 2017 yılında ise 13 bine çıkması bekleniyor. 2003-2007 ortalamasına oranla geçen yıl Türkiye’deki iflaslar yüzde 37 arttı.
Doğu Avrupa’nın kötüsü
Raporda, Orta ve Doğu Avrupa’da iflaslardaki azalışın farklı iki trendi gizlediğine dikkat çekilerek “Orta ve Doğu Avrupa’da iflaslarda 2016 için yüzde 2 ve 2017 için de yüzde 1 azalma bekleniyor. Ancak bölgedeki en büyük ekonomiler olan Rusya, Türkiye ve Polonya’da iflaslar artıyor. Baltık ve Orta Avrupa ekonomilerinde azalma devam ediyor” denildi.
Zorlu dönemlerin fırsatları da beraberinde getirdiğini hatırlatan Euler Hermes Türkiye Üst Yöneticisi (CEO) Özlem Özüner, “ABD tarafından uygulanabilecek korumacı önlemler birçok ülkenin ihracatını olumsuz etkileyebilir ancak Türkiye’nin öncelikli pazarı olmadığı için etkilenme kısıtlı olur. Türkiye, AB ülkelerinde büyümenin tekrar başlaması nedeni ile avantajlı durumda. Bunun yanı sıra ithalatı artan Orta Avrupa ülkeleri ve tekrar açılacak Rusya pazarı ihracatçılarımız için fırsatlar sunacaktır” dedi.
16 büyük şirket battı
Rapora göre Türkiye’de yıllık cirosu 50 milyon Avro’nun üzerinde iflas eden şirket sayısı 16 oldu. Bu şirketlerin toplam cirosu ise 2 milyar 233 milyon Avro’yu buluyor.
Raporda 2016’nın birinci çeyreği ve üçüncü çeyreği arasındaki büyük iflaslar şöyle sıralandı: Akfa Holding (189 milyon Avro ciro), Park Bravo (52 milyon Avro ciro), Hasırcı Tekstil (62 milyon Avro ciro), Yolbulan Metal (199 milyon Avro ciro), Çalışkan İç ve Dış Ticaret (106 milyon Avro ciro), Kablotek Kablo (57 milyon Avro ciro), Üçgül Çorapçılık (52 milyon Avro ciro), Real Hipermarket (283 milyon Avro ciro), Beğendik Mağaza İşletmeleri (180 milyon Avro ciro), Umt Yapı (50 milyon Avro ciro), Kurum Demir Sanayi (375 milyon Avro ciro), Dempaş Demirayak Grubu (81 milyon Avro ciro), Gold Teknoloji Market (196 milyon Avro ciro), Doğa Organik Gıda (174 milyon Avro ciro), Benlioğlu Yapı (90 milyon Avro ciro), Metro Elektronik (87 milyon Avro ciro).
Türkiye altıncı sırada
Türkiye, iflaslarda 43 ülke arasında Güney Afrika, Hong Kong, Tayvan ve Britanya ile birlikte altıncı sırada yer alıyor. Bu ülkelerde de Türkiye’deki gibi 2017’de iflasların yüzde 5 artması bekleniyor.
İflaslar en fazla ise yüzde 15 ile Singapur ve Brezilya’da artacak. Bu ülkeleri sırasıyla yüzde 12 ile Şili, yüzde 10 ile Çin ve yüzde 8 ile Fas izleyecek.
İflaslarda en fazla azalış ise yüzde 25 ile Macaristan, yüzde 19 ile Danimarka, yüzde 7 ile Fransa ve Portekiz, yüzde 6 ile Çek Cumhuriyeti’nde görülecek. Euler Hermes’in raporuna göre Asya Pasifik ile Kuzey, Orta ve Doğu Amerika bölgelerinde iflaslarda artış beklenirken, Avrupa’daki iyileşme de zayıflıyor. Temel iflas sayılarına bakıldığında ise 2015’e göre 2016’da yüzde 45 artış olduğu görülüyor. Büyük iflasların domino etkisi yaratması bekleniyor ve bu da özellikle enerji şirketleri olmak üzere hassas tedarikçileri ciddi seviyede etkileyecek.
12 Şubat 2017 Pazar
11 Şubat 2017 Cumartesi
Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan Özgecan Aslan tweet'i
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 2 yıl önce vahşice katledilen üniversite öğrencisi Özgecan Aslan için Twitter'dan #ÖzgecanAslan hashtag'ı ile "Özgecan Aslan kızımızın acısı yüreğimizde hala çok derin, çok taze" mesajını paylaştı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 2 yıl önce vahşice katledilen 19 yaşındaki üniversite öğrencisi Özgecan Aslan için Twitter üzerinden anma mesajı yayınladı.
Erdoğan, mesajında "Tam iki yıl önce vahşi bir cinayet sonucu genç yaşında hayatını kaybeden Özgecan Aslan kızımızın acısı yüreğimizde hala çok derin, çok taze" dedi.
#ÖzgecanAslan hashtag'ı ile paylaşımlarda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları yazdı:
"Biricik kızımız Özgecan'ı bu vesileyle rahmetle yad ediyor, kadına yönelik şiddetin ülkemizde ve tüm dünyada son bulmasını diliyorum. Özgecan Aslan cinayeti, kadına yönelik şiddetin durmaksızın mücadele edilmesi gereken bir sorun olduğunu bizlere anlattı. Özgecan ve kaybettiğimiz tüm canların hatırasını yaşatmak, kadına yönelik şiddete her zaman güçlü bir şekilde DUR demekle mümkündür.Biricik kızımız Özgecan'ı bu vesileyle rahmetle yad ediyor, kadına yönelik şiddetin ülkemizde ve tüm dünyada son bulmasını diliyorum" dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 2 yıl önce vahşice katledilen 19 yaşındaki üniversite öğrencisi Özgecan Aslan için Twitter üzerinden anma mesajı yayınladı.
Erdoğan, mesajında "Tam iki yıl önce vahşi bir cinayet sonucu genç yaşında hayatını kaybeden Özgecan Aslan kızımızın acısı yüreğimizde hala çok derin, çok taze" dedi.
#ÖzgecanAslan hashtag'ı ile paylaşımlarda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları yazdı:
"Biricik kızımız Özgecan'ı bu vesileyle rahmetle yad ediyor, kadına yönelik şiddetin ülkemizde ve tüm dünyada son bulmasını diliyorum. Özgecan Aslan cinayeti, kadına yönelik şiddetin durmaksızın mücadele edilmesi gereken bir sorun olduğunu bizlere anlattı. Özgecan ve kaybettiğimiz tüm canların hatırasını yaşatmak, kadına yönelik şiddete her zaman güçlü bir şekilde DUR demekle mümkündür.Biricik kızımız Özgecan'ı bu vesileyle rahmetle yad ediyor, kadına yönelik şiddetin ülkemizde ve tüm dünyada son bulmasını diliyorum" dedi.
BM, dünyayı değiştirecek hacker'lar arıyor
Sürdürülebilir Kalkınma Hedefi'ne ulaşılması için başta bilgisayar programcıları ve arayüz tasarımcıları olmak üzere birçok alandan yenilikçi fikirler 10-12 Mart'ta "hackgünü" etkinliğinde yarıştırılacak Etkinlik kapsamında dünya genelinde 9 kentte bin kişinin Sürdürülebilir Kalkınma Hedefi girişimcilerine dönüştürülmesi amacıyla ekip kurulacak.
Birleşmiş Milletler (BM), "Sürdürülebilir Kalkınma Hedefi (SDG) girişimcisi" olmak üzere 3 günde dünyanın değiştirilmesine yardım edecek bin internet korsanı arıyor. BM'den yapılan açıklamada, en büyük küresel sorunlara çözüm bularak dünyanın değiştirilmesini içeren SDG'lere ulaşılmasına yardımcı olacak bin internet korsanı arandığı bildirildi.
Başvurular 3 Mart'a kadar
Yenilikçi bireylerin ülkeler ve BM'nin ortaklarıyla çalışarak cesur ve iddialı küresel planı harekete geçirmesine acil ihtiyaç duyulduğu aktarılan açıklamada, 3 Mart'a kadar yapılacak başvuruların ardından SDG Eylem Kampanyası, BM Genel Kurulu ve Influx Vakfı Ofisinin 10-12 Mart'ta "hackgünü" açılış etkinliğinde dünya genelinde 9 kentte bin kişiyi SDG girişimcilere dönüştürmek üzere bir ekip kuracağı belirtildi.
Açıklamada, 3 gün sürecek "#Connect2Effect Global Hackathon" etkinliğinin SDG'ler etrafında benzeri görülmemiş bir yenilik ve iş birliği seviyesini hızla üreteceği, yenilikçilerin programlamadan tasarım ve pazarlamaya kadar farklı becerileri bir araya getireceği vurgulandı. Seçilecek internet korsanları ve yenilikçi düşünce sahipleri, fikirlerini sunmak üzere New York'taki BM Genel Merkezinde 15-17 Mayıs tarihlerinde yapılacak Bilim, Teknoloji ve Yenilik Forumu'na davet edilecek.
'Herkesin kritik bir rolü var'
BM Genel Kurul Başkanı Peter Thomson #Connect2Effect inisiyatifine tam desteğini ifade etti. Thomson açıklamasında, "Yeni fikirler ortaya çıkaran yaratıcı düşünce sahipleri, mucitler ve başkalarıyla birlikte çalışarak çözümlerin uygulanmasını sağlayan aktivistler ve sürdürülebilir yaşamın rol modeli bireyler olarak dünyamızı sürdürülebilir bir geleceğe doğru şekillendirmek için her birimizin ve hepimizin oynayacağı kritik bir rolü var." değerlendirmesinde bulundu. Influx'un CEO'su Max Kallis ise ağları ve uzmanlıklarını kullanarak dünyanın en önemli sorunlarının bazılarına çözüm bulma konusunda BM'yi desteklemeye çalıştıklarına değindi. Dünya genelinde 193 ülkenin ortak kararıyla Eylül 2015'te, 2030 yılına kadar yoksulluğun sona erdirilmesi, evrenin korunması ve herkese refah sağlanması konularını kapsayan 17 hedefi bulunan 15 yıllık SDG adlı küresel bir plan üzerinde anlaşmaya varılmıştı.
Birleşmiş Milletler (BM), "Sürdürülebilir Kalkınma Hedefi (SDG) girişimcisi" olmak üzere 3 günde dünyanın değiştirilmesine yardım edecek bin internet korsanı arıyor. BM'den yapılan açıklamada, en büyük küresel sorunlara çözüm bularak dünyanın değiştirilmesini içeren SDG'lere ulaşılmasına yardımcı olacak bin internet korsanı arandığı bildirildi.
Başvurular 3 Mart'a kadar
Yenilikçi bireylerin ülkeler ve BM'nin ortaklarıyla çalışarak cesur ve iddialı küresel planı harekete geçirmesine acil ihtiyaç duyulduğu aktarılan açıklamada, 3 Mart'a kadar yapılacak başvuruların ardından SDG Eylem Kampanyası, BM Genel Kurulu ve Influx Vakfı Ofisinin 10-12 Mart'ta "hackgünü" açılış etkinliğinde dünya genelinde 9 kentte bin kişiyi SDG girişimcilere dönüştürmek üzere bir ekip kuracağı belirtildi.
Açıklamada, 3 gün sürecek "#Connect2Effect Global Hackathon" etkinliğinin SDG'ler etrafında benzeri görülmemiş bir yenilik ve iş birliği seviyesini hızla üreteceği, yenilikçilerin programlamadan tasarım ve pazarlamaya kadar farklı becerileri bir araya getireceği vurgulandı. Seçilecek internet korsanları ve yenilikçi düşünce sahipleri, fikirlerini sunmak üzere New York'taki BM Genel Merkezinde 15-17 Mayıs tarihlerinde yapılacak Bilim, Teknoloji ve Yenilik Forumu'na davet edilecek.
'Herkesin kritik bir rolü var'
BM Genel Kurul Başkanı Peter Thomson #Connect2Effect inisiyatifine tam desteğini ifade etti. Thomson açıklamasında, "Yeni fikirler ortaya çıkaran yaratıcı düşünce sahipleri, mucitler ve başkalarıyla birlikte çalışarak çözümlerin uygulanmasını sağlayan aktivistler ve sürdürülebilir yaşamın rol modeli bireyler olarak dünyamızı sürdürülebilir bir geleceğe doğru şekillendirmek için her birimizin ve hepimizin oynayacağı kritik bir rolü var." değerlendirmesinde bulundu. Influx'un CEO'su Max Kallis ise ağları ve uzmanlıklarını kullanarak dünyanın en önemli sorunlarının bazılarına çözüm bulma konusunda BM'yi desteklemeye çalıştıklarına değindi. Dünya genelinde 193 ülkenin ortak kararıyla Eylül 2015'te, 2030 yılına kadar yoksulluğun sona erdirilmesi, evrenin korunması ve herkese refah sağlanması konularını kapsayan 17 hedefi bulunan 15 yıllık SDG adlı küresel bir plan üzerinde anlaşmaya varılmıştı.
Yunan adalarına 'kapıda vize' uygulaması sona eriyor
AB Komisyonu Ege'deki Yunan adalarına seyahatte kolaylık sağlayan geçici vize uygulamasına gelecek sezon için onay vermediği kaydedildi. Turizm gelirlerinde Türk turistlerin önemli payı olan adalardaki yetkililer karara tepkili.
Yunan basınında yer alan haberlerde, AB Komisyonu'nun "kapıda vize" olarak anılan uygulamaya yeni turizm sezonu için onay vermediği kaydedildi.
Yunanistan'ın Avrupa İşlerinden Sorumlu Dışişleri Bakan Vekili Yorgos Katrougalos, söz konusu adaların milletvekillerine gönderdiği mektupta, bakanlığın tüm ısrarlarına rağmen kararın engellenemediğini ifade etti.
Vize işlemlerinin kolaylaştırılarak, bu karar sebebiyle oluşması beklenen sıkıntıların aşılması için Türkiye'deki konsolosluklara personel takviyesi yapılacağı ve vize başvurularında elektronik sistem kullanılacağı belirtildi.
Ayrıca, Brüksel'de bulunan Katrougalos'un, Avrupa Komisyonu Başkan Yardımcısı Frans Timmermans ile yaptığı görüşmede Türk turistlere özel vize uygulamasını gündeme getirdiği bildirildi.
"Adalara büyük darbe"
Avrupa Birliği'nin (AB) kararı özellikle adalardakilerin büyük tepkisine yol açtı.
Midilli Belediye Başkanı Spiros Galinos, adaların göçmen krizi sebebiyle büyük bir yükün altında olduğunu, bu gelişmenin başta Midilli olmak üzere tüm adalarda turizme büyük bir darbe indireceğine dikkati çekti.
Kuzey Ege Eyalet Başkanı Hristianna Kalogiru, ada sakinlerinin endişelerine dikkati çekerek, tüm çözüm imkanlarının kullanılması çağrısında bulundu.
Midilli, Sakız, Rodos, İstanköy, Sömbeki, Sisam ve Meis adaları için 2012 yılından bu yana Nisan-Ekim ayları arasında geçerli olan uygulamayla Türk turistlerin adalara seyahatlerinde limanda vize verilerek önemli bir kolaylık sağlanıyordu.
Turizm yetkililerine göre, söz konusu adalardaki ziyaretçilerin yarısı Türk turistlerden oluşuyor.
Yunan basınında yer alan haberlerde, AB Komisyonu'nun "kapıda vize" olarak anılan uygulamaya yeni turizm sezonu için onay vermediği kaydedildi.
Yunanistan'ın Avrupa İşlerinden Sorumlu Dışişleri Bakan Vekili Yorgos Katrougalos, söz konusu adaların milletvekillerine gönderdiği mektupta, bakanlığın tüm ısrarlarına rağmen kararın engellenemediğini ifade etti.
Vize işlemlerinin kolaylaştırılarak, bu karar sebebiyle oluşması beklenen sıkıntıların aşılması için Türkiye'deki konsolosluklara personel takviyesi yapılacağı ve vize başvurularında elektronik sistem kullanılacağı belirtildi.
Ayrıca, Brüksel'de bulunan Katrougalos'un, Avrupa Komisyonu Başkan Yardımcısı Frans Timmermans ile yaptığı görüşmede Türk turistlere özel vize uygulamasını gündeme getirdiği bildirildi.
"Adalara büyük darbe"
Avrupa Birliği'nin (AB) kararı özellikle adalardakilerin büyük tepkisine yol açtı.
Midilli Belediye Başkanı Spiros Galinos, adaların göçmen krizi sebebiyle büyük bir yükün altında olduğunu, bu gelişmenin başta Midilli olmak üzere tüm adalarda turizme büyük bir darbe indireceğine dikkati çekti.
Kuzey Ege Eyalet Başkanı Hristianna Kalogiru, ada sakinlerinin endişelerine dikkati çekerek, tüm çözüm imkanlarının kullanılması çağrısında bulundu.
Midilli, Sakız, Rodos, İstanköy, Sömbeki, Sisam ve Meis adaları için 2012 yılından bu yana Nisan-Ekim ayları arasında geçerli olan uygulamayla Türk turistlerin adalara seyahatlerinde limanda vize verilerek önemli bir kolaylık sağlanıyordu.
Turizm yetkililerine göre, söz konusu adalardaki ziyaretçilerin yarısı Türk turistlerden oluşuyor.
"Konut fiyatları mart sonunda artacak"
20 yıl vade ve düşük faiz oranıyla geçtiğimiz hafta başlatılan konut kampanyası büyük ilgi görürken, Gayrimenkul ve Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı Derneği (GYODER) Başkanı Aziz Torun'dan konut almayı düşünenleri yakından ilgilendiren bir açıklama geldi.
Torun, "Gayrimenkul almak isteyenlere bir çağrı yapmak istiyorum; önümüzdeki günlerde fiyatlar artmak zorunda çünkü maliyetler yükseliyor. Kur artışlarının da enflasyona yansımasıyla fiyatlar yükselmek zorunda." dedi.
Yabancıların konut ve iş yeri alımlarında getirilen KDV indirimi ve sektöre ilişkin soruları yanıtlayan Torun, vatandaşın konut almak için beklememesi gerektiğini, mart sonunda fiyatları revize etmek zorunda olduklarını ifade etti.
Gayrimenkul satışlarının ülkeye döviz kazandırdığını aktaran Torun, "Ülkemizin en önemli ihtiyaçlarından birisi de döviz girdilerinin artması. Gayrimenkul büyük rakamlara ulaşabilme potansiyeline sahip bir alan. Ürün ihraç edersiniz ancak toplam rakamlara baktığınızda daire fiyatları birkaç yüz bin dolardan başlıyor. Onun için gayrimenkul satışları Türkiye'ye önemli bir döviz kazandırma potansiyeline sahip." diye konuştu.
Sektör minimum marjlarla çalışıyor
Torun, bu yıl yabancıya konut teşviklerinin tanıtım yılı olabileceğini dile getirerek, "2017'yi tanıtım yılı olarak düşünürsek 2018'de daha fazla konut satmış olacağız. En azından bir önceki yıla göre daha fazla satış gerçekleşir. Beklentimiz o yönde. Fiyatlara yansımaz çünkü fiyatlar zaten düşük." bilgisini verdi.
Aziz Torun şu değerlendirmelerde bulundu:
"Gayrimenkul almak isteyenlere bir çağrı yapmak istiyorum; önümüzdeki günlerde fiyatlar artmak zorunda çünkü maliyetler yükseliyor. Kur artışlarının da enflasyona yansımasıyla fiyatlar yükselmek zorunda. Sektör en minimum marjlarla çalışıyor. Maliyet artışlarının da fiyat artışlarına yansıması muhtemeldir. Onun için de fiyatlar artacak. Zaten talebin artmasını sağlamak için bunları yapıyoruz. Fert başına olan gelirde artış yok. Onların gelir düzeyindeki artış imkanı sınırlı olduğu için biz onlara yaklaşmaya çalışıyoruz.
Vadeden dolayı üstüne fiyat eklenmedi
Vadeyi 20 yıla çıkararak alım imkanını artırmaya çalışıyoruz. Vadeden dolayı üstüne bir fiyat eklenmiyor. Bizim kampanyamıza katılanların da bunu yapmamaları kaydıyla kampanyaya katılmalarını şart koşuyoruz. Etik olarak böyle yapılması gerektiğini söylüyoruz. Buna rağmen biz o rakamları bilmiyoruz.Tekstilde bir kampanya olduğunda,100 liralık mal 50 liraya düşmüşse, sadece etiketin üzerinde fiyatı yükseltip üzerinden indirim yapılıyordu. Şu anda kurumsal şirketler ve perakende sektörü böyle bir şeye tenezzül etmiyor."
Torun, "Gayrimenkul almak isteyenlere bir çağrı yapmak istiyorum; önümüzdeki günlerde fiyatlar artmak zorunda çünkü maliyetler yükseliyor. Kur artışlarının da enflasyona yansımasıyla fiyatlar yükselmek zorunda." dedi.
Yabancıların konut ve iş yeri alımlarında getirilen KDV indirimi ve sektöre ilişkin soruları yanıtlayan Torun, vatandaşın konut almak için beklememesi gerektiğini, mart sonunda fiyatları revize etmek zorunda olduklarını ifade etti.
Gayrimenkul satışlarının ülkeye döviz kazandırdığını aktaran Torun, "Ülkemizin en önemli ihtiyaçlarından birisi de döviz girdilerinin artması. Gayrimenkul büyük rakamlara ulaşabilme potansiyeline sahip bir alan. Ürün ihraç edersiniz ancak toplam rakamlara baktığınızda daire fiyatları birkaç yüz bin dolardan başlıyor. Onun için gayrimenkul satışları Türkiye'ye önemli bir döviz kazandırma potansiyeline sahip." diye konuştu.
Sektör minimum marjlarla çalışıyor
Torun, bu yıl yabancıya konut teşviklerinin tanıtım yılı olabileceğini dile getirerek, "2017'yi tanıtım yılı olarak düşünürsek 2018'de daha fazla konut satmış olacağız. En azından bir önceki yıla göre daha fazla satış gerçekleşir. Beklentimiz o yönde. Fiyatlara yansımaz çünkü fiyatlar zaten düşük." bilgisini verdi.
Aziz Torun şu değerlendirmelerde bulundu:
"Gayrimenkul almak isteyenlere bir çağrı yapmak istiyorum; önümüzdeki günlerde fiyatlar artmak zorunda çünkü maliyetler yükseliyor. Kur artışlarının da enflasyona yansımasıyla fiyatlar yükselmek zorunda. Sektör en minimum marjlarla çalışıyor. Maliyet artışlarının da fiyat artışlarına yansıması muhtemeldir. Onun için de fiyatlar artacak. Zaten talebin artmasını sağlamak için bunları yapıyoruz. Fert başına olan gelirde artış yok. Onların gelir düzeyindeki artış imkanı sınırlı olduğu için biz onlara yaklaşmaya çalışıyoruz.
Vadeden dolayı üstüne fiyat eklenmedi
Vadeyi 20 yıla çıkararak alım imkanını artırmaya çalışıyoruz. Vadeden dolayı üstüne bir fiyat eklenmiyor. Bizim kampanyamıza katılanların da bunu yapmamaları kaydıyla kampanyaya katılmalarını şart koşuyoruz. Etik olarak böyle yapılması gerektiğini söylüyoruz. Buna rağmen biz o rakamları bilmiyoruz.Tekstilde bir kampanya olduğunda,100 liralık mal 50 liraya düşmüşse, sadece etiketin üzerinde fiyatı yükseltip üzerinden indirim yapılıyordu. Şu anda kurumsal şirketler ve perakende sektörü böyle bir şeye tenezzül etmiyor."
Yazıcıoğlu olayındaki kilit isim gözaltında
Kayseri'de Fethullahçı Terör Örgütü / Paralel Devlet Yapılanması'na yönelik düzenlenen operasyonlarda ByLock kullandıkları tespit edilen 11 polis gözaltına alındı. Gözaltına alınan isimler arasında Muhsin Yazıcıoğlu'nun hayatını kaybettiği helikopterin düşme olayında manüple yaptığı iddia edilen dönemin Kayseri Emniyeti İstihbarat Müdürü Ali Orhan Dinç de bulunuyor.
Kayseri'de Terörle Mücadele Müdürlüğü ekiplerince yapılan operasyonda, kriptolu haberleşme programı ByLock kullandıkları iddiasıyla 11 eski polis gözaltına alındı. Gözaltına alınanlar arasında Muhsin Yazıcıoğlu'nun hayatını kaybettiği helikopterin düşme olayında manüple yaptığı iddia edilen dönemin Kayseri Emniyeti İstihbarat Müdürü Ali Orhan Dinç de bulunuyor.
FETÖ/PYD soruşturması nedeniyle, Emniyet Müdürlüğü TEM Şubesi ekipleri, Kayseri'de daha önce Emniyet Müdürlüğünde görevli ve meslekten ihraç edilen 17 personelin ByLock kullandığını belirledi. Cumhuriyet savcılığından haklarında yakalama ve gözaltı kararı çıkan 17 zanlıdan 11'i bu sabah evlerinden alındı. 6 eski emniyet mensubu ise bulunamadı.
Yazıcıoğlu olayının kilit ismi gözaltında
Gözaltına alınan zanlılar arasında, BBP lideri Muhsin Yazıcıoğlu'nun bulunduğu helikopterinin 2009 yılında Kahramanmaraş'ın Göksun İlçesinde düşmesi sırasında Kayseri'de istihbarat müdürü olarak görev yapan ve olayı manüple ettiği gerekçesiyle hakkında soruşturma açılan Ali Orhan Dinç'in de bulunduğu belirlendi.
Yazıcıoğlu ailesi tarafından açılan davalarda, Dinç'in Kahramanmaraş'tan aldığı bilgileri dönemin Kayseri Emniyet Müdürü Orhan Özdemir ile Vali Mevlüt Bilici'ye farklı aktardığı, bilgi kirliliği yarattığı ve olayı manüple ettiği ileri sürülmüştü.
Müdürün ifadesi alınmıştı
Büyük Birlik Partisi’nin merhum lideri Muhsin Yazıcıoğlu ve helikopterde bulunan 4 kişinin Kahramanmaraş’ın Göksün ilçesi yakınlarında ölümünün ardından çok farklı iddialar gündeme gelmişti. 25 Mart 2009 tarihindeki kazanın ardından Kayseri’den Türkiye kamuoyuna duyurulan, "Muhsin Yazıcıoğlu'nun ayağı ve kaburgası kırık, hastaneye kaldırılıyor" açıklaması, olayla ilgili kuşkuları güçlendirmişti. Bu bilgiyi Kayseri eski valisi Mevlüt Bilici’ye verdiği öne sürülen dönemin Kahramanmaraş İstihbarat Şube Müdür Yardımcısı Dursun Özmen hakkında geçtiğimiz günlerde, Kahramanmaraş 2'nci Sulh Ceza Mahkemesi’nde ‘görevi kötüye kullanmak’ iddiasıyla dava açıldı. Dava kapsamında Kayseri’de 9'uncu Sulh Ceza Mahkemesinde basına kapalı olarak 4 kişinin talimatla ifadesi alındı. Dönemin Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şube Müdürü Ali Orhan Dinç de 9'uncu Sulh Ceza Mahkemesi’nde hakim karşısına çıkarak ifade verdi. cnntürk
Kayseri'de Terörle Mücadele Müdürlüğü ekiplerince yapılan operasyonda, kriptolu haberleşme programı ByLock kullandıkları iddiasıyla 11 eski polis gözaltına alındı. Gözaltına alınanlar arasında Muhsin Yazıcıoğlu'nun hayatını kaybettiği helikopterin düşme olayında manüple yaptığı iddia edilen dönemin Kayseri Emniyeti İstihbarat Müdürü Ali Orhan Dinç de bulunuyor.
FETÖ/PYD soruşturması nedeniyle, Emniyet Müdürlüğü TEM Şubesi ekipleri, Kayseri'de daha önce Emniyet Müdürlüğünde görevli ve meslekten ihraç edilen 17 personelin ByLock kullandığını belirledi. Cumhuriyet savcılığından haklarında yakalama ve gözaltı kararı çıkan 17 zanlıdan 11'i bu sabah evlerinden alındı. 6 eski emniyet mensubu ise bulunamadı.
Yazıcıoğlu olayının kilit ismi gözaltında
Gözaltına alınan zanlılar arasında, BBP lideri Muhsin Yazıcıoğlu'nun bulunduğu helikopterinin 2009 yılında Kahramanmaraş'ın Göksun İlçesinde düşmesi sırasında Kayseri'de istihbarat müdürü olarak görev yapan ve olayı manüple ettiği gerekçesiyle hakkında soruşturma açılan Ali Orhan Dinç'in de bulunduğu belirlendi.
Yazıcıoğlu ailesi tarafından açılan davalarda, Dinç'in Kahramanmaraş'tan aldığı bilgileri dönemin Kayseri Emniyet Müdürü Orhan Özdemir ile Vali Mevlüt Bilici'ye farklı aktardığı, bilgi kirliliği yarattığı ve olayı manüple ettiği ileri sürülmüştü.
Müdürün ifadesi alınmıştı
Büyük Birlik Partisi’nin merhum lideri Muhsin Yazıcıoğlu ve helikopterde bulunan 4 kişinin Kahramanmaraş’ın Göksün ilçesi yakınlarında ölümünün ardından çok farklı iddialar gündeme gelmişti. 25 Mart 2009 tarihindeki kazanın ardından Kayseri’den Türkiye kamuoyuna duyurulan, "Muhsin Yazıcıoğlu'nun ayağı ve kaburgası kırık, hastaneye kaldırılıyor" açıklaması, olayla ilgili kuşkuları güçlendirmişti. Bu bilgiyi Kayseri eski valisi Mevlüt Bilici’ye verdiği öne sürülen dönemin Kahramanmaraş İstihbarat Şube Müdür Yardımcısı Dursun Özmen hakkında geçtiğimiz günlerde, Kahramanmaraş 2'nci Sulh Ceza Mahkemesi’nde ‘görevi kötüye kullanmak’ iddiasıyla dava açıldı. Dava kapsamında Kayseri’de 9'uncu Sulh Ceza Mahkemesinde basına kapalı olarak 4 kişinin talimatla ifadesi alındı. Dönemin Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şube Müdürü Ali Orhan Dinç de 9'uncu Sulh Ceza Mahkemesi’nde hakim karşısına çıkarak ifade verdi. cnntürk
Üçüncü Havalimanı açılınca Atatürk Havalimanı kapatılacak mı?
İstanbul'da Üçüncü Havalimanı devreye girdikten sonra Atatürk Havalimanı kapatılacak mı? Devlet Hava Meydanları İşletmesi (DHMİ) Genel Müdürü Funda Ocak bu sorunun yanıtını verdi, “Bütün büyük metropollerde olduğu gibi İstanbul'da da yeni havalimanının mutlaka bir yedek meydanı olması lazım. Burada genel havacılık, müstakil kargo, uçuş eğitim merkezleri, bakım onarım merkezleriyle ilgili bir bölüm kalacak” dedi.
Atatürk Havalimanı, Üçüncü Havalimanı devreye girdikten sonra kapatılacak mı? Bu soruyu yanıtlayan Devlet Hava Meydanları İşletmesi (DHMİ) Genel Müdürü Funda Ocak, "Bütün büyük metropollerde olduğu gibi İstanbul'da da yeni havalimanının mutlaka bir yedek meydanı olması lazım. Burada genel havacılık, müstakil kargo, uçuş eğitim merkezleri, bakım onarım merkezleriyle ilgili bir bölüm kalacak” dedi.
Devlet Hava Meydanları İşletmesi (DHMİ) Genel Müdürü Funda Ocak, DHMİ’nin Florya'daki sosyal tesislerinde geleneksel olarak gerçekleştirilen yıllık değerlendirme toplantısında, Atatürk Havalimanı muhabirleriyle bir araya geldi. Havacılık sektörünün 2016 yılı performansını ve sivil havacılığın gelecek hedeflerine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Ocak, İstanbul’da yapımı devam eden yeni havalimanından, DHMİ’nin küresel hedeflerine ve ülke genelindeki havalimanlarının güvenlik önlemlerine kadar çok sayıda konuya ilişkin değerlendirmede bulundu.
Olumsuz hava koşullarında 3,5 milyon lira harcandı
Atatürk Havalimanı muhabirlerinin sektöre ilişkin sorularını da yanıtlayan DHMİ Genel Müdürü Funda Ocak, geçtiğimiz ocak ayında İstanbul başta olmak üzere Türkiye genelinde etkili olan yoğun kar yağışının DHMİ’ye olan faturasını açıkladı. Ocak, “Tüm Türkiye genelinde Aralık ve Ocak aylarında iki aylık dönem içerisinde toplam 3,5 milyon liralık bir harcama yaptık. 432 adet personelimiz bu konuyla ilgili çalıştı. 250 civarında da karla mücadele aracımız aktif olarak bu mücadelede yer aldı” ifadelerini kullandı.
Devlet Hava Meydanları İşletmesinin küresel vizyonuna ilişkin açıklamalarda da bulunan Funda Ocak, dünyanın farklı coğrafyalarında havalimanlarında bilgi birikimlerini paylaşmak istediklerini belirterek, “DHMİ yurt içi pazarda çok büyük bir birikime sahip oldu. Hem öz kaynaklarıyla yaptığı yatırımlarda, havacılık sektöründeki birikiminde, eğitimde, teknik kontrol hizmetlerinde hem kamu-özel işbirliği dediğimiz modellerle ilgili olarak son derece ciddi birikimlere haiz oldu. Artık yurtiçi pazardaki elde ettiği birikimlerini istiyoruz ki dünya ölçeğinde küresel ölçekte kullansın. Yurtdışı pazarlarına açılsın, Avrupa, Amerika, Orta Doğu, Asya pazarına açılsın. Bunlarla ilgili olarak yeniden yapılanıyoruz. İş geliştirme daire başkanlığı oluşturuyoruz. Yasal alt yapımızı oluşturduk. Arkadaşlarımızı pazar pazar bu işlere kanalize edeceğiz. Orta Doğu pazarına bakan, Amerika pazarına bakan, Avrupa pazarına bakan buradaki iş imkanlarını araştıran, havaalanı özelleştirmeleri nelerdir bunları araştırıp bize getiren arkadaşlarımızla birlikte oturacağız, bunları tek tek değerlendireceğiz ve artık dünya ölçeğinde Devlet Hava Meydanları küresel bir marka olarak adından söz ettirecek” diye konuştu.
Geçtiğimiz Ocak ayında yaşanan yoğun kar yağışının uçuşları olumsuz yönde etkilediğine de dikkat çeken Funda Ocak, karla mücadele konuda kış koşullarının yoğun yaşandığı kuzey ülkelerinin bilgi birikimlerinden faydalanılabileceğini dile getirdi. Ocak, “Hep diyoruz ki iyiyiz ama iyi olmak yetmiyor. Yolcu memnuniyeti çok iyi olmayı gerektiriyor. Karla mücadele çok zorlu bir mücadele. Geçtiğimiz haftalarda yaşadıklarımız çok olağanüstü şartlardı. Gidelim bakalım; biz daha iyi yapıyoruz ama bizden daha iyi yapanlar varsa neden olmasın. Arkadaşlarımızı oralara da yollayacağız, araştıracağız onları da davet edeceğiz. En iyiyi bulmak geçmişteki hatalarımızı gelecekte tekrarlamamak için ana hedefimiz. Daha öncelikli kuzey ülkelerine yollayacağız. Çünkü kuzey ülkelerinde çok acımasız karla mücadele şartları var” dedi.
Yeni havalimanında ‘kuş’ problemi yaşanmayacak
İstanbul'da yapımı devam eden yeni havalimanına ilişkin değerlendirmelerde de bulunan DHMİ Genel Müdürü Funda Ocak, bölge hava sahasındaki kuş sürülerine yönelik önlemlerin de titizlikle sürdürüldüğünü kaydetti. Gerekli gözlemlerin deva ettiğini belirten Ocak, “Üçüncü havalimanında ÇED raporlarının gerek yatırım, gerekse işletme döneminde çok ağır yükümlülükleri var. Bunları biz de titizlikle takip ediyoruz, firma da titizlikle takip ediyor. Uluslararası danışmanları var bununla ilgili sürekli gözlemler yapıyorlar. Kuş radarlarını sipariş verdiler. Hiçbir problem olmayacak. Bu arada İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin bu kuşları besleyen orada katı atık yakma merkezleri var. Bunlarla da uzun süredir temas halindeyiz. Tesislerini buradan kaldıracaklar ve yeni yerlerine götürecekler. Kuşların da o civarda beslenme imkanları kalmayacak. Çok ciddiye alınıyor bu konu titizlikle inceleniyor” ifadelerini kullandı.
Atatürk Havalimanı kapatılacak mı?
Yeni havalimanının devreye girmesinin ardından Atatürk Havalimanı’nın akıbetinin ne olacağı yönündeki soruyu da yanıtlayan Funda Ocak, “Ölçeğini bilemeyiz, büyüklüğünü bilemeyiz ancak bütün büyük metropollerde olduğu gibi İstanbul yeni havalimanının da mutlaka bir yedek meydanı olması lazım. Burada genel havacılık, müstakil kargo, uçuş eğitim merkezleri, bakım onarım merkezleriyle ilgili bir bölüm kalacak ama bunun dışındakiler tabii ki büyüklerimizin vereceği bir karardır. Ama şu anda bununla ilgili çalışmalarımız da özellikle genel havacılık ağırlı olarak biz planlamalarımızı yapıyoruz” şeklinde konuştu.
5 yılda 675 milyon lira güvenlik harcaması yapıldı
Türkiye genelindeki havalimanlarında son yıllarda güvenlik önlemlerinin ciddi derecede arttırıldığına dikkat çeken Funda Ocak, “Son 5 yıl içerisinde DHMİ Genel Müdürlüğü tüm havaalanlarımıza yönelik olarak 675 milyon liralık güvenlik harcaması yaptı. Bu harcamalar personel harcamalarını, sistem ve cihaz harcamalarını da kapsıyor. Bundan sonra da planlamalarımız devam edecek. Güvenlik tabiİ ki havaalanlarımız için olmazsa olmazlarımız. Ciddi harcamalar yapıyoruz bu konuyla ilgili. Vücut tarayıcıların ihalesi bitti. Avrupa’da dahi çok az meydanda olan vücut tarayıcılar body scanner dediğimiz aletler oldukça pahalı güvenlik sistemleri siparişleri verildi. Atatürk, Antalya, Dalaman, Bodrum gibi bütün önemli dışa açık meydanlarımızda toplam 43 adet body scanner sparişi verildi. Bu yılın sonuna doğru teslim edilecek. 2018’in başından itibaren de kullanılmaya başlanacak” dedi.
2017’de havacılık sektörü için olumlu yönde beklentinin olduğunu belirten Funda Ocak, “2016 sıkıntılı bir yıldı. Hava trafikleri yönünden tüm Türkiye genelinde dış hat yolcu trafikleri yüzde 15,5 oranında azaldı. 2017’yi iyimser görüyorum. Ocak ayında biraz tahminlerin üzerinde bir düşüş oldu ama yılın ortasına doğru toparlayacaktır diye düşünüyoruz. Sezon iyi geçecektir diye düşünüyoruz. Geçtiğimiz sene Rusya krizi çok etkiledi sektörümüzü inşallah 2017 toparlanma yılı olacak, 2018 sıçrama yılı olacak” diye konuştu.
“Üçüncü havalimanı çok büyük bir pazar, çok büyük bir hikaye ve çok büyük bir hayalin hayata geçmesi. Dolayısıyla yurtiçinde de çok büyük bir pazar, yurt dışından da pek çok ülkenin ilgisini çeken bir pazar. İlgi fazlasıyla devam ediyor. Sanıyoruz bu ilgi 2017’nin ortasından itibaren daha da hızlanacak” dedi.
Yeni havalimanına yabancıların ilgisi artarak devam ediyor Yeni havalimanına başta ABD ve İngiltere olmak üzere bir çok ülkenin yoğun ilgi gösterdiğini dile getiren Funda Ocak, “Üçüncü havalimanı çok büyük bir pazar, çok büyük bir hikaye ve çok büyük bir hayalin hayata geçmesi. Dolayısıyla yurtiçinde de çok büyük bir pazar, yurt dışından da pek çok ülkenin ilgisini çeken bir pazar. İlgi fazlasıyla devam ediyor. Sanıyoruz bu ilgi 2017’nin ortasından itibaren daha da hızlanacak” dedi.
Atatürk Havalimanı, Üçüncü Havalimanı devreye girdikten sonra kapatılacak mı? Bu soruyu yanıtlayan Devlet Hava Meydanları İşletmesi (DHMİ) Genel Müdürü Funda Ocak, "Bütün büyük metropollerde olduğu gibi İstanbul'da da yeni havalimanının mutlaka bir yedek meydanı olması lazım. Burada genel havacılık, müstakil kargo, uçuş eğitim merkezleri, bakım onarım merkezleriyle ilgili bir bölüm kalacak” dedi.
Devlet Hava Meydanları İşletmesi (DHMİ) Genel Müdürü Funda Ocak, DHMİ’nin Florya'daki sosyal tesislerinde geleneksel olarak gerçekleştirilen yıllık değerlendirme toplantısında, Atatürk Havalimanı muhabirleriyle bir araya geldi. Havacılık sektörünün 2016 yılı performansını ve sivil havacılığın gelecek hedeflerine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Ocak, İstanbul’da yapımı devam eden yeni havalimanından, DHMİ’nin küresel hedeflerine ve ülke genelindeki havalimanlarının güvenlik önlemlerine kadar çok sayıda konuya ilişkin değerlendirmede bulundu.
Olumsuz hava koşullarında 3,5 milyon lira harcandı
Atatürk Havalimanı muhabirlerinin sektöre ilişkin sorularını da yanıtlayan DHMİ Genel Müdürü Funda Ocak, geçtiğimiz ocak ayında İstanbul başta olmak üzere Türkiye genelinde etkili olan yoğun kar yağışının DHMİ’ye olan faturasını açıkladı. Ocak, “Tüm Türkiye genelinde Aralık ve Ocak aylarında iki aylık dönem içerisinde toplam 3,5 milyon liralık bir harcama yaptık. 432 adet personelimiz bu konuyla ilgili çalıştı. 250 civarında da karla mücadele aracımız aktif olarak bu mücadelede yer aldı” ifadelerini kullandı.
Devlet Hava Meydanları İşletmesinin küresel vizyonuna ilişkin açıklamalarda da bulunan Funda Ocak, dünyanın farklı coğrafyalarında havalimanlarında bilgi birikimlerini paylaşmak istediklerini belirterek, “DHMİ yurt içi pazarda çok büyük bir birikime sahip oldu. Hem öz kaynaklarıyla yaptığı yatırımlarda, havacılık sektöründeki birikiminde, eğitimde, teknik kontrol hizmetlerinde hem kamu-özel işbirliği dediğimiz modellerle ilgili olarak son derece ciddi birikimlere haiz oldu. Artık yurtiçi pazardaki elde ettiği birikimlerini istiyoruz ki dünya ölçeğinde küresel ölçekte kullansın. Yurtdışı pazarlarına açılsın, Avrupa, Amerika, Orta Doğu, Asya pazarına açılsın. Bunlarla ilgili olarak yeniden yapılanıyoruz. İş geliştirme daire başkanlığı oluşturuyoruz. Yasal alt yapımızı oluşturduk. Arkadaşlarımızı pazar pazar bu işlere kanalize edeceğiz. Orta Doğu pazarına bakan, Amerika pazarına bakan, Avrupa pazarına bakan buradaki iş imkanlarını araştıran, havaalanı özelleştirmeleri nelerdir bunları araştırıp bize getiren arkadaşlarımızla birlikte oturacağız, bunları tek tek değerlendireceğiz ve artık dünya ölçeğinde Devlet Hava Meydanları küresel bir marka olarak adından söz ettirecek” diye konuştu.
Geçtiğimiz Ocak ayında yaşanan yoğun kar yağışının uçuşları olumsuz yönde etkilediğine de dikkat çeken Funda Ocak, karla mücadele konuda kış koşullarının yoğun yaşandığı kuzey ülkelerinin bilgi birikimlerinden faydalanılabileceğini dile getirdi. Ocak, “Hep diyoruz ki iyiyiz ama iyi olmak yetmiyor. Yolcu memnuniyeti çok iyi olmayı gerektiriyor. Karla mücadele çok zorlu bir mücadele. Geçtiğimiz haftalarda yaşadıklarımız çok olağanüstü şartlardı. Gidelim bakalım; biz daha iyi yapıyoruz ama bizden daha iyi yapanlar varsa neden olmasın. Arkadaşlarımızı oralara da yollayacağız, araştıracağız onları da davet edeceğiz. En iyiyi bulmak geçmişteki hatalarımızı gelecekte tekrarlamamak için ana hedefimiz. Daha öncelikli kuzey ülkelerine yollayacağız. Çünkü kuzey ülkelerinde çok acımasız karla mücadele şartları var” dedi.
Yeni havalimanında ‘kuş’ problemi yaşanmayacak
İstanbul'da yapımı devam eden yeni havalimanına ilişkin değerlendirmelerde de bulunan DHMİ Genel Müdürü Funda Ocak, bölge hava sahasındaki kuş sürülerine yönelik önlemlerin de titizlikle sürdürüldüğünü kaydetti. Gerekli gözlemlerin deva ettiğini belirten Ocak, “Üçüncü havalimanında ÇED raporlarının gerek yatırım, gerekse işletme döneminde çok ağır yükümlülükleri var. Bunları biz de titizlikle takip ediyoruz, firma da titizlikle takip ediyor. Uluslararası danışmanları var bununla ilgili sürekli gözlemler yapıyorlar. Kuş radarlarını sipariş verdiler. Hiçbir problem olmayacak. Bu arada İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin bu kuşları besleyen orada katı atık yakma merkezleri var. Bunlarla da uzun süredir temas halindeyiz. Tesislerini buradan kaldıracaklar ve yeni yerlerine götürecekler. Kuşların da o civarda beslenme imkanları kalmayacak. Çok ciddiye alınıyor bu konu titizlikle inceleniyor” ifadelerini kullandı.
Atatürk Havalimanı kapatılacak mı?
Yeni havalimanının devreye girmesinin ardından Atatürk Havalimanı’nın akıbetinin ne olacağı yönündeki soruyu da yanıtlayan Funda Ocak, “Ölçeğini bilemeyiz, büyüklüğünü bilemeyiz ancak bütün büyük metropollerde olduğu gibi İstanbul yeni havalimanının da mutlaka bir yedek meydanı olması lazım. Burada genel havacılık, müstakil kargo, uçuş eğitim merkezleri, bakım onarım merkezleriyle ilgili bir bölüm kalacak ama bunun dışındakiler tabii ki büyüklerimizin vereceği bir karardır. Ama şu anda bununla ilgili çalışmalarımız da özellikle genel havacılık ağırlı olarak biz planlamalarımızı yapıyoruz” şeklinde konuştu.
5 yılda 675 milyon lira güvenlik harcaması yapıldı
Türkiye genelindeki havalimanlarında son yıllarda güvenlik önlemlerinin ciddi derecede arttırıldığına dikkat çeken Funda Ocak, “Son 5 yıl içerisinde DHMİ Genel Müdürlüğü tüm havaalanlarımıza yönelik olarak 675 milyon liralık güvenlik harcaması yaptı. Bu harcamalar personel harcamalarını, sistem ve cihaz harcamalarını da kapsıyor. Bundan sonra da planlamalarımız devam edecek. Güvenlik tabiİ ki havaalanlarımız için olmazsa olmazlarımız. Ciddi harcamalar yapıyoruz bu konuyla ilgili. Vücut tarayıcıların ihalesi bitti. Avrupa’da dahi çok az meydanda olan vücut tarayıcılar body scanner dediğimiz aletler oldukça pahalı güvenlik sistemleri siparişleri verildi. Atatürk, Antalya, Dalaman, Bodrum gibi bütün önemli dışa açık meydanlarımızda toplam 43 adet body scanner sparişi verildi. Bu yılın sonuna doğru teslim edilecek. 2018’in başından itibaren de kullanılmaya başlanacak” dedi.
2017’de havacılık sektörü için olumlu yönde beklentinin olduğunu belirten Funda Ocak, “2016 sıkıntılı bir yıldı. Hava trafikleri yönünden tüm Türkiye genelinde dış hat yolcu trafikleri yüzde 15,5 oranında azaldı. 2017’yi iyimser görüyorum. Ocak ayında biraz tahminlerin üzerinde bir düşüş oldu ama yılın ortasına doğru toparlayacaktır diye düşünüyoruz. Sezon iyi geçecektir diye düşünüyoruz. Geçtiğimiz sene Rusya krizi çok etkiledi sektörümüzü inşallah 2017 toparlanma yılı olacak, 2018 sıçrama yılı olacak” diye konuştu.
“Üçüncü havalimanı çok büyük bir pazar, çok büyük bir hikaye ve çok büyük bir hayalin hayata geçmesi. Dolayısıyla yurtiçinde de çok büyük bir pazar, yurt dışından da pek çok ülkenin ilgisini çeken bir pazar. İlgi fazlasıyla devam ediyor. Sanıyoruz bu ilgi 2017’nin ortasından itibaren daha da hızlanacak” dedi.
Yeni havalimanına yabancıların ilgisi artarak devam ediyor Yeni havalimanına başta ABD ve İngiltere olmak üzere bir çok ülkenin yoğun ilgi gösterdiğini dile getiren Funda Ocak, “Üçüncü havalimanı çok büyük bir pazar, çok büyük bir hikaye ve çok büyük bir hayalin hayata geçmesi. Dolayısıyla yurtiçinde de çok büyük bir pazar, yurt dışından da pek çok ülkenin ilgisini çeken bir pazar. İlgi fazlasıyla devam ediyor. Sanıyoruz bu ilgi 2017’nin ortasından itibaren daha da hızlanacak” dedi.
KOBİ'lere faizsiz kredi başvuruları başladı
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü, Başbakan Binali Yıldırım'ın talimatıyla KOBİ'lere yönelik faizsiz kredi desteği uygulamasını 2017 yılında da devam ettirmeye karar verdiklerini belirterek, "Bu yıl, 2,5 milyar lira bütçeyle kredi faiz desteği uygulamasını yeniden başlatıyoruz. Mikro işletmelere öncelik vererek KOBİ’lere üst sınırı 50 bin lira olacak şekilde faizsiz kredi vereceğiz. Daha doğrusu, kredinin faizini işletmelerimiz yerine KOSGEB karşılayacak." dedi.
Özlü, KOSGEB Merkez Bina'da KOSGEB Başkanı Recep Biçer ile KOBİ'lere yönelik faizsiz kredi uygulamasına ilişkin basın toplantısı düzenledi. Geçen yılın birçok açıdan Türkiye tarihinin en zor yıllarından biri olduğuna işaret eden Özlü, yaşanan gelişmelerin Türkiye'yi ve ekonomisini etkilediğini, hükümet olarak bunların en aza indirilmesi için yapısal reformları sürdürdüklerini anımsattı.
Otomatik Bireysel Emeklilik Sistemi’nden Türkiye Varlık Fonu’na, Sınai Mülkiyet Kanunu’ndan teşvik sistemindeki revizyonlara kadar birçok önemli adımın 2016 yılında hayata geçtiğini hatırlatan Özlü, özellikle KOBİ’lerin kısa dönem ihtiyaçlarını gözeterek piyasayı canlandırmaya yönelik önemli adımlar attıklarını, bunlardan birinin de KOSGEB aracılığıyla KOBİ’lere 50 bin lira faizsiz kredi desteği sağladıklarını anlattı.
KOBİ'lerin geçen yılki bu kredi faiz destek programına yoğun başvuruda bulunduklarını anımsatan Özlü, 249 bin işletmenin bu destekten yararlanabilmek için başvuruda bulunduğunu ancak bütçe imkanları dahilinde sadece 15 bini için destek kararı alabildiklerini, hak sahibi işletmelerin büyük çoğunluğunun kredi işlemlerini tamamladıklarını söyledi. Özlü, şöyle devam etti:
"Destekten yararlanamayan çok sayıda işletme olmasına gönlümüz razı olmadı. Bu nedenle sayın Başbakan'ımızın da talimatıyla 2017 yılında bu desteği devam ettirmeye karar verdik. Bu yıl, 2,5 milyar lira bütçeyle kredi faiz desteği uygulamasını yeniden başlatıyoruz. Mikro işletmelere öncelik vererek KOBİ’lere üst sınırı 50 bin lira olacak şekilde faizsiz kredi vereceğiz. Daha doğrusu, kredinin faizini işletmelerimiz yerine KOSGEB karşılayacak. Bunun neticesinde, KOBİ’lerimize 10 milyar liranın üzerinde faizsiz kredi hacmi oluşturmuş olacağız. Bu da Türkiye ekonomisine çok ciddi bir ivme ve canlılık kazandıracaktır."
"Dostlarınızdan bile bu şartlarda borç alamazsınız"
Bakan Özlü, 50 bin lira üst limitli bu kredinin faizsiz, ayrıca kredinin geri ödeme koşullarını da cazip tutarak ilk 12 ay ödemesiz, kalanı ise üçer aylık eşit taksitler halinde ödenebilecek toplam 36 ay vadeli bir kredi olacağını bildirdi. Özlü, "İlk bir yılı ödemesiz, 36 ay vadeli ve sıfır faizli kredi KOBİ’lerimize verilecek. İnanın, bu devirde en yakın akrabalarınızdan ve dostlarınızdan bile bu şartlarda borç alamazsınız." ifadelerini kullandı. Kredinin kefaletiyle ilgili de KOBİ’lere destek vereceklerini kaydeden Özlü, şöyle konuştu:
"Bankalarla yapacağımız protokole Kredi Garanti Fonu AŞ ve Türkiye Esnaf ve Sanatkarlar Kredi ve Kefalet Kooperatifleri Birlikleri Merkez Birliği de taraf olacak. Protokol yapılan bankalar, teminat ve kefalet konusunda daha olumlu değerlendirme yapacaklar. Bir önceki programa başvuran ama destekten yararlanamayan yaklaşık 230 bin KOBİ’mizden gerekli şartları taşıyanlar bu destekten faydalanabilecek. Altını çizerek ifade ediyorum bu KOBİ’lerimizin tekrar başvuru yapmalarına gerek yok. Onların önceki başvuruları geçerli sayılacak. Ayrıca daha önce başvuru yapamayan özellikle mikro işletmelerimizin yeni başvuru yapmalarına da imkan sağlayacağız Başvuru yapan tüm işletmeler güvenlik soruşturmasından geçirilecek. Güvenlik soruşturmasında sorun çıkmayanları, çalışan sayısı ve Net Satış Hasılatı daha az olandan başlayarak sıralayacağız. Mikro işletmeler, yani yıllık net satış hasılatı 1 milyon liranın altında olan ve 10 kişiden az çalışan sayısı olan işletmeler destekten öncelikli olarak yararlanacaklar."
Özlü, 14 Aralık 2015 tarihli Bakanlar Kurulu Kararı ile esnaf ve sanatkarlara kullandırılan 30 bin liralık faizsiz krediden yararlanan esnaf ve sanatkarların bu programdan yararlanamayacağını da bildirdi.
Başvurular başladı
Kredi uygulaması başvuruları için ekranı açan Özlü, başvuruların an itibarıyla başladığını ve 20 Şubat'a kadar "sifirfaiz2017.kosgeb.gov.tr" internet adresinden başvuruda bulunabileceklerini belirtti. KOBİ'lerden başvuru öncesinde KOSGEB veri tabanına kayıtlı olma şartı aramadıklarına işaret eden Özlü, "Desteğe hak kazanan KOBİ’lerin, kredi kullanımından önce KOSGEB veri tabanına kayıt olmaları ve onaylı KOBİ Bilgi Beyannamelerini oluşturmaları gerekecektir. İnşallah 27 Şubat 2017 tarihinden itibaren kredi faiz desteğine hak kazanan işletmelerimiz belli olmaya başlayacak. Hak kazanan işletmelerimize SMS ve bilgilendirme e-postası göndereceğiz.Bu aşamadan sonra belirlenen işletmeler bankalara başvurarak kredi işlemlerini başlatabileceklerdir.
Akbank, Denizbank, QNB Finansbank, Garanti Bankası, Halkbank, İş Bankası, Vakıflar Bankası, Yapı ve Kredi Bankası ile Ziraat Bankası ile protokol yaptık." açıklamalarında bulundu. Özlü, bu krediden daha önce yararlanamayan finans ve sigorta sektörünün de kapsama alınması için Bakanlar Kurulu kararı çıkarılacağını ve bu sektörlerin de uygulamadan yararlanabileceklerini bildirdi. AK Parti döneminde KOSGEB'in desteklerinin önemli oranda arttığını vurgulayan Özlü, "Bu yılki bütçemiz 2,5 milyar liradır. 2002'den bugüne kadar yaklaşık 6 milyar liralık destek sağlamış oluyoruz." dedi.
Özlü, şartları sağlayan ve daha önceden başvuru yapanları değerlendirmeye alacaklarını ifade ederek, "Yaklaşık piyasaya 10,3 milyar liralık bir kredi girecek ve yaklaşık 206-207 bin civarında küçük işletmeci faydalanacak. Buradaki şartımız mikro işletmeci olması. lütfen ihtiyacı olanlar başvursunlar, daha önceki başvurularda ihtiyacı olmayanların da başvurduğu bilgisi ulaştı. Bu krediyi şartları sağlayanlara kullandıracağız." ifadelerini kullandı. Bakan Özlü, ayrıca illere kontenjan verileceğini, adil bir şekilde tüm illerdeki mikro işletmecilerin bu imkandan faydalanmalarını sağlayacaklarını söyledi.
"Referandum sonuçları da 'evet' çıkacak"
Bu uygulamayla KOBİ’lerin işletmelerini büyüteceklerine, geliştireceklerine, daha iyi bir pozisyona taşıyacaklarına yönelik inancını dile getiren Özlü, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Esnaf, KOBİ’lerimiz, sanayicilerimiz rahat olsunlar 2017 yılı 2016’ya göre çok daha iyi, güzel, başarılı bir yıl olacak. Biz de Hükümet olarak, KOSGEB olarak, onların her zaman yanında olmaya devam edeceğiz. Allah’ın izniyle, milletimizin takdiriyle, referandum sonuçları da 'evet' çıkacak. Milletimizin 'evet' kararı, ülkemize ve özellikle ekonomimiz büyük güç katacak."
KOSGEB Başkanı Biçer de KOBİ'lerin ihtiyaçları kadar krediye başvurmalarını, bunun bir kredi olduğunu, hibe olmadığını ve faizini devletin ödediğini unutmamaları gerektiğini söyledi. Bankalarla bire bir yaptıkları görüşmelerde de ifade ettikleri gibi KOBİ'lere teminat ve kefalet kolaylığı sağlanmasını isteyen Biçer, Türkiye'deki yaklaşık 400 milyon liralık KOBİ kredisinin 100 milyon lirasının mikro KOBİ'lerin olduğunu, bu bağlamda toplam tutarı dikkate alındığında uygulamanın öneminin görülebileceğini kaydetti.
Özlü, KOSGEB Merkez Bina'da KOSGEB Başkanı Recep Biçer ile KOBİ'lere yönelik faizsiz kredi uygulamasına ilişkin basın toplantısı düzenledi. Geçen yılın birçok açıdan Türkiye tarihinin en zor yıllarından biri olduğuna işaret eden Özlü, yaşanan gelişmelerin Türkiye'yi ve ekonomisini etkilediğini, hükümet olarak bunların en aza indirilmesi için yapısal reformları sürdürdüklerini anımsattı.
Otomatik Bireysel Emeklilik Sistemi’nden Türkiye Varlık Fonu’na, Sınai Mülkiyet Kanunu’ndan teşvik sistemindeki revizyonlara kadar birçok önemli adımın 2016 yılında hayata geçtiğini hatırlatan Özlü, özellikle KOBİ’lerin kısa dönem ihtiyaçlarını gözeterek piyasayı canlandırmaya yönelik önemli adımlar attıklarını, bunlardan birinin de KOSGEB aracılığıyla KOBİ’lere 50 bin lira faizsiz kredi desteği sağladıklarını anlattı.
KOBİ'lerin geçen yılki bu kredi faiz destek programına yoğun başvuruda bulunduklarını anımsatan Özlü, 249 bin işletmenin bu destekten yararlanabilmek için başvuruda bulunduğunu ancak bütçe imkanları dahilinde sadece 15 bini için destek kararı alabildiklerini, hak sahibi işletmelerin büyük çoğunluğunun kredi işlemlerini tamamladıklarını söyledi. Özlü, şöyle devam etti:
"Destekten yararlanamayan çok sayıda işletme olmasına gönlümüz razı olmadı. Bu nedenle sayın Başbakan'ımızın da talimatıyla 2017 yılında bu desteği devam ettirmeye karar verdik. Bu yıl, 2,5 milyar lira bütçeyle kredi faiz desteği uygulamasını yeniden başlatıyoruz. Mikro işletmelere öncelik vererek KOBİ’lere üst sınırı 50 bin lira olacak şekilde faizsiz kredi vereceğiz. Daha doğrusu, kredinin faizini işletmelerimiz yerine KOSGEB karşılayacak. Bunun neticesinde, KOBİ’lerimize 10 milyar liranın üzerinde faizsiz kredi hacmi oluşturmuş olacağız. Bu da Türkiye ekonomisine çok ciddi bir ivme ve canlılık kazandıracaktır."
"Dostlarınızdan bile bu şartlarda borç alamazsınız"
Bakan Özlü, 50 bin lira üst limitli bu kredinin faizsiz, ayrıca kredinin geri ödeme koşullarını da cazip tutarak ilk 12 ay ödemesiz, kalanı ise üçer aylık eşit taksitler halinde ödenebilecek toplam 36 ay vadeli bir kredi olacağını bildirdi. Özlü, "İlk bir yılı ödemesiz, 36 ay vadeli ve sıfır faizli kredi KOBİ’lerimize verilecek. İnanın, bu devirde en yakın akrabalarınızdan ve dostlarınızdan bile bu şartlarda borç alamazsınız." ifadelerini kullandı. Kredinin kefaletiyle ilgili de KOBİ’lere destek vereceklerini kaydeden Özlü, şöyle konuştu:
"Bankalarla yapacağımız protokole Kredi Garanti Fonu AŞ ve Türkiye Esnaf ve Sanatkarlar Kredi ve Kefalet Kooperatifleri Birlikleri Merkez Birliği de taraf olacak. Protokol yapılan bankalar, teminat ve kefalet konusunda daha olumlu değerlendirme yapacaklar. Bir önceki programa başvuran ama destekten yararlanamayan yaklaşık 230 bin KOBİ’mizden gerekli şartları taşıyanlar bu destekten faydalanabilecek. Altını çizerek ifade ediyorum bu KOBİ’lerimizin tekrar başvuru yapmalarına gerek yok. Onların önceki başvuruları geçerli sayılacak. Ayrıca daha önce başvuru yapamayan özellikle mikro işletmelerimizin yeni başvuru yapmalarına da imkan sağlayacağız Başvuru yapan tüm işletmeler güvenlik soruşturmasından geçirilecek. Güvenlik soruşturmasında sorun çıkmayanları, çalışan sayısı ve Net Satış Hasılatı daha az olandan başlayarak sıralayacağız. Mikro işletmeler, yani yıllık net satış hasılatı 1 milyon liranın altında olan ve 10 kişiden az çalışan sayısı olan işletmeler destekten öncelikli olarak yararlanacaklar."
Özlü, 14 Aralık 2015 tarihli Bakanlar Kurulu Kararı ile esnaf ve sanatkarlara kullandırılan 30 bin liralık faizsiz krediden yararlanan esnaf ve sanatkarların bu programdan yararlanamayacağını da bildirdi.
Başvurular başladı
Kredi uygulaması başvuruları için ekranı açan Özlü, başvuruların an itibarıyla başladığını ve 20 Şubat'a kadar "sifirfaiz2017.kosgeb.gov.tr" internet adresinden başvuruda bulunabileceklerini belirtti. KOBİ'lerden başvuru öncesinde KOSGEB veri tabanına kayıtlı olma şartı aramadıklarına işaret eden Özlü, "Desteğe hak kazanan KOBİ’lerin, kredi kullanımından önce KOSGEB veri tabanına kayıt olmaları ve onaylı KOBİ Bilgi Beyannamelerini oluşturmaları gerekecektir. İnşallah 27 Şubat 2017 tarihinden itibaren kredi faiz desteğine hak kazanan işletmelerimiz belli olmaya başlayacak. Hak kazanan işletmelerimize SMS ve bilgilendirme e-postası göndereceğiz.Bu aşamadan sonra belirlenen işletmeler bankalara başvurarak kredi işlemlerini başlatabileceklerdir.
Akbank, Denizbank, QNB Finansbank, Garanti Bankası, Halkbank, İş Bankası, Vakıflar Bankası, Yapı ve Kredi Bankası ile Ziraat Bankası ile protokol yaptık." açıklamalarında bulundu. Özlü, bu krediden daha önce yararlanamayan finans ve sigorta sektörünün de kapsama alınması için Bakanlar Kurulu kararı çıkarılacağını ve bu sektörlerin de uygulamadan yararlanabileceklerini bildirdi. AK Parti döneminde KOSGEB'in desteklerinin önemli oranda arttığını vurgulayan Özlü, "Bu yılki bütçemiz 2,5 milyar liradır. 2002'den bugüne kadar yaklaşık 6 milyar liralık destek sağlamış oluyoruz." dedi.
Özlü, şartları sağlayan ve daha önceden başvuru yapanları değerlendirmeye alacaklarını ifade ederek, "Yaklaşık piyasaya 10,3 milyar liralık bir kredi girecek ve yaklaşık 206-207 bin civarında küçük işletmeci faydalanacak. Buradaki şartımız mikro işletmeci olması. lütfen ihtiyacı olanlar başvursunlar, daha önceki başvurularda ihtiyacı olmayanların da başvurduğu bilgisi ulaştı. Bu krediyi şartları sağlayanlara kullandıracağız." ifadelerini kullandı. Bakan Özlü, ayrıca illere kontenjan verileceğini, adil bir şekilde tüm illerdeki mikro işletmecilerin bu imkandan faydalanmalarını sağlayacaklarını söyledi.
"Referandum sonuçları da 'evet' çıkacak"
Bu uygulamayla KOBİ’lerin işletmelerini büyüteceklerine, geliştireceklerine, daha iyi bir pozisyona taşıyacaklarına yönelik inancını dile getiren Özlü, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Esnaf, KOBİ’lerimiz, sanayicilerimiz rahat olsunlar 2017 yılı 2016’ya göre çok daha iyi, güzel, başarılı bir yıl olacak. Biz de Hükümet olarak, KOSGEB olarak, onların her zaman yanında olmaya devam edeceğiz. Allah’ın izniyle, milletimizin takdiriyle, referandum sonuçları da 'evet' çıkacak. Milletimizin 'evet' kararı, ülkemize ve özellikle ekonomimiz büyük güç katacak."
KOSGEB Başkanı Biçer de KOBİ'lerin ihtiyaçları kadar krediye başvurmalarını, bunun bir kredi olduğunu, hibe olmadığını ve faizini devletin ödediğini unutmamaları gerektiğini söyledi. Bankalarla bire bir yaptıkları görüşmelerde de ifade ettikleri gibi KOBİ'lere teminat ve kefalet kolaylığı sağlanmasını isteyen Biçer, Türkiye'deki yaklaşık 400 milyon liralık KOBİ kredisinin 100 milyon lirasının mikro KOBİ'lerin olduğunu, bu bağlamda toplam tutarı dikkate alındığında uygulamanın öneminin görülebileceğini kaydetti.
10 Şubat 2017 Cuma
Anayasa Değişikliği hakkında kanun Resmi Gazete'de yayımlandı
Anayasa da Değişiklik Yapılması Hakkındaki Kanun Resmi Gazete'de yayımlandı.
"Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi"ni içeren, halkoyuna sunulacak 6771 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun, Resmi Gazete'de yayımlandı.
Buna göre, milletvekili sayısı 550'den 600'e çıkarılacak, milletvekili seçilebilme yaşı 25'ten 18'e indirilecek.
TBMM ve cumhurbaşkanı seçimleri 5 yılda bir aynı gün yapılacak
Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) ve cumhurbaşkanı seçimleri 5 yılda bir aynı günde yapılacak ve süresi biten milletvekili yeniden seçilebilecek.
TBMM, üye tam sayısının 5'te 3 çoğunluğu ile seçimlerin yenilenmesine karar verebilecek.
Cumhurbaşkanlığına, siyasi parti grupları, en son yapılan genel seçimlerde toplam geçerli oyların tek başına veya birlikte en az yüzde 5'ini alan partiler ile en az 100 bin seçmen aday gösterebilecek.
Partisiyle ilişiği kesilmeyecek
Cumhurbaşkanı seçilen kişinin partisiyle ilişiği kesilmeyecek.
Cumhurbaşkanı hakkında, bir suç işlediği iddiasıyla TBMM üye tam sayısının salt çoğunluğunun vereceği önergeyle soruşturma açılması istenebilecek.
Cumhurbaşkanı yardımcıları ve bakanlar, cumhurbaşkanı tarafından atanacak ve görevden alınacak. Bakanlıkların kurulması, kaldırılması, görevleri ve yetkileri ile teşkilat yapısı ile merkez ve taşra teşkilatlarının kurulması, Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenlenecek.
Cumhurbaşkanının, seçimlerin yenilenmesine karar vermesi halinde TBMM genel seçimi ile cumhurbaşkanı seçimi birlikte yapılacak. Cumhurbaşkanının ikinci döneminde Meclis, seçimlerin yenilenmesine karar verirse cumhurbaşkanı bir kez daha aday olabilecek.
"Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi"ni içeren, halkoyuna sunulacak 6771 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun, Resmi Gazete'de yayımlandı.
Buna göre, milletvekili sayısı 550'den 600'e çıkarılacak, milletvekili seçilebilme yaşı 25'ten 18'e indirilecek.
TBMM ve cumhurbaşkanı seçimleri 5 yılda bir aynı gün yapılacak
Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) ve cumhurbaşkanı seçimleri 5 yılda bir aynı günde yapılacak ve süresi biten milletvekili yeniden seçilebilecek.
TBMM, üye tam sayısının 5'te 3 çoğunluğu ile seçimlerin yenilenmesine karar verebilecek.
Cumhurbaşkanlığına, siyasi parti grupları, en son yapılan genel seçimlerde toplam geçerli oyların tek başına veya birlikte en az yüzde 5'ini alan partiler ile en az 100 bin seçmen aday gösterebilecek.
Partisiyle ilişiği kesilmeyecek
Cumhurbaşkanı seçilen kişinin partisiyle ilişiği kesilmeyecek.
Cumhurbaşkanı hakkında, bir suç işlediği iddiasıyla TBMM üye tam sayısının salt çoğunluğunun vereceği önergeyle soruşturma açılması istenebilecek.
Cumhurbaşkanı yardımcıları ve bakanlar, cumhurbaşkanı tarafından atanacak ve görevden alınacak. Bakanlıkların kurulması, kaldırılması, görevleri ve yetkileri ile teşkilat yapısı ile merkez ve taşra teşkilatlarının kurulması, Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenlenecek.
Cumhurbaşkanının, seçimlerin yenilenmesine karar vermesi halinde TBMM genel seçimi ile cumhurbaşkanı seçimi birlikte yapılacak. Cumhurbaşkanının ikinci döneminde Meclis, seçimlerin yenilenmesine karar verirse cumhurbaşkanı bir kez daha aday olabilecek.
İzmir Limanı Varlık Fonu'na devredildi.
İzmir Limanı, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından kiralama, devretme veya satma yetkisiyle Varlık Fonu'na dahil oldu.
Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından 2007 yılından beri özelleştirilme çalışmaları devam eden İzmir Limanı, Varlık Fonu'na devredildi.
Devir işlemlerinin resmi yazı ile durumun ilgili kurum ve kuruluşlara bildirildiği ifade edilirken, Varlık Fonu'nun limanı kiralamaya, devretmeye veya satmaya yetkisinin bulunduğu belirtildi. TCDD'ye bağlı İzmir Limanı'nın 49 yıllığına özelleştirilmesi için 3 Mayıs 2007'de açılan ihaleyi Hutchison, Global ve EİB LİMAŞ, 1 milyar 275 milyon dolar bedelle kazanmasına rağmen açılan dava süreci 29 ay devam etmiş, Danıştay ise yürütmeyi durdurma kararı vermişti. İkinci ihale ise 21 Eylül 2012'de düzenlenmiş, yeni planlamada limana yapılması düşünülen AVM'ye yerel yönetimler ve sivil toplum örgütleri tepki göstermişti.
Özelleştirme Yüksek Kurulu tarafından 3'üncü kez imar revizyonu yapılarak geçen Haziran ayında askıya çıkarılan planlamaya Konak Belediyesi itirazda bulunmuş, ancak özelleştirme idaresi itirazı reddetmişti.
Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından 2007 yılından beri özelleştirilme çalışmaları devam eden İzmir Limanı, Varlık Fonu'na devredildi.
Devir işlemlerinin resmi yazı ile durumun ilgili kurum ve kuruluşlara bildirildiği ifade edilirken, Varlık Fonu'nun limanı kiralamaya, devretmeye veya satmaya yetkisinin bulunduğu belirtildi. TCDD'ye bağlı İzmir Limanı'nın 49 yıllığına özelleştirilmesi için 3 Mayıs 2007'de açılan ihaleyi Hutchison, Global ve EİB LİMAŞ, 1 milyar 275 milyon dolar bedelle kazanmasına rağmen açılan dava süreci 29 ay devam etmiş, Danıştay ise yürütmeyi durdurma kararı vermişti. İkinci ihale ise 21 Eylül 2012'de düzenlenmiş, yeni planlamada limana yapılması düşünülen AVM'ye yerel yönetimler ve sivil toplum örgütleri tepki göstermişti.
Özelleştirme Yüksek Kurulu tarafından 3'üncü kez imar revizyonu yapılarak geçen Haziran ayında askıya çıkarılan planlamaya Konak Belediyesi itirazda bulunmuş, ancak özelleştirme idaresi itirazı reddetmişti.
Devlet Başkanı’ndan yoksulluğa çözüm!
İslam Kerimov’un ölümünden sonra Özbekistan Devlet Başkanlığı görevini üstlenen Şevket Miramanoviç Mirziyoyev ülkenin kırsal kesimlerinde yoksulluğun ortadan kalkması için ailelerin tavuk besleyip, yumurtalarını satmalarını istedi.
Özgür Avrupa Radyosu’nun haberine göre ülkenin yoksul bölgelerini ziyaret ederek yerel yöneticiler ile toplantılar düzenleyen Şevket Miramanoviç Mirziyoyev, Özbekistan’a bağlı Karakalpakistan Özerk Cumhuriyeti yöneticileri ile yaptığı toplantıda ailelerin her birinin en az yüz tavuk beslemesini istedi.
Devlet Başkanı Şevket Miramanoviç Mirziyoyev’in yoksulluğa karşı planına göre beslenen her 100 tavuktan günde en az 50 yumurta elde edilebilir. 10 yumurtayı kendisi tüketen aile geri kalan 40 yumurtayı satabilir.
Mirziyoyev yöneticilerle yaptığı toplantıda ‘‘Bütün ülkede kırsal kesimdeki her aile en az 100 tavuk beslemeli. 100 tavuk her halukarda günde en az 50 yumurta verir. Eğer 10 tanesini kendisi yiyip, 40 tanesini satsa fakir aile kalmaz. Eğer bu politikayı herkese anlatıp inandırabilirsek hem insanlar hem de yöneticiler uzun yaşar. ’’ diye konuştu. DHA
Özgür Avrupa Radyosu’nun haberine göre ülkenin yoksul bölgelerini ziyaret ederek yerel yöneticiler ile toplantılar düzenleyen Şevket Miramanoviç Mirziyoyev, Özbekistan’a bağlı Karakalpakistan Özerk Cumhuriyeti yöneticileri ile yaptığı toplantıda ailelerin her birinin en az yüz tavuk beslemesini istedi.
Devlet Başkanı Şevket Miramanoviç Mirziyoyev’in yoksulluğa karşı planına göre beslenen her 100 tavuktan günde en az 50 yumurta elde edilebilir. 10 yumurtayı kendisi tüketen aile geri kalan 40 yumurtayı satabilir.
Mirziyoyev yöneticilerle yaptığı toplantıda ‘‘Bütün ülkede kırsal kesimdeki her aile en az 100 tavuk beslemeli. 100 tavuk her halukarda günde en az 50 yumurta verir. Eğer 10 tanesini kendisi yiyip, 40 tanesini satsa fakir aile kalmaz. Eğer bu politikayı herkese anlatıp inandırabilirsek hem insanlar hem de yöneticiler uzun yaşar. ’’ diye konuştu. DHA
Bağcılar'da 17 yaşındaki Cansu'nun öldürülme anı kamerada
İstanbul Bağcılar'da, 17 yaşındaki Cansu Çartı'nın sokak ortasında pompalı tüfekle öldürülmesi güvenlik kamerasına yansıdı.
Olay, Bağcılar Çınar Mahallesi'nde önceki sabah 09.15 sıralarında meydana geldi. Emniyet kaynaklarından edinilen bilgiye göre, eski erkek arkadaşı olduğu iddia edilen M.A.K.'den bir süre önce ayrılan Cansu Çartı(17) sabah saatlerinde çalıştığı işyerinden satmak için aldığı börekleri seyyar aracına yükleyerek yola koyuldu. Bir süre genç kızı takip eden M.A.K yanında getirdiği pompalı tüfekle Çartı'nın üzerine ateş açtı. Cansu Çartı olay yerinde hayatını kaybetti.
Uyuşturucu, yağma ve hırsızlık suçlarından kaydı çıktı
Şüpheli M.A.K Bağcılar İlçe Emniyet Müdürlüğü Çocuk Büro Amirliği ekipleri tarafından kısa süre sonra yakalanarak gözaltına alındı. Emniyette yapılan incelemesinde M.A.K'nin 17 yaşında olduğunun belirlenmesi üzerine Üsküdar'da bulunan Çocuk Şube Müdürlüğü'ne gönderildi. Yapılan incelemesinde M.A.K'nin uyuşturucu, yağma ve hırsızlık suçlarından kaydının bulunduğu öğrenildi. Emniyetteki işlemleri tamamlanan M.A.K dün akşam saatlerinde adliyeye sevk edildi. M.A.K çıkartıldığı mahkeme tarafından tutuklandı.
Saldırı anı güvenlik kamerasında
Güvenlik kameraları tarafından kaydedilen görüntülerde, Cansu Çartı'nın börek arabasıyla sokakta ilerlediği, ardından koşarak gelen M.A.K'nin pompalı tüfekle genç kıza ateş açtığı görülüyor. Vurularak ağır yaralanan Cansu Çartı'nın yere yığıldığı, kısa sürede bir kişinin genç kızın yardımına koştuğu kameraya yansıyor. DHA
Olay, Bağcılar Çınar Mahallesi'nde önceki sabah 09.15 sıralarında meydana geldi. Emniyet kaynaklarından edinilen bilgiye göre, eski erkek arkadaşı olduğu iddia edilen M.A.K.'den bir süre önce ayrılan Cansu Çartı(17) sabah saatlerinde çalıştığı işyerinden satmak için aldığı börekleri seyyar aracına yükleyerek yola koyuldu. Bir süre genç kızı takip eden M.A.K yanında getirdiği pompalı tüfekle Çartı'nın üzerine ateş açtı. Cansu Çartı olay yerinde hayatını kaybetti.
Uyuşturucu, yağma ve hırsızlık suçlarından kaydı çıktı
Şüpheli M.A.K Bağcılar İlçe Emniyet Müdürlüğü Çocuk Büro Amirliği ekipleri tarafından kısa süre sonra yakalanarak gözaltına alındı. Emniyette yapılan incelemesinde M.A.K'nin 17 yaşında olduğunun belirlenmesi üzerine Üsküdar'da bulunan Çocuk Şube Müdürlüğü'ne gönderildi. Yapılan incelemesinde M.A.K'nin uyuşturucu, yağma ve hırsızlık suçlarından kaydının bulunduğu öğrenildi. Emniyetteki işlemleri tamamlanan M.A.K dün akşam saatlerinde adliyeye sevk edildi. M.A.K çıkartıldığı mahkeme tarafından tutuklandı.
Saldırı anı güvenlik kamerasında
Güvenlik kameraları tarafından kaydedilen görüntülerde, Cansu Çartı'nın börek arabasıyla sokakta ilerlediği, ardından koşarak gelen M.A.K'nin pompalı tüfekle genç kıza ateş açtığı görülüyor. Vurularak ağır yaralanan Cansu Çartı'nın yere yığıldığı, kısa sürede bir kişinin genç kızın yardımına koştuğu kameraya yansıyor. DHA
Abdullah Gül'den KHK yorumu
11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül son kanun hükmünde kararname ile akademisyenlerin ihraç edilmesini değerlendirdi. Gül, "Özellikle bilim dünyasında, üniversitelerde bu işin sıklaşması çok rahatsız edici ve çok vicdan yaralayıcı. Ümit ediyorum ki süratle düzeltilir bunlar" dedi.
11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Kanun Hükmünde Kararname ile akademisyenlerin ihraç edilmesini üzüntüyle takip ettiğini belirterek, "Özellikle bilim dünyasında, üniversitelerde üniversitelerde bu işin sıklaşması çok rahatsız edici ve çok vicdan yaralayıcıdır" diye konuştu.
Abdullah Gül, Ressam Zeynep Aslı Türkeli'nin İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin katkılarıyla Harbiye Cemal Reşit Rey Salonu'nda düzenlenen 'Kasdım Budur Şehre Varam, Feryad ü Figan Koparam" adlı sergisinin açılışına katıldı. Törene Abdullah Gül'ün yanı sıra Kültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcı, Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı Mehdi Eker, Ak Parti İstanbul İl Başkanı Selim Temurci katıldı.
Gündeme ilişkin soruları yanıtladı
Abdullah Gül ve Nabi Avcı serginin açılış kurdelesini kestikten sonra sergi alanını gezdi. Gül, açılış programının sonunda basın mensuplarının gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
Akademisyenlerin ihraç edilmesi
OHAL kapsamında çıkarılan 686 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile akademisyenlerin ihraç edilmesine yönelik bir soru üzerine Abdullah Gül, "Doğrusu bunu üzüntüyle takip ettiğimi beyan etmek isterim. Çünkü hem vicdanla hem de çok adaletle bağdaşmayan birçok durumlar görüyorum, bu kanun hükmünde kararnamelerle ve görevlerine son verilenlerle ilgili. Özellikle bilim dünyasında, üniversitelerde üniversitelerde bu işin sıklaşması çok rahatsız edici ve çok vicdan yaralayıcıdır" diye konuştu.
"28 Şubat'ta olanları herkes bilir"
Gül, "Ben hatırlıyorum; 12 Eylül'de güvenlik soruşturmaları vardı. Üniversitede hocaydım. Güvenlik soruşturmasından dolayı üniversiteden ayrılıp yurtdışına gitmek durumunda kaldım. 28 Şubat'ta olanları herkes bilir. Dolayısıyla bu tip vicdanlara ve adalete ters gelen konularda hep prensipli, ilkeli durmak gerekir. Bunları çok rahatsız edici görüyorum. Ümit ederim ki bunlar süratle düzeltilir" seklinde konuştu.
"Bu bataklıklardan sakin bir şekilde sıyrılmayı tavsiye ederim"
Abdullah Gül'e Fırat Kalkanı operasyonu kapsamında son günlerde Suriye'den gelen şehit haberleri ve dün Rus uçağının El Bab'ta Türk askerlerinin bulunduğu binayı vurması da soruldu. Gül, "Çok sayıda şehitlerimiz var. Bu hepimizi derinden üzüyor. Hepsine Allah'tan rahmet dilerim. Bütün ailelerinin acılarını hep beraber paylaşıyoruz. Şüphesiz ki çok üzücü. Şehitleri görünce hiç kimsenin ağzının tadı kalmıyor. Ümit ederim ki, dua ederim ki yeni bu tip üzücü olaylar olmaz. Söylediğiniz kısım teknik bir kısım. Memleketi yöneten arkadaşlar sorumlular, görevlerinin başında bulunan arkadaşların bileceği bir şey. Ama bu bataklıklardan sakin bir şekilde, emin bir şekilde sıyrılmayı tavsiye ederim" ifadelerini kullandı.
11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Kanun Hükmünde Kararname ile akademisyenlerin ihraç edilmesini üzüntüyle takip ettiğini belirterek, "Özellikle bilim dünyasında, üniversitelerde üniversitelerde bu işin sıklaşması çok rahatsız edici ve çok vicdan yaralayıcıdır" diye konuştu.
Abdullah Gül, Ressam Zeynep Aslı Türkeli'nin İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin katkılarıyla Harbiye Cemal Reşit Rey Salonu'nda düzenlenen 'Kasdım Budur Şehre Varam, Feryad ü Figan Koparam" adlı sergisinin açılışına katıldı. Törene Abdullah Gül'ün yanı sıra Kültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcı, Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı Mehdi Eker, Ak Parti İstanbul İl Başkanı Selim Temurci katıldı.
Gündeme ilişkin soruları yanıtladı
Abdullah Gül ve Nabi Avcı serginin açılış kurdelesini kestikten sonra sergi alanını gezdi. Gül, açılış programının sonunda basın mensuplarının gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
Akademisyenlerin ihraç edilmesi
OHAL kapsamında çıkarılan 686 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile akademisyenlerin ihraç edilmesine yönelik bir soru üzerine Abdullah Gül, "Doğrusu bunu üzüntüyle takip ettiğimi beyan etmek isterim. Çünkü hem vicdanla hem de çok adaletle bağdaşmayan birçok durumlar görüyorum, bu kanun hükmünde kararnamelerle ve görevlerine son verilenlerle ilgili. Özellikle bilim dünyasında, üniversitelerde üniversitelerde bu işin sıklaşması çok rahatsız edici ve çok vicdan yaralayıcıdır" diye konuştu.
"28 Şubat'ta olanları herkes bilir"
Gül, "Ben hatırlıyorum; 12 Eylül'de güvenlik soruşturmaları vardı. Üniversitede hocaydım. Güvenlik soruşturmasından dolayı üniversiteden ayrılıp yurtdışına gitmek durumunda kaldım. 28 Şubat'ta olanları herkes bilir. Dolayısıyla bu tip vicdanlara ve adalete ters gelen konularda hep prensipli, ilkeli durmak gerekir. Bunları çok rahatsız edici görüyorum. Ümit ederim ki bunlar süratle düzeltilir" seklinde konuştu.
"Bu bataklıklardan sakin bir şekilde sıyrılmayı tavsiye ederim"
Abdullah Gül'e Fırat Kalkanı operasyonu kapsamında son günlerde Suriye'den gelen şehit haberleri ve dün Rus uçağının El Bab'ta Türk askerlerinin bulunduğu binayı vurması da soruldu. Gül, "Çok sayıda şehitlerimiz var. Bu hepimizi derinden üzüyor. Hepsine Allah'tan rahmet dilerim. Bütün ailelerinin acılarını hep beraber paylaşıyoruz. Şüphesiz ki çok üzücü. Şehitleri görünce hiç kimsenin ağzının tadı kalmıyor. Ümit ederim ki, dua ederim ki yeni bu tip üzücü olaylar olmaz. Söylediğiniz kısım teknik bir kısım. Memleketi yöneten arkadaşlar sorumlular, görevlerinin başında bulunan arkadaşların bileceği bir şey. Ama bu bataklıklardan sakin bir şekilde, emin bir şekilde sıyrılmayı tavsiye ederim" ifadelerini kullandı.
9 Şubat 2017 Perşembe
Endonezya'da toprak kayması: 12 ölü
Turistik yanıyla bilinen Endonezya'nın Bali adasında toprak kayması meydana geldi.
Endonezya'nın turistik adası Bali'de toprak kayması meydana geldi.
Olayda ikisi çocuk 12 kişi hayatını kaybetti. Adanın kuzey doğusunda bulunan Songan köyünde yaşanan olayda iki kişi ise ağır yaralandı.
Kızıl Haç’a mensup yarım çalışanları, askerler ve polis hayatta kalanları kurtarmak için çalışmalarını sürdürüyor.
Ulusal Afet Yönetimi Kurulu Sözcüsü, aşırı yağmurların tetiklediği heyelanın yerel saatle 23:00 (TSİ18:00) dolaylarında yaşandığı belirtti Toprak kayması sonucunda 5 evin yerle bir olduğu bildirildi. Hayatını kaybedenler arasında biri 7 yaşında bir kız çocuğu, diğeri ise 1 yaşında bir bebek ile annelerinin de olduğu belirtildi.
Endonezya'nın turistik adası Bali'de toprak kayması meydana geldi.
Olayda ikisi çocuk 12 kişi hayatını kaybetti. Adanın kuzey doğusunda bulunan Songan köyünde yaşanan olayda iki kişi ise ağır yaralandı.
Kızıl Haç’a mensup yarım çalışanları, askerler ve polis hayatta kalanları kurtarmak için çalışmalarını sürdürüyor.
Ulusal Afet Yönetimi Kurulu Sözcüsü, aşırı yağmurların tetiklediği heyelanın yerel saatle 23:00 (TSİ18:00) dolaylarında yaşandığı belirtti Toprak kayması sonucunda 5 evin yerle bir olduğu bildirildi. Hayatını kaybedenler arasında biri 7 yaşında bir kız çocuğu, diğeri ise 1 yaşında bir bebek ile annelerinin de olduğu belirtildi.
TSK: Rus uçakları kazaen Türk unsurlarını vurdu, 3 şehit
El Bab'daki çatışmalar sırasında üç asker şehit oldu, 11 asker yaralandı. Genelkurmay Başkanlığı, bir Rus savaş uçağının yanlışlıkla Türk askerini hedef aldığını açıkladı. Moskova da olayı doğruladı. Rusya Devlet Başkanı Putin olaydan sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı arayarak üzüntüsünü iletti.
Rus savaş uçağı El Bab'ta Türk askerlerini vurdu, üç asker şehit oldu 1'i ağır 11 asker yaralandı.
Türk askerlerinin bulunduğu binayı DAEŞ’e dönük bombardıman yapan Rus uçağı hedef aldı. Saat 08.40'da gerçekleşen olayda, bina enkaza dönüştü.
Olaydan yaklaşık 9 saat sonra ilk açıklamayı Genelkurmay Başkanlığı yaptı. Açıklamada olayın kazaen yaşandığı vurgulanarak şu ifadelere yer verildi:
"Fırat Kalkanı Harekâtı bölgesinde, 09 Şubat 2017 tarihinde saat 08:40 sularında, Rusya Federasyonuna ait bir savaş uçağı tarafından DEAŞ hedeflerine icra edilen hava harekatı esnasında, kazaen TSK unsurlarının olduğu bir binaya isabet eden bomba ile üç kahraman silah arkadaşımız şehit olmuş, biri ağır olmak üzere 11 kahraman silah arkadaşımız ise yaralanmıştır. Yaralı personelimiz tedavilerinin yapılması maksadıyla süratle hastaneye ulaştırılmıştır.
RF yetkilileri, söz konusu olayın bir kaza olduğunu ifade ederek, üzüntülerini ve taziye dileklerini iletmişlerdir. Olayla ilgili inceleme ve çalışmalar iki tarafça sürdürülmektedir.
Ayrıca, aynı olayla ilgili olarak RF Cumhurbaşkanı Sayın Vladimir PUTİN, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN’a üzüntülerini belirterek başsağlığı dileğinde bulunmuşlardır."
Olayın ardından olağanüstü bir diplomasi trafiği yaşandı. Önce Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Rus Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ile görüştü. İki ülke genelkurmay başkanlıkları arasında daha önce kurulan acil askeri hattan temas sağlandı.
Ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Vladimir Putin telefon görüşmesi yaptı. Bu görüşmeye ilişkin ilk açıklama Kremlin'den yapıldı. Kazayla ilgili herhangi bir ifadeye yer verilmeyen açıklamada, iki liderin Suriye’de DAEŞ ve diğer terör örgütlerine karşı operasyonlar sırasında askeri koordinasyonun geliştirilmesi konusunda uzlaştığı duyuruldu.
Genelkurmayın açıklaması da bu diploması trafiğinin ardından geldi.
Rusya Genelkurmay Başkanı Valeri Gerasimov da Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar'ı arayarak üzüntülerini iletti.
Suriye'deki Türk askerlerine 24 Kasım'da 2016'da da bir hava saldırısı düzenlenmiş ancak bu saldırının kim tarafından yapıldığı ortaya çıkmamıştı. ntvmsnc
Rus savaş uçağı El Bab'ta Türk askerlerini vurdu, üç asker şehit oldu 1'i ağır 11 asker yaralandı.
Türk askerlerinin bulunduğu binayı DAEŞ’e dönük bombardıman yapan Rus uçağı hedef aldı. Saat 08.40'da gerçekleşen olayda, bina enkaza dönüştü.
Olaydan yaklaşık 9 saat sonra ilk açıklamayı Genelkurmay Başkanlığı yaptı. Açıklamada olayın kazaen yaşandığı vurgulanarak şu ifadelere yer verildi:
"Fırat Kalkanı Harekâtı bölgesinde, 09 Şubat 2017 tarihinde saat 08:40 sularında, Rusya Federasyonuna ait bir savaş uçağı tarafından DEAŞ hedeflerine icra edilen hava harekatı esnasında, kazaen TSK unsurlarının olduğu bir binaya isabet eden bomba ile üç kahraman silah arkadaşımız şehit olmuş, biri ağır olmak üzere 11 kahraman silah arkadaşımız ise yaralanmıştır. Yaralı personelimiz tedavilerinin yapılması maksadıyla süratle hastaneye ulaştırılmıştır.
RF yetkilileri, söz konusu olayın bir kaza olduğunu ifade ederek, üzüntülerini ve taziye dileklerini iletmişlerdir. Olayla ilgili inceleme ve çalışmalar iki tarafça sürdürülmektedir.
Ayrıca, aynı olayla ilgili olarak RF Cumhurbaşkanı Sayın Vladimir PUTİN, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN’a üzüntülerini belirterek başsağlığı dileğinde bulunmuşlardır."
Olayın ardından olağanüstü bir diplomasi trafiği yaşandı. Önce Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Rus Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ile görüştü. İki ülke genelkurmay başkanlıkları arasında daha önce kurulan acil askeri hattan temas sağlandı.
Ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Vladimir Putin telefon görüşmesi yaptı. Bu görüşmeye ilişkin ilk açıklama Kremlin'den yapıldı. Kazayla ilgili herhangi bir ifadeye yer verilmeyen açıklamada, iki liderin Suriye’de DAEŞ ve diğer terör örgütlerine karşı operasyonlar sırasında askeri koordinasyonun geliştirilmesi konusunda uzlaştığı duyuruldu.
Genelkurmayın açıklaması da bu diploması trafiğinin ardından geldi.
Rusya Genelkurmay Başkanı Valeri Gerasimov da Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar'ı arayarak üzüntülerini iletti.
Suriye'deki Türk askerlerine 24 Kasım'da 2016'da da bir hava saldırısı düzenlenmiş ancak bu saldırının kim tarafından yapıldığı ortaya çıkmamıştı. ntvmsnc
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)