İzmir Torbalı'da halkın Suriyeliler ile yaşadığı gerginlik doruk noktasına ulaştı. Suriyeliler'in gelmesi ile uzun süredir sosyolojik sorunlar yaşanan Torbalı'da sonunda korkulan oldu. Pamukyazı Mahallesi'nde bir çocuğu dövdüğü öne sürülen Suriyeli gruba, mahalle sakinleri sopa ve tırpanla saldırdı. 1'i ağır 30 kişinin yaralandığı olay sonrası yaklaşık 500 kişilik Suriyeli grup, mahalleyi terk etti.
Suriyeli grup bir çocuğu dövünce mahalle halkı ayaklandı. Kavga çıktı. 30 kişi yaralandı. Olay sonrası yaklaşık 500 kişilik Suriyeli grup apar topar ilçeyi terk etti. Bu olayın bardağı taşıran son damla olduğunu ifade eden mahalle muhtarı Muhammet Ali Çürükçü, “Önce işimizi aldılar elimizden. Sonra hırsızlık yaparak malımızı aldılar. Mezarlıkta cinsel ilişki yaşayarak huzurumuzu bozdular. En sonunda da canımızı almaya çalıştılar” diye konuştu.
BIÇAKLI, SOPALI KAVGA ÇIKTI
İzmir'in Torbalı İlçesi Pamukyazı Mahallesi’ndeki olay önceki gün Suriyeli bir grubun, bir çocuğu dövmesi ile başladı. Bunu duyan çocuğun ailesi ile Suriyeliler arasında çıkan tartışmada, bıçaklar ve sopalar kullanıldı. Olay büyüdükçe kavgaya katılanların sayısı çoğaldı. 1'i ağır 30 kişi yaralandı. Yaralılar ambulanslarla Torbalı Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı. Mahalle sakini olan ve kavgada bıçakla ağır yaralanan 22 yaşındaki Mustafa M. ise ambulansla İzmir Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne sevk edildi.
MAHALLE HALKI AYAKLANDI
Gergin geçen gecenin ardından mahalleli ayaklandı. Yaklaşık 300 kişilik grup, sabah toplanarak Suriyeliler’in kaldığı bölgeye gitti. Durumu fark eden Suriyeliler ise çadırları terk ederek hızla bölgeden uzaklaştı.Torbalı- Tire karayoluna çıkan Suriyeliler, otostop yapmalarına karşılık bulamayınca, yaya olarak Tire yönüne doğru uzaklaştı.
SURİYELİLER İLÇEYİ TERK ETTİ
Torbalı-Selçuk yolunu bir süre trafiğe kapatan mahalle halkı, Suriyelilerin boşalttığı 40 çadırı yıktı. Gerginliğin had safhaya ulaşması üzerine diğer Suriyeliler de kiraladıkları evleri boşaltarak mahalleden ayrıldı. Böylece Pamukyazı Mahallesi’nde hiç Suriyeli kalmadı.
BU OLAY BARDAĞI TAŞIRAN SON DAMLA
Yaşananları SÖZCÜ’ye anlatan Pamukyazı Mahalle Muhtarı Ali Çürükçü, bu olayın bir sonuç olduğunu, gerginliğin çok öncelere dayandığını söyledi. Suriyeliler’in mahalleye gelişi ile işsizlik sorununun ortaya çıktığını belirten Çürükçü, “Burada ağırlıklı olarak tarım işçiliği yapılmaktadır. Suriyeliler geldikten sonra daha düşük yevmiye ile çalıştıkları için dayıbaşları tarlalarda onlara iş vermeye başladı. Bizim vatandaşlarımız işsiz ve aç kaldı. Daha sonra, evlere girilerek yapılan hırsızlık vakalarında büyük artış yaşandı. Bir gecede 6 eve hırsız girdiği oldu. Mezarlıkta cinsel ilişki yaşadılar. Ölülerimize de saygı göstermediler, çevredeki aileler ve çocuklara da. Yaptıkları ahlaksızlıklar hepimizin huzurunu kaçırdı. Sık sık kavga çıkardılar. İki hafta önce yaklaşık 30 Suriyeli, iki vatandaşımıza kazmalar ve sopalar ile saldırdı. Hiç acımadan. Çok fena darp ettiler” dedi.
SURİYELİLER ACIMASIZCA, ÖLDÜRESİYE SALDIRDI
Yaşanan son olayı da anlatan Çürükçü, “Suriyeliler mahallemizin 12 yaşındaki bir çocuğu dövdü. Bunun üzerine mahallemizin 23 yaşındaki gençlerinden Ramazan A. çocuğu döven Suriyeli’ye tepki gösterdi. Üç Suriyeli, Ramazan A’ya saldırarak kafasını kanlar içinde bıraktı, kolunu kırdı. Haberi duyan Ramazan A’nın babası ve amcası, oğlunu alıp hastaneye götürmek için olay yerine gitti. Onu hastaneye götürmek için arabaya bindirmek üzereyken, bu kez traktör ve pikap ile gelen 30 kişilik Suriyeli grup Ramazan A’nın babası ve amcasına saldırdı. Kahvehaneden kavgayı ayırmak için gelen vatandaşlara da saldırdılar. Hem de ellerindeki sopa, taş ve çapalarla vurarak. Çapayla vurdukları bir vatandaşımızın kaşı aşağıya düştü. O esnada vatandaşımız Mustafa M'yi de bıçaklayarak ağır yaraladılar. Bu olay bardağı taşıran son damla oldu. Gece mahalle halkı ayaklandı. Jandarma gelerek kalabalığı dağıttı. Sabah olduğunda öfkesi dinmeyen mahalle halkı yine toplanarak Suriyeliler’in kaldığı bölgeye doğru yürüyüşe geçti. Durdurmak imkansızdı. Halkın geldiğini duyan Suriyeliler bölgeyi terk ederek gitti. Hiçbir Suriyeli darp edilmedi. Allah’tan ucuz atlatıldı. Daha kötü noktalara varabilirdi” diye konuştu.
BİZE SALDIRACAKLARINA VATANLARINI SAVUNSUNLAR
Muhtar Çürükçü, “Ben doğma büyüme Pamukyazılı’yım. Burası kozmopolit bir yer ama toplum birbirine saygılı ve huzurlu yaşadı. Biz ırkçı değiliz. Buraya Mardin’den Uşak’a, Diyarbakır’dan Denizli’ye kadar her yerden insan gelip yerleşmiştir. Şimdiye kadar hiç böyle bir olayla karşılaşmadık. Suriyeliler burada hiç rahat durmadılar. Vatandaşlarımızı acımasızca, öldüresiye döveceklerine kendi vatanlarını neden savunmadılar” ifadelerini kullandı.
Suriyelilerin ayrılmasının ardından Pamukyazı'da hayat normale döndü. (sözcü.com.tr)
8 Nisan 2017 Cumartesi
7 Nisan 2017 Cuma
ABD Suriye'yi vurdu
ABD, 70 sivilin ölümüne yol açan kimyasal saldırıdan sorumlu tuttuğu Beşar Esad'a karşılık vermek için, Esad'ın denetiminde bulunan Şayrat Hava Üssü'nü 59 Toma Hawk füzesiyle vurdu. Suriye televizyonları, birden çok havaalanının saldırıya uğradığını öne sürdü. ABD Savunma Bakanlığı yetkilileri ise, Shariat Havaalanında pistlerin, uçakların ve yakıt depolarının hedef alındığını açıkladı. ABD Başkanı Donald Trump, kimyasal saldırının düzenlendiği öne sürülen Shariat Havaalanı'na füze saldırısı düzenlenmesi emrini kendisinin verdiğini açıkladı.
ABD, Başkan Trump'ın talimatıyla Suriye'nin Şayrat Hava Üssü'nü savaş gemilerinden atılan 59 füzeyle vurdu. Pentagon'da toplantı sürerken USS Ross ve USS Porter ABD füze destroyerleri Suriye açıklarına yaklaştı. ABD Savunma Bakanlığı Pentagon, Suriye saatiyle 04:40'ta Akdeniz'in doğusundaki ABD savaş gemilerinden Suriye'ye 59 Tomahawk füzesi fırlatıldığını duyurdu. Füzeler Humus yakınlarında Al-Shayrat hava üsssünü hedef aldığını duyurdu.
'Uçaklar, depolar, savunma sistemleri vuruldu'
ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson, "Saldırının orantılı olduğunu düşünüyoruz çünkü son kimyasal saldırının yapıldığı tesis hedef alındı" dedi. Pentagon bu füzelerle (hava üssündeki) uçaklar, hangarlar, yakıt ve lojistik destek depoları, güçlendirilmiş uçak sığınakları, mühimmat depoları, hava savunma sistemleri ve radarların vurulduğunu duyurdu. Trump da konuşmasında füze saldırısının Salı günü Suriye'nin Han Şeyhun kasabasında sinir gazı kullanıldığı öne sürülen saldırıya karşılık yapıldığını açıkladı. Pentagon saldırı öncesi Rusya'nın bilgilendirildiğini söyledi. Rusya'dan ise aksi yönde açıklama geldi.
Rusya'ya haber verildi mi, verilmedi mi?
ABD'li kaynaklar saldırıdan önce bilgi verilmesi nedeniyle üssün çok kısa bir süre içerisinde boşaltıldığını açıkladı. Moskova ise kendilerine bilgi verilmediğini açıkladı. Rus askeri kaynakları üssün uçaklar için uygun olmadığı sadece helikopterle için kullanılabildiğini öne sürdü.
Trump'tan ilk açıklama
ABD Başkanı Donald Trump, ABD'nin Suriye'yi vurmasıyla ilgili "Bu gece kimyasal saldırının yapıldığı askeri üssü hedef alan bir saldırı emrini verdim. Suriye'deki füze operasyonu ABD'nin güvenliği için elzemdi" açıklamasını yaptı.
Açıklamasında Suriye'nin İdlib kentinin Han Şeyhun beldesindeki sivilleri hedef alan kimyasal saldırıyı hatırlatan Trump, "Suriyeli diktatör Beşşar Esad, salı günü korkunç kimyasal saldırıyı gerçekleştirdi. Bu barbar saldırıyla birçok insan ve hatta güzel bebekler yavaş, vahşice ve insafsızca öldürüldü. Esed yardıma muhtaç erkek, kadın ve çocukların canını aldı. Suriye rejiminin kimyasal silah kullandığına hiç şüphe yok" dedi.
Pentagon'dan açıklama
ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) Sözcüsü Albay Jeff Davis, Suriye rejimine ait Şayrat Hava Üssünü 59 Tomahawk füzesiyle vurduklarını açıkladı. Pentagon’da gazetecilere açıklama yapan Albay Davis, “Başkan'ın (Donald Trump) talimatıyla ABD kuvvetleri, Suriye Hava Kuvvetlerine ait bir üssü yerel saatle 4.45, ABD Doğu Yakası yerel saatiyle 8.45’te seyir füzeleri ile vurdu.” açıklamasını yaptı. Saldırının Humus vilayeti sınırlarının içinde bulunan Şayrat Hava üssüne yönelik yapıldığını ifade eden Davis, fırlatılan Tomahawk Land füzelerinin Doğu Akdeniz’de konuşlu USS Porter ve USS Ross Destroyerlerinden fırlatıldığını ifade etti. ABD’nin hava saldırısının Esed rejiminin 4 Nisan’da İdlib’in Han Şeyhun beldesinde gerçekleştirdiği kimyasal silah saldırısına tepki olarak yapıldığını ifade eden Davis, “ABD, kimyasal saldırılara tahammül etmeyecektir.” dedi.
Davis, “Bu füzelerle (hava üssündeki) uçaklar, hangarlar, yakıt ve lojistik destek depoları, güçlendirilmiş uçak sığınakları, mühimmat depoları, hava savunma sistemleri ve radarları vuruldu.” şeklinde konuştu.
Sivil kayıplarını önlemek için mümkün mertebede can kaybının olmamasına dikkat ettiklerini ifade eden Davis, üssün 2013 öncesinde Esed rejimi tarafından kimyasal silah deposu olarak kullanıldığını ve ABD’nin radar izlerinin Han Şeyhun’daki kimyasal saldırıyı gerçekleştirmek üzere bu hava üssünden havalandığını tespit ettiğini ifade etti. (Kaynak:cnntürk.com.tr)
ABD, Başkan Trump'ın talimatıyla Suriye'nin Şayrat Hava Üssü'nü savaş gemilerinden atılan 59 füzeyle vurdu. Pentagon'da toplantı sürerken USS Ross ve USS Porter ABD füze destroyerleri Suriye açıklarına yaklaştı. ABD Savunma Bakanlığı Pentagon, Suriye saatiyle 04:40'ta Akdeniz'in doğusundaki ABD savaş gemilerinden Suriye'ye 59 Tomahawk füzesi fırlatıldığını duyurdu. Füzeler Humus yakınlarında Al-Shayrat hava üsssünü hedef aldığını duyurdu.
'Uçaklar, depolar, savunma sistemleri vuruldu'
ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson, "Saldırının orantılı olduğunu düşünüyoruz çünkü son kimyasal saldırının yapıldığı tesis hedef alındı" dedi. Pentagon bu füzelerle (hava üssündeki) uçaklar, hangarlar, yakıt ve lojistik destek depoları, güçlendirilmiş uçak sığınakları, mühimmat depoları, hava savunma sistemleri ve radarların vurulduğunu duyurdu. Trump da konuşmasında füze saldırısının Salı günü Suriye'nin Han Şeyhun kasabasında sinir gazı kullanıldığı öne sürülen saldırıya karşılık yapıldığını açıkladı. Pentagon saldırı öncesi Rusya'nın bilgilendirildiğini söyledi. Rusya'dan ise aksi yönde açıklama geldi.
Rusya'ya haber verildi mi, verilmedi mi?
ABD'li kaynaklar saldırıdan önce bilgi verilmesi nedeniyle üssün çok kısa bir süre içerisinde boşaltıldığını açıkladı. Moskova ise kendilerine bilgi verilmediğini açıkladı. Rus askeri kaynakları üssün uçaklar için uygun olmadığı sadece helikopterle için kullanılabildiğini öne sürdü.
Trump'tan ilk açıklama
ABD Başkanı Donald Trump, ABD'nin Suriye'yi vurmasıyla ilgili "Bu gece kimyasal saldırının yapıldığı askeri üssü hedef alan bir saldırı emrini verdim. Suriye'deki füze operasyonu ABD'nin güvenliği için elzemdi" açıklamasını yaptı.
Açıklamasında Suriye'nin İdlib kentinin Han Şeyhun beldesindeki sivilleri hedef alan kimyasal saldırıyı hatırlatan Trump, "Suriyeli diktatör Beşşar Esad, salı günü korkunç kimyasal saldırıyı gerçekleştirdi. Bu barbar saldırıyla birçok insan ve hatta güzel bebekler yavaş, vahşice ve insafsızca öldürüldü. Esed yardıma muhtaç erkek, kadın ve çocukların canını aldı. Suriye rejiminin kimyasal silah kullandığına hiç şüphe yok" dedi.
Pentagon'dan açıklama
ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) Sözcüsü Albay Jeff Davis, Suriye rejimine ait Şayrat Hava Üssünü 59 Tomahawk füzesiyle vurduklarını açıkladı. Pentagon’da gazetecilere açıklama yapan Albay Davis, “Başkan'ın (Donald Trump) talimatıyla ABD kuvvetleri, Suriye Hava Kuvvetlerine ait bir üssü yerel saatle 4.45, ABD Doğu Yakası yerel saatiyle 8.45’te seyir füzeleri ile vurdu.” açıklamasını yaptı. Saldırının Humus vilayeti sınırlarının içinde bulunan Şayrat Hava üssüne yönelik yapıldığını ifade eden Davis, fırlatılan Tomahawk Land füzelerinin Doğu Akdeniz’de konuşlu USS Porter ve USS Ross Destroyerlerinden fırlatıldığını ifade etti. ABD’nin hava saldırısının Esed rejiminin 4 Nisan’da İdlib’in Han Şeyhun beldesinde gerçekleştirdiği kimyasal silah saldırısına tepki olarak yapıldığını ifade eden Davis, “ABD, kimyasal saldırılara tahammül etmeyecektir.” dedi.
Davis, “Bu füzelerle (hava üssündeki) uçaklar, hangarlar, yakıt ve lojistik destek depoları, güçlendirilmiş uçak sığınakları, mühimmat depoları, hava savunma sistemleri ve radarları vuruldu.” şeklinde konuştu.
Sivil kayıplarını önlemek için mümkün mertebede can kaybının olmamasına dikkat ettiklerini ifade eden Davis, üssün 2013 öncesinde Esed rejimi tarafından kimyasal silah deposu olarak kullanıldığını ve ABD’nin radar izlerinin Han Şeyhun’daki kimyasal saldırıyı gerçekleştirmek üzere bu hava üssünden havalandığını tespit ettiğini ifade etti. (Kaynak:cnntürk.com.tr)
6 Nisan 2017 Perşembe
Uçan balondaki helyum gazı 9 yaşındaki çocuğu öldürdü
Ankara'nın Gölbaşı ilçesinde 9 yaşındaki Muhammed Eymen Bayram, uçan balondaki helyum gazını soluması sonucu hayatını kaybetti.
Bayram, 2 Nisan günü doğum günü kutlamasında uçan balondaki helyum gazını soludu.
Bu sırada bayılan Bayram, ailesi tarafından kaldırıldığı özel bir hastanedeki ilk müdahalenin ardından Gazi Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesine sevk edildi.
Yoğun bakıma alınan Bayram, yapılan müdahaleye rağmen hayatını kaybetti.
Hastane raporunda, Muhammed Eymen Bayram'ın ölüm nedeni, "Helyum zehirlenmesine bağlı septik şok." olarak belirtildi.
Bayram'ın cenazesi Gölbaşı ilçesindeki Hacıhasan Mahallesi Camisi'ndeki kılınan cenaze namazının ardından mahalle mezarlığında toprağa verildi.
Cenazeye Bayram'ın ailesi, öğretmenleri ve arkadaşları katıldı. Baba Turgay Bayram, cenaze namazı sırasında gözyaşlarına hakim olamadı.
"Yoğun bakımda 2-3 gün mücadele etti"
Amca Göktay Bayram yaptığı açıklamada, yeğenini kaybetmekten duydukları üzüntüyü dile getirdi.
"Doğum günü partisinden kalan bir tane uçan balon içinde ses değiştiren gazdan çektikçe çocuk komik hale geldiğini düşünüyor. Daha sonra düşüyor. Hastaneye kaldırıldığında kalbi durmuştu." diyen Bayram, bu sırada babanın uyuduğunu, annenin ise mutfakta olduğunu belirtti.
Bayram, "Belli bir zaman geçiyor. Onlar da ne kadar zaman geçtiğinin farkında değil. Hastanede çocuğu hayata döndürdüler. Daha sonra yoğun bakım ünitesinde 2-3 gün mücadele etti ama vefat etti." dedi.
"Helyum gazı ile yapılan özendirici uygulamalara son verilmeli'
Bayram'ın yakınlarından Bülent Şimşek, televizyon programlarında helyum gazı ile yapılan özendirici uygulamalara son verilmesini istediklerini belirterek, bu tür olayların başka ailelerin başına gelmemesi için gereken önlemlerin alınmasını beklediklerini kaydetti.
Öte yandan hastane raporunda, Bayram'ın ölüm nedeni, "Helyum zehirlenmesine bağlı septik şok." olarak belirtildi. cnntürk
Bayram, 2 Nisan günü doğum günü kutlamasında uçan balondaki helyum gazını soludu.
Bu sırada bayılan Bayram, ailesi tarafından kaldırıldığı özel bir hastanedeki ilk müdahalenin ardından Gazi Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesine sevk edildi.
Yoğun bakıma alınan Bayram, yapılan müdahaleye rağmen hayatını kaybetti.
Hastane raporunda, Muhammed Eymen Bayram'ın ölüm nedeni, "Helyum zehirlenmesine bağlı septik şok." olarak belirtildi.
Bayram'ın cenazesi Gölbaşı ilçesindeki Hacıhasan Mahallesi Camisi'ndeki kılınan cenaze namazının ardından mahalle mezarlığında toprağa verildi.
Cenazeye Bayram'ın ailesi, öğretmenleri ve arkadaşları katıldı. Baba Turgay Bayram, cenaze namazı sırasında gözyaşlarına hakim olamadı.
"Yoğun bakımda 2-3 gün mücadele etti"
Amca Göktay Bayram yaptığı açıklamada, yeğenini kaybetmekten duydukları üzüntüyü dile getirdi.
"Doğum günü partisinden kalan bir tane uçan balon içinde ses değiştiren gazdan çektikçe çocuk komik hale geldiğini düşünüyor. Daha sonra düşüyor. Hastaneye kaldırıldığında kalbi durmuştu." diyen Bayram, bu sırada babanın uyuduğunu, annenin ise mutfakta olduğunu belirtti.
Bayram, "Belli bir zaman geçiyor. Onlar da ne kadar zaman geçtiğinin farkında değil. Hastanede çocuğu hayata döndürdüler. Daha sonra yoğun bakım ünitesinde 2-3 gün mücadele etti ama vefat etti." dedi.
"Helyum gazı ile yapılan özendirici uygulamalara son verilmeli'
Bayram'ın yakınlarından Bülent Şimşek, televizyon programlarında helyum gazı ile yapılan özendirici uygulamalara son verilmesini istediklerini belirterek, bu tür olayların başka ailelerin başına gelmemesi için gereken önlemlerin alınmasını beklediklerini kaydetti.
Öte yandan hastane raporunda, Bayram'ın ölüm nedeni, "Helyum zehirlenmesine bağlı septik şok." olarak belirtildi. cnntürk
Eski Diyanet İşleri Başkanı Bardakoğlu: Biz din ile siyaseti iç içe kıldık
Eski Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Bardakoğlu, İstanbul'da düzenlenen 20. Avrasya Ekonomi Forumu'nda, "İslam'la Dayanışma Ruhu Çerçevesinde Şiddet ve Terör Ortamında Dinlerin Barışa Katkısı, Mültecilik ve Terörün İlişkisi" konulu oturumda konuştu.
20. Avrasya Ekonomi Forumu'nda, "İslam'la Dayanışma Ruhu Çerçevesinde Şiddet ve Terör Ortamında Dinlerin Barışa Katkısı, Mültecilik ve Terörün İlişkisi" konulu oturumda konuian Prof. Dr. Bardakoğlu sorunların çözümünü sadece dinde aramanın yanıltıcı olacağını söyledi. Prof. Dr. Ali Bardakoğlu, "Sadece bütün başarıyı ve bütün umudu dine bağlama da, bütün sorumluluğu, bütün günahı, vebali dine atfetmek yetersiz kalır. Aslında sorun dinde değil insandadır, sorun bizdedir. Kendi elimizde yapıp ettiklerimizdedir. Allah bu dini insanlar kavga etsinler diye göndermiyor. Allah peygamberleri insanlar birbirine düşsün diye göndermiyor. Ama bizim dini anlamamız, dini anlayış tarzımız, uygulama tarzımız, iç dünyamızın sorunları, neticede dinleri de bu savaş ortamında bir araç olarak kullanmaya itiyor" dedi.
"Din toplayıcı, siyaset ayrıştırıcıdır"
"Biz din ile siyaseti içiçe kıldık" diyen Bardakoğlu, "Ve bundan en çok zarar gören dini değerler oldu. En başta belki dindarlar, siyasetle dinin içiçe geçmesinden dolayı dinin siyaset eliyle daha yaygın ve daha güçlü olacağını düşündüler. Ama din toplayıcı, siyaset ayrıştırır. Ve farkında olmadan din, ayrıştırmaya ve öfke üretmeye başladı" diye konuştu.
"Mezhepler kavga nedeni olmaya başladı"
Din ile ticaretin de iç içe geçtiğini söyleyen Ali Bardakoğlu, "Halbuki din biraz da fedakarlık içerir. Ticaretten, çıkar ilişkisinden, kişisel menfaatten uzak kalıp daha fedakar olabilmeyi, daha diğerini düşünebilmeyi önerir. Çıkar ilişkileri dinin çok içine yerleşince, din buluşturmak ve birleştirmek yerine ayrıştırmaya başladı, kavga aracı oldu. Mezhep grupları, etnik gruplar din ile ideolojiyle, akide ile içiçe geçtiği vakit, artık bir kavga sebebi olmaya başladı. Etnik aidiyetlerimiz Allah'ın bir lütfüdür. Bir çeşitliliktir. Halbuki hepimiz Adem'in çocuklarıyız. Ahiretin huzurunda tekrar toplanacağız. Biz büyük bir aileyiz. Ama bu etnik gruplar kavga sebebi oldu. Mezhepler din değildir. Ortadoğu'da bilhassa, mezhep aidiyetleri adeta ideoloji haline geldi. İnsanların kavga etmesine araç haline getirildi" diye konuştu.
"Sorunların üstü dinle örtülmemeli"
Ülkelerin kendi sorunlarını çözmek için dini kullanmasının büyük bir tehlike doğuracağını söyleyen Prof. Dr. Ali Bardakoğlu, " Ülkeler kendi iç sorunlarını, kendi dinamizmi içinde çözmez de dinle, dini değerleri kullanarak bastırmaya çalışırsa, bundan en çok zararı din görür. Her ülkenin çözmesi gereken, sosyal, siyasal sorunlar olabilir. Her ülkenin dostları ve düşmanları olabilir. Ama biz bunu kendi bağlamı içinde ele almak zorundayız. Biz bu sorunları çözmekte dini çok fazla araç olarak kullanmaya başlarsak, o zaman kavgaya din dahil olur. Sorunları çözme kabiliyetimiz azalır. Ve dini adeta insanları uyutma, avutma, sorunların üstesinden gelme yerine, sorunları görmezden gelmek için dini kullanmış oluruz. Sorunların üzerini dinle örtmek, dini duyguları tahrik ederek sorunları yok farz etmek mümkün değildir" diye konuştu.
"Cemaatleşmeler ayrıştırmaya yol açıyor"
Dini örgütlenmelerin aslında bir sivil özgürlük alanları olduğunu söyleyen Bardakoğlu,"Ama görüyoruz ki bilhassa İslam dünyasında dini örgütlenmeler, dini cemaatleşmeler giderek ayrıştırmaya ve insanların birbirini ötekileştirmesine yol açıyor" dedi. Çok güzel bir sivil özgürlük alanının farkında olmadan sivil kargaşaya yol açtığını, barış ve huzurun yok olmasına yol açabildiğini belirten Bardakoğlu, "Dini örgütlenmelerin kendi örgütlü alanlarında kalması, toplumsal alanda etkin rol almamaya, pastadan pay alma mücadelesine girmemesi gerekiyor" şeklinde konuştu.
"Yayılmacılık barışa katkıyı azaltır"
Dinlerin yayılmacılık tutkularının da dinlerin barışa katkısını azaltan bir husus olduğunu söyleyen Prof. Dr. Ali Bardakoğlu, "Her din mensubu diğerlerin de kendi dininden olmasını ister. Bu insani birşeydir. Gönlümüz ister ki herkes bizim gibi inansın. Allah'ın gösterdiği töleransı, merhameti biz niye göstermiyoruz? Allah buyuruyor Kuranı Kerim'de; 'Rabbim isteseydi insanlar hepsi tek bir inanç ve din üzerine olurdu'. Ama öyle demedi. İnsanları dünyada serbest bıraktı. Herkes kendi yolunu kendi seçti. Dinler ideolojik hale geldiği vakit, yayılmacılık dinlerin çok temel bir hedefi olduğu vakit, artık dinin barışa katkısı yerine, dinin barışı dinamitlemesi söz konusu olabilir. Öyleyse dini hoşgörü, dini müsamaha çatısı altında insanları buluşturmamız gerekiyor" dedi.
"Tevhid-i Tedrisat korunmalı"
Son olarak dini öğretimin önemine vurgu yapan Prof. Dr. Ali Bardakoğlu, "Bir de bizim coğrafyamızda din eğitimine çok önem vermemiz gerekiyor. Dini nasıl öğreteceğiz ? Dini nasıl anlatacağız ? Birçok İslam ülkesindeki çok büyük kargaşanın, krizin, kavganın, ayrışmanın, şiddetin temelinde yanlış din eğitimleri yatmaktadır. Din adına birçok öfkenin, kavganın insanları din adına aktarılması ve genç beyinlerin din adına yönlendirilmesi yatmaktadır "dedi. Bardakoğlu, Tevhid-i Tedrisat kanununun Türkiye'yi diğer İslam ülkelerinden farlı kıldığını söyledi. Bardakoğlu , "Türkiye Cumhuriyeti'nin çok önemli bir özelliği vardır. O da Tevhid-i Tedrisat. Yani din eğitimi konusunda Tevhid-i Tedrisat ilkesiyle biz, din adına neyin nasıl öğretileceği konusunda belli bir ortak paydayı bulmuş bulunuyoruz. Bunu korumamız lazım. Bu baskı değildir. Bu dinin aydınlık belgesinin insanlara açık ulaştırılması, ticaretten uzak, siyasetten uzak, öfkeden, şiddetten uzak , ötekileştirmeden uzak, iç sorunlarına bulaştırılmasından uzak, dini din olarak doğru şekilde öğretme çabasıdır. Din anahtar teslimi bir güvenlik ve barış toplumu vaat etmez. Bir dine inanmakla, bütün sorunlarınızı çözmüş olmazsınız. Hastaysanız, iyileşmezsiniz. Fakirseniz, zengin olmazsınız. Kargaşa ortamıysa barış ve huzura ermersiniz. Dinin böyle bir vaadi yok. Dinin, İslam'ın, Kuran'ın şöyle bir açıklaması var; Diyorki, 'başınıza ne gelirse, kendi ellerinizle yapıp ettiklerinizin sonucudur'. Din bir ilahi inayettir. Bir rahmettir. Yol göstermedir. Size doğruyu anlatır. Kötüyü anlatır. Ama doğruyu yapacak olan, gerçekleştiren olan, kötüyü önleyecek olan sizsiniz" ifadelerini kullandı. DHA
20. Avrasya Ekonomi Forumu'nda, "İslam'la Dayanışma Ruhu Çerçevesinde Şiddet ve Terör Ortamında Dinlerin Barışa Katkısı, Mültecilik ve Terörün İlişkisi" konulu oturumda konuian Prof. Dr. Bardakoğlu sorunların çözümünü sadece dinde aramanın yanıltıcı olacağını söyledi. Prof. Dr. Ali Bardakoğlu, "Sadece bütün başarıyı ve bütün umudu dine bağlama da, bütün sorumluluğu, bütün günahı, vebali dine atfetmek yetersiz kalır. Aslında sorun dinde değil insandadır, sorun bizdedir. Kendi elimizde yapıp ettiklerimizdedir. Allah bu dini insanlar kavga etsinler diye göndermiyor. Allah peygamberleri insanlar birbirine düşsün diye göndermiyor. Ama bizim dini anlamamız, dini anlayış tarzımız, uygulama tarzımız, iç dünyamızın sorunları, neticede dinleri de bu savaş ortamında bir araç olarak kullanmaya itiyor" dedi.
"Din toplayıcı, siyaset ayrıştırıcıdır"
"Biz din ile siyaseti içiçe kıldık" diyen Bardakoğlu, "Ve bundan en çok zarar gören dini değerler oldu. En başta belki dindarlar, siyasetle dinin içiçe geçmesinden dolayı dinin siyaset eliyle daha yaygın ve daha güçlü olacağını düşündüler. Ama din toplayıcı, siyaset ayrıştırır. Ve farkında olmadan din, ayrıştırmaya ve öfke üretmeye başladı" diye konuştu.
"Mezhepler kavga nedeni olmaya başladı"
Din ile ticaretin de iç içe geçtiğini söyleyen Ali Bardakoğlu, "Halbuki din biraz da fedakarlık içerir. Ticaretten, çıkar ilişkisinden, kişisel menfaatten uzak kalıp daha fedakar olabilmeyi, daha diğerini düşünebilmeyi önerir. Çıkar ilişkileri dinin çok içine yerleşince, din buluşturmak ve birleştirmek yerine ayrıştırmaya başladı, kavga aracı oldu. Mezhep grupları, etnik gruplar din ile ideolojiyle, akide ile içiçe geçtiği vakit, artık bir kavga sebebi olmaya başladı. Etnik aidiyetlerimiz Allah'ın bir lütfüdür. Bir çeşitliliktir. Halbuki hepimiz Adem'in çocuklarıyız. Ahiretin huzurunda tekrar toplanacağız. Biz büyük bir aileyiz. Ama bu etnik gruplar kavga sebebi oldu. Mezhepler din değildir. Ortadoğu'da bilhassa, mezhep aidiyetleri adeta ideoloji haline geldi. İnsanların kavga etmesine araç haline getirildi" diye konuştu.
"Sorunların üstü dinle örtülmemeli"
Ülkelerin kendi sorunlarını çözmek için dini kullanmasının büyük bir tehlike doğuracağını söyleyen Prof. Dr. Ali Bardakoğlu, " Ülkeler kendi iç sorunlarını, kendi dinamizmi içinde çözmez de dinle, dini değerleri kullanarak bastırmaya çalışırsa, bundan en çok zararı din görür. Her ülkenin çözmesi gereken, sosyal, siyasal sorunlar olabilir. Her ülkenin dostları ve düşmanları olabilir. Ama biz bunu kendi bağlamı içinde ele almak zorundayız. Biz bu sorunları çözmekte dini çok fazla araç olarak kullanmaya başlarsak, o zaman kavgaya din dahil olur. Sorunları çözme kabiliyetimiz azalır. Ve dini adeta insanları uyutma, avutma, sorunların üstesinden gelme yerine, sorunları görmezden gelmek için dini kullanmış oluruz. Sorunların üzerini dinle örtmek, dini duyguları tahrik ederek sorunları yok farz etmek mümkün değildir" diye konuştu.
"Cemaatleşmeler ayrıştırmaya yol açıyor"
Dini örgütlenmelerin aslında bir sivil özgürlük alanları olduğunu söyleyen Bardakoğlu,"Ama görüyoruz ki bilhassa İslam dünyasında dini örgütlenmeler, dini cemaatleşmeler giderek ayrıştırmaya ve insanların birbirini ötekileştirmesine yol açıyor" dedi. Çok güzel bir sivil özgürlük alanının farkında olmadan sivil kargaşaya yol açtığını, barış ve huzurun yok olmasına yol açabildiğini belirten Bardakoğlu, "Dini örgütlenmelerin kendi örgütlü alanlarında kalması, toplumsal alanda etkin rol almamaya, pastadan pay alma mücadelesine girmemesi gerekiyor" şeklinde konuştu.
"Yayılmacılık barışa katkıyı azaltır"
Dinlerin yayılmacılık tutkularının da dinlerin barışa katkısını azaltan bir husus olduğunu söyleyen Prof. Dr. Ali Bardakoğlu, "Her din mensubu diğerlerin de kendi dininden olmasını ister. Bu insani birşeydir. Gönlümüz ister ki herkes bizim gibi inansın. Allah'ın gösterdiği töleransı, merhameti biz niye göstermiyoruz? Allah buyuruyor Kuranı Kerim'de; 'Rabbim isteseydi insanlar hepsi tek bir inanç ve din üzerine olurdu'. Ama öyle demedi. İnsanları dünyada serbest bıraktı. Herkes kendi yolunu kendi seçti. Dinler ideolojik hale geldiği vakit, yayılmacılık dinlerin çok temel bir hedefi olduğu vakit, artık dinin barışa katkısı yerine, dinin barışı dinamitlemesi söz konusu olabilir. Öyleyse dini hoşgörü, dini müsamaha çatısı altında insanları buluşturmamız gerekiyor" dedi.
"Tevhid-i Tedrisat korunmalı"
Son olarak dini öğretimin önemine vurgu yapan Prof. Dr. Ali Bardakoğlu, "Bir de bizim coğrafyamızda din eğitimine çok önem vermemiz gerekiyor. Dini nasıl öğreteceğiz ? Dini nasıl anlatacağız ? Birçok İslam ülkesindeki çok büyük kargaşanın, krizin, kavganın, ayrışmanın, şiddetin temelinde yanlış din eğitimleri yatmaktadır. Din adına birçok öfkenin, kavganın insanları din adına aktarılması ve genç beyinlerin din adına yönlendirilmesi yatmaktadır "dedi. Bardakoğlu, Tevhid-i Tedrisat kanununun Türkiye'yi diğer İslam ülkelerinden farlı kıldığını söyledi. Bardakoğlu , "Türkiye Cumhuriyeti'nin çok önemli bir özelliği vardır. O da Tevhid-i Tedrisat. Yani din eğitimi konusunda Tevhid-i Tedrisat ilkesiyle biz, din adına neyin nasıl öğretileceği konusunda belli bir ortak paydayı bulmuş bulunuyoruz. Bunu korumamız lazım. Bu baskı değildir. Bu dinin aydınlık belgesinin insanlara açık ulaştırılması, ticaretten uzak, siyasetten uzak, öfkeden, şiddetten uzak , ötekileştirmeden uzak, iç sorunlarına bulaştırılmasından uzak, dini din olarak doğru şekilde öğretme çabasıdır. Din anahtar teslimi bir güvenlik ve barış toplumu vaat etmez. Bir dine inanmakla, bütün sorunlarınızı çözmüş olmazsınız. Hastaysanız, iyileşmezsiniz. Fakirseniz, zengin olmazsınız. Kargaşa ortamıysa barış ve huzura ermersiniz. Dinin böyle bir vaadi yok. Dinin, İslam'ın, Kuran'ın şöyle bir açıklaması var; Diyorki, 'başınıza ne gelirse, kendi ellerinizle yapıp ettiklerinizin sonucudur'. Din bir ilahi inayettir. Bir rahmettir. Yol göstermedir. Size doğruyu anlatır. Kötüyü anlatır. Ama doğruyu yapacak olan, gerçekleştiren olan, kötüyü önleyecek olan sizsiniz" ifadelerini kullandı. DHA
POMEM başvuruları başladı: POMEM başvurusu nasıl yapılır? (2017)
Polis Meslek Eğitim Merkezi (POMEM) başvuruları başladı, POMEM'le kaç kişi alınacak? POMEM başvuruları nasıl yapılacak? POMEM başvuruları ne zaman sona erecek?
Polis olmak isteyen adayların heyecanla bekledikleri gün geldi, POMEM başvuları bugün başlıyor. POMEM başvuruları nasıl yapılır? POMEM başvurusu yapmak isteyenler hangi işlemleri gerçekleştirmeli? İşte ayrıntılar… POMEM’le 10 bin kişi alınacak, bu kişilerin 9 bini erkek bini ise kadın olacak.
POMEM BAŞVURUSU NASIL YAPILIR?
Adaylar, 03-14 Nisan 2017 tarihleri arasında http://www.pa.edu.tr adresinden e-devlet şifresi ile giriş yaparak ön başvurularını yapabileceklerdir. Polis Akademisi Başkanlığına bağlı Polis Meslek Eğitim Merkezlerine lisans mezunu 2015 veya 2016 yılı Kamu Personeli Seçme Sınavlarının birinden P3 puan türünden en az (60,00) ve üzeri puan alanlar arasından 06/06/2015 tarihli ve 29378 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Polis Meslek Eğitim Merkezleri Giriş Yönetmeliğinde belirtilen diğer şartları taşımak kaydıyla (9.000) erkek ve (1.000) kadın olmak üzere toplam (10.000) öğrenci alımı yapılacaktır. Sınavlarda başarılı olarak Polis Meslek Eğitim Merkezlerinde eğitim gören ve eğitim sonunda başarılı olan adayların polis memuru olarak atamaları yapılacaktır.
Söz konusu alıma ilişkin giriş koşulları aşağıda belirtilmiştir. Alıma ilişkin sınav takvimi Polis Akademisi Başkanlığının resmi internet sitesinden (www.pa.edu.tr) ilan edilecektir.
Diğer kaynaklardan yapılan açıklamalara itibar edilmemesi önemle duyurulur.
POMEM BAŞVURU ŞARTLARI NELER?
a) T.C. vatandaşı olmak,
b) Lisans mezunu veya bunlara denkliği Yükseköğretim Kurulu tarafından kabul edilen yurtdışındaki yükseköğretim kurumlarından mezun olmak
c) Ölçme Seçme ve Yerleştirme Merkezi tarafından lisans mezunları için yapılan 2015 veya 2016 yılı Kamu Personeli Seçme Sınavlarının birinden P3 puan türünden en az (60,00) puan almış olmak,
ç) Emniyet Teşkilatı şehit ve vazife malullerinin eş ve çocukları için ise Ölçme Seçme ve Yerleştirme Merkezi tarafından lisans mezunları için yapılan 2015 veya 2016 yılı Kamu Personeli Seçme Sınavlarının birinden P3 puan türünden en az (48,00) puan almış olmak, (Emniyet Teşkilatında çalışan veya Emniyet Teşkilatından emekli olanların eş ve çocukları bu kapsamda yer almamaktadır)
d) 18 yaşını tamamladıktan sonra yaptırılan yaş düzeltmelerinde, düzeltmeden önceki yaş dikkate alınmak şartıyla, sınavın yapıldığı yılın 31 Aralık tarihi itibariyle 30 yaşından gün almamış olmak (31 Aralık 1988 ve daha sonraki tarihlerde doğmuş olmak),
e) Kadınlar için 162 cm, erkekler için 167 cm’den kısa boylu olmamak, beden kitle endeksi, 18 (dahil) ile 27 (dahil) arasında olmak,
f) Silah taşımaya veya silahlı görev yapmaya hukuki bir engeli bulunmamak,
g) Sağlık durumu yönünden, Sağlık Şartları Yönetmeliğinde belirlenen koşulları taşımak,
ğ) 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 53’üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile, adayın kendisinin ve evli ise eşinin;
1) Kasten işlenen bir suçtan dolayı hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş olsa dahi bir yıl veya daha fazla süreyle hapis cezasına mahkûm olmamak,
2) Affa uğramış veya hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş olsa bile devletin güvenliğine karşı suçlar, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama, kaçakçılık veya cinsel dokunulmazlığa karşı suçlardan dolayı mahkûm olmamak veya bu suçlardan dolayı devam etmekte olan bir soruşturma veya kovuşturma bulunmamak veya kovuşturması uzlaşma ile neticelenmemiş olmak,
h) Adayın kendisinin ve evli ise eşinin; genelev, birleşme yeri, randevuevi, tek başına fuhuş yapılan konut ve benzeri yerlerde çalışmış veya aracılık ve bekleyicilik fiillerinde bulunmamış olmak, genel ahlak ve edebe aykırı mahiyette her türlü yazılı, sesli ve görüntülü eserleri, kaydedildiği materyale bakılmaksızın üretmek ve satmaktan veya kumar, uyuşturucu veya uyarıcı madde nedeniyle, hakkında herhangi bir adlî veya idarî soruşturma veya kovuşturma devam ediyor olmamak, bunlardan dolayı idarî yaptırım uygulanmamak veya bu işler nedeniyle hüküm giymemiş olmak,
ı) Başvuru tarihinde herhangi bir siyasi partiye veya siyasi partilerin yan kuruluşlarına üye bulunmadığına dair yazılı beyan sunmak,
i) Alkol, uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanımı nedeniyle tedavi görmüş veya görüyor olmamak,
j) Kamu haklarını kullanmaktan yoksun bırakılmış olmamak,
k) Sağlık Yönetmeliği hükümleri hariç, polis eğitim kurumlarından çıkarılmamış olmak,
l) Güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması olumlu olmak.
UYARI: EMNİYET TEŞKİLATI PERSONELİNDEN ŞEHİT VEYA VAZİFE MALULÜ OLANLARIN EŞ VEYA ÇOCUKLARI SINAV ÜCRETİ YATIRMAYACAKTIR.
UYARI: 2017 yılı 20.Dönem POMEM Giriş Sınavına başvuruda bulunan adaylardan;
Başvuru ücretini yatırdığı halde internet üzerinden ön başvuru yapmayan ya da yapamayan,
Ön başvurusunu yaptığı halde şahsen başvurusunu yapmayan ya da başvuru şartlarından herhangi birini taşımayan, sınava girmeyen, giremeyen, sınava alınmayan, sınavdan çıkarılan, sınavı geçersiz sayılan,
Aday Değerlendirme ve Seçme Sınavında başarısız olan,
Ücret gerektirmeyen bir işlem için ücret yatıran veya aynı işlem için birden fazla ücret yatıran,
Sınav ücretini kendi adına yatırmayan adayların sınav başvuru ücretleri hiçbir şekilde geri ödenmeyecektir.
Adaylar hangi tarihte ve nerede başvuru ve sınava katılacaklarını www.pa.edu.tr internet adresinden öğreneceklerdir. Ayrıca adaylara posta yoluyla veya değişik iletişim araçları ile tebligat yapılmayacaktır. İnternet ilanı tebligat niteliğindedir. Adayların sınav tarihleri kesinleşip internet üzerinden ilan edildikten sonra değiştirilemez. İnternet ilanının takip edilmemesi sebebiyle şahsen başvuru ve sınavlara katılamamaktan doğan sorumluluk adaylara aittir.
UYARI: Şahsen Başvuru ve Sınav Merkezine gelirken adayların; cep telefonu, ses, görüntü, kayıt cihazı veya değişik benzeri elektronik eşya bulundurmaları yasaktır.
Polis olmak isteyen adayların heyecanla bekledikleri gün geldi, POMEM başvuları bugün başlıyor. POMEM başvuruları nasıl yapılır? POMEM başvurusu yapmak isteyenler hangi işlemleri gerçekleştirmeli? İşte ayrıntılar… POMEM’le 10 bin kişi alınacak, bu kişilerin 9 bini erkek bini ise kadın olacak.
POMEM BAŞVURUSU NASIL YAPILIR?
Adaylar, 03-14 Nisan 2017 tarihleri arasında http://www.pa.edu.tr adresinden e-devlet şifresi ile giriş yaparak ön başvurularını yapabileceklerdir. Polis Akademisi Başkanlığına bağlı Polis Meslek Eğitim Merkezlerine lisans mezunu 2015 veya 2016 yılı Kamu Personeli Seçme Sınavlarının birinden P3 puan türünden en az (60,00) ve üzeri puan alanlar arasından 06/06/2015 tarihli ve 29378 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Polis Meslek Eğitim Merkezleri Giriş Yönetmeliğinde belirtilen diğer şartları taşımak kaydıyla (9.000) erkek ve (1.000) kadın olmak üzere toplam (10.000) öğrenci alımı yapılacaktır. Sınavlarda başarılı olarak Polis Meslek Eğitim Merkezlerinde eğitim gören ve eğitim sonunda başarılı olan adayların polis memuru olarak atamaları yapılacaktır.
Söz konusu alıma ilişkin giriş koşulları aşağıda belirtilmiştir. Alıma ilişkin sınav takvimi Polis Akademisi Başkanlığının resmi internet sitesinden (www.pa.edu.tr) ilan edilecektir.
Diğer kaynaklardan yapılan açıklamalara itibar edilmemesi önemle duyurulur.
POMEM BAŞVURU ŞARTLARI NELER?
a) T.C. vatandaşı olmak,
b) Lisans mezunu veya bunlara denkliği Yükseköğretim Kurulu tarafından kabul edilen yurtdışındaki yükseköğretim kurumlarından mezun olmak
c) Ölçme Seçme ve Yerleştirme Merkezi tarafından lisans mezunları için yapılan 2015 veya 2016 yılı Kamu Personeli Seçme Sınavlarının birinden P3 puan türünden en az (60,00) puan almış olmak,
ç) Emniyet Teşkilatı şehit ve vazife malullerinin eş ve çocukları için ise Ölçme Seçme ve Yerleştirme Merkezi tarafından lisans mezunları için yapılan 2015 veya 2016 yılı Kamu Personeli Seçme Sınavlarının birinden P3 puan türünden en az (48,00) puan almış olmak, (Emniyet Teşkilatında çalışan veya Emniyet Teşkilatından emekli olanların eş ve çocukları bu kapsamda yer almamaktadır)
d) 18 yaşını tamamladıktan sonra yaptırılan yaş düzeltmelerinde, düzeltmeden önceki yaş dikkate alınmak şartıyla, sınavın yapıldığı yılın 31 Aralık tarihi itibariyle 30 yaşından gün almamış olmak (31 Aralık 1988 ve daha sonraki tarihlerde doğmuş olmak),
e) Kadınlar için 162 cm, erkekler için 167 cm’den kısa boylu olmamak, beden kitle endeksi, 18 (dahil) ile 27 (dahil) arasında olmak,
f) Silah taşımaya veya silahlı görev yapmaya hukuki bir engeli bulunmamak,
g) Sağlık durumu yönünden, Sağlık Şartları Yönetmeliğinde belirlenen koşulları taşımak,
ğ) 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 53’üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile, adayın kendisinin ve evli ise eşinin;
1) Kasten işlenen bir suçtan dolayı hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş olsa dahi bir yıl veya daha fazla süreyle hapis cezasına mahkûm olmamak,
2) Affa uğramış veya hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş olsa bile devletin güvenliğine karşı suçlar, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama, kaçakçılık veya cinsel dokunulmazlığa karşı suçlardan dolayı mahkûm olmamak veya bu suçlardan dolayı devam etmekte olan bir soruşturma veya kovuşturma bulunmamak veya kovuşturması uzlaşma ile neticelenmemiş olmak,
h) Adayın kendisinin ve evli ise eşinin; genelev, birleşme yeri, randevuevi, tek başına fuhuş yapılan konut ve benzeri yerlerde çalışmış veya aracılık ve bekleyicilik fiillerinde bulunmamış olmak, genel ahlak ve edebe aykırı mahiyette her türlü yazılı, sesli ve görüntülü eserleri, kaydedildiği materyale bakılmaksızın üretmek ve satmaktan veya kumar, uyuşturucu veya uyarıcı madde nedeniyle, hakkında herhangi bir adlî veya idarî soruşturma veya kovuşturma devam ediyor olmamak, bunlardan dolayı idarî yaptırım uygulanmamak veya bu işler nedeniyle hüküm giymemiş olmak,
ı) Başvuru tarihinde herhangi bir siyasi partiye veya siyasi partilerin yan kuruluşlarına üye bulunmadığına dair yazılı beyan sunmak,
i) Alkol, uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanımı nedeniyle tedavi görmüş veya görüyor olmamak,
j) Kamu haklarını kullanmaktan yoksun bırakılmış olmamak,
k) Sağlık Yönetmeliği hükümleri hariç, polis eğitim kurumlarından çıkarılmamış olmak,
l) Güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması olumlu olmak.
UYARI: EMNİYET TEŞKİLATI PERSONELİNDEN ŞEHİT VEYA VAZİFE MALULÜ OLANLARIN EŞ VEYA ÇOCUKLARI SINAV ÜCRETİ YATIRMAYACAKTIR.
UYARI: 2017 yılı 20.Dönem POMEM Giriş Sınavına başvuruda bulunan adaylardan;
Başvuru ücretini yatırdığı halde internet üzerinden ön başvuru yapmayan ya da yapamayan,
Ön başvurusunu yaptığı halde şahsen başvurusunu yapmayan ya da başvuru şartlarından herhangi birini taşımayan, sınava girmeyen, giremeyen, sınava alınmayan, sınavdan çıkarılan, sınavı geçersiz sayılan,
Aday Değerlendirme ve Seçme Sınavında başarısız olan,
Ücret gerektirmeyen bir işlem için ücret yatıran veya aynı işlem için birden fazla ücret yatıran,
Sınav ücretini kendi adına yatırmayan adayların sınav başvuru ücretleri hiçbir şekilde geri ödenmeyecektir.
Adaylar hangi tarihte ve nerede başvuru ve sınava katılacaklarını www.pa.edu.tr internet adresinden öğreneceklerdir. Ayrıca adaylara posta yoluyla veya değişik iletişim araçları ile tebligat yapılmayacaktır. İnternet ilanı tebligat niteliğindedir. Adayların sınav tarihleri kesinleşip internet üzerinden ilan edildikten sonra değiştirilemez. İnternet ilanının takip edilmemesi sebebiyle şahsen başvuru ve sınavlara katılamamaktan doğan sorumluluk adaylara aittir.
UYARI: Şahsen Başvuru ve Sınav Merkezine gelirken adayların; cep telefonu, ses, görüntü, kayıt cihazı veya değişik benzeri elektronik eşya bulundurmaları yasaktır.
Bakanlık harekete geçti, her daire için 1 araçlık otopark zorunluluğu geliyor
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, özellikle büyük şehirlerde yaşanan otopark sıkıntısına karşı önlem alıyor. Bakanlığın yapacağı düzenlemeyle her daire için 1 araçlık otopark zorunlu hale getirilecek. Zemin kattaki dükkanlar için de aynı şekilde otopark zorunlu olacak.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, kentlerde otopark kapasitesinin artırılması için önlem alıyor. Bakanlık tarafından yapılacak düzenlemelerle, binalarda her 3 daire için 1 araç yerine, her daire için 1 araçlık otopark zorunluluğu getiriliyor. Bakanlık, bodrum katlara otopark yapılmasını da teşvik edecek. Bodrum katlarda, bina ihtiyacının iki katına kadar yapılacak otopark alanı, inşaat hakkından sayılmayarak “emsal” harici tutulacak.
Habertürk gazetesinde yer alan habere göre, binaların zemin katına market gibi otopark gerektirecek dükkân açılacaksa, binanın bu araç yükünü karşılayacak otopark yapması gerekecek.
Aksi takdirde ruhsat verilmeyecek. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, çıkartacağı iki ayrı yönetmelik ile kentlerdeki otopark sorununu çözmek için düzenlemeler yapacak. Otopark yönetmelik taslağı ve planlı alanlar yönetmelik taslağı ile yeni binalara otopark zorunluluğu gelecek. Mevcut mevzuatta, her 3 daire için 1 araçlık otopark alanı zorunluluğu bulunuyor.
Bodrum katlara otopark teşviki
Yeni düzenlemeyle her daire için 1 araçlık otopark yeri zorunlu olacak. Ticari bölgelerde otopark yapmak kolaylaşacak. Bu bölgelerdeki parsellere otopark yapmak için plan değiştirilmesi şartı kaldırılacak. Bodrum katlara otopark yapılması teşvik edilecek. Bodrum katlarda, halen 3 daireye 1 araçlık otopark yapılması emsal harici sayılırken, yeni düzenlemeyle her daire için 2 araçlık otoparka kadar alan, emsal harici tutulacak.
Uygulamayla, bina ihtiyacının iki katına kadar otopark yapılabilecek. Bir araçlık otopark alanı 20 metrekare iken, her dairenin 40 metrekarelik alanı olabilecek.
Dükkana da şart gelecek
Zemin katlarında dükkân olan binalar için de dükkânın fonksiyonuna göre otopark yeri ayrılması şartı getirilecek. Örneğin, binanın zemin katına market yapılacaksa, o marketin araç yükünü kaldıracak ilave otopark zorunlu olacak.
Otopark yerini ayırmayan ruhsat alamayacak. Zemin altı otoparkları arsanın yan ve arka bahçelerinin tamamı ile yol cephelerinde yola 3 metre kalana kadar yapılabilecek.
Katlı mekanik otopark
Otopark yönetmeliği ile Japonya’da yaygın olarak kullanılan, demirden yapılan çok katlı mekanik otopark uygulamasının yasal altyapısı da hazırlanacak. Bakanlık heyeti, Japonya’daki örnekleri incelemek için bu ülkeye gitti. Japonya’da girişimciler tarafından küçük arsalara kurulan mekanik otopark sistemlerinin maliyetinin 2 bin 500 Euro ile 15 bin Euro arasında olduğu belirtildi. Düzenleme, meydanlar ve parklar gibi geniş alanların altına kapalı otopark yapılmasına da olanak sağlayacak.
Bakanlık yetkilileri, halen belediyelere, binalarda ayrılamayan otopark sayısı kadar para verildiğini belirterek, “Belediyeler de o bölgeye otopark yapmakla yükümlü oluyordu. Ancak bu düzenleme ile her daire için daha düşük maliyetle otopark yapılmış olacak” dedi.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, kentlerde otopark kapasitesinin artırılması için önlem alıyor. Bakanlık tarafından yapılacak düzenlemelerle, binalarda her 3 daire için 1 araç yerine, her daire için 1 araçlık otopark zorunluluğu getiriliyor. Bakanlık, bodrum katlara otopark yapılmasını da teşvik edecek. Bodrum katlarda, bina ihtiyacının iki katına kadar yapılacak otopark alanı, inşaat hakkından sayılmayarak “emsal” harici tutulacak.
Habertürk gazetesinde yer alan habere göre, binaların zemin katına market gibi otopark gerektirecek dükkân açılacaksa, binanın bu araç yükünü karşılayacak otopark yapması gerekecek.
Aksi takdirde ruhsat verilmeyecek. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, çıkartacağı iki ayrı yönetmelik ile kentlerdeki otopark sorununu çözmek için düzenlemeler yapacak. Otopark yönetmelik taslağı ve planlı alanlar yönetmelik taslağı ile yeni binalara otopark zorunluluğu gelecek. Mevcut mevzuatta, her 3 daire için 1 araçlık otopark alanı zorunluluğu bulunuyor.
Bodrum katlara otopark teşviki
Yeni düzenlemeyle her daire için 1 araçlık otopark yeri zorunlu olacak. Ticari bölgelerde otopark yapmak kolaylaşacak. Bu bölgelerdeki parsellere otopark yapmak için plan değiştirilmesi şartı kaldırılacak. Bodrum katlara otopark yapılması teşvik edilecek. Bodrum katlarda, halen 3 daireye 1 araçlık otopark yapılması emsal harici sayılırken, yeni düzenlemeyle her daire için 2 araçlık otoparka kadar alan, emsal harici tutulacak.
Uygulamayla, bina ihtiyacının iki katına kadar otopark yapılabilecek. Bir araçlık otopark alanı 20 metrekare iken, her dairenin 40 metrekarelik alanı olabilecek.
Dükkana da şart gelecek
Zemin katlarında dükkân olan binalar için de dükkânın fonksiyonuna göre otopark yeri ayrılması şartı getirilecek. Örneğin, binanın zemin katına market yapılacaksa, o marketin araç yükünü kaldıracak ilave otopark zorunlu olacak.
Otopark yerini ayırmayan ruhsat alamayacak. Zemin altı otoparkları arsanın yan ve arka bahçelerinin tamamı ile yol cephelerinde yola 3 metre kalana kadar yapılabilecek.
Katlı mekanik otopark
Otopark yönetmeliği ile Japonya’da yaygın olarak kullanılan, demirden yapılan çok katlı mekanik otopark uygulamasının yasal altyapısı da hazırlanacak. Bakanlık heyeti, Japonya’daki örnekleri incelemek için bu ülkeye gitti. Japonya’da girişimciler tarafından küçük arsalara kurulan mekanik otopark sistemlerinin maliyetinin 2 bin 500 Euro ile 15 bin Euro arasında olduğu belirtildi. Düzenleme, meydanlar ve parklar gibi geniş alanların altına kapalı otopark yapılmasına da olanak sağlayacak.
Bakanlık yetkilileri, halen belediyelere, binalarda ayrılamayan otopark sayısı kadar para verildiğini belirterek, “Belediyeler de o bölgeye otopark yapmakla yükümlü oluyordu. Ancak bu düzenleme ile her daire için daha düşük maliyetle otopark yapılmış olacak” dedi.
5 Nisan 2017 Çarşamba
Hangi ilde ne kadar Suriyeli var? İşte il il liste
İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Genel Müdürlüğü, Türkiye'de yaşayan Suriyelilerin sayısını ve illere göre dağılımını açıkladı.
İşte il il liste Göç İdaresi Genel Müdürlüğü'ndan yapılan açıklamaya göre, Türkiye genelinde toplan 2 milyon 969 bin Suriyeli göçmen barınıyor. Verilere göre Suriyeli göçmenler toplam nüfusun yüzde 3,72'sine denk geliyor. İşte illere göre Suriyeli dağılımı...
1- Adana:
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 150.795
Nüfus: 2.201.670
İl nüfusu ile karşılaştırma yüzdesi: %6.85
2- Adıyaman:
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 25.631
Nüfus: 610.484
İl nüfusu ile karşılaştırma yüzdesi: %4.20
3- Afyon:
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 4.664
Nüfus: 714.523
İl nüfusu ile karşılaştırma yüzdesi: %0.65
4- Ağrı:
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 916
Nüfus: 542.255
İl nüfusu ile karşılaştırma yüzdesi: %0.17
5- Aksaray:
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 1.492
Nüfus: 396.673
İl nüfusu ile karşılaştırma yüzdesi: %0.38
6- Amasya:
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 244
Nüfus: 326.351
İl nüfusu ile karşılaştırma yüzdesi: %0.07
7- Ankara:
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 73.198
Nüfus: 5.346.518
İl nüfusu ile karşılaştırma yüzdesi: %1.37
8- Antalya:
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 401
Nüfus: 2.325.555
İl nüfusu ile karşılaştırma yüzdesi: %0.02
9- Ardahan:
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 98
Nüfus: 98.335
İl nüfusu ile karşılaştırma yüzdesi: %0.10
10- Artvin:
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 40
Nüfus: 168.068
İl nüfusu ile karşılaştırma yüzdesi: %0.02
11- Aydın:
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 7.994
Nüfus: 1.068.260
İl nüfusu ile karşılaştırma yüzdesi: %0.75
12- Balıkesir:
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 2.176
Nüfus: 1.196.176
İl nüfusu ile karşılaştırma yüzdesi: %0.18
13- Bartın:
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 33
Nüfus: 192.389
İl nüfusu ile karşılaştırma yüzdesi: %0.02
14- Batman:
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 19.706
Nüfus: 576.899
İl nüfusu ile karşılaştırma yüzdesi: %3.42
15-Bayburt:
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 42
Nüfus: 90.154
İl nüfusu ile karşılaştırma yüzdesi: %0.05
16- Bilecik:
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 557
Nüfus: 218.297
İl nüfusu ile karşılaştırma yüzdesi: %0.26
17- Bingöl:
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 703
Nüfus: 269.560
İl nüfusu ile karşılaştırma yüzdesi: %0.26
18- Bitlis:
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 789
Nüfus: 341.255
İl nüfusu ile karşılaştıma yüzdesi: %0.22
19- Bolu:
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 1.146
Nüfus: 229.896
İl nüfusu ile karşılaştırma yüzdesi: %0.38
20- Burdur:
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 8.082
Nüfus: 261.401
İl nüfusu ile karşılaştırma yüzdesi: %3.09
21- Bursa:
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 106.893
Nüfus: 2.901.396
İl nüfusu ile karşılaştırma yüzdesi: %3.68
22- Çanakkale:
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 3.826
Nüfus: 519.793
İl nüfusu ile karşılaştırma yüzdesi: %0.74
23- Çankırı:
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 372
Nüfus: 183.880
İl nüfusu ile karşılaştırma yüzdesi: %0.20
24- Çorum:
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 1.890
Nüfus: 527.863
İl nüfusu ile karşılaştırma yüzdesi: %0.36
25- Denizli:
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 7.964
Nüfus: 1.005.687
İl nüfusu ile karşılaştırma yüzdesi: %0.79
26- Diyarbakır:
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 29.77
Nüfus: 1.673.119
İl nüfusu ile karşılaştırma yüzdesi: %1.78
27- Düzce:
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 627
Nüfus: 370.371
İl nüfusu ile karşılaştırma yüzdesi: %0.17
28- Edirne:
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 6.552
Nüfus: 401.701
İl nüfusu ile karşılaştırma yüzdesi: %1.63
29- Elazığ:
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 5.861
Nüfus: 578.789
İl nüfusu ile karşılaştırma yüzdesi: %1.01
30- Erzincan:
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 185
Nüfus: 226.032
İl nüfusu ile karşılaştırma yüzdesi: %0.08
31- Erzurum:
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 689
Nüfus: 762.021
İl nüfusu ile karşılaştırma yüzdesi: %0.09
32- Eskişehir:
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 2.508
Nüfus: 844.842
İl nüfusu ile karşılaştırma yüzdesi: %0.30
33- Gaziantep:
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 329.670
Nüfus: 1.974.244
İl nüfusu ile karşılaştırma yüzdesi: %16.70
34- Giresun:
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 155
Nüfus: 44.467
İl nüfusu ile karşılaştırma yüzdesi: %0.03
35- Gümüşhane:
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 78
Nüfus: 172.034
İl nüfusu ile karşılaştırma yüzdesi: %0.05
36- Hakkari:
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 1.010
Nüfus: 267.813
İl nüfusu ile karşılaştırma yüzdesi: %0.30
37- Hatay:
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 374.024
Nüfus: 1.555.165
İl nüfusu ile karşılaştırma yüzdesi: %24.69
38- Iğdır:
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 88
Nüfus: 192.785
İl nüfusu ile karşılaştıma yüzdesi: %0.05
39- Isparta:
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 6.409
Nüfus: 427.324
İl nüfusu ile karşılaştırma yüzdesi: %1.50
40- İstanbul:
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 479.555
Nüfus: 14.804.116
İl nüfusu ile karşılaştırma yüzdesi: %3.24
41- İzmir:
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 108.889
Nüfus: 4.223.545
İl nüfusu ile karşılaştırma yüzdesi: %2.58
42- Kahramanmaraş:
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 90.199
Nüfus: 1.112.624
İl nüfusu ile karşılaştırma yüzdesi: %8.11
43- Karabük:
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 488
Nüfus: 242.347
İl nüfusu ile karşılaştırma yüzdesi: %0.20
44- Karaman:
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 585
Nüfus: 245.610
İl nüfusu ile karşılaştırma yüzdesi: %0.24
45- Kars:
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 184
Nüfus: 289.786
İl nüfusu ile karşılaştırma yüzdesi: %0.06
46- Kastamonu:
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 557
Nüfus: 128.537
İl nüfusu ile karşılaştırma yüzdesi: %0.4
47- Kayseri:
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 58.938
Nüfus: 1.358.980
İl nüfusu ile karşılaştırma yüzdesi: %4.34
48- Kırıkkale:
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 817
Nüfus: 227.985
İl nüfusu ile karşılaştırma yüzdesi: %0.29
49- Kırklareli
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 2072
Nüfus: 88.956
İl nüfusu ile karşılaştırma yüzdesi: %2,32
50- Kırşehir:
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 873
Nüfus: 229.975
İl nüfusu ile karşılaştırma yüzdesi: %0.38
51- Kilis:
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 124.481
Nüfus: 130.825
İl nüfusu ile karşılaştırma yüzdesi: %95.15
52- Kocaeli:
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 32.090
Nüfus: 1.830.772
İl nüfusu ile karşılaştırma yüzdesi: %1.75
53- Konya:
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 73.445
Nüfus: 2.161.303
İl nüfusu ile karşılaştırma yüzdesi: %3.40
54- Kütahya:
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 370
Nüfus: 573.642
İl nüfusu ile karşılaştırma yüzdesi: %0.06
55- Malatya:
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 21.986
Nüfus: 781.305
İl nüfusu ile karşılaştırma yüzdesi: %2.81
56- Manisa:
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 6.700
Nüfus: 1.396.945
İl nüfusu ile karşılaştırma yüzdesi: %0.48
57- Mersin:
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 146.931
Nüfus: 1.779.582
İl nüfusu ile karşılaştırma yüzdesi: %8.28
58- Muğla:
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 9.588
Nüfus: 923.773
İl nüfusu ile karşılaştırma yüzdesi: %1.04
59- Muş:
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 858
Nüfus: 406.501
İl nüfusu ile karşılaştırma yüzdesi: %0.21
60- Nevşehir:
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 6.607
Nüfus: 290.895
İl nüfusu ile karşılaştırma yüzdesi: %2.27
61- Niğde:
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 3.425
Nüfus: 351.468
İl nüfusu ile karşılaştırma yüzdesi: %0.97
62- Ordu:
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 727
Nüfus: 750.588
İl nüfusu ile karşılaştırma yüzdesi: %0.10
63- Osmaniye:
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 43.773
Nüfus: 522.175
İl nüfusu ile karşılaştırma yüzdesi: %8.38
64- Rize:
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 662
Nüfus: 331.048
İl nüfusu ile karşılaştırma yüzdesi: %0.20
65- Sakarya:
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 8.120
Nüfus: 976.948
İl nüfusu ile karşılaştıma yüzdesi: %0.83
66- Samsun:
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 4.303
Nüfus: 1.295.927
İl nüfusu ile karşılaştıma yüzdesi: %0.33
67- Siirt:
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 3.372
Nüfus: 322.664
İl nüfusu ile karşılaştırma yüzdesi: %1.05
68- Sinop:
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 82
Nüfus: 208.478
İl nüfusu ile karşılaştırma yüzdesi: %0.04
69- Sivas:
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 2.540
Nüfus: 621.224
İl nüfusu ile karşılaştırma yüzdesi: %0.41
70- Şanlıurfa:
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 420.532
Nüfus: 1.940.627
İl nüfusu ile karşılaştırma yüzdesi: %21.67
71- Tokat:
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 874
Nüfus: 602.662
İl nüfusu ile karşılaştırma yüzdesi: %0.15
72- Tekirdağ:
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 6.484
Nüfus: 972.875
İl nüfusu ile karşılaştıma yüzdesi: %0.67
73- Trabzon:
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 2.223
Nüfus: 779.379
İl nüfusu ile karşılaştırma yüzdesi: %0.29
74- Tunceli:
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 89
Nüfus: 82.193
İl nüfusu ile karşılaştırma yüzdesi: %0.11
75- Uşak:
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 1.341
Nüfus: 358.736
İl nüfusu ile karşılaştırma yüzdesi: %0.37
76- Yalova:
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 2.904
Nüfus: 241.665
İl nüfusu ile karşılaştırma yüzdesi: %1.20
77- Van:
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 1.890
Nüfus: 1.100.190
İl nüfusu ile karşılaştırma yüzdesi: %0.17
78- Yozgat:
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 3.525
Nüfus: 421.041
İl nüfusu ile karşılaştırma yüzdesi: %0.80
79- Zonguldak:
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 331
Nüfus: 597.524
İl nüfusu ile karşılaştıma yüzdesi: %0.06
(Kaynak:cnntürk)
İşte il il liste Göç İdaresi Genel Müdürlüğü'ndan yapılan açıklamaya göre, Türkiye genelinde toplan 2 milyon 969 bin Suriyeli göçmen barınıyor. Verilere göre Suriyeli göçmenler toplam nüfusun yüzde 3,72'sine denk geliyor. İşte illere göre Suriyeli dağılımı...
1- Adana:
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 150.795
Nüfus: 2.201.670
İl nüfusu ile karşılaştırma yüzdesi: %6.85
2- Adıyaman:
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 25.631
Nüfus: 610.484
İl nüfusu ile karşılaştırma yüzdesi: %4.20
3- Afyon:
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 4.664
Nüfus: 714.523
İl nüfusu ile karşılaştırma yüzdesi: %0.65
4- Ağrı:
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 916
Nüfus: 542.255
İl nüfusu ile karşılaştırma yüzdesi: %0.17
5- Aksaray:
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 1.492
Nüfus: 396.673
İl nüfusu ile karşılaştırma yüzdesi: %0.38
6- Amasya:
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 244
Nüfus: 326.351
İl nüfusu ile karşılaştırma yüzdesi: %0.07
7- Ankara:
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 73.198
Nüfus: 5.346.518
İl nüfusu ile karşılaştırma yüzdesi: %1.37
8- Antalya:
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 401
Nüfus: 2.325.555
İl nüfusu ile karşılaştırma yüzdesi: %0.02
9- Ardahan:
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 98
Nüfus: 98.335
İl nüfusu ile karşılaştırma yüzdesi: %0.10
10- Artvin:
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 40
Nüfus: 168.068
İl nüfusu ile karşılaştırma yüzdesi: %0.02
11- Aydın:
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 7.994
Nüfus: 1.068.260
İl nüfusu ile karşılaştırma yüzdesi: %0.75
12- Balıkesir:
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 2.176
Nüfus: 1.196.176
İl nüfusu ile karşılaştırma yüzdesi: %0.18
13- Bartın:
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 33
Nüfus: 192.389
İl nüfusu ile karşılaştırma yüzdesi: %0.02
14- Batman:
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 19.706
Nüfus: 576.899
İl nüfusu ile karşılaştırma yüzdesi: %3.42
15-Bayburt:
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 42
Nüfus: 90.154
İl nüfusu ile karşılaştırma yüzdesi: %0.05
16- Bilecik:
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 557
Nüfus: 218.297
İl nüfusu ile karşılaştırma yüzdesi: %0.26
17- Bingöl:
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 703
Nüfus: 269.560
İl nüfusu ile karşılaştırma yüzdesi: %0.26
18- Bitlis:
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 789
Nüfus: 341.255
İl nüfusu ile karşılaştıma yüzdesi: %0.22
19- Bolu:
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 1.146
Nüfus: 229.896
İl nüfusu ile karşılaştırma yüzdesi: %0.38
20- Burdur:
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 8.082
Nüfus: 261.401
İl nüfusu ile karşılaştırma yüzdesi: %3.09
21- Bursa:
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 106.893
Nüfus: 2.901.396
İl nüfusu ile karşılaştırma yüzdesi: %3.68
22- Çanakkale:
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 3.826
Nüfus: 519.793
İl nüfusu ile karşılaştırma yüzdesi: %0.74
23- Çankırı:
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 372
Nüfus: 183.880
İl nüfusu ile karşılaştırma yüzdesi: %0.20
24- Çorum:
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 1.890
Nüfus: 527.863
İl nüfusu ile karşılaştırma yüzdesi: %0.36
25- Denizli:
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 7.964
Nüfus: 1.005.687
İl nüfusu ile karşılaştırma yüzdesi: %0.79
26- Diyarbakır:
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 29.77
Nüfus: 1.673.119
İl nüfusu ile karşılaştırma yüzdesi: %1.78
27- Düzce:
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 627
Nüfus: 370.371
İl nüfusu ile karşılaştırma yüzdesi: %0.17
28- Edirne:
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 6.552
Nüfus: 401.701
İl nüfusu ile karşılaştırma yüzdesi: %1.63
29- Elazığ:
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 5.861
Nüfus: 578.789
İl nüfusu ile karşılaştırma yüzdesi: %1.01
30- Erzincan:
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 185
Nüfus: 226.032
İl nüfusu ile karşılaştırma yüzdesi: %0.08
31- Erzurum:
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 689
Nüfus: 762.021
İl nüfusu ile karşılaştırma yüzdesi: %0.09
32- Eskişehir:
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 2.508
Nüfus: 844.842
İl nüfusu ile karşılaştırma yüzdesi: %0.30
33- Gaziantep:
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 329.670
Nüfus: 1.974.244
İl nüfusu ile karşılaştırma yüzdesi: %16.70
34- Giresun:
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 155
Nüfus: 44.467
İl nüfusu ile karşılaştırma yüzdesi: %0.03
35- Gümüşhane:
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 78
Nüfus: 172.034
İl nüfusu ile karşılaştırma yüzdesi: %0.05
36- Hakkari:
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 1.010
Nüfus: 267.813
İl nüfusu ile karşılaştırma yüzdesi: %0.30
37- Hatay:
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 374.024
Nüfus: 1.555.165
İl nüfusu ile karşılaştırma yüzdesi: %24.69
38- Iğdır:
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 88
Nüfus: 192.785
İl nüfusu ile karşılaştıma yüzdesi: %0.05
39- Isparta:
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 6.409
Nüfus: 427.324
İl nüfusu ile karşılaştırma yüzdesi: %1.50
40- İstanbul:
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 479.555
Nüfus: 14.804.116
İl nüfusu ile karşılaştırma yüzdesi: %3.24
41- İzmir:
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 108.889
Nüfus: 4.223.545
İl nüfusu ile karşılaştırma yüzdesi: %2.58
42- Kahramanmaraş:
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 90.199
Nüfus: 1.112.624
İl nüfusu ile karşılaştırma yüzdesi: %8.11
43- Karabük:
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 488
Nüfus: 242.347
İl nüfusu ile karşılaştırma yüzdesi: %0.20
44- Karaman:
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 585
Nüfus: 245.610
İl nüfusu ile karşılaştırma yüzdesi: %0.24
45- Kars:
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 184
Nüfus: 289.786
İl nüfusu ile karşılaştırma yüzdesi: %0.06
46- Kastamonu:
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 557
Nüfus: 128.537
İl nüfusu ile karşılaştırma yüzdesi: %0.4
47- Kayseri:
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 58.938
Nüfus: 1.358.980
İl nüfusu ile karşılaştırma yüzdesi: %4.34
48- Kırıkkale:
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 817
Nüfus: 227.985
İl nüfusu ile karşılaştırma yüzdesi: %0.29
49- Kırklareli
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 2072
Nüfus: 88.956
İl nüfusu ile karşılaştırma yüzdesi: %2,32
50- Kırşehir:
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 873
Nüfus: 229.975
İl nüfusu ile karşılaştırma yüzdesi: %0.38
51- Kilis:
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 124.481
Nüfus: 130.825
İl nüfusu ile karşılaştırma yüzdesi: %95.15
52- Kocaeli:
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 32.090
Nüfus: 1.830.772
İl nüfusu ile karşılaştırma yüzdesi: %1.75
53- Konya:
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 73.445
Nüfus: 2.161.303
İl nüfusu ile karşılaştırma yüzdesi: %3.40
54- Kütahya:
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 370
Nüfus: 573.642
İl nüfusu ile karşılaştırma yüzdesi: %0.06
55- Malatya:
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 21.986
Nüfus: 781.305
İl nüfusu ile karşılaştırma yüzdesi: %2.81
56- Manisa:
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 6.700
Nüfus: 1.396.945
İl nüfusu ile karşılaştırma yüzdesi: %0.48
57- Mersin:
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 146.931
Nüfus: 1.779.582
İl nüfusu ile karşılaştırma yüzdesi: %8.28
58- Muğla:
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 9.588
Nüfus: 923.773
İl nüfusu ile karşılaştırma yüzdesi: %1.04
59- Muş:
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 858
Nüfus: 406.501
İl nüfusu ile karşılaştırma yüzdesi: %0.21
60- Nevşehir:
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 6.607
Nüfus: 290.895
İl nüfusu ile karşılaştırma yüzdesi: %2.27
61- Niğde:
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 3.425
Nüfus: 351.468
İl nüfusu ile karşılaştırma yüzdesi: %0.97
62- Ordu:
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 727
Nüfus: 750.588
İl nüfusu ile karşılaştırma yüzdesi: %0.10
63- Osmaniye:
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 43.773
Nüfus: 522.175
İl nüfusu ile karşılaştırma yüzdesi: %8.38
64- Rize:
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 662
Nüfus: 331.048
İl nüfusu ile karşılaştırma yüzdesi: %0.20
65- Sakarya:
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 8.120
Nüfus: 976.948
İl nüfusu ile karşılaştıma yüzdesi: %0.83
66- Samsun:
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 4.303
Nüfus: 1.295.927
İl nüfusu ile karşılaştıma yüzdesi: %0.33
67- Siirt:
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 3.372
Nüfus: 322.664
İl nüfusu ile karşılaştırma yüzdesi: %1.05
68- Sinop:
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 82
Nüfus: 208.478
İl nüfusu ile karşılaştırma yüzdesi: %0.04
69- Sivas:
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 2.540
Nüfus: 621.224
İl nüfusu ile karşılaştırma yüzdesi: %0.41
70- Şanlıurfa:
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 420.532
Nüfus: 1.940.627
İl nüfusu ile karşılaştırma yüzdesi: %21.67
71- Tokat:
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 874
Nüfus: 602.662
İl nüfusu ile karşılaştırma yüzdesi: %0.15
72- Tekirdağ:
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 6.484
Nüfus: 972.875
İl nüfusu ile karşılaştıma yüzdesi: %0.67
73- Trabzon:
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 2.223
Nüfus: 779.379
İl nüfusu ile karşılaştırma yüzdesi: %0.29
74- Tunceli:
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 89
Nüfus: 82.193
İl nüfusu ile karşılaştırma yüzdesi: %0.11
75- Uşak:
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 1.341
Nüfus: 358.736
İl nüfusu ile karşılaştırma yüzdesi: %0.37
76- Yalova:
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 2.904
Nüfus: 241.665
İl nüfusu ile karşılaştırma yüzdesi: %1.20
77- Van:
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 1.890
Nüfus: 1.100.190
İl nüfusu ile karşılaştırma yüzdesi: %0.17
78- Yozgat:
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 3.525
Nüfus: 421.041
İl nüfusu ile karşılaştırma yüzdesi: %0.80
79- Zonguldak:
Kayıt edilen Suriyeli sayısı: 331
Nüfus: 597.524
İl nüfusu ile karşılaştıma yüzdesi: %0.06
(Kaynak:cnntürk)
Meral Akşener'in avukatı tutuklandı
FETÖ'nün avukat yapılanmasına yönelik soruşturma kapsamında aralarında Meral Akşener'in eski hukuk danışmanının da bulunduğu 30 şüpheli tukuklandı.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen FETÖ’nün avukat yapılanmasına yönelik soruşturma kapsamında Meral Akşener’in, Erhan Tuncel’in ve eski emniyet müdürlerinin avukatlarının da aralarında bulunduğu 30 şüpheli tutuklandı.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen FETÖ’nün avukat yapılanmasına yönelik soruşturma kapsamında Meral Akşener’in, Erhan Tuncel’in ve eski emniyet müdürlerinin avukatlarının da aralarında bulunduğu 30 şüpheli tutuklandı.
4 Nisan 2017 Salı
Melania Trump'ın resmi portresi sosyal medyayı salladı
ABD'nin First Lady'si Melania Trump'ın resmi portresi sosyal medyada gündeme oturdu...
Beyaz Saray, First Lady Melania Trump'ın resmi portresini yayımladı. Siyah elbise giymiş, siyah fularlı Trump'ın portresi, sosyal medyada da çok konuşuluyor.
Fotoğrafta Trump, eşinin evlenirken hediye ettiği 1.5 milyon dolar değerinde 13 karatlık elmaslı yüzüğünü taktığı görülüyor. Fotoğraf kısa sürede binlerce beğeni aldı.
Bazı sosyal medya kullanıcıları ise ünlülerin fotoğrafçısı olarak tanınan Regine Mahaux'nun çektiği fotoğrafla Melania Trump'ın yüzünün rötuşlandığını savundu.
Beyaz Saray özgeçmişini yayımladı
Beyaz Saray, ABD Başkanı Donald Trump'ın eşi Melania Trump'ın özgeçmişini yayınladı.
Beyaz Saray'ın resmi web sayfasında yayınlanan bilgilerde, 26 Nisan 1976'da Slovenya'da doğan Melania Trump'ın 16 yaşında modellik kariyerine başladığı belirtildi. Yayınlandıktan sonra sosyal medyayı da hareketlendiren, o zamanki adıyla Melania Knavs'ın Ljubliana Üniversitesi'nde eğitim almak istediği ancak modellik kariyerini ilerletmek için Milano ve Paris'te çalışmalar yaptığı, 1996 yılında da New York'a taşındığı öğrenildi. Model olarak yüksek profilli işlerde çalıştığı belirtilen Melania Trump'ın, uluslararası üne sahip fotoğrafçılarla çalıştığı, ünlü dergilerde fotoğraflarının yayınlandığı aktarıldı.'
New York'un kültürel zenginliği ile yoğrulan Melania Trump'ın, sanat, mimari, tasarım, moda ve güzellik konularına tutkulu olduğu, yardımseverlik, sadakat ve cömertliğin bazen bu tutkuları da aştığı' belirtildi. Beyaz Saray'ın resmi sitesinde fotoğraflar eşliğinde yayınlanan bilgilere göre, 2005 yılında Donald Trump ile evlenen Melania Trump, 2006 yılında bir erkek çocuk dünyaya getirdi.
Aynı yıl Amerikan vatandaşı olan Melania Trump, ABD dışında doğan ikinci 'First Lady' oldu.
Beyaz Saray, First Lady Melania Trump'ın resmi portresini yayımladı. Siyah elbise giymiş, siyah fularlı Trump'ın portresi, sosyal medyada da çok konuşuluyor.
Fotoğrafta Trump, eşinin evlenirken hediye ettiği 1.5 milyon dolar değerinde 13 karatlık elmaslı yüzüğünü taktığı görülüyor. Fotoğraf kısa sürede binlerce beğeni aldı.
Bazı sosyal medya kullanıcıları ise ünlülerin fotoğrafçısı olarak tanınan Regine Mahaux'nun çektiği fotoğrafla Melania Trump'ın yüzünün rötuşlandığını savundu.
Beyaz Saray özgeçmişini yayımladı
Beyaz Saray, ABD Başkanı Donald Trump'ın eşi Melania Trump'ın özgeçmişini yayınladı.
Beyaz Saray'ın resmi web sayfasında yayınlanan bilgilerde, 26 Nisan 1976'da Slovenya'da doğan Melania Trump'ın 16 yaşında modellik kariyerine başladığı belirtildi. Yayınlandıktan sonra sosyal medyayı da hareketlendiren, o zamanki adıyla Melania Knavs'ın Ljubliana Üniversitesi'nde eğitim almak istediği ancak modellik kariyerini ilerletmek için Milano ve Paris'te çalışmalar yaptığı, 1996 yılında da New York'a taşındığı öğrenildi. Model olarak yüksek profilli işlerde çalıştığı belirtilen Melania Trump'ın, uluslararası üne sahip fotoğrafçılarla çalıştığı, ünlü dergilerde fotoğraflarının yayınlandığı aktarıldı.'
New York'un kültürel zenginliği ile yoğrulan Melania Trump'ın, sanat, mimari, tasarım, moda ve güzellik konularına tutkulu olduğu, yardımseverlik, sadakat ve cömertliğin bazen bu tutkuları da aştığı' belirtildi. Beyaz Saray'ın resmi sitesinde fotoğraflar eşliğinde yayınlanan bilgilere göre, 2005 yılında Donald Trump ile evlenen Melania Trump, 2006 yılında bir erkek çocuk dünyaya getirdi.
Aynı yıl Amerikan vatandaşı olan Melania Trump, ABD dışında doğan ikinci 'First Lady' oldu.
'Pembe Yıldız' rekor fiyata yeni sahibini buldu
Hong Kong'da açık artırmaya çıkarılan dünyanın en büyük pembe elması 71,2 milyon dolara satıldı.
Sotheby’s Müzayede Evi, 59,6 karatlık oval "Pembe Yıldız"ın Hong Kong'da düzenlenen açık artırmada 71,2 milyon dolara satıldığını açıkladı.
Şimdiye kadar açık artırmada en yüksek fiyata satılan elmas yüzüğün yeni sahibi, müzayedeye telefonla katılan Hong Konglu mücevher firması Chow Tai Fook oldu.
De Beers şirketi tarafından 1999'da Güney Afrika'daki bir madenden çıkarılan Pembe Yıldız'a 60 milyon dolar değer biçilmişti.
Yontulmadan önce 132,5 karat olan elmasın kesimi, 20 aydan uzun sürmüştü.
Bilinen en büyük canlı pembe renkte elmas olarak tanımlanan Pembe Yıldız, 29 Mayıs 2003'te Monaco'da düzenlenen bir törenle kamuoyuna tanıtılmıştı.
Sotheby’s Müzayede Evi, 59,6 karatlık oval "Pembe Yıldız"ın Hong Kong'da düzenlenen açık artırmada 71,2 milyon dolara satıldığını açıkladı.
Şimdiye kadar açık artırmada en yüksek fiyata satılan elmas yüzüğün yeni sahibi, müzayedeye telefonla katılan Hong Konglu mücevher firması Chow Tai Fook oldu.
De Beers şirketi tarafından 1999'da Güney Afrika'daki bir madenden çıkarılan Pembe Yıldız'a 60 milyon dolar değer biçilmişti.
Yontulmadan önce 132,5 karat olan elmasın kesimi, 20 aydan uzun sürmüştü.
Bilinen en büyük canlı pembe renkte elmas olarak tanımlanan Pembe Yıldız, 29 Mayıs 2003'te Monaco'da düzenlenen bir törenle kamuoyuna tanıtılmıştı.
Dursun Çiçek'e "Balyoz" davasından tazminat
Balyoz Planı davası kapsamında beraatine karar verilen CHP İstanbul Milletvekili Dursun Çiçek'e, 39 bin 361 lira maddi, 50 bin lira manevi olmak üzere 89 bin 361 lira tazminatın yasal faiziyle ödenmesine karar verildi.
İstanbul 20. Ağır Ceza Mahkemesi, Balyoz Planı davası kapsamında beraatine karar verilen CHP İstanbul Milletvekili Dursun Çiçek'e, yaşadığı mağduriyetler için 39 bin 361 lira maddi, 50 bin lira da manevi olmak üzere 89 bin 361 lira tazminatın yasal faiziyle ödenmesine hükmetti.
İstanbul 20. Ağır Ceza Mahkemesindeki yedinci duruşmaya davacı Dursun Çiçek, avukat kızı İrem Çiçek ile katıldı.
Duruşmada, OYAK Genel Müdürlüğü ve ING Bank tarafından mahkemeye gönderilen yazılar üzerine bilirkişi heyeti oluşturulduğu ve dosyanın bu heyete gönderildiği belirtilerek, bilirkişi heyetinin hazırladığı 25 Ocak 2017 tarihli ek raporun dosyaya sunulduğu tutanağa geçirildi.
Beyanı sorulan davacı Çiçek, her ne kadar bazı aleyhe hususlar olsa da bilirkişi raporunun yerinde olduğunu kaydederek, "Bilirkişi raporuna göre mahkemece maddi tazminata, ayrıca dava dilekçemiz göz önüne alınarak manevi tazminata hükmedilmesini talep ediyorum." dedi.
Esas hakkında görüşü sorulan İstanbul Cumhuriyet Savcısı Gürsel Akpınar, davacı Çiçek'in tutuklu yargılandığı Balyoz Planı davasının beraatle sonuçlandığını ve buna ilişkin tazminat talepli dava açtığını belirterek, yasal şartların mevcut olması nedeniyle talebi kabul edilerek Çiçek'e tazminat ödenmesine hükmedilmesini istedi.
Davayı karara bağlayan mahkeme heyeti, davacı Çiçek tarafından açılan maddi ve manevi tazminat talepli davanın kısmen kabulüne hükmederek, 31 bin 349, 28 liralık maaş farkı, 6 bin 270, 66 liralık emekli keseneği kaybı, bin 741,86 liralık OYAK Emeklilik yardım farkından oluşan 39 bin 361, 80 lira maddi ve 50 bin lira da manevi olmak üzere toplam 89 bin 361,80 liranın, haksız eylem tarihi olan 3 Ocak 2014'ten itibaren işleyecek faiziyle Hazine'den alınarak davacı Dursun Çiçek'e ödenmesini kararlaştırdı.
Mahkeme heyeti, 10 bin 529 liralık vekalet ücretinin Hazine'den alınarak davacıya verilmesini hükme bağladı.
Mahkemenin bu kararının ardından konuşan Dursun Çiçek, "Dava kapsamında en çok mağdur olan benim ama bugüne kadar mahkemelerin verdiği tazminat miktarlarının en düşüğü de bu oldu" dedi.
Mahkeme Başkanı da Çiçek'e, mağdur edildiği 4 ayın dikkate alındığını belirterek, Yargıtay içtihatlarına göre karar verildiğini, itirazın istinaf mahkemelerine yapılabileceğini söyledi.
BEKTAŞ VE ALAN REKOR TAZMİNAT ALMIŞTI
Ergenekon ve Balyoz planı davaları kapsamında bin 223 gün (40 ay) tutuklu kalan Dursun Çiçek, hakkında verilen beraat kararının Yargıtay tarafından onanmasının ardındanBalyoz Planı davasındaki mağduriyetiyle ilgili avukatı İrem Çiçek aracılığıyla İstanbul 20. Ağır Ceza Mahkemesine İçişleri Bakanlığı aleyhine 1 milyon 500 bin liralık tazminat talepli dava açmıştı.
Balyoz Planı davası kapsamında tutuklu yargılanan ve beraatlerine hükmedilen emekli subaylar, daha sonra ikamet ettikleri yerlerdeki ağır ceza mahkemelerine tazminat talepli davalar açmışlardı. Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi, emekli Tümgeneral Salim Erkal Bektaş'a toplam 1 milyon 499 bin, Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesi ise emekli Korgeneral Engin Alan'a 1 milyon 363 bin lira maddi-manevi tazminat ödenmesine hükmetmiş ve bu miktarlar şu ana kadar ödenen en yüksek tazminat miktarları olarak dikkati çekmişti. ntvmsnc
İstanbul 20. Ağır Ceza Mahkemesi, Balyoz Planı davası kapsamında beraatine karar verilen CHP İstanbul Milletvekili Dursun Çiçek'e, yaşadığı mağduriyetler için 39 bin 361 lira maddi, 50 bin lira da manevi olmak üzere 89 bin 361 lira tazminatın yasal faiziyle ödenmesine hükmetti.
İstanbul 20. Ağır Ceza Mahkemesindeki yedinci duruşmaya davacı Dursun Çiçek, avukat kızı İrem Çiçek ile katıldı.
Duruşmada, OYAK Genel Müdürlüğü ve ING Bank tarafından mahkemeye gönderilen yazılar üzerine bilirkişi heyeti oluşturulduğu ve dosyanın bu heyete gönderildiği belirtilerek, bilirkişi heyetinin hazırladığı 25 Ocak 2017 tarihli ek raporun dosyaya sunulduğu tutanağa geçirildi.
Beyanı sorulan davacı Çiçek, her ne kadar bazı aleyhe hususlar olsa da bilirkişi raporunun yerinde olduğunu kaydederek, "Bilirkişi raporuna göre mahkemece maddi tazminata, ayrıca dava dilekçemiz göz önüne alınarak manevi tazminata hükmedilmesini talep ediyorum." dedi.
Esas hakkında görüşü sorulan İstanbul Cumhuriyet Savcısı Gürsel Akpınar, davacı Çiçek'in tutuklu yargılandığı Balyoz Planı davasının beraatle sonuçlandığını ve buna ilişkin tazminat talepli dava açtığını belirterek, yasal şartların mevcut olması nedeniyle talebi kabul edilerek Çiçek'e tazminat ödenmesine hükmedilmesini istedi.
Davayı karara bağlayan mahkeme heyeti, davacı Çiçek tarafından açılan maddi ve manevi tazminat talepli davanın kısmen kabulüne hükmederek, 31 bin 349, 28 liralık maaş farkı, 6 bin 270, 66 liralık emekli keseneği kaybı, bin 741,86 liralık OYAK Emeklilik yardım farkından oluşan 39 bin 361, 80 lira maddi ve 50 bin lira da manevi olmak üzere toplam 89 bin 361,80 liranın, haksız eylem tarihi olan 3 Ocak 2014'ten itibaren işleyecek faiziyle Hazine'den alınarak davacı Dursun Çiçek'e ödenmesini kararlaştırdı.
Mahkeme heyeti, 10 bin 529 liralık vekalet ücretinin Hazine'den alınarak davacıya verilmesini hükme bağladı.
Mahkemenin bu kararının ardından konuşan Dursun Çiçek, "Dava kapsamında en çok mağdur olan benim ama bugüne kadar mahkemelerin verdiği tazminat miktarlarının en düşüğü de bu oldu" dedi.
Mahkeme Başkanı da Çiçek'e, mağdur edildiği 4 ayın dikkate alındığını belirterek, Yargıtay içtihatlarına göre karar verildiğini, itirazın istinaf mahkemelerine yapılabileceğini söyledi.
BEKTAŞ VE ALAN REKOR TAZMİNAT ALMIŞTI
Ergenekon ve Balyoz planı davaları kapsamında bin 223 gün (40 ay) tutuklu kalan Dursun Çiçek, hakkında verilen beraat kararının Yargıtay tarafından onanmasının ardındanBalyoz Planı davasındaki mağduriyetiyle ilgili avukatı İrem Çiçek aracılığıyla İstanbul 20. Ağır Ceza Mahkemesine İçişleri Bakanlığı aleyhine 1 milyon 500 bin liralık tazminat talepli dava açmıştı.
Balyoz Planı davası kapsamında tutuklu yargılanan ve beraatlerine hükmedilen emekli subaylar, daha sonra ikamet ettikleri yerlerdeki ağır ceza mahkemelerine tazminat talepli davalar açmışlardı. Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi, emekli Tümgeneral Salim Erkal Bektaş'a toplam 1 milyon 499 bin, Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesi ise emekli Korgeneral Engin Alan'a 1 milyon 363 bin lira maddi-manevi tazminat ödenmesine hükmetmiş ve bu miktarlar şu ana kadar ödenen en yüksek tazminat miktarları olarak dikkati çekmişti. ntvmsnc
Etiketler:
chp,
dava,
haber,
istanbul,
milletvekili
Booking neden kapandı?
Booking neden kapandı, sorusuna yanıt aranıyor. Türkiye'de tatilcilerin kendi bütçelerine uygun otel, pansiyon gibi konaklayacak yer bulmak için kullandıkları Booking.com için Türkiye'deki faaliyetlerinin durdurulması yönünde karar alındı. Bu kararın alınmasının ardından artık kullanıcılar Booking'den Türkiye'deki tesisler için rezervasyon hizmeti alamıyor. TÜRSAB tarafından açılan dava sonrasında Booking.com'un Türkiye faaliyetlerinin durdurulmasına sosyal medya kullanıcıları tepki gösterdi. Peki Booking neden kapandı?
TÜRSAB'ın açtığı davanın sonucunda Booking.com'un Türkiye'deki faaliyetleri durduruldu. Bu gelişmenin yaşanmasının ardından kullanıcılar, Booking neden kapandı, sorusuna yanıt aramaya başladı. İnternet üzerinden hizmet veren, otel ve pansiyon arayanların en çok tercih ettiği web sitelerinin başında gelen, sağladığı kolaylıklar sayesinde kullanıcılarını memnun eden Booking'in kapatılması soru işaretlerine neden oldu. Çok sayıda kullanıcı Booking.com'un kapatılmasına sosyal medya üzerinden tepki gösterdi. Mahkeme kararının uygulanmaya başlanmasının ardından Booking'ten rezevasyon yapmak isteyenler istedikleri tesislere ulaşamadı, hizmet alamadı. Peki Booking neden kapatıldı? İşte detaylar...
TÜRSAB dava açmıştı
Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB), birlik üyesi seyahat acentalarına karşı gerçekleştirilen haksız rekabetin önlenmesi amacıyla açığı davada mahkeme Booking.com'un Türkiye'dek faaliyetlerini tedbiren durdurma kararı aldı. Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği (TÜRSAB) Genel Sekreteri Çetin Gürcün, online rezervasyon portalı Booking.com'un Hollanda menşeli olması nedeniyle Türkiye'deki faaliyetlerinin durdurulması kararı verildiği iddialarına yönelik, "Bunlarla hiç alakası yok. Bu dava 2015 yılında açıldı. O zaman Türkiye ile Hollanda'nın ilişkileri lale gibiydi." dedi. Gürcün, Booking.com'un, Türkiye'de, Türk vatandaşlarına Türkiye sahillerindeki otelleri (rezervasyon) satmaya başladığını ifade ederek, "Mahkemeye bu nedenle başvurduk. (Mahkeme) Haksız rekabet nedeniyle Booking.com'un faaliyetlerini durdurma kararı aldı." dedi.
Booking.com'dan rezervasyon yapılamıyor
TÜRSAB'ın başvurusunun ardından alınan kararın ardından 30 Mart'ta Booking.com'un Türkiye'deki faaliyetleri durduruldu. Kullanıcılar artık siteden rezervasyon yapmak istediklerinde tesislere ulaşamıyor. İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi'nde 2015'te açılan davanın bugünkü duruşmasında portalın, Türkiye'de yerleşik otel, konaklama tesislerinin pazarlanması ve pazarlanmasına aracılık edilmesi yönündeki faaliyetinin durdurulmasına ve bu konuda Bilgi Teknolojileri Kurumu'na (BTK) yazı yazılması kararı da çıktı. Portala erişim engelinin ise mahkeme kararının tebliğ edilmesinin ardından uygulanması bekleniyor.
Booking.com'dan ilk açıklama geldi
Yasaklanma kararı sonrası ilk açıklamasını yapan booking.com, daha önce yapılmış rezevasyonların akıbeti ile de ilgili bilgi verdi.
Booking'den yapılan açıklamada, "Bir elektronik ticaret ve teknoloji şirketi olarak, Türk müşterilerin tüm dünyadan konaklama karşılaştırma ve rezervasyonları yapmalarını şeffaf ve kolay bir platformda sunarak pazarda sağlıklı bir rekabetin oluşmasına katkıda bulunuyoruz" denildi.
Rezervasyonu olanların akıbeti ne olacak?
Booking.com hakkında alınan kararın ardından kullanıcılar rezervasyonlarında bir sorun yaşayıp yaşamayacağını merak ediyor. Bu durumdaki rezervasyonları ile ilgili bir sorun yaşamayacaklar.
Yurtdışı rezervasyonu yapılabilecek
Kullanıcılar Booking.com'dan Türkiye rezervasyonlarını yapamayacak ancak yurtdışındaki otellere rezervasyon yaptırabilecekler.
TÜRSAB'ın açtığı davanın sonucunda Booking.com'un Türkiye'deki faaliyetleri durduruldu. Bu gelişmenin yaşanmasının ardından kullanıcılar, Booking neden kapandı, sorusuna yanıt aramaya başladı. İnternet üzerinden hizmet veren, otel ve pansiyon arayanların en çok tercih ettiği web sitelerinin başında gelen, sağladığı kolaylıklar sayesinde kullanıcılarını memnun eden Booking'in kapatılması soru işaretlerine neden oldu. Çok sayıda kullanıcı Booking.com'un kapatılmasına sosyal medya üzerinden tepki gösterdi. Mahkeme kararının uygulanmaya başlanmasının ardından Booking'ten rezevasyon yapmak isteyenler istedikleri tesislere ulaşamadı, hizmet alamadı. Peki Booking neden kapatıldı? İşte detaylar...
TÜRSAB dava açmıştı
Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB), birlik üyesi seyahat acentalarına karşı gerçekleştirilen haksız rekabetin önlenmesi amacıyla açığı davada mahkeme Booking.com'un Türkiye'dek faaliyetlerini tedbiren durdurma kararı aldı. Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği (TÜRSAB) Genel Sekreteri Çetin Gürcün, online rezervasyon portalı Booking.com'un Hollanda menşeli olması nedeniyle Türkiye'deki faaliyetlerinin durdurulması kararı verildiği iddialarına yönelik, "Bunlarla hiç alakası yok. Bu dava 2015 yılında açıldı. O zaman Türkiye ile Hollanda'nın ilişkileri lale gibiydi." dedi. Gürcün, Booking.com'un, Türkiye'de, Türk vatandaşlarına Türkiye sahillerindeki otelleri (rezervasyon) satmaya başladığını ifade ederek, "Mahkemeye bu nedenle başvurduk. (Mahkeme) Haksız rekabet nedeniyle Booking.com'un faaliyetlerini durdurma kararı aldı." dedi.
Booking.com'dan rezervasyon yapılamıyor
TÜRSAB'ın başvurusunun ardından alınan kararın ardından 30 Mart'ta Booking.com'un Türkiye'deki faaliyetleri durduruldu. Kullanıcılar artık siteden rezervasyon yapmak istediklerinde tesislere ulaşamıyor. İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi'nde 2015'te açılan davanın bugünkü duruşmasında portalın, Türkiye'de yerleşik otel, konaklama tesislerinin pazarlanması ve pazarlanmasına aracılık edilmesi yönündeki faaliyetinin durdurulmasına ve bu konuda Bilgi Teknolojileri Kurumu'na (BTK) yazı yazılması kararı da çıktı. Portala erişim engelinin ise mahkeme kararının tebliğ edilmesinin ardından uygulanması bekleniyor.
Booking.com'dan ilk açıklama geldi
Yasaklanma kararı sonrası ilk açıklamasını yapan booking.com, daha önce yapılmış rezevasyonların akıbeti ile de ilgili bilgi verdi.
Booking'den yapılan açıklamada, "Bir elektronik ticaret ve teknoloji şirketi olarak, Türk müşterilerin tüm dünyadan konaklama karşılaştırma ve rezervasyonları yapmalarını şeffaf ve kolay bir platformda sunarak pazarda sağlıklı bir rekabetin oluşmasına katkıda bulunuyoruz" denildi.
Rezervasyonu olanların akıbeti ne olacak?
Booking.com hakkında alınan kararın ardından kullanıcılar rezervasyonlarında bir sorun yaşayıp yaşamayacağını merak ediyor. Bu durumdaki rezervasyonları ile ilgili bir sorun yaşamayacaklar.
Yurtdışı rezervasyonu yapılabilecek
Kullanıcılar Booking.com'dan Türkiye rezervasyonlarını yapamayacak ancak yurtdışındaki otellere rezervasyon yaptırabilecekler.
Yargıtay'dan ikinci el araç alacaklar için flaş karar
Milyonlarca kişiyi ilgilendiren ikinci el araç kararı Mersin'de yaşanan bir araç satışı üzerine alındı. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun oy birliğiyle aldığı karara göre, pert (hurdaya çıkartılan) ikinci el aracı satan kişinin, alıcıya aracın hasarını söylediğini ispat etmesi gerekiyor.
H.F. yıllardır hayalini kurduğu aracı 24 Mayıs 2010'da Mersin'de faaliyet gösteren bir şirketten 20 bin 63 lira 50 kuruşa satın aldı. Aracı sürekli arızalanan H.F. Mersin 2. Sulh Hukuk Mahkemesinde tespit davası açtı.
Mahkemece alınan bilirkişi raporunda aracın 23 Aralık 2007 tarihinde karıştığı kaza sonucunda pert olduğu ortaya çıktı. Bunun üzerine H.F. Mersin 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde avukatları vasıtasıyla aracı satın aldığı şirket aleyhine dava açtı. Mahkemede beyanda bulunan H.F., noter sözleşmesiyle aldığı aracın pert olduğunun kendisinden gizlendiğini belirtti. Aracın davalıya iadesi ile satış bedeli olarak ödediği 20 bin 63 lira 50 kuruşun yasal faiziyle tahsiline mümkün olmadığı taktirde, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10 bin 563 lira 35 kuruşun faizi ile tahsil edilmesini talep etti.
KARARI TEMYİZ ETTİ
Mahkemede savunma yapan şirket avukatları, aracı 6 Kasım 2008'de 3. kişiden aldığını, aracın pert olmasına sebep olan kazanın 2007 yılında meydana geldiğinden sorumluluklarının bulunmadığını, davacının mevcut hali görüp beğenip aldığını savunarak davanın reddini istedi. Aracın pert olmasına neden olan kazanın 23 Aralık 2007'de meydana geldiğine dikkat çeken mahkeme, kaza tarihinde aracın davalı şirkete ait olmadığına kanaat getirip satıcının sorumluluğunun bulunmadığına, davacı H.F.'nin aracı mevcut hali ile görüp beğenip aldığına hükmetti. Mersin 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin davayı reddetmesiyle sarsılan H.F. kararı temyiz etti.
Dava dosyasını yeniden ele alan Yargıtay 13. Hukuk Dairesi emsal bir karara imza attı. Yargıtay, alıcının, satın aldığı araçla ilgili olarak Trafik Şube Müdürlüğünce tutulan kaza tutanakları ve aracın sigorta kayıtlarını inceleme yükümlülüğü olmadığına hükmetti. Yargıtay 13. Hukuk Dairesi satıcının, satış öncesi alıcıyı aracın pert olduğu konusunda bilgilendirdiğini veya alıcının bu hususu bildiğini ispatlayamadığından iyi niyetli olduğunun söylenemeyeceğine karar verdi. Satışa konu aracın hukuki ayıplı olduğuna hükmeden daire, satıcı ayıpların varlığını bilmese bile onlardan sorumlu olduğuna karar verip Mersin 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin kararını bozdu.
HUKUK GENEL KURULU SON SÖZÜ SÖYLEDİ
Bozma kararı üzerine davanın yeniden görüldüğü Mersin 1. Asliye Hukuk Mahkemesi, ilk kararında direnip sorumluluğun alıcıda olduğuna hükmetti. H.F.'nin temyizi üzerine bu kez devreye Yargıtay Hukuk Genel Kurulu girdi. Borçlar Kanunu ve Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanuna atıfta bulunan Hukuk Genel Kurulu, emsal bir karara imza attı. Satıcının, satış öncesi aracın ayıplı olup olmadığı konusunda alıcıyı bilgilendirdiğini veya alıcının bu hususu bildiğini ispatlayamadığına dikkat çekti. Ortaya çıkan ayıptan bunun varlığını bilmese bile satıcının sorumlu olduğuna hükmeden Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, alıcının talep ettiği miktar konusunda bilirkişi raporu hazırlanıp karar verilmesi gerektiğini bildirdi. Davacının itirazlarını değerlendiren Hukuk Genel Kurulu oy birliğiyle mahalli mahkemenin kararını bozdu. Dava, önümüzdeki günlerde Mersin 1. Asliye Mahkemesinde yeniden görüşülmeye başlanacak.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun oy birliğiyle verdiği kararı değerlendiren avukat Fatih Karamercan, "İkinci el araç satışlarında satıcının, aracın pert yani tümüyle hasarlı olduğu konusunda alıcıyı bilgilendirmesi şarttır. Bu hususun ihtilaf konusu olması durumunda satıcının bilgilendirme yapması durumunda bile aracın pert olduğu hususunda alıcıyı bilgilendirdiğini açıkça ispatlaması gerektiği kanunen mecburi kılınmıştır" dedi. Hürriyet
H.F. yıllardır hayalini kurduğu aracı 24 Mayıs 2010'da Mersin'de faaliyet gösteren bir şirketten 20 bin 63 lira 50 kuruşa satın aldı. Aracı sürekli arızalanan H.F. Mersin 2. Sulh Hukuk Mahkemesinde tespit davası açtı.
Mahkemece alınan bilirkişi raporunda aracın 23 Aralık 2007 tarihinde karıştığı kaza sonucunda pert olduğu ortaya çıktı. Bunun üzerine H.F. Mersin 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde avukatları vasıtasıyla aracı satın aldığı şirket aleyhine dava açtı. Mahkemede beyanda bulunan H.F., noter sözleşmesiyle aldığı aracın pert olduğunun kendisinden gizlendiğini belirtti. Aracın davalıya iadesi ile satış bedeli olarak ödediği 20 bin 63 lira 50 kuruşun yasal faiziyle tahsiline mümkün olmadığı taktirde, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10 bin 563 lira 35 kuruşun faizi ile tahsil edilmesini talep etti.
KARARI TEMYİZ ETTİ
Mahkemede savunma yapan şirket avukatları, aracı 6 Kasım 2008'de 3. kişiden aldığını, aracın pert olmasına sebep olan kazanın 2007 yılında meydana geldiğinden sorumluluklarının bulunmadığını, davacının mevcut hali görüp beğenip aldığını savunarak davanın reddini istedi. Aracın pert olmasına neden olan kazanın 23 Aralık 2007'de meydana geldiğine dikkat çeken mahkeme, kaza tarihinde aracın davalı şirkete ait olmadığına kanaat getirip satıcının sorumluluğunun bulunmadığına, davacı H.F.'nin aracı mevcut hali ile görüp beğenip aldığına hükmetti. Mersin 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin davayı reddetmesiyle sarsılan H.F. kararı temyiz etti.
Dava dosyasını yeniden ele alan Yargıtay 13. Hukuk Dairesi emsal bir karara imza attı. Yargıtay, alıcının, satın aldığı araçla ilgili olarak Trafik Şube Müdürlüğünce tutulan kaza tutanakları ve aracın sigorta kayıtlarını inceleme yükümlülüğü olmadığına hükmetti. Yargıtay 13. Hukuk Dairesi satıcının, satış öncesi alıcıyı aracın pert olduğu konusunda bilgilendirdiğini veya alıcının bu hususu bildiğini ispatlayamadığından iyi niyetli olduğunun söylenemeyeceğine karar verdi. Satışa konu aracın hukuki ayıplı olduğuna hükmeden daire, satıcı ayıpların varlığını bilmese bile onlardan sorumlu olduğuna karar verip Mersin 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin kararını bozdu.
HUKUK GENEL KURULU SON SÖZÜ SÖYLEDİ
Bozma kararı üzerine davanın yeniden görüldüğü Mersin 1. Asliye Hukuk Mahkemesi, ilk kararında direnip sorumluluğun alıcıda olduğuna hükmetti. H.F.'nin temyizi üzerine bu kez devreye Yargıtay Hukuk Genel Kurulu girdi. Borçlar Kanunu ve Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanuna atıfta bulunan Hukuk Genel Kurulu, emsal bir karara imza attı. Satıcının, satış öncesi aracın ayıplı olup olmadığı konusunda alıcıyı bilgilendirdiğini veya alıcının bu hususu bildiğini ispatlayamadığına dikkat çekti. Ortaya çıkan ayıptan bunun varlığını bilmese bile satıcının sorumlu olduğuna hükmeden Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, alıcının talep ettiği miktar konusunda bilirkişi raporu hazırlanıp karar verilmesi gerektiğini bildirdi. Davacının itirazlarını değerlendiren Hukuk Genel Kurulu oy birliğiyle mahalli mahkemenin kararını bozdu. Dava, önümüzdeki günlerde Mersin 1. Asliye Mahkemesinde yeniden görüşülmeye başlanacak.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun oy birliğiyle verdiği kararı değerlendiren avukat Fatih Karamercan, "İkinci el araç satışlarında satıcının, aracın pert yani tümüyle hasarlı olduğu konusunda alıcıyı bilgilendirmesi şarttır. Bu hususun ihtilaf konusu olması durumunda satıcının bilgilendirme yapması durumunda bile aracın pert olduğu hususunda alıcıyı bilgilendirdiğini açıkça ispatlaması gerektiği kanunen mecburi kılınmıştır" dedi. Hürriyet
Denize bir havalimanı daha yapılacak
Deniz doldurularak yapılan Ordu-Giresun Havalimanı'nın ardından bir havalimanı daha geliyor. 2021 yılı sonunda hizmete girmesi planlanan ve yılda yaklaşık 3 milyon yolcuya hizmet vermesi beklenen havalimanı Rize-Artvin Havalimanı'nın temelini Erdoğan telekonferans yoluyla attı.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Türkiye’nin Ordu-Giresun Havalimanı’ndan sonra ikinci denize dolgu havalimanı olacak Rize-Artvin Havalimanı’nın temelini telekonferans yoluyla attı.
Havalimanı 2021 yılı sonunda hizmete girecek ve yılda 3 milyon yolcuya hizmet verecek. Havalimanını yapacak yüklenici firmalardan projeyi “erken bitirme” sözü alan Erdoğan, Rize’nin tıpkı Karadeniz gibi kabına sığmadığını belirterek “Yatırımlarımızla Rize tüm bölgenin cazibe merkezi haline geliyor. Suudi Arabistan’dan Kuveyt’e kadar onbinlerce turist Ayder Yaylası’nı Fırtına ve İkizdere vadilerini şelaleleri, akarsuları gezmek, Rize’nin güzelliklerini görmek için her yıl şehrimize akın ediyor” dedi. Erdoğan, Ovit Tüneli’nin çalışmalarının son sürat devam ettiğini dile getirerek “Millet şirin bizde Ferhat. Dağları delerek yolumuza devam ediyoruz. Şimdi geliyorum asıl müjdemize. Rize-Artvin hizmet verecek havalimanının tüm hazırlıkları bitti ihale yapıldı. Biraz sonra buradan kumandayla ‘bismillah’ deyip temelini atıyoruz ve inşasına başlıyoruz” dedi.
1.3 milyar liraya mal olacak
Proje bedeli 1 milyar 350 milyon lira olan bu proje Ordu-Giresun Havalimanı’ndan sonra deniz doldurularak yapılan Türkiye’deki ikinci, dünyada üçüncü havalimanı olduğunu söyleyen Erdoğan, şöyle devam etti: “Havalimanımızı en geç 2021 sonu tamamlayacağız. Yüklenici firmalara dedik daha önceye bunu çekerseniz bizleri ve hemşehrilerimizi mutlu edersiniz dedik. Bütün temennimiz rabbimden kazasız belasız bu eserin tamamlanmasıdır. İki yüklenici firma verdikleri sözü tutacaklar. Verilen tarihte bu işi bitirmiş olalım diyoruz.”Öte yandan Rize-Artvin Havalimanı için 85 milyon ton taş dolgu yapılacak. Havalimanı dünyada konvansiyonel havalimanları için gereken 3 bine 45 metrelik piste sahip olacak. Terminal binasının kapalı alanı 25 bin metrekare olacak. Diğer kapalı alanlarla birlikte yaklaşık 40 bin metrekareye ulaşacak.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Türkiye’nin Ordu-Giresun Havalimanı’ndan sonra ikinci denize dolgu havalimanı olacak Rize-Artvin Havalimanı’nın temelini telekonferans yoluyla attı.
Havalimanı 2021 yılı sonunda hizmete girecek ve yılda 3 milyon yolcuya hizmet verecek. Havalimanını yapacak yüklenici firmalardan projeyi “erken bitirme” sözü alan Erdoğan, Rize’nin tıpkı Karadeniz gibi kabına sığmadığını belirterek “Yatırımlarımızla Rize tüm bölgenin cazibe merkezi haline geliyor. Suudi Arabistan’dan Kuveyt’e kadar onbinlerce turist Ayder Yaylası’nı Fırtına ve İkizdere vadilerini şelaleleri, akarsuları gezmek, Rize’nin güzelliklerini görmek için her yıl şehrimize akın ediyor” dedi. Erdoğan, Ovit Tüneli’nin çalışmalarının son sürat devam ettiğini dile getirerek “Millet şirin bizde Ferhat. Dağları delerek yolumuza devam ediyoruz. Şimdi geliyorum asıl müjdemize. Rize-Artvin hizmet verecek havalimanının tüm hazırlıkları bitti ihale yapıldı. Biraz sonra buradan kumandayla ‘bismillah’ deyip temelini atıyoruz ve inşasına başlıyoruz” dedi.
1.3 milyar liraya mal olacak
Proje bedeli 1 milyar 350 milyon lira olan bu proje Ordu-Giresun Havalimanı’ndan sonra deniz doldurularak yapılan Türkiye’deki ikinci, dünyada üçüncü havalimanı olduğunu söyleyen Erdoğan, şöyle devam etti: “Havalimanımızı en geç 2021 sonu tamamlayacağız. Yüklenici firmalara dedik daha önceye bunu çekerseniz bizleri ve hemşehrilerimizi mutlu edersiniz dedik. Bütün temennimiz rabbimden kazasız belasız bu eserin tamamlanmasıdır. İki yüklenici firma verdikleri sözü tutacaklar. Verilen tarihte bu işi bitirmiş olalım diyoruz.”Öte yandan Rize-Artvin Havalimanı için 85 milyon ton taş dolgu yapılacak. Havalimanı dünyada konvansiyonel havalimanları için gereken 3 bine 45 metrelik piste sahip olacak. Terminal binasının kapalı alanı 25 bin metrekare olacak. Diğer kapalı alanlarla birlikte yaklaşık 40 bin metrekareye ulaşacak.
3 Nisan 2017 Pazartesi
Bedelli askerlik çıkacak mı?
Bedelli askerlikle ilgili konuşan Başbakan Binali Yıldırım, "Böyle bir şey programımızda, gündemimizde yok." dedi.
Yıldırım, bir televizyon kanalında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.
Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin ekonomiyi nasıl etkileyeceğine ilişkin soru üzerine Başbakan Yıldırım, güçlü iktidarla engellerin, zaman kayıplarının ortadan kalkacağını milletin önünü görebileceğini söyledi. Yıldırım, yeni iş yerlerinin kurulacağını, yatırımcıların geleceğini, faizlerin kontrol altında olacağını belirterek, "Daha çok iş, daha çok aş. Türkiye 2023 hedeflerine güle oynaya gidecek, bu kadar basit." ifadesini kullandı.
"Bunlar akla ziyan şeyler"
Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine karşı yapılan, "Cumhurbaşkanı kararname çıkartarak her şeyi bir gecede kapatır" söylemlerini hatırlatan Yıldırım, "Bunlar akla ziyan şeyler." dedi.
Başbakan Yıldırım, kişisel ve temel haklara yönelik cumhurbaşkanı kararnamesi çıkarılamayacağını vurgulayarak, şu görüşlere yer verdi: "Çıkardığın kararname kanuna aykırıysa geçersiz oluyor, kanun geçerli oluyor. Ona rağmen diyelim ki çıkardın, Meclis bu kararnameyi Anayasa Mahkemesine götürüyor, orada yanlışsa iptal ettiriyor. Her türlü denetim var. Cumhurbaşkanı ne ile ilgili kararname çıkaracak? Bakanları atayacak, üst düzey bürokratları, valileri, büyükelçileri atayacak."
"Sen kimsin"
Vatandaşlarla bir araya gelerek cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini anlattıklarını hatırlatan Yıldırım, şunları ifade etti: "Anlatırken korkutarak, tehdit ederek değil. CHP'nin densiz bir milletvekili çıkmış kürsüde diyor ki 'Nasıl 1919'da Samsun'a çıktık, Amasya'ya, Erzurum'a, Sivas'a gittik, oradan Ankara'ya geldik, Polatlı'ya, Sakarya'da, Dumlupınar'da, İzmir'de düşmanı denize doldurduysak 'evet' verenler de düşünsün yine aynısını yapacağız.' 'Evet' çıkarsa millete aklı sıra bu gerzek, yani kuş beyniyle koca bir milleti denize dökecekmiş. Sen kimsin be. Bu millet Kurtuluş Savaşı'nda düşmana dersini verdi, 15 Temmuz'da içerideki hainlere dersini verdi, sen ne oluyorsun da öyle milleti tehdit ediyorsun. Milletvekili olmakla bu hakkı nerede buluyorsun? Bunlar asla kabul edilebilebilir şey değil."
"Türkiye'nin kabul edeceği şeyler değil"
Başbakan Binali Yıldırım, taşeron çalışanlarının kadroya geçirilmesine ilişkin bir soru üzerine, kamu ve çeşitli kurumlarda 800 bine yakın hizmet alımı şeklinde çalışan bulunduğuna işaret ederek, bu işçilerin çalışma şartlarının kadrolu memurlarından kötü olduğunu bildirdi.
Taşeronun çok zor ve sıkıntılı bir konu olduğuna belirten Yıldırım, bu konunun öneminin bilincinde olduklarını ve çalışmalarının devam ettiğini anlattı.
Bedelli askerlik gündemimizde yok"
Yıldırım, bedelli askerliğe ilişkin bir soru üzerine ise "Böyle bir şey programımızda, gündemimizde yok." dedi. (cnntürk)
Yıldırım, bir televizyon kanalında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.
Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin ekonomiyi nasıl etkileyeceğine ilişkin soru üzerine Başbakan Yıldırım, güçlü iktidarla engellerin, zaman kayıplarının ortadan kalkacağını milletin önünü görebileceğini söyledi. Yıldırım, yeni iş yerlerinin kurulacağını, yatırımcıların geleceğini, faizlerin kontrol altında olacağını belirterek, "Daha çok iş, daha çok aş. Türkiye 2023 hedeflerine güle oynaya gidecek, bu kadar basit." ifadesini kullandı.
"Bunlar akla ziyan şeyler"
Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine karşı yapılan, "Cumhurbaşkanı kararname çıkartarak her şeyi bir gecede kapatır" söylemlerini hatırlatan Yıldırım, "Bunlar akla ziyan şeyler." dedi.
Başbakan Yıldırım, kişisel ve temel haklara yönelik cumhurbaşkanı kararnamesi çıkarılamayacağını vurgulayarak, şu görüşlere yer verdi: "Çıkardığın kararname kanuna aykırıysa geçersiz oluyor, kanun geçerli oluyor. Ona rağmen diyelim ki çıkardın, Meclis bu kararnameyi Anayasa Mahkemesine götürüyor, orada yanlışsa iptal ettiriyor. Her türlü denetim var. Cumhurbaşkanı ne ile ilgili kararname çıkaracak? Bakanları atayacak, üst düzey bürokratları, valileri, büyükelçileri atayacak."
"Sen kimsin"
Vatandaşlarla bir araya gelerek cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini anlattıklarını hatırlatan Yıldırım, şunları ifade etti: "Anlatırken korkutarak, tehdit ederek değil. CHP'nin densiz bir milletvekili çıkmış kürsüde diyor ki 'Nasıl 1919'da Samsun'a çıktık, Amasya'ya, Erzurum'a, Sivas'a gittik, oradan Ankara'ya geldik, Polatlı'ya, Sakarya'da, Dumlupınar'da, İzmir'de düşmanı denize doldurduysak 'evet' verenler de düşünsün yine aynısını yapacağız.' 'Evet' çıkarsa millete aklı sıra bu gerzek, yani kuş beyniyle koca bir milleti denize dökecekmiş. Sen kimsin be. Bu millet Kurtuluş Savaşı'nda düşmana dersini verdi, 15 Temmuz'da içerideki hainlere dersini verdi, sen ne oluyorsun da öyle milleti tehdit ediyorsun. Milletvekili olmakla bu hakkı nerede buluyorsun? Bunlar asla kabul edilebilebilir şey değil."
"Türkiye'nin kabul edeceği şeyler değil"
Başbakan Binali Yıldırım, taşeron çalışanlarının kadroya geçirilmesine ilişkin bir soru üzerine, kamu ve çeşitli kurumlarda 800 bine yakın hizmet alımı şeklinde çalışan bulunduğuna işaret ederek, bu işçilerin çalışma şartlarının kadrolu memurlarından kötü olduğunu bildirdi.
Taşeronun çok zor ve sıkıntılı bir konu olduğuna belirten Yıldırım, bu konunun öneminin bilincinde olduklarını ve çalışmalarının devam ettiğini anlattı.
Bedelli askerlik gündemimizde yok"
Yıldırım, bedelli askerliğe ilişkin bir soru üzerine ise "Böyle bir şey programımızda, gündemimizde yok." dedi. (cnntürk)
Etiketler:
asker,
başbakan,
binali yıldırım,
tsk
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)