12 Ağustos 2015 Çarşamba

Fotoğrafını çektiği evsiz babası çıktı!

Hawaii’li Diana Kim, O'ahu‘da stüdyosu olan bir fotoğrafçı ve hukuk öğrencisiydi. Sokaklarda evsizleri çekmeye başladı ve sonrasında inanılmaz bir olay meydana geldi.


Diana’nın babasıyla olan ilişkisi bundan birkaç yıl öncesine kadar hayal kırıklığı, acı ve eksiklik anlamında geliyordu.

Diana, “Çocukken annem ile her onu ziyaret ettiğimizde bana yüzük şeker vermesi aklımda kalmış. Şekerlere çok büyük bir arzum vardı ve babam, annemin arkasından gizlice bana jelibon ve yüzük şekerlerden verirdi” diyerek başlıyor bu dram dolu öyküye. Tabi bunlar 25 yıl önce ailesi hala birlikteykendi. Bundan sonra Diana’nın annesi ve babası daha o 5 yaşındayken ayrılmaya karar verdi ve sonrasında Diana zor bir çocukluk geçiriyor.


Gençliği arabalarda, akraba ve arkadaşlarının evlerinde kalmakla geçen Diana Kim, tüm bu zorluklara rağmen kendisine mutlu bir hayat inşa etti. Eşi ve 2 oğlu ile mutlu bir yaşam sürüp fotoğrafçılık, avukatlık ve hukuk konusundaki tutkularını geliştirmekle zamanını geçirdi. 2003 yılında öğrenci olan Diana, "Evsizler Cenneti" adını verdiği proje için evsiz insanların fotoğraflarını çekmeye başladı. Uzun soluklu bu projede 2012 yılına gelindiğinde inanılması güç bir olay meydana geldi.

2012’de Honolulu sokaklarında evsizleri çeken Diana gözlerine inanamadı. Fotoğrafını çektiği o adam... Evet, adam öz babasıydı. Onu sokakta, pasaklı ve aşırı zayıf bir halde buldu.Daha da kötüsü o babasını tanırken, babası onu hatırlayamadı.


Diana o anı “Onu bir köşede asfalta bakarken gördüm. Saçları birbirine dolanmıştı. Biraz tereddütün ardından cesaretimi topladım, yanına yaklaştım ve ona seslendim. Beni duymadı. Ardından daha da yaklaşıp omuzuna dokundum. Yine bir tepki yoktu. Bana bakmadı, dönmedi. Yoldaki birkaç insan benim çabalarımı görünce merakla bakmaya başladı. Ardından bana yaklaşan bir kadın ‘Boşuna uğraşma, günlerdir orada’ dedi.”

Bundan sonraki 2 yıl boyunca Diana, babasının evi olan sokaklarda onu görmeye gitti. Ağır şizofren olan babası, Diana’nın ilaç, tedavi, kıyafet, yiyecek gibi ona sunduğu her şeyi reddetti. Ancak durum ne kadar umutsuz olursa olsun Diana vazgeçmedi.


Diana babası ile yaptığı son “gerçek” konuşmada babasının ona “Diana hayatında olmadığım için çok üzgünüm. Ama kendine bir hayat ve aile kurduğun için mutluyum. Onlar için daha iyi ol. Benim için ve hakkımda dedikleri için endişelenme. Eğer beni mutlu etmek ve gururlandırmak istiyorsan, annenle benim yanında olamamızın aksine ailenin yanında ol. Herkesi kurtarmaya çalışma. Sadece kendin ve ailen için endişelen” dediğini söylüyor.


Bu konuşmanın ardından Diana, babasını affetti. 2014 Ekim’inde Diana kuzeninden bir telefon alıp babasının kalp krizi geçirdiğini öğreniyor. Hastanedeki birkaç ay boyunca Diana ve babası zorlu dönemden geçiyorlar. Bu zorlu süreç sonunda babası hayatını kontrol altına almayı ve tedavi olmayı kabul ediyor.


Aralık ayında Diana babasından kahve içmek için telefon alıyor ve babasının yıllardır yattığı sokaklarda tekrar buluşuyorlar. Babası sağlıklı ve eskisinden çok farklı görünüyordu. Diana o anları kendisine ait blogda, “Bugün babamla ilk kez tanışmış gibiyim” diye anlatıyor.

Şimdi her ikisi de mutlu ve Diana babasının hedefleri, hayalleri ve umutları olduğundan bahsediyor. Diana’nın babası şu an arkadaşları ile yeniden takılıyor, iş arıyor Kore’deki ailesini yakında tekrar görmeyi hedefliyor.

Diana olaylar için kısaca “Vazgeçmediğiniz sürece başarısızlık diye bir şey yoktur. O hiç pes etmedi. Ben de ondan vazgeçmedim” diyor.

kaynak:cnntürk.com.tr

11 Ağustos 2015 Salı

Patetes cipsiyle ilgili bilinmeyen gerçek

Patates fiyatları yükselirken cipsin fiyatını ‘aynı’ tutan üretici şirketler, aslında zammı hava ile yapmış. Cipsin fiyatı aynı olsa da paketlerin içindeki ürün miktarı neredeyse yarı yarıya azaldı. Üretici pakete havayı bastı!

Habertürk Gazetesi'nden Ünsal Ereke'nin haberine göre her yıl ramazan aylarında pidede meydana gelen gramaj-fiyat tartışmaları sonrası pide fiyatı değişmese de ağırlığın azalması artık Türkiye’de birçok tüketim maddeleri grubunda kendisini göstermeye başladı. Firmalar bazen rekabet koşulları gereği, bazen de psikolojik sınırı geçmemek adına fiyat yükseltmek yerine satılan ürünlerin gramajlarıyla oynayıp, paketin içi boş görünmesin diye ‘hava basar’ hale geldi.

Yaptığımız araştırmalara göre atıştırmalık olarak tercih edilen patates ve mısır cips kategorisindeki ‘hafifleme’ kendisini tüketiciye fazlasıyla hissettirdi. Buna göre üç yıllık süre içerisinde cipslerin fiyatlarında önemli bir değişiklik olmazken, paketlerin gramajlarında yüzde 28 ile 45 arasında değişiklikler meydana geldi.

ÜRETİCİ HAMMADDE ARTIŞINA BAĞLIYOR

3 yıllık süre öncesinde 50 kuruş değerindeki 35 gramlık cipsler yine aynı fiyata satılıyor ancak bunların ağırlıkları yaklaşık 20 grama kadar düştü. Paketlerin boş durmaması için de üretici firmalar ambalaj içine bastıkları hava miktarını artırdı. Neredeyse yarı yarıya meydana gelen bu düşüşe karşı gramaj düşüklüğünü kabul eden üretici firma temsilcileri hammaddeleri patates ve mısır fiyatlarındaki artışın kendilerini bu yola sevk ettiğini belirtiyor. Üreticiler bunun yanı sıra ambalaj başta olmak üzere dövize bağlı ara malı alımlarının maliyetlerini artıran başka bir unsur olduğunu ifade ediyor. Yetkililer, buna rağmen bir şikâyet almadıklarını, yurtdışındaki cips fiyatının Türkiye’den yüzde 20 pahalı durumda bulunduğunun da altını çiziyorlar.

FİYAT YÜKSELTMEMEK İÇİN GRAMAJ AZALIYOR

Ancak piyasadan aldığımız bilgilere göre cipslerdeki bu ‘hafiflemenin’ en önemli nedeni fiyatların mevcut seviyelerinden daha yukarılara çıkarılmak istenmemesi. Sahadaki satış temsilcileri bu tür gramaj oyunlarının daha önceki yıllarda da yapıldığını, ancak son 2.5-3 yıldır pazardaki yoğun rekabetle birlikte en tepe noktaya ulaştığını ifade ediyorlar. Pazarın büyüklüğü 2012 yılında 800 milyon dolara ulaşırken, Frito Lay ve Doğuş Gıda pazarın önemli bölümünü domine ediyor.


Doğuş Yiyecek İçecek Grubu Başkanı ALPASLAN KARAKAN: “Cips üreticisi olarak son yıllarda maliyetlerimiz önemli derecede artış gösterdi. Örneğin patateste son dönemde fiyat artışı yüzde 40’ları buldu. Bununla birlikte ambalaj gibi ara malı ürün hizmet alımlarımız da artan dövizden etkilendi. Aslında tüm bunlar sektörde fiyat artışını zorunlu kılıyor. Ancak sektördeki dengeler nedeniyle fiyatta oynama yapmamız mümkün olamıyor. Bu da beraberinde bu tür gramaj hareketlerini ortaya çıkarıyor. Bunun karşısında tüketicilerden herhangi bir olumsuz geri dönüş almıyoruz. Alıyorlar ve yiyorlar. Aslında bizim için paketlerde yaptığımız bu gramaj hareketliliği yükleme esnasında daha fazla paket yoğunluğu oluşturduğu için maliyetlerimizi artırıyor. Öte yandan yurtdışına göre Türkiye’deki cips fiyatı hâlâ yüzde 20 düşük durumda bulunuyor."

YAPIŞTIRMA İLE BİLGİLENDİRME

Cipslerdeki gramaj değişikliği o kadar fazla oluyor ki, ağırlığı göstermek zorunda olan bazı üretici firmalar bunun kolayını da buldu. Sürekli ambalaj yenilemek istemeyen şirketler ayrı etiketler üreterek bunları ürünlerin üzerine yapıştırmaya başladı.

10 Ağustos 2015 Pazartesi

30 gün içinde evlenmezse hapse girecek!

ABD'de görülen davadan ilginç bir sonuç çıktı. Hakim karşısına çıkan adama hapse girmemesi için bir seçenek sunuldu. Bu karara göre, 30 gün içinde evlenen adam hapis cezasına çarptırılmayacak.

ABD, ülkenin Teksas eyaletinde alınan mahkeme kararını konuşuyor. Kız arkadaşının eski sevgilisi ile girdiği kavga nedeniyle hakim karşısına çıkarılan Josten Bundy, ilginç bir karara zorlandı.
İşlediği suçtan dolayı 15 gün hapis cezasına çarptırılan Bundy'e başka bir seçenek daha sunuldu. Hakim, Bundy'nin 19 yaşındaki kız arkadaşı ile evlenmesi durumunda suçlamaları düşüreceğini açıklayarak salondaki herkesi şaşırttı.

İşlerin hızlı ilerlemesi gerektiğinin altını çizen hakim, Bundy'nin Elizabeth Jaynes ile evlenmesi için ona maksimum 30 gün süre tanıdı.

Salondakilerin meraklı bakışları arasında evlilik üzerine fikir alışverişinde bulunan çift, hakimin teklifini kabul ederek evleneceklerini açıkladı ve duruşmadan 18 gün sonra, 20 Temmuz'da dünyaevine girdi.

Karara "Bu hakimin kararı değil. Bunu yapmak zorunda olmadıklarını onlara söyledim, ancak onlar genç. Korkmuşlardı ve başka seçeneklerinin olmadığını düşünüyorlardı" sözleriyle tepki gösteren Jaynes’in babası Kenneth Jaynes, düğüne katılmadı.


Josten Bundy (sağda) ve Elizabeth Jaynes evlendiklerini Facebook'ta paylaştıkları bu kareyle sevdikleriyle paylaştı.

ntvmsnc

9 Ağustos 2015 Pazar

Türkiye Kamu-Sen "açlık ve yoksulluk sınırı"nı açıkladı

Türkiye Kamu-Sen'in yaptığı "Açlık ve Yoksulluk Sınırı Araştırması"nda, çalışan tek kişinin yoksulluk sınırı 2 bin 112,84 lira, 4 kişilik ailenin asgari geçim haddi ise 4 bin 284,66 lira olarak belirlendi.

Türkiye Kamu-Sen Ar-Ge Merkezince her ay yapılan "Açlık ve Yoksulluk Sınırı Araştırması"nın 2015 Temmuz ayı sonuçları açıklandı.

Buna göre, çalışan tek kişinin yoksulluk sınırı 2 bin 112,84 lira, dört kişilik ailenin asgari geçim haddi ise 4 bin 284,66 lira oldu.

Çalışan tek kişinin açlık sınırı temmuzda bir önceki aya göre yüzde 0,20 oranında artarak bin 630,23 lira olurken, 4 kişilik ailenin ortalama gıda ve barınma harcamaları toplamı bin 674,58 lira hesaplandı.

Araştırmada, 4 kişilik ailenin sağlıklı biçimde beslenebilmesi için gerekli harcama tutarı günlük 34,26 lira olarak belirlendi.

Temmuzda 4 kişilik ailenin gıda harcaması toplamı bin 27,77 lirayı bulurken, ortalama 2 bin 407,22 lira ücret alan bir memurun, ailesi için yaptığı gıda harcaması maaşının yüzde 42,07'ini oluşturdu.

"MAAŞLAR YÜZDE 80 ARTIRILMALI"
Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk, yaptığı değerlendirmede, memur ve emeklilerin ortalama refah seviyesine ulaşması için maaşlarının yüzde 78 oranında artırılmasını istedi.?

Et ürünleri başta olmak üzere temel ihtiyaç maddelerindeki fiyat artışına dikkati çeken Koncuk, şunları kaydetti:

"Geçtiğimiz toplu sözleşme döneminde alınan yanlış kararlar neticesinde maddi kayba uğrayan memurlar ve emekliler, bu toplu sözleşmede zararlarını telafi edilmesini bekliyor. Unutulmamalıdır ki, memurlara bütçeden ayrılan kaynak yalnızca 3 milyon kamu görevlisi ve 2 milyon emekliye değil, aileleriyle birlikte toplam 20 milyon kişiye verilen bir rakamdır. Bu rakam da nüfusun dörtte birinden fazlası demektir. Alt gelir grubunda yer alan 20 milyon vatandaşın gelir düzeyinde yaşanacak artış, bütün toplumun gelir düzeyini artıracak ve adil bir paylaşımın önünü açacaktır."

8 Ağustos 2015 Cumartesi

Adını aldığı ağabeyi gibi ev kazasında öldü

Karaman’da annesinin temizlik için koyduğu su dolu kovanın içine düşen ve duran kalbi yeniden çalıştırıldıktan sonra hastanede tedaviye alınan Görkem Özdağ, bir günlük yaşam mücadelesini kaybetti. Görkem’in 4 yıl önce başı kanepeye sıkışarak ölen 2 yaşındaki ağabeyinin adını taşıdığı öğrenildi.


Fatma Özdağ, temizlik için banyodan aldığı su dolu kovayı salona bırakıp, başka bir odaya geçti. Bu sırada salonda oynayan oğlu Görkem Özdağ da, kovanın kenarında oynamaya başladı. Minik Görkem, dengesini kaybedip kovanın içine düştü.

Salona döndüğünde oğlunu kovanın içinde hareketsiz bulan anne Fatma Özdağ, komşularının yardımıyla minik Görkem’i Karaman Devlet Hastanesi’ne götürdü. Solunum yolları tıkandığı ve kalbi durduğu tespit edilen çocuk, yaklaşık 20 dakika süren müdahale sonucu yeniden yaşama döndürüldü. Görkem, ilk tedavisinin ardından Konya’ya Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne sevk edildi. Tedavi altına alına Görkem, yapılan müdahelere rağmen yaşamını yitirdi. Minik Görkem’in cenazesi ailesine teslim edildi.

Muammer ŞEN/KARAMAN, (DHA)

Patlamaya hazır 250 ocak var

TMMOB Maden Mühendisleri Odası, madenlerde kullanılan malzemelerde Avrupa Birliği’ne uyum şartının 31 Aralık 2019’a ertelenmesine tepki gösterdi.


Kararın Soma ve Ermenek facialarında yargılanan firmalar tarafından koz olarak kullanılacağını öne süren TMMOB Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Torun, “Patlamaya hazır 250 kömür ocağı var. Kapalı madenler bile 2020’ye kadar ‘demek ki risk yok’ diyerek çalışmaya devam edecek” dedi.

Madenlerde koruyucu sistem kullanma şartının 5 yıl ertelenmesiyle ilgili düzenlemenin yeni facialar yaratacağına dikkat çeken Torun Hürriyet’e “Bu düzenleme yeniden ele alınmazsa Soma ve Ermenek gibi yeni facialar yaşarız” dedi. Soma faciasının ardından madenlerde yanmaz malzeme, yaşam odası, kaçış yolu gibi zorunluluklar getirilmesini istediklerini belirten eski Maden Mühendisleri Odası Başkanı Torun ertelemeyle büyük risk taşıdığı için kapatılan maden ocaklarının dahi açılabileceğini kaydetti. Torun “Bu düzenleme uluslararası normlara aykırı. Almanya, Polonya, Avustralya gibi gelişmiş ülkelerde hiç kaza olmuyor.”

7 Ağustos 2015 Cuma

Almanya yanıyor

Almanya'nın Bavyera eyaletindeki Kitzingen şehrinde hava sıcaklığı, mevsim normallerinin üzerinde 40,3 derece ölçüldü.

Meteoroloji Kurumu'nun açıkladığı değerlere göre, 40,3 derece, 1881 yılından beri hava durumu tahmini yapılan Almanya'da en yüksek sıcaklık değeri oldu.
     
Aynı sıcaklık değeri Kitzing şehirde 5 Temmuz'da da ölçülmüştü.

6 Ağustos 2015 Perşembe

Saçları havuzun havalandırma motoruna dolanan Sophia öldü

İsrailli işadamı ile Kolombiyalı ünlü bir spor spikeri, 11 yaşındaki kızları Sofia ile birlikte geçen ay tatil için Sarıgerme'ye geldi. Ancak küçük kız, saçları havuzun havalandırma motoruna dolanınca boğularak can verdi.


Sabah Gazetesi'nden Fatih Şendil'in haberine göre, Kolombiya'nın en ünlü spor spikerlerinden Jacquelıne Cepeda Perez ve İsrailli işadamı eşi Victor Enrıque El Khoury Sejnaui, geçen ay 11 yaşındaki kızları Sofia El Khoury Sejnaui ile birlikte tatil için Muğla-Sarıgermede'deki lüks bir otele geldi.

SAÇLARINI KESİP ÇIKARDI AMA...

Ailenin kızı, en çok otelin havuzundaki su kaydırağında zaman geçiriyordu. ramazan bayramı'nın son günü de anne ve baba havuzun kenarında arkadaşlarıyla güneşlenirken, küçük Sofia yine kaydırağa çıktı. Ancak bu kez hızla havuza düştükten sonra su yüzüne çıkmadı. Kızının yüzeye çıkmadığını gören baba, hemen havuza atladı.

Fakat Sofia'nın uzun saçları, havuzun dibindeki havalandırma motoruna dolanmıştı. Bunun üzerine hemen havuzdan çıkan baba, bir makas bulup tekrar havuza atladı ve saçlarını keserek kızını motordan kurtardı. Uzun süre nefessiz kalan küçük kız, havuz başında yapılan ilk müdahalenin ardından Ortaca'daki özel bir hastaneye kaldırılarak yoğun bakıma alındı. Günlerce yoğun bakımda kalan Sofia'nın durumunda bir iyileşme olmayınca baba son çare olarak özel uçakla İsrail'deki ünlü bir doktoru Ortaca'ya getirdi.

ÖZEL UÇAKLA İSRAİL'E...

Küçük kızın durumunu inceleyen ve meslektaşlarından bilgi alan İsrailli doktor, tedaviye İsrail'de devam etmeye karar verdi. Bunun üzerine küçük kız, özel bir hava ambulansıyla İsrail'e götürüldü. Ancak tüm çabalara rağmen kurtarılamayarak yaşamını yitirdi. Sofia, İsrail'de düzenlenen ve beyaz güvercinlerle beyaz balonların uçurulduğu bir törenle son yolculuğuna uğurlandı. Sarıgerme Jandarma Komutanlığı'nın olayla ilgili başlattığı soruşturma sürerken, ailenin dava açmaya hazırlandığı öğrenildi. Anne Jacquelıne Cepeda Perez'in arkadaşı Galatasaray'ın Uruguaylı kalecisi Muslera'nın da olayı duyunca aileyi arayarak üzüntülerini dile getirdiği bildirildi.

5 Ağustos 2015 Çarşamba

15 yaşında uyuşturucu batağında

Henüz 15 yaşında ama uyuşturucu batağına saplanmış. Arkadaşlarının tuzağına düşen C.Ş. "Pişmanım, ölmek istemiyorum" dedi ve yetkililerden yardım eli uzatılmasını istedi.


Hürriyet'in haberine göre; Alanya'da kötü arkadaş kurbanı olarak 13 yaşında esrar ve daha sonra eroin kullanmaya başlayan 15 yaşındaki C.Ş. adlı kız, uyuşturucudan kurtulmak için yetkililerden yardım istedi. Alanya'da ailesiyle birlikte yaşayan ve 4 kardeşin en küçüğü olan 15 yaşındaki C.Ş., 13 yaşında esrarla tanıştığını söyledi. Zehir tacirlerinin tuzağına düşen C.Ş., bir süre sonra ise eroine alıştırıldı ve bağımlı hale geldi. Esrar ve eroinle tanıştığında 55 kilo olan C.Ş., 35 kiloya düştü. C.Ş., "Arkadaş ortamında beni esrara alıştırdılar. Sigara içer gibi içiyor ve bulmakta zorlanmıyordum. 2 yıldır da hem esrar hem eroin kullanıyorum. Günden güne eriyorum" dedi.

"OKUMAK, İŞ SAHİBİ OLMAK İSTİYORUM"

Tedavi olmak istediğini ve okula da gidemediğini ifade eden talihsiz kız, en büyük desteği ailesinden gördüğünü belirterek, "Ailem şükürler olsun ki beni bu illetten kurtarmak için çok mücadele etti. Ama her seferinde arkadaşlarım beni kandırmayı başardılar. Ben yine onların tuzağına düştüm ve ailemi üzdüm. Şu an ise çok pişmanım, ölmek istemiyorum. Okuyamadım, okumak ve iş sahibi olmak istiyorum" şeklinde konuştu.

"NE OLUR KIZIMI KURTARIN"

Kızının günden güne eridiğini ve 55 kilodan 35 kiloya düştüğünü söyleyen 41 yaşındaki anne A.D. ise, gözyaşları içinde yetkililere seslenerek ,"Ne olursunuz kurtarın kızımı, yalvarıyorum size" dedi. Kızını bu zor günlerinde hiç yalnız bırakmayan anne A.D, "Kızım arkadaş kurbanı. Bu illete 13 yaşında başladı. Hep yardımcı olmak, onu kurtarmak istedik ama her seferinde kandırdılar. Şu an kızıma baktığımda günden güne eridiğini görüyorum. Kızımın bu illetten kurtulmasını istiyorum. Yetkililere yalvarıyorum kızımı ne olur kurtarın" dedi.

3 Ağustos 2015 Pazartesi

Pakistan’daki sel şimdiye kadar 140 can aldı

Pakistan'da devam eden muson yağmurlarının neden olduğu sel felaketinde ölenlerin sayısı 140'a yükseldi.

Son iki haftadır devam eden muson yağmurları, pek çok bölgede sellere neden oldu. Pakistan’da devam eden yağışlar, özellikle Afganistan sınırındaki Hayber-Pakthunkva eyaleti ve Pencap eyaletinin güneyinde bulunan pek çok toprak evin sular altında kalmasına yol açtı. Bölgede bazı yollar ve köprüler de kullanılmaz hale geldi.

Ulusal Afet Koordinasyon Merkezi’nden edinilen bilgiye göre, selden etkilenenlerin sayısı ülke çapında 800 bini buldu, ölü sayısının şimdiye kadar 140 olduğu açıklandı.  kişi sellerden etkilendi, ölü sayısı yeni sel baskınlarıyla 140′a yükseldi.

Sivil ekipler ve ordu birlikleri, bazı bölgelerde selden etkilenen vatandaşları güvenli bölgelere taşımak için çalışmaya devam ediyor.

Geçen yıl yine muson yağmurlarının neden olduğu sellerde, Pakistan’da Çenab nehrinin taşmasıyla beraber Pencap eyaletinde 300′den fazla kişi hayatını kaybetmişti. Ülkede yaşanan en büyük sel felaketi ise, 2010 yılında İndus nehrinin taşması sonucu 2 bin kişinin hayatını kaybetmesiyle yaşanmıştı.

sözcü.com.tr

Yüzlerce erkek sütyen giyerek protesto etti!

Çin Halk Cumhuriyeti'nin güney kıyısında bulunan Hong Kong’da ilginç bir eyleme sahne oldu. Göğüslerini kullanarak polise muhavemet ettiği suçlamasıyla 3,5 ay hapse mahkum edilen Nh Lai-Ying isimli kadını desteklemek için ‘göğüs yürüyüşü’ düzenlendi.


Üzerlerine rengarenk sütyenler giymiş olan aktivistler ilgi topladı. Yapılan açıklamada bir kadının göğüsleri ile saldırıda bulunmasının mümkün olmadığı, alınan bu kararın çok saçma olduğu vurgulanırken, bu karara göre göğüslerin saldırı silahı listesine alınması gerektiğini söylediler.



Wan Chai bölgesinde toplanan göstericiler, “Polis, kendinden utan!”, “Göğüsler silah değildir” sloganları eşliğinde olayı protesto etti.



Gösteriye katılan James Hon isimli bir adam, “Hayatımda ilk defa sütyen giyiyorum. Dünyaya bu saçmalığı göstermek için oldukça tuhaf bir yöntem uygulamak durumunda kaldık” dedi.



 Lai-Ying, polise göğüsleriyle vurduğu suçlaması nedeniyle Salı günü açıklanan karar ile hapis cezasına suçlu bulunmuş ve mahkûm edilmişti.  Hürriyet

Hava sıcaklığı bugün 60 derece hissedilecek!

Antalya'da hava sıcaklığı bugün, yılın rekor seviyesine ulaşacak. Gölgede 39 dereceyi bulacak sıcaklık, 60 derece olarak hissedilecek.


Antalya Meteoroloji Bölge Müdürlüğü, Antalya için 'tehlikeli sıcaklık' uyarısı yaptı. Bugün kentte 39 dereceye kadar yükselmesi beklenen hava sıcaklığı 60 derece olarak hissedilecek. Meteorolojinin uyarısı nedeniyle bölgedeki turistik tesisler de sıcak günü serin atlatabilmek adına çeşitli önlemler aldı.

Türkiye'de yabancı turistin en çok rağbet gösterdiği merkez

olan kentte, yine birçok ilden tatile gelen yerli turistlerle birlikte kent halkının da sahillere ve su parklarına akın etmesi bekleniyor.

Başta Konyaaltı ve Lara plajları sabah saatlerinden itibaren yoğunluk yaşamaya başladı. Deniz suyu sıcaklığının 29 derece kaydedildiği kentteki su parkı ve havuzlar da yoğun taleple karşı karşıya kaldı.

Uzmanlar, özellikle solunum sıkıntısı çeken, kronik akciğer hastaları, astım, KOAH ve bronşit hastalığı olan hastalar için riskli gün olduğunu söyledi. Özellikle yüksek nemim bu gruptaki hastalar için sıkıntı yaratabileceğine dikkat çekildi.

2 Ağustos 2015 Pazar

Şehidin hikayesi yürekleri dağladı!

PKK saldırısı sonucu şehit düşen 20 yaşındaki Jandarma Komando Er Barış Akkabak'ın dede evine ateş düştü.

Mardin’de Midyat’ta PKK saldırısı sonucu şehit olan 20 yaşındaki Akkabak’ın Antalya’ya Serik’teki dede evine sabah saatlerinde gelen yetkililer acı haberi dedesi sinir krizi geçirdi.

Kozan Mahallesi’ndeki eve sabah saatlerde gelen yetkililer, şehidin dedesi Ramazan ve anneannesi Havva Akkabak’a acılı haberi verdi. Şehit haberinin verilmesi ardından eve büyük Türk bayrağı asıldı, komşuları ve yakınları aileye başsağlığı diledi. Şehidin anneannesi ve yakınları gözyaşlarına hakim olamadı. sinir krizi geçiren anneanne Havva Akkabak’a sağlık görevlileri ambulansta müdahale etti. “İçim yanıyor” diye feryat eden dede Ramazan Akkabak, sinir krizi geçirdi, gömleğini yırttı.

BAKAN TELEFONLA ARAYARAK BAŞSAĞLIĞI DİLEDİ

Antalya Büyükşehir Belediyesi tarafından şehidin evine taziye aracıyla pide ve ayran getirilerek vatandaşlara ikram edildi. Serik Belediye Başkanı Ak Partili Ramazan Çalık da eve gelerek şehidin yakınlarına taziyede bulundu. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da dede Ramazan Akkabak’ı telefonla arayarak başsağlığı diledi.

DEDESİ NÜFUSUNA ALIP BABALIK YAPTI


Diğer yandan şehit Barış Akkabak’ın annesi Kadriye Akkabak’ın 2003 yılında kanser nedeniyle vefat ettiği, babası Cevdet Erdem’in ise kendilerini terk ettiği kaydedildi. Annesinin ölümü üzerine Barış Akkabak’ı nüfusuna alan dedesi, torununa babalık yaptı. Şehidin diğer iki erkek kardeşi Ferhat ve Onur’un ise başka ailelere evlatlık verildiği kaydedildi.

Alüminyum işiyle uğraşan Akkabak’ın, Manisa Kırkağaç’taki acemi birliğinden sonra dağıtım izni için dedesinin evine geldiği, iki hafta önce de Mardin Midyat’taki birliğine teslim olduğu belirtildi.

“HER ŞEYİ HAZIRDI EVLENECEKTİ AMA ŞEHİT OLDU”

Dede Ramazan Akkabak, torununu küçüklükten itibaren kendisinin büyüttüğünü söyledi. “Barış benim çocuğumdu” diyen deden Akkabak, “25 bin liraya araba aldım, dükkanı vardı. Askerden dönünce evlenecekti. Her şeyi hazırdı. Hazırlığını yapmıştı. Acı haber geldi, şehit oldu” dedi.

Şehidin dayısı Şaban Akkabak da yeğeniyle dün telefonla konuştuğunu belirtti. Motosiklet kullandığı için “Ben seni ararım” dediğini kaydeden Akkabak, “5- 10 dakika sonra ben aradım ancak meşgule aldı. Ardından, ’Operasyona gidiyorum, ortalık karışık’ diye mesaj attı. Ondan sonra da görüşemedik” diye konuştu.

Şehidin cenazesi ikindide kılınacak cenaze namazından sonra Gebiz Mahallesi’nde toprağa verilecek.

ANNESİ VEFAT ETTİ, BABASI TERK ETTİ

Şehit Barış Akkabak’ın Antalya’nın Serik ilçesindeki dede evinde acı, gözyaşı ve hakim. Şehidin dedesi Ramazan Akkabak taziyeleri Kozan Gökveliler Mahallesi’ndeki evinde kabul ediyor. Annesi hayatta olmadığı, babası da ayrı olduğu için dedesinin sahip çıktığı şehidin büyüdüğü evin girişine Türk Bayrağı asılı. Yeğenin öksüz olduğunu anlatan dayı Şaban Akkabak, şehitlerinin Manisa’da yaptığı acemiliğin ardından usta birliği için Mardin’e gittiğini söyledi. Yeğenin dağıtımının ardından bayramını köyünde geçirdikten sonra, yaklaşık 10-15 gün önce usta birliğine teslim olduğunu anlatan dayı Akkabak, “Dün üzücü haberi geldi.” dedi.

ARTIK BİTSİN, ANALAR KUZULAR AĞLAMASIN


Barış Akkabak’ın 18 yaşına kadar dağlarda keçi otlattığını, 18 yaşında Antalya’da meslek öğrenip kendi işini kurduğunu dile getiren dayı Akkabak, “Kimseye zararı yoktu. ‘Askerden gelince bana kız bulun’ diyordu. Nasip olmadı.” dedi. Yeğenin ölümünden devleti sorumlu tutan dayı Şaban Akkaya, yeğeniyle aralarında geçen bir konuşmayı şöyle aktardı: “Benim yeğenim askerdeyken demiş, ‘Komutanım iki terörist gördük’. ‘Oğlum ateş yapmayın. Onlar yaparsa siz yapın, karşılık verin’ demiş. Benim yeğenim şimdi vuruldu. Karşılık vermemenin anlamı kaldı mı?”

Yaşanan acıların bir an önce son bulmasını isteyen Şaban Akkaya, “Artık bitsin. Bu analar, kuzular ağlamasın. Ana yok, baba yok bu çocukta. Varsa teyze dayı var. Ne olacak şimdi? Bu insanlar 3-5 gün gelecek. Ondan sonra ne olacak. Oldu mu şimdi bu. Tamam vatan sağolsun diyoruz da analar evlatsız, çocuklar babası kalıyor. Biz şimdi yeğensiz kaldık oldu mu şimdi?

DEVLET ÇOCUĞUMUZU GERİ VERSİN

Köylü kadınlar sakinleştirmeye çalıştığı şehit erin teyzesi Zeliha Namal ise şöyle feryat etti: “Devlet bizim çocuğumuzu geri versin. Benim çocuğum öksüzdü. Geri versinler. Bizim askerlerimize sahip çıkmıyorlar. Benim kuzum öksüzdü.”

sözcü.com.tr

"Kalkmış TV'de keçiler diye reklam yapıyor"

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, akil insanlar heyetini ve isim vermeden heyetteki sanatçı Kadir İnanır’ı eleştirerek, “Şimdi bir artist, kalkmış TV’de reklam yapıyor, keçiler diye. Kendilerine göre sinema oyuncusu. Bilmedikleri, nereden yazıldığı belli olmayan bir senaryoyu uygulamaya başlamışlar. Bu sanatçılar bu tür senaryolara alışık. Türk sinemasından hareketle çözüm sürecini savunanlar arasında ‘iyi adam’, ‘kötü adam’ bulunuyor. İyi adam Ayhan Işık, kötü adam da Ahmet Tarık Tekçe olmuştur. Kim işine yarıyorsa o Ayhan Işık, kim işine yarıyorsa Ahmet Tarık Tekçe” dedi.


Bahçeli, basına kapalı olarak gerçekleşen Genişletilmiş İl İstişare Toplantılarına dün de Ankara’da devam etti. Genel Merkez’deki Gün Sazak Konferans Salonu’nda partililere konuşan Bahçeli, edinilen bilgilere göre özetle şunları kaydetti:


MHP’YE HAKARET

“MHP, siyasi etiği bozan, siyasi hayatı yozlaştıran her türlü anlayışı reddeder. MHP’den temin etmek suretiyle azınlık hükümeti tek başına iktidar olabilir sözüne inanarak, iktidar olmak hevesine kapılanlar, farkında olmadan MHP’ye hakaret etmektedirler. Bunu yapabilmeyi düşünen insanın da MHP’de yeri yoktur.


ARTİST REKLAM YAPIYOR

Şimdi bir artist, kalkmış TV’de reklam yapıyor, keçiler diye. Kendilerine göre de bir sinema oyuncusu. Bilmedikleri, nereden yazıldığı belli olmayan bir senaryoyu uygulamaya başlamışlardır. Bu sanatçı insanlar, bu tür senaryolara alışıktır. Türk sinema hayatında iki tane senarist vardır. Birincisi Bülent Oran, diğeri Sefa Önal’dır. Fakir kız, zengin oğlandan tut, köyden kente geçerken sorunlar hep bu senaristlerin oluşturduğu filmlerle sinema hayatı zenginleştirilmiştir. Bazıları vardır içlerinde iyi oğlan, bazıları vardır, fakir kız veya zengin kız şeklinde. İyi oğlanlar hep baş artist olarak, söz gelimi Ayhan Işık. Kötü adam da Ahmet Tarık Tekçe olmuştur. Bu senaryoların hepsi devam ediyor. Kim işine yarıyorsa Ayhan Işık, kim işine yarıyorsa Ahmet Tarık Tekçe olmuştur. İkisi de rahmetli oldu. Türk milleti böyle zehirleniyor. Hal böyle olunca küresel güçlerin, emperyalistlerin yazmış olduğu senaryoyu oynayacak insanlara ihtiyaç vardır. Bunları da buldular çıkardılar. Birçok sivil toplum kuruluşu, bunun hepsinin ortak noktası birlikte hareket ettikleri çözüm programının altında saklı fakat çözümün ne olduğunu bilen yok. Kapsamı nereye kadardır, düşünen yok. Bir çözüm türküsüdür, devam ediyor.

CHP ERDOĞAN’I BALIN İÇİNE BOĞDU

AKP’nin 12 yıllık iktidarı döneminde kutuplaşma öne çıkarıldı. Bunlar Türkiye’yi bölünmenin eşiğine getirmiştir. Bu bir toplumsal yarılmadır. Bunun da ekmeğine yağ süren CHP olmuştur. Her konuyu tersten anlamış ve farkında olmadan Tayyip Erdoğan’ın elini güçlendirmiştir. Başörtüsü, imam hatip, Kuran kursları böyle olmuştur. CHP’nin yanlış tepkileriyle mütedeyyin vatandaşlarımız ‘AKP, bak inançlarımızı daha güçlü kılmak için meselelerimize sahip çıkıyor’ derken, CHP, Erdoğan’ı yağın balın içine boğmuştur.

MHP’YE HUSUMETTEN VAZGEÇMİYORLAR

Davutoğlu, partileri ziyaret etti, bizi de ziyaret etti. Sizlere şurada neyi anlatmışsam, kendisine de onu anlattım. ‘Kuracağınız bir hükümette MHP olmayacaktır, Türkiye için en uygunu HDP ile bir koalisyondur. Çözüm sürecini milletin daha iyi anlamasına, çözümün kapsamının nereye gitmesine vesile olacaktır. Ama bunda bir engel koyuyorsanız, o zaman toplumsal yarılmayı bütünleştirecek bir AKP - CHP koalisyonu yapmanızda yarar vardır’ demişizdir. Sonra, ‘MHP’nin koalisyon içine girmeyeceği anlaşılmıştır’ diyor. O zaman bize dedi ki, ‘Bazı konularda istişare yapabilmek için Faruk Çelik beyle, partinizden görevlendireceğiniz bir arkadaşımız görüşebilir mi?’ Dedik ki, ‘Biz koalisyonu değil, Türkiye’nin meselelerini görüşebiliriz. Bunu bizim dışımızda yapın.’ Şimdi kendilerinin birtakım oyunları için bunları yazıyor, çiziyorlar. Hele hele Samanyolu, Bugün, Zaman gibi medya organlarına akıl ermiyor. MHP’ye husumette bulunmaktan vazgeçmiyorlar. O kadar iş başlarına bugüne kadar birlikte hareket ettikleri AKP’den geldi, hala husumeti MHP’de yürütüyorlar.”

hürriyet.com.tr

Kredi kartına büyük tuzağa dikkat!

Bankaların kara listesine girdikleri için kredi kullanamayanlar ile cep telefonlarına getirilen kredi kartına taksit yasağı bazı satıcıları senetle satışa yöneltti. Ancak, tüketiciler ‘sakıncalı sözleşmelere’ imza attıklarının farkına bile varmıyor. Ayrıca her taksit için ayrı senet yapılması gerekiyor.

Kredi ve kredi kartı borcu yüzünden bankaların kara listesine girenlerin sayısının 3.5 milyona dayanması, cep telefonlarına getirilen kredi kartına taksit yasağının 1.5 yıla ulaşması, ürün taleplerini senetle satış yapan mağazalardan karşılamak zorunda kalan tüketicileri, tehlikeli sözleşmelere imza atmak zorunda bırakıyor.

Bu da, senetle satış yapan mağazaların alışveriş yapan müşterilerine, aldıkları ürünün karşılığında sadece toplam bedel üzerinden tek bir senet imzalatmasından kaynaklanıyor. Oysa, Tüketici Yasası’na göre, taksitli satışlarda tüketicilerin daha sonra herhangi bir sorunla karşılaşmaması için her bir taksit için ayrı ayrı senet düzenlenip imzalatılması gerekiyor. Yasa’ya aykırı olmasına rağmen, bu mağazaların tüketicilere toplam bedeli gösteren tek bir senet imzalatması, kötü niyetli uygulamalara açık kapı bırakıyor. Bu mağazalar, ileride yaşanacak her hangi bir taksit ödeme aksaklığında borcun tamamını içeren senedi, devreye sokma tehdidi olarak kullanabileceği gibi, mağaza açısından herhangi bir finansal sorunun yaşanması durumlarında taksitler aksatılmasa da borcun tamamının tahsiline yol açıyor

SORUNA YARGI ÇÖZÜMÜ

Tüketici Yasası’nın her taksit için ayrı ayrı düzenlemek yerine toplam bedeli içeren tek senedin imzalatılması durumunda, düzenlenen senetlerin tüketiciler lehinde geçersiz kılmasına rağmen, bu tür senetlere yönelik takip durumlarında tüketicilerin yine de haklarını yargıda aramaları gerekiyor. Bunun için de satıcının imzalattığı taksit sözleşmesinin bir nüshasının mutlaka tüketicinin elinde olması gerekiyor. Zaten Yasa’ya göre de satıcının imzalanan sözleşmenin bir kopyasını tüketiciye verme yükümlülüğü bulunuyor. Ayrıca, bu sözleşmenin dışında bir de kıymetli evrak niteliği bulunan senet ya da senetler düzenleniyorsa, bu senetlerin de her bir taksit tutarı için ayrı ayrı düzenlenmesi gerekiyor. Aksi takdirde düzenlenen kambiyo senetleri, geçersiz sayılıyor. Söz konusu senetlerle ilgili herhangi bir sorun yaşandığında da, tüketicilerin senet bedelinin miktarına göre ya bulundukları il ve ilçedeki tüketici sorunları hakem heyetlerine ya da tüketici mahkemelerine başvurup, haklarını aramaları gerekiyor.

ALMADAN İMZALAMA

Bankaların kara listesine girdikleri için kredi ve kredi kartı kullanamayanlar ile cep telefonlarına getirilen kredi kartına taksitli satış yasağından etkilenmek istemeyenlerin tercih ettiği taksitli satış sözleşmelerinde, tüketicilerin dikkat etmeleri noktalar, sadece toplam bedeli içeren tek senetler oluşturmuyor. Bu tip sözleşmelerde satın alınan ürününün teslimiyle ilgili maddelere de dikkat edilmesi gerekiyor. İmzalanan sözleşmelerde ürünün teslim alındığına dair ibare olup olmadığının mutlaka kontrol edilmesi gerekiyor. Satıcı firmalar tarafından standart olarak önceden hazırlanmış bu sözleşmelere “Malı teslim aldım” şeklinde bir ibare yer alabiliyor. Bu ibare, daha sonra ürünün teslimiyle ilgili herhangi bir sorun yaşandığında tüketicilerin aleyhine kullanılabiliyor. Böyle durumlarda, art niyetli satıcılar, tüketiciyle yaşanan sorunlarda, ürünü teslim etmiş gibi davranarak, sözleşmede yer alan ürün bedelini haksız yere talep edebiliyor. Tüketicilerin bu tip sözleşme maddelere karşı da dikkatli olması, teslimi daha sonra gerçekleştirilecek ürünlerde, sözleşmede yer alan ürünü teslim aldıklarına dair ibarelerin üstünü çizerek, yanına teslim almadıklarını eklemeleri gerekiyor.

hürriyet.com.tr