7 Haziran’da yapılacak Milletvekili Genel Seçimi’ne katılacak siyasi partileri ve seçim takvimi Resmi Gazete’de yayınlandı.
Resmi Gazete’de yayımlanan YSK kararına göre, 31 parti seçimlere katılabilecek. Seçim başlangıcı 10 Mart, kesin aday listeleri 24 Nisan’da ilan edilecek Seçim propagandası ve yasakları 28 Mayıs’ta başlayacak, 6 Haziran saat 18.00’de sona erecek.
Buna göre, seçimlere katılacak 31 partinin isimleri şu şekilde yer aldı:
“Adalet ve Kalkınma Partisi, Alternatif Parti, Anadolu Partisi, Bağımsız Türkiye Partisi, Büyük Birlik Partisi, Cumhuriyet Halk Partisi, Demokrat Parti, Demokratik Gelişim Partisi, Demokratik Sol Parti, Doğru Yol Partisi, Emek Partisi, Genç Parti, Hak ve Adalet Partisi, Hak ve Eşitlik Partisi, Hak ve Özgürlükler Partisi, Halkın Kurtuluş Partisi, Halkın Yükselişi Partisi, Halkların Demokratik Partisi, Hür Dava Partisi, İşçi Partisi, Liberal Demokrat Parti, Merkez Parti, Millet Partisi, Millet ve Adalet Partisi, Milliyetçi Hareket Partisi, Muhafazakar Yükseliş Partisi, Özgürlük ve Dayanışma Partisi, Saadet Partisi, Toplumsal Uzlaşma Reform ve Kalkınma Partisi, Türkiye Komünist Partisi, Yurt Partisi.”
YSK KARARINA GÖRE SEÇİM TAKVİMİ
YSK’nın 7 Haziran 2015’te yapılacak seçim takvimine göre, "14 Mart muhtarlık bölgesi askı listeleri saat 08.00’de askıya çıkarılacak. 3 Nisan siyasi partilerin birleşik oy pusulasındaki yerlerinin belirlenmesi için YSK tarafından kura çekilecek. 7 Nisan bağımsız milletvekili adaylığı için il seçim kurullarına başvurularda son gün. 24 Nisan siyasi partilerin seçim çevreleri itibarıyla milletvekili kesin aday listeleri ile bağımsız adaylar, radyo, televizyon, Resmi Gazete ve illerde ilan edilecek. 8 Mayıs gümrük kapılarında ve yurtdışı temsilciliklerinde oy verme işlemi başlayacak. 28 Mayıs propaganda serbestliği ve bir kısım seçim yasakları başlayacak. 6 Haziran saat 18.00’de seçim propagandası sona erecek. 7 Haziran oy verme günü."
1 Şubat 2015 Pazar
31 Ocak 2015 Cumartesi
Bülent Arınç gözyaşlarını tutamadı..
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, AK Parti Manisa İl Kongresi'nde yaptığı konuşmada geçmiş dönemde yaşadıkları zorlukları anlatırken duygusal anlar yaşadı.
Arınç, "Zor günler geçirmiştik. Geçmişte partilerimiz yüzde 3 buçuk alıyordu yüzde 7, yüzde 11 alıyordu. Yolumuzdan dönmedik. Allah bize en büyük zaferleri Ak Parti'de yaşamayı nasip etti. İlk mitingimizi yaptığımız Nisan 2002 tarihini hatırlıyorum. 3 bin kişiyle miting yaptığımızda geçmişte bu muhteşem insan seli diye başlayan rahmetli hocamızı o mitingte andım. Acaba 3 bin kişi mi olacaktık yoksa binlerce kişi mi bizi karşılayacaktı, Kırtık tarafından gelmeden önce hamalınkırı Sayın Başbakanım Manisalılar böyle bilirler. Hamalınkırı'ndan aşağı bir sallandık buraya 10 kilometre. Yollarımız kesildi, insan seli vardı, araçlar gidemiyordu. Gözyaşları içinde rabbimize hamd ettim" diye konuştuktan sonra gözyaşlarını tutamadı.
Arınç, "Zor günler geçirmiştik. Geçmişte partilerimiz yüzde 3 buçuk alıyordu yüzde 7, yüzde 11 alıyordu. Yolumuzdan dönmedik. Allah bize en büyük zaferleri Ak Parti'de yaşamayı nasip etti. İlk mitingimizi yaptığımız Nisan 2002 tarihini hatırlıyorum. 3 bin kişiyle miting yaptığımızda geçmişte bu muhteşem insan seli diye başlayan rahmetli hocamızı o mitingte andım. Acaba 3 bin kişi mi olacaktık yoksa binlerce kişi mi bizi karşılayacaktı, Kırtık tarafından gelmeden önce hamalınkırı Sayın Başbakanım Manisalılar böyle bilirler. Hamalınkırı'ndan aşağı bir sallandık buraya 10 kilometre. Yollarımız kesildi, insan seli vardı, araçlar gidemiyordu. Gözyaşları içinde rabbimize hamd ettim" diye konuştuktan sonra gözyaşlarını tutamadı.
Böyle devam ederse Alo Fetva'yı kapatırız
Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, CNN TÜRK'te "Baştan Sona" programında Akif Beki'nin sorularını cevapladı.
"Alo Fetva" konusunda medya mensuplarına yönelik sitemde bulunan Görmez, "Son iki, üç,dört yılda toplumun gündemine Diyanet'i ne kadar küçük düşüren ne kadar haber düşmüşse, bunların hiçbirisi Diyanet'in açıklaması değildir. Ne küpe meselesi, ne dövme meselesi, ne lades meselesi ne de iki bayram arası düğün meselesi..." dedi. Görmez, bu yöntemin devam etmesi durumunda "Alo Fetva" hattını kapatmak zorunda kalacaklarını söyledi.
İstanbul'u lodos vurdu
İstanbul'da sabah saatlerinde etkili olmaya başlayan lodos nedeniyle saat 11:00'de yapılan açıklamaya göre tüm vapur seferleri iptal edildi. İDO'nun iç hat seferleri yapılamıyor. THY de fırtına nedeniyle 229 seferinin yapılamadığını açıkladı.
İstanbul'da akşam saatlerinden itibaren etkili olan lodos nedeniyle denizde dev dalgalar oluştu. Kötü hava şartları nedeniyle tüm vapur seferleri de iptal oldu.
Beşiktaş iskelesinde “Yoğun Hava Muhalefeti Nedeniyle Seferler İptal" yazısını görenler diğer ulaşım araçlarına yöneldi.
İDO'NUN İÇ HAT SEFERLERİ İPTAL
İstanbul Deniz Otobüsleri (İDO)'nden yapılan açıklama, tüm iç hat deniz otobüsü ile arabalı vapur seferleri iptal edildiği kaydedildi.
İptal edilen hızlı feribot ve dış hat deniz otobüsleri ise söyle belirtildi:
08:40 Kadıköy-Yenikapı-Bursa Deniz Otobüsü
08:55 Bursa-Armutlu-Armutlutk-Yenikapı-Kadıköy Deniz Otobüsü
09:00 Kartal / Yalova Deniz Otobüsü
09:00 Bursa-Yenikapı-Kadıköy Deniz Otobüsü
09:30 Bandırma - Yenikapı - Bostancı Deniz Otobüsü
10:30 Yalova - Yenikapı Ferry Cat tipi hızlı feribot
10:45 Pendik / Yalova Ferry Cat tipi hızlı feribot
10:45 Yalova / Pendik Ferry Cat tipi hızlı feribot
11:00 Yenikapı - Yalova Deniz Otobüsü
11:30 Yenikapı - Yalova Ferry Cat tipi hızlı feribot
11:30 Bursa-Yenikapı-Kadıköy Deniz Otobüsü
11:40 Kadıköy-Yenikapı-Bursa Deniz Otobüsü
12:30 Yalova / Kartal Deniz Otobüsü
12:30 Yalova - Yenikapı Deniz Otobüsü
13:00 Kadıköy-Yenikapı-Armutlutk-Armutlu-Bursa Deniz Otobüsü
13:00 Bursa-Yenikapı-Kadıköy Deniz Otobüsü
14:10 Kadıköy-Yenikapı-Bursa Deniz Otobüsü
14:30 Bursa-Yenikapı-Kadiköy Deniz Otobüsü
15:00 Kadıköy-Yenikapı-Armutlutk-Armutlu-Bursa Deniz Otobüsü
18:30 Bandırma - Yenikapı Hızlı Feribot
18:30 Bostancı - Yenikapı - Bandırma Deniz Otobüsü
BEŞİKTAŞ'TA AĞAÇ DEVRİLDİ, YOL KAPANDI
Sabah saatlerinden itibaren İstanbul genelinde etkili olan lodos nedeniyle, Barbaros Bulvarı Beşiktaş istikametinde yol kenarında bulunan ağaç devrildi. Devrilen ağaç yolu trafiğe kapattı; şans eseri yaralanan olmadı.
Ağacın devrildiği bölgeye gelen polis ekipleri, trafiğin Levent istikametinde olan şeritten çift yönlü akmasını sağladı. Bölgeye gelen belediye ekipleri de elektrikli testerelerle devrilen ağacı parçalara ayırdı. Ekiplerin yaklaşık yarım saat süren çalışmalarının ardından kesilerek parçalara ayrılan ağaç yoldan kaldırıldı.
Trafik, ağacın kaldırılmasının ardından normale döndü.
İstanbul'da akşam saatlerinden itibaren etkili olan lodos nedeniyle denizde dev dalgalar oluştu. Kötü hava şartları nedeniyle tüm vapur seferleri de iptal oldu.
Beşiktaş iskelesinde “Yoğun Hava Muhalefeti Nedeniyle Seferler İptal" yazısını görenler diğer ulaşım araçlarına yöneldi.
İDO'NUN İÇ HAT SEFERLERİ İPTAL
İstanbul Deniz Otobüsleri (İDO)'nden yapılan açıklama, tüm iç hat deniz otobüsü ile arabalı vapur seferleri iptal edildiği kaydedildi.
İptal edilen hızlı feribot ve dış hat deniz otobüsleri ise söyle belirtildi:
08:40 Kadıköy-Yenikapı-Bursa Deniz Otobüsü
08:55 Bursa-Armutlu-Armutlutk-Yenikapı-Kadıköy Deniz Otobüsü
09:00 Kartal / Yalova Deniz Otobüsü
09:00 Bursa-Yenikapı-Kadıköy Deniz Otobüsü
09:30 Bandırma - Yenikapı - Bostancı Deniz Otobüsü
10:30 Yalova - Yenikapı Ferry Cat tipi hızlı feribot
10:45 Pendik / Yalova Ferry Cat tipi hızlı feribot
10:45 Yalova / Pendik Ferry Cat tipi hızlı feribot
11:00 Yenikapı - Yalova Deniz Otobüsü
11:30 Yenikapı - Yalova Ferry Cat tipi hızlı feribot
11:30 Bursa-Yenikapı-Kadıköy Deniz Otobüsü
11:40 Kadıköy-Yenikapı-Bursa Deniz Otobüsü
12:30 Yalova / Kartal Deniz Otobüsü
12:30 Yalova - Yenikapı Deniz Otobüsü
13:00 Kadıköy-Yenikapı-Armutlutk-Armutlu-Bursa Deniz Otobüsü
13:00 Bursa-Yenikapı-Kadıköy Deniz Otobüsü
14:10 Kadıköy-Yenikapı-Bursa Deniz Otobüsü
14:30 Bursa-Yenikapı-Kadiköy Deniz Otobüsü
15:00 Kadıköy-Yenikapı-Armutlutk-Armutlu-Bursa Deniz Otobüsü
18:30 Bandırma - Yenikapı Hızlı Feribot
18:30 Bostancı - Yenikapı - Bandırma Deniz Otobüsü
BEŞİKTAŞ'TA AĞAÇ DEVRİLDİ, YOL KAPANDI
Sabah saatlerinden itibaren İstanbul genelinde etkili olan lodos nedeniyle, Barbaros Bulvarı Beşiktaş istikametinde yol kenarında bulunan ağaç devrildi. Devrilen ağaç yolu trafiğe kapattı; şans eseri yaralanan olmadı.
Trafik, ağacın kaldırılmasının ardından normale döndü.
Etiketler:
haber,
hava durumu,
istanbul,
meteoroloji
Duygun Yarsuvat "ABD Gülen'i iade etmez"
Galatasaray Başkanı Duygun Yarsuvat, CNN Türk'te gündeme dair çok çarpıcı açıklamalarda bulundu. Daha önce Şike Davası ile ilgili olarak ortaya attığı '50 milyon Dolar' iddası ile ses getiren Yarsuvat, bu kez daha net cümlelerle daha vurucu açıklamalar yaptı. Şike ve Balyoz gibi davaların 'cemaatci polisler' tarafından yapılan komplolar olduğunu ve buradaki amacın ise 'orduyu ortadan kaldırmak' olduğunu iddia eden Yarsuvat çok tartışılacak bir iddia daha ortaya attı: Gülen'i zaten oraya ABD çağırdı...
Duygun Yarsuvat'ın CNN Türk'te yayınlanan, Hakan Çelik'in sunduğu Hafta Sonu Keyfi programında yaptığı açıklamalardan satır başları şu şekilde;
"BU KOMPLOYU YAPAN KİM? CEMAATCİ POLİSLER"
('50 milyon Dolar' iddiası ile ilgili soruya cevabında) Açın bakın medayaya, Aziz Yıldırım olsun diğer Fenerbahçeliler olsun hep söyledi bunu; 'bunu yapanlar cemaattir'şeklinde beyanatlerı var. Demek ki Aziz Yıldırım'ı bu hale cemaat getirdi.
Bu komployu yapan kim? Cemaatci polisler. Cemaatci polisler sadece Aziz Yıldırım'a da yapmadı bu komployu. Balyoz Davası gibi bir dava yarattılar. Sahte deliller üreterek, kendi bilirkişileri vasıtasıyla insanlar yargılandı. 265 kişi bu davada yargılandı ve çoğu üst rütbeli subaylardı.
"AMAÇLARI ORDUYU ORTADAN KALDIRMAKTI"
Bence amaçları orduyu ortadan kaldırmaktı. Bence başardı da... Ordunun haline bakın...
Fetullah Gülen ABD'ye gitti. Gittiği tarihe bakın?
Gülen'in amacının dini esaslara göre kurulmuş bir devlet yapısı olduğunu düşünüyorum. Yanılabilirim. 1971 senesinde yaptığı bir açıklamada 'altın nesil yetiştireceğiz' demiştir. Yurt içindeki okullar, evler yurtlar... Kendisine güvenen bir gençlik yaratmıştır. Bu gençlik bugün idari mekanizmada belli mevkilere yerleştrilmiştir. Mülkiye, askeriye ve yargıya adam yetiştirmek istemişlerdir. Askeriye konusunda fazla başarılı olamamışlardır ama yine de vardır.
HÜKÜMETİN ATTIĞI ADIMLAR
Hükümetin bu konuda attığı adımlar haklı mı haksız mı beni alakadar etmez. Ben bir durum tespiti yapıyorum.
"GÜLEN'İ ABD ÇAĞIRDI"
Gülen'in iade edilmesi konusu... Siyasi amaçlı bir davada iade edilmez. Dava siyasiyse iade edilmez. Cumhurbaşkanı'nın deport edilsin demesi de zaten bu yüzden. Ama Gülen'i zaten ABD çağırdı oraya.
FUTBOL TAKIMININ YENİ CUMHURBAŞKANLIĞI SARAYI'NA YAPTIĞI ZİYARET
Galatasaray bir siyasi kuruluş değil. Cumhurbaşkanı davet ederse Galatasaray gider. Cumhurbaşkanı beni de çağırsa ben de giderim. O gün telefonlarım kapalı olduğu için bana ulaşamamışlar, Abdürrahim Albayrak da takımı götürmüş. Bana ulaştıklarında saat 11:00'dı ve benim artık oraya ulaşmam mümkün değildi. Ayrıca insanları da aslanların öününe atmanın manası yok, cumhurbaşkanı çağırdıysa gidilir.
Bu ziyaret sonrasında 'bazı kapıların bize açıldığı, kolaylık çağrıldığı vs' iddialar gerçeği yansıtmıyor. Zaten bizim Bakanlığımızla bir sorunumuz yoktu ki...
"PASSOLİG UYGULAMASI KALDIRILMALI"
Bakın bu uygulama yapılmadan önce statlarımız doluyordu. Geçtiğimiz gün Eskişehir'de oynadığımız karşılaşmaya bakın. Burada bu uygulama yoktu ve tribünler tıklım tıklım doluydu. Passolig kaldırılmalı.
"ŞAMPİYONLUK ŞANSIMIZ YÜZDE 33"
Şampiyonluk şansımızı yüzde 33 olarak görüyorum...
"G.SARAY TARİHİNİN EN BAŞARILI BAŞKANI SÜREN"
Bana sorarsanız Galatasaray tarihinin en başarılı başkanı Faruk Süren'dir. Galatasaray'ı en üst seviyeye taşıyan, vizyonu geniş bir insandır. Tutucu Galatasaraylıların düşünemeyeceği şeyleri düşündü ve yaptı. (hürriyet.com.tr)
Duygun Yarsuvat'ın CNN Türk'te yayınlanan, Hakan Çelik'in sunduğu Hafta Sonu Keyfi programında yaptığı açıklamalardan satır başları şu şekilde;
"BU KOMPLOYU YAPAN KİM? CEMAATCİ POLİSLER"
('50 milyon Dolar' iddiası ile ilgili soruya cevabında) Açın bakın medayaya, Aziz Yıldırım olsun diğer Fenerbahçeliler olsun hep söyledi bunu; 'bunu yapanlar cemaattir'şeklinde beyanatlerı var. Demek ki Aziz Yıldırım'ı bu hale cemaat getirdi.
Bu komployu yapan kim? Cemaatci polisler. Cemaatci polisler sadece Aziz Yıldırım'a da yapmadı bu komployu. Balyoz Davası gibi bir dava yarattılar. Sahte deliller üreterek, kendi bilirkişileri vasıtasıyla insanlar yargılandı. 265 kişi bu davada yargılandı ve çoğu üst rütbeli subaylardı.
"AMAÇLARI ORDUYU ORTADAN KALDIRMAKTI"
Bence amaçları orduyu ortadan kaldırmaktı. Bence başardı da... Ordunun haline bakın...
Fetullah Gülen ABD'ye gitti. Gittiği tarihe bakın?
Gülen'in amacının dini esaslara göre kurulmuş bir devlet yapısı olduğunu düşünüyorum. Yanılabilirim. 1971 senesinde yaptığı bir açıklamada 'altın nesil yetiştireceğiz' demiştir. Yurt içindeki okullar, evler yurtlar... Kendisine güvenen bir gençlik yaratmıştır. Bu gençlik bugün idari mekanizmada belli mevkilere yerleştrilmiştir. Mülkiye, askeriye ve yargıya adam yetiştirmek istemişlerdir. Askeriye konusunda fazla başarılı olamamışlardır ama yine de vardır.
HÜKÜMETİN ATTIĞI ADIMLAR
Hükümetin bu konuda attığı adımlar haklı mı haksız mı beni alakadar etmez. Ben bir durum tespiti yapıyorum.
"GÜLEN'İ ABD ÇAĞIRDI"
Gülen'in iade edilmesi konusu... Siyasi amaçlı bir davada iade edilmez. Dava siyasiyse iade edilmez. Cumhurbaşkanı'nın deport edilsin demesi de zaten bu yüzden. Ama Gülen'i zaten ABD çağırdı oraya.
FUTBOL TAKIMININ YENİ CUMHURBAŞKANLIĞI SARAYI'NA YAPTIĞI ZİYARET
Galatasaray bir siyasi kuruluş değil. Cumhurbaşkanı davet ederse Galatasaray gider. Cumhurbaşkanı beni de çağırsa ben de giderim. O gün telefonlarım kapalı olduğu için bana ulaşamamışlar, Abdürrahim Albayrak da takımı götürmüş. Bana ulaştıklarında saat 11:00'dı ve benim artık oraya ulaşmam mümkün değildi. Ayrıca insanları da aslanların öününe atmanın manası yok, cumhurbaşkanı çağırdıysa gidilir.
Bu ziyaret sonrasında 'bazı kapıların bize açıldığı, kolaylık çağrıldığı vs' iddialar gerçeği yansıtmıyor. Zaten bizim Bakanlığımızla bir sorunumuz yoktu ki...
"PASSOLİG UYGULAMASI KALDIRILMALI"
Bakın bu uygulama yapılmadan önce statlarımız doluyordu. Geçtiğimiz gün Eskişehir'de oynadığımız karşılaşmaya bakın. Burada bu uygulama yoktu ve tribünler tıklım tıklım doluydu. Passolig kaldırılmalı.
"ŞAMPİYONLUK ŞANSIMIZ YÜZDE 33"
Şampiyonluk şansımızı yüzde 33 olarak görüyorum...
"G.SARAY TARİHİNİN EN BAŞARILI BAŞKANI SÜREN"
Bana sorarsanız Galatasaray tarihinin en başarılı başkanı Faruk Süren'dir. Galatasaray'ı en üst seviyeye taşıyan, vizyonu geniş bir insandır. Tutucu Galatasaraylıların düşünemeyeceği şeyleri düşündü ve yaptı. (hürriyet.com.tr)
30 Ocak 2015 Cuma
Boş eve 39 bin lira elektrik faturası
AĞRI'nın Doğubayazıt İlçesi'nde Cahit Tan'a ait boş eve, Aras Edaş Elektrik Dağıtım şirketi tarafından 39 bin 126 lira 40 kuruşluk elektrik faturası gönderildi.
Doğu Anadolu bölgesinde 7 ilde elektrik dağıtım hizmeti veren Aras Edaş, Doğubayazıt'ta kimsenin yaşamadığı boş eve bir aylık elektirik kullanım bedeli olarak 39 bin 126 lira 40 kuruşluk fatura gönderdi. Ağrı Caddesi üzerindeki Urartu apartmanı 6 nolu daireye boş olduğu halde fatura kesen elektrik dağıtım şirketine tepki gösteren ev sahibi Cahit Tan, "Evim şu anda tadilat aşamasında. Bir evin değil bir fabrikanın yıllık tüketimi bu kadar olamaz. Bu mağduriyetimin bir an önce giderilmesini istiyorum" diye konuştu.
Araş Edaş Elektrik Dağıtım şirketi yetkilileri ise faturada yanlışlık olduğunu düzeltileceğini belirtti.
Doğu Anadolu bölgesinde 7 ilde elektrik dağıtım hizmeti veren Aras Edaş, Doğubayazıt'ta kimsenin yaşamadığı boş eve bir aylık elektirik kullanım bedeli olarak 39 bin 126 lira 40 kuruşluk fatura gönderdi. Ağrı Caddesi üzerindeki Urartu apartmanı 6 nolu daireye boş olduğu halde fatura kesen elektrik dağıtım şirketine tepki gösteren ev sahibi Cahit Tan, "Evim şu anda tadilat aşamasında. Bir evin değil bir fabrikanın yıllık tüketimi bu kadar olamaz. Bu mağduriyetimin bir an önce giderilmesini istiyorum" diye konuştu.
Araş Edaş Elektrik Dağıtım şirketi yetkilileri ise faturada yanlışlık olduğunu düzeltileceğini belirtti.
Sigaraya yeni yasaklar geliyor
Dumansız hava sahası için 3 yıllık yeni bir dönem başlatılıyor. Sağlık Bakanlığı yeni eylem planıyla tütün ürünleri kullanımını azaltmayı ve toplumu bilinçlendirmeyi hedefliyor.
Sabah gazetesinin haberine göre, sağlık Bakanlığı'nın Ulusal Tütün Kontrol Programı 2015-2018 Eylem Planı yürürlüğe girdi. İşte o planının detayları:
AÇIK ALANA DA SINIR: AVM, sinema vb. yerlerin girişlerinde pasif etkilenim mesafesinde sigara yasağı.
KARA PAKET GELİYOR: İlk kez Avustralya'nın uyguladığı Kara Paket diye de bilinen tek tip düz paket uygulaması konusunda gerekli mevzuat değişiklikleri yapılarak hayata geçirilecek.
KAPLAMA VE KILIFA AYAR: Sağlık uyarılarını kapatan kaplama ve benzeri kılıfların önüne geçilecek.
GENÇLERE KİMLİK DENETİMİ: Gençlerden 18 yaş için kimlik sorulacak. eğitim kurumlarına 100 metre mesafede sigara satışı yasaklanacak.
BIRAKIN MESAJLARI: Sigara Bırakma Hattı hizmetleri SMS, elektronik posta ve web uygulamaları aracılığı ile geliştirilecek.
TİRYAKİSİZ İŞYERLERİ GELİYOR: Sigara içen çalışanı bulunmayan işyerlerinin olması için özendirme çalışması yapılacak.
VERGİLER ÇAPRAZ GELECEK: Sigara ve diğer tütün ürünlerinin vergilendirme politikası, karşılıklı olarak birbirlerine yönelmeye yol açmayacak şekilde düzenlenecek.
TÜFE'DEN ÇIKARILACAK: Tüketici fiyat endeksinin (TÜFE) tütün ve tütün ürünlerini içermemesine yönelik gerekli mevzuat düzenlemesi için çalışma başlatılacak.
ÇİFTÇİYE TEŞVİK: Tek sigara, yaprak sigara kâğıdının satışı önlenecek. Tütün üretiminden vazgeçen üreticilere alternatif önerilecek. Ulusal Tütün Kontrol Programı 2015-2018 Eylem Planı açıklandı
* Kara paket geliyor * Bina girişlerinde sigara içilmeyecek
* Tütün üretiminden vazgeçen çiftçiye teşvik
* Sigara satışında kimlik gösterilecek
* Tek sigara satışı yasaklanacak
Sabah gazetesinin haberine göre, sağlık Bakanlığı'nın Ulusal Tütün Kontrol Programı 2015-2018 Eylem Planı yürürlüğe girdi. İşte o planının detayları:
AÇIK ALANA DA SINIR: AVM, sinema vb. yerlerin girişlerinde pasif etkilenim mesafesinde sigara yasağı.
KARA PAKET GELİYOR: İlk kez Avustralya'nın uyguladığı Kara Paket diye de bilinen tek tip düz paket uygulaması konusunda gerekli mevzuat değişiklikleri yapılarak hayata geçirilecek.
KAPLAMA VE KILIFA AYAR: Sağlık uyarılarını kapatan kaplama ve benzeri kılıfların önüne geçilecek.
GENÇLERE KİMLİK DENETİMİ: Gençlerden 18 yaş için kimlik sorulacak. eğitim kurumlarına 100 metre mesafede sigara satışı yasaklanacak.
BIRAKIN MESAJLARI: Sigara Bırakma Hattı hizmetleri SMS, elektronik posta ve web uygulamaları aracılığı ile geliştirilecek.
TİRYAKİSİZ İŞYERLERİ GELİYOR: Sigara içen çalışanı bulunmayan işyerlerinin olması için özendirme çalışması yapılacak.
VERGİLER ÇAPRAZ GELECEK: Sigara ve diğer tütün ürünlerinin vergilendirme politikası, karşılıklı olarak birbirlerine yönelmeye yol açmayacak şekilde düzenlenecek.
TÜFE'DEN ÇIKARILACAK: Tüketici fiyat endeksinin (TÜFE) tütün ve tütün ürünlerini içermemesine yönelik gerekli mevzuat düzenlemesi için çalışma başlatılacak.
ÇİFTÇİYE TEŞVİK: Tek sigara, yaprak sigara kâğıdının satışı önlenecek. Tütün üretiminden vazgeçen üreticilere alternatif önerilecek. Ulusal Tütün Kontrol Programı 2015-2018 Eylem Planı açıklandı
* Kara paket geliyor * Bina girişlerinde sigara içilmeyecek
* Tütün üretiminden vazgeçen çiftçiye teşvik
* Sigara satışında kimlik gösterilecek
* Tek sigara satışı yasaklanacak
Kayıp-kaçak bedeli tüketiciden geri alınacak
Meclis'e sunulan Elektrik Piyasası Kanunu'na göre, dava açanlara ödenen kayıp-kaçak bedeli faturalandırılarak tüketiciden geri alınacak.
Elektrik Piyasası Kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasını öngören 15 maddelik tasarı önceki gün hükümet tarafından TBMM’ye sunuldu. Tasarıda, elektrikte kayıp Kaçak bedellerine yönelik açılacak davaların önüne geçmek için ilginç bir hüküm de yer aldı.
Geçici bir madde ile kayıp kaçak konusunda bugüne kadar açılan davalar sonucunda yapılan ödemeler ile mahkeme masrafl arının, bundan sonraki dönemlerde hazırlanacak yeni faturalara eklenerek tüm tüketicilerden tahsilinin önü açılıyor. Elektrik Piyasası Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapan Tasarı, TBMM Genel Kurulu’na sunuldu.
Tasarı elektrik faturalarındaki kayıp kaçak bedellerine itiraza yönelik dava açılmasının önüne geçiyor. Ancak, tasarı ile Elektrik Piyasası Kanunu’na ilginç bir geçici madde ekleniyor. Bu na göre, elektrik faturalarındaki kayıp kaçak bedellerine itiraz edip dava açarak bu paraları geri alan tüketicilere ödenen tüm bedellerin yeniden müşteriden tahsilinin önü açılıyor.
Yasaya eklenen geçici 19’uncu madde ile ‘mahkeme ve tüketici hakem heyeti kararına istinaden dağıtım şirketi ya da tedarikçi tarafından yapılan iadeler ve mahkeme kararlarına yer alan giderler dağıtım tarifeleri yoluyla karşılanır’ hükmü yasaya eklendi. Bu hüküm, tüketicilere bugüne kadar ödenen tüm bedeller ile yapılan mahkeme masrafl arının dava açsın açmasın tüm tüketicilerden tahsil edilmesinin önünü açıyor.
Gerekçe: Davalar sürerse elektrik şirketleri iflas eder
Tasarının gerekçesinde mahkemeler tarafından mevzuata rağmen verilen kararların, elektrik dağıtım ile perakende satış hizmetlerini sürdürülemez hale getirdiği kayldildi. Yapılan düzenlemeyle hizmetlerin devam ettirilemez hale getirilmesinin önlenmesinin amaçlandığı kaydedildi. Gerekçede, 2013 yılında 21 dağıtım şirketinin hedef kayıp kaçak oranları baz alınarak hesaplanan kayıp kaçak enerjiye konu gelir ihtiyacının 5.85 milyar lira olduğu ancak bunların her şey dahil toplayabilecekleri toplam tutarın gelir tavanı toplamının 3.5 milyar lira olduğu belirtildi.
Gerekçede, ‘Bu şartlar altında 5.85 milyar liralık kayıp kaçağa konu enerji maliyetinin dağıtım şirketlerine yüklenmesinin şirketlerin tamamının faaliyetlerinin sürdürülemez hale gelmesi ve pek çoğunun ifl as etmesi anlamına geleceği açıktır’ ifadeleri yer aldı.
8 yılda 33 milyar TL kayıp kaçak tahsilatı
Aynı maddenin gerekçesinde, 2006-2014 arasında sayaç okuma bedeli, perakende satış hizmet bedeli, iletim bedeli ve dağıtım bedeli dışında sadece kayıp kaçak kapsamında 33 milyar liralık tahsilat yapıldığı belirtilerek, bu rakamın iadesinin fiili olarak mümkün olmadığı kaydedildi.
Gerekçenin son bölümünde, ‘Tedarikçiler tarafından tüketicilere ödenen bedellerin ve mahkeme masrafl arının tekrar bir dava sürecine gerek kalmaksızın dağıtım şirketlerine rücu edilerek dağıtım şirketlerinden tahsil edilmesi ve dağıtım şirketlerinin hem kendisinin katlandığı iade ve mahkeme giderlerini hem de tedarikçiler tarafından rücu edilmesi sonucu ödediği iade ve mahkeme masrafl arı kapsamındaki giderleri dağıtım tarifeleri yoluyla geri alması sağlanmaktadır’ bilgisi yer aldı.
Bazı yatırımlar çevre ve kıyı kanunundan muaf olacak
Tasarının birinci maddesi ile 3621 sayılı Kıyı Kanunu’nun yapılaşmaya ilişkin sınırlandırmalar getiren hükümleri de değiştirildi. Buna göre askeri yasak ve güvenlik bölgelerine yapılacak kamu ve özel sektöre ait, rafineri, petrokimya tesisleri ve eklentileri ile milletlerarası anlaşma hükümleri uyarınca yapılması öngörülen yatırımlara, Kıyı Kanunu’nun sınırlayıcı hükümleri uygulanmayacak. Yine milletlerarası anlaşma hükümleri uyarınca yapılması öngörülen üretim tesisleri için alınacak ruhsat ve diğer mevzuattan kaynaklanan inşaata izin, onay, lisans gibi belgeler, ilgili kurul tarafından belirlenen süre içinde sunulacak. Ancak üretim lisansı alınmadan önce üretim tesisiyle doğrudan ilgili olmayan yapıların inşasına başlanabilecek.
Milletlerarası anlaşma hükümleri çerçevesinde transit petrol boru hattı projelerinin inşa ve modernizasyonunu gerçekleştirenlere yapılan tüm teslim ve hizmetler KDV’ye tabi olmayacak. Bu kapsamda yapılan mal teslimleri ve hizmet ifaları nedeniyle yüklenen vergiler, vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan vergiden indirilecek. İndirim yoluyla telafi edilemeyen vergiler ise mükellefin talebi üzerine iade edilecek.
2019’a kadar çevre mevzuatından muafiyet
EÜAŞ veya bağlı ortaklıklarına, kamu üretim şirketlerine ve bunlara ait üretim tesisleri ile daha önceden özelleştirilmiş şirketlere, çevre mevzuatı açısından gerekli izinlerin tamamlanması amacıyla 31 Aralık 2019’a kadar süre tanındı. Tasarı uyarınca ayrıca Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı bünyesinde bir Nükleer Enerji Genel Müdürlüğü kurulacak.
Kaynak: Dünya
Elektrik Piyasası Kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasını öngören 15 maddelik tasarı önceki gün hükümet tarafından TBMM’ye sunuldu. Tasarıda, elektrikte kayıp Kaçak bedellerine yönelik açılacak davaların önüne geçmek için ilginç bir hüküm de yer aldı.
Geçici bir madde ile kayıp kaçak konusunda bugüne kadar açılan davalar sonucunda yapılan ödemeler ile mahkeme masrafl arının, bundan sonraki dönemlerde hazırlanacak yeni faturalara eklenerek tüm tüketicilerden tahsilinin önü açılıyor. Elektrik Piyasası Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapan Tasarı, TBMM Genel Kurulu’na sunuldu.
Tasarı elektrik faturalarındaki kayıp kaçak bedellerine itiraza yönelik dava açılmasının önüne geçiyor. Ancak, tasarı ile Elektrik Piyasası Kanunu’na ilginç bir geçici madde ekleniyor. Bu na göre, elektrik faturalarındaki kayıp kaçak bedellerine itiraz edip dava açarak bu paraları geri alan tüketicilere ödenen tüm bedellerin yeniden müşteriden tahsilinin önü açılıyor.
Yasaya eklenen geçici 19’uncu madde ile ‘mahkeme ve tüketici hakem heyeti kararına istinaden dağıtım şirketi ya da tedarikçi tarafından yapılan iadeler ve mahkeme kararlarına yer alan giderler dağıtım tarifeleri yoluyla karşılanır’ hükmü yasaya eklendi. Bu hüküm, tüketicilere bugüne kadar ödenen tüm bedeller ile yapılan mahkeme masrafl arının dava açsın açmasın tüm tüketicilerden tahsil edilmesinin önünü açıyor.
Gerekçe: Davalar sürerse elektrik şirketleri iflas eder
Tasarının gerekçesinde mahkemeler tarafından mevzuata rağmen verilen kararların, elektrik dağıtım ile perakende satış hizmetlerini sürdürülemez hale getirdiği kayldildi. Yapılan düzenlemeyle hizmetlerin devam ettirilemez hale getirilmesinin önlenmesinin amaçlandığı kaydedildi. Gerekçede, 2013 yılında 21 dağıtım şirketinin hedef kayıp kaçak oranları baz alınarak hesaplanan kayıp kaçak enerjiye konu gelir ihtiyacının 5.85 milyar lira olduğu ancak bunların her şey dahil toplayabilecekleri toplam tutarın gelir tavanı toplamının 3.5 milyar lira olduğu belirtildi.
Gerekçede, ‘Bu şartlar altında 5.85 milyar liralık kayıp kaçağa konu enerji maliyetinin dağıtım şirketlerine yüklenmesinin şirketlerin tamamının faaliyetlerinin sürdürülemez hale gelmesi ve pek çoğunun ifl as etmesi anlamına geleceği açıktır’ ifadeleri yer aldı.
8 yılda 33 milyar TL kayıp kaçak tahsilatı
Aynı maddenin gerekçesinde, 2006-2014 arasında sayaç okuma bedeli, perakende satış hizmet bedeli, iletim bedeli ve dağıtım bedeli dışında sadece kayıp kaçak kapsamında 33 milyar liralık tahsilat yapıldığı belirtilerek, bu rakamın iadesinin fiili olarak mümkün olmadığı kaydedildi.
Gerekçenin son bölümünde, ‘Tedarikçiler tarafından tüketicilere ödenen bedellerin ve mahkeme masrafl arının tekrar bir dava sürecine gerek kalmaksızın dağıtım şirketlerine rücu edilerek dağıtım şirketlerinden tahsil edilmesi ve dağıtım şirketlerinin hem kendisinin katlandığı iade ve mahkeme giderlerini hem de tedarikçiler tarafından rücu edilmesi sonucu ödediği iade ve mahkeme masrafl arı kapsamındaki giderleri dağıtım tarifeleri yoluyla geri alması sağlanmaktadır’ bilgisi yer aldı.
Bazı yatırımlar çevre ve kıyı kanunundan muaf olacak
Tasarının birinci maddesi ile 3621 sayılı Kıyı Kanunu’nun yapılaşmaya ilişkin sınırlandırmalar getiren hükümleri de değiştirildi. Buna göre askeri yasak ve güvenlik bölgelerine yapılacak kamu ve özel sektöre ait, rafineri, petrokimya tesisleri ve eklentileri ile milletlerarası anlaşma hükümleri uyarınca yapılması öngörülen yatırımlara, Kıyı Kanunu’nun sınırlayıcı hükümleri uygulanmayacak. Yine milletlerarası anlaşma hükümleri uyarınca yapılması öngörülen üretim tesisleri için alınacak ruhsat ve diğer mevzuattan kaynaklanan inşaata izin, onay, lisans gibi belgeler, ilgili kurul tarafından belirlenen süre içinde sunulacak. Ancak üretim lisansı alınmadan önce üretim tesisiyle doğrudan ilgili olmayan yapıların inşasına başlanabilecek.
Milletlerarası anlaşma hükümleri çerçevesinde transit petrol boru hattı projelerinin inşa ve modernizasyonunu gerçekleştirenlere yapılan tüm teslim ve hizmetler KDV’ye tabi olmayacak. Bu kapsamda yapılan mal teslimleri ve hizmet ifaları nedeniyle yüklenen vergiler, vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan vergiden indirilecek. İndirim yoluyla telafi edilemeyen vergiler ise mükellefin talebi üzerine iade edilecek.
2019’a kadar çevre mevzuatından muafiyet
EÜAŞ veya bağlı ortaklıklarına, kamu üretim şirketlerine ve bunlara ait üretim tesisleri ile daha önceden özelleştirilmiş şirketlere, çevre mevzuatı açısından gerekli izinlerin tamamlanması amacıyla 31 Aralık 2019’a kadar süre tanındı. Tasarı uyarınca ayrıca Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı bünyesinde bir Nükleer Enerji Genel Müdürlüğü kurulacak.
Kaynak: Dünya
AA Fethullah Gülen'in kaldığı yeri görüntüledi
Anadolu Ajansı Fethullah Gülen’in kaldığı evi görüntüledi.
AA’nın geçtiği haberde, “bir zamanlar ziyaretçi akınına uğradığı söylenen Pensilvanya'daki malikanesinde sessizlik hakim” ifadeleri dikkat çekiyor. Haberde ayrıca AA muhabirlerinin, eve giren bir şoförün agresif tavırlarına maruz kaldığı öne sürülüyor… AA’nın haberinde, evin büyük ve sık ağaçlar nedeniyle etraftaki tepelerden tatmin edici şekilde görüntülenemediği vurgulanıyor. Fotoğraflardan birinde ise “Özel mülktür girilmez” yazan tabela dikkat çekiyor…
AA’nın geçtiği haberde, “bir zamanlar ziyaretçi akınına uğradığı söylenen Pensilvanya'daki malikanesinde sessizlik hakim” ifadeleri dikkat çekiyor. Haberde ayrıca AA muhabirlerinin, eve giren bir şoförün agresif tavırlarına maruz kaldığı öne sürülüyor… AA’nın haberinde, evin büyük ve sık ağaçlar nedeniyle etraftaki tepelerden tatmin edici şekilde görüntülenemediği vurgulanıyor. Fotoğraflardan birinde ise “Özel mülktür girilmez” yazan tabela dikkat çekiyor…
Paralel Yapıya karşı Karnabahar kürü.. Zaytung bombası
Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanlığına getirilen bitki uzmanı İbrahim Saraçoğlu sosyal medyada günün konusu oldu. Mizah sitesi Zaytung'un Saraçoğlu haberi ise çok konuşulacak..
İŞTE ZAYTUNG'UN O HABERİ
Erdoğan'ın Başdanışmanlığına Atanan Prof. Saraçoglu'ndan İlk Açıklama: ''Paralelle mücadele için karnabahar kürü ve karabaş çayı...''
Botanik dünyasının sevilen ismi Prof. Dr. İbrahim Saraçoğlu, yeni atandığı Cumhurbaşkanı Başdanışmanlığı görevine hızlı başladı. Dün, görevi teslim almasının ardından Ak Saray’ın bahçesinde ve mutfağında ilk incelemelerini gerçekleştiren ünlü profesör, öncelikli hedefinin paralel yapıyla mücadele olduğunu ortaya koydu. ‘Paralelle mücadele için karnabahar kürü ve karabaş çayı, CHP zihniyetine karşı ılık hatmi şurubu’ formülüyle işbaşı yapan Saraçoğlu, dış mihraklar içinse 3.Köprü Şerbeti adını verdiği karışımını hazırlayacak.
“Osmanlı’da da var”
Ak Saray’da düzenlediği basın toplantısıyla ilk kez Cumhurbaşkanı Başdanışmanı sıfatıyla gazetecilerin karşısına çıkan Prof. Dr. İbrahim Saraçoğlu, göreve getirilmesine ve yapacaklarına ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Roma döneminde Galya’dan bu yana bitkilerden anlayıp karışımlar elde eden danışmanların varlığına dikkat çeken Saraçoğlu “Biliyorsunuz Asterix gibi, Obelix gibi büyük liderler de hep bitkiyle haşır neşir olanlara akıl danışmışlardır. Ayrıca Osmanlı’da da padişahın baharatçıbaşısı kuvvet şuruplarıyla olsun, Mesir macunlarıyla olsun özellikle soyun devamında çok kilit rol oynamıştır” sözleriyle getirildiği pozisyonun tarihsel öneminin altını çizdi.
Kalbin düşmanı: Maklube
Paralel yapılanma nedeniyle toplum sağlığının gün geçtikçe bozulduğunu da kaydeden başdanışman, Gülen hareketinin yargıya sızdığı gibi kalp ve damar yollarına da yayılmış olduğunu sözlerine ekledi. Saraçoğlu, içinde bulunan pirinç ve etle maklubenin bir numaralı kalp düşmanı olduğunu aktarmasının yanısıra, sık sık gözyaşlarıyla gündeme gelen Fettullah Gülen’de de D vitamini eksikliği olabileceğine vurgu yaparak kendisinin derhal az güneş alan Pensilvanya’dan Türkiye’ye iade edilmesi gerektiğini kaydetti.
Hangi bitki neye iyi geliyor?
Basın toplantısının son bölümünde, siyasi arenada hangi bitkinin hangi soruna iyi geldiğine ilişkin de önemli bilgiler veren Prof.Saraçoğlu’nun kamuoyuyla paylaştığı son derece kritik ipuçları şöyle;
Karakulak otu: Dinlenmelere karşı iyi geldiği bilinen ot, kaynatılarak içilmesi halinde 8 ila 12 saat arasında dinleme aygıtlarını paralize etme özelliğine sahip.
Allium neapolitanum: Halk arasında ‘osuruk otu’ olarak da bilinen neapolitanum, kapatma kararına rağmen bulundukları yerleri terk etmemekte direnen dersane olursa kullanılacak. Havanda hafifçe ezilen osuruk otlarının dersanelerin içine atılıp atılıp kaçılması hedefleniyor.
Sumak: Ekşimtrak ve karakterli tadının yanında düzenli tüketildiğinde kredi faizlerini de %1 düşürdüğü gözlendi.
Cezayir menekşesi: Kaynar suya koyulup 1 gece bekletilmesinin ardından başta Cezayir olmak üzere Afrika’daki Gülen cemaati okullarını kapatma etkisi bulunuyor.
Mercanköşk: Köşk üzerinde vesayet bitirici etkiye sahip ot, seçilmiş ilk cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından da geçtiğimiz yıl kullanıldı.
Hatmi çiçeği: Antioksidan, antialerjik ve antienflamatuar etkisinin yanısıra bitki aleminin en antidemokratik çiçeği olarak bilinen hatmi, CHP zihniyetine karşı birebir.
Sarımsak: C vitamini deposu olarak bilinen sarımsak, yarın öbür gün gerek fazla uzayan MGK toplantılarını erken sonlandırmak için, gerekse Yunanistan Başbakanı gibi misafirliğinin kısa sürmesi tercih edilen konuklar için kullanılacak.
Kereviz Sapı: Kerevizin en değersiz kısmı olarak görülen sap bölgesi, ayıklandıktan sonra yaygın kanının aksine çöpe atılmamalı. Çünkü kereviz sapı paralel yapı, dış mihrak dövmekte bire bir. Özellikle ıslak ıslak kullanıldığında acayip yakıyor...
İŞTE ZAYTUNG'UN O HABERİ
Erdoğan'ın Başdanışmanlığına Atanan Prof. Saraçoglu'ndan İlk Açıklama: ''Paralelle mücadele için karnabahar kürü ve karabaş çayı...''
Botanik dünyasının sevilen ismi Prof. Dr. İbrahim Saraçoğlu, yeni atandığı Cumhurbaşkanı Başdanışmanlığı görevine hızlı başladı. Dün, görevi teslim almasının ardından Ak Saray’ın bahçesinde ve mutfağında ilk incelemelerini gerçekleştiren ünlü profesör, öncelikli hedefinin paralel yapıyla mücadele olduğunu ortaya koydu. ‘Paralelle mücadele için karnabahar kürü ve karabaş çayı, CHP zihniyetine karşı ılık hatmi şurubu’ formülüyle işbaşı yapan Saraçoğlu, dış mihraklar içinse 3.Köprü Şerbeti adını verdiği karışımını hazırlayacak.
“Osmanlı’da da var”
Ak Saray’da düzenlediği basın toplantısıyla ilk kez Cumhurbaşkanı Başdanışmanı sıfatıyla gazetecilerin karşısına çıkan Prof. Dr. İbrahim Saraçoğlu, göreve getirilmesine ve yapacaklarına ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Roma döneminde Galya’dan bu yana bitkilerden anlayıp karışımlar elde eden danışmanların varlığına dikkat çeken Saraçoğlu “Biliyorsunuz Asterix gibi, Obelix gibi büyük liderler de hep bitkiyle haşır neşir olanlara akıl danışmışlardır. Ayrıca Osmanlı’da da padişahın baharatçıbaşısı kuvvet şuruplarıyla olsun, Mesir macunlarıyla olsun özellikle soyun devamında çok kilit rol oynamıştır” sözleriyle getirildiği pozisyonun tarihsel öneminin altını çizdi.
Kalbin düşmanı: Maklube
Paralel yapılanma nedeniyle toplum sağlığının gün geçtikçe bozulduğunu da kaydeden başdanışman, Gülen hareketinin yargıya sızdığı gibi kalp ve damar yollarına da yayılmış olduğunu sözlerine ekledi. Saraçoğlu, içinde bulunan pirinç ve etle maklubenin bir numaralı kalp düşmanı olduğunu aktarmasının yanısıra, sık sık gözyaşlarıyla gündeme gelen Fettullah Gülen’de de D vitamini eksikliği olabileceğine vurgu yaparak kendisinin derhal az güneş alan Pensilvanya’dan Türkiye’ye iade edilmesi gerektiğini kaydetti.
Hangi bitki neye iyi geliyor?
Basın toplantısının son bölümünde, siyasi arenada hangi bitkinin hangi soruna iyi geldiğine ilişkin de önemli bilgiler veren Prof.Saraçoğlu’nun kamuoyuyla paylaştığı son derece kritik ipuçları şöyle;
Karakulak otu: Dinlenmelere karşı iyi geldiği bilinen ot, kaynatılarak içilmesi halinde 8 ila 12 saat arasında dinleme aygıtlarını paralize etme özelliğine sahip.
Allium neapolitanum: Halk arasında ‘osuruk otu’ olarak da bilinen neapolitanum, kapatma kararına rağmen bulundukları yerleri terk etmemekte direnen dersane olursa kullanılacak. Havanda hafifçe ezilen osuruk otlarının dersanelerin içine atılıp atılıp kaçılması hedefleniyor.
Sumak: Ekşimtrak ve karakterli tadının yanında düzenli tüketildiğinde kredi faizlerini de %1 düşürdüğü gözlendi.
Cezayir menekşesi: Kaynar suya koyulup 1 gece bekletilmesinin ardından başta Cezayir olmak üzere Afrika’daki Gülen cemaati okullarını kapatma etkisi bulunuyor.
Mercanköşk: Köşk üzerinde vesayet bitirici etkiye sahip ot, seçilmiş ilk cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından da geçtiğimiz yıl kullanıldı.
Hatmi çiçeği: Antioksidan, antialerjik ve antienflamatuar etkisinin yanısıra bitki aleminin en antidemokratik çiçeği olarak bilinen hatmi, CHP zihniyetine karşı birebir.
Sarımsak: C vitamini deposu olarak bilinen sarımsak, yarın öbür gün gerek fazla uzayan MGK toplantılarını erken sonlandırmak için, gerekse Yunanistan Başbakanı gibi misafirliğinin kısa sürmesi tercih edilen konuklar için kullanılacak.
Kereviz Sapı: Kerevizin en değersiz kısmı olarak görülen sap bölgesi, ayıklandıktan sonra yaygın kanının aksine çöpe atılmamalı. Çünkü kereviz sapı paralel yapı, dış mihrak dövmekte bire bir. Özellikle ıslak ıslak kullanıldığında acayip yakıyor...
Başkanlık sistemi neden padişahlık olsun?
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan gazetecilerin sorularını yanıtladı. İşte TRT Haber'de canlı yayınlanan programda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşmasından önemli satırbaşları:
BAŞKANLIK SİSTEMİ
“Bir çok alışkanlıkları siz değiştirmeye yönelik adımlar atarsanız, bunların üzerinde spekülasyonlar yaparlar. Bizden önceki cumhurbaşkanları da başkanlık sistemini dile getirmiştir. Dünyada bugün G20 ülkeleri içinden 10 tanesi başkanlık sistemiyle yönetiliyor. Artık bir gerçeği görmemiz lazım. Acaba çok daha seri, çok daha kolay nasıl muassır medeniyetler seviyesinin üstüne çıkarız sorusunu sormamız lazım. Biz bunun peşindeyiz. Çok başlı yapı bizim ayağımıza pranga vuruyor.”
“Başkanlık sistemi konusunda, başbakanlığımın ikinci, üçüncü yılındaki kamuoyu araştırmalarıyla bugünkü durum çok farklı. ‘Evet-hayır’da denge çok çok olumlu istikamette. Biz dünyayı yeniden keşfetmiyoruz.”
'BEN DAMDAN DÜŞMÜŞ BİRİYİM'
“Teori noktasında bir çok insanlar pek çok şeyin teorisini ortaya koyabilir ama yaşayarak bir şeyi yapıyorsanız o noktada çok daha farklı olur. Nasreddin Hoca’nın bana doktor değil damdan düşen birini getirin dediği gibi. Ben damdan düşmüş biriyim. Eğer bizde başkanlık sistemi olsaydı çok daha ileri bir noktada olurduk. Pek çok kez önümüz tıkandı. Abdullah Bey ile Ahmet Bey ile olan durumumuz farklı ama bu sistemde bir üçlü kararnamede bir atama yapmak çok zor. Ben istediğimle çalışırım ama bu sistemde sizinle gelen sizinle gitmiyor. Mesela yargı bunu engelliyor. Yargı ile 11 kere görevden alınan 12. kez geliyor. Mesela Nasuhi Bey’in durumu. Bu hükümet Nasuhi Bey’i TRT Genel Müdürlüğü’ne atadı. Kaç kere alındınız görevden? 2 kez. İşte bu kurum nasıl yürüyecek? Yargı alıyor, siz atıyorsunuz. Yargı alıyor, siz atıyorsunuz. O zaman kurumdaki alt üst ilişkisi bozuluyor. Tabii bu değişiklik için Anayasa değişikliği şart. Bizim hukuku zorlama noktasından sıyrılmamız için başkanlık sistemine ihtiyacımız var. Halkımızın bu tür sistemleri tanıması isabetli olur.”
"Amerika, Brezilya, Güney Kore, Meksika olunca padişahlık olmuyor, yani Türkiye'de böyle bir tez ileri sürülünce niye padişahlık oluyor? Eğer biz şu 12 seneyi bu kadar zor şartlarda yürüttüysek bu da demek ki gördüğümüz bazı şeyler var. İstiyoruz ki daha ileri gidelim, halkımızın yaşam standardını daha yüksek seviyelere çıkartalım."
"(Parlamento, Anayasa Mahkemesi, Sayıştay gibi kurumların denetiminin geçerli olduğu başkanlık sistemi) Bu sistemler oluyor ama bu sistemlerin işleyişinde başkanın belli bir yere kadar yetkisi oluyor. Başbakan, bu defa başbakan olarak değil başkan birinci yardımcısı, ikincisi yardımcısı olarak görev alanlar var. Onların muadilleri, hükümet başkanlarının olduğu ülkelerde başbakanlar. Bu demek değildir ki başkan, başbakanlarla görüşemez. Onlarla da görüşür. Sistemin omurgaları vardır. O omurgalarla lüzumsuz olanlar varsa onları zaten koyarsınız bir kenara. Olması gerekenler varsa onlarla beraber zaten yola devam edilir."
ERMENİ SORUNU
"Ermeni diasporası rahat durmuyor. Onlar yine karıştırmaya, kurcalamaya devam edip, Türkiye ile bu noktada bir cedelleşmenin, adeta bir kavganın içerisinde bu süreci işletmek istiyorlar. Böyle bir şeyi kabul etmemiz mümkün değil. Birilerinin siparişi üzerine biz, bir sözde Ermeni soykırımını da kabul etmeye mecbur değiliz. Biz diyoruz ki: Bu konuda samimiyseniz gelin bunları tarihçilere bırakalım. Tarihçiler bu konuda çalışsınlar."
ÇÖZÜM SÜRECİ
"Ben, Çözüm Süreci'nde hiçbir zaman maalesef, bu arkadaşların samimi olduğunu görmedim. Şu anda da samimi değiller. Eğer samimi olsalar 6-7 Ekim olayları, hala Cizre, Silopi, buralardaki olaylar olmazdı."
BAŞKANLIK SİSTEMİ
“Bir çok alışkanlıkları siz değiştirmeye yönelik adımlar atarsanız, bunların üzerinde spekülasyonlar yaparlar. Bizden önceki cumhurbaşkanları da başkanlık sistemini dile getirmiştir. Dünyada bugün G20 ülkeleri içinden 10 tanesi başkanlık sistemiyle yönetiliyor. Artık bir gerçeği görmemiz lazım. Acaba çok daha seri, çok daha kolay nasıl muassır medeniyetler seviyesinin üstüne çıkarız sorusunu sormamız lazım. Biz bunun peşindeyiz. Çok başlı yapı bizim ayağımıza pranga vuruyor.”
“Başkanlık sistemi konusunda, başbakanlığımın ikinci, üçüncü yılındaki kamuoyu araştırmalarıyla bugünkü durum çok farklı. ‘Evet-hayır’da denge çok çok olumlu istikamette. Biz dünyayı yeniden keşfetmiyoruz.”
'BEN DAMDAN DÜŞMÜŞ BİRİYİM'
“Teori noktasında bir çok insanlar pek çok şeyin teorisini ortaya koyabilir ama yaşayarak bir şeyi yapıyorsanız o noktada çok daha farklı olur. Nasreddin Hoca’nın bana doktor değil damdan düşen birini getirin dediği gibi. Ben damdan düşmüş biriyim. Eğer bizde başkanlık sistemi olsaydı çok daha ileri bir noktada olurduk. Pek çok kez önümüz tıkandı. Abdullah Bey ile Ahmet Bey ile olan durumumuz farklı ama bu sistemde bir üçlü kararnamede bir atama yapmak çok zor. Ben istediğimle çalışırım ama bu sistemde sizinle gelen sizinle gitmiyor. Mesela yargı bunu engelliyor. Yargı ile 11 kere görevden alınan 12. kez geliyor. Mesela Nasuhi Bey’in durumu. Bu hükümet Nasuhi Bey’i TRT Genel Müdürlüğü’ne atadı. Kaç kere alındınız görevden? 2 kez. İşte bu kurum nasıl yürüyecek? Yargı alıyor, siz atıyorsunuz. Yargı alıyor, siz atıyorsunuz. O zaman kurumdaki alt üst ilişkisi bozuluyor. Tabii bu değişiklik için Anayasa değişikliği şart. Bizim hukuku zorlama noktasından sıyrılmamız için başkanlık sistemine ihtiyacımız var. Halkımızın bu tür sistemleri tanıması isabetli olur.”
"Amerika, Brezilya, Güney Kore, Meksika olunca padişahlık olmuyor, yani Türkiye'de böyle bir tez ileri sürülünce niye padişahlık oluyor? Eğer biz şu 12 seneyi bu kadar zor şartlarda yürüttüysek bu da demek ki gördüğümüz bazı şeyler var. İstiyoruz ki daha ileri gidelim, halkımızın yaşam standardını daha yüksek seviyelere çıkartalım."
"(Parlamento, Anayasa Mahkemesi, Sayıştay gibi kurumların denetiminin geçerli olduğu başkanlık sistemi) Bu sistemler oluyor ama bu sistemlerin işleyişinde başkanın belli bir yere kadar yetkisi oluyor. Başbakan, bu defa başbakan olarak değil başkan birinci yardımcısı, ikincisi yardımcısı olarak görev alanlar var. Onların muadilleri, hükümet başkanlarının olduğu ülkelerde başbakanlar. Bu demek değildir ki başkan, başbakanlarla görüşemez. Onlarla da görüşür. Sistemin omurgaları vardır. O omurgalarla lüzumsuz olanlar varsa onları zaten koyarsınız bir kenara. Olması gerekenler varsa onlarla beraber zaten yola devam edilir."
ERMENİ SORUNU
"Ermeni diasporası rahat durmuyor. Onlar yine karıştırmaya, kurcalamaya devam edip, Türkiye ile bu noktada bir cedelleşmenin, adeta bir kavganın içerisinde bu süreci işletmek istiyorlar. Böyle bir şeyi kabul etmemiz mümkün değil. Birilerinin siparişi üzerine biz, bir sözde Ermeni soykırımını da kabul etmeye mecbur değiliz. Biz diyoruz ki: Bu konuda samimiyseniz gelin bunları tarihçilere bırakalım. Tarihçiler bu konuda çalışsınlar."
ÇÖZÜM SÜRECİ
"Ben, Çözüm Süreci'nde hiçbir zaman maalesef, bu arkadaşların samimi olduğunu görmedim. Şu anda da samimi değiller. Eğer samimi olsalar 6-7 Ekim olayları, hala Cizre, Silopi, buralardaki olaylar olmazdı."
Başkanlık değil diktatörlük
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın başkanlık sisteminin çok başlılığı ortadan kaldıracağına ilişkin açıklamalarını eleştirerek “Kişiye göre rejim olmaz. Milletvekillerini ben belirleyeceğim. Valileri, rektörleri ben belirleyeceğim. Yargıçları ben belirleyeceğim.’ Bu mudur başkanlık sistemi? Bu başka bir sistemdir. Diktatörlüktür bu” dedi.
Bursa’da dün yerel bir televizyon kanalının programına katılan Kılıçdaroğlu, özetle şunları söyledi:
PADİŞAHLIK MI GETİRECEKSİNİZ
“Siyasetçinin görevi zenginleşmek değil, halka hizmettir. Siyasete girenlerin, ‘Siyaset bana ne verecek?’ değil, ‘Ben topluma ne vereceğim?’ diye düşünmesi gerekir. Politika halk için üretilir. 150 yıllık parlamenter deneyimimiz var. Aksaklıkları elbette var. Aksaklıklar elbette giderilebilir. 150 yıllık bir geleneği, niye birden değiştiriyoruz? 'Birisi başkan olsun' diye. Peki hükümet, programına koydunuz mu 'Biz başkanlık sistemini getireceğiz' diye? Hayır. Halka verilmiş böyle bir sözünüz yok. Şimdi topluma bir başka rejimi dayatıyorsunuz. 'Ben başkanlık sistemini getireceğim' Niçin? Sorun Başbakan'ın görevini yapamamasından kaynaklanıyor. Çünkü Başbakan'ın seçimi, demokrasinin kaldıracağı türden bir seçim değildi. Daha Başbakan olmadan önce Başbakanlığı açıklandı. Kim tarafından? Başkan olma heveslisi olan kişi tarafından açıklandı. 'Bu kişi Başbakan olacak. Bu kişi AKP'nin Genel Başkanı olacak.' Kurultaydan sonra da öyle bir karar alındı. Buna demokrasi denmez. Kişilerin özgür iradesiyle oy kullanmadığı rejimin adı demokrasi değildir. Kişiye göre başkanlık sistemi olmaz. Padişahlık mı getireceksiniz? Başkanlık sisteminden kastettiğiniz nedir? 'Milletvekillerini ben belirleyeceğim. Valileri, rektörleri ben belirleyeceğim. Yargıçları ben belirleyeceğim.' Bu mudur başkanlık sistemi? Bu başka bir sistemdir. Bu otoriter sistemidir. Dikta sistemidir, bu. Diktatörlüktür bu.
YOLSUZLUK DOSYASI ER GEÇ AÇILIR
(TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu'nun katıldığı bir televizyon programında 4 eski bakan ile ilgili ‘Başbakan benim partimin lideri. Bakanlar, benim kankam. Bir kısmı benim dünürüm. Bu adamlarla neden muhalefet olayım. Demek istediğim, oğlan bizim, kız bizim’ sözlerine ilişkin) Eğer siz yolsuzluk yapanı korursanız, ahlaktan uzaklaşır ve o kavramı içselleştiremezsiniz. Böyle bir tabloyu bizim kabul etmemiz mümkün değil. Bu dosya bugün için kapandı. Ama bu dosya er geç açılacak. Din, iman, Kuran üzerinden siyaset yaptılar. Niçin? Çalmak için. Din çalma aracı asla olamaz.
PARALEL DEVLET GÜNEYDOĞU’DA
(Çözüm süreci) Doğu, Güneydoğu’da PKK’nın bir üstünlüğü var şu anda. Trafik kontrolü yapıyorlar mı? Yapıyorlar. Mahkemeleri var mı? Var. Vergi daireleri var mı? Var. Askere alma daireleri var mı? Var. paralel devlet diyorlar. Paralel devlet diyorlar, paralel devlet orada var. Niye sesini çıkarmıyorlar, niye konuşmuyorlar? Caddenin ortasında trafik kontrolü yapıyorlar ellerinde kaleşnikof silahlarla. Nerede bu hükümet? Ne yapıyor bu hükümet? 6 – 7 – 8 Ekim olaylarında 50 kişi hayatını kaybetti değil mi? Hükümet ne yaptı? Koşa koşa İmralı’ya gitti Apo’ya yalvardı aman ne olursun söyle olaylar dursun. Türkiye Cumhuriyeti devleti bu konuma sokulur mu?”
Hasta ziyareti
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, dün sabah Bursa’da servis bekleyen ve çay ocağında oturan işçilerle sohbet etti, bir çorbacıya girerek kahvaltı yapanlarla selamlaştı. Taksi durağına geçen Kılıçdaroğlu, şoförlerin dertlerini dinledi. Bursaray'a Arabayağı durağından binen Kılıçdaroğlu, burada bulunanlarla da sohbet ettikten sonra Hacıvat Mahallesi'nde indi. Bu esnada Bursaray vatmanı da Kılıçdaroğlu ile selfie çekti. CHP Lideri, Hacıvat Mahallesi'nde 3 çocuk babası inşaat işçisi Mehmet Yücedağ'ın evinde kahvaltı yaptı, şikayetlerini dinledi. Mahalleli elektrik, su sıkıntısı çektiklerini ve asayişte sıkıntı yaşadıklarını dile getirdi. Buradan Ankara yolu üzerindeki kamyon garajına geçen Kılıçdaroğlu, kamyoncuların beklediği kahvede çay içti. CHP Lideri, esnaf ziyaretinin ardından Bursa Akademik Odalar Birliği yerleşkesine gitti. Kılıçdaroğlu girişte, 143 günden beri grevde olan işçilerle sohbet etti. Bülent CİVANOĞLU-Mehmet İNAN/ DHA
Bursa’da dün yerel bir televizyon kanalının programına katılan Kılıçdaroğlu, özetle şunları söyledi:
PADİŞAHLIK MI GETİRECEKSİNİZ
“Siyasetçinin görevi zenginleşmek değil, halka hizmettir. Siyasete girenlerin, ‘Siyaset bana ne verecek?’ değil, ‘Ben topluma ne vereceğim?’ diye düşünmesi gerekir. Politika halk için üretilir. 150 yıllık parlamenter deneyimimiz var. Aksaklıkları elbette var. Aksaklıklar elbette giderilebilir. 150 yıllık bir geleneği, niye birden değiştiriyoruz? 'Birisi başkan olsun' diye. Peki hükümet, programına koydunuz mu 'Biz başkanlık sistemini getireceğiz' diye? Hayır. Halka verilmiş böyle bir sözünüz yok. Şimdi topluma bir başka rejimi dayatıyorsunuz. 'Ben başkanlık sistemini getireceğim' Niçin? Sorun Başbakan'ın görevini yapamamasından kaynaklanıyor. Çünkü Başbakan'ın seçimi, demokrasinin kaldıracağı türden bir seçim değildi. Daha Başbakan olmadan önce Başbakanlığı açıklandı. Kim tarafından? Başkan olma heveslisi olan kişi tarafından açıklandı. 'Bu kişi Başbakan olacak. Bu kişi AKP'nin Genel Başkanı olacak.' Kurultaydan sonra da öyle bir karar alındı. Buna demokrasi denmez. Kişilerin özgür iradesiyle oy kullanmadığı rejimin adı demokrasi değildir. Kişiye göre başkanlık sistemi olmaz. Padişahlık mı getireceksiniz? Başkanlık sisteminden kastettiğiniz nedir? 'Milletvekillerini ben belirleyeceğim. Valileri, rektörleri ben belirleyeceğim. Yargıçları ben belirleyeceğim.' Bu mudur başkanlık sistemi? Bu başka bir sistemdir. Bu otoriter sistemidir. Dikta sistemidir, bu. Diktatörlüktür bu.
YOLSUZLUK DOSYASI ER GEÇ AÇILIR
(TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu'nun katıldığı bir televizyon programında 4 eski bakan ile ilgili ‘Başbakan benim partimin lideri. Bakanlar, benim kankam. Bir kısmı benim dünürüm. Bu adamlarla neden muhalefet olayım. Demek istediğim, oğlan bizim, kız bizim’ sözlerine ilişkin) Eğer siz yolsuzluk yapanı korursanız, ahlaktan uzaklaşır ve o kavramı içselleştiremezsiniz. Böyle bir tabloyu bizim kabul etmemiz mümkün değil. Bu dosya bugün için kapandı. Ama bu dosya er geç açılacak. Din, iman, Kuran üzerinden siyaset yaptılar. Niçin? Çalmak için. Din çalma aracı asla olamaz.
PARALEL DEVLET GÜNEYDOĞU’DA
(Çözüm süreci) Doğu, Güneydoğu’da PKK’nın bir üstünlüğü var şu anda. Trafik kontrolü yapıyorlar mı? Yapıyorlar. Mahkemeleri var mı? Var. Vergi daireleri var mı? Var. Askere alma daireleri var mı? Var. paralel devlet diyorlar. Paralel devlet diyorlar, paralel devlet orada var. Niye sesini çıkarmıyorlar, niye konuşmuyorlar? Caddenin ortasında trafik kontrolü yapıyorlar ellerinde kaleşnikof silahlarla. Nerede bu hükümet? Ne yapıyor bu hükümet? 6 – 7 – 8 Ekim olaylarında 50 kişi hayatını kaybetti değil mi? Hükümet ne yaptı? Koşa koşa İmralı’ya gitti Apo’ya yalvardı aman ne olursun söyle olaylar dursun. Türkiye Cumhuriyeti devleti bu konuma sokulur mu?”
Hasta ziyareti
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, dün sabah Bursa’da servis bekleyen ve çay ocağında oturan işçilerle sohbet etti, bir çorbacıya girerek kahvaltı yapanlarla selamlaştı. Taksi durağına geçen Kılıçdaroğlu, şoförlerin dertlerini dinledi. Bursaray'a Arabayağı durağından binen Kılıçdaroğlu, burada bulunanlarla da sohbet ettikten sonra Hacıvat Mahallesi'nde indi. Bu esnada Bursaray vatmanı da Kılıçdaroğlu ile selfie çekti. CHP Lideri, Hacıvat Mahallesi'nde 3 çocuk babası inşaat işçisi Mehmet Yücedağ'ın evinde kahvaltı yaptı, şikayetlerini dinledi. Mahalleli elektrik, su sıkıntısı çektiklerini ve asayişte sıkıntı yaşadıklarını dile getirdi. Buradan Ankara yolu üzerindeki kamyon garajına geçen Kılıçdaroğlu, kamyoncuların beklediği kahvede çay içti. CHP Lideri, esnaf ziyaretinin ardından Bursa Akademik Odalar Birliği yerleşkesine gitti. Kılıçdaroğlu girişte, 143 günden beri grevde olan işçilerle sohbet etti. Bülent CİVANOĞLU-Mehmet İNAN/ DHA
Etiketler:
ak parti,
cemaat,
chp,
haber,
kemal kılıçdaroğlu
Suudi Arabistan Kralı'dan memur, emekli ve öğrencilere iki maaş ikramiye
Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdulaziz, göreve gelmesi münasebetiyle devlet memurları, emekliler ve öğrencilere 30 milyar dolar değerinde iki maaş ikramiye ödenmesini emretti.
Kral Selman, devlet memurları, emekliler ve öğrencilere iki maaş ikramiye ödenmesine, sivil mahkumlara kamu haklarından kaynaklanan 500 bin Suudi Arabistan Riyali'ni (yaklaşık 133 bin dolar) aşmayan para cezalarının affedilmesine, af kapsamındaki yabancı uyrukluların da sınır dışı edilip, haklarında ülkeye giriş yasağı konulmasına karar verdi.
EDEBİYAT KULÜPLERİ VE FUTBOL TAKIMLARINA DA DESTEK
Elektrik ve su hizmetlerine yönelik projelerde harcanmak üzere 20 milyar riyal tahsis edilmesini kararlaştıran Selman, ülkede kayıtlı tüm edebiyat kulüpleri ve süper lig takımlarına onar, birinci lig takımlarına beşer milyon ve ülkede kayıtlı diğer takımların her birine ise 2 milyon riyal ikramiye ödenmesi talimatını verdi.
Sosyal güvenlikten yararlananlar ve engellilere de iki maaş ikramiye ödenmesini emreden Selman, Sosyal İşler Bakanlığı'nda kayıtlı yardım kuruluşlarına destek için 2 milyar, Dayanışma Kooperatifleri Konseyi'ne 200 milyon ve kayıtlı ihtisas meslek birliklerinin her birine 10 milyon riyal ödenmesini kararlaştırdı.
"SİZİN HAKKINIZI ÖDEYEMEM"
Kral Selman, daha sonra Twitter hesabından yaptığı açıklamada, din ve vatana hizmet için Allah'tan yardım dilediğini belirterek, halkının hakkını ne yaparsa yapsın ödeyemeyeceğini söyledi.Selman, "Değerli halkım, ne yaparsam yapayım sizin hakkınızı ödeyemem. Daha fazlasını hak ediyorsunuz. Dine ve vatana hizmet için Allah'tan bana ve sizlere yardım etmesini dilerim. Dualarınızda beni unutmayın" dedi.
175 BİN RETWEET
Kralın tweetine yoğun ilgi gösteren halk, iki saat içinde mesajı 175 bin kez retweet etti. Kral Selman, tahta çıkışı münasebetiyle 30 milyar dolar tutarındaki 2 maaş ikramiye duyurusunun ardından yayınladığı mesajla insanların Twitter üzerinden odağı haline geldi. Görevinin 6. gününde Twitter hesabında takipçi sayısını 760 bin kişi artıran Selman'ın 1 milyon 860 bin takipçisi bulunuyor.
Trans kadını içeri almayan hamamcıya, ayrımcılık suçundan 3 bin TL ceza
Trans kadını hamama sokmayan işletmeciye ayrımcılık suçundan ceza verildi. Avukat Eren Keskin, ilk kez trans bireylerle ilgili bu maddeden bir ceza verilmiş olduğunu ifade ederek, "Bence bu karar, bu konuda trans bireylere güven sağlayacak bir karar olacak. Yargıtay da bu kararı onarsa biraz daha rahat bir hayat yaşayabilirler" dedi.
İstanbul ’da, kadın arkadaşıyla gittiği tarihi Galatasaray Hamamı’nda “Sizin gibi dönmeleri almıyoruz, kendi hamamınıza gidin!” diyerek içeriye sokulmayan İpek Kırancı adlı trans bireyin şikâyeti üzerine iş yeri sahibine Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 122. maddesinde düzenlenen “ayrımcılık” suçundan 3 bin TL para cezası verildi. Bu maddeden ilk kez ceza verildiğini kaydeden Kırancı’nın avukatı Eren Keskin, “Bence bu karar, bu konuda trans bireylere güven sağlayacak bir karar olacak. Yargıtay da bu kararı onarsa biraz daha rahat bir hayat yaşayabilirler” dedi.
İstanbul’da yaşayan ve yıllar önce cinsiyetini değiştirerek kadın olan İpek Kırancı, iddiaya göre 26 Aralık 2013’te arkadaşı Helga Maria Margereta Binder ile birlikte yıkanmak için Galatasaray Hamamı’na gitti. Hamamı işleten Ahmet Karagüney, pembe nüfus cüzdanını göstermesine rağmen, “İçeriye kesinlikle giremezsin!” diyerek, Kırancı ve arkadaşını geri çevirdi. Bunun üzerine Kırancı, avukat Eren Keskin aracılığıyla şikayetçi oldu. Karagüney hakkında Türk Ceza Kanunu’nun 122. maddesinde düzenlenen “Kişiler arasında dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım yapmak” suçlamasıyla altı aydan bir yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açıldı.
İstanbul 42. Asliye Ceza Mahkemesi’nde açılan davanın ilk duruşması, geçen yıl 13 Kasım’da görüldü. Sanık Karagüney, o gün Paskalya tatiliyle ilgili yoğunluk yaşandığını ve rezervasyonla çalıştıklarını belirterek, “Kırancı yanında yabancı uyruklu bir kadınla geldi. Tek kişilik yerimiz olduğunu, misafirlerini ağırlayabileceğimizi söyledik. Başka yerimiz olmadığını, kendilerini kabul edemeyeceğimizi söyledik. Ayrıldılar” dedi. Kırancı ise İstanbul LGBTT adlı eşcinsel örgütünün başkanlığını yaptığını, yirmi yıl önce ameliyatla kadın olduğunu ve kimliğini değiştirdiğini söyledi. Kırancı, o gün öğleden sonra arkadaşıyla hamama gittiklerinde kendilerine Karagüney’in “İçerisi dolu, sizin gibi dönmeleri almıyoruz. Kendi hamamınıza gidin, sadece arkadaşınızı alabiliriz” dediğini anlattı.
Davanın dün görülen ikinci duruşmasında, Kırancı’nın arkadaşı Binder, tanık olarak dinlendi. Binder “Sanık bize ‘Siz buraya giremezsiniz, emri ben verdim’ dedi. İpek, ‘Benim pembe kimliğim var. Neden bizi içeri almıyorsunuz?’ diye itiraz etti. Sanık da bağırarak, almayacağını söyledi. Bana da ‘Yalnızca siz girebilirsiniz’ dedi. İpek’e de ‘Sen kendi hamamına gir, buraya giremezsin’ dedi” diye konuştu.
Hakim Gönül Doğan, ayrımcılık suçunu işlediği için Karagüney’i 150 gün adli para cezasına mahkum etti. Bunu da 3 bin TL para cezasına çeviren Hakim Doğan, beş yıllık denetimli serbestlik uygulaması koyarak, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına hükmetti. Avukat Eren Keskin, ilk kez trans bireylerle ilgili bu maddeden bir ceza verilmiş olduğunu ifade ederek, “Bence bu karar, bu konuda trans bireylere güven sağlayacak bir karar olacak. Yargıtay da bu kararı onarsa biraz daha rahat bir hayat yaşayabilirler” dedi. Radikal
İstanbul ’da, kadın arkadaşıyla gittiği tarihi Galatasaray Hamamı’nda “Sizin gibi dönmeleri almıyoruz, kendi hamamınıza gidin!” diyerek içeriye sokulmayan İpek Kırancı adlı trans bireyin şikâyeti üzerine iş yeri sahibine Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 122. maddesinde düzenlenen “ayrımcılık” suçundan 3 bin TL para cezası verildi. Bu maddeden ilk kez ceza verildiğini kaydeden Kırancı’nın avukatı Eren Keskin, “Bence bu karar, bu konuda trans bireylere güven sağlayacak bir karar olacak. Yargıtay da bu kararı onarsa biraz daha rahat bir hayat yaşayabilirler” dedi.
İstanbul’da yaşayan ve yıllar önce cinsiyetini değiştirerek kadın olan İpek Kırancı, iddiaya göre 26 Aralık 2013’te arkadaşı Helga Maria Margereta Binder ile birlikte yıkanmak için Galatasaray Hamamı’na gitti. Hamamı işleten Ahmet Karagüney, pembe nüfus cüzdanını göstermesine rağmen, “İçeriye kesinlikle giremezsin!” diyerek, Kırancı ve arkadaşını geri çevirdi. Bunun üzerine Kırancı, avukat Eren Keskin aracılığıyla şikayetçi oldu. Karagüney hakkında Türk Ceza Kanunu’nun 122. maddesinde düzenlenen “Kişiler arasında dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım yapmak” suçlamasıyla altı aydan bir yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açıldı.
İstanbul 42. Asliye Ceza Mahkemesi’nde açılan davanın ilk duruşması, geçen yıl 13 Kasım’da görüldü. Sanık Karagüney, o gün Paskalya tatiliyle ilgili yoğunluk yaşandığını ve rezervasyonla çalıştıklarını belirterek, “Kırancı yanında yabancı uyruklu bir kadınla geldi. Tek kişilik yerimiz olduğunu, misafirlerini ağırlayabileceğimizi söyledik. Başka yerimiz olmadığını, kendilerini kabul edemeyeceğimizi söyledik. Ayrıldılar” dedi. Kırancı ise İstanbul LGBTT adlı eşcinsel örgütünün başkanlığını yaptığını, yirmi yıl önce ameliyatla kadın olduğunu ve kimliğini değiştirdiğini söyledi. Kırancı, o gün öğleden sonra arkadaşıyla hamama gittiklerinde kendilerine Karagüney’in “İçerisi dolu, sizin gibi dönmeleri almıyoruz. Kendi hamamınıza gidin, sadece arkadaşınızı alabiliriz” dediğini anlattı.
Davanın dün görülen ikinci duruşmasında, Kırancı’nın arkadaşı Binder, tanık olarak dinlendi. Binder “Sanık bize ‘Siz buraya giremezsiniz, emri ben verdim’ dedi. İpek, ‘Benim pembe kimliğim var. Neden bizi içeri almıyorsunuz?’ diye itiraz etti. Sanık da bağırarak, almayacağını söyledi. Bana da ‘Yalnızca siz girebilirsiniz’ dedi. İpek’e de ‘Sen kendi hamamına gir, buraya giremezsin’ dedi” diye konuştu.
Hakim Gönül Doğan, ayrımcılık suçunu işlediği için Karagüney’i 150 gün adli para cezasına mahkum etti. Bunu da 3 bin TL para cezasına çeviren Hakim Doğan, beş yıllık denetimli serbestlik uygulaması koyarak, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına hükmetti. Avukat Eren Keskin, ilk kez trans bireylerle ilgili bu maddeden bir ceza verilmiş olduğunu ifade ederek, “Bence bu karar, bu konuda trans bireylere güven sağlayacak bir karar olacak. Yargıtay da bu kararı onarsa biraz daha rahat bir hayat yaşayabilirler” dedi. Radikal
Taşeron lastik işçisine "çifte" müjde
Lastik-İş Sendikası ile Kocaeli ve Sakarya'daki lastik fabrikaları arasında taşeron işçilerin kadroya alınması için yürütülen görüşmeler sonucu 1250 işçi kadroya alındı, en düşük işçi maaşı bin 750 lira oldu.
Sendikanın İzmit'teki sosyal tesislerinde düzenlenen toplantıda konuşan Lastik-İş Sendikası Genel Başkanı Abdullah Karacan, Goodyear, Pirelli ve Brisa'da çalışan taşeron işçiler için kasım ayından beri sürdürdükleri görüşmelerin bugün anlaşmayla sonuçlandığını belirtti.
BİN 250 İŞÇİYİ KAPSIYOR
Buna göre söz konusu fabrikalarda taşeron olarak çalışan bütün işçilerin 1 Ocak 2015 tarihinden itibaren kadrolu sayılacağını dile getiren Karacan, böylece lastik iş kolunda 50'ye yakın taşeron firmanın kapatılarak, bu firmalarda çalışan 1250 işçinin ana iş yerinin kadrosuna alındığını söyledi.
Karacan, ücret dengesizliklerini ortadan kaldırmak için yapılan düzenlemeler sonucunda maaşlara 2015'in ilk 6 ayında yüzde 7 ile 56 arasında zam yapıldığını vurgulayarak, "İkramiye ve sosyal yardım ödemeleri ile 2015 yılının ilk 6 ayı içinde işçilerin toplam giydirilmiş aylıkları yüzde 30 ile 96 arasında artmış bulunmaktadır. Düzenlemeler sonucunda en düşük işçi maaşı bin 750, en yüksek işçi maaşı 2 bin 220 liraya yükselmiştir. Yılın ikinci 6 ayında işçilerin ücretlerine 6 aylık enflasyon oranında zam yapılacaktır" ifadesini kullandı.
3 İKRAMİYE ÖDENECEK
Bütün işçilere mart, haziran ve eylül ayları sonunda 15'er günlük olmak üzere 3 ikramiye ödeneceğini dile getiren Karacan, şöyle konuştu:
"Bütün işçilere ayda 1 günlük ücretleri tutarında prim ödemesi yapılacak. Ayrıca, 200 lira izin harçlığı, yılda iki kere 200 lira bayram harçlığı, 200 lira yakacak yardımı yapılacak. İlkokul için 60, lise için 100, üniversite için 150 lira öğrenim desteği verilecek. Net 100 lira ayakkabı ve aylık 35 lira aile ve çocuk parası ödenecek. Yemek, evlenme, doğum, ölüm ve maluliyet yardımları toplu iş sözleşmesindeki esas ve tutarlarına göre ödenecek."
Karacan, sosyal hakkı olmadan, çıplak maaşla ve mesaileri verilmeden "köle" gibi çalıştırılan insanların hakkını kuruşuna kadar savunduklarını belirterek, "Bugün kurduğumuz bu yapı içerisinde kadro alan kardeşlerimize yüzde 45-50 zam yapıldı. Bunlar bir başlangıç. Biz lastikte 60 yıla yakın süredir örgütlü bir sendikayız. Zaman zaman kanla elde ettiğimiz haklarımız süreç içerisinde daha iyi yerlere gelecek" dedi.
Tesislerin bahçesinde sevinç sloganları atan işçiler, konuşmasının ardından Karacan'ı omuzlarına alarak sevgi gösterisinde bulundu.Hürriyet
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)