2 Şubat 2015 Pazartesi

Gülen'den Erdoğan'a şok cevap: Densiz!

Fethullah Gülen, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Cemaat'in İsrail'le işbirliği yaptığı yönündeki suçlamasına yanıt verdi. "Kendini yerden yere vurmayan bir insan, dışta suçlu arar ve onları yerden yere vurmaya çalışır..."

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 'ın, "paralel yapı" olarak nitelendirdiği Gülen Cemaati'ni İsrail 'in Dış İstihbarat Servisi MOSSAD'la işbirliği yaptığı suçlamasına Fethullah Gülen'den yanıt geldi.

"Kendini yerden yere vurmayan bir insan, dışta suçlu arar ve onları yerden yere vurmaya çalışır. Kendi konumunu belirleyemeyen ve enaniyet girdâbı içinde çırpınıp duran kimseler kusurlarını, kabahatlerini, fezâetlerini ve fecâetlerini setretmek için sun’î gündemler oluşturarak dışta suçlular ararlar" diyen Fethullah Gülen, Cumhurbaşkanı Erdoğan' için densiz imasında bulundu:

"Böyle yapar ve sun’î mücrimler oluşturursak, milletin dikkatini onlar üzerinde yoğunlaştırmış oluruz ve bizi mesâvîmizle, densizliğimizle göremezler” mülahazaları hâkimdir onlarda. Bütün mücrimlerde, günahkârlarda fasl-ı müşterek, ortak düşünce, ortak payda bu evsaftır.
Fethullah Gülen'in bugün yayımlanan sohbetinin ilgili kısmı şöyle:

Gerçek Müslümanlık adına tevâzu ve mahviyet çok önemli bir esastır. Kibir, şeytanı şirâzeden çıkardığı gibi günümüzde de şeytanın avenesini ve çıraklarını yoldan çıkarmaya devam ediyor. Diğer bir ifadeyle, şeytan kendisini yoldan çıkaran kibir dinamiğini bugünkü çıraklarına karşı da kullanıyor. Onlar da kendilerini olduklarından büyük görüyorlar, büyük kabul edilmek istiyorlar, herkesten alkış bekliyorlar, “sen, sen” denmesini duymak arzuluyorlar. Evet, bu bir iç maraz, bir hastalıktır. Bir insan böyle bir hastalığa tutulmuş, bünyesine böyle bir virüs girmişse -muhakkikîne göre- dinde buna büyüklenme, kibir deniyor.

TEPETAKLAK YUVARLANIR

Kibirli bir insanın iman dairesine girmesi, bir şekilde girmişse uzun süre o daire içinde kalması çok zordur. O, yerinde başını alır nifak vadilerinde dolaşır; hafizanallah, bir gün gelir tepetaklak küfür gayyâsına yuvarlanır.

Nifak, bir yönüyle küfür ile iman arasında bir orta menzildir. Zâhiren, şeklen müslüman gibi görünürler; müslümanların yaptıklarını yaparlar; namaz kılarlar, oruç tutarlar. Fakat Allah ile münasebetleri yoktur; mağrurdurlar, kibirlidirler!

Gurur, aldanmışlık demektir; mahiyetini görememe, bilememe, kendini tanıyamama ve menşeiyle kendini okuyamama demektir. Bunun insanın içine aksedişine “ucub” denir, “iç beğeni” diyebilirsiniz; dışa vuruşuna da “fahr” denir; böbürlenme. Bunlar İmam Gazzâlî hazretlerinin “Mühlikât” tabir ettiği “insanı helâkete götüren faktörler”dendir.

İnsan bu türlü virüslere yenik düşmüşse, camiye gelmesi, namaz kılması da onu kurtaramayabilir. Çünkü bu marazlar başka marazlara birer çağrı, birer davetiyedir. Bunlara yakalananlar marazdan maraza sıçrayarak/geçerek bir marazlar fâsid dairesi içinde dolaşır dururlar. Sıyrılamazlar bir türlü!..

(...)

Kendini yerden yere vurmayan bir insan, dışta suçlu arar ve onları yerden yere vurmaya çalışır. Kendi konumunu belirleyemeyen ve enaniyet girdâbı içinde çırpınıp duran kimseler kusurlarını, kabahatlerini, fezâetlerini ve fecâetlerini setretmek için sun’î gündemler oluşturarak dışta suçlular ararlar. Hiç olmayacak insanları suçlar, efkârı onlarla meşgul etmeye çalışırlar. Hakikatte, yaptıkları mesâvîden sıyrılmaları mümkün değildir fakat halkın dikkatini başka noktaya çekmek suretiyle, bir yönüyle ca’lî bir sıyrılma ameliyesine kendilerini salarlar. “Böyle yapar ve sun’î mücrimler oluşturursak, milletin dikkatini onlar üzerinde yoğunlaştırmış oluruz ve bizi mesâvîmizle, densizliğimizle göremezler” mülahazaları hâkimdir onlarda. Bütün mücrimlerde, günahkârlarda fasl-ı müşterek, ortak düşünce, ortak payda bu evsaftır. (Kaynak: medyafaresi.com)

Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Hukuk mu kanun mu” derseniz benim savunacağım şey hukuktur

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye Adalet Akademisi'ni ziyaret etti. Ziyaretinde kısa bir konuşma yapan Erdoğan, ''Hukuk başka bir şeydir kanun başka bir şeydir. 'Hukuk mu kanun mu' derseniz benim savunacağım şey hukuktur.Benim hukukumu bir yasal düzenleme koruyamıyorsa ben ona hukuk diyemem'' dedi.

Adalet Akademisi’nde hitap eden Erdoğan, "Bir zamanlar vicdan-cüzdan diye bir şey gündeme gelmişti. Onu da söyleyen bu işte duayen haline gelmiş bir insandı. O kahredici bir ifadeydi aslında. Asla böyle bir şey olamaz. Derse ki ben hak, hukuk, vicdan bunun arasındayım. Onu öper başımıza koyarız. Çünkü hukuk dediğimiz kavram hakla bütünleşiyor. Hukuk başka şeydir, kanun başka şeydir. Hukuk mu kanun mu derseniz benim o zaman savunacağım şey hukuktur. Kanun değil. Kanun önüne gelenin istediği gibi arzu ettiği gibi nefsi neyi emrediyorsa buna göre hazırlamış olduğu yasalar silsilesidir. Ama hukuk öyle değil. Şu anda benim hukukumu bir yasal düzenleme koruyamıyorsa ben ona hukuk diyemem ki. Bunları yaşadık. Şahsım da yaşadı. Ben Milli Eğitim’de Talim-Terbiye Kurulu’nun tensib ettiği bir dörtlüğü okudum diye hapse girdim. Anladık ki vicdanla cüzdan arasında dolaşan bir yapı var" dedi.

"BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI’NIN SONRASI BİR DÜNYA ŞARTLARINI BUGÜN EGEMEN KILAMAZSINIZ"
Konuşmasında adalet kavramının önemine vurgu yapan Erdoğan, "Dünya beşten büyüktür derken BM Güvenlik Konseyi’nde veto hakkı olan beş devletin yol açtığı adaletsizlikleri, haksızlıkları ifade ediyoruz. Evet beşten büyüktür dünya. Çünkü beş tane ülkeyi siz 196 tane ülkeyi mahkum edemezsiniz. Hatta beş tane ülke de değil. Bu beş daimi üyenin içerisinden bir tane üyenin iki dudağı arasına siz tüm dünyayı mahkum edemezsiniz. Ne yazık ki şu anda dünya bu beş daimi üyenin beşine veya bir tanesine mahkum. Buna kimsenin hakkı yok. Öyleyse biz bu dünyada adalet var diyemeyiz. Kaldı ki oradaki temsile baktığınız zaman üç kıtayı görürsünüz. Din olarak baktığınız zaman İslam’ın dışında Müslümanlar yok. Gayrimüslim veya diğerleri onlar orada var. Bu adalet mi? Değil. Kıtalara baktığınız zaman Avrupa var, Asya var, Amerika var. Afrika niye yok, diğerleri niye yok? Bunu sorgulamak adalet adına, vicdan adına bizim hakkımız değil mi? Siz hala Birinci Dünya Savaşı’nın sonrası bir dünya şartlarını bugün egemen kılamazsınız. Bunları aşmamız gerekiyor. Onun için dünyanın beşten büyük olduğunu iddia edenlerin sayısının artması ve kusura bakmayın gelin bakalım, şu BM’yi bir gözden geçirelim, siz BM Güvenlik Konseyi’nde şu anda beş tane daimi üye var, 10 tane geçici üye var. Siz 10 tane geçici üyeyi oraya laf ola beri gele koyuyorsunuz. Hiçbir yetkileri var mı? Yok. Dostlar alışverişte görsün diye onların şöyle bir düşüncelerini alırlar. Ama sonuca müdahale etme noktasında en ufak bir tesirleri söz konusu değil" diye konuştu.

"SORMAZLAR MI İNSANA ADALETİN BU MU DÜNYA?"
Adaletin düşmanının zulüm olduğunu söyleyen Erdoğan, "Yakaladıkları saltanatın elden gitmesini istemiyorlar. Şu anda Suriye’de 350 bin insan öldürülmüş vaziyette. 7 milyon insan evinden uzak vaziyette. Fakat iki ülke bağlıyor işi. Neresi? Çin ve Rusya. Defaatle konuşmamıza rağmen iş çözülemiyor. Nerede adalet? 350 bin insan ölüyor. Hala müdahaleniz yok. Hani İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi? Lafta. Bizim burada adaleti aramak hakkımız değil mi? Türkiye’ye gelen bir yardım var mı? Şu ana kadar 250 milyon dolar. Yaptığımız harcama 5,5 milyar dolar. Sormazlar mı insana adaletin bu mu dünya? Bu konuda Orhan Baba soruyor ama başkaları sormuyor. Bunları çözmemiz lazım. Suriye’de, Irak’ta, Mısır’da ve dünyanın diğer pek çok bölgesinde yaşanan olaylara ilişkin eleştilerimizin temelinde de oradaki insanların maruz kaldığı adaletsizlikler yatıyor. Kenar-ı Dicle’de bir kurt aşırsa bir koyunu, gelir de adl-i ilahi sorar Ömer’den onu, diyerek biz Somali’deki kardeşlerimize de elimizi uzatalım diyoruz. Ama Türkiye’de bazıları bunu hazmedemiyor. Terörün estiği bir yerde icraat yapmak adalete inanmış insanların işidir. Adalet o kadar önemli. Çünkü zulmün alternatifi nedir? Adalettir. Olay bu kadar basit. Adaletin düşmanı nedir? Zulüm. Onun için bu işin üzerine hep birlikte gitmek durumundayız" ifadelerini kullandı.

"BİR TAKIM GÜÇLERİN EMRİNDEKİ SAVCILARIN, HAKİMLERİN ADALETİ TESİS ETMESİ MÜMKÜN DEĞİLDİR"
Adalet kavramını Mevlana’nın sözlerinden alıntı yaparak tanımlayan Erdoğan, 17-25 Aralık sürecine değinerek "Adaletle zulüm arasında ince bir çizgi, ince bir sınır vardır. Bir de buna adaleti tesis etmekle yükümlü hukuk insanlarının vicdanları yerine başka birtakım güç odaklarının emrine girmesi eklendiğinde ortaya çıkan manzara gerçekten çok vahim, çok endişe verici olabiliyor. Ülkemiz 17-25 Aralık 2013 tarihlerinde böyle bir felaketi yaşadı. Emniyet ve adalet teşkilatları içerisinde yuvalanmış bir çete ülkenin güvenliği ve adaletin tesisi için kendilerine emanet edilmiş imkanları kullanarak bir darbe yapmaya teşebbüs ettiler. İnsanlık tarih boyunca peşinde koşulan bir özlemin sembolü olan adalet teşkilatımız bir kısım savcı ve hakim aracılığıyla ülkesine ve milletine ihanet içindeki bir çete tarafından istismara kalkışıldı. Bu süreçte gördük ki hukukun değil, mahşer-i vicdanın değil, başka birtakım güçlerin emrindeki savcıların, hakimlerin adaleti tesis etmesi mümkün değildir. Şunu iyi bilmemiz lazım. Kul iradesini Allah’tan başka kimseye teslim etmemelidir. Ne cumhurbaşkanına ne başbakana ne elinde sermayeyi tutan para babalarına hiçkimseye teslim etmediğimiz sürece o zaman yaratılmışların en şereflisi olan insan oluruz. Yaratılmışların en şereflisi insan işte odur" şeklinde konuştu.

"BENİM SAVUNACAĞIM ŞEY HUKUKTUR"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şu şekilde sürdürdü: "Bir zamanlar vicdan-cüzdan diye bir şey gündeme gelmişti. Onu da söyleyen bu işte duayen haline gelmiş bir insandı. O kahredici bir ifadeydi aslında. Asla böyle bir şey olamaz. Derse ki ben hak, hukuk, vicdan bunun arasındayım. Onu öper başımıza koyarız. Çünkü hukuk dediğimiz kavram hakla bütünleşiyor. Hukuk başka şeydir, kanun başka şeydir. Hukuk mu kanun mu derseniz benim o zaman savunacağım şey hukuktur. Kanun değil. Kanun önüne gelenin istediği gibi arzu ettiği gibi nefsi neyi emrediyorsa buna göre hazırlamış olduğu yasalar silsilesidir. Ama hukuk öyle değil. Şu anda benim hukukumu bir yasal düzenleme koruyamıyorsa ben ona hukuk diyemem ki. Bunları yaşadık. Şahsım da yaşadı. Ben Milli Eğitim’de Talim-Terbiye Kurulu’nun tensib ettiği bir dörtlüğü okudum diye hapse girdim. Birincil mahkemeden tutun da üst mahkemeye varıncaya kadar baktık ki birçok şeyler oralarda dönüyor. Avukatlarıma aynı şekilde birçok teklifler geliyor. Anladık ki vicdanla cüzdan arasında dolaşan bir yapı var. 17-25 Aralık’ta o da aşıldı. Orada da bir yerlerden gelen talimatlarla hareket eden bir kesim var. Adalet sisteminin asgari şartlarda işlemesi için öncelikle hakimlerimizin, savcılarımızın hem zihnen hem vicdanen bağımsız olması gerekiyor. Zihnini ve vicdanını birtakım güçlerin emrine vermiş kişiden hakim de olmaz savcı da olmaz, olamaz. Vicdanının kapıları hukuka, adalete değil de başka yerlere açılanların yaptıkları zulümdür. Çünkü onlar Mevlana’nın deyimiyle dikenlere su vermeye başlamışlardır. Yeni Türkiye için adalet sistemimizden başlayarak tüm kurumlarımızı bu kanser hücrelerinden hep beraber temizlememiz gerekiyor"

Cemevleri 'ibadethane' statüsüne kavuşuyor

Beşiktaş Belediye Meclisi, Ocak ayı meclis oturumunda ilçedeki cemevlerinin ibadethane statüsüne kavuşmasıyla ilgili sunulan önergeyi oy birliğiyle kabul etti. Beşiktaş Belediye Başkanı Murat Hazinedar, “Özgürlükçü sosyal demokrasinin gereğini yapıyoruz.” dedi.


Belediyeden yapılan açıklamada, konu ile ilgili mecliste CHP Grup Başkanvekili Eyüp Birgün'ün söz aldığı belirtildi. Birgün'ün meclise sunduğu yazılı önergesinde şu ifadelere yer verildi: "Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin 2 Aralık 2014 tarihli kararı, 5393 sayılı Belediye Kanunu'nun 14-6 ve 15. maddesinin 5. fıkrasının son cümlesi uyarınca cemevlerinin ibadet yeri sayılması ve diğer ibadethanelere tanınan haklardan ayrımcılık yapılmadan yararlandırılması için cemevlerinin 'İbadethane' olarak değerlendirilerek yasanın tanıdığı hak ve hizmetlerinden yararlandırılması hususunda önergemizin Hukuk Komisyonu'na havalesini öneriyorum."

Önerge, mecliste oy birliğiyle kabul edildi.    

HAZİNEDAR: ÖZGÜRLÜKÇÜ SOSYAL DEMOKRASİNİN GEREĞİNİ YAPIYORUZ

Konu ile ilgili açıklama yapan Beşiktaş Belediye Başkanı Murat Hazinedar, "İnsanlar inanç konusunda istedikleri şekilde ibadetlerini yapmakta özgürler. Biz Beşiktaş'ta özgürlükçü sosyal demokrasiye inanlar olarak bugüne kadar kilisede, sinagogda, havrada, camide ve cemevinde insanların ibadetlerini rahat ve özgür bir şekilde yapmaları için üzerimize düşen tüm görevlerimizi yerine getirdik. Bundan sonra da görevlerimizi yerine getireceğiz. Bugün mecliste aldığımız kararla da bu görevlerimizi yerine getirmeyi resmileştirdik." diye konuştu.

Eşcinsel diye binadan böyle attılar!

IŞİD, Suriye’nin Rakka kentinde bir kişiyi eşcinsel olduğu iddiasıyla yüksek katlı bir binadan aşağı attı.

IŞİD sosyal medya hesaplarından Rakka kentinde eşcinsellik ile suçladıkları kişinin yüksek bir binanın tepesinden atıldığını gösteren fotoğraflar yayınlandı.

IŞİD’ın kontrolünü Özgür Suriye Ordusu’ndan aldığı Rakka kentinde meydana gelen olayda, infaz gerçekleştirilmeden önce halka bu tür suçların şeriat hükümleri gereği uygulandığının anlatıldığı kaydedildi.

Örgüt, son dönemlerde kontrol ettiği bölgelerde kafa kesme, kurşuna dizme ve insanları yüksek binalardan atma şeklinde birçok yöntem kullanıyor. IŞİD militanları geçtiğimiz haftalarda da Musul'da iki kişiyi eşcinsel oldukları gerekçesiyle yüksek bir binanın tepesinden atarak öldürmüşü.


1 Şubat 2015 Pazar

Dikkat! Yarın son gün

SGK borç yapılandırması için 2 Şubat yani yarın son gün.

Prim ve SGK borçlarının yapılandırılması için son tarih 2 Şubat Pazartesi bitiyor. Pazartesi akşamından sonra yapılacak başvurular kabul edilmeyecek.

Bugüne kadar yapılandırma imkanından yararlanmayan vatandaşlar hafta sonu da SGK merkezlerine başvurabiliyor. Dün gün boyu açık olan merkezler, bu gün de çalışacak. Böylece işlemini son güne bırakan vatandaşların borçlarını yapılandırma imkanı sağlanacak.

Vatandaşlar yapılandırma sayesinde borçlarının faizlerini sildirip ana parayı taksite böldürebiliyor.

Korkunç! Etlerini kaynatıp yiyorlar.

Tanzanya’da şans ve zenginlik getirdiğine inanıldığı için kaçırılıp vücutlarından parçalar alınan albinolar, şimdi de yaklaşan seçimlerle birlikte oy oranını artırmak isteyen politikacıların hedefi haline gelmeye başladı

Albinoları yaşatmak için mücadele veren Türkiye’nin Darüsselam Büyükelçisi Ali Davutoğlu’nun eşi Yeşim Davutoğlu, “İlk kez etlerinin bile yendiğine şahit oldum” dedi. Türkiye 500 albino çocuğun barınacağı köy kuruyor


Dünyanın en fakir 25’inci ülkesi Tanzanya’da tek suçları doğuştan sahip oldukları albinizim hastalığı olanlar, aç, fakir, çaresiz ve umutsuz bir şekilde yaşam mücadelesi veriyorlar. Albinoluk, vücut, deri saç ve gözlerde pigment eksiliği sonucu oluşan ve genellikle kırsal kesimlerde yaşayan toplumlarda ortaya çıkan bir hastalık olarak biliniyor. Tanzanya’da yaşayan albinolar kabile büyücüleri tarafından şans getireceğine inanıldığı için kaçırılıyorlar ve ülkenin elit ailelerine belli bir miktar karşılığında satılıyorlar.

Ülkede yaklaşan seçimler nedeniyle albinolara yönelik tehdit daha önce görülmemiş boyuta ulaştı. Politikacılar oy oranlarını artırmak için şans getirdiğine inanılan albinoları kullanıyor İksir yapmak üzere uzuvları kesilen albinoların sayısının çok daha artabileceği endişe ediliyor.

100 bin dolara çıkıyor
Tanzanya’da hastalık bin 400 kişide bir görülüyor. Halkın yüzde 93’ü büyücülere inanıyor. Kabile büyücüleri, albinoların vücütlarını, iksir ve ilaçlara dönüştürebildiklerini öne sürüyor. Bu iksirlerin sağlık, bereket, şans ve zenginlik getirdiğine inanıyorlar. Ülkenin zenginleri herhangi bir uzvu üç-dört bin dolara satın alırken, tüm vücut için fiyat 75 bin dolardan 100 bin dolara kadar yükselebiliyor. 2006’dan bu yana sadece kayıt altına alınan Albino ölümlerinin sayısı 74 olarak veriliyor.

Kardeşi kollarını kesti
Albinoların yaşam koşullarını iyileştirmek adına birçok çalışmaya imza atan, Türkiye’nin Darüsselam Büyükelçisi Ali Davutoğlu’nun eşi Yeşim Davutoğlu, tehdidin artan boyutlarını Milliyet’e anlattı. Davutoğlu, albinoların şans getirdiği düşüncesi ile ülkede ilk kez etlerinin bile yendiğine şahit olduğunu söylüyor. Kan donduran bu olay yaklaşan seçimlerle daha da artmış. Tanzanya’da yaşayan birinin karşılaşacağı günlük bir olaya dönüşmüş. Davutoğlu kısa bir süre önce bir albino kız çocuğunun uyuduğu sırada erkek kardeşi tarafından saldırıya uğradığını ve kollarının kesildiğini söylüyor.

Davutoğlu’na Tanzanya hükümeti ve polisin albinoları korumakta ne kadar etkili olduğunu sorduğumuzda, son zamanlarda ilgilenmeye başladıklarını belirtiyor. 20 gün önce iki albino çocuğun ölümüne yol açan saldırı olduğunu ve olaya ilk defa İçişleri Bakanı’nın dahil olduğunu aktarıyor. Faillerin bulunması için ülkede ilk kez polisin devreye girdiğini söylüyor. Hükümetin, katilleri yakalamak için ortaya ödül koyduğunun altını çiziyor.
Büyükelçi Ali Davutoğlu ve eşi Yeşim Davutoğlu Tanzanya’daki albinoların en büyük destekçisi.

Birleşmiş Milletler’de ‘Albino skandalı’

Albinolarla ilgilenen  Davutoğlu, birçok vakıfla birlikte projeler yürütüyor. Ancak Davutoğlu, uluslararası toplumdan destek alamadıklarını, Birleşmiş Milletler’in (BM) konuyla ilgili hiçbir yardımı bulunmadığını belirtiyor. Hatta, BM çalışanlarının ülkede büyük bir skandala imza atarak albinolara yardım satmaya çalıştıklarını aktarıyor.

Albinolara destek için Büyükelçi’nin göreve geldiğinden bu yana her sene, mayıs ayında festival düzenlediklerinden söz eden Davutoğlu, bu sayede BM’nin dikkatini çektiklerini anlatıyor. Büyükelçi Davutoğlu’nun çabaları ile BM yetkilileri 2014’teki festival için Tanzanya’ya geliyor. Yeşim Davutoğlu, BM yetkilileri ile birlikte Shinyanga Albino Kampı’na yaptıkları ziyaretten bahsediyor. Türkiye İnsan Hak ve Hürriyetleri İnsani Yardım Vakfı’nın(İHH) katkılarıyla hazırlanan yardım paketlerini çocuklara dağıtırken, yan tarafta BM tarafından gönderilen görevlilerinin albinoların hassas ciltleri için gereken güneş kremi gibi yardım malzemelerini sattığını ve bundan gelir elde etmeye çalıştıklarını belirtiyor.

Eşi ve Büyükelçi Ali Davutoğlu’nun albino çalışmaları Tanzanya hükümeti tarafından da takdir görüyor. Konuyla ilgili toplantılar ve konferanslar düzenlendiğini belirten Davutoğlu, bu toplantılarda BM yetkililerin protokolde bile yer almadığına dikkat çekiyor. ABD elçisi ve AB yetkilileri tarafından konuyla ilgili telefon aldığını belirtiyor. Yarattığı farkındalıkla dünyanın ilgisini çekmek Davutoğlu’nu biraz olsun umutlandırıyor. Bu hafta Tanzanya Dışişleri Bakanıyla görüştüğünü ve projeye destek vermelerini sağladıklarını söylüyor.

Türk hükümeti destekliyor

Albinolar için Yeşim Davutoğlu’nun önderliğinde geliştirilen projelerin başında Türk Albino Köyü yer alıyor. Türkiye Tanzanya Yardım Vakfı’nın katkılarıyla hayata geçen proje için 25 dönüm arazi ayarlanmış. Türk mimar ve işçlerin yapması planlanan köy de 500 albino çocuk hayat bulacak. Türkiye’nin Tanzanya’daki albinolar üzerinde yarattığı farkındalığın altını çizen Davutoğlu, Türkiye’nin prestijini artıran bu çalışmaların diplomatik ilişkileri de iyileştirdiğini vurguluyor. Kendini albinolara adayan Davutoğlu, köy kuruluna kadar yardıma muhtaç albinolara kalacak yer ve yiyecek sağlıyor. Bunu tamamen kendi imkânlarıyla yapan ailenin tek derdi, o çocukların da normal bir hayat yaşayabilmesi. Konuyla ilgili Başbakan Ahmet Davutoğlu ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da desteğini aldıklarını belirtiyor. (milliyet.com.tr)

Meteoroloji'den "çok kuvvetli yağış" uyarısı

Türkiye'nin kuzeybatı kesimleri için yarın "çok kuvvetli yağış" uyarısında bulunuldu.


Meteoroloji 1. Bölge Müdürlüğünden yapılan açıklamada, ülkenin  kuzeybatı kesimlerinde, derin alçak basınç merkezi nedeniyle güneyli yönlerden  kuvvetli olan fırtınanın ardından yarın İstanbul, Bursa, Balıkesir, Kocaeli,  Yalova, Çanakkale'nin güney ve doğusu, İzmir ve Manisa çevrelerinde kuvvetli ve  yer yer çok kuvvetli sağanak beklendiği kaydedildi. Açıklamada, 02.00-19.00 saatlerinde görülecek çok kuvvetli yağış  sırasında meydana gelebilecek olumsuzluklara karşı dikkatli ve tedbirli olunması  konusunda uyarı yapılırken, ani sel, su baskını, heyelan ve ulaşımda aksamalar  yaşanabileceğine işaret edildi.

Üreticiden tüketiciye fiyatlar uçtu

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, üretici ve market fiyatlarında makasın bir türlü kapanmadığını ifade ederek, üretici ve market arasındaki fiyat farkının maydanozda yüzde 443,79, portakalda yüzde 350, kuru incirde yüzde 332,67, mandalinada yüzde 331,22'yi bulduğunu bildirdi.


Bayraktar, yaptığı açıklamada, üreticiden tüketiciye, halkın tamamını  yakından ilgilendiren gıda fiyatlarındaki değişimleri takip ettiklerini belirtti.

Ocak ayı üretici ve market fiyatları arasındaki fark incelendiğinde,  üretici ve market arasındaki fiyat farkının maydanozda yüzde 443,79, portakalda  yüzde 350, kuru incirde yüzde 332,67, lahanada yüzde 257,14 olduğuna işaret eden  Bayraktar, şunları kaydetti:

"Maydanoz, portakal, kuru incir ve lahanayı, yüzde 241,31 ile limon,  yüzde 237,06 ile kuru üzüm, yüzde 206,27 ile pırasa, yüzde 202,32 ile nohut,  yüzde 201,30 ile ıspanak, yüzde 200,88 ile karnabahar izliyor. Mandalinada yüzde  198,80, elmada yüzde 197,98, kuru fasulyede yüzde 193,92, marulda yüzde 193,41,  kuru kayısıda yüzde 190, sütte yüzde 173,91 üretici market fiyat farkı var.

Bu fark, havuçta yüzde 157,67, yeşil soğanda yüzde 156,13, kırmızı  mercimekte yüzde 146,62, pirinçte yüzde 142,85, kabakta yüzde 140,62, patateste  yüzde 136,84, salatalıkta yüzde 134,22, kuru soğanda yüzde 123,91, domateste  yüzde 120,93, sivri biberde yüzde 101,17 oldu."

Üreticiden tüketiciye fiyatlar
Üretici ve market fiyatlarında makasın bir türlü kapanmadığını  belirten Bayraktar, şu bilgileri verdi:

"Tarlada 17 kuruş olan bir demet maydanozun fiyatı markette 92 kuruşa  çıkıyor. Yine bahçede kilogramı 50 kuruş olan portakal, markette 2 lira 25 kuruş,  üreticide 5 lira 50 kuruş olan incir, markette 23 lira 80 kuruş oluyor.

Üreticide 3 lira 35 kuruş, markette 11 lira 29 kuruş
Üreticide kilogramı 42 kuruş olan lahana, markette 1 lira 50 kuruşa,  kilogramı 82 kuruş olan limon 2 lira 78 kuruş, kilogramı 3 lira 35 kuruş olan  kuru üzüm 11 lira 29 kuruş, kilogramı 77 kuruş olan pırasa 2 lira 35 kuruş,  kilogramı 2 lira 26 kuruş olan nohut 6 lira 83 kuruş, kilogramı 85 kuruş olan  ıspanak 2 lira 57 kuruşa, kilogramı 91 kuruş olan karnabahar 2 lira 75 kuruşa  satılıyor."

Şemsi Bayraktar, çiftçiler, yağmur çamur, kar kış demeden gece gündüz  çalışsa da üretimin her türlü eziyetini çekse de parayı kazananın aracılar  olduğuna dikkati çekerek, "Bu durum, çiftçinin ekonomik örgütlenmesi  güçlendirilmeden çözülemez. Dünyayı yeniden keşfetmeye gerek yok. Gelişmiş  ülkelerde üretici birlikleri ve kooperatifler, tarımda fiyat istikrarını  sağlıyor, üreticiyi koruyor, planlı üretim sonucu pazarlama sıkıntısını en aza  indiriyor. Böylece çiftçi de kazanıyor, tüketici de uygun fiyatla ürün  alabiliyor" değerlendirmesinde bulundu.

Hem üreticinin hem de tüketicinin zarar görmemesi için acilen üretici  ve tüketici fiyatları arasındaki makasın daraltılması gerektiğini vurgulayan  Bayraktar, bu konuda yapılacak çalışmalara TZOB olarak katkı sağlamaya hazır  olduklarını bildirdi.  Milliyet

7 haziran seçimleri Resmi Gazete'de

7 Haziran’da yapılacak Milletvekili Genel Seçimi’ne katılacak siyasi partileri ve seçim takvimi Resmi Gazete’de yayınlandı.

Resmi Gazete’de yayımlanan YSK kararına göre, 31 parti seçimlere katılabilecek. Seçim başlangıcı 10 Mart, kesin aday listeleri 24 Nisan’da ilan edilecek Seçim propagandası ve yasakları 28 Mayıs’ta başlayacak, 6 Haziran saat 18.00’de sona erecek.

Buna göre, seçimlere katılacak 31 partinin isimleri şu şekilde yer aldı:

“Adalet ve Kalkınma Partisi, Alternatif Parti, Anadolu Partisi, Bağımsız Türkiye Partisi, Büyük Birlik Partisi, Cumhuriyet Halk Partisi, Demokrat Parti, Demokratik Gelişim Partisi, Demokratik Sol Parti, Doğru Yol Partisi, Emek Partisi, Genç Parti, Hak ve Adalet Partisi, Hak ve Eşitlik Partisi, Hak ve Özgürlükler Partisi, Halkın Kurtuluş Partisi, Halkın Yükselişi Partisi, Halkların Demokratik Partisi, Hür Dava Partisi, İşçi Partisi, Liberal Demokrat Parti, Merkez Parti, Millet Partisi, Millet ve Adalet Partisi, Milliyetçi Hareket Partisi, Muhafazakar Yükseliş Partisi, Özgürlük ve Dayanışma Partisi, Saadet Partisi, Toplumsal Uzlaşma Reform ve Kalkınma Partisi, Türkiye Komünist Partisi, Yurt Partisi.”

YSK KARARINA GÖRE SEÇİM TAKVİMİ
YSK’nın 7 Haziran 2015’te yapılacak seçim takvimine göre, "14 Mart muhtarlık bölgesi askı listeleri saat 08.00’de askıya çıkarılacak. 3 Nisan siyasi partilerin birleşik oy pusulasındaki yerlerinin belirlenmesi için YSK tarafından kura çekilecek. 7 Nisan bağımsız milletvekili adaylığı için il seçim kurullarına başvurularda son gün. 24 Nisan siyasi partilerin seçim çevreleri itibarıyla milletvekili kesin aday listeleri ile bağımsız adaylar, radyo, televizyon, Resmi Gazete ve illerde ilan edilecek. 8 Mayıs gümrük kapılarında ve yurtdışı temsilciliklerinde oy verme işlemi başlayacak. 28 Mayıs propaganda serbestliği ve bir kısım seçim yasakları başlayacak. 6 Haziran saat 18.00’de seçim propagandası sona erecek. 7 Haziran oy verme günü."

31 Ocak 2015 Cumartesi

Bülent Arınç gözyaşlarını tutamadı..

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, AK Parti Manisa İl Kongresi'nde yaptığı konuşmada geçmiş dönemde yaşadıkları zorlukları anlatırken duygusal anlar yaşadı.


Arınç, "Zor günler geçirmiştik. Geçmişte partilerimiz yüzde 3 buçuk alıyordu yüzde 7, yüzde 11 alıyordu. Yolumuzdan dönmedik. Allah bize en büyük zaferleri Ak Parti'de yaşamayı nasip etti. İlk mitingimizi yaptığımız Nisan 2002 tarihini hatırlıyorum. 3 bin kişiyle miting yaptığımızda geçmişte bu muhteşem insan seli diye başlayan rahmetli hocamızı o mitingte andım. Acaba 3 bin kişi mi olacaktık yoksa binlerce kişi mi bizi karşılayacaktı, Kırtık tarafından gelmeden önce hamalınkırı Sayın Başbakanım Manisalılar böyle bilirler. Hamalınkırı'ndan aşağı bir sallandık buraya 10 kilometre. Yollarımız kesildi, insan seli vardı, araçlar gidemiyordu. Gözyaşları içinde rabbimize hamd ettim" diye konuştuktan sonra gözyaşlarını tutamadı.

Böyle devam ederse Alo Fetva'yı kapatırız

Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, CNN TÜRK'te "Baştan Sona" programında Akif Beki'nin sorularını cevapladı.

"Alo Fetva" konusunda medya mensuplarına yönelik sitemde bulunan Görmez, "Son iki, üç,dört yılda toplumun gündemine Diyanet'i ne kadar küçük düşüren ne kadar haber düşmüşse, bunların hiçbirisi Diyanet'in açıklaması değildir. Ne küpe meselesi, ne dövme meselesi, ne lades meselesi ne de iki bayram arası düğün meselesi..." dedi. Görmez, bu yöntemin devam etmesi durumunda "Alo Fetva" hattını kapatmak zorunda kalacaklarını söyledi.

İstanbul'u lodos vurdu

İstanbul'da sabah saatlerinde etkili olmaya başlayan lodos nedeniyle saat 11:00'de yapılan açıklamaya göre tüm vapur seferleri iptal edildi. İDO'nun iç hat seferleri yapılamıyor. THY de fırtına nedeniyle 229 seferinin yapılamadığını açıkladı.

İstanbul'da akşam saatlerinden itibaren etkili olan lodos nedeniyle denizde dev dalgalar oluştu. Kötü hava şartları nedeniyle tüm vapur seferleri de iptal oldu.

Beşiktaş iskelesinde “Yoğun Hava Muhalefeti Nedeniyle Seferler İptal" yazısını görenler diğer ulaşım araçlarına yöneldi.

İDO'NUN İÇ HAT SEFERLERİ İPTAL
İstanbul Deniz Otobüsleri (İDO)'nden yapılan açıklama, tüm iç hat deniz otobüsü ile arabalı vapur seferleri iptal edildiği kaydedildi.

İptal edilen hızlı feribot ve dış hat deniz otobüsleri ise söyle belirtildi:
08:40 Kadıköy-Yenikapı-Bursa Deniz Otobüsü
08:55 Bursa-Armutlu-Armutlutk-Yenikapı-Kadıköy Deniz Otobüsü
09:00 Kartal / Yalova Deniz Otobüsü
09:00 Bursa-Yenikapı-Kadıköy Deniz Otobüsü
09:30 Bandırma - Yenikapı - Bostancı Deniz Otobüsü
10:30 Yalova - Yenikapı Ferry Cat tipi hızlı feribot
10:45 Pendik / Yalova Ferry Cat tipi hızlı feribot
10:45 Yalova / Pendik Ferry Cat tipi hızlı feribot
11:00 Yenikapı - Yalova Deniz Otobüsü
11:30 Yenikapı - Yalova Ferry Cat tipi hızlı feribot
11:30 Bursa-Yenikapı-Kadıköy Deniz Otobüsü
11:40 Kadıköy-Yenikapı-Bursa Deniz Otobüsü
12:30 Yalova / Kartal Deniz Otobüsü
12:30 Yalova - Yenikapı Deniz Otobüsü
13:00 Kadıköy-Yenikapı-Armutlutk-Armutlu-Bursa Deniz Otobüsü
13:00 Bursa-Yenikapı-Kadıköy Deniz Otobüsü
14:10 Kadıköy-Yenikapı-Bursa Deniz Otobüsü
14:30 Bursa-Yenikapı-Kadiköy Deniz Otobüsü
15:00 Kadıköy-Yenikapı-Armutlutk-Armutlu-Bursa Deniz Otobüsü
18:30 Bandırma - Yenikapı Hızlı Feribot
18:30 Bostancı - Yenikapı - Bandırma Deniz Otobüsü

BEŞİKTAŞ'TA AĞAÇ DEVRİLDİ, YOL KAPANDI
Sabah saatlerinden itibaren İstanbul genelinde etkili olan lodos nedeniyle, Barbaros Bulvarı Beşiktaş istikametinde yol kenarında bulunan ağaç devrildi. Devrilen ağaç yolu trafiğe kapattı; şans eseri yaralanan olmadı.

Ağacın devrildiği bölgeye gelen polis ekipleri, trafiğin Levent istikametinde olan şeritten çift yönlü akmasını sağladı. Bölgeye gelen belediye ekipleri de elektrikli testerelerle devrilen ağacı parçalara ayırdı. Ekiplerin yaklaşık yarım saat süren çalışmalarının ardından kesilerek parçalara ayrılan ağaç yoldan kaldırıldı.

Trafik, ağacın kaldırılmasının ardından normale döndü.

Duygun Yarsuvat "ABD Gülen'i iade etmez"

Galatasaray Başkanı Duygun Yarsuvat, CNN Türk'te gündeme dair çok çarpıcı açıklamalarda bulundu. Daha önce Şike Davası ile ilgili olarak ortaya attığı '50 milyon Dolar' iddası ile ses getiren Yarsuvat, bu kez daha net cümlelerle daha vurucu açıklamalar yaptı. Şike ve Balyoz gibi davaların 'cemaatci polisler' tarafından yapılan komplolar olduğunu ve buradaki amacın ise 'orduyu ortadan kaldırmak' olduğunu iddia eden Yarsuvat çok tartışılacak bir iddia daha ortaya attı: Gülen'i zaten oraya ABD çağırdı...

Duygun Yarsuvat'ın CNN Türk'te yayınlanan, Hakan Çelik'in sunduğu Hafta Sonu Keyfi programında yaptığı açıklamalardan satır başları şu şekilde;


"BU KOMPLOYU YAPAN KİM? CEMAATCİ POLİSLER"
('50 milyon Dolar' iddiası ile ilgili soruya cevabında) Açın bakın medayaya, Aziz Yıldırım olsun diğer Fenerbahçeliler olsun hep söyledi bunu; 'bunu yapanlar cemaattir'şeklinde beyanatlerı var. Demek ki Aziz Yıldırım'ı bu hale cemaat getirdi.

Bu komployu yapan kim? Cemaatci polisler. Cemaatci polisler sadece Aziz Yıldırım'a da yapmadı bu komployu. Balyoz Davası gibi bir dava yarattılar. Sahte deliller üreterek, kendi bilirkişileri vasıtasıyla insanlar yargılandı. 265 kişi bu davada yargılandı ve çoğu üst rütbeli subaylardı.



"AMAÇLARI ORDUYU ORTADAN KALDIRMAKTI"
Bence amaçları orduyu ortadan kaldırmaktı. Bence başardı da... Ordunun haline bakın...

Fetullah Gülen ABD'ye gitti. Gittiği tarihe bakın?

Gülen'in amacının dini esaslara göre kurulmuş bir devlet yapısı olduğunu düşünüyorum. Yanılabilirim. 1971 senesinde yaptığı bir açıklamada 'altın nesil yetiştireceğiz' demiştir. Yurt içindeki okullar, evler yurtlar... Kendisine güvenen bir gençlik yaratmıştır. Bu gençlik bugün idari mekanizmada belli mevkilere yerleştrilmiştir. Mülkiye, askeriye ve yargıya adam yetiştirmek istemişlerdir. Askeriye konusunda fazla başarılı olamamışlardır ama yine de vardır.

HÜKÜMETİN ATTIĞI ADIMLAR
Hükümetin bu konuda attığı adımlar haklı mı haksız mı beni alakadar etmez. Ben bir durum tespiti yapıyorum.

"GÜLEN'İ ABD ÇAĞIRDI"
Gülen'in iade edilmesi konusu... Siyasi amaçlı bir davada iade edilmez. Dava siyasiyse iade edilmez. Cumhurbaşkanı'nın deport edilsin demesi de zaten bu yüzden. Ama Gülen'i zaten ABD çağırdı oraya.

FUTBOL TAKIMININ YENİ CUMHURBAŞKANLIĞI SARAYI'NA YAPTIĞI ZİYARET
Galatasaray bir siyasi kuruluş değil. Cumhurbaşkanı davet ederse Galatasaray gider.  Cumhurbaşkanı beni de çağırsa ben de giderim. O gün telefonlarım kapalı olduğu için bana ulaşamamışlar, Abdürrahim Albayrak da takımı götürmüş. Bana ulaştıklarında saat 11:00'dı ve benim artık oraya ulaşmam mümkün değildi. Ayrıca insanları da aslanların öününe atmanın manası yok, cumhurbaşkanı çağırdıysa gidilir.

Bu ziyaret sonrasında 'bazı kapıların bize açıldığı, kolaylık çağrıldığı vs' iddialar gerçeği yansıtmıyor. Zaten bizim Bakanlığımızla bir sorunumuz yoktu ki...

"PASSOLİG UYGULAMASI KALDIRILMALI"
Bakın bu uygulama yapılmadan önce statlarımız doluyordu. Geçtiğimiz gün Eskişehir'de oynadığımız karşılaşmaya bakın. Burada bu uygulama yoktu ve tribünler tıklım tıklım doluydu. Passolig kaldırılmalı.

"ŞAMPİYONLUK ŞANSIMIZ YÜZDE 33"
Şampiyonluk şansımızı yüzde 33 olarak görüyorum...


"G.SARAY TARİHİNİN EN BAŞARILI BAŞKANI SÜREN"
Bana sorarsanız Galatasaray tarihinin en başarılı başkanı Faruk Süren'dir. Galatasaray'ı en üst seviyeye taşıyan, vizyonu geniş bir insandır. Tutucu Galatasaraylıların düşünemeyeceği şeyleri düşündü ve yaptı.  (hürriyet.com.tr)

30 Ocak 2015 Cuma

Boş eve 39 bin lira elektrik faturası

AĞRI'nın Doğubayazıt İlçesi'nde Cahit Tan'a ait boş eve, Aras Edaş Elektrik Dağıtım şirketi tarafından 39 bin 126 lira 40 kuruşluk elektrik faturası gönderildi.


Doğu Anadolu bölgesinde 7 ilde elektrik dağıtım hizmeti veren Aras Edaş, Doğubayazıt'ta kimsenin yaşamadığı boş eve bir aylık elektirik kullanım bedeli olarak 39 bin 126 lira 40 kuruşluk fatura gönderdi. Ağrı Caddesi üzerindeki Urartu apartmanı 6 nolu daireye boş olduğu halde fatura kesen elektrik dağıtım şirketine tepki gösteren ev sahibi Cahit Tan, "Evim şu anda tadilat aşamasında. Bir evin değil bir fabrikanın yıllık tüketimi bu kadar olamaz. Bu mağduriyetimin bir an önce giderilmesini istiyorum" diye konuştu.

Araş Edaş Elektrik Dağıtım şirketi yetkilileri ise faturada yanlışlık olduğunu düzeltileceğini belirtti.

Sigaraya yeni yasaklar geliyor

Dumansız hava sahası için 3 yıllık yeni bir dönem başlatılıyor. Sağlık Bakanlığı yeni eylem planıyla tütün ürünleri kullanımını azaltmayı ve toplumu bilinçlendirmeyi hedefliyor.


Sabah gazetesinin haberine göre, sağlık Bakanlığı'nın Ulusal Tütün Kontrol Programı 2015-2018 Eylem Planı yürürlüğe girdi. İşte o planının detayları:

AÇIK ALANA DA SINIR: AVM, sinema vb. yerlerin girişlerinde pasif etkilenim mesafesinde sigara yasağı.

KARA PAKET GELİYOR: İlk kez Avustralya'nın uyguladığı Kara Paket diye de bilinen tek tip düz paket uygulaması konusunda gerekli mevzuat değişiklikleri yapılarak hayata geçirilecek.

KAPLAMA VE KILIFA AYAR: Sağlık uyarılarını kapatan kaplama ve benzeri kılıfların önüne geçilecek.

GENÇLERE KİMLİK DENETİMİ: Gençlerden 18 yaş için kimlik sorulacak. eğitim kurumlarına 100 metre mesafede sigara satışı yasaklanacak.

BIRAKIN MESAJLARI: Sigara Bırakma Hattı hizmetleri SMS, elektronik posta ve web uygulamaları aracılığı ile geliştirilecek.

TİRYAKİSİZ İŞYERLERİ GELİYOR: Sigara içen çalışanı bulunmayan işyerlerinin olması için özendirme çalışması yapılacak.

VERGİLER ÇAPRAZ GELECEK: Sigara ve diğer tütün ürünlerinin vergilendirme politikası, karşılıklı olarak birbirlerine yönelmeye yol açmayacak şekilde düzenlenecek.

TÜFE'DEN ÇIKARILACAK: Tüketici fiyat endeksinin (TÜFE) tütün ve tütün ürünlerini içermemesine yönelik gerekli mevzuat düzenlemesi için çalışma başlatılacak.

ÇİFTÇİYE TEŞVİK: Tek sigara, yaprak sigara kâğıdının satışı önlenecek. Tütün üretiminden vazgeçen üreticilere alternatif önerilecek. Ulusal Tütün Kontrol Programı 2015-2018 Eylem Planı açıklandı

* Kara paket geliyor * Bina girişlerinde sigara içilmeyecek

* Tütün üretiminden vazgeçen çiftçiye teşvik

* Sigara satışında kimlik gösterilecek

* Tek sigara satışı yasaklanacak