15 Ekim 2015 Perşembe

Zekeriya Öz'den 7 milyon liralık paylaşım

Ergenekon davasının eski savcılarından Zekeriya Öz, yurtdışına çıktıktan sonra ilk kez sosyal medya hesabından bir fotoğraf paylaştı.


Hürriyet'in haberine göre; Eski savcı Zekeriya Öz hakkında geçtiğimiz Ağustos ayında yakalama kararı çıkarılmıştı.
Öz’ün bu kararın hemen öncesinde önce Gürcistan üzerinden Ermenistan’a oradan da Almanya’ya gittiği ortaya çıkmıştı.

O günden bu yana yurtdışında olan Zekeriya Öz ilk kez sosyal medya hesabından bir fotoğrafını paylaştı. Ne zaman ve nerde çekildiği bilinmeyen fotoğrafta Zekeriya Öz’ün yaklaşık 7 milyon lira değerinde Bugatti Veyron marka bir otomobilin önünde olduğu görülüyor…

Fotoğraf sosyal medyada kısa süre içinde çok sayıda yorum alarak kullanıcılar tarafından paylaşıldı.
Zekeriya Öz fotoğrafı paylaştıktan kısa süre sonra Instagram hesabından kaldırdı.

Ankaraya'ya tarifeli ve aktarmalı gelen Cumhurbaşkanı

Türkiye ziyaretine önceki gün başlayan Finlandiya Cumhurbaşkanı Sauli Niinistö’nun, Helsinki’den İstanbul’a Türk Hava Yolları’nın tarifeli seferiyle geldiği ve buradan Ankara’ya aktarma yaptığı ortaya çıktı.


Bir dizi ziyaret ve temas için Türkiye’ye gelen ve mütevazı kişiliğiyle bilinen Finlandiya Cumhurbaşkanı Sauli Niinistö, uçağın business bölümünde uçtu ancak zaman zaman ekonomi sınıfına geçerek gazetecilerle sohbet etti. Bu sırada çekilen bir fotoğraf, dün sosyal medyada yayıldı. Finlandiya Cumhurbaşkanlığı yetkililerinin, Türkiye seyahati öncesinde THY ile temasa geçtiği ve 30 kişilik ekip için uçak bileti satın aldığı öğrenildi.
Aralarında Cumhurbaşkanı Sauli Niinistö’nün de bulunduğu 11 kişiye business sınıf bileti alınırken, kalanlar yer kalmadığı için ekonomi sınıfında uçtu.
Finlandiya Hava Kuvvetleri’nin envanterinde 3 adet Learjet35 tipi özel jet bulunuyor.
Kısa ve orta menzilde kullanılabilen uçağın koltuk kapasitesi 8. Bu tür kalabalık uçuşlarda ise havayolları tercih ediliyor.

1990’lı yılların sonunda Finlandiya Havayolları Finnair Helsinki-İstanbul uçuşlarını durdurmuştu. Şirket, bazı yıllar Antalya gibi tatil noktalarına charter veya dönemsel tarifeli seferler yapıyor. Hürriyet

103 bin kişi daha işsiz kaldı

Türkiye genelinde 15 ve daha yukarı yaştakilerde işsiz sayısı 2015 yılı Temmuz döneminde geçen yılın aynı dönemine göre 103 bin kişi artarak 2 milyon 970 bin kişi oldu.

İşsizlik oranı ise değişim göstermeyerek %9,8 seviyesinde gerçekleşti. Aynı dönemde; tarım dışı işsizlik oranı aynı düzeyde kalarak %12 olarak tahmin edildi. 15-24 yaş grubunu içeren genç işsizlik oranı 0,1 puanlık artış ile %18,3 olurken,15-64 yaş grubunda da bu oran değişim göstermeyerek %10 olarak gerçekleşti.

İSTİHDAM ORANI YÜZDE 47,2 OLDU 
İstihdam edilenlerin sayısı 2015 yılı Temmuz döneminde, bir önceki yılın aynı dönemine göre 932 bin kişi artarak 27 milyon 342 bin kişi, istihdam oranı ise 0,9 puanlık artış ile %47,2 oldu.

YÜZDE 22'Sİ TARIM SEKTÖRÜNDE
Bu dönemde, tarım sektöründe çalışan sayısı 104 bin kişi, tarım dışı sektörlerde çalışan sayısı ise 827 bin kişi arttı. İstihdam edilenlerin yüzde 22’si tarım, yüzde 19,5’i sanayi, yüzde 7,4’ü inşaat, yüzde 51,1’i ise hizmetler sektöründe yer aldı. Önceki yılın aynı dönemi ile karşılaştırıldığında hizmet sektörünün istihdam edilenler içindeki payı 0,6 puan, inşaat sektörünün payı ise 0,1 puan artarken, tarım sektörünün payı 0,4 puan, sanayi sektörünün payı 0,3 puan azaldı.
İŞGÜCÜNE KATILIM ORANI YÜZDE 52.4
İşgücü 2015 yılı Temmuz döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre 1 milyon 35 bin kişi artarak 30 milyon 311 bin kişi, işgücüne katılma oranı ise 1,1 puan artarak yüzde 52,4 olarak gerçekleşti. Aynı dönemler için yapılan kıyaslamalara göre; erkeklerde işgücüne katılma oranı 0,5 puan artarak yüzde 72,8, kadınlarda ise 1,6 puanlık artışla yüzde 32,4 olarak gerçekleşti. Hürriyet

14 Ekim 2015 Çarşamba

97 canın bedeli, 2 milyon 820 bin!

Ankara'daki terör saldırısında yaşamını yitirenlerin aileleri ve yaralananlara tazminat ödenmesine karar verildi.

Ankara’yı kana bulayan ve 97 kişinin hayatını kaybettiği; yüzlerce kişinin yaralandığı katliamın ardından, ölenler, yakınları ve yaralananlar için tazminat ödenmesi kararlaştırıldı. Ancak 97 canın toplam bedeli, 2 milyon 820 bin lira oldu.
Ölenlerin yakınları ile mağdurlara, ’’Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanun’’ kapsamında tazminat ödenmesi benimsendi.
Yasa uyarınca, patlamada hayatını kaybeden vatandaşlar için mirasçılarının her birine 29 bin 79 TL tazminat verilecek. 97 kişi için toplam 2 milyon 820 bin 663 TL tazminat ödenecek. Devlet ölenlerin ailelerine 789 TL maaş da bağlanacak. Mağdurların yakınlarına kamuda öncelikli iş, çocuklarına da burs verilecek.
Saldırı sonucunda engelli kalanlara, 2 bin 326 TL’den 41 bin 874 TL’ye kadar tazminat ödenecek. Engel durumuna göre, 473 TL ile 789 TL arasında aylık da bağlanacak.
DÜNYADA NASIL?
1994′te Arjantin-İsrail Derneğine (AMIA) düzenlenen terör saldırısı sonucunda hayatını kaybeden 85 kişinin yakınlarına 168 biner dolar tazminat ödenmişti
11 Eylül 2001 İkiz Kulelerin bombalanması olayında hayatını kaybeden 2.551 kişinin yakınlarına 250 bin ile 50 milyon dolar arasında tazminat ödenmişti.
11 Mart 2004 Madrid’deki banliyö treninde meydana gelen patlamada, 200’e yakın kişi hayatını kaybetmişti. Mağdurların yakınlarına 100 bin ile 4.5 milyon TL arasında tazminat verilmişti.
ULUDERE İÇİN TAZMİNAT
Türkiye’de ise Uludere katliamı için bugüne kadarki en yüksek tazminat ödendi. 28 Aralık 2011 akşamı Şırnak’ın Uludere ilçesine bağlı Ortasu Köyü’nde meydana gelen hava operasyonu kapsamında 35 vatandaş hayatını kaybetmiş, ölenlerin yakınlarına 123 biner lira tazminat verilmişti. (sözcü.com.tr)

3. Nükleer Santral İğneada’ya yapılacak

3. Nükleer Santral, Avrupa'nın en büyük longoz ormanlarının bulunduğu İğneada'ya yapılacak.

Enerji Bakanlığı, 3. Nükleer Santral’in, Kırklareli’nde bulunan İğneada ilçesine yapılacağını duyurdu. Enerji Bakanlığı Çinliler ve Amerikalılar ile Mutabakat zaptı imzalandığını açıklandı.
İSTANBUL’UN DİBİNDEKİ CENNET

Nükleer Santral Avrupa’nın en büyük Longoz ormanlarının bulunduğu  İğneada Milli Parkı’nın yakınlarına inşa edilecek. Yaz aylarında turist akınına uğrayan İğneada, İstanbul’a kuş uçuşu yaklaşık 120 km mesafede bulunuyor. Kırklareli’nin Demirköy ilçesine yaklaşık 15 kilometre uzaklıkta bulunan İğneada Longoz Ormanları toprak yolları, heybetli ağaçları,
kuş sesleri, yer yer su birikintileri ve yeşil çayırlarıyla sadece Türkiye’nin değil Avrupa’nın da bir numarası.
Longoz (Subasar Ormanı) Nedir?
Longoz, denize doğru akan derelerin getirdiği kumların birikerek kıyıda set oluşturması ve dere ağzını kapatması sonucu akarsuyun biriktiği yerde oluşan bir özel ekosistemdir. Yalnızca belirli ağaç (örneğin, dişbudak, kızılağaç, vs), bitki (örneğin, göl soğanı, su menekşesi, vs) ve kuş (örneğin, kara leylek, balıkçıl, vs) türleri bu yaşam ortamını tercih ederler.
Ülkemizde 3 Longoz Ormanı (su basar) var. İğneada Longozu 2 bin 511 dönüm büyüklükle, Avrupa’nın ve Türkiye’nin en büyüğü. Ülkemizde İğneada Longozunun yanı sıra Sakarya Karasu Acarlar Longozu ve Sinop Sarıkum Longozu yer alıyor. (sözcü.com.tr)









Platonik aşk yaşadığı üniversiteli kızı boğazını keserek öldürdü

Bolu'nun Gerede İlçesi'nde üniversite öğrencisi 21 yaşındaki Uğur A. platonik aşk yaşadığı sınıf arkadaşı 21 yaşındaki Dilay Gül'e erkek arkadaşıyla telefonla konuştuğunu öğrenince bıçakla saldırdı. Defalarca bıçakladığı genç kızın boğazını keserek öldüren Uğur A. polis tarafından kısa sürede yakalandı.

Olay, saat 22.30 sıralarında, Abant İzzet Baysal Üniversitesi Gerede Meslek Yüksekokulu'nun önündeki Osmanlı Caddesi üzerinde meydana geldi. Gerede Meslek Yüksekokulu Kimya Bölümü birinci sınıf öğrencisi Dilay Gül, kendisiyle aynı sınıfta okuyan Uğur A. ile tanıştı. İddiaya göre, Uğur A.  duygusal yakınlık hissettiği genç kızı bir süre sonra okulda rahatsız etmeye başladı. İkinci öğretim olması nedeniyle üniversiteden geç saatlerde çıkarak kaldığı yurda yürüyerek giden Dilay Gül, erkek arkadaşıyla cep telefonuyla konuştuğu sırada yanına Uğur A. geldi. Uğur A. genç kıza, "Sevgilinle mi konuşuyorsun?" diye sorunca "Evet" cevabı karşısında bir anda bıçakla saldırdı. Yaşanan arbede sırasında genç kızı vücudunun çeşitli yerlerinden defalarca bıçakladıktan sonra boğazını kesen Uğur A. daha sonra olay yerinden uzaklaştı. Yaşanan olay sırasında çığlıkları duyan yurttaki öğrenciler polisi aradı.

CEP TELEFONUNA KAYDEDİLEN SES KAYDI ELE VERDİ
Olay yerine gelen polis ve 112 Acil ekipleri yol kenarında hareketsiz halde yatan Dilay Gül'ün hayatını kaybettiğini belirledi.  Polis, Dilay Gül'ün telefon kaydından en son konuştuğu kişiye ulaştı. Telefona çıkan genç kızın erkek arkadaşı, cep telefonunda yüklü olan kayıt programının kaydettiği son konuşmayı polislere cep telefonuyla mesaj olarak gönderdi. Görüşme kaydında, Dilay Gül yanına gelen kişinin Uğur A. olduğunu söylemesi üzerine polis ekipleri genç kızla aynı sınıfta olan Uğur A.'yı evinin yakınında kanlı kıyafetleriyle birlikte yakalayarak gözaltına aldı. Bolu  Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şubesi Cinayet Büro Amirliği ekipleri Uğur A.'nın bıçağını attığını iddia ettiği bölgede el fenerleriyle arama yaptılar.
"SÜREKLİ ALKOL ALIYORDU"
Sınıf arkadaşı Remzi Aydın, Dilay Gül’ün gece okuldan çıkıp yurda giderken zor anlar yaşadığını belirterek, "Daha birinci sınıftayız ve yeni tanıştılar.  Uğur A.'nın sürekli alkol alıyordu. Beni de eve içki içmeye çağırırdı. Psikolojisi bozuk gibiydi" diye konuştu. Olayla ilgili soruşturma başlatıldı.
tlu YUCA-Taner BAYAR (BOLU/DHA)

13 Ekim 2015 Salı

Cinsiyet değişimini fotoğrafladı


Jamie Raines sıradan bir kız çocuğu olarak dünyaya geldi. Ama bu durum, ona hiçbir zaman kendini iyi hissettirmedi. Bu yüzden cinsiyetini değiştirmek istedi ve 3 yıl sürecek olan hormon tedavisine başladı. Jamie, geçen 3 yıl boyunca her gün bir selfie çekti ve toplamda 1400 fotoğraf biriktirdi. 














12 Ekim 2015 Pazartesi

Muhammet Veysel Atılgan için duygusal mektup

Ankara'daki saldırının en küçük kurbanı Muhammet Veysel Atılgan için öğretmeni mektup yazdı.

Ankara’da meydana gelen hain terör saldırısında babası ile birlikte yaşamını yitiren 9 yaşındaki Veysel Atılgan gözyaşları arasında Batman’da toprağa verildi. Gercüş ilçesinde babasıyla yanyana toprağa verilen 9 yaşındaki Veysel Atılgan’ın öğretmeni onun ardından okuyanları gözyaşlarına boğan bir mektup kaleme aldı.
“Ankara’daki hain saldırıda öğrencimi kaybettim” diyerek başladı mektuh ve duygusal satırlarla devam etti.
İşte o mektup;
“Sevgili öğrencim Muhammed Veysel Atılgan, küçücük bedeninde taşıdığın kocaman yüreğinle barış dediğin için babanla el ele katillerin hedefi oldun. Başkentin göbeğinde faşist saldırıya maruz kaldın. Arkadaşlarınla daha dün mendil kapmaca oynarkenki coşkun gözlerimin önünden gitmiyor. Şimdi söyle güzel gözlü güzel yürekli çocuğum nasıl anlatayım arkadaşlarına barış sözcüğünün anlamını?
Ben bu dersi seni anmadan nasıl veririm? Seni, barış sözünü kullanmadan anlatırsam eksik olur, barış dersem peki arkadaşların sormaz mı ‘barış ölüme eş mi öğretmenim?’ diye. Küçücük bedenin ağzı salyalı katillerin hangi egolarını tatmin etti acaba? Güzel gözlü, güzel yürekli oğlum sana söz, oturmaktan hoşlandığın o cam kenarındaki yerin hep senin olacak. Barışın güvercini sensin artık benim için…”
sözcü.com.tr

İzzettin Çevik dehşet anlarını anlattı

Ankara'daki hain saldırının simge fotoğrafı olan karedeki acılı baba İzzettin Çevik yaşadıklarını anlattı.

Eşi ve kız kardeşi ile birlikte geldiği Ankara’da kızlarını da yanlarına alarak barış mitingine giden İzzettin Çevik’in yaralı eşiyle birlikte görüntülendiği fotoğraf hain saldırının simgesi olmuştu. Acılı baba, acılı eş, acılı ağabey yaşadıklarını anlattı…
Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en kanlı terör saldırısı olarak kayıtlara geçen Ankara’daki hain patlamada ortaya çıkan hikayeler yürek burkmaya devam ediyor. Mitinge eşi Hatice, kızı Başak Sidar ve kızkardeşi Nilgün Çevik’le birlikte gelen ve patlama sonrası çekilen bir fotoğrafla hain saldırının simgesini haline gelen İzzettin Çevik yaşadıklarını anlattı. İşte acı olayın hikayesi…
ÇOCUKLARINI ŞANLIURFA’DA BIRAKMIŞLAR
Lise ve ortakokulda okuyan iki çocuğunu Şanlıurfa’da bırakan İzzettin Çevik, eşi Hatice ile kız kardeşi Nilgün’ü yanına alıp Ankara’ya gitti. Miting için Başkent’e gelen aile burada Atılım Üniversitesi’nde öğrenci olan kızları Başak Sidar Çevik ile buluştu. Daha sonra dördü birden Ankara Garı önündeki beklemeye başladı. Saatler 10:04′ü gösterdiginde ise hainlerin bombası hemen yanlarında patladı.
KARDEŞİ VE KIZI OLAY YERİNDE HAYATLARINI KAYBETTİLER
Patlamaya en yakın noktada bulunan kızı Başak Sidar ile kızkardeşi Nilgün Çevik oracıkta hayatlarını kaybettiler. İzzettin Çevik’in eşi Hatice Çevik ise gözünden yaralandı. Kendisi ise şans eseri ufak tefek yaralarla kurtuldu.
“TEK İSTEDİĞİM ŞEY CANLARIMIZI TOPRAĞA VERMEK…”
Acılı baba İzzettin Çevik yaşadıklarını Hürriyet’e anlattı. Çevik “Kızım Atılım Üniversitesi 4. sınıfta okuyordu. Buluşma noktasında beklerken kızım yanımıza geldi. Sonra alana girdik. Birilerine güveniyorduk. Barış diyorduk, başka bir şey demiyorduk. Sadece barış… Onlar da Ankara’nın göbeğinde bizlere bunları yaptılar. Acımız çok büyük. Tek istediğim şey şimdi canlarımızı toprağa vermek. Eşim şu an hastanede tedavi altında, başka bir şey söylemek istemiyorum.” dedi.
(Hürriyet)

İnanılmaz ölüm! Annesinin kucağında vuruldu

Adana'da izinsiz gösteriler sırasında evlerinin önünde oturan annesinin kucağındayken başına kurşun isabet eden 3 yaşındaki kız çocuğu yaşamını yitirdi.


Alınan bilgiye göre, dün gece merkez Seyhan ilçesi Mithatpaşa Mahallesi'nde izinsiz gösteriler çıktı.

Polisin tazyikli su ve biber gazıyla müdahale ettiği gösteriler sırasında evlerinin önünde oturan Kamile Dora'nın kucağında bulunan 3 yaşındaki kızı Tevriz'in başına, kim tarafından ateşlendiği henüz belirlenemeyen silahtan çıkan kurşun isabet etti.

Ağır yaralanan çocuk, 112 Acil Servis ekiplerince kaldırıldığı Çukurova Dr. Aşkım Tüfekçi Devlet Hastanesindeki müdahaleye rağmen kurtarılamadı.

Küçük çocuğun cenazesi, otopsi için Adana Adli Tıp Kurumuna gönderildi.

Olayla ilgili soruşturma başlatıldı.

Bir kahreden şehit haberi daha

Diyarbakır’ın Ergani ilçesinde bölge trafik noktasında zırhlı araca bir grup PKK’lı tarafından ateş açıldı. Polisin karşılık vermesi üzerine çıkan çatışmada polis memuru Özgür Gümüş şehit oldu.

Olay, Ergani ilçesinde bulunan bölge trafik noktasında meydana geldi.
Bölge trafikte nöbet tutan polislere bir grup PKK’lı terörist ateş açtı. Polisin anında karşılık vermesi üzerine çatışma yaşandı. Çıkan çatışmada Özgür Gümüş isimli polis memuru yaralandı.
Meslektaşlarının yardımıyla hastaneye kaldırılan Özgür Gümüş, yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak şehit oldu.
Bölgeye çok sayıda polis sevk edilirken kaçan PKK’lı grubun yakalanması için operasyon başlatıldı.
FETHİYE'YE ŞEHİT ATEŞİ DÜŞTÜ
Polis memuru Özgür Gümüş’ün Fethiye’deki baba ocağına acı haber sabaha karşı ulaştı. Şehidin evi Türk bayraklarıyla donatılırken, acılı aile Dalaman Havalimanı üzerinden Diyarbakır’a götürüldü.
Evli ve biri kız 2 çocuk babası olduğu öğrenilen şehidin cenazesinin bugün toprağa verilmesi bekleniyor. DHA

11 Ekim 2015 Pazar

Soma’nın çocukları

Kınık’ın sırtını dayadığı dağların zirvesinde İzmir’e bağlı bir köy Elmadere. 13 Mayıs 2014’te 301 madencinin hayatını kaybettiği Soma faciasında 90 haneli köy, 11 şehit verdi.


KÖYE SERVİS VERİLMEDİ
Elmadere Alevi köyü. Köyün büyük bölümü akraba. Faciadan sonra ‘Yetimler Köyü’ diye de bilindi, 23 çocuk babasız kaldı. Üstüne üstlük hemen hemen hepsi amcalarını, dayılarını, eniştelerini kaybetti faciada. Soma faciası sonrası çocuklarının madenci olmasını istemeyen köylüler, okumaları için desteklerken çocukların da çok hayali vardı. Kimi doktor, kimi subay, kimi öğretmen, kimi avukat olmak istiyordu.
Ancak bu yıl liseye gidenler zor durumda. Nereye başvurdularsa servis verilmediği için isyandalar. Lise çağındaki erkekler çaresizlikten motosikletlerle kızlar amele arabalarıyla Kınık’taki liseye gitmeye, 16 kilometrelik dağ yolunu aşmaya çalışıyor. Birçoğunun ailesi de bu şartlarda okula göndermediği için gençler üzgün. Bir sabah 07.00’de köy meydanında okul için toplaşan çocukların yanına gittiğimizde köyün büyükleri de “Ne ekmek istemek, ne para için yetkililerin yanına vardık biz. Çocuklarımızı okutun diye vardık. Biz köy olarak Soma’da bedel ödedik. Okumak zorundalar başka yapacak bir şey yok” sözleriyle dile getirdi bu isyanı. Köy meydanında köyün ilköğretim öğrencileri servise binerken, liselileri arkalarından bakarken bulduk. Birçoğu motosikletle okula gitme hazırlığındayken, kızlar işçileri taşıyan minibüslere binmek için sıradaydı. Kızların bazıları ise bu şartlarda aileleri okula göndermediği için tarlada yevmiyeyle çalışıyor, ‘amele minibüsü’nde oturuyordu.
SERVİSLE TARLAYA
Babaları Önder Kiliç, “Kızlarımı okutmak istiyorum. Bu köyden üniversiteli çıksın istiyorum. Ancak servis yok. Ne motosikletle ne de başka şartlarda aşağıya inip okula servis olmadan gitmeleri mümkün değil. Evde oturacaklarına onlar da bizimle tarlaya çalışmaya geliyor” diyor. İşçileri taşıyan minibüsün arka sırasında oturan lise 1 öğrencisi Işılay, Esra ve lise 3’e gitmesi gereken Sevilay Kiliç ise “Okula gitmek istiyoruz ama ne yapalım” diye üzüntülerini dile getiriyordu.
‘KIZIM SİZ BİZİM GİBİ OLMAYIN’
SOMA faciasında babasını kaybeden Pınar Kiliç’in durumu iki kat zor. Maden şehidinin kızı Pınar istediği okullara yerleşememiş. Büyüyünce doktor olup belki insanların ölümlerini azaltabileceğini düşünüyor. Burslu okumak istemiş burs bulamamışılar. Tüm bunlardan haber beklerken düz liseye devam edeyim demiş bu defa da servis olmadığı için köyde kalakalmış. Pınar, “Babam okumamı çok isterdi. ‘Kızım siz bizim gibi böyle olmayın’ derdi” sözleriyle duygularını ifade etti.
‘1 KASIM’A KADAR İDARE EDİN’
Faciada iki kardeşini, kayınbiraderlerini kaybeden Sezai Kaya isyan etti: “Milli eğitim müdürüne gittim. 1 Kasım’dan sonraya kadar dişimizi sıkmamızı söyledi. Belki sonra servis bulunabilecekmiş. Bazen acaba seçimlerde 240 CHP, 4 AKP çıktı diye mi bizle ilgilenilmiyor diye düşünüyoruz.”
ÜNİVERSİTE OKUDU İŞÇİ OLDU
PINAR’ın dedesi Tahir Kiliç yaşadıklarını şöyle özetledi: “Annesiyle oğullarımızı sırtımızda taşıdık, okutmaya çalıştık. Pınar’ın babası üniversite okudu, çaresizlikten madenci oldu, faciada kaybettik. Faciada bir oğlumu iki damadımı kaybettim. 7 torun kaldı. Onları okutmak tek amacım.” (hürriyet.com.tr)

Türkiye yasta! 95 ölü, 48'i ağır 246 yaralı

Türkiye dün tarihinin en büyük terör saldırısını yaşadı. Ankara’daki barış mitingi öncesinde iki canlı bomba patladı. 95 kişi can verdi, 48’i ağır 246 kişi yaralandı. Kamuoyu, derin infial yaratan olayın arkasında kim varsa bulunmasını bekliyor.

3 SANİYEDE 2 CANLI BOMBA
KESK, DİSK, TMMOB ve TTB’nin de aralarında bulunduğu, çok sayıda siyasi parti ve derneğin destek verdiği ‘Emek, Barış ve Demokrasi Mitingi’ kana bulandı. Grubun toplandığı Ankara Garı’nda sabah saat 10.04’te 3 saniye arayla 2 canlı bomba kendini patlattı. Ortalığın kan gölüne döndüğü patlamalarda 95 kişi hayatını kaybederken, 48’i ağır 246 kişi ise yaralandı. Patlamanın ardından ceset parçaları 3 kilometrelik alana yayıldı.

‘Emek, Barış ve Demokrasi’ mitingi için binlerce kişi sabah saat 09.30’dan itibaren Ankara Garı’nın önünde toplanmaya başladı. Grup saat 10.00’dan itibaren mitingin yapılacağı Sıhhiye’ye doğru yürüyüşe geçti. Saat 10.04’te, art arda 2 patlama meydana geldi. Görgü tanıklarının verdiği bilgilere göre ilk patlama HDP’li grubun toplandığı alanda, ikinci patlama ise bazı siyasi dergi çevrelerinin bulunduğu alanda meydana geldi. İlk belirlemelere göre 2 canlı bomba, 9 metre mesafede ve 3 saniye aralıklarla kendilerini patlattı. Yüksek basınç ve büyük gürültüyle meydana gelen patlamanın etkisiyle yüzlerce kişi sağa sola savruldu. Garın camları kırıldı, çevredeki birçok araçta büyük hasar oluştu.
5 bine yakın kişi patlamanın ardından adeta şok yaşadı. Birçok yaralının olay yerinden kaçarak girdiği şokun etkisinde banliye trenine sığındığı, yoldan geçen arabalarla olay yerinde uzaklaştığı görüldü. Yaralananların bazılarının ise olay yerinden kaçarken patlama noktasından metrelerce ileride hayatını kaybettiği anlaşıldı. Patlamadan 1.5 saat sonra kriminal, olay yeri inceleme ekibi alana geldi. Polisin, güvenlik şeridi oluşturmasının ardından, Ankara Adliyesi’nde görev yapan 4 başsavcıvekili ve 16 savcı olay yerine gelerek incelemelerde bulundu.
SURUÇ DÜZENEĞİ
Polis, olay yerinde yaptığı incelemede bomba düzeneğinin, Suruç’ta 34 kişinin hayatını kaybettiği patlamada kullanılan düzenekle aynı olduğunu tespit etti. Bu detay da saldırının Suruç ve Diyarbakır’daki HDP mitingine yönelik saldırıyla bağlantılı olduğu ihtimalini güçlendirdi.
3 GÜN ÖNCE BİLGİ GELMİŞ
Olaydan kısa bir süre sonra Çevik Kuvvet’in alana girmeye çalışmasına vatandaşlar tepki gösterdi. Bu sırada olay yerinde bulunan TOMA’lardan su sıkıldı ve biber gazı atıldı. Patlamanın hemen ardından olay yerine İstihbarat, Terör, Asayiş, Güvenlik olmak üzere yüzlerce polis sevk edildi. Ancak yaşanan kargaşa ve oluşan tepki nedeniyle polis patlama bölgesine giremedi. Mitingi düzenleyen kişilerce anons yapılarak alanın boşaltılması istendi.  Türkiye’nin güvenlik önlemleri açısında birinci sırada olan Ankara’da 2 canlı bombanın aynı anda kendilerini patlaması güvenlik zafiyeti sorularını da gündeme getirdi. İstihbarat ve terör birimlerine 3 gün önce gelen istihbaratta mitinge bombalı bir saldırı düzenlenebileceği uyarısı yapıldı. Yazıda, mitinge yönelik, ses getirecek bir eylem hazırlığı olduğu, önlemlerin buna göre alınmasının istendiği öğrenildi. Bu talimat doğrultusunda terör ve istihbarat birimlerinin, mitingin yapılacağı alanın etrafında 2 gün önceden önlemler almaya başladığı bildirildi. Dün geceden itibaren de bomba imha uzmanları, terör ve istihbarat ekiplerinin miting bölgesinde önlem aldığı, alana giriş noktalarında kontrol noktaları oluşturduğu belirtildi. Miting alanın ise dün sabah saat 05.00’ten itibaren dedektör köpeklerle arandığı öğrenildi.
RUTİN UYARI
Üst düzey bir emniyet yetkilisi gelen istihbarat uyarısıyla ilgili “Kritik dönemlerdeki büyük miting, eylem ve toplumsal olaylar öncesi bu uyarılar yapılır. Birçoğunda bu istihbaratlar doğru çıkmaz. Bu uyarı da rutin yapılmış, önlem alınmasına yöneliktir. Bu miting öncesi de aynı uyarı yapılmış, gerekli önlemler alınmış” dedi.
 
1 CANLI BOMBA TESPİT EDİLDİ

OLAY sonrası güvenlik kameraları ile MOBESE kameraları incelemeye alındı. Patlama noktasının 3 ayrı noktadan MOBESE kameralarınca görüntülendiği anlaşıldı. İki canlı bombanın görüntüsünün de bu kameralara yansıdığı belirtildi. Canlı bombaların saldırı öncesi plan yaptığı, polisin güvenlik önlemlerinin yoğun olduğu alanları bildikleri, bu nedenle eylemi toplanma alanında gerçekleştirdikleri değerlendirildi. Polisin bu kadar hassas bir noktada güvenlik önlemi almaması ise dikkat çekti. Olay yerinde yapılan incelemede canlı bomba olduğu değerlendirilen bir kişinin ceset parçalarına ulaşıldı. Yapılan incelemede gövdesinin alt tarafı tamamen parçalanan cesedin canlı bombaya ait olabileceği değerlendirildi. Bu cesede ait görüntünün yüz tanıma sistemi ile taranarak kimliğinin belirlenmesine çalışıldığı kaydedildi.
 
AĞABEY ŞÜPHESİ

PATLAMA sonrası yapılan ilk değerlendirmelerde Suruç’ta canlı bomba eylemi yapan Şeyh Abdurrahman Alagöz’ün ağabeyinin eylemi yapabileceği belirtildi. Suruç’ta 34 kişinin ölümüyle sonuçlanan canlı bomba eylemi sonrasında, Alagöz ve ağabeyi Yunus Emre Alagöz’ün Suriye’de bomba eğitimi aldıkları ve sonrasında yasadışı yollardan Türkiye’ye giriş yaptıkları tespit edilmişti. Alagöz Ailesi’nin başvurusu üzerine her iki kardeşin de Emniyet’te ‘terör nitelikli kayıp’ olarak kayıtlarının bulunduğu bildirildi. Alagöz ile HDP’nin Diyarbakır mitinginde bombalı saldırı düzenleyen Orhan Gönder’in aynı gruba bağlı oldukları, aynı dönemde Suriye’ye geçerek IŞİD’e katıldıkları bilgisine de ulaşıldı. Şeyh Abdurrahman Alagöz’ün canlı bomba eylemi yapmasının ardından ağabeyi Yunus Emre Alagöz’ün de eylem hazırlığında olduğu istihbaratı alınmış, Alagöz’ün yakalanması için de 81 il emniyet müdürlüğü ile güvenlik birimleri uyarılmıştı.
Suruç saldırısının ardından gündeme gelen Adıyaman’daki IŞİD yapılanmasıyla ilgili Emniyet’in yaptığı incelemede, canlı bomba eylemcisi olabilecek 16 kişilik listeyi 81 il emniyet müdürlüğüne göndermişti. Adıyaman Grubu olarak bilinen 16 kişilik liste fotoğraflarıyla birlikte emniyet müdürlüklerine gönderilerek, bu kişilerin eylem yapabileceği belirtilmişti. Suruç’taki canlı bomba saldırısının hemen ardından gönderilen bombacı eylemci listesinde Mustafa Dokumacı, Hacı Yusuf Kızılbay, Kasım Dere, Mahmut Gazi Dündar, Mehmet Mustafa Çevik, Ömer Deniz Dündar, Yakup Aktulum, Mehmet İşik, Mehmet Taşar, Muhammet Zana Alkan, Ersal Ocak, Mahmut Gazi Tatar, Recep Yaman, Memet İşbar, Salih Küçüktaş ve Suruç eylemcisi Şeyh Abdurrahman Alagöz’ün ağabeyi yunus emre Alagöz isimleri ve fotoğrafları yer almıştı.
 

3 BAKANA TEPKİ

PATLAMA alanına gelen Adalet Bakanı Kenan İpek, Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, İçişleri Bakanı Selami Altınok patlamanın olduğu yerde incelemelerde bulundu. Çevredeki vatandaşlar “Katil devlet” sloganları atıp bakanlara tepki gösterdiler, ellerindeki pet şişeleri bakanlara fırlattı. Tepkiler üzerine bakanlar olay yerini terk etti.
 
ANKARA’DA 3 GÜNDÜR İKİ CANLI BOMBA ARANIYORDU

ANKARA’da, üç gündür kent genelinde iki canlı bombanın arandığı öğrenildi. İstihbarat birimlerinin üç gün önce “mitingde eylem yapılabilir” uyarısı ile bağlantılı olarak biri kadın iki canlı bomba uyarısı da yapıldığı öğrenildi. Eylemi de yapacakları değerlendirilen kadın ve erkek canlı bombacıların fotoğrafları tüm birimlere dağıtılırken emniyet genel müdürlüğü, Ankara Emniyet Müdürlüğü, merkez ilçe emniyet müdürlükleri ile polis merkezlerinin panolarına da asıldığı öğrenildi. Terör ve istihbarat birimlerinin isim ve fotoğrafları bildirilen canlı bombaları yakalanması için Ankara genelinde iki gün üst üste çok sayıda operasyon yaptığı, kent genelinde asayiş denetimi yapıldığı, ancak bir sonuç alamadığı öğrenildi. Dünkü canlı bombaların aranan bu iki kişi olup olmadığı üzerine çalışma yürütülüyor.
TWİTTER’A YAVAŞLATMA 

TÜRKİYE’yi derinden sarsan Ankara’nın merkezindeki terör saldırısı sonrası, sosyal medya hesapları da yavaşlatıldı. Mahkeme kararına dayanmayan yavaşlatma nedeniyle birçok vatandaş Facebook ve Twitter’a VPN üzerinden ulaştı. Karar nedeniyle sosyal medyaya VPN kanalını kullanarak giren birçok yurttaş tepkilerini yine sosyal medyada gösterdi. Twitter’ın “Policy” isimli resmi hesabından erişim sorunuyla ilgili açıklama geldi: “Türkiye’de birçok yerde Twitter’a erişim sorunu haberleri alıyoruz. Sorunu araştırıp erişimi tekrar sağlamayı umuyoruz.” DHA

10 Ekim 2015 Cumartesi

Ankara’daki patlamada 9 yaşındaki çocuk öldü!

Ankara Sıhhiye Meydanı'nda meydana gelen kalleş saldırıda, 9 yaşında bir çocuğun hayatını kaybettiği ortaya çıktı.

Birleşik Taşımacılık Sendikası üyesi İbrahim Atılğan ve yanında getirdiği 9 yaşındaki çocuğu Veysel Atılğan hayatını kaybetti. İbni Sina Hastanesi önünde bekleyen Nezahat Atılğan ise haberi aldığında yıkıldı. Evrensel gazetesinin haberine göre, eşini ve çocuğunu kaybeden Atılğan, “Yavrum seni nasıl toprağa vereceğim. Yavrum…” diye feryat etti.

sözcü.com.tr

Bugün ne oldu?

Türkiye bugün tarihinin en kanlı terör saldırısını yaşadı. 3 gün ulusal yas ilan edildi. 86 kişi öldü 186 kişi yaralandı. Siyasiler olayı kınayan açıklamalar yaparken Başbakan Davutoğlu 3 gün yas ilan edildiğini söyledi. İşte bugünün öne çıkan başlıkları…


Bugün ilki saat 10.04’te Ankara Tren Garı önünde patlayan bomba sonucu 86 kişi öldü, 186 kişi yaralandı. İlk bilgilere göre 20 kişi hayatını kaybetti. Daha sonra açıklama yapan Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu 86 kişinin hayatını kaybettiği bilgisini kamuoyu ile paylaştı.
Cumhurbaşkanı Recep tayyip Erdoğan, Ankara'daki terör saldırısıyla ilgili yazılı açıklama yaptı. Erdoğan, "Bu saldırıyı lanetliyorum. Her türlü terör eyleminin karşısındayız" dedi. Patlamanın ardından açıklama yapan HDP Eş Genelbaşkanı Selahattin Demirtaş, “Saldırı, Diyarbakır ve Suruç'un tıpa tıp benzeri ve devamı. Bilanço çok ağır” ifadelerini kullandı.
Saldırının ardından Ankaralılar yaralılara kan vermek için hastanelere koştu. Ankara'daki patlama sırasında mitinge katılmak üzara orada olan CHP Milletvekili Musa Çam yaşadıklarını anlattı. Çam, çok kısa arayla iki patlama olduğunu, önüne bir bilye düştüğünü söyledi.
Saldırıyla ilgili olarak açıklama yapan AK Parti Milletvekili Mehmet ali Şahin, “Ankara’da bir yürüyüş yapılırken çevrede de çok ciddi aramaların yapılması, bu tür eylemlerin meydana gelmemesiyle ilgili tedbirlerin alınması icabet ederdi”  dedi.
İçişleri Bakanı Selami Altınok ise, “Güvenlik açığıyla ilgili hiçbir şey söz konusu değildir. miting alanına girilirken arama yapılacaktı. Miting alanı dışında zemin araması yapılmıştır. Güvenlik zaafiyeti olduğunu düşünmüyorum” açıklamasını yaptı.    
Ankara Tren Garı'nın önünde meydana gelen çok sayıda kişinin öldüğü ve yaralandığı terör saldırısı nedeniyle Cumhurbaşkanı Erdoğan ve liderler programlarını iptal etti. Başbakan davutoğlu, terör saldırıları nedeniyle 3 gün ulusal yas ilan edildiğini söyledi. Hürriyet