Suriyeli mülteciler büyümeyi pozitif etkiliyor. Ancak enflasyon ve işsizlikte durum farklı. Dünya Bankası’na göre 10 mülteci 6 yereli işsiz bırakıyor.
Suriyeli mültecilerin Türkiye’deki mevcudiyeti her geçen gün daha kalıcı hale gelirken ülke nüfusunun yüzde 3′ünü aşmaları nedeniyle mültecilerin makro dengeler üzerindeki etkileri de başta büyümede olmak üzere her geçen gün daha da belirginleşiyor.
Analistler barınma ve yaşam için ana ihtiyaç kalemleri olan yatak, beyaz eşya satışlarıyla başlayan ve başlangıçta daha çok geçici ve sektörel olarak nitelendirilen ekonomik etkilerin artık makro verilerde daha belirgin ve kalıcı olarak hissedildiğine dikkat çekiyorlar.
Büyümedeki pozitif etkiye rağmen, bölgesel bazda daha belirgin olmak üzere Türkiye genelinde enflasyon ve işsizlikte yükseliş olarak kendini gösteriyor.
Hükümet kısa süre önce büyüme öngörülerinde yukarı yönlü revizyonlara giderken 2015 büyüme beklentisi yüzde 3′ten yüzde 4′e, 2016 beklentisi ise yüzde 4′ten yüzde 4.5′e revize edildi. Analistler bu revizyonlarda mültecilerin de önemli etkisini olduğunu belirtiyorlar.
Mültecilerin önemli kısmının yerleşik hale gelmesi makro etkilerin belirginleşmesindeki ana etken olarak öne çıkarken analistler yeni göç dalgaları yaşanması halinde etkinin daha da belirginleşebileceğini belirtiyor. Mevcut verilere göre Türkiye şu anda dünyanın en çok mülteci barındıran ülkesi konumunda.
Hükümet yetkilileri Suriye rejimi ve Rusya’nın bombalamaları nedeniyle yeni bir göç dalgası başladığını belirtirken, Halep’e bombardımanın artması halinde mülteci sayısının 1.5 milyona ulaşabileceğini, sahil şeridinin tamamı düşünülecek olursa da 3-3.5 milyon insanın göç etme potansiyeli bulunduğunu belirtiyorlar.
Üst düzey bir ekonomi yetkilisi Reuters’a yaptığı açıklamada, “Türkiye’deki 2.5 milyonu aşan mülteci tüketici harcamaları kanalı ile büyümeyi destekliyor. Suriye’den gelen göçmenler bugüne kadar ekonominin sadece tüketim tarafında vardı. Üretimde hiç yer almamışlardı. Bu da hem enflasyonda artışa neden oluyor hem de enflasyondaki baskının sonra ermesini engelliyordu” dedi ve ekledi:
“Artık mültecilere çalışma hakkı verildi. Bu hak istihdam piyasası üzerinde elbette baskı yaratıyor ancak mültecilerin üretime katılması enflasyon üzerindeki baskı hafifleyecektir.”
TİSK ve üniversitelerin ortaklaşa yaptığı bir araştırmaya göre Türkiye’de çalışan mültecilerin sayısı 300 bine ulaştı.
TÜİK verilerine göre, 300 bin kişi Türkiye’deki işsiz sayısı olan 3.13 milyon kişinin yaklaşık yüzde 10′una denk gelirken ekonomistler, kaçak çalışmanın halihazırda çift hanede olan işsizlik oranını 1 puan kadar yukarı çektiğini belirtiyorlar.
TİSK raporunda, “Geçici koruma altındaki 2 milyonun üzerindeki Suriyelinin, Türkiye’deki mevzuata göre yasak olmasına rağmen kayıt dışı ekonomi içinde yasadışı çalıştıkları bilinen bir durumdur” denilirken, kısa süre önce yasalaşan mevzuata göre artık mülteciler belirli şartlarda çalışma iznine kavuştu.
BÖLGESEL ENFLASYON TÜRKİYE ORTALAMASININ ÜZERİNDE
İçişleri tarafından yapılan araştırmalarda yer alan resmi olmayan rakamlara göre yüzde 85′inin kampların dışında yaşayan mülteciler nedeniyle Suriye sınırı ve civarındaki illerde yaşayan yaklaşık 10 milyon nüfusa 2 milyon civarında yeni nüfus eklendi.
Kilis’in nüfusu 100 binin altında yer alırken 5 Şubat itibarıyla resmi verilere göre Kilis’te yaşayan Suriyeli mülteci sayısı il nüfusunu da geçerek 127,134 olarak gerçekleşti. Yaşanan bu hızlı artış kendini enflasyonda belirgin bir şekilde gösterdi.
Türkiye genelinde Ocak ayında enflasyon yüzde 9.58 olarak gerçekleşirken TÜİK verine göre mültecilerin yoğun olarak yaşadığı Gaziantep, Adıyaman, Kilis bölgesindeki manşet enflasyon ise yüzde 10.67 olarak gerçekleşti. Enflasyondaki bölgesel farklılık kira ve gıda kalemlerinde daha da belirginleşiyor.
YENİ GÖÇ DALGASI EKONOMİ ÜZERİNDEKİ ETKİYİ ARTIRABİLİR
İş Yatırım Ekonomisti Muammer Kömürcüoğlu, “Ülkemizdeki Suriyeli göçmenlerin açlık sınırında yaşadığı varsayımında yıllık toplam harcamalar milli gelirin yüzde 0.5′ine, yoksulluk sınırı alınırsa yüzde 1.7′sine ulaşıyor” dedi. Bu nedenle, Türkiye’de yaşayan 2.6 milyon Suriyelinin 2015 yılında beklentileri aşan büyümede önemli bir rolü olduğu kanaatindeyiz. Ancak büyüme tarafındaki olumlu desteğin karşılığını enflasyon ve işsizlik tarafında ödüyoruz” dedi.
Bu hesaplamaya göre 750 milyar dolar büyüklüğündeki Türkiye ekonomisinde mültecilerin açlık sınırındaki yıllık harcamalarının 4 milyar doları bulduğu yoksulluk sınırında ise harcamanın 12 milyar dolara kadar yaklaştığı görülüyor. Bu rakamların bir kısmı devlet tarafından finanse ediliyor.
Hükümet yetkilileri mülteciler için yapılan harcamaların 10 milyar dolara yaklaştığını belirtiyorlar. Bir diğer taraftan ise AB’den mültecilere harcanmak üzere gelecek 3 milyar euronun da büyümede yaşanan etkiyi artırması bekleniyor.
Büyüme üzerindeki pozitif etkinin 2016 yılında da devamını beklediğini belirten Kömürcüoğlu, “Hükümet yetkililerinin son dönemde uyardıkları yeni göç dalgası da gerçekleşirse mültecilerin ekonomi üzerindeki etkisi daha da belirginleşebilir” dedi.
Kömürcüoğlu, mültecilerin Türkiye’deki işsizliği yaklaşık 1 puan arttırdığına dikkat çekerken, “Asgari ücrete yapılan yüzde 30′luk zam sonrasında özellikle katma değeri düşük sektörlerde kayıt dışının payının yükseleceği ve mültecilerin tercih edilmesi nedeniyle işsizlik üzerinde yukarı yönlü baskının daha da artacağı kanısındayız” dedi.
Dünya Bankası tarafından yayımlanan araştırma, mültecilerin özellikle tarımda sektöründekileri, kayıt dışı ve vasıfsız çalışanlar ile kadınları işlerinden ettiğini gösteriyor. Ancak aynı araştırmada düşük gelirli işlerin Suriyelilere geçmesine karşın nüfus artışı ve daha düşük maliyetler sebebiyle yeni ve daha vasıflı yasal işlerin oluştuğuna da dikkat çekiliyor.
Dünya Bankası araştırması her 10 mülteci nedeniyle kayıtdışı çalışan 6 kişinin işsiz kaldığına dikkat çekerken buna karşın oluşan daha düşük maliyetler ve artan nüfus sayesinde 3 lokal işçinin daha kaliteli ve kayıt altında bir iş bulduğuna dikkat çekiyor. (sözcü.com.tr)
19 Şubat 2016 Cuma
Reza Zarrab için flaş karar
Mahkeme Reza Zarrab için şikayetçi olduğu davaya zorla getirilme kararı verdi.
İstanbul 34. Asliye Ceza Mahkemesi’nde Reza Zarrab’ın şikayeti üzerine eski emniyet müdürü ve bir gazetecinin de aralarında bulunduğu 6 kişi hakkında dava açıldı. Mahkeme, usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen duruşmaya gelmeyen ve mazeret de bildirmeyen Zarrab hakkında zorla getirme kararı verdi.
17-25 Aralık yolsuzluk soruşturmalarında adı geçen Reza Zarrab, şantajla kendisinden para istendiği gerekçesiyle suç duyurusunda bulunmuştu. Zarrab’ın şikayeti üzerine eski Emniyet Müdürü Orhan İnce ve Gazeteci Kamil Maman’ın da aralarında bulunduğu 6 kişi hakkında dava açılmıştı. Davanın ilk duruşması 34. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görüldü.
Mahkeme, usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen duruşmaya gelmeyen ve mazeret de bildirmeyen Zarrab hakkında zorla getirme karar verdi. Sözcü
İstanbul 34. Asliye Ceza Mahkemesi’nde Reza Zarrab’ın şikayeti üzerine eski emniyet müdürü ve bir gazetecinin de aralarında bulunduğu 6 kişi hakkında dava açıldı. Mahkeme, usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen duruşmaya gelmeyen ve mazeret de bildirmeyen Zarrab hakkında zorla getirme kararı verdi.
17-25 Aralık yolsuzluk soruşturmalarında adı geçen Reza Zarrab, şantajla kendisinden para istendiği gerekçesiyle suç duyurusunda bulunmuştu. Zarrab’ın şikayeti üzerine eski Emniyet Müdürü Orhan İnce ve Gazeteci Kamil Maman’ın da aralarında bulunduğu 6 kişi hakkında dava açılmıştı. Davanın ilk duruşması 34. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görüldü.
Mahkeme, usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen duruşmaya gelmeyen ve mazeret de bildirmeyen Zarrab hakkında zorla getirme karar verdi. Sözcü
Şirketler marttan itibaren primleri 100 lira eksik yatırıcak
Asgari ücret artışının işverene maliyetini azaltmak için brüt 2 bin 550 lira ve altı maaş alan işçileri kapsayan destek, martta başlayacak. Marttan itibaren 100 lira eksik primli beyanname verilecek.
Habertürk gazetesinden Ahmet Kıvanç ve Tahsin Akça’nın haberine göre, asgari ücrete yapılan yüzde 30 oranındaki artışın işverene maliyetini azaltmak amacıyla sağlanan 100 liralık devlet desteğinden işverenlerin yanı sıra gündelikçi, bakıcı, kapıcı, bahçıvan çalıştıranlar da yararlanacak.
Primler şubat ayında Sosyal Güvenlik Kurumu’na (SGK) tam olarak yatırılacak. Destekten yararlanan işverenler, mahsuplaşmanın başlayacağı mart ayından itibaren bir yıl süreyle primleri işçi başına 100 lira daha az yatıracak.
100 liralık devlet desteğine ilişkin yasa geçen hafta Resmi Gazete’de yayımlanırken, uygulamanın nasıl olacağına ilişkin vatandaşlardan çok sayıda soru geliyor. Özellikle gündelikçi, çocuk, hasta ve yaşlı bakıcısı ile kapıcı çalıştıran apartman sakinleri 100 liralık destekten nasıl yararlanacaklarını, primi bu ay eksik mi tam olarak mı yatıracaklarını merak ediyor.
Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK), yayımladığı genelge ile uygulamaya ilişkin ayrıntılı bilgi verdi. 1 Nisan 2015 tarihinde yürürlüğe giren yasayla, ayda 10 günden fazla süre ile ev hizmetlerinde çalıştırılan işçileri sigorta yaptırma zorunluluğu getirildi. Asgari ücret desteğinden, bu şekilde gündelikçi çalıştıran işverenler de yararlanacak. Ayda 30 gün gündelikçi çalıştıranlar, aylık 100 lira destekten yararlanacak.
GÜNLÜK 3.33 TL DESTEK VERİLECEK
Fakat, gündelikçiyi çalıştırdığı süre ayda 30 günden az, 10 günden fazla olan işverenler ise çalıştırdıkları her gün için 3.33 lira destek alacaklar. Örneğin, ayda 16 gün gündelikçi çalıştıran işveren 53.28 lira tutarında destekten yararlanacak.
Bir gündelikçi birden fazla işverene bağlı olarak ayda 10 günden fazla çalışıyorsa, o işçi için her işveren kendi paylarına düşen oranda ayrı ayrı destek alacak. Örnekte yer alan gündelikçi 16 gün Ayşe Hanımın evinde, 14 gün de Fatma Hanım’ın evinde çalışıyorsa Ayşe Hanım 53.28 lira, Fatma Hanım da 46.72 lira tutarında aylık destek alacak.
“Ev hizmetlerinde çalışma” temizlik, ütü, yemek yapma, çamaşır, bulaşık yıkamadan ibaret değil. Bahçe işleri; çocuk, yaşlı ve hasta bakımı işleri de “ev hizmetlerinde çalışma” olarak tanımlanıyor. Dolayısıyla bahçıvan, çocuk bakıcısı, yaşlı ya da hasta bakıcısı çalıştıranlar da aylık 100 liralık devlet desteğinden yararlanabilecekler.
ŞUBAT AYINDA PRİMLER TAM ÖDENECEK
Kapıcı çalıştıran apartman sakinleri de prim desteği alacak.
100 liralık asgari ücret desteği 1 Ocak 2016 ile 31 Aralık 2016 tarihleri arasında uygulanacak. Vatandaşlar, “Şubat ayı da bitiyor, destekten ne zaman yararlanacağız?” diye merak ediyor. Kafa karışıklığı, prim ödeme zamanlamasından kaynaklanıyor.
Şubat ayında ödenen primler, ocak ayındaki ücrete ait bulunuyor. İşverenler şubat ayında işçileri için ödemeleri gereken primleri tam olarak yatıracak. Şubat ayındaki kazançlara ilişkin mart ayında primler yatırılırken de mahsuplaşma yapılacak. Böylece 12 ay süreyle 100 lira daha az prim ödenecek.
BAŞVURU ŞARTI YOK
Asgari ücret desteğinden yararlanmak için işverenlerin başvuruda bulunmasına gerek olmayacak. Öngörülen şartları taşıyan işverenler, doğrudan destekten yararlanabilecekler.
İŞVEREN HANGİ İŞÇİLER İÇİN YARARLANABİLİR?
-Ev hizmetlerinde çalıştırılanlar
-Yabancı uyruklular dahil, özel sektör işyerlerinde hizmet akdi ile çalışanlar
-Yeraltında sürekli çalışanlar
-Yerüstü gruplu (münavebeli) çalışanlar
-Libya’da çalışanlar
-İstisna akdine istinaden Almanya’ya götürülen Türk işçiler
-Harp ve vazife malullüğü aylığı alırken bir işte çalışanlar
BELGESİNİ ZAMANINDA VERMEYENE DESTEK YOK
100 liralık asgari ücret desteğinden yararlanabilmek için 2016 yılında Aylık Prim ve Hizmet Belgesi’nin (APHB) yasal süresi içinde verilmesi gerekecek. Ancak, prim veya idari para cezası bulunması, işverenin destekten yararlanmasına mani olmayacak. 2016 yılında kurulan şirketlerde ise destekten yararlanabilmeleri için prim ve idari para cezası borcu bulunmaması koşulu aranacak.
BAZI KAMU KURUMLARI YARARLANABİLECEK
Kamu kurumlarının bir kısmı için 100 liralık destek uygulanacak. Bu kurumlar arasında üniversiteler ile diğer özel bütçeli idareler, üst kurullar ve Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) ile Türkiye İş Kurumu (İŞKUR) yer alıyor.
2016’DAN ÖNCE AÇILAN İŞYERLERİNDE GEÇEN YILKİ İŞÇİ SAYISINA BAKILACAK
SGK’nın yayımladığı genelgede 1 Ocak 2016 tarihinden önce ve sonra tescil edilen işyerleri ayrı anlatıldı. 1 Ocak’tan önce tescil edilmiş işyerlerinde teşvikten yararlanacak kişi sayısı belirlenirken, bir önceki yılın aynı ayında brüt ücreti günlük 85 liradan aylık 2 bin 550 lira ve altında olan işçi sayıları dikkate alınacak. Brüt ücretleri 85 liranın üzerinde olan işçiler için destek ödemesi yapılmayacak.
Diğer taraftan, bu seneki işçi sayısı geçen senenin altında ise bu sene çalıştırılan işçi sayısı üzerinden ödeme yapılacak. Örneğin geçen yıl şubat ayında günlük 85 liranın altında 3 işçisi olan bir işverenin bu yıl 1 işçisi çalışıyorsa, sadece 1 işçi için destek alabilecek. Aynı işveren bu yıl 5 işçi çalıştırıyorsa, kendisine sadece 3 işçi üzerinden destek sağlanacak. Geçen yılın aynı ayında hiç işçi çalıştırmamışsa, bu seneki işçilerde günlük 85 lira ücret sınırı dikkate alınmayacak.
2016’DA AÇILAN İŞYERİYSE TÜM İŞÇİLER YARARLANIR
1 Ocak’tan sonra tescil edilen işyerlerinde ise aylık brüt ücreti bin 647 lira ile 10 bin 705 lira arasında değişen tüm işçiler için 100 liralık destek ödemesi yapılacak. Örneğin, 2015’in ocak-mart aylarında 3 işçi çalıştıran fakat nisanhaziran aylarında hiç işçi çalıştırmayan bir işveren bu sene ocak-haziran döneminde 10 işçi çalıştırıyorsa ocak-mart aylarında 3 işçi için, nisan-haziran aylarında ise 10 işçi için destekten yararlanacak.
EMEKLİ AYLIĞINA MARTTA ‘DESTEK’ ZAMMI
Geçen hafta Resmi Gazete’de yayımlanan torba yasa, Bağ-Kur statüsünde çalışmaya devam eden emeklilerden kesilmekte olan yüzde 10 oranındaki Sosyal Güvenlik Destekleme Primi (SGDP) kesintisini de kaldırıyor. Bu uygulamaya 1 Mart 2016 tarihinden itibaren ödenecek emekli aylıklarında başlanacak. SSK, Bağ-Kur veya Emekli Sandığı’ndan emekli aylığı almakta olduğu halde Bağ-Kur statüsünde çalışmaya devam edenler gelecek aydan itibaren yüzde 10 oranındaki kesintiden kurtulacak. Bu durumda olan emeklilerin sayısı yaklaşık 600 bine ulaşıyor.
Ali İsmail davasının sanık polis müdürü, 'usulsüz dinleme'den firariymiş!
Ali İsmail Korkmaz'ın dövülerek öldürülmesine ilişkin davada yargılanan dönemin Terörle Mücadeleden Sorumlu İl Emniyet Müdür Yardımcısı Mustafa Aygün'ün 'firari' olduğu ortaya çıktı.
Eskişehir’deki Gezi Parkı gösterilerinde Ali İsmail Korkmaz ’ın dövülerek öldürülmesine ilişkin “görevi kötüye kullanmak” suçundan yargılanan o dönemin Terörle Mücadeleden Sorumlu İl Emniyet Müdür Yardımcısı Mustafa Aygün’ün “firari” olduğu ortaya çıktı. Eskişehir’deki, Gülen Cemaati ile bağlantılı olduğu iddia edilen polislere yönelik “usulsüz dinleme” davasında sanıklar arasında bulunan Aygün’ün açığa alındıktan sonra kayıplara karıştığı anlaşıldı.
Eskişehir 6. Asliye Ceza Mahkemesi’nde dün görülen ilk duruşmaya, firari olan Aygün katılmadı. Avukatı Yahya Ünaldı, Aygün’ün Eskişehir 1. Ağır Ceza’da görülen “usulsüz dinleme” davasından ötürü arandığını, soruşturma aşamasında alınmış olan ifadesiyle yetinilmesini istedi. Ünaldı, isimsiz ve imzasız ihbarla dava açıldığını savunan Ünaldı, bu ihbarda da Korkmaz’ın öldürülmesinden değil, Gezi Parkı gösterilerindeki polis şiddetinden söz edildiğini ifade etti. Korkmaz Ailesi’nin avukatları ise Korkmaz’ın dövüldüğü şiddetten Aygün’ün de sorumluluğunun bulunduğunu belirterek ve şikayetçi olduklarını kaydetti. Bir sonraki duruşma, 19 Nisan’a bırakıldı.
ERTAY'I DA DÖVMEKLE SUÇLANIYOR
Ali İsmail Korkmaz Davası’nın görüldüğü Kayseri 3. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilen ihbar mektubunda, “Gezi olaylarında Terörden Sorumlu İl Emniyet Müdür Yardımcısı olan Mustafa Aygün olaylarla bağlantılıdır. Olaylar sırasında emrinde bulunan polislere ‘Jop dağıtın, göstericilerin canına okuyun, eylemcileri joplayın’ diyerek emir verdi” denilmişti. Bu nedenle mahkemece Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığı‘na suç duyurusunda bulunulmuştu. Savcılığın başlattığı soruşturma kapsamında Eskişehir Valiliği tarafından ön inceleme yapılmıştı.
Ön inceleme sonucu “toplumsal olaylarda görev alan bazı sivil emniyet personelinin Korkmaz’ın ölümü olayında resmi sıfatlarının gerektirdiği saygınlık ve güven duygusunu sarsacak davranışlarda bulunduğu” ifade edilmişti. Aygün’ün protesto öncesi, sırası ve sonrasında alınacak önlemlerden sorumlu olduğu belirtilmişti. Aygün’ün emir verdiği polislerin “zor kullanma sınırlarının aşılması suretiyle Korkmaz’ın ölümüne sebebiyet verdikleri” için yargıladığı hatırlatılarak, “sivil vatandaşların görevlilerin yanında eylemciye şiddet uyguladığı halde görevliler tarafından engellenmediği” anlatılmıştı. Aygün hakkında “görevini kötüye kullanma” suçundan dava açılmıştı.
Aygün, ifadesinde; Gezi olaylarında öğrencileri dövmek, Korkmaz’ın dövüldüğü gün telsizden ‘Cop dağıtılsın’ diye bağırmak, Korkmaz’ın ölümüne ilişkin Vali Güngör Azim Tuna’ya yanıltıcı bilgi vermek ve gerekli soruşturmayı yapmamakla suçlandığı anlatmış ve iddiaların asılsız olduğunu savunmuştu.
Aygün’ün adı, Korkmaz ile aynı gece yakın bir noktada dövülen Tevfik Caner Ertay’ın darp edilmesinde de geçmişti. Aygün’ün, yanındaki Çevik Kuvvet Şube Müdürü Halil Kısalar ve İstihbarat Şube Müdürü Mustafa Arık ile birlikte Ertay’ı konduğu bagajdan çıkararak, dövdükleri belirtilmişti. İdari soruşturmanın sonunda, Aygün hakkında “Hizmet içinde resmi sıfatının gerektirdiği saygınlığı ve güven duygusunu sarsacak eylem ve davranışlarda bulunmak” suçundan 16 ay süreli durdurma cezası talep edilmişti. Aygün, Eskişehir’deki usulsüz dinleme soruşturması kapsamında gözaltına alınmış ve görevinden uzaklaştırılmıştı.
İsmail Saymaz / radikal.com.tr
Eskişehir’deki Gezi Parkı gösterilerinde Ali İsmail Korkmaz ’ın dövülerek öldürülmesine ilişkin “görevi kötüye kullanmak” suçundan yargılanan o dönemin Terörle Mücadeleden Sorumlu İl Emniyet Müdür Yardımcısı Mustafa Aygün’ün “firari” olduğu ortaya çıktı. Eskişehir’deki, Gülen Cemaati ile bağlantılı olduğu iddia edilen polislere yönelik “usulsüz dinleme” davasında sanıklar arasında bulunan Aygün’ün açığa alındıktan sonra kayıplara karıştığı anlaşıldı.
Eskişehir 6. Asliye Ceza Mahkemesi’nde dün görülen ilk duruşmaya, firari olan Aygün katılmadı. Avukatı Yahya Ünaldı, Aygün’ün Eskişehir 1. Ağır Ceza’da görülen “usulsüz dinleme” davasından ötürü arandığını, soruşturma aşamasında alınmış olan ifadesiyle yetinilmesini istedi. Ünaldı, isimsiz ve imzasız ihbarla dava açıldığını savunan Ünaldı, bu ihbarda da Korkmaz’ın öldürülmesinden değil, Gezi Parkı gösterilerindeki polis şiddetinden söz edildiğini ifade etti. Korkmaz Ailesi’nin avukatları ise Korkmaz’ın dövüldüğü şiddetten Aygün’ün de sorumluluğunun bulunduğunu belirterek ve şikayetçi olduklarını kaydetti. Bir sonraki duruşma, 19 Nisan’a bırakıldı.
ERTAY'I DA DÖVMEKLE SUÇLANIYOR
Ali İsmail Korkmaz Davası’nın görüldüğü Kayseri 3. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilen ihbar mektubunda, “Gezi olaylarında Terörden Sorumlu İl Emniyet Müdür Yardımcısı olan Mustafa Aygün olaylarla bağlantılıdır. Olaylar sırasında emrinde bulunan polislere ‘Jop dağıtın, göstericilerin canına okuyun, eylemcileri joplayın’ diyerek emir verdi” denilmişti. Bu nedenle mahkemece Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığı‘na suç duyurusunda bulunulmuştu. Savcılığın başlattığı soruşturma kapsamında Eskişehir Valiliği tarafından ön inceleme yapılmıştı.
Ön inceleme sonucu “toplumsal olaylarda görev alan bazı sivil emniyet personelinin Korkmaz’ın ölümü olayında resmi sıfatlarının gerektirdiği saygınlık ve güven duygusunu sarsacak davranışlarda bulunduğu” ifade edilmişti. Aygün’ün protesto öncesi, sırası ve sonrasında alınacak önlemlerden sorumlu olduğu belirtilmişti. Aygün’ün emir verdiği polislerin “zor kullanma sınırlarının aşılması suretiyle Korkmaz’ın ölümüne sebebiyet verdikleri” için yargıladığı hatırlatılarak, “sivil vatandaşların görevlilerin yanında eylemciye şiddet uyguladığı halde görevliler tarafından engellenmediği” anlatılmıştı. Aygün hakkında “görevini kötüye kullanma” suçundan dava açılmıştı.
Aygün, ifadesinde; Gezi olaylarında öğrencileri dövmek, Korkmaz’ın dövüldüğü gün telsizden ‘Cop dağıtılsın’ diye bağırmak, Korkmaz’ın ölümüne ilişkin Vali Güngör Azim Tuna’ya yanıltıcı bilgi vermek ve gerekli soruşturmayı yapmamakla suçlandığı anlatmış ve iddiaların asılsız olduğunu savunmuştu.
Aygün’ün adı, Korkmaz ile aynı gece yakın bir noktada dövülen Tevfik Caner Ertay’ın darp edilmesinde de geçmişti. Aygün’ün, yanındaki Çevik Kuvvet Şube Müdürü Halil Kısalar ve İstihbarat Şube Müdürü Mustafa Arık ile birlikte Ertay’ı konduğu bagajdan çıkararak, dövdükleri belirtilmişti. İdari soruşturmanın sonunda, Aygün hakkında “Hizmet içinde resmi sıfatının gerektirdiği saygınlığı ve güven duygusunu sarsacak eylem ve davranışlarda bulunmak” suçundan 16 ay süreli durdurma cezası talep edilmişti. Aygün, Eskişehir’deki usulsüz dinleme soruşturması kapsamında gözaltına alınmış ve görevinden uzaklaştırılmıştı.
İsmail Saymaz / radikal.com.tr
Acı üstüne acı: 8 şehit
Diyarbakır Lice ve Şırnak İdil’de düzenlenen saldırılarda 7 asker ile bir polis şehit oldu.
Lice’de teröristlerin karayoluna önceden yerleştirdiği bomba, askeri konvoyun geçişi sırasında patlatıldı. Yaklaşık 1 ton patlayıcının kullanıldığı saldırıda 350 metre uzunluğunda kablo döşendiği ortaya çıkarıldı. İdil’de teröristlerin güvenlik güçlerine yönelik silahlı saldırısında ise 1 asker ile 1 polis memuru şehit oldu.
1 TON PATLAYICI
Yapılan ilk incelemede Lice'deki saldırıda amonyum nitratlarla güçlendirilmiş, yaklaşık 1 ton patlayıcı kullanıldığı belirlendi. PKK’lı teöristlerin patlayıcıyı kablo düzenekli olarak hazırladığı ve yaklaşık 350 metre uzunluğunda kablo döşediği ortaya çıkarıldı.
Genelkurmay Başkanlığı, Diyarbakır'ın Lice İlçesi'nde PKK'lıların bombalı saldırısında 6 askerin şehit olduğunu, 1 askerin de yaralandığını açıkladı. Açıklamada şöyle denildi:
"18 Şubat 2016 Perşembe günü saat 09.30 sularında Diyarbakır-Lice karayolunda mayın araması için görevlendirilen konvoya, bölücü terör örgütü mensubu teröristlerce daha önce yerleştirilen el yapımı patlayıcının patlatılması sonucu, 6 kahraman silah arkadaşımız şehit olmuş, 1 kahraman silah arkadaşımız da ağır yaralanmıştır. Ağır yaralanan silah arkadaşımız derhal hastaneye sevk edilmiş ve tedavisine devam edilmektedir. Bizleri derin bir acı ve üzüntüye boğan bu saldırıda hayatını kaybeden aziz şehitlerimize Allah'tan rahmet, şehitlerimizin değerli ailelerine, yakınlarına, Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarımıza ve Yüce Türk Milletine başsağlığı ve sabır, yaralanan kahraman silah arkadaşımıza acil şifalar temenni ediyoruz" DHA
Gana'da korkunç kaza: 71 kişi öldü
Gana'nın kuzeyindeki turistik şehir Kintampo'da, bir yolcu otobüsünün domates yüklü kamyonla çarpışması sonucu 71 kişi hayatını kaybetti.
Bölge polisinin verdiği bilgiye göre, Gana'nın kuzeyinde bir yolcu otobüsü domates yüklü bir kamyonla kafa kafaya çarpıştı. Ülkede son zamanlarda kaydedilen en ölümcül kazada, 71 kişi hayatını kaybetti.
Başkent Akra'nın 400 kilometre kuzeyinde bulunan Brong-Ahafo bölgesindeki turistik şehir Kintampo'da dün gece meydana gelen söz konusu kazada, 13 kişininse durumu ciddiyetini koruyor. Yaralıların bölgedeki devlet hastanesinde tedavi altına alındığı kaydedildi.
Kazayla ilgili Twitter'dan açıklama yapan Gana Devlet Başkanı John Dramani Mahama, yakınlarını kaybeden aileler için başsağlığı diledi.
Bölge polisinin verdiği bilgiye göre, Gana'nın kuzeyinde bir yolcu otobüsü domates yüklü bir kamyonla kafa kafaya çarpıştı. Ülkede son zamanlarda kaydedilen en ölümcül kazada, 71 kişi hayatını kaybetti.
Başkent Akra'nın 400 kilometre kuzeyinde bulunan Brong-Ahafo bölgesindeki turistik şehir Kintampo'da dün gece meydana gelen söz konusu kazada, 13 kişininse durumu ciddiyetini koruyor. Yaralıların bölgedeki devlet hastanesinde tedavi altına alındığı kaydedildi.
Kazayla ilgili Twitter'dan açıklama yapan Gana Devlet Başkanı John Dramani Mahama, yakınlarını kaybeden aileler için başsağlığı diledi.
18 Şubat 2016 Perşembe
3 bin euroya satılık bebek!
Bulgaristan’da insan kaçakçıları, yeni doğan bebekleri ortalama 3 bin euroya Yunanistan’a satıyor.
BusinessHT’nin haberine göre, Avrupa Birliği’nin en fakir ülkesi Bulgaristan’da “yeni doğan bebek ticareti” son 15 yılda “sıradan bir endüstri” hâline geldi. Özellikle ülkenin gelir seviyesi en düşük Romen azınlığında yaygın olan bu insan kaçakçılığı evlat edinme yasalarının çok zayıf olduğu Yunanistan’a gerçekleşiyor.
Bulgar hamile kadınlar, genellikle Yunanistan’da doğum yapıp ülkelerine döndüklerinde bebeği kaybettiklerini söylüyor. Tek bir kadının sattığı bebek sayısı birden fazla olabiliyor.
Burgas, Varna, Aytos, Karnobat, Sliven ve Kazanlak insan kaçakçılığının yaygın olduğu bölgeler. Burgas savcılığı 2015 yılında 31 kadının 33 bebeği Yunanistan’a sattığını açıkladı. Son beş yılda bebek ticaretinden yalnızca 16 kişi ceza aldı.
Ortalama maaşların 400 euro civarında olduğu ülkede, bebek satışından elde edilen gelir bin 700 ile 3 bin 500 euro arasında değişiyor.
Bulgar televizyonuna konuşan insan kaçakçılarından biri Yunanistan’daki ticaretin 3 ya da 5 kaçakçının elinde olduğunu ve bu kişilerin ayda 5-6 bebek sattığını söyledi. Mültecilere uygulanan insan kaçakçılığı da “bebek ticaretinin” gelir kaynaklarından biri.
BusinessHT’nin haberine göre, Avrupa Birliği’nin en fakir ülkesi Bulgaristan’da “yeni doğan bebek ticareti” son 15 yılda “sıradan bir endüstri” hâline geldi. Özellikle ülkenin gelir seviyesi en düşük Romen azınlığında yaygın olan bu insan kaçakçılığı evlat edinme yasalarının çok zayıf olduğu Yunanistan’a gerçekleşiyor.
Bulgar hamile kadınlar, genellikle Yunanistan’da doğum yapıp ülkelerine döndüklerinde bebeği kaybettiklerini söylüyor. Tek bir kadının sattığı bebek sayısı birden fazla olabiliyor.
Burgas, Varna, Aytos, Karnobat, Sliven ve Kazanlak insan kaçakçılığının yaygın olduğu bölgeler. Burgas savcılığı 2015 yılında 31 kadının 33 bebeği Yunanistan’a sattığını açıkladı. Son beş yılda bebek ticaretinden yalnızca 16 kişi ceza aldı.
Ortalama maaşların 400 euro civarında olduğu ülkede, bebek satışından elde edilen gelir bin 700 ile 3 bin 500 euro arasında değişiyor.
Bulgar televizyonuna konuşan insan kaçakçılarından biri Yunanistan’daki ticaretin 3 ya da 5 kaçakçının elinde olduğunu ve bu kişilerin ayda 5-6 bebek sattığını söyledi. Mültecilere uygulanan insan kaçakçılığı da “bebek ticaretinin” gelir kaynaklarından biri.
İki çocuğa fuhuş yaptırana ’saygın tutum’ indirimi
Diyarbakır’da 14 ve 17 yaşındaki iki kardeşe fuhuş yaptırdığı iddiasıyla 35 yıla kadar hapis istemiyle yargılanan 46 yaşındaki taksici R.B.’ye, ’saygın tutum’ indirim hükmünü uygulandı. Sanığa, 4 yıl 2 ay hapis ve 24 taksitle ödenmek üzere 10 bin lira para cezası verilmesi tepki çekti.
İddianameye göre, 2009 yılında aile baskısı nedeniyle Adana’da evden kaçan 14 yaşındaki S.S. ve ablası 17 yaşındaki Ö.S., Diyarbakır’a gelirken taksici R.B. ile tanıştı. R.B.’nin evine götürdüğü kardeşlerden S.S. ile defalarca cinsel ilişkiye girerek, fuhuş yaptırdığı öne sürüldü. İddianamede taksicinin Ö.S. ve S.S.’ye müşteri bulduğunu ve elde ettiği paradan pay aldığını belirtildi.
İki kızın bu koşullarda 1.5 ay yaşadığı, R.B.’nin 14 yaşındaki S.S.’yi arkadaşı olan şüpheli Y.E.’ye pazarladığı, diğer şüpheli M.E.G.’nin ise, fuhuş için yer temin ettiği öne sürüldü. İddianamede 3 şüphelinin anlaştığı; R.B.’nin 14 yaşındaki mağduru fuhuş yapılacak eve götürdüğünü, Y.E.’nin çocukla cinsel ilişkiye girdiği ve karşılığında 100 lira verdiğini savunuldu. Mağdurun aldığı paranın 50 lirasını R.B.’ye verdiğini belirten savcı, polise gönderilen e-posta ile olayın ortaya çıktığını kaydetti.
35 YILA KADAR HAPİS İSTEMİ
İhbar üzerine 18 yaşından küçük kızlara ulaşıldığı belirtileirken taksici R.B., kuaför Y.E. ve fuhuş için yer temin eden M.E.G.’nin tutuklandığı, daha sonra serbest bırakıldığı kaydedildi. Savcı, şüpheliler R.B., Y.E. ve M.E.G. hakkında ’Reşit olmayanla cinsel ilişki’ ve ’Çocuklara fuhuş yaptırmak’ suçlarından 12-35 yıl hapis cezası istedi.
S.S. savcılıktaki hazırlık ifadesinde R.B.’den şikayetçi olduğunu belirterek, "Ailevi problem nedeniyle evden kaçtık. R.B.’nin evinde 1.5 ay kaldık. Beni fuhuş yapmaya teşvik etti ve müşteri bulmaya başladı. Kabul etmeyince aramızda tartışma oldu. Müşterilere taksi ile kendisi götürür, çoğu zaman telefon ile müşteri bulurdu. Fuhuştan kazandığım paranın yarısını ona verirdim" dedi.
’DÜŞME VE BERAAT’ KARARI VERİLDİ
Diyarbakır 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada sanık Y.E., 14 yaşındaki S.S. ile 90 lira karşılığında birlikte olduğunu anlatırken, "R.B.’nin, kız arkadaşı olduğunu ve istemem halinde para karşılığında birlikte olabileceğimi söyledi. Kızı alıp M.E.G.’nin evine gittik. Sonra pişman oldum, cinsel ilişkiye girmedim. Kızın 14 yaşında olduğunu bilmiyordum. Para ihtiyacı olduğunu söyleyince üzüldüm ve 90 lira verdim. Cinsel ilişkiye girmeyi vicdanım kabul etmedi" dedi. 14 yaşındaki S.S. ile müşterisi olduğu için tanıştığını belirten taksici R.B. ise, "Kalacak yeri olmadığını söyleyince acıyıp evime aldım. Kendisini değişik adreslerden alıp bırakıyordum. Fuhuş yaptığını tahmin ediyordum. Kesinlikle cinsel ilişkiye girmedim, fuhuşa teşvik etmedim ve müşteri bulmadım. Kendi isteği ile fuhuş yapıyordu. Taksi paramı ödemeyince hakaret edip, kızdım. Bunlar kendi istekleri ile fuhuş yapıyor" diye konuştu.
Yargılama sırasında talimatla ifadesi alınan mağdurlar S.S. ve Ö.S. ise fuhuş yaptıklarını ancak şikayetçi olmadıklarını söyledi. Mahkeme heyeti 2010 yılında açıkladığı kararında 3 sanık hakkındaki suçlara ilişkin ’düşme ve beraat’ kararı verdi.
YARGITAY KARARI BOZDU
Savcının temyiz başvurusu üzerine Yargıtay 14’üncü Ceza Dairesi,sanıklar M.E.G. ve R.B. hakkında 14 yaşındaki S.S.’ye ’Fuhuş yaptırma’ suçundan verilen beraat kararını bozdu. Bunun üzerine 2014 yılında M.E.G. ve R.B.’nin yargılanmasına yeniden başlandı. Savcı, sanık R.B.’nin ’Çocuğa fuhuş yaptırmak’ suçundan 4-10 yıl hapis ve 5 bin güne kadar adli para cezasına çarptırılmasını istedi.
SAYGIN TUTUM İNDİRİMİ VE 24 TAKSİT
Mahkeme, R.B.’ye ’Çocuğa fuhuş yaptırmak’ suçundan 5 yıl hapis ve 600 gün adli para cezasına çarptırdı. Sanığın duruşmadaki ’saygın tutumunun’ dikkate alındığını belirten mahkeme, sanığın cezasını 4 yıl 2 ay hapis ve 500 gün adli para cezasına indirdi. Para cezasını günlük 20 lira olarak hesaplayan mahkeme, 10 bin liralık cezanın 24 eşit taksitle ödenmesine hükmetti. Mahkeme, hakkında yakalama kararı bulunan M.E.G.’nin dosyasının ayrılmasına karar verdi.
Felat BOZARSLAN/DİYARBAKIR, (DHA)
Can Dündar o iddiayı yalanladı
MİT’e ait olduğu ve silah taşıdığı iddia edilen TIR’ların durdurulmasına ilişkin soruşturma kapsamında görüntüleri yayınladığı gerekçesi ile tutuklanarak hakkında dava açılan Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar, dün Anadolu Ajansı ve bazı gazetelerde yayınlanan iddiayı yalanladı.
Soruşturma kapsamında tutuklanan Tuğgeneral Hamza Celepoğlu'nun avukatının da aralarında bulunduğu 4 avukat hakkında gözaltı kararı verilmişti. Anadolu Ajansı, şüpheli avukatların, Dündar'a ait olduğu iddia edilen bir evi, MİT tırlarına ait görüntüleri yayınlaması karşılığında fahiş fiyatla satın aldığını öne sürmüştü.
İşte Dündar’ın bugün Cumhuriyet’te yayınlanan yazısı:
Güzel ülkemizin pusu tarihini bildiğim için şaşırmadım.
Tam Anayasa Mahkemesi’nin kararı beklenirken, Türkiye ve dünyadan “özgürlük” sesleri yükselirken, adaletsizlik açıkça belgelenirken, hesabın “düello” ile görülemeyeceği anlaşıldı; “pusu” devreye sokuldu.
Peki. Buyrun. Ona da varım.
Siyaseten başa çıkamazsan “ticari” çamur at, izi kalsın.
Neyse ki ben bir memur çocuğuyum.
Bu para pul işlerinden anlamadığım gibi, en ufak bir leke sürülemesin diye her adımımı bin kez düşünüp, belgeleyip, kayda geçirip atarım.
Bizde öyle bavulla para götürmek olmaz.
En sonda söyleyeceğimi başa yazayım:
Bir kuruş, evet bir kuruşluk bir haksız kazanç söz konusu olsun, bütün kariyerimi yakarım.
Pusucular, sağlam gelsin.
***
Attıkları çamur, eşimle 25 yıllık mesleki birikimimizle Ankara’da aldığımız bir ev...
İstanbul’a taşınmaya karar verince satışa çıkardık. Ama Ankara’da emlak para etmediğinden 2 yıl satışını bekledik.
O arada zavallı ev, Melih Gökçek’ten Akit gazetesine dek türlü çeşit dile düştü.
“ODTÜ’nün orman arazisi” dediler. Paftaları çıkarıp sitemde yayımladım.
Kaçak inşaat dediler, tapu kayıtlarını gösterdim.
Sonunda satıştan ümidi kesip taşındık.
2 yıl sonra kim bilir kaçıncı emlakçı, “Bir müşteri bulduk” dedi.
Sevindik.
Ama önerdikleri para, fiyatının çok altıntaydı.
Ne olursa olsun yeni evin kredi borcunu ödeyebilmem için satmak zorundaydım.
Üzülerek, hiç tanımadığımız bir avukata sattık.
Avukat, aldığı banka kredisiyle ödediği miktarı banka hesabımıza yatırdı.
O saat kredi borcumuza mahsuben para elimizden çıktı.
Zararda olduğumuz eksper raporuyla sabit.
Bunların hepsi, son soruşturma için hesaplarımızı didikleyen MASAK tarafından da biliniyor.
Ey benim küçük zekâlı komplocum:
Adam çantayla rüşvet verecek olsa, niye bunca emlakçılarla uğraşsın.
Ve ey bunları tezgâhlayan akıl...
Eğer savcılık gibi bir yerde çalışıyorsan..
Bunca yıldır üzerine titrediğim sicilimi kirletmen için daha çok beynini bulaştırman lazım.
Elbet bir gün hesaplaşacağız.
Bu böyle yarım kalmayacak.
Başbakan Davutoğlu Ankara saldırısının failini açıkladı
Başbakan Davutoğlu, Genelkurmay Başkanı Akar'ı ziyareti sonrası yaptığı açıklamada; ''Şu anda olayın failleri konusu, tümüyle aydınlatılmış durumdadır. Bu saldırının Türkiye içindeki bölücü terör örgütü üyeleri ve YPG mensubu bir kişinin birlikte gerçekleştirdiği ortaya çıkmıştır" dedi.
Başbakan Davutoğlu'nun konuşmasının satırbaşları şöyle:
"Şu anda olayın failleri, konusu tümüyle aydınlatılmış durumdadır. Bu saldırıyı Türkiye içindeki bölücü terör örgütü üyeleri ve YPG mensubu bir kişinin birlikte gerçekleştirdiği ortaya çıkmıştır. Bu kişi PKK ve YPG mensubu bir kişidir. Saldırının YPG irtibatı ortaya çıktı. Kişi, 1992 Amude doğumlu Salih Neccar adlı kişidir. Saldırıyla ilgili 9 kişi gözaltına alındı. YPG irtibatları kesindir."
"Tam ve tartışmasız destek bekliyoruz. Umarız artık müttefiklerimiz de YPG'nin bölücü örgütün uzantısı olduğunu görürler. Halkımızı tehdit eden terör örgütünü masum görenleri mazur görmemiz mümkün olamaz. Bazı yayın organları, olay bir askeri olaymış gibi ki olsa da fark etmez, ama yapılan yayınları lanetliyorum."
YPG, Suriye’nin kuzeyindeki PYD’nin silahlı kolu olarak biliniyor. Ankara, PYD’yi, terör örgütü PKK’nın Suriye kolu olarak görüyor. ABD ve Rusya gibi ülkeler ise son dönemde PYD’ye verdikleri destekle Türkiye’nin tepkisini çekmişti.
Suriye'nin Haseke vilayetine bağlı Amude kenti, PKK'nın Suriye kolu PYD'nin silahlı kanadı YPG'nin kontrolünde bulunuyor.
DHA
Başbakan Davutoğlu'nun konuşmasının satırbaşları şöyle:
"Şu anda olayın failleri, konusu tümüyle aydınlatılmış durumdadır. Bu saldırıyı Türkiye içindeki bölücü terör örgütü üyeleri ve YPG mensubu bir kişinin birlikte gerçekleştirdiği ortaya çıkmıştır. Bu kişi PKK ve YPG mensubu bir kişidir. Saldırının YPG irtibatı ortaya çıktı. Kişi, 1992 Amude doğumlu Salih Neccar adlı kişidir. Saldırıyla ilgili 9 kişi gözaltına alındı. YPG irtibatları kesindir."
"Tam ve tartışmasız destek bekliyoruz. Umarız artık müttefiklerimiz de YPG'nin bölücü örgütün uzantısı olduğunu görürler. Halkımızı tehdit eden terör örgütünü masum görenleri mazur görmemiz mümkün olamaz. Bazı yayın organları, olay bir askeri olaymış gibi ki olsa da fark etmez, ama yapılan yayınları lanetliyorum."
YPG, Suriye’nin kuzeyindeki PYD’nin silahlı kolu olarak biliniyor. Ankara, PYD’yi, terör örgütü PKK’nın Suriye kolu olarak görüyor. ABD ve Rusya gibi ülkeler ise son dönemde PYD’ye verdikleri destekle Türkiye’nin tepkisini çekmişti.
Suriye'nin Haseke vilayetine bağlı Amude kenti, PKK'nın Suriye kolu PYD'nin silahlı kanadı YPG'nin kontrolünde bulunuyor.
DHA
Cumhurbaşkanı Erdoğan: Saldırılar sabrımızı zorluyor
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ankara'da askeri servis aracına düzenlenen bombalı araçlı saldırıyla ilgili açıklama yaptı. "
Türkiye, Allah'ın izniyle bu saldırıların da üstesinden gelecektir" diyen Erdoğan'ın açıklaması şöyle:
“17 Şubat 2016 Çarşamba günü, saat 18.31’de, Ankara’da, İnönü Bulvarı üzerindeki trafik ışıklarında, Türk Silahlı Kuvvetleri personelini taşıyan servis araçlarına yönelik olduğu anlaşılan bombalı bir saldırı meydana gelmiştir. Bu saldırıda hayatını kaybeden Türk Silahlı Kuvvetleri personelimize ve vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yakınlarına ve milletimize başsağlığı diliyorum. Aynı saldırıda yaralanan Türk Silahlı Kuvvetleri personelimize ve vatandaşlarımıza acil şifalar temenni ediyorum.
Türkiye’nin, terörle mücadelesinde verdiği kayıplara yenilerinin eklenmesi, milletçe yüreğimizi yaralamakta, sabrımızı zorlamaktadır. Ahlaki ve insani hiçbir sınırı olmayan bu saldırıları gerçekleştiren piyonlarla ve onların arkasındaki güçlerle mücadelemizi, her gün daha kararlı bir şekilde sürdüreceğiz. Birliğimize, beraberliğimize, geleceğimize yönelik olarak, sınırlarımız dışında ve içinde gerçekleşen saldırılara misliyle karşılık verme konusundaki kararlılığımız, bu tür eylemlerle daha da güçlenmektedir.
'MEŞRU MÜDAFAA HAKKIMIZI KULLANMAKTAN ÇEKİNMEYİZ'
Türkiye’nin, meşru müdafaa hakkını, her zaman, her yerde ve her durumda kullanmaktan çekinmeyeceği bilinmelidir. Terör örgütlerini kullanarak ülkemizi ve milletimizi hedeflerinden uzaklaştırabileceklerini sananlar, yanıldıklarını göreceklerdir. Her şehidimiz ve her gazimiz, bu toprakların ilelebet vatanımız olduğunun, bayrağımızın inmeyeceğinin, ezanlarımızın susmayacağının, ülkemizin bölünmeyeceğinin, devletimizin yıkılmayacağının birer ispatıdır.
‘Toprağın eğer uğrunda ölen varsa vatan olduğu’ inancı, 79 milyon vatandaşımızın kalbine, sarsılmaz bir inanç olarak adeta kazınmıştır. Terörle mücadele konusunda uzun ve acı tecrübelerle dolu bir geçmişi bulunan Türkiye, Allah’ın izniyle, bu saldırıların da üstesinden gelecektir. Gerek son saldırıda, gerekse daha önceki saldırılarla ve çatışmalarda verdiğimiz kayıplar, içimizi yaksa da mücadele azmimizi biliyor, bizi daha fazla gayret göstermeye yöneltiyor. Bir kez daha Ankara’daki bombalı saldırıda hayatını kaybeden Türk Silahlı Kuvvetleri personelimize ve vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet, yaralananlara acil şifalar diliyorum."
AZERBAYCAN GEZİSİ İPTAL EDİLDİ
Öte yandan Cumhurbaşkanlığı kaynaklarından edinilen bilgiye göre, Cumhurbaşkanı Erdoğan, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'i akşam saatlerinde telefonla arayarak, Ankara'daki patlamanın ardından Azerbaycan ziyaretini daha sonraki bir tarihe ertelemenin daha uygun olacağını bildirdi. Edinilen bilgiye göre, normalde bugün için planlanmış olan Türkiye-Azerbaycan Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi (YDSK) V. Toplantısı, yeniden belirlenecek bir başka tarihte gerçekleşecek.
ALİYEV'DEN TÜRKİYE'YE TAZİYE
Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev, görüşme sırasında Ankara'daki patlamadan derin üzüntü duyduklarını ifade ederek, hayatlarını kaybedenler için Allah'tan rahmet, yaralılar için acil şifa dileğinde bulundu. Hürriyet
Türkiye, Allah'ın izniyle bu saldırıların da üstesinden gelecektir" diyen Erdoğan'ın açıklaması şöyle:
“17 Şubat 2016 Çarşamba günü, saat 18.31’de, Ankara’da, İnönü Bulvarı üzerindeki trafik ışıklarında, Türk Silahlı Kuvvetleri personelini taşıyan servis araçlarına yönelik olduğu anlaşılan bombalı bir saldırı meydana gelmiştir. Bu saldırıda hayatını kaybeden Türk Silahlı Kuvvetleri personelimize ve vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yakınlarına ve milletimize başsağlığı diliyorum. Aynı saldırıda yaralanan Türk Silahlı Kuvvetleri personelimize ve vatandaşlarımıza acil şifalar temenni ediyorum.
Türkiye’nin, terörle mücadelesinde verdiği kayıplara yenilerinin eklenmesi, milletçe yüreğimizi yaralamakta, sabrımızı zorlamaktadır. Ahlaki ve insani hiçbir sınırı olmayan bu saldırıları gerçekleştiren piyonlarla ve onların arkasındaki güçlerle mücadelemizi, her gün daha kararlı bir şekilde sürdüreceğiz. Birliğimize, beraberliğimize, geleceğimize yönelik olarak, sınırlarımız dışında ve içinde gerçekleşen saldırılara misliyle karşılık verme konusundaki kararlılığımız, bu tür eylemlerle daha da güçlenmektedir.
'MEŞRU MÜDAFAA HAKKIMIZI KULLANMAKTAN ÇEKİNMEYİZ'
Türkiye’nin, meşru müdafaa hakkını, her zaman, her yerde ve her durumda kullanmaktan çekinmeyeceği bilinmelidir. Terör örgütlerini kullanarak ülkemizi ve milletimizi hedeflerinden uzaklaştırabileceklerini sananlar, yanıldıklarını göreceklerdir. Her şehidimiz ve her gazimiz, bu toprakların ilelebet vatanımız olduğunun, bayrağımızın inmeyeceğinin, ezanlarımızın susmayacağının, ülkemizin bölünmeyeceğinin, devletimizin yıkılmayacağının birer ispatıdır.
‘Toprağın eğer uğrunda ölen varsa vatan olduğu’ inancı, 79 milyon vatandaşımızın kalbine, sarsılmaz bir inanç olarak adeta kazınmıştır. Terörle mücadele konusunda uzun ve acı tecrübelerle dolu bir geçmişi bulunan Türkiye, Allah’ın izniyle, bu saldırıların da üstesinden gelecektir. Gerek son saldırıda, gerekse daha önceki saldırılarla ve çatışmalarda verdiğimiz kayıplar, içimizi yaksa da mücadele azmimizi biliyor, bizi daha fazla gayret göstermeye yöneltiyor. Bir kez daha Ankara’daki bombalı saldırıda hayatını kaybeden Türk Silahlı Kuvvetleri personelimize ve vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet, yaralananlara acil şifalar diliyorum."
AZERBAYCAN GEZİSİ İPTAL EDİLDİ
Öte yandan Cumhurbaşkanlığı kaynaklarından edinilen bilgiye göre, Cumhurbaşkanı Erdoğan, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'i akşam saatlerinde telefonla arayarak, Ankara'daki patlamanın ardından Azerbaycan ziyaretini daha sonraki bir tarihe ertelemenin daha uygun olacağını bildirdi. Edinilen bilgiye göre, normalde bugün için planlanmış olan Türkiye-Azerbaycan Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi (YDSK) V. Toplantısı, yeniden belirlenecek bir başka tarihte gerçekleşecek.
ALİYEV'DEN TÜRKİYE'YE TAZİYE
Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev, görüşme sırasında Ankara'daki patlamadan derin üzüntü duyduklarını ifade ederek, hayatlarını kaybedenler için Allah'tan rahmet, yaralılar için acil şifa dileğinde bulundu. Hürriyet
Yanlış işe alım politikasının, İşletmelere yıllık kaybı 3 milyar TL’yi geçiyor
AL Danışmanlık Genel Müdürü, Marka Yönetimi ve İnsan Kaynakları Danışmanı Ayşen Laçinel, yanlış işe alım politikasının, işletmelere yıllık kaybının 3 milyar TL’nin üzerinde olduğunu açıkladı.
Perakende başta olmak üzere hizmet sektöründe çalışan yılda yaklaşık 500 bin kişinin, 2 veya 3 ay bir iş yerinde çalışıp işten ayrıldığını ve bu turnoverın devam ettiğini anlatan Ayşen Laçinel, şunları söyledi:
“Bir firma, açık pozisyonu için önce ilan veriyor. Ardından, gelen özgeçmişleri inceliyor. Sonrasında, uygun gördüğü adayları görüşmeye davet ediyor. Çoğu zaman işe alınan yeni personele, ilgili departman yetkilisi tarafından oryantasyon eğitimi veriliyor. Eğer, açık pozisyona, yanlış bir işe alım yapıldıysa, kişi o alanda başarılı olmuyor ve 2- 3 ay içinde işten ayrılıyor. Bu turnover, özellikle hizmet sektöründe sürekli devam ediyor. x işletmeden ayrılan, y işletmeye geçiyor; y’den ayrılan x’te çalışmaya başlıyor. Özetle, yanlış işe alım nedeniyle işletmeler, para, zaman, emek ve itibar kaybı maliyetine katlanmak zorunda kalıyor. İşten çıkan kişiler, çoğu zaman ayrıldığı firma hakkında olumsuz konuştuğu için, firmanın marka imajına olumsuz bir etki de oluşabiliyor” dedi.
Görev tanımı ve hedefler net olarak belirlenmelidir
Doğru işe alım politikasının gerçekleşmesi için, açık pozisyona dair görev tanımının net olarak tanımlanması gerektiğinin altını çizen Ayşen Laçinel, konuşmasına şöyle devam etti:
“Görev tanımı ve hedefler, net olarak belirlenmelidir. Ardından işletmeler; iyi çalışanın ödüllendirileceği ve iyi çalışmayanın ise fark edileceği bir sistemi kurarak yönetmelidir. Verimliliği yüksek başarılı bir şirketin ‘reçetesi’ budur” diye konuştu.
Perakende başta olmak üzere hizmet sektöründe çalışan yılda yaklaşık 500 bin kişinin, 2 veya 3 ay bir iş yerinde çalışıp işten ayrıldığını ve bu turnoverın devam ettiğini anlatan Ayşen Laçinel, şunları söyledi:
“Bir firma, açık pozisyonu için önce ilan veriyor. Ardından, gelen özgeçmişleri inceliyor. Sonrasında, uygun gördüğü adayları görüşmeye davet ediyor. Çoğu zaman işe alınan yeni personele, ilgili departman yetkilisi tarafından oryantasyon eğitimi veriliyor. Eğer, açık pozisyona, yanlış bir işe alım yapıldıysa, kişi o alanda başarılı olmuyor ve 2- 3 ay içinde işten ayrılıyor. Bu turnover, özellikle hizmet sektöründe sürekli devam ediyor. x işletmeden ayrılan, y işletmeye geçiyor; y’den ayrılan x’te çalışmaya başlıyor. Özetle, yanlış işe alım nedeniyle işletmeler, para, zaman, emek ve itibar kaybı maliyetine katlanmak zorunda kalıyor. İşten çıkan kişiler, çoğu zaman ayrıldığı firma hakkında olumsuz konuştuğu için, firmanın marka imajına olumsuz bir etki de oluşabiliyor” dedi.
Görev tanımı ve hedefler net olarak belirlenmelidir
Doğru işe alım politikasının gerçekleşmesi için, açık pozisyona dair görev tanımının net olarak tanımlanması gerektiğinin altını çizen Ayşen Laçinel, konuşmasına şöyle devam etti:
“Görev tanımı ve hedefler, net olarak belirlenmelidir. Ardından işletmeler; iyi çalışanın ödüllendirileceği ve iyi çalışmayanın ise fark edileceği bir sistemi kurarak yönetmelidir. Verimliliği yüksek başarılı bir şirketin ‘reçetesi’ budur” diye konuştu.
17 Şubat 2016 Çarşamba
Ankara’da hain saldırı! 28 şehit
Başkent Ankara'da askeri servis araçlarına yönelik düzenlenen bombalı saldırıda 28 kişi hayatını kaybetti, çoğu ağır 61 kişi de yaralandı.
Son 9 aydır Türkiye’yi alev alev yakıp kavuran terör saldırıları dün kanlı yüzünü bir kez daha gösterdi. Devletin beyni, Başkent Ankara’da askerleri hedef alan hain saldırıda 28 kişi yaşamını yitirdi 61 kişi de yaralandı.
Türkiye Cumhuriyeti’nin Başkenti Ankara’da saatler 18:30′u gösteriyordu… Genelkurmay Başkanlığı, Kara, Deniz ve Hava Kuvvet Komutanlıklarının tümünün bulunduğu bölgede, hepsine sadece birkaç yüz metre mesafede, yani Türkiye’nin en güvenli sokağı Merasim Sokak’ın caddeye bakan yüzünde park halindeki askeri servis araçları, evlerine gitmek için hazırlanan yolcularının koltuklarına oturmalarını bekliyordu… Kimi kızına kimi oğluna kimi eşine kimi ise anne-babasına gidiyordu. Hepsinin ortak amacı ise her gün olduğu gibi evlerine sağ-salim varmak sevdikleriyle buluşmaktı. Çoğu askerdi zaten… Son bir yıldır ülkeyi yangın yerine çeviren terör ateşi en çok onların yüreğini dağlıyordu… Kim bilir? Kimi komutanını kimi devresini kimiyse arkadaşını şehit vermişti teröre… Artık sıradanlaşan “Ne olacak bu memleketin hali?” sorusu en çok muvazzaf askerler ve ailelerinin sohbetlerinde telaffuz ediliyordu… İşte muhtemelen içerisinde, o sorulara cevap bulmaya çalışılan acı sohbetlerin edildiği askeri servis araçları hareket edip İnönü Caddesi’ne çıkarken yanan kırmızı ışığı beklemeye başladı. O esnada caddeden son sürat bir araç ilerliyordu… Kimse ne olduğunu anlayamadan karanlık ellerin beynini uyuşturup bomba yüklü araca bindirdiği terörist tam da hedeflenen noktada önce acı bir fren yaptı ardından düğmeye bastı…. Kulakları sağır eden şiddetli patlama sesi Ankara’nın hemen her yerinde yankılandı… Önce kısa süreli bir sessizlik ardından ise panik havası… Alev alev yanan araçlar, ambulans sesleri, polis sirenleri, yaralılar, cesetler…
İşte hain patlamanın kahreden detayları….
GENELKURMAY: KIRMIZI IŞIKTAYKEN DÜZENLENDİ
Genelkurmay Başkanlığı Ankara’daki saldırıya ilişkin yaptığı ilk açıklamada saldırının saat 18:31′de düzenlendğini ve Türk Silahlı Kuvvetleri personelini taşıyan servis araçlarının hedef alındığını duyurdu. Hain saldırının, İnönü Bulvarı üzerinde bulunan kavşaktaki trafik ışıklarında bekledikleri esnada gerçekleştirildiği vurgulandı.
Olayın bir “terör saldırısı” olduğunu kaydeden Genelkurmay, “Alçakça ve kalleşçe düzenlenen bu saldırıyı şiddetle kınıyor, saldırıda hayatını kaybeden kahraman silah ve çalışma arkadaşlarımıza, vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, ailelerine ve Yüce Türk Milletine başsağlığı, yaralı kahraman silah ve çalışma arkadaşlarımız ile vatandaşlarımıza acil şifalar diliyoruz” dedi.
SON AÇIKLAMA KURTULMUŞ’TAN GELDİ
Saldırıya ilişkin ilk açıklama patlamadan dakikalar sonra Ankara Valiliği’nden son açıklama ise Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş’dan geldi. Kurtulmuş saldırıda 28 kişinin yaşamını yitirdiğini 61 kişinin de yaralandığını açıkladı.
YARALILARDAN 30′U TABURCU EDİLDİ
Genelkurmay’dan yapılan ikinci açıklama ise yaralıların durumlarına yönelikti. Genelkurmay Başkanlığı’ndan yapılan resmi açıklamada; “Menfur saldırıda yaralanan 61 kişiden 30′u taburcu edilerek evlerine gönderilmiştir. 31 yaralının 8′i GATA’da, 23′ü ise sivil hastanelerde tedavi altına alınmışlardır. Hayati tehlikeleri olmadığı yönde bilgi alınmıştır” denildi. Açıklamada ayrıca saldırı esnasında lojman yakınında bulunan Hava Tuğgeneral Reha Ufuk Er ve eşinin sağlık durumlarının iyi olduğu bildirildi.
DEVLETİN MAHALLESİ!
Saldırının gerçekleştiği bölgenin adı Ankara’da “devlet mahallesi” olarak geçiyor. Bunun nedeni, teröristlerin saldırdığı, en üst düzey askeri karargahların dışında, sadece 500 metre kadar ilerde TBMM’nin de bulunması.
ASKERİ LOJMANLAR BU HALDE
Genelkurmay Başkanlığı, Kara, Deniz ve Hava Kuvvet Komutanlıklarının tümünün bulunduğu bölgede, hepsine sadece birkaç yüz metre mesafede, yani Türkiye’nin en güvenli sokağı Merasim Sokak’ta patlayan bomba, hemen karşı taraftaki Askeri lojmanlarda da maddi hasara sebep oldu. (sözcü.com.tr)
Son 9 aydır Türkiye’yi alev alev yakıp kavuran terör saldırıları dün kanlı yüzünü bir kez daha gösterdi. Devletin beyni, Başkent Ankara’da askerleri hedef alan hain saldırıda 28 kişi yaşamını yitirdi 61 kişi de yaralandı.
Türkiye Cumhuriyeti’nin Başkenti Ankara’da saatler 18:30′u gösteriyordu… Genelkurmay Başkanlığı, Kara, Deniz ve Hava Kuvvet Komutanlıklarının tümünün bulunduğu bölgede, hepsine sadece birkaç yüz metre mesafede, yani Türkiye’nin en güvenli sokağı Merasim Sokak’ın caddeye bakan yüzünde park halindeki askeri servis araçları, evlerine gitmek için hazırlanan yolcularının koltuklarına oturmalarını bekliyordu… Kimi kızına kimi oğluna kimi eşine kimi ise anne-babasına gidiyordu. Hepsinin ortak amacı ise her gün olduğu gibi evlerine sağ-salim varmak sevdikleriyle buluşmaktı. Çoğu askerdi zaten… Son bir yıldır ülkeyi yangın yerine çeviren terör ateşi en çok onların yüreğini dağlıyordu… Kim bilir? Kimi komutanını kimi devresini kimiyse arkadaşını şehit vermişti teröre… Artık sıradanlaşan “Ne olacak bu memleketin hali?” sorusu en çok muvazzaf askerler ve ailelerinin sohbetlerinde telaffuz ediliyordu… İşte muhtemelen içerisinde, o sorulara cevap bulmaya çalışılan acı sohbetlerin edildiği askeri servis araçları hareket edip İnönü Caddesi’ne çıkarken yanan kırmızı ışığı beklemeye başladı. O esnada caddeden son sürat bir araç ilerliyordu… Kimse ne olduğunu anlayamadan karanlık ellerin beynini uyuşturup bomba yüklü araca bindirdiği terörist tam da hedeflenen noktada önce acı bir fren yaptı ardından düğmeye bastı…. Kulakları sağır eden şiddetli patlama sesi Ankara’nın hemen her yerinde yankılandı… Önce kısa süreli bir sessizlik ardından ise panik havası… Alev alev yanan araçlar, ambulans sesleri, polis sirenleri, yaralılar, cesetler…
İşte hain patlamanın kahreden detayları….
GENELKURMAY: KIRMIZI IŞIKTAYKEN DÜZENLENDİ
Genelkurmay Başkanlığı Ankara’daki saldırıya ilişkin yaptığı ilk açıklamada saldırının saat 18:31′de düzenlendğini ve Türk Silahlı Kuvvetleri personelini taşıyan servis araçlarının hedef alındığını duyurdu. Hain saldırının, İnönü Bulvarı üzerinde bulunan kavşaktaki trafik ışıklarında bekledikleri esnada gerçekleştirildiği vurgulandı.
Olayın bir “terör saldırısı” olduğunu kaydeden Genelkurmay, “Alçakça ve kalleşçe düzenlenen bu saldırıyı şiddetle kınıyor, saldırıda hayatını kaybeden kahraman silah ve çalışma arkadaşlarımıza, vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, ailelerine ve Yüce Türk Milletine başsağlığı, yaralı kahraman silah ve çalışma arkadaşlarımız ile vatandaşlarımıza acil şifalar diliyoruz” dedi.
SON AÇIKLAMA KURTULMUŞ’TAN GELDİ
Saldırıya ilişkin ilk açıklama patlamadan dakikalar sonra Ankara Valiliği’nden son açıklama ise Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş’dan geldi. Kurtulmuş saldırıda 28 kişinin yaşamını yitirdiğini 61 kişinin de yaralandığını açıkladı.
YARALILARDAN 30′U TABURCU EDİLDİ
Genelkurmay’dan yapılan ikinci açıklama ise yaralıların durumlarına yönelikti. Genelkurmay Başkanlığı’ndan yapılan resmi açıklamada; “Menfur saldırıda yaralanan 61 kişiden 30′u taburcu edilerek evlerine gönderilmiştir. 31 yaralının 8′i GATA’da, 23′ü ise sivil hastanelerde tedavi altına alınmışlardır. Hayati tehlikeleri olmadığı yönde bilgi alınmıştır” denildi. Açıklamada ayrıca saldırı esnasında lojman yakınında bulunan Hava Tuğgeneral Reha Ufuk Er ve eşinin sağlık durumlarının iyi olduğu bildirildi.
DEVLETİN MAHALLESİ!
Saldırının gerçekleştiği bölgenin adı Ankara’da “devlet mahallesi” olarak geçiyor. Bunun nedeni, teröristlerin saldırdığı, en üst düzey askeri karargahların dışında, sadece 500 metre kadar ilerde TBMM’nin de bulunması.
ASKERİ LOJMANLAR BU HALDE
Genelkurmay Başkanlığı, Kara, Deniz ve Hava Kuvvet Komutanlıklarının tümünün bulunduğu bölgede, hepsine sadece birkaç yüz metre mesafede, yani Türkiye’nin en güvenli sokağı Merasim Sokak’ta patlayan bomba, hemen karşı taraftaki Askeri lojmanlarda da maddi hasara sebep oldu. (sözcü.com.tr)
Şehit ateşi Sincan'daki baba evine düştü
Diyarbakır’ın Sur ilçesinde şehit olan Jandarma Astsubay Üstçavuş Seçkin Çil’in acı haberi Ankara Sincan’daki baba ocağına ulaştı. Şehidin evine ve sokağa bayraklar asılırken acı haberi alan aile yakınları eve koştu.
Askeri yetkililer acı haberi sağlık ekiplerinin eşliğinde babası Ali Çil ve annesi Aysel Çil’e verdi. Acı haber üzerine anne baba gözyaşlarını tutamadı. Şehit evine ve bulunduğu sokağa bayraklar asılırken belediye de taziye çadırı kurdu. Acı haberi duyan aile yakınları ve dostları da şehit evine akın etti.
Edinilen bilgiye göre şehidin evli ve 4 ile 1,5 yaşlarında 2 kızının olduğunu belirtildi. Şehidin eşi Beyza Çil’in ise Tunceli’de hemşirelik görevini yaptığı acı haber üzerine oradan Diyarbakır’a geçtiği belirtildi. 29 yaşındaki şehidin yarın ikindi vakti Kocatepe Camii’nde kılınacak cenaze namazından ardından Elvankent Mezarlığı’na defnedilmesi planlanıyor.
Taziye amaçlı kurulan çadırda şehit için Kur-an’ı Kerim okunurken şehidin acılı babası Ali Çil’de gözyaşları içinde taziyeleri kabul etti.Hürriyet
Askeri yetkililer acı haberi sağlık ekiplerinin eşliğinde babası Ali Çil ve annesi Aysel Çil’e verdi. Acı haber üzerine anne baba gözyaşlarını tutamadı. Şehit evine ve bulunduğu sokağa bayraklar asılırken belediye de taziye çadırı kurdu. Acı haberi duyan aile yakınları ve dostları da şehit evine akın etti.
Edinilen bilgiye göre şehidin evli ve 4 ile 1,5 yaşlarında 2 kızının olduğunu belirtildi. Şehidin eşi Beyza Çil’in ise Tunceli’de hemşirelik görevini yaptığı acı haber üzerine oradan Diyarbakır’a geçtiği belirtildi. 29 yaşındaki şehidin yarın ikindi vakti Kocatepe Camii’nde kılınacak cenaze namazından ardından Elvankent Mezarlığı’na defnedilmesi planlanıyor.
Taziye amaçlı kurulan çadırda şehit için Kur-an’ı Kerim okunurken şehidin acılı babası Ali Çil’de gözyaşları içinde taziyeleri kabul etti.Hürriyet
Ankara’da büyük patlama! 5 kişi yaşamını yitirdi
ANKARA’da akşam saatlerinde askeri servis araçlara yönelik bombalı saldırıda ilk belirlemelere göre 5 kişi yaşamını yitirdi, 10 kişi yaralandı.
Başkentin en merkezi yeri olan, askeri kurumların ve lojmanların bulunduğu Devlet Mahallesi’ndeki saldırı, saat 18.30’da, bomba yüklü araçla gerçekleştirildi.
Teröristler, İnönü Bulvarı’nı Dikmen Caddesi’ne bağlayan Merasim Sokak’ta, askeri servis araçlarının yanında bomba yüklü aracı infilak ettirdi. Ankara’nın bir çok yerinde duyulan patlamanın ardından iki askeri servis aracı bir anda alev topuna döndü.
Yükselen simsiyah dumanlar Ankara’nın her tarafından görülürken olay yerine çok sayıda ambulans ve itfaiye ekipleri sevk edildi.
Alevler arasından alınan yaralılar çevredeki hastanelere kaldırılırken, İnönü Bulvarı trafiğe kapatıldı.
VALİ: 5 ÖLÜ, 10 YARALI
İlk yapılan açıklamada askeri servis araçlarını hedef alan saldırıda 5 kişi öldü, 10 kişi de yaralandı.
Patlamanın askeri servis konvoyunda meydana geldiğini söyleyen Ankara Valisi Mehmet Kılıçlar, "İlk belirlemelere göre 5 kişi hayatını kaybetti. 10 kişi yaralandı. Patlamanın bomba yüklü araçla gerçekleştirildiği tahmin ediliyor" dedi.
BAŞBAKAN AK PARTİ GENEL MERKEZİ’NE GEÇTİ
Başbakan Davutoğlu Cumhurbaşkanlığı sarayındaki güvenlik zirvesinden az önce çıkarak AK Parti Genel Merkezi'ne geçti.
ÇELİK: TERÖR HAİNLİĞİNİ GÖSTERDİ
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Ömer Çelik, "Terör Ankara'da alçaklığını ve hainliğini bir kez daha gösteriyor" dedi.Polis, bölgede yeni bir patlama olasılığına karşın çevredekilere "Uzaklaşın" uyarısı yaptı.
İŞTE PATLAMANIN MEYDANA GELDİĞİ NOKTA:
YAKININDA DAHA ÖNCE DE SALDIRI OLMUŞTU
Patlamanın meydana geldiği sokağın 1.5 km kuzeyinde, Kumrular Caddesi bulunuyor.
Bu caddede 20 Eylül 2011'de bomba yüklü otomobille gerçekleştirilen terör saldırısında 5 kişi hayatını kaybetmişti.
Bu saldırıyı PKK terör örgütünün yan kolu TAK (Kürdistan Özgürlük Şahinleri) üstlenmişti.
DHA
Başkentin en merkezi yeri olan, askeri kurumların ve lojmanların bulunduğu Devlet Mahallesi’ndeki saldırı, saat 18.30’da, bomba yüklü araçla gerçekleştirildi.
Teröristler, İnönü Bulvarı’nı Dikmen Caddesi’ne bağlayan Merasim Sokak’ta, askeri servis araçlarının yanında bomba yüklü aracı infilak ettirdi. Ankara’nın bir çok yerinde duyulan patlamanın ardından iki askeri servis aracı bir anda alev topuna döndü.
Yükselen simsiyah dumanlar Ankara’nın her tarafından görülürken olay yerine çok sayıda ambulans ve itfaiye ekipleri sevk edildi.
Alevler arasından alınan yaralılar çevredeki hastanelere kaldırılırken, İnönü Bulvarı trafiğe kapatıldı.
VALİ: 5 ÖLÜ, 10 YARALI
İlk yapılan açıklamada askeri servis araçlarını hedef alan saldırıda 5 kişi öldü, 10 kişi de yaralandı.
Patlamanın askeri servis konvoyunda meydana geldiğini söyleyen Ankara Valisi Mehmet Kılıçlar, "İlk belirlemelere göre 5 kişi hayatını kaybetti. 10 kişi yaralandı. Patlamanın bomba yüklü araçla gerçekleştirildiği tahmin ediliyor" dedi.
BAŞBAKAN AK PARTİ GENEL MERKEZİ’NE GEÇTİ
Başbakan Davutoğlu Cumhurbaşkanlığı sarayındaki güvenlik zirvesinden az önce çıkarak AK Parti Genel Merkezi'ne geçti.
ÇELİK: TERÖR HAİNLİĞİNİ GÖSTERDİ
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Ömer Çelik, "Terör Ankara'da alçaklığını ve hainliğini bir kez daha gösteriyor" dedi.Polis, bölgede yeni bir patlama olasılığına karşın çevredekilere "Uzaklaşın" uyarısı yaptı.
İŞTE PATLAMANIN MEYDANA GELDİĞİ NOKTA:
YAKININDA DAHA ÖNCE DE SALDIRI OLMUŞTU
Patlamanın meydana geldiği sokağın 1.5 km kuzeyinde, Kumrular Caddesi bulunuyor.
Bu caddede 20 Eylül 2011'de bomba yüklü otomobille gerçekleştirilen terör saldırısında 5 kişi hayatını kaybetmişti.
Bu saldırıyı PKK terör örgütünün yan kolu TAK (Kürdistan Özgürlük Şahinleri) üstlenmişti.
DHA
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)