4 Mayıs 2016 Çarşamba

Özgecan Aslan’ın yaşamı kitap oldu

Çarşamba Perisi Özgecan, Özgecan Aslan'ın yaşamına ışık tutuyor.


11 Şubat 2015’te alışveriş merkezinden çıktıktan sonra evine gitmek için bindiği minibüste öldürülen Özgecan Aslan’ın hayatı, “Çarşamba Perisi Özgecan” isimli romana konu oldu.

Katledilişinin ardından herkesi yasa boğan Özgecan Aslan’ın yaşamı roman oldu. Özgecan Aslan’ın babası Mehmet Aslan’ın anlattığı bir rüyadan esinlenilerek yazılan roman, Mersin İl Kültür ve Turizm Müdürü Bahaettin Kabahasanoğlu imzasını taşıyor.

Kabahasanoğlu, kitapla ilgili yaptığı açıklamada, baba Mehmet Aslan’ın taziye sırasında anlattığı rüyanın kendisini çok etkilendiğini belirterek, olayı şöyle anlattı:


“Özgecan’ın babası, gece gördüğü rüyada kızının kendisine inci taneli bir tespih verdiğini anlattı. O sırada cebimdeki inci tespih aklıma geldi. Onu çıkarıp kendisine verince şaşırdı, çünkü tespihin uçlarında iki tane lale vardı. Mehmet Bey, ‘kızım bana iki lale de vermişti’ diyerek ağlamaya başladı. Sonra bana sarıldı, ben de üzüldüm, çok ağladım. Taziye evinden çıkarken kendisine, bu romanı yazmış olsam, romana buradan başlamayı isteyeceğimi ilettim. Acı azalmaz ama aradan zaman geçti ve beni ziyaret ettiğinde romanı yazmak istediğimi söyledim”

Kültürservisi’nin haberine göre; Kabahasanoğlu, romanın isminin Özgecan’ın günlüğünden geldiğini ifade etti: “Çarşamba günü, Azericede ‘ateş günü’ anlamına geliyor. Rahmetli kızımız da kendi günlüğünü yazarken, Çarşamba Perisi mi? olsun, Ateş Günü Perisi mi? olsun diye tereddüt ediyor ama ilk düşündüğü için Çarşamba Perisi adını koyuyor”

HER YERDE ÖZGECAN’IN ADI VAR

Kabahasanoğlu, roman yazma sürecinde yakından tanıma fırsatı bulduğu Özgecan Aslan’ı şu kelimelerle anlatıyor: “İnsanlara iyi davranan, asla onları üzmeyen, bunu kendi ailesinden başlatan bir karakteri var Özgecan’ın. Hayvanlara bakışı bile çok farklı. Çantasında güvercinler için buğday taşıyor. Küçük torbacıklara buğday koyup meydanlarda gördüğü güvercinleri besliyor. Dünyanın en iyi psikoloğu olmak istiyor. Sesi çok güzel bir kız. Rahmetli kızımızı ve ailesini daha iyi tanıma fırsatı buluyorsunuz kitapta. Kısacası bir periyi okuyacaklar. Özgecan şu an yok ama görevini yapmaya devam ediyor. Parklara, sokaklara adı veriliyor, yasalara adı veriliyor. Bir insan kendi bu dünyadan göçtükten sonra ancak bu kadar varlığını sürdürebilir. Her evin kızı. Afrika’da açılan pek çok kuyuya adı verilmiş”

Sivas çöp bebeği konuşuyor

Sivas'ta çöp konteynerlerinden atık malzeme toplayan bir kadının el arabasının içinde, atık malzemeler arasında oturan 3 yaşlarındaki kız çocuğu ilgi odağı oldu.


Sivas’ta çöp konteynerlerini dolaşarak bulduğu plastik malzemeler, pet şişeler ve cam şişeleri toplayıp satarak geçimini sağlayan bir kadının çocuğuyla görüntüsü dikkat çekti.

Kepenek Caddesi üzerinde bir konteynerde çöpleri karıştıran kadının bulduğu malzemeleri taşımada kullandığı el arabasının içindeki çuvala, pet şişe ve cam şişeler ile çöpten bulduğu çeşitli sebzeleri koyduğu görüldü.

Bu malzemelerin hemen üzerine ise küçük kızını oturttu. Bu şekilde işini yapmaya devam eden kadın, caddeden gelip geçenlerin ilgi odağı oldu. Bazıları küçük kızın fotoğraflarını çekerken, para yardımında bulunanlar da oldu. DHA



Ali Ağaoğlu hakkında soruşturma başlatıldı

İş adamı Ali Ağaoğlu hakkında “halkın bir kesimini sosyal sınıf, ırk, din, mezhep, cinsiyet veya bölge farklılığına dayanarak alenen aşağılama” suçundan soruşturma başlatıldı.


Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı, 2 Mayıs 2016 tarihli Hürriyet Gazetesi’nin 4. sayfasında yer alan Ahmet Hakan Coşkun imzalı yazıda, yer alan Ali Ağaoğlu’nun sözleri olduğu iddiasıyla verilen “Gecelik ilişkilerden hoşlanmam. Hoşlansaydım İstanbul’da kadın kalmazdı” sözlerine resen soruşturma başlattı.

Ağaoğlu hakkındaki soruşturmanın “halkın bir kesimini sosyal sınıf, ırk, din, mezhep, cinsiyet veya bölge farklılığına dayanarak alenen aşağılama” suçunu kapsadığı öğrenildi.

MİLYONLARCA KADINA HAKARET
Savcılık suç duyurusunda, anılan sözlerin milyonlarca kadına hakaret olduğu vurgulandı.

AB Komisyonu’ndan tarihi öneri: Türk vatandaşlarına vize kalksın

Türkiye’nin Avrupa Birliği’nden en önemli beklentileri arasında yer alan vize muafiyeti konusunda Brüksel’den olumlu haber geldi. Bu gelişme üzerine Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ilk açıklamayı yaptı. Çavuşoğlu, "AB'nin sözünde durması gerekir" dedi.


Avrupa Birliği Komisyonu, Türk vatandaşlarına Schengen Bölgesi’ne girişte vize serbestisi uygulanması için karşılanması gereken kriterlere ilişkin değerlendirmesinin ardından vize muafiyeti tavsiyesinde bulundu.

Komisyon karşılanması gereken 72 kriterin tamamının olmasa bile çok büyük bölümünün karşılandığına kanaat getirdi. 67 kriteri yerine getirdiği belirtilen Türkiye’den eksikleri bir an önce gidermesi talep ediliyor.

AB Rekabet Komiseri Margrethe Vestager'ın Twitter'dan fotoğrafını paylaştığı belgenin üzerinde, "AB Komisyonu bugün Türk vatandaşları için vizelerin kaldırılmasını teklif etti" yazdığı görüldü. Ancak belgede, AB'nin belirlediği kriterlerin Türkiye tarafından "acilen" tamamlanması şartının bulunduğu belirtildi.

Metinde Türkiye'den, parmak izi bilgisinin de yer aldığı biyometrik pasaportların çıkarılması, Geri Kabul Anlaşması'nın uygulanmasına başlanması, terörle mücadele ve organize suçlarla mücadele kanunlarının temel haklara dikkat edilerek AB'ye uygun bir şekilde düzenlenmesi istendi. Bunların, vizesiz seyahat için şart olduğu ve aciliyet arz ettiği belirtildi. Türkiye'ye, biyometrik pasaportlar için sene sonuna kadar süre verilirken, parmak izi bilgisinin yer almadığı pasaportlarla vizesiz seyahatin mümkün olmayacağı ifade edildi.

TEKNİK YEŞİL IŞIK NİTELİĞİNDE

AB Komisyonu’nun Türkiye’nin vizeden muaf ülkeler listesine dahil edilmesi dolayısıyla vatandaşlarına vize serbestisi uygulanması yönündeki tavsiyesi sürecin devamı açısından yaşamsal öneme sahip. Bu tavsiye teknik yeşil ışık niteliğinde. Ancak vize muafiyetinin sağlandığı anlamı taşımıyor. Vize muafiyetinin sağlanabilmesi için siyasi onay sürecinin de olumlu şekilde sonuçlandırılması şart. Bu süreçte ise hem Avrupa Parlamentosu’nun hem de AB Konseyi’nin onayı aranacak.

TÜRKİYE'DEN İLK AÇIKLAMA

HAK-İŞ Konfederasyonu Genel Başkanı Mahmut Arslan'ı makamında ziyaret eden Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, burada AB Komisyonu'nun kararıyla ilgili yaptığı açıklamada, "Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları Avrupa ülkelerine, Schengen vizesi bölgesine vizesiz seyahati hak ediyor. Türkiye sözünde duran bir ülkedir. AB’nin de sözünde durması lazım. Ahde vefa çok önemli" dedi.

HAZİRAN SONUNDA

Görüşmede basın mensuplarının sorularını cevaplayan Çavuşoğlu, AB Komisyonu'nun Türk vatandaşları için vizelerin kaldırılmasını öngören tavsiye kararına ilişkin bir soru üzerine, AB ile Türkiye'nin 18 Mart'ta yeni bir anlaşmaya imza attığını hatırlatarak anlaşma çerçevesinde vize serbestisinin haziran sonunda gerçekleşeceğini söyledi.

Vize serbestisi anlaşmasının geri kabul anlaşmasıyla uygulanacağını anımsatan Çavuşoğlu, şöyle devam etti: "Türkiye'nin gerçekleştirmesi gereken kriterler vardı. Bu kriterleri yerine getirmek için de Türkiye gerekli çabaları sarf etti. Meclis'ten yasalarımız geçti ve atılması gereken teknik adımları da attık. 72 kriterin biz hepsini gerçekleştirmek için çaba sarf ettik. Bazı konularda AB'nin farklı görüşleri olabilir. Bizim samimiyetimiz konusunda kimsenin şüphesinin olmaması lazım. Biz inandığımız bir şey yaparız. Zorla baskıyla da hiçbir şey yapmayız. Anlaşma yaptığımız zaman da yükümlülüklerini yerine getiririz. Şu anda geldiğimiz noktada Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları Avrupa ülkelerine, Schengen vizesi bölgesine vizesiz seyahati hak ediyor. Biz de zaten pasaport dahil gerekli teknik düzenlemeleri tamamlamak üzereyiz. Ufak tefek eksiklikler varsa bu önümüzdeki süreçte Türkiye'nin kararlılığıyla giderilebilir. Türkiye sözünde duran bir ülkedir. AB'nin de sözünde durması lazım. Ahde vefa çok önemli."

Türk vatandaşlarının, AB'nin KKTC de dahil aldığı bazı kararların uygulanmamasından kaynaklanan yıllara dayalı şüpheci bir yaklaşımının olduğunu vurgulayan Çavuşoğlu, "Ama son yaptığımız anlaşma son derece nettir. AB sözünde durarak Türkiye'deki vatandaşlarımızın şüpheyle yaklaşımını da ortadan kaldırabilir. O güven tekrar tazelenebilir. Umarım tüm kararlar ve süreç olumlu yönde devam eder." diye konuştu. Bakan Çavuşoğlu, vize konusunda şartlı kabul gelmesi durumunda Türkiye'nin tavrının ne olacağı yöndeki bir soru üzerine, dış politikada varsayımlar üzerine konuşmanın doğru olmayacağını söyledi.

SÜREÇ NASIL İŞLEYECEK?

Önümüzdeki hafta başlaması öngörülen süreçte konu ilk olarak AP’nin Sivil Özgürlükler ve İçişleri Komisyonu’nda ele alınacak. AP’de komisyon düzeyinde yapılacak görüşmelerin ardından AP Genel Kurulu devreye girecek. Bu kurumda yapılacak oylama basit çoğunluğa dayalı olacak. AP’de Türkiye karşıtı havanın en yüksek seviyelerinden birinde olması bu kurumdaki oylamanın zorlu olması riskini artırıyor. AP’den olumlu karar çıkması büyük ölçüde ana siyasi grupların takınacağı tavra bağlı olacak.

AP’den olumlu karar çıkarsa vize muafiyeti için AB Konseyi’ndeki süreç başlayacak. Bu kurumdaki süreçte ise oybirliği yerine nitelikli çoğunluk uygulaması kullanılacak. Başka bir deyişle Kıbrıs, Hollanda ya da Fransa gibi ülkelerin tek başlarına kararı veto etme hakları olmayacak. Olumlu karar alınması için ise oylamaya katılan ülkelerin yüzde 55’inin lehte oy kullanması ve bu ülkelerin toplam nüfusunun oylamaya katılan ülkelerin toplam nüfusunun yüzde 65’ine denk düşmesi gerekecek. Bu da olumlu ya da olumsuz kararın ülkelerin oluşturacakları bloklara bağlı olacağı anlamına geliyor.

ÜÇ AYDAN KISA ZİYARETLERE VİZE KALKACAK

AB Konseyi’nden de onay çıkması halinde vize muafiyeti 1 Temmuz’dan itibaren devreye sokulacak.
Böylece Türk vatandaşları Schengen ülkelerine üç aydan kısa süreli ziyaretler için vize almak zorunda kalmayacak. Ancak anlaşma Türk vatandaşlarına AB ülkelerinde çalışma ve yerleşme hakkı vermiyor.

"TÜRKİYE'YE GÜVENİYORUZ"

Rapora dair açıklama, AB Komisyonu'nun birinci Başkan Yardımcısı Frans Timmermans ile AB Komisyonu'nun Göç, İçişleri ve Vatandaşlıktan Sorumlu Üyesi Dimitris Avramopoulos tarafından yapıldı.

Timmermans, “Türkiye, özellikle son haftalarda kriterleri yerine getirmek için etkileyici bir ilerleme sağladı. Acilen yapılası gereken işler hâlâ var ama bu ivmeyi sürdürmesi halinde Türkiye bunları da tamamlayabilir. Bu yüzden Avrupa Parlamentosu ve üye ülkelere, kriterler tamamlandığında vize mecburiyetini kaldırması için tavsiyede bulunduk” dedi.

Avramopoulos da Türk yetkililerin katettiği gelişmeyi övdü ve tüm kriterleri yerine getireceği konusunda Türkiye’ye güvendiklerini ifade etti.

KOSOVA'YA DA MÜJDELİ HABER

AB Komisyonu, biyometrik pasaporta sahip Kosova vatandaşlarından da Schengen Bölgesi'ne azami 90 günlük seyahat için vize istenmemesini tavsiye etti.

Kosova'nın kriterler konusunda büyük ilerleme kaydettiğini belirten Avramopoulos, Avrupa Parlamentosu ve üye ülkelerin tavsiye kararını hızlıca onaylayacağını umduğunu söyledi.
Daha önce Ukrayna ve Gürcistan vatandaşlarına da vizesiz seyahat imkanı tanınması için tavsiye kararı alınmıştı.

Sonuçlar temiz dendi, 1 gün sonra yaşamını yitirdi

Karabük’te lise öğrencisi 19 yaşındaki Mersiye Ebru Çorbacıoğlu, göğsünde sıkışma şikayetiyle gittiği hastanede acil servisteki muayeneden 1 gün sonra staj gördüğü işyerine giderken kalp krizi geçirerek yaşamını yitirdi.

Yahya Kemal Beyatlı Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Grafik ve Fotoğraf Bölümü son sınıf öğrencisi Mersiye Ebru Çorbacıoğlu, staj gördüğü iş yerine gitmek için sabah saatlerinde Soğuksu Mahallesi Toki Konutlarındaki evinden çıktı. Çorbacıoğlu, yaklaşık 200 metre kadar yürüdükten sonra yere yığıldı. Çorbacıoğlu, çevredekilerin haber vermesiyle gelen sağlık ekipleri tarafından ambulansla Karabük Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırıldı. Burada yapılan tüm müdahalelere rağmen Çorbacıoğlu yaşamını yitirdi.

Kalp krizi sonucu öldüğü tahmin edilen Çorbacıoğlu’nun kesin ölüm nedeni otopside belirlenecek. Karabük Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nden yapılan açıklamada kalbi duran Çorbacıoğlu’nun yapılan müdahale sonrası yeniden hayata döndürüldüğü, anjiyoya alındığı, kalp damar yollarının ise açık olduğunun tespit edildiği, ancak genç kızın yeniden duran kalbinin müdahaleye rağmen çalıştırılamadığı belirtildi.

DÜN KALBİ SIKIŞINCA ACİLE KALDIRILMIŞ

Çorbacıoğlu’nun, dün işyerinde kalbinde sıkışma olduğunu söylemesi üzerine iş arkadaşları tarafından aynı hastanenin acil servisine kaldırıldığı, tetkiklerinin temiz çıktığı, Kardiyoloji doktoruna muayene olması istenerek gönderildiği öğrenildi.

Acı haberi alarak hastane morguna koşan genç kızın annesi Hatice ve babası İbrahim Çorbacıoğlu gözyaşlarına boğuldu. Sinir krizi geçiren İbrahim Çorbacıoğlu’nu yakınları teskin etmeye çalıştı. Çorbacıoğlu’nun ölümüyle ilgili hastane yönetimi tarafından inceleme başlatıldığı belirtildi.DHA

Bu sene de kendilerini kaybettiler

İngiltere'de baharın gelişinin kutlandığı 'May Day Bank' tatilinde gençler sokaklara akın etti. İçkinin su gibi içildiği gecede ortaya bu görüntüler çıktı.


İngiltere'de her yıl Mayıs ayının ilk pazartesi günü kutlanan 'May Day Bank' bu sene de ilginç görüntülere sahne oldu. Newcastle kentindeki İngilizler, hafta sonu ile birlikte üç güne çıkan tatili fırsat bilerek sokaklara akın etti. Her yıl olduğu gibi içki su gibi tüketildi.

Yılın en sıcak gününe denk gelen tatil gecesinde alkolü fazla kaçıranlar, kusanlar, sokaklara yatanlar eksik olmadı. Taşkınlık yapanlara müdahale etmek ise polise düştü.









90 bin TL hibe ile başladı

Bitlis'in Adilcevaz ilçesinde serada aşılı ceviz fidanı yetiştiren Erdal Günay, Adilcevaz cevizi için sekiz dönümlük araziye de gen bahçesi kuracak.İlçeye bağlı Bahçedere köyünde yaşayan 44 yaşındaki Erdal Günay, Doğu Anadolu Kalkınma Ajansı (DAKA) tarafından finanse edilen 90 bin TL hibe desteğiyle ilçedeki en kaliteli cevizlerden örnekler alarak serada aşılı ceviz üretimine başladı.


İlk etapta 2 bin 500 adet ceviz fidanına aşı yapan Günay, aşıladığı kaliteli ceviz fidanlarından sekiz dönümlük arazisine gen bahçesi kuracak. Erdal Günay, kuracağı gen bahçesine 150 adet aşılı ceviz fidanı dikeceğini söyledi.

Erdal Günay, Adilcevaz cevizinin bölge ve ülke genelinde yaygınlaştırılması için böyle bir çalışma yaptıklarını belirterek, "Doğu Anadolu Kalkınma Ajansı (DAKA) tarafından bize verilen proje çerçevesinde dünyaca ünlü kaliteye sahip Adilcevaz ceviz fidanlarına aşı yapıyoruz. Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi ve İlçe Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü ile bu projeyi ortaklaşa yürütüyoruz. Projemiz 90 bin TL ve tamamıyla hibedir. Şu ana kadar 2 bin 500 ceviz fidanına aşı yaptık Allah nasip ederse hedefimiz bu yıl sayıyı 5 bine çıkarmaktır. İlçemizin en kaliteli ceviz ağaçlarından aldığımız kalem aşılarından yapılan 150 adet aşılı ceviz fidanıyla gen bahçesi oluşturacağız.


2 SENEDE VERİM ALIYORUZ
 Amacımız burada herkese açık bir gen bahçesi kurarak yaptığımız çalışmaları ve aşılı cevizin faydalarını herkes görsün istiyoruz. Normal ceviz ağaçlarından yaklaşık 10 senede ancak verim alınırken, aşılı cevizlerden iki senede verim almaya başlıyoruz. Aşılı ceviz fidanlarının böyle bir özelliği var. Aynı zamanda aşılı ceviz fidanlarından normal fidanın üç katı verim alınabiliyor.
Aşıladığımız bu fidanları öncelikle Van Gölü havzasındaki yerleşim yerlerine gönderiyoruz. Amacımız öncelikle bu bölgeyi ceviz ormanları haline getirmektir. Ceviz fidanlarımız 2 bin rakımda bile yetişebiliyor. Fidanlarımız poşetli ve yılın on iki ayı bu fidanlarımızın ekimi rahatlıkla yapılabiliyor. Fidanlarımız 20 ile 25 TL arasında değişmektedir. Bizim amacımız Adilcevaz cevizini bir marka haline getirmektir" dedi. Hürriyet

3 Mayıs 2016 Salı

Kurtlar sürüyü telef etti

Kırıkkale’nin Bahşılı ilçesinde kurtların saldırısına uğrayan ahırdaki 21 küçükbaş hayvan telef olurken, 7’si ise yaralandı.


Küreboğaz köyünde meydana gelen olayda, bölgede küçükbaş hayvan yetiştiriciliği yapan Hüseyin Ülger’e ait 100 küçükbaş hayvanın bulunduğu ahıra sabaha karşı kurt saldırdı. Saldırı sonucu hayvanlardan 21’i telef oldu, 7’si ise ağır şekilde yaralandı. 

Sabah karşı koyunların seslerine uyandığını dile getiren Hüseyin Ülger, “Hemen koştum. Kurt, hayvanları parçalamış ve tuttuğunu sürükleyerek götürmüş. Kayıp olan hayvanlarımızı arkadaşlarla birlikte aradık, aramaya da devam edeceğiz.” dedi. 

Yaşanan olaylar sonrası Damızlık Koyun Keçi Yetiştiricileri Birliği Başkanı Mehmet Kürşat Ulusoy’u ziyaret eden Ülger, başından geçen olayı anlatarak, yetkililerden yardım istedi. Birlik Başkanı Ulusoy, yaşanan saldırının ardından yetkililerden konuyla ilgili çözüm beklediklerini söyledi.

IŞİD, Türkiye'deki 4 hedefini açıkladı

IŞİD, kontrol ettiği camilerde “Gaziantep, Nizip, Karkamış ve Kilis en büyük hedeflerimiz” diye hutbe verdi.

Kilis'e yönelik roket saldırılarını yoğunlaştıran IŞİD yeni bir dizi eylem hazırlığı başlattı. Roketlerle halkta korku ve panik oluşturmaya çalışan IŞİD geçtiğimiz Cuma günü okuttuğu hutbelerde Türkiye'yi açıkça hedef aldı.

TALİMAT BEKLİYORLAR

Suriye'deki savaşı Türkiye'ye doğru genişletmek için hamleler başlatan IŞİD'in canlı bomba saldırılarıyla birlikte adam kaçırma, sabotaj, dernek ve kültür merkezlerine saldırılar gibi eylemler de planladıkları rapor ediliyor.Güvenlik birimlerine göre, Türkiye'den “hicret” adı altında Suriye'nin IŞİD kontrolü altındaki bölgelerine giden çok sayıda Türk vatandaşı bulunuyor. Bu kişilere, tıpkı PKK'nın Suriye'deki Türkiye vatandaşı militanlarına yönelik kurduğu askeri eğitim kamplarına benzer kamplarda askeri eğitim verildi. Bomba uzmanı, sabotajcı ve suikastçı olarak yetiştirilen bazı isimlerin ise terör örgütü yönetimi tarafından Türkiye'ye gönderildiği ve eylem talimatı bekledikleri düşünülüyor. Alınan çok sayıda istihbarat ise operasyona dönüştürüldü ve birçok eylem amacına ulaşmadan bertaraf edildi.

HER TÜRLÜ CEBİR VE ŞİDDET YÖNTEMİ

Emniyet Genel Müdürlüğü'nün IŞİD raporuna göre, terör örgütü kendilerinden olmayan Müslüman grupları dahi kolaylıkla Tekfir (Kafir) ilan edebiliyor, Türkiye gibi özellikle demokratik yönetim tarzına sahip devletlerin Dar-ül Harp (Küfür Devleti) olduğunu bu nedenle oy kullanılamayacağı ve resmi görevlilere tabii olunamayacağını, imamların arkasında namaz kılınamayacağını, kendi yapılarının ve üyelerinin mutlak ve doğru yolda hareket ettiklerini, diğer Müslümanların ise yanlış yolda olduklarını iddia ediyor. Örgüt amaçlarına ulaşmak için ciddi bir örgütlenme içerisinde her türlü cebir şiddet yöntemlerine başvuruyor ve kamuoyuna “Halifeliğin ilanıyla tüm Müslümanların üzerine Halifeye biat etmek ve kendisini desteklemek vacip olmuştur" propagandası yapıyor.

ÖRGÜT İMAMLARI: HEDEFİMİZ ANTEP

Geçen haftaki Cuma namazında IŞİD imamlarının Suriye'nin IŞİD kontrolündeki bölgeleri olan Bab, Mumbuç, Cerablus bölgelerinde okudukları hutbelerde, Gaziantep, Nizip, Karkamış ve Kilis'in bundan sonra IŞİD'in en büyük hedefleri arasında olduğu duyuruldu. IŞİD imamları hutbede bu merkezlerde halkın çok yakında mülteci konumuna düşeceğini, bu durumun IŞİD ile Türkiye savaşının yeni bir boyutu olduğunu da öne sürdü. Kilis'e yönelik roket saldırısının artması ve Gaziantep'teki bombalı araçla yapılan intihar saldırısı IŞİD'in harekete geçirildiğinin işareti olarak kabul ediliyor. (Yeni Şafak)

Bu yaz turizm dip yapacak

Eski Turizm Bakanı İbrahim Gürdal, "Antalya'da 1 milyonun üzerinde yatak kapasitesi var. Ama şunu çok açık söylüyorum yüzde 20'si zor dolacak. Bu şu demek; bu yaz turizm dip yapacak" dedi.

Isparta, Bursa ve Antalya’dan 4 dönem milletvekilliğinin yanında 1997- 99 döneminde Turizm Bakanı olarak görev yapan İbrahim Gürdal, 2016 yaz sezonuyla ilgili değerlendirmede bulundu. Antalya’da 1 milyon yatak kapasitesi olduğunu söyleyen Gürdal, “Ama şunu açık söylüyorum yüzde 20’si zor dolacak. Bu şu demek; bu yaz turizm dip yapacak. Bunu çok açık beyan ediyorum. Ben soruyorum çünkü. Bu şuradan tespit edilir. Bakınız havalimanında fır hattı kiralanır normalde. Uçaklar kiralar ama bu sezon kiralanmadı. Uçaklar da fır hattını kiralamadılarsa gelmiyor demektir” dedi.

‘TURİZM 360 SEKTÖRLE ÇALIŞIYOR’

Turizmcilerle her gün görüştüğünü kaydeden eski bakan Gürdal, “Antalya suyu çekilmiş bir ırmağa döndü, çok üzülüyorum. Bunun her yere tesiri olur, çünkü turizm 360 sektörle çalışıyor, 360 sektör. Yumurtacıdan tavukçuya, dere otundan maydanoza varıncaya kadar tesir eder. Yalnız bu sezon değil biz bunu 3- 4 senede zor atlatırız. Bu bakımdan farklılık yaratmamız lazım” diye konuştu. DHA


“Sümeyye Erdoğan takıları şehit çocuklarına versin”

CHP Genel Başkan Yardımcısı Yasemin Öney Cankurtaran, “Sümeyye Erdoğan’a, düğünde takılan takıları şehit çocuklarına vermesini önerdi.


Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kızı Sümeyye Erdoğan ve iş adamı Selçuk Bayraktar, İstanbul’daki 35 bin kişilik Yahya Kemal Beyatlı Gösteri Merkezi’nde 14 Mayıs günü dünya evine giriyor. CHP bu düğündeki takıların, şehit çocuklarına verilmesini istedi.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Yasemin Öney Cankurtaran, “Sümeyye Erdoğan’ın düğünü, binlerce kişinin katılacağı bir gösteri merkezinde yapılacağına göre çok sayıda takı da takılacaktır. Muhtemelen takı rekoru kırılacak. Bu zor ve her gün şehit verdiğimiz günlerde Erdoğan ailesi ve Sümeyye Erdoğan düğün takılarını şehit çocuklarına bağışlamalı. Şimdiden de şehit çocuklarına bağışlayacağını duyurmalı” dedi.

BURAK’A 30 KİLO ALTIN

Erdoğan’ın oğlunun düğününde de yüklü miktarda altın takıldığını hatırlatan Cankurtaran, “Sayın Cumhurbaşkanı sürekli terörle mücadelede kararlılık mesajları veriyor. Teröre karşı her gün şehit veriyoruz. Erdoğan’ın Sümeyye Erdoğan’ın düğünündeki takıları şehit çocuklarına bağışlayacağını duyurması terörle mücadeledeki kararlılığa da bir destek olur. Düğünü yapan erkek tarafı da olsa böyle bir bağışa karşı çıkacaklarını sanmam” diye konuştu.

Erdoğan’ın büyük oğlu Burak Erdoğan 2001 yılında Kadıköy Evlendirme Dairesi’nde evlenmiş, 7 bin davetlinin çağrıldığı düğünde, gelin ve damada 30 kilo altın takılmıştı. Erdoğan’ın diğer oğlu Bilal Erdoğan da, 2004 yılında 7 bin 500 davetlinin katılımı ile Lütfi Kırdar Kongre Salonu’nda evlenmiş, bu düğünde de takı rekoru kırılmıştı.

OĞLUNDAN ALTINLARI BORÇ ALMIŞTI

Erdoğan’ın AKP’nin kuruluşundan hemen sonra verdiği mal varlığı beyannamesinde oğlu Ahmet Burak’a 120 bin dolar ve 55 bin mark borcu olduğu ortaya çıkmış ve Erdoğan’ın mal varlığı, tartışmalara neden olmuştu.

Erdoğan bu konuda mahkemeye verdiği mal beyanı ile savunmasında, oğlu Ahmet Burak Erdoğan’a düğününde yaklaşık 30 kilo altın takıldığını, 232 milyar değerindeki bu altınları oğlundan aldığı için, 120 bin dolar ve 55 bin mark borçlandığını bildirmişti.

sözcü.com.tr

Şişme kadını melek sandılar!

Endonezya'da kıyıya vuran şişme kadını 'cennetten düşmüş melek' sanan köylüler şişme kadını bir güzel giydirip evin baş köşesinde günlerce ağırladılar.


Endonezya’nın Pulau Sagu Bokan kasabasında kıyıya vuran şişme kadını, ‘cennetten düşmüş melek’ sanan köylüler, ona kıyafetler giydirip evlerinde ağırladılar. Olay araştırılınca melek sanılanın aslında ‘şişme kadın’ olduğu ortaya çıktı.

Güneydoğu Asya ülkesi Endonezya’nın Pulau Sagu Bokan kasabasında balıkçılık yapan 21 yaşındaki Pardin, kıyıya vurmuş ve kadın bedenine benzeyen bir cisim gördü. Bunun ‘cennetten düşmüş bir melek’ olduğunu sanan Pardin, şişme bebeği’ köyüne götürdü. Olay yerel medyada ‘melek çocuk üzerinde sadece beyaz bir bez parçasıyla yüzü koyun şekilde ağlarken bulundu’ ifadeleriyle haberleştirildi.

‘Meleğe’ saygılarını göstermek isteyen Endonezyalı köylüler, bebeği giydirdiler, her gün de kıyafetlerini değiştirdiler. Şişme kadının, ada yakınlarından geçen bir gemiden atıldığı sanılıyor.


3 ayda 415 işçi iş kazalarında hayatını kaybetti

ÇATIDER Başkanı Yavuz, yılın ilk 3 ayında 415 işçinin, son 10 yılda da 11 bin içinin iş kazalarında hayatını kaybettiğini belirtti.


Çatı Sanayici ve İşadamları Derneği (ÇATIDER) Başkanı M. Nazım Yavuz, ölümlü iş kazalarının önemli bir bölümünün inşaat sektöründe meydana geldiğini, Türkiye’de son 10 yılda 11 bini aşkın işçi iş kazasında hayatını kaybettiğini söyledi. Yavuz, “Geçtiğimiz yıl 423 işçinin inşaatlarda çalışırken, 298 işçi ise yüksekten düşme sonucu öldü. 2016 yılının ilk üç ayında ise 415 işçi iş kazasında hayatını yitirdi” dedi.

ÇATIDER Başkanı Yavuz, İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Haftası nedeniyle yaptığı açıklamada ölümlü iş kazalarının önemli bölümünün inşaat sektöründe görüldüğünü bildirdi. Yavuz, şöyle konuştu:
“Türkiye’de son 10 yılda 11 bini aşkın işçi iş kazasında hayatını kaybetti. Geçtiğimiz yıl 423 işçi inşaatlarda çalışırken, 298 işçi ise, yüksekten düşme sonucu öldü. 2016 yılının ilk 3 ayında ise 415 işçi iş kazasında hayatını yitirdi. İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nda yapılan değişiklikler, iş kazalarının önlenmesine ilişkin hayati düzenlemeler getirdi. İnşaat ve yalıtım sektörünün de bulunduğu 40 meslekte yeterlilik belgesi olmayan, 26 Mayıs 2016’dan itibaren çalışamayacak.”

EN ÇOK ÖLÜMLÜ KAZA İSTANBUL’DA

İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi verilerine göre 2015 yılında yine Türkiye’nin hemen hemen her yerinde iş ölümü görüldüğünü bildiren Yavuz, şöyle devam etti:

“En çok ölümlü kaza İstanbul’da meydana geldi. 2015 yılında 423 işçi inşaatlarda çalışırken, 298 işçi yüksekten düşerek hayatını kaybetti. 2016 yılının ilk üç ayında ise 415 iş ölümü yaşanırken, sadece Mart ayında düşme nedeniyle 28, nesne düşmesi ve çarpması nedeniyle 4 işçi öldü. Ülkemizde son 10 yılda yaklaşık 11 bin işçi, iş kazalarında hayatını kaybetti. İnşaat sektörü, en fazla işçi ölümünün yaşandığı iş kolları arasında yer alıyor. Bu konuda alınan yasal tedbirler kadar eğitim de çok önemli, yasal düzenlemeler tek başına sorunu çözemez. Bu kazalarının sık görülmesinin temel sebepleri arasında, eğitimsizlik, ihmal, iş yerlerinde güvenlik önlemlerinin alınmaması ve işverenin bu tür önlemleri maliyet olarak görmesi gibi nedenler var. Standart bir iskele, uygun bir emniyet kemeri, kenar korumaları ya da en basitinden bir ağ gerilmesi bile düşmeleri önemli bir oranda engelleyebilir. İş sağlığı ve güvenliği eğitimlerinin meslek içine yayılması ve bu konudaki bilinç düzeyinin, sektörde yer alan herkesi kapsayacak biçimde yükseltilmesi gerekiyor.”

İş kazalarının yüzde 98’inin insan hatasından kaynakladığını belirten Yavuz, şunları söyledi:

“İnşaat sektörünün en önemli kollarından biri olan çatılarda çalışacak kişilerin yüksekte çalışma ve iş güvenliği konularında eğitimleri ve sertifikaları olmalı. ÇATIDER olarak konuyla ilgili hem ustalara hem de işverenlere yönelik eğitimler veriyoruz. 2013 yılında Milli Eğitim Bakanlığı ile bir protokol imzaladık ve Antalya’dan Sinop’a, Gaziantep’ten İzmir’e kadar Türkiye genelinde, bünyesinde İnşaat Teknolojisi Çatıcılık Dalı olan toplam 19 meslek lisesinde sektöre yönelik ‘Çatıcılık Kursu’ açma yetkisi aldık. 2014 Aralık ayı içinde Antalya’da Halk Eğitim ve Muratpaşa Meslek Lisesi ile birlikte açtığımız ‘Uyum ve Geliştirme’ kursu ile 24 çatıcıya belge verdik. 2015 Şubat ayı içinde Ankara’da Mimar Sinan Meslek Lisesi ile birlikte açtığımız kursları başarı ile bitiren 25 çatı ustası belgelendirildi. Kursiyerler Milli Eğitim Bakanlığı onaylı belge ile “ağır ve tehlikeli iş sınıfındaki çatı işlerinde çalışma hakkını” elde ediyor. Kurslarımızda çatı sistemleri eğitiminin yanında önemli bir başlığı ‘iş güvenliği ve işçi sağlığı’ oluşturuyor.”

İş sağlığı ve güvenliği konusunda işverenlere büyük görev düştüğünü de söyleyen Yavuz, 2013 yılı itibarıyla yürürlüğe giren 6 bin 331 Sayılı Yeni İş Sağlığı ve Güvenliği (İSG) Kanunu’nun, 1 çalışanı bulunsa bile tüm işverenleri ilgilendirerek birçok yükümlülük getirdiğini, ağır cezai yaptırımlar öngördüğünü vurguladı. Yavuz, şöyle “Kanunla ilgili 23 Nisan 2015 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan değişikliklerin de, duyarlılığı artıracağına inanıyoruz” dedi.

Yavuz, yapılan yasal düzenlemeyle aralarında inşaat ve yalıtım sektörünün de bulunduğu 40 meslekte yeterlilik belgesi olmayanın, 26 Mayıs 2016’dan itibaren çalışamayacağını, tehlikeli ve çok tehlikeli işlerde çalışanların mutlaka belge sahibi olması gerektiğini yineledi. DHA

Anayasa Mahkemesi'nden üç siyasi parti için karar

Anayasa Mahkemesi, Adaletçi Kurtuluş Partisi, Ergenekon Partisi ve Gönül Birliği Yeşiller Partisinin dağılmış sayılarak, hukuki varlıklarının sona erdiğine karar verdi.


Anayasa Mahkemesinin konuya ilişkin kararları Resmi Gazetede yayımlandı.  Kuruluşuna dair bildirisini 15 Ocak 2010'da İçişleri Bakanlığına vererek tüzel kişilik kazanan Ergenekon Partisi hakkında, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen iddianame ile kendiliğinden dağılma halinin ve buna bağlı olarak hukuki varlığının sona erdiğinin tespitine karar verilmesi istendi.
Anayasa Mahkemesince yapılan incelemede, Siyasi Partiler Kanunu gereğince, kuruluşundan itibaren 2 yıl içinde ilk büyük kongresini toplamak zorunda olan partininin büyük kongresini yapmadığı ve zorunlu organlarını oluşturmadığı belirlendi.  Bu nedenle Ergenekon Partisinin dağılmış sayılarak, hukuki varlığının sona erdiğine, partinin tüm mallarının Hazine'ye geçmesine karar verildi.  Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca, 27 Şubat 2012'de tüzel kişilik kazanan Adaletçi Kurtuluş Partisinin de ilk büyük kongresini yapmadığı ve zorunlu organlarını oluşturmadığı gerekçesiyle kendiliğinden dağılma halinin ve buna bağlı olarak hukuki varlığının sona erdiğinin tespitine karar verilmesi istendi.

Yüksek Mahkeme, bu partinin de büyük kongresini yapmadığı ve zorunlu organlarını oluşturmadığı tespitini yaparak, Adaletçi Kurtuluş Partisinin dağılmış sayılarak, hukuki varlığının sona erdiğine, partinin tüm mallarının Hazine'ye geçmesine karar verdi.

Partinin genel başkanı istedi 

Gönül Birliği Yeşiller Partisi Genel Başkanı Eşref Yazıcıoğlu ise partisinin kendiliğinden dağılma halinin ve buna bağlı olarak hukuki varlığının sona erdiğinin tespitine karar verilmesini istedi.  Yazıcıoğlu, 3 Kasım 2000'de tüzel kişiliğini kazanan ve 31 kurucu üye ile kurulan partiden tüm üyelerin istifa ettiğini, partinin kayıtlı üyesinin bulunmadığını, büyük kongrenin dahi yapılamayacak durumda olduğunu belirtti.  Anayasa Mahkemesince bu başvuru yönünden yapılan incelemede de partinin hiçbir kayıtlı üyesinin bulunmadığının Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca da teyit edildiği belirtildi. Üyesi kalmaması nedeniyle Gönül Birliği Yeşiller Partisinin kuruluş amacının gerçekleşmesi olanaksız hale geldiğinden dağılmış sayılarak, hukuki varlığının sona erdiğine ve partinin tüm mallarının Hazine'ye geçmesine karar verildi.  Üç siyasi partinin kapanmasıyla Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca 14 Mart 2016 tarihi itibarıyla faaliyette bulunduğu tespit edilen siyasi partilerin sayısı 97'den 94'e indi. Hürriyet

Yeni kimlik kartlarına yılda 90 lira kira

Pilot uygulaması Bolu’da gerçekleştirilen yeni kimlik kartlarına isteyenler e-imzasını kimliğine yükleyebilecek. Bunun karşılığında da yıllık 80-90 lira gibi bir ödeme yapacak.


Pilot uygulaması Bolu’da gerçekleştirilen yeni kimlik kartlarının dağıtımına Kırıkkale'de başlandı. 2018 yılına kadar dağıtımı tamamlanması beklenen ‘çip’li kimlik kartlarına yeni özelliklerin eklenmesiyle vatandaşlar kira ödemeye başlayacak

Yeni kimlikler bir çok özelliği içerisinde barındırıyor. Adeta bir USB görevi görecek olan akıllı kimlik kartı kişinin parmak izi, biyometrik bilgiler, avuç izi ve damar bilgisine kadar neredeyse tüm önemli bilgilerini içerecek. Kredi kartı büyüklüğünde olması sebebiyle taşınması daha kolay olan yeni kimlik kartları birçok işlemde de vatandaşa kolaylık sağlayacak. Hastane, eczane, okul, emniyet ve bankalardaki sistemlere entegre olacak kimlik kartlarıyla vatandaşların evrak işleri azalacak. Ayrıca e-devlet uygulamalarında kimlik doğrulama aracı olarak da kullanabilecek. Böylelikle kurumlara giderek vakit kaybının önüne geçilecek. Elektronik imza özelliği sayesinde elektronik ortamda işlemler daha hızlı ve kolay şekilde çözülecek. Tabi bütün bunlarında bir de bedeli olacak.

Türkiye’de e-imza hizmeti veren sayılı kuruluşlardan biri olan E-Güven’in Genel Müdürü Can Orhun, vatandaşların elektronik imzalarını yıllık bir ücret karşılığında bu kimliklerin içine entegre edebileceğini belirterek, “Yeni kimlik kartlarının üzerinde elektronik imzaya ayrılmış bir alan var. Bolu’da pilot uygulamada bu işi yaptık. İsteyenler e-imzasını kimliğine yükleyebilecek. Bunun karşılığında da yıllık 80-90 lira gibi bir ödeme yapacak. Bir anlamda kira ödeyecek” dedi. Konuyla ilgili olarak TÜBİTAK’la çalıştıklarını ifade eden Orhun, kimlik kartlarına e-imzanın yanı sıra farklı özelliklerin de eklenebileceğini söyledi. Orhun, bunun için kimlik kartlarının kullanımının yaygınlaşması gerektiğini kaydetti. Türkiye Gazetesi