Boks efsanesi Muhammed Ali'nin hayatını kaybetmesi, dünyada şok etkisi yarattı. Liderler, sanatçılar, sporcular hemen hemen toplumun her kesimden insan Ali'nin ölümünden duyduğu üzüntüyü dile getirdi. Sadece ringlerdeki başarısıyla değil insan hakları konusunda verdiği mücadeleyle de unutulmazlar arasına katılan efsane sporcunun, bir de akıllara kazınan sözleri var...
İşte Muhammed Ali’nin unutulmaz 10 sözü:
1- İmkânsız, kendilerine verilen dünyanın içinde yaşamayı, onu değiştirmek için gereken enerjiyi keşfetmekten daha kolay bulan küçük insanların ortaya attığı büyük bir sözcüktür.
2- İmkânsız bir gerçek değil. Bir fikir. İmkânsız bir tebliğ değil. Bir cüret. İmkânsız bir potansiyel. İmkânsız geçici. İmkânsız hiçbir şey.
3- Ben en büyüğüm; bunu öyle olduğumu bilmeden bile söyledim. Bunu yeterince söylediğimi düşünürsem, dünyayı gerçekten en büyük olduğuma ikna ederim.
4- Aklım onu anlayabilir ve kalbim ona inanabilirse, işte o zaman başarabilirim.
5- Risk almak için yeterince cesur olmayanlar, hayatta hiçbir şey başaramaz.
6- Hayal gücü olmayan insanın kanatları yoktur.
7- Her günü son gününmüş gibi yaşa. Çünkü bir gün haklı çıkacaksın.
8- Ben en büyük değilim; ben iki kere en büyüğüm.
9- O kadar hızlıyım ki geçen gece otel odasında ışıkları söndürdüm ve yatağa girdiğimde oda daha karanlık olmamıştı.
10- Kelebek gibi uçarım, arı gibi sokarım.
5 Haziran 2016 Pazar
Erdoğan: Anneliği reddeden kadın yarımdır
‘Doğum kontrolü ihanettir’ sözleri nedeni ile çok konuşulan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bu kez de 'Anneliği reddeden, evini çevirmekten imtina eden bir kadın iş hayatında ne kadar başarılı olursa olsun eksiktir, yarımdır' diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kadının iş hayatındaki konumu onun anneliğini asla geriye atmamalıdır. Çalışıyorum diye annelikten imtina eden bir kadın aslında kadınlığını inkar ediyor demektir. Anneliği reddeden, evini çevirmekten imtina eden bir kadın iş hayatında ne kadar başarılı olursa olsun eksiktir, yarımdır” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, KADEM hizmet binası açılışında konuştu. Erdoğan'ın konuşmasının satır başları şöyle:
Kadın hakları konusunda bu toprakların ürünü olmayan görüş, yıllarca egemen olmuştur. Altınla demiri eşitlediğinizde demiri daha kıymetli bir hale getirmiş olamazsınız. İnsanlığın yarısını oluşturan kadın, zerafetiyle, estetiğiyle, anneliğiyle değerlidir. Erkek ve kadını birbirine rakip, hasım olarak gören anlaşıyı kabul etmiyoruz.
Türkiye büyük hedefleri olan bir ülkedir. Bu hedeflere ulaşabilmek için milletimizin her ferdini harekete geçirmemiz gerekiyor. Kadınlarımızın üretimin gizli kahramanları olduğunu biliyoruz. Geçmişte istihdam rakamları içinde görünmeyen kadınlarımız artık burada yerini alıyor. Evinin kadının, çocuklarının annesi olarak zaten çok önemli bir işi üstlenen kadınlar, artık iş hayatında da daha fazla yer almaya başladı. Kadının iş hayatındaki konumu onun anneliğini asla geriye atmamalıdır. Çalışıyorum diye annelikten imtina eden bir kadın aslında kadınlığını inkar ediyor demektir. Anneliği reddeden, evini çevirmekten imtina eden bir kadın iş hayatında ne kadar başarılı olursa olsun eksiktir, yarımdır.
Anneliği reddetmek insanlıktan vazgeçmektir. Her fırsatta en az 3 çocuk tavsiye ediyorum. Üretmek, hayatın her alanında var olmak kesinlikle anneliğe engel değildir. Çalışan anneler için çok önemli adımlar attık. Kadınlarımızın anneliğini kolaylaştıracak pek çok imkanı devreye soktuk. Hiçbir dönemde olmadığı kadar kadına ve aileye desteği biz verdik. Güçlü aileler, güçlü milletleri doğurur. İş hayatının anneliğin alternatifi haline getirilmesini kesinlikle kabul etmiyorum. Bir devletin en önemli görevi nedir? Neslin güvenliğidir. Can güvenliği, mal güvenliği var ama neslin güvenliği de önemli. Bunu da yapmak durumundayız. Teşvik edeceğiz. Hayırlı evlatlar yetiştirilmesi konusunda ben kadınlarımıza güveniyorum. KADEM'in kadınlarımızın bu doğrultuda teşvik edilmesine katkı sağlayacağına inanıyorum.
Yarın ilk orucumuzu tutacağımız Ramazan ayının sizler ve tüm İslam alemi için hayırlara vesile olmasını diliyorum. Ramazan manevi değeri yanında bizlere sorumluluklarımızı hatırlatması açısından da önemlidir. Bu mübarek ayda soframızı mağdurlarla, mazlumlarla, garip gureba ile paylaşmıyorsak bu Ramazan ayının hikmetine varamıyoruz demektir. Ramazan asla zenginlerin, seçkinlerin birbirlerini şatafatlı sofralarda ağırladığı bir ay değildir. DHA
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kadının iş hayatındaki konumu onun anneliğini asla geriye atmamalıdır. Çalışıyorum diye annelikten imtina eden bir kadın aslında kadınlığını inkar ediyor demektir. Anneliği reddeden, evini çevirmekten imtina eden bir kadın iş hayatında ne kadar başarılı olursa olsun eksiktir, yarımdır” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, KADEM hizmet binası açılışında konuştu. Erdoğan'ın konuşmasının satır başları şöyle:
Kadın hakları konusunda bu toprakların ürünü olmayan görüş, yıllarca egemen olmuştur. Altınla demiri eşitlediğinizde demiri daha kıymetli bir hale getirmiş olamazsınız. İnsanlığın yarısını oluşturan kadın, zerafetiyle, estetiğiyle, anneliğiyle değerlidir. Erkek ve kadını birbirine rakip, hasım olarak gören anlaşıyı kabul etmiyoruz.
Türkiye büyük hedefleri olan bir ülkedir. Bu hedeflere ulaşabilmek için milletimizin her ferdini harekete geçirmemiz gerekiyor. Kadınlarımızın üretimin gizli kahramanları olduğunu biliyoruz. Geçmişte istihdam rakamları içinde görünmeyen kadınlarımız artık burada yerini alıyor. Evinin kadının, çocuklarının annesi olarak zaten çok önemli bir işi üstlenen kadınlar, artık iş hayatında da daha fazla yer almaya başladı. Kadının iş hayatındaki konumu onun anneliğini asla geriye atmamalıdır. Çalışıyorum diye annelikten imtina eden bir kadın aslında kadınlığını inkar ediyor demektir. Anneliği reddeden, evini çevirmekten imtina eden bir kadın iş hayatında ne kadar başarılı olursa olsun eksiktir, yarımdır.
Anneliği reddetmek insanlıktan vazgeçmektir. Her fırsatta en az 3 çocuk tavsiye ediyorum. Üretmek, hayatın her alanında var olmak kesinlikle anneliğe engel değildir. Çalışan anneler için çok önemli adımlar attık. Kadınlarımızın anneliğini kolaylaştıracak pek çok imkanı devreye soktuk. Hiçbir dönemde olmadığı kadar kadına ve aileye desteği biz verdik. Güçlü aileler, güçlü milletleri doğurur. İş hayatının anneliğin alternatifi haline getirilmesini kesinlikle kabul etmiyorum. Bir devletin en önemli görevi nedir? Neslin güvenliğidir. Can güvenliği, mal güvenliği var ama neslin güvenliği de önemli. Bunu da yapmak durumundayız. Teşvik edeceğiz. Hayırlı evlatlar yetiştirilmesi konusunda ben kadınlarımıza güveniyorum. KADEM'in kadınlarımızın bu doğrultuda teşvik edilmesine katkı sağlayacağına inanıyorum.
Yarın ilk orucumuzu tutacağımız Ramazan ayının sizler ve tüm İslam alemi için hayırlara vesile olmasını diliyorum. Ramazan manevi değeri yanında bizlere sorumluluklarımızı hatırlatması açısından da önemlidir. Bu mübarek ayda soframızı mağdurlarla, mazlumlarla, garip gureba ile paylaşmıyorsak bu Ramazan ayının hikmetine varamıyoruz demektir. Ramazan asla zenginlerin, seçkinlerin birbirlerini şatafatlı sofralarda ağırladığı bir ay değildir. DHA
Başbakan: Çevre Allah’ın eseridir
Başbakan Binali Yıldırım, çevreyi Allah’ın eseri ve emaneti olarak gördüklerini ifade etti.
Başbakan Binali Yıldırım, çevreyi Allah'ın eseri ve emaneti olarak gördüklerini ifade ederek, “Bütün insanların ortak hayat alanı olan çevreyi muhafaza etmek, kamu yöneticileri başta olmak üzere herkesin azami özen göstermesi gereken bir alandır” dedi.
Başbakan Yıldırım, Dünya Çevre Günü'nü nedeniyle bir mesaj yayımladı. Günümüzde çevre sorunları ve buna bağlı olarak geliştirilen çevre politikalarının, ekonomide, kalkınmada, enerjide ve diğer pek çok alanda belirleyici etkiye sahip olduğunu belirten Yıldırım, şöyle devam etti:
“Türkiye olarak biz de, çevre sorunlarının çözümü için azami özen gösteriyor, bütün kalkınma politikalarımızda çevreyi korumayı esas alıyoruz. Biz, çevreyi, yani tabiatı, Allah'ın eseri ve emaneti olarak görüyoruz. Bütün insanların ortak hayat alanı olan çevreyi muhafaza etmek, kamu yöneticileri başta olmak üzere herkesin azami özen göstermesi gereken bir alandır. AK Parti hükümetleri, çevreye gösterdiği duyarlılığı, bu alanda hizmet veren çevre bakanlığını şehircilikle birleştirerek göstermiştir. Hükümet programımızda da ifade ettiğimiz üzere, bütün yaratılmışların hukukunu korumak, hükümetimizin birinci önceliğidir. Kalkınma hamlemizi, çevrenin korunmasını esas alan bir yaklaşımı gözeterek gerçekleştirdik. Cumhuriyet tarihimizin en büyük ağaçlandırma hamlesini başlattık, dünya genelinde orman varlığı azalırken, orman varlığını arttıran nadir ülkeler arasında yer aldık.” Sözcü
Başbakan Binali Yıldırım, çevreyi Allah'ın eseri ve emaneti olarak gördüklerini ifade ederek, “Bütün insanların ortak hayat alanı olan çevreyi muhafaza etmek, kamu yöneticileri başta olmak üzere herkesin azami özen göstermesi gereken bir alandır” dedi.
Başbakan Yıldırım, Dünya Çevre Günü'nü nedeniyle bir mesaj yayımladı. Günümüzde çevre sorunları ve buna bağlı olarak geliştirilen çevre politikalarının, ekonomide, kalkınmada, enerjide ve diğer pek çok alanda belirleyici etkiye sahip olduğunu belirten Yıldırım, şöyle devam etti:
“Türkiye olarak biz de, çevre sorunlarının çözümü için azami özen gösteriyor, bütün kalkınma politikalarımızda çevreyi korumayı esas alıyoruz. Biz, çevreyi, yani tabiatı, Allah'ın eseri ve emaneti olarak görüyoruz. Bütün insanların ortak hayat alanı olan çevreyi muhafaza etmek, kamu yöneticileri başta olmak üzere herkesin azami özen göstermesi gereken bir alandır. AK Parti hükümetleri, çevreye gösterdiği duyarlılığı, bu alanda hizmet veren çevre bakanlığını şehircilikle birleştirerek göstermiştir. Hükümet programımızda da ifade ettiğimiz üzere, bütün yaratılmışların hukukunu korumak, hükümetimizin birinci önceliğidir. Kalkınma hamlemizi, çevrenin korunmasını esas alan bir yaklaşımı gözeterek gerçekleştirdik. Cumhuriyet tarihimizin en büyük ağaçlandırma hamlesini başlattık, dünya genelinde orman varlığı azalırken, orman varlığını arttıran nadir ülkeler arasında yer aldık.” Sözcü
'10 milyon Arap turist gelebilir'
Karnak Turizm Yönetim Kurulu Başkanı Serdar Ali Abet, iyi bir tanıtımla Türkiye'ye 10 milyon Arap turistin gelebileceğini bildirdi.
Abet, AA muhabirine yaptığı açıklamada, şirket olarak yılda 65 bin Arap turisti Türkiye'ye getirdiklerini belirterek, Türk Hava Yolları'nın (THY) işbirliğiyle 14 Arap ülkesinden 400 seyahat acentesi temsilcisi ve 100 Arap gazeteciyi Antalya'ya getirerek kentin tarihi ve doğal güzellikleri ile otellerini tanıttıklarını söyledi.
Türkiye'nin son yıllarda Arap pazarıyla ilgilenmeye başladığını ifade eden Abet, hükümetlerin ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın çabalarıyla Türk-Arap ilişkilerinin geliştiğini dile getirdi.
"İstanbul'u Arap turistlerin ayakta tuttuğunu" ancak Antalya'ya yılda ortalama 80 bin Arap turistin geldiğini kaydeden Abet, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Turizm bakanlığı, otelciler, acentecilerin küçük gayretleriyle bu rakamı kısa sürede bir milyona çıkartabiliriz. Son yaşanan siyasi olaylar turizmde hiçbir pazara bağlı kalınmaması gerektiğini gösterdi. Türk turizmini hep birlikte ayağa kaldırmalıyız. Antalya'da doğan boşluğu Arap turist ile doldurabiliriz. 350 milyonluk bir Arap nüfusunun yüzde birini ancak Türkiye'ye çekebiliyoruz. İyi bir tanıtım ile Türkiye'ye 10 milyon Arap turist gelebilir."
"ARAPLAR ANTALYA'YI DENİZ KASABASI OLARAK GÖRÜYORLAR"
Arap turistlerin yüzde 30'unun seyahat ettiğini anlatan Abet, Arap ülkelerinden Antalya'ya yapılacak direkt uçuşların bu anlamda çok önemli olduğunu söyledi.
THY'nin haftada iki kere Kuveyt'ten direkt uçuş yaptığına dikkati çeken Abet, şöyle devam etti:
"Suudi Arabistan'dan, Birleşik Arap Emirlikleri'nden ve Katar'dan da Antalya'ya direkt uçuşlar olması gerekiyor. Arap turistlere Antalya'nın özelliklerini göstermeliyiz. Araplar Antalya'yı deniz kasabası olarak görüyorlar. Halbuki Antalya'daki alışveriş merkezlerini, tarihi eserleri, doğayı, şelaleleri, eğlence yerlerini iyi tanıtabilirsek Arap turistler İspanya, Fransa yerine vize sorunu olmayan Türkiye'yi, Antalya'yı daha fazla tercih edecektir."
"TÜRK DİZİLERİ ARAP TURİST SAYISININ ARTMASINI SAĞLADI"
Antalya'da Arap dizisi çekildiğinin altını çizen Abet, bu diziler sayesinde Arapların Antalya'nın güzelliklerini göreceğini ifade etti.
Türk dizilerin de tanıtım açısından önemine işaret eden Abet, "Türk drama dizileri Arap dünyasında yayınlandıktan sonra bölgeden gelen turist sayısı 6-7 kat arttı. Bu diziler insanların çok hoşuna gitti. Baktılar ki Türkler de kendilerine benziyor. Namaz var, ezan var, birçok şey aynı. Türkiye Arapların gözünde bir incidir. Türkiye'yi severler. Din, ümmet akrabalığı var iki toplum arasında." dedi.
Abet, Arap turistlerin turizm anlayışının aile odaklı olduğunu belirterek, "Araplar, çocukları mutlu olsun istiyorlar. Alışveriş yapmak, güzel yemek yemek ve doğal güzellikler görmek istiyorlar. Bunların hepsi Antalya'da fazlasıyla var." diye konuştu.
Ramazan ayında hava nasıl olacak
ORMAN ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, Ramazan ayı boyunca hava durumuna ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Bakan Eroğlu, Ramazan ayının ilk günlerinde hava sıcaklıklarının Türkiye genelinde ortalamalarına yakın olmasını beklediklerini söyledi. Haziran ayının ikinci yarısında, uzun vadeli tahmin verilerine göre hava sıcaklıklarının ülke genelinde artacağı ve Haziran ayı ortalamalarının 1-3 derece üzerinde seyredeceği açıklandı.
Bakan Veysel Eroğlu, hava sıcaklığının Akdeniz, Güneydoğu Anadolu Bölgesi, İç Anadolu’nun güneyi ile Doğu Anadolu’nun batısında mevsim normallerinin 1-2, diğer yerlerde 0.5-1 derece üzerinde seyredeceğini tahmin ettiklerini söyledi. Bakan Veysel Eroğlu, yağışın ise yurt genelinde mevsim normalleri civarında gerçekleşeceğini öngördüklerini kaydetti.
Bakan Eroğlu, Ramazan ayının ilk haftasına ilişkin detaylı tahminleri anlatırken şöyle dedi:
"Mayıs ayında mevsim normallerinin altında bulunan hava sıcaklıkları, haziran ayının ilk günlerinde artarak, yurdumuzun batısında mevsim normallerinin 2-5 derece üzerinde, doğusunda ise mevsim normalleri civarında seyrediyor. Hava sıcaklıklarının Ramazan ayının ilk haftasında Türkiye genelinde uzun yıllar ortalamaları civarında olacağı bekleniyor. Tahmin haritalarında görüldüğü gibi yurdumuz ramazan ayına serin havanın etkisinde giriyor. Haziran ayının ikinci yarısında ise, uzun vadeli tahmin verilerine göre hava sıcaklıklarının ülke genelinde artacağı ve haziran ayı ortalamalarının 1-3 derece üzerinde seyredeceği öngörülüyor."
BAKAN’DAN AŞIRI SICAK UYARISI
Eroğlu, aşırı sıcakların görüleceği bölgelerde halkın sağlığına dikkat etmeleri gerektiğini ifade ederken, şöyle konuştu:
"Özellikle güneş ışınlarının dik geldiği 10.00- 16.00 saatleri arasında, yüksek sıcaklığa karşı hassasiyeti olan, kronik hastalığı bulunanlar, yaşlı, çocuk, engelli ve hamilelerin güneşte kalma süresini en aza indirmesi ve koruyucu tedbirleri alması gerekiyor. Ayrıca, yüksek sıcaklıkların yaşandığı günlerde meydana gelebilecek orman yangın riskine karşı vatandaşlarımızdan gerekli hassasiyeti göstermelerini bekliyoruz. Yarın idrak edeceğimiz Ramazan ayının bütün Müslüman alemine ve insanlığa hayırlar getirmesini; birlik, beraberlik ve kardeşlik duygularımızın pekişmesine vesile olmasını diliyorum."
Birkan YILDIZ/ANKARA, (DHA)
Bakan Eroğlu, Ramazan ayının ilk günlerinde hava sıcaklıklarının Türkiye genelinde ortalamalarına yakın olmasını beklediklerini söyledi. Haziran ayının ikinci yarısında, uzun vadeli tahmin verilerine göre hava sıcaklıklarının ülke genelinde artacağı ve Haziran ayı ortalamalarının 1-3 derece üzerinde seyredeceği açıklandı.
Bakan Veysel Eroğlu, hava sıcaklığının Akdeniz, Güneydoğu Anadolu Bölgesi, İç Anadolu’nun güneyi ile Doğu Anadolu’nun batısında mevsim normallerinin 1-2, diğer yerlerde 0.5-1 derece üzerinde seyredeceğini tahmin ettiklerini söyledi. Bakan Veysel Eroğlu, yağışın ise yurt genelinde mevsim normalleri civarında gerçekleşeceğini öngördüklerini kaydetti.
Bakan Eroğlu, Ramazan ayının ilk haftasına ilişkin detaylı tahminleri anlatırken şöyle dedi:
"Mayıs ayında mevsim normallerinin altında bulunan hava sıcaklıkları, haziran ayının ilk günlerinde artarak, yurdumuzun batısında mevsim normallerinin 2-5 derece üzerinde, doğusunda ise mevsim normalleri civarında seyrediyor. Hava sıcaklıklarının Ramazan ayının ilk haftasında Türkiye genelinde uzun yıllar ortalamaları civarında olacağı bekleniyor. Tahmin haritalarında görüldüğü gibi yurdumuz ramazan ayına serin havanın etkisinde giriyor. Haziran ayının ikinci yarısında ise, uzun vadeli tahmin verilerine göre hava sıcaklıklarının ülke genelinde artacağı ve haziran ayı ortalamalarının 1-3 derece üzerinde seyredeceği öngörülüyor."
BAKAN’DAN AŞIRI SICAK UYARISI
Eroğlu, aşırı sıcakların görüleceği bölgelerde halkın sağlığına dikkat etmeleri gerektiğini ifade ederken, şöyle konuştu:
"Özellikle güneş ışınlarının dik geldiği 10.00- 16.00 saatleri arasında, yüksek sıcaklığa karşı hassasiyeti olan, kronik hastalığı bulunanlar, yaşlı, çocuk, engelli ve hamilelerin güneşte kalma süresini en aza indirmesi ve koruyucu tedbirleri alması gerekiyor. Ayrıca, yüksek sıcaklıkların yaşandığı günlerde meydana gelebilecek orman yangın riskine karşı vatandaşlarımızdan gerekli hassasiyeti göstermelerini bekliyoruz. Yarın idrak edeceğimiz Ramazan ayının bütün Müslüman alemine ve insanlığa hayırlar getirmesini; birlik, beraberlik ve kardeşlik duygularımızın pekişmesine vesile olmasını diliyorum."
Birkan YILDIZ/ANKARA, (DHA)
Yeni bedelli askerlik geliyor!
1 Ocak 1990 tarihinden önce doğanlar için bedelli askerlik uygulaması yerinden gündeme geldi.
TBMM’de sürpriz bir girişim yaşandı ve 1 Ocak 1990 tarihinden önce doğanların, gelirlerine göre ücretsiz olarak ya da farklı miktarlarda para ödeyerek, yeni bir bedelli askerlik yasası kapsamına alınması öngörüldü.
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu tarafından hazırlanarak TBMM’ye sunulan kanun teklifi uyarınca, bedelli askerlik için ödenecek miktar, kişinin gelir durumuna göre “Kademeli” olacak.
Teklif yasalaşırsa bedelli askerlik parası 6 taksitte ödenebilecek. Bedelliden yararlananlar silah altına alınmadan askerliklerini yapmış sayılacak. Teklif uyarınca, bedelli askerlik paraları, üniversite gençliği için yurt yapımında kullanılacak.
1 OCAK 1990’DAN ÖNCE DOĞANLAR
Kanun teklifinde, bedelli askerlikten yararlanma yaş sınırı, “1 ocak 1990 tarihinden önce doğanlar” olarak belirlendi. Kişilerin gelirlerine göre kademeli ödeme planı ise teklifte şöyle yer aldı;
* Yıllık geliri 12.000 Türk Lirasından az olanların veya hiç geliri olmayanların herhangi bir bedel ödememeleri, ancak aylık gelirleri net asgari ücretin üstüne çıktığı andan itibaren, bir yıllık asgari ücret bedeli kadar borçlu sayılmayı taahhüt etmeleri
* Yıllık geliri 25.000 Türk Lirasından az ve 12.000 Türk Lirasından fazla olanların 10.000 Türk Lirası ödemeleri
* Yıllık geliri, 60.000 Türk Lirasından az ve 25.000 Türk Lirasından fazla olanların 15.000 Türk Lirası ödemeleri
* Yıllık geliri 60.000 Türk Lirasından fazla olanların 25.000 Türk Lirası ödemeleri.
SON BEDELLİ 18 BİN LİRAYDI
Son bedelli askerlik kanunu Aralık 2014’de çıkarılmış ve 1 Ocak 1988 tarihinden önce doğanların 18 bin Türk Lirası ödemeleri şartıyla askerlik eğitimine tabi tutulmadan bu hizmeti yerine getirmiş sayılmaları öngörülmüştü.
Bir önceki bedelli yasasından ise, 30 yaşından gün alanlar 30 bin lira ödemek kaydıyla yararlanmış, ancak bedel yüksek olduğu için bu yasa amacına ulaşmamış ve kapsama giren 460 bin kişiden sadece 70 bini bedelli askerliğe müracaat etmişti. (Emin Özgönül / Sözcü)
TBMM’de sürpriz bir girişim yaşandı ve 1 Ocak 1990 tarihinden önce doğanların, gelirlerine göre ücretsiz olarak ya da farklı miktarlarda para ödeyerek, yeni bir bedelli askerlik yasası kapsamına alınması öngörüldü.
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu tarafından hazırlanarak TBMM’ye sunulan kanun teklifi uyarınca, bedelli askerlik için ödenecek miktar, kişinin gelir durumuna göre “Kademeli” olacak.
Teklif yasalaşırsa bedelli askerlik parası 6 taksitte ödenebilecek. Bedelliden yararlananlar silah altına alınmadan askerliklerini yapmış sayılacak. Teklif uyarınca, bedelli askerlik paraları, üniversite gençliği için yurt yapımında kullanılacak.
1 OCAK 1990’DAN ÖNCE DOĞANLAR
Kanun teklifinde, bedelli askerlikten yararlanma yaş sınırı, “1 ocak 1990 tarihinden önce doğanlar” olarak belirlendi. Kişilerin gelirlerine göre kademeli ödeme planı ise teklifte şöyle yer aldı;
* Yıllık geliri 12.000 Türk Lirasından az olanların veya hiç geliri olmayanların herhangi bir bedel ödememeleri, ancak aylık gelirleri net asgari ücretin üstüne çıktığı andan itibaren, bir yıllık asgari ücret bedeli kadar borçlu sayılmayı taahhüt etmeleri
* Yıllık geliri 25.000 Türk Lirasından az ve 12.000 Türk Lirasından fazla olanların 10.000 Türk Lirası ödemeleri
* Yıllık geliri, 60.000 Türk Lirasından az ve 25.000 Türk Lirasından fazla olanların 15.000 Türk Lirası ödemeleri
* Yıllık geliri 60.000 Türk Lirasından fazla olanların 25.000 Türk Lirası ödemeleri.
SON BEDELLİ 18 BİN LİRAYDI
Son bedelli askerlik kanunu Aralık 2014’de çıkarılmış ve 1 Ocak 1988 tarihinden önce doğanların 18 bin Türk Lirası ödemeleri şartıyla askerlik eğitimine tabi tutulmadan bu hizmeti yerine getirmiş sayılmaları öngörülmüştü.
Bir önceki bedelli yasasından ise, 30 yaşından gün alanlar 30 bin lira ödemek kaydıyla yararlanmış, ancak bedel yüksek olduğu için bu yasa amacına ulaşmamış ve kapsama giren 460 bin kişiden sadece 70 bini bedelli askerliğe müracaat etmişti. (Emin Özgönül / Sözcü)
Erdoğan’dan diploma açıklaması!
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi mezuniyet töreninde konuştu. Erdoğan, burada gerçekleştirdiği konuşmada, son günlerde gündemde yer alan 'diploma' tartışmasına ilişkin açıklama yaptı. Erdoğan, "Marmara Üniversitesi mezunu durumundayım" dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, üniversite diplomasını nasıl aldığını ve o dönemi anlattı. Erdoğan, “Okulun adı Aksaray İksisat ve Ticaret'di. Dönemin sıkıntılı şartlarında okuldaki eğitim hayatımız uzadı. 1981 yılında mezuniyet nasip oldu. Mezuniyetimizden 1 yıl sonra 1982 yılında okulumuz Marmara Üniversitesi'ne dönüştürüldü. Rektörümüz, benim fakültede ilk girdiğimde sınıf arkadaşımdı aynı zamanda. Şimdi de rektör olarak mezun olduğu yerin başında.” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi 2015 – 2016 Akademik Yılı Mezuniyet Töreni'ne katıldı. Erdoğan, Yahya Kemal Beyatlı Kültür Merkezi'nde gerçekleşen törende okul dönemlerini şöyle anlattı: “Marmara Üniversitesi'nin benim dünyamda ayrı bir yeri var. Çarşamba İmam Hatip'i bitirdik, Eyüp Lisesi'nden gittik fark dersleri verdik. Çünkü imam hatip mezunlarını üniversitelere almadıkları dönemdi. Fark derslerini gittik verdik ve o zaman okulumuzun adı Aksaray İksisat ve Ticaret'di. Orada okula başladık. Dönemin sıkıntılı şartlarında okuldaki eğitim hayatımız uzadı. 1981 yılında mezuniyet nasip oldu. Mezuniyetimizden 1 yıl sonra 1982 yılında okulumuz Marmara Üniversitesi'ne dönüştürüldü. Rektörümüz, benim fakültede ilk girdiğimde akademi tabi sınıf arkadaşımdı aynı zamanda. Şimdi de rektör olarak mezun olduğu yerin başında.”
OKUDUĞUM VE MEZUN OLDUĞUM OKUL VE SINIF ARKADAŞLARIM ORTADA
Marmara Üniversitesi'nin geçmişini oluşturan okulların 1883 yılına Hamidiye Ticaret Mektebi Alisi'nin kuruluşuna kadar gittiğini ifade eden Erdoğan, “Ben de böylesine köklü bir eğitim kurumu olan Marmara Üniversitesi'nin mezunu durumundayım. Bugünlerde yine birileri şahsımla alakalı olarak diploması vardı yoktu diye bir tartışma başlattılar. Emin Bey'e dedim ki şu künyeyi bir karıştır da oradan arşivden çıkar yayınlayacak mısın, kendilerine gönderecek misin ne yapacaksan yap da, çünkü bunlar benim söylediklerime zaten hiçbir zaman inanmadılar, inanmayacaklar. Siz rektör olarak bunlara gönderirseniz belki inanırlar. Kayıt olduğum, okuduğum ve mezun olduğu okul ortada sınıf arkadaşlarım ortada. Ayrıca üniversite yönetimi resmi açıklamayı yaptı. Tüm bunlara rağmen birileri hala ısrarla bu meseleyi köpürtmeye devam ediyor. Ne yaparsanız yapın, eşek ölür kalır semeri insan ölür kalır eseri. Biz eserle ortadayız.” diye konuştu.
Eleştirilere tepki gösteren Erdoğan, “Türkiye'de çamur at tutmazsa izi kalır mantığıyla işleyen bir yalan, iftira mekanizması var. Ülkenin en zor döneminde bin bir sıkıntıya göğüs gererek üniversiteye gitmişim, tüm zorluklara rağmen bitirmişim, bunların umurunda değil. Aynı şeyi yavrularımız çekmedi mi? Benim 4 evladım da imam hatip mezunu. Oğullarım hep katsayıyla mücadele verdiler. Kızlarım hem katsayı hem başörtü meselesiyle mücadele verdiler. Öz yurdundan garipsin öz vatanında parya. Kızlarımız ülkemizde okuyamadı ya. Niye okuyamadı, başörtüsünden dolayı. Gittiler yurt dışında başörtüsüyle okudular. Hale bak. Buralardan nerelere geldik.” ifadelerini kullandı. Sözcü
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, üniversite diplomasını nasıl aldığını ve o dönemi anlattı. Erdoğan, “Okulun adı Aksaray İksisat ve Ticaret'di. Dönemin sıkıntılı şartlarında okuldaki eğitim hayatımız uzadı. 1981 yılında mezuniyet nasip oldu. Mezuniyetimizden 1 yıl sonra 1982 yılında okulumuz Marmara Üniversitesi'ne dönüştürüldü. Rektörümüz, benim fakültede ilk girdiğimde sınıf arkadaşımdı aynı zamanda. Şimdi de rektör olarak mezun olduğu yerin başında.” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi 2015 – 2016 Akademik Yılı Mezuniyet Töreni'ne katıldı. Erdoğan, Yahya Kemal Beyatlı Kültür Merkezi'nde gerçekleşen törende okul dönemlerini şöyle anlattı: “Marmara Üniversitesi'nin benim dünyamda ayrı bir yeri var. Çarşamba İmam Hatip'i bitirdik, Eyüp Lisesi'nden gittik fark dersleri verdik. Çünkü imam hatip mezunlarını üniversitelere almadıkları dönemdi. Fark derslerini gittik verdik ve o zaman okulumuzun adı Aksaray İksisat ve Ticaret'di. Orada okula başladık. Dönemin sıkıntılı şartlarında okuldaki eğitim hayatımız uzadı. 1981 yılında mezuniyet nasip oldu. Mezuniyetimizden 1 yıl sonra 1982 yılında okulumuz Marmara Üniversitesi'ne dönüştürüldü. Rektörümüz, benim fakültede ilk girdiğimde akademi tabi sınıf arkadaşımdı aynı zamanda. Şimdi de rektör olarak mezun olduğu yerin başında.”
OKUDUĞUM VE MEZUN OLDUĞUM OKUL VE SINIF ARKADAŞLARIM ORTADA
Marmara Üniversitesi'nin geçmişini oluşturan okulların 1883 yılına Hamidiye Ticaret Mektebi Alisi'nin kuruluşuna kadar gittiğini ifade eden Erdoğan, “Ben de böylesine köklü bir eğitim kurumu olan Marmara Üniversitesi'nin mezunu durumundayım. Bugünlerde yine birileri şahsımla alakalı olarak diploması vardı yoktu diye bir tartışma başlattılar. Emin Bey'e dedim ki şu künyeyi bir karıştır da oradan arşivden çıkar yayınlayacak mısın, kendilerine gönderecek misin ne yapacaksan yap da, çünkü bunlar benim söylediklerime zaten hiçbir zaman inanmadılar, inanmayacaklar. Siz rektör olarak bunlara gönderirseniz belki inanırlar. Kayıt olduğum, okuduğum ve mezun olduğu okul ortada sınıf arkadaşlarım ortada. Ayrıca üniversite yönetimi resmi açıklamayı yaptı. Tüm bunlara rağmen birileri hala ısrarla bu meseleyi köpürtmeye devam ediyor. Ne yaparsanız yapın, eşek ölür kalır semeri insan ölür kalır eseri. Biz eserle ortadayız.” diye konuştu.
Eleştirilere tepki gösteren Erdoğan, “Türkiye'de çamur at tutmazsa izi kalır mantığıyla işleyen bir yalan, iftira mekanizması var. Ülkenin en zor döneminde bin bir sıkıntıya göğüs gererek üniversiteye gitmişim, tüm zorluklara rağmen bitirmişim, bunların umurunda değil. Aynı şeyi yavrularımız çekmedi mi? Benim 4 evladım da imam hatip mezunu. Oğullarım hep katsayıyla mücadele verdiler. Kızlarım hem katsayı hem başörtü meselesiyle mücadele verdiler. Öz yurdundan garipsin öz vatanında parya. Kızlarımız ülkemizde okuyamadı ya. Niye okuyamadı, başörtüsünden dolayı. Gittiler yurt dışında başörtüsüyle okudular. Hale bak. Buralardan nerelere geldik.” ifadelerini kullandı. Sözcü
Akdeniz’de şiddetli deprem
Akdeniz'de Girit Adası yakınlarında 4,3 büyüklüğünde deprem meydana geldi.
Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Bölgesel Deprem-Tsunami İzleme ve Değerlendirme Merkezi’nin verilerine göre, deprem saat 04.11’de, Girit Adası’nın güneydoğu kıyıları açıklarında, yerin 5 kilometre derinliğinde gerçekleşti.
Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Bölgesel Deprem-Tsunami İzleme ve Değerlendirme Merkezi’nin verilerine göre, deprem saat 04.11’de, Girit Adası’nın güneydoğu kıyıları açıklarında, yerin 5 kilometre derinliğinde gerçekleşti.
GATA memuruna 1000 TL zam
Eski Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz GATA'daki eğitim öğretim planlamacılarının maaşlarına 1000 TL zam yapılacağını açıkladı.
Milli Savunma eski Bakanı İsmet Yılmaz, Türk Silahlı Kuvvetleri'nde (TSK) görevli sivil memurların ücretlerinde artış yapılmasını öngördüklerini bildirdi.
MAAŞLARI 2500 TL İDİ
CHP İzmir Milletvekili Murat Bakan'ın soru önergesini yanıtlayan Yılmaz, GATA'daki eğitim-öğretim planlamacıların 2 bin 500 TL olan maaşlarının bin TL artacağını söyledi.
Yılmaz ayrıca, TSK'da görevli sivil memurlardan; Özel Kuvvetler Komutanlığı kadrolarında görev yapanlara yüzde 75 (556 TL) oranında, diğer memurlara yüzde 50 (375 TL) oranında ilave özel hizmet tazminatı verilmesi hususunda hazırlanan taslağın da 17 Aralık 2015'te Çalışma Bakanlığı'na gönderildiğini açıkladı.
Milli Savunma eski Bakanı İsmet Yılmaz, Türk Silahlı Kuvvetleri'nde (TSK) görevli sivil memurların ücretlerinde artış yapılmasını öngördüklerini bildirdi.
MAAŞLARI 2500 TL İDİ
CHP İzmir Milletvekili Murat Bakan'ın soru önergesini yanıtlayan Yılmaz, GATA'daki eğitim-öğretim planlamacıların 2 bin 500 TL olan maaşlarının bin TL artacağını söyledi.
Yılmaz ayrıca, TSK'da görevli sivil memurlardan; Özel Kuvvetler Komutanlığı kadrolarında görev yapanlara yüzde 75 (556 TL) oranında, diğer memurlara yüzde 50 (375 TL) oranında ilave özel hizmet tazminatı verilmesi hususunda hazırlanan taslağın da 17 Aralık 2015'te Çalışma Bakanlığı'na gönderildiğini açıkladı.
Kızı Muhammed Ali’nin ölüm anını anlattı
Efsane boksör Muhammed Ali'nin belirtilmeyen doğal nedenler dolayısıyla septik şok sonucu öldüğü açıklandı. Şampiyon sporcunun cenaze töreni ise Cuma günü, doğduğu kent olan Louisville'de yapılacak. Öte yandan, kızı Hana, Ali'nin tüm organları durduktan sonra kalbinin 30 dakika daha attığını söyledi.
Yalnızca boks ringlerindeki başarılarıyla değil insan hakları, siyasi konulardaki duruşu ve savaş karşıtı söylemleriyle de gönülleri fetheden efsane boksör Muhammed Ali’nin ailesi, şampiyon sporcunun cenaze töreninin doğduğu kent olan Luisville’de Cuma günü yapılacağını açıkladı.
Ailenin sözcüsü Bob Gunnell, “O bir dünya vatandaşıydı ve tüm kesimden insanların cenazesine katılmasını isterdi” dedi.
Öte yandan, üç kez ağır siklet boks şampiyonu olan Ali’nin ölüm döşeğinde de kolay teslim olmadığı ortaya çıktı. Kızı Hana, sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamada, Ali’nin son anlarıyla ilgili çarpıcı bir bilgi paylaştı. Efsane boksörün organları durdurduktan sonra kalbi 30 dakika boyunca atmaya sürdürmüş.
Hana’nın mesajında şu ifadeler yer aldı: “Tüm organları durdu ama kalbi atmayı bırakmadı. 30 dakika boyunca… Kalbi atmaya devam ediyordu. Kimse böyle bir şey görmedi. ”
ABD’DE BÜYÜK YANKI UYANDIRDI
Parkinson hastalığıyla mücadele eden 74 yaşındaki Muhammed Ali’nin ölümü, ABD’de çok büyük yankı uyandırdı.
ABD Başkanı Barack Obama da sosyal medya hesabından Muhammed Ali’nin 1965’te Sony Liston’u yendiği maçı paylaşarak, “Dünyayı sarstı ve daha iyi bir yer haline çevirdi. Huzur içinde uyu şampiyon” diye yazdı.
Eski ABD başkanlarından Bill Clinton da “Hoşçakal dostum, birçok yönden harika biriydin” mesajını paylaştı.
Amerikan medyasında yer alan haberlerde, Bill Clinton’un, Muhammed Ali’nin cenaze töreninde bir
konuşma yapacağı belirtildi.
SEPTİK ŞOK NEDİR?
Enfeksiyon sonucu kan basıncı tehlikeli seviyelere düştüğünde hayati risk teşkil eden bir durum oluşuyor.
Bağışıklık sistemi güçsüz insanlarda septik şok ihtimali artıyor.
Belirtileri ise şöyle: Konuşma güçlüğü, kusma, diyare, kafa bulanıklığı, titreme ve kas ağrısı.
Hızlı müdahale iyileşme için önem teşkil ediyor.
Yalnızca boks ringlerindeki başarılarıyla değil insan hakları, siyasi konulardaki duruşu ve savaş karşıtı söylemleriyle de gönülleri fetheden efsane boksör Muhammed Ali’nin ailesi, şampiyon sporcunun cenaze töreninin doğduğu kent olan Luisville’de Cuma günü yapılacağını açıkladı.
Ailenin sözcüsü Bob Gunnell, “O bir dünya vatandaşıydı ve tüm kesimden insanların cenazesine katılmasını isterdi” dedi.
Öte yandan, üç kez ağır siklet boks şampiyonu olan Ali’nin ölüm döşeğinde de kolay teslim olmadığı ortaya çıktı. Kızı Hana, sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamada, Ali’nin son anlarıyla ilgili çarpıcı bir bilgi paylaştı. Efsane boksörün organları durdurduktan sonra kalbi 30 dakika boyunca atmaya sürdürmüş.
Hana’nın mesajında şu ifadeler yer aldı: “Tüm organları durdu ama kalbi atmayı bırakmadı. 30 dakika boyunca… Kalbi atmaya devam ediyordu. Kimse böyle bir şey görmedi. ”
ABD’DE BÜYÜK YANKI UYANDIRDI
Parkinson hastalığıyla mücadele eden 74 yaşındaki Muhammed Ali’nin ölümü, ABD’de çok büyük yankı uyandırdı.
ABD Başkanı Barack Obama da sosyal medya hesabından Muhammed Ali’nin 1965’te Sony Liston’u yendiği maçı paylaşarak, “Dünyayı sarstı ve daha iyi bir yer haline çevirdi. Huzur içinde uyu şampiyon” diye yazdı.
Eski ABD başkanlarından Bill Clinton da “Hoşçakal dostum, birçok yönden harika biriydin” mesajını paylaştı.
Amerikan medyasında yer alan haberlerde, Bill Clinton’un, Muhammed Ali’nin cenaze töreninde bir
konuşma yapacağı belirtildi.
SEPTİK ŞOK NEDİR?
Enfeksiyon sonucu kan basıncı tehlikeli seviyelere düştüğünde hayati risk teşkil eden bir durum oluşuyor.
Bağışıklık sistemi güçsüz insanlarda septik şok ihtimali artıyor.
Belirtileri ise şöyle: Konuşma güçlüğü, kusma, diyare, kafa bulanıklığı, titreme ve kas ağrısı.
Hızlı müdahale iyileşme için önem teşkil ediyor.
Avukatından Reza Zarrab’ı vurma önerisi
Reza Zarrab'ın avukatı mahkemeye "yanına iki güvenlik görevlisi verelim kaçarsa vururlar" dedi, savcılık "parasını ondan alacak adamlara emanet edilemez" diye öneriyi reddetti.
Reza Zarrab’ın avukatı Benjamin Brafman’ın 2 Haziran'daki duruşmada yaptığı bir saati aşan sunumunda yargıç Richard Berman'a müvekkili ile ilgili ilginç bir öneride bulunduğu ortaya çıktı.
Hürriyet’ten Razi Canikligil’in haberine göre; avukat Brafman, başsavcılığın Reza Zarrab'ın kefalet başvurusunun rededilmesi üzerindeki aşırı ısrarcı tutumu üzerine, “Zarrab'ın kaçmaya teşebbüsü olursa, eğer uygun görürseniz güvenlik yetkilileri makul güç kullanabilecekler, hatta eğer izin verilirse onu vurabilirler. Mükemmel değil mi” dedi.
‘GÜVENLİK ŞİRKETİ İLE ANLAŞTIK’
50 milyon dolarlık kefalet paketi ile birlikte ‘Guidepost' isimli bir güvenlik şirketiyle anlaştıklarını belirten avukat Brafman, firmanın Manhattan'da bir apartmanın 15'nci katında bulunan bir daireyi Zarrab için hazırladığını belirterek, cami, doktor ziyaretleri ve mahkemeye ulaşım için özel şoförlü bir minibüsün de hazırlandığını anlattı.
TALEP REDDEDİLDİ
Başsavcı Preet Bharara'yı temsilen bulunan yardımcısı Michael Lockard ise “Bunlar parasını mahkumdan alan gardiyanlar. Kefalet ile dışarıdayken kaçmak, cezaevinden kaçmaktan daha kolay. Zarrab hakkındaki suçlamalar çok güçlü ve olağanüstü kaçma riski var. Bu durumda kendisini Manhattan'da hafif silahlı 2 güvenlik görevlisine teslim etmek, komşuları ve çevresindekilerin yaşamını riske sokar” diye itiraz etti. Sözcü
Reza Zarrab’ın avukatı Benjamin Brafman’ın 2 Haziran'daki duruşmada yaptığı bir saati aşan sunumunda yargıç Richard Berman'a müvekkili ile ilgili ilginç bir öneride bulunduğu ortaya çıktı.
Hürriyet’ten Razi Canikligil’in haberine göre; avukat Brafman, başsavcılığın Reza Zarrab'ın kefalet başvurusunun rededilmesi üzerindeki aşırı ısrarcı tutumu üzerine, “Zarrab'ın kaçmaya teşebbüsü olursa, eğer uygun görürseniz güvenlik yetkilileri makul güç kullanabilecekler, hatta eğer izin verilirse onu vurabilirler. Mükemmel değil mi” dedi.
‘GÜVENLİK ŞİRKETİ İLE ANLAŞTIK’
50 milyon dolarlık kefalet paketi ile birlikte ‘Guidepost' isimli bir güvenlik şirketiyle anlaştıklarını belirten avukat Brafman, firmanın Manhattan'da bir apartmanın 15'nci katında bulunan bir daireyi Zarrab için hazırladığını belirterek, cami, doktor ziyaretleri ve mahkemeye ulaşım için özel şoförlü bir minibüsün de hazırlandığını anlattı.
TALEP REDDEDİLDİ
Başsavcı Preet Bharara'yı temsilen bulunan yardımcısı Michael Lockard ise “Bunlar parasını mahkumdan alan gardiyanlar. Kefalet ile dışarıdayken kaçmak, cezaevinden kaçmaktan daha kolay. Zarrab hakkındaki suçlamalar çok güçlü ve olağanüstü kaçma riski var. Bu durumda kendisini Manhattan'da hafif silahlı 2 güvenlik görevlisine teslim etmek, komşuları ve çevresindekilerin yaşamını riske sokar” diye itiraz etti. Sözcü
Norveç 2025’e kadar fosil yakıtla çalışan araçları yasaklayacak!
Norveç gazetesi Dagens Naerinsliv, 2025 yılına kadar ülkede fosil yakıt kullanan araçların satışının yasaklanacağını duyurdu.
Dagens Naeringsliv, manşetinden populist Framstegspartiet Parti’sine (İlerleme Partisi) atıf yaparak, “FRP, tüm benzinli araçları kaldıracak” yazdı.
İngiliz The Independent internet gazetesinin aktardığı habere göre; siyasi yelpazenin iki kanadından politikacılar da, 2025 yılına kadar Norveç’teki tüm araçların yeşil enerjiyle çalışması konusunda somut sonuçlar üzerinde anlaşmaya vardı.
2025’e kadar fosil yakıtla çalışan araçların trafikten çekilmesi çok önemli bir gelişme. Çünkü Norveç’in gelirinin büyük bir bölümü ülkenin petrol endüstrisinden geliyor.
Haberde, Norveç’in ‘sıfır ormansızlaştırma’ prensiplerine uyan ilk ülke olacağı da belirtildi.
Elektrikli araç üreten ABD merkezli Tesla Motors CEO’su Elon Musk, Norveç’in kararına övgüler düzdü. “Norveç’in benzinli araçları 2025’te yasaklayacağını şimdi duydum. Ne müthiş bir ülke” yazdı.
Dagens Naeringsliv, manşetinden populist Framstegspartiet Parti’sine (İlerleme Partisi) atıf yaparak, “FRP, tüm benzinli araçları kaldıracak” yazdı.
İngiliz The Independent internet gazetesinin aktardığı habere göre; siyasi yelpazenin iki kanadından politikacılar da, 2025 yılına kadar Norveç’teki tüm araçların yeşil enerjiyle çalışması konusunda somut sonuçlar üzerinde anlaşmaya vardı.
2025’e kadar fosil yakıtla çalışan araçların trafikten çekilmesi çok önemli bir gelişme. Çünkü Norveç’in gelirinin büyük bir bölümü ülkenin petrol endüstrisinden geliyor.
Haberde, Norveç’in ‘sıfır ormansızlaştırma’ prensiplerine uyan ilk ülke olacağı da belirtildi.
Elektrikli araç üreten ABD merkezli Tesla Motors CEO’su Elon Musk, Norveç’in kararına övgüler düzdü. “Norveç’in benzinli araçları 2025’te yasaklayacağını şimdi duydum. Ne müthiş bir ülke” yazdı.
Öğrencisiyle kaçan müdür, kızı bırakıp ortadan kayboldu
Mersin'in Anamur ilçesinde öğrencisiyle kaçan okul sahibinin oğlu ve aynı zamanda müdür, kızı otogara bırakıp ortadan kayboldu.
Mersin’in Anamur İlçesi'nde, iddiaya göre öğrencisi T.A'yı kaçırdıktan sonra ‘yoğun mahalle baskısı gördüğü’ belirtilen özel lisenin müdürü Osman Furkan Cengiz, kayıplara karıştı. Genç kız haber verdiği ailesi tarafından Antalya Otogarı’ndan alınarak Anamur'a getirildi.
Okulun sahibinin oğlu ve müdürü olan Osman Furkan Cengiz mezuniyet gününden bir gün sonra kendi öğrencisi T.A ile birlikte özel aracıyla ortadan kayboldu. Yapılan araştırmada önce Gazipaşa ve sonra da Alanya ilçesinden bir bankadan para çektiği belirlendi. Mezuniyet töreni gecesinden sonra sabahın ilk saatlerinde genç kızın, eğitim gördüğü okulun müdürü Osman Furkan Cengiz’in otomobiline bindiği de saptandı. Genç kızın 18 yaşını bitirmiş olması nedeniyle polis ailenin ‘Hayatından endişe ediyoruz’ başvurusunu, sadece ‘Kayıp kişiler’ kapsamında değerlendirerek, başvuruyu tüm emniyet birimlerine bildirdi.
YOĞUN BASKI SONUÇ VERDİ
Anamur'dan lise müdürünün bazı arkadaşları kendisine ulaşarak ‘Anamur'da yer yerinden oynadı’ derken, kızın ailesinin büyük tepki göstermesi ile müdür yoğun şekilde arandı. Antalya’da oldukları anlaşılan müdür ve liseli kız gelişmeler karşısında daha fazla dayanamadı. T.A. kendisinin Antalya otogarında bulunduğunu ailesine bildirdi. Bunun üzerine Antalya'ya giden aile fertleri kızlarını alarak Anamur'a döndü. Öğrencisini kaçıran okulun sahibi ve müdürü Furkan Cengiz'in nerede bulunduğu ise bilinmiyor.
Aynı okulda görev yapan kimya öğretmeni C.C. ile evli olan ve 4 yaşında bir kız çocuğu babası Osman Furkan Cengiz’in, üniversite sınavlarına hazırlanan öğrencisi T.A ile uzun süredir ilişki yaşadığı öne sürülmüştü. DHA
Ünlü lisede tarihi protesto
İstanbul Erkek Lisesi'nde düzenlenen mezuniyet töreninde, okul müdürü konuşma yapmak için kürsüye çıktı. Öğrenciler bu sırada okul müdürünü protesto etmek için sırtlarını döndü. Ayrıca öğrenciler mezuniyet sonrası yaşananların öncesi ve sonrasına ilişkin bir bildiri yayımladı. Bu olay sosyal medyada da çok konuşuldu.
Türkiye’nin en köklü liselerinden biri olan İstanbul Erkek Lisesi’nin 2016 yılı mezuniyet töreninde diplomasını almak için törene katılan öğrenciler okul müdürünü protesto etti. Okul Müdürü Hikmet Konar konuşma yaptığı sırada öğrenciler sırtlarını döndü. Öğrencilerin son aylarda Konar’ın girdiği derslerde de zaman zaman tepki gösterdikleri öğrenildi.
PROTESTO NEDEN GERÇEKLEŞTİ?
Yaşanan protestonun ne sebeple gerçekleştiğine ilişkin yer alan iddia ise, Milli Eğitim Bakanlığı’nın İstanbul’daki 11 lisenin okul müdürlerini, kendilerinin atamaya başlaması, daha önce vakıfların da görüşü alınarak bazı sınavlara tabii tutulan, aynı okulda öğretmen ya da müdür yardımcılığı yapanların müdür olarak görevlendirildiği okullarda bu sistem yapılan yasal düzenlemeyle kaldırılması olarak öne sürüldü. Daha sonra atamayla gelen müdürler de öğrencilerin tepkisiyle karşılaşmaya başladı.
Türkiye'nin en yüksek puanlı Anadolu ve fen liselerinin de aralarında yer aldığı Proje Okullar listesine geçtiğimiz yıl İstanbul (Erkek) Lisesi de alınmıştı.
Milli Eğitim Bakanlığı'na (MEB) bazı okulları seçerek “Proje Okul” yapma, öğretmen ve müdürlerini de sınavsız atama hakkı veren yasal düzenleme, dershaneler yasası olarak bilinen 652 sayılı Kanun hükmünde kararname ile yapılmıştı.
MEZUN ÖĞRENCİLERDEN BİLDİRİ
Konuyla ilgili mezuniyet sonrası sosyal medya üzerinden açıklama yapan öğrenciler, yaşanan protestonun politik bir görüşle alakalı olmadığını belirtti. Açıklamada ayrıca, okul müdürü Hikmet Konar’ın gelmesiyle başlayan kısıtlamalar nedeniyle böyle bir protestonun yapıldığı ifade edildi.
15 ÖĞRETMENE SÜRGÜN İDDİASI
İstanbul Erkek Lisesi'nde 15 yıldır görev yapan tarih öğretmeni Seyit Işık, ‘dine hakaret ettiği' gerekçesiyle geçtiğimiz yılın Aralık ayında görevden alınmıştı. Öğretmenlerinin haksız biçimde görevden alındığını düşünen İstanbul Lisesi öğrencileri Işık'ın görevine iade edilmesi için eylem başlatmıştı.
Öğrenciler, öğretmenlerine ait olan “Özgür düşünceden yana olun, demokrasiden yana olun, insan haklarından yana olun ve sevgiyi daima her şeyin üzerinde tutun. (Seyit Işık) pankartıyla protesto gösterisi düzenlemişlerdi. Sözcü
Türkiye’nin en köklü liselerinden biri olan İstanbul Erkek Lisesi’nin 2016 yılı mezuniyet töreninde diplomasını almak için törene katılan öğrenciler okul müdürünü protesto etti. Okul Müdürü Hikmet Konar konuşma yaptığı sırada öğrenciler sırtlarını döndü. Öğrencilerin son aylarda Konar’ın girdiği derslerde de zaman zaman tepki gösterdikleri öğrenildi.
PROTESTO NEDEN GERÇEKLEŞTİ?
Yaşanan protestonun ne sebeple gerçekleştiğine ilişkin yer alan iddia ise, Milli Eğitim Bakanlığı’nın İstanbul’daki 11 lisenin okul müdürlerini, kendilerinin atamaya başlaması, daha önce vakıfların da görüşü alınarak bazı sınavlara tabii tutulan, aynı okulda öğretmen ya da müdür yardımcılığı yapanların müdür olarak görevlendirildiği okullarda bu sistem yapılan yasal düzenlemeyle kaldırılması olarak öne sürüldü. Daha sonra atamayla gelen müdürler de öğrencilerin tepkisiyle karşılaşmaya başladı.
Türkiye'nin en yüksek puanlı Anadolu ve fen liselerinin de aralarında yer aldığı Proje Okullar listesine geçtiğimiz yıl İstanbul (Erkek) Lisesi de alınmıştı.
Milli Eğitim Bakanlığı'na (MEB) bazı okulları seçerek “Proje Okul” yapma, öğretmen ve müdürlerini de sınavsız atama hakkı veren yasal düzenleme, dershaneler yasası olarak bilinen 652 sayılı Kanun hükmünde kararname ile yapılmıştı.
MEZUN ÖĞRENCİLERDEN BİLDİRİ
Konuyla ilgili mezuniyet sonrası sosyal medya üzerinden açıklama yapan öğrenciler, yaşanan protestonun politik bir görüşle alakalı olmadığını belirtti. Açıklamada ayrıca, okul müdürü Hikmet Konar’ın gelmesiyle başlayan kısıtlamalar nedeniyle böyle bir protestonun yapıldığı ifade edildi.
15 ÖĞRETMENE SÜRGÜN İDDİASI
İstanbul Erkek Lisesi'nde 15 yıldır görev yapan tarih öğretmeni Seyit Işık, ‘dine hakaret ettiği' gerekçesiyle geçtiğimiz yılın Aralık ayında görevden alınmıştı. Öğretmenlerinin haksız biçimde görevden alındığını düşünen İstanbul Lisesi öğrencileri Işık'ın görevine iade edilmesi için eylem başlatmıştı.
Öğrenciler, öğretmenlerine ait olan “Özgür düşünceden yana olun, demokrasiden yana olun, insan haklarından yana olun ve sevgiyi daima her şeyin üzerinde tutun. (Seyit Işık) pankartıyla protesto gösterisi düzenlemişlerdi. Sözcü
4 Haziran 2016 Cumartesi
Türk bilim insanı Amazon’da 1.5 metrelik dev solucan buldu
Çevre bilimci Doç. Dr. Çağan Şekercioğlu, Amazon yağmur ormanında 1.5 metrelik dev solucanı bularak görüntüledi.
ABD Utah Üniversitesi ve Koç Üniversitesi öğretim üyesi, ABD National Geographic Creative Ajansı’nın tek Türk fotoğrafçısı, ekolog, ornitolog ve çevrebilimci Doç. Dr. Çağan Şekercioğlu, Ekvador Amazon yağmur ormanındaki Wild Sumaco Biyolojik Araştırma İstasyonu’nda ender görülen 1.5 metrelik dev solucanı görüntüledi.
Yağmur ormanı kuşlarını araştırmak ve fotoğraflamak için çıktığı zorlu araştırma gezisinde 2 hafta içinde 500’den fazla kuş türünü görüntüleyen Doç. Dr. Şekercioğlu, bu gezide kendisini en çok etkileyenin canlı bir kuş türü değil, çocukluktan beri görmeyi hayal ettiği dev solucan olduğunu söyledi.
Amazon yağmur ormanındaki dev solucana ilişkin bilgi veren Doç. Dr. Çağan Şekercioğlu, şunları söyledi:
"Amazon yağmur ormanında bazı canlılar devleşebiliyor. Bu 1.5 metrelik dev solucan, yıllardır görmek istediğim bir canlıydı. Yerel rehberim, 2 metre uzunlukta ve neredeyse 1 kilo olanını görmüş. Ataköy’de çocukken taşların altında en büyük solucanı arardım. En sonunda Amazon’da buldum. Ekvador’da yağmurlu mevsim olmasından dolayı arazideki hemen her günümüzde yağmur yedik, çalışmalarımız aksadı, sel tehlikesi atlattık, yolda giderken üzerimize gelen heyelandan zor kaçtık. Ama her zaman olduğu gibi, yağmur ormanında yüzlerce muhteşem canlı türü gördüm. Grison denilen ve görülmesi zor olan su samuru ile sansar arası bir canlının yavrularını ilk kez görüntüledim. 2 haftada 500’den fazla kuş türü kaydettim. Ama en büyük sürpriz, bu dev solucan oldu. Dünyadaki en büyük tür bu değil. Dünyada bilinen yaklaşık 6 bin toprak solucanı türü arasında, Avustralya dev Gıppsland solucanı 3 metreyi bulabiliyor ama soyu tehlikede ve görmek neredeyse imkansız. Buradaki toprak çok verimli olduğundan, birçok canlı daha büyük oluyor. Bu dev solucanlar toprağı havalandırarak daha verimli hale getiriyor."
Doç. Dr. Şekercioğlu, dünyada 7 binden fazla kuş türünü doğada görmüş ender kişilerden. TÜBİTAK Bilim Özel Ödülü’nü alan tek biyolog olan Doç. Dr. Şekercioğlu, 2001 yılından bu yana Doğu Anadolu’da ekoloji ve yaban hayatı araştırmaları yapıyor. Doç. Dr. Şekercioğlu, 2007 yılında kurduğu KuzeyDoğa Derneği’yle bölgenin hızla yok edilen doğasını kurtarmak için çalışmalar da yürütüyor. DHA
ABD Utah Üniversitesi ve Koç Üniversitesi öğretim üyesi, ABD National Geographic Creative Ajansı’nın tek Türk fotoğrafçısı, ekolog, ornitolog ve çevrebilimci Doç. Dr. Çağan Şekercioğlu, Ekvador Amazon yağmur ormanındaki Wild Sumaco Biyolojik Araştırma İstasyonu’nda ender görülen 1.5 metrelik dev solucanı görüntüledi.
Yağmur ormanı kuşlarını araştırmak ve fotoğraflamak için çıktığı zorlu araştırma gezisinde 2 hafta içinde 500’den fazla kuş türünü görüntüleyen Doç. Dr. Şekercioğlu, bu gezide kendisini en çok etkileyenin canlı bir kuş türü değil, çocukluktan beri görmeyi hayal ettiği dev solucan olduğunu söyledi.
Amazon yağmur ormanındaki dev solucana ilişkin bilgi veren Doç. Dr. Çağan Şekercioğlu, şunları söyledi:
"Amazon yağmur ormanında bazı canlılar devleşebiliyor. Bu 1.5 metrelik dev solucan, yıllardır görmek istediğim bir canlıydı. Yerel rehberim, 2 metre uzunlukta ve neredeyse 1 kilo olanını görmüş. Ataköy’de çocukken taşların altında en büyük solucanı arardım. En sonunda Amazon’da buldum. Ekvador’da yağmurlu mevsim olmasından dolayı arazideki hemen her günümüzde yağmur yedik, çalışmalarımız aksadı, sel tehlikesi atlattık, yolda giderken üzerimize gelen heyelandan zor kaçtık. Ama her zaman olduğu gibi, yağmur ormanında yüzlerce muhteşem canlı türü gördüm. Grison denilen ve görülmesi zor olan su samuru ile sansar arası bir canlının yavrularını ilk kez görüntüledim. 2 haftada 500’den fazla kuş türü kaydettim. Ama en büyük sürpriz, bu dev solucan oldu. Dünyadaki en büyük tür bu değil. Dünyada bilinen yaklaşık 6 bin toprak solucanı türü arasında, Avustralya dev Gıppsland solucanı 3 metreyi bulabiliyor ama soyu tehlikede ve görmek neredeyse imkansız. Buradaki toprak çok verimli olduğundan, birçok canlı daha büyük oluyor. Bu dev solucanlar toprağı havalandırarak daha verimli hale getiriyor."
Doç. Dr. Şekercioğlu, dünyada 7 binden fazla kuş türünü doğada görmüş ender kişilerden. TÜBİTAK Bilim Özel Ödülü’nü alan tek biyolog olan Doç. Dr. Şekercioğlu, 2001 yılından bu yana Doğu Anadolu’da ekoloji ve yaban hayatı araştırmaları yapıyor. Doç. Dr. Şekercioğlu, 2007 yılında kurduğu KuzeyDoğa Derneği’yle bölgenin hızla yok edilen doğasını kurtarmak için çalışmalar da yürütüyor. DHA
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)