Geçirdiği rahatsızlık sonucu bir süredir İzmir'de tedavi gören Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın dayısı Saim Mutlu'nun tedavisinin İstanbul'da devam edeceği öğrenildi.
İzmir’in Tire ilçesinde ikamet eden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın dayısı Saim Mutlu, geçirdiği rahatsızlık sonrası bir süredir Tire Devlet Hastanesinde tedavi görüyordu.
Rahatsızlıklarının artması üzerine doktorlar, Mutlu'nun tedavisinin İstanbul'da devam etmesi kararını aldı. Saim Mutlu'nun bugün sabah saat 03.00 sıralarında 112 ambulansı ile İzmir'e oradan da ambulans uçakla İstanbul’da özel bir hastaneye sevk edildiği öğrenildi. ntv
9 Temmuz 2016 Cumartesi
Bayram tatilinde acı bilanço: 107 ölü
Bayram tatilinin 7'ncı gününde yurt genelinde karayollarında meydana gelen trafik kazalarında 107 kişi yaşamını yitirdi, 337 kişi de yaralandı.
Bakanlar Kurulu kararıyla Ramazan bayramının arife günü olan 4 Temmuz pazartesi ile ardından 8 Temmuz cuma gününü kamu personelinin idari izinli sayılmasıyla 9 güne çıkan Ramazan Bayramı tatilinde kentler boşaldı. Başta İstanbul olmak üzere büyük kentlerden sahillere 1 Temmuz cuma akşamından başlayan ‘bayram göçü’ arife gününe kadar sürdü. TEM başta olmak üzere şehirlerarası yollarda trafik zaman zaman kilitlenirken, uyarılara ve alınan önlemlere karşın trafik kazalarıyla yollar yine kan gölüne döndü.
GÜN GÜN KAZALAR
Yurt genelindeki karayollarında geçen cuma akşamından bugün gece yarısına kadar meydana gelen kazalarda 99 kişi yaşamını yitirdi, 312 kişi de yaralandı. En fazla kaza 26 kişinin öldüğü 72 kişinin yaralandığı pazar günü meydana geldi.
Gün gün kaza bilançosu şöyle:
* 1 TEMMUZ: Cuma günü Sakarya, Bursa ve Denizli’de meydana gelen 3 kazada 9 kişi yaralandı.
* 2 TEMMUZ: Cumartesi günü Bolu, Antalya, Kayseri, Aydın, Kocaeli, Şanlıurfa, Trabzon ve Bursa’da ölümle sonuçlanan kazalarda 13 kişi yaşamını yitirdi. Bolu’da tünel girişine çarpan TIR’da 5 kişi yanarak can verdi. Ölümlü kazalarla diğer kazalarda toplam 29 kişi yaralandı.
* 3 TEMMUZ: Pazar günü Sinop, Bursa, Antalya, Denizli, Niğde, Aydın, Bilecik, Isparta ve Mersin’de ölümle sonuçlanan kazalarda 26 kişi yaşamını yitirdi. Sinop’taki kazada 5, Bursa’daki kazada 4, Antalya, Denizli, Aydın, Niğde, Bilecik’teki kazada 2’şer kişi öldü. Bu kazalar ve aynı gün meydana gelen trafik kazalarında 72 kişi yaralandı.
* 4 TEMMUZ: Ramazan Bayramı arifesi pazartesi günü Samsun, Kahramanmaraş, Kayseri, Adıyaman, Sakarya, Bayburt Muğla, Şanlıurfa ve Kastamonu’da meydana gelen kazalarda 19 kişi yaşamını yitirdi. Samsun’daki kazada 4, Kahramanmaraş’taki kazada 3 kişi öldü. Pazartesi günü ölümle sonuçlanan kazalar ve diğer kazalarda 48 kişi yaralandı.
* 5 TEMMUZ: Bayramın ilk günü olan salı günü Bolu, Konya, Antalya, Çorum, Denizli, Tekirdağ, Sivas, Bursa’da meydana gelen kazalarda 11 kişi yaşamını yitirdi 57 kişi yaralandı.
*6 TEMMUZ: Bayramın 2’nci günü olan çarşamba günü Antalya, Sakarya, Kırıkkale, Aydın, İzmir, Manisa, Kahramanmaraş, Kocaeli, Kastamonu, Gaziantep, Konya ve Karabük’te meydana gelen kazalarda 11 kişi yaşamını yitirdi, 37 kişi yaralandı.
*7 TEMMUZ: Bayramın 3’üncü günü olan perşembe günü Kocaeli, Kırıkkale, Adana, Elazığ, İzmir, Denizli, Zonguldak, Muğla, Adiyaman, Sakarya, Afyon, Kastamonu, Van, Balıkesir, Hakkari ve Isparta’da meydana gelen 21 ayrı kazada 19 kişi yaşamını yitirdi, 60 kişi yaralandı. Kocaeli Kartepe’deki kazada 4 kişi öldü, 1 kişi yaralandı.
*8 TEMMUZ: Bayram tatilinin 7’nci gününde saat 17.00’ye kadar Hatay, Çorum, Antalya, Rize, Kütahya, Şanlıurfa, Aksaray ve Gaziantep’te meydana gelen 9 ayrı kazada 8 kişi hayatını kaybetti, 25 kişi yaralandı. DHA
Bakanlar Kurulu kararıyla Ramazan bayramının arife günü olan 4 Temmuz pazartesi ile ardından 8 Temmuz cuma gününü kamu personelinin idari izinli sayılmasıyla 9 güne çıkan Ramazan Bayramı tatilinde kentler boşaldı. Başta İstanbul olmak üzere büyük kentlerden sahillere 1 Temmuz cuma akşamından başlayan ‘bayram göçü’ arife gününe kadar sürdü. TEM başta olmak üzere şehirlerarası yollarda trafik zaman zaman kilitlenirken, uyarılara ve alınan önlemlere karşın trafik kazalarıyla yollar yine kan gölüne döndü.
GÜN GÜN KAZALAR
Yurt genelindeki karayollarında geçen cuma akşamından bugün gece yarısına kadar meydana gelen kazalarda 99 kişi yaşamını yitirdi, 312 kişi de yaralandı. En fazla kaza 26 kişinin öldüğü 72 kişinin yaralandığı pazar günü meydana geldi.
Gün gün kaza bilançosu şöyle:
* 1 TEMMUZ: Cuma günü Sakarya, Bursa ve Denizli’de meydana gelen 3 kazada 9 kişi yaralandı.
* 2 TEMMUZ: Cumartesi günü Bolu, Antalya, Kayseri, Aydın, Kocaeli, Şanlıurfa, Trabzon ve Bursa’da ölümle sonuçlanan kazalarda 13 kişi yaşamını yitirdi. Bolu’da tünel girişine çarpan TIR’da 5 kişi yanarak can verdi. Ölümlü kazalarla diğer kazalarda toplam 29 kişi yaralandı.
* 3 TEMMUZ: Pazar günü Sinop, Bursa, Antalya, Denizli, Niğde, Aydın, Bilecik, Isparta ve Mersin’de ölümle sonuçlanan kazalarda 26 kişi yaşamını yitirdi. Sinop’taki kazada 5, Bursa’daki kazada 4, Antalya, Denizli, Aydın, Niğde, Bilecik’teki kazada 2’şer kişi öldü. Bu kazalar ve aynı gün meydana gelen trafik kazalarında 72 kişi yaralandı.
* 4 TEMMUZ: Ramazan Bayramı arifesi pazartesi günü Samsun, Kahramanmaraş, Kayseri, Adıyaman, Sakarya, Bayburt Muğla, Şanlıurfa ve Kastamonu’da meydana gelen kazalarda 19 kişi yaşamını yitirdi. Samsun’daki kazada 4, Kahramanmaraş’taki kazada 3 kişi öldü. Pazartesi günü ölümle sonuçlanan kazalar ve diğer kazalarda 48 kişi yaralandı.
* 5 TEMMUZ: Bayramın ilk günü olan salı günü Bolu, Konya, Antalya, Çorum, Denizli, Tekirdağ, Sivas, Bursa’da meydana gelen kazalarda 11 kişi yaşamını yitirdi 57 kişi yaralandı.
*6 TEMMUZ: Bayramın 2’nci günü olan çarşamba günü Antalya, Sakarya, Kırıkkale, Aydın, İzmir, Manisa, Kahramanmaraş, Kocaeli, Kastamonu, Gaziantep, Konya ve Karabük’te meydana gelen kazalarda 11 kişi yaşamını yitirdi, 37 kişi yaralandı.
*7 TEMMUZ: Bayramın 3’üncü günü olan perşembe günü Kocaeli, Kırıkkale, Adana, Elazığ, İzmir, Denizli, Zonguldak, Muğla, Adiyaman, Sakarya, Afyon, Kastamonu, Van, Balıkesir, Hakkari ve Isparta’da meydana gelen 21 ayrı kazada 19 kişi yaşamını yitirdi, 60 kişi yaralandı. Kocaeli Kartepe’deki kazada 4 kişi öldü, 1 kişi yaralandı.
*8 TEMMUZ: Bayram tatilinin 7’nci gününde saat 17.00’ye kadar Hatay, Çorum, Antalya, Rize, Kütahya, Şanlıurfa, Aksaray ve Gaziantep’te meydana gelen 9 ayrı kazada 8 kişi hayatını kaybetti, 25 kişi yaralandı. DHA
1200 MEB çalışanına Facebook soruşturması iddiası
Eğitim-Sen Gaziantep Şube Başkanı İrfan Okur, İçişleri ve Adalet Bakanlıkları bünyesinde kurulan bir izleme biriminin, memurların üç yıllık Facebook paylaşımlarını mercek altına aldığını iddia etti. Bu kapsamda kendisiyle birlikte iki öğretmenin ifadesinin alındığını söyleyen Okur, bin 200 Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) çalışanının ifadesinin alınacağını ileri sürdü.
Okur’un iddiasına göre memurların 2013-2016 yılları arasındaki Facebook paylaşımlarını incelemek üzere İçişleri ve Adalet Bakanlıkları bünyesinde bir izleme birimi kuruldu. İzleme birimi, 1200 eğitim çalışanından oluşan bir isim listesi hazırlayarak MEB’e sundu. MEB’in oluru doğrultusunda müfettişler Gaziantep’e giderek, 23 Haziran’da Okur ve iki öğretmenin ifadesini aldı.
Kendisine Emniyet tarafından hazırlanan bir CD üzerinden sorular yöneltildiğini ileri süren Okur, 2013-2016 yılları arasındaki 40 paylaşımının gösterildiğini belirtti. Paylaşımlar arasında sendikal etkinlik ve ziyaretlerin duyuruları ve ulusal haberler de yer alıyor. Paylaşımlardan ötürü kamu görevlilerine “devlet büyüklerine hakaret” ve “yasadışı örgüt propagandası” suçlamaları yöneltildi.
Gazeteci İsmail Saymaz’ın bir TV’de yaptığı Ensar Vakfı’na ilişkin konuşma kaydının paylaşımı ise “devlet büyüklerine hakaret” sayıldı. Okur ifadesinde, suçlamaları reddetti ve “Paylaşımlarda devlet büyüklerine hakaret ve örgüt propagandası yoktur. Bunu tasvip etmek mümkün değildir. Aksine paylaşımlarda terör eylemleri kınanmaktadır” dedi. Hürriyet
Okur’un iddiasına göre memurların 2013-2016 yılları arasındaki Facebook paylaşımlarını incelemek üzere İçişleri ve Adalet Bakanlıkları bünyesinde bir izleme birimi kuruldu. İzleme birimi, 1200 eğitim çalışanından oluşan bir isim listesi hazırlayarak MEB’e sundu. MEB’in oluru doğrultusunda müfettişler Gaziantep’e giderek, 23 Haziran’da Okur ve iki öğretmenin ifadesini aldı.
Kendisine Emniyet tarafından hazırlanan bir CD üzerinden sorular yöneltildiğini ileri süren Okur, 2013-2016 yılları arasındaki 40 paylaşımının gösterildiğini belirtti. Paylaşımlar arasında sendikal etkinlik ve ziyaretlerin duyuruları ve ulusal haberler de yer alıyor. Paylaşımlardan ötürü kamu görevlilerine “devlet büyüklerine hakaret” ve “yasadışı örgüt propagandası” suçlamaları yöneltildi.
Gazeteci İsmail Saymaz’ın bir TV’de yaptığı Ensar Vakfı’na ilişkin konuşma kaydının paylaşımı ise “devlet büyüklerine hakaret” sayıldı. Okur ifadesinde, suçlamaları reddetti ve “Paylaşımlarda devlet büyüklerine hakaret ve örgüt propagandası yoktur. Bunu tasvip etmek mümkün değildir. Aksine paylaşımlarda terör eylemleri kınanmaktadır” dedi. Hürriyet
Eşine ‘şişman ve kısa’ diyen kocaya 50 bin TLtazminat cezası
Mahkeme, davacı kocanın eşine karşı “kısa boylu, şişman olduğu ve kendisine layık olmadığı” şeklinde sözler sarf ederek duygusal şiddet içeren davranışlarda bulunduğunu belirtti.
İstanbul'da yaşayan E.T. ile H.T. geçen yıl haziran ayında evlendi. Evlendikten 2 ay sonra çift, karşılıklı olarak mahkemeye başvurarak boşanma davası açtı. E.T., karısıyla aralarında sürekli tartışma yaşandığını, birbirlerine ruhsal ve fiziksel olarak uyum sağlayamadıklarını öne sürerken karşı dava açan H.T. ise kocasının müşterek evi terk ettiğini, evin ihtiyaçlarıyla ilgilenmediğini ve “kısa boylu, şişman ve kendisine layık olmadığı” şeklinde sözler kullanarak mesajlar attığını iddia etti.
50 BİN TL NAFAKA
Habertürk’ten Serdar Kulaksız’ın haberine göre, aile mahkemesi geçtiğimiz günlerde dosyayı karara bağladı. Mahkeme, evlilik birliği içerisinde davacı kocanın eşine karşı “kısa boylu, şişman olduğu ve kendisine layık olmadığı” şeklinde sözler sarf ederek duygusal şiddet içeren davranışlarda bulunduğunu belirtti. Buna karşın kadının boşanmaya sebep olan olaylarda hiçbir kusurunun ispat edilemediği belirtilen kararda, koca E.T.'nin ağır kusurlu davranışları sonucu evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı ifade edildi. Hiç kimsenin kendi kusuruna dayanarak hak elde edemeyeceğini belirten mahkeme, kocanın açtığı boşanma davasını reddederken, kadının açtığı boşanma davasının kabulüne karar verdi. 400 TL nafakaya hükmeden mahkeme, kocanın eşine karşı kullandığı “şişman ve kısa boylu olduğu, kendisine layık olmadığı” sözleri nedeniyle 50 bin TL maddi ve manevi tazminatın kocadan alınarak eşine verilmesine karar verdi.
İstanbul'da yaşayan E.T. ile H.T. geçen yıl haziran ayında evlendi. Evlendikten 2 ay sonra çift, karşılıklı olarak mahkemeye başvurarak boşanma davası açtı. E.T., karısıyla aralarında sürekli tartışma yaşandığını, birbirlerine ruhsal ve fiziksel olarak uyum sağlayamadıklarını öne sürerken karşı dava açan H.T. ise kocasının müşterek evi terk ettiğini, evin ihtiyaçlarıyla ilgilenmediğini ve “kısa boylu, şişman ve kendisine layık olmadığı” şeklinde sözler kullanarak mesajlar attığını iddia etti.
50 BİN TL NAFAKA
Habertürk’ten Serdar Kulaksız’ın haberine göre, aile mahkemesi geçtiğimiz günlerde dosyayı karara bağladı. Mahkeme, evlilik birliği içerisinde davacı kocanın eşine karşı “kısa boylu, şişman olduğu ve kendisine layık olmadığı” şeklinde sözler sarf ederek duygusal şiddet içeren davranışlarda bulunduğunu belirtti. Buna karşın kadının boşanmaya sebep olan olaylarda hiçbir kusurunun ispat edilemediği belirtilen kararda, koca E.T.'nin ağır kusurlu davranışları sonucu evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı ifade edildi. Hiç kimsenin kendi kusuruna dayanarak hak elde edemeyeceğini belirten mahkeme, kocanın açtığı boşanma davasını reddederken, kadının açtığı boşanma davasının kabulüne karar verdi. 400 TL nafakaya hükmeden mahkeme, kocanın eşine karşı kullandığı “şişman ve kısa boylu olduğu, kendisine layık olmadığı” sözleri nedeniyle 50 bin TL maddi ve manevi tazminatın kocadan alınarak eşine verilmesine karar verdi.
Hileli boşanmayı SGK affetmiyor
2013’te savcılığa suç duyurusu uygulaması kaldırılınca hileli boşandığı için aylığı kesilenler geçen yıl 19.277’ye ulaştı.
Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK), 2015 yılında ölüm aylığı alan 19 bin 277 kişinin boşandığı eşi ile fiilen birlikte yaşadığını tespit ederek aylıklarını kesti. SGK, bu kişilerden, haksız yere aldıkları aylıkları da yasal faiziyle geri istedi. Habertürk’ten Ahmet Kıvanç ve Tahsin Akça’nın haberine göre, SGK'dan ölüm aylığı bağlatmak için öteden beri çeşitli hilelere başvuruluyor. Bekâr kız çocuklarına sağlanan ölen anne babalarından yetim aylığı hakkından yararlanmak için eşiyle muvazaalı olarak boşanma uygulaması en yaygın yöntemi oluşturuyor. Ölüm döşeğindeki kayınpederinden dul aylığı bağlatmak için kocasından boşanıp kayınpederiyle resmi nikâh kıyanlara da rastlanıyor.
Son yıllarda mevzuatta yapılan değişiklikler ile Yargıtay tarafından verilen bazı kararlar, kamuoyunda kafaların karışmasına yol açtı. Kafa karışıklığının en önemli sebebi, SGK'nın 2013 yılında yaptığı yönetmelik değişikliği oldu. SGK, “Fazla veya Yersiz Ödemelerin Tahsiline İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik”te 2013 yılında gerçekleştirdiği değişiklikle, “Boşanma nedeniyle gelir veya aylık bağlandıktan sonra boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşanması” durumunda savcılığa suç duyurusunda bulunma uygulamasına son verdi. Bu değişiklik, ölüm aylığı almak için boşandığı eşiyle birlikte yaşayanların artık aylıklarının kesilmeyeceği şeklinde algılandı.
DOLANDIRICILIK İÇİN SUÇ DUYURUSU YOK
Bu değişiklikten önce, SGK, boşandığı eşiyle birlikte yaşadığı tespit edilenlerin hem aylığını kesiyor hem de cumhuriyet savcılıklarına, dolandırıcılık iddiasıyla suç duyurusunda bulunuyordu. Yapılan yargılamada, devleti dolandırmaktan dolayı 3 yıldan 7 yıla kadar hapis cezası isteniyordu. Bu kişiler ayrıca, yetim aylığı alarak elde ettikleri toplam menfaatin 2 katından az olmamak üzere adli para cezasıyla cezalandırılıyorlardı.
Ancak, dolandırıcılık iddiasını kanıtlamak çok zor olduğu için uzun süren yargılamalar genellikle SGK'nın aleyhine sonuçlanıyordu. SGK bu nedenle yönetmeliği değiştirerek suç duyurusunda bulunma uygulamasından vazgeçti ancak aylıkları kesmeye devam etti.
ÖDEME SGK'NIN HATASINDAN OLMUŞSA ZAMAN AŞIMI SÜRESİ 5 YIL
5510 sayılı kanunun 96. maddesine göre, Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından yapılan “yersiz ödemeler” geri alınıyor. Yersiz ödeme vatandaşın kusurlu veya kasıtlı davranışlarından doğmuşsa, hatalı işlemin tespit tarihinden geriye doğru 10 yıllık süre içinde yapılan ödemeler geri alınıyor. Yersiz ödeme, SGK'nın hatalı işlemlerinden kaynaklanmışsa bu kez zaman aşımı süresi 5 yıl olarak uygulanıyor. Yersiz ödenen aylıkların 24 ay içerisinde SGK'ya iade edilmemesi halinde, ayrıca o dönemde yürürlükte olan kanuni faiz uygulanıyor.
96'NCI MADDEYE GÖRE KİMLERİN AYLIĞI KESİLİR?
5510 sayılı kanunun 96. Maddesi, ölüm aylığının yanı sıra haksız yere alınan diğer aylık ve gelirlerin de faiziyle birlikte kuruma iade edilmesini emrediyor. Bu nedenle, mağdur olmamak için hangi durumlarda aylık ve gelirin kesileceğini bilmek ve bu durumunu SGK'ya yazılı olarak bildirmek önem taşıyor. Aylık kesilmesini ve kesilmemesini gerektiren durumlar şöyle:
506 SAYILI YASA KAPSAMINDAKİLER (SSK):
-Yaşlılık aylığı alanlar kamu işyerlerinde çalışmaya başladıklarında bu aylıkları kesilir. İşçi statüsünde, sosyal güvenlik destek primi ödeyerek çalışabilirler. Bağ-Kur'lu olarak aylıkları kesilmeden çalışabilirler.
– Malullük aylığı özel sektörde çalışmaya başladıklarında kesilir; Bağ-Kur'lu olarak ya da kamuda çalışırlarsa kesilmez. 2925
VE 1479 SAYILI YASA KAPSAMINDAKİLER (BAĞ-KUR):
– Yaşlılık aylığı kamuda çalışmaya başladıklarında kesilir. İşçi statüsünde sosyal güvenlik destek primi ödeyerek çalışabilirler. Bağ-Kur'lu olarak, aylıkları kesilmeden çalışabilirler.
– Malullük aylığı özel sektörde, kamuda veya kendi adlarına Bağ-Kur'lu olarak çalışmaları durumunda kesilmez.
5434 SAYILI YASA KAPSAMINDAKİLER (EMEKLİ SANDIĞI):
– Emekli aylığı özel sektör ve Bağ- Kur'lu olarak çalışmaları halinde kesilmez. Kamuda çalışmaya başlarlarsa emekli aylıkları kesilip sigortaları yatırılmaya devam eder.
-Vazife malullüğü: Kamuda, özel sektörde veya Bağ-Kur'lu çalışmaları durumunda aylıkları kesilmez.
ANAYASA MAHKEMESİ'NİN 2011'DEKİ KARARIYLA İADENİN ÖNÜ AÇILDI
SGK'nın bu işleminin yasal dayanağını, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun “Gelir ve aylık bağlanmayacak haller” başlıklı 56. maddesinin 2. fıkrası oluşturuyor. Söz konusu fıkra, “Eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıkları kesilir. Bu kişilere ödenmiş olan tutarlar, 96'ncı madde hükümlerine göre geri alınır” diyor. Sosyal güvenlik mevzuatına 1 Ekim 2008 tarihinde giren söz konusu düzenlemenin Anayasa'ya aykırı olduğu iddiasıyla 2009 yılında Diyarbakır, Zonguldak ve Malatya iş mahkemelerince Anayasa Mahkemesi'ne başvuruldu. AYM, 2011 yılında verdiği kararla, bu düzenlemenin Anayasa'ya aykırı olmadığı hükmüne vardı ve tartışmayı noktaladı. Zaman zaman Yargıtay tarafından halen, bu konuda açılmış davalarda, aylığı kesilenler lehine karar verildiği olabiliyor. Ancak, bu kararların gerekçesi çoğunlukla, fiilen birlikte yaşadıklarının yeterli delille kanıtlanmaması olarak gösteriliyor. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 2012 yılında verdiği içtihat niteliğindeki kararda, “eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen” şeklindeki kanun hükmünün tartışmasız olduğuna dikkat çekildi. Kararda, kanunun, boşanmanın muvazaalı olup olmadığını sorgulamadan, eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen kişilerin aylıklarının kesilmesini emrettiği vurgulandı.
KIZ ÇOCUKLARI EVLENDİĞİ ZAMAN AYLIK KESİLİYOR
Kanun uyarınca, anne babasından dolayı yetim aylığı alan kız çocukları evlendiklerinde aylıkları kesiliyor. Boşandıkları takdirde ise yetim aylığı yeniden bağlanıyor.
HİLE NASIL TESPİT EDİLİYOR?
Çoğunlukla Alo 170 hattına gelen ihbarlar değerlendiriliyor.
– İhbarlar daha çok kişilerin komşusu, kardeşi gibi yakınları tarafından yapılıyor.
– İhbarlar sıraya konulup kamu kurumlarından alınan bilgilerle adresten çevre soruşturması yapılıyor.
– İlk olarak şikâyetçi olan kişilerden yazılı ifade alınıyor. Sonra ekipler bir dedektif gibi inceleme yapmaya başlıyor.
– Önce muhtardan bilgi alınıyor. Komşularından, marketinden, çevresindekilerden ifadeler alınıyor.
– Genelde olumsuz bir görüntü yaşanmaması için eve gidilmiyor. Çevreden gizli soruşturma yapılıyor.
AYLIĞI KESİLENLER ÇOĞUNLUKLA İŞÇİ
SGK 2015 yılında 4/a (SSK) statüsündeki 15 bin 488 kişinin 4/b (Bağ-Kur) statüsündeki 684 kişinin ve 4/c ( Emekli Sandığı) statüsündeki 3 bin 105 kişinin ölüm aylığını, “boşandığı eşi ile fiilen birlikte yaşadıkları” için kesti. (Sözcü)
Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK), 2015 yılında ölüm aylığı alan 19 bin 277 kişinin boşandığı eşi ile fiilen birlikte yaşadığını tespit ederek aylıklarını kesti. SGK, bu kişilerden, haksız yere aldıkları aylıkları da yasal faiziyle geri istedi. Habertürk’ten Ahmet Kıvanç ve Tahsin Akça’nın haberine göre, SGK'dan ölüm aylığı bağlatmak için öteden beri çeşitli hilelere başvuruluyor. Bekâr kız çocuklarına sağlanan ölen anne babalarından yetim aylığı hakkından yararlanmak için eşiyle muvazaalı olarak boşanma uygulaması en yaygın yöntemi oluşturuyor. Ölüm döşeğindeki kayınpederinden dul aylığı bağlatmak için kocasından boşanıp kayınpederiyle resmi nikâh kıyanlara da rastlanıyor.
Son yıllarda mevzuatta yapılan değişiklikler ile Yargıtay tarafından verilen bazı kararlar, kamuoyunda kafaların karışmasına yol açtı. Kafa karışıklığının en önemli sebebi, SGK'nın 2013 yılında yaptığı yönetmelik değişikliği oldu. SGK, “Fazla veya Yersiz Ödemelerin Tahsiline İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik”te 2013 yılında gerçekleştirdiği değişiklikle, “Boşanma nedeniyle gelir veya aylık bağlandıktan sonra boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşanması” durumunda savcılığa suç duyurusunda bulunma uygulamasına son verdi. Bu değişiklik, ölüm aylığı almak için boşandığı eşiyle birlikte yaşayanların artık aylıklarının kesilmeyeceği şeklinde algılandı.
DOLANDIRICILIK İÇİN SUÇ DUYURUSU YOK
Bu değişiklikten önce, SGK, boşandığı eşiyle birlikte yaşadığı tespit edilenlerin hem aylığını kesiyor hem de cumhuriyet savcılıklarına, dolandırıcılık iddiasıyla suç duyurusunda bulunuyordu. Yapılan yargılamada, devleti dolandırmaktan dolayı 3 yıldan 7 yıla kadar hapis cezası isteniyordu. Bu kişiler ayrıca, yetim aylığı alarak elde ettikleri toplam menfaatin 2 katından az olmamak üzere adli para cezasıyla cezalandırılıyorlardı.
Ancak, dolandırıcılık iddiasını kanıtlamak çok zor olduğu için uzun süren yargılamalar genellikle SGK'nın aleyhine sonuçlanıyordu. SGK bu nedenle yönetmeliği değiştirerek suç duyurusunda bulunma uygulamasından vazgeçti ancak aylıkları kesmeye devam etti.
ÖDEME SGK'NIN HATASINDAN OLMUŞSA ZAMAN AŞIMI SÜRESİ 5 YIL
5510 sayılı kanunun 96. maddesine göre, Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından yapılan “yersiz ödemeler” geri alınıyor. Yersiz ödeme vatandaşın kusurlu veya kasıtlı davranışlarından doğmuşsa, hatalı işlemin tespit tarihinden geriye doğru 10 yıllık süre içinde yapılan ödemeler geri alınıyor. Yersiz ödeme, SGK'nın hatalı işlemlerinden kaynaklanmışsa bu kez zaman aşımı süresi 5 yıl olarak uygulanıyor. Yersiz ödenen aylıkların 24 ay içerisinde SGK'ya iade edilmemesi halinde, ayrıca o dönemde yürürlükte olan kanuni faiz uygulanıyor.
96'NCI MADDEYE GÖRE KİMLERİN AYLIĞI KESİLİR?
5510 sayılı kanunun 96. Maddesi, ölüm aylığının yanı sıra haksız yere alınan diğer aylık ve gelirlerin de faiziyle birlikte kuruma iade edilmesini emrediyor. Bu nedenle, mağdur olmamak için hangi durumlarda aylık ve gelirin kesileceğini bilmek ve bu durumunu SGK'ya yazılı olarak bildirmek önem taşıyor. Aylık kesilmesini ve kesilmemesini gerektiren durumlar şöyle:
506 SAYILI YASA KAPSAMINDAKİLER (SSK):
-Yaşlılık aylığı alanlar kamu işyerlerinde çalışmaya başladıklarında bu aylıkları kesilir. İşçi statüsünde, sosyal güvenlik destek primi ödeyerek çalışabilirler. Bağ-Kur'lu olarak aylıkları kesilmeden çalışabilirler.
– Malullük aylığı özel sektörde çalışmaya başladıklarında kesilir; Bağ-Kur'lu olarak ya da kamuda çalışırlarsa kesilmez. 2925
VE 1479 SAYILI YASA KAPSAMINDAKİLER (BAĞ-KUR):
– Yaşlılık aylığı kamuda çalışmaya başladıklarında kesilir. İşçi statüsünde sosyal güvenlik destek primi ödeyerek çalışabilirler. Bağ-Kur'lu olarak, aylıkları kesilmeden çalışabilirler.
– Malullük aylığı özel sektörde, kamuda veya kendi adlarına Bağ-Kur'lu olarak çalışmaları durumunda kesilmez.
5434 SAYILI YASA KAPSAMINDAKİLER (EMEKLİ SANDIĞI):
– Emekli aylığı özel sektör ve Bağ- Kur'lu olarak çalışmaları halinde kesilmez. Kamuda çalışmaya başlarlarsa emekli aylıkları kesilip sigortaları yatırılmaya devam eder.
-Vazife malullüğü: Kamuda, özel sektörde veya Bağ-Kur'lu çalışmaları durumunda aylıkları kesilmez.
ANAYASA MAHKEMESİ'NİN 2011'DEKİ KARARIYLA İADENİN ÖNÜ AÇILDI
SGK'nın bu işleminin yasal dayanağını, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun “Gelir ve aylık bağlanmayacak haller” başlıklı 56. maddesinin 2. fıkrası oluşturuyor. Söz konusu fıkra, “Eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıkları kesilir. Bu kişilere ödenmiş olan tutarlar, 96'ncı madde hükümlerine göre geri alınır” diyor. Sosyal güvenlik mevzuatına 1 Ekim 2008 tarihinde giren söz konusu düzenlemenin Anayasa'ya aykırı olduğu iddiasıyla 2009 yılında Diyarbakır, Zonguldak ve Malatya iş mahkemelerince Anayasa Mahkemesi'ne başvuruldu. AYM, 2011 yılında verdiği kararla, bu düzenlemenin Anayasa'ya aykırı olmadığı hükmüne vardı ve tartışmayı noktaladı. Zaman zaman Yargıtay tarafından halen, bu konuda açılmış davalarda, aylığı kesilenler lehine karar verildiği olabiliyor. Ancak, bu kararların gerekçesi çoğunlukla, fiilen birlikte yaşadıklarının yeterli delille kanıtlanmaması olarak gösteriliyor. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 2012 yılında verdiği içtihat niteliğindeki kararda, “eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen” şeklindeki kanun hükmünün tartışmasız olduğuna dikkat çekildi. Kararda, kanunun, boşanmanın muvazaalı olup olmadığını sorgulamadan, eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen kişilerin aylıklarının kesilmesini emrettiği vurgulandı.
KIZ ÇOCUKLARI EVLENDİĞİ ZAMAN AYLIK KESİLİYOR
Kanun uyarınca, anne babasından dolayı yetim aylığı alan kız çocukları evlendiklerinde aylıkları kesiliyor. Boşandıkları takdirde ise yetim aylığı yeniden bağlanıyor.
HİLE NASIL TESPİT EDİLİYOR?
Çoğunlukla Alo 170 hattına gelen ihbarlar değerlendiriliyor.
– İhbarlar daha çok kişilerin komşusu, kardeşi gibi yakınları tarafından yapılıyor.
– İhbarlar sıraya konulup kamu kurumlarından alınan bilgilerle adresten çevre soruşturması yapılıyor.
– İlk olarak şikâyetçi olan kişilerden yazılı ifade alınıyor. Sonra ekipler bir dedektif gibi inceleme yapmaya başlıyor.
– Önce muhtardan bilgi alınıyor. Komşularından, marketinden, çevresindekilerden ifadeler alınıyor.
– Genelde olumsuz bir görüntü yaşanmaması için eve gidilmiyor. Çevreden gizli soruşturma yapılıyor.
AYLIĞI KESİLENLER ÇOĞUNLUKLA İŞÇİ
SGK 2015 yılında 4/a (SSK) statüsündeki 15 bin 488 kişinin 4/b (Bağ-Kur) statüsündeki 684 kişinin ve 4/c ( Emekli Sandığı) statüsündeki 3 bin 105 kişinin ölüm aylığını, “boşandığı eşi ile fiilen birlikte yaşadıkları” için kesti. (Sözcü)
Kuru incir rekora koşuyor
Tüm semavi dinlerde kutsal meyve olarak kabul edilen, Hristiyanların Noel sofralarının vazgeçilmezi Kuru incir ihracatta rekora koşuyor.
Türkiye'nin üretim ve ihracatında dünya lideri olduğu Kuru incirin ihracatı 2015/16 sezonunun geride kalan diliminde 61 bin 638 tona ulaştı. Kuru incir ihracatımız 2014/15 sezonunun aynı döneminde 49 bin 520 ton olmuştu. Kuru incir ihracatı miktar bazında yüzde 24 artış gösterdi.
Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği'nin verilerinden yapılan derlemeye göre Türkiye 2 Ekim 2015/25 Haziran 2016 tarihleri arasında 61 bin 638 ton kuru incir ihracatı karşılığı 214 milyon 925 bin dolar döviz geliri elde etti.
Sözcü'nün haberine göre; Ege Bölgesi kuru incir rekoltesinin 2015/16 sezonu için 74 bin 505 ton tahmin edildiğini belirten Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Birol Celep, tarihi seviyeye ulaşan kuru incir rekoltesini katma değere dönüştürmenin mutluluğunu ve gururunu yaşadıklarını söyledi. Kuru Meyve Tanıtım Grubu'nun Uzakdoğu ülkeleri ağırlıklı yürüttüğü tanıtım çalışmalarının meyvelerini topladıklarını belirten Celep, “2015/16 sezonunun büyük bölümünü bitirdik. Geride kalan 3 aylık dilimde yapacağımız ihracatla 65-70 bin ton aralığında ihracat rakamına ulaşacağımızı öngörüyoruz. Bu rakam 2013/14 sezonunda gerçekleştirdiğimiz 76 bin 901 ton'luk ihracattan sonra en fazla ihracat yaptığımız ikinci sezon olacak” diye konuştu.
KURU İNCİRİN YÜZDE 46'SI AB'YE GİTTİ
Celep, “Kuru incir ihracatımıza ülke grupları bazında bakıldığında Avrupa Birliği 28 bin 198 ton ile ilk sırada yer alırken, toplam kuru incir ihracatımızın yüzde 46'sı AB ülkelerine yapılmış oldu. Amerika kıtasına yapılan kuru incir ihracatı 12 bin 496 ton olurken, Uzakdoğu'ya 8 bin 454 ton, Ortadoğu ülkelerine ise 4 bin 428 ton kuru incir ihracatı gerçekleştirdik” dedi.
ABD İHRACATTA İLK SIRADA
Türkiye'den 2015/16 sezonunun geride kalan diliminde en fazla kuru incir ihracatı Amerika Birleşik Devletlerine oldu. ABD'ye 9 bin 406 ton kuru incir ihraç edilirken 30 milyon 512 bin dolar döviz elde edildi. Türkiye, 2014/15 sezonunun aynı diliminde ise ABD'ye 4 bin 311 ton karşılığı 14 milyon 963 bin dolarlık kuru incir ihraç etmişti. Türkiye, ABD'ye kuru incir ihracatın yüzde 104'lük rekor artışa imza attı.
Kuru incir ihracatında ABD'yi 7 bin 445 ton karşılığı, 29 milyon 556 bin dolarlık ihracatla Fransa izledi. Fransa'ya kuru incir ihracatı döviz bazında bir önceki sezona göre yüzde 20 düşüş gösterdi. Almanya ise 7 bin 198 ton karşılığı 28 milyon 598 dolarlık tutarla üçüncü basamakta yer aldı.
Türkiye, 2015/16 sezonunda 93 ülkeye kuru incir ihraç ederken, en dikkat çekici artışlar ise; Tayvan ve Irak'ta yaşandı. Tayvan'a kuru incir ihracatımız yüzde 188'lik artışla 717 bin dolardan 2 milyon 63 bin dolara çıkarken, Irak'a yapılan kuru incir ihracatımız ise 1 milyon 66 bin dolardan, 2 milyon 464 bin dolara yükseldi. Irak'a kuru incir ihracatı yüzde 131 artış kaydetti.
Türkiye'nin üretim ve ihracatında dünya lideri olduğu Kuru incirin ihracatı 2015/16 sezonunun geride kalan diliminde 61 bin 638 tona ulaştı. Kuru incir ihracatımız 2014/15 sezonunun aynı döneminde 49 bin 520 ton olmuştu. Kuru incir ihracatı miktar bazında yüzde 24 artış gösterdi.
Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği'nin verilerinden yapılan derlemeye göre Türkiye 2 Ekim 2015/25 Haziran 2016 tarihleri arasında 61 bin 638 ton kuru incir ihracatı karşılığı 214 milyon 925 bin dolar döviz geliri elde etti.
Sözcü'nün haberine göre; Ege Bölgesi kuru incir rekoltesinin 2015/16 sezonu için 74 bin 505 ton tahmin edildiğini belirten Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Birol Celep, tarihi seviyeye ulaşan kuru incir rekoltesini katma değere dönüştürmenin mutluluğunu ve gururunu yaşadıklarını söyledi. Kuru Meyve Tanıtım Grubu'nun Uzakdoğu ülkeleri ağırlıklı yürüttüğü tanıtım çalışmalarının meyvelerini topladıklarını belirten Celep, “2015/16 sezonunun büyük bölümünü bitirdik. Geride kalan 3 aylık dilimde yapacağımız ihracatla 65-70 bin ton aralığında ihracat rakamına ulaşacağımızı öngörüyoruz. Bu rakam 2013/14 sezonunda gerçekleştirdiğimiz 76 bin 901 ton'luk ihracattan sonra en fazla ihracat yaptığımız ikinci sezon olacak” diye konuştu.
KURU İNCİRİN YÜZDE 46'SI AB'YE GİTTİ
Celep, “Kuru incir ihracatımıza ülke grupları bazında bakıldığında Avrupa Birliği 28 bin 198 ton ile ilk sırada yer alırken, toplam kuru incir ihracatımızın yüzde 46'sı AB ülkelerine yapılmış oldu. Amerika kıtasına yapılan kuru incir ihracatı 12 bin 496 ton olurken, Uzakdoğu'ya 8 bin 454 ton, Ortadoğu ülkelerine ise 4 bin 428 ton kuru incir ihracatı gerçekleştirdik” dedi.
ABD İHRACATTA İLK SIRADA
Türkiye'den 2015/16 sezonunun geride kalan diliminde en fazla kuru incir ihracatı Amerika Birleşik Devletlerine oldu. ABD'ye 9 bin 406 ton kuru incir ihraç edilirken 30 milyon 512 bin dolar döviz elde edildi. Türkiye, 2014/15 sezonunun aynı diliminde ise ABD'ye 4 bin 311 ton karşılığı 14 milyon 963 bin dolarlık kuru incir ihraç etmişti. Türkiye, ABD'ye kuru incir ihracatın yüzde 104'lük rekor artışa imza attı.
Kuru incir ihracatında ABD'yi 7 bin 445 ton karşılığı, 29 milyon 556 bin dolarlık ihracatla Fransa izledi. Fransa'ya kuru incir ihracatı döviz bazında bir önceki sezona göre yüzde 20 düşüş gösterdi. Almanya ise 7 bin 198 ton karşılığı 28 milyon 598 dolarlık tutarla üçüncü basamakta yer aldı.
Türkiye, 2015/16 sezonunda 93 ülkeye kuru incir ihraç ederken, en dikkat çekici artışlar ise; Tayvan ve Irak'ta yaşandı. Tayvan'a kuru incir ihracatımız yüzde 188'lik artışla 717 bin dolardan 2 milyon 63 bin dolara çıkarken, Irak'a yapılan kuru incir ihracatımız ise 1 milyon 66 bin dolardan, 2 milyon 464 bin dolara yükseldi. Irak'a kuru incir ihracatı yüzde 131 artış kaydetti.
8 Temmuz 2016 Cuma
Takkeli Obama
Fox News’ın muhafazakâr sunucusu Bill O’Reilly, programında ABD Başkanı Barack Obama’nın takke ve entari giydiği bir düğünden fotoğraflarını yayınladı.
O’Reilly, 90’lı yılların başında Obama’ nın üvey erkek kardeşinin Maryland’deki düğününde çekilen görüntülerinin, Başkan’ın İslam’la derin duygusal bağları olduğunu gösterdiğini söyledi.
Obama’nın Kenyalı babası Müslüman’dı.
O’Reilly, 90’lı yılların başında Obama’ nın üvey erkek kardeşinin Maryland’deki düğününde çekilen görüntülerinin, Başkan’ın İslam’la derin duygusal bağları olduğunu gösterdiğini söyledi.
Obama’nın Kenyalı babası Müslüman’dı.
Çin’de sel felaketi: 140 ölü
Çin 1998'den beri yaşanan en kötü sel felaketiyle karşı karşıya... Yangtze nehri kenarındaki pek çok kenti etkisi altına alan sel felaketinde ölenlerin sayısı 140'ı buldu.
Ülkenin doğusundaki 10 milyon nüfuslu Vuhan kenti şiddetli yağıştan en çok etkilenen yer oldu. Kentte yaşanan sel nedeniyle yaşam durma noktasına geldi.
Ölü sayısı 140 olarak açıklanırken polis kayıpların da olduğunu belirtti. Ölü sayısının artmasından endişe ediliyor.
Cuma günü Tayvan ve Çin’i vurması beklenen süper tayfun nedeniyle kentte daha çok yağış bekleniyor.
CNN International’in Çin devlet televiyonundan aktardığı habere göre 26 eyaleti etkisi altına alan sel felaketinin ülkede son 18 yılda yaşananların en kötüsü olduğu belirtiliyor.
Şiddetli yağışların etkisi altına altığı kentlerden biri olan Ezhou’da yağmur suları kentteki stadyumu doldurarak dev bir havuz görüntüsü oluşturdu.
Çin’e yılda düşen ortalama yağış miktarının bu yıl yüzde 23 üzerine çıkıldığı ifade ediliyor.
Ülkenin doğusundaki 10 milyon nüfuslu Vuhan kenti şiddetli yağıştan en çok etkilenen yer oldu. Kentte yaşanan sel nedeniyle yaşam durma noktasına geldi.
Ölü sayısı 140 olarak açıklanırken polis kayıpların da olduğunu belirtti. Ölü sayısının artmasından endişe ediliyor.
Cuma günü Tayvan ve Çin’i vurması beklenen süper tayfun nedeniyle kentte daha çok yağış bekleniyor.
CNN International’in Çin devlet televiyonundan aktardığı habere göre 26 eyaleti etkisi altına alan sel felaketinin ülkede son 18 yılda yaşananların en kötüsü olduğu belirtiliyor.
Şiddetli yağışların etkisi altına altığı kentlerden biri olan Ezhou’da yağmur suları kentteki stadyumu doldurarak dev bir havuz görüntüsü oluşturdu.
Çin’e yılda düşen ortalama yağış miktarının bu yıl yüzde 23 üzerine çıkıldığı ifade ediliyor.
İğneden ölüme 550 bin lira tazminat
İzmir 1'inci İdare Mahkemesi iki yıllık yargılama sonunda, Ege Üniversitesi'ni Zeynep bebeğin ölümünde kusurlu bularak Üniversite Rektörlüğü'nü toplam 550 bin lira manevi tazminata mahkum etti.
İzmir’deki Ege Üniversitesi Hastanesi’nde ameliyat olduktan sonra kanında pıhtı oluşan 16 aylık kızları Zeynep Mustak’ın, nöbetçi hemşirenin yanlışlıkla 10 kat fazla kan sulandırıcı iğne yapması nedeniyle yaşamını yitirdiğini öne süren Hatice ve Gültekin Mustak çiftinin, 1.5 milyon lira tazminat istemiyle açtığı davada karar çıktı. İzmir 1’inci İdare Mahkemesi iki yıllık yargılama sonunda, Ege Üniversitesi Rektörlüğü’nü toplam 550 bin lira manevi tazminata mahkum etti.
Denizli’de yaşayan pide ustası Gültekin Mustak ve ev kadını Hatice Mustak çiftinin Zeynep adını verdiği ikinci kızları, doğuştan kalp rahatsızlığı ile dünyaya geldi. Ege Üniversitesi Hastanesi’nde tedavi gören minik kız, iki yıl önce kalbindeki damarlarının ters olması nedeniyle ameliyat edildikten sonra, kanında pıhtılaşma meydana geldi. Bunun üzerine nöbetçi hemşire G.Ç. tarafından küçük Zeynep’e normalde 0.7 dizyem yapılması gereken kan sulandırıcı iğne yanlışlıkla 7 dizyem yapıldı. Yapılan iğnenin ardından fenalaşan Zeynep, bir gün sonra kan kustu, kalbinin durmasıyla yaşamını yitirdi.
1.5 MİLYON LİRALIK TAZMİNAT DAVASI
Aile, kızlarının yapılan yanlış iğne sonucu öldüğünü ileri sürerek avukatları Mehmet Emin Keleş aracılığı ile hukuk mücadelesi başlattı. Anne Hatice Mustak ve baba Gültekin Mustak için 500’er bin lira, Zeynep’in o dönemde 7 yaşında olan ablası Huri Nur Mustak için de 500 bin lira olmak üzere toplamda 1 milyon 500 bin liralık manevi tazminat davası açıldı. İğneyi yapan hemşire G.Ç. hakkında da inceleme başlatıldı. Ancak, görüşüne başvurulan Dokuz Eylül Üniversitesi Profesörler Kurulu raporunda, hemşirenin yüksek doz ilaç uygulaması yaptığı, ancak vücuttan atılım hızı, kanamanın ve ölümün hemşire tarafından uygulanan yüksek doz iğne ile doğrudan ilişkilendirilemeyeceği belirtilerek, hemşire hakkında soruşturma açılmamasına karar verildi.
ADLİ TIP HEMŞİREYİ SUÇLU BULDU
İzmir 1’inci İdare Mahkemesi’nde tazminat davası sürerken, İzmir Adli Tıp Kurumu raporunu tamamladı. Raporda şöyle denildi:
“Nöbetçi hemşire G.Ç. tarafından, doktor tarafından belirtilen 0.7 dzm yerine 7 dzm şeklinde 10 katı dozda gece ilaç yapıldığı, bu durumun sabah fark edildiği, çocuğun takip ve tedaviye alındığı, kanamasının başladığı, bebeğe uygulanması gereken dozun 10 katının uygulanmış olması nedeniyle hemşire G.Ç.’nin kusurlu olduğu ve kusurlu eylem ile ölüm arasında illiyet bağının bulunduğu oy birliği ile mütalaa olunmuştur.”
550 BİN LİRA TAZMİNATA HÜKMEDİLDİ
Adli Tıp Kurumu’ndan gelen raporu da değerlendiren İzmir 1’inci İdare Mahkemesi, bebeğin ölümünün yüksek doz kan sulandırıcı iğne yapılmasına bağlı gelişen komplikasyonlar sonucu meydana geldiğine ve olayda Ege Üniversitesi Rektörlüğü’nün hizmet kusuru bulunduğuna kanaat getirdi. Ege Üniversitesi Rektörlüğü’nün baba Gültekin Mustak ve anne Hatice Mustak’a 250’şer bin lira, küçük Zeynep’in ablası Nur için de 50 bin lira manevi tazminatın, yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verildi. Ödenecek manevi tazminat tutarının yasal faiziyle birlikte 600 bin lirayı bulacağı belirtildi.
‘PARA KIZIMI GERİ GETİRMEYECEK’
İzmir Barosu avukatlarından Mehmet Emin Keleş’ten davayı kazandıklarını öğrenince telefonda uzun süre ağlayan baba Gültekin Mustak, “Kızıma sadece bir su damlası şeklinde yapılan ilacın, normalden çok fazla yapılmak üzere olduğunu gördüğümde, hemşirenin elini tutmuş ve hata yaptıklarını söylemiştim. Buna rağmen hemşire beni dinlemeyerek iğneyi vurdu. Kızım bu olaydan bir gün sonra kan kusarak yaşamını yitirdi. Kazanılan hiçbir para kızımı geri getirmeyecek” dedi. Anne Hatice Mustak ise, “Tazminat ve para benim için önemli değil. Ben çocuğumun ölümüne sebep olanların cezalandırılmasını istiyorum ki bu olay başka çocukların da başına gelmesin. Keşke bu olay hiç yaşanmasaydı da biz bu parayı almasaydık” diye konuştu.
KARDEŞE VERİLEN TAZMİNATI AZ BULDU
Ailenin avukatı Mehmet Emin Keleş ise kararı 7 yaşındaki ablası yönünden temyiz ettiklerini belirtti. Avukat Keleş, “Mahkemenin takdir ettiği 50 bin lira çok az. 7 yaşında bir çocuğun 1.5 yaşındaki kardeşini kaybetmesi nedeniyle duyduğu üzüntü anne ve babanın duyduğu üzüntüden daha az olamaz. Mahkemece, en az onlar yönünden hükmedilen tazminat miktarı kadar tazminata hükmedilmesi gerekir” dedi.
YENİDEN SORUŞTURMA AÇILMASI TALEP EDİLECEK
Avukat Mehmet Emin Keleş, ayrıca olaya sebebiyet verenler hakkında, adli tıp raporu ve mahkeme kararı doğrultusunda savcılığa başvurarak, soruşturma açılmamasına ilişkin kararının kaldırılması ve kovuşturmaya başlanılması için başvuruda bulunacaklarını söyledi. DHA
İzmir’deki Ege Üniversitesi Hastanesi’nde ameliyat olduktan sonra kanında pıhtı oluşan 16 aylık kızları Zeynep Mustak’ın, nöbetçi hemşirenin yanlışlıkla 10 kat fazla kan sulandırıcı iğne yapması nedeniyle yaşamını yitirdiğini öne süren Hatice ve Gültekin Mustak çiftinin, 1.5 milyon lira tazminat istemiyle açtığı davada karar çıktı. İzmir 1’inci İdare Mahkemesi iki yıllık yargılama sonunda, Ege Üniversitesi Rektörlüğü’nü toplam 550 bin lira manevi tazminata mahkum etti.
Denizli’de yaşayan pide ustası Gültekin Mustak ve ev kadını Hatice Mustak çiftinin Zeynep adını verdiği ikinci kızları, doğuştan kalp rahatsızlığı ile dünyaya geldi. Ege Üniversitesi Hastanesi’nde tedavi gören minik kız, iki yıl önce kalbindeki damarlarının ters olması nedeniyle ameliyat edildikten sonra, kanında pıhtılaşma meydana geldi. Bunun üzerine nöbetçi hemşire G.Ç. tarafından küçük Zeynep’e normalde 0.7 dizyem yapılması gereken kan sulandırıcı iğne yanlışlıkla 7 dizyem yapıldı. Yapılan iğnenin ardından fenalaşan Zeynep, bir gün sonra kan kustu, kalbinin durmasıyla yaşamını yitirdi.
1.5 MİLYON LİRALIK TAZMİNAT DAVASI
Aile, kızlarının yapılan yanlış iğne sonucu öldüğünü ileri sürerek avukatları Mehmet Emin Keleş aracılığı ile hukuk mücadelesi başlattı. Anne Hatice Mustak ve baba Gültekin Mustak için 500’er bin lira, Zeynep’in o dönemde 7 yaşında olan ablası Huri Nur Mustak için de 500 bin lira olmak üzere toplamda 1 milyon 500 bin liralık manevi tazminat davası açıldı. İğneyi yapan hemşire G.Ç. hakkında da inceleme başlatıldı. Ancak, görüşüne başvurulan Dokuz Eylül Üniversitesi Profesörler Kurulu raporunda, hemşirenin yüksek doz ilaç uygulaması yaptığı, ancak vücuttan atılım hızı, kanamanın ve ölümün hemşire tarafından uygulanan yüksek doz iğne ile doğrudan ilişkilendirilemeyeceği belirtilerek, hemşire hakkında soruşturma açılmamasına karar verildi.
ADLİ TIP HEMŞİREYİ SUÇLU BULDU
İzmir 1’inci İdare Mahkemesi’nde tazminat davası sürerken, İzmir Adli Tıp Kurumu raporunu tamamladı. Raporda şöyle denildi:
“Nöbetçi hemşire G.Ç. tarafından, doktor tarafından belirtilen 0.7 dzm yerine 7 dzm şeklinde 10 katı dozda gece ilaç yapıldığı, bu durumun sabah fark edildiği, çocuğun takip ve tedaviye alındığı, kanamasının başladığı, bebeğe uygulanması gereken dozun 10 katının uygulanmış olması nedeniyle hemşire G.Ç.’nin kusurlu olduğu ve kusurlu eylem ile ölüm arasında illiyet bağının bulunduğu oy birliği ile mütalaa olunmuştur.”
550 BİN LİRA TAZMİNATA HÜKMEDİLDİ
Adli Tıp Kurumu’ndan gelen raporu da değerlendiren İzmir 1’inci İdare Mahkemesi, bebeğin ölümünün yüksek doz kan sulandırıcı iğne yapılmasına bağlı gelişen komplikasyonlar sonucu meydana geldiğine ve olayda Ege Üniversitesi Rektörlüğü’nün hizmet kusuru bulunduğuna kanaat getirdi. Ege Üniversitesi Rektörlüğü’nün baba Gültekin Mustak ve anne Hatice Mustak’a 250’şer bin lira, küçük Zeynep’in ablası Nur için de 50 bin lira manevi tazminatın, yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verildi. Ödenecek manevi tazminat tutarının yasal faiziyle birlikte 600 bin lirayı bulacağı belirtildi.
‘PARA KIZIMI GERİ GETİRMEYECEK’
İzmir Barosu avukatlarından Mehmet Emin Keleş’ten davayı kazandıklarını öğrenince telefonda uzun süre ağlayan baba Gültekin Mustak, “Kızıma sadece bir su damlası şeklinde yapılan ilacın, normalden çok fazla yapılmak üzere olduğunu gördüğümde, hemşirenin elini tutmuş ve hata yaptıklarını söylemiştim. Buna rağmen hemşire beni dinlemeyerek iğneyi vurdu. Kızım bu olaydan bir gün sonra kan kusarak yaşamını yitirdi. Kazanılan hiçbir para kızımı geri getirmeyecek” dedi. Anne Hatice Mustak ise, “Tazminat ve para benim için önemli değil. Ben çocuğumun ölümüne sebep olanların cezalandırılmasını istiyorum ki bu olay başka çocukların da başına gelmesin. Keşke bu olay hiç yaşanmasaydı da biz bu parayı almasaydık” diye konuştu.
KARDEŞE VERİLEN TAZMİNATI AZ BULDU
Ailenin avukatı Mehmet Emin Keleş ise kararı 7 yaşındaki ablası yönünden temyiz ettiklerini belirtti. Avukat Keleş, “Mahkemenin takdir ettiği 50 bin lira çok az. 7 yaşında bir çocuğun 1.5 yaşındaki kardeşini kaybetmesi nedeniyle duyduğu üzüntü anne ve babanın duyduğu üzüntüden daha az olamaz. Mahkemece, en az onlar yönünden hükmedilen tazminat miktarı kadar tazminata hükmedilmesi gerekir” dedi.
YENİDEN SORUŞTURMA AÇILMASI TALEP EDİLECEK
Avukat Mehmet Emin Keleş, ayrıca olaya sebebiyet verenler hakkında, adli tıp raporu ve mahkeme kararı doğrultusunda savcılığa başvurarak, soruşturma açılmamasına ilişkin kararının kaldırılması ve kovuşturmaya başlanılması için başvuruda bulunacaklarını söyledi. DHA
Facebook’ta yer bildirimi yapan tatilciler hırsız şoku yaşadı
9 günlük bayram tatili nedeniyle boşalan şehirlerde hırsızlar cirit atıyor. Dün akşam itibariyle tatili bitirip evlerine dönen bazı tatilciler hırsız şoku yaşadı.
Sözcü'nün haberine göre; 9 günlük tatil nedeniyle özellikle İstanbul gibi pek çok büyükşehir bomboş kaldı. Tatil dönüşü evleri soyulan vatandaşlar ise soluğu karakollarda aldı.
6-7 KİŞİ EVE GİRMİŞ
Bir vatandaş İstanbul Kartal’daki evine giren hırsızın ardından kaydettiği videoyu 0549 807 27 99 numaralı Sözcü WhatsApp İhbar Hattı’na gönderdi. 6-7 kişinin evlerine girdiğini belirten vatandaş “evde ne var ne yok götürmüşler” diye isyan ediyor.
BAŞKA EVLERE DE GİRMİŞLER
Videoyu gönderen mağdur vatandaş mahallede soyulan tek evin kendilerine ait olmadığını, Kartal’da pek çok eve hırsız girdiğini gittikleri karakolda öğrendiğini belirtiyor.
SOSYAL MEDYA BİLDİRİMLERİNE DİKKAT
Uzun tatil dönemlerinde sosyal medya uzmanları ve emniyet yetkililerinin önemle belirtmesine rağmen pek çok tatilci gittikleri yörelerden yer bildirimi yapmış ve tatil fotoğrafları paylaşmıştı. Uzmanlar, hırsızların genellikle sosyal medyadaki bu paylaşımları takip ettiğini ve boş evlerin adreslerini tespit ettiğini belirtiyor.
Sözcü'nün haberine göre; 9 günlük tatil nedeniyle özellikle İstanbul gibi pek çok büyükşehir bomboş kaldı. Tatil dönüşü evleri soyulan vatandaşlar ise soluğu karakollarda aldı.
6-7 KİŞİ EVE GİRMİŞ
Bir vatandaş İstanbul Kartal’daki evine giren hırsızın ardından kaydettiği videoyu 0549 807 27 99 numaralı Sözcü WhatsApp İhbar Hattı’na gönderdi. 6-7 kişinin evlerine girdiğini belirten vatandaş “evde ne var ne yok götürmüşler” diye isyan ediyor.
BAŞKA EVLERE DE GİRMİŞLER
Videoyu gönderen mağdur vatandaş mahallede soyulan tek evin kendilerine ait olmadığını, Kartal’da pek çok eve hırsız girdiğini gittikleri karakolda öğrendiğini belirtiyor.
SOSYAL MEDYA BİLDİRİMLERİNE DİKKAT
Uzun tatil dönemlerinde sosyal medya uzmanları ve emniyet yetkililerinin önemle belirtmesine rağmen pek çok tatilci gittikleri yörelerden yer bildirimi yapmış ve tatil fotoğrafları paylaşmıştı. Uzmanlar, hırsızların genellikle sosyal medyadaki bu paylaşımları takip ettiğini ve boş evlerin adreslerini tespit ettiğini belirtiyor.
18 yaşında büyük usta unvanını kazandı
Türk satranç camiası iki bayram sevincini bir arada yaşıyor. İzmir’de düzenlenen “5. MTS Logistics Büyükusta Turnuvası”nda 18 yaşındaki Vahap Şanal ‘Büyükusta’ (GM) unvanını kazanarak, “Dünya Satranç Büyükusta Listesi”ne adını yazdırdı.
Bir satranç sporcusunun sahip olabileceği en yüksek dereceye erişen 18 yaşındaki genç usta, Türkiye’nin 9'uncu ‘Büyükusta'sı (Grandmaster-GM) olurken, aynı zamanda ülkenin “En Genç Büyükustası” unvanına da sahip oldu. Elde ettiği bu başarı ile 18 yaş altı sporcu dünya sıralamasında 37'inci, Avrupa'da ise 18'inci sıraya yerleşen Vahap Şanal, Türkiye'de ise liderlik koltuğuna oturdu.
Geçtiğimiz günlerde Yunanistan'da düzenlenen Avrupa Okullar Şampiyonası'nda 2 altın, 6 gümüş, 6 bronz, bir takım ikinciliği olmak üzere toplam 15 kupa, 35 madalya kazanarak her yaş gurubunda dağıtılan toplam 72 madalyanın yarısını Türkiye'ye taşıyan satranç sporunda yeni bir başarıya daha imza atıldı. Türkiye Satranç Federasyonu'nun (TSF) desteği ile İzmir Satranç Eğitim Merkezi (İSEM) tarafından düzenlenen “5'inci MTS Logistics Büyükusta Turnuvası”nın dokuzuncu turunda Bulgar rakibi Uluslararası Usta (IM) Tervel Serafimov’u yenen Şanal, GM unvanına ulaştı. Türkiye satranç tarihinde bu unvana en genç yaşta ulaşan sporcu olan Şanal, Türk Büyükustaları Alexander Ipatov, Dragan Solak, Mustafa Yılmaz, Emre Can, Suat Atalık, Barış Esen, Cemil Aghamaliyev, Kıvanç Haznedaroğlu'dan sonra Türk Satranç tarihine 9'uncu büyükusta olarak adını yazdırdı.
HEDEF DÜNYA SIRALAMASINDA İLK 30'DA OLMAK
Çok güçlü satranç ustalarına FIDE tarafından verilen ‘Büyükusta' unvanına erişen Vahap Şanal, elde ettiği başarının ardındaki sırrın çok çalışmak olduğunu söyledi. Şanal, “Hedefim iki yıl içerisinde Dünya GM sıralamasında ‘ilk yüz' içerisinde olmak. Asıl hedefim ise ‘ilk otuz'a girmek” dedi. Şanal, satranç ile anaokulunda tanıştığını söyledi.
Türkiye Satranç Federasyonu (TSF) Başkanı Gülkız Tulay, Vahap Şanal'ın gösterdiği performansla Türk satrancının kilometre taşlarından birine adını yazdırdığını söyledi. Tulay, “Hedefimiz dünya satranç büyükustaları arasında daha fazla Türk satranççısının yer alması” dedi.
DÜNYA GM SIRALAMASININ LİDERİ CARLSEN
Satranç sporunda en üst ve en onur verici unvan olarak kabul edilen GM'lerin sayısı Dünya Satranç Federasyonu(FIDE) Temmuz 2016 listesine göre bin 523. Bu listenin bin 490'ını erkek, 33'ünü ise kadın satranç ustaları oluşturuyor. FIDE listesinde GM sıralamasında puanlarına göre Norveç'ten 26 yaşındaki Magnus Carlsen ilk sırada, Rusya'dan 41 yaşındaki Vladimir Kramnik ikinci sırada, ABD'den 24 yaşındaki Fabiano Caruana ise üçüncü sırada yer alıyor. Türkiye'den ise FIDE Temmuz listesinde 123 unvanlı, 3387 aktif olmak üzere toplamda 4683 Türk satranççı yer alıyor.
Bir satranç sporcusunun sahip olabileceği en yüksek dereceye erişen 18 yaşındaki genç usta, Türkiye’nin 9'uncu ‘Büyükusta'sı (Grandmaster-GM) olurken, aynı zamanda ülkenin “En Genç Büyükustası” unvanına da sahip oldu. Elde ettiği bu başarı ile 18 yaş altı sporcu dünya sıralamasında 37'inci, Avrupa'da ise 18'inci sıraya yerleşen Vahap Şanal, Türkiye'de ise liderlik koltuğuna oturdu.
Geçtiğimiz günlerde Yunanistan'da düzenlenen Avrupa Okullar Şampiyonası'nda 2 altın, 6 gümüş, 6 bronz, bir takım ikinciliği olmak üzere toplam 15 kupa, 35 madalya kazanarak her yaş gurubunda dağıtılan toplam 72 madalyanın yarısını Türkiye'ye taşıyan satranç sporunda yeni bir başarıya daha imza atıldı. Türkiye Satranç Federasyonu'nun (TSF) desteği ile İzmir Satranç Eğitim Merkezi (İSEM) tarafından düzenlenen “5'inci MTS Logistics Büyükusta Turnuvası”nın dokuzuncu turunda Bulgar rakibi Uluslararası Usta (IM) Tervel Serafimov’u yenen Şanal, GM unvanına ulaştı. Türkiye satranç tarihinde bu unvana en genç yaşta ulaşan sporcu olan Şanal, Türk Büyükustaları Alexander Ipatov, Dragan Solak, Mustafa Yılmaz, Emre Can, Suat Atalık, Barış Esen, Cemil Aghamaliyev, Kıvanç Haznedaroğlu'dan sonra Türk Satranç tarihine 9'uncu büyükusta olarak adını yazdırdı.
HEDEF DÜNYA SIRALAMASINDA İLK 30'DA OLMAK
Çok güçlü satranç ustalarına FIDE tarafından verilen ‘Büyükusta' unvanına erişen Vahap Şanal, elde ettiği başarının ardındaki sırrın çok çalışmak olduğunu söyledi. Şanal, “Hedefim iki yıl içerisinde Dünya GM sıralamasında ‘ilk yüz' içerisinde olmak. Asıl hedefim ise ‘ilk otuz'a girmek” dedi. Şanal, satranç ile anaokulunda tanıştığını söyledi.
Türkiye Satranç Federasyonu (TSF) Başkanı Gülkız Tulay, Vahap Şanal'ın gösterdiği performansla Türk satrancının kilometre taşlarından birine adını yazdırdığını söyledi. Tulay, “Hedefimiz dünya satranç büyükustaları arasında daha fazla Türk satranççısının yer alması” dedi.
DÜNYA GM SIRALAMASININ LİDERİ CARLSEN
Satranç sporunda en üst ve en onur verici unvan olarak kabul edilen GM'lerin sayısı Dünya Satranç Federasyonu(FIDE) Temmuz 2016 listesine göre bin 523. Bu listenin bin 490'ını erkek, 33'ünü ise kadın satranç ustaları oluşturuyor. FIDE listesinde GM sıralamasında puanlarına göre Norveç'ten 26 yaşındaki Magnus Carlsen ilk sırada, Rusya'dan 41 yaşındaki Vladimir Kramnik ikinci sırada, ABD'den 24 yaşındaki Fabiano Caruana ise üçüncü sırada yer alıyor. Türkiye'den ise FIDE Temmuz listesinde 123 unvanlı, 3387 aktif olmak üzere toplamda 4683 Türk satranççı yer alıyor.
Bayram tatilinde 6 günün acı bilançosu: 93 ölü, 288 yaralı
Bayram tatilinin 6'ncı gününde yurt genelinde karayollarında meydana gelen trafik kazalarında 93 kişi yaşamını yitirdi, 288 kişi yaralandı.
Bakanlar Kurulu kararıyla Ramazan bayramının arife günü olan 4 Temmuz pazartesi ile ardından 8 Temmuz cuma gününü kamu personelinin idari izinli sayılmasıyla 9 güne çıkan Ramazan Bayramı tatilinde kentler boşaldı. Başta İstanbul olmak üzere büyük kentlerden sahillere 1 Temmuz cuma akşamından başlayan ‘bayram göçü’ arife gününe kadar sürdü. TEM başta olmak üzere şehirlerarası yollarda trafik zaman zaman kilitlenirken, uyarılara ve alınan önlemlere karşın trafik kazalarıyla yollar yine kan gölüne döndü.
GÜN GÜN KAZALAR
Yurt genelindeki karayollarında geçen cuma akşamından dün saat 17.00’ye kadar meydana gelen kazalarda 93 kişi yaşamını yitirdi, 288 kişi de yaralandı. En fazla kaza 26 kişinin öldüğü 72 kişinin yaralandığı pazar günü meydana geldi.
Gün gün kaza bilançosu şöyle:
* 1 TEMMUZ: Cuma günü Sakarya, Bursa ve Denizli’de meydana gelen 3 kazada 9 kişi yaralandı.
* 2 TEMMUZ: Cumartesi günü Bolu, Antalya, Kayseri, Aydın, Kocaeli, Şanlıurfa, Trabzon ve Bursa’da ölümle sonuçlanan kazalarda 13 kişi yaşamını yitirdi. Bolu’da tünel girişine çarpan TIR’da 5 kişi yanarak can verdi. Ölümlü kazalarla diğer kazalarda toplam 29 kişi yaralandı.
* 3 TEMMUZ: Pazar günü Sinop, Bursa, Antalya, Denizli, Niğde, Aydın, Bilecik, Isparta ve Mersin’de ölümle sonuçlanan kazalarda 26 kişi yaşamını yitirdi. Sinop’taki kazada 5, Bursa’daki kazada 4, Antalya, Denizli, Aydın, Niğde, Bilecik’teki kazada 2’şer kişi öldü. Bu kazalar ve aynı gün meydana gelen trafik kazalarında 72 kişi yaralandı.
* 4 TEMMUZ: Ramazan Bayramı arifesi pazartesi günü Samsun, Kahramanmaraş, Kayseri, Adıyaman, Sakarya, Bayburt Muğla, Şanlıurfa ve Kastamonu’da meydana gelen kazalarda 19 kişi yaşamını yitirdi. Samsun’daki kazada 4, Kahramanmaraş’taki kazada 3 kişi öldü. Pazartesi günü ölümle sonuçlanan kazalar ve diğer kazalarda 48 kişi yaralandı.
* 5 TEMMUZ: Bayramın ilk günü olan salı günü Bolu, Konya, Antalya, Çorum, Denizli, Tekirdağ, Sivas, Bursa’da meydana gelen kazalarda 11 kişi yaşamını yitirdi 57 kişi yaralandı.
*6 TEMMUZ: Bayramın 2’nci günü olan çarşamba günü Antalya, Sakarya, Kırıkkale, Aydın, İzmir, Manisa, Kahramanmaraş, Kocaeli, Kastamonu, Gaziantep, Konya ve Karabük’te meydana gelen kazalarda 11 kişi yaşamını yitirdi, 37 kişi yaralandı.
*7 TEMMUZ: Bayramın 3’üncü günü olan perşembe günü saat 17.00’ye kadar Kocaeli, Kırıkkale, Adana, Elazığ, İzmir, Denizli, Zonguldak, Muğla, Adiyaman, Sakarya ve Isparta’da meydana gelen 13 ayrı kazada 13 kişi yaşamını yitirdi, 36 kişi yaralandı. Kocaeli Kartepe’deki kazada 4 kişi öldü, 1 kişi yaralandı. DHA
Bakanlar Kurulu kararıyla Ramazan bayramının arife günü olan 4 Temmuz pazartesi ile ardından 8 Temmuz cuma gününü kamu personelinin idari izinli sayılmasıyla 9 güne çıkan Ramazan Bayramı tatilinde kentler boşaldı. Başta İstanbul olmak üzere büyük kentlerden sahillere 1 Temmuz cuma akşamından başlayan ‘bayram göçü’ arife gününe kadar sürdü. TEM başta olmak üzere şehirlerarası yollarda trafik zaman zaman kilitlenirken, uyarılara ve alınan önlemlere karşın trafik kazalarıyla yollar yine kan gölüne döndü.
GÜN GÜN KAZALAR
Yurt genelindeki karayollarında geçen cuma akşamından dün saat 17.00’ye kadar meydana gelen kazalarda 93 kişi yaşamını yitirdi, 288 kişi de yaralandı. En fazla kaza 26 kişinin öldüğü 72 kişinin yaralandığı pazar günü meydana geldi.
Gün gün kaza bilançosu şöyle:
* 1 TEMMUZ: Cuma günü Sakarya, Bursa ve Denizli’de meydana gelen 3 kazada 9 kişi yaralandı.
* 2 TEMMUZ: Cumartesi günü Bolu, Antalya, Kayseri, Aydın, Kocaeli, Şanlıurfa, Trabzon ve Bursa’da ölümle sonuçlanan kazalarda 13 kişi yaşamını yitirdi. Bolu’da tünel girişine çarpan TIR’da 5 kişi yanarak can verdi. Ölümlü kazalarla diğer kazalarda toplam 29 kişi yaralandı.
* 3 TEMMUZ: Pazar günü Sinop, Bursa, Antalya, Denizli, Niğde, Aydın, Bilecik, Isparta ve Mersin’de ölümle sonuçlanan kazalarda 26 kişi yaşamını yitirdi. Sinop’taki kazada 5, Bursa’daki kazada 4, Antalya, Denizli, Aydın, Niğde, Bilecik’teki kazada 2’şer kişi öldü. Bu kazalar ve aynı gün meydana gelen trafik kazalarında 72 kişi yaralandı.
* 4 TEMMUZ: Ramazan Bayramı arifesi pazartesi günü Samsun, Kahramanmaraş, Kayseri, Adıyaman, Sakarya, Bayburt Muğla, Şanlıurfa ve Kastamonu’da meydana gelen kazalarda 19 kişi yaşamını yitirdi. Samsun’daki kazada 4, Kahramanmaraş’taki kazada 3 kişi öldü. Pazartesi günü ölümle sonuçlanan kazalar ve diğer kazalarda 48 kişi yaralandı.
* 5 TEMMUZ: Bayramın ilk günü olan salı günü Bolu, Konya, Antalya, Çorum, Denizli, Tekirdağ, Sivas, Bursa’da meydana gelen kazalarda 11 kişi yaşamını yitirdi 57 kişi yaralandı.
*6 TEMMUZ: Bayramın 2’nci günü olan çarşamba günü Antalya, Sakarya, Kırıkkale, Aydın, İzmir, Manisa, Kahramanmaraş, Kocaeli, Kastamonu, Gaziantep, Konya ve Karabük’te meydana gelen kazalarda 11 kişi yaşamını yitirdi, 37 kişi yaralandı.
*7 TEMMUZ: Bayramın 3’üncü günü olan perşembe günü saat 17.00’ye kadar Kocaeli, Kırıkkale, Adana, Elazığ, İzmir, Denizli, Zonguldak, Muğla, Adiyaman, Sakarya ve Isparta’da meydana gelen 13 ayrı kazada 13 kişi yaşamını yitirdi, 36 kişi yaralandı. Kocaeli Kartepe’deki kazada 4 kişi öldü, 1 kişi yaralandı. DHA
7 Temmuz 2016 Perşembe
Akdeniz’de geçen yıl batan teknenin enkazından 217 ceset çıkarıldı
Akdeniz’de geçen yıl batarak 700’e yakın mülteciye mezar olan ve 370 metre derinlikte bulunan teknenin enkazından 217 cansız beden çıkarıldı.
“Umut yolculuğunda Akdeniz’deki en büyük facia” olarak anılan kaza, 18 Nisan 2015 tarihinde
Sicilya Kanalı’nda meydana gelmişti. Söz konusu trajik kazadan sadece 28 kişi kurtulabilmişti.
Kazaya ilişkin soruşturmayı yürüten Katanya Savcılığı, içerisinde yüzlerce ceset olan 30 metre uzunluğundaki teknenin enkazının, pahalı olduğu gerekçesiyle deniz altından çıkarılmasına gerek olmadığına karar vermişti.
Ancak Başbakan Matteo Renzi, hem uzun süre mülteci krizine kayıtsız kalan Avrupa’ya ibret olması hem de gelenekleri herkesin bir mezara sahip olmasını gerektirdiği için tekneyi ve cesetleri çıkaracakları sözünü vermişti.
İtalyan donanmasının koordinasyonuyla bir yılı aşkın süredir yürütülen çalışmalar sonucu söz konusu enkaz geçen hafta su üstüne çıkarılarak Augusta Limanı’na taşındı.
Burada İtfaiye ekiplerinin desteğiyle 217 cesedin enkazdan çıkarıldığı aktarıldı. Yetkililer, çıkarılan cesetlerde otopsi yapılmaya başlandığını açıkladı.
Söz konusu kazanın ardından denizden 200 kadar ceset çıkarılmış, 300’e yakınının ise enkazda olduğu belirtilmişti. DHA
Seyfülislam Kaddafi serbest
Libya'nın 2011'de linç edilerek öldürülen lideri Muammer Kaddafi'nin oğlu Seyfülislam Kaddafi'nin avukatının açıklamaları uluslararası kamuoyunda bomba etkisi yarattı.
France 24'e konuşan avukat Kerim Han, Libya'da geçen yıl idam cezasına çarptırılan 44 yaşındaki Seyfülislam Kaddafi'nin 12 Nisan'da serbest bırakıldığını söyledi.
Han, af kapsamında serbest kalan oğul Kaddafi'nin "Libya'da iyi ve güvende olduğunu" belirtti.
Seyfülislam Kaddafi, 2011 yılında komşu ülke Nijer'e kaçmaya çalışırken Libyalı milislerce yakalanmıştı.
Yaklaşık beş yıldır Libya'nın kuzeybatısındaki Zintan'da tutulan Seyfülislam Kaddafi, geçen sene Trablus'taki bir mahkeme tarafından gıyabında yargılanarak idam cezasına çarptırılmıştı. Libya'da Muammer Kaddafi'nin devrilmesiyle sonuçlanan ayaklanma sırasında isyancıların öldürülmesinde oynadığı rol nedeniyle idam cezası alan oğul Kaddafi hakkında Uluslararası Ceza Mahkemesi de 2011'de tutuklama kararı çıkarmıştı.
Muammer Kaddafi, Ekim 2011'de memleketi Sirte'de yakalanmış ve linç edilerek öldürülmüştü.
Kaddafi'nin oğullarından Hamis, Seyfülarab ve Mutassım; 2011'deki devrim sırasında öldürüldü. Libya Olimpiyat Komitesi eski Başkanı Muhammed ve Avrupa'daki tatil skandallarıyla manşetlere taşınan Hannibal ile Ayşe Kaddafi ise Umman'a sığınmıştı.
Kaddafi'nin eşi Safiye de Muhammed, Hannibal ve Ayşe ile birlikte Umman'daydı. Hannibal Kaddafi geçen Aralık ayında Lübnan'da kaçırıldıktan sonra bu ülkede kısa süreliğine gözaltına alınmıştı. cnntürk
France 24'e konuşan avukat Kerim Han, Libya'da geçen yıl idam cezasına çarptırılan 44 yaşındaki Seyfülislam Kaddafi'nin 12 Nisan'da serbest bırakıldığını söyledi.
Han, af kapsamında serbest kalan oğul Kaddafi'nin "Libya'da iyi ve güvende olduğunu" belirtti.
Seyfülislam Kaddafi, 2011 yılında komşu ülke Nijer'e kaçmaya çalışırken Libyalı milislerce yakalanmıştı.
Yaklaşık beş yıldır Libya'nın kuzeybatısındaki Zintan'da tutulan Seyfülislam Kaddafi, geçen sene Trablus'taki bir mahkeme tarafından gıyabında yargılanarak idam cezasına çarptırılmıştı. Libya'da Muammer Kaddafi'nin devrilmesiyle sonuçlanan ayaklanma sırasında isyancıların öldürülmesinde oynadığı rol nedeniyle idam cezası alan oğul Kaddafi hakkında Uluslararası Ceza Mahkemesi de 2011'de tutuklama kararı çıkarmıştı.
Muammer Kaddafi, Ekim 2011'de memleketi Sirte'de yakalanmış ve linç edilerek öldürülmüştü.
Kaddafi'nin oğullarından Hamis, Seyfülarab ve Mutassım; 2011'deki devrim sırasında öldürüldü. Libya Olimpiyat Komitesi eski Başkanı Muhammed ve Avrupa'daki tatil skandallarıyla manşetlere taşınan Hannibal ile Ayşe Kaddafi ise Umman'a sığınmıştı.
Kaddafi'nin eşi Safiye de Muhammed, Hannibal ve Ayşe ile birlikte Umman'daydı. Hannibal Kaddafi geçen Aralık ayında Lübnan'da kaçırıldıktan sonra bu ülkede kısa süreliğine gözaltına alınmıştı. cnntürk
İlaç parası çalınan 1.5 yaşındaki Menesa hayatını kaybetti
Antalya'da, ilaç parasının çalındığına ilişkin haberle gündeme gelen "zellweger" sendromlu 1,5 yaşındaki Menesa Kılıç, hayatını kaybetti.
Antalya'da yaşayan baba Zeynel Kılıç, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kızı Menesa'yı, Ramazan Bayramı'nın birinci günü fenalaşması üzerine Akdeniz Üniversitesi Hastanesine götürdüğünü söyledi.
Kalbi duran kızının, müdahaleye rağmen hayata döndürülemediğini anlatan Kılıç, "Kızımı kontrol eden doktorlar, hastalığının kalbine vuracağını söylemişti, öyle de oldu. Kızımı bayramda kaybettik, çok üzgünüz. Menesa için birçok planımız vardı, daha iyi olabilmesi ümidiyle değişik yerlerde doktorlara götürecektik ama olmadı" dedi.
Kılıç, Menesa'nın cenazesinin Kurşunlu Mezarlığı'nda toprağa verildiğini kaydetti.
Pazarcılıkla geçinen 4 çocuklu Zeynel-Remziye Kılıç çifti, beyinde oluşan genetik hastalık "zellweger" sendromu nedeniyle burnundaki hortumla beslenen kızları Menesa'nın nöbet geçirmesini önleyen ilaçları alabilmek için çelik kasada sakladıkları yaklaşık 40 bin liranın çalındığını belirterek, yetkililerden yardım istemişti.
Antalya'da yaşayan baba Zeynel Kılıç, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kızı Menesa'yı, Ramazan Bayramı'nın birinci günü fenalaşması üzerine Akdeniz Üniversitesi Hastanesine götürdüğünü söyledi.
Kalbi duran kızının, müdahaleye rağmen hayata döndürülemediğini anlatan Kılıç, "Kızımı kontrol eden doktorlar, hastalığının kalbine vuracağını söylemişti, öyle de oldu. Kızımı bayramda kaybettik, çok üzgünüz. Menesa için birçok planımız vardı, daha iyi olabilmesi ümidiyle değişik yerlerde doktorlara götürecektik ama olmadı" dedi.
Kılıç, Menesa'nın cenazesinin Kurşunlu Mezarlığı'nda toprağa verildiğini kaydetti.
Pazarcılıkla geçinen 4 çocuklu Zeynel-Remziye Kılıç çifti, beyinde oluşan genetik hastalık "zellweger" sendromu nedeniyle burnundaki hortumla beslenen kızları Menesa'nın nöbet geçirmesini önleyen ilaçları alabilmek için çelik kasada sakladıkları yaklaşık 40 bin liranın çalındığını belirterek, yetkililerden yardım istemişti.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)