Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, kara para aklama, bankacılık sahtekârlığı ve ABD'nin İran'a karşı uyguladığı yaptırımları delme suçlamaları ile New York'ta tutuklu olarak yargılanan İran asıllı işadamı Reza Zarrab hakkındaki iddianameyi hazırlayan New York Güney Bölge Başsavcısı Preet Bharara ile açıklamalarına, Bharara'dan yanıt geldi.
New York'ta yayınlanan City&State adlı politika dergisinin 10. Kuruluş yıldönümünde konuşan Bharara, hukukun üstünlüğü, yargı bağımsızlığı gibi konulara değindikten sözü Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın geçen hafta New York'tan İstanbul'a dönerken uçakta gazetecilere kendisi hakkında söylediği, 'Savcı Bharara da, Hakim Richard Berman da Türkiye'de daha önce FETÖ tarafından ağırlanmış isimler' iddiasına getirdi. Zarrab'ın zengin ve Türkiye'de geniş bir çevresi olduğunu anlatan Bharara, hazırladığı iddianamenin ardından Zarrab'ın Miami'de gözaltına alınıp yargılanmak üzere New York'a getirilmesi ile birlikte, Twitter'da kendisini izleyenlerin sayısının beş gün içerisinde 8 binden 300 bine çıktığına değindi.
"Türkiye'ye ayak basmışlığım bile yok"
Türk liderlerin bir süredir birçok sorunun kaynağının, ABD'de Pennsylvania'da yaşayan Fethullah Gülen olduğunu dile getirdiklerini, kendisinin de Gülenci olduğu iddialarını ortaya attıklarını söyleyen Bharara, 'Benim Gülen takipçisi olduğum iddialarına kadar, Gülen adını hiç duymamıştım, Google'dan baktım. Hatırlarsınız birkaç ay önce Türkiye'de darbe girişimi oldu. Geçen hafta, Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan, benim adımı vererek, beni Türkiye'de darbe girişiminde bulunanlarla yiyip içmekle suçladı. Bu girişim yüzlerce kişinin de ölümüne yol açtı. Türkiye'nin güzel bir ülke olduğunu duyarım ama hayatımda Türkiye'ye ayak basmışlığım bile yok' dedi.
Bharara, salonda kendisini dinleyen Türk dostlarının da bulunduğunu belirtip, 'Türkiye ile en yakın olduğum zamanlar, Şükran Günü'dür diyerek, hindi anlamına gelen 'turkey' kelimesiyle ilgili espri yaptı.
Reddi hakim talebinin geri çevrilmesini istedi
Zarrab'ın, Türkiye'de bir hukuk konferansına katıldığı için tarafsız olamayacağı gerekçesiyle 'reddi hakim' talebinde bulunduğu Yargıç Richard Berman ile ilgili savlarının hiçbir temele dayanmadığın savunan Bharara, mahkemeye sunduğu dilekçede, 'Yargıç Berman, New York'ta görülen ilk duruşmada, İstanbul'da bir hukuk konferansına katıldığını kendisi dile getirdi. Zarrab ve savunma ekibi de bunu bildiklerini, bu durumun yargının bağımsızlığını ve tarafsızlığını etkilemeyeceğine inandıklarını kendileri dile getirdiler. Aradan 4 ay geçtikten sonra, 'reddi hakim' talebinde bulunmanın hiçbir dayanağı yok' dedi. Bharara dilekçesinde, Zarrab'ın yargılanmaya başladığı günden bu yana, kefaletle serbest kalmak istediğini, bu isteğin geri çevrildiğini, davanın düşmesi için dilekçe verdiğini ancak bunun da olumsuzlukla sonuçlandığını anımsattı. (Nafiz Albayrak / DHA)
30 Eylül 2016 Cuma
29 Eylül 2016 Perşembe
Erdoğan açıkladı, 15 Temmuz resmi tatil oluyor
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 27’nci Muhtarlar Toplantısında konuşuyor. Son olarak 8 Haziran'da muhtarlara seslenen Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında, "1920'de Sevr'i gösterdiler, 1923'de bizi Lozan'a ikna ettiler. Ege'de bağırsan duyulacak adaları biz Lozan'da Yunan'a verdik. Zefer mi bu?" dedi. Erdoğan, "Her 15 Temmuz şehitlerimizi ve gazilerimizi anma günü olarak tatil ilan edilecektir." diye konuştu.
İşte Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda uzun bir aradan sonra yapılan muhtarlar toplantısında Erdoğan’ın sözlerinden satır başları:
En son muhtarlarımızla 8 Haziran’da mübarek ramazan ayında yapmıştık. 15 Temmuz darbe girişimi ve sonrasındaki gelişmeler nedeniyle 3,5 ay kadar toplantılarımıza ara vermek zorunda kaldık. İnşallah buluşmalarımızı yeniden sıklaştıracağız.
Bu vesile ile 15 temmuzdaki tüm şehitlerimizi minnetle rahmetle yad ediyorum. 15 Temmuz’da 2 muhtarımız şehit oldular.
Toplantılarımızı başlattığımız 2015 ocak ayından bu yan özellikle şunu ifade ettim: Sizlerle bir araya gelmek olayları yakinen takip etmek için bu buluşmalar çok önemli dedim.
Aramıza bir darbe girişinin girmeye çalışacağı aklıma gelmemişti. Maruz kaldığımız ihanetler içinde bu darbe girişimi çok farklı bir yere sahip. Daha önceki ihanet girişimlerinde hedef doğrudan biz, başında bulunduğumuz hükümet oluyordu. Ülkemiz ve milletimiz dolaylı olarak bunlardan etkileniyordu.
'DARBE, TERÖR, ÖRTÜLÜ İŞGAL GİRİŞİMİ'
Bu defa bizimle beraber canıyla kanıyla varlığıyla ülkemiz milletimiz demokrasimiz doğrudan hedef alındı. 15 Temmuz'da Türkiye bir darbe girişimi, terör eylemi ve örtülü bir işgal girişimine maruz kaldı.
15 Temmuz bir cuntanın girişimi olması nedeniyle bir darbe girişimiydi. Kullandıkları yöntemleri itibariyle 15 Temmuz aynı zamanda bir terör saldırısıydı.
Bunlar bir şeyi düşünemedi: bu millet ortaya çıkar meydanlara dökülürse o zaman biz ne yaparız diye düşünmemişlerdi.
SEVR'İ GÖSTERİP LOZAN'A İKNA ETTİLER. ZAFER Mİ BU?
15 Temmuz 1912’den 1923’e kadar geçen sürece 5’te bire düşen son toprakların işgali, teşebbüsüydü. Millet o toprakları bunlara teslim etmedi.
Benim milletim çok karalı bir millet. Hani o çılgın Türkler diyorlar ya öyle bir millet.
1920'de Sevr'i gösterdiler, 1923'de bizi Lozan'a ikna ettiler. Ege'de bağırsan duyulacak adaları biz Lozan'da Yunan'a verdik. Zafer mi bu?
Lozan'da masaya oturanlar o anlaşmanın hakkını veremediler. Onlar veremedikleri için şimdi biz sıkıntı yaşıyoruz.
O masaya oturanlar o anlaşmanın hakkını veremediler. Veremedikleri için şimdi onun sıkıntısını biz yaşıyoruz. Bu darbe başarılı olsaydı Sevr’i bile aratacak bir dayatmayla karşımıza çıkacaklardı.
'ŞAYET MİLLETİMİZ HAVALİMANINI ÇEPEÇEVRE KUŞATMAMIŞ OLSAYDI...'
Eğer lider taşın arkasına saklanmazsa o millet dağın arkasına saklanmaz. Ama lider taşın arkasına saklanırsa millet de dağın arkasına saklanır.
Gerçekten de biz o gece milletimizle yürüdük. Şayet o gece İstanbul’da milletimiz havalimanını çepeçevre kuşatmamış olsaydı FETÖ’nün gözü dönmüş katilleri bize ölüm kustururdu.
Demek ki şahadet nasibimizde yokmuş ki bugün burada sizlerle beraberiz. Ne mutlu o kutlu makama ulaşan o kardeşlerimize, ne mutlu onların yakınlarına ne mutlu gazilerimize.
'HAKKIMIZ OLMAYAN BİR ŞEY İSTEMİYORUZ'
Bu milletin sabrını zorlamayın. Sabrını zorlamak isteyenlerin akıbetlerini merak ediyorsanız açın tarih kitaplarını bakın. Biz kimseden hakkımız olmayan bir şeyi istemiyoruz. Ama hakkımız olan bir şeyi de kimseye vermeyiz. Ülkemizde 3 ay süreyle OHAL ilan edilmişti. OHAL’i speküle eden sağa sola çekmeye çalışanlar var. Bu uygulamaların sadece terör örgütleriyle mücadeleyle sınırlı kalacağı günlük hayata olumsuz yansıması olamayacağı daha ilk günden ifade edilmişti. Biz ilk göreve geldiğimizde de OHAL vardı. Ama belli bölgelerde sokağa dahi çıkılamıyordu. Şimdi böyle bir şey var mı yok. Grevdi boykottu böyle bir şey var mı yok. Yan, günlük hayatın işlemesinde tam aksine bir rahatlık bir güvence var.Bu devletin bu terör örgütünün organlarından uzaklaştırılması lazım.
'TBMM İLE ÇÖZÜLECEĞİNE İNANMIYORUM'
Mesele o kadar karmaşık ki 3 ayın yeterli olmayacağı anlaşılıyor. O yüzden OHAL’in 3 ay daha uzatılması tavsiye edildi. Hükümetimiz de gerekli değerlendirmeleri yapacak adımları atacaktır. Ana muhalefet partisinin OHAL yetkileri ile hayata geçirilen hususların TBMM ile çözülebileceğine kesinlikle katılmıyorum. Biz Meclis'in ne kadar hızlı çalışabileceğini biliyoruz. Ve hamdolsun tecrübemiz bu ifadeleri kullananlardan daha derin. Terör örgütü mensuplarının yurt dışına nasıl kaçmaya çalıştıklarını gördünüz. Kimileri ABD kimileri Avrupa sokaklarında ellerini kollarını sallaya sallaya dolaşıyor.
'TÜRKİYE TARİHİNİN EN KAPSAMLI SINIR DIŞI OPERASYONU'
Fransa’da toplamda 1 yıllık OHAL var. Dünyadan kimse Fransa'ya diyor mu “siz neden 1 yıl OHAL ilan ettiniz?” Bizim bakan arkadaşlarımıza akıl veriyorlar: 3 ay OHAL Türkiye için fazla… Kimse bize takvim belirlemesin kimse bizim yol haritamızı belirlemesin. Bu ülkenin yol haritasını bu ülkenin kurumları belirler. Ya siz bir defa Türkiye’ye ne zaman kalkıp da dost oldunuz gerekli destekleri verdiniz?
Hepsi bu darbenin başarılı şekilde sonuçlanmasını bekliyorlardı bunların hepsinin bilgisi bize geliyor. Zil takıp oynamak için o saatin gelmesini bekliyorlardı ama rabbim o fırsatı vermedi. Ülkemizde ve milletimizde süren mücadele tek taraflı değil. Bakıyorsunuz Suriye rejimi ile PYD YPG, müttefik dediğimiz ülkelerde DEAŞ beraber Türkiye’ye karşı çalışıyor. Başlattıkları çukur eylemleri PKK’yı bölge halkı nezdinde bitirdi. Daha da bitecekler ben inanıyorum. Bu örgüte katılım geçmiş yıllara göre onda birin bile altına düştü.
Bölgedeki kardeşlerimiz örgütün belli güçlerin taşeronluğunu yaptığını açık şekilde gördü. PKK ve FETÖ’nün hatta PKK ve DEAŞ’ın nasıl işbirliği içinde olduklarına dair sayısız belge bulunuyor. Suriye’de de bölücü örgütün PYD YPG adıyla faaliyet gösteren unsurları Türkiye karşıtı faaliyetlerini sürdürüyor.
Fırat kalkanı operasyonunda çok rahatsız oldular. Bünyesindeki FETÖ’cülerin temizlenmesiyle safralarından kurtulan TSK, Türkiye tarihinin en kapsamlı sınır dışı operasyonunu başarılı şekilde sürdürüyor. De demişlerdi PYD YPG DEAŞ’la savaşıyor… Yalan… Yalan…
'SURİYE MESELESİ ARTIK YENİ BİR SAFHAYA GİRMEKTEDİR'
Ümran bebeğin halini gördünüz di mi. O darbeyi yemiş inşaatın içinden toz toprak kan revan içinde çıkışını gördünüz d mi. Bunlar ortada… Bu ülkede DEAŞ bahanesiyle yürütülen kanlı operasyonların bahanesi her geçen gün kayboluyor.
Bize ne dediler aman sabır. Gaziantep’te eğer DEAŞ terör örgütü o kına merasiminde 14 yaşındaki çocuğun vücudunda bombalar bağlamak Messi formasıyla bomba bağlamak suretiyle 56 kardeşimiz orada şehit oldu.
Hala utanmadan sıkılmadan bunları dile getirmeyeceksin. Bunları BM güvenlik konseyinde anlatmayacağız da nerede anlatacağız? Bunları bizim dışımızda anlatan yok ki… 3 milyon mülteciyi topraklarında iskan eden bizim dışımızda yok ki.
Bu kardeşlerimizi tekrar Suriye’ye göndereceğiz diyen bunlar değil miydi. Şimdi de kalkıp utanmadan sıkılmadan farklı şeyler söylüyorlar. Bunlar misafirperverliğin bu milletin ruhunda olduğunu bilmeyenler. Bu millet serer yere sofrasını evinde ne var ne yok döker ve onu komşusuyla misafiriyle paylaşır.
Suriye meselesi artık yeni bir safhaya girmektedir. Belirleyici unsur Suriye halkının birliği beraberliği olacaktır. Ilımlı muhaliflere dedik ki buyurun biz arkanızdayız. Ve böylece Cerablus’u DEAŞ’tan temizledik. Ardında Rai’de yaşayan halk DEAŞ’ın oradan da temizlenmesini bekledi. Rai’deki halk da evlerine girmeye başladı.
Suriye’de bizim ilk etapta 5 bin kilometrekare olarak öngördüğümüz güvenli bölge oluşturulabilirse yeni göç dalgaları önlenebilecektir. Bu alan genişledikçe göç ve mülteci sorunu kendiliğinden ortadan kalkacaktır. Gayet insani gayet ahlaki bir temeli olan bu projenin hayata geçmesini istemeyenler ise rejim güçleri, DEAŞ, PYD ve YPG’dir.
'KREDİ DERECELENDİRME KURULUŞLARINI ÇOK SEVERİM'
Tehdit oluşturacak olan terör koridorunu ortadan kaldırmakta kararlıyız. Ülkemize yönelik saldırılar çok farklı mecralar üzerinden yürütülüyor bunlardan biri de ekonomidir. Esasen Türkiye bu tehdit ile ilk kez karşılaşmıyor. Gayretli çalışmalarımız neticesinde bu taarruzları boşa çıkarttık. 2009’da o yıla mahsus bir küçülme yaşadık. Teğet geçti…
2013 yılında bu defa Gezi olaylarıyla ardından 17-25 aralık darbe girişimiyle, bu aynı zaman ne yazık ki polisin ve yargının içine sızmış olanların müşterek yaptığı operasyondu. Ve geçen yıl yaptığımız seçimlerden sonra terör olayları ve son olarak 15 Temmuz darbe girişimi ile sürekli teyakkuz halindeyiz.
Buna rağmen ekonomide hayati bir kırılma hamdolsun yaşamadık. 27 çeyrek biz hep büyüdük.
Darbe girişimi sonrası birileri yine kriz beklentisine girmişti ama hayal kırıklığına uğradılar. Siyasi saiklerle hareket ettiklerini bildiğimi kredi derecelendirme kuruluşları devreye girdi. Ben kredi derecelendirme kuruluşlarını çok severim. Onlar da beni sever. Bir CEO’ya ABD’de Bunlar sipariş üzerine not verirler dedim. Sanki benden intikam alırcasına ülkeye geldik hop notumuzu düşürdüler. Notumuzu düşürdüler de ne oldu? Hazine hemen bir piyasa yaptı dışarıdan içeriden büyük bir ilgi alaka hazinenin kağıtlarına oldu.
'TÜRKİYE'NİN GERÇEĞİ BU DEĞİL'
Batmış bitmiş bir ülkeye bir anda 4 kat büyüme de bir derece vermeye kalkıyorlar. Türkiye gibi kendi ayakları üzerinde duran bir ülkeye durağan diyorlar bu sefer durağan bile demediler düşürdüler. Ya istediğiniz kadar düşürün Türkiye'nin gerçeği bu değil. Türkiye büyümeye kalkınmaya devam ediyor.
Bunların cebine üç beş kuruş ekstra para koy istediğin notu al. Bunlar böyle alışıyor. Talimatları nereden aldıklarını da biliyoruz. Ah ah keşke şu ülkede siyaset birlik beraberlik içinde olsa da aynı hedefe beraber yüklense. Kimmiş bunlar ya. Gerçek bu.
Ben bunu sanayicilerimize tüccarlarımıza da söylüyorum. Siz de haykırın be… Dimdik durun be. Her şeyden önce siz Türksünüz Türk. Türkiye Cumhuriyeti’nin evladısınız. Bunların işi, çobana hakaret olmasın da, yalancı çobanın hikayesine döndü.
"15 TEMMUZ TATİL OLACAK"
20 Aralık’ta inşallah Avrasya tünelini açıyoruz. Kredi derecelendirme kuruluşlarına tavsiyem buyursunlar gelsinler tünelden geçsinler.
Önümüzdeki sezon için çok daha ümitliyiz. Piyasada yaşanan durgunluğun ortadan kalkacağına inanıyorum.
Bir konu daha var ki az önce biraz değindim. Üzerinde fazla durmak istemiyorum. Farklı düşlünce dünyası içinde dolaşıyorum. Muhtarlarımıza olan saygımdan dolayı değinmeden geçemeyeceğim.
Geçen hafta BM genel kurulundaydım. Orada yaptığım konuşmada küresel ve bölgesel konulara değindim.
FETÖ terör örgütü ben 170 ülkede faaliyet gösteriyorum diyor. Bu FETÖ tehdidine ilişkin görüşlerimi de ifade ettim.
Baya da ilgi uyandırdı. Bundan önce de dünya 52ten büyüktür demiştim.
2. dünya savaşı sonrası oluşan bir BM yapısının artık aynı şekilde durmasının doğru olmadığını ifade ettim.
Bu 5 ülke bir şeye hayır dediği zaman bunu BM güvenlik konseyinden geçiremiyorsunuz. Dedik ki bu adalet değil. Her şey bu 5 daimi üyede. Bu 5 üye bizzat çıkıp demeli k, “artık dünya bu şartlarda yaşamıyor. Tüm ülkelerin haklarının korunduğu bir BM güvenlik konseyi kurulmalıdır.”
193 ülkenin de temsil edildiği bir BM güvenlik konseyi kurmalıyız. 1 milyar 700 milyon İslam dünyası bu hakkını aramıyor. Sadece Müslüman ülkeler değil başkaları da bunu düşünüyor ama korkuyor sesini çıkaramıyor.
Almanya, Hindistan, Japonya daimi üye olmak istiyor. E mübarek tamam o zaman hadi yüklenelim…
Bir siyasi parti genel başkanımız kalkıyor bir değerlendirme yapıyor: BM’de dünya liderlerine mi muhtarlara mı konuşuyorsun belli değil.
Bilmiyor ki benim her muhtarım kendi mahallesinin lideridir. Muhtarı küçümseyen halkı küçümseyen bir siyasi parti liderinin ne partisine ne de ülkesine hayrının dokunması beklenemez.
BM genel kuruluna hitap etmekten nasibini almamış bir kişinin değerlendirmesini kaale almaya gerek yok.
Her 15 Temmuz artık şehitlerimizi gazilerimizi anmak üzere o gün tatil edilecektir. (hürriyet.com.tr)
İşte Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda uzun bir aradan sonra yapılan muhtarlar toplantısında Erdoğan’ın sözlerinden satır başları:
En son muhtarlarımızla 8 Haziran’da mübarek ramazan ayında yapmıştık. 15 Temmuz darbe girişimi ve sonrasındaki gelişmeler nedeniyle 3,5 ay kadar toplantılarımıza ara vermek zorunda kaldık. İnşallah buluşmalarımızı yeniden sıklaştıracağız.
Bu vesile ile 15 temmuzdaki tüm şehitlerimizi minnetle rahmetle yad ediyorum. 15 Temmuz’da 2 muhtarımız şehit oldular.
Toplantılarımızı başlattığımız 2015 ocak ayından bu yan özellikle şunu ifade ettim: Sizlerle bir araya gelmek olayları yakinen takip etmek için bu buluşmalar çok önemli dedim.
Aramıza bir darbe girişinin girmeye çalışacağı aklıma gelmemişti. Maruz kaldığımız ihanetler içinde bu darbe girişimi çok farklı bir yere sahip. Daha önceki ihanet girişimlerinde hedef doğrudan biz, başında bulunduğumuz hükümet oluyordu. Ülkemiz ve milletimiz dolaylı olarak bunlardan etkileniyordu.
'DARBE, TERÖR, ÖRTÜLÜ İŞGAL GİRİŞİMİ'
Bu defa bizimle beraber canıyla kanıyla varlığıyla ülkemiz milletimiz demokrasimiz doğrudan hedef alındı. 15 Temmuz'da Türkiye bir darbe girişimi, terör eylemi ve örtülü bir işgal girişimine maruz kaldı.
15 Temmuz bir cuntanın girişimi olması nedeniyle bir darbe girişimiydi. Kullandıkları yöntemleri itibariyle 15 Temmuz aynı zamanda bir terör saldırısıydı.
Bunlar bir şeyi düşünemedi: bu millet ortaya çıkar meydanlara dökülürse o zaman biz ne yaparız diye düşünmemişlerdi.
SEVR'İ GÖSTERİP LOZAN'A İKNA ETTİLER. ZAFER Mİ BU?
15 Temmuz 1912’den 1923’e kadar geçen sürece 5’te bire düşen son toprakların işgali, teşebbüsüydü. Millet o toprakları bunlara teslim etmedi.
Benim milletim çok karalı bir millet. Hani o çılgın Türkler diyorlar ya öyle bir millet.
1920'de Sevr'i gösterdiler, 1923'de bizi Lozan'a ikna ettiler. Ege'de bağırsan duyulacak adaları biz Lozan'da Yunan'a verdik. Zafer mi bu?
Lozan'da masaya oturanlar o anlaşmanın hakkını veremediler. Onlar veremedikleri için şimdi biz sıkıntı yaşıyoruz.
O masaya oturanlar o anlaşmanın hakkını veremediler. Veremedikleri için şimdi onun sıkıntısını biz yaşıyoruz. Bu darbe başarılı olsaydı Sevr’i bile aratacak bir dayatmayla karşımıza çıkacaklardı.
'ŞAYET MİLLETİMİZ HAVALİMANINI ÇEPEÇEVRE KUŞATMAMIŞ OLSAYDI...'
Eğer lider taşın arkasına saklanmazsa o millet dağın arkasına saklanmaz. Ama lider taşın arkasına saklanırsa millet de dağın arkasına saklanır.
Gerçekten de biz o gece milletimizle yürüdük. Şayet o gece İstanbul’da milletimiz havalimanını çepeçevre kuşatmamış olsaydı FETÖ’nün gözü dönmüş katilleri bize ölüm kustururdu.
Demek ki şahadet nasibimizde yokmuş ki bugün burada sizlerle beraberiz. Ne mutlu o kutlu makama ulaşan o kardeşlerimize, ne mutlu onların yakınlarına ne mutlu gazilerimize.
'HAKKIMIZ OLMAYAN BİR ŞEY İSTEMİYORUZ'
Bu milletin sabrını zorlamayın. Sabrını zorlamak isteyenlerin akıbetlerini merak ediyorsanız açın tarih kitaplarını bakın. Biz kimseden hakkımız olmayan bir şeyi istemiyoruz. Ama hakkımız olan bir şeyi de kimseye vermeyiz. Ülkemizde 3 ay süreyle OHAL ilan edilmişti. OHAL’i speküle eden sağa sola çekmeye çalışanlar var. Bu uygulamaların sadece terör örgütleriyle mücadeleyle sınırlı kalacağı günlük hayata olumsuz yansıması olamayacağı daha ilk günden ifade edilmişti. Biz ilk göreve geldiğimizde de OHAL vardı. Ama belli bölgelerde sokağa dahi çıkılamıyordu. Şimdi böyle bir şey var mı yok. Grevdi boykottu böyle bir şey var mı yok. Yan, günlük hayatın işlemesinde tam aksine bir rahatlık bir güvence var.Bu devletin bu terör örgütünün organlarından uzaklaştırılması lazım.
'TBMM İLE ÇÖZÜLECEĞİNE İNANMIYORUM'
Mesele o kadar karmaşık ki 3 ayın yeterli olmayacağı anlaşılıyor. O yüzden OHAL’in 3 ay daha uzatılması tavsiye edildi. Hükümetimiz de gerekli değerlendirmeleri yapacak adımları atacaktır. Ana muhalefet partisinin OHAL yetkileri ile hayata geçirilen hususların TBMM ile çözülebileceğine kesinlikle katılmıyorum. Biz Meclis'in ne kadar hızlı çalışabileceğini biliyoruz. Ve hamdolsun tecrübemiz bu ifadeleri kullananlardan daha derin. Terör örgütü mensuplarının yurt dışına nasıl kaçmaya çalıştıklarını gördünüz. Kimileri ABD kimileri Avrupa sokaklarında ellerini kollarını sallaya sallaya dolaşıyor.
'TÜRKİYE TARİHİNİN EN KAPSAMLI SINIR DIŞI OPERASYONU'
Fransa’da toplamda 1 yıllık OHAL var. Dünyadan kimse Fransa'ya diyor mu “siz neden 1 yıl OHAL ilan ettiniz?” Bizim bakan arkadaşlarımıza akıl veriyorlar: 3 ay OHAL Türkiye için fazla… Kimse bize takvim belirlemesin kimse bizim yol haritamızı belirlemesin. Bu ülkenin yol haritasını bu ülkenin kurumları belirler. Ya siz bir defa Türkiye’ye ne zaman kalkıp da dost oldunuz gerekli destekleri verdiniz?
Hepsi bu darbenin başarılı şekilde sonuçlanmasını bekliyorlardı bunların hepsinin bilgisi bize geliyor. Zil takıp oynamak için o saatin gelmesini bekliyorlardı ama rabbim o fırsatı vermedi. Ülkemizde ve milletimizde süren mücadele tek taraflı değil. Bakıyorsunuz Suriye rejimi ile PYD YPG, müttefik dediğimiz ülkelerde DEAŞ beraber Türkiye’ye karşı çalışıyor. Başlattıkları çukur eylemleri PKK’yı bölge halkı nezdinde bitirdi. Daha da bitecekler ben inanıyorum. Bu örgüte katılım geçmiş yıllara göre onda birin bile altına düştü.
Bölgedeki kardeşlerimiz örgütün belli güçlerin taşeronluğunu yaptığını açık şekilde gördü. PKK ve FETÖ’nün hatta PKK ve DEAŞ’ın nasıl işbirliği içinde olduklarına dair sayısız belge bulunuyor. Suriye’de de bölücü örgütün PYD YPG adıyla faaliyet gösteren unsurları Türkiye karşıtı faaliyetlerini sürdürüyor.
Fırat kalkanı operasyonunda çok rahatsız oldular. Bünyesindeki FETÖ’cülerin temizlenmesiyle safralarından kurtulan TSK, Türkiye tarihinin en kapsamlı sınır dışı operasyonunu başarılı şekilde sürdürüyor. De demişlerdi PYD YPG DEAŞ’la savaşıyor… Yalan… Yalan…
'SURİYE MESELESİ ARTIK YENİ BİR SAFHAYA GİRMEKTEDİR'
Ümran bebeğin halini gördünüz di mi. O darbeyi yemiş inşaatın içinden toz toprak kan revan içinde çıkışını gördünüz d mi. Bunlar ortada… Bu ülkede DEAŞ bahanesiyle yürütülen kanlı operasyonların bahanesi her geçen gün kayboluyor.
Bize ne dediler aman sabır. Gaziantep’te eğer DEAŞ terör örgütü o kına merasiminde 14 yaşındaki çocuğun vücudunda bombalar bağlamak Messi formasıyla bomba bağlamak suretiyle 56 kardeşimiz orada şehit oldu.
Hala utanmadan sıkılmadan bunları dile getirmeyeceksin. Bunları BM güvenlik konseyinde anlatmayacağız da nerede anlatacağız? Bunları bizim dışımızda anlatan yok ki… 3 milyon mülteciyi topraklarında iskan eden bizim dışımızda yok ki.
Bu kardeşlerimizi tekrar Suriye’ye göndereceğiz diyen bunlar değil miydi. Şimdi de kalkıp utanmadan sıkılmadan farklı şeyler söylüyorlar. Bunlar misafirperverliğin bu milletin ruhunda olduğunu bilmeyenler. Bu millet serer yere sofrasını evinde ne var ne yok döker ve onu komşusuyla misafiriyle paylaşır.
Suriye meselesi artık yeni bir safhaya girmektedir. Belirleyici unsur Suriye halkının birliği beraberliği olacaktır. Ilımlı muhaliflere dedik ki buyurun biz arkanızdayız. Ve böylece Cerablus’u DEAŞ’tan temizledik. Ardında Rai’de yaşayan halk DEAŞ’ın oradan da temizlenmesini bekledi. Rai’deki halk da evlerine girmeye başladı.
Suriye’de bizim ilk etapta 5 bin kilometrekare olarak öngördüğümüz güvenli bölge oluşturulabilirse yeni göç dalgaları önlenebilecektir. Bu alan genişledikçe göç ve mülteci sorunu kendiliğinden ortadan kalkacaktır. Gayet insani gayet ahlaki bir temeli olan bu projenin hayata geçmesini istemeyenler ise rejim güçleri, DEAŞ, PYD ve YPG’dir.
'KREDİ DERECELENDİRME KURULUŞLARINI ÇOK SEVERİM'
Tehdit oluşturacak olan terör koridorunu ortadan kaldırmakta kararlıyız. Ülkemize yönelik saldırılar çok farklı mecralar üzerinden yürütülüyor bunlardan biri de ekonomidir. Esasen Türkiye bu tehdit ile ilk kez karşılaşmıyor. Gayretli çalışmalarımız neticesinde bu taarruzları boşa çıkarttık. 2009’da o yıla mahsus bir küçülme yaşadık. Teğet geçti…
2013 yılında bu defa Gezi olaylarıyla ardından 17-25 aralık darbe girişimiyle, bu aynı zaman ne yazık ki polisin ve yargının içine sızmış olanların müşterek yaptığı operasyondu. Ve geçen yıl yaptığımız seçimlerden sonra terör olayları ve son olarak 15 Temmuz darbe girişimi ile sürekli teyakkuz halindeyiz.
Buna rağmen ekonomide hayati bir kırılma hamdolsun yaşamadık. 27 çeyrek biz hep büyüdük.
Darbe girişimi sonrası birileri yine kriz beklentisine girmişti ama hayal kırıklığına uğradılar. Siyasi saiklerle hareket ettiklerini bildiğimi kredi derecelendirme kuruluşları devreye girdi. Ben kredi derecelendirme kuruluşlarını çok severim. Onlar da beni sever. Bir CEO’ya ABD’de Bunlar sipariş üzerine not verirler dedim. Sanki benden intikam alırcasına ülkeye geldik hop notumuzu düşürdüler. Notumuzu düşürdüler de ne oldu? Hazine hemen bir piyasa yaptı dışarıdan içeriden büyük bir ilgi alaka hazinenin kağıtlarına oldu.
'TÜRKİYE'NİN GERÇEĞİ BU DEĞİL'
Batmış bitmiş bir ülkeye bir anda 4 kat büyüme de bir derece vermeye kalkıyorlar. Türkiye gibi kendi ayakları üzerinde duran bir ülkeye durağan diyorlar bu sefer durağan bile demediler düşürdüler. Ya istediğiniz kadar düşürün Türkiye'nin gerçeği bu değil. Türkiye büyümeye kalkınmaya devam ediyor.
Bunların cebine üç beş kuruş ekstra para koy istediğin notu al. Bunlar böyle alışıyor. Talimatları nereden aldıklarını da biliyoruz. Ah ah keşke şu ülkede siyaset birlik beraberlik içinde olsa da aynı hedefe beraber yüklense. Kimmiş bunlar ya. Gerçek bu.
Ben bunu sanayicilerimize tüccarlarımıza da söylüyorum. Siz de haykırın be… Dimdik durun be. Her şeyden önce siz Türksünüz Türk. Türkiye Cumhuriyeti’nin evladısınız. Bunların işi, çobana hakaret olmasın da, yalancı çobanın hikayesine döndü.
"15 TEMMUZ TATİL OLACAK"
20 Aralık’ta inşallah Avrasya tünelini açıyoruz. Kredi derecelendirme kuruluşlarına tavsiyem buyursunlar gelsinler tünelden geçsinler.
Önümüzdeki sezon için çok daha ümitliyiz. Piyasada yaşanan durgunluğun ortadan kalkacağına inanıyorum.
Bir konu daha var ki az önce biraz değindim. Üzerinde fazla durmak istemiyorum. Farklı düşlünce dünyası içinde dolaşıyorum. Muhtarlarımıza olan saygımdan dolayı değinmeden geçemeyeceğim.
Geçen hafta BM genel kurulundaydım. Orada yaptığım konuşmada küresel ve bölgesel konulara değindim.
FETÖ terör örgütü ben 170 ülkede faaliyet gösteriyorum diyor. Bu FETÖ tehdidine ilişkin görüşlerimi de ifade ettim.
Baya da ilgi uyandırdı. Bundan önce de dünya 52ten büyüktür demiştim.
2. dünya savaşı sonrası oluşan bir BM yapısının artık aynı şekilde durmasının doğru olmadığını ifade ettim.
Bu 5 ülke bir şeye hayır dediği zaman bunu BM güvenlik konseyinden geçiremiyorsunuz. Dedik ki bu adalet değil. Her şey bu 5 daimi üyede. Bu 5 üye bizzat çıkıp demeli k, “artık dünya bu şartlarda yaşamıyor. Tüm ülkelerin haklarının korunduğu bir BM güvenlik konseyi kurulmalıdır.”
193 ülkenin de temsil edildiği bir BM güvenlik konseyi kurmalıyız. 1 milyar 700 milyon İslam dünyası bu hakkını aramıyor. Sadece Müslüman ülkeler değil başkaları da bunu düşünüyor ama korkuyor sesini çıkaramıyor.
Almanya, Hindistan, Japonya daimi üye olmak istiyor. E mübarek tamam o zaman hadi yüklenelim…
Bir siyasi parti genel başkanımız kalkıyor bir değerlendirme yapıyor: BM’de dünya liderlerine mi muhtarlara mı konuşuyorsun belli değil.
Bilmiyor ki benim her muhtarım kendi mahallesinin lideridir. Muhtarı küçümseyen halkı küçümseyen bir siyasi parti liderinin ne partisine ne de ülkesine hayrının dokunması beklenemez.
BM genel kuruluna hitap etmekten nasibini almamış bir kişinin değerlendirmesini kaale almaya gerek yok.
Her 15 Temmuz artık şehitlerimizi gazilerimizi anmak üzere o gün tatil edilecektir. (hürriyet.com.tr)
Etiketler:
haber,
recep tayyip erdoğan,
şehit,
tatil
200 bin dolar ödeyen Mars'ta yaşayacak
Amerikalı iş adamı Elon Musk, 10 yıl içinde 200 bin dolarlık bilet ücretini ödeyenleri Mars'a göndermek ve bu gezegende kendi kendine yetebilen yerleşim alanı kurmak istediğini bildirdi.
Uzay aracı ve roket üreticisi SpaceX ve otomobil firması Tesla Motors'un sahibi Musk, internetten canlı yayınlanan Meksika'nın Guadalajara kentindeki 67. Uluslararası Uzay Yolculuğu Konferansı'ndaki konuşmasında, "Gezegenlerarası Taşıma Sistemi Projesi" hakkında bilgi verdi.
Musk, 10 yıl içinde kamu-özel ortaklığıyla Mars'a insan göndermek ve 200 bin dolarlık bilet ücretini karşılayanlar için bu gezegende kendi kendine yetebilen bir şehir kurmak istediğini söyledi. Bu konuda 10 milyar dolarlık yatırım öngörüldüğüne değinen iş adamı Musk, yolculukta "yeni teknolojiler" ve "inovatif yapılar" kullanarak maliyetin düşürülmesi gerektiğini ifade etti.
Uzay gemisinin yakıtı metan ve oksijen
Sahibi olduğu SpaceX'in BFR ve BFS araçları sayesinde insanoğlunun "Kızıl Gezegen"e inebileceğini anlatan Musk, bu araçların saatte 100 bin kilometreden fazla hızla ilerleyeceğini ve aracın sıcaklığının bin 650 santigrat derecenin üzerine çıkacağını kaydetti. Musk, uzay gemisinde yakıt olarak metan ve oksijen kullanılacağını dile getirdi.
Bir uzay aracının 100-200 kişiyi Mars'a götürebileceği bilgisini veren Musk, bunun için altyapı çalışmalarının tamamlanmak üzere olduğunu aktardı.
ABD Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA) ve havacılık sektörü yetkilileri, projenin başarısı için finans alanından teknolojik perspektife kadar uluslararası iş birliğinin önemli olduğunu kaydediyor.
Bu arada, en büyük müşterisi NASA olan SpaceX firmasına ait Falcon 9 roketinin eylül ayı başında fırlatılışı öncesi test sırasında yakıt sistemindeki patlama yüzünden uzay seferi ertelenmek zorunda kalmıştı.
Kredi ve kart borcu olanlar dikkat!
Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren tüketici ve kredi kartı borçları için tüketiciler bankaları aşındırmaya başladı. Bankalar faizin yüzde 1.20 ile 1.50 arasında olmasını öngörürken tüketiciler sistemi anlamaya çalışıyor.
Başbakan Binali Yıldırım’ın açıklaması ve ardından Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (BDDK) yayınladığı yönetmelikle resmen başlayan kredi kartı ve tüketici kredisi borçlarının 72 aya kadar yapılandırılması tüketicide heyecan yarattı. Ancak kredi kartında gelirini aşmış borç bakiyesini daha düşük aylık taksitlerle ödeyip rahatlamayı isteyen tüketici ilk günü yapılandırmanın koşullarını anlamaya çalışarak geçirdi.
Bankalar cephesinde ise, yapılandırmanın şartlarının nasıl şekilleneceğine henüz karar verilmiş değil. Bankalar şimdilik 48 ay vadeli kredi kullandırmaya başladı. Ancak yapılandırma konusunda çoğu banka şubelerine hangi faizden ve hangi kriterlere uyan müşterilerin bundan yararlanabileceği konusunda herhangi bir bildirimde bulunmadı.
Yüzde 2.52’den düşük olur
Hürriyet'in haberine göre bankacılar yapılandırma konusunda özellikle asgari ödeme tutarı yüksek olduğu için ödemekte zorluk çeken tüketicilerin kendilerini arayıp, şartları sorduklarını belirterek, “İlgi var ama tüketici şimdilik durumu anlamaya çalışıyor. Önümüzdeki günlerde genel tablo daha net ortaya çıkar” yorumunu yaptı. Tüketicinin daha çok faiz oranı ve borç transferinin mümkün olup olmadığını sorduğunu belirten bankacılar getirilen düzenlemenin başarılı olması için faizin kredi kartı gecikme faizi olan yüzde 2.52’den daha düşük olması gerektiğini vurguluyor. Aksi halde müşterilerin tüketici kredilerine yönelebileceği belirtiliyor.
Karşılık oranları düşürüldü
BDDK’nın son düzenlemesinde bankaların izlemeye alınan ve takipteki alacakları için ayırdıkları karşılık oranlarını düşürdüğünü bunun da bankaların maliyetlerini olumlu etkilediğine işaret eden bankacılar, “BDDK’nın son yönetmeliği ile karşılık oranlarında sağladığı düşüşü bankalar da yapılandırmaya başvuran tüketicilere düşük faiz olarak yansıtacaklardır. Yapılandırmada faizin yüzde 1.20-1.50 arasında olması beklenebilir. Ama tabi bu yine de bankadan bankaya değişir. Ayrıca her başvuran da bundan yararlanamıyor. Özellikle halen asgarisini ödeyen ama miktar yüksek olduğu için zorlanan yani bir diğer deyişle canlı kredilerin yapılandırılması hedefleniyor” değerlendirmesini yaptı.
Bankacılar ayrıca tüketici kredilerinde yeniden yapılandırma yaparken kredi ilk alındığında uygulanan faizin de geçerli olabileceğini belirttiler.
48 ay vade mutlu etti
Tüketici kredilerinde vadenin 36 aydan 48 aya çıkmasının müşterilerin ilgisini artırdığına değinen bankacılar, “İlk etapta gözlemlenen vadenin uzamasından müşterinin memnun olduğu. Vade uzayıp aylık ödenecek taksitin düşmesinden dolayı ilgi genelde tüketici kredilerinde yoğunlaştı” dedi.
Gülen'in Davutoğlu'na açtığı davaya ret
Fetullah Gülen'in "kişilik haklarına saldırıda bulunduğu" iddiasıyla eski Başbakan Ahmet Davutoğlu aleyhine açtığı manevi tazminat davası reddedildi.
Fetullahçı Terör Örgütünün (FETÖ) elebaşı Fetullah Gülen'in, "kişilik haklarına saldırıda bulunduğu" iddiasıyla eski Başbakan, AK Parti Konya Milletvekili Ahmet Davutoğlu aleyhine açtığı manevi tazminat davası reddedildi.
Ankara 7. Asliye Hukuk Mahkemesindeki duruşmaya, Davutoğlu'nun avukatı Hacı İbrahim Kayıkçı katıldı. Mazeret bildirmeyen Fetullah Gülen'in avukatları ise duruşmada bulunmadı.
Avukat Kayıkçı, mahkemeden davanın reddine karar verilmesini istedi. Mahkeme, araştırılması gereken başka bir husus olmadığına kanaat getirerek, yargılamanın sonlandırılması kararını verdi.
FETÖ elebaşı Gülen, avukatı Nurullah Albayrak aracılığıyla, eski Başbakan Davutoğlu'nun 7 Haziran 2015 Genel Seçimleri öncesi düzenlediği Bayburt, Gümüşhane ve Erzincan'daki mitinglerde yaptığı konuşmalarda, "kişilik haklarına saldırıda bulunduğu" gerekçesiyle 100 bin liralık manevi tazminat talebiyle dava açmıştı. Başvuru dilekçesinde, Davutoğlu'nun yaptığı konuşmalarında, Gülen'in özel hayatına saygı hakkına açık saldırıda bulunduğu iddia edilmişti. cnntürk
Fetullahçı Terör Örgütünün (FETÖ) elebaşı Fetullah Gülen'in, "kişilik haklarına saldırıda bulunduğu" iddiasıyla eski Başbakan, AK Parti Konya Milletvekili Ahmet Davutoğlu aleyhine açtığı manevi tazminat davası reddedildi.
Ankara 7. Asliye Hukuk Mahkemesindeki duruşmaya, Davutoğlu'nun avukatı Hacı İbrahim Kayıkçı katıldı. Mazeret bildirmeyen Fetullah Gülen'in avukatları ise duruşmada bulunmadı.
Avukat Kayıkçı, mahkemeden davanın reddine karar verilmesini istedi. Mahkeme, araştırılması gereken başka bir husus olmadığına kanaat getirerek, yargılamanın sonlandırılması kararını verdi.
FETÖ elebaşı Gülen, avukatı Nurullah Albayrak aracılığıyla, eski Başbakan Davutoğlu'nun 7 Haziran 2015 Genel Seçimleri öncesi düzenlediği Bayburt, Gümüşhane ve Erzincan'daki mitinglerde yaptığı konuşmalarda, "kişilik haklarına saldırıda bulunduğu" gerekçesiyle 100 bin liralık manevi tazminat talebiyle dava açmıştı. Başvuru dilekçesinde, Davutoğlu'nun yaptığı konuşmalarında, Gülen'in özel hayatına saygı hakkına açık saldırıda bulunduğu iddia edilmişti. cnntürk
Bir ilk: Başörtülü bir kadın Playboy’da
Amerikalı müslüman gazeteci Noor Tagouri, Playboy dergisinin Ekim ayı sayısında yer alacak. Tagouri’nin bu kararı, bazı kişilerce takdir edilse de pek çok kişi tarafından eleştirildi.
Gazeteci Noor Tagouri, ünlü dergi Playboy'un “Renegade” seçkisinde bir aktivist, bir komedyen ve bir yazarla birlikte yer alacak.
“Renegade”, Playboy’un geçtiğimiz yıl çıplaklıktan uzaklaşma kararı sonrasında oluşturduğu ve sektörde risk almak suretiyle yine de sevdiği işi yapanların ve sektörün kurallarını yeniden yazma girişiminde bulunanların öne çıkarıldığı bir dosya.
Cnn.com’un haberine göre, 22 yaşındaki gazeteci Tagouri, üzerinde siyah kot, deri ceket ve başörtüsü ile derginin sayfalarındaki yerini alacak.
Noor Tagouri, Playboy için gerçekleştirilen fotoğraf çekimlerinin sahne arkası görüntülerini sosyal medya hesabından takipçileriyle paylaştı. Tagouri'nin bu kararı sosyal medyada da takipçilerini ikiye böldü. Takipçilerinin bir kısmı gazeteci Tagouri'yi tebrik edip yüreklendirirken bir kısmı da sertçe eleştirdi.
FETÖ 1990 yılında da darbe planı yapmış
Tokat'ta FETÖ'nün askeriye içerisindeki yapılanmasına yönelik soruşturmada elde edilen deliller ışığında, FETÖ'nün 26 yıl önce de darbe planı yaptığına ilişkin beyanların bulunduğu bildirildi.
Tokat'ta Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'na (FETÖ/PDY) yönelik yürütülen soruşturma kapsamında elde edilen deliller ışığında, örgütün 1990 yılında da darbe planına yönelik beyanlar ortaya çıktı.
Tokat Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılan yazılı açıklamada, "FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün askeriye içerisindeki yapılanmasına yönelik" başlatılan soruşturmada Başsavcılığın son 3 günde yaptığı faaliyetlere yer verildi.
Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturmada alınan tanık beyanı doğrultusunda, yapıya mensup olduğu değerlendirilen 9 üst rütbeli subay hakkında arama, el koyma ve gözaltına alma kararı verildiği, bu şüphelilerden bir kısmının gözaltına alındığı, bir kısmının ise halen firar olduğu belirtildi.
Firar olan bu kişiler hakkında Başsavcılık tarafından Tokat Sulh Ceza Hakimliğinden tutuklamaya yönelik yakalama kararı istenildiği, soruşturma kapsamında da şüphelilerin bir kısmının ise yurt dışında askeri ateşe olarak görev yaptığının tespit edildiği bildirildi.
"Askeri lisede, harp okulunda her birine kod adı verildi"
Başsavcılık, soruşturma kapsamında, "FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün askeriye içerisindeki yapılanmasına yönelik" yürütülen bir başka soruşturmaya da yer verilen açıklamada "Elde edilen deliller ışığında '22 üst rütbeli (albay, yarbay) askeri personelin, askeri lisede ve Kara Harp Okulunda okudukları sırada Paralel Yapı'ya mensup öğrenciler olduğu, bunların her birine yapı tarafından kod adı verildiği, bu personellerden büyük bir kısmının o dönemde bizzat Fetullah Gülen ile görüştürülmeye götürüldüğü, bu şahısların Fetullah Gülen ile birden fazla kez görüştürüldüğü, ayrıca o dönemde bahse konu öğrencilere soru verildiği, hatta soruların Fetullah Gülen'e cinler tarafından getirildiğinin söylendiği, o dönemde (1990 yılında) yapının darbe planları da yaptığı, ancak darbe yapılmadığı" beyanında bulunduğunu bildirdi.
"Öğrenciler ileride hangi makamlara gelirlerse darbe daha kolay yapılabilir?"
Tokat Cumhuriyet Başsavcılığının açıklamasına göre, "Askeri liselerde ve Kara Harp Okulunda okuyan öğrencilerin ileride hangi makamlara gelirlerse darbenin daha kolay yapılabileceğinin konuşulduğu, darbenin daha kolay maksatla yapılabilmesi için öğrencilerin önemli birimlere yönlendirildiği ve darbeye hazırlık yapıldığı" beyanı da soruşturma dosyasına girdi.
"Yapıyı büyütmek için dini, Gülen'i büyütmek için Peygamber'i araç olarak kullandılar"
Buna göre soruşturma dosyasına şu beyanlar da girdi:
"Askeri öğrencilerin hafta sonları izinli dönemlerinde geldikleri hücre evlerinin bulunduğu, bu hücre evlerindeki sorumluların en önemli görevlerinin hücre evine gelen öğrencilerin yapıya kazandırıp onların itaat etmesini sağlamak olduğu, öğrencilerin nelerden hoşlandığı tespit edilip sevdikleri şeylerin yapıldığı, böylelikle sorumlu olan ağabeylerine bağlılıklarının artırıldığı, ağabeylerine bağlılığı arttırmadaki temel amacın Fetullah Gülen'in bu asırda İslamiyet'in ve insaniyetin kurtarıcısı, eski tabirle bani ve hamisi olduğu öğrencilerin kafasında tartışmasız bir dogma haline getirmesini sağlamak olduğu, bu şekilde küçük yaşta öğrencilerin yapıya inanmasını sağlayıp vazgeçilmez bir noktaya gelmelerinin sağlandığı, yapıyı büyütmek için dini, Fetullah Gülen'i büyütmek için Peygamber'in araç olarak kullandığı."
Tokat Cumhuriyet Başsavcılığının açıklamasında, ayrıca FETÖ bünyesinde o dönemde "imam" statüsündeki yer alan bir tanığın beyanlarına yer verildi. Söz konusu tanığın, kendisine bağlı 19 askeri öğrencinin yetiştirildiğini beyan ettiği ve bunlara FETÖ tarafından kod adı verildiğinin tespit edildiği bildirildi.
Toplanan deliller kapsamında lüzum üzerine şüpheliler hakkında Başsavcılıkça adreslerinde ve araçlarında farklı illerde eş zamanlı olmak üzere arama, el koyma, şüpheliler hakkında ise gözaltı kararı verildiği belirtilen açıklamada, şu bilgiler paylaşıldı:
"3 rütbeli hakkında ise ikametlerinde ve araçlarında arama, el koyma kararı işleminin yapılması, avukat huzurunda şüpheli olarak 'silahlı terör örgütü üyesi veya yöneticisi olmak' suçundan savunmasının alınmasının akabinde serbest bırakılmaları yönünde karar verildiği, haklarında işlem yapılan askeri personellerden bir kısmının yurt dışında askeri ateşe olarak görev yaptığının tespit edildiği, yine elde edilen deliller doğrultusunda askeri lise ve Kara Harp Okulunda yapıya mensup askeri öğrencilerle ilgilenen ve sorumlu olduğu değerlendirilen 2 sivil şahıs hakkında da arama, el koyma ile gözaltına alma kararları verildiği ve halen soruşturmalarımızın devam ettiği kamuoyuna saygı ile duyurulur." cnntürk
Tokat'ta Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'na (FETÖ/PDY) yönelik yürütülen soruşturma kapsamında elde edilen deliller ışığında, örgütün 1990 yılında da darbe planına yönelik beyanlar ortaya çıktı.
Tokat Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılan yazılı açıklamada, "FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün askeriye içerisindeki yapılanmasına yönelik" başlatılan soruşturmada Başsavcılığın son 3 günde yaptığı faaliyetlere yer verildi.
Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturmada alınan tanık beyanı doğrultusunda, yapıya mensup olduğu değerlendirilen 9 üst rütbeli subay hakkında arama, el koyma ve gözaltına alma kararı verildiği, bu şüphelilerden bir kısmının gözaltına alındığı, bir kısmının ise halen firar olduğu belirtildi.
Firar olan bu kişiler hakkında Başsavcılık tarafından Tokat Sulh Ceza Hakimliğinden tutuklamaya yönelik yakalama kararı istenildiği, soruşturma kapsamında da şüphelilerin bir kısmının ise yurt dışında askeri ateşe olarak görev yaptığının tespit edildiği bildirildi.
"Askeri lisede, harp okulunda her birine kod adı verildi"
Başsavcılık, soruşturma kapsamında, "FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün askeriye içerisindeki yapılanmasına yönelik" yürütülen bir başka soruşturmaya da yer verilen açıklamada "Elde edilen deliller ışığında '22 üst rütbeli (albay, yarbay) askeri personelin, askeri lisede ve Kara Harp Okulunda okudukları sırada Paralel Yapı'ya mensup öğrenciler olduğu, bunların her birine yapı tarafından kod adı verildiği, bu personellerden büyük bir kısmının o dönemde bizzat Fetullah Gülen ile görüştürülmeye götürüldüğü, bu şahısların Fetullah Gülen ile birden fazla kez görüştürüldüğü, ayrıca o dönemde bahse konu öğrencilere soru verildiği, hatta soruların Fetullah Gülen'e cinler tarafından getirildiğinin söylendiği, o dönemde (1990 yılında) yapının darbe planları da yaptığı, ancak darbe yapılmadığı" beyanında bulunduğunu bildirdi.
"Öğrenciler ileride hangi makamlara gelirlerse darbe daha kolay yapılabilir?"
Tokat Cumhuriyet Başsavcılığının açıklamasına göre, "Askeri liselerde ve Kara Harp Okulunda okuyan öğrencilerin ileride hangi makamlara gelirlerse darbenin daha kolay yapılabileceğinin konuşulduğu, darbenin daha kolay maksatla yapılabilmesi için öğrencilerin önemli birimlere yönlendirildiği ve darbeye hazırlık yapıldığı" beyanı da soruşturma dosyasına girdi.
"Yapıyı büyütmek için dini, Gülen'i büyütmek için Peygamber'i araç olarak kullandılar"
Buna göre soruşturma dosyasına şu beyanlar da girdi:
"Askeri öğrencilerin hafta sonları izinli dönemlerinde geldikleri hücre evlerinin bulunduğu, bu hücre evlerindeki sorumluların en önemli görevlerinin hücre evine gelen öğrencilerin yapıya kazandırıp onların itaat etmesini sağlamak olduğu, öğrencilerin nelerden hoşlandığı tespit edilip sevdikleri şeylerin yapıldığı, böylelikle sorumlu olan ağabeylerine bağlılıklarının artırıldığı, ağabeylerine bağlılığı arttırmadaki temel amacın Fetullah Gülen'in bu asırda İslamiyet'in ve insaniyetin kurtarıcısı, eski tabirle bani ve hamisi olduğu öğrencilerin kafasında tartışmasız bir dogma haline getirmesini sağlamak olduğu, bu şekilde küçük yaşta öğrencilerin yapıya inanmasını sağlayıp vazgeçilmez bir noktaya gelmelerinin sağlandığı, yapıyı büyütmek için dini, Fetullah Gülen'i büyütmek için Peygamber'in araç olarak kullandığı."
Tokat Cumhuriyet Başsavcılığının açıklamasında, ayrıca FETÖ bünyesinde o dönemde "imam" statüsündeki yer alan bir tanığın beyanlarına yer verildi. Söz konusu tanığın, kendisine bağlı 19 askeri öğrencinin yetiştirildiğini beyan ettiği ve bunlara FETÖ tarafından kod adı verildiğinin tespit edildiği bildirildi.
Toplanan deliller kapsamında lüzum üzerine şüpheliler hakkında Başsavcılıkça adreslerinde ve araçlarında farklı illerde eş zamanlı olmak üzere arama, el koyma, şüpheliler hakkında ise gözaltı kararı verildiği belirtilen açıklamada, şu bilgiler paylaşıldı:
"3 rütbeli hakkında ise ikametlerinde ve araçlarında arama, el koyma kararı işleminin yapılması, avukat huzurunda şüpheli olarak 'silahlı terör örgütü üyesi veya yöneticisi olmak' suçundan savunmasının alınmasının akabinde serbest bırakılmaları yönünde karar verildiği, haklarında işlem yapılan askeri personellerden bir kısmının yurt dışında askeri ateşe olarak görev yaptığının tespit edildiği, yine elde edilen deliller doğrultusunda askeri lise ve Kara Harp Okulunda yapıya mensup askeri öğrencilerle ilgilenen ve sorumlu olduğu değerlendirilen 2 sivil şahıs hakkında da arama, el koyma ile gözaltına alma kararları verildiği ve halen soruşturmalarımızın devam ettiği kamuoyuna saygı ile duyurulur." cnntürk
Etiketler:
cemaat,
darbe,
fethullah gülen,
haber,
ohal
12 TV kanalı kapatıldı
Olağanüstü Hal sürecinde yayımlanan Kanun Hükmünde Kararname kapsamında dün 12 kanalın yayını durduruldu.
Hürriyet'te yer alan habere göre Türksat üzerinden yayın yapan, aralarında Hayatın Sesi, TV 10, Van TV, Jiyan TV, Azadi TV ve Zarog TV’nin de bulunduğu 12 televizyon kanalının yayını durdu.
RTÜK yetkilileri, Başbakanlık kararıyla, OHAL kapsamında çıkarılan 668 sayılı KHK ile kanalların yayınının durdurulduğu bilgisini verdi. RTÜK’ün kararı Türksat’a tebliğ etmesiyle kanalların yayını kesildi.
Hürriyet'te yer alan habere göre Türksat üzerinden yayın yapan, aralarında Hayatın Sesi, TV 10, Van TV, Jiyan TV, Azadi TV ve Zarog TV’nin de bulunduğu 12 televizyon kanalının yayını durdu.
RTÜK yetkilileri, Başbakanlık kararıyla, OHAL kapsamında çıkarılan 668 sayılı KHK ile kanalların yayınının durdurulduğu bilgisini verdi. RTÜK’ün kararı Türksat’a tebliğ etmesiyle kanalların yayını kesildi.
Bakanlık atılan öğretmenlerin maaşının yarısını istedi
Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), ihraç ettiği 28 bin öğretmenden eylül maaşının yarısını geri istedi.
Habertürk'ün haberine göre İl Milli Eğitim Müdürlüklerini uyaran MEB, maaşları 15 Ağustos'ta yatan öğretmenlere ulaşılması talimatı verdi.
FETÖ'nün darbe girşiminin ardından 81 ilde 37 bine yakın öğretmen açığa alınmıştı. Bu öğretmenlerden 28 bini 1 Eylül'de Resmi Gazete'de yayımlanana KHK ile ihraç edilmişti.
MEB, geriye kalan 15 bin öğretmenin disiplin soruşturmasına devam ediyor. Öğretmenler açığa alındıkları dönemde maaşların üçte ikisini alıyordu.
Habertürk'ün haberine göre İl Milli Eğitim Müdürlüklerini uyaran MEB, maaşları 15 Ağustos'ta yatan öğretmenlere ulaşılması talimatı verdi.
FETÖ'nün darbe girşiminin ardından 81 ilde 37 bine yakın öğretmen açığa alınmıştı. Bu öğretmenlerden 28 bini 1 Eylül'de Resmi Gazete'de yayımlanana KHK ile ihraç edilmişti.
MEB, geriye kalan 15 bin öğretmenin disiplin soruşturmasına devam ediyor. Öğretmenler açığa alındıkları dönemde maaşların üçte ikisini alıyordu.
28 Eylül 2016 Çarşamba
Çamlıca Tv ve Radyo Kulesi'nin temeli atıldı
İstanbul’un seyir terası olacak Çamlıca’daki kulede temel atıldı. Haziran'da açılması planlanan kule, 400 metreden 360 derece seyir keyfi sunacak.
Habertürk'ün haberine göre Çamlıca Tepesi'ndeki önemli projelerden biri olan Küçük Çamlıca Tv ve Radyo Kulesi inşaatında çalışmalar devam ediyor. Proje hakkında güncel bilgileri Sarıdağlar İnşaat Proje Müdürü Özgen Bölük anlattı. Kazı işlemi tamamlandığını söyleyen Bölük, “İlk temel atıldı. Beton için C-60 sınıfı denen en kaliteli ve dayanıklı malzeme kullanılıyor. Kazı işleminde yaklaşık 100 metreküp toprak çıkarılarak zeminden 30 metre aşağı inildi. Bu alanda 4 kat bodrum olarak kullanılacak. Bodrum katlar kütüphane, sergi alanları gibi sosyal ve kültürel faaliyetler için değerlendirilecek. Kule ile birlikte çevrede geniş çaplı peyzaj çalışması da yapılacak” ifadelerinde bulundu.
Denizden yüksekliği 400 metre olacak
"İstanbul 360 derece seyredilecek" diyen Bölük Yeni Şafak'a şu bilgileri verdi: “Kule 220 metre betonarme, 145 metre anten uzunluğuyla birlikte toplam uzunluğu 365 metre olacak. Çamlıca Tepesi'nin denizden yüksekliğini de hesapladığımızda 400 metre tepeden İstanbul seyredilecek. Açık ve güneşli bir havada İstanbul Boğazı, Tarihi Yarımada, Adalar 360 derece izlenilebilecek. Projeyi 2017 Kadir Gecesi'nden önce yani haziranda bitirmeyi planlıyoruz”
Eyfel Kulesi'nden daha yüksek olacak
Projenin alanında Avrupa'nın 1 numarası olduğunu belirten Bölük, “Eyfel Kulesi 300 metre. Dolayısıyla Çamlıca'daki kule 65 metre daha yüksek olacak. Halihazırda Türkiye ve Avrupa'nın en büyük tv kulesi. Seyir kulesi 4 kattan oluşacak. 2 kat seyir alanı, 2 kat restoran olarak hizmet verecek. Katlara asansör ile hızlı ulaşım sağlanacak. Seyir katında 200 kişi aynı anda bulunabilecek. Restoranda ise aynı anda 75 kişi ağırlanabilecek” açıklamasında bulundu.
Habertürk'ün haberine göre Çamlıca Tepesi'ndeki önemli projelerden biri olan Küçük Çamlıca Tv ve Radyo Kulesi inşaatında çalışmalar devam ediyor. Proje hakkında güncel bilgileri Sarıdağlar İnşaat Proje Müdürü Özgen Bölük anlattı. Kazı işlemi tamamlandığını söyleyen Bölük, “İlk temel atıldı. Beton için C-60 sınıfı denen en kaliteli ve dayanıklı malzeme kullanılıyor. Kazı işleminde yaklaşık 100 metreküp toprak çıkarılarak zeminden 30 metre aşağı inildi. Bu alanda 4 kat bodrum olarak kullanılacak. Bodrum katlar kütüphane, sergi alanları gibi sosyal ve kültürel faaliyetler için değerlendirilecek. Kule ile birlikte çevrede geniş çaplı peyzaj çalışması da yapılacak” ifadelerinde bulundu.
Denizden yüksekliği 400 metre olacak
"İstanbul 360 derece seyredilecek" diyen Bölük Yeni Şafak'a şu bilgileri verdi: “Kule 220 metre betonarme, 145 metre anten uzunluğuyla birlikte toplam uzunluğu 365 metre olacak. Çamlıca Tepesi'nin denizden yüksekliğini de hesapladığımızda 400 metre tepeden İstanbul seyredilecek. Açık ve güneşli bir havada İstanbul Boğazı, Tarihi Yarımada, Adalar 360 derece izlenilebilecek. Projeyi 2017 Kadir Gecesi'nden önce yani haziranda bitirmeyi planlıyoruz”
Eyfel Kulesi'nden daha yüksek olacak
Projenin alanında Avrupa'nın 1 numarası olduğunu belirten Bölük, “Eyfel Kulesi 300 metre. Dolayısıyla Çamlıca'daki kule 65 metre daha yüksek olacak. Halihazırda Türkiye ve Avrupa'nın en büyük tv kulesi. Seyir kulesi 4 kattan oluşacak. 2 kat seyir alanı, 2 kat restoran olarak hizmet verecek. Katlara asansör ile hızlı ulaşım sağlanacak. Seyir katında 200 kişi aynı anda bulunabilecek. Restoranda ise aynı anda 75 kişi ağırlanabilecek” açıklamasında bulundu.
AB Komisyonu'ndan vize serbestisi için 7 şart
AB Komisyonu, Türk vatandaşlarına vizelerin kaldırılması için yerine getirilmesi gereken 7 kriter olduğunu açıkladı.
Avrupa Birliği (AB) Komisyonu, Türk vatandaşlarına vizelerin kaldırılması için yerine getirilmesi gereken 7 kriter olduğunu bildirdi.
AB Komisyonu, 18 Mart'ta gerçekleştirilen Türkiye-AB mutabakatının uygulanmasına ilişkin 3. değerlendirme raporunu yayımladı.
Raporda, Türkiye’ye vize serbestinin sağlanması için yerine getirilmesi gereken toplam 72 kriterden geriye 7 kriterin kaldığı belirtilerek, eksik kriterler şu şekilde sıralandı:
"AB standartlarında tam uyumlu biyometrik pasaport çıkartılması, yolsuzlukla mücadele için önlemlerin alınması, Europol ile operasyonel işbirliği anlaşması yapılması, terörle mücadele yasa ve uygulamalarının Avrupa standartlarına uyacak şekilde düzenlenmesi, AB standartlarında kişisel verilerin korunması düzenlemesinin kabulü ve uygulanması, suç bağlantılı konularda AB’nin tüm ülkeleriyle etkili işbirliği yapılması ve AB-Türkiye Geri Kabul Anlaşması’nın tüm maddelerinin uygulanması."
Türkiye-AB mutabakatının uygulanmasındaki zorluklara rağmen istikrarlı biçimde sonuç verdiğine işaret edilen raporda, mutabakatın başlamasından bu yana Türkiye’den Yunanistan’a geçişlerde ve Ege Denizi’ndeki ölümlerde önemli ölçüde azalma olduğu kaydedildi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın tweetlerine yoğun ilgi
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, resmi sosyal medya hesabından yapılan paylaşımlar, 160 milyon kez görüntülendi.
Edinilen bilgiye göre, Erdoğan'ın, twitter'daki resmi hesabı üzerinden son 3 ayda yapılan paylaşımlar, 160 milyon kez görüntülenirken, 2 milyon 700 bin kullanıcı tarafından beğenildi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın tweetlerini 1 milyon kullanıcı kendi hesapları üzerinden paylaşırken, 217 bin kullanıcı da tweetlere yorum yazdı.
Öte yandan Erdoğan'ın, 6 milyon 19 bin 774 ile en çok görüntülenen ve etkileşim alan tweeti, Yenikapı'daki "Demokrasi ve Şehitler Mitingi"ne ilişkin paylaştığı, "Bugün #TekMilletTekYürek diyerek asaletini tüm dünyaya bir kez daha gösteren milletime şükranlarımı sunuyorum." oldu.
Son 3 ayda paylaşılan diğer popüler tweetler şunlar:
"Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım, hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım."
"Birlik ve beraberliğimizi en güçlü şekilde göstermek için tüm vatandaşlarımı
#TekMilletTekYürek olmaya Yenikapıya davet ediyorum."
"Milletimizi demokrasimize ve milli iradeye sahip çıkmak üzere meydanlara, havalimanlarına davet ediyorum."
"Durum tam anlamıyla normalleşene kadar sokaklardan, havalimanlarından ve meydanlardan ayrılmayacağız." (cnntürk)
Edinilen bilgiye göre, Erdoğan'ın, twitter'daki resmi hesabı üzerinden son 3 ayda yapılan paylaşımlar, 160 milyon kez görüntülenirken, 2 milyon 700 bin kullanıcı tarafından beğenildi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın tweetlerini 1 milyon kullanıcı kendi hesapları üzerinden paylaşırken, 217 bin kullanıcı da tweetlere yorum yazdı.
Öte yandan Erdoğan'ın, 6 milyon 19 bin 774 ile en çok görüntülenen ve etkileşim alan tweeti, Yenikapı'daki "Demokrasi ve Şehitler Mitingi"ne ilişkin paylaştığı, "Bugün #TekMilletTekYürek diyerek asaletini tüm dünyaya bir kez daha gösteren milletime şükranlarımı sunuyorum." oldu.
Son 3 ayda paylaşılan diğer popüler tweetler şunlar:
"Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım, hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım."
"Birlik ve beraberliğimizi en güçlü şekilde göstermek için tüm vatandaşlarımı
#TekMilletTekYürek olmaya Yenikapıya davet ediyorum."
"Milletimizi demokrasimize ve milli iradeye sahip çıkmak üzere meydanlara, havalimanlarına davet ediyorum."
"Durum tam anlamıyla normalleşene kadar sokaklardan, havalimanlarından ve meydanlardan ayrılmayacağız." (cnntürk)
Nurettin Veren, Fethullah Gülen'in koltuk değiştirmesindeki mesajı açıkladı
Geçtiğimiz haftaki bir video kaydında konuşma yaptığı sırada koltuğundan kalkarak yer değiştirmesi çeşitli spekülasyonlara yol açan Fetullah Gülen'in bu hareketini bir dönem en yakınında bulunan isimlerden Nurettin Veren değerlendirdi. Veren, "Gülen'in bütün hareketlerinde mesaj vardır. Bu hareket mekan değiştireceği anlamına geliyor. ABD, Gülen'i kendi kontrolünde Güney Afrika'ya göndermeyi planlıyor" dedi.
Fetullah Gülen'in geçtiğimiz günlerdeki bir video kaydında konuşması devam ederken ayağa kalkarak yer değiştirmesi çeşitli spekülasyonlara yol açmış, önce sosyal medyada ardından da bazı yayın organlarında tartışılmıştı. Gülen'in bu hareketinin cemaatinin üyelerine yönelik gizli bir mesaj taşıdığı öne sürülmüştü.
Hatta Gülen'in koltuğundan kalkarak yer değiştirmesinin, FETÖ üyelerine "yerinizi değiştirin, harekete geçin" mesajı taşıdığı iddia edilerek, buradan hareketle bazı basın organlarında yeni bir girişim tehdidi yorumlarına bile varanlar oldu.
Gülen'in konuşmasındaki yer değiştirmesi katıldığı bir TV programında Nurettin Veren'e de soruldu. Bir dönem Gülen'in en yakınındaki isimlerden biri olan Veren de bu konuda spekülasyonları teyit eden açıklamalarda bulundu.
Haber 7'nin haberine göre Veren, "Gülen'in bütün hareketlerinde mesaj vardır. Koltuk değiştirmesi de mekan değiştireceği anlamına geliyor. ABD, Gülen'i kendi kontrolünde Güney Afrika'ya göndermeyi planlıyor" dedi. (cnntürk.com.tr)
Hatta Gülen'in koltuğundan kalkarak yer değiştirmesinin, FETÖ üyelerine "yerinizi değiştirin, harekete geçin" mesajı taşıdığı iddia edilerek, buradan hareketle bazı basın organlarında yeni bir girişim tehdidi yorumlarına bile varanlar oldu.
Gülen'in konuşmasındaki yer değiştirmesi katıldığı bir TV programında Nurettin Veren'e de soruldu. Bir dönem Gülen'in en yakınındaki isimlerden biri olan Veren de bu konuda spekülasyonları teyit eden açıklamalarda bulundu.
Haber 7'nin haberine göre Veren, "Gülen'in bütün hareketlerinde mesaj vardır. Koltuk değiştirmesi de mekan değiştireceği anlamına geliyor. ABD, Gülen'i kendi kontrolünde Güney Afrika'ya göndermeyi planlıyor" dedi. (cnntürk.com.tr)
İsrail eski Cumhurbaşkanı Şimon Peres hayatını kaybetti
İsrail'in eski Cumhurbaşkanı Şimon Peres hayatını kaybetti. Peres 93 yaşındaydı.
Tel Aviv'deki Tel Hoshemer Hastanesi'nde bulunan Peres'in durumunun dün daha da kötüleştiği belirtilmişti.
İsrail'de 2007 ile 2014 yılları arasında cumhurbaşkanlığı görevini yürüten Peres, 13 Eylül'de felç geçirmiş ve hastaneye kaldırılmıştı. Peres'in, tedavi amacıyla ilaçlarla uyutulduğu ve solunum cihazına bağlandığı belirtilmişti.
Şimon Peres kimdir?
Şimon Peres, İsrail siyasetinin en önemli figürlerinden biriydi. İki dönem başbakanlık ardından cumhurbaşkanlığı yaptı, Filistin ile barış görüşmelerinin de savaşın da mimarı oldu. Onu Türkiye'nin bir numaralı gündem maddesi yapan olay ise Tayyip Erdoğan ile Davos'ta yaşadığı o ünlü "one minute" tartışmasıydı. İşte Peres'in 93 yıllık yaşamından satır başları.
Şimon Peres, Türk halkının aklına Tayyip Erdoğan ile yaşadığı tartışmayla kazındı. 93 yaşında hayatını kaybeden Peres ülkesi İsrail'de 1949'dan bugüne hemen her önemli makamda görev aldı.
Uzun yıllar İsrail solunun en önde gelen ismi olan peres iki kez başbakanlık yaptı.
2007-2014 arasında ise cumhurbaşkanlığı görevini yürüttü.
Peres ayrıca İsrail'in 1959'daki gizli nükleer programının mimarları arasındaydı.
Şimon Peres, Filistinlilerle imzalanan 1993 Oslo Barış Anlaşması'ndaki rolü nedeniyle dönemin başbakanı Yitzak Rabin ve filistin lideri Yaser Arafat'la birlikte Nobel Barış Ödülü'nü aldı. Daha sonra Ariel Şaron ile koalisyona girerek kendi eliyle inşa ettiği barış sürecini yok etmekle eleştirildi.
İlerleyen yaşına rağmen, aktif olarak çalışmaya devam etden peres barış merkezi aracılığıyla İsrail ile Filistinliler arasındaki ilişkilerin geliştirilmesine yönelik faaliyetlerde bulundu.
2007'de Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin kürsüsünden milletvekillerine seslendi.
İlk kez bir İsrail Cumhurbaşkanı meclis kürsüsündeydi.
Bir de sürpriz yaptı.
Kürsüden inmeden önce Cahit Sıtkı Tarancı'nın, 'Memleket İsterim' şiirini okudu, ayakta alkışlandı.
Gazze'ye yönelik saldırılarla ilişkiler gerildi. 2009'da ise, İsviçre'nin Davos kentinde düzenlenen Dünya Ekonomik Forumu'nda dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan ile o ünlü 'one minute' tartışmasının taraflarından biri oldu.
Peres, o tarihten 7 yıl sonra "Kalbimde iyi duygular var. Kırgınlıklarla zamanımı geçirmek istemiyorum. Geleceği değiştirebilmeniz için geçmişle boşanmanız şart. Hayal kurabilmelisiniz. Olan oldu, bitti, gitti" diyecekti. (cnntürk)
Tel Aviv'deki Tel Hoshemer Hastanesi'nde bulunan Peres'in durumunun dün daha da kötüleştiği belirtilmişti.
İsrail'de 2007 ile 2014 yılları arasında cumhurbaşkanlığı görevini yürüten Peres, 13 Eylül'de felç geçirmiş ve hastaneye kaldırılmıştı. Peres'in, tedavi amacıyla ilaçlarla uyutulduğu ve solunum cihazına bağlandığı belirtilmişti.
Şimon Peres kimdir?
Şimon Peres, İsrail siyasetinin en önemli figürlerinden biriydi. İki dönem başbakanlık ardından cumhurbaşkanlığı yaptı, Filistin ile barış görüşmelerinin de savaşın da mimarı oldu. Onu Türkiye'nin bir numaralı gündem maddesi yapan olay ise Tayyip Erdoğan ile Davos'ta yaşadığı o ünlü "one minute" tartışmasıydı. İşte Peres'in 93 yıllık yaşamından satır başları.
Şimon Peres, Türk halkının aklına Tayyip Erdoğan ile yaşadığı tartışmayla kazındı. 93 yaşında hayatını kaybeden Peres ülkesi İsrail'de 1949'dan bugüne hemen her önemli makamda görev aldı.
Uzun yıllar İsrail solunun en önde gelen ismi olan peres iki kez başbakanlık yaptı.
2007-2014 arasında ise cumhurbaşkanlığı görevini yürüttü.
Peres ayrıca İsrail'in 1959'daki gizli nükleer programının mimarları arasındaydı.
Şimon Peres, Filistinlilerle imzalanan 1993 Oslo Barış Anlaşması'ndaki rolü nedeniyle dönemin başbakanı Yitzak Rabin ve filistin lideri Yaser Arafat'la birlikte Nobel Barış Ödülü'nü aldı. Daha sonra Ariel Şaron ile koalisyona girerek kendi eliyle inşa ettiği barış sürecini yok etmekle eleştirildi.
İlerleyen yaşına rağmen, aktif olarak çalışmaya devam etden peres barış merkezi aracılığıyla İsrail ile Filistinliler arasındaki ilişkilerin geliştirilmesine yönelik faaliyetlerde bulundu.
2007'de Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin kürsüsünden milletvekillerine seslendi.
İlk kez bir İsrail Cumhurbaşkanı meclis kürsüsündeydi.
Bir de sürpriz yaptı.
Kürsüden inmeden önce Cahit Sıtkı Tarancı'nın, 'Memleket İsterim' şiirini okudu, ayakta alkışlandı.
Gazze'ye yönelik saldırılarla ilişkiler gerildi. 2009'da ise, İsviçre'nin Davos kentinde düzenlenen Dünya Ekonomik Forumu'nda dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan ile o ünlü 'one minute' tartışmasının taraflarından biri oldu.
Peres, o tarihten 7 yıl sonra "Kalbimde iyi duygular var. Kırgınlıklarla zamanımı geçirmek istemiyorum. Geleceği değiştirebilmeniz için geçmişle boşanmanız şart. Hayal kurabilmelisiniz. Olan oldu, bitti, gitti" diyecekti. (cnntürk)
Ege Denizi'nde 5.2 büyüklüğünde deprem
Ege Denizi'nin On İki Adalar Bölgesi'nde gece 5.2 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi. Sarsıntı Marmaris ve Datça başta olmak üzere Türkiye'nin, Batı kıyılarında da hissedildi.
Deprem saat 23.57'de yaşandı.
AFAD'ın aletsel büyüklüğünü 5.2 olarak açıkladığı sarsıntıyı Kandilli Rasathanesi 5.4 olarak ölçtü.
Rodos ve Tilos adaları arasında, denizde meydana gelen deprem Yunan Adaları ile birlikte, Muğla kıyılarında da hissedildi.
Depremde şu ana kadar herhangi olumsuzluk bildirilmedi.
Deprem saat 23.57'de yaşandı.
AFAD'ın aletsel büyüklüğünü 5.2 olarak açıkladığı sarsıntıyı Kandilli Rasathanesi 5.4 olarak ölçtü.
Rodos ve Tilos adaları arasında, denizde meydana gelen deprem Yunan Adaları ile birlikte, Muğla kıyılarında da hissedildi.
Depremde şu ana kadar herhangi olumsuzluk bildirilmedi.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)