Emniyet'te OHAL kapsamında FETÖ ile ilişkili olduğu değerlendirilen, 2523'i amir olmak üzere 12 bin 801 personel görevden uzaklaştırıldı.
Emniyet Genel Müdürlüğü'nden yapılan açıklamada, "667 sayılı Olağanüstü Hal kapsamında alınan tedbirlere ilişkin Kanun Hükmünde Karaname'nin 2. maddesinde zikredilen ve milli güvenliğe tehdit oluşturduğu tespit edilen Fethullahçı Terör Örgütü (FETÖ / PDY) ile iltisakı veya irtibatı olduğu değerlendirilen 2523'i amir sınıfı olmak üzere toplamda 12 bin 801 personel görevden uzaklaştırılmıştır" ifadesinde bulunuldu.
İçişleri Bakanlığı'nda 37 personel görevden uzaklaştırıldı
Bu arada İçişleri Bakanlığı'nda da 37 personel görevden uzaklaştırıldı.
Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'na (FETÖ/PDY) aidiyeti, iltisakı veya örgütle irtibatı olduğu değerlendirilen İçişleri Bakanlığı merkez birimlerinde görevli 37 personel, görevlerinden el çektirildi.
3 Ekim 2016 Pazartesi
Numan Kurtulmuş: 20 bin öğretmen 9 Ekim’de atanacak!
Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Bakanlar Kurulu toplantısının ardından basın mensuplarına açıklamalarda bulundu.
Numan Kurtulmuş, Ekim ayının 9’unda 20 bin öğretmenin Milli Eğitim Bakanlığına alınacağını açıkladı. Kurtulmuş ayrıca, geçtiğimiz Ocak ayında 30 bin alımın yapıldığını da belirtti.
Numan Kurtulmuş, Ekim ayının 9’unda 20 bin öğretmenin Milli Eğitim Bakanlığına alınacağını açıkladı. Kurtulmuş ayrıca, geçtiğimiz Ocak ayında 30 bin alımın yapıldığını da belirtti.
OHAL uygulaması 3 ay daha uzatıldı
Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş Bakanlar Kurulu sonrası açıklama yaptı. OHAL uygulamasının 90 gün süreyle uzatıldığını açıkladı.
Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş Bakanlar Kurulu toplantısı hakkında açıklama yaptı. Kurtulmuş şunları söyledi:
"Bakanlar Kurulu’nun almış olduğu kararlardan bir diğeri de, 90 günlük OHAL’in uzatılması ve 19 Ekim günü gece yarısı 01’den itibaren OHAL’in yenilenmesi kararıdır.
Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş Bakanlar Kurulu toplantısı hakkında açıklama yaptı. Kurtulmuş şunları söyledi:
"Bakanlar Kurulu’nun almış olduğu kararlardan bir diğeri de, 90 günlük OHAL’in uzatılması ve 19 Ekim günü gece yarısı 01’den itibaren OHAL’in yenilenmesi kararıdır.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan ABD'ye Gülen mesajı
Cumhurbaşkanı Erdoğan Bilim ve Teknoloji Konferansı'nda konuştu. Mülteci sorununda Türkiye'yi yalnız bırakan ülkelere sitem etti. Fetullah Gülen'i iade etmeyen ABD için 'Biz Amerika istediğinde teröristleri paket yapıp gönderiyoruz. Ama onlar 17 yıldır, 400 dönüm arazi üzerinde yaşayan teröristi hala iade etmediler' dedi.
Konuşmasından satır başları:
cnntürk'ün haberine göre; 14 yıl boyunca bilim ve teknoloji konusunu önceliklerimiz arasına yerleştirdik. Başbakanlığım döneminde Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu'nun ihmal edilen adeta bir kenara atılan toplantılarını yılda 2 defa yapmak suretiyle tamamına bizzat katıldım. Pek çok bilim ve teknoloji projesini himayeme alarak yürütülmesini sağladım.
Türkiye'deki teknolojik gelişmeler
Türkiye'nin 14 yılda yaptığı büyük sıçramada bilim ve teknoloji alanına yaptığımız bu yatırımların önemli bir payı olduğunu biliyorum. Biz ilme ve ilim erbabına önem veren bir kültürün mensubuyuz.
Son devletimiz Türkiye'nin 100. kuruluş yıldönümü olan 2023 için çok önemli hedefler belirledik. 2002 yılında araştırma geliştirme harcamalarının milli gelirimiz içindeki payı sadece binde 5. Biz bu oranı önce yüzde 1 seviyesine çıkarmayı başardık. Aslında hedefimiz 2002'de yüzde 2'ye çıkarmaktı. 2023 yılına kadar mill gelirden AR-GE'ye ayrılan payı yüzde 3'e çıkarmaya planlıyoruz.
Bilim ve teknoloji alanındaki çalışmalarımızı daha da yoğunlaştıracağız. Şuanda savunma sanayiinde attığımız adımlar ortada. Bizler bir basit tüfek yapamıyorduk. Artık kendi gemilerimizi üretiyoruz. Sadece geminin tasarımı. Artık biz bunun makinesini de üretir hale gelmeliyiz. Artık Türkiye insansız hava aracını mühimmatlı olarak üretir hale geldi. En son İsrail'den almıştık. Amerika'dan ses çıkmadı. Sağolsun komşular bizi mal sahibi yaptı. İnsansız hava aracımız testlerden geçti, iş görür vaziyette. Bu noktaya geldik. Küresel ve bölgesel bu sorunların insani kriz tehditlerine, ekonomik sorunlara neden olduğunu görüyoruz.
Çok güçlü zırhlı taşıyıcılar yapıyoruz. 2008 yılında başlayan küresel finans krizi Avrupa'da etkisini sürdürüyor. Suriye ve Irak'ta süren terör tehditi küreselleşme yolunda ilerliyor. Hiçbir rasyonel sebebi olmayan DEAŞ yüzünden insanlık tarihinin en kadim halkları adım adım yok ediliyor. Bu vesileyle bölgemizdeki sorunların çözümünün terör örgütleri karşısında özellikle ilkeli bir duruş sergilenmeden mümkün olmadığını vurgulamak istiyorum.
Mülteci sorunu
Güney Asya'da insanlar, dünyanın gözü önünde sistematik bir şekilde inanç ve etnik kökenli bir soykırıma tabi tutuluyor. Terörizmin yan etkilerinden biri olan mülteci sorunu sadece en başta Türkiye'nin yer aldığı birkaç ülkenin sırtına yüklenmiş durumda. Gelişmiş ülkeler bu durum karşısında sınırları kapatmaktan, duvarları yükseltmekten başka hiçbir şey yapmadı, yapmıyorlar. Şuanda 3 milyon mülteci Türkiye'de. Amerika'da Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'ndaydık. Bu sorun gündeme geldi. Bakıyorsunuz Türkiye'de bu sahiplenmeyi gündeme getiren yok gibi. Görmüyorlar, unutturmak istiyorlar. Söz verdiler 3 milyar avro dediler hala 3 milyar avro'dan Türkiye'ye gelen 179 milyon avro. Söz verilen 3 milyar avro. Ah ah bunlar söz verirler ama yerine getirmezler.
15 Temmuz darbe girişimi
Aynı kayıtsızlık terör örgütleriyle mücadele konusunda da geçerli. Terörün de biçim değiştirdiğine şahit oluyoruz. Ülkemizin 15 Temmuz'da maruz kaldığı darbe girişimi aynı zamanda yeni nesil bir terör eylemidir. Devletin çeşitli birimlerine sızmış Fetullahçı terör örgütünün son yıllarda yürüttüğü saldırılar 15 Temmuz'da bir grup asker elbisesi giymiş teröristin girişimiyle zirveye ulaşmıştır. Bu girişim milletimizin büyük bie cesaret ve fedakarlıkla darbecilerin karşısına dikilmesi sayesinde başarısızlığa uğratılmıştır. Bu teröristler zannediyorlardı ki F-16'ları F-16'lar durdurur, tankları tanklar durdurur. Öyle zannediyorlardı ama insanın büyük bir güç olduğunu bilmiyorlardı.
Amerika bizden terörist istediği zaman paketleyip gönderiyoruz. Ama biz aynı karşılığı stratejik ortağımızdan göremedik. Konuştuğumuz zamanda 'bunu medya üzerinden yapmayalım.' Tamam yapmayalım ama zaten biz bunu sizlerle paylaşıyoruz ama bir teröristi hala 17 yıldır 400 dönüm arazide saltanat sürüyor, bize teslim etmiyorsunuz. Bunu her yerde söylediğim için burada da rahat rahat söylüyorum. Kendi içimizde bile diyorlar ki, 'bizim cumhurbaşkanımız her zaman dik konuşuyor.' Ya olduğun gibi görüneceksin ya göründüğün gibi olacaksın. Biz benzer terör eylemlerine karşı tüm dünyanın teyakkuz halinde bulunmasında yarar görüyoruz.
Dünya 5'ten büyüktür
Baş döndürücü gelişmeler yaşandı. İnternet, uydu teknolojileri... Her geçen gün daha çok insan teknolojiden faydalanıyor. Bu sayede bölgeler arasındaki mesafe anlamsız hale geliyor, sorunlar ortadan kalkıyor. Hayata tutunmaya çalışan 100 milyonlarca insan var. İnsanlığun tarihinin en muazzam üretim gücüne karıştığı dönemde dünyanın bir yerinde hala asgari hayat şartlarından mahrum toplumların bulunması utanç vericidir. Uluslararası toplum adına tüm bu problemlerin çözümünde öncü olması gereken Birleşmiş Milletler gibi mekanizmalar çalışmıyor. Dünya hızla tehlikeli bir kaos dönemine doğru sürükleniyor. Türkiye olarak bu sorunlu gidişe, 'dünya 5'ten büyüktür' diyerek karşı çıkıyoruz.
Konuşmasından satır başları:
cnntürk'ün haberine göre; 14 yıl boyunca bilim ve teknoloji konusunu önceliklerimiz arasına yerleştirdik. Başbakanlığım döneminde Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu'nun ihmal edilen adeta bir kenara atılan toplantılarını yılda 2 defa yapmak suretiyle tamamına bizzat katıldım. Pek çok bilim ve teknoloji projesini himayeme alarak yürütülmesini sağladım.
Türkiye'deki teknolojik gelişmeler
Türkiye'nin 14 yılda yaptığı büyük sıçramada bilim ve teknoloji alanına yaptığımız bu yatırımların önemli bir payı olduğunu biliyorum. Biz ilme ve ilim erbabına önem veren bir kültürün mensubuyuz.
Son devletimiz Türkiye'nin 100. kuruluş yıldönümü olan 2023 için çok önemli hedefler belirledik. 2002 yılında araştırma geliştirme harcamalarının milli gelirimiz içindeki payı sadece binde 5. Biz bu oranı önce yüzde 1 seviyesine çıkarmayı başardık. Aslında hedefimiz 2002'de yüzde 2'ye çıkarmaktı. 2023 yılına kadar mill gelirden AR-GE'ye ayrılan payı yüzde 3'e çıkarmaya planlıyoruz.
Bilim ve teknoloji alanındaki çalışmalarımızı daha da yoğunlaştıracağız. Şuanda savunma sanayiinde attığımız adımlar ortada. Bizler bir basit tüfek yapamıyorduk. Artık kendi gemilerimizi üretiyoruz. Sadece geminin tasarımı. Artık biz bunun makinesini de üretir hale gelmeliyiz. Artık Türkiye insansız hava aracını mühimmatlı olarak üretir hale geldi. En son İsrail'den almıştık. Amerika'dan ses çıkmadı. Sağolsun komşular bizi mal sahibi yaptı. İnsansız hava aracımız testlerden geçti, iş görür vaziyette. Bu noktaya geldik. Küresel ve bölgesel bu sorunların insani kriz tehditlerine, ekonomik sorunlara neden olduğunu görüyoruz.
Çok güçlü zırhlı taşıyıcılar yapıyoruz. 2008 yılında başlayan küresel finans krizi Avrupa'da etkisini sürdürüyor. Suriye ve Irak'ta süren terör tehditi küreselleşme yolunda ilerliyor. Hiçbir rasyonel sebebi olmayan DEAŞ yüzünden insanlık tarihinin en kadim halkları adım adım yok ediliyor. Bu vesileyle bölgemizdeki sorunların çözümünün terör örgütleri karşısında özellikle ilkeli bir duruş sergilenmeden mümkün olmadığını vurgulamak istiyorum.
Mülteci sorunu
Güney Asya'da insanlar, dünyanın gözü önünde sistematik bir şekilde inanç ve etnik kökenli bir soykırıma tabi tutuluyor. Terörizmin yan etkilerinden biri olan mülteci sorunu sadece en başta Türkiye'nin yer aldığı birkaç ülkenin sırtına yüklenmiş durumda. Gelişmiş ülkeler bu durum karşısında sınırları kapatmaktan, duvarları yükseltmekten başka hiçbir şey yapmadı, yapmıyorlar. Şuanda 3 milyon mülteci Türkiye'de. Amerika'da Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'ndaydık. Bu sorun gündeme geldi. Bakıyorsunuz Türkiye'de bu sahiplenmeyi gündeme getiren yok gibi. Görmüyorlar, unutturmak istiyorlar. Söz verdiler 3 milyar avro dediler hala 3 milyar avro'dan Türkiye'ye gelen 179 milyon avro. Söz verilen 3 milyar avro. Ah ah bunlar söz verirler ama yerine getirmezler.
15 Temmuz darbe girişimi
Aynı kayıtsızlık terör örgütleriyle mücadele konusunda da geçerli. Terörün de biçim değiştirdiğine şahit oluyoruz. Ülkemizin 15 Temmuz'da maruz kaldığı darbe girişimi aynı zamanda yeni nesil bir terör eylemidir. Devletin çeşitli birimlerine sızmış Fetullahçı terör örgütünün son yıllarda yürüttüğü saldırılar 15 Temmuz'da bir grup asker elbisesi giymiş teröristin girişimiyle zirveye ulaşmıştır. Bu girişim milletimizin büyük bie cesaret ve fedakarlıkla darbecilerin karşısına dikilmesi sayesinde başarısızlığa uğratılmıştır. Bu teröristler zannediyorlardı ki F-16'ları F-16'lar durdurur, tankları tanklar durdurur. Öyle zannediyorlardı ama insanın büyük bir güç olduğunu bilmiyorlardı.
Amerika bizden terörist istediği zaman paketleyip gönderiyoruz. Ama biz aynı karşılığı stratejik ortağımızdan göremedik. Konuştuğumuz zamanda 'bunu medya üzerinden yapmayalım.' Tamam yapmayalım ama zaten biz bunu sizlerle paylaşıyoruz ama bir teröristi hala 17 yıldır 400 dönüm arazide saltanat sürüyor, bize teslim etmiyorsunuz. Bunu her yerde söylediğim için burada da rahat rahat söylüyorum. Kendi içimizde bile diyorlar ki, 'bizim cumhurbaşkanımız her zaman dik konuşuyor.' Ya olduğun gibi görüneceksin ya göründüğün gibi olacaksın. Biz benzer terör eylemlerine karşı tüm dünyanın teyakkuz halinde bulunmasında yarar görüyoruz.
Dünya 5'ten büyüktür
Baş döndürücü gelişmeler yaşandı. İnternet, uydu teknolojileri... Her geçen gün daha çok insan teknolojiden faydalanıyor. Bu sayede bölgeler arasındaki mesafe anlamsız hale geliyor, sorunlar ortadan kalkıyor. Hayata tutunmaya çalışan 100 milyonlarca insan var. İnsanlığun tarihinin en muazzam üretim gücüne karıştığı dönemde dünyanın bir yerinde hala asgari hayat şartlarından mahrum toplumların bulunması utanç vericidir. Uluslararası toplum adına tüm bu problemlerin çözümünde öncü olması gereken Birleşmiş Milletler gibi mekanizmalar çalışmıyor. Dünya hızla tehlikeli bir kaos dönemine doğru sürükleniyor. Türkiye olarak bu sorunlu gidişe, 'dünya 5'ten büyüktür' diyerek karşı çıkıyoruz.
Konut fiyatları ve kiralara tünel dopingi
Kazlıçeşme ve Göztepe arasındaki mesafeyi 100 dakikadan 15 dakikaya indirecek Avrasya Tüneli’nde çalışmalarında sona gelindi. Asya ile Avrupa kıtalarını deniz tabanının altından karayolu tüneliyle bağlayacak tünel 20 Aralık’ta açılacak. Trafik yükünü hafifletmesi beklenen tünel konut kira ve satış fiyatlarını arttırdı. Tünel çevresinde kira fiyatları son bir yılda yüzde 25, satış fiyatları yüzde 41 arttı.
Anadolu ve Avrupa yakalarını denizin altından kara yolu trafiği ile ilk kez bağlayacak olan Avrasya Tüneli projesinde sona gelindi. Kazlıçeşme- Göztepe hattında yolculuk süresi 15 dakikaya indirecek tünel 20 Aralık’ta açılacak. Hürriyet'ten Gülistan Alagöz'ün haberine göre trafik yükünü azaltması beklenen tünel, diğer büyük altyapı projelerinde olduğu gibi çevresindeki gayrimenkul fiyatlarında değer artışı sağladı. Avrasya Tüneli’nin gayrimenkul pazarına etkisi Anadolu yakasında Üsküdar’a bağlı Acıbadem, Koşuyolu ve Ünalan ile Kadıköy’e bağlı Hasanpaşa ve Merdivenköy mahalleleri, Avrupa yakasında ise Fatih ilçesine bağlı Cankurtaran, Yenikapı ve Yedikule mahalleleri ile Zeytinburnu ilçesinde görülüyor.
Anadolu'da artış fazla
TSKB Gayrimenkul Değerleme tarafından yapılan araştırma söz konusu bölgelerde sadece 1 yılda konut kira fiyatları yüzde 25, satış fiyatlar ise yüzde 41 arttığını gösterdi. TSKB Gayrimenkul Derğerleme Genel Müdürü Makbule Yönel Maya, “Projenin Avrupa yakası ayağında, projenin yer üstüne çıkış noktaları ve yakın çevresinde konut kullanımından pek bahsedilmediğinden, projenin konut fiyatlarına esas etkisini Anadolu yakasında hissetmek mümkün. Proje çevresinde değer artışının en fazla olduğu bölgeler; Merdivenköy, Koşuyolu ve Acıbadem” dedi.
Maya, Avrupa yakasında ise Zeytinburnu ve Bakırköy sahil hattının Avrasya Tüneli ile değer kazanacağını dile getirdi. Bölgede inşaatı süren markalı konut projelerinde metrekare satış fiyatı 25 bin TL’yi buluyor. Marmaray durağı ve Avrasya Tüneli’nin yanı sıra sahil yolunda şu anda devam eden çalışmalar tamamlandığında yol 8 şeride çıkarak ve trafik yükünün azalması ile avantajlı hale gelecek. Avrupa yakasında kısa vadede Güngören, Bahçelievler ve Merter’de de fiyat artışı olacağını belirten Maya, “Hatta son birkaç yıldır Merter, Merkezefendi ve Davutpaşa tarafında başlayan kentsel dönüşüm çalışmaları kapsamında sanayi alanlarının konut ve karma kullanım projelerine dönmesinde bu mega projenin olumlu etkisinden de bahsetmek doğru olur” dedi. Avrasya Tüneli ile İstanbul’daki iki havalimanı arasındaki ulaşım ilişkisinin gücünün artacağına da dikkat çeken Maya, Atatürk havalimanı yakın çevresinde konaklamak isteyen yabancı nüfusun da projeyle Anadolu yakasına geçebileceğini söyledi.
Otomobiller 1.2 milyar dolara geçecek
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı ile Altyapı Yatırımları Genel Müdürlüğü Avrasya Tüneli Projesi’nin tasarımı, inşaatı ve 24 yıl 5 ay işletmesini gerçekleştirmesi için Avrasya Tüneli İşletme İnşaat ve Yatırım A.Ş.’yi (ATAŞ) görevlendirdi. 1 milyar 245 milyon 121 bin 188 dolarlık tüneli işletme süresinin tamamlanınca kamuya devredilecek.
Tünelden ilk 3 yılda günde ortalama 90 bin araç geçmesi bekleniyor. 3 yıl sonrası öngörülen rakam ise 130 bin.Kazlıçeşme ve Göztepe arasında hizmet verecek Avrasya Tüneli’nden otomobiller, minibüsler geçiş yapacak. Ağır taşıtlar, motosiklet, bisiklet ve yayalar tünelden faydalanamayacaklar.
Tünelden araç geçiş ücretleri açılış yılında tek yönde otomobiller için 4 dolar artı KDV, minibüsler için ise 6 dolar artı KDV olacak. Her iki yönde de ödeme yapılacak.
Göztepe-Kazlıçeşme arasında hizmet verecek projenin toplam uzunluğu 14.5 iken bunun 5.4 kilometrelik bölümü deniz tabanı altında inşa edildi.
Proje otomobillerin ve minibüslerin geçeceği 2’şer şeritli ve iki katlı tünelden oluşuyor.
Köprünün deniz altındaki en derin bölümü deniz seviyesinden 106 metre olurken, bu noktada tünel deniz tabanın 55 metre altından ilerliyor.Avrasya Tüneli 3 bölümden oluşuyor; Kazlıçeşme’den Sarayburnu’na devam eden Kennedy Caddesi üzerindeki U-dönüşü, alt geçit olarak ve engellilerin erişimine uygun hemzemin geçit olarak inşa edilecek.
Toplam uzunluğu yaklaşık 5.4 km olan mevcut yolun tamamı genişletilerek 2x3 ve 3x2 şeritten 2x4 şeride çıkarılacak. İstanbul Boğazı’nda deniz tabanının altından geçen 5.4 kilometre uzunluğunda iki katlı tünel inşa edilecek.
Her katta çift şerit yer alacak. Göztepe’ye ulaşan D100 yolu üzerinde, 2 adet köprülü kavşak ve engellilerin ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde modernizasyonları da dâhil olmak üzere yaya üst geçidi inşa edilecek.
Yaklaşık 3.8 kilometre uzunluğundaki yol genişletilerek 2x3 ve 2x4 şeritten 2x4 ve 2x5 şeride çıkarılacak. cnntürk
Anadolu ve Avrupa yakalarını denizin altından kara yolu trafiği ile ilk kez bağlayacak olan Avrasya Tüneli projesinde sona gelindi. Kazlıçeşme- Göztepe hattında yolculuk süresi 15 dakikaya indirecek tünel 20 Aralık’ta açılacak. Hürriyet'ten Gülistan Alagöz'ün haberine göre trafik yükünü azaltması beklenen tünel, diğer büyük altyapı projelerinde olduğu gibi çevresindeki gayrimenkul fiyatlarında değer artışı sağladı. Avrasya Tüneli’nin gayrimenkul pazarına etkisi Anadolu yakasında Üsküdar’a bağlı Acıbadem, Koşuyolu ve Ünalan ile Kadıköy’e bağlı Hasanpaşa ve Merdivenköy mahalleleri, Avrupa yakasında ise Fatih ilçesine bağlı Cankurtaran, Yenikapı ve Yedikule mahalleleri ile Zeytinburnu ilçesinde görülüyor.
Anadolu'da artış fazla
TSKB Gayrimenkul Değerleme tarafından yapılan araştırma söz konusu bölgelerde sadece 1 yılda konut kira fiyatları yüzde 25, satış fiyatlar ise yüzde 41 arttığını gösterdi. TSKB Gayrimenkul Derğerleme Genel Müdürü Makbule Yönel Maya, “Projenin Avrupa yakası ayağında, projenin yer üstüne çıkış noktaları ve yakın çevresinde konut kullanımından pek bahsedilmediğinden, projenin konut fiyatlarına esas etkisini Anadolu yakasında hissetmek mümkün. Proje çevresinde değer artışının en fazla olduğu bölgeler; Merdivenköy, Koşuyolu ve Acıbadem” dedi.
Maya, Avrupa yakasında ise Zeytinburnu ve Bakırköy sahil hattının Avrasya Tüneli ile değer kazanacağını dile getirdi. Bölgede inşaatı süren markalı konut projelerinde metrekare satış fiyatı 25 bin TL’yi buluyor. Marmaray durağı ve Avrasya Tüneli’nin yanı sıra sahil yolunda şu anda devam eden çalışmalar tamamlandığında yol 8 şeride çıkarak ve trafik yükünün azalması ile avantajlı hale gelecek. Avrupa yakasında kısa vadede Güngören, Bahçelievler ve Merter’de de fiyat artışı olacağını belirten Maya, “Hatta son birkaç yıldır Merter, Merkezefendi ve Davutpaşa tarafında başlayan kentsel dönüşüm çalışmaları kapsamında sanayi alanlarının konut ve karma kullanım projelerine dönmesinde bu mega projenin olumlu etkisinden de bahsetmek doğru olur” dedi. Avrasya Tüneli ile İstanbul’daki iki havalimanı arasındaki ulaşım ilişkisinin gücünün artacağına da dikkat çeken Maya, Atatürk havalimanı yakın çevresinde konaklamak isteyen yabancı nüfusun da projeyle Anadolu yakasına geçebileceğini söyledi.
Otomobiller 1.2 milyar dolara geçecek
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı ile Altyapı Yatırımları Genel Müdürlüğü Avrasya Tüneli Projesi’nin tasarımı, inşaatı ve 24 yıl 5 ay işletmesini gerçekleştirmesi için Avrasya Tüneli İşletme İnşaat ve Yatırım A.Ş.’yi (ATAŞ) görevlendirdi. 1 milyar 245 milyon 121 bin 188 dolarlık tüneli işletme süresinin tamamlanınca kamuya devredilecek.
Tünelden ilk 3 yılda günde ortalama 90 bin araç geçmesi bekleniyor. 3 yıl sonrası öngörülen rakam ise 130 bin.Kazlıçeşme ve Göztepe arasında hizmet verecek Avrasya Tüneli’nden otomobiller, minibüsler geçiş yapacak. Ağır taşıtlar, motosiklet, bisiklet ve yayalar tünelden faydalanamayacaklar.
Tünelden araç geçiş ücretleri açılış yılında tek yönde otomobiller için 4 dolar artı KDV, minibüsler için ise 6 dolar artı KDV olacak. Her iki yönde de ödeme yapılacak.
Göztepe-Kazlıçeşme arasında hizmet verecek projenin toplam uzunluğu 14.5 iken bunun 5.4 kilometrelik bölümü deniz tabanı altında inşa edildi.
Proje otomobillerin ve minibüslerin geçeceği 2’şer şeritli ve iki katlı tünelden oluşuyor.
Köprünün deniz altındaki en derin bölümü deniz seviyesinden 106 metre olurken, bu noktada tünel deniz tabanın 55 metre altından ilerliyor.Avrasya Tüneli 3 bölümden oluşuyor; Kazlıçeşme’den Sarayburnu’na devam eden Kennedy Caddesi üzerindeki U-dönüşü, alt geçit olarak ve engellilerin erişimine uygun hemzemin geçit olarak inşa edilecek.
Toplam uzunluğu yaklaşık 5.4 km olan mevcut yolun tamamı genişletilerek 2x3 ve 3x2 şeritten 2x4 şeride çıkarılacak. İstanbul Boğazı’nda deniz tabanının altından geçen 5.4 kilometre uzunluğunda iki katlı tünel inşa edilecek.
Her katta çift şerit yer alacak. Göztepe’ye ulaşan D100 yolu üzerinde, 2 adet köprülü kavşak ve engellilerin ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde modernizasyonları da dâhil olmak üzere yaya üst geçidi inşa edilecek.
Yaklaşık 3.8 kilometre uzunluğundaki yol genişletilerek 2x3 ve 2x4 şeritten 2x4 ve 2x5 şeride çıkarılacak. cnntürk
Anneye en az 4 bin TL rapor ödeneği
Anneler dikkat!.. Devletin annelere yapacağı maaş yardımları gündemdeyken iş göremezlik raporu yine gündeme geldi. Anneler doğumdan sonra en az 4 bin TL değerinde parayı devletten alabiliyorlar.
Posta Gazetesi’nin haberine göre asgari ücretle çalışırken hamilelik ve doğum nedeniyle bu yıl 16 hafta izin kullanan sigortalı kadın 4099 lira iş göremezlik ödeneği alacak. Ödeme son üç ayda alınan ‘brüt ücret'e göre yapılıyor
ZAMANINI BİLMİYOR
Doğum yapan kadınların birçok hakkı bulunuyor. Çocuk başına bir seferlik alınan yardımdan tutun da emzirme ödeğine kadar çeşitli ödemeler mevcut. Ancak bunlardan bir tanesi aileyi ekonomik açıdan epey rahatlatıyor. Bu ödemeye, ‘rapor parası', ‘iş göremezlik ödeneği' veya ‘doğum parası' da deniyor. Çoğu anne bu ödemenin farkında değil. Farkında olanlar da paranın nereden ne zaman alınacağından habersiz.
HESAP NASIL YAPILIYOR?
Biz de sizin için bu önemli konunun detaylarını derledik ve kimin ne kadar para alabileceğini hesapladık. Rapor parasının amacı, kadının çalışmasına engel bir hastalık, kaza veya hamilelik gibi bir durumda bu süre için belirli oranda gelir güvencesi sağlamak. Doğumdan önce 8 hafta (çoğul gebelikte 10 hafta), doğum sonrasında 8 hafta olmak üzere toplam 16 hafta veya 112 gün izin veriliyor.
SON BİR YILDA 90 GÜN PRİM ŞARTI ARANIYOR
Kadın, doktor raporuyla doğuma 3 hafta kalana kadar çalışabilir. Bu durumda 5 haftalık izni, doğum sonrası iznine eklenir. Doğum sonrasında 13 hafta izin kullanır. Bu durumdaki kadınlar, izin süresi için geçici iş göremezlik ödeneği alır. Geçici iş göremezlik ödeneği (rapor parası) için doğumdan önceki bir yıl içinde en az ‘90 gün sigorta primi' ödenmiş olmalı. Bu şartı karşılayan kadınlar ödeme alabilir.
Asgari ücretle çalışırken hamilelik ve doğum nedeniyle bu yıl 16 hafta izin kullanan sigortalı kadın 4099 lira iş göremezlik ödeneği alacak. Ödeme son üç ayda alınan ‘brüt ücret'e göre yapılıyor. Tabloda bordroda yazan brüt ücrete göre alınabilecek rapor paralarına yer verilmiştir. Ödemeler PTT ve Ziraat Bankası aracılığıyla yapılıyor. Doğum izni bitenler TC kimlik numarasıyla ‘turkiye.gov.tr'ye girerek SSK doğum parası sorgulaması yapabilir.
Memura not sisteminin detayları belli oldu
Memurun terfi ve yer değiştirmesi amirinin, yakın çalışma arkadaşının ve hizmet alan vatandaşın verdiği puan ile yapılacak.
Memurların terfi ve yer değiştirmelerinde A, B, C ve D notlarından oluşan yeni sistem uygulamaya sokuluyor. ‘Kamu Personelinin Başarılarının Değerlendirilmesine İlişkin Genel Yönetmelik Taslağı’nda uygulamaya geçirilmesi düşünülen sisteme göre, kamuda çalışan 3.1 milyon kadrolu ve sözleşmeli memur, ‘yönetici’ ve ‘diğer personel’ olarak ikiye ayrılacak.
DÖRT NOTLU SİSTEM
Star gazetesinde yer alan habere göre, altı aylık ile bir yıllık yapılacak değerlendirmelerde, her bir personele ilişkin ‘Başarı Değerlendirme Formu’ doldurulacak. Kamu kurum ve kuruluşlarında başarı düzeyi A düzeyi (90-100 puan), B düzeyi (76-89 puan), C düzeyi (60-75 puan), D düzeyi ise (0-59) olarak kabul edilecek. ‘D’ notu alan başarısız kabul edilecek.
‘A’ VE ‘B’ YÜKSELTECEK
Birbirini takip eden üç başarı değerlendirmesinde A ve B üzerinde puan alınması, memurların görevde yükselmeleri, görevleriyle ilgili kişisel gelişimlerinin desteklenmesi, yer değiştirme, yurt dışı görevlendirmeleri ve insan kaynakları planlamalarında etkili olacak. Sözleşmeli personelden başarı puanı A, B ve C düzeyinde olanlara da, başarı ücreti ödenecek.
C ve D düzeyinde başarı puanı alan memurun eksikliklerinin tespit edildiği alanlarda amir ile personel arasında görüşme yapılarak gelişim planlarının hazırlanması ve uygulanması da zorunlu olacak. Üç başarı değerlendirme döneminin ikisinde başarı puanı D düzeyinde olursa, görev veya görev yeri değişikliği gibi tedbirler alacak.
KÖTÜ NİYETLİ NOTA CEZA
Memurların başarı hesabında kullanılacak puanların yüzdelik ağırlıklarının belirlenmesinde hedef, görev, yetkinlik ve vatandaş memnuniyeti esas alınacak.Vatandaşın puanı yüzde 5 etkili olacak. Meslekte yetkinliğin oranı yönetici ve diğer personelde değişmek üzere yüzde 90’a kadar çıkabilecek. Garez ya da gerçeğe aykırı değerlendirme yaptıkları anlaşılan değerlendiriciler de cezai yaptırımla karşı karşıya kalacak. Vatandaş memnuniyeti personeli değil kurumun başarısı olacak ve yöneticinin başarısını belirleyecek. Değerlendirme döneminde birden fazla amirle çalışan memur için de son çalıştığı amirinin değerlendirmesi dikkate alınacak. Devlet Personel Başkanlığı kurum ve kuruluşların sonuçlarını takip edecek.
Memurların terfi ve yer değiştirmelerinde A, B, C ve D notlarından oluşan yeni sistem uygulamaya sokuluyor. ‘Kamu Personelinin Başarılarının Değerlendirilmesine İlişkin Genel Yönetmelik Taslağı’nda uygulamaya geçirilmesi düşünülen sisteme göre, kamuda çalışan 3.1 milyon kadrolu ve sözleşmeli memur, ‘yönetici’ ve ‘diğer personel’ olarak ikiye ayrılacak.
DÖRT NOTLU SİSTEM
Star gazetesinde yer alan habere göre, altı aylık ile bir yıllık yapılacak değerlendirmelerde, her bir personele ilişkin ‘Başarı Değerlendirme Formu’ doldurulacak. Kamu kurum ve kuruluşlarında başarı düzeyi A düzeyi (90-100 puan), B düzeyi (76-89 puan), C düzeyi (60-75 puan), D düzeyi ise (0-59) olarak kabul edilecek. ‘D’ notu alan başarısız kabul edilecek.
‘A’ VE ‘B’ YÜKSELTECEK
Birbirini takip eden üç başarı değerlendirmesinde A ve B üzerinde puan alınması, memurların görevde yükselmeleri, görevleriyle ilgili kişisel gelişimlerinin desteklenmesi, yer değiştirme, yurt dışı görevlendirmeleri ve insan kaynakları planlamalarında etkili olacak. Sözleşmeli personelden başarı puanı A, B ve C düzeyinde olanlara da, başarı ücreti ödenecek.
C ve D düzeyinde başarı puanı alan memurun eksikliklerinin tespit edildiği alanlarda amir ile personel arasında görüşme yapılarak gelişim planlarının hazırlanması ve uygulanması da zorunlu olacak. Üç başarı değerlendirme döneminin ikisinde başarı puanı D düzeyinde olursa, görev veya görev yeri değişikliği gibi tedbirler alacak.
KÖTÜ NİYETLİ NOTA CEZA
Memurların başarı hesabında kullanılacak puanların yüzdelik ağırlıklarının belirlenmesinde hedef, görev, yetkinlik ve vatandaş memnuniyeti esas alınacak.Vatandaşın puanı yüzde 5 etkili olacak. Meslekte yetkinliğin oranı yönetici ve diğer personelde değişmek üzere yüzde 90’a kadar çıkabilecek. Garez ya da gerçeğe aykırı değerlendirme yaptıkları anlaşılan değerlendiriciler de cezai yaptırımla karşı karşıya kalacak. Vatandaş memnuniyeti personeli değil kurumun başarısı olacak ve yöneticinin başarısını belirleyecek. Değerlendirme döneminde birden fazla amirle çalışan memur için de son çalıştığı amirinin değerlendirmesi dikkate alınacak. Devlet Personel Başkanlığı kurum ve kuruluşların sonuçlarını takip edecek.
2 Ekim 2016 Pazar
Şehit polisin eşinden Rüzgar Çetin açıklaması
Yönetmen Sinan Çetin'in oğlu Rüzgar Çetin'in polis otosuna çarparak şehit ettiği İsmet Fatih Alagöz'ün eşi Özlem Alagöz şikayetini geri çekti.
Ünlü yönetmen Sinan Çetin’in oğlu Rüzgar Çetin’in, lüks aracıyla çarparak ölümüne neden olduğu şehit polis memuru İsmet Fatih Alagöz’ün eşi Özlem Alagöz’den ‘şikâyetini geri çekme’ açıklaması geldi. Habertürk’ten Yusuf Doğan’ın haberine göre, avukatı aracılığıyla açıklama yapan Alagöz, Çetin ailesinin çektiği acılara şahit oldukları için böyle bir karar aldığını ifade etti.
Açıklamada şu ifadeler yer aldı: “Kaza sonrasında müvekkilimiz bir anne olarak Rüzgar Çetin’in ailesinin görüşme isteği sonrasında maddi bir karşılığı olmaksızın katılma talebinden feragat etmiştir. Müvekkilimizin anne oluşu, Rüzgar Çetin’in ailesi tarafından sağlanan görüşmelerde ailesinin acılarına şahit oluşu nedeniyle bu yönde bir karar verilmiş olup, maddi herhangi bir menfaat sağlanmamıştır. Yalnız Çetin’e ait aracın sigorta şirketinden sigorta teminatı kapsamında kalan bedelin talebi söz konusudur.” (haberturk.com)
Ünlü yönetmen Sinan Çetin’in oğlu Rüzgar Çetin’in, lüks aracıyla çarparak ölümüne neden olduğu şehit polis memuru İsmet Fatih Alagöz’ün eşi Özlem Alagöz’den ‘şikâyetini geri çekme’ açıklaması geldi. Habertürk’ten Yusuf Doğan’ın haberine göre, avukatı aracılığıyla açıklama yapan Alagöz, Çetin ailesinin çektiği acılara şahit oldukları için böyle bir karar aldığını ifade etti.
Açıklamada şu ifadeler yer aldı: “Kaza sonrasında müvekkilimiz bir anne olarak Rüzgar Çetin’in ailesinin görüşme isteği sonrasında maddi bir karşılığı olmaksızın katılma talebinden feragat etmiştir. Müvekkilimizin anne oluşu, Rüzgar Çetin’in ailesi tarafından sağlanan görüşmelerde ailesinin acılarına şahit oluşu nedeniyle bu yönde bir karar verilmiş olup, maddi herhangi bir menfaat sağlanmamıştır. Yalnız Çetin’e ait aracın sigorta şirketinden sigorta teminatı kapsamında kalan bedelin talebi söz konusudur.” (haberturk.com)
Bu ilçelerde konut alanlar kazanıyor
İstanbul'da konut değerini "amorti" etme süreleri ilçelere göre değişirken ortalaması en kısa olan ilçeler 10,9 yıl ile Beyoğlu, 11,8 yıl Eyüp ve 13,9 ile yıl Küçükçekmece. Konutun kira geliriyle kendi bedelini en uzun sürede ödediği ilçeler ise 26,1 yıl ile Bakırköy, 26 yıl ile Beşiktaş ve 25,20 yıl ile Beykoz.
Gayrimenkul üzerine araştırmalar yapan ve rapor yayınlayan bilgi şirketi REIDIN'in ilgili raporundan elde edilen verilere göre, İstanbul'da konut amorti süreleri ilçelere göre değişiyor.
Amorti sürelerinin kısalığı ilçeler arasında değişiklik gösterirken zaman zaman sıralama da değişebiliyor.
Son araştırmalara göre İstanbul'da kendisini kira geliriyle en hızlı zamanda ödeyen, amorti süresi en kısa olan ilçelerin başında 10,9 yıl ile Beyoğlu geliyor.
Beyoğlu ilçesini 11,8 yıl ortalamasıyla Eyüp takip ederken, amorti süresinin Küçükçekmece'de 13,9 yıl, Esenyurt'ta 14 yıl, Bağcılar'da ise 14,22 yıl olduğu görülüyor.
Amorti süresi 34 ilçede 15 yılın üzerinde
Araştırmalardan çıkan sonuçlardan birisi de tarihi ve merkezi ilçelerde amorti süresinin uzadığı... İstanbul'un 39 ilçesinden 35'inde amorti süresinin 15 yılın üzerinde olduğu görülüyor.
Amorti süresi Ataşehir'de 15,5 yıl olurken, onu 15,7 ile Zeytinburnu, 16,9 ile Şişli, 17,1 ile Bayrampaşa ve Avcılar, 17,2 ile Fatih ve Beylikdüzü, 17,8 ile Bahçelievler, 17,3 ile Sancaktepe, Güngören ve Gaziosmanpaşa, 18 ile Kartal ve Kağıthane, 18,06 ile Pendik, 18,1 ile Sultanbeyli, 18,5 ile Şile, 18,7 ile Esenler, 19 ile Maltepe ve 19,5 yıl ile Tuzla izliyor.
En uzun Bakırköy ve Beşiktaş'ta
Konutun kira geliri ile kendini en uzun sürede ödediği ilçelerin başında ise Bakırköy ve Beşiktaş geliyor.
Bakırköy'de amorti süresi 26,1 iken, bu sürenin Beşiktaş'ta 26, Kadıköy'de 25,9, Beykoz'da 25,20 yıl olduğu görülüyor. Bu ilçeler dışında 10 ilçede daha amorti süresi 20 yılın üzerine çıkıyor.
Buna göre konutun kendini ödeme süresi Ümraniye'de 10,01, Üsküdar 20,3, Büyükçekmece'de 20,5, Silivri'de 20,9, Arnavutköy'de 21, Sultangazi'de 21,2, Çekmeköy ve Başakşehir'de 22, Sarıyer'de 22,4 ve Çatalca'da 23,1 yıl.
"Yatırım amortiye göreyse tercih ticari gayrimenkul olmalı"
Araştırma sonuçlarını AA muhabirine değerlendiren Coldwell Banker Türkiye Başkanı Gökhan Taş, yatırım için gayrimenkul almayı düşünenlerin ilk baktığı kriterlerden birisinin amorti süresi olduğunu belirterek, "Amorti süresini yatırımın sağladığı kira benzeri gelirlerle kendisini geri ödeme süresi olarak anlatmak mümkündür" dedi.
Taş, verilere göre yatırım yapmak isteyenlerin Beyoğlu'nu tercih edebileceğini kaydederek, şehir merkezindeki konutların avantajlarından birisinin de konutun istenildiği zaman satılması olduğunu söyledi.
Türkiye'de gayrimenkul yatırımları ile amorti sürelerinin de arttığını ifade eden Taş, şu değerlendirmelerde bulundu:
"2009 öncesinde 14 ile 17 yıl arasında olan dönüş süreleri bu tarihten itibaren uzadı. Konutların satış fiyatları kiralara göre daha fazla arttı. Bu durum aradaki makasın açılmasına neden oldu. Beşiktaş ve Kadıköy gibi İstanbul'un merkezi ilçelerinde süreler artık 25 yılın üzerinde. Boğaz hattında ise bu süreler artık 40-45 yıla geldi. Bu durumda şehrin dışı kısa sürede değer kazanabilir fakat olası bir sıkıntıda şehrin dışındaki konutlar merkezdeki konutlardan daha çok değer kaybeder."
Taş, kira getirisinin daha yüksek olması ve değerlenme hızı göz önüne alındığında özellikle ticari gayrimenkullerde amorti süresinin konuttan daha düşük olduğunu belirterek, "Bu dikkat edilecek en önemli hususlardandır. Amortiye göre yatırım yapılacaksa ticari gayrimenkul tercih edilmelidir" diye konuştu.
Gayrimenkul üzerine araştırmalar yapan ve rapor yayınlayan bilgi şirketi REIDIN'in ilgili raporundan elde edilen verilere göre, İstanbul'da konut amorti süreleri ilçelere göre değişiyor.
Amorti sürelerinin kısalığı ilçeler arasında değişiklik gösterirken zaman zaman sıralama da değişebiliyor.
Son araştırmalara göre İstanbul'da kendisini kira geliriyle en hızlı zamanda ödeyen, amorti süresi en kısa olan ilçelerin başında 10,9 yıl ile Beyoğlu geliyor.
Beyoğlu ilçesini 11,8 yıl ortalamasıyla Eyüp takip ederken, amorti süresinin Küçükçekmece'de 13,9 yıl, Esenyurt'ta 14 yıl, Bağcılar'da ise 14,22 yıl olduğu görülüyor.
Amorti süresi 34 ilçede 15 yılın üzerinde
Araştırmalardan çıkan sonuçlardan birisi de tarihi ve merkezi ilçelerde amorti süresinin uzadığı... İstanbul'un 39 ilçesinden 35'inde amorti süresinin 15 yılın üzerinde olduğu görülüyor.
Amorti süresi Ataşehir'de 15,5 yıl olurken, onu 15,7 ile Zeytinburnu, 16,9 ile Şişli, 17,1 ile Bayrampaşa ve Avcılar, 17,2 ile Fatih ve Beylikdüzü, 17,8 ile Bahçelievler, 17,3 ile Sancaktepe, Güngören ve Gaziosmanpaşa, 18 ile Kartal ve Kağıthane, 18,06 ile Pendik, 18,1 ile Sultanbeyli, 18,5 ile Şile, 18,7 ile Esenler, 19 ile Maltepe ve 19,5 yıl ile Tuzla izliyor.
En uzun Bakırköy ve Beşiktaş'ta
Konutun kira geliri ile kendini en uzun sürede ödediği ilçelerin başında ise Bakırköy ve Beşiktaş geliyor.
Bakırköy'de amorti süresi 26,1 iken, bu sürenin Beşiktaş'ta 26, Kadıköy'de 25,9, Beykoz'da 25,20 yıl olduğu görülüyor. Bu ilçeler dışında 10 ilçede daha amorti süresi 20 yılın üzerine çıkıyor.
Buna göre konutun kendini ödeme süresi Ümraniye'de 10,01, Üsküdar 20,3, Büyükçekmece'de 20,5, Silivri'de 20,9, Arnavutköy'de 21, Sultangazi'de 21,2, Çekmeköy ve Başakşehir'de 22, Sarıyer'de 22,4 ve Çatalca'da 23,1 yıl.
"Yatırım amortiye göreyse tercih ticari gayrimenkul olmalı"
Araştırma sonuçlarını AA muhabirine değerlendiren Coldwell Banker Türkiye Başkanı Gökhan Taş, yatırım için gayrimenkul almayı düşünenlerin ilk baktığı kriterlerden birisinin amorti süresi olduğunu belirterek, "Amorti süresini yatırımın sağladığı kira benzeri gelirlerle kendisini geri ödeme süresi olarak anlatmak mümkündür" dedi.
Taş, verilere göre yatırım yapmak isteyenlerin Beyoğlu'nu tercih edebileceğini kaydederek, şehir merkezindeki konutların avantajlarından birisinin de konutun istenildiği zaman satılması olduğunu söyledi.
Türkiye'de gayrimenkul yatırımları ile amorti sürelerinin de arttığını ifade eden Taş, şu değerlendirmelerde bulundu:
"2009 öncesinde 14 ile 17 yıl arasında olan dönüş süreleri bu tarihten itibaren uzadı. Konutların satış fiyatları kiralara göre daha fazla arttı. Bu durum aradaki makasın açılmasına neden oldu. Beşiktaş ve Kadıköy gibi İstanbul'un merkezi ilçelerinde süreler artık 25 yılın üzerinde. Boğaz hattında ise bu süreler artık 40-45 yıla geldi. Bu durumda şehrin dışı kısa sürede değer kazanabilir fakat olası bir sıkıntıda şehrin dışındaki konutlar merkezdeki konutlardan daha çok değer kaybeder."
Taş, kira getirisinin daha yüksek olması ve değerlenme hızı göz önüne alındığında özellikle ticari gayrimenkullerde amorti süresinin konuttan daha düşük olduğunu belirterek, "Bu dikkat edilecek en önemli hususlardandır. Amortiye göre yatırım yapılacaksa ticari gayrimenkul tercih edilmelidir" diye konuştu.
Türkiye’de, iki kadından biri işsiz ve eğitimsiz
Türkiye’de 20-24 yaş arasındaki kadınların yüzde 47’si hem işsiz hem de eğitim görmüyor. Bu oranla Ekonomik İşbirliği Kalkınma Örgütü’nün en kötü ülkesi olduk
Türkiye, 20-24 yaş grubunda hem işsiz hem de eğitim görmeyen kadınların oranında en kötü OECD ülkesi oldu. Bu yaş grubunda işsiz ve eğitim görmeyen kadınların oranı yüzde 47'yi geçiyor. Yani yetişkin hayatının başındaki her iki kadından biri okulsuz ve işsiz durumda yaşıyor.
Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü'nün (OECD) “Bir Bakışta Eğitim 2016” raporundaki verilere göre, kuruluşun üyesi olan 35 ülkede 20-24 yaş arasını kapsayan nüfusta eğitime devam etme oranı yüzde 44.8'i buluyor. Türkiye'de ise bu yaş grubundakilerin yalnızca yüzde 34.7'si eğitime devam ediyor. İngiltere hariç Avrupa ülkelerinin tamamında bu yaş grubunda eğitime devam edenlerin oranı yüzde 40'ın üzerindeyken, ABD'de yüzde 38.5'e karşılık geliyor.
3 GENÇTEN BİRİ BOŞTA
Türkiye'de 20-24 yaş grubundaki her 3 genç yetişkinden 1'i eğitim dışında kaldığı gibi iş de bulamıyor. Bu oran aynı yaş grubundaki genç kadınlarda ise yüzde 47.6'ya kadar çıkarken, erkeklerde yüzde 18.3'te kalıyor. 20-24 yaş grubundakiler arasında hem eğitim sistemi hem de iş hayatı dışında kalanların oranı OECD genelinde yüzde 17 civarında seyrediyor.
35 ülke ortalamasında bu kategoride yer alan kadınlar ve erkekler arasında Türkiye'de olduğu gibi uçurum bulunmuyor. Erkekler arasında işsiz ve eğitim dışı kalanların oranı yüzde 15.5 iken, kadınlarda yüzde 18.5 olarak gözüküyor. Raporda; Türkiye, Şili ve Meksika gibi ülkelerde iş hayatı ve eğitim dışı kalmış kadınların oranının erkeklerinkine göre daha fazla olduğuna dikkat çekilerek, “Bu ülkelerdeki cinsiyete dayalı fark kısmen, erkek ailenin geçimini sağlarken kadının evin ve çocukların bakımını üstlendiği geleneksel kadın-erkek rol paylaşımı ile açıklanabilir” denildi.
380 kişilik kadroya 2.500 başvuru Batman'da İŞKUR'un başlattığı Toplum Yararına Programı kapsamında 8 aylık süre için 380 kişinin alınacağı açıklandı. 10 günlük süresi olan iş için ilk gün 2 bin 500 başvuru yapıldı.
380 kişilik kadroya 2.500 başvuru
Batman'da İŞKUR'un başlattığı Toplum Yararına Programı kapsamında 8 aylık süre için 380 kişinin alınacağı açıklandı. 10 günlük süresi olan iş için ilk gün 2 bin 500 başvuru yapıldı.
Okulsuz-işsizlerin çoğu iş aramıyor
Türkiye'de eğitim sistemi ve iş hayatı dışında kalan 20-24 yaş grubundaki kadınlar arasında, iş aramayanların oranının yüksekliği dikkat çekiyor.
Yaklaşık yüzde 47'lik bu kesimin yüzde 40'ının iş arayışı içinde de olmadığı, yani OECD'nin tanımıyla “aktif olmayan” grubunda bulunduğu kaydedildi.
Yani bu yaş grubunda okulsuz-işsiz olmasına karşın iş arayan kadınların oranı yalnızca yüzde 7 civarında seyrediyor. Yaklaşık yüzde 22'lik bir kesim çalışıyor, yüzde 30'luk bir kesim ise eğitimine devam ediyor.
Aynı yaş grubundaki erkeklerde ise okulsuz-işsiz olan yüzde 18.3'lük kesimin yarısından biraz azı iş bulma umudu taşımadan hayatına devam ediyor. (Engin Esen / Sözcü)
Türkiye, 20-24 yaş grubunda hem işsiz hem de eğitim görmeyen kadınların oranında en kötü OECD ülkesi oldu. Bu yaş grubunda işsiz ve eğitim görmeyen kadınların oranı yüzde 47'yi geçiyor. Yani yetişkin hayatının başındaki her iki kadından biri okulsuz ve işsiz durumda yaşıyor.
Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü'nün (OECD) “Bir Bakışta Eğitim 2016” raporundaki verilere göre, kuruluşun üyesi olan 35 ülkede 20-24 yaş arasını kapsayan nüfusta eğitime devam etme oranı yüzde 44.8'i buluyor. Türkiye'de ise bu yaş grubundakilerin yalnızca yüzde 34.7'si eğitime devam ediyor. İngiltere hariç Avrupa ülkelerinin tamamında bu yaş grubunda eğitime devam edenlerin oranı yüzde 40'ın üzerindeyken, ABD'de yüzde 38.5'e karşılık geliyor.
3 GENÇTEN BİRİ BOŞTA
Türkiye'de 20-24 yaş grubundaki her 3 genç yetişkinden 1'i eğitim dışında kaldığı gibi iş de bulamıyor. Bu oran aynı yaş grubundaki genç kadınlarda ise yüzde 47.6'ya kadar çıkarken, erkeklerde yüzde 18.3'te kalıyor. 20-24 yaş grubundakiler arasında hem eğitim sistemi hem de iş hayatı dışında kalanların oranı OECD genelinde yüzde 17 civarında seyrediyor.
35 ülke ortalamasında bu kategoride yer alan kadınlar ve erkekler arasında Türkiye'de olduğu gibi uçurum bulunmuyor. Erkekler arasında işsiz ve eğitim dışı kalanların oranı yüzde 15.5 iken, kadınlarda yüzde 18.5 olarak gözüküyor. Raporda; Türkiye, Şili ve Meksika gibi ülkelerde iş hayatı ve eğitim dışı kalmış kadınların oranının erkeklerinkine göre daha fazla olduğuna dikkat çekilerek, “Bu ülkelerdeki cinsiyete dayalı fark kısmen, erkek ailenin geçimini sağlarken kadının evin ve çocukların bakımını üstlendiği geleneksel kadın-erkek rol paylaşımı ile açıklanabilir” denildi.
380 kişilik kadroya 2.500 başvuru Batman'da İŞKUR'un başlattığı Toplum Yararına Programı kapsamında 8 aylık süre için 380 kişinin alınacağı açıklandı. 10 günlük süresi olan iş için ilk gün 2 bin 500 başvuru yapıldı.
380 kişilik kadroya 2.500 başvuru
Batman'da İŞKUR'un başlattığı Toplum Yararına Programı kapsamında 8 aylık süre için 380 kişinin alınacağı açıklandı. 10 günlük süresi olan iş için ilk gün 2 bin 500 başvuru yapıldı.
Okulsuz-işsizlerin çoğu iş aramıyor
Türkiye'de eğitim sistemi ve iş hayatı dışında kalan 20-24 yaş grubundaki kadınlar arasında, iş aramayanların oranının yüksekliği dikkat çekiyor.
Yaklaşık yüzde 47'lik bu kesimin yüzde 40'ının iş arayışı içinde de olmadığı, yani OECD'nin tanımıyla “aktif olmayan” grubunda bulunduğu kaydedildi.
Yani bu yaş grubunda okulsuz-işsiz olmasına karşın iş arayan kadınların oranı yalnızca yüzde 7 civarında seyrediyor. Yaklaşık yüzde 22'lik bir kesim çalışıyor, yüzde 30'luk bir kesim ise eğitimine devam ediyor.
Aynı yaş grubundaki erkeklerde ise okulsuz-işsiz olan yüzde 18.3'lük kesimin yarısından biraz azı iş bulma umudu taşımadan hayatına devam ediyor. (Engin Esen / Sözcü)
Fethullah Gülen’in kardeşi yakalandı
FETÖ lideri Fethullah Gülen'in kardeşi Kutbettin Gülen, İzmir'de yakalandı.
Edinilen bilgiye göre, FETÖ elebaşı Fetullah Gülen’in “silahlı terör örgütüne üye olmak” suçundan aranan kardeşi Kutbettin Gülen'in Gazemir'de olduğu istihbaratı üzerine Terörle Mücadele Şubesi ekipleri tarafından operasyon düzenlendi. Düzenlenen operasyonla akrabasının evinde gözaltına alınan Kutbettin Gülen, ifadesi alınmak üzere Terörle Mücadele Şubesi'ne götürüldü. Sözcü
Edinilen bilgiye göre, FETÖ elebaşı Fetullah Gülen’in “silahlı terör örgütüne üye olmak” suçundan aranan kardeşi Kutbettin Gülen'in Gazemir'de olduğu istihbaratı üzerine Terörle Mücadele Şubesi ekipleri tarafından operasyon düzenlendi. Düzenlenen operasyonla akrabasının evinde gözaltına alınan Kutbettin Gülen, ifadesi alınmak üzere Terörle Mücadele Şubesi'ne götürüldü. Sözcü
1 Ekim 2016 Cumartesi
Annesinin işkence yaptığı çocuk yaşam savaşını kazandı
Ankara'da annesi Ayşe Özata'nın işkence yaptığı ileri sürülen 10 yaşındaki çocuk, Keçiören Eğitim ve Araştırma Hastanesinde verdiği yaşam mücadelesini kazandı. Çocuk Acil Uzmanı Doktor Keser, "Yaralarıyla ilgili cerrahi bölümler müdahalelerini yaptı. Pansumanlarına devam ediyoruz. Çocuk Psikiyatrisi bölümü de yakından ilgileniyor. Gerekli destekler alındı. Hastaneye geldiği andan itibaren Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı görevlileri çocuğa refakat ediyor" dedi.
Ankara'da annesi Ayşe Özata tarafından işkence yapıldığı iddia edilen 10 yaşındaki çocuk, Keçiören Eğitim ve Araştırma Hastanesinde yaşama yeniden tutundu. Anne ise sevk edildiği mahkemece tutuklandı.
Keçiören Eğitim ve Araştırma Hastanesi Çocuk Acil Uzmanı Doktor Ayşe Gültekingil Keser, AA muhabirine yaptığı açıklamada, B.E'nin 10 gün önce annesi tarafından çağrılan ambulansla hastaneye getirildiğini belirtti.
Keser, "Annesi çocuğunun evde nöbet geçirdiğini söyleyerek 112'yi çağırmış. Bize geldiğinde çocuğun bilinci kapalıydı. Kalp atışları yavaştı, kan şekeri düşüktü. Doktorlarımız gerekli müdahaleyi yaptı. Yapılan ayrıntılı muayenesinde vücudunda travma ve yanık izleri tespit edildi. Bilinci açıldıktan sonra servise aldık" bilgisini paylaştı. B.E'nin hastaneye geldiğinde 22 kilogram olduğunu anlatan Keser, tedavi gördüğü süre içerisinde çocuğun 5 kilogram alarak 27 kilograma çıktığını aktardı.
İşkence yapılan çocuk yaşam savaşını kazandı
Çocuğun bilincinin açık olduğunu ifade eden Keser, "Yaralarıyla ilgili cerrahi bölümler müdahalelerini yaptı. Pansumanlarına devam ediyoruz. Çocuk Psikiyatrisi bölümü de yakından ilgileniyor. Gerekli destekler alındı. Hastamızın genel durumu iyi. Çocuğun önümüzdeki hafta içerisinde taburcu edilmesini planlıyoruz" diye konuştu.
'Anne önce inkar etti, sonra kabul etti'
Anne Özata'nın hastaneye geldiklerinde oğlunun vücudundaki izlere ilişkin, çocuğunun kendisine zarar verdiğini söylediğini ifade eden Keser, şu değerlendirmede bulundu:
"Arkadaşlarımız detaylı inceleme yaptıklarında bu izleri çocuğun kendisinin yapamayacağını tespit ediyor. Anne önce inkar ediyor, daha sonra kabul ediyor. Biz de çocuğun vücudunda istismar şüphesi bulunduğundan gerekli adli bildirimi yaptık. Annesi daha sonra götürüldü. O süreçten itibaren de Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı yetkilileri çocuğumuza refakat ediyor. Çocuğun bilinci kademeli olarak yerine geldi. Doktor arkadaşlarımızın kurduğu yakın ilişki sonrasında çocuk, vücudundaki yanık izlerini, kesileri annesinin yaptığını açıkladı."
B.E'nin Çocuk Esirgeme Kurumunda bulunduğu sırada 40 kilogram olduğunun, annesinin yanında ise 22 kilograma düştüğünün tespit edildiğine değinen Keser, kilosunun normal sınırlara getirilmeye çalışıldığını bildirdi. Çocuğun burnunda kırık da bulunduğuna işaret eden Keser, buna ilişkin tedavinin sürdüğünü aktardı.
Keser, B.E'nin içine kapanık bir çocuk olduğuna dikkat çekerek, refakat eden bakanlık yetkililerinin ve doktorların çocukla oyunlar oynayarak güzel vakit geçirmesini sağladıklarını dile getirdi. Keser, B.E'nin, yanına gelenlerden çikolata ve pasta isteğinde bulunduğunu ancak diyetine uygun olmadığı için bu talebin yerine getirilemediğini ifade etti. cnntürk
Ankara'da annesi Ayşe Özata tarafından işkence yapıldığı iddia edilen 10 yaşındaki çocuk, Keçiören Eğitim ve Araştırma Hastanesinde yaşama yeniden tutundu. Anne ise sevk edildiği mahkemece tutuklandı.
Keçiören Eğitim ve Araştırma Hastanesi Çocuk Acil Uzmanı Doktor Ayşe Gültekingil Keser, AA muhabirine yaptığı açıklamada, B.E'nin 10 gün önce annesi tarafından çağrılan ambulansla hastaneye getirildiğini belirtti.
Keser, "Annesi çocuğunun evde nöbet geçirdiğini söyleyerek 112'yi çağırmış. Bize geldiğinde çocuğun bilinci kapalıydı. Kalp atışları yavaştı, kan şekeri düşüktü. Doktorlarımız gerekli müdahaleyi yaptı. Yapılan ayrıntılı muayenesinde vücudunda travma ve yanık izleri tespit edildi. Bilinci açıldıktan sonra servise aldık" bilgisini paylaştı. B.E'nin hastaneye geldiğinde 22 kilogram olduğunu anlatan Keser, tedavi gördüğü süre içerisinde çocuğun 5 kilogram alarak 27 kilograma çıktığını aktardı.
İşkence yapılan çocuk yaşam savaşını kazandı
Çocuğun bilincinin açık olduğunu ifade eden Keser, "Yaralarıyla ilgili cerrahi bölümler müdahalelerini yaptı. Pansumanlarına devam ediyoruz. Çocuk Psikiyatrisi bölümü de yakından ilgileniyor. Gerekli destekler alındı. Hastamızın genel durumu iyi. Çocuğun önümüzdeki hafta içerisinde taburcu edilmesini planlıyoruz" diye konuştu.
'Anne önce inkar etti, sonra kabul etti'
Anne Özata'nın hastaneye geldiklerinde oğlunun vücudundaki izlere ilişkin, çocuğunun kendisine zarar verdiğini söylediğini ifade eden Keser, şu değerlendirmede bulundu:
"Arkadaşlarımız detaylı inceleme yaptıklarında bu izleri çocuğun kendisinin yapamayacağını tespit ediyor. Anne önce inkar ediyor, daha sonra kabul ediyor. Biz de çocuğun vücudunda istismar şüphesi bulunduğundan gerekli adli bildirimi yaptık. Annesi daha sonra götürüldü. O süreçten itibaren de Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı yetkilileri çocuğumuza refakat ediyor. Çocuğun bilinci kademeli olarak yerine geldi. Doktor arkadaşlarımızın kurduğu yakın ilişki sonrasında çocuk, vücudundaki yanık izlerini, kesileri annesinin yaptığını açıkladı."
B.E'nin Çocuk Esirgeme Kurumunda bulunduğu sırada 40 kilogram olduğunun, annesinin yanında ise 22 kilograma düştüğünün tespit edildiğine değinen Keser, kilosunun normal sınırlara getirilmeye çalışıldığını bildirdi. Çocuğun burnunda kırık da bulunduğuna işaret eden Keser, buna ilişkin tedavinin sürdüğünü aktardı.
Keser, B.E'nin içine kapanık bir çocuk olduğuna dikkat çekerek, refakat eden bakanlık yetkililerinin ve doktorların çocukla oyunlar oynayarak güzel vakit geçirmesini sağladıklarını dile getirdi. Keser, B.E'nin, yanına gelenlerden çikolata ve pasta isteğinde bulunduğunu ancak diyetine uygun olmadığı için bu talebin yerine getirilemediğini ifade etti. cnntürk
Doktorlar için eş durumu tayini kalktı
Sağlık Bakanlığı stratejik personel tanımını değiştirdi. Hekimler stratejik personel kapsamına alındı. Eşi özel sektörde çalışan stratejik personel tayin talep edemeyecek.
Hürriyet'te yer alan habere göre, Sağlık Bakanlığı, stratejik personelin tanımını değiştirerek, doktorlarla birlikte uzman hekim, diş hekimleri ve eczacıları da aynı kategoriye aldı. Yeni düzenleme ile eşi özel sektörde çalışan stratejik personel eş tayin talebinde bulunamayacak.
Sağlık Bakanlığı, atama ve yer değiştirme yönetmeliğinde değişiklik yaptı. Resmi Gazete'de yayımlanan değişikliğe göre stratejik personel tanımı değiştirildi. Önceki yönetmelikte, sadece doktorları kapsayan stratejik personel tanımına, uzman hekimler, diş hekimleri ve eczacılar da eklendi.
Eğitim şartı 4 yıl
Düzenleme ile stratejik personel için eş durumu tayinine de kısıtlama getirildi. Buna göre, devlet memurları kanununda eşi özel sektörde çalışanların eş durumu tayin talebi, stratejik personel olarak tanımlanan doktor, diş hekimi ve eczacılar için geçerli olmayacak. Stratejik personel olarak çalışan ve eşi özel sektörde görev yapanlar, eş durumu tayin talebinde bulunamayacak.
Yönetmelik değişikliği ile eğitim mazeretiyle il içi atamalarda en az 2 yıllık okul şartı 4 yıllık olarak güncellendi. Buna göre, sağlık personeli sağlık ile ilgili bir alanda en az 4 yıllık örgün öğrenim gördüğünü belgelendirmesi halinde, öğrenim gördüğü yere bir defaya mahsus atanabilecek.
Düzenleme ile stratejik personel dışında sağlık personeli olarak görev yapanlar için de yıl süresi uzatıldı. Daha önce eşi SGK'lı 3 yıl süreyle özel sektörde çalışanlar, eş durumu tayin talebinde bulunurken yeni düzenleme ile bu süre 5 yıla çıkarıldı.
Bakan: Doktorlar stratejik personel
Sağlık Bakanı Recep Akdağ, söz konusu düzenlemeye ilişkin daha önce yaptığı açıklamada başta Doğu ve Güneydoğu olmak üzere bazı il ve ilçelerde sağlık personeli görevlendirmekte zorluk çektiklerini belirterek, "Biz doktorları stratejik personel kabul ediyoruz, özel sektörde çalışan eşinin yanına bundan sonra yollamayacağız" demişti.
Doğu ve Güneydoğu'da terör olaylarının artmasının ardından çok sayıda sağlık personeli görevinden istifa ederken birçok sağlık personeli de eş durumu tayin talebinde bulunarak Batı illerine gelmek istemişti.
Hürriyet'te yer alan habere göre, Sağlık Bakanlığı, stratejik personelin tanımını değiştirerek, doktorlarla birlikte uzman hekim, diş hekimleri ve eczacıları da aynı kategoriye aldı. Yeni düzenleme ile eşi özel sektörde çalışan stratejik personel eş tayin talebinde bulunamayacak.
Sağlık Bakanlığı, atama ve yer değiştirme yönetmeliğinde değişiklik yaptı. Resmi Gazete'de yayımlanan değişikliğe göre stratejik personel tanımı değiştirildi. Önceki yönetmelikte, sadece doktorları kapsayan stratejik personel tanımına, uzman hekimler, diş hekimleri ve eczacılar da eklendi.
Eğitim şartı 4 yıl
Düzenleme ile stratejik personel için eş durumu tayinine de kısıtlama getirildi. Buna göre, devlet memurları kanununda eşi özel sektörde çalışanların eş durumu tayin talebi, stratejik personel olarak tanımlanan doktor, diş hekimi ve eczacılar için geçerli olmayacak. Stratejik personel olarak çalışan ve eşi özel sektörde görev yapanlar, eş durumu tayin talebinde bulunamayacak.
Yönetmelik değişikliği ile eğitim mazeretiyle il içi atamalarda en az 2 yıllık okul şartı 4 yıllık olarak güncellendi. Buna göre, sağlık personeli sağlık ile ilgili bir alanda en az 4 yıllık örgün öğrenim gördüğünü belgelendirmesi halinde, öğrenim gördüğü yere bir defaya mahsus atanabilecek.
Düzenleme ile stratejik personel dışında sağlık personeli olarak görev yapanlar için de yıl süresi uzatıldı. Daha önce eşi SGK'lı 3 yıl süreyle özel sektörde çalışanlar, eş durumu tayin talebinde bulunurken yeni düzenleme ile bu süre 5 yıla çıkarıldı.
Bakan: Doktorlar stratejik personel
Sağlık Bakanı Recep Akdağ, söz konusu düzenlemeye ilişkin daha önce yaptığı açıklamada başta Doğu ve Güneydoğu olmak üzere bazı il ve ilçelerde sağlık personeli görevlendirmekte zorluk çektiklerini belirterek, "Biz doktorları stratejik personel kabul ediyoruz, özel sektörde çalışan eşinin yanına bundan sonra yollamayacağız" demişti.
Doğu ve Güneydoğu'da terör olaylarının artmasının ardından çok sayıda sağlık personeli görevinden istifa ederken birçok sağlık personeli de eş durumu tayin talebinde bulunarak Batı illerine gelmek istemişti.
30 Eylül 2016 Cuma
Sözleşmeli öğretmenlerin mülakat sonuçları açıklandı
15 Temmuz darbe girişiminin ardından ihraç edilen ve açığa alınan öğretmenlerin yerine atanacak 20 bin sözleşmeli öğretmen için mülakat süreci tamamlandı. Sonuçlar açıklandı.
Milli Eğitim Bakanlığı'ndan yapılan duyuruya göre, 5 bini KPSS şartı aranmadan dershane öğretmenlerinden, 15 bini ise KPSS puanına göre seçilen adayların mülakatları 15 Ağustos - 25 Eylül tarihleri arasında 18 bölgede 495 komisyon tarafından yapıldı.
Sonuçlar bugün sabah 9'da açıklandı. Sonuçlar Milli Eğitim Bakanlığı'nın internet adresinden öğrenilebilir.
Seçilen öğretmenler 4-7 Ekim tarihleri arasında görev yapacakları okullara ilişkin tercihlerini yapacak. 20 bin öğretmenin ataması ise 10 Ekim'de gerçekleştirilecek.
Milli Eğitim Bakanlığı'ndan yapılan duyuruya göre, 5 bini KPSS şartı aranmadan dershane öğretmenlerinden, 15 bini ise KPSS puanına göre seçilen adayların mülakatları 15 Ağustos - 25 Eylül tarihleri arasında 18 bölgede 495 komisyon tarafından yapıldı.
Sonuçlar bugün sabah 9'da açıklandı. Sonuçlar Milli Eğitim Bakanlığı'nın internet adresinden öğrenilebilir.
Seçilen öğretmenler 4-7 Ekim tarihleri arasında görev yapacakları okullara ilişkin tercihlerini yapacak. 20 bin öğretmenin ataması ise 10 Ekim'de gerçekleştirilecek.
Rüzgar Çetin davasında şehit polisin eşi şikayetini geri çekti!
Şehit polisin eşi Adana Adalet Sarayı’na giderek, “şikayetinden vazgeçtiğine” ilişkin dilekçesini İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderdi.
Sinan Çetin'in oğlu Rüzgar Çetin'in çarptığı otomobilde şehit olan polis memuru İsmet Fatih Alagöz'ün eşi Özlem Alagöz şikayetinden vazgeçti.
Adana’da oturan Özlem Alagöz, avukatı Yılmaz Aboşoğlu ve Gökay Gültekin ile birlikte Adana Adalet Sarayı’na giderek, “şikayetinden vazgeçtiğine” ilişkin dilekçesini, UYAP’tan davanın görüldüğü İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderdi.
Yaralanan polis memuru Emre Tetik de şikayetinden vazgeçmişti. Habertürk
Sinan Çetin'in oğlu Rüzgar Çetin'in çarptığı otomobilde şehit olan polis memuru İsmet Fatih Alagöz'ün eşi Özlem Alagöz şikayetinden vazgeçti.
Adana’da oturan Özlem Alagöz, avukatı Yılmaz Aboşoğlu ve Gökay Gültekin ile birlikte Adana Adalet Sarayı’na giderek, “şikayetinden vazgeçtiğine” ilişkin dilekçesini, UYAP’tan davanın görüldüğü İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderdi.
Yaralanan polis memuru Emre Tetik de şikayetinden vazgeçmişti. Habertürk
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)