29 Mart 2016 Salı

Kanser olan oğlunu ‘acı çekmemesi’ için öldürdü!

İzmit'te bir kişinin bağırsak kanseri olan oğlunu acı çekmesin diye başına iki el ateş ederek öldürdüğü iddia edildi.

İzmit’te, belediye işçisi Salim Biricik, bağırsak kanseri olan ve “Çok acı çekiyorum, beni öldürün” diye yalvaran oğlu 23 yaşındaki Fatih Biricik’i başına 2 el ateş ederek öldürdüğü iddiasıyla gözaltına alındı.

Olay dün gece İzmit Erenler Mahallesi Cedit Konutları’nda meydana geldi. İddiaya göre bağırsak kanseri olan Fatih Biricik acı içerisinde kıvranırken, “Beni vurun, çok acı çekiyorum” diyerek anne ve babasına yalvardı. Salim Biricik, oğlunun acı çekmesine dayanamayarak tabanca ile başına doğru 2 el ateş etti. Salim Biricik daha sonra telefonla yakınlarını arayarak olay hakkında bilgi verdi. İhbar üzerine sevk edilen 112 Acil ekibi, Fatih Biricik’in öldüğünü belirledi.

Olay yerinde yapılan inceleme ardından Fatih Biricik’in cenazesi morga kaldırıldı. Gözaltına alınan Salim Biricik kanser olan oğlunun daha fazla acı çekmemesi için öldürdüğünü çok üzgün olduğunu söyledi. Fatih Biricik’in dayısı Temel Onat, ”Eniştem, gece beni aradı. Fatih’i vurduğunu söyledi. Evine gittim orada kardeşim Lalehan’a sahip çıktım. Fatih, ‘Beni vurun, çok acı çekiyorum’ demiş. Bunun üzerine de babası iki el ateş etmiş” dedi. Soruşturma devam ediyor. DHA

Erdoğan’dan Reza Zarrab açıklaması

Cumhurbaşkanı Erdoğan ABD ziyareti öncesi Atatürk Havalimanı'nda bir açıklama yaptı.


Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD ziyareti öncesi Atatürk Havalimanı’nda bazı açıklamalarda bulundu. Gazetecilerin Reza Zarrab’ın ABD’de tutuklanması ile ilgili sorduğu soru üzerine “bu konu aslında ülkemizi ilgilendiren bir konu olmadığı gibi gerekçesini görmeden bir değerlendirme yapmayı doğru bulmuyorum. Kara paranın babaları orada, Pensilvanya’da duruyor. Yetkililer bununla ilgili bir değerlendirme yaptılar mı?” dedi.

İşte Erdoğan’ın konuşmasından satırbaşları

ABD’deki Nükleer Zirve’de 53 ülke bir araya gelecektir. ABD’deki zirvede önemli meseleleri ele alacağız. Artan nükleer tehlike ve nükleer kaçakçılığı konularını konuşacağız. Türkiye, başta terörizme karşı mücadele olmak üzere her alanda samimi ve kapsayıcı bir uluslararası bir işbirliğinin savunucusu olmuştur. Bu zirvede bilhassa gerçekleştirilen terör eylemlerinden sonra terörle mücadelede samimi iş birliği konusunu konuşacağız. Türkiye nükleer enerjiden barışçıl amaçlardan faydalanmak için samimi bir tavır sergilemiştir.

“MUHTELİF ÜST DÜZEY GÖRÜŞMELERİMİZ OLACAK”

Zirve vesilesiyle muhtelif üst düzey görüşmelerimiz olacak. Liderlerle ikili görüşmeler yapacağımız gibi iş dünyasıyla da geniş görüşmelerimiz olacak. Akademik çevrelerle de görüşmelerimiz var. Basın ve kanaat önderleriyle de bir araya gelerek son dönemdeki gelişmeleri değerlendireceğiz.

BAŞİKA KAMPI’NDA ŞEHİT DÜŞEN ASKER

Oradaki olay asker artışıyla alakalı bir olay değildir. Oradaki potansiyel gücümüz yeterli. Saldırıya misliyle karşılık verildi.

REZA ZARRAB İÇİN ERDOĞAN’DAN İLK AÇIKLAMA

Kara para aklama konusu mu değil mi gerekçeyi bilmeden değerlendirme yapmayı doğru bulmuyorum. Ancak kara paranın babaları Pensilvanya’da duruyor. Oradaki yetkili merciler herhangi bir uygulama yaptılar mı? ABD’deki hukuk büroları çok ilginç suç duyurularında bulundular. Paralel Devlet Yapılanmasının ABD’de eğitim öğretim kurumları var. Bunlar arasında ABD’deki Charter Schoolları var. Bunları çok güzel sövüşlediler, sövüşlemeye de devam ediyorlar. Bu kişi ülkenizde kara para aklamayı yaptığı gibi bu kişinin koordine ettiği kişiler tutuklu yada firari. Rıza Sarraf’la ilgili bir şey varsa avukatları gerekli cevabı verecektir. Bu zaten ülkemizle alakalı bir konu değildir.

Beratcan cinayetinde ürperten gerekçe

Beratcan cinayetinin şüphelisi servis şoförü Ersin Kaşıkçı’nın ifadesi kan dondurdu: “Annesiyle sevgiliyiz. Çocuk bizi birlikte görmüş. Babasına söyler diye, öldürmemi annesi istedi.” Beratcan'ın annesi ise "Ersin Kaşıkçı’ya ayrılmak istediğimi söylediğimde çok kızdı. Oğlumun kaybolduğu gün de ayrılmak istediğimi söyledim. ‘Senin canını çok fena yakacağım’ dedi. Oğlumu öldürdü, böyle canımı yaktı" diye ifade verdi. Beratcan'ın katil zanlısı Kaşıkçı tutuklandı. Anne T.K. ise azmettirme suçundan tutuklamaya yeterli delil olmadığından mahkemece serbest bırakıldı. Kaşıkçı, Maltepe Cezaevi’ne gönderildi. Bu arada Beratcan'ın babası da ilk kez konuştu. Acılı baba Ergün Karakütük, ''Başımdan aşağı kaynar sular döküldü. Eğer doğruysa boşanırım ondan'' dedi.


İstanbul’da kaybolduktan 15 gün sonra cesedi Tuzla’da bir su kanalında bulunan 10 yaşındaki Beratcan K.’yi öldürmekten yakalanan servis şoförü Ersin Kaşıkçı ve onun ifadesi üzerine gözaltına alınan çocuğun annesi T.K. poliste sorgulandı.

Cinayet Büro ekipleri, servis sürücüsü Kaşıkçı’yı, Gaziosmanpaşa’da bir kız arkadaşına giderken önceki gece yakaladı. Asayiş Şube’de sorgulanan 2 çocuk babası Ersin Kaşıkçı şu kan donduran ifadeyi verdi:

‘ORTADAN KALDIR’

“Annesi T.K. ile ilişkimiz vardı. T.K. ‘Beratcan ilişkiye girdiğimizi gördü, babasına söylemekle tehdit ediyor. Kocam öğrenirse beni öldürür. Bu çocuğu ortadan kaldır’ dedi. Okul çıkışı, Beratcan’ı araca aldım. Tenha bir yerde aracı durdurdum. Koli bandıyla ağzını kapattım. El ve ayaklarını bağladım. Servis saatim yaklaşmıştı. Beratcan’ı bagaja gizledim. Servise çok insan binmiyordu, binenler de ön tarafa biniyordu. Çocuk hareket ettiğinde ses duyulmasın diye müziğin sesini de açtım.”
“Servis bittikten sonra Tuzla’daki su kanalına gittim. Koli bandının burnunu kapatması nedeniyle bilinci gitmiş gibiydi. Hareket etmiyordu. Kucağıma alarak su kanalına götürdüm. 15 dakika başını suyun içinde tuttum. Öldüğünü düşünerek ayrıldım. Daha sonra ölmemiş olabilir diye kanala döndüm tekrar baktım, ölmüştü.”

Bu ifade üzerine, Beratcan’ın annesi T.K. de cenazeyi toprağa vermek için gittiği Karabük’te önceki gece gözaltına alınarak İstanbul’a getirildi.

‘KOCAM ŞÜPHELENİYORDU’

Anne T.K. ilişkiyi doğrulayarak, “6 yıl önce tanıştık. Sevdiğim için birlikte oldum. Son zamanlarda mahalleden çok laf geliyordu. Eşim bazı mesajlarımı görmüş, şüpheleniyordu. Ersin Kaşıkçı’ya ayrılmak istediğimi söylediğimde çok kızdı. Oğlumun kaybolduğu gün de ayrılmak istediğimi söyledim. ‘Senin canını çok fena yakacağım’ dedi. Oğlumu öldürdü, böyle canımı yaktı. Oğlumun öldürülmesinde en ufak bir dahlim olmamıştır. Benim kendisini azmettirdiğim iddiası yalandır” dedi. Emniyetteki İşlemlerin ardından adliyeye çıkarılan Kaşıkçı, “Çocuğu veya beden veya ruh bakımından kendini savunamayacak kişiyi tasarlayarak öldürme” suçundan tutuklandı. Anne T.K. ise azmettirme suçundan tutuklamaya yeterli delil olmadığından mahkemece serbest bırakıldı. Kaşıkçı, Maltepe Cezaevi’ne gönderildi. DHA

28 Mart 2016 Pazartesi

Madrid'de boğa güreşlerini böyle protesto ettiler

İspanya'nın başkenti Madrid'de boğa güreşlerini protesto eden bir grup, meşhur Puerta del Sol meydanında eylem yaptı.

Ünlü meydanın bir bölümünü 'arenaya çeviren' protestocular, vücutlarını kan rengine boyayarak, iç çamaşırlarıyla yerlere uzandılar.

Boğa güreşlerinin kaldırılmasını isteyen grubun sloganı: "Boğalar acı çekiyor!"

















Asya'dan iyi haber geldi

Ailesiyle birlikte Adana’dan tatil için geldikleri İstanbul’da, 19 Mart’ta İstiklal Caddesi’ndeki hain terör saldırısında yaralanan 2 buçuk yaşındaki Asya Başaran’ın sağlık durumuyla ilgili sevindirici haberler var.

Ağır yaralandığı saldırının ardından tedavisine, Şişli Hamidiye Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi yoğum bakım servisinde devam edilen Küçük Asya, geçirdiği beyin ameliyatının ardından geçtiğimiz perşembe günü uyandırılmıştı.

REFLEKS VERMEYE BAŞLADI

Asya’nın ’dış uyaranlara’ karşı yavaş yavaş refleks vermeye başladığı öğrenildi. Uyandırıldıktan sonra konuşan Asya’nın ilk sözleri ise ’anne’ oldu. Asya’nın genel sağlık durumunun da iyiye gittiği belirtildi.

ANNE VE BABANIN TEDAVİLERİ SÜRÜYOR

Öte yandan Asya’nın annesi Çilem Başaran’ın da tedavisine aynı hastanenin Genel Cerrahi Servisi’nde, baba Turgay Başaran’ın tedavisine de Taksim Acıbadem Hastanesi’nde devam ediliyor. DHA

İlber Ortaylı’dan iç savaş açıklaması

İlber Ortaylı: "Daha henüz iç savaş safhasına gelmedik. Çok ürküyorum. Çok ürktüğümü itiraf etmek zorundayım"

Tarihçi İlber Ortaylı, Türkiye’nin içinde bulunduğu çatışma ortamına ilişkin “Daha henüz iç savaş safhasına gelmedik. Çok ürküyorum. Çok ürktüğümü itiraf etmek zorundayım” dedi.

Nokta dergisinden Armağan Çağlayan’ın sorularını yanıtlayan İlber Ortaylı’nın açıklamaları şöyle:

Türkiye’de yaşadığımız dönemi iç savaş olarak tanımlar mısınız?

Hayır. Daha henüz oraya gelmedik o safhaya. Çok ürküyorum. Çok ürktüğümü itiraf etmek zorundayım.

Neden ürküyorsunuz?

Niye ürkmeyeyim, sen iç savaşın ne olduğunu biliyor musun? Ben çok iyi biliyorum. Benim ömrüm sözlü ve yazılı tarihini okumakla geçti bunun. Bu çok enteresan bir olgudur. Türkiye bunun dışında kalarak evrimlerini, devrimlerini yapmış bir ülkeydi. Fakat şimdi gene önümüze getirip bu şartlar dayanıyor. Birileri dayıyor diye aptal bir komplo teorisinden bahsetmem. Kendi kaderini kendin çizersin. Maalesef bu zümreyle, bu elitlerle ve bu halkla bu iş böyle gider. Bu kadar oluyor, çok üzücü bir şey.

Gerçekten korkuyor musunuz?

Evet, ben korkarım.

Siz de gitmek istiyorsunuz o zaman yurtdışına?

Yok, öyle bir şey demedim ama korkuyorum.

Halis Ağa’nın kızı ‘Babamın ölümü şüpheli’

Geçtiğimiz ocak ayı başında hayatını kaybeden Halis Toprak’ın ölümü ile ilgili savcılığa dikkat çekici bir başvurunun yapıldığı ortaya çıktı. Başvuruyu yapan isim Toprak’ın kızı Aysel Duruk. Şüpheli konumda ise Toprak’ın oğlu Ahmet Toprak ve bakıcısı Emine Ü. yer aldı. Savcılık talebiyle, Adli Tıp Kurumu, Toprak için otopsi raporu düzenledi. Suçlanan isim Ahmet Toprak ise "Tamamı asılsız iddialar. Kayda değer birşey varsa savcı davayı açar" dedi.


Toprak Holding’in kurucusu Halis Toprak geçtiğimiz 3 Ocak günü 78 yaşında, Fransa’nın Nice kentinde kaldığı evde yaşamını yitirdi. Toprak’ın vefatı sonrası savcılığa kritik bir başvurunun yapıldığı oraya çıktı. Toprak’ın kızı Aysel Duruk, babasının vefatından hemen sonra Bakırköy Cumhuriyet Savcılığı’na ‘şüpheli ölüm’ iddiasıyla başvuruda bulundu. Savcı Bülent Bozkurt’un 2016/375 numaralı dosyasında dikkat çekici ayrıntılar yer aldı.

YURTDIŞI ÇIKIŞ YASAĞI KONULSUN

Duruk’un avukatı Yaşar Ağsu’nun hazırladığı savcılık başvuru dosyasında, Ahmet Toprak, ‘olası kastla adam öldürme’, Fransa’daki evde Toprak'a hizmet eden Emine Ü. ise bu suça ‘iştirak’le suçlandı. İkili hakkında yurtdışına çıkış yasağı konulması istendi. Savcılığa yapılan başvuruda özetle şu iddialara yer verildi: Halis Toprak demans (bunama) hastasıydı. Bu hastalık 3. evresine gelmiş durumdaydı. Bu durumu, hem Adli Tıp Kurumu’nun verdiği raporlar hem Nice Üniversitesi Hastanesi’nin 31 Aralık 2015 tarihli raporu ortaya koyuyor.

KONSOLOSLUK PERSONELİ DE TANIK

Ancak, durum böyleyken, Halis Toprak, İstanbul’da açılan vasi atanması davası sonrası telaşla Fransa’ya kaçırıldı. İstanbul Sulh Hukuk Mahkemesi, kızı Aysel Duruk’u vasi olarak atadı. Ancak Duruk, babasının kaldığı eve gittiğinde, hizmetçi Emine Ü., Ahmet Toprak’ın talimatı sonrası kendisini eve almadı. Kızı, eve kadar gitmesine karşın babasını görmeden kapıdan döndü. Bu duruma, Fransa’daki Türk Konsolosluk çalışanı Mari Colobert de tanık. Oysa Aysel Duruk’un amacı, babasını İstanbul’a getirip tedavi ettirmekti.

YANINA KİMSE YAKLAŞTIRILMADI

İstanbul’daki mahkemenin verdiği kararın, Fransa’da da tanınması için bu ülkede açılan davada kararın çıkmasına günler kala meydana gelen bu ölüm şüphelidir. Halis Toprak’ın ölümüyle vasi ataması davası da kapandı. Halis Toprak, Nice’deki evde adeta zorla tutuldu. Tam teşekküllü bir hastanede tedavi altına alınması gereken Toprak’ın kaldığı evde bir tek, yemek ve temizlik işleri yapan Emine Ü. vardı. Üstelik hizmetçi Ü. tek kelime Fransızca da bilmiyordu. Yer ve zaman idraki dahi yapamayan Toprak’ı, oğlu Ahmet Toprak, Fransa’daki evde tek başına bıraktı; kimseleri yanına yaklaştırmadı.

ÖLÜME TERK EDİLDİ

Halis Toprak bile-bile ölüme terk edildi. Bu şekilde bakımsızlığa mahkûm edilen bir babanın bir süre sonra ilaç tedavisine de tepki vermeyeceğini düşünmek gerekir. Bu eylem, Ahmet Toprak bakımından olası kast ile adam öldürme, Emine Ü. bakımından ise suça iştiraktır.”

SAVCI İSTEDİ ATK RAPOR HAZIRLADI

Başvuruda, savcılığın talebi sonrası Adli Tıp Kurumu (ATK) Morg İhtisas Dairesi’nin hazırladığı 23 Şubat tarihli rapora da yer verildi. Rapora göre, karaciğerde iltihap görüldüğü, demans ile ilgili tespitlerin yapıldığı kaydedildi. Toprak’ın kan ve idrarında çıkan kimyasalların da, demans hastalığı için kullanılan ilaçlardan kaynaklandığı kaydedildi. ATK raporunun sonuç kısmında, ‘ATK Birinci Adli Tıp İhtisas Kurulundan görüş alınması uygun olur’ denildi.

BU SEVİYELER NORMAL

Otopsi raporunda, Toprak’ın kan ve idrarında yer alan baryum, kadminyum, arsenik ve krom gibi maddelerin yer aldığı kaydedildi. Raporu Hürriyet Dünyası için yorumlayan İstanbul Tıp Fakültesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nevzat Alkan, söz konusu kimyasalların normal seviyede olduğunu belirtti. Prof. Dr. Alkan “Cenazenin (Halis Toprak) kanında, çeşitli organların ve idrarında çok sayıda ilaç ve diğer elemenler tespit edilmiş. Ama bunların miktarın baktığımızda ölüme sebebiyet verecek seviyede olmadıkları görülüyor. Yapılan miktar analizler her insan vücudunda bulunabilecek seviyelere denk gelmektedir” dedi.

AHMET TOPRAK: ASILSIZ İDDİALAR

Toprak Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Toprak, kendisine yönelik suçlamalara ilişkin "Bu tür şeyler asılsız iddialar. Aile içinde, ablam dışında bu tarz açıklamalar yapan başka kimse yok. Babam hayattayken de bu tür şeyler yaptı. Evet ablam Fransa'ya gitti. Babamla da görüşmüş. Hatta babam kendisine 'gidin, beni rahatsız ediyorsunuz' demiş. Bu tarz şeylerle, babamı son zamanlarında da rahatsız ettiler. Herkes herşey yapabilir. Savcı soruşturur. Kayda değer birşey varsa davasını açar. Değilse, takipsizlik verir. Suçlanan Emine Hanım ise, babamın 25 yıllık emektarı. Babama da çok iyi baktı. Hatta, babamın bize,'Ben vefat ettiğimte Emine'ye iyi bakın.' demişti. Ablam (Aysel Duruk) bunları hep yapıyor. İnşallah bir noktada dururur diyorum" şeklinde konuştu.

Konu ile ilgili telefonla ulaştığımız Aysel Duruk ise "Ben mal kavgası derdinde değilim. Öncelikle babamın sağlığını koruma derdindeydim. Şimdi ise babama iade-i itibar yapılması için uğraşıyorum" dedi.

(Dinçer Gökçe / Hürriyet)

Suriyeli çocuğu 50 lira için öldürdü, başını kesip kuyuya attı

Suriyeli 12 yaşındaki Fahri Ali'yi, çalıştığı işyerinden aldığı 50 lira haftalığını vermediği için boğazını kesip öldürdü, kesik başı kuyuya attı.


Gaziantep’te meydana gelen olayda cinayet şüphelisi Cengiz P. gözaltına alınırken 50 lira için öldürdüğü Fahri Ali, gözyaşları arasında toprağa verildi.

Olay, dün akşam saatlerinde kentin Karayılan Mahallesi’nde meydana geldi. Ülkesindeki iç karışıklığın başlamasının ardından IŞİD denetimine geçen Carablus’tan kaçarak Gaziantep’e gelen Türkmen ailenin oğlu 12 yaşındaki Ferhat Ali, yerleştikleri mahalledeki buzdolabı tamircisinin yanında 50 lira haftalıkla çalışmaya başladı. Uyuşturucu bağımlısı olduğu ve kısa süre önce cezaevinden çıktığı belirtilen Cengiz P. dün akşam Ferhat Ali’nin çalıştığı işyerine gelerek, aldığı 50 lira haftalığını kendisine vermesini istedi. Cengiz P., bu isteğine olumsuz yanıt veren Fahri Ali’yi işyerinin arka tarafına götürüp bıçakla boğazını keserek öldürdü ve parasını aldı.  Cengiz P. kaçarken yanında götürdüğü kesik başı, aynı mahalledeki harabe bir binanın bahçesindeki kuyuya attı.

KAÇARKEN GÖRÜLDÜ

Gürültüyü duyanlar işyerine geldiklerinde Cengiz P.’yi kaçarken görüp, polisi aradı. Gelen polis ekibi, işyerinin arka tarafında Suriyeli küçük çırak Fahri Ali’nin başı kesilen cesediyle karşılaştı.
Olayın duyulması üzerine toplanan mahalle sakinleri, cinayeti Cengiz P.’nin işlemiş olabileceği söyleyince polis bu kişiyi aramaya başladı. Mahalle sakinlerinin de yardım ettiği arama çalışmalarında polis, gece geç saatlerde şüpheli Cengiz P.’yi suç aleti bıçakla yakalandı.
Gözaltına alınan Cengiz P.’nin ifadesinde Suriyeli çocuğun başını kuyuya attığını söylemesi üzerine burada çalışma başlatıldı. Fahri Ali’nin kesik başını, itfaiye ekipleri 11 saat süren uzun uğraşlar sonucu atıldığı kuyudan çıkardı.


TOPRAĞA VERİLDİ

Gözaltına alınan şüpheli Cengiz P.’nin Gaziantep Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube’de  sorgusu devam ederken, korkunç bir cinayete kurban giden Suriyeli çocuğun cesedi  Adli Tıp Kurumu morguna kaldırıldı. Otopsinin ardından Fahri Ali’nin cenazesi Yeşilkent Mezarlığı’nda toprağa verildi.

Ölümü ile yakınlarını yasa boğan küçük çocuğun ayakkabıcılık yapan babası babası Ali Seyrek’i yakınları teselli etti. 7 çocuklarından Fahri’nin ölümüyle yıkılan Suriyeli ailenin yakınları, ”50 lira için böyle bir vahşete gerek var mıydı?” diyerek cinayet şüphelisi Cengiz P.’ye tepki gösterdi.

VALİLİK AÇIKLAMA YAPTI

Gaziantep Valiliği de yaptığı yazılı açıklamada cinayet şüphelisi Cengiz P.’nin polisin mahalle sakinleriyle birlikte yaptığı aramada yakaladığını bildirdi. Valilik açıklaması şöyle:
“İlimiz Şahinbey İlçesi Karayılan Mahallesi Karayılan caddesinde 26.03.2016 cumartesi günü meydana gelen olayda; Suriye uyruklu F.A. adlı şahıs faili meçhul kişi yada kişilerce işyerinde bıçakla öldürülmüştür. Olayın aydınlatılmasına yönelik çalışmalar neticesinde şüpheli C.P.’nin maktulün çalıştığı işyerine geldiği, maktulü işyeri deposuna götürerek üzerindeki parasını gasp ettiği ve öldürdüğü tespit edilmiştir. Firari şüpheli C.P. olayda kullanıldığı düşünülen 1 adet bıçak ile birlikte saat 23.30 sıralarında mahalle sakinleri ile birlikte İl Emniyet Müdürlüğümüz ekiplerince yakalanmıştır.” DHA

Beratcan'ın annesi gözaltına alındı

İstanbul'da kaybolduktan 15 gün sonra Tuzla’da cansız bedeni bulunan 10 yaşındaki Beratcan Karakütük'ün katil zanlısı olarak aranan servis şoförü E.K'nın yakalanmasının ardından, anne Türkan Karakütük de sabah saatlerinde gözaltına alındı. Gayrettepe'deki Asayiş Şube Müdürlüğü'ne getirilen Türkan Karakütük, bir süre sonra sağlık kontrolüne götürülmek için emniyetten çıkarıldı. Karakütük sağlık kontrolünün ardından tekrar emniyete getirildi.


Beratcan Karakütük, Kartal'da 9 Mart'ta kayboldu, olayın anlaşılmasının ardından ailesi polise başvurdu. Asayiş Şube ve Çocuk Şube Müdürlüğü ekipleri kaybolduğu gün Beratcan'ı, okuldan annesini de tanıyan servis şoförü E.K’nın aldığını belirledi.

E.K’nın cep telefonu sinyali ve aracının GPS kayıtlarından yola çıkan ekipler Beratcan'ın cesedini, kaybolduktan 15 gün sonra Tuzla'da su kanalında buldu.

Yapılan incelemede, Beratcan'ın boğularak öldürüldükten sonra su kanalına atıldığı belirlendi. Asayiş Şube Cinayet Büro ekipleri, Ersin Kaşıkçı'nın Gaziosmanpaşa'da kız arkadaşı olduğunu belirledi.

EVE GİRERKEN YAKALANDI

Bu adrese gidebileceği değerlendirildikten sonra ekipler, adres çevresinde önlem aldı. Dün akşam saatlerinde, Anadolu Yakası'ndan Avrupa Yakası'na geçtiği yönünde bilgi alınan E.K., kız arkadaşının evine girdiği sırada operasyon başlatıldı.

ANNE SAĞLIK KONTROLÜNDEN GEÇİRİLDİ

E.K. burada gözaltına alındı. Sorgulanmak üzere Asayiş Şube Müdürlüğü'ne götürüldü. E.K.’nın verdiği ifade ve yeni bulgular doğrultusunda Beratcan'ın annesi Türkan Karakütük'te sabah saatlerinde evinde gözaltına alınarak emniyete getirildi.

Gayrettepe Asayiş Şube Müdürlüğü'ne getirilen Türkan Karakütük, bir süre sonra sağlık kontrolüne götürülmek için emniyetten çıkarıldı. Karakütük sağlık kontrolünün ardından tekrar Gayrettepe Asayiş Şube Müdürlüğü'ne getirildi.

Bu arada baba Ergun Karakütük de bilgisine başvurulmak üzere emniyete getirildi. (cnntürk)


27 Mart 2016 Pazar

63 yaşındaki "üniversiteli çoban"ın azmi

Elazığ'da çobanlık yapan, 63 yaşındaki üniversite öğrencisi Zeki Gür, derslerdeki başarısı ve okuma azmiyle takdir topluyor.
Merkeze bağlı Sarılı köyünde çobanlık yaparken 1988'de girdiği üniversite sınavını kazanan Gür, Fırat Üniversitesi (FÜ) Fen Fakültesi Fizik Bölümü'ne yerleşti.Fizik profesörü olabilme hayaliyle başladığı üniversite eğitimine maddi imkansızlıklar nedeniyle 2. sınıfta ara vermek zorunda kalan Gür, öğrenci affından faydalanarak yıllar sonra okul sıralarına döndü. FÜ Fen Fakültesi Fizik Bölümü 2. sınıf öğrencisi Gür, derslerdeki başarısı ve okuma azmiyle dikkati çekiyor.
Gür, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ilkokuldan itibaren bilime karşı büyük merakı bulunduğunu ve ailesinin maddi imkansızlıklarına rağmen lise eğitimini tamamlayarak fizik bölümünü kazandığını söyledi. Üniversiteye başladığı dönemde 4 çocuk babası olduğunu, hem okul hem de köy işlerini bir arada götürememesi üzerine maddi sıkıntı yaşadığını ifade eden Gür, “Borçlarımı ödeyebilmek için geçici olarak okulumu bırakmak zorunda kaldım. Allah devletimizden razı olsun, bir af getirdi. Bu aftan yararlanarak tahsilime devam ettim. Af olmasa bile sınava girip üniversiteyi yeniden kazanacaktım” dedi.
KİTAPLARINI HAYVANLARININ YANINA BIRAKTI 
Üniversiteye gidemediği yıllarda da okumayı bırakmadığını vurgulayan Gür, sürekli fizik, bilim ve teknolojiyle ilgili kitaplar alarak, gündüzleri hayvanlarını otlatırken dağda bayırda, akşamları da evde okumaya devam ettiğini bildirdi. Uzun aradan sonra tekrar okula dönmenin mutluluğunu yaşadığını dile getiren Gür, kitaplarının yarısını, hayvanlarının yanında bıraktığını anlattı. Yaklaşık bin 200 kitabı arazide brandanın altında muhafaza ettiğini belirten Gür, “Eve gidip gelmek zaman aldığı için kitaplarımın bir kısmını buraya, hayvanlarımın yanına getirdim. Hem hayvanlarımı hem de kitaplarımı çok seviyorum. Burada doğayla içi içe kitaplarımı da okuyorum, hayvanlarıma da bakıyorum, çayımı da içiyorum, kahvaltımı da yapıyorum. Bu şekilde yaşamak zevk veriyor” diye konuştu.
Üniversiteyi bir an önce bitirmek için ev, okul ve arazide sürekli derslerine çalıştığını kaydeden Gür, “Derslerimi çok seviyorum, sınavlarımda 60-70'in üzerinde alıyorum. Okulu bitirirsem inşallah yüksek lisans yapacağım” dedi.
“HEM KİTAPLARINDAN HEM DE HAYVANLARINDAN VAZGEÇMİYOR”
Nezahat Gür (56) ise eşini tanıdığı günden beri hep üniversite diploması almanın hayalini kurduğunu, kendisinin de elinden geldiğince ona destek vermeye çalıştığını söyledi. Eşinin diplomasını alıp, daha iyi bir iş sahibi olmasını istediğini anlatan Gür, “Kitaplarını da hayvanların yakınına koymuş, burada hem ders çalışsın hem de hayvanlarıyla ilgilensin. Hayvanlara da bakıyor, kitaplarıyla da ilgileniyor. Zeki iyi biridir, kendisinden çok razıyım. İnşallah okur, diplomasını alır. Zaten yaşımız geçmiş, ne kaldı? Ben 56 yaşındayım, yine de biraz rahat etmek istiyoruz” diye konuştu.
“ZEKİ BEY'İ TAKDİRLE KARŞILIYORUZ”
FÜ Fen Fakültesi Katıhal Fiziği Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fahrettin Yakuphanoğlu ise öğrencisinin yaşına rağmen üstün bir gayret göstererek hem köydeki işlerini yürüttüğünü hem de üniversite okuduğunu dile getirdi. Gür'ün en kısa zamanda mezun olup diplomasını alacağına inandıklarını vurgulayan Yakuphanoğlu, “Zeki Bey, köyde çobanlık yapıyor ve yorucu işine rağmen hiç yılmadan sürekli derslerini takip ediyor, üniversiteye gelip derslerine katılıyor. Bunu takdire şayan görüyoruz” ifadelerini kullandı. 

Nusaybin'den acı haber: 2 şehit, 6 yaralı

Mardin’in Nusaybin ilçesinde PKK’lı teröristlerin etkisiz hale getirilmesi için operasyonlar devam ederken, polis memuru Coşkun Nazilli patlamada, uzman çavuş Vedat Aykut keskin nişancı ateşiyle şehit düştü. Bölgede devam eden operasyonlarda 6 güvenlik görevlisi de yaralandı. Şehit Coşkun Nazilli'nin, yurt dışında özel görevde iken dilekçe ile Mardin Nusaybin'e gönüllü olarak gittiği öğrenildi. Şehit polis Nazilli’nin, Mardin Midyat’ta 8 Ağustos 2015 tarihinde şehit olan 4 yıllık polis memuru Abdullah Ümit Sercan ile arkadaş olduğu ve o dönem arkadaşının cenazesini Alanya’ya taşıyan uçakta gönüllü olarak bulunduğu belirtildi. Sosyal medyada paylaşılan ve şehidin çocuklarına ait olduğu belirtilen bir mektup ise dikkati çekti.


Nusaybin İlçesi’nde 14 Mart günü uygulanan sokağa çıkma yasağı ile birlikte PKK’lı teröristleri etkisiz hale getirmek, kazılan hendekleri kapatmak ve barikatları kaldırmak amacıyla başlatılan operasyonlara bugün de devam edildi.
Jandarma ve polis özel harekat polisinin ortak yürüttüğü operasyonda bu sabah PKK’lı keskin nişancı ateşiyle uzman çavuş 28 yaşındaki Vedat Aykut ağır yaralandı. Nusaybin Devlet Hastanesi’ne kaldırılan uzman çavuş Vedat Aykut, doktorların tüm çabasına karşın kurtarılamadı.



Nusaybin’de operasyonların devam ettiği bir başka bölgede, PKK’lı teröristlerin tuzakladığı patlayıcıyı infilak ettirmeleri sonucu özel harekat polisi 40 yaşındaki Coşkun Nazilli ağır yaralandı. Polis Coşkun Nazilli kaldırıldığı Nusaybin Devlet Hastanesi’nde şehit oldu.
Konuyla ilgili Genelkurmay Başkanlığı'ndan yapılan açıklama şöyle:
"27 Mart 2016 Pazar günü Mardin ili Nusaybin ilçesinde devam eden operasyonlar esnasında, bölücü terör örgütü mensubu teröristlerce yapılan silahlı saldırı sonucu bir kahraman silah arkadaşımız ve bir kahraman polisimiz ağır şekilde yaralanmış, derhal hastaneye sevk edilmiş, ancak yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak şehit olmuşlardır. Ayrıca devam eden operasyonlar esnasında bir kahraman silah arkadaşımız ve beş kahraman polisimiz yaralanmış ve derhal hastaneye sevk edilerek tedavi altına alınmışlardır. Bizleri derin bir acı ve üzüntüye boğan bu saldırıda hayatını kaybeden aziz şehitlerimize Allah’tan rahmet, şehitlerimizin değerli ailelerine, yakınlarına, Türk Silahlı Kuvvetleri ve Emniyet Teşkilatımızın mensupları ile Yüce Türk Milletine başsağlığı ve sabır, yaralanan kahraman silah arkadaşımıza ve polislerimize acil şifalar temenni ediyoruz."
ALANYA'YA ŞEHİT ATEŞİ DÜŞTÜ
Şehit olan Özel Hareketçı polis memuru Coşkun Nazilli'nin, Antalya'nın Alanya ilçesindeki baba ocağına ateş düştü. İHA'nın geçtiği habere göre şehit Coşkun Nazilli'nin, yurt dışında özel görevde iken dilekçe ile Mardin Nusaybin'e gönüllü olarak gittiği öğrenildi.
Alanya'da yaşayan Coşkun Nazilli'nin ailesine acı haber yetkililer tarafından verildi. Acı haberi duyan aile fertleri gözyaşlarına boğulurken, fenalık geçiren yakınlarına sağlık ekipleri müdahale etti.

ŞEHİT ARKADAŞININ CENAZESİNİ GETİRMİŞTİ
Şehit polis Coşkun Nazilli’nin, Mardin Midyat’ta 8 Ağustos 2015 tarihinde şehit olan 4 yıllık polis memuru Abdullah Ümit Sercan ile arkadaş olduğu ve o dönem arkadaşının cenazesini Alanya’ya taşıyan uçakta gönüllü olarak bulunduğu belirtildi. Yaklaşık 7 ay arayla şehit olan Coşkun Nazilli ile Abdullah Ümit Sercan’ın, Konya’nın Hadim İlçesi’ne bağlı Dedemli Köyü nüfusuna kayıtlı olduğu, hem aileleri hem de kendilerinin uzun süredir görüştüğü kaydedildi.
ÇOCUKLARININ MEKTUBU PAYLAŞILDI


Öte yandan sosyal paylaşım sitelerinde  Coşkun Nazilli’nin şehit haberinin ardından paylaşılan bir mektup dikkati çekti. Mektupta, şu ifadeler yer aldı:
"Vatan sevgisi imandan, onun tek amacıdır. Dünya hayatı oruç, ölüm anı iftardır. Dağlar taşlar mekanı, toprak yorganıdır. Sevgiliye kavuşmak, onun için vuslattır. Bırak güneş kavursun, kar yağsın ne çıkar. Hain mermiler geceleri yıldız gibi yağar. Rüzgar eken hain, elbet fırtına biçer. Alperenim, yiğidim sen bu yolda devam et. Sen bir efsanesin derman özel harekat. Dağların kartalısın ferman özel harekat. Terörün kabusu yılmaz özel harekat. Şehitlerin mirasçısı polis özel harekat. Söz konusu vatansa, gerisi teferruattır. Saraylarda süremem dağlarda sürdüğümü, bir cihana değişmem şu öksüz Türklüğümü. Özel harekatçı Coşkun Nazilli’ye. Çocukların; Göktürk Nazilli, Gökçe Nazilli. Seni özledik ve seni çok seviyoruz baba."

DİYARBAKIR'DAKİ BABA OCAĞINDA YAS VAR
PKK'lı teröristlere yönelik operasyonda şehit düşen Uzman Çavuş Vedat Aykut'un Diyarbakır'daki babaevine de acı haber ulaştı. Oğlunun şehit haberini alan baba Ali ve anne Ayşe Aykut ile yakınları, gözyaşı döktü. Fenalaşan şehit yakınlarına sağlık ekiplerince müdahale edildi. 
Şehidin eşi Yasemin Aykut ise eşinin silah arkadaşları tarafından askeri törenin düzenleneceği Mardin'e götürüldü. Mahalleli, şehidin babaevinin önünde toplanarak aileye taziyelerini iletti. Vatani görevini tamamladıktan sonra sınava girerek uzman çavuş olan şehit Aykut'un biri 40 günlük diğeri 3 yaşında iki çocuk sahibi olduğu öğrenildi. Ayrıca, baba Ali Aykut'un nefes darlığı sebebiyle bir süre yoğun bakımda tedavi gördüğü ve kısa süre önce hastaneden taburcu edildiği belirtildi. DHA

Pakistan'da patlama: Çok sayıda ölü var

Pakistan'ın Lahor şehrindeki bir lunaparkta patlama meydana geldi. Pencap eyaletindeki Başbakanlık kaynakları, "Gülşen İkbal" adlı lunaparktaki bombalı saldırıda, 55 kişinin yaşamını yitirdiğini, 200'den fazla kişinin de yaralandığını belirtti. Kurbanların çoğunun çocuk ve kadın olduğu belirtildi.
Pakistan'nın Pencap eyaletinin başkenti Lahor'da bir lunaparkta düzenlenen saldırıda en az 55 kişinin hayatını kaybettiği belirtiliyor.
Pencap eyaletindeki Başbakanlık kaynakları, "Gülşen İkbal" adlı lunaparktaki bombalı saldırıda, 55 kişinin yaşamını yitirdiğini, 200'den fazla kişinin de yaralandığını belirtti.
CANLI BOMBA SALDIRISI
BBC'ye konuşan bir polis yetkilisi, patlamanın intihar saldırısından kaynakladığını söyledi.
3 GÜNLÜK YAS İLAN EDİLDİ
Pakistan Başbakanı Navaz Şerif de saldırının ardından üç günlük yas ilan etti.
Lahor'daki saldırının canlı bomba tarafından gerçekleştirildiği ve pazar tatili nedeniyle lunaparka eğlenmeye gelen halka yönelik düzenlendiği duyuruldu.
Gülşen el İkbal Parkı'nın çıkış kapısının hemen dışında ve salıncaklardan birkaç metre uzaklıkta yaşanan intihar saldırısı, henüz hiçbir grup tarafından üstlenilmedi. Hedefin Paskalya için dışarıya çıkan Hıristiyan aileler olduğu yönünde spekülasyonlar da var.



Bölgedeki tüm büyük hastaneler alarm durumuna geçti.

Lahor, Pakistan'ın en büyük ve en zengin eyaleti Pencap'ın başkenti ve Başbakan Nevaz Şerif'in seçmenlerinin büyük bir bölümü bu bölgeden.

Pakistan son dönemde Taliban'ın benzer saldırılarına maruz kaldı. Hürriyet

İstanbul'da elektrik kesintisi

İstanbul Anadolu Yakası'ndaki 3 ilçeye 29 Mart'ta elektrik verilemeyecek.


Beykoz, Pendik ve Sancaktepe'nin bazı mahallelerinde 29 Mart'ta elektrik kesintisi uygulanacak.
İstanbul Anadolu Yakası Elektrik Dağıtım AŞ'den yapılan açıklamaya göre, Beykoz'da 09.00-17.00'de, Paşabahçe Mahallesi, Sunazırı ve Gözlemeci sokakları, Sancaktepe'de 14.30-16.30'da, Yenidoğan Mahallesi, Çınar, Bahçelievler, Şevval ve Ender sokaklarında elektrik kesintisi yapılacak.
Pendik'te 11.00-15.00'te, Kurna Mahallesi, Anadolu, Sera, Cuma, Formula sokakları, 09.00-15.00'te, Çamlık Mahallesi, Akasya, Fesleğen, Leylak, Dural, Meşe, Piri Reis, Semerkant ve Yonca sokaklarına elektrik verilemeyecek.

Mülteci geçişleri azaldı

TÜRKİYE- AB arasında 20 Mart’ta yürürlüğe giren anlaşmadan 1 hafta sonra Yunanistan’a gelen mülteci ve göçmen sayısı önemli ölçüde azaldı.

Göçmen Krizi İçin Koordinasyon Kurulu, 20 Mart’tan itibaren Ege adalarına gelen mülteci sayısı ile ilgili şu rakamları verdi: Dün Ege adalarına 78 göçmen geldi. Yine dün itibariyle Yunanistan’da bulunan toplam mülteci sayısı 50 bin 236 oldu. Bunların 4 bin 807’si hâlâ adalarda bulunuyor.

TÜRK MEMURLAR TAKİPTE

Yunan medyası, Türkiye-AB arasındaki anlaşma çerçevesinde geçen hafta Midilli, Leros, Sakız, Sisam ve İstanköy adalarına gelen 25 Türk irtibat memurunu neredeyse adım adım takip ediyor. Haftalık Real News gazetesi, adalardaki Türk memurların yemek için gittikleri lokantaların adlarını bile yazdı. Hürriyet

Kanada hükümetinden Ankara için terör uyarısı

Kanada hükümeti resmi internet sitesinden 24-25 Mart tarihleri için Ankara'daki vatandaşlarına uyarıda bulundu: "Ulus ve Kızılay bölgelerinden uzak durun"


Kanada hükümeti, resmi internet sitesinden Ankara'daki vatandaşlarına Ulus ve Kızılay bölgeleri için zorunlu olmayan ziyaretten kaçınmalarını duyurdu. Gerekçe olaraksa terör tehdidini gösterdi.
Duyuruya Türkiye genelindeki terör saldırılarında ve devam eden gösterilerde oluşabilecek tehdit için vatandaşlarına genel bir uyarı yaparak başlayan Kanada, daha sonra ise şehri şehir ve bölge bölge vatandaşlarının uzak durması gereken yerleri açıkladı.

İşte Kanada hükümetinin uyarısı:

Suriye sınırına 10 km mesafede kalan yerlerden uzak durun.

Hakkari, Siirt, Şırnak, Mardin, Şanlıurfa, Kilis, Tunceli, Batman, Muş, Diyarbakır ve Hatay'da zorunlu olmayan seyahatlerinizi erteleyin.

Ankara'daki Kızılay ve Ulus bölgelerinden terör saldırılarına karşı uzak durun.