"Cumhuriyet Gazetesi Davası" nda mahkeme ara kararını açıkladı: 7 kişi için tahliye
Cumhuriyet Gazetesi yazar ve yöneticilerinin yargılandığı davada, savcı mütalaasını açıkladı. Başsavcıvekili Hacı Hasan Bölükbaşı, tutuklu sanıklar Bülent Utku, Mustafa Kemal Güngör, Güray Öz, Musa Kart ile Turhan Günay'ın tahliyelerini talep etti.
Akın Atalay, Ahmet Şık, Kadri Gürsel, Murat Sabuncu, Hakan Karasinir, Önder Çelik ve Ahmet Kemal Aydoğdu'nun ise tutukluluk halinin devamı talep etti. Savcı, Ahmet Şık'ın ise duruşmada yaptığı savunması nedeniyle suç duyurusunda bulunulmasını talep etti.
MÜTALAASINI AÇIKLADI
Cumhuriyet Gazetesi davasında sanık ve avukatlarının savunmalarının tamamlanmasının ardından duruşmanın savcısı Hacı Hasan Bölükbaşı mütalaasını açıkladı. Tutuklu sanıklar; Bülent Utku, Mustafa Kemal Güngör, Güray Öz ile Musa Kart'ın tutuklulukta geçirdikleri sürenin dikkate alınarak adli kontrol şartıyla tahliyelerini talep etti. Savcı, tutuklu sanık Turhan Günay'ın ise suç vasfının değişme ihtimali nedeniyle adli kontrol şartı olmaksızın tahliyesini istedi.
Diğer tutuklu sanıklar; Akın Atalay, Ahmet Şık, Kadri Gürsel, Murat Sabuncu, Hakan Karasinir, Önder Çelik ve Ahmet Kemal Aydoğdu'nun ise kuvvetli suç şüphesinin varlığı, adli kontrol ile tahliye edilmeleri durumunda delilleri karartma ihtimallerinin bulunması, tutuklama gerekçesinin henüz ortadan kalkmamış olması, mevcut delil durumu, delillerin tamamının henüz toplanmamış olması, kanunda ön görülen cezaların alt ve üst sınırları, tutuklama tarihi ve tutuklulukta geçen süre ve tüm dosya kapsamına göre tutukluluk hallerinin devamını talep etti. Savcı Ahmet Şık hakkında, "Duruşmada yapmış olduğu savunmanın iddiaları yanıtlamaktan uzak olması, esasa ilişkin savunma yapmaktan ısrarla kaçınması, bu kapsamda suç işleme kastının yoğunluğunun dikkate alınarak tutukluluk halinin devamında karar verilmesini" talep etti.
AHMET ŞIK HAKKINDA SUÇ DUYURUSUNDA BULUNMA TALEBİ
Savcı Bölükbaşı ayrıca, Ahmet Şık'ın, "savunmaya ilişkin olmayan, devleti ve yargı organları ile yargı görevi yapanlara yönelik yapmış olduğu beyanlarla ilgili suç unsuru bulunup bulunmadığı açısından değerlendirme yapılması için savcılığa suç duyurusunda bulunulmasını" talep etti. Savcı tutuksuz sanıklardan Bülent Yener'in ise duruşmalardan vareste tutulmasını talep etti. Sözcü
28 Temmuz 2017 Cuma
26 Temmuz 2017 Çarşamba
Diyanet İşleri Başkanlığı'nda, Mehmet Görmez'in yerine kim gelecek?
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yaptığı açıklama sonrası gözler Diyanet İşleri Başkanlığı'na çevrildi. 7 yıl Diyanet İşleri Başkan Yardımcılığı, 7 yıl da Diyanet İşleri Başkanlığı görevini üstlenen Görmez’le ilgili iki iddia gündeme getiriliyor. Biri Mehmet Görmez’in yurtdışı görevinin başına getirilecek olması. Diğeri ise Görmez’in İstanbul’da kurulacak ve Türkçe, Arapça, İngilizce eğitim verecek bir İslam Üniversitesi’nin kurucu rektörü olacağı yönünde.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, grup toplantısına gelişinde gazetecilerin, “Diyanet İşleri Başkanı ile ilgili kurduğunuz cümleler çokça tartışılıyor. Bir açıklamanız olacak mı?” sorusu üzerine “Zaten tartışılması için öyle kurdum” dedi.
Görmez’in geçen hafta Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile görüşüp emekliliğini istediği iddiası kulislere yansımıştı. Görmez’in, bu süreçte Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yanı sıra Başbakan Binali Yıldırım ile de görüştüğü öğrenildi.
İslam imajına zarar veren örgütler
Hürriyet gazetesinde yer alan habere göre 7 yıl Diyanet İşleri Başkan Yardımcılığı, 7 yıl da Diyanet İşleri Başkanlığı görevini üstlenen Görmez’le ilgili iki iddia gündeme getiriliyor. Biri Mehmet Görmez’in DEAŞ, Boko Haram, FETÖ gibi İslam imajına zarar veren terör örgütlerine karşı dünyaya gerçek İslam’ı anlatmaya yönelik hazırlanacak bir yurtdışı görevinin başına getirilecek olması. Diğer görüş ise Görmez’in İstanbul’da kurulacak ve Türkçe, Arapça, İngilizce eğitim verecek bir İslam Üniversitesi’nin kurucu rektörü olacağı yönünde.
Yerine kim gelecek?
Görmez’in yerine gelecek ismin Erdoğan’ın isteği üzerine Karadeniz Teknik Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Emin Aşıkkutlu olacağı, atamaya ilişkin kararnamenin hazırlandığı iddia edildi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, grup toplantısına gelişinde gazetecilerin, “Diyanet İşleri Başkanı ile ilgili kurduğunuz cümleler çokça tartışılıyor. Bir açıklamanız olacak mı?” sorusu üzerine “Zaten tartışılması için öyle kurdum” dedi.
Görmez’in geçen hafta Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile görüşüp emekliliğini istediği iddiası kulislere yansımıştı. Görmez’in, bu süreçte Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yanı sıra Başbakan Binali Yıldırım ile de görüştüğü öğrenildi.
İslam imajına zarar veren örgütler
Hürriyet gazetesinde yer alan habere göre 7 yıl Diyanet İşleri Başkan Yardımcılığı, 7 yıl da Diyanet İşleri Başkanlığı görevini üstlenen Görmez’le ilgili iki iddia gündeme getiriliyor. Biri Mehmet Görmez’in DEAŞ, Boko Haram, FETÖ gibi İslam imajına zarar veren terör örgütlerine karşı dünyaya gerçek İslam’ı anlatmaya yönelik hazırlanacak bir yurtdışı görevinin başına getirilecek olması. Diğer görüş ise Görmez’in İstanbul’da kurulacak ve Türkçe, Arapça, İngilizce eğitim verecek bir İslam Üniversitesi’nin kurucu rektörü olacağı yönünde.
Yerine kim gelecek?
Görmez’in yerine gelecek ismin Erdoğan’ın isteği üzerine Karadeniz Teknik Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Emin Aşıkkutlu olacağı, atamaya ilişkin kararnamenin hazırlandığı iddia edildi.
Bir Avrupa ülkesi daha dizel ve benzinli araçları yasaklıyor
İngiltere'de hava kirliliği ile mücadele amacıyla 2040 yılından itibaren ülkede dizel ve benzinli yeni araçların yasaklanacağının açıklanması bekleniyor. Yüksek Mahkeme İngiliz hükümetine, "temiz hava stratejisi"ni açıklaması için 31 Temmuz'a kadar süre vermişti. Bu süre kapsamında İngiliz Hükümeti, hava kirliliğini sorununa çözüm bulmak için 255 milyon sterlinlik bir fon oluşturduğunu da kamuoyuna duyuracak.
Bu fon ile belediyelerin ülke çapında hava kirliliği ile mücadele etmelerine yardımcı olunması hedefleniyor. İngiltere'de çevreciler daha önce hükümetin hava kirliliği ile mücadeleye yönelik planlarını AB standartlarına kıyasla yetersiz bulmuş ve konuyu yargıya taşımıştı.
BBC Türkçe'nin haberine göre, ülkedeki genel azot dioksit oranını yüksek bularak çevrecilere hak veren Yüksek Mahkeme de hükümete, "temiz hava stratejisi"ni açıklaması için 31 Temmuz'a kadar süre vermişti.
Hükümetin açıklayacağı önlemleri ilk etapta "ümit verici" bulan çevreciler yine de yeni strateji ile ilgili daha detaylı bilgi sahibi olmaları gerektiğini söylüyor.
'Yılda 40 bin kadar erken ölüme neden oluyor'
İngiltere'de hava kirliliğinin yılda yaklaşık 40 bin kişinin erken ölümüne neden olduğu düşünülüyor. Ülkede halen elektrik enerjisi ile çalışan otomobilllerin toplam satışlardaki payı ise yüzde 1'in altında. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron da yaklaşık 3 hafta önce ülkesinin, 2040 yılı itibarıyla fosil yakıtlarla çalışan tüm motorlu araçların satışını durduracağını açıklamıştı.
Alman otomotiv firması BMW, elektrikli araç modeli Mini'nin 2019'dan itibaren İngiltere'de üretileceğini bildirmişti. İsveçli otomobil devi Volvo da dün, yine 2019'dan itibaren tüm yeni modelerinde bir elektrik motoru bulunacağını duyurmuştu.
Bu fon ile belediyelerin ülke çapında hava kirliliği ile mücadele etmelerine yardımcı olunması hedefleniyor. İngiltere'de çevreciler daha önce hükümetin hava kirliliği ile mücadeleye yönelik planlarını AB standartlarına kıyasla yetersiz bulmuş ve konuyu yargıya taşımıştı.
BBC Türkçe'nin haberine göre, ülkedeki genel azot dioksit oranını yüksek bularak çevrecilere hak veren Yüksek Mahkeme de hükümete, "temiz hava stratejisi"ni açıklaması için 31 Temmuz'a kadar süre vermişti.
Hükümetin açıklayacağı önlemleri ilk etapta "ümit verici" bulan çevreciler yine de yeni strateji ile ilgili daha detaylı bilgi sahibi olmaları gerektiğini söylüyor.
'Yılda 40 bin kadar erken ölüme neden oluyor'
İngiltere'de hava kirliliğinin yılda yaklaşık 40 bin kişinin erken ölümüne neden olduğu düşünülüyor. Ülkede halen elektrik enerjisi ile çalışan otomobilllerin toplam satışlardaki payı ise yüzde 1'in altında. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron da yaklaşık 3 hafta önce ülkesinin, 2040 yılı itibarıyla fosil yakıtlarla çalışan tüm motorlu araçların satışını durduracağını açıklamıştı.
Alman otomotiv firması BMW, elektrikli araç modeli Mini'nin 2019'dan itibaren İngiltere'de üretileceğini bildirmişti. İsveçli otomobil devi Volvo da dün, yine 2019'dan itibaren tüm yeni modelerinde bir elektrik motoru bulunacağını duyurmuştu.
25 Temmuz 2017 Salı
Ev hanımlarına devlet desteği geliyor
Ev hanımlarının emeklerinin ticarileştirilmesine çalıştıklannı vurgulayan Bakan Tüfenkci, "Danışman desteğiyle onları bir araya getireceğiz. Markalar oluşturmalan için bazı vergilerden muaf tutarak teşvik edeceğiz. Satış aşamasında da şirketlerle ve marketlerle anlaşmalarını sağlayacağız" dedi.
Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci, üretici ve tüketiciyi etkileyecek, ticareti artırmaya yönelik yeni hayata geçirecekleri teşvikleri ve yol haritasnı anlattı. Milliyet gazetesinden Abdullah Karakuş’un haberine göre, Bakan Tüfenkci ev hanımlanın emeklerinin ticarileştirilmesi ile ilgili ciddi bir proje içinde olduklarını belirtti.
İşte Bakan Tüfenkci’nin açıklamalarından konuyla ilgili o kısım:
EV HANIMLARI İÇİN PROJELER
Mesela kadın kooperatiflerini destekleyici çalışmalarımız var. Özellikle ev kadınlarının bir araya gelerek oluşturdukları emeklerinin ticarileşmesi noktasında ciddi bir projemiz var onu yakında sunacağız. O iki türlü olacak. Birincisi danışman desteğiyle onları bir araya getireceğiz. Diyelim ki bir köyde marka oluşturmak. Reçelleri çok iyi veya oyaları, iğne işleri iyi. Onları bir araya getirerek küçük bir destek vererek hem satış aşamasında çeşitli büyük şirketlere marketlerle anlaşmalarını, o yerel ürünlerini o köyün markasını, bizim devreye girerek danışmanlarımız aracılığıyla sağlamak. Vergisel avantajlarla onları bazı vergilerden muaf tutarak teşvik etmek istiyoruz. Diyelim ki konusuna göre, kayısı kurusu, şekerini yapıyorsa, bunların fuarının düzenlenmesi, ticaretini teşvik edeceğiz. Danışmanlar, denetmenlerle yapılacak. Kooperatiflerin önündeki en büyük engel denetlenmemesi. Türkiye’nin kooperatif çöplüğüne de dönmesini istemiyoruz. İlçe bazında olabilir. Birçok faaliyeti yapabilir. Üyeleri onlara yönlendireceğiz, yeni kooperatif kurmak yerine. Ana sözleşmelerini bizler hazırlayacağız. Onlar biraraya gelip üretim yapacaklar. Fransa’da Hollanda’da öyle.
Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci, üretici ve tüketiciyi etkileyecek, ticareti artırmaya yönelik yeni hayata geçirecekleri teşvikleri ve yol haritasnı anlattı. Milliyet gazetesinden Abdullah Karakuş’un haberine göre, Bakan Tüfenkci ev hanımlanın emeklerinin ticarileştirilmesi ile ilgili ciddi bir proje içinde olduklarını belirtti.
İşte Bakan Tüfenkci’nin açıklamalarından konuyla ilgili o kısım:
EV HANIMLARI İÇİN PROJELER
Mesela kadın kooperatiflerini destekleyici çalışmalarımız var. Özellikle ev kadınlarının bir araya gelerek oluşturdukları emeklerinin ticarileşmesi noktasında ciddi bir projemiz var onu yakında sunacağız. O iki türlü olacak. Birincisi danışman desteğiyle onları bir araya getireceğiz. Diyelim ki bir köyde marka oluşturmak. Reçelleri çok iyi veya oyaları, iğne işleri iyi. Onları bir araya getirerek küçük bir destek vererek hem satış aşamasında çeşitli büyük şirketlere marketlerle anlaşmalarını, o yerel ürünlerini o köyün markasını, bizim devreye girerek danışmanlarımız aracılığıyla sağlamak. Vergisel avantajlarla onları bazı vergilerden muaf tutarak teşvik etmek istiyoruz. Diyelim ki konusuna göre, kayısı kurusu, şekerini yapıyorsa, bunların fuarının düzenlenmesi, ticaretini teşvik edeceğiz. Danışmanlar, denetmenlerle yapılacak. Kooperatiflerin önündeki en büyük engel denetlenmemesi. Türkiye’nin kooperatif çöplüğüne de dönmesini istemiyoruz. İlçe bazında olabilir. Birçok faaliyeti yapabilir. Üyeleri onlara yönlendireceğiz, yeni kooperatif kurmak yerine. Ana sözleşmelerini bizler hazırlayacağız. Onlar biraraya gelip üretim yapacaklar. Fransa’da Hollanda’da öyle.
23 Temmuz 2017 Pazar
İstanbul'a 1,5 milyon metrekarelik dev park
Başbakanlık Toplu Konut İdaresi (TOKİ) tarafından İstanbul Kayabaşı'nda 1,5 milyon metrekare alanda yapılacak Kayapark'ın birinci etap ihalesi 7 Eylül 2017'de düzenlenecek.
TOKİ Başkanı Ergün Turan, yaptığı yazılı açıklamada, Kayapark Projesinin alt yapı hazırlıklarını tasarladıklarını belirterek, Kayaşehir Vadisinde kurulacak yeşil alanın 5,5 kilometre uzunluğunda ve yaklaşık 3 kilometre eninde olacağını bildirdi.
Kayaşehir merkezinden Fenertepe'ye doğru uzanacak sahada, koru alanları, parklar, bisiklet ve yürüyüş parkurları, dinlenme ve piknik alanları ile vatandaşların birincil ihtiyaçlarını karşılayacak sosyal tesislerin bulunacağını ifade eden Turhan, "Kayaşehir'e yapacağımız parkın büyüklüğü, İstanbul'daki en büyük korunun dört katı büyüklüğünde olacak. İstanbul'daki en büyük korunun 420 bin metrekare olduğu düşünüldüğünde Kayaşehir'deki bölge parkının ne kadar büyük olduğu anlaşılır." değerlendirmesinde bulundu.
İstanbula yapılacak dev parkın ihale tarihi belirlendi
"İki adet biyolojik gölet olacak"
Devasa parkın 4 etap halinde inşa edileceğini vurgulayan Turan, açıklamasında şunları kaydetti:
"İstanbul ve Kayaşehir'i yeşille buluşturacak parkımızı dört etap halinde bitireceğiz. 7 Eylül'de ihalesini yapacağımız 338 bin 803 metrekareden oluşan birinci etabın içerisinde vatandaşlarımızın ihtiyaç duyduğu sosyal alanlar olacak. Proje içerisinde konser, sergi ve festivallerin düzenleneceği dört adet etkinlik platformu olacak, amfi tiyatro, renk, koku, ses ve tıbbi bitkiler bahçeleri, toplam 3 bin 250 metrekare olmak üzere iki adet biyolojik gölet olacak."
Projenin Kayaşehir'e değer katacağını ve o bölgede yaşayanların yeşille daha çok buluşacağını aktaran Turan, şu bilgileri verdi:
İstanbula yapılacak dev parkın ihale tarihi belirlendi
"Vatandaşlarımız yeşille iç içe sosyal yaşamlarını sürdürecekler. Birinci etapta, 73 farklı tipte bitki olacak. Toplam 224 bin 601 metrekarelik çim alanı, 4 bin 500 yapraklı ağaç, 2 bin 600 ibreli ağaç, 85 bin 500 çalı, 5 bin 900 otsu bitki ve 57 bin 250 adet yer örtücü bitki olacak. Birinci etap içerisinde ayrıca; restoranlar ve kafeler, 11 adet asma köprü, seyir terasları ve otopark da yer alacak." (Kaynak:cnntürk.com.tr)
TOKİ Başkanı Ergün Turan, yaptığı yazılı açıklamada, Kayapark Projesinin alt yapı hazırlıklarını tasarladıklarını belirterek, Kayaşehir Vadisinde kurulacak yeşil alanın 5,5 kilometre uzunluğunda ve yaklaşık 3 kilometre eninde olacağını bildirdi.
Kayaşehir merkezinden Fenertepe'ye doğru uzanacak sahada, koru alanları, parklar, bisiklet ve yürüyüş parkurları, dinlenme ve piknik alanları ile vatandaşların birincil ihtiyaçlarını karşılayacak sosyal tesislerin bulunacağını ifade eden Turhan, "Kayaşehir'e yapacağımız parkın büyüklüğü, İstanbul'daki en büyük korunun dört katı büyüklüğünde olacak. İstanbul'daki en büyük korunun 420 bin metrekare olduğu düşünüldüğünde Kayaşehir'deki bölge parkının ne kadar büyük olduğu anlaşılır." değerlendirmesinde bulundu.
İstanbula yapılacak dev parkın ihale tarihi belirlendi
"İki adet biyolojik gölet olacak"
Devasa parkın 4 etap halinde inşa edileceğini vurgulayan Turan, açıklamasında şunları kaydetti:
"İstanbul ve Kayaşehir'i yeşille buluşturacak parkımızı dört etap halinde bitireceğiz. 7 Eylül'de ihalesini yapacağımız 338 bin 803 metrekareden oluşan birinci etabın içerisinde vatandaşlarımızın ihtiyaç duyduğu sosyal alanlar olacak. Proje içerisinde konser, sergi ve festivallerin düzenleneceği dört adet etkinlik platformu olacak, amfi tiyatro, renk, koku, ses ve tıbbi bitkiler bahçeleri, toplam 3 bin 250 metrekare olmak üzere iki adet biyolojik gölet olacak."
Projenin Kayaşehir'e değer katacağını ve o bölgede yaşayanların yeşille daha çok buluşacağını aktaran Turan, şu bilgileri verdi:
İstanbula yapılacak dev parkın ihale tarihi belirlendi
"Vatandaşlarımız yeşille iç içe sosyal yaşamlarını sürdürecekler. Birinci etapta, 73 farklı tipte bitki olacak. Toplam 224 bin 601 metrekarelik çim alanı, 4 bin 500 yapraklı ağaç, 2 bin 600 ibreli ağaç, 85 bin 500 çalı, 5 bin 900 otsu bitki ve 57 bin 250 adet yer örtücü bitki olacak. Birinci etap içerisinde ayrıca; restoranlar ve kafeler, 11 adet asma köprü, seyir terasları ve otopark da yer alacak." (Kaynak:cnntürk.com.tr)
22 Temmuz 2017 Cumartesi
İnegöl’de turizm konuşulacak
Bursa’nın İnegöl ilçesi şimdiye kadar mobilyası ve köftesiyle tanınıyordu. İnegöl’ün özellikle doğa turizminde sahip olduğu saklı kalmış değerler bundan sonra çok konuşulacak. Bu değerleri belediye bünyesinde kurulan İNTURAŞ (İnegöl Turizm A.Ş) koordinasyonunda oluşturulan İnegöl Turizm Tanıtım Platformu dünya ve Türkiye’de vitrine çıkaracak.
İnegöl’ün saklı kalmış güzelliklerinin artık açığa çıkma zamanın geldiğine inanan İnegöl Belediye Başkanı Alinur Aktaş, bu güzellikleri Turizm Yazarları ve Gazetecileri Derneği’nden (TUYED) bir heyete tanıttı. İnegöl’ün mobilya, kaplıca, köfte ve ayçekirdeğinde markalara sahip olduğunu belirten Aktaş, “Doğa turizminde de ciddi artılarımız var. Bunları Türkiye ve dünyaya daha iyi tanıtmak adına İnegöl Turizm Tanıtım Platformunu kurduk” dedi.
TUYED üyelerinin turizmde bir hedefiniz var mı sorusunu yanıtlayan Aktaş şunları söyledi: “Turizme biraz geç girdik bu yüzden şimdilik rakamsal bir hedef belirlemedik. Belediye olarak özel sektör mantığıyla iş yapıyoruz. İnegöl’de üniversite açarak gençleri de bölgemize çekeceğiz. Kurşunlu’da bir eko turizm alanı oluşturacağız. İlçemizde artık birileri turizme kafa yoruyor. Kent Müzesi, Mobilya Ağaç Sanayi Müzesi, Ortaköy Kervansarayı, İshakpaşa Külliyesi, Cuma Camii, Tarihi Kapalı Çarşı ve termal merkezimiz Oylat ile Oylat Mağarasını öne çıkaracağız. Doğa turizminde saklı güzelliklerimizi de tanıtıp, yakın olduğumuz Ankara ve İstanbul’daki doğaseverleri ilçemize çekeceğiz.”
Doğaya saygı DOSTUM!
Tanıtım gezisi boyunca TUYED heyetiyle birlikte olan İNTURAŞ Koordinatörü Nezir Kuyumcu, doğaseverlere hizmet vermek üzere Doğa Sporları ve Turizm Merkezi (DOSTUM) oluşturdukları belirterek faaliyetler hakkında şu bilgileri verdi: DOSTUM 80 bin metrekarelik bir alana sahip. Burada, atv, motocross sahası, bisiklet parkuru, uçuş pisti, okçuluk eğitim sahası, deniz bisikleti, kampçılık, balıkçılık alanı, yamaç paraşütü hangar ve kafeteryamızla hizmet veriyoruz. Hem doğaseverler hem de çocuklar burada keyifle zaman geçirebiliyor.”
Yerel lezzetleri anneannelerinin yaptığı şekilde ortaya çıkarıp, İnegöl’e geleceklere ikram edeceklerini belirten Kuyumcu, İNTURAŞ bünyesinde faaliyet gösteren, kadın emeğini değerlendirmek adına Hilmiye Köyü’nde Oylat Çiftlik adıyla hizmet veren birim hakkında ise şunları söyledi: “Burada İnegöl’e gelen doğaseverlere yöresel kahvaltı yapma imkanı sunuyoruz. Bakraçta yoğurdu eskiden yapıldığı gibi, gerçek ev mayasıyla hazırlayıp misafirlerimize ikram etmeyi planlıyoruz. Kimyon ile kekik arası bir tadı olan yöreye özgü Çıbrıka baharatını da tanıtacağız.”
Orhan Köfte’nin sahibi Orhan Çelik, TUYED heyetine İnegöl köftesi, Oylat AŞ Pazarlama Müdürü Özgür Yıldız bölgedeki termal sularının yararları, Oylat ATV’nin sahibi Agah Oktay Özcan da doğanın içinde düzenlenen parkurlar hakkında bilgiler verdi. TUYED üyeleri ayrıca Hamamlı Köyü Muhtarı Recep Ötünmek’in davetlisi olarak Sabahattin Oruç’un nektarı bahçesinde dalından meyve koparıp yediler. Baldan Dondurma’nın sahibi Ercan Yıldız’ın ikramıyla da serinlediler.
İnegöl’ün saklı kalmış güzelliklerinin artık açığa çıkma zamanın geldiğine inanan İnegöl Belediye Başkanı Alinur Aktaş, bu güzellikleri Turizm Yazarları ve Gazetecileri Derneği’nden (TUYED) bir heyete tanıttı. İnegöl’ün mobilya, kaplıca, köfte ve ayçekirdeğinde markalara sahip olduğunu belirten Aktaş, “Doğa turizminde de ciddi artılarımız var. Bunları Türkiye ve dünyaya daha iyi tanıtmak adına İnegöl Turizm Tanıtım Platformunu kurduk” dedi.
TUYED üyelerinin turizmde bir hedefiniz var mı sorusunu yanıtlayan Aktaş şunları söyledi: “Turizme biraz geç girdik bu yüzden şimdilik rakamsal bir hedef belirlemedik. Belediye olarak özel sektör mantığıyla iş yapıyoruz. İnegöl’de üniversite açarak gençleri de bölgemize çekeceğiz. Kurşunlu’da bir eko turizm alanı oluşturacağız. İlçemizde artık birileri turizme kafa yoruyor. Kent Müzesi, Mobilya Ağaç Sanayi Müzesi, Ortaköy Kervansarayı, İshakpaşa Külliyesi, Cuma Camii, Tarihi Kapalı Çarşı ve termal merkezimiz Oylat ile Oylat Mağarasını öne çıkaracağız. Doğa turizminde saklı güzelliklerimizi de tanıtıp, yakın olduğumuz Ankara ve İstanbul’daki doğaseverleri ilçemize çekeceğiz.”
Doğaya saygı DOSTUM!
Tanıtım gezisi boyunca TUYED heyetiyle birlikte olan İNTURAŞ Koordinatörü Nezir Kuyumcu, doğaseverlere hizmet vermek üzere Doğa Sporları ve Turizm Merkezi (DOSTUM) oluşturdukları belirterek faaliyetler hakkında şu bilgileri verdi: DOSTUM 80 bin metrekarelik bir alana sahip. Burada, atv, motocross sahası, bisiklet parkuru, uçuş pisti, okçuluk eğitim sahası, deniz bisikleti, kampçılık, balıkçılık alanı, yamaç paraşütü hangar ve kafeteryamızla hizmet veriyoruz. Hem doğaseverler hem de çocuklar burada keyifle zaman geçirebiliyor.”
Yerel lezzetleri anneannelerinin yaptığı şekilde ortaya çıkarıp, İnegöl’e geleceklere ikram edeceklerini belirten Kuyumcu, İNTURAŞ bünyesinde faaliyet gösteren, kadın emeğini değerlendirmek adına Hilmiye Köyü’nde Oylat Çiftlik adıyla hizmet veren birim hakkında ise şunları söyledi: “Burada İnegöl’e gelen doğaseverlere yöresel kahvaltı yapma imkanı sunuyoruz. Bakraçta yoğurdu eskiden yapıldığı gibi, gerçek ev mayasıyla hazırlayıp misafirlerimize ikram etmeyi planlıyoruz. Kimyon ile kekik arası bir tadı olan yöreye özgü Çıbrıka baharatını da tanıtacağız.”
Orhan Köfte’nin sahibi Orhan Çelik, TUYED heyetine İnegöl köftesi, Oylat AŞ Pazarlama Müdürü Özgür Yıldız bölgedeki termal sularının yararları, Oylat ATV’nin sahibi Agah Oktay Özcan da doğanın içinde düzenlenen parkurlar hakkında bilgiler verdi. TUYED üyeleri ayrıca Hamamlı Köyü Muhtarı Recep Ötünmek’in davetlisi olarak Sabahattin Oruç’un nektarı bahçesinde dalından meyve koparıp yediler. Baldan Dondurma’nın sahibi Ercan Yıldız’ın ikramıyla da serinlediler.
21 Temmuz 2017 Cuma
Dünyaca ünlü kahve zincirlerinde koliform şoku
Aralarında Starbucks ve Nero gibi dünyaca ünlü kahve zincirlerinin de bulunduğu kahvecilerden alınan örneklerde koliform bakterilere rastlandı. Bakteri direkt hasta etmese de hastalık oluşturabilen mikroplar için uygun zemin sağlayabiliyor.
BBC’nin yaptığı bir araştırma, Starbucks ve Cafe Nero gibi dünyaca ünlü kahve zincirlerinde insan sağlığı için tehlikeli özellik taşıyan koliform bakteriye rastlandığını gösterdi.
Sputnik’in BBC’nin Watchdog adlı televizyon programından aktardığına göre BBC, Starbucks ve Cafe Nero başta olmak üzere kahve zincirlerinden aldığı örnekleri laboratuvar ortamında inceletti. Sonuçlar, Costa Cafe’nin ürünlerinde 7/10, Caffe Nero ve Starbucks’ın ürünlerinde ise 3/10 oranında koliform bakteri olduğunu gösterdi. Kolfiorm bakteriler, hastalığa yol açan patojenler taşımasından ötürü insan sağlığı için tehlike arz ediyor.
İngiltere Çevre Sağlığı Enstitüsü’nden Tony Lewis, kontaminasyon oranıyla ilgili olarak ‘son derece endişeli olduğunu’ söyledi. Lewis, bu bakterilerin insan sağlığını tehdit eden hastalıkların kaynağı olduğunu belirtti ve gıdalarda, oranı ne olursa olsun hiçbir şekilde mevcut olmaması gerektiğini söyledi.
STARBUCKS: MÜŞTERİ SAĞLIĞI BİZLER İÇİN HER ŞEYDEN ÖNEMLİ
Starbucks sözcüsü hijyen sorununu ‘son derece ciddiye aldıklarını’ ve müşteri sağlığının kendileri için ‘her şeyden önemli olduğunu’ söyledi. Dünyanın dört bir yanındaki çalışanların hijyen standartlarıyla ilgili sürekli güncellenen eğitimlere tabi tutuklarını belirten sözcü, iddialarla ilgili olarak araştırma başlattıklarını da ekledi. Costa ve Caffe Nero sözcüleri ise sonuçlar üzerine kapsamlı araştırma yapılacağını ve özellikle buzun nasıl tutulacağı ile ilgili prosedürlerle kullanılacak malzemenin yenileneceğini belirtti. Sözcü
KOLİFORM NEDİR?
Koliform bakteriler gıda ve suların sıhhi durumunu gösteren göstergeç bakterileri olarak tanımlanıyor. Tanım olarak çubuksu, Gram-negatif olup 35-37 °C'de laktoz fermante ederek asit ve gaz üretebiliyorlar. Koliformlar sıcak kanlı hayvanların dışkılarında bolca bulunurlar, ama sulak ortamlarda, toprakta ve bitkilerde de bulunurlar. Çoğu zaman kloliformalar kendileri hastalığa neden olmazlar ama kolay kültürlenirler, ve varlıkları dışkı kaynaklı zararlı patojenlerin de mevcut olabileceğine işaret edebilir. Dışkıya ait (fekal) patojenlere bakteriler, virüsler, protozoalar ve parazitler dahil olarak yorumlanır. Kaynak: Wikipedia
BBC’nin yaptığı bir araştırma, Starbucks ve Cafe Nero gibi dünyaca ünlü kahve zincirlerinde insan sağlığı için tehlikeli özellik taşıyan koliform bakteriye rastlandığını gösterdi.
Sputnik’in BBC’nin Watchdog adlı televizyon programından aktardığına göre BBC, Starbucks ve Cafe Nero başta olmak üzere kahve zincirlerinden aldığı örnekleri laboratuvar ortamında inceletti. Sonuçlar, Costa Cafe’nin ürünlerinde 7/10, Caffe Nero ve Starbucks’ın ürünlerinde ise 3/10 oranında koliform bakteri olduğunu gösterdi. Kolfiorm bakteriler, hastalığa yol açan patojenler taşımasından ötürü insan sağlığı için tehlike arz ediyor.
İngiltere Çevre Sağlığı Enstitüsü’nden Tony Lewis, kontaminasyon oranıyla ilgili olarak ‘son derece endişeli olduğunu’ söyledi. Lewis, bu bakterilerin insan sağlığını tehdit eden hastalıkların kaynağı olduğunu belirtti ve gıdalarda, oranı ne olursa olsun hiçbir şekilde mevcut olmaması gerektiğini söyledi.
STARBUCKS: MÜŞTERİ SAĞLIĞI BİZLER İÇİN HER ŞEYDEN ÖNEMLİ
Starbucks sözcüsü hijyen sorununu ‘son derece ciddiye aldıklarını’ ve müşteri sağlığının kendileri için ‘her şeyden önemli olduğunu’ söyledi. Dünyanın dört bir yanındaki çalışanların hijyen standartlarıyla ilgili sürekli güncellenen eğitimlere tabi tutuklarını belirten sözcü, iddialarla ilgili olarak araştırma başlattıklarını da ekledi. Costa ve Caffe Nero sözcüleri ise sonuçlar üzerine kapsamlı araştırma yapılacağını ve özellikle buzun nasıl tutulacağı ile ilgili prosedürlerle kullanılacak malzemenin yenileneceğini belirtti. Sözcü
KOLİFORM NEDİR?
Koliform bakteriler gıda ve suların sıhhi durumunu gösteren göstergeç bakterileri olarak tanımlanıyor. Tanım olarak çubuksu, Gram-negatif olup 35-37 °C'de laktoz fermante ederek asit ve gaz üretebiliyorlar. Koliformlar sıcak kanlı hayvanların dışkılarında bolca bulunurlar, ama sulak ortamlarda, toprakta ve bitkilerde de bulunurlar. Çoğu zaman kloliformalar kendileri hastalığa neden olmazlar ama kolay kültürlenirler, ve varlıkları dışkı kaynaklı zararlı patojenlerin de mevcut olabileceğine işaret edebilir. Dışkıya ait (fekal) patojenlere bakteriler, virüsler, protozoalar ve parazitler dahil olarak yorumlanır. Kaynak: Wikipedia
Fast food devlerinde koliform skandalı
İngiltere'deki McDonalds, Burger King ve KFC restoranlarındaki içeceklerde dışkıda bulunan bakteri saptandı. Her gün onlarca kişinin yemek yediği dev şirketler konuyla ilgili açıklamada bulundu.
İngiltere’deki McDonalds, Burger King ve KFC restoranlarındaki içeceklerde dışkıda bulunan bakteri saptandı.
BBC’de yayımlanan Watchdog isimli program her zaman yaptığı gibi restorandan topladığı 10 numuneyi test laboratuvarlarına gönderdi ve çarpıcı sonuçları ekrana yansıttı.
McDonald’s’tan alınan üç numunede Burger King’den alınan altı numunede ve KFC’den alınan 7 numunede koliform bakterisi saptandı.
KFC’den konuyla ilgili yapılan açıklamada, “Şok içindeyiz ciddi hayal kırıklığı yaşıyoruz” açıklamasında bulunuldu.
Burger King, “Temizlik ve hijyen önceliğimizdir” derken CNBC’ye konuşan McDonald’s yetkilileri, “Bizim için insan sağlığından daha önemlisi yok” diye konuştu. (Sözcü)
KALİFORM NEDİR?
Koliform bakteriler gıda ve suların sıhhi durumunu gösteren göstergeç bakterileri olarak tanımlanıyor. Tanım olarak çubuksu, Gram-negatif olup 35-37 °C'de laktoz fermante ederek asit ve gaz üretebiliyorlar. Koliformlar sıcak kanlı hayvanların dışkılarında bolca bulunurlar, ama sulak ortamlarda, toprakta ve bitkilerde de bulunurlar. Çoğu zaman kloliformalar kendileri hastalığa neden olmazlar ama kolay kültürlenirler, ve varlıkları dışkı kaynaklı zararlı patojenlerin de mevcut olabileceğine işaret edebilir. Dışkıya ait (fekal) patojenlere bakteriler, virüsler, protozoalar ve parazitler dahil olarak yorumlanır. Kaynak: Wikipedia
İngiltere’deki McDonalds, Burger King ve KFC restoranlarındaki içeceklerde dışkıda bulunan bakteri saptandı.
BBC’de yayımlanan Watchdog isimli program her zaman yaptığı gibi restorandan topladığı 10 numuneyi test laboratuvarlarına gönderdi ve çarpıcı sonuçları ekrana yansıttı.
McDonald’s’tan alınan üç numunede Burger King’den alınan altı numunede ve KFC’den alınan 7 numunede koliform bakterisi saptandı.
KFC’den konuyla ilgili yapılan açıklamada, “Şok içindeyiz ciddi hayal kırıklığı yaşıyoruz” açıklamasında bulunuldu.
Burger King, “Temizlik ve hijyen önceliğimizdir” derken CNBC’ye konuşan McDonald’s yetkilileri, “Bizim için insan sağlığından daha önemlisi yok” diye konuştu. (Sözcü)
KALİFORM NEDİR?
Koliform bakteriler gıda ve suların sıhhi durumunu gösteren göstergeç bakterileri olarak tanımlanıyor. Tanım olarak çubuksu, Gram-negatif olup 35-37 °C'de laktoz fermante ederek asit ve gaz üretebiliyorlar. Koliformlar sıcak kanlı hayvanların dışkılarında bolca bulunurlar, ama sulak ortamlarda, toprakta ve bitkilerde de bulunurlar. Çoğu zaman kloliformalar kendileri hastalığa neden olmazlar ama kolay kültürlenirler, ve varlıkları dışkı kaynaklı zararlı patojenlerin de mevcut olabileceğine işaret edebilir. Dışkıya ait (fekal) patojenlere bakteriler, virüsler, protozoalar ve parazitler dahil olarak yorumlanır. Kaynak: Wikipedia
Bekir Coşkun’dan sevindiren haber!
Bir süredir rahatsızlığı nedeniyle yazılarına ara veren yazarımız Bekir Coşkun'dan sevindirici haber geldi. İstanbul'daki Amerikan Hastanesi'nde başarılı bir operasyon geçiren Coşkun'un sağlık durumunun iyi olduğunu açıklayan doktorlar kısa sürede Bekir Coşkun'un normal yaşamına döneceğini söyledi.
Yapılan açıklamada, “Hastaneden taburcu olan Coşkun için, internet ve sosyal medya üzerinden yoğun bakıma alındığı yönündeki haberlerin gerçek dışı olduğunu belirtir, yazarımızın kısa sürede okuyucularıyla bulaşacağını sevenlerine duyururuz” denildi.
Yapılan açıklamada, “Hastaneden taburcu olan Coşkun için, internet ve sosyal medya üzerinden yoğun bakıma alındığı yönündeki haberlerin gerçek dışı olduğunu belirtir, yazarımızın kısa sürede okuyucularıyla bulaşacağını sevenlerine duyururuz” denildi.
Ege’den gelen haberler çok vahim!
Bodrum açıklarında yaşanan 6,3 büyüklüğündeki deprem Yunan adası Kos'ta (İstanköy) can alırken, ciddi anlamda maddi hasara da yol açtı.
Ölenlerden birinin Türk, diğerinin ise İsveç vatandaşı olduğu öğrenildi. Güney Ege Bölge Valisi Yorgo Çatzimarkos, hayatını kaybeden Türk vatandaşının 30, İsveç vatandaşının ise 20 yaşında olduğunu ifade etti.
İtfaiye yetkilileri deprem nedeniyle oluşan dalgaların sahilde bir barın çatısının çökmesine neden olduğunu ve ölenlerin bu sırada barda bulunanlar olduğunu belirtti.
Kos Belediye Başkanı Yorgo Kyritsis, turistlerin de aralarında bulunduğu 100 kişinin yaralandığını açıkladı.
Deprem adada büyük paniğe yol açarken, on binlerce turist geceyi sokaklarda geçirdi.
Kos’taki Defterdar Camii’nin minaresi yıkıldı. Arama-kurtarma ekipleri, enkaz altında kalan olup olmadığını tespit etmek için bölgede çalışma yürüttü.
TSİ 01.31’de Bodrum ve Kos Adası (İstanköy) açıklarında meydana gelen depremin büyüklüğü konusunda yetkililerden farklı açıklamalar geldi.
ABD Jeolojik Araştırmalar Merkezi’nin 6.7 olarak belirlediği deprem için AFAD 6.3 açıklaması yaptı.
Yunan yetkililer ise depremin büyüklüğünü 6.5 olarak duyurdu. Kandilli’nin açıklamasında ise depremin büyüklüğü 6.2 olarak ifade edildi.
Deprem Muğla’nın yanı sıra Ege bölgesi ile Akdeniz’in bazı bölgelerinde de hissedildi. Türkiye’de deprem nedeniyle şu ana kadar can kaybı yaşanmadığı ancak yaralıların olduğu haber verildi. Sözcü
Ölenlerden birinin Türk, diğerinin ise İsveç vatandaşı olduğu öğrenildi. Güney Ege Bölge Valisi Yorgo Çatzimarkos, hayatını kaybeden Türk vatandaşının 30, İsveç vatandaşının ise 20 yaşında olduğunu ifade etti.
İtfaiye yetkilileri deprem nedeniyle oluşan dalgaların sahilde bir barın çatısının çökmesine neden olduğunu ve ölenlerin bu sırada barda bulunanlar olduğunu belirtti.
Kos Belediye Başkanı Yorgo Kyritsis, turistlerin de aralarında bulunduğu 100 kişinin yaralandığını açıkladı.
Deprem adada büyük paniğe yol açarken, on binlerce turist geceyi sokaklarda geçirdi.
Kos’taki Defterdar Camii’nin minaresi yıkıldı. Arama-kurtarma ekipleri, enkaz altında kalan olup olmadığını tespit etmek için bölgede çalışma yürüttü.
TSİ 01.31’de Bodrum ve Kos Adası (İstanköy) açıklarında meydana gelen depremin büyüklüğü konusunda yetkililerden farklı açıklamalar geldi.
ABD Jeolojik Araştırmalar Merkezi’nin 6.7 olarak belirlediği deprem için AFAD 6.3 açıklaması yaptı.
Yunan yetkililer ise depremin büyüklüğünü 6.5 olarak duyurdu. Kandilli’nin açıklamasında ise depremin büyüklüğü 6.2 olarak ifade edildi.
Deprem Muğla’nın yanı sıra Ege bölgesi ile Akdeniz’in bazı bölgelerinde de hissedildi. Türkiye’de deprem nedeniyle şu ana kadar can kaybı yaşanmadığı ancak yaralıların olduğu haber verildi. Sözcü
Ege’de 6.3’lük deprem!
Türkiye geceyarısı Ege'den gelen son dakika haberiyle sarsıldı. Merkez üssü Kos Adası açıkları olan 6.3 büyüklüğündeki deprem, başta Muğla'nın Bodrum ilçesi olmak üzere bir çok ilde de oldukça şiddetli hissedildi. AFAD'ın 6.3 büyüklüğünde olduğunu açıkladığı deprem sonrası vatandaşlar büyük panik yaşarken, bazı insanlar tatillerini iptal ederek yaşadıkları şehirlere geri dönmek üzere yola çıktılar. Sarsıntının merkez üssü Yunanistan'ın Kos adasında ise birisi Türk 2 kişinin yaşamını yitirdiği öğrenildi. Depremin yaklaşık 3-4 atom bombası gücünde olduğunu belirten Prof. Dr. Ercan ise "Bu depremin ana deprem olduğu, ardından daha büyük bir depremin gelmesinin şaşırtıcı olacağı kanısındayım. Artçı depremler gün boyu, ayrıca gelecek 3 hafta yoğun olarak sürecektir. Bunların büyüklükleri 5.2'ye dek varabilir" diye konuştu. İşte 21 Temmuz 2017 Ege Denizi depremininin detayları...
Muğla’nın Bodrum ilçesinde bugün saat 01.31’de meydana gelen 6.3 büyüklüğündeki depremin ardından Bodrumlular ile yerli ve yabancı turistler geceyi sokaklarda ve parklarda geçirdi.
Depremin hemen ardından Gümbet İnceburun’da meydana gelen tsunamide 12 tur teknesi ile 5 balıkçı teknesi karaya sürüklenirken, onlarca ev ve işyeri sular altında kaldı. O anları anlatan kaptan Metin Kestaneci (40), “Teknenin kaptanıyım. Teknede uyuyordum, önce bir gürültü ardından uğultu geldi. Ne oluyor demeye kalmadan birden tekne karaya doğru sürüklendi. Tekne ile birlikte kendimizi karada bulduk. Böyle bir şöy görmedim” dedi.
TEKNELER KARAYA ÇIKTI, BİRÇOK İŞYERİNİ SULAR BASTI
Yaklaşık 3 dakika boyunca gelen dev dalgalar nedeniyle sahildeki otellerin alt katları ile restoran bölümlerini su bastı, 16 işyeri sular altında kaldı. Deprem sırasında 30’a yakın otomobilde, ağaç dalları ve kayaların düşmesi sonucu maddi hasar meydana gelirken, Bodrum’un Mumcular, Yalıçiftlik, Mazı mahallelerindeki bazı evlerde çatlak meydana geldiği belirtildi.
Parklarda, kaldıkları otellerin sahilindeki şezlonglarda ve restoranların masalarında sabahlayan Bodrumlular art arda gelen depremler nedeniyle sabaha kadar uyuyamadı. Yerli turistlerin yanı sıra yabancı turistler de battaniyeleri ve havlularını alarak geceyi dışarıda geçirdi. Bazı turistler valizlerini toplayarak otellerini terk ederken, birçok turist ise tatillerinedevam edeceklerini belirttiler.
“BODRUM BOŞALDI SÖYLENTİLERİ DOĞRU DEĞİL”
Bodrum Profesyonel Otel Yöneticileri Derneği Başkanı Serdar Karcılıoğlu yaptığı açıklamada, “Bodrum’un deprem nedeniyle boşaldığı söylentileri çıkmaya başladı, bunlar kesinlikle doğru değil. Konuklarımız otellerinde tatillerine devam ediyor, sadece isteyenlere bahçede konaklayabilecekleri ortamlar yarattık. Evet, tedirgin olduk ama Bodrum’da turistin boşalması diye bir şey söz konusu değil, bu tür söylentiler gerçekçi olmadığı gibi turizme de büyük zarar veriyor” dedi.
MİNARE EĞİLDİ ÇEVRESİ BOŞALTILDI
Depremde, Neyzen Tevfik Caddesi’nde bulunan Adliye Camii’nin minaresinin tepe bölümünde sarsıntıdan dolayı eğilme meydana geldi. Minarenin yıkılma tehlikesine karşı belediye ekipleri caddeyi trafiğe kapattı.
BODRUM DEVLET HASTANESİ ACİL SERVİSİ BOŞALTILDI
Ayrıca 80 hastanın yatarak tedavi gördüğü ve acil serviste de 12 hastanın tedavisinin devam ettiği Bodrum Devlet Hastanesi’nin asma tavanı kaplamalarının bir bölümü çökerken, duvarlarda da küçük çatlaklar oluştu. Acil servis otoparkına çıkarılan hastaların burada tedavilerine devam edilirken, daha sonra AFAD tarafından kurulmaya başlanan sahra hastanesine taşınacakları bildirildi.
KAYMAKAMDAN 70 YARALI AÇIKLAMASI
Bodrum Kaymakamı Bekir Yılmaz da yaptığı açıklamada, “Can kaybının ve ağır yaralının olmaması sevindirici. Sarsıntıdan dolayı panik yaşayıp atlayan bazı vatandaşlarda kırık vakaları yaşandı. Böyle bir depremde bunlar da normal. Yaşanan büyük sarsıntıya rağmen bazı evlerde çatlamalar var. Ancak herhangi bir yıkılma söz konusu değil. Bu büyüklükte bir sarsıntıda, binalarımızın ilçede en fazla iki kat olması büyük hasar yaşanmasını önledi. Kırsal kesimde, özellikle kerpiç yapılı ve eski evlerde kısmi göçmeler var. Gümbet’te denizin yükselmesinden dolayı su baskınları yaşandı. Ve bazı teknelerde maddi zararlar meydana geldi. Hastanelerimize yaklaşık 70 yaralı müracaat etti. Devlet hastanesinde taşıyıcı kolonlarda bir sorun yok, sadece asma tavandaki bazı plastik bölmelerde çökmeler oldu. Bu da hastalarımızda tedirginliğe neden oldu. Hastane bahçesine çıkardık hastalarımızı. Teknik ekipler hastanede inceleme yapacaklar. Bu incelemeler sonuçlanıncaya kadar da hastalarımızın tedavileri burada sürecek. Ayrıca ilçeden Kos’a yapılan feribot seferleri de durduruldu” dedi.
PROF. DR. ERCAN: DAHA BÜYÜK BİR DEPREM BEKLEMİYORUM
6.3 büyüklüğündeki depremi değerlendiren İstanbul Teknik Üniversitesi Jeofizik Mühendisliği Bölümü’nden Övgün Ahmet Ercan, bu bölgede daha büyük bir deprem beklenmediğini söyledi. Jeofizik profesörü, deprem bilimci Prof. Dr. Ercan, bu depremin belirtisinin 3-4 yıl önce başladığını belirterek, “Karada ile Gündoğan arasındaki, Bodrum’u kesip geçen bir depremcik etkinliği vardı. Deprem bu kırıkla Gökova kırığının kesim yerinde olmuştur. Ve bu düşüntü türünde bir kırıktır, yanal atımlı değildir. İlk kez deniz sularında bir süpürtü (tsunami) gördük. Bunun yüksekliği 1 metreye kadar varabildi ve karaya doğru ilerlerdi. Teknelere zarar verdi ve tekrar geri çekildi. Bundan daha büyüğü artık gelemez. Çünkü düşey atım çok büyük değildi. Burada olabilecek en büyük deprem 7- 7.2 büyüklüğünde olabilirdi. 6.3’lük deprem ile bu gerginlik boşaldı. Bu büyük oranda bundan sonra büyük bir deprem olasılığını azaltmıştır. Bunun oranı yüzde 20’nin altındadır. Bölgede artıçı depremler ise sürecektir. Bu deprem özellikle İstanköy adasında etkili olmuştur” dedi.
Bodrum’da yıkım görülmemesinin 2007 deprem yönetmeliğinin başarısı olduğunu dile getiren Prof. Dr. Ercan şöyle devam etti:
“AFERİN TÜRKİYE’NİN BİLİMİNE”
“Bu yönetmelikle sağlam yerde sağlam yapılar yapılmıştır. Türkiye büyük bir sınavdan başarı ile çıkmıştır. Bodrum’daki yapılar 6.6’lık bir depreme kadar dayanıklıdır. Ancak köylerdeki yığma yapılarda hasar görülebilir. Bodrum Kalesi’nin 6.3’lük bu depreme dayanabilmesi çok iyi bir şeydir. Bodrum Kalesi yıkılmadıysa, bölgedeki turustik tesislerin ve yazlık konutların yıkılması zaten beklenemez. Bodrum’un zemine topraktan oluşmamaktadır, kayadan oluşmaktadır. Bu denenle depremin yıkım gücü ‘5’ olmuştur. Eğer aynı deprem Doğu Anadolu’da olsaydı, yıkım gücü 8-9 olurdu. Deperimin süresi 16-17 saniyedir. Bu uzun bir süredir. Yıkım yapsa bu sürede yapardı. 1894 İstanbul Adalar depremi bu büyüklükteydi, o da 16 saniye sürmüştü, kapalı Çarşı ve camiler yıkılmıştı, ölümcül olmuştu. Türkiye’de yapı niteliği arttı. Gerek yer bilimcileri gerekse inşaat mühendisleri ve mimarları, ayrıca Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nı kutluyorum. Türkiye büyük bir sınavdan olumlu olarak geçmiştir. Aferin Türkiye’nin bilimine. Yazlıkçıların bölgeden kaçışmasına neden yoktur. Denize girebilirler. İki yıldır kötü olan turizme deprem yüzünden darbe vurulmasın.”
3 İLE 4 ATOM BOMBASI GÜCÜNDE
Depremin yaklaşık 3-4 atom bombası gücünde olduğunu belirten Prof. Dr. Ercan, “Bu depremin ana deprem olduğu, ardından daha büyük bir depremin gelmesinin şaşırtıcı olacağı kanısındayım. Artçı depremler gün boyu, ayrıca gelecek 3 hafta yoğun olarak sürecektir. Bunların büyüklükleri 5.2’ye dek varabilir” diye konuştu.
YAKIN GEÇMİŞTEKİ YIKICI DEPREMLER
Prof. Dr. Ercan, bu bölgede, yakın geçmişte yaşanan yıkıcı depremlerin 1926’da Finike’de 6.9, 1941’de Muğla’da 6.0, 1941’de Muğla’da 5.7, 1957’de Fethiye’de 7.1, 1956’da Köyceğiz’de 5.7, 1961’de Marmaris’te 6.5, 1969’da Fethiye’de 6.2, 2004’te Gökova’da (Bodrum) 5.5, 5.4, 5.0 olduğu bilgisini de verdi.
50 TRAFO HASAR GÖRDÜ
Gökova Körfezi merkezli 6.3 büyüklüğündeki depremden en fazla etkilenen yer olan Muğla’nın Bodrum ilçesinde bulunan 200 kadar elelektrik trafosundan yaklaşık 50’si hasar gördü. Trafoların hasar görmesi nedeniyle ilçedeki birçok yerde elektrik kesintisi meydana geldi.
Trafoların onarımı için ekipler harekete geçti. Büyük bölümünün onarınının tamamlandığı, diğerlerindeki çalışmaların sürdüğü belirtildi. Onarılan trafoların bulunduğu bölgelere tekrar elektrik verildiği kaydedildi.
KOS’TA 2 CAN KAYBI VAR BİRİSİ TÜRK
Yunanistan Güney Ege Eyaleti Valisi Yorgos Hacimarkos Yunan basınına yaptığı açıklamada, deprem sonrası İstanköy Adası'ndaki bir eğlence merkezinde duvarın çökmesi sonucu iki kişinin yaşamını yitirdiğini duyurdu. Vali; burada ölen iki kişiden birinin 30 yaşında Türk diğerinin ise 20 yaşında bir İsveçli olduğunu söyledi. Vali Hacimarkos, olayda yaralananların çoğunluğunun ise adadaki turistler olduğunu belirtti. Edinilen bilgiye göre; Ada'da sarsıntı sonrası Osmanlı döneminden kalan Defterdar Camisi'nin minaresi de yıkıldı. Ayrıca, Agios Nikolaos Katedrali'nin bir bölümü çöktü. (Kaynak:sözcü.com.tr)
Muğla’nın Bodrum ilçesinde bugün saat 01.31’de meydana gelen 6.3 büyüklüğündeki depremin ardından Bodrumlular ile yerli ve yabancı turistler geceyi sokaklarda ve parklarda geçirdi.
Depremin hemen ardından Gümbet İnceburun’da meydana gelen tsunamide 12 tur teknesi ile 5 balıkçı teknesi karaya sürüklenirken, onlarca ev ve işyeri sular altında kaldı. O anları anlatan kaptan Metin Kestaneci (40), “Teknenin kaptanıyım. Teknede uyuyordum, önce bir gürültü ardından uğultu geldi. Ne oluyor demeye kalmadan birden tekne karaya doğru sürüklendi. Tekne ile birlikte kendimizi karada bulduk. Böyle bir şöy görmedim” dedi.
TEKNELER KARAYA ÇIKTI, BİRÇOK İŞYERİNİ SULAR BASTI
Yaklaşık 3 dakika boyunca gelen dev dalgalar nedeniyle sahildeki otellerin alt katları ile restoran bölümlerini su bastı, 16 işyeri sular altında kaldı. Deprem sırasında 30’a yakın otomobilde, ağaç dalları ve kayaların düşmesi sonucu maddi hasar meydana gelirken, Bodrum’un Mumcular, Yalıçiftlik, Mazı mahallelerindeki bazı evlerde çatlak meydana geldiği belirtildi.
Parklarda, kaldıkları otellerin sahilindeki şezlonglarda ve restoranların masalarında sabahlayan Bodrumlular art arda gelen depremler nedeniyle sabaha kadar uyuyamadı. Yerli turistlerin yanı sıra yabancı turistler de battaniyeleri ve havlularını alarak geceyi dışarıda geçirdi. Bazı turistler valizlerini toplayarak otellerini terk ederken, birçok turist ise tatillerinedevam edeceklerini belirttiler.
“BODRUM BOŞALDI SÖYLENTİLERİ DOĞRU DEĞİL”
Bodrum Profesyonel Otel Yöneticileri Derneği Başkanı Serdar Karcılıoğlu yaptığı açıklamada, “Bodrum’un deprem nedeniyle boşaldığı söylentileri çıkmaya başladı, bunlar kesinlikle doğru değil. Konuklarımız otellerinde tatillerine devam ediyor, sadece isteyenlere bahçede konaklayabilecekleri ortamlar yarattık. Evet, tedirgin olduk ama Bodrum’da turistin boşalması diye bir şey söz konusu değil, bu tür söylentiler gerçekçi olmadığı gibi turizme de büyük zarar veriyor” dedi.
MİNARE EĞİLDİ ÇEVRESİ BOŞALTILDI
Depremde, Neyzen Tevfik Caddesi’nde bulunan Adliye Camii’nin minaresinin tepe bölümünde sarsıntıdan dolayı eğilme meydana geldi. Minarenin yıkılma tehlikesine karşı belediye ekipleri caddeyi trafiğe kapattı.
BODRUM DEVLET HASTANESİ ACİL SERVİSİ BOŞALTILDI
Ayrıca 80 hastanın yatarak tedavi gördüğü ve acil serviste de 12 hastanın tedavisinin devam ettiği Bodrum Devlet Hastanesi’nin asma tavanı kaplamalarının bir bölümü çökerken, duvarlarda da küçük çatlaklar oluştu. Acil servis otoparkına çıkarılan hastaların burada tedavilerine devam edilirken, daha sonra AFAD tarafından kurulmaya başlanan sahra hastanesine taşınacakları bildirildi.
KAYMAKAMDAN 70 YARALI AÇIKLAMASI
Bodrum Kaymakamı Bekir Yılmaz da yaptığı açıklamada, “Can kaybının ve ağır yaralının olmaması sevindirici. Sarsıntıdan dolayı panik yaşayıp atlayan bazı vatandaşlarda kırık vakaları yaşandı. Böyle bir depremde bunlar da normal. Yaşanan büyük sarsıntıya rağmen bazı evlerde çatlamalar var. Ancak herhangi bir yıkılma söz konusu değil. Bu büyüklükte bir sarsıntıda, binalarımızın ilçede en fazla iki kat olması büyük hasar yaşanmasını önledi. Kırsal kesimde, özellikle kerpiç yapılı ve eski evlerde kısmi göçmeler var. Gümbet’te denizin yükselmesinden dolayı su baskınları yaşandı. Ve bazı teknelerde maddi zararlar meydana geldi. Hastanelerimize yaklaşık 70 yaralı müracaat etti. Devlet hastanesinde taşıyıcı kolonlarda bir sorun yok, sadece asma tavandaki bazı plastik bölmelerde çökmeler oldu. Bu da hastalarımızda tedirginliğe neden oldu. Hastane bahçesine çıkardık hastalarımızı. Teknik ekipler hastanede inceleme yapacaklar. Bu incelemeler sonuçlanıncaya kadar da hastalarımızın tedavileri burada sürecek. Ayrıca ilçeden Kos’a yapılan feribot seferleri de durduruldu” dedi.
PROF. DR. ERCAN: DAHA BÜYÜK BİR DEPREM BEKLEMİYORUM
6.3 büyüklüğündeki depremi değerlendiren İstanbul Teknik Üniversitesi Jeofizik Mühendisliği Bölümü’nden Övgün Ahmet Ercan, bu bölgede daha büyük bir deprem beklenmediğini söyledi. Jeofizik profesörü, deprem bilimci Prof. Dr. Ercan, bu depremin belirtisinin 3-4 yıl önce başladığını belirterek, “Karada ile Gündoğan arasındaki, Bodrum’u kesip geçen bir depremcik etkinliği vardı. Deprem bu kırıkla Gökova kırığının kesim yerinde olmuştur. Ve bu düşüntü türünde bir kırıktır, yanal atımlı değildir. İlk kez deniz sularında bir süpürtü (tsunami) gördük. Bunun yüksekliği 1 metreye kadar varabildi ve karaya doğru ilerlerdi. Teknelere zarar verdi ve tekrar geri çekildi. Bundan daha büyüğü artık gelemez. Çünkü düşey atım çok büyük değildi. Burada olabilecek en büyük deprem 7- 7.2 büyüklüğünde olabilirdi. 6.3’lük deprem ile bu gerginlik boşaldı. Bu büyük oranda bundan sonra büyük bir deprem olasılığını azaltmıştır. Bunun oranı yüzde 20’nin altındadır. Bölgede artıçı depremler ise sürecektir. Bu deprem özellikle İstanköy adasında etkili olmuştur” dedi.
Bodrum’da yıkım görülmemesinin 2007 deprem yönetmeliğinin başarısı olduğunu dile getiren Prof. Dr. Ercan şöyle devam etti:
“AFERİN TÜRKİYE’NİN BİLİMİNE”
“Bu yönetmelikle sağlam yerde sağlam yapılar yapılmıştır. Türkiye büyük bir sınavdan başarı ile çıkmıştır. Bodrum’daki yapılar 6.6’lık bir depreme kadar dayanıklıdır. Ancak köylerdeki yığma yapılarda hasar görülebilir. Bodrum Kalesi’nin 6.3’lük bu depreme dayanabilmesi çok iyi bir şeydir. Bodrum Kalesi yıkılmadıysa, bölgedeki turustik tesislerin ve yazlık konutların yıkılması zaten beklenemez. Bodrum’un zemine topraktan oluşmamaktadır, kayadan oluşmaktadır. Bu denenle depremin yıkım gücü ‘5’ olmuştur. Eğer aynı deprem Doğu Anadolu’da olsaydı, yıkım gücü 8-9 olurdu. Deperimin süresi 16-17 saniyedir. Bu uzun bir süredir. Yıkım yapsa bu sürede yapardı. 1894 İstanbul Adalar depremi bu büyüklükteydi, o da 16 saniye sürmüştü, kapalı Çarşı ve camiler yıkılmıştı, ölümcül olmuştu. Türkiye’de yapı niteliği arttı. Gerek yer bilimcileri gerekse inşaat mühendisleri ve mimarları, ayrıca Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nı kutluyorum. Türkiye büyük bir sınavdan olumlu olarak geçmiştir. Aferin Türkiye’nin bilimine. Yazlıkçıların bölgeden kaçışmasına neden yoktur. Denize girebilirler. İki yıldır kötü olan turizme deprem yüzünden darbe vurulmasın.”
3 İLE 4 ATOM BOMBASI GÜCÜNDE
Depremin yaklaşık 3-4 atom bombası gücünde olduğunu belirten Prof. Dr. Ercan, “Bu depremin ana deprem olduğu, ardından daha büyük bir depremin gelmesinin şaşırtıcı olacağı kanısındayım. Artçı depremler gün boyu, ayrıca gelecek 3 hafta yoğun olarak sürecektir. Bunların büyüklükleri 5.2’ye dek varabilir” diye konuştu.
YAKIN GEÇMİŞTEKİ YIKICI DEPREMLER
Prof. Dr. Ercan, bu bölgede, yakın geçmişte yaşanan yıkıcı depremlerin 1926’da Finike’de 6.9, 1941’de Muğla’da 6.0, 1941’de Muğla’da 5.7, 1957’de Fethiye’de 7.1, 1956’da Köyceğiz’de 5.7, 1961’de Marmaris’te 6.5, 1969’da Fethiye’de 6.2, 2004’te Gökova’da (Bodrum) 5.5, 5.4, 5.0 olduğu bilgisini de verdi.
50 TRAFO HASAR GÖRDÜ
Gökova Körfezi merkezli 6.3 büyüklüğündeki depremden en fazla etkilenen yer olan Muğla’nın Bodrum ilçesinde bulunan 200 kadar elelektrik trafosundan yaklaşık 50’si hasar gördü. Trafoların hasar görmesi nedeniyle ilçedeki birçok yerde elektrik kesintisi meydana geldi.
Trafoların onarımı için ekipler harekete geçti. Büyük bölümünün onarınının tamamlandığı, diğerlerindeki çalışmaların sürdüğü belirtildi. Onarılan trafoların bulunduğu bölgelere tekrar elektrik verildiği kaydedildi.
KOS’TA 2 CAN KAYBI VAR BİRİSİ TÜRK
Yunanistan Güney Ege Eyaleti Valisi Yorgos Hacimarkos Yunan basınına yaptığı açıklamada, deprem sonrası İstanköy Adası'ndaki bir eğlence merkezinde duvarın çökmesi sonucu iki kişinin yaşamını yitirdiğini duyurdu. Vali; burada ölen iki kişiden birinin 30 yaşında Türk diğerinin ise 20 yaşında bir İsveçli olduğunu söyledi. Vali Hacimarkos, olayda yaralananların çoğunluğunun ise adadaki turistler olduğunu belirtti. Edinilen bilgiye göre; Ada'da sarsıntı sonrası Osmanlı döneminden kalan Defterdar Camisi'nin minaresi de yıkıldı. Ayrıca, Agios Nikolaos Katedrali'nin bir bölümü çöktü. (Kaynak:sözcü.com.tr)
20 Temmuz 2017 Perşembe
FETÖ, ilk kez ABD’nin terör raporunda
Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) ABD Dışişleri Bakanlığının yayınladığı terör raporunda ilk kez yer aldı.
ABD Dışişleri Bakanlığının yayınladığı Terörizm 2016 Ülkeler Raporu'nda FETÖ ilk kez yer aldı. Milli Güvenlik Kurulunun, FETÖ’yü 26 Mayıs 2016’da terör örgütü olarak tanımladığı belirtildi. Raporda, “Hükümet, 240‘tan fazla kişinin öldüğü, 2 bin 100‘den fazlasının yaralandığı 15 Temmuz'daki darbe girişiminden Gülen hareketini sorumlu tutuyor.” ifadesine yer verildi.
PYD YİNE TERÖR ÖRGÜTÜ OLARAK ANILMADI
PKK'nın, 2016'da Türkiye'de terör saldırıları düzenlemeye devam ettiğine dikkat çekilen raporda, Türk Silahlı Kuvvetlerinin (TSK) 2015 yılı Temmuz ayından bu yana 8 bin PKK teröristini öldürdüğü, yaraladığı ya da ele geçirdiği belirtildi. PKK saldırılarında şehit düşen güvenlik güçlerinin sayısının ise 750‘den fazla olduğu kaydedildi. PKK'nın uzantısı olan Kürdistan Özgürlük Şahinleri'nin (TAK) de güvenlik güçlerine, altyapılara ve turistik tesislere yönelik saldırılarını artırdığına işaret edildi.
Raporda PKK'nın Suriye uzantısı PYD/YPG terör örgütü olarak anılmazken ilgili bölümde şu ifadelere yer verildi:
“Türk hükümeti, ülke içindeki bazı örgütleri, terör örgütü ilan etti. Bu örgütler, Türk Hizbullahı, Türkiye Komünist Partisi/Marksist-Leninist (TKP-ML), Türkiye İşçi Köylü Kurtuluş Ordusu (TİKKO) ve Marksist Leninist Komünist Partisi (MLKP). Türkiye ayrıca Suriye merkezli Demokratik Birlik Partisini (PYD) ve partinin silahlı kanadı YPG'yi, PKK'yla yakın ilişki içindeki terör örgütleri olarak tanımlıyor.” (Kaynak:sözcü.com.tr)
ABD Dışişleri Bakanlığının yayınladığı Terörizm 2016 Ülkeler Raporu'nda FETÖ ilk kez yer aldı. Milli Güvenlik Kurulunun, FETÖ’yü 26 Mayıs 2016’da terör örgütü olarak tanımladığı belirtildi. Raporda, “Hükümet, 240‘tan fazla kişinin öldüğü, 2 bin 100‘den fazlasının yaralandığı 15 Temmuz'daki darbe girişiminden Gülen hareketini sorumlu tutuyor.” ifadesine yer verildi.
PYD YİNE TERÖR ÖRGÜTÜ OLARAK ANILMADI
PKK'nın, 2016'da Türkiye'de terör saldırıları düzenlemeye devam ettiğine dikkat çekilen raporda, Türk Silahlı Kuvvetlerinin (TSK) 2015 yılı Temmuz ayından bu yana 8 bin PKK teröristini öldürdüğü, yaraladığı ya da ele geçirdiği belirtildi. PKK saldırılarında şehit düşen güvenlik güçlerinin sayısının ise 750‘den fazla olduğu kaydedildi. PKK'nın uzantısı olan Kürdistan Özgürlük Şahinleri'nin (TAK) de güvenlik güçlerine, altyapılara ve turistik tesislere yönelik saldırılarını artırdığına işaret edildi.
Raporda PKK'nın Suriye uzantısı PYD/YPG terör örgütü olarak anılmazken ilgili bölümde şu ifadelere yer verildi:
“Türk hükümeti, ülke içindeki bazı örgütleri, terör örgütü ilan etti. Bu örgütler, Türk Hizbullahı, Türkiye Komünist Partisi/Marksist-Leninist (TKP-ML), Türkiye İşçi Köylü Kurtuluş Ordusu (TİKKO) ve Marksist Leninist Komünist Partisi (MLKP). Türkiye ayrıca Suriye merkezli Demokratik Birlik Partisini (PYD) ve partinin silahlı kanadı YPG'yi, PKK'yla yakın ilişki içindeki terör örgütleri olarak tanımlıyor.” (Kaynak:sözcü.com.tr)
Etiketler:
abd,
darbe,
fethullah gülen,
haber,
ohal
19 Temmuz 2017 Çarşamba
Başbakan Binali Yıldırım yeni kabineyi açıkladı! İşte yeni kabine
Ankara kulislerinde aylardır konuşulan kabine değişikliği bugün gerçekleştirildi. Başbakan Binali Yıldırım, Ak Saray'da Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüştükten sonra yeni kabineyi açıkladı. Kabinede flaş değişiklikler var. İşte detaylar...
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ak Saray'da Başbakan Binali Yıldırım'ı kabul etti. Görüşmede yeni kabine masaya yatırıldı. Görüşmenin ardından Başbakan Yıldırım, yeni kabineyi açıkladı. Kabineye 6 yeni bakan geldi, 5 bakanın da yeri değişti. Yeri değişenler arasında Adalet Bakanı Bekir Bozdağ da var.
11 KOLTUKTA DEĞİŞİKLİK
İşte yeni kabine;
Başbakan: Binali Yıldırım
Başbakan Yardımcıları: Bekir Bozdağ, Mehmet Şimşek, Fikri Işık, Recep Akdağ, Hakan Çavuşoğlu
Adalet Bakanı: Abdulhamit Gül
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı: Fatma Betül Sayan Kaya
Avrupa Birliği Bakanı: Ömer Çelik
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı: Faruk Özlü
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı: Jülide Sarıeroğlu
Çevre ve Şehircilik Bakanı: Mehmet Özhaseki
Dışişleri Bakanı: Mevlüt Çavuşoğlu
Ekonomi Bakanı: Nihat Zeybekçi
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı: Berat Albayrak
Gençlik ve Spor Bakanı: Osman Aşkın Bak
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı: Ahmet Eşref Fakıbaba
Gümrük ve Ticaret Bakanı: Bülent Tüfengci
İçişleri Bakanı: Süleyman Soylu
Kalkınma Bakanı: Lütfi Elvan
Kültür ve Turizm Bakanı: Numan Kurtulmuş
Maliye Bakanı: Naci Ağbal
Milli Eğitim Bakanı: İsmet Yılmaz
Milli Savunma Bakanı: Nurettin Canikli
Orman ve Su İşleri Bakanı: Veysel Eroğlu
Sağlık Bakanı: Ahmet Demircan
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı: Ahmet Arslan
GELENLER
– Hakan Çavuşoğlu (Başbakan Yardımcısı)
-Abdülhamit Gül (Adalet Bakanı)
– Jülide Sarıeroğlu (Çalışma Ve Şehircilik Bakanı)
– Osman Aşkın Bak (Gençlik Ve Spor Bakanı)
– Ahmet Eşref Fakıbaba ( Gıda ve Hayvancılık Bakanı)
– Ahmet Demircan (Sağlık Bakanı)
GİDENLER:
– Tuğrul Türkeş (Başbakan Yardımcısıydı)
– Akif Çağatay Kılıç (Gençlik ve Spor Bakanıydı)
– Mehmet Müezzinoğlu ( Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanıydı)
– Faruk Çelik (Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanıydı)
– Nabi Avcı (Maliye Bakanıydı)
– Veysi Kaynak ( Başbakan Yardımcısıydı)
GÖREVİ DEĞİŞENLER:
– Bekir Bozdağ, Adalet Bakanı'ydı Başbakan Yardımcısı oldu
– Numan Kurtulmuş, Başbakan Yardımcısıydı Kültür ve Turizm Bakanı oldu
– Recep Akdağ, Başbakan Yardımcısı Sağlık Bakanıydı Başbakan Yardımcısı oldu
– Fikri Işık, Milli Savunma Bakanıydı Başbakan Yardımcısı oldu
– Nurettin Canikli, Başbakan Yardımcısıydı Milli Savunma Bakanı oldu
ESKİ KABİNE ŞU ŞEKİLDEYDİ
BAŞBAKAN Binali YILDIRIM
BAŞBAKAN YARDIMCISI Nurettin CANİKLİ
BAŞBAKAN YARDIMCISI Mehmet ŞİMŞEK
BAŞBAKAN YARDIMCISI Numan KURTULMUŞ
BAŞBAKAN YARDIMCISI Yıldırım Tuğrul TÜRKEŞ
BAŞBAKAN YARDIMCISI Veysi KAYNAK
ADALET BAKANI Bekir BOZDAĞ
AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI Fatma Betül Sayan KAYA
AVRUPA BİRLİĞİ BAKANI Ömer ÇELİK
BİLİM SANAYİ ve TEKNOLOJİ BAKANI Faruk ÖZLÜ
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI Mehmet MÜEZZİNOĞLU
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI Mehmet ÖZHASEKİ
DIŞİŞLERİ BAKANI Mevlüt ÇAVUŞOĞLU
EKONOMİ BAKANI Nihat ZEYBEKCİ
ENERJİ ve TABİİ KAYNAKLAR BAKANI Berat ALBAYRAK
GENÇLİK ve SPOR BAKANI Akif Çağatay KILIÇ
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI Faruk ÇELİK
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI Bülent TÜFENKCİ
İÇİŞLERİ BAKANI Süleyman SOYLU
KALKINMA BAKANI Lütfi ELVAN
KÜLTÜR ve TURIZM BAKANI Nabi AVCI
MALİYE BAKANI Naci AĞBAL
MİLLİ EĞİTİM BAKANI İsmet YILMAZ
MİLLİ SAVUNMA BAKANI Fikri IŞIK
ORMAN ve SU İŞLERİ BAKANI Veysel EROĞLU
SAĞLIK BAKANI Recep AKDAĞ
ULAŞTIRMA, DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANI Ahmet ARSLAN
(Kaynak:sözcü.com.tr)
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ak Saray'da Başbakan Binali Yıldırım'ı kabul etti. Görüşmede yeni kabine masaya yatırıldı. Görüşmenin ardından Başbakan Yıldırım, yeni kabineyi açıkladı. Kabineye 6 yeni bakan geldi, 5 bakanın da yeri değişti. Yeri değişenler arasında Adalet Bakanı Bekir Bozdağ da var.
11 KOLTUKTA DEĞİŞİKLİK
İşte yeni kabine;
Başbakan: Binali Yıldırım
Başbakan Yardımcıları: Bekir Bozdağ, Mehmet Şimşek, Fikri Işık, Recep Akdağ, Hakan Çavuşoğlu
Adalet Bakanı: Abdulhamit Gül
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı: Fatma Betül Sayan Kaya
Avrupa Birliği Bakanı: Ömer Çelik
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı: Faruk Özlü
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı: Jülide Sarıeroğlu
Çevre ve Şehircilik Bakanı: Mehmet Özhaseki
Dışişleri Bakanı: Mevlüt Çavuşoğlu
Ekonomi Bakanı: Nihat Zeybekçi
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı: Berat Albayrak
Gençlik ve Spor Bakanı: Osman Aşkın Bak
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı: Ahmet Eşref Fakıbaba
Gümrük ve Ticaret Bakanı: Bülent Tüfengci
İçişleri Bakanı: Süleyman Soylu
Kalkınma Bakanı: Lütfi Elvan
Kültür ve Turizm Bakanı: Numan Kurtulmuş
Maliye Bakanı: Naci Ağbal
Milli Eğitim Bakanı: İsmet Yılmaz
Milli Savunma Bakanı: Nurettin Canikli
Orman ve Su İşleri Bakanı: Veysel Eroğlu
Sağlık Bakanı: Ahmet Demircan
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı: Ahmet Arslan
GELENLER
– Hakan Çavuşoğlu (Başbakan Yardımcısı)
-Abdülhamit Gül (Adalet Bakanı)
– Jülide Sarıeroğlu (Çalışma Ve Şehircilik Bakanı)
– Osman Aşkın Bak (Gençlik Ve Spor Bakanı)
– Ahmet Eşref Fakıbaba ( Gıda ve Hayvancılık Bakanı)
– Ahmet Demircan (Sağlık Bakanı)
GİDENLER:
– Tuğrul Türkeş (Başbakan Yardımcısıydı)
– Akif Çağatay Kılıç (Gençlik ve Spor Bakanıydı)
– Mehmet Müezzinoğlu ( Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanıydı)
– Faruk Çelik (Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanıydı)
– Nabi Avcı (Maliye Bakanıydı)
– Veysi Kaynak ( Başbakan Yardımcısıydı)
GÖREVİ DEĞİŞENLER:
– Bekir Bozdağ, Adalet Bakanı'ydı Başbakan Yardımcısı oldu
– Numan Kurtulmuş, Başbakan Yardımcısıydı Kültür ve Turizm Bakanı oldu
– Recep Akdağ, Başbakan Yardımcısı Sağlık Bakanıydı Başbakan Yardımcısı oldu
– Fikri Işık, Milli Savunma Bakanıydı Başbakan Yardımcısı oldu
– Nurettin Canikli, Başbakan Yardımcısıydı Milli Savunma Bakanı oldu
ESKİ KABİNE ŞU ŞEKİLDEYDİ
BAŞBAKAN Binali YILDIRIM
BAŞBAKAN YARDIMCISI Nurettin CANİKLİ
BAŞBAKAN YARDIMCISI Mehmet ŞİMŞEK
BAŞBAKAN YARDIMCISI Numan KURTULMUŞ
BAŞBAKAN YARDIMCISI Yıldırım Tuğrul TÜRKEŞ
BAŞBAKAN YARDIMCISI Veysi KAYNAK
ADALET BAKANI Bekir BOZDAĞ
AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI Fatma Betül Sayan KAYA
AVRUPA BİRLİĞİ BAKANI Ömer ÇELİK
BİLİM SANAYİ ve TEKNOLOJİ BAKANI Faruk ÖZLÜ
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI Mehmet MÜEZZİNOĞLU
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI Mehmet ÖZHASEKİ
DIŞİŞLERİ BAKANI Mevlüt ÇAVUŞOĞLU
EKONOMİ BAKANI Nihat ZEYBEKCİ
ENERJİ ve TABİİ KAYNAKLAR BAKANI Berat ALBAYRAK
GENÇLİK ve SPOR BAKANI Akif Çağatay KILIÇ
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI Faruk ÇELİK
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI Bülent TÜFENKCİ
İÇİŞLERİ BAKANI Süleyman SOYLU
KALKINMA BAKANI Lütfi ELVAN
KÜLTÜR ve TURIZM BAKANI Nabi AVCI
MALİYE BAKANI Naci AĞBAL
MİLLİ EĞİTİM BAKANI İsmet YILMAZ
MİLLİ SAVUNMA BAKANI Fikri IŞIK
ORMAN ve SU İŞLERİ BAKANI Veysel EROĞLU
SAĞLIK BAKANI Recep AKDAĞ
ULAŞTIRMA, DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANI Ahmet ARSLAN
(Kaynak:sözcü.com.tr)
FETÖ'nün 48 milyar lirası devletin kasasına girdi
Milli Güvenlik Kurulu'nun son toplantısında FETÖ başta olmak üzere terör örgütleri ile mücadele masaya yatırıldı. Kurula sunulan rapora göre immet, bağış gibi adlar altında, çoğu zaman baskı ve tehditle milletten elde ettiği haksız servet, yine millete iade edildi. Terör örgütünün 7.5 milyar liralık gayrimenkul, 41 milyar liralık şirket varlığı olmak üzere toplam 48 milyar lirası devlete geçti.
Milli Güvenlik Kurulu'nun son toplantısında FETÖ başta olmak üzere terör örgütleri ile mücadele masaya yatırıldı. Kurula sunulan FETÖ Raporu'nda, mücadelede gelinen nokta kapsamlı olarak değerlendirildi. FETÖ'nün gücünün kırılması sürecinde en fazla mesafe alınan alan olarak "finans" boyutu ön plana çıktı. FETÖ'nün, himmet, bağış gibi adlar altında, çoğu zaman baskı ve tehditle milletten elde ettiği haksız servet, yine millete iade edildi. Terör örgütünün 7.5 milyar liralık gayrimenkul, 41 milyar liralık şirket varlığı olmak üzere toplam 48 milyar lirası devlete geçti.
Dudak uçuklatan servet
Sabah Gazetesi'nin haberine göre, 15 Temmuz hain darbe girişiminin ardından kararlılıkla sürdürülen FETÖ ile mücadelede, bugüne kadar örgütün 7.5 milyar liralık gayrimenkulüne el konuldu. Ayrıca, FETÖ ile bağlantılı 966 şirketin kayyuma devredilen aktif toplamı da 41 milyar lira olarak hesaplandı. Böylece toplamda, yaklaşık 15 milyar dolarlık varlığının FETÖ terör örgütü tarafından kullanılması önlendi.
Dış ayağı da inceleniyor
MGK'daki değerlendirmede, FETÖ ile mücadelenin dış ayağı üzerinde de duruldu. FETÖ lobisinin faaliyetlerinin önlenmesi noktasında, özellikle darbe yargılamalarının sonuçlanmasının önemine işaret edildi. Kesinleşmiş yargı kararları, gerekçeleri ve eklerindeki belgelerin, uluslararası alanda FETÖ'nün etkisizleştirilmesi ve elebaşının iade sürecini hızlandırabileceği sonucuna varıldı. Bu aşamada Yargıtay'ın, Erzurum'daki FETÖ davasında, gerekçeli kararını açıklamış olması yeni bir aşama olarak görülüyor. Yargıtay, darbenin FETÖ tarafından tasarlanıp uygulandığını, ByLock'un örgütün gizli haberleşme kanalı olduğunu tüm yönleri ve gerekçeleri ile somut bir karara bağladı. Devam etmekte olan davaların önemli bölümünün yıl sonuna kadar sonuçlanmasının beklendiği, mahkemelerden çıkacak kararların tercümesi üzerinden, FETÖ'cüleri himaye eden ülkeler nezdinde diplomatik ve hukuki zeminde takiplerin sıkılaştırılması planlanıyor.
50 bin 344 kişi tutuklandı
FETÖ ile yürütülen yoğun mücadele kapsamında kamuda büyük bir temizlik yapıldı. Bu güne kadar kamudan 111 bin 240 kişi ihraç edilirken, 33 bin 180 kişi açığa alınarak görevinden uzaklaştırıldı. Hain darbe girişiminin püskürtülmesinin ardından 168 bin 977 kişi hakkında hukuki işlem yapıldı. Soruşturmalar çerçevesinde gözaltına alınan 50 bin 344 kişi tutuklandı. 47 bin 136 kişi adli kontrol şartı ile serbest bırakıldı.
Halen 55 bin 495 kişi ise tutuksuz olarak yargılanıyor. 7 bin 605 şüpheli hakkında ise FETÖ üyeliğinden yakalama kararı bulunuyor.
En önemli gelir kaynağı Türkiye
MGK'daki sunumlarda, FETÖ'nün en önemli gelir kaynağının Türkiye olduğu, esnaf ve işadamlarından sağlanan paraların yurtdışına transfer edildiği, bu musluğun kesildiği vurgulandı. FETÖ okulları için her bir ilde farklı iş ve meslek gruplarından, örgüte mensup isimler tarafından "himmet" tahsil edildiği ve genelde nakit olarak ülke dışına çıkarıldığı tespitine yer verildi.Sabah
Milli Güvenlik Kurulu'nun son toplantısında FETÖ başta olmak üzere terör örgütleri ile mücadele masaya yatırıldı. Kurula sunulan FETÖ Raporu'nda, mücadelede gelinen nokta kapsamlı olarak değerlendirildi. FETÖ'nün gücünün kırılması sürecinde en fazla mesafe alınan alan olarak "finans" boyutu ön plana çıktı. FETÖ'nün, himmet, bağış gibi adlar altında, çoğu zaman baskı ve tehditle milletten elde ettiği haksız servet, yine millete iade edildi. Terör örgütünün 7.5 milyar liralık gayrimenkul, 41 milyar liralık şirket varlığı olmak üzere toplam 48 milyar lirası devlete geçti.
Dudak uçuklatan servet
Sabah Gazetesi'nin haberine göre, 15 Temmuz hain darbe girişiminin ardından kararlılıkla sürdürülen FETÖ ile mücadelede, bugüne kadar örgütün 7.5 milyar liralık gayrimenkulüne el konuldu. Ayrıca, FETÖ ile bağlantılı 966 şirketin kayyuma devredilen aktif toplamı da 41 milyar lira olarak hesaplandı. Böylece toplamda, yaklaşık 15 milyar dolarlık varlığının FETÖ terör örgütü tarafından kullanılması önlendi.
Dış ayağı da inceleniyor
MGK'daki değerlendirmede, FETÖ ile mücadelenin dış ayağı üzerinde de duruldu. FETÖ lobisinin faaliyetlerinin önlenmesi noktasında, özellikle darbe yargılamalarının sonuçlanmasının önemine işaret edildi. Kesinleşmiş yargı kararları, gerekçeleri ve eklerindeki belgelerin, uluslararası alanda FETÖ'nün etkisizleştirilmesi ve elebaşının iade sürecini hızlandırabileceği sonucuna varıldı. Bu aşamada Yargıtay'ın, Erzurum'daki FETÖ davasında, gerekçeli kararını açıklamış olması yeni bir aşama olarak görülüyor. Yargıtay, darbenin FETÖ tarafından tasarlanıp uygulandığını, ByLock'un örgütün gizli haberleşme kanalı olduğunu tüm yönleri ve gerekçeleri ile somut bir karara bağladı. Devam etmekte olan davaların önemli bölümünün yıl sonuna kadar sonuçlanmasının beklendiği, mahkemelerden çıkacak kararların tercümesi üzerinden, FETÖ'cüleri himaye eden ülkeler nezdinde diplomatik ve hukuki zeminde takiplerin sıkılaştırılması planlanıyor.
50 bin 344 kişi tutuklandı
FETÖ ile yürütülen yoğun mücadele kapsamında kamuda büyük bir temizlik yapıldı. Bu güne kadar kamudan 111 bin 240 kişi ihraç edilirken, 33 bin 180 kişi açığa alınarak görevinden uzaklaştırıldı. Hain darbe girişiminin püskürtülmesinin ardından 168 bin 977 kişi hakkında hukuki işlem yapıldı. Soruşturmalar çerçevesinde gözaltına alınan 50 bin 344 kişi tutuklandı. 47 bin 136 kişi adli kontrol şartı ile serbest bırakıldı.
Halen 55 bin 495 kişi ise tutuksuz olarak yargılanıyor. 7 bin 605 şüpheli hakkında ise FETÖ üyeliğinden yakalama kararı bulunuyor.
En önemli gelir kaynağı Türkiye
MGK'daki sunumlarda, FETÖ'nün en önemli gelir kaynağının Türkiye olduğu, esnaf ve işadamlarından sağlanan paraların yurtdışına transfer edildiği, bu musluğun kesildiği vurgulandı. FETÖ okulları için her bir ilde farklı iş ve meslek gruplarından, örgüte mensup isimler tarafından "himmet" tahsil edildiği ve genelde nakit olarak ülke dışına çıkarıldığı tespitine yer verildi.Sabah
18 Temmuz 2017 Salı
İstanbul Valiliği ve AKOM'dan uyarı
İstanbul'da sağanak yağış hayatı olumsuz etkiledi. AKOM, meydana gelebilecek su baskını ve sel nedeniyle vatandaşları uyardı. İstanbul Valiliği de zorunlu olmadıkça özel araçla trafiğe çıkılmamasını istedi.
Meteoroloji Genel Müdürlüğü'nün Marmara Bölgesi için uyarıların ardından, İstanbul’da şiddetli yağış etkili oldu.
Sağanak yağış nedeniyle caddeleri su bastı, trafik kilitlendi.
Aşırı yağışın ardından Avrasya Tüneli Anadolu-Avrupa Yönü olumsuz hava koşulları nedeniyle geçici süreyle trafiğe kapatıldı.
Şehirde birçok kavşak ve viyadük sular altında kalırken, aşırı yağış nedeniyle trafikte seyretmeye çalışan bazı metrobüslerin içine su doldu, kimi metro, metrobüs, duraklarını su bastı.
Sabah saatlerinde işe gitmek için evlerinden çıkan vatandaşlar zor anlar yaşadı.
Yaşanan son gelimelerle ilgili İstanbul Valisi Vasip Şahin ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş İstanbul Büyükşehir Belediyesi Afet Koordinasyon Merkezi'nde (AKOM) düzenlenen basın toplantısında konuştu.
"SAAT 14.00'TEN SONRA YENİ YAĞIŞ BEKLENİYOR"
Vali Şahin, saat 14.00'ten sonra yeniden bir yağışın beklendiğini ve akşam saatlerine kadar sürmesinin tahmin edildiğini söyledi.
Ciddi sıkıntı yaşanan bir bölge olmadığını da söyleyen Şahin, şunları kaydetti:
Yaşanan sıkıntılara ekipler müdahale ediyor. Birkaç noktada çalışmalar yoğunlaştı. Bazı altgeçitlerde fiziki yapı ve aşırı yağış nedeniyle su birikmeleri oldu. Ekipler bu noktalara hızla müdahale ediyor. Trafik akışının düzenlenmesi için ekipler görev başında. Trafiğin rahat akışı için çalışılıyor. Vatandaşlarımızdan ricamız, yağış akşama kadar devam edecek, trafiğe zorunlu olmadıkça özel araçlarıyla çıkmamaları ve toplu taşıma araçlarını kullanmaları. Bu uzun yıllardır yaşanmayan ölçüde bir yağış. Bunları inşallah hızla telafi edeceğiz."
"DAHA CİDDİ YAĞIŞ BEKLENİYOR"
İstanbul'un normal yağışın çok üzerinde bir yağış aldığını belirten Kadir Topbaş ise "Bir saatte metrekareye 65-110 kilogram yağış düştü" dedi.
Vali Şahin'in saat 14.00'te beklendiğini söylediği yağışın "daha ciddi" olacağını belirten Topbaş, "Toprak doyduğu için yağacak yağmur çukur bölgelere inebilir. Hassasiyet gösterilirse bu sıkıntıyı aşarız" diye konuştu.
"CAN KAYBI YOK"
Su basmanı seviyesinin altında inşa edilen konutların boşaltıldığını ve burada yaşayanların otellere yerleştirildiğini söyleyen İBB Başkanı, herhangi bir can kaybı yaşanmadığını bilgisini verdi. Topbaş Avrasya Tüneli'nin de tek yönlü kapatıldığını Asya'dan Avrupa yönüne geçişte bir sıkıntı yaşanmadığını da dile getirdi.
"SEL RİSKİ VE FIRTINAYA DİKKAT"
AKOM su baskını ve sel olabileceği konusunda uyarıda bulundu. AKOM'un hesabından atılan tweette ''#İstanbul bugün sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı. SEL RİSKİ ve FIRTINAYA DİKKAT! Yağmur ile birlikte hava serinliyor'' denildi.
İSTANBUL VALİLİĞİ'NDEN UYARI
İstanbul Valiliği'nden de bir uyarı geldi. Twitter hesabından yapılan açıklamada, "Bugün ilimiz yoğun yağış aldığından ulaşımda sıkıntı yaşanmaması için zorunlu olmadıkça özel araçlarla trafiğe çıkılmaması rica olunur" denildi.
YAĞIŞ NE KADAR SÜRECEK?
İstanbul'da gece saatlerinden itibaren etkili olan ve sağanağın, öğlen saatlerinde etkisini artırıp, akşama kadar fırtına şeklinde devam etmesi bekleniyor.
METREKAREYE 65 KİLOGRAM
Temmuz ayı ortalaması metrekareye 30 kilogram olan İstanbul'da bir saat içerisinde metrekareye 65 kilogram yağış düştüğü belirtiliyor. Bazı yerlerde ortalamanın 100 kilograma kadar çıkabileceği öngörülüyor. ntvmsnc
Sağanak yağış nedeniyle caddeleri su bastı, trafik kilitlendi.
Aşırı yağışın ardından Avrasya Tüneli Anadolu-Avrupa Yönü olumsuz hava koşulları nedeniyle geçici süreyle trafiğe kapatıldı.
Şehirde birçok kavşak ve viyadük sular altında kalırken, aşırı yağış nedeniyle trafikte seyretmeye çalışan bazı metrobüslerin içine su doldu, kimi metro, metrobüs, duraklarını su bastı.
Sabah saatlerinde işe gitmek için evlerinden çıkan vatandaşlar zor anlar yaşadı.
Yaşanan son gelimelerle ilgili İstanbul Valisi Vasip Şahin ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş İstanbul Büyükşehir Belediyesi Afet Koordinasyon Merkezi'nde (AKOM) düzenlenen basın toplantısında konuştu.
"SAAT 14.00'TEN SONRA YENİ YAĞIŞ BEKLENİYOR"
Vali Şahin, saat 14.00'ten sonra yeniden bir yağışın beklendiğini ve akşam saatlerine kadar sürmesinin tahmin edildiğini söyledi.
Ciddi sıkıntı yaşanan bir bölge olmadığını da söyleyen Şahin, şunları kaydetti:
Yaşanan sıkıntılara ekipler müdahale ediyor. Birkaç noktada çalışmalar yoğunlaştı. Bazı altgeçitlerde fiziki yapı ve aşırı yağış nedeniyle su birikmeleri oldu. Ekipler bu noktalara hızla müdahale ediyor. Trafik akışının düzenlenmesi için ekipler görev başında. Trafiğin rahat akışı için çalışılıyor. Vatandaşlarımızdan ricamız, yağış akşama kadar devam edecek, trafiğe zorunlu olmadıkça özel araçlarıyla çıkmamaları ve toplu taşıma araçlarını kullanmaları. Bu uzun yıllardır yaşanmayan ölçüde bir yağış. Bunları inşallah hızla telafi edeceğiz."
"DAHA CİDDİ YAĞIŞ BEKLENİYOR"
İstanbul'un normal yağışın çok üzerinde bir yağış aldığını belirten Kadir Topbaş ise "Bir saatte metrekareye 65-110 kilogram yağış düştü" dedi.
Vali Şahin'in saat 14.00'te beklendiğini söylediği yağışın "daha ciddi" olacağını belirten Topbaş, "Toprak doyduğu için yağacak yağmur çukur bölgelere inebilir. Hassasiyet gösterilirse bu sıkıntıyı aşarız" diye konuştu.
"CAN KAYBI YOK"
Su basmanı seviyesinin altında inşa edilen konutların boşaltıldığını ve burada yaşayanların otellere yerleştirildiğini söyleyen İBB Başkanı, herhangi bir can kaybı yaşanmadığını bilgisini verdi. Topbaş Avrasya Tüneli'nin de tek yönlü kapatıldığını Asya'dan Avrupa yönüne geçişte bir sıkıntı yaşanmadığını da dile getirdi.
"SEL RİSKİ VE FIRTINAYA DİKKAT"
AKOM su baskını ve sel olabileceği konusunda uyarıda bulundu. AKOM'un hesabından atılan tweette ''#İstanbul bugün sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı. SEL RİSKİ ve FIRTINAYA DİKKAT! Yağmur ile birlikte hava serinliyor'' denildi.
İSTANBUL VALİLİĞİ'NDEN UYARI
İstanbul Valiliği'nden de bir uyarı geldi. Twitter hesabından yapılan açıklamada, "Bugün ilimiz yoğun yağış aldığından ulaşımda sıkıntı yaşanmaması için zorunlu olmadıkça özel araçlarla trafiğe çıkılmaması rica olunur" denildi.
YAĞIŞ NE KADAR SÜRECEK?
İstanbul'da gece saatlerinden itibaren etkili olan ve sağanağın, öğlen saatlerinde etkisini artırıp, akşama kadar fırtına şeklinde devam etmesi bekleniyor.
METREKAREYE 65 KİLOGRAM
Temmuz ayı ortalaması metrekareye 30 kilogram olan İstanbul'da bir saat içerisinde metrekareye 65 kilogram yağış düştüğü belirtiliyor. Bazı yerlerde ortalamanın 100 kilograma kadar çıkabileceği öngörülüyor. ntvmsnc
İstanbul yağmura teslim
İstanbul'da gece saatlerinden itibaren etkili olan yağış, sabah saatlerinde şiddetini artırdı. Şiddetli yağış nedeniyle su baskınları oluşurken, trafikte de kilitlenmeler yaşandı. Aşırı yağışın ardından Avrasya Tüneli Anadolu-Avrupa Yönü geçici süreyle trafiğe kapatıldı. İBB, metrekareye 65 kilogram yağış düştüğünü bildirdi. Sağanağın, öğlen saatlerinde etkisini artırıp, akşama kadar fırtına şeklinde devam etmesi bekleniyor.
İstanbul genelinde etkili olan sağanak, kentte hayatı olumsuz etkiledi.
Sabah saatlerinde etkili olan gök gürültülü şiddetli yağış nedeniyle yollarda su birikintileri oluşurken sürücüler zor anlar yaşadı, trafik durma noktasına geldi.
Yollarda meydana gelen su birikintisi nedeniyle araçlar ilerleyemezken, birçok araç yolda kaldı. Sağanak, yol üzerindeki bazı ağaç ve direkleri de devirdi.
Şehrin ana arterlerinde trafik tıkanırken, toplu taşımada da kent genelinde aksama yaşandı.
Kentte ulaşımda yaşanan sorunların dışında birçok işyeri, çarşı ve iş hanını su bastı.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Afet Koordinasyon Merkezi (AKOM) tarafından da kentin serin ve yağışlı havanın etkisi altında olduğu belirtilerek, fırtına şeklindeki yağışların sel ve su baskınlarına neden olabileceği uyarısı yapıldı.
Yağmura yakalanan bazı vatandaşlar üst geçitlerin altına, bina saçaklarına ve otobüs duraklarına sığındı.
Şehirde birçok kavşak ve viyadük sular altında kalırken, aşırı yağış nedeniyle trafikte seyretmeye çalışan bazı metrobüslerin içine su doldu, kimi metro, metrobüs, duraklarını su bastı.
AVRASYA TÜNELİ KAPATILDI
Aşırı yağışın ardından Avrasya Tüneli Anadolu-Avrupa Yönü olumsuz hava koşulları nedeniyle geçici süreyle trafiğe kapatıldı.
Yağışın öğlen saatlerine doğru kent genelinde etkisini artırması ve akşam saatlerine kadar fırtına eşliğinde devam etmesi bekleniyor.
VALİLİKTEN UYARI
İstanbul Valiliği, sosyal medya hesabında, "Bugün ilimiz yoğun yağış aldığından ulaşımda sıkıntı yaşanmaması için zorunlu olmadıkça özel araçlarla trafiğe çıkılmaması rica olunur" uyarısında bulundu.
Bu arada kentte hava ulaşımında da aksamalar yaşandı.
METREKAREYE 65 KİLOGRAM YAĞIŞ
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB), metrekareye 65 kilogram yağış düştüğünü bildirdi. (ntvmsnc)
İstanbul genelinde etkili olan sağanak, kentte hayatı olumsuz etkiledi.
Sabah saatlerinde etkili olan gök gürültülü şiddetli yağış nedeniyle yollarda su birikintileri oluşurken sürücüler zor anlar yaşadı, trafik durma noktasına geldi.
Yollarda meydana gelen su birikintisi nedeniyle araçlar ilerleyemezken, birçok araç yolda kaldı. Sağanak, yol üzerindeki bazı ağaç ve direkleri de devirdi.
Şehrin ana arterlerinde trafik tıkanırken, toplu taşımada da kent genelinde aksama yaşandı.
Kentte ulaşımda yaşanan sorunların dışında birçok işyeri, çarşı ve iş hanını su bastı.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Afet Koordinasyon Merkezi (AKOM) tarafından da kentin serin ve yağışlı havanın etkisi altında olduğu belirtilerek, fırtına şeklindeki yağışların sel ve su baskınlarına neden olabileceği uyarısı yapıldı.
Yağmura yakalanan bazı vatandaşlar üst geçitlerin altına, bina saçaklarına ve otobüs duraklarına sığındı.
Şehirde birçok kavşak ve viyadük sular altında kalırken, aşırı yağış nedeniyle trafikte seyretmeye çalışan bazı metrobüslerin içine su doldu, kimi metro, metrobüs, duraklarını su bastı.
AVRASYA TÜNELİ KAPATILDI
Aşırı yağışın ardından Avrasya Tüneli Anadolu-Avrupa Yönü olumsuz hava koşulları nedeniyle geçici süreyle trafiğe kapatıldı.
Yağışın öğlen saatlerine doğru kent genelinde etkisini artırması ve akşam saatlerine kadar fırtına eşliğinde devam etmesi bekleniyor.
VALİLİKTEN UYARI
İstanbul Valiliği, sosyal medya hesabında, "Bugün ilimiz yoğun yağış aldığından ulaşımda sıkıntı yaşanmaması için zorunlu olmadıkça özel araçlarla trafiğe çıkılmaması rica olunur" uyarısında bulundu.
Bu arada kentte hava ulaşımında da aksamalar yaşandı.
METREKAREYE 65 KİLOGRAM YAĞIŞ
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB), metrekareye 65 kilogram yağış düştüğünü bildirdi. (ntvmsnc)
14 Temmuz 2017 Cuma
100 TL ve 50 TL'lik banknotlarda imzalar değişiyor
Yenilenecek olan 100 TL ve 50 TL banknotlarında Merkez Bankası Başkanı Murat Çetinkaya ile birlikte başkan yardımcıları Murat Uysal ve Emrah Şener'in imzaları yer alacak.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) III. tertip 100 TL ve 50 TL banknotların imzalarında değişiklik yapıldığını açıkladı. Banknotlardaki imzalar Başkan Murat Çetinkaya ile birlikte; 100 TL banknotlarda Başkan Yardımcısı Murat Uysal'a, 50 TL banknotlarda Başkan Yardımcısı Dr. Emrah Şener'e ait olacak şekilde yeniden düzenlendi.
Görünümleri aynı kalacak
Banknotlar imzalar dışında boyutları, ön ve arka yüz kompozisyonları ile genel nitelik ve görünümleri bakımından I. ve II. tertipleriyle tamamen aynı olacak. E-9 Emisyon Grubu III. tertip 100 TL ve 50 TL banknotlar 17 Temmuz 2017 tarihinden itibaren tedavüle verilecek.
TCMB, III. tertip 200 TL, 10 TL ve 5 TL banknotları 27 Mart 2017 tarihinde tedavüle çıkarılmış, 100 TL, 50 TL ve 20 TL banknotlara ilişkin duyurunun daha sonra yapılacağını duyurmuştu. cnntürk
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) III. tertip 100 TL ve 50 TL banknotların imzalarında değişiklik yapıldığını açıkladı. Banknotlardaki imzalar Başkan Murat Çetinkaya ile birlikte; 100 TL banknotlarda Başkan Yardımcısı Murat Uysal'a, 50 TL banknotlarda Başkan Yardımcısı Dr. Emrah Şener'e ait olacak şekilde yeniden düzenlendi.
Görünümleri aynı kalacak
Banknotlar imzalar dışında boyutları, ön ve arka yüz kompozisyonları ile genel nitelik ve görünümleri bakımından I. ve II. tertipleriyle tamamen aynı olacak. E-9 Emisyon Grubu III. tertip 100 TL ve 50 TL banknotlar 17 Temmuz 2017 tarihinden itibaren tedavüle verilecek.
TCMB, III. tertip 200 TL, 10 TL ve 5 TL banknotları 27 Mart 2017 tarihinde tedavüle çıkarılmış, 100 TL, 50 TL ve 20 TL banknotlara ilişkin duyurunun daha sonra yapılacağını duyurmuştu. cnntürk
13 Temmuz 2017 Perşembe
Uyumsoft yatırımlara hız verdi, %65 büyüdü
15 Temmuz hain darbe girişiminin ardından geçen bir yılı değerlendiren Uyumsoft Bilgi Sistemleri ve Teknolojileri AŞ Başkanı Mehmet Önder, “yine, yeni, yeniden daha güçlü Türkiye” için Uyumsoft olarak yatırımlara hız verdiklerini ve aradan geçen bir yılda %65 büyüme gösterdiklerini açıkladı.
Hain darbe girişimi sırasında, milletimizin meydanlara inerek kahramanlık destanı yazdıklarını vurgulayan Mehmet Önder, şunları söyledi: “15 Temmuz hain darbe girişiminde şehitlerimiz ve gazilerimiz oldu. Şehitlerimize Allah’tan rahmet yakınlarına ve milletimize başsağlığı dilerken, gazilerimize geçmiş olsun diyoruz. Millet olarak, hain darbe girişimde tankların karşısına geçerek, dimdik ayakta durduk. Ertesi gün ve devam eden günlerde kaos ortamına izin vermeyip, hiçbir şey olmamış gibi işlerimize gittik. Uyumsoft olarak o tarihte bize düşen milli görev, işleyen bir ekonomi için ülkemizdeki işletmeleri, işlerini geliştirecek kurumsal sistemlerle desteklemekti. Darbe girişiminin hemen ardından bir kampanya düzenleyerek, ERP lisans ücretlerimizi sıfırladık. Firmamızın 3 milyon Euro’luk lisans gelirinden feragat ettiği kampanyamıza, iş dünyası yoğun ilgi gösterdi. Uyumsoft olarak, ülkemizin geleceğine güveniyoruz. Çalışanlarımız ve ekosistemimizde yer alan iş ve çözüm ortaklarımız ile yatırımlarımızı aralıksız sürdürerek, işletmelerimize değer katmaya devam edeceğiz. Bizi güçsüz bırakmaya gayret edenlere inat, daima ve her zaman daha güçlü ve dimdik ayakta olacağız” dedi.
Ülkemizin her alandaki verisi, çok değerli ve kıymetlidir
Ülkemizin her alandaki verisinin çok değerli ve kıymetli olduğunu kaydeden Mehmet Önder, konuşmasına şöyle devam etti: “15 Temmuz 2016, dünyayı ve Türkiye’yi algılama, anlama, anlamlandırma, adlandırma ve kendimizi konumlandırmada tüm ezberlerimizin bozulduğu tarihtir. Artık, dünya sisteminin doğrularının, alışkanlıklarının, kabullerinin, kavramlarının kendi tanımlarımızla değiştirilmesi gerektiğinin idrakidir. 15 Temmuz hain darbe girişiminin ardından, ülkemizin iktisadi ve sosyal verisinin de; en az askeri ve siyasi verisi kadar stratejik olduğu bir kez daha gözler önüne serildi. Ülkemizde, milli olma hassasiyeti arttı ve kurumlar bu konudaki çalışmalarını hızlandırdı. Son bir yılda daha yoğun ortak toplantılar yapılarak, fikirler ve projeler değerlendirilmeye başlandı. Önümüzdeki yıllarda, bu çalışmaların, ürünlere ve hizmetlere dönüşmüş sonuçlarını almaya başlayacağız. Bu ürünleri ve hizmetleri, ülkemizin yanı sıra, bulunduğumuz coğrafyaya da ihraç edeceğiz. Biz, kamu ve sivil toplum kurumlarına ve iş dünyasına yönelik kurumsal takip sistemleri geliştirmek, yerleştirmek ve sürdürmek üzere enformasyon teknolojileri alanında çalışan bir firmayız. Uyumsoft olarak, ülkemizin enformatik dönüşümüne katkı sağlamak için yapılanmamızı ve çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Türkiye’nin yerli ve milli yazılım firması olarak, gerek iş ve çözüm ortaklarımız, gerek kamu kurum ve kuruluşları, gerek üniversite- sanayi işbirliği kapsamında birçok çalışmayı eş zamanlı yürütüyoruz. Geçen yılın Temmuz ayından bu yılın Temmuz ayına geçen bir yılda, yatırımlarımızı arttırarak ekosistem ve ciroda %65 büyüme gösterdik. Yatırımlarımıza, bu yılın ikinci yarısında da devam edeceğiz” şeklinde konuştu.
Hain darbe girişimi sırasında, milletimizin meydanlara inerek kahramanlık destanı yazdıklarını vurgulayan Mehmet Önder, şunları söyledi: “15 Temmuz hain darbe girişiminde şehitlerimiz ve gazilerimiz oldu. Şehitlerimize Allah’tan rahmet yakınlarına ve milletimize başsağlığı dilerken, gazilerimize geçmiş olsun diyoruz. Millet olarak, hain darbe girişimde tankların karşısına geçerek, dimdik ayakta durduk. Ertesi gün ve devam eden günlerde kaos ortamına izin vermeyip, hiçbir şey olmamış gibi işlerimize gittik. Uyumsoft olarak o tarihte bize düşen milli görev, işleyen bir ekonomi için ülkemizdeki işletmeleri, işlerini geliştirecek kurumsal sistemlerle desteklemekti. Darbe girişiminin hemen ardından bir kampanya düzenleyerek, ERP lisans ücretlerimizi sıfırladık. Firmamızın 3 milyon Euro’luk lisans gelirinden feragat ettiği kampanyamıza, iş dünyası yoğun ilgi gösterdi. Uyumsoft olarak, ülkemizin geleceğine güveniyoruz. Çalışanlarımız ve ekosistemimizde yer alan iş ve çözüm ortaklarımız ile yatırımlarımızı aralıksız sürdürerek, işletmelerimize değer katmaya devam edeceğiz. Bizi güçsüz bırakmaya gayret edenlere inat, daima ve her zaman daha güçlü ve dimdik ayakta olacağız” dedi.
Ülkemizin her alandaki verisi, çok değerli ve kıymetlidir
Ülkemizin her alandaki verisinin çok değerli ve kıymetli olduğunu kaydeden Mehmet Önder, konuşmasına şöyle devam etti: “15 Temmuz 2016, dünyayı ve Türkiye’yi algılama, anlama, anlamlandırma, adlandırma ve kendimizi konumlandırmada tüm ezberlerimizin bozulduğu tarihtir. Artık, dünya sisteminin doğrularının, alışkanlıklarının, kabullerinin, kavramlarının kendi tanımlarımızla değiştirilmesi gerektiğinin idrakidir. 15 Temmuz hain darbe girişiminin ardından, ülkemizin iktisadi ve sosyal verisinin de; en az askeri ve siyasi verisi kadar stratejik olduğu bir kez daha gözler önüne serildi. Ülkemizde, milli olma hassasiyeti arttı ve kurumlar bu konudaki çalışmalarını hızlandırdı. Son bir yılda daha yoğun ortak toplantılar yapılarak, fikirler ve projeler değerlendirilmeye başlandı. Önümüzdeki yıllarda, bu çalışmaların, ürünlere ve hizmetlere dönüşmüş sonuçlarını almaya başlayacağız. Bu ürünleri ve hizmetleri, ülkemizin yanı sıra, bulunduğumuz coğrafyaya da ihraç edeceğiz. Biz, kamu ve sivil toplum kurumlarına ve iş dünyasına yönelik kurumsal takip sistemleri geliştirmek, yerleştirmek ve sürdürmek üzere enformasyon teknolojileri alanında çalışan bir firmayız. Uyumsoft olarak, ülkemizin enformatik dönüşümüne katkı sağlamak için yapılanmamızı ve çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Türkiye’nin yerli ve milli yazılım firması olarak, gerek iş ve çözüm ortaklarımız, gerek kamu kurum ve kuruluşları, gerek üniversite- sanayi işbirliği kapsamında birçok çalışmayı eş zamanlı yürütüyoruz. Geçen yılın Temmuz ayından bu yılın Temmuz ayına geçen bir yılda, yatırımlarımızı arttırarak ekosistem ve ciroda %65 büyüme gösterdik. Yatırımlarımıza, bu yılın ikinci yarısında da devam edeceğiz” şeklinde konuştu.
İstanbul'da 15 ve 16 Temmuz'da ulaşım ücretsiz
İstanbul'da 15 ve 16 Temmuz tarihlerinde toplu taşıma iki gün boyunca ücretsiz olacak.
15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü dolayısıyla 15-16 Temmuz'da İstanbul'da toplu taşıma ücretsiz olacak.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, 15 Temmuz Şehitler Köprüsü'nün yan tarafında inşa edilen 15 Temmuz Şehitler Abidesi'ni ziyaret edip incelemelerde bulundu.
Topbaş, burada gazetecilere yaptığı açıklamada, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) hain darbe girişiminin yıl dönümünde, 15-16 Temmuz tarihlerinde kentte toplu taşıma araçlarının ücretsiz hizmet vereceğini belirtti.
Kadir Topbaş, 15 Temmuz saat 06:00'dan, 17 Temmuz saat 06:00'ya kadar toplu taşıma araçlarının ücretsiz hizmet vereceğini söyledi.
Ücretsiz toplu taşıma kararına ilişkin İstanbul Büyükşehir Belediyesi Meclisinin karar alması bekleniyor. ntvmsnc
15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü dolayısıyla 15-16 Temmuz'da İstanbul'da toplu taşıma ücretsiz olacak.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, 15 Temmuz Şehitler Köprüsü'nün yan tarafında inşa edilen 15 Temmuz Şehitler Abidesi'ni ziyaret edip incelemelerde bulundu.
Topbaş, burada gazetecilere yaptığı açıklamada, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) hain darbe girişiminin yıl dönümünde, 15-16 Temmuz tarihlerinde kentte toplu taşıma araçlarının ücretsiz hizmet vereceğini belirtti.
Kadir Topbaş, 15 Temmuz saat 06:00'dan, 17 Temmuz saat 06:00'ya kadar toplu taşıma araçlarının ücretsiz hizmet vereceğini söyledi.
Ücretsiz toplu taşıma kararına ilişkin İstanbul Büyükşehir Belediyesi Meclisinin karar alması bekleniyor. ntvmsnc
Kurşunlu Şelalesi kurudu
Antalya'da dünyaca ünlü doğa harikalarından Kurşunlu Şelalesi, bölgedeki 3 bine yakın kaçak sondaj kuyusu ve bu yıl yağışların az olması nedeniyle neredeyse tamamen kurudu. Akıllara hep pozitif anlamda kullanılan 'Akmasa damlar' atasözünü getiren durum, ilk defa sevindirici bir söz olmaktan bu kadar uzaklaştı.
Antalya- Isparta karayolu üzerinde Aksu İlçesi sınırlarındaki Kurşunlu Şelalesi’nde, kaynağını aldığı Kurşunlu, Yurtpınar, Fettahlı ve Topallı mahallelerinde yoğun seracılık faaliyetleri ve neredeyse her seranın kenarındaki kaçak sondajlar nedeniyle su kalmadı. Bölgedeki 4 mahallede yaklaşık 3 bin kaçak sondaj olduğu tahmin ediliyor. Son yıllarda kaçak sondajların şelaleyi de besleyen yeraltı su kaynaklarını hızla yok etmesiyle doğa harikası Kurşunlu’nun su seviyesi giderek azaldı. Bu yıl kaçak sondaj sorununa kuraklık da eklenince, neredeyse su kalmadı.
Bölgede Doğa Koruma ve Milli Parklar 6’ncı Bölge Müdürlüğü’nce, şelalenin su seviyesindeki kaybın nedenlerine yönelik önceki yıllarda yapılan incelemede, şelaleyi besleyen su kaynakları üzerinde kurulmuş 3 bine yakın kaçak sondaj belirlendi. Özellikle yaz döneminde kaçak sondajla elde edilen suyun tarımsal sulamada kullanılıyor olmasının, şelalenin kurumasına yol açtığı saptandı.
BÜYÜK ÜZÜNTÜ YARATTI
Şelalenin neredeyse tamamen kurumasında, bu yıl yağışların az olması da önemli etken oldu. 18 metre yükseklik ve 20 metrenin üzerinde genişlikten akan şelalenin son hali büyük üzüntü yarattı. Görkemli şelaleden geriye sadece iki noktada ve yok denecek kadar ölçüde su miktarı kaldı. Şelaleyi de içine alan milli park alanının yaklaşık 200 dönüm olduğunu belirten Kurşunlu Şelalesi park alanı işletmecisi Erol Avcı, yüzde 75’i yerli, yıllık ziyaretçi sayısının 200- 250 bin civarında olduğunu söyledi. Suyun esas azalma sebebinin şelalenin üzerindeki köylerde yer alan 3 bin civarındaki kaçak sondajlar olduğunu belirten Erol Avcı, şelaleye Gebiz’de inşası devam Küçük Aksu Barajı’ndan su getirilmesinin planlandığını, ancak 40 kilometre boru döşenmesi gerektiği ve bunun da kaç yıl içinde uygulanacağını bilmediklerini kaydetti.
SU KAYNAĞI TEMİZLENMELİ
Şelalenin doğduğu Gelingöz su kaynağının yaklaşık 6 kilometre mesafede olduğunu ve su kaynağı ile havzasının da temizlenmesi gerektiğini anlatan Avcı, 3 yıl önce Antalya Valiliği bünyesinde Kurşunlu Şelalesi’ndeki su sorununun giderilmesine ilişkin teknik personel ve akademisyenlerin de olduğu bir komisyon kurulduğunu, ancak henüz hiçbir işlem yapılmadığını söyledi.
ZENGİN DOĞAL YAŞAM
Bu büyük sorun, şelaledeki doğal hayat başta olmak üzere turizmi de olumsuz etkiliyor. 2 kilometrelik kanyonda 18 metrelik büyük şelalenin yanı sıra, küçük şelalecikler, birbirine bağlı 7 küçük göletten oluşan Kurşunlu Şelalesi, toplam büyüklüğü 394 hektarlık alanı kapsayan Milli Park konumunda.
Yaz dönemi günde en az 1500 kişinin ziyaret ettiği şelale, yılın diğer aylarında da Antalya’nın en çok ilgi gören doğal turizm alanlarının başında geliyor. Zengin bitki topluluğu, su ve kaya formları, 200 yıllık su değirmeni ve orman dokusuyla eşsiz bir doğal alana sahip Kurşunlu Şelalesi’nde ağırlıklı kızılçam olmak üzere doğu çınarı, defne, harnup, yabani zeytin, sakız, söğüt ve incir ağaçları bulunuyor. Mersin, alıç, zakkum, böğürtlen, yabani gül, sütleğen, ılgın, ladin, kermes meşesi, kekik, yabani nane, kayıt, eğrelti ve sarmaşıkların alt florayı meydana getirdiği şelalede, topalak, su nanesi, kamış, su avizeleri, nilüfer gibi su bitkilerini görmek mümkün. Milli park içinde yaban domuzu, tilki, tavşan, sincap, yarasa, ibibik, ağaçkakan, üveyik, sazan, su kaplumbağası gibi yaban hayvanlarıyla köpek, yılan ve kertenkele yaşıyor.
Baraj ve şelaleyi besleyecek hat projesi tamamlandıktan sonra, şelalede su sorununun yaşanmayacağı öngörülüyor. Sözcü
Antalya- Isparta karayolu üzerinde Aksu İlçesi sınırlarındaki Kurşunlu Şelalesi’nde, kaynağını aldığı Kurşunlu, Yurtpınar, Fettahlı ve Topallı mahallelerinde yoğun seracılık faaliyetleri ve neredeyse her seranın kenarındaki kaçak sondajlar nedeniyle su kalmadı. Bölgedeki 4 mahallede yaklaşık 3 bin kaçak sondaj olduğu tahmin ediliyor. Son yıllarda kaçak sondajların şelaleyi de besleyen yeraltı su kaynaklarını hızla yok etmesiyle doğa harikası Kurşunlu’nun su seviyesi giderek azaldı. Bu yıl kaçak sondaj sorununa kuraklık da eklenince, neredeyse su kalmadı.
Bölgede Doğa Koruma ve Milli Parklar 6’ncı Bölge Müdürlüğü’nce, şelalenin su seviyesindeki kaybın nedenlerine yönelik önceki yıllarda yapılan incelemede, şelaleyi besleyen su kaynakları üzerinde kurulmuş 3 bine yakın kaçak sondaj belirlendi. Özellikle yaz döneminde kaçak sondajla elde edilen suyun tarımsal sulamada kullanılıyor olmasının, şelalenin kurumasına yol açtığı saptandı.
BÜYÜK ÜZÜNTÜ YARATTI
Şelalenin neredeyse tamamen kurumasında, bu yıl yağışların az olması da önemli etken oldu. 18 metre yükseklik ve 20 metrenin üzerinde genişlikten akan şelalenin son hali büyük üzüntü yarattı. Görkemli şelaleden geriye sadece iki noktada ve yok denecek kadar ölçüde su miktarı kaldı. Şelaleyi de içine alan milli park alanının yaklaşık 200 dönüm olduğunu belirten Kurşunlu Şelalesi park alanı işletmecisi Erol Avcı, yüzde 75’i yerli, yıllık ziyaretçi sayısının 200- 250 bin civarında olduğunu söyledi. Suyun esas azalma sebebinin şelalenin üzerindeki köylerde yer alan 3 bin civarındaki kaçak sondajlar olduğunu belirten Erol Avcı, şelaleye Gebiz’de inşası devam Küçük Aksu Barajı’ndan su getirilmesinin planlandığını, ancak 40 kilometre boru döşenmesi gerektiği ve bunun da kaç yıl içinde uygulanacağını bilmediklerini kaydetti.
SU KAYNAĞI TEMİZLENMELİ
Şelalenin doğduğu Gelingöz su kaynağının yaklaşık 6 kilometre mesafede olduğunu ve su kaynağı ile havzasının da temizlenmesi gerektiğini anlatan Avcı, 3 yıl önce Antalya Valiliği bünyesinde Kurşunlu Şelalesi’ndeki su sorununun giderilmesine ilişkin teknik personel ve akademisyenlerin de olduğu bir komisyon kurulduğunu, ancak henüz hiçbir işlem yapılmadığını söyledi.
ZENGİN DOĞAL YAŞAM
Bu büyük sorun, şelaledeki doğal hayat başta olmak üzere turizmi de olumsuz etkiliyor. 2 kilometrelik kanyonda 18 metrelik büyük şelalenin yanı sıra, küçük şelalecikler, birbirine bağlı 7 küçük göletten oluşan Kurşunlu Şelalesi, toplam büyüklüğü 394 hektarlık alanı kapsayan Milli Park konumunda.
Yaz dönemi günde en az 1500 kişinin ziyaret ettiği şelale, yılın diğer aylarında da Antalya’nın en çok ilgi gören doğal turizm alanlarının başında geliyor. Zengin bitki topluluğu, su ve kaya formları, 200 yıllık su değirmeni ve orman dokusuyla eşsiz bir doğal alana sahip Kurşunlu Şelalesi’nde ağırlıklı kızılçam olmak üzere doğu çınarı, defne, harnup, yabani zeytin, sakız, söğüt ve incir ağaçları bulunuyor. Mersin, alıç, zakkum, böğürtlen, yabani gül, sütleğen, ılgın, ladin, kermes meşesi, kekik, yabani nane, kayıt, eğrelti ve sarmaşıkların alt florayı meydana getirdiği şelalede, topalak, su nanesi, kamış, su avizeleri, nilüfer gibi su bitkilerini görmek mümkün. Milli park içinde yaban domuzu, tilki, tavşan, sincap, yarasa, ibibik, ağaçkakan, üveyik, sazan, su kaplumbağası gibi yaban hayvanlarıyla köpek, yılan ve kertenkele yaşıyor.
Baraj ve şelaleyi besleyecek hat projesi tamamlandıktan sonra, şelalede su sorununun yaşanmayacağı öngörülüyor. Sözcü
Okay Gönensin hayatını kaybetti
Gazeteci Okay Gönensin'in bu sabaha karşı hayatını kaybetti. 67 yaşındaki Gönensin, son olarak Vatan Gazetesi'nde köşe yazarlığı yapıyordu.
Uzun yıllar Cumhuriyet Gazetesi'nde çalışan Okay Gönensin sabah 04.30 sıralarında hayatını kaybetti. Okay Gönensin'in hayatını kaybettiğini gazeteci Hasan Cemal, Twitter'dan ''Sevgili Okay Gönensin'i bu sabaha karşı kaybettik, içim yanıyor. Gazeteci milletinin başı sağolsun'' sözleriyle duyurdu.
OKAY GÖNENSİN KİMDİR?
Okay Gönensin, 1950 yılında Kars'ın Sarıkamış ilçesinde dünyaya geldi. Eğitim hayatını Saint Joseph Fransız Lisesi ve Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde tamamladı.
1975 yılında Cumhuriyet gazetesinde gazeteciliğe başladı. Ardından Cumhuriyet, Sabah, Yeni Yüzyıl, Star ve Yeni Binyıl gazetelerinde yazı işleri müdürü, yayın koordinatörlüğü, genel yayın yönetmenliği, köşe yazarlığı ve başyazarlığı olarak görev yaptı.
2002 yılında Sabah Gazetesi'nden ayrılarak Vatan Gazetesi'ni kurmuş olan "Bağımsız Gazeteciler Grubu" arasında yer aldı. 13 Temmuz 2017 sabahı hayatını kaybetti. (Kaynak: DHA)
Uzun yıllar Cumhuriyet Gazetesi'nde çalışan Okay Gönensin sabah 04.30 sıralarında hayatını kaybetti. Okay Gönensin'in hayatını kaybettiğini gazeteci Hasan Cemal, Twitter'dan ''Sevgili Okay Gönensin'i bu sabaha karşı kaybettik, içim yanıyor. Gazeteci milletinin başı sağolsun'' sözleriyle duyurdu.
OKAY GÖNENSİN KİMDİR?
Okay Gönensin, 1950 yılında Kars'ın Sarıkamış ilçesinde dünyaya geldi. Eğitim hayatını Saint Joseph Fransız Lisesi ve Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde tamamladı.
1975 yılında Cumhuriyet gazetesinde gazeteciliğe başladı. Ardından Cumhuriyet, Sabah, Yeni Yüzyıl, Star ve Yeni Binyıl gazetelerinde yazı işleri müdürü, yayın koordinatörlüğü, genel yayın yönetmenliği, köşe yazarlığı ve başyazarlığı olarak görev yaptı.
2002 yılında Sabah Gazetesi'nden ayrılarak Vatan Gazetesi'ni kurmuş olan "Bağımsız Gazeteciler Grubu" arasında yer aldı. 13 Temmuz 2017 sabahı hayatını kaybetti. (Kaynak: DHA)
10 Temmuz 2017 Pazartesi
TÜSİAD Başkanı’ndan adalet mesajı
TÜSİAD Başkanı Erol Bilecik attığı tweet'te adalet vurgusu yaptı.
TÜSİAD Başkanı Erol Bilecik, Kemal Kılıçdaroğlu'nun Maltepe mitingi sırasında attığı tweetle adalet vurgusu yaptı. Bilecik mesajında; "Çok sade, çok net ve çok masum. Üstelik küçük harflerle ifade edildiğinde daha etkili... Siyasi parti gözetmeksizin herkese #adalet " diye yazdı
İşte Bilecik’in attığı o tweet:
TÜSİAD Başkanı Erol Bilecik, Kemal Kılıçdaroğlu'nun Maltepe mitingi sırasında attığı tweetle adalet vurgusu yaptı. Bilecik mesajında; "Çok sade, çok net ve çok masum. Üstelik küçük harflerle ifade edildiğinde daha etkili... Siyasi parti gözetmeksizin herkese #adalet " diye yazdı
İşte Bilecik’in attığı o tweet:
Etiketler:
chp,
haber,
kemal kılıçdaroğlu,
twitter
Kemal Kılıçdaroğlu 'Adalet Mitingi'nde konuştu, 10 maddelik çağrı yaptı
CHP'li vekil Enis Berberoğlu'nun tutuklanmasının ardından, 'Adalet' diyerek Ankara'dan İstanbul'a 'Adalet Yürüyüşü' başlatan CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu yürüyüşü tamamladı. 25 günlük yürüyüşün ardından İstanbul Maltepe'de düzenlenen mitingde, 10 maddelik bir adalet çağrısında bulunarak, katılımcılara, 'onaylıyor musunuz' diye sordu. CHP'ye göre, mitinge 1 milyon 600 bin kişi katıldı.
Kemal Kılıçdaroğlu 25 günlük yürüyüşün ardından Maltepe, 'Adalet Mitingi'ne katıldı. Miting sahnesine kendisini yürüyüşte yalnız bırakmayan eşi Selvi Kılıçdaroğlu ile el ele çıktı. Daha sonra alandaki kalabalığa seslendi.
Konuşmasından satır başları:
Sevgili yol arkadaşlarım, sevgili adalet arayıcıları, bizleri televizyon başında izleyen yurttaşlarım, Maltepe'den herkese gönül dolusu selamlar... 15 Haziran'da Güvenpark'ta başlattığımız yürüyüşü Maltepe'de bitirdik. Ama kimse bu yürüyüşün bir son olduğunu düşünmesin, bu yürüyüş bizim ilk adımımızdır. Herkes şunu çok iyi bilsin 9 Temmuz yeni bir adım, yeni bir doğuştur.
Ankara'da bir grup yoldaşımızla. ilk yürüyüşe başladığımızda 21 km yürüdük. Yol boyunca bizi yüreklendiren Ankara, Kahramankazan, Kızılcahamam, Gerede, Bolu, Kaynaşlı, Düzce, Hendek, Adapazarı, İzmit, Derince, Körfez, Tavşancıl, Gebze ve İstanbul'a yürekten teşekkürlerimi sunuyorum.
Bu ülkeye demokrasiyi mutlaka getireceğiz. Kemal Kılıçdaroğlu herkese saygılıdır. Protesto eden yurttaşlarıma da saygılarımı gönderiyorum. Bu ülkeye birinci sınıf demokrasiyi mutlaka getireceğiz.
Dünyanın en barışçıl eylemini, yürüyüşünü yaptık. Hiçbir yurttaşımızın burnu dahi kanamadı. O nedenle güvenliğimizi sağlayan, benimle beraber yürüyen adalete susamış 80 milyona saygılarımı sunuyorum.
Yürüyüşümüze destek veren pek çok kesim oldu. Destek açıklaması yapan siyasi partiler ve milletvekillerine, sendikalara, sanatçılara, muhtarlara, engellilere, gazi ve şehit ailelerine, Ergenekon, Balyoz ve KHK mağdurlarına, kadınlara, STK'lara, barolara, çiftçilere, mağdur ailelere yürekten teşekkürlerimi sunuyorum.
Neden yürüdük?
Olmayan adalet için, mazlumların hakkı için, hapisteki milletvekilleri, tutuklu gazeteciler için yürüdük. Üniversiteden atılan hocalar için yürüdük, KHK'larla üniversite hocalarının işine son verilmesi tam bir demokrasi ayıbıdır. Bunu geçmişte paşalar, Hitler yapıyordu. O hocalara Gazi Mustafa Kemal Atatürk sahip çıkmıştı. Haksız yere atılan memurlar için yürüdük, çocuk işçiler için yürüdük, hapisteki askeri öğrenciler için yürüdük, linç edilen askerler için yürüdük, FETÖ'ye karşı olduğumuz için yürüdük, tek adam rejimine karşı olduğumuz için yürüdük, IŞİD, PKK terör örgütlerine karşı yürüdük, devlette liyakat sistemi kalmadığı için yürüdük, çalınan sınav soruları için yürüdük, şiddet mağduru kadınlar için yürüdük, Mavi Marmara şehitleri için yürüdük, KHK ile görevlerinden atılan hak arayan, hak aradıkları için hapse atılan, açlık grevindeki Nuriye ve Semih için yürüdük, FETÖ'nün siyasi ayağı ortaya çıksın diye yürüdük, 249 şehidimiz için yürüdük. Bu ülkede adalet için yürüdük.
Niçin adalet?
Farklılıklarımızla birlikte yaşamak için, huzurla yaşamak için, Türkiye'nin saygın bir konumu olsun diye adalet. Zulüm ile abad olunmaz, zulüm ediyorlar. Fakir fukaraya zulüm ediyorlar. Çiftçiye zulüm ediyorlar. Zulme karşı durmak bizim namus borcumuzdur.
Dünyanın bütün nehirleri, adalete susamış bir insanın susuzluğunu gidermeye yetmez. Bu meydan ve bu meydanın dışında adalete susamış sizlere saygılarımı sunuyorum.
Önce adalet, hak, hukuk, adalet diyoruz. Siyaset ahlak temelli yapılmak zorundadır. Siyaset malı götürme alanı değildir. Siyaset ülke için yapılır. Siyaset ülkeyi birleştirmektir. O nedenle her yerde söylüyorum, bir daha söyleyeceğim; Hiç kimsenin etnik kimliğine, inancına göre siyaset yapmayacağız. Yapanlar vatan hainleridir. Herkesin kimliğine saygı duyuyorum. Başörtü kadınlarımız için diyorlar ki; efendim iktidar değişirse sizin yaşam tarzınızla uğraşacaklar. Bunu söyleyenlere itibar etmeyiniz. Biz herkesin kimliğine sonuna kadar saygılıyız.
Adalet, adalet, adalet...
Adalet sokakta aranmaz diyorlar. Bir ülkede adaletsizlik varsa, o ülkenin mahkemeleri bağımsız değilse, TBMM'nin yetkileri gasp edilmişse, halkın gözü, kulağı ve sesi olan basın susturulmuşsa o zaman adalet arayışımızın tek yeri sokaktır. Kimse bundan endişe etmesin. Adalet, adalet, adalet...
Darbeyi önlemek için sokak güzel, adaleti getirmek için kötü. Darbeyi de önleyeceğiz, adaleti de getireceğiz.
İki tane 15 Temmuz var; biri halkın diğeri sarayın 15 Temmuz'u. Halkın 15 Temmuz'da halk sokağa indi, darbeyi önledi. Bu 15 Temmuz bizim onurumuz, gururumuzdur. Bir de sarayın 15 Temmuz'u var, darbe girişiminden yararlanıp, KHK'lar çıkaran sarayın 15 Temmuz'u var. Biz buna sonuna kadar direneceğiz.
Hakim gözünü saraya dikmiş, bakıyor
Bir kişinin suçlu olup olmadığına siyasi, bakan, milletvekili esnaf karar vermez. Bir kişinin suçlu olup olmadığına ancak hakim karar verebilir. Beyefendi şimdi kişiye ceza kesiyor. Ne olursan ol, kim olursan ol adaleti bu ülkeye getireceğiz. 1971 ve 1980 darbelerinden sonra sıkı yönetim mahkemeleri kurulmuştu. Ama savcı, hakim karar verirken; savcı delil topluyor hakim de en azından o delillere bakarak karar veriyordu. Şimdi 20 Temmuz sivil darbesinden sonra dosyada delil varmış, yokmuş önemli değil. Hakim gözünü dikmiş saraya, oradan gelen talimata göre karar veriyor.
Yaşadığımız dönem bir dikta dönemidir. Hitler'in bir adalet müşaviri vardı. Şöyle söylüyor hakimlere; karar vermeden önce kendinize şunu sorun, benim yerimde Führer olsaydı nasıl karar verirdi. Aynı oyun bugün Türkiye'de oynanıyor. Hakim aldığı talimatla karar veriyor. Oysa hakimlik kutsal bir görevdir, hakim kimsenin önünde diz çökmez, ayağa kalkmaz, cübbesini iliklemez. Şimdi ben buradan bütün yargıçlara sesleniyorum; adaletin hakkını korumak benim kadar sizin de görevinizdir. Saraydan talimat varsa elinizin tersiyle itin.
AYM üyelerine seslendi: O koltukları boşaltın
Anayasa Mahkemesi'nin başkanına ve üyelerine de sesleniyorum; korkmayın, onurlu ve dik durun. Daha önce karar verdiniz; milletvekilleri yargılanabilir ama tutuklanamaz demiştiniz. Bu sözünüzün arkasında durun. AYM üyeleri; sizin dik durmanız, sizin onurlu durmanız, sizin adaleti korumanız, sizin Türkiye'nin onurunu korumanız size güç katar. Birilerinin oyununa gelmeyin, saray ne yaparsa yapsın, yarın çocuklarınızın yüzüne bakacaksınız, arkadaşlarınızın yüzüne bakacaksınız. Saraydan talimat geldi, biz o yüzden karar verdik diyorsanız lütfen o koltukları boşaltın.
450 km büyük bir keyifle, inançla, kararlılıkla yürüdüm, 80 milyon için yürüdüm. Hiçbir ayrım yapmadım, herkesi kucakladım.
Bu yürüyüşle ne kazandık?
Korku gömleğini çöpe attık. Yalnız olmadığımızı gördük. Adaletli bir Türkiye kuracağımızı gördük ve bunu bütün dünyaya seslendirdik. Umudumuzu yeniden yeşerttirdik. Hepimiz umutluyuz. Biliyorsunuz umut bulaşıcıdır. Maltepe meydanı umutluysa Maltepe'nin tamamı umutludur. Herkes umut tohumlarını yeniden eksin. Aşımızı, ekmeğimizi paylaşmayı öğrendik. Bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçe yaşamayı özledik. Türkiye tarihinin en önemli sayfalarından birini yazdık.
Yürüyüş yaptık ne istiyoruz?
Bir; OHAL kalksın.
İki; Adliyeye, kışlaya, camiye siyaset girmesin. Yargı tarafsız kılınsın.
Üç; Özgür medya istiyoruz.
Dört; Üniverrsiteleri susturulmuş değil, konuşan bir Türkiye istiyoruz.
Milletin seçtiği vekillerin TBMM'de görev yapmasını istiyoruz.
FETÖ ile mücadelenin gerçekten yapılamasını ve darbe girişiminin siyasi ayağının ortaya çıkarılmasını istiyoruz.
Tek adam rehjimine hayır diyoruz.
Gerçekten de kadın-erkek eşitliği istiyoruz.
Gençlere saygı istiyoruz, gençleri önemsemeliyiz.
Tüm anti demokratik uygulamaların sona erdirilmesini istiyoruz.
450 kilometreyi yürürken ormanları fark ettim, yağmuru gördüm. Cennet gibi ülkeyi cehenneme çevirmeye kimin hakkı var. Bu ülkeyi cennet gibi yapmak bizim görevimiz değil mi? Niye yapmayalım?
10 maddelik adalet çağrısı
Biz, 15 Haziran’dan bu yana yürüyen on binler, bugün İstanbul Maltepe’de bir araya gelen yüzbinler, milyonlar olarak tüm Türkiye’ye ve dünyaya sesleniyoruz.
Biz, sadece ve sadece adalet istiyoruz. Sadece burada bir araya gelenler için değil, sadece bizleri destekleyenler için değil, herkes için adalet istiyoruz.
Biz, 25 gündür, on binlerce ağızdan hep birlikte haykırdığımız ‘Hak, Hukuk, Adalet’ talebimizin çok geç olmadan karşılanmasını istiyoruz.
Biz, siyasete ve toplumsal yaşama Adalet Yürüyüşümüzün gösterdiği barışçıllığın hakim olmasını istiyoruz.
Adalet bir haktır. Adalet hakkımızdır. Biz hakkımızı istiyoruz.
Adalet mülkün temelidir. Günümüz Türkiye’sinde mülkün temeli ne yazık ki sallanmaktadır. Gün, temelinde adalet olan yeni bir toplumsal sözleşme yapma günüdür.
İşte bu anlayışla bir araya gelen milyonlar olarak Türkiye’nin özellikle son bir yılda içine sokulduğu duruma dair tespitlerimiz ve en acil şekilde yerine getirilmesi gerekenlere ilişkin çağrımız şudur:
1. 15 Temmuz darbe girişimini bir kez daha açık ve kesin bir dille lanetliyoruz. 15 Temmuz gecesi TBMM’nin kararlı, onurlu duruşu ve halkımızın sokağa çıkarak FETÖ darbe girişimine karşı direnmesi ülkemizin anayasal ve demokratik kazanımı olmuştur. Biz buna sokağın/halkın 15 Temmuzu diyoruz. Ancak bu darbe girişiminin siyasi ayağının ortaya çıkarılması iktidar tarafından bilinçli olarak engellenmektedir. 249 şehidimizin aziz hatırası ve 2301 gazimiz için Fetullah Gülen Terör Örgütünün siyasi ayağı ortaya çıkarılmalı ve gerçek darbecilerden hesap sorulmalıdır.
2. İktidar tarafından 15 Temmuz darbe girişimi fırsat bilinerek, 20 Temmuz darbesi yapılmıştır. 20 Temmuz’da OHAL ilan edilmiş ve TBMM’nin yetkileri gasp edilmiştir. Biz buna Sarayın 15 Temmuzu diyoruz. Bir sivil darbeye dönüşen OHAL uygulamaları yasama, yargı ve yürütme gücünü tek kişide toplamıştır. OHAL derhal kaldırılmalı ve hukuk düzeni evrensel ilkelere uygun olarak yeniden tesis edilmelidir.
3. Yargıyı siyasetin emrine vermek demokrasiye ihanettir. Dolayısıyla demokrasinin, can ve mal güvenliğinin vazgeçilmez kuralı olan yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı sağlanmalıdır. Adil yargılanma hakkı eksiksiz bir şekilde uygulanmalıdır. “Kolektif suç” gibi insan haklarına aykırı uygulamalardan vazgeçilmelidir.
4. Bugün, OHAL uygulamalarıyla mağdurların yargıya erişim ve sosyal güvenlik hakları ellerinden alınmıştır. OHAL mağdurları adeta “sivil ölüme” terkedilmiştir. Mağdurların yargıya erişim ve sosyal güvenlik haklarını kısıtlayan tüm uygulamalara hukuk devletinin gereği olarak son verilmelidir.
5. 20 Temmuz sivil darbesinden sonra, 15 Temmuz darbe girişimiyle veya onun arkasındaki örgütle hiçbir ilişkisi bulunmayan, ama sırf Hükümete muhalif görüldüğü için bütün haklarından yoksun kılınan akademisyenler ve diğer kamu görevlileri görevlerine iade edilmelidir. Anayasa Mahkemesinin içtihatları dikkate alınarak, tutuklu milletvekilleri derhal serbest bırakılmalıdır.
6. 150’nin üzerinde gazetecinin hapiste olduğu bir ülkede demokrasiden söz edilemez. Sadece mesleklerini yaptıkları için tutuklanan gazeteciler derhal serbest bırakılmalı, medya üzerindeki tüm baskılara son verilmelidir. Düşünceyi ifade özgürlüğünün önündeki tüm engeller kaldırılmalıdır.
7. OHAL koşullarında, serbest tartışmanın yapılamadığı bir ortamda ve üstelik “devletin bütün imkânları seferber edilerek” gerçekleştirilen Anayasa değişikliği gayrimeşrudur. Toplumun ihtiyaçlarını karşılamayı amaçlayan anayasa yerine, bir kişinin beklentilerine yanıt veren bir Anayasa değişikliği Yüksek Seçim Kurulu’nun yasadışı kararıyla yürürlüğe konulmuştur. Bu bir “mühürsüz seçimdir.” Türkiye gayrimeşru bir anayasa ile yönetilemez, yönetilmemelidir.
8. Demokratik parlamenter sistem üzerindeki her türlü vesayet kaldırılmalıdır. Din ve vicdan özgürlüğünün güvencesi olan, insan haklarına dayalı demokratik, laik, sosyal hukuk devleti güçlendirilmeli, liyakat esası kamuda göreve başlama ve yükselmede esas alınmalıdır. Eğitimde laiklik ilkesinin aşındırılmasına son verilmeli ve toplumsal adaletsizliği yeniden üreten eğitim politikaları değiştirilmelidir.
9. Sadece hukuk alanında değil, toplumsal yaşamın bütün alanlarında yaygın bir adaletsiz düzen devam etmektedir. İşsizlik, yoksulluk, insanca yaşam ücretinden yoksunluk, örgütsüzlük, ayrımcılık, yaygın şiddet, terör gibi çok geniş bir yelpazede yaşanan toplumsal adaletsizliklerin giderilmesi için ortak irade geliştirilmelidir. Toplumsal barışımızı bozan tüm antidemokratik uygulamalara eşit yurttaşlık temelinde son verilmelidir. Toplumsal adaletsizliğin en vahim görünümlerden biri olan kadınlara karşı ayrımcılığın önüne geçilmeli, kadınların özgürlük alanları korunmalı, kadın hakları toplumsal hayatın her alanında uygulanmalıdır.
10. Son zamanlarda uygulanan saldırgan dış politika ülkemizin içindeki adaletsizlikleri de kökleştiren bir kısırdöngü yaratmıştır. Adalet sadece iç politikaya ve toplumsal yaşama değil uluslararası ilişkilere de hâkim olmalıdır. Türkiye coğrafyasındaki tüm halklara, tüm kimliklere kardeşçe, adilane yaklaşan, barışçıl ve uluslararası hukuka saygılı bir dış politikaya dönüş yapmalıdır. Türkiye yüzünü insan haklarına, hukuk devletine, adalete önem veren milletler ailesine çevirmelidir.
Hukuka ve Anayasaya saygı, adaleti sağlamanın ilk koşuludur. Hukuk güvenliğinin olmadığı ve adaletin gerçekleşmediği bir toplumda, kamu düzeni ve toplumsal barış sağlanamaz. Adaletsiz toplum ise, insan haysiyetinin zedelendiği bir toplumdur.
Bu “Adalet Çağrısı”; adaletin, insan haysiyetine saygının ve toplumsal barışın temeli olduğu inancıyla hazırlanmıştır.
Bu mücadele bizim mücadelemiz. Ve biz Türkiye’yiz. Adalet isteyen, barış isteyen, demokrasi, eşitlik, özgürlük ve kardeşlik isteyen Türkiye’yiz. Biz dünyadan kopmak değil, dünya ile barış içinde kardeşçe yaşamak isteyen Türkiye’yiz. Biz kavga değil huzur isteyen Türkiye’yiz. Biz halkız. Bu yol bizim yolumuz, bu meydanlar bizim meydanımız. Bu memleket bizim memleketimiz.
Korku duvarlarını yıkacağız
Bu mücadele adalet mücadelesi… Bu yürüyüş bizim yürüyüşümüz. Bu çağrıdaki tüm taleplerimiz karşılanıncaya kadar durmayacağız. Bu yürüyüş artık başladı. Korku duvarlarını yıkacağız. Adalet yürüyüşümüzün bu son günü yeni bir başlangıçtır… Yeni bir ilk adımdır.
Bu bağlamda Yasama/yürütme ve yargı erklerini kullanan bütün yetkililere bu uyarılarımızı iletirken, siyasal partileri, toplumun farklı kesimlerini, sivil toplum örgütlerini ve bütün yurttaşları, bildirinin hedeflerini sahiplenmeye ve hayata geçirmek için mücadeleye çağırıyoruz.
Şimdi bu çağrıyı Maltepe meydanında onaya sunuyorum. Kabul edenler el kaldırsın. Yeniden doğuyoruz, ülke için doğuyoruz. Bayrağımız, vatanımız için doğuyoruz. Kimsenin yaşam tarzına müdahale etmeden yürüyeceğiz. Hepinize şükran borçluyum.
Hiç kimse unutmasın, her Firavun'un Musa'sı vardır. Musa buradadır. Çünkü biz adalet istiyoruz. Adaletsizliğe, zulme karşı olacağız. Zulmün karşısında susan dilsiz şeytandır. Şeytan olmayacak bu ülkede. Hepinizi dostça kucaklıyorum.
Kemal Kılıçdaroğlu 25 günlük yürüyüşün ardından Maltepe, 'Adalet Mitingi'ne katıldı. Miting sahnesine kendisini yürüyüşte yalnız bırakmayan eşi Selvi Kılıçdaroğlu ile el ele çıktı. Daha sonra alandaki kalabalığa seslendi.
Konuşmasından satır başları:
Sevgili yol arkadaşlarım, sevgili adalet arayıcıları, bizleri televizyon başında izleyen yurttaşlarım, Maltepe'den herkese gönül dolusu selamlar... 15 Haziran'da Güvenpark'ta başlattığımız yürüyüşü Maltepe'de bitirdik. Ama kimse bu yürüyüşün bir son olduğunu düşünmesin, bu yürüyüş bizim ilk adımımızdır. Herkes şunu çok iyi bilsin 9 Temmuz yeni bir adım, yeni bir doğuştur.
Ankara'da bir grup yoldaşımızla. ilk yürüyüşe başladığımızda 21 km yürüdük. Yol boyunca bizi yüreklendiren Ankara, Kahramankazan, Kızılcahamam, Gerede, Bolu, Kaynaşlı, Düzce, Hendek, Adapazarı, İzmit, Derince, Körfez, Tavşancıl, Gebze ve İstanbul'a yürekten teşekkürlerimi sunuyorum.
Bu ülkeye demokrasiyi mutlaka getireceğiz. Kemal Kılıçdaroğlu herkese saygılıdır. Protesto eden yurttaşlarıma da saygılarımı gönderiyorum. Bu ülkeye birinci sınıf demokrasiyi mutlaka getireceğiz.
Dünyanın en barışçıl eylemini, yürüyüşünü yaptık. Hiçbir yurttaşımızın burnu dahi kanamadı. O nedenle güvenliğimizi sağlayan, benimle beraber yürüyen adalete susamış 80 milyona saygılarımı sunuyorum.
Yürüyüşümüze destek veren pek çok kesim oldu. Destek açıklaması yapan siyasi partiler ve milletvekillerine, sendikalara, sanatçılara, muhtarlara, engellilere, gazi ve şehit ailelerine, Ergenekon, Balyoz ve KHK mağdurlarına, kadınlara, STK'lara, barolara, çiftçilere, mağdur ailelere yürekten teşekkürlerimi sunuyorum.
Neden yürüdük?
Olmayan adalet için, mazlumların hakkı için, hapisteki milletvekilleri, tutuklu gazeteciler için yürüdük. Üniversiteden atılan hocalar için yürüdük, KHK'larla üniversite hocalarının işine son verilmesi tam bir demokrasi ayıbıdır. Bunu geçmişte paşalar, Hitler yapıyordu. O hocalara Gazi Mustafa Kemal Atatürk sahip çıkmıştı. Haksız yere atılan memurlar için yürüdük, çocuk işçiler için yürüdük, hapisteki askeri öğrenciler için yürüdük, linç edilen askerler için yürüdük, FETÖ'ye karşı olduğumuz için yürüdük, tek adam rejimine karşı olduğumuz için yürüdük, IŞİD, PKK terör örgütlerine karşı yürüdük, devlette liyakat sistemi kalmadığı için yürüdük, çalınan sınav soruları için yürüdük, şiddet mağduru kadınlar için yürüdük, Mavi Marmara şehitleri için yürüdük, KHK ile görevlerinden atılan hak arayan, hak aradıkları için hapse atılan, açlık grevindeki Nuriye ve Semih için yürüdük, FETÖ'nün siyasi ayağı ortaya çıksın diye yürüdük, 249 şehidimiz için yürüdük. Bu ülkede adalet için yürüdük.
Niçin adalet?
Farklılıklarımızla birlikte yaşamak için, huzurla yaşamak için, Türkiye'nin saygın bir konumu olsun diye adalet. Zulüm ile abad olunmaz, zulüm ediyorlar. Fakir fukaraya zulüm ediyorlar. Çiftçiye zulüm ediyorlar. Zulme karşı durmak bizim namus borcumuzdur.
Dünyanın bütün nehirleri, adalete susamış bir insanın susuzluğunu gidermeye yetmez. Bu meydan ve bu meydanın dışında adalete susamış sizlere saygılarımı sunuyorum.
Önce adalet, hak, hukuk, adalet diyoruz. Siyaset ahlak temelli yapılmak zorundadır. Siyaset malı götürme alanı değildir. Siyaset ülke için yapılır. Siyaset ülkeyi birleştirmektir. O nedenle her yerde söylüyorum, bir daha söyleyeceğim; Hiç kimsenin etnik kimliğine, inancına göre siyaset yapmayacağız. Yapanlar vatan hainleridir. Herkesin kimliğine saygı duyuyorum. Başörtü kadınlarımız için diyorlar ki; efendim iktidar değişirse sizin yaşam tarzınızla uğraşacaklar. Bunu söyleyenlere itibar etmeyiniz. Biz herkesin kimliğine sonuna kadar saygılıyız.
Adalet, adalet, adalet...
Adalet sokakta aranmaz diyorlar. Bir ülkede adaletsizlik varsa, o ülkenin mahkemeleri bağımsız değilse, TBMM'nin yetkileri gasp edilmişse, halkın gözü, kulağı ve sesi olan basın susturulmuşsa o zaman adalet arayışımızın tek yeri sokaktır. Kimse bundan endişe etmesin. Adalet, adalet, adalet...
Darbeyi önlemek için sokak güzel, adaleti getirmek için kötü. Darbeyi de önleyeceğiz, adaleti de getireceğiz.
İki tane 15 Temmuz var; biri halkın diğeri sarayın 15 Temmuz'u. Halkın 15 Temmuz'da halk sokağa indi, darbeyi önledi. Bu 15 Temmuz bizim onurumuz, gururumuzdur. Bir de sarayın 15 Temmuz'u var, darbe girişiminden yararlanıp, KHK'lar çıkaran sarayın 15 Temmuz'u var. Biz buna sonuna kadar direneceğiz.
Hakim gözünü saraya dikmiş, bakıyor
Bir kişinin suçlu olup olmadığına siyasi, bakan, milletvekili esnaf karar vermez. Bir kişinin suçlu olup olmadığına ancak hakim karar verebilir. Beyefendi şimdi kişiye ceza kesiyor. Ne olursan ol, kim olursan ol adaleti bu ülkeye getireceğiz. 1971 ve 1980 darbelerinden sonra sıkı yönetim mahkemeleri kurulmuştu. Ama savcı, hakim karar verirken; savcı delil topluyor hakim de en azından o delillere bakarak karar veriyordu. Şimdi 20 Temmuz sivil darbesinden sonra dosyada delil varmış, yokmuş önemli değil. Hakim gözünü dikmiş saraya, oradan gelen talimata göre karar veriyor.
Yaşadığımız dönem bir dikta dönemidir. Hitler'in bir adalet müşaviri vardı. Şöyle söylüyor hakimlere; karar vermeden önce kendinize şunu sorun, benim yerimde Führer olsaydı nasıl karar verirdi. Aynı oyun bugün Türkiye'de oynanıyor. Hakim aldığı talimatla karar veriyor. Oysa hakimlik kutsal bir görevdir, hakim kimsenin önünde diz çökmez, ayağa kalkmaz, cübbesini iliklemez. Şimdi ben buradan bütün yargıçlara sesleniyorum; adaletin hakkını korumak benim kadar sizin de görevinizdir. Saraydan talimat varsa elinizin tersiyle itin.
AYM üyelerine seslendi: O koltukları boşaltın
Anayasa Mahkemesi'nin başkanına ve üyelerine de sesleniyorum; korkmayın, onurlu ve dik durun. Daha önce karar verdiniz; milletvekilleri yargılanabilir ama tutuklanamaz demiştiniz. Bu sözünüzün arkasında durun. AYM üyeleri; sizin dik durmanız, sizin onurlu durmanız, sizin adaleti korumanız, sizin Türkiye'nin onurunu korumanız size güç katar. Birilerinin oyununa gelmeyin, saray ne yaparsa yapsın, yarın çocuklarınızın yüzüne bakacaksınız, arkadaşlarınızın yüzüne bakacaksınız. Saraydan talimat geldi, biz o yüzden karar verdik diyorsanız lütfen o koltukları boşaltın.
450 km büyük bir keyifle, inançla, kararlılıkla yürüdüm, 80 milyon için yürüdüm. Hiçbir ayrım yapmadım, herkesi kucakladım.
Bu yürüyüşle ne kazandık?
Korku gömleğini çöpe attık. Yalnız olmadığımızı gördük. Adaletli bir Türkiye kuracağımızı gördük ve bunu bütün dünyaya seslendirdik. Umudumuzu yeniden yeşerttirdik. Hepimiz umutluyuz. Biliyorsunuz umut bulaşıcıdır. Maltepe meydanı umutluysa Maltepe'nin tamamı umutludur. Herkes umut tohumlarını yeniden eksin. Aşımızı, ekmeğimizi paylaşmayı öğrendik. Bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçe yaşamayı özledik. Türkiye tarihinin en önemli sayfalarından birini yazdık.
Yürüyüş yaptık ne istiyoruz?
Bir; OHAL kalksın.
İki; Adliyeye, kışlaya, camiye siyaset girmesin. Yargı tarafsız kılınsın.
Üç; Özgür medya istiyoruz.
Dört; Üniverrsiteleri susturulmuş değil, konuşan bir Türkiye istiyoruz.
Milletin seçtiği vekillerin TBMM'de görev yapmasını istiyoruz.
FETÖ ile mücadelenin gerçekten yapılamasını ve darbe girişiminin siyasi ayağının ortaya çıkarılmasını istiyoruz.
Tek adam rehjimine hayır diyoruz.
Gerçekten de kadın-erkek eşitliği istiyoruz.
Gençlere saygı istiyoruz, gençleri önemsemeliyiz.
Tüm anti demokratik uygulamaların sona erdirilmesini istiyoruz.
450 kilometreyi yürürken ormanları fark ettim, yağmuru gördüm. Cennet gibi ülkeyi cehenneme çevirmeye kimin hakkı var. Bu ülkeyi cennet gibi yapmak bizim görevimiz değil mi? Niye yapmayalım?
10 maddelik adalet çağrısı
Biz, 15 Haziran’dan bu yana yürüyen on binler, bugün İstanbul Maltepe’de bir araya gelen yüzbinler, milyonlar olarak tüm Türkiye’ye ve dünyaya sesleniyoruz.
Biz, sadece ve sadece adalet istiyoruz. Sadece burada bir araya gelenler için değil, sadece bizleri destekleyenler için değil, herkes için adalet istiyoruz.
Biz, 25 gündür, on binlerce ağızdan hep birlikte haykırdığımız ‘Hak, Hukuk, Adalet’ talebimizin çok geç olmadan karşılanmasını istiyoruz.
Biz, siyasete ve toplumsal yaşama Adalet Yürüyüşümüzün gösterdiği barışçıllığın hakim olmasını istiyoruz.
Adalet bir haktır. Adalet hakkımızdır. Biz hakkımızı istiyoruz.
Adalet mülkün temelidir. Günümüz Türkiye’sinde mülkün temeli ne yazık ki sallanmaktadır. Gün, temelinde adalet olan yeni bir toplumsal sözleşme yapma günüdür.
İşte bu anlayışla bir araya gelen milyonlar olarak Türkiye’nin özellikle son bir yılda içine sokulduğu duruma dair tespitlerimiz ve en acil şekilde yerine getirilmesi gerekenlere ilişkin çağrımız şudur:
1. 15 Temmuz darbe girişimini bir kez daha açık ve kesin bir dille lanetliyoruz. 15 Temmuz gecesi TBMM’nin kararlı, onurlu duruşu ve halkımızın sokağa çıkarak FETÖ darbe girişimine karşı direnmesi ülkemizin anayasal ve demokratik kazanımı olmuştur. Biz buna sokağın/halkın 15 Temmuzu diyoruz. Ancak bu darbe girişiminin siyasi ayağının ortaya çıkarılması iktidar tarafından bilinçli olarak engellenmektedir. 249 şehidimizin aziz hatırası ve 2301 gazimiz için Fetullah Gülen Terör Örgütünün siyasi ayağı ortaya çıkarılmalı ve gerçek darbecilerden hesap sorulmalıdır.
2. İktidar tarafından 15 Temmuz darbe girişimi fırsat bilinerek, 20 Temmuz darbesi yapılmıştır. 20 Temmuz’da OHAL ilan edilmiş ve TBMM’nin yetkileri gasp edilmiştir. Biz buna Sarayın 15 Temmuzu diyoruz. Bir sivil darbeye dönüşen OHAL uygulamaları yasama, yargı ve yürütme gücünü tek kişide toplamıştır. OHAL derhal kaldırılmalı ve hukuk düzeni evrensel ilkelere uygun olarak yeniden tesis edilmelidir.
3. Yargıyı siyasetin emrine vermek demokrasiye ihanettir. Dolayısıyla demokrasinin, can ve mal güvenliğinin vazgeçilmez kuralı olan yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı sağlanmalıdır. Adil yargılanma hakkı eksiksiz bir şekilde uygulanmalıdır. “Kolektif suç” gibi insan haklarına aykırı uygulamalardan vazgeçilmelidir.
4. Bugün, OHAL uygulamalarıyla mağdurların yargıya erişim ve sosyal güvenlik hakları ellerinden alınmıştır. OHAL mağdurları adeta “sivil ölüme” terkedilmiştir. Mağdurların yargıya erişim ve sosyal güvenlik haklarını kısıtlayan tüm uygulamalara hukuk devletinin gereği olarak son verilmelidir.
5. 20 Temmuz sivil darbesinden sonra, 15 Temmuz darbe girişimiyle veya onun arkasındaki örgütle hiçbir ilişkisi bulunmayan, ama sırf Hükümete muhalif görüldüğü için bütün haklarından yoksun kılınan akademisyenler ve diğer kamu görevlileri görevlerine iade edilmelidir. Anayasa Mahkemesinin içtihatları dikkate alınarak, tutuklu milletvekilleri derhal serbest bırakılmalıdır.
6. 150’nin üzerinde gazetecinin hapiste olduğu bir ülkede demokrasiden söz edilemez. Sadece mesleklerini yaptıkları için tutuklanan gazeteciler derhal serbest bırakılmalı, medya üzerindeki tüm baskılara son verilmelidir. Düşünceyi ifade özgürlüğünün önündeki tüm engeller kaldırılmalıdır.
7. OHAL koşullarında, serbest tartışmanın yapılamadığı bir ortamda ve üstelik “devletin bütün imkânları seferber edilerek” gerçekleştirilen Anayasa değişikliği gayrimeşrudur. Toplumun ihtiyaçlarını karşılamayı amaçlayan anayasa yerine, bir kişinin beklentilerine yanıt veren bir Anayasa değişikliği Yüksek Seçim Kurulu’nun yasadışı kararıyla yürürlüğe konulmuştur. Bu bir “mühürsüz seçimdir.” Türkiye gayrimeşru bir anayasa ile yönetilemez, yönetilmemelidir.
8. Demokratik parlamenter sistem üzerindeki her türlü vesayet kaldırılmalıdır. Din ve vicdan özgürlüğünün güvencesi olan, insan haklarına dayalı demokratik, laik, sosyal hukuk devleti güçlendirilmeli, liyakat esası kamuda göreve başlama ve yükselmede esas alınmalıdır. Eğitimde laiklik ilkesinin aşındırılmasına son verilmeli ve toplumsal adaletsizliği yeniden üreten eğitim politikaları değiştirilmelidir.
9. Sadece hukuk alanında değil, toplumsal yaşamın bütün alanlarında yaygın bir adaletsiz düzen devam etmektedir. İşsizlik, yoksulluk, insanca yaşam ücretinden yoksunluk, örgütsüzlük, ayrımcılık, yaygın şiddet, terör gibi çok geniş bir yelpazede yaşanan toplumsal adaletsizliklerin giderilmesi için ortak irade geliştirilmelidir. Toplumsal barışımızı bozan tüm antidemokratik uygulamalara eşit yurttaşlık temelinde son verilmelidir. Toplumsal adaletsizliğin en vahim görünümlerden biri olan kadınlara karşı ayrımcılığın önüne geçilmeli, kadınların özgürlük alanları korunmalı, kadın hakları toplumsal hayatın her alanında uygulanmalıdır.
10. Son zamanlarda uygulanan saldırgan dış politika ülkemizin içindeki adaletsizlikleri de kökleştiren bir kısırdöngü yaratmıştır. Adalet sadece iç politikaya ve toplumsal yaşama değil uluslararası ilişkilere de hâkim olmalıdır. Türkiye coğrafyasındaki tüm halklara, tüm kimliklere kardeşçe, adilane yaklaşan, barışçıl ve uluslararası hukuka saygılı bir dış politikaya dönüş yapmalıdır. Türkiye yüzünü insan haklarına, hukuk devletine, adalete önem veren milletler ailesine çevirmelidir.
Hukuka ve Anayasaya saygı, adaleti sağlamanın ilk koşuludur. Hukuk güvenliğinin olmadığı ve adaletin gerçekleşmediği bir toplumda, kamu düzeni ve toplumsal barış sağlanamaz. Adaletsiz toplum ise, insan haysiyetinin zedelendiği bir toplumdur.
Bu “Adalet Çağrısı”; adaletin, insan haysiyetine saygının ve toplumsal barışın temeli olduğu inancıyla hazırlanmıştır.
Bu mücadele bizim mücadelemiz. Ve biz Türkiye’yiz. Adalet isteyen, barış isteyen, demokrasi, eşitlik, özgürlük ve kardeşlik isteyen Türkiye’yiz. Biz dünyadan kopmak değil, dünya ile barış içinde kardeşçe yaşamak isteyen Türkiye’yiz. Biz kavga değil huzur isteyen Türkiye’yiz. Biz halkız. Bu yol bizim yolumuz, bu meydanlar bizim meydanımız. Bu memleket bizim memleketimiz.
Korku duvarlarını yıkacağız
Bu mücadele adalet mücadelesi… Bu yürüyüş bizim yürüyüşümüz. Bu çağrıdaki tüm taleplerimiz karşılanıncaya kadar durmayacağız. Bu yürüyüş artık başladı. Korku duvarlarını yıkacağız. Adalet yürüyüşümüzün bu son günü yeni bir başlangıçtır… Yeni bir ilk adımdır.
Bu bağlamda Yasama/yürütme ve yargı erklerini kullanan bütün yetkililere bu uyarılarımızı iletirken, siyasal partileri, toplumun farklı kesimlerini, sivil toplum örgütlerini ve bütün yurttaşları, bildirinin hedeflerini sahiplenmeye ve hayata geçirmek için mücadeleye çağırıyoruz.
Şimdi bu çağrıyı Maltepe meydanında onaya sunuyorum. Kabul edenler el kaldırsın. Yeniden doğuyoruz, ülke için doğuyoruz. Bayrağımız, vatanımız için doğuyoruz. Kimsenin yaşam tarzına müdahale etmeden yürüyeceğiz. Hepinize şükran borçluyum.
Hiç kimse unutmasın, her Firavun'un Musa'sı vardır. Musa buradadır. Çünkü biz adalet istiyoruz. Adaletsizliğe, zulme karşı olacağız. Zulmün karşısında susan dilsiz şeytandır. Şeytan olmayacak bu ülkede. Hepinizi dostça kucaklıyorum.
Etiketler:
chp,
İstanbul,
kemal kılıçdaroğlu,
ohal
Maltepe’de tarihi Adalet Buluşması
Türkiye'nin dört bir yanından yüz binlerce insan Maltepe'deki tarihi buluşmaya katılmak için İstanbul'a geldi. CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, son 3 kilometreyi yalnız yürüyeceğini açıkladı ancak vatandaşlar CHP liderini yalnız bırakmadı. Kılıçdaroğlu son 1 kilometreyi tek başına yürüse de milletvekilleri, CHP'liler ve vatandaşlar kaldırımları ve yolun çevresini sararak adeta 'yalnız yürümeyeceksin' mesajı verdi.
15 Haziran Perşembe günü Ankara Güvenpark’tan yola çıkan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu öncülüğündeki Adalet Yürüyüşü bugün Maltepe Sahili’nde düzenlenen Adalet Mitingi ile sona erdi. CHP Lideri Kartal’daki Dragos Sahili’nden Maltepe’ye kadar son etabı tek başına yürüyeceğini açıkladı ama vatandaşlar kendisini yalnız bırakmadı. Adalet Mitingi’ne katılmak için bölgeye gelen vatandaşlar Kılıçdaroğlu’nun çevresini sardı.
CHP Lideri miting alanına 1 kilometre kala kısa bir mola verdi. Moladan sonra çevresindeki milletvekilleri ve vatandaşlar kaldırıma çıkartıldı. Böylelikle Kılıçdaroğlu, 15 Haziran Perşembe günü tek başına çıktığı Adalet Yürüyüşü’nü tek 9 Temmuz Pazar günü tek başına bitirdi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Maltepe Parkı’nda gerçekleşen Adalet mitingine çevik kuvvet ordusu eşliğinde girdi. Güvenlik kuvvetleri ‘Adalet’ yazılı döviz taşıyan Kılıçdaroğlu´nun etrafında etten duvar ördü. Kılıçdaroğlu alana yaklaştığında polis ekipleri yol kenarlarında geniş güvenlik önlemi aldı, zırhlı araçlar Kılıçdaroğlu’nun yolunu açarak alana girdi. Kılıçdaroğlu, saat 17:59’de alkışlar eşliğinde miting alanına girdi. Eşi Selvi Kılıçdaroğlu ile birlikte sahneye çıkan Kılıçdaroğlu, miting alanında bulunanları selamlayarak Adalet Yürüyüşü’ne katılanlara teşekkür etti.
MİTİNG ALANINDA GÜVENLİK ÜST DÜZEYDE
Adalet Mitingi’nin yapıldığı Maltepe Miting Alanı’na girişler 3 noktadan sağlandı. Bu 3 nokta da mitinge gelenler 200 metre arayla iki kez arandı. Çantalar X-RAY cihazlarından geçirildi. Arama bölgelerinde Özel Harekat Timleri de elleri tetikte nöbet tuttu. Minarelere ve yüksek bölgelere keskin nişancılar konuşlandırıldı.
SANATÇILAR DESTEK
Adalet Mitingi’ne Bedri Baykam, Eşber Yağmurdereli, Sumru Yavrucuk, İbrahim Kaboğlu, Rutkay Aziz, Nasuh Mahruki, Meltem Cumbul, Özgür Mumcu, Melika Demirağ, Kardeş Türküler, Erdal Erzincan, Levent Bozok, Orhan Alkaya, Atilla Atasoy, Ege, Kenan Kocatürk, Mustafa Alabora, Dilek Türkan, Gülriz Sururi ve Genco Erkal’ın da aralarında olduğu sanatçılar kürsüye davet edildi. Alandaki topluluğu selamlayan sanatçılar, hep bir ağızdan ‘Arkadaş’ şarkısını ve ‘Gençlik Marşı’nı seslendirdi. Miting Zülfü Livaneli ve Onur Akın mini birer konser verdi.
DENİZ BAYKAL: BU BİR DÖNÜM NOKTASI
CHP eski Genel Başkanı ve Antalya Milletvekili Deniz Baykal Adalet Mitingi’ne katılmak için Maltepe’ye geldi. Baykal, Adalet Mitingi için ‘bu bir dönüm noktasıdır. Tarihi bir gün yaşıyoruz’ dedi.
EMNİYET 1.6 MİLYON OLARAK AÇIKLADI
CHP Parti Meclisi üyesi Mehmet Ali Çelebi polisin verdiği resmi rakamlara göre adalet yürüyüşüne 1.6 milyon kişinin katıldığını söyledi.
‘HAK, HUKUK, ADALET’
15 Haziran günü Ankara Güvenpark'tan yola çıkan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu miting alanına elinde ‘adalet’ pankartıyla geldi. Kılıçdaroğlu, sahneye eşi Selvi Kılıçdaroğlu ile birlikte çıktı. Miting alanını dolduran yaklaşık 2 milyon insanın attığı ‘hak, hukuk, adalet’ sloganına eşlik etti.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Ankara’dan İstanbul’a başlattığı ‘Adalet Yürüyüşü’nün bugün son etabının ardından düzenlenecek ‘Adalet Buluşması’ için gelenler Maltepe’deki miting alanını doldurdu. Yaklaşık 2 milyon kişinin doldurduğu miting alanında yer kalmadığı, güvenlik görevlilerinin mitinge gelenleri alan çevresine yerleştirdiği öğrenildi. (sözcü.com.tr)
15 Haziran Perşembe günü Ankara Güvenpark’tan yola çıkan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu öncülüğündeki Adalet Yürüyüşü bugün Maltepe Sahili’nde düzenlenen Adalet Mitingi ile sona erdi. CHP Lideri Kartal’daki Dragos Sahili’nden Maltepe’ye kadar son etabı tek başına yürüyeceğini açıkladı ama vatandaşlar kendisini yalnız bırakmadı. Adalet Mitingi’ne katılmak için bölgeye gelen vatandaşlar Kılıçdaroğlu’nun çevresini sardı.
CHP Lideri miting alanına 1 kilometre kala kısa bir mola verdi. Moladan sonra çevresindeki milletvekilleri ve vatandaşlar kaldırıma çıkartıldı. Böylelikle Kılıçdaroğlu, 15 Haziran Perşembe günü tek başına çıktığı Adalet Yürüyüşü’nü tek 9 Temmuz Pazar günü tek başına bitirdi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Maltepe Parkı’nda gerçekleşen Adalet mitingine çevik kuvvet ordusu eşliğinde girdi. Güvenlik kuvvetleri ‘Adalet’ yazılı döviz taşıyan Kılıçdaroğlu´nun etrafında etten duvar ördü. Kılıçdaroğlu alana yaklaştığında polis ekipleri yol kenarlarında geniş güvenlik önlemi aldı, zırhlı araçlar Kılıçdaroğlu’nun yolunu açarak alana girdi. Kılıçdaroğlu, saat 17:59’de alkışlar eşliğinde miting alanına girdi. Eşi Selvi Kılıçdaroğlu ile birlikte sahneye çıkan Kılıçdaroğlu, miting alanında bulunanları selamlayarak Adalet Yürüyüşü’ne katılanlara teşekkür etti.
MİTİNG ALANINDA GÜVENLİK ÜST DÜZEYDE
Adalet Mitingi’nin yapıldığı Maltepe Miting Alanı’na girişler 3 noktadan sağlandı. Bu 3 nokta da mitinge gelenler 200 metre arayla iki kez arandı. Çantalar X-RAY cihazlarından geçirildi. Arama bölgelerinde Özel Harekat Timleri de elleri tetikte nöbet tuttu. Minarelere ve yüksek bölgelere keskin nişancılar konuşlandırıldı.
SANATÇILAR DESTEK
Adalet Mitingi’ne Bedri Baykam, Eşber Yağmurdereli, Sumru Yavrucuk, İbrahim Kaboğlu, Rutkay Aziz, Nasuh Mahruki, Meltem Cumbul, Özgür Mumcu, Melika Demirağ, Kardeş Türküler, Erdal Erzincan, Levent Bozok, Orhan Alkaya, Atilla Atasoy, Ege, Kenan Kocatürk, Mustafa Alabora, Dilek Türkan, Gülriz Sururi ve Genco Erkal’ın da aralarında olduğu sanatçılar kürsüye davet edildi. Alandaki topluluğu selamlayan sanatçılar, hep bir ağızdan ‘Arkadaş’ şarkısını ve ‘Gençlik Marşı’nı seslendirdi. Miting Zülfü Livaneli ve Onur Akın mini birer konser verdi.
DENİZ BAYKAL: BU BİR DÖNÜM NOKTASI
CHP eski Genel Başkanı ve Antalya Milletvekili Deniz Baykal Adalet Mitingi’ne katılmak için Maltepe’ye geldi. Baykal, Adalet Mitingi için ‘bu bir dönüm noktasıdır. Tarihi bir gün yaşıyoruz’ dedi.
EMNİYET 1.6 MİLYON OLARAK AÇIKLADI
CHP Parti Meclisi üyesi Mehmet Ali Çelebi polisin verdiği resmi rakamlara göre adalet yürüyüşüne 1.6 milyon kişinin katıldığını söyledi.
‘HAK, HUKUK, ADALET’
15 Haziran günü Ankara Güvenpark'tan yola çıkan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu miting alanına elinde ‘adalet’ pankartıyla geldi. Kılıçdaroğlu, sahneye eşi Selvi Kılıçdaroğlu ile birlikte çıktı. Miting alanını dolduran yaklaşık 2 milyon insanın attığı ‘hak, hukuk, adalet’ sloganına eşlik etti.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Ankara’dan İstanbul’a başlattığı ‘Adalet Yürüyüşü’nün bugün son etabının ardından düzenlenecek ‘Adalet Buluşması’ için gelenler Maltepe’deki miting alanını doldurdu. Yaklaşık 2 milyon kişinin doldurduğu miting alanında yer kalmadığı, güvenlik görevlilerinin mitinge gelenleri alan çevresine yerleştirdiği öğrenildi. (sözcü.com.tr)
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)