Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Fethullah Gülen hakkında kırmızı bülten çıkarılmasıyla ilgili "Bakanlığımızın, bu yakalama kararının Bakanlığa gelmesi üzerine neler yapılacağı konusunda bir ön hazırlığı var ancak yakalama kararı Bakanlığa intikal etmedi, intikal ettiği zaman gereği yapılacak" değerlendirmesinde bulundu.
Milliyet'in haberine göre; Bozdağ, Ankara Palas'ta Dışişleri Bakanlığının Reform Eylem Grubu (REG) İkinci Toplantısı öncesi gazetecilerin gündeme ilişkin sorusunu yanıtladı.
Bir gazetecinin, "Fethullah Gülen için kırmızı bülten yayımlandığı ve Adalet Bakanlığının da işlemleri bitirmek üzere olduğu" yönündeki haberleri hatırlatması üzerine Bozdağ, İstanbul Sulh Ceza Hakimliğinin, İstanbul Savcılığının talebi üzerine Gülen hakkında yakalama kararı verdiğini anımsattı.
Bozdağ, bu kararın bundan sonra takip edeceği usulün, Türkiye'nin yasalarında ve taraf olduğu anlaşmalarda belli olduğunu vurgulayarak, şunları söyledi:
"Adalet Bakanlığına gelecek, Adalet Bakanlığı gerekli incelemeleri yaptıktan sonra Emniyet Genel Müdürlüğü İnterpol Daire Başkanlığına gönderiyoruz. Onlar da bunu Fransa Lyon'a gönderiyor. Bir değerlendirme yaptıktan sonra bunu üye 190 ülkeye gönderiyor. Bakanlığımızın bu yakalama kararının Bakanlığa gelmesi üzerine neler yapılacağı konusunda bir ön hazırlığı var ancak yakalama kararı Bakanlığa intikal etmedi, intikal ettiği zaman gereği yapılacak."
20 Şubat 2015 Cuma
Savcıdan üçüne de en ağır ceza talebi
Özgecan cinayetiyle ilgili soruşturmada inceleme sona erdi ve bütün deliller toplandı. İddianame otopsi raporunun gelmesiyle tamamlanacak. Edinilen bilgiye göre iddianamede 3 sanık için de ağırlaştırılmış müebbet istenecek.
Hunharca bir cinayete kurban giden Özgecan Aslan’la ilgili soruşturmada sona gelindi. Tarsus Cumhuriyet Savcısı Ayhan Akyol tarafından yürütülen soruşturma dosyasında tek eksik olan belge Özgecan’a ait otopsi raporu. Ankara Adli Tıp Kurumu’ndan otopsi raporunun da gelmesiyle birlikte soruşturma tamamlanmış olacak.
‘Canavarca hisle...’
VATAN’ın edindiği bilgiye göre 3 sanık yani Suphi Altındöken, Necmettin Altındöken ve Fatih Gökçe için savcılık makamı TCK’nın 82’ye B maddesi gereğince ‘Canavarca hisle veya eziyet çektirerek adam öldürmek suçlamasıyla ağırlaştırılmış müebbet’ talebinde bulunacak. Bu talebin bulunulmasında ise sanıkların verdiği ifadeler etkili oldu. Suphi Altındöken ifadesinde Özgecan’ın ellerini daha ölmeden kestiğini ifade etmesi ve daha sonra yakması aleyhinde en önemli kanıt.
Fatih ‘Ellerini kes’ dedi
Fatih Gökçe’nin de ağırlaştırılmış müebbet talebi istenmesinin nedeni ise Suphi ve Necmettin Altındöken’in ifadesi. baba oğul verdikleri ifade Fatih’in Özgecan’ın boğazını ve ardından ellerini kesmesini söylediğini iddia etti. Ayrıca benzinin temin edilmesi de bir başka delil. Bu iki ifade ve benzin temini Fatih’i de Suphi kadar suçlu hale getirdi.
Babanın hırıltı ifadesi delil
Baba Necmettin Altındöken’in ifadesinde, “Ben kesme işlemlerini görmedim ancak arabanın içinden gelen hırıltı seslerinden anladım. Birisinin genzinden ‘hığğ’ sesi geliyordu” demesi de Özgecan’ın hala yaşadığını gösterdi. Babanın, Özgecan’ı kurtarmak için hiçbir girişimde bulunmaması, onlarla birlikte minibüse binmesi, pasif kalması onu da diğer iki zanlı kadar suçlu kıldı. Ayrıca babanın Özgecan’a ait kitapları ve kıyafetleri ablasının sobasında yaktığını beyan etmesi de kuvvetlendirici delil sayıldı.
39 yıldan önce kesinlikle af yok
3 zanlı TCK’nın 82’ye B maddesi gereğince Canavarca hisle veya eziyet çektirerek adam öldürmek suçlamasıyla ağırlaştırılmış müebbet ile yargılanacak. Hukukumuzdaki en ağır ceza bu. Ağırlaştırılmış hapis cezasının ömür boyu hapis cezasına göre en belirgin farkı, aflardan yararlanamayacak olması. Aftan yararlanabilmesi için 39 yıl hapis yatmış olması gerekiyor.
O minibüs trafikten çekildi
Özgecan Aslan’ın içinde katledildiği minibüsle ilgili kriminal inceleme tamamlandı ve sahibi Sabri Gülcan’a teslim edildi. Minibüsü teslim alan Gülcan, aracı kapalı bir otoparka koyarak seferlerden çekti. Mersin TOK (Tarsus Otobüsçüler Kooperatifi) yöneticileri ise aracında yaşanan olaydan dolayı oldukça üzgün olan Gülcan’ın kooperatif üyeliğini iptal ettirerek artık taşımacılık yapmayacağını beyan ettiği öğrenildi.
Üniversite sefer koydu
Gülcan’ın aynı zamanda aracın plakalarını sökerek satılığa çıkardığı ifade edildi. Bu arada Tarsus-Adana arasındaki Özgecan Aslan’ın okuduğu Çağ Üniversitesi’ne Mersin Büyükşehir Belediyesi Ulaşım AŞ.ve Tarsus Belediyesi tarafından öğrencilerin rahatça evlerine ulaşabilmeleri için sabah ve akşam karşılıklı olarak birer sefer koyduklarını duyurdu.
"Sümeyye Erdoğan'a suikast düzenleneceği" iddiasına soruşturma
Bugün bazı gazetelerde yer alan 7 Haziran seçimleri öncesinde Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kızı Sümeyye Erdoğan'a suikast düzenleneceğine dair iddialarla ilgili olarak Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma başlattı.
Başsavcılığın, haberleri ihbar kabul ederek resen başlattığı soruşturma, Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçlar Bürosunca yürütülecek. Hürriyet
Başsavcılığın, haberleri ihbar kabul ederek resen başlattığı soruşturma, Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçlar Bürosunca yürütülecek. Hürriyet
Antalya'da dehşeti yaşayan kadın konuştu
Antalya'da 3 kişi tarafından sokak ortasında bayıltılarak kaçırılan ve tecavüze uğrayan 28 yaşındaki S.Y.U., Hürriyet’e konuştu. Yaşadığı korkunç olayın etkisinden kurtulamadığını ve çok zor günler geçirdiğini kaydeden S.Y.U., olayın failleri henüz yakalanamadığı için hayatının güvende olmadığını söyledi.
HAYATIM TEHLİKEDE
Yaşadığı olayla ilgili yayınlanan haberlerin olumsuz etki yapmasından korktuğunu da vurgulayan S.Y.U., “Avukatlarıma ve polise gereken tüm bilgileri verdim. Her dakika başıma yeni bir şey gelecek mi diye tedirginlik içindeyim. Hayatım risk altında Özgecan’ın başına gelenler ortada. Ancak toplum hiçbir şeyin farkında değil” diye konuştu.
EVİME GİDEMİYORUM
Başına daha kötü bir şey gelmesi halinde kendisine kimsenin sahip çıkmayacağını belirten S.Y.U., “Ben korkudan evime gidemiyorum. Çalışma hayatım bozuldu. Ailem tedirgin. Ayakta kalabilmek adına mücadele ediyorum. Ancak yüküm her geçen gün daha da artıyor. Yarın öbür gün hayatım tehlikeye girerse bunun hesabını kim verecek” dedi.
POLİS İLGİLİ DAVRANIYOR
Hürriyet muhabirinin, “Koruma talebinde bulundunuz mu?” sorusunu da yanıtlayan S.Y.U., şöyle dedi: “Koruma istesem ne olacak? Bu ülkede polisin koruduğu bir anne öz oğlu tarafından öldürülmedi mi? Polis bana gerçekten ilgili davranıyor. Bir haftadır geceli gündüzlü çalışıyorlar. Ancak hala sonuç yok. Korkum da bu yüzden.”
NE OLMUŞTU?
Bir turizm şirketinde ön muhasebe elamanı olarak çalışan 28 yaşındaki S.Y.U., ikamet ettiği Konyaaltı İlçesi Hurma Mahallesi’nden, annesinin oturduğu Liman Mahallesi’ne gitmek için otobüs durağına yürürken kimliği belirsiz 3 kişi tarafından sokak ortasında bayıltılıp bir araca taşındığı ve burada tecavüze uğradığı iddiasıyla Fatih Polis Merkezi’ne şikayette bulunmuştu. 12 Şubat saat 07.25’te şikayetçi olan S.Y.U., saldırı tarihi olarak Mersin’in Tarsus İlçesi’nde vahşice katledilen Özgecan Aslan’a yapılan saldırının da tarihi olan 11 Şubat saat 21.00’i vermişti. Hürriyet Akdeniz, S.Y.U.’nun yaşadıklarını, “Kaderleri kesişmiş” manşeti ile duyurmuştu.
HAYATIM TEHLİKEDE
Yaşadığı olayla ilgili yayınlanan haberlerin olumsuz etki yapmasından korktuğunu da vurgulayan S.Y.U., “Avukatlarıma ve polise gereken tüm bilgileri verdim. Her dakika başıma yeni bir şey gelecek mi diye tedirginlik içindeyim. Hayatım risk altında Özgecan’ın başına gelenler ortada. Ancak toplum hiçbir şeyin farkında değil” diye konuştu.
EVİME GİDEMİYORUM
Başına daha kötü bir şey gelmesi halinde kendisine kimsenin sahip çıkmayacağını belirten S.Y.U., “Ben korkudan evime gidemiyorum. Çalışma hayatım bozuldu. Ailem tedirgin. Ayakta kalabilmek adına mücadele ediyorum. Ancak yüküm her geçen gün daha da artıyor. Yarın öbür gün hayatım tehlikeye girerse bunun hesabını kim verecek” dedi.
POLİS İLGİLİ DAVRANIYOR
Hürriyet muhabirinin, “Koruma talebinde bulundunuz mu?” sorusunu da yanıtlayan S.Y.U., şöyle dedi: “Koruma istesem ne olacak? Bu ülkede polisin koruduğu bir anne öz oğlu tarafından öldürülmedi mi? Polis bana gerçekten ilgili davranıyor. Bir haftadır geceli gündüzlü çalışıyorlar. Ancak hala sonuç yok. Korkum da bu yüzden.”
NE OLMUŞTU?
Bir turizm şirketinde ön muhasebe elamanı olarak çalışan 28 yaşındaki S.Y.U., ikamet ettiği Konyaaltı İlçesi Hurma Mahallesi’nden, annesinin oturduğu Liman Mahallesi’ne gitmek için otobüs durağına yürürken kimliği belirsiz 3 kişi tarafından sokak ortasında bayıltılıp bir araca taşındığı ve burada tecavüze uğradığı iddiasıyla Fatih Polis Merkezi’ne şikayette bulunmuştu. 12 Şubat saat 07.25’te şikayetçi olan S.Y.U., saldırı tarihi olarak Mersin’in Tarsus İlçesi’nde vahşice katledilen Özgecan Aslan’a yapılan saldırının da tarihi olan 11 Şubat saat 21.00’i vermişti. Hürriyet Akdeniz, S.Y.U.’nun yaşadıklarını, “Kaderleri kesişmiş” manşeti ile duyurmuştu.
Bağdadi'nin ne iş yaptığı ortaya çıktı
Irak'ta 2004 yılında Amerikan askerleri tarafından tutuklanan IŞİD lideri Ebubekir El Bağdadi'nin geçmişte 'katip' olarak çalıştığı ortaya çıktı.
Gizliliği kalkan ve Business Insider'ın bilgi edinme yasası çerçevesinde ulaştığı bir belgeye göre; Bağdadi'nin ismi kayıtlara gerçek adı olan Avad İbrahim El Badr olarak geçmiş.
Irak'ın güneyinde Amerikan gözaltı kampı Bukka'da 10 ay tutulan Bağdadi için 'sivil tutuklu', mesleği için ise 'katip' ifadeleri kullanılmış.
Bu da hergün vahşice katliamlar yapan IŞİD liderinin o dönemde 'terörist' olarak görülmediğini ortaya koyuyor.
Daily Mail'de yer alan habere göre; 'evli' olarak geçtiği kayıtlarda, Bağdadi'nin en yakın akrabası amcası görünüyor. Fakat tüm akrabalarının isimleri belge üzerinde gizlenmiş.
Sevgilisini otomobiliyle ezerek öldürdü
Mersin ve İstanbul'da işlenen Özgecan Aslan ve Kübra K. cinayetlerinden sonra bir ölüm haberi de Antalya'dan geldi. Antalya'da birlikte eğlendiği kızkardeşleri evlerine bırakmak istemeyen zanlı kardeşlerden birini feci şekilde ezerek ölümüne sebep oldu.
İddiaya göre Şahin K. ile bir avukatlık bürosunda sekreterlik yapan sevgilisi Hüsne Aslan, dün gece bir barda birlikte eğlendi. Bardan çıkan iki sevgili, 07 EFK 015 plakalı otomobille seyir halindeyken tartışmaya başladı. Saat 01.30 sıralarında Muratpaşa İlçesi Üçgen Mahallesi Tonguç Caddesi üzerinde duran otomobilden inen Şahin K. ve Hüsne Aslan, marketten alışveriş yaptı.
Otomobile bindikten sonra da aralarında tartışmaya devam eden ikiliden Hüsne Aslan araçtan inmek için kapıyı açarken, sürücü koltuğunda bulunan sevgilisi Şahin K. aracı çalıştırıp hareket ettirdi. Bu sırada Aslan, seyir halindeki otomobilden atladı. Olayda, aracın arka tekeri Aslan’ın başının üzerinden geçti. Hüsne Aslan, olay yerinde yaşamını yitirdi. Aslan’ın cenazesi otopsi için Adli Tıp Kurumu morguna kaldırıldı.
Kazanın ardından olay yerinde durmayıp kaçan Şahin K., birkaç sokak ötede yakalanarak gözaltına alındı. Polis merkezinde ifadesi alınan Şahin K., çıkarıldığı mahkemece ’ölüme sebebiyet vermek’ suçundan tutuklandı.
CENAZESİ OSMANİYE’DE DEFNEDİLECEK
Hüsne Aslan’ın cenazesi, Adli Tıp Kurumu morgundaki otopsinin ardından ailesi tarafından alındı. Genç kızın cenazesi yarın öğle namazının ardından memleketi Osmaniye’de toprağa verilecek.
’BİZİ EVİNE GÖTÜRMEK İSTEDİ’
Poliste ifade veren Hüsne Aslan'ın kardeşi Cennet Aslan olayı şöyle anlattı: "Bara gittik. Dönüşte bizi evimize bırakması için yola çıktık. Sigara almak için markette durmuştuk. Bu sırada kendi evine götürmek istediğini söyledi. Biz gitmek istemediğimizi söyleyince ablamı çok kötü şekilde dövmeye başladı. Ben kendimi dışarı attım. Ablam araçtan çıkmak için ayaklarını dışarı çıkardı. Bu sırada saçlarından tuttu ve son gaz gitti. Sonra ablamı dışarı atıp, kapıyı kapatıp bastı gitti" dedi.
KAZA DEĞİL CİNAYET İDDİASI
Olayın basit bir trafik kazası değil cinayet olduğunu ileri süren ağabeyi 35 yaşındaki Yahya Deniz Aslan ise "Tartışma sırasında Hüsne araçtan inmek istemiş, ayaklarını dışarıya attığı sırada şoför Şahin K. saçlarından çekip ayakları dışarıdayken gaza basmış. Kız kardeşim araç ile birlikte sürüklenmiş, bir süre gittekten sonra kardeşimi araçtan itip kapıyı kapatmış. Araç kardeşimin üzerinden geçmiş. Bu olayın basit bir kaza olmadığını, cinayet olduğunu düşünüyoruz" diye konuştu.
(Kaynak: hürriyet.com.tr)
İddiaya göre Şahin K. ile bir avukatlık bürosunda sekreterlik yapan sevgilisi Hüsne Aslan, dün gece bir barda birlikte eğlendi. Bardan çıkan iki sevgili, 07 EFK 015 plakalı otomobille seyir halindeyken tartışmaya başladı. Saat 01.30 sıralarında Muratpaşa İlçesi Üçgen Mahallesi Tonguç Caddesi üzerinde duran otomobilden inen Şahin K. ve Hüsne Aslan, marketten alışveriş yaptı.
Otomobile bindikten sonra da aralarında tartışmaya devam eden ikiliden Hüsne Aslan araçtan inmek için kapıyı açarken, sürücü koltuğunda bulunan sevgilisi Şahin K. aracı çalıştırıp hareket ettirdi. Bu sırada Aslan, seyir halindeki otomobilden atladı. Olayda, aracın arka tekeri Aslan’ın başının üzerinden geçti. Hüsne Aslan, olay yerinde yaşamını yitirdi. Aslan’ın cenazesi otopsi için Adli Tıp Kurumu morguna kaldırıldı.
Kazanın ardından olay yerinde durmayıp kaçan Şahin K., birkaç sokak ötede yakalanarak gözaltına alındı. Polis merkezinde ifadesi alınan Şahin K., çıkarıldığı mahkemece ’ölüme sebebiyet vermek’ suçundan tutuklandı.
CENAZESİ OSMANİYE’DE DEFNEDİLECEK
Hüsne Aslan’ın cenazesi, Adli Tıp Kurumu morgundaki otopsinin ardından ailesi tarafından alındı. Genç kızın cenazesi yarın öğle namazının ardından memleketi Osmaniye’de toprağa verilecek.
’BİZİ EVİNE GÖTÜRMEK İSTEDİ’
Poliste ifade veren Hüsne Aslan'ın kardeşi Cennet Aslan olayı şöyle anlattı: "Bara gittik. Dönüşte bizi evimize bırakması için yola çıktık. Sigara almak için markette durmuştuk. Bu sırada kendi evine götürmek istediğini söyledi. Biz gitmek istemediğimizi söyleyince ablamı çok kötü şekilde dövmeye başladı. Ben kendimi dışarı attım. Ablam araçtan çıkmak için ayaklarını dışarı çıkardı. Bu sırada saçlarından tuttu ve son gaz gitti. Sonra ablamı dışarı atıp, kapıyı kapatıp bastı gitti" dedi.
KAZA DEĞİL CİNAYET İDDİASI
Olayın basit bir trafik kazası değil cinayet olduğunu ileri süren ağabeyi 35 yaşındaki Yahya Deniz Aslan ise "Tartışma sırasında Hüsne araçtan inmek istemiş, ayaklarını dışarıya attığı sırada şoför Şahin K. saçlarından çekip ayakları dışarıdayken gaza basmış. Kız kardeşim araç ile birlikte sürüklenmiş, bir süre gittekten sonra kardeşimi araçtan itip kapıyı kapatmış. Araç kardeşimin üzerinden geçmiş. Bu olayın basit bir kaza olmadığını, cinayet olduğunu düşünüyoruz" diye konuştu.
(Kaynak: hürriyet.com.tr)
Öğretmene bar tuvaletinde taciz...
Singapurlu İngilizce öğretmeni, Kadıköy'de bir barın tuvaletinde cinsel tacize uğradığı ve dövüldüğü iddiasıyla Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulundu.
Hürriyet'in haberine göre; İstanbul'daki bir eğitim kurumunda İngilizce öğretmenliği yapan N.S.B, arkadaşlarıyla 17 Ocak'ta gittiği Kadıköy Bağdat Caddesi'nde bir barın tuvaletinde yaşadığını iddia ettiği cinsel taciz ve darp olayına ilişkin hukuk mücadelesi başlattı.
N.S.B'nin avukatı aracılığıyla Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı'na sunulan suç duyurusu dilekçesinde, saat 23.00'e doğru bir Amerikalı, iki de Türk arkadaşıyla Bağdat Caddesi'nde bir bara giden mağdurun kadınlar tuvaletinde tacize uğradığı aktarıldı.
M.S. isimli bir kişinin kadınlar tuvaletine girerek mağduru taciz ettiği anlatılan dilekçede, şoka giren N.S.B'nin çığlık atarak dışarıya ittiği kişinin kaçtığı kaydedildi.
"Polis tutanak tutmadı"
Mağdurun söz konusu kişinin bardan çıkmasını engellemek için durumu çevredekilere yüksek sesle anlattığı ifade edilen dilekçede, bu sırada 20'ye yakın erkeğin N.S.B'ye saldırarak, darp ettikleri savunuldu.
Mekandan ayrılan N.S.B. ve arkadaşlarının M.S'nin barda yönetici pozisyonda bulunduğunu öğrendiği kaydedilen dilekçede, şu ifadelere yer verildi:
"Müvekkil ve arkadaşları, ihbar üzerine mekana gelen 2 polis memuruna olayı anlatmışlardır. Polisler, müvekkile yalnızca avukatı olup olmadığını sormuş ve bir hastaneye giderek, rapor almaları yönünde tavsiyede bulunmuştur. Müvekkille mekana giden polis memurları kapalı olan barın önünde güvenlik görevlilerinin durduğunu görmüşlerdir. Polisler bu şahıslardan şifahen, 'kavga çıktığı, müvekkil ve arkadaşlarının bu nedenle dışarı atıldığı' bilgisini almıştır. Tutanak tutulmadığı gibi hiçbir araştırma da yapılmamıştır."
"Vücudunun bir çok bölgesinde darp izi var"
Doktor raporuna göre, N.S.B'nin vücudunun bir çok bölgesinde darp izi bulunduğu belirtilen dilekçede, daha sonra şikayetçiyi arayan bar sahibinin "olayı kendi aralarında halletmeleri, suç duyurusunda bulunmaması" yönünde ikna etmeye çalıştığı, sonrasında da özür dilediği anlatıldı.
N.S.B'nin şikayet konusunda ısrarcı olması üzerine bar sahibi tarafından tehdit edilerek, kendisine hakarette bulunulduğu kaydedilen dilekçede, sonraki görüşmelerde ise mağdura tacizde bulunan kişinin kovulduğu bilgisinin verildiği aktarıldı.
Dilekçede, şüpheli veya şüphelilerin "kasten yaralama" suçunu işledikleri öne sürülerek, "Kadına karşı şiddetin günbegün arttığı ülkemizde gerek bu tip olayların önüne geçmek gerekse mağduriyetlerin azaltılmasını sağlamak adına bu suçu işleyen şahısların tespit edilmesi gerekmektedir" denildi.
Kamera görüntülerinden darp eden şahısların tespit edilmesi talep edilen dilekçede, kamu davası açılması istendi.
Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı, konuya ilişkin soruşturma başlattı.
Hürriyet'in haberine göre; İstanbul'daki bir eğitim kurumunda İngilizce öğretmenliği yapan N.S.B, arkadaşlarıyla 17 Ocak'ta gittiği Kadıköy Bağdat Caddesi'nde bir barın tuvaletinde yaşadığını iddia ettiği cinsel taciz ve darp olayına ilişkin hukuk mücadelesi başlattı.
N.S.B'nin avukatı aracılığıyla Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı'na sunulan suç duyurusu dilekçesinde, saat 23.00'e doğru bir Amerikalı, iki de Türk arkadaşıyla Bağdat Caddesi'nde bir bara giden mağdurun kadınlar tuvaletinde tacize uğradığı aktarıldı.
M.S. isimli bir kişinin kadınlar tuvaletine girerek mağduru taciz ettiği anlatılan dilekçede, şoka giren N.S.B'nin çığlık atarak dışarıya ittiği kişinin kaçtığı kaydedildi.
"Polis tutanak tutmadı"
Mağdurun söz konusu kişinin bardan çıkmasını engellemek için durumu çevredekilere yüksek sesle anlattığı ifade edilen dilekçede, bu sırada 20'ye yakın erkeğin N.S.B'ye saldırarak, darp ettikleri savunuldu.
Mekandan ayrılan N.S.B. ve arkadaşlarının M.S'nin barda yönetici pozisyonda bulunduğunu öğrendiği kaydedilen dilekçede, şu ifadelere yer verildi:
"Müvekkil ve arkadaşları, ihbar üzerine mekana gelen 2 polis memuruna olayı anlatmışlardır. Polisler, müvekkile yalnızca avukatı olup olmadığını sormuş ve bir hastaneye giderek, rapor almaları yönünde tavsiyede bulunmuştur. Müvekkille mekana giden polis memurları kapalı olan barın önünde güvenlik görevlilerinin durduğunu görmüşlerdir. Polisler bu şahıslardan şifahen, 'kavga çıktığı, müvekkil ve arkadaşlarının bu nedenle dışarı atıldığı' bilgisini almıştır. Tutanak tutulmadığı gibi hiçbir araştırma da yapılmamıştır."
"Vücudunun bir çok bölgesinde darp izi var"
Doktor raporuna göre, N.S.B'nin vücudunun bir çok bölgesinde darp izi bulunduğu belirtilen dilekçede, daha sonra şikayetçiyi arayan bar sahibinin "olayı kendi aralarında halletmeleri, suç duyurusunda bulunmaması" yönünde ikna etmeye çalıştığı, sonrasında da özür dilediği anlatıldı.
N.S.B'nin şikayet konusunda ısrarcı olması üzerine bar sahibi tarafından tehdit edilerek, kendisine hakarette bulunulduğu kaydedilen dilekçede, sonraki görüşmelerde ise mağdura tacizde bulunan kişinin kovulduğu bilgisinin verildiği aktarıldı.
Dilekçede, şüpheli veya şüphelilerin "kasten yaralama" suçunu işledikleri öne sürülerek, "Kadına karşı şiddetin günbegün arttığı ülkemizde gerek bu tip olayların önüne geçmek gerekse mağduriyetlerin azaltılmasını sağlamak adına bu suçu işleyen şahısların tespit edilmesi gerekmektedir" denildi.
Kamera görüntülerinden darp eden şahısların tespit edilmesi talep edilen dilekçede, kamu davası açılması istendi.
Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı, konuya ilişkin soruşturma başlattı.
Cübbeli Ahmet: Kızını karını çekip koyma telefona
Cübbeli Ahmet Hoca, cep telefonlarından yapılan paylaşımlara öfke kustu... Çektiği fotoğarafları telefonlarından paylaşanlara tepki gösteren Cübbeli Ahmet Hoca, Vahdet Gazetesi'ndeki köşesinde yine çok tartışalacak yorumlarda bulundu.
İŞTE O YAZININ BİR KISMI...
"Adamın bir cep telefonu var. Onda da internet bağlı. Dünyanın bütün günahlarını işleme olanağı küçücük kutuda. İstediğinle mesajlaş, istediğinle müstehcen konuş, istediğin kötü siteye gir, istediğin yerde randevulaş, her şey küçücük kutunun içinde.
Cep telefonu eskiden olsa kimse evliya olamazmış eski ümmetten yahu! Bu ne bela yahu! İsteyen için bütün günahların kutusu.
KURT OLMUŞSUNUZ
Ama benim gibi olursan o ayrı. Ben mesaj atmayı bilmem. Numarayı bulamam, internete giremem. Bilmiyorum. Sadece telefona bakabiliyorum. O kadar. Ama siz maşallah kurt olmuşsunuz! Biraz az bilin! Uğraşmayın şu işlerle.
Yenilik, yenilik, yenilik… Cehenneme girmenin yeni yolları. Bırakın şu yenilikleri.
Her gün yeni bir şey çıkıyor. Herkes birbirinin yediğini, içtiğini görüyor. Bu ne rezillik yahu! Ortaya atıyorlar her şeyi. Böyle bir şey olabilir mi?! Herkesin bir mahremi var. “Ya ben kadın arkadaşıma attım bunu” diyorlar. O kadın kocasına gösteriyor seni. Sen ne anlamaz bir insansın! Şu kadınların ne işi var internette resim atmakla. Kadınlar kocalarına gösteriyor. Veya kadın yokken çocuğu alıp bakıyor. Çocuğunun arkadaşının eline geçiyor. Siz ne meraklısınız yüzünüzü göstermeye. Kimisinin boynu da, kolu da açık. Yazıklar olsun! Bu kadar senedir konuşuyoruz. Koymayın resim ölür müsünüz yahu?! Telefonu değiştiriyorsunuz. Götürüp satıyorsunuz telefonculara. Orada içindekilerin hepsini alıyorlar. “Sen sildim” desen bile alabiliyorlar. Hatıra fotoğrafıymış! Yahu kızını, hanımını çekme! Koyma şuraya! Alırken-satarken telefonun içini çıkarıp seyrediyorlar.
KISKANIN BİRAZ
Yapmayın! Milletin ne gözle bakacağı belli değil. Herkesin gözü göz değil. İnsanların senin karını, kızını görmesine ne lüzum var?! Namuslu olun biraz! Namusunuzu arttırın! Kıskanın biraz yahu!
Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) Hazreti Sa‘d’a: “Senin hanımına biri bakarken görsen ne yaparsın?” diye sordu. O da “Gözünü çıkarırım” diye cevap verdi. Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) sahabeye dönerek “Sa‘d’ın kıskançlığına şaşırdınız mı? Vallahi ben ondan daha kıskancım. Allah benden daha kıskançtır” buyurdu. Onun için bu kadar haram, yasak koydu ki kimse kimsenin namusuna bakamasın, dokunamasın. Niye tokalaşmayı, bakmayı yasak ediyor? Niye mahremsiz çıkmayı yasak ediyor? Ama sen hatıra fotoğrafı diye karını-kızını cep telefonuyla çekiyorsun. “Ben kimseye göstermiyorum” diyor. Yahu bu cep telefonunun içinde olduğu sürece Amerika istediği anda istediği numaradan girip, onun bütün envanterini alabiliyor. “Amerika benle mi uğraşacak?” diyorsun.
SAKININ, SAKINDIRIN
Yahu seninle uğraşmaz benimle uğraşır belki ama seninle de uğraşan biri çıkar. Amerika uğraşmaz, başka biri uğraşır. Kıskananın, dostun, düşmanın var. Telefonu satıyorsun, içindekini aldım zannediyorsun. Hepsini geri alıyorlar yahu. Çekmeyin, çektirmeyin. Bu kadın-kız işine çok dikkat edin. Hanımınızı-kızınızı sakının, sakındırın. Atmasınlar böyle şeyler. Küçük kız bile olsa yapmayın.
Kötü gözlü insanlar var. Küçük çocuğa bile şehvetle bakan insanlar var. Allah ıslah etsin. Ama var yani var. Koymayın bu resimleri telefonlara, internetlere yahu!
KAYNAK: VAHDET
İŞTE O YAZININ BİR KISMI...
"Adamın bir cep telefonu var. Onda da internet bağlı. Dünyanın bütün günahlarını işleme olanağı küçücük kutuda. İstediğinle mesajlaş, istediğinle müstehcen konuş, istediğin kötü siteye gir, istediğin yerde randevulaş, her şey küçücük kutunun içinde.
Cep telefonu eskiden olsa kimse evliya olamazmış eski ümmetten yahu! Bu ne bela yahu! İsteyen için bütün günahların kutusu.
KURT OLMUŞSUNUZ
Ama benim gibi olursan o ayrı. Ben mesaj atmayı bilmem. Numarayı bulamam, internete giremem. Bilmiyorum. Sadece telefona bakabiliyorum. O kadar. Ama siz maşallah kurt olmuşsunuz! Biraz az bilin! Uğraşmayın şu işlerle.
Yenilik, yenilik, yenilik… Cehenneme girmenin yeni yolları. Bırakın şu yenilikleri.
Her gün yeni bir şey çıkıyor. Herkes birbirinin yediğini, içtiğini görüyor. Bu ne rezillik yahu! Ortaya atıyorlar her şeyi. Böyle bir şey olabilir mi?! Herkesin bir mahremi var. “Ya ben kadın arkadaşıma attım bunu” diyorlar. O kadın kocasına gösteriyor seni. Sen ne anlamaz bir insansın! Şu kadınların ne işi var internette resim atmakla. Kadınlar kocalarına gösteriyor. Veya kadın yokken çocuğu alıp bakıyor. Çocuğunun arkadaşının eline geçiyor. Siz ne meraklısınız yüzünüzü göstermeye. Kimisinin boynu da, kolu da açık. Yazıklar olsun! Bu kadar senedir konuşuyoruz. Koymayın resim ölür müsünüz yahu?! Telefonu değiştiriyorsunuz. Götürüp satıyorsunuz telefonculara. Orada içindekilerin hepsini alıyorlar. “Sen sildim” desen bile alabiliyorlar. Hatıra fotoğrafıymış! Yahu kızını, hanımını çekme! Koyma şuraya! Alırken-satarken telefonun içini çıkarıp seyrediyorlar.
KISKANIN BİRAZ
Yapmayın! Milletin ne gözle bakacağı belli değil. Herkesin gözü göz değil. İnsanların senin karını, kızını görmesine ne lüzum var?! Namuslu olun biraz! Namusunuzu arttırın! Kıskanın biraz yahu!
Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) Hazreti Sa‘d’a: “Senin hanımına biri bakarken görsen ne yaparsın?” diye sordu. O da “Gözünü çıkarırım” diye cevap verdi. Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) sahabeye dönerek “Sa‘d’ın kıskançlığına şaşırdınız mı? Vallahi ben ondan daha kıskancım. Allah benden daha kıskançtır” buyurdu. Onun için bu kadar haram, yasak koydu ki kimse kimsenin namusuna bakamasın, dokunamasın. Niye tokalaşmayı, bakmayı yasak ediyor? Niye mahremsiz çıkmayı yasak ediyor? Ama sen hatıra fotoğrafı diye karını-kızını cep telefonuyla çekiyorsun. “Ben kimseye göstermiyorum” diyor. Yahu bu cep telefonunun içinde olduğu sürece Amerika istediği anda istediği numaradan girip, onun bütün envanterini alabiliyor. “Amerika benle mi uğraşacak?” diyorsun.
SAKININ, SAKINDIRIN
Yahu seninle uğraşmaz benimle uğraşır belki ama seninle de uğraşan biri çıkar. Amerika uğraşmaz, başka biri uğraşır. Kıskananın, dostun, düşmanın var. Telefonu satıyorsun, içindekini aldım zannediyorsun. Hepsini geri alıyorlar yahu. Çekmeyin, çektirmeyin. Bu kadın-kız işine çok dikkat edin. Hanımınızı-kızınızı sakının, sakındırın. Atmasınlar böyle şeyler. Küçük kız bile olsa yapmayın.
Kötü gözlü insanlar var. Küçük çocuğa bile şehvetle bakan insanlar var. Allah ıslah etsin. Ama var yani var. Koymayın bu resimleri telefonlara, internetlere yahu!
KAYNAK: VAHDET
19 Şubat 2015 Perşembe
Evleri yanan çocukların gözyaşları
Ağrı'nın Doğubayazıt ilçesinde bir ev çıkan yangında kullanılamaz hale geldi. Evleri yanan yaşları 4 ile 10 arasındaki 3 kardeş uzun süre ağladı. Evleri yanan kardeşlerden 10 yaşındaki Yusuf, küçük kardeşi Muhammed'in gözlerini kapatarak yangını izlemesini engelledi.
Yangın, bugün saat 10.45 sıralarında Yenimahalle'de meydana geldi. Ramazan Geleri’ye ait müstakil evde elektrik kontağından çıkan yangın kısa sürede evin tamamını sardı. Alevleri gören anne Nazile Geleri, 3 çocuğunu alarak dışarı çıktı. Anne ve çocukları yanmaktan son anda kurtulurken, korku dolu anları yaşayan çocuklar gözyaşları arasında evlerinin yanmasını izledi.
Komşuların yardımıyla evdeki bazı eşyalar yanmaktan kurtarıldı. Haber verilmesi üzerine olay yerine gelen itfaiye ekipleri yangına müdahale etti ancak ev tamamen kullanılamaz hale geldi. Olayla ilgili soruşturma başlatıldı. Ev sahibi Ramazan Geleri, bir binada kaloriferci olarak çalıştığını belirterek, "Maddi durumum iyi değil. Bir evim vardı o da yandı" diye konuştu.
Evlerinin kül olmasını yaşlı gözlerle izleyen 10 yaşındaki Yusuf’un, ağlayan kardeşi 6 yaşındaki Muhammed’in gözlerini kapatması dikkat çekti. 4 yaşındaki Yakup ise babası Ramazan Geleri’nin kucağında gözyaşı döktü.
Yangın, bugün saat 10.45 sıralarında Yenimahalle'de meydana geldi. Ramazan Geleri’ye ait müstakil evde elektrik kontağından çıkan yangın kısa sürede evin tamamını sardı. Alevleri gören anne Nazile Geleri, 3 çocuğunu alarak dışarı çıktı. Anne ve çocukları yanmaktan son anda kurtulurken, korku dolu anları yaşayan çocuklar gözyaşları arasında evlerinin yanmasını izledi.
Komşuların yardımıyla evdeki bazı eşyalar yanmaktan kurtarıldı. Haber verilmesi üzerine olay yerine gelen itfaiye ekipleri yangına müdahale etti ancak ev tamamen kullanılamaz hale geldi. Olayla ilgili soruşturma başlatıldı. Ev sahibi Ramazan Geleri, bir binada kaloriferci olarak çalıştığını belirterek, "Maddi durumum iyi değil. Bir evim vardı o da yandı" diye konuştu.
Evlerinin kül olmasını yaşlı gözlerle izleyen 10 yaşındaki Yusuf’un, ağlayan kardeşi 6 yaşındaki Muhammed’in gözlerini kapatması dikkat çekti. 4 yaşındaki Yakup ise babası Ramazan Geleri’nin kucağında gözyaşı döktü.
O çocuk beraat etti
İZMİR’de geçen yıl mayıs ayında, Soma’daki maden faciasını protesto gösterileri sırasında gözaltına alınmak istenince, korkup altını ıslattığı basına yansıyan 14 yaşındaki A.K., Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefetten tutuksuz yargılandığı davada beraat etti.
Manisa’nın Soma İlçesi’nde 301 kişinin yaşamını yitirdiği kömür madeni faciasını protesto için geçen yıl 24 Mayıs’ta, İzmir’in Alsancak semtindeki Kıbrıs Şehitleri Caddesi’nde düzenlenen protesto gösterileri sırasında, çevik kuvvet polisinin küçük bir çocuğu yakasından tutup çekerek gözaltına almak istemesi, diğer polislerin buna engel olması basına yansıdı. A.K.’nın korkudan altını ıslattığı da haberlerde yer aldı. O dönemde konuyla ilgili açıklama yapan İzmir Valiliği, çocuğun 13 yaşında olduğunu belirterek, "Eylemlerde aktif rol aldığı gözlenen çocuğun zarar görmemesi için grubun içerisinden uzaklaştırıldığı ve gözaltı işlemi uygulanmadığı" bildirildi.
Ayrıca A.K.’nin, iki gün boyunca gruplar arasında yer aldığını gösteren fotoğraf ve görüntüleri de basına dağıtıldı. A.K.’nin ve diğer küçük çocukların, suça sürüklenen çocuklardan olup olmadığının tespiti amacıyla, eylem sonrası Çocuk Şube Müdürlüğü ekiplerince takiple, gece sokakta yalnız dolaşırken, kimliğinin tespiti amacıyla muhafaza altına alındığı belirtildi. A.K.’nin, emniyet kayıtlarında bir kez yağma suçundan mağdur, bir kez de kayıp çocuk olarak işlem gördüğünün anlaşıldığı dile getirildi. Konuyla ilgilenen nöbetçi çocuk savcısı, A.K.’nin, 6 ay ile 3 yıl arasında hapis cezası gerektiren, 2911 Sayılı Kanun’a muhalefetten, suça sürüklenen çocuk sıfatı ile hakkında işlem yapılmak üzere, olaya ilişkin video ve fotoğraf kayıtları ile birlikte mesai saatleri içerisinde adliyeye mevcutlu getirilmek üzere ailesine teslim edilmesine karar verdi. Bu gelişmelerin ardından A.K., Konak Çocuk Bürosu ekipleri tarafından, 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefetten ifadesi alınması için İzmir Adliyesi’ne getirildi.
A.K., savcının serbest bırakmasının ardından, adliyede bir süre psikolog ile görüştürüldü. A.K.’nin, eylemlerin yapıldığı bölgede bulunduğunu, kalabalığı görüp oraya gittiğini, ancak taş atmadığını, bir suça karışmadığını söylediği öğrenildi. Olayı soruşturan Cumhuriyet Savcısı Mehmet Sedat Erbaş, A.K. hakkında ’2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet’ suçundan 6 ay ile 3 yıl hapis cezası istemiyle İzmir 3’üncü Çocuk Mahkemesi’nde dava açtı.
3’üncü Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki bugün yapılan karar duruşmasında, suça sürüklenen çocuk A.K’nin avukatı Gurbet Uçar hazır bulundu. Uçar, müvekkilinin suç işlemediğini belirtip, beraatine karar verilmesini talep etti. Hakim Süleyman Mutlu, sanık A.K.’nin beraatine karar verip, davayı bitirdi. Milliyet
Manisa’nın Soma İlçesi’nde 301 kişinin yaşamını yitirdiği kömür madeni faciasını protesto için geçen yıl 24 Mayıs’ta, İzmir’in Alsancak semtindeki Kıbrıs Şehitleri Caddesi’nde düzenlenen protesto gösterileri sırasında, çevik kuvvet polisinin küçük bir çocuğu yakasından tutup çekerek gözaltına almak istemesi, diğer polislerin buna engel olması basına yansıdı. A.K.’nın korkudan altını ıslattığı da haberlerde yer aldı. O dönemde konuyla ilgili açıklama yapan İzmir Valiliği, çocuğun 13 yaşında olduğunu belirterek, "Eylemlerde aktif rol aldığı gözlenen çocuğun zarar görmemesi için grubun içerisinden uzaklaştırıldığı ve gözaltı işlemi uygulanmadığı" bildirildi.
Ayrıca A.K.’nin, iki gün boyunca gruplar arasında yer aldığını gösteren fotoğraf ve görüntüleri de basına dağıtıldı. A.K.’nin ve diğer küçük çocukların, suça sürüklenen çocuklardan olup olmadığının tespiti amacıyla, eylem sonrası Çocuk Şube Müdürlüğü ekiplerince takiple, gece sokakta yalnız dolaşırken, kimliğinin tespiti amacıyla muhafaza altına alındığı belirtildi. A.K.’nin, emniyet kayıtlarında bir kez yağma suçundan mağdur, bir kez de kayıp çocuk olarak işlem gördüğünün anlaşıldığı dile getirildi. Konuyla ilgilenen nöbetçi çocuk savcısı, A.K.’nin, 6 ay ile 3 yıl arasında hapis cezası gerektiren, 2911 Sayılı Kanun’a muhalefetten, suça sürüklenen çocuk sıfatı ile hakkında işlem yapılmak üzere, olaya ilişkin video ve fotoğraf kayıtları ile birlikte mesai saatleri içerisinde adliyeye mevcutlu getirilmek üzere ailesine teslim edilmesine karar verdi. Bu gelişmelerin ardından A.K., Konak Çocuk Bürosu ekipleri tarafından, 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefetten ifadesi alınması için İzmir Adliyesi’ne getirildi.
A.K., savcının serbest bırakmasının ardından, adliyede bir süre psikolog ile görüştürüldü. A.K.’nin, eylemlerin yapıldığı bölgede bulunduğunu, kalabalığı görüp oraya gittiğini, ancak taş atmadığını, bir suça karışmadığını söylediği öğrenildi. Olayı soruşturan Cumhuriyet Savcısı Mehmet Sedat Erbaş, A.K. hakkında ’2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet’ suçundan 6 ay ile 3 yıl hapis cezası istemiyle İzmir 3’üncü Çocuk Mahkemesi’nde dava açtı.
3’üncü Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki bugün yapılan karar duruşmasında, suça sürüklenen çocuk A.K’nin avukatı Gurbet Uçar hazır bulundu. Uçar, müvekkilinin suç işlemediğini belirtip, beraatine karar verilmesini talep etti. Hakim Süleyman Mutlu, sanık A.K.’nin beraatine karar verip, davayı bitirdi. Milliyet
Hostes olmak isteyen kadınları 'soyan'lara işlem yok!
İlan vererek internet üstünden görüştükleri hostes adaylarının soyunmasını isteyen kişiler hakkında ismi kullanılan havayolu şirketi şikayette bulundu. Emniyet'ten yanıt gelmedi, TİB suç unsuru bulamadı.
ABD ’li bir havayolu şirketi adına Türkiye ’de kabin elemanı ilanı vererek, başvuru yapan kadınlara iş görüşmesi adı altında görüntülü konuşma programı üzerinden soyunmalarını isteyen bir çete ortaya çıktı. ABD’li şirketin Türkiye Temsilciliği, bu cinsel istismarın yapıldığı e-mail adresini Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’na bağlı ihbar hattına, hem de Emniyet’e bildirdi. TİB “Bir suç unsuru bulamadık” derken, Emniyet ise iki ihbarı da yanıtsız bıraktı.
“Türk misafirperverliğini uçuş emniyeti ile mükemmel bir şekilde harmanlayan dinamik ve çok yönlü bir meslek edinmek istemez misiniz? Ya mesleğiniz boyunca farklı şehirler ve ülkeler görmeye ne dersiniz? Aylık 4500 Dolar maaş, özlük hakları, izin, tatil, kadro imkanı ve iyi bir kariyer için cevabınız ‘Evet’ ise....”
Çeşitli internet sitelerinde sıkça görülen bu iş ilanında, ABD’li köklü bir havayolu şirketinin adı veriliyor. İlanda, irtibat için bir e-mail adresi yer alıyor. Adaylar e-mail üzerinden şirketle temas kurduklarını düşünüyor. İkinci adımda, başvurucuya internet üzerinden görüntülü sohbet programı olan bir ‘Skype’ linki veriliyor. Böylece 45 dakikalık “iş görüşmesi” yapılacağı belirtiliyor. Görüşme için, başvurucunun kimsenin olmadığı bir odada ve bilgisayar başında olması şart koşuluyor. Diğer kurallar şöyle sıralanıyor:
“Oda içerisinde aday dışında birinin olması kopya niteliği taşıdığı için sınav iptal edilir.
Sınav esnasında cep telefonu ile konuşmak, PC başından ayrılmak, sınav sorunlarına net ve arama motoru üzerinden bakmak kopya niteliği taşır. Bu nedenle sınava cep telefonu ve I-pad üzerinden giriş yapılmaz Webcam olmalıdır. (Radikal)
ABD ’li bir havayolu şirketi adına Türkiye ’de kabin elemanı ilanı vererek, başvuru yapan kadınlara iş görüşmesi adı altında görüntülü konuşma programı üzerinden soyunmalarını isteyen bir çete ortaya çıktı. ABD’li şirketin Türkiye Temsilciliği, bu cinsel istismarın yapıldığı e-mail adresini Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’na bağlı ihbar hattına, hem de Emniyet’e bildirdi. TİB “Bir suç unsuru bulamadık” derken, Emniyet ise iki ihbarı da yanıtsız bıraktı.
“Türk misafirperverliğini uçuş emniyeti ile mükemmel bir şekilde harmanlayan dinamik ve çok yönlü bir meslek edinmek istemez misiniz? Ya mesleğiniz boyunca farklı şehirler ve ülkeler görmeye ne dersiniz? Aylık 4500 Dolar maaş, özlük hakları, izin, tatil, kadro imkanı ve iyi bir kariyer için cevabınız ‘Evet’ ise....”
Çeşitli internet sitelerinde sıkça görülen bu iş ilanında, ABD’li köklü bir havayolu şirketinin adı veriliyor. İlanda, irtibat için bir e-mail adresi yer alıyor. Adaylar e-mail üzerinden şirketle temas kurduklarını düşünüyor. İkinci adımda, başvurucuya internet üzerinden görüntülü sohbet programı olan bir ‘Skype’ linki veriliyor. Böylece 45 dakikalık “iş görüşmesi” yapılacağı belirtiliyor. Görüşme için, başvurucunun kimsenin olmadığı bir odada ve bilgisayar başında olması şart koşuluyor. Diğer kurallar şöyle sıralanıyor:
“Oda içerisinde aday dışında birinin olması kopya niteliği taşıdığı için sınav iptal edilir.
Sınav esnasında cep telefonu ile konuşmak, PC başından ayrılmak, sınav sorunlarına net ve arama motoru üzerinden bakmak kopya niteliği taşır. Bu nedenle sınava cep telefonu ve I-pad üzerinden giriş yapılmaz Webcam olmalıdır. (Radikal)
Kız öğrenci tacize uğradı hayatı karardı
Antalya’da 15 yaşındaki M.D.’nin, müdür yardımcısı tarafından cinsel tacize uğramasının ardından okulda genç kızın yaşadığı dram bitmedi. Öğretmenleri ve öğrenciler tarafından baskı altında kalan genç kızın babası, kızının korunması için büyük mücadele veriyor.
Antalya 75’inci Yıl Cumhuriyet Anadolu Lisesi’nin Müdür Yardımcısı M.D., 15 yaşındaki kız öğrencisine “Gel masaj yapayım. “Memelerin de çok küçükmüş” gibi sözlerle tacizde bulunduğu gerekçesiyle tutuklandı. 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen ilk duruşmasında M.D. suçlamaları reddetti. Ancak, genç kızın ifadesinde müdür yardımcısının daha birçok öğrenciyi taciz ettiği ortaya çıktı. Duruşmaya annesi ve babası ile katılan müşteki 10’uncu sınıf öğrencisi N.C., müdür yardımcısı M.D.’nin kendisine nasıl tacizde bulunduğunu detaylı bir şekilde anlattı. (hürriyet.com.tr)
Antalya 75’inci Yıl Cumhuriyet Anadolu Lisesi’nin Müdür Yardımcısı M.D., 15 yaşındaki kız öğrencisine “Gel masaj yapayım. “Memelerin de çok küçükmüş” gibi sözlerle tacizde bulunduğu gerekçesiyle tutuklandı. 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen ilk duruşmasında M.D. suçlamaları reddetti. Ancak, genç kızın ifadesinde müdür yardımcısının daha birçok öğrenciyi taciz ettiği ortaya çıktı. Duruşmaya annesi ve babası ile katılan müşteki 10’uncu sınıf öğrencisi N.C., müdür yardımcısı M.D.’nin kendisine nasıl tacizde bulunduğunu detaylı bir şekilde anlattı. (hürriyet.com.tr)
Özgecan'ın babası yardım tekliflerini reddetti
Özgecan Aslan’ın ailesi sergiledikleri olgun duruşla tüm Türkiye’nin takdirini topladı. Özgecan'ın babası maddi yardım tekliflerini geri çevirdi.
Okulundan evine dönmek için bindiği minibüs şoförü tarafından kaçırılan, tecavüze direnmesi üzerine vahşice katledilip sonra da yakılan Özgecan Aslan’ın ailesi sergiledikleri olgun duruşla tüm Türkiye’nin takdirini topladı. 15 yıldır Tarsus’un Barış Mahallesi’nde ikamet eden Mehmet Aslan, geçimini matbaa işleri ve grafikerlikten sağlıyor. Özgecan ile birlikte 2 kız 1 erkek çocuk babası olan Aslan, çevresi tarafından hoşgörülü, yardımsever ve dürüst biri olarak biliniyor.
MADDİ YARDIMLARI GERİ ÇEVİRDİ
Yeni Şafak'tan Kübra Sönmezışık'ın haberine göre, Kızı Özgecan’ın ölümünden sonra, vakur duruşu ve engin gönüllü tavrıyla topluma olgunluk dersi veren Aslan, varlıklı olmamasına rağmen, olayın ardından kendisine yapılmak istenen bütün maddi yardımları geri çevirdi. Aslan, Mersin Valiliği’nin açtığı hesabı ise kızı adına kadın sığınma evi açtırmak koşuluyla kabul etti. Geliri orta düzeyde olan Aslan ailesi, 2 oda bir salon evde yaşıyor. Büyük kızları Beste, Çukurova Üniversitesinde Konservatuar bölümünde okurken, küçük çocukları Barış Ali ise 6.sınıfa gidiyor.
SANIRIM PSİKOLOG OLDU
Hayatını kaybeden Özgecan’ın ise en büyük hayali psikolog olmaktı. Daha önce iki defa üniversite kazanmasına rağmen gitmeyen Özgecan, insanlara faydalı olmak için psikoloji okuyabileceği özel bir üniversitenin psikoloji bölümünü yüzde yüz burslu kazandı. Baba Mehmet Aslan Ögecan’ın bu hayalini, “Özgecan dünyanın en ünlü psikoloğu olmak isterdi. Sanırım bir şekilde de; böyle bir şekilde de olsa, oldu gibime geliyor” sözleriyle ifade etti.
Okulundan evine dönmek için bindiği minibüs şoförü tarafından kaçırılan, tecavüze direnmesi üzerine vahşice katledilip sonra da yakılan Özgecan Aslan’ın ailesi sergiledikleri olgun duruşla tüm Türkiye’nin takdirini topladı. 15 yıldır Tarsus’un Barış Mahallesi’nde ikamet eden Mehmet Aslan, geçimini matbaa işleri ve grafikerlikten sağlıyor. Özgecan ile birlikte 2 kız 1 erkek çocuk babası olan Aslan, çevresi tarafından hoşgörülü, yardımsever ve dürüst biri olarak biliniyor.
MADDİ YARDIMLARI GERİ ÇEVİRDİ
Yeni Şafak'tan Kübra Sönmezışık'ın haberine göre, Kızı Özgecan’ın ölümünden sonra, vakur duruşu ve engin gönüllü tavrıyla topluma olgunluk dersi veren Aslan, varlıklı olmamasına rağmen, olayın ardından kendisine yapılmak istenen bütün maddi yardımları geri çevirdi. Aslan, Mersin Valiliği’nin açtığı hesabı ise kızı adına kadın sığınma evi açtırmak koşuluyla kabul etti. Geliri orta düzeyde olan Aslan ailesi, 2 oda bir salon evde yaşıyor. Büyük kızları Beste, Çukurova Üniversitesinde Konservatuar bölümünde okurken, küçük çocukları Barış Ali ise 6.sınıfa gidiyor.
SANIRIM PSİKOLOG OLDU
Hayatını kaybeden Özgecan’ın ise en büyük hayali psikolog olmaktı. Daha önce iki defa üniversite kazanmasına rağmen gitmeyen Özgecan, insanlara faydalı olmak için psikoloji okuyabileceği özel bir üniversitenin psikoloji bölümünü yüzde yüz burslu kazandı. Baba Mehmet Aslan Ögecan’ın bu hayalini, “Özgecan dünyanın en ünlü psikoloğu olmak isterdi. Sanırım bir şekilde de; böyle bir şekilde de olsa, oldu gibime geliyor” sözleriyle ifade etti.
Dizide yengesiyle ilişkiye giriyor, sonra tecavüz artıyor..
TBMM Kadına Yönelik Şiddetin Sebeplerini Araştırma Komisyonu üyesi AK Parti’li İsmet Uçma, dizilere çıkışarak “Diziler yapacaksınız. Oralarda yenge dayı ilişkilerinde hiçbir sınır gözetmeyeceksiniz. Hiçbir sınırlama tanımayacaksınız. Sonra tecavüzler artıyor diyeceksiniz. E ne bekliyorsunuz? Rüzgar eken fıtına biçer. Bunda hiç kuşkunuz olmasın” tepkisini gösterdi.
Özgecan Aslan’ın katledilmesinin ardından ilk kez toplanan komisyona yaklaşık 10 milletvekilinin katıldığı görüldü. TBMM Genel Kurulu’nda yapılan yoklamaya katılım için Ak Parti Grup Başkanvekilliğinin yaptığı çağrıların ardınan Komisyonun uzun süre toplantısını Başkan Alev Dedegil ve Uçma ile iki kişi olarak sürdürdüğü de dikkat çekti. Sadece Başkan Dedegil ve Kapalı Cezaevi’nden gelen yetkililere konuşan Uçma şu önerilerini sıraladı:
CİBİLİYETE GÖRE EĞİTİM
“Aileyi güçlendirmediğiniz sürece, bu toplumun değer yargılarına uygun insanları eğitim yoluyla yetiştirmediğiniz sürece, bu sorunları çözme imkanlarından mahrum olduğumuz anlaşılıyor. Şiddetin nedenleri sizce nelerdir? İnsanı eğilimlerine, temayüllerine, psikolojilerine, karakterlerine, cibiliyetlerine göre eğitime tabi tutmak gerekmektedir. Bunu geçmişte doğru çalışan STK’lar yapıyor. Ahilik bunun örneğidir, kimi tarikatlar bunun bir örneğidir. Fecaat eğiliminde olanları bir eğitime tabi tutar, onları biraraya getirir. Esnaf teşkilatlarında acar davrananları ayrı bir örgütlenmenin içine tabi tutarlardı. Bu toplum içinde bu tür gizlenmiş eğilimler olsa bile o insanları, o çevreyi o topulumu aşarak suç işlenemezdi.
YENGE DAYI İLİŞKİSİNİ GÖZETME
Bizim derdimiz, hepimiz sonuçları konuşuyoruz. Diziler yapacaksınız. Oralarda yenge dayı ilişkilerinde hiçbir sınır gözetmeyeceksiniz. Hiçbir sınırlama tanımayacaksınız. Sonra tecavüzler artıyor diyeceksiniz. E ne bekliyorsunuz? Rüzgar eken fıtına biçer. Bunda hiç kuşkunuz olmasın. Sevgili Özgecan kızımızın failinin bulunması konusunda özellikle Jandarmamızdan Komisyon olarak kendilerine bir takdir ve tebrik yazısı göndermek, aileye göndermek fevkalade yerinde olur. Özü şu, mevcut ne feminyen anlayışlarla, ne kalıp yargılardaki dine dayandırılan anlayışlarla ne kadını emtia hale getiren modern paradigmalarla bu sorunun çözülme imkanı yoktur. Zihnimizi çatlatırcasına filozofi üretmemiz gereken alan, hangi yöntemlerle bu sorunun üstesinden gelinebilir konusunu masaya yatırmaktır. Ana eksen şu; bireyi yetiştirmek için çevreyi ıslah edeceksiniz.
SAAT DÖRTTE PAVYONDAN GELMEN ÖZGÜRLÜK
Sıkıntımız şu. Hem insanının güvenliğini sağlayacaksınız, hem özgürlüklerini temin edeceksiniz, bu iki husus zaman zaman hayata geçirilemeyen husustur. Yani kimse şunu diyemez. Ben bir yerde oturuyorum, gece saat 4.00’de pavyondan birisiyle gelirim, bir olay olursa güvenlik kuvvetleri bunu çözmelidir. İyi de kardeşim, senin saat 4.00’de pavyondan birisiyle evine gelmen, senin arzu ettiğin bir özgürlük, eyvallah kullan bunu. Bütün bu uyuşturucu ve alkol pazarlayan, satan, okullarımıza kadar sokan grupların tamamını da organize suç örgütü içerisine almanız lazım. Bir mekanda bir şiddet olayı meydana geliyorsa, bunun sebeplerini araştırdığında bu örfe adete dayalı bir aile kararı ya da akraba topluluğu kararıysa bunu organize suça almanız gerekir.”
Özgecan Aslan’ın katledilmesinin ardından ilk kez toplanan komisyona yaklaşık 10 milletvekilinin katıldığı görüldü. TBMM Genel Kurulu’nda yapılan yoklamaya katılım için Ak Parti Grup Başkanvekilliğinin yaptığı çağrıların ardınan Komisyonun uzun süre toplantısını Başkan Alev Dedegil ve Uçma ile iki kişi olarak sürdürdüğü de dikkat çekti. Sadece Başkan Dedegil ve Kapalı Cezaevi’nden gelen yetkililere konuşan Uçma şu önerilerini sıraladı:
CİBİLİYETE GÖRE EĞİTİM
“Aileyi güçlendirmediğiniz sürece, bu toplumun değer yargılarına uygun insanları eğitim yoluyla yetiştirmediğiniz sürece, bu sorunları çözme imkanlarından mahrum olduğumuz anlaşılıyor. Şiddetin nedenleri sizce nelerdir? İnsanı eğilimlerine, temayüllerine, psikolojilerine, karakterlerine, cibiliyetlerine göre eğitime tabi tutmak gerekmektedir. Bunu geçmişte doğru çalışan STK’lar yapıyor. Ahilik bunun örneğidir, kimi tarikatlar bunun bir örneğidir. Fecaat eğiliminde olanları bir eğitime tabi tutar, onları biraraya getirir. Esnaf teşkilatlarında acar davrananları ayrı bir örgütlenmenin içine tabi tutarlardı. Bu toplum içinde bu tür gizlenmiş eğilimler olsa bile o insanları, o çevreyi o topulumu aşarak suç işlenemezdi.
YENGE DAYI İLİŞKİSİNİ GÖZETME
Bizim derdimiz, hepimiz sonuçları konuşuyoruz. Diziler yapacaksınız. Oralarda yenge dayı ilişkilerinde hiçbir sınır gözetmeyeceksiniz. Hiçbir sınırlama tanımayacaksınız. Sonra tecavüzler artıyor diyeceksiniz. E ne bekliyorsunuz? Rüzgar eken fıtına biçer. Bunda hiç kuşkunuz olmasın. Sevgili Özgecan kızımızın failinin bulunması konusunda özellikle Jandarmamızdan Komisyon olarak kendilerine bir takdir ve tebrik yazısı göndermek, aileye göndermek fevkalade yerinde olur. Özü şu, mevcut ne feminyen anlayışlarla, ne kalıp yargılardaki dine dayandırılan anlayışlarla ne kadını emtia hale getiren modern paradigmalarla bu sorunun çözülme imkanı yoktur. Zihnimizi çatlatırcasına filozofi üretmemiz gereken alan, hangi yöntemlerle bu sorunun üstesinden gelinebilir konusunu masaya yatırmaktır. Ana eksen şu; bireyi yetiştirmek için çevreyi ıslah edeceksiniz.
SAAT DÖRTTE PAVYONDAN GELMEN ÖZGÜRLÜK
Sıkıntımız şu. Hem insanının güvenliğini sağlayacaksınız, hem özgürlüklerini temin edeceksiniz, bu iki husus zaman zaman hayata geçirilemeyen husustur. Yani kimse şunu diyemez. Ben bir yerde oturuyorum, gece saat 4.00’de pavyondan birisiyle gelirim, bir olay olursa güvenlik kuvvetleri bunu çözmelidir. İyi de kardeşim, senin saat 4.00’de pavyondan birisiyle evine gelmen, senin arzu ettiğin bir özgürlük, eyvallah kullan bunu. Bütün bu uyuşturucu ve alkol pazarlayan, satan, okullarımıza kadar sokan grupların tamamını da organize suç örgütü içerisine almanız lazım. Bir mekanda bir şiddet olayı meydana geliyorsa, bunun sebeplerini araştırdığında bu örfe adete dayalı bir aile kararı ya da akraba topluluğu kararıysa bunu organize suça almanız gerekir.”
18 Şubat 2015 Çarşamba
Valilik'ten tatil açıklaması
İstanbul Valiliği yarın okulların tatil edildiğini açıkladı.
Öğrencilerin merakla beklediği okulların tatil haberiyle ilgili açıklama İstanbul valiliği'nden geldi.
Valilik 19 Şubat Perşembe günü yoğun kar yağışı nedeniyle okulların tatil edildiğini açıkladı.
Valilik’ten yapılan açıklamada şöyle denildi:
"Meteoroloji yetkililerinden alınan bilgiye göre; ilimizde kar yağışının yarın öğle saatlerine kadar yoğun bir şekilde devam etmesi ve kuvvetli don olayı beklenmektedir.
Valiliğimizce öğrencilerimizin ulaşımda herhangi bir risk ve mağduriyetle karşılaşmamaları için anaokulu, ilkokul, ortaokul, liseler ile özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerinde eğitim ve öğretime 19 Şubat Perşembe günü de 1 (bir) gün ara verilmesi uygun görülmüştür.
Aynı gün kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan engelli personel ile hamile personel de idari izinli sayılacaktır."
Öğrencilerin merakla beklediği okulların tatil haberiyle ilgili açıklama İstanbul valiliği'nden geldi.
Valilik 19 Şubat Perşembe günü yoğun kar yağışı nedeniyle okulların tatil edildiğini açıkladı.
Valilik’ten yapılan açıklamada şöyle denildi:
"Meteoroloji yetkililerinden alınan bilgiye göre; ilimizde kar yağışının yarın öğle saatlerine kadar yoğun bir şekilde devam etmesi ve kuvvetli don olayı beklenmektedir.
Valiliğimizce öğrencilerimizin ulaşımda herhangi bir risk ve mağduriyetle karşılaşmamaları için anaokulu, ilkokul, ortaokul, liseler ile özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerinde eğitim ve öğretime 19 Şubat Perşembe günü de 1 (bir) gün ara verilmesi uygun görülmüştür.
Aynı gün kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan engelli personel ile hamile personel de idari izinli sayılacaktır."
Etiketler:
hava durumu,
meteoroloji,
okul,
tatil
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)