Çin ’de ismi açıklanmayan üç aylık bir bebek, fotoğrafmakinasının flaşı nedeniyle gözünü kaybetti. Daily Mail ’in haberine göre, bebeğin anne-babasının arkadaşı, fotoğrafı yalnızca 25 santim mesafeden, flaşı kapamayı unutarak çekti.
Kısa bir süre sonra çocuklarının gözünde problem olduğunu fark eden anne-baba, bebeği doktora götürdü. Bebeğin sol gözünde görme kaybı olduğu ve sağ gözünü tamamen kaybettiği açıklandı. Fotoğrafı çeken kişiye dava açılıp açılmayacağı bilinmiyor.
Flaşın sarı benekteki hücrelere zarar verdiği ifade edilirken, sarı beneğin gelişimi çocuklar dört yaşına basana kadar tamamlanmıyor.
(medyafaresi.com.tr)
31 Temmuz 2015 Cuma
29 Temmuz 2015 Çarşamba
'Taliban lideri Molla Ömer öldü' iddiası
Afgan yetkililer, Taliban lideri Molla Muhammed Ömer'in öldüğünü öne sürdü.
Molla Ömer'in öldüğüne ilişkin iddia BBC tarafından ortaya atıldı. BBC'nin haberine göre, Afgan hükümeti ve istihbaratından kaynaklar, Molla Ömer'in iki ya da üç yıl önce öldüğünü söyledi.
AA: PAKİSTAN'DA ÖLDÜ
Afgan hükümetinden adının açıklanmasını istemeyen bir yetkili, AA muhabirine Pakistan'ın Molla Ömer'in ölümü konusunda Afganistan hükümetine bilgi verdiğini söyledi.
Yetkili, Molla Ömer'in iki yıl önce Pakistan'da önemli bir sağlık sorunu nedeniyle öldüğünü savundu.
BBC'nin ulaştığı bir Taliban sözcüsü, kısa süre içinde konuya ilişkin bir açıklama yapılacağını belirtti. Afganistan Devlet Başkanı Sözcüsü, Molla Ömer'in öldüğü yönündeki iddiaları araştırdıklarını söyledi.
DAHA ÖNCE DE İDDİALAR VARDI AMA...
Taliban'ın ruhani lideri olarak kabul edilen ve 55 yaşında olduğu tahmin edilen Molla Ömer'in öldürüldüğüne dair geçmiş yıllarda da iddialar ortaya atılmış ancak bu haberler asılsız çıkmıştı. Ancak BBC, Molla Ömer'in öldüğüne dair açıklamaların, ilk kez Afgan hükümetindeki üst düzey kaynaklarca dile getirildiğine vurgu yaptı.
Geçtiğimiz haftalarda Molla Ömer'e ait olduğu iddia edilen bir Ramazan Bayramı mesajı yayımlanmıştı. Söz konusu mesajda, Molla Ömer'in, Afgan hükümetiyle Taliban arasındaki barış görüşmelerine destek verdiği bildirilmişti.
11 Eylül saldırılarını düzenleyen El Kaide lideri Usame Bin Ladin’e destek veren Molla Ömer, ABD öncülüğündeki koalisyonun müdahalesiyle Taliban’ın devrildiği 2001 yılından bu yana kamuoyunca görülmedi.
FBI'ın arananlar listesindeki Molla Ömer'in; uzun boylu, siyah saçlı ve sağ gözünde şarapnel yarası olduğu belirtiliyor.
Molla Ömer 1996'da BBC ekibi tarafından gizlice görüntülenmişti.
TALİBAN BİYOGRAFİSİNİ YAYINLAMIŞTI
-- Taliban, Molla Ömer’in 1960 yılında Kandehar vilayetine bağlı Chah-i Himmat köyünde doğduğunu açıkladı.
-- 1980’li yıllarda Sovyet işgaline karşı verilen direnişte savaştı. Sağ gözünde şarapnel yarası var.
-- Sovyet ordularının Afganistan'dan çekilmesinin ardından çıkan iç savaşta Taliban'ı iktidara taşıdı.
-- 1996’da Taliban hareketinin “dini lideri” oldu.
-- El Kaide lideri Usame bin Ladin’le yakın ilişki kurdu.
-- ABD öncülüğündeki güçler, 2001 yılında Molla Ömer yönetimini devirdi. ABD Dışişleri Bakanlığı, başına 10 bin dolar ödül koydu.
-- Bu yılın başlarında Taliban, biyografisini yayınladı. Buna göre; farklı bir mizah anlayışı olan Molla Ömer’in evi ve yabancı bankalarda hesabı yok.
(hürriyet.com.tr)
Molla Ömer'in öldüğüne ilişkin iddia BBC tarafından ortaya atıldı. BBC'nin haberine göre, Afgan hükümeti ve istihbaratından kaynaklar, Molla Ömer'in iki ya da üç yıl önce öldüğünü söyledi.
AA: PAKİSTAN'DA ÖLDÜ
Afgan hükümetinden adının açıklanmasını istemeyen bir yetkili, AA muhabirine Pakistan'ın Molla Ömer'in ölümü konusunda Afganistan hükümetine bilgi verdiğini söyledi.
Yetkili, Molla Ömer'in iki yıl önce Pakistan'da önemli bir sağlık sorunu nedeniyle öldüğünü savundu.
BBC'nin ulaştığı bir Taliban sözcüsü, kısa süre içinde konuya ilişkin bir açıklama yapılacağını belirtti. Afganistan Devlet Başkanı Sözcüsü, Molla Ömer'in öldüğü yönündeki iddiaları araştırdıklarını söyledi.
DAHA ÖNCE DE İDDİALAR VARDI AMA...
Taliban'ın ruhani lideri olarak kabul edilen ve 55 yaşında olduğu tahmin edilen Molla Ömer'in öldürüldüğüne dair geçmiş yıllarda da iddialar ortaya atılmış ancak bu haberler asılsız çıkmıştı. Ancak BBC, Molla Ömer'in öldüğüne dair açıklamaların, ilk kez Afgan hükümetindeki üst düzey kaynaklarca dile getirildiğine vurgu yaptı.
Geçtiğimiz haftalarda Molla Ömer'e ait olduğu iddia edilen bir Ramazan Bayramı mesajı yayımlanmıştı. Söz konusu mesajda, Molla Ömer'in, Afgan hükümetiyle Taliban arasındaki barış görüşmelerine destek verdiği bildirilmişti.
11 Eylül saldırılarını düzenleyen El Kaide lideri Usame Bin Ladin’e destek veren Molla Ömer, ABD öncülüğündeki koalisyonun müdahalesiyle Taliban’ın devrildiği 2001 yılından bu yana kamuoyunca görülmedi.
FBI'ın arananlar listesindeki Molla Ömer'in; uzun boylu, siyah saçlı ve sağ gözünde şarapnel yarası olduğu belirtiliyor.
Molla Ömer 1996'da BBC ekibi tarafından gizlice görüntülenmişti.
TALİBAN BİYOGRAFİSİNİ YAYINLAMIŞTI
-- Taliban, Molla Ömer’in 1960 yılında Kandehar vilayetine bağlı Chah-i Himmat köyünde doğduğunu açıkladı.
-- 1980’li yıllarda Sovyet işgaline karşı verilen direnişte savaştı. Sağ gözünde şarapnel yarası var.
-- Sovyet ordularının Afganistan'dan çekilmesinin ardından çıkan iç savaşta Taliban'ı iktidara taşıdı.
-- 1996’da Taliban hareketinin “dini lideri” oldu.
-- El Kaide lideri Usame bin Ladin’le yakın ilişki kurdu.
-- ABD öncülüğündeki güçler, 2001 yılında Molla Ömer yönetimini devirdi. ABD Dışişleri Bakanlığı, başına 10 bin dolar ödül koydu.
-- Bu yılın başlarında Taliban, biyografisini yayınladı. Buna göre; farklı bir mizah anlayışı olan Molla Ömer’in evi ve yabancı bankalarda hesabı yok.
(hürriyet.com.tr)
Afirka’da 4 ülkede peçe yasaklandı
Boko Haram'ın intihar saldırılarını artırmasından sonra Kongo, Çad, Kamerun ve Nijer yüzü tamamen örten peçe takılmasını yasakladı
Afrika ülkelerinde kadınların giydiği ve yüzü tamamen örten peçeden oluşan dini kıyafet olan burkalar, intihar bombacısı kadınların kamufle olmasını sağladığı için tehlike arz ediyordu.Özellikle Boko Haram militanı kadınlar, gerçekleştirdiği pek çok saldırıda bu kıyafetler nedeniyle farkedilmemişti. Nüfusun yüzde 80′ini Hristiyanların oluşturduğu Kongo, yüzü tamamen örten peçeye 3 ay önce yasak getirerek bu önlemi alan ilk ülke oldu.
İNTİHAR SALDIRILARINDA KADINLAR KULLANILIYOR
Kongo’dan sonra Çad hükümeti de, Boko Haram’ın 15 Haziran’da peş peşe düzenlediği intihar saldırılarının ardından yüzü tamamen örten peçe takma yasağının yanı sıra başka güvenlik önlemleri de almaya başladı.
Kamerun’un Nijerya sınırındaki kuzey bölgesinde de saldırıların artırması ve bazı intihar saldırılarının yüzü tamamen peçeyle örtülü kadınlar tarafından düzenlendiğinin tespit edilmesi üzerine geçen ay ortasında peçe takma yasağı uygulanmaya başladı.
Son olarak Nijer’de terörle mücadele kapsamında ülkenin güneydoğusunda yüzü tamamen örten peçenin kullanımına geçici bir süre yasak getirildi.
Gine ve Gabon’da da İçişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamalarda, konuyla ilgili önlemin en kısa zamanda alınacağı ve yüzü tamamen örten peçeye yasak getirileceği ifade edildi.
(sözcü.com.tr)
Afrika ülkelerinde kadınların giydiği ve yüzü tamamen örten peçeden oluşan dini kıyafet olan burkalar, intihar bombacısı kadınların kamufle olmasını sağladığı için tehlike arz ediyordu.Özellikle Boko Haram militanı kadınlar, gerçekleştirdiği pek çok saldırıda bu kıyafetler nedeniyle farkedilmemişti. Nüfusun yüzde 80′ini Hristiyanların oluşturduğu Kongo, yüzü tamamen örten peçeye 3 ay önce yasak getirerek bu önlemi alan ilk ülke oldu.
İNTİHAR SALDIRILARINDA KADINLAR KULLANILIYOR
Kongo’dan sonra Çad hükümeti de, Boko Haram’ın 15 Haziran’da peş peşe düzenlediği intihar saldırılarının ardından yüzü tamamen örten peçe takma yasağının yanı sıra başka güvenlik önlemleri de almaya başladı.
Kamerun’un Nijerya sınırındaki kuzey bölgesinde de saldırıların artırması ve bazı intihar saldırılarının yüzü tamamen peçeyle örtülü kadınlar tarafından düzenlendiğinin tespit edilmesi üzerine geçen ay ortasında peçe takma yasağı uygulanmaya başladı.
Son olarak Nijer’de terörle mücadele kapsamında ülkenin güneydoğusunda yüzü tamamen örten peçenin kullanımına geçici bir süre yasak getirildi.
Gine ve Gabon’da da İçişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamalarda, konuyla ilgili önlemin en kısa zamanda alınacağı ve yüzü tamamen örten peçeye yasak getirileceği ifade edildi.
(sözcü.com.tr)
28 Temmuz 2015 Salı
Fransız parkında bikini dayağı
Fransa'nın Reims kentinde bir parkta bikinisiyle güneşlenen bir kadın, onu ‘ahlaksızlıkla’ suçlayan bir grup kadının saldırısına uğrayınca, ortalık karıştı.
Fransa’nın kuzeyindeki Reims kentindeki Léo Lagrange Parkı’nda bikiniyle güneşlenen 21 yaşındaki bir kadın, onu “ahlaksızca vücudunu göstermekle” suçlayan bir grup kadından dayak yedi.
Kurbanın yediği dayak sonucu hafif yaralandığını duyuran Fransız polisi, henüz saldırganların kimliklerini açıklamadı. Ancak sosyal medya üzerinden olaya büyük tepki gösteren yüzlerce kişi, dayakçı kadınların Müslüman olduğunu düşündüklerini dile getirince, Fransa’da ortam gerildi. Reims Belediye Başkanı Arnaud Robinet, “Tüm verileri elde etmeden bir sonuca varmamalıyız. Yine de insanların neden bu saldırının dini nedenlerle gerçekleştiğini düşündüğünü de anlayabiliyorum. Doğruysa, bu çok ciddi bir konu” dedi.
SALDIRGANLAR YAKALANDI
Yetkililer, yaşları 16 ila 24 arasında değişen beş saldırganın kısa sürede yakalandığını ve 18 yaşından büyük üç saldırganın eylül ayında hâkim karşısına çıkacağını duyurdu. Yaşları 16 ve 17 olan diğer iki saldırganın ise yeniden sorguya alınacağı ancak henüz resmi bir suçlama ile karşı karşıya olmadıkları açıklandı.
Olayın ardından bir sosyal medya kampanyası başlatan ırkçılık karşıtı SOS Racisme örgütü de Fransız kadınlarını olayın yaşandığı parkta bikini giymeye davet etti. Kötü hava koşulları bu protesto gösterisine katılımın çok düşük kalmasına neden olsa da, sosyal medyada “#jeportemonmaillotauparcleo (Mayomu parkta giyiyorum)” hashtag’iyle başlatılan kampanyayla, Fransız kadınlar kamuya açık yerlerde bikiniyle çektirdikleri fotoğrafları paylaşmaya başladı.
Fransa’nın kuzeyindeki Reims kentindeki Léo Lagrange Parkı’nda bikiniyle güneşlenen 21 yaşındaki bir kadın, onu “ahlaksızca vücudunu göstermekle” suçlayan bir grup kadından dayak yedi.
Kurbanın yediği dayak sonucu hafif yaralandığını duyuran Fransız polisi, henüz saldırganların kimliklerini açıklamadı. Ancak sosyal medya üzerinden olaya büyük tepki gösteren yüzlerce kişi, dayakçı kadınların Müslüman olduğunu düşündüklerini dile getirince, Fransa’da ortam gerildi. Reims Belediye Başkanı Arnaud Robinet, “Tüm verileri elde etmeden bir sonuca varmamalıyız. Yine de insanların neden bu saldırının dini nedenlerle gerçekleştiğini düşündüğünü de anlayabiliyorum. Doğruysa, bu çok ciddi bir konu” dedi.
SALDIRGANLAR YAKALANDI
Yetkililer, yaşları 16 ila 24 arasında değişen beş saldırganın kısa sürede yakalandığını ve 18 yaşından büyük üç saldırganın eylül ayında hâkim karşısına çıkacağını duyurdu. Yaşları 16 ve 17 olan diğer iki saldırganın ise yeniden sorguya alınacağı ancak henüz resmi bir suçlama ile karşı karşıya olmadıkları açıklandı.
Olayın ardından bir sosyal medya kampanyası başlatan ırkçılık karşıtı SOS Racisme örgütü de Fransız kadınlarını olayın yaşandığı parkta bikini giymeye davet etti. Kötü hava koşulları bu protesto gösterisine katılımın çok düşük kalmasına neden olsa da, sosyal medyada “#jeportemonmaillotauparcleo (Mayomu parkta giyiyorum)” hashtag’iyle başlatılan kampanyayla, Fransız kadınlar kamuya açık yerlerde bikiniyle çektirdikleri fotoğrafları paylaşmaya başladı.
Kadına şiddette son nokta
Dün Ankara ve İzmir'den gelen kadına yönelik şiddet haberleri tüyler ürpertti. Ankara Sincan'da Kamil Hamarat, eski kız arkadaşını önce boynundan bıçakladı, Kaçan genç kızı yakalayıp yine defalarca bıçakladı ve sonra ‘Öldün mü’ diye sorup bıçağı şakağına sapladı. İzmir'de ise bir baba, yurttan kaçan kızını 9 bıçak darbesiyle öldürdü.
Sincan’da mahkemeye gelen iddianame, yine bir erkeğin kadına korkunç şiddetini gözler önüne serdi. Erkek, genç kızı önce boynundan bıçakladı. Kaçan genç kızı yakalayıp yine defalarca bıçakladı ve sonra ‘Öldün mü’ diye sorup bıçağı şakağına sapladı.
Eski kız arkadaşı 19 yaşındaki F.G.’yi şakağına bıçaklayarak yaralayan Kamil Hamarat hakkında savcılık kasten öldürmeye teşebbüs suçundan müebbet hapis istemiyle dava açıldı.
Sincan Cumhuriyet Başsavcılığı’nın hazırladığı iddianameye göre, F.G. adlı Genç kız, 16 Nisan 2015 saat 19.00 sıralarında okuduğu meslek lisesinden çıkarak evine doğru gitmeye başladı. Bir süre sonra F.G.’nin önünü kesen eski erkek arkadaşı Kamil Hamarat, genç kızın arabaya binmesini istedi. Israr üzerine arabaya binen genç kız, sonrasında yaşadığı dehşeti ifadesinde şöyle anlattı:
BIÇAĞI BOYNUNA VURDU
“Araçta bana ‘Seni çok seviyorum. Benden neden ayrıldın, beni hiç aldattın mı’ dedi. Ben de ‘Hayır’ dedim. ‘Sen şerefsizsin, o…, kendimi öldüreceğim, seni de öldüreceğim 2 saniye gözünü kapat’ dedi. Daha sonra araçta bulunan ekmek bıçağını alarak boynuma vurdu. Kendimi araçtan dışarıya attım ve yere yuvarlandım. Kamil, araçtan inerek bıçağı vücuduma vurmaya başladı. ‘Öldün mü’ diye sordu. Kaçmak için ayağa kalktım. Arkamdan koşarak geldi ve bıçağı sol şakağıma sapladı.”
‘HAYDİ VUR’ DEMİŞ
İddianamede, kaldırıldığı hastanede ameliyatla bıçağın genç kızın kafasından çıkarıldığı anlatılırken, Kamil Hamarat da ifadesinde, F.G.’nin kendisini tahrik ettiğini öne sürerek, “Kışkırtıcı şekilde konuştu. Boynunu uzatarak, ‘Haydi bana vur’ dedi. Kendimi kaybederek ekmek bıçağı ile vurdum. Zarar vermek istedim” dedi.
Savcılık, Hamarat hakkında ömür boyu hapis cezası talep edilen iddianameyi mahkemeye sundu. F.G’nin avukatı Evin Konuk, kadına şiddet olaylarında her gün dehşet verici görüntülerle karşılaştıklarını anlatarak, “Sanığın en ağır şekilde cezalandırılması için mücadele edeceğiz” dedi.
YURTTAN KAÇAN KIZINA 9 BIÇAK
İzmir’in Konak ilçesinde seyyar manav Sabri A. (41), yetiştirme yurdunda kalan kızı Şükran A.'nın (17) yurttan kaçıp Kültürpark'a gittiğini öğrendi. Önceki gece saat 23.00 sıralarında buraya gelen babasını karşısında gören genç kız, kaçmaya başladı. Fuar alanı içerisinde yaşanan kovalamaca sonucunda baba Sabri A. yakaladığı kızını sırtından 7, koltuk altından 2 bıçak darbesiyle yaraladı.
Hastaneye kaldırılan Şükran A. kurtarılamadı. Kaçan baba Sabri A. kısa sürede yakalandı.
(hürriyet.com.tr)
Sincan’da mahkemeye gelen iddianame, yine bir erkeğin kadına korkunç şiddetini gözler önüne serdi. Erkek, genç kızı önce boynundan bıçakladı. Kaçan genç kızı yakalayıp yine defalarca bıçakladı ve sonra ‘Öldün mü’ diye sorup bıçağı şakağına sapladı.
Eski kız arkadaşı 19 yaşındaki F.G.’yi şakağına bıçaklayarak yaralayan Kamil Hamarat hakkında savcılık kasten öldürmeye teşebbüs suçundan müebbet hapis istemiyle dava açıldı.
Sincan Cumhuriyet Başsavcılığı’nın hazırladığı iddianameye göre, F.G. adlı Genç kız, 16 Nisan 2015 saat 19.00 sıralarında okuduğu meslek lisesinden çıkarak evine doğru gitmeye başladı. Bir süre sonra F.G.’nin önünü kesen eski erkek arkadaşı Kamil Hamarat, genç kızın arabaya binmesini istedi. Israr üzerine arabaya binen genç kız, sonrasında yaşadığı dehşeti ifadesinde şöyle anlattı:
BIÇAĞI BOYNUNA VURDU
“Araçta bana ‘Seni çok seviyorum. Benden neden ayrıldın, beni hiç aldattın mı’ dedi. Ben de ‘Hayır’ dedim. ‘Sen şerefsizsin, o…, kendimi öldüreceğim, seni de öldüreceğim 2 saniye gözünü kapat’ dedi. Daha sonra araçta bulunan ekmek bıçağını alarak boynuma vurdu. Kendimi araçtan dışarıya attım ve yere yuvarlandım. Kamil, araçtan inerek bıçağı vücuduma vurmaya başladı. ‘Öldün mü’ diye sordu. Kaçmak için ayağa kalktım. Arkamdan koşarak geldi ve bıçağı sol şakağıma sapladı.”
‘HAYDİ VUR’ DEMİŞ
İddianamede, kaldırıldığı hastanede ameliyatla bıçağın genç kızın kafasından çıkarıldığı anlatılırken, Kamil Hamarat da ifadesinde, F.G.’nin kendisini tahrik ettiğini öne sürerek, “Kışkırtıcı şekilde konuştu. Boynunu uzatarak, ‘Haydi bana vur’ dedi. Kendimi kaybederek ekmek bıçağı ile vurdum. Zarar vermek istedim” dedi.
Savcılık, Hamarat hakkında ömür boyu hapis cezası talep edilen iddianameyi mahkemeye sundu. F.G’nin avukatı Evin Konuk, kadına şiddet olaylarında her gün dehşet verici görüntülerle karşılaştıklarını anlatarak, “Sanığın en ağır şekilde cezalandırılması için mücadele edeceğiz” dedi.
YURTTAN KAÇAN KIZINA 9 BIÇAK
İzmir’in Konak ilçesinde seyyar manav Sabri A. (41), yetiştirme yurdunda kalan kızı Şükran A.'nın (17) yurttan kaçıp Kültürpark'a gittiğini öğrendi. Önceki gece saat 23.00 sıralarında buraya gelen babasını karşısında gören genç kız, kaçmaya başladı. Fuar alanı içerisinde yaşanan kovalamaca sonucunda baba Sabri A. yakaladığı kızını sırtından 7, koltuk altından 2 bıçak darbesiyle yaraladı.
Hastaneye kaldırılan Şükran A. kurtarılamadı. Kaçan baba Sabri A. kısa sürede yakalandı.
(hürriyet.com.tr)
27 Temmuz 2015 Pazartesi
Ceset çiçeği beş yıl sonra açtı
Dünyanın en eski ve en büyük bitki türlerinden olan 'ceset çiçeği' Japonya'da bir parkta beş yıl sonra yeniden açtı.
Amorphophallus Titanum olarak bilinen bitki türü, çürümüş ete benzeyen kokusu nedeniyle halk arasında ceset çiçeği olarak anılıyor. Kokusu yüznden böcek ve sinekleri çeken ceset çiçeği, açtıktan bir kaç sonra soluyor.
Japonya’nın Jindai Botanik Bahçesi’nde beş yıl sonra yeniden açtığı gözlenen çiçek, halkın yoğun ilgisine neden oldu. Çiçeği görmek isteyenlerin yoğun talepleri üzerine, Jindai Botanik Bahçesi ziyaret saatlerini uzattı.
Anavatanı Endonezya olarak bilinen çiçek, daha çok Batı Sumatra bölgesindeki yağmur ormanlarında görülüyor. Deniz seviyesinden 120 ila 365 metre yükseklikteki tepelerde yetişen türün neslinin, yaygın ormansızlaştırma nedeniyle tehdit altında olduğu belirtiliyor.
Amorphophallus Titanum olarak bilinen bitki türü, çürümüş ete benzeyen kokusu nedeniyle halk arasında ceset çiçeği olarak anılıyor. Kokusu yüznden böcek ve sinekleri çeken ceset çiçeği, açtıktan bir kaç sonra soluyor.
Japonya’nın Jindai Botanik Bahçesi’nde beş yıl sonra yeniden açtığı gözlenen çiçek, halkın yoğun ilgisine neden oldu. Çiçeği görmek isteyenlerin yoğun talepleri üzerine, Jindai Botanik Bahçesi ziyaret saatlerini uzattı.
Anavatanı Endonezya olarak bilinen çiçek, daha çok Batı Sumatra bölgesindeki yağmur ormanlarında görülüyor. Deniz seviyesinden 120 ila 365 metre yükseklikteki tepelerde yetişen türün neslinin, yaygın ormansızlaştırma nedeniyle tehdit altında olduğu belirtiliyor.
New York Magazine Bill Cosby’nin taciz ettiği kadınları kapak yaptı
ABD'li komedyen ve aktör Bill Cosby'nin tacizine uğradıklarını ileri süren kadınlar, New York Magazin'in bu haftaki kapağında yer aldı.
Bill Cosby hakkındaki taciz suçlamaları sürerken, ABD’li haftalık New York Magazine dergisi, Bill Cosby’nin taciz ettiği iddia edilen kadınları kapağına taşıdı.
40′TAN FAZLA KADIN MAHKEMEYE ŞİKAYETTE BULUNDU
Son yıllarda her geçen gün hakkında yeni bir cinsel taciz suçlaması ortaya çıkan Cosby tarafından tacize uğradıkları gerekçesiyle 40′tan fazla kadın mahkemeye başvurmuştu.
Ünlü dergi 78 yaşındaki Cosby’den şikayetçi olan 35 kadınla konuştu ve hikayelerini anlatmalarını istedi.
Derginin kapağında sandalyelerinde oturan 35 kadın bulunuyor, 36′ncı sandalye ise yeni bir taciz kurbanı için boş bırakılmış.
Yayınlanan haber; fotoğraflar, video ve kadınların kişisel ifadelerinden oluşuyor.
HİKAYELER BİRBİRİNE BENZİYOR
Haberin en dikkat çekici yanı ise tacize uğrayan kadınların anlattıkları hikayelerin birbiriyle büyük ölçüde benzerlik göstermesi.
40′TAN FAZLA KADIN MAHKEMEYE ŞİKAYETTE BULUNDU
Son yıllarda her geçen gün hakkında yeni bir cinsel taciz suçlaması ortaya çıkan Cosby tarafından tacize uğradıkları gerekçesiyle 40′tan fazla kadın mahkemeye başvurmuştu.
Ünlü dergi 78 yaşındaki Cosby’den şikayetçi olan 35 kadınla konuştu ve hikayelerini anlatmalarını istedi.
Derginin kapağında sandalyelerinde oturan 35 kadın bulunuyor, 36′ncı sandalye ise yeni bir taciz kurbanı için boş bırakılmış.
Yayınlanan haber; fotoğraflar, video ve kadınların kişisel ifadelerinden oluşuyor.
HİKAYELER BİRBİRİNE BENZİYOR
Haberin en dikkat çekici yanı ise tacize uğrayan kadınların anlattıkları hikayelerin birbiriyle büyük ölçüde benzerlik göstermesi.
Japonya bambudan elektrik üretecek
Japonya'da yapılacak olan santral sayesinde, 5 bin evin bir yıllık elektrik ihtiyacının karşılanması bekleniyor.
Japonya’nın batısında bulunan Yamaguchi eyaletinde kurulacak olan santralin yaklaşık 20 milyon dolara malolacağı açıklandı. 2016′da inşaatının başlaması planlanan santralin, bir yıl sonra ise üretime geçmesi düşünülüyor.
Santralde, bambu ağaçlarının yakılması sonucu ortaya çıkan buhar, türbinlerde elektriğe çevrilecek ve hesaplara göre yaklaşık olarak 5 bin evin bir yıllık elektriği bu şekilde karşılanabilecek. Tokushima eyaleti merkezli şirketin kuracağı santral yılda 15,8 milyon kilovatsaat elektrik üretecek. Sözcü
Japonya’nın batısında bulunan Yamaguchi eyaletinde kurulacak olan santralin yaklaşık 20 milyon dolara malolacağı açıklandı. 2016′da inşaatının başlaması planlanan santralin, bir yıl sonra ise üretime geçmesi düşünülüyor.
Santralde, bambu ağaçlarının yakılması sonucu ortaya çıkan buhar, türbinlerde elektriğe çevrilecek ve hesaplara göre yaklaşık olarak 5 bin evin bir yıllık elektriği bu şekilde karşılanabilecek. Tokushima eyaleti merkezli şirketin kuracağı santral yılda 15,8 milyon kilovatsaat elektrik üretecek. Sözcü
22 Temmuz 2015 Çarşamba
ünyanın en eski Kuran-ı Kerim'i bulundu
Dünyanın en eski Kuran'ı olabilecek elyazmaları, İngiltere'deki Birmingham Üniversitesi tarafından ortaya çıkarıldı.
Yapılan karbon 14 testiyle elyazmalarının en az 1370 yıllık olduğu belirlendi. BBC'nin haberine göre; Kuran'a ait sayfalar, yaklaşık bir asırdır üniversitenin kütüphanesinde fark edilmeden kaldı. British Library'nin kutsal kitaplar uzmanı Dr. Muhammad Isa Waley, "heyecan verici bu keşfin İslam dünyasını sevindireceğini" söyledi.
Dünyanın en eski Kuran'ı olduğu tahmin edilen parçaların, Birmingham Üniversitesi'nin kütüphanesinde Ortadoğu kitap ve belgeleri arasında durduğu belirtildi. Bir doktora öğrencisinin sayfaları incelemesinin ardından Oxford Üniversitesi'nde karbon testine tabi tutulan elyazmalarının, koyun ya da keçi derisine yazıldığı tespit edildi.
Hicazi el yazısıyla koyun derisine yazıldığı tespit edilen Kuran-ı Kerim’in dünyanın bulunan en eskisi olup olmadığını, yapılacak araştırmalar ortaya çıkaracak. Hürriyet
Yapılan karbon 14 testiyle elyazmalarının en az 1370 yıllık olduğu belirlendi. BBC'nin haberine göre; Kuran'a ait sayfalar, yaklaşık bir asırdır üniversitenin kütüphanesinde fark edilmeden kaldı. British Library'nin kutsal kitaplar uzmanı Dr. Muhammad Isa Waley, "heyecan verici bu keşfin İslam dünyasını sevindireceğini" söyledi.
Dünyanın en eski Kuran'ı olduğu tahmin edilen parçaların, Birmingham Üniversitesi'nin kütüphanesinde Ortadoğu kitap ve belgeleri arasında durduğu belirtildi. Bir doktora öğrencisinin sayfaları incelemesinin ardından Oxford Üniversitesi'nde karbon testine tabi tutulan elyazmalarının, koyun ya da keçi derisine yazıldığı tespit edildi.
Hicazi el yazısıyla koyun derisine yazıldığı tespit edilen Kuran-ı Kerim’in dünyanın bulunan en eskisi olup olmadığını, yapılacak araştırmalar ortaya çıkaracak. Hürriyet
40 bin insana yerleri yok
Türkiye özellikle Suriye’deki savaştan kaçan 2 milyona yakın kişiyi ‘zorunlu’ ağırlarken, AB ülkeleri, muhtaç durumdaki topu topu 40 bin mülteciyi nereye ‘koyacağını’ kararlaştıramıyor. Avrupa Birliği, Suriye ve Eritre çıkışlı ve halen İtalya ile Yunanistan’daki kamplarda bulunan uluslararası korumaya ihtiyacı olan 40 bin mülteciyi üye ülkelerde konuşlandırmakta zorlanıyor.
Türkiye tek başında AB Komisyonu tarafından belirlenen rakamın yaklaşık 50 katına ev sahipliği yaparken toplantı üstüne toplantı düzenleyip sorunu çözmeye çalışan 28 AB üyesi ülke yine 40 bin rakamına ulaşamadı. Önceki gün AB içişleri ve adalet bakanlarını Lüksemburg’da bir araya getiren toplantıda üye ülkeler yoğun pazarlıkların ardından 32 bin 256 kişi için taahhütte bulundu. Geri kalan yaklaşık 8 bin kişi için pazarlıklar aralıkta sonuçlandırılacak.
AB liderlerinin Komisyon’un önerileri doğrultusunda haziranda aldığı ancak Birlik üyesi ülkelerin neredeyse yarısının itirazı nedeniyle “zorunlu” paylaşımı “gönüllü” paylaşıma çeviren karara rağmen gerekli adımların tam anlamıyla atılmaması özellikle insan hakları örgütleri tarafından sert şekilde eleştiriliyor.
PAZARLIĞA DEVAM
Şu ana kadar kapılarını mültecilere en çok açan ülkeler arasında yer alan Fransa ve Almanya, 40 bin hedefinin yarısına yakını için taahhüt altına girerken Macaristan uygulamaya katılmama kararı aldı.
İspanya, Komisyon’un kendisi için önerdiği sayının yaklaşık dörtte birine yeşil ışık yakarken 40 milyonluk nüfusuyla AB’nin önde gelen ülkeleri arasında yer alan Polonya’nın kabul etme taahhüdünde bulunduğu mülteci sayısı binle sınırlı kaldı. Polonya ve Baltık ülkeleri yüksek sayıda mülteciyi barındırma imkânlarının bulunmadığını net şekilde dile getirirken İspanya İçişleri Bakanı Jorge Fernandez Diaz, ülkesinin yaklaşımını, “Yeniden yerleştirme politikası konusunda çok eleştirimiz var çünkü bir çekim faktörü yaratacak” sözleriyle özetledi. Avusturya, Slovakya ve Slovenya da “sorunlu” ülkeler arasında yer alıyor. Yeniden yerleştirmeye tabi olacak mültecilerin ekimden itibaren İtalya ve Yunanistan’dan diğer ülkelere gönderilmesi öngörülüyor. AB dışındaki kamplarda bulunan 20 bin göçmenin kabulü konusunda ise uzlaşı sağlamak kolay oldu. AB ülkeleri Suriye’ye komşu ülkelerdeki kamplardan 22 bin 504 göçmeni almayı kabul etti.
Türkiye tek başında AB Komisyonu tarafından belirlenen rakamın yaklaşık 50 katına ev sahipliği yaparken toplantı üstüne toplantı düzenleyip sorunu çözmeye çalışan 28 AB üyesi ülke yine 40 bin rakamına ulaşamadı. Önceki gün AB içişleri ve adalet bakanlarını Lüksemburg’da bir araya getiren toplantıda üye ülkeler yoğun pazarlıkların ardından 32 bin 256 kişi için taahhütte bulundu. Geri kalan yaklaşık 8 bin kişi için pazarlıklar aralıkta sonuçlandırılacak.
AB liderlerinin Komisyon’un önerileri doğrultusunda haziranda aldığı ancak Birlik üyesi ülkelerin neredeyse yarısının itirazı nedeniyle “zorunlu” paylaşımı “gönüllü” paylaşıma çeviren karara rağmen gerekli adımların tam anlamıyla atılmaması özellikle insan hakları örgütleri tarafından sert şekilde eleştiriliyor.
PAZARLIĞA DEVAM
Şu ana kadar kapılarını mültecilere en çok açan ülkeler arasında yer alan Fransa ve Almanya, 40 bin hedefinin yarısına yakını için taahhüt altına girerken Macaristan uygulamaya katılmama kararı aldı.
İspanya, Komisyon’un kendisi için önerdiği sayının yaklaşık dörtte birine yeşil ışık yakarken 40 milyonluk nüfusuyla AB’nin önde gelen ülkeleri arasında yer alan Polonya’nın kabul etme taahhüdünde bulunduğu mülteci sayısı binle sınırlı kaldı. Polonya ve Baltık ülkeleri yüksek sayıda mülteciyi barındırma imkânlarının bulunmadığını net şekilde dile getirirken İspanya İçişleri Bakanı Jorge Fernandez Diaz, ülkesinin yaklaşımını, “Yeniden yerleştirme politikası konusunda çok eleştirimiz var çünkü bir çekim faktörü yaratacak” sözleriyle özetledi. Avusturya, Slovakya ve Slovenya da “sorunlu” ülkeler arasında yer alıyor. Yeniden yerleştirmeye tabi olacak mültecilerin ekimden itibaren İtalya ve Yunanistan’dan diğer ülkelere gönderilmesi öngörülüyor. AB dışındaki kamplarda bulunan 20 bin göçmenin kabulü konusunda ise uzlaşı sağlamak kolay oldu. AB ülkeleri Suriye’ye komşu ülkelerdeki kamplardan 22 bin 504 göçmeni almayı kabul etti.
Meşhur markaya 'başörtüsü' cezası
ABD Yüksek Mahkemesi tarafından kadın adayın iş başvurusunu başörtülü olduğu gerekçesiyle reddettiği için haksız bulunan Abercrombie&Fitch, kadına 25 bin dolar ödemeyi kabul etti.
Samantha Elauf, doğum yeri olan Oklahoma eyaletinin Tulsa kentindeki Abercrombie & Fitch mağazasının çocuk bölümüne, 2008 yılında, 17 yaşındayken iş başvurusunda bulunmuş ancak başörtüsünün mağazanın giyim politikasına aykırı olduğu gerekçesiyle işe alınmamıştı.
Mahkeme kayıtlarında, Elauf'un siyah başörtüsüyle katıldığı iş mülakatının mağaza müdür yardımcısı tarafından onaylandığı ancak sonrasında işe alımın daha üst bir yönetici tarafından geri çevrildiği belirtiliyordu.
Eşit İstihdam Fırsatı Komisyonu (EEOC) adlı federal kurum tarafından Elauf adına açılan davada, önce Tusla'daki bölge mahkemesi Elauf lehine karar vererek şirketin 20 bin dolar tazminat ödemesine karar vermişti. Ancak, Denver'daki temyiz mahkemesi ise Elauf'un başörtüsünü dini gerekçeyle taktığını belirterek, giyim politikasından muafiyet isteme yoluna gitmediği gerekçesiyle şirket lehine karara varmıştı.
DİNİ İNANCA UYGUN ORTAN SUNMAK ZORUNDA
Konu, alt mahkemelerdeki süreçlerin ardından Ekim 2014'te Yüksek Mahkeme'ye intikal etmişti. Yüksek Mahkeme yargıçları, geçen ay 1'e karşı 8 oyla, iş yeri sahiplerinin kendilerine çalışma başvurusu yapanların ve çalışanlarının dini gerekçelerini yerine getirebilecek ortamı sunması gerektiğine hükmetmişti.
Konunun Yüksek Mahkeme tarafından Elauf lehine sonuçlanması nedeniyle Abercrombie&Fitch Elauf'a 25 bin dolar ödemeyi kabul etti.
ABD'de 1964 yılındaki Sivil Haklar Yasası, işverenlere çalışanlarına dini inançlar ya da uygulamalar yüzünden ayrımcılık yapılmasını yasaklıyor. hürriyet.com.tr
Samantha Elauf, doğum yeri olan Oklahoma eyaletinin Tulsa kentindeki Abercrombie & Fitch mağazasının çocuk bölümüne, 2008 yılında, 17 yaşındayken iş başvurusunda bulunmuş ancak başörtüsünün mağazanın giyim politikasına aykırı olduğu gerekçesiyle işe alınmamıştı.
Mahkeme kayıtlarında, Elauf'un siyah başörtüsüyle katıldığı iş mülakatının mağaza müdür yardımcısı tarafından onaylandığı ancak sonrasında işe alımın daha üst bir yönetici tarafından geri çevrildiği belirtiliyordu.
Eşit İstihdam Fırsatı Komisyonu (EEOC) adlı federal kurum tarafından Elauf adına açılan davada, önce Tusla'daki bölge mahkemesi Elauf lehine karar vererek şirketin 20 bin dolar tazminat ödemesine karar vermişti. Ancak, Denver'daki temyiz mahkemesi ise Elauf'un başörtüsünü dini gerekçeyle taktığını belirterek, giyim politikasından muafiyet isteme yoluna gitmediği gerekçesiyle şirket lehine karara varmıştı.
DİNİ İNANCA UYGUN ORTAN SUNMAK ZORUNDA
Konu, alt mahkemelerdeki süreçlerin ardından Ekim 2014'te Yüksek Mahkeme'ye intikal etmişti. Yüksek Mahkeme yargıçları, geçen ay 1'e karşı 8 oyla, iş yeri sahiplerinin kendilerine çalışma başvurusu yapanların ve çalışanlarının dini gerekçelerini yerine getirebilecek ortamı sunması gerektiğine hükmetmişti.
Konunun Yüksek Mahkeme tarafından Elauf lehine sonuçlanması nedeniyle Abercrombie&Fitch Elauf'a 25 bin dolar ödemeyi kabul etti.
ABD'de 1964 yılındaki Sivil Haklar Yasası, işverenlere çalışanlarına dini inançlar ya da uygulamalar yüzünden ayrımcılık yapılmasını yasaklıyor. hürriyet.com.tr
21 Temmuz 2015 Salı
600 bin yeni mezuna deneyimsiz iş fırsatı
İş arayan yeni mezun bir gencin bu yolda en büyük engeli 'deneyim'dir. İşte o deneyimi kazanmak için büyük fırsat sunan 'deneyim aramayan' işler... En uygun kariyer başlangıcını sunan sektörlerde turizm ve perakende başı çekiyor.
Bu yıl üniversitelerden mezun olan yaklaşık 600 bin genç de iş arayanlar kervanına katıldı. Yeni mezunlar, işe alımların küçük bir bölümünü oluştursa da bazı sektörlerde deneyimsiz gençlere daha fazla iş fırsatı sunuluyor. Yenibiris.com’un 2015 verilerine göre, iş deneyimi olmayanlara en çok yer veren sektörler arasında ilk sıralarda turizm, perakende, eğitim, inşaat, bilişim ve çağrı merkezi geliyor. En çok işe alım yapılan bölümler ise satış, pazarlama ve muhasebe.
Yönetici olmayı unut
İş arama sürecinde farklı sektörlerden yöneticiler de gençlere ciddi önerilerde bulunuyor. Mudo CEO’su Barış Karakullukçu, "Mezun olurken birçoğunuzun aklında günde 8 saatten fazla çalışmayacağınız, çok yorulmadan iyi maaşlar elde edebileceğiniz ve hızla kariyer basamaklarını tırmanıp başkalarını yönetmeye başlayacağınız bir iş hayali var. Ama 16 yıldır hep tersini yaşadım ve başarı için temel kuralın ‘çok çalışmak’ olduğunu anladım" diyor. İK yöneticisi ve öğretim görevlisi İdil Türkmenoğlu da, şu görüşte: "İş bulduktan sonrası kolay" diyenler iş ararken deneyim biriktirsin. 'Garsonluk yapmam, kasada durmam' diyorsa, bedavaya da olsa bir işe gidip gelsin." Bol bol görüşme yapım İnsan Kaynakları Yöneticisi, yetenekvekariyer.com kurucusu Cengiz Çatalkaya ise, "Mezuniyet sonrası iş arama süreci uzayabilir, sabırlı olun. Sosyal medyayı iş ve kariyer amaçlı nasıl kullanacağınızı öğrenin" diyor. Duman Management Consultancy Kurucusu Yiğit Duman'a göre ise, iş arama sürecinin uzun ve yorucu geçebileceği unutulmamalı. Bol bol iş görüşmesi yapmaktan kaçınmamalı ve asla yılmamalı. Farklı işler deneyin Yapı Kredi İnsan Kaynakları Genel Müdür Yardımcısı Cihangir Kavuncu, "Mümkün olduğunca farklı iş tanımlarına sahip alanlarda deneyim elde edin. Kendinizi daha iyi tanıyacak, özelliklerinize en uygun işi bulmada önemli bir deneyim kazanacaksınız" diyor.
Hangi işleri yapabilirsiniz?
İş arayan yeni mezunlara rehber olacak, deneyim gerektirmeyen başlangıç pozisyonları şöyle:
- Turizm: Önbüro elemanı, rezervasyon uzmanı, acenta satış yetkilisi, garson. - Perakende: Mağaza satış danışmanı, kasiyer, muhasebe uzman yardımcısı. - Bankacılık: Gişe yetkilisi. - Çağrı Merkezi: Müşteri temsilcisi. - Eğitim: Anaokulu öğretmeni, stajyer öğretmen, eğitim danışmanı. - İnşaat: İnşaat mühendisi, teknik çizim elemanı, elektrik teknikeri. - Bilişim: Yazılım uzmanı, teknik destek elemanı. - Sigorta ve Emeklilik: Finansal danışman. - Sağlık-Tıp: Hemşire, tıbbi sekreter, yönetici adayı. - Hizmet: Satış temsilcisi. - Elektrik-Elektronik: Elektrik mühendisi. - İthalat-İhracat: Müşteri temsilcisi, muhasebe elemanı. - Üretim: Satış temsilcisi, üretim elemanı. - Otomotiv: Filo satış danışmanı. (Akşam)
Bu yıl üniversitelerden mezun olan yaklaşık 600 bin genç de iş arayanlar kervanına katıldı. Yeni mezunlar, işe alımların küçük bir bölümünü oluştursa da bazı sektörlerde deneyimsiz gençlere daha fazla iş fırsatı sunuluyor. Yenibiris.com’un 2015 verilerine göre, iş deneyimi olmayanlara en çok yer veren sektörler arasında ilk sıralarda turizm, perakende, eğitim, inşaat, bilişim ve çağrı merkezi geliyor. En çok işe alım yapılan bölümler ise satış, pazarlama ve muhasebe.
Yönetici olmayı unut
İş arama sürecinde farklı sektörlerden yöneticiler de gençlere ciddi önerilerde bulunuyor. Mudo CEO’su Barış Karakullukçu, "Mezun olurken birçoğunuzun aklında günde 8 saatten fazla çalışmayacağınız, çok yorulmadan iyi maaşlar elde edebileceğiniz ve hızla kariyer basamaklarını tırmanıp başkalarını yönetmeye başlayacağınız bir iş hayali var. Ama 16 yıldır hep tersini yaşadım ve başarı için temel kuralın ‘çok çalışmak’ olduğunu anladım" diyor. İK yöneticisi ve öğretim görevlisi İdil Türkmenoğlu da, şu görüşte: "İş bulduktan sonrası kolay" diyenler iş ararken deneyim biriktirsin. 'Garsonluk yapmam, kasada durmam' diyorsa, bedavaya da olsa bir işe gidip gelsin." Bol bol görüşme yapım İnsan Kaynakları Yöneticisi, yetenekvekariyer.com kurucusu Cengiz Çatalkaya ise, "Mezuniyet sonrası iş arama süreci uzayabilir, sabırlı olun. Sosyal medyayı iş ve kariyer amaçlı nasıl kullanacağınızı öğrenin" diyor. Duman Management Consultancy Kurucusu Yiğit Duman'a göre ise, iş arama sürecinin uzun ve yorucu geçebileceği unutulmamalı. Bol bol iş görüşmesi yapmaktan kaçınmamalı ve asla yılmamalı. Farklı işler deneyin Yapı Kredi İnsan Kaynakları Genel Müdür Yardımcısı Cihangir Kavuncu, "Mümkün olduğunca farklı iş tanımlarına sahip alanlarda deneyim elde edin. Kendinizi daha iyi tanıyacak, özelliklerinize en uygun işi bulmada önemli bir deneyim kazanacaksınız" diyor.
Hangi işleri yapabilirsiniz?
İş arayan yeni mezunlara rehber olacak, deneyim gerektirmeyen başlangıç pozisyonları şöyle:
- Turizm: Önbüro elemanı, rezervasyon uzmanı, acenta satış yetkilisi, garson. - Perakende: Mağaza satış danışmanı, kasiyer, muhasebe uzman yardımcısı. - Bankacılık: Gişe yetkilisi. - Çağrı Merkezi: Müşteri temsilcisi. - Eğitim: Anaokulu öğretmeni, stajyer öğretmen, eğitim danışmanı. - İnşaat: İnşaat mühendisi, teknik çizim elemanı, elektrik teknikeri. - Bilişim: Yazılım uzmanı, teknik destek elemanı. - Sigorta ve Emeklilik: Finansal danışman. - Sağlık-Tıp: Hemşire, tıbbi sekreter, yönetici adayı. - Hizmet: Satış temsilcisi. - Elektrik-Elektronik: Elektrik mühendisi. - İthalat-İhracat: Müşteri temsilcisi, muhasebe elemanı. - Üretim: Satış temsilcisi, üretim elemanı. - Otomotiv: Filo satış danışmanı. (Akşam)
16 Temmuz 2015 Perşembe
İşte raftaki Reza Zarrab raporu
Gümrük Bakanlığı’nın 11 ay önce tamamladığı raporda, Reza Zarrab’ın sahibi olduğu şirketlerin Babek Zencani’nin şirketlerine hem para hem de altın aktardığı ifade edildi. Bakanlığın raporunda, “Yapılan tespitlerle Babek Zencani ve firmaları ile Reza Zarrab ve firmaları arasında ticari ilişkiler olduğu görülmüştür” görüşüne yer verildi. Zarrab’ın avukatı Babek Zencani ile Zarrab arasında ilişki bulunduğu iddialarını reddetmişti.
GÜMRÜK ve Ticaret Bakanlığı müfettişlerinin 11 ay önce tamamladığı “Reza Zarrab” raporuna Hürriyet ulaştı. Bakanlık arşivine giren raporun en çarpıcı noktası, Zarrab ile İran’da devleti 2.8 milyar dolar dolandırmaktan tutuklu olan Babek Zencani arasındaki para alışverişi oldu. “Babek Zencani ile Reza Zarrab arasında ve şirketleri arasında irtibat var” denilen rapor 11 aydır hiçbir işlem yapılmadan bakanlıkta bekletiliyor.
17 Aralık soruşturmasının önemli isimlerinden biri olan Reza Zarrab’la ilgili dönemin Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı’nın talimatıyla hazırlanan ve çok önemli bilgilerin yer aldığı müfettiş raporu, 8 Ağustos 2014’te tamamlanarak bakanlığa sunuldu. Gümrük ve Ticaret Başmüfettişi Mehmet Eryılmaz imzasıyla hazırlanan ve Rehberlik ve Teftiş Başkanı Zafer Yıldırımlı’nın bakanlık adına kabul ettiği 651 sayfalık inceleme raporunda, Zarrab’ın irtibatlı olduğu 43 şirketin 2011 ve 2013 yılları arasında Türkiye, İran, Çin, BAE ve Rusya arasında gerçekleştirdiği ithalat, ihracat ve para transferleri mercek altına alındı. 11 aydır bakanlıktaki raflarda bekleyen raporla ilgili henüz herhangi bir işlem yapılmadığı öğrenildi.
942 KİLO ALTIN GÖNDERİLDİ
Zarrab’ın sahibi olduğu Royal Denizcilik ve Kıymetli Madenler A.Ş.’nin, 10 Mayıs 2012’de Bank Mellat’ın İstanbul Şubesi’nden Babek Zencani’nin şirketine 5 milyon 100 bin TL aktardığı ifade edildi.
Başmüfettiş Eryılmaz raporunda, Zarrab’a ait Ravanda Ltd’nin Zencani’ye ait SCT CO/SCT Banker isimli şirketlere 2012 yılı içinde tam 942 kilogram altın ihracatı yaptığına dikkat çekerek, “Yapılan tespitlerle Babek Zencani ve firmaları ile Reza Zarrab ve firmaları arasında ticari ilişkiler olduğu görülmüştür” görüşüne yer verdi.
8 MİLYAR DOLARLIK ALTIN
Türk Parası Kıymetini Koruması Hakkındaki Kanun kapsamında Zarrab’ın şirketlerinin özellikle Dubai, İran ve Rusya’ya ciddi miktarlarda döviz aktarımı yaptığı yer verilen raporda, yüksek miktarda para transferlerinin kuryelerce gerçekleştirilmesine vurgu yapıldı. Bu kapsamda yapılan incelemelerde, Zarrab’ın şirketlerinden Royal Denizcilik ve Kıymetli Madenler A.Ş.’nin 2012-2014 tarihleri arasında sadece İran ve BAE’ne 8 milyar dolar değerinde 151 ton 142 kilo altın ihraç ettiğine dikkat çekildi.
TEMİZLİKÇİ VE KURYE ADINA ŞİRKET
Zarrab’ın, yanında çalışan kuryeler adına paravan şirketler kurduğu yönünde bilgilerin de yer aldığı inceleme raporunda, Kilis’te özel bir şirkette temizlik elamanı olarak çalışan 22 yaşındaki Mehmet Ali A. adına milyon dolarlık ciroları olan anonim şirket kurduğu, yine döviz kuryesi olarak kullanılan Metin C. adına ise 3 milyon TL sermayeli şirket kurduğu anlatıldı. Söz konusu şirketlerin bu kişilere ait olmadığının değerlendirildiği raporda, “Bazı firmaları kuran ya da ortaklığı olan kişilerin, bu firmaları kuracak ve ya ortaklıkları olacak yeterli sermayeleri olmadığı görülmüştür” denildi.
BİLDİRİMLER ŞÜPHELİ
Reza Zarrab’ın sahibi olduğu ve Türkiye İhracatçılar Meclisi’nce ödüllendirilen Volgam Gıda ve Dış Ticaret A.Ş.’de müfettişlerin incelemesine tabi oldu. Zarrab’ın, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci ve Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş’tan ödül alarak büyük tartışmalara neden olan şirketiyle ilgili müfettişlere verdiği bilgiler ise kafalarda soru işareti bıraktı. Müfettişler Volgam Gıda ve Dış Ticaret A.Ş’nin Dubai merkezli bir firmaya 110 kilo altın ihracatı yaparak karşılığında 4 milyon 743 bin dolar aldığını resmi belgelerle ortaya koymasına rağmen, Zarrab müfettişlere yazılı olarak yaptığı bildirimde, şirketin sadece gıda ticareti yaptığı anlatıldı. Bu bilgileri değerlendiren müfettişler rapora, Volgam Gıda ile yapılan bildirimlerin şüpheli olduğu değerlendirmesini aktardı.
Zencani iddiaları araştırılmıştı
2013 Ocak ayında ULS havayollarına ait uçakta yakalanan 1.5 ton altınla ilgili müfettişlerin yaptığı incelemede, “Külçe altınların Gana mevzuatına uygun olmayan bir şekilde kaçak olarak yurt dışına çıkartıldığı” ve söz konusu uçağın kiralama bedelinin Babek Zencani’ye ait Kont Grup Kozmetik Ltd. Şti. tarafından ödendiğini ileri sürülmüştü. Zencani, İran’ın ambargo nedeniyle uluslararası dolaşıma sokamadığı paraları, “altınla” ödeme yaparak Reza Zarrab üzerinden Türkiye’ye sokmakla suçlanmıştı
Zencani ile ilişkimiz yok demişti
ZARRAB’ın avukatı Babek Zencani ile Zarrab arasında ilişki bulunduğu iddialarını reddetmişti. Avukat Şeyda Yıldırım Zencani ile ilgili İran’da başlatılan soruşturma sonrası, “Bütün İran parlamentosu gelip araştırabilir. İkisi arasında bir ilişki olduğunu söylemek mantıksız. Ortak hiçbir yanları yok” demişti. İran’ın Ankara Büyükelçisi Alireza Bikdeli ise, Zarrab ve Zencani arasında bir bağlantı olduğu konusunda ellerinde belgenin olmadığı yönünde açıklama yapmıştı.
(Arda Akın / hürriyet.com.tr)
GÜMRÜK ve Ticaret Bakanlığı müfettişlerinin 11 ay önce tamamladığı “Reza Zarrab” raporuna Hürriyet ulaştı. Bakanlık arşivine giren raporun en çarpıcı noktası, Zarrab ile İran’da devleti 2.8 milyar dolar dolandırmaktan tutuklu olan Babek Zencani arasındaki para alışverişi oldu. “Babek Zencani ile Reza Zarrab arasında ve şirketleri arasında irtibat var” denilen rapor 11 aydır hiçbir işlem yapılmadan bakanlıkta bekletiliyor.
17 Aralık soruşturmasının önemli isimlerinden biri olan Reza Zarrab’la ilgili dönemin Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı’nın talimatıyla hazırlanan ve çok önemli bilgilerin yer aldığı müfettiş raporu, 8 Ağustos 2014’te tamamlanarak bakanlığa sunuldu. Gümrük ve Ticaret Başmüfettişi Mehmet Eryılmaz imzasıyla hazırlanan ve Rehberlik ve Teftiş Başkanı Zafer Yıldırımlı’nın bakanlık adına kabul ettiği 651 sayfalık inceleme raporunda, Zarrab’ın irtibatlı olduğu 43 şirketin 2011 ve 2013 yılları arasında Türkiye, İran, Çin, BAE ve Rusya arasında gerçekleştirdiği ithalat, ihracat ve para transferleri mercek altına alındı. 11 aydır bakanlıktaki raflarda bekleyen raporla ilgili henüz herhangi bir işlem yapılmadığı öğrenildi.
942 KİLO ALTIN GÖNDERİLDİ
Zarrab’ın sahibi olduğu Royal Denizcilik ve Kıymetli Madenler A.Ş.’nin, 10 Mayıs 2012’de Bank Mellat’ın İstanbul Şubesi’nden Babek Zencani’nin şirketine 5 milyon 100 bin TL aktardığı ifade edildi.
Başmüfettiş Eryılmaz raporunda, Zarrab’a ait Ravanda Ltd’nin Zencani’ye ait SCT CO/SCT Banker isimli şirketlere 2012 yılı içinde tam 942 kilogram altın ihracatı yaptığına dikkat çekerek, “Yapılan tespitlerle Babek Zencani ve firmaları ile Reza Zarrab ve firmaları arasında ticari ilişkiler olduğu görülmüştür” görüşüne yer verdi.
8 MİLYAR DOLARLIK ALTIN
Türk Parası Kıymetini Koruması Hakkındaki Kanun kapsamında Zarrab’ın şirketlerinin özellikle Dubai, İran ve Rusya’ya ciddi miktarlarda döviz aktarımı yaptığı yer verilen raporda, yüksek miktarda para transferlerinin kuryelerce gerçekleştirilmesine vurgu yapıldı. Bu kapsamda yapılan incelemelerde, Zarrab’ın şirketlerinden Royal Denizcilik ve Kıymetli Madenler A.Ş.’nin 2012-2014 tarihleri arasında sadece İran ve BAE’ne 8 milyar dolar değerinde 151 ton 142 kilo altın ihraç ettiğine dikkat çekildi.
TEMİZLİKÇİ VE KURYE ADINA ŞİRKET
Zarrab’ın, yanında çalışan kuryeler adına paravan şirketler kurduğu yönünde bilgilerin de yer aldığı inceleme raporunda, Kilis’te özel bir şirkette temizlik elamanı olarak çalışan 22 yaşındaki Mehmet Ali A. adına milyon dolarlık ciroları olan anonim şirket kurduğu, yine döviz kuryesi olarak kullanılan Metin C. adına ise 3 milyon TL sermayeli şirket kurduğu anlatıldı. Söz konusu şirketlerin bu kişilere ait olmadığının değerlendirildiği raporda, “Bazı firmaları kuran ya da ortaklığı olan kişilerin, bu firmaları kuracak ve ya ortaklıkları olacak yeterli sermayeleri olmadığı görülmüştür” denildi.
BİLDİRİMLER ŞÜPHELİ
Reza Zarrab’ın sahibi olduğu ve Türkiye İhracatçılar Meclisi’nce ödüllendirilen Volgam Gıda ve Dış Ticaret A.Ş.’de müfettişlerin incelemesine tabi oldu. Zarrab’ın, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci ve Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş’tan ödül alarak büyük tartışmalara neden olan şirketiyle ilgili müfettişlere verdiği bilgiler ise kafalarda soru işareti bıraktı. Müfettişler Volgam Gıda ve Dış Ticaret A.Ş’nin Dubai merkezli bir firmaya 110 kilo altın ihracatı yaparak karşılığında 4 milyon 743 bin dolar aldığını resmi belgelerle ortaya koymasına rağmen, Zarrab müfettişlere yazılı olarak yaptığı bildirimde, şirketin sadece gıda ticareti yaptığı anlatıldı. Bu bilgileri değerlendiren müfettişler rapora, Volgam Gıda ile yapılan bildirimlerin şüpheli olduğu değerlendirmesini aktardı.
Zencani iddiaları araştırılmıştı
2013 Ocak ayında ULS havayollarına ait uçakta yakalanan 1.5 ton altınla ilgili müfettişlerin yaptığı incelemede, “Külçe altınların Gana mevzuatına uygun olmayan bir şekilde kaçak olarak yurt dışına çıkartıldığı” ve söz konusu uçağın kiralama bedelinin Babek Zencani’ye ait Kont Grup Kozmetik Ltd. Şti. tarafından ödendiğini ileri sürülmüştü. Zencani, İran’ın ambargo nedeniyle uluslararası dolaşıma sokamadığı paraları, “altınla” ödeme yaparak Reza Zarrab üzerinden Türkiye’ye sokmakla suçlanmıştı
Zencani ile ilişkimiz yok demişti
ZARRAB’ın avukatı Babek Zencani ile Zarrab arasında ilişki bulunduğu iddialarını reddetmişti. Avukat Şeyda Yıldırım Zencani ile ilgili İran’da başlatılan soruşturma sonrası, “Bütün İran parlamentosu gelip araştırabilir. İkisi arasında bir ilişki olduğunu söylemek mantıksız. Ortak hiçbir yanları yok” demişti. İran’ın Ankara Büyükelçisi Alireza Bikdeli ise, Zarrab ve Zencani arasında bir bağlantı olduğu konusunda ellerinde belgenin olmadığı yönünde açıklama yapmıştı.
(Arda Akın / hürriyet.com.tr)
14 Temmuz 2015 Salı
Cübbeli Ahmet Hoca hastaneye kaldırıldı
Kamuoyunda Cübbeli Ahmet Hoca olarak bilinen Ahmet Mahmut Ünlü hastaneye kaldırıldı.
Cübbeli Ahmet Hoca'nın vücudunda iltihaplı romatizma olarak bilinen romatoit artrit hastalığı sebebiyle iltihap yükselmesi meydana geldi.
Özel bir hastanede enjeksiyon tedavisi uygulanan Ünlü'nün bir süre hastanede tutulacağı öğrenildi.
Cübbeli Ahmet Hoca'nın vücudunda iltihaplı romatizma olarak bilinen romatoit artrit hastalığı sebebiyle iltihap yükselmesi meydana geldi.
Özel bir hastanede enjeksiyon tedavisi uygulanan Ünlü'nün bir süre hastanede tutulacağı öğrenildi.
12 Temmuz 2015 Pazar
Meteoroloji'den aşırı sıcak uyarısı
Muğla ve Antalya'ya aşırı sıcak uyarısı. Meteoroloji'den gelen en son hava durumu tahminlerine göre Muğla ve Antalya'da sıcaklıklar artacak.
Muğla ve Antalya'da sıcaklıkların yarın 2 ila 4 derece artacağı öngörülüyor.
Meteoroloji Genel Müdürlüğünden yapılan yazılı açıklamaya göre, Batı Akdeniz'in sahil kesiminde hava sıcaklığının 2 ila 4 derece artacağı, iç kesimlerde ise sıcaklıklarda önemli değişiklik olmayacağı tahmin ediliyor.
Rüzgarın kuzey yönlerden hafif, zaman zaman orta kuvvette eseceği ve nem oranının düşeceği öngörülüyor. Yetkililer, sıcak hava ve yangınlara karşı dikkatli olunması konusunda uyarıda bulunuyor.
Öte yandan, Isparta genelinde parçalı az bulutlu hava, Antalya'nın İbradı, Akseki ve Gündoğmuş çevrelerinde ise öğleden sonra yer yer sağanak bekleniyor.
Denizlerde ise rüzgarın Bodrum-Marmaris'te kuzeybatıdan 4 ila 6, Marmaris-Kumluca'da kuzey ve batıdan 2 ila 4, Kumluca-Manavgat'ta kuzeyden 3 ila 5 kuvvetinde eseceği tahmin ediliyor.
Dalga yüksekliğinin özellikle Bodrum ve Marmaris arasında 2,5 metreye ulaşacağı öngörülüyor.
Muğla ve Antalya'da sıcaklıkların yarın 2 ila 4 derece artacağı öngörülüyor.
Meteoroloji Genel Müdürlüğünden yapılan yazılı açıklamaya göre, Batı Akdeniz'in sahil kesiminde hava sıcaklığının 2 ila 4 derece artacağı, iç kesimlerde ise sıcaklıklarda önemli değişiklik olmayacağı tahmin ediliyor.
Rüzgarın kuzey yönlerden hafif, zaman zaman orta kuvvette eseceği ve nem oranının düşeceği öngörülüyor. Yetkililer, sıcak hava ve yangınlara karşı dikkatli olunması konusunda uyarıda bulunuyor.
Öte yandan, Isparta genelinde parçalı az bulutlu hava, Antalya'nın İbradı, Akseki ve Gündoğmuş çevrelerinde ise öğleden sonra yer yer sağanak bekleniyor.
Denizlerde ise rüzgarın Bodrum-Marmaris'te kuzeybatıdan 4 ila 6, Marmaris-Kumluca'da kuzey ve batıdan 2 ila 4, Kumluca-Manavgat'ta kuzeyden 3 ila 5 kuvvetinde eseceği tahmin ediliyor.
Dalga yüksekliğinin özellikle Bodrum ve Marmaris arasında 2,5 metreye ulaşacağı öngörülüyor.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)