19 Aralık 2015 Cumartesi

Putin: “Ayın altında hiçbir şey sonsuza dek sürmez”

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin: "Türk halkı dostumuz; Ülke yönetimine gelince ayın altında hiçbir şey sonsuza kadar sürmez"

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Suriye krizinin çözümüne ilişkin yaptığı açıklamalarda, “Türk halkını dost olarak görüyoruz ve Türk halkı ile ilişkilerimizin bozulmasını istemiyoruz. Ülke yönetimine değinirsek ayın altında hiçbir şey sonsuza kadar sürmez” şeklinde konuştu.

“Rossiya 1″ TV kanalında bir kısmının yayınlandığı Vladimir Solovyev’in “Miroporyadok” (Dünya düzeni) adlı belgeselinde konuşan Putin şu ifadeleri kullandı:

‘HEM ESAD HEM DE ABD İLE ÇALIŞMAMIZ KOLAY’

“Bizim için hem Esad hem de Amerika ile çalışmak kolay. Bununla ilgili kısa zaman önce Başkan Obama ve Suudi Arabistan ile diğer Arap ülkelerindeki arkadaşlarımızla görüştüm. Neden kolay? Biz tavrımızı değiştirmiyoruz.”

Rusya’nın Suriye krizinin çözümü konusundaki tavrını kesin olarak belirlediğini belirten Putin, “Önce insanlara sorduk, öyle mi değil mi, bize katılıyorlar mı katılmıyorlar mı diye. Krizin çözümünün ana noktalarında herkes ‘Evet’ dedi. İşte o zaman biz de ortak ve kabul edilebilir bileşenler doğrultusunda tavrımızı belirledik, bu saatten sonra bir yerden bir yere zıplamamıza gerek yok” dedi.

‘AYIN ALTINDA HİÇBİR ŞEY SONSUZA DEK SÜRMEZ’

Putin, Rusya’nın Türk halkını dost olarak gördüğünü ve ilişkilerin bozulmasını istemediğini belirterek Türkiye yönetimine değinerek “Hiçbir şey sonsuza kadar sürmez” dedi. Putin sözlerini şöyle sürdürdü: “Federal Meclis konuşmamda söylemiştim birkez daha tekrar etmek istiyorum, Türk halkını dost olarak görüyoruz ve Türk halkı ile ilişkilerimizin bozulmasını istemiyoruz. Ülke yönetimine değinirsek ayın altında hiçbir şey sonsuza kadar sürmez.” DHA

Ara Güler'in objektifinden Cumhurbaşkanı Erdoğan

Fotoğraf sanatçısı Ara Güler, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın fotoğraflarını çekti.

Cumhurbaşkanlığı kaynaklarından edinilen bilgiye göre, Güler, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreter Yardımcısı ve Sözcüsü İbrahim Kalın'ı arayarak, uzun süredir görüşmediği Erdoğan'ı en son 2012'deki bir törende fotoğrafladığını hatırlatarak, Cumhurbaşkanı'nın birkaç fotoğrafını çekmek istediğini ifade etti.

Güler'in bu talebi üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Kısıklı'daki konutunda buluşma gerçekleşti. Erdoğan ile Güler'in çekim öncesinde gerçekleştirdikleri sohbette Güler'in fotoğraf sanatına yaptığı katkılar konuşuldu.

Erdoğan ve Güler sohbet sırasında Güler'in, konuttaki kütüphanede bulunan bazı kitaplarını inceledi.

Fotoğraf sanatçısı Güler, konutun oturma odası, kütüphane ve çalışma odasında, Erdoğan, eşi Emine Erdoğan ve torunları Ahmet Akif ile Mahinur'un fotoğraflarını çekti.

Güler, tespih koleksiyonunun önünde de fotoğrafladığı Erdoğan'a çekimin ardından, "Eski İstanbul Anıları" adlı kitabını hediye etti. Erdoğan, eşi Emine Erdoğan, kızı Sümeyye Erdoğan ve torunları kitabı birlikte inceledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan sohbette Güler'e teşekkürlerini iletirken Ara Güler de memnuniyetini ifade ederek, tekrar bir araya gelme isteğini belirtti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başbakanlığı döneminde "Kültür ve Turizm Bakanlığı 2011 Yılı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri" töreninde, ödülünü takdim ettiği Güler'in fotoğraflarını çekmişti.


Şehit Derneği'nin yemeğinde masalar boş kaldı

İSTANBUL Şehit Aileleri ve Yakınları Yardımlaşma Derneği’nin üyeleri ile dayanışmayı pekiştirmek ve çalışmaları duyurarak kamuoyundan daha fazla destek bulabilmek amacıyla Avcılar’da verdiği yemeğe davetlilerin önemli bölümünün gelmedi.

Derneğin her yıl Ramazan ayında verilen iftar yemeği bu yıl Mevlana’nın ‘Şeb-i Arus’ törenlerinin yapıldığı haftaya denk getirildi. Günler öncesinden hazırlıklarına başlanan yemek için Avcılar’daki 5 yıldızlı bir otelde 150 davetlinin konuk edilmesi planlandı ve başta Avcılar Kaymakamı Hulusi Doğan, Belediye Başkanı Handan Toprak, Emniyet Müdürü Hakan Bolat, davetlilerin tek tek arandığı belirtildi. Dernek Başkanı Yılmaz Doğan ve yönetimdeki 10 üye salona gelerek konukları beklemeye başladı. Ancak, sadece belediye başkanı Toprak yemeğe gelirken beklenilenin aksine salondaki masaların büyük bölümü boş kaldı. Gecede şehitler için yapılan 1 dakikalık saygı duruşu yapıldı ve İstiklal Marşı okundu.

Dernek başkanı Yılmaz Doğan, davetlerini kırmayarak gelenlere kendilerini yalnız bırakmadıkları için teşekkür etti. Dernek yöneticileri de yaptıkları konuşmalarda şehit ve aileleri ve yakınlarına yaşamı kolaylaştırmak, onlara her alanda yardım ulaştırmak, çocuklarına burs sağlayabilmek amacıyla yaptıkları çabalarda yeterli desteği bulamamaktan yakınırken önümüzdeki dönemde tüm parti, STK ve halktan bundan sonra daha fazla yardım beklediklerini anlattı. Yemeğe katılan tek protokol üyesi Belediye Başkanı Handan Toprak, konuşmasında şehit ailelerine yardım etme konusunda faaliyet gösteren dernekteki 11 yöneticiden 8’inin kadın olduğunu görünce sevindiğini vurguladı. Başkan Toprak, Türkiye Cumhuriyeti sınırlarının masa başında değil, büyük bir mücadele ile çizildiğini kaydederek, "İşgale karşı en büyük kurtuluş savaşını vermiş bir milletin evladıyız. Türk Milleti Mustafa Kemal gibi büyük bir liderin etrafında kenetlenerek Türkiye Cumhuriyeti’ni kurmuştur" dedi, şehit ailelerine her zaman destek çıkılması gerektiğini söyledi. Gece Kuran-ı Kerim okunması, genç mesnevi grubunun sema gösterisi ile devam etti.

İhsan DÖRTKARDEŞ/İSTANBUL, (DHA)

ABD'de 'Kelime-i Şehadet' ödevi okul kapattırdı

ABD’nin Virginia eyaletinde, bir coğrafya öğretmenin derste öğrencilerinden Kelime-i Şehadeti Arapça olarak yazmalarını istemesinden sonra gelen tehditler nedeniyle çok sayıda okul kapatıldı.

Çok sayıda veli, çocuklarının “beyninin yıkandığını” öne sürerek şikayette bulundu. Veliler, Cheryl LaPorte adlı öğretmenin görevden alınmasını istediler.

Riverheads Lisesi’nde yaşanan olaydan sonra Augusta bölgesindeki tüm okullar kapatıldı.

Karardan 10 bin kadar öğrencinin etkilendiği belirtiliyor.

Eyalet yetkilileri, bir güvenlik tehdidinin söz konusu olmadığını, kararın önlem olarak alındığını söylediler.

Okul yetkilileri Ortadoğu coğrafyasında hat sanatının işlendiği derste geçen hafta bir öğretmenin öğrencilerden ödev olarak Arapça metne bakarak “Eşhedü en lâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdûhü ve resûlühu” ("Tanıklık ederim ki, Allah'tan başka hiçbir ilah yoktur ve yine tanıklık ederim ki Muhammed, onun kulu ve elçisidir") yazmasını istedi.

Bazı öğrenciler ödevi reddederken birçok aile öğretmeni suçladı. Okul yetkililer, bir bölgenin dini ve dilinden söz edilmesinin de dersin parçası olduğunu söyledi ancak bundan sonra böyle bir ödev verilmeyeceğini belirtti.

Fakat açıklama tepkileri dindirmeyince bu bölgedeki tüm okullar kapatıldı.

BBC Türkçe

Bir ülke boşalıyor

Uluslararası Göçmenler Gününde açıklama yapan Kosova İçişleri Bakanlığı, 2014 ve 2015 yılında yaklaşık 110 bin Kosovalının ülkeyi terk ettiğini, bunlardan sadece 16 bininin geri döndüğünü belirtti. Kosova'nın 2015 verilerine göre toplam nüfusu 1 milyon 870 bin kişi civarında...

Uluslararası Göçmenler Günü dolayısıyla, Kosova İçişleri Bakanlığı Vatandaşlık Göç ve İltica Dairesinde düzenlenen basın toplantısında, konuşan İçişleri Bakanı Skender Hüseyni, 2014 ve 2015 yılında yaklaşık 110 bin Kosovalının ülkeyi terk ettiğini vurgularken, 2015 yılı başında Kosova’dan vatandaşların uzaklaşmasının zirveye ulaştığını belirti.

İçişleri Bakanı Hüseyni, Kosova’yı terk eden 110 bin Kosovalıdan sadece 16 bininin Kosova’ya döndüğünü bildirdi. Bakan Hüseyni, geri dönenlerle içişleri Bakanlığının ilgilenmediğini ve diğer bakanlıklarla işbirliği içerisinde, geri dönen 16 bin kişinden 6 bin 800 kişiye iş sağlandığını vurguladı.

Bakan Skender Hüseyni, bu arada sayısı az olsa da Kosova’nın, Suriye ve Iraklı sığınmacıları da kabul ettiğini ifade etti. Hüseyni, Suriye ve Irak başta olmak üzere toplam 70 kişi Kosova’dan sığınma talebinde bulundu. Sığınmacıların Lipyan’ın Magura köyünde kurulan bir yerleşkede bulunduğunu da belirtirten Hüseyni, Barış Gücü (KFOR) ile işbirliğiyle, Kosova’nın 2 bin Suriye ve Irak sığınmacısını daha kabul etmeye hazır olduğunu söyledi. DHA

ABD’den Türkiye’ye en güçlü Irak mesajı

Washington, Ankara’nın geçen hafta Musul Başika’ya yaptığı asker takviyesinin ardından Irak ve Türkiye arasında süren gerginlikte, Türkiye’ye askerlerini bölgeden çekmesi konusunda en üst seviyeden mesaj verdi. ABD Başkanı Obama, bu nedenle dün akşam Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı aradı.

Hürriyet'in haberine göre; Amerikan Yönetimi’nin, Ankara ve Bağdat arasında gerginliğe neden olan konuya üst seviyeden dahli ilk olarak 10 Aralık’ta ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden’ın Başbakan Ahmet Davutoğlu’na açtığı telefonla olmuştu. Biden’ın asker takviyesi konusundaki rahatsızlığı iletmesinin ardından hafta başı Türkiye’nin Başika’daki güçlerinin bir bölümünü kuzeye kaydırması üzerine de 14 Aralık’ta Biden Davutoğlu’nu bir kez daha aramış ve bu konudaki memnuniyetini dile getirmiş, Irak’ta Bağdat Yönetimi’nin onaylamadığı hiçbr yabancı askeri kuvvetin bulunmaması gerekliliğinin önemine vurgu yapmıştı. Ancak Türkiye’nin Bağdat’tan onay almamış Başika’daki askerlerinin tamamını geri çekmeme yönünde devam eden tutumunun ardından cuma akşamı devreye Başkan Obama girdi. Ve Beyaz Saray, bu konuda Irak Hükümeti’nin dile getirdiği noktalara destek verdiğini, Türkiye’nin çekilmeye devam etmesi konusundaki görüşünü bu kez en üst düzeyden bir kez daha vurguladı. Beyaz Saray’ın Obama ve Erdoğan arasındaki telefon görüşmesine ilişkin yayınladığı bilgi notunda şöyle denildi:

ÇEKİLMENİN DEVAM ETMESİNİ İSTEDİ

“Başkan Obama, Kuzey Irak’taki Türk askeri hareketleri nedeniyle Türkiye ve Irak arasındaki mevcut anlaşmazlığı görüşmek için bugün Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la telefonda konuştu. Başkan Obama, Türk askeri kuvvetlerinin çekilmeye devam etmesi dahil Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan Irak’la olan gerginliği azaltmak için ilave adımlar atmasını istedi ve Türkiye’nin Irak’ın egemenliği ve toprak bütünlüğüne saygı göstermesi ihtiyacına güçlü biçimde vurgu yaptı. Bu açıdan, iki lider, tansiyonu düşürmek ve IŞİD’e karşı askeri çabaları koordine etmek için ABD, Türkiye ve Irak arasındaki diplomatik çabalar için beraber çalışma konusunda mutabık kaldılar. Başkan Obama IŞİD karşıtı harekâtına Türk katkısının değerine vurgu yaptı. İki lider ayrıca ılımlı Suriye muhalefetini güçlendirme, IŞİD’in üzerindeki baskıyı artırma ve (Suriye’deki) ihtilafa müzakere edilmiş bir çözüm bulmak için şartlar oluşturma yönündeki devam eden çabalar dahil Suriye’deki yoğunlaşan işbirliğini ele aldılar.”

CUMHURBAŞKANLIĞI AÇIKLAMA YAPTI

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, ABD Başkanı Barack Obama ile telefonda görüştüğü bildirildi. Görüşmenin detayıyla ilgili Cumhurbaşkanlığı Basın Başdanışmanlığı tarafından yazılı bir açıklama yapıldı. 

Açıklamada şu ifadelere yer verildi:

"Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile ABD Başkanı Barack Obama arasında bu akşam gerçekleşen telefon görüşmesinde, Kuzey Irak'ta Türk askerlerinin son durumuna ilişkin Türkiye ve Irak arasındaki görüş ayrılıklarının giderilmesine yönelik çabaların koordinasyonu ele alınmıştır.

ABD Başkanı Obama, Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan Türk güvenlik güçlerinin tanzimi dâhil, Irak ile gerilimi düşürmek için ilave adımlar atılması talebinde bulunmuştur. Cumhurbaşkanı Erdoğan ise Türkiye'nin, Irak'ın toprak bütünlüğüne ve egemenliğine saygı duyduğunu teyit etmiştir. Türk güvenlik güçlerinin Irak'ta bulunma amacının DAİŞ'le mücadele olduğunu hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, gerek Türkiye'nin gerekse Irak'ın güvenliği bakımından bunun önemli olduğunu da vurgulamıştır.

İki lider, gerilimi düşürmeye yönelik diplomatik temaslar ve DAİŞ'e karşı yürütülen askeri çabaların koordinasyonu için Türkiye, ABD ve Irak'ın beraberce çalışması konusunda mutabık kalmışlardır. ABD Başkanı Obama, DAİŞ'e karşı verilen mücadelede Türkiye'nin sağladığı katkıların önemine dikkati çekmiştir.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve ABD Başkanı Obama, DAİŞ'e karşı baskıyı artırmak ve ılımlı muhalifleri desteklemek konusunda ortak çalışmaların güçlendirilmesi, ayrıca Cenevre ve Viyana deklarasyonları doğrultusunda sorunun müzakerelerle çözüme kavuşturulmasını sağlayacak zemin oluşturmaya yönelik çabaların sürdürülmesi konularını da değerlendirmişlerdir. Kamuoyuna saygıyla duyurulur."

Uçak krizi Rusya’da fıkralara konu olmaya başladı

Ankara ile Moskova arasındaki uçak kriziyle ilgili Rusya’da fıkralar türetilmeye başladı. İşte o fıkra ve espriler:

- Rusya’daki bir sonraki devlet başkanı seçimlerinde, kazanan liderin el basarak yemin edeceği anayasa nüshasında değişiklik yapılacakmış. Birinci maddeye “Türkiye, ABD, Ukrayna ve geriye kalan 122 ülkeden intikam alacağım” yazılacakmış.

- Tatlım, yatak odamızdaki bu çıplak herif de kim? Heyecanlanma kocacığım, karşı inşaatta çalışan Tacikistanlı işçi. Allah’a şükürler olsun. Ben de Türk zannettim.

- Kriz gölgesinde petrol fiyatlarının sıcaklığı, sağlıklı insandaki 36,6 dereceye yaklaşıyor. İyi de oluyor. Çünkü 100 derecede insanlar halüsinasyon görmeye başlıyor.

- Rusya hükümeti kazara doğru bir karar alırsa yadırgamamak gerek. Herkes hata yapabilir.

- Putin halkla konuşuyor: Sizi bilmiyorum ana yaptırımların bize etkisi hiç denilecek kadar az. (hürriyet.com.tr)

Davutoğlu'ndan Putin'e yanıt: Ciddiye almıyoruz

Başbakan Ahmet Davutoğlu, önceki gün Türkiye’yi küfür ve tehdit içeren sözlerle hedef alan Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’e, “KGB günleri geride kaldı’ diye yanıt verirken, hiçbir açıklamasını ciddiye almadıklarını söyledi.

Brüksel’de 10 AB lideri ile bir araya gelen Davutoğlu, Türkiye’ye dönüş yolunda özetle şunları söyledi:

ÇOK ÇOCUKÇA BİR TAVIR

(Putin’in açıklamaları) “Bir ay önce bu günlerde Putin böyle bir açıklama yapar mıydı? Birden bire Türkiye’nin Müslüman bir ülke olduğunu, bir İslamlaşma içerisinde, ABD ile yakın ilişkiler içerisinde olduğunu hatırladı. Bir konuşmayı ciddiye almak için o konuşmanın konjonktürel şartlar dışında gerçekleşmesi lazım. Putin’in bu konuda söylediği hiçbir şeyi ciddiye almıyorum. Bir ay önce geçersiz olan şeyler şimdi söyleniyorsa, hele hele çok çocukça bir tavırla, bunu önceden darbeciler yapardı, şimdi bunu Putin yapıyor. Şimdi Putin keşfetti Türkiye içinde güya muhalefet oluşturacak.

DÜNYADA ALAYCI BİR TEBESSÜM UYANDIRIYOR: Sayın Cumhurbaşkanımızın ailesi ile ilgili iddiaları gndeme getirdiğinde, ‘Bu bir Sovyetik propaganda’ dedim. Şimdi Putin’in şahsında Rusya adına konuşan bir Sovyetik zihniyet görüyorum. Yani KGB günlerinde kaldı herhalde Putin. Ama KGB geride kaldı, o Sovyetik propaganda dönemi geride kaldı. Yaptığı her açıklamayla dünyada tebessüm uyandırıyor. Alaycı, müstehzi bir tebessüm. Bizim için ciddiye alınacak, çağdaş günün ruhuna uyan açıklamalar değil. Ben sadece tebessüm ediyorum. Ama bu açıklamaları ciddiye almak hakaret olur.

AB İLE İLK KEZ SİSTEMATİK İLİŞKİ: (AB ile ilişkiler) Siyasi hava, iklimden daha iyiydi. Türkiye-AB ilişkileri ilk defa toplantılarla devam eden sistematik bir mahiyet kazandı. 29 Kasım’dan bu yana AB-Türkiye ilişkileri, daha sistematik, daha odaklı, netice alıcı ve belirli bir takvime bağlanarak gelişti.

DAEŞ’İ BOMBALASA MÜLTECİ GELMEZ

İYİMSER OLMAMIZI GEREKTİRECEK BİR DURUM YOK: (Mülteciler sorunu) Mülteciler sorunu görünen buzdağının bir kısmıdır. Bunun altındaki, Avrupa’yı da bizi de tehdit eden çevre bölgelerdeki istikrarsızlıktır. Bu istikrarsızlıkla ilgili sorunlara cevap bulamazsak bugün mültecilerle ilgili atacağımız her adım bir sonraki süreçte yetersiz kalacaktır; geçen sene olsa onbinlerce insan gelecekken bu yıl yüzbinlerce insan geldi. Önümüzdeki dönemle de ilgili iyimser olmamız için bir durum yok. Mesela Rusya, Rakka’yı, DAEŞ’i bombalasa Türkiye’ye hiçbir mülteci gelmez. Ama Rusya Azez’i, Halep’i bombalarsa şimdi olduğu gibi o zaman Türkiye’ye mülteci gelir. Rusya’nın iyi niyetli olduğunu düşünmüyorum.

BİDEN IRAK’TA ASKER ÇEKİN DEMEDİ: (ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden, ‘Asker çekin’ dedi iddiası) Biden’in böyle bir açıklaması gelmedi bana. Biden ile iki görüşme yaptım hiçbirinde bana askerleri çekmemiz gerektiğini söylemedi. Ama ‘Irak hükümeti ile uzlaşarak bunu yürütürseniz iyi olur’ dedi. Hepimiz bunu istiyoruz. Ama şu gerçeği kabul etmek durumundayız. Türkiye’nin sınır güvenliği sınır ötesinden başlıyor. Muhatabımız devletler Irak ve Suriye sınırlarını kontrol edemiyor.

SORUN TEŞKİL ETMEZ DİYE DÜŞÜNDÜM: ‘Irak’tan izin alsaydınız’ diye bir argümanın karşılığı yok. Çünkü o askerin güvenliği için de bunun mahremiyet içinde yürütülmesi lazım. Irak’la prensipte anlaşmış olduğumuz için bunun bir sorun teşkil etmeyeceğini düşündüm. Bu son gelişmeler de bu kararın aslında doğru olduğunu gösteriyor. Yakın zamana kadar bir sene önce diplomatlarımız, DAEŞ’in elinde esirken operasyon yapmadığımız için bizi eleştirenler şimdi ‘Orada niye bulunuyorsun’ diye eleştiriyorlar.

KABİNE DİYARBAKIR’DA TOPLANABİLİR Mİ

Güneydoğu illerinde devam eden terör olayları ve operasyonlar konusunda da Başbakan Davutoğlu şunları söyledi:

HENDEK VE BARİKATLAR TEMİZLENİNCE DE ÇEKİLME YOK: Bütün terör unsurlarından temizlenmek üzere yapılan operasyonun uzun süre olmaması, sivil halkın etkilenmemesi için gayret gösteriyoruz. Ama bütün Cizre’de, Silopi’de bu operasyonlar netice alana kadar sürecek. Eskiden olduğu gibi bu hendek ve barikatlar temizlendikten sonra geri çekilme yok. Orada kalınacak. Gerekiyorsa her sokakata güvenlik sağlanacak ve bunların terör yöntemleriyle Türkiye’nin teslim alınamayacağı onlara gösterilecek.

EVİNİ TERK EDENLERE YARDIM: Terör sebebiyle evini barkını terk edenler için hayatlarını idame edebilmeleri amacıyla her türlü çalışma yapılacak. Ekonomik hayatın durması sebebiyle etkilenen esnafa ve Türkiye’ye sadık o vatandaşlarımıza gerekli destekler verilecek.

TEDBİRLERİ SALI GÜNÜ PAYLAŞIRIM: Çocuklar için gerekiyorsa batıda sömestr ve yaz tatilinde en iyi şartlarda eğitim sağlanacak. Burada kaybedilen bir saniye eğitim vakti bile telafi edilecek. Pazartesi günü, Bakanlar Kurulu’nda bunu tartışırız, muhtemelen salı günü grupTa paylaşırım.

YOĞUNLUK OLMASA GİDERİM: (Kabine Diyarbakır’da toplanabilir mi) Düşünüyorum bunu. Yapabiliriz; yapacağız. Diyarbakır’a her an gidebilirim şu yoğunluk olmasa hemen de giderim. Bizim oradaki varlığımız hep olacak.

KİTAP YASAKLANAMAZ

DAVUTOĞLU, uçakta basınla sohbetinde kitap toplatma ve tutuksuz yargılama konusunda da şöyle dedi: “Düşünceme en aykırı fikirleri savunuyor da olsa hakaretler ve kişisel haklar boyutu hariç hiçbir şekilde hiçbir kitabın yasaklanmasını doğru görmem. Bu anlamda bunun bir eski dönem alışkanlığı olduğu kanaatindeyim. Kütüphanemde benimsemediğim görüşte binlerce kitap var.

ÖZGÜRLÜĞÜN KISITLANDIĞI DÖNEMİ KİM TELAFİ EDECEK?: (Tutuksuz yargılama) Benim adalet anlayışım da buna uygun düşer. Nihai hüküm verildiğinde o suçlu olacak; o suçlu olmadan önce ona bir cezayı çektirmeye başlamak doğru değil. Geride kalan özgürlük kısıtlamaları dönemini kim telafi edecek? Bu yüzden tutuksuz yargılanma diyorum. Ne zaman ki delil karartma, kaçma olur o zaman gerekli olabiliyor ama bunu da ben tayin edemem, hâkim tayin edecek.” DHA

Gülen'in iadesi için tek dosya hazırlanacak

Bakanlık, Fethullah Gülen hakkındaki kırmızı bülten ve iade talebi dosyalarını sağlam temellere dayandırmayı hedefliyor.

"Fethullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması” (FETÖ/PDY) soruşturmaları kapsamında Fethullah Gülen hakkında hazırlanan kırmızı bülten ve iade talepleri, Adalet Bakanlığı’na ulaştı.
Bakanlıkta 2’si İstanbul’dan, diğerleri İzmir ve Bursa’dan olmak üzere 4 ayrı dosya bulunuyor. Dosyalar; 3’ü iade, 3’ü de kırmızı bülten taleplerini içeriyor.
Gülen’in yaşadığı ABD’nin suçluların iadesi konusundaki katı tutumu ile Interpol’ün daha önce benzer talepleri geri çevirmesini göz önünde bulunduran bakanlık, Gülen hakkındaki kırmızı bülten ve iade talebi dosyalarını sağlam temellere dayandırmayı hedefliyor.
Bakanlığa şu ana kadar gelen ve gelecek olan tüm iade dosyalarının “tek” ve “kapsamlı” bir dosyada toplanacağı ifade ediliyor. Böylece ABD’nin formel gerekçelerle iade dosyasını reddetmesinin önüne geçilmesi planlanıyor.
Benzer sürecin Interpol’e gönderilecek kırmızı bülten dosyasında da uygulayacağı kaydediliyor. Adalet Bakanlığı’nda 2’si İstanbul’dan, diğerleri İzmir ve Bursa’dan olmak üzere 4 ayrı dosya bulunuyor. Dosyalar; 3’ü iade, 3’ü de kırmızı bülten taleplerini içeriyor.
Fevzi ÇAKIR / GAZETE HABERTÜRK

18 Aralık 2015 Cuma

Suriye tasarısı BM Güvenlik Konseyi’nde kabul edildi

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, Suriye'de barış sürecinin başlatılmasını içeren tasarıyı oy çokluğu ile kabul etti

Suriye’de barış süreci için hazırlanan karar tasarısı, TSİ 23:00′te yapılan oylama ile Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde kabul edildi.

New York’ta ABD, Rusya ve Türkiye başta olmak üzere ilgili ülkelerin katıldığı Suriye toplantısında anlaşmaya varıldı. Alınan kararlar Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) tarafından da kabul edildi.

Toplantıda varılan anlaşmaya göre Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed makamını korudu, ancak önümüzdeki 6 ay içinde ‘inandırıcı, kapsayıcı mezhebe dayalı olmayan bir geçiş hükümeti kurulması’ zorunluluğu ile 18 ay içinde ‘serbest, adil bir seçim ve yeni anayasa yapılması’ şartı konuldu.

Viyana’da ekim ayında varılan üç temel madde New York’ta hayata geçirildi. Bunlar; ateşkes ilanı, muhaliflerle Esed rejimi arasında görüşmelerin başlaması ve diplomatik yol haritası.

New York’ta 7 saat süren pazarlık sonunda tarafların anlaşmaya vardığı taslak metin BMGK’ya gönderildi. Konsey’e başkanlık eden ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, metni oylamaya açtı. Oylamada 15 üyenin desteği ile varılan anlaşma uluslararası resmiyet kazandı.

Uluslararası Suriye Destekleme Grubu’nun 6 hafta içinde düzenlediği üçüncü Suriye barış toplantısına 17 ülke ile 4 uluslararası kuruluş (BM, AB, Arap Birliği ve İslam Konferansı
Teşkilatı) katıldı.

KARARA BAĞLANAN ANLAŞMADA NELER VAR?

- Tasarı, Suriye lideri Beşşar Esed ile Suriyeli muhaliflerin görüşmelerini şart koşuyor ve bunun da ocak ayında başlaması hükmünü içeriyor.

- Ateşkesin de bu görüşmelerle eş zamanlı olarak başlaması şartı var.

- Konsey’in karara bağladığı anlaşmada Suriye’de 18 ay içinde genel seçimlerin yapılması ile yeni anayasanın da hazırlanması şart koşuluyor.

- Anlaşma, ABD Dışişleri Bakanı John Kerry’e Rusya, İran, Suudi Arabistan başta olmak üzere bölge ülkeleri ile, Avrupa Birliği’nin diplomatik bir yol haritası oluşturması için bir araya getirme görevi veriyor.

- Karar, aynı zamanda 6 ay içinde inandırıcı, güvenilir bir geçiş hükümeti kurulmasını da içeriyor.

- Cenevre bildirgesinin de esas alınması ve Suriye in geleceğini ancak Suriye halkının belirleyeceği yolundaki prensibe bağlı kalınması anlaşmada yer alan hükümler arasında yer aldı.

- Anlaşmada Esed’in geleceği ya da BM tasarısının öngördüğü 18 ay içindeki seçimlerde aday olup olmayacağı konusuna vurgu bulunmuyor.

- Suriye’de savaşan grupların hangilerinin terör örgütü olarak tanımlanacağı ve hangilerinin BM bünyesindeki müzakerelere katılacağına ilişkin bir liste de yer almıyor. Diplomatlar, terörist gruplar listesinde anlaşma sağlanamamasını barış geçiş sürecini olumsuz etkileyeceğine dikkat çekti.

POLİTİK ÇÖZÜM YERİNE ARTIK ‘DİPLOMATİK YOL HARİTASI’

Cuma günü varılan anlaşma ile Suriye iç savaşına politik çözüm yerine ‘diplomatik yol haritası’ vurgusu dikkat çekti. Diplomatlar, kararı, anlaşmada şart koşulan seçimi Esed’in kazanması durumunda devlet başkanlığı görevine devam edeceği anlamına geldiği şeklinde yorumlandı.

BM Güvenlik Konseyi tarafından kabul edilen karar ile Esed’in durumu açıkça dile getirilmedi ancak ‘devlet kurumlarına dokunulmayacak’ maddesi dikkat çekti. Bu ifadenin diplomatlara göre açılımı ise ülkenin laik, üniter yapısının korunacağı.

ABD, Suriye barış toplantısında Esed’in görevini terk etmesi konusundaki ısrarında geri adım attı.

Anlaşmada, Esed ile muhaliflerin, ocak ayının ilk haftasında görüşmelere başlamasını karara bağlandı. Tarafların görüşmesi BM gözetimi altında yapılacak.

ESED REJİMİNE YENİDEN YASALLIK TANINDI

Konsey’in onayladığı tasarıda dikkat çeken bir ayrıntı da Suriye devletinin tasarıya eş sponsor olması. Diplomatlar, bu durumu Esed rejimine yeniden Batılı ülkeler nazarında yasallık verildiği anlamına geldiği şeklinde yorumluyor. (sözcü.com.tr)

‘Ahmet Hakan’a saldırı’da flaş gelişme

"Ahmet Hakan'a saldırı" iddianamesi 60. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi.


Ahmet Şengüler’in tutukluluk halinin devamına karar veren mahkeme duruşma tarihini 27 Ocak 2016 olarak belirledi.

Hürriyet Gazetesi Yazarı Ahmet Hakan’a Nişantaşı’ndaki evinin önünde saldırıya uğramasına ilişkin 1′i tutuklu 7 şüpheli hakkında hazırlanan iddianame kabul edildi.
Savcı Mehmet Şenay Baygın hazırladığı iddianame, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca onaylanmasının ardından, İstanbul 60. Asliye Ceza Mahkemesi’ne gönderilmişti

İddianameyi inceleyen mahkeme Ahmet Şengüler’in üzerine atılı suçun vasıf ve mahiyeti, mevcut delil durumu, kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin bulunması, sanığın kaçacağı, saklanacağı yönünde somut olguların bulunması, tutuklama gerekçelerinde belirtilen nedenlerin ortadan kalkmaması ve adli kontrol tedbirinin uygulamasının yeterli olmayacağı gerekçeleriyle tutukluluk halinin devamına karar verdi.

3 SANIĞIN ADLİ KONTROL TEDBİRLERİ DEVAM EDECEK
Tutuksuz sanıklar Fuat Elmas, Kamuran Ergin ve Uğur Adıyaman’ın üzerlerine atılı suçların vasıf ve mahiyeti, mevcut delil durumu, kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin bulunması ve soruşturma evresinde verilen kararla değişiklik bulunmamasını göz önüne alan mahkeme, adli kontrol tedbirlerinin devamına hükmetti.

AHMET HAKAN DA “MÜŞTEKİ” OLARAK ÇAĞRILMASINA KARAR VERİLDİ
Müştekiler Ahmet Hakan, şoförü Sari Demir ve koruması Cemal Ceyhun Kıral’ın duruşmaya çağrı kağıdı ile çağrılmasına da karar veren mahkeme, ayrıca tanıkların da duruşmaya çağrılmasını kararlaştırdı. Mahkeme duruşma gününü ise 27 Ocak 2016 tarihi olarak belirledi.

İDDİANAME
İstanbul Cumhuriyet Savcılığınca hazırlanan iddianamede, Ahmet Hakan, şoförü Sari Demir ve koruması Cemal Ceyhun Kıral “müşteki” sıfatıyla yer aldı. İddianamede, tutuklu Ahmet Şengüler’in de aralarında bulunduğu 7 kişi “şüpheli” sıfatıyla yer aldı. Tutuklu şüpheli Ahmet Şengüler’in “Mala zarar verme”, “Kasten silahla yaralamaya teşebbüs”, “Basit yaralama”, “Kemiklerin kırılmasına sebebiyet verecek şekilde kasten yaralamak” ve “Alenen hakaret” 3 yıldan 12 yıl 4 aya kadar hapsi istendi. Diğer şüphelilerin ise 2 yıldan 10 yıla kadar benzer suçlardan hapisleri talep edildi.  (DHA)

‘Putin niye öyle yürüyor’ diyenler CIA ajanıymış!

Rusya’nın resmi Sputnik haber ajansı, Devlet Başkanı Vladimir Putin’in yürüyüş şeklini gündeme getirenlerin “CIA ajanı” olduğunu öne sürdü.

Geçtiğimiz günlerde The BMJ’de yayınlanan bir araştırmada, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in yürürken sağ elini az sallayarak vücuduna yakın, sol elini ise yönlendirici olarak kullanması yıllar önce Sovyet istihbaratı KGB’deyken aldığı eğitimden kaynaklandığı iddia edilmişti. Ancak bugün Sputnik’te yayınlanan bir makalede, bu tip haberlerin “CIA izli Putin karalaması” olduğu iddia edildi.

Portekiz, İtalya ve Hollanda’dan bir grup bilim adamının araştırması bu hafta İngiliz tıp dergisi The BMJ’de yayınlanmıştı.

Bu araştırmada Hollanda’daki Radboud Üniversitesi araştırmacıları, Putin ve bazı üst düzey yetkililerin yürüyüş şeklini analiz etti.

Buna göre Putin’in yürürken sağ elini az sallayarak vücuduna yakın, sol elini ise yönlendirici olarak kullanması yıllar önce Sovyet istihbaratı KGB’deyken aldığı eğitimden kaynaklanıyor. Ajanlar, tabancalarını göğsün hemen altında taşırken, sağ elin silaha daha çabuk ulaşması amaçlanıyor.

‘ZAMANLAMA MANİDAR’

Sputnik’in bugün yayınladığı Finian Cunningham imzalı yorumda bu araştırma eleştirildi. Haberleri “CIA izli Putin karalaması” olarak tanımlayan Cunningham, Sovyet gizli servisi KGB’nin işin içine çekilmesini ise “şeytanlaştırma” ve “karakter suikastı” kampanyasının bir parçası olarak niteledi.

Cunningham “haber olmayan haber” olarak nitelediği vahşi batı kovboyu yakıştırmalarının, Putin’in yılsonu basın toplantısının hemen öncesinde ortaya çıkmasının tesadüf olamayacağını belirtip, bunun da Batı medyasının “siyasi dalkavukluğuna” işaret ettiğini savundu.

“Türkiye’nin İsrail ile anlaşması çok uzun sürmez”

Reuters'a konuşan bir Türk yetkili, İsrail ile nihai anlaşmaya kısa bir sürede varılabileceğini dile getirdi.

Reuters’a konuşan bir Türk yetkili, İsrail ile görüşmelerde nihai anlaşmaya varılmasının çok uzun sürmeyeceğini belitti. Yetkili, “İsrail’görüşmelerde Gazze ablukasına dair ilerleme kaydettik, görüşmeler sürüyor” dedi.

Türk yetkili, “Tazminat konusunda bir tıkanma vardı. Onda da somut ilerleme var” dedi.

Ankara dün; Türkiye ve İsrail heyetlerinin ikili ilişkileri onarmak için İsviçre’de bir araya geldiğini ve görüşmelerin olumlu bir şekilde devam ettiğini açıklamıştı. İsrail basını ise görüşmede beş maddelik bir yol haritasının kabul edildiğini öne sürmüştü. (Kaynak:sözcü.com.tr)

Hitler’in tek testisli olduğu kanıtlandı

İkinci Dünya Savaşı'nı kaybedince intihar eden Nazi diktatörü Hitler'in, tek testisli olduğu sonunda resmen onaylandı.

İkinci Dünya Savaşı’nı çıkaran, milyonlarca insanın ölümüne neden olan ve savaşı kaybedince intihar eden nazi diktatörü Hitler’in tek testisli olduğu şimdiye kadar hep iddia ediliyordu. Ama  şimdi tek testisli olduğu resmen onaylandı.

İngilizler o zaman, “Hitler Has Only Got One Ball” (Hitler sadece tek testisli) diye şarkı yapmıştı. Ancak bu, bugüne kadar iddiadan öteye geçemedi.

Hürriyet’te yer alan habere göre, tarihçi ve arşiv yöneticisi Peter Fleischmann nihayet resmi doktor belgesini buldu. Başarısız bir darbe sonucu Kasım 1923′te Landesberg Cezaevi’ne düşen Hitler’i muayene eden Dr. Josef Brinsteiner’in raporu ortaya çıktı.

‘Adı: Adolf Hitler’, ‘mesleği: Ressam, son olarak yazar’ diyen raporda, sağlık durumuyla ilgili “sağ taraflı Kriptorşidi” notu yer alıyor. Kriptorşidi sağ erbezinin torbaya inmemesi anlamına geliyor.


Modern tarihin en sıcak yılını yaşıyoruz

Dünya’da kasım ayında sıcaklıklarda yine bir rekor kırıldı. ABD’li bilim insanları, devam eden ısınma trendi ışığında 2015’in modern tarihin en sıcak yılı olacağını söyledi.

Geçen ay, son 136 yılın en sıcak kasım ayı yaşandı. Ulusal Okyanus ve Atmosfer İdaresi (NOAA), böylece yedi ay arka arkaya sıcaklık rekoru kırıldığını kaydetti. 
Kasım ayında karada ve okyanus yüzeyinde kaydedilen sıcaklık 20'nci yüzyıl ortalamasından 0.97 santigrat derece daha fazla çıktı. 
Raporda, “Bu 1880-2015 arasındaki en sıcak kasımdı“ denildi. 2015 yılında arka arkaya yedi ayın yanı sıra toplamda dokuz ay sıcaklık rekoru kırıldı. 
Bu gelişmeler ışığında 2015'in 2014'ü en sıcak yıl sıralamasında geçmesi bekleniyor. 
Bilim insanları, bu trendi insanlar tarafından sebep olunan iklim değişikliğine bağlıyor. Fosil yakıtların kullanımı sonucu sera gazı atmosfere yayılıp orada ısıyı tutuyor. ntv