Hürriyet yazarı Ahmet Hakan, Tuğçe Kazaz'ın Diyanet'e sorusunu köşesine taşıdı.
Ahmet Hakan'ın yazısından ilgili bölüm şöyle...
PARALEL KIZI TUĞÇE
Bir tweet atmış Tuğçe Kazaz.Yazdığı şu: "Diyanet İşleri Fetva Kurulu'na sorumdur:
Kuran-ı Kerim uygulamasını indirdikten sonra elektronik cihazlarımıza abdestsiz dokunabilir miyiz?"
(NOT: İmla ve ifade bozukluklarını düzelttim.)
Dört şey söyleyeceğim:
BİR: Bu arkadaş Fetva Kurulu'ndaki ihlaslı bir kardeşimizin başını belaya sokmak istemektedir.
İKİ: Bu arkadaş dinimizle alay edilmesini sağlamaya çalışmaktadır.
ÜÇ: Bu arkadaş dinimizi küçük düşürmeye çalışan bir ajandır.
DÖRT: Bu arkadaş paralel kızı paraleldir.
8 Mart 2016 Salı
Sümeyye Erdoğan ve Selçuk Bayraktar söz kesti
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın kızı Sümeyye Erdoğan (31) ile İnsansız Hava Aracı (İHA) üreten Baykar Makina'nın sahibi Özdemir Bayraktar'ın oğlu Selçuk Bayraktar (36) sözlendi.
Haber, yerel ‘Sarıyer Times’ gazetesi tarafından, “Sümeyye Erdoğan Sarıyer’e gelin geliyor” başlığıyla duyuruldu. Kısa bir süre sonra nişan yapılacağı da yazıldı.
İTÜ Elektronik Mühendisliği mezunu Selçuk Bayraktar, ABD'deki Pennsylvania Üniversitesi’nde insansız uçaklar üzerine master, Massachusetts Teknoloji Enstitüsü'nde (MIT) robotik kontrol sistemleri konusunda doktora yaptı. Selçuk Bayraktar, yerli İHA ‘Bayraktar’ın tasarımını yapan ekibin başında yer alıyor.
Haber, yerel ‘Sarıyer Times’ gazetesi tarafından, “Sümeyye Erdoğan Sarıyer’e gelin geliyor” başlığıyla duyuruldu. Kısa bir süre sonra nişan yapılacağı da yazıldı.
İTÜ Elektronik Mühendisliği mezunu Selçuk Bayraktar, ABD'deki Pennsylvania Üniversitesi’nde insansız uçaklar üzerine master, Massachusetts Teknoloji Enstitüsü'nde (MIT) robotik kontrol sistemleri konusunda doktora yaptı. Selçuk Bayraktar, yerli İHA ‘Bayraktar’ın tasarımını yapan ekibin başında yer alıyor.
Vizeler kalkacak mı? İşte merak edilen her şey
Avrupa Birliği ile Türkiye arasındaki 'mülteci zirvesi'nde Ankara 6 talep ve 5 vaatten oluşan bir plan sundu. Müzakereler uzarken, Türk planı 'prensip olarak' kabul gördü ancak detaylar 17-18 Mart'taki zirveye kaldı.
Türkiye'nin talepleri özetle şöyle:
1- Geri Kabul Anlaşması'nın uygulanmasını 1 Haziran'dan erkene çekelim. AB de Türk vatandaşlarına vize serbestisini 1 Haziran'a çeksin.
2- 2018 sonuna kadar mevcut 3 milyar euro'luk kaynağa ek 3 milyar euro'luk kaynak daha oluşturulsun.
3- Türkiye'nin geri alacağı her mülteciye karşı, AB de bir mülteci alsın.
4- Yunan adaları mültecilerden arındırılsın.
5- Müzakere süreci hızlansın.
6- Geri kabul sürecinin masrafları AB tarafından karşılansın.
10 GÜN BOYUNCA ÇALIŞACAKLAR
AB liderleri, Türkiye'nin zirvede sunduğu teklifi memnuniyetle karşılarken; gelecek 10 gün boyunca, bu konuda en geç Haziran sonuna kadar vizelerin kaldırılmasını da içeren bir çalışma yürütmede mutabık kaldı.
Türkiye-AB Liderler Zirvesi sonunda, devlet ve hükümet başkanları ortak bir açıklama yayımladı.
Açıklamaya göre, liderler şu prensipler temelinde çalışacak:
- Masrafları AB tarafından karşılanmak üzere Türkiye'den Yunanistan'a geçen yeni tüm göçmenlerin geri gönderilmesi.
- Mevcut yükümlülükler çerçevesinde Yunan adalarındaki her bir Suriyelinin Türkiye tarafından kabul edilmesi karşılığında, Türkiye'den bir Suriyelinin AB ülkelerine yerleştirilmesi.
- Türk vatandaşları için vizelerin en geç Haziran ayı sonuna kadar kaldırılması temelinde vize serbestisi yol haritasının uygulanmasının hızlandırılması.
- Başlangıç olarak 3 milyar euro'luk fonun Mart ayı sonundan önce ilk projeler için kullanılmasını teminen harcamasının hızlandırılması, Suriyeliler için yeni fonlarda anlaşılması.
- Ekim 2015 AB Konseyi kararı temelinde mümkün olan en kısa sürede üyelik müzakerelerinde yeni fasılların açılması kararının hazırlanması.
- Yerel halkın ve mültecilerin daha güvenli olabilecek alanlarda yaşamasına imkan verecek Suriye içindeki insani durumun iyileştirilmesi için Türkiye'yle çalışılması.
AB Konseyi, bu teklifin detaylarını 18 Mart'ta yapılacak AB Konseyi toplantısı öncesinde Türkiye ile ele alacak.
TÜRKİYE’NİN VAATLERİ
- Yunan adalarına Türkiye’den giden tüm kural dışı göçmenleri, Türkiye’nin uluslararası hukuk bağlamındaki mevcut yükümlülüklerine zarar getirmeyecek şekilde hızlı şekilde kabul etmek. Geri kabul süreci geçici bir dönem için ve sadece insani amaçlı olarak yapılacak.
- Geri kabul sürecini kolaylaştırmak amacıyla Yunan hükümetiyle anlaşmaya vararak Midilli, Sakız, Leros, İstanköy ve Sisam adalarında irtibat memuru bulundurmak.
- Bu amaçlara ulaşabilmek amacıyla ikili anlaşmalar da dahil olmak üzere ilgili tüm idari ve yasal düzenlemeleri devreye sokup etkili şekilde uygulamak.
- Yük paylaşımı kapsamında Yunan adalarından alınacak her kural dışı göçmene karşılık Türkiye’den bir Suriyeli mülteciyi AB ülkelerine yerleştirilmek.
- Türkiye tarafından sunulan projelerin etkili şekilde uygulanması ve Suriye içinde insani açıdan güvenli bölge oluşturma amaçlı ortak girişimlerde AB üyesi ülkelerle işbirliği içinde hareket etmek.
(hürriyet.com.tr)
Türkiye'nin talepleri özetle şöyle:
1- Geri Kabul Anlaşması'nın uygulanmasını 1 Haziran'dan erkene çekelim. AB de Türk vatandaşlarına vize serbestisini 1 Haziran'a çeksin.
2- 2018 sonuna kadar mevcut 3 milyar euro'luk kaynağa ek 3 milyar euro'luk kaynak daha oluşturulsun.
3- Türkiye'nin geri alacağı her mülteciye karşı, AB de bir mülteci alsın.
4- Yunan adaları mültecilerden arındırılsın.
5- Müzakere süreci hızlansın.
6- Geri kabul sürecinin masrafları AB tarafından karşılansın.
10 GÜN BOYUNCA ÇALIŞACAKLAR
AB liderleri, Türkiye'nin zirvede sunduğu teklifi memnuniyetle karşılarken; gelecek 10 gün boyunca, bu konuda en geç Haziran sonuna kadar vizelerin kaldırılmasını da içeren bir çalışma yürütmede mutabık kaldı.
Türkiye-AB Liderler Zirvesi sonunda, devlet ve hükümet başkanları ortak bir açıklama yayımladı.
Açıklamaya göre, liderler şu prensipler temelinde çalışacak:
- Masrafları AB tarafından karşılanmak üzere Türkiye'den Yunanistan'a geçen yeni tüm göçmenlerin geri gönderilmesi.
- Mevcut yükümlülükler çerçevesinde Yunan adalarındaki her bir Suriyelinin Türkiye tarafından kabul edilmesi karşılığında, Türkiye'den bir Suriyelinin AB ülkelerine yerleştirilmesi.
- Türk vatandaşları için vizelerin en geç Haziran ayı sonuna kadar kaldırılması temelinde vize serbestisi yol haritasının uygulanmasının hızlandırılması.
- Başlangıç olarak 3 milyar euro'luk fonun Mart ayı sonundan önce ilk projeler için kullanılmasını teminen harcamasının hızlandırılması, Suriyeliler için yeni fonlarda anlaşılması.
- Ekim 2015 AB Konseyi kararı temelinde mümkün olan en kısa sürede üyelik müzakerelerinde yeni fasılların açılması kararının hazırlanması.
- Yerel halkın ve mültecilerin daha güvenli olabilecek alanlarda yaşamasına imkan verecek Suriye içindeki insani durumun iyileştirilmesi için Türkiye'yle çalışılması.
AB Konseyi, bu teklifin detaylarını 18 Mart'ta yapılacak AB Konseyi toplantısı öncesinde Türkiye ile ele alacak.
TÜRKİYE’NİN VAATLERİ
- Yunan adalarına Türkiye’den giden tüm kural dışı göçmenleri, Türkiye’nin uluslararası hukuk bağlamındaki mevcut yükümlülüklerine zarar getirmeyecek şekilde hızlı şekilde kabul etmek. Geri kabul süreci geçici bir dönem için ve sadece insani amaçlı olarak yapılacak.
- Geri kabul sürecini kolaylaştırmak amacıyla Yunan hükümetiyle anlaşmaya vararak Midilli, Sakız, Leros, İstanköy ve Sisam adalarında irtibat memuru bulundurmak.
- Bu amaçlara ulaşabilmek amacıyla ikili anlaşmalar da dahil olmak üzere ilgili tüm idari ve yasal düzenlemeleri devreye sokup etkili şekilde uygulamak.
- Yük paylaşımı kapsamında Yunan adalarından alınacak her kural dışı göçmene karşılık Türkiye’den bir Suriyeli mülteciyi AB ülkelerine yerleştirilmek.
- Türkiye tarafından sunulan projelerin etkili şekilde uygulanması ve Suriye içinde insani açıdan güvenli bölge oluşturma amaçlı ortak girişimlerde AB üyesi ülkelerle işbirliği içinde hareket etmek.
(hürriyet.com.tr)
Etiketler:
Ahmet Davutoğlu,
avrupa,
başbakan,
haber,
mülteci,
Suriye,
Türkiye,
yunanistan
7 Mart 2016 Pazartesi
AB Türklere vizeyi kaldırıyor
Brüksel'deki mülteci zirvesinin sonunda Avrupa Birliği tarafından Türkiye'ye teklif edilmesi beklenen önerinin taslağına Reuters haber ajansı ulaştı.
Buna göre;
- AB, Yunan adalarından Türkiye'ye gönderilecek her bir Suriyeli için Türkiye'den bir Suriyeli mülteci kabul edecek.
- Türkiye'ye 2018 sonuna kadar Suriyeli mülteciler için 3 milyar euro daha teklif edilecek. (Böylece toplam yardım 6 milyar euro'ya ulaşacak.)
- AB, Schengen Bölgesi'ni ziyaret etmek isteyen Türk vatandaşları için vize uygulamasını Haziran sonuna kadar kaldırmayı teklif edecek.
TÜRKİYE'NİN ÜÇ TALEBİ
Reuters'a konuşan bir AB diplomatı, Türkiye'nin şu ana kadar söz verilen 3 milyar euro yardımdan daha fazlasını, AB üyelik görüşmelerinin hemen hızlandırılmasını ve Türk vatandaşları için Avrupa'ya vizesiz seyahatin bu bahara çekilmesini istediğini belirtmişti.
Diplomat, bunun karşılığında Ankara'nın Türk karasularında durdurulan mültecilere ek olarak, Avrupa'da sığınma hakkı verilmeyen göçmenlerden Suriyeli olmayanları da geri almayı teklif ettiğini söylemişti.
Başbakan Davutoğlu, AB Konseyi binasında Türkiye-AB zirvesinin ardından İngiltere'nin ev sahipliğinde Suriye konulu toplantıya katıldı. Toplantıda, Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini, Başbakan Davutoğlu, Almanya Başbakanı Angela Merkel, İngiltere Başbakanı David Cameron, Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande ve İtalya Başbakanı Matteo Renzi yer aldı. (hürriyet.com.tr)
Buna göre;
- AB, Yunan adalarından Türkiye'ye gönderilecek her bir Suriyeli için Türkiye'den bir Suriyeli mülteci kabul edecek.
- Türkiye'ye 2018 sonuna kadar Suriyeli mülteciler için 3 milyar euro daha teklif edilecek. (Böylece toplam yardım 6 milyar euro'ya ulaşacak.)
- AB, Schengen Bölgesi'ni ziyaret etmek isteyen Türk vatandaşları için vize uygulamasını Haziran sonuna kadar kaldırmayı teklif edecek.
TÜRKİYE'NİN ÜÇ TALEBİ
Reuters'a konuşan bir AB diplomatı, Türkiye'nin şu ana kadar söz verilen 3 milyar euro yardımdan daha fazlasını, AB üyelik görüşmelerinin hemen hızlandırılmasını ve Türk vatandaşları için Avrupa'ya vizesiz seyahatin bu bahara çekilmesini istediğini belirtmişti.
Diplomat, bunun karşılığında Ankara'nın Türk karasularında durdurulan mültecilere ek olarak, Avrupa'da sığınma hakkı verilmeyen göçmenlerden Suriyeli olmayanları da geri almayı teklif ettiğini söylemişti.
Başbakan Davutoğlu, AB Konseyi binasında Türkiye-AB zirvesinin ardından İngiltere'nin ev sahipliğinde Suriye konulu toplantıya katıldı. Toplantıda, Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini, Başbakan Davutoğlu, Almanya Başbakanı Angela Merkel, İngiltere Başbakanı David Cameron, Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande ve İtalya Başbakanı Matteo Renzi yer aldı. (hürriyet.com.tr)
Gülen için yakalama kararı!
Fethullah Gülen ile kardeşi Salih Gülen hakında yakalama kararı çıkarıldı.
Erzurum Cumhuriye Başsavcısı Ahmet Çiçekli, FETÖ/PDY örgütüne yönelik yürütülen soruşturma kapsamında Fethullah Gülen ile kardeşi Salih Gülen hakından yakalama kararı çıkarıldığını açıkladı.
Salih Gülen’e ait matbaada arama yapıldığını belirten Başsavcı Çiçekli, elde edilen delillere göre matba yöneticisi bir kişinin tutuklandığını kaydetti.
Erzurum Cumhuriyet Başsavcılığı’nın ‘www.erzurum.adalet.gov.tr’ internet sitesi üzerinden Başsavcı Ahmet Çiçekli imzası ile yaptığı açıklamada Fethullah Gülen’in kardeşi Salih Gülen’e ait matbaada, paralel yapıya ait suç unsuru oluşturan birçok bilgi ve belgenin saklandığı ihbarı üzerine mahkemeden alınan kararla arama yapıldığı belirtildi. Burada elde edilen delillere göre şüpheliler Fethullah Gülen, Salih Gülen ile matbaa yöneticisi S.Y. hakkında ‘silahlı terör örgütüne üye olma’, ‘Anayasayı ihlal etme’ ve ‘nitelikli dolandırıcılık’ suçları ile ilgili soruşturma başlatıldığı bildirildi. Açıklamada, “Elde edilen delil durumuna göre S.Y. gözaltına alınmış, sevk edildiği Erzurum Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliği tarafından tutuklanmıştır. Şüpheliler Fethullah Gülen ve Salih Gülen ise firari olup haklarında yakalama kararı çıkarılmıştır. Konu hakkındaki soruşturma devam etmektedir” denildi. DHA
Erzurum Cumhuriye Başsavcısı Ahmet Çiçekli, FETÖ/PDY örgütüne yönelik yürütülen soruşturma kapsamında Fethullah Gülen ile kardeşi Salih Gülen hakından yakalama kararı çıkarıldığını açıkladı.
Salih Gülen’e ait matbaada arama yapıldığını belirten Başsavcı Çiçekli, elde edilen delillere göre matba yöneticisi bir kişinin tutuklandığını kaydetti.
Erzurum Cumhuriyet Başsavcılığı’nın ‘www.erzurum.adalet.gov.tr’ internet sitesi üzerinden Başsavcı Ahmet Çiçekli imzası ile yaptığı açıklamada Fethullah Gülen’in kardeşi Salih Gülen’e ait matbaada, paralel yapıya ait suç unsuru oluşturan birçok bilgi ve belgenin saklandığı ihbarı üzerine mahkemeden alınan kararla arama yapıldığı belirtildi. Burada elde edilen delillere göre şüpheliler Fethullah Gülen, Salih Gülen ile matbaa yöneticisi S.Y. hakkında ‘silahlı terör örgütüne üye olma’, ‘Anayasayı ihlal etme’ ve ‘nitelikli dolandırıcılık’ suçları ile ilgili soruşturma başlatıldığı bildirildi. Açıklamada, “Elde edilen delil durumuna göre S.Y. gözaltına alınmış, sevk edildiği Erzurum Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliği tarafından tutuklanmıştır. Şüpheliler Fethullah Gülen ve Salih Gülen ise firari olup haklarında yakalama kararı çıkarılmıştır. Konu hakkındaki soruşturma devam etmektedir” denildi. DHA
Tanju Çolak sunucuyu canlı yayında fena bozdu
Beyaz TV ekranlarında yayınlanan 'Uyan Türkiyem' programının sunucu Tahir Sarıkaya, Türk futbolunun önemli isimlerinden Tanju Çolak ile karşı karşıya geldi.
Programında Çolak'ın, ''Tanju Çolak çıktı dedi ki; 'Ben AK Parti'ye milletvekili adayıyım.' Sonra basın toplantısı yaptı; 'AK Parti beni aday yaparsa cemaati ben bitireceğim' dedi'' sözlerini gündeme taşıyan Sunucu Tahir Sarıkaya, ''Tanju Çolak sana soruyorum; madem bu kadar delikanlısın, madem bu kadar güçlüydün, madem o zamanlar cemaati bitirecektin, neden 17 Aralık olaylarında sessiz kaldın? Çıtınızı çıkaramadınız. Erkekçe çıkıp cumhurbaşkanına nasıl bu komplo kuruluyor, bu kasetlerin hepsi düzmece niye diye diyemediniz? Bu ayrı bir şey, delikanlılık, cesaret ayrı bir şey'' şeklinde konuştu.
******
'SAVCI MISIN SEN?'
Sarıkaya'nın bu sözleri üzerine yayına telefonla bağlanan Tanju Çolak, sunucuya, "Bunun hesabını sen soramazsın ki; savcı mısın hocam sen? Ben onu şu anlamda söyledim; baronları bitireceğim, ben futbol cemaati için diyorum arkadaş." diye çıkıştı.
Programında Çolak'ın, ''Tanju Çolak çıktı dedi ki; 'Ben AK Parti'ye milletvekili adayıyım.' Sonra basın toplantısı yaptı; 'AK Parti beni aday yaparsa cemaati ben bitireceğim' dedi'' sözlerini gündeme taşıyan Sunucu Tahir Sarıkaya, ''Tanju Çolak sana soruyorum; madem bu kadar delikanlısın, madem bu kadar güçlüydün, madem o zamanlar cemaati bitirecektin, neden 17 Aralık olaylarında sessiz kaldın? Çıtınızı çıkaramadınız. Erkekçe çıkıp cumhurbaşkanına nasıl bu komplo kuruluyor, bu kasetlerin hepsi düzmece niye diye diyemediniz? Bu ayrı bir şey, delikanlılık, cesaret ayrı bir şey'' şeklinde konuştu.
******
'SAVCI MISIN SEN?'
Sarıkaya'nın bu sözleri üzerine yayına telefonla bağlanan Tanju Çolak, sunucuya, "Bunun hesabını sen soramazsın ki; savcı mısın hocam sen? Ben onu şu anlamda söyledim; baronları bitireceğim, ben futbol cemaati için diyorum arkadaş." diye çıkıştı.
Mülteci dramının en acı fotoğrafı Didim'den geldi
Ege Denizinde dün yaşanan mülteci faciasında 11’i çocuk toplam 25 kişi hayatını kaybetti. Çocukların yan yana konulan cesetleri ise, mülteci dramını anlatan gelmiş geçmiş en acı kareydi.
Aydın’ın Didim ilçesi açıklarında yaşanan kazada, yasa dışı yollarla deniz üzerinden Yunanistan’a geçmek isteyen bir teknenin batması sonucu 25 kişi hayatını kaybetmişti. Olayda 15 kişi kurtarılırken, ölen çocukların yan yana konulmuş cesetleri, görenleri gözyaşlarına boğdu. Denizden çıkarılıp hastane morgunun önünde yere konulan çocukların masum yüzleri, adeta savaşın da soğuk yüzünü gösterdi. DHA
Aydın’ın Didim ilçesi açıklarında yaşanan kazada, yasa dışı yollarla deniz üzerinden Yunanistan’a geçmek isteyen bir teknenin batması sonucu 25 kişi hayatını kaybetmişti. Olayda 15 kişi kurtarılırken, ölen çocukların yan yana konulmuş cesetleri, görenleri gözyaşlarına boğdu. Denizden çıkarılıp hastane morgunun önünde yere konulan çocukların masum yüzleri, adeta savaşın da soğuk yüzünü gösterdi. DHA
Sokak köpeklerinin saldırısına uğrayan kadın yaralandı
Kartal'da sokak köpeklerinin saldırısına uğrayan Semahat T. (50) yaralandı.
Uğur Mumcu Mahallesi'nde meydana gelen olayda, Semahat T. ve arkadaşları Aydos Ormanı'nda yürüyüş yaptıktan sonra dönüş esnasında Akşemsettin Caddesi üzerinde yaklaşık 15 köpeğin saldırısına uğradı.
Çevredeki vatandaşlar tarafından kurtarılan Semahat T., Dr. Lütfi Kırdar Kartal Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne kaldırılarak tedavi altına alındı. Mağdur kadının her iki bacağına da hastanede dikiş atılıp taburcu edildi. Evinde istirahat eden Semahat T'nin, yürümekte zorluk çektiği öğrenildi.
Konuya ilişkin AA muhabirine bilgi veren Semahat T. "Arkadaşlarla ormanda yürüyüş yaptıktan sonra eve dönüyorduk. Evime yakın yerde arkadaşlardan ayrıldım. Bir anda ne olduğunu anlamadan yaklaşık 15 köpek Akşemsettin Caddesi üzerinde bana saldırdı. Yere düştüm. Kendimi kurtarmaya çalıştım ama kurtaramadım. Çevredeki vatandaşlar durumu fark ederek beni kurtardı. Hemen hastaneye gittim. Her iki bacağıma da dikiş atıldı. Sol bacağımdan bir parça koparmışlar. Şu anda tedavi görüyorum. Ama yürümekte zorlanıyorum" dedi.
Daha önce de babasının yine yürüyüş esnasında köpeklerin saldırısına uğradığını ve onun da tedavi gördüğünü belirten Semahat T., "Köpekler başıboş vaziyette ormana bırakılıyor. Bunlar zaman zaman insanlara zarar veriyor. Mahallemizde birçok kişi aynı durumu yaşadı.
Yetkililer bir an önce önlem alsın ve bu durum bir daha yaşanmasın" şeklinde konuştu. Hürriyet
Uğur Mumcu Mahallesi'nde meydana gelen olayda, Semahat T. ve arkadaşları Aydos Ormanı'nda yürüyüş yaptıktan sonra dönüş esnasında Akşemsettin Caddesi üzerinde yaklaşık 15 köpeğin saldırısına uğradı.
Çevredeki vatandaşlar tarafından kurtarılan Semahat T., Dr. Lütfi Kırdar Kartal Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne kaldırılarak tedavi altına alındı. Mağdur kadının her iki bacağına da hastanede dikiş atılıp taburcu edildi. Evinde istirahat eden Semahat T'nin, yürümekte zorluk çektiği öğrenildi.
Konuya ilişkin AA muhabirine bilgi veren Semahat T. "Arkadaşlarla ormanda yürüyüş yaptıktan sonra eve dönüyorduk. Evime yakın yerde arkadaşlardan ayrıldım. Bir anda ne olduğunu anlamadan yaklaşık 15 köpek Akşemsettin Caddesi üzerinde bana saldırdı. Yere düştüm. Kendimi kurtarmaya çalıştım ama kurtaramadım. Çevredeki vatandaşlar durumu fark ederek beni kurtardı. Hemen hastaneye gittim. Her iki bacağıma da dikiş atıldı. Sol bacağımdan bir parça koparmışlar. Şu anda tedavi görüyorum. Ama yürümekte zorlanıyorum" dedi.
Daha önce de babasının yine yürüyüş esnasında köpeklerin saldırısına uğradığını ve onun da tedavi gördüğünü belirten Semahat T., "Köpekler başıboş vaziyette ormana bırakılıyor. Bunlar zaman zaman insanlara zarar veriyor. Mahallemizde birçok kişi aynı durumu yaşadı.
Yetkililer bir an önce önlem alsın ve bu durum bir daha yaşanmasın" şeklinde konuştu. Hürriyet
Lucian Freud'un tablosu 55 milyon dolara satıldı
Avustralyalı psikanalist Sigmund Freud'un torunu İngiliz ressam Lucian Freud'un 'Şişman Sue' adıyla yaptığı yağlı boya tablo serisinden biri, New York'taki müzayede evinde 55 milyon dolara (yaklaşık 165 milyon TL) satıldı.
Freud, 1994'te yaptığı 'Sosyal Yardım Denetçisi Dinleniyor' adlı tablosunda iş ve işçi bulma kurumunda denetçi olarak çalışan 120 kilo ağırlığındaki Londralı Sue Tilley'i model olarak kullanmıştı.
Tabloda kadının bedeni en ince ayrıntına kadar görülebiliyor.
Seriden bir başka eser 2008'de Rus milyarderi Roman Abramoviç'e 33.6 milyon dolara satılmıştı.
2011 yılında hayatını kaybeden İngiliz portre sanatçısı Lucian Freud, 'Şişman Sue' olarak hitap ettiği modeli Sue Tilley'i toplam dört kez çizdi. Kendisine poz vermesi için ise günlük 20 euro ödeme yapıyordu.
Freud, 1994'te yaptığı 'Sosyal Yardım Denetçisi Dinleniyor' adlı tablosunda iş ve işçi bulma kurumunda denetçi olarak çalışan 120 kilo ağırlığındaki Londralı Sue Tilley'i model olarak kullanmıştı.
Tabloda kadının bedeni en ince ayrıntına kadar görülebiliyor.
Seriden bir başka eser 2008'de Rus milyarderi Roman Abramoviç'e 33.6 milyon dolara satılmıştı.
2011 yılında hayatını kaybeden İngiliz portre sanatçısı Lucian Freud, 'Şişman Sue' olarak hitap ettiği modeli Sue Tilley'i toplam dört kez çizdi. Kendisine poz vermesi için ise günlük 20 euro ödeme yapıyordu.
Sümeyye Erdoğan, Selçuk Bayraktar ile sözlendi
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kızı Sümeyye Erdoğan ile İnsansız Hava Aracı imal eden Baykar Makina’nın sahibi Özdemir Bayraktar’ın oğlu Selçuk Bayraktar’ın sözlendikleri öğrenildi.
Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’nde (MIT) doktora yapan 36 yaşındaki Selçuk Bayraktar, yerli İnsansız Hava Aracı Bayraktar’ın tasarımını yapan ekibin başında yer alıyor.
Bayraktar ailesi tarafından doğrulanan haber, ilk olarak Sarıyer’de yerel gazetelerde yayınlandı. Sarıyer Times isimli gazete "Sümeyye Erdoğan Sarıyer’e gelin geliyor" başlıklı habere imza atarak "Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın kızı Sümeyye Erdoğan ile Özdemir Bayraktar’ın oğlu Selçuk Bayraktar sözlendiler, çok kısa zamanda nişanlanıyorlar" bilgisini okuyucularına aktardı.
SELÇUK BAYRAKTAR KİMDİR
Selçuk Bayraktar, İTÜ Elektronik Mühendisliği’ni bitirdi.
MIT’DE DOKTORA YAPTI
Daha sonra ABD’ye giderek University of Pennsylvania’da insansız uçaklar üzerine master, Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’nde (MIT) robotik kontrol sistemleri konusunda doktora yaptı.
MİLLİ PROJELERDE ÇALIŞTI
11 yıldır kendi şirketinde çalışan Selçuk Bayraktar, birçok sistemin milli olarak geliştirilmesi projesinde görev aldı.
Taktik İnsansız Hava Aracı olan Bayraktar, geçtiğimiz yıl 17 Aralık’ta Roketsan şirketinin geliştirdiği füzeyi atmış ve hedefini yüzde 100 vurma başarısı göstermişti. DHA
Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’nde (MIT) doktora yapan 36 yaşındaki Selçuk Bayraktar, yerli İnsansız Hava Aracı Bayraktar’ın tasarımını yapan ekibin başında yer alıyor.
Bayraktar ailesi tarafından doğrulanan haber, ilk olarak Sarıyer’de yerel gazetelerde yayınlandı. Sarıyer Times isimli gazete "Sümeyye Erdoğan Sarıyer’e gelin geliyor" başlıklı habere imza atarak "Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın kızı Sümeyye Erdoğan ile Özdemir Bayraktar’ın oğlu Selçuk Bayraktar sözlendiler, çok kısa zamanda nişanlanıyorlar" bilgisini okuyucularına aktardı.
SELÇUK BAYRAKTAR KİMDİR
Selçuk Bayraktar, İTÜ Elektronik Mühendisliği’ni bitirdi.
MIT’DE DOKTORA YAPTI
Daha sonra ABD’ye giderek University of Pennsylvania’da insansız uçaklar üzerine master, Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’nde (MIT) robotik kontrol sistemleri konusunda doktora yaptı.
MİLLİ PROJELERDE ÇALIŞTI
11 yıldır kendi şirketinde çalışan Selçuk Bayraktar, birçok sistemin milli olarak geliştirilmesi projesinde görev aldı.
Taktik İnsansız Hava Aracı olan Bayraktar, geçtiğimiz yıl 17 Aralık’ta Roketsan şirketinin geliştirdiği füzeyi atmış ve hedefini yüzde 100 vurma başarısı göstermişti. DHA
'Yoğun tablet bilgisayar ve akıllı telefon kullanımı çocuklar için zararlı'
Eve misafir geldiğinde ya da dışarıya yemeğe gidildiğinde ailelerin çocukları oyalamak için sıkça başvurduğu yöntemlerden biri, tablet bilgisayar ya da akıllı telefonlarla oynamalarına izin vermeleri.
Her gün hayatın bir alanında, telefon ya da tabletteki oyuna odaklanmış, çevresindeki olup bitenle ilişkisini tamamen kesmiş onlarca çocuk görmek mümkün.
Ancak uzmanlara göre bu durum, çocuklarda çok ciddi sağlık ve gelişme sorunlarına yol açıyor.
Tablet bilgisayarlar ve akıllı telefonlar nedeniyle çocuklarda boyun ve bel rahatsızlıkları başta olmak üzere çok sayıda rahatsızlığın ciddi biçimde artış gösterdiği belirtiliyor.
Bu aletler, yoğun biçimde kullanım nedeniyle gelişme çağındaki çocukların omurgalarında ciddi hasara yol açıyor.
Uzmanlara göre, dünya çapında genç kuşakları bekleyen en önemli tehlikelerin başında, boyun fıtığı ve kamburluk geliyor.
Boyun, sırt, bilek ve göz ağrısı gibi hastalıklar, en fazla 5 - 9 yaş arası çocuklarda görülüyor. Uzmanlara göre en iyi tedavi, çocukların tablet ve akıllı telefon kullanımına sınırlama getirilmesi.
Hollanda'da son yıllarda 8 - 18 yaş aralığındaki çocuklarda sırt ve boyun şikayetleri yüzde 40 oranında arttı.
Hollandalı uzmanlara göre, çocuklarda tablet ve akıllı telefon kullanımına bağlı rahatsızlıklar "alarm" düzeyinde.
Ortopedik cerrah Peter Loon'a göre boyun fıtığı ve kamburluk başta olmak üzere bu aletlerin kullanımından kaynaklanan rahatsızlıklar ciddi bir soruna dönüşüyor.
Fizyoterapist Maurice Blom, kafa ağırlığının yaklaşık 5 kilo olduğunu belirterek, telefon ve tablet kullanımı ile bu ağırlığın sürekli olarak aşağı baskı yaptığını söylüyor.
Blom, bu sarkmanın vücutta boyun fıtığı ve kamburluk başta olmak üzere birçok kronik rahatsızlığa yol açtığını vurguluyor.
Uzmanlara göre, WhatsApp kullanımı ve kısa mesaj yazımı da çocuklarda boyun ve parmak şikayetlerinin artmasına neden oluyor.
Yapılan araştırmalara göre, Danimarka'da boyun fıtığı sorunu nedeniyle fizyoterapiste giden 10 - 14 yaş arasındaki çocukların sayısı, 2008 yılına göre iki kat arttı.
Danimarka'da, uzun süreli tablet ve telefon kullanımı yüzünden giderek daha fazla çocuk boyun sorunu yaşıyor. 5 - 9 yaş arasındaki çocuklarda bu sorun daha yüksek.
'ENGEL OLMAK, TEDAVİDEN DAHA KOLAY'
Belçika'da bu konuda kapsamlı bir araştırma yapılmamış ancak çocuklardaki ciddi sağlık sorunlarının, diğer Avrupa ülkelerinden az olmadığı vurgulanıyor.
Gent Üniversitesi'nden Profesör Barbara Cagnie, akıllı telefon ve tabletle sürekli öne eğilme sonucu boyun kasları ve eklemlerin ciddi hasar gördüğünün altını çiziyor.
Belçikalı fizyoterapi uzmanının ebeveynlere tavsiyesi, çocukların aşırı tablet ve akıllı telefon kullanımına engel olmaları.
Profesör Cagnie'ye göre, aşırı kullanıma engel olmak tedavi etmekten daha kolay. Çünkü, tedavi edilse bile kullanım sınırlanmadığı sürece şikayetler hiçbir zaman tamamen ortadan kalkmayacak.
Korumanın, şikayetlerin azalmasında önemli bir rol oynadığına işaret eden Barbara Cagnie, "Çocuklarınızı uzun süre tablet ya da telefonla oynatmayın. Oynarken de sık sık oturuş şeklini değiştirmeye teşvik edin" diyor.
Hollanda başta olmak üzere bir çok Avrupa ülkesinde sadece tablet, telefon ve oyun konsoluna bağlı rahatsızlıklara bağlı şikayetleri ele alan ortopedi klinikleri oluşturuluyor. (BBC TÜrkçe)
Her gün hayatın bir alanında, telefon ya da tabletteki oyuna odaklanmış, çevresindeki olup bitenle ilişkisini tamamen kesmiş onlarca çocuk görmek mümkün.
Ancak uzmanlara göre bu durum, çocuklarda çok ciddi sağlık ve gelişme sorunlarına yol açıyor.
Tablet bilgisayarlar ve akıllı telefonlar nedeniyle çocuklarda boyun ve bel rahatsızlıkları başta olmak üzere çok sayıda rahatsızlığın ciddi biçimde artış gösterdiği belirtiliyor.
Bu aletler, yoğun biçimde kullanım nedeniyle gelişme çağındaki çocukların omurgalarında ciddi hasara yol açıyor.
Uzmanlara göre, dünya çapında genç kuşakları bekleyen en önemli tehlikelerin başında, boyun fıtığı ve kamburluk geliyor.
Boyun, sırt, bilek ve göz ağrısı gibi hastalıklar, en fazla 5 - 9 yaş arası çocuklarda görülüyor. Uzmanlara göre en iyi tedavi, çocukların tablet ve akıllı telefon kullanımına sınırlama getirilmesi.
Hollanda'da son yıllarda 8 - 18 yaş aralığındaki çocuklarda sırt ve boyun şikayetleri yüzde 40 oranında arttı.
Hollandalı uzmanlara göre, çocuklarda tablet ve akıllı telefon kullanımına bağlı rahatsızlıklar "alarm" düzeyinde.
Ortopedik cerrah Peter Loon'a göre boyun fıtığı ve kamburluk başta olmak üzere bu aletlerin kullanımından kaynaklanan rahatsızlıklar ciddi bir soruna dönüşüyor.
Fizyoterapist Maurice Blom, kafa ağırlığının yaklaşık 5 kilo olduğunu belirterek, telefon ve tablet kullanımı ile bu ağırlığın sürekli olarak aşağı baskı yaptığını söylüyor.
Blom, bu sarkmanın vücutta boyun fıtığı ve kamburluk başta olmak üzere birçok kronik rahatsızlığa yol açtığını vurguluyor.
Uzmanlara göre, WhatsApp kullanımı ve kısa mesaj yazımı da çocuklarda boyun ve parmak şikayetlerinin artmasına neden oluyor.
Yapılan araştırmalara göre, Danimarka'da boyun fıtığı sorunu nedeniyle fizyoterapiste giden 10 - 14 yaş arasındaki çocukların sayısı, 2008 yılına göre iki kat arttı.
Danimarka'da, uzun süreli tablet ve telefon kullanımı yüzünden giderek daha fazla çocuk boyun sorunu yaşıyor. 5 - 9 yaş arasındaki çocuklarda bu sorun daha yüksek.
'ENGEL OLMAK, TEDAVİDEN DAHA KOLAY'
Belçika'da bu konuda kapsamlı bir araştırma yapılmamış ancak çocuklardaki ciddi sağlık sorunlarının, diğer Avrupa ülkelerinden az olmadığı vurgulanıyor.
Gent Üniversitesi'nden Profesör Barbara Cagnie, akıllı telefon ve tabletle sürekli öne eğilme sonucu boyun kasları ve eklemlerin ciddi hasar gördüğünün altını çiziyor.
Belçikalı fizyoterapi uzmanının ebeveynlere tavsiyesi, çocukların aşırı tablet ve akıllı telefon kullanımına engel olmaları.
Profesör Cagnie'ye göre, aşırı kullanıma engel olmak tedavi etmekten daha kolay. Çünkü, tedavi edilse bile kullanım sınırlanmadığı sürece şikayetler hiçbir zaman tamamen ortadan kalkmayacak.
Korumanın, şikayetlerin azalmasında önemli bir rol oynadığına işaret eden Barbara Cagnie, "Çocuklarınızı uzun süre tablet ya da telefonla oynatmayın. Oynarken de sık sık oturuş şeklini değiştirmeye teşvik edin" diyor.
Hollanda başta olmak üzere bir çok Avrupa ülkesinde sadece tablet, telefon ve oyun konsoluna bağlı rahatsızlıklara bağlı şikayetleri ele alan ortopedi klinikleri oluşturuluyor. (BBC TÜrkçe)
Kezban'ın yüzü hiç gülmedi
Sur’luydu Kezban. Babası öldü, okuyamadı. Yoksulluktan kurtulmak için 18 yaşında sevmeden, tanımadığı bir adama kaçtı. Sonra şiddet, işkence, bıçaklama, dayak geldi. Son olarak yakılmak istenince iki kızıyla ana evine döndü. Bu kez Sur’da terör vurdu, İzmir’e kaçtı. Şimdi tek amacı, iki kızını okutup, aynı kaderi yaşatmamak.
Diyarbakır'ın Sur ilçesindeki çatışmalarda hasar gören evini terk edip İzmir'e gelen Kezban Ayata'nın (32) dramı, erkek şiddetine karşı alınması gereken önlemlerin aciliyetini bir kez daha ortaya koydu.
Kezban Ayata, Diyarbakır'ın Sur İlçesi'nde 11 çocuklu bir ailenin 7'nci çocuğu olarak dünyaya geldi. Çocukluğunda en büyük hayalinin polislik olan Kezban Ayata, nüfus cüzdanını 10 yaşında aldı ve aynı yıl babasını kaybetti. Baba vefat edip iyice yoksulluğun pençesine düşünce okuyamayan genç kız, 18 yaşına geldiğinde, mahallede ilk kez gördüğü 35 yaşındaki E.Y.'ye kaçtı.
BIÇAKLANDI, DÖVÜLDÜ
"Kesinlikle aşk değil, yoksulluktan kurtulmak hayalimdi" dediği E.Y. ile 4 yıl dini nikâhla yaşayan Kezban Ayata, bugün 13 yaşında olan iki kız çocuğu dünyaya getirdi.
Ancak günler geçtikçe madde bağımlısı E.Y.'nin şiddeti, işkenceye döndü. Genç kadın iki kez bıçaklandığı, defalarca elektrik kablosuyla dövüldü. İkinci kızının 40'ı çıkmadan dayak yedi, eşi, kızlarıyla o evdeyken evi ateşe verdi. İtfaiye sayesinde canlarını zor kurtarınca, Kezban Ayata iki kızıyla, Sur’daki ana ocağına döndü.
KIZLAR TEŞEKKÜR ALDI
Ancak bu kez de geçen ocak ayında Sur'da terör olayları nedeniyle meydana gelen patlamada evleri hasar gördü. Kezban Ayata, 9 yıldır İzmir'de evli kız kardeşinin çağrısıyla bu kente geldi. Yeşil kart aldı, 300 liraya ev kiraladı. Birinci dönem teşekkür belgesi alan iki kızını okula kaydettirdi. Bundan sonra kızlarını yetiştirmek için mücadele edeceğini vurgulayan Kezban Ayata, gerisini şöyle anlattı:
"Benim hayatım yokluk, yoksulluk, mücadele, acı ve dayakla geçti. Kızımın biri doktor diğeri ressam olmak istiyor. Onları okutmak için mücadeleme devam edeceğim. Benim gibi kurtuluşu bir erkekte aramasınlar. Bilgili, güçlü kadın olsunlar. Okumam, yazmam ve mesleğim yok ama öğrenirim. İş arayacağım, kızlarımı okutacağım." DHA
Diyarbakır'ın Sur ilçesindeki çatışmalarda hasar gören evini terk edip İzmir'e gelen Kezban Ayata'nın (32) dramı, erkek şiddetine karşı alınması gereken önlemlerin aciliyetini bir kez daha ortaya koydu.
Kezban Ayata, Diyarbakır'ın Sur İlçesi'nde 11 çocuklu bir ailenin 7'nci çocuğu olarak dünyaya geldi. Çocukluğunda en büyük hayalinin polislik olan Kezban Ayata, nüfus cüzdanını 10 yaşında aldı ve aynı yıl babasını kaybetti. Baba vefat edip iyice yoksulluğun pençesine düşünce okuyamayan genç kız, 18 yaşına geldiğinde, mahallede ilk kez gördüğü 35 yaşındaki E.Y.'ye kaçtı.
BIÇAKLANDI, DÖVÜLDÜ
"Kesinlikle aşk değil, yoksulluktan kurtulmak hayalimdi" dediği E.Y. ile 4 yıl dini nikâhla yaşayan Kezban Ayata, bugün 13 yaşında olan iki kız çocuğu dünyaya getirdi.
Ancak günler geçtikçe madde bağımlısı E.Y.'nin şiddeti, işkenceye döndü. Genç kadın iki kez bıçaklandığı, defalarca elektrik kablosuyla dövüldü. İkinci kızının 40'ı çıkmadan dayak yedi, eşi, kızlarıyla o evdeyken evi ateşe verdi. İtfaiye sayesinde canlarını zor kurtarınca, Kezban Ayata iki kızıyla, Sur’daki ana ocağına döndü.
KIZLAR TEŞEKKÜR ALDI
Ancak bu kez de geçen ocak ayında Sur'da terör olayları nedeniyle meydana gelen patlamada evleri hasar gördü. Kezban Ayata, 9 yıldır İzmir'de evli kız kardeşinin çağrısıyla bu kente geldi. Yeşil kart aldı, 300 liraya ev kiraladı. Birinci dönem teşekkür belgesi alan iki kızını okula kaydettirdi. Bundan sonra kızlarını yetiştirmek için mücadele edeceğini vurgulayan Kezban Ayata, gerisini şöyle anlattı:
"Benim hayatım yokluk, yoksulluk, mücadele, acı ve dayakla geçti. Kızımın biri doktor diğeri ressam olmak istiyor. Onları okutmak için mücadeleme devam edeceğim. Benim gibi kurtuluşu bir erkekte aramasınlar. Bilgili, güçlü kadın olsunlar. Okumam, yazmam ve mesleğim yok ama öğrenirim. İş arayacağım, kızlarımı okutacağım." DHA
Eski first lady Nancy Reagan öldü
Eski ABD Başkanı Ronald Reagan'ın karısı Nancy Reagan California'da 94 yaşında öldü.
Reagan, 1981-1989 yılları arasında first lady idi.
Los Angeles Bel Air'de yaşayan Nancy Reagan'ın son yıllarda sağlığı kötülemişti.
Ronald Reagan, Nancy Reagan'la yarım asırdan fazla süren evliliklerini Amerikan başkanlık tarihindeki en büyük aşk hikayesi olarak nitelemişti.
Nancy Reagan, Beyaz Saray'ın yeniden dekorasyonu için yaptığı harcamalar nedeniyle başlangıçta eleştirilmiş, sonrasında birçok kişi tarafından sevilen bir first lady olmuştu.
Reagan, kocasının Simi Vadisi'nde başkanlık kütüphanesinin bahçesindeki mezarının yanına gömülecek.
Nancy Reagan kocası gibi eski bir Hollywood yıldızıydı.
Nancy Reagan (Davis) 1940 ve 50'li yıllarda oyunculuk yaptı ve 1952'de Reagan'la evlendi.
Beyaz Saray'da önce selefi Jackie Kennedy'ninkine benzer bir tarz oluşturmaya çalıştı.
Beyaz Saray'ı büyük ölçüde yeniden dekore ettirdi, tasarımcılardan bir milyon dolarlık elbiseler ve 209 bin dolarlık 4.732 parçalık porselen takımı kabul etti.
Ancak bu harcamalar halkın büyük tepkisini çekti. Milyonlarca Amerikalı işini kaybederken, halkın paralarını israf etmekle suçlandı.
Nancy Reagan'ın astrologlara danışarak kocasını yönlendirdiği ve Beyaz Saray Özel Kalem Müdürü Donald Reagan'ı görevden aldırttığı öne sürülüyordu. (BBC Türkçe)
Reagan, 1981-1989 yılları arasında first lady idi.
Los Angeles Bel Air'de yaşayan Nancy Reagan'ın son yıllarda sağlığı kötülemişti.
Ronald Reagan, Nancy Reagan'la yarım asırdan fazla süren evliliklerini Amerikan başkanlık tarihindeki en büyük aşk hikayesi olarak nitelemişti.
Nancy Reagan, Beyaz Saray'ın yeniden dekorasyonu için yaptığı harcamalar nedeniyle başlangıçta eleştirilmiş, sonrasında birçok kişi tarafından sevilen bir first lady olmuştu.
Reagan, kocasının Simi Vadisi'nde başkanlık kütüphanesinin bahçesindeki mezarının yanına gömülecek.
Nancy Reagan kocası gibi eski bir Hollywood yıldızıydı.
Nancy Reagan (Davis) 1940 ve 50'li yıllarda oyunculuk yaptı ve 1952'de Reagan'la evlendi.
Beyaz Saray'da önce selefi Jackie Kennedy'ninkine benzer bir tarz oluşturmaya çalıştı.
Beyaz Saray'ı büyük ölçüde yeniden dekore ettirdi, tasarımcılardan bir milyon dolarlık elbiseler ve 209 bin dolarlık 4.732 parçalık porselen takımı kabul etti.
Ancak bu harcamalar halkın büyük tepkisini çekti. Milyonlarca Amerikalı işini kaybederken, halkın paralarını israf etmekle suçlandı.
Nancy Reagan'ın astrologlara danışarak kocasını yönlendirdiği ve Beyaz Saray Özel Kalem Müdürü Donald Reagan'ı görevden aldırttığı öne sürülüyordu. (BBC Türkçe)
Bireysel emeklilikte 'mega dönem' başlıyor
Emeklilik fonlarının getirilerini artırmak için, Başbakan Yardımcısı Şimşek’in eleştirileri doğrultusunda harekete geçildi. Otomatik katılım ve kıdem tazminatlarını da içeren çalışma hayata geçerse artık BES fon çeşidi en fazla 6 adet olacak, her fonun yönetimi yılda bir kez ihale ile şirketlere verilecek.
Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek’in fon yönetim şirketlerine yaptığı getiri uyarılarının altından yeni çalışma çıktı.
Habertürk'ün haberine göre Şimşek, bireysel emeklilik sistemi (BES) fonlarını yöneten fon yönetim şirketlerine ikinci kez yaptığı uyarıda “Birçok kurum yüzde 25 devlet katkısını bile buharlaştırıyor” diyerek fon yönetimlerinin başarısız olduğunu dile getirdi. Edinilen bilgilere göre Şimşek ve hükümetin diğer bakanları bu rahatsızlığı dile getirmekle kalmıyor. Ulaştığımız bilgilere göre şu anda bireysel emeklilik sistemini sil baştan değiştirecek bir çalışma yapılıyor. Çalışmada ağırlık kazanan görüşler aşağı yukarı belli. Yeni sistem tarım sigortaları ve deprem sigortası gibi toplanan fonların tek elden yönetilmesine benziyor.
EN FAZLA 6-7 FON
Eğer ağırlık kazanan görüşler değişmez ise öncelikle birçok isimle anılan fon sayısı sadece 6’ya veya 7’ye inecek. Örneğin bir enflasyona endeksli, bir hisse, bir likit, bir İslami ürünlerin yer alacağı ‘helal fon’ kurulacak. Bir adet de üçüncü havaalanı, köprüler, Kanal İstanbul gibi altyapı yatırımlarını destekleyip daha sonra bu projelerin getirilerini paylaşan altyapı fonu oluşacak. Bütün emeklilik yönetim şirketleri bu 6-7 fonu satacak.
Sistemde değişen en önemli alan ise portföy yönetim şirketlerinde olacak. Ekonomi yönetimi düşük fon getirilerinin nedenlerinden biri olarak gördüğü fon yönetim giderlerinin minimuma indirilmesi için tüm emeklilik şirketlerinin sattığı bu fonları bir araya getirip yönetecek bir fon yönetim sistemi kurulması üzerinde duruyor. Tüm şirketlerin sattığı örneğin enflasyona endeksli fonu tek bir yönetim şirketi yönetecek. Böylece fon yeterli büyüklüğe ulaştığı için yönetim ücreti düşecek. Yönetmek için çok büyük maharet gerektirmeyen likit fonların yönetim ücreti çok düşük hale gelecek.
İHALE İLE VERİLECEK
Fonu yönetecek şirket ise ihale ile seçilecek. Fon yönetim gideri ve yönetim becerisi açısından değerlendirmeye alınan yönetim şirketleri ihalede aldıkları fonu yönetecek. Her bir fon yönetim şirketinin sadece 1 fonu yönetmesi ve her bir fon için yapılan ihalenin her yıl tekrarlanması üzerinde durulduğu ifade ediliyor.
Böylece bir yandan yönetim şirketlerinin uzman olduğu alanda daha uzmanlaşması sağlanırken diğer yandan yönetim becerisi açısından yeterli kalitede elemana sahip olmayan fonların elenmesi bekleniyor.
Danıştay’dan memurları ilgilendiren karar
Danıştay İdari Dava Daireler Kurulu, Devlet Memurları Yer Değiştirme Suretiyle Atanmalarına İlişkin Yönetmelikteki değişiklik üzerine iki kritik maddesinin yürürlüğünün durdurulmasına karar verdi. Danıştay, yapılan değişiklikle memurların sağlık özrü atamaları için “Sadece eğitim ve araştırma veya üniversite hastanesinden” rapor alınması zorunluluğunun getirilmesi ve “Memurların görev yaptığı yerden ayrılması halinde bir daha eski görev yerine atanmayacağı” maddelerinin hukuka uygun olmadığına hükmetti.
Hürriyet'in haberine göre; Devlet Memurları Yer Değiştirme Suretiyle Atanmalarına ilişkin yönetmelikte değişiklik yapıldı. Tüm Eğitimciler ve Eğitim Müfettişleri Sendikası, 16 Ağustos 2014 tarihinde Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren yönetmeliğin bazı maddelerinin yürürlüğünün durdurulması talebiyle avukat Ali Altay aracılığıyla Danıştay 16. Dairesine dava açtı. Dava dilekçesinde, memurların sağlık özrü atamaları için sadece eğitim ve araştırma veya üniversite hastanesinden rapor alınması zorunluluğu getiren madde ile memurların görev yaptığı yerden ayrılması halinde eski görev yerine bir daha atanmamasını düzenleyen maddelerin yürürlüğünün durdurulması talep edildi.
İKİ MADDEYE DURDURMA
Daire, yürürlüğün durdurulması talebini reddetti. Bunun üzerine Avukat Ali Altay, ret kararına itiraz etti. İtiraz üzerine dava dosyası, Danıştay İdari Dava Daireler Kurulu’nun (DİDDK) gündemine geldi. Kurul, oy çokluğuyla Devlet Memurları Yer Değiştirme Suretiyle Atanmalarına ilişkin yönetmelikte değişiklik yapılmasına ilişkin yönetmeliğin iki maddesinin yürürlüğünün durdurulmasına karar verdi.
‘ÖN KABULLE HAREKET EDİLEMEZ’
Memurların sağlık özrü atamaları için sadece “eğitim ve araştırma veya üniversite hastanesinden” rapor alınması zorunluluğunun getirilmesinin hukuka uygun olmadığı belirtilen kararda, “İdarenin ortada herhangi bir tereddüt bulunmadığı hallerde dahi, bu hastaneler dışındaki kuruluşlarca verilen sağlık raporlarının gerçeği yansıtmayabileceği ön kabulüyle düzenlemeler yapması, toplumda her an herkesin hukuka aykırı hareket ettiği varsayımına dayanmaktadır ki, bu durum hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmaz” denildi.
RAPORLAR ARASINDA AYIRIM YAPILAMAZ
Kararda, eğitim ve araştırma hastanelerinin her ilde bulunmadığına da dikkat çekilerek, “İdarenin iş ve işlemleri kendi gözetim ve denetim altında bulunan sağlık kuruluşlarının düzenleyeceği raporlar arasında ayırım yapması sonucu doğuran dava konusu düzenlemede hukuka uyarlılık görülmemiştir” değerlendirilmesi de yapıldı.
ÖMÜR BOYU YASAKLILIK OLMAZ
Kararda, görev yeri değiştirilen memurun bir daha eski görev yerine atanmamasına yol açan maddenin yürürlüğünün durdurulmasına ilişkin olarak da, “Kamu görevlisinin belirli bir hizmet alanına memuriyet yaşantısı boyunca bir daha atanmaması durumu ölçülülük ilkesine aykırı olup, hizmet gereğini aşan bir sonuç doğurmaktadır. Bu nedenle kamu görevlisinin ömür boyu yasaklılığı sonucunu doğuran ve hukuki dayanağı bulunmayan dava konusu düzenlemede kamu yararı ve hizmet gerekleri bakımından hukuka uyarlılık görülmemiştir” denildi.
Hürriyet'in haberine göre; Devlet Memurları Yer Değiştirme Suretiyle Atanmalarına ilişkin yönetmelikte değişiklik yapıldı. Tüm Eğitimciler ve Eğitim Müfettişleri Sendikası, 16 Ağustos 2014 tarihinde Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren yönetmeliğin bazı maddelerinin yürürlüğünün durdurulması talebiyle avukat Ali Altay aracılığıyla Danıştay 16. Dairesine dava açtı. Dava dilekçesinde, memurların sağlık özrü atamaları için sadece eğitim ve araştırma veya üniversite hastanesinden rapor alınması zorunluluğu getiren madde ile memurların görev yaptığı yerden ayrılması halinde eski görev yerine bir daha atanmamasını düzenleyen maddelerin yürürlüğünün durdurulması talep edildi.
İKİ MADDEYE DURDURMA
Daire, yürürlüğün durdurulması talebini reddetti. Bunun üzerine Avukat Ali Altay, ret kararına itiraz etti. İtiraz üzerine dava dosyası, Danıştay İdari Dava Daireler Kurulu’nun (DİDDK) gündemine geldi. Kurul, oy çokluğuyla Devlet Memurları Yer Değiştirme Suretiyle Atanmalarına ilişkin yönetmelikte değişiklik yapılmasına ilişkin yönetmeliğin iki maddesinin yürürlüğünün durdurulmasına karar verdi.
‘ÖN KABULLE HAREKET EDİLEMEZ’
Memurların sağlık özrü atamaları için sadece “eğitim ve araştırma veya üniversite hastanesinden” rapor alınması zorunluluğunun getirilmesinin hukuka uygun olmadığı belirtilen kararda, “İdarenin ortada herhangi bir tereddüt bulunmadığı hallerde dahi, bu hastaneler dışındaki kuruluşlarca verilen sağlık raporlarının gerçeği yansıtmayabileceği ön kabulüyle düzenlemeler yapması, toplumda her an herkesin hukuka aykırı hareket ettiği varsayımına dayanmaktadır ki, bu durum hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmaz” denildi.
RAPORLAR ARASINDA AYIRIM YAPILAMAZ
Kararda, eğitim ve araştırma hastanelerinin her ilde bulunmadığına da dikkat çekilerek, “İdarenin iş ve işlemleri kendi gözetim ve denetim altında bulunan sağlık kuruluşlarının düzenleyeceği raporlar arasında ayırım yapması sonucu doğuran dava konusu düzenlemede hukuka uyarlılık görülmemiştir” değerlendirilmesi de yapıldı.
ÖMÜR BOYU YASAKLILIK OLMAZ
Kararda, görev yeri değiştirilen memurun bir daha eski görev yerine atanmamasına yol açan maddenin yürürlüğünün durdurulmasına ilişkin olarak da, “Kamu görevlisinin belirli bir hizmet alanına memuriyet yaşantısı boyunca bir daha atanmaması durumu ölçülülük ilkesine aykırı olup, hizmet gereğini aşan bir sonuç doğurmaktadır. Bu nedenle kamu görevlisinin ömür boyu yasaklılığı sonucunu doğuran ve hukuki dayanağı bulunmayan dava konusu düzenlemede kamu yararı ve hizmet gerekleri bakımından hukuka uyarlılık görülmemiştir” denildi.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)