14 Nisan 2016 Perşembe

Roma'da kişi başına iki fare düşüyor

İtalya’nın başkenti Roma’da toplanmayan çöplerin de etkisiyle fare sayısının kent nüfusunun iki katına çıktı. Bazı müze ve turistik alanlarda yaşanan fare baskınlarının da "fare alarmı" başlıklarıyla haber olması üzerine belediye 1 milyon 250 bin euro’luk bir eylem planı hazırladı.


Çevre ve tüketici hakları dernekleri birliği Codacons tarafından yayımlanan verilere göre Roma'daki fare sayısı 6 milyona ulaştı.

Codacons bu fare istilasını "acil durum" olarak nitelerken İtalyan basını da her Romalı başına yaklaşık 2 fare düştüğüne dikkat çekti.

Son olarak bu hafta içinde, Roma'nın en popüler turistik alanlarından İmparatorluk Forumu'nda bir gişe sıçanlar yüzünden kapatıldı.

Palazzo Massimo müzesinde çalışanların da sıçan baskınından şikayetçi olduğu belirtildi.
Belediyenin arkeoloji sorumlusu Francesco Prosperetti ise, Codacons'un "acil durum" alarmı ve basındaki fare istilası haberlerine karşı çıkarak bunların münferit vakalar olduğunu savundu.

'KEDİLER KISIRLAŞTIRILDI, FARE NÜFUSU ARTTI'

Prosperetti, Forum'daki gişenin kapatılmasının 'tavan arasında ölen bir sıçanın kanının gişe bölümüne damlamasından' kaynaklandığını, Palazzo Massimo'daki farelerin ise yakındaki bir yol çalışması yüzünden müzeye musallat olduğunu söyledi.

Ancak Prosperetti'nin bu açıklaması da kaygıları dindirmeye yetmedi.

Basındaki haberlerde, kentte toplanmayan çöplerin fare istilasında etkili olduğu vurgulanırken belediye soruna gözlerini kapamakla ve sorumluluğunu kabul etmemekle suçlandı.

La Stampa gazetesi de Roma’nın simgelerinden olan kedilerin kısırlaştırılmasının da fare sayısının artmasına yol açtığını savundu.

Roma’da gelecek aylarda yapılması planlanan belediye seçimlerinde muhalefetteki 5 Yıldız Hareketi’nden aday olan Virginia Raggi de kent yönetimini suçlayarak durumun “utanç verici” olduğunu söyledi.

BBC Türkçe

Numan Kurtulmuş: Diriliş'ten Replikler Kullanıyorum

Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Radyo Televizyon Gazetecileri Derneği'nin ödül töreninde "Siyasi konuşmalar içerisinde Diriliş'ten bazı replikleri kullanıyorum" şeklinde konuştu.

Radyo Televizyon Gazetecileri Derneği'nin düzenlediği Geleneksel Medya Oscarları Ödülleri Töreni, Ankara Rixos Otel'de yapıldı. Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç, Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, Çevre ve Şehircilik Bakanı Fatma Güldemet Sarı, MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, CHP İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin ve pek çok tanınmış ismin yer aldığı törende medya ödülleri sahiplerine ulaştı.

NUMAN KURTULMUŞ: DİZİDEN REPLİKLER KULLANIYORUM

Ödülleri takdim etmek üzere kürsüye gelen Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Diriliş Ertuğrul dizisi oyuncularına ve dizinin senaristi Mehmet Bozdağ'a En İyi Dizi Ödülünü takdim ederken "Kötü bir televizyon izleyicisiyim. Ama denk getirirsem çarşamba akşamları Diriliş'i izlemeye özel önem veriyorum. Çok güzel, başarılı bir dizi. Arkadaşlarımızın hem oyunculuk hem senaryonun gücü gerçekten takdire şayan. Şunu da açıkça söyleyeyim bazen siyasi konuşmalar içerisinde de Diriliş'ten bazı replikleri kullanmıyor değilim. Ellerinize, yüreklerinize sağlık, hepinizi tebrik ediyorum" şeklinde konuştu.

SGK’lı hastaneye neden fark öder?

Tüm çalışanlar ve emekliler, özel sağlık kuruluşları da dahil hastanelere gidip, tedavi oluyor, ücretin bir kısmını SGK karşılıyor, üstünü cepten ödüyorlar. Ama neden ve ne kadar fark ödediklerini bilmiyorlar. İşte bu konuda merak edilenler.


Bugüne kadar çalışmayan kesimin Genel Sağlık Sigortası (GSS) haklarını anlattık. Sıra geldi, çalışan kesime, emeklilere, yani Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) çatısı altındaki 67 milyona. Öncelikle iki önemli tespitte bulunayım. Bir, eminim kimi kesimler itiraz edecektir ama kabul edelim, son yıllarda devletin sunduğu sağlık hizmetinin kalitesi yükseldi ve vatandaş, daha ucuza kaliteli sağlık hizmeti alabiliyor. Kamu hastanelerinden çok cuzi ücretle sağlık hizmeti alındığını hesaba katarsanız ne demek istediğim daha iyi anlaşılır. İki; tüm çalışanlar ve emekliler, özel sağlık kuruluşları da dahil hastanelere gidip, tedavi oluyor, ücretin bir kısmını SGK karşılıyor, üstünü cepten ödüyorlar. Ama ne kadar fark ödedikleri, ilave ücretin ne kadar olduğunu, hangi durumlarda fark ödenmeyeceğini maalesef bilmiyorlar. Bilmediklerinden de fatura yüksek çıkınca ya SGK’ya ya da özel hastanelere tepki gösteriyorlar.

ÜÇ ÖNEMLİ KONU
Hürriyet'ten Noyan Doğan'ın haberine göre;Önce sağlık sistemi hakkında bilmeniz gerek önemli birkaç hususu paylaşayım, sonra sistemin nasıl işlediğini soru-cevaplarla anlatayım. Aslında o kadar da karmaşık değil. Bilinmesi gereken üç önemli husus var. Bunların başında da kısa adı SUT olan Sağlık Uygulama Tebliği geliyor. Çünkü SGK, tüm sağlık harcamalarını SUT üzerinden yapıyor. Muayene, tahlil, doktor, ameliyat, tıbbi malzeme dahil SGK; hem kamu hem de özel hastane ve polikliniklere, vatandaş adına ödeyeceği rakamı belirleyip, açıklıyor. Bu sisteme SUT deniyor. İkincisi, kamu hastanelerine gittiğinizde cebinizden beş kuruş ödemeden tedavi olup, çıkabiliyorsunuz.

ÖZEL HASTANEDE FARK
Üçüncüsü, bugün SGK, büyük şehirlerdeki bazı hastanelerin –ki, bunların da sayısı bir elin parmaklarını geçmez- dışında tüm özel hastane ve polikliniklerle anlaşmalı. Acilin dışında, özel hastane, üniversite hastanesine ya da branş hastanesine gidip tedavi olduğunuzda; SGK, SUT üzerinden, sağlık gideriniz için bir ödeme yapıyor, özel hastanenin ise SGK’nın ödediğinin iki katına kadar sizden para talep etme hakkı var. İşte, bu talep edilen tutara da fark ücreti deniyor. Gelelim, GSS sistemi hakkında merak edilenlere:

BUNLARI OKUMADAN HASTANEYE GİTMEYİN!

* Kamu hastanelerinde ücretsiz tedavi görebilir miyim?
SGK kapsamı altında nüfusun tamamı kamu hastanelerinde tedavi olur ve hiçbir ödeme yapmaz. Sadece kişilerden muayene katılım payı kesilir.

* Muayene katılım payı ne demek?
GSS kapsamında sağlık hizmetlerinden yararlanmak için hem kişiler hem de bakmakla yükümlü olduklarının ödedikleri bedel, muayene katılım payıdır. Aile hekimleri dışında, tüm doktorlar, diş hekimleri, ayakta tedavide kullanılan ilaçlar, vücut dışı protezler ve tüp bebek için muayene katılım payı ödeniyor.

* Muayene katılım ücreti ne kadar?
Kamu hastaneleri ve eczanelerde 5 lira, özel sağlık kuruluşlarında 12 lira. Ücret kesintisi, eczanelerde kişilerin kendisinden, sağlık kuruluşlarında ise kişilerin aylıklarından kesiliyor.

* Özel hastanelerin tümünde tedavi olabilir, tahlil yaptırabilir miyim?
SGK ile anlaşmalı olan tüm özel hastaneler, polikliniklerde tedavi olabilir, tahlil yaptırabilirsiniz.

* Özel hastanelerde para ödeyecek miyim?
SGK, Sağlık Uygulama Tebliği (SUT) üzerinden özel hastanede, tedavi gördüğünüz sağlık sorununuza göre farklı farklı ödemeler yapıyor. SGK’nın ödediğinin üzeri için de özel hastaneler sizden fark alıyor.

* Fark ücreti neye göre belirleniyor?
Fark ücreti, SUT üzerinde belirleniyor ve hastanenin sizden talep edeceği rakamın oranını da yine SGK belirliyor. SGK’nın ödemediği sağlık giderlerini hastane sizden fark ücreti talep edemiyor.

* Fark ücreti ne kadar?
Özel hastaneler, SGK’nın sizin için ödediği ücretin en fazla iki katına kadar sizden fark alabilir, daha fazlasını talep edemez. Örneğin, özel hastanede muayene oldunuz, SGK, 40 lira ödedi; hastane sizden en fazla 80 lira fark ücreti alabilir. Ya da tahlil yaptırdınız, SGK, o tahlil için 15 lira ödedi, hastane 30 lira fark alabilir. Veya da ameliyat geçirdiniz ve SGK, 3 bin lira ödedi, hastane sizden 6 bin lira talep edebilir.

* Her durumda da fark ücreti ödemek zorunda mıyım?
Kaza geçirdiniz ya da evdeyken apandistiniz patladı ve hastaneye acile gittiniz, hastane sizden fark ücreti alamaz. Yani, fark ücreti, acilin dışındaki haller için geçerli. Bunun dışında; yoğun bakım hizmetleri, yanık tedavisi, kanser tedavisi (radyoterapi, kemoterapi, radyo izotop tedavisi), yeni doğmuş çocuklara veriler sağlık hizmeti, orta-doku-hücre nakli, doğum nedeniyle yapılan cerrahi işlemler, diyaliz tedavisi, kalp-damak cerrahisi için hastaneler fark ücreti alamıyorlar.

* Acil sonrasında özel hastanede tedavim devam ederse, fark öder miyim?
Acil durumun sona ermesi sonrası iki alternatifiniz var. Ya kendinizi kamu hastanesine nakil ettireceksiniz ki, hiçbir ücret ödemeyin. Ya da bulunduğunuz özel hastanede tedaviniz devam edecek, o zaman da hastane sizden fark ücreti alacak.

* Fark ücreti hangi hastaneler için geçerli?
Kamu dışındaki tüm özel, üniversite, vakıf, branş hastaneleri ile özel poliklinikler için geçerli.

* Gözlük bedelini SGK ödüyor mu?
Ödüyor ama GSS kapsamındaki kişilerin tamamı malzeme katkı payı ödemek zorunda.

* Malzeme katkı payı nedir?
Sağlık hizmetinden yararlanabilmek için ödenecek tutar. Katılım payı ödenecek tıbbi malzemeler ise şunlar: Görmeye yardımcı malzemeler, ağız protezleri, protezler.

* Katılım payı için ne kadar ve kime ödeyeceğim?
SGK’nın ödediğinin yüzde 10’u ve yüzde 20’si oranında katılım payı ödenir. Örneğin, SGK, proteziniz için 50 lira ödediyse, 5 lira katılım payı ödersiniz. Görmeye yardımcı malzemeler ile ağız protezleri SGK’ya bağlı kişilerin aylıklarında kesilir. İş kazasına uğrayan veya meslek hastalığına tutulan sigortalıdan, bu durumları nedeniyle sağlanan tıbbi malzemeler için katılım payı ödenmez.

* İlaç katılım payı nasıl hesaplanıyor?
SGK’nın, SUT kapsamında açıkladığı ilaçların bazılarından ilaç katılım payı alınmıyor. Bu listenin dışındaki tüm ilaçlar için bir pay ödemek zorundasınız. Ayakta tedaviler için sağlanan ilaçlardan yüzde 10 katılım payı ödeyeceksiniz. Katılım payı, SGK’dan aylık alanlar ile bakmakla yükümlü olduğu kişiler için gelir ve aylıklarından kesiliyor. Diğer kişiler ise SGK ile sözleşmeli eczanelere ödeme yapıyor.

4 aylık Nejla'nın kahreden ölümü

Bursa’da 4 aylık bebek, beşiğinde uyurken battaniyenin yüzünü kapatmasıyla havasız kalarak hayatını kaybetti.


Olay, merkez Yıldırım ilçesi Ulus Mahallesi'nde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre anne S.A., 4 aylık kızı Nejla’yı emzirdikten sonra beşiğine yatırdı. Minik Nejla, uyurken üzerindeki battaniye yüzünü kapattı.

Annesi bir süre sonra beşikte yatan kızına baktığında yüzündeki battaniye hemen kaldırdı. Hareketsiz olduğu fark edilen minik kız, yakınları tarafından Şevket Yılmaz Eğitim Araştırma Hastanesi'ne kaldırıldı.

Minik Nejla, doktorların tüm çabalarına rağmen kurtarılamadı. Kızlarının ölümü anne ve babasını yasa boğdu. Cumhuriyet Savcısı 4 aylık bebeğin kesin ölüm sebebinin belirlenmesi için cesedini otopsi yapılmak üzere Adli Tıp Kurumu’na kaldırttı. Polis olayla ilgili tahkikatı sürdürüyor.

İnternetten tanıştığı 'eskort'a havale yapınca dolandırıldı

Bursa'da bir kişi internet sitesi üzerinden iletişime geçtiği eskort kadın tarafından 2 bin lira dolandırıldı.

Olay, merkez Nilüfer ilçesi İhsaniye Mahallesi'nde gece saatlerinde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, L.A., internet sitesi üzerinden bir eskortla tanıştı. L.A., eskort kadının vermiş olduğu numarayı arayıp buluşmak istedi. Kadın, L.A.'nın, hesabına 2 bin lira para yatırmasını daha sonra buluşmanın gerçekleşeceğini söyledi. Eskort kadına inanan L.A., ATM'ye giderek 2 bin lira havale etti. L.A., daha sonra cep telefonundan eskort kadını aradı. Kadının telefonunun kapalı olduğunu gören L.A., dolandırıldığını anlayarak polise başvurdu. Polis ekipleri, 2 bin lirayı alıp kayıplara karışan eskortun peşine düştü.

3,5 milyon affına onay çıktı

Torba tasarının 7 maddesi daha TBMM Genel Kurulu'nda kabul edildi. Buna göre 3,5 milyon genci ilgilendiren 25 yaş altı gençlerin genel sağlık sigortası prim borçları silinecek. İşçiler, bir bölümü 10 günden az olmamak ve anlaşmak kaydıyla izin süresini istediği kadar bölebilecek. 15 bin polis ve 2 bin 610 sosyal güvenlik denetmeni kadrosu ihdas edilecek
65 Yaşını Doldurmuş Muhtaç, Güçsüz ve Kimsesiz Türk Vatandaşlarına Aylık Bağlanması Hakkında Kanun ile Bazı Kanun ve KHK'larda değişiklik yapan tasarının 17 ile 23. maddeleri arasındaki 7 madde kabul edildi.
TBMM Genel Kurulunda kabul edilen maddelere göre, izin süresini, bir kısmı 10 günden az olmamak üzere, en fazla üçe bölebilen işçi, tasarının yasalaşmasıyla yine bir bölümü 10 günden az olmamak ve tarafların anlaşması kaydıyla, izin süresini daha fazla bölebilecek.
Tasarıyla 15 bin polis ve 2 bin 610 sosyal güvenlik denetmeni kadrosu ihdas edilecek.


Genel sağlık sigortalılarının 25 yaşını doldurdukları güne kadar olan genel sağlık sigortası primlerinin tahsilinden vazgeçilecek. Düzenlemeden önce ödenen primler ise iade ve mahsup edilmeyecek.

Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanun'da sayılan işlemlerin, mal varlığının aklanması veya terörün finansmanı suçuyla ilişkili olduğuna dair şüphe bulunması üzerine; Mali Suçları Araştırma Kurulu Başkanlığınca şüpheyi teyit etmek, işlemi analiz etmek ya da gerekli görüldüğünde analiz sonuçlarını yetkili makamlara aktarmak amacıyla 7 işgünü süreyle askıya almaya veya bu işlemlerin aynı süreyle gerçekleşmesine izin vermemeye Maliye Bakanı yetkili olacak.

Bu yetki; yabancı bir muadil kuruluşun işlemin askıya alınması veya gerçekleşmesine izin verilmemesi yönündeki gerekçeli talebinde yer alan işlemler hakkında da aklama veya terörün finansmanı suçu ile ilişkili olduğuna dair şüphe görülmesi şartıyla, mütekabiliyet ilkesi gözetilerek kullanılabilecek.

Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun çerçevesinde belirlenen alanların sınırları içinde olup, riskli yapılar dışında kalan diğer yapılardan uygulama bütünlüğü bakımından Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca gerekli görülenler, değerleme çalışmalarında yapının riskli olmadığı gözetilmek kaydıyla söz konusu yasa hükümlerine tabi olacak.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, TOKİ veya idare, riskli alanlarda ve rezerv yapı alanlarında her türlü imar ve yapılaşma işlemlerini 2 yıl süreyle geçici olarak durdurabilecek. Uygulamanın gerektirmesi halinde imar ve yapılaşma işlemlerinin geçici olarak durdurulması 1 yıl daha uzatılabilecek. Anayasa Mahkemesi, söz konusu düzenlemedeki durdurmanın, süre belirtilmeden geçici yapılabileceği hükmünü iptal etmişti.

TBMM Başkanvekili Pervin Buldan, verdiği aranın ardından komisyonun yerinde olmaması üzerine, birleşimi saat 14.00'te toplanmak üzere kapattı.

Zarrab, Miami’den New York’a 4 farklı cezaevinde yatarak gidecek

Miami’de tutuklanan İran asıllı Türk işadamı Reza Zerrab, New York’a otobüs ile nakledilecek. New York Güney Bölgesi Savcılık Ofisi Basın Sözcüsü James Margolin, “Ancak otobüste başka eyaletlerdeki farklı cezaevlerine nakledilecek tutuklular da bulunacağından yolculuk süresince en az 4 geceyi farklı cezaevlerinde yatarak geçirebilecek” dedi.


ABD’nin Miami kenti havalimanından, ülkeye giriş yapmak isterken FBI ajanları tarafından gözaltına alındıktan sonra çıkarıldığı mahkemede tutuklanan İran asıllı Türk işadamı Reza Zerrab (Rıza Sarraf) hakkındaki iddianame dosyasını hazırlayan New York Güney Bölge Başsavcısı Preet Bharara ile New York Güney Bölgesi Savcılık Ofisi Basın Sözcüsü James Margolin Hürriyet’e özel açıklamalar yaptılar.

ABD’de, renk, dil, din, ırk, ekonomik güce bakılmaksızın, yasalar önünde koşulsuz eşitlik, demokrasi, şeffaflık, insan hakları ile güç ve iktidarın hesap verme sorumluluğu gibi konularında çalışmalar yapan Ortak Amaç (Common Cause) adli sivil toplum kuruluşunun New York’ta University Club’da düzenlediği toplantı sonrasında konuştuğumuz James Margolin, Reza Zarrab davası ile ile ilgili çok özel açıklamalarda bulundu. 

4 FARKLI CEZAEVİ

Reza Zarrab’ın New York’a nakledilmesinin 2 hafta daha sürebileceğini belirten Margolin, “Halen Miami’de tutuklu bulunan Zarrab, Amerikan Federal Güvenlik birimi tarafından otobüsle New York’a nakledilecek. Ancak otobüste başka eyaletlerdeki farklı cezaevlerine nakledilecek tutuklular da bulunacağından yolculuk süresince en az 4 geceyi farklı cezaevlerinde yatarak geçirebilecek” dedi.
Zarrab’ın New York’a gelir gelmez hakim karşısına çıkarılacağını belirten Margolin, ilk duruşmada avukatların kefaletle serbest yargılanma isteğinde bulunabileceğini, ayrıca duruşmaların en erken eylül ayında başlamasının beklendiğini söyledi.


TÜRKLER UMUT ARIYOR

Başsavcı Preet Bharara ise hiç kimsenin hukuktan üstün olmadığını ve bunun en ideal demokrasi olduğunu belirterek, “Bu yalnızca New Yorkluların ya da Amerikalıların değil, dünyanın her yerinde, her kıtasında, İzlanda’dan Hindistan’a, Brezilya’dan Türkiye’ye kadar herkesin umudu” diye konuştu. ABD’li bir savcı olarak yaptığı işte Türkiye ile gündeme gelmesinin, FBI’nın Türk iş adamı Reza Zarrab’ı İran’a olan yaptırımları delme, kara para aklama suçlamaları gözaltına almasıyla başladığını anlatan Bharara şöyle konuştu: “Anlaşıldı ki bu kişi Türkiye’de de çok gündemde olan bir kişiymiş. Tutuklamayı yaptığımız gün Twitter’da 8 bin 100 takipçim vardı. Bir kaç gün içinde 270 bini geçti. Bu akşamki yemek öncesinde, 298 bini buldu ve hemen hepsi Türk takipçiler. Ancak durum şu ki, hiç ülkelerine bile gitmemiş olduğum, adımı zor söyleyebilen hatta hiç duymamış, İngilizce bilmeyen, Türkçe mesajlar yazan yüzbinlerce insan, temiz bir yönetim konusunda umut arayışı içinde. Bu hepimiz için, dürüst ve şeffaf, hukukun üstün olduğu yönetimlere özlem duyulduğunun açık bir göstergesi.”

TÜRKÇE ÖĞRENDİĞİM İLK SÖZCÜK ‘ADALET’

Türkiye’de bazı medya kuruluşlarının kendisini ‘Gezi Parkı’ olayları ile ilintilendirme iddialarına da yanıt veren Bharara, “Hayatım boyunca Türkiye’de bulunmadım. Türkiye’de belki de özgür olmayan bazı basın kuruluşlarını söylediğinin tersine; ne turist olarak, ne protestocu olarak, ne de direniş yada protestolar organize eden biri olarak bulunmadım. Ama bir gün Türkiye’yi ziyaret etmeyi çok isterim” diye konuştu. Konuşmasının ardından Türk gazetecilere kısa bir açıklama yapan Bharara, “Bizim önemsediğimiz bir şey var o da adalet. Türkçe öğrendiğim ilk sözcük de ‘adalet’ ve biz bunu önemsiyoruz” dedi.

DÜRÜST HÜKÜMET EVRENSEL BİR ÖZLEM

Ortak Amaç (Common Cause) toplantısında kürsüye, “Yaklaşık iki hafta önce ünlü bir Türk işadamını tutuklattığı için, 273 bin Türk’ün Twitter’da izlemeye başladığı savcı” diye tanıtılarak çağrılan Başsavcı Bharara, konuşmasında, hukukun üstünlüğüne ve yasalar önünde herkesin eşit olduğu ilkesine vurgu yaptı. Yolsuzlukla mücadelenin temel görevleri olduğunu, yolsuzluğun ABD’ye özgü bir durum olmadığını, uluslararası boyutları olduğunu anlatan Bharara, yaptığı soruşturmalar yüzünden, Rusya’ya girişinin yasaklandığını, doğduğu ülke olan Hindistan’a bir süre girişinin engellendiğini, İsviçre, Fransa ve Jamaika gibi ülkelerde de pek sevilen biri olmadığını, ancak adaleti yerine getirmenin kendisine huzur ve mutluluk verdiğini belirtti. Yolsuzluğa karışmış hükümetlerle ve yolsuzluklarla mücadele etmenin, demokrasiyi korumanın temel yollarından biri olduğuna değinen Bharara, “Amaç, şeffaf ve dürüst bir hükümet rüyasını gerçekleştirmek. Benim ofisimde, kendilerini işlerini adamış arkadaşlarımın, belki başka yerlerde daha çok kazanacak olabilmelerine karşın, her gün çok zorlu işler yapmalarının bir nedeni var. Toplumlarını ve ülkelerine katkı sağlamak. Amaç yasaları çiğneyen politikacıya ceza vermek değil ancak bu da tabii ki gerekli. Amaç, bozulmuş politik sistemin gelişmesini ve iyileşmesini sağlamak. Sonuçta hepimiz aynı şeyi istiyoruz. İşleyen ve yurttaşlarının yaşamlarını daha da iyileştiren yönetimler istiyoruz” dedi. Kaynak:hürriyet.com.tr

8 aylık hamile kadını başını taşla ezerek öldürdüler

Şanlıurfa’nın Siverek İlçesi’nde, başı taşla ezilerek öldürülmüş halde cesedi bulunan 8 aylık hamile 31 yaşındaki Fatma Karaciğa’nın ölümüne ilişkin yürütülen soruşturmada, üzerine kuma geldiği Hatun Altundağ ile üvey oğlu Metin Karaciğa tutuklandı.


3 yıllık evli olan 8 aylık hamile Fatma Karaciğa, geçen 8 Mart günü ortadan kayboldu. Güvenlik güçlerince aranan hamile kadının 15 gün sonra ilçeye 17 kilometre uzaklıktaki Çeltik Mahallesi’nde boş arazide başı taşla ezilerek öldürülmüş cesedi bulundu. Vücudunda darp izleri de olan ve tanınmaması için başı ezilen kadının cesedi, otopsinin ardından defnedildi.

Cinayetin ardından soruşturma başlatan jandarma, öldürülen Fatma Karaciğa’nin kaybolduğu gün üvey oğlu Metin Karaciğa’nın bir arkadaşından ödünç arabasını aldığı belirlendi. Mobese kameralarının incelemesinde Metin Karaciğa’nın aldığı otomobilin, Fatma Karaciğa’nın cesedinin bulunduğu bölgeden geçtiği belirlendi. Jandarma ayrıca aynı gün Metin Karaciğa’nın öz annesi ölen kadının da kuması olan Hatun Altundağ’ın otomobilde olduğunu saptadı. Bunun üzerine anne ile oğlu gözaltına alındı ve suçlamaları reddettikleri sorgulamalarının ardından çıkarıldıkları nöbetçi mahkemece tutuklanarak cezaevine konuldu.

Mehmet SEZGİN/SİVEREK (Şanlıurfa), (DHA)

13 Nisan 2016 Çarşamba

Özgecan Arslan’ın katil zanlısının cenaze krizi sürüyor!

Aile, bu kez Adana ve Tarsus Belediyelerine avukat aracılığı ile resmi bir başvuru yaparak olumsuz cevabın kendilerine yazı ile bildirilmesini istedi. Öte yandan Suphi ve Necmettin Altındöken’i cezaevinde vuran Gültekin Alan ile, ona yardım ettikleri gerekçesiyle bir gardiyan ve bir kadın hakim karşısına çıkarıldı. Baba Necmettin Altındöken’in ise hayati tehlikeyi atlattığı belirtilirken, kendisini görmek isteyen avukatı İbrahim Kaplan’a izin verilmedi.


Tüm girişimlerine karşın çocuğunu toprağa verecek mezarlık bulamayan anne Naciye Tan’ın avukatları Adana ve Tarsus Belediyelerine resmi bir yazı ile yeniden başvuruda bulundu. Mersin Büyükşehir Belediyesi ise Özgecan Arslan’ın mezarının Mersin’de olduğu bu yüzden buraya defin yapılmasının doğru olmadığını söyledi. Aile Adana veya Tarsus’ta oefin yapmak için uğraşıyor. Tarsus’a bağlı Kocalar Köyü Muhtarı da, “Köyde gömülmesine izin vermem” diyerek mezarlık kapısına kilit vurmuştu.

“YAPILANLAR BİR ZULÜMDÜR”
Ailenin yaşadıklarının bir skandal olduğunu söyleyen Ahmet Suphi Altındöken’in babası Necmettin Altındöken’in avukatı İbrahim Kaplan, “Aile tüm belediyelere başvuru yaptı ve belediyeler izin vermedi. Şimdi başvuru yok demek bir insanlık ayıbıdır. Kaldı ki sosyal medyada da bu reklam malzemesi halini aldı. Bazılarının siyasi rant elde etmek amacıyla yaptığı bir anneye çektirdikleri bu zulüm üzücü bir durumdur. Ortada bir anne var ve çektiklerini tahmin bile edemezsiniz” dedi.

“KİMSESİZLER MEZARLIĞI İÇİN SAHİPLENİLMEMELİYDİ”
Adana Büyükşehir Belediyesi yetkilileri ise kimsesizler mezarlığına defnin mümkün olmadığını, bir insanın kimsesizler mezarlığına defin edilebilmesi için 10 gün boyunca cenazenin sahiplenilmemesi ve savcılık kararının gerektiğini belirttiler. Öte yandan da bir insanın hangi şartlarda defin edileceği veya izin durumu ile ilgili herhangi bir yasa ve yönetmelik olmadığı ifade edildi.

“GÜLTEKİN ALAN ADLİYEDE”
Ahmet Suphi Altındöken’i tabancayla vurarak öldüren hükümlü 46 yaşındaki Gültekin Alan ile sona yardım ettiği öne sürülen aralarında bir infaz koruma memuru ve silahı cezaevine soktuğu iddia edilen bir kadının da bulunduğu gözaltındaki bazı kişiler de adliyeye sevk edildi. tabancanın içeride görev yapan biri tarafından sokulduğuna dair bulgular olduğunu, ayrıca 2 cezaevi müdürü ile 3 görevlinin açığa alındı.

AVUKATI İLE GÖRÜŞTÜRÜLMEDİ
Öte yandan Adana Numune Hastanesi’nde tedavi altında tutulan baba Necmettin Altındöken’in hayati tehlikeyi atlattığı belirtildi. Müvekkilini görmek üzere hastaneye gelen Necmettin Altındöken’in avukatı İsrahim Kaplan müvekkili ile görüştürülmedi. Sözcü

Melih Gökçek hakkında suç duyurusu

CHP İstanbul Gençlik Kolları Başkanı Kenan Otlu, nkara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek hakkında suç duyurusunda bulundu.


CHP İstanbul Gençlik Kolları Başkanı Kenan Otlu, bir televizyon programında kendisi hakkında gerçeğe aykırı beyanlarda bulunduğu gerekçesiyle Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek hakkında suç duyurusunda bulundu.

ESKİ CHP MİLLETVEKİLİ DE DESTEK VERDİ
CHP İstanbul Gençlik Kolları üyesi bir grup, Çağlayan’da bulunan İstanbul Adalet Sarayı’nın karşısındaki meydanda bir araya geldi. Ellerinde pankartlar taşıyan grup, sloganlar atarak adliyenin önüne geldi. Gruba CHP eski milletvekili Kadir Gökmen Öğüt de destek verdi. Güvenlik görevlileri, adliye önünde açıklama yapmanın yasak olduğunu gruba söyledi. CHP İstanbul Gençlik Kolları Başkanı Kenan Otlu ise adliye önünde açıklama yapacaklarını söyledi. Kısa süren tartışmanın ardından Otlu adliye önünde açıklama yaptı.

“BU PARTİNİN GENEL BAŞKANIYLA UĞRAŞMAK SENİN HADDİN DEĞİLDİR”
Otlu yaptığı açıklamada, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’in oğlunun kanalında açıklamalarda bulunduğunu belirterek, “Yalan ve iftiralar üzerinden Cumhuriyet Halk Partisi’nin gerek genel başkanına gerekse bir çok mensubuna saldırılarda bulundu” dedi. “Bizler herşeyin farkındayız” diyen Oltu, “Aklın, bilimin uygarlığın ışığında yürüyen Cumhuriyet Halk Partili gençler sizlere benzemez. Onlar onurlu, şerefli insanlardır. Onlar yurtseverlerdir. Onlar bu Cumhuriyeti kuranlardır. Anadolu’nun temiz topraklarıyız. Bizler sana dar geliriz. Aklını başına al. Cumhuriyet Halk Partisi’nin ilkeleriyle, Cumhuriyet Halk Partisi kurucu idaresi Mustafa Kemal’le, bu partinin genel başkanıyla uğraşmak senin haddin değildir. Uyarıyoruz. Sen aslında bizim muhattabımız dahi değilsin, Bizim açıklamamız Melih Gökçek’e değildir, kamuoyunadır ” ifadelerini kullandı. Otlu ve beraberindeki grup açıklamanın ardından bir süre alkış tuttu, ardından suç duyurusunda bulunmak üzere adliyeye girdi.

DİLEKÇE
Dilekçede, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’in 11 Nisan’da bir televizyon programına çıkarak Kenan Otlu hakkında gerçeğe aykırı beyanlarda bulunduğu iddia edildi. Dilekçe’de Gökçek ve program yapımcısı Latif Şimşek’in “Hakaret”, “Suç uydurma” ve kişilik haklarına saldırı” suçlarından haklarında dava açılması istendi. DHA

Kuşadası’nın en değerli arsasının kaderini halk belirleyecek

Aydın Büyükşehir Belediyesi tarafından TARİŞ’ten satın alınan Kuşadası sahil bandı üzerindeki 9 bin 958 metrekarelik arsanın kullanımı için vatandaşın görüşü alınacak.


Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu, Kuşadası’nın en değerli arsasının kullanım şekliyle ilgili gerçekleştirilecekleri referandumun 15-17 Nisan tarihleri arasında yapılacağını ve 3 gün süreceğini söyledi. Kuşadası’nda TARİŞ tarafından defalarca satışa çıkarılan ve her satışa çıktığında da ilçe belediyesi tarafından dönemin başkanlarının tepkisiyle defalarca yeşil alan ilan edilen ve içinde tescilli yapıların bulunduğu turizm imarlı arsa Aydın Büyükşehir Belediyesi tarafından geçen hafata içinde 24 milyon 200 bin liraya satın alınmıştı.

İNŞAAT, OTEL, AVM KESİNLİKLE YAPILMAYACAK

Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu, turizm imarlı olmasına rağmen arsanın kesinlikle otel, avm ve benzeri bir şekilde değerlendirilmeyeceğini belirterek, kendisinin gönlünden kent meydanı yapmak geçtiğini ama son kararı halka soracaklarını ve 15-17 Nisan tarihleri arasında kullanım amacıyla ilgili referandum yapacaklarını belirterek, tüm Kuşadalıları ve Aydınlıları referanduma katılmaya davet etti. Arsanın turizm imarlı olmasına rağmen hiçbir şekilde otel, avm olarak değerlendirmeyeceğini ve inşaat yapılmayacağını kaydeden Başkan Çerçioğlu, “Burası Kuşadası’nın soluk aldığı tek yer. Ne şekilde değerlendirileceğine yapılacak referandumla karar vereceğiz, halka soracağız. Buranın tapusu artık Kuşadalıların, Aydınlıların.. Kesinlikle turizm imarı beni ilgilendirmiyor. Buraya hiçbir şekilde bina yapılmasını istemiyorum. Zaten arsa içerisinde tescilli binalar var. Benim gönlümden buranın kent meydanı olarak değerlendirilmesi geçiyor ve zemin altını da iki kat otopark yapılması uygun olur diye düşünüyorum. Ancak yine de son kararı halk verecek. Tüm Kuşadası halkının bu referanduma ilgi göstermesini ve görüşlerini bizlere aktarmasını istiyoruz. 15-16-17 Nisan tarihlerinde, 11.00-18.00 saatleri arasında sandık kuracağız. Halkımızın buranın ne şekilde kullanılacağı ile ilgili görüşlerini alacağız. Vatandaşlarımız bu arazide ne görmek istediklerini yazacaklar. Kent Meydanı, yeşil alan, konser alanları, Oyun alanları, kafeteryalar, havuzlar, anıtlar, spor alanı ne istiyorsa herkes görüşünü belirtecek. Ardından halkın isteği doğrultusunda buranın projesini hazırlayıp, anıtlar kuruluna sunacağız. Anıtlar Kurulu’nun onayının ardından da hızla inşaatına başlayıp, Kuşadası halkının hizmetine sunacağız “ diye konuştu.

MİMARLAR ODASI BAŞKANI’NDAN DESTEK

Kuşadası’nda 30 yıldır tartışmaların odağında olan TARİŞ arsasının Aydın Büyükşehir Belediyesi tarafından satın alınması Kuşadası’nda büyük yankı yarattı ve vatandaşlardan olumlu tepki buldu. Mimarlar Odası Kuşadası Temsilcisi Ümit Acar, arsanın büyükşhir belediyesi tarafından satın alınmasının çok önemli bir gelişme olduğunu belirterek, “ Bu arsa, Kuşadası için çok faydalı bir kullanılabilir. Olayı sadece TARİŞ arsası bazında değerlendirmemek lazım. Biliyorsunuz eski futbol sahası da ilçe belediyesinin kullanımında. Bence TARİŞ arsasına yapılacak projenin toprak saha ile birlikte yapılması lazım hatta daha da ileri giderek, sahil bandında limandan başlayarak, marinaya kadar yeniden projlendirmk gerekiyor. Özellikle tariş arsası ve toprak sahada zeminler bir veya iki kat otopark olması gerekir. Bu durum sahilde otopark sorununu da ortadan kaldırır. Böylece Atatürk Bulvarı’nda tek yön uygulaması daha rahat yapılır ve bu gerçekleştiğinde de araçlar kalkınca yeşil alan ve yaya alanı olarak daha çok alan ortaya çıkar. Bunların yanında buralarda Kültürel alanlar, sosyal donatı alanları, fazla yapı yapılmadan yeşil alan olarak düzenlenebilir, şehir terası, anfi tiyatro, gençlere yönelik sportif ve sosyal alanlar yapılabilir “ dedi. Kuşadası Ticaret Odası Yönetim Kurulu Üysi Seydi Yıkılmaz ise TARİŞ arsasının satın alınmasının çok önmli bir gelişme olduğunu belirterek, buranın altının otopark, üzerinin ise kent meydanı ve yeşil alan olması gerektiğini söyledi.

EN DEĞERLİ ARSA, HEP TARTIŞMALARIN ODAĞINDAYDI

Kuşadası’nda sahil bandındaki Atatürk Bulvarı üzerindeki turizm imarlı Kuşadası’nın en değerli arsası yıllardır hep tartışmaların odağında yer aldı. Yüzde 73’lük hissesi Tariş Pamuk ve Yağlı Tohumlar Birliği, kalanı ise Tariş Zeytin ve Zeytinyağı Birliği ile Tariş Üzüm Birliği’ne ait 9 bin 958 dönümlük arsa TARİŞ’in yaşadığı ekonomik sıkıntıların ardından ilk olarak 1997 yılında satışa çıkarıldı. Ancak, satışa karşı çıkan dönemin belediye başkanı Engin Berberoğlu, turizm imarlı arsayı yeşil alan ilan edince, bir ulusal ve uluslar arası alıcısı bulunan arsanın satış gerçekleşmedi.

KUVEYTLİ BİR GRUP EN YÜKSEK TEKLİFİ VERDİ

Ardından Fuat Akdoğan’ın belediye başkanlığı döneminde de 2007 ve 2008 yıllarında da iki kez satışa çıkarılan arsa yine belediye başkanlarının yeşil alan engeline takıldı. Kuşadası’nın bu en değerli arsası 2012 yılında da bir kez daha satışa çıktı. Dönemin Kuşadası Belediye Başkanı M. Esat Altungün, satın alınsa bile buraya inşaat yapılmasına hiçbir şekilde izin vermeyeceklerini açıkladı. TARİŞ yöneticileriyle yaşanan sert tartışmaların ardından Kuşadası Belediye Başkanı M. Esat Altungün, dönemin Aydın Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu’nun da desteğiyle burayla ilgili kamulaştırma kararı aldı. Kuşadası Belediyesi’nin kamulaştırma kararının ardından TARİŞ yöneticileri bu kez mahkemeye itirazda bulundu. Kamulaştırmaya itiraz eden TARİŞ geçen yıl bir kez daha burayı satışa çıkardı. Kuveytli bir grup ihaleye girerek en yüksek teklifi verdi. Ancak, Kuveytli grubun yükümlülüklerini yerine getirmemesinin ardından ihale bir kez daha gerçekleşmedi. Ardından, Aydın Büyükşehir olmadan da arsanın kamulaştırılması için yürütülen çalışmalara destek veren Özlem Çerçioğlu, bu kez Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı olarak TARİŞ ile masaya oturdu ve 24 milyon 200 bin lira karşılığında Kuşadası’nın bu en değerli arsasının hisselerinin tamamını satın aldı. Hürriyet

Bozkır'dan "Schengen" açıklaması

AB Bakanı Bozkır, "Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına Schengen bölgesine vizesiz girme kararının haziran bitmeden alınacağını bekliyoruz" dedi.


Avrupa Birliği (AB) Bakanı ve Başmüzakereci Volkan Bozkır, vize serbestisi konusunda herhangi bir sorun bulunmadığını belirterek, “Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına Schengen bölgesine vizesiz girme kararının haziran bitmeden alınacağını bekliyoruz.” dedi.

Bozkır, AB Dönem Başkanı Hollanda’nın başkenti Amsterdam’da düzenlenen AB Bakanları Toplantısı kapsamında ev sahibi ülke Dışişleri Bakanı Bert Koenders ile görüştü.
Görüşmenin ardından açıklamada bulunan Bozkır, Koenders’le çok yararlı bir ikili görüşme gerçekleştirdiklerini dile getirdi.

Avrupa Komisyonu’nun 4 veya 5 Mayıs’ta vize serbestisiyle ilgili raporunu yayınlayacağını belirten Bozkır, “Komisyon raporunun olumlu çıkacağını ve vizenin kalkması yolunda bir görüş bildireceğini bekliyoruz, bütün gelişmeler bu yönde ilerliyor. Onun akabinde Hollanda dönem başkanlığının konu önüne gelecek. Konsey kararını organize edecek olan Hollanda dönem başkanlığıdır. Bunu konuştuk. Sonra da parlamentoya gidip bu konudaki karar kesinleşecek” diye konuştu.

Vize serbestiyle bağlantılı Türkiye’den istenen 72 beklenti bulunduğunu anlatan Bozkır, bu konuda çıkarılması gereken yasalarla ilgili Meclis takviminde gerekli planlama yapıldığını ifade etti.

“Nisan sonunda inşallah hepsi Meclis'ten geçmiş olacak” diyen Bozkır, şunları kaydetti:

“Tabii sadece bunlar değil idari atılması gereken önlemler de var. Bütün bakanlıklar bunların kararlarını alıyor, uygulamaya koyuyor. Şu ana kadar bir noktaya gelindi, bundan sonra da bir sıkıntı gözükmüyor. Şu anda 41 beklenti tam olarak karşılanmış durumda. Tamamen karşılanmaya yakın diyebileceğimiz beklentileri de katarsak 55 beklenti karşılanmış durumda. Tabii bundan sonra 17 beklentinin yerine getirilmesi gerekiyor. Bunların üç ile beş tanesi tam anlaşma yürürlüğe girdiği anda ancak yürürlüğe girebiliyor. Yani AB üyesi ülkelere vizenin kaldırılması gibi… Bu zaten otomatik olarak yürürlüğe girecek. Bazen bir kanunun geçmesiyle, 4-5 beklentiyi yerine getiriyorsunuz. Komisyonla bütün temaslarımızda edindiğimiz intiba, konseyle, dönem başkanıyla temaslarımızda edindiğimiz intiba 4 veya 5 Mayıs günü açıklanacak komisyon kararının olumlu yönde olacağı yolunda. O zaman normal akışı içinde Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına Schengen bölgesine vizesiz girme kararının haziran bitmeden alınacağını bekliyoruz.”

Avrupa Konseyi’nin ayrıca Türkiye’nin AB’ye üyelik süreci kapsamında 33 No'lu faslın açılması için de karar alacağına işaret eden Bozkır, Hollanda Dışişleri Bakanı ile görüşmesinde gündeme gelen bu konuda şu anda herhangi bir sorun gözükmediğini bildirdi.

Reza Zarrab'ı tutuklatan Savcı Bharara: İlk öğrendiğim Türkçe sözcük adalet

ABD’nin Miami şehrinde havalimanından ülkeye giriş yapmak isterken FBI ajanları tarafından gözaltına alındıktan sonra çıkarıldığı mahkemede tutuklanan İran asıllı Türk işadamı Reza Zerrab hakkındaki iddianame hazırlayan New York Güney Bölge Başsavcısı Preet Bharara, ilk öğrendiği Türkçe sözcüğün ‘adalet’ olduğunu söyledi.


ABD’de renk, dil, din, ırk, ekonomik güce bakılmaksızın, yasalar önünde koşulsuz eşitlik, demokrasi, şeffaflık, insan hakları ile güç ve iktidarın hesap verme sorumluluğu gibi konularda çalışmalar yapan Ortak Amaç (Common Cause) adlı sivil toplum kuruluşunun New York’taki University Club’da düzenlediği bir toplantıda konuşan Savcı Bharara, toplantı öncesi bazı Türk gazetecilerle hatıra fotoğrafı çektirdi.

Bharara, gazetecilerle “benle birlikte fotoğraf çektirdiğiniz için başınız belaya girmez değil mi” diyerek şakalaştı. Kürsüye, “Yaklaşık iki hafta önce, ünlü bir Türk işadamını tutuklattığı için, 273 bin Türk’ün twitter’da izlemeye başladığı savcı” diye tanıtılarak çağrılan Başsavcı Bharara, konuşmasında, hukukun üstünlüğüne ve yasalar önünde herkesin eşit olduğu ilkesine vurgu yaptı.

YOLSUZLUK SADECE ABD'YE ÖZGÜ DEĞİL
Yolsuzlukla mücadelenin temel görevleri olduğunu, yolsuzluğun sadece ABD’ye özgü değil, uluslararası boyutları olduğunu anlatan Bharara, yaptığı soruşturmalar yüzünden, Rusya’ya girişinin yasaklandığını; doğduğu ülke olan Hindistan’a bir süre girişinin engellendiğini; İsviçre, Fransa ve Jamaika gibi ülkelerde de pek sevilmediğini, ancak adaleti yerine getirmenin kendisine huzur ve mutluluk verdiğini söyleyerek, “Birazdan Türkiye konusuna da geleceğim” dedi.

Yolsuzluğa karışmış hükümetlerle ve yolsuzluklarla mücadele etmenin, demokrasiyi korumanın temel yollarından biri olduğuna değinen Bharara, şunları söyledi:

“Amaç, şeffaf ve dürüst bir hükümet rüyasını gerçekleştirmek. Benim ofisimde, kendilerini işlerini adamış arkadaşlarımın, belki başka yerlerde daha çok kazanacak olabilmelerine karşın, her gün çok zorlu işler yapmalarının bir nedeni var. Toplumlarına ve ülkelerine katkı sağlamak. Amaç yasaları çiğneyen politikacıya ceza vermek değil ancak bu da tabii ki gerekli. Amaç, bozulmuş politik sistemin gelişmesini ve iyileşmesini sağlamak. Sonuçta hepimiz aynı şeyi istiyoruz. İşleyen ve yurttaşlarının yaşamlarını daha da iyileştiren yönetimler istiyoruz.”

TÜRKİYE DAHİL HERKESİN UMUDU: İDEAL DEMOKRASİ
Hiçkimsenin hukuktan üstün olmadığını ve bunun en ideal demokrasi olduğunu belirten Bharara, “Bu yalnızca New Yorkluların ya da Amerikalıların umudu değil. Dünyanın her yerinde, her kıtasında, İzlanda’dan Hindistan’a, Brezilya’dan Türkiye’ye kadar herkesin umudu…” ifadelerini kullandı.
ABD’li bir savcı olarak yaptığı işte Türkiye’nin gündeme gelmesinin, FBI’ın Türk işadamı Reza Zarrab’ı İran’a olan yaptırımları delme, kara para aklama suçlamaları iddiasıyla gözaltına almasıyla başladığını anlatan Bharara, “Anlaşıldı ki bu kişi Türkiye’de de çok gündemde olan biriymiş. Tutuklamayı yaptığımız gün Twitter’da 8 bin 100 takipçim vardı. Birkaç gün içinde 270 bini geçti. Bu akşamki yemek öncesinde, 298 bini buldu ve hemen hepsi Türk takipçiler” dedi.

TÜRKÇE MESAJLAR YAZAN YÜZ BİNLERCE İNSAN...
İnsanların Türkiye’de yolsuzlukların üstüne gidilmediğini düşündüklerini, kendisinin Türkiye’de yolsuzluk olup olmadığı konusunda yorumda bulunmayacağını belirten Amerikalı Başsavcı, “Ancak durum şu ki, hiç ülkelerine bile gitmemiş olduğum, adımı zor söyleyebilen hatta hiç duymamış, İngilizce bilmeyen, Türkçe mesajlar yazan yüz binlerce insan, temiz bir yönetim konusunda umut arayışı içinde. Bu hepimiz için, dürüst ve şeffaf, hukukun üstün olduğu yönetimlere özlem duyulduğunun açık bir göstergesi” diye konuştu.

Sorunlara karşın ABD’de yaşıyor olmalarından mutluluk duymaları gerektiğini de belirten Bharara, “Başka bir yerde olsaydık, kişisel olarak ben tehlikede olacaktım. Yalnızca, böyle bir kürsüde, kamu görevlilerini soruşturma ve halk önünde konuşuyor olmaktan ötürü. Hükümetlerdeki en güçlü kişilere hukukun üstünlüğünden bahsediyor olmaktan ki dünyada birçok ülke var, hükümet yolsuzluklarını haber yapan gazetecileri hapse atan” dedi.

HAYATIM BOYUNCA TÜRKİYE'DE BULUNMADIM AMA...
Bazı medya kuruluşlarının kendisini Gezi Parkı olaylarıyla ilişkilendirme iddialarına da yanıt veren Bharara, “Hayatım boyunca Türkiye’de bulunmadım. Türkiye’de belki de özgür olmayan bazı basın kuruluşlarının söylediğinin tersine… Ne turist olarak ne protestocu olarak ne de direniş ya da protestolar organize eden biri olarak… Ama bir gün Türkiye’yi ziyaret etmeyi çok isterim” diye konuştu.

Konuşmasının ardından Türk gazetecilere kısa bir açıklama yapan Bharara, “Bizim önemsediğimiz bir şey var, o da adalet. Türkçe öğrendiğim ilk sözcük de adalet ve biz bunu önemsiyoruz” dedi.

Nafiz ALBAYRAK/ New York (DHA)

3.5 milyon gencin prim borcu siliniyor

Kamuoyunda ‘işsiz evlat vergisi’ olarak tartışılan sorun, Meclis’teki torba yasa ile çözülüyor. 25 yaşına kadar olan ve GSS prim borcu bulunan 3.5 milyon gence af geliyor. Devlet, 3.6 milyar liralık alacağının tahsilatından vazgeçiyor.


Önce bir özet yapayım, sonra Genel Sağlık Sigortası (GSS) kapsamında sigorta prim borçlarının nasıl silineceğini ve bu imkandan kimlerin yararlanacağı bilgisini vereyim. Şunu kabul edelim, GSS uygulamasına geçtiğimiz 2012 yılından bu yana işleyişte bazı aksaklıklar oldu ki, bunlara son iki yazımızda da değindik. Ama en büyük sorun, gençlerin devletin sunduğu sağlık hizmetinden yararlanmasında yaşandı. Şöyle anlatayım:

Sistem kurgulanırken, 18 yaşından küçükleri, anne-babası sigortalı olsun, olmasın otomatik GSS kapsamında sayıldı. Hatta lise ve dengi öğrenim görmesi halinde 20 yaşını, yükseköğrenim görmesi halinde de 25 yaşını doldurmamış gençlerin de anne-babasının sağlık güvencesinden yararlanmasına da imkan tanındı. Buraya kadar sorun yok.

18 YAŞ ÜSTÜ 

Ancak GSS’ye bir şart daha eklendi; o da, 18 ve 25 yaş üstü okumayan, çalışmayan gençlerin, kendilerinin sigorta kapsamına alınacağı, haliyle de gelir testi yaptırmak zorunda olduklarıydı. İşte, asıl sorun da buradan kaynaklandı. 18 yaşından büyük olup da okumayan, 25 yaşından büyük olup da eğitim hayatı devam eden ya da üniversiteden mezun olup da iş bulamayan 3,5 milyona yakın genç, biranda 400-500 liraları bulan prim borçları ile karşı karşıya kaldı. Uygulamadan haberdar olmayanlar -ki, çoğunluk bilmiyordu- sağlık hizmetinden yararlanamadı. Yetmedi, sorun öyle hal aldı ki, gençlerden dolayı anne-babalar prim borçlusu çıktı, onlar da hastane kapılarından geri döndü. Ve bu sorun, aylarca kamuoyunda ‘işsiz evlat vergisi’ olarak tartışıldı.

TÜM BORÇLAR SİLİNMİYOR

Meclis’teki torba yasa ile bu sorun artık çözülüyor ve gençlerin prim borçlarına af geliyor. Kanun tasarısı komisyonlardan geçti, önümüzdeki günlerde torba yasanın tüm maddeleri onaylandıktan sonra muhtemelen bir-iki hafta içinde prim affı uygulamaya girecek.
Peki, kimler, nasıl yararlanacak? Bu haktan, 25 yaşına kadar olan ve prim borcu bulunan 3.5 milyon genç yararlanacak. Bir başka ifadeyle, yeni yasa ile devlet, 3.6 milyar liralık alacağının tahsilatından vazgeçiyor. Yeri gelmişken belirteyim, kamuoyunda, ‘tüm GSS prim borçları siliniyor’ şeklinde yanlış bir kanı var. Sadece gençlerin prim borcu siliniyor; geri kalan 4 milyondan fazla kişinin borcu baki. Ama şunu da söyleyeyim, önümüzdeki dönemde GSS konusunda yeniden bir yapılandırılmaya gidilerek, sistemdeki gelir testi, prim ödenmesi gibi mevcut diğer sorunları da çözmek için çalışma başlatılacak.

YENİ YASADAN KİM NASIL YARARLANACAK?

18 yaşını doldurmuş, okumayan ve çalışmayan gençlerin prim borçları silinecek.
20 yaşında olup da okuyan ya da işsiz olanların borçları silinecek.

25 yaşında olup da yükseköğrenim gören ya da iş bulamayanların borçları silinecek.
Yeni yasa ile 18 yaşını dolduran ve eğitimine devam eden gençlerin 25 yaşına kadar primleri devlet tarafından karşılanacak.

Lise mezunu olan ancak üniversiteyi kazamayanların 20 yaşına ve iş bulana kadar primlerini devlet ödeyecek.

Üniversiteden mezun olup da iş bulamayan gençlerin iş bulana kadarki sürede primlerini devlet karşılayacak.

SORUN CEVAPLAYALIM

Türk vatandaşı olan bayan yabancı ile evli, ikametgahı yabancı ülkede ve yabancı ülkede çalışıyor. Türkiye’de SGK’ya tabi bir işi yok. GSS kapsamında mıdır? Ahmet Sevinç Erdogan
GSS, sadece yerleşim yeri Türkiye olan ve yabancı bir ülke mevzuatı kapsamında sigortalı olmayan kişiler GSS kapsamına giriyor.

70 yaşındayım, SGK emeklisiyim ve de Kıbrıs gazisiyim. SGK, maaşımı tahakkuk edip ödediğine göre, benim gelirimi biliyor ve her türlü sağlık giderlerimi karşılıyor. Bu durumda benim gelir  testi yaptırmama gerek var mıdır? Yavuz Kunter

Sosyal güvenlik kurumundan emekli olduğunuz için devletin sunduğu sağlık hizmetlerinden yararlanabiliyorsunuz. Bu nedenle gelir testi sizi ilgilendirmiyor, yaptırmanıza gerek yok.
2004 yılında SGK’dan emekli oldum, halen sağlık sigortasından yararlanıyorum. Gelir testi biz emekliler için de gerekiyor mu? Mustafa Talat Ertekin

Emeklilerin gelir testi yaptırmasına gerek yok.

27 Ocak 2016 da haksız olarak işte çıkartıldım, işsizlik maaşı da almıyorum, eşim çalışmıyor. 2,12,14 yaşlarında üç çocuğum var. Ben bu testi yaptırmak zorunda mıyım? Bu konuda ne gibi haklarım var? Mustafa Çavdar

GSS, zorunlu bir sistem ve devletin sunduğu sağlık hizmetinden yararlanmanızın tek yolu gelir testini yaptırmanız. Çocuklarınız 18 yaşından küçük olduğu için sağlık hizmetinden yararlanabilir ancak sizin ve eşinizin yararlanabilmesi için gelir testi şart. (hürriyet.com.tr)

12 Nisan 2016 Salı

Cansel canına kıydı, o tahliye oldu

Kayseri'de 17 yaşındaki lise öğrencisi cansel Buse K.'ya tecavüz edip, intiharına sebep olan matematik öğretmeni tahliye edildi.

Kayseri’de lise öğrencisi 17 yaşındaki Cansel Buse K.’ya cinsel istismarda bulunarak intiharına neden olduğu iddiasıyla tutuklanan matematik öğretmeni Bayram Özcan, yargılandığı 2′nci Ağır Ceza Mahkemesi’nce 4 yıl 2 ay hapis cezasına çarptırılıp tahliye edildi. Cansel’in polis babası Mustafa K. duruşmada ”Bayram burada sana verilecek cezanın hükmü yok. Senin cezan belli. Gününü bekle” dedi.

Melikgazi ilçesi TOKİ Demokrasi Mahallesi’nde bulunan evinde 17 Şubat’ta polis babası Mustafa K.’nın silahıyla intihar eden lise son sınıf öğrencisi Cansel Buse K.’ya cinsel istismarda bulunduğu ve intiharına neden olduğu iddiasıyla tutuklanan öğretmeni Bayram Özcan’nın, 2′nci Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki yargılaması bugün öğleden sonra yapılan ikinci duruşmayla tamamlandı. Duruşmaya sanık Matematik öğretmeni Bayram Özcan, tutuklu bulunduğu Nevşehir E Tipi Kapalı Cezaevi’nden getirildi. Davaya Cansel Buse’nin babası Mustafa K. ile Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğü de müşteki sıfatıyla müdahil oldu.

SANIK AVUKATI ADİL YARGILAMA İSTEDİ

Sanık Avukatı Selim Bas, davanın kamuoyunda ve basında çok farklı yönlere çekilmeye çalışıldığını belirterek, müvekkilinin adil yargılanmasını istedi. Avukat Bas, bu konudaki kamuoyu baskısını, öğretmene ağır bir ceza verilmesinin beklendiğini anladıklarını ifade ederek şunları söyledi:

”Ancak bu böyle olmamalı, adil yargılama olmalı. Davada, maktül kızımız ile sanık Matematik öğretmeni Bayram Ö. arasındaki ilişki, zorla ya da baskı altında olmamıştır. Öğretmen ve öğrenci arasındaki böyle bir ilişkiyi elbette kabul etmiyoruz. Ahlaki olmadığını, örf ve adetlere uymadığını hepimiz biliyoruz. Bunu sanık da söylüyor ve pişman olduğunu ifade ediyor. Bu pişmanlığı nedeniyle de defalarca bu ilişkiyi bitirmek istediğini belirtiyor. Sonuç olarak müvekkilimin adil bir yargılama sonucu tahliyesini talep ediyorum.”

Mahkeme Heyeti Başkanı, sanık Matematik Öğretmeni Bayram Özcan’a son sözünü sordu. Evli 2 çocuk babası, 18 yıllık matematik öğretmeni ise ”Çok pişmanım, başka da diyecek birşeyim yok” karşılığını verdi.

CANSEL’İN BABASI: SENİN CEZAN BELLİ, GÜNÜN BEKLE

Mahkeme heyeti, karar için duruşmaya ara verdiği sırada, intihar eden liseli Cansel’in babası Mustafa K.’nın, şüpheli Bayram Özcan’a, ”Boşuna timsah gözyaşı dökme. Burada alacağın cezanın hükmü yok. Zorbalık nasıl yapılıyormuş tüm millet görecek. Ablana selam söyle, yazılan senaryoyu burada çok güzel okudu. Ben de senin için bir senaryo yazdım. Sen de onu okuyacaksın. Senin cezan verildi koçum. Buradaki cezanın hiçbir önemi yok. Senin cezan belli. Ceza gününün gelmesini bekle” diye seslendi

MAHKEME HEYETİ OY ÇOKULUĞUYLA KARAR VERDİ

Mahkeme heyeti aranın ardından oy çokluğuyla verilen kararını açıkladı. Tutuklu sanık Matematik Öğretmeni Bayram Özcan’ın ‘Cebir tehdit ve hile kullanarak kişiyi hürriyetinden yoksun kılma’ ve ‘Çocuğun nitelikli cinsel istismarı’ suçlarından beraatine karar veren heyet, ‘Çocuğu müstehcen yayınları okumaya ve seyretmeye teşvik’ suçundan 4 yıl 2 ay ile ‘Müstehcen fotoğrafları saklamak’ suçundan ise 10 ay ceza verdikten sonra, tahliyesine karar verdi. Sanığın 10 aylık cezası ertelendi.

BABA: HUKUK FİYASKOSU

Çıkışta kararla ilgili gazetecilerin sorularını yanıtlayan Cansel Buse’nin babası Mustafa K., kararı doğru bulmadığını belirterek, ”Hukuk fiyaskosu. Bundan sonra kimsenin çocuğunun okulda can güvenliği olduğuna inanmıyorum. Bu kadarını beklemiyordum” dedi. Baba Mustafa K., duruşmaya karar için ara verildiği sırada öğretmene yönelik sözlerinin tehdit içerip içermediğini soran bir gazeteciye, ”İsteyen istediği gibi anlasın” karşılığını verdi.

AİLE TEMYİZ EDECEK

Duruşma sonrası medya mensuplarının sorularını yanıtlayan Cansel Buse K.’nın ailesinin avukatı Kamil Avşaroğlu, karara Yargıtay nezdinde itiraz edeceklerini belirterek, şunları söyledi :

”Tahliye kararı verildi. Şu anda 4 yıl 2 ay hapis cezası almış durumda. Biz bunu çok yasal bulmadık. Yargıtay’a temyiz edeceğiz. Bugün itibariyle dilekçemizi vereceğiz. Kesinleşmesini bekleyeceğiz. Hangi suçlardan beraat etti sorusuna, “Şuanda müstehcenlik suçundan ceza aldı. Diğer suçlar yönünden Mağdure şikayetçi olmadan vefat ettiği için ortada şikayet yokluğundan dolayı düşme var” yanıtı verdi.

TCK 226 SAYILI KANUNUN 3 MADDESİ NE DİYOR ?

“Müstehcen görüntü, yazı veya sözleri içeren ürünlerin üretiminde çocukları kullanan kişi 5 yıldan 10 yıla kadar hapis ve 5 bin güne kadar adli para cezasıyla cezalandırılır. Bu ürünleri ülkeye sokan, çoğaltan, satışa arz eden, satan, nakleden, depolayan, ihraç eden,bulunduran veya başkalarının kullanımına sunan kişi 2 yıldan 5 yıla kadar hapis ve 5 bin güne kadar adli para cezasıyla cezalandırılır.”

OLAY NASIL OLMUŞTU ?

Kayseri’de 17 Şubat 2016 günü, merkez Melikgazi ilçesi Mustafa Eminoğlu Anadolu lisesi son sınıf öğrencisi 18 yaşındaki Cansel Buse K., polis babasının tabancasıyla başına ateş ederek intihar etti. Cansel’in okuldaki matematik öğretmeni Bayram Özcan ile gönül ilişkisi bulunduğu ve genç kızın öğretmeniyle intihardan 3 gün önce isteyerek birlikte olduğu ortaya çıktı. Genç kızın cenazesi yapılan otopsinin ardından Kırşehir’in Kaman ilçesinde toprağa verilirken, gözaltına alınan Matematik öğretmeni Bayram Özcan tutuklandı. Öğretmen ve öğrencinin cep telefonlarında çok sayıda birbirlerine gönderdikleri cinsel içerikli fotoğraf ve mesaj bulundu. Olay sonrası okulun 1 müdür 1 müdür yardımcısı, 2 öğretmen görevden uzaklaştırıldı. Milli Eğitim Bakanlığı ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı konuyla ilgili idari soruşturma açtı. DHA