Ünlü kalp cerrahı Prof. Dr. M.A., bir hastasının “Bizden bıçak parası diye 3 bin lira aldı” şikâyeti üzerine gözaltına alındı. M.A., ‘irtikap’ suçlamasıyla tutuklanarak cezaevine gönderildi.
Habertürk Gazetesi'nden Mustafa Şekeroğlu'nun haberine göre, İstanbul’da kalp krizi geçiren 47 yaşındaki H.A., hastaneye kaldırıldı. Kalp damarlarında tıkanıklık olan kadının ameliyat olması gerektiği belirlendi. Bunun üzerine uzman bir doktor arayan H.A.’ya yakınları, ünlü kalp cerrahı Prof. Dr. M.A.’yı önerdi. İddiaya göre, aracı olan kişi, ünlü cerrahın ameliyatın başarılı geçmesi durumunda kendilerinden ‘bıçak parası’ isteyebileceğini söyledi. Aile, aynı zamanda bir üniversitede öğretim üyesi de olan Prof. Dr. M.A. ile görüştü. 1 hafta önce İstanbul’daki bir araştırma hastanesinde yapılan başarılı ameliyatın ardından H.A. yoğun bakıma alındı.
DÜN AKŞAM GÖZALTINA ALINDI
Operasyonun üzerinden 1 hafta geçtikten sonra H.A.’nın oğlu, savcılığa gidip “Prof. M.A., annemi ameliyat etti. Ardından bizden 3 bin lira ‘bıçak parası’ istedi. Biz de vermek zorunda kaldık” diyerek şikâyetçi oldu. Başlatılan soruşturma kapsamında ünlü cerrah dün akşam gözaltına alındı. Adliyeye sevk edilen Prof. Dr. M.A., çıkarıldığı mahkemece “irtikap” suçlamasıyla tutuklandı.
DÜNYADA İLK KEZ UYGULAMIŞTI
Önemli ameliyatlara imza atan M.A., 6 yıl önce dünyada ilk kez uygulanan bir yöntemi kullanmıştı. Ünlü kalp cerrahı, bir kadını, doğum sırasında yırtılan 3 kalp damarını önce dikip ardından da göğsünden ve ayağından alınan damarlarla by-pass yaparak bebeğine kavuşturmuştu.
23 Nisan 2016 Cumartesi
Liderlerden 23 Nisan mesajı
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı dolayısıyla bir mesaj yayımladı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı dolayısıyla yayımladığı mesajda “23 Nisan demokrasinin, milli iradenin, millet egemenliğinin en bariz göstergesidir. Bu günün çocuklarımıza armağan edilmesi, Türkiye’nin geleceği olan çocuklarına, gençlerine olan güvenini, umudunu gösterir” dedi.
Erdoğan’ın Türkiye ve dünyadaki tüm çocuklarının Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı kutladığı yazılı açıklaması şöyle:
“Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin 96. kuruluş yıldönümünü, Türkiye ve dünyadaki tüm çocukların Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramını en samimi duygularımla kutluyorum. 23 Nisan bir yönüyle ülkemizin milli egemenliğinin ve bağımsızlık mücadelesinin en önemli dönüm noktalarından birini oluştururken öte taraftan da çocuklar için bayram olarak kutlanmaktadır. İstiklal Harbi esnasında aziz milletimiz bir büyük seferberlik gerçekleştirmiş, birlik ve beraberlik içinde mücadele vererek zafere ulaşıp, Cumhuriyetimizi ilan etmiştir. 23 Nisan 1920’de, ‘Hâkimiyet kayıtsız şartsız milletindir’ şiarıyla kurulan Meclisimiz, tam bağımsızlık konusundaki azim ve kararlığımızı tüm dünyaya ilan etmiştir. TBMM, necip milletimizin, vatan ve bayrak sevgisinin, bağımsızlığa olan aşkının yanında başka milletlerin bağımsızlık mücadelelerine örnek olmuş, milli iradenin gerçekleştirilmesi yolunda emsal teşkil etmiştir. 23 Nisan demokrasinin, milli iradenin, millet egemenliğinin en bariz göstergesidir. Bu günün çocuklarımıza armağan edilmesi, Türkiye’nin geleceği olan çocuklarına, gençlerine olan güvenini, umudunu gösterir.
Türkiye’nin gençleri üzerinden yükseleceğine, onların dinamizmi, parlak hedefleri, duru zihinleriyle 2023, 2071 hedeflerine ulaşacağına inancımız tamdır. 23 Nisan 1920 ruhunu, barış, kardeşlik ve beraberlikle yoğrulan mücadele azmini çocuklarımız, gençlerimiz çağın gerektirdiği bilgiyle buluşturacak, beklediğimiz büyük Türkiye’yi inşa edecektir. Biz çocuklarımıza güveniyoruz; bizim gençlerimizden beklentilerimiz çok büyük. İnanıyorum ki onlar da, kendilerine sunulan imkânları iyi değerlendirecek, tarihlerinden aldıkları özgüvenle büyük başarılara imza atacaklardır. Bu duygularla, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin ilk başkanı olan Gazi Mustafa Kemal’i, Kurtuluş Savaşımızı sevk ve idare eden ilk Meclis’teki tüm milletvekillerini, bize bu vatanı armağan eden tüm şehit ve gazilerimizi bir kez daha rahmetle ve minnetle yad ediyorum. Tüm çocuklarımızın, tüm dünya çocuklarının bayramını kutluyorum.”
KILIÇDAROĞLU’NDAN 23 NİSAN MESAJI
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı nedeniyle yayınladığı mesajında, “Cumhuriyet Halk Partisi demokrasimize yönelen tüm tehditleri bertaraf ederek, Cumhuriyetimizi özgürlükçü demokrasiyle taçlandırma iradesine sahiptir. Çocuklarımıza özgür, adil ve barış içerisinde bir Türkiye bırakacağız. 23 Nisan 1920 tarihinde başlayan tarihi yürüyüş, sonsuza kadar devam edecektir. Millet adına egemenlik yetkisini kullanan ve halkımız tarafından seçilen milletvekilleri her zaman bu görevin farkında olmalı, iradelerine hiçbir kişinin ipotek koymasına asla izin vermemelidir. Türkiye Büyük Millet Meclisi bağımsızdır, özgürdür ve egemenlik yetkisini milletimiz adına kullanmakla yükümlüdür. Bu yetki hiç kimseye devredilemez veya bu yetki gasp edilemez” dedi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı nedeniyle yayınladığı mesajında şu ifadelere yer verdi: “23 Nisan 1920 milletimizin tarihinde bir dönüm noktasıdır. Bu tarihte halkımız egemenliği kendi eline almış, bağımsızlık ve özgürlük mücadelesine başlamıştır. Büyük Atatürk’ün “milletin bağımsızlığını yine milletin azim ve kararlılığı kurtaracaktır” ifadesiyle yürütülen Kurtuluş Savaşı, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin sorumluluğu altında vatanın kurtarılması ve Cumhuriyetin ilanıyla zafere ulaşmıştır. Milletimizi bağlayan esaret ve işgal zincirlerini kıran, insanlarımızı özgür ve hak sahibi vatandaş yapan, milletin büyük güçlüklerle elde ettiği egemenliğin simgesi olan Meclisimiz kuruluş gününü çocuklara ve yeni nesillere armağan etmiştir. Bu armağan Meclisimizin ülkemize karşı bitmeyen sorumluluğunun da simgesidir. Türkiye Büyük Millet Meclisi; bağımsızlık ve özgürlüğe adanan Cumhuriyetimizi çağdaş uygarlık seviyesinin bile üstüne çıkarmak, halkımızın hak ettiği imkânlara ve haklara sahip olmasını sağlamakla görevlidir.
Tarihi şan ve şerefle dolu olan Türkiye Büyük Millet Meclisi vatanımızın birliğine, halkımızın haklarına ve toplumsal barışımıza yönelen her tehdide karşı tarihi görevini daha güçlü şekilde yerine getirmelidir. Millet adına egemenlik yetkisini kullanan ve halkımız tarafından seçilen milletvekilleri her zaman bu görevin farkında olmalı, iradelerine hiçbir kişinin ipotek koymasına asla izin vermemelidir. Türkiye Büyük Millet Meclisi bağımsızdır, özgürdür ve egemenlik yetkisini milletimiz adına kullanmakla yükümlüdür. Bu yetki hiç kimseye devredilemez veya bu yetki gasp edilemez. Milletimizin bin bir acı ve gözyaşı ile sahip olduğu egemenlik yetkisini gasp etmeye, Cumhuriyetimizi unutturmaya veya demokrasiyi yok etmeye çalışan bütün odaklar hüsrana uğramaya mahkûmdur.
Cumhuriyet Halk Partisi demokrasimize yönelen tüm tehditleri bertaraf ederek, Cumhuriyetimizi özgürlükçü demokrasiyle taçlandırma iradesine sahiptir. Çocuklarımıza özgür, adil ve barış içerisinde bir Türkiye bırakacağız. 23 Nisan 1920 tarihinde başlayan tarihi yürüyüş, sonsuza kadar devam edecektir. Bu duygu ve düşüncelerle, başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılışında bulunan tüm kahramanlarımızı şükranla anıyor, aziz şehitlerimize rahmet diliyor, bütün milletimizin ve özellikle çocuklarımızın 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı kutluyorum.” DHA
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı dolayısıyla yayımladığı mesajda “23 Nisan demokrasinin, milli iradenin, millet egemenliğinin en bariz göstergesidir. Bu günün çocuklarımıza armağan edilmesi, Türkiye’nin geleceği olan çocuklarına, gençlerine olan güvenini, umudunu gösterir” dedi.
Erdoğan’ın Türkiye ve dünyadaki tüm çocuklarının Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı kutladığı yazılı açıklaması şöyle:
“Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin 96. kuruluş yıldönümünü, Türkiye ve dünyadaki tüm çocukların Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramını en samimi duygularımla kutluyorum. 23 Nisan bir yönüyle ülkemizin milli egemenliğinin ve bağımsızlık mücadelesinin en önemli dönüm noktalarından birini oluştururken öte taraftan da çocuklar için bayram olarak kutlanmaktadır. İstiklal Harbi esnasında aziz milletimiz bir büyük seferberlik gerçekleştirmiş, birlik ve beraberlik içinde mücadele vererek zafere ulaşıp, Cumhuriyetimizi ilan etmiştir. 23 Nisan 1920’de, ‘Hâkimiyet kayıtsız şartsız milletindir’ şiarıyla kurulan Meclisimiz, tam bağımsızlık konusundaki azim ve kararlığımızı tüm dünyaya ilan etmiştir. TBMM, necip milletimizin, vatan ve bayrak sevgisinin, bağımsızlığa olan aşkının yanında başka milletlerin bağımsızlık mücadelelerine örnek olmuş, milli iradenin gerçekleştirilmesi yolunda emsal teşkil etmiştir. 23 Nisan demokrasinin, milli iradenin, millet egemenliğinin en bariz göstergesidir. Bu günün çocuklarımıza armağan edilmesi, Türkiye’nin geleceği olan çocuklarına, gençlerine olan güvenini, umudunu gösterir.
Türkiye’nin gençleri üzerinden yükseleceğine, onların dinamizmi, parlak hedefleri, duru zihinleriyle 2023, 2071 hedeflerine ulaşacağına inancımız tamdır. 23 Nisan 1920 ruhunu, barış, kardeşlik ve beraberlikle yoğrulan mücadele azmini çocuklarımız, gençlerimiz çağın gerektirdiği bilgiyle buluşturacak, beklediğimiz büyük Türkiye’yi inşa edecektir. Biz çocuklarımıza güveniyoruz; bizim gençlerimizden beklentilerimiz çok büyük. İnanıyorum ki onlar da, kendilerine sunulan imkânları iyi değerlendirecek, tarihlerinden aldıkları özgüvenle büyük başarılara imza atacaklardır. Bu duygularla, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin ilk başkanı olan Gazi Mustafa Kemal’i, Kurtuluş Savaşımızı sevk ve idare eden ilk Meclis’teki tüm milletvekillerini, bize bu vatanı armağan eden tüm şehit ve gazilerimizi bir kez daha rahmetle ve minnetle yad ediyorum. Tüm çocuklarımızın, tüm dünya çocuklarının bayramını kutluyorum.”
KILIÇDAROĞLU’NDAN 23 NİSAN MESAJI
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı nedeniyle yayınladığı mesajında, “Cumhuriyet Halk Partisi demokrasimize yönelen tüm tehditleri bertaraf ederek, Cumhuriyetimizi özgürlükçü demokrasiyle taçlandırma iradesine sahiptir. Çocuklarımıza özgür, adil ve barış içerisinde bir Türkiye bırakacağız. 23 Nisan 1920 tarihinde başlayan tarihi yürüyüş, sonsuza kadar devam edecektir. Millet adına egemenlik yetkisini kullanan ve halkımız tarafından seçilen milletvekilleri her zaman bu görevin farkında olmalı, iradelerine hiçbir kişinin ipotek koymasına asla izin vermemelidir. Türkiye Büyük Millet Meclisi bağımsızdır, özgürdür ve egemenlik yetkisini milletimiz adına kullanmakla yükümlüdür. Bu yetki hiç kimseye devredilemez veya bu yetki gasp edilemez” dedi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı nedeniyle yayınladığı mesajında şu ifadelere yer verdi: “23 Nisan 1920 milletimizin tarihinde bir dönüm noktasıdır. Bu tarihte halkımız egemenliği kendi eline almış, bağımsızlık ve özgürlük mücadelesine başlamıştır. Büyük Atatürk’ün “milletin bağımsızlığını yine milletin azim ve kararlılığı kurtaracaktır” ifadesiyle yürütülen Kurtuluş Savaşı, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin sorumluluğu altında vatanın kurtarılması ve Cumhuriyetin ilanıyla zafere ulaşmıştır. Milletimizi bağlayan esaret ve işgal zincirlerini kıran, insanlarımızı özgür ve hak sahibi vatandaş yapan, milletin büyük güçlüklerle elde ettiği egemenliğin simgesi olan Meclisimiz kuruluş gününü çocuklara ve yeni nesillere armağan etmiştir. Bu armağan Meclisimizin ülkemize karşı bitmeyen sorumluluğunun da simgesidir. Türkiye Büyük Millet Meclisi; bağımsızlık ve özgürlüğe adanan Cumhuriyetimizi çağdaş uygarlık seviyesinin bile üstüne çıkarmak, halkımızın hak ettiği imkânlara ve haklara sahip olmasını sağlamakla görevlidir.
Tarihi şan ve şerefle dolu olan Türkiye Büyük Millet Meclisi vatanımızın birliğine, halkımızın haklarına ve toplumsal barışımıza yönelen her tehdide karşı tarihi görevini daha güçlü şekilde yerine getirmelidir. Millet adına egemenlik yetkisini kullanan ve halkımız tarafından seçilen milletvekilleri her zaman bu görevin farkında olmalı, iradelerine hiçbir kişinin ipotek koymasına asla izin vermemelidir. Türkiye Büyük Millet Meclisi bağımsızdır, özgürdür ve egemenlik yetkisini milletimiz adına kullanmakla yükümlüdür. Bu yetki hiç kimseye devredilemez veya bu yetki gasp edilemez. Milletimizin bin bir acı ve gözyaşı ile sahip olduğu egemenlik yetkisini gasp etmeye, Cumhuriyetimizi unutturmaya veya demokrasiyi yok etmeye çalışan bütün odaklar hüsrana uğramaya mahkûmdur.
Cumhuriyet Halk Partisi demokrasimize yönelen tüm tehditleri bertaraf ederek, Cumhuriyetimizi özgürlükçü demokrasiyle taçlandırma iradesine sahiptir. Çocuklarımıza özgür, adil ve barış içerisinde bir Türkiye bırakacağız. 23 Nisan 1920 tarihinde başlayan tarihi yürüyüş, sonsuza kadar devam edecektir. Bu duygu ve düşüncelerle, başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılışında bulunan tüm kahramanlarımızı şükranla anıyor, aziz şehitlerimize rahmet diliyor, bütün milletimizin ve özellikle çocuklarımızın 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı kutluyorum.” DHA
Artık maaşlardan kesilecek.. Yeni dönem başlıyor..
Bireysel emeklilikte otomatik katılımın şartları belli oldu. 50 kişinin üzerinde çalışanı bulunan şirketler, işe alımda 45 yaş altındakilere BES yaptıracak. Prim, çalışandan kesilecek. Çıkmak isteyen BES’i hemen terk edemeyecek.
Türkiye’deki tasarrufların artırılması için Bireysel emeklilik Sistemi’nde (BES) katılımcı sayısını artırmayı hedefleyen hükümet, getirmeyi planladığı “otomatik BES sistemi”nde son aşamaya geldi. sigorta şirketleriyle paylaşılan son taslağa göre, otomatik katılım sadece işe yeni girenleri kapsayacak.
Burada da ilgili işletmenin çalışan sayısına bakılacak. Zorunlu BES’te yükü çalışan üstlenecek, işveren payı olmayacak. Sigorta sektörünün önde gelen isimleri, yurtdışı örneklere bakıldığında işveren payının geçerli olduğunu, bunun da sistemi büyüttüğünü ifade ederken, Türkiye’deki çalışmada bu uygumanın geçerli olmaması halinde, sistemden hızlı çıkışlar olabileceği konusuna dikkat çekti.
Çıkış korkusu
Sistemin 50 kişinin üzerinde çalışana sahip işletmeleri kapsadığı düşünüldüğünde, yılda ortalama 650 bin kişilik yeni katılımcı girişi hesaplandığını belirten sigortacılar, primin sadece işçinin maaşından kesildiği senaryoda sistemden ilk yılında yüzde 80’e varan çıkışların yaşanacağını hesaplıyor.
Bunun da istenilen tasarruf seviyesine ulaşmada etkili bir adım olmayacağı belirtiliyor. Şu anda BES’te 6.2 milyonu aşkın katılımcı bulunurken, tasarrufların toplamı da 46.5 milyar liraya yaklaşıyor. Bireyselde yeni dönemle ilgili değişikler arasında şu noktalar öne çıkıyor:
45 yaş altı zorunlu
- Türkiye genelinde 50 kişinin üzerinde çalışanı bulunan işletmeler, yeni işe alım yaptıklarında otomatik olarak çalışanını BES’e dahil edecek.
- Otomatik katılımda yaş sınırı olacak. İlk etapta 45 yaşın altındaki yeni çalışanlar için otomatik BES uygulaması geçerli olacak. Önümüzdeki yıllarda bu yaş kademeli olarak yukarı doğru çekilebilecek.
- Sistem tüm çalışanları değil, sadece yeni çalışanları kapsayacak. Mevcut çalışanın işten ayrılıp başka bir işe girmesi durumunda, yeni girdiği işletme 50 kişinin üzerinde çalışana sahip ise BES’e başvurulacak.
- Bununla birlikte kıdem tazminatı sisteminde yapılacak yeni değişiklikler sonrasında tüm çalışanların birleştirilerek BES’e dahil edilmesi söz konusu olacak.
Pencere Sistemi çıkışı uzatacak
- İşletmenin çalışan sayısı ve yaş sınırının tutması halinde otamatik BES’e giriş “zorunlu” olacak. İşveren veya çalışan “sisteme girmek istemiyorum” diyemeyecek.
- Otomatik BES’e katılan bir kişinin 6 ay boyunca hiç çıkış hakkı olmayacak.
- Sistemden çıkmak isteyenler ilk işe giriş tarihinden ancak 6 ay sonra çıkmak isteyebilecek ama bu durumda da hemen sistemden çıkamayacak.
- Getirilecek olan Pencere Sistemi ile 2 aylık cayma hakkı süresi hayatımıza girecek. Böylece 6 ay sonra çıkmak isteyenler, bunun üzerine eklenecek 2 ayın ardından, yani 8 ay sonrasında sistemden çıkabilecek.
Ayda 50 TL kesilecek
- Otamatik BES’e katılımda işveren payı olmayacak. Prim tutarı çalışanın maaşından kesilecek.
- Aylık prim tutarının kişi başına aylık 50 liranın altında olmaması planlanıyor. Bunun tamamını da çalışan ödeyecek.
- Otamatik BES için kesilen paralar standart fonlarda, yani sadece risksiz yatırım araçlarında değerlendirilebilecek. Hürriyet
Türkiye’deki tasarrufların artırılması için Bireysel emeklilik Sistemi’nde (BES) katılımcı sayısını artırmayı hedefleyen hükümet, getirmeyi planladığı “otomatik BES sistemi”nde son aşamaya geldi. sigorta şirketleriyle paylaşılan son taslağa göre, otomatik katılım sadece işe yeni girenleri kapsayacak.
Burada da ilgili işletmenin çalışan sayısına bakılacak. Zorunlu BES’te yükü çalışan üstlenecek, işveren payı olmayacak. Sigorta sektörünün önde gelen isimleri, yurtdışı örneklere bakıldığında işveren payının geçerli olduğunu, bunun da sistemi büyüttüğünü ifade ederken, Türkiye’deki çalışmada bu uygumanın geçerli olmaması halinde, sistemden hızlı çıkışlar olabileceği konusuna dikkat çekti.
Çıkış korkusu
Sistemin 50 kişinin üzerinde çalışana sahip işletmeleri kapsadığı düşünüldüğünde, yılda ortalama 650 bin kişilik yeni katılımcı girişi hesaplandığını belirten sigortacılar, primin sadece işçinin maaşından kesildiği senaryoda sistemden ilk yılında yüzde 80’e varan çıkışların yaşanacağını hesaplıyor.
Bunun da istenilen tasarruf seviyesine ulaşmada etkili bir adım olmayacağı belirtiliyor. Şu anda BES’te 6.2 milyonu aşkın katılımcı bulunurken, tasarrufların toplamı da 46.5 milyar liraya yaklaşıyor. Bireyselde yeni dönemle ilgili değişikler arasında şu noktalar öne çıkıyor:
45 yaş altı zorunlu
- Türkiye genelinde 50 kişinin üzerinde çalışanı bulunan işletmeler, yeni işe alım yaptıklarında otomatik olarak çalışanını BES’e dahil edecek.
- Otomatik katılımda yaş sınırı olacak. İlk etapta 45 yaşın altındaki yeni çalışanlar için otomatik BES uygulaması geçerli olacak. Önümüzdeki yıllarda bu yaş kademeli olarak yukarı doğru çekilebilecek.
- Sistem tüm çalışanları değil, sadece yeni çalışanları kapsayacak. Mevcut çalışanın işten ayrılıp başka bir işe girmesi durumunda, yeni girdiği işletme 50 kişinin üzerinde çalışana sahip ise BES’e başvurulacak.
- Bununla birlikte kıdem tazminatı sisteminde yapılacak yeni değişiklikler sonrasında tüm çalışanların birleştirilerek BES’e dahil edilmesi söz konusu olacak.
Pencere Sistemi çıkışı uzatacak
- İşletmenin çalışan sayısı ve yaş sınırının tutması halinde otamatik BES’e giriş “zorunlu” olacak. İşveren veya çalışan “sisteme girmek istemiyorum” diyemeyecek.
- Otomatik BES’e katılan bir kişinin 6 ay boyunca hiç çıkış hakkı olmayacak.
- Sistemden çıkmak isteyenler ilk işe giriş tarihinden ancak 6 ay sonra çıkmak isteyebilecek ama bu durumda da hemen sistemden çıkamayacak.
- Getirilecek olan Pencere Sistemi ile 2 aylık cayma hakkı süresi hayatımıza girecek. Böylece 6 ay sonra çıkmak isteyenler, bunun üzerine eklenecek 2 ayın ardından, yani 8 ay sonrasında sistemden çıkabilecek.
Ayda 50 TL kesilecek
- Otamatik BES’e katılımda işveren payı olmayacak. Prim tutarı çalışanın maaşından kesilecek.
- Aylık prim tutarının kişi başına aylık 50 liranın altında olmaması planlanıyor. Bunun tamamını da çalışan ödeyecek.
- Otamatik BES için kesilen paralar standart fonlarda, yani sadece risksiz yatırım araçlarında değerlendirilebilecek. Hürriyet
22 Nisan 2016 Cuma
Başbuğ'dan Ergenekon kararı yorumu
Genelkurmay Eski Başkanı Emekli Orgeneral İlker Başbuğ, Twitter'dan Yargıtay'ın aldığı Ergenekon kararı ile ilgili açıklamalarda bulundu.
Başbuğ yaptığı açıklamada, 'Yargıtay'ın kararı Ergenekon mahkemesi'nin gerçekleştirdiği bütün işlemleri ve kararları yerle bir etmiştir. Bu karar elbette hayatını kaybedenleri geri gelmez. Acıları azaltacak tek husus, hukuk cinayetlerini işleyenlerin yargılanmasıdır.
Başbuğ yaptığı açıklamada, 'Yargıtay'ın kararı Ergenekon mahkemesi'nin gerçekleştirdiği bütün işlemleri ve kararları yerle bir etmiştir. Bu karar elbette hayatını kaybedenleri geri gelmez. Acıları azaltacak tek husus, hukuk cinayetlerini işleyenlerin yargılanmasıdır.
Arınç’tan dokunulmazlık formülü önerisi
Eski TBMM Başkanı Bülent Arınç, Parlamento Muhabirleri Derneği’ni ziyaret etti. Arınç, ziyarette, tartışmaları süren dokunulmazlıkların kaldırılması konusunda yeni bir formül gündeme getirdi.
Arınç, milletvekilleri hakkında gözaltı ve tutuklama kararı alınamayacağının hüküm olarak anayasaya eklenmesini önerdi.
'PARDON DEMİYORUM'
Arınç, "Ergenekon davasıyla ilgili geçmişte söyledikleriniz için 'pardon' diyor musunuz" sorusuna, "Pardon falan demiyorum" yanıtını verdi. Arınç, Yargıtay’ın Ergenekon davasına ilişkin kararını ise “İyi bir bozma olduğunu düşünüyorum” açıklamasını yaptı. Hürriyet
Arınç, milletvekilleri hakkında gözaltı ve tutuklama kararı alınamayacağının hüküm olarak anayasaya eklenmesini önerdi.
'PARDON DEMİYORUM'
Arınç, "Ergenekon davasıyla ilgili geçmişte söyledikleriniz için 'pardon' diyor musunuz" sorusuna, "Pardon falan demiyorum" yanıtını verdi. Arınç, Yargıtay’ın Ergenekon davasına ilişkin kararını ise “İyi bir bozma olduğunu düşünüyorum” açıklamasını yaptı. Hürriyet
Etiketler:
ak parti,
bülent arınç,
haber,
milletvekili,
tbmm
Defalarca ameliyat oldu ve tek hayali bu
Jennifer Hiles, 28 yaşında ve iki çocuk annesi. Arteriyal venöz malformasyon (AVM) hastası. Yani atardamarlarındaki bir bozukluk nedeniyle cildini besleyen kan akışı olamıyor ve bu yüzden yüzünde devamlı şişlikler oluyor. Hastalığı o kadar ciddi ki birçok defa kalp krizinden ölümün eşiğine gelmiş.
Yüzünün tam ortasında kocaman şişlikler oluşan Hiles'in tek sorunu damarlarının beslenmemesi de değil. Genç kadın bu nedenle hayatı boyunca dalga geçilmiş, okul yılları arkadaşsız, yalnız başına geçmiş.
DEFALARCA AMELİYAT OLDU
Defalarca ameliyat olan kadının sorununa ise bir türlü çözüm bulunabilmiş değil. Önümüzdeki aylarda yeni bir operasyon geçirecek olan Hiles için bu kez doktorlar iddialı ve sorunu çözebileceklerini belirtiyor.
"BANA OKULDA HERKESİN ORTASINDA SARILDI"
Ancak hayatını değiştiren insan, evlenmeyi düşündüğü kişi Dustin VanOverschelde karşısına biyoloji dersinde çıkmış. Genç kadın sevgilisi ile ilk karşılaşmasını şöyle anlattı: "Okulda bana herkesin ortasında sarılıp, öpünce gerçekten çok şaşırmıştım. Diğer insanların bizi izliyor olmasını hiç umusramamıştı ve hiç kendimi bu kadar iyi hissetmemiştim. Her zaman bana ne kadar güzel olduğumu, dünyadaki en iyi insan olduğumu söylüyor." dedi.
"SEVGİLİM SADECE SAĞLIĞINA KAVUŞSUN YETER"
Sevgilisinin görüntüsünü hiç umursamadığını belirten, VanOverschelde isimli genç adam ise bu operasyonun sadece onun sağlığına kavuşturmasını istediğini söylüyor.
Jennifer Hiles'in tek isteği ise dışarıda çocukları ve ailesiyle diğer insanlar onu dikizlemeden vakit geçirebilmek. hürriyet.com.tr
DEFALARCA AMELİYAT OLDU
Defalarca ameliyat olan kadının sorununa ise bir türlü çözüm bulunabilmiş değil. Önümüzdeki aylarda yeni bir operasyon geçirecek olan Hiles için bu kez doktorlar iddialı ve sorunu çözebileceklerini belirtiyor.
"BANA OKULDA HERKESİN ORTASINDA SARILDI"
Ancak hayatını değiştiren insan, evlenmeyi düşündüğü kişi Dustin VanOverschelde karşısına biyoloji dersinde çıkmış. Genç kadın sevgilisi ile ilk karşılaşmasını şöyle anlattı: "Okulda bana herkesin ortasında sarılıp, öpünce gerçekten çok şaşırmıştım. Diğer insanların bizi izliyor olmasını hiç umusramamıştı ve hiç kendimi bu kadar iyi hissetmemiştim. Her zaman bana ne kadar güzel olduğumu, dünyadaki en iyi insan olduğumu söylüyor." dedi.
"SEVGİLİM SADECE SAĞLIĞINA KAVUŞSUN YETER"
Sevgilisinin görüntüsünü hiç umursamadığını belirten, VanOverschelde isimli genç adam ise bu operasyonun sadece onun sağlığına kavuşturmasını istediğini söylüyor.
Jennifer Hiles'in tek isteği ise dışarıda çocukları ve ailesiyle diğer insanlar onu dikizlemeden vakit geçirebilmek. hürriyet.com.tr
Sezon böyle açıldı! Plajda taciz
Bodrum’da hava sıcaklığının artması üzerine plajlar yavaş yavaş hareketlenirken, yabancı kadın turistleri göz hapsine alan gençlerin tavırları zaman zaman sıkıntı yarattı.
Bodrum’da deniz suyu sıcaklığının 19 hava sıcaklığının ise 29 dereceye ulaşması nedeniyle ilçeye gelen yerli ve yabancı turistler kent merkezindeki ve Bitez ile Ortakent-Yahşi plajlarında deniz ve güneşin tadını çıkardı.
Bol bol denize giren ve güneşlenen turistler güzel hava nedeniyle dakikalarca denizden çıkmadı. Bodrum’un dünyaca ünlü Paşatarlası Plajı’na denize girmeye gelen yabancı bir kadın turist ise zor anlar yaşadı.
Havlusunu serip güneşlenen kadın turistin etrafını çeviren çok sayıda erkek, kadını göz hapsine almakla yetinmeyip cep telefonları ile fotoğraflarını çekti. Yabancı kadın turist rahatsız edici bakışlardan kurtulmak için denize girdi ancak burada da rahat edemeyince vazgeçip geri döndü.
Olayı görenler, Bodrum’un dünyaca ünlü plajında sezon başındaki bu manzaranın turistik ilçeye yakışmadığını söyledi. İşte o kareler...
Bodrum’da deniz suyu sıcaklığının 19 hava sıcaklığının ise 29 dereceye ulaşması nedeniyle ilçeye gelen yerli ve yabancı turistler kent merkezindeki ve Bitez ile Ortakent-Yahşi plajlarında deniz ve güneşin tadını çıkardı.
Bol bol denize giren ve güneşlenen turistler güzel hava nedeniyle dakikalarca denizden çıkmadı. Bodrum’un dünyaca ünlü Paşatarlası Plajı’na denize girmeye gelen yabancı bir kadın turist ise zor anlar yaşadı.
Havlusunu serip güneşlenen kadın turistin etrafını çeviren çok sayıda erkek, kadını göz hapsine almakla yetinmeyip cep telefonları ile fotoğraflarını çekti. Yabancı kadın turist rahatsız edici bakışlardan kurtulmak için denize girdi ancak burada da rahat edemeyince vazgeçip geri döndü.
Olayı görenler, Bodrum’un dünyaca ünlü plajında sezon başındaki bu manzaranın turistik ilçeye yakışmadığını söyledi. İşte o kareler...
Türkiye nüfusunun yüzde 29'u çocuk
Türkiye'nin çocuk nüfusu, 2015 sonu itibarıyla 22 milyon 870 bin 683 olarak belirlendi. Çocuklar, ülke nüfusunun yüzde 29'unu oluşturdu. Çocuk nüfusu en çok Şanlıurfa'da, en az Tunceli'de...
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2015 yılına ilişkin çocuk istatistiklerini açıkladı.
Buna göre, Türkiye nüfusu 2015 sonu itibarıyla 78 milyon 741 bin 53 iken, çocuk nüfus 22 milyon 870 bin 683 oldu. Birleşmiş Milletler tanımına göre "0-17" yaş grubunu içeren çocuk nüfus, 1935 yılında toplam nüfusun yüzde 45'ini oluştururken, 2015 yılında toplam nüfusun yüzde 29'una geriledi.
EN ÇOK VE EN AZ ÇOCUK HANGİ ŞEHİRLERDE?
Çocuk nüfusun toplam il nüfusu içindeki oranı illere göre incelendiğinde, en yüksek çocuk nüfus oranına sahip olan il yüzde 47,4 ile Şanlıurfa oldu. Bu ili yüzde 47,1 ile Şırnak ve yüzde 45 ile Ağrı izledi.
Çocuk nüfus oranının en düşük olduğu iller ise yüzde 17,5 ile Tunceli, yüzde 19 ile Edirne ve yüzde 19,5 ile Kırklareli olarak belirlendi.
Canlı doğan bebek sayısı 2014 yılında 1 milyon 345 bin 286 iken, bu rakam geçen yıl 1 milyon 325 bin 783 oldu. Canlı doğan bebeklerin yüzde 51’ini erkek, yüzde 49’unu kızlar oluşturdu.
KIZLARA EN ÇOK ZEYNEP, ERKEKLERE İSE YUSUF ADI VERİLDİ
Yeni doğan bebeklere konulan en popüler erkek isimleri 2015 yılında Yusuf, Eymen ve Mustafa, en popüler kız isimleri ise Zeynep, Elif ve Hiranur oldu. Son 17 yılda doğan çocuklara verilen en popüler erkek isimlerinin Yusuf, Mehmet ve Mustafa, en popüler kız isimlerinin ise Zeynep, Elif ve Merve olduğu görüldü.
Türkiye sağlık araştırması 2014 yılı sonuçlarına göre, son 6 ay içinde 0-6 yaş grubundaki çocukların geçirdiği başlıca hastalık ve sağlık sorunları, yüzde 41,9 ile üst solunum yolu enfeksiyonu, yüzde 33,2 ile ishal ve yüzde 10,8 ile kansızlık oldu.
Merkezi Nüfus İdaresi Sistemi (MERNİS) veri tabanından üretilen evlenme istatistiklerine göre 16-17 yaş grubunda olan kız çocuklarındaki resmi evlenmelerin toplam resmi evlenmeler içindeki oranı 2014'te yüzde 5,8 iken, bu oran geçen yıl yüzde 5,2'ye geriledi. Kız çocuk evlenmeleri en fazla yüzde 15,3 ile Kilis oldu. Bu ili yüzde 15,2 ile Kars ve yüzde 15,1 ile Ağrı izledi. Resmi evlenmeler, en az sırasıyla yüzde 1 ile Tunceli, yüzde 1,5 ile Rize ve yüzde 1,6 ile Trabzon'da gerçekleşti.
KIZ ÇOCUKLARININ OKULLAŞMA ORANI EN YÜKSEK RİZE'DE
Öğretim yılı ve eğitim seviyesine göre net okullaşma oranı, ortaöğretimde bir önceki yıla göre artış gösterdi. Ortaöğretim seviyesinde net okullaşma oranı 2014-2015 öğretim yılında yüzde 79,4 iken 2015-2016 öğretim yılında yüzde 79,8 oldu. Net okullaşma oranı cinsiyet açısından karşılaştırıldığında cinsiyetler arasında önemli bir farklılığın olmadığı görüldü.
Ortaöğretim seviyesindeki kız çocuklarının net okullaşma oranı 2015-2016 öğretim yılında en yüksek yüzde 97,8 ile Rize oldu. Bu ili yüzde 96,6 ile Isparta ve yüzde 94,8 ile Amasya takip etti. Net okullaşma oranı en düşük il ise yüzde 44,7 ile Muş oldu. Bu ili yüzde 47,6 ile Ağrı ve yüzde 53 ile Bitlis izledi.
Hane halkı işgücü istatistiklerine göre ise 15-17 yaş grubundaki çocukların işgücü durumu bir önceki yıla göre değişmedi. Geçen yıl işgücüne katılım oranı yüzde 21, istihdam oranı yüzde 18,1 ve işsizlik oranı yüzde 13,9 olarak gerçekleşti.
Cinsiyete göre çocukların işgücüne katılımında ise farklılıklar gözlendi. Erkek çocuklarda işgücüne katılma oranı 2014'te yüzde 29,4 iken 2015 yılında yüzde 28,6’ya düştü. Kız çocuklarında ise bu oran 2014 yılında yüzde 12,1 iken, geçen yıl 0,9 puanlık bir artışla yüzde 13’e yükseldi.
ERKEK ÇOCUKLAR SPORA DAHA ÇOK VAKİT AYIRDI
Zaman kullanım araştırması 2014-2015 sonuçlarına göre de 10-17 yaş grubundaki çocuklar, bir gün içindeki toplam zamanının üçte ikisini temel faaliyetlere (9 saat 39 dakikasını uyku, 3 saat 34 dakikasını eğitim, 2 saat 36 dakikasını yemek gibi), kalan zamanının 2 saat 35 dakikasını televizyon izleme, radyo müzik dinleme, 1 saat 25 dakikasını sosyal yaşam ve eğlence, 1 saat 5 dakikasını hane halkı ve aile bakımı faaliyetlerine ayırdı. Diğer faaliyetler için (ulaşım, hobiler gibi) 1 saatten az zaman kullandı.
Erkek çocukları, hobiler ve oyunlara zamanının 1 saat 5 dakikasını ayırırken, kız çocukları 39 dakikasını ayırdı. Hane halkı ve aile bakımı faaliyetine erkek çocuklar 35 dakika, kız çocukları ise 1 saat 37 dakika zaman harcadı.
Cinsiyetler arasında önemli farklılık gözlenen spor ve doğa sporları faaliyetine kız çocuklar 9 dakika ayırırken, erkek çocuklarda bu süre 38 dakika oldu.
VEFAT NEDENİ EN ÇOK DIŞSAL YARALANMA VE ZEHİRLENME
Ölüm nedenleri istatistiklerine göre, "dışsal yaralanma nedenleri ve zehirlenmeler" sonucunda 1-17 yaş grubunda hayatını kaybeden çocukların sayısı 2014 yılında 2 bin 367 iken, geçen yıl bu sayı bin 909 kişiye düştü. Aynı yaş grubunda 2014'te "Sinir sistemi ve duyu organları hastalıkları" nedeniyle hayatını kaybeden çocukların sayısı bin 14 iken, 2015 yılında bu sayı 979 oldu.
Trafik karayolu kaza istatistiklerine göre, 2014 yılında meydana gelen trafik kazalarında 391 çocuk yaşamını yitirdi, 51 bin 850 çocuk yaralandı. Kazalarda ölen çocukların yüzde 46,3'ünü 0-9, yüzde 24,8'ini 10-14, yüzde 28,9'unu 15-17 yaş grubundaki çocuklar oluşturdu.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2015 yılına ilişkin çocuk istatistiklerini açıkladı.
Buna göre, Türkiye nüfusu 2015 sonu itibarıyla 78 milyon 741 bin 53 iken, çocuk nüfus 22 milyon 870 bin 683 oldu. Birleşmiş Milletler tanımına göre "0-17" yaş grubunu içeren çocuk nüfus, 1935 yılında toplam nüfusun yüzde 45'ini oluştururken, 2015 yılında toplam nüfusun yüzde 29'una geriledi.
EN ÇOK VE EN AZ ÇOCUK HANGİ ŞEHİRLERDE?
Çocuk nüfusun toplam il nüfusu içindeki oranı illere göre incelendiğinde, en yüksek çocuk nüfus oranına sahip olan il yüzde 47,4 ile Şanlıurfa oldu. Bu ili yüzde 47,1 ile Şırnak ve yüzde 45 ile Ağrı izledi.
Çocuk nüfus oranının en düşük olduğu iller ise yüzde 17,5 ile Tunceli, yüzde 19 ile Edirne ve yüzde 19,5 ile Kırklareli olarak belirlendi.
Canlı doğan bebek sayısı 2014 yılında 1 milyon 345 bin 286 iken, bu rakam geçen yıl 1 milyon 325 bin 783 oldu. Canlı doğan bebeklerin yüzde 51’ini erkek, yüzde 49’unu kızlar oluşturdu.
KIZLARA EN ÇOK ZEYNEP, ERKEKLERE İSE YUSUF ADI VERİLDİ
Yeni doğan bebeklere konulan en popüler erkek isimleri 2015 yılında Yusuf, Eymen ve Mustafa, en popüler kız isimleri ise Zeynep, Elif ve Hiranur oldu. Son 17 yılda doğan çocuklara verilen en popüler erkek isimlerinin Yusuf, Mehmet ve Mustafa, en popüler kız isimlerinin ise Zeynep, Elif ve Merve olduğu görüldü.
Türkiye sağlık araştırması 2014 yılı sonuçlarına göre, son 6 ay içinde 0-6 yaş grubundaki çocukların geçirdiği başlıca hastalık ve sağlık sorunları, yüzde 41,9 ile üst solunum yolu enfeksiyonu, yüzde 33,2 ile ishal ve yüzde 10,8 ile kansızlık oldu.
Merkezi Nüfus İdaresi Sistemi (MERNİS) veri tabanından üretilen evlenme istatistiklerine göre 16-17 yaş grubunda olan kız çocuklarındaki resmi evlenmelerin toplam resmi evlenmeler içindeki oranı 2014'te yüzde 5,8 iken, bu oran geçen yıl yüzde 5,2'ye geriledi. Kız çocuk evlenmeleri en fazla yüzde 15,3 ile Kilis oldu. Bu ili yüzde 15,2 ile Kars ve yüzde 15,1 ile Ağrı izledi. Resmi evlenmeler, en az sırasıyla yüzde 1 ile Tunceli, yüzde 1,5 ile Rize ve yüzde 1,6 ile Trabzon'da gerçekleşti.
KIZ ÇOCUKLARININ OKULLAŞMA ORANI EN YÜKSEK RİZE'DE
Öğretim yılı ve eğitim seviyesine göre net okullaşma oranı, ortaöğretimde bir önceki yıla göre artış gösterdi. Ortaöğretim seviyesinde net okullaşma oranı 2014-2015 öğretim yılında yüzde 79,4 iken 2015-2016 öğretim yılında yüzde 79,8 oldu. Net okullaşma oranı cinsiyet açısından karşılaştırıldığında cinsiyetler arasında önemli bir farklılığın olmadığı görüldü.
Ortaöğretim seviyesindeki kız çocuklarının net okullaşma oranı 2015-2016 öğretim yılında en yüksek yüzde 97,8 ile Rize oldu. Bu ili yüzde 96,6 ile Isparta ve yüzde 94,8 ile Amasya takip etti. Net okullaşma oranı en düşük il ise yüzde 44,7 ile Muş oldu. Bu ili yüzde 47,6 ile Ağrı ve yüzde 53 ile Bitlis izledi.
Hane halkı işgücü istatistiklerine göre ise 15-17 yaş grubundaki çocukların işgücü durumu bir önceki yıla göre değişmedi. Geçen yıl işgücüne katılım oranı yüzde 21, istihdam oranı yüzde 18,1 ve işsizlik oranı yüzde 13,9 olarak gerçekleşti.
Cinsiyete göre çocukların işgücüne katılımında ise farklılıklar gözlendi. Erkek çocuklarda işgücüne katılma oranı 2014'te yüzde 29,4 iken 2015 yılında yüzde 28,6’ya düştü. Kız çocuklarında ise bu oran 2014 yılında yüzde 12,1 iken, geçen yıl 0,9 puanlık bir artışla yüzde 13’e yükseldi.
ERKEK ÇOCUKLAR SPORA DAHA ÇOK VAKİT AYIRDI
Zaman kullanım araştırması 2014-2015 sonuçlarına göre de 10-17 yaş grubundaki çocuklar, bir gün içindeki toplam zamanının üçte ikisini temel faaliyetlere (9 saat 39 dakikasını uyku, 3 saat 34 dakikasını eğitim, 2 saat 36 dakikasını yemek gibi), kalan zamanının 2 saat 35 dakikasını televizyon izleme, radyo müzik dinleme, 1 saat 25 dakikasını sosyal yaşam ve eğlence, 1 saat 5 dakikasını hane halkı ve aile bakımı faaliyetlerine ayırdı. Diğer faaliyetler için (ulaşım, hobiler gibi) 1 saatten az zaman kullandı.
Erkek çocukları, hobiler ve oyunlara zamanının 1 saat 5 dakikasını ayırırken, kız çocukları 39 dakikasını ayırdı. Hane halkı ve aile bakımı faaliyetine erkek çocuklar 35 dakika, kız çocukları ise 1 saat 37 dakika zaman harcadı.
Cinsiyetler arasında önemli farklılık gözlenen spor ve doğa sporları faaliyetine kız çocuklar 9 dakika ayırırken, erkek çocuklarda bu süre 38 dakika oldu.
VEFAT NEDENİ EN ÇOK DIŞSAL YARALANMA VE ZEHİRLENME
Ölüm nedenleri istatistiklerine göre, "dışsal yaralanma nedenleri ve zehirlenmeler" sonucunda 1-17 yaş grubunda hayatını kaybeden çocukların sayısı 2014 yılında 2 bin 367 iken, geçen yıl bu sayı bin 909 kişiye düştü. Aynı yaş grubunda 2014'te "Sinir sistemi ve duyu organları hastalıkları" nedeniyle hayatını kaybeden çocukların sayısı bin 14 iken, 2015 yılında bu sayı 979 oldu.
Trafik karayolu kaza istatistiklerine göre, 2014 yılında meydana gelen trafik kazalarında 391 çocuk yaşamını yitirdi, 51 bin 850 çocuk yaralandı. Kazalarda ölen çocukların yüzde 46,3'ünü 0-9, yüzde 24,8'ini 10-14, yüzde 28,9'unu 15-17 yaş grubundaki çocuklar oluşturdu.
Bu eğitim sistemi ile çağı yakalayamayız
Türkiye’nin inovasyon, Ar-Ge, matematik ve fende gerilediğini belirten Ali Koç, eğitim sistemini eleştirdi.
Rekabet Kurumu’nda verdiği “Global teknoloji içinde Türkiye’nin yeri” konulu konferans veren Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanvekili Ali Koç, dünyanın hızla teknoloji yatırımlarına yöneldiğini söyledi. Ali Koç, yenilikçilik (inovasyon) ve Ar-Ge’nin dünyada rekabeti bambaşka noktalara çektiğini, şirketlerin artık yarın ne tür bir rakiple karşılaşacağını bilemez hale geldiğini bildirdi.
Nokia’nın dünya cep telefonu pazarına hakim olduğu dönemde hiç ortada görünmeyen Apple’ın yeni geliştirdiği iPhone telefonuyla bir anda rekabeti alt üst ettiğini anlatan Koç, otel yerine insanların kullanmadıkları evlerini kiraya verdiği, taksi yerine en yakındaki müşteriye kendi arabasıyla ulaşan sistemlerin kurulduğunu vurguladı. Fabrikalarda hızla robotların kullanıldığı bir döneme girildiğini de belirten Koç, bu gelişmelerin Türkiye’yi de etkileyeceğine dikkat çekip şöyle konuştu:
RAKİP HIZLI, BİZ GERİLİYORUZ
“Türkiye inovasyon kapasitesinde 83’üncü sırada. Oysa 5 yıl önce 55’teydik. Geriye gittik. Ar-Ge harcamalarında 5 yıl önce ilk 62 arasındaydık, şimdi 79’a geriledik. Mevcut eğitim sistemiyle çağa ayak uyduramayacağımız görünüyor. 5 yıl önce eğitimde ilk 79’daydık, geçen sene 89’a şimdi 92’ye geriledik. Matematik ve fen eğitiminde 102’nci sıradayız. Oysa 5 yıl önce 74’üncüydük. Bugün ülkemizde tartışılan konulara bakarsak son derece tehlikeli bir durum olduğu açıktır. Ar-Ge harcamalarında ilk defa milli gelirin yüzde 1.01’ine geldik. Ama AB yüzde 2, OECD ülkeleri yüzde 2.4 harcıyor. Biz ilerliyoruz ama rakipler bizden daha hızlı ilerliyorsa geriliyoruz demektir. Veriler de onu gösteriyor. Ülkemizde büyük bir genç nüfus var. Bunun iyi kullanılması hatta tehlikeye dönüşmemesi için istihdam yaratmalıyız.”
DENETİMLERE LİMONLU ELEŞTİRİ
Ali Koç, Rekabet Kurumu’nun başta Koç Holding olmak üzere şirketlere yazdığı cezalarla ilgili üstü örtülü eleştirilerde bulundu. Yatırımların ve yenilikçi buluşların ancak şeffaf, adil, öngörülebilir, bağımsız ve tutarlı bir rekabet ortamıyla mümkün olduğuna işaret eden Koç, hukuk metinlerini yaratmak kadar onları uygulamanın da çok önemli olduğunu söyledi. Koç, rekabet uzmanlarının şirketlerde yaptığı incelemeleri ise limon örneğiyle verirken, “Madalyonun iki yüzü var. Şirketlerimizdeki denetçiler de fabrikayı denetlerken üretim bandının başındaki kişi, ‘limon satmamışsın beni eleştiriyorsun’ diyor. Bu denetimlerde çok şey öğreniyor denetici arkadaşlarımız” dedi.
Umarım Fenerbahçe Kulübü Rekabet Kurumu’na düşmez
2 saatlik konuşma için 500 lira alan Ali Koç, Rekabet Kurulu Başkanı Ömer Torlak’a dönüp “İlk defa konuşmak için para teklifi aldım. Kabul ettim çünkü Rekabet Kurumu’ndan para almak kaç kişiye nasip olur. Sayın başkan, verdiğiniz cezaları kaç konuşmayla çıkarabiliriz” diye sordu. Torlak da Fenerbahçe eski Yönetim Kurulu Üyesi olan Koç’a, “Kuruma 29 yeni uzman aldık. 23’ü Galatasaraylı, 3’ü Fenerbahçeliymiş” dedi. Koç, “Eyvah, umarım Fenerbahçe Rekabet Kurumu’na düşmez” esprisi yaptı. Sözcü
Rekabet Kurumu’nda verdiği “Global teknoloji içinde Türkiye’nin yeri” konulu konferans veren Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanvekili Ali Koç, dünyanın hızla teknoloji yatırımlarına yöneldiğini söyledi. Ali Koç, yenilikçilik (inovasyon) ve Ar-Ge’nin dünyada rekabeti bambaşka noktalara çektiğini, şirketlerin artık yarın ne tür bir rakiple karşılaşacağını bilemez hale geldiğini bildirdi.
Nokia’nın dünya cep telefonu pazarına hakim olduğu dönemde hiç ortada görünmeyen Apple’ın yeni geliştirdiği iPhone telefonuyla bir anda rekabeti alt üst ettiğini anlatan Koç, otel yerine insanların kullanmadıkları evlerini kiraya verdiği, taksi yerine en yakındaki müşteriye kendi arabasıyla ulaşan sistemlerin kurulduğunu vurguladı. Fabrikalarda hızla robotların kullanıldığı bir döneme girildiğini de belirten Koç, bu gelişmelerin Türkiye’yi de etkileyeceğine dikkat çekip şöyle konuştu:
RAKİP HIZLI, BİZ GERİLİYORUZ
“Türkiye inovasyon kapasitesinde 83’üncü sırada. Oysa 5 yıl önce 55’teydik. Geriye gittik. Ar-Ge harcamalarında 5 yıl önce ilk 62 arasındaydık, şimdi 79’a geriledik. Mevcut eğitim sistemiyle çağa ayak uyduramayacağımız görünüyor. 5 yıl önce eğitimde ilk 79’daydık, geçen sene 89’a şimdi 92’ye geriledik. Matematik ve fen eğitiminde 102’nci sıradayız. Oysa 5 yıl önce 74’üncüydük. Bugün ülkemizde tartışılan konulara bakarsak son derece tehlikeli bir durum olduğu açıktır. Ar-Ge harcamalarında ilk defa milli gelirin yüzde 1.01’ine geldik. Ama AB yüzde 2, OECD ülkeleri yüzde 2.4 harcıyor. Biz ilerliyoruz ama rakipler bizden daha hızlı ilerliyorsa geriliyoruz demektir. Veriler de onu gösteriyor. Ülkemizde büyük bir genç nüfus var. Bunun iyi kullanılması hatta tehlikeye dönüşmemesi için istihdam yaratmalıyız.”
DENETİMLERE LİMONLU ELEŞTİRİ
Ali Koç, Rekabet Kurumu’nun başta Koç Holding olmak üzere şirketlere yazdığı cezalarla ilgili üstü örtülü eleştirilerde bulundu. Yatırımların ve yenilikçi buluşların ancak şeffaf, adil, öngörülebilir, bağımsız ve tutarlı bir rekabet ortamıyla mümkün olduğuna işaret eden Koç, hukuk metinlerini yaratmak kadar onları uygulamanın da çok önemli olduğunu söyledi. Koç, rekabet uzmanlarının şirketlerde yaptığı incelemeleri ise limon örneğiyle verirken, “Madalyonun iki yüzü var. Şirketlerimizdeki denetçiler de fabrikayı denetlerken üretim bandının başındaki kişi, ‘limon satmamışsın beni eleştiriyorsun’ diyor. Bu denetimlerde çok şey öğreniyor denetici arkadaşlarımız” dedi.
Umarım Fenerbahçe Kulübü Rekabet Kurumu’na düşmez
2 saatlik konuşma için 500 lira alan Ali Koç, Rekabet Kurulu Başkanı Ömer Torlak’a dönüp “İlk defa konuşmak için para teklifi aldım. Kabul ettim çünkü Rekabet Kurumu’ndan para almak kaç kişiye nasip olur. Sayın başkan, verdiğiniz cezaları kaç konuşmayla çıkarabiliriz” diye sordu. Torlak da Fenerbahçe eski Yönetim Kurulu Üyesi olan Koç’a, “Kuruma 29 yeni uzman aldık. 23’ü Galatasaraylı, 3’ü Fenerbahçeliymiş” dedi. Koç, “Eyvah, umarım Fenerbahçe Rekabet Kurumu’na düşmez” esprisi yaptı. Sözcü
Lisede şok! Öğretmenden bikinili montaj
Bolu Güzel Sanatlar Lisesi’nde kimya öğretmeni H.K., kız öğrencilerin fotoğraflarının ’kafa’ bölümlerini, photoshopta bikinili kadın fotoğraflarının vücut bölümleriyle birleştirip bunları öğrencilere gönderdiği ve sosyal medyada yaydığı iddiasıyla başlatılan soruşturma kapsamında açığa alındı.
Kimya öğretmeni H.K., iddiaya göre derslerine girdiği kız öğrencilerin cep telefonuyla fotoğraflarını çekip, bunları photoshop programı ile bikinili ve erotik kadın fotoğraflarına montajladı. Öğretmen H.K., daha sonra montajlı fotoğrafları, fotoğraflarını çektiği öğrencilere gönderdi, bazılarını da sosyal medyada paylaştı.
Öğretmenin bu şekilde 5-6 kız öğrencinin fotoğrafına montaj yaptığı ileri sürüldü.
Öğrencilerin, aileleriyle polise giderek şikayette bulunması üzerine öğretmen H.K. gözaltına alındı. Öğrencilere espiri yapmak amacıyla fotoğraflarını montajladığını ileri süren H.K., savcılık tarafından serbest bırakıldı.
MİLLİ EĞİTİM İDARİ SORUŞTURMA BAŞLATTI
Durumun yargıya intikal etmesi üzerine olayla ilgili İl Milli Eğitim Müdürlüğü de idari soruşturma başlattı. H.K., soruşturma kapsamında açığa alındı. Okul yönetimi, okulun internet sitesinde ismini idari kadrodan çıkardığı öğretmenle ilgili olayın yanlış anlaşılmadan kaynaklandığını söyledi.
Öte yandan, öğrencilerin daha sonra öğretmenle ilgili şikayetlerini geri aldığı, ancak soruşturmanın sürdüğü belirtildi. DHA
Cem Uzan'ın açtığı dava reddedildi
Cem Uzan’ın son açtığı 2.5 milyar Euro’luk tazminat talebi reddedildi. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Cem Uzan tarafından açılan tahkim davasının kazanıldığını duyurdu.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, Cem Uzan’ın İsveç’in başkenti Stockholm’de açtığı 2.5 milyar Euro’luk tazminat davasının sonucuna ilişkin, “Bakanlığımız Cem Uzan tarafından Tahkim’de açılan davayı kazandı” ifadesini kullandı.
HAKLILIĞIMIZI GÖSTERDİK
Karara ilişkin Twitter üzerinden açıklamada bulunan Berat Albayrak, kararın, Türkiye’nin tezlerinin ve Bakanlığın haklılığını bir kez daha gösterdiğine dikkati çekti. Bakan Albayrak, açıklamasında, “Bakanlığımız Cem Uzan tarafından Tahkim’de açılan davayı kazandı. Hakem Heyeti, Cem Uzan’ın 2,5 milyar Euro tazminat talebini reddetti. Kararda emeği geçen tüm arkadaşlarımızı kutluyorum Ülkemizin çıkarlarını her platformda savunmaya devam edeceğiz” dedi.
Dönemin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, 7 Nisan 2014 tarihinde yaptığı bir konuşmasında yeni bir Cem Uzan vakasıyla karşı karşıya olduklarını belirterek, elektrik şirketlerinin imtiyazının sona erdirilmesiyle alakalı Stockholm mahkemelerinde 2.5 milyar Euro’luk yeni bir dava açıldığını bildirmişti. Uzan, ÇEAŞ Kepez hisseleri için tahkime dava açmıştı. Hürriyet
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, Cem Uzan’ın İsveç’in başkenti Stockholm’de açtığı 2.5 milyar Euro’luk tazminat davasının sonucuna ilişkin, “Bakanlığımız Cem Uzan tarafından Tahkim’de açılan davayı kazandı” ifadesini kullandı.
HAKLILIĞIMIZI GÖSTERDİK
Karara ilişkin Twitter üzerinden açıklamada bulunan Berat Albayrak, kararın, Türkiye’nin tezlerinin ve Bakanlığın haklılığını bir kez daha gösterdiğine dikkati çekti. Bakan Albayrak, açıklamasında, “Bakanlığımız Cem Uzan tarafından Tahkim’de açılan davayı kazandı. Hakem Heyeti, Cem Uzan’ın 2,5 milyar Euro tazminat talebini reddetti. Kararda emeği geçen tüm arkadaşlarımızı kutluyorum Ülkemizin çıkarlarını her platformda savunmaya devam edeceğiz” dedi.
Dönemin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, 7 Nisan 2014 tarihinde yaptığı bir konuşmasında yeni bir Cem Uzan vakasıyla karşı karşıya olduklarını belirterek, elektrik şirketlerinin imtiyazının sona erdirilmesiyle alakalı Stockholm mahkemelerinde 2.5 milyar Euro’luk yeni bir dava açıldığını bildirmişti. Uzan, ÇEAŞ Kepez hisseleri için tahkime dava açmıştı. Hürriyet
Halit Dumankaya'nın da aralarında bulunduğu 7 kişi tutuklandı
'Paralel yapıya finans sağlama' iddialarıyla yürütülen soruşturma kapsamında tutuklama istemiyle mahkemeye sevk edilen aralarında Dumankaya şirketinin murahhas üyesi Halit Dumankaya'nın da bulunduğu 7 kişi tutuklandı. 37 şüpheli ise adli kontrol şartıyla serbest kaldı.
HALİT DUMANKAYA 2 AYRI SUÇLAMAYLA TUTUKLANDI
Nöbetçi Anadolu 10. Sulh Ceza Hakimliği'ne tutuklama talebiyle sevk edilen şüphelilerin sorgusu yaklaşık 9 saat sürdü. Hakimlik sorgusunun ardından aralarında Dumankaya şirketin murahhas üyesi Halit Dumankaya'nın bulunduğu 7 kişinin tutuklanmasına karar verdi.
Mahkeme, Halit Dumankaya, Ayhan Büyükkaya, Göksel Işık ve Adem Savaş'ın "suçtan kaynaklı mal varlığını aklama" ve "Terör örgütüne finansman sağlama" gerekçesiyle tutuklanmaları yönünde karar verdi.
3 ŞÜPHELİ BAŞKA SUÇLARDAN TUTUKLANDI
Diğer şüpheliler Mehmet Kızılkaya, Şerif Karaman ve Nihat Kayalıdağ'ın da "silahlı terör örgütüne üye olmak" ve "terör örgütü propagandası yapmak" suçunu işlediğini gösterir banka hesap hareketleri bulunması, adı geçen terör örgütünün yönetici kadrosunda bulunan özellikle Maltepe imamı olarak adlandırılan M.K. ile telefon görüşmelerinin bulunması gibi somut kuvvetli suç şüphesi bulunduğu gerekçesiyle tutuklanmalarına karar verildi.
37 ŞÜPHELİ SERBEST BIRAKILDI
Tutuklama talebiyle mahkemeye sevk edilen şüphelilerin 37'si ise suçun vasıf ve mahiyeti ile mevcut delil durumu gerekçe gösterilerek, adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Serbest bırakılan 37 şüpheli için yurt dışına çıkış yasağı konularak, karakola imza atma yükümlülüğü getirildi.
TOPLAMDA 11 KİŞİ TUTUKLANDI
Soruşturma kapsamında, emniyette ifadeleri tamamlanan 46 kişi sabah saatlerinde adliyeye getirilmiş, Anadolu Örgütlü, Kaçakçılık ve Mali Suçlar Soruşturma Bürosu'nca ifadeleri alınan 46 kişiden 44'ü tutuklamaya sevk edilirken 2'si serbest kalmıştı. Dün adliyeye sevk edilen 44 kişiden 4'ü "Terör örgütüne finansman sağlamak" ve "Suçtan kaynaklı malvarlığı değerlerini aklamak" suçlarından tutuklanırken, 22'si adli kontrol hükümleri uygulanarak, 18'i ise savcılık sorgularının ardından serbest bırakılmıştı. Böylece soruşturma kapsamında toplamda 11 kişi tutuklanmış oldu.
Dumankaya şirketinin murahhas üyesi Halit Dumankaya’nın ifadesinin detayları ortaya çıktı.
"ÜLKEYİ ÇOK SEVEN BİR AİLEYİZ"
76 yaşındaki Halit Dumankaya’nın 10 yaşından beri çalıştığını belirterek, "Benim şirketime herhangi biri gelirse gelsin, şirketimizde boş çevirmeyiz. Yoğun bir çalışma içerisinde hayatım geçtiği için 3-4 senedir işe günde ya bir saat geliyorum ya da gelmiyorum. Ülkeyi çok seven bir aileyiz. Ülkemize en ufak bir zarar verecek hiçbir kuruma, kişiye, ne yardımda bulunuruz, ne de koruruz. Böyle düzgün bir aile yapımız vardır" dediği öğrenildi.
"MİLLETVEKİLİ OLARAK DEĞİL, HAMAL OLARAK ÇALIŞTIM"
Bir dönem milletvekilliği yaptığını ifade eden Dumankaya, "Vatan, milletin üzerinde hiçbir şey yoktur. Bu yaşta sayın hakim beyin söylediği şeylerle suçlanmak da gerçekten bizi çok büyük rahatsız etmiştir. Bu vatana milletvekilliği yapmış, Türkiye’de meclis tutanakları incelenirse gece gündüz demeden milletvekili olarak değil, hamal olarak çalıştım. Bu milletin refahı için" şeklinde ifade verdiği belirtildi.
"BENİM VE ÇOCUKLARIMIN HİÇBİR SUÇU YOKTUR"
Maliye müfettişlerince şirketin denetlendiğini söylediği öğrenilen Dumankaya’nın "Çocuklarımızın yönettiği şirketimiz Türkiye’nin 500 firmasının ortalarındadır ve inşaat şirketleri içerisinde ilk 3 sıradadır. Ticaret odasının yaptırdığı kariyer değerlendirmesinde de Türkiye’de en güvenilir şirketlerin başındadır. 4 senedir her gün maliye müfettişi şirketimizde oturup denetimlerini yapmaktadır. Bu durum beni çok üzüyor ve kahrediyor. Benim ve çocuklarımın hiçbir suçu yoktur" diye konuştuğu kaydedildi.
"SUÇSUZUM, BERAATIMI İSTİYORUM"
Burs verdiği insanları tanımadığını ifade eden Dumankaya’nın, "Sadece ben kendi maaşımdan Türkiye’de bir çok insana burs veririm. Bize yazdıkları mektupları değerlendirerek, ’Bu fakirdir buna burs verelim’ diye. Burs verdiğim insanların yüzde 90’ını tanımamaktayım. Ama o kişi hangi örgüttendir, hangi cemaatendir ve hangi kişidendir, ailesi terörist midir, bunun incelemesini bizim yapma imkanımız yoktur. Suçsuzum, beraatımı istiyorum. Aleyhime olan hususları kabul etmiyorum" şeklinde savunmasını tamamladığı öğrenildi. DHA
HALİT DUMANKAYA 2 AYRI SUÇLAMAYLA TUTUKLANDI
Nöbetçi Anadolu 10. Sulh Ceza Hakimliği'ne tutuklama talebiyle sevk edilen şüphelilerin sorgusu yaklaşık 9 saat sürdü. Hakimlik sorgusunun ardından aralarında Dumankaya şirketin murahhas üyesi Halit Dumankaya'nın bulunduğu 7 kişinin tutuklanmasına karar verdi.
Mahkeme, Halit Dumankaya, Ayhan Büyükkaya, Göksel Işık ve Adem Savaş'ın "suçtan kaynaklı mal varlığını aklama" ve "Terör örgütüne finansman sağlama" gerekçesiyle tutuklanmaları yönünde karar verdi.
3 ŞÜPHELİ BAŞKA SUÇLARDAN TUTUKLANDI
Diğer şüpheliler Mehmet Kızılkaya, Şerif Karaman ve Nihat Kayalıdağ'ın da "silahlı terör örgütüne üye olmak" ve "terör örgütü propagandası yapmak" suçunu işlediğini gösterir banka hesap hareketleri bulunması, adı geçen terör örgütünün yönetici kadrosunda bulunan özellikle Maltepe imamı olarak adlandırılan M.K. ile telefon görüşmelerinin bulunması gibi somut kuvvetli suç şüphesi bulunduğu gerekçesiyle tutuklanmalarına karar verildi.
37 ŞÜPHELİ SERBEST BIRAKILDI
Tutuklama talebiyle mahkemeye sevk edilen şüphelilerin 37'si ise suçun vasıf ve mahiyeti ile mevcut delil durumu gerekçe gösterilerek, adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Serbest bırakılan 37 şüpheli için yurt dışına çıkış yasağı konularak, karakola imza atma yükümlülüğü getirildi.
TOPLAMDA 11 KİŞİ TUTUKLANDI
Soruşturma kapsamında, emniyette ifadeleri tamamlanan 46 kişi sabah saatlerinde adliyeye getirilmiş, Anadolu Örgütlü, Kaçakçılık ve Mali Suçlar Soruşturma Bürosu'nca ifadeleri alınan 46 kişiden 44'ü tutuklamaya sevk edilirken 2'si serbest kalmıştı. Dün adliyeye sevk edilen 44 kişiden 4'ü "Terör örgütüne finansman sağlamak" ve "Suçtan kaynaklı malvarlığı değerlerini aklamak" suçlarından tutuklanırken, 22'si adli kontrol hükümleri uygulanarak, 18'i ise savcılık sorgularının ardından serbest bırakılmıştı. Böylece soruşturma kapsamında toplamda 11 kişi tutuklanmış oldu.
Dumankaya şirketinin murahhas üyesi Halit Dumankaya’nın ifadesinin detayları ortaya çıktı.
"ÜLKEYİ ÇOK SEVEN BİR AİLEYİZ"
76 yaşındaki Halit Dumankaya’nın 10 yaşından beri çalıştığını belirterek, "Benim şirketime herhangi biri gelirse gelsin, şirketimizde boş çevirmeyiz. Yoğun bir çalışma içerisinde hayatım geçtiği için 3-4 senedir işe günde ya bir saat geliyorum ya da gelmiyorum. Ülkeyi çok seven bir aileyiz. Ülkemize en ufak bir zarar verecek hiçbir kuruma, kişiye, ne yardımda bulunuruz, ne de koruruz. Böyle düzgün bir aile yapımız vardır" dediği öğrenildi.
"MİLLETVEKİLİ OLARAK DEĞİL, HAMAL OLARAK ÇALIŞTIM"
Bir dönem milletvekilliği yaptığını ifade eden Dumankaya, "Vatan, milletin üzerinde hiçbir şey yoktur. Bu yaşta sayın hakim beyin söylediği şeylerle suçlanmak da gerçekten bizi çok büyük rahatsız etmiştir. Bu vatana milletvekilliği yapmış, Türkiye’de meclis tutanakları incelenirse gece gündüz demeden milletvekili olarak değil, hamal olarak çalıştım. Bu milletin refahı için" şeklinde ifade verdiği belirtildi.
"BENİM VE ÇOCUKLARIMIN HİÇBİR SUÇU YOKTUR"
Maliye müfettişlerince şirketin denetlendiğini söylediği öğrenilen Dumankaya’nın "Çocuklarımızın yönettiği şirketimiz Türkiye’nin 500 firmasının ortalarındadır ve inşaat şirketleri içerisinde ilk 3 sıradadır. Ticaret odasının yaptırdığı kariyer değerlendirmesinde de Türkiye’de en güvenilir şirketlerin başındadır. 4 senedir her gün maliye müfettişi şirketimizde oturup denetimlerini yapmaktadır. Bu durum beni çok üzüyor ve kahrediyor. Benim ve çocuklarımın hiçbir suçu yoktur" diye konuştuğu kaydedildi.
"SUÇSUZUM, BERAATIMI İSTİYORUM"
Burs verdiği insanları tanımadığını ifade eden Dumankaya’nın, "Sadece ben kendi maaşımdan Türkiye’de bir çok insana burs veririm. Bize yazdıkları mektupları değerlendirerek, ’Bu fakirdir buna burs verelim’ diye. Burs verdiğim insanların yüzde 90’ını tanımamaktayım. Ama o kişi hangi örgüttendir, hangi cemaatendir ve hangi kişidendir, ailesi terörist midir, bunun incelemesini bizim yapma imkanımız yoktur. Suçsuzum, beraatımı istiyorum. Aleyhime olan hususları kabul etmiyorum" şeklinde savunmasını tamamladığı öğrenildi. DHA
İşçi olarak çalıştığı fabrika kendisinin çıktı
11 yıl önce “İşe Giriş Belgesi” adı altında vekaletname imzalatılan çoban Mehmet Özcan’ın hayatı karardı. Kendi ismine fabrika açılan Özcan, 20 milyon liralık kredi ve vergi borcu ile karşı karşıya kaldı.
Sabah Gazetesi'nden Ali Altundaş'ın haberine göre, Kayseri'nin Akkışla ilçesi Gömürgen köyünde yaşayan Mehmet Özcan (37), 11 yıl önce fabrikada işe girmek istedi. Köylüsü olan Mevlüt Çetinkaya, Kocaeli'nde işyeri açacağını söyleyerek, "Gel burada çalış" dedi. İddiaya göre Özcan'a işe giriş belgesi diye vekâletname imzalatıldı. Bu vekaletname ile Mevlüt Çetinkaya (40), Özcan'ın haberi olmadan onun adına kimyevi maddeler fabrikası kurdu. Mehmet Özcan, 3 yıl boyunca hiçbir şeyden habersiz bu fabrikada işçi olarak çalıştı. Fabrikaya petrol kanununa muhalefet suçu nedeniyle polisin baskın yapması üzerine gözaltına alınan Mehmet Özcan, aslında patron olduğunu anladı.
CEZAEVİNDE YATTI
Yaklaşık bir ay cezaevinde kalan Mehmet Özcan, "Karakola gittiğimizde fabrikanın sahibi olduğumu öğrendim. Bu olay nedeniyle 33 gün cezaevinde yattım" dedi. Cezaevinden çıktıktan sonra Mevlüt Çetinkaya'nın borçları ödememekle tehdit etmesi üzerine fabrikada 4 yıl daha çalıştığını belirten Özcan, "2012'de artık daha fazla dayanamayarak ayrıldım. Mevlüt bana bütün borçları üstlendiğine dair evrak vereceğini söyledi. Ancak vermedi" dedi.
MAAŞINA HACİZ KONULDU
Hakkında petrol kanununa muhalefet suçundan dava açılan ve 5 bin lira adli para cezasına çarptırılan Mehmet Özcan, Kayseri'ye dönerek bir fabrikada işe girdi. Adına kurulan fabrikanın vergi ve kredi borçları nedeniyle bin 300 lira olan maaşının 625 lirasına haciz konulduğunu söyleyen evli ve 2 çocuk babası Özcan, "Ailemi geçindiremiyorum. 20 milyon lirayı ödemeye ömrüm yetmez. Ne yapacağımı bilmiyorum" diye konuştu.
İşe alırken üniversite ayrımı yapılamayacak
Resmi Gazete’de yayımlanan 6701 sayılı kanuna göre işe alımda uzmanlık ve yetkinlik tercihi yapılabilirken, artık “Boğaziçi, İTÜ, ODTÜ mezunu başvurabilir” denemeyecek.
Habertürk Gazetesi'nin haberine göre, Türkiye İnsan Hakları Kurulu’nun yerini almak üzere Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurulu oluşturulmasını öngören 6701 sayılı kanun önceki gün Resmi Gazete’de yayımlandı. Kanunda, çalışma yaşamına ilişkin ayrımcılık hususlarında önemli düzenlemelere yer verildi.
Kanunun 6’ncı maddesine göre, işverenler işe eleman alırken, özellikler ve yetkinliğe göre bölüm ayrımı yapabilecek ancak üniversite ayrımı yapamayacak. Örneğin bir pozisyona mühendis alırken, işveren hangi mühendislik bölümlerinin tercih edildiği belirtilebilecek fakat “Sadece İTÜ, ODTÜ, Boğaziçi mezunları başvurabilir” diyemeyecek. Kanunun “İstihdam ve serbest meslek” başlıklı 6. maddesi, “işverenlerin, iş ya da staj başvurusunda bulunanlar arasında işe başvuru, seçim kriterleri, işe alım şartları ile çalışma ve çalışmanın sona ermesi süreçlerinde” ayrımcılık yapamayacaklarını öngörüyor.
İŞ BAŞVURUSU GEBELİK VE ÇOCUK NEDENİYLE REDDEDİLEMEYECEK
Bu yasak, “İş ilanı, işyeri, çalışma şartları, mesleki rehberlik, mesleki eğitim ve yeniden eğitimin tüm düzeylerine ve türlerine erişim, meslekte yükselme ve mesleki hiyerarşinin tüm düzeylerine erişim” konularını da kapsıyor. İş başvurusunda bulunan kadınlar “Sen gebesin, küçük bebeğin var, bakım gerektiren çocuğun bulunuyor” gibi gerekçelerle geri çevrilemeyecek. Ayrıca özel sektörde serbest mesleğe kabul, ruhsat, kayıt, disiplin gibi konularda ayrımcılık yapılamayacağı da 6’ncı maddede belirtiliyor. Söz konusu ayrımcılık düzenlemesi, kamu kurum ve kuruluşlarında istihdamı da kapsıyor.
FARKLI MUAMELE İSTİSNALARI VAR
Kanunda, işverenin işe alım süreciyle ilgili hangi durumlarda ayrımcılık iddiasının ileri sürülemeyeceği hususları da düzenlendi. Bunlar şöyle sıralandı:
-Zorunlu mesleki gerekliliklerin varlığı halinde amaca uygun ve orantılı olan farklı muamele.
-Sadece belli bir cinsiyetin istihdamını zorunlu kılan durumlar.
-Hizmetin zorunlulukları nedeniyle, amaçla orantılı olması şartıyla yaşa dayalı farklı muamele.
-Bir dine ait kurumda, din hizmeti veya o dine ilişkin eğitim ve öğretim vermek üzere sadece o dine mensup kişilerin istihdamı.
İTİRAZ SÜRECİ NASIL İŞLEYECEK?
KURUMA ŞİKÂYET HALİNDE BİLİRKİŞİ GÖREVLENDİRİLECEK
-İş başvurusunda, işe alımda, işte çalışırken ayrımcılığa maruz kaldığını iddia eden kişiler şikâyetçi olabilecek.
-Şikâyet için illerde valilikler, ilçelerde kaymakamlıklar aracılığıyla Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurulu’na başvuracaklar.
-Kurula başvurmadan önce kanuna aykırılığın giderilmesi için işverenden talepte bulunulacak.
-30 gün içerisinde yazılı cevap verilmezse kurula başvuru yapılabilecek.
-Kurul bilirkişi görevlendirerek ve tanık dinleyerek konuyu inceleyebilecek.
-Ayrımcılık yapıldığının tespiti halinde bin liradan 15 bin liraya kadar para cezası verilecek.
-Cezaların 1 ay içinde ödenmesi gerekecek.
CUMHURBAŞKANI VE MECLİS’E RAPOR EDECEK
İdari ve mali özerkliğe sahip, özel bütçeli, Başbakanlık ile ilişkili bir yapıda olacak Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurulu, insan haklarının korunmasına, geliştirilmesine, ayrımcılığın önlenmesine ve ihlallerin giderilmesine yönelik çalışmalar yapacak. İnsan hakları ve ayrımcılıkla mücadele konularında kitle iletişim araçlarını da kullanarak bilgilendirme ve eğitim yoluyla kamuoyunda duyarlılığı geliştirecek. Özgürlüğünden mahrum bırakılan ya da koruma altına alınan kişilerin bulundukları yerlere haberli veya habersiz düzenli ziyaretler gerçekleştirerek, bu ziyaretlere ilişkin raporları ilgili kurum ve kuruluşlara iletecek. Kurum, Cumhurbaşkanlığı’na, TBMM’ye ve Başbakanlık’a sunulmak üzere, yıllık raporlar hazırlayacak. Kamuoyunu bilgilendirecek düzenli yıllık raporlar dışında, gerek görüldüğünde görev alanına ilişkin özel raporlar yayımlayacak, kamu kurum ve kuruluşları, sivil toplum kuruluşları, meslek kuruluşları ve üniversitelerle işbirliği yapacak.
Habertürk Gazetesi'nin haberine göre, Türkiye İnsan Hakları Kurulu’nun yerini almak üzere Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurulu oluşturulmasını öngören 6701 sayılı kanun önceki gün Resmi Gazete’de yayımlandı. Kanunda, çalışma yaşamına ilişkin ayrımcılık hususlarında önemli düzenlemelere yer verildi.
Kanunun 6’ncı maddesine göre, işverenler işe eleman alırken, özellikler ve yetkinliğe göre bölüm ayrımı yapabilecek ancak üniversite ayrımı yapamayacak. Örneğin bir pozisyona mühendis alırken, işveren hangi mühendislik bölümlerinin tercih edildiği belirtilebilecek fakat “Sadece İTÜ, ODTÜ, Boğaziçi mezunları başvurabilir” diyemeyecek. Kanunun “İstihdam ve serbest meslek” başlıklı 6. maddesi, “işverenlerin, iş ya da staj başvurusunda bulunanlar arasında işe başvuru, seçim kriterleri, işe alım şartları ile çalışma ve çalışmanın sona ermesi süreçlerinde” ayrımcılık yapamayacaklarını öngörüyor.
İŞ BAŞVURUSU GEBELİK VE ÇOCUK NEDENİYLE REDDEDİLEMEYECEK
Bu yasak, “İş ilanı, işyeri, çalışma şartları, mesleki rehberlik, mesleki eğitim ve yeniden eğitimin tüm düzeylerine ve türlerine erişim, meslekte yükselme ve mesleki hiyerarşinin tüm düzeylerine erişim” konularını da kapsıyor. İş başvurusunda bulunan kadınlar “Sen gebesin, küçük bebeğin var, bakım gerektiren çocuğun bulunuyor” gibi gerekçelerle geri çevrilemeyecek. Ayrıca özel sektörde serbest mesleğe kabul, ruhsat, kayıt, disiplin gibi konularda ayrımcılık yapılamayacağı da 6’ncı maddede belirtiliyor. Söz konusu ayrımcılık düzenlemesi, kamu kurum ve kuruluşlarında istihdamı da kapsıyor.
FARKLI MUAMELE İSTİSNALARI VAR
Kanunda, işverenin işe alım süreciyle ilgili hangi durumlarda ayrımcılık iddiasının ileri sürülemeyeceği hususları da düzenlendi. Bunlar şöyle sıralandı:
-Zorunlu mesleki gerekliliklerin varlığı halinde amaca uygun ve orantılı olan farklı muamele.
-Sadece belli bir cinsiyetin istihdamını zorunlu kılan durumlar.
-Hizmetin zorunlulukları nedeniyle, amaçla orantılı olması şartıyla yaşa dayalı farklı muamele.
-Bir dine ait kurumda, din hizmeti veya o dine ilişkin eğitim ve öğretim vermek üzere sadece o dine mensup kişilerin istihdamı.
İTİRAZ SÜRECİ NASIL İŞLEYECEK?
KURUMA ŞİKÂYET HALİNDE BİLİRKİŞİ GÖREVLENDİRİLECEK
-İş başvurusunda, işe alımda, işte çalışırken ayrımcılığa maruz kaldığını iddia eden kişiler şikâyetçi olabilecek.
-Şikâyet için illerde valilikler, ilçelerde kaymakamlıklar aracılığıyla Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurulu’na başvuracaklar.
-Kurula başvurmadan önce kanuna aykırılığın giderilmesi için işverenden talepte bulunulacak.
-30 gün içerisinde yazılı cevap verilmezse kurula başvuru yapılabilecek.
-Kurul bilirkişi görevlendirerek ve tanık dinleyerek konuyu inceleyebilecek.
-Ayrımcılık yapıldığının tespiti halinde bin liradan 15 bin liraya kadar para cezası verilecek.
-Cezaların 1 ay içinde ödenmesi gerekecek.
CUMHURBAŞKANI VE MECLİS’E RAPOR EDECEK
İdari ve mali özerkliğe sahip, özel bütçeli, Başbakanlık ile ilişkili bir yapıda olacak Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurulu, insan haklarının korunmasına, geliştirilmesine, ayrımcılığın önlenmesine ve ihlallerin giderilmesine yönelik çalışmalar yapacak. İnsan hakları ve ayrımcılıkla mücadele konularında kitle iletişim araçlarını da kullanarak bilgilendirme ve eğitim yoluyla kamuoyunda duyarlılığı geliştirecek. Özgürlüğünden mahrum bırakılan ya da koruma altına alınan kişilerin bulundukları yerlere haberli veya habersiz düzenli ziyaretler gerçekleştirerek, bu ziyaretlere ilişkin raporları ilgili kurum ve kuruluşlara iletecek. Kurum, Cumhurbaşkanlığı’na, TBMM’ye ve Başbakanlık’a sunulmak üzere, yıllık raporlar hazırlayacak. Kamuoyunu bilgilendirecek düzenli yıllık raporlar dışında, gerek görüldüğünde görev alanına ilişkin özel raporlar yayımlayacak, kamu kurum ve kuruluşları, sivil toplum kuruluşları, meslek kuruluşları ve üniversitelerle işbirliği yapacak.
21 Nisan 2016 Perşembe
Kadıköylülerin yüzde 40'ı bu yüzden taşındı
Taşınma Hareketliliği raporuna göre, İstanbul'da bu yılın ilk çeyreğinde taşınma hareketliliği 2015'in son çeyreğine göre yüzde 30 artış gösterdi. Taşınma nedenleri arasında kentsel dönüşüm önemli bir ölçüt olurken, Kadıköy'den taşınanların yüzde 40'ı taşınma nedeni olarak kentsel dönüşümü gösterdi.
TSKB Gayrimenkul Değerleme AŞ'nin desteğiyle Reidin tarafından hazırlanan "İstanbul Taşınma Hareketliliği" 2016 ilk çeyrek raporu açıklandı. Raporun ölçümlenmesinde, İstanbul Evden Eve Nakliyeciler Derneğinin (İSTEEND) Ocak-Mart 2016 döneminde gerçekleştirdiği konut tipli ve İstanbul içi taşımacılık işlemlerinden elde edilen bilgilerden yararlanıldı.
Rapora göre, 2016 yılının ilk çeyreğinde taşınma hareketliliği 2015'in son çeyreğine göre yüzde 30 artış gösterdi. İlk kez açıklanan İstanbul Taşınma Hareketliliği raporunda, İstanbul'da 39 ilçe arasında en fazla göç veren ilçe yüzde 15 ile Kadıköy oldu. Kadıköy'ü yüzde 11'le Maltepe, yüzde 8'le Ataşehir, yüzde 5'le Ümraniye ve yüzde 4'le Kartal izledi. Kadıköy'den yapılan taşınma işlemlerinin yüzde 43'ü yine Kadıköy'e gerçekleşti. Kadıköy'den Ataşehir'e taşınma oranı yüzde 15, Üsküdar'a taşınma oranı ise yüzde 8 olarak gözlemlendi.
39 ilçe arasından en fazla göç alan ilçe yüzde 11 ile Maltepe olurken, Maltepe'nin en fazla göç aldığı ilçe yüzde 59'la yine Maltepe oldu. Maltepe'yi yüzde 7 ile Ataşehir ve Kadıköy izledi. Taşınma nedenleri arasında kentsel dönüşüm önemli bir ölçüt olurken, Kadıköy'den taşınanların yüzde 40'ı taşınma nedeni olarak kentsel dönüşümü gösterdi.
KENTSEL DÖNÜŞÜMÜN ETKİSİ
Açıklamada görüşlerine yer verilen TSKB Gayrimenkul Değerleme AŞ Genel Müdürü Makbule Yönel Maya, son 14 yıllık süreçte İstanbul'da konut sektörünün ciddi bir dönüşüm geçirdiğini belirterek, gelinen noktada coğrafi koşullar, fiziki mekan ve konum özeliklerinin dışında artık işin bir de sosyal ve ekonomik döngüsünün ele alınması gerektiğini ifade etti. Bu gerekliliğe olan inançla İstanbul Taşınma Hareketliliği endeksinin oluşturulmasına destek verdiklerini dile getiren Maya, şunları kaydetti:
"Verdiğimiz destekten memnuniyet duyuyoruz. Bu endeksin yayınlanmasındaki öncelikli amacımız, hem konut geliştiricileri için hedef kitle analizlerine sayısal verilerle yardımcı olmak hem de bireysel kullanıcıların yer seçim eğilimlerini ve grafiklerini oluşturmaktı. Kentsel dönüşüm çalışmalarının yoğun olduğu yerlerde taşınma hareketliliğin en fazla olduğu bölge olarak İstanbul Anadolu Yakası ve özelikle Kadıköy ilçesi öne çıkıyor. Kadıköy'den 2016 ilk çeyrekte taşınma oranı yüzde 15 iken, aynı ilçe içinde yapılan taşınma işlemlerinin yüzde 43 olduğunu görüyoruz. Bu durum da gerek yeni biten inşaatlarda, gerek kentsel dönüşüm nedeniyle binanın yıkılacak olması nedeniyle yapılan taşınma işlemlerinde ilk tercihin yine aynı bölgede olma eğilimini gösteriyor. Kadıköy dışında Maltepe bölgesindeki taşınma hareketliliğinde de yine kentsel dönüşümün önemli bir etken olduğu ortaya çıkıyor."
Maya, bölgeye yapılan ofis yatırımlarının ve hayata geçen ofis taşınma projelerinin de doğrudan konut yatırımları için Maltepe ilçesini hareketlendirdiğini bildirdi.
TSKB Gayrimenkul Değerleme AŞ'nin desteğiyle Reidin tarafından hazırlanan "İstanbul Taşınma Hareketliliği" 2016 ilk çeyrek raporu açıklandı. Raporun ölçümlenmesinde, İstanbul Evden Eve Nakliyeciler Derneğinin (İSTEEND) Ocak-Mart 2016 döneminde gerçekleştirdiği konut tipli ve İstanbul içi taşımacılık işlemlerinden elde edilen bilgilerden yararlanıldı.
Rapora göre, 2016 yılının ilk çeyreğinde taşınma hareketliliği 2015'in son çeyreğine göre yüzde 30 artış gösterdi. İlk kez açıklanan İstanbul Taşınma Hareketliliği raporunda, İstanbul'da 39 ilçe arasında en fazla göç veren ilçe yüzde 15 ile Kadıköy oldu. Kadıköy'ü yüzde 11'le Maltepe, yüzde 8'le Ataşehir, yüzde 5'le Ümraniye ve yüzde 4'le Kartal izledi. Kadıköy'den yapılan taşınma işlemlerinin yüzde 43'ü yine Kadıköy'e gerçekleşti. Kadıköy'den Ataşehir'e taşınma oranı yüzde 15, Üsküdar'a taşınma oranı ise yüzde 8 olarak gözlemlendi.
39 ilçe arasından en fazla göç alan ilçe yüzde 11 ile Maltepe olurken, Maltepe'nin en fazla göç aldığı ilçe yüzde 59'la yine Maltepe oldu. Maltepe'yi yüzde 7 ile Ataşehir ve Kadıköy izledi. Taşınma nedenleri arasında kentsel dönüşüm önemli bir ölçüt olurken, Kadıköy'den taşınanların yüzde 40'ı taşınma nedeni olarak kentsel dönüşümü gösterdi.
KENTSEL DÖNÜŞÜMÜN ETKİSİ
Açıklamada görüşlerine yer verilen TSKB Gayrimenkul Değerleme AŞ Genel Müdürü Makbule Yönel Maya, son 14 yıllık süreçte İstanbul'da konut sektörünün ciddi bir dönüşüm geçirdiğini belirterek, gelinen noktada coğrafi koşullar, fiziki mekan ve konum özeliklerinin dışında artık işin bir de sosyal ve ekonomik döngüsünün ele alınması gerektiğini ifade etti. Bu gerekliliğe olan inançla İstanbul Taşınma Hareketliliği endeksinin oluşturulmasına destek verdiklerini dile getiren Maya, şunları kaydetti:
"Verdiğimiz destekten memnuniyet duyuyoruz. Bu endeksin yayınlanmasındaki öncelikli amacımız, hem konut geliştiricileri için hedef kitle analizlerine sayısal verilerle yardımcı olmak hem de bireysel kullanıcıların yer seçim eğilimlerini ve grafiklerini oluşturmaktı. Kentsel dönüşüm çalışmalarının yoğun olduğu yerlerde taşınma hareketliliğin en fazla olduğu bölge olarak İstanbul Anadolu Yakası ve özelikle Kadıköy ilçesi öne çıkıyor. Kadıköy'den 2016 ilk çeyrekte taşınma oranı yüzde 15 iken, aynı ilçe içinde yapılan taşınma işlemlerinin yüzde 43 olduğunu görüyoruz. Bu durum da gerek yeni biten inşaatlarda, gerek kentsel dönüşüm nedeniyle binanın yıkılacak olması nedeniyle yapılan taşınma işlemlerinde ilk tercihin yine aynı bölgede olma eğilimini gösteriyor. Kadıköy dışında Maltepe bölgesindeki taşınma hareketliliğinde de yine kentsel dönüşümün önemli bir etken olduğu ortaya çıkıyor."
Maya, bölgeye yapılan ofis yatırımlarının ve hayata geçen ofis taşınma projelerinin de doğrudan konut yatırımları için Maltepe ilçesini hareketlendirdiğini bildirdi.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)