İstanbul 10. Sulh Ceza Hakimliği, İstanbul vezneciler'deki çevik kuvvet otobüsüne yönelik bombalı saldırı ile ilgili yayın yasağı kararı aldı.
7 Haziran 2016 Salı
İstanbul’da patlama: 7 polis, 5 vatandaş hayatını kaybetti
Vezneciler'de polis otobüsüne yönelik bombalı saldırı gerçekleştirildi. Saldırıda ilk belirlemelere göre yedi polis şehit oldu 5 vatandaş da yaşamını yitirdi. Can kaybının artmasından endişe ediliyor.
İstanbul’da Beyazıt Karakolu ile Vezneciler otobüs durağı arasında polise yönelik bombalı saldırı düzenlendi. Çevik kuvvet otobüsünün geçişi sırasında düzenlenen bombalı saldırıda ilk belirlemelere göre; yedi polis şehit oldu, dört kişi de hayatını kaybetti. Patlamada ayrıca 3’ü ağır 36 kişi de yaralandı.
VALİ ŞAHİN ACI TABLOYU AÇIKLADI
İstanbul Valisi Vasip Şahin canlı yayında patlamaya ilişkin bir açıklama yaptı. Şahin, “bugün saat 8:40 sıralarında Vezneciler semtimizde yoldan geçen çevik kuvvet polisimizi taşıyan araçlara bombalı saldırı yapılmıştır. bunun neticesinde 7’si polis 4’ü vatandaşımız hayatını kaybetti, 3’ü ağır 36 kişi yaralandı” dedi. Şahin olayla ilgili basın mensuplarının uzaktan kumandalı mı intihar bombacısı mı sorusu üzerine ,”Bütün bunları daha sonra sizlere bildireceğiz. Tedbir gereği şüpheli bir şey olduğunda kontrollü patlatma yapıyoruz. Birazdan kontrollü bir patlama yapacağız. Bunun dışında bir şey yok” dedi.
Bölge esnafı patlama sonrası silah sesleri duyduklarını bildirdi. Saldırıda yaralanan polisler bölgedeki hastanelerde tedavi altına alındı.
İKİNCİ PATLAMA DOĞALGAZ
Patlamanın etkisiyle olay yerinde bir de doğalgaz patlaması olduğu öğrenildi. Öte yandan patlamanın şiddetiyle bölgedeki su borularının kırıldığı ve caddenin sular altında kaldığı gözlendi.
BÖLGE ÇEMBERE ALINDI
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden Vezneciler’e kadarki bölge polis tarafından çevrildi.
Patlamanın etkisiyle geniş bir alanda büyük tahribat yaşandığı ve binaların camlarının kırıldığı gözlendi. Polis bir taraftan da hasar meydana gelen iş yerlerini tahliye etmeye başladı.
KONTROLLÜ PATLATMA ALARMI
Polis otobüsüne yapılan bombalı saldırının meydana geldiği alan cami hoparlöründen yapılan anonsla boşaltıldı. Anonsta, “Kontrollü olarak patlatma yapılacaktır. Bu sebepten dolayı görevlilerimiz dikkatli olsunlar, sivillerimiz de lütfen emniyet görevlilerimizin ikazlarına uyarak çalışmalarına yardımcı olsunlar” denildi. Bölge boşaltılırken, bomba imha ekiplerinin, olay yerindeki şüpheli beyaz renkli minibüste tuzaklama ihtimaline karşı inceleme yaptığı bildirdi. DHA
İstanbul’da Beyazıt Karakolu ile Vezneciler otobüs durağı arasında polise yönelik bombalı saldırı düzenlendi. Çevik kuvvet otobüsünün geçişi sırasında düzenlenen bombalı saldırıda ilk belirlemelere göre; yedi polis şehit oldu, dört kişi de hayatını kaybetti. Patlamada ayrıca 3’ü ağır 36 kişi de yaralandı.
VALİ ŞAHİN ACI TABLOYU AÇIKLADI
İstanbul Valisi Vasip Şahin canlı yayında patlamaya ilişkin bir açıklama yaptı. Şahin, “bugün saat 8:40 sıralarında Vezneciler semtimizde yoldan geçen çevik kuvvet polisimizi taşıyan araçlara bombalı saldırı yapılmıştır. bunun neticesinde 7’si polis 4’ü vatandaşımız hayatını kaybetti, 3’ü ağır 36 kişi yaralandı” dedi. Şahin olayla ilgili basın mensuplarının uzaktan kumandalı mı intihar bombacısı mı sorusu üzerine ,”Bütün bunları daha sonra sizlere bildireceğiz. Tedbir gereği şüpheli bir şey olduğunda kontrollü patlatma yapıyoruz. Birazdan kontrollü bir patlama yapacağız. Bunun dışında bir şey yok” dedi.
Bölge esnafı patlama sonrası silah sesleri duyduklarını bildirdi. Saldırıda yaralanan polisler bölgedeki hastanelerde tedavi altına alındı.
İKİNCİ PATLAMA DOĞALGAZ
Patlamanın etkisiyle olay yerinde bir de doğalgaz patlaması olduğu öğrenildi. Öte yandan patlamanın şiddetiyle bölgedeki su borularının kırıldığı ve caddenin sular altında kaldığı gözlendi.
BÖLGE ÇEMBERE ALINDI
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden Vezneciler’e kadarki bölge polis tarafından çevrildi.
Patlamanın etkisiyle geniş bir alanda büyük tahribat yaşandığı ve binaların camlarının kırıldığı gözlendi. Polis bir taraftan da hasar meydana gelen iş yerlerini tahliye etmeye başladı.
KONTROLLÜ PATLATMA ALARMI
Polis otobüsüne yapılan bombalı saldırının meydana geldiği alan cami hoparlöründen yapılan anonsla boşaltıldı. Anonsta, “Kontrollü olarak patlatma yapılacaktır. Bu sebepten dolayı görevlilerimiz dikkatli olsunlar, sivillerimiz de lütfen emniyet görevlilerimizin ikazlarına uyarak çalışmalarına yardımcı olsunlar” denildi. Bölge boşaltılırken, bomba imha ekiplerinin, olay yerindeki şüpheli beyaz renkli minibüste tuzaklama ihtimaline karşı inceleme yaptığı bildirdi. DHA
6 Haziran 2016 Pazartesi
Göç nedeniyle bu virüs Van’da çoğalıyor
Doç. Dr. Cumhur Dülger, Delta virüsünün Van şehir merkezinde yoğunlaştığını belirtti.
Van’da araştırmalar yapan Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Tıp Fakültesi Gastroentereloji Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Cumhur Dülger, karaciğer sirozu yapan Delta virüsünün (Hepatit D) bölgedeki kaos ve göç nedeniyle şehir merkezinde arttığını açıkladı. Daha çok Amazon, Bengal ormanları ile kırsal alanlarda görülen bu virüsün şehirleştiğini ortaya koydu.
Van YYÜ Tıp Fakültesi Gastroentereloji Anabilim Dalı Başkanı Doç.Dr. Cumhur Dülger, ‘Virüsün şehirleşmesi’ adı altında yaptığı araştırmada çarpıcı sonuçlar elde etti. 1 yılda 3 bin 500 hasta üzerinde yapılan araştırmada, tedavi şansı yüzde 20 olan ve karaciğer sirozu yapan Delta virüsünün şehirleştiği ortaya çıktı.
VİRÜS ŞEHİR MERKEZİNDE TOPLANIYOR
Yapılan araştırmada elde ettikleri sonuçların kendilerini de hayrete düşürdüğünü anlatan Doç.Dr. Dülger, “Bu virüsün Brezilya, Bengal, Amazon ormanları, Asya stepleri ve kırsal kesimlerde görülme oranı yüzde 68 iken şehir merkezlerinde çok düşüktür. Ancak Van’daki araştırma sonuçlarına göre görülme oranı şehir merkezinde yüzde 20, kırsal kesimde yüzde 12’dir. Yani tam tersidir. Van’daki hastalarda yaptığımız araştırmada bu virüsün şehir merkezinde toplandığını tespit ettik. Bu aslında dünya tıbbına aykırı. Dünyada ilk defa biz bu virüsün şehir merkezinde toplandığını tanımladık. Virüsün şehirleşmesinin sebebi bölgedeki sosyo ekonomik sıkıntılar ve kaos ortamının sağlık sistemi üzerindeki olumsuz etkisi diye düşünüyoruz. Bu virüsün önüne geçilmesi için öncelikle halk sağlığının ve sosyolojiyle ilgili birimlerin yoğun bir çalışma yapması gerekiyor. Hijyen, ekonomik sorunlar ve sosyal sorunlarla birlikte hastalığın arttığını söyleyebiliriz” dedi. DHA
Van’da araştırmalar yapan Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Tıp Fakültesi Gastroentereloji Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Cumhur Dülger, karaciğer sirozu yapan Delta virüsünün (Hepatit D) bölgedeki kaos ve göç nedeniyle şehir merkezinde arttığını açıkladı. Daha çok Amazon, Bengal ormanları ile kırsal alanlarda görülen bu virüsün şehirleştiğini ortaya koydu.
Van YYÜ Tıp Fakültesi Gastroentereloji Anabilim Dalı Başkanı Doç.Dr. Cumhur Dülger, ‘Virüsün şehirleşmesi’ adı altında yaptığı araştırmada çarpıcı sonuçlar elde etti. 1 yılda 3 bin 500 hasta üzerinde yapılan araştırmada, tedavi şansı yüzde 20 olan ve karaciğer sirozu yapan Delta virüsünün şehirleştiği ortaya çıktı.
VİRÜS ŞEHİR MERKEZİNDE TOPLANIYOR
Yapılan araştırmada elde ettikleri sonuçların kendilerini de hayrete düşürdüğünü anlatan Doç.Dr. Dülger, “Bu virüsün Brezilya, Bengal, Amazon ormanları, Asya stepleri ve kırsal kesimlerde görülme oranı yüzde 68 iken şehir merkezlerinde çok düşüktür. Ancak Van’daki araştırma sonuçlarına göre görülme oranı şehir merkezinde yüzde 20, kırsal kesimde yüzde 12’dir. Yani tam tersidir. Van’daki hastalarda yaptığımız araştırmada bu virüsün şehir merkezinde toplandığını tespit ettik. Bu aslında dünya tıbbına aykırı. Dünyada ilk defa biz bu virüsün şehir merkezinde toplandığını tanımladık. Virüsün şehirleşmesinin sebebi bölgedeki sosyo ekonomik sıkıntılar ve kaos ortamının sağlık sistemi üzerindeki olumsuz etkisi diye düşünüyoruz. Bu virüsün önüne geçilmesi için öncelikle halk sağlığının ve sosyolojiyle ilgili birimlerin yoğun bir çalışma yapması gerekiyor. Hijyen, ekonomik sorunlar ve sosyal sorunlarla birlikte hastalığın arttığını söyleyebiliriz” dedi. DHA
Köpeğinin ağzını bantladı, hapis cezası aldı
ABD'nin Kuzey Carolina eyaletinde bir kadın köpeğinin ağzını bantladığı için hayvana eziyet etmekten suçlu bulundu ve 60 gün hapis cezasına çarptırıldı.
Katharine Lemansky, Brown isimli köpeğinin ağzı bantlı fotoğrafını Facebook sayfasında paylaşınca hakkında dava açılmıştı.
BBC Türkçe’nin aktardığı habere göre 45 yaşındaki Lemansky’nin cezası ertelendi ve gözetimli tahliye kararı verildi. Lemansky ayrıca mahkeme masraflarını da ödeyecek.
Dava duruşmasında ifade veren bir hayvanları denetleme görevlisi, köpeğin sahibinin hayvanın ağzının bantladığını kabul ettiğini ancak bunu şaka olarak yaptığını söylediğini aktardı.
Lemansky ise köpeğine bandı yalnızca 15-20 saniye süresince yapıştırdığını, sonra çıkardığını söyledi.
Bölge yargıcı Jackie Brewer dava için “Bir fotoğrafın bin kelimeye bedel olduğunu gösteren davalardan biri” diye konuştu.
“ÇENENİ KAPATMAZSAN OLACAĞI BUDUR”
Fotoğraf Facebook’ta 300 binden fazla paylaşılınca internette Brown’un sağlığı için endişeler hızla yayıldı.
Fotoğrafın altında “Çeneni kapatmazsan olacağı budur” yazıyordu.
Lemansky’nin bağları bulunduğu düşünülen Florida ve Connecticut eyaletlerindeki polis departmanları dava hakkında dünyanın farklı yerlerinden telefon ve e-postalar aldıklarını açıkladı.
Florida’nın Sourth Daytona kentindeki polis yetkilleri Lemansky’yi Kuzey Carolina’da buldu.
Yıllık izinler hakkında yeni düzenleme yasalaştı
Yıllık izin süreleriyle ilgili düzenleme yasalaştı. Yeni düzenlemeye göre, yıllık iznin 10 günlük kısmı aşan süreleri istendiği kadar bölünebilecek. Yeni yasa fiilen daha uzun süre izin yapma hakkı da tanıyor.
Böylece hafta içine denk gelen Kurban ve Ramazan bayramlarında 1 gün ya da 1.5 gün izin kullanan 9 güne kadar tatil yapabilecek. Düzenlemede 10 günlük bölünemeyecek kısım, çalışanın dinlenebilmesi için makul ölçüde bir süre uzaklaşması gerektiğinden hareket edilerek belirlenmiş.
Yıllık izin hakkını elde edebilmek için işçinin çalıştığı iş yerinde bir yıl çalışmış olması gerekiyor. İlk defa işe başlayan gençler için deneme süresi de hesaba dahil edilecek.
HAFTA SONU TATİLİ İZİN SÜRESİNDEN SAYILMAYACAK
Düzenlemeye göre, yıllık ücretli izin günlerinin hesabında izin süresine rastlayan ulusal bayram, hafta tatili ve genel tatil günleri izin süresinden sayılmayacak. Düzenleme ile pazartesi gününden başlayarak 5 gün izin alan işçi, hafta sonu tatilini de ekleyerek fiilen daha uzun süre izin yapma hakkına sahip olacak.
Kanuna göre, yıllık ücretli izin günlerinin hesabında izin süresine rastlayan ulusal bayram, hafta tatili ve genel tatil günleri izin süresinden sayılmıyor.
İZİN SÜRESİ ÇALIŞMAYA GÖRE DEĞİŞİYOR
Yıllık izin hakkı, iş yerindeki hizmet sürelerine göre şöyle belirlendi:
1 yıldan 5 yıla (dahil) kadar olanlara: 14 gün
5 yıldan fazla 15 yıldan az olanlara: 20 gün
15 yıl ve daha fazla olanlara: 26 gün
Hizmet süresi ne olursa olsun 18 yaşından küçük, 50 yaşından büyük işçilere: 20 gün
Böylece hafta içine denk gelen Kurban ve Ramazan bayramlarında 1 gün ya da 1.5 gün izin kullanan 9 güne kadar tatil yapabilecek. Düzenlemede 10 günlük bölünemeyecek kısım, çalışanın dinlenebilmesi için makul ölçüde bir süre uzaklaşması gerektiğinden hareket edilerek belirlenmiş.
Yıllık izin hakkını elde edebilmek için işçinin çalıştığı iş yerinde bir yıl çalışmış olması gerekiyor. İlk defa işe başlayan gençler için deneme süresi de hesaba dahil edilecek.
HAFTA SONU TATİLİ İZİN SÜRESİNDEN SAYILMAYACAK
Düzenlemeye göre, yıllık ücretli izin günlerinin hesabında izin süresine rastlayan ulusal bayram, hafta tatili ve genel tatil günleri izin süresinden sayılmayacak. Düzenleme ile pazartesi gününden başlayarak 5 gün izin alan işçi, hafta sonu tatilini de ekleyerek fiilen daha uzun süre izin yapma hakkına sahip olacak.
Kanuna göre, yıllık ücretli izin günlerinin hesabında izin süresine rastlayan ulusal bayram, hafta tatili ve genel tatil günleri izin süresinden sayılmıyor.
İZİN SÜRESİ ÇALIŞMAYA GÖRE DEĞİŞİYOR
Yıllık izin hakkı, iş yerindeki hizmet sürelerine göre şöyle belirlendi:
1 yıldan 5 yıla (dahil) kadar olanlara: 14 gün
5 yıldan fazla 15 yıldan az olanlara: 20 gün
15 yıl ve daha fazla olanlara: 26 gün
Hizmet süresi ne olursa olsun 18 yaşından küçük, 50 yaşından büyük işçilere: 20 gün
Uzmanlar domuzlarda insan organı geliştirmeyi deniyor
ABD'deki bilim insanları insanlara nakledilmek üzere domuzlarda insan organları geliştirmeyi deniyor.
Domuz embriyolarına enjekte edilen kök hücreler ile “chimera” olarak bilinen insan-domuz melezi embriyoları geliştirilmeye çalışılıyor.
BBC Türkçe’nin haberine göre; bu çalışma, dünya çapında mevcut durumda karşılanamayan organ nakli ihtiyacı için bir alternatif bulma arayışının parçası olarak yürütülüyor.
California Davis Üniversitesi’ndeki ekip, geliştirilen domuzların, normal domuzlara benzer yapıda ve biçimde olduklarını ancak organlarından birinin insan hücrelerinden oluştuğunu söylüyor.
Chimera embriyolarının geliştirilmesi iki aşamada oluyor.
İlk olarak CRISPR olarak bilinen bir genetik değiştirme yöntemiyle yeni oluşan bir domuz embriyosunun DNA’sı ayrıştırılıyor.
Sonra da embriyoda oluşan boşluğa gen manipülasyonu yöntemiyle “iPS” denilen hücreler yerleştiriliyor.
İNSAN PANKREASI OLUŞTURULACAK
Yetişkin bir insandan alınan iPS hücreleri manipüle edilerek kök hücreye dönüştürülüyor ve böylece domuzun vücudunda herhangi bir organa dönüştürülme potansiyeline kavuşuyor.
Bu insan kök hücrelerinin domuz embriyosundaki boşluktan faydalanarak embriyonun insan pankreası oluşturması bekleniyor.
Oluşacak pankreasın insanla genetik olarak aynı özelliklere sahip olacağını vurgulanıyor.
Böyle bir durumda, organ bağışı ya da vücudun nakledilen organı reddetmesi gibi vakalar engellenebilir.
Halihazırda yeni bir böbrek ya da karaciğer gibi organların nakli için milyonlarca insanın bağış beklediği tahmin ediliyor.
Osmaniye’de katliam gibi kaza
Osmaniye'de geziden dönen öğrencileri taşıyan midibüs sulama kanalına devrildi. Kazada; 8'i çocuk 14 kişi yaşamını yitindi 26 kişi de yaralandı.
Hatay’dan gezi için Osmaniye’deki Karatepe Müzesi ve Aslantaş Milli Parkı’na gelen öğrencileri taşıyan midibüs, dönüş yolunda sürücünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu Cevdediye Kasabası yakınlarında sulama kanalına devrildi. 14 kişinin hayatını kaybettiği, 26 kişinin de yaralandığı belirtildi. Öğrencilerin, Hatay’ın İskenderun İlçesi’ndeki 5 Temmuz İlkokulu’nda okudukları öğrenilirken, yanlarında velilerinin de bulunduğu belirtildi.
Kazada yaşamını yitirenlerin isimlerinin ise; Müzeyyen Keskin, Beritan Geyik, Nehir Uludağ, Bahadır Karakurt, Meral Sarı, Yağmur Keskin, Merve Gül Pembe, Baver Geyik, Umut Ayas, Hayriye Nur Seviner, Sevgi Ayas, Ahmet Cebeci, Sultan Geyik, Feruşah Esen (midibüs şoförü) olduğu bildirildi.
KAZA GÜVENLİK KAMERASINA YANSIDI
Toplam 14 kişinin öldüğü, 26 kişinin de yaralandığı kaza, bir akaryakıt istasyonunun güvenlik kamerası ile kaydedildi. Görüntülerde, kavşakta önünde bekleyen TIR’ı sollayan Ferruhşan Esen’in kullandığı 31 KLY 69 palakalı midibüs, bu sırada kavşakta sağ taraftan gelen bir otomobil ile çarpışıp, kontrolden çıkarak sulama kanalına devriliyor.
Kazayla ilgili soruşma devam ediyor.
Hatay’dan gezi için Osmaniye’deki Karatepe Müzesi ve Aslantaş Milli Parkı’na gelen öğrencileri taşıyan midibüs, dönüş yolunda sürücünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu Cevdediye Kasabası yakınlarında sulama kanalına devrildi. 14 kişinin hayatını kaybettiği, 26 kişinin de yaralandığı belirtildi. Öğrencilerin, Hatay’ın İskenderun İlçesi’ndeki 5 Temmuz İlkokulu’nda okudukları öğrenilirken, yanlarında velilerinin de bulunduğu belirtildi.
Kazada yaşamını yitirenlerin isimlerinin ise; Müzeyyen Keskin, Beritan Geyik, Nehir Uludağ, Bahadır Karakurt, Meral Sarı, Yağmur Keskin, Merve Gül Pembe, Baver Geyik, Umut Ayas, Hayriye Nur Seviner, Sevgi Ayas, Ahmet Cebeci, Sultan Geyik, Feruşah Esen (midibüs şoförü) olduğu bildirildi.
KAZA GÜVENLİK KAMERASINA YANSIDI
Toplam 14 kişinin öldüğü, 26 kişinin de yaralandığı kaza, bir akaryakıt istasyonunun güvenlik kamerası ile kaydedildi. Görüntülerde, kavşakta önünde bekleyen TIR’ı sollayan Ferruhşan Esen’in kullandığı 31 KLY 69 palakalı midibüs, bu sırada kavşakta sağ taraftan gelen bir otomobil ile çarpışıp, kontrolden çıkarak sulama kanalına devriliyor.
Kazayla ilgili soruşma devam ediyor.
Yüzlerce arı Muhammed Ali’nin evine akın etti!
Ölümüyle dünyayı yasa boğan efsane boksör Muhammed Ali'nin "Kelebek gibi uçar, arı gibi sokarım" sözünü bilmeyen yoktur. Ali'nin bu sözü, çocukluğunu geçirdiği Louisville'deki evin dışında bir duvara işlendi.
Efsanenin hayranları da bu eve gidip, önüne çiçekler ya da da duygularını yansıtan mesajların yazılı olduğu notlar bırakıyor. Buraya kadar her şey, ünlü bir simanın hayatını kaybetmesinin ardından yaşananlarla farklılık göstermiyor.
Bundan sonra okuyacaklarınız ise ancak ‘mucize’ sözcüğüyle açıklanabilir.
İngiliz Daily Mail’in haberine göre; Ali’nin akıllara kazınan sözünün işlendiği duvarın hemen yanındaki ağaca yaklaşık 15 bin arı akın etti.
Arı istilasını kontrol altına alması için çağrılan arıcı Kevin McKinney, “İroni beni hiç şaşırtmıyor. Arılar bu yıl sekizinci kez akın ediyor ama Ali’nin duvar yazısı üzerinde ilk kez oluyor” dedi.
Efsanenin hayranları da bu eve gidip, önüne çiçekler ya da da duygularını yansıtan mesajların yazılı olduğu notlar bırakıyor. Buraya kadar her şey, ünlü bir simanın hayatını kaybetmesinin ardından yaşananlarla farklılık göstermiyor.
Bundan sonra okuyacaklarınız ise ancak ‘mucize’ sözcüğüyle açıklanabilir.
İngiliz Daily Mail’in haberine göre; Ali’nin akıllara kazınan sözünün işlendiği duvarın hemen yanındaki ağaca yaklaşık 15 bin arı akın etti.
Arı istilasını kontrol altına alması için çağrılan arıcı Kevin McKinney, “İroni beni hiç şaşırtmıyor. Arılar bu yıl sekizinci kez akın ediyor ama Ali’nin duvar yazısı üzerinde ilk kez oluyor” dedi.
Nevşin Mengü’den Erdoğan’a: Sana ne, kime ne!
CNN Türk spikeri Nevşin Mengü, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, 'Anneliği reddeden kadın eksiktir, yarımdır' sözlerine, sosyal medya hesabı üzerinden yanıt verdi.
CNN Türk spikeri Nevşin Mengü, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın KADEM hizmet binası açılışında söylediği, ‘Anneliği reddeden, evini çevirmekten imtina eden bir kadın iş hayatında ne kadar başarılı olursa olsun eksiktir, yarımdır’ sözlerine Twitter hesabı üzerinden, “İstemiyorum arkadaş anne falan olmak zorla mı. Sana ne, kime ne!” diyerek yanıt verdi.
ERDOĞAN NE DEMİŞTİ?
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, KADEM'in yeni genel merkez binasının açılış töreninde yaptığı konuşmada “İş kadını olurken, anneliğinizi ve ev hanımlığınızı unutmayın” vurgusu yaptı. Erdoğan, “‘Çalışıyorum' diye annelikten imtina eden bir kadın, aslında kadınlığını inkar ediyor demektir. Anneliği reddeden, evini çekip çevirmekten vazgeçen kadın, iş dünyasında istediği kadar başarılı olsun eksiktir, yarımdır. Kadın insanın yarısıdır. O yarısı olmazsa insan da olmaz. Anneliği reddetmek insanlığın yarısından vazgeçmektir” şeklinde konuşmuştu.
CNN Türk spikeri Nevşin Mengü, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın KADEM hizmet binası açılışında söylediği, ‘Anneliği reddeden, evini çevirmekten imtina eden bir kadın iş hayatında ne kadar başarılı olursa olsun eksiktir, yarımdır’ sözlerine Twitter hesabı üzerinden, “İstemiyorum arkadaş anne falan olmak zorla mı. Sana ne, kime ne!” diyerek yanıt verdi.
ERDOĞAN NE DEMİŞTİ?
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, KADEM'in yeni genel merkez binasının açılış töreninde yaptığı konuşmada “İş kadını olurken, anneliğinizi ve ev hanımlığınızı unutmayın” vurgusu yaptı. Erdoğan, “‘Çalışıyorum' diye annelikten imtina eden bir kadın, aslında kadınlığını inkar ediyor demektir. Anneliği reddeden, evini çekip çevirmekten vazgeçen kadın, iş dünyasında istediği kadar başarılı olsun eksiktir, yarımdır. Kadın insanın yarısıdır. O yarısı olmazsa insan da olmaz. Anneliği reddetmek insanlığın yarısından vazgeçmektir” şeklinde konuşmuştu.
5 Haziran 2016 Pazar
Muhammed Ali’nin akıldan çıkarılmaması gereken 10 sözü
Boks efsanesi Muhammed Ali'nin hayatını kaybetmesi, dünyada şok etkisi yarattı. Liderler, sanatçılar, sporcular hemen hemen toplumun her kesimden insan Ali'nin ölümünden duyduğu üzüntüyü dile getirdi. Sadece ringlerdeki başarısıyla değil insan hakları konusunda verdiği mücadeleyle de unutulmazlar arasına katılan efsane sporcunun, bir de akıllara kazınan sözleri var...
İşte Muhammed Ali’nin unutulmaz 10 sözü:
1- İmkânsız, kendilerine verilen dünyanın içinde yaşamayı, onu değiştirmek için gereken enerjiyi keşfetmekten daha kolay bulan küçük insanların ortaya attığı büyük bir sözcüktür.
2- İmkânsız bir gerçek değil. Bir fikir. İmkânsız bir tebliğ değil. Bir cüret. İmkânsız bir potansiyel. İmkânsız geçici. İmkânsız hiçbir şey.
3- Ben en büyüğüm; bunu öyle olduğumu bilmeden bile söyledim. Bunu yeterince söylediğimi düşünürsem, dünyayı gerçekten en büyük olduğuma ikna ederim.
4- Aklım onu anlayabilir ve kalbim ona inanabilirse, işte o zaman başarabilirim.
5- Risk almak için yeterince cesur olmayanlar, hayatta hiçbir şey başaramaz.
6- Hayal gücü olmayan insanın kanatları yoktur.
7- Her günü son gününmüş gibi yaşa. Çünkü bir gün haklı çıkacaksın.
8- Ben en büyük değilim; ben iki kere en büyüğüm.
9- O kadar hızlıyım ki geçen gece otel odasında ışıkları söndürdüm ve yatağa girdiğimde oda daha karanlık olmamıştı.
10- Kelebek gibi uçarım, arı gibi sokarım.
İşte Muhammed Ali’nin unutulmaz 10 sözü:
1- İmkânsız, kendilerine verilen dünyanın içinde yaşamayı, onu değiştirmek için gereken enerjiyi keşfetmekten daha kolay bulan küçük insanların ortaya attığı büyük bir sözcüktür.
2- İmkânsız bir gerçek değil. Bir fikir. İmkânsız bir tebliğ değil. Bir cüret. İmkânsız bir potansiyel. İmkânsız geçici. İmkânsız hiçbir şey.
3- Ben en büyüğüm; bunu öyle olduğumu bilmeden bile söyledim. Bunu yeterince söylediğimi düşünürsem, dünyayı gerçekten en büyük olduğuma ikna ederim.
4- Aklım onu anlayabilir ve kalbim ona inanabilirse, işte o zaman başarabilirim.
5- Risk almak için yeterince cesur olmayanlar, hayatta hiçbir şey başaramaz.
6- Hayal gücü olmayan insanın kanatları yoktur.
7- Her günü son gününmüş gibi yaşa. Çünkü bir gün haklı çıkacaksın.
8- Ben en büyük değilim; ben iki kere en büyüğüm.
9- O kadar hızlıyım ki geçen gece otel odasında ışıkları söndürdüm ve yatağa girdiğimde oda daha karanlık olmamıştı.
10- Kelebek gibi uçarım, arı gibi sokarım.
Erdoğan: Anneliği reddeden kadın yarımdır
‘Doğum kontrolü ihanettir’ sözleri nedeni ile çok konuşulan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bu kez de 'Anneliği reddeden, evini çevirmekten imtina eden bir kadın iş hayatında ne kadar başarılı olursa olsun eksiktir, yarımdır' diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kadının iş hayatındaki konumu onun anneliğini asla geriye atmamalıdır. Çalışıyorum diye annelikten imtina eden bir kadın aslında kadınlığını inkar ediyor demektir. Anneliği reddeden, evini çevirmekten imtina eden bir kadın iş hayatında ne kadar başarılı olursa olsun eksiktir, yarımdır” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, KADEM hizmet binası açılışında konuştu. Erdoğan'ın konuşmasının satır başları şöyle:
Kadın hakları konusunda bu toprakların ürünü olmayan görüş, yıllarca egemen olmuştur. Altınla demiri eşitlediğinizde demiri daha kıymetli bir hale getirmiş olamazsınız. İnsanlığın yarısını oluşturan kadın, zerafetiyle, estetiğiyle, anneliğiyle değerlidir. Erkek ve kadını birbirine rakip, hasım olarak gören anlaşıyı kabul etmiyoruz.
Türkiye büyük hedefleri olan bir ülkedir. Bu hedeflere ulaşabilmek için milletimizin her ferdini harekete geçirmemiz gerekiyor. Kadınlarımızın üretimin gizli kahramanları olduğunu biliyoruz. Geçmişte istihdam rakamları içinde görünmeyen kadınlarımız artık burada yerini alıyor. Evinin kadının, çocuklarının annesi olarak zaten çok önemli bir işi üstlenen kadınlar, artık iş hayatında da daha fazla yer almaya başladı. Kadının iş hayatındaki konumu onun anneliğini asla geriye atmamalıdır. Çalışıyorum diye annelikten imtina eden bir kadın aslında kadınlığını inkar ediyor demektir. Anneliği reddeden, evini çevirmekten imtina eden bir kadın iş hayatında ne kadar başarılı olursa olsun eksiktir, yarımdır.
Anneliği reddetmek insanlıktan vazgeçmektir. Her fırsatta en az 3 çocuk tavsiye ediyorum. Üretmek, hayatın her alanında var olmak kesinlikle anneliğe engel değildir. Çalışan anneler için çok önemli adımlar attık. Kadınlarımızın anneliğini kolaylaştıracak pek çok imkanı devreye soktuk. Hiçbir dönemde olmadığı kadar kadına ve aileye desteği biz verdik. Güçlü aileler, güçlü milletleri doğurur. İş hayatının anneliğin alternatifi haline getirilmesini kesinlikle kabul etmiyorum. Bir devletin en önemli görevi nedir? Neslin güvenliğidir. Can güvenliği, mal güvenliği var ama neslin güvenliği de önemli. Bunu da yapmak durumundayız. Teşvik edeceğiz. Hayırlı evlatlar yetiştirilmesi konusunda ben kadınlarımıza güveniyorum. KADEM'in kadınlarımızın bu doğrultuda teşvik edilmesine katkı sağlayacağına inanıyorum.
Yarın ilk orucumuzu tutacağımız Ramazan ayının sizler ve tüm İslam alemi için hayırlara vesile olmasını diliyorum. Ramazan manevi değeri yanında bizlere sorumluluklarımızı hatırlatması açısından da önemlidir. Bu mübarek ayda soframızı mağdurlarla, mazlumlarla, garip gureba ile paylaşmıyorsak bu Ramazan ayının hikmetine varamıyoruz demektir. Ramazan asla zenginlerin, seçkinlerin birbirlerini şatafatlı sofralarda ağırladığı bir ay değildir. DHA
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kadının iş hayatındaki konumu onun anneliğini asla geriye atmamalıdır. Çalışıyorum diye annelikten imtina eden bir kadın aslında kadınlığını inkar ediyor demektir. Anneliği reddeden, evini çevirmekten imtina eden bir kadın iş hayatında ne kadar başarılı olursa olsun eksiktir, yarımdır” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, KADEM hizmet binası açılışında konuştu. Erdoğan'ın konuşmasının satır başları şöyle:
Kadın hakları konusunda bu toprakların ürünü olmayan görüş, yıllarca egemen olmuştur. Altınla demiri eşitlediğinizde demiri daha kıymetli bir hale getirmiş olamazsınız. İnsanlığın yarısını oluşturan kadın, zerafetiyle, estetiğiyle, anneliğiyle değerlidir. Erkek ve kadını birbirine rakip, hasım olarak gören anlaşıyı kabul etmiyoruz.
Türkiye büyük hedefleri olan bir ülkedir. Bu hedeflere ulaşabilmek için milletimizin her ferdini harekete geçirmemiz gerekiyor. Kadınlarımızın üretimin gizli kahramanları olduğunu biliyoruz. Geçmişte istihdam rakamları içinde görünmeyen kadınlarımız artık burada yerini alıyor. Evinin kadının, çocuklarının annesi olarak zaten çok önemli bir işi üstlenen kadınlar, artık iş hayatında da daha fazla yer almaya başladı. Kadının iş hayatındaki konumu onun anneliğini asla geriye atmamalıdır. Çalışıyorum diye annelikten imtina eden bir kadın aslında kadınlığını inkar ediyor demektir. Anneliği reddeden, evini çevirmekten imtina eden bir kadın iş hayatında ne kadar başarılı olursa olsun eksiktir, yarımdır.
Anneliği reddetmek insanlıktan vazgeçmektir. Her fırsatta en az 3 çocuk tavsiye ediyorum. Üretmek, hayatın her alanında var olmak kesinlikle anneliğe engel değildir. Çalışan anneler için çok önemli adımlar attık. Kadınlarımızın anneliğini kolaylaştıracak pek çok imkanı devreye soktuk. Hiçbir dönemde olmadığı kadar kadına ve aileye desteği biz verdik. Güçlü aileler, güçlü milletleri doğurur. İş hayatının anneliğin alternatifi haline getirilmesini kesinlikle kabul etmiyorum. Bir devletin en önemli görevi nedir? Neslin güvenliğidir. Can güvenliği, mal güvenliği var ama neslin güvenliği de önemli. Bunu da yapmak durumundayız. Teşvik edeceğiz. Hayırlı evlatlar yetiştirilmesi konusunda ben kadınlarımıza güveniyorum. KADEM'in kadınlarımızın bu doğrultuda teşvik edilmesine katkı sağlayacağına inanıyorum.
Yarın ilk orucumuzu tutacağımız Ramazan ayının sizler ve tüm İslam alemi için hayırlara vesile olmasını diliyorum. Ramazan manevi değeri yanında bizlere sorumluluklarımızı hatırlatması açısından da önemlidir. Bu mübarek ayda soframızı mağdurlarla, mazlumlarla, garip gureba ile paylaşmıyorsak bu Ramazan ayının hikmetine varamıyoruz demektir. Ramazan asla zenginlerin, seçkinlerin birbirlerini şatafatlı sofralarda ağırladığı bir ay değildir. DHA
Başbakan: Çevre Allah’ın eseridir
Başbakan Binali Yıldırım, çevreyi Allah’ın eseri ve emaneti olarak gördüklerini ifade etti.
Başbakan Binali Yıldırım, çevreyi Allah'ın eseri ve emaneti olarak gördüklerini ifade ederek, “Bütün insanların ortak hayat alanı olan çevreyi muhafaza etmek, kamu yöneticileri başta olmak üzere herkesin azami özen göstermesi gereken bir alandır” dedi.
Başbakan Yıldırım, Dünya Çevre Günü'nü nedeniyle bir mesaj yayımladı. Günümüzde çevre sorunları ve buna bağlı olarak geliştirilen çevre politikalarının, ekonomide, kalkınmada, enerjide ve diğer pek çok alanda belirleyici etkiye sahip olduğunu belirten Yıldırım, şöyle devam etti:
“Türkiye olarak biz de, çevre sorunlarının çözümü için azami özen gösteriyor, bütün kalkınma politikalarımızda çevreyi korumayı esas alıyoruz. Biz, çevreyi, yani tabiatı, Allah'ın eseri ve emaneti olarak görüyoruz. Bütün insanların ortak hayat alanı olan çevreyi muhafaza etmek, kamu yöneticileri başta olmak üzere herkesin azami özen göstermesi gereken bir alandır. AK Parti hükümetleri, çevreye gösterdiği duyarlılığı, bu alanda hizmet veren çevre bakanlığını şehircilikle birleştirerek göstermiştir. Hükümet programımızda da ifade ettiğimiz üzere, bütün yaratılmışların hukukunu korumak, hükümetimizin birinci önceliğidir. Kalkınma hamlemizi, çevrenin korunmasını esas alan bir yaklaşımı gözeterek gerçekleştirdik. Cumhuriyet tarihimizin en büyük ağaçlandırma hamlesini başlattık, dünya genelinde orman varlığı azalırken, orman varlığını arttıran nadir ülkeler arasında yer aldık.” Sözcü
Başbakan Binali Yıldırım, çevreyi Allah'ın eseri ve emaneti olarak gördüklerini ifade ederek, “Bütün insanların ortak hayat alanı olan çevreyi muhafaza etmek, kamu yöneticileri başta olmak üzere herkesin azami özen göstermesi gereken bir alandır” dedi.
Başbakan Yıldırım, Dünya Çevre Günü'nü nedeniyle bir mesaj yayımladı. Günümüzde çevre sorunları ve buna bağlı olarak geliştirilen çevre politikalarının, ekonomide, kalkınmada, enerjide ve diğer pek çok alanda belirleyici etkiye sahip olduğunu belirten Yıldırım, şöyle devam etti:
“Türkiye olarak biz de, çevre sorunlarının çözümü için azami özen gösteriyor, bütün kalkınma politikalarımızda çevreyi korumayı esas alıyoruz. Biz, çevreyi, yani tabiatı, Allah'ın eseri ve emaneti olarak görüyoruz. Bütün insanların ortak hayat alanı olan çevreyi muhafaza etmek, kamu yöneticileri başta olmak üzere herkesin azami özen göstermesi gereken bir alandır. AK Parti hükümetleri, çevreye gösterdiği duyarlılığı, bu alanda hizmet veren çevre bakanlığını şehircilikle birleştirerek göstermiştir. Hükümet programımızda da ifade ettiğimiz üzere, bütün yaratılmışların hukukunu korumak, hükümetimizin birinci önceliğidir. Kalkınma hamlemizi, çevrenin korunmasını esas alan bir yaklaşımı gözeterek gerçekleştirdik. Cumhuriyet tarihimizin en büyük ağaçlandırma hamlesini başlattık, dünya genelinde orman varlığı azalırken, orman varlığını arttıran nadir ülkeler arasında yer aldık.” Sözcü
'10 milyon Arap turist gelebilir'
Karnak Turizm Yönetim Kurulu Başkanı Serdar Ali Abet, iyi bir tanıtımla Türkiye'ye 10 milyon Arap turistin gelebileceğini bildirdi.
Abet, AA muhabirine yaptığı açıklamada, şirket olarak yılda 65 bin Arap turisti Türkiye'ye getirdiklerini belirterek, Türk Hava Yolları'nın (THY) işbirliğiyle 14 Arap ülkesinden 400 seyahat acentesi temsilcisi ve 100 Arap gazeteciyi Antalya'ya getirerek kentin tarihi ve doğal güzellikleri ile otellerini tanıttıklarını söyledi.
Türkiye'nin son yıllarda Arap pazarıyla ilgilenmeye başladığını ifade eden Abet, hükümetlerin ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın çabalarıyla Türk-Arap ilişkilerinin geliştiğini dile getirdi.
"İstanbul'u Arap turistlerin ayakta tuttuğunu" ancak Antalya'ya yılda ortalama 80 bin Arap turistin geldiğini kaydeden Abet, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Turizm bakanlığı, otelciler, acentecilerin küçük gayretleriyle bu rakamı kısa sürede bir milyona çıkartabiliriz. Son yaşanan siyasi olaylar turizmde hiçbir pazara bağlı kalınmaması gerektiğini gösterdi. Türk turizmini hep birlikte ayağa kaldırmalıyız. Antalya'da doğan boşluğu Arap turist ile doldurabiliriz. 350 milyonluk bir Arap nüfusunun yüzde birini ancak Türkiye'ye çekebiliyoruz. İyi bir tanıtım ile Türkiye'ye 10 milyon Arap turist gelebilir."
"ARAPLAR ANTALYA'YI DENİZ KASABASI OLARAK GÖRÜYORLAR"
Arap turistlerin yüzde 30'unun seyahat ettiğini anlatan Abet, Arap ülkelerinden Antalya'ya yapılacak direkt uçuşların bu anlamda çok önemli olduğunu söyledi.
THY'nin haftada iki kere Kuveyt'ten direkt uçuş yaptığına dikkati çeken Abet, şöyle devam etti:
"Suudi Arabistan'dan, Birleşik Arap Emirlikleri'nden ve Katar'dan da Antalya'ya direkt uçuşlar olması gerekiyor. Arap turistlere Antalya'nın özelliklerini göstermeliyiz. Araplar Antalya'yı deniz kasabası olarak görüyorlar. Halbuki Antalya'daki alışveriş merkezlerini, tarihi eserleri, doğayı, şelaleleri, eğlence yerlerini iyi tanıtabilirsek Arap turistler İspanya, Fransa yerine vize sorunu olmayan Türkiye'yi, Antalya'yı daha fazla tercih edecektir."
"TÜRK DİZİLERİ ARAP TURİST SAYISININ ARTMASINI SAĞLADI"
Antalya'da Arap dizisi çekildiğinin altını çizen Abet, bu diziler sayesinde Arapların Antalya'nın güzelliklerini göreceğini ifade etti.
Türk dizilerin de tanıtım açısından önemine işaret eden Abet, "Türk drama dizileri Arap dünyasında yayınlandıktan sonra bölgeden gelen turist sayısı 6-7 kat arttı. Bu diziler insanların çok hoşuna gitti. Baktılar ki Türkler de kendilerine benziyor. Namaz var, ezan var, birçok şey aynı. Türkiye Arapların gözünde bir incidir. Türkiye'yi severler. Din, ümmet akrabalığı var iki toplum arasında." dedi.
Abet, Arap turistlerin turizm anlayışının aile odaklı olduğunu belirterek, "Araplar, çocukları mutlu olsun istiyorlar. Alışveriş yapmak, güzel yemek yemek ve doğal güzellikler görmek istiyorlar. Bunların hepsi Antalya'da fazlasıyla var." diye konuştu.
Ramazan ayında hava nasıl olacak
ORMAN ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, Ramazan ayı boyunca hava durumuna ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Bakan Eroğlu, Ramazan ayının ilk günlerinde hava sıcaklıklarının Türkiye genelinde ortalamalarına yakın olmasını beklediklerini söyledi. Haziran ayının ikinci yarısında, uzun vadeli tahmin verilerine göre hava sıcaklıklarının ülke genelinde artacağı ve Haziran ayı ortalamalarının 1-3 derece üzerinde seyredeceği açıklandı.
Bakan Veysel Eroğlu, hava sıcaklığının Akdeniz, Güneydoğu Anadolu Bölgesi, İç Anadolu’nun güneyi ile Doğu Anadolu’nun batısında mevsim normallerinin 1-2, diğer yerlerde 0.5-1 derece üzerinde seyredeceğini tahmin ettiklerini söyledi. Bakan Veysel Eroğlu, yağışın ise yurt genelinde mevsim normalleri civarında gerçekleşeceğini öngördüklerini kaydetti.
Bakan Eroğlu, Ramazan ayının ilk haftasına ilişkin detaylı tahminleri anlatırken şöyle dedi:
"Mayıs ayında mevsim normallerinin altında bulunan hava sıcaklıkları, haziran ayının ilk günlerinde artarak, yurdumuzun batısında mevsim normallerinin 2-5 derece üzerinde, doğusunda ise mevsim normalleri civarında seyrediyor. Hava sıcaklıklarının Ramazan ayının ilk haftasında Türkiye genelinde uzun yıllar ortalamaları civarında olacağı bekleniyor. Tahmin haritalarında görüldüğü gibi yurdumuz ramazan ayına serin havanın etkisinde giriyor. Haziran ayının ikinci yarısında ise, uzun vadeli tahmin verilerine göre hava sıcaklıklarının ülke genelinde artacağı ve haziran ayı ortalamalarının 1-3 derece üzerinde seyredeceği öngörülüyor."
BAKAN’DAN AŞIRI SICAK UYARISI
Eroğlu, aşırı sıcakların görüleceği bölgelerde halkın sağlığına dikkat etmeleri gerektiğini ifade ederken, şöyle konuştu:
"Özellikle güneş ışınlarının dik geldiği 10.00- 16.00 saatleri arasında, yüksek sıcaklığa karşı hassasiyeti olan, kronik hastalığı bulunanlar, yaşlı, çocuk, engelli ve hamilelerin güneşte kalma süresini en aza indirmesi ve koruyucu tedbirleri alması gerekiyor. Ayrıca, yüksek sıcaklıkların yaşandığı günlerde meydana gelebilecek orman yangın riskine karşı vatandaşlarımızdan gerekli hassasiyeti göstermelerini bekliyoruz. Yarın idrak edeceğimiz Ramazan ayının bütün Müslüman alemine ve insanlığa hayırlar getirmesini; birlik, beraberlik ve kardeşlik duygularımızın pekişmesine vesile olmasını diliyorum."
Birkan YILDIZ/ANKARA, (DHA)
Bakan Eroğlu, Ramazan ayının ilk günlerinde hava sıcaklıklarının Türkiye genelinde ortalamalarına yakın olmasını beklediklerini söyledi. Haziran ayının ikinci yarısında, uzun vadeli tahmin verilerine göre hava sıcaklıklarının ülke genelinde artacağı ve Haziran ayı ortalamalarının 1-3 derece üzerinde seyredeceği açıklandı.
Bakan Veysel Eroğlu, hava sıcaklığının Akdeniz, Güneydoğu Anadolu Bölgesi, İç Anadolu’nun güneyi ile Doğu Anadolu’nun batısında mevsim normallerinin 1-2, diğer yerlerde 0.5-1 derece üzerinde seyredeceğini tahmin ettiklerini söyledi. Bakan Veysel Eroğlu, yağışın ise yurt genelinde mevsim normalleri civarında gerçekleşeceğini öngördüklerini kaydetti.
Bakan Eroğlu, Ramazan ayının ilk haftasına ilişkin detaylı tahminleri anlatırken şöyle dedi:
"Mayıs ayında mevsim normallerinin altında bulunan hava sıcaklıkları, haziran ayının ilk günlerinde artarak, yurdumuzun batısında mevsim normallerinin 2-5 derece üzerinde, doğusunda ise mevsim normalleri civarında seyrediyor. Hava sıcaklıklarının Ramazan ayının ilk haftasında Türkiye genelinde uzun yıllar ortalamaları civarında olacağı bekleniyor. Tahmin haritalarında görüldüğü gibi yurdumuz ramazan ayına serin havanın etkisinde giriyor. Haziran ayının ikinci yarısında ise, uzun vadeli tahmin verilerine göre hava sıcaklıklarının ülke genelinde artacağı ve haziran ayı ortalamalarının 1-3 derece üzerinde seyredeceği öngörülüyor."
BAKAN’DAN AŞIRI SICAK UYARISI
Eroğlu, aşırı sıcakların görüleceği bölgelerde halkın sağlığına dikkat etmeleri gerektiğini ifade ederken, şöyle konuştu:
"Özellikle güneş ışınlarının dik geldiği 10.00- 16.00 saatleri arasında, yüksek sıcaklığa karşı hassasiyeti olan, kronik hastalığı bulunanlar, yaşlı, çocuk, engelli ve hamilelerin güneşte kalma süresini en aza indirmesi ve koruyucu tedbirleri alması gerekiyor. Ayrıca, yüksek sıcaklıkların yaşandığı günlerde meydana gelebilecek orman yangın riskine karşı vatandaşlarımızdan gerekli hassasiyeti göstermelerini bekliyoruz. Yarın idrak edeceğimiz Ramazan ayının bütün Müslüman alemine ve insanlığa hayırlar getirmesini; birlik, beraberlik ve kardeşlik duygularımızın pekişmesine vesile olmasını diliyorum."
Birkan YILDIZ/ANKARA, (DHA)
Yeni bedelli askerlik geliyor!
1 Ocak 1990 tarihinden önce doğanlar için bedelli askerlik uygulaması yerinden gündeme geldi.
TBMM’de sürpriz bir girişim yaşandı ve 1 Ocak 1990 tarihinden önce doğanların, gelirlerine göre ücretsiz olarak ya da farklı miktarlarda para ödeyerek, yeni bir bedelli askerlik yasası kapsamına alınması öngörüldü.
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu tarafından hazırlanarak TBMM’ye sunulan kanun teklifi uyarınca, bedelli askerlik için ödenecek miktar, kişinin gelir durumuna göre “Kademeli” olacak.
Teklif yasalaşırsa bedelli askerlik parası 6 taksitte ödenebilecek. Bedelliden yararlananlar silah altına alınmadan askerliklerini yapmış sayılacak. Teklif uyarınca, bedelli askerlik paraları, üniversite gençliği için yurt yapımında kullanılacak.
1 OCAK 1990’DAN ÖNCE DOĞANLAR
Kanun teklifinde, bedelli askerlikten yararlanma yaş sınırı, “1 ocak 1990 tarihinden önce doğanlar” olarak belirlendi. Kişilerin gelirlerine göre kademeli ödeme planı ise teklifte şöyle yer aldı;
* Yıllık geliri 12.000 Türk Lirasından az olanların veya hiç geliri olmayanların herhangi bir bedel ödememeleri, ancak aylık gelirleri net asgari ücretin üstüne çıktığı andan itibaren, bir yıllık asgari ücret bedeli kadar borçlu sayılmayı taahhüt etmeleri
* Yıllık geliri 25.000 Türk Lirasından az ve 12.000 Türk Lirasından fazla olanların 10.000 Türk Lirası ödemeleri
* Yıllık geliri, 60.000 Türk Lirasından az ve 25.000 Türk Lirasından fazla olanların 15.000 Türk Lirası ödemeleri
* Yıllık geliri 60.000 Türk Lirasından fazla olanların 25.000 Türk Lirası ödemeleri.
SON BEDELLİ 18 BİN LİRAYDI
Son bedelli askerlik kanunu Aralık 2014’de çıkarılmış ve 1 Ocak 1988 tarihinden önce doğanların 18 bin Türk Lirası ödemeleri şartıyla askerlik eğitimine tabi tutulmadan bu hizmeti yerine getirmiş sayılmaları öngörülmüştü.
Bir önceki bedelli yasasından ise, 30 yaşından gün alanlar 30 bin lira ödemek kaydıyla yararlanmış, ancak bedel yüksek olduğu için bu yasa amacına ulaşmamış ve kapsama giren 460 bin kişiden sadece 70 bini bedelli askerliğe müracaat etmişti. (Emin Özgönül / Sözcü)
TBMM’de sürpriz bir girişim yaşandı ve 1 Ocak 1990 tarihinden önce doğanların, gelirlerine göre ücretsiz olarak ya da farklı miktarlarda para ödeyerek, yeni bir bedelli askerlik yasası kapsamına alınması öngörüldü.
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu tarafından hazırlanarak TBMM’ye sunulan kanun teklifi uyarınca, bedelli askerlik için ödenecek miktar, kişinin gelir durumuna göre “Kademeli” olacak.
Teklif yasalaşırsa bedelli askerlik parası 6 taksitte ödenebilecek. Bedelliden yararlananlar silah altına alınmadan askerliklerini yapmış sayılacak. Teklif uyarınca, bedelli askerlik paraları, üniversite gençliği için yurt yapımında kullanılacak.
1 OCAK 1990’DAN ÖNCE DOĞANLAR
Kanun teklifinde, bedelli askerlikten yararlanma yaş sınırı, “1 ocak 1990 tarihinden önce doğanlar” olarak belirlendi. Kişilerin gelirlerine göre kademeli ödeme planı ise teklifte şöyle yer aldı;
* Yıllık geliri 12.000 Türk Lirasından az olanların veya hiç geliri olmayanların herhangi bir bedel ödememeleri, ancak aylık gelirleri net asgari ücretin üstüne çıktığı andan itibaren, bir yıllık asgari ücret bedeli kadar borçlu sayılmayı taahhüt etmeleri
* Yıllık geliri 25.000 Türk Lirasından az ve 12.000 Türk Lirasından fazla olanların 10.000 Türk Lirası ödemeleri
* Yıllık geliri, 60.000 Türk Lirasından az ve 25.000 Türk Lirasından fazla olanların 15.000 Türk Lirası ödemeleri
* Yıllık geliri 60.000 Türk Lirasından fazla olanların 25.000 Türk Lirası ödemeleri.
SON BEDELLİ 18 BİN LİRAYDI
Son bedelli askerlik kanunu Aralık 2014’de çıkarılmış ve 1 Ocak 1988 tarihinden önce doğanların 18 bin Türk Lirası ödemeleri şartıyla askerlik eğitimine tabi tutulmadan bu hizmeti yerine getirmiş sayılmaları öngörülmüştü.
Bir önceki bedelli yasasından ise, 30 yaşından gün alanlar 30 bin lira ödemek kaydıyla yararlanmış, ancak bedel yüksek olduğu için bu yasa amacına ulaşmamış ve kapsama giren 460 bin kişiden sadece 70 bini bedelli askerliğe müracaat etmişti. (Emin Özgönül / Sözcü)
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)