4 Ağustos 2016 Perşembe

56 hakim ve savcı hakkında yakalama kararı

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nca, darbe girişimine ilişkin soruşturma kapsamında haklarında gözaltı kararı verilen hakim ve savcılardan bulunamayan 56 kişi hakkında yakalama kararı çıkarıldı.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın darbe girişiminin ardından başlattığı soruşturma kapsamında, aralarında Yargıtay, Danıştay, Ankara Vergi Mahkemesi üyeleri, Ankara Adliyesi hakim ve savcılarının da aralarında bulunduğu 3 binin üzerinde kişi hakkında gözaltı kararı verilmişti.

Bu kişilerden büyük çoğunluğu gözaltına alınıp savcılık sorgularının ardından tutuklanarak cezaevine gönderildi.

Memur Suçları Soruşturma Bürosunda görevli cumhuriyet savcısının talebi üzerine gözaltı kararı bulunmasına rağmen yakalanamayan 56 kişi, hakkında Ankara 5. Sulh Ceza Hakimliği tarafından yakalama kararı çıkarıldı.

Kamuoyunda "Kozmik Oda" olarak bilinen soruşturmayı yürüten Savcı Mustafa Bilgili, soruşturmanın hakimlerinden Halil İbrahim Kütük, Anayasa Mahkemesi Raportörü Tarık Kavak, Hrant Dink davasında 2 MİT görevlisine takipsizlik veren eski Sincan Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Süleyman Savut, eski Adalet Bakanlığı Başmüfettişi Mete Ercoşgun, kamuoyunda "Selam Tevhid" olarak bilinen "Sözde Kudüs Ordusu Terör Örgütü" soruşturmasında usulsüz dinleme talep ettiği gerekçesiyle açığa alınan savcı Salim Duran hakkında yakalama kararı çıkarılanlar arasında bulunuyor. Hürriyet

Hüseyin Gülerce 15 Temmuz darbe girişiminin 1 numarasını açıkladı

Hüseyin Gülerce 24 TV'de yaptığı açıklamada 15 Temmuz darbe girişiminin 1 numarası Adil Öksüz olduğunu söyledi.


Yıllarca Gülen'in en yakınlarında yer alan, o dönemki tabirle "cemaat"in en önemli isimlerinden biri olarak zikredilen Hüseyin Gülerce 24 TV'de darbe girişimini değerlendirdi.

'1 numara Adil Öksüz'dür'

Darbe girişiminin 1 numarasının kim olduğuna yönelik soruya yanıt veren Gülerce, "Adil Öksüz o gece Akıncılar Üssü'nde görüntüleri olduğu söyleniyor. Varsa diye konuşuyorum. O zaman Öksüz darbe girişiminin kesinlikle 1 numarasıdır. Kesin. Bu darbe girişiminin merkez üssü Akıncı Üssü çıktı mı, çıktı. Orada da bu İlahiyat Yardımcı Doçenti görüldüyse kesinlikle 1 numara odur.

Bunun 1 numara olduğu düşüncesini kuvvetlendiren bir şey daha var. Bu adam son 20 gün içerisinde, birisi darbe girişiminden 3 gün olmak üzere Pensilvanya'ya gitmiş. Kafamdaki şablona göre böyle bir darbenin son talimatlarını Fethullah Gülen son talimatlarını telefonla vermemiştir. Şifahi olarak vermiştir. Bir yardımcı ilahiyat doçenti Pensilvanya'yı kapı komşusu yapmış. Bu nasıl bir şey." dedi.

Ahmet Davutoğlu'na ölüm tehdidi

Ahmet Davutoğlu için son dakika haberi geldi. Eski başbakanlardan Ahmet Davutoğlu, bugün katıldığı bir cenaze namazı sırasında yanına yaklaşan Erhan Yiğit adlı kişi tarafından tehdit edildi. Mahkemeye sevk edilen Yiğit, her hafta karakola imza vermesi şartı ve yurt dışına çıkış yasağı konularak serbest bırakıldı.

Edinilen bilgiye göre ünlü mimar Turgut Cansever'in eşi Nilüfer Cansever'in cenaze namazına katılmak için saat 13:15'de Fatih Cami'ne gelen Ahmet Davutoğlu, onu selamlayarak yanına yaklaşan, hatta elini sıkan Erhan Yiğit, tarafından ölümle tehdit edildi.

Davutoğlu'na yönelik, "Şimdi sen beni öldür yoksa ben seni öldüreceğim" şeklinde sözler sarfeden Yiğit, koruma polislerinin müdahalesiyle etkisiz hale getirildi.

Davutoğlu'nun yakın koruma ekibi tarafından yakalayarak emniyet yetkililerine teslim edilen şüpheli önce polis merkezine götürüldü ardından adliyeye sevk edildi.

"Başkanlığını yaptığım kongrede beni engellediniz dedim"

Fatih'te bulunan Şehit Tevfik Fikret Erciyas Polis Merkezi'ne götürülerek ifadesi alınan Erhan Yiğit, daha sonra Çağlayan'daki İstanbul Adalet Sarayı'na sevk edildi.

Elleri kelepçeli ve üzerinde 'Ben Türküm' yazılı siyah bir tişört olan zanlı, kendisini polis merkezi önünde bekleyen gazetecilerin Davutoğlu'nu neden tehdit ettiği yönündeki soruları üzerine, “Tehdit değil. Başbakan beni önledi dedim. Tehdit yok. Rahat ol. 1 Kasım seçimlerinde neden benim başkanlığını yaptığım kongrede beni engellediniz dedim. Öldürme tehdit yok. Önlediniz dedim" diye konuştu.

Tehdit suçundan aranması çıktı

Çağlayan'da bulunan İstanbul Adalet Sarayı'na girişte Erhan Yiğit "Neden tehdit ettiniz?" sorusu üzerine "Vatan sana canım feda" şeklinde cevap verdi. Piskolojik sorunları olduğu iddia edilen Yiğit'in daha önce de tehdit suçundan aranması olduğu öğrenildi.
Yiğit savcılık sorgusunun ardından adli kontrol şartı ile mahkemeye sevk edildi.

Serbest bırakıldı

Erhan Yiğit, her hafta karakola imza vermesi şartı ve yurt dışına çıkış yasağı konularak serbest bırakıldı.

Ancak başka bir dosyası nedeniyle akli dengesinin yerinde olup olmadığının tespiti istenen Yiğit'in Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'ne sevk edileceği öğrenildi.

Yeniden yapılandırma Meclis'te kabul edildi

Kamu Alacaklarının Yeniden Yapılandırılmasına İlişkin Kanun Teklifi, TBMM Genel Kurulu'nda kabul edilerek yasalaştı.

Maliye Bakanlığı'na bağlı tahsil dairelerince takip edilen vergi ve bunlara bağlı vergi cezaları, askerlik, seçim, nüfus, trafik karayolu geçiş ücreti ve RTÜK idari para cezaları, gümrük vergileri, taşınmaz kültür varlıklarının korunmasına katkı payı, sigorta primleri, topluluk sigortası primleri, emeklilik keseneği ve kurum karşılığı, işsizlik sigortası primi, sosyal güvenlik destek primi, genel sağlık sigortası prim alacakları ile bu alacaklara ilişkin her türlü faiz, zam, gecikme zammı, gecikme faizi, cezai faiz ve gecikme cezaları yeniden yapılandırılacak.

Ayrıca belediyelerin idari para cezaları, su, atık su ve katı atık ücreti alacakları, belediyelere ödenmesi gereken paylar hariç, beyana dayanan vergilerde ve 2016'ya ilişkin 30 Haziran'dan önce tahakkuk eden vergi ve bunlara bağlı vergi cezaları, gecikme faizleri, gecikme zamları da yeniden yapılandırma kapsamında yer alacak.

Yapılandırmalar, 30 Haziran da dahil, bu tarihten önceki dönemi kapsayacak.

Kesinleşmiş kamu alacakların asıl tutarlarının tahsilinden vazgeçilmeyecek. Bu asıllara uygulanan gecikme faizi, gecikme zammı ve gecikme cezası yerine yurt içi ÜFE esas alınarak belirlenecek tutar ödenecek.

Düzenleme neleri kapsıyor?

-Düzenleme 30 Haziran 2016 tarihine kadar olan borçları kapsayacak.

- Vergi ve prim borçlarında indirim yapılmayacak.

- Borçlara uygulanan gecikme zammı silinecek ve yurtiçi fiyat endeksi artışı kadar fark eklenecek

- İndirimle belirlenen yeni borca 18 ay taksit imkanı verilecek.

- Borcunu peşin ödeyene 'faiz ve gecikme zammı'nın yüzde 50'si oranında ilave bir indirim daha yapılacak.

- İtilaflı vergi ve sigorta borçları yeniden yapılandırılacak.

- Devam eden bir vergi incelemesine dönük olarak belli oranda bildirimde bulunulur ve bu ödemeler yapılırsa vergi ödemeleri de süratle tamamlanır.

-Stok affı getirilecek.

- Gecikme zammı silinecek, kalan tutara yurtiçi fiyat endeksi artışı kadar fark eklenecek

- İndirimle belirlenen yeni borca 18 ay taksit imkanı sağlanacak.

-Borcunu peşin ödeyenlere ise ilave bir indirim daha sağlanacak.

- Başta emlak vergisi olmak üzere belediyeler tarafından tahsil edilen vergiler ve hizmet bedelleri de yeniden yapılandırma kapsamına giriyor.

- Vergi ve prim borcu peşin ödenirse faiz ve gecikme zammının yüzde 50'si alınmayacak.

- Düzenleme ile işletmelerin kasa ve ortaklardan alacaklarına ilişkin düzenlemeye gidilecek.

- İşletmede olduğu halde kayıtlarda yer almayan emtia, makine, teçhizatın kayıt altına alınması sağlanacak.

- Kasa mevcutları düzeltilecek. 

- Gelir ve kurumlar vergisi ile KDV mükelleflerinin geçmiş 5 yıla ilişkin olarak daha önce beyan ettikleri tutarları belli oranlarda artırmaları halinde Maliye Bakanlığı'nın geçmişe dönük herhangi bir vergi incelemesi yapılmayacak.(cnntürk)

4 eski bakan hakkında 'FETÖ yöneticiliğinden' suç duyurusu

İstanbul Barosu avukatlarından Burak Bekiroğlu, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurarak eski bakanlar Bülent Arınç, Hüseyin Çelik, Suat Kılıç ve Sadullah Ergin hakkında “FETÖ Silahlı Terör Örgütü yöneticiliğinden” suç duyurusunda bulundu. Dilekçesi savcılık tarafından kabul edilen avukat Bekiroğlu, 4 bakanın FETÖ ile irtibatının olup olmadığıyla ilgili ayrıntılı soruşturma yapılmasını ve haklarında yurt dışına çıkış yasağı konulmasını talep etti.

İstanbul Barosu avukatlarından Burak Bekiroğlu, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na bir dilekçe sunarak eski bakanlar Bülent Arınç, Hüseyin Çelik, Suat Kılıç ve Sadullah Ergin’in FETÖ yöneticiliği, silahlı terör örgütü ile fikir ve eylem birliği içerisinde örgütle irtibatlı olarak örgüt mensuplarını darbeye zemin hazırlamak için devletin kademelerine yerleştirilmesini sağladıklarını iddia etti. Avukat Bekiroğlu’nun şüpheliler hakkında İstanbul Emniyet Müdürlüğü ve Meclis Araştırma Komisyonu’nun araştırma başlatmasını talep ettiği ifadeler içeren dilekçe, savcılık tarafından kabul edildi.

Avukat Bekiroğlu, Bülent Arınç’ın FETÖ ile fikir ve eylem birliği içerisinde hareket ettiğini öne sürerek, buna dair değerlendirmelere yer verdiği dilekçesinde, “Milli sırlarımızın FETÖ tarafından çalınması eyleminin kendi üzerinden gerçekleştirilmesine müsaade etmiş, bu şekilde kullanılmış olmasına rağmen her fırsatta eli kanlı silahlı terör örgütü liderini övmüş, ona laf getirtmemiştir” ifadelerine yer verdi.

“Tüm suç aletlerine el konulsun”

cnntürk'ün haberine göre; Bekiroğlu’nun sunduğu dilekçede, şüphelilerin FETÖ ile bağlarının ortaya çıkması halinde evlerinde, iş yerlerinde arama yapılması, cep telefonlarına ve suç aletlerine el konularak imajlarının alınması istendi. Dilekçede 4 bakanın FETÖ ile bağlantıları var ise araştırılması gerektiğine vurgu yapılarak, “Şüphelilerin 15 Temmuz terör saldırısında herhangi bir rolleri var mı, bunun tespiti gerekmektedir” denildi.

Dilekçede eski Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’in 8. sınıfta yapılan OKS sınavını SBS adı ile 6,7 ve 8. sınıflara yayarak öğrencilerin 3 yıl da dershanelere gitmek zorunda bırakıldığına dikkat çekildi. Ergenekon, Balyoz ve Askeri Casusluk davaları sırasında görev yapan dönemin Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı en çok yanıltan isim olduğu öne sürüldü. FETÖ’nün spor alanındaki ranttan ve yönetimden de pay sahibi olabilmek için dönemin Spor Bakanı Suat Kılıç’ın vasıtası ile bu alana sızdığı iddia edilerek, “Suat Kılıç’ın Fethullah Gülen ile ilgili söylemleri incelendiğinde kendisinin yeni jenerasyon FETÖ mensubu gibi hareket ettiği izlenimi toplum gözünde hasıl olmuştur” denildi.

3 Ağustos 2016 Çarşamba

Fethullah Gülen'den 'kaçın' mesajı

25 Aralık soruşturması iddianamesinde "FETÖ lideri Fethullah Gülen'in, şüphelilerin de dahil oldukları örgüt üyelerine "http://www.herkul.org" adlı internet sitesinde yer alan 20 Aralık 2015'te yayınlanan "Mihneti zevk edinmişlerin yolu" başlıklı sohbetindeki ifadelerinde "kaçın" mesajı verdiği anlaşıldı" denildi.


Bakırköy Cumhuriyet Başsavcıvekili Ömer Faruk Aydıner tarafından hazırlanan ve Fethullahçı Terör örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'nın (FETÖ/PDY) 25 Aralık soruşturması kapsamında usulsüz dinleme yapmasına ilişkin hazırlanan iddianamede, şüpheliler Muammer Akkaş, Süleyman Karaçöl ve Menekşe Uyar'ın, Fethullah Gülen'in liderliğini yaptığı PDY adlı silahlı terör örgütüne üye olduğunun anlaşıldığı belirtildi. İddinamede bazı ilginç tespitler de yer aldı. Bunlar şöyle:

* Muammer Akkaş İstanbul Emniyet Müdürlüğü Mali Şube'de görevli bazı polis amir ve memurları ile fikir ve eylem birliği içerisinde hareket etti. Ayrıca FETÖ'nün yapısının kontrolündeki basın ve yayın kuruluşlarının da desteğini alarak, yapının gayesi doğrultusunda "Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırarak görevlerini yapmasını engellemeye teşebbüs etmek" suçunu işledi.

Çok sayıda kayıt altına alındı

* Hedef şahıslar olmadıkları, dolayısıyla haklarında verilmiş bir mahkeme kararı da bulunmadığı halde yasama dokunulmazlığı bulunan 61. Hükümet'in Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ı 21 Temmuz 2012'den 29 Kasım 2013'e kadar 58 kez, çok sayıda bakan ve milletvekilini de bir veya birden fazla kez muhtelif tarihlerde hedef şahıslarla olan görüşmeleri kayıt altına alınarak tape haline getirildi.

Yasin El Kadı görüşmesi

* Akkaş, 61. Hükümet'in Başbakanı Erdoğan'ın Nisan 2012'de Haliç Kongre Merkezi'nde yaptığı görüşmeye ait güvenlik kamera görüntüleri ile Abdulkerim Çay'a ait e-maillerden ele geçirildiği ileri sürülen Başbakan Erdoğan'ın da içinde yer aldığı 16 fotoğrafı soruşturma dosyasına koydurttu. Başbakanı Erdoğan'ın 14 Ekim 2012'de Üsküdar'daki evinde Yasin El Kadı isimli şahısla buluştuğuna dair cell-harita görüntüsünü tutanak altına aldırdı.

* Akkaş, Erdoğan'a ulaşmak gayesiyle, danışmanları Aydın Ünal, Mustafa Varank ve Şenol Kazancı hakkında iletişimin tespiti talebinde bulunarak telefon görüşmelerini kayıt altına aldırdı. O dönem Başbakan olan Erdoğan, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, eski İçişleri Bakanı Muammer Güler, Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar ile ilgili soruşturma yürüterek suç isnadında bulundu.

Cell haritası çıkarıldı

* Şüpheliler, hakkında dava açılan kolluk amirleriyle birlikte soruşturma adı altında aslında hakkında fezleke dahi düzenlemedikleri Turgay Ciner'i "şüpheli" sıfatıyla uzun süre dinledi. Erdoğan'ın Ankara'da resmi konutta Turgay Ciner ile yaptığı görüşmeyi baz takibi yapmak suretiyle cell haritası çıkarıldı. Bu harita dosya arasında bulundu. Yine hakkında herhangi bir takip kararı bulunmayan MİT Müsteşarı Hakan Fidan ve Başbakan Erdoğan'ın Haliç Kongre Merkezi'ndeki görüntülerini 'uyuşturucu çetesi takip ediyor' adı altında güvenlik kamera görüntüleri temin ederek kayda alındı ve soruşturma sonrasında medyaya servis edildi.

Siyasal casusluk

* Henüz açılmış bir ihale bile olmadığı halde Erdoğan'ın Çek Cumhuriyeti'ni ziyareti sırasında yaptığı görüşmelere ilişkin fotoğrafları elde ederek dosyaya koyan şüpheliler, hükümetin projeleri arasında bulunan termik santrallerin yenilenmesi projesini medyaya sızdırmak suretiyle "siyasal casusluk" yaptı.

* Dosyada Anadolu Cumhuriyet Başsavcısı Celal Avar'ın, sanatçı Orhan Gencebay'ın, Vali Hüseyin Avni Coş'un ses kayıtlarının tespit edilmesine rağmen haklarında herhangi bir isnatta bulunulmadığı gibi kayıtların suç teşkil etmemesi nedeniyle imhası yapılmadı.

Fezlekeden çıkardılar

* Soruşturmayı hazırlayanların kendi aralarında yaptıkları konuşmalarda 'Bu soruşturma çok önemli, bu dosyada görev almak bir şereftir, hoca efendi de bu soruşturmayı yürütenlere dua ediyor' şeklinde konuştukları, ayrıca Turgay Ciner'in Fetullan Gülen ile telefon görüşmesi yaptırıldığı ve konuşma içeriğinin tape yapılmaması yönünde talimat verildiği, daha sonra Turgay Ciner'in aslında iyi bir adam olduğu yönünde konuşmalar yapıldığı, soruşturma savcısı Muammer Akkaş tarafından bizzat talimat verilmek suretiyle Turgay Ciner hakkında hazırlanan kısımların fezlekeden çıkartıldığı belirlendi.

Kaçın mesajı

* FETÖ lideri Fethullah Gülen'in, şüphelilerin de dahil oldukları örgüt üyelerine "http://www.herkul.org" adlı internet sitesinde yer alan 20 Aralık 2015'te yayınlanan "Mihneti zevk edinmişlerin yolu" başlıklı sohbetindeki ifadelerinde "kaçın" mesajı verdiği anlaşıldı. (cnntürk.com.tr)

Yurtiçi turlar yüzde 54 ile zam şampiyonu

Temmuz ayında en yüksek fiyat artışı yurtiçi turlarda gözlendi. Fiyatı en fazla düşen ürünlerin başında ise erik geldi.


Tüketici fiyatları bazında temmuzda en yüksek fiyat artışı yüzde 54,09 ile yurt içi bir hafta ve daha fazla süreli turlarda görüldü.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, yurt içi bir hafta ve daha fazla süreli turları, yüzde 46,25 ile domates, yüzde 41,45 ile taze fasulye izledi.

Temmuzda fiyatı en çok artış gösteren diğer ürünler arasında, yüzde 29,86 ile çarliston biber, yüzde 18,78 ile sarımsak, yüzde 18,5 ile karpuz, yüzde 14,23 ile limon, yüzde 11,71 ile kabak, yüzde 11,3 ile elma, yüzde 7,49 ile internet ücreti ve yüzde 7,14 ile sigara yer aldı.

En çok erik ucuzladı

Geçen ay en fazla fiyat düşüşü ise yüzde 28,64 ile erikte gerçekleşti.

Bunu yüzde 9,59 ile kiraz, yüzde 7,8 ile kadın ceketi, yüzde 7,71 ile etek, yüzde 7,13 ile çocuk ayakkabısı, yüzde 6,05 ile erkek gömleği, yüzde 5,67 ile kadın tişörtü, yüzde 5,66 ile kadın spor ayakkabısı, yüzde 4,83 ile çocuk gömleği izledi.

TÜİK'in tüketici fiyatları endeksine göre, temmuzda aylık bazda fiyatları en fazla artan ürünlerle bunların bir önceki aya göre değişim oranları şöyle:

Maddeler Değişim (Yüzde)

Yurtiçi bir hafta ve daha fazla süreli turlar 54,09

Domates 46,25

Taze fasulye 41,45

Çarliston biber 29,86

Sarımsak 18,78

Karpuz 18,50

Limon 14,23

Kabak 11,71

Elma 11,30

İnternet ücreti 7,49

Sigaralar 7,14

Şehirlerarası otobüs ücreti 7,04

Mücevher (Altın) 6,38

Magazinler ve dergiler 5,09

Telefon yedek parçaları (SIM kart, batarya) 4,31

Banka ile para havale ücreti 3,79

Bira (Alkollü) 3,19

Rakı 2,35

Burgerler 2,20

Makarna 1,91

Temmuzda fiyatı en fazla düşen seçilmiş maddeler ile bir önceki aya göre değişim oranları ise şöyle:

Maddeler Değşim (Yüzde)

Genç odası takımı -1,23

Mazot -1,48

Yumurta -2,36

Fındık içi -2,45

Benzin -2,82

Fırınlı ocaklar -3,37

No-frost buzdolabı -3,38

Ceket (Erkek için) -4,17

Klima -4,29

Yurtiçi haftasonu turları -4,39

Takım elbise (Erkek için) -4,58

Gömlek (Çocuk için) -4,83

Spor ayakkabısı (Kadın için) -5,66

Tişört (Kadın için) -5,67

Gömlek (Erkek için) -6,05

Ayakkabı (Çocuk için) -7,13

Etek -7,71

Ceket (Kadın için) -7,80

Kiraz -9,59

Erik -28,64

'Hakan Şükür, FETÖ yapılanmasının başıydı'

Galatasaray'ın eski futbolcusu Mustafa Kocabey, Türk futbolundaki FETÖ yapılanması ile ilgili olarak, "Ben Galatasaray'da oynarken kulüp içerisinde FETÖ yapılanması vardı. Bu sistemin elebaşı Hakan Şükür'dür" dedi.


Altyapısından yetiştiği Galatasaray'da 1992-1994 yılları arasında profesyonel futbol oynayan ancak sonra bileti kesilen Mustafa Kocabey, 29 Ocak 2015 tarihinde verdiği röportajda, "Hakan Şükür'e hakkımı helal etmiyorum. Onunla ahirette hesaplaşacağım" sözleri ile büyük ses getirmişti.
15 Temmuz gecesi ülkemize darbe girişiminde bulunan FETÖ'nün sosyal mağdurlarından olan Kocabey, geçen seneki röportajın arkasından yaşadıklarını ve futbol dünyasının içindeki yapılanmanın detaylarını anlattı.

İşte Mustafa Kocabey'in Sabah Gazetesi'ne yaptığı açıklamalar:

FETÖ'cüler engel oldu

- Galatasaray'dan ayrılık sürecin merak ediliyor, bir kez daha anlatır mısın?

Galatasaray Kulübü'nde formamı terletmek dışında, herhangi bir oluşum içinde bulunmak aklımın ucundan geçmedi. Orası bir futbol kulübü, Hakan Şükür gibi FETÖ terör örgütü, cemaatçi bir oluşum içinde olanlarla birlikte olmam. Galatasaray'dan 20 yaşımdayken, ligde ve Avrupa kupalarında gol atarken gönderildim. Yıllardır herkes "Seni yediler" diyor. Bunun da tek bir nedeni olabilir, bir oluşumun parçası olmadığınız için siz istenmeyen oluyorsunuz. Galatasaray'dan ayrıldıktan sonra takıma dönmek için mücadele ettim fakat yine karşıma bu FETÖ'cüler, Hakan Şükür ve yalakaları çıktı. 309 gol atmışım futbol kariyerimde ve Türkiye'nin en çok gol atan futbolcusuyum, sayısız şampiyonluklar ve başarı görmüşüm ama hayal ettiğim yere asla gelemedim, A Milli Takım'da bir kez bile top oynayamadım!
Galatasaray'da yapılanma vardı

- Peki o zaman "Hakan Şükür'e hakkımı helal etmiyorum" sözlerini daha sonra neden yalanladın?
Beni Zaman Gazetesi'ne çağırdılar. "Sen demedin değil mi bu sözleri... Dava aç... Tazminat kazanırsın, hemen yalanlamalısın" dediler. Beni böyle bir açıklama yapmam için zorladılar. Öyle bir baskı oldu ki devamlı beni telefonumdan arıyorlardı. Sürekli olarak "Yalanla yalanla" dediler ve ben de bu kadar baskıya dayanamayıp böyle bir açıklama yapmak zorunda kaldım. Ben bu oluşumu sevmeyen bir adamım.

- Senin Galatasaray'da top koşturduğun zamanlarda FETÖ Terör Örgütü'nün yapılanması ne durumdaydı? Neler yapılıyordu ve isteniyordu?

1992-1994 yıllarında ben Galatasaray'da oynarken kulüp içerisinde FETÖ yapılanması vardı. Bu işin bu kadar büyüyeceğini bu kadar cemaat ortamına gidileceğini hiç düşünmemiştim. Kulüpte sohbetler oluyordu, daha sonra gittiğim birçok kulüpte etkililerdi, sohbetler her yerde vardı.

- Hangi kulüpler bunlar?

Çoğu takımda vardı bu. Oynadığım çoğu kulüpte belli başlı abileri vardı. Orada bize Allah'tan, kitaptan bahsediyorlardı. Bu oluşumun bu kadar ihanet içerisine girecek bir terör örgütü olduğunu anlasaydım o sohbetlere dahi girmezdim. Yıllar sonra bu olayları görünce o zamanlardaki yapılaşmanın masum olmadığını görüyorum.

Elebaşı Hakan Şükür

- Peki bu FETÖ'yü destekleyen senin bildiğin spor camiasından kimler var?

"Ben elebaşı olarak Hakan Şükür'ü görüyorum... Galatasaray'dan ayrıldıktan sonra bunlar sürekli bu işin içindeydiler sohbetler, muhabbetler... Böyle bir gücün olduğunu biliyordum ama çıkıp da insanları terörize edeceklerini, halka kurşun sıkacak kadar ileri gideceklerini herhalde kimse beklemiyordu. Askeriyenin içine girip, yargıyı ele geçirip insana ateş edecekleri, kimsenin aklına gelmezdi. Cumhurbaşkanımızın dahi aklına gelmemiştir."

Hamzaoğlu, Tütüneker, Arslan...

- Sporda bu yapının etkisi var mıdır, varsa nasıl işliyor?

"Sadece Şükür'ün etrafındaki isimlere bakın, bunu rahatlıkla çözebilirsiniz. Ben Yozgatspor'daydım orada takım arkadaşım vardı aynı zamanda kaptanımız Cihat Arslan. O mesela çok önemserdi, sürekli sohbetlere katılırdı. Sürekli bizi o yönlendirirdi. Sohbetin olacağı günleri haber verirdi mesela. O dönem bize sürekli Allah, kitap konuşurlardı, böyle olacağını tahmin edemedik. Hakan Şükür özellikle futbolu bırakıp milletvekili olduktan sonra takımlara antrenör gönderme yetkisine sahipti... Benim anlayamadığım olayların başında yer alır."

- Bu yapı kimi, nereye gönderdi?

Hamza Hamzaoğlu'nu önce Eyüp'e, ardından da Akhisar'a göndermiştir. Asıl komik olan Hamzaoğlu'nun bıraktığı takımları Cihat Arslan'ın devralmasıdır... Diğer kulüplerde dolaşan bir başka isim de Uğur Tütüneker'dir. Uğur abi de bu çarkın içerisindeydi. Şu an neresinde bilmiyorum. Şükür'e yakın olanların hepsi dikkat ederseniz kulüp buldu. Türkiye'deyken göreve getirilen çoğu hocayı araştırırsak en sonunda Şükür çıkar. FETÖ Terör Örgütü'ne bağlı olanlar kulüp buluyor zaten. Onlar futbolcu transferi yapabiliyor. Onların menajerleri transfer yapıyor.

Aylar önce kaçtı gitti!

- Milli Takım dedin... Peki Hakan Şükür Milli Takım'da da etkili miydi?

Tabii ki... Milli Takım'a gidemedim çünkü Hakan Şükür oradaydı. Galatasaray taraftarı ve Türk halkı mantıklı düşünsün: Neden Hakan hep sabit kaldı? Ben FETÖ'cü olmadığım için mi Hakan Şükür'ün yanında oynayamadım! Açık yüreklilikle söylüyorum. 'Hakan Şükür'e hakkımı helal etmiyorum ve Türk halkından da rica ediyorum, buna kimse hakkını helal etmesin. Aylar önce ülkeden kaçıp giden bir adamdan söz ediyoruz. 'Ben kaçmadım' dese de, buna çocuklar bile inanmaz. Hakan Şükür'ün kendisine değil ben evlatları için üzülüyorum. Çünkü vatan haini damgası yemek çok onursuzca... Damarlarında asil Türk kanı taşıyan bir kişi bu ülkeye asla ihanet etmez.

İsveç darbecileri iade etmeyeceğini açıkladı!

İsveç, 15 Temmmuz'daki hain darbe girişimiyle "güçlü bağlantısı" olan kişileri, iltica başvuruları reddedilmiş olsa bile Türkiye'ye iade etmeyeceğini açıkladı.


Associated Press'in haberine göre, göçmen başvurularını değerlendiren İsveç kurumu Migrationsverket, söz konusu kişileri, "muhalefet lideri Fetullah Gülen'in destekçileri" olarak niteledi. Migrationsverket, "inandırıcı muhalif aktiviteler" içinde olanların da "risk grubunda" olduğunu belirtti.

İsveç kurumu, iade etmeyeceği kişilerin sayısı hakkında bilgi vermedi. Migrationsverket tarafından yapılan açıklamada, "Türkiye'deki güncel durumla ilgili daha fazla bilgiye ihtiyaç var" denildi.
Habere göre, Migrationsverket, başvuru sahiplerinin iade edilmemesine ilişkin kararı, darbe girişiminden üç gün sonra aldı ancak bugün kamuoyuna açıklandı.

İsveç'in sığınmacıların iadesini ele alırken; ülkeleri "güvenli" ya da "güvenli değil" diye sınıflandırmadığını hatırlatan Migrationsverket Sözcüsü Guna Graufeld, her başvuruyu özel olarak değerlendirdiklerini belirtti. cnntürk.com

Üsküdar-Beylerbeyi trafiğine tarihi çözüm

ll. Mahmud tarafından 1829 yılında yaptırılan Beylerbeyi Sarayı Tüneli trafiğe açılıyor. Tünelin açılmasıyla 1.5 saatlik yolun 15 dakikaya düşürülmesi hedefleniyor. Tünel, 1970’lere kadar kullanılmıştı.


Üsküdar Belediyesi'nden yapılan açıklamaya göre, Üsküdar'da Beylerbeyi Sarayı'nın altında bulunan ve 1970'li yıllara kadar Üsküdar ile Beylerbeyi sahil yolunu birbirine bağlayan bir tünel olarak kullanılan 230 metre uzunluğundaki Beylerbeyi Sarayı Tüneli, müze ve sergi salonu olarak kullanımının ardından sahil trafiğini rahatlatmak amacıyla tekrar hizmete açılacak.

Tünelin yeniden hizmete açılmasıyla birlikte, 1.5 saati bulan Üsküdar- Beylerbeyi- Çengelköy hattı sahil yolculuğunun 15 dakikaya düşürülmesi hedefleniyor. Çalışmalar sırasında tünelin orijinal dokusu muhafaza edildi.

Beylerbeyi Sarayı'ndaki Set Bahçeleri'nin altından geçen tünel, 1970'li yıllara kadar kıyı yolunun işlevini sürdürmesini sağlarken, aynı zamanda yüksek duvarların ötesi ile Beylerbeyi Sarayı'ndaki set bahçelerin bağlantısını da kuruyordu.

Sultan 2. Mahmud tarafından 1829-1832 yılları arasında yaptırılan Beylerbeyi Sarayı Tüneli, Üsküdar’ı Beylerbeyi semtine bağlayan bir karayolu olarak kullanılmıştı.

FETÖ üyeleri talimatları 'yenilebilir kağıtlara' yazmış

Haberleşmelerini gizlilik üzerine kuran FETÖ üyelerinin bazılarının, talimatları gerektiğinde çiğnenerek yok edilmesi amacıyla "yenilebilir kağıt" üzerine not alma seçeneğini de kullandığı tespit edildi.

Haberleşmelerini gizlilik üzerine kuran Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) üyelerinin bazılarının, talimatları gerektiğinde çiğnenerek yok edilmesi amacıyla "yenilebilir kağıt" üzerine not alma seçeneğini de kullandığı belirlendi.

Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanmasına (FETÖ/PDY) yönelik soruşturma kapsamında, örgütün elebaşı Fetullah Gülen'in de aralarında bulunduğu 19'u tutuklu 43 şüpheli hakkında Edirne Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan ve 2. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilen iddianamede, örgütün gizlilik temelinde ilerleyen haberleşme yöntemlerine ve gizliliğin ihlal olması durumundaki "B planlarına" yer verildi.

İddianamede, dünya genelinde 160 ülkede faaliyet gösteren ve binlerce mensubu olan örgüt için haberleşme, talimatların alınıp verilmesinin, gelişmelerin güvenli ve zaman kaybetmeksizin aktarılmasının, faaliyetlerin sağlıklı bir şekilde yürütülmesinin hayati öneme sahip olduğu belirtildi.
Örgütün en önemli haberleşme aracının GSM hatları olduğu ifade edilirken, bu hatların genellikle başkası adına kayıtlı ya da örgüt kontrolündeki kurum/kuruluş adına kayıtlı olan, abone bilgilerinden gerçek kullanıcısına ulaşılamayan hatlar olduğu tespitine yer verildi.

Kısa süre kullanılan hatların yenileriyle değiştirilmesinin vazgeçilmez bir güvenlik kuralı olduğu belirtilen iddianamede, şunlar kaydedildi:

"Örgüt mensuplarının kendi adlarına olmayan GSM hatları temin edip bunları belirli aralıklarla cihazlarıyla birlikte değiştirmeleri dahi, legal olduğunu iddia ettikleri faaliyetlerinin illegal olduğunu ve bunları gizlemeye çalıştıklarını ortaya koymak açısından önemli bir veridir. Türkiye’de Almanya, ABD ya da başka bir ülkeye kayıtlı GSM hatlarının kullanılması, örgütün üst düzey abilerin kullandığı yöntemlerdendir. Abone bilgilerinden sadece hangi ülkeye ait olduğunun görülebilmesi nedeniyle zaman zaman tercih edilebilmektedir. Kiralık hatlar vasıtasıyla kriptolu IP telefon kullanılması, özellikle yurt dışındaki okullarla irtibatta kullanılan yöntemlerdendir."

Kuryenin en güvenli iletişim ağı olarak tercih edildiği kaydedilen iddianamede, bunun dışında internet üzerinden haberleşmeyi sağlayan programlardan da şifreli olarak iletişim kurulduğu vurgulandı.

'Şüphe varsa kağıt yenilebilir'

Örgüt mensuplarının haberleşmelerde isim kullanmamaya azami özen gösterildiği tespitine de yer verilen iddianamede, şu ifadelere yer verildi:

"Örgüt mensupları, tedbir olarak haberleşme araçlarını değiştirdikleri gibi isim zikretmekten imtina etmekte, 'abi' ya da 'hocam' şeklinde genel ifadeler kullanılmaya özen gösterilmekte, il ve ilçe imamları ise genel olarak kod isim kullanmaktadırlar. Örgütsel görüşmeler sırasında 'hizmet, şakirt, Fetullah Gülen, cemaat' gibi kelimelerin telefonda zikredilmemesine özen gösterilmekte, buluşma yeri söyleneceği zaman şifreli ifadeler kullanılmasına önem verilmektedir. Örgüt toplantılarında verilen talimatlar ufak kağıtlara yazılmakta hatta bunların lüzumu dahilinde yok edilebilmesi için yenilebilir özellikte olması sağlanmaktadır." cnntürk.com

Çölemerik ne demek?

Hakkari'nin adının Çölemerik olması için verilen yasa teklifi sonrası herkes Çölemerik'in ne anlama geldiğini sormaya başladı. Arama motoru Google'da en çok aranan kelimeler arasına giren kelimeyi, soyadı Çölemerik olan Hakkarili tarihçi yanıtladı.



Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne (TBMM) sevk edilen kanun tasarısına göre, Hakkari ve Şırnak il olmaktan çıkarılıyor. Hakkari'nin adı Çölemerik, Şırnak'ın adı da Nuh olarak değiştirilecek. Posta.com.tr'nin haberine göre ilçe haline getirilmesi önerilen Hakkari'nin eski adı Kürtçe Colemêrg'den gelen Çölemerik'ti. Bu haber sonrası herkes Çölemerik'in ne anlama geldiğini aramaya başladı. Çölemerik Google'de en çok aranan kelimeler arasına girdi.

"Sahipsiz yeşillik" diyen de var "çöl valisi" diyen de

Kimileri sosyal medyada Çölemerik'in 'sahipsiz yeşillik' anlamına geldiğini kimileri de Osmanlı zamanında bu bölgeye verilen ismin 'Çöl Valisi' anlamına geldiğini iddia etti.

Tarihçi Prof. İhsan Çölemerik açıkladı

Posta.com.tr konuyu Hakkarili olan kentin tarihiyle ilgili çok sayıda kitap kaleme alan Tarihçi İhsan Çölemerik'e sordu. İhsan Çölemerik, Hakkari'nin yeni adı olan Çölemerik'le ilgili 3 iddianın ortaya atıldığını kaydederek şunları söyledi:

Birinci iddiaya göre Çölemerik Kürtçe Göl ve Mera kelimelerinden oluşur. Ancak bu iddia tarihçiler arasında pek kabul görmez. Bu konuyla ilgili ikinci iddia ise Çöl ve Mera kelimelerinin birleşmesiyle Çölemerik kelimesi ortaya çıkar. Ancak Hakkari dağınık bir coğrafyadır ve Hakkari'de çöl bulunmaz.
Tarihçiler arasında en çok kabul edilen tanımlama Kürtçe Co (Kanal) ve Merge (Çimenlik) kelimelerinin birleşimi olan kanal ve çimenlik kelimlerinden oluşur. 'Le' ifadesi de bağlaç olarak iki kelimeyi bağlıyor.

Osmangazi Köprüsü'nde büyük zarar

30 Haziran'da açışı yapılan Osmangazi Köprüsü'nde bayram döneminde yaşanan yoğunluktan eser kalmadı. Ücretli geçişlerin başladığı 11 Temmuz'dan 26 Temmuz'a kadar olan 2 haftalık dönemde, köprüden günlük ortalama araç geçişi 5 binde kaldı. 40 bin geçiş garantisi verilen köprüyü kullananların beklentinin altında olması nedeniyle, zarar 20 milyon dolar yani yaklaşık 60 milyon lira.

Yeni Şafak gazetesinin haberine göre, Osmangazi Köprüsü'nden 11-26 Temmuz tarihleri arasını kapsayan 16 günde sadece 100 bin araç geçti. Geçiş ücretini pahalı bulan sürücüler,  İDO seferlerini tercih etti. Günde 40 bin araçlık geçiş garantisi veren devletin cebinden iki haftada 60 milyon lira (yaklaşık 20 milyon dolar) çıktı.

BÜYÜK UMUTLARLA AÇILIŞI YAPILDI

Körfezin iki yakasını birleştiren köprü, 30 Haziran günü düzenlenen törenle hizmete açılmıştı. Bayram nedeniyle ilk 9 günü bedava olan köprüden paralı geçiş 11 Temmuz günü başladı. Ücretli geçişlerin üzerinden yaklaşık 3 hafta geçti. İlk iki haftaya ilişkin geçiş rakamları dev yatırımlar arasında yer alan Osmangazi Köprüsü'nün geçenlerin sayısının beklentinin çok altında olduğunu gösterdi.

16 GÜNDE SADECE 100 BİN ARAÇ GEÇTİ

Yeni Şafak'ın elde ettiği bilgilere göre; 11-26 Temmuz tarihleri arasını kapsayan 16 günlük sürede Osmangazi Köprüsü'nden geçen otomotiv ve ağır vasıta sayısı 97 bin 535 adet. Otomobil eşdeğer geçiş sayısı ise 100 bin 932 adet oldu. Bu sayı devletin günlük taahhüt ettiği 40 bin araç sayısı ile kıyaslandığında hedefin çok altında kaldığını ortaya koydu.

İKİ HAFTALIK MALİYET 20 MİLYON DOLAR

İstanbul ile İzmir arasındaki ulaşım süresini 9 saatten yaklaşık 3 saate indirecek Gebze-Orhangazi-İzmir Otoyolu Projesi'nin en büyük ayağını oluşturan Osmangazi Köprüsü Yap-İşlet-Devret modeliyle hayata geçirildi. Osmangazi köprüsü ile bu güzergahta bulunan otoyollar için devlet geçiş garantisi verdi. Bu kapsamda günlük 40 bin geçiş rakamı taahhüt edildi. Geçişin az olması devletin kasasından daha fazla para çıkması anlamına geliyor. 11-26 Temmuz tarihleri arasını kapsayan 16 günlük sürede geçiş yapan araç sayısı üzerinden yapılan hesaplamaya göre; devlet eksik kalan geçişler nedeniyle günde milyonlarca lira ödemek zorunda kaldı. 16 günlük geçişlerden dolayı devletin kasasından çıkan para miktarı; 59 milyon 541 lira (yaklaşık 20 milyon dolar).

BAYRAMDA 1 HAFTADA 700 BİN ARAÇ GEÇTİ

1 Temmuz'da geçişlere başlanan köprüde Ramazan Bayramı nedeniyle ücret alınmadı. Bu dönemde köprü en yoğun günlerini yaşadı. 1 haftada 700 bine yakın araç geçti. Bu sayı köprüye olan ihtiyacı fazlasıyla gösterdi. Fakat ücretli geçişler başlayınca köprü, bayramda yakaladığı yoğunluktan eser kalmadı. Araç yoğunluğu bayram günü ile kıyaslandığında yüzde 10'unun altında olduğu anlaşılıyor. Bayramda günlük ortalama 100 bin araç ağırlayan köprü, ilerleyen dönemde bir günlük rakama ancak 16 günde ulaşabildi.

DÜZELMEZSE DEVLET 22 YIL DAHA ZARAR KARŞILAYACAK

Körfez geçişini 6 dakikaya indirmesine rağmen sürücüler tarafından tercih edilmemesinin altında geçiş ücretlerinin yüksek tutulması, bu konuda da “Vapur lobisi”nin olduğu iddia ediliyor. Eskihisar-Topçular arasındaki geçiş ücretlerinden yüzde 35 daha pahalı olan ücret düşürülmezse devletin kasasından günde 1,2 milyon dolar çıkmaya devam edecek.

ESKİYİ ARATMIYOR

Osmangazi'den en çok tedirgin olan vapur işletmecileri, yüksek geçiş ücretinden en çok memnun olan kesim. İDO'nun doluluk oranları, açılıştan önceki rakamları aratmıyor. Osmangazi Köprüsü'ndeki geçiş ücretlerinin rekabetçi bir düzeye indirilmemesi durumunda devlet, geçiş garantisi nedeniyle 22 yıl daha zararı karşılamaya devam edecek. 

Ahmet Hakan yazdı: İlker Başbuğ'un 10 temel mesajı

Ahmet Hakan Hürriyet'teki bugünkü köşe yazısında İlker Başbuğ'un CNN TÜRK ekranlarında yayınlanan Tarafsız Bölge'de verdiği 10 mesajı yazdı.


MESAJ 1: ­ BU KALKIŞMA NE 12 EYLÜL’E BENZİYOR NE DE 27 MAYIS’A

15 Temmuz Fethullahçı kalkışması, bundan önceki darbelere benzemiyor. Bundan önceki darbelerin tümü TSK içinde kurgulanmıştı. 15 Temmuz kalkışması ise, dışarıdan bir yapının TSK içindeki uzantıları aracılığıyla yapıldı. Bu açıdan diğer darbelerden farklıdır. Bu kalkışmaya karşı alınacak önlemlerin de işte bu fark göz önünde bulundurularak alınması gerekir.

MESAJ 2: ­ CIA, FETHULLAH GÜLEN’E BOŞUNA İMKÂN SAĞLAR MI?

Fethullah Gülen nerede yaşıyor? ABD’de... Orada ona o imkânları sağlayan kim? CIA... Bu istihbarat örgütünün ona ABD’de kalma iznini boşuna mı verdiğini düşünüyorsunuz? İstihbarat onu kullanmaz mı?

MESAJ 3: ­BU İŞİN ARKASINDAKİ GÜÇLERİN ASIL HEDEFİ TÜRK ORDUSU

Önce Türk ordusunun terörle mücadele başarısız olduğu tezini ortaya attılar. Bu tez tutmadı. Türk ordusuna komplo kurdular. Bunda da başarılı olamadılar. Bu ikisi tutmayınca... Bu sefer Türk ordusu içine sızan Fethullahçılar eliyle darbe girişiminde bulundular. Bunların temel hedefi, Türk ordusunu güçten düşürmek, dibe vurdurmaktır. Bunun nedenini ise Suriye meselesinde, sınırların yeniden çizilmesinde aramak gerekir.

MESAJ 4: ­ FETHULLAH’I KALKIŞMAYA İTENLER BAŞARISIZ OLACAĞINI BİLİYORLARDI

Fethullah Gülen Grubu’nu darbeye iten istihbarat unsurları, bu darbenin başarısız olacağını biliyordu. Onların asıl amacı TSK’yı yıpratmaktı. Fethullahçılar ise başarılı olabileceklerini düşünmüş ya da bu kalkışmayı kendileri açısından son çare olarak görmüş olabilir.


MESAJ 5:­ CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN MÜCADELEDE YALNIZ BIRAKILDI

Fethullah, Özal’dan destek aldı. Ecevit sempatiyle baktı. Erbakan mesafeliydi. AKP 2002’den 2007’ye kadar “Cemaat’le iyi geçin ama TSK’yı da karşına alma” taktiği izledi. 2007 ile 2011 arası tam ittifak dönemiydi. “Ne istediler de vermedik” dönemi yani... 2012­2016 arasındaysa savaş vardı. Ancak bu savaşta Cumhurbaşkanı Erdoğan yalnız bırakıldı. Partisi, bakanları onu yalnız bıraktı.

MESAJ 6 :­ DEVLETİ İDARE EDENLER, DARBEYE DOĞRU TEŞHİSİ KOYMALIDIR

Bu kalkışma, emir komuta zinciri içinde gerçekleşmedi. Bu Gülen cemaatinin orduya sızdırdığı uzantıları aracılığıyla yaptığı bir kalkışma. Teşhis bu... Ama bakıyoruz alınan önlemlere: Sanki emir­komuta zinciri içinde bir girişim olmuş gibi hareket ediliyor.

MESAJ 7: TSK’YA SIZMALARDAN BİRİNCİ DERECEDE MİT SORUMLUDUR

2002/2010 yıllarında TSK’dan atılmaların tümü MİT raporlarına göre yapılmıştır. O dönem FETÖ’cü olduğu gerekçesiyle bir kişi bile ordudan atılmadı. Atılanların tümü başka bir Nurcu grubu olan Mehmet Kurdoğlu ekibine bağlı isimlerdi. MİT’teki Cemaatçiler, rakip gördükleri grubun elemanlarını uzaklaştırmada bizi kullandılar. MİT’te bir asker müsteşar yardımcısı olsaydı belki daha sağlıklı bilgiler gelebilirdi.

MESAJ 8: ­ ORDUNUN DAMARINI KESİYORSUNUZ, YAPMAYIN

Abdülhamid’e karşı neler yapıldı ama o bile “Harp akademilerini kapatıyorum” demedi. Bu okullar Osmanlı’nın mirasıdır. Bu müesseselerin kaldırılması hiçbir sorunu çözmez. Türk ordusunun damarını kesiyorsunuz, yapmayın bunu. GATA’yı Sağlık Bakanlığı’na bağlıyorsunuz. Peki Sağlık Bakanlığı’na sızan Cemaatçileri ne yapacaksınız? Kuleli Askeri Lisesi’nin yerine yarın otel yaparsanız bizi yürekten yaralarsınız.

MESAJ 9: ­ KOMUTA KADEMESİ İYİ BİR SINAV VEREMEDİ

15 Temmuz’da komuta kademesi iyi bir sınav veremedi. Türk Silahlı Kuvvetleri niye tedbir alamadı? Bu konu incelenmelidir. 11 Eylül’den sonra ABD Senatosu, konunun uzmanlarından oluşan bir kurul oluşturup olayı soruşturdu. Bizde benzer bir çalışma yapılmalıdır.

MESAJ 10:­ EMİR­KOMUTA BİRLİĞİ BOZULUYOR, BU ORDUYU PERİŞAN EDER

Kara, Hava ve Deniz komutanlıklarının Milli Savunma Bakanlığı’na bağlanması emir­komuta birliğini bozar. Emir­komuta birliğini perişan ederseniz, orduyu perişan edersiniz. Genelkurmay Başkanlığı’nın Milli Savunma Bakanlığı’na bağlanıp bağlanmaması tartışılabilir. Bu yapılanlarla ordunun gücü dağıtılmaya çalışılıyor, bu çok tehlikeli. Türk Silahlı Kuvvetleri’ni daha da güçlendirmeniz lazım. Ama bu adımlarla güçlenmiyor, güçsüzleşiyor.


Hamile kalamıyor bahanesiyle karısının ellerini kesti

Kenya'da çocuk sahibi olamayan bir adam "kısır'' olmakla suçladığı karısının ellerini kesti ve başını parçaladı. Polis, çiftin çocuk sahibi olamama sebebinin kocada olduğunu ortaya çıkardı.


The Kenyan'ın haberine göre, Kenya'nın Machakos kentine bağlı Masisi kasabasında yaşayan 34 yaşındaki Stephen Ngila, yıllardır evli oldukları halde çocuk sahibi olamamalarından sorumlu tuttuğu 27 yaşındaki karısı Jackline Mwende'nin ellerini palayla keserek başını neredeyse parçaladı.

Koca olaydan kısa bir süre sonra yakalanırken, polis çiftin bir süre önce hastaneye giderek testlerden geçtiğini ve bu testler sonunda doktorların, çiftin çocuk sahibi olamama sebebinin kocada olduğunu teşhis ederek tedavi önerdiklerini ortaya çıkardı. Kocanın buna rağmen eşini suçladığı ve kendince "cezalandırdığı" belirtildi. DHA