Erzurum'da FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in doğduğu ilçede kuzenleri ve onların yeğenlerinden oluşan 6 kişi gözaltına alındı.
Erzurum Cumhuriyet Başsavcılığı'nın talimatı ile Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube ekipleri Fetullah Gülen'in doğum yeri Pasinler İlçesi Korucuk Mahallesi'ndeki çeşitli adreslere operasyon düzenledi.
Operasyonda, FETÖ'nün propagandasını yaptıkları öne sürülen Fetullah Gülen'in amcasının çocukları Dursun Yaşar Gülen ve Lütfü İhsan Gülen ile onların yeğeni Ulvi Çelik, Akın Güler, Mutlu Kızıltunç ve Ümit Yaşar Kızıltunç gözaltına alındı.
Gözaltına alınan 6 kişi sorgulanmak üzere İl Emniyet Müdürlüğüne götürüldü. DHA
25 Eylül 2016 Pazar
24 Eylül 2016 Cumartesi
8 aylık bebek uyuşturucu komasına girdi
Bursa'da 8 aylık bebek evde bulduğu uyuşturucuyu yiyerek zehirlendi.
Bursa'nın merkez Osmangazi ilçesinde, evde bulduğu uyuşturucuyu yiyerek zehirlendiği iddiasıyla hastaneye getirilen 8 aylık D.D. sevk edildiği devlet hastanesinde müşahade altına alındı.
Doktorlar, bebeğin hayati tehlikesinin olmadığını açıklarken, polis ise bebeğin zehirlenmesine neden olan ot türü bitkinin uyuşturucu mu yoksa başka bir şey mi olduğunu araştırıyor.
Merkez Osmangazi ilçesi Selimzade Mahallesi'nde, D.D. adlı 8 aylık erkek bebek, aniden fenalaşınca ailesi tarafından, eline geçirdiği uyuşturucuyu yediği için zehirlendiğini öne sürerek özel bir hastaneye kaldırıldı. Burada ilk müdahalesi yapılan D.D. daha sonra Şevket Yılmaz Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne sevk edildi. Burada midesi yıkanan bebek daha sonra Şevket Yılmaz Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne sevk edildi.
Doktorlar, hayati tehlikesi bulunmayan bebeğin müşahade altında tutulduğunu belirtti. Ailesi ise ilkokula giden çocuklarının yolda bulduğu uyuşturucuyu eve getirdiğini, D.D.'nin de kendilerinin haberi olmadığı bir sırada bunu yediği için zehirlenmiş olabileceğini söyledi.
Olayla ilgili araştırmaya başlandı. Ailenin Roman olduğunu belirten yetkililer, "Bebeğin ağzında ot türü bitkiler bulunmuş. Bunun uyuşturucu olup olmadığı henüz kesinlik kazanmadı. Sadece ailenin endişesi var. Kesin sonuca göre soruşturma başlatabiliriz. aileden henüz gözaltına alınan olmadı" dediler. DHA
Bursa'nın merkez Osmangazi ilçesinde, evde bulduğu uyuşturucuyu yiyerek zehirlendiği iddiasıyla hastaneye getirilen 8 aylık D.D. sevk edildiği devlet hastanesinde müşahade altına alındı.
Doktorlar, bebeğin hayati tehlikesinin olmadığını açıklarken, polis ise bebeğin zehirlenmesine neden olan ot türü bitkinin uyuşturucu mu yoksa başka bir şey mi olduğunu araştırıyor.
Merkez Osmangazi ilçesi Selimzade Mahallesi'nde, D.D. adlı 8 aylık erkek bebek, aniden fenalaşınca ailesi tarafından, eline geçirdiği uyuşturucuyu yediği için zehirlendiğini öne sürerek özel bir hastaneye kaldırıldı. Burada ilk müdahalesi yapılan D.D. daha sonra Şevket Yılmaz Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne sevk edildi. Burada midesi yıkanan bebek daha sonra Şevket Yılmaz Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne sevk edildi.
Doktorlar, hayati tehlikesi bulunmayan bebeğin müşahade altında tutulduğunu belirtti. Ailesi ise ilkokula giden çocuklarının yolda bulduğu uyuşturucuyu eve getirdiğini, D.D.'nin de kendilerinin haberi olmadığı bir sırada bunu yediği için zehirlenmiş olabileceğini söyledi.
Olayla ilgili araştırmaya başlandı. Ailenin Roman olduğunu belirten yetkililer, "Bebeğin ağzında ot türü bitkiler bulunmuş. Bunun uyuşturucu olup olmadığı henüz kesinlik kazanmadı. Sadece ailenin endişesi var. Kesin sonuca göre soruşturma başlatabiliriz. aileden henüz gözaltına alınan olmadı" dediler. DHA
Süleymancılara yeni lider
Eski Ulaştırma Bakanı Ahmet Arif Denizolgun’un ölümünden sonra ‘Süleymancı Cemaati’nin lideri, 34 yaşındaki Alihan Kuriş oldu.
Denizolgun’un ablasının oğlu olan Kuriş, yüksek mimar olarak görev yapıyor. Denizolgun, geçen 8 Eylül’de yüksek tansiyona bağlı beyin kanamasından dolayı hayatını kaybetmişti.
Cemaatin kurucusu Süleyman Hilmi Tunahan’ın torunu olan Denizolgun’un ölümünden sonra toplanan cemaat, lider olarak Kuriş’i seçti. Yüksek Mimar olan Kuriş, cemaatin kurs ve okullarının mimarı olarak biliniyor. (hürriyet.com.tr)
Denizolgun’un ablasının oğlu olan Kuriş, yüksek mimar olarak görev yapıyor. Denizolgun, geçen 8 Eylül’de yüksek tansiyona bağlı beyin kanamasından dolayı hayatını kaybetmişti.
Cemaatin kurucusu Süleyman Hilmi Tunahan’ın torunu olan Denizolgun’un ölümünden sonra toplanan cemaat, lider olarak Kuriş’i seçti. Yüksek Mimar olan Kuriş, cemaatin kurs ve okullarının mimarı olarak biliniyor. (hürriyet.com.tr)
23 Eylül 2016 Cuma
Stephen Hawking 'uzaylıların mesajlarına cevap vermeyin'
Ünlü fizikçi Stephen Hawking, uzaylıların Dünya ile iletişim kurması halinde onların mesajına cevap vermek konusunda insanların “ihtiyatlı” davranması gerektiğini söyledi. Hawking, “Gelişmiş bir uygarlıkla karşılamamız halinde Kristof Kolomb ile karşılaşan Kızılderililerin durumuna düşebiliriz. Biliyorsunuz o işin sonu iyi olmamıştı” dedi.
Hürriyet'in USA Today’den aktardığı habere göre Hawking, CuriosityStream dijital video platformunda yeni yayınlanan 25 dakikalık bir belgeselde, “evrende en sevdiği yerleri” anlattı.
Uzayda keşfedilen ve Dünya’ya benzeyen gezegen sayısının giderek arttığını belirten Hawking, “Bunların bazıları ateş ve lavdan oluşan alev alev cehennemler, bazıları ölmekte olan yıldızların öldürücü X ışınlarına maruz kalarak oluşmuş dev elmas kütleleri… Ama bazıları Dünyamız gibi” dedi.
Yaşama uygun olabilecek en yakın gezegenin Gliese 832c olduğunu belirten Hawking, “Bu gezegen nefes kesici görünüyor, kütlesi dünyanın 5 katı” ifadesini kullandı. Gliese’nin Dünya’dakine yakın sıcaklıklara ve sıvı halde suya sahip olduğu keşfedilirse, yaşam bulma ihtimali de artacak.
Ancak uzayda zeki bir yaşam formu keşfedilmesi veya onların bize mesaj göndermesi durumunda insanoğlu ne yapmalı? Hawking, “Onlarca cevap vermek konusunda ihtiyatlı davranmak gerekiyor. Gelişmiş bir uygarlıkla karşılamamız halinde Kristof Kolomb ile karşılaşan Kızılderililerin durumuna düşebiliriz. Biliyorsunuz o işin sonu iyi olmamıştı” dedi.
Uzayda zeki yaşamın keşfedilmesi halinde bunun tarihin en büyük bilimsel keşfi olacağını belirten Hawking şöyle devam etti: “Bu keşif bizi değişime zorlayacaktır. Evrende benzersiz bir yerimiz olduğu fikrini terkedip daha merhametli ve daha alçakgönüllü davranmaya başlayacağız.”
Hürriyet'in USA Today’den aktardığı habere göre Hawking, CuriosityStream dijital video platformunda yeni yayınlanan 25 dakikalık bir belgeselde, “evrende en sevdiği yerleri” anlattı.
Uzayda keşfedilen ve Dünya’ya benzeyen gezegen sayısının giderek arttığını belirten Hawking, “Bunların bazıları ateş ve lavdan oluşan alev alev cehennemler, bazıları ölmekte olan yıldızların öldürücü X ışınlarına maruz kalarak oluşmuş dev elmas kütleleri… Ama bazıları Dünyamız gibi” dedi.
Yaşama uygun olabilecek en yakın gezegenin Gliese 832c olduğunu belirten Hawking, “Bu gezegen nefes kesici görünüyor, kütlesi dünyanın 5 katı” ifadesini kullandı. Gliese’nin Dünya’dakine yakın sıcaklıklara ve sıvı halde suya sahip olduğu keşfedilirse, yaşam bulma ihtimali de artacak.
Ancak uzayda zeki bir yaşam formu keşfedilmesi veya onların bize mesaj göndermesi durumunda insanoğlu ne yapmalı? Hawking, “Onlarca cevap vermek konusunda ihtiyatlı davranmak gerekiyor. Gelişmiş bir uygarlıkla karşılamamız halinde Kristof Kolomb ile karşılaşan Kızılderililerin durumuna düşebiliriz. Biliyorsunuz o işin sonu iyi olmamıştı” dedi.
Uzayda zeki yaşamın keşfedilmesi halinde bunun tarihin en büyük bilimsel keşfi olacağını belirten Hawking şöyle devam etti: “Bu keşif bizi değişime zorlayacaktır. Evrende benzersiz bir yerimiz olduğu fikrini terkedip daha merhametli ve daha alçakgönüllü davranmaya başlayacağız.”
Dumankaya şirketlerine kayyum atandı
Dumankaya ailesine bağlı şirketlere TMSF yetkilileri kayyum olarak atandı. Atama kararını, FETÖ soruşturması kapsamında Anadolu Sulh Ceza Hakimliği verdi.
"FETÖ/PDY'ye finansal destek sağladıkları" gerekçesiyle yürütülen soruşturma kapsamında Anadolu Sulh Ceza Hakimliği'nin kararıyla Dumankaya ailesine bağlı şirketlere TMSF yetkililerinin kayyum olarak atanmasına karar verildi.
Savcılık talep etti
Anadolu Örgütlü Kaçakçılık ve Mali Suçlar Soruşturma Bürosu tarafından aralarında Bank Asya çalışanları ve iş adamlarının da bulunduğu şüphelilere yönelik yürütülen soruşturma kapsamında savcılık, dosyada adı geçen Dumankaya şirketleri ile ilgili CMK'nın 133. maddesi uyarınca kayyum tayin edilmesini talep etti.
Gizli tanıkların beyanları
Talebi değerlendiren Anadolu 1. Sulh Ceza Hakimliği, dosya kapsamında ifadesi alınan gizli tanıkların Dumankaya isimli firmanın tüm ortakları ile birlikte FETÖ/PDY terör örgütüne üye oldukları, örgüte finansman sağladıkları yönünde beyanda bulunduklarını belirtti. Dosya kapsamında sayılan şüphelilerin terör örgütü FETÖ/PDY'ye üye oldukları, üyeliğin gereğini finansal açıdan yerine getirdikleri, bu örgüte finansal destek sağladıklarının belirtildiği kararda, şüphelilerden Halit Dumankaya'nın oğlu Barış Değer Dumankaya'nın hala firarda olduğu, tüm aramalara rağmen yakalanamadığı ve teslim olmadığı vurgulandı.
'FETÖ/ PDY terör örgütüyle...'
Bank Asya müfettişlerince hazırlanan raporda, Dumankaya şirketine ait 1200 çekin sadece bir şubede işlem gördüğünün tespit edildiği belirtilen kararda, Dumankaya ailesine bağlı şirketlerin ticari hayatta FETÖ/PDY terör örgütü ile birlikte hareket ettikleri, terörün finansmanını sağladıkları hususunun açık ve net olduğunun belirtildiği kaydedildi.
'Örgütün amaçları doğrultusunda...'
FETÖ/PDY örgütü aleyhine deliller toplandıkça mevcut yöneticiler tarafından şirketlerin mal varlıklarının başkalarına devredilebileceği hatta tamamen satılarak nakde çevrilip yine örgütün amaçları doğrultusunda kullanılebileceği kaydedilen kararda, bu nedenle belirtilen şirketlere 674 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 13. ve 19. maddeleri ve CMK'nın 133. maddesi uyarınca kayyum tayin edilmesi, yine aynı maddeler gereğince TMSF yetkililerinin kayyum olarak görevlendirilmelerinin talep edildiği anlatıldı.
TMSF yetkilileri kayyum olarak atandı
Talebin kabulüne karar veren Sulh Ceza Hakimliği, bu kapsamda Halit Dumankaya, Barış Değer Dumankaya, Ayla Dumankaya Pirinççi, Uğur Dumankaya ve Semih Serhat Dumankaya'a ait şirketlere, TMSF yetkililerinin yönetim organının tüm yetkilerini kullanmak ve yeni yönetim kurulunu oluşturmak üzere kayyum olarak atanmalarına karar verdi. DHA
"FETÖ/PDY'ye finansal destek sağladıkları" gerekçesiyle yürütülen soruşturma kapsamında Anadolu Sulh Ceza Hakimliği'nin kararıyla Dumankaya ailesine bağlı şirketlere TMSF yetkililerinin kayyum olarak atanmasına karar verildi.
Savcılık talep etti
Anadolu Örgütlü Kaçakçılık ve Mali Suçlar Soruşturma Bürosu tarafından aralarında Bank Asya çalışanları ve iş adamlarının da bulunduğu şüphelilere yönelik yürütülen soruşturma kapsamında savcılık, dosyada adı geçen Dumankaya şirketleri ile ilgili CMK'nın 133. maddesi uyarınca kayyum tayin edilmesini talep etti.
Gizli tanıkların beyanları
Talebi değerlendiren Anadolu 1. Sulh Ceza Hakimliği, dosya kapsamında ifadesi alınan gizli tanıkların Dumankaya isimli firmanın tüm ortakları ile birlikte FETÖ/PDY terör örgütüne üye oldukları, örgüte finansman sağladıkları yönünde beyanda bulunduklarını belirtti. Dosya kapsamında sayılan şüphelilerin terör örgütü FETÖ/PDY'ye üye oldukları, üyeliğin gereğini finansal açıdan yerine getirdikleri, bu örgüte finansal destek sağladıklarının belirtildiği kararda, şüphelilerden Halit Dumankaya'nın oğlu Barış Değer Dumankaya'nın hala firarda olduğu, tüm aramalara rağmen yakalanamadığı ve teslim olmadığı vurgulandı.
'FETÖ/ PDY terör örgütüyle...'
Bank Asya müfettişlerince hazırlanan raporda, Dumankaya şirketine ait 1200 çekin sadece bir şubede işlem gördüğünün tespit edildiği belirtilen kararda, Dumankaya ailesine bağlı şirketlerin ticari hayatta FETÖ/PDY terör örgütü ile birlikte hareket ettikleri, terörün finansmanını sağladıkları hususunun açık ve net olduğunun belirtildiği kaydedildi.
'Örgütün amaçları doğrultusunda...'
FETÖ/PDY örgütü aleyhine deliller toplandıkça mevcut yöneticiler tarafından şirketlerin mal varlıklarının başkalarına devredilebileceği hatta tamamen satılarak nakde çevrilip yine örgütün amaçları doğrultusunda kullanılebileceği kaydedilen kararda, bu nedenle belirtilen şirketlere 674 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 13. ve 19. maddeleri ve CMK'nın 133. maddesi uyarınca kayyum tayin edilmesi, yine aynı maddeler gereğince TMSF yetkililerinin kayyum olarak görevlendirilmelerinin talep edildiği anlatıldı.
TMSF yetkilileri kayyum olarak atandı
Talebin kabulüne karar veren Sulh Ceza Hakimliği, bu kapsamda Halit Dumankaya, Barış Değer Dumankaya, Ayla Dumankaya Pirinççi, Uğur Dumankaya ve Semih Serhat Dumankaya'a ait şirketlere, TMSF yetkililerinin yönetim organının tüm yetkilerini kullanmak ve yeni yönetim kurulunu oluşturmak üzere kayyum olarak atanmalarına karar verdi. DHA
'Gollum' davasında bilirkişi raporu mahkemeye ulaştı
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a başbakanlığı döneminde hakaret ettiği iddiasıyla Dr. Bilgin Çiftçi'ye açılan ve kamuoyunda 'Gollum davası' olarak bilinen davada bilirkişi raporunu verdi. Raporda, Erdoğan ile fotoğrafı yan yana konulan Yüzüklerin Efendisi filmindeki Gollum karakterinin kötü olmadığı, aksine mazlum olduğu belirtildi. Ayrıca, 15 Temmuz sonrası yaşanan süreçte hakaret davalarından çekilme kararı alan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın feragat dilekçesi mahkemeye ulaştı.
Aydın'daki Dalama Aile Sağlığı Merkezi'nde görevli 23 yıllık hekim Bilgin Çiftçi, kişisel facebook hesabından, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Yüzüklerin Efendisi filminde bir karakter olan 'Gollum'un şaşkınlık, hayret ve yemek yemesiyle ilgili üç fotoğrafını yan yana gösteren bir paylaşımda bulundu. Kimliği belirsiz bir kişi tarafından şikayet edilen Dr. Bilgin Çiftçi, bu paylaşımını daha sonra sosyal medyadaki hesabından sildi.
Hakkında başlatılan idari soruşturma kapsamında Dr. Çiftçi, ardından 'devlet büyüklerine hakaret' suçundan devlet memurluğundan çıkarıldı. Aydın 3'üncü Asliye Ceza Mahkemesi'nde Çiftçi hakkında, 'kamu görevlisine hakaret'ten 3 aydan 2 yıla kadar hapis cezası istemiyle davası açıldı.
Davada 'Gollum'un kötü karakter olup olmadığının araştırılması için bilirkişi incelemesi istendi. İstanbul Bilgi Üniversitesi'nden Yrd. Doç. Dr. Esra Bilgiç, Uzman Psikolog Sercan Keçeli ve Klinik Psikolog Serhat Damar imzalı bilirkişi raporu, geçen çarşamba günü gürelen davanın 7'nci duruşmasında mahkemeye ulaştı. Raporda, Yüzüklerin Efendisi adlı roman ve sinema filmi ile ilgili ayrıntılı bilgiler yer aldı.
Yönetmen ve senaristlerin açıklamasına atıf
Mahkemeye gönderilen 19 Temmuz 2016 tarihli 10 sayfalık raporda, Yüzüklerin Efendisi filmine dair akademik çalışmalarda Gollum karakterinin nasıl anlatıldığı analiz edildi. Raporda, filmin yönetmeni Peter Jackson'un davaya konu olan fotoğrafı kastederek, "Bu Gollum değil, Smeagol" şeklindeki açıklaması ile senaristler Frank Walsh ve Philippa Boyen'in, "Smeagol neşeli ve tatlı bir karakter. Yalan söylemez, aldatmaz ve başkalarını manipüle etmeye girişmez. Kötü ve işbirlikçi biri değildir" sözlerine yer verilerek, "Bu açıklamaları dikkate alıp almamak mahkemenin takdirindedir" denildi.
"Smeagol barışsever, gollum mazlum"
Dava konusu fotoğraftaki karakterin Smeagol değil, Gollum olduğu ifade edilen raporun değerlendirme ve sonuç bölümünde şu ifadelere yer verildi:
"Smeagol karakterinin olumlu özellikleri olduğu tartışmasız ve net olmakla birlikte, Gollum karakterinin de büsbütün olumsuz yahut kötü olarak nitelenebileceğini söylemek mümkün değildir. Literatür taraması ve film incelemesi neticesinde, hem orijinal eserin yazarı Tolkien'in, hem de romanı filme uyarlayan Jackson'ın Gollum karakterini kötülüğün timsali olmaktan ziyade, aslında bir kurban yahut mazlum olarak resmettiklerinin altını çizmek ve karakterin okur ve izleyiciler bakımından da yaygın olarak bu şekilde algılandığına dikkat çekmek yerinde olacaktır" denildi.
"İfade özgürlüğü kapsamında beraat verilmeli"
Raporu değerlendiren Dr. Bilgin Çiftçi'nin avukatı Hicran Danışman, "Bu raporla, Gollum'un siyasi aktörleri eleştirme öznesi olarak ele alındığı ortaya konmuş oldu. Bizim de baştan beri savunmamız bu yöndeydi. Yani Gollum'un karakter özellikleri nedeniyle dünyada ve bizde eleştiri amaçlı ele alındığı ve paylaşılan görselin ifade özgürlüğü kapsamında olduğu. Bu nedenle mahkeme 'Gollum kötü değil' diye değil, paylaşım ifade özgürlüğü kapsamında kaldığından beraat kararı vermelidir. Bu yargılamada bir mazlum ve mağdur varsa o da müvekkilden başkası değildir. Raporun esas kıymeti ise şurada: Müştekinin Cumhurbaşkanı olmasından ürkülerek objektiflikten, bilimsellikten, edebiyattan, felsefeden, pozitif bilimlerden yoksun bir rapor değil. Tam tersine akademik düzeyde, ciddiyetle, bilimsel makalelerden yararlanılarak hazırlanmış. Müvekkilin ve savunmanın yargıdan talebi ise lütuf değil ifade ve düşünce özgürlüğünün teslim edilmesidir" dedi.
Erdoğan feragat etti
Öte yandan, 15 Temmuz sonrası yaşanan süreçte hakaret davalarından çekilme kararı alan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın feragat dilekçesi mahkemeye ulaştı. Erdoğan'ın avukatı aracılığıyla gönderilen dilekçede, "Sayın Cumhurbaşkanımız, milletimizin asgari müştereklerde buluşması, birlik ve beraberliğimizin tahkim edilmesi, siyasi hayatımızda asgari nezaketin kalıcı olarak tesis edilmesi ümidi ve iradesiyle işbu davadan feragat etmektedir" denildi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın davadan ferafat etmesine rağmen kamu davasının sürdüğü, 25 Ekim'de karar duruşması yapılacağı belirtildi.
Rapor bekleniyordu
Davanın önceki duruşmalarında Gollum'un iyi ya da kötü bir karakter olup olmadığının bilirkişiler tarafından incelenmesi kararlaştırılmış, bir önceki rapor 3 kişilik heyet tarafından tek bir dosyada hazırlanmadığı gerekçesiyle kabul edilmemişti.
Davaya bakan Aydın 3'üncü Asliye Ceza Mahkemesi Hakimi Murat Saz, FETÖ/PDY soruşturması kapsamında 21 Temmuz'da tutuklanmıştı. (Kaynak:cnntürk.com.tr)
Aydın'daki Dalama Aile Sağlığı Merkezi'nde görevli 23 yıllık hekim Bilgin Çiftçi, kişisel facebook hesabından, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Yüzüklerin Efendisi filminde bir karakter olan 'Gollum'un şaşkınlık, hayret ve yemek yemesiyle ilgili üç fotoğrafını yan yana gösteren bir paylaşımda bulundu. Kimliği belirsiz bir kişi tarafından şikayet edilen Dr. Bilgin Çiftçi, bu paylaşımını daha sonra sosyal medyadaki hesabından sildi.
Hakkında başlatılan idari soruşturma kapsamında Dr. Çiftçi, ardından 'devlet büyüklerine hakaret' suçundan devlet memurluğundan çıkarıldı. Aydın 3'üncü Asliye Ceza Mahkemesi'nde Çiftçi hakkında, 'kamu görevlisine hakaret'ten 3 aydan 2 yıla kadar hapis cezası istemiyle davası açıldı.
Davada 'Gollum'un kötü karakter olup olmadığının araştırılması için bilirkişi incelemesi istendi. İstanbul Bilgi Üniversitesi'nden Yrd. Doç. Dr. Esra Bilgiç, Uzman Psikolog Sercan Keçeli ve Klinik Psikolog Serhat Damar imzalı bilirkişi raporu, geçen çarşamba günü gürelen davanın 7'nci duruşmasında mahkemeye ulaştı. Raporda, Yüzüklerin Efendisi adlı roman ve sinema filmi ile ilgili ayrıntılı bilgiler yer aldı.
Yönetmen ve senaristlerin açıklamasına atıf
Mahkemeye gönderilen 19 Temmuz 2016 tarihli 10 sayfalık raporda, Yüzüklerin Efendisi filmine dair akademik çalışmalarda Gollum karakterinin nasıl anlatıldığı analiz edildi. Raporda, filmin yönetmeni Peter Jackson'un davaya konu olan fotoğrafı kastederek, "Bu Gollum değil, Smeagol" şeklindeki açıklaması ile senaristler Frank Walsh ve Philippa Boyen'in, "Smeagol neşeli ve tatlı bir karakter. Yalan söylemez, aldatmaz ve başkalarını manipüle etmeye girişmez. Kötü ve işbirlikçi biri değildir" sözlerine yer verilerek, "Bu açıklamaları dikkate alıp almamak mahkemenin takdirindedir" denildi.
"Smeagol barışsever, gollum mazlum"
Dava konusu fotoğraftaki karakterin Smeagol değil, Gollum olduğu ifade edilen raporun değerlendirme ve sonuç bölümünde şu ifadelere yer verildi:
"Smeagol karakterinin olumlu özellikleri olduğu tartışmasız ve net olmakla birlikte, Gollum karakterinin de büsbütün olumsuz yahut kötü olarak nitelenebileceğini söylemek mümkün değildir. Literatür taraması ve film incelemesi neticesinde, hem orijinal eserin yazarı Tolkien'in, hem de romanı filme uyarlayan Jackson'ın Gollum karakterini kötülüğün timsali olmaktan ziyade, aslında bir kurban yahut mazlum olarak resmettiklerinin altını çizmek ve karakterin okur ve izleyiciler bakımından da yaygın olarak bu şekilde algılandığına dikkat çekmek yerinde olacaktır" denildi.
"İfade özgürlüğü kapsamında beraat verilmeli"
Raporu değerlendiren Dr. Bilgin Çiftçi'nin avukatı Hicran Danışman, "Bu raporla, Gollum'un siyasi aktörleri eleştirme öznesi olarak ele alındığı ortaya konmuş oldu. Bizim de baştan beri savunmamız bu yöndeydi. Yani Gollum'un karakter özellikleri nedeniyle dünyada ve bizde eleştiri amaçlı ele alındığı ve paylaşılan görselin ifade özgürlüğü kapsamında olduğu. Bu nedenle mahkeme 'Gollum kötü değil' diye değil, paylaşım ifade özgürlüğü kapsamında kaldığından beraat kararı vermelidir. Bu yargılamada bir mazlum ve mağdur varsa o da müvekkilden başkası değildir. Raporun esas kıymeti ise şurada: Müştekinin Cumhurbaşkanı olmasından ürkülerek objektiflikten, bilimsellikten, edebiyattan, felsefeden, pozitif bilimlerden yoksun bir rapor değil. Tam tersine akademik düzeyde, ciddiyetle, bilimsel makalelerden yararlanılarak hazırlanmış. Müvekkilin ve savunmanın yargıdan talebi ise lütuf değil ifade ve düşünce özgürlüğünün teslim edilmesidir" dedi.
Erdoğan feragat etti
Öte yandan, 15 Temmuz sonrası yaşanan süreçte hakaret davalarından çekilme kararı alan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın feragat dilekçesi mahkemeye ulaştı. Erdoğan'ın avukatı aracılığıyla gönderilen dilekçede, "Sayın Cumhurbaşkanımız, milletimizin asgari müştereklerde buluşması, birlik ve beraberliğimizin tahkim edilmesi, siyasi hayatımızda asgari nezaketin kalıcı olarak tesis edilmesi ümidi ve iradesiyle işbu davadan feragat etmektedir" denildi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın davadan ferafat etmesine rağmen kamu davasının sürdüğü, 25 Ekim'de karar duruşması yapılacağı belirtildi.
Rapor bekleniyordu
Davanın önceki duruşmalarında Gollum'un iyi ya da kötü bir karakter olup olmadığının bilirkişiler tarafından incelenmesi kararlaştırılmış, bir önceki rapor 3 kişilik heyet tarafından tek bir dosyada hazırlanmadığı gerekçesiyle kabul edilmemişti.
Davaya bakan Aydın 3'üncü Asliye Ceza Mahkemesi Hakimi Murat Saz, FETÖ/PDY soruşturması kapsamında 21 Temmuz'da tutuklanmıştı. (Kaynak:cnntürk.com.tr)
Ahmet Altan tutuklandı
İkinci kez gözaltına alınan gazeteci-yazar Ahmet Altan tutuklandı. Altan, "darbeye teşebbüs" ve "FETÖ'ye üye olmak"la suçlanıyor.
15 Temmuz darbe girişimine ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında hakkında yakalama kararı çıkarılan Gazeteci-Yazar Ahmet Altan çıkarıldığı mahkeme tarafından tutuklandı. Ahmet Altan dün gözaltına alınarak Vatan’da bulunan İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne götürülmüştü. Bu sabah Çağlayan’da bulunan İstanbul Adalet Sarayı’na getirilen Ahmet Altan çıkarıldığı İstanbul 1. Sulh Ceza Hakimliği tarafından "Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını engellemeye teşebbüs etme" ve "Silahlı terör örgütüne üye olma" suçlarından tutuklandı.
Kaçma şüphesinin bulunduğu belirtildi
Mahkeme kararında, şüpheliye yüklenen suçların yasada öngörülen ceza miktarı, işlendiği iddia edilen suçların önemli ve ciddi sayılan katalog suçlardan olması nedeniyle tutuklama nedeninin kanun gereğince varsayıldığı belirtildi. Kararda , "Nitekim Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatları ve 6352 sayılı yasa ile değişik 5271sayılı CMK’nın 100. ve devam eden maddeleri uyarınca şüpheli hakkında tutuklama yasağı ve yargılama engeli bulunmadığı, alması muhtemel ceza gözönünde alındığında kaçma şüphesinin bulunduğu, işin önemi verilmesi beklenen ceza veya güvenlik önlemi değerlendirildiğinde Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nı 13. maddesinde ifade olunan ölçülülük ilkesi uyarınca daha hafifi koruma önlemi olan adli kontrol tedbiri uygulamasının bu aşamada soruşturmaya konu suç ve bu şüpheli açısından yetersiz kalacağı ve amaca hizmet etmeyeceği kanaatine varılmıştır" denildi.
Mahkeme tutuklanmasına karar verdi
Ahmet Altan’ın avukatlarının serbest bırakılma istemlerini reddine karar veren mahkeme, "Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını engellemeye teşebbüs etme" ve "Silahlı terör örgütüne üye olma" suçlarından tutuklanmasına karar verdi.
Mehmet Altan tutuklanmıştı
Soruşturma kapsamında 10 Eylül’de gözaltına alınan Ahmet Altan ve Mehmet Altan 21 Eylül’de adliyeye sevk edilmişti. Mehmet Altan hakkında tutuklama kararı verilirken, Ahmet Altan’ı ise serbest bırakılmıştı. Soruşturma savcısı Can Tuncay’ın Ahmet Altan’ın serbest bırakılmasına dün itiraz etti. İtirazı üzerine hakkında yakalama kararı çıkarılan Ahmet Altan tekrar gözaltına alınmıştı. DHA
15 Temmuz darbe girişimine ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında hakkında yakalama kararı çıkarılan Gazeteci-Yazar Ahmet Altan çıkarıldığı mahkeme tarafından tutuklandı. Ahmet Altan dün gözaltına alınarak Vatan’da bulunan İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne götürülmüştü. Bu sabah Çağlayan’da bulunan İstanbul Adalet Sarayı’na getirilen Ahmet Altan çıkarıldığı İstanbul 1. Sulh Ceza Hakimliği tarafından "Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını engellemeye teşebbüs etme" ve "Silahlı terör örgütüne üye olma" suçlarından tutuklandı.
Kaçma şüphesinin bulunduğu belirtildi
Mahkeme kararında, şüpheliye yüklenen suçların yasada öngörülen ceza miktarı, işlendiği iddia edilen suçların önemli ve ciddi sayılan katalog suçlardan olması nedeniyle tutuklama nedeninin kanun gereğince varsayıldığı belirtildi. Kararda , "Nitekim Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatları ve 6352 sayılı yasa ile değişik 5271sayılı CMK’nın 100. ve devam eden maddeleri uyarınca şüpheli hakkında tutuklama yasağı ve yargılama engeli bulunmadığı, alması muhtemel ceza gözönünde alındığında kaçma şüphesinin bulunduğu, işin önemi verilmesi beklenen ceza veya güvenlik önlemi değerlendirildiğinde Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nı 13. maddesinde ifade olunan ölçülülük ilkesi uyarınca daha hafifi koruma önlemi olan adli kontrol tedbiri uygulamasının bu aşamada soruşturmaya konu suç ve bu şüpheli açısından yetersiz kalacağı ve amaca hizmet etmeyeceği kanaatine varılmıştır" denildi.
Mahkeme tutuklanmasına karar verdi
Ahmet Altan’ın avukatlarının serbest bırakılma istemlerini reddine karar veren mahkeme, "Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını engellemeye teşebbüs etme" ve "Silahlı terör örgütüne üye olma" suçlarından tutuklanmasına karar verdi.
Mehmet Altan tutuklanmıştı
Soruşturma kapsamında 10 Eylül’de gözaltına alınan Ahmet Altan ve Mehmet Altan 21 Eylül’de adliyeye sevk edilmişti. Mehmet Altan hakkında tutuklama kararı verilirken, Ahmet Altan’ı ise serbest bırakılmıştı. Soruşturma savcısı Can Tuncay’ın Ahmet Altan’ın serbest bırakılmasına dün itiraz etti. İtirazı üzerine hakkında yakalama kararı çıkarılan Ahmet Altan tekrar gözaltına alınmıştı. DHA
Balık ölümlerinde analiz raporu bekleniyor
Seyhan Nehri'nin Akdeniz'e döküldüğü Tarsus'ta yoğun miktarda balık ölümü olması üzerine inceleme başlatan Adana Valiliği, su ve ölü balıklardan alınan numunelerin analiz raporlarını bekliyor.
Adana Valiliği, Seyhan Nehri’nin Akdeniz’e döküldüğü alandaki balık ölümlerine ilişkin başlatılan inceleme sonucunda alınan numunelerin laboratuvara gönderildiğini ve değerlendirme yapmak için analiz çalışmalarının sonuçlanmasını beklediklerini bildirdi.
Mersin’in Tarsus ilçesindeki Baharlı Mahallesi civarında Seyhan Nehri’nin Akdeniz’e döküldüğü noktada yoğun miktarda balık ölümü görülmüştü. Adana Valiliği’nin konuyla ilgili başlattığı çalışma sonucunda kıyıya vuran balıkların kefal cinsi olduğu belirlenirken, diğer su canlıları ve balık türlerinde ölüm olmadığı tespit edildi.
Balıkların ölüm sebebini incelemek için su ve ölü balıklardan numune alındığı belirtilen valilik açıklamasında şu ifadelere yer verildi: “Seyhan Nehri’ne bağlantısı bulunan DSİ drenaj kanalları boyunca denetim yapılmış ve bu kanallara atık su deşarjı yapan sanayi tesisleri ile kentsel atık su arıtma tesisi denetlenerek atık su arıtma sistemlerinin çalıştırılmakta olduğu görülmüştür. Ayrıca bu tesislerden Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliği çerçevesinde atık su numuneleri alınarak analiz için yetkili laboratuvarlara gönderilmiştir. Gıda, Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü’nce ölü balıklardan numune alınarak analiz yapılması için il dışında bulunan bir laboratuvara gönderilmiştir. Analiz sonuçları henüz gelmemiştir. İl Müdürlüğümüz ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü’nce alınan numunelere ait analizlerin sonuçlanması belirli bir süre gerektirdiğinden analiz sonuçları beklenmektedir. İl Müdürlüğümüz elemanları tarafından denetimlerimiz sıkı bir şekilde devam etmekte olup, alınan atık su numunelerine ait analizlerin sonuçlanmasının ardından, balık ölümleri hakkında nihai bir değerlendirme yapılabilecek. Sözcü
Adana Valiliği, Seyhan Nehri’nin Akdeniz’e döküldüğü alandaki balık ölümlerine ilişkin başlatılan inceleme sonucunda alınan numunelerin laboratuvara gönderildiğini ve değerlendirme yapmak için analiz çalışmalarının sonuçlanmasını beklediklerini bildirdi.
Mersin’in Tarsus ilçesindeki Baharlı Mahallesi civarında Seyhan Nehri’nin Akdeniz’e döküldüğü noktada yoğun miktarda balık ölümü görülmüştü. Adana Valiliği’nin konuyla ilgili başlattığı çalışma sonucunda kıyıya vuran balıkların kefal cinsi olduğu belirlenirken, diğer su canlıları ve balık türlerinde ölüm olmadığı tespit edildi.
Balıkların ölüm sebebini incelemek için su ve ölü balıklardan numune alındığı belirtilen valilik açıklamasında şu ifadelere yer verildi: “Seyhan Nehri’ne bağlantısı bulunan DSİ drenaj kanalları boyunca denetim yapılmış ve bu kanallara atık su deşarjı yapan sanayi tesisleri ile kentsel atık su arıtma tesisi denetlenerek atık su arıtma sistemlerinin çalıştırılmakta olduğu görülmüştür. Ayrıca bu tesislerden Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliği çerçevesinde atık su numuneleri alınarak analiz için yetkili laboratuvarlara gönderilmiştir. Gıda, Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü’nce ölü balıklardan numune alınarak analiz yapılması için il dışında bulunan bir laboratuvara gönderilmiştir. Analiz sonuçları henüz gelmemiştir. İl Müdürlüğümüz ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü’nce alınan numunelere ait analizlerin sonuçlanması belirli bir süre gerektirdiğinden analiz sonuçları beklenmektedir. İl Müdürlüğümüz elemanları tarafından denetimlerimiz sıkı bir şekilde devam etmekte olup, alınan atık su numunelerine ait analizlerin sonuçlanmasının ardından, balık ölümleri hakkında nihai bir değerlendirme yapılabilecek. Sözcü
İstanbul'da maymun dehşeti
İstanbul’da sahibinin balkonda baktığı maymun evden kaçarak parkta oynayan 6 yaşındaki çocuğu darp edip ısırdı. Çocuğun annesi maymunun sahibini şikâyet etti.
Sabah'ın haberine göre İstanbul Fatih'teki olay şöyle yaşandı; 6 yaşındaki Ömer Tuna, annesi Nuran Tuna ile birlikte Fındıkzade parkında oyun oynamaya başladı. Nuran Tuna'nın Gürcistan uyruklu komşusunun pet shoptan aldığı maymun bağlı olduğu balkon demirlerinden kaçarak çocukların oynadığı parka geldi.
Etraftaki insanlara ve parkta bulunan çocuklara saldıran maymun, minik Ömer Tuna'yı önce ısırdı ardından darp etmeye başladı. Ömer'i parktaki vatandaşlar ve annesi kurtardı.
Minik Ömer, Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne kaldırıldı. Tedavi altına alınan küçük çocuğun ağır derece yaralandığına dair rapor verildi. Savcılığa başvuran minik Ömer'in ailesi saldırgan maymunun sahibinden şikâyetçi oldu. Savcılık, ailenin şikâyeti üzerine olayla ilgili soruşturma başlattı.
Sabah'ın haberine göre İstanbul Fatih'teki olay şöyle yaşandı; 6 yaşındaki Ömer Tuna, annesi Nuran Tuna ile birlikte Fındıkzade parkında oyun oynamaya başladı. Nuran Tuna'nın Gürcistan uyruklu komşusunun pet shoptan aldığı maymun bağlı olduğu balkon demirlerinden kaçarak çocukların oynadığı parka geldi.
Etraftaki insanlara ve parkta bulunan çocuklara saldıran maymun, minik Ömer Tuna'yı önce ısırdı ardından darp etmeye başladı. Ömer'i parktaki vatandaşlar ve annesi kurtardı.
Minik Ömer, Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne kaldırıldı. Tedavi altına alınan küçük çocuğun ağır derece yaralandığına dair rapor verildi. Savcılığa başvuran minik Ömer'in ailesi saldırgan maymunun sahibinden şikâyetçi oldu. Savcılık, ailenin şikâyeti üzerine olayla ilgili soruşturma başlattı.
Canan Karatay'ın heykeli dikilecek
Mersin Mut İlçe Belediye Başkanı Nebi Yılmaz, Prof. Dr. Canan Karatay'ın heykelinin dikilmesinin planlandığı açıkladı.
İlçenin tanıtımı için girişimlerinin devam ettiğini söyleyen Mut Belediye Başkanı Nebi Yılmaz, 2015 yılında ilçede düzenlenen Zeytincilik Sempozyumu'na katılan Prof. Dr. Canan Karatay'ın bu yıl yine davet edileceğini söyledi.
İlçesinin tanıtım eksikliği olduğunu ifade eden Yılmaz, “Mut ilçesi tarımsal üretim alanında, ürettiği ürünlerin kalitesiyle ülkemizde bir numara. Bu kadar kaliteli ve özel ürünlerin üretildiği ilçemizi ne yazık ki tanıtamıyoruz. Bu yıl düzenleyeceğimiz Zeytincilik Sempozyumu'na Prof. Dr. Canan Karatay'ı davet edeceğiz. Eğer kendileri kabul ederse bir elinde zeytin ve zeytinyağının olduğu bir heykelini yaptırarak Mut'a dikmek istiyoruz" dedi.
Karatay ile görüşmelerin en kısa zamanda yapılacağını söyleyen Başkan Yılmaz, sonucu Mut halkıyla paylaşacaklarını söyledi.
İlçenin tanıtımı için girişimlerinin devam ettiğini söyleyen Mut Belediye Başkanı Nebi Yılmaz, 2015 yılında ilçede düzenlenen Zeytincilik Sempozyumu'na katılan Prof. Dr. Canan Karatay'ın bu yıl yine davet edileceğini söyledi.
İlçesinin tanıtım eksikliği olduğunu ifade eden Yılmaz, “Mut ilçesi tarımsal üretim alanında, ürettiği ürünlerin kalitesiyle ülkemizde bir numara. Bu kadar kaliteli ve özel ürünlerin üretildiği ilçemizi ne yazık ki tanıtamıyoruz. Bu yıl düzenleyeceğimiz Zeytincilik Sempozyumu'na Prof. Dr. Canan Karatay'ı davet edeceğiz. Eğer kendileri kabul ederse bir elinde zeytin ve zeytinyağının olduğu bir heykelini yaptırarak Mut'a dikmek istiyoruz" dedi.
Karatay ile görüşmelerin en kısa zamanda yapılacağını söyleyen Başkan Yılmaz, sonucu Mut halkıyla paylaşacaklarını söyledi.
İzmir'de deprem
İzmir'in Menderes ilçesinde 3.8 büyüklüğünde deprem meydana geldi.
Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) Deprem Dairesinin tespitine göre, saat 08.07'de merkez üssü Menderes olan 3.8 büyüklüğünde yer sarsıntısı kaydedildi.
Depremin yerin 6.95 kilometre derinliğinde oluştuğu belirlendi.
Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) Deprem Dairesinin tespitine göre, saat 08.07'de merkez üssü Menderes olan 3.8 büyüklüğünde yer sarsıntısı kaydedildi.
Depremin yerin 6.95 kilometre derinliğinde oluştuğu belirlendi.
22 Eylül 2016 Perşembe
Torunlar İnşaat'a durdurma kararı
Mecidiyeköy’de 10 işçinin 32. kattaki asansörden yere çakılarak hayatını kaybetmesiyle inşaatı bir süre durdurulan ancak bugün neredeyse açılışı yapılmak üzere olan Torun Center hakkında 7. İdare Mahkemesi yürütmeyi durdurma kararı verdi.
Mahkeme, Koruma Kurulu’ndan görüş alınmadan plan değişikliği yapıldığı ve Deprem Zemin İnceleme Müdürlüğü’nün belirlediği maksimum yükseklik değerine ‘hiçbir gerekçe göstermeksizin uyulmadığı’ tespitlerine yer vererek, “telafisi güç zararların doğabileceği” kanaatinde bulundu.
15 Temmuz Şehitler Köprüsü’ne bağlanan ve İstanbul’un ana arterlerinden olan Mecidiyeköy’de yer alan arazi için 2007 yılında Galatasaray Kulübü, Ali Sami Yen arazisine karşılık Seyrantepe’de yapılacak yeni stad için TOKİ ile protokol imzaladı. İlk imar planına itirazın 2007 yılında yapıldığı süreç, 2010 yılında yapılan plan değişikliği ile devam etti.
Mahkeme inşaatı 6 yıl sonra durdurdu
Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi, 2 Nisan 2010 tarihinde onaylanan imar değişikliğine “Bölgedeki yapı yoğunluğunu arttırıcı, sosyal donatı dengesini bozucu, kamu yararına aykırı olduğu” gerekçesiyle dava açtı. Dava açılan taraflardan İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) ‘planların üretim, kabul ve onaylarına TOKİ tarafından karar verildiği’ savunmasını yaparken, TOKİ ‘gelir paylaşımı projelerinden elde edilen gelirle toplu konut ve gecekondu dönüşüm projeleri için kaynak sağlanmasının amaçlandığı’ ifade etti.
Bilirkişi raporu uyarmıştı
21 Temmuz 2015 tarihinde hazırlanan bilirkişi raporunda, nüfus yoğunluğunun artacağı, bu yoğunluk artışının beraberinde zaten yetersiz olan donatı alanlarını daha da yetersiz hale geleceği ve ‘çok ciddi boyutlarda gözlenen trafik sorunun daha da artmasına neden olacağı’ tespitine yer verildi. İnşaatın yakın çevresinde oluşturacağı olumsuzluklara dair ‘hiçbir analiz, sentez, plan kararı gayreti içerisine girilmemiştir’ denildi. İnşaat için 91 bin metrekarelik ek yapılaşma hakkı yapıldığı belirtilen raporda, nüfusun 4570 kişi ilave yükle, 7450 kişiye ulaşacağı tespitinde bulunuldu.
“Deprem gibi önemli bir konuda ilgili kurumun görüşüne neden uyulmadı"
Bilirkişi heyeti, Bölge Koruma Kurulları’ndan görüş alınmadığına dikkat çekti. Öte yandan kararda, ‘Deprem Zemin İnceleme Müdürlüğü’nün belirlediği maksimum yükseklik değerine hiçbir gerekçe göstermeksizin uyulmadığı tespit edilmektedir. İmar planlarında alınan kurum görüşlerine uygun karar üretmek zorunluluğu olmasa da deprem gibi önemli bir konuda verilen görüşe uymamanın gerekçelerinin detaylı olarak açıklanması gerektiği açıktır” denildi. Kararda “Dava konusu planlar için alınması gereken kurum görüşlerinin eksik alındığı, alınan kurum görüşlerine de gerekçesiz olarak uyulmadığı anlaşılmaktadır” ifadeleri kullandı.
“Telafisi güç zararlar doğurur”
Mahkeme oybirliği ile verdiği kararda “açıkça hukuka aykırı bulunan dava konusu planların yürütülmesi halinde uygulama işlemleri yapılabileceğinden telafisi güç zararların doğabileceği” tespitinde bulunarak 12 Temmuz 2016 tarihinde yürütmeyi durdurma kararı verdi.
Komşusunda da geç kalındı
Ali Sami Yen Stadı'na komşu eski Tekel Likör ve Kanyak Fabrikası arazisine yapılan Quasar gökdelenleri için de benzer bir süreç yaşanmıştı. 10 yıl içinde 5 plan değişikliğinin yapıldığı projede üst mahkeme olan Danıştay, İstanbul 6. İdare Mahkemesi’nin Quasar gökdelenleri projesi hakkında verdiği iptal kararını onamıştı.
10 işçiye mezar olmuştu
Mecidiyeköy'de kaba inşaatının bittiği ancak henüz açılışının yapılmadığı Torun Center'da 2014 yılında meydana gelen asansör kazasında, 10 işçi hayatını kaybetmişti. Kısa bir süre inşaatı durdurulan gökdelenlerin yapımına daha sonra tekrar başlanmıştı. DHA
Mahkeme, Koruma Kurulu’ndan görüş alınmadan plan değişikliği yapıldığı ve Deprem Zemin İnceleme Müdürlüğü’nün belirlediği maksimum yükseklik değerine ‘hiçbir gerekçe göstermeksizin uyulmadığı’ tespitlerine yer vererek, “telafisi güç zararların doğabileceği” kanaatinde bulundu.
15 Temmuz Şehitler Köprüsü’ne bağlanan ve İstanbul’un ana arterlerinden olan Mecidiyeköy’de yer alan arazi için 2007 yılında Galatasaray Kulübü, Ali Sami Yen arazisine karşılık Seyrantepe’de yapılacak yeni stad için TOKİ ile protokol imzaladı. İlk imar planına itirazın 2007 yılında yapıldığı süreç, 2010 yılında yapılan plan değişikliği ile devam etti.
Mahkeme inşaatı 6 yıl sonra durdurdu
Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi, 2 Nisan 2010 tarihinde onaylanan imar değişikliğine “Bölgedeki yapı yoğunluğunu arttırıcı, sosyal donatı dengesini bozucu, kamu yararına aykırı olduğu” gerekçesiyle dava açtı. Dava açılan taraflardan İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) ‘planların üretim, kabul ve onaylarına TOKİ tarafından karar verildiği’ savunmasını yaparken, TOKİ ‘gelir paylaşımı projelerinden elde edilen gelirle toplu konut ve gecekondu dönüşüm projeleri için kaynak sağlanmasının amaçlandığı’ ifade etti.
Bilirkişi raporu uyarmıştı
21 Temmuz 2015 tarihinde hazırlanan bilirkişi raporunda, nüfus yoğunluğunun artacağı, bu yoğunluk artışının beraberinde zaten yetersiz olan donatı alanlarını daha da yetersiz hale geleceği ve ‘çok ciddi boyutlarda gözlenen trafik sorunun daha da artmasına neden olacağı’ tespitine yer verildi. İnşaatın yakın çevresinde oluşturacağı olumsuzluklara dair ‘hiçbir analiz, sentez, plan kararı gayreti içerisine girilmemiştir’ denildi. İnşaat için 91 bin metrekarelik ek yapılaşma hakkı yapıldığı belirtilen raporda, nüfusun 4570 kişi ilave yükle, 7450 kişiye ulaşacağı tespitinde bulunuldu.
“Deprem gibi önemli bir konuda ilgili kurumun görüşüne neden uyulmadı"
Bilirkişi heyeti, Bölge Koruma Kurulları’ndan görüş alınmadığına dikkat çekti. Öte yandan kararda, ‘Deprem Zemin İnceleme Müdürlüğü’nün belirlediği maksimum yükseklik değerine hiçbir gerekçe göstermeksizin uyulmadığı tespit edilmektedir. İmar planlarında alınan kurum görüşlerine uygun karar üretmek zorunluluğu olmasa da deprem gibi önemli bir konuda verilen görüşe uymamanın gerekçelerinin detaylı olarak açıklanması gerektiği açıktır” denildi. Kararda “Dava konusu planlar için alınması gereken kurum görüşlerinin eksik alındığı, alınan kurum görüşlerine de gerekçesiz olarak uyulmadığı anlaşılmaktadır” ifadeleri kullandı.
“Telafisi güç zararlar doğurur”
Mahkeme oybirliği ile verdiği kararda “açıkça hukuka aykırı bulunan dava konusu planların yürütülmesi halinde uygulama işlemleri yapılabileceğinden telafisi güç zararların doğabileceği” tespitinde bulunarak 12 Temmuz 2016 tarihinde yürütmeyi durdurma kararı verdi.
Komşusunda da geç kalındı
Ali Sami Yen Stadı'na komşu eski Tekel Likör ve Kanyak Fabrikası arazisine yapılan Quasar gökdelenleri için de benzer bir süreç yaşanmıştı. 10 yıl içinde 5 plan değişikliğinin yapıldığı projede üst mahkeme olan Danıştay, İstanbul 6. İdare Mahkemesi’nin Quasar gökdelenleri projesi hakkında verdiği iptal kararını onamıştı.
10 işçiye mezar olmuştu
Mecidiyeköy'de kaba inşaatının bittiği ancak henüz açılışının yapılmadığı Torun Center'da 2014 yılında meydana gelen asansör kazasında, 10 işçi hayatını kaybetmişti. Kısa bir süre inşaatı durdurulan gökdelenlerin yapımına daha sonra tekrar başlanmıştı. DHA
Türkiye sağlıkta 188 ülke arasında 103. sırada
Birleşmiş Milletler'in sağlık alanında dünya genelinde ulaşmayı hedeflediği kalite çıtasında nereye gelindi? İngiltere merkezli sağlık araştırmaları dergisi The Lancet'nin son raporuna göre katedilmesi gereken çok yol var. 188 ülkenin değerlendirildiği raporda Türkiye, 103. sırada yer aldı.
Al Jazeera Türk'ün AFP ve The Lancet'ten tercüme ettiği habere göre, çocuk ölümlerinin önüne geçilmesinde ilerleme kaydedilirken, yoksulluğun tetiklediği sağlık sorunlarında da gerileme söz konusu. Ancak, aşırı alkol tüketimi, obezite ve eşler arasında şiddet alanlarında yükseliş var.
188 ülkeyle 26 yıllık sürecin değerlendirmesini paylaşan The Lancet'in raporunda "İlerleme oldukça değişken bir durum arzediyor" yorumu yapıldı.
Olumlu taraftan bakıldığında ülkelerin yaklaşık üçte ikisi BM'nin 2030 hedeflerini tutturuyor. Ancak HIV, tüberküloz ve çocuklukta aşırı kilo gibi sorunlarda hiçbir ülke henüz hedeflenen seviyeye ulaşamadı. En önemli gelişme doğum sırasında anne ve bebeğin ölmesinin önüne geçilmesi konusunda kaydedildi. Yetersiz beslenme nedeniyle çocuk ölümlerinde de ciddi azalma görülüyor.
Ülkelerdeki sağlık sektörü hizmetlerini en iyiden kötüye doğru sıralayan rapora göre, en iyi sağlık hizmetleri İzlanda'da... En kötüsü ise iç savaşın pençesindeki Orta Afrika Cumhuriyeti'nde.
Avrupa, Kuzey Amerika, Asya'nın bazı bölümler ve Avustralya'da sağlık sektörü iyi işliyor. Afrika'da ise sağlık hizmeti kötü durumda.
'Altın madalya'yı alan İzlanda'yı, Singapur, İsveç, Andorra, İngiltere, Finlandiya, İspanya, Hollanda, Kanada ve Avustralya izliyor.
Listenin en altında Somali, Güney Sudan, Nijer, Çad, Kongo, Burundi, Mali, Afganistan ve Sirra Leone yer alıyor. Süper güç ABD ise 'görece olarak kötü' notunu alarak 28. sırada.
Türkiye ise 103. sırada.
Al Jazeera Türk'ün AFP ve The Lancet'ten tercüme ettiği habere göre, çocuk ölümlerinin önüne geçilmesinde ilerleme kaydedilirken, yoksulluğun tetiklediği sağlık sorunlarında da gerileme söz konusu. Ancak, aşırı alkol tüketimi, obezite ve eşler arasında şiddet alanlarında yükseliş var.
188 ülkeyle 26 yıllık sürecin değerlendirmesini paylaşan The Lancet'in raporunda "İlerleme oldukça değişken bir durum arzediyor" yorumu yapıldı.
Olumlu taraftan bakıldığında ülkelerin yaklaşık üçte ikisi BM'nin 2030 hedeflerini tutturuyor. Ancak HIV, tüberküloz ve çocuklukta aşırı kilo gibi sorunlarda hiçbir ülke henüz hedeflenen seviyeye ulaşamadı. En önemli gelişme doğum sırasında anne ve bebeğin ölmesinin önüne geçilmesi konusunda kaydedildi. Yetersiz beslenme nedeniyle çocuk ölümlerinde de ciddi azalma görülüyor.
Ülkelerdeki sağlık sektörü hizmetlerini en iyiden kötüye doğru sıralayan rapora göre, en iyi sağlık hizmetleri İzlanda'da... En kötüsü ise iç savaşın pençesindeki Orta Afrika Cumhuriyeti'nde.
Avrupa, Kuzey Amerika, Asya'nın bazı bölümler ve Avustralya'da sağlık sektörü iyi işliyor. Afrika'da ise sağlık hizmeti kötü durumda.
'Altın madalya'yı alan İzlanda'yı, Singapur, İsveç, Andorra, İngiltere, Finlandiya, İspanya, Hollanda, Kanada ve Avustralya izliyor.
Listenin en altında Somali, Güney Sudan, Nijer, Çad, Kongo, Burundi, Mali, Afganistan ve Sirra Leone yer alıyor. Süper güç ABD ise 'görece olarak kötü' notunu alarak 28. sırada.
Türkiye ise 103. sırada.
Yarasa ısırdı, kuduz oldu
Karaman'da yarasanın ısırdığı bir kişi, 45 gün sora rahatsızlanarak kaldırıldığı Çukurova Dr. Aşkım Tüfekçi Devlet Hastanesi'nde kuduz olduğu anlaşılınca sevk edildiği Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Balcalı Hastanesi'nde karantina altına alındı.
Karaman’da yaşayan V.A.’yı (34) yaklaşık 45 gün önce evinin önünde akşam otururken alnından yarasa ısırdı. V.A. çok büyük bir yara olmadığı için önemsemeyerek hastaneye gitmedi. V.A., bu olaydan 15-20 gün sonra baş ağrısı, mide bulantısı, halsizlik şikayetiyle hastaneye gitti. Doktorlar soğuk algınlığından şüphelenip ilaç yazarak hastayı gönderdi. V.A. ise ilaçları kullanmaya başladı ancak olaydan yaklaşık 45 gün sonra bu kez hayal görme, ışıktan, sesten rahatsız olma gibi rahatsızlıklar yaşamaya başladı. Bunun üzerine tekrar hastaneye gitti. Ancak bu kez doktorlar V.A.’ya bir teşhis koyamadı. V.A. kendi isteğiyle 17 Eylül 2016 tarihinde Adana’ya gelerek burada Çukurova Dr. Aşkım Tüfekçi Devlet Hastanesi’ne akşam acil servisten giriş yaptı. Doktor hastayı muayene edip şikayetini dinledi. Doktor şikayetleri dinlediğinde kuduz vakası olabileceğinden şüphelenerek hastaya “Seni herhangi bir hayvan ısırdı mı” diye sordu. Bunun üzerine V.A. 45 gün önce kendisini alnından bir yarasa ısırdığını söyledi. Doktor hemen ambulansı hazırlatarak hastanın karantina altına alınması gerektiğini söyleyip Çukurova Üniversitesi (ÇÜ) Tıp Fakültesi Balcalı Hastanesi’ne sevk etti. V.A., ambulans ile buraya getirilerek hastanede enfeksiyon bölümünün yoğun bakımında karantina altına alındı. Hemen tetkikler yapıldı, alınan sonuçlarda hastanın kuduz olduğu kesinleşti. Hastanın durumunun ağır olduğu öğrenildi.
HASTAYA TEMAS EDENLER KUDUZ AŞISI OLDU
Bu arada, hastanın kuduz olduğu kesinleşince Çukurova Dr. Aşkım Tüfekçi Devlet Hastanesi acil servisinde o sırada çalışan hemşire, doktor, güvenlik görevlileri, o saatte acile gelen hastalar, hastayı taşıyan ambulanstaki görevlilere kuduz aşısı yapıldı. Ayrıca hemen aileye haber verilerek hasta ile temas eden bütün aile bireylerine de kuduz aşısı yapıldı.
Kamu Hastaneleri Genel Sekreterliği yetkilileri hastanın yarasa ısırmasına bağlı olarak kuduz olduğunun düşünüldüğünü, ancak hastanın bunu çok geç fark etmesinden dolayı hastalığın çok ilerlediğini, hastanın ÇÜ Balcalı Hastanesi’ne yatırılarak tedavi altına alındığını ancak durumunun ağır olduğu belirtildi. Ayrıca hasta ile temas eden herkese kuduz aşısı yapılarak gerekli önlemin alındığı bildirildi.
Bu arada, uzmanlar, herhangi bir memeli hayvanın kuduzu bulaştırabilmekle birlikte kuduzun en yaygın rezervuarının rakun, kokarca, yarasa, tilki ve çakal gibi hayvanlarda olduğunu bildirdi.Sözcü
Karaman’da yaşayan V.A.’yı (34) yaklaşık 45 gün önce evinin önünde akşam otururken alnından yarasa ısırdı. V.A. çok büyük bir yara olmadığı için önemsemeyerek hastaneye gitmedi. V.A., bu olaydan 15-20 gün sonra baş ağrısı, mide bulantısı, halsizlik şikayetiyle hastaneye gitti. Doktorlar soğuk algınlığından şüphelenip ilaç yazarak hastayı gönderdi. V.A. ise ilaçları kullanmaya başladı ancak olaydan yaklaşık 45 gün sonra bu kez hayal görme, ışıktan, sesten rahatsız olma gibi rahatsızlıklar yaşamaya başladı. Bunun üzerine tekrar hastaneye gitti. Ancak bu kez doktorlar V.A.’ya bir teşhis koyamadı. V.A. kendi isteğiyle 17 Eylül 2016 tarihinde Adana’ya gelerek burada Çukurova Dr. Aşkım Tüfekçi Devlet Hastanesi’ne akşam acil servisten giriş yaptı. Doktor hastayı muayene edip şikayetini dinledi. Doktor şikayetleri dinlediğinde kuduz vakası olabileceğinden şüphelenerek hastaya “Seni herhangi bir hayvan ısırdı mı” diye sordu. Bunun üzerine V.A. 45 gün önce kendisini alnından bir yarasa ısırdığını söyledi. Doktor hemen ambulansı hazırlatarak hastanın karantina altına alınması gerektiğini söyleyip Çukurova Üniversitesi (ÇÜ) Tıp Fakültesi Balcalı Hastanesi’ne sevk etti. V.A., ambulans ile buraya getirilerek hastanede enfeksiyon bölümünün yoğun bakımında karantina altına alındı. Hemen tetkikler yapıldı, alınan sonuçlarda hastanın kuduz olduğu kesinleşti. Hastanın durumunun ağır olduğu öğrenildi.
HASTAYA TEMAS EDENLER KUDUZ AŞISI OLDU
Bu arada, hastanın kuduz olduğu kesinleşince Çukurova Dr. Aşkım Tüfekçi Devlet Hastanesi acil servisinde o sırada çalışan hemşire, doktor, güvenlik görevlileri, o saatte acile gelen hastalar, hastayı taşıyan ambulanstaki görevlilere kuduz aşısı yapıldı. Ayrıca hemen aileye haber verilerek hasta ile temas eden bütün aile bireylerine de kuduz aşısı yapıldı.
Kamu Hastaneleri Genel Sekreterliği yetkilileri hastanın yarasa ısırmasına bağlı olarak kuduz olduğunun düşünüldüğünü, ancak hastanın bunu çok geç fark etmesinden dolayı hastalığın çok ilerlediğini, hastanın ÇÜ Balcalı Hastanesi’ne yatırılarak tedavi altına alındığını ancak durumunun ağır olduğu belirtildi. Ayrıca hasta ile temas eden herkese kuduz aşısı yapılarak gerekli önlemin alındığı bildirildi.
Bu arada, uzmanlar, herhangi bir memeli hayvanın kuduzu bulaştırabilmekle birlikte kuduzun en yaygın rezervuarının rakun, kokarca, yarasa, tilki ve çakal gibi hayvanlarda olduğunu bildirdi.Sözcü
Almanya'da doğum oranlarında Türkler ilk sırada
Almanya'da doğan her 5 bebekten birinin yabancı kökenli anneden dünyaya geldiği belirlendi. Almanya'da 2015 yılında doğum yapan yabancı kökenli anneler 148 bin çocuk dünyaya getirirken ilk sırayı 21 bin çocukla Türk anneler aldı.
Federal İstatistik Dairesi 2015 yılı doğum oranlarını açıkladı. 2015 yılında 738 bin bebeğin dünyaya geldiği ifade edilen açıklamada doğum oranlarında bir önceki yıla göre 22 bin 650 artışın olduğu kaydedildi.
cnntürk'ün haberine göre; Almanya'da doğan her 5 bebekten birinin yabancı kökenli annelerden doğduğu ve 2015 yılında 147 bin yabancı çocuğun dünyaya geldiği ifade edilirken yabancı doğum oranlarında 21 bin çocukla Türkler ilk sırayı aldı.
İkinci sırayı 11 bin çocukla Polonyalılar, üçüncü sırayı 8 bin çocukla Rumenler alırken Bulgarlar ise 7 bin çocukla 4. sırada yer aldı.
Alman kadınlar bir önceki yıla oranla 5 bin 370 daha fazla doğum yaparken, yabancı kökenli annelerin sayısı 17 bini buldu.
Federal İstatistik Dairesi 2015 yılı doğum oranlarını açıkladı. 2015 yılında 738 bin bebeğin dünyaya geldiği ifade edilen açıklamada doğum oranlarında bir önceki yıla göre 22 bin 650 artışın olduğu kaydedildi.
cnntürk'ün haberine göre; Almanya'da doğan her 5 bebekten birinin yabancı kökenli annelerden doğduğu ve 2015 yılında 147 bin yabancı çocuğun dünyaya geldiği ifade edilirken yabancı doğum oranlarında 21 bin çocukla Türkler ilk sırayı aldı.
İkinci sırayı 11 bin çocukla Polonyalılar, üçüncü sırayı 8 bin çocukla Rumenler alırken Bulgarlar ise 7 bin çocukla 4. sırada yer aldı.
Alman kadınlar bir önceki yıla oranla 5 bin 370 daha fazla doğum yaparken, yabancı kökenli annelerin sayısı 17 bini buldu.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)