14 Ekim 2016 Cuma

MEB'de 2 bin 400 öğretmen açığa alındı

Milli Eğitim Bakanlığı'nca (MEB), Fethullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişiminin ardından yürütülen soruşturmalar kapsamında 2 bin 400 öğretmen görevinden uzaklaştırıldı.


MEB'de FETÖ soruşturmaları kapsamındaki çalışmalar sürüyor.

Bakanlık tarafından yürütülen FETÖ soruşturması kapsamında 2 bin 400 öğretmen açığa alındı. (cnntürk)

Antalya'nın Manavgat ilçesinde içme suyundan 114 kişi zehirlendi

Antalya'nın Manavgat ilçesinde şehir şebeke içme suyunda yüksek klor kullanımı nedeniyle toplam 114 kişinin acil servislere başvurduğu bildirildi.


Antalya Valiliği tarafından basınla paylaşılan İl Sağlık Müdürlüğünün bilgi notunda, Manavgat Irmağı'nın batı yakasındaki mahallelerin içme suyuna karışan yüksek seviyede klor nedeniyle çok sayıda öğrencinin rahatsızlanarak ilçedeki hastanelere kaldırıldığı hatırlatıldı.

Manavgat Toplum Sağlığı Merkezi görevlilerinin yaptığı inceleme ve ölçümler sonucunda, şebeke içme suyunda 5ppm ile 7ppm arasında klor tespit edildiği vurgulanan açıklamada, şu ifadelere yer verildi:

"Antalya Su ve Atıksu İdaresi (ASAT) tarafından konu hakkında yapılan açıklamada, 'klor dozlama pompasının ayarının artması sonucu içme suyunda klor miktarının arttığı' belirtilmiştir. Bu nedenle 11 mahallede ASAT tarafından su verilmesi işlemi durdurulmuş, belediye ve Manavgat Toplum Sağlığı Merkezi tarafından konu hakkında halka uyarıcı bilgilendirme yapılmıştır. Okullarda ve evlerinde içme suyundaki fazla doz klordan etkilenen, Manavgat Devlet Hastanesi'ne 46, özel hastanelerin acil servislerine 64 olmak üzere, toplam 110 kişi başvuruda bulunmuş, 15 kişi tedavileri yapılarak taburcu edilmiştir."

Açıklamada, hastanelere başvuran kişilerin muayene ve tedavilerinin devam ettiği bildirildi.

73'ü taburcu edildi

Antalya Halk Sağlığı Müdürü Muraz Özdemir, yaptığı yazılı açıklamada, ilçedeki sağlık kurumlarına klor maruziyeti nedeniyle başvuran 114 kişiden 73'ünün taburcu edildiğini belirtti. Özdemir, 41 kişinin de hastanelerde gözlem altında tutulduğu kaydetti.

15 yaşında doğum yaparken öldü

Bitlis'te bir yıl önce akrabasıyla evlendirilen 15 yaşındaki Derya B. doğumdan sonra geçirdiği beyin kanamasından dolayı hayatını kaybetti.


Habertürk'ün haberine göre, Bitlis'in Mutki ilçesine bağlı Özel Köyü'nde 1 yıl önce yani 14 yaşında akrabasıyla imam nikâhıyla evlendirilen Derya B., 15 yaşında hamile kaldı. 1 hafta önce de evde doğum yaptı. Doğumdan bir süre sonra Derya ailesi tarafından şiddetli baş ağrısı, mide bulantısı, kusma şikâyetleriyle hastaneye kaldırıldı. Muş Devlet Hastanesi'nde yapılan kontrollerin ardından beyin kanaması geçirdiği belirlenen Derya, Batman'daki özel bir hastaneye sevk edildi.

11 Ekim Dünya Kız Çocukları Günü hastaneye kaldırılan Derya, 2 gün yoğun bakımda kaldı. 14 yaşında evlendirilen Derya, 15 yaşında doktorların tüm çabalarına rağmen kurtarılamayıp yaşamını yitirdi.

"Erken yaşta doğum ölüm getirdi"

Derya B.'nin erken yaşta doğum yapmasından dolayı beyin kanaması geçirdiği öne sürüldü. Derya'nın cenazesi, otopsi için Batman Bölge Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı. Bu arada Derya B.'nin ölüm haberini alan annesi ve yakınları sinir krizleri geçirdi. Olayla ilgili soruşturma başlatıldı.

Amca: Başını ambulansa çarptı

Amca Şahin T.: "Derya'yı rahatsızlığı nedeniyle Muş'un Hasköy Devlet Hastanesi'ne götürdük. Ambulansa bindirirken kafasını çarptılar. Hasköy'de bir gün kaldık, sağlık durumu iyiydi. Her ihtimale karşı daha sonra Derya'yı Muş'a götürdük. Muş'tan da Batman'a özel bir hastaneye sevk ettiler. Batman'da iyiydi, yemek yedirdik, iğne yaptılar, sonra şuurunu kaybetti. Yoğun bakım ünitesine aldılar. Beyin kanaması geçirdiğini söylediler."

"Hamile kalma tehlikesi"

Kadın Doğum Uzmanı Prof. Dr. Aydan Biri, anne ölümlerinin doğrudan ve dolaylı anne ölümleri olarak sınıflandırıldığını, Derya'nın ölümünün ise dolaylı anne ölümü olduğunu söyledi. Hastanın dosyasıyla ilgili bilgiye sahip olmadığına dikkat çeken Biri, "Anevrizması, gebeliğe bağlı tansiyonu var mıydı, bilmiyoruz. Çocuk gelinlerin hamile kalması tehlikelidir. Adölesan gebeliklerde ölüm hızı daha yüksek. Tansiyon, erken doğum, müdahaleli doğum riski fazla. Organları tam olarak gelişmemiş, gelişimini tamamlayamamış çocukların gebelikleri daha çok ölümle sonuçlanır" dedi.

Türkiye 55'inci sırada

Uluslararası çocukları koruma örgütü "Save the Children"ın 11 Ekim Dünya Kız Çocukları Günü kapsamında yayımladığı rapora göre, dünya genelinde 700 milyon kız çocuğu 18 yaşına gelmeden evlendirildi. Save the Children, kız çocuklarının durumunun en iyiden en kötüye doğru olduğu ülkeleri gösteren bir liste de yayımladı. Buna göre en üst sırada İsveç, Finlandiya ve Norveç yer aldı. Türkiye ise 144 ülke arasında 55'inci sırada bulunuyor. En son sıralarda ise Nijer, Çad, Orta Afrika Cumhuriyeti, Mali ve Somali var.

13 Ekim 2016 Perşembe

Müdürden öğrenciye 'gay' sürgünü

Saime-Salih Konca Anadolu Lisesi’nde öğrenim gören Deniz A., cinsel yönelimi sebebiyle Borsa Kız Meslek Lisesi’ne zorla naklinin istendiği gerekçesiyle şikayette bulundu.


Antalya’da Saime-Salih Konca Anadolu Lisesi’nde öğrenim gören Deniz A., cinsel yönelimi sebebiyle okul yönetiminin baskısına maruz kaldığını, dayak yediğini, hakarete uğradığını ve sonunda başka okula sürgün edilmek istendiğini iddia ederek şikayetçi oldu. Hurriyet.com.tr'de yer alan habere göre, daha önce cinsel yönelimi sebebiyle bir öğrenci tarafından dövüldüğünü ve burnunun kırıldığını belirten Deniz A., saldırgan öğrencinin okuldan uzaklaştırıldığını, ama kendi üzerindeki baskının da daha fazla arttığını söyledi.

Zorla nakil kağıdı

Okul idaresinin kendisiyle diğer öğrenciler arasında çifte standart uyguladığını söyleyen Deniz A., okul müdürü Hüseyin Yurdakul’un da Emniyet Müdürlüğü’ne, ‘Bu çocuk gay’ şeklinde yazı gönderdiğini ileri sürdü. Bunun üzerine Antalya Emniyeti Çocuk Şube Müdürlüğü’nün babasını karakola çağırdığını belirten öğrenci, babasına karakolda, “Oğlunuz eşcinsel bu gelip geçici bir heves olabilir, biz takibe alacağız” dendiğini dile getirdi. Okul müdürünün kendisine hakaret ettiğini de ileri süren liseli öğrenci Deniz A., “Odasına gittiğimde ve kendisine ben bir öğrenciyim okumak istiyorum, burası benim okulum, bu benim özel hayatım dediğimde, kendisi, ‘gerizekalı, senin özel hayatın olamaz, senin özel hayatını ben çizerim’ dedi. Babamı okula çağırıp, okuldan gitmem için nakil kâğıdını imzalattırdı” diye konuştu

Kız lisesine sürgün

Cinsel yönelimi nedeniyle zorla Borsa Kız Meslek Lisesi’ne naklinin yapılmak istendiğini söyleyen Deniz A., “Babama imzalatmam için verilen nakil kağıdını o sinirle imzalattım ama henüz okula vermedim. Başka bir okula geçiş yapacağım. Ama okul yönetimi istediği için değil. Hem daha demokratik şartlarda okumak istediğim için, hem de müdürün öğretmenleri örgütleyip okul puanımı düşürmesini istemediğim için başka bir okula geçeceğim. Ben özgür bir ortamda, laik, bilimsel bir eğitim anlayışıyla, kimsenin kimsenin özel hayatına karışmadığı şartlarda okumak istiyorum. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nin Tekstil ve Moda Tasarım Bölümünü kazanmak için çalışıyorum. Hedefim moda tasarımcısı olmak. Beni toplum dışına iterek okumama engel olmaya çalışıyorlar ama ben inatla hedeflerimi başarmak için çalışacağım” dedi.


Halk-Lis sahiplendi.

Deniz A.’ya CHP’nin lise örgütlenmesi Halk-Lis sahip çıktı. Yazılı bir açıklama yapan Halk-Lis Antalya İl Başkanı İrem Taşkın, “Öğrenci kardeşimizin yaşadığı dram bizleri üzmekte, aynı zamanda sinirlerimizi bozmaktadır. Türkiye’nin her yerinde bu zihniyetin sahip olduğu insanlar tarafından yapılan baskıların, ayrımcılıkların sadece bir tanesine şahit oluyoruz. Okullarda uyuşturucunun, ahlaksızlığın, disiplinsizliğin kol gezdiği bu dönemlerde idareciler, kimin görüşünün ne olduğu, kimin ne tercihlerde olduğunu kendilerine iş güç edinmişler. Okulun işi şu bu ayrımı yapmadan insanları eğitmek, öğretmenin işi ayrım yapmadan eğitim öğretin hayatında öğrenciye bir şeyler katmaktır, kesinlikle sen şöylesin böylesin diye ayrım yapmak değildir, eğer işini bilmeyen kişi veya kişiler varsa derhal oturduğu koltukları terk etmelilerdir” ifadelerini kullandı.

Anayasa Mahkemesinden 'ezan sesi' kararı

Anayasa Mahkemesinin, evinin çevresindeki cami ve mescitlerden sabah saatlerinde yüksek sesli ezan okunmasından rahatsız olan kişinin yaptığı bireysel başvuruyu kabul edilemez bulmasına ilişkin kararının gerekçesi açıklandı.


İzmir'in Göztepe semtinde ikamet eden başvurucu, evinin çevresinde bulunan cami ve mescitlerden sabahın erken saatlerinde hoparlörlerle yüksek sesli ezan okunmasından uykusunun bölündüğünü, mensubu olmadığı bir dinin ibadetine zorlandığını ve rahatsız olduğunu öne sürdü.

Bundan kaynaklanan manevi zararının giderilmesi için idareye başvuran ve başvurusu reddedilen kişi, bu işlemin iptali istemiyle açtığı davaların da reddedilmesi üzerine Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulundu.

Anayasa Mahkemesi Birinci Bölümü, başvuruyu kabul edilemez buldu. Yüksek Mahkemenin gerekçesi, Resmi Gazete'de yayımlandı.

Başvuruyla ilgili Adalet Bakanlığınca Anayasa Mahkemesine gönderilen görüşte, çoğunluğu Müslüman olan Türkiye'de ibadete çağrı aracı olarak kullanılan "ezan"ın, İslam'ın tüm mezheplerinde kabul edildiği, ayrımcı bir yönünün olmadığı, toplumun birçok kesimi tarafından içselleştirilmiş ve kültürünün parçası haline gelmiş bir uygulama olduğu, gelinen tarihsel süreç içinde ezan okunması hususunda devletin negatif yükümlülüğünün bulunduğu belirtildi.

Görüşte, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin benzer konulardaki uygulamaları da dikkate alınarak, şikayete konu edilen ve gürültü olarak nitelendirilen olayların bireyler üzerinde meydana getirdiği rahatsızlık ile toplumun çoğunluğu tarafından kabul edilmiş dini uygulamanın devamında ulaşılmak istenen faydanın karşılaştırılması ve adil bir denge kurulması gerektiği vurgulandı.

GEREKÇEDEN

Yüksek Mahkemenin gerekçesinde, başvuru konusu olayda çevresel rahatsızlığın kaynağı olarak ileri sürülen cami ve mescitlerin sabah ezanı okunurken sesin yüksek olduğu, başvurucunun ikamet ettiği çevrede üç ayrı ibadethane bulunduğu, bunların Diyanet İşleri Başkanlığı denetimine alınmış resmi görevlisi bulunan cami ve mescitlerden olduğunun anlaşıldığı kaydedildi.

Başvurucunun, yüksek sese ilişkin ölçüm değerleri, konuta mesafesi ve ses cihaz açıları gibi somut verileri başvurusuna eklemediği aktarılan gerekçede, "Somut olayda sabah saatlerinde yüksek sesle ezan okunmasından rahatsız olan bireyin maddi ve manevi varlığını koruma hakkı ile çoğunluğun inancının bir gereği olan, inananları namaza çağırma niteliği taşıyan ezanın sesinin kamusal alana verilmesi konusunda toplumun menfaatinin dengelenmesi söz konusudur. Bu menfaatlerin demokratik toplumlarda çoğulculuk ve hoşgörü temelinde dengelenmesi gerektiği açıktır" denildi.
Ezanın, İslam dininde bireyleri namaz ibadetine çağırmak veya ibadethaneye gidemeyenlere namaz vaktini bildirmek amacıyla İslam'ın ilk yıllarından itibaren uygulanan bir "dini ritüel" olduğu ve toplumda kültürel bir değer kazandığının da dikkate alınması gerektiği vurgulanan gerekçede, şunlar kaydedildi:

"Demokratik hoşgörü ve çoğulculuk, toplumun büyük çoğunluğunun inancı doğrultusunda bazı uygulamalara izin verilmesini kaçınılmaz kılmakta ve bir arada yaşamanın getirdiği bu tür kültürel ve dini uygulamalara belli ölçüde tahammül etme yükümlülüğü doğurmaktadır. Fakat bu yükümlülük, uygulamaların bireylerin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkını ihlal edecek boyuta ulaşmasına ve katlanılamaz bir yük teşkil etmesine izin verilmesi anlamına gelmemelidir."

Gerekçede, bu tespitler ışığında kamusal makamların olaya gereken özenle yaklaşmadıkları ve olayda söz konusu olan kamusal ve bireysel menfaatleri gerektiği şekilde değerlendirmedikleri, başvurucunun maddi ve manevi varlığını koruma hakkının korunması bağlamında kamusal makamların negatif ve pozitif yükümlülüklerini yerine getirmedikleri sonucuna varılmasının mümkün olmadığı kaydedildi. Hürriyet

Ünlü yazar Dario Fo yaşamını yitirdi

İtalyan oyun yazarı, tiyatro yönetmeni ve oyuncu Dario Fo 90 yaşında hayatını kaybetti.


Politik hicivleriyle ünlenen ve 1997 yılında Nobel Edebiyat Ödülü'ne layık görülen İtalyan oyun yazarı Dario Fo 90 yaşında hayatını kaybetti.

Türkiye'de "Bir Anarşistin Kaza Sonucu Ölümü" eseriyle tanınan Fo'nun eseri İstanbul Devlet Tiyatrosu'nda 8 yıl sergilendi.

Fo'nun yazdığı önemli eserler arasında "Bir Anarşistin Kaza Sonucu Ölümü" (1970), "Klaksonlar", "Borazanlar ve Bırtlar" (Diğer adıyla "Yüzsüz"), "Kadın Oyunları" (1981), "Elizabeth", "Neredeyse Kadın", "Ödenmeyecek Ödemiyoruz" (1974) bulunuyordu.

Atanamayan kadın öğretmen kasap oldu

Antalya'da 25 yaşındaki Ayşegül Başar, öğretmen olarak atanamayınca baba mesleği kasaplığa başladı. Ankara Üniversitesi Tarih Bölümü mezun olan Başar, "İki defa KPSS'ye girdim ama atanamadım. Bu işe başlamış oldum severek yapıyorum artık" dedi.


Ankara Üniversitesi (AÜ) Tarih Bölümünden mezun olup öğretmenlik formasyonu alan 25 yaşındaki Ayşegül Başar, atanamayınca eline satır ve bıçağı alıp baba mesleği kasaplığa başladı.

Antalya’nın Aksu ilçesinde yaşayan 25 yaşındaki Ayşegül Başar, büyük bir hevesle okuduğu Ankara Üniversitesi tarih bölümünden 2007 yılında mezun oldu. Hayallerini süsleyen öğretmenlik için formasyonunu da alan Başar’ın hayatı planladığı gibi olmadı.

Öğretmen olabilmek için iki defa Kamu Personeli Seçme Sınavı’na(KPSS) giren Başar, atanamayınca rotasını başka bir alana çevirdi.

Baba mesleğini tercih eden Başar, bir miktar kredi çekip kasap dükkanı açtı. Yıllarca emek verip hak ettiği diplomasıyla beraber, sabah erkenden işe koyuluyor. Hazırlıklarını tek başına tamamlayan Başar, güç gerektiren satırla et işleme işinin üstesinden de gelmeyi başarıyor.


"Müşteriler beni görünce şaşırıyor"

Zaman zaman zorlandığını ancak işini hevesle yaptığını kaydeden Başar’ın en büyük destekçisi ise hem babası hem de meslektaşı Ali Başar oldu.

Elinde satırla dükkanda kendisini gören müşterilerinin şaşırdığını belirten Ayşegül Başar, şunları anlattı:

"Ankara Üniversitesi’nde okudum ama baba mesleği yapıyorum. İşim zor güç gerektiriyor. Çocukluğumdan bu yana bu işin içinde olduğum için çok fazla etkilemiyor. Atama konusunda bazı sıkıntılar var. Özellikle tarih öğretmenliği atamalarında büyük sorun var. İki defa KPSS'ye girdim ama atanamadım. Bu işe başlamış oldum severek yapıyorum artık. Buraya gelen müşterilerimiz beni görünce şaşırıyorlar. Ama önceden tanıyanlar olunca tebrik ediyorlar ve destekliyorlar, dışarıdan gelenler şaşıyorlar sadece. Özellikle kadın mesleği olmadığını vurguluyorlar. ‘Çok iyi yapmışsın sana yakışır’ diyenler de oluyor. Tarih bölümünü okurken bu işi yapacağımı düşünmemiştim ama şartlar bunu gerektirdi diyebilirim. Halimden memnunum."

Başar, gelecekle ilgili planları arasında büyük bir restoran açmak olduğunu da sözlerine ekledi. DHA

Rusya-Ukrayna çatışması 68 çocuğun canını aldı

Ukrayna Hükümeti, ülkenin doğusunda Rusya yanlısı ayrılıkçı güçlerle çatışmaların başladığı iki buçuk yılda 68 çocuğun öldürüldüğünü açıkladı.


Ukrayna Avrupa Entegrasyonu Bakan Yardımcısı Sergey Ustimenko, yaptığı açıklamada Ukrayna'nın doğusunda çatışmaların başladığı 2014 yılının Nisan ayından bu yana, 68 çocuğun çatışmalarda hayatını kaybettiğini, 152 çocuğun da yaralandığını belirtti. Ustimenko ayrıca 1798 çocuğun anne veya babasının Ukrayna Ordusu'nda görev yaparken çatışmalarda hayatını kaybettiğini kaydetti.

2 milyon kişi iltica etti

Ukrayna'nın doğusunda çatışmaların başladığı 2014 yılı Nisan ayından bu yana toplam 10 binden fazla insan çatışmalarda hayatını kaybederken, 2 milyon kişi çatışmaların yaşandığı bölgelerden başka yerlere göç etmek zorunda kaldı. DHA

ByLock nedir?

Fetullahçı Terör Örgütü'ne yönelik soruşturmalar, ByLock yazılımı üzerine yoğunlaştı. İstanbul merkezli operasyonlara "çözülme 1" ve "çözülme 2" adları verildi. Şifreli mesajlaşma sistemini kullandığı tespit edilen şüpheliler gözaltında. Peki ByLock nedir, nasıl geliştirildi?


ByLock operasyonlarına, Kütahya'da bir bodrum katında saklanırken yakalanan TÜBİTAK uzmanı İhsan Taşkın'ın verdiği ifade ışık tuttu.

Taşkın'ın verdiği bilgiler, MİT'in sistemi kırarak elde ettiği veriler ve polisin yaptığı çalışmayla uyuştu. Operasyon bunun üzerine başlatıldı.

Çözülme 2'nin hedefindeki 30 komiser yardımcısından 10'unun FETÖ ile mücadelenin etkin bir şekilde yürütülmeye çalışıldığı 2014 ve 2015 yıllarında komiser yardımcılığına getirildiği ortaya çıktı.

10 polisten 4'ünün üniversite mezunu olarak mülakatla alındığı, diğerlerinin de polislikten sınavla komiser yardımcılığına getirildiği belirtildi.

FFTÖ ile bağlantı olmaması için titizlikle seçilen komiser yardımcılarında ByLock çıkması emniyette şaşkınlık yarattı.

 ByLocknedir? Programın yaratıcısı Hollandalı bir grup genç.. Yoğun gizlilik ve kullanım alanı sınırlı olduğundan aslında pek rağbet görmüyor.

FETÖ mühendisleri ise programı internette keşfetmiş.Sonra da TÜBİTAK'taki örgüt üyelerinden programın geliştirilmesi istenmiş. Ve ByLock, geliştirilerek adeta yeni bir program haline gelmiş.

Taşkın'ın iki arkadaşıyla geliştirdiği ByLock programının, Litvanya'da bir server üzerine kayıtlı olduğu tespit edilmişti.

Üç ayrı şifreleme ile korumaya alınan sisteme, kodlama ile girilirken,  programı her isteyen internet üzerinden yükleyemiyor.

Örgüt abilerinin oluruyla yükleyecek abinin adresine gidilerek burada program cihaza kuruluyor, şifreleniyor ve kodlanıyor.

ByLock programı, ancak akredite olan bir başka kişinin referansıyla kullanılabiliyor. (cnntürk.com.tr)

12 Ekim 2016 Çarşamba

Sokak köpekleri araba parçaladı

Sakarya Modern Sanayii’nde otomobil tamirciliği yapan Cem Acar yaklaşık bir ay önce sabah işyerine geldiğinde yeni aldığı 2014 model otomobilinin ön tamponunun parçalanmış halde buldu. Olayın ilk olarak hırsızlık olduğunu düşünen Cem Acar, polise haber verdi. Ancak, polisler güvenlik kamerası görüntülerinin izlediğinde gerçek ortaya çıktı.


Görüntülerde sürü halinde dolaşan sokak köpeklerinin otomobilin tamponunu parçaladığı görüldü.  Acar, "Akşam otomobilimi dükkanın önüne park edip, farklı bir arabayla eve gittim. Sabah geldiğimde bir baktım otomobilin ön tarafı darmadağın olmuş. Biz ilk esnada hırsızlık zannettiğimiz için polise haber verdik. Polisler ile birlikte kamera görüntülerine baktık. Ondan sonra olayın nasıl olduğu ortaya çıktı. Gece sokak köpekleri otomobilin tamponlarını parçalamış. Herkes şaşırdı çünkü enteresan bir olay. Bir tanesi gözcülük yapıyor, 8 tane köpek var" dedi.

5 bin lira zarar var

Aracının tamiri için yaklaşık 5 bin lira masraf yaptığını söyleyen Cem Acar, "Herkes kedi olduğu için parçalamışlardır dedi. Fakat görüntülerde kedi gözükmüyor. Böyle bir şok yaşadık. Yaklaşık 5 bin lira gibi masraf oldu. Polisler bize esprili bir şekilde ’şikayetçi misiniz?’ diye sordu.

’Şikayetçi olsam ne olacak ki, köpekleri mi şikayet edeceğim’ dedim" diye konuştu.


12 yaşındaki ABD'li Kenan'ın büyük rekoru

ABD'nin San Diego kentinde yaşayan 12 yaşındaki Kenan Pala, okuduğu Francis Parker Okulu'ndaki spor salonunun 235 metrekarelik tabanını, 10 öğrenci arkadaşıyla birlikte 4 bin mısır gevreği ve yulaf ezmesi kutusuyla 4 saatte kaplayarak Guinness Rekorlar Kitabı'na girdi.




Francis Parker Okulu'nda okuyan Erkan Pala, 10 öğrenci arkadaşıyla birlikte, okulun spor salonunun 235 metrekarelik tabanını, 4 saatte, 4 bin mısır gevreği ve yulaf ezmesi kutusuyla mozaik şeklinde kaplayarak rekor kırdı. Pala ve arkadaşları, ardından, 30 bin dolar değerindeki mısır gevreği ve yulaf ezmelerini ise kimsesizler yurdu ile gazilere bağışladı.

235 metrekarelik spor salonu tabanını 4 saatte mozaik şeklinde kapladılar

Düzenlenen törende konuşan Francis Parker Okulu Müdürü Dan Lang, Kenan Pala'nın bir yıldır rekor denemesi için proje geliştirip çalışma yürüttüğünü söyledi. Lang, Quaker Cornfleks Şirketi Pazarlama Direktörü Jessica Spaulding'in Pala ve arkadaşlarının yürüttüğü projeyi beğenerek şirketinin ürünleri bağışladığını, okulun eski mezunlarının da parasal katkıda bulunduğunu belirtti.


Interfaith Community adlı kimsesizler yurdu genel müdürü Greg Anglea da "Kenan Pala ve arkadaşlarını rekor denemesi sırasında gösterdikleri inanılmaz çaba ve evsizler için yaptıkları hizmetten dolayı çok tebrik ediyoruz" dedi. Guinness Dünya Rekoru Hakemi Christina Flounders Colon da New York'tan San Diego'ya geldiğini, Kenan Pala'nın bir yıl önce rekor denemesi için kendilerine başvuruda bulunduğunu belirterek, "Burada 235 metrekarelik spor salonu tabanını 10 öğrenci arkadaşıyla 4 bin mısır gevreği ve yulaf ezmesi kutusuyla 4 saatte mozaik şeklinde kaplayarak Guinnes Dünya Rekoru'nu kırdılar. Belge ve tescili kendilerine sunmaktan mutluluk duyuyorum" 'diye konuştu.

Rekor denemesinin sonunda yiyecek ürünlerin kimsesizler, evsizler ve gazilere verilmesini önerdim

Yedinci sınıf öğrencisi Kenan Pala, babası Serhat Pala ve annesi Zeynep Ilgaz Pala'nın evsizler, kimsesizler ve gaziler için zaman zaman yemek, araç gereç yardımı yaptıklarını, kendisi ve kardeşi Arden Ilgaz Pala'nın da buna katkı sunduğunu dile getirerek şunları söyledi:

"Bir yıl önce okuldaki arkadaşlarıma mısır gevreği kutularıyla spor salonunun tabanını mozaik şeklinde döşeme fikrini açtım. Onlar da destek vereceklerini belirtince, proje haline getirip okul müdürümüze sundum. Guinnes Dünya Rekoru'na da başvuru yapabileceğimizi öğrenince, projemizin mali boyutuna ürün ve para olarak katkı sunacak şirketler, kişilerle temasa geçtik. Rekor denemesinin sonunda yiyecek ürünlerin kimsesizler, evsizler ve gazilere verilmesini önerdim. Bu da kabul edildi. Katkı yapan herkese çok teşekkür ediyorum."


Geçmişte Zonguldak Emniyet Müdürlüğü ve İzmir Emniyet Müdür Yardımcılığı görevlerinde bulunan İdris Pala ve eşi Sema Pala da torunları Kenan Pala'nın Guinness Dünya Rekoru heyecanında hazır bulunmak için İzmir'den San Diego'ya gitti. DHA



Üniversite kütüphanelerinde kitap temizliği

Darbe girişiminin ardından başlatılan soruşturmalarda suçluluğun delili olarak gösterilen kitaplar, şimdi de üniversite kütüphanelerinden temizleniyor. Çanakkale'deki Onsekiz Mart Üniversitesi'nin kütüphanelerinde Gülen'in yazdıklarının yanı sıra kapatılan yayınevlerinden çıkan binlerce kitap raflardan indirildi. Üniversite yetkilileri 3 bin 949 kitabı polise teslim etti.


Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) merkezi kütüphanesi, İlahiyat Fakültesi ve Eğitim Fakültesi'ne bağlı kütüphaneler ile ilçelerdeki yüksek okul kütüphanelerinde, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından Fetullah Gülen'in yazdığı 526 kitap ile kapatılan yayınevlerine ait ise 3 bin 423 kitap raftan indirildi.

Darbe girişimi sonrası ÇOMÜ merkezi kütüphanesi, İlahiyat Fakültesi ve Eğitim Fakültesine bağlı kütüphaneler ile ilçelerdeki yüksekokul kütüphanelerinde FETÖ'ye üye yazarlara ait kitapların temizliğine başlandı.

Toplam 3 bin 949 kitap toplanıp polise teslim edildi 

Fetullah Gülen'in yazdığı kitaplar başta olmak üzere, kanun hükmünde kararnameyle kapatılan yayınevleriyle, FETÖ'ye üye yazarlara ait kitaplar raflardan indirildi. ÇOMÜ kütüphanelerinde ilk olarak Gülen'in yazdığı 526 kitap, kütüphane görevlileri tarafından toplandıktan sonra Çanakkale İl Emniyet Müdürlüğü yetkililerine teslim edildi. Ardından OHAL'le çıkarılan kanun hükmünde kararname ile kapatılan yayınevlerine ait 3 bin 423 kitap ise kütüphane raflarından kaldırıldı. ÇOMÜ Rektörü Prof. Dr. Yücel Acer, şöyle dedi:

"FETÖ terör örgütü tarafından gerçekleştirilen 15 Temmuz kalkışmasının hemen ertesi günü Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Merkezi Kütüphanesi, İlahiyat Fakültesi ve Eğitim Fakültesine bağlı kütüphaneler ile ilçelerdeki Yüksekokul kütüphanelerinde FETÖ terör örgütü yöneticisi ve yandaşlarına ait yaklaşık 4 bine yakın kitap erişimden kaldırılmıştır. Bu kitapların bir kısmı gerekli resmi işlemlerin tamamlanmasının ardından emniyet güçlerine teslim edilmiştir. Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi yönetimi olarak göreve geldiğimiz ilk günden itibaren bu terör örgütüne karşı verdiğimiz mücadele bundan sonra da aynı kararlılıkla devam edecektir." DHA

Sağlık Bakanı ile Canan Karatay arasındaki kavga büyüyor

Sağlık Bakanı Recep Akdağ, Üsküdar Üniversitesi'nde katılacağı program öncesinde gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. Akdağ,  Canan Karatay'la ilgili bir soruya “Bütün bilim insanlarının aksine şeyler söyleyerek, illa orijinal olacağım diye bilim insanları ile çatışarak, tıbbın genel anlamda kabul ettiği hususlara karşı çıkarak vatandaşlara mesajlar vermek, özellikle de bunu basın yoluyla yapmak, kanaatimce çok yanlış" diye yanıt verdi. Karatay'ın Bakan Akdağ'a yanıtı gecikmedi. Karatay Recep Akdağ'ın yalan yanlış bilgilendirildiğini söyledi.


Bakan Akdağ, GATA açıklamalarının hatırlatılması üzerine, “Askeri hastanelerin, Sağlık Bakanlığı'na hükümetimizce alınan bir kararla devrinin bir tek önemli sebebi var ya da iki önemli sebebi var. Birincisi buralardaki FETÖ yapılanmasını temizlemek, ikincisi de buraları verimli hastaneler haline getirerek öncelikle askerlerimize, şehit ailelerine, gazilere daha mükemmel hizmetler vermek. Böylece silahlı kuvvetlerimize de önce cephede yani çatışma alanlarında verilecek hizmetler açısından bir alan açmak, onların oralara daha çok yoğunlaşmasını sağlamak. Bunu yapıyoruz, başarılı da gidiyor" dedi.

“Hizmet kalitesinin artışını hep birlikte göreceğiz"

Bakan Akdağ, “Hastaneler alınalı 2 daha olmadı. Hafızalarımızı yoklarsak hatırlayacağız, geçmişte nasıl SSK hastaneleri Sağlık Bakanlığı'na devredilerek büyük bir başarı elde edilmişse, hem verimlilik açısında, hem hizmet kalitesi açısından, askeri hastanelerin devrinden sonrada bu verimliliği, bu hizmet kalitesinin artışını hep birlikte göreceğiz. Bunun ip uçları da ortaya çıkmaya başladı" diye konuştu.

Diyaliz merkezi

Bakan Akdağ, bir diyaliz merkezinin hastalarında hepati-c virüsünün çıktığının sorulması üzerine de , “Tekidağ'da bir özel diyaliz merkezinde belli bir sayıdaki değerli vatandaşımıza, bir diyalizle ilişkili olarak bir virüsün bulaştırıldığı konusunda inceleme başlatmışlar. Ben bu incelemenin süratlen tamamlanması talimatını verdim. Olayda ihmali, yanlışı görülen her kimse; bu o diyaliz merkezinin kendisi olabilir, ildeki yöneticiler olabilir, bu hizmetleri yapan kişiler olabilir, bunlar için Sağlık Bakanlığı olarak gerekenleri yaparız" değerlendirmesinde bulundu.

Karatay açıklaması

Bakan Akdağ, Kalp ve İç Hastalıklar Uzmanı Prof. Dr. Canan Karatay ile ilgili yaptığı eleştirilerin hatırlatılması üzerine şunları kaydetti:

“Bunu kişiselleştirmek istemiyorum, genel olarak topluma bir mesaj vermek amacıyla konuşmuştum. Bu genel amacı yeniden vereceğim. Bilim insanları, popülist davranışlarla toplumla aralarındaki bilgi farklarını kullanarak bunu kazanca çevirmemeliler. Bu bilim anlayışıyla bağdaşmaz. Bütün bilim insanlarının aksine şeyler söyleyerek, illa orijinal olacağım diye bilim insanları ile çatışarak, tıbbının genel anlamda kabul ettiği hususlara karşı çıkarak vatandaşlara mesajlar vermek, özellikle de bunu basın yoluyla yapmak, kanaatimce çok yanlış. Maalesef Türkiye'de bu bir moda haline geldi. Gündemde kalmak için onlarca, yüzlerce bilim adamının söylediğini, klasik kitaplardaki malumatı reddeden davranışların yanlış olduğuna inanıyorum. Bunların vatandaşlarımıza zarar vereceğine inanıyorum. Onun için vatandaşlarımız bu basın yoluyla kendilerine akıl verenlerden çok doğrudan kendi hekimleriyle, kendi diyetisyenleriyle, kendi ihtiyaçlarına göre irtibat kurdukları sağlık kuruluşlarıyla meselelerini çözerlerse zannediyorum çok daha doğru bir iş olur"

Ceviz bahçesi

Bakan Akdağ'a Karatay için söylediği, “Aydın'a gittim, orada büyük bir ceviz bahçesi ile anlaşmış" şeklindeki söz hatırlatılınca, “Böyle bir bilgi bana geldi. Eğer bu doğruysa çok yanlış. Doğru değilse zaten mesele yok" dedi.

Akdağ, internet satışı konusunda ise, “Doğrudan ya da dolaylı yollardan yapılan satışları asla uygun bulmuyorum. Bu bir takım bilgi satışı, kitap satışı ya da bir takım bitkisel ürünlerin satışı dolaylı olarak reklamı gibi tecelli ediyor  hepsini yanlış buluyorum" diye konuştu.

Karatay'dan yanıt

Kalp ve iç hastalıkları profesörü Canan Karatay, Sağlık Bakanı Recep Akdağ'ın eleştirilerine yazılı yanıt verdi.  Bakan'ın yalan yanlış bilgilendirildiğini öne süren Karatay, "Halka önerdiğim hiçbir gıdanın hiçbir şekilde ticaretini yapmadım yapmam. Ne bir internet satış sitem var ne de iddia edildiği gibi anlaşma yaptığım bir ceviz bahçesi" dedi.

Karatay'ın açıklaması şöyle:

Sağlık Bakanı Sayın Recep Akdağ'ın şahsıma yönelik söylediği iddia edilen ağır ithamlarla ilgili açıklamamdır:

Öncelikle hiçbir dayanağı olmayan, direkt şahsımı hedef alan bu ithamların Sağlık Bakanı tarafından yapıldığına inanmıyorum. İnanmak istemiyorum. Şayet Sayın Bakan'ın böyle bir açıklaması varsa; kendisinin yalan ve yanlış bilgilendirildiğini belirtmek isterim.

Bugüne kadar halk sağlığı için yaptığım açıklamalardan dolayı defalarca hedef gösterildim. Çünkü söylediğim şeyler sağlığı ticarileştiren şirketlerin işine gelmiyordu. Beni de kendileri gibi göstermek için bu defa iftira kampanyaları başlattılar. Sayın Sağlık Bakan’ının söylediği iddia edilen sözler de bu iftira kampanyasının bir sonucudur.

Daha önce çıktığım birçok televizyon programında sosyal medya hesabımın olmadığını söyledim. Ne yazık ki, birçok ünlü kişinin yaşadığı mağduriyeti ben de yaşadım. Avukatım aracılığıyla benim ismimi kullanarak gönderi paylaşan, satış yaptığı bildirilen siteler için dolandırıcılık ve nitelikli dolandırıcılık suçlarından dolayı suç duyurusunda bulunduk. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Bilişim Suçları Bürosu’nun 2016/66567 Soruşturma numaralı dosyasında işlemler devam etmektedir. Savcılık Makamı tarafında İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak, bu siteleri kimlerin erişime sunduğunun tespiti için IP araştırması yapılması, hosting firmalarından bu sitelere ait bilgilerin istenmesi talep ettik. Emniyetin bu ilgili birimlerinden cevap beklenmektedir. Cevabın gelmesini takiben görevli Savcı tarafından soruşturmaya devam edilmesi ve bu suçlardan dolayı dava açılması beklenmektedir.

Ben doğruları söylemeye devam edeceğim. Bu şekilde mesnetsiz iddia ve iftiralara da pabuç bırakmayacağım.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur…

Kardiyoloji ve iç hastalıkları uzmanı

Prof. Dr. Canan Efendigil Karatay

DHA

Kadıköy Anadolu Lisesi öğrencileri oturma eylemi yaptı

Proje Okul yönetmeliği kapsamında okullarında eğitim veren öğretmenlerin başka bir okula atanmasına karşı çıkan Kadıköy Anadolu Lisesi öğrencileri, okul bahçesinde dersleri boykot etti.


Okulların açılmasıyla birlikte başlayan ve proje okullarında sekiz yıl görev yapan öğretmenlerin başka bir okula atanmasını sağlayan yönetmeliğe öğrencilerden tepkiler sürüyor. Son olarak Kadıköy Anadolu Lisesi öğrencileri, 71 öğretmenlerinin gidişini oturma eylemi yaparak protesto etti.

Kadıköy Anadolu Lisesi öğrencileri adına okunan bildiride, “Üç sene önce her düşünce ve bireye saygı duyan, bilimsel eğitim vermeyi ilke edinen ve özgür zihinleri destekleyen okulların “proje okul” adı altında sıradanlaşmasını reddediyoruz. Sürgün niteliğinde gerçekleştirilen “rotasyon” uygulamasına sebep ne ögretmenlerimizin nitelik açısından yetersiz olması ne de görevlerini yapmalarında herhangi bir eksikliğin olmasıdır. Burada asıl amaç, öğrencilerin clup faaliyetlerinden, festivallere kadar uzanan akademik ve sosyal gelişimleri sürecine ket vurma çabasıdır. Hali hazırda çatırdamakta olan “Fark yaratma” vizyonumuzu yeşertmeye çalıştığımız bu anda ögretmenlerimizin elimizden alınması bu yokoluş sürecini hızlandırmaktır. Hepimizin birer piyon olarak kullanılmaya çalışıldığı bu oyunu reddetmek için ilk adımı atıyoruz” denildi. Sözcü


Mide küçültme ameliyatının ardından felç olan kadın öldü

Sakarya'nın Pamukova İlçesi’nde boşandığı eşine kızıp mide ameliyatı olduktan sonra mide kanaması geçirip, felç olan 27 yaşındaki Ebru Çoban, tedavi gördüğü hastanede yaşamını yitirdi.


Pamukova’da yaşayan Ebru Çoban, Fatih S. ile 8 yıl önce evlenerek İzmir’e yerleşti. Evlendiğinde 110 kilo olan, ilerleyen yıllarda 145 kiloya ulaşan Ebru Çoban ile eşi Fatih S., çocukları da olmayınca sorunlar yaşamaya başladı. Çift, 2 yıl önce boşandı. Boşandığı eşinin kilolarını sorun etmesine kızan Ebru Çoban, geçen yıl Ankara Dışkapı Hastanesi’nde mide küçültme ameliyatı oldu. Ameliyattan 15 gün sonra mide kanaması geçiren Ebru Çoban’ın beynine pıhtı atması sonucu sol tarafı felç oldu.
Yatağa bağımlı yaşayan Ebru Çoban 70 kiloya düşünce, Adapazarı Toyotasa Hastanesi’ne kaldırıldı. Sağlık durumunun kötüye gitmesi üzerine Ebru Çoban, İzmit’te bulunan özel bir hastaneye sevk edildi. Tedavisi süren Çoban, bugün doktorların tüm çabalarına karşın kurtarılamadı. DHA