Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlık hizmet binaları ile hava ulaşımında kullanılan imkanlarla ilgili, Başbakanlık'tan yapılan açıklamada, "Tüm bu imkanların gerçek sahibi sadece millettir. Emanetin kime verileceğine de yine sadece aziz milletimiz karar verecektir" denildi.
"Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlık hizmet binalarına ilişkin yanlış yönlendirmeler" başlığıyla yapılan açıklamada, Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlık hizmet binaları ve devlet ricaline millete hizmet için tahsis edilen ulaşım imkanları üzerinden yapılan tartışmalarda, kamuoyunun yanlış yönlendirildiğinin görüldüğü belirtildi.
Söz konusu imkanların şahıslara değil, hizmet makamlarına tahsis edildiğine işaret edilerek, şunlar kaydedildi:
"Milletimizin oylarıyla bu görevlere gelen devlet ricali görevde kaldıkları süre içinde bu imkanları devlete ve millete hizmet yolunda kullanacak, anayasal çerçevede demokratik seçimlerle görevden ayrıldıklarında yerlerine gelenlere emaneti teslim edeceklerdir.
Tüm bu imkanların gerçek sahibi sadece millettir. Emanetin kime verileceğine de yine sadece aziz milletimiz karar verecektir.
Milletimizin ve devletimizin itibarını temsil eden hizmet binaları ve araçları üzerinden, tamamen ART niyetli polemikler yapılması hiç kimseye fayda sağlamamaktadır.
Bugüne kadar başta yargı kurumları, bakanlıklar ve birçok kamu binaları için büyük yatırımlar yapılmış, devletimizin birçok birimi hizmetin gereğine yakışır imkanlara kavuşturulmuştur.
Türkiye büyümektedir. Ülkemiz dünyada hak ettiği yeri hızla alırken temsil ve hizmet imkanlarının aynı şekilde büyümesinden ve milletimize layık standartlara ulaşmasından kimse rahatsız olmamalıdır."
6 Kasım 2014 Perşembe
Ya cinsiyetini değiştirirsin ya da seni öldürürüz!
İran'da eşcinseller ölüm tehlikesiyle karşı karşıya. Başka bir cinsiyetle dünyaya gelinebileceğini kabul eden yönetim, ameliyat edilmesini şart koşuyor.
İran, eşcinselliğin idamla cezalandırıldığı nadir ülkelerden biri olarak biliniyor. Ama dini alimler, bir insanın yanlış bir bedende vücut bulmuş olabileceği fikrini kabul edilebilir bularak eşcinselleri cinsiyet değiştirme ameliyatı olmaya zorlayabiliyor. Ameliyat olmak istemeyenler ise baskı ve ölüm tehditlerine maruz kalıyor. Birçok eşcinselin de ameliyattan kaçmak için ülkeyi terk ettiği belirtiliyor.
YA CİNSİYET DEĞİŞTİR YA ÖLDÜRÜRÜZ
BBC Farsça, İran'da eşcinsellerin yaşadığı baskıyı haberleştirdi.
21 yaşında bir eşcinsel olan Soheil de bu baskıyı yaşayanlardan biri.
Psikologların cinsiyet değiştirme ameliyatı önerdiği Soheil'e ailesi de büyük baskı yapmış. Soheil "Babam iki akrabamızla beraber Tahran'da beni ziyarete geldi... Benim hakkımda ne yapacaklarına karar vermek için bir buluşma gerçekleştirmişler. Bana 'Ya ameliyatı olur cinsiyetini değiştirirsin ya da seni öldürürüz, bu ailede yaşamana izin vermeyiz' dediler" diyor.
Ailesi Soheil'i Bandar Abbas isimli liman kentinde evde tutup izlemeye alıyor. Ameliyat için kararlaştırılan günden bir gün önce, bazı arkadaşlarının yardımı ile kaçmayı başarıyor. Ona bir uçak bileti alıyorlar ve Türkiye'ye gidiyor.
"Eğer polise gidip onlara eşcinsel olduğumu söyleseydim, hayatım ailemle olduğunda daha da fazla tehlikeye girerdi" diyor.
FETVAYI HUMEYNİ VERDİ
Habere göre eşcinsel kadın ya da erkekleri cinsiyet değiştirme operasyonuna zorlamak, resmi bir hükümet politikası değil. Ama baskı çok yoğun olabiliyor. 1980'li yıllarda cumhuriyetin kurucusuAyetullah Humeyni, cinsiyet değiştirme operasyonlarını serbest bırakan bir fetva yayınladı. Bu fetvayı, bir erkek bedeninde hapsolduğunu anlatan bir kadınla tanıştıktan sonra yayınladığı düşünülüyor.
İran'da bir devlet kliniğinde psikolog olarak çalışan ve güvenlik gerekçesiyle takma isimle konuşan Şebnem, eşcinsellerden bazılarının ameliyata itildiğini söylüyor. Şebnem doktorların eşcinsellere "hasta olduklarını" ve tedaviye ihtiyaç duyduklarını anlattıklarını aktarıyor. Doktorlar eşcinselleri genellikle dini alimlere yönlendiriyor, onlar da namazlarını aksatmamalarını ve bu şekilde inançlarını güçlendirmeleri öğüdünde bulunuyor.
Tıbbi tedaviler de öneriliyor. Şebnem'e göre yetkililer "kimlik ile cinsellik arasındaki farkı bilmedikleri için" doktorlar eşcinsellere cinsiyet değiştirme öneriyor.
KAÇ KİŞİ CİNSİYET DEĞİŞTİRDİ?
İran'da bugüne kadar kaç cinsiyet değiştirme operasyonu yapıldığına dair sağlıklı bir veri bulunmuyor.
Hükümet yanlısı bir haber ajansı olan Haberonline sayının 2006 yılında 170 iken 2010 yılında 370'e çıktığını yazıyor. Ama İran'daki hastanelerin birinde çalışan doktorlardan biri BBC'ye sadece kendisinin her yıl 200 ameliyat gerçekleştirdiğini söylüyor.
2005 yılında İran'dan Türkiye'ye trenle gelen eşcinsellerden biri olan Arsham Parsi Kayseri'de yaşadığı dönemde dayak yediğini, çıkmış omzunu tedavi ettirmek için hastaneye kabul edilmediğini söylüyor.
Bu olaylardan sonra Kanada'ya taşınan Parsi, Eşcinsel Göçmenler İçin İran Demiryolu isimli destek grubunu kuruyor. Parsi her hafta yüzlerce kişinin grupla temasa geçtiğini, son 10 yılda yaklaşık 1000 kişiye İran'dan çıkmaları için yardım ettiğini söylüyor. Parsi'ye göre cinsiyet değiştirme ameliyatı olanların yüzde 45'i trans değil, eşcinsel. Parsi'ye göre birçoğu aradaki farkı dahi bilmiyor. Medyafaresi
İran, eşcinselliğin idamla cezalandırıldığı nadir ülkelerden biri olarak biliniyor. Ama dini alimler, bir insanın yanlış bir bedende vücut bulmuş olabileceği fikrini kabul edilebilir bularak eşcinselleri cinsiyet değiştirme ameliyatı olmaya zorlayabiliyor. Ameliyat olmak istemeyenler ise baskı ve ölüm tehditlerine maruz kalıyor. Birçok eşcinselin de ameliyattan kaçmak için ülkeyi terk ettiği belirtiliyor.
YA CİNSİYET DEĞİŞTİR YA ÖLDÜRÜRÜZ
BBC Farsça, İran'da eşcinsellerin yaşadığı baskıyı haberleştirdi.
21 yaşında bir eşcinsel olan Soheil de bu baskıyı yaşayanlardan biri.
Psikologların cinsiyet değiştirme ameliyatı önerdiği Soheil'e ailesi de büyük baskı yapmış. Soheil "Babam iki akrabamızla beraber Tahran'da beni ziyarete geldi... Benim hakkımda ne yapacaklarına karar vermek için bir buluşma gerçekleştirmişler. Bana 'Ya ameliyatı olur cinsiyetini değiştirirsin ya da seni öldürürüz, bu ailede yaşamana izin vermeyiz' dediler" diyor.
Ailesi Soheil'i Bandar Abbas isimli liman kentinde evde tutup izlemeye alıyor. Ameliyat için kararlaştırılan günden bir gün önce, bazı arkadaşlarının yardımı ile kaçmayı başarıyor. Ona bir uçak bileti alıyorlar ve Türkiye'ye gidiyor.
"Eğer polise gidip onlara eşcinsel olduğumu söyleseydim, hayatım ailemle olduğunda daha da fazla tehlikeye girerdi" diyor.
FETVAYI HUMEYNİ VERDİ
Habere göre eşcinsel kadın ya da erkekleri cinsiyet değiştirme operasyonuna zorlamak, resmi bir hükümet politikası değil. Ama baskı çok yoğun olabiliyor. 1980'li yıllarda cumhuriyetin kurucusuAyetullah Humeyni, cinsiyet değiştirme operasyonlarını serbest bırakan bir fetva yayınladı. Bu fetvayı, bir erkek bedeninde hapsolduğunu anlatan bir kadınla tanıştıktan sonra yayınladığı düşünülüyor.
İran'da bir devlet kliniğinde psikolog olarak çalışan ve güvenlik gerekçesiyle takma isimle konuşan Şebnem, eşcinsellerden bazılarının ameliyata itildiğini söylüyor. Şebnem doktorların eşcinsellere "hasta olduklarını" ve tedaviye ihtiyaç duyduklarını anlattıklarını aktarıyor. Doktorlar eşcinselleri genellikle dini alimlere yönlendiriyor, onlar da namazlarını aksatmamalarını ve bu şekilde inançlarını güçlendirmeleri öğüdünde bulunuyor.
Tıbbi tedaviler de öneriliyor. Şebnem'e göre yetkililer "kimlik ile cinsellik arasındaki farkı bilmedikleri için" doktorlar eşcinsellere cinsiyet değiştirme öneriyor.
KAÇ KİŞİ CİNSİYET DEĞİŞTİRDİ?
İran'da bugüne kadar kaç cinsiyet değiştirme operasyonu yapıldığına dair sağlıklı bir veri bulunmuyor.
Hükümet yanlısı bir haber ajansı olan Haberonline sayının 2006 yılında 170 iken 2010 yılında 370'e çıktığını yazıyor. Ama İran'daki hastanelerin birinde çalışan doktorlardan biri BBC'ye sadece kendisinin her yıl 200 ameliyat gerçekleştirdiğini söylüyor.
2005 yılında İran'dan Türkiye'ye trenle gelen eşcinsellerden biri olan Arsham Parsi Kayseri'de yaşadığı dönemde dayak yediğini, çıkmış omzunu tedavi ettirmek için hastaneye kabul edilmediğini söylüyor.
Bu olaylardan sonra Kanada'ya taşınan Parsi, Eşcinsel Göçmenler İçin İran Demiryolu isimli destek grubunu kuruyor. Parsi her hafta yüzlerce kişinin grupla temasa geçtiğini, son 10 yılda yaklaşık 1000 kişiye İran'dan çıkmaları için yardım ettiğini söylüyor. Parsi'ye göre cinsiyet değiştirme ameliyatı olanların yüzde 45'i trans değil, eşcinsel. Parsi'ye göre birçoğu aradaki farkı dahi bilmiyor. Medyafaresi
5 Kasım 2014 Çarşamba
Die Welt: Erdoğan'ın Türkler'e maliyeti 1 Milyar Dolar
Cumhurbaşkanlığı Sarayı, dış basında haber olmayı sürdürüyor. Alman Die Welt Gazetesi, cumhurbaşkanlığı sarayına yapılan harcamaları gündeme getirdiği haberini, 'Erdoğan'ın Türklere maliyeti 1 milyar dolar' başlığıyla verdi.
Başlangıçta 250 milyon dolar olarak açıklanan Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nın maliyetinin ikiye katlandığını ve saray için yapılacak toplam harcamanın 615 milyon doları bulacağını hatırlatan Die Welt, haberinde şu ifadelere yer verdi: 'Cumhurbaşkanlığı sarayının maliyeti 615 milyon dolar. Buna ilaveten Cumhurbaşkanlığı harcamaları için 178 milyon dolar bütçe öngörülmüş durumda. Ayrıcayeni alınan Airbus A330-200 tipi uçak için de 185 milyon dolar harcandı. Bunların toplamı 978 milyon dolar ediyor. Boğazda ve Ege'de Cumhurbaşkanlığı için ayrılan köşklerin tadilatı buna dahil değil. Ancak belli olan şu ki, Erdoğan'ın cumhurbaşkanlığı görevine başlamasının maliyeti bir milyar dolar. Bilgi için hatırlatacak olursak, ülkenin 2013 yılı bütçe açığı resmi rakamlara göre 8 milyar dolar civarında.' (dha/AHMET YILDIRIM)
Öğlen tahliye oldu, akşam adam vurdu
Şişli’deki rezidans cinayeti davasının sanıklarından Onur Özbizerdik, dün öğle saatlerinde tahliye oldu. Özbizerdik’in gece gittiği eğlence merkezinde bir kişiyi silahla yaraladığı iddia edildi. Polis, olayın ardından kaçan Onur Özbizerdik’i yakalamak için çalışma başlattı.
Polat Towers'ın 22. katında işadamı Fatih Edremit’in öldürülmesi davasının tutuklu sanıklarından Onur Özbizerdik dün tahliye oldu.
Öğle saatlerinde cezaevinden çıkan Özbizerdik, akşam da Sarıyer Emirgan sahilinde bulunan bir eğlence merkezine gitti.
İddiaya göre Özbizerdik, eğlence mekanının güvenlik görevlisiyle tartıştı. Tartışmanın büyümesi üzerine silahını çeken Özbizerdik, şahsı bacağından vurdu.
Tahliyesinin üzerinden 12 saat geçmeden adam yaraladığı öne sürülen Özbizerdik, plakası alınamayan siyah bir otomobille kaçtı.
Yaralı bodyguard ise kaldırıldığı hastanede tedavi altına alındı.
Polis, adam yaraladığı öne sürülen Onur Özbizerdik'i yakalamak için çalışma başlattı.
DÜNDAR KILIÇ’IN TORUNU, ÇAKICI’NIN ÜVEY OĞLU
- Onur Özbizerdik, Türkiye’nin en eski kabadayı ve suç baronlarından Dündar Kılıç’ın öz torunudur.
- Onur Özbizerdik’in annesi Uğur Özbizerdik, yeraltı dünyasının ünlü isimlerinden Alaattin Çakıcı‘nın ikinci eşidir. Onur henüz 13 yaşındayken annesi gözünün önünde cinayete kurban gitti. Annesinin katili kendisine büyük saygı duyduğu üvey babası Alaattin Çakıcı’dır.
- Bu olaydan sonra iyice psikolojisi bozulan genç baba, Şişli’de öğrenimine devam ettiği liseyi yarım bıraktı.
- Daha 15 yaşlarında ergen dönemlerindeyken aracını düzgün park etmediğini iddia eden Ünal Acar'ı silahla topuğundan vurdu. Ünal Acar ise Özbizerdik’i çocuk olması nedeniyle affedip şikayetini geri almıştı.
- Birkaç yıl sonra da Alaattin Çakıcı’nın öz kardeşi Gencay Çakıcı’yı, adam yollayıp yaralanmasına sebep olmasından dolayı cezaevine girdi. 2005’de Etiler bölgesinde büyük bir çatışmaya adı karıştı.
- Söz konusu mevzuda 2 kişi yaralandı, 2 kişi yaşamını kaybetti. Olay medyaya yansıyınca direkt Romanya’ya kaçtı. 2008 yılının Nisan ayında Romen emniyet yetkililerinin yardımıyla Türk istihbaratına teslim edildi. Kasten adam öldürmeye teşebbüs etmekten mahkemeye çıkarıldı. Kısa bir zaman sonra serbest bırakıldı.
- 2009’da da Polat Towers’ta, işadamı Fatih Edremit isminin cinayetiyle ilgili şüpheli olarak tutuklandı. Yaklaşık 2 sene devam eden mahkeme süreci sonrasında serbest bırakılmıştı. (Medyafaresi)
Polat Towers'ın 22. katında işadamı Fatih Edremit’in öldürülmesi davasının tutuklu sanıklarından Onur Özbizerdik dün tahliye oldu.
Öğle saatlerinde cezaevinden çıkan Özbizerdik, akşam da Sarıyer Emirgan sahilinde bulunan bir eğlence merkezine gitti.
İddiaya göre Özbizerdik, eğlence mekanının güvenlik görevlisiyle tartıştı. Tartışmanın büyümesi üzerine silahını çeken Özbizerdik, şahsı bacağından vurdu.
Tahliyesinin üzerinden 12 saat geçmeden adam yaraladığı öne sürülen Özbizerdik, plakası alınamayan siyah bir otomobille kaçtı.
Yaralı bodyguard ise kaldırıldığı hastanede tedavi altına alındı.
Polis, adam yaraladığı öne sürülen Onur Özbizerdik'i yakalamak için çalışma başlattı.
DÜNDAR KILIÇ’IN TORUNU, ÇAKICI’NIN ÜVEY OĞLU
- Onur Özbizerdik, Türkiye’nin en eski kabadayı ve suç baronlarından Dündar Kılıç’ın öz torunudur.
- Onur Özbizerdik’in annesi Uğur Özbizerdik, yeraltı dünyasının ünlü isimlerinden Alaattin Çakıcı‘nın ikinci eşidir. Onur henüz 13 yaşındayken annesi gözünün önünde cinayete kurban gitti. Annesinin katili kendisine büyük saygı duyduğu üvey babası Alaattin Çakıcı’dır.
- Bu olaydan sonra iyice psikolojisi bozulan genç baba, Şişli’de öğrenimine devam ettiği liseyi yarım bıraktı.
- Daha 15 yaşlarında ergen dönemlerindeyken aracını düzgün park etmediğini iddia eden Ünal Acar'ı silahla topuğundan vurdu. Ünal Acar ise Özbizerdik’i çocuk olması nedeniyle affedip şikayetini geri almıştı.
- Birkaç yıl sonra da Alaattin Çakıcı’nın öz kardeşi Gencay Çakıcı’yı, adam yollayıp yaralanmasına sebep olmasından dolayı cezaevine girdi. 2005’de Etiler bölgesinde büyük bir çatışmaya adı karıştı.
- Söz konusu mevzuda 2 kişi yaralandı, 2 kişi yaşamını kaybetti. Olay medyaya yansıyınca direkt Romanya’ya kaçtı. 2008 yılının Nisan ayında Romen emniyet yetkililerinin yardımıyla Türk istihbaratına teslim edildi. Kasten adam öldürmeye teşebbüs etmekten mahkemeye çıkarıldı. Kısa bir zaman sonra serbest bırakıldı.
- 2009’da da Polat Towers’ta, işadamı Fatih Edremit isminin cinayetiyle ilgili şüpheli olarak tutuklandı. Yaklaşık 2 sene devam eden mahkeme süreci sonrasında serbest bırakılmıştı. (Medyafaresi)
Savcı cinsel tacize müebbet istedi
Edirne'nin Keşan İlçesi'nde geçen yıl 14 yaşında olan lise öğrencisi E.K. adlı kıza cinsel istismarda bulundukları suçlamasıyla yargılanan ve haklarında 16 yıldan, ağırlaştırılmış ömür boyuna kadar hapis cezaları istenen 5 sanığın yargılanmasına başlandı. Sanıklar suçlamaları kabul etmedi.
Edirne 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nden yapılan ilk duruşmaya tutuklu sanık D.S. (27) ile haklarında adli kontrol kararı bulunan sanıklar S.C. (21), Z.D.K. (20), T.S. (21) ve N.C.Ç. (21), mağdur kızın babası A.K. ile annesi Ü.K. ile tarafların avukatları katıldı. Cumhuriyet Savcısı Ulaş Yılmaz, lise öğrencisi E.K.'ya karşı işlenen 'nitelikli cinsel istismar', 'kişiyi hürriyetinden yoksun kılma' suçlamalarıyla ilgili 5 sanık hakkında 16 yıldan, ağırlaştırılmış ömür boyuna kadar hapis cezaları istedi. Savcı Yılmaz hazırladığı iddianamede, mağdur E.K.'nın psikolog eşliğinde ifadesinin alındığını, olay tarihinde 14 yaşında olduğunu ve sanık 27 yaşındaki D.S.'nin mağdur ile tanıştıktan sonra 5- 6 ay süreyle Keşan'da değişik kafelerde buluştuklarını yazdı. Sanık D.S.'nin mağduru eve götürerek burada cinsel ilişki teklif ettiğini ancak kızın bunu kabul etmediğini kaydeden Savcı Ulaş Yılmaz, bir hafta sonraki buluşmada ise sanığın, "Bana güvenmiyor musun, benimle evlenmeyecek misin?" sözleri ile liseli kızı ikna ederek cinsel ilişkiye girdiğini ve Ocak 2014'e kadar defalarca ilişkiye girdiklerini, yaşının küçük olduğunun farkında olduğunu belirtti.
Savcı Yılmaz, sanıklardan 21 yaşındaki T.S.'nın ise 2014 yılının Ocak ayında liseli E.K.'yı, babasının işte, annesinin de komşuda olduğu bir sırada evine götürerek, cinsel ilişkiye girdiğini kaydedip, onun da suçu birden fazla işlediğini kaydetti.
Savcı Yılmaz iddianamesinde, sanıklardan 21 yaşındaki N.C.Ç.'in ise mağdur ile bir barın bitişiğinde cinsel ilişkiye girdiğini, sanıklardan 21 yaşındaki S.C.'nin de mağdure ile sosyal paylaşım sitesi üzerinden tanışarak bir süre mesajlaştıklarını ardından bir arkadaşının evinde buluştuklarını ve burada ilişkiye girdiklerini, sanık 20 yaşındaki Z.D.K.'nın mağdureyi diğer sanık S.C. aracılığı ile eve çağırdığını, daha sonra bir başka odaya girerek burada cinsel ilişkiye girdiğini belirtti.
SUÇLAMALARI KABUL ETMEDİLER
Duruşmada ifade veren tutuklu sanık D.S., yöneltilen suçlamaları kabul etmeyerek, "Mağdur E.K. ile 2013 yılının Mart ayından beri arkadaşlık boyutunda ilişkim var. Kendisini alıkoymadım ve cinsel ilişkiye girmedim. Arkadaşlık yaptığım dönemde bir başka erkekle arkadaşlık yaptığını ve sosyal paylaşım sitesinde uygunsuz yazışmalarını görünce arkadaşlığımı kestim. Bundan dolayı beni şikayet etmiştir. Annesi kızı ile evlenmemi istiyordu. Ben evli olduğum için istemedim" diyerek kendini savundu.
Diğer sanıklar liseli kızla ilişkiye girmediklerini söyleyip, suçlamaları kabul etmediklerini söylediler.
Duruşmada ifade veren baba A.K. ise sanıklardan D.S.'yi tanıdığını, kızı ile arkadaşlık yaptığını bildiğini anlatarak, "Bir gün kızım telefonu açmadı ben de D.S.'yi arayarak yanında olup olmadığını sordum. Daha sonra D.S. kızımı bulmuş ve eve getirdi. Kızımın sanıklarla ilişkiye girip girmediğini bilmiyorum" dedi.
Anne Ü.K. da ifadesinde, "Kızımın D.S. ile arkadaşlık yaptığını ve sevdiğini biliyordum. Diğer sanıkları tanımıyorum. Kızımı D.S. ile evlendirmeye çalışmadım. Kızım alkol ve uyuşturucu kullanmaz ama sigara kullanıyordu. Kızım lise 1. sınıfa gidiyor ve dersleri çok iyiydi. Ben bu olayları duşunca şoke oldum" diye konuştu.
Mahkeme heyeti sanıkların, mağdur E.K.'nın ifadelerinin tamamlanmasından sonra tanık ifadelerinin de alınması için duruşmayı erteledi. Heyet, sanık D.S.'nin tutukluluk halinin, diğer sanıklar S.C., Z.D.K., T.S, ve N.C.Ç. hakkındaki adli kontrol kararlarının devamına karar verdi.
Ali Can ZERAY/DHA
Edirne 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nden yapılan ilk duruşmaya tutuklu sanık D.S. (27) ile haklarında adli kontrol kararı bulunan sanıklar S.C. (21), Z.D.K. (20), T.S. (21) ve N.C.Ç. (21), mağdur kızın babası A.K. ile annesi Ü.K. ile tarafların avukatları katıldı. Cumhuriyet Savcısı Ulaş Yılmaz, lise öğrencisi E.K.'ya karşı işlenen 'nitelikli cinsel istismar', 'kişiyi hürriyetinden yoksun kılma' suçlamalarıyla ilgili 5 sanık hakkında 16 yıldan, ağırlaştırılmış ömür boyuna kadar hapis cezaları istedi. Savcı Yılmaz hazırladığı iddianamede, mağdur E.K.'nın psikolog eşliğinde ifadesinin alındığını, olay tarihinde 14 yaşında olduğunu ve sanık 27 yaşındaki D.S.'nin mağdur ile tanıştıktan sonra 5- 6 ay süreyle Keşan'da değişik kafelerde buluştuklarını yazdı. Sanık D.S.'nin mağduru eve götürerek burada cinsel ilişki teklif ettiğini ancak kızın bunu kabul etmediğini kaydeden Savcı Ulaş Yılmaz, bir hafta sonraki buluşmada ise sanığın, "Bana güvenmiyor musun, benimle evlenmeyecek misin?" sözleri ile liseli kızı ikna ederek cinsel ilişkiye girdiğini ve Ocak 2014'e kadar defalarca ilişkiye girdiklerini, yaşının küçük olduğunun farkında olduğunu belirtti.
Savcı Yılmaz, sanıklardan 21 yaşındaki T.S.'nın ise 2014 yılının Ocak ayında liseli E.K.'yı, babasının işte, annesinin de komşuda olduğu bir sırada evine götürerek, cinsel ilişkiye girdiğini kaydedip, onun da suçu birden fazla işlediğini kaydetti.
Savcı Yılmaz iddianamesinde, sanıklardan 21 yaşındaki N.C.Ç.'in ise mağdur ile bir barın bitişiğinde cinsel ilişkiye girdiğini, sanıklardan 21 yaşındaki S.C.'nin de mağdure ile sosyal paylaşım sitesi üzerinden tanışarak bir süre mesajlaştıklarını ardından bir arkadaşının evinde buluştuklarını ve burada ilişkiye girdiklerini, sanık 20 yaşındaki Z.D.K.'nın mağdureyi diğer sanık S.C. aracılığı ile eve çağırdığını, daha sonra bir başka odaya girerek burada cinsel ilişkiye girdiğini belirtti.
SUÇLAMALARI KABUL ETMEDİLER
Duruşmada ifade veren tutuklu sanık D.S., yöneltilen suçlamaları kabul etmeyerek, "Mağdur E.K. ile 2013 yılının Mart ayından beri arkadaşlık boyutunda ilişkim var. Kendisini alıkoymadım ve cinsel ilişkiye girmedim. Arkadaşlık yaptığım dönemde bir başka erkekle arkadaşlık yaptığını ve sosyal paylaşım sitesinde uygunsuz yazışmalarını görünce arkadaşlığımı kestim. Bundan dolayı beni şikayet etmiştir. Annesi kızı ile evlenmemi istiyordu. Ben evli olduğum için istemedim" diyerek kendini savundu.
Diğer sanıklar liseli kızla ilişkiye girmediklerini söyleyip, suçlamaları kabul etmediklerini söylediler.
Duruşmada ifade veren baba A.K. ise sanıklardan D.S.'yi tanıdığını, kızı ile arkadaşlık yaptığını bildiğini anlatarak, "Bir gün kızım telefonu açmadı ben de D.S.'yi arayarak yanında olup olmadığını sordum. Daha sonra D.S. kızımı bulmuş ve eve getirdi. Kızımın sanıklarla ilişkiye girip girmediğini bilmiyorum" dedi.
Anne Ü.K. da ifadesinde, "Kızımın D.S. ile arkadaşlık yaptığını ve sevdiğini biliyordum. Diğer sanıkları tanımıyorum. Kızımı D.S. ile evlendirmeye çalışmadım. Kızım alkol ve uyuşturucu kullanmaz ama sigara kullanıyordu. Kızım lise 1. sınıfa gidiyor ve dersleri çok iyiydi. Ben bu olayları duşunca şoke oldum" diye konuştu.
Mahkeme heyeti sanıkların, mağdur E.K.'nın ifadelerinin tamamlanmasından sonra tanık ifadelerinin de alınması için duruşmayı erteledi. Heyet, sanık D.S.'nin tutukluluk halinin, diğer sanıklar S.C., Z.D.K., T.S, ve N.C.Ç. hakkındaki adli kontrol kararlarının devamına karar verdi.
Ali Can ZERAY/DHA
Üniversiteli anne kan dondurdu!
Adıyaman’da üniversite öğrencisi bir kişi gayri meşru çocuğunu doğurduktan sonra bodruma attı.
Bebek hayatını kaybederken, anne aşırı kan kaybından hastaneye kaldırıldı.
Edinilen bilgiye göre, Adıyaman Üniversitesi’nde öğrenci olduğu öğrenilen 19 yaşındaki D.D adlı kişi, sevgilisi olduğu öğrenilen bir kişiden hamile kaldı. Hamile olan öğrenci hamilelikte 9 ayı tamamladı. Doğum esnası geldiğinde hastaneye gitmeyen 19 yaşındaki D.D adlı öğrenci oturduğu binanın bodrum katında bebeği doğurdu.
Tek başına doğum yapan D.D kanlar içerisinde kaldı. Bebeği dünyaya getiren kadın, bebeği beze sararak bodrumda bulunan tahta beşiğe bıraktı.
ARKADAŞLARI DURUMU SAĞLIK EKİPLERİNE BİLDİRDİ
Şahsın üniversiteden arkadaşları, D.D’yi telefonla aradığında ulaşamayınca hayatından endişe ettiği için D.D’nin evine geldi. Eve geldiklerinde D.D’nin evde olmadığı ve bodrum kattan ses geldiğini fark edince bodruma baktılar. Arkadaşlarını bodrum katta kanlar içerisinde gören öğrenciler 112 sağlık ekiplerine bildirdi. Olay yerine gelen sağlık ekipleri kanlar içerisindeki D.D’ye ilk müdahaleyi yaparak hastaneye kaldırdı. D.D’nin kanamasının hamilelikten olduğunu fark eden sağlık ekipleri, bebeği göremeyince durumu polise bildiriyor.
Olay yerine gelen polis ekipleri binanın bodrum katında aradıkları bebeği bezler içerisinde bodrumun içerisinde buldu. Bebeğe müdahale etmek isteyen sağlık ekipleri bebeğin ölü olduğunu fark ettiler.
Bebek otopsi yapılmak üzere Adıyaman Eğitim ve Araştırma Hastanesi morguna gönderildi. Aşırı kan kaybı nedeniyle annenin durumunun ciddi olduğu öğrenilirken, olayla ilgili soruşturma sürdürülüyor. (Mrdyafaresi)
Bebek hayatını kaybederken, anne aşırı kan kaybından hastaneye kaldırıldı.
Edinilen bilgiye göre, Adıyaman Üniversitesi’nde öğrenci olduğu öğrenilen 19 yaşındaki D.D adlı kişi, sevgilisi olduğu öğrenilen bir kişiden hamile kaldı. Hamile olan öğrenci hamilelikte 9 ayı tamamladı. Doğum esnası geldiğinde hastaneye gitmeyen 19 yaşındaki D.D adlı öğrenci oturduğu binanın bodrum katında bebeği doğurdu.
Tek başına doğum yapan D.D kanlar içerisinde kaldı. Bebeği dünyaya getiren kadın, bebeği beze sararak bodrumda bulunan tahta beşiğe bıraktı.
ARKADAŞLARI DURUMU SAĞLIK EKİPLERİNE BİLDİRDİ
Şahsın üniversiteden arkadaşları, D.D’yi telefonla aradığında ulaşamayınca hayatından endişe ettiği için D.D’nin evine geldi. Eve geldiklerinde D.D’nin evde olmadığı ve bodrum kattan ses geldiğini fark edince bodruma baktılar. Arkadaşlarını bodrum katta kanlar içerisinde gören öğrenciler 112 sağlık ekiplerine bildirdi. Olay yerine gelen sağlık ekipleri kanlar içerisindeki D.D’ye ilk müdahaleyi yaparak hastaneye kaldırdı. D.D’nin kanamasının hamilelikten olduğunu fark eden sağlık ekipleri, bebeği göremeyince durumu polise bildiriyor.
Olay yerine gelen polis ekipleri binanın bodrum katında aradıkları bebeği bezler içerisinde bodrumun içerisinde buldu. Bebeğe müdahale etmek isteyen sağlık ekipleri bebeğin ölü olduğunu fark ettiler.
Bebek otopsi yapılmak üzere Adıyaman Eğitim ve Araştırma Hastanesi morguna gönderildi. Aşırı kan kaybı nedeniyle annenin durumunun ciddi olduğu öğrenilirken, olayla ilgili soruşturma sürdürülüyor. (Mrdyafaresi)
Aksaray-Yenikapı metrosu açılıyor
İstanbul’daki raylı sistemler arası büyük entegrasyon sağlayacak “Aksaray-Yenikapı” metro hattı 9 Kasım Pazar günü açılacak.
Böylece Kartal’dan yola çıkan biri, Atatürk Havalimanı’na kadar seyahat edebilecek. Bunun yanı sıra Üsküdar’dan Başakşehir’e, Maltepe’den Bağcılar’a, Göztepe’den Mahmutbey’e, Kadıköy’den Aksaray’a, Taksim’den Atatürk Havalimanı’na, Levent’ten otogara, Maltepe’den esenler’e ve Maslak’tan da Bayrampaşa’ya yine raylı sistemle kesintisiz yolculuk yapılabilecek.
Böylece Kartal’dan yola çıkan biri, Atatürk Havalimanı’na kadar seyahat edebilecek. Bunun yanı sıra Üsküdar’dan Başakşehir’e, Maltepe’den Bağcılar’a, Göztepe’den Mahmutbey’e, Kadıköy’den Aksaray’a, Taksim’den Atatürk Havalimanı’na, Levent’ten otogara, Maltepe’den esenler’e ve Maslak’tan da Bayrampaşa’ya yine raylı sistemle kesintisiz yolculuk yapılabilecek.
Madenci çocuklarının çizdiği resimler
Karaman’ın Ermenek İlçesi’ne bağlı Pamuklu Köyü yakınlarındaki Has Şekerler Madencilik Limited Şirketi’ne ait kömür ocağında geçen hafta salı günü meydana gelen su baskınıyla yerin 350 metre altında mahsur kalan 18 işçiyi kurtarma çalışmaları 9’uncu gününde devam ediyor. Kömür ocağı alanında mahsur kalan işçilerin ve yakınlarının çocukları için Kızılay’ın kurduğu rehabilitasyon çadırında, işçilerden Mehmet Baha’nın yeğeni Ayşe Baha’nın çizdiği resimdeki ’Bir ekmek parası için ölümü seçtiler’ yazısı yürükleri dağladı.
Maden ocağındaki kurtarma çalışmaları ara vermeden devam ediyor. Ocaktaki yaklaşık 12 bin ton suyun 5’te 4’ü çekildi. Su nedeniyle oluşan çamur ve moloz yığınlarının tahliyesi ile tahkimat çalışmaları devam ediyor. Tahkimat çalışmalarında ise adeta yeni bir maden ocağı inşaa edildi. İşçilerin bulunduğu tahmin edilen 3 bacaya ulaşıldı. Ancak işçilerin izine rastlanılmadı. İşçileri, desandre ve nefesliğin son bölümlerine doğru bulunduklarını tahmin edildiğinden çalışmalar bu yönde devam ediyor.
Maden ocağında çalışmalar devam ederken, işçilerin ailelerinin yakınlarının umutlu bekleyişi de sürüyor. Bazı işçi yakınlarına AFAD tarafından psikolojik destek verilirken, Kızılay da çocuklara rehabilitasyon çadırında destek veriyor. Çadırda gelen işçi ve yakınlarının duygularını dile getirip çizdiği resimler ise dikkat çekti. Mahsur kalan işçilerden Mehmet Baha’nın yeğeni Ayşe Baha’nın yaptığı resimdeki ’Bir ekmek parası için ölümü seçtiler’ yazısı yürükleri dağladı. (Hürriyet)
Maden ocağındaki kurtarma çalışmaları ara vermeden devam ediyor. Ocaktaki yaklaşık 12 bin ton suyun 5’te 4’ü çekildi. Su nedeniyle oluşan çamur ve moloz yığınlarının tahliyesi ile tahkimat çalışmaları devam ediyor. Tahkimat çalışmalarında ise adeta yeni bir maden ocağı inşaa edildi. İşçilerin bulunduğu tahmin edilen 3 bacaya ulaşıldı. Ancak işçilerin izine rastlanılmadı. İşçileri, desandre ve nefesliğin son bölümlerine doğru bulunduklarını tahmin edildiğinden çalışmalar bu yönde devam ediyor.
Maden ocağında çalışmalar devam ederken, işçilerin ailelerinin yakınlarının umutlu bekleyişi de sürüyor. Bazı işçi yakınlarına AFAD tarafından psikolojik destek verilirken, Kızılay da çocuklara rehabilitasyon çadırında destek veriyor. Çadırda gelen işçi ve yakınlarının duygularını dile getirip çizdiği resimler ise dikkat çekti. Mahsur kalan işçilerden Mehmet Baha’nın yeğeni Ayşe Baha’nın yaptığı resimdeki ’Bir ekmek parası için ölümü seçtiler’ yazısı yürükleri dağladı. (Hürriyet)
4 Kasım 2014 Salı
Tüy dökücü ilanındaki El Kaide lideri
Türkiye'deki bir kozmetik şirketinin internette yayımlanan tüy dökücü sprey ilanında 11 Eylül saldırılarının mimarlarından olduğu düşünülen eski El Kaide lideri Halid Şeyh Muhammed'in fotoğrafının kullanılması, ABD'de haber oldu.
Halen ABD tarafından Guantanamo'da tutulan ve idam cezasıyla yargılanan Muhammed'in fotoğrafının söz konusu ilanda kullanılmasıyla ilgili haber ilk olarak Amerikan haber sitesi Vox'ta yayımlandı, ardından da diğer yayın organlarınca alıntılandı.
Muhammed'in Rawalpindi kentinde CIA ve Pakistan istihbaratının 2003 yılındaki ortak operasyonunda yakalanmadan önce çekilen bir fotoğrafı. (sağda)
Şirket sahibinin kardeşi Mehmet Can Yıldız, Hurriyet Daily News'a yaptığı açıklamada, fotoğrafı İnci Caps'te bulduklarını ve uykusuzlukla ilgili esprilerde kullanıldığını gördüklerini belirterek şöyle dedi:
"İnternette popüler bir resim olduğu için böyle bir ilan yaptık. Terörist olduğunu bilmiyorduk. Bayağı da kıllı bir arkadaş. Vücut yapısı bizim ürüne uygun olduğu için seçtik. Herhangi bir şey ima etmek için değil. İşin buraya geleceğini bilmiyorduk." (Medyafaresi)
Halen ABD tarafından Guantanamo'da tutulan ve idam cezasıyla yargılanan Muhammed'in fotoğrafının söz konusu ilanda kullanılmasıyla ilgili haber ilk olarak Amerikan haber sitesi Vox'ta yayımlandı, ardından da diğer yayın organlarınca alıntılandı.
Muhammed'in Rawalpindi kentinde CIA ve Pakistan istihbaratının 2003 yılındaki ortak operasyonunda yakalanmadan önce çekilen bir fotoğrafı. (sağda)
Şirket sahibinin kardeşi Mehmet Can Yıldız, Hurriyet Daily News'a yaptığı açıklamada, fotoğrafı İnci Caps'te bulduklarını ve uykusuzlukla ilgili esprilerde kullanıldığını gördüklerini belirterek şöyle dedi:
"İnternette popüler bir resim olduğu için böyle bir ilan yaptık. Terörist olduğunu bilmiyorduk. Bayağı da kıllı bir arkadaş. Vücut yapısı bizim ürüne uygun olduğu için seçtik. Herhangi bir şey ima etmek için değil. İşin buraya geleceğini bilmiyorduk." (Medyafaresi)
Erdoğan'a yumurta atan öğretmen, meslekten atıldı
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Başbakanlığı döneminde, Trabzon'da konvoyuna yumurta attığı ve hakaret ettiği iddiasıyla yargılandığı mahkemece para cezasına çarptırılan 42 yaşındaki öğretmen Seçil Esmanur Erdem hakkında Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) Yüksek Disiplin Kurulu'nca (YDK) sürdürülen soruşturma tamamlandı.
17 yıllık öğretmen Erdem hakkında oy birliği ile meslekten ihrac kararı çıktı.
Dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 23 Kasım 2013’te Trabzon’a gelişinde konvoya yumurta attığı ve Başbakan'a hakaret ettiği iddiasıyla Trabzon 2’inci Sulh Ceza Mahkemesi’nde yargılanıp 7 bin 80 lira para cezasına çarptırılan beden eğitimi öğretmeni Seçil Esmanur Erdem, Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) Yüksek Disiplin Kurulu (YDK) tarafından da idari soruşturmaya tabi tutuldu. Yüksek Disiplin Kurulu, 30 Eylül 2014 tarihinde verdiği kararla, ‘Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a yumurta atarak küfür içeren sözlerle hakaret ettiği’ suçlamasıyla öğretmen Erdem hakkında, ‘Devlet memurluğundan çıkarılma’ cezasını oy birliğiyle onadı. Karar, Trabzon Merkez Ortahisar İlçesi Kireçhane Ortaokulu'nda beden eğitimi öğretmenliğine devam eden 17 yıllık öğretmen Seçil Esmanur Erdem’e tebliğ edildi.
BİR SÜRE AÇIĞA ALINMIŞTI
Dönemin Başbakan’ı Erdoğan’a yönelik hakaret içeren ifadelerde bulunduğu ve yumurta attığı suçlamasıyla gözaltına alınarak ifadesi alınan Seçil Esmanur Erdem, sevk edildiği mahkemece tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakmıştı. Yargılandığı mahkemece para cezasıyla cezalandırılan Seçil Esmanur Erdem, geçirdiği idari soruşturma kapsamında bir süre açığa alınmış, ardında göreve başlamıştı.
Fatih TURAN/TRABZON / DHA
17 yıllık öğretmen Erdem hakkında oy birliği ile meslekten ihrac kararı çıktı.
Dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 23 Kasım 2013’te Trabzon’a gelişinde konvoya yumurta attığı ve Başbakan'a hakaret ettiği iddiasıyla Trabzon 2’inci Sulh Ceza Mahkemesi’nde yargılanıp 7 bin 80 lira para cezasına çarptırılan beden eğitimi öğretmeni Seçil Esmanur Erdem, Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) Yüksek Disiplin Kurulu (YDK) tarafından da idari soruşturmaya tabi tutuldu. Yüksek Disiplin Kurulu, 30 Eylül 2014 tarihinde verdiği kararla, ‘Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a yumurta atarak küfür içeren sözlerle hakaret ettiği’ suçlamasıyla öğretmen Erdem hakkında, ‘Devlet memurluğundan çıkarılma’ cezasını oy birliğiyle onadı. Karar, Trabzon Merkez Ortahisar İlçesi Kireçhane Ortaokulu'nda beden eğitimi öğretmenliğine devam eden 17 yıllık öğretmen Seçil Esmanur Erdem’e tebliğ edildi.
BİR SÜRE AÇIĞA ALINMIŞTI
Dönemin Başbakan’ı Erdoğan’a yönelik hakaret içeren ifadelerde bulunduğu ve yumurta attığı suçlamasıyla gözaltına alınarak ifadesi alınan Seçil Esmanur Erdem, sevk edildiği mahkemece tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakmıştı. Yargılandığı mahkemece para cezasıyla cezalandırılan Seçil Esmanur Erdem, geçirdiği idari soruşturma kapsamında bir süre açığa alınmış, ardında göreve başlamıştı.
Fatih TURAN/TRABZON / DHA
Gülen, Hüseyin Gülerce'ye dava açıyor
Fethullah Gülen, Zaman gazetesi eski yazarı Hüseyin Gülerce'ye dava açıyor.
-Fethullah Gülen, bir zamanlar 'Cemaat'in sözcüsü' olarak da bilinen Zaman gazetesinin eski yazarı Hüseyin Gülerce'ye dava açmaya hazırlanıyor. Fethullah Gülen'a ait olduğu öne sürülen @fgulen adlı Twitter hesabından Hüseyin Gülerce'yle ilgili olarak şu tweet atıldı: "H.Gülerce'nin iftiralarını mahkemelerde ispata davet edeceğiz. Bu yaşa gelmiş biriyle mahkemede hesaplaşmak çok ağır gelse de!"
FETHULLAH GÜLEN'İN BEDENİNDE İKİ İNSAN VAR!
Hüseyin Gülerce, Hürriyet gazetesinden Ahmet Hakan'a verdiği röportajda, "Şu anda Fethullah Gülen hakkında ne düşünüyorsunuz?" sorusuna şöyle yanıt vermişti:
"Ben Hocaefendi'yi çok seviyorum. Dünyada dostluğundan şeref duyduğumu açıkladığım tek insandır Hocaefendi. Ben böyle samimi, ihlaslı, Sahabe Efendilerimizi hatırlatan başka bir kişi tanımadım.
Şimdi geldiğim noktada aynı bedende iki insan olduğunu düşünüyorum. Birisi benim çok sevdiğim, saydığım, kendisine nokta kadar zarar gelmesini istemediğim, ona yapılan hakaretlerin, saldırıların vicdanıma bıçak gibi saplandığı bir insan. Hâlâ öyle.
Bir de bu insanla aynı bedende yer alan, sadece ve sadece kendi kafasındaki Türkiye'ye ulaşabilmek için ne lazım geliyorsa yapabilen, ölçü tanımayan bir insan. Birisi için canınızı verebilirsiniz. Diğeriyse sizi ürkütüyor. Ona toz kondurmak istemiyorum. Ama vicdanıma sığdıramadığım, ilkelerime sığdıramadığım, Müslümanlık anlayışıma sığdıramadığım yanlışlar var. Onları da görüyorum. Duygularım çok karışık."
DUMANLI'DAN YANIT
Zaman gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı ise köşesinde Gülerce'nin açıklamalarına kendi yazılarından yola çıkarak yanıt vermiş ve "İnsanları kırmaya, üzmeye, suçlu göstermeye ve dolayısıyla cevap hakkı doğuracak suçlama yapmaya gerek yok. Hem ayıp hem günah..." dedikten sonra şöyle devam etmişti: "Hem ne demiştiniz 19 Mart 2014 tarihli "Vefasızlık" yazınızda? "Eski dostlarından tek birini kırmaya değmez. Vefasızlık edeceğime, yer yarılsın önden gideyim. Dostluğun hakkını vermeyeceksem, dostlarımı terk edeceksem, hücre hapislerinde sükût durmayı bin kere tercih ederim... (...) Çünkü vefa, dost bahçelerinin gülüdür. Bilirim, gülün dikeni vardır, ama katlanırım. Gülün hatırına küsmem, darılmam, dayanırım." Bu satırları okuyunca bir bedende kaç insan taşıdığınızı çözemedim Hüseyin Bey?" (Medyafaresi)
-Fethullah Gülen, bir zamanlar 'Cemaat'in sözcüsü' olarak da bilinen Zaman gazetesinin eski yazarı Hüseyin Gülerce'ye dava açmaya hazırlanıyor. Fethullah Gülen'a ait olduğu öne sürülen @fgulen adlı Twitter hesabından Hüseyin Gülerce'yle ilgili olarak şu tweet atıldı: "H.Gülerce'nin iftiralarını mahkemelerde ispata davet edeceğiz. Bu yaşa gelmiş biriyle mahkemede hesaplaşmak çok ağır gelse de!"
FETHULLAH GÜLEN'İN BEDENİNDE İKİ İNSAN VAR!
Hüseyin Gülerce, Hürriyet gazetesinden Ahmet Hakan'a verdiği röportajda, "Şu anda Fethullah Gülen hakkında ne düşünüyorsunuz?" sorusuna şöyle yanıt vermişti:
"Ben Hocaefendi'yi çok seviyorum. Dünyada dostluğundan şeref duyduğumu açıkladığım tek insandır Hocaefendi. Ben böyle samimi, ihlaslı, Sahabe Efendilerimizi hatırlatan başka bir kişi tanımadım.
Şimdi geldiğim noktada aynı bedende iki insan olduğunu düşünüyorum. Birisi benim çok sevdiğim, saydığım, kendisine nokta kadar zarar gelmesini istemediğim, ona yapılan hakaretlerin, saldırıların vicdanıma bıçak gibi saplandığı bir insan. Hâlâ öyle.
Bir de bu insanla aynı bedende yer alan, sadece ve sadece kendi kafasındaki Türkiye'ye ulaşabilmek için ne lazım geliyorsa yapabilen, ölçü tanımayan bir insan. Birisi için canınızı verebilirsiniz. Diğeriyse sizi ürkütüyor. Ona toz kondurmak istemiyorum. Ama vicdanıma sığdıramadığım, ilkelerime sığdıramadığım, Müslümanlık anlayışıma sığdıramadığım yanlışlar var. Onları da görüyorum. Duygularım çok karışık."
DUMANLI'DAN YANIT
Zaman gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı ise köşesinde Gülerce'nin açıklamalarına kendi yazılarından yola çıkarak yanıt vermiş ve "İnsanları kırmaya, üzmeye, suçlu göstermeye ve dolayısıyla cevap hakkı doğuracak suçlama yapmaya gerek yok. Hem ayıp hem günah..." dedikten sonra şöyle devam etmişti: "Hem ne demiştiniz 19 Mart 2014 tarihli "Vefasızlık" yazınızda? "Eski dostlarından tek birini kırmaya değmez. Vefasızlık edeceğime, yer yarılsın önden gideyim. Dostluğun hakkını vermeyeceksem, dostlarımı terk edeceksem, hücre hapislerinde sükût durmayı bin kere tercih ederim... (...) Çünkü vefa, dost bahçelerinin gülüdür. Bilirim, gülün dikeni vardır, ama katlanırım. Gülün hatırına küsmem, darılmam, dayanırım." Bu satırları okuyunca bir bedende kaç insan taşıdığınızı çözemedim Hüseyin Bey?" (Medyafaresi)
11 kız öğrencisini taciz etti
İzmir'in Urla ilçesinde görev yaptığı lisede 11 kız öğrenciye cinsel taciz ve istismarda bulunduğu iddia edilen öğretmenin yargılanmasına devam edildi.
İzmir 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davaya, hakkında 142 yıl hapis cezası istenen ve başka bir davadan aldığı ceza nedeniyle tutuklu bulunan edebiyat öğretmeni O.O.Ö. Manisa Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'ndan SEGBİS sistemiyle katıldı. Mahkeme Başkanı Kemal Göker, İstanbul Adli Tıp Kurumu 6. İhtisas Kurulu'nun mahkemeye gönderdiği raporu okuyarak, rapora göre mağdurlar E.K, A.P, G.A. ve R.İ'nin olaydan dolayı ruh sağlıklarının etkilendiğini, ancak bu etkilemenin ruh sağlığını kalıcı şekilde bozacak nitelikte olmadığını söyledi. Mağdur avukatlarının, rapora karşı ayrıntılı beyanda bulunmak için süre talep etmesi üzerine duruşma ertelendi.
NE OLMUŞTU?
İzmir'in Urla ilçesinde, geçen yıl nisan ayında bir kız öğrencinin ailesine tacizine uğradığını anlatması üzerine, aile öğretmen hakkında savcılığa suç duyurusunda bulunmuştu. Öğretmen O.O.Ö. İzmir'de başka bir liseye tayin edilirken, Urla'daki okuldan 11 öğrenci velisi daha öğretmenden aynı gerekçe ile şikayetçi olmuştu. Şikayetler üzerine gözaltına alınarak adliyeye sevk edilen O.O.Ö, tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmış bir üst mahkemeye yapılan itiraz sonucu tutuklanmıştı. Sanık, dava sürecinde bu suçtan tahliye edilirken, başka suçtan tutuklu olduğu için cezaevinden çıkamamıştı.
İzmir 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davaya, hakkında 142 yıl hapis cezası istenen ve başka bir davadan aldığı ceza nedeniyle tutuklu bulunan edebiyat öğretmeni O.O.Ö. Manisa Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'ndan SEGBİS sistemiyle katıldı. Mahkeme Başkanı Kemal Göker, İstanbul Adli Tıp Kurumu 6. İhtisas Kurulu'nun mahkemeye gönderdiği raporu okuyarak, rapora göre mağdurlar E.K, A.P, G.A. ve R.İ'nin olaydan dolayı ruh sağlıklarının etkilendiğini, ancak bu etkilemenin ruh sağlığını kalıcı şekilde bozacak nitelikte olmadığını söyledi. Mağdur avukatlarının, rapora karşı ayrıntılı beyanda bulunmak için süre talep etmesi üzerine duruşma ertelendi.
NE OLMUŞTU?
İzmir'in Urla ilçesinde, geçen yıl nisan ayında bir kız öğrencinin ailesine tacizine uğradığını anlatması üzerine, aile öğretmen hakkında savcılığa suç duyurusunda bulunmuştu. Öğretmen O.O.Ö. İzmir'de başka bir liseye tayin edilirken, Urla'daki okuldan 11 öğrenci velisi daha öğretmenden aynı gerekçe ile şikayetçi olmuştu. Şikayetler üzerine gözaltına alınarak adliyeye sevk edilen O.O.Ö, tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmış bir üst mahkemeye yapılan itiraz sonucu tutuklanmıştı. Sanık, dava sürecinde bu suçtan tahliye edilirken, başka suçtan tutuklu olduğu için cezaevinden çıkamamıştı.
Otomatik ödeme talimatı verenler dikkat!
Bazı elektrik dağıtım firmalarının işletme kodunu habersiz değiştirmesi üzerine, abonelerin faturaları sistemde gözükmüyor. Elektriği kesildikten sonra ödeme yapılmadığını fark eden tüketiciler ise 25 lira ile 50 lira arasında açma-kapama ücreti ödemek zorunda kalıyor.
Şikayetvar’ın haberine göre: Elektrik dağıtım şirketlerinin, işletme kodunu habersiz değiştirmesi üzerine binlerce abone mağdur oldu. Dağıtım şirketleri, abonelerin işletme kodunu değiştirdiği için, otomatik ödeme talimatı veren kullanıcıların faturası sisteme yansımıyor. Elektrikleri kesildikten sonra durumdan haberdar olan abonelerin faturalarına bir de açma kapama ücreti ekleniyor. Habersiz değişiklik yapılmasından dolayı elektriksiz kalan tüketiciler, ödedikleri 25 lira ile 50 lira arasındaki açma-kapama ücretine de tepki gösterdiler.
“Hem elektriksiz kaldık hem de dağıtım şirketlerinin hatası yüzünden açma-kapama ücreti ödedik. Ücretlerin iadesini talep ediyoruz” diyen tüketicilerin şikayetleri şöyle:
“HAKSIZ YERE AÇMA-KAPAMA ÜCRETİ ALIYORLAR”
“Akşam eve geldiğimde elektriğim kesilmişti Otomatik ödeme talimatı olan faturam sistemlerinden kaynaklanan bir işletme kodu değişikliği nedeniyle ödenmemiş ve elektriğimi kesmişler. ALO 186'yı arayıp şikayetimi bildirdim.
Ödenmemiş faturaları da ertesi gün normal ödedim ancak elektriğimi açmaya ne gelen oldu ne giden. bugün de gelmiş yeni faturayı kesmişler ve bir de kesme bağlama parası yazmışlar. Yani hem kendi suçlarından elektriğimi kesip hem de açmaya gelmeden kesme bağlama parası kesiyorlar. Birde üstüne şikayetimi kaile bile almayıp geri arayan soran yok.
Bu ilk olmuyor. Nisan ayında aynı nedenle ödenmeyen bir hafta geciken fatura yüzünden yine aynı şeyi yaptılar.”
“HABERSİZ DEĞİŞİKLİK YAPIYORLAR FAZLA PARA ÖDÜYORUZ”
“Elektrik faturam için bankaya otomatik ödeme talimatı verdim. Otomatik ödemede olan faturamın işletme kodu değiştirilmiş. Kodum 041.01.40.00.00 iken firma işletme kodunu değiştirerek 041.01.40.02.87 yapmış. Bu değişiklikten benim ve bankanın haberi olmadığından dolayı otomatik ödeme gerçekleşmemiş ve elektriğimi kestiler burası yazlık olarak kullandığım mesken olduğundan hafta sonları gidiyorum. Bu gidişimde elektrik olmadığını fark ettim ama önemsemedim çünkü her gidişimde elektrik kesiliyor akşama geliyordu ancak elektrik gelmeyince baktım kapıya kesme ihbarnamesi bırakmışlar. Kurumu aradım her şeye rağmen ödeyeyim açın diye ama hafta sonu açma yapamıyorlarmış ve geri dönmek zorunda kaldım...”
“KODU DEĞİŞTİRDİĞİNİZDEN NEDEN BİZİM HABERİMİZ YOK”
“Yaklaşık on beş gündür elektrik faturamı ödemek için bankanın internet şubesinden işlem yapmaya çalışıyorum. Her seferinde kayıtlı faturanız yok diyordu. Bugün elektriğimi kesmişler firmayı aradım faturamın ödenmediğini söylediler. Durumu izah ettim. İşletme kodumuz değişti yeni işletme kodu girmeniz lazım dediler. İyide işletme kodunu değiştirdiniz de bizim niye haberimiz yok. Aynı şekilde otomatik ödeme talimatı olan arkadaşlarında elektriği kesildi.”
“HABERİMİZ OLMADAN İŞLETME KODUNU DEĞİŞTİRMİŞLER”
"Elektrik dağıtım merkezi haber vermeksizin işletme kodunu değiştiriyor, bunun sonucunda faturalarını internetten ödeyen tüketicileri mağdur ediyor. Çünkü internete kayıtlı işletme kodu ile girince ‘faturanız yoktur’ deniliyor ama bir süre sonra elektrik açma-kapama ücreti geliyor. Çünkü fatura gelmiş ve ödenmemiş. Firmalar tüketicileri mağdur ediyor.”
“HABERSİZ DEĞİŞİKLİK YAPILIR MI?”
“Elektrik faturamdaki işletme kodunun değişiminden dolayı elektrik kesme ihbarnamesi geldi. Eylül ayında 212.19.09.00.00 olan işletme kodu Ekim ayında 212.19.07.00.00 olarak değişmiştir. Fakat işlem kodu değişiminde hiçbir şekilde tarafınızdan bilgilendirme yapılmadan ihbarname gelmesi hakkında şikayetçiyim.
Fatura ödemelerim otomatik ödemede olmasına rağmen böyle bir ihlal yüzünden fark edilmemesi haberim olmadan elektrik kesintisi yaşamama sebep olacaktı. Bu konuda gerekli uyarı ve işlemlerin yapılmasını acilen rica ediyorum. Bir daha böyle bir mağduriyet yaşamak istemiyorum.”
Şikayetvar’ın haberine göre: Elektrik dağıtım şirketlerinin, işletme kodunu habersiz değiştirmesi üzerine binlerce abone mağdur oldu. Dağıtım şirketleri, abonelerin işletme kodunu değiştirdiği için, otomatik ödeme talimatı veren kullanıcıların faturası sisteme yansımıyor. Elektrikleri kesildikten sonra durumdan haberdar olan abonelerin faturalarına bir de açma kapama ücreti ekleniyor. Habersiz değişiklik yapılmasından dolayı elektriksiz kalan tüketiciler, ödedikleri 25 lira ile 50 lira arasındaki açma-kapama ücretine de tepki gösterdiler.
“Hem elektriksiz kaldık hem de dağıtım şirketlerinin hatası yüzünden açma-kapama ücreti ödedik. Ücretlerin iadesini talep ediyoruz” diyen tüketicilerin şikayetleri şöyle:
“HAKSIZ YERE AÇMA-KAPAMA ÜCRETİ ALIYORLAR”
“Akşam eve geldiğimde elektriğim kesilmişti Otomatik ödeme talimatı olan faturam sistemlerinden kaynaklanan bir işletme kodu değişikliği nedeniyle ödenmemiş ve elektriğimi kesmişler. ALO 186'yı arayıp şikayetimi bildirdim.
Ödenmemiş faturaları da ertesi gün normal ödedim ancak elektriğimi açmaya ne gelen oldu ne giden. bugün de gelmiş yeni faturayı kesmişler ve bir de kesme bağlama parası yazmışlar. Yani hem kendi suçlarından elektriğimi kesip hem de açmaya gelmeden kesme bağlama parası kesiyorlar. Birde üstüne şikayetimi kaile bile almayıp geri arayan soran yok.
Bu ilk olmuyor. Nisan ayında aynı nedenle ödenmeyen bir hafta geciken fatura yüzünden yine aynı şeyi yaptılar.”
“HABERSİZ DEĞİŞİKLİK YAPIYORLAR FAZLA PARA ÖDÜYORUZ”
“Elektrik faturam için bankaya otomatik ödeme talimatı verdim. Otomatik ödemede olan faturamın işletme kodu değiştirilmiş. Kodum 041.01.40.00.00 iken firma işletme kodunu değiştirerek 041.01.40.02.87 yapmış. Bu değişiklikten benim ve bankanın haberi olmadığından dolayı otomatik ödeme gerçekleşmemiş ve elektriğimi kestiler burası yazlık olarak kullandığım mesken olduğundan hafta sonları gidiyorum. Bu gidişimde elektrik olmadığını fark ettim ama önemsemedim çünkü her gidişimde elektrik kesiliyor akşama geliyordu ancak elektrik gelmeyince baktım kapıya kesme ihbarnamesi bırakmışlar. Kurumu aradım her şeye rağmen ödeyeyim açın diye ama hafta sonu açma yapamıyorlarmış ve geri dönmek zorunda kaldım...”
“KODU DEĞİŞTİRDİĞİNİZDEN NEDEN BİZİM HABERİMİZ YOK”
“Yaklaşık on beş gündür elektrik faturamı ödemek için bankanın internet şubesinden işlem yapmaya çalışıyorum. Her seferinde kayıtlı faturanız yok diyordu. Bugün elektriğimi kesmişler firmayı aradım faturamın ödenmediğini söylediler. Durumu izah ettim. İşletme kodumuz değişti yeni işletme kodu girmeniz lazım dediler. İyide işletme kodunu değiştirdiniz de bizim niye haberimiz yok. Aynı şekilde otomatik ödeme talimatı olan arkadaşlarında elektriği kesildi.”
“HABERİMİZ OLMADAN İŞLETME KODUNU DEĞİŞTİRMİŞLER”
"Elektrik dağıtım merkezi haber vermeksizin işletme kodunu değiştiriyor, bunun sonucunda faturalarını internetten ödeyen tüketicileri mağdur ediyor. Çünkü internete kayıtlı işletme kodu ile girince ‘faturanız yoktur’ deniliyor ama bir süre sonra elektrik açma-kapama ücreti geliyor. Çünkü fatura gelmiş ve ödenmemiş. Firmalar tüketicileri mağdur ediyor.”
“HABERSİZ DEĞİŞİKLİK YAPILIR MI?”
“Elektrik faturamdaki işletme kodunun değişiminden dolayı elektrik kesme ihbarnamesi geldi. Eylül ayında 212.19.09.00.00 olan işletme kodu Ekim ayında 212.19.07.00.00 olarak değişmiştir. Fakat işlem kodu değişiminde hiçbir şekilde tarafınızdan bilgilendirme yapılmadan ihbarname gelmesi hakkında şikayetçiyim.
Fatura ödemelerim otomatik ödemede olmasına rağmen böyle bir ihlal yüzünden fark edilmemesi haberim olmadan elektrik kesintisi yaşamama sebep olacaktı. Bu konuda gerekli uyarı ve işlemlerin yapılmasını acilen rica ediyorum. Bir daha böyle bir mağduriyet yaşamak istemiyorum.”
İstanbul'a kış 20 Ocak'ta gelecek
Meteoroloji Mühendisleri Odası 2. Başkanı Ahmet Köse, halk arasında "Pastırma Yazı" olarak bilinen sıcaklıkların başladığını ve 12 gün süreceğini söyledi. Köse, İstanbul'a kışın 20 Ocak'ta geleceğini söyledi.
Köse, AA muhabirine yaptığı açıklamada, "Pastırma Yazı"nın, ekim ayının son haftasıyla kasımın ortalarında yaşandığını, esas isminin ise "Pastırma Ayazı" olduğunu vurguladı. Bu mevsimde gündüzlerin sıcak, geceleri ise ayaz olduğunu ifade eden Köse, ayazın etkisiyle sıcaklığın özellikle İç Anadolu Bölgesi'nde sıfır derecenin altına düştüğünü belirtti.
"Pastırma Yazı, 12 gün sürecek"
Pastırma sıcaklarının dün itabarıyla başladığını anlatan Köse, şöyle devam etti:
"Atalarımız yaklaşık 400 yıl önce seyahatlere, heybelerinde bozulmasın diye kurutulmuş etlerle çıkmışlar. Ayazlı havadan dolayı bu mevsimde kuruttukları et çok lezzetli olduğu için ismi 'Pastırma Ayazı' demişler. Ama biz 'Pastırma Yazı' diyoruz. Aslında 'Pastırma Ayazı'ndan geliyor. Sebebi de şu; yazı anımsatan günler yaşanıyor. Gündüzleri oldukça güneşli, Sabah ilk saatlerde sis ve pus hadisesi gözüküyor. Bu tarz havaların belirgin özelliğidir. Rüzgar hafif, insanları rahatsız etmiyor. Bu da ekim ayının sonu ile kasımın ortaları arasında görülüyor. Bazen yılda bir defa da oluşabilir. Üç gün yaşanıyor, arada bir iki gün hava tekrardan bozuyor, sonrasında bir 10 gün daha yaşanabiliyor. Bu sene de 'Pastırma Yazı'na dün itibarıyla başladık, 12 gün sürecek."
İstanbul'da hava sıcaklığnın 20 dereceye kadar yükseleceğini ifade eden Köse, bu dönemden sonra sıcaklığın azalacağını dile getirdi.
"Antalya ile Anamur arasında hortum oluşma riski devam ediyor"
Türkiye'nin adım adım kışa yaklaştığını, bu yıl El Nino'nun etkisiyle bol yağış görüldüğünü anımsatan Köse, "Hortumlar gördük yurdumuzun birçok noktasında. Hala görmeye devam ediyoruz. Akdeniz'de, özellikle Antalya ile Anamur arasında hortum oluşma riski devam ediyor" diye konuştu. Bu yıl hortumun sık görülmesinin sebebinin El Nino'nun tetiklemesiyle deniz suyunun sıcaklığının yükselmesi olduğunu söyleyen Köse, Karadeniz'de bile deniz suyu sıcaklığının 28 dereceye kadar çıktığına işaret etti. Köse, "Deniz suyu hala sıcak. Yurdumuzun bir tarafında 50-60 santimetre kar yağışları var. Ege ve Akdeniz'de ise hala deniz sezonu devam ediyor. Otellerde doluluk oranları, yüzde 50 mertebesinde. Akdeniz sahillerinde deniz suyu sıcaklıkları 25-26 derecede. Hava sıcaklıkları da yaklaşık bu derecelerde olduğu için deniz sezonu 20 Kasım'a kadar devam edecek" ifadelerine yer verdi.
"İstanbul'a kış 20 Ocak'ta gelecek"
Meteoroloji Mühendisleri Odası 2. Başkanı Ahmet Köse, aralık ayının ortasına kadar özellikle İstanbul başta olmak üzere yurdun Batı kesimlerinde kar yağışı beklenmediğini söyledi.
İstanbul'da ilk kar yağışının genellikle Aralık ayının 15'inde görüldüğünü, bu yıl tarihte "biraz sapma" yaşanabileceğini belirten Köse, şöyle konuştu:
"Deniz suyunun sıcak oluşu sebebiyle 5-6 gün sarkabilir ya da hiç yağmayabilir aralık ayında. İstanbul'un kışını, 20 Ocak 2015 ve sonrasında bekliyoruz. Kar yağışlarını bu mevsimde göreceğiz. Aralık ayının ortasında bir kar yağışı alırsak, bu da sürpriz olmasın. İstanbul, genel mevsim normallerinde iki kez 10 santim üzerinde kar yağışı alıyor. Birisini 20 Ocak 2015, diğerini ise şubat başında alıyor. Bu sene bu civarda kar yağışını ön görüyoruz. Yurdun büyük bölümünde de benzer hava koşullarının olacağını tahmin ediyoruz. Ama özellikle Doğu Karadeniz ile Doğu Anadolu Bölgesi'nde çetin kış koşulları bekliyoruz."
Köse, AA muhabirine yaptığı açıklamada, "Pastırma Yazı"nın, ekim ayının son haftasıyla kasımın ortalarında yaşandığını, esas isminin ise "Pastırma Ayazı" olduğunu vurguladı. Bu mevsimde gündüzlerin sıcak, geceleri ise ayaz olduğunu ifade eden Köse, ayazın etkisiyle sıcaklığın özellikle İç Anadolu Bölgesi'nde sıfır derecenin altına düştüğünü belirtti.
"Pastırma Yazı, 12 gün sürecek"
Pastırma sıcaklarının dün itabarıyla başladığını anlatan Köse, şöyle devam etti:
"Atalarımız yaklaşık 400 yıl önce seyahatlere, heybelerinde bozulmasın diye kurutulmuş etlerle çıkmışlar. Ayazlı havadan dolayı bu mevsimde kuruttukları et çok lezzetli olduğu için ismi 'Pastırma Ayazı' demişler. Ama biz 'Pastırma Yazı' diyoruz. Aslında 'Pastırma Ayazı'ndan geliyor. Sebebi de şu; yazı anımsatan günler yaşanıyor. Gündüzleri oldukça güneşli, Sabah ilk saatlerde sis ve pus hadisesi gözüküyor. Bu tarz havaların belirgin özelliğidir. Rüzgar hafif, insanları rahatsız etmiyor. Bu da ekim ayının sonu ile kasımın ortaları arasında görülüyor. Bazen yılda bir defa da oluşabilir. Üç gün yaşanıyor, arada bir iki gün hava tekrardan bozuyor, sonrasında bir 10 gün daha yaşanabiliyor. Bu sene de 'Pastırma Yazı'na dün itibarıyla başladık, 12 gün sürecek."
İstanbul'da hava sıcaklığnın 20 dereceye kadar yükseleceğini ifade eden Köse, bu dönemden sonra sıcaklığın azalacağını dile getirdi.
"Antalya ile Anamur arasında hortum oluşma riski devam ediyor"
Türkiye'nin adım adım kışa yaklaştığını, bu yıl El Nino'nun etkisiyle bol yağış görüldüğünü anımsatan Köse, "Hortumlar gördük yurdumuzun birçok noktasında. Hala görmeye devam ediyoruz. Akdeniz'de, özellikle Antalya ile Anamur arasında hortum oluşma riski devam ediyor" diye konuştu. Bu yıl hortumun sık görülmesinin sebebinin El Nino'nun tetiklemesiyle deniz suyunun sıcaklığının yükselmesi olduğunu söyleyen Köse, Karadeniz'de bile deniz suyu sıcaklığının 28 dereceye kadar çıktığına işaret etti. Köse, "Deniz suyu hala sıcak. Yurdumuzun bir tarafında 50-60 santimetre kar yağışları var. Ege ve Akdeniz'de ise hala deniz sezonu devam ediyor. Otellerde doluluk oranları, yüzde 50 mertebesinde. Akdeniz sahillerinde deniz suyu sıcaklıkları 25-26 derecede. Hava sıcaklıkları da yaklaşık bu derecelerde olduğu için deniz sezonu 20 Kasım'a kadar devam edecek" ifadelerine yer verdi.
"İstanbul'a kış 20 Ocak'ta gelecek"
Meteoroloji Mühendisleri Odası 2. Başkanı Ahmet Köse, aralık ayının ortasına kadar özellikle İstanbul başta olmak üzere yurdun Batı kesimlerinde kar yağışı beklenmediğini söyledi.
İstanbul'da ilk kar yağışının genellikle Aralık ayının 15'inde görüldüğünü, bu yıl tarihte "biraz sapma" yaşanabileceğini belirten Köse, şöyle konuştu:
"Deniz suyunun sıcak oluşu sebebiyle 5-6 gün sarkabilir ya da hiç yağmayabilir aralık ayında. İstanbul'un kışını, 20 Ocak 2015 ve sonrasında bekliyoruz. Kar yağışlarını bu mevsimde göreceğiz. Aralık ayının ortasında bir kar yağışı alırsak, bu da sürpriz olmasın. İstanbul, genel mevsim normallerinde iki kez 10 santim üzerinde kar yağışı alıyor. Birisini 20 Ocak 2015, diğerini ise şubat başında alıyor. Bu sene bu civarda kar yağışını ön görüyoruz. Yurdun büyük bölümünde de benzer hava koşullarının olacağını tahmin ediyoruz. Ama özellikle Doğu Karadeniz ile Doğu Anadolu Bölgesi'nde çetin kış koşulları bekliyoruz."
Etiketler:
haber,
hava durumu,
istanbul,
meteoroloji
Cinsel saldırıdan yargılanan Doçent: 'Mağdurum, iftiraya uğradım'
Erzujrum’da yüksek lisansa başvurmak isteyen kız öğrenciye cinsel saldırıda bulunduğu iddiasıyla Ağır Ceza Mahkemesi’nde hakim karşısına çıkan Güzel Sanatlar Fakültesi Temel Eğitim Bölüm Başkanı Doç. Dr. A.A., "Mağdure ifadesi beni çok üzüyor. Mağdur var, o da benim. İftiraya uğradım" dedi.
Atatürk Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Geleneksel Türk El Sanatları Bölümü’nden bu yıl mezun olan S.T., geçen 11 Temmuz’da polise başvurarak Doç. Dr. A.A.’nın cinsel saldırıda bulunduğu iddiasıyla şikayetçi oldu. Fakülteyi bitirdikten sonra yüksek lisans başvurusu yapmak için A.A.’nın yanına gittiğini anlatan S.T., ilk ifadesinde şunları söyledi:
"A.A. yüksek lisans bölümünde jüriydi. Olaydan yaklaşık 3 hafta önce yanına giderek yüksek lisans konusunda birkaç soru sordum. Bana ’Bu konuları burada konuşmayalım. Benim Dadaşkent’te küçük bir bahçem var, oraya gidelim orada konuşalım. Başkaları görürse yanlış anlar’ dedi. Birlikte bahçeye gittik. Beni bahçedeki kulübeye davet etti. İçeri girdiğimizde ilk önce derslerden konuştuk. Bir süre sonra bana ’Güzel kızsın seni yüksek lisansa almazsak yazık olur. Gözlerin ve dudakların çok güzel’ diyerek dokunmaya başladı. Kendisine kızdım ancak dudağımdan öpmeye başladı. Sonra beni evime bıraktı. Daha sonra iki kez yine gittiğimiz bahçede zorla ters ilişkiye girdi."
S.T.’nin şikayeti üzerine tutuklanan ve 5 gün sonra tahliye olan 41 yaşındaki A.A. hakkında 1’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde ’cinsel saldırı’ suçundan 22.5 yıla kadar hapis cezası istendi. bugün ilk kez hakim karşısına çıkan Doç. Dr. A.A. suçlamaları kabul etmedi. S.T.’nin katılmadığı duruşmada, 1 ve 2’nci sınıfta okuduğu dönem derslerine girdiğini anımsatan Doç. Dr. A.A., "Mağdure ifadesi beni çok üzüyor. Mağdur var, o da benim. İftiraya uğradım" diyerek şunları söyledi:
"Benim derslerimden düşük puanlarla geçmiş. Yüksek lisansa 3’ün altında ağırlıklı not ortalaması (Agno) ile girmesi mümkün değil. Odama geldiğinde yüksek lisans öğrencisi olan A.A.’da yanımdaydı. Kendi bölümünde hocası yüksel lisansa kabul etmeyince bizim bölüme geliyor. Mağdure ifadesi beni çok üzüyor. Mağdur var, o da benim. İftiraya uğradım. Agno’su düşük olduğundan giremeyeceğini defalarca söyledim. 26 Haziran günü okuldan çıktığımda otomobilime binerken yanıma geldi. ’Hocam ne olur dinleyin, benim yüksek lisansa girmem gerekiyor’ dedi. Olmayacağını söyledim. Ağlayarak cama vurdu, otomobilime bindi. Evden önce bahçeye gidecektim. Yolda 11 kardeşi olduğunu, eve kendisinin baktığını, Meslek Yüksekokulları’nda iş sözü aldığını, bu yüzden yüksek lisans yapmak zorunda olduğunu belirtti. Ben ağaçları sularken ısrarla yüksek lisansa girmesi gerektiğini anlattı. Olmayacağını söyleyince yanıma geldi, beni öptü. Hakaret edince ’hocam isteğime yenildim’ dedi. Yolda defalarca özür diledi. Hemen evine yakın bir yere götürdüm ve ’defol in’ dedim. Olay bundan ibarettir. Daha sonra buluştuğumuz yönündeki beyanları külliyen yalandır. 5 Temmuz’da benimle araziye gittiğini söylüyor. Ben o tarihte ÖSYM’nin Ziraat Fakültesi’nde sınav sorumlusuydum. 7 Temmuz’da ise jüri üyesi olduğumu öğrenince, bana ’yardımcı olun’ dedi. Yine olmayacağını söyleyince, ’son kararanız mı?’ dedi. Bana ’ben de gider başka yerden başvururum, size de yapacağımı bilirim’ diye konuştu. Arkadaşlarından biri kendisinin ağır depresyon geçirdiğini söyledi. Bu hastalıktaki kişiler halüsinasyon, canlı rüya, olmadık şeyleri yaşanmış gibi anlatabiliyor." Duruşma ileri bir tarihe ertelendi.
Hümeyra PARDELİ/ERZURUM, (DHA)
Atatürk Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Geleneksel Türk El Sanatları Bölümü’nden bu yıl mezun olan S.T., geçen 11 Temmuz’da polise başvurarak Doç. Dr. A.A.’nın cinsel saldırıda bulunduğu iddiasıyla şikayetçi oldu. Fakülteyi bitirdikten sonra yüksek lisans başvurusu yapmak için A.A.’nın yanına gittiğini anlatan S.T., ilk ifadesinde şunları söyledi:
"A.A. yüksek lisans bölümünde jüriydi. Olaydan yaklaşık 3 hafta önce yanına giderek yüksek lisans konusunda birkaç soru sordum. Bana ’Bu konuları burada konuşmayalım. Benim Dadaşkent’te küçük bir bahçem var, oraya gidelim orada konuşalım. Başkaları görürse yanlış anlar’ dedi. Birlikte bahçeye gittik. Beni bahçedeki kulübeye davet etti. İçeri girdiğimizde ilk önce derslerden konuştuk. Bir süre sonra bana ’Güzel kızsın seni yüksek lisansa almazsak yazık olur. Gözlerin ve dudakların çok güzel’ diyerek dokunmaya başladı. Kendisine kızdım ancak dudağımdan öpmeye başladı. Sonra beni evime bıraktı. Daha sonra iki kez yine gittiğimiz bahçede zorla ters ilişkiye girdi."
S.T.’nin şikayeti üzerine tutuklanan ve 5 gün sonra tahliye olan 41 yaşındaki A.A. hakkında 1’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde ’cinsel saldırı’ suçundan 22.5 yıla kadar hapis cezası istendi. bugün ilk kez hakim karşısına çıkan Doç. Dr. A.A. suçlamaları kabul etmedi. S.T.’nin katılmadığı duruşmada, 1 ve 2’nci sınıfta okuduğu dönem derslerine girdiğini anımsatan Doç. Dr. A.A., "Mağdure ifadesi beni çok üzüyor. Mağdur var, o da benim. İftiraya uğradım" diyerek şunları söyledi:
"Benim derslerimden düşük puanlarla geçmiş. Yüksek lisansa 3’ün altında ağırlıklı not ortalaması (Agno) ile girmesi mümkün değil. Odama geldiğinde yüksek lisans öğrencisi olan A.A.’da yanımdaydı. Kendi bölümünde hocası yüksel lisansa kabul etmeyince bizim bölüme geliyor. Mağdure ifadesi beni çok üzüyor. Mağdur var, o da benim. İftiraya uğradım. Agno’su düşük olduğundan giremeyeceğini defalarca söyledim. 26 Haziran günü okuldan çıktığımda otomobilime binerken yanıma geldi. ’Hocam ne olur dinleyin, benim yüksek lisansa girmem gerekiyor’ dedi. Olmayacağını söyledim. Ağlayarak cama vurdu, otomobilime bindi. Evden önce bahçeye gidecektim. Yolda 11 kardeşi olduğunu, eve kendisinin baktığını, Meslek Yüksekokulları’nda iş sözü aldığını, bu yüzden yüksek lisans yapmak zorunda olduğunu belirtti. Ben ağaçları sularken ısrarla yüksek lisansa girmesi gerektiğini anlattı. Olmayacağını söyleyince yanıma geldi, beni öptü. Hakaret edince ’hocam isteğime yenildim’ dedi. Yolda defalarca özür diledi. Hemen evine yakın bir yere götürdüm ve ’defol in’ dedim. Olay bundan ibarettir. Daha sonra buluştuğumuz yönündeki beyanları külliyen yalandır. 5 Temmuz’da benimle araziye gittiğini söylüyor. Ben o tarihte ÖSYM’nin Ziraat Fakültesi’nde sınav sorumlusuydum. 7 Temmuz’da ise jüri üyesi olduğumu öğrenince, bana ’yardımcı olun’ dedi. Yine olmayacağını söyleyince, ’son kararanız mı?’ dedi. Bana ’ben de gider başka yerden başvururum, size de yapacağımı bilirim’ diye konuştu. Arkadaşlarından biri kendisinin ağır depresyon geçirdiğini söyledi. Bu hastalıktaki kişiler halüsinasyon, canlı rüya, olmadık şeyleri yaşanmış gibi anlatabiliyor." Duruşma ileri bir tarihe ertelendi.
Hümeyra PARDELİ/ERZURUM, (DHA)
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)