23 Kasım 2014 Pazar

Kadın olmaya karar verdi, tanınmaz hale geldi

Cinsiyet değiştirdiği için kozmetik cerrahiyle ameliyat olan eski boks organizatörü Kellie Maloney hastanelik oldu.


Geçtiğimiz aylarda cinsiyet değiştirip kadın olan ünlü boks organizatürü 62 yaşında evli ve iki kız çocuk sahibi Frank Maloney ameliyatla kadın oldu ve adını Kellie Maloney olarak değiştirmişti. Maloney İngiltere'de pek çok boks organizsyonunu düzenleyen kişiydi. Ağır siklet boksun ünlü isimlerinden Lennox Lewis'in de temsilcilik görevini yapmıştı.

Ağır iç kanama ve anormal derecede şişen gözleriyle Hastaneye kaldırılan eski organizarör Maloney yoğun bakıma alındı. Nefes almakta güçlük çeken Maloney'in dört gün boyunca yoğun bakımda baygın halde yattığı bildirildi.

Olayla ilgili İngiliz haber sitesi Mirror'a demeç veren Maloney, "Gözlerimin dış tarafı kanla doldu ve ben düşünemez oldum. Sonra sadece balon gibi şişen başımı hissedemez oldum. Gözlerim ağırmaktan patlayacak diye korkuyordum" dedi.

Maloney daha kadınsı görünebilmek için 4 Kasım'da Belçika Antwerp'te hormon tedavisi, epilasyon elektrolizi, psikolojik danışma ve ses telleri için tedavi olmuştu.

Aradan geçen yirmi günlük süreden sonra kadın olarak görünmek için verdiği bunca çabadan sonra Maloney, "Ameliyattan sonra gözlerimde kanama olmasına rağmen görevliler bana ağır kesici ve cerrahi temizleme solüsyonu vererek eve gönderdiler" dedi.

Saatler sonrasında nefes almakta güçlük çekip düzgün konuşamamasından dolayı hastaneye kaldırıldı. Hastane yetkilileri yaptığı açıklamada, "Ölmüş olabilirdi, fakat mucizevi bir şekilde yapılan müdahale sonunda kurtarıldı.

Star gazete

Öğretmenler, mesleklerinden uzaklaşıyor!

Ekonomik sorunlar ve mesleğin itibarsızlaşması nedeniyle öğretmenlerin yüzde 69’u öğretmenliği bırakmayı düşünüyor.


Öğretmenleri mutsuz olan toplumun çocukları mutsuzdur, toplumun mutsuz çocuklarının sağlıklı yetişmesi düşünülemez.

Eğitim-İş’in araştırmasından çıkan çarpıcı sonuç 24 Kasım Öğretmenler Günü’ne damgasını vurdu.
Eğitim-İş’in 24 Kasım Öğretmenler Günü nedeniyle, 38 ilde 1165 öğretmenle yüz yüze görüşerek yaptığı “Öğretmenlerin gelirlerine ilişkin öğretmen görüşleri” adlı araştırma sonuçları, öğretmenlerin karşı karşıya olduğu ekonomik sorunları ortaya koyuyor.

Araştırmaya katılan öğretmenlerin yüzde 73’ü gelirlerindeki yetersizlik nedeniyle mesleğine motive olamadığını, yüzde 61’i gelirlerindeki yetersizlik nedeniyle psikolojik sorunlar yaşadığını, yüzde 69’u ise daha çok para kazanacağı bir iş imkanı olursa öğretmenliği bırakacağını belirtti.
Eğitim-İş Genel Başkanı Veli Demir araştırmaya ilişkin değerlendirmesinde, bugün öğretmenlerin toplumsal statüleri, ekonomik, sosyal ve özlük hakları, Cumhuriyet döneminden bugüne geçen yıllar içinde sürekli gerilediğine dikkat çekerek, özellikle AK Parti iktidarı döneminde eğitim sisteminde yaşanan köklü değişikliklerin, 4+4+4 gerici eğitim yasasıyla Öğretim Birliği’ne vurulan darbenin, okul dönüşümlerinin, siyasi kadrolaşma, yandaş yönetici atama hevesinin, eğitimin dini referanslara göre şekillendirilmek istenmesinin öğretmenlerin yaşadığı sorunları daha da derinleştirdiğini kaydetti. Öğretmen yetiştirme sürecinin siyasallaştırılarak çökertildiği, öğretmenliğin saygınlığının da bundan büyük zarar gördüğünü dile getiren Veli Demir, son yıllarda siyasi iktidar tarafından öğretmenlik mesleğinin itibarını zedeleyen söylem ve tutumların süreklilik kazanmasının, Alo 147 gibi isimsiz ihbar hatlarının kurulmasının, öğretmene yönelik şiddet eylemlerini artırdığını belirterek, “Bu tür olaylar sonucunda hayatını kaybeden ya da ciddi sağlık problemleri yaşayan öğretmenler bulunmaktadır.” dedi.

“TOPLU SÖZLEŞMELER ÖĞRETMENİ OLUMSUZ ETKİLEDİ”
Veli Demir, AK Parti’nin iktidara geldiği 2002 yılından bu yana öğretmenlerin alım gücünde çok fazla bir düşüş olduğunun bilinen bir gerçek olduğunu saptayarak, “2002 yılında mesleğe yeni başlayan bir öğretmen maaşı ile 24 çeyrek altın alırken, 2014 yılında sadece 14 çeyrek altın alabilmektedir. Bu hesaba göre 2002 yılından bu yana öğretmenlerin maaşlarındaki alım gücü yüzde 41,6 oranında düşmüştür. Yetkili ama etkisiz sendika, Memur-Sen ile Hükümet arasında 2014 yılında imzalanan ihanet sözleşmesi nedeniyle enflasyon farkının ödenmeyecek olması da öğretmenleri olumsuz etkilemektedir.” izahında bulundu.

ÖĞRETMENLERİN YÜZDE 93’Ü MESLEĞİNDEN ELDE ETTİĞİ GELİRLERİ YETERSİZ BULDU
Araştırmanın dikkat çeken sonuçları şöyle:
Araştırmaya katılan kişilerin yüzde 42’sinin erkek, yüzde 58’inin ise kadın olduğu belirlenmiştir.
Araştırmaya katılan öğretmenlerin yüzde 77’sinin hiçbir sendikaya üye olmadığı, sadece yüzde 23’ünün herhangi bir sendikaya üye olduğu tespit edildi.
Öğretmenlerin yüzde 93’ü mesleğinden elde ettiği gelirleri yetersiz buldu.
Öğretmenlerin yüzde 91’i eğitim öğretime hazırlık ödeneğini yetersiz buldu.
Öğretmenlerin yüzde 84’ü gelirindeki yetersizliğin mesleki verimini düşürdüğünü belirtti.
Öğretmenlerin yüzde 91’i verilen çocuk yardımının yetersiz olduğunu belirtti
Öğretmenlerin yüzde 91’i ek ders ücretlerinin yetersiz olduğunu belirtti.
Öğretmenlerin yüzde 87’si ek ders ücretlerinin kesilmemesi için hasta raporlarını işleme koydurmak istemediklerini belirtti.
Öğretmenlerin yüzde 73’ü gelişmiş ülkelerdeki öğretmenlerle benzer çalışma koşullarına sahip olmadıklarını belirtti
Öğretmenlerin yüzde 68’i kazandığım para ile çocuklarımın ihtiyaçlarını karşılayamadığını, yüzde 22’si ise kısmen karşıladığını belirtti.
Öğretmenlerin yüzde 73’ü gelirlerindeki yetersizlik nedeniyle mesleğine motive olamadığını belirtti.
Öğretmenlerin yüzde 61’i gelirlerindeki yetersizlik nedeniyle psikolojik sorunlar yaşadığını belirtti.
Öğretmenlerin yüzde 69’u daha çok para kazanacağı bir iş imkanı olursa öğretmenliği bırakacağını belirtti.
Öğretmenlerin yüzde 89’u gelirlerindeki yetersizlik nedeniyle öğretmenlik mesleğinin saygınlığının azaldığını belirtmiştir.
Öğretmenlerin yüzde 86’sı öğrencilerine örnek olabilecek şekilde giyinemediğini belirtti.
Öğretmenlerin yüzde 85’i son on yılda alım gücünün düştüğünü belirtti.

“EĞİTİM HER AŞAMASINDA PARASIZ OLMALI”
Eğitim-İş Genel Başkanı Veli Demir sorunun çözümü için ise yapılması gerekenleri şöyle sıraladı:
“Eğitimin ulusal, bilimsel, laik ve kamusal esaslara dayandırılmasını, her aşamasında parasız olmasını,
Öğretmenlerin sosyo-ekonomik statülerini yükseltecek önlemler alınmalı,
Eğitim çalışanları arasında ayrımcılık yaratacak uygulamalara son verilmeli,
Öğretmenlik mesleğinin itibarsızlaştırılması yönündeki söylem ve uygulamalara son verilmeli,
Gerici, ırkçı ve bölücü kadrolaşmanın önlenmesini, eğitim yöneticiliği için nesnel ölçütlerin geçerli kılınmalı,
Eğitim kurumlarımızın personel ihtiyacının gerçekçi bir biçimde belirlenerek, yeterli sayıda öğretmen ve yardımcı personel istihdam edilmeli,
Okullarda ‘kölelik sistemi’ veya ‘mevsimlik işçi’ olarak adlandırılan ücretli öğretmen uygulamasına son verilmeli,
Ülkemizin koşulları göz önünde bulundurularak, yeni bir öğretmen yetiştirme sistemi geliştirilmeli,
Eğitimde etnik kimlik ve mezhep-tarikat gibi kimlikleri öne çıkartacak ithal müfredat programları yerine, ulusal, laik, bilimsel ve halktan yana programlar uygulanmalı. Eğitim çalışanları ve tüm kamu çalışanlarının örgütlenme haklarının önündeki bütün engellerin kaldırılıp, grev ve toplu sözleşme hakkının tanınmasını istiyoruz.” (sözcü.cm.tr)

Bankalardan müşterilerine: Gel hemen paranı al

Bankalar hakem heyetine başvuran müşterilerle aidat pazarlığına girmeye başladı...

Bankalar “Komisyon ve aidatın yarısını ödeyelim” teklifinde bulunuyor. Uzlaşma olursa tüketici mahkemeleri kararını ona göre veriyor.

Dosya masrafı ve komisyon ücreti gibi adlar altında bankalarca alınan paraların iadesine yönelik tüketici hakem heyetlerine yapılan başvurular geçen yılın ilk 8 ayına göre yüzde 26 arttı. Yoğunluk sebebiyle iş yapamaz hale gelen mahkemeler bir yıl sonrasına gün verirken bankalar pazarlık için tüketiciyle masaya oturuyor.

BAŞVURULARIN YÜZDE 91'İ TÜKETİCİ LEHİNE

Tüketici Sorunları Derneği (TÜSODER) Genel Başkanı Aydın Ağaoğlu, tüketicilerin, dosya masraflarının iadesi için tüketici hakem heyetlerine geçen yılın ilk 8 ayında 507 bin başvuru yapıldığını, bu yılın aynı döneminde ise bu sayının 642 bin 226'ya ulaştığını söyledi. Başvurular yüzünden tüketici hakem heyetlerinin dosya yükü altında ezildiklerini ve kuyruklar oluştuğunu belirten Ağaoğlu, “Tüketici hakem heyetlerine başvurular, geçen yılın ilk 8 ayına göre yüzde 26 arttı. Tüketici mahkemeleri iş yapamaz hale geldi. Başvuruların yüzde 86'sı bankalarla ilgili. Başvuralar İstanbul'da ortalama iki kat arttı. Bazı ilçelerde ise neredeyse dörde kat artmış durumda. Gaziosmanpaşa ilçesinde geçen yıl 12 bin 500 başvuru bu yıl 50 bine yaklaştı. Yasa gereği başvuruları azami 6 ayda karara bağlaması gereken mahkemeler 1 yıl sonrasına gün veriyor. Başvuruların yüzde 91'i tüketici lehine sonuçlanıyor” dedi.

KADI MANTIĞI HAYATA GEÇTİ

Ağaoğlu, dernek olarak çağrıda bulunduklarını, yığılmalar sebebiyle alacakların iadesi için 1 yıl beklemek zorunda kalan kredi müşterilerine, bankaların hesaplarından kestikleri dosya bedelinin yüzde 50'sini derhal ödeyerek, tüketiciler ve bankalar arasındaki bu çekişmeye “kadı mantığıyla” çözüm önerisi getirdiklerini söyledi. Buradaki önemli noktanın tüketicilerin buna rıza göstermesi olduğunu anlatan Ağaoğlu, “Böylelikle, tüketiciler bankaya başvurduktan sonra tüketici hakem heyetine giderek bir yıldan fazla süre beklemekten kurtulacak. Mesai ve haberleşme giderlerinden de tasarruf edecek, haksız yere kendisinden kesilen paranın yarısını cebine koyabilecektir. Bu kadı mantığı önerimizin bazı bankalar tarafından hayata geçirildiğini, tüketicilerden gelen bilgilerden öğreniyoruz” diye konuştu.

“DOSYA MASRAFINIZI ALALIM” DİYEN  15 TELEFON NUMARASI TAKİBE ALINDI

Kredi masrafları ya da kredi kartı aidatlarını geri alma sözü vererek vatandaştan özel bilgiler isteyen firmaları takibe alan Gümrük ve Ticaret Bakanlığı, bir firmaya 25 bin lira ceza uygularken, reklamlarını durdurdu. Bakanlık vatandaşların arandığı 15 telefon numarasını da incelemeye aldı. Vatandaşların mağdur olmamaları için bakanlık olarak daha önce çeşitli uyarılar yaptıklarını kaydeden Canikli, “Reklam Kurulu tarafından incelemeye alınan söz konusu tanıtımlarda tüketicilerin çeşitli danışma hatlarına yönlendirildiği ya da bu hatlardan arandığı tespit edilmiş olup, yapılan görüşmelerde kişisel verilerin talep edildiği görülmüştür” dedi.

Kaynak: Şükran Kaban - Türkiye

Çöp konteynerinde bebek cesedi bulundu

Tekirdağ’ın Kapaklı İlçesi’ne bağlı İsmetpaşa Mahallesi’ndeki hurda toplayan bir kişi çöp konteynerinde bebek cesedi buldu. Savcılık, bebeğin anne ve babasını bulmak için soruşturma başlattı.

İsmetpaşa Mahallesi’ndeki hurda toplayan bir kişi, çöp konteynerinde bebek cesedi görerek polis ekiplerine haber verdi. İhbar üzerine olay yerine giden polis ve sağlık ekiplerinin yaptığı incelemede bebeğin ölü olduğu saptandı. Çerkezköy Nöbetçi Cumhuriyet Savcısı Mehmet Emin Erdoğdu’nun olay yerinde yaptığı incelemenin ardından yeni doğduğu anlaşılan erkek bebeğin cesedi Çerkezköy Belediyesi’ne ait cenaze aracı ile önce Çerkezköy Devlet Hastanesi Morgu’na, oradan da kesin ölüm nedeninin belirlenmesi için İstanbul Adli Tıp Kurumu’na gönderildi. Savcılık, bebeğin anne ve babasını bulmak geniş çaplı soruşturma başlattı. DHA

Voleybol maçında intihar saldırısı

Afganistan'ın doğusundaki Paktika kentindeki intihar saldırısında ölenlerin sayısının 55'e çıktığı, yaralı sayısının 66 olduğu bildirildi.

Paktika Vali Yardımcısı Ataullah Fazli, AA muhabirine yaptığı açıklamada, saldırının kentin Yahyahel ilçesinde voleybol maçı sırasında  düzenlendiğini, patlamada  55 kişinin öldüğünü 66 kişinin yaralandığını söyledi.
      
Fazli, "İlçeler arasında voleybol final maçı vardı. İntihar eylemcisi kullandığı motosikletle Yahyahel ilçesinin Peraw bölgesindeki voleybol sahasına girdi ve yanındaki patlayıcıyı patlattı. Voleybol sahası çok kalabalıktı, ölü sayısının artmasından endişe ediyoruz" dedi.
      
Voleybol maçını iki yerel polis yetkilisinin de izlediğini bildiren Fazli, saldırıda ölenlerin çoğunun sivil olduğunu açıkladı.
      
Devlet Başkanı Gani saldırıyı kınadı
      
Afganistan Devlet Başkanı Muhammed Eşref Gani, Paktika'daki intihar saldırısını kınayarak, "Sivillerin böyle vahşice öldürülmesinden dolayı çok üzüldüm, bu yaptıkları insanlık dışı bir hareket" dedi. Bölgeye yardım gruplarının gönderilmesi için Paktika valisine talimat veren Gani, hükümetin tüm imkanlarıyla saldırıdan zarar görenlere yardım edilmesini istedi.
      
Afganistan Parlamentosunun alt kanadı tarafından Afganistan ve ABD arasında imzalanan İkili Güvenlik Anlaşması ve NATO ile yapılan SOFA anlaşmasının onaylanmasından birkaç saat sonra düzenlenen intihar saldırısını henüz üstlenen olmadı.
      
Ülke genelinde çoğunlukla intihar saldırılarını düzenleyen Taliban ise Afganistan ve ABD arasında İkili Güvenlik Anlaşması'nın imzalanmasından sonra ülke genelinde kanlı saldırılar düzenleyeceklerini duyurmuştu. (hürriyet.comçtr)

Hitler tablosu rekor fiyata satıldı

Nazi lideri Adolf Hitler imzalı suluboya bir tablo, Almanya’nın Nuremberg kentinde düzenlenen açık artırmada 161 bin dolara (130 bin euro) alıcı buldu.

Münih Kayıt Ofisi ve Eski Belediye Binası isimli 1914 tarihli tablonun sadece 60 bin dolara satılacağı tahmin ediliyordu.

Açık artırmayı gerçekleştiren Weidler Müzayede evi tablonun tüm dünyadan alıcıların ilgisini çektiğini belirtti.

Orta doğulu olduğu belirtilen alıcının kimliği basına açıklanmazken,  satıştan elde edilen gelirin yüzde 10’unun engelli çocuklara destek veren bir yardım derneğine bağışlanacağı açıklandı.

İlk gençlik yıllarında resimle uğraşan Adolf Hitler, 20’li yaşlarının sonuna dek yaklaşık 2000 suluboya tablo yapmıştı. Ressam olmak isteyen Hitler Viyana’daki Güzel Sanatlar Akademisi’ne yaptığı başvurular bir çok kez reddedilince bu hayalinden vazgeçmişti.

Kenya'daki otobüs katliamından ölü taklidi yaparak kurtuldu

Kenya'da Eş-Şebab örgütü militanlarının bir otobüsü durdurarak 28 kişiyi öldürdüğü katliamdan katliamdan bir öğretmenin ‘ölü taklidi’ yaparak sağ kurtulduğu ortaya çıktı.

Mandira kentinden başkent Nairobi'ye gitmekte olan seyir halindeki otobüsü durdurup, Müslüman olmayan yolcuları yere dizip kurşuna dizildiği katliamda öğretmen Douglas Ochwodho teröristleri nasıl aldatmayı başardığını anlattı.

Yere yatırılan 28 kişinin ortasında bulunduğunu söyleyen Ochwodho, iki baştan ilerlemeye başlayan teröristlerin sıra kendisine geldiğinde zaten öldüğünü düşündüklerini anlattı. Ochwodho, teröristler gidene kadan yerinden kımıldamadan beklediğini söyledi.

Eş Şebab örgütünün sözcüsü Ali Mahmud Ragi, örgütün internet sayfasından yaptığı açıklamada, bu sabah Mandira kentinden başkent Nairobi'ye gitmekte olan seyir halindeki otobüse saldırı düzenlediklerini kaydetmiş ve örgütün Kenya topraklarında saldırılarını arttıracağı tehdidinde bulunmuştu.

Kenya güvenlik güçleri, otobüsteki yolculardan üç kişinin Kur'an'dan ayetler okuyarak militanların saldırısından kurtulmayı başardığını açıkladı. (hürriyet.com.tr)


Yılmaz Güney'in mezarı Türkiye'ye mi getiriliyor?

Yılmaz Güney’in yakın akrabaları olan Desman köylülerinin Yılmaz Güney’in Fransa’da bulunan mezarının Türkiye’ye getirilmesi için çalışmaların başlatılmasını istedi.

Siverek Belediyesinin bayan Başkan Vekili Nezahat Yeyin ile sinema sanatçısı ve yönetmen Yılmaz Güney’in kız kardeşi Güzide Pütün Sayılı, sanatçının doğduğu köy olan Desman köyüne giderek sanatçının doğduğu, daha sonra kan davası yüzünden babası Hamit Pütün’ün göç ettiği köyde incelemelerde bulunarak sanatçının yakın akrabalarıyla görüştüler.

Yılmaz Güney’in kız kardeşinin baba toprağını görmek istemesi üzerine kendisine eşlik ettiğini belirten Başkan Vekili Nezahat Yeyin yaptığı açıklamada şunları kaydetti:

“Bizi misafirperverlikle karşılayan köy halkına teşekkürlerimi belirtmek istiyorum. Başkanımız Sayın Resul Yılmaz’ın selamlarını getirdim kendilerine. Misafirimiz, değerli sinema sanatçımızın kız kardeşi Güzide hanımın baba toprağına gelmesi bizi son derece memnun etmiştir. Doğdukları toprakları görmek istedi, biz de Güzide hanıma eşlik ederek buraları ziyarete geldik”

Sanatçı Yılmaz Güney’in kız kardeşi Güzide Pütün Sayılı yaptığı açıklamada, “Siverek Belediyesi ekibine bana gösterdikleri ilgi ve alakadan dolayı çok teşekkür ediyorum. Ben şimdi babamın doğduğu topraklardan olmaktan çok mutluyum. Yılmaz Güney’in yaşadığı topraklarındayım. Uzun zamandır bu ziyareti gerçekleştirmek istiyordum ama çok şükür şimdi bu ziyareti gerçekleştirmiş bulunmaktayım. Bir nevi abim Yılmaz Güney’in yarıda bıraktığı ziyareti gerçekleştirdim, çünkü abim buraları çok ziyaret etmek istiyordu. Çok mutluyum, çok gururluyum. Bizi ilgi ile karşılayan başta aile büyüklerimize teşekkür ediyorum ve bu arada geldiğimden bu yana beni yalnız bırakmayan başkan vekilimiz Nezahat hanıma çok teşekkür ediyorum" dedi.

YILMAZ GÜNEY’İN MEZARI TÜRKİYE’YE Mİ GETİRİLİYOR?

Yılmaz Güney’in yakın akrabaları olan Desman köylülerinin Yılmaz Güney’in Fransa’da bulunan mezarının Türkiye’ye getirilmesi için çalışmaların başlatılmasını istemesi üzerine AK Parti İlçe Başkanı İlhan Çelik, Hükümetin ve AK Parti Şanlıurfa Milletvekili ve aynı zamanda Fransa Parlamentolararası Dostluk Grubu Başkanı Mehmet Kasım Gülpınar’ın bu yönde ki çalışmaların devam ettiğini belirtti. Medyafaresi

Onlara YHT'de yüzde 50 indirim

Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Lütfi Elvan, 24-30 Kasım tarihleri arasında anahat ve YHT'lere bilet alacak öğretmenlere yüzde 50 indirim uygulanacağını bildirdi.

Elvan, yazılı açıklamasında, Öğretmenler Günü dolayısıyla bir kampanya düzenlendiğini belirtti. Söz konusu kampanya ile 24-30 Kasım tarihleri arasında anahat ve YHT'lere bilet alacak öğretmenlere yüzde 50 indirim uygulanacağını ifade eden Elvan, kampanyadan Milli Eğitim Bakanlığına bağlı veya bakanlık tarafından onaylanmış her derece ve türdeki resmi ve özel okullarda çalışan öğretmenler, yüksek öğrenim kuruluşlarında görev yapan öğretim üyeleri ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olup yabancı ülkelerde çalışan tüm öğretmenlerin faydalanabileceğini kaydetti.

ÖĞRETMENLER GÜNÜNÜ KUTLADI
Bakan Elvan, öğretmenler ve öğretim üyelerinin gişeler, TCDD'nin web sayfası, çağrı merkezi ve acentalar gibi tüm satış kanallarını kullanarak uygulamadan faydalanabileceğini belirterek, "Her ne şart altında olursa olsun fedakarca görev yapan ve ülkenin geleceğinin inşasında kutlu bir görev ifa eden bütün öğretmenlerin Öğretmenler Günü'nü kutluyorum" değerlendirmesinde bulundu.

Kılıçdaroğlu'nun acı günü

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun kayınvalidesi vefat etti.

CHP Basın Birimi'nden yapılan yazılı açıklamaya göre, Kılıçdaroğlu'nun, Kocaeli Derince Eğitim ve Araştırma Hastanesinde tedavi gören kayınvalidesi Fatma Özdağ yaşamını yitirdi.

Kılıçdaroğlu eşi Selvi Kılıçdaroğlu ile birlikte kısa bir süre önce hastanede ziyaret ettiği kayınvalidesinin ölümü üzerine, yarınki programlarını iptal etti.

Daha önce bugün yapılacağı açıklanan CHP Antalya Bölge Toplantısı'na katılacak olan Kılıçdaroğlu, yarın Tunceli'de olacak.

Kemal Kılıçdaroğlu ve eşi Selvi Kılıçdaroğlu, cenazesi bugün Tunceli'ye gönderilecek olan kayınvalidesi Fatma Özdağ'ı Tunceli'de son yolculuğuna uğurlayacak.

Kılıçdaroğlu ailesi, Özdağ'ın cenaze törenine katıldıktan ve toprağa verildikten sonra taziyeleri kabul edecek.

22 Kasım 2014 Cumartesi

Otobüs kaçırıp 28 kişiyi öldürdüler

El Şebab örgütüne bağlı militanların Kenya’da bir otobüsü kaçırarak araçta bulunan en az 28 kişiyi öldürdükleri bildirildi.

Polis yetkilileri olayla ilgili yaptığı açıklamada Somali bağlantılı El Şebab örgütü militanlarının Kenya’nın kuzeyinde bir otobüsü kaçırdığını ve araçta bulunan Müslüman olmayan 28 kişiyi öldürdüklerini ifade etti. (Milliyet)


Şükrü Hoca yoğun bakımda

Türkiye’nin önde gelen vergi uzmanlarından ekonomi yazarımız Prof. Dr. Şükrü Kızılot (62) dün akşam saatlerinde Ankara’da beyin kanaması geçirdi.

Şükrü Hoca, özel bir hastanede yoğun bakıma alındı.

Hastane yönetimi şu açıklamayı yaptı: 
“Sayın Şükrü Kızılot, 13.10.2014 tarihinde saat 20.00’de bilinç kaybı sebebiyle acil servise getirilmiştir. Acil serviste yapılan tıbbi değerlendirme sonucunda, beyin kanaması geçirdiği tespit edilmiştir. Hastamız gerekli tetkikleri ve acil müdahalesi yapıldıktan sonra yoğun bakım ünitesine alınmış, takip ve tedavisine devam edilmektedir.”

72 SAAT UYUTULACAK
Kızılot'un yakınlarından edinilen bilgilere göre ise doktorların "72 saat uyutulacak" dediği öğrenildi. Kızılot'un kanamasının durdurulduğu bilgisinin edinildiği kaydedildi. Kızılot'un bu sabah uyandırıldığı olumlu tepki verdiği kaydedildi.

Kızılot'un sağlık durumu ile ilgilenen çok sayıda yakını, öğrencileri ve öğretim üyelerinin hastaneye akın ettikleri kaydedildi.

Fuhuş kartına rekor ceza

TBMM’YE de taşınmasına rağmen bir türlü önü alınamayan yerlere atılan fuhuş ve cinsel içerikli reklam kartları için rekor cezalar kesilmeye başlandı. Daha önce Kabahatlar Kanunu’nun 32. maddesi gereğince 183 lira para cezası uygulanan şüpheliler için artık aynı kanunun 42. maddesine göre 5 bin 792 lira ceza kesiliyor.

VATANDAŞLAR İSYAN ETTİ  
Ankara’da en işlek cadde ve sokaklarına, eğlence mekanlarının yoğun olduğu bölgelere yerlere atılan fuhuş ve cinsel içerikli reklam kartları tepkilere neden oldu. Günün her saattinde sokakta bulunan bu kartlara tepki gösteren vatandaşlardan bazıları TBMM Dilekçe Komisyonu’na da başvurarak bunun önüne geçilmesi ve önlem alınmasını istedi. Bir grup vatandaş da geçtiğimiz aylarda yere atılan fuhuş kartları ve cinsel içerikli reklamları poşete toplayarak TBMM’ye gitmişti. TBMM de Emniyete yazı yazarak bu konuda vatandaşların rahatsızlığını belirtip, önlem alınmasını istedi.

11 AYDA 300 KİŞİYE CEZA
Ankara Emniyet Müdürlüğü Ahlak Büro Ekipleri, bunun üzerine çalışma başlattı. 11 ayda yapılan birçok operasyonda kartları dağıtan 317 kişiyi belirleyerek gözaltına alındı. Kabahatlar Kanunu’nun 32. maddesinde düzenlenen “Çevre kirletme” gereğince 183 lira para cezası kesilen şahıslar serbest kaldı. Cezanın yetersiz olması nedeniyle sorun devam edince Polis bu sefer farklı bir işlem uygulamaya başladı.

5 BİN 792 LİRA CEZA

Ahlak polisi, yapılan onca operasyon ve birçok gözaltıya rağmen yerlere atılan fuhuş ve cinsel içerikli reklam kartlarının önüne geçemeyince bu sefer şüpheliler hakkında Kabahatler Kanunu’nun 42/1 maddesine göre ceza yazmaya başladı. Bu madde, “Meydanlara veya parklara, cadde veya sokak kenarlarındaki kamuya ait duvar veya alanlara, rızası olmaksızın özel kişilere ait alanlara bez, kağıt ve benzeri afiş ve ilân asan kişiye, yüz Türk Lirasından üçbin Türk Lirasına kadar idari para cezası verilir. Aynı içerikteki afiş ve ilanlar, tek fiil sayılır” deniliyor. Bu suç kapsamında şüphelilere, maddedeki ceza, suçları da birleştirerek 5 bin 972 lira para olarak kesiliyor.

KADINLARA DA CEZA VAR
Polis, kartların üzerinde yazılı olan telefonları müşteri gibi arayarak fuhuş yapan kadınlarla da bağlantıya geçti. Seri numarası alınan paralarla kadınlarla anlaşan polis, ardından baskınlar yaptı. Son 3 ayda bu şekilde 200’e yakın kadında gözaltına alınarak fuhuş yapmak, yer temin etmek, fuhuşa aracılık suçlarından haklarında işlem yapıldı.

Cübbeli hoca kızdı: Bana hocalık taslama

Cübbeli Ahmet Hoca, kendisini eleştiren Caner Taslaman'a "Bana hocalık taslama. Felsefenin çoğu ahmaklıktır" diye yanıt verdi.

Cübbeli Ahmet Hoca bir sohbeti sırasında uzay çalışmalarıyla dalga geçmiş, uzaydaki çalışmalara "Manyak manyak işler" yorumunda bulunmuştu.

Kendisini eleştiren Caner Taslaman'a yanıt veren Cübbeli Ahmet Hoca, "Sen bana Cübbeli diyorsun ama ben sana Caner Bey diyorum, felsefecisin. Bir de Kuran'dan anlıyorum diye hocalık taslıyorsun, felsefeyle Kuran bir araya gelmez. Bak Caner Taslaman, bize hocalık taslama. Felsefeyi bize savunma... Felsefenin çoğu ahmaklıktır" dedi.

İŞTE CÜBBELİ AHMET HOCA'NIN AÇIKLAMALARI;

Benim geçen senelerdeki bir sohbetimi almışlar. Reytingi azalanlar beni haber yapıyor tabii ki. Zaten başka bir programda diyor ki, 'O programı yapan kadın en büyük reytingi yaptı. Ben de kadın diye katılmıyorum... Ya kadın diye niye katılmayayım? Telefonla katılacaktım ama halsiz idim, hasta idim. Sabah 5'te yola çıkacağım Efendi Hazretleriyle... Yoksa katılırdım.

"FELSEFENİN ÇOĞU AHMAKLIKTIR"

Yok din tüccarıymış, Biruni miruni bir şeyler saydı. Bunlar benden utanırmış, eskidende varmış böyle şeyler gericiler, yobazlar falan. Allah, Allah! Adam o sohbetin başını dinlememiş, mevzuyu bilmiyor. Bir şeyden haberi yok. Ben onun diğer sohbetlerini de dinledim diyor. Adı da neydi, Caner Taslaman. Bak Caner Bey! Sen bana Cübbeli diyorsun ama ben sana Caner Bey diyorum, felsefecisin. Bir de Kuran'dan anlıyorum diye hocalık taslıyorsun, felsefeyle Kuran bir araya gelmez. Bak Caner Taslaman, bize hocalık taslama. Felsefeyi bize savunma... Felsefenin çoğu ahmaklıktır."

TASLAMAN NE DEMİŞTİ?

Geçtiğimiz günlerde Habertürk'te yayımlanan 'Öteki Gündem' programına konuk olan Taslaman, "Bu tip bilimsel buluşlara karşıt olan, sanki İslam'ın bunlarla bir problemi varmış gibi gösteren anlayış. Uydurma hadis ve rivayetleri İslam'ın ta kendisiymiş gibi gösterilmesine karşıyım" demişti.

Programın sunucusu Pelin Çift'in Cübbeli Ahmet'i savunan sözleri ise programa damga vurmuştu. Cübbeli'ye programa katılması çağrısı yapan Çift'in sözleri üzerine Taslaman "Siz kurtatmaya çalışmaya devam edin" dedi. Çift bunun üzerin "Ben kurtarmaya çalışmıyorum, dengeli habercilik anlayışı ile burada olmayan biri olduğu için yanıt vermeye çalışıyorum. Yoksa ne benim kurtarmama ihtiyacı var... Ne de... Kendisi zaten etkili bir figür" yanıtını vermişti. Medyafresi

O müezzin Diyanet'e dava açtı

Gezi Parkı eylemleri sırasında Dolmabahçe'de göstericilerin sığındıkları Bezm-i Alem Valide Sultan Camisi'nin o dönemki müezzini Fuat Yıldırım, başka bir camiye atanması kararının iptali istemiyle açtığı davada yaşadıklarını "Polis gaz sıkınca eylemciler gruplar halinde camiye girmeye başladı. Akşam eylemci sayısı 50 bini buldu. İnsanlar çıldırmıştı, sanki küçük bir kıyametti. Durum vahimdi. Gün boyu polisten yardım talep ettim. Fakat hiçbir netice alamadım" sözleriyle anlattı.

İstanbul 4. İdare Mahkemesi'nde görülen davanın duruşmasına davacı Fuat Yıldırım ve avukatı Ali Tizik ile davalı Diyanet İşleri Başkanlığı'nın avukatı katıldı.

Fuat Yıldırım, dava dilekçesindeki ifadelerini tekrarlayarak yer değiştirme kararının iptalini istedi. Diyanet İşleri Başkanlığı avukatı da kararın hukuka uygun olduğunu savunarak, davanın reddini talep etti. İstanbul 4. İdare Mahkemesi'nin, kararını bir ay içinde açıklaması bekleniyor.

'KAPILARI TEKMELEYİP, KİLİTLERİ KIRDILAR''

Müezzin Yıldırım, avukatı Ali Tizik tarafından 21 Mart 2014'de İstanbul 4. İdare Mahkemesi'ne verdiği dilekçede, Gezi Parkı olaylarının başladığı 31 Mayıs 2013 akşamı, polisin gaz sıktığı eylemcilerin bir kısmının duvarları aşarak caminin bahçesine, bir kısmının da içeriye girdiğini belirterek, ancak dışarı çıkarılan grubun kapıları tekmeleyip, kilitlerini kırdığını iddia etti.

''EYLEMCİLER CAMİYE DOĞRU PÜSKÜRTÜLDÜ''

Grubun cemaatle karşı karşıya gelmemesi için 00.30'da dışarı çıkarıldığını ifade eden Yıldırım, istenmesine rağmen polisten yardım alamadıkları gibi eylemcilerin camiye doğru püskürtüldüğünü aktardı.

''SABAHA KADAR GAZ YEDİK''

Yıldırım, eylemcilerin küçük gruplar halinde sabaha kadar caminin önünde slogan attığını, dolayısıyla kendilerinin sabaha kadar gaz yediklerini, hiçbir idarecinin de olaya müdahale etmediğini savunarak, şunları anlattı:
"Ertesi gün, etraftaki ilçelerden gelen insanlar Dolmabahçe Meydanı'nda toplanmaya başladı. Camide yalnızdım ve uğraşmama rağmen idarecilere ulaşamadım. Polis gaz sıkınca eylemciler gruplar halinde camiye girmeye başladı. Akşam eylemci sayısı 50 bini buldu. Caminin hemen 500 metre ilerisinde eylemciler bir polis otobüsünü yaktı. İtfaiye araçları alana sokulmadı. İnsanlar çıldırmıştı, sanki küçük bir kıyametti. Durum vahimdi. Gün boyu polisten yardım talep ettim. Fakat hiçbir netice alamadım. 2 Haziran'da da olaylar devam etti. Pazar günü izinli olmama rağmen gece yarısı camiye döndüm. Cami imamı Halil Necipoğlu o gün görevli olmasına rağmen yoktu. Cami yaralılarla doluydu. İnsanlar ayakkabıyla cami içinde dolaşıyorlardı. Herkes başıboş bir şekilde, kargaşa ve panik haldeydi. Hemen müdahale edemedim. Çünkü provoke edip beni linç edebilirlerdi. Camiye sürekli yaralılar taşınıyordu ve oradaki doktorlar tarafından tedavi ediliyordu. Cami içine giren eylemcilerin çoğunluğu dışarıda alkol almış, sarhoş ve ne yapacaklarını bilmiyorlardı. Saatler geçtikçe olay büyüyordu. Ortam provoke ve sabote edilmeye çok hazırdı. Biber gazından gözlerimizi açamıyorduk."

''MİKROFONLA EYLEMCİLERE SESLENDİM, 'MADIMAK OTELİ OLAYINA DÖNEBİLİR' DEDİM''

Fuat Yıldırım, caminin yakılmasını, insanların birbirini öldürmesini, çevreye zarar verilmesini önlemek için mikrofonla eylemcilere seslendiğini kaydederek, onlara molotofkokteyli atılırsa caminin yanabileceği, yaralıların zarar göreceğini ve caminin Sivas'taki Madımak Oteli olayına dönebileceğini söylediğini aktardı.

''ORTALIK CEHENNEM GİBİYDİ''

Yıldırım, "Camideki yaklaşık 3 bin eylemci panik içindeydi. Dışında kalan eylemciler sinirlenerek caminin cam ve kapılarını tekmelemeye başladı. Önlerine ne geldiyse kırıyorlardı. Ortalık cehennem gibiydi. Allah korusun bir molotof veya bir el bombası atılsaydı hem insanlık olarak hem de ülke olarak biterdik. Belki de bu güzel ülke iç savaşa gidecekti" değerledirmesini yaptı.

''PENCERENİN ÖNÜNDE EZİK BİR BİRA KUTUSU, MAHFİLDE YARIM PAKET SİGARA''

Dışarıya çıkıp bir polis müdürüyle konuşmasının ardından grubu dışarı çıkartabildiğini dile getiren Yıldırım, caminin kan ve ilaçlarla dolduğunu, iç tarafta pencerenin önünde ezik bir bira kutusu ve müezzin mahfilinde yarım paket sigara tespit ettiklerini anlattı.

''3 GÜN 3 GECE TEK BAŞIMA MÜCADELE ETTİM''

Yıldırım, 3 gün 3 gece tek başına mücadele ettiğini ve büyük bir kriz yönettiğini vurgulayarak, "3 günlük bu mücadelem süresince tüm yetkilileri ve bana yardım edecek memur arkadaşları aramama rağmen kimseye ulaşamadım. Ulaştıklarımdan da netice alamadım" ifadelerini kullandı.

''EMNİYET'TE CAMİDE İÇKİ İÇİLDİĞİNİ GÖRMEDİĞİMİ SÖYLEDİM''

Camiye olay yeri inceleme ekibi gelmeden Milli Saraylar görevlisinin müftülük izniyle camide fotoğraf çektiğini, bazı basın mensuplarının da camiye girdiğini savunan Yıldırım, camide içki içilip içilmediği konusunda basınla mülakat, röportaj ve söyleşi yapmadığını, emniyet ifadesinde de bu yöndeki sorular üzerine görmediğini söylediğini anlattı.

''TEŞEKKÜR BEKLERKEN TENZİL EDİLDİM''

Diyanet İşleri Başkanlığı'nın iki müfettiş görevlendirdiğini ve 15 gün boyunca inceleme yapıldığını aktaran Yıldırım, 2 ay sonra hazırlanan raporun basına sızdırıldığını öne sürdü. Yıldırım, rapor doğrultusunda görev yerinin değiştirilmesine çok şaşırdığını, teşekkür ve takdir beklerken tenzil edilmesinin kendisini çok üzdüğünü aktardı.

Müezzin Fuat Yıldırım, idare mahkemesine itiraz davası açacağını söylemesi üzerine ikinci bir soruşturma geçirdiğini ve evinden 90 kilometre uzaklıktaki Kayaşehir Hazreti Hüseyin Camisi'ne görevlendirildiğini, eşinin lösemi hastası olduğunun basına yansıması üzerine geçici olarak Karaköy'deki Arap Camisi'ne atandığını belirtti. Medyafresi