Yargıtay karar verdi, vatandaş sevindi. Elektrik faturalarındaki kayıp-kaçak parası geri ödenecek. 10 yıl geriye doğru hesaplanınca, kişi başı alınacak para bin lirayı geçecek
Yargıtay'ın 'Elektrik abonesinden kayıpkaçak parası alınamaz' kararı, vatandaşın şimdiye kadar ödediği paraların da geri alınmasının yolunu açtı. Bugüne kadar yapılan itirazlar da böylece karşılık buldu. Emsal niteliğini taşıyan karar sonucu, aboneler dağıtım şirketlerinden kayıp-kaçak bedelini tahsil edebilecek. Sadece 2014 yılı için vatandaştan alınan para 5-6 milyar lirayı buldu. Bu bedel 36.9 milyon aboneye bölündüğünde, her abonenin 2014 yılı için 162 liralık alacağı olduğu ortaya çıkıyor. Üstelik vatandaş, elektrik dağıtım firmalarından ödediği paraları geriye dönük olarak da talep edebilecek. Vatandaşın geriye dönük 10 yıllık alacağını talep etmesi durumunda ise abone başına alınacak miktarın bin lirayı geçmesi bekleniyor.
YÜZDE 14 HAKSIZ
Elektrik dağıtım şirketleri, abone grubuna göre değişmekle birlikte (konut, sanayi, ticarethane, resmi daire gibi) faturanın yaklaşık yüzde 14'ünü 'kayıp-kaçak bedeli' olarak tahsil ediyor. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun "Hırsızın kullandığı Kaçak enerji dürüst vatandaştan tahsil edilemez" diyerek aboneden kayıp-kaçak bedeli alınamayacağına hükmettiği karara konu dava, Mersin Silifke'de bir elektrik abonesinin şikayetiyle başlamıştı. Abone, elektrik faturalarından alınan kayıpkaçak parasının yasalara aykırı olduğunu belirterek, iadesi için başvurmuştu.
BAŞVURU İÇİN İŞLEM KOLAY
Abonelerin, kayıp-kaçak parasını alabilmek için Yargıtay'ın son kararını emsal gösterip dağıtım şirketi aleyhine dava açmaları gerekiyor. Davada aboneler, hem halen tahsil edilen kayıpkaçak bedeli için tedbir isteyecek hem de geçmiş 10 yıllık bedelin iadesini talep edecek. Abonelerin, faturaları 2 bin lira altı ise tüketici hakem heyetine (fatura tutarına göre), 2 bin lira üstü ise mahkemeye başvurmaları gerekiyor. (Takvim)
24 Aralık 2014 Çarşamba
Reza Zarrab Penguen'in kapağında
Bu hafta mizah dergilerinin kapaklarını Türkiye gündemi süsledi.
Haftalık mizah dergisi Penguen, bu haftaki kapağına yolsuzluk paralarını faiziyle geri alan Rıza Sarraf'ı taşıdı. Yolsuzluk operasyonları sırasında Rıza Sarraf'ın kuryesinin evinde ele geçirilen paralar dün faiziyle birlikte geri ödendi. Yaşanan olay Penguen dergisinin bu haftaki kapağına taşındı.
Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun 9. sınıf öğrencisi kızı Hacer Büke Davutoğlu, matematik sınavından düşük not alınca, öğretmenden sınav kağıdını istedi. Araya okul müdürü de girdi. Sınav kağıdını vermeyen öğretmen, daha sonra kağıdın kopyasının alınmasına izin verdi. Bir süre sonra öğretmen sınıftan alınırken, yerine okula yeni atanan müdür yardımcısı ve matematik öğretmeni görevlendirildi.'Davutuğlu'nun kızı matematikten düşük alınca hocasını sınıftan aldılar' başlığı ile çıkan Leman, 2*2 = Davutoğlu kapağıyla Başbakan'a göndermede bulundu.
(Cumhuriyet)
Haftalık mizah dergisi Penguen, bu haftaki kapağına yolsuzluk paralarını faiziyle geri alan Rıza Sarraf'ı taşıdı. Yolsuzluk operasyonları sırasında Rıza Sarraf'ın kuryesinin evinde ele geçirilen paralar dün faiziyle birlikte geri ödendi. Yaşanan olay Penguen dergisinin bu haftaki kapağına taşındı.
Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun 9. sınıf öğrencisi kızı Hacer Büke Davutoğlu, matematik sınavından düşük not alınca, öğretmenden sınav kağıdını istedi. Araya okul müdürü de girdi. Sınav kağıdını vermeyen öğretmen, daha sonra kağıdın kopyasının alınmasına izin verdi. Bir süre sonra öğretmen sınıftan alınırken, yerine okula yeni atanan müdür yardımcısı ve matematik öğretmeni görevlendirildi.'Davutuğlu'nun kızı matematikten düşük alınca hocasını sınıftan aldılar' başlığı ile çıkan Leman, 2*2 = Davutoğlu kapağıyla Başbakan'a göndermede bulundu.
(Cumhuriyet)
23 Aralık 2014 Salı
Bedelli askerlik kul hakkına girer mi, caiz mi?
28 yaşından büyüklerin için 18 bin TL bedelle askerlik hizmetini yerine getirmiş sayılmaları Cübbeli Ahmet Hoca'nın da gündeminde..
Cübbeli Ahmet Hoca, köşe yazısı olarak ele aldığı bedelli askerlik konusunu yazdı. Devletin ihtiyaçları oranında bazı düzenlemeler yapabileceğini söyleyen hoca, bu imkandan faydalananların, parası olmadığı için faydalanamayanların kul hakkına da girmiş sayılmayacağını yazdı.
İşte Ahmet hocanın yazısındaki ilgili bölüm;
Bazen orduya asker lazım olur, bazen para lazım olur. Burada devlet yönetimi ihtiyaç neye göreyse, gerekli olanı en mühimden başlayarak ona göre davranıyor. Bu siyasi bir meseledir. Siyasi derken politikayı kastetmiyoruz. Siyaset Arapça, politika gâvurca bir kelimedir. Siyaset yönetim demektir....
...İslami bir hükümet dahi olsa bazen orduya asker lazım olur, bazen para lazım olur. Burada devlet yönetimi ihtiyaç neye göreyse, gerekli olanı en mühimden başlayarak ara sıra böyle şeyler yapıyorlar. İhtiyaç neydi de ne yapıldığını bilmediğim için uygun mudur değil midir cevap veremiyorum. İkinci kısım ise, devlet böyle bir uygulama yapmışsa insanların bu imkândan yararlanması caizdir. Öbürünün parası yok gitmek zorunda ama bu kul hakkına girmez....
Cübbeli Ahmet Hoca, köşe yazısı olarak ele aldığı bedelli askerlik konusunu yazdı. Devletin ihtiyaçları oranında bazı düzenlemeler yapabileceğini söyleyen hoca, bu imkandan faydalananların, parası olmadığı için faydalanamayanların kul hakkına da girmiş sayılmayacağını yazdı.
İşte Ahmet hocanın yazısındaki ilgili bölüm;
Bazen orduya asker lazım olur, bazen para lazım olur. Burada devlet yönetimi ihtiyaç neye göreyse, gerekli olanı en mühimden başlayarak ona göre davranıyor. Bu siyasi bir meseledir. Siyasi derken politikayı kastetmiyoruz. Siyaset Arapça, politika gâvurca bir kelimedir. Siyaset yönetim demektir....
...İslami bir hükümet dahi olsa bazen orduya asker lazım olur, bazen para lazım olur. Burada devlet yönetimi ihtiyaç neye göreyse, gerekli olanı en mühimden başlayarak ara sıra böyle şeyler yapıyorlar. İhtiyaç neydi de ne yapıldığını bilmediğim için uygun mudur değil midir cevap veremiyorum. İkinci kısım ise, devlet böyle bir uygulama yapmışsa insanların bu imkândan yararlanması caizdir. Öbürünün parası yok gitmek zorunda ama bu kul hakkına girmez....
17 - 25 Aralık operasyonları arkadaşını sırtından bıçaklamak gibi
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kızı Sümeyye Erdoğan, kitap için verdiği röportajda 17-25 Aralık soruşturmalarını bir insanın arkadaşını sırtından bıçaklamasına benzetti.
Betül Soysal Bozdoğan'ın 'Yeni Türkiye'nin Kadınları' adlı kitabında röportaj yaptığı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın kızı Sümeyye Erdoğan, çocukluğuna, eğitimine ve geleceğe ilişkin planlarına yönelik soruları yanıtladı. Erdoğan, Başbakanlık danışmanlığı yaptığı süre içerisinde hiçbir maaş ve ücret almadığını söyledi. El Cezire'nin haberine göre Sümeyye Erdoğan, "17-25 Aralık darbe girişimlerinin siyaseti bir kenara bırakırsanız, sizin özel dünyanızdaki karşılığı nedir?" sorusuna şu yanıtı verdi: "Benim için 17-25 Aralık girişimleri büyük resimde, hak/hukuk tanımaz sapkın bir kişinin, karanlık ilişkilerle, kendi sapkın emelleri için, içinde yetiştiği topluma ve mensubu olduğu dine yalan ve iftira ile ihanet etmesidir. Daha kişisel zeminde ise, 17-25 Aralık Türkiye’de büyük bir çoğunluğun tecrübesinde, bir insanın arkadaşını arkadan bıçaklamasına benzer."
Sivil toplum örgütü tercihi
Bozdoğan’ın "Siyasete girmeyi düşünüyor musunuz?" sorusuna Erdoğan, “Kazandığım tecrübeyi değerlendirmeyi ve halka hizmet sorumluğunu bizzat karar mekanizmasında ve göz önünde olacağım bir pozisyon yerine, sivil toplum gibi işin mutfağında olacağım bir mecrada gerçekleştirmeyi şimdilik daha uygun buluyorum” yanıtını verdi. Erdoğan’ın “Arkadaşlarınızla yapmaktan en çok hoşlandığınız şeyler nelerdir” sorusuna yanıtı da şöyle: “Arkadaşlarımla uzun yıllardır belli aralıklarla cemaatle sabah namazında bir araya geliriz. En çok da Eyüp Sultan’da namaz kılar, sonra simidimizi alıp Pierre Loti’de gün doğumunu izler veya lokantalardan birinde çorba içer ayrılırız.”
Betül Soysal Bozdoğan'ın 'Yeni Türkiye'nin Kadınları' adlı kitabında röportaj yaptığı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın kızı Sümeyye Erdoğan, çocukluğuna, eğitimine ve geleceğe ilişkin planlarına yönelik soruları yanıtladı. Erdoğan, Başbakanlık danışmanlığı yaptığı süre içerisinde hiçbir maaş ve ücret almadığını söyledi. El Cezire'nin haberine göre Sümeyye Erdoğan, "17-25 Aralık darbe girişimlerinin siyaseti bir kenara bırakırsanız, sizin özel dünyanızdaki karşılığı nedir?" sorusuna şu yanıtı verdi: "Benim için 17-25 Aralık girişimleri büyük resimde, hak/hukuk tanımaz sapkın bir kişinin, karanlık ilişkilerle, kendi sapkın emelleri için, içinde yetiştiği topluma ve mensubu olduğu dine yalan ve iftira ile ihanet etmesidir. Daha kişisel zeminde ise, 17-25 Aralık Türkiye’de büyük bir çoğunluğun tecrübesinde, bir insanın arkadaşını arkadan bıçaklamasına benzer."
Sivil toplum örgütü tercihi
Bozdoğan’ın "Siyasete girmeyi düşünüyor musunuz?" sorusuna Erdoğan, “Kazandığım tecrübeyi değerlendirmeyi ve halka hizmet sorumluğunu bizzat karar mekanizmasında ve göz önünde olacağım bir pozisyon yerine, sivil toplum gibi işin mutfağında olacağım bir mecrada gerçekleştirmeyi şimdilik daha uygun buluyorum” yanıtını verdi. Erdoğan’ın “Arkadaşlarınızla yapmaktan en çok hoşlandığınız şeyler nelerdir” sorusuna yanıtı da şöyle: “Arkadaşlarımla uzun yıllardır belli aralıklarla cemaatle sabah namazında bir araya geliriz. En çok da Eyüp Sultan’da namaz kılar, sonra simidimizi alıp Pierre Loti’de gün doğumunu izler veya lokantalardan birinde çorba içer ayrılırız.”
Perinçek'e karşı Clooney'nin eşi Emel Alamuddin
AİHM'deki Perinçek davasında, Ermenistan'ı George Clooney'in avukat eşi Emel Alamuddin'in savunacağı iddia edildi.
Ermeni basınındaki haberlere göre, George Clooney'nin eşi olan uluslararası hukuk uzmanı Emel Alamuddin Clooney, Erivan’ı savunan ekipte yer alacak.
Doğu Perinçek 2005 yılında, İsviçre’de soykırımın "uluslararası bir yalan" olduğunu söylediği gerekçesiyle İsviçre mahkemelerinde "ırkçı ayrımcılıktan" suçlu bulunmuştu.
Konuyu ifade özgürlüğü kapsamında AİHM’e taşıyan Perinçek davayı kazanmıştı. İsviçre ise kararı temyize götürdü.
Davanın 28 Ocak 2015’te Fransa'nın Strasbourg kentinde merkezi bulunan AİHM'de görülmesi bekleniyor.
Emel Alamuddin Clooney'in uzmanlık alanları arasında, uluslararası hukuk, ceza hukuku, insan hakları ve sınırdışı meseleleri yer alıyor.
Kaynak: NTV
Ermeni basınındaki haberlere göre, George Clooney'nin eşi olan uluslararası hukuk uzmanı Emel Alamuddin Clooney, Erivan’ı savunan ekipte yer alacak.
Doğu Perinçek 2005 yılında, İsviçre’de soykırımın "uluslararası bir yalan" olduğunu söylediği gerekçesiyle İsviçre mahkemelerinde "ırkçı ayrımcılıktan" suçlu bulunmuştu.
Konuyu ifade özgürlüğü kapsamında AİHM’e taşıyan Perinçek davayı kazanmıştı. İsviçre ise kararı temyize götürdü.
Davanın 28 Ocak 2015’te Fransa'nın Strasbourg kentinde merkezi bulunan AİHM'de görülmesi bekleniyor.
Emel Alamuddin Clooney'in uzmanlık alanları arasında, uluslararası hukuk, ceza hukuku, insan hakları ve sınırdışı meseleleri yer alıyor.
Kaynak: NTV
Ömer Tuğrul İnançer’den komik savunma
'Çalışan kadın yuvasını dağıtıyor' diyen Ömer Faruk İnançer, kızı üstü düzey yönetici çıkınca kendini savundu.
Sözcü'nün haberine göre; ‘Çalışan kadın yuvasını dağıtıyor’ sözleriyle tepki çeken Ömer Tuğrul İnançer, kendi kızının bir şirkette üst düzey göreve getirilmesine yönelik tepkilere itiraz ederken de çok tartışılacak sözler söyledi.
‘Hamile kadınların sokakta gezmesi doğru değil’, ‘Kadının ekonomik özgürlüğü aldatmaca, çalışan kadın yuvasını dağıtıyor’ gibi sözleri nedeniyle tepki çeken ve ‘kadınların çalışmasına karşı çıkmakla’ eleştirilen ilahiyatçı Ömer Tuğrul İnançer, kızının büyük bir şirkette üst düzey bir göreve atandığının ortaya çıkmasının ardından yapılan haber ve yorumlara tepki gösterdi.
Kızının bir şirkette üst düzey yönetici pozisyona getirilmesinin ardından kendi sözlerinin hatırlatılmasına, “Memleketin bütün derdi bitti mi” diyerek tepki gösteren İnançer, çalışan kadınlar için “Kocasına muhtaç değil ama elin adamının patronunun hizmetinde olmayı haysiyetine uygun buluyor. Kocasının emrinde olmayı haysiyetine uygun bulmuyor” demişti. Hürriyet gazetesinden Aysel Alp’e konuşan İnançer şunları söyledi:
“Benim kızım çalışamaz mı? Benim kızım yüksek lisans mezunu. Şimdi memleketin bütün meseleleri bitti benim kızımın çalışması mı tartışılıyor. Ben kadın çalışamaz demedim. Bir erkeğin kadınını çalışmaya mecbur bırakmasının erkekliğine aykırı olduğunu söyledim. Erkek kumar oynuyor, kahvede oturuyor kadın çalışıyor. Otomobil satışlarında mayolu kadın teşhirini haysiyetine uygun buluyorsan bilmem.”
‘HAVA-CIVA, ALTIN GÜNÜ SEVİYESİ…’
İnançer, “Kızınız kendi isteği ile mi çalışıyor” sorusuna ise “Kızım da olsa kimsenin haysiyetine karışmam. Yüksek lisans yapmış, iki çocuk anası, evli barklı kocaman bir kadın. İster çalışır, ister çalışmaz” yanıtını verdi. İnançer, söylemediği sözlerin söylenmiş gibi kamuoyuna aktarıldığını öne sürerek, şöyle konuştu;
“Demek ki her şey bitti, benim kızımın çalışıp çalışmaması konuşuluyor. Bu kadar yeter. Demediğim sözleri söylediğimi iddia etmek, iftira atmak normal hale gelmiş. İnsanlar hakiki meselelerle uğraşacağına hava cıva, mahalle dedikodusunda, altın günü seviyesinde meselelerle uğraşılıyor. Allah ıslah etsin.”
KADINLARDAN BÜYÜK TEPKİ GÖRMÜŞTÜ
Uzunca bir dönem TRT’de ‘yorumcu’ olarak görev yapan İnançer, katıldığı programlarda, kadının ekonomik özgürlüğü için ‘aldatmaca’ demesi ve ‘Çalışan kadınların yuvasını dağıttığını’ iddia etmesi nedeniyle büyük tepki çekmişti.
İnançer daha önce de “Hamile kadınlar sokağa çıkmasın” diyerek özellikle kadınları öfkelendirmiş, devlet televizyonunda sarf edilen bu sözler nedeniyle, pek çok hamile kadının da katıldığı sokak eylemleri düzenlenmişti.
Sözcü'nün haberine göre; ‘Çalışan kadın yuvasını dağıtıyor’ sözleriyle tepki çeken Ömer Tuğrul İnançer, kendi kızının bir şirkette üst düzey göreve getirilmesine yönelik tepkilere itiraz ederken de çok tartışılacak sözler söyledi.
‘Hamile kadınların sokakta gezmesi doğru değil’, ‘Kadının ekonomik özgürlüğü aldatmaca, çalışan kadın yuvasını dağıtıyor’ gibi sözleri nedeniyle tepki çeken ve ‘kadınların çalışmasına karşı çıkmakla’ eleştirilen ilahiyatçı Ömer Tuğrul İnançer, kızının büyük bir şirkette üst düzey bir göreve atandığının ortaya çıkmasının ardından yapılan haber ve yorumlara tepki gösterdi.
Kızının bir şirkette üst düzey yönetici pozisyona getirilmesinin ardından kendi sözlerinin hatırlatılmasına, “Memleketin bütün derdi bitti mi” diyerek tepki gösteren İnançer, çalışan kadınlar için “Kocasına muhtaç değil ama elin adamının patronunun hizmetinde olmayı haysiyetine uygun buluyor. Kocasının emrinde olmayı haysiyetine uygun bulmuyor” demişti. Hürriyet gazetesinden Aysel Alp’e konuşan İnançer şunları söyledi:
“Benim kızım çalışamaz mı? Benim kızım yüksek lisans mezunu. Şimdi memleketin bütün meseleleri bitti benim kızımın çalışması mı tartışılıyor. Ben kadın çalışamaz demedim. Bir erkeğin kadınını çalışmaya mecbur bırakmasının erkekliğine aykırı olduğunu söyledim. Erkek kumar oynuyor, kahvede oturuyor kadın çalışıyor. Otomobil satışlarında mayolu kadın teşhirini haysiyetine uygun buluyorsan bilmem.”
‘HAVA-CIVA, ALTIN GÜNÜ SEVİYESİ…’
İnançer, “Kızınız kendi isteği ile mi çalışıyor” sorusuna ise “Kızım da olsa kimsenin haysiyetine karışmam. Yüksek lisans yapmış, iki çocuk anası, evli barklı kocaman bir kadın. İster çalışır, ister çalışmaz” yanıtını verdi. İnançer, söylemediği sözlerin söylenmiş gibi kamuoyuna aktarıldığını öne sürerek, şöyle konuştu;
“Demek ki her şey bitti, benim kızımın çalışıp çalışmaması konuşuluyor. Bu kadar yeter. Demediğim sözleri söylediğimi iddia etmek, iftira atmak normal hale gelmiş. İnsanlar hakiki meselelerle uğraşacağına hava cıva, mahalle dedikodusunda, altın günü seviyesinde meselelerle uğraşılıyor. Allah ıslah etsin.”
KADINLARDAN BÜYÜK TEPKİ GÖRMÜŞTÜ
Uzunca bir dönem TRT’de ‘yorumcu’ olarak görev yapan İnançer, katıldığı programlarda, kadının ekonomik özgürlüğü için ‘aldatmaca’ demesi ve ‘Çalışan kadınların yuvasını dağıttığını’ iddia etmesi nedeniyle büyük tepki çekmişti.
İnançer daha önce de “Hamile kadınlar sokağa çıkmasın” diyerek özellikle kadınları öfkelendirmiş, devlet televizyonunda sarf edilen bu sözler nedeniyle, pek çok hamile kadının da katıldığı sokak eylemleri düzenlenmişti.
Kızının nereye atandığı ortaya çıktı
Kadınların çalışmaması gerektiğini düşünen İnançer'ir kızı Avea Kurumsal İletişim Direktörlüğü'ne atandı.
Kadınların çalışmaması gerektiği üzere konuşmaları nedeniyle tepki toplayan Ömer Tuğrul İnançer’in kızının Avea Kurumsal İletişim Direktörlüğü’ne atandığı öğrenildi.
Ramazan ayında TRT’de çıktığı programda “Hamile kadınların sokakta gezmesi doğru değil” diyen ve geçtiğimiz haftada Habertürk’e verdiği röportajda “Çalışan kadın ben kocama muhtaç değilim deyip yuvasını dağıtıyor” açıklamalarıyla büyük tepki toplayan Ömer Tuğrul İnançer’in kızı Eren İnançer Luş’un Avea Kurumsal İletişim Direktörü olduğu iddia edildi.
hurileti.com sitesinin haberine göre, bu sözleri ile kadının çalışma hayatı içerisinde olmaması gerektiğini belirten Ömer Tuğrul İnançer’in kızı Eren İnançer Luş ise 3 Kasım itibariyle Avea Kurumsal İletişim Direktörü olarak atandı.
İstanbul Üniversitesi Psikoloji Bölüm mezunu olan Eren İnançer Luş yüksek lisansını, yine aynı üniversitenin Halkla ilişkiler Bölümü’nde tamamladı. Luş Avea’ya katılmadan önce, Zarakol Halkla İlişkiler bünyesinde finans, bankacılık, GSM, hızlı tüketim ürünleri, eğitim, enerji, ilaç gibi farklı sektörlerden şirketlerin medya direktörlüğü görevini yürüttü. Luş, Avea’daki görevi kapsamında; kurumsal iletişim stratejilerinin belirlenmesi, kurumsal sorumluluk projelerinin yürütülmesi, sponsorluklar gibi alanlardan sorumlu.
NE DEMİŞTİ?
İnançer’in tepki gören sözleri şöyle;
İnançer, Evlilik kurumunun bugünkü empoze edilen, “Ben kendi ayaklarımın üzerinde dururum” “kadının ekonomik hürriyeti” gibi aldatmacalardan vazgeçilmesi lazımdır. İstatistikle meşgul olanlar boşanmaların kimler arasında olduğunu bir istatistiki anket yapıversinler.
Çalışan kadından bahsediyorum. “Ben kocama muhtaç değilim” diye evvela ailesinin dağıtıyor. Kocasına muhtaç değil ama elin adamının patronunun hizmetinde olmayı haysiyetine uygun buluyor. Kocasının emrinde olmayı haysiyetine uygun bulmuyor. Ben eş demem. Eş yoktur, eşitlik yoktur. Ben karımla, çocuğumla eşit değilim. Eşim değil, zevcem olur. Karı da kurumsallığı anlatmak için kullanılır. Sözcü
Kadınların çalışmaması gerektiği üzere konuşmaları nedeniyle tepki toplayan Ömer Tuğrul İnançer’in kızının Avea Kurumsal İletişim Direktörlüğü’ne atandığı öğrenildi.
Ramazan ayında TRT’de çıktığı programda “Hamile kadınların sokakta gezmesi doğru değil” diyen ve geçtiğimiz haftada Habertürk’e verdiği röportajda “Çalışan kadın ben kocama muhtaç değilim deyip yuvasını dağıtıyor” açıklamalarıyla büyük tepki toplayan Ömer Tuğrul İnançer’in kızı Eren İnançer Luş’un Avea Kurumsal İletişim Direktörü olduğu iddia edildi.
hurileti.com sitesinin haberine göre, bu sözleri ile kadının çalışma hayatı içerisinde olmaması gerektiğini belirten Ömer Tuğrul İnançer’in kızı Eren İnançer Luş ise 3 Kasım itibariyle Avea Kurumsal İletişim Direktörü olarak atandı.
İstanbul Üniversitesi Psikoloji Bölüm mezunu olan Eren İnançer Luş yüksek lisansını, yine aynı üniversitenin Halkla ilişkiler Bölümü’nde tamamladı. Luş Avea’ya katılmadan önce, Zarakol Halkla İlişkiler bünyesinde finans, bankacılık, GSM, hızlı tüketim ürünleri, eğitim, enerji, ilaç gibi farklı sektörlerden şirketlerin medya direktörlüğü görevini yürüttü. Luş, Avea’daki görevi kapsamında; kurumsal iletişim stratejilerinin belirlenmesi, kurumsal sorumluluk projelerinin yürütülmesi, sponsorluklar gibi alanlardan sorumlu.
NE DEMİŞTİ?
İnançer’in tepki gören sözleri şöyle;
İnançer, Evlilik kurumunun bugünkü empoze edilen, “Ben kendi ayaklarımın üzerinde dururum” “kadının ekonomik hürriyeti” gibi aldatmacalardan vazgeçilmesi lazımdır. İstatistikle meşgul olanlar boşanmaların kimler arasında olduğunu bir istatistiki anket yapıversinler.
Çalışan kadından bahsediyorum. “Ben kocama muhtaç değilim” diye evvela ailesinin dağıtıyor. Kocasına muhtaç değil ama elin adamının patronunun hizmetinde olmayı haysiyetine uygun buluyor. Kocasının emrinde olmayı haysiyetine uygun bulmuyor. Ben eş demem. Eş yoktur, eşitlik yoktur. Ben karımla, çocuğumla eşit değilim. Eşim değil, zevcem olur. Karı da kurumsallığı anlatmak için kullanılır. Sözcü
Araba fiyatına emzik ürettiler
Altın emzikten sonra Pırlanta emzik de üretildi. Lüksün sınırı yok. Şimdi de bebek emzikleri ve biberonları altına, pırlantaya boğuldu.
Bir kuyumcu firması tarafından tasarlanan pırlantadan emzik 22 bin lira, altın biberon ise 2 bin liralık fiyatlarıyla dikkati çekiyor. Firmanın sahibi Ömer
Kaya, 2 yıl önce altın emziği piyasaya sunduklarını belirterek, "Fiyatları 500 liradan başlıyor. Bin liranın üzerine kadar çeşitleri var. İç piyasada yıllık 5 bin civarında altın emzik satışımız oluyor. Talep olması üzerine pırlantalı ürün de tasarladık. Pırlantalı emziği 22 bin liradan satışa sunduk" dedi.
Takvim'in haberine göre, altın biberon da tasarladıklarını belirten Kaya, cam kısmı ile ağızlık arasındaki kalan bölümü 15 gram civarında 14 ayar altından yaptıklarını ifade etti. Kaya, bunun fiyatının 2 bin lira olduğunu anlattı.
Bir kuyumcu firması tarafından tasarlanan pırlantadan emzik 22 bin lira, altın biberon ise 2 bin liralık fiyatlarıyla dikkati çekiyor. Firmanın sahibi Ömer
Kaya, 2 yıl önce altın emziği piyasaya sunduklarını belirterek, "Fiyatları 500 liradan başlıyor. Bin liranın üzerine kadar çeşitleri var. İç piyasada yıllık 5 bin civarında altın emzik satışımız oluyor. Talep olması üzerine pırlantalı ürün de tasarladık. Pırlantalı emziği 22 bin liradan satışa sunduk" dedi.
Takvim'in haberine göre, altın biberon da tasarladıklarını belirten Kaya, cam kısmı ile ağızlık arasındaki kalan bölümü 15 gram civarında 14 ayar altından yaptıklarını ifade etti. Kaya, bunun fiyatının 2 bin lira olduğunu anlattı.
Memur 2015'te ne kadar zam alacak?
2015 yılına girerken memurlar maaşlarına ne kadar zam alacaklarını merak ediyor.
Buna göre maaşlar, 2015 yılında birinci ve ikinci altı ay için yüzde 3'er zamlanacak.
2015 yılına girmeye sayılı günler kala memurların gözü yeni yıldaki maaş zamlarında. Bundan önceki yıllarda enflasyon rakamlarına göre zam alan memurların maaşı 2015 yılında birinci ve ikinci altı ay için yüzde 3’er zamlanacak. Geçen sene en düşük memur maaşı bin 887 liradan 2 bin 25 liraya yükselmişti.
14 Ağustos 2013 tarihli Resmi gazete ’de yayımlanan ‘Kamu Görevlilerinin Geneline ve Hizmet Kollarına Yönelik Mali ve Sosyal Haklara İlişkin 2014 ve 2015 Yıllarını Kapsayan 2. Dönem Toplu Sözleşme metninde; 01/01/2015-30/06/2015 döneminde geçerli olmak üzere; aylık katsayısı (0,079095), memuriyet taban aylığı göstergesine uygulanacak taban aylık katsayısı (1,23858), iş güçlüğü, iş riski, temininde güçlük ve mali sorumluluk zamlarının aylık tutarlara çevrilmesinde uygulanacak yan ödeme katsayısı ise (0,025081) olarak belirlenmiştir.
Unvanlar düzeyinde 2015 Ocak memur maaşları şöyle olacak:
CUMHURBAŞKANLIĞI GENEL SEKRETERİ 8.584,61
TBMM GENEL SEKRETERİ 8.584,61
MÜSTEŞAR 8.260,55
MÜSTEŞAR 5510 7.921,92
VALİ 8.260,55
DEVLET PERSONEL BAŞKANI 7.717,26
SOSYAL GÜVENLİK KURUMU BAŞKANI 9.844,34
SOSYAL GÜVENLİK KURUMU BAŞKAN YRD. 9.309,03
GENEL MÜDÜR 7.181,95
TEFTİŞ KURULU BAŞKANI 7.181,95
STRATEJİ GELİŞTİRME BAŞKANI 7181,95
GENEL MÜDÜR YARD. 5.843,59
VALİ YARDIMCISI 5.913,52
KAYMAKAM 5.920,39
KAYMAKAM (7/1) 5510 3.507,27
KAYMAKAM (7/1) 5434 3.658,91
I.HUKUK MÜŞAVİRİ 5.843,59
HUKUK MÜŞAVİRİ (1-4) 3.959,36
AVUKAT (1-4) 3.324,87
DAİRE BAŞKANI 5.571,82
BAŞMÜFETTİŞ (1-4) 4.972,02
MÜFETTİŞ (1-4) 4.972,02
MÜFETTİŞ (1-1) 4.976,85
MÜFETTİŞ (2-1) 4.649,53
MÜFETTİŞ (3-1) 4.478,61
MÜFETTİŞ (4-1) 4.461,66
MÜFETTİŞ (5-1) 4.173,53
ÜFETTİŞ (6-1) 4.097,71
MÜFETTİŞ (7-1) 3.904,96
MÜFETTİŞ (7-1) 5510 3.777,30
MÜFETTİŞ YRD. 3.483,96
İÇDENETÇİ (1-4) 4.972,02
İÇDENETÇİ (2-1) 4.649,53
İÇDENETÇİ (3-1) 4.478,61
İÇDENETÇİ (4-1) 4.461,66
İÇDENETÇİ (5-1) 4.173,53
İÇDENETÇİ (6-1) 4.097,71
İÇDENETÇİ (7-1) 3.904,96
DPB UZMANI (1-4) 4.972,02
DPB UZMAN YARD. 3.334,81
MALİ HİZMETLER UZMANI (1-4) 3.961,84
MALİ HİZMETLER UZMAN YARD. 2.825,78
MÜHENDİS (1-4) 3.493,47
MİMAR (1-4) 3.493,4
MÜHENDİS (8-1) 3.067,18
VETERİNER HEKİM 1-4 3.464,32
ŞUBE MÜDÜRÜ 3.416,03
İSTATİSTİKÇİ (1-4) 3.073,31
SOSYOLOG (1-4) 2.195,93
SOSYAL ÇALIŞMACI (1-4) 2.779,97
UZMAN (1-4) 2.557,24
MÜTERCİM (1-4) 2.444,51
ÖĞRETMEN (1-4) 2.562,67
ÖĞRETMEN (9-1) 2.205,13
VHKİ (1-4) 2.396,35
VHKİ (9-1) 2.008,20
İCRA MEMURU (1-4) Derece 5 2.314,63
İCRA MEMURU (9-1) 1.971,23
MEMUR (1-4) Derece 5 2.314,63
MEMUR (9-1) 1.971,23
HİZMETLİ (1-4) 2.043,40
HİZMETLİ (9-1) 1.8300
Leman Dergisi'nden olay Fethullah Gülen kapağı
Haftalık mizah dergisi Leman, 14 aralık operasyonunu kapağına taşıdı. Kapakta Fethullah Gülen gözalına alırken slogan atıyormuş gibi çizildi.
Haftalık mizah dergisi Leman, Fethullah Gülen Cemaati’ne ‘paralel yapıyla mücadele’ gerekçesiyle başlatılan operasyonu bu haftaki sayısının kapağına taşıdı.
Leman, gazeteci Ahmet Şık’ın Gülen Cemaati’ne dair yazdığı kitabın taslağı yüzünden gözaltına alındığı sırada söylediği ‘Dokunan yanar’ sözlerini, bu sefer Fethullah Gülen’e söyletti. Dergi, üç yıl önce Ahmet Şık’ın gözaltına alınmasına yer verdiği kapağını da hatırlattı.
Haftalık mizah dergisi Leman, Fethullah Gülen Cemaati’ne ‘paralel yapıyla mücadele’ gerekçesiyle başlatılan operasyonu bu haftaki sayısının kapağına taşıdı.
Leman, gazeteci Ahmet Şık’ın Gülen Cemaati’ne dair yazdığı kitabın taslağı yüzünden gözaltına alındığı sırada söylediği ‘Dokunan yanar’ sözlerini, bu sefer Fethullah Gülen’e söyletti. Dergi, üç yıl önce Ahmet Şık’ın gözaltına alınmasına yer verdiği kapağını da hatırlattı.
22 Aralık 2014 Pazartesi
Servetlerini böyle açıkladılar
AK Partili 4 eski bakan hakkında Yüce Divan kararının verileceği karar toplantısı öncesi Ankara’da müthiş bir trafik yaşandı.
Zafer Çağlayan, Muammer Güler ve Egemen Bağış servet ve para hareketleriyle ilgili MASAK’ın hazırladığı bilirkişi raporuna karşı, son dakikada yazılı yanıt gönderdiler. Bunun üzerine Soruşturma Komisyonu Başkanı Hakkı Köylü, 3 bakanın yanıtını bilirkişiye vererek yeniden değerlendirme yapmasını istedi. Muhalefetin tepkisine rağmen komisyon toplantısı 5 Ocak’a ertelendi.
AK Partili eski bakanlar Zafer Çağlayan, Muammer Güler, Egemen Bağış ve Erdoğan Bayraktar’la ilgili rüşvet ve yolsuzluk soruşturmasında karar toplantısından önce siyasi kulisler son ayların en hareketli trafiğini yaşadı. Soruşturma Komisyonu’ndan çıkacak kararın ocak ayın sonunda Genel Kurul’da yapılacak oylamasında, Yüce Divan kararının çıkabilmesi içen en az 50-60 vekilin destek vermesi gerekiyor. Ak Parti Kastamonu Milletvekili Hakkı Köylü başkanlığındaki komisyonun dünkü tarihi görüşmesinden bir gün önce kulisler hareketlendi. AK Parti Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş’ın AK Partili komisyon üyeleriyle önceki gün bir araya geldiği ve durum değerlendirmesi yaptığı öğrenildi. Aynı gün Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun partisinin Ankara il kongresindeki, “Kim milli hazinemize, kaynaklarımıza yolsuzluk niyetiyle yaklaşırsa, kim herhangi bir şekilde harama bulaşırsa kardeşimiz de olsa onun kolunu koparmaya kararlıyız” sözleri, kulislerde, 4 eski bakandan bazılarının Yüce Divan’a gönderilebileceği beklentisi doğurdu.
3 BAKAN’DAN YANITLAR
Ancak Bayraktar dışındaki 3 bakanın servetleri ve para hareketleriyle ilgili MASAK uzmanınca hazırlanan bilirkişi raporuna karşı son dakikada yazılı yanıt göndermeleri, AK Parti’deki havayı değiştirdi. Bir gün önce üyelerle bir araya gelen Elitaş, dün de bütçe görüşmelerinin büyük bölümüne katılmadı. Genel Kurul’da önceden aldığı söz hakkını da diğer Grup Başkanvekili Ahmet Aydın’a devreden Elitaş, öğleden sonra ilerleyen saatlerde Meclis’e geldi. Bu saatlerde AK Partili 9 soruşturma komisyonu üyesinin de kulislerde görünmemesi “Yeni bir toplantı mı yapıldı” sorularını gündeme getirdi.
BAŞBAKANLIK TRAFİĞİ
Komisyon Başkanı Hakkı Köylü de, önceden bildirdiği toplantı saatinde Başbakanlığa gitti. Son dakikada gelen yazılı yanıtlar ve bu trafik nedeniyle toplantı 45 dakika geç başladı. Başbakan Davutoğlu da Makedonya ziyaretinin hareket saatini 3 saat dolayında geciktirdi. Soruşturulan 4 bakan da bütçe görüşmelerinin yapıldığı Meclis Genel Kurulu ve kulislere uğramadı. Görüşme, Meclis Genel Kurulu’nda 2015 bütçesinin ele alındığı saatlerde gerçekleştirildi.
JAMMER ÇALIŞTIRILDI
Toplantı yapılan salonun dışarıdan dinlemelere karşı korumaya alınması ve görüşmelerle ilgili mesajlaşmaların önlenmesi amacıyla tüm koridoru kapsayan jammer (sinyal kesici) çalıştırıldı. Toplantıda 3 bakanın MASAK tespitleriyle ilgili yanıtlarını açıklayan Köylü, bunları incelemeden karar veremeyeceklerini vurguladı. Bazı AK Partili üyelerin, ayrıntılı inceleme yapmak amacıyla oylama gününü erteleme tekliflerine muhalefet partileri karşı çıktı.
KILIÇDAROĞLU İLE DEĞERLENDİRME
Bunun üzerine toplantıya 1 saat ara verilerek üyelerin görüş oluşturmak üzere raporu incelemeleri sağlandı. Bu sırada CHP’li üyeler Erdal Aksünger, Rıza Türmen, Emre Köprülü ve Osman Korutürk, bütçe görüşmelerine katılan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile makamında bir araya gelerek gelişmelerle ilgili bilgi verdi. Bayraktar dışındaki bakanların, ek dilekçelerinde, bilirkişinin “kayıtlı gelirleri ile açıklanamayacak şekilde orantısız” bulduğu, kaynaklarıyla ilgili kuşku ifade ettiği ve mal beyanlarında yer almadığı için yasaya aykırılık gördüğü tespitlerle ilgili açıklamalar yaptıkları öğrenildi.
5 OCAK’A ERTELENDİ
Ara verildikten sonra yeniden toplanan komisyonda, oylamanın ertelenmesi tartışıldı. Komisyon Başkanı Hakkı Köylü, 3 bakanın yanıtını bilirkişiye vererek yeniden değerlendirme yapmasını istedi. Bilirkişi bunun için birkaç güne ihtiyacı olduğunu belirtince Köylü, oylamanın ertelenmesi gerektiğini söyledi. CHP’lilerin itirazlarına rağmen toplantı 5 Ocak’a ertelendi.
AK PARTİ’SİZ OLMAZ
TBMM İçtüzüğü’ne göre, soruşturma komisyonlarının raporlarının oylanması aşamasında, partilerin bu konuda blok hareket etme kararı alma olanağı bulunmuyor. Oylamanın gizli yapılması da müdahale imkanını ortadan kaldırıyor. Komisyonun raporu bakanların bir kısmı veya tümü için Yüce Divan’a sevk yönünde olmasa bile, Genel Kurul’da yapılan oylama ‘bunun yönünü’ değiştirebilecek. Muhalefet partileri ve bağımsızların hiç fire vermemesi durumunda, bakanların Yüce Divan’a gönderilmesini isteyenlerin sayısı 224’de kalıyor. Yüce Divan’a sevk için ise en az 276 oy gerekiyor. Bu da AK Parti içerisinde en az 52 kişinin bakanların aleyhine oy kullanması anlamına geliyor. Muhalefetin fire verme olasılığı da hesaba katıldığında bu desteğin 60 civarında olması gerekiyor.
Etiketler:
ak parti,
chp,
kemal kılıçdaroğlu,
mhp,
reza zarrab
Devlet, Reza Zarrab'a 55 Bin TL faiz ödeyecek
17 Aralık soruşturması kapsamında işadamı Reza Zarrab ile birlikte "Rüşvet almaya ve vermeye aracılık etmek" ve "Suç işlemek amacıyla örgüt kurmak" suçundan tutuklanan Abdullah Habbani'nin iş yerinde ele geçirilen paraları ve 2 kilogram külçe altını iade edilecek.Habbani'nin adli emanette bulunan parasına bir yıl içinde yaklaşık 55 bin lira faiz geldiği öğrenildi.
17 Aralık soruşturması kapsamında işadamı Reza Zarrab ile birlikte "Rüşvet almaya ve vermeye aracılık etmek" ve "Suç işlemek amacıyla örgüt kurmak" suçundan tutuklanan Abdullah Habbani'nin işyerinde ele geçirilen paralar bugün faiziyle iade edilecek. Zarrab'a yakınlığı ile bilinen Habbani'nin adli emanette bulunan parasına bir yıl içinde yaklaşık 55 bin lira faiz geldiği öğrenildi. Habbani'ye paraların yanı sıra adliyenin emanetinde bulunan 2 kilogram külçe altın da iade edilecek.
TAKİPSİZLİK KARARI
17 Aralık soruşturmasını yürüten Cumhuriyet Savcısı Ekrem Aydıner, 17 Ekim'de işadamı Reza Zarrab, Süleyman Aslan, Barış Güler ve Kaan Çağlayan'ın da aralarında bulunduğu 53 kişi hakkında "Usulüne uygun delil toplanmadığı, suçun unsurlarının oluşmadığı ve herhangi bir örgüte rastlanmadığı" gerekçesiyle takipsizlik kararı vermişti.
Dosyada tek şikayetçi olarak yer alan eski Fatih Emniyet Müdür Yardımcısı Orhan İnce de takipsizlik kararına 64 sayfalık dilekçeyle itiraz etmiş, İstanbul 6. Sulh Ceza Hakimliği ise itirazı reddetmişti.
Hakimliğin verdiği bu kararla takipsizlik kararı kesinleşti, Barış Güler ve Abdullah Happani'nin paralarının faiziyle iade edilmesinin yolu da açılmış oldu.
KÜLÇE ALTINI VE PARALARI İADE EDİLECEK
Bu gelişmelerin ardından, işadamı Reza Zarrab'a yakınlığı ile bilinen Abdullah Habbani'nin şirketinden ele geçirilen paraların iade edilmesi için işlemler başladı. Habbani'nin avukatları savcılığa başvurarak, paralarını ve 2 kg külçe altının iade edilmesi için talepte bulundu.
BİR YILDA 55 BİN TL FAİZ
17 Aralık Operasyonu kapsamında Habbani'nin şirketinden 1 milyon TL, 800 bin Euro, 60 bin dolar ve 2 kg külçe altın ele geçirilmişti. Savcılık, yasa gereği değer kaybetmemesi için söz konusu paraları bir devlet bankasına yatırdı. Bir yıl içinde Habbani'nin işyerinden ele geçirilen paralara yaklaşık 55 bin lira faizi geldi. Habbani'den ele geçirilen 2 kg külçe altın ise adliyenin alt katında bulunan adli emanet odasında tutuluyor.
Habbani, bugün İstanbul Adalet Sarayı'na gidip, bankadaki paralarını alabilmek için gerekli imzaları atarak talimat yazısı alacak. Bu arada adli emanette bulunan 2 kg külçe altın da Habbani'ye elden iade edilecek.
GÜLER'İN PARASINA 20 BİN TL FAİZ
Öte yandan, eski İçişleri Bakanı Muammer Güler'in oğlu Barış Güler de 17 Aralık soruşturması kapsamında el konulan paralarını faiziyle birlikte alacak.
Operasyon kapsamında, Güler'in 350 bin TL, 350 bin Euro ve 90 bin Dolar'ına el konulmuştu. Güler'in bu parasına bir yıl içinde 20 bin TL faiz geldi. Güler, paralarını almak için henüz savcılığa başvuruda bulunmadı.
Aynı operasyonda eski Halkbank Genel Müdürü Süleyman Aslan'ın evinde bulunduğu belirtilen 4,5 milyon dolarla ilgili son sözü ise İstanbul Valiliği söyleyecek.
Etiketler:
ak parti,
haber,
istanbul,
reza zarrab,
tbmm
Ankara-Eskişehir YHT’de içki servisi kalktı
Yüksek hızlı trenin (YHT) Ankara-Eskişehir hattında da alkol satışı kalktı. Böylece YHT’nin hiçbir hattında artık alkol servisi kalmadı. YHT restoranlarını işleten Beşler Şirket yetkilileri talep eksikliği nedeniyle böyle bir karar aldıklarını belirttiler.
Şirket yetkilileri Hürriyet’e, Ankara-Konya hattında daha önce talep eksikliği nedeniyle alkol servisini kaldırdıklarını söylediler.
Ankara-Eskişehir hattında da aynı gerekçeyle böyle bir karar aldıklarını kaydeden yetkililer şu bilgileri verdi:
"Ankara-İstanbul hattı alkolsüz başlamıştı. Şu an alınan kararla yüksek hızlı trenlerde alkol servisi kalktı. Ancak konvansiyonel hatlarımızda alkol servisi devam ediyor. Uzun hatlarda bir değişiklik yok. Bu karara ekonomik olarak bakmak gerekir."
Şirket yetkilileri Hürriyet’e, Ankara-Konya hattında daha önce talep eksikliği nedeniyle alkol servisini kaldırdıklarını söylediler.
Ankara-Eskişehir hattında da aynı gerekçeyle böyle bir karar aldıklarını kaydeden yetkililer şu bilgileri verdi:
"Ankara-İstanbul hattı alkolsüz başlamıştı. Şu an alınan kararla yüksek hızlı trenlerde alkol servisi kalktı. Ancak konvansiyonel hatlarımızda alkol servisi devam ediyor. Uzun hatlarda bir değişiklik yok. Bu karara ekonomik olarak bakmak gerekir."
Dört eski bakanla ilgili Yüce Divan oylaması ertelendi
Dört eski bakanla ilgili 'Yüce Divan' oylaması için toplanan TBMM Yolsuzlukları Soruşturma Komisyonu toplantısından, oylamanın 5 Ocak tarihine ertelenmesi kararı çıktı.
Hürriyet'ten Bülent Sasrıoğlu'nun haberi; Komisyonun bugün saat 15.00’te toplanacağı açıklanmıştı. Ancak toplantı saat 15.45’te başladı.
Tarihi toplantıya basın büyük ilgi gösterirken alınan güvenlik önlemleri dikkat çekti. Basın mensupları salonun bulunduğu koridora alınmazken sinyal kesici jammerlar nedeniyle telefonların çalışmadığı görüldü.
Zafer Çağlayan için 'altın çıkışı' Muammer Güler için 'imtiyaz sağlamak' Egemen Bağış için 'Reza Zarrab'a aracılık' ve Erdoğan Bayraktar için 'tavassut göz yumma' suçlamaları oylanacak. Soruşturma önergesine göre Zafer Çağlayan ve Erdoğan Bayraktar hakkında 2, Egemen Bağış hakkında 3, Muammer Güler hakkında ise 4 ayrı suçlama bulunuyor.
TOPLANTIYA ARA VERİLDİ
Toplantının başlamasının ardından MASAK raporuyla ilgili bazı tespitlere eski bakanların gönderdiği yazılı cevaplar gündeme geldi. Erdoğan Bayraktar dışındaki 3 bakanın, bilirkişinin mal varlığı raporuna yazılı cevap verdiği öğrenildi.
Erdoğan Bayraktar ile ilgili bilirkişi, bir kuşku ve orantısızlık tespitinde bulunmamıştı. Bu cevapları değerlendirip karar oluşturmaları için komisyon üyelerine 1 saat süre verildi.
'OYLAMA ERTELENSİN' TALEBİ
Bu arada AK Partili üyelerin oylamanın 5 Ocak tarihine ertelenmesi yönünde talebi olduğu öğrenildi.
CHP'Lİ ÜYELER KILIÇDAROĞLU İLE BULUŞTU
Verilen aranın ardında CHP’li üyeler Erdal Aksünger, Emre Köprülü, Osman Korutürk ve Rıza Türmen Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun makamına geçtiler.
Kılıçdaroğlu ve CHP’li üyeler durum değerlendirmesi yaptı ve görüşme yaklaşık 15 dakika sürdü.
AK Partili üyeler de verilen ara nedeniyle durum değerlendirmesi gerçekleştirdi.
BİLİRKİŞİ BAKANLARIN CEVAPLARINI İNCELEDİ
Bakanların gönderdikleri cevaplar bilirkişi tarafından incelendi. Bilirkişinin, cevapları MASAK raporuyla karşılaştırdığı öğrenildi.
Komisyon Başkanı Hakkı Köylü konuyla ilgili açıklama yaparak, “Bilirkişiye bakıyorum. İşin içinden çıkabilirse görüşeceğiz. Çıkamazsa ertelemeyi düşünüyoruz” dedi.
CHP’Lİ ÜYE: 4 GÜNDE RAPOR NASIL YAZILACAK
CHP’li üye Emre Köprülü toplantının tekrar başlamasından önce şunları söyledi:
Fark ettiğimiz şey bugün kararın çıkartılmayacağı. Ve toplantının 5 Ocak’a bırakılacağı yönünde. Bu durum hoş bir algı oluşturmuyor. 9 Ocak’a kadar süre kalıyor. 4 gün içinde bu rapor nasıl yazılacak. Bakanlar dilekçe verdiği için yeni bir rapor yazılacağı söyleniyor.
Büyük ihtimalle toplantıyı erteletmek isteyecekler dedi.
VE ERTELENDİ
Saatler süren bekleyişin ardından oylama toplantısının 5 Ocak tarihine ertelendiği açıklandı.
YENİ RAPOR YAZILACAK
Erteleme kararına yeni raporun yazılacak olması gerekçe gösterildi. 3 bakanın gönderdiği yazılar üzerine bilirkişiden tekrar rapor yazması istendi.
Komisyon Başkan Vekili Yılmaz Tunç, bu incelemenin birkaç gün süreceğini belirterek “siyasi bir yanı yok. Sadece süreye ihtiyaç olduğu için 5 Ocak’a ertelendi. 5 Ocak’ta karar toplantısı yapılacak 9 Ocak’ta da karar toplantısı yapılacak” dedi.
Hürriyet'ten Bülent Sasrıoğlu'nun haberi; Komisyonun bugün saat 15.00’te toplanacağı açıklanmıştı. Ancak toplantı saat 15.45’te başladı.
Tarihi toplantıya basın büyük ilgi gösterirken alınan güvenlik önlemleri dikkat çekti. Basın mensupları salonun bulunduğu koridora alınmazken sinyal kesici jammerlar nedeniyle telefonların çalışmadığı görüldü.
Zafer Çağlayan için 'altın çıkışı' Muammer Güler için 'imtiyaz sağlamak' Egemen Bağış için 'Reza Zarrab'a aracılık' ve Erdoğan Bayraktar için 'tavassut göz yumma' suçlamaları oylanacak. Soruşturma önergesine göre Zafer Çağlayan ve Erdoğan Bayraktar hakkında 2, Egemen Bağış hakkında 3, Muammer Güler hakkında ise 4 ayrı suçlama bulunuyor.
TOPLANTIYA ARA VERİLDİ
Toplantının başlamasının ardından MASAK raporuyla ilgili bazı tespitlere eski bakanların gönderdiği yazılı cevaplar gündeme geldi. Erdoğan Bayraktar dışındaki 3 bakanın, bilirkişinin mal varlığı raporuna yazılı cevap verdiği öğrenildi.
Erdoğan Bayraktar ile ilgili bilirkişi, bir kuşku ve orantısızlık tespitinde bulunmamıştı. Bu cevapları değerlendirip karar oluşturmaları için komisyon üyelerine 1 saat süre verildi.
'OYLAMA ERTELENSİN' TALEBİ
Bu arada AK Partili üyelerin oylamanın 5 Ocak tarihine ertelenmesi yönünde talebi olduğu öğrenildi.
CHP'Lİ ÜYELER KILIÇDAROĞLU İLE BULUŞTU
Verilen aranın ardında CHP’li üyeler Erdal Aksünger, Emre Köprülü, Osman Korutürk ve Rıza Türmen Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun makamına geçtiler.
Kılıçdaroğlu ve CHP’li üyeler durum değerlendirmesi yaptı ve görüşme yaklaşık 15 dakika sürdü.
AK Partili üyeler de verilen ara nedeniyle durum değerlendirmesi gerçekleştirdi.
BİLİRKİŞİ BAKANLARIN CEVAPLARINI İNCELEDİ
Bakanların gönderdikleri cevaplar bilirkişi tarafından incelendi. Bilirkişinin, cevapları MASAK raporuyla karşılaştırdığı öğrenildi.
Komisyon Başkanı Hakkı Köylü konuyla ilgili açıklama yaparak, “Bilirkişiye bakıyorum. İşin içinden çıkabilirse görüşeceğiz. Çıkamazsa ertelemeyi düşünüyoruz” dedi.
CHP’Lİ ÜYE: 4 GÜNDE RAPOR NASIL YAZILACAK
CHP’li üye Emre Köprülü toplantının tekrar başlamasından önce şunları söyledi:
Fark ettiğimiz şey bugün kararın çıkartılmayacağı. Ve toplantının 5 Ocak’a bırakılacağı yönünde. Bu durum hoş bir algı oluşturmuyor. 9 Ocak’a kadar süre kalıyor. 4 gün içinde bu rapor nasıl yazılacak. Bakanlar dilekçe verdiği için yeni bir rapor yazılacağı söyleniyor.
Büyük ihtimalle toplantıyı erteletmek isteyecekler dedi.
VE ERTELENDİ
Saatler süren bekleyişin ardından oylama toplantısının 5 Ocak tarihine ertelendiği açıklandı.
YENİ RAPOR YAZILACAK
Erteleme kararına yeni raporun yazılacak olması gerekçe gösterildi. 3 bakanın gönderdiği yazılar üzerine bilirkişiden tekrar rapor yazması istendi.
Komisyon Başkan Vekili Yılmaz Tunç, bu incelemenin birkaç gün süreceğini belirterek “siyasi bir yanı yok. Sadece süreye ihtiyaç olduğu için 5 Ocak’a ertelendi. 5 Ocak’ta karar toplantısı yapılacak 9 Ocak’ta da karar toplantısı yapılacak” dedi.
Hidayet Karaca tutuklama kararına itiraz etti
14 Aralık Operasyonu kapsamında "Terör örgütü yöneticiliği" gerekçesiyle tutuklanarak Silivri Cezaevi'ne konulan Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca tutuklama kararına itiraz etti.
Karaca'nın avukatı Fikret Duran tarafından İstanbul 1. Sulh Ceza Hakimliği'ne sunulan 6 sayfalık dilekçede, tutuklama kararının kaldırılması istendi.
Hidayet Karaca ile Fethullah Gülen arasında geçtiği iddia edilen ve internette dolaşan telefon görüşmelerinin "montaj" olduğu ifade edilen dilekçede, konuya ilişkin olarak da ilgililer hakkında suç duyurusunda bulundukları hatırlatıldı.
Dilekçede, Gülen'in talimatıyla 'Tek Türkiye' isimli diziye "Karanlık Kurul" sahnesinin konulduğu iddialarına da değinildi. Dizinin 9 Nisan 2009 ve 15 Nisan 2009 arasında yayınlandığına dikkat çekilen dilekçede, Gülen ile Karaca arasında geçtiği iddia edilen konuşmanın ise 20 Eylül 2013 tarihinde geçtiğinin savcılık tarafından değerlendirildiği belirtildi. Dilekçede, "Bu haliyle dahi baktığımızda, dizinin yapıldığı iddia edilen konuşmadan 4 yıl önce yayınlandığı anlaşılmaktadır. Gülen'in talimatıyla 'Karanlık Kurul' sahnesinin konulduğunu iddia etmek, hayatın olağan akışına ve hiçbir hukuk, mantık kaidesi ile izah edilemeyecek bir iddiadır" denildi.
Soruşturma için 'makul şüphe" yetse de, somut delile dayalı şüphe şartı aranması gerektiği vurgulanan dilekçede, Hidayet Karaca'nın kaçma şüphesinin olmadığı belirtilerek, tutuklama kararının kaldırılması istendi.
KARACA'NIN AVUKATI AÇIKLAMA YAPTI
Avukat Fikret Duran, dilekçeyi sunduktan sonra, Çağlayan'daki İstanbul Adalet Sarayı'nın "C" kapısı önünde bir açıklama yaptı. Sulh Ceza Hakimliklerinin verdiği tutuklama kararının adil ve tarafsız olduğuna inanmadıklarını söyleyen avukat Duran, “Başkaca müracaat makamı olmadığı için, itiraz dilekçemizi sunmuş olduk. Sayın Hidayet Karaca'nın özgürlük mücadelesini sonuna kadar götüreceğiz. Bununla da yetinmeyeceğiz, Anayasa Mahkemesi'nde bireysel başvurumuzu yapacağız ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde de hak özgürlükleri ve kısıtlamalar nedeniyle her türlü yasal hakkımızı sonuna kadar savunacağız" dedi.
“ÖZGÜRLÜĞÜNE KAVUŞTURULMASINI İÇEREN BİR KARAR BEKLİYORUZ"
3 gün içinde mahkemenin itirazı değerlendirip karar vermesini beklediklerini belirten avukat Duran, “Tek Türkiye dizisi 2009 yılının Nisan ayında yayınlanmış, fakat sayın Hidayet Karaca ile Fethullah Gülen Hocaefendi arasındaki konuşmalar, ifadede de yazıldığı üzere 2013 tarihine ait. Şayet hukuka uygun bir değerlendirme yapılırsa, Hidayet Bey'in kesinlikle özgürlüğüne kavuşturulmasını içeren bir karar bekliyoruz. Tutuklama gerekçesinin hakim tarafından yazılmadığını düşünüyorum ben. Kesinlikle bugün tutuklama kararının kaldırılması gerekiyor, çünkü tutuklama kararında 'Somut olguya dayalı kuvvetli şüphe' denmiş. Konan belgelerle bu çürütülmüştür" diye konuştu.
“ANILARINI DA YAZMAYA BAŞLAMIŞ"
Hidayet Karaca'nın durumunun iyi olduğunu ifade eden avukat Fikret Duran, “Morali çok iyi. Kendi ifadesi, bir söz var, 'Eğer mazlum suçsuz yere cezaevine konmuşsa, 1 saati 24 saat hükmündedir. Bir günü de 24 gün hükmündedir' diyor. Kendisi, kendi ile baş başa. Kitap okuyor, yazıyor. Anılarını da yazmaya başlamış. Belki bu süreç bittikten sonra çok aydınlatıcı bir ürün de ortaya koymuş olacak" şeklinde konuştu.
Serpil KIRKESER- Arzu KAYA / İstanbul DHA
Karaca'nın avukatı Fikret Duran tarafından İstanbul 1. Sulh Ceza Hakimliği'ne sunulan 6 sayfalık dilekçede, tutuklama kararının kaldırılması istendi.
Hidayet Karaca ile Fethullah Gülen arasında geçtiği iddia edilen ve internette dolaşan telefon görüşmelerinin "montaj" olduğu ifade edilen dilekçede, konuya ilişkin olarak da ilgililer hakkında suç duyurusunda bulundukları hatırlatıldı.
Dilekçede, Gülen'in talimatıyla 'Tek Türkiye' isimli diziye "Karanlık Kurul" sahnesinin konulduğu iddialarına da değinildi. Dizinin 9 Nisan 2009 ve 15 Nisan 2009 arasında yayınlandığına dikkat çekilen dilekçede, Gülen ile Karaca arasında geçtiği iddia edilen konuşmanın ise 20 Eylül 2013 tarihinde geçtiğinin savcılık tarafından değerlendirildiği belirtildi. Dilekçede, "Bu haliyle dahi baktığımızda, dizinin yapıldığı iddia edilen konuşmadan 4 yıl önce yayınlandığı anlaşılmaktadır. Gülen'in talimatıyla 'Karanlık Kurul' sahnesinin konulduğunu iddia etmek, hayatın olağan akışına ve hiçbir hukuk, mantık kaidesi ile izah edilemeyecek bir iddiadır" denildi.
Soruşturma için 'makul şüphe" yetse de, somut delile dayalı şüphe şartı aranması gerektiği vurgulanan dilekçede, Hidayet Karaca'nın kaçma şüphesinin olmadığı belirtilerek, tutuklama kararının kaldırılması istendi.
KARACA'NIN AVUKATI AÇIKLAMA YAPTI
Avukat Fikret Duran, dilekçeyi sunduktan sonra, Çağlayan'daki İstanbul Adalet Sarayı'nın "C" kapısı önünde bir açıklama yaptı. Sulh Ceza Hakimliklerinin verdiği tutuklama kararının adil ve tarafsız olduğuna inanmadıklarını söyleyen avukat Duran, “Başkaca müracaat makamı olmadığı için, itiraz dilekçemizi sunmuş olduk. Sayın Hidayet Karaca'nın özgürlük mücadelesini sonuna kadar götüreceğiz. Bununla da yetinmeyeceğiz, Anayasa Mahkemesi'nde bireysel başvurumuzu yapacağız ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde de hak özgürlükleri ve kısıtlamalar nedeniyle her türlü yasal hakkımızı sonuna kadar savunacağız" dedi.
“ÖZGÜRLÜĞÜNE KAVUŞTURULMASINI İÇEREN BİR KARAR BEKLİYORUZ"
3 gün içinde mahkemenin itirazı değerlendirip karar vermesini beklediklerini belirten avukat Duran, “Tek Türkiye dizisi 2009 yılının Nisan ayında yayınlanmış, fakat sayın Hidayet Karaca ile Fethullah Gülen Hocaefendi arasındaki konuşmalar, ifadede de yazıldığı üzere 2013 tarihine ait. Şayet hukuka uygun bir değerlendirme yapılırsa, Hidayet Bey'in kesinlikle özgürlüğüne kavuşturulmasını içeren bir karar bekliyoruz. Tutuklama gerekçesinin hakim tarafından yazılmadığını düşünüyorum ben. Kesinlikle bugün tutuklama kararının kaldırılması gerekiyor, çünkü tutuklama kararında 'Somut olguya dayalı kuvvetli şüphe' denmiş. Konan belgelerle bu çürütülmüştür" diye konuştu.
“ANILARINI DA YAZMAYA BAŞLAMIŞ"
Hidayet Karaca'nın durumunun iyi olduğunu ifade eden avukat Fikret Duran, “Morali çok iyi. Kendi ifadesi, bir söz var, 'Eğer mazlum suçsuz yere cezaevine konmuşsa, 1 saati 24 saat hükmündedir. Bir günü de 24 gün hükmündedir' diyor. Kendisi, kendi ile baş başa. Kitap okuyor, yazıyor. Anılarını da yazmaya başlamış. Belki bu süreç bittikten sonra çok aydınlatıcı bir ürün de ortaya koymuş olacak" şeklinde konuştu.
Serpil KIRKESER- Arzu KAYA / İstanbul DHA
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)