İran’daki bir köyde yaşayan tüm erkeklerin uyuşturucu ile bağlantılı suçlardan idam edildi.
Kadın ve Çocuk İşleri’nden sorumlu başkan yardımcısı Şahindoht Molaverdi, İran’ın yarı resmi haber ajansı Mehr’e verdiği röportajda ülkede uyuşturucuya bağlı suçlardan idam edilen kişi sayısının her geçen gün arttığına dikkat çekti ve “Sistan ve Belucistan Eyaleti’nde bulunan bir köyde yaşayan her bir erkek idam edildi” dedi.
Bu idamların tek bir seferde mi yoksa uzun bir zaman dilimi boyunca teker teker mi gerçekleştirildiğine değinmeyen ve idamların gerçekleştiği köyün adını da açıklamayan Molaverdi sözlerine, “Bu adamların çocukları da potansiyel uyuşturucu kaçakçısı. Ne de olsa öç almak ve aileleri için para kazanmak isteyecekler. Kimse bu insanlara destek sağlamıyor” diyerek devam etti.
2014'TE 753 KİŞİ İDAM EDİLDİ
Uluslararası Af Örgütü, İran’ın en çok kişiyi idam eden ülkeler sıralamasında Çin’den sonra ikinci olduğunu belirtiyor.
2014 yılında İran’da en az 753 kişi asılarak idam edildi ve idama mahkûm edilenlerin yarısından fazlası uyuşturucu ile ilgili suçlar işlemişti.
İran dünyanın en büyük uyuşturucu üreticisi olan Afganistan ile bir sınır paylaşıyor ve ülkedeki gençlerin çok ucuz fiyatlara bağımlılık yaratma oranı yüksek uyuşturucular satın alabildiği biliniyor. Ülkedeki uyuşturucu problemini çözmek için yıllardır sıkı önlemler alınıyor ve ağır cezalar uygulanıyor. Ancak uzmanlar uyuşturucu ile ilgili verilen idam cezalarının bu problemin çözümünde hiç bir rol oynamayacağını söylüyor. hürriyet.com.tr
27 Şubat 2016 Cumartesi
Almanya’da 130 bin sığınmacı kayıp
Almanya'da 130 bin sığınmacının nerede olduğu bilinmiyor.
2015 yılında Almanya’ya gelen 1,1 milyon sığınmacıdan 130 bininin, ilk kayıt işlemlerinin ardından gitmeleri gereken sığınmacı yurtlarına gitmedikleri öğrenildi.
2015 yılında Almanya’ya gelen 1,1 milyon sığınmacıdan 130 bininin, ilk kayıt işlemlerinin ardından gitmeleri gereken sığınmacı yurtlarına gitmedikleri öğrenildi.
Sol Parti tarafından verilen bir soru önergesine İçişleri Bakanlığı tarafından verilen yanıta göre, Almanya’ya gelen sığınmacıların yüzde 13′ünün nerede olduğu belli değil.
Süddeutsche Zeitung’un yer verdiği haberde, yetkililer kayıp olan sığınmacıların ya başka bir AB ülkesine geçtikleri ya da Almanya içerisinde izlerini kaybettirdiklerini düşünüyor. DHA
Memura memleket müjdesi
Memurların mevzuatında yapılan değişiklikle hem doğdukları şehire atanma imkanı getirildi hem de 2014 Kamu Personeli Seçme Sınavı’na giren memur adaylarına da bir kez daha atanma hakkı tanındı. İki düzenleme de Resmi Gazete’de yayımlandı ve yürürlüğe girdi.
Memurlarla ilgili iki önemli düzenleme dün itibariyle yürürlüğe girdi. Yıllardır yürürlükte olan üst düzey memurlarla, güvenlik-koruma alanında görev yapan memuların doğduğu yere atanamamasına ilişkin kısıtlama kaldırılırken; 2014 Kamu Personeli Seçme Sınavı’na (KPSS) giren yüzbinlerce adaya da bir atanma hakkı daha verildi.
Resmi Gazete’de yayımlanan, Devlet Memurlarının Yer Değiştirme Suretiyle Atanmalarına İlişkin Yönetmelik’te yapılan değişiklikle, memurların atanamayacağı hizmet yerleri maddesi yürürlükten kaldırıldı. Böylece, valiler, kaymakamlar, bölge müdürleri, başmüdürler, il ve ilçe müdürleri, emniyet müdürleri, emniyet amirleri, milli eğitim müdürleri, defterdarlar, mal müdürleri, kadastro müdürleri, tapu sicil müdürleri, nüfus müdürleri ve bunların yardımcıları, taşra teşkilatında görevli şube müdürü, müdür, il ve ilçe müftüsü ve bunların yardımcıları ile koruma ve güvenlik hizmetlerini yürüten personel; kendisinin veya eşinin nüfusa kayıtlı olduğu il ve bu ile bağlı ilçelere artık atanabilecek. Söz konusu memurlar en az 15 yıl süreyle ikamet ettiği il ve ilçelere de atanabilecek. Yetkililer özellikle az gelişmiş bölgelere yapılan atamalarda sıkıntı olduğunu belirtirken, “En azından o bölgenin insanı olup, yine o bölgeye hizmet etmek isteyenler için böyle bir düzenleme yapıldı” bilgisini verdi.
ATANMA HAKKI GELDİ
Resmi Gazete’de yayımlanan bir diğer karar ise Kamu Personeli Seçme Sınavı’na (KPSS) girmiş memur adaylarını ilgilendiriyor. Bu düzenlemeyle de KPSS’nin yapıldığı değil, açıklandığı tarih itibariyle 2 yıl süresince geçerli olacağı hükmü getirildi. Yetkililer, “Her yıl temmuz ayında yapılan KPSS bu yıl mayıs ayına alındı.
Hak kaybı olmasın diye bir düzenleme yapıldı. Böylece 2014 yılı KPSS’ye girenler, daha önceki yıllarda girenler gibi dördüncü kez atama hakkı elde edecek. Ayrıca geçen yıl KPSS’ye giren ancak mezun olmayan bu sene mezun olabilen memur adayları da hak kaybı yaşamamış olacak” bilgisini verdiler. (hürriyet.com.tr)
KKTC’de kürtaj çetesi
Bir ihbar KKTC’de neredeyse doğum aşamasındaki kadınlara yasadışı kürtaj yapan ekibi ortaya çıkardı. 4 doktor ve 4 çalışan tutuklandı.
KKTC’de neredeyse doğum aşamasındaki ceninlere kürtaj yapılıp gizlice gömüldüğü ihbarı üzerine harekete geçen polis Girne’de boş arazide gömülmüş 30 haftalık ve üstü 5 cenin bulundu. Girne’deki hastane ve tüp bebek merkezi sahipleri Dr. Mehmet Ali T., eşi Dr. Verda T., başhekim Dr. Fahri K., ebe Ayşegül İ., anestezi uzmanı Dr. Rasiha S., hasta danışmanı Cemaliye Ö. ve ceninleri gömen 2 çalışan tutukladı. Dr. Rasiha S.’nin, hükümet ortağı Ulusal Birlik Partisi milletvekillerinden birinin eşi olduğu açıklandı.
ANNE-BABALAR TÜRKİYE’DEN
KKTC ve Türkiye’de 10 haftalık üzerindeki ceninlere kürtaj yapılması yasak. Polis anne ve babaları da aramaya başladı. Kürtaj şebekesinin 3 yıldır Türkiye’den hamileliği ilerlemiş kadınları KKTC’ye getirdiği ve hamilelik evresi gözetmeksizin yasadışı kürtaj yaptığı ileri sürülüyor. (hürriyet.com.tr)
KKTC’de neredeyse doğum aşamasındaki ceninlere kürtaj yapılıp gizlice gömüldüğü ihbarı üzerine harekete geçen polis Girne’de boş arazide gömülmüş 30 haftalık ve üstü 5 cenin bulundu. Girne’deki hastane ve tüp bebek merkezi sahipleri Dr. Mehmet Ali T., eşi Dr. Verda T., başhekim Dr. Fahri K., ebe Ayşegül İ., anestezi uzmanı Dr. Rasiha S., hasta danışmanı Cemaliye Ö. ve ceninleri gömen 2 çalışan tutukladı. Dr. Rasiha S.’nin, hükümet ortağı Ulusal Birlik Partisi milletvekillerinden birinin eşi olduğu açıklandı.
ANNE-BABALAR TÜRKİYE’DEN
KKTC ve Türkiye’de 10 haftalık üzerindeki ceninlere kürtaj yapılması yasak. Polis anne ve babaları da aramaya başladı. Kürtaj şebekesinin 3 yıldır Türkiye’den hamileliği ilerlemiş kadınları KKTC’ye getirdiği ve hamilelik evresi gözetmeksizin yasadışı kürtaj yaptığı ileri sürülüyor. (hürriyet.com.tr)
15 bin liralık konut yardımı nasıl alınacak
Konutu olmayanların konut alımlarında devlet katkısından yararlanmalarının koşulları belli oldu. Konut hesabı açıp asgari 3 yıl düzenli ödeme yapanlar, ödeme tutarlarına bağlı olarak, konut satın alınca 15 bin TL’ye kadar devlet katkısı alacak.
Uygulama 6 ay sonra başlayacak. Hükümetin hem tasarruf oranlarını artırmak hem de evi olmayan vatandaşa destek sağlamak üzere hazırladığı Konut Hesabı ve Devlet Katkısı Yönetmeliği dünkü Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Ev alımında devlet desteğinden yararlanabilmek için öncelikle kişinin 7 Nisan 2015 tarihi itibariyle ‘tamamı’ kendine ait bir evinin olmaması gerekiyor.
Bu şartı yerine getiren vatandaş, mevduat veya katılım bankasında ‘konut hesabı’ açtıracak. Banka ile sözleşme yapacak. Banka, kişinin kendisine ait bir evi olup olmadığını Tapu ve Kadastro Paylaşım Sistemi üzerinden sorgulayacak.
Kişiler, birden fazla konut hesabı açtıramayacakları gibi bu hesap, başka bir bankaya da taşınamayacak. Konut hesabı, bankaların yurtiçi şubelerinde TL cinsi mevduat veya katılım fonu olarak açılabilecek. Kişi, hesap açılış tarihinde bir defaya mahsus olmak üzere 30 bin liraya kadar para yatırabilecek. 18 yaşından küçük çocuklar için veli veya vasisi tarafından konut hesabı açılabilecek. Vatandaşın aylık ödemesi 250 liranın altında, 2 bin 500 liranın üzerinde olamayacak. Üç aylık ödemeler ise bu tutarların 3 katı olarak yapılacak.
KİM NE KADAR KATKI ALACAK?
Devlet katkısı tutarı, konut edinim tarihindeki birikimin yüzde 20’sini ve 15 bin lirayı geçemeyecek. Katkı tutarı, konut hesabına yapılan ödeme sürelerine göre şöyle hesaplanacak:
- Konut hesabına 36 ila 47 ay süreyle düzenli ödeme yapanlar, hesaptaki tutarın yüzde 15’i oranında devlet katkısı alacak. (Bu tutar 13 bin lirayı geçemeyecek.)
- 48 ila 59 ay düzenli ödeme yapanlar, hesaptaki birikimin yüzde 18’i kadar devlet katkısı alacak. (Bu tutar 14 bin lirayı geçemeyecek.)
- 60 ay ve üzeri düzenli ödeme yapanlar, hesaptaki birikimin yüzde 20’si katar devlet katkısı alacak. Bu tutar da 15 bin lirayı geçemeyecek. Bu katkı hak sahibine konut hesabının bulunduğu banka aracılığıyla ödenecek. (hürriyet.com.tr)
Uygulama 6 ay sonra başlayacak. Hükümetin hem tasarruf oranlarını artırmak hem de evi olmayan vatandaşa destek sağlamak üzere hazırladığı Konut Hesabı ve Devlet Katkısı Yönetmeliği dünkü Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Ev alımında devlet desteğinden yararlanabilmek için öncelikle kişinin 7 Nisan 2015 tarihi itibariyle ‘tamamı’ kendine ait bir evinin olmaması gerekiyor.
Bu şartı yerine getiren vatandaş, mevduat veya katılım bankasında ‘konut hesabı’ açtıracak. Banka ile sözleşme yapacak. Banka, kişinin kendisine ait bir evi olup olmadığını Tapu ve Kadastro Paylaşım Sistemi üzerinden sorgulayacak.
Kişiler, birden fazla konut hesabı açtıramayacakları gibi bu hesap, başka bir bankaya da taşınamayacak. Konut hesabı, bankaların yurtiçi şubelerinde TL cinsi mevduat veya katılım fonu olarak açılabilecek. Kişi, hesap açılış tarihinde bir defaya mahsus olmak üzere 30 bin liraya kadar para yatırabilecek. 18 yaşından küçük çocuklar için veli veya vasisi tarafından konut hesabı açılabilecek. Vatandaşın aylık ödemesi 250 liranın altında, 2 bin 500 liranın üzerinde olamayacak. Üç aylık ödemeler ise bu tutarların 3 katı olarak yapılacak.
KİM NE KADAR KATKI ALACAK?
Devlet katkısı tutarı, konut edinim tarihindeki birikimin yüzde 20’sini ve 15 bin lirayı geçemeyecek. Katkı tutarı, konut hesabına yapılan ödeme sürelerine göre şöyle hesaplanacak:
- Konut hesabına 36 ila 47 ay süreyle düzenli ödeme yapanlar, hesaptaki tutarın yüzde 15’i oranında devlet katkısı alacak. (Bu tutar 13 bin lirayı geçemeyecek.)
- 48 ila 59 ay düzenli ödeme yapanlar, hesaptaki birikimin yüzde 18’i kadar devlet katkısı alacak. (Bu tutar 14 bin lirayı geçemeyecek.)
- 60 ay ve üzeri düzenli ödeme yapanlar, hesaptaki birikimin yüzde 20’si katar devlet katkısı alacak. Bu tutar da 15 bin lirayı geçemeyecek. Bu katkı hak sahibine konut hesabının bulunduğu banka aracılığıyla ödenecek. (hürriyet.com.tr)
26 Şubat 2016 Cuma
Uyuşturucu mafyası, parasını timsahlarla koruyor
Hollanda'da polisin evine baskın düzenlediği bir uyuşturucu kaçakçısının, paralarını timsahlarla koruduğu ortaya çıktı.
Polisin açıklamasına göre, Amsterdam ve Almere kentlerinde geniş kapsamlı bir uyuşturucu operasyonu gerçekleştirildi.
Bu kentlerde yedi ayrı eve yapılan baskınlarda, 11 kişi gözaltına alındı.
Amsterdam'daki bir evde ise polis iki timsahla karşılaştı. Polis timsahları ev sahibinin yardımıyla aşabildi.
Timsahların koruduğu odada saklanan 300 bin euro’ya el kondu.
Uyuşturucu kaçakçılarının timsahlar için gerekli ruhsata sahip oldukları belirlendi.
Bu nedenle hayvanlara el konulamadı.
Operasyonda 500 bin adet uyuşturucu hap da ele geçirildi. (BBC Türkçe)
Polisin açıklamasına göre, Amsterdam ve Almere kentlerinde geniş kapsamlı bir uyuşturucu operasyonu gerçekleştirildi.
Bu kentlerde yedi ayrı eve yapılan baskınlarda, 11 kişi gözaltına alındı.
Amsterdam'daki bir evde ise polis iki timsahla karşılaştı. Polis timsahları ev sahibinin yardımıyla aşabildi.
Timsahların koruduğu odada saklanan 300 bin euro’ya el kondu.
Uyuşturucu kaçakçılarının timsahlar için gerekli ruhsata sahip oldukları belirlendi.
Bu nedenle hayvanlara el konulamadı.
Operasyonda 500 bin adet uyuşturucu hap da ele geçirildi. (BBC Türkçe)
Dünyadaki Suriyeli mülteci sayısı 4,6 milyon civarında!
Rusya Dışişleri Bakanlığı, Suriye'de uzun süren silahlı çatışmalardan dolayı şu ana kadar ülkeden 4,6 milyon mültecinin ayrıldığını açıkladı.
Rusya Dışişleri Bakanlığı, Suriye’deki insani durum ile ilgili bir açıklamasında, “Dünyada, Suriyeli mülteci sayısının toplam 4,6 milyon civarında olduğu tahmin ediliyor. Yerinden edilmiş yani bulunduğu yerden ayrılarak Suriye’nin güvenli bölgelerine geçen kişi sayısı ise 7,6 milyondan fazla” dendi
Suriye’deki insani durumu ‘Zor’ olarak nitelendiren Rusya Dışişleri Bakanlığı, aynı zamanda ihtiyacı olanlara yardım konusundaki çalışmalardaki gelişimden memnun oldukları bildirildi. Açıklamalarda, “Bu belgede belirtilen yaşam noktalarına insani yardım ulaşmaya başladı. BM İnsani İşler Koordinasyonu’ndan sorumlu yönetimin verilerine göre, bu operasyonlar sonucunda yaklaşık 110 bin kişiye gerekli yardım sağlandı. Bu bölgelere bir sonraki yardım önümüzdeki günlerde gönderilecek” denildi. DHA
Rusya Dışişleri Bakanlığı, Suriye’deki insani durum ile ilgili bir açıklamasında, “Dünyada, Suriyeli mülteci sayısının toplam 4,6 milyon civarında olduğu tahmin ediliyor. Yerinden edilmiş yani bulunduğu yerden ayrılarak Suriye’nin güvenli bölgelerine geçen kişi sayısı ise 7,6 milyondan fazla” dendi
Suriye’deki insani durumu ‘Zor’ olarak nitelendiren Rusya Dışişleri Bakanlığı, aynı zamanda ihtiyacı olanlara yardım konusundaki çalışmalardaki gelişimden memnun oldukları bildirildi. Açıklamalarda, “Bu belgede belirtilen yaşam noktalarına insani yardım ulaşmaya başladı. BM İnsani İşler Koordinasyonu’ndan sorumlu yönetimin verilerine göre, bu operasyonlar sonucunda yaklaşık 110 bin kişiye gerekli yardım sağlandı. Bu bölgelere bir sonraki yardım önümüzdeki günlerde gönderilecek” denildi. DHA
Necmettin Erbakan çizgi roman oldu
Refahyol Hükümetinin Başbakanı, merhum Necmettin Erbakan’ın yaşamı çocuklar için çizgi romana dönüştürüldü. Ölümünün beşinci yıldönümü nedeniyle Erbakan’ın çocukluğu, “Necmettin’in Dünyası” adı altında seri öykülerle anlatıldı.
‘Sen bakan ol. Sen milletvekili ol. Sen hâkim ol ve adaleti sağla. Sen savcı ol. Sen asker ol ve sınırlarımızı koru. Sen polis ol, emniyeti sağla.’
Arkadaşları hiç gocunmadan verilen görevleri yapıyordu. Bakan olan ülke işlerine kafa yoruyordu. Polis, herkesin kanunlara uymasını sağlıyordu. Asker, sırtında tüfeği, nöbet bekliyordu. Necmettin ise görevliler işlerini daha dikkatli yapsınlar diye onları denetliyordu.
Necmettin, arkadaşlarının ‘devletçilik’ oyununa olan ilgisine sevinmişti. Tatil günleri, erkenden toplanıyorlardı. Necmettinlerin bahçesinde hemen devlet kuruluyordu. Kurumlar oluşturuluyordu. Sonra düdükler çalınıyordu, mesai başlıyordu. Bahçedeki bu devletin en kalabalık ve en heyecanlı yeri pazar yeriydi. Pazarda herkes satış yapabilirdi. Herkes ürün de alabilirdi. Tek şartı vardı; Alışverişlerde gerçek para değil, oyuncak para kullanmak...
Kurdukları devletin adını ‘Lanlako Devleti’ koydular.”
Erbakan’ın yaşam öyküsünden esinlenilerek hazırlanan çizgi roman serisinde, “Bahçede Kurulan Devlet”, “Necmettin Otomobil Yapıyor”, “Necmettin ve Mestan” ve “Necmettin ve Hediye Koç” öyküleri yer aldı. Milli Gazete’nin Ankara Bürosu çalışanlarınca hazırlanarak, “Türkiye’nin ilk milli ve yerli karakteri” sloganıyla satışa sunulan öykü kitaplarında çocukları eğlendirmeye yönelik boyama, labirent ve fark bulmacalara da yer verildi. Kitapların tanıtımı için “www.necmettinindunyasi.com” isimli internet sitesi hazırlandı. Sitede öykü özetlerinin yanı sıra oyunlar, boyamalar ve videolar da yer aldı. “Bahçede Kurulan Devlet” öyküsü şöyle anlatıldı:
LANLAKO DEVLETİ
“Necmettin’in bu lider özelliği, farklı bir oyun oynamalarına neden oldu. Bu oyunun adı, ‘devletçilik’ idi. Evlerinin bahçesinde bir devlet kuruyorlardı. Bütün arkadaşları bu küçük devlette yerini alıyordu. Bu devlette her şey düşünülmüştü. Bütün kurumları vardı. Üstelik işler tıkır tıkır yürüyordu. Ağabeyleri bile bu yeni ve ilginç oyuna kayıtsız kalmıyordu. Onlar da oyunun büyüsüne kapılıyor, gelip onlara katılıyorlardı. Devletin başkanı Küçük Necmettin’di. Herkes bu göreve onu layık görmüştü. Devlet Başkanı Necmettin ise arkadaşlarına türlü türlü görevler verirdi:
“Necmettin’in bu lider özelliği, farklı bir oyun oynamalarına neden oldu. Bu oyunun adı, ‘devletçilik’ idi. Evlerinin bahçesinde bir devlet kuruyorlardı. Bütün arkadaşları bu küçük devlette yerini alıyordu. Bu devlette her şey düşünülmüştü. Bütün kurumları vardı. Üstelik işler tıkır tıkır yürüyordu. Ağabeyleri bile bu yeni ve ilginç oyuna kayıtsız kalmıyordu. Onlar da oyunun büyüsüne kapılıyor, gelip onlara katılıyorlardı. Devletin başkanı Küçük Necmettin’di. Herkes bu göreve onu layık görmüştü. Devlet Başkanı Necmettin ise arkadaşlarına türlü türlü görevler verirdi:
‘Sen bakan ol. Sen milletvekili ol. Sen hâkim ol ve adaleti sağla. Sen savcı ol. Sen asker ol ve sınırlarımızı koru. Sen polis ol, emniyeti sağla.’
Arkadaşları hiç gocunmadan verilen görevleri yapıyordu. Bakan olan ülke işlerine kafa yoruyordu. Polis, herkesin kanunlara uymasını sağlıyordu. Asker, sırtında tüfeği, nöbet bekliyordu. Necmettin ise görevliler işlerini daha dikkatli yapsınlar diye onları denetliyordu.
Necmettin, arkadaşlarının ‘devletçilik’ oyununa olan ilgisine sevinmişti. Tatil günleri, erkenden toplanıyorlardı. Necmettinlerin bahçesinde hemen devlet kuruluyordu. Kurumlar oluşturuluyordu. Sonra düdükler çalınıyordu, mesai başlıyordu. Bahçedeki bu devletin en kalabalık ve en heyecanlı yeri pazar yeriydi. Pazarda herkes satış yapabilirdi. Herkes ürün de alabilirdi. Tek şartı vardı; Alışverişlerde gerçek para değil, oyuncak para kullanmak...
Kurdukları devletin adını ‘Lanlako Devleti’ koydular.”
hürriyet.com.tr
Kılıçdaroğlu hakkında fezleke
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu hakkında partisinin 35. Olağan Kurultayı ve 19 Ocak'taki TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmalar ile Twitter hesabındaki paylaşımlarla "Cumhurbaşkanı'na hakaret ettiği" gerekçesiyle fezleke hazırladı.
Türk Ceza Kanunu'nun 299. maddesindeki "Cumhurbaşkanı'na hakaret" suçundan hazırlanan fezleke, Kılıçdaroğlu'nun dokunulmazlığının kaldırılması için TBMM'ye iletilmek üzere Adalet Bakanlığına gönderildi.
Kılıçdaroğlu hakkında Türkiye çapında, AK Parti milletvekilleri ve üyelerinin arasında bulunduğu yaklaşık 10 bin kişi suç duyurusunda bulunmuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan da Kılıçdaroğlu hakkında kendisine yönelik ifadeleri nedeniyle 100 bin liralık manevi tazminat davası açmış, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı da resen soruşturma başlatmıştı. Hürriyet
Türk Ceza Kanunu'nun 299. maddesindeki "Cumhurbaşkanı'na hakaret" suçundan hazırlanan fezleke, Kılıçdaroğlu'nun dokunulmazlığının kaldırılması için TBMM'ye iletilmek üzere Adalet Bakanlığına gönderildi.
Kılıçdaroğlu hakkında Türkiye çapında, AK Parti milletvekilleri ve üyelerinin arasında bulunduğu yaklaşık 10 bin kişi suç duyurusunda bulunmuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan da Kılıçdaroğlu hakkında kendisine yönelik ifadeleri nedeniyle 100 bin liralık manevi tazminat davası açmış, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı da resen soruşturma başlatmıştı. Hürriyet
25 Şubat 2016 Perşembe
Can Dündar ve Erdem Gül 92 gün sonra serbest
Anayasa Mahkemesi, MİT TIR’larına ilişkin haber nedeniyle 26 Kasım’dan bu yana tutuklu olan gazeteciler Can Dündar ve Erdem Gül için ‘hak ihlali’ kararı vererek tahliye yolunu açtı. Kararda ‘kuvvetli suç şüphesinin olmadığı’ da vurgulandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın seçtiği bir, TBMM’nin seçtiği iki üye ihlal kararına karşı oy kullandı. Başkan Zühtü Arslan ile 11 üye ise ihlal yönünde oy verdi. İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, AYM’nin kararına uyarak Dündar ve Gül’ün tahliyesine karar verdi. Saat 03.15’de tahliye edilen ve Silivri Cezaevi önünde açıklama yapan Can Dündar, sözlerine Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın doğum gününü kutlayarak başladı.
Anayasa Mahkemesi (AYM) Genel Kurulu, 3’e karşı 12 oyla, MİT TIR’ları haberleri nedeniyle tutuklu olan Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ile Ankara Temsilcisi Erdem Gül’ün “kişi hürriyeti ve güvenliği”, “düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti” ve “basın hürriyeti” haklarının ihlal edildiğine karar verdi.
AYM ihlal kararında, “kuvvetli suç şüphesi yok” da dedi. Bunun, AYM’nin, tutuklamaya dönük ihlal kararlarında “kuvvetli suç şüphesinin olmadığını” belirttiği ilk kararı olma özelliği taşıdığı belirtildi.
AYM ihlal kararında, “Tutuklama gerekçesi gösterilen eylemlerin tamamı gazetecilik faaliyetidir. Kuvvetli suç şüphesi yok” görüşüne yer verdi.
İKİ ÜYE TOPLANTIYA KATILMADI
AYM Birinci Bölümü, 17 Şubat’ta başvuruyu AYM Genel Kurulu’na sevk etmişti. AYM Genel Kurulu da dün sabah AYM Başkanı Zühtü Arslan başkanlığında 15 kişiyle toplandı. Toplantıya Serdar Özgüldür ve Nuri Necipoğlu katılmadı. AYM Raportörü’nün raporunda tutuklamanın hak ihlali olduğu, Gül ve Dündar’ın tutukluluğunun devamına ilişkin mahkeme kararlarındaki gerekçelerin yeterli olmadığı vurgulandı. AYM de iki gazetecinin bu faaliyetleri nedeniyle tutuklanmalarında “hak ihlali” olduğuna 3’ karşı 12 oyla karar verdi. AYM ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için kararın İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilmesini de kararlaştırdı.
TAHŞİYE DAVASI UZAYINCA GECİKTİ
Karar 26 Kasım’dan bu yana tutuklu olan Dündar ve Gül’e, tahliye yolunu açtı. Karar, ihlali ortadan kaldıracak tahliye kararı verilmek üzere dün jet hızıyla UYAP üzerinden İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderildi. Tahşiye davası uzadığı için 14. Ağır Ceza Mahkemesi, Can Dündar ve Erdem Gül hakkındaki tahliye kararını gece 00.50’de verdi. İki isme yurtdışına çıkış yasağı var.
AYM kararında, “Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu, 25/2/2016 tarihinde Erdem Gül ve Can Dündar bireysel başvurusunda (B. No: 2015/18567), tutuklamanın hukuki olmadığı ile ifade ve basın özgürlüklerinin ihlal edildiği şikâyetlerine ilişkin olarak başvurucuların Anayasa’nın 19. maddesinde güvence altına alınan kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı ile 26. ve 28. maddelerinde güvence altına alınan ifade ve basın özgürlüklerinin ihlal edildiğine ve ihlalin ortadan kaldırılması için kararın ilgili mahkemeye gönderilmesine karar vermiştir” denildi.
TAHLİYE SONRASI İLK AÇIKLAMA
Dündar ile gazetenin Ankara Temsilcisi Erdem Gül, saat 03.15'de Silivri Cezaevi'nden tahliye edildi.
Silivri Cezaevi önünde açıklama yapan Can Dündar, sözlerine Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın doğum gününü kutlayarak başladı.
Dündar, "Kusura bakmayın sizi bu saate kadar beklettik. Aslında bizi bekletenlerin asıl niyeti. 25'inden 26'sına günün dönmesiydi. Bugün biliyorsunuz Sayın Cumhurbaşkanı'nın doğum günü 26'sı. Kendisinin doğum gününü kutluyoruz. Ve böyle bir tahliye kararıyla da kutlamaktan mutluluk duyuyoruz.
Biz evlilik yıldönümümüzde girmiştik. Bizi içeri attırmıştı diyelim. Biz de yaş gününde kendisine bir doğum günü armağanı vermek istedik" diye konuştu.
"BİZİM ÖDEDİĞİMİZ BEDEN TÜRKİYE'DE GAZETECİLERİN ÖDEDİĞİ BEDELİN YANINDA BİR HİÇTİR"
Tarihi bir karar olduğunu söyleyen Can Dündar, "Anayasa Mahkemesi'nin bugünkü kararı sadece bizi değil bütün meslektaşlarımızın basın özgürlüğünün ifade özgürlüğünün önünü açmıştır hakikaten saraya tabi olmayan bir yargı kurumu saraya tabi olmayan bir medyanın önünü açacak çok tarihi bir karar verdi.
Bizim ödediğimiz beden Türkiye'de gazetecilerin ödediği bedelin yanında bir hiçtir. 3 ay yattık bundan şikayet edecek değiliz. Bu kadar içerde yatan gazeteci bu kadar bunun bedelini ödemiş insanlar varken...
Bakın cebimdeki mendil Abdi İpekçi'den gelen mendil. Kızının gönderdiği mendil. Bu meslek bu haberleri yayınlayabilme adına basın özgürlüğü adına ölüm bedelleri ödedi. Onun için bizimki onun yanında bir hiç. Ama dünyaya ses verebildik direndik. Sizler sayesinde dik durduk sonuç aldık. Gördüğünüz gibi bize her türlü iftirayı her türlü tehdide rağmen bugün karşınızda o haberleri savunabilecek noktaya geldik" dedi.
"KÜÇÜCÜK BİR ÇADIRIN KOSKOCA BİR SARAYI DİZE GETİREBİLECEĞİNİ GÖRDÜK BURADA"
Konuşmasına teşekkür ederek devam eden Dündar, "Öncelikle o küçücük çadırdan bize umut aşılayan umut nöbetçilerimize teşekkür etmek istiyoruz. Küçücük bir çadırın koskoca bir sarayı dize getirebileceğini gördük burada. Bununla gurur duyuyoruz. Gazetemiz her dakika arkamızda durdu. Gazetedeki arkadaşlarımıza avukatlarımıza çok teşekkür ediyoruz. Vekiller hiç bizi yalnız bırakmadı. Sizlere ilginizden dolayı teşekkür ediyoruz. En önemlisi ailemiz, eşlerimiz hep yanımızda oldular, çocuklarımız annelerimiz koşturdular bizler için. Ceza infaz kurumu çalışanları çok iyi davrandılar bize keza jandarma çok iyi davrandı bize" dedi.
"ARKAMDA GÖRÜĞÜNÜZ BU TOPLAMA KAMPI MÜZE OLANA KADAR..."
İçeri girerken bir tek şey dilediğini belirten Dündar sözlerine şöyle devam etti:
"O bizi buraya tıkan nefret öfke, bizim içimize salmasın. Bizi zehirlemesin. Ve biz zehirlenmeden çıktık. Kin duymuyoruz. öfke duymuyoruz ama mücadele etmeye çok kararlıyız. Eskisinden daha yüksek bir sesle kendimizi savunmaya devam edeceğiz henüz bitmedi. Biz tahliye olduk ama davamız devam edecek. Bur bir basın özgürlüğü davasıdır.
Biz çıktık 30'u aşkın meslektaşımız içerde, diliyorum ki bu karar onların da yolunu açacaktır onların da mücadelesinin takipçisi olacağız sonuna kadar. Arkamda gördüğünüz bu toplama kampı müze olana kadar hepimiz basın özgürlüğü ifade özgürlüğü adına mücadele etmeye sonuna kadar devam edeceğiz"
"KEŞKE BUNU MAHKEME YAPSAYDI, KEŞKE BU TUTUKLAMAYI YAPMASAYDI"
Ardından sözü Erdem Gül’e vererek "Tanıştırayım koğuş arkadaşım" dedi.
Erdem Gül de, "Bizim açımızdan bir hatırlatma yapacağım, Ahmet Kaya hatırlatması yapacağım. ’Keşke olmasaydı hatırlıyorsunuz. Bu da bir ’keşke olmasaydı’ hikayesi. Keşkeleri devam ettirirsek, Anayasa Mahkemesi’ne sadece kişisel değil, Türkiye’deki demokrasi, özgürlükler, her türlü özgürlüğün önündeki engellerin aşılması yolundaki attığı hukuki adım için Türkiye adına teşekkür etmemiz lazım. Ama keşke bunu mahkeme yapsaydı, keşke bu tutuklamayı yapmasaydı. Yani; mevcut mahkeme bunu yapsaydı, Anayasa Mahkemesi’ne bu işi bırakmasaydı. Hukuk sistemiyle ilgili daha Türkiye’de alınacak yollar olduğu sonucunu çıkarıyoruz. Biz çıkıyoruz ama bu tutuklu gazeteciler meselesinin bittiği anlamına gelmez. İçerde arkadaşlarımız var, onlarla ilgili mücadelenin devam etmesi gerekiyor. Bundan sonra da basına yönelik baskılara karşı her türlü birlikteliğin sürmesi gerekiyor. Bunu biz Türkiye’nin demokrasi tarihinde, düşünce özgürlüğü tarihinde çok çok büyük bir olay olarak görmüyoruz. Aslolan, bütün basının Türkiye’de ifade özgürlüğü isteyen, her türlü özgürlüğü ve barışı isteyen insanların birlikteliğidir" ifadelerini kullandı.
BİREYSEL BAŞVURU YAPMIŞLARDI
Dündar ve Gül, MİT TIR’larına ilişkin yaptıkları haberler nedeniyle “silahlı terör örgütüne üye olmaksızın bilerek ve isteyerek yardım etme”, “devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasal ve askeri casusluk amacıyla temin etme” ve “devletin güvenliğine ilişkin gizli kalması gereken bilgileri casusluk maksadıyla açıklama” suçlarından tutuklandı. Avukatları, 3 Aralık 2015’te Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulundu.
SİLİVRİ'DE KONUŞTULAR
Karar sonrası Can Dündar’ın eşi Dilek Dündar Silivri Cezaevi önüne gitti. Dilek Dündar, Can Dündar ve Erdem Gül’ü elleriyle teslim ettiklerini ve elleriyle almaya geldiklerini söyleyerek, “Ben hep güvenmemiz gerektiğini söylüyordum, özellikle Anayasa Mahkemesi’ne. Anayasa Mahkemesi çok güzel bir karar verdi. Siyaset üstü olduğunu gösterdi bence. Can’ları almaya geldik” dedi.
TAHLİYE MECLİS'TE: ÇOK SEVİNDİK
ANAYASA Mahkemesi’nin “hak ihlali” kararı, Meclis’te anında yankılandı. Muhalefetin yanı sıra AK Parti sözcüsü de Anayasa Mahkemesi’ni kararından dolayı kutladı. AYM’nin kararını Meclis Genel Kurulu’nda duyuran CHP Grup Başkanvekili Levent Gök’ün sözleri salonda bulunan az sayıda muhalefet milletvekilinin alkışıyla karşılandı.
Parti yetkililerinin Genel Kurul’daki değerlendirmeleri şöyle:
AK Parti Grup Başkanvekili Bülent Turan: Bahse konu mahkeme kararını sevinçle karşıladığımı ifade etmek istiyorum. Ancak mahkeme kararının üzerinden partimizin ve iktidarımızın itham edilmesini doğru bulmuyorum. Asolan tutuksuz yargılamaktır. Yerel mahkemenin kararı da bizim açımızdan hukuka uygun bir karar olarak değerlendirilecektir, AYM’nin kararı da öyle. Bu, yargının işidir.
CHP Grup Başkanvekili Levent Gök: Haber yazma ve halkın haber alma hakkının dolaylı olarak engellendiği bu haksız tutuklamayla ilgili AYM’nin verdiği kararı memnuniyetle karşılıyoruz. Bir ağır kusurun, Erdem Gül ve Can Dündar’la ilgili haksız kararın, artık “Yanlışın neresinden dönülürse kârdır” şeklinde tezahür eden bu kararın demokrasi açısından, ifade özgürlüğü açısından önemli olduğunu düşünüyorum ve AYM’yi kutluyorum.
HDP Grup Başkanvekili İdris Baluken: Dündar ve Gül’ün haksız şekilde tutuklanmaları, tecrit koşulları altında tutulmaları, cezaevinde haksız şekilde bekletilmeleri bütün dünya kamuoyunun vicdanını kanatıyordu. AYM’nin hak ihlali tespiti son derece önemlidir.
MHP Grup Başkanvekili Erkan Akçay: AYM’nin bu kararını önemli ve sevindirici buldum. Objektiflik, doğru haber ve dürüstlük, toplumun gerçekten haber alma hakkına hizmet eden bir yapının oluşturulması gerekir. Ayrıca herkesin bildiği sır, sırrın ifşası olmaz. (ANKARA)
AVRUPA’DAN AYM’YE ÖVGÜ
AVRUPA Konseyi Genel Sekreteri Thorbjorn Jagland, Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcisi Erdem Gül hakkında verilen karardan memnuniyet duyduğunu söyledi. AYM kararı doğrultusunda Dündar ve Gül’ün hızlı şekilde serbest bırakılmasını umduğunu vurgulayan Jagland, “Karar, Türkiye’de kararlarını Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne dayandıran bağımsız bir Anayasa Mahkemesi’nin önemini gösteriyor” dedi. (Güven ÖZALP / BRÜKSEL)
AYM ‘DOĞRULARI SÖYLEMEK SUÇ DEĞİLDİR’ DEDİ
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, AYM’nin kararı sonrası Twitter’dan, “Anayasa Mahkemesi verdiği kararla “Doğruları söylemek suç değildir” dedi. Can Dündar, Erdem Gül ve tüm gazetecilere özgürlük diliyorum” mesajını paylaştı. DHA
Anayasa Mahkemesi (AYM) Genel Kurulu, 3’e karşı 12 oyla, MİT TIR’ları haberleri nedeniyle tutuklu olan Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ile Ankara Temsilcisi Erdem Gül’ün “kişi hürriyeti ve güvenliği”, “düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti” ve “basın hürriyeti” haklarının ihlal edildiğine karar verdi.
AYM ihlal kararında, “kuvvetli suç şüphesi yok” da dedi. Bunun, AYM’nin, tutuklamaya dönük ihlal kararlarında “kuvvetli suç şüphesinin olmadığını” belirttiği ilk kararı olma özelliği taşıdığı belirtildi.
AYM ihlal kararında, “Tutuklama gerekçesi gösterilen eylemlerin tamamı gazetecilik faaliyetidir. Kuvvetli suç şüphesi yok” görüşüne yer verdi.
İKİ ÜYE TOPLANTIYA KATILMADI
AYM Birinci Bölümü, 17 Şubat’ta başvuruyu AYM Genel Kurulu’na sevk etmişti. AYM Genel Kurulu da dün sabah AYM Başkanı Zühtü Arslan başkanlığında 15 kişiyle toplandı. Toplantıya Serdar Özgüldür ve Nuri Necipoğlu katılmadı. AYM Raportörü’nün raporunda tutuklamanın hak ihlali olduğu, Gül ve Dündar’ın tutukluluğunun devamına ilişkin mahkeme kararlarındaki gerekçelerin yeterli olmadığı vurgulandı. AYM de iki gazetecinin bu faaliyetleri nedeniyle tutuklanmalarında “hak ihlali” olduğuna 3’ karşı 12 oyla karar verdi. AYM ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için kararın İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilmesini de kararlaştırdı.
TAHŞİYE DAVASI UZAYINCA GECİKTİ
Karar 26 Kasım’dan bu yana tutuklu olan Dündar ve Gül’e, tahliye yolunu açtı. Karar, ihlali ortadan kaldıracak tahliye kararı verilmek üzere dün jet hızıyla UYAP üzerinden İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderildi. Tahşiye davası uzadığı için 14. Ağır Ceza Mahkemesi, Can Dündar ve Erdem Gül hakkındaki tahliye kararını gece 00.50’de verdi. İki isme yurtdışına çıkış yasağı var.
AYM kararında, “Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu, 25/2/2016 tarihinde Erdem Gül ve Can Dündar bireysel başvurusunda (B. No: 2015/18567), tutuklamanın hukuki olmadığı ile ifade ve basın özgürlüklerinin ihlal edildiği şikâyetlerine ilişkin olarak başvurucuların Anayasa’nın 19. maddesinde güvence altına alınan kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı ile 26. ve 28. maddelerinde güvence altına alınan ifade ve basın özgürlüklerinin ihlal edildiğine ve ihlalin ortadan kaldırılması için kararın ilgili mahkemeye gönderilmesine karar vermiştir” denildi.
TAHLİYE SONRASI İLK AÇIKLAMA
Dündar ile gazetenin Ankara Temsilcisi Erdem Gül, saat 03.15'de Silivri Cezaevi'nden tahliye edildi.
Silivri Cezaevi önünde açıklama yapan Can Dündar, sözlerine Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın doğum gününü kutlayarak başladı.
Dündar, "Kusura bakmayın sizi bu saate kadar beklettik. Aslında bizi bekletenlerin asıl niyeti. 25'inden 26'sına günün dönmesiydi. Bugün biliyorsunuz Sayın Cumhurbaşkanı'nın doğum günü 26'sı. Kendisinin doğum gününü kutluyoruz. Ve böyle bir tahliye kararıyla da kutlamaktan mutluluk duyuyoruz.
Biz evlilik yıldönümümüzde girmiştik. Bizi içeri attırmıştı diyelim. Biz de yaş gününde kendisine bir doğum günü armağanı vermek istedik" diye konuştu.
"BİZİM ÖDEDİĞİMİZ BEDEN TÜRKİYE'DE GAZETECİLERİN ÖDEDİĞİ BEDELİN YANINDA BİR HİÇTİR"
Tarihi bir karar olduğunu söyleyen Can Dündar, "Anayasa Mahkemesi'nin bugünkü kararı sadece bizi değil bütün meslektaşlarımızın basın özgürlüğünün ifade özgürlüğünün önünü açmıştır hakikaten saraya tabi olmayan bir yargı kurumu saraya tabi olmayan bir medyanın önünü açacak çok tarihi bir karar verdi.
Bizim ödediğimiz beden Türkiye'de gazetecilerin ödediği bedelin yanında bir hiçtir. 3 ay yattık bundan şikayet edecek değiliz. Bu kadar içerde yatan gazeteci bu kadar bunun bedelini ödemiş insanlar varken...
Bakın cebimdeki mendil Abdi İpekçi'den gelen mendil. Kızının gönderdiği mendil. Bu meslek bu haberleri yayınlayabilme adına basın özgürlüğü adına ölüm bedelleri ödedi. Onun için bizimki onun yanında bir hiç. Ama dünyaya ses verebildik direndik. Sizler sayesinde dik durduk sonuç aldık. Gördüğünüz gibi bize her türlü iftirayı her türlü tehdide rağmen bugün karşınızda o haberleri savunabilecek noktaya geldik" dedi.
"KÜÇÜCÜK BİR ÇADIRIN KOSKOCA BİR SARAYI DİZE GETİREBİLECEĞİNİ GÖRDÜK BURADA"
Konuşmasına teşekkür ederek devam eden Dündar, "Öncelikle o küçücük çadırdan bize umut aşılayan umut nöbetçilerimize teşekkür etmek istiyoruz. Küçücük bir çadırın koskoca bir sarayı dize getirebileceğini gördük burada. Bununla gurur duyuyoruz. Gazetemiz her dakika arkamızda durdu. Gazetedeki arkadaşlarımıza avukatlarımıza çok teşekkür ediyoruz. Vekiller hiç bizi yalnız bırakmadı. Sizlere ilginizden dolayı teşekkür ediyoruz. En önemlisi ailemiz, eşlerimiz hep yanımızda oldular, çocuklarımız annelerimiz koşturdular bizler için. Ceza infaz kurumu çalışanları çok iyi davrandılar bize keza jandarma çok iyi davrandı bize" dedi.
"ARKAMDA GÖRÜĞÜNÜZ BU TOPLAMA KAMPI MÜZE OLANA KADAR..."
İçeri girerken bir tek şey dilediğini belirten Dündar sözlerine şöyle devam etti:
"O bizi buraya tıkan nefret öfke, bizim içimize salmasın. Bizi zehirlemesin. Ve biz zehirlenmeden çıktık. Kin duymuyoruz. öfke duymuyoruz ama mücadele etmeye çok kararlıyız. Eskisinden daha yüksek bir sesle kendimizi savunmaya devam edeceğiz henüz bitmedi. Biz tahliye olduk ama davamız devam edecek. Bur bir basın özgürlüğü davasıdır.
Biz çıktık 30'u aşkın meslektaşımız içerde, diliyorum ki bu karar onların da yolunu açacaktır onların da mücadelesinin takipçisi olacağız sonuna kadar. Arkamda gördüğünüz bu toplama kampı müze olana kadar hepimiz basın özgürlüğü ifade özgürlüğü adına mücadele etmeye sonuna kadar devam edeceğiz"
"KEŞKE BUNU MAHKEME YAPSAYDI, KEŞKE BU TUTUKLAMAYI YAPMASAYDI"
Ardından sözü Erdem Gül’e vererek "Tanıştırayım koğuş arkadaşım" dedi.
Erdem Gül de, "Bizim açımızdan bir hatırlatma yapacağım, Ahmet Kaya hatırlatması yapacağım. ’Keşke olmasaydı hatırlıyorsunuz. Bu da bir ’keşke olmasaydı’ hikayesi. Keşkeleri devam ettirirsek, Anayasa Mahkemesi’ne sadece kişisel değil, Türkiye’deki demokrasi, özgürlükler, her türlü özgürlüğün önündeki engellerin aşılması yolundaki attığı hukuki adım için Türkiye adına teşekkür etmemiz lazım. Ama keşke bunu mahkeme yapsaydı, keşke bu tutuklamayı yapmasaydı. Yani; mevcut mahkeme bunu yapsaydı, Anayasa Mahkemesi’ne bu işi bırakmasaydı. Hukuk sistemiyle ilgili daha Türkiye’de alınacak yollar olduğu sonucunu çıkarıyoruz. Biz çıkıyoruz ama bu tutuklu gazeteciler meselesinin bittiği anlamına gelmez. İçerde arkadaşlarımız var, onlarla ilgili mücadelenin devam etmesi gerekiyor. Bundan sonra da basına yönelik baskılara karşı her türlü birlikteliğin sürmesi gerekiyor. Bunu biz Türkiye’nin demokrasi tarihinde, düşünce özgürlüğü tarihinde çok çok büyük bir olay olarak görmüyoruz. Aslolan, bütün basının Türkiye’de ifade özgürlüğü isteyen, her türlü özgürlüğü ve barışı isteyen insanların birlikteliğidir" ifadelerini kullandı.
BİREYSEL BAŞVURU YAPMIŞLARDI
Dündar ve Gül, MİT TIR’larına ilişkin yaptıkları haberler nedeniyle “silahlı terör örgütüne üye olmaksızın bilerek ve isteyerek yardım etme”, “devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasal ve askeri casusluk amacıyla temin etme” ve “devletin güvenliğine ilişkin gizli kalması gereken bilgileri casusluk maksadıyla açıklama” suçlarından tutuklandı. Avukatları, 3 Aralık 2015’te Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulundu.
SİLİVRİ'DE KONUŞTULAR
Karar sonrası Can Dündar’ın eşi Dilek Dündar Silivri Cezaevi önüne gitti. Dilek Dündar, Can Dündar ve Erdem Gül’ü elleriyle teslim ettiklerini ve elleriyle almaya geldiklerini söyleyerek, “Ben hep güvenmemiz gerektiğini söylüyordum, özellikle Anayasa Mahkemesi’ne. Anayasa Mahkemesi çok güzel bir karar verdi. Siyaset üstü olduğunu gösterdi bence. Can’ları almaya geldik” dedi.
TAHLİYE MECLİS'TE: ÇOK SEVİNDİK
ANAYASA Mahkemesi’nin “hak ihlali” kararı, Meclis’te anında yankılandı. Muhalefetin yanı sıra AK Parti sözcüsü de Anayasa Mahkemesi’ni kararından dolayı kutladı. AYM’nin kararını Meclis Genel Kurulu’nda duyuran CHP Grup Başkanvekili Levent Gök’ün sözleri salonda bulunan az sayıda muhalefet milletvekilinin alkışıyla karşılandı.
Parti yetkililerinin Genel Kurul’daki değerlendirmeleri şöyle:
AK Parti Grup Başkanvekili Bülent Turan: Bahse konu mahkeme kararını sevinçle karşıladığımı ifade etmek istiyorum. Ancak mahkeme kararının üzerinden partimizin ve iktidarımızın itham edilmesini doğru bulmuyorum. Asolan tutuksuz yargılamaktır. Yerel mahkemenin kararı da bizim açımızdan hukuka uygun bir karar olarak değerlendirilecektir, AYM’nin kararı da öyle. Bu, yargının işidir.
CHP Grup Başkanvekili Levent Gök: Haber yazma ve halkın haber alma hakkının dolaylı olarak engellendiği bu haksız tutuklamayla ilgili AYM’nin verdiği kararı memnuniyetle karşılıyoruz. Bir ağır kusurun, Erdem Gül ve Can Dündar’la ilgili haksız kararın, artık “Yanlışın neresinden dönülürse kârdır” şeklinde tezahür eden bu kararın demokrasi açısından, ifade özgürlüğü açısından önemli olduğunu düşünüyorum ve AYM’yi kutluyorum.
HDP Grup Başkanvekili İdris Baluken: Dündar ve Gül’ün haksız şekilde tutuklanmaları, tecrit koşulları altında tutulmaları, cezaevinde haksız şekilde bekletilmeleri bütün dünya kamuoyunun vicdanını kanatıyordu. AYM’nin hak ihlali tespiti son derece önemlidir.
MHP Grup Başkanvekili Erkan Akçay: AYM’nin bu kararını önemli ve sevindirici buldum. Objektiflik, doğru haber ve dürüstlük, toplumun gerçekten haber alma hakkına hizmet eden bir yapının oluşturulması gerekir. Ayrıca herkesin bildiği sır, sırrın ifşası olmaz. (ANKARA)
AVRUPA’DAN AYM’YE ÖVGÜ
AVRUPA Konseyi Genel Sekreteri Thorbjorn Jagland, Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcisi Erdem Gül hakkında verilen karardan memnuniyet duyduğunu söyledi. AYM kararı doğrultusunda Dündar ve Gül’ün hızlı şekilde serbest bırakılmasını umduğunu vurgulayan Jagland, “Karar, Türkiye’de kararlarını Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne dayandıran bağımsız bir Anayasa Mahkemesi’nin önemini gösteriyor” dedi. (Güven ÖZALP / BRÜKSEL)
AYM ‘DOĞRULARI SÖYLEMEK SUÇ DEĞİLDİR’ DEDİ
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, AYM’nin kararı sonrası Twitter’dan, “Anayasa Mahkemesi verdiği kararla “Doğruları söylemek suç değildir” dedi. Can Dündar, Erdem Gül ve tüm gazetecilere özgürlük diliyorum” mesajını paylaştı. DHA
Anayasa Mahkemesi'nden Dündar ve Gül için karar
Anayasa Mahkemesi, Cumhuriyet gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ile Ankara Temsilcisi Erdem Gül'ün, kişi hürriyeti ve güvenliği haklarının ihlal edildiğine karar vererek, ihlalin ortadan kaldırılması için dosyayı ilgili mahkemeye gönderdi.
Kararın 3'e karşı 12 oyla, oy çokluğu ile alındığı öğrenildi.
Dündar ile Gül 25 Kasım 2015 tarihinde tutuklanmıştı ve 92 gündür Silivri Cezaevin'de tutuklu bulunuyordu.
Can Dündar ve Erdem Gül'ün, bu kararın ardından bu akşam tahliye edilebileceği ifade edildi.
AVUKATLARI: BU GECE BIRAKIRLARSA EN UYGUN OLANI ODUR
Can Dündar'ın avukatı Akın Atalay, CNN Türk'e yaptığı açıklamada şöyle dedi: "İki arkadaşımızla da dün gece beraberdik. Bugün çıkacak kararla ilgili konuştuk. Şimdi tekrar Silivri'ye doğru yola çıkacağım, mahkemeye tahliye talebinde bulunacağız. Bu gece bırakırlarsa en uygun olanı odur, bir gece daha kalmamış olurlar. Olmazsa yarın bırakılmaları lazım."
AYM, kararında, bir gazetecinin yaptığı haber nedeniyle tutuklanamayacağından hareketle, Dündar ve Gül’ün tutuklanmasıyla üç Anayasa maddesinin ihlal edildiğine hükmetti:
19. Madde, kişi hürriyeti ve güvenliği: Herkes, kişi hürriyeti ve güvenliğine sahiptir.
26. Madde, düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti: Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet resmî makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar. Bu fıkra hükmü, radyo, televizyon, sinema veya benzeri yollarla yapılan yayımların izin sistemine bağlanmasına engel değildir.
28. Madde, basın hürriyeti: Basın hürdür, sansür edilemez. Basımevi kurmak izin alma ve malî teminat yatırma şartına bağlanamaz. Hürriyet
Kararın 3'e karşı 12 oyla, oy çokluğu ile alındığı öğrenildi.
Dündar ile Gül 25 Kasım 2015 tarihinde tutuklanmıştı ve 92 gündür Silivri Cezaevin'de tutuklu bulunuyordu.
Can Dündar ve Erdem Gül'ün, bu kararın ardından bu akşam tahliye edilebileceği ifade edildi.
AVUKATLARI: BU GECE BIRAKIRLARSA EN UYGUN OLANI ODUR
Can Dündar'ın avukatı Akın Atalay, CNN Türk'e yaptığı açıklamada şöyle dedi: "İki arkadaşımızla da dün gece beraberdik. Bugün çıkacak kararla ilgili konuştuk. Şimdi tekrar Silivri'ye doğru yola çıkacağım, mahkemeye tahliye talebinde bulunacağız. Bu gece bırakırlarsa en uygun olanı odur, bir gece daha kalmamış olurlar. Olmazsa yarın bırakılmaları lazım."
AYM, kararında, bir gazetecinin yaptığı haber nedeniyle tutuklanamayacağından hareketle, Dündar ve Gül’ün tutuklanmasıyla üç Anayasa maddesinin ihlal edildiğine hükmetti:
19. Madde, kişi hürriyeti ve güvenliği: Herkes, kişi hürriyeti ve güvenliğine sahiptir.
26. Madde, düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti: Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet resmî makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar. Bu fıkra hükmü, radyo, televizyon, sinema veya benzeri yollarla yapılan yayımların izin sistemine bağlanmasına engel değildir.
28. Madde, basın hürriyeti: Basın hürdür, sansür edilemez. Basımevi kurmak izin alma ve malî teminat yatırma şartına bağlanamaz. Hürriyet
Yoksulluk sınırı 4 bin 500 lirayı aştı
Türk-İş'in araştırmasına göre, şubat ayında 4 kişilik bir ailenin açlık sınırı bin 407 lira, yoksulluk sınırı 4 bin 584 lira oldu.
Türk-İş tarafından, çalışanların geçim koşullarını ortaya koymak ve temel ihtiyaç maddelerindeki fiyat değişikliğinin aile bütçesine yansımalarını belirlemek amacıyla her ay yaptırılan "açlık ve yoksulluk sınırı" araştırmasının şubat ayı sonuçları açıklandı.
Araştırmaya göre, 4 kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken gıda harcaması tutarı (açlık sınırı) bin 407 lira 42 kuruş, gıda harcaması ile giyim, konut (kira, elektrik, su, yakıt), ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer harcamaların toplam tutarı (yoksulluk sınırı) ise 4 bin 584 lira 44 kuruş oldu.
Şubat ayında bekar bir çalışanın yaşama maliyeti ise bin 741 lira 19 kuruş olarak hesaplandı. Ankara'da yaşayan 4 kişilik bir ailenin gıda için yapması gereken asgari harcama tutarı bir önceki aya göre yüzde 2,75 azaldı. Gıda enflasyonunda son 12 ay itibarıyla artış yüzde 7,64 oldu. Yıllık ortalama artış ise yüzde 14,36 olarak hesaplandı.
ET FİYATI YAPILAN MÜDAHALE SONUCU GERİLEDİ
Araştırmaya göre, süt ve peynir fiyatında (düşük oranlı da olsa) bir gerileme tespit edilirken, yoğurt fiyatı aynı kaldı. Ocak ayında fiyatı yüksek oranda artan ekmeğin aile bütçesine yüklediği ek harcama şubatta da devam ederken, aylık enflasyon artışına yansıması ortadan kalktı. Aynı grupta yer alan pirinç, makarna, bulgur, un, irmik fiyatı genel olarak değişmedi. Et fiyatı, yapılan müdahale sonucu geriledi. Tavuk fiyatı aynı kalırken, balık fiyatı biraz artış gösterdi. Balık fiyatı hesaplanırken (her zaman olduğu gibi) tezgahta bol bulunan ve fiyatı nispeten ucuz olan çeşitlere ağırlık verildi. Yumurta fiyatı bu ay 4 kuruş daha geriledi ve tanesi 42 kuruş hesaplandı.
RUSYA İLE KRİZ MEYVE VE SEBZEYİ UCUZLATTI
Yaş sebze-meyve fiyatları, mevsim koşullarının iyi olması ve Rusya'ya yapılan yaş sebze-meyve ihracatının gerilemesine de bağlı olarak bu ay geriledi ve aile bütçesine olumlu yansıdı. Geçtiğimiz ay 3,67 lira olarak hesaplanan ortalama yaş-sebze kilogram fiyatı bu ay 3,47 lira oldu.
Ortalama sebze fiyatı geçen ay 4,09 lirayken, bu ay 3,88 liraya geriledi. Ortalama meyve kilogram fiyatı ise 2,64 liradan bu ay 2,46 liraya geriledi. Hesaplama yapılırken (her zaman olduğu gibi) pazardaki mevsim ürünleri esas alındı ve ürünlerin tek tek ağırlığı yerine genel meyve-sebze tüketimi miktarından hareket edildi. Tereyağı ve margarin ile zeytinyağı ve ayçiçeği yağı fiyatı bu ay yine aynı kaldı. Zeytinin ortalama kilogram fiyatındaki artış hem siyah hem yeşil zeytinde devam etti. Yağlı tohum (ceviz, fındık, fıstık, ayçekirdeği) ürünlerinden fındığın fiyatındaki gerileme devam etti, diğerleri aynı kaldı. ntv
Türk-İş tarafından, çalışanların geçim koşullarını ortaya koymak ve temel ihtiyaç maddelerindeki fiyat değişikliğinin aile bütçesine yansımalarını belirlemek amacıyla her ay yaptırılan "açlık ve yoksulluk sınırı" araştırmasının şubat ayı sonuçları açıklandı.
Araştırmaya göre, 4 kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken gıda harcaması tutarı (açlık sınırı) bin 407 lira 42 kuruş, gıda harcaması ile giyim, konut (kira, elektrik, su, yakıt), ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer harcamaların toplam tutarı (yoksulluk sınırı) ise 4 bin 584 lira 44 kuruş oldu.
Şubat ayında bekar bir çalışanın yaşama maliyeti ise bin 741 lira 19 kuruş olarak hesaplandı. Ankara'da yaşayan 4 kişilik bir ailenin gıda için yapması gereken asgari harcama tutarı bir önceki aya göre yüzde 2,75 azaldı. Gıda enflasyonunda son 12 ay itibarıyla artış yüzde 7,64 oldu. Yıllık ortalama artış ise yüzde 14,36 olarak hesaplandı.
ET FİYATI YAPILAN MÜDAHALE SONUCU GERİLEDİ
Araştırmaya göre, süt ve peynir fiyatında (düşük oranlı da olsa) bir gerileme tespit edilirken, yoğurt fiyatı aynı kaldı. Ocak ayında fiyatı yüksek oranda artan ekmeğin aile bütçesine yüklediği ek harcama şubatta da devam ederken, aylık enflasyon artışına yansıması ortadan kalktı. Aynı grupta yer alan pirinç, makarna, bulgur, un, irmik fiyatı genel olarak değişmedi. Et fiyatı, yapılan müdahale sonucu geriledi. Tavuk fiyatı aynı kalırken, balık fiyatı biraz artış gösterdi. Balık fiyatı hesaplanırken (her zaman olduğu gibi) tezgahta bol bulunan ve fiyatı nispeten ucuz olan çeşitlere ağırlık verildi. Yumurta fiyatı bu ay 4 kuruş daha geriledi ve tanesi 42 kuruş hesaplandı.
RUSYA İLE KRİZ MEYVE VE SEBZEYİ UCUZLATTI
Yaş sebze-meyve fiyatları, mevsim koşullarının iyi olması ve Rusya'ya yapılan yaş sebze-meyve ihracatının gerilemesine de bağlı olarak bu ay geriledi ve aile bütçesine olumlu yansıdı. Geçtiğimiz ay 3,67 lira olarak hesaplanan ortalama yaş-sebze kilogram fiyatı bu ay 3,47 lira oldu.
Ortalama sebze fiyatı geçen ay 4,09 lirayken, bu ay 3,88 liraya geriledi. Ortalama meyve kilogram fiyatı ise 2,64 liradan bu ay 2,46 liraya geriledi. Hesaplama yapılırken (her zaman olduğu gibi) pazardaki mevsim ürünleri esas alındı ve ürünlerin tek tek ağırlığı yerine genel meyve-sebze tüketimi miktarından hareket edildi. Tereyağı ve margarin ile zeytinyağı ve ayçiçeği yağı fiyatı bu ay yine aynı kaldı. Zeytinin ortalama kilogram fiyatındaki artış hem siyah hem yeşil zeytinde devam etti. Yağlı tohum (ceviz, fındık, fıstık, ayçekirdeği) ürünlerinden fındığın fiyatındaki gerileme devam etti, diğerleri aynı kaldı. ntv
Rüzgar Çetin'den skandal savunma
Ünlü yönetmen Sinan Çetin'in, alkollü halde kullandığı lüks otomobiliyle bir polis memurunun ölümüne neden olan oğlu Rüzgar Çetin, 21 Nisan'da hâkim karşısına çıkacak.
Savcı İsa Dalgıç'ın 22.5 yıla kadar hapis istemiyle hazırladığı iddianame, İstanbul 11. AğırCeza Mahkemesi'nce kabul edildi. İlk duruşma tarihi olarak da 21 Nisan Perşembe günü belirlendi.
Rüzgar Çetin'in ifadesinde kaza sonrası götürüldüğü Şişli Etfal Hastanesi'nde iğne fobisi olduğu için kan vermediğini söylediği deöğrenildi. Çetin, "Parmaktan kan vermek istedim hatta denedik. Yeterli numune alınamadığı söylendi" dedi.
Öte yandan, Çetin'in sabıka kaydı da dosyaya girdi. Buna göre, Çetin'e 2008 ve 2011 'de verilen iki ceza ertelendi. Bunların yanısıra Çetin'in bir de 'kasten yaralama' suçundan cezası bulunuyor. Ölen polis memuru İsmail Fatih Alagöz'ün ailesinin avukatlığınıüstlenen Yılmaz Aboşoğlu'nun, Bağdat Caddesi'nde aşırı hız nedeniyle kaldırıma çıkarak, Çiçekçi Mehmet Emin Kaya'nın ölümüne nedenolan ve 7 yıl hapis cezasına çarptırılan Murathan Öztürk'ün de avukatı olduğu öğrenildi. mynet
Savcı İsa Dalgıç'ın 22.5 yıla kadar hapis istemiyle hazırladığı iddianame, İstanbul 11. AğırCeza Mahkemesi'nce kabul edildi. İlk duruşma tarihi olarak da 21 Nisan Perşembe günü belirlendi.
Rüzgar Çetin'in ifadesinde kaza sonrası götürüldüğü Şişli Etfal Hastanesi'nde iğne fobisi olduğu için kan vermediğini söylediği deöğrenildi. Çetin, "Parmaktan kan vermek istedim hatta denedik. Yeterli numune alınamadığı söylendi" dedi.
Öte yandan, Çetin'in sabıka kaydı da dosyaya girdi. Buna göre, Çetin'e 2008 ve 2011 'de verilen iki ceza ertelendi. Bunların yanısıra Çetin'in bir de 'kasten yaralama' suçundan cezası bulunuyor. Ölen polis memuru İsmail Fatih Alagöz'ün ailesinin avukatlığınıüstlenen Yılmaz Aboşoğlu'nun, Bağdat Caddesi'nde aşırı hız nedeniyle kaldırıma çıkarak, Çiçekçi Mehmet Emin Kaya'nın ölümüne nedenolan ve 7 yıl hapis cezasına çarptırılan Murathan Öztürk'ün de avukatı olduğu öğrenildi. mynet
Cübbeli Ahmet Hoca hastaneye kaldırıldı
Kamuoyunda Cübbeli Ahmet olarak bilinen Ahmet Mahmut Ünlü'nün hastaneye kaldırıldığı belirtildi.
Cübbeli Ahmet Hoca adına açılan Twitter hesabından konuyla ilgili, “Değerli Kardeşlerimiz Cübbeli Ahmet Hocaefendi Acil Serviste. Dualarınızı eksik etmeyiniz inşaAllah” dendi.
Cübbeli Ahmet Hoca adına açılan Twitter hesabından konuyla ilgili, “Değerli Kardeşlerimiz Cübbeli Ahmet Hocaefendi Acil Serviste. Dualarınızı eksik etmeyiniz inşaAllah” dendi.
24 Şubat 2016 Çarşamba
Fethullah Gülen’den Bülent Arınç’a taziye mesajı
Fethullah Gülen, Bülent Arınç'ın vefat eden ağabeyi Yıldıray Arınç için taziye mesajı yayınladı.
Fethullah Gülen’in Bülent Arınç’a yazdığı taziye metninde şu ifadeler yer aldı:
“Değerli siyaset ve devlet adamı, eski Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı ve Başbakan Yardımcısı Sayın Bülent Arınç Beyefendi’nin ağabeyi Yıldıray Arınç Bey’in vefatı münasebetiyle merhuma Cenab-ı Allah’tan rahmet ve mağfiret diler, Bülent Bey’e, merhumun aile ve yakınlarına sabr-ı cemil niyaz ederim.” Sözcü
Fethullah Gülen’in Bülent Arınç’a yazdığı taziye metninde şu ifadeler yer aldı:
“Değerli siyaset ve devlet adamı, eski Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı ve Başbakan Yardımcısı Sayın Bülent Arınç Beyefendi’nin ağabeyi Yıldıray Arınç Bey’in vefatı münasebetiyle merhuma Cenab-ı Allah’tan rahmet ve mağfiret diler, Bülent Bey’e, merhumun aile ve yakınlarına sabr-ı cemil niyaz ederim.” Sözcü
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)