Ünlü İngiliz rock grubu Skunk Anansie'nin solisti Skin'in, İstiklal Caddesi'ndeki saldırı sırasında Taksim'de olduğu ortaya çıktı.
Twitter'dan hayranlarına seslenen Skin, "Otelimizin dışında büyük bir bomba patladı. Sarsıldım ama iyiyim. İnsanlar öldü. Korkunç sahneler var" diye tweet attı.
Sahne adı "Skin" olan 48 yaşındaki Deborah Anne Dyer, Facebook hesabından da bir İstanbul fotoğrafı paylaşarak, "Otelimizin dışındaki korkunç patlamadan önce çekilen güzel bir İstanbul karesi" diye yazdı.
Ünlü şarkıcı, "Bina kağıt gibi sallandı. Kalbim, bu musibet olaya yakalanan masum insanlar ve ailelerinin yanında" ifadesini kullandı.
19 Mart 2016 Cumartesi
Teröristle ilgili yeni iddialar
İstiklal Caddesi Balo Sokak'ta meydana gelen canlı bomba saldırısında biri canlı bomba 5 kişinin öldüğü, 37 kişinin yaralandığı bildiriliyor. Teröristin asıl hedefine gitmeye çalışırken patladığı iddiası var. Bir diğer iddia ise teröristin turistlerin yanından geçerken bombayı harekete geçirdiği yönünde. Reuters'ın haberinde ise teröristin daha kalabalık bir yeri vurmayı planladığı ancak bombayı korkudan erken patlattığı öne sürülüyor.
CNNTürk muhabirinin verdiği ilk bilgilere göre, saldırganın asıl hedefine ulaşamadan bir yere giderken, yolda bombanın patladığı iddiası araştırılıyor. Canlı bombanın kaymakamlık önünde patladığı öğrenildi.
REUTERS: DAHA KALABALIK BİR YERDE PATLATACAKTI
Uluslararası haber ajansı Reuters’a konuşan üst düzey bir Türk yetkili ise intihar bombacısının, farklı bir zamanda daha kalabalık bir yeri vurmayı planladığının altını çizdi. Yetkili, saldırganın üzerindeki bombayı “korkudan” erken patlattığını sözlerine ekledi.
İlk tahminler, canlı bombanın İstiklal Caddesi üzerinden Galatasaray Meydanı'na doğru ilerlediği yönünde. Görgü tanıklarına göre ise patlama, canlı bomba bir turist kafilesin yanından geçerken gerçekleşti.
Sosyal medyada Nişantaşı ve Kadıköy palavrası
İstanbul Beyoğlu'nda saat 11.00 sularında meydana gelen patlamanın ardından, sosyal medyada Nişantaşı ve Kadıköy'de de bir patlama olduğu yönünde asılsız iddialar yayıldı. İstanbul Valisi Vasip Şahin de vatandaşlardan bu iddialara rağbet etmemelerini istedi.
İstanbul Beyoğlu'nda canlı bomba saldırısının hemen ardından sosyal medya sitelerinde Nişantaşı ve Kadıköy'de de patlama olduğu iddiaları ortaya atıldı.
Ancak bu iddialara dair herhangi bir doğrulama gelmedi.
VALİ DE UYARDI
İstanbul Valisi Vasip Şahin de vatandaşlardan bu iddialara rağbet etmemelerini istedi.
Şahin, düzenlediği basın toplantısında, "Sosyal medyada hızla yayılan bir konu var. Nişantaşı'nda, Bayrampaşa'da ve İstanbul'un değişik yerlerinde de bombaların patladığı şeklinde. Bunlar tamamen asılsızdır. Böyle bir haber, böyle bir olay yok" diye konuştu.
İstiklal Caddesi'nde patlama meydana geldi
İstiklal Caddesi'nde saat 11.00 sularında patlama meydana geldi. Sivil ve resmi araç giriş çıkışı yasaklandı. Patlama Balo sokakta Demirören AVM yakınlarında gerçekleşti. Patlamanın nedeni canlı bomba saldırısı. İstanbul Valisi Vasip Şahin, Beyoğlu'nda kaymakamlık önünde canlı bomba saldırısı meydana geldiğini belirterek, olayda canlı bombayla birlikte 5 kişinin hayatını kaybettiğini açıkladı. Sağlık Bakanı ise 37 kişinin yaralandığını, yaralılardan 12'sinin yabancı uyruklu olduğunu açıkladı. Patlamanın gerçekleştiği saatte ölü sayısı önce 2 olarak açıklandı ancak, hastanelerdeki yaralıların vefatıyla birlikte ölü sayısı 5'e yükseldi. Ölenlerden biri canlı bomba...
YARALILARDAN 2'Sİ ÇOCUK
İstiklal Caddesi'ndeki patlamada yaralananlar hastanelere getirildi. Yaralıların sayısı ve getirildikleri hastaneler şöyle:
Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi, 1'i ağır 5 yaralı
Şişli Etfal Eğitim ve Hastanesi : 2'si ağır 10 yaralı
Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne getirildi. 2 si çocuk 6 yaralı
Taksim İlkyardım Eğitim ve Araştırma Hastanesi : İsrail vatandaşı 3 yaralı
5 KİŞİ ÖLDÜ, 37 YARALI VAR
İstanbul Valisi Vasip Şahin: "Beyoğlu'nda kaymakamlık önünde öğleden önce bir canlı bomba kendini patlatarak 4 vatandaşımızın ölümüne sebebiyet vermiştir, 37 vatandaş yaralı olarak hastanelere kaldırıldı. Bunlardan 3'ü ağırdı. Bunlardan biri de biraz önce hastanede vefat etmiştir. Ölü sayısı 5'e yükselmiştir" dedi.
GÖRGÜ TANIKLARI: TURİST GRUBU YANINDA PATLATTI
Bir görgü tanığı canlı bombanın turist grubunun yanından geçerken bombayı patlattığını söyledi.
İstiklal Caddesi'nin yaşanan patlama anını iki görgü tanığı anlattı. Bir görgü tanığı istiklal Caddesi'nde yürüdüğü sırada arkasında patlama sesi duyduğunu ve yaralılar gördüğü belirtti. Görgü tanığının diğeri ise ölü ve yararlılar olduğunu ve çığlık sesi olduğunu belirterek gözyaşlarına boğuldu.
BAKAN DOĞRULADI
İsrail Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Emmanuel Nahshon da İstiklal Caddesi'nde düzenlenen canlı bomba saldırısında yaralananlar arasında İsrail vatandaşları olduğunu doğruladı. Ancak Nahshon, yaralanan İsraillilerin sayısı ya da durumları konusunda net bir bilgisi olmadığını ifade etti.
SAĞLIK BAKANLIĞI'NDAN AÇIKLAMA
Sağlık Bakanlığı, "İstanbul Taksim İstiklal Caddesi'nde gerçekleşen patlama olayı sonrasında 112 Komuta Kontrol Merkezimize ilk çağrı saat 10.58 itibariyle gelmiş olup, saat 11.04'de ambulanslarımız olay yerine ulaşmıştır. 28 adet 112 ambulansı ile olay yerindeki yaralılara müdahale edilmiş ve hastanelere nakiller gerçekleştirilmektedir" açıklamasında bulundu.
İSTİKLAL CADDESİ KAPATILDI
İstiklal Caddesi'nde ilk belirlemelere göre 2 kişinin ölümüne çok sayıda kişinin de yaralanmasına neden olan patlama sonrası cadde boydan boya kapatıldı. Polis ise vatandaşlardan İstiklal Caddesi'ni Tünel Meydanı'na kadar tahliye etmelerini istedi. İstiklal Caddesi'nde ilk belirlemelere göre, 2 kişinin ölümüne çok sayıda kişinin yaralanmasına neden olan patlama nedeniyle, çevrede yoğun güvenlik önlemi alındı. Bölgeye çok sayıda polis ve sağlık ekibi sevk edilirken, İstiklal Caddesi de boydan boya kapatıldı. Caddede bulunan iş yerlerinin kepenkleri ise indirildi. Polis ekipleri anons geçerek vatandaşlardan İstiklal Caddesi'ni Tünel Meydanı'na kadar tahliye etmelerini istedi.
BOMBA İMHA EKİPLERİ DE OLAY YERİNDE
Bomba imha ekipleri de olay yerinde çalışıyor.
YARALILARIN GÖTÜRÜLDÜĞÜ HASTANELER
Bu arada, yaralılar Şişli Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi ve Alman Hastanesi'ne kaldırılarak, tedavi altına alındı. DHA
YARALILARDAN 2'Sİ ÇOCUK
İstiklal Caddesi'ndeki patlamada yaralananlar hastanelere getirildi. Yaralıların sayısı ve getirildikleri hastaneler şöyle:
Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi, 1'i ağır 5 yaralı
Şişli Etfal Eğitim ve Hastanesi : 2'si ağır 10 yaralı
Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne getirildi. 2 si çocuk 6 yaralı
Taksim İlkyardım Eğitim ve Araştırma Hastanesi : İsrail vatandaşı 3 yaralı
5 KİŞİ ÖLDÜ, 37 YARALI VAR
İstanbul Valisi Vasip Şahin: "Beyoğlu'nda kaymakamlık önünde öğleden önce bir canlı bomba kendini patlatarak 4 vatandaşımızın ölümüne sebebiyet vermiştir, 37 vatandaş yaralı olarak hastanelere kaldırıldı. Bunlardan 3'ü ağırdı. Bunlardan biri de biraz önce hastanede vefat etmiştir. Ölü sayısı 5'e yükselmiştir" dedi.
GÖRGÜ TANIKLARI: TURİST GRUBU YANINDA PATLATTI
Bir görgü tanığı canlı bombanın turist grubunun yanından geçerken bombayı patlattığını söyledi.
İstiklal Caddesi'nin yaşanan patlama anını iki görgü tanığı anlattı. Bir görgü tanığı istiklal Caddesi'nde yürüdüğü sırada arkasında patlama sesi duyduğunu ve yaralılar gördüğü belirtti. Görgü tanığının diğeri ise ölü ve yararlılar olduğunu ve çığlık sesi olduğunu belirterek gözyaşlarına boğuldu.
BAKAN DOĞRULADI
İsrail Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Emmanuel Nahshon da İstiklal Caddesi'nde düzenlenen canlı bomba saldırısında yaralananlar arasında İsrail vatandaşları olduğunu doğruladı. Ancak Nahshon, yaralanan İsraillilerin sayısı ya da durumları konusunda net bir bilgisi olmadığını ifade etti.
SAĞLIK BAKANLIĞI'NDAN AÇIKLAMA
Sağlık Bakanlığı, "İstanbul Taksim İstiklal Caddesi'nde gerçekleşen patlama olayı sonrasında 112 Komuta Kontrol Merkezimize ilk çağrı saat 10.58 itibariyle gelmiş olup, saat 11.04'de ambulanslarımız olay yerine ulaşmıştır. 28 adet 112 ambulansı ile olay yerindeki yaralılara müdahale edilmiş ve hastanelere nakiller gerçekleştirilmektedir" açıklamasında bulundu.
İSTİKLAL CADDESİ KAPATILDI
İstiklal Caddesi'nde ilk belirlemelere göre 2 kişinin ölümüne çok sayıda kişinin de yaralanmasına neden olan patlama sonrası cadde boydan boya kapatıldı. Polis ise vatandaşlardan İstiklal Caddesi'ni Tünel Meydanı'na kadar tahliye etmelerini istedi. İstiklal Caddesi'nde ilk belirlemelere göre, 2 kişinin ölümüne çok sayıda kişinin yaralanmasına neden olan patlama nedeniyle, çevrede yoğun güvenlik önlemi alındı. Bölgeye çok sayıda polis ve sağlık ekibi sevk edilirken, İstiklal Caddesi de boydan boya kapatıldı. Caddede bulunan iş yerlerinin kepenkleri ise indirildi. Polis ekipleri anons geçerek vatandaşlardan İstiklal Caddesi'ni Tünel Meydanı'na kadar tahliye etmelerini istedi.
BOMBA İMHA EKİPLERİ DE OLAY YERİNDE
Bomba imha ekipleri de olay yerinde çalışıyor.
YARALILARIN GÖTÜRÜLDÜĞÜ HASTANELER
Bu arada, yaralılar Şişli Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi ve Alman Hastanesi'ne kaldırılarak, tedavi altına alındı. DHA
'Suikast' davası kapandı
MERHUM 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ı zehirleyerek öldürdüğü iddiasıyla ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemiyle yargılanırken yerel mahkemede beraat eden emekli Tuğgeneral Levent Ersöz’le ilgili kararı Yargıtay 16. Ceza Dairesi de onadı.
Zirve Yayınevi cinayetleri davasının itirafçı sanığı İlker Çınar, Turgut Özal’ın emekli Tuğgeneral Levent Ersöz tarafından zehirlenerek öldürüldüğünü iddia etmişti. Mahkemedeki savunmasında Özal’ın yaşamını yitirdiği 1993 yılında Şırnak’ta görevli olduğunu belirten Levent Ersöz, suçlamaları reddetmişti. Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nin Ersöz hakkındaki beraat kararını Yargıtay 16. Ceza Dairesi de geçtiğimiz günlerde onadı.
Zirve Yayınevi cinayetleri davasının itirafçı sanığı İlker Çınar, Turgut Özal’ın emekli Tuğgeneral Levent Ersöz tarafından zehirlenerek öldürüldüğünü iddia etmişti. Mahkemedeki savunmasında Özal’ın yaşamını yitirdiği 1993 yılında Şırnak’ta görevli olduğunu belirten Levent Ersöz, suçlamaları reddetmişti. Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nin Ersöz hakkındaki beraat kararını Yargıtay 16. Ceza Dairesi de geçtiğimiz günlerde onadı.
Döner yasağı tartışması büyüyor
İtalya’nın tarihi kentlerinden Floransa’da “kentin kimliğini ve yemek kalitesini korumak” amacıyla restoranların yüzde 70’inin yerel olması koşulu getirildi. Türk restorancıların bir kısmı ise karara tepki gösterdi. Çünkü yasaklanan işletmelerin önemli bir kısmında Türk lezzetleri döner ve kebap bulunuyor. Kimi işletmeciler ise İtalyanların kendi kültürlerini korumak adına doğru bir adım attığını belirtti.
Günaydın et lokantalarının kurucusu Cüneyt Asan İtalya’nın mutfak kültüründe oldukça tutucu olduğunu belirtirken, “Floransa’da alınan kararın bir benzeri daha önce Fransa’da da alındı. İtalyanlar mutfaklarına karşı çok tutucudurlar. Dışarıdan gelen bir gıda ürününü bile kullanmak istemezler” diye konuştu.
'FAŞİZM YENİDEN HORTLAMAYA BAŞLADI'
Gaziantep’in UNESCO’nun mutfak listesine tek başına bir kent olarak girmesinin ardından batıda Türk mutfağına karşı yoğun bir katı tutum içine girildiğini belirten Asan, “Verona, Floransa gibi şehirler tek başlarına bir mutfağa sahip değiller. İtalya’da yeniden faşizm hortlamaya başladı. Türk mutfağı dünyanın en lezzetli mutfağı bunun önüne geçmek istiyorlar” ifadelerini kullandı. Asan son günlerde Türkiye’de yaşanan politik gelişmelerin de İtalyanların bu kararından rol oynadığını belirtti.
BİNGÖL: İTALYANLAR HAKLI
Tüm Restoranlar, Lokantalar ve Tedarikçiler Derneği (TÜRES) Başkanı Ramazan Bingöl ise İtalyan yetkililerin aldıkları bu kararda kendi içlerinde haklı olduklarını belirtti.
Bingöl hurriyet.com.tr’ye yaptığı açıklamada İtalyanların aldığı kararın kendileri açısından doğru olduğunu ifade etti. Bingöl, “Biz de kendi mutfağımızı korumalıyız. Şu anda ‘steak’ kültürü kebabı geçiyor. Kendi kültürümüzü kaybediyoruz. Onlar nasıl koruyorlarsa bizim de benzer bir yol izlememiz gerekiyor. Fakat bizim de Avrupa’da kaliteli gıda satmamız gerekiyor” açıklamasında bulundu.
Hürriyet'in haberine göre;Gerçek Türk döneri ve kebabının Avrupa’da satılması gerektiğini açıklayan Bingöl, “Etnik mutfakların yok edilmemesi gerekiyor. İtalyanlar bu kararı alırken sağlıklı uygulamalılar. Bizim oradaki lokantalarımız aynı zamanda bir elçilik gibi çalışıyor” ifadelerini kullandı.
'İŞİMİZİ GELİŞTİRMELİYİZ'
Hollanda’da 10 tane Türk restoranını işleten Meram Lokantaları’nın sahibi Erdoğan İnce ise Türk mutfağının Avrupa’daki kalitesinin artırılması görüşünde. İnce, “Sözde Türk döneri ve kebabı yaptığını söylüyor bazı işletmeler ama aslına uygun yapmıyor bazı işletmeler. İşin bu yönünün geliştirilmesi gerekiyor” ifadelerini kullandı.
'DİK DURMALIYIZ'
Bünyesinde Kasap Döner, Köylü Güzeli ve İki Satır gibi hem Türkiye hem de yurtdışında yatırımları bulunan Global Restoran Yatırımları A.Ş Genel Müdürü Bahar Özürün, konuyla ilgili olarak şöyle konuştu:
“Yurtdışında dönere bakışa farklılaştı. Bir önyargı oluştu. Özellikle terör saldırılarından sonra Paris’te de yasaklama gündeme gelmişti. Döner yurtdışında kıymadan yapılıyor. Düşük fiyatlı olmasından dolayı, endişeler artıyor. Bozuk et skandalı da patlamıştı. Bu vakalar Türklerden değil Pakistanlılar tarafından yapılan dönerlerde ortaya çıktı. Eti çok kullanan bir sektör olduğundan, kaçak etçilere bu alana yöneliyor. Yurtdışında dönere bakışta kötüye giden var. Avrupa genelinde 1000’e yakın mağazası olan şirketler var. Döner yediğinizde, tüketicini gözünün önde, gerçekten de lezzetli ve de kabul edilebilir fiyatlarla protein yiyorsunuz. Bu yüzden dönerin çok daha iyi bir yerde olması gerekiyor hem Türkiye’de hem de yurtdışında. Bu bakış açısı değişmeli. Dik durmalıyız. Şu anda mevcut bir döner zincirimiz yok. Bu yüzden de kaliteli algısı yaratmıyor. Döneri Avrupa ya taşıyan biziz. Bu algıyı değiştiririz. Almanya’da Türk Dönercileri Derneği ATDİD var. Onlar da orada birlik oluşturmaya çalışıyor. Almanya’da döner fabrikalarında maaşlı denetmenler çalışıyor. Diğer ülkelerde varsa da denetimsizlikten kaynaklanmıştır.”
Günaydın et lokantalarının kurucusu Cüneyt Asan İtalya’nın mutfak kültüründe oldukça tutucu olduğunu belirtirken, “Floransa’da alınan kararın bir benzeri daha önce Fransa’da da alındı. İtalyanlar mutfaklarına karşı çok tutucudurlar. Dışarıdan gelen bir gıda ürününü bile kullanmak istemezler” diye konuştu.
'FAŞİZM YENİDEN HORTLAMAYA BAŞLADI'
Gaziantep’in UNESCO’nun mutfak listesine tek başına bir kent olarak girmesinin ardından batıda Türk mutfağına karşı yoğun bir katı tutum içine girildiğini belirten Asan, “Verona, Floransa gibi şehirler tek başlarına bir mutfağa sahip değiller. İtalya’da yeniden faşizm hortlamaya başladı. Türk mutfağı dünyanın en lezzetli mutfağı bunun önüne geçmek istiyorlar” ifadelerini kullandı. Asan son günlerde Türkiye’de yaşanan politik gelişmelerin de İtalyanların bu kararından rol oynadığını belirtti.
BİNGÖL: İTALYANLAR HAKLI
Tüm Restoranlar, Lokantalar ve Tedarikçiler Derneği (TÜRES) Başkanı Ramazan Bingöl ise İtalyan yetkililerin aldıkları bu kararda kendi içlerinde haklı olduklarını belirtti.
Bingöl hurriyet.com.tr’ye yaptığı açıklamada İtalyanların aldığı kararın kendileri açısından doğru olduğunu ifade etti. Bingöl, “Biz de kendi mutfağımızı korumalıyız. Şu anda ‘steak’ kültürü kebabı geçiyor. Kendi kültürümüzü kaybediyoruz. Onlar nasıl koruyorlarsa bizim de benzer bir yol izlememiz gerekiyor. Fakat bizim de Avrupa’da kaliteli gıda satmamız gerekiyor” açıklamasında bulundu.
Hürriyet'in haberine göre;Gerçek Türk döneri ve kebabının Avrupa’da satılması gerektiğini açıklayan Bingöl, “Etnik mutfakların yok edilmemesi gerekiyor. İtalyanlar bu kararı alırken sağlıklı uygulamalılar. Bizim oradaki lokantalarımız aynı zamanda bir elçilik gibi çalışıyor” ifadelerini kullandı.
'İŞİMİZİ GELİŞTİRMELİYİZ'
Hollanda’da 10 tane Türk restoranını işleten Meram Lokantaları’nın sahibi Erdoğan İnce ise Türk mutfağının Avrupa’daki kalitesinin artırılması görüşünde. İnce, “Sözde Türk döneri ve kebabı yaptığını söylüyor bazı işletmeler ama aslına uygun yapmıyor bazı işletmeler. İşin bu yönünün geliştirilmesi gerekiyor” ifadelerini kullandı.
'DİK DURMALIYIZ'
Bünyesinde Kasap Döner, Köylü Güzeli ve İki Satır gibi hem Türkiye hem de yurtdışında yatırımları bulunan Global Restoran Yatırımları A.Ş Genel Müdürü Bahar Özürün, konuyla ilgili olarak şöyle konuştu:
“Yurtdışında dönere bakışa farklılaştı. Bir önyargı oluştu. Özellikle terör saldırılarından sonra Paris’te de yasaklama gündeme gelmişti. Döner yurtdışında kıymadan yapılıyor. Düşük fiyatlı olmasından dolayı, endişeler artıyor. Bozuk et skandalı da patlamıştı. Bu vakalar Türklerden değil Pakistanlılar tarafından yapılan dönerlerde ortaya çıktı. Eti çok kullanan bir sektör olduğundan, kaçak etçilere bu alana yöneliyor. Yurtdışında dönere bakışta kötüye giden var. Avrupa genelinde 1000’e yakın mağazası olan şirketler var. Döner yediğinizde, tüketicini gözünün önde, gerçekten de lezzetli ve de kabul edilebilir fiyatlarla protein yiyorsunuz. Bu yüzden dönerin çok daha iyi bir yerde olması gerekiyor hem Türkiye’de hem de yurtdışında. Bu bakış açısı değişmeli. Dik durmalıyız. Şu anda mevcut bir döner zincirimiz yok. Bu yüzden de kaliteli algısı yaratmıyor. Döneri Avrupa ya taşıyan biziz. Bu algıyı değiştiririz. Almanya’da Türk Dönercileri Derneği ATDİD var. Onlar da orada birlik oluşturmaya çalışıyor. Almanya’da döner fabrikalarında maaşlı denetmenler çalışıyor. Diğer ülkelerde varsa da denetimsizlikten kaynaklanmıştır.”
Üsküdar’ın yarısını etkileyecek kentsel dönüşüm projesinin önü açıldı
Üsküdar nüfusunun yarısını barındıran 16 mahallesinde kentsel dönüşüm çalışmalarının başlamasının önünü açan 1/5000 ölçekli 'Üsküdar Geri Görünüm ve Etkilenme Bölgeleri Koruma Amaçlı Revizyon Nazım imar planı’ İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi’nde oyçokluğu ile kabul edildi.
33 MAHALLENİN 16’SI DÖNÜŞECEK
33 mahallesi bulunan Üsküdar’ın Kandilli, Kuleli, Küçüksu, Çengelköy, Güzeltepe, Bahçelievler, Mehmet Akif Ersoy, Yavuztürk, Kirazlıtepe, Küplüce, Beylerbeyi, Burhaniye, Ferah, Kısıklı, Kuzguncuk ve İcadiye olmak üzere 16 mahallesini kapsayan alan yeniden planlanacak. Bölgede Üsküdar nüfusunun yarısı anlamına gelen yaklaşık 270 bin kişi yaşıyor.
"PROJE NİSAN AYINDA BAŞLAYACAK"
İBB Meclisi’ndeki oturuma katılan ve sonrasında gazetecilerin Üsküdar’da yapılacak kentsel dönüşümle ilgili sorularını yanıtlayan Üsküdar Belediye Başkanı Hilmi Türkmen, daha küçük ölçekli plan olan 1/1000 ölçekli planın Üsküdar belediyesi tarafından Nisan ayında hazırlanarak yeniden İBB’nin onayına sunulacağını söyledi. Sürecin başlayacağını belirten Türkmen, "Bu karar Üsküdar’da kentsel dönüşümün önünü açıyor. Bölge kaçak yapılarla dolu. 30 yıldır konuşulan bir konunun sonuna geldik" diye konuştu.
"SİTE ŞEKLİNDE YAPILAŞMAYA KARŞIYIZ, MAHALLE DOKUSU OLACAK"
Yeni inşa edilecek evlerde 3 tane kırmızı çizgileri olduğunu ifade eden Türkmen, "Evlerimiz estetik olacak, insanlar Üsküdar evlerini konuşacak. İkincisi, site şeklinde yapılaşmaya karşıyız. Mahalle hayatından memnunuz. Üçüncüsü ise otoparksız proje olmayacak" ifadelerini kullandı.
"KİM ÖNCE ANLAŞIRSA ÖNCE O YERLEŞECEK"
Çalışmaların ilk önce Üsküdar Belediyesi’ne ait parsellerde konut üreterek başlayacağını söyleyen Türkmen, 2016 yılı sonuna kadar TOKİ’nin bu alanda 181 konut üreteceğini bildirdi. Daha sonra bu konutlara 6306 sayılı Afet Yasası’na göre çoğunluğu sağlayan kat maliklerinin yerleştirileceğini belirten Türkmen, "Parselinde en önce kim anlaşırsa onları tamamlanan konut alanına alacağız. Kirayı biz karşılayacağız. Taşınma ücreti vereceğiz ve harç almayacağız. Eğer binalarını kendileri yapmak isterse düşük oranlı kredi vereceğiz" dedi.
"6 -7 KATLI BİNALAR OLACAK"
Yerinde kentsel dönüşümü hedeflediklerini söyleyen Türkmen, "Bu mahallelerdeki insanlar mahallelerinde oturmaya devam edecek. Bundan sonra söz vatandaşın. Hissedarların önündeki en büyük engel imar sıkıntısıydı. Bu kararla onu aştık" dedi. Türkmen, kat yüksekliklerinin 6-7 kata ulaşacağını söyleyerek "Geri görünümde 6 kat, etkilenme bölgesinde ise 7 kata çıkan bir imar hakkı geliyor" diye konuştu.
RAPOR SAHİL ŞERİDİ VE ÖNGÖRÜNÜMÜ KAPSAMIYOR
Üsküdar, Sarıyer, Beykoz, Beşiktaş ve Beyoğlu ilçeleri ile birlikte İstanbul Boğazı’na kıyısı olan ilçelerden biri. Bu ilçenin Boğaz öngörünümünde yapılacak inşaatlar İstanbul Silüetini de doğrudan etkiliyor. 2960 sayılı Boğaziçi Kanuna göre bu ayrım sahil şeridi, öngörünüm; gerigörünüm ve etkilenme bölgeleri olarak sınırlanıyor. İBB Meclisi’nden geçen bu karar ise geri görünüm ve etkilenme bölgelerini kapsıyor. Raporda Üsküdar’ın geri görünüm ve etkilenme bölgelerinde ‘plan koşullarına uygun gelişmemiş olan, yüksek katlı, yoğun ve niteliksiz bir yapılaşma olduğu" nun altı çiziliyor. Raporda yeni plana ilişkin 47 kurumdan görüş alındığı ifade ediliyor.
KENTSEL DÖNÜŞÜM 3 ETAPTA TAMAMLANACAK
Üsküdar’da kentsel dönüşümün 3 etapta tamamlanması öngörülüyor. 1. Etap; Yavuztürk ve Bahçelievler mahallelerinin tamamı ile Küçüksu ve Hekimbaşı mahallelerinin bir kısmı. 2. Etap; Mehmet Akif Ersoy ve Güzeltepe mahallelelerinin tamamı ile Ferah, Çengelköy, Kirazlıtepe, Küplüce, Kandilli ve Kuleli mahallelerinin bir kısmı) ve 3. Etap(Burhaniye , Kısıklı, Kuzguncuk, İcadiye mahallelerinin bir kısmı.
CHP İTİRAZ ETTİ
İBB Meclisindeki oylamada karara res oyu kullanan CHP, uygulamada sorunlar çıkabileceğini, konunun daha derinlemesine incelenmesi için komisyona geri iade edilerek üzerinde görüşülmesi gerektiğini vurguladı. Karar CHP’nin itirazına rağmen kabul edildi. DHA
33 MAHALLENİN 16’SI DÖNÜŞECEK
33 mahallesi bulunan Üsküdar’ın Kandilli, Kuleli, Küçüksu, Çengelköy, Güzeltepe, Bahçelievler, Mehmet Akif Ersoy, Yavuztürk, Kirazlıtepe, Küplüce, Beylerbeyi, Burhaniye, Ferah, Kısıklı, Kuzguncuk ve İcadiye olmak üzere 16 mahallesini kapsayan alan yeniden planlanacak. Bölgede Üsküdar nüfusunun yarısı anlamına gelen yaklaşık 270 bin kişi yaşıyor.
"PROJE NİSAN AYINDA BAŞLAYACAK"
İBB Meclisi’ndeki oturuma katılan ve sonrasında gazetecilerin Üsküdar’da yapılacak kentsel dönüşümle ilgili sorularını yanıtlayan Üsküdar Belediye Başkanı Hilmi Türkmen, daha küçük ölçekli plan olan 1/1000 ölçekli planın Üsküdar belediyesi tarafından Nisan ayında hazırlanarak yeniden İBB’nin onayına sunulacağını söyledi. Sürecin başlayacağını belirten Türkmen, "Bu karar Üsküdar’da kentsel dönüşümün önünü açıyor. Bölge kaçak yapılarla dolu. 30 yıldır konuşulan bir konunun sonuna geldik" diye konuştu.
"SİTE ŞEKLİNDE YAPILAŞMAYA KARŞIYIZ, MAHALLE DOKUSU OLACAK"
Yeni inşa edilecek evlerde 3 tane kırmızı çizgileri olduğunu ifade eden Türkmen, "Evlerimiz estetik olacak, insanlar Üsküdar evlerini konuşacak. İkincisi, site şeklinde yapılaşmaya karşıyız. Mahalle hayatından memnunuz. Üçüncüsü ise otoparksız proje olmayacak" ifadelerini kullandı.
"KİM ÖNCE ANLAŞIRSA ÖNCE O YERLEŞECEK"
Çalışmaların ilk önce Üsküdar Belediyesi’ne ait parsellerde konut üreterek başlayacağını söyleyen Türkmen, 2016 yılı sonuna kadar TOKİ’nin bu alanda 181 konut üreteceğini bildirdi. Daha sonra bu konutlara 6306 sayılı Afet Yasası’na göre çoğunluğu sağlayan kat maliklerinin yerleştirileceğini belirten Türkmen, "Parselinde en önce kim anlaşırsa onları tamamlanan konut alanına alacağız. Kirayı biz karşılayacağız. Taşınma ücreti vereceğiz ve harç almayacağız. Eğer binalarını kendileri yapmak isterse düşük oranlı kredi vereceğiz" dedi.
"6 -7 KATLI BİNALAR OLACAK"
Yerinde kentsel dönüşümü hedeflediklerini söyleyen Türkmen, "Bu mahallelerdeki insanlar mahallelerinde oturmaya devam edecek. Bundan sonra söz vatandaşın. Hissedarların önündeki en büyük engel imar sıkıntısıydı. Bu kararla onu aştık" dedi. Türkmen, kat yüksekliklerinin 6-7 kata ulaşacağını söyleyerek "Geri görünümde 6 kat, etkilenme bölgesinde ise 7 kata çıkan bir imar hakkı geliyor" diye konuştu.
RAPOR SAHİL ŞERİDİ VE ÖNGÖRÜNÜMÜ KAPSAMIYOR
Üsküdar, Sarıyer, Beykoz, Beşiktaş ve Beyoğlu ilçeleri ile birlikte İstanbul Boğazı’na kıyısı olan ilçelerden biri. Bu ilçenin Boğaz öngörünümünde yapılacak inşaatlar İstanbul Silüetini de doğrudan etkiliyor. 2960 sayılı Boğaziçi Kanuna göre bu ayrım sahil şeridi, öngörünüm; gerigörünüm ve etkilenme bölgeleri olarak sınırlanıyor. İBB Meclisi’nden geçen bu karar ise geri görünüm ve etkilenme bölgelerini kapsıyor. Raporda Üsküdar’ın geri görünüm ve etkilenme bölgelerinde ‘plan koşullarına uygun gelişmemiş olan, yüksek katlı, yoğun ve niteliksiz bir yapılaşma olduğu" nun altı çiziliyor. Raporda yeni plana ilişkin 47 kurumdan görüş alındığı ifade ediliyor.
KENTSEL DÖNÜŞÜM 3 ETAPTA TAMAMLANACAK
Üsküdar’da kentsel dönüşümün 3 etapta tamamlanması öngörülüyor. 1. Etap; Yavuztürk ve Bahçelievler mahallelerinin tamamı ile Küçüksu ve Hekimbaşı mahallelerinin bir kısmı. 2. Etap; Mehmet Akif Ersoy ve Güzeltepe mahallelelerinin tamamı ile Ferah, Çengelköy, Kirazlıtepe, Küplüce, Kandilli ve Kuleli mahallelerinin bir kısmı) ve 3. Etap(Burhaniye , Kısıklı, Kuzguncuk, İcadiye mahallelerinin bir kısmı.
CHP İTİRAZ ETTİ
İBB Meclisindeki oylamada karara res oyu kullanan CHP, uygulamada sorunlar çıkabileceğini, konunun daha derinlemesine incelenmesi için komisyona geri iade edilerek üzerinde görüşülmesi gerektiğini vurguladı. Karar CHP’nin itirazına rağmen kabul edildi. DHA
Yanlış teşhis yüzünden rahmi alındı
Kayleigh Wadhams, anormal kanamaları nedeniyle doktora gittiğinde 25 yaşındaydı. Doktorlar ona hormonal bir hastalık olan polikistik over sendromu teşhisi koydular ancak genç kadın tahlil yapılmasını istediyse de doktorlar teşhiste kararlıydı. Bu teşhis ise Kayleigh Wadhams'ın 26 yaşında rahminin alınmasına neden oldu, menopoza girdi ve bir daha çocuk sahibi olamayacağı söylendi.
Daily Mail'de yer alan habere göre 26 yaşındaki Kayleigh Wadhams geçtiğimiz yıl Ocak ayında vajinal kanama şikayeti ile doktora başvurdu. Wadhams, "Sevgilimle 6 yıldır birlikteydik ve artık çocuk yapıp bir aile kurmayı düşünüyorduk. Kanamalarım olmaya başlayınca doktora gittim. İçten içe bir şeylerin yanlış olduğunu biliyordum. Ama benim 'Kanser olmak için çok genç' olduğumu söylediler.
TEŞHİSTE GEÇ KALINMIŞTI
Bu kanamalar devam edince Wadhams, farklı bir aile hekimine gitti. Smear testi yaptırması gerektiğini söyleyen doktorunun ardından kendisine kanser teşhisi koyuldu. Ancak teşhiste geç kalındığı için yumurtalarını donduracak kadar vakti olmadığı ve hemen rahminin alınması gerektiği söylendi.
MENOPOZA GİRDİ
Kayleigh Wadhams, "Menopoza girdim ve osteoporoz ve kemik hassasiyetini engelleyecek hormon terapisi alamıyorum. Sıcak basmaları, uykusuzluk gibi tipik menopoz belirtileri yaşıyorum. Ve hala aklımın bir köşesinde kanser geri gelir mi sorusu var." dedi. Hürriyet
Daily Mail'de yer alan habere göre 26 yaşındaki Kayleigh Wadhams geçtiğimiz yıl Ocak ayında vajinal kanama şikayeti ile doktora başvurdu. Wadhams, "Sevgilimle 6 yıldır birlikteydik ve artık çocuk yapıp bir aile kurmayı düşünüyorduk. Kanamalarım olmaya başlayınca doktora gittim. İçten içe bir şeylerin yanlış olduğunu biliyordum. Ama benim 'Kanser olmak için çok genç' olduğumu söylediler.
TEŞHİSTE GEÇ KALINMIŞTI
Bu kanamalar devam edince Wadhams, farklı bir aile hekimine gitti. Smear testi yaptırması gerektiğini söyleyen doktorunun ardından kendisine kanser teşhisi koyuldu. Ancak teşhiste geç kalındığı için yumurtalarını donduracak kadar vakti olmadığı ve hemen rahminin alınması gerektiği söylendi.
MENOPOZA GİRDİ
Kayleigh Wadhams, "Menopoza girdim ve osteoporoz ve kemik hassasiyetini engelleyecek hormon terapisi alamıyorum. Sıcak basmaları, uykusuzluk gibi tipik menopoz belirtileri yaşıyorum. Ve hala aklımın bir köşesinde kanser geri gelir mi sorusu var." dedi. Hürriyet
Vizesiz Avrupa hedefine onay çıktı
Avrupa’ya mülteci akınının durması için Türkiye’ye umut bağlayan AB, 7 Mart zirvesinde Başbakan Davutoğlu’nun sunduğu şartları büyük ölçüde kabul etti. Ancak Türkiye’nin AB ile beş başlığın müzakereye açılması talebi Kıbrıs Rum engeline takıldı. AB, başka bir başlığın açılmasını önerdi. Türkiye’nin haziranda vizesiz Avrupa hedefine ise onay çıktı.
MÜLTECİ krizinin çözümüne ilişkin olarak Türkiye’nin 7 Mart’ta Avrupa Birliği’ne sunduğu öneriler konusunda Ankara ile Brüksel arasında iki gün süren çetin pazarlıklar sonucu anlaşma sağlandı. Türkiye’nin çıtayı yüksek tuttuğu önerilerde en önemli sıkıntı Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin (GKRY) bloke ettiği beş başlık konusunda yaşandı. AB’nin bu beş başlık konusunda veto kartını masaya süren Rum Kesimi’nin arkasında durması nedeniyle tıkanan pazarlıklarda “Fransa formülü” devreye sokuldu. Beş başlığın açılmasına yönelik teknik hazırlık çalışmalarını hızlandıracak olan AB, eski Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy döneminde Türkiye’nin AB üyeliğini teyit ettiği gerekçesiyle bloke edilen 33 numaralı “mali ve bütçesel konular” başlığını açacak.
Bir başlık açılacak: Başından bu yana müzakere sürecinin ilerlemesinin siyasi nedenlerle bloke edilmesinden duyduğu rahatsızlığı net şekilde dile getiren Türkiye, bu tutumunu AB zirvesi sırasında da sürdürdü. Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun, AB Konseyi Başkanı Donald Tusk, AB Komisyonu Başkanı Jean Claude Juncker ve AB Dönem Başkanı Hollanda’nın Başbakanı Mark Rutte ile yürüttüğü görüşmelerde müzakere sürecinde ilerleme sağlanmasını sağlayacak ve sürecin canlandırıldığının kanıtı olacak bir adım atılmasında ısrarcı oldu. Davutoğlu, Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande ile de ikili bir görüşme yaptı. Rum Kesimi’nin enerji (15), yargı ve temel haklar (23), adalet, özgürlük ve güvenlik (24), eğitim ve kültür (26) ile dış, güvenlik ve savunma politikaları (31) başlıklarına yönelik blokajını aşamayan ve aday ülkesi ile üye ülke arasındaki anlaşmazlıkta doğal olarak üye ülkeyi tercih eden AB, zirvenin ilk gününden itibaren masaya getirilen farklı alternatiflere yoğunlaştı. Türkiye ile yapılan görüşmelerden sonra AB Komisyonu’nun bu başlıkların açılmasına yönelik olarak başlattığı teknik çalışmaların hızlandırılması ve buna ek olarak “mali ve bütçesel konular” başlığının en geç 30 Haziran’da açılması konusunda mutabakat sağlandı. Gerek AB gerekse Türkiye, bu beş başlıkta somut ilerlemenin Kıbrıs sorununa bir çözüme bağlı olduğu görüşünde.
3 milyar Euro ek yardım: AB, Türkiye’de bulunan Suriyeli mülteciler için 3 milyar Euro düzeyinde kaynak oluşturmuştu. Bu kaynağın kullanımının hızlandırılmasına karar verildi. Bu çerçevede bu kaynağın kullanılacağı projeler ortak bir şekilde önümüzdeki hafta belirlenecek ve projelere kaynak aktarımı hızlanacak. AB, bu paranın kullanımının ardından 2018 sonuna kadar yine 3 milyar Euro tutarında ek bir kaynak oluşturacak.
Mültecilerin geri alınması: Yunan adalarına geçiş motivasyonunun kırılarak sayının azaltılmasını sağlamayı amaçlayan bu uygulamaya göre Türkiye, Yunan adalarına kural dışı geçenleri geri alacak. Bu uygulama Yunan adalarına 20 Mart’tan sonra geçiş yapanlar için geçerli olacak. Kaçakların Türkiye tarafından geri alınmasına ise 4 Nisan’dan itibaren başlanacak. 20 Mart’tan itibaren Yunan adalarında Türk irtibat memurları, Türkiye’de Yunan irtibat memurları konuşlandırılacak. Süreçte Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR) aktif rol üstlenecek. Toplu geri gönderme söz konusu olmayacak, bireysel değerlendirme yapılacak.
AB’nin Türkiye’den mülteci alması: “1’e karşı 1” formülü olarak adlandırılan bu uygulamayla Yunan adalarından Türkiye tarafından alınacak her Suriyeli için Türkiye’den bir Suriyeli, AB ülkelerine gönderilecek. Bu uygulama için 72 bin sayısı belirlendi. Alınacak önlemlerle sayının belirgin şekilde düşeceğinden hareketle bu sayının ilk aşamada yeterli olacağı düşünülüyor. Geri dönüşlerin sayısı bu orana yakın hale gelirse sistem gözden geçirilecek. Sayının aşılması halinde ise uygulama başarısız sayılacak. Türkiye’den AB’ye geçişlerde belirgin ve sürdürülebilir bir düşüş olursa gönüllülük bazında mülteci alımı devreye sokulacak.
TÜRKİYE 72 ŞARTI YETİŞTİRİRSE
Türkiye’nin AB’den en önemli beklentileri arasında yer alan Türk vatandaşlarına vize muafiyeti sağlanması konusu Birlik ülkeleri arasında yoğun tartışmaya neden olsa da Ankara açısından fazla sorun yaşanmayan unsurlar arasında yer aldı. Varılan uzlaşı çerçevesinde Türkiye, vize muafiyeti için belirlenen 72 kriterin tamamını yerine getirecek. Vize muafiyeti için belirlenen hedef ise Haziran 2016 olarak korundu. Türkiye bu hedefe ulaşabilmek için nisan sonuna kadar kriterleri yerine getirecek. Türkiye şu ana kadar 35 kriteri karşıladı. Bunun ardından AB Komisyonu kriterlerin yerine getirilip getirilmediğini kontrol edecek. Bu konuda olumlu görüş bildirmesi halinde Avrupa Parlamentosu ve AB Konseyi’ndeki oylama süreçleri başlatılacak.
SONUÇ BİLDİRİSİNDE ÖZGÜRLÜKLER VURGUSU
AB ile Türkiye arasında varılan mülteci krizi konusunda varılan anlaşmanın yanı sıra AB Zirvesi’ne ilişkin bir sonuç bildirisi yayımlandı. AB liderleri, son dönemde Türkiye’de insan hakları konusunda, özellikle de basın özgürlüğü alanında, yaşanan olumsuz gelişmelerden rahatsızlık duyduklarını dile getiriyordu. 7 Mart’taki AB-Türkiye Zirvesi’nde de bu konu gündeme gelmiş ancak sonuç bildirisinde, “konunun tartışıldığı” vurgulanmıştı. Konu bu kez de zirvede gündeme geldi. Sonuç bildirisine de, “AB Konseyi, demokrasi, hukuk devleti, ifade özgürlüğünün de dahil olduğu temel haklara saygı söz konusu olduğunda Türkiye’nin en yüksek standartlara saygı duymasını beklediğini yineler” ifadeleriyle yansıtıldı.
DAVUTOĞLU: TARİHİ BİR GÜN YAŞIYORUZ
Başbakan Davutoğlu, Türkiye ile AB arasında çok önemli bir anlaşmanın gerçekleştirilmiş olması sebebiyle ‘tarihi bir gün’ yaşandığını söyledi. Davutoğlu, “Bugün fark ettik ki ,Türkiye ve AB aynı kader, aynı meydan okumalar ve aynı gelecekle karşı karşıyadır...Anlaşmayı eleştirenler, daha iyi bir seçenek sunmalı. Daha iyisi yok” dedi. “1’e karşı 1” formülünde geçen 72 bin sayısıyla ilgili de konuşan Davutoğlu, “Maalesef, Türkiye ve Avrupa’da da yanlış anlaşılan bir husus oldu. 72 bin sayısı, Avrupalıların toplam alacağı mülteci sayısı değildir. Bu sayı birebir değişim esnasında yasal göçün ilk aşamadaki rakamı” diye konuştu. Davutoğlu, Türk vatandaşlarının Avrupa’ya vizesiz seyahat imkanına da haziran ayı sonu itibariyle kavuşacağını umduklarını ifade etti. Başbakan, bunun için gereken 72 kriterin 37’sini yerine getirdiklerini ve kalan 35’inin de mayıs ayı başına kadar yerine getirmeye çalışacaklarını söyledi.
JUNCKER: ZOR AMA ADİL GEÇTİ
AB Konseyi Başkanı Donald Tusk: Anlaşmanın önemli sonuçlarının olacağına inanıyorum. Anlaşmamız, tüm AB yasaları ve uluslararası hukukla uyum içerisindedir.
AB Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker: Son aylarda, günlerde ve saatlerde, Türk dostlarımızla yoğun müzakereler yürüttük. Bu görüşmelerimiz zorluydu ancak adil bir şekilde yürütüldü.
İngiltere Başbakanı David Cameron: Bu krizde ilk defa olarak, doğru ve tam bir şekilde uygulanması halinde fark yaratacak bir plana sahibiz. Plan, bir tekneye binmek ile Avrupa’ya yerleşmek arasındaki bağı koparacak, insan kaçakçılarının iş modelini iflas ettirecek.
İtalya Başbakanı Matteo Renzi: Bu anlaşma gerçekçi, ancak gerçekleştirmesi zor. Türkiye’nin AB’ye giriş süreci çok ama çok karışık bir konu. Bugün bu konuda bir adım ileri atıldı, ama bu yol ne kolay ne de kısa olacak.
Güney Kıbrıs Rum Yönetimi lideri Nikos Anastasiades: Kıbrıs, yükümlülüklerini karşılaması şartıyla Türkiye’nin AB’ye katılımının destekçisi olmayı sürdürecek. DHA
MÜLTECİ krizinin çözümüne ilişkin olarak Türkiye’nin 7 Mart’ta Avrupa Birliği’ne sunduğu öneriler konusunda Ankara ile Brüksel arasında iki gün süren çetin pazarlıklar sonucu anlaşma sağlandı. Türkiye’nin çıtayı yüksek tuttuğu önerilerde en önemli sıkıntı Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin (GKRY) bloke ettiği beş başlık konusunda yaşandı. AB’nin bu beş başlık konusunda veto kartını masaya süren Rum Kesimi’nin arkasında durması nedeniyle tıkanan pazarlıklarda “Fransa formülü” devreye sokuldu. Beş başlığın açılmasına yönelik teknik hazırlık çalışmalarını hızlandıracak olan AB, eski Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy döneminde Türkiye’nin AB üyeliğini teyit ettiği gerekçesiyle bloke edilen 33 numaralı “mali ve bütçesel konular” başlığını açacak.
Bir başlık açılacak: Başından bu yana müzakere sürecinin ilerlemesinin siyasi nedenlerle bloke edilmesinden duyduğu rahatsızlığı net şekilde dile getiren Türkiye, bu tutumunu AB zirvesi sırasında da sürdürdü. Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun, AB Konseyi Başkanı Donald Tusk, AB Komisyonu Başkanı Jean Claude Juncker ve AB Dönem Başkanı Hollanda’nın Başbakanı Mark Rutte ile yürüttüğü görüşmelerde müzakere sürecinde ilerleme sağlanmasını sağlayacak ve sürecin canlandırıldığının kanıtı olacak bir adım atılmasında ısrarcı oldu. Davutoğlu, Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande ile de ikili bir görüşme yaptı. Rum Kesimi’nin enerji (15), yargı ve temel haklar (23), adalet, özgürlük ve güvenlik (24), eğitim ve kültür (26) ile dış, güvenlik ve savunma politikaları (31) başlıklarına yönelik blokajını aşamayan ve aday ülkesi ile üye ülke arasındaki anlaşmazlıkta doğal olarak üye ülkeyi tercih eden AB, zirvenin ilk gününden itibaren masaya getirilen farklı alternatiflere yoğunlaştı. Türkiye ile yapılan görüşmelerden sonra AB Komisyonu’nun bu başlıkların açılmasına yönelik olarak başlattığı teknik çalışmaların hızlandırılması ve buna ek olarak “mali ve bütçesel konular” başlığının en geç 30 Haziran’da açılması konusunda mutabakat sağlandı. Gerek AB gerekse Türkiye, bu beş başlıkta somut ilerlemenin Kıbrıs sorununa bir çözüme bağlı olduğu görüşünde.
3 milyar Euro ek yardım: AB, Türkiye’de bulunan Suriyeli mülteciler için 3 milyar Euro düzeyinde kaynak oluşturmuştu. Bu kaynağın kullanımının hızlandırılmasına karar verildi. Bu çerçevede bu kaynağın kullanılacağı projeler ortak bir şekilde önümüzdeki hafta belirlenecek ve projelere kaynak aktarımı hızlanacak. AB, bu paranın kullanımının ardından 2018 sonuna kadar yine 3 milyar Euro tutarında ek bir kaynak oluşturacak.
Mültecilerin geri alınması: Yunan adalarına geçiş motivasyonunun kırılarak sayının azaltılmasını sağlamayı amaçlayan bu uygulamaya göre Türkiye, Yunan adalarına kural dışı geçenleri geri alacak. Bu uygulama Yunan adalarına 20 Mart’tan sonra geçiş yapanlar için geçerli olacak. Kaçakların Türkiye tarafından geri alınmasına ise 4 Nisan’dan itibaren başlanacak. 20 Mart’tan itibaren Yunan adalarında Türk irtibat memurları, Türkiye’de Yunan irtibat memurları konuşlandırılacak. Süreçte Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR) aktif rol üstlenecek. Toplu geri gönderme söz konusu olmayacak, bireysel değerlendirme yapılacak.
AB’nin Türkiye’den mülteci alması: “1’e karşı 1” formülü olarak adlandırılan bu uygulamayla Yunan adalarından Türkiye tarafından alınacak her Suriyeli için Türkiye’den bir Suriyeli, AB ülkelerine gönderilecek. Bu uygulama için 72 bin sayısı belirlendi. Alınacak önlemlerle sayının belirgin şekilde düşeceğinden hareketle bu sayının ilk aşamada yeterli olacağı düşünülüyor. Geri dönüşlerin sayısı bu orana yakın hale gelirse sistem gözden geçirilecek. Sayının aşılması halinde ise uygulama başarısız sayılacak. Türkiye’den AB’ye geçişlerde belirgin ve sürdürülebilir bir düşüş olursa gönüllülük bazında mülteci alımı devreye sokulacak.
TÜRKİYE 72 ŞARTI YETİŞTİRİRSE
Türkiye’nin AB’den en önemli beklentileri arasında yer alan Türk vatandaşlarına vize muafiyeti sağlanması konusu Birlik ülkeleri arasında yoğun tartışmaya neden olsa da Ankara açısından fazla sorun yaşanmayan unsurlar arasında yer aldı. Varılan uzlaşı çerçevesinde Türkiye, vize muafiyeti için belirlenen 72 kriterin tamamını yerine getirecek. Vize muafiyeti için belirlenen hedef ise Haziran 2016 olarak korundu. Türkiye bu hedefe ulaşabilmek için nisan sonuna kadar kriterleri yerine getirecek. Türkiye şu ana kadar 35 kriteri karşıladı. Bunun ardından AB Komisyonu kriterlerin yerine getirilip getirilmediğini kontrol edecek. Bu konuda olumlu görüş bildirmesi halinde Avrupa Parlamentosu ve AB Konseyi’ndeki oylama süreçleri başlatılacak.
SONUÇ BİLDİRİSİNDE ÖZGÜRLÜKLER VURGUSU
AB ile Türkiye arasında varılan mülteci krizi konusunda varılan anlaşmanın yanı sıra AB Zirvesi’ne ilişkin bir sonuç bildirisi yayımlandı. AB liderleri, son dönemde Türkiye’de insan hakları konusunda, özellikle de basın özgürlüğü alanında, yaşanan olumsuz gelişmelerden rahatsızlık duyduklarını dile getiriyordu. 7 Mart’taki AB-Türkiye Zirvesi’nde de bu konu gündeme gelmiş ancak sonuç bildirisinde, “konunun tartışıldığı” vurgulanmıştı. Konu bu kez de zirvede gündeme geldi. Sonuç bildirisine de, “AB Konseyi, demokrasi, hukuk devleti, ifade özgürlüğünün de dahil olduğu temel haklara saygı söz konusu olduğunda Türkiye’nin en yüksek standartlara saygı duymasını beklediğini yineler” ifadeleriyle yansıtıldı.
DAVUTOĞLU: TARİHİ BİR GÜN YAŞIYORUZ
Başbakan Davutoğlu, Türkiye ile AB arasında çok önemli bir anlaşmanın gerçekleştirilmiş olması sebebiyle ‘tarihi bir gün’ yaşandığını söyledi. Davutoğlu, “Bugün fark ettik ki ,Türkiye ve AB aynı kader, aynı meydan okumalar ve aynı gelecekle karşı karşıyadır...Anlaşmayı eleştirenler, daha iyi bir seçenek sunmalı. Daha iyisi yok” dedi. “1’e karşı 1” formülünde geçen 72 bin sayısıyla ilgili de konuşan Davutoğlu, “Maalesef, Türkiye ve Avrupa’da da yanlış anlaşılan bir husus oldu. 72 bin sayısı, Avrupalıların toplam alacağı mülteci sayısı değildir. Bu sayı birebir değişim esnasında yasal göçün ilk aşamadaki rakamı” diye konuştu. Davutoğlu, Türk vatandaşlarının Avrupa’ya vizesiz seyahat imkanına da haziran ayı sonu itibariyle kavuşacağını umduklarını ifade etti. Başbakan, bunun için gereken 72 kriterin 37’sini yerine getirdiklerini ve kalan 35’inin de mayıs ayı başına kadar yerine getirmeye çalışacaklarını söyledi.
JUNCKER: ZOR AMA ADİL GEÇTİ
AB Konseyi Başkanı Donald Tusk: Anlaşmanın önemli sonuçlarının olacağına inanıyorum. Anlaşmamız, tüm AB yasaları ve uluslararası hukukla uyum içerisindedir.
AB Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker: Son aylarda, günlerde ve saatlerde, Türk dostlarımızla yoğun müzakereler yürüttük. Bu görüşmelerimiz zorluydu ancak adil bir şekilde yürütüldü.
İngiltere Başbakanı David Cameron: Bu krizde ilk defa olarak, doğru ve tam bir şekilde uygulanması halinde fark yaratacak bir plana sahibiz. Plan, bir tekneye binmek ile Avrupa’ya yerleşmek arasındaki bağı koparacak, insan kaçakçılarının iş modelini iflas ettirecek.
İtalya Başbakanı Matteo Renzi: Bu anlaşma gerçekçi, ancak gerçekleştirmesi zor. Türkiye’nin AB’ye giriş süreci çok ama çok karışık bir konu. Bugün bu konuda bir adım ileri atıldı, ama bu yol ne kolay ne de kısa olacak.
Güney Kıbrıs Rum Yönetimi lideri Nikos Anastasiades: Kıbrıs, yükümlülüklerini karşılaması şartıyla Türkiye’nin AB’ye katılımının destekçisi olmayı sürdürecek. DHA
Etiketler:
Ahmet Davutoğlu,
avrupa,
haber,
mülteci,
Suriye
Rusya’da uçak kazası: 62 ölü
Dubai merkezli hava yolu şirketi FlyDubai’ye ait Boeing 737-800 tipi yolcu uçağı, Rusya’da Rostov Oblastı'nda bulunan Rostov-na-Donu şehrinde iniş sırasında düştü. Kazada 55 yolcu, 7 uçuş personeli hayatını kaybetti.
Dubai’den yerel saatle 22.53’te 62 yolcu ve mürettebat ile Rusya’nın Rostov-na-Donu kentine gitmek üzere havalanan FlyDubai Havayolları’na ait Boeing 737-800 tipi uçak, yerel saatle 03.15’te iniş için alçalmaya başladı.
Hürriyet'in haberine göre; Görüş mesafesinin düşmesi üzerine pilotlar ilk yaklaşmalarında pisti pas geçerek tekrar yükseldi. 03:50 sularında ikinci denemde uçak düştü. Bölgeye havalimanı itfaiyesi ve ambulanslar sevk edilirken, kazadan kurtulan olmadığı açıklandı.
Alınan bilgiye göre; uçakta 55 Rus vatandaşının olduğu, yolcular arasında dört çocuk bulunduğu bildirildi.
Hava yolu şirketi kazayı doğrulayarak, “Hava yolumuza ait FZ981 sefer sayılı Dubai-Rostov-na-Donu seferini yapan uçağımız iniş sırasında düşmüştür. Kazayla ilgili olarak Rus havacılık yetkilileri soruşturma başlatmıştır. Daha fazla bilgi aldıkça paylaşacağız'' dedi.
THY UÇAĞI DA GERİ DÖNDÜ
Kazanın ardından havalimanı uçuşa kapatıldı. Rostov-na-Donu’ya sefer yapan Türk Hava Yolları’nın TK293 sefer sayılı yolcu uçağı, meydanın kapanması nedeniyle İstanbul’a döndü. Seferin havalimanının açılmasının ardından yapılacağı öğrenildi.
DUBAİ MERKEZLİ
Düşük maliyetli operasyon yapan ve filosunun tamamı Boeing 737-800 tipi uçaklardan oluşan FlyDubai, aralarında İstanbul Sabiha Gökçen’in de olduğu 43 ülkede 94 noktaya sefer yapıyor. Filosunda 50 adet Boeing 737-800 tipi uçak bulunan FlyDubai’nin ayrıca 80 adetlik uçak siparişi de bulunuyor.
İKİ NEDEN ÜZERİNDE DURULUYOR
Rusya Araştırma Komitesi'nden Oksana Kovrizhnaya, "Şu an kazaya ilişkin iki teori üzerinde duruyoruz: Kötü hava koşullarına bağlı pilot hatası ya da teknik arıza" dedi. Sputnik'in haberine göre; Araştırma Komitesi'nden Vladimir Markin, uçağın karakutularından birinin bulunduğunu açıkladı.
Dubai’den yerel saatle 22.53’te 62 yolcu ve mürettebat ile Rusya’nın Rostov-na-Donu kentine gitmek üzere havalanan FlyDubai Havayolları’na ait Boeing 737-800 tipi uçak, yerel saatle 03.15’te iniş için alçalmaya başladı.
Hürriyet'in haberine göre; Görüş mesafesinin düşmesi üzerine pilotlar ilk yaklaşmalarında pisti pas geçerek tekrar yükseldi. 03:50 sularında ikinci denemde uçak düştü. Bölgeye havalimanı itfaiyesi ve ambulanslar sevk edilirken, kazadan kurtulan olmadığı açıklandı.
Alınan bilgiye göre; uçakta 55 Rus vatandaşının olduğu, yolcular arasında dört çocuk bulunduğu bildirildi.
Hava yolu şirketi kazayı doğrulayarak, “Hava yolumuza ait FZ981 sefer sayılı Dubai-Rostov-na-Donu seferini yapan uçağımız iniş sırasında düşmüştür. Kazayla ilgili olarak Rus havacılık yetkilileri soruşturma başlatmıştır. Daha fazla bilgi aldıkça paylaşacağız'' dedi.
THY UÇAĞI DA GERİ DÖNDÜ
Kazanın ardından havalimanı uçuşa kapatıldı. Rostov-na-Donu’ya sefer yapan Türk Hava Yolları’nın TK293 sefer sayılı yolcu uçağı, meydanın kapanması nedeniyle İstanbul’a döndü. Seferin havalimanının açılmasının ardından yapılacağı öğrenildi.
DUBAİ MERKEZLİ
Düşük maliyetli operasyon yapan ve filosunun tamamı Boeing 737-800 tipi uçaklardan oluşan FlyDubai, aralarında İstanbul Sabiha Gökçen’in de olduğu 43 ülkede 94 noktaya sefer yapıyor. Filosunda 50 adet Boeing 737-800 tipi uçak bulunan FlyDubai’nin ayrıca 80 adetlik uçak siparişi de bulunuyor.
İKİ NEDEN ÜZERİNDE DURULUYOR
Rusya Araştırma Komitesi'nden Oksana Kovrizhnaya, "Şu an kazaya ilişkin iki teori üzerinde duruyoruz: Kötü hava koşullarına bağlı pilot hatası ya da teknik arıza" dedi. Sputnik'in haberine göre; Araştırma Komitesi'nden Vladimir Markin, uçağın karakutularından birinin bulunduğunu açıkladı.
18 Mart 2016 Cuma
Kazak mankenin şoke eden ölümü
Kazakistan'da 31 yaşındaki model İrina Livşun, kendini ateşe vererek hayatına son verdi.
Daily Mail'in haberine göre, Kazak polisi genç kadının cansız bedenine Almatı kentindeki evinde ulaştı. Polis, kadının yanı başında bir benzin bidonu buldu.
Arkadaşları, geçmişte oldukça popüler olduğu belirtilen Livşun'un, son dönemde iş bulmakta zorlandığını belirtti.
Polis sözcüsü Saltanat Azirbek, "İrina'nın akrabaları, ayladır işsiz olan genç kadının depresyona girdiğini aktardı. Daha önce de çevresindekilere birçok kez intihar edeceğini söylemiş" dedi.
Yerel basın, Livşun'un, artık iş bulmak için çok yaşlı olduğunu düşündüğü gerekçesiyle intihar ettiğini öne sürdü.
Daily Mail'in haberine göre, Kazak polisi genç kadının cansız bedenine Almatı kentindeki evinde ulaştı. Polis, kadının yanı başında bir benzin bidonu buldu.
Arkadaşları, geçmişte oldukça popüler olduğu belirtilen Livşun'un, son dönemde iş bulmakta zorlandığını belirtti.
Polis sözcüsü Saltanat Azirbek, "İrina'nın akrabaları, ayladır işsiz olan genç kadının depresyona girdiğini aktardı. Daha önce de çevresindekilere birçok kez intihar edeceğini söylemiş" dedi.
Yerel basın, Livşun'un, artık iş bulmak için çok yaşlı olduğunu düşündüğü gerekçesiyle intihar ettiğini öne sürdü.
Çanakkale destanı ve Atatürk
Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğindeki Türk Ordusu, bir asır önce dünyanın en güçlü ordularını Çanakkale’de dize getirdi.
Bugün kahraman Türk askerindeki o ‘yüksek ruh’ bir kez daha minnetle anılacak
Yıl 1915… 1’inci Dünya Savaşı’nın en çetin dönemi yaşanıyordu… İşgal güçlerinin şubat ayından itibaren boğazları ele geçirmek için yaptığı saldırı mart ayında Çanakkale’de şiddetlendi. Ancak 18 Mart günü Türk askeri, var gücüyle direndiği, kudreti ve vatan sevgisiyle karşı koyduğu işgalcileri püskürttü. O gün denizde bozguna uğrayan düşman kuvvetleri, bu kez Çanakkale’ye karadan girmek istedi.
ÇANAKKALE GEÇİLMEZ
Karşılarında Ulu Önder Mustafa Kemal komutasındaki Türk birlikleri vardı. Mustafa Kemal, emrindeki 57. Alay’a “Ben size taaruzu değil, ölmeyi emrediyorum’’ dedi. 25 Nisan 1915 sabahı tarihin akışını değiştiren Çanakkale Kara Savaşları başladı. Önce Anafartalar, sonra Conkbayarı zaferleri geldi. Düşman kuvvetleri çekildi. “Çanakkale geçilmez’’ sözü tüm dünyaya kanıtlandı.
Nusret Mayın Gemisi Boğaz’da geçit vermedi
7 Mart’ı 8 Mart’a bağlayan gece Nusret Mayın Gemisi, demir aldı. Düşman gemileri projektörlerle denizi tarıyordu. Nusret Mayın Gemisi ışıklarını söndürüp ilerlemeye başladı. Akyarlar’a sessiz bir şekilde mayınlarını bıraktı. 10 gün sonra saldırıya geçen müttefik donanmasından 3 büyük gemi, mayınlara çarparak Boğaz’ın serin sularında battı. Bu olay savaşın seyrini değiştirdi.
Seyit Onbaşı, İngiliz gemisi Ocean’ı dümeninden vurdu!
Çanakkale Deniz Savaşı’nın en kritik anlarından birinde Queen Elizabeth Zırhlısı’ndan atılan top mermisi Boğaz’dan geçen düşman savaş gemilerini vurmak için bekleyen Mecidiye Tabyası’na isabet eder. Tabyadan geriye iki er ve komutanı kalır. Bu erlerden biri olan Seyit Ali Çabuk, 276 kiloluk mermiyi tek başına sırtlayıp bataryaya yerleştirir. Ancak ilk denemesinde İngiliz zırhlısı Ocean’ı vurmayı başaramaz. İkinci seferde de başarılı olamaz. Son denemesinde diğer erin de yardımıyla mermiyi bataryaya yerleştirir ve Ocean’ı dümen sisteminden vurur. İngiliz zırhlısı sürüklenir ve Nusret Mayın Gemisi’nin döşediği mayınlara çarparak batar.
Seyit Ali Onbaşı, 276 kiloluk top mermisini sırtlayıp kaldırdı.
Düşmanın gözünden Çanakkale Destanı ve Ulu Önder AtatürkSeyit Ali Onbaşı, 276 kiloluk top mermisini sırtlayıp kaldırdı.
Birleşik Krallık Donanma Komutanı Winston Churchill: “Türkler, Çanakkale’yi zorlayan çağının en ileri tekniğine sahip güçler karşısına adeta bir kale gibi dikilmişlerdir.”
Tümgeneral Charles Vere Ferrers Townshend: “Avrupa’da hiçbir asker yoktur ki, bu ifadenin altını çiziyorum, Türklerle mukayese edilebilsin. Almanların müdafaada gayet iyi oldukları kabul olunabilir. Fakat siperlerde onlar dahi Türklerle kıyas edilemez. Misal olarak Gelibolu’yu zikretmek isterim. Orada bizim gemi ateşlerimizle büyük zayiata uğrayan kıtalar, Türk olmasalardı. Yerlerinde kalamaz ve derhal değiştirilirlerdi. Halbuki, Türkler, bütün muharebe müddetince yerlerinde kaldılar.”
Sir Julien Corbet: Çanakkale’de başarılı olamadık. Nasıl başarılı olurduk ki? Zira Türkler yuvasına girilmiş aslanların hiddetiyle, cüret ve cesaret kahramanlığı ile savaşıyorlardı. Böyle bir millet görmedim.
Alman General Otto Liman von Sanders: “Bu Türk kıtaatının cesaret, metanet ve se’bat cihetiyle takdir ve senaya liyakatı, her şüphenin fevkinde bulunmuştur. Donanmasının ateşiyle de, en müessir surette muavenet gören pek cesur bir düşmamn taarruzlarına karşı sayısız muharebelerde bu kıtaat mevkilerini muhafaza etmişlerdir.”
Alan Moorehead (Yazar):“O genç ve dahi Türk Şefi’nin o esnada Çanakkale de bulunması, müttefikler bakımından tarihin en acı darbelerinden biridir.”
İngiliz General Oglander:“Türk askerinin savaş ve dövüş hususunda haiz bulunduğu evsafın bidayette layikiyle takdir edilmemiş olması, İngilizler için felaket olmuştur…. Türk askerinin ne yaman muharip olduğunu, İngilizler kendileriyle dövüştükten sonra bittecrübe anlamışlardır.”
(Kaynak: sözcü.com.tr)
Dilencilere para veren cezalandırılacak
İtalya'da bir kasaba, dilencilere sadaka verilmesini yasakladı.
İtalya’nın kuzey-batısında, Fransa sınırı yakınlarındaki sahil kasabası Bordighera’da belediye, dilenciliği önlemek için dilencilerin değil, onlara para verenlerin cezalandırılması kararı aldı. Belediye meclisinin kararına göre, dilencilere para verirken yakalananlara para cezası kesilecek.
Belediye Başkanı Giacomo Pallanca İtalyan Ansa ajansına yaptığı açıklamada, dilencilere para cezası verseler de bu cezaların ödenmediğini belirterek, “Cezayı ödeyemeyecek ya da ödemeyecek olanlara kesmenin faydası yok. Üstelik bu olgunun arkasında çoğunlukla çeteler var, bu yüzden dilencilere para verenleri vazgeçirmemiz gerekiyor” dedi.
Belediye Başkanı, gerçekten yardıma ihtiyaç duyanlarınsa belediyenin sosyal hizmetlerinden faydalanabileceğinin altını çizdi. Roma’da evsizler yararına faaliyet gösteren Project Rome derneğinin kurucusu Steve Barnes da kararı olumlu bulduğunu, bu sayede “organize sokak suçlarının desteklenmesinin önüne geçilebileceğini” söyledi. Barnes ayrıca, “İnsanların önüne birkaç bozuk para atmak aşağılayıcıdır. Onlara gerçek şefkat ve nezaket gösterilmesi daha iyi olur” dedi.
İtalya genelinde yasalar dilenciliği suç olarak tanımlamasa da bazı kentlerde özellikle çocuk ve hayvanlarla birlikte dilenenlere para cezaları veriliyor. Sözcü
Gökbilimciler bin Güneş parlaklığında ışık yayan kara deliği görüntüledi
Gök bilimciler, Dünya'ya 7 bin 800 ışık yılı mesafede bulunan V404 Cygni kara deliğindeki patlamaları görüntülemeyi başardı.
İngiltere'deki Southampton Üniversitesinden gök bilimciler, V404 Cygni'deki patlamaları ve devasa kızıl ışığı Kanarya Adaları'ndaki William Herschel Teleskobu ile görüntüledi.
Kara delikte, içine çekemediği ve tekrar dışarı püskürttüğü bir cisim nedeniyle meydana geldiği sanılan patlamalar sırasında Güneş'in bin katı kadar ışık yayıldığı belirlendi.
Araştırmayı yöneten Dr. Poshak Gandhi, şimdiye kadar en güçlü parıltıların kara delik bir cismi "yuttuğu" sırada görüntülendiğini belirtti.
İlk kez bir kara deliği içine çekemediği cismi şiddetle püskürtürken görüntülediklerini ifade eden
Gandhi, araştırmanın kara deliklerin daha iyi anlaşılmasına yardımcı olacağını vurguladı.
Evrendeki galaksilerin çok büyük bir kısmının merkezinde kara delikler yer alıyor. Kara delikler, sahip oldukları güçlü yer çekimi sayesinde ışık dahil çevrelerindeki her şeyi içine çekiyor.
Araştırma "Monthly Notices of the Royal Astronomical Society" dergisinde yayımlandı.
İngiltere'deki Southampton Üniversitesinden gök bilimciler, V404 Cygni'deki patlamaları ve devasa kızıl ışığı Kanarya Adaları'ndaki William Herschel Teleskobu ile görüntüledi.
Kara delikte, içine çekemediği ve tekrar dışarı püskürttüğü bir cisim nedeniyle meydana geldiği sanılan patlamalar sırasında Güneş'in bin katı kadar ışık yayıldığı belirlendi.
Araştırmayı yöneten Dr. Poshak Gandhi, şimdiye kadar en güçlü parıltıların kara delik bir cismi "yuttuğu" sırada görüntülendiğini belirtti.
İlk kez bir kara deliği içine çekemediği cismi şiddetle püskürtürken görüntülediklerini ifade eden
Gandhi, araştırmanın kara deliklerin daha iyi anlaşılmasına yardımcı olacağını vurguladı.
Evrendeki galaksilerin çok büyük bir kısmının merkezinde kara delikler yer alıyor. Kara delikler, sahip oldukları güçlü yer çekimi sayesinde ışık dahil çevrelerindeki her şeyi içine çekiyor.
Araştırma "Monthly Notices of the Royal Astronomical Society" dergisinde yayımlandı.
60 bin sosyal konut geliyor
BAŞBAKANLIK Toplu Konut İdaresi Başkanlığı (TOKİ) Başkanı Ergün Turan, Cannes’da düzenlenen MIPIM Uluslararası Gayrimenkul Fuarı’nda yaptığı açıklamada, “Bu yıl 60 bin sosyal konut yapımını hedefledik, iştiraklerimiz hariç. Yılın ilk 2 ayında 11 bine yakın konut ihale ettik. 2 ay içinde 11 bin civarında konut ihale edeceğiz. Yıl sonunda 60 bin konutun ihalesini yapmış olacağız” dedi.
Bu rakamın yıl içerisinde Türkiye’de üretilecek konutun yüzde 8’i olduğunu söyleyen Turan, iştirak şirketleri Emlak Konut GYO’nun da bu yıl 12 bin konut üretimini hedeflediğini belirtti. Turan, bu yıl ayrıca İstanbul’da önceliği “kentsel dönüşüme” vereceklerini şehrin 7 ilçesinde toplam 500 bin metrekarelik alanda dönüşüm başlatacaklarını da açıkladı.
GÜNEYDOĞU PROJELERİ
Güneydoğu’da teröre mücadele sırasında zarar gören yerlerin de bilgi veren Turan, Diyarbakır Sur’da kendilerinin olmayacağını, Sur içinin koruma amaçlı planı ve özel statüsü olduğunu belirtti.
Bu rakamın yıl içerisinde Türkiye’de üretilecek konutun yüzde 8’i olduğunu söyleyen Turan, iştirak şirketleri Emlak Konut GYO’nun da bu yıl 12 bin konut üretimini hedeflediğini belirtti. Turan, bu yıl ayrıca İstanbul’da önceliği “kentsel dönüşüme” vereceklerini şehrin 7 ilçesinde toplam 500 bin metrekarelik alanda dönüşüm başlatacaklarını da açıkladı.
GÜNEYDOĞU PROJELERİ
Güneydoğu’da teröre mücadele sırasında zarar gören yerlerin de bilgi veren Turan, Diyarbakır Sur’da kendilerinin olmayacağını, Sur içinin koruma amaçlı planı ve özel statüsü olduğunu belirtti.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)