İzmir'de dış cephe çalışması yapan üç işçi, iskelenin çökmesi sonucu olay yerinde hayatını kaybetti. İki işçi ise kalp mesajıyla hayata döndü.
Olay, bugün saat 09.00 sıralarında Bornova ilçesinde 6213 sokaktaki 10 katlı bir binada meydana geldi. 5 işçi, dış cephe boyaması için kurdukları iskeleye çıktı. Bu sırada rüzgarından etkisiyle iskele sallandı. Dengesini kaybeden işçiler, halatın da kopmasıyla beraber 10. kattan aşağıya düştü. Zemine düşen işçilerden Ercan Özkaya (40), Zihni Bayburt (58), Arif Gül (48) olay yerinde hayatını kaybetti.
Kalp masajıyla hayata döndüler
Ağır yaralanan ve ‘öldü’ denilen 2 işçinin de ilk anda kalbi durdu. Ancak gelen sağlık ekiplerinin dakikalarca yaptığı kalp mesajıyla hayata geri dönen 2 işçi tedavileri yapılmak üzere hastaneye kaldırıldı
13 Ağustos 2016 Cumartesi
Hakan Şükür'ün babası Selmet Şükür tutuklandı
Sakarya'da gözaltına alınan ve adliyeye sevk edilen Hakan Şükür'ün babası Selmet Şükür, savcılık sorgusunun ardından çıkarıldığı Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliğince tutuklandı.
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimine ilişkin soruşturma kapsamında Sakarya'da gözaltına alınan ve adliyeye sevk edilen eski milletvekili Hakan Şükür'ün babası Selmet Şükür, tutuklandı.
Edinilen bilgiye göre, Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığının başlattığı soruşturma kapsamında, 2 gün önce hakkında resen yakalama kararı çıkartılan ve dün Adapazarı ilçesinde gözaltına alınan Selmet Şükür'ün emniyetteki işlemleri tamamlandı.
Sağlık kontrolünden geçirilen Şükür, adliyeye getirildi. Savcılıkta ifade veren Selmet Şükür, tutuklama talebiyle mahkemeye sevk edildi.
Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliğince sorgusu yapılan Selmet Şükür, tutuklandı.
Suçlamaları kabul etmedi
Selmet Şükür, FETÖ'ye maddi destek sağlamak suçundan tutuklanırken, ifadesinde terör örgütü üyeliğini kabul etmedi. İşyerinde terör örgütü elebaşı Fethullah Gülen'in 2 kitabı bulunan Selmet Şükür savunmasında, "Ben kimseye para aktarmadım. Terör örgütü üyeliğini kabul etmiyorum. Ben inşaat sektöründeyim, ticaret yapıyorum" dedi. Selmet Şükür'ün oğlu Hakan Şükür ile ilgili sorulan soruları ise cevapsız bıraktığı öğrenildi.
Gazetecinin sorusuna Arnavutca cevap verdi
Selmet Şükür adliyeye getirilirken bir gazetecinin, "Söyleyeceğiniz bir şey var mı?" sorusunu Arnavutca konuşarak cevap verdi. Selmet Şükür'ün, "Biz söylüyorduk, beceremiyorduk" dediği belirtildi.
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimine ilişkin soruşturma kapsamında Sakarya'da gözaltına alınan ve adliyeye sevk edilen eski milletvekili Hakan Şükür'ün babası Selmet Şükür, tutuklandı.
Edinilen bilgiye göre, Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığının başlattığı soruşturma kapsamında, 2 gün önce hakkında resen yakalama kararı çıkartılan ve dün Adapazarı ilçesinde gözaltına alınan Selmet Şükür'ün emniyetteki işlemleri tamamlandı.
Sağlık kontrolünden geçirilen Şükür, adliyeye getirildi. Savcılıkta ifade veren Selmet Şükür, tutuklama talebiyle mahkemeye sevk edildi.
Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliğince sorgusu yapılan Selmet Şükür, tutuklandı.
Suçlamaları kabul etmedi
Selmet Şükür, FETÖ'ye maddi destek sağlamak suçundan tutuklanırken, ifadesinde terör örgütü üyeliğini kabul etmedi. İşyerinde terör örgütü elebaşı Fethullah Gülen'in 2 kitabı bulunan Selmet Şükür savunmasında, "Ben kimseye para aktarmadım. Terör örgütü üyeliğini kabul etmiyorum. Ben inşaat sektöründeyim, ticaret yapıyorum" dedi. Selmet Şükür'ün oğlu Hakan Şükür ile ilgili sorulan soruları ise cevapsız bıraktığı öğrenildi.
Gazetecinin sorusuna Arnavutca cevap verdi
Selmet Şükür adliyeye getirilirken bir gazetecinin, "Söyleyeceğiniz bir şey var mı?" sorusunu Arnavutca konuşarak cevap verdi. Selmet Şükür'ün, "Biz söylüyorduk, beceremiyorduk" dediği belirtildi.
Suriyeli öğrenciler meslek lisesine gidebilecek
2016-2017 eğitim öğretim yılında geçici koruma altındaki Suriyeli öğrencilerin meslek liseleri, meslekî eğitim merkezlerine kayıtlarının yapılması için düzenleme yapıldı.
Milli Eğitim Bakanlığı, 2016-2017 eğitim öğretim yılında geçici koruma altındaki Suriyeli öğrencilerin meslek liseleri, meslekî eğitim merkezlerine kayıtlarının yapılması için düzenleme yapıldığını açıkladı.
Sözcü'nün haberine göre;Yapılan düzenlemeye göre, Türkçe bilen Suriyelilerden halk eğitim merkezlerinde “Türkçe Seviye A1” programını almış olmaları veya okuma yazma 1´inci kademe seviye tespit sınavından başarılı olmaları şartıyla, doğrudan boş kontenjanı bulunan okulların Anadolu Meslek Programı 9´uncu sınıfa kayıtları yapılacak. Geçici koruma altında bulunan Suriyeli öğrencilerin meslekî ve teknik Anadolu liseleri, meslekî ve teknik eğitim merkezleri ile çok programlı Anadolu liseleri, açıköğretim liseleri, meslekî açıköğretim lisesi ile meslekî eğitim merkezlerine kayıt işlemlerine ilişkin usul ve esasları belirleyen yazı illere gönderildi.
Bu kapsamda, geçici koruma altında bulunan en az 10 Suriyeli öğrenci ile sınıf açılabilecek. Başvuru sayısının fazla olması durumunda ise her sınıfta öğrenci sayısı 34´ü geçmeyecek şekilde planlama yapılacak. Öğrenci sayısının az olması durumunda eğitim bölgesi içindeki talepler birleştirilerek değerlendirilebilecek. Bu durumda hangi okulda birleştirme yapılacağı il veya ilçe millî eğitim müdürlüklerince belirlenecek.
İLLERDE TANITIMLAR YAPILACAK
Şube oluştururken okulun fiziki imkânları ile öncelikle boş kapasitesi olan okullar dikkate alınacak. Yapılacak kayıtlarda, işletmelerde beceri eğitimi ve staj imkânları da göz önünde bulundurulacak. Öğrencilere sağlanan imkânlardan velileri haberdar etmek ve bu konuda farkındalığı artırmak amacıyla il içinde tanıtım ve yönlendirme etkinlikleri yapılacak. Suriyelilerden Türkçe bilenlerin halk eğitim merkezlerince verilen “Türkçe Seviye A1” programını almış olmaları veya okuma yazma 1´inci kademe seviye tespit sınavından başarılı olmaları şartıyla doğrudan boş kontenjanı bulunan okulların Anadolu Meslek Programı 9´uncu sınıfa kayıtları yapılacak.
Geçici koruma altında bulunan ve Türkçe bilmeyen Suriyeli öğrencilere yönelik Talim ve Terbiye Kurulu kararı ile kabul edilen mesleki ve teknik Anadolu lisesi, Anadolu teknik ve Anadolu meslek programları 9´uncu sınıf haftalık ders çizelgesi uygulanacak. Öğrenciler 9´uncu sınıfın birinci döneminde Türkçe eğitimini aldıktan sonra ikinci dönemde zorunlu dersleri almaya başlayacak. Geçici koruma altındaki Suriyeli öğrencilerden, denklik belgelerinde ilköğretim okulu, ortaokuldan mezun veya ortaöğretim düzeyindeki okullardan ayrıldığı belirlenenlerin açıköğretim lisesi-mesleki açıköğretim lisesine kayıtları, genel öğrenci kayıt kabul takvimine göre ve ilgili mevzuata göre yapılacak.
ÇIRAKLIK PROGRAMINA KAYITLAR
Anadolu meslek programına kaydedilemeyenler ile meslekî açıköğretim lisesine kayıt olmak istemeyenler ise çıraklık eğitimine ilişkin usul ve esaslar çerçevesinde meslekî eğitim merkezlerine yerleştirilecek. Kayıt olacaklardan yabancılar için “Türkçe Seviye A1” programını almış olmaları veya okuma-yazma 1´inci kademe seviye tespit sınavında başarılı olmaları şartı aranacak.
Öğrencilerin ilgi, istek ve yeteneklerine uygun alan, dal seçimini yapabilmeleri için meslekî eğitim merkezi yönetimince alan öğretmenlerinin rehberlik yapmaları sağlanacak. Açılacak alan ve dalların belirlenmesinde sektör araştırması, meslek kuruluşlarının raporları, sektörün ihtiyacı gibi diğer hususlar dikkate alınacak.
Öğrenci için belirlenen alan veya dalda merkez müdürlüğü, işletme ve öğrenci velisi ya da reşit olan öğrenciyle sözleşme imzalanmak suretiyle kayıt tamamlanarak mesleki eğitim başlatılacak. Meslekî eğitim merkezine kayıt ve pratik eğitime başlatma işlemleri, bu yılın ekim ayı sonu itibarıyla tamamlanacak. Bir alan veya dala kayıt yaptıran çırak öğrenci sayısının 12´den az olması durumunda da bu öğrencilerin pratik eğitime başlamaları sağlanacak, teorik dersler ise diğer alan ve dal öğrencileri ile ortak yapılabilecek.
Öğrenci işletmede pratik eğitime başlatılmadan önce merkez müdürlüğünce 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Sosyal Güvenlik Kurumu mevzuatına uygun olarak SGK´ya gerekli bildirimler yapılacak. Bu yıldan itibaren Türkiye´de geçici koruma altında bulunan yaklaşık 100 bin dolayında Suriyeli öğrenciye meslekî eğitim verilmesi konusunda altyapı hazırlık çalışmaları tamamlandı.
Milli Eğitim Bakanlığı, 2016-2017 eğitim öğretim yılında geçici koruma altındaki Suriyeli öğrencilerin meslek liseleri, meslekî eğitim merkezlerine kayıtlarının yapılması için düzenleme yapıldığını açıkladı.
Sözcü'nün haberine göre;Yapılan düzenlemeye göre, Türkçe bilen Suriyelilerden halk eğitim merkezlerinde “Türkçe Seviye A1” programını almış olmaları veya okuma yazma 1´inci kademe seviye tespit sınavından başarılı olmaları şartıyla, doğrudan boş kontenjanı bulunan okulların Anadolu Meslek Programı 9´uncu sınıfa kayıtları yapılacak. Geçici koruma altında bulunan Suriyeli öğrencilerin meslekî ve teknik Anadolu liseleri, meslekî ve teknik eğitim merkezleri ile çok programlı Anadolu liseleri, açıköğretim liseleri, meslekî açıköğretim lisesi ile meslekî eğitim merkezlerine kayıt işlemlerine ilişkin usul ve esasları belirleyen yazı illere gönderildi.
Bu kapsamda, geçici koruma altında bulunan en az 10 Suriyeli öğrenci ile sınıf açılabilecek. Başvuru sayısının fazla olması durumunda ise her sınıfta öğrenci sayısı 34´ü geçmeyecek şekilde planlama yapılacak. Öğrenci sayısının az olması durumunda eğitim bölgesi içindeki talepler birleştirilerek değerlendirilebilecek. Bu durumda hangi okulda birleştirme yapılacağı il veya ilçe millî eğitim müdürlüklerince belirlenecek.
İLLERDE TANITIMLAR YAPILACAK
Şube oluştururken okulun fiziki imkânları ile öncelikle boş kapasitesi olan okullar dikkate alınacak. Yapılacak kayıtlarda, işletmelerde beceri eğitimi ve staj imkânları da göz önünde bulundurulacak. Öğrencilere sağlanan imkânlardan velileri haberdar etmek ve bu konuda farkındalığı artırmak amacıyla il içinde tanıtım ve yönlendirme etkinlikleri yapılacak. Suriyelilerden Türkçe bilenlerin halk eğitim merkezlerince verilen “Türkçe Seviye A1” programını almış olmaları veya okuma yazma 1´inci kademe seviye tespit sınavından başarılı olmaları şartıyla doğrudan boş kontenjanı bulunan okulların Anadolu Meslek Programı 9´uncu sınıfa kayıtları yapılacak.
Geçici koruma altında bulunan ve Türkçe bilmeyen Suriyeli öğrencilere yönelik Talim ve Terbiye Kurulu kararı ile kabul edilen mesleki ve teknik Anadolu lisesi, Anadolu teknik ve Anadolu meslek programları 9´uncu sınıf haftalık ders çizelgesi uygulanacak. Öğrenciler 9´uncu sınıfın birinci döneminde Türkçe eğitimini aldıktan sonra ikinci dönemde zorunlu dersleri almaya başlayacak. Geçici koruma altındaki Suriyeli öğrencilerden, denklik belgelerinde ilköğretim okulu, ortaokuldan mezun veya ortaöğretim düzeyindeki okullardan ayrıldığı belirlenenlerin açıköğretim lisesi-mesleki açıköğretim lisesine kayıtları, genel öğrenci kayıt kabul takvimine göre ve ilgili mevzuata göre yapılacak.
ÇIRAKLIK PROGRAMINA KAYITLAR
Anadolu meslek programına kaydedilemeyenler ile meslekî açıköğretim lisesine kayıt olmak istemeyenler ise çıraklık eğitimine ilişkin usul ve esaslar çerçevesinde meslekî eğitim merkezlerine yerleştirilecek. Kayıt olacaklardan yabancılar için “Türkçe Seviye A1” programını almış olmaları veya okuma-yazma 1´inci kademe seviye tespit sınavında başarılı olmaları şartı aranacak.
Öğrencilerin ilgi, istek ve yeteneklerine uygun alan, dal seçimini yapabilmeleri için meslekî eğitim merkezi yönetimince alan öğretmenlerinin rehberlik yapmaları sağlanacak. Açılacak alan ve dalların belirlenmesinde sektör araştırması, meslek kuruluşlarının raporları, sektörün ihtiyacı gibi diğer hususlar dikkate alınacak.
Öğrenci için belirlenen alan veya dalda merkez müdürlüğü, işletme ve öğrenci velisi ya da reşit olan öğrenciyle sözleşme imzalanmak suretiyle kayıt tamamlanarak mesleki eğitim başlatılacak. Meslekî eğitim merkezine kayıt ve pratik eğitime başlatma işlemleri, bu yılın ekim ayı sonu itibarıyla tamamlanacak. Bir alan veya dala kayıt yaptıran çırak öğrenci sayısının 12´den az olması durumunda da bu öğrencilerin pratik eğitime başlamaları sağlanacak, teorik dersler ise diğer alan ve dal öğrencileri ile ortak yapılabilecek.
Öğrenci işletmede pratik eğitime başlatılmadan önce merkez müdürlüğünce 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Sosyal Güvenlik Kurumu mevzuatına uygun olarak SGK´ya gerekli bildirimler yapılacak. Bu yıldan itibaren Türkiye´de geçici koruma altında bulunan yaklaşık 100 bin dolayında Suriyeli öğrenciye meslekî eğitim verilmesi konusunda altyapı hazırlık çalışmaları tamamlandı.
YÖK: 5342 kişi görevden uzaklaştırıldı
Yükseköğretim Kurulu (YÖK), FETÖ/PDY operasyonları kapsamında devlet ve vakıf üniversitelerinde toplam 6 bin 792 akademik ve idari personel hakkında işlem başlatıldığını ve 5 bin 342 personel hakkında görevden uzaklaştırma kararı alındığını açıkladı.
YÖK'ten yapılan yazılı açıklamada, “Bilindiği üzere 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında hükümetimiz tarafından ülkemizde üç ay süre ile ilan edilen OHAL sonrasında Başbakanlığın ilgili kararıyla Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı bünyesinde OHAL Komisyonu oluşturulmuştur. Bu komisyon marifetiyle üniversitelerimizdeki görevden uzaklaştırmalar ve soruşturmalarla ilgili gerekli bilgilendirmeler yapılmakta ve bu süreçler yakından takip edilmektedir” denildi.
Yükseköğretim kurumlarında FETÖ/PDY terör şebekesine mensup hiç kimsenin barınmasına asla müsaade edilmeyeceğinin vurgulandığı açıklamada, “Devlet ve vakıf üniversitelerimizde toplam 5 bin 247 akademik personele ilişkin işlem başlatılmış olup, bunlardan toplamda 4 bin 225 kişi hakkında görevden uzaklaştırma kararı alınmıştır. Devlet ve vakıf üniversitelerimizde toplam bin 545 idari personele ilişkin işlem başlatılmış olup, bunlardan toplamda bin 117 personel hakkında görevden uzaklaştırma kararı alınmıştır. Devlet ve vakıf üniversitelerimizde toplamda 6 bin 792 akademik ve idari personel hakkında işlem başlatılmış olup, bunlardan toplamda 5 bin 342 personel hakkında görevden uzaklaştırma kararı alınmıştır. Hukuki çerçeveden ayrılmadan büyük bir sürat ve titizlikle gerçekleştirilen bu süreçlere ilişkin kamuoyunu bilgilendirmeye devam edeceğiz” ifadelerine yer verildi. Sözcü
YÖK'ten yapılan yazılı açıklamada, “Bilindiği üzere 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında hükümetimiz tarafından ülkemizde üç ay süre ile ilan edilen OHAL sonrasında Başbakanlığın ilgili kararıyla Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı bünyesinde OHAL Komisyonu oluşturulmuştur. Bu komisyon marifetiyle üniversitelerimizdeki görevden uzaklaştırmalar ve soruşturmalarla ilgili gerekli bilgilendirmeler yapılmakta ve bu süreçler yakından takip edilmektedir” denildi.
Yükseköğretim kurumlarında FETÖ/PDY terör şebekesine mensup hiç kimsenin barınmasına asla müsaade edilmeyeceğinin vurgulandığı açıklamada, “Devlet ve vakıf üniversitelerimizde toplam 5 bin 247 akademik personele ilişkin işlem başlatılmış olup, bunlardan toplamda 4 bin 225 kişi hakkında görevden uzaklaştırma kararı alınmıştır. Devlet ve vakıf üniversitelerimizde toplam bin 545 idari personele ilişkin işlem başlatılmış olup, bunlardan toplamda bin 117 personel hakkında görevden uzaklaştırma kararı alınmıştır. Devlet ve vakıf üniversitelerimizde toplamda 6 bin 792 akademik ve idari personel hakkında işlem başlatılmış olup, bunlardan toplamda 5 bin 342 personel hakkında görevden uzaklaştırma kararı alınmıştır. Hukuki çerçeveden ayrılmadan büyük bir sürat ve titizlikle gerçekleştirilen bu süreçlere ilişkin kamuoyunu bilgilendirmeye devam edeceğiz” ifadelerine yer verildi. Sözcü
Etiketler:
cemaat,
darbe,
fethullah gülen,
haber
80 binde bir oluyor
Bu gördüğünüz istatistiklere göre yaklaşık 80 bin doğumda 1 gerçekleşen bir olay.
Fotoğraflar İspanya'dan geçtiğimiz pazar günü çekildi ve bir bebeğin anne karnındaki amniyotik kesesi ile birlikte doğuşunu gösteriyor. Ancak daha enteresan olan birkaç dakika önce bu bebeğin ikizi tamamen normal şekilde dünyaya geldi.
Maviye dönmüş kordonu boynuna dolanmak üzere görülen yenidoğan buradan nefes almaya devam ederken, amniyotik kesenin bebeğin vücudunu sıkıca sardığı görülüyor.
Amniyotik kese normalde annenin doğum öncesi suyunun gelmesi ile çatlar ve hararetli doğum sürecinde tamamen yok olur. Bu inanılmaz görüntüler çok kısa sürede internette 7 milyon insan tarafından izlendi.
Fotoğraflar İspanya'dan geçtiğimiz pazar günü çekildi ve bir bebeğin anne karnındaki amniyotik kesesi ile birlikte doğuşunu gösteriyor. Ancak daha enteresan olan birkaç dakika önce bu bebeğin ikizi tamamen normal şekilde dünyaya geldi.
Maviye dönmüş kordonu boynuna dolanmak üzere görülen yenidoğan buradan nefes almaya devam ederken, amniyotik kesenin bebeğin vücudunu sıkıca sardığı görülüyor.
Amniyotik kese normalde annenin doğum öncesi suyunun gelmesi ile çatlar ve hararetli doğum sürecinde tamamen yok olur. Bu inanılmaz görüntüler çok kısa sürede internette 7 milyon insan tarafından izlendi.
IŞİD'ten kurtarılan Menbic'te halk özgürlüğü böyle kutladı
Suriye'de koalisyon güçlerinin hava desteğinde 1 Haziran'da başlatılan operasyonda PYD'nin başı çektiği Suriye Demokratik Güçleri, 2014'ten beri işgal altında olan Menbiç'i IŞİD'ten temizledi. IŞİD'in kentten çekilmesiyle birlikte örgütün baskısından kurtulan halkın sevinci objektiflere yansıdı. IŞİD'in sigara yasağından kurtulan kadınların yaptığı ilk iş sigara ile poz vermek oldu. Erkekler de sakallarını traş ettirdi. O anların fotoğrafları bütün dünyada yankı buldu. (cnntürk)
Başbakanın eşi Semiha Yıldırım da Semiha Yankı'ya açtığı davayı geri çekti
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın hakaret nedeniyle açtığı davaları geri çekmesinin ardından aynı adımı atan Başbakan Binali Yıldırım, FETÖ soruşturmasında gözaltına alınan ve tutuklanan gazeteciler hakkındaki davaları geri çekmedi. Yıldırım'ın geri çektiği davalar arasında Soner Yalçın, Uğur Dündar'a açtığı davalar da var. Yıldırım'ın eşi Semiha Yıldırım da Semiha Yankı'ya açtığı davadan vazgeçti.
Hürriyet'in haberine göre, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu'nca yürütülen bir soruşturma kapsamında bazı gazeteciler hakkında gözaltı ve tutuklama kararı verilmişti.
Yıldırım, FETÖ'nün 15 Temmuz'daki darbe girişimi sonrası oluşan toplumsal mutabakat ortamına katkıda bulunmak amacıyla aralarında siyasiler, yazarlar ve gazetecilerin de bulunduğu isimlere yönelik açtığı davaları geri çekeceğini açıklamıştı.
Bu arada, Başbakan Yıldırım'ın eşi Semiha Yıldırım da şarkıcı Semiha Yankı hakkında açtığı davayı geri çekti.
Başbakan Yıldırım'ın eşi Semiha Yıldırım, şarkıcı Semiha Yankı'ya neden dava açmıştı
Şarkıcı Semiha Yankı, “Bismillahirrahmanirrahim…İyi geceler” notuyla Başbakan Binalı Yıldırım’ın eşi Semiha Yıldırım’ın fotoğrafını paylaşmıştı. Semiha Yankı'nın paylaşımı sosyal medyada büyük tepkiye neden olmuştu.
Hürriyet'in haberine göre, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu'nca yürütülen bir soruşturma kapsamında bazı gazeteciler hakkında gözaltı ve tutuklama kararı verilmişti.
Yıldırım, FETÖ'nün 15 Temmuz'daki darbe girişimi sonrası oluşan toplumsal mutabakat ortamına katkıda bulunmak amacıyla aralarında siyasiler, yazarlar ve gazetecilerin de bulunduğu isimlere yönelik açtığı davaları geri çekeceğini açıklamıştı.
Bu arada, Başbakan Yıldırım'ın eşi Semiha Yıldırım da şarkıcı Semiha Yankı hakkında açtığı davayı geri çekti.
Başbakan Yıldırım'ın eşi Semiha Yıldırım, şarkıcı Semiha Yankı'ya neden dava açmıştı
Şarkıcı Semiha Yankı, “Bismillahirrahmanirrahim…İyi geceler” notuyla Başbakan Binalı Yıldırım’ın eşi Semiha Yıldırım’ın fotoğrafını paylaşmıştı. Semiha Yankı'nın paylaşımı sosyal medyada büyük tepkiye neden olmuştu.
Adil Öksüz Fethullah Gülen'in dizlerinin dibinde
15 Temmuz darbe girşiminin en kritik isimlerinden olan Adil Öksüz'ün, Pensilvanya'da Fethullah Gülen'in dizlerinin dibindeki görüntüleri ortaya çıktı.
Darbe girişiminde Akıncı Hava Üssü'nde yakalanıp serbest bırakıldıktan sonra ortadan kaybolan örgütün 'Hava Kuvvetleri imamı' olarak tanınan YRD. Doç. Dr. Adil Öksüz'ün Pensilvanya'da iki çocukla birlikte Fethullah Gülen'in dizinin dibindeki görüntüleri sosyal medyada paylaşıldı.
FETÖ terör örgütünün kilit üyesi olmakla suçlandıktan sonra Türkiye'yi terk ederek Amerika Birleşik Devletleri'ne kaçan Tuncay Opçin tarafından Yrd. Doç. Dr. Adil Öksüz'ün görüntüleri paylaşıldı. Tuncay Opçin'in sosyal medyada, 'Hava Kuvvetleri imamımız havalanıp uçtu. Mehdi hazretlerinin dizinin dibine kondu' açıklamasıyla paylaştığı videoda Yrd. Doç. Dr. Adil Öksüz'ün Fethullah Gülen'in önünde diz çöktüğü, iki çocuğun Gülen'e şiir okuduğu görülüyor. Videoda Öksüz dışında iki kadın daha olduğu görüldü. Görüntüler hangi tarihte çekildiği ise bilinmiyor. DHA
Ali Koç: '15 Temmuz darbe girişimi laik eğitimin önemini gösterdi'
Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanvekili Ali Koç, darbe girişiminin laikliğin önemini gösterdiğine işaret ederek, "Eğitim sistemimizin laik ve çağdaş standartlara sahip olması ve bilim odağındaki gelişiminin desteklenmesi de toplumsal ve ekonomik açıdan geleceğimizin teminatı olacaktır" dedi.
İstanbul Sanayi Odası (İSO), üyesi olan 600'ü aşkın uluslararası sermayeli firmayı "Türkiye'ye Güvenenler, Türkiye'de Üretenler" konulu toplantıda bir araya getirdi. Swiss Otel'de dün gerçekleşen toplantıda konuşan Ford Otosan Yönetim Kurulu Başkanı ve Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanvekili Ali Koç, 15 Temmuz'da yaşanan darbe girişiminin eğitimde laikliğin önemini bir kez daha gösterdiğini söyledi.
Koç, "Eğitim sistemimizin laik ve çağdaş standartlara sahip olması ve bilim odağındaki gelişiminin desteklenmesi de toplumsal ve ekonomik açıdan geleceğimizin teminatı olacaktır. Bunun önemini 15 Temmuz'da hepimiz çok daha iyi anladık. Unutmayalım bir ülkenin en önemli sermayesi, insan kaynağıdır" dedi.
"Demokrasi sınavını topyekun başarıyla verdik"
"Ülke olarak oldukça zor günleri geride bıraktık" diyen Koç," 15 Temmuz'da memleketimizin karşı karşıya kaldığı darbe girişimiyle Türkiye Cumhuriyeti'nin birlik ve beraberliği hedef alındı. Bu girişim; halkımızın devletimizin, başta Cumhurbaşkanımız olmak üzere, liderlerimizin ve kolluk kuvvetlerimizin demokrasiye olan inancıyla bertaraf edildi. Hepimize tekrar geçmiş olsun. Önemli bir demokrasi sınavını topyekun başarıyla geçtik. Millet olarak demokrasiye hiçbir müdahalenin kabul edilemez olduğunu ortaya koyup, demokrasimize ve demokratik kurumlarımıza sahip çıktık. Ancak felaketin eşiğinden döndüğümüz de bir gerçek. Bunu unutmayalım, hatırlayarak bu noktaya nasıl gelindiğini, iyi tahlil ederek, bir daha böyle şeylerin yaşanmaması için gerekli önlemlerin alınması, gerekli sistemlerin ve süreçlerin inşa edilmesi geleceğimiz açısından son derece önemlidir" diye konuştu.
"Ülkem varsa ben de varım"
15 Temmuz'da yaşamını yitirenleri saygıyla andığını söyleyen Koç, "Topluluğumuzun ana ilkesi olarak sıkça dile getirdiğimiz, kurucumuz merhum Vehbi Koç'un ' 'ülkem varsa ben de varım' sözünü, çok da bilinmeyen devamını bugünlerde paylaşmanın doğru olduğu inancıyla, sizlere açıklamak istiyorum. Vehbi bey o dönemde aynan şöyle demişti: 'Benim Anayasam şudur; devletim ve ülkem var oldukça, ben de varım. Demokrasi varsa hepimiz varız.Memleketimizin ekonomisini güçlendirmek için elimizden gelen bütün gayreti göstermeliyiz. Ekonomimiz güçlendikçe. demokrasi daha iyi yerleşir. Dünyadaki itibarımız artar'. Yaşayarak görüyoruz ki, bir ülkenin güçlü mevcudiyeti için demokrasinin, ekonomik gelişmişliğin ve kalkınmanın önemi ve bunlar arasındaki bağ hiç değişmiyor. Hatta son dönemlerde giderek artıyor" ifadelerini kullandı.
Dünyanın ilk 10 ekonomisi hedefi
Kamu ve özel sektörün koordinasyonla yürüyerek, 2023 hedeflerine tekrar sıkı sıkı sarılması gerektiğini söyleyen Koç, "Cumhuriyetimizin 100. yılında dünyanın en güçlü 10 ekonomisi arasına girme irademizi, iradeyle devam ettirilmesi çok çok önemlidir. 10 olmaz, 12 olur. 11 olur, 13 olur ama bu hedef son derece önemlidir ve hepimizin çorbada tuzu olabilecek bir hedeftir. Ve inşallah da gerçekleşecektir. İkincisi katma değerli üretim ve ihracatı arttırmak için İnovasyon ve teknolojiyi merkeze alan, bir modelle, devlet ve özel sektör hiç olmadığı kadar bir biriyle yan yana ve eş güdümle çalışmalıdır. Üçüncüsü, Türkiye'nin en önemli sorunlarından biri olan istihdama yönelik, kalıcı ve etkili bir formül için de aynı şekilde tüm kesimlerin bir araya gelmesi önem taşımaktadır. Son olarak eğitim sistemimizin laik ve çağdaş standartlara sahip olması ve bilim odağındaki gelişiminin desteklenmesi de toplumsal ve ekonomik açıdan geleceğimizin teminatı olacaktır. Bunun önemini 15 Temmuz'da hepimiz çok daha iyi anladık. Unutmayalım bir ülkenin en önemli sermayesi, insan kaynağıdır. Nasıl ki 15 temmuz süreci kamuda sorumluluk sahibi yerlere gelmenin tamamen ve sadece liyakat temelli olmanın önemini gösterdiyse, aynı şekilde özel sektör muhatap olduğu her türlü sürecin de şeffaf bir şekilde olması herkesi teşvik edecektir. Unutmayalım ki hepimiz aynı gemideyiz"şeklinde konuştu.
"Haklı kalmamız gerekmektedir"
Son bir kaç yılda hükumetin sanayicilere daha önce rastlanmamış teşvikler sunduğunu söyleyen Ali Koç, "İnanıyorum ki bu teşviklerle ihtiyacımız olan yeni bir sanayi hamlesini başlatabileceğiz. Bugün bu salonda Türkiye olan güvenimizi aktarıyoruz. Yurt dışında daha bir gür sesle son yaşananlarla ilgili gerçekleri ve memleketimizin ekonomik potansiyelini ve genel potansiyelinin anlatmanın zamanıdır. Çünkü bizlerin bile anlamakta güçlük çektiği son olayları, yabancıların hemen anlamaması gayet normal diyelim. Bizim haklı olmak kadar, haklı kalmamız gerekmektedir"dedi.
"Yeni bir yatırım hamlesini başlatacağız"
Son beş yılda yaptıkları 30 milyar TL'lik yatırımın, ülkenin geleceğine duydukları güvenin göstergesi olduğunu söyleyen Ford Otosan Yönetim Kurulu Başkanı ve Koç Holding Yönetim Kurulu Başkan Vekili Ali Koç, "Türkiye'nin daha fazla yabancı yatırım çekebilmesi için olmazsa olmaz hususları; güvenilir ve adil bir hukuk sistemi, uluslararası standartlarda bir demokrasi, nitelikli işgücü ve Ar-Ge, inovasyon, girişimcilik ve katma değeri teşvik eden bir ekosistemdir. Son birkaç yılda hükümetimiz, sanayicilerimize Cumhuriyet tarihimizin en kapsamlı teşviklerini sundu. İnanıyorum ki, bu teşvikler ve bütünsel stratejiler ile ihtiyacımız olan yeni bir 'Yatırım Hamlesi'ni başlatabileceğiz" dedi.
İstanbul Sanayi Odası (İSO), üyesi olan 600'ü aşkın uluslararası sermayeli firmayı "Türkiye'ye Güvenenler, Türkiye'de Üretenler" konulu toplantıda bir araya getirdi. Swiss Otel'de dün gerçekleşen toplantıda konuşan Ford Otosan Yönetim Kurulu Başkanı ve Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanvekili Ali Koç, 15 Temmuz'da yaşanan darbe girişiminin eğitimde laikliğin önemini bir kez daha gösterdiğini söyledi.
Koç, "Eğitim sistemimizin laik ve çağdaş standartlara sahip olması ve bilim odağındaki gelişiminin desteklenmesi de toplumsal ve ekonomik açıdan geleceğimizin teminatı olacaktır. Bunun önemini 15 Temmuz'da hepimiz çok daha iyi anladık. Unutmayalım bir ülkenin en önemli sermayesi, insan kaynağıdır" dedi.
"Demokrasi sınavını topyekun başarıyla verdik"
"Ülke olarak oldukça zor günleri geride bıraktık" diyen Koç," 15 Temmuz'da memleketimizin karşı karşıya kaldığı darbe girişimiyle Türkiye Cumhuriyeti'nin birlik ve beraberliği hedef alındı. Bu girişim; halkımızın devletimizin, başta Cumhurbaşkanımız olmak üzere, liderlerimizin ve kolluk kuvvetlerimizin demokrasiye olan inancıyla bertaraf edildi. Hepimize tekrar geçmiş olsun. Önemli bir demokrasi sınavını topyekun başarıyla geçtik. Millet olarak demokrasiye hiçbir müdahalenin kabul edilemez olduğunu ortaya koyup, demokrasimize ve demokratik kurumlarımıza sahip çıktık. Ancak felaketin eşiğinden döndüğümüz de bir gerçek. Bunu unutmayalım, hatırlayarak bu noktaya nasıl gelindiğini, iyi tahlil ederek, bir daha böyle şeylerin yaşanmaması için gerekli önlemlerin alınması, gerekli sistemlerin ve süreçlerin inşa edilmesi geleceğimiz açısından son derece önemlidir" diye konuştu.
"Ülkem varsa ben de varım"
15 Temmuz'da yaşamını yitirenleri saygıyla andığını söyleyen Koç, "Topluluğumuzun ana ilkesi olarak sıkça dile getirdiğimiz, kurucumuz merhum Vehbi Koç'un ' 'ülkem varsa ben de varım' sözünü, çok da bilinmeyen devamını bugünlerde paylaşmanın doğru olduğu inancıyla, sizlere açıklamak istiyorum. Vehbi bey o dönemde aynan şöyle demişti: 'Benim Anayasam şudur; devletim ve ülkem var oldukça, ben de varım. Demokrasi varsa hepimiz varız.Memleketimizin ekonomisini güçlendirmek için elimizden gelen bütün gayreti göstermeliyiz. Ekonomimiz güçlendikçe. demokrasi daha iyi yerleşir. Dünyadaki itibarımız artar'. Yaşayarak görüyoruz ki, bir ülkenin güçlü mevcudiyeti için demokrasinin, ekonomik gelişmişliğin ve kalkınmanın önemi ve bunlar arasındaki bağ hiç değişmiyor. Hatta son dönemlerde giderek artıyor" ifadelerini kullandı.
Dünyanın ilk 10 ekonomisi hedefi
Kamu ve özel sektörün koordinasyonla yürüyerek, 2023 hedeflerine tekrar sıkı sıkı sarılması gerektiğini söyleyen Koç, "Cumhuriyetimizin 100. yılında dünyanın en güçlü 10 ekonomisi arasına girme irademizi, iradeyle devam ettirilmesi çok çok önemlidir. 10 olmaz, 12 olur. 11 olur, 13 olur ama bu hedef son derece önemlidir ve hepimizin çorbada tuzu olabilecek bir hedeftir. Ve inşallah da gerçekleşecektir. İkincisi katma değerli üretim ve ihracatı arttırmak için İnovasyon ve teknolojiyi merkeze alan, bir modelle, devlet ve özel sektör hiç olmadığı kadar bir biriyle yan yana ve eş güdümle çalışmalıdır. Üçüncüsü, Türkiye'nin en önemli sorunlarından biri olan istihdama yönelik, kalıcı ve etkili bir formül için de aynı şekilde tüm kesimlerin bir araya gelmesi önem taşımaktadır. Son olarak eğitim sistemimizin laik ve çağdaş standartlara sahip olması ve bilim odağındaki gelişiminin desteklenmesi de toplumsal ve ekonomik açıdan geleceğimizin teminatı olacaktır. Bunun önemini 15 Temmuz'da hepimiz çok daha iyi anladık. Unutmayalım bir ülkenin en önemli sermayesi, insan kaynağıdır. Nasıl ki 15 temmuz süreci kamuda sorumluluk sahibi yerlere gelmenin tamamen ve sadece liyakat temelli olmanın önemini gösterdiyse, aynı şekilde özel sektör muhatap olduğu her türlü sürecin de şeffaf bir şekilde olması herkesi teşvik edecektir. Unutmayalım ki hepimiz aynı gemideyiz"şeklinde konuştu.
"Haklı kalmamız gerekmektedir"
Son bir kaç yılda hükumetin sanayicilere daha önce rastlanmamış teşvikler sunduğunu söyleyen Ali Koç, "İnanıyorum ki bu teşviklerle ihtiyacımız olan yeni bir sanayi hamlesini başlatabileceğiz. Bugün bu salonda Türkiye olan güvenimizi aktarıyoruz. Yurt dışında daha bir gür sesle son yaşananlarla ilgili gerçekleri ve memleketimizin ekonomik potansiyelini ve genel potansiyelinin anlatmanın zamanıdır. Çünkü bizlerin bile anlamakta güçlük çektiği son olayları, yabancıların hemen anlamaması gayet normal diyelim. Bizim haklı olmak kadar, haklı kalmamız gerekmektedir"dedi.
"Yeni bir yatırım hamlesini başlatacağız"
Son beş yılda yaptıkları 30 milyar TL'lik yatırımın, ülkenin geleceğine duydukları güvenin göstergesi olduğunu söyleyen Ford Otosan Yönetim Kurulu Başkanı ve Koç Holding Yönetim Kurulu Başkan Vekili Ali Koç, "Türkiye'nin daha fazla yabancı yatırım çekebilmesi için olmazsa olmaz hususları; güvenilir ve adil bir hukuk sistemi, uluslararası standartlarda bir demokrasi, nitelikli işgücü ve Ar-Ge, inovasyon, girişimcilik ve katma değeri teşvik eden bir ekosistemdir. Son birkaç yılda hükümetimiz, sanayicilerimize Cumhuriyet tarihimizin en kapsamlı teşviklerini sundu. İnanıyorum ki, bu teşvikler ve bütünsel stratejiler ile ihtiyacımız olan yeni bir 'Yatırım Hamlesi'ni başlatabileceğiz" dedi.
Şehit Halisdemir'in adı kızının okuduğu okulda yaşayacak
Özel Kuvvetler Komutanlığı'nın FETÖ/PDY terör örgütü tarafından ele geçirilmesini engelleyen, şehit Piyade Astsubay Kıdemli Başçavuş Ömer Halisdemir'in adı kızının da okuduğu okulda yaşayacak.
Ankara Valiliği'nden yapılan yazılı açıklamaya göre, 15 Temmuz'da yaşanan darbe girişimi sırasında, Özel Kuvvetler Komutanlığının FETÖ/PDY tarafından ele geçirilmesini engelleyen, kahraman şehit Piyade Astsubay Kıdemli Başçavuş Ömer Halisdemir'in adı, kızının da eğitim gördüğü Etimesgut ilçesindeki Bilgi Anadolu Lisesi'ne verildi.
Şehit Halisdemir'in, Özel Kuvvetler Komutanlığını savunurken, darbeci tuğgenerali, komutanından aldığı emri yerine getirerek vurduğu ve orada şehit olduğunun belirtildiği açıklamada, bu kahramanlıkla ülke tarihinin seyrini değiştirdiği ve milletin gönlünde taht kurduğu vurgulandı.
Açıklamada, "Şanlı tarihimize yeni bir sayfa açan şehidimiz Ömer Halisdemir, gençliğin kahramanlık timsali olarak gelecek nesillere vatanseverliğini, cesaretini ve adını miras bırakmıştır. Bu miras, eski adıyla Bilgi Anadolu Lisesi, yeni adıyla 'Şehit Ömer Halisdemir Anadolu Lisesi'nde okuyan ve okuyacak olan gençlerimize emanet edilmiştir." ifadelerine yer verildi.
Osmanlı şehzadesi dünyaya geldi
Osmanlı hanedan ailesine yeni bir şehzade daha eklendi. Sultan İkinci Abdülhamid Han’ın 5'inci kuşak torunu Abdülaziz Osmanoğlu dünyaya geldi. Bu doğumun ardından hayattaki Osmanlı şehzadesi sayısı 26 oldu.
Osmanlı hanedanı üyesi Şehzade Harun Osmanoğlu, dokuzuncu torununa kavuştu. Abdülhamid Kayıhan ve Walaa Osmanoğlu çiftinin ikinci çocuğu olan ve Muhammed Abdülaziz ismi verilen küçük şehzade, 11 Ağustos 2016 günü Bahçelievler'deki özel bir hastanede saat 10.00’da gerçekleştirilen başarılı bir operasyonla dünyaya geldi.
Hastanede Abdülhamid Kayıhan ve Walaa Osmanoğlu çiftinin ailesi, küçük şehzadenin dedesi Harun Osmanoğlu, babaannesi Farizet Osmanoğlu, halası Nurhan Osmanoğlu, anneannesi Najwa Ghuniem ve abisi Harun Osmanoğlu 26'ncı şehzadenin hayata gelmesini bekledi.
Küçük şehzadenin dedesi Harun Osmanoğlu, “Çok mutluyum. Allah bağışlasın. Dua ediyorum, inşallah büyük alim olsun. Dindar bir adam olsun” diye konuştu. Babaannesi Farizet Osmanoğlu ise “Maşallah, en son torunum oldu. Son olmaz, çok olur inşallah. Adı Abdülaziz. 5'inci kuşak torun. Çok mutluyum” dedi.
İstanbul’da doğan ilk şehzade unvanını taşıyor
Küçük şehzadenin dedesi, 34. Osmanlı Padişahı Sultan İkinci Abdülhamid Han’ın 3'üncü kuşak torunu Harun Osmanoğlu, ikisi erkek, biri kız üç çocuğu, 9 torunu ve iki de torun çocuğu ile İstanbul’da yaşıyor. Minik şehzadenin babası Abdülhamid Kayıhan Osmanoğlu ise Hanedan ailesine uygulanan 50 yıllık sürgünün 1974’te bitmesinden sonra İstanbul’da doğan ilk şehzade unvanını taşıyor.
Hayattaki Osmanlı şehzadesi sayısı 26
Osmanlı hanedanına mensup, halen hayatta olan 26 şehzadeden en yaşlısı, Sultan Abdülmecid Han’ın 3'üncü kuşak torunu olan 1924 doğumlu Osman Bayezid Efendi. Yeni doğan Abdülaziz Efendi ise Sultan İkinci Abdülhamid Han’ın 5'inci kuşak torunu. En yaşlı ile en genç şehzade arasındaki yaş farkı 92.
Osmanlı hanedanı üyesi Şehzade Harun Osmanoğlu, dokuzuncu torununa kavuştu. Abdülhamid Kayıhan ve Walaa Osmanoğlu çiftinin ikinci çocuğu olan ve Muhammed Abdülaziz ismi verilen küçük şehzade, 11 Ağustos 2016 günü Bahçelievler'deki özel bir hastanede saat 10.00’da gerçekleştirilen başarılı bir operasyonla dünyaya geldi.
Hastanede Abdülhamid Kayıhan ve Walaa Osmanoğlu çiftinin ailesi, küçük şehzadenin dedesi Harun Osmanoğlu, babaannesi Farizet Osmanoğlu, halası Nurhan Osmanoğlu, anneannesi Najwa Ghuniem ve abisi Harun Osmanoğlu 26'ncı şehzadenin hayata gelmesini bekledi.
Küçük şehzadenin dedesi Harun Osmanoğlu, “Çok mutluyum. Allah bağışlasın. Dua ediyorum, inşallah büyük alim olsun. Dindar bir adam olsun” diye konuştu. Babaannesi Farizet Osmanoğlu ise “Maşallah, en son torunum oldu. Son olmaz, çok olur inşallah. Adı Abdülaziz. 5'inci kuşak torun. Çok mutluyum” dedi.
İstanbul’da doğan ilk şehzade unvanını taşıyor
Küçük şehzadenin dedesi, 34. Osmanlı Padişahı Sultan İkinci Abdülhamid Han’ın 3'üncü kuşak torunu Harun Osmanoğlu, ikisi erkek, biri kız üç çocuğu, 9 torunu ve iki de torun çocuğu ile İstanbul’da yaşıyor. Minik şehzadenin babası Abdülhamid Kayıhan Osmanoğlu ise Hanedan ailesine uygulanan 50 yıllık sürgünün 1974’te bitmesinden sonra İstanbul’da doğan ilk şehzade unvanını taşıyor.
Hayattaki Osmanlı şehzadesi sayısı 26
Osmanlı hanedanına mensup, halen hayatta olan 26 şehzadeden en yaşlısı, Sultan Abdülmecid Han’ın 3'üncü kuşak torunu olan 1924 doğumlu Osman Bayezid Efendi. Yeni doğan Abdülaziz Efendi ise Sultan İkinci Abdülhamid Han’ın 5'inci kuşak torunu. En yaşlı ile en genç şehzade arasındaki yaş farkı 92.
Cumhurbaşkanı Erdoğan 8 üniversiteye rektör atadı
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 8 üniversiteye rektör atadı.
Cumhurbaşkanlığı Basın Merkezi'nden yapılan açıklamaya göre, Erdoğan, anayasanın 130. ve 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun 13. maddeleri uyarınca, Yükseköğretim Kurulunun önerdiği adaylar arasından 8 üniversiteye rektör atamalarını gerçekleştirdi.
Buna göre, Cumhurbaşkanı Erdoğan, Adana Bilim ve Teknoloji Üniversitesi Rektörlüğüne Prof. Dr. Mehmet Tümay'ı, Atatürk Üniversitesi Rektörlüğüne Prof. Dr. Ömer Çomaklı'yı, Dicle Üniversitesi Rektörlüğüne Prof. Dr. Talip Gül'ü, Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörlüğüne Prof. Dr. Adnan Kasman'ı, Ege Üniversitesi Rektörlüğüne Prof. Dr. Mustafa Cüneyt Hoşcoşkun'u, Fırat Üniversitesi Rektörlüğüne yeniden Prof. Dr. Kutbeddin Demirdağ'ı, İstanbul Teknik Üniversitesi Rektörlüğüne yeniden Prof. Dr. Mehmet Karaca'yı ve Ondokuz Mayıs Üniversitesi Rektörlüğüne Prof. Dr. Sait Bilgiç'i atadı.
Hakkarililer: İlçe olursak Irak’a göç ederiz
Hakkari'nin il statüsünden çıkarılma kararını protesto eden Hakkarililer kornalı eylem yaptı. Eylem sonrası açıklama yapan Hakkari Şöförler ve Otomobilciler Cemiyeti Başkanı Abdi Aslan, Hakkari'nin ilçe olması halinde Irak'a göç edeceklerini söyledi.
İl statüsünden çıkarılma kararı sonrası her gün farklı eylemler yapan Hakkarililer, bu kez araçlarıyla konvoy halinde korna eylemi yaptı.
İl merkezinden araçlarına 'Hakkarime dokunma' yazısı asarak yola çıkan Hakkarililer, korna çalarak il çıkışındaki Depin mevkiine geldi. Burada araçlarından inen Hakarililer adına Hakkari Şöförler ve Otomobilciler Cemiyeti Başkanı Abdi Arslan açıklama yaptı.
Hakkari göç edecek
Hakkari'nin il statüsünden çıkarılması halinde en yakın komşu ülkeye göç edecelerini belirten Arslan, bu tablonun da 3 milyon mülteci barından Türkiye'ye yakışmayacağını söyledi.
Arslan,"1936'da il olan Hakkari; Sümerler, Asuriler, Babiller, Medler gibi büyük medeniyetleri içine sığdıran ve her zaman gündemde kalma özelliğini taşımıştır. Hakkari'nin il olmaktan çıkarılması ile ilgili tasarının halka rağmen, halkın gönlü alınmadan meclise gönderilmesi ilde yaşayan tüm halkımızı derinden üzmüştür. 15 Temmuz'da ülkemizi darbelerle yıkmaya çalışan çete zihniyetin planları tutmuş ve bararılı olmuş olsaydı, bugün Hakkari ilimizde de belki bir çoğumuz hayatta olmayabilirdik. Bu darbe girişimi yürekli halkın canları pahasına direnişiyle püskürtülmüştür. Görülüyor ki, halka rağmen halkın hesaba katılmadığı her çalışma darbede olduğu gibi, tekrar halktan geri dönecek ve başarısız olacaktır" dedi. DHA
FETÖ soruşturmasında hakim ve savcı dalgası
Darbe girişiminin ardından başlayan FETÖ soruşturmasında İstanbul'da 22, Sakarya'da 3, Kayseri'de 2 hakim ve savcı tutuklandı.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yürütülen soruşturma kapsamında, Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) tarafından açığa alınan 648 hakim ve savcıdan İstanbul'da görev yapan ve gözaltına alınan 22'si tutuklandı.
İSTANBUL: 22 hakim-savcı tutuklandı
İstanbul'da adliyeye sevk edilen 48 hakim ve savcıdan 22'si "FETÖ/ PDY'ye üye olmak" suçlamasıyla tutuklandı. 24 hakim ve savcı hakkında ise adli kontrol hükümleri uygulanarak serbest bırakıldı. 2 hakim ve savcının, savcılık işlemleri hala devam ederken 19 hakim ve savcıyı arama çalışmalarının ise devam ettiği ögrenildi.
Soruşturma kapsamında, Bakırköy Adalet Sarayı'ndan 8, Büyükçekmece Adliyesi'nden 1, Küçükçekmece Adliyesi'nden 1, Gaziosmanpaşa Adliyesi'nden 4, Bölge Adliye Mahkemesi'nden 2, İstanbul Adliyesi'nden 26, Anadolu Adliyesi'nden 9, Silivri Adliyesi'nden 2 ve Bölge İdare Mahkemesi'nden de 14 olmak üzere 67 hakim ve savcı hakkında gözaltı kararı verilmişti.
SAKARYA: 2 hakim 1 savcı tutuklandı
Sakarya'da yürütülen soruşturma kapsamında da 2 hakim ve 1 savcı tutuklandı.
Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) tarafından 648 savcı ile hakimin açığa alınarak haklarında kovuşturma izni verilmesi üzerine Sakarya'da düzenlenen operasyonda gözaltına alınarak adliyeye sevk edilen 9 hakim ve 4 savcının sorgusu tamamlandı. Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliğine çıkarılan 2 hakim ve 1 savcı tutuklandı; 7 hakim ve 3 savcı ise adli kontrol ve yurt dışı yasağı şartıyla serbest bırakıldı.
Hakkında gözaltı kararı bulunan diğer 1 hakimin yakalanması için çalışmalar devam ediyor.
HSYK tarafından 648 savcı ile hakimin açığa alınarak kovuşturma izni verilmesi üzerine Sakarya'da 14 hakim ve savcı hakkında arama kararı çıkartılmıştı. 9 hakim ve 4 savcı gözaltına alınmış, 1 hakim için ise arama kararı çıkartılmıştı.
KAYSERİ: 2 hakim tutuklandı
Kayseri'de gözaltına alınan 6 yargı mensubundan ise 2'si tutuklandı. Kentte gözaltına alınan bir cumhuriyet savcısı ve 5 hakim, emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edildi. Şüphelilerden, hakimler Abidin Gürpınar ve Mehmet Mutlu Bartan mahkemece tutuklandı. Cumhuriyet Savcısı M.Y. ile hakimler B.Y, S.M.K. ve B.K. ise adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. cnntürk
Zekeriya Öz ve Adil Öksüz yakalandı iddiası ortalığı karıştırdı
Eski Savcı Zekeriya Öz ve Akıncı İmamı Adil Öksüz'ün önceki gün Batum'da görüldüğü, yapılan ihbarın ardından da yakalandı iddiası ortalığı karıştırdı. Konuyla ilgili açıklama yapan Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, "Bu bilgi doğru değildir. Gürcü yetkililerle yakın temas içindeyiz. Her türlü detay, bilgi, ihbar titizlikle değerlendiriliyor" dedi.
DHA'nın geçtiği habere göre, Artvin'in Sarp Sınır Kapısı'ndan geçen yıl Gürcistan'a kaçan Ergenekon ve 17 Aralık soruşturması savcısı Zekeriya Öz'ün, önceki gün Batum'da görüldüğü ihbarı ortalığı karıştırdı.
'Zekeriya Öz'ü gördüm' ihbarı
HSYK tarafından meslekten ihraç edilen eski Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz, geçen yıl Ağustos ayında, hakkında yakalama kararı çıkarılmadan kısa süre önce Sarp Sınır Kapısı'ndan Gürcistan'ın Batum kentine kaçtı. Önceki gün Batum’dan gelen bir Türk vatandaşının Zekeriya Öz'ü gördüğünü ihbar etmesi üzerine Türk makamları bu ülkenin güvenlik birimleri ile temasa geçti. Konsolosluk yetkilileri de harekete geçerek olayı araştırdı. Ancak ihbarı yapan kişinin verdiği adreste ve çevresinde Savcı Zekeriya Öz bulunamadı. İhbarda bulunan kişi ise yanılmış ve gördüğü kişiyi Savcı
Öz’e benzetmiş olabileceğini söyledi.
Eski CHP milletvekili de Zekeriya Öz ve Adil Öksüz yakalandı iddiasında bulundu
Savcı kökenli eski CHP milletvekili Ali Özgündüz de Zekeriya Öz ve Adil Öksüz'ün yakalandığını iddia etti. Kişisel Twitter hesabından açıklama yapan Özgündüz, şunları yazdı:
"Aldığım özel bilgiye göre Zekeriya Öz ve Hava Kuvvetleri imamı Adil Öksüz komşu bir ülkede tesadüfen yakalandı!.. Bir restaurantta yemek yerken tesadüfen orda bulunan bir Türk vatandaşı resimlerini çekip durumu ihbar etmesi üzerine gözaltına alınmışlar..."
Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu: Bu iddialar doğru değil
Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, TBMM’de gazetecilerin sorularını cevapladı. Çavuşoğlu, Zekeriya Öz ve Adil Öksüz’ün Gürcistan’da yakalandığını iddialarına ilişkin soruya, "Şu anda bu bilgi doğru değildir. Ama değişik ihbarlar geliyor. Bunların hepsi değerlendiriliyor. Gürcü yetkililerle yakın temas içindeyiz. Her türlü detay, bilgi, ihbar titizlikle değerlendiriliyor" dedi.
"Avrupa‘ya gidip geldiği bilgisi var"
Gürcistan’da olabileceklerine dair şüphenin olup olmadığına ilişkin soruya Çavuşoğlu, "Zekeriya Öz daha önce Gürcistan’a kaçmıştı. Gümrük kapısındaki kameralarda tespit edilmişti. Avrupa‘ya gidip geldiği bilgisi var. Bize gelen her bilgiyi sadece bu ikisi için değil, diğer kaçanlarla ilgili her bilgiyi inceliyoruz, takip de ediyoruz. Nereye kaçarlarsa kaçsınlar izlerini süreceğiz" ifadelerini kullandı.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)