18 Ağustos 2016 Perşembe
100 karısı olan Kral
Orta Afrika ülkesi Kamerun'daki çok sayıda küçük krallıktan biri olan Bafut'ta 11'nci Kral Abumbi'nin 100'e yakın eşi olduğu düşünülüyor.
CNN International’in haberleştirdiği Bafut Krallığı’nda, geleneklere göre ölen kralın tüm mirasıyla birlikte, eşleri de varisine kalıyor. Aynı zamanda yeni kral kendi seçtiği kraliçeyle de evleniyor.
Krallıkta eşlerin oldukça önemli bir rolü bulunuyor.
Abumbi’nin üçüncü eşi Kraliçe Constance, her başarılı erkeğin arkasında başarılı, güçlü bir kadın vardır diyor ve ekliyor, “Geleneklerimize göre önceki kralın yaşlı eşleri yeni genç eşlere kuralları öğretir. Aynı şekilde yeni krala da geleneklerimizin öğretilmesi eşlerin görevidir.”
Poligami yani çok eşliliğin yasal olduğu Kamerun’daki Bafut Krallığı’nda eski Kral Zofoa’nın babası öldüğünde onun 72 karısı ve 500 çocuğu kendisine “miras” kalmış.
CNN International’in sunucusu Soni Methu, Kral Abumbi ilen tanıştıktan sonra şu izlenimini aktarıyor: “Kralın yaşam tarzıyla ilgili hızlıca yargılara kapılıyoruz ancak aynı Birleşik Krallık’ta olduğu gibi Afrika’daki krallıklar da zengin bir kültür ve tarihe sahip.” Sözcü
CNN International’in haberleştirdiği Bafut Krallığı’nda, geleneklere göre ölen kralın tüm mirasıyla birlikte, eşleri de varisine kalıyor. Aynı zamanda yeni kral kendi seçtiği kraliçeyle de evleniyor.
Krallıkta eşlerin oldukça önemli bir rolü bulunuyor.
Abumbi’nin üçüncü eşi Kraliçe Constance, her başarılı erkeğin arkasında başarılı, güçlü bir kadın vardır diyor ve ekliyor, “Geleneklerimize göre önceki kralın yaşlı eşleri yeni genç eşlere kuralları öğretir. Aynı şekilde yeni krala da geleneklerimizin öğretilmesi eşlerin görevidir.”
Poligami yani çok eşliliğin yasal olduğu Kamerun’daki Bafut Krallığı’nda eski Kral Zofoa’nın babası öldüğünde onun 72 karısı ve 500 çocuğu kendisine “miras” kalmış.
CNN International’in sunucusu Soni Methu, Kral Abumbi ilen tanıştıktan sonra şu izlenimini aktarıyor: “Kralın yaşam tarzıyla ilgili hızlıca yargılara kapılıyoruz ancak aynı Birleşik Krallık’ta olduğu gibi Afrika’daki krallıklar da zengin bir kültür ve tarihe sahip.” Sözcü
Suriye iç savaşı: Halepli çocukların dramı!
Suriye'de yaşanan iç savaşın en dramatik görüntülerinden biri... Muhalifler, rejim güçlerinin Halep'e yönelik ablukasını kırdığını iddia ederken, 5 yaşındaki Umran Dakneş'in bu fotoğrafı, dünyayı derinden sarstı.
İngiliz The Independent gazetesinin haberine göre; minik Umran’ın fotoğrafı sosyal medyada yaygın biçimde paylaşıldı. Fotoğraf, hükümet güçleri ya da Rus uçaklarının Halep’te muhaliflerin kontrolündeki doğu bölgesinde bulunan Katerji semtine yönelik saldırılarının ardından çekildi.
Medya aktivistleri tarafından kaydedilen videoda, üzeri tozla kaplı halde olan Umran, bir evin enkazından çıkarılıyor ve ambulansın koltuğuna oturtuluyor. Akabinde kurtarma görevlileri, olay yerine dönmek için yanından ayrılıyor. Umran ambulansın koltuğunda tek başına kalıyor, boş gözlerle etrafa bakıyor ve sonra kan revan içindeki başını siliyor.
Haberde, Umran’ın şehirdeki M10 hastanesine kaldırıldığı ve tedavi edildikten sonra taburcu edildiği belirtildi. Umran’ın doktorlar tarafından görüldükten sonra bir fotoğrafı daha yayınlandı.
Cansız bedeni Bodrum sahillerine vuran Aylan Kurdi gibi Suriye iç savaşının sembolü haline gelen minik Umran’ın ailesinin nerede olduğu bilinmiyor.
İngiliz The Independent gazetesinin haberine göre; minik Umran’ın fotoğrafı sosyal medyada yaygın biçimde paylaşıldı. Fotoğraf, hükümet güçleri ya da Rus uçaklarının Halep’te muhaliflerin kontrolündeki doğu bölgesinde bulunan Katerji semtine yönelik saldırılarının ardından çekildi.
Medya aktivistleri tarafından kaydedilen videoda, üzeri tozla kaplı halde olan Umran, bir evin enkazından çıkarılıyor ve ambulansın koltuğuna oturtuluyor. Akabinde kurtarma görevlileri, olay yerine dönmek için yanından ayrılıyor. Umran ambulansın koltuğunda tek başına kalıyor, boş gözlerle etrafa bakıyor ve sonra kan revan içindeki başını siliyor.
Haberde, Umran’ın şehirdeki M10 hastanesine kaldırıldığı ve tedavi edildikten sonra taburcu edildiği belirtildi. Umran’ın doktorlar tarafından görüldükten sonra bir fotoğrafı daha yayınlandı.
Cansız bedeni Bodrum sahillerine vuran Aylan Kurdi gibi Suriye iç savaşının sembolü haline gelen minik Umran’ın ailesinin nerede olduğu bilinmiyor.
Mısır'da sekiz kadın spikere zayıflama şartı!
Mısır'da devlet kanalı sekiz kadın spikere zayıflamaları için bir ay süre verdi, aksi takdirde ekranlara geri dönemeyecekleri söylendi. Karar ülkeyi ikiye böldü.
ERTU kanalında çalışan sekiz spikere zayıflamaları için ihtarda bulundu. Bir ay süre veren kanal, spikerlerden zayıflamalarını ve ekranların karşısına geri dönmelerini istedi. Kilo verememeleri halinde bir daha ekrana çıkmayacakları söylendi.
Bu kararı veren ise daha önce kendisi de spiker olan kanalın kadın yöneticisi Safaa Hegazy.
Kanaldan kendilerine yapılan açıklama karşısında şoke olan spikerler şaşkın ve üzgün olduklarını açıkladı. Ülkedeki kadın hakları örgütleri kararın yasalara aykırı olduğunu söylediler. ERTU kanalı yöneticileri ise kararlarından geri dönmeyeceklerini açıkladı.
Mısır'da tartışmaya yol açan olaydan sonra devlet gazetesi El Ahram çalışanı gazeteci Fatma el Şaravi kararın haklı olduğunu savunarak tüm TV kanallarında uygulanması gerektiğini söyledi. Akademisyen ve yazar Vahid Abdul Macit ise kararı eleştirerek kadınların görüntüsüyle değil haberlerin içerikleriyle ilgilenilmesi gerektiğini savundu. Hürriyet
ERTU kanalında çalışan sekiz spikere zayıflamaları için ihtarda bulundu. Bir ay süre veren kanal, spikerlerden zayıflamalarını ve ekranların karşısına geri dönmelerini istedi. Kilo verememeleri halinde bir daha ekrana çıkmayacakları söylendi.
Bu kararı veren ise daha önce kendisi de spiker olan kanalın kadın yöneticisi Safaa Hegazy.
Kanaldan kendilerine yapılan açıklama karşısında şoke olan spikerler şaşkın ve üzgün olduklarını açıkladı. Ülkedeki kadın hakları örgütleri kararın yasalara aykırı olduğunu söylediler. ERTU kanalı yöneticileri ise kararlarından geri dönmeyeceklerini açıkladı.
Mısır'da tartışmaya yol açan olaydan sonra devlet gazetesi El Ahram çalışanı gazeteci Fatma el Şaravi kararın haklı olduğunu savunarak tüm TV kanallarında uygulanması gerektiğini söyledi. Akademisyen ve yazar Vahid Abdul Macit ise kararı eleştirerek kadınların görüntüsüyle değil haberlerin içerikleriyle ilgilenilmesi gerektiğini savundu. Hürriyet
FETÖ'nün 'yemin metni' iddianamede
Uşak Cumhuriyet Başsavcılığınca FETÖ/PDY'ye yönelik süren soruşturma kapsamında mahkeme tarafından kabul edilen iddianamede, örgütün sözde "yemin metni" yer aldı.
Uşak Cumhuriyet Başsavcılığınca Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'na (FETÖ/PDY) yönelik soruşturma kapsamında hazırlanan iddianamede, örgütün sözde "yemin metni" yer aldı.
AA'nın haberine göre, Uşak Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından FETÖ/PDY'nin finans ayağına yönelik yaklaşık bir yıldır süren soruşturma kapsamında hazırlanan iddianamede, örgüte dahil olan her kişiye mecburi kılınan 9 maddelik sözde "yemin metni" dikkati çekti.
Fethullah Gülen'in "bir numaralı" sanık olarak yer aldığı 13'ü tutuklu 111 sanık hakkında yürütülen
FETÖ/PDY'ye yönelik soruşturma kapsamında hazırlanan 2 bin 527 sayfalık iddianamede, yer alan FETÖ'nün sözde "yemin metni" ile örgüt mensuplarının yapıya bağlılıklarının pekiştirilmeye çalışıldığı belirtildi.
"İtirazsız yerine getirecek aksi halde..."
Uşak 2. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilen ve 6'sı şikayetçi, 60'ı mağdur toplam 220 tanık ifadesine yer verildiği iddianamede, "Örgütün kuruluşundaki yemin metni" başlıklı bölümde, yapının aldığı kararlara örgüt üyelerinin itirazsız yerine getireceği, kurallara uymadığı takdirde kişinin bu kadrodan kendi rızasıyla ayrılıp herhangi bir talebe gibi dershane vazifesine devam edileceği ifade edildi.
"Kutsal değerler üzerine yemin ettiriliyor"
İddianamede, FETÖ üyelerinin kod isim kullanmalarının istendiği, örgüte itaat ve bağlılık için dini duyguların istismar edilerek kutsal değerler üzerine yemin ettirildiği, bu yöntemle örgüt liderine koşulsuz sadakatin sağlanmasının amaçlandığı kaydedildi.
FETÖ'de hiyerarşik görev dağılımı ve gizlilik esasının ön koşul olduğunun belirtildiği iddianamede, iletişimin gizliliğe riayet edilerek ulaklar vasıtası ile sağlandığı, bu terör örgütünün kendine özgü ceza ve ödül sistemi bulunan profesyonel bir örgütlenme olduğu ifade edildi.
İşte FETÖ örgütünün o "yemin metni"
İddianamede yer alan FETÖ'nün sözde "yemin metni" şöyle:
"Gücüm yettiği kadar Kur'anı hayatıma gaye edineceğime, kardeşlerime karşı sadakat izinde bulunacağıma, halkın ve talebe arkadaşların izzet ve onurlarını izzetim ve onurum kadar yükseltmeye çalışacağıma, kusurlarımın hatırlatılması karşısında memnuniyet ihzar edeceğime, dahilden ve hariçten gelen bilumum taarruz ve tenkitleri 'nefsime yapılmış' gibi reddedeceğime, bilumum karar listesindeki esaslara riayette bulunacağıma, hizmet adına uhdeme aldığım vazifeleri veya kararla bana tahmil edilen mükellefiyetleri itirazsız yerine getirmeye çalışacağıma, Kur'ana sadakatten hiçbir surette ayrılmayacağıma, münferit hareket edip bu kararlara muhalif davrandığım an ihtiyarımla bu kadrodan kendimi ıskat edip herhangi bir talebe gibi dershanede vazifeme devam edeceğime vallah-billah kasemleriyle yemin ediyor ve bu yeminin La Yen Kati olmasına, CENAB-I HAKKI istişhadda bulunuyorum."
İddianamede, örgütün sözde "yemin metni"nin ardından FETÖ üyelerinin uyması gereken kurallarla ilgili bölüme de yer verildi.
Uşak Cumhuriyet Başsavcılığının FETÖ/PDY'nin finans ayağına yönelik Eylül 2015'te başlattığı soruşturma kapsamında, Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şubesi ekipleri 83 kişiyi gözaltına almış, FETÖ yapılanmasında "bürokrasi imamının yardımcısı" olduğu iddia edilen iş adamı Hazim Sesli ile Organize Sanayi Bölgesi Başkanı Ali Yıldırım'ın da aralarında bulunduğu 13 kişi tutuklanmıştı. Operasyon kapsamında 20 kişi hakkında ise yakalama kararı çıkarılmıştı. cnntürk
Uşak Cumhuriyet Başsavcılığınca Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'na (FETÖ/PDY) yönelik soruşturma kapsamında hazırlanan iddianamede, örgütün sözde "yemin metni" yer aldı.
AA'nın haberine göre, Uşak Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından FETÖ/PDY'nin finans ayağına yönelik yaklaşık bir yıldır süren soruşturma kapsamında hazırlanan iddianamede, örgüte dahil olan her kişiye mecburi kılınan 9 maddelik sözde "yemin metni" dikkati çekti.
Fethullah Gülen'in "bir numaralı" sanık olarak yer aldığı 13'ü tutuklu 111 sanık hakkında yürütülen
FETÖ/PDY'ye yönelik soruşturma kapsamında hazırlanan 2 bin 527 sayfalık iddianamede, yer alan FETÖ'nün sözde "yemin metni" ile örgüt mensuplarının yapıya bağlılıklarının pekiştirilmeye çalışıldığı belirtildi.
"İtirazsız yerine getirecek aksi halde..."
Uşak 2. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilen ve 6'sı şikayetçi, 60'ı mağdur toplam 220 tanık ifadesine yer verildiği iddianamede, "Örgütün kuruluşundaki yemin metni" başlıklı bölümde, yapının aldığı kararlara örgüt üyelerinin itirazsız yerine getireceği, kurallara uymadığı takdirde kişinin bu kadrodan kendi rızasıyla ayrılıp herhangi bir talebe gibi dershane vazifesine devam edileceği ifade edildi.
"Kutsal değerler üzerine yemin ettiriliyor"
İddianamede, FETÖ üyelerinin kod isim kullanmalarının istendiği, örgüte itaat ve bağlılık için dini duyguların istismar edilerek kutsal değerler üzerine yemin ettirildiği, bu yöntemle örgüt liderine koşulsuz sadakatin sağlanmasının amaçlandığı kaydedildi.
FETÖ'de hiyerarşik görev dağılımı ve gizlilik esasının ön koşul olduğunun belirtildiği iddianamede, iletişimin gizliliğe riayet edilerek ulaklar vasıtası ile sağlandığı, bu terör örgütünün kendine özgü ceza ve ödül sistemi bulunan profesyonel bir örgütlenme olduğu ifade edildi.
İşte FETÖ örgütünün o "yemin metni"
İddianamede yer alan FETÖ'nün sözde "yemin metni" şöyle:
"Gücüm yettiği kadar Kur'anı hayatıma gaye edineceğime, kardeşlerime karşı sadakat izinde bulunacağıma, halkın ve talebe arkadaşların izzet ve onurlarını izzetim ve onurum kadar yükseltmeye çalışacağıma, kusurlarımın hatırlatılması karşısında memnuniyet ihzar edeceğime, dahilden ve hariçten gelen bilumum taarruz ve tenkitleri 'nefsime yapılmış' gibi reddedeceğime, bilumum karar listesindeki esaslara riayette bulunacağıma, hizmet adına uhdeme aldığım vazifeleri veya kararla bana tahmil edilen mükellefiyetleri itirazsız yerine getirmeye çalışacağıma, Kur'ana sadakatten hiçbir surette ayrılmayacağıma, münferit hareket edip bu kararlara muhalif davrandığım an ihtiyarımla bu kadrodan kendimi ıskat edip herhangi bir talebe gibi dershanede vazifeme devam edeceğime vallah-billah kasemleriyle yemin ediyor ve bu yeminin La Yen Kati olmasına, CENAB-I HAKKI istişhadda bulunuyorum."
İddianamede, örgütün sözde "yemin metni"nin ardından FETÖ üyelerinin uyması gereken kurallarla ilgili bölüme de yer verildi.
Uşak Cumhuriyet Başsavcılığının FETÖ/PDY'nin finans ayağına yönelik Eylül 2015'te başlattığı soruşturma kapsamında, Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şubesi ekipleri 83 kişiyi gözaltına almış, FETÖ yapılanmasında "bürokrasi imamının yardımcısı" olduğu iddia edilen iş adamı Hazim Sesli ile Organize Sanayi Bölgesi Başkanı Ali Yıldırım'ın da aralarında bulunduğu 13 kişi tutuklanmıştı. Operasyon kapsamında 20 kişi hakkında ise yakalama kararı çıkarılmıştı. cnntürk
Fethullah Gülen'in yeğeni Ümraniye'de gözaltına alındı
FETÖ/PDY terör örgütü elebaşı Fethullah Gülen'in yeğeni Ümraniye'de gözaltına alındı.
Ümraniye İlçe Emniyet Müdürlüğü ekipleri, ihbar üzerine bir eve operasyon düzenledi. Operasyonda terör örgütü elebaşı Fetullah Gülen'in yeğeni Selman Gülen gözaltına alındı. Selman Gülen'e ait lüks bir otomobilde yapılan aramada 3 adet telefon, bir adet hard disk, drone ve Gülen'a ait kitaplar ele geçirildi.
Selman Gülen'in Yamanlar Koleji mezunu olduğu öğrenilen Selman Gülen'in, Fetullah Gülen'in kardeşinin çocuğu olduğu belirtildi. Selman Gülen'in tanınmamak için şapka taktığı ve bıyık bıraktığı da görüldü.Gözaltına alınan Selman Gülen, sorgulanmak üzere Ümraniye İlçe Emniyet Müdürlüğü'ne götürüldü. Hürriyet
Ümraniye İlçe Emniyet Müdürlüğü ekipleri, ihbar üzerine bir eve operasyon düzenledi. Operasyonda terör örgütü elebaşı Fetullah Gülen'in yeğeni Selman Gülen gözaltına alındı. Selman Gülen'e ait lüks bir otomobilde yapılan aramada 3 adet telefon, bir adet hard disk, drone ve Gülen'a ait kitaplar ele geçirildi.
Selman Gülen'in Yamanlar Koleji mezunu olduğu öğrenilen Selman Gülen'in, Fetullah Gülen'in kardeşinin çocuğu olduğu belirtildi. Selman Gülen'in tanınmamak için şapka taktığı ve bıyık bıraktığı da görüldü.Gözaltına alınan Selman Gülen, sorgulanmak üzere Ümraniye İlçe Emniyet Müdürlüğü'ne götürüldü. Hürriyet
17 Ağustos 2016 Çarşamba
5. kattan ölüme atladı!
Zonguldak’ın Ereğli ilçesinde psikolojik sorunlar yaşadığı öğrenilen bir genç kız, 5. kattan atlayarak intihar etti.
Olay Müftü Mahallesi Devrek Yolu Caddesi üzerindeki 5 katlı apartmanda meydana geldi. İddiaya göre, bir süredir psikolojik sorunlar yaşayan Kader Ş. (21) babası ile telefonda tartıştıktan sonra 5 katlı apartmanın son katında yaşayan kız arkadaşı Ece E.'ye ait dairenin penceresinden kendisini boşluğa bıraktı.
Olayı gören çevredeki vatandaşlar 112 ekiplerine haber verdi. Kısa sürede olay yerine gelen 112 sağlık görevlileri genç kıza ilk müdahaleyi yaptıktan sonra ambulansla hastaneye kaldırdı. Genç kız burada yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak hayatını kaybetti.
Öte yandan Kader Ş.'yi yerde baygın yatarken gören arkadaşları gözyaşlarına hakim olamadı. Polis olayla ilgili olarak soruşturma başlattı. Sözcü
Olay Müftü Mahallesi Devrek Yolu Caddesi üzerindeki 5 katlı apartmanda meydana geldi. İddiaya göre, bir süredir psikolojik sorunlar yaşayan Kader Ş. (21) babası ile telefonda tartıştıktan sonra 5 katlı apartmanın son katında yaşayan kız arkadaşı Ece E.'ye ait dairenin penceresinden kendisini boşluğa bıraktı.
Olayı gören çevredeki vatandaşlar 112 ekiplerine haber verdi. Kısa sürede olay yerine gelen 112 sağlık görevlileri genç kıza ilk müdahaleyi yaptıktan sonra ambulansla hastaneye kaldırdı. Genç kız burada yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak hayatını kaybetti.
Öte yandan Kader Ş.'yi yerde baygın yatarken gören arkadaşları gözyaşlarına hakim olamadı. Polis olayla ilgili olarak soruşturma başlattı. Sözcü
Erdoğan'a Başdanışman atanan Adnan Tanrıverdi kimdir,
Cumhurbaşkanlığı başdanışmanlığına atanan emekli general Adnan Tanrıverdi ve kurucusu olduğu kuruluş Sadat bir çok iddia ile gündeme geldi. Peki Adnan Tanrıverdi kimdir ve Sadat adlı şirket ne faaliyetler yürütüyor? İşte iddialar ve kamuoyuna yapılan açıklamalarıyla bu soruların yanıtları...
Sadat adlı uluslararası savunma danışmanlığı firmasının kurucusu emekli Tuğgeneral Adnan Tanrıverdi'nin Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanlığına getirilmesi kamuoyunda da merak edilen soruları beraraberinde getirdi. Peki Adnan Tanrıverdi kimdir ve Sadat firması ne yapmaktadır?
1944 Konya Akşehir doğumlu olan Adnan Tanrıverdi, 1963-1964'te İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Zooloji Bölümündeki öğreniminin ardından 1964 yılında girdiği Kara Harp Okulun'dan 1966'da topçu subayı olarak mezun oldu ve 1996 yılındaki emekliliğine kadar 30 yıl TSK'da görev yaptı. 1980'de kurmay subay olan ve "Gayrinizami Harp Kursu" de gören Tanrıverdi'nin görev yaptığı birlikler arasında Genelkurmay Özel Harp Daire Başkanlığı ile KKTC Sivil savunma Teşkilat Başkanlığı da bulunuyor.
"İrticai faaliyet" iddiası
1992'de tuğgeneralliğe yükseltilen Tanrıverdi, İstanbul'daki 2. Zırhlı Tugay Komutanlığı'nın ardından Kara Kuvvetleri Sağlık Daire Başkanlığı yaptı ve 1996'da kadrosuzluk gerekçesiyle emekli edildi. Tanrıverdi'nin geçmişte ve atamasının ardından "TSK içinde irticai faaliyetler yürüttüğü için" emekli edildiği iddiaları sıkça gündeme getirildi. Emeklilikten sonra da Üsküdar FM Radyosunun Genel Koordinatörlüğünü, İhlâs Marmara Evleri Camii Yaptırma ve Yardım Derneği Yönetim Kurulu üyeliğini yapan Tanrıverdi'nin genel başkanlığını yaptığı, 2000 yılında kurulan Adaleti Savunanlar Derneği'nin (ASDER) TSK'dan ihraç edilen ve emekli askerlerden oluştuğu sıkça eleştiri konusu oldu. Kuruluş, bünyesindeki Adaleti Savunanlar Stratejik Araştırmalar Merkezi Derneği (ASSAM) aracılığıyla TSK'nın yeniden yapılandırılmasına yönelik eleştiriler geliştirdi. Atama sonrasında basında yer alan iddialar arasında 15 Temmuz sonrasındaki kararnamelerle TSK'ya getirilen yeni düzenlemelerin bu önerilerle paralellik taşıdığı da var.
Eski istihbarat başkanından 'Dini kışlaya sokan adam' iddiası
Atama kararının ardından Genelkurmay Eski İstihbarat Başkanı emekli Korgeneral İsmail Hakkı Pekin'in, "Bu adam TSK'daki görev yaptığı süre boyunca dini kendi amaçlarına alet eden uygulamalar içinde olmuştur. İstanbul Maltepe'deki Tugay Komutanlığı sırasında kışlanın içine dini sokmuş, kendine orada bir grup yaratamaya çalışmış, kışla içinde toplu sihir namazları kıldığına yönelik gelen bilgiler doğrultusunda kızak bir göreve çekilerek emekli edilmiştir" şeklindeki iddiası basına yansıdı.
'Atatürk düşmanı' iddiası
Emekli Tümgeneral Ahmet Yavuz da Tanrıverdi'yi "Atatürk düşmanı" diye niteleyerek, "Atatürk düşmanı, cumhuriyet düşmanı bir adamla yoluna devam edenler bu ülkeyi bu felaketten kurtaramaz" açıklaması yaptı.
Sadat'ın faaliyetleri ne?
Adnan Tanrıveri'nin 2012'de kurucusu olduğu Sadat Uluslararası Savunma Danışmanlık Şirketi, özellikle Suriye savaşı bağlamında sıkça gündeme gelen bir kuruluş.
Misyonu: 'İslam dünyasının dünya süper güçleri arasındaki yerini almasına yardımcı olmak'
Gayri nizami harp eğitimi veren şirketin çeşitli yerlerde açtığı eğitim kamplarında 2 bin 800 kişinin gayri nizamı harp ya da gerilla eğitimi aldığı 3 Eylül 2012'deki Aydınlık gazetesinin bir haberinde yer aldı. Peki Sadat kendisini nasıl anlatıyor? Şirketin internet sitesinde misyonu, "Silahlı Kuvvetlerin ve İç Güvenlik Güçlerinin organizasyonu, iç güvenlik ve savunma alanında stratejik danışmanlık, iç güvenlik ve askeri eğitim ile donatım alanlarında hizmet vererek, İslam Ülkeleri arasında savunma ve savunma sanayi işbirliği ortamı oluşturmayı ve İslam Dünyasının kendine yeterli bir askeri güç olarak da Dünya Süper Güçleri arasındaki hak ettiği yerini almasına yardımcı olmaktır" şeklinde tanımlanıyor.
Askeri eğitim ve danışmanlık hizmeti veriyor
Türkiye'de uluslararası savunma alanında danışmanlık ve askeri eğitim veren ilk ve tek şirket olduğu belirtilen ve eski TSK mensuplarının görev aldığı Sadat, askeri ve "iç güvenlik" yani "terörle mücadele" alanında danışmanlık ve eğitim hizmeti veriyor. Askeri ve güvenlik alanında pek çok eğitimi veren şirketin, kursları arasında "Gayri Nizamı Harp" ve "Keskin Nişancılık" gibi başlıklar da dikkat çekiyor. "Kara Harekatı", "Keskin Nişancılık", "Koruma", "Tahrip", "Gayri Nizami Harp", "İleri Tek Er Muharebe", "Topçu ve Havan İleri Gözetleyicilik", "Tank / Zırhlı Araç Avcılığı" gibi kurs eğitim paketleri bulunuyor.
Gayri Nizami Harp Eğitim Paketi
Şirketin "Gayri Nizami Harp Kursu Eğitim Paketi" kapsamında, "Gayri Nizami Harp teşkilatlanması ve bu teşkilatın unsurlarının pusu, baskın, yol kapaması, tahrip, sabotaj ve kurtarma-kaçırma harekatları ile bu harekatlara karşı koyma faaliyetlerinin eğitimini" verdiği anlatılıyor. Şirketin bu kurs kapsamında verdiği dersler arasında, "istihbarat", "gerilla harekatı", "kurtarma-kaçırma harekatı", "özel kuvvetler harekatı", "psikolojik harp" dikkat çekiyor. Bu kurs sonucunda "kazandırılacak kabiliyetler" başlığı altında da şunlar sayılıyor:
"Suikast kabiliyeti kazandırılır"
"Kursiyerler, GNH Kursları sonucunda; Başta psikolojik harp ve harekat olmak üzere, Sabotaj, Baskın, Pusu, Tahrip, Suikast, Kurtarma ve kaçırma, Tedhiş, Sokak hareketleri türü eylemlerde ve gizli etkinliklerden oluşan harekat teknikleri, imkân ve kabiliyetine ulaştırılır ve yapılacak test ve değerlendirmelerde başarılı olanlara GNH Uzmanlığı Sertifika verilir."
Sadat TBMM gündeminde
Kurulduğu 2012'de Ali Rıza Öztürk, Bülent Tezcan ve Ali İhsan Köktürk tarafından verilen Soru ve Meclis Araştırması önergesiyle TBMM gündemine taşınan Sadat'la ilgili son olarak CHP Mersin Milletvekili Fikri Sağlar, Başbakan Binali Yıldırım'ın yanıtlaması talebiyle 1 Temmuz'da soru önergesi vermişti. Suriye savaşındaki etkinliği ve faaliyetleri sorgulanan Sadat'la ilgili önergede, "Sadat'ın TSK'ya alternatif oluşturduğu" iddiaları hatırlatılmıştı. Sağlar'ın deyimiyle şirketin "kontrgerilla eğitimi" verdiği belirtilen soru önergesinde, şirketin "Suriye'de savaşan IŞİD türevi radikal İslamcı örgütlere gayrı nizami harp eğitimi" verdiği iddiaları sorulmuştu. Sağlar soru önergesinde, şirketin kamplarında "Osmanlı Ocaklarından gelen gençlerin" de bulunduğu iddialarını hatırlatarak, Sadat'ın resmi kurumlarca verilmiş bir izninin olup olmadığını, "TSK'ya alternatif oluşturması için hükümet tarafından izin verilip verilmediğini" ve hangi gruplara ne tür eğitimler verdiğinin takip edilip edilmediğini sormuştu. Sağlar, "Eğer takip ediliyorsa hangi gruplara, ne tür eğitimler hangi tarihler aralığında ve nerede verilmiştir?" sorusuna da yanıt istemişti. Soru önergesinde Sağlar, "Gerilla eğitimi veren SADAT’ın kontrol edilmemesi durumunda, ne gibi sıkıntılara gebe olduğumuzu ön görüyor musunuz?" diye de sormuştu.
Sadat'tan yanıt: Fuat Avni ve Mehmet Eymür'ün iftiraları
Fikri Sağlar'ın soru önergesine 12 Temmuz'da Sadat'ın internet sitesi üzerinden yanıt verilmiş ve bu iddiaların arkasında sosyal medyada "Fuat Avni" olarak bilinen ve kim olduğu bilinmeyen bir kişiyle, eski MİT'çi Mehmet Eymür'ün bulunduğu belirtilerek, bunların iftira olduğu ileri sürülmüştü. Cevapta Eymür'ün bu iddiaları, "CIA'nin yönlendirmesiyle" gündeme getirdiği iddia edilerek, "Bu ülkelerin silahlı kuvvetlerine ihtiyaç duydukları askeri eğitimleri SADAT A.Ş. vermesin de ABD şirketleri mi versin?" denilmişti.
'Hiçbir ülkeye gerilla eğitimi verilmedi'
Şirketten soru önergesi üzerine yapılan açıklamada, Ticaret Kanunu kapsamında faaliyet gösterdikleri, şirketin kuruluşunun Ticaret ve Milli Savunma Bakanlıkları'na bildirildiği ve "Türk Silahlı kuvvetlerine alternatif olmak gibi bir amacı ve iddiası" olmadığı söylendi. Kurulduğu günden bu güne kadar herhangi bir ülke veya gruba, yurt içinde ve yurt dışında nizami-gayri nizami veya herhangi bir konuda eğitim hizmeti verilmediği belirtilen açıklamada, bazı ülkeler ile proje bazında danışmanlık için görüşme yapıldığı ifade edildi. Savunma Sanayi ürünleri alıp-satmak için girişimlerde bulundukları anlatılan açıklamada, "Milli Savunma Bakanlığı ve Dışişleri Bakanlıklarının izni olmadan, savunma sanayi ürünlerinin yurt içi ve uluslararası sevkiyatı mümkün değildir. SADAT A.Ş. de aynı hükümlere tabidir" denildi. Yurt içinde ve yurt dışında herhangi bir eğitim tesisi ve kamplarının bulunmadığı dile getirilen açıklamada, bu yöndeki iddialar "iftira" olarak nitelendirildi. Açıklamada, "SADAT A.Ş.'nin eğitim kampları yoktur. SADAT A.Ş.'nin İŞİD (DAEŞ - DEAŞ - ISIS - ISIL) ile ve başka her hangi bir terör örgütü ile hiç bir ilgi ve bağlantısı yoktur ve olması da mümkün değildir. SADAT A.Ş. yurt içinde ve dışında hali hazırda hiç bir ülkeye veya örgüte gerilla eğitimi vermemiştir" denildi.
'Gayri nizami harp eğitimi verme kabiliyetimiz var'
Ancak şirketin gayri nizami harp eğitimi verme imkan ve kabiliyeti bulunduğu ifade edilen açıklamada, şu ifade ve iddialar yer aldı:
"Şu anda ihtiyaç duyan ülkelere küresel güçlerin benzer şirketleri bu eğitimi vermektedir. SADAT A.Ş. için kuşku ile bakılan bu husus ülkelerin milli ihtiyaçlarına bağlıdır. Özellikle küresel güçlerin kontrolündeki terör örgütleri ile mücadelede İslâm Ülkeleri bu tür özel eğitimli birlikler yetiştirme ihtiyacı duymaktadırlar. SADAT veya bir başka Türk şirketi veya TSK bu talebi karşılamazsa, ilgili ülkedeki teröristi de, terörle mücadele kuvvetlerini de küresel güçler eğitmektedirler. Bu tür eğitimlerin yurt dışında SADAT A.Ş. tarafından verilmesinin devlete her hangi bir sıkıntı vermesi mümkün değildir. Sadece bu imkandan haberi olmayan devlet, bu imkanı bir dış politika enstrümanı olarak kullanmaktan mahrum olacaktır."
İddiaların karalama kampanyası olarak nitelendirildiği açıklamada, Sadat'ın "ülke çıkarları için endişe edilecek değil teşvik edilecek bir şirket" olduğu öne sürülmüştü. (cnntürk.com.tr)
Sadat adlı uluslararası savunma danışmanlığı firmasının kurucusu emekli Tuğgeneral Adnan Tanrıverdi'nin Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanlığına getirilmesi kamuoyunda da merak edilen soruları beraraberinde getirdi. Peki Adnan Tanrıverdi kimdir ve Sadat firması ne yapmaktadır?
1944 Konya Akşehir doğumlu olan Adnan Tanrıverdi, 1963-1964'te İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Zooloji Bölümündeki öğreniminin ardından 1964 yılında girdiği Kara Harp Okulun'dan 1966'da topçu subayı olarak mezun oldu ve 1996 yılındaki emekliliğine kadar 30 yıl TSK'da görev yaptı. 1980'de kurmay subay olan ve "Gayrinizami Harp Kursu" de gören Tanrıverdi'nin görev yaptığı birlikler arasında Genelkurmay Özel Harp Daire Başkanlığı ile KKTC Sivil savunma Teşkilat Başkanlığı da bulunuyor.
"İrticai faaliyet" iddiası
1992'de tuğgeneralliğe yükseltilen Tanrıverdi, İstanbul'daki 2. Zırhlı Tugay Komutanlığı'nın ardından Kara Kuvvetleri Sağlık Daire Başkanlığı yaptı ve 1996'da kadrosuzluk gerekçesiyle emekli edildi. Tanrıverdi'nin geçmişte ve atamasının ardından "TSK içinde irticai faaliyetler yürüttüğü için" emekli edildiği iddiaları sıkça gündeme getirildi. Emeklilikten sonra da Üsküdar FM Radyosunun Genel Koordinatörlüğünü, İhlâs Marmara Evleri Camii Yaptırma ve Yardım Derneği Yönetim Kurulu üyeliğini yapan Tanrıverdi'nin genel başkanlığını yaptığı, 2000 yılında kurulan Adaleti Savunanlar Derneği'nin (ASDER) TSK'dan ihraç edilen ve emekli askerlerden oluştuğu sıkça eleştiri konusu oldu. Kuruluş, bünyesindeki Adaleti Savunanlar Stratejik Araştırmalar Merkezi Derneği (ASSAM) aracılığıyla TSK'nın yeniden yapılandırılmasına yönelik eleştiriler geliştirdi. Atama sonrasında basında yer alan iddialar arasında 15 Temmuz sonrasındaki kararnamelerle TSK'ya getirilen yeni düzenlemelerin bu önerilerle paralellik taşıdığı da var.
Eski istihbarat başkanından 'Dini kışlaya sokan adam' iddiası
Atama kararının ardından Genelkurmay Eski İstihbarat Başkanı emekli Korgeneral İsmail Hakkı Pekin'in, "Bu adam TSK'daki görev yaptığı süre boyunca dini kendi amaçlarına alet eden uygulamalar içinde olmuştur. İstanbul Maltepe'deki Tugay Komutanlığı sırasında kışlanın içine dini sokmuş, kendine orada bir grup yaratamaya çalışmış, kışla içinde toplu sihir namazları kıldığına yönelik gelen bilgiler doğrultusunda kızak bir göreve çekilerek emekli edilmiştir" şeklindeki iddiası basına yansıdı.
'Atatürk düşmanı' iddiası
Emekli Tümgeneral Ahmet Yavuz da Tanrıverdi'yi "Atatürk düşmanı" diye niteleyerek, "Atatürk düşmanı, cumhuriyet düşmanı bir adamla yoluna devam edenler bu ülkeyi bu felaketten kurtaramaz" açıklaması yaptı.
Sadat'ın faaliyetleri ne?
Adnan Tanrıveri'nin 2012'de kurucusu olduğu Sadat Uluslararası Savunma Danışmanlık Şirketi, özellikle Suriye savaşı bağlamında sıkça gündeme gelen bir kuruluş.
Misyonu: 'İslam dünyasının dünya süper güçleri arasındaki yerini almasına yardımcı olmak'
Gayri nizami harp eğitimi veren şirketin çeşitli yerlerde açtığı eğitim kamplarında 2 bin 800 kişinin gayri nizamı harp ya da gerilla eğitimi aldığı 3 Eylül 2012'deki Aydınlık gazetesinin bir haberinde yer aldı. Peki Sadat kendisini nasıl anlatıyor? Şirketin internet sitesinde misyonu, "Silahlı Kuvvetlerin ve İç Güvenlik Güçlerinin organizasyonu, iç güvenlik ve savunma alanında stratejik danışmanlık, iç güvenlik ve askeri eğitim ile donatım alanlarında hizmet vererek, İslam Ülkeleri arasında savunma ve savunma sanayi işbirliği ortamı oluşturmayı ve İslam Dünyasının kendine yeterli bir askeri güç olarak da Dünya Süper Güçleri arasındaki hak ettiği yerini almasına yardımcı olmaktır" şeklinde tanımlanıyor.
Askeri eğitim ve danışmanlık hizmeti veriyor
Türkiye'de uluslararası savunma alanında danışmanlık ve askeri eğitim veren ilk ve tek şirket olduğu belirtilen ve eski TSK mensuplarının görev aldığı Sadat, askeri ve "iç güvenlik" yani "terörle mücadele" alanında danışmanlık ve eğitim hizmeti veriyor. Askeri ve güvenlik alanında pek çok eğitimi veren şirketin, kursları arasında "Gayri Nizamı Harp" ve "Keskin Nişancılık" gibi başlıklar da dikkat çekiyor. "Kara Harekatı", "Keskin Nişancılık", "Koruma", "Tahrip", "Gayri Nizami Harp", "İleri Tek Er Muharebe", "Topçu ve Havan İleri Gözetleyicilik", "Tank / Zırhlı Araç Avcılığı" gibi kurs eğitim paketleri bulunuyor.
Gayri Nizami Harp Eğitim Paketi
Şirketin "Gayri Nizami Harp Kursu Eğitim Paketi" kapsamında, "Gayri Nizami Harp teşkilatlanması ve bu teşkilatın unsurlarının pusu, baskın, yol kapaması, tahrip, sabotaj ve kurtarma-kaçırma harekatları ile bu harekatlara karşı koyma faaliyetlerinin eğitimini" verdiği anlatılıyor. Şirketin bu kurs kapsamında verdiği dersler arasında, "istihbarat", "gerilla harekatı", "kurtarma-kaçırma harekatı", "özel kuvvetler harekatı", "psikolojik harp" dikkat çekiyor. Bu kurs sonucunda "kazandırılacak kabiliyetler" başlığı altında da şunlar sayılıyor:
"Suikast kabiliyeti kazandırılır"
"Kursiyerler, GNH Kursları sonucunda; Başta psikolojik harp ve harekat olmak üzere, Sabotaj, Baskın, Pusu, Tahrip, Suikast, Kurtarma ve kaçırma, Tedhiş, Sokak hareketleri türü eylemlerde ve gizli etkinliklerden oluşan harekat teknikleri, imkân ve kabiliyetine ulaştırılır ve yapılacak test ve değerlendirmelerde başarılı olanlara GNH Uzmanlığı Sertifika verilir."
Sadat TBMM gündeminde
Kurulduğu 2012'de Ali Rıza Öztürk, Bülent Tezcan ve Ali İhsan Köktürk tarafından verilen Soru ve Meclis Araştırması önergesiyle TBMM gündemine taşınan Sadat'la ilgili son olarak CHP Mersin Milletvekili Fikri Sağlar, Başbakan Binali Yıldırım'ın yanıtlaması talebiyle 1 Temmuz'da soru önergesi vermişti. Suriye savaşındaki etkinliği ve faaliyetleri sorgulanan Sadat'la ilgili önergede, "Sadat'ın TSK'ya alternatif oluşturduğu" iddiaları hatırlatılmıştı. Sağlar'ın deyimiyle şirketin "kontrgerilla eğitimi" verdiği belirtilen soru önergesinde, şirketin "Suriye'de savaşan IŞİD türevi radikal İslamcı örgütlere gayrı nizami harp eğitimi" verdiği iddiaları sorulmuştu. Sağlar soru önergesinde, şirketin kamplarında "Osmanlı Ocaklarından gelen gençlerin" de bulunduğu iddialarını hatırlatarak, Sadat'ın resmi kurumlarca verilmiş bir izninin olup olmadığını, "TSK'ya alternatif oluşturması için hükümet tarafından izin verilip verilmediğini" ve hangi gruplara ne tür eğitimler verdiğinin takip edilip edilmediğini sormuştu. Sağlar, "Eğer takip ediliyorsa hangi gruplara, ne tür eğitimler hangi tarihler aralığında ve nerede verilmiştir?" sorusuna da yanıt istemişti. Soru önergesinde Sağlar, "Gerilla eğitimi veren SADAT’ın kontrol edilmemesi durumunda, ne gibi sıkıntılara gebe olduğumuzu ön görüyor musunuz?" diye de sormuştu.
Sadat'tan yanıt: Fuat Avni ve Mehmet Eymür'ün iftiraları
Fikri Sağlar'ın soru önergesine 12 Temmuz'da Sadat'ın internet sitesi üzerinden yanıt verilmiş ve bu iddiaların arkasında sosyal medyada "Fuat Avni" olarak bilinen ve kim olduğu bilinmeyen bir kişiyle, eski MİT'çi Mehmet Eymür'ün bulunduğu belirtilerek, bunların iftira olduğu ileri sürülmüştü. Cevapta Eymür'ün bu iddiaları, "CIA'nin yönlendirmesiyle" gündeme getirdiği iddia edilerek, "Bu ülkelerin silahlı kuvvetlerine ihtiyaç duydukları askeri eğitimleri SADAT A.Ş. vermesin de ABD şirketleri mi versin?" denilmişti.
'Hiçbir ülkeye gerilla eğitimi verilmedi'
Şirketten soru önergesi üzerine yapılan açıklamada, Ticaret Kanunu kapsamında faaliyet gösterdikleri, şirketin kuruluşunun Ticaret ve Milli Savunma Bakanlıkları'na bildirildiği ve "Türk Silahlı kuvvetlerine alternatif olmak gibi bir amacı ve iddiası" olmadığı söylendi. Kurulduğu günden bu güne kadar herhangi bir ülke veya gruba, yurt içinde ve yurt dışında nizami-gayri nizami veya herhangi bir konuda eğitim hizmeti verilmediği belirtilen açıklamada, bazı ülkeler ile proje bazında danışmanlık için görüşme yapıldığı ifade edildi. Savunma Sanayi ürünleri alıp-satmak için girişimlerde bulundukları anlatılan açıklamada, "Milli Savunma Bakanlığı ve Dışişleri Bakanlıklarının izni olmadan, savunma sanayi ürünlerinin yurt içi ve uluslararası sevkiyatı mümkün değildir. SADAT A.Ş. de aynı hükümlere tabidir" denildi. Yurt içinde ve yurt dışında herhangi bir eğitim tesisi ve kamplarının bulunmadığı dile getirilen açıklamada, bu yöndeki iddialar "iftira" olarak nitelendirildi. Açıklamada, "SADAT A.Ş.'nin eğitim kampları yoktur. SADAT A.Ş.'nin İŞİD (DAEŞ - DEAŞ - ISIS - ISIL) ile ve başka her hangi bir terör örgütü ile hiç bir ilgi ve bağlantısı yoktur ve olması da mümkün değildir. SADAT A.Ş. yurt içinde ve dışında hali hazırda hiç bir ülkeye veya örgüte gerilla eğitimi vermemiştir" denildi.
'Gayri nizami harp eğitimi verme kabiliyetimiz var'
Ancak şirketin gayri nizami harp eğitimi verme imkan ve kabiliyeti bulunduğu ifade edilen açıklamada, şu ifade ve iddialar yer aldı:
"Şu anda ihtiyaç duyan ülkelere küresel güçlerin benzer şirketleri bu eğitimi vermektedir. SADAT A.Ş. için kuşku ile bakılan bu husus ülkelerin milli ihtiyaçlarına bağlıdır. Özellikle küresel güçlerin kontrolündeki terör örgütleri ile mücadelede İslâm Ülkeleri bu tür özel eğitimli birlikler yetiştirme ihtiyacı duymaktadırlar. SADAT veya bir başka Türk şirketi veya TSK bu talebi karşılamazsa, ilgili ülkedeki teröristi de, terörle mücadele kuvvetlerini de küresel güçler eğitmektedirler. Bu tür eğitimlerin yurt dışında SADAT A.Ş. tarafından verilmesinin devlete her hangi bir sıkıntı vermesi mümkün değildir. Sadece bu imkandan haberi olmayan devlet, bu imkanı bir dış politika enstrümanı olarak kullanmaktan mahrum olacaktır."
İddiaların karalama kampanyası olarak nitelendirildiği açıklamada, Sadat'ın "ülke çıkarları için endişe edilecek değil teşvik edilecek bir şirket" olduğu öne sürülmüştü. (cnntürk.com.tr)
38 bin mahkum tahliye olacak
Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'a eklenen geçici maddeyle 38 bin mahkuma tahliye yolu açıldı. Karar ile birlikte; şu anda yaklaşık 180 bin hükümlü ve tutuklunun bulunduğu cezaevlerindeki mahkumların 5'te biri tahliye edilecek.
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ iki yeni kararname ile ilgili Twitter hesabından açıklama yaptı. Bakan Bozdağ, yeni düzenleme ile 38 bin kişinin tahliye olacağını söyledi.
İşte Bekir Bozdağ’ın açıklaması;
“Resmi Gazete’de yayımlanan 671 S.Kanun Hükümde Kararnameyle Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’a eklenen geçici maddeyle 1 Temmuz 2016 tarihine kadar işlenen suçlar nedeniyle mahkum veya mahkum olacaklar bakımından iki önemli düzenleme yapılmaktadır.
Birincisi,Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 105/A’daki koşullu salıverilmeye dair “bir yıl”, “iki yıla”çıkarıldı. Buna göre;koşullu salıverilmesine iki yıl veya daha az süre kalan iyi hâlli hükümlülerin cezalarının,koşullu salıverilme tarihine kadar olan kısmı, denetimli serbestlik tedbiri uygulanmak suretiyle infaz edilebilecektir.Diğer ifadeyle,bir yıl erken tahliye olacaklarıdır. İkinci düzenleme Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 107. maddesinde düzenlenen koşullu salıvermeye ilişkindir. 107. maddenin ikinci fıkrasına göre, süreli hapis cezalarına mahkûm edilmiş olanlar,cezalarının “üçte ikisini” infaz kurumunda çekmeleri halinde koşullu salıverilmeden yararlanabilmektedir.KHK'da yapılan düzenlemeyle “üçte ikilik(2/3)”oran,“yarısına (1/2)”ye indirilmektedir.
Buna göre,süreli hapis cezalarına mahkumlar,cezalarının 1/2’sini infaz kurumunda çektikleri takdirde,koşullu salıvermeden yararlanabilecek ancak aşağıdaki suçları işlemiş olanlar bu düzenlemenin kapsamı dışındadır.
Bu suçlar şunlardır:
a)Kasten öldürme (madde 81,82)
b)altsoya,üstsoya, eşe veya kardeşe ya da beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumunda bulunan kişiye karşı işlenen asten yaralama veya neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama suçları;
c)cinsel dokunulmazlığa karşı suçlar (madde 102,103,104,105);
d)özel hayata ve hayatın gizli alanına karşı suçlar (madde 132,133,134,135,136,137,138)
e) uyuşturucu veya uyarıcı madde imal veya ticareti (madde 188);
f)devletin güvenliğine karşı suçlar;
g)anayasal düzene karşı suçlar;
h) milli savunmaya karşı suçlar;
ı) devlet sırlarına karşı suçlar ve
i) Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlar.
Bu düzenlemenin sonucu ilk etapta kapalı ve açık ceza infaz kurumlarından yaklaşık 38.000 kişi tahliye olacaktır. Düzenleme,bir af değildir. Koşullu salıverilme tarihine kadar geçecek sürede ceza,dışarıda denetimli serbestlik olarak infaz edilecektir. Düzenlemenin mahkumlar,yakınları,milletimiz ve ülkemiz için hayırlı olmasını dilerim. Ayrıca düzenleme,kapsamındaki 1 Temmuz 2016’dan önce işlenmiş suçları içermektedir.1 Temmuz 2016’dan sonraki suçlar da kapsam dışındadır.”
RAHŞAN AFFINDA YÜZDE 42’Sİ ÇIKMIŞTI
Türkiye tarihindeki en kapsamlı makhum aflarından olan ve kamuoyunda Rahşan Affı olarak bilinen 2000 Genel Affı’nda cezaevlerinden 30 bin hükümlü çıkmıştı. Bu o dönemki hükümlü oranının yüzde 42’sine tekabül ediyordu. 2000 yılındaki afta cinayet ve cinsel suçlar gibi cürümleri işleyenler de serbest bırakılmıştı. Şimdi yapılan afta ise cezaevlerindeki 180 bin kişinin yüzde 21’i serbest bırakılıyor.
Cezaevlerinde hükümlü ve tutuklu sayıları yıllara şöyleydi.
1999 – 67.581
2000 – 49.512
2001 – 55.609
2002 – 59.429
2003 – 64.296
2004 – 57.930
2005 – 55.870
2006 – 70.277
2007 – 90.837
2008 – 103.235
2009 – 116.340
2010 – 120.814
2011 – 128.604
2012 – 136.020
2013 – 145.478
2014 – 158.837
2015 – 164.461
2016 – 179.611 (13 Ocak 2016)
Sözcü
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ iki yeni kararname ile ilgili Twitter hesabından açıklama yaptı. Bakan Bozdağ, yeni düzenleme ile 38 bin kişinin tahliye olacağını söyledi.
İşte Bekir Bozdağ’ın açıklaması;
“Resmi Gazete’de yayımlanan 671 S.Kanun Hükümde Kararnameyle Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’a eklenen geçici maddeyle 1 Temmuz 2016 tarihine kadar işlenen suçlar nedeniyle mahkum veya mahkum olacaklar bakımından iki önemli düzenleme yapılmaktadır.
Birincisi,Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 105/A’daki koşullu salıverilmeye dair “bir yıl”, “iki yıla”çıkarıldı. Buna göre;koşullu salıverilmesine iki yıl veya daha az süre kalan iyi hâlli hükümlülerin cezalarının,koşullu salıverilme tarihine kadar olan kısmı, denetimli serbestlik tedbiri uygulanmak suretiyle infaz edilebilecektir.Diğer ifadeyle,bir yıl erken tahliye olacaklarıdır. İkinci düzenleme Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 107. maddesinde düzenlenen koşullu salıvermeye ilişkindir. 107. maddenin ikinci fıkrasına göre, süreli hapis cezalarına mahkûm edilmiş olanlar,cezalarının “üçte ikisini” infaz kurumunda çekmeleri halinde koşullu salıverilmeden yararlanabilmektedir.KHK'da yapılan düzenlemeyle “üçte ikilik(2/3)”oran,“yarısına (1/2)”ye indirilmektedir.
Buna göre,süreli hapis cezalarına mahkumlar,cezalarının 1/2’sini infaz kurumunda çektikleri takdirde,koşullu salıvermeden yararlanabilecek ancak aşağıdaki suçları işlemiş olanlar bu düzenlemenin kapsamı dışındadır.
Bu suçlar şunlardır:
a)Kasten öldürme (madde 81,82)
b)altsoya,üstsoya, eşe veya kardeşe ya da beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumunda bulunan kişiye karşı işlenen asten yaralama veya neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama suçları;
c)cinsel dokunulmazlığa karşı suçlar (madde 102,103,104,105);
d)özel hayata ve hayatın gizli alanına karşı suçlar (madde 132,133,134,135,136,137,138)
e) uyuşturucu veya uyarıcı madde imal veya ticareti (madde 188);
f)devletin güvenliğine karşı suçlar;
g)anayasal düzene karşı suçlar;
h) milli savunmaya karşı suçlar;
ı) devlet sırlarına karşı suçlar ve
i) Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlar.
Bu düzenlemenin sonucu ilk etapta kapalı ve açık ceza infaz kurumlarından yaklaşık 38.000 kişi tahliye olacaktır. Düzenleme,bir af değildir. Koşullu salıverilme tarihine kadar geçecek sürede ceza,dışarıda denetimli serbestlik olarak infaz edilecektir. Düzenlemenin mahkumlar,yakınları,milletimiz ve ülkemiz için hayırlı olmasını dilerim. Ayrıca düzenleme,kapsamındaki 1 Temmuz 2016’dan önce işlenmiş suçları içermektedir.1 Temmuz 2016’dan sonraki suçlar da kapsam dışındadır.”
RAHŞAN AFFINDA YÜZDE 42’Sİ ÇIKMIŞTI
Türkiye tarihindeki en kapsamlı makhum aflarından olan ve kamuoyunda Rahşan Affı olarak bilinen 2000 Genel Affı’nda cezaevlerinden 30 bin hükümlü çıkmıştı. Bu o dönemki hükümlü oranının yüzde 42’sine tekabül ediyordu. 2000 yılındaki afta cinayet ve cinsel suçlar gibi cürümleri işleyenler de serbest bırakılmıştı. Şimdi yapılan afta ise cezaevlerindeki 180 bin kişinin yüzde 21’i serbest bırakılıyor.
Cezaevlerinde hükümlü ve tutuklu sayıları yıllara şöyleydi.
1999 – 67.581
2000 – 49.512
2001 – 55.609
2002 – 59.429
2003 – 64.296
2004 – 57.930
2005 – 55.870
2006 – 70.277
2007 – 90.837
2008 – 103.235
2009 – 116.340
2010 – 120.814
2011 – 128.604
2012 – 136.020
2013 – 145.478
2014 – 158.837
2015 – 164.461
2016 – 179.611 (13 Ocak 2016)
Sözcü
16 Ağustos 2016 Salı
2016 Kurban Bayramı ne zaman? Rezervasyon uyarısı geldi
2016 Kurban Bayramı ne zaman? 12 Eylül'de başlıyor. Bayram tatili ne zaman olacak sorusuna Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş cevap verdi. Bayram tatilinin uzunluğuna ise en çok sevinen turizm şirketleri. Turizm piyasasında oldukça zor dönem geçiren şirketler, Bayram tatilinde derin bir nefes almak istiyor. Turizmciler "erken rezervasyon" uyarısında bulunarak, tatile çıkmak isteyen yerli turistin, tatili son güne bırakmama uyarısında bulundu.
Bayrama az bir zaman kala Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, bayram tatilinin ne kadar olacağına dair gazetecilerin sorularını cevapladı. Memur yasağının kaldırılması üzerine bilgiler veren Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, Bayram tatili 9 gün olacak mı sorusuna, net bir cevap vermedi.
Başbakan Yardımcısı Numan Kurtuluş yaptığı açıklamada, kamuda çalışan memurlarının izin yasağının kaldırıldığını açıkladı. Dilediği zaman memurların senelik izinlerinin kullanabileceğini söyledi. İzin yasağının memurları zor durumda bıraktıklarını ama bu yasağın onların kötülüğü için değil, FETÖ'ye karşı yapılan operasyonların daha hızlı olması için alınmış bir tedbir olarak dile getirdi. İzin yasağı bugünden itibaren kaldırdığını söyleyen Kurtuluş, memurlara müjdeli haberi verdi.
Kurban Bayramı tatilinde kaç gün olacak?
Başbakan Yardımcısı, resmi olmasa da tatilin 9 gün olacağını söyledi. Bilinildiği üzere, Bayram tatillerinin süresini "Bakanlar Kurulu" belirliyor.
Turizmcilerden tatile çıkmak isteyenleri uyarıyor
Son güne bırakılacak olan tatil rezervasyonları Türkiye genelinde hüsranla sona ererken, bu olayların yaşanmaması için turizmcilerden "erken rezverasyonun sonu mutluluktur" sloganıyla, insanlara erkenden hareket etmelerinin önemini vurguluyor.
Kurban Bayramı Tatili'ne asıl sevinenler: Turizmciler
Türkiye Otelciler Federasyonu (TÜROFED) Başkan Yardımcısı ve Ege Turistik İşletmeler Ve Konaklamalar Birliği (ETİK) Başkanı Mehmet İşler, memurların izin yasağının kaldırılması üzerine açıklamalarda bulundu. 15 Temmuz gecesinden sonra yaşanan olaylardan sonra "memurlara izin yasağı"nın gelmesi, turizimcileri kara kara düşündürürken, Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş'un bayram öncesi "izin yasağı"nın kalkmasını, turizm açısından oldukça önemli ve katkısı büyük bir karar olarak gördü.
2016 yılının başından beri yaşanan olayları turizm açısından kabus olarak gören İşler, son olaylardaki darbe girişimindeki turizm etkisini "Yaşananlardan sonra söz konusu vatan olduğu için bizim için turizm teferruat oldu." açıklamasında bulundu. Türkiye'deki insanların darbeyi silahlarla değil yürekleriyle durduklarını dile getiren İşler, bu durumda turizmdeki kazancımız yerine vatanımızın birliğinin daha önemli olduğunu söyledi.
Turizmi vuranın ekonomi olmadığını "siyasi ve politik" olduğunu söyleyen İşler, her ne olursa olsun kendi halinde küçük de olsa turizmin devam edeceğini söyledi. Memurlara izin yasağının kaldırılmasında beklenmedik ve doping etkisi meydana getirdiğini söyleyen İşler, bu durumdan hemen etkilenen sektörün turizm olduğunu ve bu yasağın kalkmasıyla, hareketlenmenin hemen yaşandığını dile getirdi. Bu durumunun yaralanan turizme merhem gibi yaralara iyi geldiğini dile getirdi. İç turizmin bir anda canlanmasını umutlu olarak gördüğünü dile getiren İşler, 9 günlük tatil değişmezse, turizm açısından 2016'nın kendi alanlarında en iyi günlerini yaşayacağını dile getirdi.
Kurban Bayramı resmi günleri hangi tarihler arası?
11 Eylül 2016 Pazar (Arefe günü)
12 Eylül 2016 Pazartesi Bayramın birinci günü
13 Eylül 2016 Salı Kurban Bayramın ikinci günü
14 Eylül 2016 Çarşamba Bayramın üçüncü günü
15 Eylül 2016 Perşembe Bayramın dördüncü günü
(cnntürk)
2010 KPSS için önemli karar
KPSS'nin 2010'da uygulanan genel yetenek ve genel kültür sorularını hukuka aykırı şekilde elde ettiği tespit edilen kişilerin atamaları iptal edilecek.
670 sayılı "Olağanüstü Hal Kapsamında Alınması Gereken Tedbirler Hakkında Kanun Hükmünde Kararname", Resmi Gazete'nin bugünkü sayısında yayımlanarak yürürlüğe girdi.
Buna göre, 10-11 Temmuz 2010'da yapılan KPSS'de genel yetenek ve genel kültür test sonuçlarına göre veya bu sonuçlar da esas alınmak suretiyle atanan personelin atama işlemlerinin geçerliliği devam edecek ancak bu sınav sorularını ve/veya cevaplarını hukuka aykırı şekilde sınav öncesinde ya da sınav sırasında elde ettiği tespit edilen kişilerin atamaları iptal edilecek. cnntürk
670 sayılı "Olağanüstü Hal Kapsamında Alınması Gereken Tedbirler Hakkında Kanun Hükmünde Kararname", Resmi Gazete'nin bugünkü sayısında yayımlanarak yürürlüğe girdi.
Buna göre, 10-11 Temmuz 2010'da yapılan KPSS'de genel yetenek ve genel kültür test sonuçlarına göre veya bu sonuçlar da esas alınmak suretiyle atanan personelin atama işlemlerinin geçerliliği devam edecek ancak bu sınav sorularını ve/veya cevaplarını hukuka aykırı şekilde sınav öncesinde ya da sınav sırasında elde ettiği tespit edilen kişilerin atamaları iptal edilecek. cnntürk
Etiketler:
darbe,
fethullah gülen,
haber,
memur,
ohal
Türkiye’de 413 bin Suriyeli çocuğa Türkçe öğretecekler
Milli Eğitim Bakanlığı 21 ilde yaşları 5 ile 10 arasında değişen 413 bin Suriyeli çocuğa Türkçe öğretecek. Bu sayının bir çok Avrupa ülkesindeki toplam öğrenci sayısına yakın olduğu belirtiliyor.
Milli Eğitim Bakanlığı, Türkiye’nin 21 ilinde geçici korunma kapsamında yaşları 5 ile 10 arasında değişen 413 bin 575 Suriyeli çocuğa Türkçe öğretim yaz kursu verecek. Bakanlık, belirlediği 21 ilde gerekli hazırlıkların yapılması için genelge ve bu illerdeki Suriyeli çocukların sayısı ile ilgili Göç İdaresi Genel Müdürlüğünün verilerini gönderdi. Verilere göre, yaşları 5- 10 arasında olan Suriyeli çocuklar en fazla Şanlıurfa, Hatay ve İstanbul’da yaşarken, en az ise Antalya ve Siirt’te bulunuyor.
Milli Eğitim Bakanlığı Hayatboyu Öğrenme Genel Müdürlüğü, Türkiye’de geçici korunma kapsamında öğrenim gören Suriyeli öğrencilere Türkçe öğretmek ve öğrencilerin yaşadığı uyum sorunlarını gidermek için 21 il’de Türkçe öğretim yaz kursu açılması için söz konusu illerin Milli Eğitim Müdürlüklerine genelge gönderdi. Genelgede şöyle denildi:
“Bu kapsamda, yaz kursuna alınmak üzere 2016- 2017 eğitim öğretim döneminde öğrenim görecek 1-2-3-4-5 sınıf düzeyindeki Suriyeli öğrencilerin belirlenerek ön kayıtlarının alınması, ön kayıtları alınan öğrencilerin sayısına ve sınıf düzeyine göre kursa alınacağı okul ve dersliklerin belirlenmesi gerekir. Yapılan planlama doğrultusunda Suriyeli öğrencilere eğitim vermek üzere hali hazırda ilinizde kadrolu olarak görev yapan Türkçe, Türk Dili ve Edebiyatı ve sınıf öğretmenlerinden Türkçe öğretimi yaz kurslarında görev alabilecek öğretmenlerin tespit edilmesi ve bilgilerinin Bakanlığa bildirilmesi gerekmektedir.”
1-5 SINIF DÜZEYİNDE 202 BİN SURİYELİ ÇOCUK
Milli Eğitim Bakanlığı Adana, Adıyaman, Ankara, Antalya, Batman, Diyarbakır, Gaziantep, Hatay, İstanbul, İzmir, Kahramanmaraş, Kayseri, Kilis, Kocaeli, Konya, Malatya, Mardin, Mersin, Osmaniye, Şanlıurfa ve Siirt illerinde açacağı Türkçe öğretim yaz kursları ile ilgili genelge ile birlikte, Suriyeli öğrencilerin sayısını gösteren Göç İdaresi Genel Müdürlüğünün verilerini de gönderdi. Verilere göre 21 ilde 2015- 2016 Eğitim ve öğretim döneminde 1-5 sınıf düzeyine göre kayıtlı 202 bin 480 Suriyeli çocuk bulunuyor.
EN ÇOK ŞANLIURFA’DA EN AZ ANTALYA’DA
Göç İdaresi Genel Müdürlüğünün verilerine göre, yaşları 5-10 arasında değişen çocuk sayısına bakıldığında, 70 bin 575 ile en fazla küçük Suriyelinin yaşadığı kent Şanlıurfa olurken, bunu 59 bin 356 ile Hatay, 57 bin 513 ile İstanbul ve 56 bin 901 ile Gaziantep izledi. Suriyeli küçük çocukların en az yaşadığı kentler ise, 30 ile Antalya ilk sırada yer alırken, onu 381 ile Siirt ve 2 bin 892 ile Batman izliyor.
BİRÇOK AVRUPA ÜLKESİNİN TOPLAM ÖĞRENCİ SAYISINA YAKIN
Diğer yandan Türkçe öğretilecek çocuk sayısı olan 413 bin, Avrupa’nın birçok ülkesindeki toplam öğrenci sayısına yakın bir rakam. Eğitimde örnek gösterilen Finlandiya’daki toplam öğrenci sayısı 550 bin olurken, Lüksemburg’da bu sayı 537 bin, Malta’da 421 bin düzeyinde bulunuyor. Nitekim eski Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı da Suriyeli öğrencilerin eğitimiyle ilgili bu yılın başlarında yaptığı açıklamada 750 bin öğrencinin eğitiminin söz konusu olduğuna işaret ederek, Suriyeli öğrenci sayısının Finlandiya’nın 1,5 katı olduğunu söyledi.
(Kaynak:sözcü.com.tr)
Milli Eğitim Bakanlığı, Türkiye’nin 21 ilinde geçici korunma kapsamında yaşları 5 ile 10 arasında değişen 413 bin 575 Suriyeli çocuğa Türkçe öğretim yaz kursu verecek. Bakanlık, belirlediği 21 ilde gerekli hazırlıkların yapılması için genelge ve bu illerdeki Suriyeli çocukların sayısı ile ilgili Göç İdaresi Genel Müdürlüğünün verilerini gönderdi. Verilere göre, yaşları 5- 10 arasında olan Suriyeli çocuklar en fazla Şanlıurfa, Hatay ve İstanbul’da yaşarken, en az ise Antalya ve Siirt’te bulunuyor.
Milli Eğitim Bakanlığı Hayatboyu Öğrenme Genel Müdürlüğü, Türkiye’de geçici korunma kapsamında öğrenim gören Suriyeli öğrencilere Türkçe öğretmek ve öğrencilerin yaşadığı uyum sorunlarını gidermek için 21 il’de Türkçe öğretim yaz kursu açılması için söz konusu illerin Milli Eğitim Müdürlüklerine genelge gönderdi. Genelgede şöyle denildi:
“Bu kapsamda, yaz kursuna alınmak üzere 2016- 2017 eğitim öğretim döneminde öğrenim görecek 1-2-3-4-5 sınıf düzeyindeki Suriyeli öğrencilerin belirlenerek ön kayıtlarının alınması, ön kayıtları alınan öğrencilerin sayısına ve sınıf düzeyine göre kursa alınacağı okul ve dersliklerin belirlenmesi gerekir. Yapılan planlama doğrultusunda Suriyeli öğrencilere eğitim vermek üzere hali hazırda ilinizde kadrolu olarak görev yapan Türkçe, Türk Dili ve Edebiyatı ve sınıf öğretmenlerinden Türkçe öğretimi yaz kurslarında görev alabilecek öğretmenlerin tespit edilmesi ve bilgilerinin Bakanlığa bildirilmesi gerekmektedir.”
1-5 SINIF DÜZEYİNDE 202 BİN SURİYELİ ÇOCUK
Milli Eğitim Bakanlığı Adana, Adıyaman, Ankara, Antalya, Batman, Diyarbakır, Gaziantep, Hatay, İstanbul, İzmir, Kahramanmaraş, Kayseri, Kilis, Kocaeli, Konya, Malatya, Mardin, Mersin, Osmaniye, Şanlıurfa ve Siirt illerinde açacağı Türkçe öğretim yaz kursları ile ilgili genelge ile birlikte, Suriyeli öğrencilerin sayısını gösteren Göç İdaresi Genel Müdürlüğünün verilerini de gönderdi. Verilere göre 21 ilde 2015- 2016 Eğitim ve öğretim döneminde 1-5 sınıf düzeyine göre kayıtlı 202 bin 480 Suriyeli çocuk bulunuyor.
EN ÇOK ŞANLIURFA’DA EN AZ ANTALYA’DA
Göç İdaresi Genel Müdürlüğünün verilerine göre, yaşları 5-10 arasında değişen çocuk sayısına bakıldığında, 70 bin 575 ile en fazla küçük Suriyelinin yaşadığı kent Şanlıurfa olurken, bunu 59 bin 356 ile Hatay, 57 bin 513 ile İstanbul ve 56 bin 901 ile Gaziantep izledi. Suriyeli küçük çocukların en az yaşadığı kentler ise, 30 ile Antalya ilk sırada yer alırken, onu 381 ile Siirt ve 2 bin 892 ile Batman izliyor.
BİRÇOK AVRUPA ÜLKESİNİN TOPLAM ÖĞRENCİ SAYISINA YAKIN
Diğer yandan Türkçe öğretilecek çocuk sayısı olan 413 bin, Avrupa’nın birçok ülkesindeki toplam öğrenci sayısına yakın bir rakam. Eğitimde örnek gösterilen Finlandiya’daki toplam öğrenci sayısı 550 bin olurken, Lüksemburg’da bu sayı 537 bin, Malta’da 421 bin düzeyinde bulunuyor. Nitekim eski Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı da Suriyeli öğrencilerin eğitimiyle ilgili bu yılın başlarında yaptığı açıklamada 750 bin öğrencinin eğitiminin söz konusu olduğuna işaret ederek, Suriyeli öğrenci sayısının Finlandiya’nın 1,5 katı olduğunu söyledi.
(Kaynak:sözcü.com.tr)
Konut kredisinde ikinci bir indirim geliyor mu?
Birçok banka geçen hafta konut kredi faiz oranlarını çeşitli vadelerde aylık yüzde 1'in altına düşürdü. Ancak beklentilerin karşılanmaması piyasalarda ikinci bir indirimi gündeme getirdi.
Emlak Konut ile GYODER'in Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimi sonrası ekonominin çarklarının dönmesi ve inşaat sektörünün canlılığını koruması amacıyla başlattığı seferberliğin ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bankalara, konut kredilerinde yıllık faiz oranlarını yüzde 9'a doğru çekmeleri çağrısı yapmış, Başbakan Binali Yıldırım da konut kredilerinde faizi
düşürmek için çalışmalara başladıklarını duyurmuştu.
Söz konusu çağrılara destek veren bankalar, geçen haftadan başlayarak en düşüğü yüzde 0,80 olmak üzere konut kredisi faiz oranlarını çeşitli vadelerde yüzde 1'in altına çekti.
AA muhabirinin Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) verilerinden derlediği bilgilere göre, 5 Ağustos 2016 itibarıyla bankacılık sektörünün kullandırdığı toplam konut kredisi tutarı 151 milyar liraya ulaştı.
Söz konusu tutarın 123 milyar lirası (yüzde 81,7) 61-120 ay vadeli, 27 milyar lirası (yüzde 18,2) 13-60 ay vadeli ve 176 milyon lirası (yüzde 0,1) 1-12 ay vadeli kullanımdan oluştu.
Kampanyalar öncesi yüzde 1,10'un üzerinde seyreden konut kredi faiz oranları, bankaların geçen hafta yaptığı indirimlerle 0-24 ay vadelerde ortalama yüzde 0,90'a, 25-60 ay vadelerde yüzde 0,96'ya ve 61-120 ay vadelerde de yüzde 0,98'e çekildi.
Piyasalar indirimin devamını bekliyor
Uzmanlar, konut kredi faiz oranlarının yüzde 1'in altına düşmesine karşın konut kredilerinin ağırlıkla 5-10 yıllık vadelerde kullanıldığı göz önüne alındığında yıllık faiz oranlarının hala yüzde 11,5'in üzerinde seyrettiğine dikkati çekiyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın çağrısında belirttiği yüzde 9'a doğru çekilmesi, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) Başkanı Mehmet Ali Akben'in konut kredilerindeki faiz indirimlerinin bir başlangıç olduğunu, arkasının geleceğini belirtmesi ve konut kredilerinde uzun vadeli kullanımın yaygın olması piyasalarda faizlerin daha da aşağıya çekileceği beklentisi oluşturdu.
Bankacılık analistleri ise konut kredi faizlerinin düşmesinin kar marjları üzerinde baskı oluşturduğuna dikkati çekerek, Türkiye'deki tasarruf açığı nedeniyle mevduatın kısıtlı kaldığını, bankaların mevduat konusunda rekabetçi oran vermekte zorlandığını belirtti.
Bankaların mevduat için rekabet etmesinin maliyetlerini yükselttiğine işaret eden analistler, bunu aşmanın yolunun bankaların kaynak maliyetini rahatlatmaktan geçtiğini ifade etti.
Analistler, "Merkez Bankasının zorunlu karşılıkları düşürmeye başlaması bankaların kaynak maliyetini gözeten bir karardı. Bu yönde yeni adımlar atılabilir. Alternatif olarak, Merkez Bankası, bankalara konut kredileri için ayrı bir fonlama gerçekleştirebilir ya da BDDK'nın uygulamaya alacağı diğer makroihtiyati yöntemlerle konut kredilerindeki maliyet unsuru risk parametreleri, Basel kriterleriyle ters düşmeyecek şekilde bankaları rahatlatıcı şekilde kullanılabilir" görüşünü dile getirdi.
Hangi banka konut kredi faizini ne kadar indirdi?
Konut kredisi faiz oranlarını ilk düşüren banka Türk Ekonomi Bankası (TEB), faiz oranlarını 1 yıldan 10 yıla kadar olan tüm vadelerde yüzde 0.99'a indirdi.
Aktif büyüklük ve karlılıkta Türkiye'nin en büyük bankası konumundaki Ziraat Bankası, konut kredisi faiz oranlarını 1-24 ay vadelerde yüzde 0,82'ye, 25-60 ay vadelerde yüzde 0,90'a ve 61-120 ay vadelerde yüzde 0,95'e çekti.
Halkbank, konut kredi faiz oranlarını 1-24 ay için yüzde 0,80'e, 25-48 ay için yüzde 0,89'a, 49-60 ay için yüzde 0,90'a ve 61-120 ay için yüzde 0,95'e düşürdü.
VakıfBank ise "SarıPanjur Halden Anlayan Konut Kredisi" kampanyası ile konut kredi faiz oranlarını 3-12 ay vadede yüzde 0,80'e, 13-36 ay vadede yüzde 0,88'e, 37-60 ay vadede yüzde 0,90'a ve 61-120 ay vadede yüzde 0,95'e indirdi.
İş Bankası konut kredi faizini yüzde 0,95'e çekti
İş Bankası, yeni kredi kullanımlarında farklı vadeler ve geri ödeme seçenekleriyle yüzde 0,95'ten başlayan faiz oranı ile konut kredisi imkanı sunuyor.
Akbank ve Yapı Kredi, 5 yıla kadar konut kredisi faiz oranlarını yüzde 0,99'a indirirken, DenizBank, konut finansman kredilerini 2 yıla kadar yüzde 0,89, 5 yıla kadar yüzde 0,99, 10 yıla kadar ise yüzde 1,14 seviyesine düşürdü.
Garanti Mortgage, 24 aya kadar vadeli kredi faiz oranını yüzde 0,95'e, 24-60 ay arası vadelerdeki konut kredi faiz oranlarını da yüzde 0,99'a çekti.
Finansbank, 10 yıla kadar tüm vadelerde konut kredisi faizlerini yüzde 0.99'a kadar düşürürken, HSBC Türkiye, konut kredisi faiz oranını 60 aya kadar yüzde 0,99 olarak belirledi.
Şekerbank, farklı vadelerde uygulanacak indirimle konut kredisi faiz oranlarını 1-24 ay vadelerde yüzde 0,89'a, 25-60 ay vadelerde ise yüzde 0,99'a düşürdü.
Abank, 2 yıla kadar vadeli konut kredisi faiz oranını yüzde 1,05'ten yüzde 0,89'a, 2-5 yıl arası vadede ise yüzde 1,10'dan yüzde 0,99'a indirdi.
Burgan Bank, konut kredilerinde yaptığı faiz indirimiyle 60 aya kadar tüm vadelerde yüzde 0,99 faiz oranı imkanı sunarken, Fibabanka, 500 bin TL'ye kadar "Güzel Evim Konut Kredisi" faiz oranını 5 yıl vadeye kadar yüzde 0,97'ye, 5 yıl üzeri vadede ise yüzde 0,99'a düşürdü.
Odeabank ise konut kredisi faiz oranını 5 yıl vadeye kadar yüzde 0,99'a, 5 yıl üzeri vadede yüzde 1,05'e çekti.
Türkiye'de faaliyete geçen ilk Çin bankası olan ICBC Turkey de 24 aya kadar vadelerde yüzde 0,88, diğer tüm vadelerde de yüzde 0,98 faiz oranı sunuyor.
Katılım bankaları konut finansman oranlarını düşürdü
Albaraka Türk, konut finansman kar oranlarını 0-24 ay vadelerde yüzde 0,88'e, 24-60 ay vadelerde yüzde 0,97'ye, 60-120 ay vadelerde ise yüzde 0,99'a düşürdü.
Kuveyt Türk, 0-24 ay vadelerde yüzde 0.89, 24-60 ay vadelerde yüzde 0,99, 60-120 ay vadelerde yüzde 1,09 oranıyla tüketicilerine finansman sunuyor.
Vakıf Katılım, konut sahibi olmak isteyen müşterilerine konut finansman oranlarını 1-24 ay aralığında yüzde 0,80'e, 25-60 ay aralığında yüzde 0,88'e, 61-120 ay aralığında ise yüzde 0,93'e düşürdü.
Ziraat Katılım ise konut sahibi olmak isteyen müşterilerine konut finansman oranlarını 1-24 ay aralığında yüzde 0,82'ye, 25-60 ay aralığında yüzde 0,90'a, 61-120 ay aralığında yüzde 0,95'e indirdi. (cnntürk)
Emlak Konut ile GYODER'in Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimi sonrası ekonominin çarklarının dönmesi ve inşaat sektörünün canlılığını koruması amacıyla başlattığı seferberliğin ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bankalara, konut kredilerinde yıllık faiz oranlarını yüzde 9'a doğru çekmeleri çağrısı yapmış, Başbakan Binali Yıldırım da konut kredilerinde faizi
düşürmek için çalışmalara başladıklarını duyurmuştu.
Söz konusu çağrılara destek veren bankalar, geçen haftadan başlayarak en düşüğü yüzde 0,80 olmak üzere konut kredisi faiz oranlarını çeşitli vadelerde yüzde 1'in altına çekti.
AA muhabirinin Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) verilerinden derlediği bilgilere göre, 5 Ağustos 2016 itibarıyla bankacılık sektörünün kullandırdığı toplam konut kredisi tutarı 151 milyar liraya ulaştı.
Söz konusu tutarın 123 milyar lirası (yüzde 81,7) 61-120 ay vadeli, 27 milyar lirası (yüzde 18,2) 13-60 ay vadeli ve 176 milyon lirası (yüzde 0,1) 1-12 ay vadeli kullanımdan oluştu.
Kampanyalar öncesi yüzde 1,10'un üzerinde seyreden konut kredi faiz oranları, bankaların geçen hafta yaptığı indirimlerle 0-24 ay vadelerde ortalama yüzde 0,90'a, 25-60 ay vadelerde yüzde 0,96'ya ve 61-120 ay vadelerde de yüzde 0,98'e çekildi.
Piyasalar indirimin devamını bekliyor
Uzmanlar, konut kredi faiz oranlarının yüzde 1'in altına düşmesine karşın konut kredilerinin ağırlıkla 5-10 yıllık vadelerde kullanıldığı göz önüne alındığında yıllık faiz oranlarının hala yüzde 11,5'in üzerinde seyrettiğine dikkati çekiyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın çağrısında belirttiği yüzde 9'a doğru çekilmesi, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) Başkanı Mehmet Ali Akben'in konut kredilerindeki faiz indirimlerinin bir başlangıç olduğunu, arkasının geleceğini belirtmesi ve konut kredilerinde uzun vadeli kullanımın yaygın olması piyasalarda faizlerin daha da aşağıya çekileceği beklentisi oluşturdu.
Bankacılık analistleri ise konut kredi faizlerinin düşmesinin kar marjları üzerinde baskı oluşturduğuna dikkati çekerek, Türkiye'deki tasarruf açığı nedeniyle mevduatın kısıtlı kaldığını, bankaların mevduat konusunda rekabetçi oran vermekte zorlandığını belirtti.
Bankaların mevduat için rekabet etmesinin maliyetlerini yükselttiğine işaret eden analistler, bunu aşmanın yolunun bankaların kaynak maliyetini rahatlatmaktan geçtiğini ifade etti.
Analistler, "Merkez Bankasının zorunlu karşılıkları düşürmeye başlaması bankaların kaynak maliyetini gözeten bir karardı. Bu yönde yeni adımlar atılabilir. Alternatif olarak, Merkez Bankası, bankalara konut kredileri için ayrı bir fonlama gerçekleştirebilir ya da BDDK'nın uygulamaya alacağı diğer makroihtiyati yöntemlerle konut kredilerindeki maliyet unsuru risk parametreleri, Basel kriterleriyle ters düşmeyecek şekilde bankaları rahatlatıcı şekilde kullanılabilir" görüşünü dile getirdi.
Hangi banka konut kredi faizini ne kadar indirdi?
Konut kredisi faiz oranlarını ilk düşüren banka Türk Ekonomi Bankası (TEB), faiz oranlarını 1 yıldan 10 yıla kadar olan tüm vadelerde yüzde 0.99'a indirdi.
Aktif büyüklük ve karlılıkta Türkiye'nin en büyük bankası konumundaki Ziraat Bankası, konut kredisi faiz oranlarını 1-24 ay vadelerde yüzde 0,82'ye, 25-60 ay vadelerde yüzde 0,90'a ve 61-120 ay vadelerde yüzde 0,95'e çekti.
Halkbank, konut kredi faiz oranlarını 1-24 ay için yüzde 0,80'e, 25-48 ay için yüzde 0,89'a, 49-60 ay için yüzde 0,90'a ve 61-120 ay için yüzde 0,95'e düşürdü.
VakıfBank ise "SarıPanjur Halden Anlayan Konut Kredisi" kampanyası ile konut kredi faiz oranlarını 3-12 ay vadede yüzde 0,80'e, 13-36 ay vadede yüzde 0,88'e, 37-60 ay vadede yüzde 0,90'a ve 61-120 ay vadede yüzde 0,95'e indirdi.
İş Bankası konut kredi faizini yüzde 0,95'e çekti
İş Bankası, yeni kredi kullanımlarında farklı vadeler ve geri ödeme seçenekleriyle yüzde 0,95'ten başlayan faiz oranı ile konut kredisi imkanı sunuyor.
Akbank ve Yapı Kredi, 5 yıla kadar konut kredisi faiz oranlarını yüzde 0,99'a indirirken, DenizBank, konut finansman kredilerini 2 yıla kadar yüzde 0,89, 5 yıla kadar yüzde 0,99, 10 yıla kadar ise yüzde 1,14 seviyesine düşürdü.
Garanti Mortgage, 24 aya kadar vadeli kredi faiz oranını yüzde 0,95'e, 24-60 ay arası vadelerdeki konut kredi faiz oranlarını da yüzde 0,99'a çekti.
Finansbank, 10 yıla kadar tüm vadelerde konut kredisi faizlerini yüzde 0.99'a kadar düşürürken, HSBC Türkiye, konut kredisi faiz oranını 60 aya kadar yüzde 0,99 olarak belirledi.
Şekerbank, farklı vadelerde uygulanacak indirimle konut kredisi faiz oranlarını 1-24 ay vadelerde yüzde 0,89'a, 25-60 ay vadelerde ise yüzde 0,99'a düşürdü.
Abank, 2 yıla kadar vadeli konut kredisi faiz oranını yüzde 1,05'ten yüzde 0,89'a, 2-5 yıl arası vadede ise yüzde 1,10'dan yüzde 0,99'a indirdi.
Burgan Bank, konut kredilerinde yaptığı faiz indirimiyle 60 aya kadar tüm vadelerde yüzde 0,99 faiz oranı imkanı sunarken, Fibabanka, 500 bin TL'ye kadar "Güzel Evim Konut Kredisi" faiz oranını 5 yıl vadeye kadar yüzde 0,97'ye, 5 yıl üzeri vadede ise yüzde 0,99'a düşürdü.
Odeabank ise konut kredisi faiz oranını 5 yıl vadeye kadar yüzde 0,99'a, 5 yıl üzeri vadede yüzde 1,05'e çekti.
Türkiye'de faaliyete geçen ilk Çin bankası olan ICBC Turkey de 24 aya kadar vadelerde yüzde 0,88, diğer tüm vadelerde de yüzde 0,98 faiz oranı sunuyor.
Katılım bankaları konut finansman oranlarını düşürdü
Albaraka Türk, konut finansman kar oranlarını 0-24 ay vadelerde yüzde 0,88'e, 24-60 ay vadelerde yüzde 0,97'ye, 60-120 ay vadelerde ise yüzde 0,99'a düşürdü.
Kuveyt Türk, 0-24 ay vadelerde yüzde 0.89, 24-60 ay vadelerde yüzde 0,99, 60-120 ay vadelerde yüzde 1,09 oranıyla tüketicilerine finansman sunuyor.
Vakıf Katılım, konut sahibi olmak isteyen müşterilerine konut finansman oranlarını 1-24 ay aralığında yüzde 0,80'e, 25-60 ay aralığında yüzde 0,88'e, 61-120 ay aralığında ise yüzde 0,93'e düşürdü.
Ziraat Katılım ise konut sahibi olmak isteyen müşterilerine konut finansman oranlarını 1-24 ay aralığında yüzde 0,82'ye, 25-60 ay aralığında yüzde 0,90'a, 61-120 ay aralığında yüzde 0,95'e indirdi. (cnntürk)
Hakan Şükür hakkında yakalama kararı
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Hakan Şükür hakkında "FETÖ / PDY Terör örgütüne üye olmak" suçlamasıyla yakalama kararı çıkardı.
Eski Milli Futbolcu Hakan Şükür, sosyal paylaşım sitesi twitter üzerinden yaptığı paylaşımlar nedeniyle ifadesinin alınmasına yönelik hakkında yakalama kararı çıkarıldı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu Başsavcıvekili İsmail Uçar koordinesinde yürütülen soruşturma kapsamında şüpheli Hakan Şükür hakkında “FETÖ / PDY Silahlı Terör Örgütüne üye olmak” suçundan soruşturma başlatıldı. Savcılık, soruşturma kapsamında Hakan Şükür hakkında ifadesinin alınmasına yönelik yakalama kararı çıkarılması talep etti. Talebi değerlendiren İstanbul 6. Sulh Ceza Hakimliği, Hakan Şükür hakkında “FETÖ / PDY Silahlı Terör Örgütüne üye olmak” suçundan ifadesinin alınmasına yönelik yakalama kararı çıkarılmasına karar verdi. Öte yandan geçtiğimiz günlerde Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığı da Hakan Şükür hakkında yakalama kararı çıkarmıştı.
VİLLASINDA ARAMA YAPILDI
Bugün ayrıca FETÖ darbe girişimine ilişkin soruşturma kapsamında eski milletvekili ve futbolcu Hakan Şükür’ün Kocaeli’nin Kandıra ilçesindeki villasında arama yapıldı.
Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığı'nın Fethullahçı Terör Örgütü'ne finansal destek sağladığı iddiasıyla hakkında res'en yakalama kararı çıkardığı Hakar Şükür'ün Kocaeli'nin Kandıra İlçesi'ndeki villasında arama yapıldı. Jandarma, Hakan Şükür'ün el konulan villasında belge aradı.
ŞÜKÜR’ÜN BABASI TUTUKLANDI
Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığı'nın yürüttüğü soruşturma kapsamında gözaltına alınan Hakan Şükür’ün babası Selmet Şükür tutuklandı. Hakan Şükür ile babası Selmet Şükür'ün mallarına ise el konuldu. Sözcü
Eski Milli Futbolcu Hakan Şükür, sosyal paylaşım sitesi twitter üzerinden yaptığı paylaşımlar nedeniyle ifadesinin alınmasına yönelik hakkında yakalama kararı çıkarıldı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu Başsavcıvekili İsmail Uçar koordinesinde yürütülen soruşturma kapsamında şüpheli Hakan Şükür hakkında “FETÖ / PDY Silahlı Terör Örgütüne üye olmak” suçundan soruşturma başlatıldı. Savcılık, soruşturma kapsamında Hakan Şükür hakkında ifadesinin alınmasına yönelik yakalama kararı çıkarılması talep etti. Talebi değerlendiren İstanbul 6. Sulh Ceza Hakimliği, Hakan Şükür hakkında “FETÖ / PDY Silahlı Terör Örgütüne üye olmak” suçundan ifadesinin alınmasına yönelik yakalama kararı çıkarılmasına karar verdi. Öte yandan geçtiğimiz günlerde Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığı da Hakan Şükür hakkında yakalama kararı çıkarmıştı.
VİLLASINDA ARAMA YAPILDI
Bugün ayrıca FETÖ darbe girişimine ilişkin soruşturma kapsamında eski milletvekili ve futbolcu Hakan Şükür’ün Kocaeli’nin Kandıra ilçesindeki villasında arama yapıldı.
Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığı'nın Fethullahçı Terör Örgütü'ne finansal destek sağladığı iddiasıyla hakkında res'en yakalama kararı çıkardığı Hakar Şükür'ün Kocaeli'nin Kandıra İlçesi'ndeki villasında arama yapıldı. Jandarma, Hakan Şükür'ün el konulan villasında belge aradı.
ŞÜKÜR’ÜN BABASI TUTUKLANDI
Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığı'nın yürüttüğü soruşturma kapsamında gözaltına alınan Hakan Şükür’ün babası Selmet Şükür tutuklandı. Hakan Şükür ile babası Selmet Şükür'ün mallarına ise el konuldu. Sözcü
İki günlük bebeğini babasının mezarına gömerek öldürdü
Adana'da 2 günlük bebeğini, babasının mezarına gömerek öldürdüğü iddia edilen üniversite öğrencisi kadın cezaevine gönderildi.
İddialara göre, Seyhan ilçesine ikamet eden üniversite öğrencisi M.D. (27), iki gün önce evinin tuvaletinde dünyaya gelen erkek çocuğunu Baklalı köyündeki babası A.D'nın mezarına gömerek öldürdü. Bunun üzerine M.D'yi gözaltına alan polis ekipleri, kadının ifadesi doğrultusunda bebeğin cesedini buldu. Mezardan çıkarılan ceset, otopsi için Adli Tıp Kurumuna kaldırıldı.
Üniversite öğrencisinin ifadesinde, hamileliğini ailesinden gizlediğini belirterek bebeğinin ölü dünyaya geldiğini, durumdan kimsenin haberi olmaması için de babasının mezarına gömdüğünü iddia ettiği öğrenildi. Olay yeri inceleme ekipleri, annenin verdiği ifadeye rağmen ilk bulguların, bebeğin mezara gömülerek öldürüldüğü yönünde olduğunu, kesin ölüm nedeninin otopsiyle belirleneceğini kaydetti. Emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edilen kadın tutuklandı. (cnntürk)
İddialara göre, Seyhan ilçesine ikamet eden üniversite öğrencisi M.D. (27), iki gün önce evinin tuvaletinde dünyaya gelen erkek çocuğunu Baklalı köyündeki babası A.D'nın mezarına gömerek öldürdü. Bunun üzerine M.D'yi gözaltına alan polis ekipleri, kadının ifadesi doğrultusunda bebeğin cesedini buldu. Mezardan çıkarılan ceset, otopsi için Adli Tıp Kurumuna kaldırıldı.
Üniversite öğrencisinin ifadesinde, hamileliğini ailesinden gizlediğini belirterek bebeğinin ölü dünyaya geldiğini, durumdan kimsenin haberi olmaması için de babasının mezarına gömdüğünü iddia ettiği öğrenildi. Olay yeri inceleme ekipleri, annenin verdiği ifadeye rağmen ilk bulguların, bebeğin mezara gömülerek öldürüldüğü yönünde olduğunu, kesin ölüm nedeninin otopsiyle belirleneceğini kaydetti. Emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edilen kadın tutuklandı. (cnntürk)
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)