Ankara'da annesi Ayşe Özata'nın işkence yaptığı ileri sürülen 10 yaşındaki çocuk, Keçiören Eğitim ve Araştırma Hastanesinde verdiği yaşam mücadelesini kazandı. Çocuk Acil Uzmanı Doktor Keser, "Yaralarıyla ilgili cerrahi bölümler müdahalelerini yaptı. Pansumanlarına devam ediyoruz. Çocuk Psikiyatrisi bölümü de yakından ilgileniyor. Gerekli destekler alındı. Hastaneye geldiği andan itibaren Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı görevlileri çocuğa refakat ediyor" dedi.
Ankara'da annesi Ayşe Özata tarafından işkence yapıldığı iddia edilen 10 yaşındaki çocuk, Keçiören Eğitim ve Araştırma Hastanesinde yaşama yeniden tutundu. Anne ise sevk edildiği mahkemece tutuklandı.
Keçiören Eğitim ve Araştırma Hastanesi Çocuk Acil Uzmanı Doktor Ayşe Gültekingil Keser, AA muhabirine yaptığı açıklamada, B.E'nin 10 gün önce annesi tarafından çağrılan ambulansla hastaneye getirildiğini belirtti.
Keser, "Annesi çocuğunun evde nöbet geçirdiğini söyleyerek 112'yi çağırmış. Bize geldiğinde çocuğun bilinci kapalıydı. Kalp atışları yavaştı, kan şekeri düşüktü. Doktorlarımız gerekli müdahaleyi yaptı. Yapılan ayrıntılı muayenesinde vücudunda travma ve yanık izleri tespit edildi. Bilinci açıldıktan sonra servise aldık" bilgisini paylaştı. B.E'nin hastaneye geldiğinde 22 kilogram olduğunu anlatan Keser, tedavi gördüğü süre içerisinde çocuğun 5 kilogram alarak 27 kilograma çıktığını aktardı.
İşkence yapılan çocuk yaşam savaşını kazandı
Çocuğun bilincinin açık olduğunu ifade eden Keser, "Yaralarıyla ilgili cerrahi bölümler müdahalelerini yaptı. Pansumanlarına devam ediyoruz. Çocuk Psikiyatrisi bölümü de yakından ilgileniyor. Gerekli destekler alındı. Hastamızın genel durumu iyi. Çocuğun önümüzdeki hafta içerisinde taburcu edilmesini planlıyoruz" diye konuştu.
'Anne önce inkar etti, sonra kabul etti'
Anne Özata'nın hastaneye geldiklerinde oğlunun vücudundaki izlere ilişkin, çocuğunun kendisine zarar verdiğini söylediğini ifade eden Keser, şu değerlendirmede bulundu:
"Arkadaşlarımız detaylı inceleme yaptıklarında bu izleri çocuğun kendisinin yapamayacağını tespit ediyor. Anne önce inkar ediyor, daha sonra kabul ediyor. Biz de çocuğun vücudunda istismar şüphesi bulunduğundan gerekli adli bildirimi yaptık. Annesi daha sonra götürüldü. O süreçten itibaren de Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı yetkilileri çocuğumuza refakat ediyor. Çocuğun bilinci kademeli olarak yerine geldi. Doktor arkadaşlarımızın kurduğu yakın ilişki sonrasında çocuk, vücudundaki yanık izlerini, kesileri annesinin yaptığını açıkladı."
B.E'nin Çocuk Esirgeme Kurumunda bulunduğu sırada 40 kilogram olduğunun, annesinin yanında ise 22 kilograma düştüğünün tespit edildiğine değinen Keser, kilosunun normal sınırlara getirilmeye çalışıldığını bildirdi. Çocuğun burnunda kırık da bulunduğuna işaret eden Keser, buna ilişkin tedavinin sürdüğünü aktardı.
Keser, B.E'nin içine kapanık bir çocuk olduğuna dikkat çekerek, refakat eden bakanlık yetkililerinin ve doktorların çocukla oyunlar oynayarak güzel vakit geçirmesini sağladıklarını dile getirdi. Keser, B.E'nin, yanına gelenlerden çikolata ve pasta isteğinde bulunduğunu ancak diyetine uygun olmadığı için bu talebin yerine getirilemediğini ifade etti. cnntürk
1 Ekim 2016 Cumartesi
Doktorlar için eş durumu tayini kalktı
Sağlık Bakanlığı stratejik personel tanımını değiştirdi. Hekimler stratejik personel kapsamına alındı. Eşi özel sektörde çalışan stratejik personel tayin talep edemeyecek.
Hürriyet'te yer alan habere göre, Sağlık Bakanlığı, stratejik personelin tanımını değiştirerek, doktorlarla birlikte uzman hekim, diş hekimleri ve eczacıları da aynı kategoriye aldı. Yeni düzenleme ile eşi özel sektörde çalışan stratejik personel eş tayin talebinde bulunamayacak.
Sağlık Bakanlığı, atama ve yer değiştirme yönetmeliğinde değişiklik yaptı. Resmi Gazete'de yayımlanan değişikliğe göre stratejik personel tanımı değiştirildi. Önceki yönetmelikte, sadece doktorları kapsayan stratejik personel tanımına, uzman hekimler, diş hekimleri ve eczacılar da eklendi.
Eğitim şartı 4 yıl
Düzenleme ile stratejik personel için eş durumu tayinine de kısıtlama getirildi. Buna göre, devlet memurları kanununda eşi özel sektörde çalışanların eş durumu tayin talebi, stratejik personel olarak tanımlanan doktor, diş hekimi ve eczacılar için geçerli olmayacak. Stratejik personel olarak çalışan ve eşi özel sektörde görev yapanlar, eş durumu tayin talebinde bulunamayacak.
Yönetmelik değişikliği ile eğitim mazeretiyle il içi atamalarda en az 2 yıllık okul şartı 4 yıllık olarak güncellendi. Buna göre, sağlık personeli sağlık ile ilgili bir alanda en az 4 yıllık örgün öğrenim gördüğünü belgelendirmesi halinde, öğrenim gördüğü yere bir defaya mahsus atanabilecek.
Düzenleme ile stratejik personel dışında sağlık personeli olarak görev yapanlar için de yıl süresi uzatıldı. Daha önce eşi SGK'lı 3 yıl süreyle özel sektörde çalışanlar, eş durumu tayin talebinde bulunurken yeni düzenleme ile bu süre 5 yıla çıkarıldı.
Bakan: Doktorlar stratejik personel
Sağlık Bakanı Recep Akdağ, söz konusu düzenlemeye ilişkin daha önce yaptığı açıklamada başta Doğu ve Güneydoğu olmak üzere bazı il ve ilçelerde sağlık personeli görevlendirmekte zorluk çektiklerini belirterek, "Biz doktorları stratejik personel kabul ediyoruz, özel sektörde çalışan eşinin yanına bundan sonra yollamayacağız" demişti.
Doğu ve Güneydoğu'da terör olaylarının artmasının ardından çok sayıda sağlık personeli görevinden istifa ederken birçok sağlık personeli de eş durumu tayin talebinde bulunarak Batı illerine gelmek istemişti.
Hürriyet'te yer alan habere göre, Sağlık Bakanlığı, stratejik personelin tanımını değiştirerek, doktorlarla birlikte uzman hekim, diş hekimleri ve eczacıları da aynı kategoriye aldı. Yeni düzenleme ile eşi özel sektörde çalışan stratejik personel eş tayin talebinde bulunamayacak.
Sağlık Bakanlığı, atama ve yer değiştirme yönetmeliğinde değişiklik yaptı. Resmi Gazete'de yayımlanan değişikliğe göre stratejik personel tanımı değiştirildi. Önceki yönetmelikte, sadece doktorları kapsayan stratejik personel tanımına, uzman hekimler, diş hekimleri ve eczacılar da eklendi.
Eğitim şartı 4 yıl
Düzenleme ile stratejik personel için eş durumu tayinine de kısıtlama getirildi. Buna göre, devlet memurları kanununda eşi özel sektörde çalışanların eş durumu tayin talebi, stratejik personel olarak tanımlanan doktor, diş hekimi ve eczacılar için geçerli olmayacak. Stratejik personel olarak çalışan ve eşi özel sektörde görev yapanlar, eş durumu tayin talebinde bulunamayacak.
Yönetmelik değişikliği ile eğitim mazeretiyle il içi atamalarda en az 2 yıllık okul şartı 4 yıllık olarak güncellendi. Buna göre, sağlık personeli sağlık ile ilgili bir alanda en az 4 yıllık örgün öğrenim gördüğünü belgelendirmesi halinde, öğrenim gördüğü yere bir defaya mahsus atanabilecek.
Düzenleme ile stratejik personel dışında sağlık personeli olarak görev yapanlar için de yıl süresi uzatıldı. Daha önce eşi SGK'lı 3 yıl süreyle özel sektörde çalışanlar, eş durumu tayin talebinde bulunurken yeni düzenleme ile bu süre 5 yıla çıkarıldı.
Bakan: Doktorlar stratejik personel
Sağlık Bakanı Recep Akdağ, söz konusu düzenlemeye ilişkin daha önce yaptığı açıklamada başta Doğu ve Güneydoğu olmak üzere bazı il ve ilçelerde sağlık personeli görevlendirmekte zorluk çektiklerini belirterek, "Biz doktorları stratejik personel kabul ediyoruz, özel sektörde çalışan eşinin yanına bundan sonra yollamayacağız" demişti.
Doğu ve Güneydoğu'da terör olaylarının artmasının ardından çok sayıda sağlık personeli görevinden istifa ederken birçok sağlık personeli de eş durumu tayin talebinde bulunarak Batı illerine gelmek istemişti.
30 Eylül 2016 Cuma
Sözleşmeli öğretmenlerin mülakat sonuçları açıklandı
15 Temmuz darbe girişiminin ardından ihraç edilen ve açığa alınan öğretmenlerin yerine atanacak 20 bin sözleşmeli öğretmen için mülakat süreci tamamlandı. Sonuçlar açıklandı.
Milli Eğitim Bakanlığı'ndan yapılan duyuruya göre, 5 bini KPSS şartı aranmadan dershane öğretmenlerinden, 15 bini ise KPSS puanına göre seçilen adayların mülakatları 15 Ağustos - 25 Eylül tarihleri arasında 18 bölgede 495 komisyon tarafından yapıldı.
Sonuçlar bugün sabah 9'da açıklandı. Sonuçlar Milli Eğitim Bakanlığı'nın internet adresinden öğrenilebilir.
Seçilen öğretmenler 4-7 Ekim tarihleri arasında görev yapacakları okullara ilişkin tercihlerini yapacak. 20 bin öğretmenin ataması ise 10 Ekim'de gerçekleştirilecek.
Milli Eğitim Bakanlığı'ndan yapılan duyuruya göre, 5 bini KPSS şartı aranmadan dershane öğretmenlerinden, 15 bini ise KPSS puanına göre seçilen adayların mülakatları 15 Ağustos - 25 Eylül tarihleri arasında 18 bölgede 495 komisyon tarafından yapıldı.
Sonuçlar bugün sabah 9'da açıklandı. Sonuçlar Milli Eğitim Bakanlığı'nın internet adresinden öğrenilebilir.
Seçilen öğretmenler 4-7 Ekim tarihleri arasında görev yapacakları okullara ilişkin tercihlerini yapacak. 20 bin öğretmenin ataması ise 10 Ekim'de gerçekleştirilecek.
Rüzgar Çetin davasında şehit polisin eşi şikayetini geri çekti!
Şehit polisin eşi Adana Adalet Sarayı’na giderek, “şikayetinden vazgeçtiğine” ilişkin dilekçesini İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderdi.
Sinan Çetin'in oğlu Rüzgar Çetin'in çarptığı otomobilde şehit olan polis memuru İsmet Fatih Alagöz'ün eşi Özlem Alagöz şikayetinden vazgeçti.
Adana’da oturan Özlem Alagöz, avukatı Yılmaz Aboşoğlu ve Gökay Gültekin ile birlikte Adana Adalet Sarayı’na giderek, “şikayetinden vazgeçtiğine” ilişkin dilekçesini, UYAP’tan davanın görüldüğü İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderdi.
Yaralanan polis memuru Emre Tetik de şikayetinden vazgeçmişti. Habertürk
Sinan Çetin'in oğlu Rüzgar Çetin'in çarptığı otomobilde şehit olan polis memuru İsmet Fatih Alagöz'ün eşi Özlem Alagöz şikayetinden vazgeçti.
Adana’da oturan Özlem Alagöz, avukatı Yılmaz Aboşoğlu ve Gökay Gültekin ile birlikte Adana Adalet Sarayı’na giderek, “şikayetinden vazgeçtiğine” ilişkin dilekçesini, UYAP’tan davanın görüldüğü İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderdi.
Yaralanan polis memuru Emre Tetik de şikayetinden vazgeçmişti. Habertürk
Evinde Pitbull besleyene 16 bin lira ceza
Kayseri'de, evinde tehlikeli hayvan ırkı sayılan 'pitbull' ve 'dogo' cinsi 3 köpek besleyen kişiye 15 bin 918 TL ceza uygulandı. Köpekler de geçici bakımevine gönderildi.
Kayseri Orman ve Su İşleri Şube Müdürlüğü’nden konuyla ilgili yapılan açıklamada şöyle ”Müdürlüğümüze yapılan tehlikeli köpek ihbarı üzerine, 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanun Denetim görevlilerince inceleme yapılmak üzere verilen adrese gidilmiştir. Söz konusu adreste yapılan incelemede 3 köpeğin, tehlikeli ırklar arasında yer alan pitbull ve dogo kırması cinsi olduğu tespit edilmiştir. Kanunun ilgili maddesi gereğince pitbull ve dogo kırması cinsi olan 3 köpeğe el konularak geçici bakımevine sevk edilmiştir. Tehlikeli hayvan ırkı besleyen şahsa 3 hayvan için toplam 15 bin 918 TL idari para cezası uygulanmıştır.” denildi. (DHA)
Kayseri Orman ve Su İşleri Şube Müdürlüğü’nden konuyla ilgili yapılan açıklamada şöyle ”Müdürlüğümüze yapılan tehlikeli köpek ihbarı üzerine, 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanun Denetim görevlilerince inceleme yapılmak üzere verilen adrese gidilmiştir. Söz konusu adreste yapılan incelemede 3 köpeğin, tehlikeli ırklar arasında yer alan pitbull ve dogo kırması cinsi olduğu tespit edilmiştir. Kanunun ilgili maddesi gereğince pitbull ve dogo kırması cinsi olan 3 köpeğe el konularak geçici bakımevine sevk edilmiştir. Tehlikeli hayvan ırkı besleyen şahsa 3 hayvan için toplam 15 bin 918 TL idari para cezası uygulanmıştır.” denildi. (DHA)
İşte memurun ocak zammı!
Milyonlarca memurun Ocak maaşları hesaplandı. Yüzde 3'lük toplu sözleşme zammıyla maaşlar 79 ile 285 lira arasında artacak. En düşük memur maaşı 2 bin 757 liraya, müsteşar maaşı da 9 bin 783 liraya çıkacak. Ayrıca enflasyon zammı ihtimali de var.
Memurların 2017 zamları, geçen yıl yapılan toplu sözleşmede belirlendi. Bu çerçevede maaşlarda Ocak'ta yüzde 3, Temmuz'da da yüzde 4 artış yapılacak. Ayrıca enflasyon farkı oluşursa, bu da maaşlara yansıtılacak.
ÖĞRETMENE 3 BİN 98 TL
Yüzde 3'lük toplu sözleşme zammına göre Ocak maaşları belli oldu. Ocak'ta maaşlara yansıtılacak zamlara aile ve çocuk yardımı da dahil edildiğinde müsteşar maaşı 285 liralık artışla 9 bin 498 liradan 9 bin 783 liraya, genel müdür maaşı ise 8 bin 335 liradan 250 liralık artışla 8 bin 585 liraya çıkacak. 12'nci derecenin 1'inci kademesinden maaş almakta olan bir hizmetlinin 2 bin 517 lira olan maaşı Ocakta 2 bin 592 lira, 13'üncü derecenin 3'üncü kademesinden maaş almakta olan bir devlet memurunun 2 bin 678 lira olan maaşı 79 liralık artışla 2 bin 757 liraya yükselecek.
7'nci derecenin 1'inci kademesinden maaş alan bir öğretmenin 3 bin 7 lira olan maaşı 91 lira artışla 3 bin 98 lira olacak. 8'inci derecenin 1'inci kademesindeki maaş alan bir polis memurunun 3 bin 818 lira olan maaşı ise 114 lira artışla 3 bin 932 liraya ulaşacak. 7'nci derecenin 1'inci kademesindeki bir doktorun 4 bin 225 lira olan maaşı 127 lira artışla 4 bin 352 liraya yükselecek. 2 bin 916 lira maaşı olan bir hemşire ise 89 lira artışla 3 bin 5 lira ücret alacak.
3 OCAK'TA KESİNLEŞECEK
Memurların enflasyon farkı alıp alamayacağı, 3 Ocak'ta Türkiye İstatistik Kurumu'nun açıklayacağı verilerle ortaya çıkacak. 2016'nın ikinci 6 aylık döneminde enflasyon yüzde 5'i aşarsa, aşan kısım yüzde 3'lük zamma eklenecek. Temmuz'da da maaşlarda yüzde 5 artış yapılacak.
EMEKLİYE AZ BİN 752 TL
Memur emeklilerinin zammı da memurlarla aynı olacak. Memur emeklilerinin maaşına da Ocak'ta yüzde 3'lük toplu sözleşme zammı ve oluşursa enflasyon farkı yansıtılacak. Halen en düşük memur emeklisi aylığı bin 701 lira seviyesinde bulunuyor. Yüzde 3'lük zamla bu maaş, 51 lira artışla bin 752 liraya yükselecek. Enflasyon farkı oluşursa, maaş daha da artacak. Memur emeklileri, Temmuz'da da memurlar gibi yüzde 4 zam alacak. (Takvim)
Memurların 2017 zamları, geçen yıl yapılan toplu sözleşmede belirlendi. Bu çerçevede maaşlarda Ocak'ta yüzde 3, Temmuz'da da yüzde 4 artış yapılacak. Ayrıca enflasyon farkı oluşursa, bu da maaşlara yansıtılacak.
ÖĞRETMENE 3 BİN 98 TL
Yüzde 3'lük toplu sözleşme zammına göre Ocak maaşları belli oldu. Ocak'ta maaşlara yansıtılacak zamlara aile ve çocuk yardımı da dahil edildiğinde müsteşar maaşı 285 liralık artışla 9 bin 498 liradan 9 bin 783 liraya, genel müdür maaşı ise 8 bin 335 liradan 250 liralık artışla 8 bin 585 liraya çıkacak. 12'nci derecenin 1'inci kademesinden maaş almakta olan bir hizmetlinin 2 bin 517 lira olan maaşı Ocakta 2 bin 592 lira, 13'üncü derecenin 3'üncü kademesinden maaş almakta olan bir devlet memurunun 2 bin 678 lira olan maaşı 79 liralık artışla 2 bin 757 liraya yükselecek.
7'nci derecenin 1'inci kademesinden maaş alan bir öğretmenin 3 bin 7 lira olan maaşı 91 lira artışla 3 bin 98 lira olacak. 8'inci derecenin 1'inci kademesindeki maaş alan bir polis memurunun 3 bin 818 lira olan maaşı ise 114 lira artışla 3 bin 932 liraya ulaşacak. 7'nci derecenin 1'inci kademesindeki bir doktorun 4 bin 225 lira olan maaşı 127 lira artışla 4 bin 352 liraya yükselecek. 2 bin 916 lira maaşı olan bir hemşire ise 89 lira artışla 3 bin 5 lira ücret alacak.
3 OCAK'TA KESİNLEŞECEK
Memurların enflasyon farkı alıp alamayacağı, 3 Ocak'ta Türkiye İstatistik Kurumu'nun açıklayacağı verilerle ortaya çıkacak. 2016'nın ikinci 6 aylık döneminde enflasyon yüzde 5'i aşarsa, aşan kısım yüzde 3'lük zamma eklenecek. Temmuz'da da maaşlarda yüzde 5 artış yapılacak.
EMEKLİYE AZ BİN 752 TL
Memur emeklilerinin zammı da memurlarla aynı olacak. Memur emeklilerinin maaşına da Ocak'ta yüzde 3'lük toplu sözleşme zammı ve oluşursa enflasyon farkı yansıtılacak. Halen en düşük memur emeklisi aylığı bin 701 lira seviyesinde bulunuyor. Yüzde 3'lük zamla bu maaş, 51 lira artışla bin 752 liraya yükselecek. Enflasyon farkı oluşursa, maaş daha da artacak. Memur emeklileri, Temmuz'da da memurlar gibi yüzde 4 zam alacak. (Takvim)
Savcı Bharara: Fethullah Gülen'i Google'dan öğrendim
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, kara para aklama, bankacılık sahtekârlığı ve ABD'nin İran'a karşı uyguladığı yaptırımları delme suçlamaları ile New York'ta tutuklu olarak yargılanan İran asıllı işadamı Reza Zarrab hakkındaki iddianameyi hazırlayan New York Güney Bölge Başsavcısı Preet Bharara ile açıklamalarına, Bharara'dan yanıt geldi.
New York'ta yayınlanan City&State adlı politika dergisinin 10. Kuruluş yıldönümünde konuşan Bharara, hukukun üstünlüğü, yargı bağımsızlığı gibi konulara değindikten sözü Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın geçen hafta New York'tan İstanbul'a dönerken uçakta gazetecilere kendisi hakkında söylediği, 'Savcı Bharara da, Hakim Richard Berman da Türkiye'de daha önce FETÖ tarafından ağırlanmış isimler' iddiasına getirdi. Zarrab'ın zengin ve Türkiye'de geniş bir çevresi olduğunu anlatan Bharara, hazırladığı iddianamenin ardından Zarrab'ın Miami'de gözaltına alınıp yargılanmak üzere New York'a getirilmesi ile birlikte, Twitter'da kendisini izleyenlerin sayısının beş gün içerisinde 8 binden 300 bine çıktığına değindi.
"Türkiye'ye ayak basmışlığım bile yok"
Türk liderlerin bir süredir birçok sorunun kaynağının, ABD'de Pennsylvania'da yaşayan Fethullah Gülen olduğunu dile getirdiklerini, kendisinin de Gülenci olduğu iddialarını ortaya attıklarını söyleyen Bharara, 'Benim Gülen takipçisi olduğum iddialarına kadar, Gülen adını hiç duymamıştım, Google'dan baktım. Hatırlarsınız birkaç ay önce Türkiye'de darbe girişimi oldu. Geçen hafta, Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan, benim adımı vererek, beni Türkiye'de darbe girişiminde bulunanlarla yiyip içmekle suçladı. Bu girişim yüzlerce kişinin de ölümüne yol açtı. Türkiye'nin güzel bir ülke olduğunu duyarım ama hayatımda Türkiye'ye ayak basmışlığım bile yok' dedi.
Bharara, salonda kendisini dinleyen Türk dostlarının da bulunduğunu belirtip, 'Türkiye ile en yakın olduğum zamanlar, Şükran Günü'dür diyerek, hindi anlamına gelen 'turkey' kelimesiyle ilgili espri yaptı.
Reddi hakim talebinin geri çevrilmesini istedi
Zarrab'ın, Türkiye'de bir hukuk konferansına katıldığı için tarafsız olamayacağı gerekçesiyle 'reddi hakim' talebinde bulunduğu Yargıç Richard Berman ile ilgili savlarının hiçbir temele dayanmadığın savunan Bharara, mahkemeye sunduğu dilekçede, 'Yargıç Berman, New York'ta görülen ilk duruşmada, İstanbul'da bir hukuk konferansına katıldığını kendisi dile getirdi. Zarrab ve savunma ekibi de bunu bildiklerini, bu durumun yargının bağımsızlığını ve tarafsızlığını etkilemeyeceğine inandıklarını kendileri dile getirdiler. Aradan 4 ay geçtikten sonra, 'reddi hakim' talebinde bulunmanın hiçbir dayanağı yok' dedi. Bharara dilekçesinde, Zarrab'ın yargılanmaya başladığı günden bu yana, kefaletle serbest kalmak istediğini, bu isteğin geri çevrildiğini, davanın düşmesi için dilekçe verdiğini ancak bunun da olumsuzlukla sonuçlandığını anımsattı. (Nafiz Albayrak / DHA)
New York'ta yayınlanan City&State adlı politika dergisinin 10. Kuruluş yıldönümünde konuşan Bharara, hukukun üstünlüğü, yargı bağımsızlığı gibi konulara değindikten sözü Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın geçen hafta New York'tan İstanbul'a dönerken uçakta gazetecilere kendisi hakkında söylediği, 'Savcı Bharara da, Hakim Richard Berman da Türkiye'de daha önce FETÖ tarafından ağırlanmış isimler' iddiasına getirdi. Zarrab'ın zengin ve Türkiye'de geniş bir çevresi olduğunu anlatan Bharara, hazırladığı iddianamenin ardından Zarrab'ın Miami'de gözaltına alınıp yargılanmak üzere New York'a getirilmesi ile birlikte, Twitter'da kendisini izleyenlerin sayısının beş gün içerisinde 8 binden 300 bine çıktığına değindi.
"Türkiye'ye ayak basmışlığım bile yok"
Türk liderlerin bir süredir birçok sorunun kaynağının, ABD'de Pennsylvania'da yaşayan Fethullah Gülen olduğunu dile getirdiklerini, kendisinin de Gülenci olduğu iddialarını ortaya attıklarını söyleyen Bharara, 'Benim Gülen takipçisi olduğum iddialarına kadar, Gülen adını hiç duymamıştım, Google'dan baktım. Hatırlarsınız birkaç ay önce Türkiye'de darbe girişimi oldu. Geçen hafta, Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan, benim adımı vererek, beni Türkiye'de darbe girişiminde bulunanlarla yiyip içmekle suçladı. Bu girişim yüzlerce kişinin de ölümüne yol açtı. Türkiye'nin güzel bir ülke olduğunu duyarım ama hayatımda Türkiye'ye ayak basmışlığım bile yok' dedi.
Bharara, salonda kendisini dinleyen Türk dostlarının da bulunduğunu belirtip, 'Türkiye ile en yakın olduğum zamanlar, Şükran Günü'dür diyerek, hindi anlamına gelen 'turkey' kelimesiyle ilgili espri yaptı.
Reddi hakim talebinin geri çevrilmesini istedi
Zarrab'ın, Türkiye'de bir hukuk konferansına katıldığı için tarafsız olamayacağı gerekçesiyle 'reddi hakim' talebinde bulunduğu Yargıç Richard Berman ile ilgili savlarının hiçbir temele dayanmadığın savunan Bharara, mahkemeye sunduğu dilekçede, 'Yargıç Berman, New York'ta görülen ilk duruşmada, İstanbul'da bir hukuk konferansına katıldığını kendisi dile getirdi. Zarrab ve savunma ekibi de bunu bildiklerini, bu durumun yargının bağımsızlığını ve tarafsızlığını etkilemeyeceğine inandıklarını kendileri dile getirdiler. Aradan 4 ay geçtikten sonra, 'reddi hakim' talebinde bulunmanın hiçbir dayanağı yok' dedi. Bharara dilekçesinde, Zarrab'ın yargılanmaya başladığı günden bu yana, kefaletle serbest kalmak istediğini, bu isteğin geri çevrildiğini, davanın düşmesi için dilekçe verdiğini ancak bunun da olumsuzlukla sonuçlandığını anımsattı. (Nafiz Albayrak / DHA)
29 Eylül 2016 Perşembe
Erdoğan açıkladı, 15 Temmuz resmi tatil oluyor
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 27’nci Muhtarlar Toplantısında konuşuyor. Son olarak 8 Haziran'da muhtarlara seslenen Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında, "1920'de Sevr'i gösterdiler, 1923'de bizi Lozan'a ikna ettiler. Ege'de bağırsan duyulacak adaları biz Lozan'da Yunan'a verdik. Zefer mi bu?" dedi. Erdoğan, "Her 15 Temmuz şehitlerimizi ve gazilerimizi anma günü olarak tatil ilan edilecektir." diye konuştu.
İşte Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda uzun bir aradan sonra yapılan muhtarlar toplantısında Erdoğan’ın sözlerinden satır başları:
En son muhtarlarımızla 8 Haziran’da mübarek ramazan ayında yapmıştık. 15 Temmuz darbe girişimi ve sonrasındaki gelişmeler nedeniyle 3,5 ay kadar toplantılarımıza ara vermek zorunda kaldık. İnşallah buluşmalarımızı yeniden sıklaştıracağız.
Bu vesile ile 15 temmuzdaki tüm şehitlerimizi minnetle rahmetle yad ediyorum. 15 Temmuz’da 2 muhtarımız şehit oldular.
Toplantılarımızı başlattığımız 2015 ocak ayından bu yan özellikle şunu ifade ettim: Sizlerle bir araya gelmek olayları yakinen takip etmek için bu buluşmalar çok önemli dedim.
Aramıza bir darbe girişinin girmeye çalışacağı aklıma gelmemişti. Maruz kaldığımız ihanetler içinde bu darbe girişimi çok farklı bir yere sahip. Daha önceki ihanet girişimlerinde hedef doğrudan biz, başında bulunduğumuz hükümet oluyordu. Ülkemiz ve milletimiz dolaylı olarak bunlardan etkileniyordu.
'DARBE, TERÖR, ÖRTÜLÜ İŞGAL GİRİŞİMİ'
Bu defa bizimle beraber canıyla kanıyla varlığıyla ülkemiz milletimiz demokrasimiz doğrudan hedef alındı. 15 Temmuz'da Türkiye bir darbe girişimi, terör eylemi ve örtülü bir işgal girişimine maruz kaldı.
15 Temmuz bir cuntanın girişimi olması nedeniyle bir darbe girişimiydi. Kullandıkları yöntemleri itibariyle 15 Temmuz aynı zamanda bir terör saldırısıydı.
Bunlar bir şeyi düşünemedi: bu millet ortaya çıkar meydanlara dökülürse o zaman biz ne yaparız diye düşünmemişlerdi.
SEVR'İ GÖSTERİP LOZAN'A İKNA ETTİLER. ZAFER Mİ BU?
15 Temmuz 1912’den 1923’e kadar geçen sürece 5’te bire düşen son toprakların işgali, teşebbüsüydü. Millet o toprakları bunlara teslim etmedi.
Benim milletim çok karalı bir millet. Hani o çılgın Türkler diyorlar ya öyle bir millet.
1920'de Sevr'i gösterdiler, 1923'de bizi Lozan'a ikna ettiler. Ege'de bağırsan duyulacak adaları biz Lozan'da Yunan'a verdik. Zafer mi bu?
Lozan'da masaya oturanlar o anlaşmanın hakkını veremediler. Onlar veremedikleri için şimdi biz sıkıntı yaşıyoruz.
O masaya oturanlar o anlaşmanın hakkını veremediler. Veremedikleri için şimdi onun sıkıntısını biz yaşıyoruz. Bu darbe başarılı olsaydı Sevr’i bile aratacak bir dayatmayla karşımıza çıkacaklardı.
'ŞAYET MİLLETİMİZ HAVALİMANINI ÇEPEÇEVRE KUŞATMAMIŞ OLSAYDI...'
Eğer lider taşın arkasına saklanmazsa o millet dağın arkasına saklanmaz. Ama lider taşın arkasına saklanırsa millet de dağın arkasına saklanır.
Gerçekten de biz o gece milletimizle yürüdük. Şayet o gece İstanbul’da milletimiz havalimanını çepeçevre kuşatmamış olsaydı FETÖ’nün gözü dönmüş katilleri bize ölüm kustururdu.
Demek ki şahadet nasibimizde yokmuş ki bugün burada sizlerle beraberiz. Ne mutlu o kutlu makama ulaşan o kardeşlerimize, ne mutlu onların yakınlarına ne mutlu gazilerimize.
'HAKKIMIZ OLMAYAN BİR ŞEY İSTEMİYORUZ'
Bu milletin sabrını zorlamayın. Sabrını zorlamak isteyenlerin akıbetlerini merak ediyorsanız açın tarih kitaplarını bakın. Biz kimseden hakkımız olmayan bir şeyi istemiyoruz. Ama hakkımız olan bir şeyi de kimseye vermeyiz. Ülkemizde 3 ay süreyle OHAL ilan edilmişti. OHAL’i speküle eden sağa sola çekmeye çalışanlar var. Bu uygulamaların sadece terör örgütleriyle mücadeleyle sınırlı kalacağı günlük hayata olumsuz yansıması olamayacağı daha ilk günden ifade edilmişti. Biz ilk göreve geldiğimizde de OHAL vardı. Ama belli bölgelerde sokağa dahi çıkılamıyordu. Şimdi böyle bir şey var mı yok. Grevdi boykottu böyle bir şey var mı yok. Yan, günlük hayatın işlemesinde tam aksine bir rahatlık bir güvence var.Bu devletin bu terör örgütünün organlarından uzaklaştırılması lazım.
'TBMM İLE ÇÖZÜLECEĞİNE İNANMIYORUM'
Mesele o kadar karmaşık ki 3 ayın yeterli olmayacağı anlaşılıyor. O yüzden OHAL’in 3 ay daha uzatılması tavsiye edildi. Hükümetimiz de gerekli değerlendirmeleri yapacak adımları atacaktır. Ana muhalefet partisinin OHAL yetkileri ile hayata geçirilen hususların TBMM ile çözülebileceğine kesinlikle katılmıyorum. Biz Meclis'in ne kadar hızlı çalışabileceğini biliyoruz. Ve hamdolsun tecrübemiz bu ifadeleri kullananlardan daha derin. Terör örgütü mensuplarının yurt dışına nasıl kaçmaya çalıştıklarını gördünüz. Kimileri ABD kimileri Avrupa sokaklarında ellerini kollarını sallaya sallaya dolaşıyor.
'TÜRKİYE TARİHİNİN EN KAPSAMLI SINIR DIŞI OPERASYONU'
Fransa’da toplamda 1 yıllık OHAL var. Dünyadan kimse Fransa'ya diyor mu “siz neden 1 yıl OHAL ilan ettiniz?” Bizim bakan arkadaşlarımıza akıl veriyorlar: 3 ay OHAL Türkiye için fazla… Kimse bize takvim belirlemesin kimse bizim yol haritamızı belirlemesin. Bu ülkenin yol haritasını bu ülkenin kurumları belirler. Ya siz bir defa Türkiye’ye ne zaman kalkıp da dost oldunuz gerekli destekleri verdiniz?
Hepsi bu darbenin başarılı şekilde sonuçlanmasını bekliyorlardı bunların hepsinin bilgisi bize geliyor. Zil takıp oynamak için o saatin gelmesini bekliyorlardı ama rabbim o fırsatı vermedi. Ülkemizde ve milletimizde süren mücadele tek taraflı değil. Bakıyorsunuz Suriye rejimi ile PYD YPG, müttefik dediğimiz ülkelerde DEAŞ beraber Türkiye’ye karşı çalışıyor. Başlattıkları çukur eylemleri PKK’yı bölge halkı nezdinde bitirdi. Daha da bitecekler ben inanıyorum. Bu örgüte katılım geçmiş yıllara göre onda birin bile altına düştü.
Bölgedeki kardeşlerimiz örgütün belli güçlerin taşeronluğunu yaptığını açık şekilde gördü. PKK ve FETÖ’nün hatta PKK ve DEAŞ’ın nasıl işbirliği içinde olduklarına dair sayısız belge bulunuyor. Suriye’de de bölücü örgütün PYD YPG adıyla faaliyet gösteren unsurları Türkiye karşıtı faaliyetlerini sürdürüyor.
Fırat kalkanı operasyonunda çok rahatsız oldular. Bünyesindeki FETÖ’cülerin temizlenmesiyle safralarından kurtulan TSK, Türkiye tarihinin en kapsamlı sınır dışı operasyonunu başarılı şekilde sürdürüyor. De demişlerdi PYD YPG DEAŞ’la savaşıyor… Yalan… Yalan…
'SURİYE MESELESİ ARTIK YENİ BİR SAFHAYA GİRMEKTEDİR'
Ümran bebeğin halini gördünüz di mi. O darbeyi yemiş inşaatın içinden toz toprak kan revan içinde çıkışını gördünüz d mi. Bunlar ortada… Bu ülkede DEAŞ bahanesiyle yürütülen kanlı operasyonların bahanesi her geçen gün kayboluyor.
Bize ne dediler aman sabır. Gaziantep’te eğer DEAŞ terör örgütü o kına merasiminde 14 yaşındaki çocuğun vücudunda bombalar bağlamak Messi formasıyla bomba bağlamak suretiyle 56 kardeşimiz orada şehit oldu.
Hala utanmadan sıkılmadan bunları dile getirmeyeceksin. Bunları BM güvenlik konseyinde anlatmayacağız da nerede anlatacağız? Bunları bizim dışımızda anlatan yok ki… 3 milyon mülteciyi topraklarında iskan eden bizim dışımızda yok ki.
Bu kardeşlerimizi tekrar Suriye’ye göndereceğiz diyen bunlar değil miydi. Şimdi de kalkıp utanmadan sıkılmadan farklı şeyler söylüyorlar. Bunlar misafirperverliğin bu milletin ruhunda olduğunu bilmeyenler. Bu millet serer yere sofrasını evinde ne var ne yok döker ve onu komşusuyla misafiriyle paylaşır.
Suriye meselesi artık yeni bir safhaya girmektedir. Belirleyici unsur Suriye halkının birliği beraberliği olacaktır. Ilımlı muhaliflere dedik ki buyurun biz arkanızdayız. Ve böylece Cerablus’u DEAŞ’tan temizledik. Ardında Rai’de yaşayan halk DEAŞ’ın oradan da temizlenmesini bekledi. Rai’deki halk da evlerine girmeye başladı.
Suriye’de bizim ilk etapta 5 bin kilometrekare olarak öngördüğümüz güvenli bölge oluşturulabilirse yeni göç dalgaları önlenebilecektir. Bu alan genişledikçe göç ve mülteci sorunu kendiliğinden ortadan kalkacaktır. Gayet insani gayet ahlaki bir temeli olan bu projenin hayata geçmesini istemeyenler ise rejim güçleri, DEAŞ, PYD ve YPG’dir.
'KREDİ DERECELENDİRME KURULUŞLARINI ÇOK SEVERİM'
Tehdit oluşturacak olan terör koridorunu ortadan kaldırmakta kararlıyız. Ülkemize yönelik saldırılar çok farklı mecralar üzerinden yürütülüyor bunlardan biri de ekonomidir. Esasen Türkiye bu tehdit ile ilk kez karşılaşmıyor. Gayretli çalışmalarımız neticesinde bu taarruzları boşa çıkarttık. 2009’da o yıla mahsus bir küçülme yaşadık. Teğet geçti…
2013 yılında bu defa Gezi olaylarıyla ardından 17-25 aralık darbe girişimiyle, bu aynı zaman ne yazık ki polisin ve yargının içine sızmış olanların müşterek yaptığı operasyondu. Ve geçen yıl yaptığımız seçimlerden sonra terör olayları ve son olarak 15 Temmuz darbe girişimi ile sürekli teyakkuz halindeyiz.
Buna rağmen ekonomide hayati bir kırılma hamdolsun yaşamadık. 27 çeyrek biz hep büyüdük.
Darbe girişimi sonrası birileri yine kriz beklentisine girmişti ama hayal kırıklığına uğradılar. Siyasi saiklerle hareket ettiklerini bildiğimi kredi derecelendirme kuruluşları devreye girdi. Ben kredi derecelendirme kuruluşlarını çok severim. Onlar da beni sever. Bir CEO’ya ABD’de Bunlar sipariş üzerine not verirler dedim. Sanki benden intikam alırcasına ülkeye geldik hop notumuzu düşürdüler. Notumuzu düşürdüler de ne oldu? Hazine hemen bir piyasa yaptı dışarıdan içeriden büyük bir ilgi alaka hazinenin kağıtlarına oldu.
'TÜRKİYE'NİN GERÇEĞİ BU DEĞİL'
Batmış bitmiş bir ülkeye bir anda 4 kat büyüme de bir derece vermeye kalkıyorlar. Türkiye gibi kendi ayakları üzerinde duran bir ülkeye durağan diyorlar bu sefer durağan bile demediler düşürdüler. Ya istediğiniz kadar düşürün Türkiye'nin gerçeği bu değil. Türkiye büyümeye kalkınmaya devam ediyor.
Bunların cebine üç beş kuruş ekstra para koy istediğin notu al. Bunlar böyle alışıyor. Talimatları nereden aldıklarını da biliyoruz. Ah ah keşke şu ülkede siyaset birlik beraberlik içinde olsa da aynı hedefe beraber yüklense. Kimmiş bunlar ya. Gerçek bu.
Ben bunu sanayicilerimize tüccarlarımıza da söylüyorum. Siz de haykırın be… Dimdik durun be. Her şeyden önce siz Türksünüz Türk. Türkiye Cumhuriyeti’nin evladısınız. Bunların işi, çobana hakaret olmasın da, yalancı çobanın hikayesine döndü.
"15 TEMMUZ TATİL OLACAK"
20 Aralık’ta inşallah Avrasya tünelini açıyoruz. Kredi derecelendirme kuruluşlarına tavsiyem buyursunlar gelsinler tünelden geçsinler.
Önümüzdeki sezon için çok daha ümitliyiz. Piyasada yaşanan durgunluğun ortadan kalkacağına inanıyorum.
Bir konu daha var ki az önce biraz değindim. Üzerinde fazla durmak istemiyorum. Farklı düşlünce dünyası içinde dolaşıyorum. Muhtarlarımıza olan saygımdan dolayı değinmeden geçemeyeceğim.
Geçen hafta BM genel kurulundaydım. Orada yaptığım konuşmada küresel ve bölgesel konulara değindim.
FETÖ terör örgütü ben 170 ülkede faaliyet gösteriyorum diyor. Bu FETÖ tehdidine ilişkin görüşlerimi de ifade ettim.
Baya da ilgi uyandırdı. Bundan önce de dünya 52ten büyüktür demiştim.
2. dünya savaşı sonrası oluşan bir BM yapısının artık aynı şekilde durmasının doğru olmadığını ifade ettim.
Bu 5 ülke bir şeye hayır dediği zaman bunu BM güvenlik konseyinden geçiremiyorsunuz. Dedik ki bu adalet değil. Her şey bu 5 daimi üyede. Bu 5 üye bizzat çıkıp demeli k, “artık dünya bu şartlarda yaşamıyor. Tüm ülkelerin haklarının korunduğu bir BM güvenlik konseyi kurulmalıdır.”
193 ülkenin de temsil edildiği bir BM güvenlik konseyi kurmalıyız. 1 milyar 700 milyon İslam dünyası bu hakkını aramıyor. Sadece Müslüman ülkeler değil başkaları da bunu düşünüyor ama korkuyor sesini çıkaramıyor.
Almanya, Hindistan, Japonya daimi üye olmak istiyor. E mübarek tamam o zaman hadi yüklenelim…
Bir siyasi parti genel başkanımız kalkıyor bir değerlendirme yapıyor: BM’de dünya liderlerine mi muhtarlara mı konuşuyorsun belli değil.
Bilmiyor ki benim her muhtarım kendi mahallesinin lideridir. Muhtarı küçümseyen halkı küçümseyen bir siyasi parti liderinin ne partisine ne de ülkesine hayrının dokunması beklenemez.
BM genel kuruluna hitap etmekten nasibini almamış bir kişinin değerlendirmesini kaale almaya gerek yok.
Her 15 Temmuz artık şehitlerimizi gazilerimizi anmak üzere o gün tatil edilecektir. (hürriyet.com.tr)
İşte Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda uzun bir aradan sonra yapılan muhtarlar toplantısında Erdoğan’ın sözlerinden satır başları:
En son muhtarlarımızla 8 Haziran’da mübarek ramazan ayında yapmıştık. 15 Temmuz darbe girişimi ve sonrasındaki gelişmeler nedeniyle 3,5 ay kadar toplantılarımıza ara vermek zorunda kaldık. İnşallah buluşmalarımızı yeniden sıklaştıracağız.
Bu vesile ile 15 temmuzdaki tüm şehitlerimizi minnetle rahmetle yad ediyorum. 15 Temmuz’da 2 muhtarımız şehit oldular.
Toplantılarımızı başlattığımız 2015 ocak ayından bu yan özellikle şunu ifade ettim: Sizlerle bir araya gelmek olayları yakinen takip etmek için bu buluşmalar çok önemli dedim.
Aramıza bir darbe girişinin girmeye çalışacağı aklıma gelmemişti. Maruz kaldığımız ihanetler içinde bu darbe girişimi çok farklı bir yere sahip. Daha önceki ihanet girişimlerinde hedef doğrudan biz, başında bulunduğumuz hükümet oluyordu. Ülkemiz ve milletimiz dolaylı olarak bunlardan etkileniyordu.
'DARBE, TERÖR, ÖRTÜLÜ İŞGAL GİRİŞİMİ'
Bu defa bizimle beraber canıyla kanıyla varlığıyla ülkemiz milletimiz demokrasimiz doğrudan hedef alındı. 15 Temmuz'da Türkiye bir darbe girişimi, terör eylemi ve örtülü bir işgal girişimine maruz kaldı.
15 Temmuz bir cuntanın girişimi olması nedeniyle bir darbe girişimiydi. Kullandıkları yöntemleri itibariyle 15 Temmuz aynı zamanda bir terör saldırısıydı.
Bunlar bir şeyi düşünemedi: bu millet ortaya çıkar meydanlara dökülürse o zaman biz ne yaparız diye düşünmemişlerdi.
SEVR'İ GÖSTERİP LOZAN'A İKNA ETTİLER. ZAFER Mİ BU?
15 Temmuz 1912’den 1923’e kadar geçen sürece 5’te bire düşen son toprakların işgali, teşebbüsüydü. Millet o toprakları bunlara teslim etmedi.
Benim milletim çok karalı bir millet. Hani o çılgın Türkler diyorlar ya öyle bir millet.
1920'de Sevr'i gösterdiler, 1923'de bizi Lozan'a ikna ettiler. Ege'de bağırsan duyulacak adaları biz Lozan'da Yunan'a verdik. Zafer mi bu?
Lozan'da masaya oturanlar o anlaşmanın hakkını veremediler. Onlar veremedikleri için şimdi biz sıkıntı yaşıyoruz.
O masaya oturanlar o anlaşmanın hakkını veremediler. Veremedikleri için şimdi onun sıkıntısını biz yaşıyoruz. Bu darbe başarılı olsaydı Sevr’i bile aratacak bir dayatmayla karşımıza çıkacaklardı.
'ŞAYET MİLLETİMİZ HAVALİMANINI ÇEPEÇEVRE KUŞATMAMIŞ OLSAYDI...'
Eğer lider taşın arkasına saklanmazsa o millet dağın arkasına saklanmaz. Ama lider taşın arkasına saklanırsa millet de dağın arkasına saklanır.
Gerçekten de biz o gece milletimizle yürüdük. Şayet o gece İstanbul’da milletimiz havalimanını çepeçevre kuşatmamış olsaydı FETÖ’nün gözü dönmüş katilleri bize ölüm kustururdu.
Demek ki şahadet nasibimizde yokmuş ki bugün burada sizlerle beraberiz. Ne mutlu o kutlu makama ulaşan o kardeşlerimize, ne mutlu onların yakınlarına ne mutlu gazilerimize.
'HAKKIMIZ OLMAYAN BİR ŞEY İSTEMİYORUZ'
Bu milletin sabrını zorlamayın. Sabrını zorlamak isteyenlerin akıbetlerini merak ediyorsanız açın tarih kitaplarını bakın. Biz kimseden hakkımız olmayan bir şeyi istemiyoruz. Ama hakkımız olan bir şeyi de kimseye vermeyiz. Ülkemizde 3 ay süreyle OHAL ilan edilmişti. OHAL’i speküle eden sağa sola çekmeye çalışanlar var. Bu uygulamaların sadece terör örgütleriyle mücadeleyle sınırlı kalacağı günlük hayata olumsuz yansıması olamayacağı daha ilk günden ifade edilmişti. Biz ilk göreve geldiğimizde de OHAL vardı. Ama belli bölgelerde sokağa dahi çıkılamıyordu. Şimdi böyle bir şey var mı yok. Grevdi boykottu böyle bir şey var mı yok. Yan, günlük hayatın işlemesinde tam aksine bir rahatlık bir güvence var.Bu devletin bu terör örgütünün organlarından uzaklaştırılması lazım.
'TBMM İLE ÇÖZÜLECEĞİNE İNANMIYORUM'
Mesele o kadar karmaşık ki 3 ayın yeterli olmayacağı anlaşılıyor. O yüzden OHAL’in 3 ay daha uzatılması tavsiye edildi. Hükümetimiz de gerekli değerlendirmeleri yapacak adımları atacaktır. Ana muhalefet partisinin OHAL yetkileri ile hayata geçirilen hususların TBMM ile çözülebileceğine kesinlikle katılmıyorum. Biz Meclis'in ne kadar hızlı çalışabileceğini biliyoruz. Ve hamdolsun tecrübemiz bu ifadeleri kullananlardan daha derin. Terör örgütü mensuplarının yurt dışına nasıl kaçmaya çalıştıklarını gördünüz. Kimileri ABD kimileri Avrupa sokaklarında ellerini kollarını sallaya sallaya dolaşıyor.
'TÜRKİYE TARİHİNİN EN KAPSAMLI SINIR DIŞI OPERASYONU'
Fransa’da toplamda 1 yıllık OHAL var. Dünyadan kimse Fransa'ya diyor mu “siz neden 1 yıl OHAL ilan ettiniz?” Bizim bakan arkadaşlarımıza akıl veriyorlar: 3 ay OHAL Türkiye için fazla… Kimse bize takvim belirlemesin kimse bizim yol haritamızı belirlemesin. Bu ülkenin yol haritasını bu ülkenin kurumları belirler. Ya siz bir defa Türkiye’ye ne zaman kalkıp da dost oldunuz gerekli destekleri verdiniz?
Hepsi bu darbenin başarılı şekilde sonuçlanmasını bekliyorlardı bunların hepsinin bilgisi bize geliyor. Zil takıp oynamak için o saatin gelmesini bekliyorlardı ama rabbim o fırsatı vermedi. Ülkemizde ve milletimizde süren mücadele tek taraflı değil. Bakıyorsunuz Suriye rejimi ile PYD YPG, müttefik dediğimiz ülkelerde DEAŞ beraber Türkiye’ye karşı çalışıyor. Başlattıkları çukur eylemleri PKK’yı bölge halkı nezdinde bitirdi. Daha da bitecekler ben inanıyorum. Bu örgüte katılım geçmiş yıllara göre onda birin bile altına düştü.
Bölgedeki kardeşlerimiz örgütün belli güçlerin taşeronluğunu yaptığını açık şekilde gördü. PKK ve FETÖ’nün hatta PKK ve DEAŞ’ın nasıl işbirliği içinde olduklarına dair sayısız belge bulunuyor. Suriye’de de bölücü örgütün PYD YPG adıyla faaliyet gösteren unsurları Türkiye karşıtı faaliyetlerini sürdürüyor.
Fırat kalkanı operasyonunda çok rahatsız oldular. Bünyesindeki FETÖ’cülerin temizlenmesiyle safralarından kurtulan TSK, Türkiye tarihinin en kapsamlı sınır dışı operasyonunu başarılı şekilde sürdürüyor. De demişlerdi PYD YPG DEAŞ’la savaşıyor… Yalan… Yalan…
'SURİYE MESELESİ ARTIK YENİ BİR SAFHAYA GİRMEKTEDİR'
Ümran bebeğin halini gördünüz di mi. O darbeyi yemiş inşaatın içinden toz toprak kan revan içinde çıkışını gördünüz d mi. Bunlar ortada… Bu ülkede DEAŞ bahanesiyle yürütülen kanlı operasyonların bahanesi her geçen gün kayboluyor.
Bize ne dediler aman sabır. Gaziantep’te eğer DEAŞ terör örgütü o kına merasiminde 14 yaşındaki çocuğun vücudunda bombalar bağlamak Messi formasıyla bomba bağlamak suretiyle 56 kardeşimiz orada şehit oldu.
Hala utanmadan sıkılmadan bunları dile getirmeyeceksin. Bunları BM güvenlik konseyinde anlatmayacağız da nerede anlatacağız? Bunları bizim dışımızda anlatan yok ki… 3 milyon mülteciyi topraklarında iskan eden bizim dışımızda yok ki.
Bu kardeşlerimizi tekrar Suriye’ye göndereceğiz diyen bunlar değil miydi. Şimdi de kalkıp utanmadan sıkılmadan farklı şeyler söylüyorlar. Bunlar misafirperverliğin bu milletin ruhunda olduğunu bilmeyenler. Bu millet serer yere sofrasını evinde ne var ne yok döker ve onu komşusuyla misafiriyle paylaşır.
Suriye meselesi artık yeni bir safhaya girmektedir. Belirleyici unsur Suriye halkının birliği beraberliği olacaktır. Ilımlı muhaliflere dedik ki buyurun biz arkanızdayız. Ve böylece Cerablus’u DEAŞ’tan temizledik. Ardında Rai’de yaşayan halk DEAŞ’ın oradan da temizlenmesini bekledi. Rai’deki halk da evlerine girmeye başladı.
Suriye’de bizim ilk etapta 5 bin kilometrekare olarak öngördüğümüz güvenli bölge oluşturulabilirse yeni göç dalgaları önlenebilecektir. Bu alan genişledikçe göç ve mülteci sorunu kendiliğinden ortadan kalkacaktır. Gayet insani gayet ahlaki bir temeli olan bu projenin hayata geçmesini istemeyenler ise rejim güçleri, DEAŞ, PYD ve YPG’dir.
'KREDİ DERECELENDİRME KURULUŞLARINI ÇOK SEVERİM'
Tehdit oluşturacak olan terör koridorunu ortadan kaldırmakta kararlıyız. Ülkemize yönelik saldırılar çok farklı mecralar üzerinden yürütülüyor bunlardan biri de ekonomidir. Esasen Türkiye bu tehdit ile ilk kez karşılaşmıyor. Gayretli çalışmalarımız neticesinde bu taarruzları boşa çıkarttık. 2009’da o yıla mahsus bir küçülme yaşadık. Teğet geçti…
2013 yılında bu defa Gezi olaylarıyla ardından 17-25 aralık darbe girişimiyle, bu aynı zaman ne yazık ki polisin ve yargının içine sızmış olanların müşterek yaptığı operasyondu. Ve geçen yıl yaptığımız seçimlerden sonra terör olayları ve son olarak 15 Temmuz darbe girişimi ile sürekli teyakkuz halindeyiz.
Buna rağmen ekonomide hayati bir kırılma hamdolsun yaşamadık. 27 çeyrek biz hep büyüdük.
Darbe girişimi sonrası birileri yine kriz beklentisine girmişti ama hayal kırıklığına uğradılar. Siyasi saiklerle hareket ettiklerini bildiğimi kredi derecelendirme kuruluşları devreye girdi. Ben kredi derecelendirme kuruluşlarını çok severim. Onlar da beni sever. Bir CEO’ya ABD’de Bunlar sipariş üzerine not verirler dedim. Sanki benden intikam alırcasına ülkeye geldik hop notumuzu düşürdüler. Notumuzu düşürdüler de ne oldu? Hazine hemen bir piyasa yaptı dışarıdan içeriden büyük bir ilgi alaka hazinenin kağıtlarına oldu.
'TÜRKİYE'NİN GERÇEĞİ BU DEĞİL'
Batmış bitmiş bir ülkeye bir anda 4 kat büyüme de bir derece vermeye kalkıyorlar. Türkiye gibi kendi ayakları üzerinde duran bir ülkeye durağan diyorlar bu sefer durağan bile demediler düşürdüler. Ya istediğiniz kadar düşürün Türkiye'nin gerçeği bu değil. Türkiye büyümeye kalkınmaya devam ediyor.
Bunların cebine üç beş kuruş ekstra para koy istediğin notu al. Bunlar böyle alışıyor. Talimatları nereden aldıklarını da biliyoruz. Ah ah keşke şu ülkede siyaset birlik beraberlik içinde olsa da aynı hedefe beraber yüklense. Kimmiş bunlar ya. Gerçek bu.
Ben bunu sanayicilerimize tüccarlarımıza da söylüyorum. Siz de haykırın be… Dimdik durun be. Her şeyden önce siz Türksünüz Türk. Türkiye Cumhuriyeti’nin evladısınız. Bunların işi, çobana hakaret olmasın da, yalancı çobanın hikayesine döndü.
"15 TEMMUZ TATİL OLACAK"
20 Aralık’ta inşallah Avrasya tünelini açıyoruz. Kredi derecelendirme kuruluşlarına tavsiyem buyursunlar gelsinler tünelden geçsinler.
Önümüzdeki sezon için çok daha ümitliyiz. Piyasada yaşanan durgunluğun ortadan kalkacağına inanıyorum.
Bir konu daha var ki az önce biraz değindim. Üzerinde fazla durmak istemiyorum. Farklı düşlünce dünyası içinde dolaşıyorum. Muhtarlarımıza olan saygımdan dolayı değinmeden geçemeyeceğim.
Geçen hafta BM genel kurulundaydım. Orada yaptığım konuşmada küresel ve bölgesel konulara değindim.
FETÖ terör örgütü ben 170 ülkede faaliyet gösteriyorum diyor. Bu FETÖ tehdidine ilişkin görüşlerimi de ifade ettim.
Baya da ilgi uyandırdı. Bundan önce de dünya 52ten büyüktür demiştim.
2. dünya savaşı sonrası oluşan bir BM yapısının artık aynı şekilde durmasının doğru olmadığını ifade ettim.
Bu 5 ülke bir şeye hayır dediği zaman bunu BM güvenlik konseyinden geçiremiyorsunuz. Dedik ki bu adalet değil. Her şey bu 5 daimi üyede. Bu 5 üye bizzat çıkıp demeli k, “artık dünya bu şartlarda yaşamıyor. Tüm ülkelerin haklarının korunduğu bir BM güvenlik konseyi kurulmalıdır.”
193 ülkenin de temsil edildiği bir BM güvenlik konseyi kurmalıyız. 1 milyar 700 milyon İslam dünyası bu hakkını aramıyor. Sadece Müslüman ülkeler değil başkaları da bunu düşünüyor ama korkuyor sesini çıkaramıyor.
Almanya, Hindistan, Japonya daimi üye olmak istiyor. E mübarek tamam o zaman hadi yüklenelim…
Bir siyasi parti genel başkanımız kalkıyor bir değerlendirme yapıyor: BM’de dünya liderlerine mi muhtarlara mı konuşuyorsun belli değil.
Bilmiyor ki benim her muhtarım kendi mahallesinin lideridir. Muhtarı küçümseyen halkı küçümseyen bir siyasi parti liderinin ne partisine ne de ülkesine hayrının dokunması beklenemez.
BM genel kuruluna hitap etmekten nasibini almamış bir kişinin değerlendirmesini kaale almaya gerek yok.
Her 15 Temmuz artık şehitlerimizi gazilerimizi anmak üzere o gün tatil edilecektir. (hürriyet.com.tr)
Etiketler:
haber,
recep tayyip erdoğan,
şehit,
tatil
200 bin dolar ödeyen Mars'ta yaşayacak
Amerikalı iş adamı Elon Musk, 10 yıl içinde 200 bin dolarlık bilet ücretini ödeyenleri Mars'a göndermek ve bu gezegende kendi kendine yetebilen yerleşim alanı kurmak istediğini bildirdi.
Uzay aracı ve roket üreticisi SpaceX ve otomobil firması Tesla Motors'un sahibi Musk, internetten canlı yayınlanan Meksika'nın Guadalajara kentindeki 67. Uluslararası Uzay Yolculuğu Konferansı'ndaki konuşmasında, "Gezegenlerarası Taşıma Sistemi Projesi" hakkında bilgi verdi.
Musk, 10 yıl içinde kamu-özel ortaklığıyla Mars'a insan göndermek ve 200 bin dolarlık bilet ücretini karşılayanlar için bu gezegende kendi kendine yetebilen bir şehir kurmak istediğini söyledi. Bu konuda 10 milyar dolarlık yatırım öngörüldüğüne değinen iş adamı Musk, yolculukta "yeni teknolojiler" ve "inovatif yapılar" kullanarak maliyetin düşürülmesi gerektiğini ifade etti.
Uzay gemisinin yakıtı metan ve oksijen
Sahibi olduğu SpaceX'in BFR ve BFS araçları sayesinde insanoğlunun "Kızıl Gezegen"e inebileceğini anlatan Musk, bu araçların saatte 100 bin kilometreden fazla hızla ilerleyeceğini ve aracın sıcaklığının bin 650 santigrat derecenin üzerine çıkacağını kaydetti. Musk, uzay gemisinde yakıt olarak metan ve oksijen kullanılacağını dile getirdi.
Bir uzay aracının 100-200 kişiyi Mars'a götürebileceği bilgisini veren Musk, bunun için altyapı çalışmalarının tamamlanmak üzere olduğunu aktardı.
ABD Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA) ve havacılık sektörü yetkilileri, projenin başarısı için finans alanından teknolojik perspektife kadar uluslararası iş birliğinin önemli olduğunu kaydediyor.
Bu arada, en büyük müşterisi NASA olan SpaceX firmasına ait Falcon 9 roketinin eylül ayı başında fırlatılışı öncesi test sırasında yakıt sistemindeki patlama yüzünden uzay seferi ertelenmek zorunda kalmıştı.
Kredi ve kart borcu olanlar dikkat!
Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren tüketici ve kredi kartı borçları için tüketiciler bankaları aşındırmaya başladı. Bankalar faizin yüzde 1.20 ile 1.50 arasında olmasını öngörürken tüketiciler sistemi anlamaya çalışıyor.
Başbakan Binali Yıldırım’ın açıklaması ve ardından Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (BDDK) yayınladığı yönetmelikle resmen başlayan kredi kartı ve tüketici kredisi borçlarının 72 aya kadar yapılandırılması tüketicide heyecan yarattı. Ancak kredi kartında gelirini aşmış borç bakiyesini daha düşük aylık taksitlerle ödeyip rahatlamayı isteyen tüketici ilk günü yapılandırmanın koşullarını anlamaya çalışarak geçirdi.
Bankalar cephesinde ise, yapılandırmanın şartlarının nasıl şekilleneceğine henüz karar verilmiş değil. Bankalar şimdilik 48 ay vadeli kredi kullandırmaya başladı. Ancak yapılandırma konusunda çoğu banka şubelerine hangi faizden ve hangi kriterlere uyan müşterilerin bundan yararlanabileceği konusunda herhangi bir bildirimde bulunmadı.
Yüzde 2.52’den düşük olur
Hürriyet'in haberine göre bankacılar yapılandırma konusunda özellikle asgari ödeme tutarı yüksek olduğu için ödemekte zorluk çeken tüketicilerin kendilerini arayıp, şartları sorduklarını belirterek, “İlgi var ama tüketici şimdilik durumu anlamaya çalışıyor. Önümüzdeki günlerde genel tablo daha net ortaya çıkar” yorumunu yaptı. Tüketicinin daha çok faiz oranı ve borç transferinin mümkün olup olmadığını sorduğunu belirten bankacılar getirilen düzenlemenin başarılı olması için faizin kredi kartı gecikme faizi olan yüzde 2.52’den daha düşük olması gerektiğini vurguluyor. Aksi halde müşterilerin tüketici kredilerine yönelebileceği belirtiliyor.
Karşılık oranları düşürüldü
BDDK’nın son düzenlemesinde bankaların izlemeye alınan ve takipteki alacakları için ayırdıkları karşılık oranlarını düşürdüğünü bunun da bankaların maliyetlerini olumlu etkilediğine işaret eden bankacılar, “BDDK’nın son yönetmeliği ile karşılık oranlarında sağladığı düşüşü bankalar da yapılandırmaya başvuran tüketicilere düşük faiz olarak yansıtacaklardır. Yapılandırmada faizin yüzde 1.20-1.50 arasında olması beklenebilir. Ama tabi bu yine de bankadan bankaya değişir. Ayrıca her başvuran da bundan yararlanamıyor. Özellikle halen asgarisini ödeyen ama miktar yüksek olduğu için zorlanan yani bir diğer deyişle canlı kredilerin yapılandırılması hedefleniyor” değerlendirmesini yaptı.
Bankacılar ayrıca tüketici kredilerinde yeniden yapılandırma yaparken kredi ilk alındığında uygulanan faizin de geçerli olabileceğini belirttiler.
48 ay vade mutlu etti
Tüketici kredilerinde vadenin 36 aydan 48 aya çıkmasının müşterilerin ilgisini artırdığına değinen bankacılar, “İlk etapta gözlemlenen vadenin uzamasından müşterinin memnun olduğu. Vade uzayıp aylık ödenecek taksitin düşmesinden dolayı ilgi genelde tüketici kredilerinde yoğunlaştı” dedi.
Gülen'in Davutoğlu'na açtığı davaya ret
Fetullah Gülen'in "kişilik haklarına saldırıda bulunduğu" iddiasıyla eski Başbakan Ahmet Davutoğlu aleyhine açtığı manevi tazminat davası reddedildi.
Fetullahçı Terör Örgütünün (FETÖ) elebaşı Fetullah Gülen'in, "kişilik haklarına saldırıda bulunduğu" iddiasıyla eski Başbakan, AK Parti Konya Milletvekili Ahmet Davutoğlu aleyhine açtığı manevi tazminat davası reddedildi.
Ankara 7. Asliye Hukuk Mahkemesindeki duruşmaya, Davutoğlu'nun avukatı Hacı İbrahim Kayıkçı katıldı. Mazeret bildirmeyen Fetullah Gülen'in avukatları ise duruşmada bulunmadı.
Avukat Kayıkçı, mahkemeden davanın reddine karar verilmesini istedi. Mahkeme, araştırılması gereken başka bir husus olmadığına kanaat getirerek, yargılamanın sonlandırılması kararını verdi.
FETÖ elebaşı Gülen, avukatı Nurullah Albayrak aracılığıyla, eski Başbakan Davutoğlu'nun 7 Haziran 2015 Genel Seçimleri öncesi düzenlediği Bayburt, Gümüşhane ve Erzincan'daki mitinglerde yaptığı konuşmalarda, "kişilik haklarına saldırıda bulunduğu" gerekçesiyle 100 bin liralık manevi tazminat talebiyle dava açmıştı. Başvuru dilekçesinde, Davutoğlu'nun yaptığı konuşmalarında, Gülen'in özel hayatına saygı hakkına açık saldırıda bulunduğu iddia edilmişti. cnntürk
Fetullahçı Terör Örgütünün (FETÖ) elebaşı Fetullah Gülen'in, "kişilik haklarına saldırıda bulunduğu" iddiasıyla eski Başbakan, AK Parti Konya Milletvekili Ahmet Davutoğlu aleyhine açtığı manevi tazminat davası reddedildi.
Ankara 7. Asliye Hukuk Mahkemesindeki duruşmaya, Davutoğlu'nun avukatı Hacı İbrahim Kayıkçı katıldı. Mazeret bildirmeyen Fetullah Gülen'in avukatları ise duruşmada bulunmadı.
Avukat Kayıkçı, mahkemeden davanın reddine karar verilmesini istedi. Mahkeme, araştırılması gereken başka bir husus olmadığına kanaat getirerek, yargılamanın sonlandırılması kararını verdi.
FETÖ elebaşı Gülen, avukatı Nurullah Albayrak aracılığıyla, eski Başbakan Davutoğlu'nun 7 Haziran 2015 Genel Seçimleri öncesi düzenlediği Bayburt, Gümüşhane ve Erzincan'daki mitinglerde yaptığı konuşmalarda, "kişilik haklarına saldırıda bulunduğu" gerekçesiyle 100 bin liralık manevi tazminat talebiyle dava açmıştı. Başvuru dilekçesinde, Davutoğlu'nun yaptığı konuşmalarında, Gülen'in özel hayatına saygı hakkına açık saldırıda bulunduğu iddia edilmişti. cnntürk
Bir ilk: Başörtülü bir kadın Playboy’da
Amerikalı müslüman gazeteci Noor Tagouri, Playboy dergisinin Ekim ayı sayısında yer alacak. Tagouri’nin bu kararı, bazı kişilerce takdir edilse de pek çok kişi tarafından eleştirildi.
Gazeteci Noor Tagouri, ünlü dergi Playboy'un “Renegade” seçkisinde bir aktivist, bir komedyen ve bir yazarla birlikte yer alacak.
“Renegade”, Playboy’un geçtiğimiz yıl çıplaklıktan uzaklaşma kararı sonrasında oluşturduğu ve sektörde risk almak suretiyle yine de sevdiği işi yapanların ve sektörün kurallarını yeniden yazma girişiminde bulunanların öne çıkarıldığı bir dosya.
Cnn.com’un haberine göre, 22 yaşındaki gazeteci Tagouri, üzerinde siyah kot, deri ceket ve başörtüsü ile derginin sayfalarındaki yerini alacak.
Noor Tagouri, Playboy için gerçekleştirilen fotoğraf çekimlerinin sahne arkası görüntülerini sosyal medya hesabından takipçileriyle paylaştı. Tagouri'nin bu kararı sosyal medyada da takipçilerini ikiye böldü. Takipçilerinin bir kısmı gazeteci Tagouri'yi tebrik edip yüreklendirirken bir kısmı da sertçe eleştirdi.
FETÖ 1990 yılında da darbe planı yapmış
Tokat'ta FETÖ'nün askeriye içerisindeki yapılanmasına yönelik soruşturmada elde edilen deliller ışığında, FETÖ'nün 26 yıl önce de darbe planı yaptığına ilişkin beyanların bulunduğu bildirildi.
Tokat'ta Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'na (FETÖ/PDY) yönelik yürütülen soruşturma kapsamında elde edilen deliller ışığında, örgütün 1990 yılında da darbe planına yönelik beyanlar ortaya çıktı.
Tokat Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılan yazılı açıklamada, "FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün askeriye içerisindeki yapılanmasına yönelik" başlatılan soruşturmada Başsavcılığın son 3 günde yaptığı faaliyetlere yer verildi.
Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturmada alınan tanık beyanı doğrultusunda, yapıya mensup olduğu değerlendirilen 9 üst rütbeli subay hakkında arama, el koyma ve gözaltına alma kararı verildiği, bu şüphelilerden bir kısmının gözaltına alındığı, bir kısmının ise halen firar olduğu belirtildi.
Firar olan bu kişiler hakkında Başsavcılık tarafından Tokat Sulh Ceza Hakimliğinden tutuklamaya yönelik yakalama kararı istenildiği, soruşturma kapsamında da şüphelilerin bir kısmının ise yurt dışında askeri ateşe olarak görev yaptığının tespit edildiği bildirildi.
"Askeri lisede, harp okulunda her birine kod adı verildi"
Başsavcılık, soruşturma kapsamında, "FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün askeriye içerisindeki yapılanmasına yönelik" yürütülen bir başka soruşturmaya da yer verilen açıklamada "Elde edilen deliller ışığında '22 üst rütbeli (albay, yarbay) askeri personelin, askeri lisede ve Kara Harp Okulunda okudukları sırada Paralel Yapı'ya mensup öğrenciler olduğu, bunların her birine yapı tarafından kod adı verildiği, bu personellerden büyük bir kısmının o dönemde bizzat Fetullah Gülen ile görüştürülmeye götürüldüğü, bu şahısların Fetullah Gülen ile birden fazla kez görüştürüldüğü, ayrıca o dönemde bahse konu öğrencilere soru verildiği, hatta soruların Fetullah Gülen'e cinler tarafından getirildiğinin söylendiği, o dönemde (1990 yılında) yapının darbe planları da yaptığı, ancak darbe yapılmadığı" beyanında bulunduğunu bildirdi.
"Öğrenciler ileride hangi makamlara gelirlerse darbe daha kolay yapılabilir?"
Tokat Cumhuriyet Başsavcılığının açıklamasına göre, "Askeri liselerde ve Kara Harp Okulunda okuyan öğrencilerin ileride hangi makamlara gelirlerse darbenin daha kolay yapılabileceğinin konuşulduğu, darbenin daha kolay maksatla yapılabilmesi için öğrencilerin önemli birimlere yönlendirildiği ve darbeye hazırlık yapıldığı" beyanı da soruşturma dosyasına girdi.
"Yapıyı büyütmek için dini, Gülen'i büyütmek için Peygamber'i araç olarak kullandılar"
Buna göre soruşturma dosyasına şu beyanlar da girdi:
"Askeri öğrencilerin hafta sonları izinli dönemlerinde geldikleri hücre evlerinin bulunduğu, bu hücre evlerindeki sorumluların en önemli görevlerinin hücre evine gelen öğrencilerin yapıya kazandırıp onların itaat etmesini sağlamak olduğu, öğrencilerin nelerden hoşlandığı tespit edilip sevdikleri şeylerin yapıldığı, böylelikle sorumlu olan ağabeylerine bağlılıklarının artırıldığı, ağabeylerine bağlılığı arttırmadaki temel amacın Fetullah Gülen'in bu asırda İslamiyet'in ve insaniyetin kurtarıcısı, eski tabirle bani ve hamisi olduğu öğrencilerin kafasında tartışmasız bir dogma haline getirmesini sağlamak olduğu, bu şekilde küçük yaşta öğrencilerin yapıya inanmasını sağlayıp vazgeçilmez bir noktaya gelmelerinin sağlandığı, yapıyı büyütmek için dini, Fetullah Gülen'i büyütmek için Peygamber'in araç olarak kullandığı."
Tokat Cumhuriyet Başsavcılığının açıklamasında, ayrıca FETÖ bünyesinde o dönemde "imam" statüsündeki yer alan bir tanığın beyanlarına yer verildi. Söz konusu tanığın, kendisine bağlı 19 askeri öğrencinin yetiştirildiğini beyan ettiği ve bunlara FETÖ tarafından kod adı verildiğinin tespit edildiği bildirildi.
Toplanan deliller kapsamında lüzum üzerine şüpheliler hakkında Başsavcılıkça adreslerinde ve araçlarında farklı illerde eş zamanlı olmak üzere arama, el koyma, şüpheliler hakkında ise gözaltı kararı verildiği belirtilen açıklamada, şu bilgiler paylaşıldı:
"3 rütbeli hakkında ise ikametlerinde ve araçlarında arama, el koyma kararı işleminin yapılması, avukat huzurunda şüpheli olarak 'silahlı terör örgütü üyesi veya yöneticisi olmak' suçundan savunmasının alınmasının akabinde serbest bırakılmaları yönünde karar verildiği, haklarında işlem yapılan askeri personellerden bir kısmının yurt dışında askeri ateşe olarak görev yaptığının tespit edildiği, yine elde edilen deliller doğrultusunda askeri lise ve Kara Harp Okulunda yapıya mensup askeri öğrencilerle ilgilenen ve sorumlu olduğu değerlendirilen 2 sivil şahıs hakkında da arama, el koyma ile gözaltına alma kararları verildiği ve halen soruşturmalarımızın devam ettiği kamuoyuna saygı ile duyurulur." cnntürk
Tokat'ta Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'na (FETÖ/PDY) yönelik yürütülen soruşturma kapsamında elde edilen deliller ışığında, örgütün 1990 yılında da darbe planına yönelik beyanlar ortaya çıktı.
Tokat Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılan yazılı açıklamada, "FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün askeriye içerisindeki yapılanmasına yönelik" başlatılan soruşturmada Başsavcılığın son 3 günde yaptığı faaliyetlere yer verildi.
Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturmada alınan tanık beyanı doğrultusunda, yapıya mensup olduğu değerlendirilen 9 üst rütbeli subay hakkında arama, el koyma ve gözaltına alma kararı verildiği, bu şüphelilerden bir kısmının gözaltına alındığı, bir kısmının ise halen firar olduğu belirtildi.
Firar olan bu kişiler hakkında Başsavcılık tarafından Tokat Sulh Ceza Hakimliğinden tutuklamaya yönelik yakalama kararı istenildiği, soruşturma kapsamında da şüphelilerin bir kısmının ise yurt dışında askeri ateşe olarak görev yaptığının tespit edildiği bildirildi.
"Askeri lisede, harp okulunda her birine kod adı verildi"
Başsavcılık, soruşturma kapsamında, "FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün askeriye içerisindeki yapılanmasına yönelik" yürütülen bir başka soruşturmaya da yer verilen açıklamada "Elde edilen deliller ışığında '22 üst rütbeli (albay, yarbay) askeri personelin, askeri lisede ve Kara Harp Okulunda okudukları sırada Paralel Yapı'ya mensup öğrenciler olduğu, bunların her birine yapı tarafından kod adı verildiği, bu personellerden büyük bir kısmının o dönemde bizzat Fetullah Gülen ile görüştürülmeye götürüldüğü, bu şahısların Fetullah Gülen ile birden fazla kez görüştürüldüğü, ayrıca o dönemde bahse konu öğrencilere soru verildiği, hatta soruların Fetullah Gülen'e cinler tarafından getirildiğinin söylendiği, o dönemde (1990 yılında) yapının darbe planları da yaptığı, ancak darbe yapılmadığı" beyanında bulunduğunu bildirdi.
"Öğrenciler ileride hangi makamlara gelirlerse darbe daha kolay yapılabilir?"
Tokat Cumhuriyet Başsavcılığının açıklamasına göre, "Askeri liselerde ve Kara Harp Okulunda okuyan öğrencilerin ileride hangi makamlara gelirlerse darbenin daha kolay yapılabileceğinin konuşulduğu, darbenin daha kolay maksatla yapılabilmesi için öğrencilerin önemli birimlere yönlendirildiği ve darbeye hazırlık yapıldığı" beyanı da soruşturma dosyasına girdi.
"Yapıyı büyütmek için dini, Gülen'i büyütmek için Peygamber'i araç olarak kullandılar"
Buna göre soruşturma dosyasına şu beyanlar da girdi:
"Askeri öğrencilerin hafta sonları izinli dönemlerinde geldikleri hücre evlerinin bulunduğu, bu hücre evlerindeki sorumluların en önemli görevlerinin hücre evine gelen öğrencilerin yapıya kazandırıp onların itaat etmesini sağlamak olduğu, öğrencilerin nelerden hoşlandığı tespit edilip sevdikleri şeylerin yapıldığı, böylelikle sorumlu olan ağabeylerine bağlılıklarının artırıldığı, ağabeylerine bağlılığı arttırmadaki temel amacın Fetullah Gülen'in bu asırda İslamiyet'in ve insaniyetin kurtarıcısı, eski tabirle bani ve hamisi olduğu öğrencilerin kafasında tartışmasız bir dogma haline getirmesini sağlamak olduğu, bu şekilde küçük yaşta öğrencilerin yapıya inanmasını sağlayıp vazgeçilmez bir noktaya gelmelerinin sağlandığı, yapıyı büyütmek için dini, Fetullah Gülen'i büyütmek için Peygamber'in araç olarak kullandığı."
Tokat Cumhuriyet Başsavcılığının açıklamasında, ayrıca FETÖ bünyesinde o dönemde "imam" statüsündeki yer alan bir tanığın beyanlarına yer verildi. Söz konusu tanığın, kendisine bağlı 19 askeri öğrencinin yetiştirildiğini beyan ettiği ve bunlara FETÖ tarafından kod adı verildiğinin tespit edildiği bildirildi.
Toplanan deliller kapsamında lüzum üzerine şüpheliler hakkında Başsavcılıkça adreslerinde ve araçlarında farklı illerde eş zamanlı olmak üzere arama, el koyma, şüpheliler hakkında ise gözaltı kararı verildiği belirtilen açıklamada, şu bilgiler paylaşıldı:
"3 rütbeli hakkında ise ikametlerinde ve araçlarında arama, el koyma kararı işleminin yapılması, avukat huzurunda şüpheli olarak 'silahlı terör örgütü üyesi veya yöneticisi olmak' suçundan savunmasının alınmasının akabinde serbest bırakılmaları yönünde karar verildiği, haklarında işlem yapılan askeri personellerden bir kısmının yurt dışında askeri ateşe olarak görev yaptığının tespit edildiği, yine elde edilen deliller doğrultusunda askeri lise ve Kara Harp Okulunda yapıya mensup askeri öğrencilerle ilgilenen ve sorumlu olduğu değerlendirilen 2 sivil şahıs hakkında da arama, el koyma ile gözaltına alma kararları verildiği ve halen soruşturmalarımızın devam ettiği kamuoyuna saygı ile duyurulur." cnntürk
Etiketler:
cemaat,
darbe,
fethullah gülen,
haber,
ohal
12 TV kanalı kapatıldı
Olağanüstü Hal sürecinde yayımlanan Kanun Hükmünde Kararname kapsamında dün 12 kanalın yayını durduruldu.
Hürriyet'te yer alan habere göre Türksat üzerinden yayın yapan, aralarında Hayatın Sesi, TV 10, Van TV, Jiyan TV, Azadi TV ve Zarog TV’nin de bulunduğu 12 televizyon kanalının yayını durdu.
RTÜK yetkilileri, Başbakanlık kararıyla, OHAL kapsamında çıkarılan 668 sayılı KHK ile kanalların yayınının durdurulduğu bilgisini verdi. RTÜK’ün kararı Türksat’a tebliğ etmesiyle kanalların yayını kesildi.
Hürriyet'te yer alan habere göre Türksat üzerinden yayın yapan, aralarında Hayatın Sesi, TV 10, Van TV, Jiyan TV, Azadi TV ve Zarog TV’nin de bulunduğu 12 televizyon kanalının yayını durdu.
RTÜK yetkilileri, Başbakanlık kararıyla, OHAL kapsamında çıkarılan 668 sayılı KHK ile kanalların yayınının durdurulduğu bilgisini verdi. RTÜK’ün kararı Türksat’a tebliğ etmesiyle kanalların yayını kesildi.
Bakanlık atılan öğretmenlerin maaşının yarısını istedi
Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), ihraç ettiği 28 bin öğretmenden eylül maaşının yarısını geri istedi.
Habertürk'ün haberine göre İl Milli Eğitim Müdürlüklerini uyaran MEB, maaşları 15 Ağustos'ta yatan öğretmenlere ulaşılması talimatı verdi.
FETÖ'nün darbe girşiminin ardından 81 ilde 37 bine yakın öğretmen açığa alınmıştı. Bu öğretmenlerden 28 bini 1 Eylül'de Resmi Gazete'de yayımlanana KHK ile ihraç edilmişti.
MEB, geriye kalan 15 bin öğretmenin disiplin soruşturmasına devam ediyor. Öğretmenler açığa alındıkları dönemde maaşların üçte ikisini alıyordu.
Habertürk'ün haberine göre İl Milli Eğitim Müdürlüklerini uyaran MEB, maaşları 15 Ağustos'ta yatan öğretmenlere ulaşılması talimatı verdi.
FETÖ'nün darbe girşiminin ardından 81 ilde 37 bine yakın öğretmen açığa alınmıştı. Bu öğretmenlerden 28 bini 1 Eylül'de Resmi Gazete'de yayımlanana KHK ile ihraç edilmişti.
MEB, geriye kalan 15 bin öğretmenin disiplin soruşturmasına devam ediyor. Öğretmenler açığa alındıkları dönemde maaşların üçte ikisini alıyordu.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)