Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), sözleşmeli öğretmen adaylarının atama tercihlerini 7 Ekim'e kadar alacak.
MEB tarafından ilan edilen 15 bin kadro ile dershane ve etüt merkezinde 5 bin kadro için yapılan sözleşmeli öğretmenlik mülakat sonuçları, 29 Eylül'de açıklanmıştı.
Sözleşmeli öğretmen adayları, bugünden itibaren 7 Ekim'e kadar atama tercihlerini yapacak.
Atama sonuçları, 10 Ekim'de açıklanacak.
5 Ekim 2016 Çarşamba
Radyocuların korkulu rüyası yine aramızda
Best FM programcısı Cem Arslan önceki akşam Taksim'deki radyo binasından çıkarken Müge Arcan tarafından 5 yerinden bıçaklandı. Birçok vukuatı olduğu ortaya çıkan kadın serbest bırakıldı.
Cem Arslan'ın takıntılı hayranı olan Arcan, 2008'de BEST FM binası önünde bıçakla yakalandı. Sonra Cem Arslan'ın kız arkadaşı sandığı Arzu Çağlan'ın yüzüne kezzap atı.
ŞİZOFREN RAPORU
Radyo Ritmix'te çalışan Müge adlı bir DJ'ye saldırmak istedi. Kaya Çilingiroğlu'nun asistanı Çiğdem Öner'i DJ Müge'ye benzetti, 6 yerinden bıçakladı. Yine Best FM çalışanı Mine Ayman'ı öldürme planı yaptı, ona benzediği için A.G.'yi bıçakladı. Müge Arcan tüm bu olaylardan sonra şizofren teşhisi var diye serbest kaldı.
"CEM BENİ KAÇIRACAKTI"
Müge Arcan'ın ifadesinde, "Cem beni kaçıracaktı. Ben de o beni kaçırmasın diye bıçakladım. Eğer bıçaklamasaydım daha farklı şeyler yaşanabilirdi" dediği öğrenildi.
"KADINA ŞİDDET SANDILAR"
Beyoğlu’nda saplantılı olduğu iddia edilen hayranı Müge Arcan tarafından sırtından bıçaklanan ve ölümden dönen radyocu Cem Arslan, yaşadıklarını anlattı.
Arslan, "20.00’de yayınım bitti. Bizim asistan çocuklarla birlikte Taksim’e doğru yürüyordum. Buraya geldiğimde bir el omzumdan dürtüyor zannettim. Biri bir şey diyor zannederek arkamı döndüm. Bu şahıs elinde bıçakla bana geber diyerek darbeler atmaya çalışıyordu. O sırada ben bıçağı elinden aldım ve kendisini yere yatırdım. Çocuklara 'tutun, kaçmasın hemen de polisi arayın' dedim. Bu konunun evveliyatı var. 2009’dan beri biz bununla uğraşıyoruz. Cüneyd Özdemir’in asistanı Asli Hanım’ı da bıçaklayan biliyorsunuz ki ölümden döndü. Özdemir’in ekibindeki kişiyi de bu bıçaklamıştı. Benimle bir ilişkisi olduğu, çocuğu olduğu, evli olduğumuz gibi bir hikayesi var kafasında. Bizim BEST FM’deki bayanları da bu ilişkinin arasına giriyor gerekçesiyle devamlı bıçakla saldırdı. Kendisiyle bir diyaloğum yok. Ben burada şahsı tanıdığım için o olduğunu anlayıp hemen yere yatırıp bıçağı alıp polisi aradık. Ben bıçağı elinden aldım bana bir şey yapamadı zannederken arkadaşlar kan fışkırıyor dedi. Üzerimdeki mont beni kurtardı diyebilirim" ifadelerini kullandı.
Konuya çevreden dahil olanların yine bir erkeğin kadına şiddet uyguladığını zannettiklerini kaydeden Arslan, "Bana atarlı giderli yaklaştılar. Tepkiler gösterdiler. Buraya gelen memur arkadaşlar ilk etapta karısını bıçaklayan bir erkek diye gelmişler. Demek ki toplum cinnet geçiriyor. Her yerde her şey olabiliyor. Her yerde erkeklerin kadını darp olayı varken burada kadının bizi bıçaklama olayı oluştu. Şuanda biraz ağrılarım var. Yara dikildikten sonra karakola gittik. Saatlerce ifade verdik. Kadın gözaltına alındı. Avukatlarımız süreci takip ediyor" diye konuştu.
CÜNEYT ÖZDEMİR: 'KADIN SÜREKLİ BIÇAKLAYIP SERBEST KALIYOR'
Gazeteci Cüneyt Özdemir de Cem Arslan'ın bıçaklanmasından sonra Twitter hesabından saldırı ile ilgili ilgili bir açıklama yaptı. Özdemir geçmişte de benzer saldırıların yaşandığını hatırlatarak şunları söyledi:
"Bu akıl hastası kadının durumundan Best FM'in DJ'lerinin de haberi vardı. İlk saldırdığında bile 'Benim deli raporum var serbest kalacağım' diyecek kadar akıllıydı! O zaman da 'serbest bırakmayın yine saldırır' demiştik, dinletememiştik! Kadın yıllarca (biri bizim ekip arkadaşımız olmak üzere) gazetecilere ekmek bıçağıyla saldırıp bıçaklıyor ve her seferinde serbest kalıyor. Bunu sıradan bir üçüncü sayfa haberi olarak görmeyin. Sistemde çok ciddi bir sorun veya delik var. Yarın hangimize denk geleceği belli olmaz. Düşünün karşınızda çantasında devasa bir ekmek bıçağı taşıyan ve sizi bıçaklasa bile serbest kalacağını bilen bir 'deli' var."
Cem Arslan'ın takıntılı hayranı olan Arcan, 2008'de BEST FM binası önünde bıçakla yakalandı. Sonra Cem Arslan'ın kız arkadaşı sandığı Arzu Çağlan'ın yüzüne kezzap atı.
ŞİZOFREN RAPORU
Radyo Ritmix'te çalışan Müge adlı bir DJ'ye saldırmak istedi. Kaya Çilingiroğlu'nun asistanı Çiğdem Öner'i DJ Müge'ye benzetti, 6 yerinden bıçakladı. Yine Best FM çalışanı Mine Ayman'ı öldürme planı yaptı, ona benzediği için A.G.'yi bıçakladı. Müge Arcan tüm bu olaylardan sonra şizofren teşhisi var diye serbest kaldı.
"CEM BENİ KAÇIRACAKTI"
Müge Arcan'ın ifadesinde, "Cem beni kaçıracaktı. Ben de o beni kaçırmasın diye bıçakladım. Eğer bıçaklamasaydım daha farklı şeyler yaşanabilirdi" dediği öğrenildi.
"KADINA ŞİDDET SANDILAR"
Beyoğlu’nda saplantılı olduğu iddia edilen hayranı Müge Arcan tarafından sırtından bıçaklanan ve ölümden dönen radyocu Cem Arslan, yaşadıklarını anlattı.
Arslan, "20.00’de yayınım bitti. Bizim asistan çocuklarla birlikte Taksim’e doğru yürüyordum. Buraya geldiğimde bir el omzumdan dürtüyor zannettim. Biri bir şey diyor zannederek arkamı döndüm. Bu şahıs elinde bıçakla bana geber diyerek darbeler atmaya çalışıyordu. O sırada ben bıçağı elinden aldım ve kendisini yere yatırdım. Çocuklara 'tutun, kaçmasın hemen de polisi arayın' dedim. Bu konunun evveliyatı var. 2009’dan beri biz bununla uğraşıyoruz. Cüneyd Özdemir’in asistanı Asli Hanım’ı da bıçaklayan biliyorsunuz ki ölümden döndü. Özdemir’in ekibindeki kişiyi de bu bıçaklamıştı. Benimle bir ilişkisi olduğu, çocuğu olduğu, evli olduğumuz gibi bir hikayesi var kafasında. Bizim BEST FM’deki bayanları da bu ilişkinin arasına giriyor gerekçesiyle devamlı bıçakla saldırdı. Kendisiyle bir diyaloğum yok. Ben burada şahsı tanıdığım için o olduğunu anlayıp hemen yere yatırıp bıçağı alıp polisi aradık. Ben bıçağı elinden aldım bana bir şey yapamadı zannederken arkadaşlar kan fışkırıyor dedi. Üzerimdeki mont beni kurtardı diyebilirim" ifadelerini kullandı.
Konuya çevreden dahil olanların yine bir erkeğin kadına şiddet uyguladığını zannettiklerini kaydeden Arslan, "Bana atarlı giderli yaklaştılar. Tepkiler gösterdiler. Buraya gelen memur arkadaşlar ilk etapta karısını bıçaklayan bir erkek diye gelmişler. Demek ki toplum cinnet geçiriyor. Her yerde her şey olabiliyor. Her yerde erkeklerin kadını darp olayı varken burada kadının bizi bıçaklama olayı oluştu. Şuanda biraz ağrılarım var. Yara dikildikten sonra karakola gittik. Saatlerce ifade verdik. Kadın gözaltına alındı. Avukatlarımız süreci takip ediyor" diye konuştu.
CÜNEYT ÖZDEMİR: 'KADIN SÜREKLİ BIÇAKLAYIP SERBEST KALIYOR'
Gazeteci Cüneyt Özdemir de Cem Arslan'ın bıçaklanmasından sonra Twitter hesabından saldırı ile ilgili ilgili bir açıklama yaptı. Özdemir geçmişte de benzer saldırıların yaşandığını hatırlatarak şunları söyledi:
"Bu akıl hastası kadının durumundan Best FM'in DJ'lerinin de haberi vardı. İlk saldırdığında bile 'Benim deli raporum var serbest kalacağım' diyecek kadar akıllıydı! O zaman da 'serbest bırakmayın yine saldırır' demiştik, dinletememiştik! Kadın yıllarca (biri bizim ekip arkadaşımız olmak üzere) gazetecilere ekmek bıçağıyla saldırıp bıçaklıyor ve her seferinde serbest kalıyor. Bunu sıradan bir üçüncü sayfa haberi olarak görmeyin. Sistemde çok ciddi bir sorun veya delik var. Yarın hangimize denk geleceği belli olmaz. Düşünün karşınızda çantasında devasa bir ekmek bıçağı taşıyan ve sizi bıçaklasa bile serbest kalacağını bilen bir 'deli' var."
Rüzgar Çetin'e tahliye kararı veren hakimlere tazminat davası
Daha önce trafik kazasında annesini kaybeden bir kişi, Rüzgar Çetin'in tahliyesine karar veren iki hakim hakkında, avukatı aracılığıyla 100 bin liralık manevi tazminat davası açtı.
İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesince, Beşiktaş'ta bilinçli taksirle bir polis memurunun şehit olmasına, birinin de ağır yaralanmasına neden olduğu gerekçesiyle 6 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırılan Rüzgar Çetin'in, "Verilen ceza miktarı, tutuklulukta geçirdiği süre, mağdurların şikayetlerinden vazgeçmesini" göz önüne alarak tahliyesine oy çokluğuyla karar vermesi üzerine bu hükmü veren hakimler Arzu Dur ve Fatma Aybey aleyhine 100 bin liralık manevi tazminat talebini içeren dilekçe nöbetçi İstanbul Ağır Ceza Mahkemesine sunuldu.
İstanbul'da 2 yıl önce meydana gelen bir trafik kazasında annesini kaybeden C.T.F'nin, avukatı Ozan Kayahan aracılığıyla mahkemeye sunduğu dava dilekçesinde, Rüzgar Çetin'in karıştığı trafik kazası ile yargılama sürecine yer verildi. İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Erdoğan Şimşek'in sanık Çetin'in tahliyesine karşı oy kullandığını ancak diğer hakimler Dur ve Aybey'in ise tahliyesi yönünde karar verdiği anlatılan dilekçede, mahkeme başkanının muhalefet şerhine değinildi.
Türkiye'de her yıl binlerce insanın meydana gelen trafik kazalarında hayatını kaybettiğini, kazaların toplumsal bir sorun haline geldiği anlatılan dilekçede, Çetin'in yargılandığı davanın da kamuoyu tarafından yakinen takip edildiğini, bu nedenle takip edilen bir davada verilen kararın hukuka aykırı olduğu öne sürülerek, kararın adalet duygusunu derinden yaraladığı ve kamu vicdanını da sızlattığı kaydedildi.
Dilekçede, ''Rüzgar Çetin'e verilen cezanın az olması, son duruşmada sanığın tahliye edilmesi, parası olan ve babasına güvenen herkesin trafikte adam öldürebileceğini, bunun çok da önemli bir suç olmadığı izlenimini vermiştir. Hiçbir hakimin topluma böyle bir izlenim vermeye hakkı yoktur'' değerlendirmesinde bulunuldu.
''SİCİLİNDE 28 TRAFİK CEZASI OLAN BİRİNE VERİLEN BU CEZA HUKUKSUZDUR''
Hakimlerin Çetin hakkında verdiği kararla, trafik kazalarında hayatını kaybeden insanları gözardı ettiği iddia edilen dilekçede, ''Sicilinde 28 tane trafik ihlali cezası olan ve daha önceden ehliyetine 2 defa el koyulan bir sürücüye bu cezanın verilmesi ciddiyetsizdir, yetersizdir, haksızdır ve hukuksuzdur'' denildi. Hakimlerin, caydırıcı bir ceza verebileceğini ve toplumun menfaatinin koruyabileceğini belirtilen dilekçede, ancak hakimlerin caydırıcı bir karar vermediği öne sürülerek, kazada bir polisinde şehit olduğu, bu nedenle devletin de ciddi bir zararı bulunduğu ve bu zararın da hakimlerce dikkate alınmadığı kaydedildi.
Müvekkilinin iki yıl önce meydana gelen trafik kazasında annesini kaybetmiş bir kişi olduğu vurgulanan dilekçede şu ifadelere yer verildi:
''Müvekkilim, ölümlü trafik kazalarında, verilen caydırıcı cezaların toplumun trafikteki güvenliğini arttırdığını, aksine verilen ve caydırıcı olmayan cezalarında trafikteki can kayıplarını artıracağını bilmektedir. Rüzgar Çetin hakkında verilen bu kararla, sayın hakimler, trafikteki can güvenliğimizi daha fazla tehlikeye atmışlardır.''
Dilekçede, hakimler Arzu Dur ve Fatma Aybey'in haksız ve hukuksuz kararları, toplumun menfaatini korumayan hükümleri iddiasıyla davalı Maliye hazinesinden 100 bin liralık manevi tazminatın alınarak davacıya verilmesi talep edildi. Hürriyet
İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesince, Beşiktaş'ta bilinçli taksirle bir polis memurunun şehit olmasına, birinin de ağır yaralanmasına neden olduğu gerekçesiyle 6 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırılan Rüzgar Çetin'in, "Verilen ceza miktarı, tutuklulukta geçirdiği süre, mağdurların şikayetlerinden vazgeçmesini" göz önüne alarak tahliyesine oy çokluğuyla karar vermesi üzerine bu hükmü veren hakimler Arzu Dur ve Fatma Aybey aleyhine 100 bin liralık manevi tazminat talebini içeren dilekçe nöbetçi İstanbul Ağır Ceza Mahkemesine sunuldu.
İstanbul'da 2 yıl önce meydana gelen bir trafik kazasında annesini kaybeden C.T.F'nin, avukatı Ozan Kayahan aracılığıyla mahkemeye sunduğu dava dilekçesinde, Rüzgar Çetin'in karıştığı trafik kazası ile yargılama sürecine yer verildi. İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Erdoğan Şimşek'in sanık Çetin'in tahliyesine karşı oy kullandığını ancak diğer hakimler Dur ve Aybey'in ise tahliyesi yönünde karar verdiği anlatılan dilekçede, mahkeme başkanının muhalefet şerhine değinildi.
Türkiye'de her yıl binlerce insanın meydana gelen trafik kazalarında hayatını kaybettiğini, kazaların toplumsal bir sorun haline geldiği anlatılan dilekçede, Çetin'in yargılandığı davanın da kamuoyu tarafından yakinen takip edildiğini, bu nedenle takip edilen bir davada verilen kararın hukuka aykırı olduğu öne sürülerek, kararın adalet duygusunu derinden yaraladığı ve kamu vicdanını da sızlattığı kaydedildi.
Dilekçede, ''Rüzgar Çetin'e verilen cezanın az olması, son duruşmada sanığın tahliye edilmesi, parası olan ve babasına güvenen herkesin trafikte adam öldürebileceğini, bunun çok da önemli bir suç olmadığı izlenimini vermiştir. Hiçbir hakimin topluma böyle bir izlenim vermeye hakkı yoktur'' değerlendirmesinde bulunuldu.
''SİCİLİNDE 28 TRAFİK CEZASI OLAN BİRİNE VERİLEN BU CEZA HUKUKSUZDUR''
Hakimlerin Çetin hakkında verdiği kararla, trafik kazalarında hayatını kaybeden insanları gözardı ettiği iddia edilen dilekçede, ''Sicilinde 28 tane trafik ihlali cezası olan ve daha önceden ehliyetine 2 defa el koyulan bir sürücüye bu cezanın verilmesi ciddiyetsizdir, yetersizdir, haksızdır ve hukuksuzdur'' denildi. Hakimlerin, caydırıcı bir ceza verebileceğini ve toplumun menfaatinin koruyabileceğini belirtilen dilekçede, ancak hakimlerin caydırıcı bir karar vermediği öne sürülerek, kazada bir polisinde şehit olduğu, bu nedenle devletin de ciddi bir zararı bulunduğu ve bu zararın da hakimlerce dikkate alınmadığı kaydedildi.
Müvekkilinin iki yıl önce meydana gelen trafik kazasında annesini kaybetmiş bir kişi olduğu vurgulanan dilekçede şu ifadelere yer verildi:
''Müvekkilim, ölümlü trafik kazalarında, verilen caydırıcı cezaların toplumun trafikteki güvenliğini arttırdığını, aksine verilen ve caydırıcı olmayan cezalarında trafikteki can kayıplarını artıracağını bilmektedir. Rüzgar Çetin hakkında verilen bu kararla, sayın hakimler, trafikteki can güvenliğimizi daha fazla tehlikeye atmışlardır.''
Dilekçede, hakimler Arzu Dur ve Fatma Aybey'in haksız ve hukuksuz kararları, toplumun menfaatini korumayan hükümleri iddiasıyla davalı Maliye hazinesinden 100 bin liralık manevi tazminatın alınarak davacıya verilmesi talep edildi. Hürriyet
Hibrit otomobillerde ÖTV oranları indirildi
Elektrikli motoru da olan hibrit otomobillerde özel tüketim vergisi (ÖTV) indirildi.
Bakanlar Kurulu'nun Resmi Gazete'nin bugünkü sayısında yer alan kararına göre, elektrik motoru da olan ve elektrik motoru 50 KW'ı geçip motor silindir hacmi 1,800 cm3'ü geçmeyen binek otomobiller için yüzde 90 olan ÖTV oranı yüzde 45'e, motor gücü 100 KW'ı geçip motor silindir hacmi 2,500 cm3'ü geçmeyen binek otomobiller için yüzde 145 olarak uygulanan ÖTV oranı yüzde 90'a düşürüldü.
Rüzgar Çetin davasında flaş 'kan parası' iddiası
İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi, Beşiktaş'taki 1 polisin şehit olduğu, 1 polisin yaralandığı trafik kazasına ilişkin yargılanan ünlü yönetmen Sinan Çetin'in oğlu Rüzgar Çetin'i, "bilinçli taksir" suçundan 6 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırdı. Mahkeme heyeti, sanığın aynı zamanda oy çokluğuyla tahliyesine karar verdi. Çetin, tahliye olmasının ardından gece saatlerinde kendisini almaya gelen bir ciple Silivri Cezaevi'nden ayrılırken, şehit polisin eşi Özlem Alagöz bir TV programında yaptığı açıklamada 'Çetin'in ailesinden para almadım' dedi. Akşam Gazetesi'nin iddiasına göre ise, Özlem Alagöz, Çetin ailesinden 1.5 milyon TL kan parası aldı.
Yaşanan kazada şehit olan polis memuru İsmet Fatih Alagöz'ün eşi Özlem Alagöz, katıldığı bir TV programında önemli açıklamalarda bulundu. Alagöz, '8 aydır süren bir dava var siz de bunu takip ediyorsunuz. Artık çok bunaldım, gücüm kalmadı o yüzden pes ettim. Çocuklarıma konsantre olmam gerekiyordu. Çocuklarım zaten bir baba yokluğunu yaşıyorlar, annenin de psikoloji hat safhada bozuldu. Çocuklarıma motive olmak istiyorum. Maddi manevi tazminat istemiyoruz. Sadece sigorta yaptırdığınızda, karşı tarafa verilecek bir 330 bin lira para var. Onu alacağım sadece başka da hiçbir şekilde para konusu söz konusu olmadı. Benim de ihtiyacım yok zaten. Bana 'iş bulalım' teklifi etmiştiniz hatırlarsanız, benim ihtiyacım çok maddi olarak herhangi bir şeye" dedi.
FLAŞ İDDİA: 1.5 MİLYON TL KAN PARASI ALDI
Akşam Gazetesi'nin iddiasına göre, kazanın ardından Adana’ya ailesinin yanına yerleşen eş Özlem Alagöz, şehit polisin ailesi ve çocukları adına davadaki şikayetlerinden vazgeçti. Alagöz tepki üzerine avukatı aracılığıyla açıklama yaparak Çetin Ailesi'nden herhangi bir maddi karşılığı olmaksızın davadan vazgeçtiğini iddia etmişti. Ancak Çetin Ailesi'nin 1.5 Milyon TL'lik kan parası vererek Alagöz'le Adana'da anlaştığı ortaya çıktı.
Yaşanan kazada şehit olan polis memuru İsmet Fatih Alagöz'ün eşi Özlem Alagöz, katıldığı bir TV programında önemli açıklamalarda bulundu. Alagöz, '8 aydır süren bir dava var siz de bunu takip ediyorsunuz. Artık çok bunaldım, gücüm kalmadı o yüzden pes ettim. Çocuklarıma konsantre olmam gerekiyordu. Çocuklarım zaten bir baba yokluğunu yaşıyorlar, annenin de psikoloji hat safhada bozuldu. Çocuklarıma motive olmak istiyorum. Maddi manevi tazminat istemiyoruz. Sadece sigorta yaptırdığınızda, karşı tarafa verilecek bir 330 bin lira para var. Onu alacağım sadece başka da hiçbir şekilde para konusu söz konusu olmadı. Benim de ihtiyacım yok zaten. Bana 'iş bulalım' teklifi etmiştiniz hatırlarsanız, benim ihtiyacım çok maddi olarak herhangi bir şeye" dedi.
FLAŞ İDDİA: 1.5 MİLYON TL KAN PARASI ALDI
Akşam Gazetesi'nin iddiasına göre, kazanın ardından Adana’ya ailesinin yanına yerleşen eş Özlem Alagöz, şehit polisin ailesi ve çocukları adına davadaki şikayetlerinden vazgeçti. Alagöz tepki üzerine avukatı aracılığıyla açıklama yaparak Çetin Ailesi'nden herhangi bir maddi karşılığı olmaksızın davadan vazgeçtiğini iddia etmişti. Ancak Çetin Ailesi'nin 1.5 Milyon TL'lik kan parası vererek Alagöz'le Adana'da anlaştığı ortaya çıktı.
Son bir yılda doğan her 2 bebekten biri Suriyeli
Bağcılar Eğitim ve Araştırma Hastanesi Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesi Uzmanı Doç. Dr. Emrah Can, son bir yılda hastanede doğan bebeklerin yüzde 50'ye yakınının Suriyeli olduğunu söyledi. Hastanede her yıl 5 bin bebek dünyaya geliyor.
Bağcılar Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde ‘1-7 Kasım Emzirme Haftası’ nedeniyle çeşitli etkinlikler düzenlendi. Bağcılar Eğitim ve Araştırma Hastanesi Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesi Uzmanı Doç. Dr. Emrah Can, Suriyeli hastalara verilen hizmetler hakkında bilgi verdi.
AVRUPA YAKASI’NDA EN FAZLA SURİYELİ BEBEĞİN DOĞDUĞU HASTANE
Hastanede her yıl ortalama 5 bin doğumun gerçekleştiğini kaydeden Doç. Dr. Emrah Can, 2015 Eylül ayından bu yana dünyaya gelen bebeklerin ise yaklaşık yüzde 50’sinin Suriyeli olduğunu belirtti.
Bağcılar Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin Suriyelilerin yoğun olarak yaşadığı bir bölgede bulunduğunu ifade eden Can, “Hastanemizde son 1 yılda yaklaşık 2 bin 500 Suriyeli bebek dünyaya geldi. Bunlardan da problemli vaka olan 250 bebeği Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesi’ne alarak burada tedavilerini gerçekleştirdik. Hastanemiz için İstanbul’un Avrupa Yakası’nda en fazla Suriyeli bebeğin doğduğu hastane diyebiliriz. Hastanemizde sadece doğum ve yenidoğan yoğun bakım servisindeki tedavilerde değil, çocuk acil servislerine başvurularda da Suriyelilere yönelik önemli hizmetler veriliyor. Bu anlamda Bağcılar merkez diyebiliriz” diye konuştu.
PROF. DR. MÜSLÜMANOĞLU: SURİYELİLERE ÖNEMLİ HİZMETLER VERİLİYOR
Etkinliğe katılarak Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesi’nde tedavi gören çocukların fotoğraflarının da yer aldığı resim sergisini açan Sağlık Bilimleri Üniversitesi Bağcılar Eğitim ve Araştırma Hastanesi Yöneticisi Prof. Dr. Ahmet Yaser Müslümanoğlu ise , “Devletimizin politikalarıyla örtüşen bir şekilde ülkelerindeki savaştan kaçarak ülkemize gelen misafirlere hastanemizde önemli hizmetler veriyoruz” ifadelerini kullandı. DHA
Bağcılar Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde ‘1-7 Kasım Emzirme Haftası’ nedeniyle çeşitli etkinlikler düzenlendi. Bağcılar Eğitim ve Araştırma Hastanesi Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesi Uzmanı Doç. Dr. Emrah Can, Suriyeli hastalara verilen hizmetler hakkında bilgi verdi.
AVRUPA YAKASI’NDA EN FAZLA SURİYELİ BEBEĞİN DOĞDUĞU HASTANE
Hastanede her yıl ortalama 5 bin doğumun gerçekleştiğini kaydeden Doç. Dr. Emrah Can, 2015 Eylül ayından bu yana dünyaya gelen bebeklerin ise yaklaşık yüzde 50’sinin Suriyeli olduğunu belirtti.
Bağcılar Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin Suriyelilerin yoğun olarak yaşadığı bir bölgede bulunduğunu ifade eden Can, “Hastanemizde son 1 yılda yaklaşık 2 bin 500 Suriyeli bebek dünyaya geldi. Bunlardan da problemli vaka olan 250 bebeği Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesi’ne alarak burada tedavilerini gerçekleştirdik. Hastanemiz için İstanbul’un Avrupa Yakası’nda en fazla Suriyeli bebeğin doğduğu hastane diyebiliriz. Hastanemizde sadece doğum ve yenidoğan yoğun bakım servisindeki tedavilerde değil, çocuk acil servislerine başvurularda da Suriyelilere yönelik önemli hizmetler veriliyor. Bu anlamda Bağcılar merkez diyebiliriz” diye konuştu.
PROF. DR. MÜSLÜMANOĞLU: SURİYELİLERE ÖNEMLİ HİZMETLER VERİLİYOR
Etkinliğe katılarak Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesi’nde tedavi gören çocukların fotoğraflarının da yer aldığı resim sergisini açan Sağlık Bilimleri Üniversitesi Bağcılar Eğitim ve Araştırma Hastanesi Yöneticisi Prof. Dr. Ahmet Yaser Müslümanoğlu ise , “Devletimizin politikalarıyla örtüşen bir şekilde ülkelerindeki savaştan kaçarak ülkemize gelen misafirlere hastanemizde önemli hizmetler veriyoruz” ifadelerini kullandı. DHA
Reza Zarrab yargıç karşısına çıkıyor
ABD'nin New York kentinde, tutuklu olarak yargılanan İran asıllı işadamı Reza Zarrab, bugün Türkiye saatiyle 17.30'da yargıç karşısına çıkacak.
Kara para aklama, bankacılık sahtekarlığı ve ABD'nin İran'a karşı uyguladığı yaptırımları delme gerekçeleri ile dava açılan Zarrab kendisini savunmalar için ABD'nin önde gelen avukatlarını tuttu ancak bugüne kadar yaptığı başvurulardan olumlu bir sonuç alamadı. Zarrab, avukatları aracılığıyla davanın temelden düşürülmesi, 50 milyon dolar kefalet karşılığı tutuksuz yargılanma, 'reddi hakim' taleplerinde bulunmuş, bu taleplerin hepsi de davaya bakan Yargıç Richard Berman tarafından geri çevrilmişti.
Yeraltı tünelinden mahkemeye
Zarrab, New York'un Manhattan bölgesinde kalmakta olduğu, mahkeme binasına yeraltından tünellerle bağlı olan cezaevinden sabah saatlerinde alınarak, getirilecek.
Zarrab, Türkiye saati ile 17.30'da Yargıç Berman'ın karşısında olacak. Mart ayında, ABD'nin Miami kenti havalimanına indiğinde, şimdi kendisinden boşanma girişimlerinde bulunan şarkıcı eşi Ebru Gündeş de yanındayken gözaltına alınan, New York'a getirildikten sonra mahkeme kararı ile tutuklanan Zarrab hakkında toplam 75 yıl hapis cezası isteniyor.
Kara para aklama, bankacılık sahtekarlığı ve ABD'nin İran'a karşı uyguladığı yaptırımları delme gerekçeleri ile dava açılan Zarrab kendisini savunmalar için ABD'nin önde gelen avukatlarını tuttu ancak bugüne kadar yaptığı başvurulardan olumlu bir sonuç alamadı. Zarrab, avukatları aracılığıyla davanın temelden düşürülmesi, 50 milyon dolar kefalet karşılığı tutuksuz yargılanma, 'reddi hakim' taleplerinde bulunmuş, bu taleplerin hepsi de davaya bakan Yargıç Richard Berman tarafından geri çevrilmişti.
Yeraltı tünelinden mahkemeye
Zarrab, New York'un Manhattan bölgesinde kalmakta olduğu, mahkeme binasına yeraltından tünellerle bağlı olan cezaevinden sabah saatlerinde alınarak, getirilecek.
Zarrab, Türkiye saati ile 17.30'da Yargıç Berman'ın karşısında olacak. Mart ayında, ABD'nin Miami kenti havalimanına indiğinde, şimdi kendisinden boşanma girişimlerinde bulunan şarkıcı eşi Ebru Gündeş de yanındayken gözaltına alınan, New York'a getirildikten sonra mahkeme kararı ile tutuklanan Zarrab hakkında toplam 75 yıl hapis cezası isteniyor.
4 Ekim 2016 Salı
Nazlı Ilıcak ve Mehmet Baransu ifade verdi
Gazeteci-Yazar Ahmet Altan ile kardeşi Prof. Dr. Mehmet Altan’ın tutuklandığı '15 Temmuz darbe girişimi soruşturması'nda yeni bir gelişme yaşandı. Nazlı Ilıcak ve Mehmet Baransu İstanbul Adalet Sarayı'na gelerek ifade verdi.
Nazlı Ilıcak ve Mehmet Baransu, Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu’nun bulunduğu 7. kata çıkarıldı. Ilıcak ve Baransu avukatları eşliğinde ifade verdikten sonra tekrar cezaevine götürüldü.
'Şüpheli sıfatıyla ifade verdi'
’Şüpheli’ sıfatıyla ifadesi alınan Nazlı Ilıcak’ın "FETÖ / PDY’nin nihai amacını 15 Temmuz 2016 tarihinde gerçekleşen darbe girişimiyle anlamış olduk. Bu tarihten önceki faaliyetleri suç konusu olarak düşünmüyordum. Fakat anladım ki 17 /25 Aralık yolsuzluk operasyonu gibi gözükse de darbe faaliyetinin ilk adımları olduğunu 15 Temmuz göstermiştir" dediği öğrenildi.
"Benim yaptığım televizyon yayını sunmaktan ibarettir"
14 Temmuz’da Can Erzincan TV’deki programda darbe çağrışımıyla subliminal mesaj içeren söylemlerde bulundukları iddiasına da reddeden Nazlı Ilıcak, "Benim yaptığım televizyon yayını sunmaktan ibarettir.
Can Erzincan Tv’de çalıştığım sürede birçok bürokrat ve siyasetçi program konuğum olmuştur. Muhtelif görüşlere yer verilmiştir. Ayrıca şunu da belirtmek istiyorum ki; yaptığım programa ilişkin FETÖ / PDY ’ye ilişkin herhangi bir ceza da verilmemiştir" dediği belirtildi. Silahlı Terör Örgütü FETÖ / PDY’ye üye olmadığını söylediği öğrenilen Nazlı Ilıcak, ifadesinin ardından tekrar Bakırköy Kadın Cezaevi’ne götürüldü. Mehmet Baransu’nun da Altan kardeşlerin tutuklandığı dosya kapsamında ifade verdiği öğrenildi
30 Temmuz’da tutuklanmıştı
Nazlı Ilıcak, darbe girişimi sonrasında FETÖ/ PDY silahlı terör örgütünün medya yapılanmasına yönelik soruşturma kapsamında 30 Temmuz’da "Silahlı terör örgütü üyeliği" suçundan tutuklanmıştı. Mehmet Baransu ise "Balyoz davasında kumpas" iddialarına ilişkin açılan dava kapsamında tutuklu yargılanıyor.
Soruşturmanın geçmişi
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu Savcısı Can Tuncay darbeden bir gün önce Özgür Düşünce TV’de yayınlanan programdaki konuşmalarla ilgili soruşturma başlatmıştı. Youtube üzerinden yayın yapan "Özgür düşünce" isimli TV programına darbeden bir gün önce konuk olarak katılan Ahmet Altan ile programı sunan Nazlı Ilıcak ve Mehmet Altan’ın bu programda, darbe çağrışımıyla subliminal mesaj içeren söylemlerde bulundukları belirtilmişti.
Bu söylemler kapsamında hükümeti ve Cumhurbaşkanı’nı tehdit ettikleri iddia edilmiş, şüphelilerin darbenin gerçekleşeceğini beyan ettikleri iddia edilmişti. Darbe girişiminin terör örgütüyle fikir ve eylem birlikteliği içinde olmadan bir gün öncesinden bilmelerinin mümkün olmayacağı, bu nedenle şüphelilerin, darbe girişiminde bulunan bir kısım terör örgütü mensubu askerlerle iştirak halinde atılı suçu işledikleri belirtilmişti. Altan kardeşler soruşturma kapsamında tutuklanarak Silivri Cezaevi’ne konulmuştu. DHA
Nazlı Ilıcak ve Mehmet Baransu, Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu’nun bulunduğu 7. kata çıkarıldı. Ilıcak ve Baransu avukatları eşliğinde ifade verdikten sonra tekrar cezaevine götürüldü.
'Şüpheli sıfatıyla ifade verdi'
’Şüpheli’ sıfatıyla ifadesi alınan Nazlı Ilıcak’ın "FETÖ / PDY’nin nihai amacını 15 Temmuz 2016 tarihinde gerçekleşen darbe girişimiyle anlamış olduk. Bu tarihten önceki faaliyetleri suç konusu olarak düşünmüyordum. Fakat anladım ki 17 /25 Aralık yolsuzluk operasyonu gibi gözükse de darbe faaliyetinin ilk adımları olduğunu 15 Temmuz göstermiştir" dediği öğrenildi.
"Benim yaptığım televizyon yayını sunmaktan ibarettir"
14 Temmuz’da Can Erzincan TV’deki programda darbe çağrışımıyla subliminal mesaj içeren söylemlerde bulundukları iddiasına da reddeden Nazlı Ilıcak, "Benim yaptığım televizyon yayını sunmaktan ibarettir.
Can Erzincan Tv’de çalıştığım sürede birçok bürokrat ve siyasetçi program konuğum olmuştur. Muhtelif görüşlere yer verilmiştir. Ayrıca şunu da belirtmek istiyorum ki; yaptığım programa ilişkin FETÖ / PDY ’ye ilişkin herhangi bir ceza da verilmemiştir" dediği belirtildi. Silahlı Terör Örgütü FETÖ / PDY’ye üye olmadığını söylediği öğrenilen Nazlı Ilıcak, ifadesinin ardından tekrar Bakırköy Kadın Cezaevi’ne götürüldü. Mehmet Baransu’nun da Altan kardeşlerin tutuklandığı dosya kapsamında ifade verdiği öğrenildi
30 Temmuz’da tutuklanmıştı
Nazlı Ilıcak, darbe girişimi sonrasında FETÖ/ PDY silahlı terör örgütünün medya yapılanmasına yönelik soruşturma kapsamında 30 Temmuz’da "Silahlı terör örgütü üyeliği" suçundan tutuklanmıştı. Mehmet Baransu ise "Balyoz davasında kumpas" iddialarına ilişkin açılan dava kapsamında tutuklu yargılanıyor.
Soruşturmanın geçmişi
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu Savcısı Can Tuncay darbeden bir gün önce Özgür Düşünce TV’de yayınlanan programdaki konuşmalarla ilgili soruşturma başlatmıştı. Youtube üzerinden yayın yapan "Özgür düşünce" isimli TV programına darbeden bir gün önce konuk olarak katılan Ahmet Altan ile programı sunan Nazlı Ilıcak ve Mehmet Altan’ın bu programda, darbe çağrışımıyla subliminal mesaj içeren söylemlerde bulundukları belirtilmişti.
Bu söylemler kapsamında hükümeti ve Cumhurbaşkanı’nı tehdit ettikleri iddia edilmiş, şüphelilerin darbenin gerçekleşeceğini beyan ettikleri iddia edilmişti. Darbe girişiminin terör örgütüyle fikir ve eylem birlikteliği içinde olmadan bir gün öncesinden bilmelerinin mümkün olmayacağı, bu nedenle şüphelilerin, darbe girişiminde bulunan bir kısım terör örgütü mensubu askerlerle iştirak halinde atılı suçu işledikleri belirtilmişti. Altan kardeşler soruşturma kapsamında tutuklanarak Silivri Cezaevi’ne konulmuştu. DHA
Etiketler:
cemaat,
darbe,
fethullah gülen,
haber,
ohal
Bekir Bozdağ: FETÖ mensupları Gülen için uygun ülke arıyor
Adalet Bakanı Bozdağ Fethullah Gülen'in başka ülkelere kaçacağı iddialarıyla ilgili konuştu. Bozdağ "Amerika Birleşik Devletleri'nin kendisini iade edebilme ihtimaline binaen 'Nerelere kaçabilirim' arayışında. Bunun için de örgüt mensuplarınca uygun ülke ve yer arayışı yapıldığına dair elimizde istihbari bilgiler var" dedi.
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Fetullah Gülen'in başka ülkelere kaçacağıyla ilgili istihbari bilgiler olduğunu belirterek, "Amerika Birleşik Devletleri'nin kendisini iade edebilme ihtimaline binaen 'Nerelere kaçabilirim' arayışında. Bunun için de örgüt mensuplarınca uygun ülke ve yer arayışı yapıldığına dair elimizde istihbari bilgiler var." dedi.
Bozdağ, TBMM'de AK Parti Grup Toplantısı öncesi gazetecilerin sorularını yanıtladı. Fetullah Gülen'in tutuklanması talebinin 10 Eylül'de ABD'de yetkili makamlara ulaştığını ve ABD'den de en kısa sürede cevap verecekleri yönünde yanıt aldıklarını anlatan Bozdağ, "Henüz bir cevap vermediler. O cevabı bekliyoruz. Bizden yeni bir bilgi ve belge talepleri olmadı. Esasında biz geçici tutuklama talebinde çok net deliller, bilgiler ve belgeler sunduk. Fetullahçı Terör Örgütü kurucusu ve yöneticisi, 15 Temmuz darbe teşebbüsünün sevk ve idare edicisi Fetullah Gülen'in suçluluğuna dair yeteri kadar bilgi, belge ve delil dosyada fazlasıyla mevcut." diye konuştu.
"Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ABD'de tutuklu bulunan Rıza Sarraf'ın şüphe üzerine tutuklandığı, ancak Fetullah Gülen ile ilgili net deliller olmasına rağmen tutuklanmadığı yönündeki açıklamalarını da tavsiye olarak dosyaya koymayı düşünüyor musunuz?" yönündeki soruya ise Bozdağ, gitmeden orada konuşulacak konular hakkında bilgi vermeyi doğru bulmadığını ifade etti.
Bozdağ, ABD'ye gidildiğinde ellerindeki belge ve bilgileri tekrar değerlendireceklerini dile getirerek, "Onun dışında, onların bize soracakları olabilir, bizim vereceğimiz cevaplar olabilir, bizim gündeme getireceğimiz konular olabilir ama onları şimdiden konuşmayı doğru bulmuyorum." dedi.
FETÖ'nün ABD dışında başka bir ülkeye kaçabileceği iddialarının hatırlatılması üzerine ise Bozdağ, "İstihbari bilgiler var bu konularla alakalı. Amerika Birleşik Devletleri'nin kendisini iade edebilme ihtimaline binaen 'Nerelere kaçabilirim' arayışında. Bunun için de örgüt mensuplarınca uygun ülke ve yer arayışı yapıldığına dair elimizde istihbari bilgiler var." ifadelerini kullandı. (ntvmsnc)
Rüzgar Çetin tahliye edildi
Polis arabasına çarparak polis memuru İsmet Fatih Alagöz'ün şehit olmasına, polis memuru Emre Tetik'in ise yaralanmasına neden olan yönetmen Sinan Çetin’in oğlu Rüzgar Çetin tahliye edildi.
Bugünkü davada savcının 22.5 yıl hapsini talep ettiği Rüzgar Çetin'in avukatları 92 promil alkolün müvekkillerinin güvenli sürüş yeteneğini etkilemediğini, düşürmediğini İfade etti.
Avukatlar ayrıca, Çetin'in otomobilini yüksek hızda kullanmadığını, basit taksirle ölüme ve yaralamaya sebep olmak suçundan 2 yıldan 6 yıla kadar hapis cezasıya cezalandırılabileceğini, bilinçli taksir suçunun unsurlarının oluşmadığını söyledi.
Rüzgar Çetin ise, "Ben kazaya sebebiyet verecek bir harekette değildim.Trafik kurallarını ihlal etmedim. Önümdeki aracı geçmek için sollama yapıyordum. Aldığım alkol oranına dikkat ederek araca bindim. Zaten hızlı değilim. Çok üzgünüm. Bir insanın sevdiklerinden ayrılmasına neden olduğum için üzgünüm. Keşke böyle bir şey yaşanmasaydı" dedi.
Avukatları, tutuklu kaldığı sürenin de dikkate alınarak Rüzgar Çetin'in tahliyesine karar verilmesini talep etti.
6 yıl 3 ay hapis cezası ve tahliye edildi
Mahkeme heyeti Rüzgar Çetin'e 6 yıl 3 ay hapis cezası verdi. Rüzgar Çetin, yattığı süre göz önüne alınarak tahliye edildi. Kararın oy çokluğuyla alındığı öğrenildi.
Bugünkü davada savcının 22.5 yıl hapsini talep ettiği Rüzgar Çetin'in avukatları 92 promil alkolün müvekkillerinin güvenli sürüş yeteneğini etkilemediğini, düşürmediğini İfade etti.
Avukatlar ayrıca, Çetin'in otomobilini yüksek hızda kullanmadığını, basit taksirle ölüme ve yaralamaya sebep olmak suçundan 2 yıldan 6 yıla kadar hapis cezasıya cezalandırılabileceğini, bilinçli taksir suçunun unsurlarının oluşmadığını söyledi.
Rüzgar Çetin ise, "Ben kazaya sebebiyet verecek bir harekette değildim.Trafik kurallarını ihlal etmedim. Önümdeki aracı geçmek için sollama yapıyordum. Aldığım alkol oranına dikkat ederek araca bindim. Zaten hızlı değilim. Çok üzgünüm. Bir insanın sevdiklerinden ayrılmasına neden olduğum için üzgünüm. Keşke böyle bir şey yaşanmasaydı" dedi.
Avukatları, tutuklu kaldığı sürenin de dikkate alınarak Rüzgar Çetin'in tahliyesine karar verilmesini talep etti.
6 yıl 3 ay hapis cezası ve tahliye edildi
Mahkeme heyeti Rüzgar Çetin'e 6 yıl 3 ay hapis cezası verdi. Rüzgar Çetin, yattığı süre göz önüne alınarak tahliye edildi. Kararın oy çokluğuyla alındığı öğrenildi.
Türkçe'nin en uzun kelimesi hangisidir
Fransa'nın Lyon kentinde her sene yapılan dünya dilleri forumunun bu yıl 7.si düzenlendi.
Daha önce 1. Lyon belediyesi tarafından düzenlenen forum bu sene 3. Lyon belediyesi tarafından organize edildi. Lyon başkonsolosluğu tarafından yapılan Türkçe standında ziyaretçiler 70 harften oluşan tek kelimeyi telaffuz etmeye çalıştılar. Standı ziyaret eden Lyon başkonsolosu Özgür Çakar, forumla ilgili şunları kaydetti:
Türkçe'nin en uzun kelimesi
"Konsolosluğumuzdan arkadaşlar burada görev yapıyorlar, Türkçenin zenginliğini ön plana çıkartan açıklamalar yapıyorlar, standımızda broşürlerimizde mevcut, burada bulunan diğer ülkelerde dillerini tanıtıyorlar. Mesela 70 harfli en uzun kelimemizi,(muvaffakiyetsizleştiricileştiriveremeyebileceklerimizdenmişsinizcesine) yabancılara okutmaya çalışmışlar henüz başaran olmamış ve bu misafirlerin çok ilgisini çekmiş. Bir takım deyimlerimizi açıklamaya çalışmışlar, mesela "burnu büyümek, yüz vermek", gibi deyimler Fransızlara ilginç gelmiş. Gelen misafirlere "Fransız kalmak" ne demek onu açıklayın dedim. Fransız dilinde Türkiye ile ilgili olumlu deyimler var olumsuz deyimler var, bunlara da değinilmesi gerek. Standımız ziyaret ediliyor, tanıtımın kötüsü olmaz, bu bizim temel prensibimiz, eksiği de olsa tanıtım daima ülkeye fayda sağlayan bir şeydir. Faydalı bir etkinlik olduğunu düşünüyoruz, görevli arkadaşlarda bu konuda gereken her şeyi yapıyor" (Engin Akgürbüz - Lyon/DHA)
Daha önce 1. Lyon belediyesi tarafından düzenlenen forum bu sene 3. Lyon belediyesi tarafından organize edildi. Lyon başkonsolosluğu tarafından yapılan Türkçe standında ziyaretçiler 70 harften oluşan tek kelimeyi telaffuz etmeye çalıştılar. Standı ziyaret eden Lyon başkonsolosu Özgür Çakar, forumla ilgili şunları kaydetti:
Türkçe'nin en uzun kelimesi
"Konsolosluğumuzdan arkadaşlar burada görev yapıyorlar, Türkçenin zenginliğini ön plana çıkartan açıklamalar yapıyorlar, standımızda broşürlerimizde mevcut, burada bulunan diğer ülkelerde dillerini tanıtıyorlar. Mesela 70 harfli en uzun kelimemizi,(muvaffakiyetsizleştiricileştiriveremeyebileceklerimizdenmişsinizcesine) yabancılara okutmaya çalışmışlar henüz başaran olmamış ve bu misafirlerin çok ilgisini çekmiş. Bir takım deyimlerimizi açıklamaya çalışmışlar, mesela "burnu büyümek, yüz vermek", gibi deyimler Fransızlara ilginç gelmiş. Gelen misafirlere "Fransız kalmak" ne demek onu açıklayın dedim. Fransız dilinde Türkiye ile ilgili olumlu deyimler var olumsuz deyimler var, bunlara da değinilmesi gerek. Standımız ziyaret ediliyor, tanıtımın kötüsü olmaz, bu bizim temel prensibimiz, eksiği de olsa tanıtım daima ülkeye fayda sağlayan bir şeydir. Faydalı bir etkinlik olduğunu düşünüyoruz, görevli arkadaşlarda bu konuda gereken her şeyi yapıyor" (Engin Akgürbüz - Lyon/DHA)
E-Okul Veli Bilgilendirme Sistemi | Eğitime dair tüm bilgiler
E-Okul sistemi, Türkiye'de İnternet sitesi üzerinden öğretmenlerin, öğrencilerin ve velilerin aktif olarak kullandığı bir uygulamadı. Bu uygulama sayesinde, öğretmen, öğrenci ve veliler sistem üzerinden yararlanabiliyor, hızlı ve sağlıklı bir şekilde sonuçları rahatça görebiliyor. Öğretmenler ile veliler arasındaki iletişim eskiden "veli toplantıları" üzerinden hareket edilirken, bu sistemle artık iletişim internet üzerinden yapılabiliyor. Veliler, çocuklarının okul hayatındaki durumlarını hızlı bir şekilde bu sistem sayesinde görebiliyor. Devamsızlık, sınav sonuçları, okuldaki başarı durumu ve birçok bilgiye sahip olabiliyor.
Darbe girişiminden ötürü "okullar ne zaman açılacak" sorusu yaz boyu gündemde kaldı. Sosyal medyada okulların geç açılacağına dair bazı iddialar atıldı. Başbakan Binali Yıldırım ve Milli Eğitim Bakanlığı okulların zamanında açılacağını açıkladı. Ve bugün 19 Eylül, okulların açıldığı ilk gün. Bugün sadece okullar açılmadı, eğitim sistemin vazgeçilmezi olan E-Okul'da yeni döneme hazırlandı.
Dokuz yıldır faaliyetini sürdüren e-okul veli, öğretmen, öğrenci arasındaki ilişkiyi teknolojik açıdan en iyi yere getirmeye çalışıyor. 2007 yılından önceki süreçlerde, koodirnasyon eksikliği yüzünden birçok öğrenci tam olarak kendini yetiştirememiştir. Öğretmen ve veli arasındaki kopukluğun en büyük bedelini öğrenciler yaşamıştır. Her ne kadar veli toplantıları gerçekleşse de, bu toplantılar birebir değil, genel olarak gerçekleşmiştir. Bu da öğrencinin gerek ders başarısını gerek ahlaki durumunu oldukça etkilemiştir. Milli Eğitim Bakanlığı’nın bu sistemi sayesinde daha profesyonel, daha modern ve en önemlisi öğrencinin üzerinden daha iyi bir eğitim sağlanmıştır. 2007 yılında açılan site, ilk başlarda sadece öğrencinin sınav notalarına göre sistemini kurarken, ilerleyen yıllarda büyük bir yol katetmiştir. Bu da veli açısından oldukça önem taşımaktadır. Evladını en iyi şekilde takip edebilmekte ve ona göre tedbir sağlayabilmektedir. Sistemin üç farklı girişi bulunmaktadır.
Öğretmen/idari giriş, öğrenci girişi, veli bilgilendirme sistemi girişi. Öğretmenler ve idareciler, öğrencilerin notlarını, davranışlarını, başarı grafiğini kendi sistemi üzerinden girebilmektedir. Öğrenci girişi ise okuldaki sınav notlarını, başarısını veya başarısızlığını öğrenci sistemi içerisinde görebilir. Veli, ise bilgilendirme sistemi üzerinden öğrencinin görmediği, öğretmenin öğrenciyle alakalı düşüncelerini bu sistem üzerinden görebilmektedir. Veli ve öğrenci TC Kimlik üzerinden sistemi kaydedebilmektedir. Milli Eğitim Bakanlığı yetkilileri bu sistemin daha çok yararlı olabilmesi içinde dünya üzerindeki eğitim sistemi üzerinden hareket etmektedir. Yetkililer, öğrencilerin başarısının daha iyi olabilmesi için teknolojinin tüm imkanlarından yararlanmaktadır. Avrupa’daki ve Amerika’daki sistemler incelenmektedir ve bu inceleme üzerinden Türkiye’deki sistemi daha iyi bir şekilde entegre edebilmektedir. MEB, e-okul sistemini 2016-2017 yıllarında görsel olarak değiştirmiştir ve görsellik açısından daha rahat ve daha hızlı sonuçlar almayı bekliyor. İlerleyen zamanlarda bu sistemin daha çok gelişmesi beklenilmektedir.
Darbe girişiminden ötürü "okullar ne zaman açılacak" sorusu yaz boyu gündemde kaldı. Sosyal medyada okulların geç açılacağına dair bazı iddialar atıldı. Başbakan Binali Yıldırım ve Milli Eğitim Bakanlığı okulların zamanında açılacağını açıkladı. Ve bugün 19 Eylül, okulların açıldığı ilk gün. Bugün sadece okullar açılmadı, eğitim sistemin vazgeçilmezi olan E-Okul'da yeni döneme hazırlandı.
Dokuz yıldır faaliyetini sürdüren e-okul veli, öğretmen, öğrenci arasındaki ilişkiyi teknolojik açıdan en iyi yere getirmeye çalışıyor. 2007 yılından önceki süreçlerde, koodirnasyon eksikliği yüzünden birçok öğrenci tam olarak kendini yetiştirememiştir. Öğretmen ve veli arasındaki kopukluğun en büyük bedelini öğrenciler yaşamıştır. Her ne kadar veli toplantıları gerçekleşse de, bu toplantılar birebir değil, genel olarak gerçekleşmiştir. Bu da öğrencinin gerek ders başarısını gerek ahlaki durumunu oldukça etkilemiştir. Milli Eğitim Bakanlığı’nın bu sistemi sayesinde daha profesyonel, daha modern ve en önemlisi öğrencinin üzerinden daha iyi bir eğitim sağlanmıştır. 2007 yılında açılan site, ilk başlarda sadece öğrencinin sınav notalarına göre sistemini kurarken, ilerleyen yıllarda büyük bir yol katetmiştir. Bu da veli açısından oldukça önem taşımaktadır. Evladını en iyi şekilde takip edebilmekte ve ona göre tedbir sağlayabilmektedir. Sistemin üç farklı girişi bulunmaktadır.
Öğretmen/idari giriş, öğrenci girişi, veli bilgilendirme sistemi girişi. Öğretmenler ve idareciler, öğrencilerin notlarını, davranışlarını, başarı grafiğini kendi sistemi üzerinden girebilmektedir. Öğrenci girişi ise okuldaki sınav notlarını, başarısını veya başarısızlığını öğrenci sistemi içerisinde görebilir. Veli, ise bilgilendirme sistemi üzerinden öğrencinin görmediği, öğretmenin öğrenciyle alakalı düşüncelerini bu sistem üzerinden görebilmektedir. Veli ve öğrenci TC Kimlik üzerinden sistemi kaydedebilmektedir. Milli Eğitim Bakanlığı yetkilileri bu sistemin daha çok yararlı olabilmesi içinde dünya üzerindeki eğitim sistemi üzerinden hareket etmektedir. Yetkililer, öğrencilerin başarısının daha iyi olabilmesi için teknolojinin tüm imkanlarından yararlanmaktadır. Avrupa’daki ve Amerika’daki sistemler incelenmektedir ve bu inceleme üzerinden Türkiye’deki sistemi daha iyi bir şekilde entegre edebilmektedir. MEB, e-okul sistemini 2016-2017 yıllarında görsel olarak değiştirmiştir ve görsellik açısından daha rahat ve daha hızlı sonuçlar almayı bekliyor. İlerleyen zamanlarda bu sistemin daha çok gelişmesi beklenilmektedir.
KYK kredi ve burs başvuruları başladı
Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç, Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu (KYK) kredi ve burs başvurularının başladığını bildirdi.
Kılıç, Twitter hesabından yaptığı açıklamada, KYK kredi ve burs başvurularının başladığını, faydalanmak isteyen öğrenciler için son günün 12 Ekim olduğunu belirtti.
Gençlik ve Spor Bakanlığından yapılan açıklamada da burs ve kredi için, yurt içinde ve KKTC'de okuyanların, diğer yabancı ülkelerde önlisans, lisans, yüksek lisans ve doktora yapan öğrencilerin "e-Devlet" üzerinden veya "kyk.gsb.gov.tr" adresinden başvuru yapabileceği ifade edildi.
Açıklamada, başvuruların, 12 Ekim Çarşamba günü saat 23.59'da sona ereceği kaydedildi.
Kılıç, Twitter hesabından yaptığı açıklamada, KYK kredi ve burs başvurularının başladığını, faydalanmak isteyen öğrenciler için son günün 12 Ekim olduğunu belirtti.
Gençlik ve Spor Bakanlığından yapılan açıklamada da burs ve kredi için, yurt içinde ve KKTC'de okuyanların, diğer yabancı ülkelerde önlisans, lisans, yüksek lisans ve doktora yapan öğrencilerin "e-Devlet" üzerinden veya "kyk.gsb.gov.tr" adresinden başvuru yapabileceği ifade edildi.
Açıklamada, başvuruların, 12 Ekim Çarşamba günü saat 23.59'da sona ereceği kaydedildi.
Başbakan Yıldırım: Tam gün eğitime geçilecek
Orta Vadeli Programı açıklayan Başbakan Binali Yıldırım, 2019 yılının sonuna kadar ikili eğitimin sona ereceğini ve tam gün eğitim yapılacağını söyledi.
Başbakan Yıldırım yaptığı açıklamada, 'Öğrencilere kötü haber. Yarım gün okuyacaklardı tam gün okuyacaklar. 2019'un sonuna kadar bunu yapacağız" dedi.
OKUL ÖNCESİ EĞİTİM ZORUNLU HALE GELİYOR
Yıldırım, "Önümüzdeki dönemde okul öncesi eğitimi zorunlu hale getireceğiz' diye konuştu.
Yıldırım, "Millet, Türkiye'de yabancı dil bilme oranı yüksek sanıyor. Öyle değil. 4+4+4 sisteminde 5. yılda yabancı dil zorunlu hale gelecek" dedi.
"YEMEKLERİNİ YİYİP DEVAM EDECEKLER"
Başbakan Binali Yıldırım, bir gazetecinin sorusu üzerine tam gün eğitimle ilgili şu açıklamayı yaptı:
"Tek tip değil, başka şey anlaşılabilir. Tam zamanlı eğitim. Yani öğlenciler, sabahçılar diye bir şey vardı ya. Hem sabahçıyım hem öğlenciyim. Öğlenleyin okulda olacaklar, yemeklerini yiyip aynen çalışanlar gibi. Nasıl işe gidiyorsun, sabah gidip akşam geliyorsun. Okula da sabah gidip akşam geliyorsun.'
Maliye, konutlarını değerinin altında alanı, satanı çağıracak
Maliye, konut kredileri ile tapudaki satış bedellerini karşılaştırıp konut alınıp satılan konutların değerinin altında gösterenleri tespit ediyor. Bu tespitler sonucu Maliye, konut alırken değerini düşük gösterip daha az tapu harcı ödeyenden de, satarken düşük gösterip daha az vergi ödeyenden de bunun nedenini izah etmelerini isteyecek. İzah edemezse ceza ödeyecek.
Maliye’nin yeni uygulaması izaha davet için geri sayım başladı. 6728 sayılı Yatırım Ortamının İyileştirilmesi amacıyla çıkarılan yasada altyapısı kurulan izaha davet uygulamasına yönelik şimdi de tebliğ taslağı hazırlandı. Tebliğ taslağında konutlarını değerinin altında gösterenlerin izaha davet edilmesi ayrı bir başlık altında yer aldı. Buna göre Maliye’nin bankalardan elde ettiği bilgilere göre kullanılan konut kredi tutarları ile tapu dairelerinden elde edilen satış bedellerinin karşılaştırılması sonucunda satış bedelinin düşük beyan edilmesine dair haklarında ön tespit yapılan mükellefler izaha davet edilecek.
Bu yolla Maliye, “Gel aradaki farkı izah et” diyecek. Yani alırken konut alırken değerini düşük gösterip daha az tapu harcı ödeyen de, satarken düşük gösterip daha az vergi ödeyen de bunun nedenini izah edecek.
ZARARIN YÜZDE 20’Sİ ÖDENECEK
Vergi Usul Genel tebliğ taslağında, vergiye gönüllü uyum amacıyla izaha davet müessesesinin getirildiği belirtilerek, “İzaha davet; İdarenin verginin ziyaa uğramış olabileceğini harici karinelerle tespit edildiği hallerde, haklarında vergi incelemesine veya takdir işlemlerine başlanılmamış mükelleflerden yetkili merciler tarafından izahat talep edilmesidir” olarak tanımlandı. Buna göre Maliye, bir mükellefle ilgili başka veriler kullanarak vergi zararı olabileceğini tespit etmesi halinde mükellefe çağrı yapılacak. Eğer mükellef vergiyi ziyaa uğrattığını yani daha düşük gösterdiğini kabul ederse beyanname verecek. Tahakkuk eden vergiler ile izahat zammını süresinde öderse vergi zararının yüzde 20’sini ödeyecek. Bunun sonucunda mükellef vergi incelemesine tabi tutulmayacak ve takdir komisyonuna sevk edilmeyecek.
Maliye, konutlarını değerinin altında alanı, satanı çağıracak
NELER KAPSAMDA?
Yasa çıkarken Maliye Bakanlığı’na izaha davetin kapsamını belirleme yetkisi verilmişti. Tebliğ taslağında da kapsama giren konular tek tek sıralandı. Buna göre tapu daireleri ve bankalardan elde edilen bilgilerin karşılaştırılması sonucu ulaşılan bulgulardan hareketle mükellefler izaha davet edilebilecek. Bilanço esasına göre defter tutan mükellefler, 5 bin lira üzerindeki mal ve hizmet alım ve satışlarına ilişkin Ba ve Bs formları veriyorlar. Maliye bu formlar üzerinden çapraz kontroller yapıyor. Gerçek alış-satışların beyan edilip edilmediği inceleniyor. Bu konu ile ilgili de Maliye, mükellefleri izaha davet edebilecek.
İzah nasıl istenecek?
*Mükelleflerin faaliyet grupları ve sektörlerine göre Vergi Denetim Kurulu risk analizleri yapıyor.
*Yapılan risk analizleri sonucunda vergi zararı olabildiğine ilişkin ön tespit yapılırsa mükellef, izaha çağrılabilecek.
*50 bin liranın altında sahte belge düzenleyenler için de izaha davet uygulaması devreye girebilecek.
*Ancak bu mükelleflerin ilgili yıldaki toplam mal ve hizmet alımlarının yüzde 5’ini aşması halinde izaha davet uygulaması geçerli olmayacak. (hürriyet.com.tr)
Maliye’nin yeni uygulaması izaha davet için geri sayım başladı. 6728 sayılı Yatırım Ortamının İyileştirilmesi amacıyla çıkarılan yasada altyapısı kurulan izaha davet uygulamasına yönelik şimdi de tebliğ taslağı hazırlandı. Tebliğ taslağında konutlarını değerinin altında gösterenlerin izaha davet edilmesi ayrı bir başlık altında yer aldı. Buna göre Maliye’nin bankalardan elde ettiği bilgilere göre kullanılan konut kredi tutarları ile tapu dairelerinden elde edilen satış bedellerinin karşılaştırılması sonucunda satış bedelinin düşük beyan edilmesine dair haklarında ön tespit yapılan mükellefler izaha davet edilecek.
Bu yolla Maliye, “Gel aradaki farkı izah et” diyecek. Yani alırken konut alırken değerini düşük gösterip daha az tapu harcı ödeyen de, satarken düşük gösterip daha az vergi ödeyen de bunun nedenini izah edecek.
ZARARIN YÜZDE 20’Sİ ÖDENECEK
Vergi Usul Genel tebliğ taslağında, vergiye gönüllü uyum amacıyla izaha davet müessesesinin getirildiği belirtilerek, “İzaha davet; İdarenin verginin ziyaa uğramış olabileceğini harici karinelerle tespit edildiği hallerde, haklarında vergi incelemesine veya takdir işlemlerine başlanılmamış mükelleflerden yetkili merciler tarafından izahat talep edilmesidir” olarak tanımlandı. Buna göre Maliye, bir mükellefle ilgili başka veriler kullanarak vergi zararı olabileceğini tespit etmesi halinde mükellefe çağrı yapılacak. Eğer mükellef vergiyi ziyaa uğrattığını yani daha düşük gösterdiğini kabul ederse beyanname verecek. Tahakkuk eden vergiler ile izahat zammını süresinde öderse vergi zararının yüzde 20’sini ödeyecek. Bunun sonucunda mükellef vergi incelemesine tabi tutulmayacak ve takdir komisyonuna sevk edilmeyecek.
Maliye, konutlarını değerinin altında alanı, satanı çağıracak
NELER KAPSAMDA?
Yasa çıkarken Maliye Bakanlığı’na izaha davetin kapsamını belirleme yetkisi verilmişti. Tebliğ taslağında da kapsama giren konular tek tek sıralandı. Buna göre tapu daireleri ve bankalardan elde edilen bilgilerin karşılaştırılması sonucu ulaşılan bulgulardan hareketle mükellefler izaha davet edilebilecek. Bilanço esasına göre defter tutan mükellefler, 5 bin lira üzerindeki mal ve hizmet alım ve satışlarına ilişkin Ba ve Bs formları veriyorlar. Maliye bu formlar üzerinden çapraz kontroller yapıyor. Gerçek alış-satışların beyan edilip edilmediği inceleniyor. Bu konu ile ilgili de Maliye, mükellefleri izaha davet edebilecek.
İzah nasıl istenecek?
*Mükelleflerin faaliyet grupları ve sektörlerine göre Vergi Denetim Kurulu risk analizleri yapıyor.
*Yapılan risk analizleri sonucunda vergi zararı olabildiğine ilişkin ön tespit yapılırsa mükellef, izaha çağrılabilecek.
*50 bin liranın altında sahte belge düzenleyenler için de izaha davet uygulaması devreye girebilecek.
*Ancak bu mükelleflerin ilgili yıldaki toplam mal ve hizmet alımlarının yüzde 5’ini aşması halinde izaha davet uygulaması geçerli olmayacak. (hürriyet.com.tr)
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)